Danışma Meclisi B : 128 1 7 . 8 . 1982 O : 2 Bu madde, biraz

advertisement
Danışma Meclisi
B : 128
Bu madde, biraz evvel de söylediğim gibi, Cum­
huriyetin niteliklerini tarif ediyor. O bakımdan «Baş­
langıçta belirtilen temel ilkelere dayanan» tabirini bu­
radan çıkarmakta fayda vardır.
Değerli arkadaşlarım;
Yine Komisyon metninde mevcut, «Atatürk millîyetçiliği»ne gelince; burada bir parçacık durmakta fay­
da var. Bizler 1961 Anayasasının başlangıç kısmında
ifade ettiğimiz gibi, «Bütün fertlerini, kaderde, kıvanç­
ta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, mil­
lî şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi,
dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir
üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltme­
yi amaç bilen...» tarifiyle, bu tarifi bir ölçüde milli­
yetçilik tarifi diye kabul etmek de mümkündür.
Anayasamızın bu hususla ilgili bir başka tarafıyla
da, bir başka yönüyle de Atatürk milliyetçiliği, ırkçılı­
ğı kesinlikle reddeden birleştirici, toplayıcı ve yücelti­
ci bir milliyetçiliktir. Bu milliyetçilik, Türk toplu­
munun kişiliğini, karakterini de kapsar. Ancak, «Ata­
türk milliyetçiliği» deyimini, Devletin niteliklerini be­
lirten Anayasa maddesinin içerisinde çıplak bir de­
yim olarak ifade etmek yerinde değildir kanısında­
yım.
Anayasa metninde, hukukun belirli terimleri dışın­
da, dikkat buyurmuşsanız «Atatürkçülük, Atatürk il­
keleri, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, Atatürk dev­
rimleri» gibi deyimlerin kullanılması, memleket içinde
ve hatta dışında sonu gelmeyecek tartışmalara da ze­
min açabilir. Atatürk, gönlümüzde tahtını kurmuş­
tur. Atatürk inançları ve düşüncelerini bütünüyle kav­
ramış bir milletiz biz. Atatürk'ün, günlük olaylar
içerisinde, «Atatürk ilkeleri» adı altında tartışmaya,
günlük hadiseler içerisinde tartışmaya götürülmesinde
ben bir fayda görmüyorum.
Geçirdiğimiz dönem içerisinde, 1961'den bu yana
zaman zaman Atatürk ilkeleri çok değişik yorumlara
tabi olmuştur. Birçok değişik çevrede bazılarına göre
Atatürk ilkeleri Cumhuriyet Halk Partisinin umdele­
ri olarak sayılmaya başlanmış ve bir tartışma, tefsir
meselesi haline gelmiştir. Atatürk ilkeleri, acaba Cum­
huriyet Halk Partisinin ambleminde yer alan altıok mu dur?... Değildir. «Yurtta sulh, cihanda sulh» bir Ata­
türk ilkesi değil midir?... «Hayatta en hakiki mürşit
ilimdir.» Atatürk'ün ilkelerinden bir tanesi de budur.
Atatürk'ü tarif eden, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk
düşüncesi içinde o da mevcuttur.
1 7 . 8 . 1982
O:2
BAŞKAN — Sayın Soyer, süreniz dolmak üzere.
DÜNDAR SOYER — Değerli arkadaşlarım;
Bu vecizeleri benimsemek ve o yolda yürümek
Atatürk ilkeleri doğrultusunda davranış sayılmaz mı?.
Yahut sadece akılcılık ve gerçekçilik Atatürk ilkeleri
arasında yer almamakta mıdır?.. Bunların hepsi, zan­
nediyorum ki Atatürk'ün ortaya koyduğu temel gö­
rüşlerin tümünü ihtiva ediyor.
Bu bakımdan, Anayasanın niteliklerine böyle bir
maddenin konmasına, Atatürk milliyetçiliğine bağlı
bir tarifin burada yer almasına lüzum yok, «Millî dev­
let» demek suretiyle bunu zannediyorum ki aynı ma­
naya getirmiş sayılırız.
Anayasanın, devletin niteliklerini gösteren 2 nci
maddesini şöylece formüle etmek mümkün : «Tür­
kiye Cumhuriyeti, millî dayanışma ve sosyal adalet
ilkelerini benimseyen, insan haklarına dayalı, millî,
demokratik ve laik bir hukuk devletidir.» Bu ifade
içinde «Sosyal devlet» deyiminin yer almayışını eleş­
tirmek isteyenler bulunabilir. Ancak, 1961'den bu ya­
na sosyal devlet birçok yönleriyle, birçok tartışmalar
içerisinde sosyalist devlet gibi tefsirlere uğratmak su­
retiyle, yoğun şekilde üzerinde yanlış anlamalara fır­
sat verecek tarzda kamuoyunda devamlı eleştirilere
ve devamlı görüş farklılıklarına sebep olacak tarzda
canlı tutulmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan, «Sosyalist
devlet» diye Türk halkının kafasına yerleştirilmeye ça­
balamanın süregeldiğini göz önünde tutarsak, devle­
tin nitelikleri arasında «Sosyal devlet» yerine, «Sos­
yal adaleti benimseyen» deyimini kullanmak ve tercih
etmek daha yerinde olacaktır.
Değerli arkadaşlarım;
Komisyon metninde «Sosyal» kelimesinin zaten
iki kere geçmemesi için, iki defa «Sosyal adaleti» ora­
da kullanmamak için tahmin ediyorum ki, «Adalet
anlayışı»nın başından «Sosyal adalet anlayışı»nı çı­
karmak suretiyle de cümleyi düzenlemeye, metni dü­
zenlemeye çalışmışlar, sadece «Adalet» denmiştir. As­
lında sosyal devletle, sosyal adalet ilkelerine bağlı bir
devletle, «Adalet» ayrı ayrı kavramlardır, «Adalet» ta
Roma Hukukundan beri manasını, muhtevasını, tarifi­
ni alan bir terimdir. Burada zannediyorum ki, o ma­
nada bir adalet anlayışı değil de, sosyal adaleti iki de­
fa tekrarlamamak için başlangıcındaki «Sosyal» keli­
mesini kaldırmak suretiyle kullanıldığı kanısına var­
maktayım.
— 664 —
Download