BASAMAKLAR, 7 FURKAN, 12 İHSAN

advertisement
Sayfa 1 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
BASAMAKLAR,
7 FURKAN, 12 İHSAN, 7 NİMET
1- Basamakta olaylan yaşıyoruz
Bakara-216
Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrehû şey’en ve huve
hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve
entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı.
Hoşlanmayacağınız bir şey olur ki; o sizin için bir hayırdır. Seveceğiniz bir şey olur
ki; o sizin için bir şerrdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
2- Basamakta olayları değerlendiriyoruz, davranış biçimlerine
göre Allah bizi seçiyor.
Şura-13
Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ
bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel
muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi
men yunîb(yunîbu).
Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın.” diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana
vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi, sizin için de (Allah)
şeriat kıldı. Müşriklere, kendilerini davet ettiğin şey (Allah’a ulaşmayı dilemek) ağır
geldi. Allah, kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni, O’na (Kendisine)
ulaştırır.
3- Basamakta Allah'a ulaşmayı diliyoruz
Rum 31
Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (O’na ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame
edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Sayfa 1 / 34
Sayfa 2 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Bakara 256
Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve
yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun
alîm(alîmun).
Dînde zorlama yoktur. Andolsun ki; irşad (hidayet yolu; Allah’a ulaştıran yol), gayy
(dalâlet yolu; şeytana, cehenneme ulaştıran yol)dan açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır.
O zaman; kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân
ederse (mü’min olursa) (Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), artık andolsun ki; o,
(Allah’tan) kopması mümkün olmayan (sağlam bir kulba) urvetül vuskaya (mürşidin
eline) (tutunup) yapışmıştır. Allah SEMÎ’un ALÎM’dir.
Ankebut 5
Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayı (hayattayken Allah’a ulaşmayı) dilerse, o taktirde
muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka
hayattayken Allah’a ulaşacaktır). Ve O, en iyi işiten, en iyi bilendir.
4- Basamakta Allah rahim esmasıyla tecelli ediyor.
Yusuf-53
Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî
gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) çünkü nefs mutlaka sui olanı (şerri,
kötülüğü) emreder. Rabbimin rahim esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak
ki Rabbim mağfiret eden (günahları sevaba çevirendir), rahîm (rahmet nurunu
gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye eden)dir.
5- Basamakta 1.Furkan, 1.ihsan kişinin gözlerindeki hicab-ı
mesture alınıyor, 2.furkan, 2. ihsan basar hassasının
üzerindeki gışavet alınıyor.
İsra-45,46
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Sayfa 2 / 34
Sayfa 3 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
Enfal 29
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum
seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı
ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret
eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
Enam 36
İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe
ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan kulaklardaki işitme
hassasını, ölü olan kalplerdeki fuad hassasını, ölü olan gözlerdeki görme hassasını)
diriltir. Sonra ona döndürülürler. (Hayatta iken, ruhu mürşid eliyle Allah’a
döndürülür.)
Neml 81
Ve mâ ente bi hâdîl umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe
hum muslimûn(muslimûne).
Ve sen, körleri dalâletlerinden (çevirip) hidayete erdiremezsin. Sen, ancak
âyetlerimize inananlara işittirebilirsin. İşte onlar, teslim olanlardır.
Enam-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Sayfa 3 / 34
Sayfa 4 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
6- Basamakta 3. furkan, 3. ihsan kişinin kulaklarındaki vakra
alınıyor, 4.furkan, 4. ihsan semi hassası üzerindeki mühür
açılıyor.
Enam-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
İsra-45,46
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
7- Basamakta 5.furkan, 5. ihsan kalbin mührü açılıyor, 6.furkan,
6. ihsan kalbdeki ekinnet alınıyor, 7.furkan 7.ihsan ekinnetin
yerine ihbat konuyor.
Enam-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
Sayfa 4 / 34
Sayfa 5 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Hac-34
Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min
behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril
muhbitîn(muhbitîne).
Ve Biz, bütün ümmetler için (kurban konusunda aynı) usulleri tayin ettik ki, onlara
(Allah’ın) rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın ismini
zikretsinler (Allah’ın ismi ile kurbanları kessinler). O halde, sizin ilâhınız tek bir
ilâhtır. Öyleyse O’na teslim olun! Ve muhbitleri müjdele.
Hac-54
Ve li ya’lemellezîne ûtul ılme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite
lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, resûlün, nebînin)
söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, ona îmân etmeleri, onların
kalplerinin onu, (Allah’ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat
sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû
olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm’e hidayet edendir.
8- Basamakta 8. ihsan Allah kişinin kalbine ulaşıyor
Tegabün-11
Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve men yû'min billâhi yehdi
kalbeh(kalbehu), vallâhu bi kulli şey'in alîm(alîmun).
Allah izin vermedikçe, kimseye bir musîbet isabet etmez. Kim Allah'a âmenû olursa,
Allah onun kalbine ulaşır. Ve Allah, herşeyi bilir.
9- Basamakta 9. ihsan Allah kişinin kalbini Allah'a çeviriyor
Kaf-33
Men haşiyer rahmâne bil gaybi ve câe bi kalbin munîb(munîbin).
Gaybte Rahmân’a huşû duyan ve (Allah’a) dönük bir kalple (Allah’ın huzuruna)
gelenlerdir.
Sayfa 5 / 34
Sayfa 6 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
10- Basamakta 10. ihsan kişinin göğsünden kalbine nur yolu
açıyor
Enam-125
Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en
yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike
yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Artık Allah kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göğsünü teslime (İslâm’a) açar.
Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış,
sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine pislik (azap, darlık,
güçlük) verir.
11- Basamakta 11. ihsan zikirle rahmet nurlarının kalbe girmesi
Zümer-22
E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe
veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin
mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah’a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir
nur üzere olur. Allah’ın zikrinden (Allah’ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet
bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlettedirler.
12- Basamakta kişi huşu sahibi olur. (12. ihsan)
Hadid-16
E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel
hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fetâle aleyhimul emedu fe kaset
kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Âmenû olanların kalplerinde, Allah’ın zikri ile (ve bu zikirle) Hakk’tan inen şeyle
(nurla) huşûya ulaşmak (huşû sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap
verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah’ı
zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve
sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar (zikretsinler ki kalpleri
kararmasın). Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır).
Sayfa 6 / 34
Sayfa 7 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
13- Basamakta 13. ihsan hacet namazının kılınması ile mürşid
gösteriliyor
13.ihsan : Hacet namazının neticesinde Allah’ın bize Mürşidimizi
göstermesi
13.1- Mürşit farzdır
Maide-35
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi
leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah’a karşı takva
sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin.
Umulur ki; siz felâha erersiniz.
13.2- Mürşidi Allah tayin eder
Nahl 9
Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev şâe le hedâkum
ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların, yani
mürşidlerin) tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O
dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.
13.3- Mürşit Allahtan istenir
Bakara-45
Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu
(HACET NAMAZI ile kişiyi Allah'a ulaştıran MÜRŞİD'i sormak), huşû sahibi
olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
Fatiha–5
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).
Allah’ım! Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE(mürşidimizin kim
olduğunu öğrenmek) isteriz.
Sayfa 7 / 34
Sayfa 8 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
13.4- Mürşidi Allah gösterir
Bakara- 45,46
Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu
(HACET NAMAZI ile kişiyi Allah'a ulaştıran MÜRŞİD'i sormak), huşû sahibi
olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki
olacaklarını ve (sonunda ölümle) mutlaka O'na döneceklerini bilirler. (Yakîn
derecesinde inanırlar.)
14- Basamakta mürşidin önünde tövbe ediliyor.
Furkan-70
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihanfe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim
hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan)
mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah,
seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafûr’dur (günahları
sevaba çeviren), Rahîm’dir (rahmet gönderen).
Fetih-10
İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka
eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihi), ve men evfâ bi mâ
âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen).
Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allah’a biat etmiş oldular. Onların
ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli
etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardı. Kim (derecesini nâkısa) düşürürse, muhakkak ki
o, nefsi sebebiyle (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için)
derecesini nâkısa düşürmüştür. Kim de Allah’a olan ahdlerini (yeminini, misakini ve
ahdini) yerine getirirse, ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve
dünya saadetine erdirilecektir).
Sayfa 8 / 34
Sayfa 9 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Mumtehine-12
Yâ eyyuhen nebiyyu izâ câekel mû'minâtu yubâyıgneke alâ en lâ yuşrikne billâhi
şey'en ve lâ yesrıkne ve lâ yeznîne ve lâ yaktulne evlâdehunne ve lâ ye'tîne bi
buhtânin yefterînehu beyne eydî hinne ve ecrulihinne ve lâ ya'sîneke fî ma'rûfin fe
bâyıg hunne vestagfir lehunnallâh(lehunnallâhe) innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey Peygamber! Sana biat etmek üzere mü'min kadınlar geldiğinde, onlardan Allah'a
hiçbir şeyle ortak (şirk) koşmamak, hırsızlık etmemek, zinada bulunmamak,
çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek ve
kendilerine emrettiğim şeylerde sana asi olmamak üzere söz verdikleri vakit onların
biatlerini kabul et. Ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Muhakkak ki; Allah, mağfiret
edici (günahları sevaba çevirici) ve rahmet sahibidir.
15- Basamak Nefs-i Emmare
Yusuf-53
Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî
gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) çünkü nefs mutlaka sui olanı (şerri,
kötülüğü) emreder. Rabbimin rahim esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak
ki Rabbim mağfiret eden (günahları sevaba çevirendir), rahîm (rahmet nurunu
gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye eden)dir.
16- Basamak Nefsi-i Levvame
Kıyame-2
Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).
O levvame (kınanan, suçlanan) nefse yemin ederim.
17- Basamak Nefsi-i Mülhime
Şems-7, 8
Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede).
Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Ona (o nefse), (Allah'ın) takvası ve (şeytanın) füccuru ilham edilir.
Sayfa 9 / 34
Sayfa 10 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
18- Basamak Nefsi-i Mutmainne
Fecr-27
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
19- Basamak Nefsi-i Radiye
Fecr-28
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek
ulaş.
20- Basamak Nefsi-i Mardiye
Fecr-28
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek
ulaş.
21- Basamak Nefsi-i Tezkiye
Fatır-18
Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu
şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve
ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve
ilâllâhil masîr(masîru).
Yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer
ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir
şey yükletilemez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve
namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o
taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. (Nefs tezkiyesi ile ruh) Allah’a döner
(ulaşır).
Sayfa 10 / 34
Sayfa 11 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
22- Basamak Fena Makamı
Nebe-39
Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün),
Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisini Rabbine ulaştıran
(yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah), meab
(sığınak, melce) olur.
Al-i İmran-14
Zuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati
minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike
metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).
İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantar kantar altın ve gümüşten salma (ağzı ve
ayakları ak nişaneli) atlar ve davarlar ile ekinlerden (oluşan) zevklere sevgi
(düşkünlük) süslendi (cazip gösterildi). Bunlar, dünya hayatının yararlanılacak
metaıdır (geçici şeyleridir), ve Allah, O’nun (Allah’ın) katında en güzel sığınaktır.
23- Basamak Beka Makamı
Enam-127
Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû
ya’melûn(ya’melûne).
Rab’lerinin katında onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardır. Yapmış
olduklarından dolayı, O (Allah), onların dostudur.
24- Basamak Zühd Makamı
Yusuf-20
Ve şerevhu bi semenin bahsin derâhime ma’dûdeh(ma’dûdetin), ve kânû fîhi minez
zâhidîn(zâhidîne).
Ve onu (Yusuf’u), az bir fiyatla, birkaç dirheme sattılar. Çünkü; ona karşı zahidlerden
idiler.
Ahzab-41
Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâ(kesîran).
Ey âmenû olanlar! Allah’ı çok zikirle (günün yarısından fazla) zikredin.
Sayfa 11 / 34
Sayfa 12 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
25- Basamak Muhsinler Makamı (Fizik Vücud Teslimi)
Nisa-125
Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea
millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).
O kişiden, vechi (fizik vücudu) dînde daha ahsen kim vardır? O kişi ki; vechini (fizik
vücudunu) Allah’a teslim etmiş ve muhsinlerden olmuştur ve hanif olarak Hz.
İbrâhîm’in dînine tâbî olmuştur. Ve Allah, Hz. İbrâhîm’i dost ittihaz etmiştir.
Al-i İmran-20
Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul
lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in
tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Eğer seninle tartışmaya kalkarlarsa, o zaman de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar
vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitap verilenlere ve ÜMMÎ’lere
de ki: “Siz de (fizik vücudunuzu Allah’a) teslim ettiniz mi?” Eğer teslim ettilerse o
zaman (onlar) andolsun ki; hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana
düşen (görev) ancak tebliğdir. Allah kullarını BASÎR’dir (görendir).
26- Basamak Ulul Elbab Makamı (Daimi Zikir)
Al-i İmran-190
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl
elbâbı).
Hiç şüphesiz; göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca
gelişinde, elbette ulûl’elbab için nice deliller vardır.
Al-i İmran-191
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî
halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke
fekınâ azâben nâr(nârı).
O (ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ın sır hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken,
otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı
hakkında tefekkür ederler (ve derler ki); “Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak
(boşuna) yaratmadın. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateş azabından koru.”
Sayfa 12 / 34
Sayfa 13 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Nisa-103
Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe
izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben
mevkûtâ(mevkûten).
Namazı bitirdiğinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken)
Allah’ı hep zikredin! Güvenliğe kavuştuğunuzda namazı erkânıyla kılın. Çünkü;
namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.
27- Basamak İhlas Makamı ( Nefsin Teslimi)
Beyyine-5
Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve
yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Onlar emrolunmadılar. Sadece hanifler olarak, Allah için dînde halis (nefslerini halis
kılmış) kullar olmakla emrolundular. Ve namaz kılmakla ve zekât vermekle
emrolundular. İşte kayyum olan dîn budur.
Bakara-139
Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â'mâlunâ ve lekum
a'mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: "Allah hakkında bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir,
sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz,
onun için ihlâs sahibi (MUHLİS) (kul)larız.
28- Basamak Salah Makamı
28.1-Tövbei nasuh
Tahrim-8
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en
yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru,
yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne
eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ
kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Sayfa 13 / 34
Sayfa 14 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Ey âmenû olanlar! Allah’a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki; Allah, sizin günahlarınızı
örtsün ve sizi, altından nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, nebîleri ve
onlarla birlikte âmenû olanları utandırmayacaktır. (O gün) onlar, nurları önlerinde
ve sağlarında olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptıkları gün): “Rabbimiz
nurumuzu tamamla, bizlere mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir), muhakkak ki;
Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
28.2- Günahların örtülmesi
Tahrim-8
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en
yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru,
yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne
eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ
kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû olanlar! Allah’a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki; Allah, sizin günahlarınızı
örtsün ve sizi, altından nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, nebîleri ve
onlarla birlikte âmenû olanları utandırmayacaktır. (O gün) onlar, nurları önlerinde
ve sağlarında olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptıkları gün): “Rabbimiz
nurumuzu tamamla, bizlere mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir), muhakkak ki;
Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
28.3- Salah nuru
Tahrim-8
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en
yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru,
yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne
eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ
kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû olanlar! Allah’a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki; Allah, sizin günahlarınızı
örtsün ve sizi, altından nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, nebîleri ve
onlarla birlikte âmenû olanları utandırmayacaktır. (O gün) onlar, nurları önlerinde
ve sağlarında olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptıkları gün): “Rabbimiz
nurumuzu tamamla, bizlere mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir), muhakkak ki;
Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
Sayfa 14 / 34
Sayfa 15 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
28.4 / 1 - Günahların sevaba çevrilmesi
Tahrim-8
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en
yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru,
yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne
eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ
kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû olanlar! Allah’a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki; Allah, sizin günahlarınızı
örtsün ve sizi, altından nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, nebîleri ve
onlarla birlikte âmenû olanları utandırmayacaktır. (O gün) onlar, nurları önlerinde
ve sağlarında olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptıkları gün): “Rabbimiz
nurumuzu tamamla, bizlere mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir), muhakkak ki;
Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
28.4 / 2 - İrşada ulaşma
Hucurat-7
Va’lemû enne fîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri le
anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve
kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân(isyâne), ulâike humur râşidûn(râşidûne).
Bilin ki, içinizde Allah’ın resûlü var. Şâyet emirlerin çoğunda size uysaydı
lânetlenirdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi, kalplerinizde onu (îmânı) müzeyyen
kıldı (fazılları îmân kelimesinin etrafında toplayarak kalbinizi tamamen nurla
doldurdu). Size; küfrü, fıskı ve isyanı kerih gösterdi. İşte onlar, irşada ulaşanlardır.
28.5- İrşad makamına tayin
Tevbe-100
Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin
radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru
hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan ulûl’elbab, ihlâs ve salâh
makamlarını, en üst üç makamı işgal edenler), onların bir kısmı muhacirînden
(Mekke’den Medine’ye göç edenlerden), bir kısmı ensardan (Medine’deki
yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî
olanlardandı. (Sahâbe, irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu.)
Allah, onlardan razı ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razıdır. Onlara Allah,
altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte
bu, en büyük (azîm) mükâfattır.
Sayfa 15 / 34
Sayfa 16 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Al-i İmran-110
Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil
munkeri ve tu’minûne billâh(billâhi), ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne hayran lehum,
minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûn(fâsikûne).
Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz. Ma’ruf ile emreder,
münkerden (kötülükten) alıkoyarsınız (nefslerindeki kötü afetlerden kurtulmalarına
yardım edersiniz). Allah’a îmân edersiniz. Eğer kitap ehli de îmân etmiş olsaydı
kendileri için elbette hayırlı olurdu. Onlardan mü’min olanlar da var ama onların
çoğu fasıklardır.
28.6- Kavim resulleri
Nahl-36
Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe
minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu),fe sîrû fîl
ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki; Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas
ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin
şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, Allah
hidayete erdirdi ve bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar
hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu.) Artık yeryüzünde gezin.
Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).
İbrahim-4
Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu
men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım.
Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini
(Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı
dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, hikmet sahibidir.
İsra-15
Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ,
ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase
resûlâ(resûlen).
Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de dalâlette ise dalâlette
olmak onun aleyhinedir. Nezir’in (uyaran Resûl’ün) nezrettiğini (ikazını, uyarısını)
yerine getirmeyenlerin (bu sebeple günah yüklenenlerin) günahlarını başkaları
yüklenmez. Bir resûl göndermedikçe (hiçbir kavme, hiç kimseye) azap etmeyiz.
Sayfa 16 / 34
Sayfa 17 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Zumer-71
Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat
ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye'tikum rusulun minkum yetlûne aleykum
âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat
kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun
(cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: "Size,
sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini
okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın. (Cehenneme gidenler)
dediler ki: "Evet (geldiler)." Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
Mu’minun-44
Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ
ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ
yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü
geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından
(helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın
rahmetinden) uzak olsun.
28.7- Devrin imamı
Secde –24
Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ
yûkınûn(yûkınûne).
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidayete
erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabrın sahibi
olmalarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
Sayfa 17 / 34
Sayfa 18 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
2 - 7 FURKAN
1-Hicabı mesturenin alınması
İsra 45-46 Hicabı mesturenin konulması
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
En’am-46 Hicabı mesturenin alınması
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
2-Basar hassasının üzerindeki gışavetin alınması
Enam-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
Sayfa 18 / 34
Sayfa 19 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
3-Kulaklarındaki vakra alınıyor.
İsra-45,46Vakranın konulması
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
En’am-46 Vakranın alınması
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
4-Semi hassası üzerindeki mühür açılıyor.
Bakara- 6-7 Semi hassasının mühürlenmesi
İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ
yu'minûn(yu’minûne).
Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de, etmesen de (onlar için) eşittir
(birdir). Îmân etmezler.
Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem'ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve
le hum azâbun azîm(azîmun).
Allah onların kalpleri üzerine (kalplerindeki rahmet kapısının üzerine) ve
(kalplerindeki) işitme (sem'î) hassasının üzerine mühür vurdu (mühürledi). (Ve
kalplerindeki) görme (basar) hassasının üzerine GIŞAVET (adlı) bir perde (çekti).
Onlar için azîm (büyük) bir azap (var).
Sayfa 19 / 34
Sayfa 20 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
En’am-46 Semi hassasının mühürünün açılması
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
5-Kalbin mührü açılıyor.
Casiye-23 Kalbin mühürlenmesi
E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ
sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min
ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevalarını (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim)? Allah,
onları bir ilim üzere dalâlette bırakır. Onların kalplerindeki sem’î (işitme) hassasını
ve kalplerini (kalpteki idrak hassasını) mühürler ve onların kalplerindeki basar
(görme) hassasının üzerine gışavet (isimli bir perde) çeker. Öyleyse (artık) Allah’tan
sonra kim bu kişiyi hidayete erdirebilir? Hâlâ düşünmez misiniz?
En’am-46 Mührün açılması
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
6-Kalpteki ekinnet alınıyor.
İsra-45,46 Ekinnetin konulması
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
Sayfa 20 / 34
Sayfa 21 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
En’am-46 Ekinnetin alınması
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
7-Ekinnetin yerine ihbat konuluyor.
Hud-23
İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve ahbetû ilâ rabbihim ulâike ashâbul
cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler), ıslâh edici
amel (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Rab’lerine ihbatla huşû duyanlar (kalplerine ihbat
konulanlar, razı ve itaatkâr olanlar), işte onlar, cennet ehlidir. Onlar, orada ebedî
kalanlardır..
Hac-34
Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min
behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril
muhbitîn(muhbitîne).
Ve Biz, bütün ümmetler için (kurban konusunda aynı) usulleri tayin ettik ki, onlara
(Allah’ın) rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın ismini
zikretsinler (Allah’ın ismi ile kurbanları kessinler). O halde, sizin ilâhınız tek bir
ilâhtır. Öyleyse O’na teslim olun! Ve muhbitleri müjdele.
Hac-54
Ve li ya’lemellezîne ûtul ılme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite
lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, resûlün, nebînin)
söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, ona îmân etmeleri, onların
kalplerinin onu, (Allah’ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat
sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû
olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm’e hidayet edendir.
Sayfa 21 / 34
Sayfa 22 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Sayfa 22 / 34
Sayfa 23 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
3 - 12 İHSAN
1.ihsan :Gözlerdeki hicâb-ı mesturenin alınması
[(isra-45-46) konulması]
İsra 45-46 (Hicab-ı mesturenin konması)
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
2.ihsan : Basar hassası üzerindeki ğışavet adlı perdenin
alınması
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Sayfa 23 / 34
Sayfa 24 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar.
3.ihsan : Kulaklarımızdaki vakranın alınması, Enam-46 [
(isra-45-46) konulması]
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar
İsra 45-46
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler
4.ihsan : Semi hassasının üzerindeki mührün açılması,
Enam-46
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Sayfa 24 / 34
Sayfa 25 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar
5.ihsan : Kalbimizin mührünün açılması, Enam-46
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar
6.ihsan : Kalbimizdeki ekinnetin alınması,
Enam-46 [ (isra-45-46) konulması]
En’am-46
Kul e reeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârekum ve hateme alâ kulûbikum men
ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bih(bihî), unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum
yasdifûn (yasdifûne).
(Ya Muhammed müşriklere) de ki: “Gördünüz mü? (aczinizi anladınız mı?) Şâyet
Allah sizin işitme hassanızı ve görme özelliğinizi alsa ve sizin kalplerinizi mühürlese,
Allah’tan başka hangi ilâh onları size (geri) getirir?” Bak, âyetlerimizi nasıl
açıklıyoruz! Sonra onlar yüz çeviriyorlar
İsra 45-46
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti
hicâben mestûrâ(mestûren).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a
ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık
(gözlerinin üzerine, görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ
zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin
üzerine (idrak etmeyi engellemek için) ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme
engeli) kıldık. Ve sen Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman, nefretle
arkalarına döndüler.
Sayfa 25 / 34
Sayfa 26 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
7.ihsan : Kalbimize ihbat konması,
Hud-23,Hac-34,54
Hud-23
İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve ahbetû ilâ rabbihim ulâike ashâbul
cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler), ıslâh edici
amel (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Rab’lerine huşû duyanlar (kalplerine ihbat
konulanlar, razı ve itaatkâr olanlar), işte onlar, cennet ehlidir. Onlar, orada ebedî
kalanlardır..
Hac-34
Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min
behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril
muhbitîn(muhbitîne).
Ve Biz, bütün ümmetler için (kurban konusunda aynı) usulleri tayin ettik ki, onlara
(Allah’ın) rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın ismini
zikretsinler (Allah’ın ismi ile kurbanları kessinler). O halde, sizin ilâhınız tek bir
ilâhtır. Öyleyse O’na teslim olun! Ve muhbitleri müjdele.
Hac-54
Ve li ya’lemellezîne ûtul ılme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite
lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, resûlün, nebînin)
söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, ona îmân etmeleri, onların
kalplerinin onu, (Allah’ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat
sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû
olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm’e hidayet edendir.
8. ihsan : Allahın Kalbimize ulaşması,
Tegabün-11
Tegabün - 11
Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve men yû'min billâhi yehdi
kalbeh(kalbehu), vallâhu bi kulli şey'in alîm(alîmun).
Allah izin vermedikçe, kimseye bir musîbet isabet etmez. Kim Allah'a âmenû olursa,
Allah onun kalbine ulaşır. Ve Allah, herşeyi bilir.
Sayfa 26 / 34
Sayfa 27 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
9. ihsan : Kalbimizin nur kapısının Allah’a çevrilmesi,
Kaf-33
Kaf-33
Men haşiyer rahmâne bil gaybi ve câe bi kalbin munîb(munîbin).
Gaybte Rahmân’a huşû duyan ve (Allah’a) dönük bir kalple (Allah’ın huzuruna)
gelenlerdir.
10. ihsan : Göğsümüzden kalbimize nur yolu açılması,
En’am-125
En’am-125
Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en
yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike
yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Artık Allah kimi kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü (Allaha)teslim için yarar.
Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış,
sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine pislik (azap, darlık,
güçlük) verir.
11. ihsan : Kalbimize Allah’ın nurunun girmeye
başlaması (Zümer-22) ve %2 rahmet nuru ile huşuya
ulaşılması (Hadid -16)
Zümer-22
E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe
veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin
mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah’a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir
nur üzere olmazmı? Allah’ın zikrinden (Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için) kalpleri
kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlettedirler.
Hadid –16
E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel
hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fetâle aleyhimul emedu fe kaset
kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Âmenû olanların kalplerinde, Allah’ın zikri ile (ve bu zikirle) Hakk’tan inen şeyle
(nurla) huşûya ulaşmak (huşû sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap
Sayfa 27 / 34
Sayfa 28 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah’ı
zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve
sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar (zikretsinler ki kalpleri
kararmasın). Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır).
12.ihsan : Hacet namazının neticesinde Allah’ın bize
Mürşidimizi göstermesi
12.1- Mürşit farzdır (Maide –35)
Maide – 35
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi
leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah’a karşı takva
sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin.
Umulur ki; siz felâha erersiniz.
12.2- Mürşidi Allah tayin eder (Nahl 9)
Nahl 9
Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev şâe le hedâkum
ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların, yani
mürşidlerin) tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O
dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.
12.3- Mürşit Allahtan istenir (Bakara-45) (Fatiha –5)
Bakara-45
Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu
(HACET NAMAZI ile kişiyi Allah'a ulaştıran MÜRŞİD'i sormak), huşû sahibi
olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
Fatiha–5
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).
Allah’ım! Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE(mürşidimizin kim
olduğunu öğrenmek) isteriz.
Sayfa 28 / 34
Sayfa 29 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
12.4- Mürşidi Allah gösterir (Bakara- 45,46 )
Bakara- 45,46
Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu
(HACET NAMAZI ile kişiyi Allah'a ulaştıran MÜRŞİD'i sormak), huşû sahibi
olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki
olacaklarını ve (sonunda ölümle) mutlaka O'na döneceklerini bilirler. (Yakîn
derecesinde inanırlar.)
Sayfa 29 / 34
Sayfa 30 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
4 – 7 NİMET
1.nimet : Kişinin başının üstüne devrin imamının ruhu
gelir ve yerleşir.
Mü'min-15
Refîud derecâti zûl arş(arşi), yulkîr rûha min emrihî alâ men yeşâu min ibâdihî li
yunzire yevmet telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı)
dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı
dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin
ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh ulaştırır.
2.nimet : Kalbinin içine iman kelimesi yazılır
Mücadele-22
Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men
hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev
aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin
minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ,
radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne
hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne).
Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaşma gününe) îmân eden kavmi,
Allah'a ve resûlüne karşı gelenlerle sevişir bulamazsın. Velev ki; onlar, babaları veya
oğulları veya kardeşleri veya aynı aşiretten olsun. Onların kalplerine îmân yazılır. Ve
onlar, Allah'ın katından (orada eğitilmiş olan) bir ruhla (devrin imamının ruhunun
başlarının üzerine yerleşmesi ile) desteklenirler ve altlarından ırmaklar akan
cennetlere konurlar. Orada ebediyyen kalacaklardır. Allah onlardan razıdır, onlar da
Allah'tan razıdırlar. İşte onlar, Allah taraftarıdırlar. Ve muhakkak ki; Allah,
taraftarları kurtuluşa (felâha) erenlerdir.
3.nimet :
3-1- Kişinin günahları sevaba (seyyiatı hasenata) çevrilir
Furkan 69 ve 70
Yudâaf lehul azâbu yevmel kıyâmetive yahlud fîhî muhânâ(muhânen).
Sayfa 30 / 34
Sayfa 31 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
Ve kıyâmet günü onun azabı kat kat artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen
kalır.
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihanfe ulâike yubeddilullâhu
seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan)
mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah,
seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafûr’dur (günahları
sevaba çeviren), Rahîm’dir (rahmet gönderen)
3-2- Allah'ın o güne kadar bize verdiği dereceler 1'e 10 ken, o
günden itibaren bize Bakara Suresinin 261. ayeti kerimesi gereğince
1'e 100 vermeye başlaması.
Bakara 261
Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet
seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin), vallâhu yudâifu li men
yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
O, mallarını Allah yolu’nda harcayanların durumu, her başağında yüz tane olmak
üzere, yedi başak veren bir (tohumun) nebatın durumu gibidir. Allah, dilediği kimse
için (onun rızkını) kat kat artırır. Allah, VÂSİ’un ALÎM’dir.
4. nimet : Ruh vücuttan ayrılarak Allah'a doğru yola
çıkar
Nebe-39
Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün),
Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisini Rabbine ulaştıran
(yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah), meab
(sığınak, melce) olur.
Müzemmil-8
Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş,
vasıl ol).
Sayfa 31 / 34
Sayfa 32 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
5.nimet :Nefs tezkiyesi başlar
Zumer-22
E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe
veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin
mubîn(mubînin).
Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah’a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir
nur üzere olur. Allah’ın zikrinden (Allah’ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet
bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlettedirler.
Zumer-23
Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu
culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ
zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe
mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer
(rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak indirdi.
Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri
Allah’ın zikriyle yumuşar, sukûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir,
dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için
bir hidayetçi yoktur.
Nur-21
Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’
hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ
fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve
lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm(alîmun).
Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî
olursa o taktirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu
(her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah’ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eğer
Allah’ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi),
içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lâkin Allah, dilediğinin nefsini
tezkiye eder. Ve Allah, Sem’î’dir (en iyi işitendir) Alîm’dir (en iyi bilendir).
Şems-9
Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer (cennete girer).
Sayfa 32 / 34
Sayfa 33 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
6.nimet : Fizik vücudun nefs tezkiyesi sebebiyle şeytana
kul olmaktan kurtulmaya ve, Allah'a kul olmaya başlaması.
Rad-36
Vellezîne âteynâhumul kitâbe yefrehûne bimâ unzile ileyke ve minel ahzâbi
men yunkiru ba’dah(ba’dahu), kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ
uşrike bih(bihî), ileyhi ed’û ve ileyhi meâb(meâbi).
Kendilerine kitap verilenler sana indirilene sevinirler. Gruplardan, onun bir
kısmını inkâr edenlere şöyle de: “Ben, sadece Allah’a kul olmakla ve O'na şirk
koşmamakla emrolundum. Ben, O’na davet ederim ve dönüşüm O’nadır (meabım,
sığınağım, dönüş yerim O’dur).
Ankebut-56
Yâ ıbâdıyellezîne âmenû inne ardî vâsiatun fe iyyâye fa’budûn (a’budûni).
Ey âmenû olan (Bana ulaşmayı dileyen) kullarım, muhakkak ki Benim arzım geniştir.
Öyleyse yalnız Bana kul olun!
Sayfa 33 / 34
Sayfa 34 / 34
1 – 28 BASAMAKLI İSLAM MERDİVENİ
7.nimet : İrademiz güçlenmeye başlar
Ahzab-43
Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen
nûr, ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen).
Sizi (nefsinizin kalbini), karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize salâvât
(nuru) gönderen, O ve O’nun melekleridir ki O, mü’minlere Rahîm’dir (Rahmet nuru
gonderendir).
Bakara-257
Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri),
vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz
zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, amenu olanlarin dostudur. Onları (onların nefslerinin kalplerini) zulümattan
nura çıkarır. O kâfir kimseler ki; onlar tagutun dostlarıdır. Onlar (onların
nefslerinin kalpleri) nurdan zulümata çıkarılırlar. İşte onlar, ateş halkıdır. Onlar,
orada ebedî kalıcıdırlar.
Sayfa 34 / 34
Download