ﻭَﺍِﻧﱠﻚَ ﻟَﻌَﻠٰﻰ ﺧُﻠُﻖٍ ﻋَﻈ۪ ﻴﻢٍ ﻗﺎﻝ ﺭﺳُﻮﻝُ ﱠ ﺻَﻠّﻰ ﷲُ

advertisement
İL
TARİH
:SAMSUN
:02.12.2016
‫ﻋ ۪ﻈ ٍﻴﻢ‬
َ ‫ﻖ‬
ٍ ُ‫َﻭﺍِﻧﱠ َﻚ ﻟَﻌَ ٰﻠﻰ ُﺧﻠ‬
:‫ﺳﻠﱠﻢ‬
َ ُ‫ﺻﻠّﻰ ﷲ‬
َ ‫ﺳﻮ ُﻝ ﱠ‬
َ ‫ﻋﻠَ ْﻴ ِﻪ ﻭ‬
ُ ‫ﻗﺎﻝ ﺭ‬
ُ
ً ‫ﺴﻨُ ُﻬ ْﻢ ُﺧﻠﻘﺎ‬
ْ ً ‫ﺆﻣﻨِﻴﻦَ ﺇﻳ َﻤﺎﻧﺎ‬
ِ ‫ﺃ ْﻛ َﻤ ُﻞ ﺍﻟ ُﻤ‬
َ ‫ﺃﺣ‬
GÜZEL AHLAK
Okuduğum ayeti kerimede Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır. “Sen elbette yüce bir ahlâk
üzeresin.”1
Okuduğum hadisi şerifte de Peygamberimiz
(s.a.v); "Mü'minler arasında imanca en kâmil
olanı,
ahlâkça
en
güzel
olanıdır.”2
buyurmaktadır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Merhametli olmayı, dürüstlüğü, iyi niyetli
olmayı ve daha birçok fazileti ihtiva eden, insanın
iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan
manevî özelliklerine ahlak denilmektedir.
İslâm ahlâkının asıl kaynağı Kur'an ve
sünnettir. Hz. Âişe annemiz, Hz. Peygamber'in
ahlâkının Kur'an ahlâkı olduğunu belirtmiştir.3
Ahlak konusunda bizler için en güzel örnek olan
Hz. Peygamber (sav): “İslam güzel ahlaktır.”
buyurarak ahlakın önemine işaret etmiştir.
Kardeşlerim!
Müslümanın ibadetleri ve iyilikleri ahlakını
güzelleştirirken;
isyankârlığı
ve
günahları
ahlakının kötüleşmesine sebep olur. Kişinin ahlakı
imanının göstergesidir.
İnsanların cennete girebilmeleri, Allaha
karşı sorumluluk bilinci taşımaları ve güzel
ahlâkları ile mümkündür. Hz. Peygamber (sav) bir
hadis-i şerifinde “Mizana konan ameller arasında
güzel ahlaktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur.
İnsan, güzel ahlakı sayesinde, oruç tutup namaz
kılan
kimseler
derecesine
yükselir.”4
buyurmaktadır. Bir başka hadis-i şerifte; “Benim
katımda en sevimliniz ve kıyamet gününde
meclisime en yakınınız ahlakı en güzel
olanınızdır…”5 buyurmak suretiyle güzel ahlâkın
önemini vurgulamıştır.
Kardeşlerim!
Güzel ahlak sahibi olmayı arzulayan kimse
Cenab-ı Hakk’ın emirlerine uyup, yasakladığı
kötülüklerden uzak durmalıdır. Görev ve
sorumluluklarını yerine getirmeli, büyüklerini
saymalı, sabırlı, merhametli, adaletli, fedakâr ve
alçak gönüllü olmalı, kötü alışkanlıklardan uzak
durmalıdır.
Resûlullah (sav)’in ahlak ile ilgili söylediği
örneğe kulak verelim: “Su buzu erittiği gibi; güzel
ahlâk da günahları eritir (yok eder); Sirke balı
bozduğu gibi, kötü ahlâk da ameli bozar.”6
Güzel ahlâklı insan, çevresindekilere maddi
ve manevi her türlü desteği sağlar. Anne ve babaya
itaat eder, onların kalbini kıracak söz ve
davranışlardan kaçınır. Kalbini temizlemeye gayret
eder. Hiç kimsenin ayıp ve gizli hallerini
araştırmaz. Yalan konuşmaz, yalancı şahitlik
yapmaz ve haksızlığın yanında yer almaz. Kötü
arzularına uyup doğru yoldan sapmaz. İsraftan da
cimrilikten de kaçınır. Öfkesini yener, hataları
affeder. Gizli ve açık her yerde, Allah’ın
gözetiminde olduğunu hatırlar. Alçak gönüllü,
samimi, tatlı dilli ve güler yüzlü olur.
Efendimiz iki cihan peygamberi; "Sizler
insanları mallarınızla memnun edemezsiniz, onları
güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz."7
buyurmaktadır.
Atalarımız; “Kişinin edebi altınından kıymetlidir.”
diyerek güzel ahlakın kıymetini ifade etmişlerdir.
Kardeşlerim!
Allah’ın sevdiği kullardan olmak istiyorsak
ahlakımızı düzeltmeye çalışmalıyız. Hadisi şerifte
Peygamberimiz (s.a.v);" Size en hayırlınız ve en
şerliniz kim olduğunu haber vermeyeyim mi?"
buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Cemaat:
"Evet, haber veriniz!" dedi. "En hayırlınız,
kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı
hususunda emin olunandır; en şerliniz de
kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de
emin olunmaya kimsedir."8 buyurarak güzel ahlaklı
insanın hayırlı insan olduğunu haber vermiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Samimi Müslüman, her zaman Allah’ın
hoşnut olacağı ahlaki davranışları yerine getirmeye
gayret edendir.
Hutbemi Peygamber Efendimizin bizlere
öğrettiği dua ile bitirmek istiyorum: “…Allah’ım!
Beni amellerin en iyisine ve ahlakın en iyisine ilet.
Amel ve ahlakın en iyisine ancak sen iletirsin.
Amellerin kötüsünden ve ahlakın kötüsünden beni
koru. Amel ve ahlakın kötüsünden ancak sen
koruyabilirsin.”9
Hazırlayan : Bilal TOPUZ - Uzman Vaiz / SAMSUN
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
1
2
6
Kalem:4
Ebu Dâvud, Sünnet 16
3
(Müslim, "Müsâfirîn",139).
4
Tirmizî, Birr, 62
5
Tirmizî, Birr, 71
Taberanî, el- Mu’cemu’l-Evsat, No: 854, I, 470
Taberanî, Huccetü'l İslam, 111.
Tirmizî, Fiten, 76, (2264).
9
Nesai, İftitah, 16,(II,129)
7
8
İL
TARİH
:SAMSUN
:09.12.2016
‫ﻪﻠﻟﺍﺍُ َﻭﻳَ ْﻐ ِﻔ ْﺭ‬
ٖ ُ‫ﻪﻠﻟﺍﺍ ﻓَﺎﺗﱠﺑِﻌ‬
‫ﻭﻧﻰ ﻳ ُْﺣﺑِ ْﺑ ُﻛ ُﻡ ﱣ‬
َ ‫ﻗُ ْﻝ ﺍ ِْﻥ ُﻛ ْﻧﺗ ُ ْﻡ ﺗ ُ ِﺣﺑﱡﻭﻥَ ﱣ‬
َ ُ‫ﻪﻠﻟﺍﺍ‬
‫ﻭﺭ َﺭ ٖﺣﻳ ٌﻡ‬
ٌ ُ‫ﻏﻔ‬
‫ﻟَ ُﻛ ْﻡ ﺫُﻧُﻭﺑَ ُﻛ ْﻡ َﻭ ﱣ‬
:‫ﺳﻠﱠﻢ‬
َ ُ‫ﺻﻠّﻰ ﷲ‬
َ ‫ﺳﻮ ُﻝ ﱠ‬
َ ‫ﻋﻠَ ْﻴ ِﻪ ﻭ‬
ُ ‫ﻗﺎﻝ ﺭ‬
‫ﻻَ ﻳُﺅْ ِﻣ ُﻥ ﺃ َ َﺣ ُﺩ ُﻛ ْﻡ َﺣﺗﱠﻰ ﺃ َ ُﻛﻭﻥَ ﺃ َ َﺣﺏﱠ ِﺇﻟَ ْﻳ ِﻪ ِﻣ ْﻥ َﻭﺍ ِﻟ ِﺩ ِﻩ َﻭ َﻭﻟَ ِﺩ ِﻩ‬
َ‫ﺎﺱ ﺃَﺟْ َﻣﻌِﻳﻥ‬
ِ ‫َﻭﺍﻟﻧﱠ‬
PEYGAMBER SEVGİSİ
Muhterem Mü’minler!
Okuduğum ayeti kerimede Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır: “Habibim de ki, eğer Allah’ı
seviyorsanız, bana uyunuz ki Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah
çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.”1
Okuduğum hadisi şerifte de Peygamberimiz
(s.a.v) buyurmaktadır: Peygamber (SAV) şöyle
buyurmaktadır: “Sizden biriniz beni annesindenbabasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün
insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş
olamaz.”2
Allah’ın
sevgilisi,
gönüller
incisi,
Peygamberler zincirinin son halkası, cinlerin ve
insanların Peygamberi, alemlerin rahmeti, Makamı
Mahmudun sahibi, günahkarların şefaatçisi sevgili
Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (s.a.s )’ i
sevmek bizim için en büyük görevdir.
Allah katında makbul bir kul olabilmenin
yolu , alemlere rahmet olarak gönderdiği Sevgili
Peygamberimiz
Hz.Muhammed
(s.a..s.)
‘i
sevmeye, O’ nun izindin yürümeye ve Ona uymaya
bağlıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s) “İman nedir?”
sorusuna, Kelime-i Şahadet’i zikrettikten sonra
“Sana, Allah ve Rasulünün her şeyden daha
sevimli olmasıdır.”3 cevabını vermişlerdir.
Yüce Allah Tevbe suresinin 24. ayeti’nde,
Allah
ve
Resulünü
babalarımızdan,
çocuklarımızdan, kardeşlerimizden, ailemizden,
kabilemizden, mal ve canımızdan, kısaca belirtmek
gerekirse her şeyden daha fazla sevmemiz
gerektiğini bildirmiştir.
Hz. Ömer (r.a.) bir gün, Fahri Kâinat
Efendimizin huzurunda:”Ya Resulullah!
Sen
bana nefsimden başka her şeyden daha
sevimlisin.” Demiş; Peygamber (s.a.s.) de “ Ya
Ömer!
Nefsinden
de
fazla
sevmelisin.”
Buyurmuştur.
Bunun üzerine Hz.Ömer de:
“Nefsimden de fazla seviyorum” deyince;
Efendimiz (s.a.s.) “Ya Ömer! İşte şimdi oldu”
cevabını vermişlerdir”4
Yüce Rabbimiz, Ahzab Suresinin 56. ayeti
kerimesinde;
Sevgili Peygamberimiz Hz.
Muhammed (s.a.s.) den sevgi ve övgü ile bahsetmiş,
biz mü’minlere de; O’nu sevgi ve övgü ile
yadetmemizi emrederek; şöyle buyurmuşlardır.
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât
ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin,
selâm edin .”
Kardeşlerim!
Alla Teala, mü’minlerden, Raulullah (s.a.v)
Efendimizi sevmemizi ve O’na salat etmemizi
istemektedir.
Bunun
yanında
Peygamber
Efendimizin kalbinde de mü’minlerin sevgisinin
olduğunu “Allah rasulu, mü’minlere kendi
canlarından daha yakındır.”5 ve “O mü’minlere
karşı çok şefkatli ve merhametlidir.”6 ayetleriyle
bildirmektedir. Sevgili Peygamberimi (s.a.v.) de
bu gerçeği “Ben mü’minlere kendilerinden daha
yakınım”7 sözleriyle teyit etmektedir.
Aziz Mü’minler!
Hayatı boyunca bizim için yanıp-tutuşan,
Miraçta Rabbinden sadece bizim af ve mağfiretimizi
dileyen, kıyamet gününde de bize şefaatçı olacağını
müjdeleyen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed
(s.a.v.) i sevmek, O’nun bize emanet olarak bıraktığı
kitap ve sünnete sarılmak, takip ettiği aydınlık yolda
yürümekle olur.
Ne mutlu, O’nu sevip gösterdiği yolda
yürüyenlere!
Ne mutlu, O’nunla birlikte gönderilen
Kur’an’a uyanlara!
Ne mutlu gönlünü ve ruhunu O’nun aşk ve
sevgisiyle dolduranlara!
Ne mutlu, O’nun bize öğrettiği gibi inançlı, bilgili,
Ahlaklı, çalışkan, dürüst ve iyiliksever olanlara.
________________________________________
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Al-i İmran 3/31
Buhari, İman, 6-7; Müslim, İman 6-9
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/11
Tecrid-i Sarih Tercemesi, 9/56
Ahzap Suresi,33/6
Tevbe Suresi,9/127
R. Salihin C:1 S:210 H.No,169
Hazırlayan : Olcay ERKEN –Muşçalı Mah.
Camii İmam-Hatibi/ÇARŞAMBA
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
İL
TARİH
:SAMSUN
:19.12.2016
‫ﺽ َﺟ ۪ﻤﻴﻌًﺎ‬
ِ ‫ﻒ ﺑَ ْﻴ َﻦ ﻗُﻠُﻮ ِﺑ ِﻬ ۜ ْﻢ ﻟَ ْﻮ ﺍ َ ْﻧﻔَ ْﻘﺖَ َﻣﺎ ﻓِﻲ ْﺍﻻَ ْﺭ‬
َ ‫َﻭﺍَﻟﱠ‬
ُ‫ﻒ ﺑَ ْﻴﻨَ ُﻬ ۜ ْﻢ ﺍِﻧﱠﻪ‬
َ ‫َﻣﺎ ٓ ﺍَﻟﱠ ْﻔﺖَ ﺑَ ْﻴ َﻦ ﻗُﻠُﻮ ِﺑ ِﻬ ْﻢ َﻭ ٰﻟ ِﻜ ﱠﻦ ﱣ َ ﺍَﻟﱠ‬
ٌ ‫ﻋ َ۪ﺰ‬
‫ﻳﺰ َﺣ ۪ﻜﻴ ٌﻢ‬
:‫ﺳﻠﱠﻢ‬
َ ُ‫ﺻﻠّﻰ ﷲ‬
َ ‫ﺳﻮ ُﻝ ﱠ‬
َ ‫ﻋﻠَ ْﻴ ِﻪ ﻭ‬
ُ ‫ﻗﺎﻝ ﺭ‬
‫ﻻَ ﺗ َ ْﺪ ُﺧﻠُﻮﻥَ ْﺍﻟ َﺠﻨﱠﺔَ َﺣﺘﱠﻰ ﺗُﺆْ ِﻣﻨُﻮﺍ َﻭﻻَ ﺗُﺆْ ِﻣﻨُﻮﺍ َﺣﺘﱠﻰ‬
‫ﺗ َ َﺤﺎﺑﱡﻮﺍ‬
İNSAN SEVGİSİ VE MEVLANA
önemli değerlerindendir. Bizim tarihimiz insan
sevgisini ön plana çıkaran Mevlana, Yunus Emre,
Hacı Bayram Veli, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-i
Veli ve nice şahsiyetlerle doludur.
Mevlana’nın gönüller sultanı olmasının sırrı
sevgi idi. Şöyle ifade eder sözlerinde sevgiyi: Sevgi;
“İnsanı hayata bağlayan zincirin en güçlü halkası ve
insanı yaratana ulaştıracak bir merdivendir.
Sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden acılar
tatlılaşır, bulanık sular arı-duru hale gelir. Zindanı
saraya, belayı nimete, kahrı rahmete dönüştürür.
Padişahlar kul olur. Ölüler bile sevgiden dirilir.”5
Mevlana Sevgi ve yardımlaşmada geri
duranlara kızar ve ona atfedilen bir sözde der ki:
“Bir mum dahi eriyip gideceğini bildiği halde
etrafına ışık saçmaktan geri durmaz. Ey insan sen ki
Yaratan’ın kudretiyle dopdoluyken neden geri
durursun”.6
Muhterem Kardeşlerim!
Değerli Mü’minler!
Okuduğum ayette: “Allah kalplerinizin
arasını sevgiyle birleştirdi, yoksa yeryüzünde ne
varsa hepsini harcasaydın yine onların kalplerini
birleştiremezdin fakat Allah (c.c) onların arasını
sevgiyle birleştirdi.”1
Okuduğum Hadi-i Şerifte ise Resûlullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
İman
etmedikçe
cennete
giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek
anlamda) iman etmiş olamazsınız.”2
Sevginin tam bir tarifi olmasa da, insanı bir
şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık
göstermeye yönelten duygu, karşılıksız, beklentisiz,
hesapsız, çıkarsız sırf başkalarının mutluluğunu
istemektir.3
Yüce dinimiz İslam, inananları sevgi ve
dostluk bağlarıyla birbirine bağlamış, kaynaştırmış
ve böylece bir toplum oluşturmuştur. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v) “Sevdiğin kişiyi ölçülü sev
yoksa bir gün gelir o insan gözünde sevimsizleşir de
önceki aşırı muhabbetinden dolayı elemin iyice
ziyadeleşir. Kızdığın kimseye karşı da ölçülü ol ve
nefret hissinin önünü kes. Aksi halde gün döner de o
şahıs dostun oluverirse evvelki öfkeli tavırlarının
mahcubiyeti seni çok üzer.”4
Kardeşlerim!
İslam dini sevgi dinidir. Allah’ı sevmekle
başlar peygamberini sevmekle daim, insanları
sevmekle kemal bulur. Sosyal hayatımızın seviyeli,
düzenli, verimli işleyişinde insan sevgisinin önemli
bir işlevi vardır. Sevgi toplumda kardeşliği, birlik
ve beraberliği, anlaşmayı dayanışmayı, ben değil biz
olmayı sağlayan önemli bir unsurdur. Kendisi için
istemediğini kardeşi için istememek, hayatımızın en
O halde, insan sevgisine büyük önem veren
dinimiz İslam’dan aldığımız ilhamla gönüllerimizi
sevgiyle dolduralım. Allah sevgisiyle gönüllerimizi
herkese açalım.
Hutbemizi
Rasulullah’ın
hadisleriyle
bitirmek istiyorum. “Mü’minler birbirlerini
sevmede, birbirlerine acımada ve birbirlerini
korumada bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu
rahatsız olduğunda diğer organlar da bu sebeple
uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulur.” “İman
etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi
sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş
olmasınız.”7
1
Enfal,8/ 63
Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l‐Kıyâme, 56.
3
T.D.K.
4
Tirmizi, Birr: 59
5
Mevlana-Sözleri Mesnevi, I. Kısım, 96. söz
6
Diyanet Der. Sayı: 180
7
Müslim, Birr, 66, Müslim, Îmân, 93
2
Hazırlayan : Ali BEKTAŞ –Harız Mah. Muamlı
Camii İmam-Hatibi/BAFRA
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
İL
TARİH
kainat üzerinde Allah’ın (c.c.) namına tasarrufta bulunan
ve onun emirlerini, verdiği vazifeleri aynen yerine
getiren kudret sahibi manevi varlıklar gelmektedir
:SAMSUN
:23.12.2016
Kuranı Kerim, birçok ayetinde meleklerin Allah’ı
tenzih ve tesbih ettiklerini, müminlere dua ve istiğfarda
bulunduklarını, inananlara savaş esnasında yardım
ettiklerini bildirir.
‫ﺴﺒِّ ُﺤﻮﻥَ ﺑِ َﺤ ْﻤ ِﺪ َﺭ ِﺑّ ِﻬ ْﻢ‬
َ ُ‫ﺵ َﻭ َﻣ ْﻦ َﺣ ْﻮﻟَﻪُ ﻳ‬
َ ‫ﺍﻟﱠﺬِﻳﻦَ ﻳَﺤْ ِﻤﻠُﻮﻥَ ْﺍﻟﻌَ ْﺮ‬
‫َﻭﻳُﺆْ ِﻣﻨُﻮﻥَ ِﺑ ِﻪ َﻭﻳَ ْﺴﺘ َ ْﻐ ِﻔ ُﺮﻭﻥَ ِﻟﻠﱠﺬِﻳﻦَ ﺁ َﻣﻨُﻮﺍ‬
Melekler bizim gibi Allah’a kulluk için
yaratılmış, O’nun emirlerini uygulayan, ruhani
mahiyetlerine uygun iş ve vazifeleri olan nurani
varlıklardır. Cebrail vahiyle, Mikail tabiatla, İsrafil
kıyametle, Azrail can almakla vazifeli büyük
meleklerdir. Hamele-i arş, Kiramen Katibin, Münker
Nekir vb. melekler olduğu gibi yeryüzünde ve göklerde,
cennet ve cehennemde vazifeli melekler de vardır.
:‫ﺳﻠﱠﻢ‬
َ ُ‫ﺻﻠّﻰ ﷲ‬
َ ‫ﺳﻮ ُﻝ ﱠ‬
َ ‫ﻋﻠَ ْﻴ ِﻪ ﻭ‬
ُ ‫ﻗﺎﻝ ﺭ‬
‫ َﻭ ُﺧ ِﻠﻖَ ْﺍﻟـ َﺠ ﱡ‬،‫ﻮﺭ‬
‫ﺝ ِﻣ ْﻦ‬
ِ َ‫ُﺧ ِﻠﻘ‬
ٍ ُ‫ﺖ ْﺍﻟـ َﻤﻼَﺋِ َﻜﺔُ ِﻣ ْﻦ ﻧ‬
ِ ‫ﺎﻥ ِﻣ ْﻦ َﻣ‬
ٍ ‫ﺎﺭ‬
‫ﻒ ﻟَ ُﻜ ْﻢ‬
ِ ‫ َﻭ ُﺧ ِﻠﻖَ ﺁﺩَ ُﻡ ِﻣـ ﱠﻤـﺎ ُﻭ‬،‫ﻧ ٍَﺎﺭ‬
َ ‫ﺻ‬
MELEKLERE İMAN
Meleklerin bütün insanlar tarafından güzel
vasıflarda oldukları kabul edilmiştir. Bu nedenle
insanlar, güzel kimseleri meleklere benzetirler.Yine
melekler Allah’ın izniyle diledikleri insan kılığına
girebilirler. Zira Kuran, İbrahim (a.s.)’a insan kılığına
girerek bir takım meleklerin gelişinden söz eder.
Nitekim Cibrili Emin, Dıhye adında bir sahabenin
şekline girip, Efendimize çeşitli vesilelerle gelmiştir.
Kardeşlerim!
Okuduğum Ayet-i Kerimede Yüce Rabbimiz
“Arşı taşıyan ve onun çevresindeki melekler,
Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na inanırlar ve
inananlar için bağışlanma dilerler.”1 buyurmaktadır.
Okumuş olduğum Hadis-i Şerifte Hz.
Peygamber (sav); “Melekler nûrdan, cinler kızıl
ateşten,
Âdem
de
size
bildirilen
şeyden
(topraktan) yaratılmıştır.”2 buyurmaktadır.
Kardeşlerim!
Meleklere
iman
eden
bir
Müslüman,
melekelerini geliştirip meleklere özenir, onlar gibi
itaatkar,onlar gibi temiz, onlar gibi abid olmaya çalışır.
Melekler tarafından izlendiğinin şuurunda olup,
onlardan utanarak günahtan kaçınır. Cennet bekçisi
Rıdvan meleğinin selam ve mutluluk muştusuyla
cennete koşar. Malik adındaki cehennem bekçisinin
öfkesinden kurtulmak için Allah’ı gazaplandıracak söz
ve davranışlardan kendini korur.
Değerli müminler!
Meleklere iman , her Müslümana farzdır. Çünkü
melekler Rab Teala’nın insanlara bir lütfü ve keremi
olan, Allah’ın “ilahi vahyini”, görülmeyen gayb
aleminden
insanlara,
onlar
arasından
seçilen
peygamberlere indiren “Allah’ın ilahi elçileri” olma
vasfını haizdirler. Bu esasa göre, vahye ve
peygamberliğe, hatta ahrete ve gaybiyyat denilen ahret
ahvaline, cennet ve cehenneme inanmak, ancak
meleklere iman etmekle mümkün olur. Bakara suresi
285. Ayette müminlerin “Allah’a,
meleklere,
kitaplara, peygamberlere” iman edişinden bahsederek,
Allah’tan sonra melekleri sayarak meleklere imanın
önemini vurgular.
Muhterem Mü’minler!
Hutbemi Yüce Rabbimizin şu ayeti ile bitirmek
istiyorum. “İnsan hiçbir söz söylemez ki; yanında onu
gözetleyen ve kaydeden bir melek bulunmasın.” 3
Hazırlayan : Osman DÜNDAR –Makasbaşı Camii
İmam-Hatibi/ÇARŞAMBA
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
Kardeşlerim!
Melekler; erkeklik dişilik özelliği olmayan,
yemeyen,
içmeyen,
evlenmeyen,
doğmayan,
doğurmayan, gözle görülmeyen, Allah’ın emirlerine itaat
eden nurdan yaratılmış varlıklardır.
-----------------------------------------------1- Mü’minun Suresi,23/7
2- Müslim hadis no: 2996
3- Kaf Suresi,50/18
İslam dininde; melek denince akla önce
peygamberlere gönderilen ilahi elçiler, sonra insanlar ve
İL
TARİH
:SAMSUN
:30.12.2016
ُ ‫ﻳَﺎﺃَﻳﱡ َﻬﺎ ﺍﻟﱠﺬِﻳﻦَ ﺁ َﻣﻨُﻮﺍ ﺍﺗﱠﻘُﻮﺍ ﱠ َ َﻭ ْﻟﺘَ ْﻨ‬
ْ ‫ﺲ َﻣﺎ ﻗَﺪﱠ َﻣ‬
‫ﺖ ِﻟﻐَ ٍﺪ َﻭﺍﺗﱠﻘُﻮﺍ ﱠ َ ِﺇ ﱠﻥ‬
ٌ ‫ﻈ ْﺮ ﻧَ ْﻔ‬
. َ‫ﻴﺮ ِﺑ َﻤﺎ ﺗَ ْﻌ َﻤﻠُﻮﻥ‬
ٌ ‫ﱠ َ َﺧ ِﺒ‬
:‫ﺳﻠﱠﻢ‬
َ ُ‫ﺻﻠّﻰ ﷲ‬
َ ‫ﺳﻮ ُﻝ ﱠ‬
َ ‫ﻋﻠَ ْﻴ ِﻪ ﻭ‬
ُ ‫ﻗﺎﻝ ﺭ‬
ُ ‫ﺴﻪ‬
ِ ‫ﻋ ِﻤ َﻞ ِﻟ َﻤﺎ ﺑَ ْﻌﺪَ ْﺍﻟ َﻤ ْﻮ‬
ُ ّ‫ْﺍﻟ َﻜ ِﻴ‬
َ ‫ﺴﻪُ َﻭ‬
َ ‫ﺎﺟ ُﺰ َﻣ ْﻦ ﺃَﺗْﺒَ َﻊ ﻧَ ْﻔ‬
َ ‫ﺲ َﻣ ْﻦ ﺩَﺍﻥَ ﻧَ ْﻔ‬
ِ َ‫ َﻭ ْﺍﻟﻌ‬، ‫ﺕ‬
ِ ‫ﻋﻠَﻰ ﱠ‬
َ ‫ﻫ ََﻮﺍﻫَﺎ َﻭﺗَ َﻤﻨﱠﻰ‬
NEFİS MUHASEBESİ
Muhterem Müminler!
Okuduğum ayeti kerimede yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah'a karşı
gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne
göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Allah rasulu şöyle
buyuruyor: Akıllı kişi nefsine hâkim olan ve ölüm
sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise nefsini duygularına
tabi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup durandır.2
Kardeşlerim!
İrade sahibi varlıklar olarak dilediğimiz yolu
seçmede özgür bırakıldık; ancak bir şartla… O da ‘’bütün
seçimlerimizden dolayı hesap vermektir’’. Bu hesap
kullarına asla zulmetmeyen, mutlak adalet sahibi olan
Allah’ın huzurunda görülecek ve herkes önceden ne
göndermişse o gün onu karşısında bulacaktır. Dolayısıyla
bu hesap, çetin bir hesaptır. Böyle bir hesapla yüzleşecek
olan her bir kulun, hayatının muhasebesini çok iyi yapması
gerekir ki buna nefis muhasebesi denir. Bu muhasebe boş
vermeye gelmeyecek kadar önemli bir iştir. Zira
Peygamberimizin ifadesiyle “akıllı bir insanın yapacağı
şey, kendisini hesaba çekmek ve ölümden sonrası için
çalışmaktır.”
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimizin şu uyarısına kulak verelim: “Siz
dünya
hayatını
tercih
ediyor
ve
ahireti
3
bırakıyorsunuz!’’ Bu ayet bize, bu dünya için yaptığınız
o ince hesapları, çabaları, kafa yormaları ahiret için
yapmıyorsunuz diyor. Oysa bu dünya gelip geçici, ahiret
ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Kim sadece dünyanın geçici
kârını isterse ona verilir, ancak böyle kişilerin ahirette
hiçbir nasibi yoktur.4
Kötülüğün kaynağı olan nefsin dizginlenmesi, sık
sık nefis muhasebesi yapmakla mümkün olur. Nefis
muhasebesini yapanlar, ihsanı yakalamış insanlardır. Bu
da, her yaptığımızı gören ve her şeyimizden haberdar olan
Allah’ın gözetimi altında oluğu bilincini taşımak ve ona
göre davranmaktır. Böyle bir hayat tarzı, kişilerin
mutluluğunun yanı sıra toplumsal mutluluğu da
beraberinde getirecektir.
Kıymetli kardeşlerim!
Hz. Ömer gibi, ‘’bugün Allah için ne yaptın’’
sorusunu her günümüzün en önemli sınav sorusu olarak
bilelim ve hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba
çekelim. Zira bu dünyada zaman varken, fırsatlar
tükenmemişken yapılmayan muhasebe, ahirette ümitsiz bir
şekilde yapılacak, ancak hiçbir fayda vermeyecektir.
Unutmayalım! Kârlı bir ticaretin yolu iyi
muhasebeden geçer. Onun için, hesapların görüleceği
günde en büyük kazancı elde etmek istiyorsak
Peygamberimizin ifadesiyle “ömrümüzü nerede ve nasıl
tükettiğimizin, gençliğimizi nasıl geçirdiğimizin, malımızı
nereden kazanıp nerelere harcadığımızın ve ilmimizle amel
edip etmediğimizin”6 hesabını çok iyi yapalım ve Hz.
Ali’nin şu veciz sözünü unutmayalım: “Bugün (dünyada)
amel var hesap yok; yarın (ahirette) ise hesap var, amel
yok!7”
Hutbemizi Hz. Peygamberin şu duasıyla bitirelim:
“Allah’ım, huşu duymayan kalpten, kabul edilmeyen
duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden
sana sığınırım”
________________
1. Haşr, 59/18.
2. Tirmizî, Kıyâme, 25
3. Âlâ, 87/16-17.
4. Şûrâ, 42/20.
5. Tirmizî, Kıyâme, 1.
6. Buhârî, Rikâk 4,VI, 171.
7. Tirmizi, Deavat,68
Hazırlayan : Ferhat MADEN – Alaçam Vaizi
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu
Download