RANT ARAMA: TÜRK T ARlM SEKTÖRÜNDE

advertisement
EKONOMIK YAKLAŞIM
87
RANT ARAMA:
TÜRK T ARlM SEKTÖRÜNDE
DESTEKLEME POLiTiKALARI
YOLUYLA AKT ARILAN
RANTLAR ÜZERiNE BiR
iNCELEME*
AAünevverSoyak**
GiRiŞ
Tarım
sektöründe üretilen ürünler genellikle bir ülkenin
temel besin gereksinimlerini karşılamaktadır. Bu durum ülkelerin kendi kendine yeterli olma stratejileri doğrultusunda, sektöre büyük bir önem yüklemektedir. Bunun yanısıra tarım
sektörü sanayileşmenin de önemli bir destekleyicisi durumundadır. Birçok gelişmekte olan
ülkede tarım, tarıma dayalı sanayiye hammadde sağlamada kritik bir rol üstlenmektedir.
Ayrıca tarım sektörü birçok ülke açısından ülke nüfusunun önemli bir bölümü için istihdam alanı oluşturmakta ve dolayısıyla ülke nüfuslarının büyük bir kısmı geçimlerini bu
yolla sağlamaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından GSMH içinde tarım
sektörünün payı giderek azalmasına rağmen haHi önemini koruması bu durumun en önemli
destekleyici dir.
Sosyo-ekonomik önemi doğrultusunda, gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede kurumsal ve organizasyonel farklılıklar olsa da, tarım kesimine devlet müdahalesi söz konusudur. Özellikle tarımsal ürünlerin arz ve talep esnekliklerinin düşük olması, üretimin büyük ölçüde doğa koşullarına bağlı olması, üretim döneminin diğer sektörlere göre uzun
olması ve bu sektörün konjonktürel dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilenmesi gibi koşulların vanlığı, sektörün devlet tarafından desteklenmesini zorunlu kılmaktadır.
Türkiye'de tarımsal kesim, 1930'lu yıllardan bu yana devlet tarafından desteklenmeye
başlamıştır. Budan yukarıda söz edilen sosyo-ekonomik gerekçelerin belirlediği iktisat po-
* Çalışma, Rant Arama: Türkiye,de Tarımsal Destekleme Politikaları Yoluyla Aktarılan
Rantlar Üzerine Bir Inceleme başlıklı doktora tezinin geniş bir özetidir.
** Arş. Gör. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu
Ekonomik Yaklaşım, Cilt 7, Sayı 23, Kış 1996
88
Mü nevver Soyak
litikalarının yanısıra,
popülist
endişelerin
de
olduğu kuşku
götürmez bir gerçektir. Her ne
kadar 1960'lı yıllarda başlayan planlı kalkınma döneminde sanayileşmeye ağırlık verileceği iddia edilse de, tarımın desteklenmesinin devam etmesi ve 1990'1arda bunun yeniden yoğunluk kazanması, bu savın en önemli kanıtlarındandır.
Çalışmada
gerek sosyo-ekonomik gerekse popülist endişelerin etkisiyle Türkiye'de tarımsal kesimde destekleme politikalan sonucunda aktarılan rantların ekonomik bir analizi
yapılacak ve bu rantların destekleme politikalarının amaçlarına ulaşmadaki başarısı irdelenecektir. Y oğuulaşılacak konu rant olunca, bu kavraqıı kuramsa11aştırmaya yönelik tartışmalara da göz atmak kaçınılmazdır. Rant kavramına yapılan yüklemelerin, çeşitli dönemlerde ve çeşitli iktisatçılam ve iktisat kuramiarına göre önemli farklılıklar göstermesi
böy}e bir yöntemi zorunlu kılmaktadır.
Çalışmanın
birinci bölümünde çeşitli iktisat kuramlarının ve önemli iktisatçıların rant
· kavramına yaklaşımlarından hareketle, rant kavramının geçirdiği evrim verilmeye çalışı­
lacak ve bu evrimin son durağı olanrantarama kuramma yoğunlaşılacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde devletin tarım sektörüne müdahalesinin nedenleri üzerinde durularak, bu
müdahalenin bir aracı olan destekleme politikalarının kuramsal çerçevesi çizilecektir. Daha
sonra Türkiye' de destekleme politikaları doğrultusunda aktarılan rantlar belirlenmeye çahşılarak, bunlarınrantarama kavramı bağlamında ekonomik bir analizi yapılacak ve aktarı­
lan rantların etkinliği irdelenecektir.
i. iKTiSATLiTERATÜRÜNDE RANT KU RAMLARI
VE RANTARAMA
Genel olarak rant kelimesinin Türkçe karşılığı kira anlamına gelmekte, bir malı belirli
bir süre kullanma karşılığı ödenen bedel olarak algılanmaktadır. İktisadi açıdan ise rant
yukarıda verilen tanımdan oldukça farklı bir anlam kazanmaktadır. Buna göre rant, kıt faktörlerin özellikle de toprağın belirli bir süre kullanımı için ödenen bedeldir. Günümüz iktisat literatüründe ise rant kavramı önemli bir evrimle birlikte çok daha farklı bir anlam kazanmış ve rant arama adını almıştır. Bu doğrultuda rant arama, bazı grup ve bireylerin
politik mekanizmalardan kaynak transfer edebilmek için yaptıkları faaliyetler sonucunda
ortaya Ç!kan kazançlan kapsamaktadır. Rantın bu anlamıyla birlikte, onun oluşumu yalnız­
ca doğal mekanizmalara bağlanmayarak, yapay olarak ortaya çıkarılan politik rantlar da
rant kavramı içnide ele alınabilmektedir.
.
Bu bölümde çeşitli iktisatçıların ve iktisat okullarının rant kavramına olan yaklaşımlan irdelenecektir. Özellikle neoklasik politik iktisadın rant yaklaşımı olarak kabul edilen
"Rant Arama" kavramı üzerinde yoğunlaşılacaktır.
ık
ı
e
EKONOMIK Y AKLAŞIM
89
1.1 Klasik Politik iktisatçifann Rant yaklaştmt
1.1.1. A. Smith
)-
A. Smith üretim maliyetini emek, sermaye ve toprak olmak üzere üçlü bir ayrıma tutmuştur. Bu faktörlerin üretimde kullanımları sonucu emek-ücret, sermaye-kar, toprak da
rant olarak üretimden pay almaktadır.
:ı
rant getirisini ise, bir ülkenin toprağı tümüyle özel mülkiyete dönüşür
dönüşmez, toprak sahibinin toprağın doğal ürünü için bile pay istemeleriyle açıklar. Toprak mülkiyeri söz konusu değilken sadece çalışarak elde edilen ürünleri elde etme için çalı­
şan kişilerin, toprak mülkiyetinden sonra topladığı ya da ürettiği şeylerin bir bölümünü
toprak sahibine vermesi gerekir. Bu kısım ya da bununla aynı anlama gelen bu kısırnın fiyatı, toprak rantım oluşturur (Smith, 1985: 51-52). Özetle Smith' e göre toprak rantı, toprağı kullanmak için toprak sahibine ödenen bir bedeldir.
Smith
toprağın
1.1.2. D. Ricardo
Ricardo rantı, "toprağın yok edilmesi imkansız olan güçlerinin kullanımı için toprak
sahibine ödenen ürünün bir parçası olarak" tanımlar (Ricardo, 1975: 67). Böylelikle, ricardo' nun yaklaşımında rant, toprağın üretime bir faktör olarak katılımıyla değil, üretim zorunluluklarından ötürü toprağın kıtlaşması nedeniyle toprak sahibine ödenen, üretilen artı­
ğın içinden çekilen bir pay olarak ele alınmaktadır (Kuruç, 1979: 109).
Ri c ard o' da rant, azalan verimlere dayalı olarak, toprak verimliliğindeki farklılıktan
kaynaklanmaktadır. Topraklar miktar itibarıyla sınırsız olmadığından ve farklı niteliklere
sahip bulunduğundan, nüfusun ilerlemesiyle birlikte giderek düşük verimlilikteki veya daha az avantajlı toprakların üretime açılması sonucu bunların kullanımı için daima bir rant
ödenecektir. Bu süreç ek toprakları tarıma açmanın karlılığı ortadan kalkıncaya kadar devam edecektir. Sonuçta karlar ve ücret her toprak diliminde aynı olacak biçimde eşitlene­
cektir. Karlar ve ücretler aynı iken, marjinal üstü topraklar sahibine rant sağlayacaktır. (Ricardo, 1975: 70) Ricardo'da rant Smith'in aksine, bir maliyet unsuru değildir. Rant ödeme
zorunluluğu olduğundan rant yükselmemekte, tersine maliyetler yükseldiği için bazı topraklar rant elde etmektedir. Bu nedenle tarım ürünlerinin fiyatlarının yükselmesinin sebebi,
toprak sahibine ödenen rantlar değildir. Ürün fiyatlarının yükselmesinin sebebi, toplumun
nüfusunun ve dolayısıyla ihtiyaçlarının artmasıdır. Bu artan ihtiyaçları karşılamak amacıyla daha verimsiz topraklara gidildikçe, öncekine göre daha verimli topraklara sahip olanlar rant elde etmektedir. Dolayısıyla rant ürün fiyatının artışının sebebi değil sonucudur
(Ricardo, 1975: 77).
1.1.3. K. Marx
Marx' da Smith ve Ricardo gibi rant olgusunu toprak mülkiyetinin iktisadi
çekleşmesi yani değer üretmesi şeklinde açıklamaktadır (Marx, 1990: 547).
açıdan
ger-
90
Mü nevver Soyak
Marx' a göre kapitalizmde toprak rantı, toprak sahipleri, tarım kapitalistleri-kiracılar-ve
tarım işçilerinden oluşan 3 sınıf arasındaki toplumsal ilişkileri nitelemektedir. Temel üretim ilişkisi, ücretli işçilerle, kiracı kapitalistler arasında kapitalist sömürü ilişkisidir. Büyük toprak sahipleri ile kiracı kapitalistler arasında tarım işçileri tarafından yaratılan artık
değer pay edilir. Kiracı kapitalistlere en azından ortalama karı elde ederken, büyük toprak
sahibi de bir rant gerçekleştirir (Hoel, 1975:22).
Marx ranta diferansiyel 1 ve diferansiyel 2 olarak farklı bir tanımlama getirmektedir.
Marx tarımdaki üretim fiyatının görece en kötü topraklarda yetiştirilen tarımsal ürünlerin
bireysel üretim fiyatıyla belirlendiğini belirtir. Dolayısıyla daha iyi toprakları işleyen tarım
kapitalistleri fazladan bir artık değer elde ederler. Daha iyi topraklara sahip üreticilerde ortaya çıkan ve toplumsal üretim fiyatının üzerinde kalan bu ek farklılaşmış gelir diferansiyel ranta dönüşür. Diferansiyel rant ayrı biçimlerde ortaya çıkan toprak verimliliğine ve
pazar konumuna bağlı olarak oluştuğunda diferansiyel rant 1 olarak adlandırılır. Aynı toprak üzerinde sermaye yatırımlarının farklı verimliliğinden kaynaklanan ranta ise diferansiyel rçmt 2 adı verilir ve tarımsal üretimin yoğunlaştırılmasıyla ortaya çıkar. Diferansiyel
rant 1 doğal toprak verimliliğine dayalıyken, diferansiyel rant 2 insanlar tarafından değişti­
rilen t"~nıkverimliliğine bağlıdır (Hoel, 1975: 30-33).
1.2. Neoklasik Politik iktisadm Rant Yaklaştmt: RantArama
Rant kavramı ekonomi biliminin tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Klasik iktisatta
rant kavramı, toprakta özel mülkiyete ve bunun yol açtığı tekele bağlanmakta ve bu tekel
haklarının elde tutulması ile elde edilen gelir olarak tanımlanmaktadır. Fakat günümüz neoklasik politik iktisadmaa ise rant kavramı mülkiyet ilişkisinden bağımsız olarak bir ekonomik transfer elde etme anlamında rant arama olarak nitelenmektedir.
Neoklasik politik iktisatda rantarama kavramı ilk kezA. Krueger tarafından "Rant Arayan Toplumların Politik Ekonomisi" isimli makaleyle ortaya atılmıştır. Krueger' e göre
rant arama; ekonomide devlet tarafından yapay olarak yaratılan rantlar üzerinde girişimci­
lerin bu rantları elde etmek amacıyla yaptıkları kaynak israfı olarak tanımlanmakta ve bu
faaliyetler genellikle rüşvetin, suistimal ve kaçakçılığın ve yeraltı ekonomisinin bir çeşidi
olarak görülmektedir (Krueger, 1974: 291).
Ekonomik olarak rant kaynak sahipleri içni alternatif kullanımlar tarafından ölçülen,
fırsat maliyetlerinin üzerindeki bir getiridir. Diğer bir değişle kaynakların en iyi kullanı­
mında, kaynakların idare edebileceği miktarın üzerinde kaynak sahibine yapılan bir ödemedir (Tollison, 1982: 577).
Burada fırsat maliyeti sübjektif bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır ve karlar girişim­
ci faaliyeti ile yaratılmaktadır. Dolayısıyla ekonomik rantı objektif olarak tanımlayacak bir
yöntem yoktur. Pratikte aşırı karlar ya da hak edilmemiş karlar ekonomik rant olarak ad-
EKONOMIK YAKLAŞIM
landırılmaktadır.
nomik rantın
Karlar ve vurgunculuk
91
arasında
yar~t- ::,dsı değre yargıianna bağlı
1
söz konusu olduğnuda ise ekoolmaktadır (Misses, 1974:236).
bir
ayrım
Rant arama ise fırsat maliyetlerinin ü~erindeki bu getirileri elde etmek için kaynakların
harcanmasıdır. Rant arama faaliyetleri zaman ve para yatırımlarını (rüşvet) ve bu rantları
elde etmek için yapılan çeşitli çabaları (lobicilik gibi) kapsamaktadır.
Rant arama kurarnları ise yapay olarak oluşan rantlar üzerinde insanların
ettiklerini inceleyerek, rantların analitik ve ampirik çalışmasını içerir.
nasıl
rekabet
Pratikte rantlar piyasalarda fiyat sistemine dayalı olarak doğal bir biçimde yaratılacağı
gibi hükümet müdahaleleri tarafından da yaratılabilir. Bunlardan ilkine doğal rantlar, ikincisine ise yapay rantlar adı verilir.
1.2. 1.
Doğal
Rantlar
Dogal olarak yaratılan rantlar genellikle piyasa sisteminde arz ve talep fonksiyonundaki
değişmelerden kaynaklanır. Bu değişmeler aşırı kar ya da kayıplara neden olur. Bu şart­
larda ortaya çıkan rant arama ile kar arama eşdeğer niteliktedir.
Düzenli piyasa yapısı içinde ekonomik rantın çekiciliğine kapılan girişimciler, kaynaklarını üretime aktarabilecek kanallara yöneltirler. Bu sistemi yönlendiren girişimcilerin faaliyetleridir. Ekonomik rant elde etmek amacıyla yeni fırsatlar peşinde koşan girişimciler,
ekonomik gelişmeyi sağlayarak, sürekli olarak yeniden bölüşüm sürecine canlılık katarlar.
Bu süreç sonucunda bütün ekonomik rantlar-doğal rantlar- yok olma veya aşınma eğilimi­
ne girer. Kaynak sahiplerine veya girişimcilere maliyetin üzerinde yapılan ödemeler rantkfu arayanları aynı alanlara girmeye zorlar.
Sonuçta rant kazançları belirli bir sınıra kadarın düşer ve o sınırdan sonra tamamen yok
olur ve rekabete bağlı getiri oranına eşitlenir. Diğer taraftan, önsezilerinde yanılan girişimei­
ler ve kaynak sahipleri fırsat maliyetinin altında getiri elde edebilirler. Negatif rantların söz
konusu olduğu bu durum ise kaynakların yeniden dağılımını hızlandıran bir etki yaratır. Bu
noktadarant aynı zamanda ekonomik kfuı da kapsamaktadır. (Bunchanan, 1994: 277-79)
1.2.2 Y o pay Rantlar
Bu rantlar devletin piyasaya olan müdahalelerinden kaynaklanır. Ekonomik faaliyetler
üzerinde devlet müdahaleleri birçok ülkede yaygın bir uygulama olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu müdahale ve kontrollerin derecesi ise ülkeler arasında farklılık gösterebilmektedir. Rant
arama kuramı genel olarak, hükümetin kısıtlamaları ve kontrolleri ve politik müdahaleler
sonucunda oluşan yapay randar üzerindeki rekabeti incelerneyi konu edinir.
Ekonomide kaynak dağılımının etkinliğini sağlamada piyasayla giriş büyük önem taşı­
maktadır. Rant arama kuramma göre piyasaya giriş çeşitli biçimlerde devlet tarafından en-
92
Mü nevver Soyak
gelleniyorsa, toplumsal açıdan israf ortaya çıkacaktır. Yukarıda da söz edildiği gibi, piyasa
süi"eci ekonomik davranışlara egemen olarak, ortaya çıkan ekonomik rantları yok edebilecektir. Fakat devletin müdahaleci sonucu piyasaya girişin engellenmesi, rantları yok eden
eğilimleri ör:leyecektir. Rantlar yok edilmedikçe bu rantları elde etmek için çeşitli girişim­
lerde bulunulacak (lobicilik, rüşvet, bürokratlarla bağlantı kurma vb.) ve reel kaynaklar bu
yolda harcanacaktır.
Burada rant arama faaliyeti ile devletin veya kamu kesimi faaliyetlerinin ekonomi içindeki payı ile doğrudan bir ilişki vardır (Buchanan, 1994: 281 ). Devlet tarafından sağlanan
serbestiler, kotalar, izinler, yetkiler, onaylar, imtiyazlar vb, devlet tarafından meydana getirilen yapay bir kıtlığa yol açmaktadır.
1
1
Devletin piyasaya girişi engellemesi ve tekel durumuna yardımcı olması sonucu oluşan
rantlar, tüketicilerden üreticilere bir transfer niteliğinde olup, toplumsal maliyetleri içermezler. Diğer bir deyişle toplumsal açıdan bakıldığında, transfer peşinde harcanan kaynakhınn boşa gitmesi nedeniyle, bu harcamaların toplumsal ürüne hiç bir katkısı bulunmaz
ve bunların fırsat maliyeti toplum için ürün kaybına neden olur (Tollison, 1982: 576).
Goruıdüğü
gibi rant arama faaliyetleri hem piyasada hem de politik süreçte söz konusu
olmaktadır. Piyasa sürecinde yaratılan randar doğal yollardan meydana gelirken, politik süreçte yapay olarak yaratılmaktadır.
Literatürderant arama faaliyetleri ranta sebep olan devlet müdahalesinin biçimine göre
farklılıklar göstermektedir.
Rant arama kuramma yönelik amprik çalışmalara bakıldığında, rant arama faaliyetinin
birçok çeşidi olduğu görülmektedir. Monopal arama, Tarife arama, Kota arama, Lisans arama ve Teşvik arama gibi alt dallara ayrılan rant arama faaliyetlerinin çeşitli ülkelerde ve
çeşitli alanlarda qrtaya çıkan toplumsal israfın hesaplanmasında kullanılması mümkün olmaktadır. Bu çalışmada da teşvik aramanın bir alt kolu olarak tarımsal teşvik arama, tarımsal destekleme politikalarıyla bağın kurulmasında köprü görevi yapmaktadır.
1.3. Türkiye'de Rant Araman1n Ekonomi Politiği
Türkiye' de Cumhuriyetten bugüne uygulanan ekonomi politikalarına bağlı olarak rant
yaratma mekanizmalarında verant arama faaliyetlerinde çeşitli farklılıklar görülmektedir.
1960-70'li yıllarda rant yaratma mekanizmaları özellikle ithalat yoluyla ortaya çıkmış ve özellikle "Kota Arama"" ve "Lisans Arama" faaliyetleri yoğun olarak görülmüştür. Bu dönemde ithalatın lisans, izne ve kotaya
bağlanması bazılarının resmi fiyattan almaya çalıştığı dövizi kararname ile başka kesimlere aktarma anlamına geldiğinden, rant arama faaliyetlerinin yoğunluğu artmıştır. Bu rnekanİzınayla bazı sanayi çevreleri ithal ettikleri ara mallarını, serbest kurun çok altında elde
ithal ikameci birikim rejiminin
uygulandığı
EKONOMIK YAKLAŞIM
93
ettikleri dövizle satın aldıkları için nihai mal üretiminde ~aşırı karlar elde etmişlerdir. Yine
bu dönemde ara malların satışında bulunan KİT'lerin, piyasa fiyatının çok altında mal satması da özel sektöre önemli randar aktarmanın mekanizması haline gelmiştir.
ithal ikameci dönemde ortaya çıkan diğer bir önemli rant yaratma mekanizması da devletin faiz oranları üzerine koyduğu denetimlerdir. Banka kredilerinde faiz oranları enflasyon oranının altında tutularak sanayi kesimine önemi rantlar aktarılmıştır. Örneğin 1977
yılında enflasyon oranı %40 iken, kredi faiz oranları %20 civarında sınırlandırmış ve bu
rnekanİzınayla yaklaşık 60 milyar TL rant aktarılmışıtır. Bu da ulusal gelirin yaklaşık olarak %8'ini bulmaktadır (Keyder, Pamuk, Milliyet, 12.1.1977).
1980 sonrasında uygulanmaya başlanan dışa açık birikim rejimi doğrultusunda rant yaratma mekanizmaları ve dolayısıyla rant arama faaliyetleri de farklılaşmıştır. 24 Ocak
1980 ekonomik istikrar programıyla birlikte ihracatın araştırılmasının temel amaç haline
gelmesi buna yönelik uygulamalart da teşvik etmiştir. Özellikle 1980-83 döneminde ihracata vergi iadesi, düşük maliyetli ihracat kredileri ve gümrük muafiyetli hammadde ithalatı
gibi teşvikler önem kazanmıştır. 1984-86 döneminde ise ihracata vergi iadesi oranları azaltılmıştır ve düşük maliyetli ihracat kredisine son verilmesine karşın, Kaynak Kullanı­
mını Destekleme Fonundan; harcatçıya prim ödemeleri ile KDV istisnaları sağlanmıştır.
1989 yılı başında vergi iadesi uygulaması tamamen kaldırılmıştır. Bu uygulamalar sonucunda teşvik mekanizmasındaki boşluklar ve denetim mekanizmasının işlernemesi nedeniyle hayalı ihracat olgusu ortaya çıkmıştır.
1980 sonrasında ihracata yönelikrantarama faaliyetlerinin yanı sıra, yatırımlarda teş­
vik arama ve hayali yatırım, korumacılık ve tarife arama, özelleştirme ile ilgili rant arama
gibi faaliyetlere de rastlanmaktadır. Örneğin 1986 sonrasında yaygınlaşan özelleştirme uygulamalarında hazırlık çalışmaları kamuoyuna kapalı bir biçimde gerçekleştirilmiş, üniversite, sendika gibi hiç bir uzman kurum ve kuruluşdan yararlanma gereksinimi hissedilmemiştir. Özelleştirme hazırlıklarınnı yapılmasında kapalı kapılar ardında bazı yabancı
danışman
firmalar ile Türk firmalardan yardım alınmıştır. Bu da devlet eliyle
ve kuruluşlara rant aktarma anlamına gelmektedir (Aktan, 1994: 16-19).
bazı
kurum
1980 sonrasında 24 Ocak İstikrar Tedbirleriyle birlikte, mevcut sanayi yapısını dışa yö11eltebilmenin ön koşulu olarak iç talebin bastırılması gereği, özellikle ücretler ve destekleme politikaları üzerine sınırlamalar getirilmiştir. Buna karşın 1983 sonrasında demokratik
sürecin yeniden işlemeye başlamasıyla birlikte, tarımda popülist politikalar ön plana çık­
mış ve DYP hükümetlerinin faaliyet de bulunduğu 1990'lardan en üst seviyelere ulaşmış~
tır. Bunun sonucu olarak özellikle tarımsal desteklemeye konu olan ürünlerin fiyatları dünya fiyatlarının üzerinde tutularak ve düşük faizli kredi yoluyla, tarım kesimine önemli
rantlar aktarılmıştır.
94
Mü"nevver Soyak
2. TARIM KESiMiNE DEVLET MÜDAHALESiVERANT ARAMA
2. 1. Tan m Kesimine Devlet Müdahalesi
kesime müdahalesinin ekonomik olduğu kadar, toplumsal ve politik
dayanakları da vardır. Ülke deneyimlerine göre ekonomik dayanaklar daha çok yurtiçi tarımsal kesimin, ticaret hadleri ve ödemeler dengesi üzerindeki payının artırılması ile ilişki­
lidir. Toplumsal dayanaklar, dünya rekabeti karşısında gerileyen çiftçi gelirlerini korumaya
yöneliktir. Politik dayanaklar ise, göreli olarak büyük bir yurtiçi tarım kesiminin stratejik
üstünlükleriyle ilgili olarak ortaya çıkar (Hill, İngersent, 1979: 175-176).
Devletin
tarımsal
Bu dayanaklar doğrultusunda günümüzde kurumsal özellikleri farklılık gösterse de temel ilkeleri benzer olan tarımsal destekleme politikaları, gelişmiş veya gelişmekte olan
bir çok ülkede tarım sektörüne müdahalenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.
Özellikle son yıllarda OECD gibi kurumlarda yoğun olarak tartışılan tarımsal destekleme politikaları, ticaret ve fiyatlar üzerine bozucu etkileri, kaynakların yanlış dağılımına
yol açması ve tarımsal üretimde büyük çaplı global dengesizliklere katkıda bulunması nedeniyle eleştirilmektedir. Fakat bu eleştirilere rağmen, birçok gelişmiş ülke destekleme
programlarını yoğun bir biçimde kullanmaya devam etmektedir (Winglee, ı989: 9).
Tan mda Devlet Müdaha/lesinin Nedenleri (amaç/an)
Tarım
sektörüne devlet müdahalesinin nedenlerini veya müdahalenin amaçlarını çiftçi gelirlerini artırmak, tarımsal ürün fiyatlarındaki dalgalanmaları azaltmak, üretimin artırılması
ve yönlendirilmesini sağlamak biçiminde sıralamak mümkündür. (Metcalf, ı 969: ı 17- ı ı 9)
1. Çiftçi Gelirlerini Artırmak
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde tarımsal kesimde çiftçi gelirleri gelişmiş ülkelere
oranla daha düşüktür. Tarımsal ürünlerin talebinin gelir ve fiyat esneklikleri 1'den küçük
olduğu için gelir ve fiyattaki değişmelerin tarımsal ürün talebine olan etkileri çiftçi gelirlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca tarım sektörünün tam rekabet koşullarında faliyette bulunması nedeniyle, bu sektörde aşırı karlar söz konusu olmamaktadır. Bunun yanında
bazen üreticiler ürünün bol olduğu yıllarda ürünlerini düşük fiyattan aracı
kurumlara kaptırabilmektedirler. Tarım sektörünün ekonomi içindeki önemi ve tarımla uğ­
raşanların toplam nüfüs içindeki payı dikkate alındığında, bu sektörde gelir düzeyinin düşük olması ekonomik ve sosyal açıd~n olumsuzluklar doğurmaktadır. Düşük gelir düzeyi
öncelikle tarım sektörünü kendi içinde durgunluğa itmektedir. Sektör, yeniliklere kapalı,
kendi tüketimine yönelik üretim yapan, küçük ölçekli işletmelerle faaliyetine devam etmek
zorunda kalan bir yapıya bürünmektedir. Daha sonra bu durgunluk ekonominin diğer sektörlerine de yansımaktadır. Dolayısıyla devletin tarım sektörünü bu durgun halden çıkar­
mak, piyasa için ve ihracata yönelik üretim yapan bir sektör haline getirebilmek amacıyla
tarımla uğraşanların gelirlerini arttırıcı yönde müdahalesi gerekli olmaktadır.
95
EKONOMIK YAKLAŞIM
2. T anmsal Ürün Fiyatlanndaki Dalgalanmalan Azaltmak
Gelişme
dereceleri ne olursa olsun tüm ülkelerde tarım sektörünün sorunları diğer sektörlere göre daha fazladır. Bunun nedeni genel olarak tarım sektörünün, tarımsal ürünlerin,
tarımsal işletmelerin ve tarımsal ürün piyasalarının özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu
özelliklerden dolayı tam rekabet koşulları altında fiyat sisteminin işlevini yerine getiremernesi sonucunda tarımsal ürün fiyatları genel düzeyi, tarım dışı sektörlerdeki fiyatlara göre
da~a düşük olmakta ve yıldan yıla büyük dalgalanmalar göstermektedir. Bu nedenle devletin tarım ürünleri fiyatlarına müdahalesi zorunlu bir hal almaktadır.
3. T anmsal Üretimin Artttn/most ve Yön/endiri/mesini Sağlamak
Tarımsal
ürünler temel ihtiyaç maddeleri olup, ülke ekonomisinde stratejik bir öneme
sahiptirler. Bu nedenle her ülke tarım ürünlerinde kendi kendine yeterli olma gayreti içindedir. Bu amaca yönelik olarak özellikle GSMH içinde tarım kesiminin payının önemli olduğu nüfusun büyük bir bölümünün tarım kesiminde istihdam edildiği ülkelerde
üretiminin artırılması ve yönlendirilmesi amacıyla yapılan müdahaleler oldukça önem
kazanmaktadır.
Genelde ülkelerin çoğunda tarım politikasının öncelikli amacı beslenme yönünden dı­
şarıya bağımlı olmamak, temel gıda ürünlerini ülke içinde üretebilmektir. Bu amaç doğrul­
tusunda devlet, belirlediği tarım politikası çerçevesinde ülke kaynaklarının ne miktarının
tarımda kullanılacağını ve bu kaynaklada hangi ürünlerden ne miktarlarda üretileceğini
yönlendirmeye çalışır. Diğer taraftan ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı olan ve döviz
ihtiyacını bu yolla sağlayan ülkelerde de tarımsal ürünlerin ihracatını artırmaya yönelik bir
üretim politikası devlet tarafından desteklenmektedir.
2.2. T anmsal Destekleme Biçimleri
Tarım
ürünleri fiyatlarına
üzere ikiye ayrılmaktadır.
1.
Doğrudan
yapılan
müdahaleler
doğrudan
ve
dolaylı
müdahaleler olmak
müdahaleler
Bu tür müdahaleler doğrudan ekonomik birimlere yönelik olarak ve belirli amaçlarla ulaşmayı hedefleyen müdahalelerdiL Bu müdahale biçimini fiyat sübvnasiyonu ve fiyat desteği şeklinde alt başlıklar altında incelemek mümkündür.
i) Fiyat Sübvansiyonu: Fiyat sübvansiyonunda devlet üreticileri korumak amacıyla, üreticinin arz edeceği her malı belirli bir fiyattan alacağına dair bir garanti verir. Aynı zamanda alışverişin piyasa fiyatında yapılmasına da olaııak tanır. Ürünün piyasa fiyatının, garanti e-
96
Münevver Soyaki
\
dilen fiyatın altına düşmesi durumunda aradaki fark üreticiye ödenir. Burada fiyat süb-·
vansiyonu, tüketicinin ödediği fiyat (piyasa fiyatı) ile üreticiye ödenmesi garanti edilen
fiyat arasındaki farkın devlet tarafından ödenmesidir. Yapılan bu işlemle amaç, hem belirli bir fiyatı garanti ederek üreticileri korumak, hem de piyasa fiyatından alış verişe izin vererek, tüketicilerin o malı daha ucuza satın alabilmelerini sağlamaktır (Helmberger, 1991: 80).
Destekleme fiyatı olarak da adlandırılan bu müdahale biçiminde, devlet
bir kısım ürünlerde fiyatların ekonomi politikası amaçlarına göre belirlenen seviyenin altı­
na düşmemesi için çaba göstermektedir. Bu nedenle devlet ilgili tirünlerde uygun bir taban
fiyat belirleyerek, söz konusu ürünlerin fiyatının belirlenen fiyatın altına düşmesini engellemek için doğrudan alıcı olarak da piyasaya girerek, ürünün bir kısmını satın almaktadır
(Pekin, 1975: 1).
ii)Fiyat
Desteği:
destekleme uygulamalarında kullanılan araçlar içinde tarımsal kredi olanaklarının artırılması, girdi sübvansiyonları, vergi, resim ve harçlardan kısmen ya da taamen muafiyeti sayılabilir. Uygulamada en önemlileri, girdi sübvansiyonları,
tarımsal krediler olarak ortaya çıkmaktadır.
2.
Dalaylı
Müdahaleler:
Dalaylı
ürünlerinin maliyetini azaltmaya ve dolayısıyla üretici gelirlerini artırmaya yönelik olarak devlet tarafından verilen girdi sübvansiyonları, dalaylı
desteklemenin en önemli uygulamalarındandır. Tarımsal ürün fiyatlarının yüksek olması
yanında girdi fiyatları da yüksek seyredebilir. Sonuçta üreticilerin elinde kalan kar oldukça
düşük olabilir. Bu neden devlet gübre, tarımsal araç-gereç, tohumluk, ilaç vs gib igirdileri
sübvansiyon yoluyla destekleyerek çiftçilerin ürünlerini daha ucuza mal etmelerine yardım­
cı olur. Girdi sübvansiyonu ile destekleme, tarımsal yapıyı iyileştirmekten çok ürünün piyasada oluşan fiyatının birim maliyetinin altında kalmasını sağladığından, geçici bir çözüm üretir. Uzun dönemli bir uygulama sorunu güçleştirir. Çünkü piyasa fiyatının birim
maliyetiin altın adüşmesi arz fazlasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda girdilere sübvansiyon verilmesi üretimi özendireceğinden uzun dönemde arzın daha da fazla artmasına
ve fiyatların düşmesine neden olur. Bunun soı:ıucunda devletin sübvansiyon dolayısıyla
katlanacağı finansman yükü de giderek artmak durumundadır (Bulmuş, 1978: 71).
i) Girdi
Sübvansiyonları: Tarım
ii) Krediler: Tarım sektöründe üretimin artırılması, girdi kullanımının yoğnulaştırılması,
yeni teknolojilerin ve makinaların uygulanması, hastalık ve zararlılarla etkin bir mücadele
gibi unsurlara bağlıdır. Bu unsurların gerçekleştirilmesi de tarım sektöründe kullanılan sermaye miktarıyla yakından ilişkilidir. Tarım sektörünün içinde bulunduğu koşullar nedeniyle sermaye birikimin oluşması güç ve yavaştır. Bundan dolayı üreticinin sermaye eksikliği krediler kanalıyla kapatılmak durumundadır. Krediler bankalar gibi teşkilatianmış
kurumlardan genellikle düşük faizli bir biçimde elde edilebilmektedir. Bunun yansıra üreticiler bazen tüzel kişiler kanalıyla da kredi kullanma yoluna gidebilmektedir. Bu tür teşki­
latlanmamış kurumların kredileri, genellikle kısa vadeli, yüksek faizli ve ödeme koşulları
ağırdır (Kılıç, 1992-3: 55).
.\
EKONOMIK Y AKLAŞIM
97
2.3. Türkiye'de Tanmsal Destekleme Politikalan
ve Tan m Kesiminde RantArama
ABD, AT ve daha birçok Avrupa ülkesinde çeşitli nedenlerle girdiden fiyata, dış ticaret
rejiminden tüketiciye yönelik sübvansiyonlam kadar üretimi belirleyici ve yönlendirici çok
çeşitli destekleme programları uygulanmaktadır.
olan, tarımın ulusal ekonomiye olan katkısını artırmak, ihracatı geliştirmek, tarıma dayalı sanayilere hammadde sağlamak,
halkın beslenme ihtiyacını karşılamak ve çiftçiye yeterli bir gelir sağlamak amacıyla tarımsal üretim ve verimliliği artırmak gibi gerekçeler doğrultusunda, tarımsal kesim desteklenmektedir. Bu ekonomik amaçları gerçekleştirmenin yanı sıra tarım sektörünün politikaçıdan büyük bir oy potansiyeline sahip olması, ayrıca tarımın kendine özgü koşullarının
bulunması ve üretici emeğinin değerlendirilmesi gibi toplumsal hedefler, Cumhuriyetten
günümüze kadar tarım sektörüne destek verilmesini gerekli kılmıştır (Işıklı, Abay, 1993:
2ı6). Destekleme politikaları çerçevesinde üreticileri korumaya yönelik olarak bugünkü
anlamda tarıma ilk müdahale 1931 yılında olmuştur. 1929 ekonomik krizinin ardından
buğday fiyatlarında ortaya çıkan büyük dalgalanmalar karşısında, üreticileri korumak amacıyla, 1931 yılında Buğday Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Daha sonra bu kanunu, ı 935 yı­
lında çıkarılan 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlik Kanunu izlemiştir. 1938
yılında TMO hububat alımlarına başlamış, daha sonra buna haşhaş, tütün, şekerpancarı,
fındık, çay, pamuk, zeytinyağı gibi tarımsal ürünler de eklenmiştir. 1950'lerden sonra desteklenen ürün çeşidi artmış, buna ilaveten artan bir girdi fiyatı uygulamasıyla birlikte tarım ürünlerine devlet müdahalesi yoğunluk kazanmıştır.
Türkiye' de de
tarımsal
üretim
politikasının amaçları
ı 963 yılında başlayan planlı
dönemle birlikte, Türkiye ekoomisinde ve dolayısıyla tarım politikalarında yeni bir döneme girilmiştir. Planlı dönemde devletin tarım sektörüne
müdahalesi kalkınma planlarının temel ilkesine bağlı olarak destekleyici ve yol gösterici
bir müdahale şeklinde olmuştur.
Planlı
dönemin başlagıcına kadar ı ı ürün destekleme kapsamına alınmış iken, planlı
döemden sonra destekleme kapsamına alınan ürün sayısı hızla artrrıış ve ı 970'lerin sonunda desteklenen ürün sayısı 30'a ulaşmıştır.
politikalar doğrultusunda destekleme politikasına yoğnuluğunun düşürülmesi amaçlanmıştır. 24 Ocak ı 980 ekonomik kararların­
dan sonra desteklenen ürün sayısında azalma olmuş, 1990 yılında ise bu sayı lO'a kadar
düşmüştür. 1991 yılında ise özellikle politik nedenlerden dolayı desteklenen ürün sayısı
24'e çıkmıştır. 1991 yılından itibaren ise özellikle oy kaygısı ve politik nedenlerin ağırlı­
ğını devam ettirmesi, desteklenen ürün sayısının yıllar itibariyle artmasına yol açmıştır.
1980'lere
gelindiğinde
ise uygulanan
dışa açık
98
Münevver Soyak
1992'de desteklenen ürün sayısı 25, 1993'de de 24 olarak saptanmıştır. 1994 yılında ise yaşanan ekonomik kriz ve sonucunda uygulamaya konan 5 Nisan kararları nedeniyle, desteklenen ürünlerde çok önemli bir düşme meydana gelmiş ve yalnızca 8 üründe destekleme alımına gidilmiştir. 1995 yılında ise politik konjonktürün etkisiyle bir seçim ekonomisi
ortamında, gerek desteklenen ürünlere verilen fiyatlar \'e gerekse girdi fiyatlarında önemli_
artışlar meydana gelmiştir.
2.3. 1. Türkiye'de
Tarımsol
Destekleme Politikolon
Uygulomaları
Türkiye' de 1930'lardan itibaren uygulamaya başlanan destekleme politikaları genellikle taban fiyat uygulamasıyla, zaman zaman da girdi bazında uygulanan desteklerle günümüze kadar gelmişlerdir.
Doğrudan
Destekleme (Fiyat Yoluyla Destekleme)
Günümüze kadar gelen uygulamalarda devletin tarım sektörüne müdahalesi genellikle
destekleme fiyat politikası yoluyla gerçekleşmektedir. Bu politika çerçevesinde devlet bazı
tarımsal ürünleri belirli bir fiyattan satın almayı taahhüt etmektedir. Taban fiyatı denilen bu
fıyattan bazı ürünlerin bir kısmı (çay, fındık, üzüm vs), bazı ürünlerin ise tamamı (şeker­
pancarı, afyon) kamu kuruluşları ve TSKB'ler tarafından satın alınmaktadır.
Destekleme alımlarında tarım ürünlerinin fiyatlandırılması ekonominin temel işleyişi­
ni çok etkili bir biçimde yönlendiren bir araç olması nedeniyle önemlidir. Çünkü tarım ürünleri bir taraftan içerdeki sanayinin hammadde girdisi olarak maliyetini büyük ölçüde belirlerken, diğer taraftan sanayinin ihracat fiyatını ve kapasitesini belirlemektedir. Bu
nedenle destekleme politikalannda ürünlerin fiyatlarının belirlenmesinde keyfi takdirler, ürünler arası ilişkilerin bozulmasına neden olabilmektedir. Ayrıca kaynakların yanlış tahsis
edilm~~sınc ı:n yanlış yönlendirilmesine katkı yapabilmektedirler. Bu olumsuz eti-:!··; i • ,, c:ıcL
.dıihnek amacıyla uygulamada fiyat tespitleri, plan ve programlarda yer
d.idii d . . eler llugi uıtusunda gerçekleştirilmektedir. Destekleme alımlarına konu olan ürünlerin fiyatlan genellikle çeşitli kamu ve özel sektör kuruluşlarının maliyet tahminlerine dayalı olarak çiftçilere belirli bir kar sağlayacak seviyelerde belirlenmektedir. Ancak seçim
,öncesi yıllarda seçim ekonomisi olarak tanımlanabilecek bir uygulama ile desteklenen ürün
sayısı artırılmak ta ve destekleme fiyat düzeyleri yükseltilmektedir (Bkz. Tablo. 1)
Tablodan da görüldüğü gibi desteklenen ürünlerin sayısı yıllar itibariyle uygulanan ekonomik ve siyasi politikalar doğrultusunda desteklenen ürün sayısı oldukça azaltılmıştır.
Buna karşın 1990'lı yıllarda bu politikaların politik amaçlar doğrultusuda bir araç olarak
kullanıldığı ve desteklenen ürün sayısının oy kaygısıyla hızla arttınldığı görülmektedir.
1994 yılında ise 5 Nisan Kararları doğrultusunda alınan tedbirler çerçevesinde desteklenen
ürün sayısı 8'e indirilmiştir. Fakat 1995 yılının seçim yılı olması nedeniyle, her ne kadar
yıllık programlarda ve planlarda ürün sayısında bir artışa gidilmeyeceği belirtilmişse de,
ürünlerin fiyatları yüksek olarak belirlenmiştir.
99
EKONOMIK YAKLAŞIM
Tab lo 1: T ARlMSAL ÜRÜNLER DESTEKLEME
ALIM FiYA TLARI (TL/Kg)
Ürünler
1979
1980
1981
1982
1983
'1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
Buğday
5.0
ıo.2
18.7
23.0
29.0
46.8
62.5
79.1
96.8
168.0
327.6
50.3
Arpa
4.7
8.9
13.9
15.6
21.0
43.0
51.1
63.0
79.7
139.6
269.8
388.
Çavdar
4.7
8.5
12.9
15.4
18.0
43.6
49.9
62.1
78.1
133.5
269.7
417.
70.5
86.4
166.0
3lO.l
441.
139.7
27ı.4
Mısır
Yulaf
Pamuk
25.0
Tütün
60.9
Çay
50.0
95.0
160.0
232.0
285.0
345.0
282.2 377.9
537.5
773.0
1443.5
2904.1
4713.7
7707.
9.0
14.0
17.1
228
45.2
84.0
142.
95.0
135.0
168.0
202.0
175.0 240.0
675.0
700.0
1200.0
135.0
180.0
250.0
400.0
158.0 210.0
290.0
400.0
570.0
-
750.0
63.0
78.0
1.7
138.0
21 ı.3
14.5
27.7
41.0
55.0
72.5
101.0
Ş. Pancarı
ı.4
3. ı
4.6
5.9
6.8
Ayçi. Toh.
12.0
30.0
40.0
50.0
61.0
Fındık
37.5
10.0
125.0
150.0
Yerfıstığı
28.0
70.0
70.0
85.0
105.0
Kuruincir
22.0
50.0
65.0
78.0
94.0
40.0
85.0
10.0
132.0
Kuru üzüm 20.0
40.0
ı ı
ı
419.
650.0
Kuru Üzüm
(çekirdek.)
Zeytinyağı
ı
125.0
150.0
370.0
765.0
800.0
885.0
- 1800.0
Merinos Y. 140.0
291.0
325.0
345.0
375.0 450.0
İpek Kozası
185.0
800.0
Tiftik
fıs.
Antep
125.0
40.0
Kolza
10.0
22.0
13.5
30.0
Haşhaş kap 23.5
33.0
Gül
yağı
Canlı
-
670.0
-
2200.0
192.0
52.0
63.0
95.0
132.0
162.0
rner. 9.0
37.7
44.8
48.9
49.9
70.7
104.1
28.0
ll 10.3
-
4693.5
4693
335.0
Çeltik
Yeşil ıner.
60.0
Nohut
bib,.
Zeytin
Kaynak: Merkez
344.5
52.0
Kanola
Kırm.
11.00
189.
34.0
hayv. 58.3
Kıı;ınız
5400.0 9000.0
ı
300.0
Soya fas!.
425.0
Bankası Yıllık Raporları.
(1979-1994)
1443.
Münewer Soyak
ıOO
Do/ayli Destekleme
Uygulamada dotaylı destekleme girdi sübvansiyonları ve düşük faizli krediler olarak
ele alınacaktır. ·
i) Girdi Sübvansiyonları: Bilindiği gibi Türkiye'de tarımsal geliri ve verimliliği artır­
mak amacıyla devlet tarafından üreticilere düşük fiyatlı ya da karşılıksız girdi sağlama
politikası uygulanmaktadır. Bu bağlamda, gübre, tohumluk, ilaç, karma yem, ithal damızlık,
suni tohumlama, projeli
lenmektedir.
hayvancılık, teşvik
belgeli
hayvancılık,
süt ve et destek-
Tarımsal
girdiler için uygulanan sübvansiyonlar, bu girdelirio çiftçilere maliyetlerinin
altında satışını sağlamak üzere uygulanmaktadır. Sübvansiyon düzeyleri girdilerin birim
miktarı için tespit ediierek açıklanmaktadır. Sübvansiyonlar, çiftçilere sattıkları girdi miktarı dikkate alınarak kamu ve özel kuruluşlara ödenmektedir. Bu şekilde söz konusu kuruluşlar çiftçiye sübvansiyon kadar düşük fiyatla girdi satmaya yöneltilmektedir, (Öğüt,
1993. 173). Uygulamada tarımsal girdilere sağlanan destekierin kaynak kullanımında verimlilik yarattığı konusu tartışılmaktadır. Çünkü yukarıda anlatılan şekilde işleyen mekanizma dolayısıyla girdi desteklerinin üreticiden çok girdi üreten ve dağıtan kesimlere gittiği
ileri sürülmektedir. Ziraat Bankası tarafından girdi bazında yapılan destekleme ödemelerine bakıldığında, uzun bir süredir desteklenen gübre cinslerinde bir değişiklik yapılmadığı
görülür (Bkz. Tablo 2). Ayrıca girdi sübvansiyonu politikasında aynı destekleme fiyat politikasında olduğu gibi ekonomik ve siyasi konjonktüre bağlı bir değişimin etkisi altında olduğu söylenebilir.
i980'LT.kil sonra
azaltılan
girdi desteklemeleri, 1990 yılında bir önceki yıla göre
823'den 1492'ye çıkmıştır. Doğal olarak bunda 1990 yılında
'}{81 oranında artırılarak
bir önceki yıla göre %81 oranında artırılarak 823'den 1492'ye çıkmıştır. Doğal olarak
bunda 1990 yılında tarım kesiminin büyük bir oy potansiyeli olarak görülmesi nedeniyle,
sektöre yapılan seçmi yatırımının büyük bir etkisi vardır. Daha sonraki yıllarda giderek
düşürülen sübvansiyonlar, 1994 ve özellikle 1995 yılında yine önemli bir sıçrama göstermiştir.
sektörüne yapılan dolaylı desteklerden bir diğeri de bu sektörde faaliyette bulunan çiftçilere ucuz kredi verilmesidir. Tarımda sermaye kullanımının artırılma­
sında, önemli unsurlardan biri olan kredi kullanımı Türkiye' de oldukça sınırlı bir düzeyde kalmasına karşın, yine de çiftçilerin yarısı bu kredilerden yararlanmaktadır. Bunun
yanı sıra tarımsal işletme başına düşen kredi miktarı da düşük seviyelerdedir. Tablo.
ii) Krediler:
Tarım
i
1
ık
EKONOMIK Y AKLAŞIM
101
Tabi o 2: ZB TARAFINDAN YAPILAN GIRDI BAZINDA
DESTEKLEME ÖDEMELERI (mi Iyon TL)
k
1987
Kim ye vi
1988
346.9
Gübre
Tohumluk
6.84
İlaç
8.99
Karma yem 115.04
ithal Damız. 779
Sun'i
12
Tohumlama
Proje li
6.61
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995*
5490.7 10090.0
449.5
737.4
1219.8
1637.0
2264.1
3433.9
9.58
8.04
206.23
2.25
17
9.33
12.21
11.21
73.50
11.47
77.71
21.17
173.63
32.43 57.64
111.19 178.95
62.75
1066.2
1.68
18
2.39
22
5.27
26
17.95
33
1.59
15
60.29
6
214.98
3
12.04
18.62
55.48
95.21
154.99
98.56
589.7
170.45
Hayvancılık
Süt
17.79
Et
TOPLAM
503
Kaynak: TC Ziraat
Bankası
44.39 106.21 115.50 156.30 107.74 608.98 1827.14
128.9
145.5
24.13 31.85
708.62 823.75 1492.8 1974.2 2796. ı 3796.1 7141.5 13589.7
20.87
Genel
Müdürlüğü
* 10.10.1995 tarihi itibariyle
3'de ZB'nin tarımsal kesime verdiği krediler ve bu kredilerden aldığı faizler, yıllar itibariyle yapılan faiz tavizlerini de gösterir biçimde yer almaktadır. Tablo' dan görüldüğü gibi ZB, tarımsal kredi faizlerini sürekli olarak ticari kredi faizlerinden ve tarımda toptan
eşya fiyat artışlarından düşük belirleme yoluyla, tarımsal kesime negatif faiz uygulayarak, reel bir kaynak aktarma politikası izlemektedir.
Merkez Bankası'da (MB) son dönemlere kadar Ziraat Bankası gibi tanı~-kesimine
düşük faizli kredi vermiştir. Tablo. 4'de Merkez Bankası'nın tarım kesimine vermiş olduğu kredilerin miktarı ve uygulanan faiz oranları gösterilmektedir. Ayrıca bir karşılaş­
tırma yapabilmek amacıyla Tarım kesimindeki Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve
bankanın ticari kesime uyguladığı faiz oranları da bu tabloda yer almaktadır.
Tablo. 4'den de anlaşılacağı gibi Merkez Bankası'da Ziraat Bankası kadar olmamakla
birlikte tarım kesimine önemli miktarlarda krediler sağlamakta ve bu kredilere negatif faiz
oranlar uygulayarak, rant aktannam bir aracı görevini üstlenmektedir: Türkiye'de tarım kesiminde bu tür bir kaynak aktarma politikasının izlenınesini gerekli kılan bazı zorunluluklar vardır. Bunlardan en önemlisi yani, negatif faizli kredi uygulamasının temel nedenlerinden biri, Türk tarımının verimlilik düzeyinin düşük olmasıdır. Bu nedenle ZB ve MB
tarafından uygulanan faiz oranları enflasyonun altında bilinçli olarak düşük tutulmaktadır.
Mü nevver Soyak
102
Tablo 3: ZB TARAFINDAN T ARlM KESIMiNE VERiLEN KREDILER VE
FAiZ ORANLARI (%)
Yıllar
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
Kredi Miktarı
(Milyar TL)
82.6
145.8
265.9
335.3
511.8
530.8
955.8
1793.4
2944.7
491 ı. ı
7786.9
13756.5
19707.2
40728.2
61 148.8
Tarımsal
Kredi Ticari Kredi
Faizleri
Faizleri
15:0
16.0
23.0
21.0
21.0
28.0
32.0
32.0
32.0
42.0
46.5
46.5
46.5
46.5
46.5
18.3
35.7
34.2
.36.0
34.0
53.3
60.0
58.5
55.9
74.9
85.0
78.3
81.5
85.0
85.0
Tarımsal
Tarım
TEFE
Kredileri
Reel Faiz
48.9
ı 10.3
41.6
24.5
31.2
57.5
37.4
25.3
29.7
44.1
71.7
70.6
50.8
62.7
62.2
'
-33.9
-84.3
-18.6
-3.5
-10.2
-29.5
-5.4
6.7
2.3
-2.1
-25.2
-24.1
-4.3
-16.2
-15.7
Kaynak: Ziraat Bankası Genel Md. ve OECD
Bununla birlikte düşük faizli krediler tarım sektörünün kendi içinde sapmalarına sebep
olduğu kadar (özellikle hayvansal ve bitkisel üretim arasında) tarım ve diger sektörler arasında da dengesizlikler yaratmaktadır. Bu kredilerin faiz farkı finansmanı için gereken ek
kaynaklar, mali sektör ve genel yatırım tercihleri arasındaki dengeleri de etl9lemektedir.
Tarımsal
kredi
kullanımında
en önem isorunlardan biri kredilerin geri ödenmesinde ortaya çıkmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin verimsizliği sonucunda çiftçiler enflasyonun bile
altında oluşan kredi faizlerine rağmen geri örlernede zorluklarla karşılaşma~tadırlar.
2.3.2. Türkiyeide Destekleme Poitikalan Yoluyla Tanm Kesimine
Aktanlan Rantlann Ekonomik Analizi
·
Türkiye' de destekleme politikaları yoluyla tarım kesimine müdahale edilmektedir. Bu
müdahalenin sonucunda, tarımsal kesime bir rant aktanını söz konusu olmaktadır. Des-
EKONOMIK Y AKLAŞIM
103
Tablo 4: MB T ARAFlNDAN KESIMiNE YERILEN KREDILRE VE
FAIZ ORANLARI
Yıllar
Tarımsal
Kredi
(Milyar TL)
/
Tarımsal
Ticari Faiz
Faiz Oranı
%
Oranı%
Tarımsal
TEFE
Reel Faiz
%
Oranı%
103.5
1.3
18.3
48.9
-47.6
1980
.147.2
13.0
25.7
100.3
-87.3
1981
233.8
13.0
34.2
41.6
-28.6
1982
203.3
13.0
1983
1979
36.0
24.5 .
-11.5
193.3
.
12.0
34.0
31.2
-19.2
1984
45.2
12.0
53.3
57.5
-45.5
1985
123.2
15.0
60.0
37.4
-22.4
1986
213.3
15.0
58.5
25.3
-10.3
1987
263.3
32.0
55.9
29.7
2.3
1988
1082.1
42.0
74.9
44.1
-2.7
1989
1321.9
57.0
85.0
71.7
-14.7
1990
13756.5
47.5
78.3
70.6
-24.1
1991
3072.3
50.0
81.5
50.8
-0.8
1992
2622.6
50.0
85.. 5
62.7
-12.7
1993
6205.5
50.0
85
62.2
-12.2
Kaynak: Merkez Bankası Raporları ve DiE.
C'
te~leme politikalarıyla aktarılan
rantlar, destekleme ödemeleri, kerdiler ve girdi sübvan-
siyonları aracılığıyla gerçekleşmektedir.
Destekleme Ödemeleri Yoluyla Aktanlan Rantlar
Destekleme ödemeleriyle aktarılan rantlar hesaplanırken desteklemeye konu· olan 1tim '
ürünler için ayrı ayrı hesaplama yapılması arzu edilmiş fakat düzenli veri bulunamadığı
için 6 ürünle sınırlandırılmıştır. Bu ürünler buğday, mısır, arpa, ayçiçeği, pamuk ve şe­
kerpancarından oluşup, desteklenen ürünler içindeki bu ürünlerin toplamının payı, yıllara göre %45 ile arasında değişın,egösterm'"e~tedir (Bkz. Tablo 5).
·
------···
Mü nevver Soyak
104
TABLO 5. SEÇILMiŞ ÜRÜNLERIN TOPLAM DESTEKLENEN ÜRÜNLER
IÇINDEKi PAYI (%)
Yıllar 1979
1980 1981 1982 1983
1984 1985
1986 1987
1988
1989
1990 1991
199
%
55
63
80
75
65
73
65
45
60
73
58
82
76
72
Payı
Destekleme' ödemeleriyle aktarılan rantların rantların hesaplanmasında büyük ölçüde
OECD'nin verilerinden yararlanılmıştır. Seçilen ürünlerde (Destekleme fiyatı - Dünya
fiyatı) X Üretim Miktarı formülünden hareketle dünya fiyatının üzerinde bir destekleme
fiyatı belirleyerek ne kadar rant aktanldığı hesaplanmıştır. Tablo. 1, Tablo. 6 ve Tablo.
7'deki verilerden hareketle hesaplanan bu rantlar, Tablo. 8'de gösterilmiştir.
TABLO. 6 SEÇiLMIŞ ÜRÜNLERiN DÜNYA (REFERANS) FIY ATLARI
Ürünler Birim 1979
19~0
1981
1982
1983
11794
19123
28038
34888
59767 68723
1640 16063
20411
30969
52989 65114
64755
7310l\ 172889
265175 315077
45119
43959
47ll51 145220
258406 26R742 3711027 665991
1984
Buğday
TL/t
4452
Mısır
TL/t
469l\
Arpa
TL/t
4057
116!)8 16199
17792
27040
Ayçi.
TUt 1270R
21693 33527
41011
58029
Pamuk
TUt 53229 128563 144392 179210 24436S
Şekerpan. TL/t
1063
86
3428
4920
661
ı
1985
50353
1986
1987
1988
75564
70742 102656
129729 138323 107793 121650 32lW03
1989
1990
245748 427873
1991
442910
1992
1993
96835 16!15605
486458 757454 1205200
862142
477829 522922
850270 159660 2624971
442675 667069 627047 963963 1650676 2676096 410545
651965 893101 11325391
7840
9821
14276
20552
42874
77533 124890
141602 217322
371650
Kaynak: OECD, s. 240.
Krediler ve Girdi Sübvansiyonu Yoluyla Aktanlan Rantlar
Krediler yoluyla aktarılan rantlar ise Merkez Bankası ve Ziraat Bankası tarafından
verilen krediler için ayrı ayrı hesaplanarak bulunmuştur. Bu hesaplamaların yapılmasın­
da Tablo. 3 ve Tablo. 4'deki verilerden yararlanılmıştır. Daha öncede belirtildiği gibi
Türkiye' de tarım kesimine verilen kredilere uygulanan faiz oranları reel bir kaynak aktanını amacıyla bilinçli {)larak düşük tutulmaktadır. Krediler yoluyla tarım kesimine aktarılan rantları bulabilmek için, her iki bankanın tarımsal kredilere uyguladığı faiz oranları
ile tarım kesiminde oluşan toptan eşya fiyat endeksi (TEPE) artış oranları karşılaştırıl­
mıştır. Bankaların en az tarımsal TEFE' deki artış kadar kredilere faiz uygulaması gerektiği olgusundan hareketle reel faiz oranları hesaplanarak, verilen kredi miktarıyla çarpılmış ve kredi kanalıyla yaratılan rantlar bu şekilde hesaplanmıştır.
Aynı işlem
Ziraat Bankası'nın yapmış olduğu girdi sübvansiyonları için de tekrarlanve Tablo. 2'deki verilerden faydalanılarak, bu yolla aktarılan rantlar da hesaplanmış­
tır. Merkez Bankası ve Ziraat Bankası kanalıyla aktanlan ran tl ar Tablo. 9.' da gösterilmektedir.
mış
.t
EKONOMIK Y AKLAŞIM
105
TABLO. 7 SEÇILMIŞ ÜRÜNLERIN ÜRETIM MIKTARLARI (000 ton)
ı:ıı_;(JoAY
Yıllar/Üretim
MISIR
ARPA
AYÇiÇE(;i
PAMUK
ŞEKER
TOPLAM
PANCAR
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
13680
13068
13464
1215
ı ı 16
1080
ı40ı8
ı238
13136
13777
13770
15390
15309
16790
13268
16560
16891
15980
16974
ı347
1365
1748
2116
2208
1860
1860
1995
2071
2114
2138
4559
4611
5133
5632
4774
5720
5785
6230
6141
6750
4050
6643
7098
6279
6370
590
750
575
600
721
695
800
940
1100
1150
1250
860
800
950
980
8167
6451
10597
12107
12142
10570
9148
10048
ı 1856
10443
10247
13093
476
500
488
489
52?
580
518
518
537
650
617
654
561
606
619
ı4577
ı4731
15000
28867
26496
31337
34084
32642
32707
31769
35242
37151
37643
31292
39805
41998
40660
42081
Kaynak: OECD
TABLO. 8 SEÇILMIŞ ÜRÜNLERDE DESTEKLEME ALIMLARI YOLUYLA
YARATILAN RANT ALR (Milyon TL)
Yıllar/Rant
BuGoAY
MISIR
ARPA
AYÇiÇEÖi
PAMUK
1979
1980
1981
ı982
1983
1984
ı985
1986
1987
1988
1989
1990
ı99ı
1992
1993
ŞEKER
TOPLAM
PANCAR
Miktarı
7876
-20565
-5156
-7 ı320
-77604
-180433
-86380
68759
402904
1098607
1086653
1250225
5399783
2997200
5200749
5373
8347
709
407ı
-8995
-4940
9589
12030
29260
68487
83691
253909
644728
903894
950760
3021
-12535
-11952
- ı2461
-26784
-13668
4378
ı 18498
194402
-38207
45945
797875
1543624
2020761
5222496
1942
6230
3772
5393
10073
-13712
2942
56595
102685
48296
237714
29ı607
529384
936127
1339688
6079
2719
15913
18968
65580
39048
20166
103058
359139
ı 13311
673705
503283
240304
1253805
3203083
2915
-21373
-12204
tı374
ı679
1833
37862
28469
27007
25015
-66160
226499
ı ı 10443
2093834
2765246
ı
27206
-37177
-8918
-43975
-36051
-161872
-ı ı443
387379
1116397
ı315509
206158
3323398
9468266
10205621
1682022
Kaynak: Tablo. 1, Tablo. 6 ve Tablo. ?'deki verilerden hareketle,
Rant= (Destekleme Fiyatı-Dünya Fiyatı) X Üretim Miktarı formülü kullanılarak hesaplanmıştır.
Mü nevver Soyak
106
Tablo. 10 ise yıllar itibariyle, tarım kesimine destekleme politikaları yoluyla aktarılan
toplam rantları, tarımsal GSMH'yı ve tarımsal GSMH içinde rantainn payını göstermektedir. Tablodan da izlenebileceği gibi 1970'lerin sonuna doğru destekleme politikaları yoluyla aktarılan rantlar GSMH içinde önemli payiara ulaşmaktadır. 1979'da GSMH'nın
%13'ü tarımsal kesime rant olarak aktarılırken, bu oran 1980'de %16'ya çıkmıştır. 24 ocak l 980 istikrar tedbirleri sonucunda özellikle iç talebin hastınlmasına yönelik politikaların uygulanması, ücretlerle birlikte, destekleme alımları ve kredi yoluyla tarım kesimine aktarılan rantların düşmesine yol açmıştır. 1981 yılında GSMH içinde tarım
kesimine aktarılan rantların payı %6'ya düşmüş, bu düşüş 1986 yılına kadar devam etmiştir, 1986 yılından itibaren ise özellikle destekleme alımları yoluyla yaratılan rantaı­
rın önemli ölçüde artması sonucunda, tarım kesimine aktarılan rantların GSMH içindeki
payı 1987'de %8'e ulaşmış ve 1990'lara gelindiğinde ise özellikle popülist endişelerinde
etkisiyle bu pay %ll 'ler düzeyinde istikrara kavuşmuştur.
Tab lo 9: ZB VE MB T ARAFlNDAN TARI MA AKT ARILAN
RANTLAR (mi Iy ar TL)
Yıllar
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
ZB Kredileri
Yoluyla
28.0
122.9
49.4
11.7
52.2
156.3
-120.1
-67.7
103.1
ı 962.1
3315.3
847.4
6597.9
9600.3
ZB Girdi
Sübvansiyonu
Yoluyla
.1.4
-10.6
-11.5
14;8
207.5
350.8
84.8
452.9
595.7
Kaynak. Tablo. 2, Tablo. 3 ve Tablo. 4'daki verilerden hareketle
MB Kredileri
49.2
128.5
66.9
23.4
37.0
27.5
21.9
-17.5
292.1
194.3
320.7
24.6
333.0
757.1
hesaplanmıştır.
TOPLAM
77.2
251.4
116.3
35.1
89.2
80.5
-108.8
-96.7
410.0
2363.9
3986.8
956.8
7383.8
10953.1
EKONOMIK Y AKLAŞIM
107
Tablo 10: DESTEKLEME POLITIKALARI YOLUYLA T ARlM KESIMINE
AKTARlLAN RANTLAR VE GSMH IÇINDEKI PAYLARI
Yıllar
Destekleme
Alımları
Yoluyla
Krediler ve
Girdi
Toplam
Toplam
Tarımsal
Tarımsal
Toplam
Rant
Rant
GSMH
GSMH
Rantl
(Milyar$)
(Milyar
(Milyar Ş)
GSMH
Sübvansiyonu
Yoluyla
(Milyar TL)
(Milyar
(%)
TL)
TL)
(Milyar TL)
1979
27.2
. 77.2
104.4
2.8
775.2
20.6
13.0
1980
-37.1
251.4
214.3
2.8
1367.5
17.9
16.0
1981
-8.9
ı ı 6'.3
107.4
0.9
1909.0
17.3
6.0
1982
-43.9
35.1
-8.8
-0.05
2345.4
14.6
1983
-36.0
89.2
53.2
0.23
2908.3
13.0
1984
-161.8
176.8
15.0
0.04
4663.6
12.8
1985
-11.4
80.5
69.1
0.1
6910.4
13.3
ı.
1986
387.3
-108.8
278.5
0.4
9966.9
14.5
3.0
1987
1116.3
-96.7
1019.6
1.l
13314.2
15.6
8.0
1988
1315.5
410.0
1725.5
1.2
22302.8
15.7
8.0
1989
2061.5
2369.9
4431.4
2.0
37703.9
17.8
12.0
1990
3323.3
3986.8
7310.1
2.8
68692.0
26.3
ll. O
1991
9468.2
956.8
10425.0
2.5
96074.5
23.0
ll. O
2.0
o
o
t\
199~
10205.6
7383.8
17589.4
2.5
163826.6
24.0
ı
1.0
1993
18682.0
10953.1
29635.1
2.8
275145.6
26.0
ı
1.0
:aynak:
Tarım
kesimine aktarılan rantlar Tablo. 8 ve Tablo. 9'daki verilerden hareketle
hesaplanmıştır.
ımsal GSMH rakamları; DİE, Gayri Safi Milli Hasıla, Ankara: 1994, s. 75-84'den elde edilmiştir.
Cari ta-
Münevver Soyak
108
2.3.3. Destekleme Politikalanntn Amaçlan Açtstndan Aktanlan
Rantion n Değerfendiri /m esi
temel amaçları, çiftçi gelirlerini istikrara kavuşturmak, fiyat istikrarsızlığını gidermek ve üretimi yönlendirmek olarak belirlendiğinde, politikaların etkinliği açısından, tarım kesimine aktarılan rantların bu amaçları gerçekleştirmede
başarılı olup olmadığını saptamak gerekir.
Destekleme
politikalarının
Destekleme politikalarının en önemli amaçlarından biri çiftçilerin gelir düzeyini yükselmektir. Bu amaçla tarımsal ürünlerin fiyatlarını bir araç olarak kullanmak, bu amacı
kısmen gerçekleştirmekle birlikte, diğer taraftan bir çok olumsuzlukları da beraberinde
getirmektedir. Destekleme politikaları çerçevesinde devlet genellikle ürünleri yüksek fiyattan satın alarak çiftçilere bir rant sağlar. Bu rant tarımsal yapıdaki bozukluklardan dolayı çiftçilerin gelir düzeyini iyileştirmekten çok genel ekonomik durumu bozucu etki
yaratmaktadır. Çünkü destekleme alımları yoluyla yapılan gelir transferleri tarım işlet­
meleri arasında eşit bir biçimde dağdmamaktadırlar. Gelir düzeyini yükseltmek amacıy­
la yapılan müdahale alımlarında 'ürünün fiyatı marjinal işletmenin birim maliyetine göre
belirlenmektedir. Dolayısıyla maliyeti en düşük olan işletme bu uygulamadan en fazla
yararlanırken, maliyetler yükseldikçe bu yararlanma azalmakta ve marjinal işletmede O
olmakt.:ı.J11. Diğer taraftan her işletme ürettiği ürün miktannda bu gelir transferlerinden
yararlanabildiğinden, büyük işletmeler daha fazla gelir elde etmektedirler. Buna karşılık
ürettiği ürün ancak kendisine yeten, ürününü piyasaya bile arz edemeyen belki de gelir
transferine en çok gereksinimi olan üreticilere müdahale alımlarıyla rant aktarma imkanı
söz konusu olmamaktadır. Burada destekleme fiyat politikası yoluyla üreticiye belirli bir
gelirin aktarılması amaç edinilmişken, bu kaynak aktanını ile küçük ve marjinal üreticiler ancak geçimlik düzeyde bir gelirle varlıklarını devam ettirebilmektedirler.
1991 yıl ı tarım sayımına göre Türkiye' de tarım işletmeleri içersinde küçük tarım iş­
letnielerinin hakim olduğu görülmektedir. Bu yapı destekleme politikalarının toplumsal
amacına ulaşma olanaklarını sınırlamaktadır. Bunun en önemli nedeni yukarıda belirtildiği gibi üreticilerin büyük çoğunluğun oluşturan küçük işletmelerin geçimlik düzeyde
üretimde bulunmaları ve ürünlerinin çok az bir kısmını pazarlayabilmeleridir. Ayrıca bu
işletmeler üretim maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle, geçimlerini sağlayabilmek
içni ürünlerini hasattan önce satmak zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle devletin destekleme alımları yoluyla tarım kesimine aktardığı rantların büyük bir kısmı toprak dağılı­
mının sonucu büyük tarım işletmelerine gitmektedir.
Diğer taraftari tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunnu küçük ve çok parçalı işlet­
meler durumunda oluşu sermaye birikimini, diğer bir deyişle teknoloji kullanımını ve
tarımsal verimliliği sınırlardırmaktadır. Dolayısıyla büyük bir nüfus kitlesi köylü nüfus olarak geçimlik düzeyde düşük bir tarımsal gelirle tarım sektörüne bağlı kalmaktadır. Bu tür yapısal bozukluklar ise desteklemeye gereksinim duymaktadır (Ertuğrul,
1993: 133).
EKONOMIK YAKLAŞlM
109
Başka bir açı~an bakıldığında ise çiftçiye yüksek bir gelir sağlama adına uygulanan
yüksek fiyat politikası bir taraftan korunan tarımsal ürünleri girdi olarak kullanan işlet­
melerin maliyetlerinde bir artışa neden olmakta, diğer taraftan taban fiyatları örnek göstererek diğer üreticilerin de ürünlerinin fiyatlarını artırma olasılığı nedeniyle genel fiyat
düzeyinin yükselmesine yol açabilmektedir.
Çiftçi gelirlerini artırmak amacıyla tarım sektörüne aktarılan rantlar yalnızca tanmdaki yapısal bozukluklardan değil, aynı zamanda destekleme sisteminden kaynaklanan
problemler nedeniyle de üretici ve tüketiciye yansımamaktadır. Aktarılan bu rantlar aracı
kuruluşlar tarafından ekonomik olmayan üretim yapıları içinde yok edilmektedir.
TSKB'lerin ürünün alırnma aracılık ettiği durumlarda, fiyat yüksek olsa bile, alım
yöntemleri nedeniyle üretici gelirlerine yansıyan iyileşme marjinalde kalmaktadır. Birlikler çeşitli ürünlerde toplam üretimin %20 ile % 50'si arasında alım yapmaktadırlar. Üreticiye peşin ödeme yapılmadığı durumlarda yüksek gibi görünen destekleme fiyatları,
yüksek enflasyon nedeniyle üreticinin eline %35-40 dolayında bir değer kaybıyla geçmektedir. Diğer taraftan o yılın üretiminin geri kalanını alan tüccar da üreticiye birlik fiyatının ancak %35-40 eksiğini vermektedir. Üreticinin elindeki ürün tüccar ve birlikler
tarafından satın alındıktan sonra, fiyatlar bir anda birlik alım fiyatın ayükselmekte, üreticiden %40 eksiğine alınan ürün 2-3 ay gibi bir sürede tüketiciye ve sanayiciye %40'lık
bir fiyat artışı ile ulaşmaktadır. Bu haliyle birlikler üreticiyi koruyan ve destekleyen, tüketiciye ucuz fiyatla ürün satan kuruluşlar olma özelliklerini yitirmektedirler. Ayrıca önemli birliklerin sanayi işletmeciliğine girmeleri, bu işletmeciliği aşırı ve pahalı istihdamla gerçekleştirmeleri, kamu kaynaklarının üretici yerine birliklerin istihdam ve
yönetim giderlerinde kullanılmasına yol açmaktadır (Binay vd. 1992-4: 53).
Destekleme politikalarının diğer amaçları da, birbirinden ayrı analiz edilmesi mürnklin olmayan, fiyat istikrarının sağlanması ve üretimin yönlendirilmesidiL Uygulamada
bu amaçların tersine sonuçlar doğabilmektedir. Bunun da en önemli nedeni destekleme
politikaları sisteminin yapısıdır. Devlet tarımsal politikalar çreçevesinde hangi ürünlerin
üretileceğine ve üretimlerinin ne şekilde yönlendirileceğine karar verir. Bu amaçla kuBanılan politika araçlarından en önemlisi destekleme alımlarıyla bazı ürünlerin yüksek fiyattan satın alınacağının açıklanmasıdır. Burada devlet fiyatları yüksek olarak belirleyerek üreticilere bilinçli bir şekilde rant aktarmaktadır. Rant aktarma mekanizması içinde
aktarılan bu rantların beklenen üretim düzeyinin üzerinde üretimi yönlendirmemesine ve
diğer ürünlerin ikamesine yol açınamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca sektördeki genel üretim ilişkisini nasıl etkilediği de gözönünde bulundurulmalıdır.
Türkiye'de üretim politikalarında zaman zaman kaynak kullanımı ve verimlilik politikaları gözardı edilerek her ne şekilde olursa olsun üretimin artırılması amaçlanmıştır.
Bazı ürünler için yüksek fiyatlar verilmiş veya ürünler arasındaki partiye dikkat edilmemiştir. Dolayısıyla tütün, fındık ve çay gibi bazı ürünlerde üretim fazlalığı, yağlı tohumlar gibi ürünlerde de üretim yetersizliği sorunu ile karşılaşılmıştır. Destekleme fiyat po-
110
Mü nevver Soyak
litikası uygulanan ürünlerde kalite farkı, bölgesel farklılıklar ve üretilen ürün miktarı
dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla ürünlerin fiyatlan belirlenirken kalite farkının gözetilmemesi üreticileri ürün ekiminde, toplamada ve saklamada gerekli yöntemleri kullanmaya zorlamamaktadır. Diğer taraftan destekleme alım fiyatlarının piyasa koşullarına
oranla daha yüksek belirlenmesi arz-talep ilişkisini etkilemekte, bazı ürünlerde her yıl
imha edilmek üzere kalitesiz üretime yol açmaktadır. Bunun yanında alım yapan kuruluşlarda altından kalkamayacağı bir finansman yükü altına girmektedir. Ayrıca birçok ürün için (tütün ve pamuk için bazı bölgesel farklılaşmalar vardır) bütün ülkede tek fiyat
uygulanması ve taşıma maliyetleri içni ayrı bir hesaplama yapılmaması, üretimin coğrafi
dağılımında da istenmeyen sonuçlar doğurmaktadır. Talebin yoğun olduğu yörelerden uzak olan bölgelerde üretim gereğinden fazla olmakta ve ürün alımını sınırlayıcı önlemler
de olmadığı için, taşıma maliyetlerinin azaltılması şansıda çok zayıf kalmaktadır (OECD, 1994:15).
Türkiye' deki uygulamada desteklenen ürün fiyatları bu ürünlerin dünya fiyatları dikkate alınarak belirlenmekte ve genellikle üretici fiyatları dünya fiyatlarını üzerinde tutulmaktadır. Bu uygulama özellikle üretimi artırılmak istenen ürünlerde daha olumlu sonuçlar vermektedir. Diğer taraftan dünya fiyatları arz ve talep dengesine göre oluşan fiyatlar
değildir. Gerçekte yapay müdahalelerle (dış sübvansiyonlarla) düşük tutulan dünya fiyatlarına göre iç fiyatları!l belirlenmesinin bir anlamı olamamaktadır. Ürün fiyatları belirlenirken üreticinin maliyetlerini gözönüne alarak bazı ürünlerde üretim fazlası, bazıla­
rı.nda da yetersizlikle karşı karşıya kalmayacak bir fiyat oluşumu daha rasyonel
olmaktadır. Bunu yaparken gerekirse dünya fiyatlannın üzerinde bir fiyat belirlemekten
kaçınmamak gerekir. Görüldüğü gibi ürünlerin fiyatlarını belirlerken ekonomik ve toplumsal etkilerinin gözönüne alınması ve amaçların net bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Aksi takdirde ulaşılmak istenen amaçlardan sapmalar meydana gelmekte, olumlr etkilerden çok kaynak israfına yol açan gelişmeler ortaya çıkabilmektedir.
SONUÇ
Sonuç olarak, 1979-93 döneminde Türkiye'de tarımsal kesime sitematİk olarak belirli
miktarlarda rantlar aktanldığı saptanmıştır. Bu rantların boyutu ise ülkede uygulanan ekonomi politikalarına ve seçim kaygıianna göre dönemler itibariyle farklılık göstermektedir. 1981/85 döneminde bu rantların tarımsal GSMH içindeki payı %0-1'lere kadar
düşmüşse de, 1986-1993 döneminde bu oran %8-l2'lere kadar yükselmektedir. Tarımsal
GSMH' nın seyri ile tarımsal rantların seyri arasında bir paralellik olması ise, rant ile üretim arasında doğru yönlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu duruma karşın, tarım
kesimine aktarılan rantların etkin bir biçimde dağıtıldığını söylemek mümkün değildir.
Tarımsal yapıdaki bozukluklar ve destekleme sisteminin etkin işlememesi, tarımsal kesime aktarılan rantların aracı kurumlarda, büyük toprak sahipleri ve işletmelerde toplanmasına neden olmaktadır. Tarımsal üretimin önemli bir payını oluşturan küçük ve orta
ölçekli işletmeler, bu rantlardan gereken payı alamamaktadır. Bu durum, Türkiye' de uygulanan destekleme politikalarının, rant arama kuramı bağlamında toplumsal etkinsizlik
EKONOMIK YAKLAŞlM
lll
ve israfa yol açtığı sonucunu desteklemektedir. Tarımsal yapısal değişmeyi sağlamaya
yönelik toprak reformu gibi köklü çözümlere gidilmeksizin, kurumlarıyla ve organizasyonel yapısıyla etkin işleyen bir destekleme sistemi oluşturulmaksızın, tarımsal kesime
aktarılan rantların toplumsal israfa dönüşmesi kaçınılmaz bir sonuç olmaya devam edecektir.
KAYNAKÇA
AKTAN, C.C, (1994), Rant Savaşları, Forum, Ekim,
AKTAN, C., A. (1994), Politik YozlaşmaveRant Kollama, Ankara,
BİPAY, Ş., (1992-94), vd. Tarım Destekleme Uygulamaları, HDTM Dergisi, SayJ. 15,
Aralık
Buchanan, J., (1994), "Rant Kollama ve Kar Kollama", Çev: A. Eker, A.Eker, C.C. Aktan, Politik YozlaşmaveRant Kollama içinde, Ankara,
BULMUŞ, İ., (1978), Tarımsal Fiyat Oluşumuna Devlet Müdahalesi, AİTİA Yayın No:
113, Ankara,
DiE, (1994), Gayri Safi Milli Hasıla, Ankara.
DPT (1979-94), Yıllık Programları,
HELMBERGER, P.G., (1991), Economic Analysis of Farİn Programs, Mc Graw-Hill
Ine:
HiLL, B., K., Ingersent, (1979), An Economic Analysis of Agriculture, London: Hieneman Educational Books,
HOEL, G., (1975), Tarımda Kapitalizmin Gelişmesi ve Toprak Rantı, Çev: Ahmet Dağ­
kan, İstanbul: Bilim Yayınları,
IŞIKLI, E., C., Abay, (1989), Destekleme Uygulamalarının Tarımsal Yapıya Etkisi, Tarımsal Destekleme Politikaları, TMMOB, Ziraat Mühendisleri Odası,
KEYDER, Ç., Ş, PAMUK, Milliyet, 12.1.1977.
KILIÇ, Z., ( l 992-93), Türkiye ve OECD Ülkelerinde Tarımsal Sübvansiyonların Geleceği, HDTM Dergisi, Sayı. 14,
KRUEGER, A., (1974), "The Political Economy of The Rent Seeking Society", American Economic Review, C. 64, I 974
KURUÇ, B., (1979), Ricardo iktisadının Bazı Metod Sorunları, Ankara: SBF Yayınları,
MARX, K., (1990), Kapital III. Cilt, Çev: Alaatİn Bilgi, Ankara: Sol Yayınları,
MERKEZ BANKASI, (1979-94), Yırtık Raporlar, Ankara
METCALF, D., (1969), The Economics of Agriculture, Penguin Books,
MiSSES L.V., (1974), "Profit and Loss", Memorial Ed.Planning for Freedam içinde,
South Halland III, Libertorian Press,
OECD, (1994), National Policies and Agricultural Trade, Country Study: Turkey, Paris,
ı
12
Münevver Soyak
ÖGÜT, H., (1993), Desteklemenin Yeniden Örgütlenmesi ve Finansmanı, Tarımsal Destekleme Politikaları, TMOB Ziraat Mühendisleri Odası
PEKİN., T., (1975), Taban Fiyat Politikasının Etkileri ve Ülkemizdeki Uygulamaya İliş­
kin Görüşler, Ege Üniversitesi
RİCARDO, D., (1 975), On the Principles of Political Economy and Taxation, P. Saraffa,
M. Dobb, (Eds.) The Works and Correspondence of D. Ricardo, C. 1, içinde, Cambridge Universtiy
SMiTH, A, (1985), Ulusların Zenginliği, Çev: A. Yunus, M. Bakırcı, I. baskı, İstanbul:
Alan Yayınları
TOLLİSON, R.R., (1982), "Rent Seeking: A Survey", Kyklos, C. 35,
WİNGLEE, P., (1989), "Agricultural Trade Policies of Industiral Counturis", Finance
and Development, C. 26, No. 1
Ziraat Bankası Genel Md. Hizmete Özel Belgeler.
Abstract
Rent Seeking: A Study On The Rents Transferred By Agricultural
Support Policies in the Turkish Agricultural Sector
The aim of this p~per from economic perspective is to analyze the rents that are
transfered by agricultural ssupport policies, generated from social and political consideration. In this study first ofall different economists and economic schools's approaches to
the rent concept are examined and especially it is focused on the neodassic rent seeking.
Secondly, the importance of the agricultural seetar is emphasized and the causes of goverment intervention into agricultural seetar are considered. Then the efficiency of agricultural support policies is examined by calculating the rents that are transferred to agricultural sector.
Download