faaliyetlerimiz - Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı

advertisement
FAALİYETLERİMİZ
Süleymaniye Kürsüsü
* 1 Kasım 2014 Cumartesi
günü İstanbul Aydın Üniversitesi
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kurtoğlu, “İŞİD Bağlamında Küresel, Ekonomik, Siyasi
Gelişmeler” başlıklı bir konferans
verdi.
Konferansın açılış konuşmasını
yapan vakfımız akademisyenlerinden Prof. Dr. Emin Özbaş, dilin
millî birliğin sağlayıcısı ve milletin
varlığını sağlayan temel güç olduğunu belirterek, bu özelliğin farkında olan Arapların, dilleriyle İslam
ülkelerine egemenlik kurduklarını,
bu egemenliğe giren Müslüman
milletlerin dinle dili-kültürü karıştırarak yanlış içtihatların kurbanı
olduklarını vurguladı.
Batı’nın bizimle ilgili son yüzyıllardaki görüş ve projelerini kendi yazdıklarından ve beyanlarından
direkt olarak öğrendiğini belirten
Ramazan Kurtoğlu, karşımızda
din, siyaset, ekonomi-inans temelli
bir projenin olduğunu, bu projenin
yeni olmadığını, Ortadoğu’da olanların arkasındaki hesabın aslında
bugün başlamadığını; 100 yıl, hatta
daha önce başladığını ve tamamen
Tevrat, İncil ve Kabala inançlarından; yani akılcı olmayan değerlerden beslendiğini öne sürerek konferansına başladı. (Fotoğraf: 13)
Batı’nın; Hristiyanlığı, 3 biner
yıllık zaman dilimlerinde dünyaya
egemen kılma politikalarını aralıksız işlettiğini, 3. Binyılın bu manada
Asya’da yayılma dönemi olacağını
belirten Kurtoğlu, bu yolda kendilerine binyıllardır engel olan Türklerle
de tarih boyunca hep bir mücadeleleri / meseleleri olduğunu söyledi.
Fotoğraf: 13
8
TARİH ARALIK 2014
İsrailoğulları ve Hristiyan Batı’nın, Evangalizm ve Arz-ı Mevud
inançları temelli Büyük Ortadoğu
politikalarının önündeki en büyük
engelin, bu politikaya karşı çıkacak
güçlü bir Türkiye olduğunu bildiklerini ifade eden Kurtoğlu, bu
sebeple Türkiye’ye diz çöktürmek
için her türlü yola başvurduklarını
belirtti.
Kurtoğlu; Evangalizm’in hedeine ulaşması için tabii ki maddi gücün çok önemli olduğunu, bunun
yolunun da Ortadoğu başta olmak
üzere dünyanın yeraltı ve yerüstü
kaynaklarının kontrolünü ele geçirmekten geçtiğini bilen baş aktörlerin, “parçala, karıştır, yeniden düzenle” politikalarını yürütmek için
işbirlikçilere ihtiyaçları olduğunu,
EL-KAİDE, IŞİD, PKK, PYD veya
ne adla anılırsa anılsın, bu yapılanmaların bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Anlatılanlardan umutsuzluğa kapılmamamız gerektiğini, milletimizin bu badireleri de atlatacağını,
fakat bunun kolay ve bedelsiz de
olamayacağını belirten Kurtoğlu,
Müslüman Arapların 9. biz Müslüman Türklerin ise 1583 yılında
İstanbul’daki Rasathane’nin topa
tutulmasıyla akıl yolundan ayrıldığımızı; bunun yüzyıllara yayılmış
sonuçlarının bizi emperyalist Batı
ve yandaşları karşısında bugünkü
durumlara getirdiğini, bundan kurtuluşun da hep birlikte akıl ve bilim
yoluna dönüp mücadeleden başka
bir yolla olamayacağını vurgulayarak konferansını noktaladı.
* 8 Kasım 2014 Cumartesi
günü araştırmacı yazar Mustafa Aydemir “Atatürk Gerçeği” başlıklı
bir konferans sundu. (Fotoğraf: 14)
Atatürk Haftası bağlamındaki
konferansımızın açılış konuşmasını
yapan vakfımız akademisyenlerinden Prof. Dr. Metin Karaörs, Türk
kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü
üzerine Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, yaptığı inkılaplar ve oluşturduğu
kurumlarla Türklüğün sonsuza kadar
yaşamasını arzu eden Atatürk’e, millet olarak şükranlarımızı ifade etti.
Mustafa Aydemir, Atatürk Gerçeği konusunu anlatmanın dar
zamanlara sığmayacak zor bir iş
olduğunu, bu sebeple onun bir yönünü ele alarak parçadan bütüne
ışık tutmaya çalışacağını, bunun da
Atatürk’ün iktisatçılığı olacağını
belirterek sözlerine başladı.
Atatürk’ün iktisadî alanda Türkiye’ye kazandırdıklarının, bunlar
yapılmadan önceki döneme, yani
Osmanlı Türkiyesi dönemindeki
Anadolu’nun durumuna bakılmadan anlaşılamayacağını ifade eden
Aydemir, ana çizgileriyle bu dönemin acı tablosunu ortaya koydu.
Aydemir konferansının devamında, “Savaş alanındaki zaferler
iktisadi ve siyasi zaferlerle taçlandırılmadıkça başarıya ulaşamazlar.” inancıyla hareket eden Atatürk’ün, daha İstiklâl Savaşı devam
ederken İzmir’de 1. Türk İktisat
Kongresi’ni düzenleyerek, iktisadi
gücün bir milletin bağımsız yaşamasının hayatî unsuru olduğunu
gösterdiğini belirtti.
Atatürk döneminde, o zamanın
şartları Türk özel teşebbüsü diye
bir güç bırakmadığı için, uygulanan akılcı-devletçi politikalarla,
bölge şartları göz önünde bulundurularak yapılan yatırımlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük katma
değer üretecek sanayi tesisleriyle
donatıldığını, Osmanlı döneminin
borçlarının ödendiğini ve dünyada saygın bir konuma gelindiğini
belirten Aydemir, maalesef Atatürk’ten sonra tekrar mandacı ekonomiye dönüldüğünü ifade etti.
Mandacı ekonominin, son zamanlarda, ekonomik bağımsızlığımızın, dolayısıyla siyasi bağımsızFotoğraf: 14
FAALİYETLERİMİZ
lığımızın teminatı olan bu temel
kurumların, bir bir yok pahasına elden çıkarılarak taçlandırıldığını (?)
belirten Aydemir, Atatürk Gerçeğini idrakten uzaklaşan milletimizin,
mutlaka ve mutlaka bunu görmesi
gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
* 15 Kasım 2014 Cumartesi
günü araştırmacı-yazar Dr. Akif
Poroy, “Tanzimat Yanılgısı Yerine
Türk Töresi” konulu bir konferans
verdi. (Fotoğraf: 15)
Fotoğraf: 15
Konferansın
açılış
konuşmasını yapan Prof. Dr. Alpaslan Peker, kendisinin de İstanbul
Üniversitesi’nden mesai arkadaşı
olan ve çalışmalarından gurur duyduğu Prof. Dr. Turan Yazgan’ın
kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın, Türk Dünyası’na
hizmetlerini kesintisiz devam ettirmesinden duyduğu memnuniyeti
dile getirdi. (Fotoğraf: 16)
Dr. Akif Poroy, öncelikle ana
çizgileriyle Tanzimat’ın tarihçesini
ele alarak başladığı konferansında,
Tanzimat’ın; dünyanın zirvesinden
gittikçe aşağılara düşen Osmanlı
Türkiyesi’nin bu durumdan bir çıkış yolu ararken eline tutuşturulan,
Batılıların kendi yayılmacı emelle-
Fotoğraf: 16
Fotoğraf: 17
rini uygulama reçetesinden başka
bir şey olmadığını ifade etti. Osmanlı’da asıl bozulmanın, 16. yüzyılda Mısır’dan getirilerek, akılcı
Türk-İslam anlayışının yerine ikame edilen anlayışla başladığını belirten Poroy, asıl Tanzimatın tekrar
özümüze / akıl yoluna dönmek olması gerekirken, kültürümüzle ve
töremizle uyuşmayan Batı taklitçiliğinin sonunda bizi Batı’nın güdümüne soktuğunu ifade etti. Poroy, geçmişimizde Türk milletini
parçalayıp dağıtan kalan parçamızı
da yerinde saydıran bir Tanzimat
örneği dururken, yeni Tanzimatlar
peşinde koşmanın anlaşılır bir tarafı olamayacağına dikkat çekerek
konuşmasını tamamladı.
* 29 Kasım 2014 Cumartesi
günü çağdaş Türk Sosyolojisinin
büyük üstatlarından Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’ı konuk ettik. (Fotoğraf: 17)
Orhan Türkdoğan, “Ziya Gökalp ve Düşünce Sistemi” başlıklı konuşmasında, Türk milletinin
geçmişten bugüne yaşadığı sosyal
değişimler ve bu çerçevede ortaya
çıkan sorunlarının, Gökalp odaklı
genel bir değerlendirmesini yaptı.
Konferansın başında, Aydınlar
Ocağı Genel Başkanı ve Vakfımızın dost akademisyenlerinden Prof.
Dr. Mustafa Erkal, Süleymaniye
Kürsümüzün hizmetine ve Türkdoğan Hocamızın son dönemde Türkiye’miz üzerinde cereyan eden
sosyal değişim ve dönüştürmeleri
anlamamızdaki rolüne vurgu yapan
bir takdim konuşması yaptı.
Sözlerinin başında, “…Bizi, Ziya Bey’e bağlayan görüşlerin, gü-
nümüz olgularına bağlantısını derinden düşünmem gerekir. O halde
konuşmamın tam metni; günümüz
olaylarıyla geçmişte Gökalp’in
ileri sürdüğü görüşlerin sürekliliği
akımına yönelmem esaslıdır.” diyen Türkdoğan, özet olarak şu görüşleri ortaya koydu:
Türk Bilge Kağan’ın tarihî bir
ders olarak milletini uyardığı; yabancılara yakınlaşma, devlet idaresinde onları ikame etme, devlet
dili olarak yabancıların dilini kullanma, kendi dilini ve halkını devletten dışlama hatasını, maalesef
Selçuklu’dan Osmanlı’ya Türk hanedanları devam ettirmiştir. Bunun
bedelini ise Türk milleti, yüzlerce
asır boyunca ağır faturalarla ödemiştir.
Batı’nın türlü oyunlarla parçalayıp egemenliğine almaya çalıştığı
Osmanlı, 1800’lü yılların sonunda
çökerken, devleti, Osmanlı-İslam
kimliğiyle ayakta tutmaya çalışanlar ile Türk-İslam kimliğini reddederek Batının mandasına sokmak
isteyenlerin gayretleri, zamanın
şartları üzerinde temelsiz kalmıştır.
İşte Mehmet Ziya Bey, böyle bir bunalım içinde devleti kurtarmak için
Türklüğe dönüşten başka yol yoktur diye yola çıkanların düşüncesini
akılcı görmüş ve kendini 1911’de
İstanbul’da, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf
Akçura’nın yanında Türk Ocağı ve
Türk Yurdu içinde bulmuştur.
Mensubu olduğu Türklüğü ve
Türk devletini ilmi temeller üzerinden yeniden yükseltip inşa etmek maksadıyla ortaya koyduğu
eserleri ve faaliyetleri bağlamında, yolu Atatürk’le de kesişen
TARİH ARALIK 2014
9
FAALİYETLERİMİZ
Gökalp’in sağlam ikirleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğru bir istikâmette kuruluşunda büyük rol oynamıştır.
Atatürk’ün, milletini, ulus devlet esasında köklerine bağlı olarak
çağdaşlaştırmak için oluşturduğu
sistem ve kurumların işleyişi, maalesef sinsi plan ve engellemelerle,
arzu edilen hedei yakalayamamış,
bugün gelinen noktada, Türk milleti,
bir kere daha tarihten ders alınmadığı gerçeğiyle yüz yüze kalmıştır.
İşgal Öncesi ve Sonrası
Karabağ’da
3 Nesil 1 Soykırım
Eşya Sergisi
12.11.2014 Çarşamba günü saat
18.00’de, Taksim Sergi ve Konferans Salonu’nda Vakfımızın,
TÜRKSAM Uluslarası İlişkiler ve
Stratejik Analizler Merkezi, Türkiye Azerbaycan Derneği-TÜRKAZDER, Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ile birlikte
gerçekleştirdiği “İşgal Öncesi ve
Sonrası Karabağ’da 3 Nesil 1 Soykırım Eşya Sergisi”nin açılışını
yaptık. (Fotoğraf: 18)
Yoğun ilgi gören açılışa, TÜRKSAM Başkanı ve MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Türk Keneşi
Genel Sekreteri Ramil Hasanov,
CAFERİDER Genel Başkanı Sinan
Kılıç ve Vakıf Başkanımız Közhan
Yazgan’ın yanı sıra çok sayıda sivil
toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
Açılışta, TÜRKSAM Başkanı
Dr. Sinan Oğan tarafından Vakıf
Başkanımız Közhan Yazgan’a bir
plaket verildi. (Fotoğraf: 19)
21. yüzyılda sürekli örtbas
edilmeye çalışılan “Hocalı Soykırımı”nı ifşa eden fotoğralar ve
eşyaların, tanıkların anlatımları ile
sorgulandığı ve insanlığın ortak
vicdanı olarak bir kez daha tarihe
kaydedildi.
14.11.2014 Cuma günü, saat
15.00’te Taksim Sergi ve Konferans Salonu’nda, TÜRKSAM,
TÜRKAZDER, Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu
ile birlikte “İşgal Öncesi ve Sonra10
TARİH ARALIK 2014
Fotoğraf: 18
Fotoğraf: 19
sı Karabağ’da 3 Nesil 1 Soykırım
Eşya Sergisi” çerçevesindeki konferansımızı gerçekleştirdik.
Oturum Başkanı MHP Iğdır
Milletvekili Dr. Sinan Oğan’ın meseleye vukufu ve bu bağlamdaki
açıklamalarıyla hoş bir sohbet havasında cereyan eden konferansta;
Prof. Dr. Ramazan Taşdurmaz, Hocalı’nın stratejik önemi, Doç. Dr.
Kürşad Zorlu Ermeni propagandası, A. Gencehan Babiş ise sergilenen eşyaların, onların sahibi olan
insanlar temelinde bakıldığında ne
kadar derin bir anlam arz ettiği hususunda kıymetli değerlendirmelerde bulundular.
Konferans sonunda söz alan
Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul
Başkonsolosu Hasan Sultanoğlu
Zeynalov, Türklerin Azerbaycan
Karabağ’da yaşadığı ‘soykırım’ın
unutturulmaması yolunda önemli
bir adım daha attığımızı, bundan
sonra da gayretli bir şekilde bu çalışmaların devam etmesi gereğini
vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin
31. Yılını Kutladık
Kıbrıs Türklerinin Rauf Denk-
taş’ın önderliğinde hakikaten destansı bir mücadeleyle kurdukları
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
31. Yıldönümü törenlerle kutlandı.
Vakıf heyetimizle, K.K.T.C. İstanbul İstanbul Başkonsolosluğu’nun
15 Kasım 2014 Cumartesi günü saat 11:00’de Taksim Meydanı’nda
düzenlediği törene katılıp Atatürk
Anıtı’na çelenk koyduk.
Törende bir konuşma yapan
KKTC İstanbul Başkonsolosu Fahri Yönlüer, cumhuriyetleri’ni, Dr.
Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın
önderliğinde özveriyle ve büyük
bedel ödeyerek kurduklarını, bu
sebeple haklı mücadelelerine azim
ve kararlılıkla devam edeceklerini
belirtti.
Anavatan Türkiye’nin destek ve
güvencesi olmadan bugünkü aşamaya gelmelerinin mümkün olamayacağını da ifade eden Yönlüer,
devam etmekte olan Kıbrıs’taki
Müzakere Süreci’nin başarısının
büyük ölçüde bu desteğe bağlı olduğunu vurguladı.
Download