TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

advertisement
REDDÜ'I-ACÜZ ale's-SADR
Buna mukabil müslüman alimler bu iddiaları reddeden birçok eser yazmışlardır.
Ancak Batı'da XVlll. yüzyıldan itibaren İs­
lam dünyasını ilmi olarak tanımayı hedefleyen sosyal, siyasi, askeri ve kültürel
alanlardaki çalışmalar din konusunda da
ilmi, nisbeten ön yargısız çalışmaları teş­
vik etmiştir. Özellikle ll. Vatikan Konsili'nden (ı 962- ı 965) sonra Hıristiyanlığın Hz.
Muhammed ve Kur'an'a bakışında nisbeten olumlu bir sürece girildiği gözlenmektedir (Hz. Muhammed ve Kur'an-ı Kerim' le ilgili olarak müşteşriklerin yaptığ ı
çalı ş malar ve reddiyeler için bk. KUR'AN
(Kur' an ve
Kitab-ı
Mukaddes; Literatür); MU-
HAMMED (Literatür]; ORYANTALiZM) .
Günümüzde gerek müslüman alimler
gerekse şarkiyatçılar tarafından İslamiyet­
Hıristiyanlık münasebetleri ve müslümanların Hıristiyanlığa yazdıkları reddiyeler üzerine bazı çalışmalar yapılmıştır. Mehmet
Aydın'ın literatür niteliği taşıyan eserinden başka Muhammed EbO Zehre'nin Mu]Jfıçlarfıt fi'n-Naşrfıniyye (Kah i re I 385/
I 966; tre. Akif Nuri , Hıristiyanlık Üzerine
Konferans/ar, istanbul I 978). M. Abdülkadir Halil'in Beşeriyyetü'l-Mesi(ı ve nübüvvetü Mu]Jammed ii nuşuşi kütübi'l-'ahdeyn (Riyad ı 41 3/1993). Vezlrüddin'in el -Baf:ışü 'ş-şerif ii işbfıti'n-neso
ve't-taf:ırif (Del hi ı 270/ 1854). Yahya Muhammed Ali Rebl'in el-Kütübü'l-mu]faddese beyne'ş-şıf:ıf:ıa ve't -taf:ırif (Kahire
ı 4 ı 5/1994) ve Şaban Kuzgun'un Dört İn­
cil-Farklılıkları ve Çelişkileri (Ankara
ı 996) adlı kitapları zikredilebilir.
Bu konuda
şarkiyatçıların gerçekleştir­
diği çalışmalardan bazıları şunlardır:
I. S.
Allouche, Un traite de polemique chritiano-musulmane au IX•m sirkle (Hesperis 1939. s. 123-155); Thomas Michel,
A Muslim Theologian's Response to
Christianity (New York ı 984); Jean-Marie Gaudeul, Encounters & Clashes Islam and Christianity in History (HI, Roma 2000): David Thomas, Anti-Christian
Polemic in Early Islam: Abu'lsa al-Warraq's "Against the Trinity" (Cambridge
I 992) ve Early Muslim Polemic against Christianity: Abü isa al-Warraq's
"Against the Incamation" (Cambridge
2002); The Early Christian-Muslim Dialogue, A Calleetion of Documents from
the First Three Islamic Centuries (632900 A.D.) Translations with Commentary (ed N. A. Newman. Hatfield 1993);
Seppo Rissanen, Theological Encounter
of Oriental Christians with Islam during
Early Abbasid Rule (Abo I 993); Christian Ara bi c Apologeties during the Ab-
basid Period (750-1258) (ed SamirKhalil
Samir- Jorgen S. Nielsen. Leiden I 994) .
Müslümanlık-Hıristiyanlık polemiğiyle ilgili
olarak süreli yayınlarda yer alan çok sayı­
da makaleden bazıları şöylece sıralanabi­
lir: lgnaz Goldziher, "Über muhammedanische Polemikgegen Ahi ai-Kitab" (ZDMG,
XXXII [ 1878[. s. 341-387): a.mlf., "Über die
Eulogien der Muhammedaner" (a.g.e., L
[ı 896[. s. 97- I 28) : Joshua Finket, "A Risala of Al-Jahiz", JAOS [ 1927[. s. 31 1-334):
R. Caspar, "Bibliographie sur le dialogue
islamo-chretien" (Proche Orient Chretien,
XVI ll erusalem 1966[. s. I 79-182); Roger
Arnaldez, "Dialogue lslamo-Chretien et sensibiJites religieuses" ( lslamochristiana, lll
[Rome 1977[. s. 107-175) (bu konuda yapılmış diğer çalışmalar için bk. HIRİSTİ­
YANLIK (Literatür]).
BİBLİYOGRAFYA :
H asan-ı Basri, Risale fi'l-~ader (nşr. Muhammed İm a re, Resa'ilü'l-'adl ue't-teuf:ıid içinde).
Kahire 1971, I, 83-87; Ahmed b. Hanbel. er-Red
'ale'z-zenadı~a ue'l-Cehmiyye ('A~a'idü 's-selef
içinde). s. 53-1 03; Ebu isa ei-Verrak. er-Red'ale'tteş/iş (n ş r. D. Thomas. Anti-Christian Polemic in
Early Islam içinde). Cambridge 1992, s. 66-68,
72-76, 80-82, 88-90, l l 0-11 2; Buhar!, ljal~u
erali'l-'ibad, Beyrut 1404/1984, s. 7-46; ibn Kuteybe. el-il].tilaffi'l-laf? (nşr. M. Zahid Kevserl). Kahire 1349; a.mlf.. Te'vilü mul].telifi'l-f:ıadiş, Beyrut, ts .• s. 15-33, 41-42; Hayyat. el-intişar, s. 1723, 40-42,92, 97; Eş'arl. Ma~a lat(Ritter) . s. 155278; Matür1d1. Kitabü't-Teut:ıid ( nşr. Bekir Topaloglu - Muhammed Aruçi). Ankara 1423/2003, s.
51-69, 93-99, 162-163, 170-183, 185, 216-268,
271-285, 332-340; a.mlf.. Kitabü't-Tevhid Tercümesi (tre. Bekir Topaloğlu). Ankara 2002, tercüme edenin girişi, s. XXVII-XXVIII; Ebü'I-Hüseyin ei-Malatl. et-Tenbih ve 'r-red (nşr. M. Zahid
Kevseri). Bağdad-Beyrut 1388/ 1968, s. 35-43, 9195; ibnü'n-Neöım. el-Fihrist(Teceddüd) , s. 86, 162,
185, 203-215, 224, 227, 230, 234, 244, 256,
342, 357-358; ayrıca bk. Fihrist, s. 132-133, 159160; Bakıllanl. el-inşa{(n ş r. İmadüddin Ahmed
Haydar). Beyrut 1407/ 1986, s. 192; a.mlf .• etTemhid (Ebu R!de). s. 78-96, 113-117; a.m lf.•
a.e. (İm a düddin). s. 156-164, 204-212; Kadi Abdülcebbar. el-Mugni, V, 10-159; XV, 109; a.mlf..
Şerf:ıu'l-Uşüli'l-l].amse, s. 291-297, 576-584; Bağ­
dadl, el-Far~ (Abdülhamld). s. 114-201, 363; Ahmed b. Ali en-Necaşı. er-Rica/ (n ş r. M. Cevad en Nain!). Beyrut 1408/1988, ı . 172, 200, 403; ll, 75,
168; BirQn!. Taf:ı~i~u ma li'l-Hind (nşr. E. Sachau).
Haydariibiid 1958; İbn Hazm. el-Faşl, ı. 48-65,
98-217; ll , 2-69; V, 57 -72; isferay!ni. et- Tebşir
(HGt). s. 63-95; imamü'I-Haremeyn ei-Cüveynı.
Şifa'ü'l-galil (nşr. Ahmed Hicazl es-Sekka) . Kahire 1399/1979, s. 39-57; Şehristanı. el-Mi/el (n ş r.
Ahmed Fehm! Muhammed). Beyrut, ts. (Darü 'lkütübi 'l-ilmi yye).l , 38-72, 145; ll, 257-267; Fahreddin er-Razı. i'ti~adat (Sa'd). s. 38-45; İbn Hacer. Usanü'l-Mizan (nşr. Abdülfettah EbO Gudde).
Beyrut 1423/2002, V, 485; Keşfü'?-?UnCın, l , 838839; Süleyman b. Abdülvehhab en-Necd!, eş-Şa­
ua'i~u '1-ilahiyye {i'r-red 'ale'l-Vehhi'ıbiyy e (n ş r.
İbrahim M. el-Batav!). Kahire 1407/1987, s. 30-
33; Rahmetullah ei-Hindi, i?hi'ırü'l-f:ıa~ (nşr. M.
Ahmed M. Abdülkadir Ha111 Melkav!) , Riyad 1414/
1994, lll, 736-750; IV, 1185-1198; a.mlf .. izhi'ı.­
rü'l-hak Tercümesi (tre. Ömer Fehmi- Nüzhet
Efendi). istanbul 1304/1886, yayınev inin önsözü,
s. X-XVI; Harputlu İshak Hoca. Şemsü'l-haklka,
istanbul1 278, s. 91-96, 122-123, 132-135; Osmanlı Müelli{leri, I, 339, 350; Brockelmann. GAL,
ı . 197-198; izaf:ıu'l-meknCın, ll, 190, 266, 285; lll,
556; Hediyyetü'l-'ari{in, ll , 220; Sezgin. GAS, ı .
387, 561; Halil Necatioğlu, Matbaacı ibrahim-i
Müteferrika ue Risale-i islamiyye: Tenkidli Metin, Ankara 1982, s. 41-46; E. Ruhi Fığlalı, imamiyye Şiası, istanbul 1984, tür.yer.; a.mlf., Kadiyanilik: Ahmediyye Mezhebi, İzmir 1986, s.
203-220; Mehmet Aydın, Müslümanların Hıris­
tiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma
Konuları, Konya 1989, tür. yer.; D. Thomas. Anti-Christian Polemic in Early Islam, Cambridge
1992, s. 31-50; C. Adang, Muslim Writers on Judaism and the Hebrew Bible: From lbn Rabban
to lbn Hazm, Leiden 1996; Abdüsselam b. Abbas
ei-Vec!h. A'lamü'l-mü'elli{ine 'z-Zeydiyye, Amman 1420/ 1999, s. 203, 774; İlyas Çelebi, islam
inanç Sisteminde Akılcılık ue Kadı Abdü lcebbar, istanbul2002, s. 147-177, 254; Dücane Cündioğlu, "Ernest Renarı ve Reddiyeler Bağlamın­
da islam-Bilim Tartışmaianna Bibliyografik Bir
Katkı". Divan: ilmi Araştırmalar, sy. 2, istanbul
1996, s. 1-94; Niyazi Kahveci. "Şia ve Mutezile'nin Reddiy e Literatürü üzerine Çalışma", Dini
Araştırmalar, Vlll/ 23, Ankara 2005, s. 69-91; G.
Levi Della Vida. "KhariQjites", EJ2 (İng . ), IV, 10751077; D. Gimaret. "Radd", a.e., VIII, 362-363.
liJ
MusTAFA SiNANOGLU
REDDÜ'I-ACÜZ ale's-SADR
()~'~#'~))
Beyit veya fıkra sonundaki
kelimenin aynısının yahut benzerinin
~aşta tekrar edilmesi anlamında terim_j
Sözlükte acüz "sözün son tarafı", sadr
ise "baş tarafı" demek olduğundan reddü'l-acüz ale's-sadr "sözün sonunun baş­
ta tekrar edilmesi" manasma gelir. Bu ifadeyi çoğul slgası ile reddü'l-a'caz ale's-sudur şeklinde kaydedenler olduğu gibi "geriye ve öne döndürmek" anlamında t asdir
terimini kullananlar da vardır. Hatlb etTebriz\' ile EbO Tahir el-Bağdactl bu edebi
türü reddü'l-kelam ala sadrihl şeklinde
isimlendirmişlerdir. Aslında "sözün başın­
daki bir kelimenin sonunda tekrar edilmesi" manasında türün reddü's-sadr ale'lacüz diye adiandıniması daha mantıklı gibi görünmektedir. Ancak bu sanat beytin
sonundaki kafıye. fıkranın sonundaki seci
kelimelerini destekleyip pekiştirrnek için
icra edildiğinden sondaki kelime asıl. öndeki ise onun fer'i konumundadır ve İsim­
lendirme bu bakış açısına dayanmaktadır.
Reddü'l-acüz ale's-sadr lafza güzellik katan edebi sanatlardan (muhassinat-ı laf-
521
REDDÜ'I-ACÜZ ale's-SADR
zıyye) biri olarak değerlendirilmiştir. Ziyaeddin İbnü'l-Es'ir reddü'l-acüzü cinasın bir
türü sayarken (el-M~elü's-sa'ir, I, 25I) Sekkak'i, İbnü'n-Nazım, Kazvln'i ve Tell;]iş şa­
rihleriyle onları izleyenler lafz'i sanatlar içinde ayrı bir tür kabul etmişlerdir ( Mi{ta/:ıu '1'ulum, s. 203; el-Mişba/:1, s. 77 ; el-lza/:1, s.
543; Şüruf:ıu't-Teli)lş, IV, 433) . Sözün sonunun önü ile irtibatlı olması, önü söylenince sonunun nasıl geleceğinin anlaşılır
bir özellik taşıması beliğ kelamın gereği­
dir. Şairler ve edipler sözlerinin baş kıs­
mının sonuna delalet etmesiyle övünür.
Ayrıca bir beyit veya fıkra içinde tekrarlanan öğeler söze lafz'i bir güzellik kattığı
gibi anlamını da pekiştirerek daha iyi yerleşmesini sağlar (İbn Reşl~ el-Kayrevanl,
II, 3; BesyGnl, s. 185).
Reddü'l-acüzde tekrarlanan iki kelime
ve aniamca aynı, lafızca aynı, anlamca farklı oluş biçiminde cinas ilgisi, cinasa
mülhak olarak iştikak münasebeti -ki bu
durumda aynı kökten türemiş farklı kelime kategorisine girer- ve aralarında iştika­
ka benzer bir ilgi bulunmak suretiyle dört
değişik formda gelir. Sözün baş tarafında
tekrarlanan kelime de beytin ilk mısraının
baş (sadr), orta (haşv) ve sonu ile (acüz)
ikinci mısraın başında olmak üzere dört
konumda bulunabilir. Bu şekilde reddü'lacüzün on altı türü ortaya çıkar. Belagat
kitaplarında bu türlerin her birine ait şiir
örnekleri sıralanmıştır (Şürü/:ıu't-Tel/)lş, IV.
433; BesyGnl, s. 181-185). Burada iki kelimenin aynı, cinaslı, iştikak ve şibh-i iştikak
ilgili olan türlerine birer örnek vermekle
yetinilecektir.
lafız
~~~ .d! ..r:l~ 1 ~~ ı..w1 ;.,..ıı .;r.l .d! ~r'
<'!3-;,.; ı.s~l (Arncazadesinl tokatlamakta seri 1 Halbuki yardım isteyene hiç de değil
seri; Ükayşir el-Esedl). Beytin sonunda ve
ilk mısraının başında tekrarlanan "<'!3-r'" kelimeleri lafız ve aniamca aynıdır.
co~~ ........ ı~~~)~ /~l..ı a;>YI.:r }ı:!JI..::.ı)j
(Ziyaret ettim diyarı yaranı sora sora 1
Geri döndüm üzüntüler ve akan göz yaş­
larımla; Buhtürl). Beytin sonundaki Jil..ı
"akan", birinci mısraın sonundaki Jil..ı "soran" anlamında olarak aralarında sadece
lafızca benzerlik bulunan bir cinas teşkil
ederler.
Jil..ı
ol,..;~ ~._,....1.9/ <liw .ı;,ı.: .:,ıjhi. ~ ~.rJII::O!
.:,ıl.fi.ı (Klşi kendi dilinin değilse muhafızı 1
Başka hiçbir şey in olamaz muhafızı ; imruülkays). Beytin sonundaki ".:,ılj>" ile birinci mısraın ortasındaki "~~ " kelimeleri
"tızn" kökünden türemeleriyle aralarında
iştikak ilgisi vardır.
.:.r-> ~ı..:..ıı ...J<-l~ 1 c..~ ~ .:.r-> y _,.,.ı ı ~
~ (Söner savaş kılıcını kınına sokarsan 1
522
Akar kanlar kılıcını kı nından çekersen; Ali
b. Muhammed et-Tihaml) Beytin sonundaki" J..J" ile ikinci mısraın başındaki" ._r...J"
arasında görünüşte iştikaka benzer bir ilgi bulunmakla birlikte gerçekte aynı kökten türememişlerdir (sil, syl).
Nesirde reddü'l-acüz sanatı fıkranın sonundaki kelimenin aynısının, cinas eşinin,
iştikak veya şibh-i iştikak ilgilisinin fıkra­
nın başında tekrar edilmesi suretiyle dört
nevide gerçekleşir:
1. Aynı: oı.;.;;.; .:ıl j;.1.:uı~ ._;..ı;ıı ~~(el­
Ahz§.b 33/37)
z. Cinastaş:
Jil..ı ~~~e}. ~ı Jil..ı
den biri reddü'l-acüz olup onun için ilk kelimenin birinci mısraın başında veya sonunda ya da ikinci m·ısraın başında olmasına göre üç türünden bahsetmiştir (el-Bedi", s. 47). Bu türlerden birincisine "tasd'irü't-takfıye". ikincisine "tasd'irü't-tarafeyn",
üçüncüsüne "tasd'irü'l-haşv" adını veren İbn
Ebü'l-İsba' el-Mısrl, bu üç türe iki kelimesi arasında olumluluk veya olumsuzluk ilgisi bulunan, önceki söze itiraz eden yahut
ondan vazgeçmeyi (idrab) ifade eden dördüncü bir nevi eklemiştir. Ebu Ata Eflah
(MerzOk) es-Sind'i, Vasıt'ta katledilen Ernevi Irak genel valisi Ebu Halid İbn Hübeyre
için yazdığı mersiyede şöyle demektedir:
3. iştikak ilgili: f;~ .:,IS' 4-iJ ~) ~~~ı
(NGh 71/10)
yl.fll .,:...:ı.ı .:rı
4. Şibh-i iştikakilgili: ,;y.,ıı.ııı .:rı~ .)ı JI.S
(eş-Şuara 26/168), "~ale"nin türediği kök
"~!", "15alln"inki ise "15ly"dir.
nedildiği n
Yahya el-Alevi reddü'l-acüz için nesir ve
on nevi tesbit etmiştir. Bu neviler, iki kelime arasındaki
lafız-anlam ilişkisiyle iştikak ilgisine ve ilk
kelimenin beytin muhtelif yerlerine getirilmesine göre belirlenmiş olup eserinde
şibh-i iştikak ilgisiyle buna ait türlerden
söz edilmemiştir (et- Tırtı?ü '1-mütezammin,
S. 390-393, 563-564) .
şiir ayırımı yapmaksızın
Reddü'l-acüzün irsact, terdid ve tevş'ih
ile ilgisi bulunmakla birlikte onlardan farklıdır. irsad ve tasd'irin her ikisinde de önceki bir kelime sondakine delalet etmektedir; ancak tasdirde iki kelime arasında
ayn'ilik, cinas, iştikak ve şibh-i iştikak ilgisi
bulunurken irsad, bunların yanı sıra baş­
ka şekillerde de gerçekleşmesiyle ondan
daha kapsamlıdır. Tasdir, önde tekrar edilen beyit sonu kelimesine (kafiye) özgü
iken terd'idde iki kelime beytin ortaların­
da gelir (İbn Reşi~ el-Kayrevanl, II, 3) . Tevş'ih ve tasd'irin her ikisinde de ön sona delalet eder, ancak tasdlrde delalet lafz'i, tevş'ihte ise manevidir (İbn Ebü'l-isba', Ta/:1rlrü't-Ta/:ı-blr, s. 231) .
Reddü'l-acüz eskiden beri bilinen bir saCahiz, Hint belagatına dair eş-Şa­
J:ıitetü'l-Hindiyye'sinde bu belagata göre "sözün başının sonda zikredilmesi" (elBeyan ve't-tebyln, I, 93) ve İbnü'I-Mukaf­
fa'ın, "sözün başının sonuna delalet etmesi gerektiği" şeklindeki sözlerini naklettiği gibi (a.g.e., I, 116) kendisi de, "Fürü usulüne raci olur, sözlerin acüzleri ise
sadrlarına lahik olur" ifadesiyle (Kitabü'lKıyan, Il, 146) bu sanattan söz etmiş, fakat bu konuda herhangi bir isim ve bölüm
tesbitine gitmemiştir. İbnü'l-Mu'tezz'in
bed!' ilmi için belirlediği beş temel fen-
Js:s .)ı 1 ~ ~ ~ ~ ..diı.;
~ (Şüphes iz ki
sen -evinin avlusunda defiçin vefatın la- uzaklaşmış olmadın, hayatındaki mGtat adetin üzre 1 Şu da
bir gerçek ki t oprak altındaki herkes uzaklara gitmiş say ılır ; A'lem e ş-Şe ntem e rl, I,
482) .
BİBLİYOGRAFYA :
Cahiz, el-Beyan ve't-tebyfn (nşr. Abdüsselam
M. HarGn), Kahire 1367/1948, I, 93 , 116; a.mlf.,
Kitabü'l-1:\ıyan ( Resa'ilü'l-Cti f:ıi.? içinde, n ş r. Abdüsselam M . Harun), Kahire 1384/ 1964, ll, 146;
ibnü'I-Mu'tez, el-Bed!" (nş r. ı. Y. Krachkowsky), London 1935, s. 47; EbG Hilal el-Askeri, Kitabü 'ş-Şı­
na'ateyn (nşr. Müfld M. Kumeyha), Beyrut 1404/
1984, s. 429-433; ibn Reşi]5 el-Kayrevani, el-'Umde (nşr. M. Muhyiddin Abdüihamid), Kahire 1374/
1955, ll, 3-5; A'lem eş-Şentemer'i, Şerf:ıu fjamaseti Eb1 Temmam (nşr. Ali el-Mufaddal Ham mGdan). Beyrut 1413/1992, ı, 482; Ebu Ya'küb esSekkakl, Mi{ttif:ıu'l-'ulam, Kahire 1356/1937, s.
203; Ziyaeddin ibnü'l-Esir, el-Meşelü's-sa'ir (n şr.
Ahmed el-Havfl - Bedevi Tab§ne). Kahire 1358/
1939, I, 251; ibn Ebü'l-isba', Ta/:ırfrü't-Taf:ıb1r(n şr.
Hıfni M . Şe re f) , Kahire 1383, s. 116-118, 231;
a.mlf., Bedi"u 'l-f:\ur'an (n ş r. Hıfni M . Şe ref) , Kahire 1392/1972, s. 36-37; ibnü'n-Nazım , el-Mişbtif:ı
fi 'ilmi'l-me'anf ve'l-beyan ve 'l-bedi", Kahire 1341 ,
s. 77; Hatib el-Kazvini, el-İZaf:ı (n ş r. M. Abdülmün'im
el-Hafad) , Kahire 1400/1980, s. 543 -547 ; Yahya
b. Hamza el-Alevi, et-Tırazü'l-mütetammin li-esrari'l-belaga (nşr. M. Abdüsselam Şa hin). Beyrut
1415/ 1995, s. 390-393 , 563-564; Şürü/:ıu 't-Tel­
i)fş, Kahire 1937, IV, 433; Teftazanl, el-Mutavvel,
İstanbul 1330, s. 449; Besyünl Abdülfettah Besyünl. 'İlmü 'l-bedi", Kahire 1408/1987, s. 181-185.
Iii
nattır.
İSMAİL DURMUŞ
REDDÜ'I-MUHTAR
( )lı:=ı.ll :;) )
Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşl' nin
Tenvirü'l-ebşiir adlı eserine
Haskefl'nin
ed-Dürrü'l-mul]tfir
L
adıyla
.
yazdığı şerh üzerine
Ibn Abidin'in (ö. 1252/1836)
kaleme aldığı haşiye
(bk. İBN ABİDİN, Muhammed Emin).
~
Download