AKiDETÜ iBNi'l- HACiB BİBLİYOGRAFYA: İbnü'I-Hacib, 'Akide, Süleymaniye Ktp., Şe­ hid Ali Paşa, nr. 1702 / 2, vr. 79b·80'; Ebü Abdullah Muhammed b. Ebü'I-Fazl, Tahrirü'l-metalib, Süleymaniye Ktp. , Şehid Ali Paşa , nr. 1702/1 ; Senüsi, 'Um de tü ehli'Uev{ik, Süleymaniye Ktp., Ulleli, nr. 2430, vr. 87'; Keş{ü 'z­ zunün, ll, 1157; Zebidi, itha{ü 's-sade, ll, 94; fiahu 'l-meknün, 1, 186; H~diyyetü'l- 'ari{in, 1, 655; Brockelmann, GAL Suppl., 1, 5.'39. ~ YusuF ŞEvKi YAvuz el-AKİDETÜ'n- NİzAMİYYE ("::o\l;,;)lö~l) Eş' ari i'l.limlerinden Ebü'l-Mei'l.li el-Cüveyni'nin (ö. 478/1085) akaide dair risi'l.lesi. L _j Cüveynfnin Nizamülmülk'e takdim etmek üzere yazdığı için el- cA~idetü 'n- Ni:zdmiyye ii erkdni'l-İsldmiyye adını verdiği eserin aslı, adından da anlaşıla­ üzere, temel itikad ve fıkıh konularını ihtiva etmekteydi. Eser Cüveyni'den Gazzali'ye, ondan da Eş'ari kelamcıla­ rından Ebü Bekir İbnü'l-Arabi'ye geçmiş, İbnü ' l- Ara bi kitaptan Şafiiler dışındaki müslümanların da faydalanmalarını sağ­ lamak düşüncesiyle fıkıh konularını çı­ kararak geri kalan kısmını müstakil bir akaid risalesi haline getirmiş ve eser onun ihtisar etmiş olduğu bu yeni şek­ liyle günümüze kadar gelmiştir (bk. Ammar Talibi, ı. 259) cağı el- cAkidetü'n-Nizdmiyye, klasik ke- miş: Hz. Peygamber'in nübüwetini ispat ederken Kur'an'ın i'caz yönünü, Allah Teala'nın insanları Kur'an'ın benzerini meydana getirme gücünden yoksun bırakması (sarfe*) ile izah etmiştir. Cüveynfnin son eseri olan el- cA~de­ tü 'n- Ni:zdmiyye, onun kelam metodu karşısındaki ışık tutması kımından son tavrına büyük önem taşır. baRisalenin Ebü Bekir İbnü'I-ArabT hattıyla yazılan nüshası Escurfal Kütüphanesi'nde mevcuttur (b k. Brockelmann, '1, 673). Bu nüsha, M. Zahid KevserT tarafından bir mukaddimeyle birlikte, yer yer tenkitler ve şerh mahiyetinde notlar konulmak suretiyle ilk defa 1948'de Kahire'de yayımlanmıştır. Daha sonra Ahmed HicazT es-Sekka eseri, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki bir nüshasıyla (lll. Ahmed, nr. 1237) KevserT neşrini karşı­ laştırıp metnini ayrıntılı bir şekilde tahlil ederek yeniden yayımiarnıştır (Kahire ı 398/ ı 978). Eser Helmut Klopfer tarafından Almanca'ya çevrilmiştir (ı 958). BİBLİYOGRAFYA : Sübk1, Tabakat, V, 191 ; Brockelmann. GAL Suppl., ı,. 673: M. Zahid Kevseri. el· 'Ak ide· tü 'n -Nizamiyye [Cüveyni l, Kahire 136711948, Giriş, s. 3-6; Ahmed Hicaz[ es-Sekkii, a;e., Kahire 13981 1978, Giriş, s. 3; Arnmar Tali bi. Ara' ü Ebi Bekr b. el- 'Arabf, Cezayir, ts. (eş-Şirketü'l­ Vataniyye), ı, 259. l:;i;,l m YusuF ŞEVKi Y AVUZ AKİDETÜ's-SENÜSİ (bk. AKAİDÜ's-SENÜSİ). L _j lam kitaplarından farklı bir üslüp taşır. Cüveyni, eş-Şamil ve el-İrşdd'ını kelam el-AKİDETÜ' ş- ŞEYBANİYYE metoduna göre telif ettiği halde, ashap (~~~-~1) ve tabiinin akaid konularında te'vile baş­ vurmamış olmalarını dikkate alarak elKadiriyye tarikatı şeyhlerinden cA~idetü'n-Ni:zdmiyye'de bu selef me- . Ebu Muhammed Yunus b. Yusuf eş-Şeybi'l.ni'nin todunu seçmiş, temel ilke olarak testi(ö. 619/1222) rniyeti (tefviz*) benimsemiştir. Risalede akaide dair manzum risi'l.lesi. akiT hükümlerle zarO.rat-ı diniyye* nin _j L yer aldığı bir girişten sonra ilahiyyat*. nübüvva.t• ve sem'iyyat• bahisleri inKatip Çelebi, el- cAJ~idetü'ş-Şeybô.niy­ celenmiş, Allah ' ın sıfatları ile ilgili olarak ye'yi İmam-ı Azam'ın öğrencisi Muhamortaya konan genel prensipler yer yer med b. Hasan eş-Şeybanrye (ö 187/803) hadisiere dayandırılmıştır. Haberi sıfat­ nisbet eder (bk Keşfü'?·?unan, ll, ı 142). ları te'vil etmemekle beraber teşbih* Brockelmann ve Fuat Sezgin de aynı göve tecsim • den de kaçınan müellif. rüşü paylaşırlar (bk. GAL Suppl., ı. 291; "ciltler dolusu kitaplarla ifade edilecek GAS, I, 432). Ne var ki İmam Muhambilgilerden daha faydalı" diye nitelenmed'in hayatı ve eserlerinden bahseden dirdiği "alemin hudüsü" konusunu, tatabakat kitapları ona ait böyle bir risabiatçı filozofların görüşlerini de dikkate lenin varlığından söz etmemektedir (bk. alarak çağdaşlarına nisbetle orijinal bir Saymeri, s. 120-130; KureşT, lll, 122-127 ; tarzda işlemiş: ilahiyyat ve kulların fiilLeknevT, s. 163). İmam Muhammed hakIeri konularında Mu'tezile'yi, nübüwat kında bir monografi yazan M. Zahid Kevkısmında ise Brahmanizm'i tenkit etseri de onun eserleri arasında el- cA~i258 de tü 'ş-Şeybô.niyye 'yi zikretmemektedir (bk Bulagu 'l-emt1nf, s. 77-85) Risalenin Süleymaniye Kütüphanesi'nde (Fatih, nr. 3001 /2 ) bulunan nüshasının müstensihi Muhammed b. Ali es-SirmanT eş-Şa­ fii ei-KadirT. "Bu, veliyyullah Şeyh Şey­ tani'nin (kaddesallahu ruhah) akTdesidir" demektedir. Başka bir yazmanın müstensihi olan Osman b. Yahya da müellif adını Şeyh ŞeybanT şeklinde kaydetmektedir (Pertev Paşa Ktp. , nr. 626. vr. 346a) "Şeyh ", "veliyyullah", "kaddesallahu rühah" gibi unvan ve ifadelerin genellikle süfiler hakkında kullanıldığı göz önüne alındığında, kaynaklarda el- cA./0detü 'ş- Şeybdniyye adıyla bilinen risalenin fakih olan Muhammed b. Hasan eş-Şeybanrye değil, mutasawıf olarak tanınan Şeyh Ebü Muhammed Yünus b. Yüsuf eş-Şeybanrye ait olması ihtimali ağırlık kazanır. Nitekim risalede yer alan bazı ifadeler de bu görüşü teyit edici mahiyettedir. Mesela risalenin sonunda "Bu, imamımız Şafifnin. ayrıca Malik, Nu'man ve Ahmed'in itikadıdır" tarzında yer alan cümle, eserin 187 (803) yılında vefat eden Muhammed b. Hasan eş-Şeybanfnin ölümünden ve dört mezhebin ortaya çıkıp yerleşmesinden sonra kaleme alındığını göstermektedir. Müellifin İmam Şafii'ye özellikle dua etmesi, risalenin bilinebilen ilk şerhinin oldukça geç bir dönemde (aş. bk.) yapılması sadece Şafii alimleri tarafından şerhedil­ mesi ve rü'yetullah* konusunda tasavvufi bir anlayışı ihtiva etmesi de eserin, Hanefi mezhebinin müctehid imamlarından olan ŞeybanT tarafından yazılma­ sını imkansız kılmaktadır. Ayrıca risalede yer alan ve Hz. Peygamber'in Allah'ı dünyada gördüğünü benimseyen görüşün, İmam Muhammed'in itikadT fikirlerini nakleden el- cAkide tü 't- Tafıdviy- el- 'Akidetü'ş­ Şeybiiniyye'nin ilk sayfası . (Süleymaniye Ktp., F~tih, nr. 3001/2, vr. 3b)