bugüne ve geleceğimize sahip çıkalım

advertisement
BUGÜNE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM
1954
TMMOB
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ
ODASI
İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
YIL:19 SAYI:202 MART 2007
Ayda bir çıkar.
Elektrik Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi
Üyelerine Ücretsiz Yollanır.
Elektrik Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi Adına Sahibi:
Mustafa KÜÇÜK
Yazı İşleri Sorumlusu
Mehmet GÜZEL
Yayına Hazırlayan
Kamer TÜRKYILMAZ
Yayın Komisyonu
Avni GÜNDÜZ
Murat GENGÖR
M. Macit MUTAF
Ahmet BECERİK
N. Sedat GÜLŞEN
M. Serdar ÇINARLI
Ulaş BİRGÖR
Yazışma Adresi:
EMO İzmir Şubesi
1337 Sk. No: 16 K:8
Çankaya-İZMİR
Tel/Fax: O.232.489 34 35
[email protected].
http://izmir.emo.org.tr
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
Baskı
Altındağ Grafik Matbaacılık
1. San. Sit. 2839 Sk. No:28
Mersinli-İZMİR
Tel : 0232. 457 58 33
Baskı Tarihi:
07.12.2006
Basım Adedi
3200
EMO İzmir Şubesi Bülteninde
yayınlanan her türlü haber ve yazı izin
almak koşulu ile kullanılabilir.
Yayınlanan yazılardan yazarları
sorumludur.
Mart 2007
Onlarca yıldır konuya duyarlı çevrelerin tüm uyarılarına kulaklarını tıkayan, hatta
bu çevrelerin çabalarını alaycı bir tavırla izleyenler Birleşmiş Milletler’in düzenlediği
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinde (IPCC) açıklanan raporla sarsıldılar.
Raporda sunulan gelecek senaryolarında dünyanın 2100 yılına kadar 1990 yılına
göre 1,4 ile 5,8 derece arasında ısınacağı öngörülmektedir. Bu değerler 1995 yılında
öngörülen 3,5 derece ile kıyaslandığında yüzde 70'e yakın bir artış söz konusudur. Bu
iklim değişikliği daha büyük boyutlarda seller, sıcak dalgaları ve kuraklık, buzul
kütlelerin hızla erimesi, deniz seviyelerinde hızla yükselme v.b. anlamına
gelmektedir.
Kuraklık nedeniyle tarımsal ürün hasatında bugünden görülmeye başlanan
sıkıntılar daha da artacaktır.
Küresel bir sorun olan iklim değişikliği, diğer bir deyişle küresel ısınmanın nedeni
doğal olaylar ya da güneş sisteminde bir değişiklik değil endüstriyel kirliliktir.
En önemli bileşeni sera gazları salımı olan bu sorunun ortaya çıkması ve bugünkü
ürkütücü boyutlara ulaşmasında en büyük pay basta ABD olmak üzere sanayileşmiş
ülkelerindir. Bu ülkeler bu sorunun çözümüne donuk önlemler alabilmek için gerekli
kaynaklara da sahip bulunmaktadırlar. Ancak önlem almak konusunda olanakları
oldukça sınırlı, sorunun ortaya çıkışı ve büyümesinde az ya da yok denebilecek kadar
sorumluluğu olan az gelişmiş ve geri kalmış ülkeler sorunu daha ciddi boyutlarda
yaşamaktadırlar.
Uluslararası ölçekte konuya ilişkin duyarlık artmakta ve Avrupa ağırlıklı bazı
gelişmiş ülkeler kendileri açısından konuya ilişkin adımlar atmakla birlikte yılda 5,5
milyar ton sera gazı salımıyla dünyayı en çok kirleten ülke olan ABD uluslararası
sözleşmeleri imzalamaktan ve gereken adımları atmaktan uzak durmaktadır.
Çevrenin korunması yolunda toplumun daha fazla rol üstlenmesini öngören ve
hükümetlerin halka hesap vermelerinin, halkın çevre konularında istediği her bilgiye
ulaşmasına olanak veren uluslararası sözleşmelere ABD yanı sıra Türkiye'nin de henüz
imza atmamış olması anlamlı ve üzücüdür.
Burada Avrupa ülkelerinin ikircikli durumunu da tespit etmek durumundayız.
Kendi ülkeleri açısından yasal düzenlemeler ve uygulamalarda duyarlı davranan bu
ülkeler olumsuzlukların faturasını az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere
çıkartmakta, çevreye zarar verici üretimlerini bu ülkelere kaydırmaktadırlar.
Ne yazık ki ülkemiz de bu süreçten nasibini almakta, çimento, demir-çelik başta
olmak üzere sanayi kollarının denetimsiz, yasalara/yönetmeliklere aykırı
çalışmalarına göz yumulmaktadır. Bunda konuya ilişkin toplumsal bilincin yeterli
düzeyde oluşmaması bir etken olmakla birlikte iktidarların siyasi, iktidar çevrelerinin
maddi çıkarları ya da IMF, Dünya Bankası v.b küreselleşmenin ekonomik/siyasi
örgütlerinin baskıları belirleyici olmaktadır. Son günlerde yaşadığımız Cargill olayına
ilişkin yaklaşımlar bunun açık bir örneğidir.
Yine maddi ya da siyasi çıkarlar uğruna tarım ve orman alanlarının, su havzalarının
talan edilmesi ve yapılaşmaya açılması artık kanıksamaya başladığımız örnekler
olmaktadır.
Yaşama dair her konuda olduğu gibi bu konuda da duyarlı olmamız, gelecek
nesillere karşı sorumluluğumuzun bilincinde bugüne ve geleceğimize sahip
çıkmamız gerekmektedir. Lütuf bekleyen değil, haklarının bilincinde, talep eden,
elde etmek için çaba gösteren bireyler olmalı, bu bilinç ve çabayı toplumsal/örgütlü
bilinç ve çabalara dönüştürmeliyiz.
Yaşanası bir dünya umuduyla esen kalın.
Mustafa KÜÇÜK
Şube Yönetim Kurulu Başkanı
3
Download