MUHAMMED SALİH HAKKINDA Ceditçilik Hareketi ve Türkistan'ın Bugünü ................... 14 Özbekistanlı Ģair ve siyasetçi Muhammed Salih'le Ģiirden siyasete 'ġĠĠR BĠZĠM GĠZLĠ DĠLĠMĠZDĠ‘ ....................... 15 Özbekistan'da milli hareketin önde gelen ismi Muhammed Salih: ―Milliyetçilik politika değil, ülküdür‖..................... 18 Özbekistan'da Diktatörlük (I-II) ............................... 22 Küs Kerimov'a güvence verildi ................................ 25 Kerimov'dan buzları kırma ziyareti ............................ 26 Kerimov, Türkiye'de muhalif istemiyor ........................ 27 Ġkinci Elçibey vak'ası ........................................... 29 Özbek muhalif: ‗'Tehdit ediliyorum'‗ ........................... 31 Özbekistan'la gizli kriz .......................................... 33 Onurlu Mücadele................................................ 35 Özbekistan muhalefet lideri Türkiye'den ayrılıyor ........... 37 Çetin'in dıĢ politikadaki son ―zaferi‖ ........................... 39 Muhammed Salih: ‗'ERK Partisi Türkiye'de değil Özbekistan'da mücadele veriyor'‗ ............................. 42 ‗'Kimseye boyun eğmem, Allahtan baĢka !'‗ ................. 45 TÜRKĠSTAN NOTLARI ........................................ 49 Muhammed Salih‘in Ģiir dünyası .............................. 51 Muhammed Salih‘in dramı ..................................... 54 Bir Türk‘ün dramı ............................................... 57 Büyük adam her zaman yalnız bir adamdır .................. 60 Muhammed Salih‘in suçu neydi? ............................. 64 ġiiri ĠĢgalde doğdu .............................................. 67 Devlet adam kaldırdı ........................................... 76 Muhammed Salih‘e sınır dıĢı emrini Yılmaz verdi ........... 80 Muhammed Salih‘e büyük vefasızlık ! ........................ 81 Yılmaz‘dan Kerimov‘a sürgün muhalif jesti .................. 83 Gözümüze kibrit çöpünü çok yaklaĢtırınca! .................. 86 Ġki Ģehirde hayatı durdurduk ................................... 89 Muhammet Salih ne yapıyor? ................................. 90 Demirel: Hükümet sıkıntıyı çözer ............................. 92 Türk-Özbek iliĢkilerinde serinlik ............................... 93 Kerimov ve Diğerleri ............................................ 96 Gülen‘e hürmet duyarım ..................................... 101 Özbekistan ayıbı... ............................................ 105 HemĢehri: Kerimov :Türkiye, Özbekistan Büyükelçisini geri çağırdı.......................................................... 108 Özbek Lidere Veryansın ..................................... 111 Garip bir ağaç ................................................. 113 Kerimov'un AGĠT oyunu ...................................... 118 AGĠT'te Özbek muhalif bunalımı ............................ 119 Ve Özbekistan... .............................................. 121 Öbür Türkler. ‗‘Büyük Oyun‘‘un Milliyetçi Süvarileri ....... 123 Özgürlük tuzağı ve Muhammed Salih ...................... 136 Türkiler ve demokrasi ........................................ 139 Vicdanlar ve genel baĢkanlar... ............................. 144 "Ağaçlar hür müdür?"......................................... 147 Ağacın ayakları olsaydı ...................................... 149 Muhammed Salih'ten Avrupa'da Destek Turu ............. 152 ―Bele Ģey olmaz!‖ ............................................. 154 Sabreden derviĢ... kaybetmiĢ! ............................... 157 Oslo'da, Özbekistan krizi doğuyordu ....................... 160 Bülent Ecevit: Muhammed Salih'e Randevuyu ben vermedim .................................................................. 164 Münasebet .................................................... 165 Tepe tepe yanlıĢ... ............................................ 168 Orta Asya, strateji, dıĢ politika... ............................ 171 Turan hayallerim ve acı gerçekler .......................... 174 Özbekistan‘da uluslararası çağrıya doğru ................. 178 Muhammed Salih ............................................. 180 TaĢkent‘te taĢ kesilmek ...................................... 182 Ġktidarsız aĢık ................................................. 185 Özbekistan‘da neler oluyor? ................................. 187 ABD, DemokratĠk Özbek Muhalefetini resmen Tanıdı .... 189 Muhammed Salih‘le SöyleĢi ................................. 191 MiloĢeviç-Kerimov ............................................ 199 Özbekistan ile yeniden bahar................................ 203 Arka bahçemiz ................................................ 206 Kerimov‘dan Salih‘e... TaĢkent - Ankara hattı ............. 209 Kopma Noktası‘na doğru koĢar adım! ...................... 212 Aklın yolu demokrasi ......................................... 215 'Mukabilsiz Demokrasi‘ ....................................... 222 'Budun, seraba doğru yürüyor' .............................. 225 Özbekler Türk değildir tartıĢmasına en iyi cevap .......... 228 'Esas suikastçi olan Kerimov'un kendisi' ................... 231 Muhammed Salih'in tutuklanması ........................... 235 Havel‘e mektup, faks ve e-mail.............................. 237 yağmurları ..................................................... 237 Bu Bir Ticaret mi? ............................................. 239 Muhammed Salih‘in tutukluluk haliyle ...................... 241 ilgili haberler ................................................... 241 Sosyal Ġktidar ve Muhammed Salih ......................... 243 Gizli Bir El ve Muhammed Salih ............................ 245 Muhammed Salih'in Tutuklanması ve "Özel GeçiĢ Belgesi" Gerekliliği Meselesi ........................................... 248 Muhammed Salih‘e Komplo! ................................ 250 Muhammed Salih: ġair ve Terör Kurbanı .................. 253 Muhammed Salih, Prag ve Özgürlük ....................... 257 Ülkü Ocakları'ndan M. SALĠH'E DESTEK.................. 261 Radyoyla Gelecek Demokrasi ............................... 264 Olası Bir Senaryo ve Türkiye ................................ 265 SON GELĠġMELER .......................................... 269 Türkiye, Abd ve Muhammed Salıh .......................... 271 Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel ......................... 275 Muhammed Salihin Prag‘da tutuklanmasını kendi devleti itibarına leke düĢürdüğünü bildirdi .......................... 275 Milliyetçilik: yeni tanıma doğru .............................. 276 ‗TaĢkent Baharı‘na geçit yok! ................................ 279 Milliyetçiliğin yeni bir tanımına doğru ....................... 283 Vatslav Havel: "Muhammed Salih'in ........................ 286 insan hakları için savaĢtığına ve de suçsuz ............... 286 olduğuna eminim...'' .......................................... 286 Muhammed Salih'e özgürlük… .............................. 289 Muhammed Salih'e destek................................... 291 Lord Russell-Johnston'a mektup ............................ 294 Adaletsiz BARIġ gelmez ..................................... 296 Yine Muhammed Salih ....................................... 298 Muhammed Salih ve Vicdani Sorumluluk .................. 301 Muhammed Salih‘e özgürlük mitingi ........................ 304 Uluslararası Af Örgütü acil eylem kampanyası baĢlattı ... 305 Salih, Havel misali ............................................ Türkistan... 307 .................................................... 308 Galiba Diktatörler Kazanacak ............................... 311 Bir demokrasi yiğidi sanatçı M. Salih ....................... 313 Muhammed Salih Avrupa Parlamentosu ................... 316 ve Avrupa Komisyonunda ................................... 316 Demirel ve Orta Asya boyutu ................................ 318 Muhammed Salih‘e hürriyet ................................. 321 Muhammed Salih‘in romanı ................................. 324 Türklerin alfabeleri ............................................ 327 Merhaba Muhammed Salih................................... 329 Salih selamete çıkacak ...................................... 333 Muhammed Salih serbest.................................... ―Salih Eke‖ye GeçmiĢ Olsun 335 ................................ 338 Muhammed Salih ve sosyal demokratlar .................. 339 Reuters Haberi ................................................ 340 Terör ve Çifte Standartlar .................................... 341 Muhammed Salih ............................................. 344 Hücreden BaĢkanlık Sarayına ............................... 348 Mahkûmun Çehreyle Ayrılığı ................................ 350 Çehresine KavuĢan Adam ................................... 354 ERK Partisi ve onun BaĢkanı ile ilgili üç kitap ............. 357 Muhammed Salih'le... ........................................ 359 Yolcu Kerim hancı Salih...................................... 362 Muhammed Salih'in sırası ................................... 365 Gerilen Türk Yayı ve Muhammed Salih .................... 367 Tayyip Erdoğan, Ali Kerimli, Muhammed Salih............. 370 TaĢkent patlamalarıyla ilgili basın toplantısı ............... 373 TaĢkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı hakkında ....... 381 BBC'de yayınlanan Ģok itiraf ................................. 391 Özbeki realite ................................................. 395 Özbekistan'da neler oluyor? ................................. 397 TaĢkent ve Buhara'dan kaçıĢ, Muhammed Salih'in çağrısı .................................................................. 401 Özbekistan Erk Partisinin Kurultayı Engellendi ............ 405 Sürgündeki Özbek Muhalif Lideri Andican'da YaĢanan Katliamı Anlattı ................................................ 411 Kerimov‘un ―aĢırı dincileri‖... ................................. AKP'li Vekilin Türk Dünyası Tepkisi 413 ........................ 432 ABD Neden Özbekistan'da Diktatör Ġstiyor? ............... 434 Özbek isyanı!.................................................. 437 Muhammed Salih KonuĢtu... ................................ 439 Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam .................................................................. 448 Özbekistan'da Madalyonun Öteki Yüzü .................... 457 ―Özbekistan‘da halk kazanacak!‖ ........................... 462 ―Türk dünyası fikri yaĢamalı‖ ................................ 466 Türkistan‘ın Celladı ........................................... 468 Türkistan‘ın Kalesi Yağmalanıyor ........................... 474 Muhammed Salih‘e ........................................... 476 Muhammed Salih'in Abd Ziyareti ............................ 479 Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları... ... 484 Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları ...... 486 Özbek Muhalif Lider Salih, Abd Senatosu'nda Ġfade Verdi... .................................................................. 488 En zor halka Özbekistan ! ................................... 490 100 bin dolara devrim olur mu? ............................. 493 'Türkiye'nin Orta Asya Politikası Yok‘ ....................... 497 Sürgündeki Bir DerviĢ: Muhammed Salih .................. 503 Hedefimiz kansız devrim ..................................... 509 Muhammet Salih: "Andican Olaylarının ġiddetle Sonuçlanacağı En BaĢından Belliydi" ...................... 519 ABD-Özbekistan iliĢkileri gerginleĢince, muhalif Muhammed Salih Ġngiltere'ye davet edildi ................................ 521 Özbekistan , Erk Partisi Ve Muhammed Salih ............. 524 Kırgızistan'da Abdurauf Parfi, Muhammed Salih icadına ilgi .................................................................. 527 Muhammed Salih'in Eserine Dair Münazaralar............ 529 Niçin Muhammed Salih‘i Destekliyoruz? ................... 533 Muhammed Salih, CumhurbaĢkanlığı Seçimlerine Katılacak mı? ............................................................. 536 Salih, Brüksel'de... ............................................ 541 Özbek Muhalif Lider Serbest Bırakıldı ...................... 543 HRW, Açıklama Yaparak Olayı Kınadı ..................... 544 Türkiye'nin Orta Asya Ġkilemi ................................ 546 Türkiye Orta Asya‘da Ġkilem mi YaĢıyor? .................. 549 Salih, Abd Senatosu'nda KonuĢtu... ........................ 553 Ceditçilik Hareketi ve Türkistan'ın Bugünü Taha AKYOL 1. Milletlerarası Türkistan Kurultayı 04.01.1990 Açıkoturumundaki nutkundan Türkistan Dergisi, 1990 1990 Ağustos'unda Özbekistan'da ERK Demokratik Partisinin lideri Muhammed Salih'le beraberiz. Muhammed Salih Ģöyle diyor: ‗'Bizim rehberimiz Ġsmail Gaspırali'dır. Dilde birlik dedi. Biz alfabe birliğini sağlayacağız. Fikirde birlik dedi. Ben Özbek'im, sen Türkiyelisin, öteki Azeri. Fakat hepimizin üzerinde bizleri birleĢtiren bir Türklük Ģemsiyesi var. Bu fikirde birliktir. Avrupalılar nasıl bir iktisadi entegrasyona gidiyorsa biz de böyle bir entegrasyona gideceğiz. Bu da iĢ de birliktir. Demek ki dünyada bir demokrasi ve hürriyet fikri geliĢtikçe, ikincisi ekonomi ve teknoloji ilerledikçe bu Türklerin lehine olur. Onun için Bernard Lewis, bugün Türkiye'de Azerbaycan'da veya Türkistan'da yaĢayanlar istese de istemese de onların çocukları 21. Yy'da büyük tarih rolü yükleneceklerdir diyor. Ġki tarafın da ayakta kalabilmesi ancak bu Ģekilde mümkün...'‗ Özbekistanlı şair ve siyasetçi Muhammed Salih'le şiirden siyasete 'ŞİİR BİZİM GİZLİ DİLİMİZDİ‟ 26.03.1994, Türkiye Ġrfan Ülkü Muhammed Salih, eski Sovyetler Birliği'nde ve Türk Cumhuriyetlerindeki Ģöhretini teperek Özbekistan‘da Türkçü ve demokrat bir yönetimin iĢ baĢına gelmesi için ERK Demokrat Partisi'ni kurup siyasete atılmıĢ ve bu yüzden ağır baskıları göğüslemek zorunda kalmıĢ bir Ģair, yazar ve gazeteci. Bugün Türkiye'de sürgünde yaĢayan değerli Ģairi ziyaret ederek Ģiir ve siyaset üzerinde konuĢtuk. Bir zamanlar Ģimdiki CumhurbaĢkanı Kerimov'a karĢı CumhurbaĢkanlığına adaylığını koyan Muhammed Salih, Özbekistan'ın Türkiye modelinden Çin modeline kaymasını önlemek ve demokrasiye geçmesini sağlamak için Ģiire ara vererek siyasete atıldığını söylüyor ve bu durumunu bir Ģu mısralarıyla anlatıyor: ''Eğer yere fırlatmasalardı beni böyle, Nasıl sıçrardım gökyüzüne?'‗ Muhammed Salih kimdir? 1949'da Özbekistan'ın Harezim vilayetinde doğan Muhammed Salih,yüksek öğrenimini TaĢkent ve Moskova'da tamamladı. Ġlk Ģiir denemelerini öğrencilik yıllarında yaptı. Özbekistan'da Sovyet baskısına ve komünizme karĢı edebi alanda bir mücadele baĢlattı. Gazetecilik, senaristlik ve 19881991 yılları arasında Özbekistan Yazarlar Birliği baĢkanlığı yaptı, milletvekili seçildi. Siyasi dernekler kurdu, 1991'de CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a karĢı adaylığını koydu. 1992 yılında baskılar sonucu yurdunu terketmek zorunda kalan Ģaiir, bir süre Azerbaycan'da oturduktan sonra Türkiye'ye yerleĢti (1992) Tiyan-ġan ġu anda ERK Partisi'nin genel baĢkanı olarak Özbekistan'ın demokrasiye kavuĢması için mücadelesine devam eden Muhammed Salih'in on iki Ģiir kitabı ve fikri eserleri bulunuyor. Yunus Emre'yi Özbek Türkçesine aktaran Salih'in metaforik ve sembolik unsurlar taĢıyan Ģiiri, Türkistan Türklüğü'nün tarihini, kültürünü ve coğrafyasını zengin imajlarla anlatan bir Ģiir: ''Tam bin yıldan beri oruç yapmayan/Türk sergerdesi/Tiyan-ġan...'‗ tutan ama iftar Muhammed Salih, Ģiirinde önemli bir kavĢak noktası olarak kabul edilen ''Tiyan-ġan'‗hakkında Ģunları söylüyor: '‗ġiirim,Türk tarihinin Ģahidi Tiyan-ġan dağlarına bir çağırıyla sona erer: 'Haber gönderin orucunu bozsun, çünkü iftar zamanıdır''. Türklük, Ģimdiden sonra oruçluluk sembolüyle anlatılmak istenen durumdan çıkmaya, iftar için hazırlanmaya baĢlamıĢtır''. Metaforistler Özbekistan'lı edebiyat tenkitçileri tarafından Muhammed Salih'in Ģiirinde metaforik inceliğin ve süzülmüĢülüğün zirvesi sayılan '‗Karga 300 Yıl YaĢar'‗Ģiirinde ise, ortalama ömrünün toplam üç yıl olduğu ilmen ispat edilen karga, son üç yüz yıllık Türk tarihinin canlı Ģahidi olarak karĢımıza çıkıyor. Karganın kanat çırpıĢlarıysa bu tarih kitabının açılıp kapanan yapraklarıdır: ''Kar kar deyip karda sekip/kar kar diyorsun uçarak yukarılara/Ġnsandan hep hakaret görüp neden/Karı kargıĢlıyorsun karga!/Bana geçmiĢten bir hikaye anlat,/Uçup giden tarih kitabından/O uçan,canlı kitaptan karga''. Ülkesinde metaforist Ģiir akımının öncülerinden olan Muhammed Salih, Ģiirde kapalılığı niçin tercih ettiği Ģöyle açıklıyor: ''Ülkemde Metaforistler denen Ģairlerin lideriydim. Sovyet baskısı altında, fikirlerimizi üzeri örtülü olarak verebilmek için kullandığımız bir metoddu. Bir bakıma Ģiir bizim gizli dilimizdi. Ben Ģiirlerimde Lenin'in, sosyalizmin adını bir kere bile anmayan tek Ģairim. 1996'dan bu yana Ģiir yazıyorum. Bugünse Özbekistan'ın gerçek bağımsızlığı ve demokratik, milli bir düzene kavuĢması için mücadele veren bir siyasetçiyim. Onun için bir denge iĢi olan Ģiire ara verdim''. Muhammed Salih, Türkiye'de tanınması, tanıtılması gereken bir Türk Ģairi. Özbekistan'da milli hareketin önde gelen ismi Muhammed Salih: “Milliyetçilik politika değil, ülküdür” 20.04.1994, Ortadoğu Hazırlayanlar: Mustafa RUġEN, Mehmet KOCA Sn Muhammed Salih biraz Özbekistan'dan ve Türk dünyasının genel durumundan bahseder misiniz? Muhammed Salih : Özbekistan, Türkistan'ın merkezi. Ruslar son 70 yıl içinde Türkistan'4 ı parçalara ayırıp 4 cumhuriyet yaptılar. Her bir cumhuriyette olduğu gibi coğrafi bölge isimlerini esas alıp yepyeni milletler ortaya çıkarmaya çalıĢtılar. Bugün 4 Türk cumhuriyetinin bayrağı BM'de göndere çekildi. Özbekistan gelecekte gerçek bağımsız, edemin bir milli devlet olursa, demokratik bir cumhuriyet kurulursa çevresindeki Türk cumhuriyetle ne de iyi örnek olacak, onlar da Özbekistan‘ın yolunu izleyeceklerdir. Özbekistan, nüfus ve ekonomik imkanlar açısından da güçlü bir cumhuriyettir. Türkistan‘ın siyasi bir birlik durumu olur mu olmaz mı bilmiyorum. ġu anda bir Ģey diyecek durumda değilim. Yalnız dil-milliyet-kültür ve tarihi müĢtereklerde birleĢmede yeterlidir bizim için. Türk cumhuriyetleri önce kendilerini tanımalı. Ruslar Pan-Türkizme (Turancılığa) karĢı ilk savaĢı Özbekistan'da baĢlattılar. Çünkü Özbekistan gerçek Türk birliğinin gerçek milli Ģuurun merkezidir. Geostratejik olarak da önemli bir konumdadır. Türk birliği ülküsünün de birleĢtirici olarak olan Özbekistan'dır. Günümüzde bazıları Türki halklar diyorlar, Arabi halklar, Fransi halklar deniliyor. Bu yanlıĢtır. Moskova, Batı, Amerika doğudaki Müslümanlara Türk devletlerine ilgi ile bakıyorlar. Çünkü menfaatleri var, bizim de var. Bu dengeyi sağlam politikalar üzerine oturmak lazım. Milliyetçilik politika değildir, ülküdür, politika için azık olabilir, güç verebilir. Millet için çalıĢmak, milleti sevmek her insanın, politik düĢüncesi ne olursa olsun asli görevidir. Milliyetçilik politika değil mefkuremizdir. Politikamız için, milli devlet kurmamız için itici güçtür. Özbekistan’ın bugünkü durumunu anlatır mısınız? Muhammed Salih : Özbekistan ağır dönem geçiriyor ve bunu da normal kabul ediyoruz. Müstemlekeden çıkmıĢ bir ülkenin aniden güzel bir hayata girmesi mümkün değildir. YavaĢ yavaĢ olarak iyiye gidiĢ. Bugün için iktisadi kalkınma mümkün değil. 10 yıl sonraki hayatımız için bugünden yeni temeller atmamız, reformlar ortaya koymamız lazım. Bugünkü hükümeti bu ıslahatları yapamadığı için eleĢtiriyoruz. Eski sistemin koruyucularını statükocuları millet düĢmanı olarak suçluyoruz. Sırf kendi menfaatleri için sürdürdükleri zulüm sistemini değiĢtirmek istemiyorlar. Ama mutlaka ditecekler. bürgün sistem değiĢecek kendileri Demokrasi anlayıĢında hangi noktaya gelindi? Muhammed Salih : Rusya hangi noktaya geldiyse biz de o noktaya geldik. Rusya imkanı bulsa biz de bulacağız. Bizde muhalefet Baltık Cumhuriyetiyle aynı zamanda oluĢtu (1988'de). Millet kendisini anlamıĢtır. Demokrasi kültürünü, Pazar ekonomisini en iyi uygulayabilecek bir milletiz. Bugünkü yöneticilerin Kerimov'un kendisinin, demokrasiye hazır olmaması söz konusu. Rus emperyalizmi bile yüzyıla yakın komünizm uygulaması ile bizde Pazar ekonomisini ötüremedi. Özbek halkı müteĢebbistir. Komünizm döneminde bile kolhoz çalıĢanları olarak Özbek Türkleri gizli gizli özel üretim iĢleri yaptılar. Türkiye'den neler bekliyorsunuz? Muhammed Salih : Türkiye'den çok Ģeyler bekliyoruz. Bugüne kadar Türkiye iyi iĢler yaptı. Yalnız Özbekistan'daki iktidar politik yönden desteklemesi bizi zor duruma soktu. Biz iktidar için değil, millet için destek bekliyoruz. Türkiye, Özbekistan yöneticilerine, demokrasi, haberleĢme hürriyeti. PartileĢme olmadan iktisatta iyileĢme olmayacağını anlatmalı. Rusya'nın durumunu nasıl görüyorsunuz, yeniden toparlanabilir mi? Muhammed Salih : Rusya, 10 yıl içinde kendisini toparlayamaz, buna imkanı yok. Ekonomik ve siyasi potansiyel olarak gücünü tüketti. Askeri gücü de ekonomik gücüne bağlıdır. Rusya yalnız devletçilik zihniyeti bakımından tehlikeli olarak kalacak. Sömürgeci hayallerini üzerinden atabilecek kadar bir halk Ģekline girmedi. Ama yine de Ruslarla iliĢkilerimizi iyi tutmamız lazım. Fakat bu arada müteyakkız olmayı bırakmamalıyız. Önümüzdeki 4 yılı toparlanma süresi olarak kullanmalıyız ve devlet olarak Ģekillenmeliyiz. Türkistan jeopolitik olarak 2 büyük devlet Çin ve Rusya arasında yaĢıyor. Ġki büyük devlet arasında yaĢamak çok zor. Onun için mutlaka Türkistan güçlü olmalıdır. Özbekistan‘ın doğal kaynakları var, nüfuz gücü var, iĢçi gücümüz var. Ġktisadi reformlar üzerine çalıĢmalıyız, küçük sanayi kuruluĢlarına toprak reformuna önem vermeliyiz. Nüfuzumuzun % 70'i köylerde, çalıĢanların %36'si tarımda çalıĢıyor. Turancı düĢünceye nasıl bakıyorsunuz? Muhammed Salih : Bizler az konuĢup çok iĢ yapmamız lazım. Bu tür düĢüncelerimizi bir hak olarak kimseden talep etmemeliyiz. Bu bizim tabii hakkımız. Butun Türklerin birleĢmesine kim karĢı. Öncelikle biz karĢı gibiyiz, bunu ortadan kaldırmamız lazım. Avrupa birleĢiyor, baĢka ırklar birleĢiyor da biz niye birleĢmeyelim, bu bizim en doğal hakkımızdır. Sn. Muhammed Salih bey sizin bir Ģair, edebiyatçı olduğunuzu biliyoruz. ġiirle aranız nasıl? Muhammed Salih : 10 yıl önceye kadar politika dıĢında bir insandım. ġiirlerimde politika yoktur. Çünkü Ģiir yüksek ruhtur. Sessizliği sever, Ģiir temizdir, doğadır, tabiattır, güzelliktir. Bu güzelliklerle dolu iĢi politik reklamda kullanmadım. Ġnsan kalbinde sessizlik ebediyet lazımdır. Siyaset ise bugünün iĢidir. En kara iĢtir, Ģiir gibi temiz değildir. Huzuru sükûneti sevmez... Özbekistan'da Diktatörlük (I-II) (21.04- 01.05) 1994, Türkiye M. Necati Özfatura ...Diğer Orta asya Türk Cumhuriyetlerinde kısmen de olsa demokrasi ve insan hakları konusunda geliĢmeler olurken, Özbekistan'da Sovyetler Birliği dönemini bile aratacak Ģekilde diktatör bir idare kurulmuĢtur. Ve Özbekistan diğer Türk cumhuriyetlerinden tecrit edilerek bir nevi izolasyon ortamına gidilmektedir. Özbekistan her gün hızla Moskova'nın kölesi olmaktadır. Özbekistan ile Rusya arasındaki ikili anlaĢma ise Özbekistan'ın Rusya'ya tam teslimidir. Özbekistan'ın savunması ve kurulacak ordunun idaresi Rusya'ya devredilmiĢtir. Özbekistan'ın her geçen gün kötüleĢen durumunu muhalefet olan Erk Partisi Genel baĢkanı - Muhammed Salih'in Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov‘a yazdığı açık mektup da bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmaktadır. ‗'Siz, tarihi bir dönemeçte ülkenin yönetimindeydiniz... Bir buçuk asırdır ülkemizin elini kolunu bağlayan müstemleke zincirinden kurtulduk. Ne yazık ki Özbekler bu Ģansa sizin yardımınızla değil bilakis sizin isteğinize karĢı olarak ulaĢtılar. Zira siz ve sizin gibi komünist yöneticiler Sovyet Ġmparatorluğu'nu son ana kadar sürdürmek için uğraĢtınız. Halkımız bu gerçeği henüz unutmuĢ değil. Fakat bu mektupta bunlardan söz etmek istemiyorum. Bugün sizin uyguladığınız siyaset Sovyet devrinde uygulanan ikiyüzlü siyaseti bile fersah fersah geride bırakmıĢ durumdadır... Halk müstakilliği büyük bir coĢku ile karĢılamıĢtı. Fakat bu sevinmemiz boĢunaymıĢ. Çünkü Özbekistan müstakil olduktan sonra siz, tamamen mesuliyetsiz bir politika yürütmeye baĢladınız. BeĢ yüz kiĢilik parlamentoyu, halkın seçtiği beĢyüz parlamenteri birer kuklaya çevirdiniz. Bu parlamentonun çoğunluğu uygun ortam buldukları takdirde halkına hizmet etmeye hazırdı. Siz onların sesini boğdunuz. Anayasa gereği siz onların önünde hesap vermek zorunda iken, onlar size hesap verecek hale getirildi. Siz seçim denilen olay mahvettiniz. Sovyet dönemindeki seçim sistemi bile sizin için fazla demokratik geldi ve neredeyse en küçük kolhoz yöneticilerini dahi kendiniz tayin eder hale geldiniz. Siz cumhuriyet matbuatını yok ettiniz, sansür sebebiyle sizin dıĢınızda baĢka birisinden bahsetmek hayal bile edilemez. Radyo ve televizyon yalnızca sizin meth-i senanızı yapmakla görevli garip kuruluĢlar haline geldi. Bugün ''devlet" olduğunu iddia ettiğiniz yapı asla bir ''devlet'‗değildir. Bütün Özbekistan'da ''devlet'‗demek ''Devlet Güvenlik Komitesi'‗(KGB), ''Polis Örgütü'‗ve ''savcılık, mahkeme düzeni'‗olarak anlaĢılmaktadır. Bu üç kuruluĢ ise devlete değil, yalnızca sizin Ģahsınıza hizmet etmektedir. Bugün Özbek vatandaĢları hırsız ve soygunculardan değil, aksine, Özbekistan KGB'sinden korkmaktadır. VatandaĢ, mafyadan Ģikayet ederek devlet mahkemelerine müracaat edecek yerde devlet mahkemelerinden Ģikayet ederek mafyaya baĢvurmaktadır. Sizin bugün devlet diye tanımladığınız Ģey üniformal, elinde tokmak olan ve hiçbir kanun tanımayan saldırgan bir mahlûk gibidir. Bu canavarı siz meydana getirdiniz. Sizin emirlerinizle yüzlerce görevli bu mahlûka yem oldu. Yine yüzlerce devlet memuru, kendileri istemediği halde kendi vatandaĢlarına zulüm yapmaktalar. Normal Ģartlarda kendi milletine hizmet edebilecek olan bu görevliler, sizin yönetiminizde sizinle suç ortağı haline dönüĢtüler. Bütün bunlara rağmen siyasi muhalefet, sizin uyguladığınız baskılara paralel olarak geliĢmekte ve güçlenmektedir. Siz uygulamada muhalefeti iki alternatifle karĢı karĢıya bıraktınız. Ya sizin baskı ve zulüm politikalarınızı destekleyecektik, ya da onlara karĢı ciddi bir mücadele baĢlatacaktık. Biz, ikinci yolu tercih ettik. Çünkü insanların ezilip tüm haklarının elinden alındığı, adaletin yok edildiği, milletin bağımsızlık yerine toplumu köleleĢtirici politikaların uygulandığı bir düzene destek olmak ''millete hıyanet etmek'‗olacaktı. Siz bizi, yani muhalefeti ''rejim düĢmanları" ilan ederek suçluyorsunuz. Fakat bu suçlama, kendi halkınıza, ''Siz henüz hürriyete hazır değilsiniz'‗Ģeklinde getirdiğiniz suçlama yanında bir hiçtir... Siz bizi hapislere koyuyorsunuz. Fakat bu, bütün bir milleti köle haline getirmenin yanında bir hiçtir. Unutmayın zafer bizim. Yani Özbek halkının olacaktır Allahü teala takip edilenlerin ve ezilenlerin yanındadır../ Muhammed Salih'‗ Küs Kerimov'a güvence verildi 24.06.1994, Hürriyet Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'in Türkiye'de kalmasına izin verilmesi nedeniyle Ankara gezisine küs baĢlayan Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a dün, ''Salih'in Türkiye'de siyasi faaliyetine izin verilmeyecek'‗dendi. Kerimov'a, Türkiye'nin ülkesine karĢı hiçbir faaliyete destek vermeyeceği güvencesi de verildi. Bu nedenle geri çektiği Ankara Büyükelçisi'ni yakın zamanda göndermesi beklenen Kerimov, Çankaya KöĢk'ündeki karĢılama töreninde Demirel'e ''Demirel Ağa'‗diye hitap etti ve ''Aramızı bozmak isteyenler engellenmelidir'‗dedi. Özbek heyeti, Türkiye'deki dinci guruplara yakınlığı ile bilinen SĠLĠM'in açtığı 20 özel okulda yürütülen faaliyetlerden duyulan rahatsızlığı da ilettiler. Kerimov, görüĢmelerde Türk zirvesinin Ġstanbul'da yapılmasını da kabul etti. Ġki ülke arasında dün resmi görüĢmelerden sonra cumhurbaĢkanı tarafından ortak bildiri imzalandı. Ayrıca Konsolosluk, Adli YardımlaĢma ve Sivil Havacılık AnlaĢmaları ile DıĢiĢleri Bakanlıkları arasında dayanıĢmayı öngören bir protokole imza kondu. Kerimov'dan buzları kırma ziyareti 24.06.1994, Milliyet Resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelen CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a Türkiye'nin, Cumhuriyetleri'ni etkisi altında alma amacını iliĢkilerin eĢitlik ve karĢılıklı çıkarlara dayalı olarak mesajı verildi. Özbekistan Orta Asya taĢımadığı, yürütüldüğü Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov, iki ülke arasında bir süredir yaĢanan soğukluğun giderilmesini amaçlayan resmi ziyaretine dün baĢladı. Ġki gün sürecek ziyaret sırasında Kerimov'un en güçlü muhalifi Muhammed Salih'in Türkiye'deki faaliyetlerinden dolayı gerginleĢen iliĢkilere yeni bir ivme kazandırılması amaçlanıyor. CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel, dün öğle saatlerinde Ankara'ya gelen Kerimov'u havaalanında sıcak bir Ģekilde karĢıladı. Ġki lider daha sonra Çankaya'da birbuçuk saat süren ve sadece DıĢiĢleri Bakanlarının hazır bulunduğu bir görüĢme gerçekleĢtirdiler. GörüĢmenin en önemli konularından birini Kerimov'un Türkiye'deki muhalifinin faaliyetleri oluĢturdu. GörüĢmede Kerimov'a Salih'in Özbek yönetime karĢı siyasi faaliyette bulunmasının sözkonusu olmadığı yönünde güvence verildi. Kerimov, Türkiye'de muhalif istemiyor 25. 06.1994, Milliyet Resmi bir ziyaret için Ankara'da bulunan Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a Türkiye'deki muhalifi Muhammed Salih'in siyasi faaliyetlerine kesinlikle izin verilmeyeceği yönünde güvence verilmesine karıĢın, Salih, Türkiye'den ayrılmadan sorunun ikili iliĢkilerde pürüz yaratmaya devam edeceği belirtildi. Kerimov'la CumhurbaĢkanı Demirel arasında önceki gün yapılan ve yaklaĢık bir buçuk saat süren görüĢmelerin ana konusunu Muhammed Salih'in oluĢturduğu bildirildi. Kerimov, Salih'in Türkiye'deki faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı kesin bir Ģekilde dile getirerek, Salih'in özellikle Türkiye'de okuyan iki bin Özbek öğrenciyle temas halinde olmasına dikkat çekti. Kerimov'a Salih'in Ģimdiye kadar resmi makamların kontrolü dıĢında bazı faaliyetlerinin olmuĢ olabileceği, ancak faaliyetlerinin sıkı bir Ģekilde denetleneceği güvencesi verildi. Kerimov'a ayrıca Salih'in Türk resmi makamları tarafından desteklenmesinin kesinlikle sözkonusu olmadığı da söylendi. Verilen güvenceler ne olursa olsun, Kerimov'un tam olarak tatmin edilmesinin zor olduğunu belirten diplomatik kaynaklar, bu sorunun iki ülke iliĢkilerine eskisine göre daha az olmakla birlikte etkilemeye devam edeceğini bildirdiler. Bu ziyaretin gerçekleĢmesinin gene de önemli olduğunu belirten kaynaklar, Salih sorununun pürüz olarak kalmaya devam etmesine karĢın, en azından iliĢkilerde yaĢanan gerginliğin giderildiğine dikkat çektiler. Kerimov, dünkü temasları çerçevesinde BaĢbakan Çiller tarafından kabul edildi. Türk iĢadamlarıyla görüĢen Kerimov, programda öngörülmemesine rağmen DıĢ ĠliĢkiler Ekonomik Kurulu'nun (DĠEK) verdiği yemeğe katıldı. İkinci Elçibey vak'ası 04.07.1994, Yeni Hafta En ciddi rakip Muhammed Salih Özbekistan Erk Partisi lideri. Aynı zamanda Ģuurlu bir Türk milliyetçisi olan Muhammed Salih, Özbekistan‘ın Türkiye'yle iliĢkilerini geliĢtirmesini savunuyor. Türkiye'yle ülkesinin iliĢkileri konusunda tıpkı Ebulfez Elçibey gibi düĢünen Muhammed Salih, bu görüĢlerinde dolayı Rus yanlısı Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov'u boy hedefi haline geliyor... AnlaĢma hukuki mi? Özbekistan ile Türkiye arasında imzalanan ve suçluların karĢılıklı iadesini öngören ―Adli YardımlaĢma ve ĠĢbirliği AnlaĢması‖nın hukuki olup olmadığı tartıĢma konusu. Uluslar arası Hukuk uzmanları bu tür anlaĢmaların hukuk sistemleri açısından aralarında denklik olan ülkelerce imzalanabileceğini ifade ediyorlar. Türkiye ile Özbekistan‘ın hukuk sistemlerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu dile getiren hukuk uzmanları, böyle bir anlaĢmanın da hukuki temelinin olmadığını vurguluyorlar. ġimdi ne olacak? Hükümetin Muhammed Salih Özbekistan'a iade etmek için hazırladığı ve iki ülke tarafından imzalanan anlaĢma Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. Daha sonra ise Özbekistan eski komünist sistemden kalma alıĢkanlıkla siyasi lidere bazı adi suçlar isnat ederek iadesini talep edecek. Bilindiği gibi Sovyetler Birliği döneminde rejime muhalif aydınlar ya bir takım adi suçlamalara maruz bırakıyorlardı ya da ―akıl hastası‖yaftasıyla akıl hastanelerinde alıkonuluyorlardı. Özbekistan'daki milliyetçi çevreler siyasi liderin iadesi durumunda Van güvenliklerinin tehlikeye gireceğini ısrarla vurgulayarak, Türkiye'nin milliyetçi liderin iadesinden vazgeçmesini istiyorlar. Rusya bile yapmadı... Özbekistan'da siyasi rejime muhalif diğer bir kiĢi olan Ġslami Rönesans Partisi lideri Muhammed Sadık da can güvenliğini sağlayabilmek amacıyla geçtiğimiz yıl Rusya'ya sığınmak zorunda kalmıĢtı. Ġslam Kerimov'un bütün ısrarlı taleplerine rağmen Rusya, Ġslami Rönesans Partisi lideri Muhammed Sadık‘ı siyasi muhalif olduğu gerekçesiyle iade etmedi. Türkiye'nin Ģimdi Rusya'nın dahi yağmadığını yaparak Türkiye yanlısı iki milliyetçi lideri iade etmesinin telafi edilemeyecek büyük bir hata olacağı vurgulanıyor. Kerimov'un en ciddi rakibi Muhammed Salih ise sadece siyasi bir kiliĢiğe sahip değil. ―Türk Milliyetçiliği'nin Bugünkü Meseleleri‖ isimli makalesinde ciddi bir entelektüel birikime sahip olduğunu ortaya koyarak çoğu kez Türkiye'deki milliyetçi çevrelerden dahi ileri fikirler dile getirmiĢti. Muhammed Salih'in Özbekistan'a iadesi durumunda Türk Dünyası aynı zamanda ciddi bir fikir adamını da kaybetmiĢ olacak. Özbek muhalif: „'Tehdit ediliyorum'„ 13.07.1994, Milliyet Gökhan EREN Türkiye-Özbekistan iliĢkilerinde krize yol açan Özgürlük Partisi lideri Salih, Kerimov'un kendisini öldürmek için üç KGB timini Türkiye'ye gönderdiğini ileri sürdü Özbekistan Özgürlik Partisi (ERK) lideri Muhammed Salih'i Türkiye'nin yedinci CumhurbaĢkanı Turgut Özal, Özbekistan'a yaptığı ziyareti sırasında cezaevinden kurtarmıĢtı. ‗'Vatana ihanet'‗suçuyla cezaevinde bulunan Salih'in serbest bırakılması için Ġslam Kerimov'u ikna eden Özal, daha sonra kendisini Türkiye'ye davet etmiĢti. Özal‘ın Özbekistan'dan ayrılmasından sonra polisin kendisini tekrar gözaltına almak istemesi nedeniyle Bakü'ye kaçan Muhammed Salih, Haziran 1993'de de Türkiye'ye geldi. Özbekistan'da demokrasi savunuculuğuyla tanınan Özgürlük Partisini Türkiye'den yönetmeye baĢlayan Salih, son dönemlerde Türkiye-Özbek iliĢkilerinde krize yol açtı. Öyle ki, Salih'e göre Kerimov, son gezisinde ‗'Türkiye'den kellesini'‗istedi. Türkiye'deki faaliyetleri nedeniyle Ankara büyükelçisini geri çeken Özbekistan devlet BaĢkanı'nın, kendisini öldürmek için üç kez KGB suikast timi gönderdiğini ileri süren Muhammed Salih, ‗'Sık sık telefonda ölüm tehdidi alıyorum. Kerimov, son olarak beni öldürmeleri için KGB'den Albay Victor Bakudinov ve Yarbay Uraim Aripov'u gönderdi. Ancak KGB'de de, hükümette de bize sempati duyanlar var. Anında bu tür geliĢmelerden haberdar oluyoruz. Böylece saldırılardan korunuyorum'‗dedi. Özbek halkının demokrasi geleneğine sahip olmasına karĢın komünizmin, yöneticiler sayesinde yaĢatıldığına değinen Salih, ‗'Kerimov, halkın bizi desteklediğini biliyor. Türkiye'yi beni iade etmesi için sıkıĢtırıyor. Gücünü KGB ve Özbekistan ĠçiĢleri Bakanlığından alıyor. Ancak hükümet çürümeye baĢladı'‗diyor. Türkiye'nin demokratik bir ülke olması nedeniyle kendisini tehlikede hissetmediği belirten Salih, Türkiye'nin Kerimov ve kendisine karĢı oldukça dengeli bir politika yürüttüğünü söyledi. Muhalif, ‗'Kerimov son ziyaretinde Türk yetkililere sitem etti. ‗'Sizin muhalifiniz benim ülkemde olsa size iade ederim'‗diyor'', dedi. Kerimov'un, iki çocuğunu Türkmenistan'a sürgüne gönderdiğini belirten Salih, Özbekistan‘ın Ankara Büyükelçisini geri çekmesinin Türkiye'ye tepki nedeniyle yapılmadığı görüĢünü savundu ve ‗'Özbekistan‘ın Ankara Büyükelçisi bizi destekliyordu. Bu nedenle görevinden alındı. Ancak yakında Özbekistan'da insanlar sokaklara dökülecek ve demokrasiyi zorla da olsa elde edecek'‗dedi. Özbekistan'la gizli kriz 13.07.1994, Milliyet Barçın Yinanç KardeĢ ülkeler olarak nitelendirilen Orta Asya Cumhuriyetleriyle iliĢkilerini geliĢtirmeye çalıĢan Türkiye'yle Özbekistan arasında gizli bir kriz yaĢandığı bildirildi. Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un muhalifi Muhammed Salih'in, Türkiye'deki faaliyetlerinin, Türk-Özbek iliĢkilerinde yaklaĢık üç ay önce ciddi bir krize yol açtığı öğrenildi. Kamuoyundan gizlenen krizin, Kerimov'un, Türkiye'nin Salih'i el altından desteklediği sanmasından kaynaklandığı, buna tepki olarak da Ankara büyükelçisi Ubaydullah Abdulrezzakoğlu'nu geri çektiği öğrenildi. Kerimov'un iki hafta sonra Türkiye'yi ziyareti öncesinde Milliyet'in ortaya çıkardığı kriz, Muhammed Salih'in Türkiye'ye yerleĢmesiyle baĢladı. Diplomatik kaynaklar, Özbekistan'daki cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'dan sonra en çok oy alan Salih'in, yönetimin muhalefet üzerindeki baskısından kurtulmak için Türkiye'ye yerleĢtiği bildirildi. Kaynaklar, Özbek CumhurbaĢkanı'nın Salih'in Türkiye'ye yerleĢmesine izin verilmesine kızdığını, bir süre sonra da Türkiye'nin Salih'i kendisine karĢı el altından desteklediği düĢüncesine kapıldığını belirtti. Edinilen bilgilere göre Salih'in Türkiye'de okuyan Özbek öğrencilerle temasa geçmesi bardağı taĢmasına neden oldu ve Kerimov, Türkiye'ye tepkisini göstererek, Ankara Büyükelçisini geri çekti. YaklaĢık üç ay önce yaĢanan krizin Türkiye'de okuyan Özbek öğrencilere de yansıdığı, öğrencilerin bu yılki öğrenim dönemi biter bitmez, ülkesine dönme talimatı aldığı öğrenildi. Kriz nedeniyle bir süredir Türk-Özbek iliĢkilerinde soğukluk yaĢandığını belirten yetkililer, bu dönem içinde Özbekistan‘ın Rusya'ya yakınlaĢtığını vurguladı. ĠliĢkilerde soğukluğun giderilmesi için üst düzey bir temasın kararlaĢtırıldığını kaydeden yetkililer, bu yöndeki çabalar sonucunda Kerimov'un 21 Haziran'da Türkiye'ye resmi ziyaretinin sağlandığını bildirdi. Türkiye'nin Salih'i desteklemesinin söz konusu olmadığını vurgulayan konuya yakın kaynaklar, ancak Türkiye'den kovulmasının da mümkün olamayacağını vurguladı. Kerimov'un ziyareti sırasında Türkiye'nin tutumunun açıkça anlatılacağı, ve buzların eritilmesine çalıĢılacağı bildirildi. Onurlu Mücadele 20. 07. 1994, Sabah Sedat Sertoğlu Demokrasi için büyüklerinden biridir... mücadele etmek, onurların en Ve bir avuç Özbek, ülkelerini Kerimov'un diktasından kurtarmak için böyle onurlu bir mücadele içine girdiler... Bu mücadeleyi de ülkemizden yönetiyorlar. Özbekistan'ı içinde bulunduğu dikta rejiminden kurtarıp, demokrasi kayığına bindirmek çabasındaki bu insanların lideri Muhammed Salih.. Buna karĢılık geçtiğimiz günlerde ülkemizi ziyaret eden Özbekistan lideri Ġslam Kerimov, Muhammed Salih ve arkadaĢlarının derdest edilerek bir uçağa konup, TaĢkent'e gönderilmelerini istedi. Ankara buna kibarca ''Türkiye bir hukuk devletidir bu nedenle de hayır'‗cevabı verirken, Kerimov'a da ayrıca, ''Demokrasinin erdemleri'‗konusunda nutuk çekildi. Muhammed Salih ise,Türkiye'nin Özbekistan ile iliĢkisini bozmamak için artık geri planda kalacak. Çünkü bizim DıĢiĢleri kendisine'‗Gazetecilerle görüĢme'‗demiĢ. Muhammed Salih ve arkadaĢları üzerinde baskıyı artırırsak, yakında Türkiye'yi terketip mücadelelerini bir baĢka ülkede sürdürebilirler. Bu da Türkiye'yi ''Bir diktatörü desteklemek'‗gibi hiçte hoĢ olmayacak bir görüntüye itebilir. Diplomasi mesleğinin incelikleri arasında, böyle durumlardan baĢarı ile çıkmak önemlidir. Yoksa ''Sorunları çözmek için okulları kapatmayı düĢünen Milli Eğtim Bakanı'‗mantığına düĢebiliriz ki,bizim DıĢiĢlerine bu yakıĢmaz. Kaldı ki, DıĢiĢlerinin haberi var mı bilmiyorum, ama, bir süre önce Özbekistan KGB'sine mensup kiĢiler Türkiye'ye gelerek Muhammed Salih ve arkadaĢları konusunda inceleme yapmıĢlar. Özbek KGB'sinin eski Sovyet KGB'si yöntemlerini uyguladığını bilen biliyor zaten. Türkiye, Özbekistan KGB'sinin yol geçen hanı olmamalı... Özbekistan muhalefet lideri Türkiye'den ayrılıyor 22.07.1994, Hürriyet Erol Gönenç Özbekistan lideri Ġslam Kerimov'a karĢı muhalefet yürüten Muhammed Salih, bir ay içinde Türkiye'den ayrılacak Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı muhalefet hareketini bir süredir Ġstanbul'da sürdüren, Demokratik ERK Partisi lideri Muhammed Salih'in bir ay içinde Türkiye'den ayrılacağı açıklandı Muhalefet hareketini Türkiye'nin dıĢında bir ülkede daha etkin biçimde sürdüreceği belirtilen Salih'in, Türkiye'de yürüttüğü siyasi çalıĢmalarını durdurduğu belirtildi. Özbekistan, bir süre önce Ankara'yı bu konuda Ģerit biçimde uyarmıĢtı. KGB Ġstanbul'da ABD büyükelçisiyken, bu ülkeye iltica eden eski Adalet bakanı Muhammed Babür Malik Ġstanbul'a gelerek Muhammed Salih'e, muhalefet hareketine katıldığını bildirdi. ABD'den dönmeden önce, Özbekistan'daki son geliĢmelerle Hürriyete açıklama yapan Muhammed Babür Malik iki KGB ajanının Salih'i öldürmek üzere Ġstanbul'a geldiğini ileri sürerek, ‖Bu geliĢmelerden sonra, Salih'in burada kalması mümkün değil. Türkiye'yi bir ay içinde terk edecek‖ dedi... Özbekistan‘ın tüm Orta Asya'yı etkileyecek boyutta son derece tehlikeli siyasi bir krize doğru gittiğini ileri süren eski Büyükelçi Babur Malik ―Halk hareketi baĢlar, insanlar sokaklara dökülürse kan gövdeyi götürecek. Tacikistan'dan daha kötü bir durum ortaya çıkacak‖ dedi... Ġç savaĢ tehlikesi Özbekistan'da son bir haftadır gayri resmi olağanüstü hal uygulandığını, tüm polis ve KGB'nin ülkenin önemli noktalarını kontrol altında tuttuğunu ifade eden Malik Ģunları söyledi. ―Turkiye'de okuyan 2 bin Özbek öğrenci geri çağırıldı. Bunlar KGB tarafından teker teker sorgulanıyor. Muhammed Salih'in yerini öğrenmeye çalıĢıyorlar. Muhalefet hareketine katılıp katılmadıkları soruluyor. 17 Temmuz'da ülkenin güçlü adamlarından Ethem FazılBekov, Kerimov tarafından görevden alındı. Özbekistan CumhurbaĢkanı BaĢdanıĢmanı Mavlan Umurzakov ERK Partisi'nin dört milletvekili tutuklandılar. Muhammed Babür Malik, Özbekistan ve Orta Asya Müftüsü Muhammed Sadık, Muhammed Salih hakkında vur emri çıkarıldı. Özbekistan, halk ayaklanmasına ve iç karıĢıklığa gebedir‖. Çetin'in dış politikadaki son “zaferi” 27.07.1994, Günaydın Ġki ay önce DıĢiĢleri Bakanımız Hikmet Çetin, Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'u yumuĢatmak için ve öfkelendiği ―kardeĢ‖ Türkiye'ye davet etmek amacıyla TaĢkent'e gitmiĢti. Kerimov-Çetin görüĢmesi baĢladı. Özbekistan CumhurbaĢkanı Hikmet Çetin'e kırgın bir tavırla Ģu sözleri söyleyiverdi: ―Ben Süleyman Ağabey'in (Demirel) bir düĢmanı buraya gelse 24 saat içinde tutuklayıp uçakla kendisine teslim ederim. O neden benim düĢmanımı bana teslim etmiyor?‖ Kerimov'un kastettiği, bir yıl önce kendisine karĢı CumhurbaĢkanlığına adaylığını koyan Ģair, yazar ve ana muhalefet partisi ERK'in Türkiye'de sürgünde yaĢayan lideri Muhammed Salih idi. Hikmet Çetin tam bir saat Kerimov'un bu konuda söylediklerini dinledi ve kendisine söz verdi. ―Sayın BaĢkan bu konuları dönünce halledeceğim‖ CumhurbaĢkanı Demirel, Çetin'in ― Ġ sterseniz Salih'i Türkiye'den gönderelim ―sözlerine karĢı çıktı. Ancak ne hikmetse aynı günlerde Hikmet Çetin ve DıĢiĢleri Bakanlığına yakın bir gazetemizde ―Kimdir bu Muhammed Salih? Türkiye – Özbekistan iliĢkilerini bozuyor‖ Ģeklinde Çetin'in bakanlığına atfen yazı ve haberler peĢ peĢe yayınlanmaya baĢladı. Türk DıĢiĢleri, Türk Dünyasında ünlenmiĢ, Türkiye'ye bağlılığı yadsınamaz, üstelik hayatında bir kez bile Komünist Partisi'ne üye olmamıĢ bir muhalefet liderini sığındığı Türkiye'den kovmak için kamuoyu yaratmaya çalıĢıyordu. Sonuçta, Salih Türkiye'de kaldı ama DıĢiĢleri kendisine sürekli ―Ya hiçbir Ģeye karıĢma, demeç verme, yerinde otur, ya da baĢka bir ülkeye git‖ diye haber yollamaya baĢlayınca kararını verdi. ġimdi Salih gönlüyle, yüreğiyle bağlı olduğu ikinci vatan saydığı ülkemizden ayrılmaya hazırlanıyor. Bu anlattığımız olay, Sayın Çetin'in dıĢ politikadaki bakanlıktan ayrılmadan önceki son zaferi olsa gerek(!) diye düĢünüyoruz. Hikmet Çetin için basınımızdan koro halinde yükselen övgüleri Ģimdilik bir kenara bırakalım. Gerçekten basınla en iyi iliĢkiyi kuran DıĢiĢleri Bakanıydı. Ne var ki bu Çetin'in yanlıĢlarını örtmeye yetiyor mu? Çiller ve Karayalçın neden kendisini değiĢtirmek istiyorlar? Kanımızca asıl cevaplanması gereken soru budur. ġu yukarıda verdiğimiz Muhammed Salih örneği, Sayın BaĢbakanı rahatsız eden örneklerden sonuncusudur. Hikmet Çetin'in iki buçuk yıldır Türk DıĢiĢlerini istediği gibi yönetmektedir. Ancak bu yönetim Türkiye'nin, SSCB dağılıp uluslararası dengeler değiĢtikten sonraki yönetim vizyonuna, stratejisine uygun bir yönetim olmamıĢtır ve Türkiye'ye koskoca bir iki buçuk sene kaybettirmiĢtir. Bunun da en önemli sorumlularından birisi Hikmet Çetin'dir. Bir sürü örnek verebiliriz ama Ermenistan'a buğday yardımı yapılması, sanırız en çarpıcı örnektir ve Türkiye'nin sicilinden öyle kolay kolay silinecek bir olay değildir. Azeri kardeĢlerimiz Karabağ'da Ermenilerle savaĢıp Ģehit düĢerlerken, Ermeniler çoluk-çocuk ve kadınların burunlarını, cinsel organların keserek katliamlar düzenlerken, Türkiye'nin DıĢiĢleri Bakanı, Ermenistan'a buğday yardımı gönderilmesi için çalıĢmıĢtır ve baĢarmıĢtır da. Bugün Azerbaycan'daki yediden yetmiĢe kime sorarsanız sorun, verecekleri cevap ―Hikmet Çetin Ermenistan'a yardım etti― değil, ―Türkiye Ermeni'ye yardım etti‖ Ģeklinde oluyor. Hikmet Çetin'in dıĢ politikadaki büyük zaferlerinden birisi de budur ve tarihe geçmiĢ bir zaferdir doğrusu. Bütün bu davranıĢlar Hikmet Çetin'in Sovyetler Birliği sanki yıkılmamıĢ gibi davranmasından kaynaklanıyor. Maalesef bu yanlıĢ politika Sayın CumhurbaĢkanımıza da sirayet etmiĢtir. Ya KKTC ve Sayın DenktaĢ'la ilgili olarak özel sohbetlerinde köĢe yazarlarına, gazetecilere söylediği sözler, ya Kıbrıs ile ilgili olarak DenktaĢ'a karĢı takınılan soğuk tavır, halkıyla bütünleĢemediği suçlamaları. Örnekler sayılamayacak kadar çok, Türkiye'nin geleceğine verilen hasarın tespiti ise uzun sürer. Muhammed Salih: „'ERK Partisi Türkiye'de değil Özbekistan'da mücadele veriyor'„ (8-14) 08.1994, Yeni Hafta Ġsmail Cengiz Yeni Hafta gazetesinin 25-31 Temmuz tarihli nüshasında, Abdurahim Polat'ın, Özbekistan'daki muhalefet hareketleriyle ilgili açıklamaları üzerine bir açıklama yapan ERK Partisi lideri Muhammed Salih, ‖Ben çaresiz ve küçük insanlarla değil, Özbekistan'daki diktatörlük rejimiyle savaĢıyorum‖ dedi. Salih, ifadeleri üzüntüyle karĢıladığını da belirtti. Birlik Hareketi kurucularından Dedehan Hasan da açıklamasında, Abdurahim Polat'ı Birlik Hareketi'ne Muhammed Salih'in getirdiğini söyleyerek ―M. Salih Ģimdi hatasının cezasını çekiyor‖ dedi. Hasan, Özbekistan'da ERK üyelerinin yıllardır saldırıya uğradıklarını belirterek, Polat‘ın yarılan kafasının iki yıldır reklamını yaptığını ileri sürdü. 1988 yılında Muhammed Salih, Ahmed Azam, Dedehan Hasan ve Hazır Elem tarafından kurulan Birlik Hareketi'ne 1989'daki kongresinde genel baĢkanlığa M. Salih tarafından aday gösterilen Abdurahim Polat seçildi. Ancak altı ay sonra Birlik'ten istifalar baĢladı. Ġstifa edenler Muhammed Salih liderliğinde ERK Partisi'ni kurdular. Polat‘ın, Muhammed Salih'in Kerimov'u desteklediği yolundaki açıklaması, Erk Partisi'ni yıpratmaya yönelikti. Ancak, bu açıklamalar muhalefetin Erk çatısı altında birleĢmesine engel olamadı. Erk Partisi, bütün çalıĢmalarını Özbekistan'da yürütüyor. Özbekistan dıĢında herhangi bir çalıĢması olmayan parti, Kerimov'a karĢı mücadele veriyor. Abdurrahim Polat, Yeni Hafta'daki açıklamasında, Türkiye'ye tedavi olmak üzere geldiğini söylüyor. Bu Polat‘ı n Özbekistan'dan mecburen kaçmadığını, kendi isteğiyle geldiğini gösteriyor. Yani mücadele için değil tedavi için gelmiĢ. Polat, Yahudilerin oyunlarına gelerek Muhammed Salih ve arkadaĢlarının totaliter rejime karĢı sürdürdüğü mücadeleye zarar vermektedir. Muhammed Salih'in, Kerimov ile birlikte hareket ettiği yalandır. Gerçek, baskılara, KGB'ye, tutuklamalara rağmen mücadelesini sürdüren ve ayakta kalan tek örgütün ERK Partisi olduğudur. KiĢi olarak her Ģeye rağmen mücadeleyi sürdürenlerin baĢında da Muhammed Salih gelmektedir. 1991 yılında istifa eden ve üç yıldır evinde göz hapsinde tutulan Özbekistan CumhurbaĢkanı Yardımcısı Mirsaidov da Muhammed Salih ile birliktedir. Özbekistan‘ın Türkiye Büyükelçisi, sabık DıĢiĢleri Bakanı Ubeydullah Abdurezzak, M. Salih'i desteklediği için görevinden alınmıĢtır. ABD Büyükelçisi ve sabık Adalet Bakanı Muhammed Babur Malik de ABD'ye iltica ederek Muhammed Salih'in mücadelesine katılmıĢtır. Kerimov yüzünden ülkesini terketmek zorunda kalan Özbekistan Müftüsü Muhammed Sadık da ERK teĢkilatı içindedir. Özbekistan Medeniyet Vakfı BaĢkanı yazar Mehmed Ali Mahmud da ERK Partisini desteklemek suçundan tutuklanmıĢtır. Kısacası, Polat Türkiye'de tedavi için keyif sürerken, Muhammed Salih ve dava arkadaĢları mücadelelerini sürdürmektedirler. Bir milletin özgürlüğü için her ne pahasına olursa olsun mücadele sürdürülmelidir. Polat‘ı n ifade ettiği gibi diktatör komüniste karĢı elbette ‗'gizli örgüt'‗kurulmuĢtur. Bunu saklamaya gerek yok, çünkü Kerimov'un kendisi bunu her yerde ifade etmektedir. Evet, gizli bir vardır ve gizli örgüt Özbekistan'dadır. Bu örgütün üyeleri özgürlüğe susamıĢ, insanca yaĢamayı arzulayan 22 milyon Özbek halkıdır. Polat'in komünistlerle birlikte hareket etmekle suçladığı Muhammed Salih, hayatında komünist Partisina üye olmamıĢtır. Ancak Polat, bu Partinin faal üyeliğini yapmıĢtır. Muhammed Salih‘ı n Özbekistan‘ın bağımsızlığa kavuĢtuğu günlerde Kerimov yönetimine destek olduğu iddiası bir derece doğrudur. Çünkü Salih, ‗'ben bir antikomünistim ama komünistler ayrı ırktan insanlar değildir. Onlar da bizim insanımızdır, Özbektir'‗diyerek bu insanların ‗'hür Özbekistan'‗için çalıĢmalarını arzu etmiĢtir. Muhammed Salih, 1990 da Bağımsızlık Deklarasyonu'nu hazırlamıĢ, Parlamentodaki 167 komünist milletvekilinin imzasıyla kabul ettirmiĢ ve bağımsızlığın temel harcını atmıĢtır. Salih, ‗'eski komünistler bağımsızlık yolunda çalıĢırlarsa destekleriz'', demiĢ, ancak hiçbir zaman taviz vermemiĢtir. Kerimov'un Parlamentoyu kukla gibi kullanmaya baĢlaması üzerine milletvekilliğinden istifa etmiĢ, aylarca evinde hapsedilmiĢ, tutuklanmıĢ, çocukları sürgüne gönderilmiĢ, kardeĢi zindana atılmıĢtır. Buna rağmen baskılara boyun eğmemiĢ, verilen makamları kabul etmediği gibi, Polat gibi spekülâsyon da yapmamıĢtır. Muhammed Salih, halkın milli duygularını ayakta tutan ‗'Yunus Emre'‗Divani, Ziya Gökalp‘ı n ‗'Türkçülüğün Esasîleri'', Dede Korkut gibi kitapları tercüme etmiĢtir. Bu gün, M. Salih'in yayınlanmıĢ 12 kitabi da Özbekistan'da yasaklanmıĢtır. 1988 yılında Yazarlar Birliği BaĢkanı olan Salih, Özbek dilinin resmi dil olması, komünist rejim tarafından tabii kaynakların hunharca kullanmasıyla ortaya çıkan ekolojik meseleler ve pamuk monokultürü gibi problemlerle mücadele etmiĢtir. Böyle bir insana çamur atmaya çalıĢmak gafletin de ötesin de bir davranıĢtır. Bunu yapanlar umarız tövbe eder, özür diler ve halk için verilen milli mücadeledeki yerlerini alırlar. Allah yardımcıları olsun! „'Kimseye boyun eğmem, Allahtan başka !'„ Muhammed Salih'in Türkiye'de yayınlanan DEVLET SIRLARI adlı kitabına yazdığı önsöz. Devlet Sırları, Toker yayınları, Ġstanbul-1997. Sayfa: 5-8. Arif Acaloğlu TURANTAġ, Felsefe Doktoru Bakü, 21 ġubat 1997 Bu cümle kızıl komünist baskıların son safhalara vardığı, komünist emperyalizminin, değil sadece Sovyetlerde, aynı zamanda sınır ötesinde özellikle Polonya ve Afganistan'da da kanlı eylemlere giriĢtiği ve çoğunluğun sindirilerek susturulduğu zamanlarda demir perde arkasındaki esir bir memlekette yazılan ve tabii yayınlanamayan fakat dilden dile dolaĢan bir Ģiirin baĢlığıdır. Yıl 1981... Memleket Özbekistan... Ve yukarıdaki veciz sözün yazarı Muhammed Salih demir perde denilen korkulu rüyayı yalnız ucundan köĢesinden duymuĢ olan, zaman ve yer konusunda da fazla bilgi edinmesi genellikle imkansız olan günümüz okuyucusu için o yıllar ve bu isimler belki de çok az Ģey ifade etmektedir. Fakat tarihin büyük bir dönemini, onlarca esir halkın iç dünyasını ve bu korku dolu yıllardan kurtuluĢ sürecini anlamanın ve ders almanın yolu o sır dolu anılardan geçer. Oralara yaĢanan ve izlerini edebiyatta, sanatta hatıratlarda bulabildiğimiz olayların hepsi birer ibret belgesidir. Hele bu belgeleri sunan sıradan bir vatandaĢ değil de, olayların daima ortasında bulunmuĢ, sözüyle, eylemiyle, öncü davranıĢlarıyla milli hayatın her alanında mücadele vermiĢ ve bütün bir neslin ümidi ve iftiharı olmuĢ bir insan olursa gerçek kaynağı bulmuĢuz demektir. Muhammed Salih ismini Türkiye'de çok az bir kesim daha çok gazete ve televizyon haberlerinde duymuĢ ve onu bir siyaset adamı olarak tanımıĢtır. Oysa mesele bununla kısıtlı değildir. Mücadeleci, ilkelerine sadık ve dürüst bir siyaset adamı olmanın yanısıra Muhammed Salih çağımız Türk Dünyasının büyük Ģairi, fikir adamı ve bu yönleriyle bir kuĢağın hocasıdır. Yazarımız 1949'da koca Türkistan‘ın, mahalli deyimle ‗'Turanzemin'‗ı n Harezm bölgesinde doğdu. Mahalli tarih rivayetlerini, efsaneleri ve kendi anlatımına göre büyük annesinin Harezm Tarihi diye algıladığı ve anlattığı Dede korkut hikayelerini dinleyerek büyüdü. 1970'lerin baĢında TaĢkent Üniversitesi Gazetecilik Fakültesini kazanarak TaĢkent'e yerleĢti ve edebiyat dünyasına atıldı. Bu dönemde 60 kuĢağı aydınlarının isyankar fakat isyankar olduğu kadar da halacı dünyası, yeni yetiĢen kuĢağın aydınlarını tatmin edemiyordu. Yalnız Özbekistan'da değil, tüm öteki Sovyet cumhuriyetlerinde de benzeri bir durum yaĢanmaktaydı. Fakat yeni çıkıĢ yolları bulunması kolay değildi. Nitekim, diğer bölgelerdeki tüm arayıĢlar sadece arayıĢ olmaktan öteye gidemedi. Özbekistan'da ise bu arayıĢın baĢarıyla sonuçlandığını ve M. Salih'in baĢını çektiği ve değiĢik sanat dallarını temsil eden bir arkadaĢ grubunun yeni edebi ve toplumsal söylemi yerleĢtirmeye baĢardığını kesinlikle söyleyebiliriz. Bu akımın dayandığı baĢlıca ilkeler, yasaklanmıĢ milli dil ve edebiyatın aklanmasına, büyük ölçüde dünya tecrübesine dayanabilen milli edebiyat akımının zaman zaman sert, zaman zaman da bilge bir tavır alarak bastırılan kiĢisel duygu ve toplum derdlerine de tercüman olması, toplum ve sanat meselelerinde tavizsizlik, kiĢisel dürüstlük ve mücadeleci bir direniĢ olarak tanımlanabilir. Bütün bunlar M. Salih'in kaleminden çıkan Ģiir, makale ve basınla yapmıĢ olduğu mülakatlarda yeterince açığa çıkmaktadır. Dünya edebiyatından yapmıĢ olduğu Ģiir ve nesir tercümeleri de bu döneme rastlamaktadır. Sırf bu amaçlar doğrultusunda Özbekçeye aktarmıĢ olduğu Dede Korkut Hikayeleri ve Yunus Emre Ģiirleri Fransz Kafka hikayeleri ve çağdaĢ Fransız Ģiirleri gibi tercümeleri yayınlanmıĢtır. Muhammed Salih, kızılların en çok sindirmek istedikleri, en çok sömürebildikleri, herkesten daha mağdur bir topluluk olan Özbekistan Türklerinin ve onların tarih boyunca gasp olunan haklarının, yok edilen manevi ve maddi varlıklarının, ziyan edilen insanlarının sözcüsüdür. Dünya Türklüğünün meselelerini bütün çıplaklığı ile anlayan ve anlatabilen fikir adamıdır. Edebiyattaki davası, siyasetteki mücadelesi hep bu istikamette olmuĢtur. Aynı zamanda hakkı çiğnen tüm dünya insanlarının halklara sahip çıkma faziletini de kendi milli davası içinde yaĢatmasını bilen geniĢ ufuklu bir liderdir. Siyasi olayların akıĢı içinde ülkesini terk etmek zorunda kalmıĢtır. Halen de yurtdıĢında yaĢamaktadır. Muhammed Salih'in bugünkü durumla ilgili bir anısı var. Diyor ki 1970'lerde Ģair Rauf Parfi'yle hayal kurarak: Bir gün uyansak da tüm TaĢkent halkının Özbekçe konuĢtuğunu görebilsek. Özbekistan bağımsızlığını kazandı ve Ģimdi TaĢkent'te herkes, hatta Ruslar da Özbek'çe konuĢuyor. Ve ne acı ki, bu hayali kuran ve gerçek olması için ömrünü hibe eden kiĢinin Özbekçe yazdığı kitapları yasaklanmıĢ, konuĢmaları engellenmiĢ, vatana dönmesi önlenmiĢtir. Suçu ülkesi ve milleti için güdümlü bir ‗'hürriyet'‗değil, gerçek bağımsızlık istemesidir. Ve yıllar önce 1981'de söylediği gibi onlara baĢ eğmemesidir. Hiç Ģüphe yoktur ki, genç ömrü yenilgiler, zaferler kısacası mücadele salnamesi olan Muhammed Salih, güneĢin daha temiz, daha parlak ve daha munisce doğduğu bir sabah erkenden Turanzemin ufuklarında yeniden konuĢacak. Özbekçe konuĢacak... Ve o sabah farklı olacak... Tüm sonraki sabahlar gibi... TÜRKİSTAN NOTLARI 08.05.1997, Türkiye Halen Almanya'da yaĢayan Özbekistanlı politikacı, yazar ve Ģair Muhammed Salih'in Türkiye'de üç eseri yayınlandı. Özbekistan‘ın Ürgenç Ģehrinde doğan Muhammed Salih, ülkesinin önde gelen politikacılarından biri olduğu kadar yazar ve Ģairliği ile de tanınıyor. Salih, 1993 yılında ayrıldığı Özbekistan'la ilgili notları, Ģiirleri ve denemelerini üç kitap halinde Türkiyeli okuyucularına sundu. Toker Yayınları arasında çıkan ''Devlet Sırları'‗isimli eser, çeĢitli tarihlerde kaleme alınan makalelerden oluĢuyor. Ötüken NeĢriyat'ın yayınladığı ''Türkistan ġuuru'‗ve ''Ağaçlar ġair Olsa'‗isimli kitapları da onun hem fikir,hem de sanat alanındaki baĢarısını gösteriyor. Eski ve yeni dönem ''Türkistan ġuuru'', Özbek Türklerinin siyasi, sosyal ve kültürel hayatı hakkında Türkiye Türkleri'nin sahip olduğu bilgi ve kanaatlere yardımcı olmak maksadıyla hazırlanmıĢ. Kitapta, yazarın hayat hikâyesiyle birlikte toplam 24 yazı yer alıyor. Yazıların kaleme alındığı tarih sırasına göre hazırlanan eserde, Rus sömürgesi ve yeni dönem hakkında ilginç değerlendirmeler de bulunuyor. ġiirlerin dilinden Baskı dönemlerinde yazdığı Ģiirlerini topladığı ''Ağaçlar ġair Olsa'', Türk dünyasının bu önemli ozanını bizlere baĢka bir cephesiyle tanıtıyor. Muhammed Salih, değiĢik baskı rejimleri altında özgürlük ıĢığını Ģiir dilinde yanar tutmaya baĢardığı için önemli bir görevi de yerine getiriyor bu eserinde. ''Garip Ağaç'‗isimli Ģiirin son dörtlüğü onun bakıĢ açısını ele veriyor: ''Bana güzel deniz sahillerinden YeĢil ormanlardan söz etme dostum Ben yalnız Türkistan topraklarında YaĢayabilen garip bir ağacım...'‗ Muhammed Salih‟in şiir dünyası Ortadoğu, 25.08.1997 Ġsmail Çengiz Bağımsızlığının 7. yıldönümünü kutlayan Özbekistan‘ın evlatlarından biri ne acıdır ki, yurdundan uzakta ―demokrasi mücadelesi― veriyor. Ġki yıldır sürgünde mücadelesini sürdüren Özbekistan‘ın ana muhalefet lideri Muhammed Salih‘in Ģiir dünyasında bugün gezintiye çıkmak istiyorum, bağımsızlığın 7. yılında. Muhammed Salih‘in Ģiirlerinde, hayata dair çizgilere çokca tesadüf ediyoruz. ġiirde akis bulan ―hayat‖elbette Özbekler‘in hayatıdır. Özbekler‘in hayatı ise bazen ölülerle dirilerin koyun koyuna yaĢadığı uzun bir rüyaya (Bazen), bazen de insanların birbirlerinden kaçtığı saklambaç oyununa (Oyun) benzer. Fakat bu daima meĢakkatleri bulunan, ölümün hemen yanıbaĢında ölümü bile kendine hayran eden tehlikeli bir oyundur. (Hayat ġevki) Hayat insanların durmadan çalıĢtığı, çalıĢmadan ve itaat etmekten baĢka bir Ģey düĢünmediği, vücudun bütün azalarıyla (el, ayak, yüz, kol) hizmet için varolduğu tahammül edilmez bir iĢkencedir. Bu hayat, (Dehkan Kolları) adlı Ģiirde iĢlerin üstesinden gelmekten baĢka düĢüncesi olmayan bir çiftçinin ağzından Ģöyle tarif edilir: Bir elim göğsümde durur muntazam, Bir elim reise selamlar verir, ĠĢe dalıp gider kalan on tanesi Kalan on elim pamuğu derer... Elden ibarettir benim vücudum, Gözüm el,yüzüm el,ayağım da el. Ne varsa çıkıntı halinde vücudumda Hepsi el ,hatta ki.. kulağım da el ‗‘Çiftçi elleri....‖ Fakat buna rağmen iĢlerin üstesinden gelmek ne mümkün...Bunun için daha fazla ―el‖e ihtiyaç vardır. Sonunda çiftçi çareyi,evinin ihtiyaçlarını temin için kendisine tahsis edilen küçücük arazi parçasına baĢtan baĢa el ekmekte bulur: Bu bir tarım ülkesi olan Özbekistan‘daki hayatın genel bir tarifidir. Hatta bu, daha geniĢ manasıyla tüm Rus Ġmparatorluğundaki hayattır. Fakat baĢtan ayağa ―el‖ kesilen insanlara bu hayatın sunduğu yegane nimet ise ‖açlıktır‖... ‖Zira açlık, bu dünyanın nimetidir fakat...‖ Türkiye Türkçesindeki karĢılığı ―ırgat‖olan bu ‖hayat‖, insanları yaĢanabilir bir evden de mahrum bırakır. Mesela Salih‘in ―Mucize yüz berse‖ adlı manzumesinde; - Ahmet Yesevi mucize kabilinden bugün Özbekistan‘da tekrar yaĢayacak olsaydı, bugünkü Özbek yönetiminin, - uning Ģairliğini hisabge alib ona, bir odalı, bir ev verebileceği zikredilir. Bu eve sahip olabilmek ise, bir Özbek için en büyük mutluluktur. Banyosuna girip, Ģelale altında yıkanan ilkel bir insan gibi keyifle haykırabilmek, istediği duvarına kendine ait istediği bir resmi asabilmek, Ģairin en büyük sevincidir. Ama bu sevinci yaĢamak da mümkün değil Özbekistan‘da. Çünkü Muhammed Salih‘in resminin asmanın cezası; ya iĢten atmaktır ya da hapse atmak... ĠĢte Salih‘in Ģiir dünyasında, bağımsızlığı kutlayan Özbekistan‘ın bugünkü durumu... HerĢeye rağmen bağımsızlığın kutlu olsun Özbekistan! Muhammed Salih‟in dramı 16.11.1997, Ortadoğu Ġrfan Ülkü Özbekistan Erk Partisi BaĢkanı, Türk Dünyasının ünlü yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih, bugünlerde sığındığı Türkiye‘den Kerimov‘un 17 Kasım‘da Ankara‘ya yapacağı resmi ziyaret bahane edilerek sınır dıĢı ediliyor. Salih, 1994 yılında da ‖Türkiye ile Özbekistan‘ın iliĢkilerini bozuyorsun‖ gerekçesiyle Türkiye‘den apar-topar ayrılmaya mecbur edilmiĢ ve Almanya‘ya gitmiĢti. Almanya‘da havaalanına iner inmez Alman TV‘leriyle gazetelerine mensup çok sayıda gazeteci çevresini sararak, ‖Siz Türkçüsünüz, Türkiye‘ye gönülden bağlısınız. Öyleyse Türkiye kendisine sığınmıĢ bir muhalefet liderini nasıl sınır dıĢı ediyor?‖ diye sorunca, yüksek gönüllülük göstermiĢ ve Ģunları söylemiĢti: ‖Ben Türkiye aleyhine konuĢmam. Türkiye‘de birkaç kiĢinin yanlıĢlığı bütün bir millete asla mal edilemez.‖ Muhammed Salih Almanya‘da iki buçuk yıl sürgünde yaĢadı. Bu yılın baĢlarında yeniden Türkiye‘ye gelmesine göz yumuldu. Çünkü Kerimov ile Türkiye arasında bazı problemler yaĢanıyor. Özbekistan lideri Afganistan‘daki Taliban korkusu yüzünden gereksiz kabuslar görürken, Moskova‘ya Ģirin gözükmek için onların telkini doğrultusunda Atina‘yı ziyaret ediyordu. Böylece Rusya, hem bir Türk Cumhuriyeti liderinin Türkiye‘ye karĢı gerçekleĢtirdiği Slav-Ortodoks ittifakının güney mihverini ziyaret etmesini sağlıyor hem de Özbekistan‘da hala benim sözüm dinlenir mesajını veriyordu Dünya‘ya. Kerimov‘dan baĢka hiçbir Türk Cumhuriyeti‘nin lideri bugüne kadar Yunanistan‘ı ziyaret etmedi. Elbette Türkiye, Özbekistan‘la Muhammed Salih için ekonomik-siyasi iliĢkilerini bozacak değil. Ne var ki, Muhammed Salih‘i Kerimov‘un kaprislerine kurban vermek de Türk Milletinin geleneklerine yakıĢmıyor beyler!!! Çünkü Muhammed Salih‘ler, Türk Milletinin geleceğidir. Onun liderliğini yaptığı Erk Demokrat Partisi yalnız Özbekistan‘da değil, Türkmenistan‘da, Tacikistan‘da, Kazakistan‘da bile büyük bir güç olarak görünüyor. Moskova, Muhammed Salih‘e mesaj üstüne mesaj yollayarak ―Kerimov‘a karĢı iĢbirliği‖ teklif ediyor. O bütün bu teklifleri ısrarla reddediyor ve ısrarla ―Türkiye‖ diyor. Böyle bir insana yapılan muamele, stratejinin günlük siyasete kurban verilmesi, Muhammed Salih‘lerin Ģahsında ―Adriyatik‘ten Çin Seddi‘ne kadar‖ sloganının içi boĢ bir midye kabuğuna dönüĢtürülmesinden baĢka nedir ki? Bu konuda Ġslam Kerimov‘u suçlamak bence anlamsız; çünkü o kendisi ve rejimi için normal olanı yapıyor. Bizi üzen Hükümet‘in Kerimov‘a alet olmasıdır. Ben ne Sayın BaĢbakan Yılmaz‘ı ne de baĢkasını suçluyorum. Asıl gücüme giden, çok değil, üç yıl öncesine kadar yaptığı konuĢmalarda, çıkardığı ―Türkistan‖ dergisinde Ġslam Kerimov‘a söylemedik söz bırakmayan, Türk Cumhuriyetleri‘nden sorumlu Devlet Bakanımız Prof. Ahad Andican‘ın bir zamanlar can dostu ve lideri saydığı Muhammed Salih‘e karĢı takındığı tavırdır. Çünkü Sayın Andican, Afganistan Özbeklerinden olup, çok değil iki yıl öncesine kadar Muhammed Salih‘in partisinin resmi üyesi ve Türkiye genel sorumlusuydu. Hatta daha iki-üç ay öncesine kadar Kerimov, Ahad Andican‘ın bakan da olsa Özbekistan‘a girmesine izin vermeyeceğini açık açık söylemiĢti. ġimdi Muhammed Salih, onun bakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti‘nden sınır dıĢı edilirken, Sayın Andican da Ankara‘da Sayın Kerimov‘u karĢılayıp elini sıkacak. Ancak insan hakları örgütleri, ABD‘deki demokratik uluslar arası kuruluĢlar, Muhammed Salih‘e haber gönderip, kendisine her türlü yardıma hazır olduklarını bildiriyorlar. O ise yüreği ikinci kez buruk gönlü daha da kırık çok sevdiği Türkiye‘ye belki bir kez daha dönmemek üzere ―Elveda‖ diyor. Ne yapalım ki aziz dostum Salih, sen bu büyük imtihanlara hazırlıklı olmasaydın yıllar önce yazdığın o güzel Ģiirine Ģu mısralarla baĢlamazdın: ―Eğer böyle fırlatmasalardı beni yerden yere Nasıl sıçrardım ki düĢtüğüm yerden gökyüzüne?‖ Bu mısraları burada, Muhammed Salih‘in Türkçe‘ye aktarılan Ģiir kitabına yazdığı önsözde kullanan, o zaman muhalefet lideri, Ģimdi BaĢbakan yardımcısı, Salih gibi Ģair ve Salih‘e hayranlığını onunla yaptığı görüĢmelerde sık sık dile getiren Sayın Ecevit‘e ithaf ediyorum. Güle Güle Salih!!!! HoĢ geldin Kerimov!!! Bir Türk‟ün dramı 20.11.1997, Günaydın Nazif OkumuĢ Üstad Nesip Fazıl (Kısakürek) ünlü Sakarya ġiiri‘nin bir mısraında ―Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya‖ diyerek Türk Milletinin birbirinden kıymetli evlatlarının tepeden inmeci zihniyet tarafından nasıl ikinci insan muamelesine tabi tutulduğuna dikkati çeker. Bugün sizlere Türkiye coğrafyasını, yani bu güzel vatanı ikinci bilmekle birlikte tüm dünya Türklüğü için kelle koltukta yollara koyulmuĢ bir Türk‘ün dramını anlatmak istiyorum. Adı; Muhammed Salih. Özbekistan Erk Partisi Genel BaĢkanı. Aynı zamanda Türk dünyasının en önemli Ģair ve yazarlarından... Doğup büyüdüğü topraklar olan Özbekistan‘da yaktığı hürriyet meĢalesi zamanla Türkistan‘a yayılmıĢ ve Türklüğün yeniden diriliĢindeki özünü ön plana çıkartmıĢ. Muhammed Salih‘in enerjisi,idealleri, ister istemez Özbekistan‘daki mevcut yönetimi ürkütmüĢ ve neticede Salih, ata yurdunu terletmek mecburiyetinde kalarak Türklüğün batıdaki kilometre taĢı Türkiye‘ye gelmiĢ. YaklaĢık 4 yıldır ülkesinden uzak kalan ve mücadelesini her Ģeye rağmen sürdüren Muhammed Salih‘in çileli hayatı ömür törpüsüne dönüĢürken 1994 yılında Türkiye ile Özbekistan‘ı sınır dıĢı edilen Salih, uzun zaman Almanya‘da kalmıĢtı. Frankfurt Havaalanı‘nda ―mecburi sürgün‖ Salih‘‘e kameralarını tutup mikrofonlarını uzatan ve ―Sizi buraya niçin yolladılar? Siz bir Türksünüz ve Türklük için mücadele veriyorsunuz Türkiye, sizin gibi insanı niçin sınır dıĢı etti?‖ Ģeklinde sorular yönelten baĢta alman olmak üzere Avrupalı gazetecilere Muhammed Salih, katıksız bir Türk‘e yakıĢan Ģu ibretli cevabı vermiĢti: -Beni Türkiye aleyhine konuĢturamazsınız. Asla konuĢmam ve konuĢacak bir Ģey de yok. Türkiye‘de devletin içindeki birkaç kiĢinin yanlıĢlığı Türk milletine mal edilemez. ĠĢte böyle haysiyetli bir Türk çocuğu, Muhammed Salih .Kan kussa da kızılcık Ģerbeti içtiğini haykırabilecek kadar mazlum, sabırlı ve dikkatli bir Türk çocuğu... Muhammed Salih iki yıldan fazla kaldığı Almanya‘dan Türkiye‘ye (bir yolla) usulca dönmüĢ ve sessiz sedasız bir hayat içinde ideal ve aĢklarıyla günlerini geçirmeye baĢlamıĢtı. Ne zaman ki Özbekistan CumhurbaĢkanı Sayın Ġslam Kerimov‘un geçtiğimiz günlerdeki Ankara ziyareti gündeme geldi,dikkatler yine Muhammed Salih üzerinde toplandı. Dost ve kardeĢ ülke Özbekistan‘ın yöneticileri, Salih‘in Türkiye‘de olmasını istemiyor ve dostluk adına (!) bunu Ģart koĢuyordu. Neticede Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu isteği kabul etti ve Muhammed Salih‘e yine yaban ellerin yolu açıldı. Bir Türk, yönünü bulduğu, acılarını unutup sevinçlerini tazelediği kardeĢlerinin arasından koparılıyor ve apar topar derdest ediliyordu. Üstelik Türkiye‘deki iktidarın BaĢbakan Vekili ve büyük ortağı DSP‘nin Genel BaĢkanı Bülent Ecevit vardı. Ecevit, kendisi gibi Ģair ve yazar olan Muhammed Salih ile tanıĢmıĢ ve Ģiir kitabındaki önsözüne alıntılar koymuĢtu. Yine aynı iktidarın Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ahat Andican, yıllardır Muhammed Salih ile birlikte olmuĢ ve onu ―lider‖ saymıĢtı. Çünkü Andican‘ın kendisi de Afganistan Özbeklerindendi ve Özbekistan‘a yıllar yılı sokulmuyordu. ANAP‘ta politikaya atılmadan önce Salih‘in partisinin Türkiye genel sorumluluğunu yapan Anndican‘ın gözleri önünde bir dram yaĢanıyordu. Ahad DOSTUM Ġrfan Ülkü‘nün hatırlattığı üzere Muhammed Salih bir Ģiirinde yer alan; Eğer fırlatmasalardı beni yerden yere Nasıl sıçrardım ki, düĢtüğüm yerden gökyüzüne... Mısralarında dediği gibi Türk Milletinin engin gönüllerinde Türklüğün dram ve heyecanlarını yaĢıyor. Bu ayıp bize yeter herhalde. Büyük adam her zaman yalnız bir adamdır 20.11.1997, Ortadoğu Ġsmail Cengiz Nazizmin ideologları, ―yalanın inanılır olması için‖ bir çimdik ―doğru‖ ilave ettikten sonra söyle meyi tavsiye ederler ve bu Ģekilde uygularlardı. Ama günümüzde ―yalan‖ hiç hicap duymadan ―çırılçıplak‖haliyle sunuluyor ve ilginçtir bir doğru da çıkıp, ―Sen hangi yüzle bu yalanı söylüyorsun‖ demediği gibi doğruyu söyleyenlere de ―YanlıĢ yapıyorsun‖ diyorlar. Yani ―Senin dediklerin doğru ama, bırak bu doğrular içimizde kalsın‖ gibi anlamsız bir mantıkla tavır beliriliyorlar. ĠĢin ilginç yanı, ―duygulara ve hoĢgörüye sığınan yalanlar‖da bu gerçekçi dünyada ―taraftar‖ buluyor. ―Ġftira at, izi kalsın‖ gibi küçük hesaplarla yola çıkan ―mankurtlar‖ın yüzünden, Türk birliğinin gerçekleĢmesi için yılarca mücadele eden bizim gibi insanlarda ―Talihsiz Yazı‖ yazmak zorunda bırakılıyor. Ortadoğu‘daki 24 ve 25 Ekim tarihli yazıların ve dostum Tekin Hekimoğlu‘nun 27 Ekim tarihli cevabi yazısı iĢte bu duygu sömürüsü yapan, Türkçülük maskesi takan mankurtların yüzünden kaleme alınmıĢtı. Bir iki noktayı açıklıkla ele almakta fayda var. Her Türk milliyetçisi nüfus kimliği ne olursa olsun, nerede yaĢarsa yaĢasın, tüm Türklüğün meselelerini tahlil etmek mecburiyetindedir. Yani her Türk Milliyetçisi hangi boy‘a mensup olursa olsun, ister Özbek, ister Kazak, ister Uygur kimliğini taĢıĢın, diğer kardeĢlerinin problemlerini takip etmek, haklıyı haksızı ayırmak, suçluyu cezalandırmak, masumu ise kollamak durumundadır. ―Tepeden ruhsat verildiğinde‖ değil ―yüreğiyle mücadele eden‖ Dostum gibi, Cemil oğlu gibi, Salih gibi ―değerler‖e sahip çıkmak, hele onların zor dönemlerinde onların yanında bulunmak, her Türk milliyetçisinin milli görevidir ve ―her Türk‘ün üzerine düzen‖ vazifesidir. Ġkinci önemli nokta ise; tüm bu görevleri yerine getirirken Ģahsi çıkara dayalı tartıĢmalardan uzak kalmak, ama milli meseleleri ilgilendiren meselelerde ise ―tarafgir olmak‖ her Türk‘ün görevi olmalıdır. Ġste bu iki açıdan, Doğu Türkistanlı kimliğin ile, Türk Dünyasının meseleleriyle, kardeĢlerin problemleriyle ilgileniyor be bildiğim ―doğrular‖ı kamuoyu ile paylaĢmak suretiyle, ―yanlıĢların önüne geçmek‖ istiyorum. Bunu yaparken de ―milli çıkarlarımızı‖ temel alarak ―tarafgir‖ oluyorum. Ancak Özbek ana muhalefet lideri Muhammed Salih‘i desteklerken, Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov‘un da ―Türkistan Birliği‖, ―Merkezi Asya Birliği‖, ―Aral Gölü Meselesi‖ ile ilgili çalıĢmalarını da alkıĢlıyorum. Hayır... Ama Sovyetler Birliği‘nin dimdik ayakta durduğu dönemlerde; Türk medeniyetinin abide Ģaheserleri olan Yunus Emre‘nin eserlerini, Dede Korkut‘u, Ziya Gökalp‘in Türkçülüğün Esasları‘nı Özbek Türkçe‘si‘ne aktaran, Özbekistan Parlamentosunda kabul ettiren herkes ―Tür ki‖ derken ―Türk‖ diye ortaya çıkan ve ―Birlik Hareketi‖ne ―Birlik‖ ismini vererek, ―Türkistan ġuuru‖ yazılarıyla, Ģiirleriyle halka aĢılamak için gayret sarf eden ve Ģimdi ülkesinden uzakta ―Geleceğin Büyük Özbekistan‖ı için, ―Türkistan Birliği‖ için çalıĢmalarını sürdüren ve asla Ģahsi çekiĢmelere girmeyen, namazında niyazında olan Muhammed Salih gibi bir ―değere‖ yöneltilen talimatlı iftira kampanyası karĢısında sessiz kalmak mümkün değildir. ĠĢte benim olaylara bakıĢ açım budur. ġimdi ülkesinden uzaklarda ―bir yabancı gibi‖ yalnız, tek baĢına yaĢayan ama ―Bağımsız ve Demokratik Özbekistan ümidini‖ hiçbir zaman kaybetmeyen, kendisini Türkistan birliğine adayan Muhammed Salih gibi insanlara sahip çıkmak ve ona yönelik, hiçbir delile, belgeye dayanmayan suçlamalar karıĢıĢında seda olmak her Türk milliyetçisinin görevi olmalıdır. Ben de yazılarımda bu görevi verine getirdim ve getirmeye de devam edeceğim. Kim bilir belki Salih‘ı yalnız bırakmak gerekir. Sanırım O‘nun söylediği sözler çok doğrudur: ―Büyük adam, her zaman yalnız bir ademdir. ‖ Bu yazıya nokta koymuĢken, Sovyet rejiminde bile Türklüğün değerlerini savunan Muhammed Salih‘in ―vatanım‖ diye geldiği Türkiye‘den bir kez daha sınır dıĢı edildiği haberi geldi. Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov‘un Türkiye ziyareti öncesi ikinci defa Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Muhammed Salih bir kez daha gurbet yollarına düĢtü... Kendilerini-olmadıkları halde-Erk Partisi‘nin sekreteri olarak gösterenler veya Özbek muhalifi olarak ilan eden sahte muhalifler Ģimdi göbek atıyorlardır sanırım. Çünkü Muhammed Salih‘in Türkiye‘de olduğunu Azatlık Radyosu‘ndan Kerimov‘a ispiyonlayan Polatov kardeĢlerdi. ġimdi görevlerini yerine getirmiĢ olmanın sevincini yaĢıyorlar. Merak ediyorum bizim ―Türkçüler‖, bizim ―Turancılar‖ acaba Ģimdi ne yapacaklar?.. Veya ne yaptılar? Kim bilir belki basın toplantısı düzenlerler veya devletin ilgili bakanlarına protesto telgrafları gönderirler. Türkçü, Turancı olmayı bırakın, ―Ġnsan‖ olan ,―Demokrat‖ olan, ―Vicdan sahibi‖ olan her insan Muhammed Salih gibi insanlara sahip çıkmak zorundadır. ―Salih‘e sahip çıkmak‖ demek, ―Özbek halkını sahip çıkmak‖ demektir. ―Salih‘e sahip çıkmak‖, ―demokrasiye ve özgürlüğe sahip çıkmak‖ demektir Gelin Salih‘lere sahip çıkalım... AĢağıdaki kitapları okumak suretiyle Salih‘in, fikirlerini öğrenmek mümkündür. Muhammed Türkistan ġuuru / Ötüken Yayınları-Ġst. Ağaçlar ġair Olsa / Ötüken Yayınları-Ġst. Devlet Sırları / Toker Yayınları-Ġst. Muhammed Salih‘in ġiirleri/ Dr. ġuayıp KarakaĢ. Ecdat Yayın.-Ankara. Muhammed Salih‟in suçu neydi? Doğu Türkistan, Kasım/1997 Ġsmail ÇENGĠZ Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov sessizce gelip sessizce gitti. Kerimov‘un geliĢiyle birlikte ikinci defa Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Özbek ana muhalefet lideri Muhammed Salih‘in dostları olarak bildiğim BaĢbakan Yılmaz, BaĢbakan yardımcısı Ecevit ile Devlet Bakanı Andican‘ın ilgisi de protokol çizgisinde kaldı. Özbekistan her bakımdan Türk Dünyasında önemli bir ülke. Türkistan Cumhuriyetlerinin lokomotifi konumundaki Özbekistan nüfus çoğunluğu, stratejik konumu, tarihi ve kültürel geçmiĢi ile Merkezi Asya‘nın ―denge unsuru‖ özelliğini taĢıyor. Bir diğer ifadeyle Özbekistan‘daki tüm siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri geliĢmeler Merkezi Asya‘nın yapısını da olumlu-olumsuz değiĢtirebilecek niteliktedir. Ancak ülkedeki ―dikta rejiminin‖ devam etmesi nedeniyle Özbekistan bağımsızlığının 7nci yılında hala layık olduğu yerde değil: Ülke özgür ama insanlar özgür değil. Ülke bağımsız ama rejim bağımsız değil. ―Laiklik‖ adı altında insanların inançlarına baskı yapılıyor,din adamları tutuklanıyor. Türkiye korkusuyla, ‖Türkçülük‖ tehlikeli akım olarak görülüyor. Türk sevdalısı insanlar sudan bahanelerle tıpkı 1944‘de bizde olduğu gibi zindanlara atılıyor. Çiftçiler, köylüler, iĢçiler boğaz tokluğuna çalıĢtırılırken ―boyun eğen mankurtlar‖ veya bizim CumhurbaĢkanımızın da teklif ettiği ―tek tip insan‖yetiĢtirmek suretiyle dikta rejimin ayakta kalması sağlanıyor. Ve bağımsızlığının 7nci yılında Özbekistan‘da Özbekler bir kenara itilirken sessiz-sedasız Tacikler‘in hakimiyetinin temeli atılıyor.... ĠĢte böyle bir ortama isyan ettiği için öldürülmek istenen ve zoraki sürgüne gönderilen Muhammed Salih bir Özbek Türkü değil de bir Amerikan vatandaĢı olsaydı veya Türkiye yerine bir batı ülkesini tercih etseydi yada sosyalizmi savunan Yağmurdereli,YaĢar Kemal gibi solcu olsaydı ve bu özelliği ile Türkiye‘den sınır dıĢı edilseydi ne olurdu düĢünebiliyor musunuz?... Binlerce insan sokağa dökülür, yüz binlerce imza toplanırdı. 4 yıldır demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren Salih‘in hayatı Ģimdiye kadar romanlara, filmlere konu olmuĢtu bile... Heyhat! Hiçbir olmadı. Salih‘in haksız yere ülkemizden sınır dıĢı edilmesi karĢısında sessiz kalındı. Kimse protesto etmedi. ‖Ah , vah‖ demekten baĢka bir Ģey yapılmadı. Neden? Çünkü Muhammed Salih, ‖Türk‖ olmanın ötesinde, ‖Türkçü‖ ve ―Müslüman‖ idi... Fuzuli‘nin dediği gibi, Salih için onun gönlünün ateĢinden baĢka kimse yanmadı. T.C.‘nin baĢında ―Demirel‖ değil de ―Atatürk‖ olsaydı, ‖Tanrı misafiri‖ olarak kapımızı çalan Salih‘e kimse dokunamayacak, kimse ―Türk‘ün toprağından‖ bir Türk‘ü sınır dıĢı etme ―cesaretinde‖ ve ―ayıbında‖ bulunamayacaktı... Ama ayıplara alıĢtığımız için, Salih‘in sınır dıĢı edilmesini de adeta ―normal‖ karĢıladık. Ancak Özbek lider Salih bu ayıplara alıĢkın olmadığından ĢaĢkın ĢaĢkın soruyordu,‖ benim suçum ne‖diye... Evet sizin suçunuz vardı Sayın Salih.... Suçunuz ise; Türk yaratılmıĢ olmak, Türk doğmaktı!... Sayın Muhammed Salih, sınır dıĢı edilirken kendisini yarı yolda bırakan ve sahip çıkmayan dostlarına da kızmıĢtı sanırım. Kızmayın ve üzülmeyin Sayın Salih. Ne de olsa onlar da ―emir kulu‖... ‖Tepe‖ ne derse onu yapmakla mükellefler.... Öyle ya, ‖ön tekerin gittiği yerden arka teker de gitmek‖ zorunda... Özbek halkı ümidin kaybetmesin. Her Ģeye rağmen bir gün Muhammed Salih gibi düĢünenler iktidarın baĢına gelecektir... Şiiri İşgalde doğdu 18.01.1998, Gazetepazar Ersin Kalkan Özbekistan‘ın büyük Ģair ve ana muhalefet partisi lideri Muhammed Salih‘in sürgün hayatı devam ediyor Semerkant. 1926 kıĢı. Günlerdir kar hiç durmaksızın yağıyor. Kar yağıyor ve gün yavaĢ yavaĢ ağarıyor. Beycan Bey, elleri arkadan kelepçeli, hücresinden çıkarılıyor. Aylardır ilk kez gün yüzünü görüyor. Batı yakasındaki duvarın önüne getirildiğinde baĢına gelecekleri anlıyor. Mahkumlar, batıdan kopan silah seslerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Beycan Bey, ayaklarının altında çıtırdayan karın sesini sonsuza kadar bir daha duymayacağını hissediyor. Gözlerini bantlamak için gelen askere itiraz ediyor. Hapishane avlusunda beyaz kelebekler gibi köĢe bucak uçuĢan karları, dünyada görebileceği bu son manzarayı gözleriyle içmek istiyor. Sırtını duvara verdiğinde ağzından çıkan buhar havada bir kılıç gibi dönüyor. Bir manga tüfekten çıkan ses yeryüzünde duyduğu son seda oluyor. Bozkırdaki atlar, annesinin ninnileri, babasının heybeti, rüzgarın önünde savrulan yabanı bahar çiçekleri, kızının gülücükleri, TaĢkent, Semerkant, Buhara, Bakü... Yani Asya‘nın o çok sevdiği muhteĢem kentleri geride kalıyor. Perde kapanıyor. Beycan Bey, Özbekistan‘ın büyük Ģairi Muhammed Salih‘in dedesi. Onun yegane suçu, ‗‘Kulak‘‘yani büyük toprak sahibi olmak. Kimseyi öldürmemiĢ, zulmetmemiĢ, aksine cömert ve mürüvvetli olmuĢ. Herkesin yardımına koĢmuĢ, hastalara ilaç, yoksullara aĢ vermiĢ. Kapısına geleni geri çevirmemiĢ. Ama bunların hiçbiri affedilmesi için yetmemiĢ. Binlerce köylü ve kentlinin Ģahitliği kar etmemiĢ. Han‘a isyan Beycan Bey‘in, yani Muhammed Salih‘in soyu, ‗‘Hana kız vermeyen beyler‘‘diye anılıyor. Bu nam, Beycan Bey‘in dedesi Beypolat Bey‘den kalıyor. 1820‘de Hive Hanı (Harezm, Batı Özbekistan), Beypolat Bey‘in dillere destan güzellikteki kızı Bibican‘i istiyor. ‗‘AteĢ yüzlü zalim‘‘diye anılan Han, bir taĢla iki kuĢ vurmak istiyor: Hem güzeller güzeli Bibican‘a sahip olacak, hem de bu dikbaĢlı cesur kavime akraba olacaktır. Beypolat Bey, kızı Bibican‘i çağırıp Han‘ın evlenme teklifini aktarıyor. Bibican, ‗‘ben ateĢ yüzlü, zalim bir hanla evlenmem‘‘deyince akan sular duruyor. Durum bir ulakla Han‘a bildiriliyor. Han, askerlerini gönderip Bibican‘i zorla almaya kalkınca kıyamet kopuyor. Bütün bir batı Özbekistan Beypolat Bey‘in önderliğinde Han‘a baĢkaldırıyor. Beypolat Bey‘in taraftarları Han‘in gönderdiği arabayı ateĢe verip BaĢkent Hive‘ye geri gönderiyor. Han Beypolat‘tan özür dilemesini istiyor. Beypolat reddediyor. Ġsyancılar, Han‘in kalelerini bir bir düĢürmeye baĢlayınca Ruslar imdada yetiĢiyor. Beypolat Bey‘in kellesi kesiliyor. Han, Beypolat‘ın ailesini Buhara‘ya sürüyor. Aradan bir zaman geçiyor. Han‘la evlenmeyi reddeden Bibican, Buhara‘da topal ve yoksul bir derviĢe gönlünü kaptırıyor. Aile meclisi evliliklerini onaylıyor. Onlar eriyor muradına... Aradan yirmibeĢ yıl geçiyor. Han‘ı devirip yerine geçen oğlu, Beypolat Bey‘in ailesinin Özbekistan‘a çağırarak topraklarını ve itibarını iade ediyor. Beycan Bey‘in 1926‘de kurĢuna dizilmesinden sonra ailenin elindeki tüm topraklar alınıyor ve kolhoz dönemi baĢlıyorlar. Muhammed Salih‘in Babası Muhammed Emin Bey ―bir kulak çocuğu olduğu için‖ okuldan atılarak eğitimini ikinci sınıfta noktalıyor. Bundan sonraki yıllar yoksulluk, açlık, sefalet içinde geçiyor. 1942‘de askere alınan Muhammed Emin, büyük yararlılıklar gösteriyor. Ġkinci Dünya SavaĢı ailelini kaderini değiĢtiriyor. Alman cephesinde yaralanıp ülkesine döndükten bir yıl sonra tekrar görevine dönerek 1943 sonunda Stalingrad direniĢinde ikinci kez yaralanıp ―kahramanlık madalyası‖ alıyor. Ailenin itibarı iade ediliyor. Ve Muhammed Salih 1949‘da dünyaya gözünü açıyor. Ailede, geçmiĢten hiç söz edilmiyor. Küçük Muhammed‘in büyükannesi, kıĢ geceleri torunlarını kuzinenin baĢına toplayıp hikayeler anlatıyor. ―Biz kimiz? Nereden geldik, nereye gidiyoruz?‖ diye merakla ıĢıldayan sorulara büyükanne, ―sizin sülaleniz Timur‘den bile kadimdir‖ diyor. Bibican‘ın öyküsünü, Beypolat‘ın destanını anlatıyor. Aradan uzun yıllar geçiyor. Muhammed Bey liseyi gitmeye niyetleniyor. Boylu postlu ve bir kahramanın oğlu olduğu için özel biriklere alınıyor. Bratislava‘da sonbahar Yıl 1968 Dünya altüst oluyor. Avrupa ve Amerika gençliği eskiye itiraz ederek yeni bir hayat istiyor. VarĢova Paktı içinde önce Macaristan sonra Çekoslovakya kaynıyor. Prag Baharı baĢlıyor. Macaristan‘daki Sovyet üssüdeki özel birlikler, 68 Haziranında Slovakya sınırına geliyor. Ġki aylık hazırlıktan sonra 21 Ağustos gecesi saat 04.00 Bratislava Sovyet tanklarının sesiyle uyanıyor. Zarlılardan birinde de Muhammed Salih, muzaffer bir komutan edasıyla oturuyor. ―Çünkü hiçbir Ģeyin farkında değildim‖diyor. Bratislava‘da geçen aylar içinde ―hep Ģeyin farkına varıyor‖. Önce görev yaptığı taburda, sarıĢınların içindeki tek ―siyah‖ olduğunu kavrıyor. SarıĢınların tüm Asyalılar‘la dalga geçtiğini görüyor. Kavgalar, yumruklaĢmalar gırla gidiyor. Sonra iĢgal ettikleri kentlerde dolaĢırken, gözyaĢlarını içine akıtan insanları görüyor. ―Slovakların içlerine akıttıkları gözyaĢlarından okudum farklılığımı ve aslında kaderimin onlara aynı olduğunu‖ diyor. ġiir yazmaya baĢlıyor. ―Benim Ģiirim iĢgalde doğdu. O bir savaĢ çocuğudur. Bu alın yazısını da gizli bir sır gibi yüreğinde taĢıdı‖ diye de ekliyor. Muhammed Salih, Bratislava‘nın küçük bir kasabasında uzun süre konaklıyor birliğiyle. Bir kız kopup geliyor zaman bir meydandan, bazen bir çiçek getiriyor, kimi zaman çukurlata, sık sık da ipek gibi bir tebessüm. Adı Irena Brejna. Öğrenci. ―Ne iĢin var senin burada,bunların arasında?‖ diye soruyor Muhammed Salih‘e. Her geliĢinde kafasını ve ruhunu alt üst edip kasabanın dar sokaklarında kayboluyor. Bratislava iĢgale karĢı direniyor. ÇatıĢmalar baĢlayıp Muhammed‘in birliğinden dört asker ölünce Ġrena da ortadan kayboluyor. Kızın direniĢçilerle iliĢkisi olduğunu anlayan Muhammed Salih, ―ya öldürüldü ya da tutuklandı‖ diye düĢünüyor. Ama tüm aramalarına rağmen onu bulamıyor. Ve askerlik bitiyor. Salih Özbekistan‘a döndükten sonra üniversite eğitimine baĢlayarak gazetecilik okuyor. Ġste o yıllarda Camus, Sartre ve Kafka‘nın eserleriyle tanıĢıyor. Tez konusu ise, ―ÇağdaĢ Fransız ġiiri‖oluyor. Okulu bitirip iĢe baĢladıktan bir müddet sonra ilk eĢinde ayrılıp ikinci evliliğini Ukraynalı Svetlena Aydın Hanım‘la yapıyor. Çocukları olup yavaĢ yavaĢ büyümeye baĢlıyor. ―O yıllar‖diyor Muhammed Bey, ―Hayat o denli ağır geçerdi ki, zaman, Dali‘nin ―Saatler‖ tablosundaki gibi aĢağılara doğru akardı. ‖Bu arada, savaĢın ortasında doğan Ģiiri de ağır ağır büyümeye baĢlıyor. Bir müddet sonra önce ülkesinde sonra tüm Sovyetlerde en büyük modern Ģair olarak adı anılıyor. 1980‘den itibaren çalıĢtığı gazetede keskin yazılar kaleme almaya baĢlayıp, sistemi ince alaya alıyor. Üyesi olduğu ―Yazarlar Birliği‖ tarafından uyarılıyor ama yolundan dönmüyor. Özbek Ģiirinde ―Metafor istik akım‖ın mimarı olan Muhammed Salih 1985 Ocağında, Özbek muhalefet hareketinin manifestosu sayılan ―Politbüro‘ya Mektub‖u kaleme alınca Sovyet aydınları içinde derin dalgalanmalara neden oluyor. 1988‘da kendisini eleĢtiren Yazarlar Birliği‘nin baĢına geçiyor Her Ģey hızla değiĢmeye, akreple yelkovan birbirini süratle baĢlıyor. Çok partili rejime geçiliyor ve yeni partiler kuruluyor. Bunlardan biri de Birlik Hareketi. Kökleri 1917 öncesine, ―Cedit‖ hareketine kadar giden bu parti tüm muhalefeti etrafında topluyor. Muhammed Salih, Birlik‘in yöneticileriyle anlaĢamayınca Erk Partisi‘ni canlandırıp, baĢına geçiyor. 1989‘dan itibaren adını tüm dünya adını duymaya baĢlıyor. ġiir ve siyaset ―Ben aslında siyaset yapmak istemiyordum. Ama baskı döneminde, bir Ģiir vardı, bir de iktidar.‖ Ġktidarın yalıda yer almak istemeyenler Ģiire sığınırdı. Çok insan toplandı etrafımızda. Bizden bir Ģeyler bekledi herkes. Ben de, baĢlatırım hareketi ve devrederim baĢkalarına diye düĢündüm. Çünkü Ģiirin iktidar olamayacağını biliyordum. Korktuğum baĢıma geldi. Siyaset peĢimi bırakmadı. Politika artınca Ģiir küstü.‖ 1991‘de Ġslam Kerimov‘un karĢısındaki tek cumhurbaĢkanı adayı olarak seçimlere katılıp devlet radyosunda yapılan ilk açıklamaya göre yüzde 33 oranında oy alıyor. Sonradan yapılan resmî açıklamada oy oranı 12,7‘ye düĢüyor. Erk partisi de parlamentoya giriyor. CumhurbaĢkanlığını kaybediyor ama TaĢkent milletvekili ve ana muhalefet partisi lideri olarak mücadelesini sürdürüyor. 1993 baĢında partisine yönelik baskılar artıyor. Birçok partili ―faili meçhul‖ cinayete kurban gidiyor. Muhammed Salih‘in etrafındaki çember gittikçe daralıyor. Muhammed Salih, 1992 Temmuzda siyasi baskıları protesto ederek parlamentodan istifa ediyor. 1993 baharında gözaltına alınıyor. Uluslararası af Örgütü, Uluslararası Basın Birliği gibi birçok kuruluĢ peĢ peĢe Özbekistan hükümetini protesto ediyor. Türkiye CumhurbaĢkanı Özal‘da Ogünlerde Özbekistan ziyaretini yapmaktadır. Kerimov‘dan Muhammed Salih‘in serbest bırakmasını rica ediyor. Özal gittikten bir gün sonra özgürlüğüne kavuĢuyor. Bu arada, suikastlar devam ediyor. KGB‘den eski bir tanıdığı, kendisini uyarak canının tehlikede olduğunu söylüyor. Ülkeden ayrılıp önce Azerbaycan‘a, oradan Özal‘ın davetiyle Türkiye‘ye geliyor. Randevusunun olduğu gün köĢke gidince Özal‘ın birkaç saat önce öldüğü haberini alıyor. Kerimov‘un baskısıyla Türkiye onu Almanya‘ya gönderiyor. Orada bir gazeteci röportaj yapmaya çeliyor. Gazeteci, ünlü ―Çeçenistan, birkaç günlük bir Ģey!‖ kitabının yazarıdır. Adı: Ġrina Brejina‘dır... Hayat iĢte böyle garip bir muammadır... Ve hikaye sürüyor. Muhammed Salih Ģimdi ülkesinden çok uzaklarda sürgünde yaĢıyor. SavaĢta doğup, kavgada büyüyen Ģiirini ve kaderini yanında taĢıyor. Stalin‘in etkisi Muhammed Salih‘in dedesi Beycan Bey‘in hikayesi Rus Ģairi Yevgeni YevtuĢenko‘nun dedesi gibi trajik bir finalle bitiyor. Muhammed Salih, ‗‘Sovyetler Birliği‘nin tüm Ģairlerinin dedesi Stalin tarafından öldürülmüĢtür ÇağdaĢ Ģiir bir anlamda ölümden ve kurĢun seslerinden doğmuĢtur‘‘diyor. ġiirleri, Rusça, Fransızca, Ġngilizce, Arapça ve Ġspanyolca‘ya çevrildi. 10 Ģiir kitabı olan Salih‘in Ģiirlerinden seçmeler ‗‘Ağaçlar ġair Olsa‘‘adıyla Türkiye Türkçesiyle 1997 Mart‘ında yayınlandı. Kitap için bir önsöz kaleme alan Bülent Ecevit Ģunları söylüyor: ‗‘Muhammed Salih Ģiirlerini baskı dönemlerinde yazmıĢtır. Sovyetlerin dağılmasından sonra da Özbekistan‘da baskı sürmektedir. Fakat usta ozanların Ģiir dili, en ağır baskılar altında bile özgürlük ıĢığını yanık tutabilir. Bir politikacı olarak Muhammed Salih ve onunla birlikte Özbekistan‘da demokratikleĢme hareketine öncülük eden arkadaĢları bugün hala, bir bakıma, yerden yere vuruluyorlar. Ama Muhammed Salih, bu baskılara, kendi Ģiir dilinde, ‗‘Eğer hiç kimse beni yere vurmasaydı, Nasıl sıçrayabilirdim ki göğe?‘‘ diye meydan okuyabilen bir politikacı ozandır. Muhammed Salih‘in Ģiirleriyle tanıĢmanız için Ağaçlar ġair Olsa kitabından bir kaç seçme yaptık: AYRILIK Ayrılık ejder gibi gelmez her zaman Bazen kedi gibi gelir sessizce; Pençeleri pamuk gibi mülayim Keskin tırnakları gizli görünmez. ÇALKANIġ Varlık yok, Ama vardır bir çalkanıĢ Gözsüz bakıĢ, dilsiz fısıltı gibi Etrafta dolanıp durur. Mesafe yok, Vardır yakınlık. Mesafesiz bir uzaklık var, Gah gelip, gah gidip durur. Varlık yok, Tuhaf bir çalkanıĢ vardır, En akıllı yılanın gömleği gibi Kimsesiz bir ev gibi bomboĢ çalkanıĢ. TaĢınsan olmaz mı Ģu eve? BELKĠ Belki, ikramiye çıkar bilete... Belki, mektup alırım bugün birinden... Belki, yağmur yağar sessizce... Belki, evet belki de hafif bir zelzele... her gün Her an, Hiç ama hiç durmadan, Göldeki olta mantarı gibi esrarla kımıldar yeryüzünde ‗‘Belki‘‘denilen geveze. Devlet adam kaldırdı 28.02.1998, AkĢam Emin Pazarcı Adı, Muhammed Salih, Özbek vatandaĢı. Özbekistan‘ın demokratik ERK Partisi Genel BaĢkanı. ġu anda Özbekistan‘daki yönetimin tek alternatifi. Daha düne kadar Devlet Bakanı Ahad Andican‘ın yakın dostuydu. Andican bakan olunca, dostluk da bozuldu. Üstelik polis tarafından derdest edildi. ġimdi, zorla sınır dıĢı ediliyor. Hem de BirleĢmiĢ Milletler kararlarına ve uluslar arası bütün anlaĢmalara rağmen... Devlet, göz göre göre, göstere suç iĢliyor. Olayı iyice anlamak için birkaç yıl öncesine dönmek gerekli: Özbekistan bağımsızlığa kavuĢtuktan sonra, siyasi partiler kuruldu. Muhammed Salih de Ģimdiki Özbek CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un karĢısında seçimlere girdi. Seçim sonunda yüzde 20 oy aldı. Kimleri, bu oyun yüzde 50‘leri astığını iddia etti. Ġslam Kerimov‘da seçim sonrası yüzde 14‘e düĢürdü. Sonra tutuklandı. Merhum CumhurbaĢkanı Turgut Özal devreye girdi. Salih‘i serbest bıraktırdı. Türkiye‘ye davet etti. Türkiye‘de de baĢına gelmedik kalmadı. Muhammed Salih, BirleĢmiĢ Milletlerin ―mülteci‖ statüsü tanıdığı bir isim. Bu statüdeki bir insanın 5gün içinde müracaat etmesi halinde, bulunduğu ülkenin ―ikamet izni‖ vermesi gerekli. Çünkü, uluslar arası anlaĢmalar böyle. Salih de bu iĢlemi yaptı. Ankara Emniyet Müdürlüğü müracaat etti. Etti, ama kimin umurunda! Müracaat ettiğine dair bir belge bile alamadı. 1994 yılında Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, Türkiye‘yi ziyaret edecekti. Muhammed Salih, zorla Türkiye dıĢına çıkarıldı. 1997 Kasım‘ındaki Kerimov‘un ziyareti öncesi, derdest edilip Bulgaristan‘a gönderildi. ġimdi, daha büyük sıkıntı ile karĢı karĢıya. Önümüzdeki günlerde BaĢbakan Mesut Yılmaz, Özbekistan‘a gidecek. Muhammed Salih de bu yüzden geçtiğimiz ÇarĢamba günü gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü‘nde, PKK‘lı teröristlerin kapatıldığı bir nezarette 3,5 saat alıkonuldu. Terörle Mücadele ġubesi‘nde ifadesi alındı. Sonra serbest bırakıldı. PerĢembe akĢamı saat 17:00‘de kaldığı evinden alınıp, Ġstanbul‘a götürüldü. Ġstanbul Emniyet Müdürlüğü‘nde, alınan karar kendisine tebliğ edildi: -Cumartesi günü Türkiye‘yi terk et. Ardından, sıkı sıkı tembih edildi: -Sakın bu olayı kimse duymasın! Muhammed Salih‘in suçu ne? Sadece Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un muhalifi olmak. Buna rağmen, yapılanlar ortada. Zorla gözaltına alınıyor. Devlet, siyasi maksatla adam kaldırıyor. Türk Ceza Kanunu‘nun 499. Maddesi‘ne göre bu suçun müebbet hapse kadar yolu var. Polis zoruyla bir arabaya konulup, Ġstanbul‘a götürülüyor. Hürriyeti tehdit ediliyor. Türk Ceza Kanununun 174. Maddesi‘ne göre de bu suçun cezası 5 yıla kadar hapis. Üstelik milletlerarası anlaĢmalar ayaklar altına alınıyor. Yetkililer de çıkıp, her fırsatta açıklama yapıyorlar: Devlet içindeki çetelerle mücadele edeceğiz... Peki bu yapılan ne? Muhammed Salih‘e uygulanan bu muamele hangi kanunun hangi maddesinde var? Her Ģey apaçık ortada: Muhammed Salih, sınır dıĢı edilince, Özbekistan‘la iliĢkiler düzelecek. BaĢbakan Yılmaz, Özbekistan‘a rahatça gidecek. Daha önce Salih‘le iyi iliĢkilerinden dolayı Özbekistan‘la problemleri olan Devlet bakanı Ahad Andican da belki Yılmaz‘a refakat edecek. Problemler çözülmüĢ olacak. Gayet güzel... Özbekistan‘la iyi iliĢkiler kurulmasına hiçbir itirazım yok. Benim derdim ―Hukuk Devleti‖ ile. Muhammed Salih‘in pasaportu yok. Üçüncü bir ülkeye gidiĢi değil. Belki, bu yüzden bugün Özbekistan‘a iade edilecek. Biz de hala ―Türkiye bir hukuk devlettir‖ diyeceğiz. Hükümet yetkilileri kalkıp, yine nutuklar atacaklar: - Devlet de yapsa, her türlü hukuksuzluğun karĢısındayız. Devlet içindeki çeteleĢmeyi yok edeceğiz... Kim inanacak? Muhammed Salih‟e sınır dışı emrini Yılmaz verdi 03.03.1998, Ortadoğu Muhammed Salih siyasi baskı kurbanı ÖZBEKĠSTAN Erk Partisi Genel BaĢkanı, Türk dünyasının tanınmıĢ yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih'in sınır dıĢı edilmesinde siyasi baskıların olduğu öne sürüldü. SALĠH‘ĠN sınır dıĢı edilme emrini BaĢbakan Mesut Yılmaz'ın Özbekistan gezisi öncesi kararlaĢtırıldığı bildirildi. Karara, Salih'in yakın dostu Ecevit'te suskun kaldı. Muhammed Salih‘e sınır dıĢı emrini Yılmaz verdi Özbekistan Erk Partisi Genel BaĢkanı Türk Dünyası'nın tanınmıĢ yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih, sığındığı Türkiye'de bir suçlu gibi gözaltına alındıktan sonra, önceki gün Ankara'dan sınır dıĢı edildi. Mülteciler Yüksek Komisyonu tarafından kendisine ''siyasi mülteci'‗belgesi verilmesine rağmen Salih, tıpkı adi bir suçlu gibi Ankara Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alınarak cep telefonuna da el konuldu. Böylece yakınlarıyla eĢi ve çocuğuyla görüĢmesi engellenen Salih'i, havaalanından uçağa bindiren görevliler, ''Bir daha Türkiye'ye gelirsen seni hapsederiz'‗diyerek tehditte ettiler. Muhammed Salih'in sınır dıĢı edilme emrini Mesut Yılmaz'ın Özbekistan gezisi nedeniyle bizzat BaĢbakan tarafından verildiği öne sürüldü. Salih'in yakın dostu BaĢbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'te olaya suskun kaldı.1991'de Kerimov'a karĢı CumhurbaĢkanlığına adaylığını koyan ve oyların yüzde 25'ini alan ünlü siyaset, fikir adamı Salih hayatı tehlikede olduğu için Özbekistan'dan ayrılmıĢ ve Özal'ın daveti üzerine Türkiye'ye gelmiĢti. Salih daha önce de Kerimov'un isteği üzerine sınır dıĢı edilmiĢti. Muhammed Salih‟e büyük vefasızlık ! 03.03.1998, Gündüz Murat Kalem Geçtimiz Pazartesi Türkiye'ye iltica talebinde bulunan Özbekistan'ın ve Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığının mimarlarından olan ünlü Ģair Muhammed Salih'i Türk makamları sınır dıĢı etti. Özbekistan BaĢkanı Ġslam Kerimov'un rakibi olan Muhammed Salih, can güvenliği olmadığı için Özbekistan'dan gizlice çıkarak BM'den mülteci statüsü talebinde bulunmuĢtu. BM'nin bu talebi olumlu karĢılamasının ardından Cenevre SözleĢmesi gereği Türkiye'ye gelen Muhammed Salih geçtiğimiz hafta Türk makamlarından geçici sığınma talebinde bulunmuĢtu. Türk makamları ise talebi olumlu yada olumsuz herhangi bir tebligatta bulunmadan ve normal prosedürden farklı bir Ģekilde evinden kimliği belirsiz kiĢilerce alınarak sınır dıĢı edildi. BükreĢ'e gönderildiği öğrenilen Muhammed Salih'i, Türk makamlarının, Özbekistan BaĢkanı Ġslam Kerimov'dan gelen ''ĠliĢkilerimizi gözden geçiririz'‗tehdidi nedeniyle apar topar Türkiye'den uzaklaĢtırıldığı kaydediliyor. Kerimov‘un en güçlü rakibi Özbekistan'ın önemli Ģair ve fikir adamı olan Muhammed Salih, 1986'dan Sovyet dağılıĢının mimarlarından. 1986'dan bu yana Türkistan halkına ''Kendi varlıklarınıza sahip çıkın'‗mesajı vererek, bağımsızlık mücadelesine önderlik edenlerden olan, Muhammed Salih Özbekistan'ın bağımsızlığına kazanmasından sonra Ġslam Kerimov'a karĢı baĢkanlık seçimlerinde aday oldu. Kerimov'a karĢı en güçlü aday olan Salih can güvenliği olmadığı için Özbekistan'dan gizlice çıkmak zorunda kalmıĢtı. Tepkiler yoğun Türkiye'nin Uluslararası anlaĢmalar gereği düzenlenen yönetmelikleri dikkatte almadan Muhammed Salih'i sınır dıĢı etmesi tepkilere neden oldu. BirleĢmiĢ Milletlerden sığınma talebine olumlu cevap alan Muhammed Salih, BM'nin 428 sayılı kararına ve Cenevre SözleĢmesi hükümlerine göre Geçtiğimiz Pazartesi Türkiye'den geçici sığınma talebinde bulunmuĢtu. Türk makamların tarafından ''Özbekistan‘la iliĢkilerin bozulacağı gerekçesiyle'‗sınır dıĢı edilmesine tepki gösteren BBP Genel BaĢkan Yardımcısı Orhan Kavuncu, Ġnsan haklarını ihlal etmemizi isteyen bir ülke bu ülke Özbekistan olsa dahi, iliĢkilerini gözden geçirmek durumunda olan taraf biziz'‗dedi. Kavuncu, '‗Elçibey'leri, Muhammed Salih'leri hukuken en haklı ve mağdur oldukları durumlarda küstüren bir Türkiye, kardeĢ ülkelerle iyi geçinmiĢ sayılmaz, mevcut liderlerle iyi geçinmiĢ olur. Vicdanlar pamuktan, petrolden daha önemlidir'‗Ģeklinde konuĢtu. Devlet Bakanı Ahat Andican sessiz Kendisi de Türkistan göçmeni olan Türk dünyasından sorumlu Devlet Bakanı Ahat Andican geliĢmeler karĢısında sessizliğini koruyor. Yıllardır Türk dünyasına yönelik yayın organlarında Elçibey, Muhammed Salih gibi önderleri öven yazılar ve kariyerini bu alanda yapan, Ahat Andican, Muhammed Salih'in kimliği belirsiz kiĢilerce evinden alınarak sınır dıĢı edilmesi karĢısında sessiz kalmayı tercih ediyor. Yılmaz‟dan Kerimov‟a sürgün muhalif jesti Tempo, No: 535, 1998 Muhammed Salih‘in kaderi bu... Ġki ülke liderleri arasında geliĢ-gidiĢler baĢladığında Salih ya Sofya‘da ya da KKTC‘de ―konuk‖ ediliyor. Geçen hafta da böyle oldu. Ankara‘da kaldığı evden alınarak sorgulandı, geçen hafta Romanya‘ya gönderildi. Sovyet Rusya dağıldıktan sonra Ġslam Kerimov‘un karĢısında seçimlerde yüzde 20 oranında oy alan, ancak seçim sonuçlarının yasal olmadığını bildiren Özbekistan‘ın ana muhalefet partisi Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed Salih ülkesinden kaçarak, Türkiye‘de sürgün hayatı yaĢamaya baĢlamıĢtı. Üç ay önce yine MĠT tarafından Sofya‘ya ―misafir‖ olarak gönderildiği sırada kendisini karĢılayan Bulgaristan Ġnsan Hakları temsilcilerinin soruları üzerine, ağzından Türkiye aleyhine hiçbir sözcük alamadılar. Muhammed Salih Ģimdi Romanya‘da... Bir daha Türkiye‘ye dönüp dönmeyeceğini bilemiyor. Bildiği bir Ģey var; ANAP‘tan milletvekili seçildikten sonra Mesut Yılmaz‘a ısrarlı davranarak, Türk Cumhuriyetlerine bakan Devlet Bakanlığını isteyen ve alan Andican‘ın, Yılmaz‘ın Özbekistan‘a yapacağı gezide yer alacağını biliyor. Andican‘a göre Kerimov diktatör Yine Özbek kökenli olan Andican da çocuk yaĢta ailesiyle Afganistan‘dan Türkiye‘ye göç etmiĢti. Ġstanbul Tıp Fakültesini bitirmiĢ, tanınmıĢ bir cerrah olmuĢtu. Genel anlamıyla ―Türkistan Özbekistan ―milliyetçiliği yaparak, siyasi ve ideolojik çevrelerde dikkati çekiyordu. ANAP‘tan 1995‘te politikaya girmeden önce Kerimov‘a karĢı tam bir savaĢ yürütüyor, Muhammed Salih‘e yapılan baskıları yazı ve eylemleriyle gündemde tutmaya çalıĢıyordu. Bu yazılarını topladığı ―DeğiĢim Sürecinde Türk Dünyası‖ adlı kitabında, Kerimov‘la birlikte Azerbaycan lideri Aliyev ile Türkmenistan lideri TürkmenbaĢı‘nı ―diktatör‖ ilan ediyordu. Altaylı ve Andican‘ın, ‖ayrılıkçı‖ Muhammed Salih‘i Özbekistan‘da iktidara getirmek üzere ayrı ayrı oluĢturdukları ‖lobi‖ faaliyetleri Kerimov‘u ciddi Ģekilde rahatsız ediyordu. Bir gün Ġstanbul‘da Türkiye-Özbekistan iliĢkileri üzerinde yapılan bir toplantıda Andican, Kerimov‘a ―demokrasi‖ çerçevesinde ―ülkede totaliter bir rejim kurduğunu‖ söylüyordu. Kerimov da bunun üzerine yakın çevresine ―Sen bu iĢleri bilmiyorsun, daha bebeksin‖ anlamına gelen sözler sarfediyordu. Kerimov ne de olsa, Sovyet Politbürosunun 1.sekreteri olarak ―kurt ―bir politikacıydı. Zaten, Türk liderlerinin tümü Politbüro‘nun içinden gelmemiĢler miydi? Kaldı ki, bir keresinde Andican ismi diplomatik krize bile yol açıyordu. Demirel hükümetinin Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna 1992‘de Türk Cumhuriyetleri‘ne ilk resmi geziyi yapan heyetin baĢkanıydı. Toplum bilimciler, siyasetçiler, iĢadamları ve gazetecilerin katıldığı geziye, Dr. Andican de davet edilmiĢti. Ancak heyet YeĢilköy‘de iken, Andican‘ın ismi etrafında çıkan kriz sonucu uçak üç saat bekletiliyordu. Sonuçta uçak Andican‘sız havalanabildi ve TaĢkent‘te tutuklanmaktan kurtuldu. Özbek öğrenciler Andican ismi etrafında bu geliĢmeler olurken, muhalif Salih‘in Türkiye‘deki faaliyetleri de dikkatle izleniyordu. Türk Cumhuriyetleri‘nden Türkiye‘ye 10 bin öğrenci getirilmiĢti. Bunlardan 2000 bini de Özbekistanlı öğrencilerdi. Türkiye‘de okuyan öğrenciler arasında Kerimov karĢıtı bir propaganda yürütülüyordu. Muhammed Salih, Özbek öğrencilerle sık sık bir araya geliyordu. Özbekistan yönetimine karĢı ―muhalefet cephesi‖ açılmıĢ, Kerimov‘u devirmek için, Azerbaycan‘da Aliyev‘e yapılan darbe giriĢimi gibi olmasa da çeĢitli ―oyunlar‖a giriĢilmiĢti. Kerimov, bundan rahatsız oldu ve 2000 öğrencisinden 1500‘ünü geri çekti, ‖ağabey‖ Türkiye‘ye resmen nota verdi. Türkiye zor durumda kalınca bunun bir resmi politika olmadığı açıklanmaya çalıĢılıyor,araya CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel girerek, bu ayıpları gidermeye çalıĢıyordu. Sonuçta, Türkiye‘deki 500 öğrencisini geri çekti Kerimov... Bundan rahatsız olan Türkiye, öğrencileri kontrol almak için götürülen Özbek müfettiĢlerin maaĢlarını üstlenmek zorunda kalıyor... Hiç olmazsa Kerimov‘un gönlünü almaya çalıĢıyordu. Kerimov ise kardeĢ ülkedeki bu durumu anlayamıyor, ‖Ben ne yaptım ki Türkiye beni devirmek istiyor?‖ diye soruyordu. O günleri bize anlatan bir dıĢiĢleri mensubu, ‖Bu olayı Özbekistan‘a, daha doğrusu Kerimov‘a anlatamıyorduk. O bunu Türkiye‘nin resmi politikası sanıyordu. Halbuki, Özbek kökenli bazı kiĢilerin oyunuydu bu....‖ diyordu. Gözümüze kibrit çöpünü çok yaklaştırınca! Akit Gazetesi, 7 Mart, 1999 A. Dilipak E-mail:[email protected] Insan, gözüne kibrit çöpünü çok arkasında kocaman bir orman kaybediyor. yaklaĢtırınca, Sanki dünyanın en zor durumda olan insanları bizmiĢiz gibi. Mesela Uganda'da yaĢamak ister miydiniz, ya da BangladeĢ‘te?! Cezayir'de yasamak size daha kolay mı geliyor? Stalin ya da Hitler zamanında yaĢamak istemezdiniz herhalde. Peki Yezid'in iktidarında yaĢamak ister miydiniz, hele Kerbela'da?.. Afganistan'da, Özbekistan'da yaĢamaya ne dersiniz? Hayat böyle sürüp gidiyor iste. Bazı dostlarla karsılaĢıyoruz. Türkiye'de olanlardan bıkmıĢ gözüküyorlar. Herkes rahatsız. Sanki Türkiye'de sorunlar çözülse rahat edecekler mi? Hani hep çalıĢma üzere olacaktık. Yeryüzünde son haksizlik sembolü kale yıkılana kadar mücadele edecektik? Biz Allah‘ın yeryüzündeki halifesi değil miydik?! Simdi kendi haklarımız için mücadele ediyoruz. Yarın belki bizden olanlara karĢı ve bizden olmayanların haklarını savunmak zorunda kalınca ne yapacağız? Hayata ve gerçeklere sırtımızı dönüp keyfimize mi bakacağız? Ne kadar cahil ve zalimiz! Türkiye'deki sıcak geliĢmelere basımızı öylesine gömdük ki, dıĢarıda ne olup bittiğinin farkında bile değiliz. Kosova'da ne olup bittiğini biliyor muyuz? Ya Filistin'de yaĢananlar?! Çeçenistandaki iç çekiĢmeleri biliyor musunuz?! Ya Özbekistan'da yaĢananları?.. Kafkaslarda da BÇG var. Orada da mafya, derin devlet, çeteleĢme olayı yaĢanıyor. Kayıt dıĢı ekonomi, faili meçhul cinayetler, insan hakları ihlalleri, rüĢvet, hepsi var ve bu belalardan muzdarip kardeĢlerimiz için hiçbir Ģey yapamıyoruz. 16 ġubat‘ta TaĢkent‘te meydana gelen olayların ardından adeta bir insan avı baĢlatıldı. Ülke bir anda Cezayir'e döndü. Amerika‘nın sesine göre 500, Almanya‘nın sesine göre bir hafta içinde 2 bin ERK üyesi gözaltına alındı. Ġsak Kerimov ya da Ġslam Kerimov, Ġslami muhalefet hareketine karsı topyekun bir savaĢ baĢlattı. Hatta iddiaya göre, Özbekistan'dan gelen bir Ġstihbarat timi ve üst düzey bir yönetici Ankara'da temaslarda bulunarak, Türkiye'deki Özbeklerle ilgili de bir tutuklama kampanyası baĢlattılar ve birçok Özbek asilli Türk, Özbek muhalefet hareketine destek verdiği için gözaltına alındı. ERK Partisi lideri Muhammed Salih ile yaptığım telefon görüĢmesinde, parti üst yönetiminin ağır baskılar altında olduğunu ve birçok kiĢinin de tutuklu olduğunu ve tutukluların nerede olduklarını bilmediklerini söyledi. 16 ġubat olaylarının hemen ardından 19 ġubat‘ta Muhammed Salih'in kardeĢi Harzem il örgütü yönetim kurulu üyesi Kamil Bekcan gözaltına alinmiĢ. 21 ġubat‘ta ise ulemadan ERK'e destek veren Abidhan Nazar, hanımı ve annesi ile birlikte gözaltına alinmiĢ. 23 ġubat‘ta ise Muhammed Salih'in bir diğer kardeĢi RaĢid Bekcan tutuklanmıĢ. Muhammed Salih halen Avrupa ülkelerinde yasıyor ve ülkesindeki insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak diğer ülke hükümetleri ve insan hakları ihlalleri konusunda temaslarda bulunuyor. Biz kendi derdimizle uğraĢırken, iste kardeĢ Özbekistan'da durum. Orada da bir 23 Subat süreci yaĢanıyor. Bu bölgedeki despotlar hep birbirine benzer. Bunlar domino tasları gibi. Biri yıkılmaya görsün, hepsi bir diğerinin üzerine devrilecektir. Burada bizim haksızlıklar karsısında yasadıklarımızın bir baĢka versiyonu, benzer Ģekilde Balkanlar'da, Kafkaslarda ve Ön Asya'da, hatta dünyanın birçok bölgesinde yaĢanıyor. Bizim burada elde edeceğimiz baĢarı, öteki mazlum halklar için de bir baht kaynağı ve tecrübeler birikimi olacaktır. Selam ve dua ile İki şehirde hayatı durdurduk 18.03.1999, Sabah Can ATAKLI ...Bu arada Kerimov'un Demirel onuruna verdiği yemekte yaptığı konuĢmada, terörle ilgili ilginç bir cümle dikkatimizi çekti. Kerimov Türkiye'den teröre karĢı destek beklediğini söyledi ve "Bu iki ülke halklarını birbirine düĢürmeye çalıĢan ortak düĢmanımızdır" dedi. "BaĢkan niye böyle konuĢtu?" diye sorduk. Özbekistan'da "dinci" bir muhalif var. Adı Muhammed Salih.. Son terör olayını onun planladığına inanıyorlarmıĢ. Daha da kötüsü, bu kiĢinin Türkiye'de yaĢadığı ve eylemlerini buradan yönettiği tahmin ediliyormuĢ. Demirel'den güvence Demirel bunun üzerine Muhammed Salih'in Türkiye'de olmadığını, sınır kapılarına talimat verildiğini ve kesinlikle içeri sokulmayacağını söyledi Kerimov'a. Özbek BaĢkan, bu sözlerden sonra çok sevindiğini belli etti. Ġstanbul'a dönünce bazı kaynaklara baĢvurdum, Muhammed Salih'in Türkiye'deki bazı aĢırı dinci örgütlerle bağlantılı olduğunun bilindiğini, zaman zaman Türkiye'ye girip Ġstanbul'a geldiğini öğrendim. Ancak Muhammed Salih'e yönelik bir desteğin olmadığı söylendi, zaten Ģu anda da Türkiye'de değilmiĢ gerçekten. Muhammet Salih ne yapıyor? 18.03.1999, Hürriyet Yalçın BAYER Özbekistan iliĢkileri, siyasi muhalif Muhammet Salih'in Türkiye'ye sığınması nedeniyle bir süreden beri soğuktu. CumhurbaĢkanı Demirel, yıllardır bu durumu telafi etmeye çalıĢıyor. Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov, radikal Ġslami akımların geliĢmesinden ve Türkiye'nin Muhammet Salih'e kucak açmasından rahatsızlık duyuyordu. Salih'e, Turgut Özal kucak açmıĢ, Kerimov onu tutuklamak isteyince Türkiye'ye davet etmiĢti. Salih'in, Türkiye'deki "hamisi", Enver Altaylı'ydı. Altaylı, 'MĠT'le çalıĢmıĢ', 'CIA ile tanıĢmıĢ', kendisine ‗karanlıklar prensi‘ adı verilmiĢti. Bugün dolar milyoneri bir iĢadamı... Kerimov ile Altaylı'nın arası da, ticari iliĢkilerinden dolayı bozulmuĢtu. Kerimov, Salih'e verdikleri destekten ötürü Altaylı ile ANAP Milletvekili Ahad Andican'ı ülkeye sokmuyordu. Andican hakkındaki Kerimov'un verdiği ‗istenmeyen adam‘ kararı, geçen yıl Mesut Yılmaz'ın Özbekistan'a yaptığı gezi öncesi kaldırıldı ve Andican böylece yıllar sonra ülkesine girebildi. Muhammet Salih, uzun yıllardır Türkiye'de yaĢıyor. Zaman zaman da KKTC, Bulgaristan, Romanya ve Moldovya'da barınıyor. . Geçen yıl nisan ayında Altaylı, Salih'in Türkiye'den çıkartılması konusunda kendisine soru soran TEMPO'nun Yazı ĠĢleri Müdürü Levent Evkuran'a Ģöyle demiĢti: ‗‗(...) Yarın Özbekistan'a baĢbakan olacak bir adamı apar topar Türkiye'den göndermenin ne faydası var? Avrasya'ya hákim olan dünyaya hákim olur. Asya'da birliği Özbekistan sağlar. Bunu yapacak Muhammed Salih'tir. Ben bu adamlarla beraberim. Ama Kerimov bana Salih'i bırakacaksın, dedi. Kerimov'la köprüler böyle atıldı. Kerimov paranoya içindedir, korkaktır. Dünyada bir benden, bir de Salih'ten korkar.‘‘ CumhurbaĢkanı Demirel, üç gün önce Özbekistan'a yaptığı gezide gazetecilerin sorusu üzerine, 2000 yılında Özbekistan'da CumhurbaĢkanlığı seçimi yapacağını hatırlatarak, ‗‗Özbekistan'ın canla baĢla hizmet gördüğüne Ģahit olduğum Sayın Kerimov'a, bir Özbek vatandaĢı olarak oy verirdim‘‘demiĢti. Bu bir gönül almaydı. Kerimov bu sözlere teĢekkür ederken, bir soru üzerine, siyasi muhalif Muhammet Salih'e Özbekistan'a dönme çağrısında da bulunuyor ve ‗‗Niye kendi yurduna dönmüyor. Dünyalarda geziyor‘‘diyordu. Kendisinin de bir Müslüman çocuğu olduğunu belirten Kerimov, ancak Ġslam'ın siyasete karıĢtırılmamasını istediklerini kaydetti. Özbekistan, Salih Öğrencilerini çekmiĢti. nedeniyle Türkiye'ye kırgındı. Demek ki Ģimdi bazı güvenceler verildi. Salih gözden çıkarıldı. Demirel: Hükümet sıkıntıyı çözer 18.06.1999, Milliyet Serpil Çevikcan, Moldova-Ankara CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel, hükümette, baĢta merkezi sınavla memur alımı olmak üzere bazı konularda baĢ gösteren sıkıntıyı, ''Daha dün bir, bugün iki. Önemsenecek bir ihtilaf olabileceğini sanmıyorum. Siyasi partiler hükümet kurulurken güncel meseleler üzerine anlaĢtılar.'‗diye değerlendirdi. Demirel dün Moldova gezisinden dönerken uçakta gazetecilerin koalisyondaki sorunlarla ilgili sorularını Ģöyle yanıtladı '‗Hükümet 9 Haziran'da güvenoyu aldı. Her meselede; meselenin doğal tabiatından gelen bir takım güncel tartıĢmalar olur. Büyük güncel meseleleri programlarına koymuĢlardır.'‗ Özbek sorunu Özbekistan'la yaĢanan gerginliği de değerlendiren Demirel, Kerimov'a suikast düzenleyenlerden iki kiĢinin Türkiye'ye geldiğini, mahkemenin bunları tutukladığını ve iade için karar aldığını anımsattı. CumhurbaĢkanı, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi'nin müdahil olmasının sorunu tırmandırdığını kaydederek Ģunları söyledi: ''Dedik ki, sistemimizin icapları budur. Kerimov'a,'sana yönelmiĢ hadise bana yönelmiĢtir‘ dedim. Kerimov daha önce CumhurbaĢkanlığı seçiminde karĢısına çıkmıĢ bir kiĢiden çok rahatsızdır. Umarım ki ciddi sorunlara ulaĢmaz.'‗ Demirel TaĢkent Büyükelçisi'ni istiĢare için çağırdıklarını, bu ülkede iĢadamları ve okullara karĢı tavır olduğunu kaydetti. Türk-Özbek ilişkilerinde serinlik Milliyet, Haziran 1999 Orhan Tokatlı Türkiye-Özbekistan arasında siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal iliĢkilerinde bir durgunluk olduğuna dikkat çekiliyor... TaĢkent'in bağımsızlığa kavuĢtuğu günlerdeki sıcaklık, yerini serinliğe terk etmiĢ bulunuyor... CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un muhalifi olduğu belirtilen Muhammed Salih'in bilinmeyen bir nedenle Türkiye'ye yerleĢmesi ve Devlet BaĢkanı'nın yönetimindeki hükümetini çeĢitli eylemlerle rahatsız etmesi, eleĢtirmesi, huzursuzluğun baĢlıca kaynağı olarak değerlendiriliyor... Bu arada eski Büyükelçi Volkan Çotur'un tavır ve davranıĢlarındaki olumsuzlukların da münasebetleri etkilediği belirtiliyor... Özbekistan bağımsız Devletinin geliĢmiĢliği tartıĢmasız kabul ediliyor... BaĢkan Kerimov‘un uygar yapısının ülkenin bir an önce kalkınmasına yardımcı olacağı ifade ediliyor... 22 milyona yaklaĢan nüfusuyla Özbekistan, bağımsız Orta Asya devletleri arasında sözü geçerli bir devlet olarak tanımlanıyor. Altın madeni rezervi ve üretimde dünyada ağırlığı olan Özbekistan yerini almıĢ bulunuyor... TaĢkent'te toplu taĢımacılıkta tramvay ve troleybüs kullanılıyor... Kent bu görünümü ile küçük, eski bir Ġstanbul'u anımsatıyor. Tüketim ve dayanaklı beyaz eĢyanın hemen hemen tümüne yakını, çeĢitli ülkelerden ithal ediliyor. Türkiye'nin bu yolda geç kaldığına değiniliyor. Ülkenin çok kısıtlı su kaynağına sahip olduğu açıklanıyor... Su kaynaklarının eĢitsiz dağılımı,ülkenin iklimini ve coğrafi durumunu da etkiliyor... Su deposu olarak bilinen Aral Denizi'ni besleyen Amuderya ve Sirderya'nın suyunun arazi sulamasında kullanılması Aral'ın su düzeyinin 1966'dan bu yana düĢmesine neden olduğu kaydediliyor. ġu anda denizin 13 metre cıvarında azaldığına iĢaret ediliyor, önlem alınmadığı taktirde,su sıkıntısı doruk noktalarda seyredeceğinden ürkülüyor... Türk müteahhitlik hizmetlerinin bu ülkede gerektiği biçimde oluĢmadığı belirtiliyor... Özbek yöneticileri de ''Türk'', ''Türk Cumhuriyetleri'‗gibi ifadelerden pek hoĢlanmıyorlar ve kendilerinin öncelikle ''Özbek'‗olduklarını açıkça dile getiriyorlar... TaĢkent Büyükelçiliğine atanan Erdoğan Aytun, TürkÖzbek iliĢkilerini yeniden düzene koymak üzere kollarını sıvamıĢ bulunuyor. Aytun,Türk dıĢ politikasının ülkede yanlıĢ anlaĢıldığından yakınıyor...Bağımsız Özbek devletinin hükümranlığının vazgeçilmez olduğunun iç politikasına karıĢmanın söz konusu olmadığının kesinlikle anlatılması gereği vurgulanıyor... Özbek Yazarlar Birliği'nin yemekli davetine katılan tek büyükelçinin Erdoğan Aytun olması anlamlı bulunuyor. KonuĢmacıların Türk dostluğundan ve Mustafa Kemal'den uzun uzun bahsetmelerinden dolayı Büyükelçi, yazarları kutluyor. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın hıĢmına uğrayarak TaĢkent'e atanan Kültür MüĢaviri Cevdet Türkeroğlu'nun burada kısa sürede her kademedeki devlet yöneticileri ile diyaloga girmesi olumlu karĢılanıyor. Orta Asya bağımsız devletlerinde kurulan büyükelçiliklere DıĢiĢleri Bakanlığı dıĢında diğer bakanlık ve kuruluĢlardan yollanan müĢavir ve ataĢe sayısının fazlalığı yadırganıyor. Kadroların yeniden gözden geçirilmesinde sayısız yararlar olacağına inanılıyor... TRT'nin evlere Ģenlik AVRASYA yayınları Orta Asya devletlerinde yerleĢik Türklerin ve buralarda Türk sanatına karĢı ilgi duyan yerli halkın acımasız tepkisine neden oluyor ve eleĢtiriliyor. 23 Haziran'da Türkiye'yi resmen ziyaret edecek olan Özbek CumhurbaĢkanı ile Demirel arasında gerçekleĢtirilecek görüĢmelerde Türk-Özbek iliĢkilerinin eski düzeyine, getirilmesi ve soğukluğa son verilmesi temenni ediliyor. Kerimov ve Diğerleri 28.06.1999, Radikal Gazetesi Avni ÖZGÜREL Dünyanın en büyük pamuk ve altın üreticilerinden olan Özbekistan'da halk fakirleĢtikçe güçlenen Devlet BaĢkanı Kerimov'a göre kendisine yönelik suikast giriĢiminin arkasında Ankara bulunuyor. Resmi ağızlar 'istiĢare için Türkiye'ye çağırdık‘ deseler de Türkiye'nin Özbekistan Büyükelçisi'nin Kerimov tarafından 'istenmeyen adam‘ ilan edilerek gönderildiği biliniyor. Sebebi sır değil: Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre kendisine yönelik suikastın arkasında Muhammed Salih'in önderliğindeki muhalefet hareketi Erk'i destekleyen Türkiye var! Bugünü anlamak için biraz konunun geçmiĢinden söz etmek gerek. SSCB'nin kuruluĢ yıllarında tüm Orta Asya'ya hâkim tek bir cumhuriyet, yani 'Türkistaniskaya Sovyetskaya Sosyalistçeskaya Automiya Republiskaya‘vardı. Lenin yönetimindeki Moskova'nın 'Özbek, Kırgız, Tacik, Türkmen vs. Türk olmayıp hepsi ayrı millettir‘diyen tarih tezi ortaya çıktıktan sonra, Stalinin planlamasıyla her kabile ayrı cumhuriyet Ģeklinde teĢkilatlandırıldı ve bunların tamamı merkezi yönetimin itimadını kazanmıĢ mahalli komünist partilerin yöneticilerine emanet edildi. Nitekim SSCB dağılırken Haydar Aliyev hem Moskova'da politbüro üyesi hem de Azerbaycan Komünist Partisi Birinci Sekreteriydi; Nazarbayev Kazakistan Komünist Partisi, Kerimov Özbekistan Komünist Partisi birinci sekreteriydiler. Ġkinci tez Ama aynı topraklarda 'Kabile farkı önemli değil, Kırgız, Özbek, Azeri v.b. hepsi Türk'tür‘ diye özetlenebilecek tez de her dönemde varlığını korudu. Özbekistan'da Muhammed Salih ve Polatov; Kırgızistan'da Cengiz Aytmatov, Olcas Süleymanov (Halen Ġtalya Büyükelçisi), Türkmenistan'da Abdi Guliyev, Tacikistan'da YaraĢ Kurban, Mahmut Hüdaverdi, Afganistan'da General Dostum gibi aydınlar da ikinci tezin savunucuları arasında. Bu iki anlayıĢ arasındaki farkın tipik örneğini Azerbaycan'da görmek mümkün. Türkiye ve Atatürk denildiğinde gözleri dolan Ebulfeyz Elçibey döneminde Azerbaycan Anayasası'nda yer alan 'Azerbaycan Türklüğü‘ tabirleri Aliyev döneminde 'Azerbaycan halkı‘ olarak değiĢtirildi. Afganistan'dan bir kesit de tablonun diğer cephesi konusunda fikir verebilir. Türkiye'de hayli örselenen, satın aldığı buzdolabına varana kadar adı etrafında tartıĢmalar yaratılan General Dostum desteksiz kalıp savaĢı kaybedince, bölgede Özbek asıllı ama kelimenin tam anlamıyla 'yobaz‘ Tahir Memengani hâkimiyet kurdu. Özbekistan'da gerçekleĢtirilmek istenen Ġslami devrime kadar Taliban'la uzlaĢıyı temsil eden Memengani, hedefe ulaĢtığında kontrolündeki toprakları Taliban'a devretmeyi de garanti ederek, General Dostum'un biri Mezarı ġerif'te, diğeri ġıbırgan'daki evlerinde oturuyor. Kerimov'un kerameti Kerimov ülkenin geçiĢ döneminde Batı'yla entegrasyonunu sağlayacağı vaadiyle yönetimine gelmiĢ bir lider. Ancak diğer Orta Asya cumhuriyetlerinde rastlanan hastalıktan onun da kendini kurtaramadığı açık. Bir taraftan kiĢisel iktidarını perçinlemek için ekonomik imkânları yakın çevresinin zenginleĢmesi için kullanırken diğer yandan Özbekistan'da muhalefeti sindirmek için Sovyet dönemini aratmayacak bir polis devleti tesis ediyor Ġnsan hakları kuruluĢlarının Internet sitelerine göre Özbekistan'da 50 bin siyasi tutuklu adi suçlar gerekçe gösterilerek cezaevlerinde tutuluyor. Halkın durumu ise periĢan. Dünyanın sayılı pamuk üreticilerinden olan ve Güney Afrika'dan sonra en büyük altın üreticisi olan Özbekistan'da elde edilen kazanç özel muhafız birliklerine, baĢkanlık saraylarına ve toplasanız sayısı beĢ bini geçmeyen azınlığa gidiyor. Aylık ortalama geliri 4 bin Som olan ülkede unun kilosu 110 Som ve yönetim uzun süredir kimseye maaĢ ödeyemiyor. Bu tabloya rağmen Türkiye sürekli Kerimov'u destekledi. Muhalefet hareketine sempatisini saklamamakla birlikte verilen destek, muhaliflerin Türkiye'de barınmalarına ses çıkarmamakla sınırlı kaldı. Ama Kerimov bundan da rahatsız oldu ve baĢbakanlığa getirdiği Sultanov'un yönlendirmesiyle Moskova'nın çizgisine yöneldi. Ecevit'in önsözü Ağaçlar ġair Olsa, bir Ģiir kitabının adı. Yazarı, Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih... Bülent Ecevit'in bu kitaba yazdığı önsöz, baĢbakanı farklı bir yönüyle tanıma imkânı veriyor: "Rus edebiyatını ve sanatını yakından tanırız. Ama eski Sovyetler Birliği'ndeki Türklerin kültür yaĢamına, edebiyatına ve sanatına yüzyıllarca uzak kalmıĢız, dil bağımız bile büyük ölçüde kopmuĢ, ortak tarihimiz geçmiĢin karanlığına gömülmüĢ, aramızda Berlin Duvarı'ndan da kalın bir duvarı kendi ellerimizle örmüĢüz. Ancak Ģimdi o duvarı yıkma zamanıdır. Buna öncülük görevi yazarlara, sanatçılara, özellikle de ozanlara düĢer. Üstelik Türkler için Ģiir baĢta gelen düĢünme, algılama ve anlatma aracıdır. Türklerin Allah korkusuna değil, Allah sevgisine dayanan ve bu sevgiyi insana da yansıtan aydınlık hoĢgörülü ve birleĢtirici Ġslam tasavvufuna en büyük katkı da halk ozanlarından gelmiĢtir. Batı'da politikacı ozanlara pek rastlanmaz, ama Doğu'da, özellikle Türk ülkelerinde politikacılar, devlet adamları arasından çok değerli ozanlar çıkmıĢtır. Özbek ozanı Muhammed Salih, Türk politikacı ozanlarının çağımızdaki üstün bir örneğidir. Muhammed Salih hem Özbek Türklerinin önemli bir ozanı, hem de Özbekistan'ın ana muhalefet partisi olan Erk Partisi'nin genel baĢkanıdır. Muhammed Salih Ģiirlerini baskı dönemlerinde yazmıĢtır. Sovyetler Birliği'nin dağılıĢından sonra da Özbekistan'da baskı ortamı bir ölçüde sürmektedir. Fakat usta ozanların Ģiir dili en ağır baskılar altında bile özgürlük ıĢığını yanar tutabilir. Bir politikacı olarak Muhammed Salih ve onunla birlikte Özbekistan'da demokratikleĢme hareketine öncülük eden arkadaĢları, bugün hâlâ bir bakıma yerden yere vuruluyorlar. Ama Muhammed Salih bu baskılara kendi Ģiir dilinde, 'Eğer hiç kimse beni yere vurmasaydı göğe nasıl sıçrayabilirdim‘diye meydan okuyabilen bir politikacı ozandır. Ozan olarak o zaten göğe sıçramıĢtır. Ġnanıyorum ki önderlik ettiği demokrasi ve özgürlük hareketinin de göğe sıçrayacağı günler yakındır." Suikastın perde arkası Ġslam Kerimov programını kaydırıp gideceği yere dört buçuk dakika gecikmese, suikast giriĢimi amacına ulaĢmıĢ olacaktı. Bu giriĢimin Ankara kaynaklı olduğu konusunda tek bir delil yok. Buna rağmen suçlanan kiĢilerden bazılarının Türkiye'ye kaçmıĢ olmaları nedeniyle Özbek iletiĢim kanalları suikastın arkasında Türkiye'nin bulunduğu iddialarıyla çalkalanıyor. Gerçekte suikastın arkasında Kerimov'un Ģahsen milyar dolar düzeyinde ticaret yapıp ihtilafa düĢtüğü kiĢiler veya Özbekistan'ın Türkiye'ye yaklaĢmasından rahatsızlık duyan Rusların bulunması kimseyi ĢaĢırtmaz. Hatta Türkiye'deki Özbek öğrenciler ve Özbekistan'daki Türk okullarından rahatsızlık duyan Rusya'nın bazı Türkleri de kullanarak bu iĢi yapmıĢ olması mümkün. Suikastı soruĢturmak isteyen CIA, FBI ve Avrupalı uzmanların Özbek yönetimi tarafından engellenmeleri düĢündürücü. Bu da Newsweek'e göre, Usame bin Laden'in yöntemlerini andıran patlamanın muhalefeti bastırmak için bahane arayan Kerimov tarafından 'sipariĢ edilmiĢ olabileceği‘ihtimalini veya ülkede iç savaĢ çıkarmaya çalıĢan Taliban destekli Suudi / Vahhabi kuklası Tahir Memengani'yi akla getiriyor. Her diktatör gibi Kerimov'da da evhamın hastalık derecesine vardığını tanıyanlar biliyor. Oysa Türkiye, Cumhuriyet tarihinde örneği sadece Atatürk döneminde görülmüĢ bir anlaĢmayı Özbekistan'la imzaladı. Ebedi Dostluk AnlaĢmasıydı bu. Rusya'nın Kazak ve Kırgızların üzerine çöküp onları 'Sovyetler Birliği'ni dağıtan anlaĢmaları yok sayma‘ kararına ikna ettiği ve Kerimov'un 'Bana komplo kuruyorlar‘ diye yakındığı dönemdi bu. Ve Demirel Özbekistan yüzünden Rusya'yla savaĢmayı göze mi alıyoruz‘ sorularına muhatap olmuĢtu. Keza bağımsızlığın ilan edildiği günlerde de buğday mubayaasının hep Moskova tarafından yapılmasına alıĢık olduğu için sipariĢ vermeyi unutan Özbek yönetimi ülkede açlık tehlikesi baĢ gösterince, Özal Türkiye'nin stratejik rezervinden 2 milyon ton buğdayı göndermiĢti. Buna rağmen sıkıntılarını atlattıktan hemen sonra Avrupalı diplomatlara 'Özbek asıllı Timür olmasaydı siz Türklerin elinden kurtulamazdınız‘ diyen Kerimov, bir taraftan da Türk bakanları 'Turan topraklarına hoĢ geldiniz‘ sözleriyle karĢılamayı sürdürdü. (*) Özbekistan'dan kaçıp BM'ye sığınan Muhammet Salih müzeden tarihi eser çalmakla suçlanmıĢtı. Söz konusu eserler sonra bir Harezm müzesinin deposunda bulundu ama Salih hakkındaki suçlama geri alınmadı. Mehmet Ali Mahmutof, Özbekistan Müftüsü Muhammet Sadık defalarca tutuklandı, kimi aydınlar da silah, uyuĢturucu vs. bulundurdukları, kavgaya karıĢtıkları gerekçesiyle ceza aldı. Gülen‟e hürmet duyarım 06.07.1999, Cumhuriyet Ankara-Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘a 16 ġubat 1999 günü gerçekleĢtirilen suikast giriĢimini planlayanlar arasında olduğu iddia edilen muhalif Erk Partisin lideri Muhammed Salih, Cumhuriyet‘in sorularını yanıtladı. Özbekistan‘daki muhalefeti bastırmak için suikast giriĢimini Kerimov‘un kendisinin planladığını savunan Salih, Özbek CumhurbaĢkanının Türkiye ve Türklere hiçbir zaman dost olmadığını öne sürerek ―Sadece Ģimdi değil, O yıllardır Türkiye‘ye küfretmektedir. Türkiye‘ye düĢman ülkelerle dost olmuĢtur‖ dedi. Salih, Türkiye‘ye eski CumhurbaĢkanı Turgut Özal‘ın daveti üzerine 1993 yılında geldiğini, Fethullah Gülen‘e büyük hürmet beslediğini, ancak kendisiyle hiçbir iliĢkisi olmadığını söyledi. Bir Avrupa baĢkentinde yaĢayan Muhammed Salih, Kerimov‘a gerçekleĢtirilen suikast giriĢimiyle ilgili Ģu bilgileri verdi: Suikast senaryo: 16 ġubat‘ta TaĢkent‘in 5 ayrı yerinde patlama olmuĢ ve bu patlamalarda birçok kiĢi ölmüĢ ve yaralanmıĢtır. Özbek yönetimi, Kerimov‘u öldürmeye yönelik bir suikast olarak ilan etti bu olayı. Ve bu olay, - maalesef kardeĢ Türkiye hariç - hiçbir ülke tarafından ciddiye alınmadı. Çünkü bir suikast 5 ayrı yerde bomba patlatılarak yapılmaz. Bu patlamalar suikast değil. 5 ayrı yerde muhtelif zamanlarda patlatılan bombalarla bir kiĢinin canına saldırılamaz. Bu iddia doğru olsa bile biz Erk Partisi olarak 3-4 yerde bomba patlatıp meĢhur olmak isteyen cahiller değiliz Kerimov terörü: Bu suikast, bir tek kiĢinin yararına olmuĢtur, o da Kerimov‘dur. Teröre karĢı olma bahanesiyle kendi terörünü estirmeye baĢlamıĢtır. Suikastın ardından 3 ayda 4 binden fazla terörle hiçbir iliĢkisi olmayan, terörden nefret eden muhalif Özbek aydınları, Stalin dönemi mahkemelerini andırır Ģekilde, 3 dakikada 10-15 yıl hapis cezasına çarptırılmıĢlardı ve Erk Partisi‘ni savunanlara karĢı soykırım baĢlatılmıĢtır. Rakip totaliter rejim: Erk Partisi tabandan büyük destek almasaydı, Kerimov bize karĢı devletin tüm imkânlarını kullanıp 7 yıldır mücadele etmezdi. Özbek muhalefeti yüzünden Türkiye ile iliĢkilerini koparma noktasına gelmezdi. Bizim gibi bir parti nasıl olur da YoldaĢev gibi halkın hiç tanımadığı küçük bir grupla iliĢkiye girer? Bizim YoldaĢev‘le hiçbir alakamız yok Türkiye‘den öç alıyor: 16 ġubat olaylarına bakan mahkeme, Kerimov‘un tüm baskısına, sanıkların iĢkence altındaki ifadelerine karĢın benim ve Erk Partisinin suikast giriĢimiyle ilgisini kanıtlayamamıĢtır. Bu fiyasko, Kerimov‘u Türkiye‘ye saldırmaya mecbur etmiĢtir. Öcünü Türkiye‘den almaya baĢlamıĢtır. Çünkü ‖Salih‘i Türkiye destekledi‖ diye düĢünüyor. Niye böyle düĢünüyor? Çünkü Kerimov, benim 80‘li yıllardan bu yana Türkiye sempatizanı olduğumu biliyor. Onun elinde benim Türkiye Türkçesinden Özbek Türkçesine çevirdiğim Yunus Emre, Ziya Gökalp‘in Ģiir kitapları bulunmaktadır. Kerimov benim Türkiye‘den destek almamı normal karĢılıyor. Ama bu desteği devletten değil, orada bulunan dostlardan aldım. Kerimov bu duruma Ģükretmeliydi. Fakat Ģükretmek yerine Türkiye‘ye karĢı hep küfrediyor. Nedense Türk basını bunu bilmiyor ya da Özbek halkıyla iliĢkisi bozulmasın diye yazmıyor. Ġstanbul toplantısı: Tahir YoldaĢev ile 2 Temmuz 1997‘de görüĢtüğüm iddia ediliyor. Ben 1997 yılının Mayıs ayının sonunda Türkiye‘den ayrıldım ve Eylül sonunda döndüm. Bu birincisi. Ġkincisi, YoldaĢev denen adam Mayıs ayında bana geldi. Daha doğrusu bizim toplandığımız eve geldi. 5-7 Mayıs‘tı sanırım. O zaman Çeçenistan CumhurbaĢkanı Gandarbiyev, benim evime misafir olarak gelmiĢti. Ben onu baĢka yerde yemeğe aldım. YoldaĢev bana Ġstanbul‘da yaĢayan Özbekler aracılığıyla haber göndererek Gandarbiyev‘le görüĢmek istediğini bildirdi. Ben de gelsin, tanıĢsın dedim. Orada 20‘ye yakın kiĢi vardı. Hatta Türk milletvekilleri de vardı. Onlarla yemek yedik. YoldaĢev da tanıĢtı ve gitti. Erbakan‘ın desteği: Bu konuda bir Ģey diyemem. Erbakan YoldaĢev‘le görüĢecek bir adam mı bilmiyorum. Bence Türkiye‘yi karıĢtırmaya yönelik, Türkiye‘yi zan altında bırakmaya yönelik bir iddia. Altaylı: Bana yönelik çok sayıda iddia var. Bir tanesi diyor ki Salih YoldaĢev‘le kavga etti ayrıldı. Bir tanesi de bu olayların arkasında Enver Altaylı var. Altaylı‘nın ne alakası var bu iĢlerle? Altaylı bu adamların dıĢında birisi, bu adamları ne tanır ne de iĢbirliği yapar. Altaylı eskiden Kerimov‘a yakındı, ama sonra ayrıldı. Özbekistan‘a Özbek olarak, iĢadamı olarak geldi. Hiçbir Ģekilde kendisiyle ne siyasi ne de iĢ iliĢkimiz vardır. Özal çağırdı: Türkiye‘ye rahmetli Turgut Özal‘ın daveti üzerine geldim. Kendisi 1993‘te Özbekistan‘ı gördü ve oradaki durumu anladı. Ve bana çağrı yaparak ―Bir durum olursa gel Türkiye‘de yaĢa‖ dedi. Ben de onun üzerine çıktım geldim. Ben gelir gelmez Kerimov baskı yapmaya baĢladı. Fuller: Kendisini tanıyorum. Bölgeyle ilgili konferanslara katılırdı. GeçmiĢte CĠA ajanı olduğu için düĢüncelerine rağbet etmemek olmaz. Fethullah Gülen: Gülen‘i hiç tanımam, ama kendisine çok hürmet duyarım. Çünkü bu insan devletin yapmadığı Ģeyleri yapıyor. Dünyada birçok yerde Türk okulları açıyor. Bunun Ģeriatla bir iliĢkisi olduğunu sanmıyorum. Sadece Türkiye‘ye hizmet den insandır kendisi. Adamlarını da tanımam. Sadece Özbekistan‘dayken Zaman gazetesinin muhabirlerini tanırdım. Kerimov okulları ve gazeteyi birkaç defa kapattırdı, ama sadece dini oldukları için değil, kendi totaliter rejim dıĢındaki fikirleri tehlikeli bulduğu için kapattırdı. DıĢiĢlerine rapor: Türkiye‘ye geldiğimi 1993 yılında DıĢiĢleri Bakanlığı, emniyet ve bazı kurumların yetkilileriyle görüĢtüm. DıĢiĢleriyle yaptığım görüĢmelere kendilerine Özbekistan‘daki durum ile ilgili bir rapor sundum. Özbekistan ayıbı... 08.07.1999, Sabah Cengiz ÇANDAR Muhammed Salih'in adını daha Sovyetler Birliği yaĢarken duymuĢtum. Sovyet yönetimine karĢı mücadele etme yürekliliğini gösteren ender Türk Ģahsiyetlerden biriydi. Zaten Sovyet egemenliğindeki Türk dünyası içinde, muhalif hareket olarak sadece onun baĢını çektiği "Birlik" Hareketi ve Ebulfez Elçibey yönetiminde Azerbaycan'daki "Halk Cephesi" vardı. O, Sovyet yönetimine karĢı mücadele ettiği sıralarda, Özbekistan Komünist Partisi'nin baĢında Ġslam Kerimov, Moskova'nın TaĢkent Ģubesi olarak çalıĢıyordu. Sovyetler, Özbekistan'da yaptıkları tahribatı Orta Asya'nın ve Türkistan'ın hiçbir bölgesinde yapmamıĢlardır. Tarihi ve kültürü son derece zengin ülkeyi monokültür ekonomisine çevirmiĢler ve pamuk üretimiyle sınırlayıp, görevlendirmiĢlerdir. Sovyet üretim çılgınlığı yüzünden koca Aral Gölü kurumaya yüz tutmuĢ ve Özbekistan, 20.Yüzyıl'ın en büyük ekolojik felâketlerinden birine sahne olmuĢtur. Moskova, bu esaret rejimini elinin altında tuttuğu Özbek unsurlar aracılığıyla yürütmüĢ ve Ġslam Kerimov bunların baĢında yer almıĢtır. Bir gün Ukrayna ve Rusya'nın kendisi Sovyetler'i terkedince, "Ġmparatorluk" Orta Asya'daki Moskova Ģubelerinin beklemediği bir anda ortadan kalkıverdi. Türk illerinin Moskova emrindeki komünistleri ilk ĢaĢkınlığı atlatıp, süratle duruma adapte oldular. Ġslam Kerimov, hızla bir "Özbek milliyetçisi" kesildi. Bu "Özbek milliyetçiliği"nin önemli karakteristiklerinden biri el altında Özbek halkına Türkiye aleyhtarlığı pompalamak oldu. Rahmetli Turgut Özal, "21.Yüzyıl, Türk Dünyası'nın yüzyılı olmalıdır" ufkunu ortaya atan ve dolayısıyla Orta Asya'nın yeni bağımsız Türk cumhuriyetleriyle iliĢkileri sıkılaĢtırmaya özel önem veren liderdir. Ve Turgut Özal'ın Orta Asya'da hazzetmediği tek Ģahsiyet Ġslam Kerimov'du ve yakın çevresi bunu çok iyi bilir. ġimdi o Ġslam Kerimov, komünistlik dönemlerinden pek iyi bildiği entrika ve baskı yöntemlerini kendi halkına, yalan propaganda yöntemlerini ise Türkiye'ye karĢı uyguluyor. Bu arada köĢe bucak Muhammed Salih'i arıyor, yalanlarıyla onu "terörist" ilân ediyor. Muhammed Salih'i iki arkadaĢla birlikte TaĢkent'te 1992 yılında ziyaret etmiĢtik. Yeni partisi Erk'in baĢındaydı. CumhurbaĢkanlığı'na aday olmuĢ ve binbir hilenin döndüğü seçimleri kaybetmiĢti. Muhalefetin baĢındaydı. ġair kimliğinin verdiği bir bilge tavrın sahibiydi. Bize, Türkiye'nin kendisine yönelik ilgisizliğinden ötürü biraz sitem etmiĢti. O dönemdeki Amerika DıĢiĢleri Bakanı James Baker'ın bile kendisini görmeye geldiğini ama o sırada TaĢkent'te bulunan Hikmet Çetin'den aynı tavrı görmediğinden yakınmıĢtı. Türkiye'nin Orta Asya politikasına Süleyman Demirel'in eli değmiĢ ve komünist eskisi Azerbaycan ve Özbekistan liderleriyle kucaklaĢmakla yetinmek, bölgenin yarınını tasarlamamak resmî politika haline gelmiĢti. Muhammed Salih, birkaç yıl sonra Özbekistan'da barınamadığı için Türkiye'de yaĢamaya baĢladı. Bir seferinde beni gazetede ziyaret etmiĢ, birlikte yemek yemiĢtik. MeslektaĢlarımız, yanımdaki uzun boylu Özbek muhalefet liderinin, yıllar sonra adından çok bahsettirecek bir uluslararası kimliğin sahibi olabileceğini idrak etmemiĢlerdi. Onların bu zaafı mazur görülebilir ama Türkiye yönetiminin Ġslam Kerimov'un ne karĢılığı olduğu anlaĢılmayan kaprislerini tatmin etmek üzere, Muhammed Salih'e kapıyı göstermesi kabul edilemez. Tarihi nice Macar ve Polonya özgürlük savaĢçısına kucak açma örnekleriyle dolu olan Türkiye, Muhammed Salih'i sınır dıĢı etti. Ama Ġslam Kerimov'a da yaranamadı. ġimdi halâ Kerimov'la arayı yapmak için bin dereden su getiriliyor. Muhammed Salih için ise Azerbaycan ve Ukrayna demokratik güçleri ayağa kalktı. Özbek siyaset adamı, ülkesindeki demokratik muhalefetin lideri sıfatıyla, Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde barınmaya çalıĢıyor. Ve Türkiye'de milliyetçiliğine söz söyletmeyen MHP iktidarda. Ne ayıp! Kosova'ya Türk birliği gittiği vakit ne kadar onurlanmıĢsak, Özbekistan'daki zalim karĢısındaki titrek halimizden de o kadar utanıyoruz... Hemşehri: Kerimov Büyükelçisini geri çağırdı :Türkiye, Özbekistan Ankara, 17/06/199 --- Ġran‘da yayımlanan HemĢehri gazetesi‘nin 17 haziran 1999 tarihli Internet sayfasında yaralan haberinin çevirisi Ģöyledir: Türkiye, büyükelçisini, TaĢkent‘ten geri çağırdı. Özbekistan‘ın baĢkenti Cumhurı Ġslami gazetesi muharririnin Ankara‘dan bildirdiğine göre, Türk büyükelçisinin TaĢkent‘ten geri çağrılması, TaĢkent‘in, Ġslam Kerimov‘a yönelik terör eylemi hakkında Ankara‘yı suçlamasına ve TaĢkent hükümetinin Özbekistan‘da bazı Türk okullarının kapatılmasına karsı itiraz amacıyla gerçekleĢti. Anadolu ajansı diplomatik kaynaklara dayanarak verdiği haberde, Özbekistan‘daki Türk büyükelçisi onur apaydın'ın değerlendirmelerde bulunmak için Ankara‘ya çağrıldığını ve geri dönüĢ zamanının henüz belli olmadığını bıldırdı. Bu kaynaklar, Ankara‘nın, Özbekistan‘daki Türk okullarının kapatılmasından ve TaĢkent hükümetinin Ġslam Kerimov‘a yönelik suikast konusunda Ankara‘yı suçlamasından hoĢnut olmadığını belirttiler. Yine aynı kaynaklar, Ankara‘nın, Kerimov suikastında parmağı olduğu söylenen iki kiĢiyi Avrupa konseyi‘nin karĢı çıkmasına rağmen Ġstanbul‘da tutuklayarak Özbekistan yetkililerine teslim ettiğini ancak, Özbek yetkililerin Türkiye‘nin bu giriĢimini yetersiz saydığını belirttiler. Anadolu ajansı'nın haberine göre Ģu anda Özbekistan‘da 23 Türk-Özbek okulu, bir tane de Türk ilkokulu faaliyet gösteriyor ve Ģu anda Özbekistan hükümeti, 12 ilkokul ve liseyi kapatma kararı aldı. Bu habere göre ayrıca, Özbekistan Türkiye‘ye yeni öğrenciler göndermekten çekindiği gibi, Türkiye‘de eğitim gören 340 öğrencisini de geri çağırdı. Özbekistan hükümeti, 1994 yılında Türkiye‘nin TaĢkent hükümeti karĢıtı Muhammed Salih‘e sığınma vermesinden sonra, Türkiye‘de eğitim gören bin öğrencisi ile büyükelçisini geri çağırmıĢtı. Muhammed Salih hala Türkiye‘de bulunuyor. Özbekistan içiĢleri bakanı Zakir Almatov, geçen mart ayında emniyet genel müdürü Hasan Özdemir ve beraberindeki heyetin TaĢkent ziyareti sırasında, hükümetinin Muhammed Salih‘in varlığından duyduğu kaygıları dile getirirken, Salih‘i "en büyük terörist" olarak niteledi. Almatov ayrıca, bazı Türk vatandaĢlarının TaĢkent‘te ticaret adı altında dini faaliyet göstermelerinden de Ģikayetçi olmuĢtu. Diğer taraftan Türkiye, Belçika hükümetinden, sürgündeki kürt parlamentosu'nun toplanmasını önlemesini istedi. Brüksel‘deki Türkiye büyükelçisi Güner Öztek Anadolu ajansı'na verdiği demeçte, Türk Hükümeti karĢıtı Kürtlerin sürgündeki kurt parlamento oturumunu önümüzdeki hafta Belçika‘da yapmayı planladıklarını belirtti. Öztek, Belçika dıĢiĢleri bakanlığı yetkilileri ile görüĢmesinde, Türkiye‘nin bu konudaki rahatsızlığını ilettiğini vurguladı. Öztek ayrıca, Belçika yasalarına göre kapalı yerlerde bu tur oturumların yapılmasının önlenemeyeceğini de sözlerine ekledi. Belçika‘daki Türkiye büyükelçisi, med-tv'nin Belçika hükümeti tarafından kapatılmasının ardından, Ģimdi de yayınını c-tv adı altında yapmaya baĢladığını belirtti. Öztek, Türkiye‘nin bu konudaki itirazlarını da Belçikalı yetkililere ilettiğini belirtti. Özbek Lidere Veryansın 19.07.1999, Milliyet Cenk BaĢlamıĢ Kerimov'a suikast düzenlemekle suçlanan muhalefet lideri Muhammed Salih, Türkiye sempatizanı olduğunu ancak Ankara tarafından hiç desteklenmediğini söyledi Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'u "Türkiye düĢmanı" olmakla suçlarken, Ankara'dan hiçbir zaman destek görmediğini bildirdi. Salih, Eurasia Research Center'ın internet sitesindeki açıklamasında, Kerimov'a 16 ġubat'ta düzenlenen suikast giriĢimi ardından kendisine yöneltilen suçlamaları yanıtladı. Saldırıyla ilgisi bulunmadığını söyleyen Salih, suikastın büyük olasılıkla Özbek KGB'si tarafından düzenlendiğini, amacın muhalefeti yok etmek olduğunu ileri sürdü. Saldırının, Türkiye dıĢında hiçbir ülke tarafından ciddiye alınmadığını bildiren Salih, "Biz üç - dört bomba patlatıp meĢhur olmak isteyen cahillerden değiliz. En büyük ideal uğruna, vatan, hatta din uğruna bile insanları öldürmek bir cinayettir" dedi. 16 ġubat'ta, TaĢkent'in değiĢik yerlerinde bombaların patlaması sonucu çok sayıda kiĢi ölmüĢ, Kerimov'un saldırganların Türkiye tarafından desteklediğini söylemesi, iki ülke iliĢkilerini kopma noktasına getirmiĢti. Kerimov'un, Saddam Hüseyin ve Slobodan MiloĢeviç'e benzeri uygulamaları bulunduğunu öne süren muhalefet lideri, Türkiye ile iliĢkisi konusunda Ģunları söyledi: "Kerimov, benim Türkiye sempatizanı olduğumu biliyor. Ama ben Türkiye tarafından hiçbir zaman desteklenmedim. Kerimov buna Ģükretmeliydi. Sadece bugün değil, hiçbir zaman Türk dostu olmadı. Tersine, Türkiye düĢmanlığını devlet politikası haline getirdi. Türkiye'nin düĢmanlarıyla ittifak yaptı. Buna rağmen Türkiye Kerimov'un bütün ikiyüzlülüklerini, kaprislerini benzersiz bir sabırla karĢıladı. Doğrusu ben, Özbek CumhurbaĢkanı'na gösterilen bu tabiiyetten kimi zaman onur duydum. Ama artık bir Özbek Türk'ü olarak utanç duymaya baĢladım. Kerimov yolunu bulsaydı, Türkiye CumhurbaĢkanı'nı bile suçlayacaktı." ġiirden politikaya Özbekistan'ın en ünlü Ģairlerinden olan Muhammed Salih, aynı zamanda ülkenin en renkli simalarından biri. 1985'de Özbek hükümetinin kültürel değerler üzerindeki baskıcı uygulamalarını, altında 52 genç yazar ve Ģairin de imzasının bulunduğu bir mektupla dönemin Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'a Ģikayet eden Salih, politikaya da diğer birçok edebiyatçı arkadaĢı gibi o yıllarda atıldı. 1988'de Özbekistan Yazarlar Birliği'ne sekreter seçilen Salih, aynı yıl muhalif olduğu Komünist Parti Merkez Komitesi üyeliğine davet edildi. Bu teklifi reddeden Salih, Komünist Parti'nin baĢlattığı bir karalama kampanyasının odak noktasında yer aldı. Ancak kampanya ters tepti ve Özbek halkıyla aydınlar Salih'i muhalefet hareketin lideri konumuna getirdi. Bu Salih'e "Birlik Halk Hareketi'ni kurmak için gerekli gücü verdi. 1989'da kurulan "Birlik", Orta Asya'daki Sovyet cumhuriyetlerinde kurulan ilk gayri resmi muhalefet hareketi özelliğini taĢıyor. Ġki yıl sonra "Birlik"ten ayrılan Salih, Demokratik Partiyi (ERK) kurdu. 1991'de resmiyet kazanan ERK'in etrafında, yıllar süren komünist rejimden bunalan geniĢ halk kitleleri toplandı. Salih 1991 yılındaki devlet baĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a karĢı yarıĢtı ancak kaybetti. Muhalifler seçimlere hile karıĢtırıldığını iddia etti. Garip bir ağaç 28.07.1999, Zaman BeĢir Ayvazoğlu Geçenlerde bir Ģiir kitabı okudum, güzel bir Ģiir kitabı. Ġki yıl önce Türkiye Türkçesiyle yayımlandığında hemen almıĢ; fakat nedense okumaya fırsat bulamamıĢtım. Birkaç gün önce çalıĢma odamın orasına burasına yığılmıĢ yeni kitapları "Ne var, ne yok?" diye elden geçirirken birden gözüme iliĢti. Türkistanlı bir Ģairin, Sovyetler Birliği'nin henüz dağılmadığı; fakat çürümüĢlüğün iyiden iyiye hissedildiği yıllarda yazdığı Ģiirlerden oluĢan bir kitap. Uzandım, okumaya baĢladım, okudukça sardı beni. "Ağaçlar Ģair olsa, ne hakkında yazardı?" diye soruyor Ģair, sonra kendisi cevap veriyordu: "Biraz kuĢlar hakkında Gökyüzü, güneĢ Ve seyahat hakkında!" Sonra ekliyordu: "Seyahat, seyahat, seyahat, Hakkında durmadan yazardı!" Hürriyet fikri daha güzel nasıl anlatılabilir? Türkistanlı Ģairin Türkçesinde hürriyetin karĢılığı "erk"; Dilcinin Dediği adlı Ģiirinde, belki bu kelimenin erkek kelimesiyle aynı kökten geldiğini söylüyor. Belki bir kök anlamı yoktur, Afgan tarafında can veren askerlerin boğazından çıkan hırıltıdır belki: "Bizim içinse ÜĢengeç adamın uydurduğu söz zannedilir o Bu kadar kısa: Erk". Ülkesinde metaforik Ģiir takımının öncülerinden sayılan Türkistanlı Ģair, aslında erk'le erkek arasındaki akrabalığa inanmıĢ, söyleyeceklerini mecazlarla perdeleme ihtiyacını fazla erkek arasındaki akrabalığa inanmıĢ, söyleyeceklerini mecazlarla perdeleme ihtiyacını fazla hissetmeyen cesur bir Ģair, bir "cesur yürek". Totaliter rejimlerin insan malzemesini nasıl çürüttüğünü çok iyi biliyor ve Köpek adlı Ģiirinde diyor ki: "Kuyruğu kesik biçare köpek Efendinin önünde Neyini sallayacaksın Ģimdi?" Fare Ġninin Yeni Fiyatı adlı Ģiirde de aynı insan tipi anlatılıyor: "Beni sat, dostunu sat, sat arkadaĢını Sata sata iki bine yakın pul topla Ve satın al bin pula fare inini Kendi namına geçir onu bin pul verip!" Henüz kimseye atılmamıĢ bir taĢ gördüğünde Ģairin donup kaldığı bir ülke. ġu mısralar, üzerinde biraz düĢünülünce, insanın yüreğini yerinden oynatıyor: "Bir taĢ gördüm, donup kaldım birden Henüz hiç kimseye atılmamıĢ taĢ." Bu ülke, insanların öz dillerini rahatça konuĢamadıkları bir ülkedir. ġair onun için sadece Türkçe konuĢtuğu rüyalarında kendini yeterince hür hisseder Burada rüyalara bile sansür konulmasından endiĢe eden Arif Nihat Asya'yı nasıl hatırlamazsınız?". Onun için vatan, düĢleridir: Vatan tüĢimdir Öz tilimde gepiremem fakat tüĢimde Vatan düĢümdür Kendi dilimle konuĢurum sadece düĢümde BaĢka bir Ģiirinde de "Türkçe konuĢ!" diyor; eğer keyfin yerindeyse, sabah sağ tarafından kalkmıĢsan, geçmiĢ günden piĢmanlık duymuyorsan, geleceğe kuvvetli bir inancın varsa, birini seviyorsan ve sevgin gönlüne sığmıyorsa, Türkçe konuĢ! Nefretini de Türkçe söyle! Çünkü bir insan, öz duygularını en iyi, ana diliyle ifade edebilir. Türkistanlı Ģair gelecekten asla ümidini kesmiĢ değil; onun için diyor ki: "Eğer kimse yere çalmasaydı/ Ben göğe nasıl sıçrayabilirdim". Yarın bahtımız açık olur, diyor, bugün ölmezsek! Yarın arzuyu varıp ardından tutarız, diyor, bugün koĢarsak; yarın kıvanç üleĢtiririz herkese, diyor, eğer onu bugün bulursak. Ve bugün Ģair cesur olursa, "Ģarkılarını gamlı söylemeyecek yarın". Daha neler söylemiyor Türkistanlı Ģair: Güzel hayaller, Korkunç fikirler Hepsi balon gibi ĢiĢer Gece üflediği zaman *** Söyleyin, izah edin, öğretin; Övülüp göklere çıkarılan adam Nasıl tutacak orda kendini Hangi merdivenle inecek yere? *** Bana güzel deniz sahillerinden YeĢil ormanlardan söz etme dostum Ben yalnız Türkistan topraklarında YaĢayabilen garip ağacım. Not: ġuayip KarakaĢ'ın Türkiye Türkçesine çevirdiği bu Ģiir kitabı Ötüken NeĢriyat tarafından yayımlanmıĢtır. Meraklı okuyucularım arayıp bulabilirler. Kerimov'un AGİT oyunu Radikal, 11.11.1999 (DıĢ Haberler) ĠSTANBUL - Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un antidemokratik giriĢimleri, Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı'nın (AGĠT) Ġstanbul zirvesini daha baĢlamadan gölgeledi. Kerimov, ev sahibi Türkiye'yi sıkıĢtırarak ve zirveye katılmama tehdidinde bulunarak devlet baĢkanlığı seçimlerindeki rakibi ERK Partisi lideri Muhammed Salih'in AGĠT zirvesine katılmasını engelledi. GeliĢmeler üzerine merkezi ABD'de bulunan Ġnsan Hakları Ġzleme Örgütü, AGĠT'i protesto etti. 18-19 Kasım'da yapılacak olan zirve toplantısının yanı sıra, 7-10 Kasım'daki Gözden Geçirme Konferansı'na da davetli olan Salih için, AGĠT The Marmara'da yer bile ayırtmıĢtı. ERK Partisi, Kerimov'un 'zirveyi boykot ederim‘tehdidi üzerine Türk DıĢiĢleri'nin, Salih'in Ģu sıralar yaĢamakta olduğu Norveç ile temas kurduğunu ve 'Sınırdan geri çevireceğiz, ayrıca Özbek gizli servisi Ġstanbul'da bekliyor‘mesajı göndererek Salih'in Türkiye'ye gelmemesini istediğini açıkladı. Türkiye'nin Salih'e 'gelme‘dediğini doğrulayan DıĢiĢleri kaynakları, AGĠT'in ERK partisini hükümet dıĢı bir örgüt olarak değerlendirerek zirveye çağırdığını söyledi. Özbek hükümetinin AGĠT'e ERK'nın siyasi bir parti olduğu uyarısında bulunduğunu anlatan kaynaklar, AGĠT'in prensip olarak siyasi partileri zirveye çağırmadığını, bu yüzden davetin geri çekildiğini ifade etti. AGİT'te Özbek muhalif bunalımı Cumhuriyet, 11.11.1999 Zirveye katılması önlendi Ankara (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalif Özbek siyasetçi Muhammed Salih'in 18-19 Kasım'da Ġstanbul'da yapılacak Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı (AGĠT) zirvesine davet edilmesi diplomatik bir bunalıma neden oldu. Salih'in AGĠT Sekretaryası tarafından sivil toplum örgütleri (STÖ) toplantısına davet edilmesi üzerine Özbekistan, Türkiye ve AGĠT nezdinde harekete geçerek katılımın engellenmesini istedi. Türkiye de bastırınca davet geri çekildi. AGĠT Sekreteryesi, Özbekistan'daki Ġslam Kerimov yönetimine muhalif ERK Partisinin baĢkanı Muhammed Salih'i Ġstanbul Zirvesi'nin STÖ toplantılarına resmen davet etti. Ancak Salih'in Ġstanbul'a davet edilmesinin duyulması üzerine Özbekistan Türkiye ve AGĠT'e, ''Muhammed Salih bir sivil toplum kuruluĢu değil, siyasi bir kiĢiliktir. Bu toplantılara katılması durumunda Özbekistan Ġstanbul Zirvesine katılmayacaktır'‗uyarısında bulundu. bu uyarı üzerine, Türkiye AGĠT'teki ağırlığını kullanarak Salih'in siyasi bir kiĢilik olduğunu sekretaryeye kabul ettirdi. Türkiye'nin aynı zamanda Muhammed Salih ile görüĢerek ''Bu toplantıya gelmeseniz daha iyi olur. Güvenliğinizi sağlamakta zorlanırız'‗dedi. Bunun üzerine Salih'in Türkiye'ye gelmeyeceği kaydedildi. Suikast giriĢimi Özbekistan, devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a geçen ġubat ayında yapılan suikast giriĢiminin arkasında Salih ve Türkiye olduğunu öne sormuĢtu. Suikastın Türkiye'de planlandığını, faillerin olayın ardından Türkiye‘ye kaçtıklarını iddia eden Özbek yönetimi, Türkiye'de okuyan Özbek gençlerini geri çekmiĢ ve Türk okullarını kapatmıĢtı. Türkiye de TaĢkent Büyükelçisi'ni geri çekmiĢti. CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'in devreye girmesiyle bunalım çözülme aĢamasına gelmiĢti. Ve Özbekistan... Radikal, 20.11.1999 Ġslam Kerimov ve Özbekistan Türkiye'nin resmi söyleminde 'dost, kardeĢ'... Ancak Özbekistan'la Türkiye'nin arasının açık olduğu da sır değil. Türklere uygulanan vize, Özbekistan'daki Türk iĢadamlarına yapılan baskılar had safhada. Bütün bunların sebebi Kerimov'un Türkiye'nin kendisine muhalif olan Özbek liderleri, özellikle de Muhammed Salih'i desteklediği, dolayısıyla kendisini iktidardan etmeye çalıĢtığına inanması. Basında aleyhine yazılar çıktığında CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'e varıncaya kadar herkesi arayıp bu yayınların durdurulmasını isteyen, ancak "Benim aleyhime de yazıyorlar, demokrasinin gereği bu" cevabını bir türlü anlayamayan Kerimov Ģimdi AGĠT dolayısıyla Ġstanbul‘da. Bazı gazetecilerin, bu arada benim de kendisine düĢman çevreler tarafından kullanıldığımıza inanıyor Özbek lider. Oysa hazrete anlatmaya çalıĢıyoruz ki, muhalefetin ülke dıĢına kaçmasının zararı kendisine. Azerbaycan'da da muhalefet partileri baskı altında, liderleri sıkıntı içinde, ama Aliyev partileri açık, gazeteleri yayında tutmanın kendi görüntüsünü sağlamlaĢtırdığını, eleĢtiriye tahammül etmesinin esasen bölgede geliĢmiĢ bir demokrasi beklemeyen Batı'yı tatmin ettiğini biliyor. Kerimov'un yaklaĢımı ise muhalefeti düĢman saymaktan farksız. Özbekistan lideri özellikle Muhammed Salih konusunda gerçekte yakın çevresinin taĢıdığı korkunun paranoya seviyesinde kendisine bulaĢtırıldığının; muhalif lidere ülkeye dönüĢ izni verilse bunun gerçekte onun saygınlığını artıracağının farkında değil. Sonuçta Özbekistan tutmayacak dualara amin deyip olmadık kapılarda çıkıĢ yolu arıyor; Kerimov haklı olarak geçmiĢte kendisine sıkıntı vermiĢ bazı Türklerden dolayı bütün Türkiye'yi sorumlu sayıp Türkiye aleyhtarlığı yapmakla Özbekistan'ın geleceğine zarar veriyor. Öbür Türkler. „‟Büyük Oyun‟‟un Milliyetçi Süvarileri Doğan Kitap, Ġstanbul, 1999. Sayfalar: 123-129, 167-170 Enis Berberoğlu, ġair muhalefet lideri Ama Kerimov'u asıl kızdıran Türkiye'nin baĢta Muhammed Salih olmak üzere Özbek muhalefet liderlerine ev sahipliği yapmasıydı. "Apo sizin için neyse Muhammed Salih bizim için odur" diyecek kadar ileri giden Kerimov, sürgündeki lideri kendisine yönelik suikast giriţiminin sorumlusu ilan etti. Muhammed Salih, muhalefetteki ERK Partisi'nin lideriydi. Aslında Ôzbekistan'daki demokrasi mücadelesi daha Sovyetler Birliği çökmeden 1988'de TaĢkent'te kurulan "Birlik" hareketiyle boy attı. TaĢkent Üniversitesi'nde görevli Abdurrahman Pulatov'un önderli inde büyüyen hareket, toplumun her kesiminden yaklaĢık 500 000 üyeyi bir araya topladı . Birlik, Özbekçe'nin resmi dil olarak tanınması için büyük bir mücadele verdi ve ekim 1989'da Anayasa'ya bu yönde bir madde ekletmeyi baĢardı. Fakat Özbekçe'nin resmi dil olarak kabulü 1991 yılında çıkarılan bir kanunla gerçekleĢti. Birlik hareketi, tam bağımsızlığı, demokratik yönetim biçimini, BirleĢik Türkistan'ı amaçlıyor, Türkiye modelini izlenebilir buluyordu. Alfabe konusunda tercihini Latin alfabesinden yana koyan birlik hareketinin temel çeliĢkisi iktidardaki komünistlere karĢı Ġslami muhalefetle iĢbirliğinde sakınca görmemesiydi. Birlik hareketinden ayrılan Muhammed Salih 1991 'de Ġslam Kerimov'un karĢısındaki tek cumhurbaĢkanı adayı olarak seçimlere katılıp devlet radyosunda yapılan ilk açıklamaya göre yüzde 33 oranında oy aldı. Sonradan yapılan resmi açıklamada oy oranı yüzde 12, 7'ye düĢtü. CumhurbaĢkanlığı yarıĢını kaybeden Salih, TaĢkent milletvekili ve ana muhalefet partisi lideri olarak mücadelesini sürdürdü. 1993 baĢında partisine yönelik baskılar arttı. Birçok partili ''faili meçhul" cinayete kurban gitti. Muhammed Salih'in etrafındaki çember gittikçe daraldı. Muhammed Salih, temmuz 1992'de siyasi baskıları protesto ederek parlamentodan istifa etti. 1993 baharında gözaltına alındı. Uluslararası Af Örgütü, Uluslarası Basın Birliği gibi birçok kuruluĢ peĢ peĢe Özbekistan hükümetini protesto etti. Dönemin Türkiye CumhurbaĢkanı Özal da o günlere rastlayan Özbekistan ziyareti sırasında Kerimov'dan Muhammed Salih 'i serbest bırakmasını rica etti. Salih, Özal gittikten bir gün sonra özgürlü üne kavuĢtu. Ama suikastlar devam etti. Salih'in KGB'den eski bir tanıdığı, kendisini uyararak canının tehlikede olduğunu söyledi. Özbek muhalif ülkeden ayrılıp önce Azerbaycan'a, oradan Özal‘n davetiyle Türkiye'ye geldi. Ama daha havaalanında kötü haberi aldı: CumhurbaĢkanı Özal birkaç saat önce ölmüĢtü. Özbekistan Erk Partisi lideri ünlü Ģair Muhammed Salih'in dedesinin dedesi Beypolat Bey, Hive Han tarafından, öldürüldü. Babası ikinci Dünya SavaĢı'nın büyük Sovyet kahramanlarından biri oldu. Muhammed Salih ise 1968 yılında Rus ordusuyla Çekoslovakya iĢgaline katıldı. "Prag Baharı''nı bastırmak için gittiği Bratislava'da Ģiir yazmaya baĢladı. Muhammed Salih, ''Slovakların içlerine akıttıkları gözyaĢlarından okudum farklılığımı ve aslında kaderimin onlarla aynı olduğunu‘‘diyor ve ekliyordu: ‗‘Benim Ģiirim iĢgalde doğdu. O bir savaĢ çocuğudur. Bu alın yazısını da gizli bir sır gibi yüreğinde taĢıdı‘‘(Ersin Kalkan, Gazete Pazar, 18 Ocak 1998) Muhammed Salih askerlikten sonra Özbekistan'a dönüp Üniversite eğitimine baĢladı, gazetecilik okudu. Önce ülkesinde sonra tüm Sovyetlerde modern Ģairlerin en büyüğü olarak adı anılmaya baĢlandı. Muhammed Salih Türkiye'de kaldığı kısa süre içinde bir Ģiir kitabı yayımlandı... Kitabın önsözü tanıdık bir imzanındı: bir diğer Ģair politikacı Bülent Ecevit. Çeçenistan bağlantısı iddiası Muhammed Salih'i hem konuk eden Türk devleti hem de kamuoyu, laik ve Türk dostu bir politikacı olarak kucakladı. Oysa Salih'in ayrıldığı birlik hareketine yakın kaynaklara göre öykü çok farklıydı: ‗‘21 Haziran 1994'te Türkiye'ye resmi ziyarete gelen Özbekistan cumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov Türk devlet ve hükümet yetkililerine zor dakikalar yaĢattı. Mesele, Ġslam Kerimov‘un Türkiye'de bulunan Muhammed Salih'in sınır dıĢı edilmesi isteğinde bulunmasıydı Türkiye bu isteğe 'O adi bir suçlu değil, siyası bir mültecidir, sınır dıĢı edemeyiz ve geri veremeyiz‘ diye cevap verdi. Bu sefer Kerimov, Muhammed Salih'in siyası bir mülteci değil, adi bir terörist olduğunu iddia etti ve delileri sıraladı Türkiye bu belgeler karĢılığında zor durumda kaldı. Ve kimseyi incitmeyecek bir operasyonla ERK liderini önce Kıbrıs'a oradan Almanya'ya gönderdi. Onun, siyası mülteci olarak yaĢadığı ülkemizden apar topar çıkarılıĢı, herkes gibi bizi de ĢaĢkınlığa uğrattı Türkiye'nin Kerimov‘un Ģantajına boyun eğdiğini düĢündük. Ama o sırada Moskova'dan gönderilen bir gazete meselenin ne olduğunu ortaya koyan ilginç haberler veriyordu. Moskova'da yayımlanan ünlü gazetelerden ‗Trud‘ gazetesinde bir haber vardı Haber mealen Ģöyleydi: 'ERK Partisi Lideri Muhammed Salih, Türkiye'de birtakım kiĢi ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak Özbekistan'dan okumak üzere Türkiye'ye getirdiği çocuklar, Türkiye'de askeri kamplara göndererek eğitim almalarını sağlıyordu. Daha sonra bu çocuklar, silahlı olarak Gürcistan'dan Baku‘ye, Baku‘den Çeçenistan'a gönderiliyorlar. Orada savaĢın içinde piĢen bu gençler, silahlarıyla birlikte Özbekistan'a gizli yollardan sokuluyor ve Özbekistan‘da terörist faaliyetlerde bulunmaları isteniyordu. Bu teröristlerin lideri Muhammed Salih'tir. Bunların bir grubu (13 kiĢi} Özbekistan'a girerken yakalandılar. Ġtiraflarda bulundular. Bu haber, tabii ki Özbekistan KGB'si tarafından gazeteye ulaĢtırılmıĢtı. Bundan dolay önce üzerinde dikkatli bir Ģekilde durmak istemedik. Ama dikkatimizi çeken iki Ģey vardı. Birincisi, haberin çok detaylı olması ve haberde birçok gerçek isimlerin bulunması. Bazı olayların doğruluk derecesini araĢtırdığımızda ise, doğrular mahiyette bulgulara rastladık. Ġkincisi, bu meselede Türkiye‘nin resmi dairelerinin sesinin çıkamaması. Bunu anlamak mümkün değil. Çünkü, Türkiye‘de dostumuz olan Özbekistan‘da terör eylemleri yapmak amacıyla, askeri kamplardan da yararlanarak, teröristler yetiĢtirilmiĢ ve bu olay, Özbekistan‘da bir mahkemece kanıtlanmıĢ. Dьnyanın hiç bir ülkesi böyle bir suçlama karĢısında sessiz kalamazdı. Kalsa, bu suçun itirafı demektir. Bunun baĢka bir yomu olması da mümkün değildir. Türkiye‘nin sessizliği bizi Ģüpheye düĢürdü. Bu arada Muhammed Salih‘in ağzından Azatlık radyosunda yayınlanan bir konuĢmasının bandını dinledik. O, bu konuĢmasında ‗Gizli örgüt kurduklarını ve bu örgütün kurulmasından partinin Özbekistan‘daki yetkililerinin haberi olmadığını‘ vurgulayarak, örgüt üyelerini kendisinin siyası mülteci olarak yaĢadığı Türkiye‘deki Özbek öğrencilerden yetiĢtirdiklerini açıklıyordu. Yani, olayı doğruluyordu (Hüseyin Adıgüzel, Türk Dünyasında Birlik hareketi ve Halk Cephesi, Ġstanbul 1998, Ġnternet‘te). CumhurbaĢkanı Kerimov‘a yönelik suikast giriĢiminin ardından Türkiye ile iliĢkilerinde büyük gerilim yaĢanan Özbekistan‘da yönetim, Fethullah Gülen cemaatine de savaĢ açtı. Nisan ayında cemaate ait 10 okulu kapattı, öğretmenleri Türkiye‘ye geri gönderdi. Haziran ayında Gülen cemaatine ait okullardan mezun olan öğrencilerin, ülkedeki üniversitelerde okumasını yasakladı. Cemaate karĢı takınılan resmi tutum, okullarla sınırlı kalmadı. Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Ufuk Ģirketine yönelik baskılar da arttı. ġirket yöneticilerinden Ġbrahim Karadayı, herhangi bir gerekçe gösterilmeden, Özbekistan polisi tarafından hapse atıldı. Özbekistan yönetiminin Fethullahçılara yönelik baskılarına, ülkedeki resmi gazeteler de makalelerle destek verdi (Star gazetesi, 11 Temmuz 1999). Muhammed Salih: "Senaryo'' Özetlersek, Özbek rejimi Muhammed Salih'i (ve ev sahibi Türkiye'yi) üç nedenle suçladı: l-Muhammed planladı ve yürüttü. Salih Özbekistan'da terör eylemleri 2-Salih, Türkiye'de Necmettln Erbakan'dan ve Fethullah Gülen'den yardım gördü. 3-Muhammed Salih son suikast giriĢimine karıĢan Ģeriatçı Tahir YoldaĢev'in iĢbirlikçisi. Muhammed Salih tüm bu suçlamalara, Ġnternet üzerinden Türkistan Newsletter platformunda 15 temmuz 1999 tarihinde yanıt verdi. Salih ''Senaryo'‗diye nitelediği tüm suçlamalar reddetti. (Tam metin için ek 2‘ye bakınız) Kerimov'a yolsuzluk suçlaması Muhammed Salih'in yakın arkadaĢlarından, eski MĠT mensubu, MHP'nin merhum lideri Alparslan TürkeĢ 'in yakın çalıĢma arkadaĢı Enver Altay1ı da tartıĢmaya katıldı . Altaylı, TV8 Haber Müdürü Ali Çağatay'ın sorularını yanıtlarken, kendi isminin de karĢı suikast giriĢimiyle ilgi1i olarak Salih 'i savundu, Kemirov'u yolsuzlukla suçladı . ''Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı düzenlenen suikast1a uzaktan yakından hiçbir ilgim yok. Peki neden benim ismimi karıĢtırıyorlar ? Suikast kim yaptı? Ortada bir realite var; onu ifade etmek mecburiyetindeyim. Bu suikast teĢebbüsünü Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, muhalefeti yok etmek için elinden geldiğince ku1landı ve ku11anı yor. Suikasttan sonra Amerikan Haber Alma Örgütü CĠA, Alman Ġstihbaratı, Fransızlar, Özbekistan'a bir heyet gönderirler. Çünkü bu önemli bir olay çünkü bir devlet baĢkanına karĢı suikast ve onlarca insan hayatın kaybediyor. Fakat iĢin çok enteresan bir yönü, Ġslam Kerimov yönetimi bu giden heyete bomba parçalar vs tetkik için teslim etmiyor, vermiyor. Bu tabii soru iĢaret1eri yaratıyor. Acaba Kerimov'un kendisi mi düzenledi veya birtakım mafya grupları mı düzenledi? Veya Özbekistan'da çok ciddi yolsuzluklara dayalı sistem var bugün, o sistemde aralarında menfaat kavgası olan gruplardan birisi mi düzenledi?" Enver Altay1ı, Salih ve Kerimov'la yıl1ar öncesine dayanan iliĢkisini Ģöyle aktardı: ''Özbekistan'a aittim. Orada benim akrabalarım var. Bunlar bana bir nevi brifing verdiler. ĠĢte neler oldu, neler oluyor, benim kaldığım süre içerisinde nasıl hareket etmem gerek, falan gibi... O zaman tabii rejim muha1ifi, rejim sahibi her Ģey iç içe. Muhammed Salih ve arkadaĢları var. Sovyet tezinin karĢısında olan insanlar bunlar. Kerimov'la görüĢmelerim oldu. Kerimov'la beni görüĢtüren zamanın BaĢbakan Mir Sayidov'dur. O zaman Muhammed Salih muhalefet lideri ama yönetime destek veriyor, çünkü ülke bağımsızlığa gidiyor. Kerimov, son derece verimli bir adam. Benim arkadaĢlarım Kerimov yönetimine destek veriyorlar. Bir müddet sonra Kerimov baĢka bir siyaset izlemeye baĢladı. Muhammed Salih'le bir problemi oldu. Muhammed Salih tutuklandı. Gerekçesiz bir Ģekilde tutuklandı Mir Sayidov görevden alındı, suçlandı, mahkum edildi, daha sonra kaçırıldı, iĢkence edildi vs. Ben bu arkadaĢlarımla mutabakat halinde Kerimov'la çalıĢmaya baĢlamıĢ, bunların tavsiye edildiği, tutuklandığı bir ortamda benim Kerimov'la birlikte olmam pek mümkün olamazdı.‘‘ Enver Altaylı, kendisini Özbekistan'ı dolandırmakla suçlayan Kerimov'a aynı yönde bir suçlamayla yanıt verdi: ''Benim o tür iliĢkilerin içinde olduğumu ispatlasınlar, bütün iddiaları kabul ederim. Ama ben size Kerimov'la ilgili baĢka Ģeyler söyleyeyim: Özbekistan bağımsızlığa gitmiĢ. Kerimov yönetimi buğday satın almayı unutmuĢ. TC hükümeti Toprak Mahsulleri Ofisi Özbekistan'la bir anlaĢma imzalar. GiriĢimci benim bu iĢte. Bu anlaĢmayı ben imzaladım. 2 milyon ton Türkiye, Özbekistan'a krediyle dünya fiyatının üstünde değil, altında buğday vermeyi kabul etmiĢ. Ve eğer o buğday verilmeseydi Kerimov yönetimi 'nin o zaman iktidarda kalması mümkün değildi. Türkiye bunu yapmıĢ. Araya hiçbir iĢadamı, hiçbir Ģirket, hiçbir tüccar, hiçbir kuruluĢ girmemiĢtir. Bir tek kuruĢ komisyon bahis konusu değildir. Ancak Türkiye elindeki buğdayı, bu devlet rezervi olan buğday satmıĢ. Bu anlaĢma imzalandı. Zamanın baĢbakanı söz verdi, bir baktılar ki buğday yok. Kanada'dan buğday satın aldı, bu buğdayı Özbekistan'a teslim etti. Hatırımda kaldığı, kadarıyla 400 000 ton veya 600 000 ton teslim edildi. Hangi fiyattan teslim edildi? Dünya fiyatının altında teslim edildi! Fakat Özbekistan daha sonra bu buğdayı almadı. Bu buğdayı Amerikan Cargill firmasından aldı. Amerikan Cargill firmasıyla Kerimov'un dünürü Abdurauf Maksudi'yle birlikte Özbekistan'a bu buğday sattılar. Kaça sattılar biliyor musunuz? 140 dolar, 150 dolar, 160-170 dolar; bu fiyata satıldı . Türkiye'nin 128 dolardan kredili olarak verdiği bir dönemde. Burada ne vardır? Ben bunu söylemek mecburiyetindeyim. Burada haksız bir kazanç vardır. Realite budur!‘‘ Enver Altaylı‘ya göre kavganın tarafları Türklerle, Orta Asya‘yı Türklere bırakmak istemeyenler arasındaydı. ‗‘Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra resmi tezin solunucuları tesadüfen bu cumhuriyetlerin baĢındaydı. Biz onların baĢında bulunduğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle karĢı karĢıya kaldık. ġimdi, bu tabii zenginliklere sahip geniĢ coğrafyaya bakıyorsunuz. Bu coğrafya üzerinde ben bir tek milletin yaĢadığına inanıyorum. Buraya hakim olan Dünyaya hakım olur. Peki bu coğrafyada kim yaĢıyor? Bu coğrafyada Anadolu Türkleri yaĢıyor, bu coğrafyada Azerbaycan Türkleri yaĢıyor, bu coğrafyada Orta Asya Türkleri yaĢıyor. Bırakın, bırakalım bu coğrafyaya bu insanlar hakım olsunlar! Bugün, bütün Türk Dünyasında bu tezi benimseyenler ile karĢıtları arasında çok ciddî bir siyası kavga var. Ġsimler önemli değil, fakat ben isim vermek mecburiyetindeyim. Azerbaycan‘da Elçibey, Türkmenistan‘da Abdulgaliyev. Özbekistan içinde arkadaĢlarım var. Mьsaade ederseniz bu isimleri söylemeyim; çünkü, ben burada bu isimleri zikredersem, yani bu isimler medyada zikredilirse o zaman bu insanların hayatından ben endiĢe ederim.‘‘ EK 2: Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih‘in darbe suçlamasına karĢı yanıtı: ‗‘Son haftalarda Türk basınında Özbekistan diktatörü Kerimov yönetimince hazırlanan senaryolara dayanılarak, lideri olduğum Parti ve Ģahsıma yönelik olarak yorumlar yapılmasını hayret ve esefle takip ediyorum. 16 ġubat günü TaĢkent‘in beĢ ayrı yerinde, bir iki dakika arayla patlamalar olmuĢ, bir çok vatandaĢ ölmüĢtür. Özbek yönetimi bu olayı ‗Kerimov‘a suikast‘olarak ilan etmiĢ; fakat Türkiye‘den baĢka hiçbir ülke bunu ciddiye almamıĢtır. Bu iddia doğru bile olsa, biz, üç dört bomba patlatıp meĢhur olmak isteyen cahillerden değiliz. En büyük ideal uğruna, vatan hatta din uğruna bile insanları öldürmek bir cinayettir. Bizim teröre bakıĢ açımız budur. 16 Ģubatta bomba patlatanlar, ister Tahir YoldaĢevin adamları, isterse Kerimov‘un provokatörleri olsun, Özbek halkına en büyük kötülüğü yapmıĢlardır. Bu patlamalardan en fazla zarar gören halkın gerçek temsilcisi olan siyasi muhalefettir. Patlamalar tek bir kiĢinin yararına olmuĢtur ki, o da teröre karĢı önlem bahanesiyle kendi terörünü estiren devlet baĢkanı Kerimov‘dur. Üç ay içinde 4000 den fazla muhalif tutuklanmıĢ ve Stalin devri mahkemelerini andıran üç dakikalık duruĢmalarda 10-20 yıl hapis cezasına çarptırılmıĢlardır. Bu konuda tüm haber ajansları (Türkiye basını hariç) dünya kamuoyuna gerçekleri duyurmaktadır. Ġnternet sitelerine bakın bugünkü Özbekistan manzaralarını görünce dehĢete düĢecektiniz. Benim baĢkanlığını sürdürdüğüm Özbekistan ERK Demokratik Partisi Özbek halkınca desteklenen ve geniĢ tabana hitap eden bir teĢkilâttır. Böyle bir parti nasıl olurda tabanı Özbekistan‘da olmayan bir küçük grupla iĢbirliği yapabilir? Bizim Tahir YoldaĢev grubu diye adlandırılan hiziple uzaktan yakından bir iliĢkimiz yoktur, olamazda. Çünkü bu takımları biz kendimize ne yakın görürüz, nede rakip. Bizim tek rakibimiz Özbekistan‘daki totaliter rejimdir! Peki, bu olayları sahneleyen kim? Patlamalardan hemen sonra Ģu üç ihtimal üzerinde durmuĢtum: 1. Doğrudan rejimin kendisi. 2. Kerimov yönetimindeki Kerimov karĢıtı bir grup. 3. Radikal gruplardan birinin eliyle Özbek Milli Güvenlik teĢkilatının provokasyonu olabilir. Bu ihtimallere, mahkemeler baĢlamadan önce kaleme almıĢtım. Mayıs ayında baĢlayıp Haziran sonunda biten mahkeme duruĢmaları, üçüncü ihtimalin gerçeğe en yakın olduğunu göstermiĢtir. Bize gelen sağlıklı istihbarata göre: 1-16 ġubattaki patlamaların baĢ planlayıcısı olarak yargılanan ve idama mahkum edilen Bayram Abdullaev, olaydan iki ay öncesinde (Aralık 1998) yakalanmıĢtı ve olay günü Özbek KGB‘since sorguya çekiliyordu. 2- Yine olayların planlayıcılarından olduğu ilan edilen ve 20 Ģer yil ağır hapse mahkum edilen sanıklar Abdulnebi Nizanbayev ve Nazarbek Umarov‘sa 16 ġubattan 11 ay önce Nisan 1998‘de tutuklanmıĢ ve yine KGB‘nin bodrumunda olay gününe kadar hapis tutulmuĢtur. 3- Patlamalardan bir hafta önce Özbekistan Milli Güvenlik TeĢkilatinin baĢkan yardımcısının riyazetinde bir heyet Türkiye‘ye geliyor ve Türk makamlarından hudut kapılarından Türkiye‘ye Özbek turistlerinin kimliklerini araĢtırmak için izin istiyor; bu isteklerini de ‗teröre karĢı önlem‘diye sunuyor. Her halde bu talebe izin veriliyor ki bunlar Özbekistan muhalefet cephesinde Birlik hareketi temsilcisi Alibay YolyahĢiyev‘in ailesi Kanada‘ya hareket ederken, Atatürk Hava limanında Özbek istihbaratçıları tarafından engelleniyor. Fakat BM‘nın verdiği Mülteci belgesi onları kurtarıyor. 4-16 ġubattan sonra Türkiye‘de yakalanıp Özbekistan‘a iade edilen Askatrov ve Mamatkulov‘un da aynı Ģekilde tutuklanmıĢ olduklarından Ģimdi kimse Ģüphe etmiyor. 5-Her kes de bilir ki ‗suikast‘birkaç saniyede icra edilmesi gereken bir eylemdir. Kerimov‘a suikast diye sunulan patlamalar Ģehrin çeĢitli noktalarında kısa aralıklarla olmuĢtur. Sanki suikastı yapan: ‗‘sayın Kerimov, size bir suikast düzenlemiĢtik, ilk bombamız isabet etmedi, lütfen hemen Ģu semtlerden de geçin, diğerleri boĢa gitmesin‘‘diyor. Ve sonra failler, elini kolunu sallayarak oralardan uzaklaĢıyor. Halbuki TaĢkent‘i bilenler de teslim eder ki, o semtlerin her karıĢı gece gündüz emniyet birimlerince gözetim altında tutulur. Ortaya patlayıcı dolu arabalarla girmek Ģöyle dursun cebinde oyuncak tabanca bile sokamaz insan. Gerçek olan Ģu ki, Kerimov, kimisine karĢı teĢkilattan dıĢ destekli Vahhabi diye bir radikal grubu tespit ediyor. Bu grubun elemanları yurtiçi ve dıĢında takip ediliyor. Kimini tutukluyor, kimini de iĢbirliği yapmaya zorluyor; kimini de dıĢarıda bırakarak sürekli gözetim altında tutuyor. 1999 yılı sonunda yapılması gereken Parlamento seçimleri ve 2000‘lerde ki baĢkanlık seçimleri yaklaĢırken Kerimov‘un evhamları artıyor! ERK Partisi bu seçimlere katılmak için harekete geçmiĢ, uluslar arası teĢkilatlardan baskılar gelmeye baĢlamıĢtır. Kerimov‘un kurnaz aklına yine o eski metodu kullanma fikri geliyor ve o kontrol altında tuttuğu Vehhabilerden faydalanarak kendisine karĢı güzel bir suikast planı çiziyor. Bu senaryoyu uygulayacak unsurlar üç alacaktı: Özbek istihbaratı ‗yönetici‘, tutuklu ‗danıĢman‘, dıĢarıdakiler ise ‗icracı‘olacaktı ve galiba... Bu planın oyun olduğunu sonuna kadar grupta rol Vehhabiler öyle oldu anlamayan da dıĢarıdaki icracılardı. Onlar gerçekten zalime karĢı cihat ediyoruz diye düĢünüyordu.‘‘ Türkiye beni desteklemedi ‗‘16 Ģubat mahkemelerinin tek amacı Özbek halkının sözcüsü olan siyası muhalefeti terörist ilan etmek ve onu cezalandırmak için Batı devletlerinin ve dünya kamuoyunun onayını almaktı. Diğer butun parçalar bu amaca hizmet etmeliydi, etmedi. Kerimov‘un Ģiddetli baskısına ve sanıkların iĢkence altında verdikleri tüm asılsız ifadelere rağmen, mahkeme ERK Partisi ve benim 16 ġubat provokasyonuyla ilgili olduğumuza dair tek delil ortaya koymamıĢtır. Bu fiyasko Kerimov‘u deliye döndürdü ve o Ģimdi Salih‘i destekledi zannıyla öcünü Türkiye Cumhuriyetinden almaya kalkıyor. Kerimov, benim Türkiye sempatizanı olduğum 80‘lerden beri biliyor. Türkiye Türkçesi‘nden Özbek Türkçesi‘ne çevirdiğim tüm kitaplarım ellinde mevcut. Fakat ben, Türkiye devleti tarafından hiçbir zaman destek görmedim. Buna Kerimov Ģükretmeliydi. O ise Ģükür yerine daima küfru tercih etti. Sadece bugün değil, daima, hiçbir zaman Türk dostu olmadı, tam tersine Türkiye düĢmanlığını devlet politikası haline getirdi; Türkiye‘nin düĢmanlarıyla dost oldu, ittifaklar yaptı! Buna rağmen Türk devleti Kerimov‘un bütün ikiyüzlülüklerini, kaprislerini benzersiz bir sabırla karĢıladı! Doğrusu ben, Özbek cumhurbaĢkanına gösterilen bu doğallıktan kimi zaman onur duydum; fakat artık bu temaĢadan bir Özbek Türkü olarak utanç duymaya baĢladım! Sözümün sonuna Ģunu eklemek istiyorum: Kerimov‘un Ġslam fundamentalizmi korkusu yoktur; çünkü Sünni TürkĠslam bölgelerinde bu tehlikenin kendisi yoktur! Kerimov‘u korkutan tek Ģey iktidarı kaybetme paranoyasıdır. Ülke içerisinde estirdiği terör, ülke dıĢında sürdürdüğü diplomatik baskılar da bu muhalefeti yok etmeye yöneliktir. Zaten Özbekistan‘ın diğer devletlere yaptığı adli anlaĢmaların amacı da budur. Hiç Ģüpheniz olmasın ki Kerimov, yolunu bulsaydı Türkiye cumhurbaĢkanını bile suçlayacaktı, anlaĢılıyor ki yolunu bulamadı. Ve Türkiye‘nin eski baĢbakanını seçti. Allah hepimizi Kerimov‘un Ģerrinden korusun!..‘‘ Özgürlük tuzağı ve Muhammed Salih 19 ġUBAT 2000 Ülkesinde uyguladığı terör yönetimiyle binlerce insanı hapishanelere dolduran, her türlü düĢünceyi ve siyasi örgütlenmeyi yasaklayan, legal veya illegal muhalefeti sindiren ve ülkenin güzide insanlarının bir kısmını hapseden, bir kısmını da ülke dıĢına çıkmak zorunda bırakan Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov, kendisinden beklenmeyecek bir demokratikleĢme paketi açıkladı. 9 Ocak'ta yapılan 'komedi‘bir seçimle tekrar Devlet BaĢkanı olan ve kukla partilerden bir meclis listesi hazırlayan Kerimov, Erk Demokrat Partisi, Birlik Partisi ve Özbekistan Halk Hareketi baĢta olmak üzere, daha önce yasaklanan bütün siyasi partilere af vaadetti ve ülke dıĢındaki muhalif liderlere birlikte çalıĢmateklifinde bulundu. ġiddet politikalarıyla hem kendi ülkesinde hem de uluslararası alanda yalnız kalan Kerimov, Orta Asya'nın bel kemiği olan Özbekistan'ın parlak geleceğini de büyük bir riske soktu. ġimdi bu görüntüden kurtulmak istediği izlenimi veriyor ancak, kendi toplumunun ve dünyanın güvenini kazanması zor görünüyor. Kerimov'un bu radikal dönüĢüyle ülke içinde ve dıĢındaki yalnızlıktan kurtulmayı, Devlet BaĢkanlığı sıfatına meĢruiyet sağlamayı, özellikle iktidarını tehdit eden silahlı Ġslami gruplara karĢı muhalefetin desteğini almayı amaçladığı belirtiliyor. Kerimov neler vaat ediyor? Ne oldu da baskıcı yönetimi, siyasi ve Ġslami muhalefete yönelik Ģiddet politikalarıyla bölge ülkelerine de öncülük yapan, bu amaçla Çin ve Rusya ile iĢbirliğine giren ve Orta Asya'nın kendi içine kapanmasına yol açan Kerimov, birden eskiyi bir yana bırakıp, demokrat, insan haklarına saygılı, iktidarını paylaĢacağı izlenimini veren bir demokratikleĢme paketi açıkladı? Kerimov'un 8 maddeden oluĢan paketinin ana hatları Ģöyle: 1- Daha tanınacak. önce yasaklanan bütün siyasi partiler 2- Bu partilerin ülke içindeki faaliyetleri kısıtlanmayacak. 3- DemokratikleĢme için bir dizi adımlar atılacak: Basın özgürlüğü sağlanacak ve resmî basının manipülasyonuna son verilecek. Sivil toplum örgütlerine tam serbestiyet tanınacak. Sendikalar ve yazarlar birliği gibi örgütlerin çalıĢmaları desteklenecek. 4- Özbekistan'ı demokrasiden uzaklaĢtıracak giriĢimlere müsaade edilmeyecek 5- Yukarıdaki adımlar atıldıktan sonra özgür seçimler yapılacak. 6- Bütün bunların yapılabilmesi için muhalefet Kerimov'a destek verecek. Yine muhalefet, bugünkü yönetimi devirip yerine Ġslam devleti kurmak isteyenlere karĢı Kerimov'la birlikte mücadele edecek. 7- Kerimov ve muhalefet ülkenin tam demokratikleĢmesi için içte ve dıĢta birlikte çalıĢacak. 8- Serbest seçimler yapıldıktan sonra yeni bir anayasa hazırlanacak. Muhammed Salih ne dedi? Kerimov'u tanıyanları ciddi bir ĢaĢkınlığa iten bu uzlaĢma teklifinin ne anlama geldiğini halen ülke dıĢında yaĢamak zorunda kalan, Kerimov'un öldürtmeye çalıĢtığı Özbek muhalefetinin önde gelen ismi ve Erk Demokrat Partisi BaĢkanı Muhammed Salih'e sordum. Ülkesine hizmet etmek istediğini, bu amaçla bütün yolları deneyeceğini öncelikle vurgulayan Muhammed Salih, öneriyi ciddiye aldıklarını, aksi halde Kerimov'un bunu aleyhlerine kullanacağını söyledikten sonra, umutlu olmaktan ziyade, 'ciddi bir Ģüphe içinde olduğu'nun altını çiziyor. Kerimov'un bu açıklamayı yapmasından sonra bile baskılarda hiç bir yumuĢama olmadığının ifade eden Salih'te, uzlaĢma önerisinin yeni bir manevra olduğu kanaati hakim. Özbek muhalefetinin yayınladığı ortak bildiriyi hatırlatan Salih, önerinin ciddi olup olmadığının ortaya çıkması için Kerimov'dan isteklerini Ģöyle sıraladı: 1- Öncelikle hapiste bulunan onbinlerce muhalif, dindar insan serbest bırakılsın. 2- Özgürlük sadece siyasi partileri değil, Ġslami grupları, her türlü düĢünceyi ve toplumun bütün kesimlerini kapsasın. 3- Terör politikasına bir an önce son verilsin. 4- Demokratik kurallara bir erken seçim yapılsın. Özbekistan'da insani bir yönetimin kurulması adına her türlü fedakarlığa hazır olduğunu belirten Salih ve diğer muhalifler, Ģimdi Kerimov'un atacağı ikinci adımı bekliyor. Umutlu olmaktan çekinen Salih, Kerimov'un vaatlerini yerine getirmesinin bir mucize olacağına iĢaret etti. Türkiler ve demokrasi Radikal, 26 Subat 2000 Avni ÖZGÜREL Azerbaycan‘ın tartıĢmalı demokrasisi hariç Türk cumhuriyetlerinin tümü polis devleti. Buralarda seçimler, sadece liderlerin tercihinin onaylandığı mekanizma olmaktan öte bir anlam taĢımıyor Kafkaslar dediğimiz coğrafyanın gerek kültürel gerekse ekonomik açıdan omurgası iki ülke: Özbekistan ve Azerbaycan. Diğerleri önemsiz mi? Elbette değil, ama bölgenin siyasi kutupları Baku ve TaĢkent. Ve onlar baĢta olmak üzere yüz milyon insanın yaĢadığı topraklar bütünüyle sorunlu. Sevgiyle yaklaĢtığımız, incitmemek için kılı kırk yardığımız Türk cumhuriyetlerinin tamamı esas olarak birer polis devleti. Hepsinde darbe korkusuyla ordu-mordu hak getire, ama çok güçlü polis ve istihbarat teĢkilatları var; liderler her onbeĢ kiĢiden birinin güvenlik görevlisi olduğu baĢkentlerde iktidar sürdürüyorlar... Onlar sokağa çıktıklarında bütün yollar kesilip trafik en alakasız yerlerde dahi kapatılıyor, baĢkentlerin tamamına giriĢ çıkıĢ nizamiye düzeni içinde ve belli saatler içinde serbest, insanlar belli bir saatten sonra ancak pasaportla dolaĢabiliyorlar. Alkolizm, uyuĢturucu kullanımı, fuhuĢ bu ülkelerin tamamında sokağa yansıyan ortak görüntü; rüĢvet, siyasal erkin hırsızlığa dönüĢmüĢ hali, hazineyi liderin cüzdanı sayan anlayıĢ da tarafsız kuruluĢların hazırladığı uluslararası raporlarlarla belgeli. BirleĢmiĢ Milletlere üye devletler arasında rüĢvet ve kara para açısından yapılan sıralamada ilk beste Türk cumhuriyetleri yer alıyor. Yine hepsinde seçim sadece liderin kiĢisel sempati ve tercihlerinin tasdikini sağlayan mekanizma olmaktan öte anlam taĢımıyor. Bir ikisinde göstermelik olarak ortaya oy sandığı konuluyor, diğerlerinde bu da yok. Dekordan baĢka özellik taĢımayan, Arap Ģeyhlerini bile imrendirecek görkemli baĢkanlık sarayları, çok katlı lüks binalar, anıtlar, kuleler; kimsenin girmediği kütüphaneler, sırf müteahhitler para kazansın diye yapılmıĢ müĢterisiz lüks oteller, bunları iĢletmek için üste para verilerek getirilmiĢ uluslararası otel zincirlerine tanınan ayrıcalıklar, ahbapça sohbetlerin yapıldığı iĢlevsiz parlamentolar, gerçekte tek sahipli gazeteler, sahte hayat hikâyeleriyle tanıtılan komik liderler portreleri ve ilah... Bütün bu eleĢtirileri getirirken arada umutlanmak ihtiyacıyla bazı cılız pırıltılara bakıp sevinmemek elde değil. Örneğin, muhalefetin akıl almaz baskı altında ama partisiyle gazetesiyle televizyonuyla hiç değilse var olduğu Aliyev'in Azerbaycan‘ını biraz ayrı tutmak gerektiğini düĢünebiliyoruz. Kafkasların bu deneyimli politikacısı, elbette kendi iktidarına zarar vermeyecek konumda olmak kaydıyla eleĢtiriye tahammüllü. Seçim tabii ki orada da komedi, ama insanların sandık basına gittiğinin görülmesinin önemli olduğunun farkında Aliyev. Ve o sayede Batı‘da siyasi muhatap bulabiliyor. Özbekistan ümit veriyor Diğerlerinin kabul ediliĢleri ve gördükleri itibar ise, bu ülkelerde büyük ihaleler almıĢ, ya da almayı planlayan, yüksek faizli kredi pazarlayan is çevrelerinin baskısından öte bir sebebe bağlı değil. Orta Asya cumhuriyetleri içinde Özbekistan'daki geliĢmeler de bütün yetersizliğine rağmen ümit verici. Çok eleĢtirdiğimiz Kerimov'un makamını güvence altında hissettiği seçimin ardından yapmıĢ olsa da son konuĢmasına inanmak ihtiyacındayız. GeçmiĢte kendisine muhalefet etmiĢ ve ülke dıĢına kaçmıĢ kiĢilerin artık geri dönebileceklerini söyledi Özbekistan lideri. Kerimov'un sözünü ettiği kiĢilerin basında Muhammed Salih'in olduğunu artık herkes biliyor. Özbekistan CumhurbaĢkanı baĢlangıçta onun kaçmasını dertten kurtuluĢ sanmıĢ, bunu propaganda vesilesi yapmıĢ ve ekonomik çıkarların belirlediği uluslararası iliĢkiler ağı dolayısıyla Salih'in itibar görmeyeceğini düĢünmüĢtü. Öyle ki baĢlangıçta Türkiye'ye sığınan muhalefet liderini Ankara üzerinde kurduğu manevi baskıyla hudut dıĢı ettirince zafer kazandığı sanısına bile kapılmıĢtı. Ama iĢlerin beklediği gibi geliĢmediğini, Salih'in hem Avrupa'da ve Amerika'da Türkiye'de olduğundan daha fazla ilgi gördüğünü, bunun da kendisine zarar verdiğini sonunda fark etti Kerimov. Oslo'da yasayan Muhammed Salih'e 'Ġyimser olmak istiyorum. Davet samimiyse dönerim. Gurbette olmak benim seçimim değil‘ dedirten TaĢkent‘teki bu politika değiĢikliğinin tuzak olması ihtimali hiç yok değil kuĢkusuz. Ama açıkçası Kerimov'un bu çağrının orijinaline 'tutuklama müzekkeresi‘ eklemiĢ olduğunu gösteren bir iĢaret de Ģimdilik yok. Bu durum geliĢmiĢ bir demokrasiye geçis, sıkıntıların sonu, özgürlük v.s. anlamına gelmese de hiç değilse, neden Özbekistan gibi çok önemli bir ülkenin liderine hiç yakıĢmayan, kabile Ģeyhliği görüntülerinden ve Ģekliliklerden arınma sürecinin bir baĢlangıcı olmasın diye düĢünmeye imkân veriyor. Bu konuda Türkiye'ye önemli görev düĢtüğünü söylemeye gerek yok. Ancak Ankara bildiğimiz kadarıyla kuĢku içinde ve 'Özbekistan'a hiç bulaĢmamaktan yana'... Oysa Kerimov'a Türkiye'den uzak düĢmenin kendisine zarar vereceğini, kendisini bu yönde yüreklendiren yakın çevresindeki bazı kiĢilerin farklı ortamlarda çok farklı konuĢmalar yapıp taahhütlerde bulunduğunu, dolayısıyla siyasi iliĢkilerde onarım dönemini baĢlatmak gereğini anlatmak da bizim DıĢiĢleri‘nin görevi. Hazır, Ġslam Kerimov TV kanallarına çıkıp küflü bisküvi göstererek 'Bunlar hep Türkiye'den geliyor.. Türk mali almayın..‘türünden çocuksu öfke yansıtan konuĢmalara ara vermiĢken... Tabii Kerimov'un davet ettiği Muhammed Salih hakkında Bakanlar Kurulu kararıyla yasak koyan Ankara‘nın kendi üzerindeki lekeyi de temizlemesi Ģartıyla.. Kafkasya'da değiĢimin ne yazık ki 'iç dinamiği‘ zayıf. Güçlü bir siyasi kültür birikimine sahip, edebiyatıyla, dini liderlikleriyle yeraltı muhalefet geleneği olan Azerbaycan ve Özbekistan hariç, diğer devletlerin hiç birisinde asgari düzeyde siyasi talebin oluĢtuğu dahi söylenemez. Su söz Habib adında Türkmen bir Ģoföre ait: 'Dört milyon nüfusuz. Yarımız saz çalar, türkü çığırır, diğer yarımız da oynar... Ġranlılarla Türkler çalıĢır burada'... DeğiĢimin dinamiği Ġnsanların öncelikli ve tek dertlerinin gündelik ihtiyaçlarını karĢılamak olduğu, TV kameraları karsısında akıl almaz küçültücü Ģovlarla görevlerinden uzaklaĢtırılan bakanların dahi lideri övmeye devam ederek tekrardan görev almayı hedeflediği ve önünde sonunda aldığı, eğitimin öğrencilerin sonu gelmeyen bayram ve kutlama provaları yapması sanıldığı bir coğrafya bu. Ama geçmiĢte demokrasi, hukuk devleti, insan hakları gibi kavramlardan ziyade, güvenlik ve istikrar arayıĢı içinde olan Batı dünyasındaki anlayıĢ değiĢimi, ülkeler klasmanının buna göre yapıldığını gösteren yaklaĢımlardan güç alan 'dıĢ dinamik‘ giderek önem kazanıyor artık. Bugün Azerbaycan ve Özbekistan sancılı, ama hiç Ģüphe yok ki yarın diğerleri de zorlanacak. DıĢ baskı oluĢmazsa, örneğin Saparmurat TürkmenbaĢı değiĢim için neden çaba göstersin ki? Orta Asya‘nın Türkiye'ye en sıcak bakan bu sempatik lideri geçen ay 'ebedi lider‘ seçildi. Yani ömür boyu cumhurbaĢkanı... Kendisine Türkmenler zaten söz söyleyemiyorlar, keza ona ne Türk resmi temsilcilerinden ne de Türkmenistan'la is yapan yatırımcılardan 'demokrasi‘ adına tek satırlık bir tavsiye gelmediği de çok açık. Aksine herkes onun güceneceği bir Ģey olmaması için çırpınıyor; mesela bizim Yüksel Yalova‘nın sebep olduğu Pınar Eliçe skandalının izlerini temizlemekten baĢka bir Ģey düĢünmüyor. Oysa Türkmenistan'a ve TürkmenbaĢı'na sevgilerinde samimi olan iĢadamlarının, bu ülkeyi klasmanda geriye düĢüren, AĢkabad'i legokent görünümüne sokan yaklaĢımı eleĢtirerek daha fazla hizmet edileceğini de düĢünmeleri gerek. Vicdanlar ve genel başkanlar... 26.02.2000 - Sabah Cengiz ÇANDAR Koalisyonu oluĢturan üç partinin genel baĢkanı, önceki gün bir araya gelip, aralarında beliren "çatlakları onardıkları" izlenimini verdiler. Üçünün üzerinde anlaĢtığı anayasa değiĢikliği önerisi de imzaya açılacakmıĢ. Bu üç genel baĢkanın bir "temenni metni"ni masanın üzerine koymaktan baĢka yapabilecekleri bir Ģey yok. Zira, Anayasa‘nın "Anayasa değiĢikliği oylamaları gizli yapılır ve grup kararı alınamaz" hükmü var. Bu bakımdan, Süleyman Demirel'in süresini uzatmak için yapılması tasarlanan anayasa değiĢikliği, aslında, her bir milletvekili için "kiĢilik sınavı‖na dönüĢmüĢ durumdadır. Milletvekillerinin her birinin isimlerinin önünde hangi ilden seçildikleri var. Hiçbirinin adının önünde Bülent Ecevit milletvekili, Devlet Bahçeli milletvekili, Mesut Yılmaz milletvekili yazmıyor. DSP, MHP ve ANAP milletvekillerinin her birinin geçecekleri sınav da budur. Genel baĢkanlarının çobanlığında, çalınan kavalın ardından giden bir sürünün mensupları mıdırlar; yoksa adi üzerinde, kanun yapma gücüne sahip milletvekilleri mi? Çünkü, ne DSP'den, ne de MHP'den normal olarak Demirel lehinde, birkaç kendini bilmez kiĢi dıĢında lehte oy çıkabilmesi mümkün değildir. DSP'lilerin içinde Deniz GezmiĢ ve arkadaĢlarını kimin ipe gönderdiğini unutmayacak birçok ismi biz Ģahsen tanıyoruz. Gencecik insanları gülünç gerekçelerle ve toplumdaki aksi yöndeki gayretlere rağmen, darağacına gönderen parmaklara TBMM'de kim orkestra Ģefliği yapmıĢtı? Bunu unutan DSP milletvekilleri varsa, bir zahmet hatırlasınlar ve oy sandığının basına gittiklerinde genel baĢkanları ile vicdanları arasında bir tercih yapsınlar. DSP'liler genel baĢkanlarının kendisini bu kadar alçaltmasına da direnmelidirler. Anayasa değiĢikliği önerisinde CumhurbaĢkanı olmak için yüksek okul mezunu olmak Ģartı muhafaza ediliyor. Bu hüküm, örneğin Ecevit'in CumhurbaĢkanı olma sansını kapayan anti-demokratik bir hüküm. Ecevit, daha önemli bir yürütme mevkii olan BaĢbakanlık yapabilir ama CumhurbaĢkanlık yapmaya ehil değildir. Böyle saçma sey olur mu? Bu saçmalığa bir insan kendi eliyle nasıl katkıda bulunur... MHP'ye gelince, onun özelliklerinden birini "Türk milliyetçiliği" olarak biliyoruz. Türk dünyasının Sovyet döneminde, komünist diktatörlüğe karsı mücadele eden iki Ģahsiyeti vardı. Biri Azerbaycan CumhurbaĢkanlığına gelen Ebulfez Elçibey. Rusya yanlısı bir darbe ile Elçibey devrilirken, Demirel'in buna nasıl katkısı olduğunu zahmet edip, 1993 haziran ayinin gazetelerini karıĢtıranlar görürler. MHP'liler bunu zaten biliyorlar. Birçoğu Elçibey'i Nahçivan'daki sürgün evinde ziyaret gitti. ġimdi elleri Demirel'e oy atmaya nasıl varacak? Türk dünyasının ta Sovyet döneminde milli karakterdeki bir diğer lideri Özbekistan'da Muhammed Salih idi. Ġslam Kerimov diktatörlüğü, Muhammed Salih'i barındırmadı. Yürekten bağlı olduğu Türkiye'de de, Ġslam Kerimov'un gönlünü hoĢ etmek isteyen Demirel barındırmadı. Muhammed Salih, bugün Avrupa‘nın bir ücra köĢesinde. MHP'liler bunu da biliyorlar. Oy sandığı baĢına gidince, genel baĢkanlarının Ecevit'le sıkıĢtığı eli mi hatırlayacaklar; kaldıysa "milliyetçi" vicdanlarını mı? Ġkincisi söz konusuysa, MHP'den, Demirel'e oy çıkmaz. ANAP'ta zaten "Demirelperver"lerin sayısının pek cılız olduğu anlaĢılıyor. Mesut Yılmaz‘ın arkadaĢlarını Demirel için ikna etme yönünde çok ciddi bir gayret göstereceği Ģüpheli. Göstermesine de gerek yok zaten. Kaldı ki, 7 yıl süreyle CumhurbaĢkanı olan birisinin, anayasa değiĢse dahi yeniden seçilmesinin "hukuken" mümkün olmadığına dair ciddi görüĢler var ortada. Yani, Demirel'in seçilmesi "hukukî" açıdan da pürüzlü. Dahası, 5+5 formülü tutar ve Demirel'in seçildiğini varsayarsak, bugün bir umacı gibi veya bir "Ģantaj aracı" haline dönüĢtürülen "istikrar" teranesinin, 5 yıl sonra tekrarlanmayacağının garantisi ne? DüĢünebiliyor musunuz, Türkiye, bir "bulunmaz Hint kuması" olduğundan, tek bir kiĢi için, onu 86 yaĢına kadar ülkenin tepesine oturtma gayreti halinde olacak. Nüfusunun yüzde 65'i otuz yaĢının altında bulunan bir ülkenin gençleri, orta yaĢa gelene dek, ömründe eli bilgisayar tuĢuna veya otomobil direksiyonuna değmemiĢ bir adamı tepede görecekler. Türk olmanın dayanılmaz ağırlığı... "Ağaçlar hür müdür?" 28.02. 2000, Zaman BeĢir Ayvazoğlu ... Ağaçlar hür müdür? Nâzım Hikmet'in Bu Memleket Bizim adlı meĢhur Ģiirinin dillerden düĢmeyen mısraları Ģöyledir: YaĢamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeĢçesine: Bu hasret bizim. Geçenlerde, Özbek Türklerinden Muhammed Salih'in Ağaçlar ġair Olsa adlı Ģiir kitabını tekrar gözden geçirdim. Bakınız, Sovyetler Birliği'nin henüz dağılmadığı; fakat çürümüĢlüğün iyiden iyiye hissedildiği yıllarda yazılmıĢ Ģiirlerden oluĢan bu kitapta ne diyor Muhammed Salih: Ağaçlar Ģair olsa, ne hakkında yazardı? Biraz kuĢlar hakkında; Gökyüzü, güneĢ Ve seyahat hakkında! Seyahat, seyahat, seyahat Hakkında durmadan yazardı! Sizce Özbek Ģair ne demek istemiĢ olabilir? Yoksa Nâzım'ın "tek ve hür" ağacı seyahat fikri bulunmayan bir ağaç mı? Ağacın ayakları olsaydı 01.03.2000, Zaman BeĢir Ayvazoğlu Önceki gün Nazım Hikmet'in "YaĢamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeĢcesine" mısralarını hatırlattıktan sonra Muhammed Salih'in Ağaçlar ġair Olsa adlı Ģiir kitabına adını veren Ģiirinden söz etmiĢtim. Özbek Ģair "Ağaçlar Ģair olsa/ (...) Seyahat, seyahat, seyahat / hakkında durmadan yazardı!" diyordu. Hatırlarsanız, "Yoksa Nazım'ın 'tek ve hür‘ağacı seyahat fikri bulunmayan bir ağaç mıdır?" diye sormuĢtum. Tesadüf bu ya, söz konusu yazıyı tamamlayıp gazeteye gönderdikten hemen sonra okuduğum bir kitapta Mevlana'nın bir gazeline rastladım. Farsça orijinali "Diraht eger müteharrik budi bepa vü per" mısraıyla baĢlayan bu gazelin ilk beyti Ģöyleydi: Ağaç, eğer ayakları ve kanatları olsaydı Ne testerenin derdini çekerdi, ne baltanın Üç dört yıl önce, beĢ gazeteci arkadaĢla Semerkant'tan Türkmenistan'ın Carcov Ģehrine kadar kara yoluyla uzunca bir yolculuk yapmıĢtık. Uçsuz bucaksız ovalarda cetvelle çizilmiĢ gibi uzayıp giden yollar tahmin ettiğimizden iyi görünüyordu. Ancak bir süre sonra hiç trafik iĢaretinin bulunmadığını fark ettik. Yolları bilmeyen birinin istediği yere rehbersiz gitmesi imkânsızdı. Esasen eski dönemde buna pek ihtiyaç hissedilmezmiĢ, çünkü Sovyetler Birliği'nde seyahat hürriyeti yokmuĢ. Bırakın cumhuriyetler arası yolculuğu, Ģehirden Ģehire geçmek için bile vize gerekiyormuĢ. Bizim seyahatimiz sırasında, Özbekistan'da vize uygulaması yabancılar için hala devam ediyordu. ġimdi nasıl, bilmiyorum. Bu, Sovyetler Birliği'nde, insanların kendi Ģehirlerinde, kasabalarında, köylerinde vb. bir çeĢit esir gibi yaĢadıkları anlamına gelmektedir. Sadece Sovyetler Birliği değil, bütün Demirperde devasa bir hapishane idi, halkların hapishanesi... Hiç Ģüphesiz, seyahat hürriyeti temel hürriyetlerden biridir; eğer kısıtlanmıĢsa, yani yerinizden kımıldayamıyorsanız, kendinizi istediğiniz kadar "bir ağaç gibi tek ve hür" hissediniz, ayaklarınızdan zincirle bağlısınız demektir. Hürriyeti kendilerini ağaç gibi hissetmeden özleyenler soluğu dıĢarıda alıyor, kaçamasalar bile en azından bunu deniyorlardı. Hayatı yollarda geçen yersiz yurtsuz birinin toprağa ağaç gibi kök salıp mukim olmak istemesini anlarım; bunun Ģiiri yazılabilir. Ağacın kendini hür hissetmesi, zincire vurulmuĢ bir esirin hürriyet rüyası görmesi gibidir. YanlıĢ hatırlamıyorsam, Schiller'in bir Ģiirinde Ģöyle bir soru soruluyordu: "Bütün düĢündüklerini korkusuzca haykıran zincire vurulmuĢ bir esir mi daha hürdür yoksa düĢündüklerini söyleyemeyen hür bir adam mı?" Bu soruyu, Nazım'ın "tek ve hür" ağacına sormanın hiçbir anlamı yok. Çünkü o kendini hür zanneden bir esirdi ve esircinin türküsünü söylüyordu. Bu yüzden hürriyeti yere sımsıkı bağlı olduğu halde kökleriyle toprağın derinliklerini yoklayan ve dallarıyla gökyüzünün sonsuzluğuna açılmaya çalıĢan ağaçlar kadar bile tanımıyordu. O sürekli budanan ve Arif Nihat Asya'nın dediği gibi "rüyalarına bile sansür konulan" ağaçtı. Seyahat, insanları ve kültürleri birbirine yaklaĢtırıp dünyayı ĢeffaflaĢtırmıĢtır. Yerinizden kımıldamaya hiç niyetiniz olmasa bile, istediğiniz zaman kalkıp istediğiniz yere gidebileceğinizi bilmelisiniz. Hürriyet iĢte bu. DüĢünsenize, hapishaneler niçin icat edilmiĢtir? Mevlana, yukarıda iki mısraını zikrettiğim gazelinde diyor ki: GüneĢ her gece kanatlanıp gitmese Dünya sabahları nasıl aydınlanırdı? ..... Ve eğer ayağın yoksa, kendi içine seyahat et Kalk, kendinden kendine git, ey hoca, Böyle bir seyahat toprağı altına dönüĢtürür. Muhammed Salih'ten Avrupa'da Destek Turu Özbekistan Muhalefet Lideri Hollanda Parlamentosunda La hey, 22 Mart 2000 Özbekistan muhalefet lideri, ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih Avrupa Birliği ülkelerine yaptığı ziyaretler çerçevesinde Hollanda Parlamentosunda konuĢtu. La Hey deki Hollanda Parlamentosunda bugün gerçeklesen DıĢ ĠliĢkiler Komisyonu'nun özel toplantısında Muhammed Salih Bati ülkelerinin Orta Asya bölgesine daha fazla ilgi göstermelerini istedi. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki demokratikleĢme sürecinin hızlanması için Batının desteğinin gerekli olduğunu vurguladı. "Bölgeye yapılacak iktisadi yardım ve yatırımlar orada demokratik reformlar, insan hakları ve siyasi özgürlüklerin gerçekleĢmesi Ģartına bağlanması gerekir, aksi halde herhangi bir yardım baskıcı rejimlerin daha da güçlenmesine vesile olacaktır" dedi. Özbekistan‘daki seçim sonrası durum hakkında bilgiler veren Salih: Kerimov'un muhalefete yaptığı geri dönmeleri çağrısına cevap verdiklerini ve asgari 3 istekleri olduğunu belirtti: Bu isteklerinin 1. Bütün Siyasi mahkumların serbest birakilmasi 2. Basın özgürlüğünün sağlanması 3. Ve yasaklı olan Partilerin legalleĢtirilmesi olduğunu belirten Salih, Bu isteklerine herhangi bir cevap almadıklarını ve Özbek Muhalefetinin Kerimov‘un çağrısında samimi olduğuna Ģüphelendiğini belirtti. Hollanda DıĢ ĠliĢkiler Komisyonu adına konuĢan Savunma Komisyonu baĢkanı Sosyal Demokrat ĠĢçi Partisi milletvekili Gerrit Valk, Salih'in isteklerini ve Hollanda Parlamentosunun bu konuda nasıl bir destek verilebileceğini görüĢeceklerini ve Orta Asya ile ilgili hassas olduklarını belirtti. Turkistan Newsletter, Türkistan Bülteni 22 Mart 2000 tarihli nüshasından alınmıĢtır. “Bele şey olmaz!” 16.04.2000, Sabah Cengiz ÇANDAR Azerbaycan'ın Sovyet dönemine bulaĢıklığı hiç bulunmayan "millî lideri", Sovyet tankları Bakû sokaklarını çiğnerken Halk Cephesi ile unutulmaz direniĢ günlerinin ismi, Türkiye sevdalısı Ebulfeyz Elçibey, günlerdir Türkiye'de. Türk Dünyası'nın "demokratik sesi"ni Türkiye'de yankılattırıyor. O güzelim Azerbaycan Türkçesi ile Ģunları söylüyor: "Men kimsenin hetrine deymek istemirem, kimse incinmesin. Menim üçün iki önemli mesele var: "hakimiyet kayıtsız Ģartsız milletindir" prensibi ve "demokratiyya". Biz Türk dünyasında diktatörlük istemirik. Men özüme karĢı yapılanları demirem. Amma bilmek lâzımdır ki, Türk Dünyasının her terefi her bir Türkün vetenidir. Ama bu nece olur ki, veteninde incidilen bir Türk (Muhammed Salih, Abdurrahman Polatov) gelir Türkiye'ye sığınır, ordan Kerimov deyir ki, onları Türkiye'den çıharın, çünki onlar menim düĢmenimdir. Bu nasıl olur? Onlar bir müddet bizde kaldılar. Onları tutmak üçün Azerbaycan'a polis göndermek istedi. Dedim ki, hele koy bir gelsinler, hamisini tutup içeri ataram. Amma burda biri götürüb bunları Türkiye'den çıkardır. Ahi bu adamlar hemin rehbere, hemin baĢkana sığınmamıĢlar. Onlar Türk milletine sığınmıĢlar. Kim evine sığınanı evinden kovar. Bu Türklük bakımından doğru deyil. Bele Ģey olmaz." Son on yılın ahı böyle böyle çıkacak. Türk Dünyası ile iliĢkileri, Türkiye'nin orasında burasında, Sovyet artığı despotlarla davul çalmak, gittiği yerde kaftan ve börk giymek derekesine indiren zihniyet, Türkiye'nin baĢından uzaklaĢacak. UzaklaĢıyor. TBMM, 5 Nisan'da öyle önemli bir kurdelâ kesti ki, daha kendisi bile bunun farkında değil. Ama, Türkiye'nin önünün "demokratik yönde" açılması, Ģaibesiz bir yönetim arayıĢı, Ģimdiden Türk Dünyasında yansımaya baĢladı. Bundan bir süre önce, Özbekistan'ın sürgündeki liderlerinden biri bana gönderdiği bir elektronik posta mesajında, kendi ülkelerindeki demokratik geliĢmenin önünün açılması için, Türkiye'nin "anti-demokratik baĢı"nın ülkenin tepesinden uzaklaĢması gerektiğinin önemini vurgulamıĢtı. ġimdi, sadece Türkiye için değil, Türk Dünyası için de yepyeni bir dönemin açılmasının Ģansı belirdi. Türkiye'nin gerek Amerika ve gerekse Avrupa nezdinde en özenle altı çizilen ve vurgulanan özelliklerinden biri, Türk Dünyası (Kafkasya ve Orta Asya demek) için, bir "örnek" teĢkil edebilmesidir. Devlet tecrübesi ve kurumsallaĢma bakımından, herbir Türk cumhuriyetinden daha birikimli olan, koca bir imparatorluk mirasçısı Türkiye, bu ülkelere nasıl bir örnek teĢkil edebilir? Çoğulcu, demokratik bir rejimden daha önemli nasıl bir kozu olabilir... Türk Dünyası ile iliĢkiler, bundan 5-10 yıl sonra uluslararası piyasada olmayacak, olmaması gereken Sovyet tortusu Türk yöneticileri ile düĢüp kalkmakla anlam kazanabilir mi? Mümkün değil. Bu yüzden, TBMM'nin emekliye sevkettiği CumhurbaĢkanı'nın "Türk Dünyasındaki ağırlığı" da anlamsız bir iddiadır. Söz konusu ağırlık, Türk cumhuriyetlerindeki otokratik statükonun tespit edilmesine yaramıĢtır. Türkiye'de bu konudaki olumlu denge değiĢikliği de, aynı Ģekilde, Türk Dünyasına mutlaka yansıyacaktır. Elçibey'in yüreğinden yükselen bu ses, bunun kanıtıdır. Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki etkileĢim, tek yönlü değildir ve olamaz. Türkiye'deki değiĢikliğin Türk Dünyasında yol açacağı titreĢimlerin de, Türkiye'ye bir Ģekilde yansıması olması kaçınılmazdır. Bunun ilk adresinin "ideolojik angajmanları" nedeniyle MHP olması beklenir. Çok geçmeden MHP'nin önünde iki seçenek belirecektir: MHP, bürokraside mevzi kapmayı kendine iĢ edinen, bir "iktidar rantı partisi" mi olacak ve böylece yozlaĢıp, her geçen gün "merkez sağ" denilen alandaki partilere mi benzemeye baĢlayacaktır? Dolayısıyla onlarla aynı kaderi mi paylaĢacaktır? Yoksa, Türk Dünyasının duyarlılıklarını, demokrasi ihtiyacını Türkiye platformunda yansıtacak bir araç mı olacak, bir "ideal partisi" olarak mı kalacaktır? Eğer ikinci yolu seçecekse, Avrupa'da, Amerika'da sürgünde tek bir Türk muhalif Ģahsiyetinin kalmaması gerekir. Bir baĢka Türkiye sevdalısı Özbek lider Muhammed Salih'in Ġskandinavya'da ne iĢi var? MHP, iktidar ortağı değil mi? Elçibey'in dediği gibi, "Kim evine sığınanı evinden kovar... Bele Ģey olmaz!" Sabreden derviş... kaybetmiş! 27.05.2000, Milliyet Cenk BAġLAMIġ Türkiye, Orta Asyalı liderlerin bütün "kapris" ve "alınganlıklarını" sineye çekti. Ancak bu da petrol ve doğal gaz hatlarını garantilemeye yetmedi MOSKOVA - Eski CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'in Orta Asya ve Azerbaycan liderleriyle iliĢkilerinin niteliği hep çok tartıĢıldı. En çok eleĢtiri toplayan da, Demirel'in bu iliĢkileri "kiĢisel" temelde yürütmesi oldu; hatta bazıları Türkiye'nin bölgede kan kaybetmesini, "ahbab çavuĢ "iliĢkisine bağladı. Bu eleĢtirilerin bir bölümünde haklılık payı var; ancak, bütün yükün neden Demirel'in omuzlarına bırakıldığı, DıĢiĢleri Bakanlığının neden devre dıĢı kaldığı sorularının da sorulması gerekiyor. Demirel eleĢtirilirken, bölge liderlerinin "kaprisli", "alıngan" ve "doğulu" yapıları da gözönünde tutulmalı. Üstelik, Demirel'in bu liderler üzerinde belirli bir etkinliğe sahip bulunduğu yadsımak haksızlık olur. Rus gazeteleri bile, görev süresinin dolduğu günlerde Demirel'den "Bölgenin baĢaktörlerinden biri ve manevi lider" diye söz etmiĢti. Ancak, kiĢisel iliĢkilerin tek baĢına, Bakü - Ceyhan petrol boru hattını, ya da Türkmen gazı hattını güvence altına almasında yeterli olacağını herhalde kimse düĢünmüyordu. Türk insanında bulunan "içine atma" ya da "sineye çekme" özellikleri, Türkiye'nin Orta Asya ülkeleri iliĢkilerinde neredeyse devlet politikası haline geldi. Televizyonda konuĢurken, elindeki Türk malını göstererek dalga geçenler, gazetecilerin yanında Türk bakan azarlayanlar, Yunanistan kozunu kullananlar, Ankara ile Moskova arasında oyun oynayanlar Türkiye'den, en azından kamuoyu önünde, hiçbir zaman tepki görmedi, hatta anlaĢılmaz bir sessizlikle ödüllendirildi. Belki, bu sessizliğin, dıĢarıdan bakanların anlayamayadığı bir nedeni vardı ama bugün gelinen noktada tepkisizliğin Türkiye'ye çok Ģey kaybettirdiği ortaya çıkıyor. Sessizlik politikasının bütün sorumluları eleĢtirilmeli. Orta Asya'da görevli bir Türk diplomat, bu eleĢtirileri, "Liderlerinin hatası yüzünden Orta Asya halklarıyla aramızın açılmasını istemiyoruz" diye yanıtlamıĢtı. Ama zaten Türkiye böyle davrandığı için bu halkların gözünde prestij kaybediyor. Ankara'nın bir hatası daha var: Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'i, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un isteği üzerine Türkiye'den çıkarmak. Özellikle sonuçları açısından önemli bir hataydı; Türkiye hem bölge ülkelerine insan hakları anlamında kötü örnek oldu, hem Ģantaja boyun eğmiĢ durumuna düĢtü, hem de Türk - Özbek iliĢkilerinin düzelmesini sağlayamadı. Türkiye kötü örnek olunca, bölgedeki en demokratik lider Kırgızistan Devlet BaĢkanı Askar Akayev bile muhaliflerini tutuklattırmaya baĢladı. Demirel'le ilgili son not: Güvendiği bazı kiĢilerin Orta Asya'da kendisini zor duruma düĢürmesi de eski CumhurbaĢkanı'na zarar verdi. Sezer kapalı kutu Süleyman Demirel'in ardından cumhurbaĢkanlığı görevini üstlenen Ahmet Necdet, Orta Asya liderleri tarafından hiç tanınmıyor. Çoğu Demirel'e "ağabey" diyen liderler, Sezer'i "kapalı kutu" olarak nitelendiriyor. Demirel'in görevde kalmasını isteyenlerin baĢında Kazakistan Devlet BaĢkanı Nursultan Nazarbayev'le Kırgızistan Devlet BaĢkanı Askar Akayev geliyordu. Azerbaycan Devlet BaĢkanı Haydar Aliyev'in de Demirel'in görev süresinin uzatılmasını istediği biliniyordu. Bölgede rahatsızlık yaratan önemli bir konu ise, BaĢbakan Bülent Ecevit'in Orta Asya'yı ziyaret etmemesi. Ġki ülke arasındaki önemli sorunlara karĢın, Sezer, Ecevit ve DıĢiĢleri Bakanı Ġsmail Cem'in özellikle Özbekistan'la iliĢkilere ağırlık vermesi gerekiyor, çünkü halk düzeyinde Türkiye'nin prestijinin hala yüksek kalabildiği belki de tek ülke Özbekistan. Oslo'da, Özbekistan krizi doğuyordu 08. 06. 2000, Hurriyet Muharrem Sarıkaya BAġBAKAN Bülent Ecevit'in önceki gün sona eren Norveç gezisinde bir diplomatik krizin eĢiğinden son anda dönülüyor. Kriz, Türkiye ile Norveç iliĢkilerinin çok ötesinde geliĢiyor. Hatta iki ülke arasındaki resmi temaslarla ilgisi olmayan bir düzlemde yaĢanıyor. Son anda frenlenen Özbekistan oluyor. krizin tarafları Türkiye ile Özbekistan ile diplomatik iliĢkilerin yeniden kopmasının eĢiğinden dönülmesine kadar varılan olayın da ilginç bir hikáyesi var. 1993 yılında Türkiye'ye gelip Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı muhalefet hareketini baĢlatan Demokratik Erk Partisi Lideri Muhammed Salih, yaklaĢık iki yıldır Oslo'da ikamet ediyor. Salih, Özbekistan ile Türkiye arasında geçmiĢte iliĢkilerin soğumasına neden olan geliĢmelerin de odağındaki isim olarak biliniyor. O yıllarda Kerimov, Salih'e sahip çıktığı gerekçesiyle Türkiye'yle iliĢkilerini soğutmaya baĢlıyor. Hatta, ülkesine ziyarette bulunan cumhurbaĢkanları Turgut Özal, Süleyman Demirel ve dönemin baĢbakanı Tansu Çiller'e, Salih'in Türkiye'de ikametine izin verildiği gerekçesiyle sitem ediyor. Muhammed Salih'in gönderilmesini istiyor. bir an önce Türkiye'den Salih ise bu dönemde MeĢhed'de kurduğu bir radyo aracılığıyla Kerimov'a karĢı muhalefetini sertleĢtiriyor. Afganlı dini eylemciler Usame bin Ladin ve kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın da görüĢtüğü Hürriyet'te yayımlanan fotoğrafla da kanıtlanan Tahir Memengani ile temasa geçip Kerimov'a karĢı eylem baĢlatıyor. Kerimov, bu geliĢmeler üzerine Türkiye'yle iliĢkilerini koparmaya baĢlıyor. Özbekistan'daki yatırım yapan Türklere zorluklar çıkarıyor. Fethullah Gülen'e ait okulları kapatıyor. Hatta, Türkiye'deki Özbek öğrencilerin eğitimlerini yarıda kestirip Özbekistan'a döndürüyor. Kendisine karĢı düzenlenen suikast giriĢiminin gerisinde de Ankara'nın parmağını arıyor. Türkiye'nin TaĢkent Ankara'ya yolluyor. Büyükelçisi Umur Apaydın'ı Ülkesi ile Türkiye arasındaki diplomatik iliĢkileri askıya alıyor. Ankara, iliĢkileri düzeltmek için büyük gayret sarf ediyor. Sonuçta suikast giriĢiminin gerisinde Türkiye'nin resmi makamlarının olmadığı konusunda Kerimov ikna oluyor. Hatta, geçmiĢte Kerimov ile ‗‗dost‘‘düzeyinde iliĢkileri olan ve ancak daha sonra aralarına soğukluk giren Özbek kökenli bazı Türkler de geliĢmeler üzerine devreye girip suikast giriĢiminin detaylarını Kerimov'a aktarıyorlar. Kerimov, Türkiye Büyükelçisi'ni ülkesine yeniden davet ediyor. Diplomatik iliĢkiler askıdan kurtuluyor. *** Bunlar yaĢanırken, geçen hafta BaĢbakan Ecevit'in Norveç'e geleceğini haber alan Muhammed Salih, bazı aracıları devreye sokarak Oslo'da kendisiyle görüĢmenin yolunu arıyor. Devreye girenlerden biri de MHP Genel BaĢkan Yardımcısı ġevket Bülent Yahnici oluyor. Yahnici, yönelttiğimiz soru üzerine giriĢimini gizlemiyor, ‗‗Muhammed Salih kendisini ve bölgedeki geliĢmeleri anlatmak için randevu istedi, ben de ricacı oldum‘‘diyor. Ecevit, ısrarlı bir Ģekilde gelen bu taleplere kesin bir yanıt vermiyor, ancak ‗‗hayır‘‘da demiyor. Tam bu aĢamada DıĢiĢleri geliĢmelerden haberdar oluyor. Geziden önce Ecevit'e Ģu tavsiyede bulunuyor: ‗‗Muhammed Salih'in size anlatacaklarının hepsi doğru olabilir. Ancak görüĢmeniz Özbekistan'la iliĢkilerimizi yeniden düzeltilmesi zor bir mecraya sokar. Eğer anlatacakları varsa mektup yazsın, görüĢmeyin.‘‘ Ecevit, DıĢiĢleri'nin yaklaĢımını doğru buluyor. Buna karĢın önceki sabah Ecevit'in, Oslo'da ikametine ayrılan devlet konukevinde görüĢmeyi kabul edeceği haberi yayılıyor. Ancak görüĢme gerçekleĢmiyor. Oslo'da, Özbekistan'la eĢiğinden dönülüyor. yaĢanacak yeni bir krizin Bülent Ecevit: Muhammed Salih'e Randevuyu ben vermedim 10.06. 2000, Hürriyet BaĢbakan Bülent Ecevit, Özbekistan Rejimine muhalefet yapan Demokratik ERK Partisi Lideri Muhammed Salih'in Oslo'da kendisiyle görüĢme talebini baĢtan kendisinin reddettiğini açıkladı. Ecevit, dün konuyla ilgili olarak Ģunları söyledi: "Ben Muhammed Salih ile görüĢüp görüĢmeme konusunda herhangi bir tereddüt geçirmedim. Bana liste uzatılınca hemen reddettim. Muhammed Salih ile iliĢki bizim Özbekistan ile iliĢkimizi zedeler mahiyette olur. Muhammed Salih ile iliĢki bizim açımızdan, Özbekistan ile iliĢkilerimiz açısından doğru bir davranıĢ da olmazdı." Münasebet 10.06.2000, Muhterem mensupları, ERK okuyucuları ve Türkiye Basın Türkiye‘de neĢredilen Hürriyet gazetesi 8 Haziran 2000 sayısında Muharrem Sarıkaya‘nın Oslo‘da Özbekistan Krizi Doğuyordu baĢlıklı makalesini yayınladı. Makaleyi okuyup, keĢke, Sayın Yazar kaleme aldığı konuyu diğer kaynaklardan olduğu gibi, bizden, isin muhatabından da öğrenebilse, bu makale daha da yararlı olurdu, diye düĢündük. Sayın Yazar Özbekistan muhalefet lideri, ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih‘in Türkiye BaĢbakanı Bülent Ecevit‘le Oslo‘da görüĢme isteğinde bulunduğunu ve bu isteğin Türkiye DiĢ isleri bakanlığı tarafından durdurulduğunu yazmıĢ ve bu doğrudur. Ancak Muhammed Salih‘in kimliği ve onun faaliyeti hakkındaki bölümde izah talep eden bir kaç noktaya değineceğiz. Mesela, Sayın Yazar Ģöyle diyor: M. Salih. ...Afganlı dini eylemci bin Laden ve kapatılan RP lideri Erbakan‘ın da görüĢtüğü Tahir Memengani ile temasa geçip Kerimov'a karĢı eylem baĢlatıyor. Bir kere Tahir Memengani diye biri yok, Tahir Yoldasev diye var, Afganistan‘da kendini Özbekistan Ġslami Hareketi diye adlandıran bir küçük, silahlı grubun liderlerinden biri. Onunla Muhammed Salih‘in hiçbir, ne siyasi, ne de içtimai yönden, iliĢkisi var. TanıĢıyorlar mı, evet, tanıĢıyorlar, Özbekistan‘da siyasete alakadar tüm insanlar birbirini tanıyorlar. Ama ERK Partisi bir demokratik hareket ve Salih da onun lideri olduğuna göre, ne ERK Partisinin, ne de Salih‘in radikal gruplarla ortak yapacak hiç bir Ģeyi olamaz. Yoldasev‘in silahlı grubu bugün Kerimov‘un korkulu rüyası, onun bahanesinde demokratik muhalefeti de terörist ilan ederek, kurtulmak istiyor. Ve tek kanıtı da Muhammed Salih‘in Yoldasevi tanıması. Tanımak suç ise, Kerimov iĢi kendisinden baĢlaması lazım, Kerimov da YoldaĢev‘la görüĢmüĢtür, bunun değil fonografi 2 saatlik video-kaseti mevcuttur. Özbekistan‘da halk arasında bir video-kaset çok yaygın. 2 saatlik amatör kamerada çekilmiĢ belgesel Ģöyle baĢlıyor. Yıl 1991 aralık, Özbekistan cumhurbaĢkanlığına seçim kampanyası sürüyordu. Kerimov Namanganin bir camisinde seçmenlerle konuĢurken, ağzından Ģu cümleler dökülüyor: siz isterseniz, halk isterse, Özbekistan‘da, Ġslam devleti kurarız! Evet, bunu Ġslam Kerimov söylüyordu. O anda bir genç Kerimov‘un elinden mikrofonu edepsizce, adeta yolup almıĢ ve Namangan Müslümanları adına bir Ģeyler demiĢti. Bu genç bugün Afganistan‘da kendini Özbekistan Ġslam Hareketi diye ilan eden grubun liderlerinden biridir. 1991 de ise bu genç Adalet denilen, ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı, Namangan Ģehrinde hırsızlık ve gaspa karĢı faaliyet gösteren 100 kiĢilik grubun teĢkilatçılarından idi. Ġsmi Tahir, soyadı Yoldasev. Onun Özbekistan Prezidentine gösterdiği o saygısızlığı biz de yadırgamıĢtık. Kim olursa olsun, Kerimov bizim için Özbekistan‘ı temsil ediyordu. Fakat Kerimov bu edepsizliğin hıncını bütün dindarlardan, Ġslam dininden alacağını 1990‘larda düĢünmemiĢtik. Bugün Özbekistan zindanlarında Tahir ve grubuna hiç bir alakası olmayan on binlerce Müslüman iĢkence görmektedir. Kerimov‘un dindarlara uyguladığı bu terör radikal dini grupların büyümesine, yeni grupların doğmasana neden oldu. Sayın Sarıkaya yine Ģöyle diyor:.. Salih ise Meshed'de kurduğu bir radyo aracılığıyla Kerimov'a karĢı muhalefetini sertleĢtiriyor... Salih sadece Meshed'deki radyosundan değil, Londra‘daki BBC radyosundan da, Prag'deki Liberty diye radyosundan da konuĢarak muhalefetini sertleĢtirmektedir. Salih‘i Özbekistan‘a Özbekçe yayın yapan BBC ye de, Liberty radyosuna da, Ġran‘ın Meshed ve ya da Ġsrail‘in Milli radyosuna da Özbekistan üzerine konuĢuyor. Onun hangi kürsüden değil, neyi konuĢtuğunu araĢtırmak daha doğru olmazmıydı? Salih‘in özel radyosu yok, buna ihtiyaç doğarsa mutlaka kuracaktır, fakat Meshed'de değil. Meshed sözcüğünü uyduranlar Özbek KGB‘si tarafından Türk basınında Kerimov‘un imajını düzeltmek ve onun baĢ rakibi Muhammed Salih‘i yıpratma vazifesi ile görevlendirilen, bir kaç ay önce ERK taraftarı olup, bugün Kerimov‘un lobisini yapan menfaatperest kimselerdir. Bu tipler konuĢmaya değmez, yalnız Sayın Sarıkaya ve Türk basınının diğer sayın mensuplarından bir ricamız olacak: Özbekistan hakkında, hüsünsen, iktidar-muhalefet konusunu ele alırken, ne olur, bizden de bir fikir sorun, belki faydamız olur, Türk okuyucusunun Türkistan‘daki kardeĢlerini tanımasında katkımız olur. Lütfen... Abdullah ABDUREZZAK, ERK Genel Kurul üyesi Tepe tepe yanlış... 10.06.2000, Sabah Cengiz ÇANDAR Türkiye, birdenbire en üst düzeyden inen "yanlıĢlar sağanağı" altında kalıverdi. En tepeden baĢlayalım... CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer'in ECO Zirvesi için Tahran'a gitmemesi yanlıĢtır. Açıklamayı, "dinci" diye bir üne sahip Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in yapması yanlıĢtır. Sanki, ECO "dinî" nitelikte bir kuruluĢ ve zirve Tahran'da yapılacağı için, CumhurbaĢkanı'nın gitmeme kararını açıklamak, Keçeciler'e düĢüyor. Akıl alır gibi değil... Ortaya atılan gerekçe yanlıĢtır. "ĠĢlerinin yoğunluğu" sebebiyle gidemiyormuĢ Sezer... Türkiye'nin kurulusuna önayak olduğu bir kuruluĢun devlet baĢkanları düzeyindeki bir toplantısına gidemeyecek ne tür "yoğun iĢleri" var acaba CumhurbaĢkanı‘nın? Üstelik, DıĢiĢleri‘nin, Sezer'in katılımından yana olduğu haberleri yayılmıĢtı. Peki, Sezer üzerinde "hangi güç" etkili oldu da, CumhurbaĢkanı, "yoğun iĢleri" yüzünden gitmiyor? Biz, bulunduğumuz yerden, Türkiye ile Ġran arasını hangi "güç merkezi"nin, daha doğrusu hangi "dıĢ güç"ün, nasıl açmaya uğraĢtığını yerinden ve "aktörleri"ni seyrederek günbegün izliyoruz. Bu "dıĢ güç", Türkiye'yi kendi bölgesi içinde "etkisizleĢtirip", çevresiyle gerilim haline sokup "kendi yedeği"nde tutmak isteyen bir güç. Bunun Türkiye'nin içindeki (daha doğrusu devletin içindeki cuntacı) uzantıları, liderleriyle birlikte ayıklanmıĢtı. Ama, halâ Sezer'i etkileyecek kadar güçlü tortularının bulunduğu anlaĢılıyor. Sezer, kimin kendisini, nasıl zaafa uğratıp "eksi puan" aldırttığını bu "ilk yanlıĢ"ından görerek, bundan böyle uyanık olmalıdır. Behbahanî hadisesinin, bir maskaralık olduğu ortaya çıktı. Ankara Emniyet Müdürü, önceki gün, "Ugur Mumcu'nun katilleri" olarak ilân edilen kiĢilerin, cinayetle iliĢkileri bulunmadığını açıkladı. Daha sonradan yakalanan baĢka bir isimden söz etti. Yakında onun da iliĢkisi bulunmadığı açıklanırsa ĢaĢırmayacağız. Peki acaba kameraların önüne çıkıp, "iĢte katiller" açıklamasını yapan Bülent Ecevit ve ĠçiĢleri Bakanı ve "bu kez tamam" türünden yazılar döktüren köĢe yazarları ĢaĢırmadılar mı? Bu kaçıncı falso? Bu konuda kamuoyunun yönlendirildiği ilk gün, "kuĢkularımızı ve sorularımızı" dile getirmiĢtik. Dolayısıyla biz ĢaĢırmadık. CumhurbaĢkanı'nın yanı sıra, BaĢbakan iç politikadaki yanlıĢlarına ek olarak, bir de "dıĢ politika yanlıĢı" üretti. Oslo'da Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih'le görüĢmeyi, iddiaya göre, DıĢiĢleri'nin uyarısı üzerine kabul etmemiĢ. Bunu, bugüne kadar ne Orta Asya ne de Özbekistan'la hiç ilgilendiğine tanık olmadığımız bir gazetecinin eline tutuĢturulduğu belli bilgilerle kaleme aldığı haberinden öğrendik. Ecevit'e denmiĢ ki: "Muhammed Salih'in size anlatacaklarının hepsi doğru olabilir. Ancak görüĢmeniz Özbekistan'la iliĢkilerimizi yeniden düzeltilmesini zor bir mecraya sokabilir. Eğer anlatacakları varsa mektup yazsın, görüĢmeyin." Özbekistan, Türkiye ile iliĢkilerinin bozulmasından endiĢe etmiyor; Türkiye, ediyor. Bu ne biçim bir Orta Asya politikasıdır? Süleyman Demirel'in komünist artığı, Rusya irtibatlısı totaliter liderlere ipotek ettiği Türkiye'nin Orta Asya yaklaĢımındaki "kötü dıĢ politika tohumu" sökülemedi daha. Bu arada, Muhammed Salih'in "Türkiye ve Türk Cumhuriyeti iliĢkilerine Dair" baĢlıklı mükemmel bir makalesi çıktı. Ecevit, bilgisayar kullanmasını, internete girmesini bilenlerden istetsin, bir okuyuversin; http://uzbekistanerk.org sitesinden temin edilebilir. Yarından baĢlayarak, Türkiye'nin var olduğu Ģüpheli varsa da bol yanlıĢlı "Türk cumhuriyetleri politikası‖nı irdeleyeceğiz. Muhammed Salih'in yazısına da bol bol atıf yapacağız... Etraftaki bir ülkenin Amerika'daki en ekstremist fraksiyonlarına bel bağlayarak Türkiye'de ikbal peĢinde koĢan kifayetsiz muhteris ile Süleyman Demirel döneminin, iç ve dıĢ politikada yaptıkları tahribat, bir-iki gün içinde kolay kolay düzelmeyebilir. Ancak, CumhurbaĢkanlığı ile BaĢbakanlık mevkileri de kolay kolay "gaza gelmeme"yi gerektirir. Ne iç politikada, ne de dıĢ politikada... Orta Asya, strateji, dış politika... 11. 06. 2000, Sabah Cengiz Çandar Özbekistan'ın "Türkiye aĢığı" ama Türkiye'den TaĢkent‘teki diktatörü memnun etmek için sınır dıĢı edilen ve bu yüzden Oslo'da yaĢamaya itilen muhalefet lideri Muhammed Salih, "Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ĠliĢkilerine Dair" baĢlıklı gayet önemli bir makale yayınladı. Kaderin cilvesi, Muhammed Salih'in makalesini yayınladığı tarih ile Oslo'da Bülent Ecevit'in kendisiyle görüĢmeyi reddetmesi, aynı tarihe denk geliyor. Ecevit, gerekçesini "Özbekistan'la iliĢkilerimiz bozulabilir" diye açıkladı. Sanki, çok düzgün iliĢkiler varmıĢ ve sanki daha çok kısa bir süre önce Putin'in önünde diz çökerek Özbekistan'ın güvenliğini Rusya'ya teslim ederek, Türkiye'den daha da uzaklaĢan Özbekistan değilmiĢ gibi... ĠĢin hazin tarafı, Ecevit'in kendisinin bir zamanlar "demokrasi kazasının kurbanları"ndan biri olmasıdır. Eğer, 1980-83 arasında o, pek değer verdiği Ġskandinav ülkelerinin liderleri Türkiye'ye geldikleri vakit, kendisini ziyaretten "Türkiye ile iliĢkilerimiz etkilenebilir" gerekçesiyle kaçınsalar, ne hissedecek idiyse, Muhammed Salih'in Ģimdi ne hissettiğine belki kafa yorabilir. BaĢbakan, ömür boyu tutarlı demokrat davranamamanın hayal kırıcı profilini çiziyor. Konu, sadece "duygusal" bir meseleye ait değil. Türkiye'nin "stratejik hedefleri" ve "dıĢ politika anlayıĢı"yla ilgili. Nitekim, Muhammed Salih, 6 Haziran tarihli söz konusu makalesine Ģu bölümle giriyor: "Bir aydır Türk kamuoyu Türkiye'nin Orta Asya politikasının yanlıĢ olduğunu konuĢmaya baĢlamıĢtır ve, maalesef, teĢhis doğrudur. Fakat iĢin ilginç tarafı, bu yanlıĢlık nedenleri de, tıpkı yanlıĢın kendisi gibi, tamamen ters perspektiften gösterilmeye çalıĢılmaktadır. Türk siyasetine yön veren çevreler Orta Asya cumhuriyetleri ile iliĢkilerimizin bozulmasına bizim oradaki liderlerden demokratikleĢme beklediğimiz, bazı rejim muhaliflerini koruduğumuz, darbelere izin verdiğimiz neden oldu, diye yakınıyorlar. Bu çevreler Orta Asya ve Türkiye derken, akıllarına ilk gelen Ģey Türkçülük olduğu için Perestroyka döneminde Orta Asya'da geliĢen tüm milli hareketleri bir Türkçü hareket olarak algılamıĢlar ve bu kompleks onları Sovyetler dağıldıktan sonra da terk etmemiĢtir..." Doğru. Ancak, bizce Türkiye'nin bu konudaki sorunu daha derinde. Türkiye'de dıĢ politika ile güvenlik politikası eĢ anlamlı algılanır oldu. DıĢ politikanın güvenlik boyutu elbette vardır ve önemlidir ama dıĢ politika, güvenliğe indirgenemez. "Stratejik çıkarlar"a göre biçimlenir. Ne var ki, Türkiye'nin "dıĢ politika stratejisi" çizilmemiĢtir. Tehdit algılamasını "iç tehdit" diye ve üstelik öncelik sıralaması bile yapmadan "ayrılıkçı terör ve irtica" diye iki baĢlı olarak saptarsanız, dıĢ politikanızı da "güvenlik yönlendirmeli" olmaktan çıkaramazsınız. Böyle olunca, ĠçiĢleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, MĠT vs. gibi kuruluĢlar ve bunların içinde ve mensupları arasında cereyan eden geliĢmeler dıĢ politikayı etkiler hale gelir. En son "Uğur Mumcu'nun 'bulunan‘ katilleri" ve "Ġranlı -ne olduğu anlaĢılamayan- Behbahanî" hadiselerinin, Türkiye-Ġran iliĢkilerini, CumhurbaĢkanı Ahmet Sezer'in ECO Zirvesi'ne katılmasını engelleyecek ölçüde etkilemesi gibi... Böyle bir zihniyetten, "Orta Asya politikası ve stratejisi" çıkamaz. Çıksaydı, Türkiye'nin bir Rusya'ya ve Ġran'a karĢı davranıĢları bugünkünden farklı olurdu. (Bu konuya önümüzdeki günlerde, konuyu açarak, değineceğiz) Bu zihniyet, kaçınılmaz olarak, Türk cumhuriyetlerinin komünist partisi aparaçiği, totaliter liderleriyle, içine her türlü yolsuzluğu yerleĢtirebilecek cinsten kiĢisel düzeyde ahbap çavuĢ iliĢkileri geliĢtirmeye yol açar. Bunun ustası ve simgesi Süleyman Demirel'di... Türkiye, bu ülkelere iliĢkin "demokrasinin ve demokratikleĢmenin bayraktarlığı"nı yapmadığı takdirde, hiçbir Ģekilde "cazibe merkezi" ve Orta Asya'nın geleceğinde de "rol sahibi" olamaz. Strateji, gelecek göz önüne alınarak çizilir... Nitekim, Muhammed Salih de yazısını Ģöyle bitiriyor: "Biz, Türkistan Türkleri, demokrasiye hazırız, bunu en kısa zamanda bütün dünya görecektir, inĢallah. Yeter ki, kardeĢlerimiz bize güvensinler, hürriyeti bize de reva görsünler. KardeĢlerimiz yine Ģunu bilmelidirler ki, kendi halkına sadık olmayan komünist liderler size sadık olamaz, onlar kendi halkına yalan söyleyip, size doğruyu söyleyemez, onlar demokrasiden nefret ederken, sizi sevmeleri, size dost olmaları da imkansızdır." Turan hayallerim ve acı gerçekler Türkiye Gazetesi - 14.Haziran.2000 ÇarĢamba Altemur Kılıç BaĢbakan Ecevit, Oslo'da kendisi ile görüĢme talebinde bulunan, Özbekistan‘ın baslıca muhalefet partisi "Erk"in lideri Muhammet Salih'i, herhalde, profesyonel deformasyon mâlulü ve sığ düĢünceli birtakım hariciyecilerimizin telkini ile, "Özbekistan'la iliĢkilerimizi bozar" diye geri çevirmiĢ ve sonra da yaraya tuz basarcasına, "isteklerini yazılı olarak versin" diye ilave etmiĢ. Bu sadece Avrupa at gözlüklerini takmıĢ onun ötesinde, arkasında, dıĢında hiçbir Ģey düĢünemeyen, Orta Asya diktatörlerini Rusya‘yı, Çin'i gücendirmemekten öte hedefleri olmayan geniĢ, uzun vadeli stratejilerden mahrum dıĢ politikamızın yeni bir tezahürü idi! Bu zihniyet, Çin Komünist Devletini memnun etmek için Doğu Türkistan bayrağını Sultanahmet'ten indirten ve Muhammet Salih'i daha önce sınır dıĢı eden aynı sığ zihniyet. Turancılık Ben kendimi bildim bileli Turancıyım! Belki de, babamın Birinci Dünya Harbi'nin sonlarında Azerbaycan'a giren, Ġslam Ordusunun komutanı Nuri PaĢa‘nın emir subayı olması ve ondan Bakü hatıralarını dinlemiĢ olmam ve böylelikle Türkiye dıĢındaki Türkler hakkında bilgilenmem, ana tarafımın Buhara-Özbek kökenli olması, körpe zihnimde "niçin ayrıyız?" sorusunu oluĢturmuĢtu. Orta Asya'ya ve Türklere dair yabancı ve yerli kitapları, Ziya Gökalp‘ın, Tekinalp'in Göktürklere ait eserini okumama sebep olmuĢtu. Gökalp‘ın "Vatan ne Türkiye'dir. Türklere ne Türkistan, büyük ve müebbet bir ülkedir Turan!" mısraları beni heyecanlandırmıĢ ve gene O'nun mısraları ile "DüĢman ülkesinin -tabii Rusya‘nın- yıkılıp viran olmasının ve de Türkiye'nin büyüyüp Turan olmasının" özlemini duymuĢtum. Rahmetli Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun Türk boylarına ve kahramanlarına ait romanları Turancılık hislerimi kamçılamıĢtı. Lise yıllarında sevgili Reha Oğuz Türkkan'ın yönettiği Bozkurt ve Gökbörü dergilerine yazılar yazmaya baĢladım. Rahmetli Alparslan TürkeĢ'i de o zamanlar tanıdım. Lisenin son yıllarında onların "sokuldukları" tabutlukların eĢiğinden, o zamanki polis müdürü Ahmet Demir'in babamla olan yakınlığı sayesinde "döndürüldüm". Fakat hiçbir zaman Turancılık idealimden ve Türkleri esir tutan Sovyet-Komünist rejimine olan düĢmanlığımdan, onların Türkiye'deki masaları ile mücadele etmekten vazgeçmedim. Paranoya Turancıları tabutluklara ve zindanlara sokanlar maalesef bu "masaların" etkisi altında kalmıĢ veya Rus-Kızılordu paranoyasından kurtulamamıĢ bazı hükümet adamlarımızdı. Bu fobiler yıllarca Türk DıĢiĢleri Bakanlığı‘nı da etkisi altında tuttu. Bu yüzden, harbin sonunda bize iltica etmeye çalıĢan yüzlerce Azeri huduttan geri çevrildi ve Kızılordu mitralyözleri tarafından biçildi. Bu yüzden, Orta Asya'ya ve Türk dünyasına hep sırtımızı çevirdik. Basın-Yayın Genel Müdürü iken diğer Türk lehçeleri ile özellikle Azerbaycan‘a radyo yayınları baĢlatmak çabamı DıĢiĢleri Bakanlığı Rusya‘yı kızdırırız gerekçesiyle veto etti. Sonra Amerika'da görev yaparken, hem de çok değerli bir hariciyeci olan rahmetli bir büyükelçimiz, New York'taki Türk Dernekleri Federasyonu'na Kirim, Özbek vb. derneklerinin dahil edilmelerinin "Rusları kızdıracağını" söylemiĢtir. Hatta, en sonunda Sovyetler Birliği‘nin parçalanması belli olmuĢken bile, gene çok değerli bir eski büyükelçi, bir vakıfta, Türk Dünyası ile ilgili bir sempozyum yapmamıza engel oldu! Bu konuda Rus-Kızılordu vs. paranoyası sonra da devam etmiĢtir, galiba hâlâ da sürüyor. Bilgisizlik Orta Asya Türklüğü konusundaki bilgisizlik de, tarih kitaplarında, Atatürk döneminde mevcut Türklük Ģuurunun yavaĢ yavaĢ adeta sistematik olarak eritilmesi yüzünden azami hadde varmıĢtır. Öyle ki, bir genç gazeteci bir Azeriye "A, ne güzel Türkçe konuĢuyorsunuz...nasıl öğrendiniz?" diye sorabilmiĢtir. Turancılık=FaĢizm! Bu konunun bir boyutu daha vardır. Yukarda sözünü ettiğim Komünist masalar, bilinçli olarak Turancılığı ırkçılıkkafatasçılık ve faĢistlikle eĢ anlamlı kullanmıĢlardır. Türkçülüğü sanki zararlı bir akımmıĢ gibi göstermiĢlerdir. Sovyet Ġmparatorluğu‘nun dağılmak üzere olduğunu ve dağılınca da esir Türk topluluklarının kurtarılması ile Türkiye için büyük fırsatlar doğacağını bize Helen D'Encause ve Bennigsen gibi yazarlar hatırlatmıĢlardır. Kötülükler Ġmparatorluğu dağıldıktan sonra, bazılarımız uyandı. Tabii, Komünist olanlar da, bozgunculuklarına devam ettiler. "Çin Seddi‘nden Adriyatik'e kadar Türk dünyası" bir gerçek olduğu halde bunu alay konusu yaptılar. Ama doğru olan Ģu ki Türkiye, önünde açılan bu büyük fırsatı layıkıyla değerlendiremedi ve hâlâ da değerlendiremiyor. Bu yazıda hatalarin ayrıntılarına giremeyeceğim. Muhammet Salih'in bu konuda yazdığı makaleyi okumanızı tavsiye ederim. Ġtiraf edeyim, bu konudaki hayal kırıklığım göğsümde yumruk oluyor ve yazmamı da engelliyor, hatalar o kadar acı ve çok ki; Muhammet Salih olayından sevgili Elçibey'in yalnız bırakılıĢına kadar... (Eğer MHP'liler olmasa idi, Elçibey bu sefer Türkiye'ye geliĢinde de dıĢlanacaktı) Tabii Türk ülkelerinde de beni sükutu hayale uğratan gerçekler var. Yöneticilerin Komünist döneminden kalma olmaları, Lenin heykellerinin yerlerinde durması, dillerinin Rus egemenligi altında adlarının Rusça kalması, Kırgızlarla Türkmenlerle Rus tercümanlar vasıtasıyla anlaĢabilme zorunluluğu vb. TaĢkent‘teki bir Özbek gence "nesin?" diye sorduğumda "Türküm" demeyip "Özbekem" diye cevap vermesi (buna karĢılık Beijing çarĢısında iki Uygur'a birden "Türk müsünüz?" diye sorunca hemen "Nereden belli?" diye sevinçle boynuma sarılmıĢlardı) Bütün bunlar acı ama zamanla ve iletiĢim ve eğitimle çözülebilecek olaylar... Yeter ki bu konuda -bölük pörçük çabalar değil- belirli temel stratejilerimiz olabilse idi ve olsa! Yeni geliĢmeler Biz Avrupa at gözlüklerimizi takmıĢ sadece Batıya endekslenmiĢken, asil gücümüzün kaynağı olması gereken doğumuzda ilginç geliĢmeler oluyor. Alkolik, fevri Yeltsin'in yerinde, bugün ne yaptığını ne yapacağını bilen Rus-Slav milliyetçisi Vladimir Putin var. Kendi arka bahçesi addettiği bölgede eski Komünist liderlerin yardımı ile Rus emperyalizmini tekrar kurmanın adımlarını atıyor! Sakın yanlıĢ anlaĢılmasın. Ben Turancıyım ama gençliğimde hayal ettiğim gibi tek bir bayrak altında bir Turan devletinin kurulmasının -kısa vadede-mümkün olamayacağını da biliyorum. Ama gene bir tek gönderde bütün Türk topluluklarının "Türk" bayraklarının eĢit olarak dalgalanacağı, bir Türk Devletleri Topluluğu hayalimi yitirmedim. Ruslarla, Çinlilerle karĢılıklı çıkar iliĢkilerimizi devam ettirmeliyiz. Bağımsız Türk devletlerinin içiĢlerine karıĢmamalıyız, hatta belki ağabeylik de taslamamalıyız. Ancak Ģurası muhakkak ki Türkiye'nin ve Türklüğün bu hayati alandaki geleceği, Putin'e biat eden Kerimov gibi Sovyet artığı diktatörlerin hayatlarına değil özgürlük için mücadele eden milliyetçilerin geleceklerine bağlı olacaktır. Özbekistan‟da uluslararası çağrıya doğru Türkiye Gazetesi, 20.07.2000 Ayhan Katırcıkara TaĢkent‘e ayak bastığınızda bu ülkenin imkanlarının ve insanlarının bölgede en fazla Ģansı olduklarına Ģahit olacaksınız. Tek Ģart; iyi yönetilmek. Allah her türlü nimeti vermiĢ. Sadece pamuk ve altın ile su kaynakları yeter de artar bile. Gerçi bunu da Ġsviçreliler kaptı ama olsun. Özbekistan‘ı durup dururken neden gündeme taĢıyorum. Orada açılan 18 Türk Koleji‘nin büyük bölümünün kapatılmasından mı rahatsız oldum, yoksa Türk müteĢebbislerinin dıĢlanmasından mı? Öyle ki, Koç, Alarko, Tekfen, Enka, Ay-Sel, Yüksel ĠnĢaat, Bursel, Yazeks, TikveĢli, Doğan Vardarlı, Turgay Ciner ve TofaĢ elbette etkileniyor. Öteki yatırımcılarımız yüksek gümrük duvarlarına takılıyor, Özbekistan cazip ülke olma konumunu yitiriyor. Hızla 1.5 milyar dolarlık yatırımlarımız küçülüyor, iki ülkenin ticaret hacminde ciddi gerilemeler gözleniyor. Üstelik bunlar itibarlı kuruluĢlar, uluslararası grafiği yüksek kurumlar. Daha geçenlerde uluslararası havaalanı yaparak Özbekistan‘da hizmete açan firmalarımız yüz akı oldular. Bu mühre batılılar bile parmağını ısırıyor. Tutuklu vatanseverler Ben bunlara üzülsem bile asıl içimin yanması bu kardeĢ ülkenin baĢta Türkiye‘nin çözülme, yıkılma, savunma, sonra yeniden ayağa kalkma, diriliĢ destanını görmezlikten gelip ders almaması. Aynı hatalara düĢüyor, aynı tecrübeleri yaĢıyor. Ġnternetten baktım Cezayir ve Irak‘tan sonra en çok insan haklarının ihlal edildiği ve insanların kaybolduğu ülke sıralamasına girmiĢ Özbekistan. Hürriyetler ve insan hakları açısından notu kötü. Siyasi iktidarın demokratik rakipleri; bir bir ortadan kaldırılıyor yahut tutuklanıyor. Veya ülke dıĢına kaçırılıyor. ġimdi kanaat önderleri aynı muameleye tabi tutuluyor. Gerekçe de ya terörist, ya uyuĢturucu kaçakçısı oldukları iddiası veya iftirası. Nahda Partisi lideri Abdullah Ota kaçırıldı. Uluslararası Ģöhreti olan, aynı zamanda edebi yanı bulunan ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih de öyle. Salih, parlamentoda önemli bir gruba sahipti. ĠĢte tutuklu ve kayıp öteki politikacılar; RaĢid, Kamil ve Muhammed Bağcan kardeĢler, Zayruddin Askarov, Rüstem Mamutkulov, Bahram Abdulayof, Alibay YolyakĢiyof, Abdüllatif Nisanbayev, Nazarbek Umarev. Alimler, akademisyenler ve üst bürokratlardan da aynı durumda çok sayıda Özbek vatansever var. Andicanlı alim Abdülveli Mirza bir son örnek. Tutuklulara da iĢkencenin her çeĢidi deneniyormuĢ. 2000 yılında cumhurbaĢkanlığı seçimi var. Bunun demokratik ve eĢit Ģartlarda yapılması için ERK Partisi Genel Sekreteri Atanazar Arif, AGĠT‘e müracaat ederek destek ve denetim istiyor. Kabul de görüyor. Demokratik mücadele Ancak oyun içinde oyunla karĢılık buluyor bu atılım ve ―Kerimov‘a suikast giriĢimi‖ yapıldığı iddiasıyla onca Özbek aydın tutuklanıyor. Temerküz kamplarına benzer kamplara yerleĢtiriliyor. ĠĢkenceler de Koreli uzmanlara yaptırılıyor. Suçu, cezası ve hakkındaki iddia ne olursa olsun Özbek aydınların akıbeti değiĢmiyor. Cezaevleri dolunca, açık hava hapishaneleriyle takviye ediliyor. Muhammed Salih 16.06.2000, Milliyet Yağmur ATSIZ ÖNCE unutmadan hemen belirteyim: Erich Maria Remarque'ın Türkçe'ye "Ġnsanları Seveceksin" diye çevrilen o harikulade romanın orijinal adı Ģöyle: "Du Sollst Deinen Naechsten Lieben"... Hazret - ı Musa'ya inen "Evamirü - l AĢere" (On Buyruklar)'dan biri. Ġkincisi, Suriye'nin yeni "Stajyer" Diktatörü'ne iliĢkin. Değerli ve dikkatli Okurum Çağrı Ataman, "Onun adı BeĢir değil BeĢĢar'dır." diye mesaj geçmiĢ. Gerçi ikisi de aynı kökdendir ama olsun. Doğrusunu yazmam gerekirdi. BeĢir, beĢaret, tebĢir, mübaĢir... BeĢĢar "müjde getiren" demek. Cümlemize uğurlu kademli olsun!!! Bakalım ne müjdeler getirecek! Çağrı Ataman bir baĢka noktaya daha değiniyor: Suriye'deki Alevilerin bizdekilerle en ufak bir ilgisi bile bulunmadığı görüĢünde. Bunlara "Nuseyri" denilmesinin daha doğru olacağı görüĢünü savunuyor. Belki haklıdır. O kadar bilgim yok... Bildiğim, Hafız el Esad'ın Cenaze Töreni'ne cumhurbaĢkanı düzeyinde katılmamızın hata oluĢudur. ġam'ın eline "açık çek" vermektir. "Tehalük"dür... Eğer bu doğru idiyse o zaman Tahran'a niye gitmedi Sayın CumhurbaĢkanı? Yok oraya gitmemesi doğru idiyse ġam'da ne iĢi vardı? Bir politika hatalı bile olsa en azından "tutarlı" olmalıdır!!! Tabii bu sıfata layık bir davranıĢ biçimi sözkonusu ise!!! Ama benim bu konuda ciddi Ģüphelerim var! Örneğin sekiz yıldır Doğu Türk Cumhuriyetleri'yle münasebetleri "al takke - ver külah" temelinde götürmeye uğraĢıyoruz. Daha doğrusu "al kalpak - ver kaftan" bazında... Kendi heykeli önünde "saygı duruĢu"nda bulunan birtakım "Sovyet Döküntüsü" ġark müstebitlerine çengi göndererek doğalgaz ve petrol problemlerini halledeceklerini sandılar. Ama Sovyet Devri dahil ömrü boyunca Moskova zulmüne karĢı mücadele vermiĢ olan Ebülfeyz Elçibey gibi inançlı ve dürüst politikacılar kanlı katakullilerle iktidardan uzaklaĢtırılırken Ankara pencereden dıĢarı bakıp ıslık çalmakla yetindi... "Sakinlik" ile "miskinlik" birbirine karıĢtırılırken bunun adı "ince politika" oldu!!! Özbekistan Diktatörü Ġslam Kerimov Türkiye'yi her fırsatta istiskal ederken Ankara yine bu Zat'ın karĢısında el pençe divan durup bunu da bize "dahiyane Ģah hamleleri" diye yutturmaya yeltendi. Özbekistan'ın en önemli Muhalefet Lideri Muhammed Salih'i Türkiye'den kovdular ve sandılar ki böylece Kerimov'a yaranabilecekler. O ise "Ģükran" (!) babında Rusya'yla askeri iĢbirliği anlaĢması imzaladı ve geçen ay TaĢkent‘te düzenlenen "Ortaasya'nın stratejik sorunları" konulu seminere Türkiye'yi davet etmeye bile tenezzül etmedi!!! "Uyanık" BaĢbakanımız ise 7 Haziran'da, Türkiye'nin Oslo'da sürünmesine göz yumduğu Muhammed Salih'in görüĢme teklifini reddederek Kerimov'dan "aferin" almayı umdu. KeĢke yerim olsaydı da sizlere Muhammed Salih'in "Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ĠliĢkilerine Dair" baĢlıklı yazısını tam metin olarak sunabilseydim. Ama yine değineceğim... Taşkent‟te taş kesilmek 27.07.2000, Türkiye Ayhan Katırcıkara Ruslar yandı! Çeçenistan‘daki soykırıma son verseler dahi bilim adamları bunu araĢtıracak. Londra‘daki bir uluslararası toplantıda çeĢitli ülkelere mensup bilim adamları soykırımı araĢtırma enstitüsü kurma kararı aldılar. AGES Enstitüsü, yeni soykırımlara mani olma amacını taĢıyor, bunun için de bir ―erken uyarı‖ sistemi hedefliyor. Bakın daha neler oluyor dünyada. Hani PKK terör örgütüne arka çıkan baĢta Bayan Mitterand ve yandaĢları var ya? Paris Hükümeti‘nin de baĢını sıkıntıya soktular. BaĢbakan Lionel Jospin Korsikalı seçilmiĢ yöneticilerle bir toplantı yaparak, adaya 2002‘de ―Ģartlı otonomi‖ verileceğini açıkladı. Tek Ģartı da terörist saldırılara dikkat. Bu geliĢmeden de en fazla BASK ve Britanyalılar mutlu. KaĢırsan kaĢıyorlar iĢte. Çin‘de de 100 yetkili milyonlarca dolarlık suiistimalden suçlu bulundu. Dünyanın en büyük hidroelektrik ve akıntı kontrol plânı olarak görülen Baraj Skandalı‘nda çok sayıda idam kararı verildi. Hep söylüyorum uluslararası terörün sağı solu yoktur. PKK da, Ermeni terörü de bunun bir parçası. Suiistimaller de öyle. Soykırımlar da. Bunların savunulacak hiçbir yanı olmaz. Hepsi ―insanlık suçu‖. Hür dünyanın aydınları bunlara elbette karĢı çıkacak. Kamuoyuna duyuracak. Duyurmazsa o da görevini yapmamıĢ olacak, korktuğu ortaya çıkacak. Özbekistan‘daki ―insan hakkı ihlalleri‖yle ilgili yazımdan dolayı hızlı bir bilgi akıĢı oldu. Özellikle de Ġnternete gönderilen e-mail‘ler bir hayli fazla. TaĢkent Yönetimi‘nin baskısı yüzünden dıĢarıya bilgi çok az veya çok geç sızıyor. Demokrasi olmayınca böyle. Ancak yönetim mesajımızı tersten almıĢ olacak ki ―Özbekistan‘da çalıĢma izni kaldırılan sadece Türk müteĢebbisleri değil, ABD, Pakistan, Hindistan, Ġranlı iĢadamlarının da Ģartlara uymaları halinde yeniden ülkeye dönebilecekleri‖ Ģeklinde bir açıklama yaptı. BaĢta Türkiye bütün bu hür teĢebbüsün tümü Özbekistan‘ın kalkınmasına çaba sarf ediyor. Bu da böyle. Ancak yönetim; rejimini sürekli kapalıya doğru itiyor, ya bilerek, ya da farkında değil. Uluslararası tavır Kerimov yönetimi gözlerini evrene kapatabilir ama, dünya aydınları öyle değil. ABD Kongresi‘nin insan haklarından sorumlu komitesi, Özbekistan‘ın Washington Büyükelçisi‘ne siyasi muhaliflere ve dindarlara yapılan baskı ve iĢkenceleri protesto eden bir mektup vermiĢ. BM Ġnsan Hakları Komisyonu gündemine Özbekistan‘daki ihlâlleri de dahil etti. AGĠT ―insanlık dıĢı olaylar‖ı kınama noktasında. ĠĢte AGĠT‘i çileden çıkaran örnekleri. Özbekistan‘ın AGĠT üyesi Sayın Erkin Vahidov da bu geliĢmeleri iyi bilir, iyi bilmesi gerek. Önemli bir aydın Prof. Erkin Vahidov sırf bu (geliĢmeleri görmesin) diye Sayın Vahidov, Kerimov tarafından milletvekili yapıldı. TaĢkent‘teki duruĢmaları insan hakları kuruluĢları, diplomatik misyon ve yabancı basın izleyebiliyor. Ġzlenmesin diye, ülkenin en önemli yazar ve sanatçısı Memedeli Mahmut‘un (Evril Turan) davası küçük bir kasabaya Yeniyol‘a nakledildi. Yazarın suçu; muhalefetteki ERK partisi lideri Muhammed Salih ile Ukrayna‘da görüĢmek. Sistematik iĢkence Evril Turan bayıltılarak kaçırılıyor. TaĢkent‘te iĢkence altında ifadesi alınıyor Muhammet Salih aleyhine. Dayaktan, kendi deyiĢiyle ―bedeni kazan karası‖ gibi oluyor. Üç tercihi vardır yazarın: Suçu kabullenmek yahut televizyona çıkıp itirafta bulunmak veya yazar Ahmedcan Adilov gibi öldürülmek. Tehditler de var yazara. Önce arabası yakılıyor, sonra ailesinin ırzına geçileceği bildiriliyor! Bu sırada ReĢid ve Muhammed Bağcan kardeĢler, Yusuf Rozimurat, Kabil Diyarov ve yeğeni iĢkence altında ―belgesel televizyon Ģovu‖na hazırlattırılıyor. Tutuklu yazar iĢkenceden arta kalan bir zamanda bir mektup çıkarabiliyor. ĠĢte özeti ―ġayet ben hapiste ölsem, biliniz ki ecelimle ölmemiĢim. ÖldürülmüĢümdür. Beni öldüreceklerini açıkça söylediler. Ahmetcan Abilov‘un akıbeti beni de bekliyor.‖ Özbekistan‘da çok sayıda yazar hapishanede. Yönetime ters düĢen her düĢünce emekçisini cezaevine göndermek komünist sistemin metodu. Stalin‘den beri hiç değiĢmedi. Ancak hür dünya aydınları ―insan hakları ihlalleri‖nin takipçisidir. Demokrasi ve hukuk bir gün ihlalcilere de lâzım olacak. İktidarsız aşık 31.07.2000, Milliyet Yagmur Atsız DıĢ politika "ofansif" (taarruzi) oynanması gereken bir oyundur. Eğer "sakinlik" ve "miskinlik" arasındaki farkı idrak edemeyerek ancak "reaksiyon" gösterir, ama kendiliğinizden "aksiyon" baĢlatamazsınız ergeç "gol" yemeğe mahkum olursunuz. BaĢka bir deyiĢle dıĢ politikada sadece "tuzağa düĢmemek" marifet değildir. Eğer bizzat "tuzak kurma" yeteneğiniz ve beceriniz yoksa sonunda yenik düĢmeniz gayrı - kaabil - i ictinabdır. Yazının giriĢi fena olmadı. Bakalım arkası da gelecek mi? Deneyelim: Türk Hariciyesi, Tanzimat‘tan kalma bir çekingenlikle baĢkasının kurduğu oyunları bozmakta mahirse de bizzat oyun kurma konusunda yetersiz kalıyor. Tabii bunda Hariciye kadrolarından ziyade siyasi irade yetersizliğinin rolü var. Daha gerisini bir yana bırakalım, Türkiye son on yıl boyunca Bakanlık Binası'nın yolunu bilmeyen dıĢiĢleri bakanları gördü. DıĢiĢleri Bakanlığı, hani "Al, kardeĢim, ben yoruldum. Sen oyna!" kabilinden birtakım lider müsveddelerinin ezik egolarını tatmin vasıtası haline getirildi. DıĢ politika "ofansif" oynanması gereken bir oyundur... Bakınız Putin bir Ortaasya'ya gitdi gündem altüst oldu! "ġanghay BeĢlisi" diye ne idüğü belirsiz bir cenabet icad etdi, Avrasya "kartları" yeniden karılmaya baĢladı! DıĢ politikada bir kural daha vardır: "Akut" (had safhadaki) problemleri "nisbeten" daha kolay çözümleyebilirsiniz. "Kronik" (müzmin) hale tahavvül ettikçe çözümlenmesi de zorlaĢır. Bakınız, bizim, Özbekistan Diktatörü Ġslam Kerimov'la problemlerimiz var. Adam Türkiye ve Türk kavramlarından iğreniyor. Bir Muhammed Salih (Muhalif Lider) ve burslu öğrenciler sorunu var. Rusya'dan ödünün patlaması var. Ortaasya'daki stratejik önderlik ve nüfuz meseleleri var. Putin'e gelene değin Rusya on yıl meydanı Türkiye'ye bıraktı ve Türkiye on yıl horul horul uyudu!!! Ankara'daki bazı zevatın Ģimdi etekleri tutuĢtu! Peki ama, Değerli BaĢbakanımız hülyalı bakıĢlarıyla Çin'i Ģereflendirmeğe üĢenmiyor. Yahut sağlık durumu o seyahate elveriĢli de TaĢkent Pekin'den daha mı uzak? Gidip Oslo'yu ziyaret ederek yitik gençliğinin elden düĢme hayalleri peĢinde yalpalıyor. Ama Bakü nedense kendisine "sapa" geliyor. Üstelik Oslo'ya gidiyor ama Türkiye'nin sırf Ġslam Kerimov'a yaltaklanmak için Ankara'dan kovup Norveç'de yaĢamaya mahkum etdiği, ama yine de TaĢkent Zorbası'na yaranamadığı Muhammed Salih'in randevu talebini reddediyor!!! Özbekistan için demokrasi mücadelesi veren Muhammed Salih'i (ki üstelik Ģairdir de. Ama üçüncü sınıf değil, doğru dürüst Ģair!!!) yarım saat kabul etseydi incileri mi dökülürdü. Ġslam Kerimov, Almanya'yı ziyaret ettiği zaman "Timur Yıldırım'ı yenerek Avrupa'yı Türklerden kurtardı!" diye konuĢan adamdır. Ya vakitlice gider, derdini anlar, müzminleĢmeden halledersin, ya da halledemiyorsan açıkça muhalefetten yana tavır koyarsın. Ġktidarsız aĢık gibi ne kadını tatmin edebiliyor ne üzerinden iniyor!!! Peki, Türkiye bu politikacılara müstahak mı? Öyle olmasa tepemizde iĢleri ne? Özbekistan‟da neler oluyor? 06.09.2000, Türkiye Necati Özfatura Muhalefete karĢı ortak hareket eden bu ülkeler bir gün silahlarını birbirine çevirebilir. Özbekistan‘ın Kırgızistan ve Tacikistan üzerinde talepleri vardır. Petrol ve doğalgaz (enerji) rekabetinin ihtilafları, etnik meseleler ve su paylaĢımı gibi meseleler Rusya ve Çin‘in provokasyonları ile bölgeyi ―kaos‖a sürükleyebilir. Kerimov, Batı‘nın Afganistan‘a Kosova gibi müdahale etmesini istemiĢtir. Türkiye‘nin iflas etmiĢ dıĢ politikası ile tesirli olması zordur. Sadece ölenler için ―taziye‖ bildirir. Türkiye ile Orta Asya arasında sadece demir döğme ve karĢılıklı hediye ile politika olmuyor. Kaldı ki Türkiye CumhurbaĢkanının New York ziyaretinde Kerimov ile görüĢme talebini Kerimov kabul etmemiĢtir. Kerimov‘un hukuk dersine ihtiyacı vardır. Orta Asya kaynıyorsa ve kaos‘a sürükleniyorsa bunun suçlusu Orta Asya liderlerinin baskısıdır. Kerimov, Türk asıllı değildir ve son aylarda Türkiye‘ye karĢı düĢmanca davranmaktadır. Özbekistan‘da bulunan 22 Türk lisesini kapatma kararı almıĢtır. Kerimov; Türk, Ġslam, Müslüman kelimesinden nefret eder hale gelmiĢtir. Suikast giriĢiminin Türkiye‘den gelen Türklerle bağlantılı olduğu iddiasındadır. Ancak bu yalandır. Türkiye ile Özbekistan arasındaki resmi münasebetler ―maslahatgüzar‖ seviyesine indirilmiĢtir. Özbekistan Türk iĢadamlarına baskı yapmaktadır. 16 ġubat 2000 tarihinde Kerimov‘a suikast teĢebbüsünde bulunanların ne Türkiye ne de muhalefet lideri Muhammed Salih ile bağlantısı yoktur. M. Salih ise ―Metodumuz, silahsız demokratik mücadele‖dir demiĢtir. Türkiye, Kuzey Irak‘taki hadiseleri bile görmüyor. Kerimov‘a suikast teĢebbüsü imkânsızdır. Muhammed Salih, Türkiye‘de sürgünde iken (Türkiye‘den çıkmaya mecbur edilmeden önce) bir kaç defa beni ziyarete geldi. Gerçekten demokrasi aĢığı birisidir. M. Salih‘e göre: ―Özbekistan‘da insanlar sadece ekmek değil, hürriyet de istiyor. 25 milyon Özbek halkı büyük bir zulüm altında. Türkiye‘nin kardeĢ bir ülke olarak bizlere yardım elini uzatması gerekir. Bu destek, sadece Türk Birliği Kurultaylarında duygusal olarak değil, Özbekistan‘daki zalimin zulümlerini uluslararası platformlara taĢıyarak olmalıdır. Türkiye istese, Avrupa seviyesinde bu meseleyi ortaya koyabilir ve oradaki zulmü bütün dünyaya duyurabilir.‖ Ama Türkiye bunu yapamaz. M. Salih‘in 67 kiĢinin ölümü ve yüzlerce kiĢinin yaralandığı bombalama ile ilgisi yoktur. M. Salih asla terörist değildir. 1994 yılında M. Salih Türkiye‘ye sığınınca Kerimov, Türkiye ile arasındaki köprüleri yıktı. Kerimov darbe paranoyası ile eski savunma bakanı ve bazı generalleri tutuklattı. 50 bin kiĢi hapsedildi. Türkiye‘den apar topar geri getirilen öğrencilere 3 yıl yurt dıĢına çıkma yasağı kondu. Zalimin hasmı Allahü teâlâdır. ―Zulüm asla payidar olmaz‖. Kerimov‘un zulmünü arttırması O‘nun helâkının yaklaĢtığına iĢarettir. Kerimov‘a göre: ―Özbek halkı demokrasiye hazır değil. Özbek halkının istikrarlı yaĢaması için bir kısmı zindana atılmalı, bir kısmı sürülmeli ve diğer kısmı öldürülmelidir.‖ Kerimov‘un dünya kamuoyunu aldatmak için ortaya attığı 8 maddelik ―DemokratikleĢme paketi‖ sadece tuzak ve yalandır. Hatta düzmece suikast ve patlamayı Kerimov düzenledi ve 6 bin kiĢi tutuklandı. Daha önce 60 bin kiĢi tutuklanmıĢtır. ABD, Demokratİk Özbek Muhalefetini resmen Tanıdı 28.09.2000, NTV Mehmet Binay Özbekistan‘daki otoriter rejim nedeniyle faaliyetlerine sürgünde devam eden ERK partisi, ABD tarafından kanuni muhalefet olarak tanındı ABD hükümeti, 18 Eylül‘de bu hareketi uluslararası terör listesine ekledi. Karar, TaĢkent yönetimi tarafından memnuniyetle karĢılanmıĢ, Washington da uluslararası terörle mücadelenin önemini dile getirmiĢti. Washington‘da 25 Eylül‘de sürpriz bir karar daha açıklandı. ABD hükümeti, bu defa 1992 yılından bu yana demokratik faaliyetlerini sürgünde devam ettiren ERK Partisi‘ni demokratik kanuni muhalefet olarak kabul etti. ERK partisi, 1990 yılında kurulmuĢ ve 2 yıl sonra da yasaklanmıĢtır. Lideri Muhammed Salih, 1991 baĢkanlık seçimlerinde Kerimov‘a karĢı adaylığını koymuĢ ancak seçimi kaybetmiĢti. Seçimin demokratik Ģartlarda yapılıp yapılmadığı hala tartıĢma konusu. ERK partisi lideri Salih, daha sonra siyasi faaliyetlerine bir dönem Türkiye‘de daha sonra da Batı Avrupa ülkelerinde devam etmiĢtir. Özbekistan‘da kalan ERK partisi üyeleri ve parti ileri gelenlerinin iĢkence gördüğü uluslararası insan hakları örgütleri tarafından defalarca dile getirilmiĢti. ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Norveç‘in baĢkenti Oslo‘dan yaptığı açıklamada Ģöyle diyor: ―Amerika‘nın ERK Partisi hakkındaki açıklaması bize verilen bir ödünç değil, bize verilen bir haktır. Çünkü bizim hareketimiz gerçekten de demokratik bir harekettir, Özbekistan‘da demokratik ve hukuk devletini kurmayı amaçlayan bir harekettir. Özbekistan‘daki bugünkü tehlikeli durumun tek sebebi oradaki totaliter rejimdir. Radikalizm ve savaĢ, bu rejimi halka uygulayan zulmümün yetiĢtirdiği zehirli meyvedir, ne yazık ki, bu zehirli gıdayı yine halkın kendisi yemektedir. Özbekistan‘daki bu gayri insani rejim iktidardayken, huzur ve barıĢın yerleĢmesini beklemeyin, bu bölgede hükümetler ve halkların ortasındaki antagonizm bertaraf edilmeden, tam bir milli birlik sağlanmadan ne Amerika, ne Rusya ve ne de Türkiye orada iç savaĢı önleyebilir.‖ Muhammed Salih‟le Söyleşi Akit, 8.10.2000 Ali Adakoğlu Sırp kasabının akıbeti,Özbek diktatörü Kerimov‘u da korkutuyor... Komünist dönemin artığı din düĢmanı Ġ. Kerimov‘a karĢı Müslüman Özbek halkı günden güne artan bir direniĢ içinde... Özbekistan‘da zindanlar, ağzına kadar Müslüman direniĢçilerle dolu. Rakam en az 60 bin olarak veriliyor. Ancak daha önemlisi, direniĢin halk arasında zemin bulması... Diktatör Ġ. Kerimov, halkın üzerine Kızılordu artığı askeri birlikleri gönderiyor. Lojistik ve eğitim desteğini ise resmen Ġsrail üstlendi. Ġsrail hem silah hem de komuta düzeyinde Özbek içiĢlerine girmiĢ durumda... Ġrtica yaygaralarıyla yolsuzlukların, hırsızlıkların, talanın gizlendiği bir dönem yaĢayan Türkiye de aynı oyunu oynayan Kerimov‘la dirsek temasında. Bütün bunlara rağmen; TaĢkent ve Semerkand gibi Ġslam tarihinin önemli misyon sahibi kentlerin halkı; komünist rejimden sonra, soyguncu dinsiz rejimi de devirmeye kararlı... KERĠMOV‘UN AKIBETI DE MILOSEVIÇ GIBI OLACAK Türkiye ile Özbekistan arasında imzalanan sözde ‗‘terör‘‘ antlaĢmasından sonra Türk basınında ilk defa Akit‘e konuĢan Özbekistan ERK Partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih, ‗‘Yugoslavya haklının Rusya destekli MiloĢeviç‘i ayaklanarak iktidardan uzaklaĢtırdığı gibi, Özbekler de yine Rusya destekli ve Kur‘an okumayı bile yasaklayan diktatör Kerimov‘u bir gün mutlaka alaĢağı edecektir‘‘ dedi. NAMAZ MAHKUM KILAN VE KUR‘AN OKUYAN 40 BĠN Türkiye‘nin imzalanan ‗‘terör‘‘ antlaĢmasıyla evlerde Kur‘an-ı Kerim bulundurmayı bile yasaklayan, mescide giden gençleri tutuklattıran Kerimov‘a destek verdiğini kaydeden Salih, 25 milyon nüfuzlu Özbekistan‘da 80 bin tutuklunun bulunduğunu, 40 bin mahkumun ise sadece namaz kılmak, Kur‘an-ı kerim okumak gibi suçlardan hapiste yattığını söyledi. ‗‘YARDIM ÖZBEK HALKINA OLMALI‘‘ Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkilerin daha fazla ilerlemesi gerektiğini belirten ERK Partisi lideri, ‗‘Türkiye‘nin Özbekistan‘da söz sahibi olması gerekir. Çükü Türkiye, Müslüman ve kardeĢ bir ülkedir. Fakat Türkiye, Özbekistan‘a yardım ederken, Özbek halkına yardım etmelidir. Bu yardım Özbekistan‘daki totaliter rejimin devamını ve kuvvetlendirilmesini sağlayacak bir yardım olmamalıdır. Özbek halkı üzerindeki zulmü arttıracak Ģekilde yapılacak yardımlardan Türkiye‘nin geri durması gerekir‗‘ dedi. ‗‘KERĠMOV‘A GÜVEN OLMAZ‘‘ Kerimov‘un imzaladığı anlaĢmalara sadık kalmayacağını söyleyen Muhammed Salih, ‗‘Kerimov‘un imzaladığı anlaĢmalara sadık kalacağını zannetmiyorum. Çünkü Kerimov, Rusya, Çin ve Türkiye ortasında hep gidip gelecek. Bunu Türkiye‘deki liderlerimizin unutmaması gerekir. Kerimov‘un istikrarsızlığını hep bir köĢeye yazmak ve adımları ona göre atmak gerekir. Kerimov‘la kucaklaĢırken, onun arkasında suskun ve sessiz bekleyen insanların durumunu da unutulmaması gerekir‘‘ Ģeklinde konuĢtu. Türk basınında ilk defa Akit‘e konuĢan Özbekistan ERK Partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih‘in sorularımıza verdiği cevaplar Ģu Ģekilde: — Sayın Muhammed Salih, Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkilerin düzenlenmesi ve daha ileriye gitmesi için ERK Partisi olarak sizin görüĢleriniz nelerdir? Muhammed Salih : Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkilerin daha fazla ilerlemesi ve Türkiye‘nin Özbekistan‘da söz sahibi olması gerekir. Çünkü Türkiye, Müslüman ve kardeĢ bir ülkedir. Fakat Türkiye Özbekistan‘a yardım ederken, Özbek halkına yardım etmelidir. Bu yardım Özbekistan‘daki totaliter rejimin devamına ve kuvvetlendirilmesini sağlayacak bir yardım olmamalıdır. Özbek halkı üzerindeki zulmü arttıracak Ģekilde yapılacak yardımlardan Türkiye‘nin geri durması gerekir. AntlaĢmalar yapılıyor, fakat Kerimov‘un imzaladığı antlaĢmalara sadık kalacağını zannediyorum. Çünkü Kerimov Rusya, Çin ve Türkiye ortasında hep gidip gelecek. Bunu da Türkiye‘deki liderlerinizin unutmaması gerekir. Kerimov‘un istikrarsızlığını hep bir köĢeye yazmak ve adımları ona göre atmak kaçınılmazdır. Kerimov‘la kucaklaĢırken, onun arkasında suskun ama kararı bekleyen insanların durumunun da unutulmaması gerekir. Kısacası Türkiye; zalimleri değil, mazlumları desteklesin istiyoruz. - Özbek halkına yönelik yardım nasıl olabilir? SĠLAHLAR BĠZE KARġI KULLANILACAK Muhammed Salih : Özbekistan‘daki reformlar desteklenmeli ve mali yardım yapılmalıdır. En önemlisi de Özbekistan‘daki demokrasi mücadelesine destek verilmesi gerekir. Maalesef, demokrasi ve insan hakları en son planda kalıyor. Hatta Türk bakanlarla Özbek yetkililerin görüĢmelerinde demokrasiden hiç bahsedilmedi. Biz Türkiye‘nin Kerimov‘a sağladığı yardımlardan endiĢeliyiz. Türkiye silah yardımı yapıyor, ama bu silahların Kerimov rejimi muhaliflerine, yani bize karĢı kullanacağından korkuyoruz. - Özbekistan‘da demokrasi adına bahsedilmesi gereken nedir? TÜRKĠYE, ABD GĠBĠ TAVRINI KOYMALI Muhammed Salih : Özbekistan‘da demokrasi olmadığını tüm dünya biliyor. Biz bu konuyu tam on yıldır tüm dünyaya haykırıyoruz. Özbekistan‘daki demokrasi konusunda ABD tarafından yapılan açıklamada ‗‘Sayın Kerimov, siz teröre karĢı savaĢabilirsiniz, sizi bu konuda destek de verebiliriz. Ancak terör bahanesiyle ülkenizdeki özgür düĢünceli insanları ve halkınızı çiğnemenizi tasvip etmiyoruz ve kınıyoruz‘‘ denilmiĢtir. Türkiye‘nin de hiç olmazsa ABD gibi tavrını ortaya koymasını istiyoruz. - Türkiye ile Özbekistan arasında imzalanan ‗‘terör‘‘ antlaĢması, Kerimov muhaliflerine yönelik mi kullanılacak? Bu antlaĢmadan zarar gören siz mi olacaksınız? KERĠMOV‘UN ZÜLMU ġĠDDETĠ ARTTIRDI Muhammed Salih : Direkt bizim harekemize yönelik olmasa da Özbekistan‘da Ġslam muhalefeti olarak adlandırılan ve Kerimov rejimiyle çatıĢan insanlara yönelik olacaktır. Buradaki insanların hemen hepsi Kerimov‘un son yıllarda dindarlara uyguladığı baskıdan dolayı dıĢarıya çıkmayı isteyen insanlardır. Kerimov‘un zülmu bu radikal grupların ortaya çıkmasına yol açtı. Sorumlu olan da Kerimov ve sistemidir. Bugün Özbekistan‘da dindarlar çok büyük baskı altında. Hatta mescide giden gençler, evinde Kur‘an-ı Kerim bulunan kiĢiler hapse atılıyor. 25 milyon nufuzlü Özbekistan‘da 80 bin civarında mahkum var. - 80 bin mahkumun ne kadarı mescide gittiği, Kur‘an okuduğu veya dindar olduğu için cezaevine atıldı? Bir tahmin yapabilirimsiniz? KERĠMOV DA UZAKLAġTIRILACAK HALK TARAFINDAN Muhammed Salih : Ben tahmını rakam söylemek istemiyorum. Ama yarısına yakını siyası tutuklular ve dindarlardır. ĠĢte bu yüzden de Yugaslavya halkının Rusya destekli MiloĢeviçi ayaklanarak iktidardan uzaklaĢtırdığı gibi Özbekler de yine Rusya destekli ve Kur‘an okumayı bile yasaklayan diktatör Kerimov‘u bir gün mutlaka alaĢağı edecektir. - Özbekistan‘da Kerimov‘u alaĢağı edecek bir potansiyel var mi? Halkta Kerimov karĢıtlığı bu boyutta mı? Muhammed Salih : Özbekistan‘da yaĢayan halkın yüzde 99‘u bence Kerimov‘a karĢı. Buna rağmen hala bir ayaklanma olmuyorsa bunu muhalefete, yani bizlere borçlular. Çünkü biz kardeĢ kanı dökülmesini istemiyoruz. Ama Kerimov‘un baskıları böyle devam ederse kan akmaması yönündeki çağrılarımıza rağmen toplumsal patlama meydana gelebilir. Bu tehlike her zaman mevcut. Kerimov‘ akarĢı toplumsal güç her geçen gün daha fazla büyüyor. - Kerimov bunun farkında değil mi? HALKINDAN KORKUYOR Muhammed Salih : Farkında olmaz mı? Kerimov bunun farkına vardığı için de Ġslam fundalentalizmine karĢı mücadele ettiği yalanını ortaya atarak, tüm dünyayı yardıma çağırıyor. Eğer Özbekistan‘da fundamentalist olarak nitelendirilebilecek gruplar varsa ki bunun sorumlusu bile Kerimov‘dur – sayıları son derece azdır. Kerimov bu kiĢilerden korktuğu için değil, 25 milyonluk halkından korktuğu için ortalığı bir birine katıyor. - Özbekistan‘da sözde fundamentalistlerin gördüğü baskılar nelerdir? Muhammed Salih : Özbekistan‘da Gorbaçev döneminde ve öncesinde bile dini baskılara karĢı sesimizi yükseltmiĢtik. Ruslar, camilerimizi yıktı, ama bugün zulmün on kat daha arttığını görüyoruz. Stalin döneminde bile bu kadar baskı uygulanmadı. Bu gidiĢle Özbekistan‘da uygulanan baskılar daha da artacak. Ama millet nihayet, Kerimov‘un komünistlerden daha ağır baskılar uyguladığını gördü, bu yüzden de inĢallah geleceğimiz aydınlık. - Özbekistan ERK Partisi lideri olmanıza rağmen halen sürgündesiniz. Partiniz ülkede faaliyetlerini nasıl yürütüyor ve durumu nasıl? Muhammed Salih : Partimiz geçtiğimiz dönemlere göre daha güçlü durumda. Oradaki dostlarımız rejim hakkında düĢündüklerini açıkça söylüyorlar. Eskiden belki bu konuda bazı korkular vardı, ancak baskılar o kadar arttı ki; Ģu an korkmaya hakkımızı yok. - Kerimov yönetimine uluslar arası kuruluĢların tepkileri olmuĢtu. Bu tepkiler halen devam ediyor mu? Muhammed Salih : Tabii, kesinlikle. Bu tepkiler daha da arttı. Özbekistan‘la ilgili uluslar arası kuruluĢlar tarafından hazırlanan raporlarda Kerimov‘un dindarlara zulüm yaptığı açıkça ifade ediliyor. Bunlardan sonuncusu ise Human Rights Watch tarafından hazırlanan rapor olmuĢtur. Human Rights Watch‘in Özbekistan temsilcisinin hazırladığı raporda Özbekistan‘da dindarlara yönelik baskılar yapıldığı belirtilmiĢti. - Türkiye‘den ĠçiĢleri bakanı, ardından DıĢiĢleri bakanı Özbekistan‘a gezi düzenledi. Önümüzdeki günlerde de CumhurbaĢkanının Özbekistan‘a gezi düzenlemesi bekleniyor. Bütün bu ziyaretler ve gerçekleĢtirilen antlaĢmaların üst üste gelmesi bir tesadüf mü? Muhammed Salih : Türkiye‘nin iki düĢünce etrafında hareket ettiğine inanıyorum. Birincisi Türkiye‘nin stratejik çıkarları var, bu aĢamada bugünkü dönemde bu antlaĢmaların en son hedef olduğunu düĢünmüyorum. Ġkinci düĢüncesi ise aynı inanıĢtan olduğu ülkeler üzerindeki rolünü arttırmak. Türkiye bu iki düĢünce etrafında bölgedeki rolünü arttırmak için hareketlendi. Fakat bu görüĢmelerin Kerimov‘un inisiyatifiyle baĢlamasından endiĢe duymaktayız. - Kerimov‘un bu antlaĢmalardan sağlayacağı faydalar neler? KERĠMOV DAHA KARLI Muhammed Salih : Kerimov Türkiye‘den silah alıyor ve sözde teröre karĢı Türkiye‘deki uzmanlardan faydalanacak, bir de maddi yardım gelecek. Bana göre bu antlaĢmalarda Kerimov, Türkiye‘den daha karlı çıkmıĢtır. Kerimov; bugün Türkiye ile yarın Rusya ile ortak olacaktır. Kerimov, Özbekistan‘da lider oldukça münasebetlerinde istikrar olmayacaktır. Çünkü Kerimov‘un yapısında ve politikasında istikrar yok. - Özbekistan Orta Asya‘da son derece stratejik bir ülke. Böylesi bir stratejik ülkede Kerimov‘un iktidarda kalması için destek sağlayan ülkeler hangileri? Muhammed Salih : Kerimov‘un kalmasını isteyenler Çin ve Rusya. Çünkü her üç ülkede de sürdürülen rejim mantalite olarak bir birine çok yakın. - Son olarak Yugoslavya‘da Rusya‘nın desteklediği MiloĢeviç, halk tarafından yapılan bir ihtilalle iktidardan uzaklaĢtırıldı. Bunun ardından da Rusya, MiloĢeviç‘ten desteğini çekti. Kerimov‘a yönelik böyle bir hareket gerçekleĢtirilmesi halinde Rusya MiloĢeviç‘e takındığı tavrın aynısını Kerimov‘a takınır mı? BaĢka bir ifadeyle Rusya nezdinde alternatifi var mı? Muhammed Salih : Böyle bir durumda Rusya, Kerimov‘dan desteğini çekecektir. Rusya Kerimov‘u destekliyor, çünkü iĢine geliyor, iĢine gelmediği gün desteğini çekecektir. Bir de Rusya‘nın gücünün çok abartıldığını düĢünüyorum. Bugün Rusya‘nın eski gücü yok. Rusya baĢka alternatif bulmuĢ mudur bilemem, ama Kerimov‘un da mutlaka MiloĢeviç gibi halk ihtilaliyle bir gün mutlaka gideceğine inanıyorum. Miloşeviç-Kerimov 08.10.2000, Türkiye Altemur Kılıç Yugoslav halkı zalim diktatör Slobodan MiloĢeviç‘i ve rejimini devirdi. Aslında ―ön bahçemiz‖ olması gereken Orta Asya‘da, Özbekistan‘da, zulmü ondan hiç de aĢağı kalmayan baĢka bir zalim diktatör var: Komünizmin yadigarı ve Türkiye‘nin desteklediği, CumhurbaĢkanı Kerimov... TaĢkent‘ten ve diğer kentlerden Lenin heykellerini bir türlü kaldıramayan, aslen Türk olduğu Ģüpheli (asla ―ben Türküm ― demiyor) bu diktatör 25 milyon Özbek‘i KGB metotları ile yönetiyor ve Rusya ile sıkı iĢbirliği halinde! Açmaz Özbekistan -ve bütün Kafkaslar, Orta Asya- konusunda özellikle Türkiye fakat bütün Batı için ilginç bir açmaz var. Petrol kaynak ve boru hatları yüzünden, bir taraftan hem bu diktatörün desteklenmesi hem de, ona karĢı terörle muhalefet yapan ve Afganistan‘daki Taliban ve de Suudi Arabistan tarafından desteklenen ―Ġrtica partisine‖ karĢı, Taliban‘ı gücendirmeden (Çünkü petrol faktörü bu rejimin de kollanmasını gerektirmekte) önlemler alınması gerekiyor. ABD bu partiyi terör hareketi ilan etti. Orta Asya‘da irtica hareketlerinin yayılması, haliyle Türkiye‘yi de ilgilendiriyor ve tedirgin ediyor. Mağrur ve burnundan kıl aldırmayan, Türkiye‘ye (ve Türklüğe karĢı) hep soğuk ve mesafeli olan Kerimov‘u hoĢ tutmak da, öteden beri DıĢiĢleri Bakanlığımızın ,‖bir dereceye kadar anlaĢılabilir‖ vizyonsuz vizyon politikası. ġimdi bu politika gereği, teröre karĢı mücadele ve Özbek özel timlerini eğitmek için uzmanlar gönderilecekmiĢ. Muhammed Salih ve ERK Ancak açmaz burada; diktatör Kerimov‘a karĢı, Özbekistan tarafından kanun dıĢı ilan edilmiĢ olsa bile bütün halkın gittikçe desteklediği, terörist olmayan, 1990‘da kurulduktan ve düzmece seçimlerde güya kaybettikten sonra ülkede yasaklanan, fakat 1992‘den beri faaliyetlerine yurt dıĢında devam eden meĢru bir ERK partisi ve lideri Muhammed Salih var. Son günlerde irticacı Ġslami KurtuluĢ Partisi‘ni terörist ilan etmiĢ olan ABD hükümeti, ERK partisini, kanuni usullerle mücadele eden, terör hareketlerine karıĢmamıĢ muhalefet partisi kabul etti. Bu ayırımı yapmak, ileride Özbekistan‘da egemen olması çok muhtemel ERK‘i ―tanımak‖, bir Amerikalı yazarın deyimi ile gerçek ―stratejik emperatif‖in ve reel politikanın gereği. Ne yazık ki, AB hayaline kapılmıĢ giderken, biz arka bahçemizde -daha doğrusu ön bahçemizde- olanlar ve olacaklarla gereği kadar ilgilenmiyor, kendi milli stratejık emperatiflerimizi belirleyemiyor, Muhammed Salih ve ERK konusunda aynı vizyonu ve inceliği gösteremiyoruz... Aslında Kerimov ve Muhammed Salih konularında bizim kadar katı baĢka devlet yok. Bakın, Türk milliyetçisi Muhammed Salih‘i, hep Kerimov‘u memnun etmek için, terörist olduğu imaları ile 1992‘den beri üç kere sınır dıĢı etmiĢiz ve dıĢlamıĢız.. DıĢlamakta da devam ediyoruz. Halen de Türkiye‘ye gelemiyor. REEL POLĠTĠKA veya ―Gerçekçi ― denilen politika, ülkeleri çeliĢkilere zorluyor. ―Pısırık‖ politika da, ülkeleri uzun vadeli ve gerçek çıkarları doğrultusunda hareket etmekten alıkoyuyor. Bu sendromları en fazla yaĢayan ve geçmiĢte yaĢamıĢ ülke de Türkiye... Kızılelma Türkiye için, milli hedeflerden birisinin, çağdaĢ yani, Batı uygarlık düzeyine ulaĢmak olması doğru. Ancak bununla birlikte, milli bir strateji hedefine de yönlenmemizi özel jeopolitik konumumuz ve etnik köklerimiz empoze etmekte. Kısacası ―çağdaĢ uygarlık düzeyini Batıda ararken, asıl gücümüzü eĢzamanda Doğuda Orta Asya‘da, Kafkaslarda pekiĢtirmemiz, gücümüzü bölgedeki kardeĢ topluluklardan almamız gerekiyor. Belki de Osmanlı, yükselme devrinde Kızılelma‘yı Batıda arayacağına Doğuda arasaydı daha mı çabuk bulur ve Ġmparatorluğu daha sağlama mı alırdı? Akademik de olsa ilginç bir tartıĢma konusu. Herhalde bugün Türkiye‘nin Kafkaslarda ve Orta Asya‘da, -ABD ve Batıdan da fazla- gerçek vizyonu ve uzun vadeli politikaları gerektiren çıkarları var. Kerimov‘u memnun etmek için Muhammed Salih‘i dıĢlamak bu vizyonun icabı olamaz. Gerçek Ģu ki, yakın geçmiĢte, Orta Asya‘daki Kafkaslardaki ―ön bahçemizi‖ bir hayli ihmal ettik. Sonra da Rusya ve Kızılordu kompleksi ile kendi asıl dünyamıza ve kardeĢlerimize sırtımızı tam çevirdik. Moskova, esir Türklere Türklüklerini, Türklük Ģuurlarını unutturmak için -hatta Türk boylarını birbirlerinden ayırmak için- sistematik bir politika uygularken, Ankara da maalesef, Moskova‘yı kızdırmamak endiĢesi ile Kafkasya‘daki ve Orta Asya‘daki Türklere hiç ilgi göstermedi. Radyo yayınları yapılmasına engel oldu. Neticede, ana tarafımın kökleri Özbek olduğu için beni kalbimden yaralayan olaylarla TaĢkent‘te karĢılaĢtım. Özbek gençlere ―Türk müsünüz?‖ diye sorduğumda bana ―Özbekem‖ diye cevap veriyorlar, yani Türk olduklarını ya bilmiyorlar ya da bunu reddediyorlardı. Sovyet Ġmparatorluğu yıkıldıktan sonra bu ilgisizlikten öte ―vizyon eksikliğinin‖ ne kadar yanlıĢ olduğu, buna karĢı da, bizim dilde, gönülde, iĢte birlik Ģeklindeki Turancılık idealinin aslında ne kadar doğru bir milli strateji olduğu anlaĢıldı ama çok geç! Bugün de vizyonsuzluk baĢka Ģekillerde, Özbekistan‘dan baĢka Doğu Türkistan konusunda da (Çin‘i gücendirmemek için) sürüyor. Belki ben göremem, ama eminim ki Kerimov istibdadı, Yugoslavya‘daki MiloĢeviç rejimi gibi bir gün Özbek halkı tarafından devrilecek ve bugünkü muhalefet iktidar olacak. O zaman ne yapacağız? Türkiye gibi bir devlet için Ġngiltere‘nin, Amerika‘nın ve Fransızların yıllarca ve Ģimdi de yaptıkları gibi bu ―Büyük Oyunu‖ gerçekçi bir Ģekilde oynamanın bir yolu olmalıdır... Günün fikir kırıntısı ―Özbekistan‘daki bugünkü tehlikeli durumun tek sebebi, oradaki totaliter rejimdir. Radikalizm ve terör bugünkü rejimin yetiĢtirdiği zehirli meyvedir.‖ / Muhammed Salih Özbekistan ile yeniden bahar 19.09.2000, Star Gazetesi Semih Ġdiz Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkiler uzun zamandır limoniydi. Bazılarına bu garip gelebilir. Ne de olsa 'karındaĢ‘ cumhuriyetleriz. Ama, Sovyetler Birliği'nin çöküĢünden sonra yaĢanan büyük aĢk, TaĢkent‘in kuruntuları nedeniyle son yıllarda soğukluğa dönüĢtü. O kadar ki, Özbek lideri Ġslam Kerimov, 9'uncu CumhurbaĢkanımız Süleyman Demirel'e küstü. Kerimov bu küskünlüğünü önce BM'nin Milenyum Zirvesi'ne de taĢımaya kalkıĢtı. CumhurbaĢkanı Sezer'e randevu verme konusunda çekingen davrandı. Ama ani bir tavır değiĢikliği ile Sezer'le görüĢtü. Ġltifatları da ihmal etmedi. Özbekler simdi de ĠçiĢleri Bakanımız Sadettin Tantan'i ağırlıyorlar. Peki bayram değil, seyran değil, amcamız bizi niçin öptü? Önce iĢin evveliyatına bakalım. Birkaç yıl önce baktık, Özbek yetkililerden garip açıklamalar gelmeye baĢladı. Türkiye'yi 'teröristlere yataklık yapmakla‘ suçluyorlardı. Burada 'yataklığı yapılan terörist‘ ise yasaklanmıĢ olan ERK Partisi'nin lideri Muhammed Salih‘ti. Nesnel ölçülere göre, ERK'yi bir 'terörist‘ örgüt, lideri Salih'i de bir 'terörist baĢı‘ ilan etmek hayal gücünü zorluyor. Halen Norveç'te yaĢayan Salih'in esas suçu, sıkı bir muhalif olması. Ayrıca serbest seçimlerin yapılması halinde kazanma Ģansının yüksek olması. Buna rağmen Ankara, 'karındaĢlık bozulmasın‘ diye Salih'ten Türkiye'yi terk etmesini istedi. Ancak da bu Kerimov için yetmedi. O bir kere 'Teröristlerimiz Türkiye'de barınıyor‘ diye kanaat getirmiĢ. TaĢkent‘te 1999'da meydana gelen ve kendisini hedef alan baĢarısız bombalı saldırıdan sonra bu kanaati iyicene pekiĢti. BaĢka bir ifadeyle Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkiler, Salih'in Ģutlanmasına rağmen düzelmedi. Hatta daha da kötüye gitti. Özbekler, ısrarla 'Teröristlerimizi verin', Türkiye de kararlı biçimde, 'Bu kiĢiler bizde değil‘ diyordu. Kerimov daha sonra Türkiye'yi 'köktendincilik ihraç eden‘ ülke olarak belledi. Korkulu rüyası olan radikal dincilerin neredeyse hepsi Türkiye'den geliyormuĢ gibi davranmaya baĢladı. Fetthullah Gülen'e ait olanlar da dahil olmak üzere, o ülkedeki Türk okullarını kapattı. Türkiye'de okuyan Özbek öğrencileri geri çekti. Bu arada Türk Ģirketlerine çeĢitli zorluklar çıkarmaya baĢladı. Kısacası Türkiye, Kerimov için iki açıdan 'tehlikeli bir ülke‘ oldu Birincisi, sağladığı demokrasi örneği ile. Ġkincisi de, Türkiye'nin demokratik ortamında hızla geliĢen siyasal Ġslami nedeniyle. Fakat, Vahabi liderliğindeki Ġslami mücahitler, Afganistan'dan ülkesine sızıp, sosyo-ekonomik yapısı itibariyle Ģeriat propagandasına yatkın olan Fergana vadisinde ilerleyince, Kerimov gerçekleri görmeye baĢladı. Önce panik içinde, diğer Orta Asya liderleriyle birlikte Rusya Devlet BaĢkanı Putin ile buluĢtu ve 'köktendinci teröre karĢı iĢbirliği anlaĢmaları‘ imzaladı. Ama Ġslami gerillalarla çatıĢmaların artmasına rağmen, Rusya‘nın 'yardıma geleyim‘ telkinlerine bir türlü rağbet etmedi. Belli ki, bölgede Rus hegemonyasını yeniden kurma arayıĢında olan Putin'e, 'Bir girdiler mi çıkmazlar‘ diye Özbekistan'a asker sokma Ģansını vermek istemedi. Ancak ortada fiili bir durum vardı. Özbek güçleriyle Ġslami gerillalara karĢı savaĢmaya razıydı. Fakat bu deneyime ve teçhizata sahip değildi. konuda yeterince Bu durumda Kerimov için tek seçenek vardı. Demokrasi ve insan hakları konusunda ABD'den gelen sert eleĢtirileri sineye çekerek, Türkiye'nin sağladığı 'demokrasi örneği‘ korkusunu da yenerek, bu konuda Washington ve Ankara'ya dönmeye karar verdi. Türkiye de, geçmiĢi bir kenara bırakarak, lojistik, malzeme ve eğitim desteği sağlamaya karar verdi. Bu arada Amerika da, Kerimov'un korkulu rüyası olan 'Özbekistan Ġslami Hareketi'ni 'Terörist Örgüt‘ ilan ederek, TaĢkent‘e köktendincilere karĢı destek vaadinde bulundu. Kısacası, Kerimov'un köktendinci korkusu sonunda demokrasi korkusundan daha baskın çıktı. Bu arada ülkede Vahabi düĢünceleri ilerlemesin diye, tasavvufi öğretisiyle tanınan Buharali Islam düĢünür Bahauddin NakĢibendi'ye sarıldı. Kısacası, Vahabi'lerin önünü, NakĢibendi öğretisini yaymak suretiyle kesmeye çalıĢıyor. Tabii, Kerimov'un, küskünlüğünü yenerek Türkiye konusunda birden 'hidayete ermesinde‘ sayıları bir hayli çok olduğu hep söylenen bizim NakĢibendilerin bir rolü oldu mu bilemem. Ama ortada ilginç bir bağlantılar zinciri olduğu kesin. Bu sayede de Özbekistan'la yeni bir bahar havasına giriyoruz. Arka bahçemiz 15.11.2000, Türkiye Altemur KILIÇ ―Avrupa Birliği‘nden baĢka seçeneğimiz yok!‖ diyorlar. Aslında, bu sav ülkemizin gerçek gücünü ve stratejik üstünlüğünü fark edemeyenlerin, hatta, Kamuran Ġnan‘ın dediği gibi, kompleksleri yüzünden kendi ayak seslerinden seslerimizden- korkanların iddiası... Dünkü yazımda, Avrupa Birliği konusunda asıl ―seçeneğimizin‖ haysiyet ve milli egemenliğimizden, milli değerlerimizden taviz vermemek olduğunu yazmıĢtım. Bir baĢka önemli seçeneğimiz dayanağımız- da kardeĢ, soydaĢ Türk ve Müslüman halkların yaĢadığı Orta Asya ve Kafkasya... Yıllarca, Sovyet ve Kızılordu kompleksi veya korkusu ile, Turancılığı ve Pantürkizm‘in adeta ―ağza alınmaması gereken‖ tabu konular yapmıĢız ve bu alanı tamamıyla ihmal etmiĢiz. Sovyet Ġmparatorluğu çökünce de yanlıĢlar yaparak, buradaki gücümüzü konsolide edememiĢiz. Milli strateji var mı? Bu alanda hâlâ, uzun vadeli belirli ve iyi düĢünülmüĢ bir milli stratejimiz olduğunu sanmıyorum. Eski CumhurbaĢkanı Demirel‘in kiĢisel çabalarına ve DıĢiĢleri Bakanlığı‘nda, bu konuda inanmıĢ ve idealist bazı memurların mevcut olmasına rağmen, Orta Asya‘nın ve Kafkasya‘nın uzun vadede ne kadar hayati önem taĢıdığını takdir edememiĢ kiĢiler hakimdir. Bunlar, mesela Çinliler ―höt‖ deyince Uygur Göktürk Bayrağını yasaklatmaya hazırdırlar. Mesela Özbekistan politikaları en azından Türk olduğunu bile kabul etmeyen diktatör Kerimov‘u kucaklayıp, muhaliflerine, ERK Partisi lideri, Ģiirlerinde bile buram buram Türklük kokan Muhammed Salih‘e (açıkça destek verilsin demiyorum) sırt çevirmiĢler, adeta terörist muamelesi yaparak Türkiye‘den çıkarmıĢlardır. ABD‘nin gerçekçiliği Buna karĢılık. ABD, Muhammed Salih‘in ve partisinin terörist olmayıp meĢru bir muhalefet olduklarını resmen tanımıĢtır. Söz konusu gerçekçilik ve menfaatler ise, ABD‘nin de Özbekistan‘da ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde çıkarları vardır ama Amerika daha uzak görüĢlü bir yaklaĢımla gerek Kerimov‘un ve gerekse diğer Sovyet kalıntısı liderlerin demokrasiye ve insan haklarına karĢı olduklarını resmen ifade etmektedir. Son olarak ABD Kongresi de bu konudaki bir karar tasarısını ittifakla kabul etmiĢtir. Kararda özellikle Özbekistan‘da Kerimov rejiminin demokrasiye ve insan haklarına aykırı davranıĢları anlatılıyor. Temsilciler Meclisi üyelerinden Christopher Smith‘in sözleri ilginç: ―Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan liderleri, ABD‘nin, stratejik menfaatleri ve köktendincilik korkusundan dolayı, bu devletlere, insan hakları ve demokratikleĢme alanlarında baskısını azaltacağını umuyorlar. Onlara bunun böyle olmadığını, Amerika‘nın stratejik menfaatlerinin, insan hakları ve demokrasi kaygılarını unutturamayacağını hatırlatmalıyız!‖ ABD, Çin‘in Uygur kardeĢlerimize artarak uyguladığı baskılar konusunda da bizden çok daha hassas... Hassas dengeler Orta Asya‘daki yakınlıklarımız ve kısa vadeli çıkarlarımızın bu ülkelerdeki rejimler ve liderler konusunda, Amerika‘dan ve Avrupalılardan dikkatli olmamız gerektirdiği muhakkak. Ancak bu gerçeklerin ve protokol yakınlıklarının dıĢında, gözetmememiz gerekeni asıl uzun vadeli çıkarlarımız da var. Geleceğe köprülerimizi yıkmamalıyız. Mesela Kerimov ve diğerleri ne kadar kalıcıdırlar, bunu düĢünmeliyiz. CumhurbaĢkanımızın son TaĢkent ziyaretinden medyaya dostluk sözleri ve görüntüleri yansıdı ama galiba olup bitenlerin hepsi, basın mensuplarımıza, hatta CumhurbaĢkanımızın korumalarına Kerimov‘un gizli polisi tarafından yapılan hoyrat muameleler, DıĢiĢleri Bakanlığı‘nın uyarıları üzerine tamamen yansımamıĢ. Ama umuyorum ki bu seyahate katılanlar ve sayın CumhurbaĢkanımız, Kerimov ve rejimi hususunda doğru bir fikir edinmiĢlerdir. Günün fikir kırıntısı : ―BaĢka dilde veririm kendi selamımı BaĢka dilde çağırırlar kahvaltıya Bu Ģehrin sokaklarında kör gibi beni BaĢka dilin üç dört kelimesi sürükler yedeğinde Vatan ise benim düĢüm Vatan düĢümdür Kendi dilimde konuĢurum sadece düĢümde...‖ Muhammed Salih Kerimov‟dan Salih‟e... Taşkent - Ankara hattı 28.12.2000, Star Halit Kakınç Bu uzun tatil, iyi bir vesile oldu. 2 aydır dalgalanan sular duruldu. Ġç politika ve sosyal çalkantılar, teneffüse çıktı. Bu fırsattan yararlanarak, bir dizi gibi, Özbekistan konusunu irdelemek istiyorum. Orta Asya‘daki en kalabalık kardeĢ cumhuriyet... Türkiye ile küslükler... Muammaya dönüĢen Muhammed Salih konusu... 10 yıldır bu ülkede kalan eski bir dost, ziyaretime geldi. Adının zikredilmesini istemeyen bu dostun aktardığı taze belgesel bilgiler için, öncelikle kendisine teĢekkür ediyorum. Olayı en baĢından alalım: Perestroyka döneminin sonunda, Kremlin, üçlü bir gerçekle karĢı karĢıya kaldı. SSCB, ekonomik yönden iflas etmiĢti... Birlik bünyesindeki ülkelerin götürdükleri, getirdiklerine kıyasla artmıĢtı... Ve de bu ülkelerdeki Rus asıllı nüfus, yerli halka kıyasla giderek azalıyordu. Türk cumhuriyetlerinin liderleri tedirgin ve tedbirliydi. Ola ki Kremlin, kendilerini sınıyordu... Ġyimserlikten gerçeklere Estonya ve Litvanya, ilk adımı atınca, tereddüt bulutları dağıldı. Bağımsızlık ilanları birbirini izledi. Türkiye‘nin BM‘de göğsünü gere gere ‗Bakın 6 tane Türk cumhuriyeti var‘ diyeceği günlere gelindiği (!) gibi bir iyimser hava esti. Ne var ki, kazın ayağının farklı olduğu kısa zamanda ortaya çıktı. Atatürk‘ün SSCB‘de din ve dil kardeĢlerimizin yaĢadığı... Günün birinde bağımsızlıklarını ilan edecekleri... O günler için tedbirli olmamız gerektiği yolundaki uyarıları unutulmuĢtu. Hazırlıksız yakalanmıĢtık. Kavram kargaĢası epey bir süre devam etti. Türk müydü bunlar, yoksa Türklük kavramına yakın anlamında ‗Turkica ‘sözcüğüne uygun halklar mıydı? Ziyaretler yapıldı. Zirve toplantılar düzenlendi. Temsilcilikler açıldı. ĠĢadamları sefere çıktı. Türk cumhuriyetlerinin emniyet ve ordu mensupları, Türkiye‘de eğitilir oldu. Öğrenci akını baĢladı. Yetmedi. Oralarda da okullar, yurtlar kuruldu. Türkiye, dıĢarıdan borç aldı, borç verdi. ‗Yeni ağabey‘ Hayal kırıklıkları baĢ gösterdi. Türkiye, vaatlerini, gücü yettiğince yerine getiriyor, ‗kardeĢ yöneticiler‘ ise bir türlü sözlerinde durmuyordu. Türkiye, Türk iĢadamlarına hakaretleri bile sineye çekti ama, Türkmenistan doğalgazı, hoĢ bir masal olarak kaldı. Elçibey‘in ölümünden sonra, Azerbaycan petrol boru hattı, yılan hikayesine döndü. Türkiye hep sabır gösterse de, özellikle Özbekistan adlı ülkeden çatlak sesler yükseliyordu. Daha 5 yıl kadar önce, Ankara‘da düzenlenen Türk Dünyası Kurultayı‘nda, kürsüden ‗Biz Türk değiliz‘ Ģeklindeki ifadelere, Azerbaycan ve Türkmenistan delegeleri tepki veriyordu: ‗Türk değilsen, burada ne iĢin var!.. Ġn aĢağıya!‘ Çatlak ses, Ģöyle diyordu özetle: ‗BoiĢi starĢi brat ni nada!‘(‗Yeni bir ağabey lazım değil‘) Türkiye ise bu çıban baĢının tüm kaprisleri karĢısında Türkistan Türkçesi ile ‗TiĢine tiĢine basıp‘(diĢlerini gıcırdatarak) susuyordu. Bu çatlak sesin sahibi, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Abdülganiyeviç Kerimov‘du. Kopma Noktası‟na doğru koşar adım! 29.12.2000, Star Halit Kakınç Çiçeği burnunda Özbekistan‘da genç bir milletvekili giderek sivriliyordu. Adı Muhammed Salih‘ti. Ve Kerimov‘dan ısrarla meclis baĢkanlığını istiyordu. Kerimov‘un bu talebi görmezden geliĢi, aralarındaki iliĢkiyi gerdi. Sonunda, bir muz cumhuriyeti sahnesi ile ipler kördüğüm oldu. Nurali Kabulov adlı bir milletvekili, ‗Madem ki bu mecliste istediklerimi söyleyemiyorum. O halde bu milletvekilliğinin bana bir gereği yok‘diye bir konuĢma yapıp istifayı bastı. Bu konuĢmanın ardından büyük bir kavga çıktı. Muhammed Salih de, Kerimov‘a ringleri aratmayacak iki yumruk çaktı. 1992‘lerde öğrenci olaylarının elebaĢılarından biri olduğu için Kerimov‘un hep Ģüpheyle baktığı M. Salih, fırsattan istifade hemen hapse yollandı. Muhammed Salih‘in Türkiye maceraları Serbest bırakılınca ortadan kaybolan M. Salih‘in, 1999 ġubat Suikastı giriĢimini organize ettiği iddiasıyla tutuklanan M. Ali Mahmudov vasıtasıyla Türkiye‘ye kaçırıldığı öne sürüldü. ĠĢkillenen Kerimov, Demirel‘e bir mektup yazarak, resmen teslim edilmesini istedi. Demirel ise ‗Muhammed Salih‘in cinayet iĢlemediği... Sadece bir rejim muhalifi olduğu... Sığınan misafiri teslim etmenin Türk töresinde bulunmadığı‘ cevabını verdi. 1995‘te bir olay daha yaĢandı. M. Salih, Özbekistan‘daki bir dostundan, mektupla, Türkiye‘de ticaret kolejinde okutulmak üzere 50 öğrenci istedi. Mümkünse kimsesiz çocuklar arasından seçilmelerinin yararlı olacağını... Eğitimlerini tamamladıktan sonra, Özbekistan‘da açılacak olan mağazalar zincirinin baĢına geçirileceklerini ekledi. Gerçekten de KarĢı adlı bir kentten 49 genç devĢirildi. Gençler, Türkiye‘ye geldi. Ve bir yurda yerleĢtirildi. Bundan sonrası, bayağı bir karıĢık. Ġddia o ki, bu gençler, dağlık bir bölgede gerilla eğitiminden geçirildi. Daha sonra, tecrübeleri artsın diye Çeçenistan‘a gönderildi. Bu taraflar karanlık. Ama, iplerin nasıl koptuğu biliniyor. Üstelik, tuhaf olmasına da tuhaf bir öykü... Bu gençlerden biri, bambaĢka bir suçtan Özbekistan‘da yakalandı. Nedense, bülbül gibi bu konuları açtı. Dahası, gerilla kampında çekilmiĢ fotoğraflar da gösterdi. ‗Nahátki!.. Nahátki!..‘ Özbek yetkililer, koca koca dosyalar hazırlayıp Türkiye Büyükelçiliği‘nin kapısını çaldılar. Ve diplomatik yoldan Türkiye‘yi protesto ettier. Türkiye, resmi bir yazıyla olayı tekzip etti. Böyle bir Ģey gerçekten yaĢanmıĢ bile olsa, kendisinin haberdar olmadığını belirtti. Özbek tarafının iddiaları bu kadarla da kalmıyordu. Türkiye‘ye gönderilen 2 bin öğrenci, çoktan Muhammed Salih‘in kucağına düĢmüĢtü... Hepsi birbirinden azılı birer rejim muhalifine dönüĢmüĢtü... Kerimov‘un yüzü öfkeyle takallus ediyor ve konu her açıldığında, çevresine hep aynı tepkiyi veriyordu: ‗Nahátki!.. Nahátki!.. Türkiyedek bir devletning Ģundey bir vakıdan haberi bolmasa!‘(Yani ġimdi!.. Yani Ģimdi!.. Türkiye gibi bir devletin böyle bir olaydan haberi olmasın ha!) Aklın yolu demokrasi 15.012001, Radikal Ceyda KARAN Danimarka'da sürgünde bulunan Özbek muhalefet lideri Salih, Radikal'e, Kerimov'un Türkiye'nin desteğine mahkum olduğunu, ancak Türkiye'nin çıkarının Özbekistan'da demokrasiyi desteklemekte yattığını anlattı ġairin iktidarla dansı... 1949'da Harezm'de köklü bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Muhammed Salih, 1968'de Kızılordu'da askerlik hizmetine baĢladı. Henüz 18 yaĢında idi ve Prag'da gördükleri beynine Sovyet sistemine dair ilk kuĢku tohumlarını ekti. Bir de Ģiir tutkusunu... 1979'te üniversiteye baĢladı. ġiir yazıyor, J. Paul Sartre, A. Camus ve F. Kafka'yı inceliyordu. Mezuniyetini ÇağdaĢ Fransız ġiiri üzerine yaptı. 1980'lerde gazetecilikle birlikte siyaset de ufukta göründü. 1985'te Özbek muhalefet hareketinin manifestosu sayılan 'Politbüro'ya Mektup'u yayımladı. ġair olarak da ünleniyordu. 1988'de Özbekistan Yazarlar Birliği Genel Sekreteri oldu ve Birlik Halk Hareketi'ni kurdu. Bir yıl sonra ise Moskova'da SSCB Yazarlar Birliği kurultayında kürsüden Sovyetler için 'dikta imparatorluğu‘ diyerek tarihe geçecekti. Tam da bu yıllarda Doğu Bloku çözülüyor, ülkesinin bağımsızlığı gündeme geliyordu. 1990'da ERK Partisi'ni kurdu, milletvekili seçildi ve aynı yıl Bağımsızlık Bildirgesi'ni meclise sundu. Bildirge onaylandı. Ama dönemin KP Sekreteri Ġslam Kerimov, bildirgenin kabulü için 1991'de yapılan referanduma hile karıĢtırdı ve Özbekistan'ı yeniden Sovyet boyunduruğuna soktu. Yine de bu hamle iĢe yaramayacaktı. 1991'de Sovyetler'in dağılmasıyla Kerimov, bu kez milliyetçi kesildi. Tarih 29 Ağustos 1991'i gösterdiğinde Özbekistan ikinci kez bağımsızlık ilan ediyordu. Ardından yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'un karĢısındaki aday Salih'ti. Kerimov Ģaibeli bir seçimin ardından ülkenin tek hâkimi oldu. ERK Partisi'nin gazetesi yasaklandı, üyeleri hapsedildi ya da faili meçhul cinayetlere kurban gitti. 1992'de Salih parlamentodan istifa etti ve 1993'te de ülkeyi terk etti. Salih'e kucak açan ülke Türkiye ve o dönemdeki CumhurbaĢkanı Turgut Özal oldu. Ama Salih, Ankara'ya gittiğinde Özal'ın ölüm haberini aldı. Kerimov ise, kendisine düzenlendiğini iddia ettiği suikast giriĢiminden onu sorumlu tuttu. Türkiye, Salih'i iade etmeyince Özbekistan'daki 2 Türk okulu kapatıldı, Türkiye‘deki Özbek öğrenciler ve elçi geri çağrıldı. Bu dönemde Salih tam dört kez sınır dıĢı edildi. Son sürgün yeri Norveç. 1999'dan beri bu ülkede yaĢıyor. - BaĢbakan Ecevit, bir zamanlar Ģiir kitaplarınıza önsöz yazıyor, sizin baskıya karĢı 'özgürlüğün ıĢığını yanık tuttuğunuzu‘ söylüyordu. Eski cumhurbaĢkanları Özal ve Demirel de size 'kol kanat germiĢti'. Ama belki en ihtiyaç duyduğunuz zamanda sizi bir kenara ittiler. Ne oldu da bu ıĢık, Türkiye'nin dıĢına çıkarıldı? - Türkiye'ye ilk geldiğimde tüm siyasi liderlerle tanıĢtım. Bir Türkistanlı olarak Türkiye siyasi hayatindeki sağ-sol gibi iç meselelere karıĢmamaya kararlıydım. Rahmetli Özal son Orta Asya gezisinden kötümser dönmüĢtü, oralarda avtokratik rejimlerin bölge istikrarını menfi etkilemeye baĢladığını fark etmiĢti ve çeĢitli siyasi gruplarla temasa geçmiĢti. Özal 17 Nisan 1993'te bana randevu verdi, fakat görüĢemedik, o gün vefat etti. Ġlk döneminde sayın Demirel destek sözü verdi, ama Özbek cumhurbaĢkanı Kerimov'un baskılarıyla geri çekmek zorunda kaldı. Kerimov, güçlülere saygı, acizlere nefret duyan bir insan. Türkiye'nin muhalefet konusundaki diplomatik tavizini anlamadı, nezaketi gaf zannetti ve hücum etti. 'Türkiye düĢmanımı besliyor!‘bahanesiyle elçisini geri çekti. Baskı ben Türkiye'den çıkarılıncaya dek sürdü. 1994'te Almanya'ya göç ettim. Türkiye'ye hiç küsmedim, sınırlar Türk devletinindir, istediğini sinir dıĢı eder. Evet, o zamanlar Özbek demokratlarının Türkiye'nin desteğine çok ihtiyacı vardı, bugün de var. Biz destek derken, Türkiye'nin demokrasi ithalini kastetmedik, biz demokrasiyi yurdumuzda kendi ellerimizle, iĢkenceler, idamlar ve sürgünler kıskacında yaratmak zorundayız. Fakat bu ağır dönemde Türkiye gibi kardeĢ bir ülkenin politik ve manevi desteği isimizi kolaylaĢtırırdı diye düĢünüyoruz. - CumhurbaĢkanı Sezer, Orta Asya Cumhuriyetleri turuna Özbekistan'dan baĢladı. Türkiye, TaĢkent‘e askeriteknik yardımlar vaat etti. Bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bu geziye çok sevindik. Her Ģeyi kendi gözleriyle görmüĢ oldular. Biz Türkiye'nin Türk cumhuriyetlerine yakınlığını istedik, bunun için neyi sineye çekmek gerekirse çekmeye çalıĢtık. Türkiye'nin Orta Asya siyasetini NATO stratejisi çerçevesinde uygulaması beklenen sonucu vermedi. NATO'nun SSCB sonrası 'Orta Asya rejimlerinin demokrasiye yumuĢak geçiĢi ümidi gerçekleĢmedi. Zaten, bu rejimlerin çekirdeğini oluĢturan lider kadro demokrasiye düĢman yetiĢmiĢti. 'Halk demokrasiye hazır değil‘ diyorlardı, çünkü kendileri hazır değildi. Gerçeği görebilmek 10 yıl aldı. Bu dönemde Türkiye'nin Orta Asya politikası gibi Özbekistan'a karĢı tavrı da değiĢmemiĢtir. DeliĢen hep Kerimov ve 'Türkiye politikası‘ olmuĢtur. Simdi sayın Kerimov darboğazda, halk yoksulluktan isyan eĢiğinde, muhalifler zindanlara sığmıyor, 'radikal Ġslamcılar‘ ülke sınırlarına dayanmıĢ. Yani Türkiye'ye sarılmak en akilli is, çünkü Özbekistan'a yardım etmek isteyen ülkeler içinde Türkiye art niyeti en az olanıdır. Kerimov darboğazdan çıkmadıkça 'Türkiye politikasını‘ değiĢtirmeyecek, bundan emin olun. Türkiye'nin bundan yararlanması lazım. Türkiye Kerimov'a 'tavsiyelerde‘ bulunabilir, mesela bugüne kadar hiç talep etmediği demokrasi ve insan hakları konusunu rahatlıkla dile getirebilir. Kerimov'un 'Türk'e alerjisinden‘ korkan bazı Türk bürokratlar 'Aman Kerimov'u ürkütmeyelim‘ diye uyarmaya baĢladı. Oysa Özbekler 1924'te Türkistan Türkleri sayılırdı, Türkiye Türkleri ise kendilerine 'Osmanlı‘ diyorlardı. Kerimov ya da baĢkası bugün kalkıp 'Biz Türk değiliz!‘diyorsa, bu sözler sadece onu söyleyeni bağlar. Bir zamanlar dedelerim dedelerinize ağabeylik yapmıĢlarda. Bu kervan Ahmet Yesevi'nin yolladığı halifelerden, KurtuluĢ Cephesine silah ulaĢtıran Ġstanbul‘daki Özbek tekkesine, Buhara Cumhuriyeti'nin Antanta kıskacında kalan Anadolu Cephesi'ne gönderdiği altınlara uzanmıĢtır. Ama, sıra bu kez kardeĢimiz Türkiye'de imiĢ. Rus ne düĢünecek, Çin ne diyecek diye fazla istihale etmeden görevini yerine getirme zamanıdır. Ağabeyin, önce kardeĢler arasında adaleti hâkim kılması gerekir. Sonra dürüstlüğü, diyaneti. Ağabeyin zalimi desteklemesi düĢünülemez. - Özbekistan‘ın diktatörlükle yönetilmesi Türkiye'nin milli menfaati olabilir mi? - Bu Türkiye'nin menfaati olamaz, olsa olsa Özbekistan'da yatırım yapan Özbek diktatörünün haram sofrasına yakın üç dört iĢadamının menfaati olur. Oralarda sizden milyonları hibe olarak kapmayı düĢünmeyen, aldığı borcu ödeyebilecek haysiyetli bir hükümet olsaydı, bu Türkiye'nin menfaati olurdu. Fakat bu zihniyet Orta Asya'yi idare eden komünistlere yabancıdır. Bu zihniyet sadece demokratik seçimlerde iktidara gelebilir. Yani 'oralarda‘ demokrasinin yerleĢmesi Türkiye'nin vazgeçilmez menfaatidir. - Kerimov, sizi kendisine karĢı düzenlenen suikastları organize etmekle suçluyor. Bu olayla bağlantınız var mi? - Kerimov kendine suikastı kendi düzenlemiĢtir. Ama çok baĢarısızdı. Bir kiĢiyi öldürmek için altı çeĢitli yerde bomba patlatmak hangi dâhi provokatörün aklına gelebilirdi? Bombayı patlatanlara 'suçu muhalefete yükleyeceksiniz ve kurtulacaksınız‘demiĢlerdi, onlar bunu yaptıktan sora derhal idam edildi. Böylece suikast senaryosu gömüldü. Bomba mahkemesi olayın içyüzünü örtmek için düzenlenmiĢti. Mahkeme bombalama olaylarında benim iĢtirakime delil bulamadı Bu provokasyon ERK Partisi'nin seçimlere katılmasını önlemek için yapılmıĢtı. Ve ERK bu seçimlere katılamadı. - Sizin milliyetçi ve dindar olduğunuz söyleniyor. Özbekistan'daki Ġslami akımlara bakıĢınız nasıl? - Sofiler, 'Müslüman mısın?‘sorusuna 'ĠnĢallah Müslümanim!‘diye cevap verirlermiĢ, ben de onları taklit ederek diyorum: ĠnĢallah, dindarım. Fakat bu benden baĢka kimseyi ilgilendirmez. Benim itikadım bu. Özbek milliyetçisi değilim. Çünkü Özbekleri etnik açıdan Türklerden ayrı bir millet olarak görmüyorum. - Türkiye'de bazı çevrelerce Ģeriatçı ve milliyetçi kesimle 'özdeĢleĢtirilmeniz‘ neden kaynaklanıyor? - Bana Ģeriatçı diyenlere geçenlerde bir cevap vermiĢtim, onu tekrarlıyorum: '...Allah'a inanırım. Eğer inanmak Ģeriatçılık ise, değil ben, Özbeklerin hemen tümü Ģeraitçidir. Bir iki kendini bilmez çıkıp ben Vahhabiyim, Hizb-üt Tahrirciyim diyerek rejimin değirmenine su taĢıdı ve diktatörün, dindarlara uyguladığı zulmün Ģiddetlenmesine sebep oldu. Özbekleri ne dini taassup, ne de komünistlerin ateizmi yolundan saptırır. Türkistan Türkleri, Müslüman olarak hep orta yolu tuta gelmiĢlerdir, onlardan fundemantalist falan çıkaramazlar. 'Türkiye'de kaldığım sürede dindar-laik herkesle görüĢtüm ve bunun bir gün 'sorun‘olacağını düĢünmedim, Kerimov'un Ģahsıma karĢı propagandası Türkiye'de dedikodu düzeyinde kalmıĢtır. - Kerimov'un bir cumhurbaĢkanı olarak halk desteği olduğu söylenemez. Nasıl oluyor da ayakta kalıyor? - Kerimov klasik bir diktatör olarak çevresindeki herkesten Ģüphe eder. Ġki-üç kiĢi hariç, çevresindeki kadroları devamlı değiĢtirir. Ġktidarda kalmanın yine bir dayanağı KGB ve emniyetteki Özbek olmayan subay kadrosudur. Bunlar iyi para karĢılığında casusluğu da, koruma görevini de üstlenir. Bir Özbek bunu yapmayabilir. O yüzden Kerimov'un değiĢmeyen baĢbakanı bir Ermeni kadının çocuğudur. O kadar kendinden emindir ki, Özbekistan'da doğmasına rağmen Özbekçe‘yi öğrenmemiĢtir. Özbekistan zindanlarında siyasi ve dini görüĢlerinden dolayı mahkûm edilenlerin sayısı 40 binin üzerinde. Kerimov'un yakında ilan ettiği af acıma duygusundan değil, cezaevlerinde yer kalmadığı için alınan bir tedbir. Rejim KGB ve MirĢeb (polis) sayesinde ayakta kalıyor. Bu iki birimin kadrosu son beĢ yılda on misli artırılmıĢtır. Bu insanlar en yüksek maaĢı alıyorlar, devletin imtiyazlarından yararlanıyorlar. En önemlisi, suç islediklerinde is mahkemeye kadar varmıyor. - Özbekistan halkı, nasıl oluyor da Kerimov'a isyan bayrağı açmıyor? - Halk tam isyanın eĢiğindedir. Bakin, Kerimov'un korkulu rüyası 'Ġslami teröristler‘ safında geçen yıl 700 civarında mücahit vardı, bugün sayıları 3 bini aĢtı. Bu yükseliĢ mücahitlerin akilli politikasının değil, Kerimov'un akilsiz politikasının akıbetidir. Halk bu baskıcı, zalim rejimden seni kurtarırım diyen herhangi bir çeteyi destekler olmuĢtur. ERK Partisi olarak Özbek toplumuna sunduğunuz alternatif nedir? ERK Partisi bugünün Özbekistan‘ında milli birliği sağlayabilecek yegâne teĢkilattır, denilse bu abartı olmayacak. Aralık 1991'deki cumhurbaĢkanlığı seçiminde Özbek halkı ERK'nin sunduğu rejim alternatifini onaylamıĢtı. Fakat Kerimov seçim sonuçlarını açıkça sahteleĢtirerek iktidarda kalma piĢkinliğini göstermiĢtir. Bizim alternatifimiz demokratik ve hukuk devletidir. Ġktisatta serbest piyasa, siyasette çoğulcu demokrasi. - Kerimov'la üzerinde çok söz söylenen bir maceranız var. Parlamentoda kendisine iki yumruk attığınız, bir de tekme yediğiniz söyleniyor. Bu olay nasıl gerçekleĢti? - Parlamentoda Kerimov'a attığım 'yumruklar‘hep sözlü olmuĢtur. Cismani yumruğa kadar tenezzül etmedim, Kerimov da bana tekme atmamıĢtır, atsa tabi mutlaka karĢılık 'tenezzül etmek‘zorunda kalabilirdim. 'Mukabilsiz Demokrasi‟ 22.01.2001, Star Halit Kakınç Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih'ten uzun bir e-mail aldım. (Mukabilsiz Demokrasi) baĢlıklı bir de makale göndermiĢ. Özbekistan olayını kavramamız yönünden önemli. Hem de iki gün için Ģu Paris atmosferinden bir parça sıyrılmıĢ oluruz. Aynen aktarmakta yarar görüyorum: '90'lı yılların baĢlarında Özbekistan'ın otoriter rejiminden demokratik sisteme barıĢ yolu ile geçme ihtimali yüksekti. Çünkü o dönemde, Demokratik Hareket, mevcut yönetim karĢısında tek alternatifti. Ama bu hareket, dünya kamuoyu ve Batı'nın geliĢmiĢ ülkeleri tarafından desteklenmedi. Eğer zamanında bu hareketler desteklenmiĢ olsaydı, belki bugün Özbekistan'daki siyasi durum ve hatta rejim, değiĢik olurdu. 90'lı yılların baĢlarında, Batı Siyaseti'nde, Orta Asya'daki demokratik hareketlere ilgi yoktu. Yeni bağımsız devletleri, Rusya'yı ürkütmeden etki alanından uzaklaĢtırma stratejisi hakimdi. Ne var ki, bu süreçte, yeni bağımsız devletler ürkmek Ģöyle dursun, anti - demokratik tavır ve eğilimleri ile diğerlerini ürkütmeye baĢladılar. Bu da, Batı'nın Sovyet sonrası cumhuriyetlerinin yavaĢ yavaĢ demokratikleĢeceklerine iliĢkin umutlarını boĢa çıkarttı. 'ġantaj aracı' Özbekistan, demokrasi ve insan haklarına ait anlaĢmaları imzalayalı çok oldu. Ne var ki, bu süre içinde insan haklarının gaddarca çiğnenmediği ve demokratik değerlerin alaya alınmadığı bir tek gün bile geçmedi. En çirkini de, Özbekistan Yönetimi'nin, Batı'nın ekonomik yardımlarını alabilmek ve demokrasi konusundaki taleplerini azaltmak amacıyla, insan hakları mes'elesini bir Ģantaj aracı olarak kullanmıĢ olmasıdır. Orta Asyalı diktatörler, [Eğer bana iyi davranmazsanız, yardım etmezseniz, insan haklarını daha da çiğneyeceğiz... Günahsız insanları zindanlara atacağız... Halkı, yoksulluk batağına daha da çok batıracağız... Ve iç savaĢ çıkacak... Radikal Ġslâm gelecek... Neticede, bizim ülkemizden sizin ülkelerinize doğru, seller gibi kaçak akını baĢlayacak!..] Ģeklinde tehditler savurmaktan hiç geri kalmazlar. Bu tür tehditlerle birilerini etkileyebilmek çok zor diye düĢünmek, inanın, meseleyi basitleĢtirmek olur. Kimin mutluluğu? ABD DıĢiĢleri Bakanı Madeline Albright'ın Orta Asya ziyareti sırasında bazı otoriter iktidarlara ekonomik yardım vaatlerinde bulunması, (Albright, Orta Asya'da kimi destekliyor?.. Demokrasiyi mi, yoksa otoriter rejimleri mi?)gibi yorumlara sebep oldu. Bizim ABD'nin demokrasiden yana olduğundan ve demokrasiyi desteklediğinden Ģüphemiz yok. Fakat, bu desteğin sürekli ve sistemli olmasını arzu ederiz. Çünkü, insan hakları mes'elesinin artık hiçbir devletin iç meselesi sayılamayacağı bir moral değerler çağını yaĢamaktayız. Bilinen demokratikleĢtirilmesinden halkın mutluluğudur. odur ki, toplumların amaçlanan, iktidarların değil, Nitekim, Orta Asya'da demokratik geliĢmelerin gerçekleĢmesi, Amerika gibi bize uzak bir devlet için milli menfaat ise Orta Asyalılar için bunun iki katı bir mutluluk olması, çok normal değil midir? Bizim gibi uzun yıllar Rus müstemleke rejimi altında yaĢamıĢ olan halklar için demokrasinin muadili, mukabili alternatifi yoktur!‘ 'Budun, seraba doğru yürüyor' 23.01.2001, Star Halit Kakınç Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri, Erk Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in makalesine devam ediyoruz: 'Bundan 10 yıl önce, bağımsızlık bizim için herĢeyden üstündü. Özbekistan, bugün bağımsız. Bundan sonraki en yüksek gaye, bu bağımsız devleti hukuk devleti yapmak olmalıdır. Bu anlamda, bugün Özbekistan'da hakimiyetini inĢa etmeye çalıĢan rejim, farz-ı muhal, istikrarlı ve güçlü de olabilse, demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun bir yönetime sahip bu model, bize uygun değildir. Aynı zamanda, bazı radikal dini grupların teĢvik edip propaganda yaptıkları gibi, sakal bırakmayan ve sarık takmayan insanları cezalandıracak bir devlet modeli de hiç bize göre değildir. Çünkü, böyle bir devletin, sakal bırakanları hapse atan bugünkü diktatöryel devletten farkı olmayacaktır. Biz, hakimiyetin bütün öğelerinin halkın iradesiyle tecelli ettiği bir devlette yaĢamak istiyoruz. Bu devlette parlamentonun, hükümetin, adli kurumların bir kiĢinin keyfi kaprisleri ile değil - Anayasa'ya göre yönetilmesini istiyoruz. Yürütme ve Yasama gibi yetki alanlarında, bağımsız olması gereken kurumların birbirlerine müdahale etmemelerini istiyoruz. Adli kurumların vatandaĢların sakalı ile uğraĢmak yerine, onların hak ve hukukunu savunmakla... Suçluları cezalandırmakla meĢgul olmaları beklenir. Biz, devletimizde ekonominin 'millet babası‘ tarafından da 'mafya babası‘ tarafından da yönetilmesine karĢıyız. Biz, ekonominin serbest piyasa rejimine uygun geliĢmesi taraftarıyız. 'Demagoji değil ihtiyacımızdır!' Biz, toplumda gerçek düĢünce özgürlüğünün egemen olmasını arzu ediyoruz. Öyle bir özgürlük ki, bir gazeteci, yazısını yayınlatabilmek için devlet baĢkanını övmek zorunda kalmasın!.. Öyle bir özgürlük ki, beĢ kiĢi bir araya gelip sohbet ederken, sesini kısmaya mecbur olmasın... Hiç kimse, düĢüncesini açıkça ifade ettiği için iĢinden atılmasın... Hiç kimse muhalif bir kitap okurken, hapis korkusu yaĢamasın! Kısaca biz, demokrasinin devletimizin bütün katmanları ve köĢelerinde egemen olmasını istiyoruz. Demokrasi, bizim için demagoji değil, ihtiyaçtır! Biz, bu Yorulmayacağız! kelimeyi tekrarlamaktan yorulmadık... Çünkü, komünistlerin yönettiği bağımsız görüntülü köleliğin 9 yılı, bu kelimenin muhtevasının ne kadar kavram'lı ve máná'dar olduğunu gözler önüne sermiĢtir. Bugün biz, her zamankinden daha fazla emin bir tarzda tekrarlıyoruz: Demokrasinin bizim için mukabili yoktur!‘ 'Gözler bağlı diller bağlı!' Bu çok önemli makaleye, ünlü Özbek yazarı Mehmet Ali Mahmud'un, Muhammed Salih'e cezaevinden yazmıĢ olduğu mektuptan alınma pasajlarla son vermek istiyorum: ‘Gözün görüp, kulağın duymadığı bir musibet bu... GeçmiĢ geçmiĢ olalı, böyle bir Ģey görmedi... Hepsi bir kábus... Bu iĢkencelerin yanında ölüm, nimet gibidir. Ġmkánlar bağlı... Gözler bağlı... Diller bağlı... Duvarlar geziyor etrafta. Budun (millet), seraba doğru yürüyor... Seraba vardı. Batıyor.‘ Özbekler Türk değildir tartışmasına en iyi cevap 07.04.2001, Star Halit Kakınç Bazı çevrelerde, bir süredir Özbeklerin Türklüğü üzerine deli saçması bir tartıĢma yürütülüyor. Türk Dünyası‘nı kendi çapında iyi tanıyan ve ilgi duyan bir insan olarak böyle bir zırvalığa bulaĢmak istemedim. Ne var ki, tartıĢma hálá sürüyor. Ve bir türlü bitemiyor. Bu konudaki en iyi cevabı sürgündeki Özbek Lider Muhammed Salih verebilir diye düĢündüm. Muhammed Salih dostumun gönderdiği yazıyı aynen kullanıyor ve bu budalaca polemiğin bu cevap ile noktalanmasını diliyorum: ‗Türkiyede bazı gruplar (Özbeklerin Türk olup olmadığını araĢtırmak ve onların mutlaka Türk olduklarını ispat etmek) için kol sıvamıĢ durumda, galiba... Binlerce faks ve e-mail adreslerine mesajlar gönderiliyor ve Özbeklere hakaret eden bu dergiye lânetler yağdırılıyormuĢ... NeymiĢ, bir Ģahıs, (Ülkücüler) dergisinde (Özbeklerin Türk olmadığı)nı yazmıĢ. Her Ģeyden önce, böyle bir konuyu tartıĢmaya açmak, hele hele internet ortamında polemik yapmak - ciddiyetsizliktir. Böyle bir münakaĢaya meyil gösterenler varsa, onlar muhakkak Türk değillerdir. Türk olarak bu konuyu kurcalayanlar ise kendi tarihlerini bilmeyen Türkler‘dir. ‗Timurlenk‘in ifadesi size káfi gelmiyor mu?‘ Ülkücülerin dergisinde biri, (Özbekler Türk değil) dedi diye yaygara koparanlara, Ģunu söylemek istiyorum: Bunu yazan bir Ahıskalı Türk‘müĢ... Stalin zulmünden vatanından sürülmüĢ... Bu da yetmezmiĢ gibi, kardeĢ sandığı Özbekistan‘dan dövülüp-kovulmuĢ... Bir elemzede Türk!.. Ne olmuĢ böyle bir insan (Özbek Türk değil) dedi ise? Asya ve Avrupa‘yı avucunda tutan Emir Timur, bugün Kerimov‘un bile onur kaynağı olan ceddimiz Timurlenk, (Biz Türk‘üz, Türk‘ün de en büyük budunuyuz) demiĢ. Bu size káfi değil mi? ġimdi Ahsıkalı kardeĢimizi Timurlenk ile karĢı karĢıya mı getireceksiniz? Dünya Türkleri Kurultayı‘na gelip, Türkler‘in kürsüsünden (Özbekler Türk değiller!) diye haykıran Özbek akademisyen Askarov‘a ses çıkarmazken, neden himayesiz bir Ahsıkalı kardeĢimize saldırıyorsunuz? Özbekistan Maarif Bakanlığı, tüm okullarda Özbek çocuklarının kendilerini ‗Yeni Bir Millet‘olarak tanımasını sağlayacak milyonlarca kitap neĢir ediyor, niye buna karĢı hiç tepki göstermiyorsunuz? Ya da Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov her yerde ve açık açık Özbekler‘in Türk olmadığını vurgularken, ona karĢı saygı gösteriyor da, aynı Ģeyi bir gariban söylerse, niye kabınızdan dıĢarıya fırlıyorsunuz? ‗Özbekler, böyle bir ispata muhtaç değil‘ Kerimov, bir kaç yıldır Türk kurultaylarına delge göndermiyor. Bu bir nevi, (Biz Türk değiliz... Türk Kurultayı‘na gitmeyiz) demektir. ġimdi Kerimov böyle davranıyor diye, biz Türk olmaktan vaz mı geçeceğiz? Samimi olunuz... Ya da hiç konuĢmayınız! Özbekler, kendi Türklükleri‘ni ispat etmeğe hiç muhtaç değillerdir. Türklükleri‘ni ispat etmeğe muhtaç olanlar, Özbekistan yönetimini zorla ele geçiren bir avuç hayduttur! Bunu ispat etmenin zor olduğunu anladıkları içindir ki, Türklüğe saldırıyorlar. Onu savunanları, (Vatan Haini) ilan ediyorlar. Fakat bu geçicidir. Çünkü zorbalar, hiçbir zaman báki olamazlar. Türkistan‘da Türklük yeniden dirilecektir. Hoca Ahmed Yesevi‘nin Türkistanı, ebediyyen yaĢayacaktır. Bundan emin olun.‘ Muhammed Salih, Bir Özbek Türk‘ü 'Esas suikastçi olan Kerimov'un kendisi' 13.05.2001, Star Halit Kakınç Önceki gün, Norveç'in baĢkenti Oslo'da ilginç bir olay yaĢandı. Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih bir basın toplantısı yaptı. Bu toplantıda Bahram Muminahunov adlı biri kiĢi, kendisinin Muhammed Salih'i öldürmek üzere CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov tarafından görevlendirildiğini açıkladı. Önce, açıklamanın tam metnine yer verelim: 'Ben, Bahram Muminahunov. 1958 doğumlu. Özbekistan vatandaĢı. Burada bir siyasi lidere suikasta teĢebbüsün Ģahidi olarak konuĢacağım. 1999 Eylül ayında bir grup Çeçen iĢadamı, davetlim olarak Moskova'dan TaĢkent'e gelmiĢti. Grubun baĢkanı Özbekistan'daki durumu değerlendirirken, söz gelimi sürgündeki Özbekistan muhalefeti lideri Muhammed Salih'i tanıdığını söylemiĢti. Bu sohbetten sonra ĠçiĢleri Bakanı Zakir Almetov, Terörle Mücadele Koordinatörü Batır Tursunov ve Özbekistan Ġnterpolü Direktörü Mahmud Haitov, beni bakanlığa davet ederek Çeçenler'le görüĢmek istediklerini bildirdiler. Ben de bu görüĢmeyi sağladım. GörüĢmede Terörle Mücadele Koordinatörü Tursunov ve Özbek Ġnterpolü'nün Direktörü Haitov, Çeçenler'e 2 milyon dolar karĢılığında Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed Salih'i öldürme teklifinde bulundular. Biz, Çeçen arkadaĢlarla bu tehlikeli giriĢim ve cinai teklif hakkında Muhammed Salih'e haber gönderdik. Muhammed Salih, Özbek yetkililerinin bu teklifini kabul etmemizi bizden rica etti. Yani böylece Kerimov rejiminin ne kadar mütecaviz bir rejim olduğunu su yüzüne çıkarmak istedi. Bugün bu cinayet teĢebbüsünü kanıtlamak için elimizde birçok delil mevcut. Bundan sonraki tüm açıklamalarım bu deliller esasında olacak. Özbekistan Ġnterpolü Direktörü Haitov ile aramda geçen telefon konuĢmalarının en önemli bölümleri elimizdedir. Bu konuĢmalarda Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed Salih'e suikast sipariĢi, reddedilmez bir Ģekilde açıkça ifade edilmiĢtir. 25 Nisan 2001 yılında mahalli saat ile 8'de, Özbekistan ĠçiĢleri Bakanı Almetov, Terörle Mücadele Koordinatörü Albay Batir Tursunov ve Özbekistan Ġnterpolü Direktörü Mahmud Haitov, Kerimov tarafından rezidansında kabul edilmiĢ ve kendisine suikastın icrası konusunda bilgi verilmiĢtir. 2000 yılının Eylül ayında, Çeçen Grubu'na, suikastin hazırlanması amacı ile nakit 135 bin Amerikan Doları verilmiĢtir. Ödemenin tamamı, Muhammed Salih öldürüldükten sonra verilecekti. Para konusu, benim Mahmud Haitov ile konuĢmalarımın özünü teĢkil ediyor. Ve bu konu benim sohbet taĢlarımın dilindeki düğümü sonuna kadar çözmeme yaradı. Çünkü anladığım kadarı ile Salih'in kellesi için verilecek toplam 2 milyon doların 1 milyonu, Albay Tursunov ile Haitov arasında paylaĢılacaktı. ...Biz Muhammed Salih'ten birkaç hafta ortadan kaybolmasını rica ettik. Akrabaları da kaybolduğunu ilan ettiler. Bu haber 23 Nisan'da çıktı. Olay inandırıcı oldu. Söz konusu bu 3 kiĢi, 25 Nisan'da Kerimov tarafından kabul edildi. Fakat, Çeçenler'e verilecek olan 1 milyon doların geri kalan kısmının (870 bin Dolar), verilebilmesi için, Bakan Ahmetov, öldürüldüğünü kanıtlayacak deliller... ERK tarafından radyo bildirisi ve resmi açıklama istedi. Tabii, bu talepleri yerine getirmek mümkün değildi. Böylece bu tehlikeli oyunu en doruk noktasında durdurmak zorunda kaldık. 26 Nisan'da Tursunov, Haitov ve Özbekistan Gizli Servisi'nin ġef Yardımcısı Erkin, Moskova'ya gelerek evimde misafir oldular. Ġki gün kaldılar. Para konusunun çözülmesini kendilerinin de istediklerini, ancak infazın gerçekleĢtiğine inanmadıklarını dile getirdiler. Onların bu isteğini yerine getiremedik. Oyunu en sıcak noktasında kesmeye mecbur kaldık. Ama önemli olan, Kerimov Rejimi'nin dehĢet yüzünü gösterebilecek güçlü delillere sahip olduk...‘ Açıklama, bu kadar. Ben, 1994 Ocağı'nda Davos'taki Liderler Zirvesi'nde Demirel'in Kerimov'a, Türkiye'ye sığınan Muhammed Salih ile barıĢmasını önerdiğini hatırlıyorum. Kerimov'un, bu öneriye, 'Süleyman Ağa... En iyisi, bize Salih'i iade edin‘diye cevap verdiği de biliniyor. Bundan sonraki konuĢmaların Ģöyle aktığı ileri sürülüyor. Demirel: 'Ne yapacaksın?.. Kerimov: 'Öldüreceğim.‘ Demirel, 'Ġslam... Sen bunu söylemedin... Ben de iĢitmedim‘ diyor ve masadan kalkıyor. Bilinen Ģu ki, Kerimov, 1992 yılından bu yana muhalefetsiz ve doğal olarak Muhammed Salih'siz bir Özbekistan arzu ediyor. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinden ERK'nın gücünü göstermesinden büyük rahatsızlık duyuyor. Bütün sahtekârlıklara ve hilelere rağmen, ilk açıklanan sonuçlarda Muhammed Salih'in yüzde 33 oranda oy almıĢ olması canını sıkıyor. Bu can sıkıntısı, suikast giriĢimine kadar uzandı mı?.. Bilemem. Bildiğim Ģu ki bu dosya çok ama çok fena kokuyor. Muhammed Salih'in tutuklanması 30.11.2001, www.internethaber.com Ahmet Arslan Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov‘un hakkında ―kırmızı bülten‖ çıkardığı ERK Demokrat Partisi lideri Muhammed Salih önceki gün Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti Prag‘da tutuklandı. Diktatör bu, istediği kiĢi hakkında, istediği ―suç‖u icat ederek, bu paralelde mahkeme kararları çıkararak ―kırmızı bülten(ler)‖ çıkartabilir. Ülke bütün kurumlarıyla O‘nun elinde. Nitekim 1994 yılında da aynı Kerimov, hakkında ―tarihi eser kaçakçılığı‖ suçlamasında bulunduğu Muhammed Salih‘in iadesini sağlamak amacıyla Türkiye ile ―Suçluların iadesi anlaĢması‖ imzalamıĢtı. O zaman çalıĢtığımız gazetede manĢetten yayınladığımız ―Ġkinci Elçibey Vakası‖ baĢlıklı haber ile Kerimov‘un dünyadan bihaber Türk yetkililerini düĢürmek istediği tuzağı bozmuĢtuk. Kerimov böylesine kolay ―kırmızı bülten(ler)‖ çıkararak, hiçbir adi suç ve Ģiddete bulaĢmamıĢ muhaliflerini kolaylıkla tutuklattırabiliyor. Her nedense Ġnterpol de bu konularda oldukça ―duyarlı‖! Ama sıra binlerce cinayetten sorumlu olan DHKP-C elebaĢı Dursun KarataĢ‘a gelince aynı Ġnterpol‘un güzergahları yolgeçen hanına dönüyor. Hiç Ģüphesiz bu noktada Türkiye‘nin de ağır ihmali sözkonusu. Bir siyasi muhalif ve insan hakları savunucusu olarak Muhammed Salih‘in Kerimov yönetimi tarafından ele geçirildiği anda anında öldürüleceği uzun süreden beri bilinen bu gerçek. (Kerimov‘un vaktiyle eski CumhurbaĢkanı Demirel‘e yaptığı ‗En iyisi Salih‘i öldürmek‘ Ģeklindeki itirafı hala hafızalarımızda) Salih‘in bir süre Türkiye‘de kalması ve Özbekistan yönetimi ile yaĢanan gerginlik uzun süre Türk basınında yer almıĢtı. Ama Muhammed Salih Türk basınında son olarak ABD‘de yaĢanan 11 Eylül saldırılarından sonra gündeme gelmiĢti. Bir-iki soyu kırık eski tüfek komünist Türk milliyetçiliğine olan düĢmanlıklarını dıĢa vurabilmek, intikam duygularını tatmin edebilmek amacıyla Salih‘i ısrarla 11 Eylül saldırıları ve Usame bin Ladin ile iliĢkilendirmeye çalıĢmıĢlardı. ġimdi kına yaksınlar. Muhammed Salih tutuklandı. Ama aynı, Türk düĢmanı zihniyet bu defa tutuklanma olayını da çarpıtıyor. Salih‘in Kerimov‘un çıkardığı ―kırmızı bülten‖e istinaden değil de, ısrarla 11 Eylül‘den sonra yürütülen ―terörle mücadele‖ paralelinde tutuklandığı intibaını yaratmaya çalıĢıyor. Ayrıca medyanın önemli bir bölümü de Muhammed Salih‘in Prag‘da tutuklanmasını her zamanki körlüğü ile görmezlikten geldi. Eğer tutuklanan bir terörist veya eĢcinsel olsaydı Türk medyasında öncelikli haberler arasında yeralırdı. Ama ünlü bir Türk Ģairi-düĢünürü sırf siyasi nedenlerden dolayı tutuklanıyor; kimsenin kılı kıpırdamıyor. Haine ‗hain‘, soyu kırığa ‗soysuz‘ dediğiniz zaman tepki topluyorsunuz. Bu denli iĢgale uğramıĢ bir ülkede ‗entelektüel terörizme‘ uğramak haliyle kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle de hiç bir Ģey birbirinden bağımsız değil. Ne Kıbrıs meselesinde sergilenen tavırlar Muhammed Salih‘in tutuklanmasından bağımsız; ne de son günlerin ünlü ‗Salkım Hanım ‘tartıĢmaları ‗ġark Meselesi‘nden bağımsız. Ġhanet kozaları öyle örülmüĢ ki, iĢin içinden çıkabilmek mümkün değil! Havel‟e mektup, faks ve e-mail yağmurları 01.12.2001, Star Halit KAKINÇ Dünkü yazımda tatsız haberi ilettim. Özbekistan‘ın sürgündeki muhalefet lideri Erk Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti Prag‘da, Ġnterpol‘ün kırmızı bülteni ile arandığı gerekçesiyle tutuklandı. Bu köĢenin sürekli okuyucuları, Muhammed Salih‘i tanır. Bu demokrat ve laik lider, büyük bir tehlike ile karĢı karĢıya. Sürgünde yaĢadığı Norveç‘e değil de Özbekistan‘a iade edildiği takdirde, Kerimov Diktatörlüğünün iĢkenceleri kendisini bekliyor. Hatta, idam edilmesi bile ihtimal dahilinde. Kısaca hatırlatalım. 1999 ġubatı‘nda, Özbekistan‘ın baĢkenti TaĢkent‘te bombalar patladı. 16 kiĢi can verdi. Kerimov, bu olayı fırsat bildi. Bombalı saldırının arkasında Özbekistan Ġslami Hareketi adlı köktendinci örgüt ile Cuma Namangani ve Tahir YoldaĢev adlı Ģeriatçı liderlerin yer aldığının anlaĢılmasına rağmen, Salih‘in adı da davaya karıĢtırıldı. 17 Kasım 2000 tarihindeki göstermelik mahkemede, gıyabında 15 yıl ağır hapis cezasına mahkum edildi. Politik mültecilerin iĢkencenin hüküm sürdüğü ülkelere iadelerinin mümkün olamayacağını öngören 1951 tarihli BM anlaĢmalarına imza koyan Çek Çumhuriyeti, acaba neden böyle bir tavır takındı? Hanabad askeri üssü‘ne karĢı Muhammed Salih mi? ÇeĢitli olasılıklar var. Bu sorunun cevabını ararken, Ģeytanın avukatlığını yapmak da mümkün. Özbekistan, Afganistan Harekatı için, Amerikan askerlerine topraklarını açtı. Ülkenin güneyindeki Hanabad askeri üssüne, 1000‘den fazla Amerikan askeri yerleĢti. Kerimov Rejimi, bu konukseverliğine karĢılık, Muhammed Salih‘in kellesini mi istedi? Bilemiyorum. Doğrusu, bu sorunun cevabı beni ciddi Ģekilde endiĢelendiriyor. ġöyle veya böyle, Muhammed Salih‘in Özbekistan‘a iade edilmemesi gerek. Bu amaçla, insan hakları örgütleri geniĢ bir kampanya baĢlattı. Türkiye‘deki siyasi partiler ve bizdeki göstermelik insan hakları savunucuları, olayın farkına bile varmayabilirler. Umurumda değil. Ben, konu ile ilgilenen okuyucularım için Çek Devlet BaĢkanı Vaclav Havel‘e yönelik bir Ġngilizce mektup örneği ile adres, e-mail, telefon ve faksını sunuyorum: ‗Kariyerleriniz bile aynı... fakat o, destekten yoksun‘ Ġnsan Hakları Avrupa ve Orta Asya bölümlerinin direktörü Elizabeth Andersen, ‗Muhammed Salih için bu bir ölüm-kalım meselesi‘ diyor. Aynen öyle. Muhammed Salih‘in bir sözü aklıma geliyor. ‗Benim trajedim, ailemin trajedisi ve kardeĢlerimin trajedisi, Özbekistan‘ın yaĢamakta olduğu büyük trajedinin yalnızca küçük bir kesitidir!‘ Bu Bir Ticaret mi? 02.12.2001, Türkistan Bülteni Hakan CoĢkunarslan Muhammed Salih Prag‘da tutuklanalı 5 gün oluyor. Onu tanıyanlar, yakın çevreleri Türkiye‘de Avrupa‘da ABD‘de Gerek sivil toplum kuruluĢlarına gerekse hükümetlere bu olay karĢısında tavır takınmaları için giriĢimlerde bulunuyor. Norveç dıĢiĢleri bakanlığı Çek hükümetiyle görüĢmeler yapıyor. Uluslar arası insan hakları örgütlerinden Çek hükümetine talepnameler gönderiliyor. Canım Türkiye‘m den hala ses yok. Ġçimden Aziz Nesin‘in Türkleri demek geliyor. Ya da Nazım‘ın koyunları. Çobanı belirsiz koyunlar. Türkistan Newsletter editörü sayın Mehmet Tütüncü, ―sattınız‖ diyor. ―Elçibey gibi Salih‗ide sattınız‖ Türkiye‘deki bu suskunluğun altında acaba bu ticaretin gerçekliğimi yatmaktadır? Kerimov televizyonlarında bayram havası estiriyor. Muhammed Salih‘i yakalattım diye. Kerimov yakalamadı, Salih‘i ona verdiler. Pazarlıklar sırasında Türkiye‘nin bundan haberi olmadı mı dersiniz? Neden Prag. Neden Norveç veya Hollanda değil diye düĢününce bir Ģeylerin pazarlığının yapıldığı kesin. Çünkü ne Norveç ne de Hollanda da yakalanmıĢ olsaydı Özbekistan‘a iade edilmeyecekti. Çünkü Özbekistan‘da idam dahil her türlü iĢkence serbest. Muhammed Salih‘le ilgili Çek hükümeti ve Kerimov diktatörlüğü arasında görüĢmeler devam ediyor. 40 günlük süre içinde Salih‘le ilgili dosyalar ulaĢtırılacak. Türkiye bu süre içinde ne yapacak? Ya suskunluğuna devam edip Muhammed Salih‘i değil Türklüğün geleceğini yok edecek, ya da oturup hatalarını düzeltmek için tez elden giriĢimlerde bulunacak. Muhammed Salih‘in tasviyesi demek Türkistan‘da laisizm ve demokrasinin sonu demektir. Sonra ortada ne mi kalır? Bir diktatöre karĢı, radikal örgütlerin savaĢı kalır. ABD‘nin yeni orta doğusu için istenen her Ģey böylelikle hazır duruma getirilmiĢ olur. Bir diktatör ve silahlı eyleme baĢvuran bir sürü örgüt. Türkistan‘da demokrasinin yerine savaĢı isteyenler arasında Türkiye‘de var mı bunu kısa zamanda göreceğiz. Muhammed Salih‟in tutukluluk haliyle ilgili haberler 03.12.2001, Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi Komitemiz kuruluĢ aĢamasında olup yeni üyeler kabul etmekteyiz. Komitemize üye olmak ve dünya basınında Salih‘in serbest bırakılması kampanyasına destek olmak ve kampanyamıza katılmak isterseniz [email protected] adresine e-mail göndermeniz yeterlidir. Bu mesajda isminizin komite üyeleri arasında açıklanmasını isteyip istemediğinizi de belirtiniz. Ayrıca bölgenizde Salih‘le ilgili çıkan haber ve yorumları ve diğer faaliyetleri bize iletiniz. Son geliĢmeler: Oslo: Norveç Hükümeti Salih‘in kendilerine iade edilmesi için Çek makamlarına bugün resmen baĢvurdu. Norveç Salih‘in kendilerine iltica etmiĢ olduğunu belirterek Salih‘in kendilerine iade edilmesi gerektiğini belirttiler. Çek içiĢleri bakanı Gabriela Bartikovsa Salih‘in Özbekistan‘a iadesi ihtimalinin giderek azalmakta olduğunu belirterek konuyu incelediklerini ve Adalet bakanı yetkilileri ile bir sonuca varacaklarını söyledi. Amsterdam: Hollanda dıĢiĢleri bakanlığı yetkilileri olayları yakın incelemeye aldılar. Hollanda komite üyemizin bildirdiğine göre 2 Hollandalı milletvekili Salih‘in davası ile yakından ilgileniyor ve Hollanda dıĢiĢlerinden Çek ve Norveç hükümetleri nezdinde Salih hakkında bilgi istedi. Brüksel: AĢağıda Belçika komite üyemizin yolladığı Belçika basınında Muhammed Salih‘le ilgili basın haberleri yer almaktadır. Belçika nın en ciddi gazetesi De Standaard'in Muhammed Salih‘e destek baĢlıklı yarım sayfalık yorum ve haberi aĢağıda bulabilirsiniz. (...) Gazete Özbekistan‘ın terörle mücadele savaĢını Muhalefeti yok etmek için kullandığına dikkat çekmekte ve Terörle mücadele ederken Diktatörlere destek verilmemeli, aynı zamanda insan hakları ön planda tutulmalıdır demektedir. Ayrıca gazetede Avrupa parlamentosunun Orta Asya delegasyonu baĢkanı Bart Staes'in Salih‘in serbest bırakılması için yayınladığı basın bildirisine de yer vermektedir. Sosyal İktidar ve Muhammed Salih 03.12.2001, www.internethaber.com Ahmet Arslan Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov'un siyasi muhalifi ve insan hakları savunucusu, Ģair-düĢünür Muhammed Salih Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da tutuklanalı yaklaĢık beĢ gün oldu. Bir siyasi mülteci olarak Muhammed Salih'in Özbekistan'a iade edilmesini önleyebilmek için yoğun ve etkili bir sivil inisiyatif gerekiyor. ġüphesiz bu noktada en büyük görev ve sorumluluk da Türkiye Türklerine düĢüyor. Fakat, tutuklanmanın üzerinden geçen süre içinde Muhammed Salih ve dolayısıyla Türk dünyası meselelerinde duyarlı çevrelerin baĢarılı bir performans sergilediğini söyleyebilmek mümkün değildir. Aksine ortada açık-seçik bir baĢarısızlık söz konusudur. Bu baĢarısızlık kroniktir, yapısaldır. Sadece Muhammed Salih ve paralelindeki meselelerle ilgili değildir. Türkiye'de "yerli-milli" söylemlerden yana olan kitle; sivil inisiyatif ve sosyal iktidara uzanan yolda birikimsizdir, beceriksizdir, isteksizdir, samimiyetsizdir, eyyamcıdır; kısacası baĢarısızdır. Bunun nedeninde de ciddi bir "yanlıĢ bilinç" ve kabuller silsilesi bulunmaktadır. Türkiye'de "yerli-milli" söylemleri kullanan kitleler siyasal amaç ve baĢarıların "her Ģey" olduğunu sanırlar. Bundan hareketle de insan ve toplum hayatına ait her türlü sorunun "siyasal araçlar ile" çözülebileceğine, hedeflere ulaĢılabileceğine inanırlar. Modern devlet ve demokrasilerde siyasal iktidar, varolan iktidar unsurlarından sadece birisidir. Hele hele Türkiye gibi ülkelerde ise; "sosyal iktidar" ayağı eksik olan siyasal iktidarın baĢarı Ģansı yoktur. Siyasal iktidarlar veya yapılanmalar kitlelere, yığınlara dayalı iken, sosyal iktidar bilinçli ve örgütlü duyarlılıklara dayanır. Muhammed Salih tutuklandı; biz bunu Türkiye gündemine dahi getiremedik. Türkiye'de yayınlanan gazetelerde doğru dürüst haber bile yayınlanmadı. Böylesine çok önemli ve duyarlı bir konuyu neden gündeme getiremediğimizi, bu mekanizmaları neden oluĢturamadığımızı sorgulamayıp çeĢitli kiĢi ve kurumlara suçlamalar yönelttik. Bu hastalığın temelinde "bireysel sorumsuzluk hissi" ve eyyamcılık bulunmaktadır. Bir-iki yerde yarım saat nutuk atarak, beĢ yılda bir de oy kullanarak hayata, ülkeye ve dünyaya ait bütün sorumluluğumuzdan kurtulduğumuzu zannederiz. Bu aĢamadan sonra kendimizi ve bütün sorunlarımızı "emanet" gibi hissederiz. Arkasından da "ġu niçin böyle yapılmıyor, bu neden böyle olmuyor" diye hayıflanırız. ġimdi Muhammed Salih'in tutuklanma olayında da aynı zafiyeti görüyoruz. Meselenin bilincinde olduğu noktasında ipuçları veren insanlar, görüĢ ileri sürmek ve kiĢileri-grupları suçlamaktan öte bir Ģey yapmıyorlar. "Öldük, yandık" diye yine birbirimizi demoralize edip, yılların sloganlarını tekrarladıktan sonra hiçbir Ģey olmamıĢ gibi tekrar köĢemize çekiliyoruz. Bundan dolayı da hayata ve topluma ait hiçbir talebimizi gerçekleĢtirme gibi bir Ģansımız olmuyor. Çünkü "sosyal iktidar"ın önemini idrakten uzağız. Gizli Bir El ve Muhammed Salih 03.12.2001, Türkistan Bülteni Atilla Ongun Özbekistan Muhalefet hareketi lideri sayın Muhammed Salih'in Prag'da ABD'nin eski Sovyetleri çökertmek için propaganda amaçlı olarak Batı Almanya'da kurduğu, fakat daha sonra Sovyetlerin çöküĢü ile radyonun daha farklı bir dünya da daha farklı fonksiyonlar üstlenmek üzere Prag'a taĢınması ile adı aynı kalan fakat "görev alanı değiĢen" "Özgür Radyo" da verdiği bir program sonrası tutuklandığını duyduğumuzda Orta Asya'nın geleceğine yönelik bir darbe ve uluslararası güçlerin birlikteliği geldi aklımıza. Bu birliktelik te Muhammed Salih'e yer yoktu. Sadece Muhammed Salih'e değil, rahmetli Elçibey'i de aĢırı bulduklarından isminin üstüne bir çarpı atmıĢlardı. Rahmetli Alpaslan TürkeĢ'i de 12 Eylül‘de aynı sebeplerden cezalandırmıĢlardı. Fakat TürkeĢ eski kurt ve kurnaz bir asker olduğundan mücadelesini hep sistem içinde vermekte kararlıydı ve vefat edene kadar da öyle yaptı. Muhammed Salih'in tutuklanması Elçibey'i hatırlattı. Elçibey vefatından iki ay evvel Washington'a gelmiĢti. ABD hükümetinden temsilciler ile görüĢecekti. Bu sırada ABD'de bulunan Türk kuruluĢ ve kiĢileri ile de temas kurup görüĢmek, Türkler ile birlikte olmak istiyordu. Fakat ünlü ekonomist Adam Smith'in Ulusların Zenginliğinde tanımladığı piyasaları ve ekonomiyi yönlendiren "gizli bir el" sahneye çıkmıĢ, bu seferde siyaseti yönlendiriyordu ve Elçibey'in hiç bir Türk kuruluĢ ve kiĢi ile görüĢmesini istemiyor ve görüĢmek isteyenleri de tehdit ve sindirmeye çalıĢıyordu. Elçibey vefat edince bu gizli el kendilerine bu konuda yapılan eleĢtirilere karĢı, Elçibey ile kimsenin görüĢmemesi gerektiğini söylemelerinin ve üçüncü kiĢilere baskı kurmalarının nedenini O'nun Muhammed Salih ile birlikte Washington'da bulunduğunun bilgisi üzerine yapıldığını iddia etti. Aslında bunlar için Elçibey, TürkeĢ ve Muhammed Salih arasında pek bir fark yoktu. Hatta ve hatta Ermeni ve Yunan lobilerinin önemli isimleri olan Sitilidis veKrikorian bu isimlerden daha önemliydi ve daha ılımlıydı. O yüzden bu gizli el Turkish Armenian Reconcilation Committee adı altında bir komite oluĢturmuĢ ve iki yıldır Ermeni gurubu ile görüĢmelerde bulunuyordu. Ne zaman ki bu görüĢmeler karĢı gurup tarafından basına sızdırılınca gizli el görüĢmelerin bağımsız bir gurup tarafından yapıldığını görüĢmeleri yaptıranlara açıklattırdı, tabi bu satırların yazarları da dahil herkes ilkokul beĢinci sınıf türünden bu yalana inandı. Bu gizli el için kendi vatandaĢları ve ulusunun çıkarları değil, kendi mevkileri ve bağlı bulundukları "merkezler" önemliydi. Peki kim olabilirdi bunlar, bütün bir sistemi yöneten, gizli el gibi bilinmez bir Ģekilde ülkenin geleceği hakkında kararlar veren, Yüce Atatürk'ün savunduğu Türk Milliyetçiliğini değil de Ermeni ve Yunan Milliyetçiliklerini kendilerine daha yakın gören her iki üç ayda bir Fener patrikhanesine gidip günah çıkartan, milli güvenlik ile ilgili raporlar hazırlayan, MHP'yi MHP'den daha iyi tanıyıp yönlendiren, Saadet ve ya önceki adı ile Refah partisini iktidardan al aĢağı eden, kendi halkının kültürel değerlerine değil batılının inancına saygı gösteren, Türkiye'ye Avrupa Topluluğunu hedef gösterip Don KiĢot misali değirmenlere "saldırtan", ülkeyi soyanlara ses çıkarmayıp teĢvikleri ardı sıra veren sonra da "ulusal hırsızlığa" karĢı gelenleri bakanlıktan alan bir gizli el. Bu gizli el o kadar hünerliydi ki sistemi yönlendirenleri de askerler olarak kamuoyuna sunuyordu, çünkü tepkiyi yönlendirdiği kesim gerçekten belli bir güç odağıdır, fakat en güçlü odak değildir. Bu gizli el için milliyetçi, Ġslamcı, liberal, Kürtçü, Türkçü, ve saire....hep tehlikelidir.Neden tehlikedir? Çünkü bu gurupların hepsini kendi varlığı için bir tehdit sayar. Gizli el ülkenin her tarafında eli bulunan bir gizli örgüt gibidir. Bir bakarsınız 15 Eylül, 1980 günü Fransa televizyonuna demeç verir ülkenin geleceği hakkında neler olacağını projeksiyon halinde söyler ve dedikleri de bir bir olur veya Ufuk Güldemir'in kitabında "bizim çocuklar" kimliğine bürünür veya demokrasi ve insan hakları savunucusu olur, veya Irak'ın 2015planlarını yapar, veya ülkenin kurumlarını birbirine düĢürür... ĠĢte bu gizli el Elçibey'den sonra Ģimdi de Muhammed Salih'i Prag'da tutuklattı. Muhammed Salih Ziya Gökalp'i Özbek Türk toplumuna kazandıran, Türkiye ile Orta Asya arasında köprü gibi sembol olmuĢ bir yiğit insandır. Özbekistan‘da iktidarda bulunan "eski KGB"ci eli kanlı diktatör Ġslam Kerimov ise ABD'nin isteklerine karĢılık Muhammed Salih'i öne sürdü. Yeryüzündeki en son diktatör olan Ġslam Kerimov bu oyununun bir benzerini Muhammed Salih Türkiye'den sınır dıĢı edilmesi için yapmıĢtı. Tabi Türkiye'de ki gizli el bu teklife önceden hazırdı. Bu gizli ellerden bir tanesi DıĢiĢleri Bakanlığına basın sözcüsü oldu diğeri ise Amerikan masasında emekliliğini bekliyor. Siz bu gizli eli tanıyor musunuz. Tanımanızda fayda var, çünkü Türk'ün çıkarlarının yanında değiller... Muhammed Salih'in Tutuklanması ve "Özel Geçiş Belgesi" Gerekliliği Meselesi 03.12.2001, Türkistan Bülteni Timur Kocaoğlu Muhammed Salih'in bir davet üzerine 28 Kasım‘da ziyaret için gittiği Çek Cumhuriyeti'nde Prag havaalanında tutuklanması üzerine çok kısa bir süre içinde çeĢitli uluslararası af ve insan hakları kuruluĢları ve baĢta Norveç olmak üzere çeĢitli devlet yetkililerinin Çek polisi ve yüksek dereceli Çek yetkilileri ile temas ve görüĢmelere baĢlamıĢ olması çok sevindirici bir geliĢmedir. BaĢta Türkçe Türkistan-l ve Ġngilizce Türkistan-N olmak üzere çeĢitli elektronik bülten ve haberleĢme ağları, arkasından da haber ajansları ve daha sonra radyo, televizyon ve basın organları bu önemli haberin bütün dünyaya yayılmasını sağladı. Uluslararası düzeydeki böyle bir dayanıĢma iki gerçeği bir daha ortaya koymuĢtur: 1. Muhammed Salih dünyadaki bir çok devlet, demokratik kuruluĢ ve çok sayıda kimse tarafından sevilen ve sayılan bir siyasetçidir. 2.Özbekistan'da var olan bugünkü dikta rejiminin gerçek yüzünü dünya çok iyi biliyor. ĠĢte, bu iki önemli sebepten dolayı, demokrasi ve insan özgürlüğüne inanan herkes Muhammed Salih'e sahip çıkıyor ve onu bu olumsuz durumdan kurtarmak için elinden geleni yapmaya uğraĢıyor. Hepimizin dileği dünya çapındaki bu destek ve çeĢitli devletlerin yüksek dereceli yetkililerinin çabaları sonucunda Muhammed Salih'in Çek yetkilileri tarafından kısa bir süre içinde serbest bırakılarak onun Norveç'e dönmesine izin verilmesidir. Ancak, Muhammed Salih'in baĢına gelen bu kötü durum, bize uluslararası hukukta bazı kiĢilere özel bir belge verilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıĢtır. O da Ģudur: Diktatörlükle idare edilen ülkelerde demokratik hakları elinden alınmıĢ olan ve baĢka demokratik bir ülke tarafından kendilerine "siyasi sığınma" hakkı verilmiĢ olan kiĢiler arasında çok istisnai durumlarda Muhammed Salih gibi çok az sayıda kimseye bütün demokratik ülkelerde geçerli olabilecek" Özel GeçiĢ Belgesi" verilmesi gerekir. Bu belge uluslararası hukuka uygun olarak hazırlanır ve Interpol'e de bildirilir. Bu belge yalnızca dikta rejimlerinden çıkmak zorunda kalmıĢ siyasi kiĢilere verilir ve hiçbir Ģekilde baĢka suçları kapsamaz (mali hırsızlık, terörizm, gibi). Çünkü,Norveç hükümetinin Muhammed Salih'e vermiĢ olduğu sığınma belgesi demek Çek Cumhuriyeti gibi bazı ülkelerde pek dikkate alınmıyor. Muhammed Salih Avrupa‘daki çeĢitli ülkelerde seyahat ettiği zaman baĢına böyle bir durum gelmemiĢti. Muhammed Salih‟e Komplo! 04.12.2001, Türkiye Altemur KILIÇ ġu günlerde Prag'da çağımızın en hazin trajedilerinden birinin bir perdesi daha oynanıyor. Yıllardır Özbekistan‘ın Türk asıllı olmayan, komünist dönemden arta kalmıĢ diktatörü Ġslam Kerimov'a karĢı onurlu ve meĢru bir muhalefet savaĢı sürdüren, ERK Partisi lideri, dostum Muhammet Salih ABD'nin LIBERTY Radyosu tarafından bir söyleĢi için davet edildiği Prag‘da, Özbekistan Hükümetinin Interpol'e gönderdiği "Kırmızı Bülten" sebebiyle tutuklandı. Ġade edilip edilmemesi Kerimov‘un göndereceği dosyalara göre Çek Mahkemesi tarafından karara bağlanacak. Eski komplo Kerimov, 1999 ġubatında TaĢkent'e kendisine karĢı giriĢilen ve 16 kıĢının ölümüne neden olan bombalı suikast teĢebbüsünü, ERK Partisinin lideri Muhammet Salih'in düzenlediğini iddia etmiĢti. Halbuki, bu olayı Ġslami Hareket adlı kökten dinci örgüt üstlendi, ama Kerimov göstermelik duruĢmada Muhammet Salih'in adını olaya karıĢtırdı ve Mahkeme de Onu gıyaben 16 yıl ağır hapse mahkum etti. Muhammet Salih, Türkiye‘ye iltica ettikten sonra Kerimov'un "hatırı için" yurtdıĢına çıkarıldı ve yıllardır Norveç‘te menfada yaĢıyor. Eğer Ģimdi Özbekistan‘a iade edilirse. Kerimov bir zamanlar araya giren Sayın Demirel'e itiraf ettiği gibi, Onu muhakkak iĢkence ile öldürecektir. Yeni komplo LIBERTY Radyosunun sahibi ABD. Bu haksızlığa karĢı harekete geçmedi. Bu insanın aklına bir komployu getiriyor; acaba ABD, Afganistan hareketi dolayısıyla Özbekistan‘ın desteğine ve Hanabad havaalanının kullanımına mukabil Muhammed Salih‘in bir bahaneyle Prag‘a davet edilerek tuzağa düĢürülmesine göz mü yumuyor? Hatta Prag'a LĠBERTY radyosu tarafından davet edilmesi de acaba bir oyun mu idi? Hatırlardadır, daha önce de bir isim benzerliğinden yararlanılarak Muhammet Salih teröristler listesine alınmıĢ, sonra da gerçek ortaya çıkmıĢtı. Aydınların ihaneti ġimdi bazı uluslararası insan hakları örgütleri, Amnesty International ve gerçek aydınlar Çek hükümeti ve Çekoslovakya‘nın özgürlükçü CumhurbaĢkanı Vacslav Havel nezdinde Muhammed Salih'in iade edilmemesi için teĢebbüsler yapıyorlar. Fakat iĢin en anlamlı ve acı tarafı "insan hakları" hatta APO'nun hakları konusunda mangalda kül bırakmayan Ġnsan Hakları Derneği ve diğer sivil toplum kuruluĢlarımızdan entellerimizden, köĢe yazarlarımızdan ve politikacılarımızdan, bu olay hususunda hiç tepki veya "tık" yok. Allah razı olsun tek Halit Kakınç AkĢam gazetesinde mücadele veriyor. Bizim Radyo ve Televizyonlarımız, "milli" Anadolu Ajansımız bu haberi dağıtmıyor. Hanımların özelliklerini boy boy veren gazetelerimizde bunun haberi bile çıkmadı. 'MHP‘liler bir tepki göstermiĢlerse de ben duymadım. Bugünkü TC Hükümetinin Muhammed Salih'e sahip çıkamamasının sebeplerini anlıyorsam da, ilke olarak doğru bulmuyorum.Türkiye, eğer demokrasi ve insan hakları konusunda bütün dünya Türklüğünün önderliğine kalkıĢmıĢsa en azından münasip bir tepki gösterebilirdi diyorum! "Boyun eğmem!" ġimdi Pragda tutuklu olan Muhammed Salih yetenekli bir Ģair. Bir Ģiirinde ; "Ben kimseye boyun eğmem" diye meydan okuyordu; "Belki bana boyun eğer kısmet, Ben sizin ektiğiniz yerde bitmem, Sadece ruhe ederim hizmet, Bükülmem ben kıvanç ve gamdan, Kimseden dilenmem nafaka, Yani ben maddi alemde, Hür ruh için yaĢarım ancak..!" Muhammed Salih'in akıbetini nefeslerimizi tutmuĢ beklerken, bu olayda bugünkü dünyanın ve halimizin bir kesitini görmek mümkün: Kısacası, bizde ve dünyadaki sözde insan hakları Ģampiyonlarının ikiyüzlülüğünü ve özgürlük için mücadele edenlerin, "reel politika" çıkarları için nasıl kolaylıkla feda edilebildiğini. Muhammed Salih: Şair ve Terör Kurbanı 04.12.2001, Yeni ġafak Akif EMRE Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih'in içinde bulunduğu durum terörle mücadelenin nasıl yorumlanmak istendiğinin; fikir ve inanç özgürlüğünün, siyasi muhalefet yapmanın imkânsızlaĢtırılıĢının karanlık tablosunu çiziyor. Terörle mücadele adına baĢlatılan uygulamalar, global ölçekte, tiranlaĢan diktatörlüklere karĢı siyasi ve entelektüel muhalefetin, haksızlığa karĢı çıkmanın bastırıldığı bir döneme girildiğinin iĢaretlerini veriyor. Muhammed Salih, 28 Kasım 2001 tarihinde Prag Havaalanı'nda Çek polisi tarafından tutuklandı. 1993 yılında Özbekistan'la yapılan suçluların iadesi anlaĢmasını gerekçe gösteren polis muhtemelen Kerimov'a iade edilmek üzere tutukladı. Telefonda görüĢtüğüm Muhammed Salih'in kızı, olanca uğraĢılarına rağmen hâlâ bir sonuç alamadıklarını söylerken uzun bir mücadeleden gelen babasının kaderini paylaĢan bir ses tonu vardı. Uluslararası insan hakları örgütleri, iadesi durumunda hayatı tehlikede olan Muhammed Salih'in serbest bırakılması için kamuoyunu harekete geçirme giriĢimlerinde bulunurken "nedense Türkiye'den hiç ses çıkmıyor" Ģeklindeki serzeniĢi karĢısında utandım. Üç Ģair liderin çeliĢkisi Ne garip, Muhammed Salih'in tutuklandığı Prag, aynı zamanda onun 1968 yılında zorunlu askerlik görevi nedeniyle, iĢgalci Sovyet ordusunda 3 ay görev yaptığı yer. Çekoslovakya'nın demokratikleĢmesi, özgürlüklerin kazanılması için mücadele eden Havel Ģu anda Çek Cumhuriyeti'nin devlet baĢkanı. Özbekistan'da demokratik bir yönetimin gelmesi, fikir ve inanç özgürlüğünün sağlanması için siyasi ve entelektüel mücadele veren M.Salih, aynı mücadeleden gelen bir devlet baĢkanın polisi tarafından tutuklanıyor. ÇeliĢki bununla da sınırlı değil. Özbek Ģiirinin en önemli isimlerinden biri olan Ģair Muhammed Salih'in Ģair Havel'in polisi tarafından özgürlüğünün elinden alınması ne kadar düĢündürücü. Üstelik Kerimov'un totaliter yönetimine iade edilmesi halinde hayatının tehlikeye gireceğinden kuĢku yok. ġairlerin yaman çeliĢkisi bununla da bitmiyor. ġair Muhammed Salih, Ģair BaĢbakan Ecevit'in ülkesinden de sürgün edilmiĢti. Özbekistan'da Kerimov baskısı artıp milletvekillerinin bile tutuklanmaya baĢladığı dönemde Türkiye'ye sığınan M. Salih'in, Kerimov'un baskısıyla hareketleri de kısıtlanmıĢ ve Türkiye'yi terketmesi istenmiĢti. Muhammed Salih'in dramı aslında üç Ģair siyasi liderin çeliĢkisini ortaya koyuyor. Havel, Ecevit ve M. Salih... Ġlk ikisi devlet yönetiyor, diğeri ise Ģiirinin bedelini ödüyor. Siz kendinizi kimin yerine koymak isterdiniz? Bir özgürlük Ģairi Muhammed Salih'in hayatını, verdiği mücadeleyi yakından izleyenler Ģu an maruz kaldığı siyasal linçi hiç de hak etmediğini görürler. Zorunlu askerlikten ayrılmasıyla entelektüel çalıĢmalara baĢladı. Özellikle Fransız Ģiiri ile ilgilendi ve modern Fransız Ģiirinden bir seçkiyi Özbekçe'ye tercüme etti. Kafka, Camus, Sartre gibi varoluĢcu isimlerle ilgilendi. Yunus Emre ve Dede Korkut‘u Özbek Türkçesi'ne kazandırarak, Özbek kültürünün Anadolu kültürüyle olan bağlantılarını göstermeye çalıĢtı. ġiirle ilgisi, Özbek edebiyatında bir ekol oluĢturacak kadar derin izler bıraktı. 1977'de yayınlanan ilk Ģiir kitabı hem kendi hayatında hem Özbek Ģiirinde bir dönüm noktası oluĢturdu. Metoforik ekol olarak bilinen ekolun kurucusu sayıldı. 1985 yılında Gorbaçov'a bir mektup yazarak uygulanan baskıların, düĢünce özgürlüğünü engelleyen uygulamaların kaldırılmasını istedi. Aldığı cevap; mektuba imza atan 53 genç yazar ve Ģairin eserlerinin yasaklanması oldu. Sovyetlerde, 1985'ten itibaren aktif olarak özgürlük mücadelesine atıldı. Glasnost dönemiyle birlikte bu daha da hızlandı. Daha sonra Özbekistan'ın bağımsızlığı için mücadele verdi. 1988 yılında Özbek Komünist Partisi'nin üyelik teklifini reddetmesiyle baskılar arttı, karĢı kampanya yürütüldü. Etrafında toplanan entelektüellerle Birlik formunu kurdu, milletvekili seçildi. Parlamentoya sunduğu bağımsızlık deklarasyonu kabul edilerek 21 Haziran 1990'da okundu. Kurduğu ERK Demokratik Parti'nin lideri oldu. Aralık 1991'de yapılan baĢkanlık seçimlerine baĢkan adayı olarak girdi. Bilinen yöntemlerle seçimleri kaybettiği ilan edildi. TaĢkent Üniversitesi öğrencileri kitlesel gösterilere baĢladı. Ve her geçen gün Kerimov'un sıktığı çember iyice daraldı. Muhammed Salih demokratik muhalefete baĢlamasının ardında Kerimov tarafından birkaç kez sunulan baĢkan yardımcılığı rüĢvetini kabul etmedi. Ve arkasından partinin yayın organları yasaklanarak yöneticileri tutuklandı. Milletvekilleri bile bu kampanyadan nasibini aldı. Bu durumda M. Salih yurtdıĢına çıkmak zorunda kaldı. Özbekistan, Türkiye'ye sığınan M. Salih'in iade edilmesi için baskı yapmaya baĢladı. Türkiye statükodan yana tavır alarak M. Salih'in sığınmacı olarak bile barınmasına imkan tanımadı. Muhammed Salih Sovyetler döneminde komünist rejimle iĢbirliği yapmamıĢ az sayıda siyasi liderden biridir. Siyasi önderliğinden önce entelektüel birikimi Salih'i Orta Asya'daki diktacı "demokrat" yöneticilerden ayırıyor. Dünya kamuoyu diktadan yana mı yoksa özgürlük mücadelesinden yana mı tavır alacak? ġair Havel devlet teröründen yana mı yoksa özgürlük Ģairinden yana mı tavır alacak? ġair Ecevit'in tavrını merak etmiyorum. Muhammed Salih olayı, "hür McCarthyizm'e karĢı verdiği bir sınavdır. dünya"nın global Muhammed Salih'i savunamayan Ģairler, vicdanı hür insanlar yarın evlerindeki mahremi bile savunmayacaklar demektir. Muhammed Salih, Prag ve Özgürlük 04.12.2001, Türkistan Bülteni Timur Kocaoğlu Tarih çok acayip tekrarlarla doludur! Muhammed Salih'in Prag hapishanesinde CTK tarafından çekilmiĢ fotoğrafına bakınca bunu bir kez daha anladım,duydum ve yaĢadım: Muhammed Salih Prag'a tam olarak kaç kez gitti,bilmiyorum, ancak onun Prag'a yaptığı iki sefer birer dönüm noktasıdır.Muhammed Salih Prag'a ilk kez 1968'de Sovyet iĢgal ordusu içinde bir Sovyet tankı üzerinde 19 yaĢındayken girdi. Bu bıyıkları yeni terlemiĢ dünyadan habersiz gencecik Özbek delikanlısına baĢka Sovyet askerlerine uydurulmuĢ yalan gibi "Çekoslovakya halkını yabancı emperyalistlerden kurtarmak için gidiyoruz!" denmiĢti. Ancak, Muhammed Salih Prag sokaklarında yabancı emperyalistleri değil, Sovyet tanklarına nefretle taĢ ve toprak atan Çek halkıyla karĢılaĢınca durumu anladı ve bu olay Ģair ruhlu Muhammed Salih'te Sovyet rejimine karĢı güvensizlik duygularıyla özgürlük düĢüncesinin doğmasına sebep oldu. Sonradan Özbekistan'a dönen Muhammed Salih anti-Sovyet ve komünist karĢıtı bir düĢünce adamı ve Ģair olarak kendi kendini yetiĢirdi. Muhammed Salih Prag Ģehrine son olarak 28 Kasım 2001'de gitti, ama daha havaalanındayken Çek polisi tarafından tutuklandı. Muhammed Salih'in Prag'a ilk gidiĢinde Çekoslovakya bir demir perde ülkesiydi, komünizmle yönetiliyordu, buna rağmen Moskova oraya Sovyet ordusu ve tanklarını gönderirken, tarihin bir cilvesi olarak Muhammed Salih'i de bilmeden oraya göndermiĢti. Ancak, Muhammed Salih'in Prag'a son gidiĢinde ise, SSCB yıkılmıĢ, Doğu Avrupa ülkeleri özgürlüğüne kavuĢmuĢ, Çekoslovakya da kendi içinde parçalanarak Çek ve Slovak cumhuriyetleri olarak iki ülkeye bölünmüĢ, Çek Cumhuriyeti'nin baĢında ise Vaslav Havel gibi demokrat, özgürlükçü ve ünlü bir yazar CumhurbaĢkanı olarak bulunuyordu. Ġlkinde bir tank üzerinde Prag'a özgürlüğü yok etmeye çalıĢan bir Sovyet askeri olarak giden 19 yaĢındaki Muhammed Salih'i, tarihin acı cilvesiyle Prag polisi tam 33 yıl sonra 52 yasında geldiği zaman hapishaneye gönderecektir! ĠĢte kafam tarihin böyle karıĢık ve insafsız tekerrürü ile sızlar ve yüreğim anlaĢılmaz duygular ile çırpınırken, Muhammed Salih'in saçlarına ak düĢmüĢ, o mağrur çehresini karĢımda buldum: MUHAMMED SALĠH Dünyamıza bakıyorsun ey koca Ģair, Yapraklarına kar yağmıĢ Uzak Harezm'deki mağrur Ve dik bir çınar gibi. Sen garip bir ağaç değilsin asla Bir kuytu Prag hapishanesinde, Bir kor ateĢ olarak düĢmüĢsün Dünyanın tam gündemine. Ondokuz yaĢında geldiğin Prag Sovyet tanklarını taĢlarken, Sen için için duymuĢtun Prag halkı için özgürlüğü. Elli iki yaĢında geldiğin Pragsa Özgürdü, ama geçmiĢini unutmuĢtu, Kendine az bulduğu özgürlüğü ġimdi sana çok görmüĢtü. 19 yaĢında değilsin ey koca Ģair Artık "Prag Baharı" da geride kaldı, Saçlarına düĢmüĢ aklarla anlaĢılan Bugün kara bir kıĢ var Prag'da. Ancak sen uslanmaz bir savaĢçısın Geride kalan gözü yaĢlı halkın aĢkına Sömürgeden kurtulmuĢ, ancak bir türlü Özgürlüğe kavuĢmamıĢ Türkistan için. Dünyamıza bakıyorsun mağrur ve dik Bir kuytu Prag hapishanesinden, Sen garip bir ağaç değilsin asla Yüreklerimizde hıĢırdıyor yaprakların. Timur Kocaoğlu 3 Aralık 2001, Istanbul Ülkü Ocakları'ndan M. SALİH'E DESTEK 04.12.2001 - www.ulkuocaklari.org.tr Özbekistan hükümetinin iki yıl önce kendisi hakkında interpol'e gönderdiği Kırmızı Bülten nedeniyle Çek Cumhuriyeti tarafından tutuklanan Muhammed Salih'e Ülkü Ocakları'ndan destek geldi. Çek Cumhuriyeti Büyükelçiliği önünde toplanan Ülkücüler, önce büyükelçiliğe siyah bir çelenk koydular. Daha sonra "Muhammed Salih'e uzanan eller kırılsın" Ģeklinde sloganlar atan ve pankartlar açan Ülkücü gençler, demokratik Özbekistan için mücadele veren Salih'e desteklerinin tam olduğunu belirttiler. Protesto eylemi sırasında bir konuĢma yapan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel BaĢkanı Atilla Kaya, "(Ben çaresiz ve küçük insanlarla değil, Özbekistan'daki diktatörlük rejimi ile savaĢıyorum) diyerek mücadelesine ölçüsünü koyan Muhammed Salih için Türk devleti olarak Çek Cumhuriyeti nezdinde kamuoyu oluĢturmaya çalıĢıyoruz. Sovyet Rusya'nın zulmünü derinden yaĢamıĢ Çek halkının kendi bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini çok iyi idrak eden bir hareketin mensupları olarak Çek Cumhuriyeti'ni ve onun CumhurbaĢkanını Muhammed Salih konusunda hassas ve duyarlı olmaya davet ediyoruz" dedi. Kaya "Muhammed Salih'in hayatı bizim hayatımızdır. Özbekistan'daki demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinde tüm Türk milliyetçileri Muhammed Salih'in yanındadır YaĢasın Muhammed Salih yaĢasın, bağımsız demokratik Özbekistan" diye konuĢtu. Muhammed Salih'e destek veren ülkücü gençler daha sonra olaysız bir Ģekilde dağıldılar. BASIN AÇIKLAMASI 04.12.2001 Geçtiğimiz günlerde Özbekistan ERK Demokrat Partisi'nin BaĢkanı, büyük Türk sevdalısı Muhammed Salih, Özbekistan hükümetinin iki yıl önce kendisi hakkında Ġnterpol'e gönderdiği "kırmızı bülten" nedeni ile Çek Cumhuriyeti tarafından tutuklanmıĢtır. Hayatını Özbekistan'ın bağımsızlığa giden yolda adamıĢ ve birçok çileyi kendine yoldaĢ edinmiĢ Muhammed Salih, mevcut Özbekistan BaĢkanı Kerimov tarafından çeĢitli komplo teorileri sonucu sürgüne gönderilmiĢ ve hayatını Özbekistan dıĢında sürdürmeye zorlanmıĢtır. Özbekistan'ın Elçibey'i diye anılan Muhammed Salih, Özbekistan'ın yaĢadığı diktatörlüğe karĢı çıkmıĢ ve Özbekistan'ın kendi değerlerine sahip çıkmak adına geliĢtirdiği aksiyoner akıma karĢı çıkan Kerimov tarafından istenmeyen adam ilan edilmiĢtir. Özbekistan'da yapılan seçimlerde % 50'ye yakın oy almasına rağmen çeĢitli hile ve oyunlarla önüne geçilen ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Kerimov'un inanılmaz baskısı ve dayatmaları karĢısında her Ģeyi ile mücadelesini verdiği Özbekistan topraklarına hasret bırakılmıĢtır. Özbekistan'ın bağımsızlığı ve özgürlüğünü ana ilke edinmiĢ Erk Demokrat Partisi'nin Genel BaĢkanı Muhammed Salih ,hakkında baĢlatılan tuzakların en sonuncusu Çek Cumhuriyeti'nin tutuklama kararı ile gerçekleĢmiĢtir. Muhammed Salih'e karĢı suikast tertip ettiği ortaya çıkan ve bu konuda tüm dünyanın bilgi sahibi olduğu süreçte Kerimov'a teslim edilmesine sessizlik ve rıza onun hayatına darbedir. Mücadelesinde yalnızlığa terk edilen Muhammed Salih bu aĢamadan sona Özbekistan'ın baĢındaki yönetime teslim edilirse hayatı tehlikeye girecektir. Özbekistan'ı baĢkalarına her türlü kaynağı ile peĢkeĢ çeken Kerimov'un, Muhammed Salih hakkında niyeti belli iken Onun teslim ediliĢini sadece bakmakla izleyenlerin kaybedeceği Özbekistan ve büyük Türk aĢığı Muhammed Salih olacaktır. Muhammed Salih'in Türkiye'ye sığındığı günlerde de onu yalnız bırakanlar ve Türkiye'yi terk etmeye zorlayanlar aynı kayıtsızlıklarını sürdürmektedir. "Ben çaresiz ve küçük insanlarla değil, Özbekistan'daki diktatörlük rejimiyle savaĢıyorum" diyerek mücadelesinin ölçüsünü koyan Muhammed Salih için Türk devletini Çek Cumhuriyeti nezdinde kamuoyu oluĢturmaya çağırıyoruz. Sovyet Rusya'nın zulmünü derinden yaĢamıĢ Çek Halkının kendi bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi çok iyi idrak eden bir hareketin mensupları olarak Çek Cumhuriyetini ve CumhurbaĢkanı Vaclav Havale'yi Muhammed Salih konusunda hassas ve duyarlı olmaya davet ediyoruz. Muhammed Salih'in hayatı bizim hayatımızdır. Özbekistan'daki demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinde tüm Türk milliyetçileri Muhammed Salih'in yanındadır. YaĢasın Muhammed Salih. YaĢasın Bağımsız, Demokratik Özbekistan!... Ülkü Ocakları Genel Merkezi Radyoyla Gelecek Demokrasi 04.12.2001, Aksiyon Abdülhamit Bilici Bir radyodan hareketle ABD'nin Ortadoğu'ya demokrasi getirmeye karar verdiği sonucu çıkarmak hayli acelecilik olur. Radio Liberty'nin misyonu biliniyor, ama ABD'nin Demir Perde'nin altından çıkan Türk ve Müslüman ülkelerde demokrasinin kök salmasıyla o kadar yakından ilgilenmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Radio Liberty Prag'da yayın yapıyor ve oraya radyonun davetlisi olarak gelen Muhammed Salih cezaevine konuyor, pek ABD'nin ve Demokratik Batı'nın sesi çıkmıyor. Voice of America'nın Özbek Servisi ekonomik sıkıntılar gerekçe gösterilerek kapatılıyor. Geçenlerde CIA eski BaĢkanı, Ģimdi Irak‘taki Saddam rejimi aleyhine delil bulmakla görevlendirilen Woolsey de Ortadoğu'da hedefin demokrasiyi getirmek olduğunu söylüyordu. HoĢ ama inanmak için Batı'nın ve bölgede yaptıklarını unutmuĢ olmak gerekir. GeçmiĢe sünger çekersek o zaman da hafızasız kalır, bir yere gidemeyiz. Bölge halklarında da Batı'ya en küçük güven duygusu kaldığını sanmıyorum. Çünkü gerçekten Batı bu bölgeyi, Osmanlı'ya bu toprakları isyana teĢvik ettiği günden bu yana defalarca defalarca aldattı. Dileyelim gerçekten Batı'da bütün insanlığın hürriyet, demokrasi ve adaleti hakettiğine inanan samimi düĢünceli insanların eli güçlensin ve bu temenniler gerçeğe dönsün. Ama bu Batı düĢüncesinin yeni bir rönesans daha geçirmesini gerektiriyor. Tabii Müslüman toplumların da... Olası Bir Senaryo ve Türkiye 05.12.2001, Türkistan Bülteni Timur Kocaoğlu Prag'da tutuklu bulunan Özbekistan Erk Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in kısa bir süre içinde salıverilmesi konusunda dünyadaki ileri gelen insan hakları ve af örgütleri, çeĢitli devletlerin dıĢ iĢleri yetkilileri, Türkistan Bülteni (Newsletter), çok sayıda kimse ve kuruluĢ yoğun çaba gösterirken, Türkiye devlet adamları, diĢ Ġsleri Bakanlığı diplomatları, bugünkü koalisyon hükümetini oluĢturan 3 parti (SDP, Anavatan, MHP), muhalefet partileri, TBMM sessiz kalarak "Bekle ve Gör" politikası veya "Ne sis yansın, ne kebap" felsefesi güdüyor. Türkiye‘de kaldığı 3 yıl içinde 4 kez bu ülkeden dıĢarı çıkartıldığını belirten Muhammed Salih'in butun milliyetçi duyguları ve sağlam Türkçülüğüne rağmen, Türkiye‘de maruz kaldığı bu haksiz ve onur kırıcı resmi tavır dolayısıyla kalbinin Türkiye hükümetlerine karsı kırık olduğunu tahmin edebiliriz. Öyle sanırım, Muhammed Salih uluslararası yoğun diplomatik giriĢimler sonucunda Norveç‘e yakında geri dönebilecektir. Bugün Orta Asya bölgesinde büyük geliĢmelere gebe bir durum var. Eğer yakın bir gelecekte Özbekistan‘da Bugün var olan dikta rejimi yıkılarak, orada demokrasiye geçilir ve yapılacak bir secimde de Muhammed Salih Özbekistan‘ın CumhurbaĢkanı seçildiği zaman, acaba Türkiye‘nin durumu ne olacaktır? ĠĢte, bu olası senaryo, bence Türkiye için çok acı olacaktır. Peki, demokrat, Türkiye aĢığı ve Türkçü Muhammed Salih'i ülkesinde barındırmayan, onu ülkesinden 4 kez ihraç etmiĢ olan ve bugün Prag hapishanesindeyken ona hiç bir yardım eli uzatmamıĢ olan Türkiye yetkilileri, basında Muhammed Salih bulunan kardeĢ Türk cumhuriyeti Özbekistan ile nasıl yüzyüze gelecektir? Muhammed Salih'e siyasi sığınma hakkı veren Norveç‘in yanında Türkiye‘nin durumu nasıl değerlendirilecektir ilerideki Özbekistan yönetimi tarafından? Onlar demeyecekler mi: kardeĢimiz Türkiye bizim liderimizi kovar ve kapılarını yüzüne sımsıkı kapatırken, diktatör Ġslâm Kerimov'dan çekinmeyen Norveç liderimizi bağrına basmıĢtı. Acaba siz Özbeklerin yerinde olsanız, Türkiye ile böyle acı bir tecrübeden sonra, TaĢkent‘e gelen Norveçli iĢadamlarını mı, yoksa Türk iĢadamlarını mı ön plana geçirirsiniz? Siz Türkiye‘yi mi dost sayarsınız, yoksa Norveç‘i mi? Aynı senaryo, Türkmenistan‘da da gerçekleĢirse, Türkiye ne yapar? Bugüne kadar Türkmen halkına yaptığı bütün zulmüne rağmen Saparmurad Niyazov'a arka çıkan, onun yaptıklarına göz yuman, Türkmenistanlı hiç bir demokrat lidere kapılarını açmamıĢ olan bir Türkiye devlet adamı, ilerde Türkmenistan‘a gelen demokratik bir rejimde seçimle iĢ baĢına geçmiĢ bir demokrat cumhurbaĢkanının karĢısına kucaklarını açarak "Vay, benim kardeĢim, gel kucaklaĢalım!" diye çıkabilecek mi? Bu konularda Türkiye yetkilileri ve DıĢ ĠĢleri Bakanlığı "uzman"ları ne düĢünüyor? Maalesef, Türkiye‘nin bu konulardaki geçmiĢ karnesi de pek parlak değildir. Türkiye Ġstiklal SavaĢını sürdürürken, o zaman bugünkü Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan‘ın önemli topraklarını içinde barındıran kardeĢ Türk devleti olan Buhara Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Osman Hoca (Kocaoğlu)'nun giriĢimi sonucunda Buhara Millet Meclisi Ankara hükümetine 100 milyon külçe altın yardım kararı almıĢ, bu yardım Moskova üzerinden Mustafa Kemal baĢkanlığındaki Ankara hükümetine 1921'de ulaĢtırılırken, Moskova bu yardımın yalnızca 10 milyon külçe altınını bir kısım silahla birlikte Ankara'ya ulaĢtırmıĢ, geride kalan 80 milyon külçe altının üzerine ise kendisi oturmuĢtu. Ancak, Buhara Cumhuriyeti'nin o 10 milyon külçe altını ve silah yardımı elbette Ġstiklal SavaĢı sırasında Türkiye‘nin çok içine yaramıĢtı. Bu yüzden, Ruslarla yaptığı mücadeleyi kaybeden ve ülkesi Buhara Cumhuriyeti'ni terk ederek 1923'te Türkiye gelen eski CumhurbaĢkanı Osman Hoca'ya Mustafa Kemal Atatürk aylık bağlayarak onu Türkiye‘de ağırlamıĢtı. Sovyet Rusya ise, Osman Hoca'nın Türkiye‘den çıkarılması konusunda Atatürk üzerinde 1923-1938 arasında yoğun baskı uygulamasına rağmen, Atatürk bu baskılara aldırıĢ etmeden Osman Hoca'nın Türkiye‘de huzur içinde yaĢamasını sağladı. Ancak, Atatürk‘ün 10 Kasım 1938'de ölümünden sonra, Moskova‘nın baskıları yeniden artınca o zamanki CumhurbaĢkanı Ġsmet Ġnönü 1939 yılı baĢında Osman Hoca'nın Türkiye‘den ihracına razı oldu. 1939 yılı basında bir gün Osman Hoca'nın Ġstanbul‘daki evine gelen görevliler ona 24 saat içinde Türkiye‘yi terk etme emrini bildirdiler. Osman Hoca 1923'ten beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢı olduğu halde, bu emri kabul ederek Türkiye‘yi terk etmek zorunda kaldı ve Türkiye‘ye Ġkinci Dünya SavaĢından sonra ancak 1946'da dönebildi. Demek, Türkiye kendisine Ġstiklal Savası sırasında altın yardımı yapmıĢ olan ve daha sonra kendisine sığınmıĢ olan bir kardeĢ Türk cumhuriyeti eski cumhurbaĢkanını bile Atatürk sonrası dönemde "Efendim, Moskova öyle istiyor, biz ne yapalım?" diyerek yurt dıĢına ihraç edebilmiĢti. Aslında, Türkiye‘nin Osman Hopa‘ya 1939'da yaptığını Bugün Muhammed Salih'e karĢı olan tutum ile karĢılaĢtırırsak, Muhammed Salih'e yapılmakta olanı belki "daha hafif" olarak yorumlayabiliriz. Ama elbette, her iki olay da af edilebilir bir tutum değildir. Ama, Osman Hoca hiç bir zaman Türkiye‘ye gücenmedi, 1939'da resmen kovulmuĢ olsa bile, 1946'da Türkiye‘ye geri dondu ve mezarı Üsküdar‘ın Sultantepe'sindeki Özbekler Tekkesi (Ġstanbul) mezarlığındadır, 1968'den beri orada yatıyor. Muhammed Salih de ona karsı yapılmıĢ olan garip muamele ve tutum dolay isiyle, elbette Türkiye‘ye gücenmiĢ değildir, gücenmeyecektir de! Ama, Türkiye‘nin devlet düzeyinde düĢünmesi gerekiyor: Türk cumhuriyetlerine karsı bizim dıĢ politikamız nasıl olmalı ve hangi ilkelere dayanmalı? GeçmiĢte bizim nasıl hatalar yaptık ve Bugün nasıl yanlıĢ adımlar atıyoruz? Ġlerdeki bir olası senaryoda biz CumhurbaĢkanı Muhammed Salih'in karsısına geçip yüzüne nasıl bakacağız? Türkiye‘nin bunu acı acı düĢünmesi gerekiyor... SON GELİŞMELER 05.12.2001 Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi Komitemize ulaĢmak için yeni bir email hesabı açılmıĢtır. Muhammet Salih‘le ilgili her türlü haber bilgi ve çevrenizde yapılan çalıĢmaları [email protected] adresine iletebilirsiniz. Buradan biz bir derleme yaparak basına duyuracağız. Komitemize Almanya‘dan dostlarımızda katılmıĢ ve Berlin Ģehrinde komitemizin çalıĢmaları sahasına girmiĢtir. Son geliĢmeler Prag - Muhammed Salih Çek ve batılı gazeteciler ile görüĢmüĢtür. Bu konudaki bilgileri yarın size ileteceğiz. Azerbaycan - Komitemizin Baku temsilcisi Azar Hasret Azerbaycan basınına bir makale ile durumu bildirmiĢ ve Muhammed Salih'in serbest bırakılması için Baku de faaliyetlere baĢlamıĢtır. Türkiye - Liberal Demokrat Parti BaĢkanı Besim Tibuk'un Çek Elçisini arayarak Muhammed Salih‘in serbest bırakılması isteğini iletti. Kıbrıs - KKTC eski Kültür bakanı Ve Kibatek baĢkanı Ġsmail Bozkurt Muhammed Salih için giriĢimlerde bulunmaktadır. Sayın CumhurbaĢkanı DenktaĢ'a bir mektup gönderip ilgilenmesini isteyeceğini belirtmiĢ ve ayrıca yüz yüze görüĢmek için randevu da isteyecek. Almanya - DıĢiĢleri Bakanlığı Orta Asya masası Prag Büyükelçiliğini konuyu takip etmesi için anında görevlendirdi. Hukuk devleti Çek Cumhuriyetinin ölüm tehlikesi olan bir ülkeye sınır dıĢı edeceğini sanmıyor. Norveç‘in Avrupa çapında önder olmasını bekliyor. Dört partinin yetkililere (cumhurbaĢkanlığı, baĢbakanlık, bakanlıklar ve Meclis Ġnsan hakları Komisyonu dahil) baĢvurulmuĢtur. Yetkililer Çek Cumhuriyeti ile ve CumhurbaĢkanı Havel ile irtibata geçmeye baĢlamıĢtır. Ayrıca Amnesty'nin açıklaması yüzlerce kiĢiye ve uluslararası kuruluĢlara ulaĢtırılmıĢtır. Tepki mesajları da Çek CumhurbaĢkanı, Çek Meclis BaĢkanına ve Çek Meclisi Grup BaĢkanlarına yollanmıĢtır. Türkiye, Abd ve Muhammed Salıh 05.12.2001, Türkistan Bülteni Ahmet Bican ERCĠLASUN Muhammed Salih 28 Kasım‘da Prag'da Çek polisi tarafından tutuklandı. Türkiye'yi yönetenler Avrupa Birliği cenderesinden ve IMF prangasından kendilerini kurtarabilirlerse, Özbekistan‘ın meĢru muhalefet lideri Muhammed Salih'le de ilgilenebilirler. Büyük ve güçlü bir Türkiye iĢte böyle günler için lâzım. Ama ülkemizi gittikçe küçültüp yoksullaĢtıranlar, kendi yarattıkları bu durumu Ģimdi iktidarlarının uzaması için bir mazeret olarak kullanma gayreti içine düĢmüĢler. Böylece dünya siyasetinde belki de ilk defa, ülkelerinde bunalım yaratanlar, aynı bunalımdan hayat buluyorlar. Onlar hayatlarını kör topal sürdürüyorlar ama ülke gittikçe daha fazla yoksullaĢıyor, gittikçe daha fazla köleleĢiyor. Artık isçiler ve memurlar maaĢlarının artması için IMF yetkililerine baĢvuracak hâle geldi. Bu arada Türkiye'nin bölgesinde ve Türk dünyasında oynaması gereken rol de Artık unutuldu. BirleĢik Avrupa Ordusu için taviz de veririz; Avrupa Birliği için gerekirse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini de feda ederiz. Muhammed Salih de ne ki?... Türkiye'nin böyle bir meselesi mi var? Türkistan'daki kardeĢlerimiz olarak böyle bir meselemiz yok; çevremizde güvenli bir kuĢak oluĢması açısından böyle bir meselemiz yok; insan hakları bakımından böyle bir meselemiz yok. Kimden ümit var olalım? Muhammed Salih'in Ģiirleri için bir zamanlar takdirkâr bir ön söz bile yazan Bülent Ecevit'ten mi? Fakat o, bir vakitler haĢhaĢ ekimi için dahi ABD'ye kafa tutan Ecevit değil ki ... Köy-kent tutkusu dıĢında her konuda değiĢmiĢ olmakla övünüyor; Muhammed Salih'in Ģimdi sırası mı? BaĢka kimden ümit var olalım? Altaylardan Tunaya günlerinin ve esir Türk haftalarının hatıralarına dayanarak MHP'ye mi ümit bağlayalım? Bir zamanlar Tanrı dağları kadar Türkçü BaĢbuğ. ġimdi Or-An tepesi kadar Türklüğümüz kaldı mı bilmiyorum. Biz Ecevit'e eğiliyoruz, Ecevit IMF'ye. Yine de yaĢasın Tekir yaylaları! ... Belki ANAP'a ümit bağlayabiliriz. Ne de olsa Türk dünyasıyla ilk sıcak iliĢkileri bu partinin ilk genel BaĢkanı kurmuĢtu. Hazır içerden muhalefetin güzel örneklerini de sunarken, üstelik Ankara‘nın yolunu Diyarbakır‘dan geçirecek kadar demokrat tavırlar sergilerken doğrusu bu parti, Muhammed Salih'in insan haklarına da sahip çıkabilir diye ümitlensek hiç de haksız sayılmayız. Hele Muhammed Salih'in de dostu olan bir dostumuz bu partinin yöneticilerinden biri iken. Dokuzuncu CumhurbaĢkanımıza ne dersiniz? Gerçi Muhammed Salih onun zamanında Türkiye'den çıkarıldı ama olsun! Ne de olsa önceki cumhurbaĢkanımız, Ġslâm Kerimov'un ağası. Bakarsınız ağalığın gereğini yapmayı hatırlar. Hem de hâlâ Türk Dünyası Kurultayı‘nın hâmiliğini yaptığına göre ... Belki de örs üzerindeki demire çekiç vururken Muhammed Salih hatırına geliverir. O zamana kadar iĢ iĢten geçmemiĢ olursa. ġu çekiçli Ergenekon tablosuna ne kadar da yakıĢan liderlerimiz var!... Mavi gömlek mavi kasketli; ağır adım, oynar yüzlü; ak güvercin sekiĢli aksakallarımız... Çizgi sekmez yüzlü, kirpik oynamaz gözlü, Tekir yaylası gürleyiĢli devlet kuĢlarımız. Vur, vur dağlar inlesin; bozkurdumuz ulur, yağızlar dinlesin!. Ordu'nun yiğit delikanlısını da unutmamak lâzım. Töre konuĢturan ağabeylerinin güçlü pazusu değil mi o? Vallahi çekici bir kaldırdı mı, elinden fırlayıp meclis lokantasına düĢer de bir daha kimse haddi olmayan sandalyelere oturmak cesaretini gösteremez. Haaa, bir de bizim demokrat mi demokrat basınımız var. Her ne kadar olağan üstü durumlarda ihtilâlciler önünde esas duruĢa geçme gibi bir alıĢkanlıkları varsa da basınımızın demokratlığına diyecek yoktur. Hele kartel olanı. Eğer rakibi olan televizyon 15 gün ceza yerse demokrasi adına amuda bile kalkar. Son zamanlarda Azerbaycan prezidenti ile de baĢbaĢa resimler çektirmiĢken, bazı ortakları da Özbekistan'da büyük yatırımlar yapmıĢken acaba bu büyük gazetelerimizden Muhammed Salih için bir Ģeyler umabilir miyiz? Ne de olsa adımız özgürlük. Yanılmıyorsam ABD de Muhammed Salih'i Özbekistan‘ın meĢru muhalefet lideri kabul ediyordu. Afganistan operasyonu sırasında Özbekistan'dan üs koparma karĢılığında Muhammed Salih'i feda ettiği söylentileri doğru ise bundan böyle ABD'nin demokrasi havariliğine kimse inanmayacaktır. Büyük devletler inandırıcılıklarını kaybettikleri andan itibaren çöküĢe geçerler. Haydi bakalım prezident Bush, demokrasi ideallerini görelim. Ancak senin ısrarınla Muhammed Salih bırakılır ve ancak o zaman yukarıdaki söylentinin doğru olmadığı anlaĢılır. Üstelik senin ülkenin Radio Liberty'si Muhammed Salih'i Prag'a davet etti. Eğer Muhammed Salih'in basına bir Ģey gelirse Kerimov'la Bush anlaĢıp Muhammed Salih'e tuzak kurdular; Radio Liberty tarafından Salih'in Prag'a davet edilmesi bu tuzağın bir parçasıdır, suçlamalarından kurtulamazsınız. Belki de bu beklenmedik bir olay. Ama ne olursa olsun, ABD'ye ait bir radyo tarafından davet edildiği için bir, demokrasi idealinin öncülüğü iddiasında olduğu için iki, ABD, Muhammed Salih'i kurtarmaya mecburdur. Aksi takdirde tuzak kurma ithamlarından da kurtulamayacaktır; beni ve Muhammed Salih'i sevenleri de Artık demokrasi ideallerine inandıramayacaktır. Türkiye'deki siyasîlerden ve basından ümidi kesenler! Kıpırdamaya mecbursunuz. Ya kıpırdayacak, ya baĢınıza gelenlerden Ģikâyet etmeyeceksiniz. Yapılanlara ses çıkarmamak demek, bunlara müstahak olmak demektir. Bugün Muhammed Salih'in baĢına gelenler yarın Türkiye'yi sevenlerin de baĢına gelir. Türk dünyasının bütün gönüllüleri; susmamak zorundasınız. Mehmet Tütüncü'nün sitesini, Türk Gazete Topluluğu‘nun sitesini izleyiniz. Oralarda yer alan Muhammed Salih hakkındaki Ġngilizce mektubu, basta Havel olmak üzere ilgililere gönderiniz. Star gazetesi yazarı Halit Kakınç'a, Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıç'a, Yeni ġafak gazetesi yazarı Akif Emre'ye teĢekkür ediniz. Türkiye için, Türk Dünyası için birlik olmazsak "erk"imiz de, gücümüz de olmaz; yabancılar tarafından yediler, yabancılar tarafından güdülürüz. Ak güvercin sekiĢli, Tekir yaylası gürleyiĢli liderlerin çok çok becerikli politikalarına razı değilseniz; bu politikaların sonuçlarına müstahak olmadığınızı düĢünüyorsanız susmayınız; kıpırdayınız. Ġlk hareketiniz Muhammed Salih için olsun! Dede Korkut'u, Türkçülüğün Esasları‘nı Özbek Türkçe‘sine aktaran Muhammed Salih için. Türk Dünyası ülküsüne gönül veren Muhammed Salih için. Hürriyet ve demokrasi savaĢçısı Muhammed Salih için. Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel Muhammed Salihin Prag‟da tutuklanmasını kendi devleti itibarına leke düşürdüğünü bildirdi 06.12.2001 - Türkistan Bülteni "Liberty" radyosunun verdiği habere göre, Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel Muhammed Salih‘in Prag‘da tutuklanmasını kendi devleti itibarına büyük leke düĢürdüğünü bildirdi. Çek CumhurbaĢkanı Muhammed Salih‘e karĢı Özbekistan hükümeti tarafından isnat edilen suçlamaları öğrendiğini ve bunların esassız olduğu neticesine vardığını söyledi. Çek CumhurbaĢkanı Çek Adli Meriçlerinin da aynı fikirde olduğunu belirtti. Milliyetçilik: yeni tanıma doğru 06.12.2001, Hürriyet Hadi ULUENGIN ÖNCE, Halit Kakınç'ın ‗Star‘gazetesinde ‗Milliyetçiliğin Yeni Bir Tarifi Gerekiyor‘ baĢlıklı makalesinden bir bölüm aktaracağım. Yazının sonunda da kısa bir yorum getireceğim. *** ‗Salkım Hanım‘ın Taneleri‘adlı filmin içeriğine girerek ayrıntıda boğulmak istemiyorum. Yalnızca bir kaç Ģey söylemekle yetineceğim. Bin yıldan beri Anadolu toprakları nice acılara boğulmuĢtur. Acı günler ve acı olaylar da en az tatlı günler kadar yaĢanmıĢ; beyinlere nakĢolmuĢtur. Ben, Türk'üm! Bu ülkeyi canından çok seven bir insanım. Üstelik, Anadolu dıĢında kalan Türk asıllı gruplarla en fazla ilgilenenlerden birisiyim. Ne var ki, bu tavrım bir 6 - 7 Eylül hadiselerini yaĢayarak mağdur olmuĢ gayrimüslimler için üzülmemi; Varlık Vergisi yüzünden ezilmiĢ, itilmiĢ, kakılmıĢ Rum'un, Ermeni'nin, Yahudi'nin dramları için de üzülmemi engellemez. Bu, insan olmak ve bu toprağı tüm çileleri, sevap ve günahlarıyla sahiplenmek için bir önkoĢuldur! Yönetmen Giritlioğlu ‗milliyetçilik, önce bilgi gerektirir‘ diyor. Yüzde yüz katılıyorum. Karakoyunlu da Ahmet Çakar'ın romanı okumadığından yakınıyor. Ve, ‗okusa bile anlayacağından emin olmadığını‘ söylüyor. Korkarım, ben de öyle düĢünüyorum... *** Bu arada çok tatsız bir geliĢme oldu. Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih dün Çekya baĢkenti Prag havaalanında gözaltına alındı. Ġlk açıklamaya göre tutuklama nedeni Özbek hükümetinin Salih'e iliĢkin olarak iki yıl önce Ġnterpol'e gönderdiği kırmızı bülten. Salih ‗Radio Liberty‘nin davetiyle Prag'a gitmiĢti. Üç gün içinde mahkemeye çıkartılacak. Ġnsan hakları kuruluĢları aktif olarak devreye girmiĢ durumda. *** Benim Ahmet Çakar'a ve partidaĢlarına bir çağrım var: Muhammed Salih'in avukatının adı Murch Koftova... Cep telefonu da 00-4202-22-721424. Aranızda, milliyetçiliğin Türkiye'nin yüzakı bir filme saldırmak ve de Özbekistan diktatörü Kerimov tarafından ağırlanmaktan baĢka bir Ģey olduğunu düĢünenler varsa, bu numarayı arasınlar! Türk dünyasının bir baĢka gururu, laik ve demokrat Muhammed Salih'in serbest bırakılması için hem milliyetçi, hem de çağdaĢ bir tavır koysunlar!' *** Ben ‗milliyetçi‘ değilim yazısına imza atıyorum. ama Kakınç'ın yukarıdaki Zaten, Türkçü muhalif lider Muhammed Salih Özbekistan diktatoryasının katakullisine gelerek 28 Kasım günü Prag'da tutuklanır tutuklanmaz, avukatına telefon etmesem bile, üyesi bulunduğum iki uluslarası basın kuruluĢunun ve ‗Amnesty Ġnternational‘un devreye girmesi için hemen kolları sıvadım. Heyhat, Salih'in tutuklama kararı önceki gün uzatıldı ve yeniden mahkeme önüne çıkartılmasının bir aydan önce gerçekleĢmeyeceği anlaĢılıyor. Fakat aynı Ģekilde, ‗milliyetçi‘(!) Ahmet Çakar yukarıda sözü geçen filme veryansına baĢladığı an ben yine net tutum aldım. Tarihi inkar etmeden, günah ve sevaplarıyla o tarihi bir bütün olarak kabullenmemiz gerektiğini kaydettim. Ben buna ‗yurtseverlik‘ diyorum. Artı, ‗demokratlık‘ sıfatını ekliyorum. Ve, burada tanım değil tavır önemli! Kendisine ‗milliyetçi‘ diyen Halit Kakınç ve ‗yurtsever‘ diyen ben eğer Türkçü Muhammed Salih'i ve gerçekçi ‗Salkım Hanım‘ın Taneleri'ni ortaklaĢa sahipleniyorsak, varsın tariflerimiz farklı olsun, aynı yolun yolcusuyuz! Ama Kakınç'ın önerisine katılıyorum, elbirliğiyle yeni bir tarif yapalım da ‗milliyetçilik mi, ‗yurtseverlik mi kavramlarında karar kılalım. „Taşkent Baharı‟na geçit yok! 07.12.2001 – Milli Gazete Hakan Albayrak Prag, 1968. Hürriyet ilan edilmiĢ, sansür kaldırılmıĢ, kilisenin faaliyetleri serbest bırakılmıĢ, Sovyet komünizminin kararttığı ufuk aydınlatılmıĢ, halk geleceğe umutla bakmaya baĢlamıĢtır. Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreteri Aleksander Dubçek‘in ―insani bir sosyalizm‖e matuf ıslahat hareketi, sadece kendi halkına değil, Sovyet hegemonyası altında yaĢayan bütün Doğu Avrupa halklarına umut vermektedir. Derken ―Brejnev Doktrini‖ girer devreye; Kızıl Ordu Çekoslovakya‘yı baĢtan baĢa iĢgal eder; bağırlarını açıp tankların önüne dikilen özgürlük aĢığı yiğitler ezilip geçilir; Dubçek ve arkadaĢları tutuklanıp Moskova‘ya götürülür... Tarihe ―Prag Baharı‖ diye geçen kıyam bastırılmıĢ, Moskova‘nın arsız çocuğu (!) hizaya getirilmiĢtir. Çekoslovakya‘da istibdat rejimi yeniden tesis edilir. Çatlak ses çıkarmaya devam eden aydınlar bir bir tutuklanır. 1990‘lı yıllara kadar devam eden demir yumruk siyasetinin kurbanları arasında ünlü yazar Vaclav Havel de vardır. Havel, hürriyet aĢkının bedelini zincire vurularak öder. *** Prag, 2001. Demir perdenin yerinde yeller esmektedir. BaĢkanlık sarayında hürriyet kahramanı Vaclav Havel oturmaktadır. Soğuk savaĢ yıllarında istibdat kurbanlarının sesi olarak bütün dünyaya nâm salan ―Hür Avrupa Radyosu‖nun merkezi artık Prag‘dadır. Norveç‘te sürgün hayatı yaĢayan Özbekistan Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed Salih, bu radyodan aldığı bir davet üzerine Prag‘a gelmekte hiçbir sakınca görmez. Havel‘in ülkesinde emniyette olacağını düĢünür. Nitekim Prag tarafından karĢılanır. Havaalanı‘nda emniyet mensupları Fakat polisler onu korumak için değil, tutuklamak için gelmiĢlerdir. Ülkesindeki dikta rejimine karĢı mücadele eden bir hürriyet aĢığı, vaktiyle aynı mücadeleyi veren baĢka bir hürriyet aĢığının yönettiği bir ülkede, bir diktatörün ricası üzerine zincire vurulur! *** Özbekistan, Sovyet artığı Ġslam Kerimov‘un demir yumruğu altında inim inim inliyor. Çek hükümeti, bu diktatörlüğe karĢı çıktığı için ölüm fermanı imzalanan ve çareyi ―hür dünya‖ya iltica etmekte bulan Muhammed Salih‘i tutuklatmak suretiyle, Özbek zindanlarında iĢkenceyle öldürülen binlerce rejim muhalifinin mezarına tükürmüĢ oldu. Havel bunu içine sindirebiliyor mu? Muhammed Salih derhal serbest bırakılmalı ve hem Salih‘ten hem de mazlum Özbek halkından özür dilenmeli. ―Bahar‖, TaĢkent‘in de hakkıdır. Bu hakkı savunmaktan baĢka sucu olmayan Salih‘in Kerimov‘a teslim edilmesi, Prag için ebediyen utanç mevzuu olacaktır! Muhammed Salih‘e özgürlük! Muhammed Salih‘i Koruma Komitesi, Erk Partisi liderinin serbest bırakılması için bir kampanya baĢlattı. AĢağıdaki mektubu Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel‘e faks veya elektronik posta yoluyla göndererek kampanyaya katılabilirsiniz: ―Dear President Havel I cannot believe that your country detains Mr. Muhammed Salih of Uzbekistan, a well known opposition leader and poet. Dear President, It is impossible not to see the similarities between your career and Mr. Salih‘s. Only difference is that he did not have Europeans nearby to help him out to establish democracy in his country. I believe only crime (!) he has committed is to ask for a regime for his people that give them freedom and dignity and well deserved civilized living conditions after 200 years of brutal oppression. I strongly protest your country‘s detention of Mr. Salih and demand immidiate release and apology to him.‖ *** Havel‘in faks numarası: 00420 2 24 37 22 35 E-posta adresi: [email protected] Salih‘in iĢkenceyle öldürülmesini mi istiyorlar? Hapishane yetkililerinin teslim ettiği ceset korkunç bir haldeydi. Yüzünün yarısı parçalanmıĢtı. Vücudu darbe izleriyle, kesiklerle doluydu. ĠĢkenceden öldüğü aĢikardı. Fakat yetkililer, Yurahon Azimov‘un ailesiyle ve bütün dünyayla dalga geçercesine, ―Ölüm sebebi kalp krizi‖ diyorlardı. Tutuklandıktan birkaç gün sonra tırnakları sökülmüĢ bir halde ölü olarak ailesine teslim edilen Azim Hocayev de ―kalp krizi‖ mağdurlarındandı! Kaburgaları kırılmıĢ, diĢleri dökülmüĢ ve her tarafı çürükler içinde kalmıĢ Ġmam Kabil Muradov‘un ise ―ranzadan düĢüp öldüğü‖ açıklandı! Liste uzayıp gidiyor. Özbekistan‘da devlet güçleri tarafından vahĢice katledilen rejim muhaliflerinin haddi hesabı yok. Çekler, bu uzun listeye Muhammed Salih‘in de girmesini mi istiyorlar? Milliyetçiliğin yeni bir tanımına doğru 07.12.2001, Star Halit KAKINÇ Önce bir teĢekkür borcumu yerine getirmeliyim. Hürriyet yazarı Hadi Uluengin, gazetesinin dünkü sayısında, Salkım Hanım'ın Taneleri ve Muhammed Salih bağlantılı yazımdan aktarmalar yapmıĢ. Ve altına imzasını atabileceğini belirtmiĢ. Sağolsun. Kendisi ile tanıĢma fırsatım olamadı. Ġlginçtir, herhalde kalp kalbe karĢı olmalı ki, yazılarının sadık bir okuyucusuyum. Rafine zekâsı, gerçek anlamdaki aydın tavrı ve kıvrak üslubu ile büyük keyif alarak okuduğum sayılı kalemĢörden bir tanesidir. Sayın Uluengin. Milliyetçilik ve yurtseverlik tariflerimizin birbirinden herhangi bir farkı olacağını sanmıyorum. Kendi dönemlerini aĢması ve bugüne kadar değerlerini yitirmemiĢ olmaları açısından, bu konuda benim hoĢuma giden iki tarif var. Birisi, Yusuf Akçura'ya ait. Akçura, 16 Eylül 1919 tarihinde Ġstanbul Türk Ocağı'nda verdiği bir konferansta, Demokratik Türkçülük adını verdiği yurtseverliği Ģöyle tanımlıyordu: '...Demokratik Türkçülük, milliyet esasını her millet için bir hak olarak telakki ediyor ve Türkler için talep ettiği bu hakkı, diğer milletlere de aynı derecede hak olarak tanıyordu... Demokrat Türkçüler, diğer milletleri temsil etmek Ģöyle dursun, idareye çalıĢmayı bile, o kuvveti tenkise sebep olacağından, zararlı sayıyorlardı... Demokratik milliyetçilik, gasp edilen hakkı almağa, gasp edilmek istenilen hakkı müdafaaya çalıĢır...' 'Milletler eĢit olsun' YaklaĢık aynı yıllarda, efsanevi Tatar asıllı milli komünist Mirseyid Sultangaliyev de, Ģu sloganı kullanıyordu: 'Millet bir olsun... Milletler eĢit olsun!' Benim daha sade, daha halk iĢi bir formülüm var. ġöyle diyorum: Üç-dört yaĢlarında, bukleleri kordelalı bir kız çocuğu kaldırımda oynarken, kontrolden çıkan bir kamyonun altında kalır ve biz de bu olaya tanık olursak, dünyamız kararır... Hele hele eğer bu kız çocuğu, bizim kendi çocuğumuz ise onunla birlikte manen biz de can veririz. Yurtseverliğin nüansı bence sadece bu kadar. Aynı çatı altında yaĢadığımız için, öncelikle kendi minik kızımızı gözetiriz. Lákin sembolik anlamda - bukleleri kordelalı yerkürenin tüm kız çocukları gönlümüzün parçasıdır. Sayın Uluengin, size sevgilerimi yolluyorum. Kabul buyurun. Salih‘in haklarını koruma komitesi Bu arada, Muhammed Salih'in Prag'taki tutukluluğu devam ediyor. Olumlu haber, Amsterdam, Brüksel, Berlin, Moskova, Oslo, Prag, Washington, Bakü ve TaĢkent kentlerinde Muhammed Salih'in Haklarını Koruma Komitesi adını taĢıyan bir örgüt oluĢarak faaliyete geçti. Muhammed Salih, tutuklu bulunduğu cezaevinde Çek ve Batılı gazeteciler ile görüĢtürüldü. Almanya'da, DıĢiĢleri Bakanlığı'nın Orta Asya Masası, Prag Büyükelçiliği'ni konuyu takip etmekle görevlendirdi. Norveçli yetkililer, Çek makamları nezdinde baĢvuruda bulundu. Amnesty International'ın açıklaması, uluslararası kuruluĢlara gönderildi. KKTC Kültür eski Bakanı Ġsmail Bozkurt da, uluslararası boyutta ses getirecek giriĢimler yaptı. Türkiye mi?.. Ahmet Bican Ercilasun imzalı bir e-mail aldım. Bu konuda sözü ona bırakmak, belki de en iyisi: 'Kimden ümitvar olalım?.. Muhammed Salih'in Ģiirleri için bir zamanlar takdirkár bir önsöz bile yazan Bülent Ecevit'ten mi? Fakat o, bir zamanlar haĢhaĢ ekimi için dahi, ABD'ye kafa tutan Ecevit değil ki! Altaylar'dan Tuna'ya günlerinin ve Esir Haftaları'nın hatıralarına dayanarak MHP'den mi?' Türk Avrupa Birliği imiĢ... IMF'miĢ... Hükümetimizin iĢi baĢından aĢkın. Özgürlük ve demokrasi savaĢı ve savaĢçılarına ayıracak vakit mi var! Doğrusu pek hoĢsunuz, Sayın Ercilasun. Vatslav Havel: "Muhammed Salih'in insan hakları için savaştığına ve de suçsuz olduğuna eminim...'' 07.12.2001, Radio Free Europe (Sunucu) Zebunisa: Daha önce de belirttiğimiz gibi 6 Aralık günü ''Radio Free Europe'‗muhabiri ile görüĢen, komünizm rejimi döneminde kendi özgürlük idealleri uğruna bugün Muhammed Salih'in de tutuklu bulunduğu Pankrats hapishanesinde yatmıĢ olan Çek Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vatslav Havel, Muhammed Salih'in Çek Cumhuriyetinde tutuklanmıĢ olmasının ülkesinin uluslararası itibarını zedelediğini belirtti. Çek televizyon kanallarının verdiği haberlere göre Çek kamuoyunun da Muhammed Salih konusundaki görüĢü CumhurbaĢkanı ile aynı. Adalet Malik tarafından hazırlanan radyo programında Muhammed Salih‘in tutuklanması ile ilgili olarak CumhurbaĢkanı Havel‘in düĢünceleri ve Çek kamuoyunun görüĢü belirtilmiĢtir. Adalet Malik: Özbekistan ERK Demokrat Partisi Lideri Muhammed Salih‘in Prag‘da tutuklanması genelde asayiĢ ve sükunet içindeki Çek kamuoyunu dalgalandırmıĢtır. Çekler, Muhammed Salih‘in tutuklanması konusunun geliĢim sürecinde, özgür ve demokratik diye adlandırdıkları ülkelerinin ne derece demokratik esaslara ve uluslararası kanunlara uyduğunun görülebileceğini söylüyorlar. Her ne kadar Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği‘ne üye olmaya çalıĢıyorsa da, aralarında Adalet Bakanlığının da bulunduğu memleketin birçok kurumunun bazı yükümlülüklerini hemen yerine getirememeleri ülkenin Avrupa Birliği devletleri arasına katılmasına, büyük engel teĢkil etmektedir. Belirtmek gerekir ki Çek yayın organları ve ülkede yabancı dillerde yayınlanan gazeteler Muhammed Salih konusuna geniĢ yer vermektedirler. Çek Cumhuriyeti‘nde ön kanat içtimai Demokratik Partisi‘ne bağlı ―Lubova novini‖ gazetesinde ĠçiĢleri Bakanı eski yardımcısı Petrushko Shuhrova‘nın ―Diktatör Hizmetinde mi?‖ makalesi yayınlanmıĢtır. Shuhrova bu makalede Çek polisinin Prag havaalanında Özbek Ģairi ve Özbekistan demokratik muhalefet liderinin gözaltına aldığını da belirtmiĢtir. Makalede ayrıca Çek Cumhuriyeti‘nin Salih‘in TaĢkent‘e iade etmesinin Orta Asya‘daki diktatörün ciddi siyasi rakibinden kurtulmasına yardımcı olacağını, böyle bir endiĢenin vatandaĢlarımızın gönlünü rencide etmekte olduğu yazılmıĢ ve Çek kamuoyuna buna izin vermemeleri için çağrıda bulunulmuĢtur. GeçmiĢte ĠçiĢleri Bakanlığının yüksek makamlarında çalıĢmıĢ olan Shuhrova, Ģimdiki Bakan Stanislav Grun‘dan Muhammed Salih‘in serbest bırakılmasını ve meydana gelen bu olaydan dolayı kendisinden özür dilemesi gerektiğini belirtti. Aynı zamanda merkezi partilere bağlı ―Nota Frontenevs‖ gazetesinde yayınlanan bir makalede ―Muhtaç Ġnsanlar‖ adlı özel teĢkilat vekili Tomash Boyar‘ın Muhammed Salih meselesi hakkındaki fikri yer almıĢtır. Makalenin yazarı Özbekistan‘ın uluslararası teröre karĢı olan tutumunun övgüye layık olduğunu, ancak son 10 yıl içinde Özbekistan halkının tamamen ülke CumhurbaĢkanının hizmetkârlarına dönüĢmüĢ olduğunun altını da çizmekte olup, Özbekistan ile iliĢkilerini geliĢtirmek isteyen devletlerin dünyanın en zorlu hükümetiyle karĢı karĢıya olacaklarını her zaman gözönünde bulundurmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Makalenin yazarı Muhammed Salih olayının Demokratik bir Devlette ne tür olaylara yol açabileceğini ve de terörizm ile savaĢ maskesi altında meydana gelen dalgalanmanın Prag‘da da hissedildiğini vurgulamıĢ. Muhammed Salih meselesi konusunda fikir bildiren Çek aydınlarından Vasko CumhurbaĢkanı‘nın söylediklerine katıldığını bildirmiĢ, ―Ben CumhurbaĢkanı Havel‘in Salih meselesinde bürokratik hatanın meydana geldiği yolundaki fikrine katılıyorum, çünkü bu kiĢi ülkemize BM belgeleri ile giriĢ yapmıĢtır. Ben her zaman ülkemizin demokratik bir devlet olduğuna inanmıĢımdır. Ancak Muhammed Salih ile meydana gelen hadise bunun aksini göstermekte dedi. Onun düĢüncesi ise, meselenin en kısa zamanda çözümlenmesinin,Çek Cumhuriyetinin hakikatten de Demokratik bir devlet olduğunun göstergesi olacağı yönünde. ‗Free Europe‘Radyosu Muhammed Salih‘in Prag havaalanında BirleĢmiĢ Milletler‘in Cenevre Konvensiyonu‘na dayanılarak verilen belgelere sahip olmasına rağmen gözaltına alınması Çek polisinin uluslararası kanunları iyi bilmediğinin göstergesidir. Zaten Çek CumhurbaĢkanı Vatslav Havel de Radio Free Europe muhabiri ile yaptığı görüĢme esnasında Muhammed Salih‘in gözaltına alınmasını ―bürokratik hata ve Ġslam olgusundan korku‖ olarak nitelendirmiĢtir (Vatslav Havel‘in sesinden). CumhurbaĢkanı Havel, Muhammed Salih‘in totaliter devlete teslim edilmesinin mümkün olmadığını ve onun Norveç‘e geri gönderilmesi gerektiğinin altını çizdi. Radio Free Europe muhabirinin neden Çek CumhurbaĢkanı bu zaman kadar Salih meselesi ile ilgili düĢüncesini bildirmediği sorusuna geçmiĢte muhalif faaliyetlerinden dolayı bir dönem hapis cezası almıĢ olan Çek CumhurbaĢkanı Vatslav Havel ― Ben kendi fikrimi bildirmeden evvel bütün bilgileri gözden geçirmem gerekirdi. Interpol‘ün tutumunu ―anlamsız‖ diye adlandırmaya dilim varmıyor, ancak Ģimdi ben Salih‘in insan hakları için savaĢtığını ve de suçsuz olduğuna inanıyorum ve buna eminim. Ben bu fikrimi Çek Adalet Bakanlığı ve ĠçiĢleri Bakanlığı‘na bildirdim‖ Ģeklinde cevap verdi. Muhammed Salih'e özgürlük… 07.12.2001, YeniĢafak Cengiz ÇANDAR Gece yarısı 'sos‘ rumuzlu bir elektronik posta mesajı aldım. Muhammed Salih, 28 Kasım günü Amsterdam'dan geldiği Prag'da Çek Ġnterpol birimi tarafından gözaltına alınmıĢtı. Durum ertesi gün anlaĢıldı. Özbekistan'daki Ġslam Kerimov rejimi, Muhammed Salih'in Özbekistan'a iadesi amacıyla Çek Ġnterpolü'ne baĢvurmuĢtu. Muhammed Salih, merkezi Prag'da bulunan Hür Avrupa Radyosu/Özgürlük Radyosu'nun daveti üzerine ayak bastığı bu Orta Avrupa ülkesinde Ģimdi demir parmaklıkların ardında. 40 günlük süre sonunda, Çek makamları ya Muhammed Salih'i salıverecekler; ya da Ġslam Kerimov'a teslim edecekler. Ġslam Kerimov'un iddiası, 1999 ġubatında meydana gelen ve 16 kiĢinin öldüğü bombalı eylemde Muhammed Salih'in parmağının bulunduğu yani 'terörist‘ olduğu. Muhammed Salih, gıyabında 15 yıla mahkum oldu. Ancak, iĢin ilginç yanı, Kerimov'un karĢısında 1992 yılında CumhurbaĢkanı adayı olan, Özbekistan Erk Partisi'nin ve Özbekistan ana muhalefet lideri Muhammed Salih, Stalinist diktatörün gazabını çektiği için o tarihten beri yurt dıĢında. Kerimov, Muhammed Salih'e eriĢemeyince ve iftiraları dünya demokrasi çevrelerinde yüz bulmayınca, Muhammed Salih'in üç kardeĢini tutuklattı ve iĢkence altında tutuyor. Muhammed Salih'in Özbekistan'ı terk ettiği vakit, gelip sığındığı ülke tabii ki Türkiye idi. Ancak, Ġslam Kerimov'un baskılarıyla Ankara yüz kızartıcı bir davranıĢla, Muhammed Salih'i Türkiye dıĢına çıkarttı. Oysa, Azerbaycan'da Ebulfez Elçibey, Türkiye öncesi konuğu olan Muhammed Salih'i Ġslam Kerimov kendisinden istediğinde, cevaben 'Muhammed Salih'i almak için göndereceğin adamları tutuklatırım‘ diye karĢılık vermiĢ ve Muhammed Salih'in Türkiye'den çıkartılmasını duyduğunda 'bele (böyle) Ģey olmaz‘ diye öfkelenmiĢti. Adını ilk kez 80'li yılların sonlarında Sovyetler Birliği'ne baĢkaldıran 'Özbek ulusal lideri ve tanınmıĢ Ģair‘ olarak duyduğum Muhammed Salih'le, ilk kez, 1992 yılında TaĢkent'te bir araya geldim. O sırada Türkiye'nin DıĢiĢleri Bakanı da TaĢkent‘teydi. Kendisini Amerikan DıĢiĢleri Bakanı James Baker ziyaret etmiĢti ama tutkuyla bağlı olduğu Türkiye'nin yetkililerinin ilgisizliğinden burukluk duyuyordu. Orta Asya'da örneğine pek az rastlanabilir bu 'demokratik kiĢiliğin Ģu sıra böylesine çirkin ve hayat riski taĢıyan bir duruma düĢürülmesinde, Türkiye'nin ağır sorumluluğu var. Ama Türk hükümeti bu konuda sağır ve dilsiz. Hükümetin 'Türk dünyasına duyarlı‘ zannedilen ortağı MHP'nin ise, Salkım Hanım'ın Taneleri ile uğraĢmaktan Muhammed Salih'e ayıracağı vakti ve enerjisi yok. Muhammed Salih'in özgürlüğüne kavuĢması için, Uluslararası Af Örgütü, Helsinki YurttaĢlar Meclisi ve Human Rights Watch (Amerikan Ġnsan Hakları Ġzleme örgütü) gibi uluslararası demokratik sivil toplum kuruluĢları ve Norveç hükümeti ile Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel gibileri uğraĢıyorlar. Belli: Amerika'nın 'içinden‘ve dıĢarıdan, demokratik dünya zemininden hareket etmek zorundayız. BaĢka çare yok. Bu iĢ, özgürlük ve demokrasi yanlılarının iĢi. Bu iĢin peĢini bırakmayacağız… Muhammed Salih'e destek 07.12.2001, Milliyet Taha AKYOL ÖZBEKĠSTANLI muhalefet lideri Muhammed Salih, Ģu anda, Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da tutuklu! Çünkü Özbekistan Devlet BaĢkanı Kerimov, demokrasi isteyen Salih'i "terörist" ilan etmiĢ ve hakkında kırmızı bülten çıkarmıĢtır! Muhammed Salih'in terörle kesinle alakası yoktur. Yüksek kalitede bir entelektüeldir, 'Türkçü‘ bir liberal demokrattır. Kendisini yakından tanırım; dostumdur. 1989'da Sovyet lideri Gorbaçov kapıları açınca, gençliğimin tatlı rüyası "Turan"a gittiğimde, TaĢkent'te Muhammed Salih'in evinde bir gece misafir olmuĢtum. ÇalıĢma odasında, duvarda çeĢitli fotoğraflar vardı; ikisi kalpaklıydı: Enver ve Mustafa Kemal paĢalar... Ötekiler, ġair Çolpan ve Ekmel Ġkram gibi Asya Türklüğünün "milli medeni intibah" öncüleri; Stalin tarafından kurĢuna dizilen "Ceditçi ve Türkçü" akımının Özbek liderleriydi... *** MUHAMMED Salih, Yunus Emre'yi, öyle bir 'ortak Türkçe‘ile yayımlamıĢtır ki, biz okuyunca da, bir Özbek veya Azeri okuyunca da aynı zevki alır, aynı derinlikle anlar. Türkiye'deki alfabe tartıĢmaları konusunda yazdığım yazı üzerine bana Ġsveç'ten bir e-maille "Türkistan Alfabesi" konulu makalesini göndermiĢti. Salih'in temel tezi Ģudur: "Ünlü seslerin uyumu, Türk kavimlerinin uyumudur." Bizim kullandığımız Latin alfabesine üç harf ekleyerek bütün Türk kavimlerinin okuyabileceği bir alfabeyi savunmaktadır. BaĢka bir yazımda anlatacağım. Muhammed Salih böyle bir insandır, bir aydındır. Kendisinin de lideri olduğu "Erk Partiyası"nın da terörle hiçbir ilgisi yoktur. Ağır ekonomik Ģartlar altında Özbekistan'da ortaya çıkması kaçınılmaz sosyal muhalefete Muhammed Salih gibi açık fikirli, demokrat bir aydın önderlik edebilirdi; Kerimov bu hareketi ezdi, Salih Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı... Ve sosyal muhalefet, Taliban benzeri illegal radikal grupların eline düĢtü! *** TÜRKĠYE'DE Muhammed Salih bir yıl yaĢadı. Özbek lideri Kerimov, bu yüzden Türkiye ile iliĢkileri bozdu! Fethullah Gülen'in açtığı okulları "Türk okulları" olduğu için kapattı... Türkiye'de okumakta olan 3 bin kadar Özbek öğrenciyi geri çekti! Türkiye, Özbekistan halkıyla ve devletiyle iliĢkilerini bozmamak için Salih'i sınır dıĢı etmek zorunda kaldı ve o da Ġsveç'e yerleĢti. Prag'a "Radyo Liberty"nin davetlisi olarak gitmiĢti... Kerimov'un "kırmızı bülteni" sebebiyle "terörist" diye tutuklandı! Bu tutuklamada hem Çek polisinin Stalinci gelenekten tam arınamamıĢ olmasının, hem Bin Ladin belasının dünyada yarattığı psikolojinin rolü olduğunu sanıyorum. Muhammed Salih Özbekistan'a iade edilirse, bilin ki, uçaktan iner inmez kurĢuna dizilecektir! Türkiye ile Özbekistan arasında zaten 'netameli‘olan iliĢkiler temelli bozulmamalı, bu iĢe hükümet resmen karıĢmamalı... Ama basın, aydınlar, insan haklarında duyarlı çevreler, partiler Muhammed Salih'e destek vermelidir. Türkiye‘deki Liberal Demokrat Partiden Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi BaĢkanı Lord Russell-Johnston'a mektup 07.12.2001 Lord Russell – Johnston, Avupa Konseyi Strazburg – Fransa Parlamenter Asamblesi BaĢkan, Sn. Baskan Lord Russell - Johnston, Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih'in Prag'da tutuklanmasını dikkatinize getirmek istiyorum. Çok ciddi, hatta Muhammed Salih'in hayatını tehlikeye atabilecek sonuçlara yol açabilecek bu olayı bildiğinize inanıyorum. Hatırlatmak isterim ki, kendisi Türkiye'de ve tüm Orta Asya Cumhuriyetleri'nde sadece bir politikacı olarak değil, belki bundan çok Ģair, yazar ve entelektüel kimliği ile tanınan bir değerdir. YaklaĢık 10 yıldır sürgün hayatı yaĢamakta olup, Ģu anda Norveç'te ikamet etmektedir. Özbekistan Demokratik Erk Partisi BaĢkanı olarak siyasi faaliyetleri, Özbekistan'a demokrasiyi getirmeyi amaçlamaktadır. Liberal demokrat fikirleri, demokrasi için çabaları ve entelektüel vasıflarıyla tanınmıĢ bir kimsedir. Kısaca, kendisinin bir terörist olmadığı aĢikardır. Bundan dolayı, inanıyorum ki Avrupa Konseyi'nin acilen Özbekistan‘ın Kerimov rejimi tarafından yapılan bir talep üzerine Çek yetkilileri tarafından tutuklanan Muhammed Salih'in serbest bırakılması için müdahale etmesi gerekmektedir. Avrupa Konseyi'nin insan haklarının ve demokrasinin ilerletilmesi ve korunması amacıyla yaptığı çalıĢmaları ve sizin asamble BaĢkanı olarak bu değerlere verdiğiniz önem ve ilgiyi yakından bildiğim için, Muhammed Salih'in serbest birakilmasi ve Kerimov rejimine iade edildiği takdirde idam edileceğinin göz önüne alınarak, bunun önlenmesi için gerekli giriĢimde bulunacağınıza eminim. Saygılarımla, Engin Güner, Liberal Demokrat Parti Genel BaĢkan Vekili Adaletsiz BARIŞ gelmez 08.12.2001, Türkiye Hasan Mesut Hazar Sadece Afganistan değil, dünyanın dört bir yanı kaynıyor. Ortadoğu‘da terör ve yine gözünü kan bürümüĢ Sharon'un zalim politikaları, bütün bölgeyi dehĢetli bir savaĢın eĢiğine getirmiĢ durumda. Çeçenistan'da neler oluyor? Bilen var mı? Çin'in, Doğu Türkistan'da artık zulmünü gizlemeye bile gerek kalmadan sürdürmesinden, rahatsızlık duyan kaldı mı? Orta Asya'nın zalim diktatörleri, ABD'nin ve Batı'nın nezdinde birer birer sadık müttefike dönüĢüyor. Demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti ve bu konuda rapor hazırlamalar artık rafa kalktı. Dünyanın her tarafında açlıktan ve hastalıktan ölen insanların sayısı her geçen gün artıyor. Kin ve nefret propagandaları ile körüklenen acımasız vahĢet dünyayı yaĢanmaz bir mekan haline getiriyor. Bırakın radikalleri, çaresiz kitleleri bile, terörist olmaya mecbur kılan insafsız ve adaletsiz uygulamalar, her tarafı kasıp kavuruyor. Ama kimin umurunda?.. Norveç'in ayıbı Norveç baĢbakanı Kjell Magne Bondevik Washington'daydı. Kongre'yi ziyaret etti. Adalet Bakanı John Ashcorf ile yemek yedi ve Beyaz Saray'da BaĢkan Bush ile görüĢtü. Geçtiğimiz Salı günü Ulusal Basın Kulübü'nde konuĢtu ve Teröre karĢı uzun vadeli mücadelede Norveç'in perspektifini anlattı. Terörden alınacak dersleri ve mücadelenin nasıl yapılması gerektiğini anlatırken Ģöyle konuĢtu: "Eğer biz bir toplumun parçalanmasına sırt çevirirsek, sonunda o bizi hedef alan bir tehdide dönüĢecektir. Yoksul insan, teröristler için kolay bir avdır! Yoksullukla mücadele, terörle mücadelenin ayrılmaz bir parçası olmalıdır!" Norveç BaĢbakanı'na, "Prag'da tutuklanan Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih'i ve Norveç'in bu konuda ne yaptığını" sordum. Ayni zamanda bir papaz olan ve Norveç Hıristiyan Demokrat Parti lideri baĢbakan Bondevik sorumu cevaplarken kıvırdı. Açık ve net konuĢmadı. "Muhammed Salih'in terör örgütleri ile ilgisi konusunda iddiaların bulunduğunu ve kendisinin bilgisi olmadığı için yorum yapmayacağını" belirtti. Ayrıca, "Norveç'in, DemokratikleĢmeyi ve insan haklarını bütün dünyada etkili hale getirmek için çaba göstereceğini, globalleĢmenin bütün milletler ve halklara geliĢme ve refah getiren bir vasıta olması gerektiğini" vurgulamakla yetindi. Bize göre ayıp etti. Madem Muhammed Salih'in terörle bir ilgisi vardı; bugüne kadar niye bekledi? Norveç'te yaĢayan Muhammed Salih'le ilgili asılsız iddialara hem de Prag'da tutuklandıktan sonra yapıĢmak, bir baĢbakana yakıĢır mı?... Yine Muhammed Salih 08.12.2001, Milliyet Taha Akyol MUHALIF Özbek lideri Muhammed Salih'in kızı Ümide Salih'ten elektronik posta (e-posta) ile bir mesaj aldım. Bu vesile ile Muhammed Salih'in 'hörmetli‘eĢi Aydın Hanım'a, kızı Ümide'ye ve küçük oğlu Timur'a geçmiĢ olsun dileklerimi iletmek isterim. Biliyorsunuz, Özbekistan hükümetinin haksız "terörist" suçlaması üzerine, Muhammed Salih, Prag havaalanında Çek Polisi tarafından tutuklanmıĢtı. Halen Pankrac hapishanesinde, Çek adli makamlarının kararını bekliyor: Ya hürriyetine kavuĢacak veya Özbekistan'a iade edilirse kurĢuna dizilecek! Prag'da yayın yapan Radyo Liberty'nin haberine göre: "Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, Muhammed Salih'in tutuklanmasının kendi devletinin itibarına büyük leke düĢürdüğünü bildirdi. Çek CumhurbaĢkanı Havel, Muhammed Salih'e karĢı Özbekistan hükümeti tarafından isnat edilen suçlamaları öğrendiğini ve bunların esassız olduğu neticesine vardığını söyledi. CumhurbaĢkanı Havel, Çek adli mercilerinin de aynı fikirde olduğunu belirtti." Çok güzel bir haber... Kendisini yakından tanıdığım Muhammed Salih, bırakın terörist olmayı, terör karĢısında duyarsız bile değildir, kesinlikle teröre karĢı bir aydındır... Kızı Ümide Salih, babasının Pankrac hapishanesinden "Prag halkına" yazdığı Ġngilizce mektubun metnini bana da göndermiĢ. Hapishanede yazdığı mektupta, Kafka'dan fikirler, Andre Malraux'dan cümleler aktaran Asyalı, Özbekistanlı vatansever ve demokrat bir aydın! Neden teröristlikle suçlandığı anlatıyor... 1997'de Ġstanbul‘dayken, Tahir YoldaĢov isimli bir Özbekistanlı kendisini ziyaret etmek istemiĢ... Anavatandan biri gelir de görüĢmez mi? Ondan sonra hiç temasları olmadığı gibi fikren de, metotça da anlaĢamıyorlar... Ġki yıl sonra ġubat 1999'da TaĢkent'te bir patlama olmuĢ. Bu patlamayı "Özbekistan Ġslami Hareketi" adlı bir örgütün yaptığı, Tahir YoldaĢov'un da bu örgütün liderlerinden biri olduğu iddia ediliyor. Bir zamanlar Ġstanbul‘da bir defa görüĢmüĢlermiĢ, öyleyse Salih de teröristmiĢ! Kafaya bakın! *** Çek adaletinde Stalinci kalıntılar ve Bin Ladin belasının kıĢkırttığı olumsuz önyargılar olsa bile... Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, kendi eski mücadelesi sebebiyle, totaliter rejimlerde "muhalif aydın"ın ne demek olduğunu herkesten iyi bilir... Ayrıca Avrupa Birliği sürecindeki Çek adaletinin bu konuda hukuka ve adalete uygun davranacağına, sonunda Salih'in serbest bırakılacağına inanıyorum. Tabii, yürekten de diliyorum, dua ediyorum. "Muhammed Salih'in Haklarını Koruma Komitesi" olayı duyurmak ve manevi destek sağlamak için yoğun bir çaba harcıyor; e - postalarla her yere ulaĢıyor. Ġlgi duyan okurlarım için, daha fazla bilgi alabilmeleri amacıyla, Salih'in lideri olduğu Erk Partiyasi'nın internet adresini veriyorum: http://www.uzbekistanerk.org/aktual - ms1.htm Salih'e Türkiye'den gönderiyorum. selamlar, sevgiler, dualar Muhammed Salih ve Vicdani Sorumluluk 08.12.2001, Türkistan Bülteni AliĢan SATILMIġ Dünya gündeminde bir çok olay olgu ve kiĢiye dair anlamlar öylesine garipliklerle tartıĢılıp konu edilmektedir ki neyin ne olduğu kimin neyi savunduğu insanın aklını karıĢtırmaktadır. Aklı karıĢıklar karnavalını andıran bu tablonun biçim ve içeriğini kim ne adına ne için okumaktadır? Sonuç okumalarında ortaya çıkan manaya göre bir tasnifleme yapılabilir. Manayı bırakıp anlama bak (!) nidasında fotoğraflanan çeliĢkinin söz diziminde iĢaretlenenle iliĢkilenen nedenler, asla niçin - sizlikle bütünleĢemediğinden her Ģeye rağmen bir doğruluk söz konusu olmaktadır. Nereye gittiği pek belli olmayan yaĢamların üzerine çöreklenen post-modern duyuĢlar düzen ve kaos anlamında öncüllükleri kiĢisel serüvenlerin derinliklerinde asıl fail olan ironik yansımalarda daha net okunmaktadır. Milan Kundera'nın "Bilmek" romanı bu ironik yansımayı bir özdeĢlik figüründe anlam adına serüvene yönelik bir okuma adresiyle iĢaretleyip gündem maddesini (trajedi) muhayyel ortak payda içeriğine dahil edip olguyu aydınlatır. Hatıralar izdüĢümü söylem unutuluĢlarında... "Göçmenlik yalnızlık, özlem ve yurtsuzluk..." anlaĢılmamak, bilinememek, "Çekoslovakyalı yazar Milan Kundera, Prag'a Sovyet Tanklarının girmesinin ardından ülkesini terk etmek zorunda kaldığında, o günden sonra yazdığı her Ģeyi bunların yönlendireceğini bunların izlerini taĢıyacağını bilemezdi. Bilmemek hatırlama üzerine, yalnızlık yabancılaĢma bellek hatırlama üzerine çokça vurgu yapılan bir roman kurgusu bir nevi tam sürgünlüklerin ortak travmasının izlerini taĢımaktadır." Ġnsanlığın en güncel meselelerinden biri haline gelen göçmenlik ve bunun sosyo psikolojik arka pala yansımaları bu romanda kiĢisel bir serüvene yönelse de anlam adına bu gün bir çok olgu ve anlamın da ortak kaderine iĢaretlenmektedir. ĠĢaretlenen anlamın fotoğrafındaki serüven, bu gün yine aynı kadere maruz kalan bir baĢka kiĢinin trajedisinde öyküleĢmektedir. Bu öykünün kahramanı Muhammed Salih'tir. O, yurdunu aynı Ģartların sonucuna dair bir anlam boyutunda terk etmese de yine aynı sosyo psikolojik nedenlerin müsebbipliğinde bir sürgünlük serüvenine dair olmuĢtur. Demokrasi, Ġnsan Hakları, özgürlük seslerinin ayyuka ya çıktığı bir dönemde bu söylemlerin en sadık bir inananının baĢına gelenlerin trajedik öyküsüdür onun Ģahsında yaĢananlar. Bu hür dünya çeliĢkisinin yansıdığı yaĢam ritüelini bu gün ve gelecek adına kim yazıp nasıl okuyacak bunun sonuçlarına ait anlamları Yukarda bahsettiğimiz romanda bulup anlam adına kaydedebilirsiniz. Her türlü Ģiddet potansiyeli barındıran bir sosyo psikolojik muhayyilede bunun tam tersi bir kiĢilik sergileyen böylesine demokrat bir insan hakları savunucusunun kıymetinin bilinmemesi insanlık açısından büyük bir sorumsuzluk olarak elbet tarihe sonuçlarıyla birlikte kaydedilecektir. Bu gün onun tutuklanıp zindana koyulduğu vatan coğrafyasının sosyal tarihi bu çeliĢkinin faturasını ödeyen bir bedel hatırlatmasında her Çekoslovak vatandaĢının hafızalarında barınmaktadır. Hatta bu ülkenin En yüksek temsilcisi olan Cumhur BaĢkanının gölgelenmiĢ siluetinde bir zamanlar adına kendileri hatırlamasalar da bizlerce net okunmaktadır. Bir zamanlar kendisi de aynı kaderi yaĢayanların sonuç fiillerine dair kırılma yine bu gün tutuklu bulunan Muhammed Salih tarafından genel bir iĢaret olarak Ģu veciz sözle ifade edilmiĢtir. "Yapıcılar yıkıcı Yıkıcılar yapıcı olabiliyor tarih bunun örnekleriyle doludur. "Bu gün Diktatör Kerim ov rejimine karĢı özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren Özbekistan ERK Partisinin BaĢkanı Muhammed Salih'i tutuklayan Çekoslovak Polisinin alıĢkanlığının dayandığı stalinist gelenek de bir nevi bu hatırlatmanın bir vicdanı sorumluluğunu birilerine yükleyerek bir muhasebeye davetkârlık etmektedir. Bu muhasebenin sorumluluğunda vicdanı yükümlülüklerini yerine getirmeyenler her kim olursa ve her neyi savunarak konuĢurlarsa konuĢsunlar bu vebali elbet bir gün ödeyeceklerdir. Özgürlük ve demokrasinin çiğnenmesi karĢısında despot ve tiranların yanında saf tutup mazlum haklarının çiğnenmesine göz yumanlara tarih hak ettiği dersi bir gün mutlaka verecektir. Türk Milliyetçiliği misyonun vicdani sorumluluğunu bir görev bilen Ülkü ocaklılar olarak bizler bu haksız tutuklama karĢısında gerekli demokratik tavrımızı ilgili kuruluĢlar nezdinde gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz. Aynı hassasiyeti tüm etkili ve yetkili makam sahiplerinden de bekliyoruz. "Ağlayan Ben! Gülen kim?" diyen özgürlük ve demokrasi savunucusu Muhammed Salih Türk Milliyetçiliğinin kilometre taĢlarından biridir. Ve ortaya koyduğu entelektüel aydın kiĢiliğiyle dünya efkarı umumiye sinin dikkatini celbede aydınlık ufukların habercisidir. Bu habercinin MeĢalesini söndürmeye çalıĢanlar aydınlığa en fazla ihtiyacı olan bir coğrafyanın ortaya çıkaracağı olumsuzluklara kayıtsızlık virüsü bulaĢtırarak insanlığı karanlığa mahkum etmeyi destekleyenlerdir. Muhammed Salih‟e özgürlük mitingi 09.12.2001, Türkiye Ġstanbul-Özbekistan‘ın meĢru muhalefet lideri Muhammed Salih‘in Çekoslovakya‘nın baĢkenti Prag‘da tutuklanması bütün dünyada olduğu gibi Türkiye‘de de tepkiyle karĢılandı. Ġstanbul Ülkü Ocakları, Fatih Parkında dün bir protesto gösterisi düzenleyerek DıĢiĢleri Bakanlığı‘ndan ve siyasilerimizden Muhammed Salih‘e sahip çıkmalarını istedi. ÇeĢitli sloganlar atan gençler okudukları basın bildirisinde özetle Ģunları kaydettiler: ―Gölgesinden korkan bir diktatör tarafından terörist ilan edilen Muhammed Salih‘in terörle yakından uzaktan ilgisi olmadığını bütün dünya biliyor. Buna rağmen onu Türkiye‘den sınır dıĢı edenler Ģu anki durumdan Kerimov kadar sorumludurlar. Onu Özbekistan‘a iadesine seyirci kalanlar tarih sahnesinde hak ettikleri yeri alacaklar. Özbekistan'ın muhalif liderine özgürlük verilmesi için, Uluslararası Af Örgütü acil eylem kampanyası başlattı 10.12.2001, Net Haber Adı: Muhammed Salih Görevi: Özbekistan Demokratik Erk Partisi lideri ve Ģair Ne oldu?: Norveç'te sürgünde yaĢıyordu; Radyo Liberte'nin davetlisi olarak Çek Cumhuriyeti'ne gitti ve Prag'da tutuklandı. Niçin?: Çünkü, Özbekistan'ın muhalefettin rahatsız lideri Ġslam Kerimov, onun için "Elime geçirirsem öldüreceğim" diyordu ve hakkında tutuklama kararı çıkartmıĢtı. Hatırlayalım: Türki Cumhuriyetlerle Türkiye arasında ilginç bir iliĢki var. Türkiye, 'demokrasiye özgü kuralları‘ Türki Cumhuriyetlere anlatmaya çoğunlukla güçlük çekiyor. Örneğin, Özbekistan'daki rejim muhaliflerinin bir kısmı, Türkiye'de yaĢıyor. Ve Özbek lider Kerimov, sırf 'muhalefet‘ ettikleri için -hukuken geçerli bir suçları olmamasına rağmen-, Türkiye'den bu kiĢileri tutuklamasını istiyor. Türkiye ise, 'hukuken geçerli bir gerekçe‘ istiyor. ġimdi ne oluyor?: Özbekistan'ın ilk resmi muhalefet partisi ERK'in baĢkanı Muhammed Salih'in Prag Havaalanı'nda tutuklanmasının ardından insan hakları örgütleri de harekete geçti. Muhammed Salih'in Özbekistan'a iade edilmemesi için giriĢimlerde bulunan Uluslararası Af Örgütü ise dünya çapında bir 'Acil Eylem Kampanyası‘baĢlattı. AF Örgütü açıklamasında, Özbekistan'da terörizmle mücadele adı altında ülkedeki muhalefetin baskı altına alındığı ve insan hakları ihlallerinin endiĢe verici boyutlara ulaĢtığı belirtilerek, Erk Partisi'nin yanı sıra diğer partilerin de kapatıldığı kaydedildi. Af Örgütü, Muhammed Salih'in Özbekistan'a iade edilmesi durumunda ciddi biçimde iĢkence riski altında kalabileceğini belirtti. Salih'in zor kullanarak iade edilme kaygısı duyulduğunun belirtildiği açıklamada, "Muhammed Salih, 1999'dan beri Norveç'te mülteci statüsündedir ve Çek yetkililer Onu Norveç'e iade etmelidir" denildi. Açıklamada Çek Cumhuriyeti'nin 1951 Mültecilerin Hukuki Statüsü AnlaĢması ve BM ĠĢkence SözleĢmesine taraf ülke olduğunu belirtilerek, her iki anlaĢmanın da insan hakları ihlallerine maruz kalma ihtimali bulunan kiĢilerin risk altındaki ülke ve bölgelere gönderilmelerini yasakladığı ifade edildi. Örgütün çağrısı üzerine yüzlerce insan hakları kuruluĢu ve mensupları Çek Cumhuriyeti'nin entelektüel CumhurbaĢkanı Vaclav Havel ve Prag Hükümeti'ni mektup yağmuruna tuttular. Öte yandan LDP Genel BaĢkan Vekili Engin Güner, Muhammed Salih'in serbest bırakılması için Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi BaĢkanı Lord Russsell Jonston'a bir mektup yazdı. Güner, mektubunda Muhammed Salih'in hayatının tehlikede olabileceğini belirterek, Avrupa Konseyi'nin konuya duyarlı olmasını istedi. Salih, Havel misali 10. 12. 2001, Radikal Gazetesi PRAG - Özbekistan'ın otoriter lideri Ġslam Kerimov'un çıkardığı uluslararası tutuklama emri, Özbeklerin en demokrat muhalifi ve saygın Ģairi Muhammed Salih'in kaderini Çek Cumhuriyeti Devlet BaĢkanı Vaclav Havel'inkiyle kesiĢtirdi. Çek polisi emre uyarak tutukladığı Salih'i liderleri Havel'in bir zamanlar Pankrac Hapishanesi'nde kaldığı hücreye tıktı. Bir zamanlar komünist yönetime karĢı özgürlük talebiyle bayrak açan Havel, eski komünist Kerimov'a karĢı mücadele veren Salih'in özgürlüğüne kavuĢacağına inandığını, ancak 'hücresinin anahtarlarının kendisinde bulunmadığını‘ belirtti. Havel, Radio Free Europe'un davetiyle Prag'a gelen Salih'i affetme yetkisinin hükümette olduğunu söyledi. (The New York Times) Türkistan... 10.12.2001, Milliyet Taha AKYOL PAZARTESĠ günleri kitaplar hakkında yazıyorum ya... Bugün, Özbekistanlı muhalif lider Muhammed Salih'i yakından ilgilendiren bir kitaptan bahsedeceğim. Prof. Timur Kocaoğlu'nun yayımladığı "Türkistan'da Yenilik Hareketleri ve Ġhtilaller: 1900 - 1924" adlı Türkçe, Özbek Türkçesi, Ġngilizce ve Rusça bilimsel makalelerden oluĢan 'çok dilli‘ bir eser... Türki toplumlar üzerine bilimsel araĢtırmalar yapan SOTA vakfı tarafından yeni yayımlandı: Stichting SOTA, Postbus 9442, Haerlem 2003 LP, Netherlands. Yayıncı Prof. Kocaoğlu, Koç Üniversitesi Türk Dili ve Orta Asya AraĢtırmaları Bölümü'nde öğretim üyesi... 1921'de kurulan Buhara (Özbek) Milli Hükümeti'nin CumhurbaĢkanı Osman Hoca Kocaoğlu'nun anısına yayımlanmıĢ... Prof. Timur Kocaoğlu'nun babası. Bugünkü Özbekistan'ın nüvesini oluĢturan Buhara Cumhuriyeti'nin bayrağı, yeĢil ve kırmızı zemin üzerinde sarı ay yıldız... *** ÇÜNKÜ, Buhara Cumhuriyeti'nin kurucuları, çoğu Ġstanbul'da okumuĢ, 'Türkçülük‘ve modernleĢme fikirlerini ifade eden "Ceditçilik" (YenileĢme) hareketini benimseyen "Genç Buharalılar" idi. Ay yıldız, bilinçli bir Türklük - Ceditçilik tercihi idi. Buhara CumhurbaĢkanı Osman Hoca, ilk konuĢmasında "hürriyet ve istiklal... milli iradenin hayatın her sahasına hakim olması" gibi kavramları vurguluyor. (Sf. 25) Mustafa Kemal ve arkadaĢlarıyla bu kavram birliğinde, bütün Türk camiasında aydınlar arasındaki Ceditçi akımın oluĢturduğu yeni kültürün rolü büyüktür. Azerbaycan'da da Resulzade aynı kavramlarla konuĢuyor, yine ay yıldızlı bir bayrakla istiklal ilan ediliyordu. Buhara Cumhuriyeti BolĢevikler tarafından yıkıldıktan sonra Osman Hoca Türkiye'ye yerleĢmiĢ ve Yeni Türkistan dergisini çıkarmıĢ, 1968'de Ġstanbul'da vefat etmiĢtir. Türkistan, bütün Orta Asya Türklüğünü kapsayan tarihi ve kültürel bir terimdir. *** KĠTAP büyük boy 500 sayfa; konu baĢlıklarını vermeye bile yerim yetmez. Anadolu'daki Milli Mücadele'ye "Lenin'in yaptığı yardım" meselesinden bahsedeyim... Kitapta Prof. Mehmet Saray'ın anlattığına göre, bu yardımın temelinde, Osman Hoca'nın önderliğinde Özbeklerin Türkiye için topladığı 100 milyon altın vardır. Buhara Meclis'inde, alkıĢlarla, Türkiye lehine sevgi gösterileriyle, ittifakla kabul ediliyor. Bir Buhara (Özbek) heyeti Ankara'ya gelerek Mustafa Kemal PaĢa'ya tarihi bir Kuran ile üç tarihi kılıç armağan ediyor. Mustafa Kemal onlara "KarındaĢlarım" diyor. Kılıcın birini kendisi alıyor, ötekini Ġsmet PaĢa'ya veriyor. Ġkisinin bellerinde kılıçlarla cephede çekilmiĢ olan ünlü fotoğraftaki kılıçlar, bu kılıçlardır. Üçüncü kılıç için Mustafa Kemal, "Ġzmir'e giren ilk komutana vereceğim" diyor. (Sf. 339 - 344) Kitapta Japon Prof. Hisato Komatsu'nun "Üç Ceditçi ve DeğiĢen Dünya" baĢlıklı makalesi çok önemli: Kırımlı önder Ġsmail Gaspıralı'yı, Kazanlı modern Ġslamcı AbdurreĢid Ġbrahim'i ve Özbekistanlı 'Türkçü‘düĢünür Abddurrauf Fıtrat'ı anlatıyor. Stalin'in 1936'da kurĢuna dizdiği Abrurrauf Fıtrat, Muhammed Salih'in manevi hocasıdır. Muhammed Salih hapiste, Galiba Diktatörler Kazanacak 10.12.2001, YeniĢafak Mehmet OCAKTAN 11 Eylül saldırılarının hemen ertesinde yazdığım ilk yazıda, dünyanın "demokrasi hattı'nda tehlike çanları çalıyor. Telaffuzu bile insana acı veriyor ama, galiba yüzyılların birikimi olan demokrasi; hukuk, medeniyet projeleri 'ikiz kuleler'in enkazına gömülmek üzere..." diye bir tesbitte bulunmuĢ ve oluĢmakta olan yeni dünyaya iliĢkin endiĢelerimizi belirtmiĢtik.ġimdi gelinen noktada, bu endiĢelerin biraz daha derinleĢtiğini, demokrasinin ve insan haklarının kan kaybettiğini, diktatörlerin ise kazanmak üzere olduğunu görüyoruz.Ġki ay önce Usame Bin Ladin ve Taliban için Afganistan'a saldıran Amerika, Ģimdilik mutlu sona ulaĢmıĢ bulunuyor. Amerika'nın desteği ile iĢbaĢına gelen Taliban, 5 yıllık bir maceraya yine aynı Amerika ile noktayı koydu. Taliban gitti ama, bölgedeki diktatörler de güç kazandılar. Çünkü Amerika için, çıkarlarına hizmet ettiği sürece "iĢ tuttuğu" ülkelerin rejimlerinin demokrasi ya da diktatörlük olmasının hiçbir önemi yoktur. Nitekim ülkesini adeta "açık hapishane"ye çeviren Özbekistan diktatörü Kerimov, Ģu anda Amerika'nın en önemli iĢ ortaklarından birisi haline gelmiĢ bulunuyor. Amerika "sonsuz özgürlük" sloganıyla baĢlattığı saldırıda mutlu sona eriĢirken, diktatörlerin "demir yumrukları" da demokratların tepesine inmeye baĢladı.Özbekistan'ın değerli aydın ve demokratı Muhammed Salih, Prag'da demir parmaklıkların ardında "kara günler" yaĢıyor. Diktatör Ġslam Kerimov'un Çek Ġnterpolü'ne yaptığı iade baĢvurusu sonucu Prag'da gözaltına alınan Muhammed Salih, ya Kerimov cehennemine geri gönderilecek, ya da özgür kalacak.Bundan sonra, Batı'da Muhammed Salih'le ilgili olarak izlenecek tutum, özgür dünyanın vicdanı açısından da büyük bir sınav olacak. Eğer uluslararası insan hakları kuruluĢlarının gücü, Muhammed Salih'i demir parmaklıkların ardından çıkarmaya yetmezse bilelim ki, "yeni dünya" demokratlar için daha zor bir dünya olacak.Eğer bir aydın ve demokrat olan Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'in bile Muhammed Salih'i Özbekistan'ın kızıl diktatörü Kerimov'a teslim etmemeye gücü yetmezse, bilelim ki "yeni dünya"nın yeni kralları diktatörler olacak...Muhammed Salih'i demir parmaklıkların ardından özgürlüğe çıkarmak için, Uluslararası Af Örgütü, Helsinki YurttaĢlar Meclisi ve Human Rights Watch gibi uluslararası sivil toplum kuruluĢları büyük bir çaba sarf ediyorlar. Ancak, diktatör Kerimov'un eli daha güçlü gözüküyor, çünkü arkasında Amerika var. Çünkü, Afganistan saldırısı sırasında Kerimov Amerika'nın en iyi "diktatör arkadaĢı" oldu.Bu arada, uluslararası sivil toplum kuruluĢlarının Muhammed Salih'le ilgili çalıĢmaları sürerken, Türkiye'nin adeta sessizliğe bürünmesi, galiba tarihe "kara" bir sessizlik olarak geçecek. ġu MHP'nin "Türk dünyası" kahramanları nerelerde kaldı acaba? Orta Asya deyince mangalda kül bırakmayan "Türk büyükleri"ni Muhammed Salih için meydana bekliyoruz... Gerçi onlar bugünlerde, "Salkım Hanım'ın Taneleri"ne takılıyorlar. Bu kadar önemli bir vatan meselesi varken, Muhammed Salih'in özgürlüğü gibi iĢlerle uğraĢmak doğrusu bu "Türk büyüklerimiz"e de yakıĢmazdı doğrusu...ĠĢin daha vahimi, böylesine demokrat bir Özbek aydınının bugünlerde "çirkin" bir muameleye maruz kalmasında Türkiye'nin büyük sorumluluğu olmasıdır. Çünkü Muhammed Salih, Kerimov'un zulmünden kaçtığı zaman ilk olarak Türkiye'ye sığınmıĢtı. Ancak Türk hükümeti, hepimizin yüzünü kızartan bir davranıĢla Muhammed Salih'i Türkiye'den kovdu... Ve Muhammed Salih Ģimdi, demir parmaklıkların ardında bilinmeyen bir geleceği bekliyor. Bir demokrasi yiğidi sanatçı M. Salih 10.12.2001,Türkiye Ayhan Katırcıkara Özbekistan bağımsızlığını kazandığında epeyi bir müddet TaĢkent, Semerkant ve Buhara‘da kaldım. Çok sayıda meslektaĢımla tanıĢtım, onların konuğu oldum. Bunlardan biri de ġair Muhammed Salih‘ti. Aynı zamanda muhalefetteki ERK Partisi‘nin lideriydi. ERK‘in genel merkezinde sohbet ettik. Türkiye‘yi ve dünyayı avucunun içi gibi tanıyordu. KarĢılıklı Necip Fazıl‘dan Ģiirler okuduk, Yahya Kemal‘i andık. Sonra HaĢimi, Kafka ve Malraux‘yu tartıĢtık. Neden milletvekilliğinden istifa ettiğini sordum. ―Ülkenin kötü yönetimini protesto için‖ dedi. Salihe göre; TaĢkent‘te demokrat bir idare yoktu. Eski komünistler adına ―demokrasi‖ diyerek ülkeyi marksist yöntemlerle, despot ve dayatmacı anlayıĢla yönetiyorlardı. Özbekistan‘ın parlak geleceğini engelliyorlardı. Bu görüĢ ülkede taban buldu. M. Salih‘in grafiği yükseldi. Alternatif lider ve parti durumuna geldi. CumhurbaĢkanlığı seçiminde tahminleri sarstı. Yönetim tedbir aldı! Yazar arkadaĢım Mehmet Çetin de TaĢkent ziyaretinde bir espri yapmıĢtı ―Kerimov Berk/Muhammed Salih erk‖ Özbekler Berk‘i baskıcı anlamında, erk‘i özgürlük manasında kullanıyorlar. Bu gerçekleĢti Salih yurtdıĢına kaçtı. Türkiye‘de Muhammed Salih‘in yayınlanan Ģiir kitabının takriz‘i ġair BaĢbakan Bülent Ecevit tarafından yazılmıĢtı. Ancak Ankara, kaç yönetim değiĢirse değiĢsin Salih‘e sahip çıkmadı. Sırf kardeĢ ülke Özbekistan ile iliĢkilere zarar gelmesin diye, Ancak TaĢkent yönetimi Ankara‘yla iliĢkileri askıya aldı okulları kapattı, Türkiye‘de okuyan 10 bin öğrencisini geri çekti. Halen de limonilik sürüyor. Muhammed Salih Almanya‘da yaĢamaya baĢladı. Kerimov iktidarı tehditlerini sürdürüp hayati tehlike baĢ gösterince Norveç‘e sığındı, mülteci olarak burada yaĢamaya devam etti. Ancak Özbek taban Salih‘i sevmiĢti, yalnız bırakmadı. Madem öyle komplo teorisi hayata geçirildi! 1999‘da TaĢkent‘te bir patlama oldu. Liderliğini Tahir YoldaĢov‘un yaptığı iddia edilen Özbekistan Ġslami Hareketi‘nin, eylemi üzerinde kaldı. Tahir ile de Salih bir kere TaĢkent‘te, bir defasında da Ġstanbul‘da görüĢmüĢ. O halde Salih de terörist. Bu iddiayla Ġnterpol‘e baĢvuruldu. M. Salih Liberte Hürriyet Radrosu‘nun davetlisi olarak gittiği Prag‘da tutuklandı. Allahtan Çek Cumhuriyetinin baĢında bir zamanlar rejim muhalifi sayılan tiyatro yazarı Vaclav Havel var. Bir dönem aynı dertten mustaripti. Tutuklamanın devletin itibarına büyük leke düĢürdüğünü açıkladı. Ancak tutukluluk hali sürüyor. Özbekistan‘a iade edilirse Salih kurĢuna dizilecek. Öldürülecek. Uluslararası Af Örgütü Salih için bir kampanya baĢlattı. Faks ve e-mail yoluyla hangi dilde olursa olsun Çek yetkililere ulaĢılmasını istiyor. Ġyi ki Çekler Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesine taraf. Muhammed Salih‘in Haklarını Koruma Komitesi kuruldu. Türk Ocağı Türkiye‘de kendisine yakıĢanı yaptı; Nuri Gürgür, Nevzat Kösoğlu gibi aydınlarımız Salih için bir kampanya organize etti. ERK Partisi de internetten dünya kamuoyunu bilgilendiriyor. ĠĢte adresi: ―http:/www.uzbekistanerk.org/aktual_ms.htm‖ Pankras Cezaevi‘nde çileli günler geçiren demokrasi kahramanı Muhammed Salih TaĢkent yönetiminin mevcut konjonktürden yararlanarak Taliban belasının kıĢkırttığı ön yargılarla bile olsa kim vurduya gitmemelidir... Değerli Ģair Muhammed Salih‘in çayını içtiğim eĢi Aydın Hanım‘a konuk olduğumda bize ikramda bulunan, hizmet eden çocukları Ümide ve Timur‘a da geçmiĢ olsun. Muhammed Salih Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonunda 10.12.2001 Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi Avrupa Parlamentosu üyesi Bart Staes bugün Avrupa Komisyonuna sorulu önerge vererek Çek cumhuriyetinde tutuklu bulunan Muhammed Salih'in durumunu ve Özbekistan‘daki insan hakları ihlallerini gündeme getirdi. Avrupa Parlamentosunun Orta Asya Komisyonu baĢkanı Staes sorduğu sorularda Komisyonun Çek Cumhuriyeti ve Özbekistan nezrinde Salih'in serbest bırakılması ve demokratik muhalefetin serbestçe çalıĢmalara baĢlaması için giriĢimde bulunmasını istedi. Staes Komisyona özet olarak aĢağıdaki sorular sordu: 1. Avrupa Komisyonu Özbekistan‘da binlerce siyasi tutuklu bulunduğundan haberdar mi? Özbekistan‘a yapılan ziyaretlerde konu gündeme getiriliyordu? Getiriliyorsa Özbek yetkililerin tepkileri nelerdir? 2. Avrupa Komisyonu Avrupa birliğine aday-üye olan Çek cumhuriyetinden Salih‘in tutuklanması ile ilgili bilgi istemiĢ midir? Ġstenmediyse isteyecek midir? 3. Avrupa Komisyonu Özbekistan yetkililerinden demokratik muhalefet lideri tutuklanması ile ilgili bilgi istemiĢ midir? Ġstendiyse TaĢkent‘in cevabı nedir? Ġstemediyse isteyecek midir? 4. Komisyon Özbekistan‘la Avrupa Birliği arasındaki ticari iliĢkilerinin geniĢlemesini demokratik muhalefete karĢı tutumunu değiĢtirmezse teĢvik etmeye devam edecek midir? 5. Komisyon Özbekistan‘a yatırım yapacak yatırımcılara Özbekistan‘da insan hakları konusunda bilgilendirmeye yönelik çalıĢmalara yapacak mıdır? Demirel ve Orta Asya boyutu 11.12.2001, Türkiye Altemur KILIÇ Eski, daha doğrusu yaĢlı bir Turancı olarak, Dünya Türklüğü ve Orta Asya hususunda, küçümsemelere ve tutuklamalara rağmen, kaybetmediğim bir duyarlılığım var. Turan emeli, bütün Türklerin tek bayrak altında birleĢmesi artık -veya Ģimdilik- bir hayal gibi görünse bile, Türk milliyetçiliğinin bir boyutu. ġimdi hedef ―tek gönderde‖ Türklüğün Orta ve Uzak Asya‘daki, Kafkaslar‘daki büyük bayrakları! Yakın geçmiĢte sığ düĢünenlerin, içimizdeki komünistlerin veya ―Kızıl Ordu‖ tehlikesi diye kendi ayak seslerimizden korkanların, yerine göre ihanetleri veya gafletleri, Sovyet Kötülükler mparatorluğu çöktükten sonra anlaĢıldı. Büyük Atatürk‘ün Sovyetlerin birgün kaçınılmaz olarak çökeceğine dair vizyonuna rağmen, bu alanda hiçbir hazırlık yapmamıĢ olmamız, yeni kuĢakları bir Azeri‘ye ―Türkçe‘yi nasıl öğrendiniz?‖ diye sorduracak derecede ĢuurlandırmamıĢ olmamız, bu konuda ne kadar hazırlıksız yakalandığımızı ve buna sebep olanların gafletten de öte ihanetlerini ortaya koydu... TürkeĢ-Demirel Devamlı gayret ve aĢılar gerek. Rahmetli Alparslan TürkeĢ 9. CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel‘in maddi ve manevi desteği ile, TÜDEV VAKFI‘nı kurmuĢ ve bu vakfın düzenlediği ―TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI DOSTLUK KARDEġLĠK VE ĠġBĠRLĠĞĠ‖ kurultaylarını gene Demirel, Çankaya‘da iken maddi ve manevi desteklemiĢti. Milliyetçi-Turan mefkuresine inanmıĢ Demirel CumhurbaĢkanı iken devlete ve dıĢpolitikamıza sağlam bir Orta Asya Boyutu getirmiĢti. Elimde Hulusi Turgut‘un hazırladığı ―Avrasya ve Demirel‖ baĢlıklı kocaman bir cilt var. AltbaĢlığı ―Doğu Yakasının Hikayesi‖ ama aslında bu kitap Demirel‘in Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağları kurup sağlamlaĢtırmak hususundaki kiĢisel gayretlerinin ve bu alemde kurduğu dostlukların, bu yoldan baĢarılarının hikayesi! Onun Kazakistan‘a yaptığı seyahatte ben de vardım. Gayret ve yaklaĢımlarını yakından izlemiĢtim. Ama bugün Çankaya‘da o yok ve Avrasya gayretleri askıya alınmıĢ durumda... 9. Kurultay Bu 21 Aralıkta Türk Devlet ve Toplulukları 9. Kurultayı Ġstanbul‘da toplanacak. Kurultayın Süleyman Demirel‘in onursal baĢkanlığında toplanması da çok yerinde ve anlamlı... Devlet, maalesef bu Kurultaya maddi yardımda bulunmamıĢ, daha önce yardımı veren Tanıtma Fonu BaĢbakan Yardımcısı, MHP Genel BaĢkanı Devlet Bahçeli‘ye bağlı ama anlaĢılan bu yıl tahsisat yok. Devlet Bakanı Profesör Abdülhaluk Çay da çırpınıyor. Gayret gene Süleyman Demirel‘e düĢmüĢ.. Demirel özel iliĢkileri ile gereken parayı sağlamıĢ Allah razı olsun... BirĢeyler oluyor-olmuyor ġu sırada Orta Asya‘da ilginç geliĢmeler oluyor. En kötüsü Demirel‘in dostu Azerbeycan Devlet BaĢkanı Haydar Aliyev‘in -eğer doğru ise- Yunanistan‘a yanaĢması. Özbekistan‘ın Türk olmayan BaĢkanı Kerimov‘un Afganistan konusunda Türkiye‘yi dıĢlaması.. ABD de onu memnun etmek gayretinde muhalifi Muhammed Salih‘in insan haklarına ve hukuka aykırı olarak Prag‘da tutuklanmasına göz yumuyor. Afganistan‘ın Özbek Komutanlarından RaĢit Dostum, Bonn‘da kurulan hükümette Özbeklere önemli yer verilmediği için ateĢ püskürüyor. Ama onu da hemen ―zalim general‖ diye damgalamak gafletini gösteren bazı yazarlımız oldu. Tuncay Özkan‘ın MĠLLĠYET‘te yazdığı gibi Kuzey Ġttifakındaki PeĢtunlar ve Tacikler Dostum‘u, Özbekleri ve Türk kökenli Hazaraları dıĢlamak istiyorlar. Buna karĢılık Afganistan da herhalde Almanlara ve onlarla Ģu sırada iĢbirliği yapan Rusya‘ya paye vermek istiyor.. Afganistan‘da Türk askerlerinin Ģu veya bu Ģekilde görev almasına Özbek faktöründen dolayı karĢılar. Ama Alman ve Rus askerlerini istiyorlar. Rusya Kabil‘de bayrağını gösterdi bile. Rusya da Özbekistan‘da ve Orta Asya‘da eski arka bahçesini diriltmek için Türkiye‘den çekiniyor, korkuyor ama biz neredeyiz ne yapıyoruz? Bilmediğimiz bazı Ģeylerin olması mümkün ama bana kalırsa Türkiye biraz ayağını sürüdü burada... Ben global satranç oyununun Orta Asya katında Demirel‘in ve döneminin gayretlerini arıyorum! Muhammed Salih‟e hürriyet 11.12.2001, Türkiye Rahim ER Prag denince hep o kızıl iĢgali hatırlarız; BaĢbakan Dupçek, demokrasiye yönelince SSCB, 1968 baharında tanklarla Çekoslovakya‘nın baĢkenti Prag‘a girmiĢ, dünyanın gözü önünde Dupçek‘i alaĢağı ederek hapse koymuĢtu. Artık Çekoslovakya da Sovyetler Birliği de yok. Birincisi ‗Çek‘ve ‗Slovak‘Cumhuriyeti diye ikiye ayrıldı. Ġkincisi zaten eĢyanın tabiatına aykırı olduğu için yıkıldı. Ayrılıktan sonra Prag, Çek Cumhuriyeti‘nin merkezi olarak kaldı. Çeklerin cumhurbaĢkanı ünlü tiyatro yazarı Vaclav Havel. Havel, komünist dönemde muhalif olmasından ötürü Pankrats hapishanesine atılmıĢ bir insan. Zikredilen hapishanenin yeni misafiriyse Özbekistan ERK Partisi GenelbaĢkanı Muhammed Salih. Salih‘in kısa kronolojisi Ģöyle. 1989‘da Sovyetlerin dağılmasıyla 1990‘da ERK Partisini kurdu. 1991‘de Kerimov‘a karĢı cumhurbaĢkanı adayı oldu. Seçimi eski lider kazandığı halde rakibinin aldığı yüksek oydan rahatsızlık duydu. ERK‘e baskılar baĢladı. Ana muhalefet lideri, milletvekilliğinden istifa etmek zorunda kaldı. Partisinden bazı isimler hapse atıldı. Muhammed Salih, aldığı bir ihbar üzerine 1993‘te Türkiye‘ye geçerek hayatını kurtardı. 1994‘de CumhurbaĢkanı Demirel, Kerimov‘la barıĢmasını istedi, Demirel‘i kırmadı. Türkiye cumhurbaĢkanı, aynı yıl Davos‘ta Kerimov‘a da aynı teklifi yaptı, ret cevabı aldı. Cevap ĢaĢırtıcıydı. ―Süleymanağa Salih‘i en iyisi bize iade edin‖. Bunun üzerine iki lider arasında Ģu tarihi konuĢma geçer. Demirel, ―iade etsek ne yapacaksınız?‖ Kerimov, kısa bir tereddütten sonra Ģöyle bir karĢılık verir ―kurĢuna dizeceğim‖. Demirel, cevaptan rahatsız olarak ―ne sen böyle bir Ģey dedin, ne de ben iĢittim‖ der ve masayı terk eder. Bu konuĢmayı Muhammed Salih, Moskova tv‘sinin bir haber programında bizzat anlatmıĢtır. Rakibini Türkiye‘den alamayan Kerimov, bunun üzerine kızar ve Türkiye‘de tahsilde olan 10 bin Özbek talebeyi geri çeker. Ayrı devlet aynı millet iki ülke münasebetlerinin bozulmasını istemeyen Muhammed Salih, Almanya‘ya gider. Daha doğrusu Türkiye, sınır dıĢı eder. Ama Özbek gizli servisi tarafından Almanya‘da da sıkıĢtırılır. Her ân bir suikasta gitmesi mevzubahistir. Ġsveç‘ten iltica talebinde bulunur ve oraya yerleĢir. Muhammed Salih, geçtiğimiz günlerde Prag‘da faaliyet gösteren Radyo Liberty‘nin davetlisi olarak bu Ģehre gelir. Fakat Çek polisi tarafından kırmızı bültenle aranan bir terörist olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Pankrats‘a konur. Havel, tiyatro yazarı, Salih‘se Ģairdir. Biri dünkü muhalif, diğeri bugünkü. Biri Pankrats Hapishanesi‘nin eski mensubu diğeri yeni. Dolayısıyla Salih‘i en iyi anlayacak olan da çek devlet baĢkanıdır. Durumunu inceledikten sonra Ģu açıklamayı yapar ―Muhammed Salih‘in insan hakları mücadelesi verdiğine ve suçsuz olduğuna eminim‖. Uluslararası Af Örgütü ve diğer sivil kuruluĢlar devredeler. Buna rağmen Salih içerde. Yakasına Ģöyle bir suç iliĢtirilmiĢtir. 1999‘da TaĢkent‘te meydana gelen eylemde bombalar patlar, ölenler olur. Kerimov, suçlu olarak Ġslami Hareket Partisi baĢkanı Tahir YoldaĢ‘la Muhammed Salih‘i ilân eder. Ġddiaya Salih‘i de katmasının sebebi yüklüce bir parayla ele geçirdiği bir fotoğraftır. Salih ve YoldaĢ 1988‘de Ġstanbul‘da bir araya geldiklerinde bu buluĢma bir de hatıraya dönüĢtürülür. Bilahare bir kere de Kandehar‘da görüĢürler. ĠĢte bu iki temas Salih‘i de Vehhabi harekete katarak radikal göstermek için sebep olarak kullanılır. Buradan hareketle de ‗iktidarı zor kullanarak ele geçirecekler‘ cümlesinden olarak kırmızı bültene dahil edilir. Kerimov, ne yapıp etmiĢ ve muhalifini terör suçlusu saydırmıĢtır. Hatta güya ERK, Usame bin Ladin‘den de para desteği görmüĢ. Muhammed Salih‘in bu iddialarla zerrece alakası yok. O bir Türk ziyalısı, aydın, entelektüel. Ülkesine demokrasinin gelmesi için demokratik yollarla mücadele eden bir siyasetçi. Ne Vehhabilikle alakası var ve ne de terörle. Dünyanın 11 Eylül münasebetiyle teröre karĢı hassaslaĢtığı bir zamanda ERK partisi lideri asılsız bir iddiaya dayanılarak hürriyetinden edildi. Ġadesi isteniyor. Çekler imtihandalar. Vaclav Havel yönetimindeki ülkenin Muhammed Salih‘i serbest bırakması gerekir. Özbekistan‘a iade ederlerse ne olacağı belli. Özbek devlet reisi, onu 1994‘te Demirel‘e açıklamıĢ bulunuyor. Bu arada Türkiye de imtihanda. Ġçerdeki hürriyet kahramanın kızı Ümide Salih, bize yazdığı mektupta Türk medyasının konuya duyarsız kalmasından Ģikâyetçi. Kibarlık göstermiĢ, devlet adamlarımız da alakasız. Ġmtihanda olan iki ülke daha var. Özbekistan ve ABD. ABD‘nin iğvalara kapılmaması lazım. Salih, hürriyetine kavuĢturulmazsa Afganistan‘a insanların hürriyeti ve demokrasi için gittiğine kim inanır? Ceza ise Muhammed Salih zaten çekmekte. Bir vatanperverin topraklarından çıkmak zorunda kalmasından, çoluk-çocuğuyla gurbette ve takip endiĢesi içinde yaĢamasından büyük ceza mı olur? Muhammed Salih‟in romanı 12.12.2001, Türkiye Rahim ER Prag denince bir de bir okuyucumuzu hatırlarız; onu ve bize yolladığı kartpostalları. O Kartpostallardaki Prag‘da çatılar karlarla kaplıydı. Okuyucumuzla internet ortamında tanıĢmıĢtık; Türkçe‘yi kendi kendine öğrenmiĢti; ihtimal ki yabancı lisanını geliĢtirmek için yazıyordu. Sovyet tankları, 1968‘de Çekoslovakya‘nın baĢĢehrine girdiğinde kıĢ değil bahar vardı. O yüzden iĢgal günleri Prag Baharı diye ünlendi. Ülkesi bir emperyalist güç tarafından iĢgale uğramıĢ BaĢbakan Dupçek‘in mahzun yüzü hâlâ gözlerimizin önünde. ĠĢgal bir filmin tekrar çekilmesi gibiydi 1956‘da da Macaristan‘a girmiĢ, Macarlar ayaklanmıĢlardı. Prag Baharında da öyle oldu. Çek ve Slovak gençler, tankların önünde etten duvarlar oluĢturdular. Olanca enerjileriyle iĢgali kınıyor, Kızılordunun savuĢup gitmesi için protesto gösterileri yapıyorlardı. Onlar; o gençler, protesto gösterisi yapıp sloganlar atarken orak-çekiçli tanklardan etrafı süzen Türkistan‘lı gençler de onlara bakıyorlardı. ġaĢırmıĢlardı. Bir ân olanları kavrayamadılar. Onlara Çekoslovakya‘ya barıĢ adalet ve insanlık götürdükleri öğretilmiĢti. Peki öyleyse neden böyle karĢılanıyorlardı? Birçok asker herhalde aynı düĢünüyordu ama 18 yaĢındaki bir Özbek Türk‘ü yaĢıtı gençlerin çırpınıĢıyla derinden sarsılmıĢtı. Bir yanlıĢlığa sürüklendiklerinin Ģuuruna vardı. Çanakkale muharebelerinde de öyle olmamıĢ mıydı? Ġngilizler, Hind Müslümanlarını ―sizi Osmanlıları kurtarmaya götürüyoruz‖ diyerek silah altına alıp Çanakkale‘ye taĢımıĢlardı. Onlar, Türkleri kurtarmak için kurĢun attıklarını sanıyorlardı. Tâ ki bir sabah ‗düĢman‘ dedikleri cephelerden ezanı Muhammedi sesi yükselene kadar. O zaman kandırıldıklarını anladılar. Türkistanlı gençler de kurtarmaya geldikleri memleketin insanları ile yüz yüze gelince hakikati fark ettiler. AldatılmıĢlardı. Ne var ki bunu kimseye diyemezlerdi. Rejim, müsaade etmezdi. Babası gözleri önünde öldürülen Cengiz Aytmat(ov)oğlu‘nun içindeki ıstırabı kâğıda dökmesi gibi. O 18 yaĢındaki Özbek Türkü de öyle yaptı. Kendini Ģiire edebiyata verdi, sadece Çolpan‘ı değil, Necip Fazıl‘ı Yahya Kemal‘i, Kafka‘yı... da öğrendi. 1988‘e gelindiğinde Özbekistan Yazarlar Birliği Genel Sekreteriydi. 1989‘da daha Sovyetler ayaktayken Moskova‘da SSCB Yazarlar Birliği Kurultayı‘na davet edildi. Orada yaptığı konuĢmada Sovyetler için ―dikta imparatorluğu‖ tabirini kullanma cesaretini gösterdi. Komünistler, bunu duymazdan geldiler. Komünist Parti üyeliğine davet edildi. Özbek fikir adam, daveti Ģu sözlerle reddetti. ―Komünizmin güneĢi, ters yönden doğmuĢtur; doğduğu yerden de batacaktır.‖ Gerçekten bu konuĢmadan kısa süre sonra o güneĢ kızıl eriye eriye ufkun derinliğine gömülüp kayboldu. Prag Baharını zehir eden iĢgalde bir tankın üstünde kendi kendini sorgulayan 18 yaĢındaki genç, 20 yıl sonra da Moskova‘nın göbeğinde rejimi sorgulamıĢ ve tahmini aynen tecelli etmiĢti. Peki sonra ne oldu o genç? 2001‘in bitmesine yakın bir tarihte 7 yıldan beri sürgün yaĢadığı Norveç‘ten Radio Liberty‘nin davetlisi olarak Prag‘a geldi. Aradan tam 33 yıl geçmiĢti. Tanklarla girdiği bir Ģehri bu defa bir sivil olarak ziyaret edecekti. 33 yıl ötede kalmıĢ hayalleriyle dolaĢacağı mekânları tekrar buluĢturacak, bir yalana alet edilmiĢ olmaya yeniden içlenecekti. Olmadı. Muhammed Salih, Prag Havaalanı‘na indiği ân Ġnterpol koluna yapıĢtı. Çıkmak zorunda kaldığı ülkesi Özbekistan yönetimi, yakasına kırmızı bir etiket iliĢtirmiĢti; orada ‗terörist‘ yazıyordu. Pankarts Cezaevi‘ne kondu. ġimdi Prag polisi, TaĢkent‘ten gelecek dosyayı bekliyor. Dosya geldiğinde Muhammed Salih Medeni(of)oğlu‘nu Özbekistan‘a iade edecek. Sonrası malum. Bir duvar dibi. Tüfekli birkaç asker. KarĢılarında dimdik duran olgun yaĢta bir insan. O insan, gözlerinin bağlanmasını da kabul etmez. Dünya da bu cinayeti kabul etmemeli. Prag kartpostallarına bir kere daha bakacağız; belki de çatıların rengi değiĢmiĢtir. Türklerin alfabeleri 12.12.2001, Milliyet Taha AKYOL Latin harfleri Türk dünyasında, yavaĢ da olsa, giderek ortak alfabe haline geliyor. Maalesef bazı yazım kuralları ve harfler farklı... Mesela Q ve X harfleri bütün Türki alfabelerinde var bizde yok...Türk dünyasını çok yakından tanıyan ve bütün lehçeleri konuĢan Namık Kemal Zeybek'e göre, Latin harflerine karar veren ülkelerde de uygulama yavaĢ gidiyor:- Okur yazarlığın çok yaygın olduğu ülkelerde alfabe değiĢtirmek zordur. En ileri, Azerbaycan'dır. Orta Asya'da hala gazeteler Kril harfleriyle basılıyor; çünkü büyük kitle onu biliyor.Zeybek, Kazakistan CumhurbaĢkanı Nazarbayev'in de Latin harflerine geçmek için bir komisyon kurdurduğunu belirtti. Nazarbayev, Kazakistan'ın Ġslam, Rus ve umumi Türk kültürüyle yakın iliĢkilerini anlatarak kademeli bir Ģekilde "Latin harflerine geçmenin doğru olacağını" söylemiĢ.Latin harflerini öğrenip Kril harflerini unutmuĢ bir kuĢağın yetiĢmesi, bilimsel ve kültürel devamlılıkta, hatta eğitimde ciddi kopuĢlar ve boĢluklar yaratır. O bakımdan geçiĢin kademeli olması makuldür... Ama peĢi bırakılmamalıdır. Bu arada, günlük kullanımda değilse bile, görünce tanıyacak derecede bir ortak alfabe bilgisi yaratılmalıdır.Muhammed Salih'in "Uluğ Türkistan Türkçesinin alfabesi" böyle bir öneridir.Bizde olmayıp Türki cumhuriyetlerin Latin alfabelerinde bulunan harfleri beĢ grupta toplayabiliriz:1- Kalın ve ince K: Kalın K, bütün Türk alfabelerinde Q harfiyle, ince K ise K harfiyle karĢılanıyor: Azeriler, Türkmenler ve Özbekler 'qar yağar, tüccar kar eder‘diye yazıyorlar.2- Sert H harfi. Gırtlaktan söylenen, hırıltılı H sesi bütün dıĢ Türk alfabelerinde, X harfiyle karĢılanıyor; 'çox sevirem‘diye yazarlar. Dilimizde bu sert H sesi vardır, bizim alfabemizde karĢılığı yoktur.3- Kalın E harfi: Bizdeki E ve A harfleri arasında bir ses. Türkmen ve Özbekler A harfinin üzerine iki nokta koyarak bu sesi karĢılıyorlar. Azeri alfabesinde bu ses baĢ aĢağı çevrilmiĢ (e) harfiyle karĢılanıyor. Organımız olan 'el‘ile, yabancı anlamındaki 'el‘arasında telaffuz farkı...4- Genizden N harfi: Osmanlıca‘da 'sağır kef‘denilen harf... Bizde yok. Orta Asya alfabelerinde, Ġspanyolca‘daki gibi, özel iĢaret konulmuĢ N ile karĢılanıyor.Özel yazımlar: Mesela Türkmenler Ġ sesini y harfiyle, Özbekler ġ sesini sh harfleriyle yazıyorlar. BĠLGĠSAYAR sistemimizde bu harfler olmadığı için yazılmıĢ olarak size gösteremiyorum. Ama iĢ için, turistik gezi için veya akademik bir toplantı için Azerbaycan'a, Türkmenistan ve Özbekistan'a, yarın Kazakistan'a gitseniz, havaalanlarından itibaren bu harflerle karĢılaĢırsınız. Kablodan Azeri TV'sini izlediğinizde de bu harfleri sık sık görürsünüz.BeĢ harfi öğrenmek zor değil.Eğitim ve Kültür bakanları, Türk dillerinde kullanılan Latin harfleri arasındaki bu küçük farkları okullarda öğretme kararı alsalar çok iyi olur.Ticari ve kültürel iliĢkilerimizi de kolaylaĢtırır.Zaten hepsinde temel, Türkiye'nin Latin harfleridir; Ç, ġ, Ğ, Ö, Ü harfleri Türk Latin alfabesinden bütün Türki Latin alfabelerine geçmiĢtir. Merhaba Muhammed Salih... 13.12.2001, Yeni ġafak Cengiz ÇANDAR Harikulade haber önceki gün Prag'dan geldi. Muhammed Salih serbest bırakıldı! Yani özgür… Dün sabah da sesi geldi: "Merhabalar, Cengiz Bey; ben Muhammed Salih, Prag'dan arıyorum" diyen özgür insanın, özgür vicdanın, özgürlüğün sesi… Muhammed Salih'in iki hafta Prag'ta tutuklu kalmasının ardından özgürlüğüne kavuĢması sadece bir büyük 'hukuk yanlıĢın düzeltilmesinden öteye bir Ģey. Zira, Muhammed Salih, özgürlüğüne kavuĢur kavuĢmaz, dün öğleden sonra Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel tarafından kabul edildi. ĠĢte bu çok önemli. Bu, Muhammed Salih'in iadesini Çek makamlarından bekleyen Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov'un niyetlerine indirilen bir ağır 'demokratik Ģamar'. Afganistan'a yönelik Amerika ile iĢbirliğinin rahatlığı içindeki Kerimov, kendisine ikram edilecek Muhammed Salih'in kellesini almayı tasarlıyordu. 'Muhammed Salih'e özgürlük‘ mücadelesinin koordinatörlüğünü yapan Turkistan Newsletter adlı internet sitesi, iki haftalık süre içinde Muhammed Salih'e iliĢkin olarak ülkeler, kuruluĢlar ve bireyler temelinde sergilenen tavırları 'turnusol kağıdı‘ olarak niteleyerek, bu konuda Ģu doğru gözleme yer vermiĢti: "Batılı devlet ve sivil toplum kuruluĢları bu testten baĢarıyla geçmiĢler ve Salih'i teslim etmeyeceklerini en sert Ģekilde belirtmiĢlerdir. Norveç, Hollanda, Almanya ve Rusya olayı takibe almıĢ ve Çek Cumhuriyeti nezdinde giriĢimlerde bulunmuĢlardır. Avrupa Parlamentosu da aynı Ģekilde davranmıĢ, Batılı gazeteler olayı en geniĢ Ģekilde vermiĢler, bütün bunları gören Amerika da artık Salih'in serbest bırakılması için Çek Cumhuriyeti nezdinde giriĢimde bulunmuĢtur. Böylece artık Batı için, Orta Asya'da sükunet ve huzur için Salih bir alternatif lider olarak tescillenmiĢtir." Türk Dünyası'nın bu 'özgürlük ve demokrasi simgesi‘ haline gelen Ģahsiyetine, Prag'da cezaevindeyken kendi kaleminden çıkan satırlar tanıklık ediyor. Muhammed Salih, Çek halkına hitaben mesajında Ģöyle yazmıĢtı: "20. Yüzyıl'ın tüm siyasi liderleri içinde en büyük saygıyı Güney Afrika CumhurbaĢkanı Nelson Mandela ile Çek Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'e duydum. Bir bakıma, her ikisi de herzaman uzlaĢmayacak olan Ģeyleri uzlaĢtırabilmiĢler, siyasette yüksek ahlaki değerlerin simgeleri olmuĢlardır. Bu iki siyaset adamı, halklarının özgürlüğünü, kendi imajlarının avantajını hiç kullanmadan, reklamını asla yapmadıkları kendi özgürlüklerinin üzerinde tuttular. (Böyle davranırken) hiçbir zaman popülist olmadılar. …Ülkemdeki kanunsuzluğun düzeyini tanımlamaya gücüm yok. Ülkenin her vatandaĢının devletten sürekli korku duyduğunu, her an, herhangi bir saatte tutuklanabileceğini düĢünerek yaĢadığını tasavvur edin. Ve hiç kimse niçin tutuklandığını bilmiyor. Herhangi bir suç iĢlemeden kendilerini suçlu olarak hissediyorlar. Tam bir Kafka karakteri gibi. Özbekistan'da 25 milyon insan yaĢıyor. Orası Kafka karakterlerinin bir dev galerisi. O, benim sevgili halkım. Ülkemi terkettim. Onu aynen Vaclav Havel'in Çek Cumhuriyeti'ni sevdiği gibi sevdim… Özbekistan'dan ayrılalı sekiz yıl oldu ve Özbek makamlarının takibatına uğramadığım tek bir dakika olmadı… Üç yıl içinde dört kez Türkiye'den sınır dıĢı edildim… BeĢ yıl boyunca ben ve ailem dünyanın dört bir yanında kapıları çalıyorduk ve nihayet 1998'de siyasi iltica için BirleĢmiĢ Milletlere baĢvurduk ve Norveç tarafından kabul edildik. Norveç'in Özbekistan'da 'jeopolitik çıkarları‘ yoktu ve Özbek pamuğu satın almıyordu. Oslo'ya 1999'da yerleĢtiğimiz vakit Allah'a Ģükrettim… ġimdi bunları biraz rahatsızlık duygusu içinde yazıyorum. Zira kendi avukatım olmak istemiyorum… Totaliter canavarın diĢlerinin arasına gönderilmeyeceğimi umut ediyorum. Belki de benim talihsizliğim, Prag'ın yasal elitinin bu canavarın yüzünü görmesine sağlayacak olması bakımından hayırlı bile olmuĢtur. Ben bir iyimserim ama en kötü ihtimali de göz ardı etmiyorum. Yine de beni oraya gönderebilirler. BaĢıma gelebilecek en kötüsü budur. O takdirde kendimi ölüme hazırlamalıyım, bunun yüzde 100'lük bir kesinlik olduğunu söyleyebilirim." Muhammed Salih, Prag halkının Ģahsında, tüm 'özgür dünyaya göndermiĢ olduğu mesajının son bölümünde Ģu çarpıcı gözlemde bulunuyor: "21. Yüzyıl terörün ve ona karĢı savaĢın küreselleĢmesi ile baĢlıyor. Beni, sadece terörün küreselleĢmesi değil, ona karĢı savaĢın da küreselleĢmesi korkutuyor; zira, bizdeki gibi diktatörler, bu sloganın gölgesinde kendi halklarına karĢı terörü meĢrulaĢtırıyor, insan haklarını ve hür düĢünceyi ayaklar altına alıyor ve hasımlarını tek bir mazeretle terörizme karĢı savaĢ- daha rahat bir Ģekilde açığa düĢürüyorlar." Vaclav Havel'in dün Muhammed Salih'i kabul etmesi ve Özbek edebiyatçı-siyaset adamının Prag'da özgürlüğüne kavuĢması tam da bu açıdan, geleceğe yönelik 'oksijenin tükenmediğinin canlı bir kanıtı olmuĢtur. Muhammed Salih, mesajının sonunda Andre Malraux'nun "21.Yüzyıl'ın spiritüel bir yüzyıl olması" beklentisine iĢaret etmiĢ ve Malraux'nun bu isteğini paylaĢmıĢtı. Onun özgürlüğüne kavuĢmasıyla, özgürlük mücadelesi verenlerin '21. Yüzyıl umutları‘ da kurtarılmıĢ oldu. Bu konuda Türkiye'nin payına ne düĢtü? Turkistan Newsletter'ın bu konudaki satırları Ģöyle: "Salih'in tutuklanması Türkiye için de bir 'lithmus‘testi idi. Özellikle Apo benzetmesi yaparak Amerika onu paketleyip teslim edecek diye ahkam kesen Türkiye DıĢiĢleri yetkilileri bu testten maalesef geçemediler. Türkiye Salih için hiçbir resmi giriĢimde bulunmadı. Bu da Türkiye'yi ikinci vatanı olarak kabul eden Türk milliyetçisi Salih için doğrusu ibret alınacak bir olaydı… Salih ve Türkistan'da demokrasi hareketi, artık Türkiye devletini ve resmi kuruluĢlarını yukarıdaki veriler ıĢığında değerlendirecek ve artık hesaba katmadan yürümek zorunda olduklarını anladılar." Türkiye, demokrasiden uzak kaldığı ölçüde Avrupa'dan; Avrupa'dan uzak kaldığı ölçüde demokrasiden uzak kalıyor. Türkiye, AB yönünde yürüdüğü oranda, 'demokratikleĢecek‘ ve Özbekistan'da (ve Orta Asya'da) 'özgürlük ve demokrasi‘ amacına da yaklaĢacak ve Muhammed Salih'i de o oranda bağrına basacak. Muhammed Salih'in, bu zorlu sınavın ardından ve Vaclav Havel'in yanından çıktıktan sonra, bu 'gerçeği‘bildiğini, adım gibi biliyorum. Gökyüzünün Muhammed Salih! altında yine buluĢtuk. Merhaba Salih selamete çıkacak 13.12.2001, Radikal Ġnterpol bülteniyle Prag'da tutuklanan muhalif Özbek lider Muhammed Salih, Ģimdilik serbest kaldı. Salih'in siyasi mülteci olduğu Norveç'e iadesi bekleniyor DıĢ Haberler, PRAG - 'Demir yumruklu‘Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un 'terörist‘ilan ettiği ve 28 Kasım‘da Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da Interpol'ün emri üzerine tutuklanan Özbek muhalefetinin lideri Muhammed Salih, önceki gün mahkeme kararıyla serbest bırakıldı. Salih, Özbekistan'a iadesi ile ilgili dava sonuçlanana dek Prag'da kalacak. Davanın büyük ihtimalle, Salih'in, kendisine mülteci statüsü tanıyan Norveç'e iadesi kararı ile sonuçlanması bekleniyor. Siyasetçi kimliğinin yanı sıra ülkesinde sevilen bir Ģair olan Salih, kendisi gibi ünlü bir kalem olan Çek Cumhuriyeti Devlet BaĢkanı Vaclav Havel'in de siyasi muhalifken bir zamanlar kaldığı hapishanede tutuluyordu. Kerimov memnun olmayacak 1991'deki cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a karĢı adaylığını koyan Salih, 1993'ten beri Norveç'te sürgün. Salih, 1999'da Özbek baĢkenti TaĢkent'te Kerimov'u hedef aldığı iddia edilen bombalamalara karıĢtığı gerekçesiyle geçen yıl, gıyabında 15 buçuk yıl hapse çarptırıldı. Radio Free Europe'un daveti üzerine, 28 Kasım‘da Prag'a giden Salih, havaalanında kendisini 'kırmızı bültenle arayan Interpol tarafından tutuklandı. Avukatı Miroslava Kohoutova, Çek Cumhuriyeti'ne iltica baĢvurusunda bulundu, ancak bu talep Salih Norveç'te zaten siyasi mülteci olduğu için reddedildi. Ancak bu, Salih'in siyasi mülteci olduğunun tanınması anlamına geliyor. Uluslararası sözleĢmeler gereği, siyasi bir mülteci tehlikede olacağı bir ülkeye iade edilemeyeceğinden Prag'daki iade davasının, 11 Eylülün ardından ABD ile iĢbirliğine yaslanarak muhaliflere baskıyı artıran Kerimov'u memnun etmeyecek biçimde sonuçlanması bekleniyor. Havel de etkisini kullandı Mahkemenin Salih'i bırakma kararında, hemen devreye giren insan hakları örgütleri ve Norveç hükümetinin giriĢimleri etkili oldu. Norveç geçen hafta Prag'a diplomatik bir nota bile verdi. Ünlü Çek lideri Havel de yasal olarak elinden bir Ģey gelmeyeceğini söylese de etkinliğini Salih lehine kullandı. Salih, tutuklandığı için Çekleri suçlamadığını, davanın Batının özgürlüğe dair tutumunu aydınlatacağını söyleyerek, "Sorun çok basit. Batılı ülkeler kimi destekliyor? Diktatörleri mi, demokratları mı?" dedi. Muhammed Salih serbest 13.12.2001, Milliyet Taha AKYOL DEMOKRAT ve 'Türkçü‘Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, Prag Mahkemesi tarafından önceki gün serbest bırakıldı! Tutuklamanın sebebi, Salih'i susturmak isteyen Özbekistan hükümetinin Ġnterpol'e onun terörist olduğu yolunda yazı yazmasıydı! Dün öğle saatlerinde kendisini cep telefonundan aradım, geçmiĢ olsun dedim. Çok mutluydu. Evvela, hürriyetine kavuĢmuĢtu... Ġkincisi, "tertip geri tepti, dünyaya duyuramadığımız demokrasi mücadelemizi bu vesile ile duyurduk" diyordu. Gerçekten öyle... The New York Times'tan Peter Green, Salih'le Prag'daki Pankrac hapishanesinde görüĢerek 9 Aralık'ta uzun bir yazı yayımlamıĢtı. Tahliye olduğu gün Salih'in Prag'da düzenlediği basın toplantısına Avrupa ve Amerika'dan 80 kadar gazete ve TV muhabiri katılmıĢtı! "Burada TV'ler basın toplantımla ilgili haberleri hala yayımlamaya devam ediyorlar" diyordu. Çek CumhurbaĢkanı Havel, dün akĢam saat 17.00'de Salih'i BaĢkanlık Sarayı'na davet ederek geçmiĢ olsun demiĢti! HAVEL de, Muhammed Salih gibi bir 'muhalif aydın'dır. Makinist olarak hayata atılan Havel, dünya çapında saygın bir tiyatro yazarıdır, "Erasmus Ödülü" sahibidir. Stalinci rejimin hapishanelerinde 5 yıl hapis yatmıĢ, ama boyun eğmemiĢ, "Sivil Forum" adlı liberal demokrat hareketin öncüsü olmuĢtu. 1989'un ilk aylarında birkaç defa tutuklanması, rejimin çökeceğinin habercisiydi adeta... 1989'un Kasım ayında 'Sosyalist‘rejim çökecek, Aralık ayında Havel cumhurbaĢkanı seçilecekti! Bugün Çek Cumhuriyeti sıradaki adaylarından biridir! Avrupa Birliği'nin birinci YaĢadığı hayatın dersleri ve yazar olarak sahip olduğu büyük entelektüel duyarlık sebebiyle Havel'in Salih'e desteği daha tutuklandığı gün baĢlamıĢtı. Havel, CumhurbaĢkanlığı Sarayı'nda Salih'i kabul etmekle, onu uluslararası bir Ģahsiyet haline getirmiĢtir. Artık dünyada demokrasi platformlarında bir "Muhammed Salih" olgusu yer almıĢ bulunmaktadır; her platformda ilgi ve saygı görecektir. Salih, Özbekistan hükümetinin haksız terörist suçlaması yüzünden Prag'da 14 gün tutuklu kalmıĢtı. Cuma günü mahkeme son kararını verecek ve belli ki, bu karar "Salih'in Özbekistan'a iade edilmemesi" Ģeklinde olacak. Salih demokrasi mücadelesinde gördüğü desteği anlatırken, Amerika ve Avrupa Batı medyasıyla hükümetlerinin ilgisinden övgüyle bahsetti. Mülteci olarak yaĢadığı Norveç hükümetinin "kaya gibi sağlam durduğunu" söyledi. "Türkiye'den hangi kuruluĢlar ilgi gösterdi?" diye soramadım. Ne demokrasi ne de Türklük adına, Salih gibi yüksek düzeyli 'Türkçü‘bir entelektüele Batılıların yüzde biri kadar ilgi gösteremedik! Dün sabah Liberal Demokrat Parti Genel BaĢkanı Besim Tibuk aradı. Bu konudaki yazılarımdan dolayı beni kutlayarak teĢvik etmek istiyordu. Tibuk'un ve LDP'nin Salih'le yakından ilgilendiğini belirtmeliyim. BaĢka? Hangi parti? Hangi 'insan hakları‘savunucusu? Özbekistan'la iliĢkilerimizin bozulmaması için hükümet bu konuya karıĢmamalıydı; bu doğru... Ama partiler konuĢmalıydı! “Salih Eke”ye Geçmiş Olsun 13.12.2001, Star Halit Kakınç Özbekistan‘ın Prag‘ta haksız yere tutuklanan sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih, yoğun bir uluslararası kamuoyu tepkisi sonunda serbest bırakıldı. Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, Salih‘in suçsuzluğuna inandığını ve insan haklarına iliĢkin görüĢlerini paylaĢtığını belirtti. Bir basın toplantısı düzenleyen Muhammed Salih, tutuklanıĢının bürokratik bir yanlıĢ olduğunu... Yasalar çerçevesinde herkesin görevini yapmaktan öte bir kötü niyeti bulunmadığını vurguladı. Salih, ABD ile Özbekistan‘daki Kerimov Rejimi‘nin iĢbirliği ile ilgili olarak da Ģunları söyledi: ‗BaĢkan Bush, terörizmin köklerini kazımak istediğini söylüyor. Bu arada, diktatöryel rejimlerin de sonlarının geldiğine iĢaret ediyor. Biz, kendisine bu köklerin kaynağını gösterebiliriz. Kökler, diktatöryel rejimlerin bağrından kaynaklanıyor.‘ Muhammed Salih ve sosyal demokratlar 13.12.2001, Türkistan Bülteni Cezmi DOĞANER Değerli arkadaĢlar, Sayın Muhammed Salih`in Prag da tutuklanmasından sonra bitmez tükenmez bir enerji ile çalıĢan Türkistan Newsletter yöneticilerine ve basta Mehmet Tütüncü arkadaĢımıza teĢekkür ederim. Sayın Taha Akyol Milliyet gazetesinde iki gün üst üste yazı yazarak insanlık ve dostluk görevini yerine getirdiği için ona da ayrıca teĢekkürü borç biliyorum. Yalnız burada bir hata yapılıyor! Sayın Salih`in Özgür olması için, özgürlükten ve dayanıĢmadan yana olan herkes çalıĢtı. Özellikle YurtdıĢında yasayan Türk Sosyal Demokratları bu konuda her yerde ve alanda gereken giriĢimde bulundular. Hiç Kimse bu konuda ucuz kahramanlık ve kuru kuru Milliyetçilik yapmasın. Türk insani çetin sınavlardan geçti ve geçecek. Bundan sonra da insanların gücünü ve yaptıklarını göreceğiz. Dostum Muhammet Salih`e Avrupa`da yasayan Türk Sosyal Demokratları adına sağlık ve mutlu günler dilerim. Cezmi Doğaner Rotterdam/Hollanda Reuters Haberi 14.12.2001, Reuters PRAG-14.12. Çek Cumhuriyeti, Özbekistan'ın baĢvurusu üzerine Interpol'ün çıkardığı arama emriyle 28 Kasım'da Prag'da tutuklanan Özbek muhalif lideri Muhammed Salih'in ülkesine iade edilmesini reddetti. Prag'daki duruĢmada Özbek muhalefet partisi Erk'in lideri Salih'in 'iade edilmesinin mantıksızlığına‘ karar verildi. Kararda Salih'in istediği yere gidebileceği ve gözaltına alınmayacağı belirtildi. ÇarĢamba günü Salih'in bırakılmasına, ama iade davası sonuçlanana dek Prag'dan ayrılmamasına karar verilmiĢti. Salih, son kararın ardından "Adalet yerini buldu, özgür biri olarak karĢınızda duruyorum" dedi. Salih'in, 1999'da TaĢkent'teki bombalamalara karıĢtığı gerekçesiyle gıyabında 15.5 yıla mahkûm olduğu Özbekistan'a iadesinin reddinde Norveç'in Salih'i siyasi mülteci kabul etmesi etkili oldu. Salih, 1993'te Norveç'e sığındı. Salih Prag'da tutuklanınca Norveç, Çeklere nota verip iadesini istemiĢti. Terör ve Çifte Standartlar 14.12.2001, Türkiye Hasan Mesut HAZAR Terörle mücadele sadece ABD‘nin değil, bütün dünyanın 1 numaralı gündem maddesini oluĢturuyor. Ama hâlâ terörün dininin, milliyetinin, coğrafyasının olmayacağı gerçeği bir türlü anlaĢılamadı! Özellikle Amerikan medyası, o araĢtıran, olayların arkasına sarkan ve ‗gerçeği, sadece gerçeği bulmaya‘ yönelik haberciliğini, ne hikmetse terörle mücadele konusunda bir türlü gösteremiyor. Anlı Ģanlı TV kuruluĢları, gazetelerin yorum ve haberleri, uzun zamandır ‗neyin nasıl olduğunu‘ bir türlü tam olarak aktaramıyorlar seyirci ve okuyucularına... Her taraf çarpıtma, saptırma, taraflı haber ve yorum kaynıyor. Enformasyon kirliliği, bırakın gerçekleri öğrenmeyi, gazeteciliğin o altın 5N+K (Kim, Nerede, Nasıl, Ne, Niçin, Neyle) kuralının bile artık kaale alınmadığını, her vesile ile ortaya koyuyor. Yahudi terörü Ģoke etti Gün geçmiyor ki, Ġslam=terör aldatmacası konusunda, yeni bir buluĢla birbirleriyle adeta yarıĢıyor, Amerikan medyası. Ama geçtiğimiz salı akĢamı, bombalı kanlı bir eylem hazırlığındayken yakalanan Yahudi teröristlerle, hem bu Amerikan medyası, hem de kamuoyu adeta Ģoka girdi. Yahudi teröristler California‘da bir camiyi, Ġslam Halkla ĠliĢkiler Konseyi‘nin mahalli bürosunu ve Arap asıllı milletvekili Darrell Issa‘yı bombalı eylemle yoketmeye hazırlanırlarken, son anda kıskıvrak yakalandılar. FBI‘ın bu büyük baĢarısı, bir faciayı kıl payı önledi. Ama, Amerikan medyasının da çirkin yüzünü ortaya koydu. Ortadoğu kökenli ve Müslüman orijinli insanlarla ilgili haberleri, ‗pireyi deve yaparak‘ kullanan ve habercisiyorumcusuyla infaz savcısı görevinde yarıĢan Amerikan medyası, Yahudi teröristlerin haberlerini nasıl vereceğinde ĢaĢırdı. ‗Yahudi militanlar bombalı saldırı öncesinde yakalandı‘ Ģeklinde gayet sade ve yorumdan kaçınan haberler, ‗yasak savmak kabilinden‘ bir yerlere sıkıĢtırıldı. Bu çifte standartlı, önyargılı yaklaĢımlar, Amerikan medya tarihine birer ‗kara leke‘ olarak yazılacak. Amerikan medyası dileriz bu yakıĢıksız ve nefret körükleyen tarafgir tavrını bir an önce terk eder. ‗Terör, terördür! Terörün dini, milliyeti, coğrafyası olmaz!‘gerçeğine bir an önce kavuĢur. Muhammet Salih‘in verdiği ders Öte yandan geçtiğimiz günlerde bir baĢka çifte standardı da, Özbekistan muhalefet ERK Partisi‘nin lideri Muhammed Salih‘in Prag‘da tutuklanması ve sonrasında yaĢadık. Orta Asya‘daki diktatörleri birer birer sadık müttefike dönüĢtürmenin zevk ve heyecanıyla, Muhammed Salih olayını görmezden gelen ABD yönetimi, bu çifte standartlı tavrıyla, insan hakkı ihlalleri Ģampiyonu zalim diktatörlere adeta yeĢil ıĢık yaktı. Muhammed Salih, Mehmet Tütüncü isimli bir tek kiĢilik ordu Türkistan Ereni‘nin açtığı muhteĢem kampanya ile serbest kaldı. Cenabı Hakk‘a ne kadar hamd ve Ģükür edilse azdır. Bu büyük baĢarıyı sahiplenmeme tevazusunu gösteren ve ‗Bu, hepimizin baĢarısıdır!‘diyen sevgili Mehmet Tütüncü‘ye ne kadar teĢekkür ve dua edilse hakkıdır. ĠnĢallah Türkistan kocalarından bir ulu baĢbuğ olan Muhammed Salih‘in baĢına bu tür kazalar bir daha gelmez. Cenabı Hak onu ve bütün Türkistan sevdalılarını hainlerin, zalimlerin, kötülerin Ģerrinden korur. Ancak bu olay, turnusol kâğıdı gibi etkili bir ayıraç oldu. Takkeleri düĢürdü. Kelleri gösterdi. LDP lideri Besim Tibuk dıĢında, ne bir Türk hükümeti yetkilisi, ne de bir baĢka parti, bu hazin olay sırasında kendinden beklenen davranıĢı sergileyebildi.. Ne kadar yazık... Neyse ki bu sancılı ve basiretsiz davranıĢlar, Türkiye içinde ve dıĢındaki Türkistan sevdalılarının, ülkücü gençlik ile MHP tabanının, Mehmet Tütüncü‘nün öncülüğündeki Salih‘le dayanıĢma kampanyasına çığ gibi katılımıyla, aĢıldı. Bir daha tekrarlanmamasını diliyor, terörle mücadelenin dünyanın her yerinde çifte standartsız ve adaletli bir Ģekilde yapılmasını temenni ediyoruz. Muhammed Salih 22.12.2001 - http://www.ulkum.com Hayrullah ISMATULLAHOĞLU Muhammed Salih Türk dünyasının ünlü Ģairi, fikir ve siyaset adamıdır. Seksenli yılların baĢında Muhammed Salih, Özbek edebiyatındaki "Ģeklen milli, içeriği sosyalistik" diye sınırlandırılmıĢ duvarında bir kapı açtı. Özbek edebiyatının bıkkınlık veren iklimi bu delikten akmaya baĢlayan serin esintiden irkildi bîrden bîre... Bu esinti sade edebiyatta değil, Özbek halkının ruhunda da bir uyanıĢ oluĢturdu. Seksenli yılların ortaların doğru, önce Türkistan'da sonra bütün Sovyet ülkelerinde, Muhammed Salih'in Ģiiriyetinin etkisinde yeni bir ekol oluĢtu. Aynı yıllarda Salih, edebi-ictimai-siyasi konularda da makaleler yazmaya baĢladı. Bu makaleler, toplumda yön gösterici fikirler olarak, millî kiĢilik duygularının Ģekillenmesine amil oldu. ġairin çevresel (ekolojik) facialar, demografi, sömürgeleĢtirilmiĢ ülke ekonomisi hakkında yazmıĢ olduğu makaleleri, o dönemin tüm Sovyet Cumhuriyetlerinin aydınları arasında büyük yankılar uyandırdı. Muhammed Salih, 1985 yılının ocak ayında bir kaç yazarı kendi etrafında toplayıp, Özbek halkının millî değerlerine baskı uygulayan Moskova'ya karĢı manifesto üslubunda bir mektup yazar. Mektup SSCB'nin en yüksek mercii olan Politbüro'ya gönderilir. Bu mektuptan sonra ona ve aynı saftaki arkadaĢlarının yayımı yasaklanır; kendileri de KGB ve Özbekistan Komünist Partisi yöneticilerince sorguya çekilirler. ĠĢte bu andan itibaren Muhammed Salih kendisini politikanın içinde bulur. O yılın ilkbaharında Gorbaçov iktidara gelir ve Muhammed Salih kendini tamamen siyasete adar. Özbekistan'ın bağımsızlığı için açık mücadele dönemini baĢlatır. 1989 yılına gelindiğinde onu, üç yazar arkadaĢıyla Özbekistan'ın resmî olmayan ilk siyasî örgütü BĠRLĠK'Ġ kurduğunu görüyoruz. Ertesi yıl da ülkenin ilk sîyasi partisi olan ERK'in kurucusu ve genel baĢkanıdır. ERK, bilindiği gibi, 1920'lerdeki Türkistan Cedit Hareketinin manevi mirasını taĢıyan ilk millî partinin adıdır. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde, Muhammed Salih, Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçilir. 1990 yılının 20 haziranında ERK partisinin hazırlayıp sunduğu "Özbekistan Devletinin Bağımsızlığı" deklarasyonu parlamentoda kabul edilir. 1991 yılında yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde, O dönemin Komünist Parti yöneticisi olan Ġslam Kerimov'a karĢı baĢkan adayıdır. O, devlet radyosundan açıklanan ilk seçim sonuçlarına göre oyların yüzde 33'ünü almıĢtır. Daha sonra hükümetin resmi tebliğinde aldığı oy oranı yüzde 12.7 olarak ilan edilmiĢtir. Yani komünist lider Kerimov açıkça sahtekârlık yapmıĢ, seçime hile karıĢtırmıĢ, sonucu tahrif etmiĢtir. 1992'den itibaren ERK Partisi mensupları ve onun Genel BaĢkanı Muhammed Salih'e karĢı baskılar Ģiddetlendi; partinin vilayeti erdeki sekiz gazetesi kapatıldı; tüm mal varlığına el konuldu ve parti yarı legal hale getirildi. Nihayet ertesi yıl Muhammed Salih de tevkif edildi, hapse atıldı. Fakat dünya kamuoyunun baskılarıyla dört gün sonra serbest bırakıldı. Ardından Türkiye CumhurbaĢkanı Turgut Özal'ın davetiyle Türkiye'ye geldi. Fakat çok geçmeden Özal vefat etti. Ġslam Kerimov'un Türkiye nezdinde yaptığı sürekli baskılar sonunda 1994 yılında bu ülkeyi terk ederek Almanya'ya geçmek zorunda kaldı. 1996'da tekrar Türkiye'ye döndü. 1998'de yine Ġslam Kerimov'un ısrarlı baskılarıyla Bulgaristan'a sürüldü. Aynı yıl, gayrı resmi olarak, Ġstanbul'da kalan ailesinin yanına döndü. Bu kez üçüncü defa sürgün edildi, kısmetinde Romanya vardı. 1999'un baĢlarında Türkiye'ye dönen Muhammed Salih kısa süre sonra BirleĢmiĢ Milletlerin Ankara'daki ofisine, siyasî mülteci olarak baĢvurmak zorunda kalıyor ve o kanalla Norveç'e yerleĢiyor. O, Ģimdi Norveç'ten partisini yönetiyor.Bu uzun yıllar boyunca Muhammed Salih, Özbekistan'daki siyasî hayat üzerindeki etkisini hiç zaafa uğratmadan sürdürdü. Bu etkinlik bugün de gücünden bir Ģey kaybetmeden devam ediyor. Bu yüzdendir ki Özbek yönetiminin bir numaralı düĢmanı konumuna gelen bu insanı ortadan kaldırmak Ġçin bir kaç defa suikast düzenlendi ve bu suikastçının bizzat Kerimov olduğu bu yılın ilkbaharında bütün dünyaya ayan oldu. Bu baskılar ve takipler, tehdit ve tehlikeler Muhammed Salih'e zerre kadar hız kestirmedi. Muhammed Salih, Sovyet döneminde sömürgeci zulme karĢı mücadele yürüttü. Bugün de onların yerli iĢbirlikçilerine karĢı mücadeleye devam ediyor. Allah'ın inayeti üzerinden eksik olmasın! Bugün Özbekler, Gorbaçov dönemindekinden daha az hürriyete sahipler. Ġktisadî, siyasî durum hızla kötüleĢmekte ve ekolojik tahribat gittikçe hızlanmaktadır. Amma Muhammed Salih, halkına sesleniyor, onun layık olduğu demokratik haklara, refaha, huzur ve mutluluğa kavuĢacağına dair inancını sürekli yineliyor, ümidini yitirmemeye çağırıyor. Amerikalı ilim adamı Rulh Deibler, Muhammed Salih'i Ģöyle tasvir ediyor: "- Sanki kendi kitaplarında tasvirlediğî o heykel misali düĢüncelerine gömülmüĢ olarak, yalnız, kimsesiz hıyabanda duruyor. Salih, zaferin ve Ģöhretin tadını biliyor. Fakat yine o yalnızdır! Onun dediği gibi, gerçekten de, 'Büyük mefkure sahibi insanlar daima yalnızdırlar!" Evet, Muhammed Salih büyüktür ve asla yalnız değildir! Onun arkasında. Orta Asya'da, Özgürlük ve demokrasinin er geç galebesine inanmıĢ elli milyonluk Türkistan halkı var! Hücreden Başkanlık Sarayına 04.01.2002,Radikal 14 Aralıkta Çek Cumhuriyeti, muhalif Özbek lider Muhammed Salih'in ülkesine iade edilmesini reddetti. Mahkeme kararına dünya basını yoğun ilgi gösterdi. Prag Ģehrinde görülen davada, Özbek muhalefet partisi Erk'in baĢkanı Salih'in 'iade edilmesi mantıksız‘ bulundu. Mahkeme BaĢkanı, 'Salih'in istediği yere gidebileceğini ve Çek yetkililerce gözaltına alınmayacağını‘ söyledi. Salih, 27 Kasım‘da Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nun Asya Bölümü milletvekilleriyle görüĢtükten sonra, 28 Kasım‘da Amsterdam üzerinden davetli olarak Prag'a geldiği sırada gözaltına almıĢtı. Daha sonra serbest bırakılan Salih'in iade edilip edilmemesi gündeme gelmiĢti. Muhammed Salih, Özbekistan rejiminin aleyhindeki iddiaları nedeniyle geçen yıl kasım ayında yapılan gıyabi yargılamasında 15.5 yıl ağır hapse mahkûm edilmiĢti. Çek Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'in kefaletiyle mahkeme gününe kadar serbest bırakıldığı 11 Aralıkta Radio Free Europe ve Liberty radyosu konferans salonunda bir basın toplantısı düzenleyen Salih, "Mesele çok basit: Batı kiminle beraber, diktatörlerle mi ya da demokrasiyle mi?'‗diye sordu. Dünya basını zaten tutuklandığı ilk günden beri Salih'in yanında yer almıĢtı. New York Times, Los Angeles Times, Washington Post gibi dev gazeteler dünya kamuoyunun dikkatini Özbek muhalefet liderinin akıbeti üzerine çekmeyi baĢarmıĢtı. Bunun dıĢında Norveç baĢta olmak üzere Hollanda, Britanya, Rusya ve ABD büyükelçilikleri Salih'i hiç yalnız bırakmadı, davaya sürekli ilgi gösterdi. Norveç'in Prag Büyükelçisi iki defa Salih'i hapishanede ziyaret etti. Tabii, bu davanın adaletli bir biçimde sonuçlamasında Uluslararası Af Örgütü ve Ġnsan Hakları Ġzleme Komitesi gibi uluslararası insan hakları savunucusu teĢkilatların rolü de var. Prag mahkemesi Salih'in değil, Özbek rejiminin mahkemesi oldu. Bu ülkedeki devlet terörünün kanıtı olabilecek pasajlar yer aldı mahkeme kararında. 12 Aralık akĢamı Havel, Muhammed Salih'i baĢkanlık sarayında kabul ederek 25 dakikalık bir görüĢme yaptı. Sohbet beklendiğinden de sıcak ve samimi geçti. Sohbet sonrası brifingde Salih, Havel'in destek sözü verdiğini söyledi. Ve kendisinin de Havel'e hapiste yazdığı bir makaleyi hediye ettiğini söyledi. Yanda o makaleyi okuyacaksınız: Mahkûmun Çehreyle Ayrılığı 04.01.2002, Radikal Muhammed SALIH Vaclav Havel'e Beni 28 kasım 2001'de tutuklayıp Çek Cumhuriyetinin baĢkenti Prag'ın Pankras Hapishanesi'ne koydular. Gözaltına alınıp hücreye kapatılanlara mahkemeye çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve böylece ben kendi çehremden ayrıldım. Her sabah sakalımı tıraĢlarken, yüzümü ellerimle görüyorum, ama ellerim göz gibi keskin görüĢlü değil. O nedenden avukatımla ya da baĢka ziyaretçilerle görüĢmeye giderken, omuzlarımda kontrolden geçmeyen bir kafayı (kelleyi) taĢıdığımı hissediyorum. Hücredeki hava aĢırı kuru olduğundan (bataryanın etkisi belki) yüz derisi kuraklaĢıyor, kafana bir nikap, bir maske giydirilmiĢ gibi hissediyorsun kendini ve bu, o yüz ile ayrılık duygusunu daha da güçlendiriyor. Tabii böyle bir yüz (ya da çehre) günlük yaĢamda zaruri olan manevralara hiç hazır değil. Mesela, ben pencere arkasından ziyaretçime gülümsersem, benim çehrem de gülümsüyor mu, ben bunu bilemem. Yoksa bu çehre beni ziyaretçiye getiren gardiyan gibi beni dıĢardan gözetliyor mu sadece. Veya mesela, ben konuĢurken, bu çehre ne yapıyor: Benim dediklerimi mimiklerle tasdik ediyor mu, yoksa aksine, inkâr mı ediyor? Ya da bu yüz benden ayrıldığına memnun, nezaretimden kurtulduğundan hoĢnut olamaz mı? Herhalde, o artık ziyaretçimin tebessümüne cevaben, sayısız yüzlere hapsedilen o milyonlarca gülümsemeye benzer bir ürün üretmek için kendi adalelerini yormayacak. Tebessümü konuĢuyorum, çünkü tebessüm -özellikle dünyamızın 'medeni‘ kısmında- insan çehresinin en çok ihtiyaç duyduğu iĢlevdir. Ġnsanlar durmadan gülümsemeye mahkûmlar, onların çehreleri bu ağır mihnetten dolayı çoktan yorgun düĢmüĢtür. O sebeple ki, ölülerin gülümseyenlerine çok az rastlanır. Belki gülümseyen bir-iki ölü görmüĢsünüzdür, ancak sonradan onların da bir dindar olduklarını öğreniyorsunuz, onlar hayattayken çok ağladıklarını telafi ettikleri veya Allah'ın vaslına ermelerinin sevincinden tebessüm ettiklerine Ģahit oluyorsunuz. Onların tebessümü bize değil. Gülümsemeye böyle bir önyargıyla baktığımın nedeni belki de bu iĢi hayatımda hiçbir zaman doğru dürüst yapamadığımdan kaynaklanmıĢ olabilir. Bu konuda hep kompleksliydim zaten. Gençliğimde yazdığım bir Ģiir mesela: Çarmıhla perçinlemiĢ tebessüm/Ġki köĢesine çivi kakıp, çehreye perçinlenmiĢ tebessüm/Ben size hoĢ görünmek için bundan beter acıyı bile göğüslemeye hazırım. Gerçekten, bu köle mihneti olan gülümseme hiç de layık olmadığı bir itibarla teĢvik ediliyor halk arasında. Diyelim, bir politikacı etkili biçimde gülümsemeyi beceremezse o 'tabandan gelen siyasetçi, bizden birisi‘ olamaz. Gülümseme fetiĢizmi o kadar hayatımıza musallat olmuĢtur ki, hatta diktatörlükler bile ayna önüne geçip suratının kaslarını gevĢeterek egzersiz yapmaya baĢladı. Ve televizyon ekranlarındaki o 'HalkbaĢı Diktatör'ün yüzünden yayılan 'tebessüm‘ dalgaları vücudunu sararken, zavallı halk, 'Ġnsanoğlunun gülümsemesinin bu kadar çirkin olabileceğini hiç düĢünmemiĢtim‘ deyiverir! Bütün bunlara rağmen, ben insan yüzünün en güzel hareketi olan tebessümü seyretmeyi severim. Eğer o çocuklar veya kendi çehresini nezaret altında tutmayı düĢünmeyen çiftçinin ya da uyuyan bir bakire kızın ya da bir azizin gülümsemesiyse. Bu çeĢit gülümsemeler sanki 'sanat sanat için‘ teorisine dayanarak yaratılan bir entelektüel boyutlu eser misali veya raks misali derin anlamlı hareketlerdir. Onlar belki daha çok bir duaya benzer. Bu gülümsemeler kendi içlerine, hayır, aynı zamanda dıĢarıya, uzaya, galaksilere uzanan bir enerji. Bu düzeyde, gülümseme insan yüzüne acı çektirmiyor, aksine, insanın yüzü kendisinin etrafını çizdiği üründen lezzet alıyor. Etrafını çizdiği dedim, çünkü gülümsemeyi insan yüzü üretmiyor (dıĢardan veriliyor), sadece onun çerçevesini yapıyor. Ben Pankras Hapishanesi'nde ikinci günüme baĢlarken, 'Belki burada ne gülümseme ve ne de baĢka bir ima-iĢarete gerek olduğu için ben kendi yüzümden ayrı düĢtüm‘ diye bir fikir geldi kafama. Bu çok mantıklı bir fikirdi aslında. Burada gerçekten de insan çehresinin sokakta ihtiyaç duyabileceği hemen hemen hiçbir mimiğe ihtiyacı kalmıyor. Burada kimse birbirinin gözlerine bakmıyor, burada sana hitap etseler, sanki sen Ģeffaf bir varlıkmıĢsın gibi, sanki sen yokmuĢsuncasına, bir boĢluğa gibi hitap ediyorlar. BoĢluğa atılan her kelime büyük gürültüyle yankılanıyor, her kelime dehĢetli Ģekilde, derin anlaĢılıyor, yani sarf edilmiĢ kelimeleri, dıĢarıda alıĢıldığı gibi, yüz mimikleriyle desteklemeye hiç ihtiyaç kalmıyor. O nedenden buraya giren her bir insanın kendi yüzünü özel eĢyalarıyla birlikte hapishane memurlarına bıraktığını düĢünmesi ve bu fikre kendisini alıĢtırması gerekir. Aksi halde, insan birkaç gün meyus kalır, olur olmaz hayallere, en kötüsü, özgürlük hakkında arzulara kapılabilir. Ġsteseniz de istemeseniz de o soğuk hücrede uyanacağınız ilk sabah sizin yüzünüz sizden ayrılacaktır. 05.12.2001, Pankras Hapishanesi, Prag, Muhammed Salih Çehresine Kavuşan Adam 06.01.2002, Radikal Erdal Güven 'Gözaltına alınıp hücreye kapatılanlara mahkemeye çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve böylece ben kendi çehremden ayrıldım... Ben pencere arkasından ziyaretçime gülümsersem benim çehrem de gülümsüyor mu bilemem... Tebessüm özellikle dünyamızın medeni kısmında insan çehresinin en çok ihtiyaç duyduğu iĢlevdir... Gülümseme fetiĢizmi o kadar hayatımıza musallat olmuĢtur ki diktatörler bile ayna önüne geçip suratının kaslarını gevĢeterek egzersiz yapmaya baĢladı.‘ Bilmem önceki gün Radikal'de yayımlanan bu satırları da içeren makaleyi okudunuz mu? Okumadıysanız çok Ģey kaçırdınız bence... Muhalif Özbek lider Muhammed Salih'in, Prag'ın Pankrac Hapisanesinde geçirdiği ilk gün kaleme aldığı, salıverildikten sonra da Çek lider Vaclav Havel'e hediye ettiği makaleden bahsediyorum... Salih Sovyetler'in çöküĢü ardından 1990 yılında Demokratik Erk Partisi'ni kurdu. 1991'de Kerimov'a karĢı baĢkanlığa adaylığını koydu. O hengâmede hiç de fena sayılamayacak yüzde 12'lik oy aldı. Bu oran bile Kerimov'u korkutmaya yetti. Partisi kapatıldı, kendisi de sürgüne gönderildi. Wagner'in ünlü 'Uçan Hollandalı'sı gibi sığınacak güvenli liman araya araya geçirdi sonraki yıllarını. Sığınamadığı ülkeler hangileriydi acaba? Kerimov'un diktatörlüğü koyulaĢıp kemikleĢtikçe dönüĢ umudu azaldı. Diktatörler muhalif sevmez. Özbekistan'da ailesi ve kendisine yakın isimler hapse atıldı. Erk çembere alındı. 1999'da TaĢkent'te birtakım bombalama eylemleri meydana geldi. Milliyetçilerden köktendincilere kadar tüm muhalefet, tabii Erk de zanlıydı. Salih'in payına gıyabında 15 yıl 6 ay hapis cezası düĢtü. Neyse ki Salih onca uğraĢtan sonra nihayet 1998 yılında Norveç hükümetince siyasi mülteci olarak kabul edilmiĢti. Kendi deyiĢiyle, 'Norveç'in ne Özbekistan'da jeopolitik çıkarları vardı ne de Norveç Özbek pamuğu ithal ediyordu." Hangi ülkeleri kastediyordu acaba? 1999'dan itibaren Norveç'te yaĢamaya baĢladı Salih. 11 Eylüle kadar yine kendi deyiĢiyle "bir Kafka karakteri" gibi yaĢadı. Uluslararası alanda saygın bir kiĢilikti ama sürgündeydi. 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan cadı avı sırasında nasıl olduysa adı aranan teröristler listesine bile sızdırıldı. Neyse ki çok geçmeden yanlıĢlık düzeltildi. Ancak cadı avı peĢini bırakmadı. 28 Kasım'da Özbek hükümetinin talimatı üzerine Interpol tarafından tutuklandı. Hem de Çek Cumhuriyeti'nde. Yani örnek aldığı iki liderden birinin, Havel'in ülkesinde (diğeri Mandela). Ve Prag'da bulunan Pankrac Hapisanesi'ne atıldı. Interpol, 11 Eylül sonrası baĢ gösteren iklimden yararlanıp muhalefeti ezmek için terörizmle mücadele perdesinin arkasına saklanan Kerimov'un oyununa gelmiĢti. Ama Çek yargısı gelmedi aynı oyuna. Hakkındaki deliller yetersiz bulundu. Önce tahliye edildi, sonra da salıverildi Salih. Bu kararda, uluslararası kamuoyunun ciddi payı vardı. BaĢta Norveç olmak üçere Hollanda, Britanya, hatta terörle mücadelenin bayraktarı ve Kerimov'un yeni dostu ABD bile Salih'in salıverilmesi için devreye girdi. Hangi ülkeler girmedi acaba? Tabii elinden geldiği kadarıyla Havel de lobi yapıyordu. Çek liderin içine baĢtan beri sinmemiĢti Salih"in baĢına gelenler ama, "Ne yazık ki hücresinin anahtarı bende değil" diyordu. Uluslararası Af Örgütü, Ġnsan Hakları Ġzleme Komitesi, Uluslararası Kriz Grubu Salih için kampanya baĢlattı. Amaçlarına da ulaĢtılar. Salih Ģimdi yeniden limanında. Tahliye edildiği gün can alıcı bir soru sormuĢtu: "Mesele çok basit: Batı neyin yanında? Diktatörlüklerin mi, demokrasinin mi?" Yanıtını aldı. Yukarıda da ben bazı sorular sordum hangi diye baĢlayan? Maalesef hepsinin yanıtının içinde yer alan bir ülke var: Türkiye. Aslında Ankara'nın Salih'e reva gördüğü muamele, Orta Asya ve Azerbaycan politikasının aynası. Jeopolitik çıkarlar ve ekonomik çıkarlar uğruna demokratik muhalefete sırt çevirme. Adı ister Kerimov olsun, ister Aliyev ister Niyazov, diktatörlerle flört. Salih bir Türkiye âĢığı. Özbekistan'dan sınır dıĢı edilince soluğu Ġstanbul"da almıĢtı. Orta Asya'daki birçok demokrat muhalefet lideri gibi Ankara'dan çok Ģey bekliyordu. Oysa Salih üç yıl içinde tam dört kez sınır dıĢı edildi Türkiye'den. Kerimov Ankara'ya mı geliyor. Salih dıĢarı. TaĢkent'e mi gidilecek? Salih dıĢarı... Küçük ülkenin büyük lideri Havel, Salih'i tüm dünyanın gözü önünde sarayında ağırlarken bizimkiler Salih'le yan yana gelmekten bile çekiniyor... Nereye kadar? ERK Partisi ve onun Başkanı ile ilgili üç kitap Türkistan Bülteni, 24.03.2002 Geçtiğimiz günlerde Türkiye‘de Özbekistan Muhalefet partisi Erk ve onun baĢkanı Muhammed Salih'le ilgili 3 yeni kitap yayınlandı. AĢağıda bu kitaplarla ilgili tanıtıcı notlarımızı bulacaksınız. 1. Yolname, Özgürlük Mücadelesi, Muhammed Salih, (Türkiye Türkçesine aktaran Mahmut Özbek) Ötüken Yayınları, Ġstanbul 2002, 336 s. Yolname'de Muhammed Salih Çocukluğundan baĢlayarak hatıralarını anlatıyor. 1993 de Türkiye‘ye gelmesi ve çileli Sürgün yıllarının baĢlangıcına kadar Özbekistan‘da verdiği Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini bulacaksınız. Muhammed Salih Önsöz‘ünde söyle diyor: "Bu kitabı yazarken, kaynak ve belgelerden faydalanamadım. Vatandan ayrılık, sürgün hayatı bana bu imkânı vermedi. Aklımda ne kaldıysa onu yazdım. Ömür yol, insan yolcudur. Ben yolda gördüklerimi yazdım. Bu kitaba bizden sonra aynı yoldan gelmekte olanlara bırakılan iĢaretler toplamı demek mümkündür. Bu iĢaretler onların yolculuğunda faydalı olursa, karsılaĢacakları olur olmaz Ģeylerden onları haberdar edebilirse, kitap üzerine düĢen vazifeyi yerine getirmiĢ olacaktır. Bunu yapamazsa iyi niyetle yola çıkan bir kulunu, en azından onun iyi niyeti için, Allah‘ın affedeceği ümidindeyim." Yolname'yi Türkiye‘de kitapçılardan temin edebilirsiniz. 2. Muhalif, Hazırlayan Hakan CoĢkunarslan, Komen Yayınları, Ġstanbul-Konya 2002, 296s. Muhalif Muhammed Salih‘in Ģu cümleleri ile baĢlıyor: " Sizi vatan için ölmeye çağırmıyorum, vatan için yaĢamaya çağırıyorum. Vatan için yaĢamak onun için ölmekten korkmamaktır" Muhalif bir bakıma Muhammed Salih'in Yolname'sinin devamı niteliğinde. Türkistan Bülteni editörü Mehmet Tütüncü'nün ―Diktatörün Son Rakibi‖ baslığı altında bir giriĢ yazısını Muhammed Salih‘in 2001 yılı kasım ayında Prag‘da tutuklanması ve serbest bırakılmasının Türk ve Dünya basınındaki yankıları toplanmıĢ. Kitabın 2. bölümünde ise Salih‘in Sürgün yıllarında verdiği mücadelenin baĢında akisleri ve Muhammed Salih‘in çeĢitli konularda fikir yazılarını bulacaksınız. Muhalif kitabının yurtdıĢı dağıtımını SOTA vakfı yapmaktadır. Türkiye dıĢından edinmek isteyenler [email protected] adresine yazabilirler. 3. The Opponent, edited by Hakan Coskunarslan, Komen Publications, Ġstanbul-Konya 2002, 238 s. The Opponenet ise Muhalif kitabındaki konuların Dünya basınındaki akislerinin toplandığı Ġngilizce bir kitap. Kitabın yurtdıĢı dağıtımını SOTA vakfı dağıtımını yapmaktadır. The opponent kitabını Türkiye dıĢından edinmek isteyenler [email protected] adresine yazabilirler. Muhammed Salih'le... Hürriyet Hadi Uluengin, KarĢımdaki adam Ģair. ġair gibi Ģair. ‗‗Eğer fırlatmasalardı beni yerden yere Nasıl sıçrardım ki, düĢtüğüm yerden göğe‘‘diyen gradoda bir Ģair. Sonra, karĢımdaki adam aydın. Aydın gibi aydın. Prag'daki Pankras mahpusundan kendisiyle aynı kumaĢta dokunmuĢ baĢka bir entelektüele, Çekya CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'e 5 Aralık 2001 günü yolladığı ‗‗Mahkumun Çehreyle Ayrılığı‘‘baĢlıklı mektubunda, ‗‗Gözaltına alınıp hücreye kapatılanlara mahkemeye çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve, böylece ben kendi çehremden ayrıldım‘‘diye yazan düzeyde bir aydın. Ve daha sonra, karĢımdaki adam siyasetçi. Yere fırlatıldığı için göğe sıçramıĢ kanatlarıyla ve aynaya ihanet etmediği için çehresinden ayrılmıĢ erdemleriyle, ‗‗siyaset'‗kelimesini onurlandıran bir siyasetçi.KarĢımdaki adam Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih! Ġlkin bir özeleĢtiri yapacağım. Biz ‗‗sol kültür‘‘geleneğinden inen ‗‗mürekkep yalamıĢlar‘‘çok, çok uzun süre hem genel Türkçülük akımındaki, hem de jeo-politik Türklük dünyasındaki derinliği ıskaladık. Iskalamak ne kelime, hor gördük. Güldük. Burada, önce bizlerin zavallı ‗‗sol‘‘cehaletinden; sonra da Türkçülüğün ve Türklüğün ‗‗zıt‘‘(!) addettiğimiz siyasi kutbun ‗‗tekel‘‘inde bulunmasından veya onun ‗‗tekel‘‘ine bırakılmasından kaynaklanan bu körlüğün nedenlerine inecek değilim.Ama biline ki, artık o körlük bitti! Gözümüz açıldı. En azından, benimkisi açıldı. ġimdi gelelim, geçen gün uzun uzun konuĢmak Ģansına sahip olduğum ve ortak dağarcığımız, ortak kıstaslarımız ve ortak ‗‗yolname‘‘miz itibariyle karĢılıklı olarak leb demeden leblebiyi anladığımız Özbek aydın - Ģair - siyasetçi Muhammed Salih'e... Bir; motor rol üstlendiği Özbekistan bağımsızlığı ertesinde derhal iç bünyede de demokrasi mücadelesi baĢlatan, fakat TaĢkent'te iktidarı gasp etmiĢ Ġslam Kerimov'un kendisini satın alabilmek için ayağı altına serdiği makam, post, para ve pulu elinin tersiyle iten Salih, hiç Ģüphesiz ki mazisi ve kültürü itibariyle, Sovyet Ġmparatorluğu döneminde genel olarak ‗‗dissident‘‘denilen ‗‗muhalif aydın‘‘geleneğine uzanıyor.Ġki; ancak çok hayati bir farkı var! ‗‗BaĢka dille veririm ben selamımı / BaĢka dille kahvaltıya davet ederler / Bu Ģehrin sokağında kör gibi beni / BaĢka dilin üç dört kelimesi dolaĢtırır‘‘diye yazan Muhammed Salih hakim ulusunun, yani Rusluğun aidiyeti taĢımadığından, ister istemez iki defa ‗‗muhalif‘‘kimlik yansıtıyor.Ve iĢte tam burada da ‗‗Türkçülük‘‘ırkçı bir dürtü olarak değil, bir ‗‗kurtuluĢ uyarıcısı‘‘; ‗‗Turan‘‘veya ‗‗Kızıl Elma‘‘nın pozitivist ülküsü olarak devreye giriyor.* * *ZATEN bu ülkünün ütopya boyutundan dolayıdır ki, despot Kerimov komünist dönemde kullandığı sopalı zaptiye, prangalı zindan ve tekmeli sürgün yöntemleriyle sonuç alamayınca, Salih'i ‗‗haklayabilmek‘‘için iĢi Ģimdi Moskova'da kiralık katil tutmaya ve Prag'da ajan beslemeye vardırmıĢ olsa dahi, ERK partisi lideri yine de hiç tereddüde düĢmeden, Özbekistan bağımsızlığını sonuna kadar sahipleniyor.‗Müstemleke münevveri‘ sıfatını taĢımaktansa, beyaz-kızıl o müstemlekecilerin yapay sınırlara böldüğü ve bir gün tarihteki ‗‗Türkistan‘‘ismine yeniden kavuĢacağına inandığı bağımsız coğrafyanın aidiyetinde, özgürlüklerden taviz vermediği için sürgünde yaĢamak zorunda bırakılmıĢ bir ‗‗dissident aydın‘‘olarak kalmayı yeğliyor.Nitekim, bu yurtsever aĢktan, bu dürüst ülküden, bu entelektüel namustan ve bu gerçekçi siyasetten ötürüdür ki, TaĢkent diktatörünü ‗kollamak‘için Ankara kendisini üç defa sınır dıĢı etmiĢ olsa bile, Salih Türkiye'ye belki biraz kırgın ama, kızgın değil...Zaten yarın, ‗‗Omuzlamak için ayrılığı / ġart değil devlere has irade / Sıradan bir adam olsun yeter / ġöyle, baĢına ayrılık düĢmüĢ bir adam‘‘diyen Muhammed Salih'in ülkesine olan ayrılığına son vermek; en azından bu ayrılık süresini kısaltmak için Türkiye'nin ve Türkiye Türklerinin ne yapabileceği konusu üzerinde duracağım. Yolcu Kerim hancı Salih Hürriyet Hadi Uluengin, ġu, birinci vakıa: Özbekistan Orta Asya'daki en önemli bölgesel güç! Yalnız 25 milyonluk nüfusundan ve nispi askeri kuvvetinden dolayı değil.Aynı zamanda ve de belki bilhassa, soy sop ‗‗akrabalık‘‘larından ötürü.Çünkü, mevcut yapay sınırlar etnik coğrafyayla hiç uyuĢmadığından, hem Türkmenistan, hem ÇHC sınırları içinde bulunan Doğu Türkistan, hem de Kazakistan'ın Çimenkent ahalisi, Özbekçenin ana lehçe addedildiği Çağatay Türkçesini konuĢuyor.Bunlara bir de Tacikistan ve Afganistan'daki bir dizi ortaklığı eklemek gerekir.Nitekim, bölge ülkeleri bugün, TaĢkent despotu Ġslam Kerimov'un yukarıdaki güç ve ‗‗akrabalıklar‘‘dan yararlanarak kendilerine ‗‗sulanmasından‘‘çekiniyorlar.Hem bu ülkelerin dıĢ ittifaklara yönelmesini; hem de örneğin Kazak Nazarbayev'in kızını Kırgız Akayev'in oğluyla baĢgöz ederek ‗‗hanedan dayanıĢması‘‘kurmasını, esas itibariyle Özbekistan'a yönelik bir ‗‗korunma refleksi‘‘olarak algılamak gerekiyor. Ġkinci vakıa ise Ģu: Kerimov'a rağmen uluslararası ‗‗realpolitik‘‘Özbekistan gibi bir bölgesel güçle ‗‗iyi‘‘, en azından ‗‗normatif‘‘iliĢki kurulmasını Ģart koĢuyor. Hem değiĢik ülkeler için, hem de tabii Türkiye için!Üstelik öyle anlaĢılıyor ki, sağı solu destursuz olduğundan orta vadede ne yapacağı kestirilemese dahi, Moskova'ya karĢı elinde kart tutabilmek için zaten hanidir Washington - Ankara - Tel Aviv ekseniyle flört eden TaĢkent diktatörü 11 Eylül ertesi geliĢmelerden ve ABD'nin bölgede yerleĢiklik kazanmasından da yararlanacak.Bu bağlamda Kerimov, Cezayir örneğindeki gibi, kendi zulmünden kaçan bir bölüm ‗‗memnuniyetsiz‘‘in denize düĢen yılana sarılır misali Fergane vadisindeki Ġslami gerilla hareketine bulunduğu uluslararası bunlar da kılıyor. katılmasını bilhassa pazarlayarak, baĢında sosyal - faĢist oligarĢiyi ‗‗laiklik kalesi‘‘diye arenada gayet pahalıya satmaya çalıĢıyor.Tüm Türkiye'nin Özbekistan'ı ‗‗kollaması''nı zorunlu Tamam, itirazım yok. Çünkü Ģu da üçüncü vakıa ki, devlet politikalarının soğuk gerçekçiliği heyhat çoğu zaman, toplumsal iliĢkilerin etik ahlakiyatçılığıyla çeliĢir. Dolayısıyla, kabul, içimizden lanet savursak da Kerimov'lu Özbekistan'ı ‗‗kollayalım‘‘. Fakat, ‗‗kollamak‘‘var, kollamak var! BaĢka bir deyiĢle, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denir misali, Ankara'nın TaĢkent'le sürdürdüğü ve sürdüreceği iliĢkilerde biraz AB baĢkentlerinin bizzat kendisiyle sürdürdüğü iliĢkileri örnek alması gerekiyor. Yani, ‗‗realpolitik‘‘yaklaĢıma rağmen Ġslam Kerimov'u ha bre, ‗‗daha fazla demokrasi, daha çok özgürlük'‗diye mümkün mertebe sıkıĢtırmamız Ģart. Elzem... Bir anlamda, karınca kararınca, oranın ‗‗dıĢ dinamiği‘‘rolünü üstlenmeliyiz.Madem kendimizi Türklük dünyasının en demokratik ülkesi sayıyoruz ve hatta bazen ‗‗ağabeylik‘‘taslıyoruz, bunu lafta değil uygulamada göstermekle yükümlüyüz. Bu, Gaspıralı'nın ‗‗Cedid‘‘hareketinden Gökalp'ın ‗‗Turan‘‘ütopyasına dek son tahlilde pozitivist bir demokratik atılım olan Türkçülüğe karĢı boynumuzun borcu... Madem aynı zamanda da hısımlığımızın pratik kolaylıklarına sahibiz, doğru malzeme taĢıyacak kuryelerimize, TaĢkent baĢkentli ülke için seferber olmalıyız. Oradaki insan hakları ihlali raporlarının da artık Brüksel, Washington, Moskova'da değil, ta Agayef'lerle kıble olmuĢ Ġstanbul'da yayınlanması için paça sıvamalıyız. Ve, aslında uzun vadeli ‗‗realpolik‘‘e giren ikinci bir yükümlülüğümüz daha var.BaĢta Türklükte ender yetiĢmiĢ bir aydın - siyasetçi olan Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, biz Asya coğrafyasının özgürlükçülerini de ‗kollamak‘ zorundayız. Rahmetli Özal'ın TaĢkent'te yaptığı gibi, onlara kol kanat germekle mükellefiz. Gün olur devran değiĢir ve Ankara üç kez sınır dıĢı ettiğinden Ģu an Avrupa sürgününde yaĢayan Salih, Özbekistan'a inen uçaktan devlet baĢkanı sıfatıyla çıkar.Bilelim, Türklük alemi de dahil, yavaĢtan yavaĢa kurulan ve de kurulacak olan yeni dünyada Ġslam Kerimov'lar er geç yolcudur ve Muhammed Salih'ler hancıdır! Muhammed Salih'in sırası Hürriyet, 07.01.2003 Hadi ULUENGĠN Bin Ģükür, Ģimdi sıra bize de geldi! Bununla, demokrasi, özgürlük ve insan hakları ilkelerinin Türkiye dıĢ politikasında da artık bir ahlaki ve diplomatik ölçek oluĢturması gerektiğini kastediyorum. Açıklayayım. AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan bugün Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'ı kapsayacak Asya yolculuğuna çıkıyor. Malum, hala post - Sovyetlik dönem yaĢayan ve demokrasinin ‗‗d'‗sini dahi telaffuz etmenin günah addedildiği her üç ülkede de totalitarist, en azından otoritarist yönetimler var. Hele hele, takvim yapraklarını dahi kendi familya isimlerine göre değiĢtirmiĢ psikopat bir ‗‗TürkmenbaĢı'‗na (!) secde edilen AĢkabat baĢkentli devletin defterini hiç açmayalım... Bu arada, dikkatimi çekti, eli sopalı ve beli kamalı diğer despot, yani Ġslam Kerimov tarafından susta durdurulan Özbekistan, Erdoğan 'ın gezi programından yer almıyor. Oysa, 11 Eylül ertesi konjonktüründen de yararlanan bu ülke hem bir ‗‗bölgesel güç'‗olmak iddiasını taĢıyor, hem de kısmi ‗‗yayılmacılığıyla'‗komĢularını kaygılandırıyor. Acep TaĢkent'in yokluğu Kerimov 'un Türkiye kompleksinden mi kaynaklanıyor? Her neyse, yalnız bu Özbekistan'ın değil tüm Türki alemin yetiĢtirdiği ve heyhat, sayıca çok ender ‗‗aydın politikacı'‗tipolojisinin emsalsiz bir Ģahsiyeti olan Muhammed Salih, önderi bulunduğu muhalif ERK partisinin Kerimov tarafından tasfiye edilmesi ertesinde, zindandan, hatta ölümden kurtulmak için sürgünün yolunu tutmak zorunda kalmıĢtı. Peki, bu sürgün mekanı neresi olabilirdi? Tabii ki Türkiye! Sonuç itibariyle, dönemin konteksinde değerlendirildiği takdirde ‗‗aydınlanmacı Türklüğün'‗öncülüğünü üstlenmiĢ ve yürütmüĢ Gaspıralıların, Agayef 'lerin, Akçura 'ların doğal uzantısı ve mirasçısı olan Salih , tıpkı onlar gibi, o Türklüğün en olgunlaĢmıĢ, en gelenekleĢmiĢ ve de hiç tereddütsüz söyleyelim, en demokratikleĢmiĢ vatanına iltica etti. Zaten tersi de düĢünülemezdi. Ancak , olayın ayrıntısına girmeyeceğim, Ģantajcı Kerimov 'un ‗‗bastırma'‗sından dolayı, Türkiye Muhammed Salih 'i 1997 yılında sınır dıĢı etti. Hanidir Norveç'te yaĢıyor. DüĢünün, Oslo nire, TaĢkent nire?.. Kuzey fiyortu nerede, Sargana vadisi nerede? Oysa, artık yeter! Tüm mültecilik haklarından yararlanacak Salih 'i burada istiyoruz. Madem ki Özbekistan'a adım attığı takdirde, bizzat Ġslam Kerimov efendinin 1994 Davos'un da Demirel utanmadan söylediği gibi ‗‗kurĢuna dizilecek'‗, o halde Özbek muhalefet önderinin Türklüğün en demokratik ülkesine dönmesi kadar normal bir Ģey olamaz. Soyu - sopu; dili - dini; ülküsü - türküsü kardeĢ ve kardaĢ bir Türkiye dururken, nasıl olur da Muhammed Salih 'i yabanın Vikingler diyarına teslim ve mahkum edebiliriz? Tamam amenna, ‗‗realpolitik'‗i, ‗‗devlet diplomasi'‗si , ‗‗ince siyaset'‗i falan filan var ama, nihayet bunun da bir ölçüsü, bir sınırı, bir raddesi var. TaĢkentli despotun Ģantajına boyun eğip, Türki aleminin bu hümanist siyasetçisine sınırımızı yasaklamakla hem Gaspıralı 'ların, Agayef‘lerin, Akçura 'ların aziz hatırasını; hem de AB kriterleriyle yasallaĢtırdığımız demokrasi ve özgürlük ilkelerini çiğnemiyor muyuz? O ilkeler ki, bugüne dek dıĢ iliĢkilerde önümüze bir ‗‗ahlaki kıstas'‗olarak sunuldu. Ve madem artık onları benimsedik, Ģimdi dıĢ politikada biz de aynı kıstası tutturacağız. Asya gezisinde de, Erdoğan 'ın muhataplarına bunu iletmesini bekliyor ve istiyoruz. Türklük âleminin aydın ve aydınlık politikacısı Muhammed Salih Bey 'i ise mutlaka havaalanında ‗‗hoĢ geldiniz, sefalar getirdiniz'‗diye karĢılamak istiyoruz. Sonra gün gelecek, O'nu TaĢkent'e Özbekistan lideri olarak uğurlayacağız. Gerilen Türk Yayı ve Muhammed Salih Turkistan Newsletter, 12.02.2003 Hakan COġKUNARSLAN Son günlerde Kıbrıs, Irak gündemine kilitlenen Türkiye dıĢ politikası gözünü Türkistan ve Azerbaycan‘dan tamamen çevirmiĢ durumda. Gerek Kıbrıs ve gerekse Irak konusunda dıĢ politikasını ĢiĢ göbekli tüccarların belirlediği Türkiye günü kurtarmaktan baĢka hiçbir Ģey yapmıyor. Yeni hükümet Kıbrıs meselesinde dıĢ politika yaklaĢımını otaya koymuĢtur. Irak meselesinde de ABD ile ortak bir çizgide. Her iki konuda da bir kez daha göründü ki Türk Genelkurmayı gerekli olan tavrı gösterdi. Daha doğrusu gösterilmesi gereken tavrı gösterdi. ġiĢ göbekli tüccarlara havale edilen Türk dıĢ politikasına balans ayarı gereklimi gereksiz mi diye düĢünmeden edemiyor insan. ABD‘nin Ortadoğu kavramının sadece Irak-Filistin çizgisinde olduğunu sanan ve günübirlik siyasetle günü kurtaran siyasetçiler acaba Afganistan‘la baĢlayan, Irak‘a gelen ve yarın kim bilir nereye gidecek olan ABD askerlerinin derdinin ne olduğunu hala anlamadılar mı? Irak‘tan sonra hedefin Kuzey Kore olduğu söyleniyor. Ne iĢleri var acaba ABD‘nin Kore‘de diye kafa yoruyorlar mı? ABD‘nin asker konuĢlandırdığı bölgelere dikkatli baktığımız zaman Sibirya‘dan Balkan‘lara uzanan ―Türk yayı‖nın kuĢatma atına alındığını görüyoruz. Kore ve Afganistan arasında zaten Çin var. Afganistan‘la Irak arasında da Ġran. Her ikisi de ideolojik devlet. ABD‘nin hiç sevmediği bu iki devlet için düĢündüğü sürpriz nedir acaba? ABD Türk yayını çok fazla gerecek bir operasyonlar zincirine giriĢti. Bu yay gerilirken Türkiye‘nin sivil siyasetinin elindeki imkanlarını, kozlarını düzgün bir Ģekilde kullanabileceği ise çok Ģüpheli. Kıbrıs‘ta çuvallayanların yarın doğuda olanlara kayıtlı kalabileceğini hiç sanmıyorum. Çin, Rusya ve Güneyden de ABD üçgeni içinde gerilen Türkistan‘ı neler bekliyor? Bu meselede en önemli nokta Türkistan‘ın merkezi olan Özbekistan‘daki geliĢmeler ve Türkiye-Özbekistan iliĢkileri bu yayın ne kadar ne zamana kadar gerileceğini belirleyecektir. rejimi ise henüz ne olup bittiğinin bile farkında değil. Gerek Çin‘e gerekse Rusya‘ya ve hatta gerekse de ABD‘ye yeĢil ıĢık yakarak gününü kurtarmak peĢinde. Türkiye bölgede gücünü gösterebilmesi için Özbekistan‘la iliĢkilerini netleĢtirmelidir. Adeta bir Türk ve Türkiye düĢmanı olan Kerimov rejiminin bu kargaĢada daha fazla ayakta kalması mümkün değildir. Bu gün gerilen Türk yayında, Türklerin menfaatlerine aykırı gelen en önemli unsur Kerimov'un ta kendisidir. Türkiye‘nin ―çoban sülolardan‖ miras aldığı (olmayan) Özbekistan politikasını bir an önce değiĢtirmesi Ģarttır. Bu gün Muhammed Salih‘in hala Avrupa‘da yaĢıyor olması (varsa eğer) Türk DıĢ politikasının ayıbıdır. Ebulfez Elçibey‘in tasfiyesinde hataya (hata değil belkide ihanet) düĢenler bu gün Haydar Aliyev‘in yeni Azerbaycan‘ından Türkiye‘nin kurĢun kalemle çizilmiĢ olan imajının silindiğini görmek zorundadırlar. Azerbaycan Türkiye‘den tamamen kopmuĢtur. Mozambik ile iliĢkileri nasılsa Türkiye ile de öyledir. Türkistan Cumhuriyetleri konusunda da çuvallayan yada çuvallattırılan Türkiye bu sefer kendi geleceğini de tasfiye etmek durumuna gelebilir. Tamamen Irak ve Kıbrıs‘a kilitlenen DıĢ Politika bir an önce ABD‘nin gerçek Orta doğusuna gözlerini çevirmelidir. Buna da Özbekistan‘dan baĢlamalıdır. Gerilen bu Türk yayından fırlayacak oklar yönünü nereye çevirecektir? BaĢlarındaki Stalin artığı diktatörlere mi? Bölgede cirit atan Çin veya Rusya‘ya mı? Batı merkezli radikal Ġslamcı hareketin Özbekistan‘daki zaferi Güney Türkistan, Doğu Türkistan baĢta olmak üzere bütün Türkistan‘ı Türkiye‘den tamamen koparacaktır. Özbekistan‘ın demokratik bir idareye geçmesi bu anlamda çok önemlidir. Bu yayın merkezi durumunda olacak ülke Ģüphesiz ki Özbekistan olacaktır. Özbekistan‘daki mevcut rejimin tek alternatifi olan ERK hareketinin lideri Muhammed Salih‘in bu gün Avrupa ülkelerinde zorunlu sürgün hayatı sürmeye mecbur edilmesi Türkiye‘nin dıĢ politikasının anlamsızlığını göstermektedir. Milliyetçi-Laik ve Demokrat bir geçmiĢe sahip olan ERK hareketinin önünün açılmasından baĢka yapılacak hiçbir Ģey yoktur. Kerimov rejimi öyle ya da böyle çökecektir. Türkiye‘nin Özbekistan gerçeğini bir an önce görmesi ise zorunludur. Belki Özbekistan gerçeğinden önce Muhammet Salih gerçeğini görmelidir. Bilindiği gibi Muhammet Salih‘le ilgili Türk basınında yakın zamanlarda pek çok iftira kampanyaları yürütüldü. Kerameti kendinden menkul kaz kafalı köĢe yazarları Muhammed Salih ile Usame Bin Laden arasında bağlantı kurarak, ERK hareketini adeta el Kaide gibi tanıttılar. Erbakan‘la, Fetullahla iliĢkilendirmeye çalıĢtılar. Bunlara kendileri de inanmadığı için vazgeçtiler. Muhammet Salih‘e çamur atma meselesinde birbiriyle yarıĢanlar onun CIA bağlantısı bulunduğunu iddia etmeye baĢladılar. Tıpkı Elçibey‘in CIA‘cı lığı gibi. Oysa ABD, Muhammet Salih‘e vize bile vermiyor. Türkiye gibi tıpkı. Ona CIA‘cı diyenler ise taptıkları ABD‘den vize alabiliyor. Buna da kimse inanmayacak. Elçibey‘in CIA bağlantısına nasıl inanmadıysak. Muhammet Salih üzerine bu kadar dedikodu yapılmasının altında yatan gerçekte, Özbekistan ve Muhammet Salih‘in önemini çok iyi bilmeleridir. Türkiye inisiyatifi eline almak için acele etmelidir. Tüccarlara ihale edilen dıĢ politika, siyaset bilimcisi yazar artıklarının dedikoduları; bunlarla bu gerilen yaydan okların fırlamasına engel olunamaz. Yüzünü bir an önce Asya‘ya dönüp neler olup bittiğini görmelidir. Eğer sadece hata yapıyorlarsa tabii ki. Tayyip Erdoğan, Ali Kerimli, Muhammed Salih... Tercüman, 30 Haziran 2003 Cengiz ÇANDAR BaĢbakan Tayyip Erdoğan, Baku'da Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ali Kerimli ile görüĢtü mü, bilmiyorum. Ali Kerimli, bugün Halk Cephesi'nin liderlik koltuğunda Ebulfez Elçibey'in yerinde oturuyor. Türkiye'ye en yakın Azerbaycan lideri Elçibey, "Rus parmaklı" bir darbe sonucunda 1993'te devrildiğinde, Ali Kerimli, "CumhurbaĢkanlığı Sekreteri" sıfatıyla Halk Cephesi iktidarının fiilen "iki numarası" konumundaydı ve o sırada henüz 28 yaĢındaydı. Ali Kerimli, bugün artık 40 yaĢında yani hala çok genç ama Azerbaycan'ın "devlet adamı kumaĢı"na sahip, "uluslararası politika vizyonu" olan tecrübeli ve kıdemli bir siyaset adamı. Ali Kerimli, belki birkaç ay sonra seçimlerden sonra "Azerbaycan BaĢbakanı" olarak, Tayyip Erdoğan'ın muadili olacak. Erdoğan'ın kendi "siyasi tarihi"ni hatırlayarak, Türk cumhuriyetlerinin muhalefet liderleriyle de görüĢmesi, onları dinlemesi, onlardan görüĢ alması elzem. Ali Kerimli, geçen hafta Türkiye'deydi. Yıllar gerisine giden dostluğumuzu canlandırdık, uzun sohbet imkanı bulduk. Üzerinde önemle durduğu konuların baĢında, "Özbekistan'a takınılacak tavır" geliyordu. Bölgede "demokrasinin yaygınlaĢması" için "Suriye'nin BaĢĢar Esad-Baas Partisi rejiminin tecrit edilmesi" kadar, "Özbekistan'da Ġslam Kerimov rejiminin de tecrit edilmesi" gerektiği kanısında. Bunun için, önemli gerekçeleri var: "Gürcistan ve Ukrayna'da iktidar, halk hareketleri sonucunda barıĢçıl yollardan el değiĢtirdi. Özbekistan'da ise kanlı bir biçimde bastırıldı. Eğer, Özbekistan rejimi, bu davranıĢının faturasını ödemezse, bu fatura ona ödetilmezse; eski Sovyetler Birliği coğrafyasında Özbekistan bir emsal teĢkil eder ve halk hareketleriyle barıĢçıl iktidar değiĢikliklerinin önüne kanlı biçimde geçilebilir. Özbekistan, bir emsal olmaktan çıkarılmalıdır." Kerimli'nin endiĢesi, esas olarak Azerbaycan değil. Azerbaycan, "demokrasi zaafı" olmasına ve son baĢkanlık seçimlerine "hile karıĢtırıldığı", genel bir uluslararası kanaat bulunmasına karĢılık, benzer ülkeler içinde kendi tarihi yapısı ve gelenekleri sayesinde, demokrasiye "en benzeyen" ülke. Ama, bir ülkede "demokrasinin kökleĢmesi" için çevresinde de bir "demokrasi iklimi" olması ve o ülkenin bu iklim içinde "teneffüs ediyor" olması çok önemli. O nedenle, Ģiddet, kaba kuvvetle muhalefeti bertaraf etmek, gerek Kafkasya ve gerekse Türk Dünyası boyutu bakımından -ki her iki alan eski Sovyet coğrafyasında- Azerbaycan'daki demokrasi yandaĢlarını birinci derecede ilgilendiriyor. Bir de, bu coğrafyanın yanıbaĢında giderek "otoriter eğilimleri" güçlenen Putin yönetimindeki Rusya'yı da hesaba katmak gerek. Demokrasi, Ortadoğu kadar, Kafkasya ve Orta Asya'nın da ihtiyacı ve Özbekistan konusu tam bu fotoğrafın içine oturuyor. Ġslam Kerimov, 13 Mayıs'ta Andican'da patlak veren olayları akıl almaz bir kaba kuvvet kullanarak ezdi. 1000'e yakın insan, "katliam" diye nitelenen yöntemlerle öldürüldü. Bunun üzerine, Rusya-Amerika dengesi üzerinde oynayan Kerimov rejimine karĢı, Amerikan pozisyonunda "hafif" bir değiĢme baĢladı. Bunu "test edebileceğimiz" en çarpıcı gösterge, Özbekistan Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed Salih'in Ģu sırada ABD'de bulunması. Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, ABD'ye ilk kez "giriĢ izni" aldı. ÇeĢitli senatörler ve kuruluĢlarla toplantılara katılıyor. Üniversitelerde konuĢmalar yapıyor. Özbekistan muhalefeti, Özbekistan'a dönebilmek ve eĢit Ģartlarda ve hukuk çerçevesinde 2007 BaĢkanlık seçimlerine katılabilmek istiyor. Amerika'nın bu hedefler yönünde, Avrupa ülkeleriyle birlikte Özbekistan'daki Ġslam Kerimov'a baskı yapmasını talep ediyor. Muhammed Salih, Özbekistan'ı terk etmek zorunda kaldığı vakit, bir süre Ebulfez Elçibey'in misafiri olarak kaldıktan sonra, Türkiye'ye yerleĢmiĢti. Elçibey, Kerimov'un Muhammed Salih'i sınır dıĢı etme taleplerini sert biçimde reddetmiĢti. Oysa, Türkiye, yüz kızartıcı bir davranıĢla Muhammed Salih'i ülkeyi terke zorladı. Muhammed Salih, o gün bugündür Norveç'te yaĢıyor. Amerika'ya gidebiliyor; Türkiye'ye gelemiyor. AnlaĢılır ve kabul edilir bir Ģey değil. Türkiye'nin Türk Dünyası ile -ne Azerbaycan, ne Özbekistan, ne de diğerleri- temel iliĢki kalıbı, "ekonomik iliĢkiler ve ticaret" olamaz. Türkiye'nin bu "aile"ye yönelik, uluslararası siyaset sahnesine sunacağı en anlamlı "misyon"u, "demokrasi misyonu"dur. Yapılacak ilk iĢ, Muhammed Salih'e Türkiye kapılarının açılmasıdır. Muhammed Salih'e, Ġslam Kerimov'u kızdırmamak gerekçesiyle kapılarını açmayacak bir Türkiye'nin bölgesinde demokrasinin yayılmasından yana olduğuna hiç kimseyi ikna etmesi mümkün olamaz. Taşkent patlamalarıyla ilgili basın toplantısı 26 Kasım'da gerçekleĢen Basın Toplantısı hakkında BBC Radyosu'nun hazırladığı haber (27 Kasım 2003 tarihinde yayınlandı) Sunucu: Ġbret Sefa Özbekistan'da 1999 yılında TaĢkent'te meydana gelen patlamaların esas tanıklarından biri, Özbekistan Milli Ġstihbarat Hizmeti (MHH, eski KGB)ni iĢbu bombalama olayından önceden haberdar olmakla ve önlem almamakla suçladı. TaĢkent'teki hapishanede MHH'nin organize ettiği görüĢme esnasında gazetecilerle konuĢan Zaynettin Askarov, bununla beraber olaylara muhalefetteki ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in iliĢkisi olduğu hakkında bundan 4 sene önce mahkemeye verdiği ifadesini katiyen reddetti. Askarov, ERK liderine karĢı ve mahkeme surecindeki vermiĢ olduğu baĢka diğer ifadelerini da gizli sevisin baskısı altında verdiğini söyledi. Bombalama olayıyla suçlanarak 11 yıla mahkum edilen Zaynettin Askarov cezasının infazı esnasında iĢkenceye tabi tutulduğunu da ifade etti. Ayrıntıları TaĢkent'ten Pehlivan Sadık anlatıyor: Pehlivan Sadık: TaĢkent patlamalarıyla iliĢkin mahkeme sürecinden dört yıl sonra, olayın esas organizatörlerinden biri olarak suçlanan Zaynettin Askarov patlamaların tamamen bambaĢka manzarasını çiziyor. Ona göre Özbekistan Milli Ġstihbarat Hizmeti (MHH), bombalama planından 2-3 ay önceden haberdar olmuĢtu. 1998 yılının Kasım ayında Türkmenistan'da tutuklanan ve ÖĠH (Özbekistan Ġslami hareketi)'nin Amiri olarak bilinen Bahram Abdullayev, Askarov'un vurguladığına göre CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı suikast hazırlanmakta olduğu ve bunu kimlerin organize ettiği hakkında MHH'ne detaylı bilgi vermiĢtir. Zaynetin Askarov: Bahram Abdullayev sorgulama esnasında: Zaynettin, bana bunlar ‗'vishka''(viĢka=jargonda idam cezası demek) mi verecekler serbest mi bırakacaklar bilmiyorum. Fakat onlara önceden filan günü filan tarihte filan filan yetkililere kendim haber vermiĢtim. Bilhassa Yolbars ġiraliyev isimli SNB'nın(SNB=MHH'nin Rusça kısaltması) kurmay subayına bizzat söylemiĢtim, dediğinden bahsediyor. Bu açıkça Gizli Servis elemanlarına söylendiğinden sonra, demek ki misafir karĢılar gibi patlamalar karĢılanmaktadır TaĢkent'te. Pehlivan Sadık: Aynı tafsilatları sorgu esnasında yüzleĢtirilen Bahram Abdullayev'dan öğrendiğini söylemekte olan Zaynettin Askarov'a göre, bombalama emrini verdiği söylenen ÖĠH lideri Tahir YoldaĢ tam tersine 1995 yılında izsiz kaybolmuĢ ve gizli servisçe kaçırıldığı tahmin edilmekte olan Abduvali Kârı Mirzayev'i kurtarmak niyetinde olan Muradullah Kuzuyev baĢçılığında planlanmakta olan bombalama olayının durdurulması emrini veriyor. Askarov'un sözlerine göre, Tahir YoldaĢ suikast giriĢimini onların harekatına zarar vereceğine inanıyor. Zaynettin Askarov: Tahir YoldaĢ bunlara Ģart koĢarak onları rica ile getireceksin, olmazsa zorla getireceksin. ġayet ikna olmazlarsa vuracaksın, diye emir vermiĢtir bunlara, yani Bahram Abdullayev'e. Çünkü bunu otomatik olarak durdurup durmak gerekiyordu ki, kısa zamanda Özbekistan'da Tahir Bey cihat baĢlayacak, iĢte buna engel olmaması gerekiyordu 16 ġubat... Pehlivan Sadık: Zaynettin Askarov patlamalarda suçlanan muhalefetteki ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'e karĢı mahkeme esnasında verilmiĢ ifadeleri de reddetmektedir. Askarov ayni ifadeleri sorgu esnasında gördüğü iĢkence neticesinde ve cezasının hafifletilmesi vaadine kanarak verdiğini söyledi. Zaynettin Askarov: Muhammed Salih'in, - Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, bu dünya o dünya, - kesinlikle ne teröristlere, ne de teröre kesinlikle iliĢkisi yoktur. Uzaktan yakından alakası yoktur. Bana verilen vaat Bahram Abdullayev baĢta olmak üzere ‗'viĢka'‗alan altı kiĢinin idamlarının infaz edilmemesi idi. Onlar öldürülmeyecekler, sadece ‗'viĢka'‗verildikten sonra CumhurbaĢkanından özür dileyecekler ve affedilecekleri vaat edilmiĢti. Sonunda razı oldum, peki rol oynayacağım, dedim. Muhammed Salih'e töhmet edip 16 ġubat olaylarına iliĢkisi var, 1.6 milyon dolar vermiĢti, Tahir'in sponsoru idi ve buna benzer Ģeyleri ağlayarak söylemeye razı olmuĢtum. Amacım Bahram Abdullayev gibi kârıları kurtarmaktı. Mesele Abduvali kârı gibilerin serbest bırakılmasıydı. Kârı ağabeylerin hepsinin serbest bırakılmalarıydı, hepsinin yanı... ĠçiĢleri Bakanı Zakir Almatov çağırıp Muhammed Salih'i karalama rolüne üstlenirsen hepsi salıverilecektir, bunlar idamdan kurtulacaklardır, kendine de iyi olacak, mahkeme salonunda serbest bırakılacaksın dediği için Allah Ģahidimdir ki, kendimi kurtarmak için değil sırf Ģu insanları kurtarmak için bu iĢe mecbur olmuĢtum ozaman. Lakin bu insanları da serbest bırakmadı, üstelik onlara ‗'viĢka'‗da verdi. ‗'ViĢka'‗ vermesinin sebebi onlar sırrı biliyorlardı. Sırrı bildikleri için onları yok ettiler. Pehlivan Sadık: Zaynettin Askarov, TaĢkent patlamalarında Ģüphelenilen kiĢinin sorgu esnasında iĢkenceye dayanamayarak öldüğünü de söyledi. Kendisinin de ceza infazının ilk aĢamalarında amansız iĢkencelere maruz kaldığını da ekledi. Zaynetten Askarov: Zona'da(Zona=Ağır ceza hükümevi) üç defa ölümden döndüm. Ġlki Zangiata 64-65'ta(Cezaevi kodu) beĢ kiĢi tarafından öyle dövüldüm ki, hatta kelime-i Ģahadet getirerek Ģehit oldum diye yığılmıĢtım. 45 gün aklı dengemi kaybederek, kendimde olmamıĢımdır. ĠyileĢtiğimden sonra beni Hıristiyan dinine sokmak istediler iĢkence yaparak. Ġkinci kez KaĢkaderya'daki 33'a getirildiğimde Abidhan Askarov'un kardeĢi tarafından inanılmaz derecede dayak yedim. Orada da öldüğümü zannetmiĢtim. Nevayi'daki 46'da döverek kaburgalarımı kırdıklarında keza ölümden döndüm. 61'da ise yüzbaĢı Abduselam Rahmatov isimli subaydan gördüğüm zulmü söylemeğe utanıyorum. Öldüğümü sanmıĢtım ve hatta intihara bile kalkıĢmıĢtım. Pehlivan Sadık: 32 yaĢındaki Zaynettin Askarov TaĢkent'te meydana gelen patlamalarla ilgili mahkeme esnasında kendisinin birbirine zıt ifadeleriyle tanınmıĢtı. Bombalama olayıyla ilgili resmi tahminler çok yönüyle aynen sorgulama ve mahkeme makamlarıyla faal iĢbirliği yapan Zaynettin Askarov'un ifadeleri üzerine kurulduğu vurgulanır. Onun dün TaĢkent'teki cezaevinde verdiği ifadeleri ise iĢbu tahminleri tamamen çürütmektedir. Mahkum ile görüĢmeyi organize eden MHH temsilcilerine göre Zaynettin Askarov internet sitelerinde yayınlanmakta olan Muhammed Salih'in olaylara iliĢkisi olmadığı hakkındaki mahkuma dayanarak verilmekte olan davaları reddetmesi gerekiyordu. ġimdi onlar Askarov'un iĢbu son iddialarının kendileri için beklenmedik olay olduğunu söylemektedirler. MHH elemanları Zaynettin Askarov'un Gizli Servis'in patlamaları önceden biliyordu tezini reddetti. Bugüne kadar Özbek muhalefeti TaĢkent patlamalarına Gizli Servislerin kendileri alakadar olabilirler tezini ileri sürüyorlardı. Fakat böyle tahmin artık bombalamanın esas tanıklarından birinin ağzından ilk defa söylenmektedir. Bundan dört sene önce TaĢkent'te meydana gelen patlamalarda 16 kiĢi hayatını kaybetmiĢ ve bombalama eylemiyle iliĢkisi Ģüphesiyle yüzlerce kiĢi tutuklanmıĢtı. Ġbret Sefa: Haberde söylendiği gibi MHH, Zaynettin Askarov'un Gizli Servis patlamaları önceden bildiği yönündeki iddiayı reddetmiĢtir. Ayrıca MHH temsilcisi yarbay RavĢan Abdullahanov, Zaynettin Askarov cezasının infazı esnasında ruhi hastalıklar hastanesinde tedavi gördüğünü, belki de hala ruhsal olarak rahatsız olduğunu vurgulamıĢtır. Ve Muhammed Salih'in olaylara iliĢkisi hakkında yeterince delillere sahip olduklarını da söylemiĢtir. ĠĢte yarbay Abullahanov'un Ģerhi: RavĢan Abdullahanov: Kendiniz düĢünün eğer her hukuku savunma kurumu terörist eylem olacağını bildiyse, önlem almaz mıydı? Önler miydi yoksa kurban olup gider miydi? Zaynettin Askarov'u kendisinin de ifade ettiği gibi ruh sağlığının yerinde olmadığını sayın radyo dinleyicilerimiz anlamlı karĢılayacaklardır. Kaldı ki Askarov'un verdiği mülakatı kendim sonuna kadar dinlemedim. Fakat 17 kez Muhammed Salih'le görüĢtü Tahir YoldaĢ diye söylediğine bakarsak, bu da nasıldır tasdik içermektedir. Ġbret Sefa: MHH temsilcisi muhabirimizle sohbet esnasında Muhammed Salih'le ÖĠH vaizi olarak bilenen Zubayr ibn Abdurrahman'ın telefon konuĢması olduğu söylenen bantı da göstermiĢtir. Muhammed Salih'in dedigi adamin sesi çok zayıf olarak kaydedilmiĢtir sözkonusu bantta. MHH temsilcilerine göre ERK Partiis liderinin patlamalara iliĢkisi olduğunun diğer delili budur. Bantı dinleyelim: - Essalamü alayküm ve rahmatullah! - Ve alaykümüselam ve rahmatullah! - Nasılsınız? - Ġyiyim. Siz nasılsınız? - Elhamdullah. Çoluk-çocuk hepiniz iyimi siniz? - ..... - Sıhhat afiyette mi siniz? - Ġyi, iyi hepsi yerinde. - Evet, neler oluyor, bu fotoğrafları mahkemeye çıkarmıĢlar. Fotoğraflarımız ayni yerde mahkemeye çıkmıĢ, biraz konuĢayım dedim. - Ġyi olurdu. - Yakında kendisini mahkemeye çıkaracağız. Yakında inĢallah! Uzak değil bu. Biz kendisini mahkemeye çıkaracağız. Lakin bu Ģeri mahkeme olacak, inĢallah. - ĠnĢallah. Ġbret Sefa: Bu Özbekistan Gizli Servisinin 1999 yıl vuku bulan TaĢkent patlamalarına iliĢkin delil olarak dinlettiği bant idi. Bugün biz bu bandı ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'e dinlettirdik ve fikrini sorduk. Muhammed Salih: Ġlk olarak, hükümetin bana karĢı sözkonusu mahkemede bile hiçbir delili olmamıĢtır. Bugün de hiçbir delili yoktur ve Ģimdi bana dinletilen ve sohbet diye adlandırılan Ģeyde sadece bir tarafın sesini duydum, ikinci tarafın sesi hiç yok. Eğer bunu delil olarak ortaya atıyorsa iktidar gerçekten zavallı durumdadır ve delilsiz kalmıĢtır bana karĢı. Zubayr isimli hiç kimseyle böyle konuĢmam mümkün değildir. KonuĢursam daima fikrimi kesin ve öz olarak ifade eden kiĢiyim. KonuĢurken asla fikrini gizleyecek adam değilim. Ġbret Sefa: Bununla ÖĠH vekilleriyle etmediğinizi mi söylüyorsunuz? telefonda asla sohbet Muhammed Salih: Evet, hiçbir zaman konuĢmamıĢımdır. Fakat bana çok insanlar telefon açmıĢtır. Mahkeme konusunda geçmiĢ olsun dileklerinde bulunmuĢtur. Fakat asla Ġslami Hareket vekilleriyle hiçbir Ģekilde böyle konuĢmam olmamıĢtır. Ġbret Sefa: Ve bu insanlarla hiçbir iliĢkiniz olmamıĢ mıdır? Muhammed Salih: Tahir YoldaĢ ile 1997'de görüĢmüĢtük. Ve bunu patlamalardan hemen sonra zaten söylemiĢtim. Fakat iliĢkimiz hiçbir zaman hükümetin söylediği gibi herhangi bir anlaĢma yada para temini Ģeklinde olmamıĢtır. Ne de siyasi alanda birlikte hareket etme konusunda konuĢmamıĢızdır. Bunların olması da mümkün değildir. Çünkü bizlerin hareketleri tabiatıyla, karakteriyle mutlaka farklı hareketlerdir. Taşkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı hakkında www.erkinyurt.org, 09.12.2003 26 Kasım günü gerçekleĢen Basın Toplantısından Azatlık Radyosunun hazırladığı sohbet (28 Kasım 2003 günü sabah 7 de yayınlandı) Sunucu Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, sıradaki habere geçmeden önce biraz tarihi geri dönmemiz gerekiyor. 16 ġubat olayları ile iliĢkili TaĢkent‘te gerçekleĢen Mahkeme süreci ve mahkemede ifade veren tanıkların Özbek TV‘lerinden patlamaları ÖĠH (Özbekistan Ġslami Hareketi) ve Özbekistan ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih?in gerçekleĢtirdiği yönünde ifade verdiklerini hatırlıyorsunuz her halde. Böyle ifade verenlerden biri ÖĠH‘ın ileri gelenlerinden 1971 Namangan doğumlu Zaynididn Askarov idi. 1999‘ın Mart ayından beri 10 yıllık mahkumiyetini çekmekte olan Askarov, bu ifadesini daha sonra da defalarca tekrarlamıĢtı. Fakat 26 Kasım günü Askarov‘un üç yıl devamında söylediği ifadelerin yalan olduğu anlaĢıldı. Bu ikrara tanıklık eden TaĢkent‘teki muhabirimiz CamĢit ġamuratov anlatıyor. Cemşit Şamuratov: 26 Ekimde Özbekistan Milli Havfsizlik Hizmeti (MHH, eski KGB, - trcm) Azatlık, BBC ve Amerikan Sesi Radyolarının muhabirlerini 16 ġubat patlamalarında suçlu bulunan ÖĠH liderlerinden Zayniddin Askarov ile görüĢmeye teklif etti. Basın toplantısı meĢhur TaĢturma‘da (TaĢturma – Özbekistan‘ın zulmüyle ün salmıĢ hapishanesi olup, mahkûmlar insanlık dıĢı muamelelere maruz kalmaktalar.) gerçekleĢirken toplantıda ayrıca MHH elemanı da hazır bulundu. Zaynettin Askarov önce 1 saatten aĢkın ÖĠH ve muhalefet hakkında genel bilgi verdi. Gazetecilerle oturan KGB elemanı usandığından her halde dıĢarıya sigara içmeye çıktı. Belki de bunu fırsat bularak Z. Askarov 2000 yılında gerçekleĢen mahkemede Muhammed Salih‘e karĢı verdiği ifadelerinin tamamının sahte ifadeler olduğunu yönünde beyanat verdi. Zaynettin Askarov: Bana verilmiĢ vaat Bahram Abdulayev (Bahram Abdullayev olay sonrası idam edildi. ÖĠH yöneticilerinden) baĢta olmak üzere 6 kiĢinin Ġdam cezasından kurtarılarak öldürülmeyecekleri idi. Ġnfaz edilmemek kaydıyla ―viĢka‖ verilerek, CumhurbaĢkanından özür dilemeleri halinde af edilecekleri yönünde idi. Sonunda razı olup Muhammed Salih‘e karĢı ifade vermeyi kabul ettim. Ve Muhammed Salih‘in 16. ġubat olaylarına iliĢkisi vardır, Tahir‘e(Özbekistan Ġslami Hareketi (ÖĠH) Lideri) de 1.6 milyon dolar vermiĢtir diye ağlayarak rol oynadım. Amacım Bahram Abdullayev gibi fedayı kârıları kurtarmak idi. Özbek halkı içinde on binlerce arkasından gidecek muhlisleri vardı. Bizim üstadımızdır. Abduveli kârı (Abduveli kârıl Mirzayev halk tarafından çok sevilen, ılımlı dini önder olup, 1995 yılında Moskova‘da tertiplenen Dünya Müslüman bilim adamları Sempozyumuna giderken yardımcısıyla TaĢkent havaalanı içinde sivil kiĢiler tarafından tutuklanmıĢ ve bir daha haber alınamamıĢtır. (trcm)) ağabeylerin de serbest bırakılmaları idi. Hapisteki tüm kârı ağabeylerin serbest bırakılmalarını sağlamaktı maksadım. ĠçiĢleri bakanı Zakir Almatov çağırarak Muhammed Salih‘i karalayıp ifade verirsen hepsini serbest bırakacağız, hiçbiri idam edilmeyecek. Kendine de iyi olacak, mahkeme salonundan serbest bırakılacaksın dediği için ve Allah Ģahidimdir ki kendimi kurtarmak için değil sırf bu Ģahısları kurtarmak için buna mecbur olmuĢtum o zaman. Lakin bunlar onları serbest bırakmadılar ve üstelik ―viĢka‖ da verdiler. ―ViĢka‖ vermelerinin sebebi bu insanlar bazı sırları biliyordu. Bu yüzden de ortadan kaldırılmaları gerekiyordu. Fakat onlar her Ģeyi bize anlatabilmiĢlerdi. Sizlerin radyolarınız dalgaları vasıtasıyla evvela ERK Partisi Lideri Muhammed Salih?ten özür dilerim. Ki o zaman kendisine töhmet etmiĢtik, hakikaten buna mecbur olduğumuz için yapmıĢtık bu bühtanı? ve Tahir YoldaĢev‘leri yapmadığı iĢleri yaptı diye yalan ifadeler vermiĢtik. Muhammed Salih‘in, Allah‘a yemin ederek söylüyorum ki, bu dünya o dünyakatiyen teröristlerle de terörle de uzaktan yakından alakası yoktur. Kesinlikle iliĢkisi yoktur. Demokrat değilim, kendisini benimsemek yada inkar etmek niyetim de yoktur. Halis fikrimi beyan ediyorum o kadar. Bu bizim siyasi körlüğümüz, fazla samimiyet sahibi olmamız, Zakir Almatov‘un verdiği vatlara kanmamızın neticesidir sadece. Atık iĢbu beyanatımdan sonra idam ederlerse etsinler artık Ģehit olarak gideceğim. ġayet insan hakları kuruluĢu himaye ederse iyi olur, hayatta kalırız. Lakin kimlerindir bizi himaye edip etmemesi bu sözleri söylememizden alıkoyamaz. Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, siz Zaynettin Askarov‘un TaĢturma‘da verdiği ikrarını dinlemektesiniz. Söz gene muhabirimiz CemĢit ġamuratov‘a. Cemşit Şamuratov: Zaynettin Askarov 1999 yılında TaĢkent‘te meydana gelen bombalama olayının kimlerin gerçekleĢtirdiği hakkında yeni iddiaları ortaya attı. Onun verdiği bilgilere göre bombalama eylemini Andican‘lı kârının taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir. Fakat hükümet ve güvenlik güçleri olayları önceden biliyordu ve kasten önlem almadı. Zaynettin Askarov: Bahram Abdullayev bu tarafta SNB (MHH‘nın Rusça kısaltması, yani KGB)nin bodrumunda idi. Bodrumda tutuklu iken ona mücahit imiĢsin, terörist yetiĢtiriyorsun, zamanında adam öldürmüĢsün diye dava açmıĢlar ve bu davanın sorgusu devam eden zamanlarmıĢ. Bahram Abdullayev‘e kesin emir gelmiĢ eylemi durdur diye o zaman. Yani ne yaparsan yap, olmazsa yok ederek eylemi durdur, diye. Bu çerçevede Bahram Abdullayev bu davayı durdurun, patlama olacak, bunun önlenmesi lazım, bunu önlemek için geldim ve yakalandım diye devleti uyarıyor. -Patlamalardan önce mi? -Evet önceden bunu söylüyor. Bunu durdurabilirim bırakın Ģu bana karĢı açılan dava sorgusunu. Buraya eylemi önlemek için gönderildim diyor. Adreslerini vereceğim. Ġzzet kimdir, nerede eğitim aldı, bombaları ne kadar bunların hepsini söyleyeceğim demiĢtir Gizli Servise. Ġsterseniz tutuklayıp idam ediniz. Bana ister mükâfat veriniz ister hapse atınız insafınıza havale diyor. Fakat hemen bombalama olayını engelleyiniz, acilen durdurunuz diyor. ĠĢte bu olayı önlemek için görevlendirilmiĢim diyor ve her Ģeyi haber veriyor. KGB önce buna inanmıyor, fakat daha sonra bakıyorlar ki iĢ ciddi, olay gerçek. ġundan sonra Bahram Abdullayev‘le iyi geçinmeye baĢlıyorlar ve kimin neden ve nasıl bu eylemi gerçekleĢtireceğini soruyorlar ondan. Abduvali kârını kurtarmak için bazı sevenleri tarafından bombalama olacak diye, bildiği her Ģeyi detayına kadar anlatıyor. Her Ģeyi öğrenen KGB Bahram Abdullayev‘e karĢı açılan dava sorgusunu durdurarak kendisini hücreden alıp normal odaya koyuyorlar ve ta patlamalar gerçekleĢene kadar orada kalıyor. Bu zaman zarfında hep ibadetle meĢgul olur kendisi ve ona bol bol ziyafet çekerler, sağlığıyla doktorlar ilgilenir. Bu arada bombalama eylemi 15.inciye aktarılır. Bu çocuklar SNB‘nin elamanları değillerdir, yani 9 kiĢi. Onların hiçbir Ģeyden haberi yok. Amaçları sadece Kerimov‘u öldürmek. BaĢka maksatları yok yanı. Fakat burada devlet her Ģeyi biliyor. - Yani olay önceden aydınlanıyor. - Evet, her Ģey belli oluyor. Olayın 16 ġubatta olacağını devlet önceden biliyordu. Bahram Abdullayev devlet içinde çalıĢan, bunlara bilgi sızdırmakta olan adamları olduğunu da söylüyor. Hangi gün olacak, ne Ģekilde gerçekleĢecek her Ģeyi anlatıyor. 25 ġubattan 16 ġubata alındığını açıkça söylüyor. Yani misafir kabul eder gibi bombalar karĢılanıyor TaĢkent‘te. DüĢünebiliyor musunuz Kerimov‘un geleceği saatte 6 tane büyük araba geliyor, kuĢ dahi uçamaz olan Bakanlıklar önüne bu arabalar rahatça park ediliyor. - Yani devletin kendisi tüm bu olup bitenleri takip ediyor? - Elbette, her Ģeyi adım adım takip ediyor. Banka binası önüne konuluyor, Bakanlıklar önüne konuluyor... Maksat failleri yakalamak değil, bombalama eylemini önlemek de değil maksat, sonra maksadı söyleyeceğim esas maksadı. Bombalar güm-güm patladıktan 5 dakika sonra Ġslam Kerimov, Rustam Ġnayatov, Zakir Almatovlar hükümet meydanına ulaĢtığında ve sanki önceden hazırlanmıĢ senaryodan haberdarcasına bu olayı dini fanatiklerin gerçekleĢtirdiğini, failleri biliyoruz ve kısa zamanda yakalayacağız diye beyanat veriyorlar henüz ortada hiçbir Ģey yokken. Onların dile getirdiği her Ģeyi Bahram Abdullayev önceden haber vermiĢtir zaten, tüm ayrıntılarına kadar. Sonra Bahram Abdullayev‘a onlar bunları iyi biliyormuĢsun, her Ģeyi bize anlattın, artık sana inandık. Onları durdurursak sizi ödül vererek serbest bırakacağız diye onu gaza getirmiĢler. Bahram da isim isim herkesi söyler. Fakat onlar çoktan kaçmıĢlardı. Onları tutuklamak mühim değildi. Çünkü yakalanırlarsa Muhammed Salih‘e de Tahir‘e de Cuma‘ya(Cuma Namangabi-ÖĠH liderlerinden) yada baĢka birine iliĢkileri yoktur. Yani yakalanırlarsa tablo hükümete gerektiği gibi çizilemeyecekti de ondan kaçmalarına müsaade edildi. Namına arama emri çıkartıldı onlara, fakat bu taraftan gerekli gördükleri herkesi topladılar bu bahanede. Cemşit Şamuratov: Zaynettin Askarov açıklaması esnasında baĢka konulara da değindi: Zaynettin Askarov: Bize fakat iki Ģey eksiktir. Mesela muhalif gurupların birleĢmesi. ġayet birleĢme olsaydı Edward Shevarnadze‘nin baĢına gelenler Kerimov‘un da baĢına gelebilirdi. Ġkincisi, halkımız hain yada korkaklığı için böyle oluyor. Peygamber efendimiz (SAV) cihadın en büyüğü zalim yöneticiye hak sözü söylemek demiĢlerdir. Hak sözü söylediğimi düĢünüyorum. UlaĢtıracak olanlardan da Allah razı olsun derim. Dua ederim. Halisane fikrimi, dinim Ġslam için, Allah rızası için bildireceğimi gene tekrar söyleyeyim ki Muhammed Salih yanlıĢ yere mahkum oldu. Asla teröre alakası yoktu. Hepsi Özbekistan Cumhuriyet BaĢsavcılığının senaryosu idi ona isnat edilenler. Söyleyeceğim gerçek iĢte budur. Bu ifademi geri almam. Kıyamete kalmasın. Ahirette herkes: ―Askarov Zaynettin! Bizi kandırmıĢsın!‖ dememeleri için medya vasıtasıyla ulaĢtırmak istiyorum ki, biz 16 ġubat olaylarında sadece rol oynadık. Olaylarda Muhammed Salih‘in alakası yoktur, bizim de hiçbir Ģekilde alakamız yoktur. Bunun dıĢında uluslar arası müesseseler Ģayet bizleri insan yerine koyarlarsa biz uluslar arası mahkemeye... mesela, Özbekistan‘da Oleg Yakubov isimli yazar var Ģimdi Ġsrail‘de yaĢıyor. ĠĢte Yakubov ―KaĢgırlar sürüsü‖ isimli kitap yazmıĢ yada ―Agonya‖ isimli kitap yazdı. Yada Muhammed Salih‘in hileleri hakkında diye bizim oynadığımız rolü kağıda dökerek kitap olarak yayınladı ve herkese dağıttı. ĠĢte Oleg Yakubov da tüm bunların senaryo olduğunu biliyor. Onun kitaplarındaki her Ģey yalandır, bühtandır. Bizi Özbekistan‘da da hariçte de dolaĢamaz hale getirdi. Allah nasip ederse biz de göreceğiz nasipte yoksa bizden sonrakiler görecekler ki, uluslar arası bağımsız mahkemelerce tüm bunların komplo olduğu ispatlanacaktır. Ve bağımsız mahkemeler bunu halletmeleri gerekmektedir. Sadece Kerimov diktatörmüĢ, etrafındaki herkes rol oynayıp halkı daha fazla ezmemsi gerek artık. Yeter artık. Azizulah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, siz Zaynettin Askarov‘un TaĢturma‘da verdiği ikrarını dinlediniz. ġimdi bununla iliĢkin resmi açıklamalara geçelim. Söz gene muhabirimiz CemĢit ġamuratov‘a. Cemşit Şamuratov: Biz Zaynettin Askarov‘?un beklenmedik beyanatına açıklık getirmesi için Özbekistan MHH‘ne baĢvurduk. Konuyla iliĢkin açıklamayı MHH yetkilisi albay RavĢan Abdullahanov yaptı. Ravşan Abdullahnov: Esselamü-alayküm, sayın radyo dinleyiciler. Ġsmim Abdullahanov RavĢan, MHH mensubuyum. Yarbay rütbesindeyim. Zaynettin Askarov‘un verdiği mülakatla ilgili Ģunları söylemek istiyorum. ġimdi bu Ģahıs son günlerde kendisinin söylediğine göre ruhen rahatsızdır. Radyo dinleyicilerimiz umarın kendisini doğru anlayacaklardır. Zaynettin Askarov‘un mülakatını sonuna kadar dinlemedim. MHH?da sorgulama esnasında elde edilen deliller var. Örnek olarak Ģu bandı getirdim. Ġslam Hareketinin temsilcisi olarak adı geçen Zubayr‘ın ve Tahir YoldaĢ‘ın Muhammed Salih ile yaptığı telefon konuĢmasının bandını getirdim. Camşit Şamuratov: Zaynettin Askarov‘un dediğine göre 16 ġubatta meydana gelen patlamaları Andıcanlı kaârı Abduvali Mirzayev‘ın taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir. Fakat, Askarov diyor ki, böyle terörist saldırının olacağından devletin önceden haberi vardı, hem de iki ay kadar önceden. Bomba yüklü hangi araba nereye konulduğuna kadar hepsini gözetmekteydi diyor. Devlet hepsini bildiği halde önlem almadı diyor. Bu iddiaya ne diyeceksiniz? Ravşan Abdullahanov: Kendiniz düĢünün, tüm dünya kamuoyu teröre karĢı cephe tutmuĢ durumdadır. Ne kadar maddi manevi zararı olmuĢtur. Güvenlik güçleri bilselerdi bunu önleyecekler miydi, yoksa bu kadar kurban mi vereceklerdi? Camşit Şamuratov: ġimdi ister istemez Ģu soru geliyor akla. Mesela dinleyicilerimiz de düĢünebilirler ki Zaynettin Askarov‘la dün bize organize edilen basın toplantısı fikri kimden çıkmıĢtı, sizlerden mi yoksa Zaynettin Askarov‘dan mı? Ravşan Abdullahanov: TeĢebbüs Zaynettin Askarov‘dan geldi. Fakat kendisi gazetecilerle görüĢmede bunlardan bahsetmemiĢ. Yani can güvencesi tehlikede olduğunu Tahir YoldaĢ ve Muhammed Salih tarafından tehdit aldığını iĢte bunları açıklayacağını söylemiĢti bizlere. Camşit Şamutratov: Peki Askarov‘un güvenliği nasıl sağlanıyor cezaevinde? Özellikle dünkü basın toplantısından sonra? Hayatı tehlike altına girebilir mi? Kaldı ki Askarov‘un 16 ġubat olayları ve Muhammed Salih konusundaki devletin resmi açıklamaların tam tersi bir beyanat verdi? Ravşan Abdullahanov: Gerek onun gerekse diğer mahkumların, yanı tüm vatandaĢlarımızın onlar içeride de olsalar dıĢarıda da olsalar? onların can güvenliği MHH organları tarafından sağlanmaktadır ve bundan sonra da bu görev onların üzerinde olacaktır. Camşit Şamuratov: ġunu sormak istiyorum: Askarov‘un dediğine göre 16 ġubat olaylarını ne Muhammed Salih ne de Tahir YoldaĢ gerçekleĢtirmiĢtir. Bunu Andıcan‘lı Abduvali kaârı Mirzayev taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir. MHH?nın bu konudaki görüĢü nasıl? Ravşan Abdullahanov: Buna katılamam, çünkü sorgulama safhasında, ki çok yönlü ve titiz yürütülmüĢtür bu süreç ve orada her Ģey ispatlanmıĢtır. Kaldı ki mahkeme boĢuna kimseye böyle ağır ceza vermez. Askarov‘un demeçlerinde Muhammed Salih yada Tahir YoldaĢ‘ın bunu yapmadığının ispatı yoktur ve bu görüĢe karĢıyım. Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, dinlediğiniz bu konuĢmalar 26 Kasım günü Zaynettin Askarov‘un TaĢturma‘da yabancı basın mensupları önünde verdiği bilgiler idi ve konuyla ilgili MHH temsilcisi yarbay RavĢan Abdullahanov‘un görüĢleri idi. Tekrar hatırlatayım 16 ġubat patlamalarına iliĢkisi olduğu suçlamasıyla 1999 yılın martında on yıl hapis cezasına çarptırılan ÖĠH önderlerinden olan Zaynettin Askarov halen cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. Sayın dinleyiciler, Ģimdi dinlediğiniz gibi Özbekistan ERK demokratik Partisi kurucusu ve Genel BaĢkanı Muhammed Salih‘in ismi tekrar gündeme gelmiĢ bulunuyor. Peki neden resmi Özbekistan 11 yıldan beri muhacirlikte hayat sürdürmekte olan Muhammed Salih‘i çeĢitli suçlarla itham etmeye devam ediyor? Bu soruya Ģimdi Norveç‘te ikamet etmekte olan Muhammed Salih‘in kendisi cevap verecek: Muhammed Salih: Evvela Özbekistan MHH‘sının bize karĢı tedbir alma ihtiyacı duyduğu ERK Partisinin halk içinde itibarı yükselmekte olduğunun göstergesidir. Demek ki Özbek halkı bu teĢkilatı henüz unutmamıĢ. Demek ki bizim bu kısıtlı imkânlar içerisinde sürdürmekte olduğumuz mücadelelerimiz boĢuna gitmemiĢtir. Yapılan bu iĢlerden ancak bu sonuca varılabilir. Daha da açık söylersem, sizlerin de bildiğiniz gibi, her seçim öncesi ERK Partisine karĢı devlet seçimlere 1-1,5 yıl kala böyle tedbirler alır. Bu olay önümüzdeki sene gerçekleĢecek olan seçimlere bizi sokmamak için alınmıĢ tedbirin baĢlangıcıdır. Fikrim Ģu: MHH‘nin organize ettiği bu Basın Toplantıdan arkasında ERK Partisinin seçimlere girmesinin önlenmesi stratejisi yatmaktadır. Azizullah Aral: Sayın Salih, neden sizin adınız bir defa daha hükümet tarafından gündeme getiriliyor? Bu defa ki isminizin dile getirilmesiyle Gürcistan‘da muhalefetin iktidara gelmesi arasında bağlantı olabilir mi? Muhammed Salih: Bağlantı var. Fakat bu sadece Gürcistan yada Özbekistan‘da değil tüm post-sovyet bölgelerde meydana gelmekte olan tüm olaylar, Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra oralarda iĢbaĢına geçen liderlerin kaderi birbirine benzerlik teĢkil etmektedir. Ve onların baĢlangıcı nasıl olduysa sonları da öyle olma olasılığı çok yüksektir. Azerbaycan‘da ve Gürcistan‘daki geliĢmeler arasında biraz fark olsa da netice itibarıyla sonuçlar aynı olacaktır buna hiç Ģüphemiz yoktur? Ve böyle akıbetin kendi baĢlarına da geleceğini Orta Asyalı diktatörler de görmektedirler ve bundan çok tedirgin olmaktadırlar? Korkuya kapılan bizim hükümet tedbir alarak, bu tür geliĢmelerin önüne geçmek istiyor. Yukarıda da zikrettiğim gibi her seçim öncesi Partimi devre dıĢı bırakmak için, siyasi meydandan uzak tutmak için elinden her Ģeyi yapmakta, aklına gelen her yola baĢvurmaktadır. Azizallah Aral: Sizde bizde ve sayın dinleyicilerimiz de hapisteki Zaynettin Askarov‘ın ikrarını dinledik. Siz de biliyorsunuz ki Askarov, sizi teröristlikle itham edip bu yönde mahkemeye ifade vermiĢti ve bunun gibiler az değil. Fakat Askarov sizden özür dilemektedir. Gelin onun ikrarını bir kez daha dinleyelim. Zaynettin Askarov: Muhammed Salih?in, -Allah‘a yemin ederim ki, bu dünya o dünya,- ne teröre ne de teröristlere hiç alakası yoktur. Kesinlikle olmamıĢ da. Azizullah Aral: Size karĢı yalan ifade verenlere diyeceğiniz var mı? Muhammed Salih: Özbekistan mahkemesi Ģahsımı yargılarken bana karĢı hiçbir delil ortaya koyamamıĢtır. Bunu bugün de koyamıyor. Çünkü böyle delilin kendisi yok. Olması da imkansız. Zaynettin Askarov?un gün gelip bu gerçeği söyleyeceğine hiç Ģüphem olmamıĢtır. Ancak bunun bu kadar erken olacağını doğrusu hiç beklememiĢtim. Allah, onların, itirafta bulunanların günahlarını bağıĢlasın. Allah onların yardımcısı olsun. Zaynettin Askarov, bana karĢı yalan ifade verenlerin ilki değildir, çeĢitli dönemlerde baĢkalar da bunu yapmıĢtı. Fakat onlar daha mahkeme salonundayken baskı altında ve iĢkenceye tabi tutuldukları için bunu yapmak zorunda kaldıklarını ilan etmiĢlerdi. Zaynettin Askarov ise bunu söylememiĢti. ġimdi artık oda bize karĢı verdiği ifadelerin yalan olduğunu itiraf ediyor. Yani hükümetin elinde bugünden itibaren artık Ģahsıma karĢı hatta sahte ifadeler dahi kalmadı. Artık korkutmak bile mümkün olamaz hale geldi. Korku bizim Özbekistan‘da yaĢamakta olan muhalefet mensuplarının ve muhalif olmayanların da kalplerini yavaĢ yavaĢ terk etmeye baĢladı. Artık biz hakkı söylemekten geçen yıllardaki gibi korkmamaktayız. Kalplerimize yavaĢ yavaĢ da olsa cesaret geliyor. Azizullah Aral: Sayın Muhammed Salih, çok sağ olunuz. BBC'de yayınlanan şok itiraf www.yenisafak.com, 20.12.2003 Ġbrahim KARAGÜL BaĢbakan Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan ziyareti, Türkiye ile Özbekistan arasındaki gerilimli iliĢkilere ne tür katkıları olacak? En azından, Türkiye'den sınır dıĢı edilen Özbekistan muhalefeti lideri Muhammed Salih'in durumunda bir değiĢikliğe neden olacak mı? Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un Ankara ile iliĢkileri hep gerilimli ve istikrarsız bir seyir izledi. Ġki baĢkent arasında, daha çok Kerimov'dan kaynaklanan, güvensizlik temelinde yürütülmeye çalıĢılan iliĢkiler, diğer Türk cumhuriyetlerinin aksine, hiçbir zaman iki toplum arasındaki kardeĢliğin düzeyine ulaĢamadı. Türkiye, Kerimov'un iktidar eksenli kaygılarının tümüne boyun eğmesine rağmen, Orta Asya'da Türkiye ile Özbekistan arasında sanki bir rekabet varmıĢ görüntüsünden kurtulamadı ve Kerimov'un dostluğunu kazanamadı. ĠliĢkiler, siyasi ve ekonomik yakınlaĢma atmosferinden uzaklaĢıp tamamen güvenlik temelinde yürütüldü. Ankara, "terörle mücadele" adı altında aslında tamamen Kerimov yönetimini güçlendirmeyi amaçlayan askeri yardımlar yaptı, Özbekistan'a özel timler yetiĢtirdi. Kerimov'un özgürlükleri yok edici uygulamalarına sessiz kalan hatta destek veren ender ülkelerden biri olan Türkiye, muhalefete yönelik ağır baskı ve yok etme politikalarına karĢı çıkmadı. Bu da, Orta Asya'daki Türkiye sempatisine çok ağır darbe indirdi. ĠliĢkilerin, Kerimov'un güvenlik paranoyasına bağımlı kalması halinde, iki ülke arasında iyi bir gelecek kurulması mümkün olmayacaktır. Özbekistan'la iliĢkiler, Türk dıĢ politikası için bir zaafa dönüĢmüĢ durumda. Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda ilerleyen, özgürlükler ve demokratikleĢme konusunda radikal adımlar atan Türkiye, Özbekistan'daki geliĢmelere karĢı tam tersi bir tutum içinde oldu. Türkiye, Orta Asya'nın geleceğine iliĢkin projelerde yer alamadığı gibi, Kerimov'un zaaflarına kilitlenen politikası nedeniyle, on yıldır bir adım yol alamadı. AK Parti iktidarının iliĢkilere nasıl bir yön vereceği çok önemli. Zira Türkiye Orta Asya'da her geçen gün mevzi kaybediyor ve bu Türkiye'yi gelecekte çok ağır bir bedelle yüz yüze bırakacak. Sadece bölgedeki statükonun güçlendirilmesine, sadece ABD dıĢ politikasına bağlı bir Orta Asya politikası Türkiye için Orta Asya kapılarının tamamen kapanması demektir. AK Parti yönetiminin, önceki hükümetlerin çıkar iliĢkilerine endeksli politikalarını terkedip bir Orta Asya vizyonu geliĢtirmesi, sadece siyasi ve ekonomik değil, bölgedeki sosyal huzursuzluklarla da ilgilenmesi gerekiyor. AK Parti, AB yolunda attığı özgürlüklere iliĢkin adımları Orta Asya'ya da taĢımalı. Bölgede bırakacağı en kalıcı etki bu olacaktır. Askarov itiraf etti, komplo açığa çıktı Bu çerçevede Türkiye'nin öncelikli bir yükümlülüğü var: Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'le ilgili bir yanlıĢlığı düzeltmek. Tamamen demokratik yollarla siyasal mücadele veren Salih, Kerimov'un baskıları üzerine Türkiye'den sınır dıĢı edildi. Avrupa ülkelerinin sahip çıktığı Salih'in sınır dıĢı edilme gerekçesi ise terör. 16 ġubat 1999'da TaĢkent'te meydana gelen patlamalar ve ardından düzmece iddialar gerekçe gösterilerek sınır dıĢı edilen Salih, "vatanım" dediği Türkiye'nin kendine reva gördüğü uygulamayı hiçbir zaman kabullenemedi. TaĢkent'teki patlamanın ardından Ġstanbul'da kalan Zayniddin Askarov tutuklandı ve insan hakları kuruluĢlarının bütün itirazlarına rağmen TaĢkent'e iade edildi. Kerimov patlamaların arkasında Özbekistan ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Salih'in de olduğunu iddia etti. Askarov'un ifadesine dayanılarak Salih gıyabında 15,5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Saldırıyı muhalefeti ezmek için kullanan Kerimov'un tek kaynağı Askarov'du. Ancak Askarov, daha sonra bütün iddialarını geri aldı. Aslında Salih'e yönelik bir kampanya için tekrar sahneye çıkarılan Askarov, beklenenin aksine gerçekleri anlatınca iĢin gerçek yüzü ortaya çıktı. Askarov'un Ģok açıklamaları 28 Kasım'da Azatlık Radyosu'nda, 27 Kasım'da da BBC'de yayınlandı. Askarov, Muhammed Salih'le ilgili iddiaları içeren ifadeyi vermesi durumunda 6 kiĢinin idam edilmeyeceği güvencesi verildiğini, kendisinin de "Salih'in saldırıyla iliĢkisi olduğunu. Bombalama emrini verdiği öne sürülen Özbekistan Ġslami Hareketi lideri Tahir YoldaĢ'a 1,6 milyon dolar verdiğini" söylediğini açıkladı. Askarov, bombalama olayının sorumlusu ilan edilen Tahir YoldaĢ'ın aslında saldırıyı engellemeye çalıĢtığını, hatta saldırıyı planlayanların öldürülmesini istediğini de söyledi. Bu ifadeyi verdiği halde Askarov'a verilen söz tutulmadı, 6 kiĢi için idam kararı verildi. Askarov, bu kiĢilerin çok Ģey bildikleri için idam edildiğini söylüyor. Tamamen Özbek istihbaratının komplosunun eseri olan sahte ifadeleri reddeden Askarov, radyo aracılığı ile Muhammed Salih'ten özür diledi. Salih'in avukatları, bu ifadeden sonra cezanın düĢürülmesi için çalıĢmalara baĢladı. ġimdi bir konu açıklığa kovuĢturulmalı: Türkiye'nin Salih'i sınır dıĢı etme kararının gerekçesi TaĢkent'teki bombalama, Kerimov yönetiminin iddiaları ve sahte ifadelere dayanılarak verilen ceza. Ancak olayların merkezinde yer alan Askarov'un açıklamaları Salih'e yönelik bütün suçlamaları ortadan kaldırıyor. Türkiye, bu suçlamalara dayanarak aldığı sınır dıĢı kararını kaldırmak zorunda. Tamamen demokrasinin kuralları çerçevesinde yaĢanan siyasal yarıĢ ne zamandan beri Türkiye'de suç oldu? Eğer suç değilse bu ayıp hemen ortadan kaldırılmalı. TaĢkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı hakkında Özbeki realite www.hurriyet.com, 20.12.2003 Hadi ULUENGĠN EVRENSEL diplomasi lügatinde önemli bir yer tuttuğu için bu sütuna da sık sık yansıyan ‗‗realpolitik‘‘deyimi, Latince'nin ‗‗gerçek‘‘anlamındaki ‗‗realis‘‘kelimesiyle, Kadim Yunanca'da ‗‗siteye dair‘‘i tanımlayan ‗‗politikos‘‘sıfatını birleĢtiren deyimdir. Ġki sözcük Türkçe'ye de yerleĢmiĢ olduğundan, anlamı çıkarmakta zorlanmayız. Dolayısıyla, ‗realpolitik‘ özünde ‗‗gerçekçilik siyaseti‘‘demektir.Ancak hepimiz biliriz ki, ‗‗siyaset‘‘ve ‗‗gerçekçilik‘‘yan yana geldi miydi ‗‗ahlak‘‘tan ve daha genel anlamındaki ‗‗etik‘‘ten dem vurmak bayağı bayağı zorlaĢır. UzlaĢmalar, virajlar, çeliĢkiler yaĢanır. ‗‗Sözünün eri‘‘olmak havada kalır.Fakat tabii ki bunun da bir derecesi vardır.Eğer dün Apo'yla kolkola gerilla teftiĢ edip orduya küfreden bizim ‗‗Karanlıkçı Maocu‘‘lar bugün en keskin ‗‗orducu‘‘kesildiyse; veya yine dün ‗‗ĠĢgale nihayet, Kıbrıs'a hürriyet‘‘diyen aynı ajan provokatör Ģebeke Ģimdi DenktaĢ'a en vıcık vıcık yağı çekiyorsa, buna ‗realpolitik‘falan değil ‗real pespayelik‘ denir. Birincisinde siyasi hedef güdülür, ikincisinde Ģarlatanlıktan medet umulur.* * *BUNA karĢılık, Türkiye'yle ilintili ve uluslararası nitelikli olarak çok somut bir ‗‗realpolitik‘‘uygulamasına gerçek örneği seksenli yıllar ortasından gösterebilirim. O tarihte Fransa, Ġsveç ve Norveç ülkemizdeki insan hakları ihlallerinden ötürü, Ankara'nın Avrupa Konseyi'nden ihraç edilmesi için Strasbourg'da dava açmıĢtı. Vaziyet ciddi ve duruĢma baĢladığı takdirde iĢler sarpa sarabilir.Nur içinde yatsın, dönemin BaĢbakanı Turgut Özal tüm pragmatizmiyle gizli diplomatik pazarlığa oturdu ve her üç baĢkentin de baĢvuruları geri çekmesi kaydıyla, Türkiye'nin açmıĢ olduğu ihalelerde Paris'e ‗‗Airbus‘‘uçak, Stokholm'e yarı-metro ve Oslo'ya da deniz otobüsü projelerini kasten ‗‗kazandırırdı‘‘.Ve burada iki taraf için de ‗‗realpolitik‘‘devreye girdi.Her üç devlet de papel uğruna ‗ahlak‘ ve ‗etik‘ kaygılarını unutuverdiler. Ankara ise belki Amerikan uçaklar, Çek metrolar, Japon vapurlar daha ucuza ve uyguna gelebileceği halde ‗‗reapolitik‘‘ çıkarı ağır bastığından diğerlerini aldı. Durup dururken bu ‗‗realpolitik‘‘ten dem vurmam, BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ģu sıra Özbekistan'da gerçekleĢtirmekte olduğu geziden kaynaklandı. Çünkü, oraya gittiği; üstelik de limoni durumdaki Ankara-TaĢkent iliĢkilerini düzeltmek amacıyla oraya gittiği için yüreğim kan ağlıyor. Zira, hemen bütün post Sovyetik ülkelerde olduğu gibi, o Ġslam Kerimov adındaki adam Özbek halkını despotların despotu sopalar sallayarak yönetiyor. efendi ya her aykırı sesi anında susturuyor ya da Türklük aleminin dev Ģahsiyeti ve muhalefet lideri Muhammed Salih gibi, uzak sürgünlere gönderiyor. Türkiye BaĢbakanı'nın böyle bir yeri ziyaret etmesine nasıl memnun olurum? Fakat iĢte tam burada o ‗realpolitik‘ devreye giriyor ki, akan sular duruyor! Çünkü bir yandan Özbekistan kendi boyu posuyla; diğer yandan da hinoğlu hin Kerimov'un kah Taliban tehlikesi, kah gaz-petrol kuyusu diye hem ABD'yi, hem Rusya'yı kullanmasıyla, kuĢku yok, TaĢkent gerçek bir ‗‗bölgesel güç‘‘oluĢturuyor. Bu durumda da, tabii ki Ankara orayı ‗‗es geçemez‘‘. Tabii ki ‗‗yok‘‘kalamaz. Dolayısıyla, diktatöre rağmen ister istemez sesimi kısıyorum ve Recep Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan ziyaretini normal, daha ötesi elzem ve gerekli addediyorum. Ah, ‗‗siyaset‘‘ve ‗‗gerçekçilik‘‘yan yana geldi miydi ‗‗ahlakiyat‘‘fahiĢe oluyor. Özbekistan'da neler oluyor? http://www.yeniĢafak.com, 01.04.2004 Ġbrahim KARAGÜL Dünyanın en baskıcı rejiminin baĢındaki Ġslam Kerimov'un açık hava hapishanesine ve iĢkence merkezine çevirdiği Özbekistan'da pazartesi gününden bu yana olağanüstü geliĢmeler yaĢanıyor. Ġntihar saldırıları, patlamalar, sokak çatıĢmaları, askeri operasyonlar, apartman baskınları ve onlarca ölü. TaĢkent'te, Buhara'da, Fergana'da ve ülkenin baĢka bölgelerinde gerçekte nelerin yaĢandığı tam olarak bilinmiyor. Dünya, ABD ve Ġsrail'e; "Sizin savaĢınız bizim savaĢımız. Çünkü aynı tehdide karĢı birlikte savaĢıyoruz" diyen Kerimov'un ülkesinde yaĢananları dikkatle izlerken, ülkedeki yabancı misyonların durum değerlendirmeleri yaptığı, çatıĢmaların devam etmesinin beklendiği, Özbek ordusunun kanlı operasyonlara hazırlandığı, TaĢkent'te sokağa çıkma yasağı uygulandığı, Kırgızistan sınırının kapatıldığı, askeri birimlerin ve polisin alarma geçirildiği, okulların tatil edildiği ve Ģehir merkezlerinde zırhlı araçların dolaĢtığı, ülkede adeta sıkıyönetim uygulandığı belirtiliyor. Pazartesi günü TaĢkent'te patlamalar ve çatıĢmalar yaĢandı. Buhara'da ise iki intihar saldırısı düzenlendi. Ġntihar eylemini yapanların kadın olduğu açıklandı. Özbek yönetimi olaylarla ilgili uzun süre bilgi vermedi, televizyon yayınları kesildi. TaĢkent'te polis birliğinin toplandığı yerde ve Buhara'daki patlamalarda 16 kiĢi öldü. Salı günü ise, TaĢkent yakınlarında bir bölgede çatıĢmalar çıktı. Kerimov'un konutuna giden yolda intihar saldırıları ve ardından çatıĢmalar meydana geldi. Polisin bir aracı durdurduğu, iki kiĢinin araçtan çıkarak üzerlerindeki bombaları patlattıkları, üç polisin öldüğü bildirildi. Bir baĢka aracın içinde bulunan üç kadının da polisin dur uyarısına uymayarak araçtaki bombaları patlattıkları belirtildi. Özel birliklerin bir bölgede 21 kiĢiyi kıstırdığı ve öldürdüğü açıklandı. Haber kaynakları, beĢi kadın 16 kiĢinin bir apartmanda öldürüldüğünü, altısının ise bir baĢka apartmanın önünde öldürüldüğünü bildirdi. Pazartesi günü baĢlayan saldırıların hepsi polis merkezlerini ve birimlerini hedef aldı. Ġki günde 42 kiĢi öldü. Halk isyanı iddiası... Dünyanın dikkatini Özbekistan'a çeken olaylarla ilgili değiĢik ihtimaller tartıĢılıyor. Bazıları bunun, ABD'nin küresel düzeyde baĢlattığı "terörle mücadele" seferberliğindeki çözülmenin yeni bir örneği olabileceğini söylerken bazıları 16 ġubat 1999'daki TaĢkent olaylarına atıf yapıyor. Bazıları ise, geliĢmeleri bizzat Kerimov'un tezgâhladığını, böylece çözülmekte olan iktidarını sağlamlaĢtırmak amacıyla muhalefet üzerine yeni saldırılar baĢlatma fırsatı bulacağını belirtiyor. Ancak dikkat çekici biçimde olayların belli grupların saldırıları olmayabileceği, bir halk ayaklanmasının baĢlangıcı olabileceğine dikkat çekiliyor. Bir çok gözlemci konuyu "Kerimov'un çöküĢünün baĢlangıcı" olarak ele alarak, yoğun baskı altında bulunan Özbek halkının patlama noktasına geldiğini, her an bir isyanın baĢlayabileceğini ifade ediyor. Özbek yönetiminin geliĢmeleri tam da ABD'nin istediği gibi "terör saldırıları" olarak tanımlama eğilimine dikkat çeken çevreler, TaĢkent'te yüz ayrı yerde sokak çatıĢmaları yaĢandığı haberlerine iĢaret ederek, saldırıların dıĢarıdan organize edilmediğini, el Kaide ile ilgisi olmadığını, içeriden Kerimov'a yönelik bir isyan olduğunu ve liderliğini Ģimdiye kadar adı bilinmeyen bir örgütün yaptığını belirtiyor. Özbek yönetimi saldırılardan Hizbut-Tahrir ve Özbekistan Ġslami Hareketi'ni sorumlu tuttu. Ancak HizbutTahrir iddiayı hemen yalanladı. Cuma Nemangani ve Tahir YoldaĢ liderliğindeki Özbekistan Ġslami Hereketi'nin ABD'nin Afganistan'ı iĢgali sırasında ağır yara aldığı, Nemangani'nin bu saldırılarda öldüğü, Tahir YoldaĢ'ın ise Pakistan ordusunun ABD askerleriyle birlikte Afganistan-Pakistan sınırında yürüttüğü son operasyonda yaralandığı iddia edildi. Ancak Nemangani'nin öldüğü kanıtlanamadı. YoldaĢ'ın yaralandığı iddiası ise yalan çıktı. Afganistan bombalanırken ABD, Ġngiltere, Kerimov ve RaĢit Dostum, Özbek Ġslami Hareketi'ne karĢı çok sert saldırılar düzenledi. Uygur ve Çeçenler'in yanısıra çok sayıda Özbek genci öldürüldü. Kerimov'a hibe edilen bu "zafer" karĢılığı Özbekistan'da Hanabad askeri üssü ABD emrine verildi ve ABD bu ülkeyi askeri operasyon merkezi yaptı. Bu geliĢmenin ardından ABD, nefret uyandıran baskılarına rağmen Kerimov iktidarını ayakta tutmak için her yolu denedi. 16 ġubat komplosu ve iĢkence Kerimov'a yönelik her hareketi "terörist saldırı" diyerek geçiĢtirenler, bu ülkede yaĢanan insanlık suçlarını hiç gündeme getirmiyor. On binlerce insanın cezaevlerine doldurulduğu ülkede, sayısız insan iĢkencelerle hayatını kaybetti. Sayısız faili meçhuller var. Birçok dini lider arkasında hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Bugün Özbekistan'da bir üyesi hapiste olmayan hemen hiçbir hane yok. 21. yüzyılın en gaddar tiranına karĢı hiçbir ülke bir söz bile söyleyemiyor. Neden? Çünkü o Amerika'nın Ġslam dünyasına yönelik savaĢında Ġsrail'den sonraki en önemli müttefiki. Çünkü o, 2002 yılında Amerika ile stratejik ortaklık anlaĢması imzaladı. 16 ġubat 1999'da TaĢkent'te meydana gelen patlamaları, ardından yüzlerce insanın hapislere doldurulmasını ve faili meçhulleri hatırlayanlar, son yaĢananlara Ģüphe ile bakacaktır. TaĢkent'teki patlamanın ardından Ġstanbul'da kalan Zayniddin Askarov tutuklandı ve insan hakları kuruluĢlarının itirazlarına rağmen iade edildi. Kerimov patlamaların arkasında ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in de olduğunu iddia etti. Salih gıyabında 15,5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Saldırıyı muhalefeti ezmek için kullanan Kerimov'un tek kaynağı Askarov'du. Askarov'un, gerçekleri anlatmasıyla Kerimov'un komplosu ortaya çıktı. Askarov'un Ģok açıklamaları 28 Kasım'da Azatlık Radyosu'nda, 27 Kasım'da da BBC'de yayınlandı. Askarov, Salih'le ilgili iddiaları içeren ifadeyi vermesi durumunda 6 kiĢinin idam edilmeyeceği güvencesi verildiğini, kendisinin de "Salih'in saldırıyla iliĢkisi olduğunu. Bombalama emrini verdiği iddia edilen Tahir YoldaĢ'a 1,6 milyon dolar verdiğini" söylediğini açıkladı. Askarov, Tahir YoldaĢ'ın aslında saldırıyı engellemeye çalıĢtığını hatta saldırıyı planlayanların öldürülmesini istediğini söyledi. Bu ifadeyi verdiği halde Askarov'a verilen söz tutulmadı, 6 kiĢi idam edildi. Askarov, bu kiĢilerin çok Ģey bildikleri için idam edildiğini söylüyor. Özbek istihbaratının komplosu olan sahte ifadeleri reddeden Askarov, radyo aracılığı ile Muhammed Salih'ten özür diledi. Özbekistan daha uzun süre gündemimizde olacak. Taşkent ve Buhara'dan kaçış, Muhammed Salih'in çağrısı http://www.yenisafak.com, 03.04.2004 Ġbrahim KARAGÜL Gece saat 03'te özel bir görev için çağrılan polisler ailelerine evden çıkmamaları talimatı veriyorlar. O sabah patlamalar baĢlıyor... 28 Mart'ta, 78 yaĢında bir adam TaĢkent'teki ÇarĢı'da Özbek polisi tarafından dövülerek öldürülüyor. 29 Mart'ta Buhara ve TaĢkent'teki ÇarĢı'da bombalar patlıyor, çok sayıda insan ölüyor, çatıĢmalar meydana geliyor. "Ġntihar saldırıları", bombalı saldırılar, çatıĢmalar ve yargısız infazlar, 30 ve 31 Mart ile 1 ve 2 Nisan'da devam ediyor. Buhara'da bomba yapıldığı öne sürülen bir evde patlamalar yaĢanıyor, 10 kiĢi ölüyor. TaĢkent çevresindeki yollarda çatıĢmalar yaĢanıyor. Özbek özel operasyon timleri evlere, apartmanlara baskınlar yapıyor. Patlamalar meydana geliyor, çok sayıda insan ölüyor. Buhara'da bir kadın, 10 yaĢındaki kız çocuğuyla birlikte kendini havaya uçuruyor. Dün yine bir kadın kendini havaya uçurdu. Görgü tanıkları, intihar eylemi olarak açıklananlar hakkında farklı Ģeyler söylüyor. Teslim olanların oracıkta öldürüldüğü belirtiliyor. Ġntihar saldırısı yaptığı iddia edilen kadınların ortak özelliği, kocaları ya da çocuklarının cezaevlerinde olması. Operasyonlarla çok sayıda insan gözaltına alınıyor. Bunlardan bazıları da kadın. Tesettürleri suç sayılıyor ve "sizi yok edeceğiz" deniliyor. Daha önce cezaevlerine girenler toplanıyor. 29 Mart gecesi, ĠçiĢleri Bakanlığı ve Güvenlik Servisi, alarma geçiriliyor. Gece saat 03'te özel bir görev için çağrılan polisler ailelerine evden çıkmamaları talimatı veriyorlar. O sabah patlamalar baĢlıyor. Özbek yönetimi, TaĢkent ve Buhara'daki saldırıları yapanların El Kaide ile bağlantılı olduklarını iddia ediyor. Hizbut Tahrir'i ve Özbekistan Ġslami Hareketi'ni suçluyor. Ancak Ġslam Kerimov'un baskısı altındaki Özbek halkının yaĢadıklarına dikkat çekenler, bu iddiaları ciddiye bile almıyor. Saldırıların polisi hedef almasına ve sivillere zarar vermemesine iĢaret eden haber kaynakları, Özbek halkının polise yönelik saldırılara destek verdiğini bile iddia ediyor. Kerimov için geri sayım mı? Muslim Ozbekistan adlı internet sitesine göre halk ĢaĢkın. Sokaktaki polis, "Ne düĢüneceğimizi ĢaĢırdık" derken, bir taksi Ģoförü "Halkın yüzde 99'u polise yönelik saldırıları destekliyor" diyor. Gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor. TaĢkent'te, Buhara'da, Fergana'da neler oluyor? Dinlerine bağlı oldukları için hapislere doldurulan binlerce insana neler oldu? Bu kiĢilerin ailelerine yönelik baskılar nereye kadar devam edecek? Aranan kiĢiler bulunamayınca eĢleri, çocukları, yaĢlı anne-babaları tutuklanıyor. Hapse girmek için Ģiddet kullanmaya gerek yok. BeĢ vakit namazınızı kılıp, biraz dindar göründüğünüz anda hapsi boyluyorsunuz. ĠĢkence inanılmaz boyutlarda ve iĢkenceden ölüm rakamı çok yüksek. Ġdamlar da öyle. Ġnsan hakları örgütleri, George Bush'un acımasız dostunun ağır insan hakları ihlallerini durdurmak için her yolu deniyor. Rapor üstüne rapor yayınlıyor, çağrı üstüne çağrı yapıyor. Saldırıları hiçbir örgüt üslenmedi. Özbek polisiyle çatıĢanların kim olduğu meçhul. Gerçekte böyle bir çatıĢma olup olmadığı da bilinmiyor. Bölgeyi tanıyanlar, çatıĢmaların, operasyonların, ölümlerin ve gerilimin devam edeceğini söylüyor. Sanki ülkede iç savaĢın ayak sesleri duyuluyor. ABD'nin Orta Asya'daki en önemli müttefiki Kerimov'un çöküĢü gerçekten baĢladı mı? Geçtiğimiz ay Kırgız muhalefet liderlerini Washington'a çağıran ABD DıĢiĢleri Bakanlığı, muhalif liderlere "Kırgızistan'da rejimin değiĢmesi gerektiğini" söyledi. Özbek yönetimi, saldırıların ABD ile Özbekistan arasındaki terörle savaĢ ittifakını bozmayı amaçladığını iddia ediyor. Bazı çevreler, ABD'nin Kerimov'la iĢbirliğini sorgulandığını, ABD yönetimine ağır baskılar yapıldığını, bu ilkbaharda ABD'nin iliĢkileri gözden geçireceğini belirterek Kerimov'un bu tehlikeyi bertaraf etmeye çalıĢtığını iddia ediyor. Ġnsan hakları örgütleri, Özbek yönetiminin binlerce insanı tutuklayabileceği uyarısı yapıyor. Tutuklamalar zaten baĢladı. Uydu yayınları yasaklandı. Ülkede ne olacağını kimse kestiremiyor. Tam bir sıkıyönetim var. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çağrı! Halen sürgünde bulunan ve Türkiye'ye giriĢine izin verilmeyen Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih, Avrupa Parlamentosu'na, ABD Kongresi'ne ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne mektup yazarak, olayların araĢtırılmasını istedi. Salih'in mektubundan bazı bölümler Ģöyle: "Özbekistan'daki otoriter rejim, 1999 yılında TaĢkent'te gerçekleĢen patlamaları demokratik muhalefeti ve ılımlı dindarları ezmek için kullanmıĢtır. Bugün ise bu patlamaların bizzat rejimin kendisi tarafından düzenlendiği doğrultusunda kesin delillerin bulunmasına rağmen, beĢ yıl önce gerçekleĢen patlamalar bahane edilerek muhalefete karĢı baĢlatılan dehĢetli baskı tüm hızıyla sürmektedir. Onlarca masum insan KGB bodrumlarında iĢkenceden ölmekte ve binlercesi de hapishane ve ölüm kamplarında çürütülmektedir. Özbekistan'daki terörün kökleri Kerimov'un dediği gibi dıĢarıda değildir. Terörün kökü siyasi rejimin totaliter doğasındadır. Ġnsanları korku ve yoksulluk içinde yaĢatma felsefesiyle siyaset yapan bu rejim, terör için en iyi zemindir. Ne yazık ki Özbekistan'ı teröre karĢı savaĢta müttefik olarak tanıyan ülkelerin, bu zulme göz yummaları mütecaviz rejimi yeni cinayetler iĢlemeye teĢvik ediyor. Özbek muhalefeti olarak sizlere, temsilcilerine bir teklifte bulunmak istiyoruz: kendi halkının Özbekistan'da 2004 yılı mart ayında patlayan kanlı olayların nedenlerini araĢtırmak için yukarıda adı geçen toplum ve devletlerin temsilcilerinden oluĢan bir teftiĢ komisyonu kurulsun. Bu komisyon, olayları sadece Özbek hükümetinin uydurduğu çerçevede değil, onların gerçek mahiyetine inmedikçe araĢtırmaya son vermesin. Aksi takdirde, rejim bu sefer de tıpkı 1999 yılında olduğu gibi, patlamaları bahane ederek demokratik muhalefet ve ılımlı dindar gruplarına saldıracaktır. Artık kısmen çürümüĢ olan iktidar, bu vesile ile kendini kurtarmaya çalıĢacak ve bu yolda en aĢağılık yöntemlere baĢvurmaktan geri durmayacaktır. (...) Böylesi hiç görülmedi. ÇatıĢmalar bugün de devam etmekte. 31 mart ve 1 nisan günü alınan habere göre, polis birlikleri teslim olan militanları yerinde infaz etmektedirler. Ardından ise kamuoyuna ''terörist intihar etmiĢtir" açıklaması yapılmaktadır. Bu dehĢeti kendi gözleri ile gören yüzlerce insan TaĢkent ve diğer büyük Ģehirleri terk etmekte olduğu da gelen haberler içinde. Bu iyiye iĢaret değildir. Katliamı durdurmak lazım..." Özbekistan Erk Partisinin Kurultayı Engellendi 17.04.2004 (Human Rights Watch'in Açıklaması) Özbekistan: Hükümet Siyasi BuluĢmayı Engelledi Muhalefeti Yıldırma Eylemi Tırmanıyor New York, 30 Eylül2003 Human Rights Watch'ın bugün verdiği habere göre; Özbek Hükümeti Demokratik Erk Partisinin TaĢkent‘te düzenleyeceği kongreyi tam anlamıyla engelledi ve muhalefet parti üyelerine olan zulmünü artırdı. Hükümet yetkilileri partinin 27 Eylül‘de ulusal toplantısını yapma istemiyle 4 eylül tarihinde sunduğu dilekçeyi cevapsız bıraktı. Erk Genel Sekreteri Atanazar Arifov'un Human Rights Watch'a bildirdiğine göre, 400 den fazla kiĢinin katılması beklenen buluĢmaya hükümet izni olmaması üzerine hiç kimse toplantı yeri tahsis etmek istemedi. Human Rights Watch'un Avrupa ve Orta Asya Bölgesi sorumlusu Rachel Denber 'Özbek hükümeti hukuk ve demokrasi hakimiyeti edebiyatını kullanmaktadır'. 'Fakat yine de bir siyasi muhalefet partisinin basit bir toplantı yapmasına izin vermeyi reddetmektedir' diye konuĢtu. Avrupa Yeniden Yapılandırma ve GeliĢtirme Bankası (EBRD), Mart 2003'te Özbekistan için öngördüğü ülke stratejisiyle birlikte Özbek Hükümetinin 'daha geniĢ bir siyasi Ģeffaflık'a olanak sağlamasını talep etmiĢti. Bankanın Özbekistan ile uzun vadeli iĢbirliği için öne sürdüğü üç siyasi hedeften bir tanesi buydu. Denber 'Siyasi bir toplantıyı engellemek EBRD koĢullarına darbe vurmaktır‘ diye belirtti. 'EBRD ve üye ülkeler Özbek Hükümetinin davranıĢlarına tepki göstermeli ve siyasi muhalefet partilerini tanımaya zorlamalılardır‘. Erk Kongresi yaklaĢırken yetkililer, Erk üyelerini taciz ve tehdit ederek kongreye katılmalarını doğrudan doğruya engelleme giriĢiminde bulunmuĢtur. Bir olayda, TaĢkent‘teki bir Erk üyesi feci halde dövülmüĢtür. 18 Ağustos ta 2 maskeli adam parti programını yazmakla sorumlu bir Erk üyesi olan Tashpulat Yuldashev'in evine tecavüz etmiĢtir. Yuldashev'i yara bere içinde kalıncaya (kendinden geçinceye) dek dövüp, gözünü mosmor etmiĢlerdir. Yuldashev, Human Rights Watch'a o günden beri kendisinin ve yakın çevresinin siyasi faaliyetleriyle ilgili olarak pek çok kez polis sorgusuna çekildiğini ve sürekli göz altında bulundurulduğunu belirtti. Ağustos ayında Buhara'daki Maliye Müdürlüğü bu Ģehirdeki Erk BaĢkanı olan Nasrullo Saidov'un ticari isleri hakkında bir soruĢturma açtı. SoruĢturma zamanlamasının Saidov'un bölgesel bir Erk konferansı düzenlemesinden 2 hafta önceye denk gelmesinin Saidov'u toplantıyı gerçekleĢtirmekten alıkoymak amacı taĢıdığını gündeme getiriyor. SoruĢturma sebebiyle konferans iptal edilmiĢ durumda ve Saidov ortaya çıkan cezai hükümlerle karĢı karĢıya.. Arifov, HRW'a polisin pek çok kez kendisine telefon ettiğini ve TaĢkent‘teki Eylül kongresinden önceki bölgesel Erk konferanslarına katılmaması için uyardığını söyledi. Yine TaĢkent‘te bir baĢka Erk üyesi, HRW'a kendisine siyasi faaliyetlerini durdurması için gözdağı vermek amacıyla, oğlunun hüküm giydirilmekle tehdit edildiğini belirtti. Daha önceki bir olayda. Circik'te polis 23.mart.2003'te baĢka bir Erk üyesi olan Hasan Kambarov'u tutuklamıĢ, ve 14 Mayısa dek kimseyle irtibat kurdurmamıĢtır. Kambarov'un akrabalarının belirttiğine göre tutukluğu sırasında elektrik soku ve havasız bırakma gibi yöntemlerle iĢkenceye uğramıĢtır. Polis Kambarov'u siyasi faaliyetleriyle ilgili olarak sorguya çekmiĢ ve diğer Erk üyelerinin adlarını vermesini istemiĢtir. Polisin 22 Mayıs günü onu tekrar alıkoyduğu belirtiliyor ancak kendileri ve diğer yetkililer Kambarov'u ellerinde tuttuklarını reddetmekte. Kambarov'un akrabaları 15 temmuzda bir adam Circik polisinin bir hücresinde Kambarovla Temmuz ayında bir kaç gün geçirdiğini ve Kambaravun dayak yemiĢ olduğunu söyleyinceye dek ondan hiç bir haber alamadılar. Buna rağmen yetkililer Kambarovun nezarette olduğunu inkar etmeye devam ediyorlar. Denber 'Siyasi muhalefetin maruz kaldığı acımasız zulüm ne yazık ki burada olağan hale gelmiĢtir‘ diye konuĢtu. 'Hükümet iĢkenceyi azaltma ve demokratik katılımı çoğaltma gibi çağrılara kulak verdiğini iddia etse de, Hükümete karsı elle tutulur bir muhalefet çoğunlukla vahĢetle karĢılanmaktadır‘ Erk (Özgürlük) Demokrasi Partisi Ģu anda Özbekistan muhalefet partisi. 1991 baĢkanlık seçimlerinde su anda Norveç‘te sürgünde olan lider Muhammed Salih, Özbek BaĢkanı Ġslam Kerimov‘un karsısında dikilebilen tek bağımsız adaydı. Kasım 2000'de, Özbekistan Yüksek Adalet Mahkemesi Salih‘i terör ve devlet karĢıtı faaliyetler suçlarından gıyabında 15 yıl hapse mahkum etti. HRW davayı takip etti ve her haliyle Sovyet döneminin göstermelik davalarına benzediğini ortaya çıkardı. Salih'in suçuna dair somut bir kanıt gösterilmemiĢti. Salih'in 9 yardımcı arkadaĢı da uzun hapis cezalarına çarptırıldılar ve baĢka iki adam da aynı davada gıyaplarında yargılanarak ölüm cezası aldılar. HRW Erk'le bağlantılı baĢka insanlar hapiste olduklarını ve serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Bunların arasında Muhammed Bekjanov, Rashid Bekjanov (ikisi de Muhammed Salih'in kardeĢleri). Kobil Dierov, Mamadali Mahmudov, Ne'mat Sharipov ve Yusuf Ruzimuradov bulunuyor. Dövülen, hapsedilen, kardeĢi hala meydan okuyor sürgündeki Özbek liderinin Her ne kadar üç kardeĢi de onun yüzünden suçlu bulunarak hapsedilip iĢkence görse de, Özbekistan Muhalefetinin sürgündeki lideri Muhammed Salih‘in altın rengi bir çerçeve içerisindeki resmi gururla evin en görünen köĢesine konmuĢ. Sıkı önlemler ve baskı altında gerçekleĢecek Pazar günkü Parlamento seçimleri tam bir maskaralık olarak değerlendirilen bu Orta Asya cumhuriyeti Özbekistan'da 1991‘deki ilk Sovyet dönemi sonrası aĢırı tutucu Ġslam Kerimov‘a karĢı Devlet BaĢkanlığı seçimini kaybettikten sonra Salih sürgüne gönderildi. Salih‘in hapiste olmayan akrabaları batı Özbekistan‘ın bu tozlu köyündeki - Sovyet yönetiminden önce Hiva Hanlığı‘na bağlı olan bölgedeki evlerinde resmi görevlilerin baskısı altındaydılar. ―Çok kati bir gözetim altında tutuluyoruz – 10 gün önce buraya geldiler ve hiç gürültü çıkartmamamızı söylediler bize‖ diyor, Salih‘in hapisteki üç kardeĢinden geçen yılın ġubat ayında serbest bırakılanı olan Kamilcan Begcan. Salih‘in ―bilge‖ anlamına gelen soyadlı bir Ģair. 1991‘deki seçimlerde kendi zaferini garantilemek için Özbekistan‘ın Post-Sovyet lideri sıfatında tüm imtiyazlarını kullanan Kerimov‘a karĢı Salih fazla Ģanslı değildi. 66 yaĢındaki Kerimov, bir seri referandum ve Batı tarafından yetersiz ve gayrimeĢru bulunan seçimlerle güç kazanmıĢtı. 2004 yılında halk içinde davet menüleri ve polise yönelik intihar saldırıları meydana gelmeğe baĢladı ve patlamalarda 50 den fazla kiĢi öldü. Batı demokratik enstitüleri ve insan hakları örgütleri onun yönetimini, güvenlik güçlerince binlerce insanı politik ve dini nedenlerle hapsederek sistematik Ģekilde iĢkence yapmakta suçluyordu. Özbekistan‘ı eĢi ve çocukları ile terk eden Salih, sonunda Norveç‘ten siyasi mülteci statüsünü aldı. Onun demokratik hareketi temsil eden ERK partisi her Ģeye sahipti, ancak 120 sandalyelik alt komisyonunun Pazar günkü seçimlerine katılabilmek için yapılan resmi baĢvuru ret edildi, bu da ―diĢsiz‖ parlamentodan beklenen bir hareket idi. Bu arada iktidar Salih‘in Özbekistan‘da bulunan akrabalarıyla savaĢmaya devam ediyor'', dedi muhalefet lideri‘nin kardeĢi Kamil Bekcan, evinde yapılan röportajlarından birinde. Bu savaĢ 1990‘ların ortalarındaSalih‘in tüm akrabaları iĢten atıldığı dönemlerden beri sürüyor, diyor Kamil. 1999 ġubat ayında TaĢkent'te gerçekleĢen patlamalarda 16 kiĢi hayatını kaybetti ve Salih‘in ailesi tutuklandılar. Muhtemel suçlular -Taliban- bağlantılı Ġslamcılar- Salih‘in Batı modeli laik politikasından çok uzak olmalarına rağmen, Salih'in Ukrayna‘da uzun suredir yaĢayan kardeĢi Muhammed Begcan Özbekistan'a iade edildi. Aynı zamanda diğer iki kardeĢi Kamilcan ve RaĢit'te kuĢatıldı ve tutuklandılar. Hepsi de terörizm ile suçlanıyordu. Geçen yaz hapishane hastanesinde yapılan nadir röportajda, Muhammed Bekcan AFP muhabirlerine, güvenlik güçlerinin vücudunu ve ayak tabanlarını sürekli bir Ģekilde sopayla vurduklarını, bacağını kırdıklarını ve kulaklarının duyamaz hale getirdiklerini anlattı. O hapiste vücudunun toplam ağırlığının üçte birini kaybetti ve tüberküloza yakalandı, ancak Ģimdilerde iyileĢmeye baĢlamıĢ. Kamiljan Begcan, hapiste tam dört yıl kaldıktan sonra geçen yıl ġubat ayında serbest bırakıldı. Ġlk 7 ayını 3x6 metre bir bodrumda -haftada iki defa dövülen -15 kiĢi ile geçirdiğini anlatıyor. Bazı tutukluların parmakları sandalye ayaklarının altında eziliyor yada dizilmiĢ polislerin arasında koĢmaya zorlanıyordu, mahkum koĢtukça polisler iki tarafından yumrular ve tekmeliyordu. Birçok dini nedenle tutuklanan tutuklular ise ĢiĢe ile tecavüze uğratıldığını anlattı. Bu Ġnsan Hakları Örgütü. Human Rights Watch bu ülke hakkındaki raporunu doğruluyordu. Dördüncü kardeĢ olan RaĢit de hala tutuklu, onun psiĢik ve mental olarak çok kötü durumda olduğunu anlatıyor Kamil Begcan. " Bizden sadece Muhammed Salih‘in kardeĢleri olduğumuz için korkuyorlar," diyor 52 yaĢındaki Kamiljan. Hala hapiste gördüğü hasardan dolayı baĢı dertte, o ve ailesi yaĢamlarını sürdürmeye çalıĢıyor. 2007 yılında yapılacak olan seçimlerde Kerimov‘un süresi sona erince, her Ģeyin düzeleceğini umut ediyorlar. "Sabırla bekleyeceğiz. Bir normal insanın geleceğinden umutluyuz," diye gülümsüyor Kamilcan Sürgündeki Özbek Yaşanan Katliamı Anlattı Muhalif Lideri Andican'da Sürgündeki muhalif isim, ERK Demokratik Partisi lideri Muhammed Salih, Özbekistan‘ın Andican kentinde cereyan eden ve yüzlerce kiĢinin ölümü ile devam eden olayların, "iĢ baĢında bulunan Kerimov'un zulmünün neticesi" olduğunu söyledi. 15 Mayıs 2005 MEHMET KOCA BERLIN - Sürgündeki muhalif isim, ERK Demokratik Partisi lideri Muhammed Salih, Özbekistan‘ın Andican kentinde cereyan eden ve yüzlerce kiĢinin ölümü ile devam eden olayların, "iĢ baĢında bulunan Kerimov'un zulmünün neticesi" olduğunu söyledi. ERK Demokratik Partisi Lideri Muhammed Salih, yaptığı yazılı açıklamada, "Andican'da diktatör Kerimov'un kanlı ziyafeti devam ediyor. Olayların Ģahidi, Apelyatsiya Ġnsan Hakları Örgütünden Lütfullah ġemsidini'nin haberine göre, 'Cholpan‘ adlı sinema salonu önünde toplanan bin 500 civarında insana ağır silahlardan açılan ateĢ sonucu onlarca kiĢi Ģehit düĢmüĢtür" dedi. Bu sabah polisin ölüleri kamyonlara yükleyerek Ģehir dıĢına taĢımaya baĢladığına dikkat çeken Muhammed Salih'in açıklamasında, "Fergana.ru internet sitesi muhabiri, 'Bizzat kendim gördüm; asfalt üzerindeki ceset tepesinde 30 ölü vardi. Hepsi de mitinge katılan Ģehir sakinleriydi. Zırhlı araçlardan açılan ateĢ nedeniyle yere yığılan yaralı kadın ve çocukları, askeri araçların arkasından gelen askerler, baslarına kursun sıkarak öldürdü‘ diye bildirdi. Son alınan haberlere göre ölü Ģayisi 400'den fazla" ifadesi yer aldı. Ölenlerin, silahlı gruplarla hiçbir bağlantısı olmayan masum Ģehir sakinleri olduklarını belirten Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, "Onlar, ülkedeki açlığa, sefalete, baskı ve zulme karsı tepki göstermek için meydana toplanan insanlar; gençler, kadınlar, yaslılar ve çocuklardı. Bu vahĢet, medeni dünyanın gözü önünde gerçekleĢiyor ve dünyanın tepkisini çekmeden devam ediyor. Ġnsan hakları ve demokrasinin kalesi sayılan Batı devletlerinin Andican trajedisi konusundaki resmi açıklamaları berrak değil; her tarafa çekilebilecek kadar bulanık. Diktatör Kerimov‘un "Ġslam fundamentalistleri" masalı Batılı siyasilerin kafasını tekrar karıĢtırdı galiba" dedi. Andican Ģehir meydanına toplananların Ġslami gruplarla hiçbir bağlantısı olmadığını tekrarlayan Muhammed Salih, "Özbekistan demokratları olarak, dünya kamuoyunun Özbekistan'da devam eden bu vahĢetin durdurulması için harekete geçmesini bekliyoruz. Batı devletleri Özbek diktatörüne "dur" demeli" çağrısında bulundu. "Hiç Ģüphe yok ki Andican, rejimin sonunun baĢlangıcıdır" diyen sürgündeki Özbek muhalefet lideri, sözlerini, "Rejim, 'halkı korkuttum‘ diye düĢünebilir; ama gerçek Ģu ki, korku artık yok. Korku, zalim diktatörün ve onun cellatlarının yüreklerine geçti. Zira ancak korkaklar, kadın ve çocuklara kursun sıkabilir. Fakat bu, Kerimov rejimini kurtaramaz. Halk artık kararını vermiĢtir. Bize düĢen, bu hareketi kan dökülmeyecek bir yöne sokmaktır. Tıpkı Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan‘daki gibi, kadife bir geçiĢle bu mütecaviz sistemi tarihe gömmektir. Yasasın özgürlük!" Ģeklinde tamamladı. Sürgündeki muhalif lider Muhammed Salih, 1991 yılı Aralık ayında Özbekistan'da yapılan CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde karĢı adaydı. Seçimlerden hemen sonra ERK Demokratik Partisi'ne baskılar baĢladı ve parti gazetesi yasaklandı. Bir süre göz altında kaldıktan sonra serbest bırakılan muhalif lider, 1993 yılında Türkiye'ye, ardından da Almanya'ya geçti. Kerimov‟un “aşırı dincileri”... Anayurt gazetesi - 15 Mayıs 2005 Orhan Erdil Önceki gün gazetelere yansıyan bir haber bir anda dikkatlerin Özbekistan üzerinde yoğunlaĢmasına neden oldu. Uluslararası ajansların geçtiği haberlere göre Özbekistan‘ın tarihi kentlerinden Andican‘da halk yönetime karĢı ayaklanmıĢ ve bölgesel idareyi ele geçirmiĢti. Ayrıca cezaevlerinde bulunan yaklaĢık 3 bin mahkûmu da serbest bırakmıĢlardı. Haberi öğrenen ve son dönemde Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan‘da yaĢanan yönetim değiĢikliklerini ilgiyle takip eden pek çok kiĢi, ―Acaba yeni bir Soros operasyonu mu yapılıyor. Özbekistan‘da mı Soros‘un kucağına düĢecek‖ Ģeklinde kuĢkuya kapıldı. Ortada kuĢku gerektirecek ve merak uyandıracak bir hadise yoktur. Bir kere bundan emin olalım. Özbekistan‘da Ġslam Kerimov‘un diktatörlüğüne karĢı bilenmiĢ geniĢ kitlelerden böyle bir ayaklanma her an bekleniyordu. Eğer Özbekistan muhalefeti George Soros ile iĢbirliği yoluyla bir yönetim değiĢikliği hedefleseydi, bunu çoktan gerçekleĢtirebilirdi. Çünkü; Kafkaslar ve Orta Asya‘da Azerbaycan‘ı istisna sayacak olursak, gerçek anlamda siyasi ve kitlesel muhalefetin bulunduğu tek ülke Özbekistan. (Kırgızistan‘daki ayaklanmaya Soros‘un bile ĢaĢırarak ―erken doğum oldu‖ dediğini belirtmekte fayda var. Ayrıca Özbekistan‘da geniĢ bir alanı iĢgal eden ABD üssü olduğunu da unutmayalım. Yani bu ülkede ‗Ģimdilik‘ bir yönetim değiĢikliğine ihtiyaç yok). Ama Özbekistan muhalefetinin Türkçü bir karakteri var. Muhalefetin baĢında da Muhammed Salih bulunuyor. Muhammed Salih sadece Özbekistan çapında değil dünya çapında bir aydın ve Ģair. Türk dünyasının iftihar etmesi gereken bir düĢünür. Ülkesini terk etmeden önce kurucusu olduğu Erk Partisi‘nin genel baĢkanı sıfatıyla Kerimov‘un karĢısına cumhurbaĢkanı adayı olarak çıktı. Kerimov, Salih‘in arkasındaki kitlesel desteği fark edince, çeĢitli yıldırmalar ve ölüm tehditleri sonunda ülkeyi terk etmesini sağladı. Sadece Muhammed Salih değil, o dönemde ―Türkçü‖ iddiasında olan baĢka bir parti; Birlik Partisi‘nin Genel BaĢkanı Abdurrahim Polat da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Her ikisi de Türkiye‘ye yerleĢtiler. Ama Kerimov muhalif liderleri Türkiye‘de de rahat bırakmadı. Ġki lideri ―tarihi eser kaçakçısı‖ olarak suçlayıp mahkum etti ve ―suçluların iadesi anlaĢması‖ çerçevesinde az kalsın Türkiye‘den iadelerini sağlıyordu. Ama ne olduysa oldu; Muhammed Salih Türkiye‘yi terk ederek Norveç‘e yerleĢmek zorunda kalırken, Abdurrahim Polat da Özbekistan‘a geri döndü ve Kerimov‘un en önemli müttefiklerinden birisi olarak, eski kader arkadaĢına karĢı yürütülen iftira kampanyasının sözcülüğünü üstlendi. Kerimov çok korktuğu Muhammed Salih‘i takip ve taciz etmeye devam etti. 11 Eylül‘den sonra oluĢan küresel konjonktür çerçevesinde Salih‘in Usame bin Ladin ile müttefikliğinden, Taliban mensubu olduğuna kadar pek çok iddia ile hareket ederek iadesini sağlamaya çalıĢtı. Fergana Vadisi‘nde üstlenmiĢ olan bir avuç Vahhabi militanın varlığından yola çıkarak, Özbekistan‘daki bütün Erk Partisi üyelerini ―aĢarı dinci teröristler‖ olarak ilan etti ve büyük çoğunluğunu tutukladı. Özbekistan‘ı büyük bir hapishaneye dönüĢtürdü. Kendisine kim muhalefet ediyorsa hemen ―aĢırı dinci terörist‖ ilan etti. Zaten ekonomik durumu içler acısı olan Özbekistan Türkleri, dini, bireysel ve toplumsal özgürlüklerinin de iyice kısıtlanması ve ―Kerimov‘a kul olma‖ dayatmasından iyice bunaldı. Özbekistan‘da yaĢanan hadiselerin özeti budur. Kimse ayaklanmanın arkasında ne Soros‘u arasın ne de ―aĢırı dinci teröristleri‖. Özbekistan‘da zaten Kerimov ve kızı dıĢında herkes potansiyel ―aĢırı dinci terörist‖tir. Kerimov gerçeğini bilmeden, Özbekistan‘da yaĢananları anlamak zordur Muhammed Salih'i bilmeden nasıl kaçırmıĢtım! ABD, Kırgısıztan'ın ardından diğer zayıf halka Ermenistan'da sivil darbe hazırlıklarına bir süredir hız verdi. Dünyadaki en büyük ABD büyükelçiliği Erivan'da inĢa ediliyor; Soros vakıfları ve derin Amerika'nın sözde sivil kuruluĢları insani yardım adı altında Ermenistan'da muhalefeti örgütlemeye baĢladı. Washington sıkıysa Özbekistan'da sivil darbe yapsında görelim. Ġslam Kerimov, Kırgızıstan'daki darbeden sonra Soros'un TaĢkent bürosunu hemen kapattı, derin Amerikalıları sınır dıĢı etti. Özbekistan'da eğer darbeye niyetlenirse, bu sivil darbenin çok kanlı olacağını elbette biliyorlar. Çünkü Kerimov çok acımasız bir lider; Asker Akayev gibi silahları konuĢturmadan rızasıyla çekilecek bir diktatör değil. Kerimov, yandaĢlarını sindirse de biliyor ki, tek alternatifi Muhammed Salih. Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed Salih, 1993'ün Nisan ayında vatanını terk etmiĢti. Ancak Özbekistan yönetimi Salih'i hiç unutmadı; nereye gittiyse orada barındırmamak için o ülkeye baskı yaptı. Aynı zamanda Özbekistan‘da Salih'e karĢı acımasız propagandalar yürütüldü; akıl almaz suçlarla itham edildi ve hala bu dev karalama kampanyası devam ediyor. Salih'in baĢkanlığını yaptığı partinin üyeleri tutuklanıp, serbest bırakılmaya, ardından tekrar tutuklanıp, 10-20 yıl hapisle cezalandırılmaya devam ediliyor. Muhammed Salih'in Özbekistan'dan kaçıĢına farkında olmadan katkım olmuĢtu. Bakü'deki evime Nisan 1993'de bir konak ( misafir) getirmiĢti baĢı belalı gazeteci arkadaĢım Yılmaz Polat. Hiç bir karĢılık beklemeden, siyasi ve dünya görüĢüne aldırmadan pek çok Türkiye'den gelen ve Türkiye'ye giden misafiri ağırlayan bir Türk dünyası sevdalısıydım. Polat, senden baĢkasına emanet edemeyeceğim çok değerli bir Ģair diye tanıttı Salih'i. Türkiye'ye misafir gittiğini, bir süre evimde kalırsa çok memnun kalacağını belirtti. 3 gün Salih'i misafir ederken, peĢinde Kerimov'un infaz ekibinin olduğunu tabii ki bilmiyordum. Kendi halinde, sakin bir adamdı. Çok mütevaziydi. Üç gün boyunca yumurta, peynir, zeytin, salata ve makarnadan oluĢan yemeklerimi yemek zorunda kaldı. Az konuĢuyordu, hiç politikadan bahsetmiyordu. Elçibey'i seviyor, Aliyev'i hiç sevmiyordu. Rus televizyonu izlememe kızmıĢ, epey okkalı bir fırça atmıĢtı. Namaz kılarken çok ısrar etmeme rağmen hiç imamlığa geçmedi. Bilemiyorum, belki ortama uymak için namaz kılmıĢtı, belki de düzenli kılıyordu. Geldiği gibi sessiz ve sakin gitti. Salih'i misafir ettiğimi Türkiye'ye geçirildikten sonra gazete haberlerinde fotoğrafını görünce anladım. Üç defa değiĢik tarihlerde Kerimov'un baskısı üzerine sınır dıĢı edilen Salih'i en son Muhsin Yazıcıoğlu'nun ekibi 7 arabalık bir konvoyla Kapıkuleden gizlice geçirerek Romanya'da sakladı. Ancak Kerimov'un adamlarının bu istihbaratı alması üzerine Almanya'ya kaçırıldı. Uzun süre bu ülkede serbestçe yaĢadı, ülkücüler ona her kolaylığı gösterdi. En son Norveç'e iltica etti, orada yaĢıyor. Ġki defa Özbekistan'a gitsem de pasaportumda giriĢçıkıĢ mührü yoktur. 1993 sonbaharında 70 kiĢi bir uçak kiralayarak TaĢkent‘te düzenlenen Ebedi Risalet sempozyumuna gitmiĢtik. Elçibey, Özbeklere 'koyun millet‘ dediği için Kerimov Bakü-TaĢkent uçak seferlerini iptal etmiĢti. Bu nedenle TaĢkent‘te gerekli yerleri görerek TaĢkent havalimanına hem özel uçak indirmek, hemde havalimanının pasaport kontrolü olan değil arka kapısından TaĢkent'e girmek zorunda kalmıĢtık. Ancak Kerimov, Azerbaycan'dan 70 kiĢinin rejimini devirmek için geldiğini sanarak ekibimizi sempozyum salonuna sokmadı! Komik ama bize söylenen gerekçe buydu. Ġlginçtir; sempozyumu devlet gazetesi Halk Gözü ile o tarihte henüz kapatılmamıĢ olan Özbekistan Zaman gazetesi ortaklaĢa düzenliyordu. Ġki dolu otobüs kapıdan geri çevrilse de gazeteci kimliğimle içeri girmeyi baĢarmıĢtım. Peygamberimiz anlatılması gereken sempozyumda sadece Ahmet Yesevi'nin anlatıldığını anlayınca 2. Ģoku yaĢamıĢtım. Meğerse Kerimov'un ekibi tüm konuĢmaları sansürlemiĢ ve sadece Yesevi ile Peygamberimiz arasında bağlantı kurulanlara izin vermiĢti. 2. seferimi rahmetli Haydar Aliyev'in ekibinde yine gazeteci olarak gerçekleĢtirdiğim için yine kapıdan selamsız sabahsız geçtim. Salih'in ülkesinde en çok çöp ĢiĢleri sevmiĢtim. Manevi bir havayı hemen hissettiğiniz Özbekistan'da halk ile yönetim arasındaki derin farkı hemen görebiliyorsunuz. Muhammed Salih'i doğrusu hiç politikacıya benzetememiĢtim. Daha ziyade Elçibeyi andıran duygusal, milliyetçi biriydi. Salih'e terörist yakıĢtırması yapanlara hep güldüm; Salih karıncayı bile incitemeyecek biriydi. Tek suçu Kerimov'a rakip olmasıydı. 1988 yılının Kasım ayında üç yazar arkadaĢı ile birlikte o dönemin ilk muhalefet teĢkilatı olan "Birlik Halk Hareketi"ni kurdu. 1989 ağustos ayında bu hareketten ayrıldı. 1990 yılının Nisan‘ında ise "ERK Demokratik Partisi"ni kurdu ve baĢına geçti, hızla örgütlenmesini sağladı. MeĢhur Özbek ġairi Çolpan'ın "KiĢen" Ģiirindeki ‗‘zincir giyme, boyun eğme, ki sen de hür doğdun!", mısrası Partinin sloganı olmuĢtu. Partinin birinci hedefi "Özbekistan‘ın Sovyetler Birliğinden ayrılması, özgür, demokratik, milli devlet kimliğine kavuĢması" idi. ERK‘in kuruluĢu hakkında çeĢitli spekülasyonlar yapıldı, bu konudaki dedikoduları bizzat KGB yaydı. Bu ilk milli hareketi zayıflatmanın baĢka yolu yoktu. Birlik ismi tarihten gelen bir isimdi. Salih bu ismi seçti, çünkü Birlik - 1910 yılının ortalarında Türkistan ve Rusya Türklerinin kurduğu Türkçü hareketi temsil etmekteydi. Birlikten sonra kurulmuĢ olan ERK partisini de Salih kurmuĢtu. Bu isimde, ayni Birlik gibi Ceditçiler tarafından 1918 yılında kurulmuĢ olan Türkçü ERK teĢkilatından gelmekteydi. Fakat bu tarihi bağı Salih‘in dostlarının çoğu bilmiyordu, hatta hükümet te bilmiyordu. Sadece KGB biliyordu, fakat o da bu konu üzerinde fazla durmadı ya da durmağa zaman bulamadı, olaylar çok hızlı geliĢiyordu. Hükümet gazeteleri Salih‘i Pantürkizmli, ırkçılıkla suçlasalar da (1988), bunu Birlik hareketi için söyleyemiyorlardı. Muhammed Salih Perestroyka donemi liderleri içinde komünist olmayan tek (Elçibey hariç) siyasetçiydi. Sovyet döneminde yazdığı ve yayınladığı 11 Ģiir kitabından hiç birinde komünizmin yada onun dahileri hakkında tek bir kelime yoktu. Fedekar biri olan Muhammed Salih 1989 mayısında Birliğin 1. Kongresinde kendisine ısrarla teklif edilen Birlik baĢkanlığını reddetti, kendi yerine Abdurrahman Polatov‘u gösterdi, insanlar sadece Salih tavsiye ettiği için ona oy verdiler. Ancak bu Ģahıs 3 ay geçmeden Salih‘in topladığı tüm aydınları, Hareketin beynini darmadağın etti, Birliği bitirdi. Ve bu baĢarısızlığın öcünü Salih‘ten aldı. Salih‘in taraftarlarını Birlikten çıkarmak için "Birliği ırkçılar iĢgal etti!", diye kürsüden haykırmaya baĢladı. Ve Salih Birliği bölmemek için 1989 ağustosunda (Hareketin 1. kurultayından sonra altı ay bile geçmemiĢti!) hareketten ayrıldı. Salih Yazarlar Birliğinde yoğun çalıĢmalarına devam etti. 1989 yılında güçlü bir hareket olan Birlik 1990 baĢında marjınal bir gruba dönüĢtü, Salih‘in hayal ettiği milli hedeflerin yerini kavga ve fitne aldı. Polatov‘lar birbirlerini KGB ye jurnallemekle meĢgul oldular. Salih‘le Birliği kuran arkadaĢları tekrar onun etrafında toplandılar ve 1990 Nisanda ERKi kurduklarını ilan ettiler. ERK Özbekistan‘ın tam bağımsızlığı için mücadelesini baĢlattı. ERK Partisi büyük kamuoyu desteğiyle 21 haziran 1990‘da Özbekistan‘ın Mustakıllık Deklarasyonunu parlamentoda kabul ettirdi. Bu gerçekten tarihi bir olay idi. O dönemde Sovyetler Birliğinde sadece Litvanya bağımsızlığını ilan etmiĢti. Salih bazları gibi Perestroyka izin verdikten sonra milliyetçi olmamıĢtı. KGB zayıfladıktan sonra meydana atılmamıĢtı. Salih kendi mücadelesini baĢlattığında Sovyetler Birliği dimdik ayaktaydı, Salih‘in grubu bir avuçtu. Muhammed Salih 1990 Ģubat ayında Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçildi. 20 haziranda Partisi tarafından hazırlanan "Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesi"ni Parlamentoya sundu ve bu bildirge orada aynen kabul edildi. Bu tarihi hadise sadece Salih veya ERK Partisinin değil, belki de tüm Türkistan Milliyetçilerinin ilk büyük zaferi idi. Özbekistan, beĢ Türk cumhuriyeti içinde ilk olarak bağımsızlığını ilan eden cumhuriyet olmuĢtu. Fakat o zamanki Komünist Partinin, Özbekistan Sekreteri Ġslam Kerimov bu Bağımsızlık Bildirgesini çiğneyerek, 1991 Mart Referandumunda oylamaya hile karıĢtırıp, Özbekistan‘ı tekrar Sovyet boyunduruğuna soktu. Ancak 1991 Ağustosundaki Rus ġovenistlerinin Gorbaçov'a karĢı baĢarısız darbesinden sonra Sovyetler kendiliğinden dağılmaya baĢladı. Kerimov bir anda Milliyetçiler tarafına geçti ve onların talebiyle hemen darbeden sonra, 29 Ağustos da Özbekistan‘ın bağımsızlığını ikinci kez ilan etmek zorunda kaldı. Böylece Özbekistan tarihe bir yılda iki defa bağımsızlığına ''kavuĢan'‗bir ülke olarak geçti. Muhammed Salih, 1991 yılının Aralık ayında yapılan CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yine Kerimov'a karĢı adaydı. Fakat ERK in ne hak hukuku, ne parası ve ne de propaganda için araç gereci vardı. Üstelik, seçim sandıklarının baĢına sadece iktidarın, yani Kerimov'un gözlemcileri tayin edildi. Sayımı da onlar yaptılar. Devlet Radyosu tarafından yapılan ilk açıklamalarda Muhammed Salih'in oyların %31'ini aldığı ilan edildi, fakat bu ilandan 3 saat sonra Muhammed Salih'in sadece % 15 oy aldığını, yine 1 saat sonra ise sadece % 12,7 oy aldığını açıkladılar. Bu "açıklamalar" seçim sonuçlarının Kerimov ve Komünistleri ne kadar ĢaĢırttığını gösteriyordu. Bu açıklamalardan da anlaĢılacağı gibi seçimlere hile karıĢtırılmıĢtı. Seçime hile karıĢtırıldığının ispatı olarak ERK Partisi üyeleri tarafından yüzlerce çuval sahte oy pusulaları bulunup seçim komisyonuna sunuldu. Fakat kimse bunu dikkate almadı. Namuslu bir seçim olsaydı oyların üçte ikisini aldığı görülecekti! Kremline bağlı kadronun iktidarı terk etme niyetinde olmadığı anlaĢılıyordu. Bu seçimler, Muhammed Salih önderliğindeki Muhalefetin halk arasındaki itibarini ve gücünü net bir Ģekilde gösterdi. Kerimov, hile karıĢtırılan bu seçimleri protesto eden talebelere kurĢun sıkarak ERK taraftarlarını korkutmak istedi. Fakat ERK artık sadece TaĢkent‘te değil bütün ülke çapında kök salmıĢ bir teĢkilata dönüĢmüĢtü. Kerimov, 1992‘nin mayıs ayına kadar ERK Partisinin beĢ yerel gazetesini kapattı. Birkaç parti üyesini tutuklattı, parti yönetimine karĢı soruĢturma açtı; buna benzer baskıları günden güne Ģiddetlendirmesine rağmen ERK karargahı bir umut kapısı haline gelmiĢti. ERK Partisinin Genel Merkezi ülkenin bir yüreği idi sanki! Bütün kesimlerden insanlar bu merkezde toplanıyordu. Mart ayında Amerika DıĢiĢleri Bakanı James Baker'in TaĢkent‘te Muhammed Salih‘le görüĢmesi Kerimov‘u tam çileden çıkardı. Çok geçmeden Muhammet Salih, 1992'nin mart ayında Özbekistan‘ın tüm muhalefet gruplarını ERK çatısı altında toplayıp bu birleĢmeyi "Özbekistan Demokratik Forumu" diye ilan etti. Bu kuruluĢa Kerimov‘un eski taraftarlarından bazı milletvekilleri bile katılmaya baĢladı. Salih, ilk iĢ olarak, 27 iktisat profesörünü toplayıp Özbekistan‘ın iktisadi haritasını çıkartmalarını ve ona göre iktisadi programını hazırlamalarını önerdi. Mayıs günü Kerimov, Muhammet Salih'i BaĢkanlık Sarayına, öğle yemeğine davet etti. Dört buçuk saat devam eden bu yemekli sohbette Kerimov, seçimlerdeki rakibi Muhammed Salih'i hükümete ortak olmağa davet ediyordu: "Sen hükümete gireceksin, dört bakanlık ve dört bakan yardımcılığı senin partine verilecek kendin de hükümette (benim koltuğum hariç) istediğin makama oturabilirsin! ġimdi iki ferman (BaĢkanlık emirnamesi) hazırladım. ġu pilavı yiyip bitirdiğimizde o fermanlardan birisini senin tercihine göre doldurup imzalayacağım!" diyordu Kerimov. Ve bunun karĢılığında "Demokratik Forumu" dağıtmasını istiyordu. Onurlu Salih tabii ki hayır dedi. Muhammed Salih'in Kerimov‘un "vesayet teklifi"'ni reddetmesinden sonra bütün partililer üzerinde yaygın baskı rejimi gittikçe Ģiddetini arttırarak devam ediyordu. Parlamentoda halkın desteğiyle seçilmiĢ Milletvekili sayısı da çok azdı. Ezici çolunluğu eski sistemle tayin edilip gelen temsilciler oluĢturmaktaydı. Orada meclis muhalefeti yapmanın bir anlamı yoktu. Sine-i millete dönme kararı verdi. 2 Temmuz 1992'de Parlamento üyeliğinden istifa etti. Bu olay, yani bir üyenin kendi serbest iradesiyle parlamento üyeliğinden ayrılması Sovyet tarihinde de görülmemiĢ bir olaydı. Bir gece yakın dostlarının yardımıyla Kazakistan üzerinden Azerbaycan‘a geçti( bana misafir oldu), oradan , bütün tarih boyunca görüldüğü üzere her Türkistanlı Mülteci gibi o da Ġstanbul‘a geldi. Bunu haber alan CumhurbaĢkanı Turgut Özal, kendisi ile görüĢmek istedi. Verilen randevu 17 Nisan Saat.17.00 idi. Ankara‘ya indiğinde kendisini karĢılayanlar Özal‘ın vefat haberini bildirdiler. Türkiye‘ye geldikten sonra hayatinin acılarla dolu sürgün dönemi baĢladı. 1993 yılı Nisan ayı baĢlarında, Muhammed Salih Özbekistan‘ı terk ettikten sonra, Özbekistan yönetimi ERK Partisinin baĢına kendisine tabi olabilecek bir grubu getirmeğe çalıĢtı. Böylece ERK Partisi tamamen kontrol altına alınmıĢ, muhalefet etkinliğini yitirmiĢ olacak ve Kerimov da 1995 seçimlerine rakipsiz girecekti. Bu planını gerçekleĢtirmek için Kerimov, ERK Yönetimine özel bir mesaj göndererek: "Salih'i Partiden uzaklaĢtırırsanız, parlamento seçimlerine girersiniz, benim kotamla bir grubunuz Milletvekili seçilir; Salih, PARTI BaĢkanı iken partiniz hiçbir zaman yasal teĢkilat haklarını kullanamayacaktır," diye tehdit etti. Bunun üzerine ERK yönetiminden iki profesör (S. Yigiteliyev ve ġ. Kerimov) "Partiyi kurtarma" bahanesiyle CumhurbaĢkanının bu teklifini kabul eder ve Haziran ayından baĢlayarak Partinin ülke çapındaki bütün il ve ilçe teĢkilatlarını dolaĢıp olağanüstü kurultay için imza topladılar. Temmuzda imzalar yeterli sayıya ulaĢtı. Ve eylül sonunda Kurultay toplandı. Ġki profesörden birine, bu gayretlerinden dolayı, Anayasa Mahkemesi BaĢkanlığı verilerek ödüllendirildi. Diğerine de ERK Partisi BaĢkanlığı peĢin olarak verildi. Bu iki profesörün, gayretleri ve iyimser tahminleri yukarısını çok sevindirmiĢ ve ülkenin en görkemli salonunun ERK Kurultayına bedava tahsisi için emir verilmiĢti. Muhammed Salih‘in Özbekistan‘da devleti yıkmak amacı ile Türkiye'de öğrenim gören Özbek gençlerinin hazırladığı safsatasıyla Kerimov 1500 öğrenciyi geri çekti. 1995 yılından itibaren Muhammed Salih‘i hükümet gazeteleri açıkça ―vatan haini‖ olarak anmaya baĢlamıĢtı. Sorun artık Türkiye'yle sorun haline gelmiĢti. Demirel, Salih'in sınır dıĢı edilmesi emrini verse de Kerimov hızını alamadı ve Özbekistan'daki Türk iĢ adamlarının iĢyerlerini kapattırıp, iĢadamlarını hapse attırdı, Türk okullarını- devletinki dâhil, kapattırdı veya yönetimlerini Özbeklere devrettirdi. Halen Özbeklerle evlilik yapan Türklerin evliliğini TaĢkent tanımıyor, evli çiftler sanki gayrimeĢru yaĢıyor. Kerimov‘u muhalefetle barıĢtırmak isteyenlerden birisi de Türkiye CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'di. Sayın Demirel 1994 ocak ayında Ġsviçre‘nin Davos kentinde Dünya Liderleri Zirvesinde Kerimov'a, muhalefetle barıĢmayı öneriyor ve bunun ülke yararına olacağını vurguluyor. Ve ilave ediyor:"Muhammet Salih de barıĢa karĢı değil, ben ikna ederim!" diyor. Özbekistan CumhurbaĢkanı bu teklife o kadar sert tepki gösteriyor ki Süleyman Demirel, Özbek muhalefeti hakkında konuĢmanın ne kadar tehlikeli bir Ģey olduğunu anlıyor. Ve her karĢılaĢmalarında bu konunun dikenli problem olduğunu görüyor ve Salih'i Türkiye‘den sınır dıĢı etmekten baĢka çare göremiyor, Salih Bey de buna tevekkülle boyun eğiyor! BarıĢ için ikinci hamle A.B.D. Milli Demokrasi Enstitüsünden geliyor. Bu kurum tarafından Özbek Muhalefeti ve Özbekistan Adliye Bakanı riyasetinde bir heyet Amerika‘ya davet ediliyor. BuluĢma 1 Ģubat 1995'de gerçekleĢiyor. Panelde bir gün boyunca konuĢmalar yapılıyor, yine bir sonuç alınamıyor. BarıĢ için üçüncü çabayı Alpaslan TürkeĢ gösteriyor. Kerimov'a yazdığı 18.07.1996 tarihli mektubu, ona göndermeden önce, ayni gün Muhammed Salih‘e postalıyor, görüĢünü istiyor. O da mektuptan bir bölümünün çıkartılması Ģartıyla muvafakatini bildiriyor. Bu isteğe göre son Ģekli verilmiĢ olan mektubun 4 Ağustos 1996'da Özbekistan Büyükelçiliği kanalıyla Kerimov'a gönderiyor. Mektup özetle Ģöyle: "- Özbekistan ERK Partisi Genel BaĢkanı Sayın Muhammed Salih birkaç yıldan beri yurt dıĢında bulunmaktadır. Kendisi ile Türkiye‘de ve Avrupa‘da üç defa görüĢtüm. Evvela Zat-i alinizle Muhammed Salih arasında ne geçtiğini bilmiyorum. Fakat Zat‘ınıza karĢı daima hürmetkâr bir lisan kullanmaktadır. Büyük insanlar büyük ruhludurlar. Kendilerine karĢı iĢlenen kusurları affederler. Özbekistan halkı için birlik ve beraberliğin önemli olduğunu takdir buyurursunuz. Lütfederek Muhammed Salih Beye dostluk elini uzatmanızı istirham ederim. Onun size yazmıĢ olduğu bir mektubu ben ekli olarak Zat-i alinize takdim ediyorum. (Ancak, TürkeĢ Muhammed Salih‘in bu mektubunu``uzlaĢma ruhu zaif`` diye Kerimov‘a göndermiyor ). Lütufkâr cevabınızı bekliyorum. ġahsen kendim Zat-i alinize derin hürmetlerimi ve selamlarımı sunuyorum." Kerimov‘un üç buçuk ay sonra buna verdiği uzun cevabın konuyu ilgilendiren kısmı da Ģöyle: "..Daha çok kısa olan bağımsızlığımız süresince çok zor bir yolu kat etmiĢ bulunuyoruz. Öyle insanlar oldu ki, bazıları bizim seçtiğimiz yol için savaĢtılar; bazıları bize güvenmediler; bazıları hata yaptılar; ama biz onların hiçbirini halkımızın düĢmanı yerine koymuyoruz. Onlar kendi hatalarını anladıklarında hiç kimse onların Özbekistan‘ın geleceği için çalıĢmasına mani olamayacaktır. Sayın Muhammet Salih konusunda ise o da diğerleri gibi aynı yolu izleyebilir. Ama bunun için önceden Ģartlar koĢmanın doğru olmadığını düĢünüyoruz. Her Ģey Ģartlar ve Devlette yüksek mertebeye sahip olma konusundaki davalar olmadan gerçekleĢmelidir. Sayın Alpaslan TürkeĢ, her Ģeyin Özbekistan Cumhuriyeti Anayasası ve mevzuatlarına göre olması gerektiğini siz de çok iyi biliyorsunuz." Altında kendi imzası olan bu satırlardan anlaĢıldığı gibi Kerimov, bu siyasi rakibinden kurtulmaktan baĢka bir Ģey düĢünmüyordu. 15 Mart 1999‘da Koç Grubunun Özbekistan‘daki otomotiv fabrikasının açılıĢına davet edilen Süleyman Demirel'in Kerimov'un zoruyla: "-Biz Özbeklerle kardeĢiz. Özbekistan‘ın dostu Türkiye‘nin dostu, onun düĢmanı Türkiye‘nin düĢmanıdır. Kerimov‘da benim kardeĢimdir, onun düĢmanı benim de düĢmanımdır. Muhammet Salih Türkiye‘ye giremez!" demesi Salih‘i üzmüĢtür. O tarihlerde Parti gazetesi ERK'de yayınlanan makalesi Ģu satırlarla bitiriyor: "Ben, azatlık ve demokrasi ideallerine sadık olan tüm insanları bu yalanlara inanmamağa çağırıyorum! Özbekistan için iyilik isteyen kim varsa onların bugün Ģu anda orada sürmekte olan zulme karĢı kendi sözlerini söylemeye çağırıyorum! Özbek halkına karĢı baĢlatılan bu geniĢ çaplı terör hareketlerinin bir an önce durdurulmasını talep etmenizi istiyorum! Suçsuz insanları iĢkenceye tabi tutup, hücrelerde mahkemesiz infazlara, cinayetlere ''Dur!'‗demeğe davet ediyorum! Özbekistan'da hürriyet ve demokrasi yandaĢlarına bu ağır günlerinde yardım ediniz, diyorum!".. Özbekistan‘da 1999 Aralık ayında Parlamento ve 2000 yılının baĢında CumhurbaĢkanlığı seçimleri yapılmıĢtı. Her seçim öncesi ERK partisini seçime sokmamak için Kerimov bir provokasyon uydurduğunu herkes biliyor ve bu seferinde de bir Ģeyler yapacağını bekliyordu. Fakat kimse provokasyonun bu kadar kanlı ve vahĢice yapılacağını kestirememiĢti. 16 ġubat 1999 da TaĢkent‘in tam merkezinde ard arda patlayan bombalar, 11 kiĢinin hayatına mal olmuĢ bu vahĢet, Kerimov iktidarda kalabilmek için her Ģeye hazır olduğunu gösterdi. Bu kanlı olay Kerimov rejimi tarafından tertiplendiği apaçık idi. Fakat o günleri bunu emin bir Ģekilde söylemek olanaksızdı. Ama Kerimov çok emindi kendinden. Kerimov bu olayın faili olarak , "Ġslam teröristleri" ve ..kimi dersiniz ...evet, Muhammed Salih‘i suçluyordu! Böylece ERK partisi üçüncü kez seçimlerde dıĢlanmıĢ oldu. Ġslam Kerimov 2002 Ocak ayında görev süresini sahte bir referandumla yine bir kez daha uzatmıĢtı. Terörizme karĢı mücadelede Özbekistan ABD‘nin yakın ''ortağı'‗olma niteliğini Kerimov iyi değerlendirdi. Referandumdan bir ay evvel, 28 Kasımda Çek Cumhuriyetinin baĢkenti Prag havaalanında pasaport kontrolünden geçerken, Kerimov‘un rakibi Muhammed Salih tutuklanmıĢtı. Onu tutuklayan polisler Salih‘in Özbekistan devleti tarafından arandığını ve anlaĢmaya göre onun Özbekistan‘a iade edileceğini bildirdiler. Özbekistan rejimini tanıyanlar için Salih‘in iadesi onun ölümünden baĢka Ģey ifade edemezdi. Ġlginçtir, aynı Amerika BirleĢik Devletleri Diktatörün son rakibi Muhammed Salih‘i iki yıl önce, 25 eylül 2000 de ―Amerika‘nın Sesi‖ radyosundan duyurulan resmî açıklamasında ‗‘demokratik mücadele‘‘veren lider, onun ERK Partisinin ise legal, kanunî muhalefet olduğunu tanımıĢtı. Kerimov muhalifi Muhammed Salih‘ten kurtulabilmek için kullanılmayan hile, kurulmayan tuzak bırakmadı, her yolu denedi. Bir kaç defa Salih‘i ortadan kaldırmaya kalkıĢtı Kerimov. 2001 yılında Kerimov rakibi Salih‘in öldürülmesi için bir Çeçen grubunu kiralamıĢ, suikast parasını da BaĢkanı Kerimov‘un iĢbirlikçisi, Özbek mafyasının babalarından biri ödemiĢti. Salih‘in öldürülmesi için 2 milyon amerikan doları ödenmiĢ ve bir tesadüf sonucu Salih ölümden kurtulmuĢtu. Rus film yapımcısı Mihail Markelov bu olayı konu alan bir belgesel çevirerek TV Center kanalından yayımladı. Ġlginçtir; Kerimov, Almanya‘dan Salih‘in Özbekistan‘a iadesini isteme cesaretinde bulunamadı. Fakat Alman Parlamentosundaki konuĢmasında, ―Özbek ve Alman dostluğu kadimdir. Benim dedem Emir Timur Avrupa‘yı Türk istilasından kurtarmıĢtı‖ demeyi de unutmamıĢtı. Ancak böyle popülistik laflarla safdil Türkleri aldatılabilirdi ancak. Bunu Kerimov daha sonra daha iyi anlamıĢtı. 1996 yılında Türkiye‘de hükümet değiĢti. Bu yeni iktidar Salih‘in Türkiye‘ye tekrar dönmesine bir tepki göstermedi. Ancak Salih TürkiyeÖzbekistan iliĢkilerinin bozulmasına sebep olmaktan endiĢe ederek, bu ülkede açık siyasî faaliyette bulunmadı. Salih 1997 yılı Kasım ayına kadar Ġstanbul‘da illegal hayat yaĢadı. Kerimov‘un Kasım ayında Türkiye‘ye ziyaretini gerçekleĢtirmeden önce Türk hükümetini ‗Muhalifin yine Ġstanbul‘da yaĢamakta olduğunu kaba ve gayri diplomatik bir dil ile uyardı. Türk DıĢiĢleri Bakanlığı Salih‘i ikinci defa memleketten çıkarmaya mecbur kalmıĢtı. Muhalif lider bu kez Bulgaristan‘a gönderildi. Bu sürgün çok sürmedi, muhalif kısa zamanda tekrar gizli olarak Türkiye‘ye giriĢ yaptı. Ama bu haberde Kerimov‘un kulağına hemen gitmekte geç kalmamıĢtı. Kerimov tekrar Türk devletini Özbek rejimi muhalifine yardım etmekle suçladı ve Türk hükümeti bu sefer Salih‘i ―kırmamaya‖ dahi çalıĢmadan, havalimanına yurtdıĢı etmeye mecbur kalmıĢlardı. götürerek M. Salihin eserlerini Türkiye Türkçe‘sine çeviren Doç. Dr ġuayp KarakaĢ Ģöyle yazıyor: ‗‘Muhammed Salih‘i o Sovyet sosyalist düzeninde kendi kendini yetiĢtirmiĢ, Türkiye‘yi görmüĢ, Avrupa ve Amerika‘yı tanımıĢ, Ġslâm dünyasını incelemiĢ, entelektüel tarafı çok güçlü olan, sadece Özbekistan‘ın değil, bütün Türkistan‘ın, Türk dünyasının geleceği üzerinde düĢünen ve fikir üreten bir liderdir. Türk dünyası için ―Türk kuĢağı‖ adını verdiği projenin sahibi olan tek liderdir. Bu bakımdan Ziya Gökalp‘ten sonra, dünya Türklüğünün geleceğine dair sağlam temellere dayanan programın sahibi bir fikir adamıdır. Salih ‗Türk medeniyeti gayeleri ve özgür Türkistan‘ hayali ile yetiĢmiĢ bir insandı. Ailesini Türkçe konuĢmayı, Türkçe düĢünmeyi öğrensin, diye Türkiye‘ye getirmiĢti. Türk DıĢiĢleri Bakanlığı bu garip tutkudan habersiz olduğundan Salih‘i üçüncü kez (bu sefer Romanya‘ya) çıkarttı. Çıkartılırken de Salih‘in bir daha Türkiye‘ye geri dönmemesi istendi. Kerimov‘a Türkiye gibi müsamaha gösteren baĢka bir ülke yoktu. Bunun karĢılığında Kerimov‘dan hep ihanet gören Türkiye‘den baĢka ülke de yoktu. 1999 yılı ġubat patlamaları. Bu provokasyon ''Rakipten kurtuluĢ‖ programı çerçevesinde yapılan en iğrenç hareketti. Bunun muhalefete karĢı kullanılmak üzere yapıldığı patlamalardan hemen sonra, ertesi gün, açıkça malum oldu. Salih daha resmen suçlu olarak ilân edilmeden, onun kardeĢi AbdureĢid Beğcan, iki gün sonra ise ikinci kardeĢi Kamil Beğcan tutuklandılar. Ġlginci, patlamalar gerçekleĢmeden bir hafta öncesi Salih‘in tüm akrabalarının KGB tarafından yakın takibe alınması idi. Bunun anlamı patlamalar meydana geldiği gün KGB tarafından tayin olunan, müstakbel suçluları da gözaltına alınmıĢtı. Suçlu belli, hatta suçu da belli olduğu gibi, yazıya da dökülmüĢtü. Geriye yapılması gereken tek Ģey mahkemeydi. Mahkemeden önce Salih‘i bu cinayetleri iĢlemekle suçlayan uzun uzun makaleler yazıldı. Mahalle, okul ve fabrikalarda toplantılar yapılarak Muhammed Salih‘in ne kadar vahĢi bir katil olduğu anlatıldı. Okullarda çocuklara Ģanlı Özbek polisi tarafından yakalanarak adil yargıya iade ediliĢini tasvir eden resimler çizdirildi. Bu konuda kompozisyonlar yazdırıldı. Son olarak mahkeme gerçekleĢti. Salih‘i hayatında görmediği sahte Ģahitler suçladı ve karalama konusunda destek verdiler. Ve tabiî ki beklendiği gibi Salih bütün bu patlamaları organizatörü olarak suçlu bulundu. Muhammed Salih 28 Kasımda Çek Cumhuriyetinin baĢkenti Prag hava alanında pasaport kontrolünden geçerken, tutuklandı. Salih büyük gün öncesi Brüksel‘de Internatıonal Crısıs Groop toplantısına katılmıĢ ve Avrupa Parlamentosu Orta Asya komisyonunda Özbekistan hakkında brifing vermiĢti. Ertesi günü Amsterdam - Prag uçağıyla Radyo Free Euvrope ve Radyo Liberty (RFERL) davetlisi olarak Prag‘a gelmiĢti. Muhalif lideri tutuklayan Çek polisleri Salih‘in Özbekistan devleti tarafından arandığını ve anlaĢmaya göre onun Özbekistan‘a iade edileceğini bildirdiler. Böylece, Muhammed Salih‘in hayatı gerçek bir tehlike altında kalmıĢtı. Muhammed Salih‘i tutuklayan Çek Ġnterpolü memurları kendi ülkesinin siyasi mülteciler statüsü konusundaki 1951 yıl Cenevre AnlaĢmasına üye olduğunu ve anlaĢmaya göre Muhammed Salih‘i tutuklamaya haklarının olmadığını bilmiyorlardı. Çünkü Salih‘in pasaportu bu anlaĢma gereği BMT tarafından onaylanan ve Norveç devletince verilen bir pasaporttu. Bu inceliği sonradan kavrayan Çek Interpol 3 gün devamında bir açıklama yapamadı, yaptığı açıklamada ise ''Salih bu pasaport la sadece Schengen devletleri sınırlarında serbest dolaĢabilir'', diye daha da anlamsız beyanatta bulundular. Böylece, olayda sadece Salih değil, Çek makamları da zor durumda kalmıĢtı. Ama kendilerinin yanılmadıklarını kanıtlamak için, biz Interpol‘le Uluslararası anlaĢma gereği Salih‘i tutuklamak zorundaydık, dediler sonunda. Tabi, bunların hepsi olay dünya kamuoyuna iyice yansıdıktan sonra oluyordu. Yoksa ilk aĢamada Muhammed Salih‘in hayatı belli ölçüde tehlike altında kalmıĢtı. Prag olayı ilginç bir biçimde Özbekistan ve onun etrafındaki sadece kiĢisel değil, siyasi ''malzemenin'‗de ne olduğunu ortaya çıkardı. Bazı devletler ilk aĢamada Salih olayını görmezlikten geldiler ve kendi kuruluĢlarına olayı fazla abartmama konusunda tavsiyede bulundular. Salih tutuklandığı gün akĢamı Amnesty Internatıonal ve Human Rıghts Watch teĢkilatlarının ''çok acil'‗rumuzlu beyanatları bu kritik durumdan dünyayı uyardı. Merkezi Londra‘da olan Pen Club ve Moskova yazarları derhal harekete geçti. International Crisis Group ve Avrupa Parlamentosu komisyon baĢkanı Bart Staes basın bildirisi yayınlayarak, Salih‘in serbest bırakılmasını talep ettiler. Batı basını olayı geniĢ bir Ģekilde yorumlamaya baĢladı. Norveç‘in bir numaralı gazetesi Aften Posten tam sayfa yayınladığı makalede Ģu cümleler yer veriyordu: ''Salih vatanında en meĢhur politikacıydı, bugün de öyle, Kerimov Salih‘in bu popülaritesini kırmak için onu ''dinci‘göstermeye çalıĢıyor. Kerimov rakibi Salih‘i fiziki yok etme emrini bizzat vermiĢtir'‗ Muhammed Salih tutuklandıktan 2 gün sonra Norveç DıĢiĢleri bakanı Çek DıĢiĢleri bakanıyla görüĢerek, Salih‘in Norveç‘e verilmesini talep etti. Norveç TV kanalları Salihin demokrat bir lider olduğuna dair bilgiler içeren tanıtım yayını yapıyor, fakat Çek makamları Salih‘i 30 Kasım da mahkemeye çıkararak, tutukluluk süresini 40 güne uzatma kararı alıyordu. Salih‘in serbest bırakılmasını uman Norveç hükümeti sertleĢiyor ve Çek DıĢiĢleri Bakanlığına resmi nota veriyordu. Fakat Çekler inatçı çıktı, Salih‘i Norveç‘in notasına rağmen serbest bırakmadılar. Böylece dünya kamuoyunun olaya tepkisi her saat yükseldi, Çek CumhurbaĢkanı sarayına internet postaları, fax-telefonları protesto mektubu ve müracaatlarından kilitlenmiĢti. CumhurbaĢkanı Vaclav Havel üç defa TV de Salih‘in suçsuz olduğundan emin olduğunu ve onun hapisten biran önce kurtulması için elinden geldiğini yapacağını açıkladı. Amerika BirleĢik Devletlerinin Özbekistan yönetimiyle teröre karĢı mücadele alanında iĢbirliğinin Salih olayının Kerimov lehine sonuçlanacağını edenlerde oldu. Hatta Muhammed Salih serbest bırakıldığı gün yaptığı basın toplantısında bazı gazeteciler bu konuyu açıkça dile getirdiler. Ancak Muhammed Salih kendisine yöneltilen onun ''Prag‘da tutuklanmasında ABD‘nin muhtemel pazarlığı söz konusu olabilir mi?'‗Ģeklindeki sorulara büyük bir serinkanlılıkla ''ABD gibi devletin böyle marjinal hesaplarla uğraĢacağını sanmadığını'‗söyleyerek, hem Çek hükümetini hem de Süper Gücü savunmuĢ oldu. 11 Aralık saat 11 de Muhammed Salih Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel‘ın kefaleti ile Mahkemeye kadar serbest bırakıldı. Olayı Çek politikacıları bir hukuk alanındaki ilk örnek oluĢturacak durum (precedent) olarak niteledi. Muhammed Salih Pankras hapishanesini terk ettikten 3 saat sonra Radıo Free Europe un konferans salonunda basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına 80 civarında gazeteci katıldı, tam bir saat devam etti. Ġlgi çok büyüktü. 12 Aralık saat 17.30 da Muhammed Salih Prajskı Hrad Sarayında CumhurbaĢkanı Vaclav Havel ile görüĢtü. Çek CumhurbaĢkanının isteği ile gerçekleĢen bu görüĢmede Muhammed Salih Özbekistan‘daki siyasi durum hakkında bilgi verdi, hapishanede yazdığı denemeyi Vaclav Havel‘e hediye etti. Ġlginçtir, aynı Amerika BirleĢik Devletleri Diktatörün son rakibi Muhammed Salih'i 25 eylül 2000 de ―Amerika‘nın Sesi‖ radyosundan duyurulan resmî açıklamasında ‗‘demokratik mücadele‘‘veren lider, onun ERK Partisinin ise legal, kanunî muhalefet olduğunu tanımıĢtı. 14 Aralıkta gerçekleĢen Prag Ģehrinin Mahkemesi Salih‘in değil, sanki Özbekistan‘da ki baskıcı rejimin mahkemesi oldu. Bu ülkedeki devlet terörünün kanıtı olabilecek pasajlar yer aldı mahkeme kararında. Salih‘in Özbekistan‘a iade edilemeyeceği, ona karĢı mantıksız olduğu vurgulandı ve Salih temize çıktı. iddiaların Prag vakıası Muhammed Salih için biraz dramatik geçmiĢti. ABD'nin ve dostlarının tavrı kara günde belli olmuĢtu. Türk basınında Taha Akyol, Cengiz Çandar, Kemal Çapraz ve Arslan Tekin dıĢında Salih'i yazan olmadı. Norveç telefonunu Ankara'da iken aramıĢ, çıkartamamıĢtım. Elbette Muhammed Salih‘in macerası daha bitmedi, devam edecek. ABD'nin en zor halka olan Özbekistan'da sivil darbe gerçekleĢtireceğinden kuĢkuluyum. Belli de olmaz. NOT: Salih'in hayat macerası anlatılırken Türkistan Newsletter'dan Mehmet Tütüncü'nün yazılarından yararlanılmıĢtır. AKP'li Vekilin Türk Dünyası Tepkisi Ġsmail Cengiz AKP Milletvekili Mahmut Koçak, hükümetin Türk Dünyası politikalarını eleĢtirdi, Ġslam Kerimov‘la ilgili sert ifadeler kullandı. Abdullah Gül'ü sözünü tutmadığını savundu. AKP Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak, Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak gibi bir görevi olmadığını belirterek, ''Belki de bu zulüm iktidarlarının tasfiyesini kolaylaĢtırıcı davranıĢlar göstermelidir. Türkiye, tüm dünyanın ezilen insanları için bir özgürlük adası olmalıdır'‗dedi. Koçak, Parlamento'da düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin hiçbir zaman kendisine iltica eden insanları reddetmeyen bir ülke olduğunu ifade etti. Ancak son dönemlerde, 90'lı yıllarda ülkeyi yönetenlerin, özellikle dost ve kardeĢ ülkelerle iliĢkileri ''Devletten devlete'‗formatından çıkarıp ''KiĢiden kiĢiye'‗formatına indirgediklerini söyleyen Koçak, bu çerçevede ''en ilkel, baskıcı ülkelerin yöneticilerinin özel ricalarının bile kabul edilerek'', muhaliflerin sınır dıĢı edildiğini söyledi. Türkiye'nin, özellikle Orta Asya devletleri ile bağlarının ''Zulmeden liderlerle'‗değil, ''Halklar'‗ile olması gerektiğini belirten Koçak, Ģunları söyledi: ''Bütün dünyanın önemsediği ve Türk dünyasının en büyük aydınlarından olan Özbek EBK Partisi'nin BaĢkanı Muhammed Salih Türkiye'de idi. ġimdi nerede? Bu büyük Türk siyasetçisini, Ġslam Kerimov adlı müstebitin, bırakın ricayı, tehdidiyle kolundan tutup ülke dıĢına attık. Türk Devleti'ne hiç yakıĢmayan bu tutumun sefil bir tutum olduğu bir yana, böyle davranmakla ne kazandığımıza bakalım: Koskocaman bir hiç. Türkiye‘m; seni tarihin karĢısında, insanlık ideali karĢısında devlet bilincin karĢısında bu derece pejmürde ve bu derece savruk duruma düĢürenlere yazıklar olsun... Üzülüyorum ve isyan ediyorum.'‗ Koçak, Türkiye'nin dost ve komĢu ülkelerin içiĢlerine karıĢmama ilkesinin doğru olduğunu ancak, ilkel diktatörlüklerin siyasi muhaliflerini tasfiye etme aracı haline gelmemesi gerektiğini söyledi. Teröre bulaĢmamıĢ tüm zulüm mağdurlarının Türkiye'ye gelebilmesi gerektiğini ifade eden Koçak, hatta bu kiĢilerin siyasi faaliyetlerini sürdürebilmesine de olanak sağlanmasından yana olduğunu bildirdi. Mahmut Koçak, Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak gibi bir görevi olmadığını kaydettiği basın toplantısında, ''Belki de bu zulüm iktidarlarının tasfiyesini kolaylaĢtırıcı davranıĢlar göstermelidir. Türkiye, tüm dünyanın ezilen insanları için bir özgürlük adası olmalıdır'‗diye konuĢtu. DıĢiĢleri Bakanı ve BaĢbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, AKP'nin Kızılcahamam toplantılarında milletvekillerine Orta Asya devletlerine yönelik politikaların değiĢeceğini söylediğini aktaran Koçak, ancak bugüne kadar bir değiĢiklik olmadığını ifade etti. Koçak, ''AKP Hükümeti'nin dıĢ politikasını mı eleĢtiriyorsunuz?'‗sorusu üzerine, ''Anlayamadığımız bazı noktalar var. 1991'den bu yana izlenen politikalara bir eleĢtiri. Bundan biz de payımızı alıyoruz'‗dedi. ABD Neden Özbekistan'da Diktatör İstiyor? Bütün Dünya için Özgürlük Ġsteyen ABD Neden Özbekistan'da Diktatör Ġstiyor? "Türkistan(Orta Asya) Denklemi" baĢlığıyla Kırgızistan Devrimi sonrası ele aldığım yazımda Özbekistan'la ilgili Ģu görüĢleri kaleme almıĢtım. "Ġlk olarak bölgenin en büyük ülkesi ve hakim gücü olan Özbekistan'ı değerlendirmek gerekirse Ġslam Kerimov kendisine büyük bir saltanat kurmuĢ, halkının sevgisini büyük ölçüde kaybetmiĢ durumda ve karĢısında sürgün lider Muhammet Salih gibi ciddi bir muhalefet var. Ancak ufak bir ayaklanmada Kırgız lider Akayev gibi davranmayarak Kerimov'un halkın üstüne askerini, polisini salacaktır. Bu ülkede devrim olsa da çok zor ve kanlı olacağı kesindir." Bu yazının kaleme alınmasından bir iki hafta sonra bu olayların gerçekleĢmesi bir tesadüf değil büyük bir ihtimalin gerçekleĢmesiydi. ABD ve Ġngiltere zulüm saltanatını yıktırmamakta kararlıTürkistan'ın en demokratik olmayan ülkesi olmasına rağmen ABD ve Ġngiltere'nin çok büyük ekonomik, askeri ve siyasi desteğini alan "Ġslam Kerimov Diktatörlüğü"; tüm muhalif hareketleri sindiriyor, dıĢa kapalı baskı ve korku rejimiyle halkı fakirliğe ve açlığa mahkum ediyordu. ABD ve Ġngiltere'nin iğrenç hesaplarını birinci ağızdan aktaralım. Ġngiltere'nin eski TaĢkent büyükelçisi Craig Murray Ġngiltere ve ABD'nin Özbekistan'da yaĢananlardan sorumlu olduğunu, bir yıl önce Andican'ı ziyaret ettiğini ve bölgede demokratik muhalefet hareketi baĢlatmaya çalıĢan kiĢi ve gruplarla görüĢtüğünü belirtti. Daha sonra Ġngiliz hükümetinden, bu gruplara destek verilmesini istediğini açıklayan Murray, Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanlığının bu talebi geri çevirdiğini söyledi. Bu sözlerden sonra insanın aklına Ģu soru geliyor:Bütün dünya için özgürlük isteyen ABD neden Özbekistan'da diktatör istiyor?Afganistan, Irak, Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan gibi örneklere baktığımızda; bu ülkeler için "özgürlük kahramanı" kesilen ABD ve yakın müttefikleri bu yüzyılın artık krallıkları kabul edemeyeceğini, bunlarla sonuna kadar mücadele edeceklerini söylemiĢlerdi. Fakat Türkistan coğrafyasının en demokrasi karĢıtı bu ülkede neden Kerimov gibi bir baskı rejiminin yaĢaması için elinden gelen bütün askeri ve ekonomik yardımları yapıyor dersiniz? Ġster çifte standart deyin ister baĢka bir Ģey. Durum açık... ABD'nin derin menfaatleri için; ilk demokratik seçimde veya darbede gideceği kesin olan Kerimov'un, yeni gelecek Türkiye yanlısı veya Ġslamcı bir iktidardan daha makbul olmasıdır. Özbekistanlı olmak zor...Özbekistan Amerika ve bir çok ülke için çok önemli bir ülkedir. Çok büyük ve kıymetli yeraltı ve yerüstü kaynakları, yaklaĢık 30 milyon nüfusu, Türkistan'ın en güçlü ordusuna sahip olması ve hakim konumuyla Türkistan'ın kalbidir. Özbek halkı ortalama 30 Amerikan doları maaĢla ve çok düĢük bir milli gelirle açlık ve sefalet içinde yaĢamaya çalıĢırken, Kerimov devleti zenginleĢtirmiĢtir. Ülke resmen dıĢa kapalı bir hapishane durumundadır. Birçok Özbek vatandaĢı kökten dinci ve rejim karĢıtı oldukları iddiasıyla mahkum edilmiĢtir. Muhaliflerin seçimlere girmesine izin verilemezken, bütün muhalifler yurtdıĢına sürgün edilmiĢtir. Yapılan en son seçimlerle ilgili olumsuz görüĢlere iĢte Kerimov'un çirkin cevabı: Burası Asya, burada seçim böyle olur!ABD, Türkiye ve bölge ülkeleri açısından Özbekistan ABD ve Batı Fergana Vadisi'ndeki insanlık dıĢı kıyımı hafife aldı. Kendi menfaatleri uğruna ani müdahale ve çıkıĢlarına alıĢtığımız devletler ve kurumlar bu sefer küçük açıklamalarla olayı geçiĢtirmeye çalıĢtı. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ABD'nin Özbekistan'da üssü olmasıdır. Ġktidarda ABD baskısını kültür alanında bile görmek mümkün. Özbekistan'da Kiril alfabesinden sonra Türk alfabesine yakın bir alfabe kabul edilmiĢken, Amerikalı bilim adamlarının isteği üzerine Özbek dilini katleden standart Latin alfabesine geçmiĢtir. Arkasını Batı'ya yaslamıĢ olan diktatör Kerimov da tabiri caizse kükremeye devam ediyor.Aralarında derin tarihi, kültürel ve milli bağlar olan Türkiye- Özbekistan iliĢkileri bir kaç yıl önce çok iyi olduğu halde Kerimov'un iktidarı uğruna kopma noktasına bile gelmiĢtir. Hatta bir ara Türk Dünyası'nın büyük fikir ve edebiyatçılarından olan Erklik(Özgürlük) Partisi kurucusu Muhammet SALĠH Kerimov sürgününde Türkiye'de yaĢıyordu. Türkiye yanlısı olan bu muhalif lideri Türkiye'den çıkartmak için Kerimov adeta Türkiye'yi tehdit etti. Kerimov tarafından Özbekistan'daki Türk eğitim kurumlarının faaliyetlerine son verildi ve bir günde Türkiye'de öğrenim gören Özbek öğrenciler çekildi. Özbek muhalif lider SALĠH ise Ģu an Türkiye'de değil Norveç''de. Türkiye'ye bağlılığıyla bilinen Muhammet SALĠH iktidarın tek mantıklı alternatifi durumda. Türkiye için harekete geçme zamanı olabilir. Kırgızistan, Afganistan ve Tacikistan içlerinde önemli manada yoğun Özbek kökenli vatandaĢı barındırmasıyla olayların tam ortasında. Örnek vermek gerekirse olayların cereyan ettiği Fergana Vadisi'ne komĢu Kırgız vilayetleri Celalabad ve OĢ'ta 1 milyon Özbek asıllı Kırgız vatandaĢı yaĢıyor. Olaylardan etkilenen ve askerlerden kaçan birçok kiĢi yeni devrim atlatmıĢ sancılı ülke Kırgızistan'a sığınmıĢtır. Rusya ise Kerimov'un gitmesi için iĢtahlanmıĢ durumdaki basın organlarıyla Kerimov karĢıtı yayın yapıyor. ABD ve Rusya pastadan pay alma çabasında bakalım görelim bu stratejik ülkenin ve zulüm saltanatının durumu ne olacak. Özbek isyanı! (18 Mayıs 2005) - BiĢkek Sosyal Bilimler Üniversitesi Türkoloji Fakültesi AraĢtırması Aynen Alıntıdır. Özbek isyanı AKP'yi karıĢtırdı. AKP milletvekilleri, Özbekistan'daki olaylara sessiz kaldığı gerekçesiyle hükümeti topa tuttu. Milletvekili Mahmut Koçak, "Türkiyem, seni bu derece pejmürde ve savruk durumlara düĢürenlere yazıklar olsun" dedi. ANKARA Milliyet, 19 Mayıs 2005 06:33 Hükümetin, Özbekistan'daki olaylar karĢısında iĢlevsiz ve sessiz kaldığı yönünde Ġslami basında yoğunlaĢan eleĢtirilere, AKP milletvekilleri de katıldı. Türkiye'nin bağlarının zulmeden liderlerle değil, halklarla olması gerektiğini belirten AKP Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak, "Özbek ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih Türkiye'deydi. Bu büyük Türk siyasetçisini, Ġslam Kerimov adlı müstebitin, bırakın ricayı, tehdidiyle kolundan tutup ülke dıĢına attık" diye konuĢtu. "Türkiyem, seni tarihin, insanlık idealinin, devlet bilincinin karĢısında bu derece pejmürde ve savruk duruma düĢürenlere yazıklar olsun" diyen Koçak, Ģunları kaydetti:"Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak gibi bir görevi yok. Belki de bu zulüm iktidarlarının tasfiyesini kolaylaĢtırıcı davranıĢlar göstermeli." DıĢiĢleri Bakanı Abdullah Gül'ün, milletvekillerine, Orta Asya politikalarının değiĢeceğini söylediğini aktaran Koçak, ancak bugüne kadar bir değiĢiklik olmadığını vurguladı. 'Bölge ihmal edildi' Diğer AKP milletvekillerinin değerlendirmeleri de Ģöyle: Ersönmez Yarbay (Ankara): Türk cumhuriyetleri bizim nefes borularımız. Maalesef AKP hükümeti, buralara ABD ve AB ülkelerinin verdiği önemi veremedi. Türkiye'nin öncelikleri bakımından bölge ihmal edilmiĢ durumda. Abdullah ÇalıĢkan (Adana): Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar Türk cumhuriyetlerine yönelik politikası olmadı. Politikası hep ABD, AB ülkeleri ve Rusya'ya endeksli oldu. Mehmet Çiçek (Yozgat): ABD, Türkiye ve Rusya'nın etrafındaki çemberi daraltıyor. Operasyonlar hep aynı Ģekilde oluyor: Açlık, sefalet ve halk ayaklanması. Ne acıdır ki Türkiye, içinde bulunduğu problemler ve konumu gereği müdahil olamıyor. Burnumuzun dibinde Kuzey Irak'ta, kırmızı hatlarımızı bile sonuna kadar koruyamadık. Hükümetle değil, Türk devletinin gücüyle ilgili. Harun Tüfekçi (Konya): Bugüne kadar yeterli iliĢkiler kurulmamıĢ. Hükümetimiz iliĢkileri geliĢtirmek için çaba sarf ediyor. Gizli iliĢkiler kuruyor diye düĢünüyorum. Zaten bunların açıklanması da doğru olmaz. Gül: ―Kaygılıyız‖ Bu arada DıĢiĢleri Bakanı Abdullah Gül, Özbekistan'daki geliĢmeleri yakından ve kaygıyla takip ettiklerini belirtti. Gazetecilerin soruları üzerine Gül, rakamlar çok net olmamakla birlikte çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini hatırlatarak Ģunları kaydetti:"KardeĢ bir ülke olarak gördüğümüz bu ülkede iç huzurun, istikrarın her Ģeyin önünde geldiğine inanıyoruz. Bu açıdan bu ülkelerdeki demokrasinin geliĢmesi, temel hak ve özgürlüklerin pekiĢmesinin bu ülkedeki halkların mutluluğunu ve yönetimleri güçlendireceğine inanıyoruz."TBMM BaĢkanı Bülent Arınç ise, dün Özbekistan Büyükelçisi Rüstem Ġsayev'i kabul etti. Arınç'ın, Ġsayev'i kabulü yarım saat sürdü ve basına kapalı yapıldı. Muhammed Salih Konuştu... HAFTALIK, 101 - 21 Mayıs 2005 Özbekistan'daki gösteriler kanlı bir Ģekilde bastırılmıĢ görünüyor. Ama tartıĢmalar bitecek gibi değil. Diktatörce davrandığı gerekçesiyle eleĢtirilen Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre ayaklananlar dinci teröristler. Kimine göreyse Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan'dan sonra yönetim değiĢikliği sırası Ģimdi Özbekistan'da. Haftalık, olası bir yönetim değiĢikliği durumunda ülkenin en önemli lider adaylarından biri olması beklenen ERK partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih'e ulaĢtı... Muhammed Salih KonuĢtu... Özbekistan‘ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih, Haftalık dergisine konuĢtu. BĠRKAÇ DEFA TÜRKĠYE'YE SIĞINIP ĠKĠ ÜLKE ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLERĠ KOPMA NOKTASINA GETĠREN, ÖZBEKĠSTAN'IN SÜRGÜNDEKĠ EN BÜYÜK MUHALEFET LĠDERĠ MUHAMMED SALĠH'ĠN DÜNYA BASINI PEġĠNDE. AMA O HAFTALIK'A KONUġTU -----------------"Türkiye'den üç kez sınır dıĢı edildim, üçü de Demirel'in emri ile oldu" ----------------------"Özbekistan'da Kerimov'un adını 'Gençlik‘koyduğu ölüm kampları var. Soros'un verdiği parayla devrim yapmak imkânsız. Kerimov, altın ya da pamuk satar gibi, terör satarak zengin oldu." -----------------Özbekistan'daki gösteriler kanlı bir Ģekilde bastırılmıĢ görünüyor. Ama tartıĢmalar bitecek gibi değil. Diktatörce davrandığı gerekçesiyle eleĢtirilen Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre ayaklananlar dinci teröristler. Kimine göreyse Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan'dan sonra yönetim değiĢikliği sırası Ģimdi Özbekistan'da. Haftalık, olası bir yönetim değiĢikliği durumunda ülkenin en önemli lider adaylarından biri olması beklenen ERK partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih'e ulaĢtı. --------------------------Özbekistan'da yaĢanan olayların ardından bütün dünyanın dikkati Orta Asya'nın bu en güçlü ülkesinin üzerinde. Herkes Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'ın ardından sıranın Özbekistan'a geldiği yorumlarını yaparken 15 yılı aĢkın bir süredir ülkeyi demir yumruğuyla yöneten CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, Ģu an için duruma hakim görünüyor. Tabii yüzlerce insanın ölümüne yol açan sert askeri müdahalelerin ardından. Ġslam Kerimov, baĢta ABD olmak üzere yabancı ülkelerin "ülkende reform yap" çağrılarına Ģimdilik olumlu bir yanıt vermiĢ değil. Bütün bu karmaĢa içinde bir kiĢinin adı son zamanlarda bir hayli konuĢulmaya baĢlandı. Norveç'te sürgün hayatı yaĢayan Özbekistan'ın en büyük muhalefet partisi ERK'in kurucusu Muhammed Salih... Bu adam Özbekistan açısından son derece önemli bir isim. Kurduğu partiyle kısa sürede büyük güç kazanmıĢ; kendisini rakip gören Kerimov tarafından önce tutuklatılmıĢ, ardından dıĢ baskılar sonucu serbest bırakılmıĢtı. Ama artık ülkesinde can güvenliğinin kalmadığını düĢünüyordu... Ve 1993 yılında Azerbeycan'a kaçtı. Yine aynı yıl Turgut Özal'ın davetiyle Türkiye'ye de geldi. O tarihten itibaren ise Türkiye ile Özbekistan arasındaki en büyük sorun Muhammed Salih oldu. Hatta Kerimov, bu sebepten dolayı Türkiye'yle olan tüm iliĢkilerini koparmayı bile göze almıĢtı. Özbekistan'ın baskısıyla Türkiye'den değiĢik tarihlerde üç kez sınır dıĢı edilen Muhammed Salih, Ģu an Norveç'te bulunuyor. Hangi ülkeye giderse, Kerimov onun sınır dıĢı edilmesi için o ülkeye baskı uyguluyor. Ancak Özbekistan'da Kerimov yönetiminin değiĢmesi durumunda en önemli lider adayı olarak görülen Salih, bugünler yabancı basınının ve kuruluĢlarının adeta ablukası altında. Neredeyse tüm söyleĢi taleplerini geri çeviren Muhammed Salih, Haftalık'ın sorularını cevaplan dırdı. ÖLÜM KAMPININ ADI GENÇLĠK Özbekistan'daki değerlendiriyorsunuz? geliĢmeleri nasıl Olayların mahiyeti Ģu: Diktatör Kerimov'un 15 yıllık zulmüne karĢı Özbek halkı ayaklanmıĢtır. Ve bu diktatörün sonunun baĢlangıcı olacak diye düĢünüyoruz. 13 Mayıs 2005'de Andican Ģehri meydanına en az 50 bin kiĢi çıktı. Onlardan 1000'e yakınını (aralarında kadın ve çocuklar da var) o gün Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov'un emriyle kurĢuna dizdiler. Ġki bine yakın yaralı var. Bu kanlı olaydan üç gün sonra Kerimov meydana çıkan herkesi tutuklama emrini çıkardı. Aldığımız habere göre kadar Ģimdiye kadar 100'den fazla kiĢi tutuklanmıĢ ve "terörist" olarak sorguya çekilmeye baĢlamıĢtır. Hiç Ģüphe yok ki, kalan göstericiler de er ya da geç tutuklanacaktır. GeniĢ çapta cadı avı baĢladı bile. Bu kadar insanı sığdıracak kadar cezaevi Özbekistan'da var mı diye ĢaĢırmayın. Var!.. Kerimov, ölüm kampları ve zindanlarının modern mimarıdır. "Caslik" (Gençlik) diye bir ölüm kampı var ülkenin batısında, orada gerçekten özgürlük isteyen gençler hapsediliyor. En modern iĢkenceler orada yapılıyor. "KERĠMOV ALTIN VE PAMUK SATAR GĠBĠ TERÖR SATARAK ZENGĠN OLDU" - YaĢananlar iddia edildiği gibi Ġslami bir ayaklanma mıdır? Ġsyancı liderlerden Bahtiyar Rahimov'un, dini temellere dayalı devlet kurmak istiyoruz açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? -Böyle bir lider yok, Bahtiyar Rahimov var olabilir, adaletsizliğe karĢı ayaklanan gençlerden biridir belki. Ama halkın ve hatta Andican Ģehrindeki bir mahallenin tanıdığı böyle bir lider yoktur. Bu Kerimov'un daimi metodu, yeni "aĢırı dinci liderler" uydurmak. Doğrudur, Özbekistan'da Halifet kurmayı hayal eden çılgınlar da yok değil. Ama onların sayısı denizde damladır. Özbekistan'da Halifeti destekleyecek bir içtimai kitle bulamazsınız. Hilafet taraftarları bugün seçim olsa, yüzde 1 oy bile alamaz. Orta Asya'da terörün kaynağı Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un totaliter rejimidir. Onun baskıcı yönetimi toplumsal yoksulluk zemininde terörün yeĢermesini sağlıyor. Oysa, Çin, Rusya ve bazı Batı devletleri Kerimov'u "teröre karĢı bir kalkan" diye medh ediyor. O yüzden Kerimov terörü özenle koruyor. Terör Kerimov'u ve ordusunu giydiriyor ve yediriyor. Özbekistan'a yardım yapan yabancı devletler bu "terör karĢıtı ittifaka" yaptığı kadar bol yardım yapmamıĢtı. O kadar ki, terör, Özbekistan'ın ulusal zenginliği haline geldi. Tıpkı altın ve pamuk gibi. Hatta onlardan daha kıymetli oldu. Altın ve pamuğu satarak, ancak para kazanabilirsiniz. Sattığınız Ģey "terör" ise, o zaman sadece milyonları değil, hayati önem taĢıyan siyasi çıkar da elde edersiniz. Kerimov böyle zengin oldu. Kerimov böyle Batının stratejik ortağı oldu. "ANDĠCAN BAġLANGICI" OLAYI HALK AYAKLANMASININ - Özbekistan yeni bir Ukrayna veya Gürcistan olabilir mi? Özbekistan'da yaĢanan olayların altında yatan nedenler nedir? Sosyal sorunlardır: Yoksulluk, sefalet ve iĢsizlik... Siyasi sorunlardır: Toplum üzerinde devamlı baskı, özgürlüklerin çiğnenmesi, fikir özgürlüğüne karĢı devlet terörü, iĢkence... Özbekistan'da da Gürcistan, Ukrayna'daki gibi siyasi sistemin yumuĢak değiĢmesi lazım. Biz muhalefet olarak bu yönde çalıĢıyoruz. Andican olayı halk ayaklanmasının baĢlangıcıdır. Muhalefet bu isyanı demokratik ve medeni bir yöne sokmalıdır. - ERK partisi olarak gösterileri destekliyor musunuz? Evet destekliyoruz. Fakat gösteriler demokratik ve hukuk çerçevesinde yapılmalıdır. Bu mümkündür. Kerimov'un terörüne karĢı terörle cevap vermek yanlıĢtır. - Olayların bastırılmasında uygulanan sert yöntemlere yabancı ülkelerin yeterince tepki göstermediği öne sürülüyor. Özellikle de ABD eleĢtiriliyor bu konuda. Bu tutumu neye bağlıyorsunuz? 29 Aralık 1991 tarihinde Batı liderleri, Yeltsin baĢkanlı ğı altındaki ''devrimci''lerin Sovyetler Birliği'ni dağıtma kararı aldığını duyduklarında en az Mihail Gorbaçov kadar ĢaĢırmıĢlardı. Kimse Yeltsin'e SSCB'yi ''yıkmaya'‗yardım etmemiĢti. Tersine, Batı liderleri, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla ortaya çıkacak kaos‘tan korktuklarından, yönetiminin son gününe kadar Gorbaçov'a destek verdi. Kremlin'i kızdırmamak için Batının, Mart 1990'da bağımsızlığını ilan eden Litvanya'ya karĢı mesafeli durduğunu hepimiz hatırlıyoruz. Batı, SSCB'de baĢlayan demokratikleĢme sürecinden memnundu ve fazlasını beklemiyordu, hatta belki de ''fazlası''ndan korkuyordu. Batının bu "temkinli" politikası 11 Eylül faciasından sonra daha da "temkinlileĢti", daha da öteye gitti, hatta Özbekistan gibi totaliter rejimler ABD gibi demokratik ülkeyle stratejik ortak bile oldu. Maalesef, bu ortaklık Özbek halkına iyilik getirmedi. Doğru, Avrupa Birliği ve ABD'nin sivil toplumlarının -gözlemci sıfatında olsa bile- bölgede bulunması, Orta Asya rejimlerinin kendi halklarına uyguladığı Ģiddetin az da olsa yavaĢlamasını sağladı. Bazen diplomatik seviyede eleĢtiriler de yapıldı. Genelde, ABD ve Kerimov rejiminin stratejik ortaklığı bu rejimin cinayetlerini örtmeye hizmet etti. - Ukrayna ve Gürcistan'da yönetim değiĢikliklerinde yabancı ülkelerin de desteği olduğu biliniyor. Sizce Özbekistan'da dıĢ destek olmadan Kerimov'un devrilmesi mümkün mü? DıĢ destek olmadan yıkılabilir. Ben muhalefete desteği kastetmiyorum. Kerimov'a dıĢ destek olmazsa onun rejimi yıkılır, diyorum. DıĢ destek bu kanlı rejimi ayakta tutan direklerden biridir. "SOROS'U TANIMAM" - George Soros'la tanıĢıyor musunuz? Yönetim değiĢikliği olan muhalif grupları desteklediği öne sürülüyor. Soros'u nasıl değerlendiriyorsunuz? Soros'u tanımıyorum, hiçbir zaman tanımadım. Bu kiĢi hakkında öne sürülen komplo teorilerine de inanmıyorum, çünkü Soros vakfının sivil kuruluĢlara verdiği yardım miktarını biliyorum. Bu miktarla hatta en yoksul ülke olan Özbekistan'da da devrim yapmak imkânsızdır. Eğer Soros totaliter rejimlere karĢı demokratik hareketleri desteklediyse, ben onu alkıĢlarım. Dünyada herhangi zulme karĢı savaĢ veren herhangi hareket destekleyen herkese derin saygı duyarım. Çünkü bunu yapmak için de ideal ve cesaret lazım. - ERK'in Özbekistan'daki gücü nedir? 1991 yılının Aralık ayında yapılan CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a karĢı ERK'den adaydım. ERK'in ne parası ne de propaganda için araç gereci vardı. Seçim sandıklarının baĢına Kerimov'un gözlemcileri tayin edildi. Sayımı onlar yaptılar. Devlet Radyosu tarafından yapılan ilk açıklamalarda Muhammed Salih'in oyların yüzde 31'ini aldığı ilan edildi, fakat bu ilandan üç saat sonra Muhammed Salih'in sadece yüzde 15 oy aldığını, yine bir saat sonra ise sadece yüzde 12,7 oy aldığını açıkladılar. Seçime hile karıĢtırıldığının ispatı olarak ERK Partisi üyeleri tarafın dan yüzlerce çuval sahte oy pusulaları bulunup seçim komisyonuna sunuldu. Fakat kimse bunu dikkate almadı. Namuslu bir seçim olsaydı ERK partisinin oyların üçte ikisini aldığı görülecekti. - Sizin dıĢınızda hangi gruplar Özbekistan'da etkili olabilir? ERK dıĢında "Birlik" hareketi var, ve bir de "Çiftçi Partisi" var. Seçim olsa, bizim kazanacağımıza kimse süphe etmez. ÇeĢitli kesimler içinde desteği olan yegane parti ERK partisidir. "TÜRKĠYE'DEN SINIR DEMĠREL'ĠN EMRĠ ĠLE OLDU" DIġI EDĠLMELERĠM - Size barınma izni vermeyen Türkiye'ye karĢı kırgın mısınız? Kırgın değilim. Kerimov'a yaranmak icin o dönemin hükümetleri bizi üç kez sınır dıĢı ettiler. Hepsinde Sayın Demirel'in emri ile oldu bu iĢ. Ama bunun Türk milletine hiç bir alâkası yok. - Can güvenliğinizi tehdit eden giriĢimler sürüyor mu? 2001'de bir suikast giriĢimi oldu ama biz bunu zamanında fark ettik ve ondan sonra Kerimov bu gibi iĢe kalkıĢmadı. Gerekli koĢulların sağlanması durumunda Özbekistan'a dönmeyi düĢünüyor musunuz? 12 yıldan beri ülkeme gitmek için bavul üzerinde oturuyorum. Andican olaylarından sonra bavulu dıĢarıya çıkardım. ġimdi taksi bekliyorum, havaalanına götürmesi için. Tabi, TaĢkent'e uçmaya hazırlanıyorum, Allah nasip etse... MUHAMMED SALĠH KĠMDĠR? Türkiye ile Özbekistan'ı karĢı karĢıya getiren adam 1949 yılından doğan Muhammed Salih, Ģair ve edebiyatçı kimliğinin yanı sıra siyasal mücadelesiyle de biliniyor. 1985 yılında birkaç yazar arkadaĢıyla birlikte Özbek halkının millî değerlerine baskı uyguladığı iddiasıyla Moskova'ya karĢı mücadeleye baĢlayan Salih, bu nedenle sorguya çekilmiĢti. 1989 yılına gelindiğinde onu, üç yazar arkadaĢıyla Özbekistan'ın resmî olmayan ilk siyasî örgütü "Birlik"i ardından da ülkenin ilk sîyasi partisi olan ERK'i kuran Salih'in kaderi 1991 yılında yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde, o dönemin Komünist Part i yöneticisi olan Ġslam Kerimov'a karĢı baĢkan adayı olmasıyla değiĢti. Kerimov'un aldığı oy oranıyla kendisine rakip olmasından korktuğu Salih'i tutuklatıp partisinin de malvarlığına el koydu. Salih, dünya kamuoyunun baskısı sonuncu serbest kalmasına karĢın 1993'te ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. Turgut Özal‘ın davetiyle Türkiye'ye gelen Salih için Özal'ın vefatıyla zor günler baĢladı. Kerimov'un Türkiye nezdinde yaptığı baskılar sonunda 1994 yılında bu ülkeyi terk ederek Almanya'ya geçmek zorunda kaldı. 1996'da tekrar Türkiye'ye döndü. 1998'de yine Ġslam Kerimov'un ısrarlı baskılarıyla Bulgaristan'a sürüldü. Aynı yıl, gayri resmi olarak, Ġstanbul'da kalan ailesinin yanına döndü. Bu kez üçüncü defa sürgün edildi. Bu sefer Romanya'ya giden Salih 1999'un baĢlarında Türkiye'ye dönerek kısa bir süre sonra BirleĢmiĢ Milletlerin Ankara'daki ofisine, siyasî mülteci olarak baĢvurmak zorunda kaldı. Bu yolla Norveç'e yerleĢen Salih, halen partisini oradan yönetiyor. Salih'in Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde iki ülke iliĢkileri adeta kopma noktasına gelmiĢti. Türkiye'de 1500 Özbek öğrenciyi Salih'in yanına geçer diye geri çeken Kerimov, Türk firmalarına ciddi kısıtlamalar getirmiĢ hatta Türk mallarının kalitesiz olduğu için alınmaması için televizyonda konuĢmuĢtu. Bütün bu baskılar sonucu iki ülkenin iliĢkilerinin kopmasından endiĢelenen özellikle Demirel ve Alparslan TürkeĢ'in iki lideri barıĢtırma giriĢimleri de sonuç vermedi. En sonunda Demirel, 1999 yılında Özbekistan ziyaretinde Özbekistan'ın düĢmanının Türkiye'nin de düĢmanı olacağını söyleyip Salih'i korumalarının söz konusu olmayacağını açıklamıĢtı. Türkiye'de özellikle ülkücü kesimce sevilen Salih, Kerimov'un tersine yalnızca Özbek ulusçuluğunu değil Türkçülüğü de savunmasıyla biliniyor. Ali Kemal ERDEM CIA'nın Özbekistan raporu her Ģeyin özeti: CIA'nın yayınladığı raporda Özbekistan'daki etkin politik baskı grupları sıralanırken, 'ülkenin, yeraltı kaynaklarını yeni yeni keĢfetmeye baĢladığına‘ dikkat çekiliyor. Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam http://uzbekistanerk.org Hayati Bice 1992 yılı Ağustos’uydu; Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Türk Yurtları dergisi yayın yöneticisi Dr. Hayati Bice, Efendi Barutçu ve Oğuz Yayan’ın da içinde bulunduğu bir grup Türk milliyetçisi demirperdenin aralanması ile buldukları ilk fırsatta Türkistan’a düzenlenen bir gezi ile Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ı kapsayan bir seyahat yapmıĢlardı. Bu seyahatin Özbekistan’ı kapsayan en önemli bölümünün TaĢkent durağında Özbekistan Demokratik Muhalefeti’nin yegane sözcüsü ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih ile de görüĢme imkanı bulmuĢlardı. O sırada Muhammed Salih henüz TaĢkent’ten sürgün edilmemiĢti; ancak tüm temasları “diktatörün uĢakları”nın yakın takibi altında idi. Bunu bilmesine rağmen -birisi Emir Timur Hıyabanı’nda, birisi TaĢkent’in o sıralar en büyük oteli olan Hotel Özbekistan’da ve birisi de bir yurtseverin evindeki davette olmak üzere- tam üç kez grup üyeleri ile bir araya geldi. 1992 yılı Ağustos‘uydu; Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Türk Yurtları dergisi yayın yöneticisi Dr. Hayati Bice, Efendi Barutçu ve Oğuz Yayan‘ın da içinde bulunduğu bir grup Türk milliyetçisi demirperdenin aralanması ile buldukları ilk fırsatta Türkistan‘a düzenlenen bir gezi ile Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan‘ı kapsayan bir seyahat yapmıĢlardı. Bu seyahatin Özbekistan‘ı kapsayan en önemli bölümünün TaĢkent durağında Özbekistan Demokratik Muhalefeti‘nin yegane sözcüsü ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih ile de görüĢme imkanı bulmuĢlardı. O sırada Muhammed Salih henüz TaĢkent‘ten sürgün edilmemiĢti; ancak tüm temasları ―diktatörün uĢakları‖nın yakın takibi altında idi. Bunu bilmesine rağmen -birisi Emir Timur Hıyabanı‘nda, birisi TaĢkent‘in o sıralar en büyük oteli olan Hotel Özbekistan‘da ve birisi de bir yurtseverin evindeki davette olmak üzere- tam üç kez grup üyeleri ile bir araya geldi. Bu bir araya geliĢlerden birisinde Muhammed Salih ile Türk Yurtları dergisinin editörü Dr. Hayati Bice, önemi bugünkü olaylar ıĢığında değerlendirildiğinde açıkça görülen bir söyleĢi yapmıĢtı. Bu sohbet Türk Yurtları dergisinin 1993 yılı 5. sayısının 26-29. sayfasında yayınlandı. Muhammed Salih‘in gelecek vizyonunun tutarlılığını gösteren Ģu tesbitini Fergana vadisindeki kıyamın merkezi Andican‘da halka ateĢ açan hafif zırhlı araçlar üzerindeki TR amblemi ve ayyıldız bir arada değerlendirildiğinde çok ama çok anlamlı bulduk. Daha 1992 yılında Muhammed Salih TaĢkent‘teki Emir Timur bahçesinde Ģunları söylemiĢ: "Ġslam Kerimov'un Tiirkiye Türkistan Cumhuriyetleri iliĢkilerine verebileceği en büyük zarar kendi diktatörlüğünün baskı siyasetini Türkiye'nin desteklediği imajını oluĢturmasıdır. Bu siyaset tutarsa Türkistan aydınları arasında T.C. Devleti'ne karĢı olumsuz bir kanaatin kök salması kaçınılmazdır." Hiçbir yorum yapmadan 12 yıl önceki bu tespitteki isabete iĢaret ederek geçerken sizleri Muhammed Salih‘in 12 yıl önceki - tek virgülünü değiĢtirmediğimiz sohbetiyle baĢ baĢa bırakıyoruz. Ne mutlu Emir Timur‘un , Celaleddin HarzemĢah‘ın, ġeybani Han‘ın torunlarına ki Muhammed Salih gibi yiğit ve basiretli bir liderleri var ! Binlerle rahmet vatanlarının bağımsızlığı, imanlarının izzeti adına kanlarını Fergana vadisinde sebil edenlere… Selam olsun Türkistan‘ın yiğit evladına ; Türklüğün Fergana‘dan tuğu- bayrağı yükseltilen ―son‖ baĢbuğuna… Hayati Bice Muahmmed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam SUNU Türkistan Cumhuriyetleri‘nden Özbekistan‘da komünist diktatörlüğün kısmen de olsa bağımsızlık ve demokrasi yoluna yöneltilmesinde büyük payı olan BĠRLĠK HALK HAREKETĠ içinden doğan ve halen parlamento üyesi olan 11 milletvekili ile Özbekistan'da Ana Muhalefet Partisi konumunda olar. ERK PARTĠSĠ lideri Muhammed Salih ile TaĢkent'te görüĢtük. Özbekistan'da milliyetçi hareketin mayalanmasında büyük emeği geçen ve bütün Türk yurtları bazında önde gelen bir fikir ve dava adamı olan Muhammed Salih, Özbekistan‘ın bağımsızlık kararının verildiği meclis toplantısında. yaptığı tarihi konuĢma ile tereddütlü milletvekillerini etkilemiĢ ve bağımsızlık kararının alınmasında önemli bir rol oynamıĢtı. Geçtiğimiz günlerde Özbekistan'da Birlik Halk Hareketi lideri Abdurrahim Polat‘a yapılan ve Polat‘ın basından ağır Ģekilde yaralanması ile sonuçlanan suikast giriĢimi Özbekistan‘da milli muhalefete yönelik ağır baskılar olduğunu gözler önüne sermiĢti. ERK PARTĠSĠ lideri Muhammed Salih ile yaptığımız görüĢmede Özbekistan‘daki son durum ve gelecek üzerine bir değerlendirme yapmasını ve böylece Özbekistan'daki milliyetçi hareketin durumu ile ilgili Türkiye kamuoyunun dikkatinin bazı hususlarda yoğunlaĢmasının gerekliliğini vurgulamak istedik. Ġlgiyle okuyacağınızı sanıyoruz. TÜRK YURTLARI TÜRK YURTLARI : - Sayın Muhammed Salih, son zamanlarda Özbekistan'da milli muhalefetin temsilcisi Birlik Halk Hareketi ve onun siyasi temsilcisi olan liderliğinizdeki ERK PARTĠSĠ üzerinde baskıların yoğunlaĢtığı yolunda bazı haberler Türkiye'ye ulaĢtı. Bu konuyu bize açıklar mısınız? Muhammed SALĠH : - Son aylarda Özbekistan'da lıalen hakim durumda olan ve eski komünistlerden oluĢan Ġslam Kerimov baĢkanlığındaki yönetimin bütün milli hareketler ve özellikle Ozbekistan'daki muhalefetin ana gücü olan ERK PARTĠSĠ üzerindeki baskıları ağırlaĢmıĢtır. Komünizm döneminden kalan alıĢkanlıklar halen de sürmektedir. ġu anda Ġslam Kerimov baĢkanlığındaki yönetim yeni bir diktatörlüğe yönelmiĢ durumdadır. Bu baskıların niteliği incelenecek olursa niçin halen yönetimde olan Ġslam Kerimov ve ekibini diktatörlüğe yönelmekle suçladığımız anlaĢılacaktır. Halen ERK PARTĠSĠ'nin faaliyetleri sürdürmesi engellenmektedir. Özel teĢebbüsün bulunmadığı ülkemizde devletin kontrolünde olan basın-yayın araçları yayınlarımızın basımını engellemekte, devlet tekelindeki radyo ve televizyon Ana Muhalefet Partisi konumundaki ERK PARTĠSĠ'nin görüĢ ve düĢüncelerine en ufak bir yer vermemektedir. Halen parlamentoda 11 üye ile temsil edilen partimiz mensupları üzerinde ağır baskılar sürdürülmektedir. TÜRK YURTLARI : - Bu baskıların neler olduğunu örnekleri ile anlatır mısınız? Muhammed SALĠH :- Halen Özbekistan'da devlet tek iĢveren konumunda olduğu için hareketimiz ve partimiz mensuplarını açlık ile korkutmaya çalıĢmaktadır. ERK PARTĠSĠ mensubu olan kiĢilerin iĢlerine son verilmekte ve böylece üyelerimizin partiden ayrılmalarına çalıĢılmaktadır. Ancak ERK PARTĠSĠ milli muhalefetin temsilcisi olarak halkın bağrından doğduğu için bu baskılar etkili olmamaktadır. Halen 153.000 üyesi olan ERK PARTÎSÎ'nden bu baskılar sebebiyle ayrılan kiĢilerin sayısı sadece 4 (dört)'tür. Bu da halkımızın aç kalma pahasına bizimle bütünleĢmeyi tercih ettiğini gösteriyor. ERK PARTĠSĠ'nin faaliyetlerini kısıtlamak için yapılan baskılardan bir diğeriyse bankalarda mevcut olan hesaplarımıza el konularak partinin ekonomik gücünden yoksun hale getirilmesidir. Ancak sadece üyelerinin ve milli hareketin arkasındaki milletimizin yardım ve aidatları ile ayakta duran partimiz bu engellemelere rağmen mücadelelerini sürdürecektir ve sürdürmektedir. TÜRK YURTLARI : - Ġslam Kerimov yönetiminin bu baskıları karĢısında geliĢtirdiğiniz tepkiler nelerdir ve faaliyetlerinizi sürdürmek yolunda ne gibi çalıĢmalar düĢünüyorsunuz? Muhammed SALĠH : - Halen parlamentoda çalıĢmalarına devam eden 11 arkadaĢımız muhalefet olarak yapıcı ve uyarıcı çalıĢmalar yapmaktadır. Benim kendi adıma yaptığım bir değerlendirme ile milletvekilliğinden istifamdan sonra parlamentodaki çalıĢmalarım sona erdi. Ancak halen aktif siyaseti ana muhalefet partisi lideri olarak ve tüm mesaimi partiye ayırarak sürdürüyorum. Çünkü tarihin bize görev verdiği bu dönemde görevden kaçmak asla affedilemez. Her türlü baskı ve Ģantaja rağmen, adil olmayan Ģartlarda, her türlü devlet imkanından ve propaganda vasıtalarından yoksun olmamıza rağmen BaĢkanlık seçiminde Ģahsıma % 15 oy veren ve milletvekili seçimlerinde de ben dahil 12 milletvekilimizi ERK mensubu olarak parlamentoya sokan milletimize karĢı olan borcumuz da bizi görevden kaçamaz hale getirmektedir. Gücümüz yettiğince kanımızın son damlasına, son nefesimize kadar halkımıza hizmete ve Türkistan'ın yeniden Ģanlı mazisi yolunda yükselmesi gayretlerimize devam edeceğiz. Ağır komünist baskıları yaĢayan halkımızın aydınlatılması yolundaki basın-yayın faaliyetimizin en önemli vasıtası olan ve 12.000 satıĢ tirajına ulaĢan ERK gazetemizin baskısı halen durdurulmuĢtur. Ancak biz gazetemizi Kazakistan'da bastırarak Özbekistan'da dağıtmak yolu ile yönetimin engelini aĢmak düĢüncesindeyiz. TÜRK YURTLARI : - Ana Muhalefet Partisi lideri olan sizin Ġslam Kerimov ile iliĢkileriniz ne düzeyde? Ayrıca artık bağımsız bir ülke olarak diğer ülkelerle ikili iliĢkiler geliĢtiren Özbekistan'da ana muhalefet olarak ne gibi temaslarınız olmaktadır? Muhammed SALĠH : - Bizim ülkemizde iktidar sahibi olan komünistler muhalefet görmemiĢlerdir. Bu yüzden halen iktidarda olan eski komünistler ve onların lideri Ġslam Kerimov da muhalefetimizi hazmedememektedir. Benimle olan Ģahsi iliĢkilerine de bu durum yansımıĢtır. Ġslam Kerimov ile son birkaç aydır hiç bir Ģekilde görüĢmemiz olmamıĢtır. ġu anda Ġslam Kerimov mesaisinin önemli bir kısmını muhalefetin ve özellikle ERK PARTĠSĠ çevresinde oluĢan milli muhalefetin baskı altına alınması yolunda harcamaktadır. Bu sebepledir ki adeta bir diktatörlüğe yönelmiĢ durumdadır. Halkımızı son derece zor durumda bırakan ekonomik bozukluk, Türkiye ve dünya ile iliĢkilerimizi geliĢtirecek olan ve bizim de desteklediğimiz Latin alfabesine geçiĢ, komünist baskı ve zulüm yıllarında yok edilmeğe çalıĢılan tarihi ve kültürel mirasın onarılması gibi hayati konular halen Ġslam Kerimov'un ilgi sahası dıĢındadır ve bu yüzden de bu konularda hiç bir ilerleme kaydedilmemiĢtir. Ana muhalefet lideri olarak benim diğer ülkelerdeki siyasi organizasyonlarla iliĢkilerim de engellenmektedir. Bunun en tipik örneği geçtiğimiz aylarda gerçekleĢen Ġslam Kerimov'un Almanya ziyareti programından benim ismimin ve görüĢmelerimin çıkarılması olmuĢtur. Almanya'nın TaĢkent Büyükelçisi ile yaptığımız görüĢmelerde bu husus ortaya çıkmıĢtır. Eski Sovyetler Birliği topraklarında oluĢan yeni Türk Cumhuriyetleri'ndeki milliyetçi hareketlerle görüĢmelerimiz gayet iyi ve olgun bir geliĢme göstermektedir. Bu iliĢkiler nedeniyledir ki yayın organımızı Kazakistan'da bastırmamız mümkün olacaktır. Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan'da yapılan baĢkan seçimiyle Ebulfeyz Elçibey'in Azerbaycan CumhurbaĢkanlığı'na seçilmesi de bizi son derece mutlu etmiĢtir. TÜRK YURTLARI : - Son dönemde Türkiye ile Türkistan Cumhuriyetleri arasındaki iliĢkilerde önemli geliĢmeler kaydedildi; en üst düzeyde temaslar oldu. Bu geliĢmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ġslam Kerimov Türkiye ile kurduğu iliĢkileri kendi nüfuzunu artırma yolunda kullanıyor mu? Muhammed SALĠH : - Türkiye ile Türkistan Cumhuriyetleri arasındaki iliĢkilerin geliĢmesi bizi elbette mutlu eder. Son dönemde TaĢkent'te Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği'nin açılması ve T.C. BaĢkanı Süleyman Demirel'in büyük bir heyetle ülkemizi ziyareti bu geliĢmelerin en önemlileridir. Ayrıca Türkiye televizyonu (TRT)'nun kısıtlı düzeyde de olsa ülkemizde izlenir hale gelmesi ve ZAMAN gazetesinin Almaata ve TaĢkent'te ve bizim halkımızın anlıyabileceği Ģekilde yayınlanması da kayda değerdir. Ancak bu geliĢmeler etrafında bazı hususlara dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği faaliyete geçmekle beraber henüz Türkiye ile ülkemiz arasındaki iliĢkilerde ciddi bir rolü yoktur. Belki zamanla çalıĢmalar daha iyi Ģekle girecektir. Ülkenizin BaĢbakanı Süleyman Demirel'in yaptığı gezinin en büyük eksiği görüĢmelerini sadece yönetimi elinde tutan eski komünistlerle sınırlı tutması olmuĢtur. Belki de bu Demirel'in isteği hilafına böyle geliĢmiĢtir. Ancak bundan sonra ülkemize gelecek siyasi liderlerin bizim de ana muhalefet ve iktidar alternatifi olarak söyleyeceklerimizi dikkate almalarını talep ediyor ve bekliyoruz. Demirel'in Özbekistan ziyareti esnasında arzu etmemize rağmen kendisi ile görüĢme imkânımız olmamıĢtır. Yine bu sırada Türkiye heyetinde bulunan Alparslan TürkeĢ ile de görüĢme fırsatı bulamadık. Kendilerinin -Demirel ve TürkeĢ'in- bizimle görüĢmeyi talep edip etmediklerini bilemiyorum. Ancak biz görüĢmeyi arzulamamıza karĢılık kendilerini sadece uzaktan görebildik. Ġslam Kerimov'un bu siyaseti tutarsa özellikle Türkistan aydınları arasında Türkiye Cumhuriyeti'ne karĢı olumsuz bir kanaatin yerleĢmesinden korkarım. Ayrıca Ģu Türkiye'de iyi bilinmelidir ki eski komünistlerin tipik bir örneği olan Ġslam Kerimov oportünist bir politikanın izleyicisi olarak gittiği her ülkede kendisini kabul ettirebilmek için çeĢitli manevralar yapmaktadır. Türkiye'de tek dostunun Türkiye olduğunu söyleyen Ġslam Kerimov'un Pakistan ve Suudi Arabistan'da yaptığı görüĢmeler bu yönden Türkiye kamuoyu tarafından iyice değerlendirilmelidir. TÜRK YURTLARI : - Bundan sonrasında ne gibi geliĢmeler bekliyorsunuz? Muhammed SALĠH : - Halen (1993) Özbekistan bağımsız sayılamaz, l Eylül 1991'de ilan edilen "Müstakillik" halen hayata geçirilememiĢtir. Ülkede milli para halen tedavülde değildir; Rusya'ya olan ekonomik bağımlılık sürmektedir. Ülkemizdeki etnik karıĢıklıklar ve bunların ortaya koyduğu etnik çatıĢma riski her geçen gün artmaktadır. Halen ülkemizde % 11 oranında bir Rus azınlık varlığını sürdürmektedir. Hükümet bizim hareketimizi ırkçı-Ģovenist olarak lanse ettiği için ülkemizdeki gayri-Türk unsurlar bize korku ile bakmaktadır. Halbuki bizim hiç kimseye karĢı ırkçıĢövenist bir bakıĢımız yoktur. Bizim endiĢemiz Ġslam Kerimov yönetiminin konumunu güçlendirmek için ülkede bir "milliyetler çatıĢması"nı körüklemesidir. Açıkça önümüzdeki dönemde provakatif çalıĢmalarla ülkede bir etnik çatıĢma ortamının oluĢturulmasından ve kan dökülmesinden endiĢe ediyoruz. Ülkenin ekonomik durumunun kısa sürede düzeltilemeyeceğinin farkındayız. Bu nedenle öncelikle tam bağımsızlık yolunda adımlar atılmasını ve ülkenin manevi yapısının onarılmasını istiyoruz. Maddi yapımızın çağdaĢ standartlara ulaĢması belki de epeyce zaman alacaktır. Ancak halen ağır Ģartlarda yaĢayan köy halkının rahatlatılması için bazı tedbirler alınması ve süratle bir toprak reformu yapılarak köylünün kendi emeğini kendisinin değerlendirebilmesinin sağlanması gerekir. Ancak Ġslam Kerimov yönetiminin kendi gücünü azalmasına yol açacak böylesi bir toprak reformuna gitmeyeceğini de biliyorum. TÜRK YURTLARI : - Son olarak Türkiye'ye bir mesajınız var mı? Muhammed SALĠH : - Türkiye'nin güçlü ve bağımsız bir ülke olarak, ayakta durması bizim için çok önemlidir. Ayrıca Türkiye'deki liderlerden isteğimiz Türkistan Cumhuriyetleri ile iliĢkilerini sadece eski komünistlerin elindeki mevcut idare ile sınırlı tutmamaları ve demokratik ve milli muhalefetin temsilcisi olan ERK PARTÎSÎ gibi kuruluĢları da dikkate almalarıdır. Türkiye'deki milli kamuoyundan beklentimiz ise ülkemizdeki durumu anlamağa çalıĢarak Ġslam Kerimov gibi her devrin adamı ; her kılığa girebilen ve milletimize yeterince zarar vermiĢ kiĢilere karĢı verdiğimiz mücadelede her yönden bize omuz vermeleri, manevi destek ve yardımlarını, dualarını esirgememeleridir. ( Emir Timur Hıyabanı, TaĢkent , Ağustos1992 ) Hayati Bice RTÜK,Uzman Dr., AraĢtırmacı-Yazar TaĢkent, Ağustos 1992 : Erk Partisi BaĢkanı Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam www.turkdirlik.com Özbekistan'da Madalyonun Öteki Yüzü 26.05.2005/12:50 - Kafkaslar-Orta Asya-Ortadoğu ÇalıĢmaları Stratejik Yorum No:109 ArĢ.Gör. Ekrem KALAN Kafkasya‘da baĢlayıp, ardından Ukrayna‘ya oradan da hızlı bir Ģekilde Orta Asya‘nın demokratikleĢme sürecini sancılı bir Ģekilde yaĢayan Türk Cumhuriyetleri‘ne doğru yayılan halk devrimi dalgası, bilindiği üzere kısa bir süre önce Özbekistan‘da kendisini gösterdi. Yalnız bu bahsettiğimiz bölgelerde kadife devrimler gerçekleĢirken, Özbekistan‘da durum pek de bu genel devrim modasının adına uygun bir Ģekilde geliĢme göstermediği gibi, yakın gelecekte de göstermeyeceğe benziyor. Konuya girmeden önce, kısaca Özbekistan‘ın sosyal ve demografik yapısından bahsetmekte yarar var. Özbekistan, nüfusu yönüyle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında ilk sırayı alır ve artıĢ hızı böyle devam ederse, 2010 yılına gelindiğinde 32-36 milyona ulaĢacaktır. Özbekistan'ın, son belirlemelere göre, 26.8 milyon olan nüfusunun %80'ini Özbekler, %5.5'ini Ruslar, %5'ini Tacikler, %3'ünü Kazaklar, % 2.5'ini Karakalpaklar, %1.5'ini Tatarlar ve %2.5'ini de diğerleri oluĢturmaktadır. Özbekistan nüfusunun büyük bölümünün Özbeklerden oluĢması hem siyasi bir güç, hem de bir istikrar unsuru olarak değerlendirilmektedir. Bu durum aynı zamanda yönetimde ve ekonomide Ruslar tarafından donatılmıĢ olan kilit mevkilerin ÖzbekleĢtirilmesinde Kerimov'a büyük kolaylıklar sağlamıĢtır. Özbekistan, etnik ve dini açıdan homojenik nüfusu ve kültürel altyapısıyla diğer Türk Cumhuriyetleri‘ne göre farklılık arz etmektedir. Özbekistan'ın tarihten gelen, zengin bir kültür ve edebiyat temeli vardır. Semerkand ve Buhara Ģehirlerinde Türk dünyasının en ünlü ve dünyaca tanınmıĢ düĢünürleri, edebiyatçıları, matematikçileri ve bilim adamları yetiĢmiĢtir. Diğer cumhuriyetlerde bulunmayan bu köklü kültür mirası, Özbeklere daha güçlü bir ulusal kimlik bilinci kazandırmıĢtır. Yukarıda bahsi geçen bu köklü kültür mirası, günümüz Özbekistan‘ında etkili bir halk hareketinin meydana gelmesine önemli bir katkı sağlamaktadır. Bazı araĢtırmacı yazarlarımız Özbekistan‘da meydana gelen olaylarda G. Soros‘un parmağı olduğunu düĢünmekte ve bu doğrultuda düĢüncelerini ifade etmektedirler. Bu görüĢ hemen bütün siyaset bilimciler tarafından da desteklenmektedir. Soros Vakıfları, özellikle bulundukları ülkede insani yardım adı altında muhalefeti güçlendirmek amacıyla desteklerde bulunmaktadır. Bunun farkında olan Kerimov da Kırgızistan‘daki devrim sonrası ilk iĢ olarak TaĢkent‘teki Soros Vakfı‘nı kapatarak, önlem almaya çalıĢmıĢtı. Fakat bu önlem halk hareketini durdurmaya yetmezdi. Çünkü oluĢabilecek halk hareketlerinin tetikleyicisi olması için Soros Vakfı‘nın teĢvik ve kıĢkırtmalarına ihtiyacı yoktu. Özbekistan‘da meydana gelen olayları, sömürüye ve zulme bir baĢkaldırı ve bir demokrasi arayıĢının güçlü sesi olarak düĢünmek gerekir. Halk zaten yıllardır patlamaya hazır bir bomba gibidir. Fakat Özbekistan‘daki devrim kadife olmanın ötesinde, çok kan dökülen bir devrim hareketi niteliğindedir. Özbekistan olayları sadece dinci bir grubun Ġslam Devleti kurmak iddiasıyla ortaya atılarak, baĢlattıkları bir isyan gibi görünse de asıl gerçek demokrasiye duyulan özlemin ortaya çıkardığı bir halk hareketi olduğudur. Her ne kadar Kerimov, kendisine karĢı oluĢturulan muhalif hareketi özellikle de 11 Eylül sonrasında teröre karĢı ortak hareket etme parolasıyla ABD‘nin de desteğini almak maksadıyla aĢırı Ġslamcı oluĢumlar olarak nitelendirerek, kendince cezalandırsa da olayın aslı böyle değildir. Nitekim görgü tanıklarının ifadelerine göre de Andican‘da öldürülenlerin tamamına yakını yöre sakinleri yani masum halk idi. Bunun yanı sıra halk desteği olmayan bir isyan kısa bir sürede böyle büyük ve çarpıcı sonuçlar ortaya konması beklenemezdi. Peki, halkı canı pahasına böyle bir harekete iten etken ne idi? Bu sorunun cevabı, hem Kerimov‘un despot yönetimi hem de gönüllerdeki demokratik ve refah bir Özbekistan isteği idi. ĠĢte bu iki cevabın kesiĢtiği tek bir nokta bulunmaktadır. Bu nokta da Kerimov tarafından baskılar altında kalarak, çareyi yurtdıĢına kaçmakta bulan Erk Partisi‘nin 1993‘ten beri sürgündeki lideri Muhammed Salih‘tir. Peki kimdir bu Muhammed Salih ve neden milyonlarca Özbek onu lider olarak görmek istiyor? Muhammed Salih, 1949‘de Harezm eyaletinde dünyaya geldi. Büyük bir edebiyatçı, Ģair, fikir ve siyaset adamıdır. Demokratik ve milli esaslar üzerine kurulmuĢ bir Özbekistan hayaliyle yetiĢti. 1982‘de ―Dede Korkut Kitabı‖nı, 1986‘da Ziya Gökalp‘in ―Türkçülüğün Esasları‖nı, daha sonra Türkçe‘den ―Yunus Emre Divanı‖nı Özbek Türkçesi‘ne aktararak yayınlattı. 1985 Ocak ayında kaleme aldığı, Özbek Milliyetçilerinin baĢ eseri olan ―Politbüro‘ya Mektup‖ adlı eserini yazdı ve eser bütün SSCB‘de büyük etki yarattı. Bu sosyal depresyon onu politikaya iten önemli bir etken oldu. 1985‘den baĢlayarak o kendi makalelerinde her cepheden Özbek halkının dertlerini gündeme getirmeye baĢladı. Mayıs 1988‘de Özbekistan Yazarlar Birliği Genel Sekreterliğine seçildi.1988 yılının Kasım ayında üç yazar arkadaĢı ile birlikte o dönemin ilk muhalefet teĢkilatı olan "Birlik Halk Hareketi"ni kurdu. 1989 Ağustos ayında bu hareketten ayrıldı. 1990 yılının Nisan ayında ise "ERK Demokratik Partisi"ni kurdu ve baĢına geçti, hızla örgütlenmesini sağladı. MeĢhur Özbek ġairi Çolpan'ın "KiĢen" Ģiirindeki ‗‘zincir giyme, boyun eğme, ki sen de hür doğdun!", mısrası Partinin sloganı olmuĢtu. Partinin birinci hedefi "Özbekistan‘ın Sovyetler Birliğinden ayrılması, demokratik, milli devlet kimliğine kavuĢması" idi. özgür, Muhammed Salih 1990 ġubat ayında Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçildi. 20 Haziran‘da Partisi tarafından hazırlanan "Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesi"ni Parlamentoya sundu ve bu bildirge orada aynen kabul edildi. Böylece 5 Türk Cumhuriyeti arasında ilk bağımsızlığı kazanan cumhuriyet Özbekistan oldu. Ancak halkın desteğini sağlamıĢ olan Muhammed Salih‘e karĢı bir denge unsuru oluĢturmak isteyen Kerimov, Sovyet Rusyası‘nın desteğini almak için Bağımsızlık Bildirgesini çiğneyerek, 1991 Mart Referandumunda oylamaya hile karıĢtırıp, Özbekistan‘ı tekrar Sovyet idaresi altına sokmuĢtur. 1991 Ağustosundaki Rus ġovenistlerinin Gorbaçov'a karĢı baĢarısız darbesinden sonra Sovyetler kendiliğinden dağılmaya baĢladı. Kerimov bir anda Milliyetçiler tarafına geçti ve onların talebiyle hemen darbeden sonra, 29 Ağustos da Özbekistan‘ın bağımsızlığını ikinci kez ilan etmek zorunda kaldı. Ancak iki taraf arasındaki çekiĢme bununla da kalmadı. Muhammed Salih, 1991 yılının Aralık ayında yapılan CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yine Kerimov'a karĢı adaydı. Yapılan seçimleri hile karıĢtırarak, Kerimov kazanmıĢtı. Yaptığı hile ortaya konulmuĢ olmasına rağmen bir netice elde edilemedi. Ardından Kerimov Erk Partisi üzerindeki baskılarını arttırdı. ÇeĢitli bahanelerle bazılarını tutuklattı. Böylece bu parti mensuplarını sindirmeye çalıĢtı, ancak geç kalmıĢtı çünkü parti bütün halka mal olmayı baĢarmıĢtı. Bir süre sonra Erk Partisi, Kerimov muhaliflerinin toplandığı yer haline geldi. Kerimov‘un baĢbakanlık ve 4 bakanlık karĢılığında muhalefete bir son vermesi teklifini reddeden Muhammed Salih, baskılara daha fazla dayanamayarak Nisan 1993‘te ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bundan sonraki hayatında ise onu daha büyük badireler bekliyordu. Türkiye‘ye üç defa sığınmıĢ ancak üç defa da Özbek yönetiminin baskısı yüzünden sınır dıĢı edilmiĢti. Norveç kendisine sahip çıkmıĢtı. Prag‘da tutuklandığında da kurtulması için Norveç tüm diplomatik gücünü kullanmıĢtı. Yukarıda da değindiğim gibi Kerimov, 11 Eylül‘den sonra oluĢan küresel konjonktür çerçevesinde Muhammed Salih‘in Usame bin Ladin ile müttefikliğinden, Taliban mensubu olduğuna kadar pek çok iddia ile hareket ederek iadesini sağlamaya çalıĢtı. Fergana Vadisi‘nde üstlenmiĢ olan bir avuç Vahhabi militanın varlığından yola çıkarak, Özbekistan‘daki bütün Erk Partisi üyeleri ―aĢırı dinci teröristler‖ olarak ilan edildi ve büyük çoğunluğu tutuklandı. Bütün bu olan bitenler de Özbekistan‘ı bugünkü duruma getirdi. Peki ya bundan sonra neler olacak? Bundan sonra olacakları da Muhammed Salih‘in Berlin‘de bir gazeteye 15 Nisan günü verdiği röportajdan kestirebiliyoruz. Bu röportajında Muhammed Salih, "Hiç Ģüphe yok ki Andican, rejimin sonunun baĢlangıcıdır" beyanatıyla Özbekistan‘daki durumu ve meydana gelecek geliĢmeleri kısaca özetlemektedir. *Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi. Özbekistan muhalefetinden ERK Muhammed Salih Gerçek Hayat‘a konuĢtu Partisi lideri “Özbekistan‟da halk kazanacak!” SÖYLEġĠ ALĠ GÜMÜġ Özetle Özbekistan Orta Asya‘nın kalbi kanıyor. Özbekistan‘da iki günde binlerce insan toprağa gömüldü. SSCB‘nin dağılmasından sonra iktidara gelen eski KGB ajanı Ġslam Kerimov‘un despot idaresi altında inleyen halk için Özbekistan yaĢanılır bir yer olmaktan çoktan çıktı. Tam on beĢ yıldır zulmünü icra eden Kerimov diktasına hem ABD hem de Rusya destek veriyor. Ayrıca, Ġsrail‘in Özbekistan‘a yönelik icraatlarını da zikretmek gerek. Özbekistan için, tarihi ve nüfusu itibariyle, Orta Asya‘nın müstakbel belirleyici gücü diyebiliriz. Yani Özbekistan‘da olup bitenler, bütün bölgeyi etkileyecektir. Bu nedenle Özbekistan‘a özel önem atfediliyor. ABD‘nin, Afganistan iĢgalinden beri, Kerimov yönetimiyle yakın teması var. Hatta burada bir de ABD üssü kuruldu. Afganistan‘da faaliyette bulunan silahlı Özbek muhalif güçleri tasfiye etmek karĢılığında Kerimov ABD ile anlaĢmıĢtı. O günlerde naklen yayınlarda televizyonlardan seyrettirilen Kale-i Cengi katliamında öldürülenler ve daha sonra esir alınıp konteynırlara yüklenerek yok edilen binlerce kiĢi Özbeklerden baĢkası değildi. ABD, Kerimov‘a verdiği sözü tutmuĢ binlerce özgürlük savaĢçısı Özbek Müslüman‘ı katletmiĢti. Müslümanlara ait bu cesetler, piĢkinlikle örtbas edildi. Fergana Vadisi bin yıldır Orta Asya‘da Ġslam kimliğini besleyen, neĢvünema bulmasını sağlayan, alimler sanatçılar, aydınlar, entelektüeller yetiĢtiren verimli bir ova, çölün ortasında hayat fıĢkıran bir vaha idi. Özbekistan‘da önceki ve Ģimdiki kanlı olayların patlak verdiği yer yine Fergana Vadisi oldu. Hiçbir güç bu vadinin insanlarını inançlarından ayıramadı. Yarım milyon kiĢinin Guantanamo benzeri gizli çöl hapishanelerinde tutulduğu, insanca yaĢamak taleplerinden baĢka suçu olmayan Özbek muhaliflerin çığlıklarını duyan yok… ―Özbekistan‘da halk kazanacak!‖ Ali Gümüş : Özbekistan‘da son yaĢanan olaylar konusunda hayli çeliĢkili haberler alıyoruz. ġu anda durum nedir? Muhammed Salih : Ġsim tespiti yapılan cesetlerin sayısı bin sekiz yüz elli civarında. Bizim yerel kaynaklardan aldığımız bilgiler bu yönde. Ama hala yeni haberler ve bilgiler almaya devam ediyoruz bu sayının maalesef artma olasılığı vardır. Olaylar da henüz yatıĢmıĢ değil. Ali Gümüş : Bu olaylar Kerimov‘a karĢı bir ayaklanma mıydı? Muhammed Salih : Bu elbette Kerimov‘un zulmüne karĢı yapılan bir ayaklanmaydı. Dün, Tahtacı kentinden de ayaklanma haberleri geldi. Burada da ölümler oldu. Ġki yüz kiĢi de burada öldürüldü. Ali Gümüş : Kaç Ģehirde ayaklanma var? Göstericilerin sayısı kalabalık mı? Muhammed Salih : Andican, Tahtacı, Karasu, TeĢiktaĢ Ģehirlerinde ayaklanma oldu. Bu Ģehirlerin hepsi Fergana vadisinde. Ali Gümüş : Fergana Vadisi dıĢında durum nasıl? Muhammed Salih : Bütün Özbekistan‘da gerginlik yaĢanıyor. Her yer patlamaya hazır durumda. Bu ülke içinde geliĢen bir muhalefet. DıĢ kaynaklı değil. Halkın bizzat kendisi var meydanlarda. Ölenlerin çoğu da kadın, çocuk ve sivil insanlardan oluĢuyor. Ali Gümüş : Ekremiler adında bahsediliyor isyancıların kimliğine dair... bir tarikatten Muhammed Salih : Hayır. Öyle bir tarikat yok. Ölen gençlerden birinin elinde bir mektup bulundu. ―Andican halkına hitap‖ diye baĢlayan mektupta ―biz tarikat veya herhangi bir gurup değiliz. Sadece adalet istiyoruz‖ Ģeklinde ifadelerin yer aldığını biliyoruz. Ali Gümüş : Siz Özbek muhalif lideri olarak, yaĢanan olaylar hakkında neler düĢünüyorsunuz? Muhammed Salih : Bu olaylar, Kerimov‘un sonunun baĢlangıcıdır. Allah‘ın izniyle halk onu alaĢağı edecektir. Ali Gümüş : Kerimov iktidarına bildiğimiz kadarıyla hem Rusya hem de Amerika destek veriyor. Bu güçlü desteğe rağmen halk Kerimov‘u indirebilir mi? Muhammed Salih : Bugün sadece Rusya‘nın desteğinden söz edilebilir. ABD desteğini kesmek zorunda. Özbekistan‘da ABD üsleri var. Ama kendi üslerinin esiri olacak kadar küçük bir devlet değil Amerika. ABD bu güne kadar yaĢananlar karĢısında sustu ama artık politikasını değiĢtirmek zorundadır. Son açıklamalarından da bunu anlıyoruz. Ali Gümüş : ABD nasıl bir açıklama yaptı? Muhammed Salih :Beyazsaray sözcüsü, Özbekistan yönetimini kınadığını açıkladı. Göstericilere karĢı silah kullanılmasını kınadığını açıklaması önemli bir geliĢmedir. Ali Gümüş : Özbekistan olaylarında öne çıkan bir isim var mı? Muhammed Salih : Hiçbir isim yok.Grup veya hizip adı altında bir örgüt kimliği de yok. Tamamen halk hareketidir. ġimdi bizim vazifemiz halkı yönlendirmek ve onların rehberliğini üslenmektir. Burada bir mizansenin yaĢanmıĢ olma ihtimali de var. Özbekistan‘da biriken öfke ve rahatsızlığı bilen iktidar Ekremiye tarikatı adı altında kendisinin uydurduğu fundamentalist kimliği ortaya atarak batının desteğini arkasına almak istemiĢtir. Olayların halk hareketi olduğunu gizlemeye çalıĢmaktadır. Ali Gümüş : Türk basınının Özbekistan‘a yayınlarını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? dair Muhammed Salih : Türkiye‘deki basının Kerimov tandanslı bilgilere dayanarak yayın yaptığı kanaatindeyim. Dünya basını olaylara daha objektif yaklaĢıyor. Onlar fundamentalist falan demiyorlar. Ali Gümüş : Bundan sonra Özbekistan‘da neler olabilir? Muhammed Salih : Halkın ayaklanması çok kanlı bir Ģekilde bastırıldı. Ama bu böyle kalmayacak. Halk korku duvarını aĢtı. Kerimov ve onun cellâtlarından korkmuyorlar artık. Bu baĢlangıçtı. Halk devam edecek ve kazanacak. “Türk dünyası fikri yaşamalı” Türkiye Gazetesi, 26. 05.2005 Fransa Türk Federasyonu'nun Büyük Kurultayı, adeta Türk Zirvesine dönüĢtü. MHP Genel BaĢkanı Bahçeli, Kırım Türklerinin lideri Kırımoğlu ve Özbek siyasetçi Muhammed Salih Kurultaya katıldı Strasburg - Fransa Türk Federasyonu'nun 6. Büyük Kurultayı Strasburg'a bağlı Wacken Rheues Ģehrindeki Pare des Expositions Salonunda yapıldı. Kurultaya MHP Genel BaĢkanı Devlet Bahçeli, Ukrayna Parlamentosu üyesi ve Kırım-Tatar MilliMeclisi BaĢkanı Mustafa Cemil Kırımoğlu, Özbekistan'daki ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Strasburg BaĢkonsolosu Engin Yürür, MHP Genel BaĢkan Yardımcıları Metin Çobanoğlu, Mehmet Ekinci, Atilla Kaya, MHP Genel Sekreter yardımcısı Bülent Didinmez, MHP Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Suat BaĢaran, Türkmen Onur, Mehmet Telek, Fransa Türkmenler Derneği BaĢkanı Nihat Bayatlı, Dünya Azerbaycanlılar Kongresi BaĢkan yardımcısı Amir HaĢimi Abdullah, Avrupa Irak Türkleri Federasyonu Genel BaĢkanı Bahattin Kevser, Avrupa Türk Federasyonları genel baĢkanları ve yöneticileri, iĢadamları ve yaklaĢık 10 bin kiĢi katıldı. TÜRK ZĠRVESĠ GĠBĠ KURULTAY "Özbekistan sıyasi hayatının büyük ismi Muhammed Salih kurultayda yaptığı konuĢmada ''Türkiye'de bazı kiĢilerde demokrat görünme derdi var. Demokrat gözükmek için Türk benliğinden uzaklaĢmak isteyenler var", dedi.. Türk devletlerinin ortak iĢbirliğine de değinen Muhammed Salih ''Türkiye'ye ilk geldiğim zamanlar, politikacılar bu konuyu ciddi ciddi konuĢuyorlardı, hem de Türk devletinin her kademesinde. ġimdi Türkiye'de bu konuda konuĢmak ciddiyetsizlik sayılır, vizyonsuzluk sayılır, hem de devletin her kademesinde. Bugün Türk Entegrasyonu gayesi soğuk savaĢ dönemindeki gibi derin bir çukura gömülmüĢtür ve onun bir kez daha ortaya çıkmasına inananlar sayısı azalmaktadır. Türk milliyetçiliğinin Avrupa aĢkı ile yanıp-tutuĢan bir toplumun tam ortasında azınlık. kaldığını kaydeden Muhammed Salih bu davayı rahmetli Alparslan TürkeĢ tabutluklarda nasıl korudu ise, sizde bu davayı kutsal değerlere saldıran dünya karĢısında öyle korumalısınız, dedi. Gün gelecek, bu dava taraftarlarının ne kadar uzak görüĢlü olduklarını itiraf edecektir, inĢallah'', dedi. Türkistan‟ın Celladı Muhammed Salih: "Emir Teymur Ġslam Kerimov’u dar ağacından asardı" Yeni Musavat gazetesi, Baku, 2 haziran 2005 Elbeyi HESENLĠ 26 Mayıs‘ta(2005) Norveç‘in baĢkenti Oslo Ģehrinde Andican olayları ile ilgili protesto mitingi yapıldı. Erk ve Müsavat Partilerinin Norveç teĢkilatlarının teĢebbüsü ile düzenlenen mitinge Türkmenistan Muhalefeti, Uygur Hareketi ve Türk Federasyonunun yürüyüĢçüleri katıldı. Mitinge katılanlar Norveç DıĢiĢleri Bakanlığı binası karĢısında Parlamentoya kadar yürüdüler. Helsinki Grubunun ve bir çok insan hakları teĢkilatlarının destek verdiyi bu tedbirde çıkıĢ eden Özbekistanlı siyasi muhacir Muhammed Salih Özbekistan‘da baĢlamıĢ katliamın BirleĢmiĢ Milletler tarafından araĢtırılması için Ġslam Kerimov‘a baskı yapmaya çağırdı. Muhammed Salih 1949 yılında Özbekistan‘ın Harezm vilayetinde doğmuĢ olup. 1975 yılında TaĢkent Üniversitesini bitirip. 1977‘de genç Ģairin ilk kitabı Özbekistan‘da geniĢ yankı uyandırdı. 1980 yılının ortalarından itibaren siyasi ve içtimai alanda adını duyulmaya baĢlamıĢ,. 1988 yılında dağıtılan "Birlik" Hareketinin yaratıcılarından biridir. Adı geçen hareket parçalandıktan sonra Erk (Azadlık) Partisini kurmuĢ ve halen partinin lideridir. 1990 yılında Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçildi. 20 Haziranda Partisi tarafından hazırlanan "Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesini" Parlamentoya sundu ve bu bildirge orada aynen kabul edildi. 1991yılıında Ġslam Kerimov‘un tek rakibi olarak cumhurbaĢkanlığı seçimlerine katıldı. Bu seçimlerde yapılan hilelere itiraz eden Muhammed Salih ve taraftarları 1992 yılının baĢlarında baskılarla karĢılaĢtı ve muhalif yerel gazeteleri kapatıldı. Rejim tarafından evinde gözaltına alınmıĢ olmasına rağmen, 1993 yılında yeni bir milli meclis kurmak amacıyla isyan etmek suçuyla tutuklandı. Uluslar arası baskılar sonucunda serbest bırakılan bu siyasetçi, Erk Partisinin kararı ile ülkesini terk ederek Bakû‘ye, daha sonra Türkiye‘ye geldi. Kerimov rejimi 12 yıllık sürgün hayatı döneminde de takip etti. Bu sebeple birkaç defa Türkiye‘den çıkarıldı. Üç kez suikasta uğradı. 1999 yılı ġubatında TaĢkent‘te meydana gelen patlamalarla ilgili olarak gıyabında 15 yıl hüküm verilerek, Özbekistan Interpol‘i talebiyle Çek polisi tarafından Pragda tutuklandı. 15 günlük hapis süresi sonrasında uluslar arası istek üzerine serbest bırakıldı. MeĢhur Çek Devlet BaĢkanı Vlaslav Havel Muhammed Salih‘i BaĢkanlık sarayında kabul ederek, meydana gelen ―bürokratik yanlıĢlık‖ için özür dileyip, ―O, yirmiden fazla kitabın yazarı, edebi klasiklerin Özbek diline çeviren, kendisi hakkında 10 dan fazla kitap yazılan, halen Almanya‘nın Frankfurt Ģehrinde siyasi mülteci olarak yaĢamaktadır.Evlidir ve beĢ evladı var. Muhammed Salih Beyle fikirlerini almak istediğimizi bildirdik. Öncelikle ülkemizde (Azerbaycan) meydana gelen siyasi oluĢumları hassaslıkla izlediğini söyledi. Daha sonra ―Azerbaycan‘da gözlemlediğim siyasi değiĢiklikler Türkistan Türkleri için çok önemlidir ve ben Azerbaycan halkına bu Ģerefli süreçte baĢarılar diliyorum. Ġnanıyorum ki bu süreçten orta Asya halklarına da pay düĢecek‖ diye kaydetti. Andican olayları konusunda da Ģunları söyledi: ―Meydana gelen olaylar Özbek halkının Kerimov rejimine olan sonsuz nefretinin tezahürü olarak değerlendiriyorum. Dünya bir daha Ģahit oldu ki, Ġslam Kerimov‘un güvendiği çoğunluk aslında bir barut fıçısıdır. Ve bu fıçının istenilen an patlama tehlikesi var. Özbekistan‘ın vatansever kuvvetleri bu oluĢumun Kırgızistan‘daki gibi demokratik yolla yükseliĢini sağlasaydılar daha da güzel olacaktı. Ancak mitingler bastırılması ve dağıtılması buna imkân vermedi. Öldürülenler arasında kadın çocuk ve yaĢlıların çok olması gösteriyor ki, insanlar rejimin onlara ateĢ açabileceğini göze alabiliyor. TaĢkent ölü sayısını resmi olarak 169 kiĢi olarak açıklayarak iddia etse de, bize gelen haberlere göre 1000–1200 katliam kurbanı olduğu yönündedir‖. Uluslar arası kamuoyu Kırgızistan olaylarını demokratik bir inkılâp olarak kabul etti. Andican olayları ise daha çok Ġslamcı olarak değerlendirdi.‖ Bu doğru mu? Özbek halkı Ġslam devleti kurmak arzusunda mıdır? ―Kerimov 1991 yılından beri siyasi rakiplerini Ġslamcı temelinde suçlamaktadır. Hatta bizim partiye de bu etiketi yapıĢtırmak istedi. BaĢarılı olamadı. Ben özellikle o zaman ona, Ġslamcılık iftiraları hakkında bu kadar ileri gitme demiĢtim. Biz demokratik muhalefetiz bize faaliyet imkânı vermiyorsun. Hatta ülkeden çıkarıyorsun. Radikal Ġslamcılıkla suçluyorsun. Bu durum radikal Ġslamcıların güçlendirecek. Bu gün maalesef bu duruma gelinmektedir. ġimdi Özbekistan‘da bu gibi gruplar artık mevcuttur. Bunu görmezden gelemeyiz. ―Hizbi takrib‖ gibi bazı grupların halk arasında desteği yoktur. Onlar hilafet devleti kurmak istiyorlar ve bu hilafet de Arap dilinde olmalıdır diye düĢünüyorlarmıĢ. Özbek Türkleri böyle saçma fikirleri kabul eder mi? Bu gün adaletli seçim yapılsa halk, bu radikal Ġslamcılara değil demokratik muhalefete destek verecektir. Andican olaylarında bu radikal Ġslamcılar halkın protestosundan faydalanmak istediler. Unutulmasın ki ülkede beĢ milyon iĢsiz var. Bu insanların arasında bir miktar parayla istenilen gruba dâhil olmaya hazır olanları çoktur. Üstelik insanlar hangi yolla olursa olsun bu zulümden kurtulmak istiyorlar. Özbekistan‘da halk isyanı baĢ göstermeye baĢladı ve sadece Ġslamcılar bundan yararlanmaya çalıĢtılar. Katliama hazır olarak yetiĢtirilmiĢ polislere göre biz onları suçluyoruz. Biz Kerimov‘u da suçluyoruz ki, o halkın protestosuna radikal Ġslamcı damgası vurarak millete ateĢ açtı. Kerimov gerçek bir cellâttır. O Andican olaylarına katılan herkesi tutuklayacak. Ellibin insanı hapsetmek ne kadar akla sığmaz olsa da, ben onu iyi tanıyorum. KiĢiliği ve onuru ağır yara almıĢ insanlara iĢkence ederek ―lüzumlu‖ ifadeler alınacaktır. BMT, ATET, Avrupa Parlamentosunun bazı teĢkilatlarının ve ABD‘nin beyanatları gösteriyor ki, dünya Kerimov‘a baskılarını artıracak.‖ Özbekistan‘da çok yönlü muhalefetin taraftarları çok mudur? ―Biz yarı-demokratik seçimde bile galip gelebilirdik. Halk bizi destekliyor. O yüzden Kerimov demokratik muhalefetin seçimlere katılmasını engelliyor. Rejim bize karĢı son derece amansızdır, acımasızdır. Batı ise bizi yeterince savunmuyor. Ancak Ġslamcı gruplar arap ülkelerinden, Afganistan‘daki ve Pakistan‘daki Talibanlardan ciddi anlamda destek almaktadır. Bu da siyasi süreci etkilemektedir. Kerimov da Batıyı Ġslamcılarla korkutarak, onlardan önemli miktarda araç almaktadır. Fikrimce Batı, Özbekistan demokratlarına ciddi destek vermelidir. Aksi takdirde, Ġslamcılar Türkistan‘da gerçek söz sahibi olacaklardır. Kırgızistan inkılâbından hemen sonra Özbekistan ÖGUAM‘dan çıktı. Çokları bunu Kerimov‘un inkılâptan yana sağlama almak olarak değerlendirdi.‖ Siz nasıl düĢünürsünüz? Kerimov, ÖGUAM siyasileĢmekte olduğundan bu kurumdan çıktık diye açıklama yapıyor. Aslında sebep baĢkadır. Bu teĢkilatın çok yönlü olduğu bir sır değildir. Bu durum ise Rusya‘nın ve Çin‘in istemedikleri bir Ģeydir. Bu devletler MDB‘ye alternatif olan ÖGUAM‘ın geliĢmesini ve yükselmesini istemiyorlar. Kerimov‘un baĢta kalması, Rusya ve Çin‘in Özbekistan‘da diktatörlüğün devam etmesini istemelerinin sayesindedir. Çünkü kendi rejimleri de diktatörlüktür. Andican olayları meydana gelirken, Çin Kerimov‘a açık destek verdi.‖ Bu günlerde Avrupa Birliği Parlamentosu Özbekistan‘da terör uzantıları olabileceği konusunda açıklama yaptı. Sizin bu açıklama ile ilgili düĢünceleriniz nelerdir ? ―BaĢkanlık sarayının elinde polis teĢkilatı var. Kerimov rejiminin kendi icadı olan cinayetlere mazeret kazandırmak için, böyle eĢkıyalıklar planlaması beklenir. Eminim ki bu gibi insanlık dıĢı emellerin Özbek halkına hiçbir faydası yoktur. Halkımız bağımsız ve adaletli bir toplum olarak yaĢamak istiyor. Özellikle anti-Amerikan duygular güçlenmemektedir. Ġnsanlarımız Amerika‘dan destek umuyor ve Washington yönetiminin Kerimov rejiminin sonunu getirmek için Özbek halkına destek vereceğini ümit etmektedir. Ne yazık ki bu desteği Washington‘dan henüz hissetmemekteyiz. Andican olaylarından sonra Kırgızistan Muhalefetinde Feliks Kulov baĢkan adaylığından Kurmanbeg Bakiyevin lehine vazgeçti ve açıklamasında ; ―Kırgızistan‘da 800 bin Özbek yaĢıyor. Ġlk bakıĢta kimsesiz gibi görünen bu topluluğun karĢısında ne dayanabilir? Kırgız muhalefetine düĢen görev, iç çekiĢmelerle her Ģeyin elden çıkmasına sebep olmamaktır. Hatırladım ki Özbekler Türkistanda büyük güce sahiptirler ve Kırgısiztan olayları etnik olarak Özbek olanların bulunduğu yerlerden baĢladı. Bu durumun özünde, Özbeklerin Ġslamcılık uğrunda değil, sadece ve sadece demokratikleĢme adına ayağa kalkmıĢ oldukları görülmektedir. Diyorum ki; Orta Asya‘da sınırların karakteristik bir özelliği var. Buralardaki Türkler aynı milletin ve medeniyetlerin taĢıyıcılarıdır. Bu suni sınırlar, gün gelecek Berlin duvarı gibi dağılacaktır. Türkistan demokrasiye kavuĢtuktan sonra dıĢ iliĢkiler süratle ilerleyecektir.‖ Türk Hükümetinin size destek vermemesinin nedenini nasıl izah edersiniz? Bir süre önce oradaki(Türkiye) iktidar partisinin yönetimi bunu utanç veren bir olay olarak gündeme getirdi. O dönemde ben Özbekistan‘dan çıkmak üzereydim. Ebulfeyz Elçibey Turgut Özal la görüĢtü ve ben Türkiye ye geldim. Bize devlet seviyesinde önem verdiler ve randevuları bile öyle ayarladılar. Daha sonra Demirel iktidara geldi ve bize Türkiye yi terk etmemiz gerektiği teklif edildi. Türkiye‘den çıksam da daha sonraları yine çağırdılar. Sonuncu defa Mesut Yılmaz‘ın baĢbakanlığı döneminde, benimle ilgili resmi karar verildi. Açıkça biliniyor ki Kerimov‘un baskısı etkili olmuĢtu. Ama Türkiye o durumda da Türkistan‘a karĢı tarihi sorumluluğunu unutmamalıydı. Ümit ediyorum ki, Avrupa Birliğine üyelik konusunda can atan Türkiye, Mesut Yılmaz‘ın kabul ettirdiği o kararı lağvedecek. Türkiye ―Ben Türküm‖ diyen herkese destek vermelidir. Türkiye‘nin genel manada diğer Türk devletlerine yönelik siyaseti tamamen değiĢmelidir. ―ABD BaĢkanı George Bush Kafkas ve Orta Asya ülkelerinde demokratik değiĢiklikler olacağını bildirmektedir. Biz bu açıklamaları önemli buluyor ve Ümit ediyoruz ki, ABD ve Batı Türkistan‘ın demokrasiye kavuĢmasında bu ülke halkına ciddi destek verecektir. Türkistan demokrasiye hazırdır. Halk istenilen gün ayağa kalkabilir. Ġnanıyorum ki o gün uzakta değil.‖ Sizce Emir Timur sağ olsaydı Özbeklere ne derdi ? ―Bence Hakan önce Ġslam Kerimov‘u darağacından asardı‖ Türkistan‟ın Kalesi Yağmalanıyor Devletim Haber Öbeği, 19.06.2005 Eyüp Gökhan YaĢadığı zamana Biruni asrı denen büyük deha, Türk bilgini Biruni'yi elbet duymuĢsunuzdur.. Ya, 15. yüzyılda Semerkand'ın sultanı olan astronomi alimi, Müslüman-Türk büyüğü Uluğ Bey'i, bir baĢka astronomi alimi Ali KuĢçu‘yu? Muhakkak Türk edebiyatının savaĢçısı Ali Sir Nevai'yi de biliyorsunuzdur. Ġbni Sina‘nın asırlar üstü dehasını duymamak için manen sağır olmak gerekir.. Ġslam alimleri Ġmam Maturidi, Ġmam Buhara, Tirmizi, Nesefi, ZemahĢeri gibi zatların isimlerine de en azından aĢinalığınız vardır.. ġeyh Bahaeddin NakĢibendi ismine de.. Bu âlimler, dehalar dıĢında, tarih derslerinden (biraz da menfi Ģekilde) öğrendiğimiz Emir Timur da, kim ne derse desin, büyük bir Müslüman-Türk hükümdarıdır. ĠĢte tüm bu isimler Özbekistan'dan çıktılar. Kimilerine göre "Türkistan‘ın Kalesi" Özbekistan'dan.. Zaten o yüzden "bizim" sayıldılar, "bizim tarihimizin" dehaları, âlimleri, önderleri olarak dünyaya nam saldılar. Tıpkı baĢka büyüklerimiz gibi, yukarıdaki isimler vesilesiyle nesiller kimlik bilincine sahip oldu. Bugün Türk milliyetçisiyim diyenlerin dayanağı, bu gibi zatların varlığı değil mi? "Biz büyük bir milletiz" derken, "çünkü" listesinde hep bu isimler yer almadı mı ? ĠĢte bugün bu isimlerle övünen Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bu zatların memleketindeki zorbalığa, dikta rejimine, Müslüman-Türk duruĢuna karĢı sürdürülen zulme sessiz kalması; ikiyüzlülük, vefasızlık, hatta tarihe kuĢbakıĢı bakıldığında hainlik değildir de nedir? Ayni mirasyediliği, ayni "hain evlatlığı" Osmanlı için de yapmıĢtık. ĠĢimize gelince Oryantalistler'in gözüne girmek için "Ottoman" olup, iĢimize gelince kendi ceddimize sövmüĢtük.. Bu alıĢkanlıktan bir Türk olarak utanıyorum.. Bugün Türkiye sevdalısı, Müslüman-Türk önderi Özbekistan halkının karizmatik lideri Muhammed Salih Norveç'te yaĢıyor. Çünkü biz, zamanın BaĢbakan‘ının emriyle (Mesut Yılmaz) bu cesur adamı sınır dıĢı ettik. Alnının secdeye değiyor olması mı rahatsız etti, Kerimov'un ağabeyi Rusya dururken Türkiye'yi ağabey kabul etmesi mi, bilemiyorum.. Sınır dıĢı edilmesini isteyen aynı kiĢi, doğalgazı da Türkmenistan'dan değil, iki misli fiyatla Rusya'dan almıĢtı, hatırlarsınız. Daha hala onun açtığı delikleri tıkamakla meĢgul Türkiye. Gerçi simdi Yüce Divan'da yargılanıyor ama; Müslüman-Türk kelimelerine alerjisi olan dostu, kendi mübarek adına muhalif diktatör Ġslam Kerimov hala yağmacılığa devam ediyor. Yalnızca maddi zenginlikler değil, bir medeniyet yağmalanıyor. Komünizm altında mukaddesatından, milli bilinçten uzaklaĢtırılmıĢ Özbek Türkleri, yitik mallarına sarılmak isterken, bu sefer Kerimov tarafından engelleniyor. Hem de tüm bu kıyım bilindik bir kavram adına, "laiklik" uğruna yapılıyor.. Üstelik Muhammed Salih'in Ģeriat getirmek gibi bir amacı da yok. O sadece demokrasi istiyor. Halk artik ölümü bile göze almıĢ, isyan noktasında.. Kerimov'un iĢkenceleri, cinayetleri sürüyor. Uçaklarla cesetlerin taĢındığı haberleri geliyor. ABD demokrasiyi(!) baĢka yerlere getirmeye çalıĢmak ile meĢgul. Türkiye Cumhuriyeti Ģimdilik suskun.. Zora gelince "durumu Ģiddetle kınar" herhalde , o kadar.. Peki kim hesap verecek? Hangi yüzle bir daha Ali Sir Nevai'den, Ġbn-i Sina'dan, Uluğ bey'den bahsedilecek ? Muhammed Salih‟e 26.06.2005 Ġlhan ESEN Çilelerle kavrulmuĢ, Harezm‘in toprağında, BeĢbin senelik kökten, taze çıkan fidansın, Özbekistan‘ı saran, Ergenekon çağında, Demir dağ eritecek, od‘un yandığı ansın. Ergenekon içine, düĢünce bir Türk eli, Mutlak bir bozkurt çıkar, gösterir bize yolu Türkün tarihine bak, nice kahraman dolu, Kahramanlar içinde, ne ilksin, ne de sonsun. Senin ozan yüreğin, Türklük aĢkıyla vurdu Nevruz oldu Ģiirin, Özbek elini sardı Azatlığın rüzgârı, okĢadı bütün yurdu Mümkün mü kalkan bayrak, bir daha yere insin Göğe çıkan bayrağı, coĢturacak yel oldun Türklüğün çınarında, taptaze bir dal oldun Özbek Türkleri için, hürriyete yol oldun Ġstikbâle ıĢıksın, hem bugünsün, hem dünsün. Vatandan ayrı kalmak, Türk‘e en büyük acı Lakin hep acı olur, hastalığın ilacı Bu acıyla çökecek, zalimin tahtı, tacı Bırak, zalim zulmünü, bâki kalacak sansın. Yürüyen yol kat eder, koĢan menzile varır Tohum ekilmiĢ ise, gün gelir meyve verir Gözlerin görmese de, senin evladın görür IĢıklı yarınların, tohumunu ekensin Bugünler gelir geçer, gam yeme Türk evladı Mankurtlar unutuldu, unutmadık KürĢadı, Gönüllerde taht kurdu, Muhammed Salih adı, Sen bizim gururumuz, yüreğimizde cansın. Türkün meĢhur lafıdır, pâyidar olmaz zulüm, Mazluma ebediyyet, zalime sondur ölüm, Ey Muhammed Salih‘im, yürekte açan gülüm, Gönlümüzün tahtından, inmeyecek hakansın. Muhammed Salih'in Abd Ziyareti 28Haziran2005 - IHA038B092-DIS/28-HAZ-04D6-13BB Özbekistan demokratik erk partisi baĢkanı ve ülkenin önde gelen muhalefet lideri Muhammed Salih, ABD’ye tarihi bir ziyaret düzenliyor. Muhammed Salih : "Amerika’ya, Kerimov yönetiminin Özbek vatandaĢlarına yönelik korkunç adaletsizliğini ve baskısını anlatmak için geliyorum. Bütün isteğim, Özbekistan’a özgür bir Ģekilde dönmek, serbest ve adil seçimlere açıktan katılabilmek. Ukrayna ve Gürcistan’da olduğu gibi Özbekistan’ın da demokrasi sürecinden geçtiğini görmek istiyorum" Muhammed Salih’in avukatı Brian Ettinger: "Salih’in ABD ziyareti, amerikan hükümeti'nin sistematik adımlar serisinin sadece biri" "amerikan yönetimi, Kerimov’dan uzaklaĢmayı ve Özbekistan’da demokratik seçimlerin yapılmasını istiyor" Washington (ĠHA) Özbekistan Demokratik ERK Partisi'nin kurucucusu, baĢkanı ve ülkenin önde gelen muhalefet lideri Muhammed Salih, ABD'ye tarihi bir ziyaret düzenliyor. Muhammed Salih ABD ziyareti sırasında, Özbekistan'da özgür ve adil seçimlerin yapılması konusunu gündeme getirecek ve Özbek halkının maruz kaldığı kötü uygulamalar konusunda konuĢacak. Muhalefet lideri Salih'in, önemli Kongre liderleri, Bush yönetimi yetkilileri, bazı düĢünce kuruluĢları ve akademik enstitü temsilcileri ile görüĢmeler yapmayı, Özbek halkına destek istemeyi planladığı bildirildi. Özbekistan, Andican Ģehrinde yaĢanan Ģiddet olaylarının zirveye tırmanmasıyla uluslararası medyanın manĢetlerine taĢınmıĢtı. ĠĢsizlik ve insanların haksız yere hapishanelere konulmasını protesto eden yüzlerce kiĢi, Özbekistan güvenlik kuvvetlerinin acımasız müdahalesiyle hayatını kaybetmiĢti. Basit bir protesto eyleminde yüzlerce masum insanın öldürülmesi birçok dünya liderinin dikkatini çekmiĢ ve Özbekistan Hükümeti'nin siyasi sistemi reform kabiliyetini sorgulamaya baĢlamıĢlardı. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından beri Özbekistan Hükümeti, zor durumdaki halkın protesto eylemlerini hep aĢırı kuvvete baĢvurarak bastırıyor. Protesto gösterisi sırasında yüzlerce masum Özbek sivilin ölmesinden birkaç hafta sonra, neler olduğunu yerinde görüp öğrenmek amacıyla, ABD senatörlerinden bazıları Özbekistan'a gitti. Özbekistan'a giden senatörlerden John McCain, Financial Times gazetesindeki köĢe yazısında konuyu ele aldı. 14 Haziran 2005'te yayınlanan makalesinde Senatör McCain, Özbekistan Hükümeti'ni düĢmanca eylemlerde bulunmakla suçlayarak, "Bugün bu ülkede, bağımsız medya ve doğru bir muhalefet partisi yok. Hükümetin insan hakları sicili ĢaĢırtıcı. Siyasi haklardan ise eser yok. Çoğunlukla 'Ġslami terörizme karĢı savaĢıyoruz‘ diyen hükümet, iktidarına karĢı çıkanları topluyor, hapishanelere koyarak bazen iĢkence yapıyor" dedi.Orta Asya'da en tecrübeli demokratik hak savunucularından biri olan Muhammed Salih'in ABD ziyaretinin, özgür konuĢma ve fikir hürriyeti olmayan Özbekistan'daki durumun uluslararası toplum tarafından iyi bir Ģekilde algılanabilmesi için paha biçilmez değerde olduğu ifade ediliyor. COLUMBIA VE HARVARD GĠBĠ ÜNĠVERSĠTELER, AYLARDIR MUHAMMED SALĠH'Ġ ABD'YE DAVET EDĠYORDU. Muhammed Salih'in Basın DanıĢmanı Frank Howard'a göre, ABD'deki Columbia ve Harvard üniversiteleri, aylardır Özbek muhalefet lideri Salih'in ABD'yi ziyaret etmesini istiyordu; fakat Salih'in yakın bir tarihe kadar ABD vizesi alması mümkün olmadı. Heritage Foundation, Brookings Institute ve American Enterprise Institute gibi etkili düĢünce kuruluĢları Ģimdi, Muhammed Salih ile görüĢmeler yapabilmek için yarıĢıyor. Muhammed Salih, Özbekistan'da demokrasi için büyük umut olarak görülüyor ve ülke içinden konuĢmaya cesaret eden çok az sayıdaki kiĢiden biri olarak nitelendiriliyor. Demokrat ve cumhuriyetçi siyasi gruplar, Ulusal Demokrat Enstitüsü ve Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü gibi kuruluĢlar da Muhammed Salih ile görüĢme yapmak için programlar hazırladı. Muhammed Salih'in ABD ziyareti hakkında gazetecilere bilgi veren Frank Howard, "Muhammed Salih; Özbekistan'da siyasi ofis açan, bir muhalefet partisi kuran, Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı yasal bir kampanya baĢlatan birkaç muhalefet liderlerinden biri. Özbekistan'da siyasi reformlar yapılması çağrısı, dünyadaki demokratik reform savunucuları için bir fırsat, Kerimov rejiminin diktatör yönetimine karĢı ise bir tehlike oluĢturuyor" Ģeklinde konuĢtu. Muhammed Salih, 1990'lı yılların baĢlarında komünist lider Ġslam Kerimov'a karĢı siyasi bir rekabete girdi ve oyların yüzde 33'ünden fazlasını almayı baĢardı; fakat sadece birkaç saat içinde, kazandığı oyların oranı yüzde 12'ye indirildi. Oyların kullanılması ve sayımında hileler yapıldı, hiçbir zaman nihai seçim sonuçları açıklanmadı. Özbek Hükümeti'nin baskı dolu eylemlerini protesto için Muhammed Salih, parlamentodan istifa etti. Salih tutuklandı ve "devrimci bir komitenin lideri" olmakla suçlandı. Uluslararası güçlü bir reaksiyon karĢısında serbest bırakıldı, ancak can güvenliği açısından Özbekistan'dan ayrılmak zorunda kaldı. Muhammed Salih, 13 yıldır Avrupa'da yaĢıyor. Özbekistan'a gidemiyor. Daha da önemlisi, ülkesindeki demokratik sürece katılamıyor. Muhammed Salih'in avukatı Brian Ettinger, Salih'in ABD ziyareti hakkında yaptığı konuĢmada, "Sayın Salih'in ABD ziyareti, Amerikan Hükümeti'nin sistematik adımlar serisinin sadece biridir. Amerikan Hükümeti, Kerimov rejiminden uzaklaĢmayı ve ülkede demokratik seçimler yapılmasını istiyor. Amerikan Hükümeti'nin bu görüĢü, BaĢkan George W. Bush'un göreve baĢlarken yaptığı konuĢmaya uygundur ve doğru bir adımdır" dedi." DEMOKRASĠ BASKISI, ÖZBEKĠSTAN'I ÜLKELERE YAKINLAġTIRABĠLĠR ÇĠN GĠBĠ "Mayıs'ta Andican'da meydana gelen olayların incelenmesi yönünde uluslararası desteğin artması halinde Özbekistan'ın yabancılaĢacağı uyarısında bulunan bazı siyasi gözlemciler, böylece Özbekistan'ın Çin gibi ülkelerle çok daha fazla yakınlaĢabileceğine iĢaret ediyor. Siyasi gözlemcilerin birçoğu, Salih'in ABD'ye yapacağı ziyaretin Özbekistan'daki demokrasinin geliĢmesine büyük katlıları olacağını düĢünüyor. Gazetecilerin ABD ziyareti hakkındaki sorularına Muhammed Salih, "Amerika'ya, Kerimov yönetiminin Özbek vatandaĢlarına yönelik korkunç adaletsizliğini ve baskısını anlatmak için geliyorum. Bütün isteğim, Özbekistan'a özgürce dönme fırsatımın olması, serbest ve adil seçimlere açıktan katılabilmek. Bu, Özbekistan'da hiç tecrübe edilmedi. Ukrayna ve Gürcistan'da olduğu gibi Özbekistan'ın da demokrasi sürecinden geçtiğini görmek istiyorum" Ģeklinde cevap verdi. Muhammed Salih'in ABD'ye yapacağı ziyaret, Özbekistan'ın bir sonraki devlet baĢkanı olmak için geniĢ halk desteği kazanma amacını taĢımıyor; fakat Salih'in, bu makam için en uygun aday olduğu belirtiliyor. Muhammed Salih, bugün kadar çoğu kez Özbek halkını biraraya getirdi. ġimdi de, bunu tekrar gerçekleĢtirmek için uluslararası toplumun yardımını almaya çalıĢıyor. Geçenlerde, BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu'nu meydana getiren grupların hepsi, koalisyon lideri olarak Muhammed Salih'i seçti. BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu'nu (BÖDK); ERK (Özgürlük), Özbekistan Demokratik Partisi, Mülk, Mazlum, Ozod Ayol (Özgür Kadınlar), Andican, Yosh Kuch (Gençliğin Gücü), Özbekistan Gazetelerin Haklarını ve Özgürlüğünü Savunma Örgütü, Özbekistan KonuĢma Özgürlüğünü Koruma Örgütü, hapishanedekilerin haklarını savunan Ġnsan Hakları Destek Grubu, Andican mültecilerinin haklarını müdafaa eden Savunma Grubu, Ekolojiyi Koruma Destek Grubu gibi teĢekküller oluĢturuyor. BÖDK'te, çok önemli Özbek muhalefet liderleri de bulunuyor. Bunlardan bazıları; Özbekistan'ın Kazakistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid Kadirov, Parlamento eski Üyesi Adbuvahit Pattayev, Fergana eski Valisi Avazhan Muhtarov, Özbekistan Demokratik Parti lideri Dr. Avazhan Muhtarov ve Kerimov ailesinin eski danıĢmanı Ferhad Ġnogambaev.KerimovMuhammed Salih, "Özbekistan'daki yardıma muhtaç, iĢkence görmüĢ, baskılara maruz kalmıĢ insanları savunmak için dünya hükümetlerinin birleĢme zamanı geldi. Amerika'ya getireceğim mesaj budur" Ģeklinde konuĢtu. Muhammed Salih'in, ABD ziyareti sırasında 29 Haziran 2005 ÇarĢamba günü öğleden sonra Parlamento binasında Helsinki Komisyonu'nun yapacağı toplantıya katılacağı, toplantıda, Özbekistan'da devam eden kriz ve bunun ABD'ye etkilerinin ele alınacağı açıklandı. Özbek Temasları... Muhalif Lider Salih'in Washington Özbekistan muhalif erk partisi kurucusu Muhammed Salih: "Ġslamcı gruplar, demokratik rejime entegre edilmeli" "bu rejimi barıĢçıl yollarla devireceğiz" 01.07.2005 -BUNN WASHINGTON (ĠHA)-(FOTOĞRAFLI) EVRĠM ÖCAL Amerikan yönetiminin davetlisi olarak Washington'da bulunan Özbekistan muhalif ERK Partisi Kurucusu Muhammed Salih, Radio Free Europe tarafından düzenlenen bir toplantıya konuĢmacı olarak katıldı. Özbek muhalif lider Salih, uluslararası topluma çağrıda bulunarak, Özbek demokratik muhalefetini desteklemenin zamanının geldiğini söyledi. Batılı ülkelerin, Özbekistan'da Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un tek alternatifinin Ġslamcı bir rejim olacağı korkusundan kurtulması gerektiğini söyleyen Salih, "Kerimov da aynı sloganı kullanıyor. Orta Asya ülkelerinin tek yolu, demokratikleĢmeden geçer" diye konuĢtu. Batı'dan çok Ģey istemediklerini söyleyen Salih, "Biz, demokratik muhalefetin yasallaĢtırılmasını, muhalif liderlerin Özbekistan'a dönebilmelerini, demokratik seçimlerin yapılmasının güvence altına alınmasını ve özgür basının güvence altına alınmasını istiyoruz" dedi. Muhammed Salih, bu isteklerinin gerçekleĢmesi halinde Kerimov rejiminin barıĢçıl yollarla indirilebileceğini düĢündüğünü de sözlerine ekledi. Çin ve Rusya'nın Kerimov'u iktidarda tutmak için ellerinden geleni yapacağını öne süren Salih, Özbek halkının direnmekten korkmadığını söyledi. Andican'da geçtiğimiz Mayıs ayında yaĢanan olayların tekrarlanmasını istemediklerini de belirten Salih, "Biz, Ghandi yöntemini kullanacağız. Bu rejimi barıĢçıl yollarla devireceğiz" dedi. Özbekistan'da Ġslamcı grupların varlığının hatırlatılması üzerine ise Salih, kendilerinin iktidara gelmesi hainde Ġslamcı grupları yasallaĢtırarak, bu grupların yer altına inmesine engel olacaklarını söyledi. Salih, Özbekistan'daki Ġslamcı grupların seçimlere katılması halinde yüzde 1'den fazla oy alamayacağını savunarak, Özbek halkının ılımlı Ġslam'dan yana olduğunu ve radikal Ġslam'ın Özbek toplumunda yeri olmadığını söyledi. "Ġslamcı gruplar, demokratik rejime entegre edilmeli" diyen Muhammed Salih, "ĠĢ baĢına gelirsek, bu gruplara nasıl ulaĢacağımızı biliyoruz. Bu tür grupların liderlerinin isteklerinin neler olduğunu biliyoruz" dedi. Salih, Ġslam dininin de terörizme karĢı çıktığını hatırlattı ve "Ġslamcı teröre" asla izin verilmeyeceğini belirtti. Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları Muhammed Salih, ĠHA'ya özel açıklamalarda bulundu: "Türkiye, Özbekistan’a uygulanabilecek tek model. ABD, üsleri kaybetme korkusuyla Kerimov karĢısında sessiz kalmamalı. Türk Cumhuriyetleri olarak, Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında yaĢıyoruz ve onlara askeri olarak karĢı koyacak gücümüz yok. Bizi tehdit etmeyen bir devletin varlığını Çin ve Rusya’ya tercih ederim; ABD hem demokratik bir ülke, hem de bizden coğrafi olarak çok uzakta" 01 Temmuz 2005, 10:08- WASHINGTON (ĠHA) EVRĠM ÖCAL BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu lideri Muhammed Salih, Özbekistan için Türkiye modelini uygun gördüğünü söyledi. Amerikan yönetiminin davetlisi olarak ABD'nin baĢkenti Washington'da bulunan Muhammed Salih, Ġhlas Haber Ajansı'nın (ĠHA) sorularını yanıtladı. Salih, ileride Özbekistan devletinin baĢına geçtikleri takdirde uygulamayı düĢündükleri devlet yönetimi modelinin Türkiye olduğunu söyledi. Türkiye'nin bazı konularda "zayıflıkları" olduğunu söyleyen Salih, "Türkiye'de demokratik bir model var. Ġsteyen camiye gidiyor, isteyen rakı içiyor. Müslüman nüfusu olan bir devletin modeli böyle olmalı. Ġslam'da zorlama yoktur. Türkiye, Özbekistan'a uygulanabilecek tek modeldir" diye konuĢtu. Salih, Türkiye'nin laiklik modelinin de mutlaka Özbekistan'a uygulanması gerektiğini belirtirken "Ancak laiklik, dini hiçe saymak demek değil. Bazıları laikliği, ateizm gibi göstermeye çalıĢıyor. Bu doğru değil" dedi. ABD'nin Özbekistan'daki askeri gücü hatırlatıldığında ise Salih, "Türk Cumhuriyetleri olarak, Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında yaĢıyoruz. Onlara askeri olarak karĢı koyacak gücümüz yok. Bizi tehdit etmeyen bir devletin varlığını Çin ve Rusya'ya tercih ederim. ABD hem demokratik bir ülke, hem de bizden coğrafi olarak çok uzakta" Ģeklinde konuĢtu. ABD askeri varlığının bu zamana kadar Özbek halkı üzerinde olumlu etki yapmıĢ olduğunu ifade eden Salih, "ABD, üsleri kaybetme korkusuyla Kerimov karĢısında sessiz kalmamalı" dedi. ABD'nin, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a demokrasi ve insan hakları konusunda baskı yapması gerektiğini söyleyen Salih, Özbekistan ile yapılan üs anlaĢmasının demokratik talepleri gölgelememesi ve gerekirse ABD'nin, üslerinden vazgeçmeyi demokrasi adına kabul etmesi gerektiğini söyledi. Özbekistan'daki Ġslami grupların varlığının Batı'yı endiĢelendirdiğine dair soruları da yanıtlayan Salih, "Ġslami gruplar, Kerimov'un büyüttüğü kadar değil. Kerimov bu konuyu, Batı'dan destek almak için büyüttü. Batı da bu yalanı yuttu. 1999 TaĢkent olayları Batı'yı inandırdı. Ancak bu olaylarda da Kerimov'un parmağı vardı" dedi. Andican'daki olaylarda halktan bazı silahlı kiĢilerin hapishaneyi basmalarında da Kerimov'un parmağı olduğunu öne süren Salih, Ġslam'ın teröre karĢı olduğunu ve kendilerinin de teröre müsaade etmeyeceklerini belirtti. KerimovÖzbek muhalif lider Muhammed Salih, ABD'li yetkililerle yaptığı görüĢmelerden edindiği izlenime göre, Amerika BirleĢik Devletleri'nin çok yakında Kerimov'a karĢı tavrını resmen açıklayacağını düĢündüğünü söyledi. Özbek Muhalif Lider Salih, Abd Senatosu'nda İfade Verdi... 01.07.2005,10:08:43 Washington (ĠHA)-(Fotoğraflı) Evrim Öcal ―Muhammed Salih, Hakkındaki "Ġslamcı" Ġddialarına Yanıt Verdi‖ Özbeklerin muhalif lideri Muhammed Salih Amerikan Dirksen Senato Binası'nda Özbekistan'da yaĢanan son krizle ilgili bir oturumda tanık olarak dinlendi. ABD yönetiminin davetlisi olarak Washington'da yönetim yetkilileriyle temaslarda bulunan Salih hakkındaki "Teröristlerle iĢbirliği yaptığı" iddialarına da açıklık getirdi. Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği ABD Komisyonu tarafından düzenlenen oturuma Amerikalı Senatör ġam Brownback baĢkanlık yaptı. Geçtiğimiz Mayıs ayında Andican'da meydana gelen ve onlarca kiĢinin hükümet güçleri tarafından açılan ateĢte hayatını kaybettiği olaylarla ilgili ifade veren Salih, bu olayların Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov tarafından halka mesaj vermek üzere bizzat emredildiğini söyledi. 'un diktatörlük rejimi ile Özbek halkını bastırmaya çalıĢtığını belirten Salih Kerimov'un kendi otoritesini sarsacak her kiĢiyi terörist olmakla suçlayıp hapse attırdığını söyledi. Özbekistan'da Ġslamcı bir hareketin halk tarafından destek görmediğini ve bu hareketi savunan bazı radikallerin ise halk tarafından dıĢlandığına dikkat çeken Salih, Kerimov'un bu bahaneyi sadece iktidarda kalmak için kullandığını belirtti. ABD yönetiminden Özbek muhalifinin yasallaĢtırılması için destek isteyen Salih, demokrat muhalif liderlerin güvenlice Özbekistan'a dönebilmelerini talep etti. Özbekistan'da özgür ve demokratik genel seçimlerin yapılması gerektiğini söyleyen Salih, genç liderlerin onunun açılması gerektiğine iĢaret etti. Özbekistan'daki ABD askeri üssünün varlığının Özbek halkına psikolojik olarak güven verdiğini ancak gerektiğinde ABD askeri varlığının Özbekistan'da çekilmesi gerekliliğinin de baĢ gösterebileceğini söyleyen Salih, "Bana göre Özbekistan'daki ABD askeri varlığı ve Özbek hükümetine siyasi yollardan baskı kurulması aynı anda yürütülmeli, ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda ABD uzun vadede Özbek ve Amerikan halklarının çıkarını düĢünmeli ve askeri varlığını Özbekistan'dan çekme yoluna gitmeli" diye konuĢtu. Salih, Özbek lider Kerimov'a siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulanması gerektiğini ancak Özbekistan'ın tamamen dıĢ dünyadan izole olmasına yol açacak bir durumun yaratılmamasının önemini vurguladı. Helsinki Komisyonu olarak da bilinen Komisyonun oturumunda önce Özbekçe ardından Rusça konuĢan Salih, teröristlerle iĢbirliği içinde olduğu iddialarını reddetti. ABD'li senatör Brownback'un bu konudaki sorusuna yazılı bir açıklama ile yanıt veren Salih, Özbekistan'dan sürüldüğü 90'lı yıllarda çeĢitli muhalif gruplarla bir araya geldiğini kabul edeceğini ancak bu gruplara her hangi bir destek sağladığı iddialarını reddettiğini söyledi. 1999 TaĢkent bombalı saldırı olayıyla da alakasının olmadığını açıklayan Salih , bu davada kendisi aleyhine ifade veren Zeyneddin AĢkarov adlı Özbekistan Ġslami Hareket Örgütü (IMÜ) üyesi Ģahısın ifadesini Özbek ĠçiĢleri Bakanı Zakır Almatov'un zoruyla verdiğini daha sonradan kabul ettiğini belirtti. Salih, oğlu Temur'un da iddia edildiği üzere Afganistan'daki Taliban kamplarında asla eğitime tabii tutulmadığını söyleyerek "Oğlum Afganistan'a hayatında gitmemiĢtir. Ġddia edildiği günlerde oğlum ve ben Ġstanbul'da idik" diye konuĢtu. IMU lideri Takdir YuldaĢ ile çekilmiĢ fotoğrafının 1996 yılında çekildiğini ve bu tarihte IMU adlı bir örgütün hayata geçirilmemiĢ olduğunu belirten Salih, YoldaĢ'ın gerçek kimliğini görünce kendisinden derhal uzaklaĢmıĢ olduğunu da söyledi. Salih, zamanın Çeçenistan Devlet BaĢkanı Zelimhan Yardarbiyev ile çekilmiĢ resmi sorulduğunda ise bu resmin Yardarbiyev, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunduğu sırada çekildiğini ifade etti. En zor halka Özbekistan ! 01.07.2005 Nuh GÖNÜLTAġ Özbekistan‘ın karıĢması kimseyi aldatmasın. Ülkeyi demir yumrukla yöneten Ġslam Kerimov, çok acımasız bir lider; Kırgız Lider Asker Akayev gibi silahları konuĢturmadan rızasıyla çekilecek bir diktatör değil. Nitekim Andican isyanı bastırılırken, bir rivayete göre 50, bir iddiaya göre 500 kiĢi hayatını kaybetti. Washington‘un Özbekistan'da ‗sivil darbe‘ örgütlemesi kolay olmayacak. Kerimov, Kırgızistan‘daki ‗sarı darbe‘den sonra Soros'un TaĢkent bürosunu hemen kapattı, derin Amerikalıları sınır dıĢı etti. Özbekistan'da Soros‘ın Açık Toplum kuruluĢları ve yerli iĢbirlikçileri eğer darbeye niyetlenirse, bu sivil darbenin çok kanlı olacağını Andican örneği gösterdi. Ülkede Fergana‘da yuvalanan radikaller; Tahir YoldaĢ ve Hizbul Tahrir grubu, Nemangan örgütü, gerçek Özbek muhalafetini yansıtmıyor. Halk tabanında Vehhabilerin kontrolündeki bu radikal gruplar fazla sevilmiyor. 90 bin siyasi suçlu hapishanelerde çile dolduruyor. Kerimov, yandaĢlarını sindirse de biliyor ki, tek siyasi rakibi Muhammed Salih. Tek suçu 1991‘de Kerimov‘a karĢı aday olmak olan Salih‘in ERK partisi, çeĢitli oyunlarla üç defadır seçimlere sokulmuyor. Kerimov için en iyi muhalefet ‗ölü‘ kadar sessiz veya kaçmaya zorlanmıĢ, ülkede olmayan muhalefettir. Salih, öldürüleceğini anlayınca 1993'ün Nisan ayında vatanını terk etmiĢti. Kerimov yönetimi Salih'i hiç unutmadı; nereye gittiyse orada barındırmamak için o ülkeye baskı yaptı. Aynı zamanda Özbekistan‘da da Salih'e karĢı acımasız propagandalar yürütüldü; akıl almaz suçlarla itham edildi ve bu dev karalama kampanyası devam ediyor. Salih'in baĢkanlığını yaptığı ERK partisinin üyeleri tutuklanıp, serbest bırakılmaya, ardından tekrar tutuklanıp, 10-20 yıl hapisle cezalandırılmaya devam ediliyor. Üç defa değiĢik tarihlerde Kerimov'un baskısı üzerine Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Salih en son 1997‘de 7 arabalık bir konvoyla Kapıkuleden gizlice geçirilerek Romanya'da sakladı. Ancak Kerimov'un adamlarının bu istihbaratı alması üzerine Almanya'ya kaçırıldı. Uzun süre bu ülkede serbestce yaĢadı, ülkücüler ona her kolaylığı gösterdi. En son 1997‘de Norveç'e iltica etti, halen orada yaĢıyor. Ġslam Kerimov 2002 Ocak ayında görev süresini sahte bir referandumla bir kez daha uzatmıĢtı. Terörizme karĢı mücadelede Özbekistan ABD‘nin yakın ''ortağı'‗olma niteliğini Kerimov iyi değerlendirdi. Derin devlet Enver Altaylı ile 1995‘de Kerimov‘a baĢarısız bir darbe düzenledi. Salih‘in Özbekistan‘da devleti yıkmak amacı ile Türkiye'de öğrenim gören Özbek gençlerini hazırladığı safsatasıyla Kerimov, 1500 Özbek öğrenciyi 1995‘de geri çekti. 1995 yılından itibaren Muhammed Salih‘i hükümet gazeteleri açıkça ―vatan haini‖ olarak anmaya baĢladı. Sorun artık Türkiye'yle sorun haline gelmiĢti. TürkeĢ ve Demirel, Salih'le Kerimov‘u barıĢtırmayı deneseler de Kerimov‘dan çok sert tepki gördüler! ABD, Muhammed Salih'i 25 Eylül 2000 de ―Amerika‘nın Sesi‖ radyosundan duyurulan resmî açıklamasında ―demokratik mücadele‖ veren lider, onun ERK Partisinin ise legal, kanunî muhalefet olarak tanımıĢtı. En zor halka Özbekistan. Özbekistan'da ‗sivil darbe‘ gerçekleĢtirmek ise gerçekten zor zanaat! Ama ―En Ģiddetli diktatörler bile günün birinde mutlaka çökecektir.‖ 100 bin dolara devrim olur mu? 01.07.2005 - AkĢam Güler Kömürcü 23-25 Haziran'da Ġstanbul'da, ARI Grubu'nun organizasyonun da 'Güvenlik Sempozyumu‘ yapıldı. Bu sempozyuma gelenler, katılımcılar (davetiye listesinde yer alan) dünyanın efendilerinin bire bir desteklediği-izlediği ve de Türkiye‘mizin dıĢ iliĢkileri adına söz sahibi olan-olacak isimlerdi. Bu toplantıda neler konuĢulduğunu izlemek sizin 'yakın gelecek pusulası‘ elde etmeniz demekti ama ah necip Türk medyası... Güvenlik konferansının bir baĢka önemli konuĢmacısı da Azerbaycan'ın muhalefet lideri, Mussavat Partisi BaĢkanı Ġsa Gamber'di. KardeĢ ülke Azerbaycan, stratejik nedenlerden dolayı da Türkiye için giderek artan öneme sahip. Mayısta faaliyete giren Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattından 2 yıl sonra, günde tam 1 milyon varil petrol taĢınacak, yani, ne demek istediğim ortada... Ve uluslararası gözlemcilere göre antidemokratik baskıların arttığı Azerbaycan'da önümüzdeki kasım ayındaki seçimlerde ciddi iktidar değiĢiklikleri yaĢanacak, benim uzman adamlarımdan (ASAM'dan Sinan OGAN'a göre, bu arada Sinan Bey bugün Ankara'da evleniyor, mutluluk-tebrikler) OGAN'ın yorumu Ģöyle; AZERBAYCAN'DA BUNLAR MI OLACAK? 'Ülkenin üç büyük siyasi partisi olan Musavat Partisi Azerbaycan Halk Cephesi ve Azerbaycan Demokrat Partisi 'Azatlık‘(Özgürlük) isimli bir seçim bloğu oluĢturarak güçlerini birleĢtirdi. Ġlk defa bu üç partinin birleĢmesiyle de 19 Haziran 2005 tarihinde BaĢkent Baku‘de Gelebe (Zafer) Meydanı'nda 20 binden fazla muhalifin bir araya gelmesiyle büyük bir miting tertip edildi. Bu birleĢme 5 Kasım'da yapılacak parlamento seçimleri ve ardından yaĢanacak hadiselere bağlı olarak Azerbaycan'da yeni bir yönetimi iktidara getirmenin önünü açabilir. Böyle bir ihtimalin gerçekleĢmesi durumunda Musavat Partisi BaĢkanı Ġsa Gamber'in Devlet BaĢkanı, Halk Cephesi Partisi BaĢkanı Ali Kerimli'nin BaĢbakan ve Demokrat Parti BaĢkanı Resul Guliyev'in de Parlamento BaĢkanı olduğu yeni bir Azerbaycan yönetimi karĢımıza çıkabilir.‘Kayda geçiniz bu notları da, çoook önemli... ĠSA GAMBER DEVLET BAġKANI MI? Tatile çıkmadan, yaklaĢık 10 gün önce, Ġsa Gamber'in Ġstanbul'a gizlice gelip o tarihte Ġstanbul'da bulunan SOROS'la kapalı kapılar ardında konuĢtuğu söylendi. Ve bendeniz derhal Sayın Gamber'i bulup hakkındaki iddiaları aktardım, medyada ilk ve tek açıklamasını bu sütunlarda okudunuz (17 Haziran 2005 AKġAM bakınız) kısaca hatırlayalım yazımı; 'Sayın GAMBER, Ġstanbul'a geldiğini ama kesinlikle SOROS'la görüĢmediğini bu iddiaların doğru olmadığını söyledi ve 'SOROS ile görüĢmüĢ olsaydım bunu da aynı rahatlıkla açıklardım‘dedi. Ġsa GAMBER ile yaklaĢık 2 yıl önce (Türk Dünyası AraĢtırmaları Vakfı'nda bir yemekte) tanıĢtım, Türk medyasında 'Azeri lider ĠSA GAMBER'e dikkat‘baĢlığıyla ilk dikkatinizi çeken (3 Haziran 2003- 5 Ağustos 2003 AKġAM) olduğumu zannediyorum. 2 yıldır da farklı vesilelerle, kimi zaman Washington'daki bazı toplantılarda görüĢüp kimi zaman da son derece verimli telefon sohbetleri yaptığım Sayın GAMBER, 'derin bilgi donanımı ve de milli duruĢuyla‘örnek bir siyaset adamıdır.‘ MUHAMMED SALĠH ĠLE GÖRÜġTÜM Çok yakında iktidar değiĢikliği beklenen Azerbaycan'ın olası yakın tarih fotoğrafını sundum size efendim, varsayımlar üzerinden derhal alternatif politikalar üretin, hazırlıksız yakalanmanın faturası hepimize ağır olacak çünkü. Evet, son olarak, yine bölge coğrafyasından bir baĢka çoook önemli gelecek fotoğrafıyla nokta koyalım. Yönetimde artçı depremlerin baĢladığı Özbekistan, bölge politikaları adına derhal ilgi merkezimiz olmak zorunda. Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih ile önceki gün uzun bir tele-sohbet yaptım. Muhammed Salih, Ģu sırada ABD-Washington'da. Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, ABD'ye ilk kez 'giriĢ izni‘ aldı. Washington'da büyük kabul görüyor, birçok senatörle ve önemli kuruluĢlarla toplantılara katılıyor, üniversitelerde konuĢmalar yapıyor. Bu arada son bir geliĢme daha oldu; Özbekistan'da Kerimov rejimine karĢı mücadele eden belli baĢlı Özbek muhalefet liderleri, BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu adında yeni bir muhalefet grubu kurarak baĢkanlığına ERK Partisi Lideri Muhammed Salih'i seçtiler. BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu'nda yer alan Özbek muhalefet liderleri arasında; Özbekistan'ın Türkmenistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid Kadirov, Parlamento eski üyesi Adbuvahidt Pattayev, Fergana eski Valisi Özbekistan Demokratik Parti Lideri Dr. Avazkhan Muhtarov, Kerimov ailesinin eski DanıĢmanı Ferhad Ġnogambaev gibi isimler bulunuyor. Muhammed Salih'e 'sizin de Soros tarafınızdan desteklendiğiniz söyleniyor, ne diyorsunuz‘ diye sordum. Sayın Salih dedi ki;'ben Soros'u tanımam, ancak Gürcistan ve Ukranya'daki Soros'un desteklediği isimler dostlarımdır. Soros onlara en fazla 100150 bin dolar maddi yardım yaptı, internet siteleri oluĢturmaları ve benzeri demokrasi mücadelesi adına. Güler Hanım söyleyin bana, bir ülkede halk sistemden memnun ise siz kalkıp sivil örgütlere100 bin dolar vererek devrim yapabilir misiniz, 100 bin dolarla devrim mi olur? Soros demokrasi olmayan toplumlarda-diktatörlere karĢı, zordaki halka destek veriyor, kalanı komplo teorisi...'Sayın Muhammed Salih, Ankara'nın bölge politikaları belirlenirken yeterince etkin-söz sahibi olmamasından Ģikayetçi ki bence de çok haklı. Muhammed Salih, Özbekistan'ı terk etmek zorunda kaldığı vakit, bir süre Ebulfez Elçibey'in misafiri olarak kaldıktan sonra, Türkiye'ye yerleĢmiĢti. Ama daha sonra Türkiye malum nedenlerden ötürü Muhammed Salih'i ülkeyi terke zorladı. Muhammed Salih, önce Norveç'te, bugün de Almanya'da yaĢıyor ve rahatlıkla Amerika'ya gidebiliyor ama Türkiye'ye gelemiyor, bu bizimki nasıl bir dıĢ politika algısıdır sizce? Etrafımızdaki tüm taĢlar oynamaya baĢladı, kartlar yeniden dağıtılıyor, çok taraflı-çok odaklı politikalarla belirleyici olmaz isek... Noktaları siz doldurun ey okur. 'Türkiye'nin Orta Asya Politikası Yok‟ Washington, 09.07.2005 Alparslan Esmer Geçtiğimiz günlerde Amerikan Kongresi‘nde Helsinki Komisyonu bünyesinde yapılan bir oturuma, sürgündeki Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih de katıldı. Amerika‘nın Andican‘daki kanlı olaylarda, Özbekistan hükümetinin payını sorgulaması; ardından da bu ülkedeki Amerikan üslerinin durumunun yeniden tartıĢılması, iki ülke arasındaki iliĢkileri yeniden gündeme oturttu. Son olarak Özbekistan yönetimi, üslerin "bedelinin ödenmesi" karĢılığında Amerika'nın kendi toprakları üzerindeki askeri varlığını sürdürebileceği yönünde karar aldı. Halen sürgün yaĢamını Almanya‘da sürdüren Muhammed Salih, önceki hafta Washington‘daki düĢünce kuruluĢlarında temaslarda bulundu. 1990lı yılların baĢında Türkiye‘de kaldıktan sonra Ġslam Kerimov hükümetinin baskısıyla, Avrupa‘ya gitmek zorunda kalan Muhammed Salih, radyomuza verdiği demeçte, Amerika-Özbekistan iliĢkilerini değerlendirdi ve Türkiye‘den beklentilerini anlattı. Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, Alparslan Esmer'in sorularını yanıtladı. Muhammed Salih, Amerika'nın Özbekistan'daki Ġslam Kerimov rejimiyle iliĢkilerinin bozulacağını tahmin ettiğini söylerken, Türkiye'nin Orta Asya politikalarını yetersiz bulduğunu belirtti. Salih ayrıca, Washington'dayken Özbek muhalefetinin birleĢmesi yönünde karar alındığını kaydetti. Radyomuzda tamamını yayınlayamadığımız söyleĢinin tüm metnini www.amerikaninsesi.com Ġnternet sitesinde yayınlıyoruz: Muhammed Salih'le SöyleĢi: VOA: Sayın Muhammed Salih, Özbek muhalefetinin önde gelen temsilcilerinden, önde gelen liderlerinden birisiniz. 1990‘lı yılların baĢından beri bir sürgün hayatı yaĢıyorsunuz. Kendi ülkenize gidemiyorsunuz. Öncelikle kendi hikayenizi bize anlatabilir misiniz? Muhammed Salih: 1985 yılında, Perestroika döneminde siyasete girdim. Ondan beri siyasetin içindeyim. Biz daha Sovyet döneminde Özbekistan‘ın bağımsızlığını istedik. Erk (Özgürlük) Partisi olarak, halkımızın Sovyetler Birliği‘nden özgürlüğünü istedik ve bu özgürlük için mücadele ettik. Sovyetler Birliği yıkıldı ve biz de siyaseten özgür olduk. Ama halkımız özgürlüğe kavuĢamadı. Bugün ülkenin baĢında eski Komünist bir diktatör oturuyor. Bu (lider) halka verilmiĢ özgürlüğün tümünü kendisi aldı ve halk hala kölelik altında yaĢıyor. Bizim için mücadelemiz 1985‘ten 2005‘e kadar hiç değiĢmedi. Biz hala özgürlük için mücadele ediyoruz. Ben 1991‘de cumhurbaĢkanlığı seçimlerine katıldım Erk Partisi‘nden. Seçimde ilk olarak yüzde 33 oy aldığımı söylediler. Dört saat sonra ―Biz yanlıĢ yapmıĢız, yüzde 15 oyun‖ dediler. Sonra da 12,7 diye bitirdiler. Benim birinci olduğum anonsunu yapan radyo bölüm müdürünü de iĢten attılar. Kerimov, böyle sahtekarlıkla hileyle seçimi kazandı. Ama seçimden sonra da biz yine çalıĢmak istedik. Yapıcı bir muhalefet oluĢturmak istedik. Kerimov bize izin vermedi. Seçimlerden hemen sonra bize büyük baskılar yapmaya baĢladı. Ġnsanlarımızı hapse attı. Gazetelerimizi kapattı ve bir yıl içinde teĢkilatımızı darmadağın etti. Beni de bir süre hapsettiler. Uluslararası kuruluĢların ve Batı devletlerinin baskılarıyla bizi çıkardılar. Ondan sonra da Azerbaycan‘a gittim, rahmetli Azerbaycan cumhurbaĢkanı Ebulfeyz Elçibey‘le görüĢtüm. Ondan sonra da Türkiye‘ye geçtim. Türkiye‘de de bir yıl kaldım ve oradan, Kerimov‘un baskısıyla çıkmak zorunda kaldım. Böylece, 1993 Nisan‘ından beri, 12 yıldan fazla bir süredir, bir sürgün hayatı yaĢıyorum. VOA: ġu anda Norveç‘te mi yaĢıyorsunuz? Muhammed Salih: Ben Almanya‘da yaĢıyorum, ama Norveç‘in seyahat belgesini taĢıyorum. Hiçbir ülkenin vatandaĢı değilim. Olmayacağım da. Özbekistan bizim vatanımız. Biz Özbekistan vatandaĢıyız. VOA: Bir süredir Washington‘dasınız. Temaslarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Muhammed Salih: Birçok düĢünce kuruluĢunda temaslarımız oldu. KonuĢmalar yaptık. Özbekistan sorunlarını onlara anlattık. Biliyorsunuz bu kuruluĢlar çok önemli ve Amerika dıĢ politikasına yön veren kuruluĢlar. Onların önde gelen temsilcileriyle konuĢtuk. Özbekistan‘daki ve Orta Asya‘daki durumu anlattık. Kongre üyeleriyle bir araya geldik. Mesela Senatör Sam Brownback, Lindsey Graham, milletvekilleri Ileana Ross-Lehtinen ve Ted Poe ile görüĢtüm. Bir de Kongre‘nin Helsinki Komisyonu‘nda bizim için bir toplantı düzenlendi. Andican olayları masaya yatırıldı. 29 Haziran‘da oraya konuĢmacı olarak katıldım. VOA: 11 Eylül terör saldırılarından sonra biliyorsunuz, Amerika‘nın Özbekistan‘la çok yakın iliĢkileri oldu. Özbekistan‘da bir Amerikan üssü bulunuyor. Ġki ülke iliĢkileri Ģu zamanlara kadar iyiydi, en azından Andican olaylarına kadar. Ondan sonra Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri, Andican olaylarının bağımsız bir komisyon tarafından soruĢturulması yönünde baskı yapmaya baĢladılar. Hatta geçen ayın sonuna kadar süre tanınmıĢtı Özbekistan‘a. Bu süre içinde iliĢkilerde gerginlik yaĢandığını biliyoruz. Siz Washington‘a geldiğinizde, genel olarak Özbekistan‘la ilgili aldığınız tepkiler neydi? Muhammed Salih: Tüm görüĢtüğüm Amerikalı politikacıların görüĢü, Andican olaylarına nispeten bakıĢ açıları, çok netti. Kerimov‘un rejimine nispeten bunların münasebeti negatifti. Bunu açıkça söylüyorlar zaten. Andican olayları, bir nevi Batı‘nın gözünü açtı. Biz zaten yıllarca konuĢtuk Kerimov‘un mütecaviz rejim olduğunu hep söyledik ve Andican olayları, bunun büyük bir ispatı olarak ortaya çıktı. Benim aldığım izlenim, bu da Batıli politikacıların üzerinde çok büyük etki yaptı. Bizim söylediklerimizi çok anlayıĢla karĢıladılar. Helsinki Komisyonu‘ndaki toplantıda bize böyle bir toplantını hiç daha önce olmadığını söylediler, o kadar etkilendiler. Gerçekten facianın kapsamını, ne kadar büyük olduğunu gördüler. Bu katliamın büyük bir cinayet olduğunu gördüler. Belki Amerika‘nın Özbekistan konusunda hala bir kararı yok. Sanıyorum Amerika‘nın (Özbekistan‘la) münasebeti önceki gibi olmayacak. Zaten Kerimov, çoktan Çin ve Rusya‘ya yüzünü çevirdi ve onlarla Ģimdi stratejik ortaklığa imza attı. ġimdi de Amerika‘ya kafa tutmaya baĢladı. VOA: ĠliĢkiler daha da kötüye migidecek diyorsunuz yani? Muhammed Salih: Bence kötüye gidecek... VOA: Önceki gün ġangay toplantısı sırasında, Amerika‘dan Özbekistan‘daki askeri güçlerini çekme takvimi vermesi istenmiĢti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhammed Salih: Bunun gündeme gelmesinde, Orta Asya bölgesinin liderleri çok büyük rol oynadı. Özellikle Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, bunun bence öncü teĢebbüsçülerinden biridir. Kerimov bugün Batı‘yla çalıĢmayı kafasından çıkardı ve hiçbir Ģekilde geri dönüĢü olmadığını görünce, Çin ve Rusya‘ya yüz verdi. Bu samimiyetinin ispatı olarak da bu inisiyatifi ortaya attı. Tabi çevredeki, Kırgızistan ve Tacikistan gibi daha küçük devletlerin liderleri, ağabeylerinin dediğini yaptı. Onlar ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan Özbekistan‘a hep bağımlı kaldı. Bir uydu gibi hareket ettiler. Rusya ve Çin‘in de istediği buydu zaten. Zaten böyle bir Ģeyi düĢünüyordum. Çünkü Kerimov‘un karakterini çok iyi biliyorum. Yaranmak için her Ģeyi yapar, her Ģeyi satar. (Kerimov) Andican olaylarının hemen ardından, 10 gün kadar sonra Çin‘e gitti. Daha sonra da Moskova‘ya gitti. Orada da (Rusya Devlet BaĢkanı) Putin‘le görüĢtükten sonra, ġangay toplantısı için bu planı hazırladı. VOA: Özbekistan muhalefetine gelirsek. Ġçeride çok güçlü ve demokratik olup olmadığı sorgulanan bir rejim var. Onun dıĢında muhalefetin durumu nedir Özbekistan‘da? Muhammed Salih: Özbekistan muhalefeti yıllarca çok büyük baskı altında yaĢadı. Eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde hiçbir muhalefet grubu, Özbekistan‘daki kadar baskı görmüĢ değil. Rejim o kadar güçlü, çünkü muhalefet de çok güçlüydü. Yarı yasal bir Ģekilde çalıĢtı ve bugün açıkça yasal durumda olmamıza rağmen büyük baskı altındayız. Her bir faaliyetimizin arkasında daima ajanlar bizi izliyor. Muhalefet bugün mevcuttur. Burada yeni bir karar açıkladık. 11 sivil toplum örgütü ve iki muhalefet partisi birleĢtik ve BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu‘nu kurduğumuzu ilan ettik. BirleĢme süreci artık baĢladı. VOA: Bölgedeki demokratikleĢme çabaları Özbekistan ve bölgedeki diğer ülkeleri nasıl etkiliyor? Muhammed Salih: KomĢularımız bizden daha demokratik bir ortamda bağımsızlıklarını kazandı. Mesela Kırgızistan çok demokratik bir ülkeydi. Kazakistan da, demokrasiye kayan bir ülkeydi. Ama Kerimov‘un demokrasi karĢıtı rejimi, bunları etkiledi. O onlardan etkilenmedi.O ülkeler de otoriter yönetimlere kaymaya baĢladı. Biliyorsunuz, (Kırgızistan eski CumhurbaĢkanı Asker) Akayev son dönemde, küçük bir diktatör olmuĢtu. Kerimov, hem lider olarak, hem de Özbekistan adına bu ülkeleri çok etkiledi. VOA: Türkiye‘de yaĢadığınıza dikkat çektiniz. Kerimov‘un baskısı sonucu ayrılmak zorunda olduğunuza dikkat çektiniz ayrıca. ġu aĢamada Özbek muhalefetinin bir temsilcisi olarak, Türkiye‘ye bir mesajınız var mı? Muhammed Salih: Türkiye‘ye... Bilmiyorum... Orası bizim vatanımız. Türkler bizim kardeĢlerimiz... Türkiye‘nin baĢı sağ olsun. Türkiye bizim için örnek bir ülke... Zihniyet olarak biz hep Türkiye‘ye baktık. Sovyet döneminde hep bu arzuyla yaĢadık. VOA: Bölgenin demokratikleĢtirilmesi konusundaki çabalarda Türkiye‘nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhammed Salih: Türkiye‘nin Özbekistan ya da Orta Asya politikası maalesef yok. Bugüne kadar olmadı. Ben Türkiye‘ye ilk kez gittiğimde DıĢiĢleri Bakanlığı‘nda küçük bir brifing verdim. O zaman, ―Biz çok hazırlıksız yakalandık. Bizim Orta Asya politikamız maalesef olmadı. Sovyetler Birliği aniden çöktü ve biz de böyle yakalandık, ama Ģimdi bizim kardeĢlerimiz hakkında düĢünmemiz lazım,‖ diyorlardı. Bakın bu 12 yıl önce. Aynı Ģeyi bugün de konuĢuyorlar. ―Biz hazırlıksız yakalandık, politikamız yok‖ diye. Ne diyelim. Türkiye‘nin politikası olması lazım. Orta Asya cumhuriyetlerine yönelik politikasını hiç olmazsa 12 yıl sonra oluĢtursun Türk kardeĢlerimiz. VOA: Sayın Muhammed Salih, Amerika‘nın Sesi radyosuna vakit ayırdınız, sorularımız yanıtladınız. Çok teĢekkürler. Muhammed Salih: Ben de teĢekkür ederim, sağolun... Sürgündeki Bir Derviş: Muhammed Salih Türkiye, 16 Temmuz 2005 Hasan Mesut Hazar Türkiye Gazetesi Washington Bürosunu ziyaret eden Özbekistan Muhalefet Lideri ve ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih Ģeref defterimize imzasını ―Sürgündeki bir DerviĢ‖ Ģeklinde attı. Muhammed Salih bey, iki haftadır ABD‘de temaslarda bulundu.Hafta baĢında Almanya‘ya dönerken yorgun, ama temaslarının verimliliği ve Washington‘da gördüğü hüsnü kabul sebebiyle oldukça sevinçliydi.Sürgün hayatı, Türk Dünyası‘nın bu vizyonlu liderini, daha bir olgunlaĢtırmıĢ.Zaten Özbekistan‘ın bereketli ve manevi havası bol iklimi ile bir ―Horasan ereni‖ olarak, ta komünist Sovyet rejimi zamanında özgürlük mücadelesine baĢlamıĢ Salih bey…Çektiği çile, gördüğü baskılar onu hiç yıldırmamıĢ.Ġçindeki insan sevgisini ve Allah‘a tevekkülünüteslimiyetini hiç azaltmamıĢ. Kerimov tarafından hapse atıldığında bile hiç yılmamıĢ. Muhalefetten vazgeçmesi halinde kendisine teklif edilen makam ve mevkileri elinin tersiyle itmiĢ.Zindanda, hürriyet ve adalet meĢalesinin kıvılcımlarını yakmaya devam etmiĢ.ġair ruhunun terennümleri ve sevgi dolu kalbiyle, mazlum Özbek halkı için çıktığı büyük mücadeleden asla taviz vermemiĢ. ZĠNDANDAN SÜRGÜNE BaĢta ABD ve Ġnsan hakları kuruluĢları olmak üzere uluslararası baskılar sebebiyle, Özbekistan‘ın demir yumruklu yöneticisi zalim Kerimov, kendisini hapisten çıkararak sürgüne yollamıĢ.Muhammed Salih‘in böylece 1990‘ların baĢında, çileli sürgün hayatı baĢlamıĢ.Kendisinin Türkiye‘de kalmasını bile önlemiĢ Kerimov..Bugün, Norveç hükümetinin sağladığı seyahat belgesiyle, Almanya‘dan mücadelesine devam ediyor.Türkiyemiz için ne kadar acı bir durum.Bizim korkak, ürkek, basiretsiz politikacılarımız ve Türkün değerlerinden kopmuĢ, özüne yabancılaĢmıĢ sahte aydınlarımız, Türk Dünyası‘na ilgisiz kalmak utancını taĢımaktan nedense hiç rahatsız olmuyorlar..Muhammed Salih, zorluklar ve sıkıntılar içinde taviz vermediği mücadelesini Washington‘da anlatırken, bu sebeple yanık yüreğinin tüm hasretiyle, ―Peki, bizim kardeĢ Türkiye‘miz, Orta Asya‘daki büyük değiĢim ve stratejik mücadelelerin neresinde?‖ diye sorarken çok haklıydı!Gölgesinden bile korkan, Doğu Türkistan‘daki soydaĢlarını ―terörist‖ sayan Çin‘in önüne koyduğu anlaĢmaları imzalayan devletlüler, milliyetçi(!) politikacılar bile gördü, bu Türkiye..Üç beĢ kuruĢluk ekonomik çıkar uğruna ve makam-mevkilerini azıcık daha elde tutabilmek için, Türk Dünyası‘nın özgürlük mücadelesine sırtını dönen gerdanı kıvrık basiretsiz politikacılarla dolu hale geldi Türkiye...SoydaĢlarını, zalimlerin hıĢmına uğrarım diyerek sınır kapılarından çeviren bir ülke oldu Türkiye!.. MUHAMMED SALĠH‘ĠN BASIN TOPLANTISI Washington‘da görev yapan Türk gazetecileri olarak, Muhammed Salih bey Ģerefine, NPC Ulusal Basın Kulübü‘nde bir yemek verdik. O gün Londra‘da bombalar patlamıĢ, karanlık ellerin beslediği terör, yine masum insanları vurmuĢtu.Salih bey yemek sonunda Ġhlas Haber Ajansı ĠHA ve Doğan Haber Ajansı DHA kameralarına karĢı okuduğu basın bildirisinde Ģunları söyledi:-―Bugün Londra‘da gerçekleĢtirilen terör eylemini kınamak istiyorum.Bu sözde Ġslam adına yapılan eylem, aslında Ġslam‘a vurulan bir darbedir.Bu eylemler, Özbekistan‘ı yöneten diktatör Kerimov gibi diktatörlere yarar, onların kolunu güçlendirir.Biliyorsunuz, Kerimov Andican‘da Özbek halkına karĢı iĢlenen soykırımdan hemen sonra Çin‘e gitti ve Pekin‘de günah çıkarttı.Pekin, Andican olaylarını tarafsız teftiĢini talep eden BirleĢmiĢ Milletler ve Batı devletlerine karĢı Pekin‘den destek ve himaye isteyen Kerimov‘u, onun ayakları altına kırmızı halılar döĢeyerek karĢıladı.Ve hiç tereddüt etmeden Andican soykırımını, Özbekistan‘ın iç iĢi diye değerlendirdi ve Kerimov‘a tam destek verdi. aynı desteği Rusya‘dan da aldı.Ve neticede bir yıl öncesinde sıkı bir Batı ve ABD ortağı gözüken Kerimov bir anda, Rusya ve Çin muhlisi olarak yeni bir sıfatla dünya kamuoyu önüne çıktı.Ve böylece Özbekistan devleti geleceği Kerimov‘un kendi iktidarını koruma gibi bir küçük menfaat uğruna feda edilmek üzere.‘un iktidarını kaybetme korkusuna kapılarak, Batı‘ya karĢı Çin ve Rusya‘ya sığınması, Merkezi Asya ve tüm eski Sovyet hudutlarında jeopolitik dengeyi değiĢtirecek çapta bir hareketi kıĢkırtmıĢtır.Çin devletinin sivil yayılmacılık stratejisi, uygulanma aĢamasına da artık!Bu bir panik değildir. Bugün Rusya‘nın uzak doğusundan Kazakistan ve Kırgızistan sınır bölgelerine kadar uzanan geniĢ bir alanda baĢlanan sivil göç gün geçtikçe hızlanmaktadır.Yasal olmayan yollardan bölgeye sızan Çinli iĢadamı ve turist kılıfındaki Çin vatandaĢları sayısı, saat baĢı çoğalmaktadır ve onlar hiç bir zaman geri dönmeyeceklerdir.Kazakistan bu yayılmacı siyasete karĢı önlem almaya çalıĢtı.Fakat son geliĢmeler , özellikle Çin ile enerji dalındaki anlaĢmalar, iktisadi menfaatler, bu hayati önem taĢıyan jeopolitik meseleyi art plana itti.Bu da Çinli kaçakları rahatlattı ve onlar artık bölgede daha rahat hareket edebiliyorlar.Diğer taraftan, Kerimov‘un Rus lider Putin ile son görüĢmeleri, Özbekistan ordusunu Rusya askeri stratejisi boyunduruğuna sokmak üzere., Özbek ordusunu, teknik mühimmat cihetten tamamıyla Rus ordusu standartlarına uyduracak.Aynı zamanda Kerimov, Rusya uçaklarına Özbekistan‘da 6 havaalanını kullanma izni verdi.Yani, Kerimov‘un küçük, ferdi menfaatleri uğruna yapılan akılsızca siyaseti, Merkezi Asya‘nın anahtar ülkesi Özbekistan‘ı tehlikeli bir jeopolitik maceraya sürüklemek üzere.5 Temmuz‘da Astana‘da gerçekleĢen ġanghay Birliği toplantısında iki büyük komĢumuz Çin ve Rusya, menfaatlerini gözeten bir strateji üzerinde anlaĢıldı.Merkezi Asya Türk Cumhuriyetleri‘nin liderlerinin hepsi bu stratejinin uygulanması için hizmet edecekler.Peki, bizim kardeĢ Türkiye bu baĢlamakta olan maceranın neresinde?‖ ÖZBEK MUHALEFETİ ARTIK DAHA GÜÇLÜ Muhammed Salih bey haklı olarak ―KardeĢ Türkiye nerede?‖ diye soruyor.Umarız bu bağrı yanık çığlığı vicdanlarında duyanlar ve gereğini yerine getirenler çıkar.Öte yandan Salih beyin ABD‘deki temaslarının en olumlu meyvesi, Özbek muhalefetinin tek çatı altında toplanma giriĢimiydi.Artık Özbek muhalefeti daha güçlü.Üstelik Washington‘da devreye giren ve Ferhat Ġnogambaev tarafından yürütülen temsilciliği ile artık sesini daha iyi duyurabilecek.Muhammed Salih bey, ABD‘deki iki haftalık temasları sırasında baĢarılı temaslarının yanında, Özbek muhalefetini kuvvetli bir çatı altında toplamanın mutluluğunu da yaĢıyordu.Ama mutluluğu biraz buruktu.Zira Birlik Partisi‘nin sürgündeki lideri kendisine yapılan davete icabet etmemiĢti.KeĢke Washington‘da sürgünde yaĢayan Birlik Partisi baĢkanı sevgili Abdurrahman Polat bey de biraz fedakarlık yapıp, bu Ģemsiye altına girseydi..Özbek halkının bu onurlu hürriyet mücadelesi o zaman daha da bir güç ve anlam kazanacaktı.Bu kapı hala açık..ĠnĢallah Polat bey de, en kısa zamanda bu güç birliğine katılır..Öte yandan Salih bey, ABD‘deki düĢünce kuruluĢlarında konuĢmalar yaptı.Özbekistan‘ın meselelerini ve hürriyet mücadelesini anlattı.Amerikan politikalarına yön veren bu önemli düĢünce kuruluĢlarının önde gelen temsilcileriyle uzun görüĢmeleri oldu.Özbekistan ve Orta Asya‘daki geliĢmelerle ilgili istiĢarelerde bulundu.Ayrıca KONGRE üyeleriyle bir araya geldi.ABD yönetiminden üst düzey yetkililerle görüĢme fırsatı buldu.KONGRE‘nin Helsinki Komisyonu‘nun kendisi için düzenlediği özel oturuma katıldı. Andican olaylarının aslını ve Özbekistan halkının içler acısı durumunu yılmadan, usanmadan muhataplarına aktardı. AYDINLARA SESLENĠġ Salih beyle temaslarının sonunda büromuzda uzun uzun görüĢtük. Türklük Ģuuruna ve sımsıkı bağlı olduğu temiz ehl-i sünnet inançlarına bir defa daha hayran kaldık.Bugün, din istismarcıları ve siyasal Ġslam fitnesine sarılanlar, Muhammed Salih‘i beğenmiyorlar.Çünkü O, Vehhabiler‘i reddediyor.Vehhabiliğin Türk ve Ġslam Dünyası‘ndaki propaganda mekanizmalarını çok iyi tanıyor.Ġhvan-‗ı Müslimin (Müslüman KardeĢler), Tebliği Cemaat ve Hizbü Tahrir gibi fitne tohumları saçan, Vehhabiliğe hizmet eden teĢkilatların gerçek yüzünü çok iyi biliyor.Bu yüzden kendisine çamur atıyorlar.ĠĢin ilginç yanı, zalim diktatör Kerimov O‘nu ―Vehhabi‖ diye terörist (!) ilan ediyor.Vehhabiler ve siyasal Ġslamcılar da O‘nu dinsiz diyerek halkının desteğinden koparmaya çalıĢıyorlar.Yani bir tarafta diktatör Kerimov, öte yanda fitneci bölücüler elbirliği ile ―Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Mağarası kadar müslüman‖ olan olan gerçek bir Horasan erenini yok etmeye çalıĢıyorlar.Ama bu hain emelleri ve kirli oyunları tutmayacak.Özbek halkı bir gün hem demokrasi ve özgürlüğe, hem de Muhammed Salih gibi derviĢ yürekli gerçek liderine kavuĢacak.Muhammed Salih‘in, Ötüken yayınlarından Türkçe basılan ―Türkistan ġuuru‖ baĢlıklı kitabından Ģu aĢağıdaki ―sesleniĢ‖ satırları, onun Ģanlı mücadelesini çok iyi özetliyor:-―Özbek milli hareketinin önderi olan aydınlar, bugün neredeler?Niçin onların sesleri çıkmıyor?Sesleri çıkmıyor, çünkü ülkede sadece mevcut sisteme övgüler yağdıran sesler meĢrudur!Bunun dıĢındakiler, gayri meĢrudur, kanun dıĢıdır! Bu sebeple aydınların çoğu, sessizliğe bürünmüĢlerdir.Sessiz kalmak, anayasaya göre yasak değildir.Bu ağır günlerde hükümeti övmeden sessiz kalmak da, bir kahramanlıktır! Bugün aydınları bazı özelliklerine göre 3 ideolojik gruba ayırmak mümkündür: 1.Muhalifler, 2.Tarafsızlar, 3.Hükümet taraftarları. Ġkinci grup, yani tarafsızlar, bugün halkla en kolay iletiĢim kurabilen gruptur. Birinci grup için bu imkan son derece mahduttur.Sebebi malum! Ġdare, muhalefeti halktan uzaklaĢtırmaya gayret ediyor.Üçüncü grup, yani hükümet taraftarları olan aydınlar ise, halka yaklaĢmaya cesaret edemiyorlar.Çünkü halkın hükümete duyduğu nefret ateĢinin kendilerini yakmasından korkuyorlar.Fakat bir gün buzlar eriyip de bahar gelirse, bu ü grup, tıpkı 1985‘in baharında olduğu gibi, bir anda birleĢecektir.Onlar, asla birbirlerine düĢman olmadıklarını ifade edecekler ve sadece ―zamanın Ģartları ağırdı‖ diyeceklerdir.Elbette bu ağır zamanda en fazla kurban veren grup da siyasi muhalefet olacaktır.Fakat ümit ediyorum ki, hiç kimse bunun için birbirini suçlamayacaktır.Çünkü her 3 grup da yollarını kendileri tayin etmiĢtir.Ancak henüz bahar gelmedi; kıĢ hala devam ediyor.KıĢın yapılması gereken iĢler de vardır.Bu iĢleri iki grubun, yani tarafsızlarla muhalefetin yapması lazımdır.Onlar, halkı ayağa kaldırmasalar bile, hiç değilse Ģafak vakti uyanmaya davet etmelidirler.―Bunu, niçin benim yapmam gerekiyor?‖ diyemezsiniz!Çünkü siz aydınsınız! Yani nur saçan insanlarsınız!‖ Sadece Özbekistan‘ın değil, bütün Türk Dünyası‘nın umut liderlerinden birisi olarak gördüğümüz Muhammed Salih‘in bu ibretlerle dolu büyük mücadelesinin, bir gün muvaffakiyetle neticeleneceğine inanıyoruz. Özbek halkının, onun yaktığı hürriyet mücadelesinin ıĢığında, yakın bir zamanda demokrasiye kavuĢmasını diliyoruz. Değerli okurlar, Türk Dünyası‘nın acılarını yüreğinde duyan aziz dostlar, Muhammed Salih beyden ve Ģanlı Özbek hareketiyle ilgili geliĢmelerden bilgilenmek için, www.uzbekistanerk.org, www.Muhammedsalih.info www.erkinyurt.org sitelerini ziyaret edebilirler. Türk Dünyası, Muhammed Salih gibi liderleri olduğu sürece, geleceğe daha ümitli bakacaktır. ĠnĢallah Türkiye‘mizin de, Türk Dünyası‘na ilgisi artık biran önce olması gereken seviyelere gelir. Böylece, acı çeken soydaĢlarımızın demokrasi ve özgürlük mücadelelerine artık köstek değil, ―destek‖ olunmaya baĢlanır! Hedefimiz kansız devrim Türkiye Gazetesi, 18 Eylül 2005 Pazar MEHMET KOÇAK RÖPORTAJ - 06.08.2005-FRANKFURT ―Gürcistan, Kırgızistan ve Ukrayna'dan sonra devrim sırasının Özbekistan'a geldiğini belirten Özbek muhalif lider Muhammed Salih, Kerimov'a görevi bırakması çağrısında bulundu. Salih, Özbekistan'a Türkiye'yi model almasını önerdi.‖ Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskıları yüzünden ülke dıĢında yaĢayan Özbek muhalefet liderlerinden Muhammed Salih, ABD ziyareti sonrası Özbekistan'daki siyasi geliĢmeleri, Andican olaylarının dıĢ yansımalarını ve ABD ile Özbekistan arasında yaĢanan üs krizi konularında arkadaĢımız Mehmet Koçak'ın sorularını cevaplayarak önemli açıklamalarda bulundu. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası baĢlayan yeni yapılanmalar içinde Ġslam Kerimov yönetiminin sonunun geldiğini savunan muhalefet liderleri Muhammed Salih, "amacımız kansız devrimdir, Kerimov, kan dökülmeden terk edip gitsin" dedi. Özbekistan'da yaĢanan katliamlara Almanya baĢta olmak üzere Avrupa ülkelerinin sessiz kaldığı hatırlatan Muhammed Salih, Türkiye'nin bölgede daha aktif olmasını beklediklerini söyleyerek Ģu görüĢlere yer verdi. Mehmet Koçak : Yakın zamanda bir ABD gezisini gerçekleĢtirdiniz. Bu gezinizin amacı neydi ve kimlerle görüĢme imkanı buldunuz ? Gezinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhammed Salih : Amerika'ya 10 yıl sonra tekrar gitmiĢ oldum. Bu seyahatim Harvard ve Columbia Üniversitelerinin daveti üzerine gerçekleĢti. Her iki üniversite de konferans verdim. Tatil olmasına rağmen katılım yüksek idi ve beklediğimden fazla ilgi gördüm. Katılımcıların tümü bilim adamı ve Sovyetler Birliği sonrası bölgede demokrasinin güçlendirilmesi ve desteklenmesi üzerinde çalıĢmalar yapan uzman kiĢiler idi. Bir defa daha gördüm ki ABD bölgede duyarlı ve aktif. Bu görüĢmeler sonucu anladım ki bundan sonra da daha aktif olacaktır. Heritage Foundation, Brookings Institute ve American Enterprise Institute gibi etkili düĢünce kuruluĢları, Demokrat ve Cumhuriyet Partisi'nden siyasi gruplar, Ulusal Demokrat Enstitüsü ve Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü gibi önemli kuruluĢların temsilcileri ile de bir araya gelme fırsatı buldum. Human Rights Watch idari direktörü Holly Cartner ile ve Kongrenin Orta Dogu ve Orta Asya Komisyonu BaĢkani Ġliana Ross ve Poe ile de görüĢtüm. GörüĢmede ana konu Özbekistan'daki yaĢanan anti demokratik rejim, insan hakları ihlalleri ve Andican olayları oldu. Bu görüĢmeler esnasında muhataplarım daha çok beni dinlemek istediler. Olayların tarihi seyri içindeki geliĢimini ve bizim demokratik, hukuk mücadelemizi anlatmıĢ oldum. Kongre'nin Helsinki Komisyonu'nda bir konuĢma yaptım. Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği ABD Komisyonu tarafından düzenlenen oturuma Amerikalı Senatör Sam Brownback baĢkanlık yaptı .Oturumda Sovyetlerin dağılmasıyla demokratik sürecin nasıl bir tıkanma noktasına getirildiğini, Kerimov diktatörünün Özbekistan halkına reva gördüğü baskı ve zulmün yanında ülkemizde yaĢanan ekonomik, sosyal ve iktisadi alandaki sefaleti dile getirme fırsatı buldum. Radyo Free Asia radyosunun daveti üzerine gerçekleĢen röportajlarda da ABD'de ki temaslarımı ve Özbekistan ile ilgili görüĢlerimi geniĢ Ģekilde anlattım." ABD'nin desteğini önemsiyoruz Mehmet Koçak : Amerika gezinizden hedeflediklerinizi elde etmiĢ oldunuz mu.? ABD yönetiminden destek sözü alabildiniz mi. ? ABD yönetiminin Özbekistan ile iliĢkileri ne yönde devam edecek. ? Muhammed Salih : Geziden ve temaslarımdan fevkalade memnun olduğumu söyleyebilirim. Amerikalı siyasiler, sivil toplum kuruluĢları ve bazı resmi kurum temsilcileri ile görüĢmelerimde demokrasi mücadelemizde bize destek vereceklerini açıkça ifade etmiĢlerdir. Ben Amerikalıların sözünde duracaklarına ve Özbekistan'da demokrasinin geliĢip yerleĢmesinde gerekli oranda destek vereceklerini ve bölgede bundan sonra daha etkin olacaklarına inanıyorum ve bu yönde de hazırlıkları olduğuna Ģahit oldum. Özbekistan konusunda ABD'nin önünde iki seçenek vardı. Ya üslerini orada bırakmak ve Kerimov diktatörü ile iliĢkilerini devam ettirmek veya Amerikan kültürünün önemli bir parçası sayılan demokratik değerlere sahip çıkmak. Amerika ikincisini tercih etti ve Özbekistan'da devam eden zulmü kınadı. Andican olayları için özel komisyonlar kurulmasını ve olayların araĢtırılmasını istedi. Bunlar bizim için çok önemli Ģeylerdir." Mehmet Koçak : Bundan sonraki mücadelenizde ABD ile iĢbirliği içinde mi olacaksınız? Muhammed Salih : Biz sadece Amerika ile değil, Özbek halkının zalim diktatörden kurtulması ve ülkemize demokrasinin yerleĢmesi için baĢlattığımız mücadelede kim destek verirse onlarla da iĢbirliği içinde olacağız. Amaç ve hedef bir olduktan sonra neden olmasın." Mehmet Koçak : Peki mücadelenizdeki metodunuz ne olacak ve Kerimov'u nasıl uzaklaĢtırmayı planlıyorsunuz? Bundan sonraki süreç nasıl iĢleyecek? Muhammed Salih : Biz kansız devrimden yanayız. Bunun içinde Özbekistan'daki askeriye, polis ve istihbarat birimleri baĢta olmak üzere tüm kurumlarda bulunan etkili ve yetkililerle temas halindeyiz. Andican olaylarının tekrarlanmasını istemiyoruz. NumayıĢa çıkan kendi halkına yönelik bir katliam yapmamaları ve yaptırmamaları konusunda uyarıyoruz. Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan'dan sonra yönetim değiĢikliği sırası Ģimdi Özbekistan'da. Halkı bilinçleĢtirmek ve hareketlendirmek bizim iĢimiz. ġimdi sıra zalim diktatörün devrilmesinde, Andican olayları büyük halk ayaklanmasının ayak sesleri idi. Biz burada Kerimov'a çağrımızı tekrarlıyoruz: "Kan dökülmeden terket git." Onun Özbekistan'da daha fazla kalma Ģansı yok. Yolun sonu geldi ve zaman tamamdır. ĠnĢallah, çağrımıza uyar ve kan dökülmez. Biz, Ghandi yöntemini kullanacağız. Bu rejimi barıĢçıl yollarla devireceğiz." Mehmet Koçak : Özbekistan içinde ve dıĢında sizin dıĢınız da muhalefet grupları var. Mücadelede sizi destekliyorlar mı.? Muhammed Salih : Biz daha öncesinden baĢlattığımız ortak ve birlikte hareket etme toplantılarımızdan olumlu netice aldık. 2 parti ve 11 ayrı sivil toplum kuruluĢu bir araya gelerek 'BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu'nu kurduk. Bu yılın Ekim ayında Amerika'da tüm Özbek muhalefet grupları bir araya geleceğiz. Benim genel BaĢkanı olduğum ERK Demokratik Parti Özbekistan Demokratik Partisi, ayrıca 11 Sivil toplum kuruluĢu bu toplantıda hazır olacak. Bir kısmı halen Özbekistan dıĢında çeĢitli ülkelerde bulunuyor ancak büyük bir kısmı Özbekistan'dan gelecek. BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyanu (BÖDK)'te, çok önemli Özbek muhalefet liderleri de bulunuyor. Bunlardan bazıları; Özbekistan'ın Türkmenistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid Kadirov, parlamento eski üyesi Adbuvahit Pattayev, Fergana eski Valisi ve Özbekistan Demokratik Parti lideri Dr. Avazhan Muhtarov ve baĢkaları. Muhalefeti çatısı altında toplayan bu önemli kuruluĢun baĢkanlığına seçildim. Bunlar Özbekistan'daki yardıma muhtaç, iĢkence görmüĢ, baskılara maruz kalmıĢ insanları savunmak için birleĢme zamanı geldiğine inanan ve Ģuurunda olan insanlar. Mehmet Koçak : Peki Özbekistan devletinin baĢına geçtiğiniz de nasıl bir devlet yönetim modelini düĢünüyorsunuz? Muhammed Salih : Model olarak Türkiye örneğimizdir. Türkiye'de bazı eksikleri olmasına rağmen demokratik bir model var. Ġsteyen camiye gidiyor, isteyen rakı içiyor. Müslüman nüfusu olan bir devletin modeli böyle olmalı. Ġslam'da zorlama yoktur. Türkiye, Özbekistan'a uygulanabilecek tek modeldir. Türkiye'nin laiklik modelinin de mutlaka Özbekistan'a uygulanması gerekir. "Ancak laiklik, dini hiçe saymak demek değil. Bazıları laikliği, ateizm gibi göstermeye çalıĢıyor. Bu yanlıĢtır. Mehmet Koçak : Özbekistan içinde ve dıĢında mücadele veren Ġslamcı gruplarlara yönetime geldiğinizde tavrınız nasıl olacak..? Muhammed Salih : Bu gruplar, Kerimov'un büyüttüğü kadar değil. Kerimov bu konuyu, Batı'dan destek almak için büyüttü. Batı da bu yalanı yuttu. 1999 TaĢkent olayları Batı'yı inandırdı. Ancak bu olaylarda da Kerimov'un parmağı vardı. Andican'daki olaylarda halktan bazı silahlı kiĢilerin hapishaneyi basmalarında da Kerimov'un parmağı var. Ben Ģahsen terörün her türlüsüne karĢıyım. Biz teröre müsaade etmeyeceğiz. Ġslami kuruluĢları demokrasiye entegre edebiliriz. Ülkede zülüm ve baskıların son bulup demokratik sürecin baĢlamasıyla bu gruplar da diğerleri gibi bu sürece dahil olurlar. Türkiye diktatör rejimleri değil, demokratik süreci desteklemeli Mehmet Koçak : Türkiye hükümetinden veya devletinden beklentileriniz nelerdir ve Türk halkına mesajınız nedir.? Muhammed Salih : Türkiye hükümeti demiyorum, çünkü bu bir devlet politikasıdır. Hükümetler değiĢiyor ancak bu politikaların değiĢmesi çok zor oluyor. Türkiye diktatör rejimleri ve diktatörleri değil demokratik halk hareketlerini desteklemelidir. Umut ediyorum, Andican katliamı bu unutulan gerçeği hatırlatmıĢ olur. Tehditkar Çin ve Rusya'ya karĢı ABD tercihimiz Mehmet Koçak : Çin ve Rusya gibi iki önemli güçlü ülkeyle komĢusunuz. Neden ABD'yi tercih ediyorsunuz? Muhammed Salih : Türk Cumhuriyetleri, jeopolitik olarak Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında yaĢıyor. Andican olaylarında Çin ve Rusya kendi halkına karĢı katliam yapan diktatör Kerimov'un tarafını tuttular. Bu durumda biz ülkemizdeki demokratik süreci destekleyen ve bizi tehdit etmeyen bir devletin varlığını Çin ve Rusya'ya tercih ederiz. ABD demokratik bir ülke, bizden coğrafi olarak uzak bir ülke, yayılmacılık hedefleri olmayan bir ülke ve bu özellikler tercihimizde etkili oluyor. Mehmet Koçak : Kerimov, ABD'nin üslerini geri çekmesi için ültimatom verdi. ABD ile Özbekistan arasındaki krizi değerlendirir misiniz? Muhammed Salih : ABD'deki temaslarım sırasında ABD'nin, üsleri kaybetme korkusuyla Kerimov karĢısında sessiz kalmamasını, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a demokrasi ve insan hakları konusunda baskı yapması gerektiğini söyledim. Özbekistan ile yapılan üs anlaĢmasının demokratik talepleri gölgelememesi ve gerekirse ABD'nin, üslerinden vazgeçmeyi demokrasi adına kabul etmesi gerektiğini açıkça dile getirdim. ABD'nin bu çağrılarımıza kulak vererek demokratik değerleri tercih etmesi önemli olduğu kadar takdire Ģayan bir olaydır. Kerimov demokrasiye ve ABD'ye karĢı yeni metotlar ve yeni müttefikler buldu. Bugün Rusya'nın Uzak Doğusundan Kazakistan ve Kırgızistan sınır bölgelerine kadar uzanan geniĢ bir alanda baĢlanan sivil göç akımı gün geçtikçe hızlanmaktadır. Yasal olmayan yollardan bölgeye sızan Çinli iĢadamı ve turist kılıfındaki Çin vatandaĢları sayısı hızla çoğalmaktadır. Kazakistan bu yayılmacı siyasete karĢı önlem almaya çalıĢtı fakat son geliĢmeler, özellikle Çin ile enerji dalındaki anlaĢmalar bu demografik ve jeopolik meseleyi ikinci plana atmak zorunda kaldı. Diğer taraftan, Kerimov'un Rus lider Putin'le son görüĢmeleri Özbekistan ordusunu Rusya askeri stratejisi boyunduruğuna sokmak üzere. Kerimov, Özbek ordusunu teknik mühimmat cihetten tamimiyle Rus ordusu standartlarına uyduracak. Aynı zamanda Kerimov Rusya uçaklarına Özbekistan'da 6 havaalanını kullanma izni verdi. Yani, Kerimov'un küçük, ferdi menfaatleri uğruna yapılan akılsızca siyaseti Asya'nın anahtar ülkesi Özbekistan'ı tehlikeli bir jeopolitik maceraya sürüklemek üzere. 5 Temmuzda Astana'da gerçekleĢen ġanghay Birliği toplantısında iki büyük komĢumuz Çin ve Rusya menfaatlerini gözeten bir strateji üzerinde anlaĢıldı. BELKĠ... ‗Belki...‘umudun baĢka bir adıdır. Belki seneye... Belki olur... Belki gelir... Belki biter... ‗Belki‘lere tutunabilenleri anlayabilmek gerekli. Muhalif Özbek lider Muhammed Salih‘i Frankfurt‘ta ilk gördüğümde, yüzündeki kırıĢık ve karıĢık çizgilere bakınca, hücrede kaleme aldığı bir Ģiiri aklıma geldi. ―Belki ikramiye çıkar bilete... Belki, mektup alırım bugün birinden... Belki, yağmur yağar sessizce... Belki, evet belki de hafif bir zelzele... Her gün Her an, Hiç ama hiç durmadan, Göldeki olta mantarı gibi esrarla kımıldar Yeryüzünde ‗Belki‘denilen geveze.‖ *** Efsane kentlerden kopup da gelen bu yorgun adamın gözlerinde, Semerkant ve Buhara‘yı görür gibiydim... ‗Yurdunu kaybeden adam‘ olmayı, her adam unutamayabilir... Her adam kaldıramayabilir... Kaldıramıyordu bu acıyı Muhammed Salih... Sürgünde bir derviĢ gibi diyar diyar geziyordu... Her gün bir baĢka ülke... Ta ki oradan da sürgün edilene dek... *** 28 Kasım 2001... Özbekistan‘da ERK Partisinin Genel BaĢkanı olan Muhammed Salih Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti Prag‘da tutuklanır. Pankras Hapishanesi‘nde bir hücreye atılır. Salih‘e bir ayna dahi verilmez, çünkü kanun gereğidir... Salih, Çek Cumhuriyeti‘nin CumhurbaĢkanı ve aynı zamanda ünlü bir tiyatro yazarı olan Vaclav Havel‘e hücreden bir mektup yazar... *** Salih mektubuna Ģöyle baĢlar; ―Her sabah sakalımı traĢlarken, yüzümü ellerimle görüyorum, ama ellerim göz gibi keskin görüĢlü değil. Mahkemeye çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve böylece ben kendi çehremden ayrıldım...‖ Kendi çehresinden ayrılabilmenin zorluğunu yaĢamayanlar zor anlar ve anlatır... Kaç kiĢi kendi çehresinden ayrı düĢmenin acısını bilir ki? Aynalarla bu yüzleĢmeyi yapamamanın hüznünü ancak, sararan yaprakları ve sonbaharı ile ünlü Prag Ģehrinin ücra bir cezaevi köĢesinde, karanlık bir hücrede duvarlara karĢı bakabilenler yaĢar. *** Salih, aynalara bakıp kendine tebessüm etmek istiyor. Kahkahalar dolusu açık hava salonlarında gevezelik edenlerin ve üç kuruĢluk aptalca sözlere gülebilmekten söz etmiyor Salih... Bir tatlı tebessümden bahsediyor... *** 12 Aralık akĢamı Havel, Salih‘i baĢkanlık sarayında kabul eder. 25 dakikalık görüĢme sonrasında Havel destek sözü verir. 14 Aralık günü ise Çek Cumhuriyeti, muhalif Özbek lider Salih‘i ülkesine iade etmeyi reddeder... *** Muhalif Özbek Lider Salih dünya basınına Ģu soruyu sorar; Mesele çok basit: Batı kiminle beraber, diktatörlerle mi ya da demokrasiyle mi? Ah biz de Batı‘ya bir sorabilsek; Teröristlerle mi, yoksa demokrasiyle mi? Kimbilir? ‗Belki demokrasiyle‘ diye umutlanalım... Muhammet Salih: "Andican Olaylarının Şiddetle Sonuçlanacağı En Başından Belliydi" "Özbekistan Bir Ġç SavaĢa Sürüklenmeye ÇalıĢılıyor" "Kerimov Bir Cellattır" "Özbekistan'da 15 Yıldır Özgür Basın Diye Bir Kavram Yok" "Türkiye Orta Asya'da Pasif Davranıyor" 16.12.2005 Saat: 15:02 - LONDRA (ĠHA) Bülent Dönmez Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammet Salih, Andican olaylarından Özbekistan'a olan ilginin arttığını söyledi. Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammet Salih, Özbekistan ve Orta Asya'nın siyasi durumunun konuĢulacağı toplantıya katılmak için geldiği Londra'da önemli açıklamalarda bulundu. Salih, "Andican olaylarından sonra Özbekistan'a olan ilgi arttı ve bütün dünyanın gözleri Özbekistan'a çevrildi. Özbekistan'daki demokrasiyi destekleyen parlamenterlerin sayısı arttı. Bu siyasi bakıĢ açısından, kendi bölgemiz için yararlanmamız lazım. Ocak ayının 2. yarısında Londra'da yapacağımız yuvarlak masa toplantısına Londra'daki iĢadamları, siyasetçiler, gazeteciler ve ülkenin diğer önde gelen isimleri katılacak. Toplantıda baĢ konuĢmacı olarak ben yer alacağım ve Londra'daki bu kamuoyunu yönlendiren isimlere, Özbekistan hakkında bilgi vereceğim. Londra'da ilk defa muhalefet liderlerinin katıldığı bir toplantı düzenlenecek. Bu çok önemli bir ayrıntı. Ayrıca, Ġngiltere ziyaretimin çerçevesinde milletvekilleriyle de görüĢeceğim ve Özbekistan karma komisyonu için teklifte bulunacağım" dedi. Andican olaylarının bu Ģekilde Ģiddetle sonuçlanacağının en baĢından belli olduğunu söyleyen Salih, "Andican olaylarında durum en baĢından belliydi ve ülkede durum daha da kötüleĢiyor. Ülke iç savaĢa sürüklenmeye çalıĢılıyor. Biz böyle giderse kan dökülecek dedik, aynısı da oldu maalesef. Fakat bu olay dünya kamuoyunun gözünü açması açısından iyi oldu. Kerimov, Özbekistan'da katı bir istikrar sağladı, bu doğru. Ama buna yine de radikalizmden daha iyidir diyemeyiz. Bütün ülkeler kabul etmiĢ ve görmüĢtür ki, Kerimov bir cellattır. Kendi halkını göz kırpmadan katletmiĢtir" diye konuĢtu. Ülkesinde 15 yıldır basın özgürlüğü olmadığını savunan Salih, "Kerimov kendi basınını oluĢturmuĢtur, fakat kendisi bile o basında çıkan haberlerine inanmıyor. Çünkü hepsi baĢtan sona yalanlarla dolu" dedi. Türkiye'nin son yıllarda Orta Asya'da pasif davrandığına da değinen Salih, "Biz Türkiye'nin bölgede lider olup, bize örnek olmasını beklerdik. Fakat Türkiye'den çok bölgede, Ġran'ın etkin olduğunu görüyoruz. Bizim rejimimiz totaliter bir rejim, Türkiye batı devletlerinden önce bize siz böylesiniz diyemiyor. Türkiye çok güçlü ve demokratik bir ülke fakat ne yazık ki pasif davranıyor" Ģeklinde konuĢtu. ABD-Özbekistan ilişkileri gerginleşince, muhalif Muhammed Salih İngiltere'ye davet edildi Cumhuriyet 16.01.2006 - LONDRA Mustafa K. Erdemol Londra'nın Özbekistan ilgisi Ġngiltere'de hükümet ''resmi'', Muhafazakâr Parti ise ''alternatif'‗Özbekistan Konferansı düzenleyecek. Aynı günlerde Avam Kamarası'nda da 20 milletvekilinden oluĢan Özbekistan Karma Komisyonu kurulacak. Özbekistan'ın, Andican olayları sonrası ABD askeri üslerinin faaliyetlerine son vermesi, ülkedeki muhalif güçlere Batı desteğini arttırdı. Özbekistan'ın önde gelen muhalif liderlerinden ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih , Ġngiltere'nin ünlü think tank kuruluĢlarından olan ve Chatham House olarak bilinen Kraliyet Uluslararası ĠliĢkiler Enstitüsü'nce düzenlenen Özbekistan konulu konferansa konuĢmacı olarak çağrıldı. YaĢamını sürgün olarak Almanya'da sürdüren Muhammed Salih, Cumhuriyet ile yaptığı görüĢmede, Özbekistan'da Ġslam Kerimov yönetimine karĢı tepkinin giderek yükseldiğini belirterek bu tepkinin ''iyi ve barıĢçı yönde'‗değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Cumhuriyet'in, ''Özbekistan'daki diktatörlükten bu kadar yakınıyorlarsa Ġngilizler neden sizi yıllarca arayıp sormadılar? ABD-Özbek iliĢkileri gerginleĢmeseydi sizi çağırırlar mıydı'‗sorusuna, ''Kerimov yönetiminin bölgede istikrarsızlık sebebi olmaya baĢladığını Ġngiltere ve birçok Batılı ülke yeni görebildi'‗yanıtını verdi. Muhammed Salih, Cumhuriyet'in '‗Soros yakında Özbekistan'a da gider mi'‗sorusunu da ''Biz, Özbekistan'da serbest seçimle demokratik bir değiĢim hedefliyoruz' Ģeklinde yanıtladı. Özal çağırdı, Demirel kovdu Ülkesi Özbekistan'ı 1993 yılında terk etmek zorunda kalan Muhammed Salih, dönemin Türkiye CumhurbaĢkanı Turgut Özal‘ın son Orta Asya gezisi sırasında Kerimov yönetimince gözaltına tutuluyordu. Özal'ın Ankara'ya davet ettiği Salih, görüĢmek için geldiği Ankara'da Özal'ın ölüm haberiyle karĢılaĢmıĢtı. Muhammed Salih, 1999 yılında bulunduğu Türkiye'den, dönemin CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel tarafından uzaklaĢtırılmıĢtı. Muhammed Salih, 1992 yılı Ģubat-mart aylarında baĢkanı olduğu ERK Partisi ve Özbekistan'daki diğer muhalefetin ''Demokratik Forum'‗adı altında toplandığını, Forum'a, Kerimov'un partisinden de 16 milletvekilinin katılması üzerine, Ġslam Kerimov'un, Forum'un dağıtılması karĢılığı kendisine baĢbakanlık ve cumhurbaĢkanı yardımcılığı önerisinde bulunduğunu öne sürdü. Kerimov'a, kendisiyle pazarlık yerine Demokratik Forum önünde konuĢma önerisinde bulunduğunu da belirten Muhammed Salih, Kerimov'un bunu kabul etmediğini ileri sürdü. 'Devrimle gider‘ Özbekistan'a Batı'nın bugüne kadar ''istemeyerek' verdiği desteğin artık sona erdiğini öne süren Salih, ''Kerimov'a kendi hükümeti bile cephe almıĢ durumda. Ġyi örgütlenmiĢ bir halk hareketi bu rejimi yönetimden uzaklaĢtırabilir. Kerimov rejimi seçimle gitmez ancak bir devrimle gider'‗Ģeklinde konuĢtu. Konferans 19 Ocak'ta Ġngiltere'nin, yıllar sonra anımsadığı Özbek lideri çağırmasına gerekçe olan Özbekistan Konferansı, 19 Ocak 2006 tarihinde Kraliyet Uluslararası ĠliĢkiler Enstitüsü'nde gerçekleĢtirilecek. Muhafazakâr Parti de 20 Ocak'ta ''alternatif'‗bir Özbekistan Konferansı düzenleyecek. Avam Kamarası'nda ise 20 milletvekilinin desteğiyle ''Özbekistan Karma Komisyonu'‗oluĢturulacak. ―Biyografi - Muhammed Salih‖ Muhammed Salih, 1949'da Harezm eyaletinde dünyaya geldi. 1968-1970'te Sovyet ordusunda askerliğini Çekoslovakya'da yaptı. 1975'te TaĢkent Devlet Üniversitesi'nden mezun oldu. 1975-85 yıllarında 7 Ģiir kitabı yayımlandı. 1982'de ''Dede Korkut kitabı''nı, 1986'da Ziya Gökalp'in ''Türkçülük'ün Esasları''nı, daha sonra Türkçeden ''Yunus Emre Divanı''nı Özbek Türkçesine çevirdi ve yayımlattı. Özbek Ģiirinde ''Metoforistik Akım'‗denilen yeni bir ekolü baĢlattı. 1985'te kaleme aldığı, Özbek milliyetçilerinin baĢeseri olan ''Politbüroya Mektup'‗bütün SSCB'de büyük etki yarattı. 1988'de Özbekistan Yazarlar Birliği genel sekreterliğine seçildi. Aynı yıl Moskova'da Yazarlar Birliği Kurultayı'nda, SSCB'ye sert eleĢtiriler getirdi. Moskova tarafından Komünist Partisi üyeliğine davet edildi. Bu daveti reddetti. 1988 'de muhalif ''Birlik Halk Hareketi''ni, 1990'da ise ERK Demokratik Partisi'ni kurdu. Aynı yıl Özbekistan parlamentosuna girdi. Partisince hazırlanan ''Özbekistan'ın Bağımsızlık Deklarasyonunu'‗parlamentoya sundu. Deklarasyon kabul edildi. 1991'de cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde adaydı. Seçimlerden sonra bir süre gözaltında kaldı. 1993'te CumhurbaĢkanı Turgut Özal'ın özel davetiyle Türkiye'ye geldi. Bir süre Türkiye'de kaldıktan sonra, Norveç'e gitmek zorunda kaldı. Halen Almanya'da yaĢıyor. Özbekistan , Erk Partisi Ve Muhammed Salih Elazığ Yeni Ufuk, 24.01.2006 Müge Çetinkaya Özbekistan geçtiğimiz yıl büyük sosyal çalkantılara ve isyanlara ev sahipliği etti. Ġslam Kerimov'un Özbekler üzerindeki baskıları dünya kamuoyuna kısmen yansırken, katledilen Özbeklere yardım elini uzatan olmadı. Özbeklerin yüreğindeki lider ve Türk dünyasında millî değerlere bağlılığı ile tanınan, takdir edilen Muhammed Salih'e yaĢatılan haksızlıklar hiçbir lidere yaĢatılmamıĢtır. Sığındığı Türkiye'den üç kere sınır dıĢı edilen Salih, Özbekistan'ın en büyük muhalif lideri. Onu sıradan bir muhalif olmaktan ayıran özellik ; millî ve dinî Ģuurunun yüksekliği. Millî , dinî kimliğine sahip çıkmaktan asla ödün vermemekte direnen ve yurdunun içinde bulunduğu acı Ģartları yılmadan durmadan anlatmakta , savunmakta olan Salih , faziletli mücadelesinde yalnız değildir. BaĢçılığını ettiği ERK Partisi mensup ve sempatizanları , Özbekistan içinde ciddi sorunlarla karĢı karĢıya. Özbekistan'ın CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un (anne tarafından Tacik : Fars dilli , aryani ırk kökenli bir millet) muhalif Özbeklere yönelttiği suçlamalar , Çin Halk Cumhuriyetinden çalınan millî haklarını geri isteyen Uygurlara yöneltilen suçlamalarla , beyanlarla aynı. 11 Eylül 2001 tarihinde Arap teröristlerce Amerika BirleĢik Devletlerine yapılan terörist saldırılardan sonra , Ġslâm dinli Türk topluluklarının millî bağımsızlık hareketleri ve haklı mücadeleleri , mevcut haldeki Türk düĢmanlığı orjinli hâkimiyetlerce 'terörizm‘bahanesiyle açıklanmaya baĢlandı. Öküz altında buzağı arar misali millî direniĢçilerin din kimlikleri öne çıkarılarak ; desteksiz , ispatsız suçlamalar yapılıyor. Kerimov'un millîyetçi Özbekleri Arap teröristlerle aynı kefeye koyarak nitelendirmesi her Ģeyden önce yersizdir. Kaldı ki Özbekistan'ın Kerimov'la götürülen son on beĢ yılındaki icraatlar da ortadadır. Her ne kadar özgürlükleri iktidarca kısıtlanmıĢ olsa da Özbeklerin feryatları , duyulmayacak kadar cılız değil. Ezeli Türk coğrafyası Orta Asya'nın en kudretli , bir o kadar da yoksul ülkesi olan Özbekistan'ın sürgündeki lideri Muhammed Salih ve istekleri üzerinde , millî vicdana el basılarak durulmalıdır. 1993 yılında Azerbaycan'a kaçmak zorunda kalan ve Kerimov tarafından can güvenliği ciddi tehlikelere sokulan Salih , Ģu anda Avrupa‘da güç koĢullar altında yaĢamını sürdürüyor. Özbekistan dıĢına çıktığı günden bu yana içinde bulunduğu zor Ģartların vehameti , Kerimov'un yaklaĢımları ile daha da çıkmaza sürüklenmiĢtir. Türkiye'ye Turgut Özal tarafından davet edilerek kabul olunan Salih'in sığınmacılığı , bu kabul sebebiyle Özbekistan - Türkiye iliĢkilerinin kesilmesine varacak kadar sert kararlar alan Kerimov‘un , Salih‘in Ģahsına değil Özbeklerin millî bağımsızlığına beslediği nefret hakkında bizleri fikir sahibi etmektedir. Salih hangi ülkeye sığınırsa sığınsın , o ülke ile diplomatik iliĢkileri askıya alarak baskı yapan Kerimov'un elinde tuttuğu iktidar , bilinmektedir ki masum kanlarıyla dikili durmaktadır. Harcı masumların kanı olan hiçbir iktidar muaffak olamaz. On beĢ yıllık Kerimov diktatörlüğüne karĢı ayaklanan Özbekler iktidar eliyle katledildi. Bir saat içinde 50.000 kiĢinin meydana çıkması küçük bir olay değildir. 13 Mayıs 2005 tarihi , Özbeklerin diktatörlükten kurtuluĢa doğru koĢtukları bir tarih olarak millî hafızalara iĢlenmelidir. Andican Ģehrinden yükselen feryatlar bastırılırken , dökülen kanlarla bütün Özbekistan ve Türk dünyası kızıla boyandı. Andican'da kadınlara ve çocuklara bile acınmadı. 1000 tane Özbek, iktidarın kurĢunlarıyla oracıkta katledildi. Katiller kendilerini haklı çıkarmak ve dünya önünde aklamak için kirli siyasetlerini konuĢturdular. Ġktidar tarafından hazırlanan bir komployla, Bahtiyar Rahimov adında, hayali olması muhtemel bir kiĢilik yaratıldı. Bu kiĢiliğe bir de dini misyon yüklendi. Böylelikle ayaklanmaya dini imaj kazandırılıp takdim edilmiĢ olundu. Dünya kamuoyuna kasıtlı olarak Ģeriatçı bir isyan olarak lanse edilmesinin arkasındaki amaç kurnazcadır. Dünya ülkelerinin en hassas olduğu meselenin Ġslâmi kimlikli ayaklanmalar olduğunu bilen Kerimov iktidarının, Özbekleri katledebilmek için dinlerini bahane etmesi ve millî özgürlükçü hareketleri Ġslâmcı terör isyanları gibi göstermeye çalıĢması siyaset uzmanlarının gözünden kaçmayan önemli durum analizidir. Kerimov'un Özbek gençlere karĢı giriĢtiği sistematik ve istikrarlı politikalar da hafızalarımızda taptaze duruyor. Millî özgürlüklerini dileyen Özbek gençleri, Gençlik kampları adındaki özel zindanlara atılarak modern (!) iĢkencelerden geçiriliyor. Gençliği budanmıĢ bir cemiyet zaten öldürücü darbeleri almıĢ olarak can çekiĢecektir. Peki o zaman Kerimov kimin tarafındadır? Bu sorunun cevabı sadece Orta Asya‘nın değil bütün dünyanın meselesi olarak , aslında apaçık önümüzdedir.. Özbeklerin çağdaĢ millî kahramanı Muhammed Salih Türkiye‘ye sığındığı dönemde; Türkiye aleyhine sözler sarf edip, malları adidir, ticareti kesin Ģeklinde televizyonlara demeç veren Kerimov, Türkiye için ne derece güvenilir bir siyasi karakterdir? Yine o dönemde Türkiye‘de okuyan 1500 Özbek gencini ülkeye geri çağıran, Türk iĢ adamlarına olumsuz yaptırımlar uygulayan, ticarî zorluklar çıkaran bir siyasî kiĢiliğin tavırları, hangi ölçüde insanî ve siyasî değerlerle bağdaĢabilir? Özbekistan artık haktan , hukuktan , Türk‘ten yana olmalı ; millî iktidarın , millîyetçilerin eline geçmelidir.. Kırgızistan'da Abdurauf Parfi, Muhammed Salih icadına ilgi Kırgızistan-OĢ 16.02.2006 AliĢiir Sayipov, Kırgızistandaki edebiyatseverlere merhum Ģair Abdurauf Parfi'nın '' Ġman Esiri'‗ve Ģair Muhammed Salih'in ''Valfajr'‗Ģiir kitapları ulaĢtı. OĢ'lu Edebiyatçı, Üniversite öğretim görevlisi Ģair Memleket YoldaĢeva Abdurauf Parfi'nin kitabını eline alırken, kalbinden geçenleri Ģöyle ifade ediyor : - ―Kitabı elime alırken, kalbimi iftihar duygusu kuĢattı. BiĢkek'te Özbek Edebiyatının, Özbek ġiirinin gözdesi olan Ģiirlerine itibar edilmekte olmasına, övgülerle anılmasına sevindim‖ diyor Edebiyatçı Memleket YoldaĢeva. OĢ Devlet Üniversitesi Özbek Filolojisi fakültesi öğretim görevlisi Devran Hatamov da Abdurauf Parfi'nın kitabının yayınlanmasına sevinenlerden: - ―Kitap kapağındaki saçları ağarmıĢ, Muhammed Salih'in tabiri ile söylersek, ''insanların dilinde konuĢmayı öğrenen kuĢ''un resmini, yüzlerinde oluĢan çizgi taramaları, gözlerinde od, hangidir alevli dert yanmakta olan Ģair Abdurauf Parfı Öztürk'ü gördüğümde çok heyecanlandım. Zaten insan kitaptaki büyük gamı hissedince heyecanlanmadan edemiyor. ġairin Ģiirlerini alelacele okudum, hepsini hissetim, tüm duygularını. Fakat zordu.. Devran Hatam Ģairin Ģiirlerinden birini okurken, bir tek dizelere değil, Ģairin Ģahsından çok etkilendiğini söylüyor: Dilenciye sadaka vermek istedim, Fakat cebimde hiçbir Ģey yoktu. Eh, zavallı dedi gülerek… dilenciden de kendini alçakgönüllü gören, dilencide nasılsa üç beĢ kuruĢ var, fakat bende bu dilenciye verecek kadar bir Ģey bile yok diye, kendisinin sosyal halini belirten Ģair Abdurauf Parfi'ın yaĢam tarzını hatırlarsanız, Ģairin Ģahsına, Ģiirine, onun insan olarak nasıl geçimini sağladığına, Ģairin derviĢ hayatı yaĢamaya mecbur olduğuna siz de anlam verirsiniz‖ Sürgündeki Ģair Muhammed Salih'in ''Valfajr'‗adlı eserine, kendisinin ömrünce yazdığı tüm Ģiirleri girmiĢ. Kitabın Önsöz'ünden alıntı: ''Elinizdeki kitap benim kalemimden çıktı. Sovyet döneminde yazılan, gizli ya da aĢikâr Ģirk esaretleri (belirtileri) taĢıyan Ģiirlerden vazgeçtim, bazı dehri kelimeleri düzelttim. BaĢ eğmeyenlerinin derhal baĢını uçurdum -tahrir (redakte) ettim. DüĢünüyorum ki, aradığım mutluluğu buldum, inĢallah. Ve verdiğim sözü tuttum: artık Ģiir yazmayacağım. Sovyet döneminde yazılan Ģiirlerden Ģu elinizdeki kitabın dıĢında benim adımdan basılan her türlü Ģiiri metin- benimki değildir. Buna siz Ģahit olun.' Muhammed Salih'in Eserine Dair Münazaralar 23.02.2006. BBC, Güney Kırgızistan Mümin Bekzât TeĢebbüsün önderleri olmuĢ genç öğretim üyeleri iĢbu hassas kalemkeĢin eserleri olmadan çağdaĢ Özbek edebiyatını tasavvur etmenin zor olacağını vurgulamakla beraber, edebiyatı siyasete ve ideolojiye bağlama çabaları sonucundan endiĢe ettiklerini bildiriyorlar. ġimdiki edebî cereyan Söz konusu teĢebbüs bilim adamları konseyinde tartıĢmalara sebep olmuĢ olup, hazırlanan program taslağını tekrar gözden geçirme alınmıĢtır. Enstitü öğretim üyesi Davranbek Nasibhanov Ģöyle diyor: Bizim öğrenmek istediğimiz ve öğrenmekte olduğumuz Muhammed Salih, 1980'lerin ortalarında yepyeni ses ile, yepyeni üslup ile Ģiire giriĢ yaptı. Salih, Özbek edebiyatında yeni akımı, kendince yeni yönü, Salih mektebini (ekolünü) kurmayı baĢarmıĢtır. Gerçekten de M. Salih, Özbek edebiyatının büyük sembolüdür. Ve biz bunu kaybedersek, talebelerimiz da çok Ģeyi kaybedecektir. Belki Özbekistan'da gerçekten baskı vardır, belki gerçekten korkuyor olabilirler. Ama bu bizim de korkmamız gerek demek değildir ki. Bizde Salih'in eserlerini daha kimse yasaklamadı ki? Neden kendi kendiliğimize Muhammed Salih'i edebiyattan çıkartalım, görmezden gelelim? Bunu hiç kimse yasaklamaz, yasaklayamaz da. Biz Muhammed Salih'i Ģair olarak, aslında sıradan Ģair olarak değil, Özbek Edebiyatının büyük siması olarak öğreniyoruz. Bana göre burada siyasetin hiç alakası yok. Biz öğrencilerin onun Ģiirlerini tahlil etmelerine yardımcı oluyoruz. Bu Ģiirler ne amaçla yazılmıĢtır? Salih, bağımsızlık için mücadele vermiĢti. Sovyet zulmünden kurtuluĢa, Özbek Dilinin, Türk Dillerinin bağımsız dil olmasına özenen Ģair idi. Erk için yaĢayan Ģair. Onun iĢte bu gayelerini öğrencilere ulaĢtırıyoruz, onun eserleriyle tanıĢmalarına çabalıyoruz. - Hangi yollarla? Ders esnasında mı? - Müfredatımızda yeterli vakit yok maalesef. Sadece Muhammed Salih'in değil, diğer Ģairlerin, bilhassa Abdurauf Parfi'nin eserleri için de pek ders saati ayrılmamıĢtır programda. Bu yüzden tögereklerde (Edebi encümenler. "Edebi seminer" denilebilecek, Türkistan Türklerinde eskiden beri süregelen edebi gelenek, - Trcm. ), edebiyatsever gençlere malumat veriyoruz. Derslere gelince, ''ġimdiki Edebi Cereyan'‗kursu, 80'lı yıllardan bugüne kadar olan zamanı içine alır. Kursta iki Ģaire iki saatten müteĢekkil ders, yani 80 dakika vakit ayrılmıĢtır. Derslerin dıĢındaki Tögerek'lerde ise, istediğimiz kadar öğrenebiliyoruz, - diyor Davranbek Nasibhanov. Eser ve ġahsiyet Enstitütü öğretim görevlisi Muyassarhan Halmetova, müellifin eserinin onun Ģahsından ayrı olarak öğretilmesi görüĢündedir: "Program hazır olmadığından, bu kurs henüz ders takvimine konulamadı. Bu cihetten de Muhammed Salih tahlil arifesindedir. Onun Ģiirleri kendi dönemimin kayda değer varlığıdır. Bizim esas görevimiz de onu Ģair sıfatıyla öğrenmektir. Eğer onun Ģiiri güçlüyse, öğrenmek gerek. Onun Ģahsî hayatı ya da siyasî faaliyetleri bizi ilgilendirmemeli." diyor Muyasserhan Halmetova. Enstitü'nün idari yetkilileri Muhammed Salih eserlerini öğrenme giriĢimine menfi görüĢ bildiriyorlar. Aynı mülahazalarda TaĢkent kaygısıyla tedirginlik hissedilmiyor değil. Enstitü Rektörü RavĢanbek Tursunov konuĢuyor: - Bizde Eğitim Programına göre, ''ġimdiki Edebi Cereyan'‗kursu, 5. yılın ikinci döneminde okutulur. Kırgızistan Eğitim Tedrisatı standartlarına uygun olarak, biz bu Eğitim Programlarını hazırlarken Özbekistan Eğitim Programını esas alırız. Çünkü bu Özbek Filolojisi Kursudur. Yasaklı Ģairler KomĢu Özbekistan'da Muhammed Salih'in Ģiirleri yasaklanalı on yıldan fazla zaman oldu. KalemkêĢin kitapları kütüphanelerden toplatılarak imha edildi, dersliklere giren Ģiirlerin olduğu sayfalar ders kitaplarından koparıldı. Gözlemcilere göre, Ģimdilerde Kırgızistan'da edebiyat ve sanat meselelerinde siyasetin üstü varlığına son verilmiĢ. Ülkede resmî tazyik, baskı, takip Ģimdilik söz konusu değildir. Ama bununla beraber Davranbek Nasibhanov, münazaraların siyasi boyut kazanması ihtimalini inkar etmiyor: "Özbek Hümanitar-Pedagoji Enstitüsü'nde Muhammed Salih'in eserleri öğretilecekmiĢ diye gayretlenmek yanlıĢtır. Korkum, bu konu siyasallaĢmaya devam ederse, bizim yöneticilere bazı baskılar olabilir. Neticede biz bu kurstan mahrum olabiliriz, Muhammed Salih eserlerini incelemekten mahrum olabiliriz diye korkuyorum. Aslında demokratik ülke olan Kırgızistan'da böyle tazyik yada takibatın söz konusu olması bile çok komik olacaktır. Bu konunun siyasallaĢtırılmamasından yanayım. ġairi, edebiyatı mefkureyle iliĢkilendirmeyelim, siyasete bağlamayalım." diyor Devranbek Nasibhanov. Mahalli gözlemcilerin fikrine göre, ifade hürriyeti konusunda az da olsa merhale kateden Kırgızistan'da Salih'in eserlerinin yaygınlaĢması önünde sadece Ģu engel olabilir: Bazı yetkililerin beyninde kalan Sovyet dönemindeki yasakların esareti... Niçin Muhammed Salih‟i Destekliyoruz? 01.04.2006 Yusuf Rasul, Bağımsız Gazeteci. Ġsveç. Muhammed Salih Özbekistan‘da olduğu gibi diğer demokratik ülkelerde de muhalefet lideri olarak kabul edildi, ancak nedense bazı ayrımcı guruplar bunu inkar ederek görmemezlikten gelmeye çalıĢıyor. Biz tüm Özbekleri, memleketin içinde ve dıĢında bulunan siyasi güçlerini Muhammed Salih‘in etrafında birleĢtirmeye çağırıyoruz. Maksadımız, bir noktada topladığımız bu gücü, ülkeye söz ve basın özgürlüğünü, demokrasiyi, insan haklarını ve hukuk düzenini getirmek için kullanmaktır. Özbekistan‘da 15 yıldır süregelen siyasi rejim sonucunda Ġslam Kerimov‘un itibarı hem ülkede hem de dıĢ memleketlerde düĢtükçe Muhammed Salih‘in itibarı yükseliyor. Çünkü halk, kendi evlatlarının geleceğini, siyasi buhranları bertaraf edebileceğine inandıkları bir lidere güvenle teslim etmek istiyor. Halk, görmekte. Muhammed Salih‘de kendi kurtarıcılarını Günümüzde Muhammed Salih‘in lideri olduğu demokratik ERK partisine katılan kiĢi sayısı hızla yükselmekte. Partinin internet sayfasında yapılan ankete katılan 934 kiĢinin 525 i, yani 56.21% ERK partisinin halk menfaati için faydalı olduğunu düĢünüyor. Anketteki sıralamada ERK partisinin ardından Birlik (14.56%) ve Ġslami guruplar(14.35%) yer alıyor. Kerimov ‗un rejimi oyların 8.03% alırken ‗Ozod Dehkanlar‘partisi ise 4.18% oyda kalmıĢtır. Kısa zaman önce ―Ġsyankar‖ web sayfasında da oylamaya açılan ankette, ‗Özbekistan‘da kimin CumhurbaĢkanı olmasını istersiniz?‘sorusuna verilen cevaplar arasında Muhammed Salih ismi yine ilk sıralarda yerini alıyor. Ben, bir önceki makalemde tüm muhalefet liderlerini de Muhammed Salih etrafında toplanmaya çağırmıĢtım (―Ġsyankar‖ 25 Mart sayısı). Bu makaleye cevaben bazı muhalefet mensuplarından eleĢtiri mahiyetinde mektuplar aldım. Bu eleĢtirilerden biri Muhalefetin dıĢarıdan yapılamayacağı ve liderin Özbekistan‘da olması gerektiği Ģeklinde idi. Bu eleĢtirinin doğruluk payı vardır, ancak Ģunu da belirtmek gerekir ki Özbekistan‘ın bugünkü Ģartlarında bir liderin ülke içinde bulunması onun hayatına yönelik tehlike arz etmektedir. Ülkedeki rejim, yerini sağlamlaĢtırmak için elinden gelen her Ģeyi yapmakta ve bu zorba rejimi durdurabilecek ve ülke içerisinde serbest hareket edecek bir muhalefet mevcut değil. Muhalefet kurtlar çemberi içinde çırpınan kanadı yaralanmıĢ bir kuĢ gibidir. Bu kuĢun havalanması için ilham verebilecek bir lider memleket içerisinde yoktur. Yoksa memleket içerinden ne zaman lider çıkacak diye bir 15 yıl daha mı beklemeliyiz. Diğer bir eleĢtiride Muhammed Salih‘in BirleĢmiĢ Muhalefet lideri olabilmesi için diğer muhalefetçilerle ortak platformda buluĢması gerektiği söyleniyor. Ancak Ģunu belirtmek isterim ki burada BirleĢmiĢ Muhalefet platformunda lider olmaktan bahsetmiyoruz. Biz burada, kendi geleceğimizi, memleketi içtimai ve siyasi buhrandan çekip çıkaracak, ülkemize hukuki, siyasi ve iktisadi reformları getirebilecek güce sahip olduğuna inandığımız lidere teslim etmekten, ve bize yol gösterecek bir rehberden bahsediyoruz. ĠĢte bu yüzden diğer muhalefet liderleri ve özgür düĢünce sahipleri Muhammed Salih‘i desteklemelidir. Özbek halkını buhrandan kurtarmak için, Muhammed Salih‘in Pulatov gibi liderlerin baĢında bulunduğu güruhlarla ortak platformda buluĢması Ģart değildir. Bir noktaya daha değinmek istiyorum, Muhammed Salih‘in omuzlarına yüklenen 15 yıllık siyasi hata sadece onun değil aynı zamanda tüm Özbek cemiyetinin olduğu gibi tüm muhalefetin de hatasıdır. Bu yüzden bana göre geleceğimiz için artık hatalardan ders çıkararak kayıplara değil kazançlara yüz çevirmeliyiz. Biz neden tüm muhalefeti, aydınları ve düĢünebilen cemiyeti Muhammed Salih‘in etrafında toplanmaya çağırıyoruz ? Çünkü Özbek halkı ve demokratik dünya, Muhammed Salih‘i ve onun nezdinde dünya demokratik muhalefetini desteklemekte. Halk kendi liderini karĢılamak için sokağa dökülmüĢtür... Muhammed Salih, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Katılacak mı? ''Ġsyankar'', 19.04.2006, Ġsveç Yusuf Rasul, gazeteci Özbekistan'da CumhurbaĢkanlığı seçimi olağan tarihi olan Ocak 2007'de yapılacakken, "nedense" Özbek CumhurbaĢkanının aldığı keyfî kararla, gayrı kanuni bir Ģekilde 2007'nin Aralık ayına alınmıĢtır. Bu olay, hem Ġslam Kerimov'un emrindeki güruhların Özbek halkının iradesini üç kuruĢa satın almayacağının bariz kanıtıdır hem de Kerimov'daki paniğin sevimsiz bir göstergesidir. Gerek Özbekistan'ın içinde, gerekse dıĢarıda CumhurbaĢkanlığı seçimlerine hazırlıklar bütün hızıyla sürektedir. Mevcut hükümet, ülkeden muhalefeti, farklı görüĢ sahiplerini ve dini oluĢumları temizlemek ile amacına ulaĢmayı ve Ģimdiki hükümete sadık olan güçleri iktidara getirmeyi amaçlıyorken; dıĢarıda ERK ve BĠRLĠK gibi muhalefetteki siyasi hareketler seçimlere katılmak için tüm güçlerini seferber etmiĢ durumdadır. ġimdiki hükümetin, CumhurbaĢkanlığına kimi aday göstereceğini henüz bilemiyoruz. Ġnternet vasıtasıyla yayılan haberlere göre, önümüzdeki seçime CumhurbaĢkanı Kerimov'un büyük kızı Gülnare Kerimova katılabilir. Bunun dıĢında "kim bilir belki bu kez Ġslam Kerimov kendini ömür boyu CumhurbaĢkanı ilan ettirebilir" Ģeklinde tahminler de yapılmıyor değil. Muhalefetteki BĠRLĠK Partisi'nin Genel BaĢkanı Abdurrahim Polatov geçenlerde kendisinin CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı. ''Azatlık' Radyosunun 16 Nisan tarihli ''Kurultay' programına katılan ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih de önümüzdeki seçimlere katılmak için hazırlıklara baĢladıklarını belirtti. Yani Özbekistan'da önümüzdeki seçimde üç adayın yarıĢacağını söyleyebiliriz. Bunlar; iktidarı elinde tutan Ģimdiki CumhurbaĢkanının istediği Ģahıs, (belki Gülnare Kerimov‘a yada herhangi bir baĢkası, bunun önemi yok); ikincisi Abdurahim Polatov ve üçüncüsü Muhammed Salih. Özbekistan'da bugüne dek 2 kez CumhurbaĢkanlığı seçimi yapıldıktan sonra Ġslam Kerimov ayrıca iki kez gayrı kanunini Ģekilde referandum ile CumhurbaĢkanlığı süresine uzattırmıĢtır. Yani Ġslam Kerimov dört dönemdir, makamı bırakmadan, zorla iktidarı elinde tutmaktadır. Kerimov'un 5. kez bu sürenin uzatmayacağını kimse garanti edemez. Fakat bu çok tehlikeli bir iĢtir. Niçin..? Evvela 1992'de Ġslam Kerimov ERK Partisi'nin adayı Muhammed Salih ile yarıĢmıĢ ve galip gelmiĢti. Ancak Kerimov'un bu galibiyete iki gayr-ı ahlaki yol ile eriĢtiği yerel ve uluslararası gözlemciler tarafından sürekli tekrarlandı. Birincisi seçim belgeleri sahteleĢtirilmiĢti. Bu zaten baĢlı baĢına seçimi "seçim" olmaktan çıkartıĢtı. Ġkincisi medya kanallarının tümü kullanılarak Muhammed Salih'e karĢı dezenformasyon yapılmıĢ ve amaca ulaĢılmıĢtı. "Muhammed Salih CumhurbaĢkanı olursa kadınları çarĢafa sokacak", ya da "tekrar bizleri Rusya'ya bağımlı hale getirecek" gibi haberler uydurulmuĢtu ve yaĢı ilerlemiĢ insanlar tercihini Ġslam Kerimov‘dan yana kullanmıĢtı. O sırada Muhammed Salih'i bu yalanlara kanmayan gençler ve talebeler desteklemiĢlerdi. Bu seçim Özbekistan'daki anti-demokratik uygulamaların miladı oldu. Kerimov koltuğa oturduktan sonra muhalefetin temsilcileri birer birer yurttan kovuldu, bazıları hapislere atıldı. Muhalefetsiz Ġslam Kerimov yüzde yüz kendi güdümünde olan basını kullanarak geliĢmenin önünde büyük bir engel vazifesi gören malum dört kuralını propaganda ettirmeye baĢladı ve Özbek halkına "parlak bir gelecek" vaat etti . Önce Pazar ekonomisine geçiĢ yolundaki giriĢimleri verimli oluyordu. Fakat bu husustaki samimiyetsizliği çok geçmeden fark edildi ve Kerimov serbest piyasa ekonomisinden devletçi yapıya geri döndü. Halk ise gerçekten Özbekistan'ın geleceğinin parlak olmasını istiyor, bunun için her türlü çaba ve fedakârlıktan kaçınmıyordu. 1996'da baĢlatılan "büyük hedeflere ulaĢmak için yeniden mücadele" çağrısı ile halkla arasını düzeltmiĢ gibi gözükür ve akabinde hiç sıkıntı çekmeden CumhurbaĢkanlığı süresini tekrar uzattı. 2000 yılında yapılan seçimlerde HDP'nin (Kerimov çok partililik olsun diye sözde iki üç parti daha kurdurarak, bunlarla seçimlere girmekteydi. Halen de muhalefet sürgünde olduğundan gerçek muhalifler seçimlere katılamamaktadır) Ġslam Kerimov'u desteklemesi üzerine halkın Özbekistan'ın geleceği ve Ġslam Kerimov'un samimiyetine olan kuĢkusu artmaya baĢlamıĢtı. Fakat buna rağmen, insanlar "Artık Ġslam Kerimov cemiyet ve halk menfaati yolunda faydalı giriĢimlerde bulunur, ülkede iktisadi ve siyasi reformlara gider" diye umut ediyordu. Ne yazık ki, Kerimov, Andican olayları sırasında Özbek halkının bütün iyi niyetini, geleceğe olan bütün ümitlerini nümayiĢe binlerce masum insana sıktırdığı kurĢunlarla birlikte tarihe gömmüĢtür. Artık, Muhammed Salih'in dediği gibi, "Kerimov Andicanlıları öldürmüĢ, Özbek halkı da Kerimov'u kalbinden tamamen silmiĢtir." Ve bugün Kerimov bir taraftan Özbekistan'da demokrasi ve fikir hürriyeti hakkında yeni ve acayip planlardan söz ederken, öbür yandan "yüzde 80'i Müslüman olan ülkede demokrasinin kurulamayacağını" söyleyerek kendi kendini inkar etmektedir. Özbek halkı son 15 yıl içinde, asırlar süren Hanlıklar döneminin etkisi ve Sovyet otokrasisi tesirinden kurtulup hak ettiği seviyeye ulaĢmak için büyük çaba harcadı. Halk 2007'de yapılacak CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde bu uğraĢıların semeresini görmek arzusundadır. Bugün Özbek halkı artık Sovyet esaretinden kurtulamayan kararsız insanlar topluluğu değildir. Dün Kerimov'dan yana olanak sakallılar bugün Kerimov'u lanetlemektedirler. Daha önce Kerimov'un yalanlarına kanarak kendisine oy veren dindarlar, bugün kim mazlumların safındaysa onu destekleyeceklerini bildirmektedir. ĠĢte bu yüzden biz Kerimov'un 2007'de yapacağı seçimi endiĢe ile bekliyoruz. Bu sefer de Kerimov CumhurbaĢkanlığı süresini uzatmaya kalkar yahut büyük kızına makamını miras bırakma arzusuna kapılırsa, uluslararası Krizleri Önleme Örgütü BaĢkanı Lord Kris Patten söylediği gibi, "Özbekistan adlı barut dolu fıçı infilak edebilir". Ülkede adil seçim yapılırsa, 2007 seçimlerinde Kerimov, ya da onun iĢaret edeceği kiĢi aday olduğu taktirde hiç oy alamayacağı bellidir. Kerimov'un CumhurbaĢkanlığı süresini yine uzatmaya kalkıĢması ise ülkede tehlikeli durumların doğmasını beraberinde getirebilir. Bugün anti-demokratik uygulamaları dolayısıyla uluslararası kamuoyunun da Ġslam Kerimov'a endiĢe ile baktığı sır değildir. DıĢ ülkelerden yayın yapan radyoların bölge ile ilgili yayınları bütün Fergana vadisinde FM frekansına geçmiĢtir. Bunun diğer bölgeleri de kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi düĢünülmektedir. Söz konusu endiĢeler bu yayınlardan da anlaĢılabilir. Özbek halkı, içerideki güdümlü medyanın tek yanlı yönlendirmelerinden yavaĢ yavaĢ kurtulup,hükümetin yürüttüğü yanlıĢ siyaset ve olup bitenler hakkında fikir sahibi olmaya baĢlamaktadır. Tüm bunlar önümüzdeki seçimlerde semeresini gösterecektir. Önümüzdeki seçimlerde en Ģanslı aday konumunda gözükmesi, memleket içinde ve dıĢında büyük nüfuza sahip olması sebebiyle yabancı devletler de Ģimdiden Muhammed Salih'e sıcak bakmaktadır. Andican olaylarından sonra Muhammed Salih'i çeĢitli Avrupa ülkelerinin ve ABD'deki resmî ve sivil kuruluĢların kabul etmesi dünyanın Muhammed Salih'in gücünü fark etmeye baĢladığının belirtisidir.. BĠRLĠK Lideri Abdurrahim Polatov'un da Özbekistan'da taraftarları vardır, ancak Muhammed Salih'i destekleyen kitlelere nazaran sayıları çok azdır. Polatov'un ülkesinde itibarı Muhammed Salih'in konumu karĢısında dağın önündeki küçük tepeye benzer. 2007 seçimleri, ülke ve halkın kaderi açısından fevkalade önemlidir. Seçim arefesinde halkta ve yurt dıĢında bulunmakta olan muhalefette umuttan çok tedirginlik gözlemlenmektedir. Kim bilir, belki bu tedirginlik umuda dönüĢür... Sürgündeki Özbek Lider Salih, Brüksel'de... Sürgündeki Özbek Lider, Katıldığı Toplantı Sonrasından Özbekistan'ın Durumunu Değerlendirdi- Özbekistan Erk Partisi Lideri Ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih: “Düzenlenen Bu Toplantı Umarım Avrupa Parlamentosu'nda Gereken Yankıyı Uyandıracaktır…Andican'da Ġnsanlık Cinayeti ĠĢlendi. Bu Sadece Birkaç Yüz KiĢinin Öldürülmesi Olayı Değil Suçsuz Ġnsanlara KarĢı Yapılan Bir Soykırımdır…Orta Asya Politikasında Maalesef Ġstenen Yerde Değil. Türkiye Orta Asya Politikasına Özbekistan'daki Olaylara Gereken Tepkiyi Bugüne Kadar Maalesef Gösteremedi” Brüksel Mehmet Cömert Özbekistan ERK Partisi lideri ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih, bugün Avrupa Parlamentosu Orta Asya Komisyonu'nda Andican olayları yıldönümü nedeniyle Belçika'nın baĢkenti Brüksel'de düzenlenen toplantıya katıldı. ―12 Mayıs Andican olaylarının yıldönümü ve bu vesileyle Avrupa Parlamentosu Andican faciasının siyasi nedenlerini masaya yatırdı ve ben de bu sebeple buradayım‖ diyen Özbekistan ERK Partisi lideri ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih, ―Andican olaylarının Ģahidi olan insanlarla konuĢtum. Oradaki olayın bir insanlık suçu olduğunu belirtmeye çalıĢtık.Umuyorum ki Avrupa Parlamentosu'nda gereken yankıyı uyandıracaktır. Bugüne kadar Kerimov rejimine karĢı uygulanan yaptırımlar yeterli olmadı ve bu hamleden sonra AP'nin Kerimov rejimini değiĢtirmeye çalıĢacağını düĢünüyoruz. Bize karĢı ciddi bir destek var ve bu destek giderek daha da güçlenecek. Haklı olduğumuz ortaya çıktı.‖ dedi.―Andican'da insanlık cinayeti iĢlendi. Bu sadece birkaç yüz kiĢinin öldürülmesi olayı değil suçsuz insanlara karĢı yapılan bir soykırımdır.‖ gibi sert ifadelere yer veren Salih, ―13 yıl içinde değiĢen Ģeyler oldu fakat olumsuz yönde Kerimov rejimi ülkeyi 15 yıl geri götürdü. Bu da halkın protestosuyla karĢılandı ve Andican‘da bu protestonun bir göstergesiydi. Protestoya katılanların sayısı oldukça fazla, rejime karĢı nefret rejime karĢı protesto bugün hiçbir zaman olmadığı kadar artmıĢ durumda. Bu potansiyeli muhalefet olarak en iyi Ģekilde değerlendirmek istiyoruz ve Ukrayna ve Kırgızistan'daki gibi bugünkü hükümeti barıĢçıl yollarla iktidardan uzaklaĢtırmak istiyoruz.‖ dedi. Türkiye‘nin Orta Asya politikası hakkında da açıklama yapan Salih,‖ ―Orta Asya politikasında maalesef istenen yerde değil.Türkiye Orta Asya politikasına Özbekistan'daki olaylara gereken tepkiyi bugüne kadar maalesef gösteremedi.Bizim isteğimiz Türkiye'deki politikacıların Özbekistan'daki olaylara kayıtsız kalmaması ve bu geliĢmelere daha Ģuurlu bir Ģekilde yaklaĢmasıdır. Özellikle Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi nezdinde Türkiye'nin etkisi çok büyük ve Türkiye'nin bu nüfuzu iyi kullanması lazım.‖ Ģeklinde konuĢtu. Özbekistan ERK Partisi lideri ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih ve beraberinde gelen heyetin yarın Özbekistan Büyükelçiliği önünde bir protesto gösterisi düzenleyecekleri belirtildi. Özbek Muhalif Lider Serbest Bırakıldı Haziran – 2006 - USAK Gündem, Ankara Tuğrul Çeviker Sürgündeki Özbek muhalif lider Muhammed Salih'in Ġsveç'teki tutukluluk hali bugün kaldırılarak serbest bırakıldı. Salih, iki gün önce gittiği Ġsveç'ten Londra'ya geçerken gözaltına alınmıĢ, 1 günden fazla gözetim altında tutulmuĢtu. Tutuklanmasıyla ilgili olarak Ġsveç resmi makamları "yanlıĢ anlaĢılma oldu" diye açıklama yapmakla yetinirken, Salih'in Özbekistan hükümetinin 2000'de çıkarttığı Ġnterpol bültenine istinaden tutuklandığı düĢünülmektedir. Benzeri olay 2001 yılında Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da da yaĢanmıĢ, Muhammed Salih 11 gün süren tutukluluğunun sonunda çıkarıldığı Prag Ģehir mahkemesince serbest bırakılmıĢtı. Olay sonrası Çek Cumhurbaskanı Vaclav Havel kendisiyle BaĢkanlık Sarayında görüĢerek Çek Cumhuriyeti adına özür dilemiĢti. Özbek hükümeti Muhammed Salih'i 1999'da TaĢkent'te yaĢanan bombalama olaylarından sorumlu tutarak, gıyabında 15,5 yıla mahkum ederek uluslararası arama emri çıkarmıĢtı. Ancak Özbek hükümetinin demokratik muhalefeti bastırmak amacıyla usulsüz yargılama yaptığı kanısına varan BirleĢmiĢ Milletler Salih'e mülteci statüsü tanıyarak, halen resmi ikameti olan Norveç'e yerleĢtirmiĢti.06/2006 HRW, Açıklama Yaparak Olayı Kınadı 24.05.2006 Uluslararası insan hakları örgütü Human Rights Wotch, Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih'in geçen salı günü Ġsveç'te gözaltına alınmasını, "Bu olay, Avrupa Birliği'nin Özbekistan'la ilgili sağlam bir siyasete sahip olmadığının göstergesidir" diye yorumladı. Norveç'ten siyasi mülteci statüsü alan Muhammed Salih, 16 mayıs günü Ġngiltere hükümeti ve insan hakları örgütleri temsilcileriyle çeĢitli görüĢmelerde bulunmak üzere Londra'ya hareket ederken, Stokholm'un Arlanda hava limanında polis tarafından gözaltına alınmıĢtı. Ġsveç resmi makamlarına göre, Ġnterpol Muhammed Salih'i Özbek hükümetinin sunduğu "aranan Özbekistanlılar" listesine istinaden tutuklamıĢtı. Kerimov Human Rights Wotch insan hakları örgütü, Ġsveç‘teki Ġnterpolün Özbek muhalefet liderini Stokholm'daki Norveç büyükelçiliğine haber vermeden gözetim altında tuttuğunu vurguladı. Ġsveç resmi makamları aradan bir gün geçtikten sonra Muhammed Salih'i serbest bırakmıĢtı. HRW'nin açıklamasında "Mevcut Özbek hükümetinin siyasi nedenlere dayadığı tutuklama talepleri incelendiğinde, TaĢkent‘tin uluslararası tutuklama bültenlerinin tümüne Ģüpheyle bakmak gerektiği anlaĢılıyor" deniliyor. Kerimov HRW'nin Avrupa ve Asya Bölüm BaĢkanı Holly Kartner, Ġsveç hükümetinin Muhammed Salih'ten resmen özür dilemesini talep etmiĢ ve gelecekte benzer hatalara düĢmemeye çağırmıĢtı. Hafta baĢında HRW ve diğer uluslararası insan hakları örgütleri, hali hazırda vize yasağı uygulanmakta olan Özbekistanlılar listesine CumhurbaĢkanı Ġslam isminin de eklenmesi talebinde bulunmuĢlardı. Kerimov Human Right Wotch'un bildirisinde ''Muhammed Salih'in adı Interpol listesinden çıkarılmazken, Ġslam Kerimov'un Avrupa'da serbestçe dolaĢabilmesi büyük çeliĢkidir" deniyor. Bununla beraber Özbek muhalefet liderinin Londra'daki sözcüsünün aktardığına göre, Muhammed Salih Londra'da Ġngiltere parlamentosu üyeleri ve dıĢiĢleri yetkilileri ile çeĢitli temaslarda bulundu. Muhammed Salih, pazartesi günü Ġngiliz parlamentosunun Orta Asya komitesinde bir konuĢma yapacak. Türkiye'nin Orta Asya İkilemi 02.06.2006 - BBC Ġngiltere'de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi dergisi Economist, Baku Ceyhan boru hattının hayata geçiĢinin bölge dengelerine etkisini tartıĢıyor. Dergi, ilk petrolün Ceyhan'a ulaĢmasıyla Rusya'nın bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki kontrolünün zayıfladığını, ancak Moskova'nın kültürel ve stratejik etkisinin, Ankara'nın Orta Asya ile ilgili hedeflerine hala engel teĢkil ettiğini yazdı. Türk siyasetçilerin Sovyetler Birliği'nin çöküĢü ardından ortaya koymaya baĢladığı; "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası" hedefini hatırlatan Economist, Türkiye'nin bunu gerçekleĢtirmenin ekonomik, diplomatik hatta ahlaki açıdan zor tercihler gerektirdiğini çok geçmeden anladığını dile getiriyor. Bu noktada bir parantez açan Economist, Baku‘den Ceyhan'a ilk petrol akıĢını bu anlamda ilk somut iliĢkinin sonunda kurulmuĢ olması olarak niteliyor ve Ģöyle devam ediyor: "Bu, Amerika'nın dünyanın bu bölgesinde kazandığı nadir zaferlerden biriydi. Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir enerji hattı olma rolünü perçinlerken, Rusya'nın güneydeki eski Sovyet cumhuriyetlerinden yapılan doğalgaz ve petrol ihracatı üzerindeki kontrolünü de zayıflattı. "Projenin tamamlanması küresel enerjinin güvenliği konusunda kaygıların arttığı bir sırada Türkiye'nin jeopolitik pazarlık gücünü kuvvetlendirecektir." Ancak Economist'e göre, boru hatları bir yana, Rusya'nın bölgedeki stratejik ve kültürel etkisi, Türkiye'nin Orta Asya'daki hedefleri açısından hala engel teĢkil ediyor. Yazıda bu hedefler, pazar ekonomisi temelinde bir demokrasinin teĢvik edilmesi ve ılımlı Ġslam anlayıĢının yayılması olarak anılıyor. Türkiye'nin zor tercihleri Dergiye göre bu hedefin önündeki birinci engel, Kafkaslar ve Orta Asya'daki birçok ülkenin, gücünü eski Sovyet sisteminden alan katı liderler tarafından yönetilmesi. Dolayısıyla Türkiye, bu rejimlere ya da demokratik muhalefete destek verme konusunda kararsız. Ġkinci neden ise Rusya'nın, Avrupa Birliği'nden sonra Türkiye'nin ikinci büyük ticari ortağı haline gelmesi. Economist'e göre Ankara böyle bir dönemde Rusya'yı küstürmek istemiyor. Buna örnek olarak da, Türkiye'nin Rusya'nın talebi üzerine, yaralı Çeçen ayrılıkçılara tıbbi yardım yapmaya son verdiği vurgulanıyor. Economist'teki yazıda, Rusya ile ticari iliĢkilerin önemine rağmen, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği siyasetin çok daha ilkeli olduğuna da dikkat çekiliyor. Örnek olarak da Ankara'nın, Özbek rejim muhalifi Muhammed Salih'e yönelik tavrındaki değiĢiklik gösteriliyor. "Muhammed Salih 1993'te Türkiye'ye kaçtı. Daha sonra ise, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskısı üzerine ülkeden ayrılması istendi. Ancak Türkiye bugünlerde, Salih'e kapılarını açmıĢ görünüyor. "Türkiye, Özbekistan liderine desteği her geçen gün artan Rusya'yı rahatsız etme riskini göze alırken, aslında birçok batılı hükümetin açtığı yoldan ilerliyor. "Zira Muhammed Salih'in ülkesinin yönetici elitine yönelik eleĢtirileri, geçen yıl sivillerin katledildiği Andican olayları nedeniyle, NATO ülkelerinde artık daha fazla dinleniyor. "Eğer Muhammed Salih'in, 'Özbekistan'a önünde sonunda demokrasi geleceği" öngörüsü tutarsa, Türkiye'nin tavır değiĢikliğinin bilgece bir adım olduğu ortaya çıkacak." Türkiye Orta Asya‟da İkilem mi Yaşıyor? (Önce Vatan, 11 Haziran 2006) Doç. Dr. Mehmet YÜCE Ġngiltere'de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi dergisi Economist‘te Bakü Ceyhan boru hattının hayata geçiĢinin bölge dengelerine etkisinin tartıĢıldığı yazıda (http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/06/060602_e conomist_turkey.shtml) Bakü'den Ceyhan'a petrol akıĢının sağlanmasıyla, Türkiye'nin aynı dili konuĢtuğu kuzenlerinden Azerbaycan'la önemli bir bağ kurmuĢ olduğunu ve bu durumun ABD'nin bölgedeki siyasetinin ulaĢtığı nadir zaferlerden biri olduğu belirtilmektedir. Yazıda projenin gerçekleĢmesiyle Türkiye'nin doğu ile batı arasındaki enerji köprüsü olma rolünün altı çizilmekte, Rusya'nın güneyindeki eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden yapılan gaz ve petrol satıĢları üzerindeki etkinliğinin de zayıfladığı yorumu yapılmaktadır. Söz konusu yazının devamında Türkiye‘nin Türk Cumhuriyetleriyle ilgili izlemiĢ olduğu politika değerlendirilmekte ve Türkiye‘nin Türk Cumhuriyetleriyle olan iliĢkilerinde ikilem yaĢadığının altı çizilmektedir. Economist'teki yazıda, Rusya ile ticari iliĢkilerin önemine rağmen, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği siyasetin çok daha ilkeli olduğuna da dikkat çekiliyor ve örnek olarak da Ankara'nın, Özbek rejim muhalifi Muhammed Salih'e yönelik tavrındaki değiĢiklik gösteriliyor. Bilindiği üzere Muhammed Salih 1993'te Türkiye'ye kaçtı. Ancak daha sonra ise, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskısı üzerine ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Ancak son zamanlarda Türkiye, M. Salih'e kapılarını açmıĢ gibi görünmektedir. "Türkiye, Özbekistan liderine desteği her geçen gün artan Rusya'yı rahatsız etme riskini göze alırken, aslında birçok batılı hükümetin açtığı yoldan ilerliyor‖ demektedir. Evet, Economist dergisi yorumlarında pek haksız sayılmaz. Sovyetler dağıldığında Türkiye‘nin Türk Cumhuriyetlerine iliĢkin belirli bir stratejisi yoktu. Bu ülkelerle daha çok duygusal temeller üzerinde kurulu bir politika izledik. Bağımsızlığını ilan eden Türk cumhuriyetlerini devlet olarak ilk biz tanıdık. Ġlk büyükelçilikleri biz açtık. Ancak ne bu devletleri ne de burada yaĢayan halkı tanımaya çalıĢtık. Hep iktidarla haĢır neĢir olduk. Halkın ve muhalefetin söylemlerini göz ardı edip eski Sovyet sisteminden kalan katı liderlerle samimiyetimizi geliĢtirmeye çalıĢtık. Onları küstürmemek için yaptıkları hatalar dolayısıyla kendilerini uyarmak zahmetinde bulunmadık. Her zaman ve her yerde kendilerini koĢulsuz destekledik. Bu da halkın gözünde Türkiye‘nin itibarını erozyona uğrattı. Orta Asya‘da yaptığımız bir diğer hata ise, bölgede Amerika ve Avrupa‘nın öncü kolu olarak hareket etmemizdi. Bu duruĢumuz söz konusu cumhuriyetlerin bize karĢı kuĢku duymasına neden oldu. Diğer taraftan bu ülkelerle iliĢkilerimizde abi rolünü üstlenmeye çalıĢtık. Oysa henüz Rusya‘nın patronajından çıkan bu cumhuriyetler yeni bir abinin güdümüne girmek istemiyorlardı. Ġyice tanımadan ve özelliklerini bilmeden, resmî ya da gayrı resmi iliĢkiler kurmaya kalktığımız bu insanlar birer Sovyet insanıydı. Dolayısıyla ne onlar Türkistan‘da görmek istediğimiz insan tipine uyuyordu ne de bizim istediğimiz insan tipi günümüzün realitesine uygundu. Dolayısıyla bu bölgeye karĢı hata üstünde hata yaptık. Kültürümüzü yayamadık ve kendimizi ifade edemedik. Böylece ortak tarih ve kültüre dayanan bağlarımızı yeniden canlandıramadık. Bu nedenle Türk dünyasıyla ne sağlıklı bir ticari iĢbirliği ne de köklü bir kültürel iliĢki kurabildik. Ancak Kadife devrimlerimler sonrası Türkiye Türk Cumhuriyetlerine iliĢkin politikasını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı. Türk Cumhuriyetleriyle iliĢki kurmanın ya da bu coğrafyada etkili olmanın yolunun sadece liderlerle duygusal bağlar kurmaktan geçmediğini anladı. Andican olaylarından sonra batı tarafından dıĢlanan Kerimov‘un gerçek yüzünü biraz daha gördü. Dolayısıyla Orta Asya politikasını daha gerçek temellere dayalı olarak revize etmek zorunda kaldı. Buna rağmen yine Türkiye‘nin bu konuda sağlam bir stratejiye sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Gelelim Rusya faktörüne. Economist dergisinin de yazdığı gibi bugün Rusya Türkiyenin en büyük ticaret ortaklarından biridir. Diğer taraftan kardeĢ Türk Cumhuriyetleriyle de güçlü bağları bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye‘nin Türk dünyası ile iliĢkilerinin geliĢtirmesinde Rusya anahtar rol üstlenmiĢtir. Türk Cumhuriyetleriyle iliĢkilerimizi ―ya Rusya‘ya rağmen ya da Rusya‘yı dikkate alarak‖ sürdürmek zorundayız. Bu ülkelerin hemen hemen hepsinin devlet baĢkanı ya eski Sovyet döneminde önemli görevleri üstlenmiĢ kiĢiler ya da Rusya ile bağları güçlü olan ailelerden gelen kimselerdir. Yine bu ülkelerde idari kadronun ekseriyeti Rus okullarında okumuĢ ve Rus terbiyesi görmüĢ kiĢilerdir. Her ailede mutlaka bir ya da iki kiĢi Rusya‘da çalıĢmakta, elde ettiği kazançla ailesini geçindirmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasal bakımından hâlâ Rusya‘ya bağımlılıkları sürmektedir. Eski Sovyet döneminde yapılan o kadar iĢkencelere rağmen hala bu ülke halklarının Rus hayranlıkları devam etmekte ve hâlâ kendilerini Rusya‘nın bir parçası olarak görmektedirler. Bu nedenle, kardeĢ cumhuriyetlerle olan iliĢkilerimizde Rusya‘yı dıĢlayan bir politikasının baĢarı Ģansı oldukça zayıftır. Diğer taraftan, birçok Türk Topluluğu bugün Özerk Cumhuriyet olarak Rusya Federasyonu içinde yer almaktadırlar. Bu nedenle Türk Cumhuriyet ve Akraba Topluluklarıyla olan münasebetlerimizde Rusya‘yı göremezlikten gelmek yerine Rusya ile iliĢkilerimizi iyi tutarak ve dengeli bir politika izlemek gerekir. Rusya‘nın resmi görüĢü de bu yöndedir. Putin bir konuĢmasında, ―Avrasya‘da Rusya ile Türkiye‘nin çıkarları çatıĢmamakta, aksine çakıĢmaktadır‖ beyanatında bulunmuĢtur. Ancak her Ģeye rağmen Türkiye Türk Cumhuriyetlerine iliĢkin sağlam ve iki tarafın da çıkarlarını gözeten bir strateji oluĢturmalıdır. Bu strateji kapsamında hassasiyetlerini ve kırmızı çizgilerini iyice belirlemelidir. Bakû-Ceyhan projesine ileride Kazakistan‘ın da bağlanacağı göz önüne alındığında bu konunun Türkiye‘ye sağlayacağı stratejik konumdan hareketle Türkiye‘nin Türk dünyasıyla ilgili yeni açılımlarda bulunmasını ve bu ülkelerle daha ciddi iliĢkiler kurmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bu sefer ağabey ya da AB, ABD taĢeronu sıfatıyla değil tecrübeleriyle ve büyük devlet olmanın olgunluğuyla hareket etmelidir. Salih, Abd Senatosu'nda Konuştu... Özbekistan’daki Muhalif ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Batı'nın Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov’a karĢı durmayarak zaman kaybettiğini söyledi 26.Temmuz.2006 - WASHINGTON (ĠHA Evrim Öcal Özbekistan'daki Muhalif Erk Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Batı'nın Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı durmayarak zaman kaybettiğini söyledi. ABD'li yetkililerle temaslarda bulunmak üzere ABD'nin baĢkenti Washington'da bulunan Özbekistan Muhalif Erk Partisi BaĢkanı Muhammed Salih dün ABD Senatosu'nda düzenlenen "Özbekistan'da siyasi değiĢimin seyri" konulu bir oturuma katıldı. Senatör Sam Brownback ve Kongre üyesi Christopher Smith'in baĢkan ve baĢkan yardımcılığını yürüttüğü Helsinki Komisyonu, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un yaklaĢık 20 yıldır yürüttüğü iktidarı sonrası Özbekistan için olumlu yönde bir siyasi geliĢimin mümkün olup olamayacağını tartıĢtı. Muhalif Lider Muhammed Salih oturumda yaptığı konuĢmasında Batı'nın Kerimov'a karĢı durmayarak zaman kaybettiğini söyleyerek Kerimov'un acil izole edilmesi gerektiğini bildirdi. ABD temasları çerçevesinde ABD DıĢiĢleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleriyle de görüĢen Salih, Özbekistan'da "radikallerin" iktidara gelmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Salih, ABD ve Batı'dan Kerimov rejimine karĢı somut yaptırımlar istedi. Salih, "Batı hiçbir zaman resmi olarak Özbek muhalefetini desteklediğini söylemedi. Biz Batı'dan bizi desteklediklerine dair resmi açıklama yapmasını istiyoruz" diye konuĢtu. Kerimov rejiminin izole edilmesi gerektiğini yineleyen Muhammed Salih "Sembolik yaptırımlar bile geçmiĢte Kerimov'un kafasını karıĢtırmaya yetti, ancak yaptırımların arkasının gelmeyiĢ Kerimov'u cesaretlendirdi" dedi.