Değerli Müminler

advertisement
TOKYO CAMİİ CUMA HUTBESİ
5 Eylül 2014
BİDAT VE HURAFELER
Muhterem Müslümanlar!
İslâm dini, Allah katında en son ve en
mükemmel dindir. İslâm'a inanıp teslim
olan,
Yüce
Yaratıcısının
emirlerini
hakkıyla
yerine
getirmeye
çalışan
Müslüman ibadet ve itikadında aynı
derecede mükemmel olmaya çalışmalıdır.
Müslüman, Allah ve Resûlüne inanmış,
dünyada
yaptıklarından
dolayı
sorumlu
olduğunu bilen, bu
inanç içinde tutum
ve davranışlarını bir
disiplin altına almış,
inanç ve ameli bir
bütünlük arz eden
kimsedir.
Ancak, Kur'an
ve
Sünnet'in
önerdiği
mü'min
olmak için gerekli
olan bu vasıflar, her zaman Hz.
Muhammed
(s.a.v)
döneminin
tazeliğinde olamamıştır. Zaman içinde
İslâm coğrafyasının genişlemesi sonucu,
Müslümanların sahip oldukları saf,
tertemiz inanç ve amel dünyaları, çeşitli
inanç ve uygulamalarla farklı şekillerde
tezahür etmeye başlamıştır. İslam’ın
ruhuna ters düşen bu farklılaşmalara
genel olarak bid’at ismi verilir.
Değerli Kardeşlerim!
Sözlükte bid’at; örneksiz bir şey
yapmak, yepyeni bir iş ortaya koymak,
umumî
kanaata
aykırı
davranışta
bulunmak ve daha evvel benzeri
olmayan bir şeyi icat etmek gibi
anlamlara gelir.
Istılah bakımından bid'at; dinin
aslından olmayan ve şer'î delillere istinad
etmeden, sünnete aykırı olarak icad
edilen şeylerdir. Başka bir ifadeyle; dinî
emirlerin ikmalinden sonra, Kur'ân'ın
sarîh hükümlerine, Hz. Muhammed
(s.a.v.)'in sünnetine, ashab, tabiin ve
müçtehitlerin
genel
görüşlerine
tamamen aykırı olarak ortaya çıkan hal,
davranış ve işler demektir. Bu iki
tanımdan da anlaşıldığı gibi, sonradan
ortaya çıkan bir olay veya davranışın
bid'at olabilmesi için dinin muhtevasına
zıt olması gerekir.
Hurafe ise; uğurlu ya da uğursuz
olduğuna inanılan, akla ve gerçeğe aykırı
düşen batıl inanışlardır. Cenab-ı Allah şu
ayet-i kerime ile bu tür inanışları kesin
olarak
yasaklamıştır:
“Ey
iman
edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve
fal okları ancak,
şeytan işi birer
pisliktir. Onlardan
kaçının
ki
kurtuluşa
eresiniz.”1
Muhterem
Müminler!
Müslüman
toplumlarda
maalesef
zaman
zaman
bidat
ve
hurafelere
rastlanmaktadır.
Örneğin; kutsal sanılan yerlere bir dilek
için çaput bağlamak, türbelerde mum
yakmak, nazara karşı kurşun dökmek, iki
bayram arasında nikah yapmamak,
baykuş ötmesini uğursuz saymak,
türbelere adak adamak, yürümeyen
çocuğun ayağına ip bağlayıp cami
etrafında döndürmek gibi… Halbuki
İslam’a göre; içi-dışı temiz, inancı, ameli
hurafelerden uzak, dinine bid'at ve
hurafeleri karıştırmamış bir kul olmak
gerekir.
Geçmişten günümüze kadar gelen,
akla ve fenne karşı olan bu tür inanışları
“din”le eşdeğer tutmayalım.
İslam
anlayışına
zarar
verdiğini
asla
unutmayalım. Kur’an ve sünnete sımsıkı
sarılalım. Hutbemize bir hadis-i şerif
meali ile son verelim: “Her türlü bid’at
(doğru yoldan) uzaklaşmadır."2
1
2
Maide, 5/90.
Müslim, Cuma, 13.
Download