ERDOĞAN TOPRAK HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ 06 ARALIK 2016 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ İÇİNDEKİLER DIŞ POLİTİKA 1. Şirvan Barzani’den “Kürdistan” açıklaması! 2. K.Irak Kürtlerine, Bağdat yönetiminden Yeşil Işık! 3. AKP döneminde FETÖ’nün devlete sızmasına zemin yaratıldı! 4. Rusya, dış politika ve küresel yaklaşım konseptini yeniledi. 5. İtalyan halkı, “tek adam-tek parti” modeline karşı çıktı! 6. Türkiye-AB arasında tırmanan gerilim yumuşatılıyor! 7. Tehdit ve şantajlar, Türkiye-AB ilişkilerine katkı sağlamıyor! EKONOMİ 8. TL’deki değer kaybı 11 ayda yüzde 20’nin üzerine çıktı! 9. Merkez Bankasının rezervleri tükeniyor! 10. S&P: “ABD Merkez Bankası 5 kez faiz artışı yapacak” 11. Maliye’den Varlık Barışı’na yeni düzenleme! 12. Maliye Bakanının, “varlıklarınızı ülkeye getirin” çağrısı bir itiraf mı? 13. Varlık Barışı’yla Türkiye’ye getirilecek servetlere garanti yağıyor! 14. “Vergi Barışı” ve “Varlık Barışı” mükellefleri arasında ayrımcılık! 15. Ulusal paralar cinsinden ikili ticaret yapılması zor bir olasılık! 16. Uyguladığı para, döviz ve faiz politikalarıyla, dolarizasyonu gündeme getiren AKP iktidarıdır! İÇ POLİTİKA 17. MHP’nin, “başkanlık” için istekli tavrı sorgulanmalı! RAPORUN TAMAMINI OKUMAK İÇİN LİNKİ TIKLAYINIZ! http://www.erdogantoprak.com.tr/dokuman/etoprakrapor06122016.pdf ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 1 1. Peşmergelerin önemli komutanları arasında yer alan Şirvan Barzani: “Kürdistan’ı kuruyoruz. Bağdat yönetimi ile müzakerelere başladık, önemli mesafe kat ettik.” Neçirvan Barzani’nin ani Ankara ziyaretinden sonra, Şirvan Barzani’nin yaptığı açıklamada Kürdistan’ı kurma görüşmelerine başladıklarını ifade etmesi ve bu konuda Bağdat yönetimi ile de ilerleme kaydettiklerini dile getirmesi, kritik bir sürece gelindiğini göstermektedir! KIBKY’nin 2017 yılında Ankara’da resmi temsilcilik açması konusunda bir mutabakatın sağlandığı açıklanmıştı. Bu temsilciliğin “Kürdistan Büyükelçiliğine” dönüşmesi olasılığı yükselmiş durumdadır. Şirvan Barzani’nin Almanya’nın saygın gazetelerinden Die Welt’e Kürdistan’ın kurulmakta olduğunu aktarması, bu açıklamanın yapılması için Alman medyasının seçilmesi dikkat çekici! Bu açıklamaların Mesud Barzani’nin ve Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin bilgisi ve onayı dışında olduğunu düşünmek doğru olmaz. 2. Bağımsız devlet olma yolunda mesafe kaydeden Kuzey Irak Kürtlerine, Bağdat yönetimi “retçi” bir tavır takınmamış, müzakereyi benimsemiştir. Peşmerge ile Irak ordusunun birlikte savaşması anlaşmanın temelini oluşturuyor diyen Şirvan Barzani, merkezi hükümetle bağımsız bir Kürdistan olup olmayacağı konusunda resmi görüşmelere başladıklarını, gelecekte bütün bölge için referandum yapılacağını, dile getiriyor. Bağımsız Kürdistan’ın temellerinin hızla atıldığı bu süreçte AKP Hükümeti suskun! Yaklaşımının ve tavrının ne olduğu bilinmiyor! “Sükût ikrardan gelir” sözünden yola çıkarsak, mevcut suskunluğun, Barzani’nin Bağımsız Kürdistan’ına onay anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Böyle bir oluşumun, bölgemizdeki siyasi ve etnik dengelerde köklü bir değişimi beraberinde getireceğini, Suriye, İran ve Türkiye’nin de bundan etkileneceğini öngörmek durumundayız. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 2 3. Gerici yapılanmalara karşı devletin korunması yaklaşımlarının hemen tamamı AKP iktidarları döneminde ters yüz edildi. FETÖ’nün devlete sızmasına zemin yaratıldı! Türkiye’nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin uygulanırlığı, iktidarların bu belgede saptanan devlet siyaseti çizgisine iç ve dış politika açısından ne ölçüde sadık kaldıkları 2004’de MGK kararlarıyla açığa çıktı. İlginç olan, AKP o tarihte, Fethullah Gülen Cemaati’ni “terör örgütü” olarak görmüyordu. Gülen Cemaati’nin ulusal güvenliğe yönelik tehdidi, terör faaliyetleri, devleti ele geçirme çabaları Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde hükümete iletilmesine karşın, bunların hiç birisi ciddiye alınmadı. PKK terör örgütü ile masaya oturuldu, müzakereler yürütüldü. Dış politikada “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesi terk edildi. Komşularla barış içinde ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygının yerini, komşularla kavga, içişlerine müdahale aldı. Tüm bunların sonucunda bugünlere gelindi. 4. Rusya, dış politika ve küresel yaklaşım konseptini yeniledi. “Devlet Aklı” devreye sokularak güncellenen yeni konsept, 2017’de uygulamaya girecek. Rusya’nın yeni dış politika konsepti Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından onaylandı. Uluslararası terör, uluslararası hukuk, diplomatik çözüme öncelik gibi unsurlar ön plana çıktı. 2017’den itibaren bölgemizde ve dünyada yeni oluşumlara hazır olma zorunluluğu belirginleşti! Rusya’nın küresel hedef ve stratejileri arasında, uluslararası terör tehdidindeki artış, günümüz dünyasının en tehlikeli ve mücadele edilmesi gereken öncelikli gerçeklerinden birisi olarak yer alıyor. Yeni dış politika konseptine göre öncelik, sorunlara diplomatik çözüm. Rusya, ülkelerin iç işlerine yönelik dış müdahale girişimlerine “karşı koyacağını” taahhüt ediyor. Avrupa ile vizelerin karşılıklı kaldırılmasının işbirliğini çok daha ileriye taşıyacağı görüşü yeni konseptte yer alıyor. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 3 5. İtalyan halkı, Anayasa Değişikliği Referandumu’nda “Hayır” diyerek, demokratik hakları ve parlamenter sistemi kısıtlayacak “tek adam-tek parti” modeline karşı çıktı! Erken seçime gitmesi beklenen İtalya’da “tek adamlığı” hedeflediği için çoğunluğun karşı çıktığı referandumun ardından AB karşıtlarının da elinin güçlenmesi, AB’den ayrılma yanlılarının, Renzi’nin yenilgisi sonrası yeniden ön plana çıkması gündemde. Siyasi kariyerini referandumun sonucuna bağlayan, yüzde 41 “Evet” oyuna karşılık, yüzde 59’luk “Hayır” sonucuyla ağır bir siyasi yenilgi alan Demokratik Parti Lideri ve Başbakan Matteo Renzi, istifasını açıkladı. Bu paketin en önemli maddesi İtalyan Parlamentosu’nun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi ile eşit yetkilere sahip olan Senato'nun yapısının değiştirilmesi ve yetkilerinin azaltılmasıydı. Eleştirilerin ve tepkilerin ağırlık noktası bu yönde oldu. İtalya’da yeni hükümet krizi, ekonomik krizi de tetikleyebilir. 6. Türkiye-AB arasında tırmanan gerilim, bazı uyarılar ve telkinler sonrasında “biçim” değiştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bir Avrupa ülkesidir” diyerek ilk işareti verdi! AB ile ilişkilerde sadece mülteci anlaşması ve vize muafiyetine indirgenen diyalog, kopma noktasına doğru giderken, AP’nin müzakerelerin askıya alınması kararına gösterilen tepki yanında, perde gerisinden de bazı gizli temaslarla, normalleşme arayışlarına girişildiği anlaşılıyor. Alman medyasında yer alan haberlerde, diplomatik düzeyde yürütülen gizli temaslarla, vize muafiyetinin yürürlüğe girmesi için, Türkiye tarafının bazı tavizleri gündeme getirdiği öne sürülürken, Merkel-Erdoğan arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, ilişkilerin yeniden değerlendirildiği yer alıyor. Cumhurbaşkanının “Türkiye bir Avrupa ülkesidir, Osmanlı’dan bu yana 650 yıldır Avrupa’nın içindedir” açıklamaları, bu değişikliğin ilk işareti olarak yorumlanabilir. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 4 7. Karşılıklı tehdit ve şantajların, mültecileri öne sürmenin, TürkiyeAB ilişkilerine katkı sağlamadığı, AB’den gelen sert açıklamalarla teyit edildi! Mülteci anlaşmasının askıya alınacağı, mültecilere Avrupa’ya gitmeleri için sınır kapılarının açılacağı vb. tehditlere AB’den gelen tepkiler sert oldu. Almanya Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmaier yaptığı açıklamada “AB bu şantajlara boyun eğmez. Vize muafiyetinin yürürlüğe girmesi, Türkiye ile AB arasında birlikte kararlaştırılan ve Türkiye’nin de altına imza attığı şartların, Türkiye tarafından yerine getirilmesine bağlı olduğunu” söyledi. Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier, AB’nin Türkiye’nin tehdit ve şantajlarına boyun eğerek, gülünç duruma düşürülmesine müsaade etmeyeceklerini, dile getirerek asıl Türkiye’nin kaybedecek çok şeyi olduğunu vurguladı. 8. TL’deki değer kaybı 11 ayda yüzde 20’nin üzerine çıktı! Ekonomiye ve yönetime güven azaldıkça yabancı yatırımcılar hızla Türkiye’den çekiliyor! Kronik şekilde değer kaybetmeye devam eden TL, yabancı yatırımcıları, TL enstrümanlarına yatırımdan hızla uzaklaştırmaya ve satış yapıp dövize dönerek, yurt dışına kaçmaya yönlendirmiş durumda. İktidar yetkililerinin, “dövizden TL’ye geçin, yastık altındaki dövizlerinizi, altınlarınızı bozdurun” çağrıları karşılık bulmuyor. Cumhurbaşkanının bizzat “yastık altı” olarak nitelendirdiği altın ve dövizlerin, kayıt dışı tutulan, bir yerlerde bekletilen döviz ve altınlar olduğu anlaşılıyor. Hisse senedi ve DİBS toplamında oluşan son tablo, Merkez Bankası verilerine göre şöyle: Yabancı yatırımcılar, Ocak-Eylül döneminde dokuz ayda 4,9 milyar dolarlık hisse senedi ve DİBS aldılar. Ekim ve Kasım’da, 3,3 milyar dolarlık satış yaparak çekildiler. Ocak-Kasım arasındaki 11 aylık dönemde net alım tutarı toplamı 1,6 milyar dolara geriledi. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 5 9. MB döviz satarak kurlara müdahale seçeneğini kullanma yoluna gitse bile, mevcut net rezervleri ile ancak birkaç günlük müdahaleye yetecek dövizi var! Bu durum, kurlara müdahale konusunda MB’nin elini kolunu iyice bağlıyor ve faiz artışı dışında bir seçenek bırakmıyor. Merkez Bankası'nın brüt döviz rezervleri, bir haftada 2,2 milyar dolar azalarak, 99 milyar 35 milyon dolara geriledi. Uzun bir aradan bu yana ilk kez, MB’nin döviz rezervleri 100 milyar doların altına inmiş oldu. Kaldı ki, “brüt” 99 milyar dolara inen rezervlerin, doğrudan MB’nin kullanımına ve kendisine ait olan kısmı, sadece 30 milyar dolar düzeyinde! 10. S&P, ABD Merkez Bankasının önümüzdeki aylarda 5 kez faiz artışı yapacağı öngörüsünde bulundu. ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, devletin bizzat ekonomide yatırımlara yönlendirileceğini ve yatırımlara devlet kaynaklarının tahsis edileceğini söylemektedir. Bu ekonomik yaklaşımın sonucu, ABD devlet harcamalarının artması, devletin kaynak ihtiyacının büyümesidir. Bu kaynağın ülkeye çekilmesi için de ABD Merkez Bankası peş peşe faiz artışlarına giderek, küresel piyasalardaki kaynakları ABD ekonomisine çekme stratejisine yönelecektir. 2008-2009 Küresel Finansal Krizi’nden sonra “parasal genişleme” politikasına yönelen ve piyasaları dolara boğan ABD Merkez Bankası son dönemde bu politikadan vazgeçtiğini zaten ilan etmişti. Şimdi parasal sıkılaştırma yaklaşımıyla, küresel piyasalara akıtılan dolarların, ABD ekonomisine çekilmesi, yatırımların artırılması yoluna gidilecektir. İktidarın “dövizinizi bozdurun, Milli Para’ya geçin” çağrıları ile, küresel ekonominin bir parçası olan Türkiye ekonomisinin döviz ve dış kaynak ihtiyacının karşılanması, olanaksızdır. Keskin saflaşmalara, ayrışmalara zemin yaratan bir siyasal söylem ve iktidar yapısının, yabancı yatırımcıya ve sermayeye güven vermesi güçtür. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 6 11. Maliye Bakanlığı, Ağustos ayında yasalaştırılan “Varlık Barışı” düzenlemesinde, paraların yurda getirilmesi için daha kapsamlı garantiler verme yoluna gitti. Hükümet, dışarıdan gelmesini beklediği kaynak açısından umudunu Varlık Barışı’na bağlamış görünmektedir. Ancak bu konuda, yeteri kadar güven veremediği için olsa gerek, yeni bir tebliğ ile servet sahiplerine, daha geniş ve kapsamlı taahhütlerde bulunmak zorunda kaldı! 2011 yılında “ülkeler arası bilgi paylaşımı” kuralları çerçevesinde, “Vergi Konularında İdari Yardımlaşma Anlaşması”, G-20 Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin de dâhil olduğu 93 ülke tarafından imzalandı. Bu anlaşmayla yurt dışında serveti bulunanlar, bunları beyan etmek ve vergisini ödemek zorunda olacaklar, kaynağını da bildirmekle yükümlü olacaklar. Maliye Bakanı işte bunun için çağrıda bulunuyor “Ülkeler bilgi paylaşımına gitmeden varlığınızı Türkiye’ye getirin” diyor. 12. Maliye Bakanının, “varlıklarınızı ülkeye getirin” çağrısı, hükümetin dış kaynak açısından içinde bulunduğu sıkıntılı tablonun en yetkili ağızdan itirafıdır! Bakan, şeffaf dönem başlamadan kayıt dışı paralara yasallaşma tavsiyesinde bulunmaktadır. Bilindiği gibi AKP hükümetleri döneminde, ilk ‘Varlık Barışı’ uygulaması, 5811 sayılı Kanun ile 22 Kasım 2008’de kabul edildi. Daha sonra, 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı Yasa’yla, 2008’deki 5811 sayılı Yasa kapsamında beyan edilen yurtdışında bulunan varlıklarını, süresi içinde Türkiye’ye getiremeyen servet sahiplerine, 2 Mayıs 2011’e kadar ek süre verildi. 2013 yılında ise bu kez AKP hükümeti, sadece yurtdışı varlıkları kapsayan varlık barışını, 29 Mayıs 2013’te 6486 sayılı Kanun ile yürürlüğe koydu. Beyan edildiği halde getirilmediği, tahakkuk ettirilen vergi tutarının büyük kısmının tahsil edilemediği yönünde, yaygın bir şekilde medyaya yansıyan bilgiler, Maliye Bakanlığı tarafından yalanlanmadı. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 7 13. 4. kez uygulamaya konulan Varlık Barışı’yla Türkiye’ye getirilecek servetlerin geçmişe dönük bir vergi incelemesi yapılmayacak ve bilgi talep edilemeyecek! Maliye, 130 milyar dolara ulaştığı kaydedilen, yurt dışı servetlerden vergi talep etmiyor. Ne Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), ne vergi dairesi, ne bankalar, ne Sermaye Piyasası Kurulu, ne BDDK hiç birisinin inceleme yapmayacağı, soruşturma açmayacağı, geriye dönük bir takibin söz konusu olmayacağı taahhüt ediliyor. Bilgi Edinme Hakkı Yasası başta olmak üzere, pek çok yasa düzenlemesi, kurumsal yetkiler vb. bu tebliğ kapsamında askıya alınıyor, geçersiz kılınıyor. Varlık barışına daha önce başvurmamış kişiler için de özel bir “Form” olanağı getiren yeni tebliğ, önemli taahhütler içeriyor. Yurda getirilen varlıklar ve bu varlıklara ilişkin bildirim formlarında, dekont ve makbuzlarda yer alan “bilgiler ve diğer belgeler ilgili yasalara uygun sır ve mahremiyet” kapsamında değerlendirilecek, hiçbir şekilde açıklanmayacak. 14. “Vergi Barışı” ile “Varlık Barışı” kıyaslandığında, mükellefler arasında ciddi bir ayrımcılık, yükümlülükler açısından farklılıklar söz konusudur! Vergi Barışı’nda taksitini ödeyemeyen mükellefin yapılandırmasının iptal edileceği, Varlık Barışı'nda 31 Aralık’a kadar servetini getirmeyenlere ilave süre tanınacağı sözü verilmektedir. Vergi Barışı’nda beyan ettiği halde, ödeyemediği kazancının vergisini, prim borcunu ödemek için dürüstçe, Maliye ile anlaşma ve yapılandırma yoluna giden mükellefe “iki taksitini ödemezsen, yapılandırmanı sonlandırırım” diyen bir Maliye… Varlık Barışı'nda serveti yurt dışında, kazancını beyan dahi etmemiş, vergisini ödememiş, nasıl kazandığının hesabını vermemiş mükellefe “yeter ki paranı getir, tek kuruşun hesabını bile sormayacağım” sözü veren bir Maliye… ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 8 15. Cumhurbaşkanının gündeme getirdiği, Rusya, Çin ve İran ile ulusal paralar cinsinden ikili ticaret yapılması düşüncesinin yakın dönemde hayata geçmesi zor görünmektedir! Rusya örneğini verecek olursak; iki ülke arasındaki ticaret ulusal paralarla yapılsa bile, Rusya’nın Türkiye’ye yaptığı 19-22 milyar dolarlık ihracat karşılığında TL kabul etmesi söz konusu olmayacaktır. Çünkü Rus Merkez Bankası bu kadar TL’yi Rusya’nın üçüncü ülkelerden yaptığı ithalatta, dolar ya da Euro yerine kullanma olanağına sahip olamayacaktır. Karşı taraf merkez bankası, Rusya’dan ödemeyi TL ile değil, dolar ya da Euro ile yapmasını isteyecektir. Bu durumda Rusya Merkez Bankası belki de hiç kullanamayacağı 19-22 milyar dolar karşılığı bir TL rezervini kasasında tutmaya rıza göstermeyecektir. Ulusal paralarla ikili ticaretin işlerlik kazanabilmesi için iki ülkenin birbiriyle ticari ilişkilerinde dengeli bir durum, birbirine yakın ihracat ve ithalat tutarları gerekmektedir. 16. 15 yıldır uyguladığı para, döviz ve faiz politikalarıyla, Türkiye ekonomisinde dolarizasyonu gündeme getiren, bu düzeye ulaşmasına zemin hazırlayan, AKP iktidarıdır! TL’yi değersiz kılan, Hükümetin 15 yıldır dolarizasyonu destekleyen ekonomi politikaları, dövizle kamu alımları, dövizle mega projeler, özelleştirmeler, vb. uygulamalarıdır. TL’ye güveni yok eden, dövize yatırımı cazip ve güvenli kılan bu politikalardır. ABD Merkez Bankası’nın parasal genişleme programıyla küresel piyasalarda bollaşan ve ucuzlayan dolar kurunun ilanihaye bu şekilde süreceği anlayışıyla, ucuz dolar, değerli TL politikası izlendi. Özel sektör ve finans kesimi dövizle yurt dışından borçlanmaya özendirildi. İktidar, “TL’ye dönüş” kampanyasına yönelmiş olsa da; mevcut mega projelerin gelecek yıllarda, hazineye, devlete, tek tek hepimize ve gelecekte çocuklarımıza yüklediği ve her gün TL karşılığı artan bir borç yükü gündemdedir. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 9 17. 7 Haziran seçimleri sonrasında “erken seçim” diyerek AKP ile koalisyona kapıları kapatan MHP’nin, şimdi “başkanlık” için çok istekli bir tavır sergilemesi düşündürücü! Hiçbir koalisyonun içinde yer almayacaklarını ilk günden ilan ederek kapıları kapatan Bahçeli ve MHP, 1 Kasım’a giden ve yeniden AKP’ye tek başına iktidar yolunu açan parti oldu. Hiçbir seçeneği tartışmayacağını ilan ederek, o dönemden bugüne gelinen aşamada, başrolü üstlenen MHP, şimdi “AKP-MHP Başkanlık Koalisyonu” için en istekli görüntüyü sergiliyor. MHP’nin, Başkanlığı gündeme taşıyarak, resmen olmasa da “fiilen” gerçekleştirdiği bu siyasi sürecin perde arkasında, çok ciddi pazarlıkların, karşılıklı vaatlerin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu pazarlığa tepki gösteren, anayasa değişikliğine oy vermeyeceğini açıklayan MHP’li vekilleri ihraca kadar varan bu tavır değişikliği sorgulanmalıdır. 06 ARALIK 2016 HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORUNUN TAMAMINI OKUMAK İÇİN LİNKİ TIKLAYINIZ! http://www.erdogantoprak.com.tr/dokuman/etoprakrapor06122016.pdf ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ | 06 ARALIK 2016 10