ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbi

advertisement
AVRUPA SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNUN GELECEĞİ
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğiyle
düzenlenen konferansta, Leuven Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Güvenlik Hukuku
Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Danny Pieters ve aynı üniversiteden Prof. Dr. Paul Schoukens
konuşmacı olarak yer aldı. Konferansta oturum başkanlığı görevini İstanbul Barosu Yönetim
Kurulu üyesi Av. Hüseyin Özbek üstlendi.
Toplantının açılış konuşmasını İKV Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu yapmıştır. Prof. Kabaalioğlu açılış
konuşmasında, öncelikli olarak, Türk işçilerin sosyal güvenlik haklarına değinmiştir.
Ortaklık Konseyi kararları ışığında Türk işçilerine tanınan sosyal güvenlik haklarının
uygulanması aşamasında sorunlarla karşılaşıldığına dikkat çekmiştir. Kamuoyunun bu
konudaki düzenlemeler ve güncel gelişmeler konusunda bilgilendirilmesi amacıyla Haziran
ayında 4 günlük bir program düzenleneceğini de sözlerine eklemiştir.
Açılış konuşmasının ardından, oturum başkanı Av. Hüseyin Özbek toplantının Türk hukuk
camiası açısından, Avrupa Birliğindeki hukuki gelişmelerin yakından incelenmesinin
önemini vurgulamıştır. Vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü liberal bir sistemde emek yanlısı
korumaların önemine de işaret etmiştir. Avrupa Birliği’nde istisnasız her ülkenin bu konuda
kendini yenilemeye çalıştığını belirterek, Türkiye’de de bu yönde çalışmalar yapılması
gerektiğini ifade etmiştir.
“Social Security Quo Vadis?”
İlk sunumu gerçekleştiren Prof. Dr. Danny Pieters, Avrupa Birliğinde sosyal hukukun
geleceğini nasıl araştırdıklarını ve nasıl sonuçlar çıkardıklarını anlatmıştır. Değişik ülkelerde
yapılan mülakatlarda, 75 ayrı sosyal güvenlik kurumu lideriyle görüşülmüş ve onlara
Avrupa sosyal güvenlik hukukunun geleceği hakkında bir takım sorular sorulmuştur.
Yapılan araştırmadan hareketle, Prof. Pieters, öncelikli olarak Avrupa ülkelerinin nüfusla
ilgili problemlerine değinmiştir. Giderek aratan yaşlı nüfus ve buna oranla yetersiz
düzeydeki doğum oranı sosyal güvenlik açısından yalnız emekli aylıklarına değil sosyal
güvenliğin diğer yönleri içinde sorun teşkil etmektedir. Buna bağlı olarak da Avrupa’da
artan göçlerin sonucunda bazı ülkeler nüfusunu dengelemeye çalışsa da ilerisi için bazı
sorunlar ortaya çıkmaktadır. Avrupa’da aile düzeni artık eşlerin ölümleriyle değil,
boşanmayla bozulmaktadır. Bu da sosyal güvenlik açısından yeni değişkenlerin devreye
girmesine neden olmaktadır. Pieters tarafından değinilen diğer bir önemli sorun da
işsizliktir. Artan işsizlik rakamlarına rağmen işgücü noksanlığı da problem teşkil etmektedir.
Bunda ülkelerin krizle birlikte bozulan finansal sistemleri de etkilidir.
Prof. Danny Pieters daha sonra bu özetlenen faktörlerin 75 kişiyle yapılan mülakat sonucu
ortaya çıkan sonuçlarını irdelemiştir.
Sonuç 1
Çıkarılan ilk sonuç olarak iletişim problemine değinen Pieters, insanların gerek kurum
bazında, gerekse halka yönelik iletişim ve bilgilendirme noksanlıklarını belirtmiştir. Düzenli
bir bilgilendirme sisteminin sosyal güvenlik sisteminin başarısı için kaçınılmaz olduğu
1
sonucuna varılmıştır. İnsanların kendilerini sosyal güvenlik sisteminin bir ortağı olarak
görmesi gerektiğini belirten Pieters, bunun yapmak için insanların doğru bir şekilde
bilgilendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç 2
Sosyal güvenlik sisteminin ciddi bir demokrasi gerektirdiği gerçektir ve sosyal güvenlik,
demokrasinin temel taşlarından biridir. Fakat demokratik anlamda iktidarlar bugün aldıkları
bir kararın uzun vade de kendilerine dönüşü olacağı için (10–15 yıl), bu anlamda sorumluluk
almaktan ve maliyetlerden kaçınmaktadırlar.
Sonuç 3
3. sonuç ise sosyal güvenlik sorunlarına günümüz koşullarına göre yaklaşmanın
gerekliliğidir. Aynı zamanda uygulamalarda bugünün gerçeklerine uygun olmalıdır.
Sonuç 4
Pieters bir diğer sonuç başlığında ise gelişen bilişim dünyasına rağmen kurumların kendi
içlerindeki veri noksanlıklarına ve bununla beraber ortaya çıkan küçük sahtekârlıkların
takibinin yapılamamasına değinmektedir. Pieters’a göre bu hem toplumun uyumunu
etkileyen bir unsur olurken hem de makro düzeyde büyük bir ekonomik boşluk
yaratmaktadır.
Sonuç 5
5. sonuç ise, emeklilik sisteminde tedbirler almaya çalışılırken, yaş grupları arasında
adaletsizliklerin ortaya çıkma olasılığıdır. İlerde yaşlı nüfusun artacağını ve onların sosyal
güvencelerinin genç kesimleri bir anlamda ezerek, onlara sorumluluklar yükleyerek
karşılanmaya çalışılması sosyal bir adaletsizlik oluşturmaktadır.
Sonuç 6
Bu sonuç başlığı çalışma hayatını ve işçileri ele almaktadır. İşçilerin korunmasının
sağlanması sosyal güvenlik sistemi için çok önemlidir. Bu yüzden toplumun iyi bir şekilde
mercek altına alınması gerektiğine değinen Pieters, sosyal güvencesiz çalışan işçilere, serbest
meslek sahibi, aynı şekilde göçmen işçilere sosyal bir güvence sağlanmasının önemini
vurgulamıştır. Ayrıca siyah ve gri iş çeşitleri olduğunu belirten Prof. Dr. Pieters bu tarz
işlerde 1000 Euro kazandığını belirtip aslında daha fazla kazananların, yine sosyal düzende
büyük boşluklara yol açtığını belirtmiştir.
Sonuç 7
7. başlık konusu ise göçün ortaya çıkardığı etkiler ve buna insanların yaklaşımıdır. İnsanların
emeklilik sistemini sürdürebilmek için göçe ihtiyaç olduğu fikri ve bunun tam tersi olan şu
an sahip olunan sosyal güvenlik sorunlarını ve finansmanının kaynağı gömenlerdir
düşüncesi Pieters’a göre yanlıştır. Göçle ortaya çıkan sorunları direk kararlarla yargılamak
yerine buna asıl sebep olan kültürel sorunlara bakmakta yarar vardır.
Sonuç 8
Bu başlık aktivasyon konusunu ele almaktadır. Aktivasyon AB için oldukça önem teşkil
etmektedir. Çalışma sosyal güvenlik için oldukça önemlidir. Fiziksel engeller, psikolojik
2
sorunlar gibi durumlar sonucu işini kaybeden insanların iş
döndürülebilmeleri için sosyal güvenlik önemli bir rol oynamaktadır.
hayatına
tekrar
Sonuç 9
Özelleştirmeyi ele alan bu madde de Pieters, artık Bugün özelleştirilen şirketlerin özel
olmaya devam edeceğini, şu anda özelleştirilmemiş olan şirketlerin de büyük olasılıkla da
özelleştirilmeyeceklerini belirtti. Dolayısıyla da mevcut durum bu anlamda çok
değişmeyecektir.
Sonuç 10
Bu başlık genel eğilimleri ele almaktadır. Sosyal güvenlik kurumları çok sayıda şikâyet alan
kurumlardır ve insanlar bilgilendikçe kurumlar daha da fazla şikâyet almaktadırlar. Pieters’a
göre ülkelerin bunları teşvik edici uygulamaları suiistimalleri doğurmaktadır. Bu da sistemi
zedelemektedir.
Sonuç 11
11. başlıkta sosyal güvenlik kurumlarının ne miktarda ve vasıfta işçi çalıştırması gerektiği
tartışılmaktadır. Pieters’a göre kurumlar az sayıda ama nitelikli işgücü çalıştırmalıdırlar.
Fakat bunun sağlanması da zordur çünkü mevcut işgücünün bir kısmının işten çıkarılması
kritik bir kurumun greve gitme riskini ortaya çıkaracaktır.
Sonuç 12
Ülkeler bireysel sosyal güvenlik uygulamalarını yürütmektedir. Dolayısıyla Avrupa
Birliği’nde hala bu konu üzerinde tam bir uzlaşma yoktur. Pieters, komşu ülkelerin bile
birbirinden haberlerinin olmadığını, kimsenin AB’yi bilgilendirmediğini belirtmektedir.
Genel anlamda AB hukuku ülkenin kendi hukukunun önüne geçerken, sosyal alanda tam
tersi olmaktadır.
“Social Security Co-ordination Renewed in the EU? Regulation 883/2004”
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Paul Schoukens ise Eşgüdüm Tüzüğüne değinmiştir. Eşgüdüm
tüzüğünün arkasındaki temel ilkeler nelerdir, kimlere uygulanabilir sorularını yanıtlamaya
çalışmıştır. Daha sonra ise Eşgüdüm Tüzüğü üzerinde 2004 yılından bu yana yürütülen
yenileme çalışmalarına değinmiştir.
Eşgüdüm Tüzüğü 27 Avrupa Birliği üye ülkesinde uygulanmaktadır. Ortak bir mevzuata ve
uygulamaya sahiptir. Yalnızca üye ülkeler için değil şirketler ve kişiler içinde bağlayıcı bir niteliğe
sahiptir.
Schoukens, Eşgüdüm Tüzüğünün farklı sosyal sisteme sahip ülkelerin işçilerinin serbest
dolaşımı konusunda problemler yaşamamaları için oluşturulduğunu belirtmiştir. Bu nokta
da asıl hedef işçilerin serbest dolaşımını desteklemek, pozitif ayrımcılık uygulamaktır. İşçiler
için ülke içindeki ulusal tüzükler, AB tüzüklerine göre daha olumlu hükümler içermesi
halinde uygulanmakta ve bu, Petroni ilkesi olarak anılmaktadır.
3
Schoukens Eşgüdüm Tüzüğünün 4 temel ilkesini ele alarak devam etmiştir.
İlke1
Ayrımcılığın yasaklanmasıdır. Yani vatandaşlar arasında eşit muamele vardır.
İlke 2
Yetkin devletin belirlenmesi ilkesidir. AB’de tek sorumlu olan AB’dir ve muhatabı ise üye
devletlerdir.
İlke3
Edinilmiş hakların korunmasıdır. AB’de edinilen haklar başka bir ülkede yaşanmaya
başlanıldığında kişiyle beraber hareket eder.
İlke4
Edinme sırasında var olan hakların korunmasıdır. Yani kişi sigorta dönemlerini toplama
hakkına sahiptir.
Daha sonra Tüzüğün kimler için uygulanacağını belirten Prof. Dr. Schoukens, çalışma
hayatındaki insanlar ve diğer ülkeye bu kişiyle beraber taşınan aile üyelerinin bu Tüzükten
yararlandığını belirtmiştir. Daha sonra öğrencilerde AB içinde bir yerden bir yere
gittiklerinde bu Tüzükten yararlanmaya başlamışlardır. Schoukens, burada önemli olan
noktanın kişilerin, özellikle Türk işçilerin, yurtdışına çıkarken AB tüzüğündeki konumlarına
dikkat etmeleri gerekliliğidir.
Son olarak 2004 yılında çalışmalarına başlanılan Yeni Eşgüdüm Tüzüğünden bahseden Prof.
Dr. Schoukens, bu tüzükte oluşabilecek sorunlara ve yeniliklere değinmiştir. Yeni tüzükte
üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili hiçbir ibare yoktur. Türkiye yine dışarıda kalmıştır. Yani
AB ülkelerinde vatandaş olmak ya da sosyal güvenlik sahibi olmak gerekmektedir.
Schoukens’e göre içerik biraz daha genişletilmiştir. Örnek olarak babalık hakkı, yaşlılık
hakkı, işsizlik hakkı gibi haklar dâhil edilmiştir.
4
Download