Melike Uysal Neşe Çetiner Türkçe 101 - Bilkent University

advertisement
Melike Uysal
Neşe Çetiner
Türkçe 101 - 58
25 Kasım 2014
(Yönetmenliği ve senaryosu Mike Judge’a ait olan, başrollerini Luke Wilson ve Maya
Rudolph’un paylaştığı, geleceği anlatan IDIOCRACY adlı mizah filminden esinlenerek
yazdım.)
KAYBEDİLEN DEĞERLERİN ETKİLERİ
Sevgili Melike…
Sana bu mektubu yazıyorum, çünkü birçok hayal kırıklığı barındırıyorum içimde… Her şey
o kadar çok değişti ki, sana bunları teker teker yazarsam daha fazla sayfaya ihtiyacım var
demektir. Birçok değişime, birçok farklılaşmalara şahit oldum. Bunlardan kimi iyi iken, kimi
ise kötü hem de çok kötü… Senin zamanına, senin yaşına dönmek istiyorum. Tekrar aynı
şartlara sahip olmak istiyorum. Önünde o kadar çok zamanın var ki, birçok şeyi görebilirsin,
yorumlayabilirsin hatta bana neler olabileceğine dair fikirler bile yürütebilirsin…
Ne kadar çok kayıp verdim biliyor musun? Birçok şey senin zamanında belirli bir öneme
sahipti ki, şimdiyse birer hiç oldular. Mesela aile yapısı… Artık öyle bir şey yok! Aileler
çocuklarına eskisi kadar önem vermiyor hatta aile kavramı yok denebilir. Her birey sadece
kendini ilgilendiriyor, kısaca aile içi bütünsellik arka planda kaldı. Mesela duygular…
Buradaki insanlar duygularını kaybetti. Senin zamanında herkes -iyi veya kötü- bir duyguya
sahipti ama önemli olan, hissetmeleriydi. Şimdiyse insanlara bakıyorum bu his kayboldu.
Ellerinin arasından öylece kayıp gitti! Robot gibi hareket ediyor herkes. Sadece bakıyorlar
birbirlerine ve aşk duygusu da yok oldu diyebilirim. Sizin zamanınızın başrolü, en büyük
etken maddesi yok oldu! Mesela dil… onu da kaybettik maalesef. Bu yüzden, insanlar
arasındaki iletişim gücü yok oldu ki, belki insanların robot gibi hareket etmesine, bu da bir
etken diyebiliriz. Mesela saygı… Sizin zamanınızın temel taşı ve bir bireyin sahip olduğu en
büyük değer de kayboldu. Tabii aile yapısının da yok olduğunu düşünürsek, bunun
kaybolması da son derece doğal demeden geçemiyorum.
İnsanların öncelikleri de değişti biliyor musun? Tüketim buna en büyük örnek diyebiliriz.
Eskiden hazır yemek dediğiniz yemekler vardı sizin gözünüzü korkutan, zararlarını bilmenize
rağmen, yenik düşüp yemeğe devam ediyordunuz. İşte şimdi o zararlı şeyler, gündelik
yaşamın vazgeçilmezi oldu biliyor musun? Ayrıca zararları artık insanı ilgilendirmiyor, çünkü
o kadar çok insan etkilendi ki obezite artık hastalıktan bile sayılmıyor. Ne kadar çok insan bu
hastalığa sahip tahmin bile edemezsin. Tercih ettiğiniz televizyon programları bile değişti…
Bunu söylemek istemezdim ama mantıklı tercihler yapmayı bıraktınız. İzlediğiniz programlar
önceki zamana göre o kadar farklı ki, konusunun olup olmaması bile sizi etkilemiyor ve
sadece izliyorsunuz. Bağımlı oldunuz! Bir program açıyorsunuz ve o kadar çok
odaklanıyorsunuz ki, izlerken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyorsunuz.
İnsanlar bu şekilde hareket ettiği için, sahip olduğu kabiliyetlerinin düştüğünün farkında
bile değiller. Mesela iletişimsizlik meydana çıktı. Zaten dil kaybolduğu için anlamsız şekilde
iletişim kurmaya çalışıyorlar, işte bu yüzden buna iletişimsizlik diyorum. Eğer değer
verilseydi, insanlar konuşma kabiliyetlerini kaybetmezlerdi. Tabii başka kabiliyet olarak ne
söyleyebilirim? Hobiler vardı insanların birlikte yapmaya hoşlandıkları… Onlarda değerini
kaybetti. Evde vakit geçirmek en büyük hobi durumuna geldi maalesef…
Amerikalaşmak… İşte şu anki sahip olduğumuz durumun tek kelimeyle özeti… Pazarlama
güçleri o kadar arttı ki, her taraf onlarla dolu. Yemek markaları çok fazlalaştı, ayrıca alışveriş
yapmak isteyen insanlar hep onlardan almak zorundalar artık. Siz bu tehlikenin farkındaydınız
ve önlemler de alınıyordu. Demek ki yeterli değilmiş, daha fazla çaba gerekliymiş bunun için.
Ayrıca ele geçirilmiş gibi hissediyorum kendimi arada biliyor musun? Kararlar onlardan
soruluyor mesela. İnsanlar kendi kararlarını veremiyorlar. İzin kâğıdı almak gibi bir şey
onların kararı ki, eğer evet derlerse yoluna devam edebiliyorsun ama aksi durumda çok oluyor
tabii. Bu yüzden onların gücünü azaltmak diye bir şey yok. Zaten azaltamazsın güçlerini, bir
nebze olsa da indiremezsin. İşte bu yüzden onlar egemen olmaya devam ettiler ve ediyorlar.
Giderek zenginleştiler ve ucuz işçi alarak zenginliklerine zenginlik katmaya da devam
ediyorlar. İşte bu alanda, kapitalizmin devam ettiğini söylememe gerek yok. Siz bunu yok
etmeye çalışmanıza rağmen, sınıf farkı olgusu hala ön planda…
İşte değişim ve farklılaşmaları gördün mü? Etkileri nasıl sence? Hayal kırıklığı
barındırmakta haklıyım değil mi? Sana sorular soruyorum, çünkü bu soruların cevabını
verirken, benim neler barındırdığımı ve nelerin beni daha fazla etkileyebileceğini fark etmeni
istiyorum. Sadece sana değil aslında benim bu mektubum, tüm gençlere gitmeli. Benim
durumum sizin elinizde. Anlamsızlaşmak ve basitleşmek istemiyorum. Daha da önemlisi,
sizden umudumu kesmek istemiyorum. Ben size muhtacım ve unutma ki, beni -geleceğisadece farkındalığınızla siz değiştirebilirsiniz…
Umut ve Beklenti İçinde
GELECEK
Download