ab anayasası 2004`e kaldı - Yaşayan Anayasa

advertisement
YAŞAYAN ANAYASA
AB ANAYASASI 2004'E KALDI
Ar. Gör. Ersoy Kontacı
Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
◊ 2000 yılının Aralık ayında Nice Kentinde toplanan Hükümetlerarası Konferans’ta Avrupa Konseyi,
Avrupa’nın girdiği genişleme sürecini değerlendirerek, Birliğin temelini oluşturan 4 kurucu
antlaşmanın gözden geçirilmesi gerektiğini saptamış ve bu vesileyle Birliğin geleceği üzerinde daha
geniş ve daha derin bir tartışma platformunun yaratılmasına karar vermişti.
◊ Bir yıl sonra, 15 Aralık 2001 tarihinde Laeken’de toplanan zirvede Avrupa Konseyi, Laeken
Deklarasyonu olarak bilinen, “Avrupa Biriliği’nin Geleceği Hakkındaki Bildirge”yi ilân etmiş ve
Birliğin, demokrasi, şeffaflık ve etkinlik yönünden yeni ufuklara taşınması amacıyla bir
“Konvansiyon” oluşturulmasını karara bağlamıştı. Başkanlığı’na Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı
Valery Giscard D’estaing’in getirildiği bu Konvansiyon, aynı zamanda “Avrupa Vatandaşları için bir
Anayasa” oluşturulmasına giden yolda da gerekli hazırlık çalışmalarını yapmakla görevlendirilmişti.
◊ Daha somut olarak bakıldığında ise Konvansiyon’un önüne, tartışması ve çözüm önerileri
hazırlaması için bir çok temel meselenin konulduğunu görmek mümkündü. Bizzat Konvansiyon’un
değerlendirmesi itibarıyla bu konular; Avrupa vatandaşlarını, Avrupa’nın inşası sürecine ve Avrupa
Birliği’nin kurumlarına yakınlaştıracak önlemleri almak, Gittikçe genişleyen bir Birlik yapısında,
politika oluşturma süreçlerinin ve Avrupa siyasetinin temel çerçevesinin nasıl oluşturulacağını
belirlemek; Yeni dünya örgütlenmesinde, Birliğin nasıl bir istikrar faktörü ve örgütlenme modeli
olarak yapılandırılacağını ortaya çıkarmak başlıkları altında toplanıyordu.
◊ Çalışmalarını 2002 yılının Şubat ayından 2003 Haziranı’na kadar sürdüren Konvansiyon, özellikle
Hıristiyanlık’la ilgili tartışmaların ülkemizde de yakından takip edildiği bir müzakere süreci sonunda
“Avrupa için bir Anayasa Oluşturan Antlaşma Taslağı”nı oluşturmayı başardı. 20 Şubat 2003’te
Selanik’te toplanan Avrupa Konseyi’ne sunulan metin, başlangıçta öngörülen takvim uyarınca,
İtalya Dönem Başkanlığı’nda ele alınacak ve 2003 yılı sonuna kadar nihai şekline kavuşturulmuş
olacaktı.
◊ Ekim ayı başında Roma Zirvesi’nde bir araya gelen devlet ve hükümet başkanlarının en önemli
gündem maddesi, yukarıda değinilen takvim uyarınca Avrupa Anayasa Taslağıydı. Ancak
görüşmeler ilerledikçe, özellikle Birliğin dar nüfus yapısına ve sınırlı olanaklara sahip yeni
üyelerinin, oylama sisteminin değiştirilmesi başta olmak üzere birçok konuda getirilen yeni
düzenlemelerden memnun olmadığı ortaya çıktı. Yeni sistemin, Birlik kararlarının alınmasındaki
temsil güçlerini zayıflatacağı endişesine ek olarak bu ülkeler, ulusal egemenliklerinin de önemli
ölçüde erozyona uğrayacağı endişesini dile getiriyorlardı. Hatta Çek Cumhurbaşkanı Vaclav
Klaus’un, bu durumu protesto etmek için Roma Zirvesi’ne katılmaması, üye ülkelerin bu konudaki
tavrının çok çarpıcı bir örneği olarak akıllarda kaldı.
◊ Roma’daki zirvenin ardından AB liderleri Ekim ayı ortalarında Brüksel’de toplanan “ara zirve”de
bir kez daha bir araya geldi. Ancak temel gündemi Avrupa Anayasa taslağı olan bu toplantıda, yine
tarafları tatmin edici bir uzlaşma sağlanamadı.
◊ Nihayet 12-13 Aralık’ta bir kez daha Brüksel’de toplanan liderler, tüm dünyanın dikkatle izlediği
zirveden yine büyük bir düş kırıklığıyla ayrıldılar. Zirvede arzulanan sonuca ulaşılmasını engelleyen
gerilim noktalarının başında, Konsey’deki oyların dağılımı ve nitelikli oyçokluğunun hesaplanması
konuları geliyordu. Özellikle İspanya’nın ve yeni üyelerden Polonya’nın şiddetli muhalefeti, bu
www.yasayananayasa.ankara.edu.tr
1
YAŞAYAN ANAYASA
konuda bir uzlaşmaya varılamamasında geniş ölçüde etkili oldu. Böylece 2003 yılı sonu itibarıyla
Anayasa tartışmaları, özellikle üye ülkelerin çekincelerinin giderilememesi nedeniyle bir çözüme
kavuşturulamadan sona erdi.
◊ Ancak zirvenin anlaşmazlıkla sonuçlanması, yaşanan hayal kırıklığına koşut olarak, Birliğin
lokomotifi olan ülkelerde yeni bir tartışmayı da gündeme getirdi. Özellikle Fransa, Habermas gibi
düşünürlerce de savunulan “Çok vitesli Avrupa” tasarımının bir yansıması olarak, Avrupa
bütünleşmesinin farklı hızlarda gelişebileceği fikrini gündeme taşıdı. Kurucu üyelerden Almanya da,
daha hızlı bütünleşme ile ilgili benzer görüşleri dile getirdi. Bir diğer kurucu ülke olan Belçika ise,
Anayasa üzerinde uzlaşmaya varılamadığı takdirde, kurucu ülkelerin, Avrupa bütünleşmesinin
devam edebilmesi için neler yapılabileceğini bir an önce tartışması gerektiğini söylüyordu. Bunlara
ek olarak, Macaristan gibi Birliğe yeni katılacak bazı üye ülkelerin de AB bütünleşmesinin daha hızlı
tamamlanması gerektiği konusunda görüş bildirdikleri gözlendi. Buna karşılık, Polonya başta olmak
üzere Anayasa taslağına muhalif olan ülkelerse, yukarıda sayılan ülkelerce dile getirilen “farklı
hızlarda bütünleşme” fikrine de karşı çıktılar ve bunun “Tek Avrupa” düşüncesine aykırı olacağını
beyan ettiler.
◊ Bir uzlaşma sağlanamayan bu önemli konulara karşılık, zirvede, başka bir çok konudaysa önemli
ilerlemeler sağlandı. Örneğin, bazı yeni alanlardaki yetkiler daha AB kurumlarına devredilirken,
diğer bazılarındaysa kararların oybirliği yerine nitelikli çoğunluk ile alınmasına karar verildi. Buna ek
olarak, Temel Haklar Şartnamesi’nin konumunun güçlendirilmesi, AB’nin bir “tüzel kişilik” haline
getirilmesi, bir “Avrupa Birliği Başkanlığı” yaratılması ve tüm üst düzey yetkililerin nitelikli
oyçokluğuyla atanması, ortak savunma politikası projesinin nihayet hayata geçirilmesi ve Antlaşma
metnine “Anayasa” başlığı verilerek bunun, tamamlandıktan sonra ulusal anayasalara üstün olması
konusunda fikir birliğine varılması, üzerinde uzlaşılan önemli başlıklardı.
◊ İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir çok duraklama ve zorlu dönemeçlere karşın bu güne kadar
kararlılıkla ilerlemeyi başaran Avrupa Projesi, 2004 yılında da Anayasa odaklı tartışmaların hakim
olacağı bir gündeme hazırlanmaktadır. Birliğin yeni dönem başkanı İrlanda da, çalışmalarında bu
konuya ağırlık vereceğini açıklamakta ve 2004 yılı içinde Anayasa taslağının kesin bir sonuca
bağlanmasını hedeflediğini belirtmektedir. Buradan yola çıkarak 2004 yılının, özellikle Mayıs
ayındaki genişleme adımıyla birlikte Anayasa tartışmalarının derinlik kazanmasına sahne olacağını
ve konuyla ilgili tartışmaların Avrupa’nın süren inşasının bir numaralı gündemini oluşturacağını
tahmin etmek zor olmayacaktır.
*******
www.yasayananayasa.ankara.edu.tr
2
Download