TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ YASAMA

advertisement
TÜRKİ YE BÜYÜK M İ LLET M ECLİ Sİ
YASAM A DÖNEM İ
YASAM A YI LI
24
3
İ Çİ ŞLERİ KOM İ SYONU
TUTANAK DERGİ Sİ
16 Ekim 2012 Salı
i
İ Çİ ŞLERİ KOM İ SYONU
GÖRÜŞM E TUTANAKLARI
16 Ekim 2012 Salı
----0----
K O N U
Sayfa
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
1:77
İ Çİ NDEKİ LER
İl
Bİ Rİ NCİ OTURUM
Sayfa
1:32
(Tasarı’nın görüşmelerine M adde 1’den itibaren devam)
1:77
Gökhan GÜNAYDIN
Ankara
1, 10:14
Atilla KART
Konya
1:3
Ali SERĠNDAĞ
Gaziantep
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
3:10
6:7, 12, 18:19, 21,
29
Ali Haydar ÖNER
Isparta
Namık HAVUTÇA
Balıkesir
S. Nevzat KORKMAZ
6:7, 9, 29
7, 9, 12, 14, 18
Isparta
7, 9:10
Birgül AYMAN GÜLER
Ġzmir
8, 28:32
Mevlüt DUDU
Hatay
12
Mehmet ġANDIR
Mersin
14:18
Sadir DURMAZ
Yozgat
14, 19:22, 29, 31
Mehmet S. KESĠMOĞLU
Kırklareli
14
Mehmet Volkan CANALĠOĞLU
Trabzon
16, 19
Muğla
18, 19, 29, 30, 31,
Mehmet ERDOĞAN
32
Enver ERDEM
Elazığ
19, 25:28
Celal DĠNÇER
Ġstanbul
22:25
Erkan AKÇAY
Manisa
28
Mehmet GÜNAL
Antalya
29
İ Kİ NCİ OTURUM
33:77
Ömer Süha ALDAN
Muğla
33:34
Mehmet ERDOĞAN
Muğla
33, 41, 42, 46, 47,
48, 50:53, 56, 62,
ii
63, 64, 65, 66, 68
Oktay ÖZTÜRK
Erzurum
34:36
Muharrem IġIK
Erzincan
35, 39:40
Erkan AKÇAY
Manisa
36:39
Ali SERĠNDAĞ
Gaziantep
37, 53, 54, 62,
65:66, 66:67
Sadir DURMAZ
Yozgat
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
37, 52, 56
37, 57, 61:66,
67:68
Ali Haydar ÖNER
Isparta
40, 43:44
Mehmet GÜNAL
Antalya
40:43
Alim IġIK
Kütahya
43, 46, 49, 50, 51,
52, 53, 56:58, 63,
65, 67
Namık HAVUTÇA
Balıkesir
44:47
Sakine ÖZ
Manisa
47:50, 52
Celal DĠNÇER
Ġstanbul
49, 52, 54
S. Nevzat KORKMAZ
Isparta
53, 54:55, 58, 61,
62, 63, 64, 65, 66,
68
Ramazan ÖZÜNAL (Türkiye Muhtarlar Federasyonu BaĢkanı)
58, 59:61
Hüseyin AKDENĠZ (Muhtarlar Konfederasyonu BaĢkanı)
58:59
Hüseyin BÜRGE
Ġstanbul
Önergeler
66
68:69
Enver ERDEM
Elazığ
Ali SERĠNDAĞ
Gaziantep
70, 71
Muharrem IġIK
Erzincan
70
Sadir DURMAZ
Yozgat
70
S. Nevzat KORKMAZ
Isparta
71
Mehmet ERDOĞAN
Muğla
71
Önerge
69:
71
S. Nevzat KORKMAZ
Isparta
71
Ali TURAN
Sivas
71
Önerge
71
Enver ERDEM
Elazığ
72
S. Nevzat KORKMAZ
Isparta
72
Muğla
72
Ġstanbul
72
Mehmet ERDOĞAN
Celal DĠNÇER
Önerge
Ali SERĠNDAĞ
72
Gaziantep
72
Ordu
72
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Önerge
72
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
Önerge
72
73
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
Önerge
73
73
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
Önerge
73
73
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
Önerge
73
73
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
Önergeler
73
73:74
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
iii
74
Önerge
74
Gerekçe
74
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
74
Önerge
74
Ali SERĠNDAĞ
Gaziantep
74, 76
Ġzmir
74:77
Birgül AYMAN GÜLER
Enver ERDEM
Elazığ
74
Mehmet ERDOĞAN
Muğla
75, 76
Ġdris Naim ġAHĠN (ĠçiĢleri Bakanı)
Ordu
75, 76, 77
S. Nevzat KORKMAZ
Isparta
75:76
Sadir DURMAZ
Yozgat
75, 76
Ali Haydar ÖNER
Isparta
75
Mehmet ERSOY
Sinop
76
Muharrem IġIK
Erzincan
76
Hüseyin AKDENĠZ (Muhtarlar Konfederasyonu Genel
77
BaĢkanı)
Açılma Saati:
15.43
Kapanma Saati:
00.40
iv
Bİ Rİ NCİ OTURUM
16 Ekim 2012 Salı
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: M uammer GÜLER (M ardin)
BAŞKAN VEKİ Lİ : Feyzullah KI YI KLI K (İ stanbul)
SÖZCÜ: Hüseyin BÜRGE (İ stanbul)
KÂTİ P: Gülay SAM ANCI (Konya)
_______0_______
BAġKAN – Sayın ĠçiĢleri Bakanımız, ĠçiĢleri Komisyonunu üyeleri, değerli milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluĢlarının,
sivil toplum örgütlerinin, meslek teĢekküllerinin değerli mensupları, değerli çalıĢma arkadaĢlarımız, değerli konuklarımız; ĠçiĢleri
Komisyonunun toplantısını açıyorum.
Çoğunluğumuz vardır.
Dünkü toplantılarda geneli üzerinde alt komisyon raporunun görüşmeleri bitirilmiş ve maddelere geçilmesi de
oylanmıştı.
ġimdi, 1‟ inci maddeden baĢlamak üzere görüĢmelere baĢlıyoruz.
1‟ inci madde üzerinde söz isteyen arkadaĢlarımız buradan anladığım kadarıyla düğmeye bastılar.
Değerli arkadaĢlarım, tabii hem Komisyon üyelerimizden hem de değerli milletvekillerimizden konuĢma yapmak isteyenler
var, bugünkü programımızda en az bir yol almak bakımından bir sürede belli bir maddeye kadar gelmek istiyoruz, bunu da grup
sözcüleriyle devamlı temas hâlinde götürmeye çalıĢacağız. Tabii Komisyon üyesi olmayan milletvekillerimizin konuĢma sürelerini
Komisyon üyelerine nazaran biraz daha az sürede tutarak iĢi götürmeye çalıĢacağım.
Söz talebinde bulunan arkadaĢlarımız iĢaret ettiler mi?
Sayın Genel BaĢkan Yardımcımız buradaymıĢ, Sayın Genel BaĢkan Yardımcımıza öncelik vererek…
Söz talebiniz var mı Sayın Günaydın? Varsa…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – ġu anda değil efendim.
BAġKAN – Peki, efendim, teĢekkür ediyorum.
ATĠLLA KART (Konya) – Sayın BaĢkan, bir öncelik tanırsanız memnun olurum.
BAġKAN – Sayın Atilla Kart Bey dün bir söz istemiĢti ve görüĢemeden ayrılmıĢtı. 1‟ inci maddede kendisinden baĢlayabilir
miyiz bu sırada?
Sayın Kart, sizden baĢlıyoruz efendim.
Ben üye olmayan arkadaĢlarımıza on dakikalık süre açıyorum ve buradaki monitörden takip ediyorum.
Buyurun efendim.
ATĠLLA KART (Konya) – Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, ĠçiĢleri Komisyonunun değerli üyeleri, değerli milletvekili
arkadaĢlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum, çalıĢmalarınızın verimli olmasını, yararlı olmasını yürekten diliyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarlarında on yıl boyunca getirilen kritik tasarılardan birisiyle karĢı karĢıyayız. Bu tür kritik
tasarılarda demokrasi, katılımcılık, saydamlık, hesap verebilirlik, kamu hizmeti verimliliği gibi kavramların hep gerekçe olarak
kullanıldığını gördük. Bu tasarıda da yine benzeri kavramların sıkça kullanıldığını görüyoruz. Ancak, tasarı incelendiğinde bu
kavramların izini göremiyoruz, bu kavramların içinin boĢaltıldığını görüyoruz. Bu kavramların salt soyut bir gerekçe yaratabilmek, soyut
bir dayanak yaratabilmek amacıyla kullanıldığını görüyoruz.
Geldiğimiz noktada Ģunu görüyoruz, tasarının tümüne hâkim olan Ģu anlayıĢı görüyoruz: Yönetim ve planlama açısından
optimal ölçekte hizmet üretmek iddiasında olan bir tasarı, böylesine iddialı bir hedefi var. Peki, gerçekten de, bu hedef göz önüne
alındığı zaman gerçekten de bakıyorsunuz hem yerel yönetimi hem de merkezî yönetimi yapılandırma iddiasında olan bir tasarıyla karĢı
karĢıya olduğumuzu görüyoruz. Ancak, Ģunu görüyoruz, tasarının tümünde Ģunu görüyoruz, tasarının geneline hâkim olan Ģu anlayıĢı
1
görüyoruz: Yönetim ve karar yetkisinin, yerel yönetimleri hedef alan bir tasarıda yönetim ve karar yetkisinin merkezileĢtiril diğini
görüyoruz değerli arkadaĢlarım, daha da önemlisi atanmıĢların karar merci hâline geldiğini, atanmıĢların seçilmiĢlerin önüne geçtiğini
görüyoruz. 4‟ üncü maddede bu çok somut bir Ģekilde düzenleniyor, açık ve amir bir Ģekilde düzenleniyor. Yıllardır bu söylemi nakarat
hâlinde dile getirenlerin, yani seçilmiĢlerin egemen olması gereğini dile getirenlerin aslında bu söylemlerinin bomboĢ olduğu, içi boĢ
olduğu bu tasarıyla çok açık bir Ģekilde ortaya çıkıyor.
Bakın, burada, aslında Türkiye‟ de yönetim yapılanmasında bir proje uygulanıyor, merkezî bir proje uygulanıyor. Bu merkezî
projeyle Kamu Ġhale Kurumunun içinin boĢaltıldığını biliyoruz, SayıĢtayın göstermelik bir kurum hâline geldiğini, teftiĢ kurullarının
artık iĢlemez hâle geldiğini biliyoruz. Kentsel dönüĢüm yoluyla paralel düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz, yine bağlı olarak
bakıyoruz, büyükĢehir belediyeleri dâhil olmak üzere, yerel yönetimlerin yetkilerinin TOKĠ adıyla bir kuruma aktarıldığını görüyoruz ve
TOKĠ‟ nin de yine bağlı olarak Kamu Ġhale Kurumunun denetimi alanı dıĢına çıkarıldığını görüyoruz. Bunların hepsi tesadüf kavramıyla
izah edilebilecek çalıĢmalar değil, hepsi de birbirini tamamlayan, yetkiyi, gerek imar anlamında gerek yönetim yapılanması anlamında
yetkiyi merkezde toplayan antidemokratik bir anlayıĢın tezahürü olan uygulamalar.
Bunları tamamlayan bir de elbette kamu yönetimi yapılanmasında parti memuru ve cemaat memuru referansıyla geliĢen bir
yönetim yapısını biliyoruz, görüyoruz, yaĢıyoruz. Bu yapılanmaların hepsi birbirini tamamlayan yapılanmalar. Bu sistemin adı, çok açık
olarak ifade ediyoruz, parti devletidir, tek adam yönetimidir. Bu sistemin adı, değerli milletvekilleri, tiranlaĢmadır, firavunlaĢmadır.
Bunun baĢka bir izahı yok, baĢka bir açıklaması yok. Yetmiyor, öylesine yetki istiyoruz ki, tatmin olmuyoruz, mutlak yetkiyi istiyoruz.
O yetki aktarımı yetmiyor, bu giderek bir projeye dönüĢüyor, mutlak yetki talebine dönüĢüyor ve devamında da tabii kaçınılmaz olarak
demokrasinin içini boĢaltıyoruz, yerel demokrasiyi yok ediyoruz.
Bakıyoruz, bakın, bu kadar önemli bir kanunda tasarıda bu gerçekten demokrasi adına, yasamanın etkinliği adına, yasamanın
iĢlevi adına son derece düĢündürücüdür, ibret vericidir. ġu tasarı aslında, değerli arkadaĢlarım, güya yerel yönetim-merkezî yönetim
yapılanması. Hayır, bir torba kanun uygulamasını yapıyoruz. Burada da geliyoruz, yine torba kanun uygulamasıyla onlarca yasayı
ilgilendiren, bağlantısı olan düzenlemeleri ve her türlü sistematikten uzak bir Ģekilde yapıyoruz. Hiçbir illiyet olmadan, hi çbir bütünlük
olmadan bu değerlendirmeleri yapıyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye genelinde 1.591 beldeyi kapatıyoruz, 168 belde Konya‟ da, yani Konya‟ da yüzde 10‟ u
aĢkın kapanan belde durumu var. Konya‟ nın doğusundan batıya mesafesi 400 kilometre, kuzeyden güneye 450 kilometre arkadaĢlar,
yani bir kareden söz etmiyorum tabii, daralan, geniĢleyen bir alandan, coğrafyadan söz ediyorum. Siz Ġstanbul ve Kocaeli‟ndeki
kentleĢme dinamiklerini, kentleĢme unsurlarını Konya‟ da nasıl uygulayabilirsiniz? Konya gibi kırsal yapısı ağır basan bir coğrafyada
Ġstanbul ve Kocaeli‟ ndeki kentleĢme dinamiklerini uygulayamazsınız, bunun uygulanma kabiliyeti yok.
Bir diğer somut örnek vereyim: Kendi beldemden örnek vereceğim değerli arkadaĢlarım, Cihanbeyli‟ nin Yeniceoba beldesi.
Belediye teĢkilatının kuruluĢ tarihi 1912 değerli milletvekilleri, 1912… Yüz yıllık bir belediyeden söz ediyorum, yani orada bir kültür,
bir kazanım var, gerçekten belediyecilik geliĢmiĢ ve o belde bakıyorsunuz Konya‟ nın on yedi ilçesinden büyük. On yedi ilçesinden
büyük, coğrafyası itibarıyla, bağlı olunan diğer küçük beldeler itibarıyla 30 bin nüfusa hitap ediyor, doğal olarak bu belde ilçe olmayı
bekliyor, onun hazırlıklarını yapıyor ama siz kalkıyorsunuz, yaptığınız uygulamayla, böylesine bir potansiyele sahip olan beldeyi
mahalleye dönüĢtürüyorsunuz. Geride bakıyorsunuz -isim vermiyorum- Konya‟ nın on üç ilçesinden söz ediyorum, nüfusu abartmıyorum
değerli arkadaĢlarım, 1.000, 1.100, 1.200, 1.500 seviyesinde olan ilçeler var. Nerede kaldı hakkaniyet, nerede kaldı adalet, nerede kaldı
objektif ölçüler?
Böylesine kapsamlı bir tasarıda siz samimiyseniz, gerçekten burada kamu hizmeti verimliliğini esas alıyorsanız, yapılması
gereken, bu çerçevede, bu türlü ilçelerle birlikte potansiyeli olan beldeler arasındaki, elbette ki baĢka ölçüleri, coğrafi ölçüleri, nüfus
ölçüsünü, objektif ölçüleri esas alarak, yeni bir düzenleme yapmak değil midir? Ama hayır, bunlardan eser görmüyorsunuz. Dolayısıyla
da aslında ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Bakın, Anadolu gerçeğinde beldelerle ilçeler arasında ayrıĢma tohumlarını ekiyorsunuz,
böylesine ağır sonuçları yaratıyorsunuz. Türkiye‟ deki mevcut olan nefret ve ayrıĢma söylemenin üstüne bir de beldeler ile ilçe
merkezleri arasındaki ayrıĢmasının tohumları ekiliyor bu tasarıyla.
Bu tasarıyla -bunu gerçekten kaygı verici bir geliĢme olarak gözlemliyoruz, değerlendiriyoruz- merkezî olarak
yönetilemeyen Türkiye, bakıyoruz yerel olarak da yönetilemez hâle geliyor. Yani, bu Türkiye pratiğinde yerel anlamda, gerçekten,
muhalefetten de, iktidardan da yerel ölçekte baĢarılı olana çok ciddi yapılanmaların olduğunu biliyoruz, ama bu tasarıyla maalesef o
kendi yönetim anlayıĢları içinde baĢarılı olan yerel yönetimlerin de iĢlemez hâle gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
2
Burada biraz evvel de ifade ettim, beldeler ile ilçe merkezleri arasında bir ayrıĢma duygusu doğacak. Bu tasarıyla temsilî
demokrasiyi yok ediyoruz, yerel demokrasiyi yok ediyoruz, kamu hizmetinin yerindeliğini yok ediyoruz ve seçmen iradesini yok
ediyoruz, demokrasinin özüne müdahalede bulunuyoruz.
Bu değerlendirmelerle bu düĢüncelerimi sizlerle paylaĢmak gereğini duydum.
TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Sayın Kart, çok teĢekkür ederim ben de efendim.
Sayın Serindağ, buyurun.
Tabii Komisyon üyelerimizin belli bir zaman aralığında bu iĢi bitirmelerini rica ediyorum ki, herkesin görüĢlerini
dinleyebilelim.
Buyurun Sayın Serindağ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, sayın milletvekilleri, ĠçiĢleri Bakanlığının ve diğer kamu
kuruluĢlarının değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ġimdi, Sayın BaĢkan, bundan önceki görüĢmelerimizde de çoklukla dile getirdik, ben de söyledim, diğer arkadaĢlarım da dile
getirdiler, biz burada çok önemli bir tasarıyı görüĢüyoruz, Türkiye'nin idari rejimini derinden etkileyen, yönetim yapısını etkileyen bir
tasarıyı görüĢüyoruz. Bu sadece büyükĢehir belediyesini düzenleyen, büyükĢehir belediyelerini düzenleyen bir tasarı değil, Türkiye'nin
yönetim yapısını düzenleyen bir tasarıdır, o nedenle buna dikkati çekmek istiyorum, birincisi bu.
Ġkincisi, Ģimdi, alt komisyondan gelen rapora baktığımız zaman yasa tekniğine uygun olmayan düzenlemelerin olduğunu
görüyoruz. Bir maddede zannediyorum elli civarında fıkra var. ġimdi, hepimiz de biliyoruz ki, bu, yasa yapma tekniğine aykırı. Siz de
uygun görürseniz, Komisyonumuz uygun görürse, bunu yeniden bir düzenlemeye tabi tutalım, Genel Kurula nasıl sevk edilecekse
Komisyonda da o Ģekilde görüĢelim. Öyle zannediyorum ki, siz görüĢmelerin sonunda Kanunlar ve Kararlar Dairesine herhâlde bir
redaksiyon yetkisi vereceksiniz, öyle anlaĢılıyor. Burada yedi madde olarak görüĢtüğümüz tasarı, belki Genel Kurula otuz-kırk madde
olarak gelecektir. Bu, yasa yapma tekniğine pek uygun düĢmemektedir Sayın BaĢkan. Onun için, uygunsa, siz ve Komisyonumuz uygun
görüyorsa, Genel Kurulda görüĢeceğimiz formata uygun bir Ģekle getirelim ve görüĢmelerimizi öyle sürdürelim.
Bunu belirttikten sonra 1‟ inci maddeye geçiyorum. 1‟ inci madde altı fıkradan oluĢmaktadır Sayın BaĢkan ve bu tasarının en
önemli maddesini oluĢturmaktadır tabii bu 1‟inci madde. 1‟ inci madde neyi öngörüyor? 1‟ inci maddenin birinci fıkrası öncelikle on üç
ilde büyükĢehir belediyesi kurulmasını öngörüyor. KeĢke öyle öngörse, biz zaten onu destekliyoruz ama bu illerde belediye sınırlarının
mülki sınırlarla eĢ olması öngörülüyor. Ġkinci fıkrada daha önce büyükĢehir belediyesi olarak örgütlenmiĢ belediyelerin sınırlarının gene
il sınırıyla örtüĢmesi öngörülüyor. Üçüncü fıkrada, Sayın BaĢkan, büyükĢehir belediye hudutları içerisindeki köy ve beldelerin
kapatılacağı öngörülüyor ve bunlar mahalle olarak belediyeye bağlanacaklar. Gene dördüncü fıkrada Ġstanbul ve Kocaeli belediyeleri
sınırındaki köylerin mahalleye dönüĢtürülmesi öngörülüyor. BeĢinci fıkrada, bu illerdeki özel idarelerin kaldırılacağı öngörülüyor.
Altıncı fıkrada da bucak ve bucak teĢkilatlarının kaldırılacağı öngörülüyor. Yani, bu madde Türkiye‟ de mahallî idarelerin, yerel
yönetimlerin ortadan kaldırılmasını öngören bir maddeye dönüĢtürülmüĢ oluyor.
Sayın BaĢkan, izin verirseniz, kusura bakmazsanız, tabii bu sözlerimiz belki zatıalinizi veya BaĢkanlık Divanını da
ilgilendirebilir, iki yazıdan bahsedeceğim size. Büyük bir ihtimalle bunlar size de gönderilmiĢtir, Komisyon üyelerinin pek çoğuna da
gönderilmiĢ olabilir. Side Belediye BaĢkanının imzasıyla bir yazı gönderilmiĢ, bu Side Belediye BaĢkanı AKP‟ li bir Belediye
BaĢkanıdır, büyük bir ihtimalle size de gelmiĢtir bu yazı: “ Değerli milletvekilim, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına sunulan
BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın
yasalaĢması durumunda, Side‟ nin geleceğine ve ülke turizmine büyük darbe inecektir.
Side beldesinin kapatılması yatırımcı ve vatandaĢ açısından tasvip edilmeyen bir karar olarak görülmekte, bu durum
tepkilerden anlaĢılmaktadır.
AK PARTĠ‟ li bir belediye baĢkanı olarak telefonlarımın susmadığını, vatandaĢtan tepkiler geldiğini belirtmek isterim.
Daha önce de bu konudaki talep 20 bin imzayla Sideliler tarafından imzalanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe
Komisyonuna verilmiĢtir.”
Sayın BaĢkan, 20 bin dilekçe. Yani Ģimdi, biz bu insanların iradelerine bakmayacağız da nerede hazırlandığı tarafımızdan
bilinmeyen, ancak Sayın Bakan tarafından ĠçiĢleri Bakanlığında hazırlandığı ifade edilen bir tasarıya, bir gecede konulan bir hükümle o
3
beldedeki belediye teĢkilatını kaldıracağız. Bu, ne vicdana sığar ne insafa sığar. Bıraktık her Ģeyi, her Ģeyi bir yana bıraktık, Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nı bir tarafa bıraktık, meri mevzuatı bir tarafa bıraktık, vicdana ve insafa sığmaz bu. Yani Ģimdi siz o
kadar insanı yok sayıyorsunuz, ama burada bu maddeyi yasa metnine koyuyorsunuz.
“ Side‟ yi bir dünya markası yapmak için yapılan çabaların bu yasayla heba olmasını, Sideli kabul etmemektedir. Dünyada
180 bin yatak Side adıyla pazarlanmaktadır.”
DüĢünün, 180 bin yatak. Pek çok ilde yok bu kadar yatak kapasitesi.
“ Side‟ yi mahalle yapmak, ülkemiz turizm gelirlerinin yüzde 13‟ ünü sağlayan bir bölgenin, ayırt edilmeden diğer bölgelerde
kendine yetmeyen beldeler gibi algılanması akıl almaz bir durumdur. 3,5 milyon turist ağırlayan bölgeyi gözden çıkarmak yanlıĢtır.
Yasal hükümler geneldir, ama yasaların özel durumları ayırt edici özel maddeleri de olur.”
Yani Ģunu demek istiyor, her belediyeyi kendi Ģartlarında değerlendirin. Belki kapatılması gereken belde belediyeleri
olabilir, hatta bazı belde belediyelerinin sakinleri de belediyelerinin kapatılmasını arzu edebilirler, ona kimse bir Ģey demiyor. Gelin, bir
referandum yapalım, oradaki vatandaĢların iradelerine baĢvuralım, oradaki vatandaĢlarımız belediyelerinin kapatılmasını öngörüyorlarsa,
kapatın efendim o zaman.
Biz zaten neyi savunuyoruz? Bizim için esas olan, orada yaĢayan yurttaĢlarımızın iradeleridir. Yoksa biz “ Ġlla kapatılmasın.”
falan demiyoruz. Diyoruz ki “ Gelin, vatandaĢın iradesine baĢvuralım, vatandaĢımız istiyorsa kapatalım, istemiyorsa kapatmayalım.”
Kısaltarak devam ediyorum.
“ Side‟ nin kaderini Manavgat‟ ta yaptırılan bir ankete bağlayanlara Ģunu söylemekten kendimi alamıyorum. Bu anketi kim
yapmıĢ? Bakın, Belediye BaĢkanı diyor ki „ Bir anket yapılmıĢ. Kim yapmıĢ? Kime yaptırılmıĢ?‟ ”
Hiç kimsenin haberi yok, bizim haberimiz yok. Sizin haberiniz var mı arkadaĢlar? Kimlerin haberi var?
“ Anket sonucu yayınlanmıyor. Madem bir anket yapıldıysa, o ankete göre iĢlem yapılacaksa, o zaman anketin sonucunu da
bilelim, vatandaĢlarımız gerçekten kendi belediyelerinin kapatılmasını istiyorsa, biz de „ tamam‟ diyelim.”
Bu yazı uzayarak devam ediyor, sabrınızı taĢırmamak için yazıyı buradan kesiyorum, yani bu Ģekilde devam ediyor.
Gene Alanya Ticaret ve Sanayi Odasından bir yazı gelmiĢ, gene büyük bir ihtimalle komisyon üyelerine gönderilmiĢtir.
“ Malumlarınız olduğu üzere ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca 3/10/2012 tarihinde
kararlaĢtırılan BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuĢtur.
Tasarıyla, 13 il büyükĢehir statüsüne getirilmiĢ ve büyükĢehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarına geniĢletilmiĢtir.
Yine, tasarıda, büyükĢehir belediyesi illerine bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin
tüzel kiĢiliklerine son verilmiĢ, köyler mahalle olarak, belediyeler ise mahalleleriyle birlikte bağlı bulundukları ilçenin belediyesi
sınırlarına katılmıĢtır.
Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda herhangi bir değiĢiklik olmadan mevcut hâliyle geçmesi hâlinde,
Alanya‟ da mevcut 69 köy ve 16 belde belediyesinin tüzel kiĢilikleri sona erecek ve tek belediye olarak Antalya BüyükĢehir Belediyesine
bağlanacaktır.”
Yani sadece bir ilçede bile 69 köy ve 16 belde kapatıyoruz ve bu beldelerin hepsi turizm alanında kendilerini kanıtlamıĢ,
turizme büyük hizmetleri olmuĢ belediyeler. Belki bu beldelerin önemli bir bölümü sizin partinizin orada seçimi kazandığı belediyeler de
olmuĢ olabilir.
“ Burada Antalya‟ nın en doğudaki noktasından en batı noktasına kadar girinti ve çıkıntılarıyla -kısaltarak okuyorum- 600
kilometreyi bulan ve ülkemizin en önemli turizm merkezlerinin yer aldığı bu alanda, tek elden etkin bir belediye hizmeti götürülmesinin
güç olacağı düĢünülmektedir.”
ġimdi, bunlar seslerini duyuranlar, gelip sözlü olarak ifade edenler de var, sözlü olarak bunun uygun olmadığını dile
getirenler var.
Geçen gün Kalkan Belediye BaĢkanı buradaydı. Kalkan‟ ı hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden
biridir, belediyesini kapatıyoruz.
Değerli arkadaĢlarım, diyor ki “ Çevreyle beraber bizim 32 bin nüfusumuz var. Biz ilçeden daha büyüğüz.”
Doğrusu ben KaĢ‟ ı da görmedim, Kalkan‟ ı da görmedim, ama öyle diyor, “ Kalkan daha büyük.” diyor.
4
Demin Sayın Kart ifade etti, pek çok ilçe kapatılan beldelerden daha az nüfusa sahip. Siz bunları bilen birisiniz, burada
bulunanların hepsi biliyor bunu. Yani Ģimdi sadece nüfus kriterine bakarak bir yeri kapatırsak doğru yapmamıĢ oluruz.
Gelin, bu konuyu enine boyuna masaya yatıralım, her yerin coğrafi koĢullarını, geliĢmiĢlik durumunu, turizme katkısını, yaz
kıĢ nüfuslarını göz önüne alalım ve ona göre bir değerlendirme yapalım.
Sayın BaĢkan, Ģimdi, bu maddeyle, siz yerelleĢmeyi değil merkezileĢmeyi taĢraya taĢıyorsunuz. Siz, Anamur‟ da Torosların
tepesindeki bir köyün yönetimini Mersin‟ deki belediyeye veriyorsunuz. Konya‟ da Hadim ilçesine bağlı Toroslardaki bir köyün
yönetimini Konya Belediyesine veriyorsunuz.
Demin Atilla Bey bahsetti, tekrar etmek istemiyorum, Konya‟ nın nüfusu pek çok Avrupa ülkesinden daha büyük ve orada
yönetimi tek bir belediyeye bırakıyorsunuz.
Ölçeği dikkate alıyorsak, bu uygun bir ölçek de değildir. Esas olan ölçeğin iyi tespit edilmesidir.
Siz, Ġstanbul‟da, kır nüfusu yüzde yarım olan bir ildeki uygulamayı kırsal nüfusu neredeyse yarıya yakın bir ile taĢırsanız,
orada istediğiniz neticeyi alamazsınız. Esas olan her yerin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve en uygunu neyse onun uygulanmasıdır.
ġimdi, diyoruz ki “ Hizmetler vatandaĢa en yakın olan birim tarafından yerine getirilsin.” Bu Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik ġartı‟ nın gereklerinden de biridir, ancak getirilen düzenlemeyle bunun tersi bir uygulamaya gidilmektedir. Demin örneğini
verdiğim gibi, siz bir köyün yönetimini 200-300 kilometre mesafedeki bir belediye yönetimine devrediyorsunuz.
Yerellik nedir? Yerellik, ihtiyaçların en yakın yönetim birimlerince karĢılanması demektir, aynı zamanda hizmetlerin bu
birimler tarafından yerinde, etkin ve verimli bir biçimde halkın katılımıyla yürütülmesidir. Biliyorsunuz, artık, biz, bırakın temsilî
demokrasiyi katılımcı demokrasi çağında yaĢıyoruz. Burada temsilî demokrasiden bile söz yok, bırakın katılımcı demokrasiyi, temsilî
demokrasi bile burada iĢlememektedir.
Tasarıyla kararlar ve hizmetler vatandaĢlardan çok uzaklara bir yerlere taĢınmaktadır. VatandaĢların yerel yönetimlere ve
yöneticilere ulaĢma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. BüyükĢehir belediyeleri bütünlük arz eden yerleĢim birimlerinden oluĢmalıdır.
Ülkemizin coğrafi yapısı, birçok il sınırı içinde birbirinden kilometrelerce uzakta birçok ilçe ve köy barındırmaktadır. Nitekim,
biliyorsunuz geçmiĢte büyükĢehir belediye sınırlarının pergelle tespit edilmesi bile bazı sorunlar ortaya çıkarmıĢtır. Biz bu sorunları hâlâ
çözememiĢken, Ģimdi ne yapıyoruz? Onu aĢan daha büyük sorunlara yol açacak bir düzenleme getiriyoruz.
ġimdi, biz dünyada tek baĢımıza yaĢamıyoruz. Avrupa ülkelerine bakıldığı zaman, büyük metropoller ve baĢkentler için özel
yönetim modelleri geliĢtirildiği görülmektedir, bazılarında vardır bu, ancak il sınırlarının büyükĢehir belediye sınırlarıyla örtüĢtürüldüğü
ülkelerde federal sistem uygulanmaktadır ve bu Ģekilde olan belediyelere federal birim statüsü verilmektedir, federal Ģehir statüsü
verilmektedir. Örneklerini daha önce de vermiĢtim, bir daha söylüyorum, Berlin ve Hamburg belediyeleri böyledir. Bazı ülkelerde ise il
veya eyalet sınırlarıyla örtüĢen büyükĢehirlere özel statü verilmiĢtir. Washington, Hannover ve Atina buna örnektir.
Sayın BaĢkan, biz hem dünyadaki geliĢmelerden hem ülkemizin tarihî ve geleneksel idari yapısından elbette etkileneceğiz,
ama asıl olan bunları aceleye getirmeden ülkemizin tarihsel geliĢimini, ülkemizdeki idari yapının tarih içerisindeki oluĢumunu da göz
önünde bulundurarak, günün Ģartlarına uygun hâle getirmektir.
ġimdi, köyleri kaldırıyoruz, 16.082 köyün tüzel kiĢiliğine son veriyoruz. Köyler nedir?
Değerli arkadaĢlarım, köyler, oluĢturulmak istenen belediyeler gibi yapay oluĢumlar değildir, bunlar asırlardır toprakların bir
gerçeği olarak doğmuĢ doğal yapılardır.
Köyler, tarihsel olarak sadece bir yerel yönetim birimi de değildir, aynı zamanda insanların ortak kültür, gelenek, acı ve
sevinçleriyle bir kimlik ve aidiyet yapılarıdır.
Köyler yazılı ve sözlü edebiyatın, sanatın ve türkülerin ocağıdır.
Ülkemizdeki köylerin yarıya yakınının bir kalemde ortadan kaldırılması ve kent hâline getirilmesi, esasen bir tarihin ve
kültürün yok edilmesidir.
Yalnız bu “ kent hâline getirilmesi” deyimini de tırnak içinde söylüyorum, hiçbir köy bir gecede kent hâline getirilmez,
sadece siz onu kent yönetimine veriyorsunuz, aslında kent hâline getirilmez.
Bir sayın valimizin iyi bir değerlendirmesi var, ben eleĢtirmek için söylemiyorum, o görüĢü beğendiğim için söylüyorum.
Diyor ki “ Sen mahalle olmakla bundan sonra kendini Ģehirli mi zannediyorsun?” Aslında bu, bu durumu çok iyi özetleyen bir söz,
inĢallah vali öyle dedi diye bir gazaba uğramaz.
5
Köylerin büyükĢehir belediyesi sınırları içine alınması, sorunların çözüleceği anlamını da taĢımamaktadır, çünkü büyükĢehir
belediyeleri, değerli arkadaĢlarım, daha kendi sorunlarını çözememiĢlerdir ki.
ġimdi, buradan yola çıkın EskiĢehir‟ e doğru gidin, kaç yıldır metro çukurlarıyla karĢılaĢırsınız, ondan sonra gidin bir demir
yığını görürsünüz, yıllardır orada, Ģimdi de zannediyorum söküyorlar galiba, gelirken öyle gördüm. Değil mi Sayın Bakanım, onu
söküyorlar galiba?
Biraz daha geçin, GökkuĢağı diye bir yer göreceksiniz, efendim, yıllardır orada boĢ durur. ġimdi… Ne oldu Sayın Bakan?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Onun sökülmesi hadisesinde bizim payımız var.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, Ģöyle, Ģimdi, yani siz yanlıĢ iĢi yapanı bırakıyorsunuz, efendim, yanlıĢı gün ıĢığına
çıkaranları itham ediyorsunuz Sayın Bakan, bu bir çözüm yolu değildir.
Bakın, madem söz oraya kaydı, sizin yapmanız gereken Ģudur: Siz devlet adına idari vesayet yetkisi kullanıyorsunuz,
Anayasa‟ mız devlet adına idari vesayet kullanma yetkisini ĠçiĢleri Bakanlığına vermiĢtir. Siz gidip onun hesabını sormalısınız. “ Bu
kadar kamu kaynağını neden heba ettiniz?” diye sormalısınız.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sormadığımızı nereden biliyorsunuz?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, biliyorum. Madem sordunuz söyleyeyim. SayıĢtaydan size geldi, SayıĢtay size suç
duyurusu yaptı, siz bir inceleme yaptınız ve bitti. Bilmediğimizi mi zannediyorsunuz Sayın Bakan? Lütfen yani…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Belki bir Ģey çıkar canım.
BAġKAN – Sayın Serindağ, artık toparlayalım lütfen.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Neyse devam edeyim. Peki, o zaman lütfen…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sizin neyi bilip neyi bilmediğiniz bizi ilgilendirmez.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Peki, bakın, o zaman lütfen bu konuyu bu Komisyonun huzurunda açığa kavuĢturun; bize
bilgi verin, biz de bilgilenelim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Komisyon gündemi gayet açık…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, bilgilenelim o zaman.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Gizli kapaklı hiçbir Ģey…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – O zaman bilgilenelim.
BAġKAN – Sayın Serindağ, rica ediyorum, lütfen…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Peki efendim. Zamanınızı fazla almayacağım Sayın BaĢkan.
Efendim, Ģimdi, bu tasarıyla…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Efendim, biz buraya görüĢmeye geldik.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Arada bir on beĢ dakikadır…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Susmaya gelmedik efendim, millet adına buradayız.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ama sırası var.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Kendi baĢımıza burada değiliz.
BAġKAN – Sayın Öner, sıranız geldiği zaman görüĢeceğiz efendim lütfen.
Sayın Serindağ, rica ediyorum, lütfen. Herkesi dinlemek istiyorum lütfen, buyurun, bağlayalım lütfen.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – TeĢekkür ederim.
Sayın BaĢkan, bu tasarıyla 1.582 belde belediyesi kapatılmaktadır ve bu kapatılan belde belediyelerinde yaĢayan
vatandaĢların iradelerine baĢvurulmamıĢtır. Dün size KahramanmaraĢ‟ ın iki beldesinde, Gaziantep‟ in bir beldesinde pazar günü yapılan
referandum sonuçlarını takdim ettim. Komisyonumuzun zannediyorum arĢivinde bu yer alacaktır. Orada vatandaĢlarımızın kendi
beldelerinin kapatılmasına ne kadar Ģiddetle karĢı çıktığını görüyoruz. Ama siz Ģunu diyorsanız, siz diyorsanız ki: “ Efendim, vatandaĢ ne
derse desin, kim ne derse desin, siz ne söylerseniz söyleyin, bunu biz baĢka Ģekilde kararlaĢtırdık.” diyorsanız artık o zaman
demokrasiden biz söz edemeyiz. Demokrasiden söz edebilmek için vatandaĢların iradesine değer vermemiz lazım. “ Egemenlik kayıtsız
Ģartsız milletindir.” diyorsak, millet ne diyorsa ona bakmak lazım. ġimdi, bunu söylediğimiz vakit siz diyorsunuz ki: “ Efendim, vatandaĢ
bize yüzde 50 oranında oy verdi.” Peki, vermeyen de yüzde 50 var. Yani bunların hukuku yok mu? Bunların hukukunu hiç gözetecek bir
merci veya makam olmayacak mı? Siz yıllardır bir ilçeye bağlı köyleri o ilçeden alıyorsunuz öbür ilçeye bağlıyorsunuz. Neden?
6
ġimdi Sayın Bakan, soruyorum size, belki aydınlatırsınız bizi. ġimdi, KahramanmaraĢ‟ ın Pazarcık ilçesinden 3 köyü
alıyorsunuz, Cennetpınarı, KelibiĢler, Bayramgazi köylerini alıyorsunuz, Türkoğlu‟na bağlıyorsunuz. Lütfen sebebini bize açıklayın, biz
de aydınlanalım. Niye gerekti? Köy muhtarlarının…
BAġKAN – Sayın Serindağ, artık bağlayalım, lütfen, rica ediyorum.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Daha iyi hizmet verilsin diye…
BAġKAN – Sayın Bakan, en sonunda sorulara gerekirse cevap verecek Sayın Serindağ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi, köy muhtarlarının imzalı Ģeylerini, mühürlü “ Biz kendi bağlı ilçemizde kalmak
istiyoruz.” talebini içeren yazısını Komisyona takdim ettim. ġimdi, bunun sebebi nedir? Bu kadar küçük siyasi hesaplara gerek yok.
Zaten siz yüzde 50 oy alıyorsunuz. VatandaĢımız size yüzde 50 oy vermiĢ. BaĢka küçük hesapların peĢine düĢmenize gerek yok ki. Siz
lütfen bu konuyu, bunu samimiyetle söylüyorum…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Diğerlerini samimiyetsiz olarak mı söylediniz?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Hepsi… Bakın, Ģimdi…
BAġKAN – Sayın Serindağ, evet, lütfen…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Ama Bakan sataĢıyor.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Bakana söz yok, konuĢmacılara, vekillere söz var.
BAġKAN – Tam tersi mi yoksa Sayın Öner?
Evet, Sayın Serindağ, rica ediyorum efendim, lütfen…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Bakan sataĢıyor…
BAġKAN – Sayın Serindağ, artık lütfen. Bakın, kaçıncı kez “ Lütfen, rica ediyorum.” diyorum ama bağlamıyorsunuz.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sayın BaĢkan…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bakan olmak kolay değil.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Biz valiliği niye bıraktık geldik Sayın BaĢkan? Bunun için geldik.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Özgürlüğe kavuĢun… Özgür değilsiniz.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Biz sağduyunun sesi olmaya geldik, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden gerçekleri dile
getirmek için geldik.
BAġKAN – Sayın Serindağ, lütfen sözlerinizi bağlayın efendim, rica ediyorum bakın.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi, Sayın BaĢkan, bunun muhatabı ben olmamalıyım. Bakın, ben nezaketimi muhafaza
ediyorum.
BAġKAN – Ama bakın, size 3 kez, 4 kez “ Lütfen bağlayın.” diyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Benim sözümü kesmeyin lütfen. Niye kesiyorsunuz? Bakın, lütfen, ben nezaketimi
muhafaza ediyorum. Bana yeteri kadar konuĢma fırsatı vereceksiniz, bir.
Ġkincisi, salonda gerekli sükûneti sağlayacaksınız, ben de hitap edeceğim. Sayın Bakan, ikide bir oradan müdahale ediyorsa,
o zaman…
BAġKAN – Sayın Bakana dönerek, ona muhatap olarak ona soru soruyorsunuz…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim…
BAġKAN – Sayın baĢkanlar muhatap olacaklar Sayın Serindağ, usulü bilmiyor musunuz?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Elbette…
BAġKAN – Böyle Ģey olur mu canım? Rica ediyorum.
Sayın Serindağ, peki efendim, teĢekkür ediyorum, buyurun. Lütfen sözlerinizi bağlayın. Bana hitap edin, lütfen sözünüzü
bağlayın. Sayın Bakana niye hitap ediyorsunuz?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, Sayın Bakan burada boĢuna oturmuyor ki. Sayın Bakan niye geldi buraya?
BAġKAN – Bakın, rica ediyorum. Siz baĢkanla muhatap olacaksınız. Komisyon BaĢkanı var burada.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Elbette Sayın Bakana yönelteceğimiz sorular da olur Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Benim aracılığımla yönelteceksiniz efendim.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi Sayın BaĢkan, bakın, lütfen…
7
BAġKAN – Bakın, bu konuyu uzatmak, uzatmaya yönelik bir davranıĢ olarak değerlendiririm. Lütfen sözünüzü bağlamanızı
rica ediyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi Sayın BaĢkan, bakınız, lütfen toplantıyı çığırından çıkarmayın. Bakın, biz Ģunu
biliyoruz: Biz ne söylersek söyleyelim siz bu tasarıyı geçireceksiniz.
BAġKAN – Bakın, yarım saat oldu, istirham ediyorum. ArkadaĢlarımızın hepsini dinlemek istiyorum. “ Lütfen sözünüzü
bağlayın.” diyorum Sayın Serindağ. Bakın, toplantıyı siz gergin bir havaya götürmek için bir gayret içindesiniz ve buna inanmak
istemiyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Kesinlikle…
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Efendim, grup sözcümüz konuĢuyor.
BAġKAN – Ama Hocam, grup adına bir söz varsa o zaman kimseye söz vermemen lazım, öyle değil. Grup adına bir söz
talebi yok bizim burada, öyle bir usul yapmadık. O zaman hepinizin adına konuĢuyorsa memnuniyetle…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Siz benden daha fazla konuĢtunuz.
BAġKAN - O zaman, bakın grup sözcüsünü dinleyeceğim.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Lütfen sükûneti sağlayın ve görüĢme devam etsin.
BAġKAN – Ġstirham ediyorum, iki dakika içinde sözlerinizi bağlayın.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Ġki dakika, miki dakika yok efendim.
BAġKAN – Hayır efendim, böyle bir üslup yok Sayın Serindağ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sayın BaĢkan, siz buna...
BAġKAN – Hayır, bakın “ Ġki dakika, miki dakika.” diye bir Ģey yok. Bu üslup size yakıĢmıyor.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Biz size bu izni veremeyiz. Lütfen…
BAġKAN – Hayır, ben size sözlerinizi bağlamanızı rica ediyorum, lütfen. (Gürültüler)
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Biz size bu izni veremeyiz. Siz baĢkansınız. Siz sadece baĢkansınız. Öyle Ģey olmaz. Bakın,
öyle bir Ģey olmaz. Bakın, ben tasarının dıĢına çıkmıyorum. Siz ne yapıyorsunuz?
BAġKAN – Bakın, dilediğiniz kadar süreyi kullanmak durumunda, diğer arkadaĢlarımızın söz hakkına mâni oluyorsunuz.
Bakın, ben burada bir idare yapmaya çalıĢıyorum, sizlerin hepsine söz hakkı vermeye çalıĢıyorum. Bu tarzdaki yaklaĢımınızı hiç iyi
niyetle bağdaĢtırmıyorum Sayın Serindağ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Siz açıkgözlülük yapıp her madde Ģeklinde düzenlenecek tasarıyı fıkralar hâlinde
getiriyorsunuz…
BAġKAN – Ġtirazınızı yaparsınız Kanunlar Kararlara.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – …6 fıkrayı bir madde olarak düzenliyorsunuz, 47 fıkrayı bir madde olarak düzenliyorsunuz;
ondan sonra da bize burada söz hakkı vermiyorsunuz. Öyle bir Ģey olamaz.
BAġKAN – Veriyorum, veriyorum. Bakın…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Bakın, öyle bir Ģey olmaz. Lütfen birbirimizi kırmayalım, devam edelim.
BAġKAN – Peki efendim. Sözünüzü bitirin, sözünüzü lütfen bağlayın.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi, bakın, bu konular sizi niye rahatsız ediyor Sayın BaĢkan?
BAġKAN – Beni rahatsız etmiyor efendim.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sizi rahatsız etmiyorsa lütfen sükûnetle dinleyiniz.
BAġKAN – Siz lütfen sözlerinizi bağlayın Sayın Serindağ. Rica ediyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi, bakın, yerel yönetimleri nüfustan ve insanları rakamdan ibaret gören anlayıĢ yerine
yerleĢim yerlerinin coğrafi konumu, tarihî Ģartları ve turizm potansiyeli gibi özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim,
nüfusu yetersiz olsa da diğer Ģartların uygun olması hâlinde bazı yerleĢim yerlerinde belediye kurulabilmektedir. Bunlardan biri de ilçe
merkezleridir. Ġlçe merkezlerinin nüfusu ne olursa olsun belediye kurulmaktadır orada. Beldelerin bir kısmının yaz nüfusu birçok ilçe ve
hatta il nüfusundan daha fazladır, yaz nüfusları 100 binlere ulaĢmaktadır. Bu beldelerde yüzlerce iĢ yeri ve binlerce yatak kapasitesi
bulunmaktadır. Birçok belde tarihî ve coğrafi konumları itibarıyla marka özelliğine sahiptir. ĠĢte, Side de bunlardan biridir. Bunların
tamamı yok edilirken onlarca yılda oluĢan değerleri de yok olmaktadır.
8
BüyükĢehir belediyelerinin görev ve yetkilerinde Sayın BaĢkan bir farklılık yaratılmamıĢtır; aynıdır, değiĢmiyor. BüyükĢehir
belediyelerinin kilometrelerce uzaklıktaki özellikle turizm beldelerine yönelik objektif kriterlere dayalı hizmet ayrıcalığı akla dahi
gelmemiĢ, hizmet siyasi istismara açık bırakılmıĢtır. Dün Nevzat Bey bir örnek verdi. Referandum sırasında bir ile gitmiĢler, binanın
etrafı içeriye girilmesin diye kanalla çevrilmiĢ.
ġimdi, köylerin ve belde belediyelerinin kaldırılması suretiyle halkın yerel yöneticilerini seçmesi engellenmiĢ ve katılımcılık
adına hiçbir Ģey yapılmamıĢtır. Halk kendi yerel yöneticilerini seçmekten mahrum bırakılmıĢtır. Bir yandan merkezî yönetim ile yerel
yönetimler arasındaki köprü görevi yapan asırlık köy muhtarlığı kurumu ülkenin bir bölümünde yok edilmiĢtir Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, sizi daha fazla üzmemek için sözlerimi burada kesiyorum. Biliniz ki biz bu tasarıyla ilgili görüĢlerimizi
sonuna kadar yılmadan, usanmadan dile getireceğiz.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN – Ben de bunun sizden fazla takipçisi olacağım. TeĢekkür ediyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Yalnız bizi baskı altına almayın.
BAġKAN – Asla sizi baskı altına almıyorum ama Komisyon çalıĢmalarında…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Baskıyı kabul etmeyiz. Bakın, baskıyı kabul etmeyiz.
BAġKAN – Ben de gerginlik yaratıcı, hakkı kötüye kullanıcı bir yaklaĢımı burada ben de kabul etmem siz kabul etmezseniz
ama Komisyon BaĢkanlığının bir usul dairesindeki hiçbir uyarısını dikkate almadan burayı yok sayarak da bu iĢi götüremeyiz.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Kesinlikle öyle bir Ģey yok.
BAġKAN – Ġstirham ediyorum.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Siz usule uyarsanız biz uyarız Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Benim usule uyduğum konusunda herhâlde en son söylenecek kiĢinin ben olduğunu ben iddia ediyorum burada,
ısrarla da iddia ediyorum.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Ama yavaĢ yavaĢ o geçiyor, bakın.
BAġKAN – Hayır.
ġimdi, arkadaĢlar, Komisyon üyesi arkadaĢlarıma diğer arkadaĢlarımdan bir misli daha süre vererek bu çalıĢmaları
götürmeye çalıĢıyorum. Bakın, burada rica ediyorum. Komisyon üyesi arkadaĢlarımı dinleyeceğim, diğer milletvekillerini dinleyeceğim,
illerinde büyükĢehir kurulan arkadaĢlarımız var, milletvekillerimiz, onları dinleyeceğim ama Komisyon üyelerinin yirmi dakika
içerisinde, diğer arkadaĢlarımın da on dakika içerisinde toparlamalarını rica ediyorum. Önergelerde de, diğer maddelerde de bunu dile
getirmek mümkündür. Böyle baĢlayalım ama herkes sözünü kullansın. Fırsat kalırsa hepinize tekrar söz vermek imkânı da olabilir. Ama
yirmi dakika da bir madde için, bir Komisyon üyemiz için makul bir süre olduğunu biliyorum. Diğer komisyonların uygulamalarında da
bundan daha farklı yöntem var. Bu Ģekilde götürelim, birbirimizi kırmayalım. Bir gerginlik içerisinde değil çünkü ben de sizl erin
söyleyeceklerinden çok yararlanacağım. Yani Komisyon BaĢkanı olarak ben de sizin bu görüĢlerinizi elbette yeri geldiği zaman belki
baĢka mahfillerde de dile getireceğim.
Evet, Ģimdi…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın BaĢkan, Balıkesir‟ de 11 belediye kapatılıyor.
BAġKAN – Efendim, Balıkesir‟ e bugün çok önem verdik. Sen merak etme, ben Balıkesir maiyet memuruyum. Balıkesir‟ in
hakkını korurum.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Benim de on bir saat konuĢmam lazım.
BAġKAN – Evet, seni de on bir saat konuĢtururuz.
Sayın Hocam, eğer usul hakkında değilse…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Usul hakkında konuĢacakmıĢ efendim.
BAġKAN – Hayır efendim, usul hakkında… Artık usulü geçtik.
ġimdi, ben usul dıĢına çıkarak Sayın Gökhan Günaydın Beyefendi‟ ye söz veriyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın BaĢkan, belki BaĢkanın yönetim Ģekliyle ilgili bir konuĢma yapacaktır.
BAġKAN – Ah Nevzat‟ çığım, sen ne zamandan beri o profesörlerin avukatlığını yapmaya baĢladın?
S . NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Estağfurullah…
BAġKAN – Sen benim avukatlığımı yap, sen kaymakamsın…
9
S . NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hocamı dinlemek istiyorum.
BAġKAN – Evet, evet siz dinlemek için değil ben verirsem söz dinleyeceksiniz, siz değil.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Hep “ Ben, ben, ben.” demek size yakıĢmıyor.
BAġKAN – Hayır, ben değil, “ YakıĢmıyor.” değil.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – “Ben, ben.” olmaz, yanlıĢ bir Ģeydir Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Sayın Günaydın…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – TeĢekkür ediyorum.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, çok değerli Komisyon üyeleri ve sevgili milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi konuĢmamın
baĢlangıcında saygıyla selamlıyorum.
Tasarının geneli üzerinde sözlerimizi söyledik. Bir kez daha not düĢmek adına söyleyelim ki Türkiye‟ nin yönetim yapısında
bu derece önemli değiĢiklikler getirmeye aday bir tasarının bırakın Meclis dıĢında meslek kuruluĢlarıyla, akademik çevrelerl e,
demokratik kitle örgütleriyle tartıĢılmasını, Mecliste bile bir oldubittiye getirilerek geçirilmeye çalıĢılmasını Türkiye‟ nin demokrasi
tarihi adına kara bir leke olarak not etmek istiyoruz. Alt komisyonları hafta sonları çalıĢtıran, üst komisyonları pazar günü çalıĢtıran ve
bayram tatilinden evvel ve elbette referandum tarihinin öne alınmasına iliĢkin anayasa değiĢikliğiyle paralel biçimde bu tasarıyı
geçirmeye çalıĢan anlayıĢın ciddi anlamda yanlıĢ yaptığını burada ifade etmek isterim. Tabii, bu tasarıyı kabul etmeyen anlayıĢların bu
tasarıyla bağlantılı anayasa değiĢikliklerine destek verme çabalarını da yine tarihe not düĢmek üzere kaydediyoruz. Bu ikisinin
birbirinden farklı olmadığını ve samimi bir anlayıĢın bütüncül bir yaklaĢım çerçevesinde bunları ele almasının gerekli olduğunu not
ediyoruz, baĢlangıç olarak bunları ifade edelim.
Ġlaveten, izninizle madde metni hakkında düĢüncelerimizi somut bir Ģekilde ortaya koymak istiyoruz. Türkiye‟ de bugün ikisi
bütün Ģehir belediyesi olarak çalıĢmak üzere toplam 16 belediye var. Bunlara birinci ve ikinci maddede 13 yeri daha ilave ediyorsunuz
ve teknik anlamıyla Türkiye‟ de 29 yeri bütün Ģehir olarak ilan ediyorsunuz, ilan etmeye çalıĢıyorsunuz. ArkadaĢlarım ifade ettiler, bir
kez daha söyleyelim: Kıyı uzunluğu 640 kilometre olan Antalya‟ da GazipaĢa‟ dan Kalkan‟ a kadar ve arkasındaki dağ köylerine kadar
hangi Antalya BüyükĢehir Belediyesi buralara belediye hizmeti götürebilecek? Birisinin bu cevabı verebilmesi lazım. Eğer bize Kocaeli
ve Ġstanbul örneğini verecekseniz hemen Kocaeli‟ nin coğrafi anlamda görece küçük bir il olduğunu söyleyelim ve Ġstanbul‟ da bile, yıllık
konsolide bütçesi 19 milyar lirayı geçen Ġstanbul‟ da bile Çatalca ilçesinin köylerinin neden hizmet alamadığını soralım. Ġstanbul‟ un
uygulayamadığını Ģimdi bütün Türkiye‟ de uygulamaya çalıĢıyorsunuz.
Yine arkadaĢlarım ifade ettiler, Belçika‟ dan büyük Hollanda‟ ya yakın olan Konya‟ yı bir bütün Ģehir belediyesi ile
yöneteceğini söylemek gerçekten aslında akla aykırı. Ġçinde bulunduğumuz kente iliĢkin bir değerlendirme yapalım. Ankara BüyükĢehir
Belediyesi 2002 yılında 3 metro hattının yapımına baĢladı: Keçiören metrosu, Sincan metrosu ve Çayyolu metrosu. Üzerinden on yıl
geçti ve Türkiye‟ nin ikinci büyük bütçeli büyükĢehir belediyesi on yılda bir metre metro hattını hizmete sokamadı. Aslında on sekiz
yıldır bu ama biz diyelim ki temelini attığını 2002 yılından bu yana. ġimdi, biz bu anlayıĢa EskiĢehir sınırındaki Nallıhan‟ ın köylerini,
NevĢehir ve Aksaray ilinin sınırındaki ġereflikoçhisar‟ ın köylerini teslim etmeye çalıĢıyoruz. Ankara‟ nın 50 kilometre yarıçapı
içerisinde AyaĢ‟ ın köylerine hizmet götürebildi mi Ankara BüyükĢehir Belediyesi ki Nallıhan‟ ın köylerine hizmet götürebilsin? Bu
örnekleri çoğaltmak hepimiz biliyoruz ki çok mümkündür arkadaĢlarım. Muğla BüyükĢehir Belediyesinin büyükĢehir belediyesi
üzerinden Muğla‟ nın bütün köylerine ve coğrafyasına hizmet götürebileceğini söylemek elbette Türkiye‟ nin doğru yönetilmesine katkı
sağlama amacını taĢımayacaktır.
Hemen Ģunu söyleyelim: Cumhuriyet Halk Partisi, illerimizin, bu yirmi dokuz kentin büyükĢehir olarak ilan edilmesini
desteklemekte midir yoksa buna karĢı mıdır? Cumhuriyet Halk Partisi, nüfus ölçeğine ve yarıçap esasına göre bu yirmi dokuz kentimizin
büyükĢehir olmasını doğru bulmaktadır. Bunun bütün Ģehirden farklı olduğunun altını çizelim. Yani nüfusu 1 milyona kadar olan
yerlerde 20 kilometre yarıçapında büyükĢehir, nüfusu 3 milyona kadar olan yerlerde 30 kilometre yarıçapında büyükĢehir ve nüfusu 3
milyonun üzerinde olan yerlerde 50 kilometre yarıçapında büyükĢehir ilan ederseniz hem Türkiye‟ nin anayasal idari rejimi üzerinde
yapmaya çalıĢtığınız konusundaki haklı Ģüpheleri ortadan kaldırmıĢ olursunuz hem de buraları gerçekten yönetilebilir yeni yapılar hâline
getirebilirsiniz. Önümüzdedir teklif, öneri olarak zaten bunu getireceğiz. Buraları yirmi dokuz bütün Ģehir olarak dayatmak Türkiye‟ yi
bölmeye yarar, bir; Türkiye‟ yi yönetememe sonucuna götürür, iki. Ama bu yirmi dokuz kenti nüfuslarına göre yarıçap esasında
büyükĢehir ilan etmek hem oradaki kentsel yaĢamı destekler, kırsal yaĢama saygı duyar ve Türkiye‟ nin idari rejimi açısından da bir
10
sakınca yaratmaz. Teklifimiz bu kadar açıktır, bu kadar nettir ve doğru bir yönetim anlayıĢına katkı sunma çabamızın
değerlendirileceğini umuyoruz. ArkadaĢlarım bu konuda elbette çok daha fazla Ģeyleri söyleyecekler.
Ġkinci alan, belde belediyelerinin tüzel kiĢiliğinin kaldırılması. Değerli arkadaĢlarım, Türkiye‟ de 2.950 belediye var. 1.592
belde belediyesinin kaldırılması ve mahalleye dönüĢtürülmesi teklifini getiriyorsunuz. Ve buna meĢruiyet temeli olarak da bu
belediyelerin zaten borçlu olduğunu, zaten etkin yönetim yapamadığını söylüyorsunuz. Bu, yıllarca Türkiye‟ nin güzide fabrikalarının
önce yatırım desteğinden mahrum bırakılıp zarar eder hâle getirilmesi, sonra da bunun gerekçe gösterilerek kapatılmasına benziyor. Bu
belediyeler borçluysa bunun suçlusu kimdir? 2002 yılından bu yana iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, acaba, 5216 ve 5393
sayılı yasalarda ve onu destekleyen mali yasalarda yetersiz destekleme hükümlerini niye bugüne kadar daha yüksek noktalara
getirmemiĢtir? Yani genel bütçe vergi gelirlerinin yalnızca yüzde 2,85‟ ini bu tür belediyelere tahsis ederek bu belediyelerin dünya kadar
görev ve yetkisini etkin bir Ģekilde yerine getirebilmesinin mümkünatı var mıdır? Buna “ Elbette vardı ama onlar istemediler ve
yapmadılar.” diyebilen komisyon üyesi var mı aramızda? Niye yüzde 2,85‟ i bugüne kadar yüzde 7,85‟ e çıkartmadınız? “ Bu kaynakl arı
biz kontrol edeceğiz, biz dağıtacağız, kaynak tahsisi yalnızca bizim denetimimizde olacak.” demek yerine demokratik bir Ģekilde bu
yüzde 2,85‟ i yükseltseydiniz de bu belediyeler borçlarını ödeselerdi, bu belediyeler etkin hizmetler yapsalardı daha iyi olmaz mıydı? Ya
da bütün genel bütçe vergi gelirlerinin yalnızca yüzde 2,5‟ unu büyükĢehir belediyelerine vermek yerine daha yüksek bir payı
verseydiniz, yüzde 1,15‟ ini il özel idarelerine vermek yerine daha yüksek bir payı verseydiniz yani merkezî hükûmet olarak -tabirimi
mazur görün- kaynakların üzerine oturmak yerine kaynakları demokratik bir Ģekilde birlikte yönetme anlayıĢı içerisinde olsaydınız
belediyeleri bugün anlattığınız biçimde mi görürdük? Türkiye‟ deki her iki belediyeden birini kaldırarak yerel yönetimler reformu
yapmak gerçekten Türkiye‟ nin ve dünyanın demokrasi tarihine geçecek bir atılımdır, ancak elbette kara mizah açısından geçecek bir
atılımdır. Belediye kapatarak yerele yetki devredilmez, belediye kapatılarak demokratikleĢme sağlanamaz.
Bu arada, çok sık öykündüğümüz Avrupa, daha evvelki konuĢmamda da altını çizmiĢtim, nüfus özellikleriyle, yüzölçümü
özellikleriyle, idari rejimi özellikleriyle Türkiye‟ ye çok benzeyen örneğin Fransa; Fransa‟ da 36.500 belediye var ve bu 36.500
belediyenin 28 bininin nüfusu binin altında. Peki ben soruyorum: Fransa‟ da bu bin nüfuslu belediyeler niye borç batağı içerisinde
değiller? Niye Fransa‟ da bu belediyeler etkin hizmet yapıyorlar ve demokrasinin bir unsuru olarak çalıĢmaya devam ediyorlar? Çünkü
Fransa‟ da kaynakların tahsisi tek adam üzerinden yapılmıyor. Fransa karar almada olduğu gibi kaynakları kullanmada da daha
demokratik bir anlayıĢ içerisinde de; sebep bu.
Kısaca söylemek gerekirse, ĠçiĢleri Bakanlığının hazırlandığı öne sürülen tasarıda, gerekçede bu belediyelerin çalıĢamaz hâle
gelmesinin yazılması ĠçiĢleri Bakanlığının bir silsile içerisinde bugüne kadar görevini yapmadığının itirafıdır aynı zamanda ve bu suç,
belediyeler ve belediye baĢkanlarına yüklenemez. Kaldı ki sevgili arkadaĢlarım, eğer bu belediyelere borçluysa, bu belediyeler hiçbir iĢ
yapamıyorlarsa, bu belediyeler yalnızca baĢkan maaĢı verip baĢka bir iĢle ilgilenmiyorlarsa o zaman belde halkının bu belediyeleri n
kapatılması konusunda sizden ileride olması lazım. “ Bu belediyeler iĢe yaramıyor, kapatın gitsin.” demesi lazım. Bakın, Cumhuriyet
Halk Partisi 14 Ekim tarihinde Türkiye‟ de 98 noktaya sandık koydu ve bu sandıkların baĢına Adalet ve Kalkınma Partisinden, Milliyetçi
Hareket Partisinden, Cumhuriyet Halk Partisinden, DSP‟den, ĠĢçi Partisinden teĢkilat baĢkanları oturdu, birazdan imzalarını
göstereceğim size. Ve burada bazı yerlerde, tümünde noteri davet ettik... ġimdi, buralarda noter taleplerimize olumlu yanıt veren noterler
de izlediler, bunu da söyleyeceğim birazdan. ArkadaĢlar, sonuçları söylüyorum: 123.608 yurttaĢımız oy kullanmıĢ. Bunlardan 121.561‟i
“ Belde belediyem kapatılmasın.” demiĢ.
BAġKAN – Bu Türkiye geneli mi Sayın Günaydın?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Türkiye genelinde, 98 yerde.
1.840‟ ı “ Belde belediyem kapatılsın.” demiĢ, 207 oy da geçersiz sayılmıĢ. ġimdi ben soruyorum: Bu belediyeler iĢe
yaramıyorsa bu belde halkı belediyelerine niye sahip çıkıyor? ArkadaĢlar, bir örnek veriyorum, iĢte: Tonya Ġskenderli belde
referandumu, noter huzurunda yapılmıĢ.
BAġKAN – Sayın Günaydın, bir Ģeyi açıklığa kavuĢturayım: Bu büyükĢehirden dolayı kapanan beldeler mi, 2 binin altında
olanlar mı?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Hemen ifade ediyorum efendim.
BAġKAN – Evet, teĢekkür ederim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – ġimdi, bu yirmi dokuz kentte büyükĢehirden dolayı kapatılan ve CHP‟ li baĢkanlar
tarafından yönetilen beldelerdir. 14 Ekim‟ de yapılmıĢtır. 21 Ekim‟ de Türkiye‟ nin tamamında yani nüfusu 2 binin altında olanlar da
11
dâhil, ayrıca yirmi dokuz kentte CHP‟ li belde belediye baĢkanlarının dıĢındaki baĢkanlar tarafından yönetilen yerlere de sandık
kuruyoruz. Bu Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi algısının geldiği durumu gösteriyor.
Ġskenderli beldesi… Ben sonuç veriyorum: Noter huzurunda yapılmıĢ, 1.110 katılım var; 1.091 “ Hayır.” demiĢ, 13 “ Evet.”
demiĢ, 6 “ Geçersiz” demiĢ. Komisyon üyeleri, tüm arkadaĢlarım; hepinize soruyorum: Ġskenderli beldesinin bu iradesini yok sayma
yetkisini size kim veriyor? Siz hangi hakla 1.110 kiĢiden 1.091‟ inin “ Belediyeme dokunma.” dediği bir yerde belediyeyi kapatmayı
kendinizde hak görüyorsunuz?
Bursa ili Orhangazi ilçesi Yeniköy beldesi… Altında AK PARTĠ Belde BaĢkanı Fikret Ongaz‟ ın imzası var, CHP Belde
BaĢkanı Mustafa Soydan‟ ın imzası var, MHP Belde BaĢkanı Nedim Yakut‟ un imzası var. Rakam veriyorum: 2.754 seçmen var; 1.610
kullanılan oy, tamamı geçerli. “ Kapatılsın.” diyen 39, “ Kapatılmasın.” diyen 1.571. ġimdi, ben soruyorum: Bu Bursa ili Orhangazi ilçesi
Yeniköy beldesinde AKP, CHP ve MHP belde baĢkanlarının altında tutanak imzası bulunan referandum sonuçları ortaya konulmuĢ bu
demokrasi belgesini buradaki komisyon üyeleri hangi hakla yok sayacaklardır?
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, bir de Niğde‟ den örnek vereceğim ve zamanınızı almamak için bitireceğim. Niğde ili
Çiftlik ilçesi Kitreli kasabası… AKP Belde BaĢkanı Metin Battal, imza sahibi tutanağa. MHP Belde BaĢkanı Cuma MemiĢ, tutanakta
imzası var. CHP Belde BaĢkanı Muammer Elnas, imzası var. Muhtar Hüseyin Gültekin, imzası var. Kenan Arslankıran, Mehmet Ali
AkkuĢ; 2 muhtar, imzası var. Burada arkadaĢlarımız… 1.174 toplam seçmenin olduğu yerde 1.160 oy kullanılmıĢ, 1.156 geçerli oy var
ve geçerli oyların tamamı “ Beldem kapatılmasın.” diyor. ġimdi, biz burada “ Kitreli‟ yi, hayır kardeĢim sen bilmezsin, ben kapatacağım.”
diyeceğiz ve biz bunun adına da “Demokrasi” diyeceğiz öyle mi?
ArkadaĢlar, bunun söylenebilir olduğunu düĢünüyorsanız, gerçekten ben kendimi buraya ait hissetmiyorum, samimiyetle
bunu ifade etmek isterim. Kaldı ki Ģu eleĢtiri getirilebilir: “ Siz, CHP‟ li belde baĢkanlarının olduğu yerde çalıĢmıĢsınız.” Doğru, çünkü
sizin bu tasarıyı 8 Ekim günü, kendi milletvekillerinizin bile haberi olmadan apar topar Meclise sevk edeceğinizi öngöremedik,
bekliyorduk ama bu kadar acele değil, dolayısıyla 14 Ekime bu kadarını hazırlayabildik. Ama Ģu anda arkadaĢlarımız, Ģakır Ģakır seçmen
listesi basıyorlar, Ģakır Ģakır oy pusulası ve zarf temin ediyorlar ve elbette, kabin tesis ediyorlar, elbette oyların içine atılacağı sandıkları
organize ediyorlar.
Ben Ģimdi soruyorum: Bunu Cumhuriyet Halk Partisi teĢkilatı mı yapmalıydı? Biz bu iĢi bir demokrasi bayramına
dönüĢtüremez miydik? Altına imzamızın bulunduğu yerel yönetimler özerklik Ģartının 5‟ inci maddesi: “ Yerel yönetimlerin sınırl arında
bir değiĢiklik yapacaksanız, mevzuat mümkünse, yerel halka danıĢmadan yapmayın.” diyor mu demiyor mu?
Ben Ģimdi soruyorum arkadaĢlar: Bunu, bu Meclis usulüne uygun olarak kabul etti mi etmedi mi? 5‟ inci madde çekince
koyduğumuz maddelerden birisi değil. Bunu, bu Meclis usulüne uygun olarak kabul etti. Anayasa‟ nın 90‟ ıncı maddesi yürürlükte mi?
Bildiğim kadarıyla yürürlükte. Ne diyor Anayasa‟ nın 90‟ ıncı maddesi: “ Usulüne uygun olarak imzalanmıĢ ve onaylanmıĢ bulunan
uluslararası sözleĢmeler iç hukukun üstündedir.” Peki, o zaman hukuk bize emrediyor “ Buralarda referandum yapacaksın.” diyor. Niye
yapmıyoruz? Burada referandum yapmadan belde belediyelerini kapatan madde Anayasa‟ ya aykırı mıdır, değil midir?
ArkadaĢlar, ben Ġstanbul hukuk mezunuyum. Birçok arkadaĢım var…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Bakan da öyle.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Vallahi, Bakanımız da aynı fakülteden mezun ama siz galiba tek değilsiniz Bakanım.
Çünkü çoğu yerde biz sizinle aynı Ģeyde değiliz. Tekler ve çiftler vardır Ġstanbul Hukukta, tahmin ediyorum, siz çiftlerden mezun
olmuĢunuz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Her zamanki gibi gene yanıldınız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Evet. Peki, o zaman teklerden mezun olduysanız buralarda bizimle aynı Ģeyi söylemeniz
lazım. Tabii, biraz espri yapıyorum.
MEVLÜT DUDU (Hatay) – Onlara hukuk öğretmiyorlar mı?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Çiftlerde de aynı Ģeyi öğretiyorlar.
Ben çok net bir Ģey söylüyorum: Sayın Bakan biraz sonra söz alır, Sayın BaĢkanım siz de Anayasa‟ ya aykırılık iddialarını
reddettiniz, siz de ben bitirdikten sonra “ Gökhan Bey, sen böyle diyorsun ama Ģu gerekçeyle katılmıyorum.” dersiniz. Ben de
göremediğim bir Ģey varsa özür dilerim, samimiyetle söylüyorum. Bunlar bir güneĢ ıĢığı kadar net, açık ve somut Ģeyler ama biz bunları
görmezden gelmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla 3‟ üncü madde Anayasa‟ ya da aykırıdır, demokrasiye de aykırıdır, tümüyle madde
metninden çıkartılmalıdır. Bir yerel yönetim reformu belediyeler kapatılarak yapılamaz.
12
CHP‟ li belde belediye baĢkanlarındaki bu imzaların tamamını, konuĢmamın bitiminde Sayın Komisyon BaĢkanımıza
sunacağım ve bunun dikkate alınacağını umuyorum.
Türkiye genelinde 123 bin kiĢi sandığa gitmiĢ arkadaĢlar. Ekim ayının 14‟ ünde herhangi bir seçim atmosferi yokken eğer bir
beldede 5 bin, 6 bin kiĢi bir sandığın arkasına dizilip de oy kullanıyor ise orada bir irade, orada bir siyasi duruĢ vardır. Siyasetçinin bunu
yok sayması, bunu görmezden gelmesi gerçekten kabul edilemez.
ġimdi, gelelim maddenin, il özel idarelerinin kaldırılmasına iliĢkin hükmüne. Sevgili arkadaĢlarım, biz hep il özel
idarelerinin doğru ve etkin çalıĢmadığını, daha iyi olması gerektiğini söyledik çünkü mevcut yönetim yapısı altında -üzülerek ifade
etmek istiyorum ki- 5302 sayılı Yasa‟ nın antidemokratik hükümleri nedeniyle vali ve il özel idaresi genel sekreteri yani atanmıĢlar, il
genel meclisi üyelerine yani seçilmiĢlere çeĢitli Ģekillerde bir hâkimiyet kurabilmektedirler ve mevcut yapı altında il özel idareleri,
özellikle muhtarlar üzerinde ciddi baskı uygulayarak seçimlerdeki seçmen iradesinin sandığa doğru bir Ģekilde yansıması üzeri nde
olumsuz etkiler yapmaktadırlar. Ben buna katılmıyorum diyene örneklerini veririm. Örneğin, Ankara‟ nın Güdül ilçesinin BaĢayaĢ
beldesinde, seçim öncesi taĢlar köy meydanına indirilir il özel idaresi tarafından ve muhtar çağırılır denilir ki: “ Eğer sandıklardan bize oy
çıkarsa bu taĢlar dizilecek, geriye kalan taĢlar da gelecek. Sandıktan bize oy çıkmazsa, biz birinci gelmezsek bu taĢları alır gideriz” O
taĢları almaya gelmiĢlerdir, köylü taĢları almaya gelenleri taĢlayarak köyünden defetmiĢtir. Ama bu, Türkiye'nin gerçeğidir arkadaĢlar.
Yani, mevcut il özel idareleri sorunlu yapılardır ancak bize düĢen bu sorunlu yapıları, demokrasi ayağını geliĢtirerek reforme etmektir. Ġl
özel idarelerinin demokrasi ayağı ancak il genel meclislerinin görev ve yetki alanlarını ve söz söyleme, karar verme alanlarını
geniĢleterek olur. Biz ne yapmıĢız tasarıda arkadaĢlar? 29 Ģehirde il özel idarelerinin tamamını kapatmıĢız, olmuĢ bitmiĢ. Artık kimse 29
kentte il özel idarelerinin sorunlarından söz edemez, meseleyi çözdük. ArkadaĢlar, eğer bu bizi tatmin ediyorsa kapatın gitsin ama bu
sözler gerçek sözler. Bizim yapmamız gereken, tasarıda yazıldığı gibi, valinin sevk ve idaresi altında yeni kurumlar oluĢturmak değildir.
Bizim yapmamız gereken, halkın, demokrasiye katılımını daha çok geliĢtirecek mekanizmalar kurmaktır. Bir de itiraf edin, deyin ki:
“ Ben il özel idarelerindeki demokratik yapıyı etkin bulmuyorum, onun için merkeziyetçi bir yapıya dönüyorum.” Bunu söyleseniz,
aramızda dünya görüĢü farkını not ederiz ama geçeriz. Ama siz bunu bir de “ Biz yerele yetki devrediyoruz, biz demokratikleĢme
sağlıyoruz.” diye yapıyorsunuz. Herhâlde bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Dolayısıyla bu maddenin de tümüyle madde metninden
çıkartılması gerekmektedir.
Bu alandaki son sözüm Sayın BaĢkanım, kusura bakmayın belki biraz sınırlarımı aĢtım.
BAġKAN – Ben takdirinize bırakıyorum efendim.
Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Tamamlayacağım.
Son sözüm de 16.082 köye iliĢkin. ArkadaĢlar, ben köylü çocuğu değilim ama ben köyün ve kırsal alanın bir ülkenin yapısı
içerisinde ne derece önemli bir yer tuttuğunu bilenlerdenim. Bir ülke buğday üretemiyorsa, pamuk üretemiyorsa o ülke geliĢmiĢ bir ülke
olamaz. Dünyanın buğday ihracatının önemli bir kısmından Amerika sorumludur, pamuk ihracatının önemli bir kısmından Amerika
sorumludur. Bizlere, 1980‟ lerin baĢında vatandaĢın gözüne neredeyse kalem sokarak, tarımla uğraĢmanın ilkel biri iĢ olduğu anlatıldı.
Sonra biz gözlerimizi açtığımızda baktık ki, biz tarımsal üretimimizi kaybetmiĢiz ve dünyanın bütün geliĢmiĢ ülkelerinden tarım ürünü
ithal eder hâle gelmiĢiz. Ben soruyorum size: Buğdayı, pamuğu Amerika‟ dan, soyayı Fransa‟ dan alıyorsak, onlar az geliĢmiĢ, biz
geliĢmiĢ olduğumuz için mi bunu yapıyoruz? Yoksa, onlar kırsal yaĢamlarına saygı göstermiĢler, tarımlarını desteklemiĢler ve hem
kendilerine yetiyorlar hem de dünyaya ürün satıyorlar, onun için mi?
ġimdi, ben soruyorum: Türkiye‟ deki her 2 köyden 1‟ ini kapatarak, 34.500 köyün 16.082‟ sini köy tüzel kiĢiliğinden
çıkartarak ve bunları imar planlarına konu ederek ne yapmaya çalıĢıyorsunuz? Kentsel alanda ve kırsal alanda hayatı pahalandırmak
kimin iĢine yarar? Kırsal alanda yaĢayan vatandaĢımız yeni emlak vergileriyle, yeni harçlarla, yeni katılım paylarıyla, yeni su
faturalarıyla muhatap olduğunda bu, Türkiye'nin ihtiyacı olan bir iĢ midir, yoksa yanlıĢ bir iĢ mi yapıyoruz? “ Reaksiyonu biz dindiririz,
zaten beĢ yıl muafiyet getirdik, beĢ yıl sonrasına bakarız.” diyen bir yaklaĢımın sağlıklı bir kamu yönetimi yaklaĢımı olamayacağının
altını çizmek isterim.
Sözlerimi Ģöyle tamamlayacağım: Afet alanlarında kentsel dönüĢüm yasa tasarısı görüĢülürken bir yetki tanıyordu yasa.
“ Eğer Çevre ve ġehircilik Bakanlığı bir yeri rezerv alanı olarak ilan etmiĢse 13 yasayı baypas edebilir, bu hüküm itibarıyla bunlar
uygulanmaz.” deniyordu. Bunların içerisinde Mera Yasası vardı, Kıyı Yasası vardı, Tarım Arazileri Yasası vardı, dedik ki: “ ArkadaĢlar,
Türkiye‟ de hayvancılığı bitirdiniz, meraları önemli ölçüde bitirdiniz, geriye kalanları da bu tasarıyla rezerv alanı olarak ilan edip de
13
üzerini betonlaĢtırırsanız, Türkiye'nin bugün yılda 1,5 milyar dolar para harcadığı et ithalatında geleceği yer acaba ne olur?” diye sorduk.
Sormaz olaydık, bir AKP milletvekili, üstelik de Ģehir plancısı çıktı kürsüye dedi ki: “ Ya, mera dediğin ne ki, iĢte ot bunlar, boĢ da
duruyor o araziler, onun üzerine bina yapmak, orayı değerlendirmek iyi bir Ģey değil mi?” Ben çok merak ediyorum, o arkadaĢ acaba
Paris‟ te falan mı büyüdü? O arkadaĢ acaba yurt dıĢından getirilen Angusların etini yerken “ Biz bunları neden üretemiyoruz?” diye bir
soru sorma ihtiyacı içerisinde oluyor mu?
Özetle söylemek gerekirse: ĠçiĢleri Komisyonunda bulunan siz değerli komisyon üyeleri, yıllarca bu memlekette kaymakam,
vali olarak görev yapmıĢsınız, söylediklerimin gerçekliğini en az benim kadar biliyorsunuz. Burada komisyon üyelerine düĢen özgür
iradeleri üzerindeki her türlü ipoteği reddetmek ve Türkiye'nin yararına bir düzenlemeyi bizim de katkımızı alarak hep beraber
gerçekleĢtirmektir.
Bunun olacağına iliĢkin umudumla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN – Sayın Günaydın, teĢekkür ediyorum efendim.
ġimdi, ben Sayın ġandır‟ a da bu minvalde söz vermek istiyorum ve daha sonra efendim…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Bizim sıramız ne zaman Sayın BaĢkanım?
BAġKAN – Efendim, Ģimdi, Hocam, biraz önce de… Monitörden izliyorum ben, monitör gösteriyor.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Bilelim de o bakımdan…
BAġKAN – ġimdi ben, iĢte böyle bir sistemi bilemiyorum, bir sonrakini gösteriyor ama daha sonrakilerini gösteremiyor.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – O zaman Sayın BaĢkanım, yazılı olarak not etseniz…
BAġKAN – Dün yazılı olarak yaptık, arkadaĢlar itiraz ettiler, “ Bunu burada yapın.” dediler. Bir orta yol bulun da ben de onu
yapayım.
Ġsterseniz bunu silelim…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın BaĢkanım…
BAġKAN – Bir dakika… Bunu silelim, bilahare alalım Ģeyi…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – ġu anda arkadaĢlar ne zaman konuĢacağını bilemiyor da yani…
MEHMET ġANDIR (Mersin) – Sayın BaĢkan, arkadaĢımızın sırasını almıĢ olmayayım.
BAġKAN – Hayır, sırası yok zaten.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Hayır hayır, ben Sayın BaĢkanımın sırasıyla alakalı bir Ģey söylemedim.
BAġKAN – ġimdi, Sayın ġandır bitirdikten sonra ben yeniden liste yapabilirim, onu söylüyorum, ama burada monitöre
girenler…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – DıĢarıda da baĢka iĢleri izliyoruz, o bakımdan Sayın BaĢkan.
BAġKAN – ġu anda, bakın önümdeki monitöre göre 13 kiĢi sırada görünüyor ama sadece ıĢığı yanıp sönen 48, yani…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Benim ıĢığım.
BAġKAN – Zatıalinizinki. Daha sonrakini ancak siz konuĢurken, basarak görebileceğim.
O zaman yazacağım, itiraz etmeyin.
MEHMET S. KESĠMOĞLU (Kırklareli) – Sayın BaĢkan, dün yazılı yaptınız ama gene bir karıĢıklık ortaya çıktı. Ama yazılı
yaparsanız bence daha sağlıklı olur.
BAġKAN – Yazılıda hiçbir karıĢıklık ortaya çıkmadı, sadece sizin onayınızla birisi araya girdi, o kadar. Yazı burada.
MEHMET S. KESĠMOĞLU (Kırklareli) – Yazılı yapıp, ilan ederseniz, hiç olmazsa sırayı…
BAġKAN – Peki, Ģimdi yazılı yapacağım, ilan edeceğim, tamam.
MEHMET S. KESĠMOĞLU (Kırklareli) – Sağ olun.
BAġKAN – Sayın ġandır, tabii ben Sayın Günaydın‟ a da söz verince size de…
MEHMET ġANDIR (Mersin) – Sayın BaĢkan…
BAġKAN – Yok, size söz verirsem artık sırayı uygularım. Siz söz hakkınızdan vazgeçmiĢ… Ben size Grup BaĢkan Vekili
sıfatıyla yani Sayın Genel BaĢkan Yardımcısına söz verdiğim için, Sayın Grup BaĢkanvekiline de… Tabii ondan sonra sıraya sizden
baĢlayacağım.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Tamam.
BAġKAN – Yani, onu söylemek istiyorum.
14
Takdirinize bırakarak komisyon üyeleri gibi lütfen…
Buyurun Sayın ġandır.
MEHMET ġANDIR (Mersin) – Çok teĢekkür ederim.
Değerli arkadaĢlar, öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ama Ģu konuĢmalardan bir duyguya kapıldım. Biz,
önem verdiğimiz, ülkemizin geleceği açısından birçok konuda endiĢelerimizi ifade ettiğimiz, korkularımızı ifade ettiğimiz bir konuyu,
bir kanunu müzakere mi ediyoruz yoksa bir Ģekil Ģartını mı yerine getiriyoruz? Gerçekten, komisyonlar, hazırlanan tasarı ve tekliflerin
olgunlaĢtığı, eksiklerinin tamamlandığı, ortak aklın oluĢturulduğu zeminlerdir. Bu zeminlerde hazırlanan, Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan tasarı ve tekliflerin çeĢitli yönleriyle tartıĢılarak olgunlaĢtırılması ve ülkeye, millete en faydalı Ģekle getirilmesini
amaçlayan toplantılardır. Dünden bu yana, baĢlangıcından bu yana izlediğim kadarıyla çok saygıdeğer endiĢeler ifade edildi. Ben
inanıyorum ki sayın Hükûmetin, sayın Komisyonun, iktidar partisi grubu üyelerinin de paylaĢtığı, paylaĢacağı endiĢeler ifade edildi.
Ayrıca çok değerli teknik bilgiler de ifade edildi hem hukuk olarak hem Türkiye‟ nin idari yapısıyla ilgili olarak kapsamlı bilgiler de
ifade edildi. Ġlmî bilgiler de ifade edildi. Bazen tartıĢmaların ses tonu yükseldi, kiĢiselleĢti ama yine aynı minval üzere endiĢelerin ve
faydanın hesabı yapılarak görüĢler ortaya konuldu ama ne acı ki Sayın BaĢkanım, Sayın Valim, Sayın Bakanım, bu yasanın, bu tasarının
sahibi olan Hükûmet ve Hükûmet grubu bu söylenenlere inanınız ki akılda kalıcı, not alınabilir -neredeyse iĢte bulunduğum sürece not
alıyorum- bir tek satır cevabınız yok. Tekrar ediyorum. Biz müzakere mi yapıyoruz, bir konuyu tezekkür mü ediyoruz, bir ortak aklı
üretmek üzere tartıĢıyor muyuz, yoksa bir Ģekil Ģartını yerine getirmek için Ġç Tüzük‟ ün hükmünü mü yerine getiriyoruz.
Değerli arkadaĢlar, Sayın BaĢkanım; yani size atfen, Hükûmete atfen burada sorulan sorulara cevap vermediğiniz takdirde
demin ki suçlamanız havada kalıyor, yani “ Zaman kazanmak, zamanı geçirmek için konuĢuyorsunuz” iddianız, ifadeniz havada kalıyor.
Bu söylenen sözlere bir cevabınız olmalı Sayın Bakan. Sayın iktidar partisi grubunun ĠçiĢleri Komisyonu üyeleri, hatta Sayın Komisyon
BaĢkanı olarak bir cevabınız olmalı. Söylenen Ģeyler çok açık. “ Anayasa‟ ya aykırı.” deniliyor, cevabınız yok. “ Biz böyle düĢünüyoruz.”
Sizin öyle düĢünmenizle Anayasa‟ ya uygunluk temin edilmez Sayın BaĢkanım. Çok net burada madde madde sıralanan hususlar var.
ġimdi yasanın tümünü görüĢtük, maddelerine geçtik ama tümü üzerinde söylenen Anayasa‟ ya aykırılık iddiaları, her madde için, hatta
her maddenin her fıkrası için tekrar ediliyor. Cevabınız yok. Sabrınıza, tahammülünüze teĢekkür ediyoruz. Tabii ki söylenenleri sabırla
karĢılıyorsunuz ama bu yetmez. Bu yetmez.
Değerli arkadaĢlar, oluĢturacağınız hukukla bir toplumun, bir ülkenin hayatını tanzim ediyorsunuz, hatta bizim
endiĢelerimize göre geleceğini de tanzim ediyorsunuz. ġimdi Anayasa‟ ya aykırılık iddialarını tatmin edici cevabını bulmadan ortaya
konan teknik mülahazalara teknik cevapları vermeden bu kanunun görüĢmelerinin devamı kör testere ile adam kesmek gibi bir Ģey
oluyor, ıstıraba dönüĢüyor. Ben en baĢta söylediğim, çok değer ve önem verdiğim, Grup BaĢkan Vekili olmanın hassasiyetliliğiyle de her
defasında tekrarladığım hukuku değiĢtirebilirsiniz, bunlar kutsal metinler değildir, Allah kelamı değildir. Hukuku değiĢtirebilirsiniz ama
hukuku hukukun içinde kalarak değiĢtirirsiniz ve kendinizi bağlayıcı olduğunu kabul ettiğiniz Anayasa‟ ya bağlı kalarak
değiĢtirebilirsiniz. Çok net ifade ediyoruz. Getirdiğiniz tasarı Anayasa‟ nın 3‟ üncü maddesine, yani Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür.” ilkesine aykırı.” Bütün ülkenin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karĢı gösterdiğiniz hassasi yete bu
noktadaki duyarlılığınıza hitap ederek söylüyorum. “ 10‟ uncu maddesine aykırı.” deniliyor. Ülkenin 56 milyonuna bir ayrı hukuk
uygulayacaksınız, geri kalanına bir ayrı hukuk uygulayacaksınız. 29 ile bir ayrı hukuk uygulayacaksınız, 52 ile bir ayrı hukuk
uygulayacaksınız. EĢitlik ilkesine aykırı. Yani siz meĢru olmayan, Anayasa‟ ya uygun olmayan bir yasayı “ Biz böyle düĢünüyoruz”
hukuka uygundur, Anayasa‟ ya uygundur inadıyla buradan geçirmeye kalkarsanız meĢru olmaz ulaĢtığınız sonuç, gayrimeĢru olur.
MeĢruiyeti tartıĢılır olur daha nezaketli söylemek gerekirse. ġimdi arkadaĢlarımızın, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket
Partisinin değerli üyelerinin ısrarla ifade ettikleri bir husus var. Gelin, bu yasayı çekin, oturalım, üzerinde çalıĢalım. Zaman baskısı da
kalktı Sayın BaĢkan. 27 Ekim baskısı da kalktı gibi gözüküyor. Gelin, bu yasayı, gerçekten bir reform niteliğinde düĢünüyorsanız iki
hususu gözeterek yeniden tanzim edelim. Biri, hukuka uygun olmak. Anayasa hukuku, evrensel hukuk, cari hukuk. Türkiye bir hukuk
devleti ise ve hukukun üstünlüğü hepimizin en değerli ortak paydası ve bağlayıcı bir hükümse burada hukuk kurmakla görevli olan
Türkiye Büyük Millet Meclisinde hukuk bozuculuk yapamayız, yapmamalıyız. KiĢiliğimize de yakıĢmaz, kurumsal kimliğimize de
yakıĢmaz değerli arkadaĢlar. Ben bu türlü meselelerde her defasında Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanının kapısına dayanıyorum.
BaĢkanı bulunduğunuz kurumda hukuk bozuculuk yapılıyor diyorum. Çaresiz. “ Ġç Tüzük bana böyle bir yetki vermiyor.” diyor. ġimdi,
bilginize, kiĢiliğinize saygı duyuyorum. Bütün bu ısrarımızı yok sayarak talimat falan deyip meseleyi polemiğe çekmek istemiyorum
ama bu inandın sebebini de öğrenmek istiyorum Sayın BaĢkan, Sayın Bakan. Bu yasa Anayasa‟ nın 3, 10, 123, 127, 169, 170‟ inci
15
maddelerine aykırı. Çok düz mantıkla soruyorum: Siz, anayasal kurum olan, anayasal tanım olan, bir hükmi Ģahsiyet olan bazı konuları
kanun çıkartarak nasıl ortadan kaldırırsınız? Yani Anayasa‟ nın 169, 170‟ inci maddesinde tanımlanan, haklar belirlenen, hatta tüzel
kiĢilik olarak kabul ettiğiniz orman köyü, orman köylülüğü ve bunların hakları olan, iĢte değiĢtirilemez denilen hükümleri bir kanunla
nasıl değiĢtirirsiniz, nasıl ortadan kaldırırsınız? Yani Anayasa‟ nın 169 ve 170‟ ini değiĢtirmeden siz BüyükĢehir Belediye Yasası‟ yla nasıl
değiĢtirirsiniz?
Değerli arkadaĢlar, önce bunu, önce bunu. Yani Ģimdi inanan insanlar olduğunuzu biliyorum. Abdestsiz namaz
kılınamayacağına göre Anayasa‟ ya aykırılık iddiaları ortadan kaldırılmadan bu kanunu burada görüĢemezsiniz, görüĢmemelisiniz Sayın
Bakanım. GayrimeĢru olur. Yaptığınız iĢ meĢru olmaz, gayrimeĢru olur. GayrimeĢruluk ayıp denen bir hadise. Yani bir toplumda
kurallara aykırı hareket eden, edebe aykırı hareket eden gayrimeĢru diye suçlanıyorsa burada yaptığımız iĢ aynı ölçekte bir iĢ. Gelin,
bunu yapmayın, buna mecbur değilsiniz. Siyasi partiler birçok konuda uzlaĢarak buradan çok temel kanunları birlikte çıkarttılar, medeni
kanunu burada birlikte çıkarttık. Türk Ticaret Kanunu‟nu, Borçlar Kanunu‟nu, burada birlikte çıkarttık. 2.800 maddelik kanunları bu
Meclis uzlaĢarak birlikte çıkarttı. Ülkenin geleceğiyle ilgili çok köklü değiĢiklikler içeren bu kanunu birlikte çıkartmak
mecburiyetindeyiz. Anayasa‟ da nasıl bir uzlaĢmayı olmazsa olmaz Ģart görüyorsak bu kanunda da Meclis zemininde bir uzlaĢmayı
mecburiyet olarak değerlendirmek lazım. Birinci söyleyeceğim bu değerli arkadaĢlar. BaĢtan bu yana bunu söylüyorum. Bu meselede
endiĢelerimizi ifade etmekten yorulduk. Bu yasa bu ülkeyi böler. Teknik olarak söylemekten usandık. Anayasa‟ ya, hukuka aykırı.
Bir baĢka Ģey daha söyleyeyim: Biraz önce Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaĢkan Yardımcısının söyleminden
çıkarım olarak söylüyorum. Bakınız, Değerli BaĢkanım, Değerli Bakanım, değerli arkadaĢlar, toplum adına yetki kullananların tamamı
toplumsal faydayı önceliklemek mecburiyetinde. Eğer yaptığınız iĢin topluma bir faydası yoksa, bir karĢılığı yoksa sizin bunu yapmaya
hakkınız yok. Bu kanunun ne faydası var topluma Allah aĢkına? Belediyelerin yarısını kapatıyorsunuz, köylerin yarısını kapatıyorsunuz,
AKP Ġktidarı yıkımla mı devrini tamamlayacak Sayın Bakanım? Bu partinin kurucusu olarak sizin aklınıza, sabrınıza, sevginize, bu
ülkeye sevginize inanıyorum ve size sesleniyorum. Siz yıkımla mı görevlisiniz. Milletin birliğini parçalayarak zaten millî bi rliği periĢan
ettiniz. Bu kanunla devletin siyasi birliğini de parçalayacaksınız, üniter yapının, merkezî otoritenin dıĢında seçilmiĢ kimliğiyle yeni bir
otorite merkezi oluĢturuyorsunuz. Çok daha sıkıntılı bir Ģey. Bakınız, Türkiye 75 milyon nüfusunu besleyen nadir ülkelerden biriydi ama
devri iktidarınızın sonunda maalesef Türkiye gıda, tarım alanında dıĢ ticaret açığı veren bir ülke durumuna geldi. Artık Türkiye üreten
bir ülke değil, üreten ülkelerin tüketicisi bir ülke durumuna geldi. Hemen her üründe ithalatçı duruma geldik. Türkiye‟ yi üretimden
çıkarttınız. Daha tehlikelisi Türkiye‟ yi üretim bilgisinden de uzaklaĢtırıyorsunuz. Üreten kesimlerin köylerini kapatmakla, belediyelerini
kapatmakla göçe zorluyorsunuz. Ben Sayın Bakana söylüyorum, yani Karadeniz‟ in o dağlarında diĢiyle tırnağıyla o toprağa tutunmaya
çalıĢan, çoluğu çocuğuyla, onuruyla hayatını devam ettirmeye çalıĢan insanları siz göçe zorladığınızın farkında değil misiniz Sayın
Bakanım? O belediyeleri kapatırsanız, o köyleri mahalleye dönüĢtürürseniz, o dağın baĢında insanlar niye yaĢamaya kalksınlar. Bakın,
atalarımız bu toprakları kanlarıyla vatanlaĢtırmıĢlar ama onların çocukları olarak bizler terlerimizle, akıttığımız terlerle bu toprakların
vatan olma özelliğini devam ettiriyoruz. Etmediğimiz, sürmediğimiz toprak, çocuklarımızı beslemediğimiz, besleyemediğimiz toprağın
vatan olmak özelliği kalmaz bu dağları boĢaltırsak.
Sayın Bakanım, beraber gidelim. ġu Ankara‟ dan 50 kilometre dıĢarıya çıkalım, Balâ yoluna, Haymana yoluna gidelim.
Ġnanınız ki köy yerlerinde mezar kazacak kırk beĢ yaĢın altında kimse kalmadı. ġimdi, getirdiğiniz yasanın toplumsal faydası nerede, bu
topluma ne faydası var? DiĢi, tırnağıyla kurduğu belediyesini kapatıyorsunuz, sormayacak mı size ya? Yarın seçmeninize gittiğinizde
“ Benim belediyemi niye kapattın arkadaĢ?” demeyecek mi bu vatandaĢ? Ne diyeceksiniz?
Köylü milletin efendisidir. Köyü kaldırıyorsunuz, artık bu milletin efendisi de kalmayacak.
MEHMET VOLKAN CANALĠOĞLU (Trabzon) – Mahalleli milletin efendisi.
MEHMET ġANDIR (Mersin) – Evet.
Dolayısıyla söylenecek çok sözler var. Yani iĢte Sayın CHP Sözcüsünün söylediği gibi 1‟ inci fıkra, 2‟ nci fıkra, 3‟üncü fıkra
diye anlatmaya gerek yok. Netice itibarıyla tümünü konuĢmak lazım. Tümden gelerek meseleyi değerlendirdiğimizde bu iĢin tümü
yanlıĢ. tümü hem usulen hem esasen yanlıĢ. Usulen, eğer böyle bir düzenlemeyi gerekli görüyorsanız bu gerekliliği bu Mecliste
paylaĢmanız lazım, katılımı temin etmeniz lazım. “ Benim sayısal çoğunluğum var, sabrım da var, siz konuĢun konuĢun, ben de dinlerim,
üç günde değil, otuz günde çıkartırım ama çıkartırım.” inadı, bana göre doğru, akıllı bir davranıĢ olmaz.
Sayın Bakanım, bakın, ben 99‟da seçildiğimde geriye döndüm okudum, siyasi partilerin dönemlerini okudum yani 50
öncesini okudum, 50 sonrasını okudum; daha çok da iktidarların yıkılıĢ dönemlerinin, süreçlerinin karakteristiklerini, özelliklerini
16
okudum. ġimdi, 1957 seçimlerinin sonrasındaki geliĢmeleri hepinize tavsiye ederim, okuyun. Orada göreceksiniz ki, ” iktidar
yorgunluğu” dediğimiz, “ iktidar Ģımarıklığı” dediğimiz, “ kibre dönüĢen öz güven” dediğimiz hadise iktidarların içini boĢaltan, iktidarları
dikili kuru hâline getiren çok sıkıntılı bir hadise, bir özellik. Artık, içinin boĢaldığını, soğuduğunu, bir değer üretmekte veya yeni bir
vizyon ortaya koymakta çaresizliğe düĢen iktidarların yaptığı çok karakteristik bir iki değiĢiklik var. Nedir? Ġç Tüzük‟ le oynarlar, Ġç
Tüzük‟ ü değiĢtirmeye çalıĢırlar yani Meclisi susturmaya çalıĢırlar. Buna aynen siz de teĢebbüs ettiniz. Nedir? Seçim kanunlarıyla
oynamaya çalıĢırlar. Bu bir seçim kanunu Sayın Bakanım. Siz akıllısınız, bu millet aptal değil; bu bir seçim kanunu. BüyükĢehirlerin
hudutlarını değiĢtirerek, mülki sınırlara taĢıyarak, kazanamadığınız belediyeleri kazanma hassasiyeti yatmaktadır burada. Öyl e,
“ kaynakların etkin ve verimli kullanılması” gerekçesi insan aklıyla alay etmek noktasında. Nasıl, kaynakları verimli kullanacaksınız?
Konya Milletvekili yanımda, Konya‟ yı tek elden nasıl yöneteceksiniz arkadaĢlar? 640 kilometrelik Antalya‟ nın bir ucundan bir ucuna…
Bakınız, bir baĢka Ģey söyleyeyim: Türkiye her anlamıyla büyük; sorunlarıyla, kaynaklarıyla, imkânlarıyla, fırsatlarıyla,
Ģanslarıyla, riskleriyle büyük. Böyle bir büyüklüğü tek kiĢinin aklıyla yönetemeyeceğinizi anlamanız lazım. Türkiye Ģimdi maalesef onu
yaĢıyor Sayın Bakanım. Yani Ģu yasayı nerelerde tartıĢtınız, ne kadar tartıĢtınız bilmiyorum, bir sorgulama veya bir niyet sorgulamasında
da değilim ama Ģu yeni dönemde Grup BaĢkan Vekili olarak size bir tehlikeyi söyleyeyim: Ġnanınız ki, burada verilecek önergeyi bile
Sayın BaĢbakana sormak gerekliliğinin duyulduğu anlar yaĢıyoruz. Bu yanlıĢ, bu doğru değil.
Bir diğer Ģey: “ YerelleĢme” diyorsunuz, “ yerel demokrasi” , “ yerinden yönetim” , “ Özerklik ġartı” diyorsunuz ama yerelde
oluĢturulan tüm imkânları merkeze topluyorsunuz, “ Konya‟ yı büyükĢehir belediyesiyle yöneteceğiz.” diyorsunuz. Hâlbuki orada,
bildiğim kadarıyla yüz altmıĢ sekiz tane belde belediyesi var -hep seçilmiĢ insanlar- muhtemel 3-4 bin tane belediye meclis üyesi var.
Yani bunları kaldırıyorsunuz; bu nasıl bir anlayıĢ, nasıl çağdaĢlık bu? Dolayısıyla, iktidar yorgunluğu veya öz güvenin kibre dönüĢmesi
sonucunda iktidarlar… Ġnceleyiniz, bir Ģey için söylemiyorum, Demokrat Parti Ġktidarı bu zihniyetle yıkılmıĢtır Sayın Bakanım. 1957
seçimleri iktidar partisinin çok güçlü geldiği bir seçim sonucudur ama hemen akabinde önce Ġç Tüzük tartıĢmaları baĢlamıĢtır, sonra
seçim kanununda yapılan değiĢiklikler baĢlamıĢtır; o tartıĢmalar ihtilale götürmüĢtür Türkiye'yi. ANAP‟ ın bozulmasını, ANAP‟ ın
yıkılmasını inceleyiniz, Anavatan Partisinin; 1987 seçimleri çok güçlü seçildiği bir sonuçtur, 83 seçimlerinden çok daha güçlü bir seçim
sonucu var; 89 seçimlerinde belediyeleri kaybetmiĢtir, 91‟ de erken seçime gidip iktidarı kaybetmek mecburiyetinde kalmıĢtır. YanlıĢ.
Bakınız, halkımızın, milletimizin kendi kararıyla, binbir emekle oluĢturduğu bir iktidarsınız. Halka, Türk milletine, Türk
halkına, topluma söyleyecek sözümüz yok, kendi takdiri ama sorunlara çözüm üretsin, Türkiye'yi daha iyi noktaya taĢısın diye sizi
iktidarda taĢımak, iktidara getirmekte ısrar etmek, inat etmek noktasında bu milletin verdiği desteği böyle bir kibre mahkûm
edemezsiniz, feda edemezsiniz Sayın Bakanım. ġimdi, çok açık, net söylüyoruz: Bu yanlıĢ bir yasa, bu, hukuka aykırı bir yasa, bu,
ülkenin birliğini, bütünlüğünü bozacak bir yasa, bu yasa devletin siyasi birliğini bozacak. Milletin birliğini bozdunuz, bunu her defasında
söyleyeceğiz. ġimdi de devletin siyasi birliğini bozmaya niyet ediyorsunuz, cüret gösteriyorsunuz. Bu yanlıĢ bu aklı size kim verdiyse.
Bakın, “ Oslo süreci” falan demiyorum, ben devletimi bir terör örgütüyle eĢ değerde tutmam, bunu söylemem ama hangi akıl bugün bir
Millî Mücadele sonrası kurulmuĢ bu devletin kuruluĢ hukukunu değiĢtirerek üniter yapıyı yerelleĢtirmek adına yerel otoritelere
devretmeye kalkıyor? Batı‟ da sorun olmayabilir bu. Bugün silahla ayrılıkçılığı, bölücülüğü dayatan doğu illerinde seçimle gel miĢ bir
belediye baĢkanına nasıl gücünüz yetecek? Diyarbakır Belediye BaĢkanı hakaret etti, tek Milliyetçi Hareket Partisi Genel BaĢkanı karĢı
çıktı, meĢe dalı gösteren o terbiyesize önce biz itiraz ettik; hiçbir Ģey yapamadınız. Ne yapacaksınız?
Bir baĢka Ģey: Yirmi dokuz ile büyükĢehri koydunuz. Yarın Anayasa Mahkemesi bir baĢka sebeple veya dıĢ baskılarla,
inanınız ki, elli iki tane de ile bu büyükĢehri teĢmil edecekler yani il düzeyinde bir yerel yönetimi, yerel otoriteyi Türkiye'ye
dayatacaklar. Dün iĢaretini gördük, “ Bu yasa eksik, tamamlamak için valilerin de seçimle gelmesi gerekir.” diyor. O söz o Milletvekiline
ait değil, o söz baĢka yerlere ait; onu Sayın BaĢbakan da telaffuz etti, o söz baĢkalarına ait, o söz Amerika‟ ya ait, o söz Avrupa Birliğine
ait, o söz Ġmralı‟ ya ait, o söz PKK‟ ya, Kandil‟ e ait. Yani göz göre göre kendimizi, kendimizi atarken mil letimizi uçuruma atmanın bir
anlamı yok değerli arkadaĢlar. Siyaset yapıyoruz, birbirimizle akıl yarıĢında değiliz, laf yarıĢında değiliz; Allah indinde sorumluyuz,
tarih indinde sorumluyuz. Bugünler geçecek, yarın geri dönüp bugünleri birileri değerlendirecek ve bizi…
Dün anlattım, tüylerimi ürperte ürperte anlattım. Ali PaĢa, gerçekten söylüyorum, Osmanlının yıkılıĢ döneminde sekiz yıl
BaĢbakanlık, Sadrazamlık yapan bir değerli devlet adamı ama ölümünde Fatih Camii‟ nde cenazesine helallik verilmemiĢtir. Sayın
milletvekilleri, sizin çok değer vereceğiniz bir hususu ifade ediyorum. Niye? Çünkü 1856 Islahat Fermanı‟ yla Osmanlı Devleti‟ nin
kuruluĢ hukukunu değiĢtirmiĢtir, vatandaĢlık hukukunu değiĢtirmiĢtir. Osmanlı Devleti Müslüman tebaaya dayalı kurulmuĢtur.
Müslüman olmayanlar azınlık hukukuna tabidir. 1856 Islahat Fermanı‟ yla azınlık olan gayrimüslimlerin de eĢit vatandaĢ statüsüne
17
getirilmesini millet kabul etmemiĢtir. Sonra, 1867 Arazi Kanunnamesi de Ali PaĢa‟ nın eseridir yani yabancıların bu topraklardan mülk
almalarını, arazi almalarını… Aranızda Ġzmir milletvekilleri var, “ gâvur Ġzmir” lafı nereden geliyor biliyor musunuz? 1867
anlaĢmasından sonra Ġzmir ve çevresinden, Aydın‟ dan –isim isim sayabilirim size- milyonlarca dönüm arazinin hızla yabancıların eline
geçmesinden dolayı Ġzmir‟ in mahalleleri Rumların, Yunanların eline geçmiĢtir; “ gâvur Ġzmir” ondan dolayı denmiĢtir. Arazi
Kanunnamesi Ali PaĢa‟ yı helallik alamaz noktaya getirmiĢtir. Sonra, Girit… Girit‟ e özerklik vermiĢtir Ali PaĢa ama 1871‟de Eylül
ayında öldüğünde Fatih Camii‟ ndeki cenazesinde millet ona helallik vermemiĢtir. Ne kadar acı bir Ģey değil mi arkadaĢlar? Bu kadar
hizmet edeceksiniz, 5 defa Sadrazamlık yapacak, sekiz yıl Sadrazamlık, 8 defa DıĢiĢleri Bakanlığı yapacak ama sonra musalla taĢında
Allah‟ ın huzuruna kul hakkıyla gidecek. Böyle bir akıbeti size layık görmem, size yakıĢtırmam, size üzülürüm; yapmayın bunu.
BAġKAN – Sayın ġandır, lütfen…
MEHMET ġANDIR (Devamla) – Bitiriyorum efendim.
Bakın, Vakıflar Kanunu çıkarttınız; yanlıĢtı. Ta 1453‟ e kadar geriye gidecek; göreceksiniz. Ġstanbul‟u fethettiğinizden dolayı
Hristiyan âleminden özür dilemek durumunda kalacaksınız.
E, sonra, bu yabancılara arazi satıĢı kanunu çıkarttınız; yanlıĢ yaptınız arkadaĢlar. ġimdi devletimizin kuruluĢ hukukunu
değiĢtiriyorsunuz. DeğiĢtiremezsiniz; değiĢtirirseniz, yaptığınız iĢ gayrimeĢru olur. “ GayrimeĢru” sıfatını, tanımını kimliğinizin üstüne
yazdırmayı hiç size yakıĢtıramam, akıllılık olmaz.
Gelin, bu kanun eğer bir zaruretse, eğer bir ihtiyaçsa üzerinde çalıĢalım, kaynakların etkin ve verimli kullanılması önemli bir
gerekçe, üzerinde çalıĢalım, teknik adamlar var, devletin ortak aklı var, devlet aklı var. Hiç ayırmıyorum, siz benden daha
vatanseversiniz, bu milletin birliğini benden daha çok savunuyorsunuz. Ama eksik bulduğum husus veya endiĢe ettiğim husus, geçmiĢi
okumuyorsunuz. Bugünün tarihteki iz düĢümünü görmezseniz bugünü doğru anlamaz, geleceği doğru öngöremezsiniz. E, Ģimdi, göz
göre göre de Osmanlının akıbetine bu milleti düçar etmeyiniz, Balkanların akıbetine düçar etmeyiniz.
Onun için, tekrar sözümün baĢındayım, müzakere mi ediyoruz, tezekkür mü ediyoruz, yoksa Ģekil Ģartı yerine gelsin diye
nutuk mu atıyoruz arkadaĢlar? Bunu vicdanlarınıza emanet ediyor, bunu tekrar düĢünmenizi, aklınızdan, bu ülkeye, bu millete
bağlılığınızdan asla Ģüphem yok ama bunu sürekli tekrarlayarak, sizlere hatırlatarak doğruyu yapmanızı da talep ediyorum; yapacağınızı
da ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN – Sayın ġandır, teĢekkür ederim.
Değerli arkadaĢlar, daha önce sisteme girenlerin hakkını yemek istemiyorum. Müsaade edin arkadaĢlar, Ģimdi bunları tespit
ederek geçiyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın BaĢkanım, bir Ģey sorabilir miyim?
BAġKAN – Buyurun Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – ÇalıĢma programı nasıldır, ben onu merak ediyorum.
BAġKAN – ġimdi, dün akĢam dedim ki… Bugün iki maddeyi bitirebilelim istiyorum. Hatta arkadaĢlara Ģunu söyledim ben:
“ Acaba iki maddeyi beraber konuĢarak mı götürsek?” Çünkü iki madde birbirine bağlı ama arkadaĢlar “ Bir maddenin üzerinden
gidelim.” dediler.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – 1‟ inci madde çok teknik bir madde. Bugün 1‟ inci maddeyi bitireceğiz.
BAġKAN – Peki, Ģimdi görüĢmelere göre bakacağız.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Yarın kaçta baĢlayacağız? Yani kendimize ait hiçbir saatimiz, vaktimiz kalmadı. Yani biz
bir çalıĢma takvimi oluĢturalım ki ona göre herkes kendi özel iĢini yapabilsin.
BAġKAN – Peki, birinci arada Sayın ġandır‟ ı ve Sayın Serindağ‟ ı davet ederek bir çalıĢma takvimi oluĢturacağız efendim.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Ona göre BaĢkan, baĢka bir iĢ yapamaz olduk biz.
BAġKAN – Biz de yapmıyoruz efendim. Sayın ĠçiĢleri Bakanı bile burada.
Sayın Bakan, teĢekkür ederim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Estağfurullah.
BAġKAN – ġimdi efendim, 1‟ inci sırada Sayın Sadir Durmaz, 2‟ nci sırada Sayın Celal Dinçer, 3‟ üncü sırada Sayın Nevzat
Korkmaz Bey, 4‟ üncü sırada Sayın Birgül Ayman Güler Hocam, 5‟ inci sırada Sayın Süha Aldan, 6‟ ncı sırada Sayın Oktay Öztürk, 7‟ nci
sırada Sayın Akçay, 8‟ inci sırada Sayın Erdem, 9‟ uncu sırada Sayın IĢık, 10‟ uncu sırada Sayın Erdoğan, 11‟ inci sırada Sayın Öner,
18
12‟nci sırada Sayın Havutça, 13‟ üncü sırada Sayın Özdemir, 14‟ üncü sırada Sayın Canalioğlu, 15‟ inci sırada Sayın Kalaycı, 16‟ ncı
sırada Sayın Kesimoğlu.
ġimdi, siz değiĢiklik mi istediniz Sayın Erdem?
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Evet.
BAġKAN – Kimle?
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Nevzat Korkmaz‟ la.
BAġKAN – Peki, ben Nevzat Bey‟ inkini 8, sizinkini de 3 yapıyorum Sayın Erdem.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – TeĢekkür ediyorum.
BAġKAN – ġimdi, değerli arkadaĢlarım…
MEHMET VOLKAN CANALĠOĞLU (Trabzon) – Sayın BaĢkan, ben 2‟nci maddede konuĢayım. BirleĢtireceksiniz diye
ben söz almıĢtım.
BAġKAN – KeĢke “ BirleĢtirelim.” desen birleĢtiririm ama yok.
MEHMET VOLKAN CANALĠOĞLU (Trabzon) – Tamam, kalsın, silmeyin.
BAġKAN – Peki, kalsın.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, Komisyon üyeleri yirmi dakika konuĢacak, Komisyon üyesi olmayanlar on dakika konuĢacak.
Duruma bakacağız.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Bizim istisnamız var. Gökhan Bey‟ e verdiniz.
BAġKAN – Sayın Gökhan Bey‟ le Sayın ġandır‟ a usul dıĢı söz verdim.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ama Serindağ da aynı Ģekilde konuĢtu.
BAġKAN – Yok.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Sadir Durmaz bizim Genel BaĢkan Yardımcımız.
BAġKAN – Peki. Sayın ġandır o hakkı kullandı ama tamam, siz lütfen usule uygun bir Ģey yaparsınız. Ben hepinizi
dinlemek istiyorum.
Sayın Durmaz, buyurun efendim.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir burada tartıĢıyoruz, hemen hemen söz alan bütün arkadaĢlar bu yasanın önemine ve bu yasanın ülkemiz açısından
doğuracağı sonuçların vahametine dikkati çektiler. Ben de daha önce ifade etmiĢtim, bir kez daha elbette aynı endiĢeyi burada dile
getirmek istiyorum. Zira, bu dönüĢü olmayan ve sonuçları itibarıyla -Allah esirgesin- çok ciddi sıkıntılara sebebiyet verebilecek bir
düzenlemedir. Anayasa'ya açıkça aykırılıkları olan, aykırılıklar içeren bu düzenleme millî üniter yapıyı ortadan kaldıracak bir
düzenlemedir. Pek çok hukukçunun ve uzman kiĢilerin en önemli çekincesi budur ve Anayasa'yı ihlal suçunun iĢlendiğini ifade
etmektedirler. Bu çok önemli bir iddiadır ve bir gün siyasi hesaplar ters döndüğünde, bugün baĢkaları için kurulan mahkemeler, yüce
divanlar buna sebebiyet verilenler için de kurulabilir. Böyle bir sonucu asla arzu etmeyiz ama Anayasa'ya aykırılık iddiaları Sayın
BaĢkanın inisiyatifi ve kiĢisel yorumlarıyla değerlendirebilecek bir husus değildir. Bir gün söylediklerimde yanılmayı çok isterim ama
eğer haklı çıkarsam, bu endiĢelerimi paylaĢanlar haklı çıkarsa her Ģey için çok geç olacak ve emaneti bir ve bütün olarak gelecek
nesillere aktaramamanın utancıyla kahrolacağız. Onun için yol yakınken bundan vazgeçiniz.
Anayasa'ya aykırılıklar giderilmeden bu tartıĢmaları yapmak doğru değildir, “ Yerel yönetimleri güçlendiriyoruz.” iddiası da
doğru değildir tasarıyla getirilen. Tam aksine, yerel yönetimleri ortadan kaldırıyorsunuz, il özel idarelerini kaldırıyorsunuz, il özel
idareleri il idaresi sisteminin bütününün bir parçasıdır. Bunu kaldırmak bu sistemi yani üniter devlet sistemini bölgesel yönetim
sistemiyle değiĢtirmekle eĢdeğerdir, aynı anlama gelecektir.
Belediyeleri kapatarak demokratik katılımı, vatandaĢın yönetim sürecine katılımını engelleyerek ileri demokrasiyi nasıl tesis
edeceksiniz? Demin de ifade edildi, günlerdir ifade ediliyor; Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın en önemli maddelerini ihlal
ediyorsunuz. Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın ülkemiz tarafından kabul edilen, çekince konulmayan maddelerinde:
Bir: Bu beldelere iliĢkin bir tasarrufta bulunacaksanız Ģayet yöre halkının, belde halkının mutlak surette görüĢlerini
alacaksınız.
Ġkincisi de: Hizmetin en yakın birimden alınması ilkesini -yine çekince koymadığımız maddelerden bir tanesidir- belde
belediyelerini kapatarak yine ihlal ediyorsunuz. Yerel Yönetimler Özerklik ġartı Anayasa'mızın 90‟ıncı maddesi gereğince kabul
19
ettiğimiz ve iç mevzuatla çeliĢen bir durum olduğunda, kanunlarla temel hak ve özgürlüklere iliĢkin olarak kanunlarla çeliĢen bir durum
söz konusu olduğunda, Anayasa'mızın kanunların üstünde tuttuğu bir düzenlemedir. Bu yönüyle ciddi Ģekilde Anayasa'ya aykırılık
iddiaları vardır. Bu münasebetle, Anayasa'ya aykırılık iddiaları Anayasa Komisyonunda değerlendirilmeden bu konuların burada
tartıĢılmasını doğru bulmuyorum deminki çekincelerimi de muhafaza ederek.
Tasarıyla optimal ölçek ve hizmetin kalitesinin artırılması, daha iyi hizmet verileceği hususu değerlendirilmektedir. Oysa
yaĢanan gerçekler bunun doğru olmadığını göstermektedir. Pergel yasasıyla 50 kilometre sınırına çıkarılan büyükĢehir belediye
hizmetlerinde çok ciddi aksaklıkların olduğu, etrafımızda Ģöyle Komisyon üyelerinin telefonla bile öğrenebilecekleri mesafelerde
Temelli‟ de, Sinanlı‟ da bu örnekleri görebilirler, çok ciddi aksaklıklar söz konusu.
640 kilometre Antalya‟ nın sınırı, bir o kadar, ondan çok daha fazla Muğla‟ nın sınırı. Ayrıca, bunu söylediğimiz zaman,
yetkililer sürekli Kocaeli örneğini vermektedir. Kocaeli 3.500 kilometrekarelik bir alandır ve bütünĢehir hâline gelmiĢtir. Yani bu doğru
bir örnek değildir, tek baĢına Konya 38 bin kilometrekarelik bir alandır. Dolayısıyla, hizmette çok ciddi sıkıntıların olacağı aĢikârdır.
Bunun yanı sıra, bence burada en az tartıĢılan veya hiç tartıĢılmayan hususlardan bir tanesi de büyükĢehir belediyelerinin
hâlihazırdaki verimlilik sorunudur. Yani büyükĢehir belediyeleri mevcut yapısıyla ne kadar verimlidir? Bu konu, öyle zannediyorum ki
en baĢta tartıĢılması gerekiyorken hiç tartıĢılmayan konulardan bir tanesidir.
Geçtiğimiz günlerde tasarı ilk gündeme geldiğinde ifade etmiĢtim, bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum. 2008-2010
dönemi üç yıl üzerinden bir değerlendirme yaptığımızda, belediyelerin borç stoku 30,9 milyardan 2009‟da 34,9 milyara, 2010 yılında ise
ciddi bir artıĢla 43 milyarı aĢmıĢ. Gelirlerinin çok daha üzerinde bir yükümlülük söz konusu. Buna karĢın yatırıma ayrılan paylarda da
çok ciddi Ģekilde düĢüĢler söz konusu yani 2008 yılında yatırım harcamaları toplam harcamaların yüzde 35,5‟ ini oluĢtururken, bu oran
2010 yılında yüzde 27,7‟ ye gerilemiĢtir, azalma oranı yüzde 20‟ yi aĢmıĢtır.
Buradan ne gibi bir sonuç çıkar? Belediyelerin piyasaya bu kadar büyük borçları söz konusuyken ve bilançolarında da
görüldüğü üzere bu borçları ödeyecek nakitleri söz konusu değilken, bu geliĢmeler belediyeleri güvenilmez gösterdiği gibi, belediyelerin
borçlarını geç ödemesinden mütevellit, geciktirmesinden mütevellit ihale fiyatlarının da yüksek olmasına sebebiyet vermektedir. Yine
2010 yılı sonu itibarıyla kamuya olan toplam borç 7,5 milyar liradır, bunun yaklaĢık yüzde 50‟ si tek baĢına Ankara BüyükĢehir
Belediyesine aittir ve Ankara BüyükĢehir Belediyesi 2004‟ te yapmayı taahhüt ettiği metro inĢaatını en son geçtiğimiz yıl UlaĢtırma
Bakanlığına devretmek suretiyle yapamamıĢtır bu kadar borçlanmaya, bu kadar imkânlara rağmen bunu yapamamıĢtır. ĠĢte bu yüzden
mevcut yapının da mutlak surette verimliliğinin tartıĢılması gerekmekteydi. Biz bunu da yapamadık ne yazık ki.
Daha pek çok husustan, köy tüzel kiĢiliklerinin kapatılması hem anayasal açıdan ciddi Anayasa'ya aykırılık söz konusudur
hem de orada yaĢayan insanlara çok ciddi bir saygısızlıktır. Ġnsanların hatıraları, yaĢanmıĢlıkları, manevi izleri ortadan kaldırılmakta,
aidiyetler ortadan kaldırılmaktadır. Aynı zamanda köy tüzel kiĢiliklerine ait olan varlıklara el konulmaktadır, bu yönüyle de hem
Anayasa'ya aykırı hem hakka hukuka aykırıdır.
Belde belediyelerinin kapatılmasını ifade ettik, köy tüzel kiĢilikleri aynı Ģekilde. Özel idareleri kapatırken Ģöyle bir iddi anız
var: Yani yerine bir “ Yatırım Ġzleme ve Koordinasyon Kurulu ihdas ediyoruz.” dediniz. Aynı zamanda “ Kaynak ve imkânlarını artırmak
suretiyle daha iyi hizmet edeceğiz.” iddianız var. Oysa özel idarelere bütçeden ayrılan pay bizde 1,15 iken bu ihdas ettiğiniz kuruma
aktardığınız pay 0,25 yani burada da çeliĢiyorsunuz. Kaynak aktarma konusunda, hizmetin kalitesini artırma konusunda ciddi bir çeliĢki
var.
“ Yasa tartıĢılmamıĢtır, gözlerden ve uzmanlardan kaçırılarak gündemimize gelmiĢtir.” Ģeklindeki iddialarımızı haklı
çıkaracak bir husus, bu yatırım izleme ve değerlendirme merkezinin daha sonra alt komisyonda değiĢtirilmiĢ olmasıdır. Yani bunun yanı
sıra, AKP‟ li arkadaĢların yirmi yedi ayrı önerge vermiĢ olmalarını da dikkate aldığımız zaman, bir de Meclisin gündeminde, geçmiĢte
gündeme gelmiĢ olan tartıĢtığımız bazı yasalarda da bu tür değerlendirmeleri, bu tür değiĢiklikleri çokça yaĢadığımızı dikkate alırsanız…
Örneğin Kentsel DönüĢüm Yasası‟ nı getirdiniz. Kentsel DönüĢüm Yasası‟ nı, üzerinde belli bir süre konuĢtuk, birinci bölümünü
tamamlayamadan –öyle hatırlıyorum ben- geri çektiniz, aradan üç ay çektikten sonra getirdiniz. Bu arada duyduk ki Sayın BaĢbakan
ciddi Ģekilde “ Siz nasıl böyle bir yasa yaparsınız kardeĢim?” demiĢ ve neredeyse yeniden yazıldı.
ġimdi burada da 4‟üncü maddeyle ihdas ettiğiniz yatırım izleme ve koordinasyon merkezini aynı gün değiĢtirerek, esasında
tam da bizim eleĢtirilerimizi haklı çıkartacak bir uygulamaya imza attınız. Yani, bu, siyaseten sizin bunları ne kadar özensi z
hazırladığınızı, bunun ne kadar merdiven altı bir üretim olduğunu açıkça gösteren bir uygulamadır. TartıĢılmıyor, yeteri kadar özen
gösterilmiyor. Kaldı ki bu yasayla -bizim iddiamız- ülkenin idari sistemini değiĢtiriyorsunuz, ülkenin bize göre geleceğini
20
karartıyorsunuz. ġimdi, böyle bir yasanın ne kadar özensiz hazırlandığı ilk gün ortaya çıkıyor. YanlıĢ hesap Bağdat‟ tan değil alt
komisyondan döndü.
Esasında çok fazla söyleyecek Ģeyler var, büyük ölçüde tekrar olacak ama tarihe not düĢmek kabilinden mutlak suretle
söylememiz, ifade etmemiz gereken hususlar da var, onları da söyleyip sözlerime son vereceğim.
Dün akĢam, Sayın Bakan, tümü üzerindeki görüĢlerimize, tespitlerimize cevap verirken dedi ki: “ Bu büyükĢehir sınırının,
mülki sınırın il sınırıyla çakıĢtırılması hususu, esasında bu bizim programımızda yer alan, parti programımızda yer alan bir konudur ama
siz okumuyorsanız ben ne yapayım.” dedi. Onu dediği saatte de bu Ģey elimdeydi zaten. Biz okuyoruz Sayın Bakanım ama galiba burada
bir baĢka Ģey var, sıkıntı var, okuduğunu anlamayanlar sıkıntısı var.
Bakın, siz burada ne diyorsunuz: “ Yerel yönetimler: Çağımız bir yönüyle küreselleĢme çağı, diğer yönüyle yerelleĢme ve
yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağdır. Artık demokrasi sadece bir seçme ve seçilme rejimi değil,
aynı zamanda katılma ve iĢ birliği rejimi olarak algılanmaktadır. Bu katılım –dikkatinizi çekiyorum- ve iĢ birliğini gerçekleĢtirecek temel
birimler ise yerel yönetimlerdir.” Yani ülkede yerel yönetimlerin yarısından fazlasını kaldırarak demokrasiyi nasıl tesis edeceksiniz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Yenilerinin kurulduğunu niye görmek istemiyorsunuz?
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ne kuruluyor Sayın Bakanım? Belde belediyelerinin yerine belediyeler mi kuruluyor? Köy
tüzel kiĢiliklerini kaldırıyorsunuz, il özel idarelerini kaldırıyorsunuz, bütçesini azaltıyorsunuz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Anlamamakla söze girerseniz Sadir Bey, ben de ağır cevaplar…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ama Sayın Bakanım, bakın, buradaki ifade…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sadece saptırma yapıyorsunuz. BaĢka Ģeyler söyleyin, dinleyelim,
kusura bakmayın.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ġstirham ederim. Siz bizi okumamakla itham etmediniz mi? AkĢam burada arkadaĢlarımız…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Evet, okumamakla…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Evet burada. Neyini okumuyoruz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Devam edin, okuyun o zaman.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Devamı…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Son cümlesini okuyun.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – “ Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın maddeleridir.”
Yani belediyeleri kaldırarak, köylerin tüzel kiĢiliğine son vererek, il özel idarelerini kaldırarak, Allah‟ ınızı severseniz nasıl
demokrasi tesis ediyorsunuz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Allah‟ ımı seviyorum.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Yerel yönetimleri nasıl güçlendiriyorsunuz? Kaynakları kısıtlayarak… Ġl özel idarelerinin
yerine ikame ettiğiniz kurumun kaynaklarını kısıtlıyorsunuz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – YanlıĢ.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) - Bir gün sonra kaldırmak durumunda olduğunuz bir düzenlemenin nesini savunacaksınız?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Kaldırmadık.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Maliyeye sormamıĢsınız, Maliye bürokratlarının itirazları üzerine kaldırdınız.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Biz Maliyeyle sürekli görüĢürüz, her zaman görüĢürüz.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ġlk gün burada sivil toplum kuruluĢlarının hangi temsilcisi vardı? Sivil toplum kuruluĢlarının
hiçbir temsilcisi yoktu burada, hiçbirinin değerlendirmesini alamadık, dinleyemedik. Düzenleyici etki analizi var mıydı, yok muydu?
Kanun çıktıktan sonra herhâlde düzenleyeceksiniz.
BAġKAN – Sayın milletvekilim…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Sayın BaĢkan, demin de ifade ettim, biz büyükĢehir yapılanmasına karĢı değiliz ancak
büyükĢehir yapılanması adı altında ülkenin eyalet sistemine geçiĢinin altyapısını oluĢturan bu düzenlemeye sonuna kadar karĢıyız, her
platformda da bunu dile getireceğiz. MeĢru zeminde ne kadar direnebiliyorsak sonuna kadar direneceğiz. Ben, bu yönüyle, tarihe not
düĢmek bakımından siyasi bir değerlendirmeyi daha ağırlıklı olarak yapmak istiyorum.
21
Sayın BaĢkan, AKP, değerli milletvekilleri; Türk devlet sisteminin millî ve üniter yapısını ortadan kaldırıp federal devlet
sistemini hayata geçirmek, bin yıllık kardeĢliğimize son darbeyi vurup ülkemizi eyaletlere ayırmak ve böylece baĢkanlık sistemine
geçiĢin altyapısını oluĢturmak için bütünĢehir yasasını Meclise sunmuĢtur.
Bu yasa ile 29 il özel idaresi, 1.582 belde belediyesi ve 16.082 köy tarih olmaktadır.
Ġl mülkî sınırları belediye sınırları hâline getirilmektedir. Tüm insanlarımıza ama özellikle il merkezi dıĢında yaĢayan
insanlarımıza yeni vergiler getirilmekte, yeni mali külfetler yüklenmekte, karar mekanizmalarından ve hizmetten uzaklaĢtırılmaktadır.
Bu proje, Ġstiklal SavaĢı‟ mızda aziz milletimizden yediği Ģamarı bir türlü unutamamıĢ, Batı emperyalizminin ve onun
içimizdeki iĢ birlikçilerinin, ülke topraklarını Ģehir devletlerine ayırma, Türk milletinin egemenliğini bölüp parçalama projesinden baĢka
bir Ģey değildir.
Bu talep, 40 bin insanımızın katili PKK'nın dayatmasıdır.
Bu plan, AKP ile PKK'nın Oslo'da yaptığı pazarlıkların ürünü, Hükûmetin terör örgütüne verdiği sözlerin dillendirilmesidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, illerin büyükĢehir yapılanmasına, hele hele büyükĢehir belediyelerine daha fazla kaynak
aktarılmasına asla karĢı değildir. Nitekim büyükĢehir konusunda bugüne kadar yapılan düzenlemelere de karĢı çıkmamıĢtır. Ancak
büyükĢehir yapılanmasının yöntemi aziz vatanımızın bölünüp parçalanması olamaz, olmamalıdır.
Anayasa‟ mızın değiĢtirilemez hükümlerini de ayaklar altına alarak Ankara'nın otoritesinin Hakkâri'de, Edirne'de,
Diyarbakır'da, Van'da karartılması ve yerel otoritelerin özerk hâle getirilmesi değildir bunun yolu.
Türkiye'nin idari sistemini lime lime parçalayan bu yasa, vatanımızın istiklali ve Türk milletinin egemenliğinin tesisi için can
vermiĢ Ģehit atalarımızın mübarek ruhlarını incitmektedir.
Terör örgütü ile mücadelede hayatının baharında toprağa düĢmüĢ Ģehit ve gazi binlerce evladımıza hürmetsizliktir bu yasa.
Otuz yıldır ekmeğimize kan doğrayan, vatanımıza kasteden, ay yıldızlı al bayrağımızı yakan PKK'nın zaferinin ilanı, milletimi zin,
aslanın kediye boğdurulması misali diz çöktürülmesidir. Gücünü milletinden ve Ģanlı mazisinden alan Türk milliyetçileri ABD, AB,
AKP ve PKK'nın yazdığı bu bölünme senaryosuna sonuna kadar karĢı çıkacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, insanlarımızın doğduğu doyduğu topraklara hürmeten, onların iradesine saygı gösterilmesi adına il
özel idarelerinin, belde belediyelerinin ve köylerin kapatılmasına, ilçe belediyelerinin yetkilerinin elinden alınmasına mill etimizin sesi
olacak Ģekilde bir muhalefet yapacaktır.
Bu düĢüncelerle yüce heyeti bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN (Oturum BaĢkanlığına BaĢkan Muammer Güler geçti) – Sayın Durmaz, teĢekkür ederiz efendim.
Sayın Dinçer…
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – TeĢekkür ederim.
ĠçiĢleri Komisyonunun Saygıdeğer BaĢkanı, Saygıdeğer Bakanım, Bakanlık temsilcisi arkadaĢlarım, saygıdeğer
milletvekilleri, sivil toplum kuruluĢlarının ve basınımızın saygıdeğer temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
13 ilde büyükĢehir belediyesi ve 23 ilçe kurulması ile Bazı Kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değiĢiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 1‟ inci maddesi üzerinde söz almıĢ bulunuyorum. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaĢlar, Anayasa‟ mızın 116‟ncı maddesine göre, mahallî idareler il, belediye veya köy halkının müĢterek mahallî
ihtiyaçlarını karĢılayan ve genel karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzel kiĢileridir. Son dönemde, AKP Ġktidarı, yerel yönetim
alanındaki görev ve yetkilerin düzenlemelerini kanun hükmünde kararnameler ile belirleme yoluna baĢvurmuĢtur. Bu çerçevede, Çevre,
Orman ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında 636 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gene yayınlanarak yürürlüğe
girmiĢtir. Kanun hükmünde kararnamenin üzerinden bir ay geçmeden Orman ve Su Bakanlığını ayırma yolunda karar alan AKP, bu
kanun hükmünde kararnameyi de değiĢtirmiĢtir. Bu doğrultuda Çevre ve ġehircilik Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkındaki 644
sayılı Kanun Hükmünde Kararname‟ yi kurmuĢtur. Bunun da üzerinden bir buçuk ay geçmeden, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının
TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair, 648 sayılı ve 17 Ağustos 2011 gün ve
2028 sayılı Resmî Gazete‟ de yayımlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Dikkatinizi çekiyorum: YaklaĢık dört buçuk ay içinde 4 defa değiĢiklik
yapılarak yerel yetkilerle oynama yapılmıĢtır.
Bu düzenlemeler yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisini baypas edilmesi anlamını taĢımamaktadır.
Bunun yanında, yerel yönetimlerin yetkileri merkezî hükûmete transfer edilmektedir, hem de sessiz sedasız.
22
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın BaĢkanım; yerel yönetimler yerel iktidar odakları değil, demokrasinin beĢikleridir. Bu
çerçevede belediye baĢkanlarının ve her kademedeki seçilmiĢlerin görevde bulundukları dönem içerisinde yaptıkları veya yapamadıkları
konusunda tam bir saydamlık içerisinde, yurttaĢlara hesap verme sorumluluğu içerisinde oldukları açıktır.
Diğer taraftan, 82 Anayasası‟ nın getirdiği düzenlemeye göre, merkezî yönetim, yerel yönetimler üzerinden yerel hizmetlerin,
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun Ģekilde yürütülmesini, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve yerel
ihtiyaçların gereği gibi karĢılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisini kullanır.
Hemen baĢlangıçta belirtelim ki Türkiye‟ nin içinde bulunduğu siyasal koĢullarda derin bir yerel yönetimler krizi
yaĢanmaktadır. Tek parti devleti niteliğine dönüĢmüĢ bulunan AKP Hükûmeti, yerel yönetimleri kendi iktidar odağının bir parçası hâline
dönüĢtürmekte, dönüĢtüremediklerine yönelik her türlü baskı ve zoru, hukuku kullanıyor görünerek ancak kamu yararına tümüyle
yabancı amaçlarla yaĢama geçirmektedir. AKP bu yasa tasarısı ile de aynı zamanda anayasa suçu iĢlemektedir. Ġl özel idareleri devletin
tarafsız yöneticisi niteliğini çoktan kaybetmiĢti ve âdeta hükûmetin gayretkeĢ bir partizanı niteliğinde çalıĢmakta sakınca görmüyordu;
yeni dönem valiler eliyle siyasete doğrudan müdahaleler yapılıyordu, böyle bir kurum hâline getirilmiĢti. Bu da yetmedi, Ģimdi bu ikili
sistemi de kaldırıp tek kiĢiyle bu iĢi yapmaya çalıĢıyorlar.
Köy yönetimlerinin durumu da farklı değil. Yerel ve genel seçimlerde muhtarlar üzerine baskı kurulmakta, AKP‟ ye oy
vermeyen köylere hiçbir hizmet götürülmemektedir. Biraz evvel Sayın Gökhan Bey de bu konuya dikkatinizi çekmiĢti. Köyün ihtiyacı
olan kilit taĢının yarısının seçimden önce köy meydanına boĢaltılması, sandıktan AKP çıkarsa geriye kalan kilit taĢlarının getirilip
döĢenmesi, AKP çıkmazsa boĢaltılan taĢların toplanıp götürülmesi Anadolu kırsalının sıradan görüntüleri hâline dönüĢmüĢtü. Bunların
demokratik hukuk devletiyle bağdaĢır hiçbir yanının olmadığı açıktır.
Köy yönetimleri, yasayla kendilerine yüklenmiĢ geniĢ görev alanları karĢısında yetki alanının darlığı ve mali yetersizlikler
altında ezilmekte ve iĢ yapamaz hâle gelmektedir. Köy muhtarının köyünde iĢ yaptırabilmesinin ölçüsü, biraz evvel ifade ettiğimiz üzere
köy halkının ortak ihtiyaçlarının karĢılanması olmaktan çıkmıĢtır. AKP Ģimdi bu sorundan kökten kurtuluyor, köylerin tüzel kiĢiliğini
kaldırarak köyleri yok sayıyor ve köylü adına kendisi karar verir hâle geliyor. Belediyeler ise giderek çeĢitlenen ve büyüyen sorunlarla
karĢı karĢıyadır. 2004 ve 2005 yıllarında çıkarılan büyükĢehir belediye kanunları, belediyelerin görev ve yetki karmaĢası içine
sürüklenmesine ve sürekli bir yetki çatıĢmasının doğmasına neden olmuĢtur. Müellifleri Melih Gökçek ve Aytaç Durak olan 5216 sayılı
Yasa büyükĢehir belediyeleriyle farklı siyasal anlayıĢı taĢıyan metropol ilçe belediyelerinin çalıĢmalarını tıkayıcı hükümler içermektedir.
Uygulamanın da bu yolda olduğu sıklıkla görülmektedir. Oysa görüyoruz ki bu tasarıda bu sorunu çözecek hiçbir madde
bulunmamaktadır.
Yeni model kapsamında köy ve beldelerin mahalle statüsüne dönüĢtürülmesi gerçek yaĢamda karĢılığı olmayan, kâğıt
üzerinde bir kentleĢme anlamına gelmektedir. Türkiye, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi iktisadi, sosyolojik ve politik geliĢmelerin doğal
bir sonucu olarak bu tempoya uyumlu bir hızla kentleĢmektedir. Bu değiĢimin dinamiklerinden bağımsız olarak memleketi âdeta
talimatla kentleĢtirmek ülkenin iktisadi faaliyetlerinin, doğal kaynaklarının ve üretim alanlarının yönetimini de kaosa itmek anlamına
gelmektedir. Bu düzenlemeyle geleneksel yapımız yok edilecektir. Hani geleneklerine bağlı, muhafazakâr bir partiydi AKP? Bu konuda
da samimi olmadığını bu tasarıyla ortaya koymaktadır. Düzenleme, bunların yanında 1.600‟ e yakın belde belediyesini kapatarak yerel
demokrasiyi zaafa uğratacak bir içerik taĢımaktadır. Onlarca yıldır belediye ile yönetilen bir yerleĢim yerini mahalleye dönüĢtürmek,
yerel halka danıĢmadan masa baĢında alınan kararlarla hayata geçirilemez. Bu konuda en adil ve demokratik yaklaĢım, AKP‟ nin
hükümlerini onayladığı Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın da öngördüğü biçimde yerel referandumların yapılması
suretiyle belde belediyelerinin kapatılmasını isteyip istemediklerini, meselenin asıl sahibi olanlara, yani belde sakinlerine sormaktır. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu sorduk, biraz evvel sonuçlarını da yine Sayın Genel BaĢkan Yardımcımız Gökhan Bey açıkladılar.
ĠçiĢleri Bakanlığı teklif ya da tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmeden, 29 il belde belediyelerine valilikler
aracılığıyla gönderdiği genelgede belde belediyelerinin yetkilerini kullanmalarını mahallin en büyük mülki idare amirinin onayına
bağlamıĢtır. Yani seçilmiĢ belediye baĢkanı kanundan aldığı yetkisini ancak atanmıĢ vali ve kaymakam onayıyla kullanabilecektir.
Gerekçesi ne olursa olsun bu çağdıĢı düĢünce ve uygulamayı hangi partiden seçilmiĢ olursa olsun tüm belde belediye baĢkanları adına
biz Ģiddetle reddettik, reddediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ilkesini güçlü bir Ģekilde
savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz, AKP‟ nin evrensel olan bu ilkeyi yaĢama geçirerek Türkiye'nin demokrasisini
güçlendirmek yerine kısa vadeli seçim çıkarları için seçim çevresi değiĢiklikleri hazırlıkları içinde olduğunu da biliyoruz. GeçmiĢte
seçim sonuçlarını beğenmediği KırĢehir‟ i ilçe yapan zihniyet neyse bugün de seçimlerde, kendi tabirleriyle, ele geçiremediği illeri
23
parçalamaya çalıĢan zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Ancak oyun sürerken kuralları değiĢtirerek faul yapanlara vatandaĢın tepkisi
dün neyse bugün de öyle olacaktır.
Bu yasanın neler getireceğini birkaç madde hâlinde açıklamak istiyorum.
Bu yasanın siyasal etkileri nasıl olacak? Bu modelin yaratacağı sonuç belde belediyelerinin kapatılması. AĢağıdaki tablo ki
bu tabloyu sizlere, arzu edenlere takdim edebiliriz kapatılacak belde belediyelerinin illerini ve bunların arasındaki CHP‟ li belediyelerin
sayısını gösteriyor. Kapatılacak toplam belde sayısı, ki büyükĢehir olacaklar için söylüyorum, 1022 tane. Bunun 190 tanesi Cumhuriyet
Halk Partili. Biz Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin olduğu yerlerde geçtiğimiz pazar günü anket yaptırdık, bu ankette yüzde 98
oranında belediyelerin kapatılmasına karĢı çıkan insanlar oldu, oranın yerel halkı. Peki, belde belediyelerinin referandumla kapatılıp
katılmayacağını niçin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ na imza koyduğumuz hâlde yapmadık? Bu da bizim demokrasiye olan
inancımızın eksikliğinden kaynaklanıyor, özellikle iktidar anlamında söylüyorum.
Bu yasanın diğer bir önemli noktası, etkisi, sosyokültürel etkiler olacaktır. Bu yeni modelde 29 ilin tamamını kent alanı ilan
etme iddiasını taĢıyorsunuz. Böylece kâğıt üzerinde köy ve köy altı yerleĢimler kentleĢtirilmekte, köylerde uygulanan imar düzeninden
kent imar düzenine geçiĢ yapılmaktadır. Buna karĢılık, Türkiye'nin sektörel ve mekânsal değiĢim ve geliĢimi bu duruma uygun değildir.
BaĢka bir deyiĢle il sınırlarının tamamının belediye sınırı ilan edilmesi kırsal alanda yaĢayan insanın yaĢamına, kırsal ikti sadi
faaliyetlerinde kısıtlama, vergi gelirlerinin ve hizmet bedellerinin artması Ģeklinde yansıyacaktır. Bunu dünkü konuĢmamda da ifade
etmiĢtim. Bu durumda mevcut 16 büyükĢehir belediyesinde yarıçap sınırları içinde kalan ve fakat kırsal özellikler taĢıyan yerleĢmelerde
de yurttaĢın en büyük yakınması Ģeklinde kendisini göstermektedir. AKP bu yakınmaları da dikkate almamıĢtır.
Bu yasanın diğer bir önemli etkisi de yönetsel etkilerdir. Yeni modelde bütünĢehir belediyelerinin hizmet götürme
sorumluluğunda olduğu alan ve yurttaĢ sayısı büyük ölçüde artacaktır. Buna karĢılık söz konusu 27 belediyenin önemli bir bölümünün
bu sorumluluğu yerine getirecek kapasitede olmadığı da bilinmektedir. Ġstanbul ve Kocaeli‟ nde bile aksamalarla yürüyen bir si stemin
yaygınlaĢtırılmasının doğuracağı sorunları tahmin etmek hiç de zor değildir.
BüyükĢehir belediyelerinin Ģube açması ya da
ĢirketleĢmenin tahrik edilmesi suretiyle yaratılacak olası çözümlerin de ek sorunları beraberinde getireceği düĢünülmelidir.
Bir diğer önemli sorun, demokrasi sorunudur. Yerel yönetimler dünyada demokrasinin beĢiği olarak tanımlanmaktadır. Buna
karĢılık ölçeğin büyümesi, halka yakınlık, halk katılımı ve demokratik denetim alanlarında olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Mevcut
yapıda büyükĢehir belediyelerinin metropol ilçe belediyeler üzerindeki yetki alanı bir eĢ güdüm düzeyinin çok üzerinde, ağır bir idari
vesayet olarak Ģekillenmektedir. Ankara BüyükĢehir Belediyesi Çankaya Belediyesine adım attırmamaktadır. BüyükĢehir ilçe
belediyelerinin siyasi yapıları farklılaĢıp keskinleĢtikçe vesayetin tahakküm çabalarına dönüĢtüğü Türkiye‟ de apaçık ortadadır.
BüyükĢehir belediyelerine göre halka daha yakın olan ilçe belediyelerini ikincil düzeyde gören ve yetkilerini sınırlayan yakl aĢımlar
Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın 4‟ üncü maddesinin üçüncü paragrafının “ Kamu sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaĢa
en yakın olan makamlar tarafından kullanılması” hükmüne aykırıdır. Belde belediyelerinin kapatılması da bu hükme aykırıdır.
Yine büyükĢehir belediyesinin kendisine verilmiĢ görevlerden uygun gördüklerini ilçe belediyelerine devretmesine imkân
veren düzenleme, Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ nın 4‟ üncü maddesinin birinci paragrafının “ Yerel yönetimlerin temel yetki ve
sorumluluklarının anayasa ya da kanunla belirlenmesi” hükmüne aykırı olduğu açıktır. Çünkü büyükĢehir belediyesi istediği belediyeye
bu yetkiyi vermekte, istemediği belediyeye vermemektedir. Yeni model, yerel yönetim sınırlarında önemli değiĢiklikler yaratacaktır.
YurttaĢ görüĢü alınmadan kanunla yapılacak düzenlemenin de demokrasiyle bağdaĢır bir yanı yoktur. Yerel Yönetimler
Özerklik ġartı‟ nın 5‟ inci maddesinde “ Yerel yönetim sınırlarında mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla
ilgili yerel topluluklara önceden danıĢılmadan değiĢiklik yapılamaz.“ denilmektedir. Bu, günlerdir, bu tasarı tartıĢıldığı günden beri
söylenmektedir, AKP bunları da hep duymazdan gelmektedir.
Bir diğer önemli sorun, beĢinci önemli değiĢiklik, etki idari yapıda yaratacağı etkidir. Anayasa‟ nın 123‟üncü maddesi “ Ġdare,
kuruluĢ ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” der. “ Ġdarenin kuruluĢ ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden
yönetim esaslarına dayanır.” hükmünü de taĢımaktadır. 126 ve 127‟nci maddeler sırasıyla merkezî idare ve mahallî idarelere iliĢkin
temel esasları getirmektedir. Yeni model, seçilmiĢ bütünĢehir belediye baĢkanına geniĢ yetkiler ve mali olanaklar sağlamaktadır. Bu
çerçevede il sınırlarının tamamında faaliyet göstermek üzere seçilmiĢ ve bütçe sağlanmıĢ bir belediye meclisi görev yapacaktır. Buna
karĢılık bu illerdeki il özel idarelerinin durumu maalesef daha üzüntü verici bir Ģekilde kapatılmaktadır. Bu konuda henüz bir netleĢme
olmasa da valilerin sadece ve sadece yetkileri iktisadi ve yatırım alanında çekilmekte, emniyet ve güvenlik alanında sıkıĢtırılmaktadır.
Bu durumun devlet yönetiminin federatif bir yapıya dönüĢtürülmesinin yol taĢları olduğu, bu çerçevede de açıkça görülmektedir.
24
Yeni model altında girilecek yerel seçimlerde baĢarılı olunabilmesi için neler yapılması gerekir? Bu çerçevede hizmetin
etkinliğinin sağlanması açısından bütünĢehir modeli yerine yarı çap esasında çalıĢan mevcut büyükĢehir modelinin daha etkili olacağını
biz düĢünüyoruz.
Bir diğer konu: Kapatılacak belde belediyelerinde veya metropol niteliğine dönüĢtürülecek ilçe belediyelerinde referandum
yoluyla yerel halkın görüĢünün alınmasının gerekli olduğunu düĢünüyoruz. BüyükĢehirlere katılacak yerlerde hizmette aksama olacağını
16 ilden örnekler vererek sizlere anlatmıĢtık. Kırsal alanda tarıma dayalı iktisadi yapının hüküm sürdüğü bölgelerdeki büyükĢehir
ilanının yurttaĢın geçimlik faaliyetlerini kısıtlayacağını ve ödediği vergileri artıracağını defalarca aktardık.
Ġl sınırlarına taĢınmasının, yereldeki ölçeğin il sınırlarına taĢınmasının yaratacağı demokratik katılım sorunlarına tekrar tekrar
dikkat çekmek istiyoruz. 640 kilometre uzaktaki bir vatandaĢın demokratik katılımının ne kadar sağlıklı olduğunu sizlerin takdirine
bırakıyoruz.
Evet, son söz: BüyükĢehir sadece koordinasyon yapacakmıĢ, buradaki iktidar sözcülerinin söylediği Ģekliyle. Oysa mevcut
yasalar böyle demiyor, yetkiler o kadar çok fazla düzenleniyor ki âdeta seçilmiĢ krallar yaratıyoruz bu yasayla. “ BüyükĢehir içinde
batıda olan doğuda da olmalı.” diyorsunuz, doğru. Peki, o zaman nüfusu 750 binin altında olanların ne suçu var? 700 bin olanların ne
suçu var? Bunları niye dikkate almıyorsunuz? Orada yaĢayanlar nüfuslarının çok küçük bir bölümü bu sayıyı tutmuyor diye bu haklardan
mahrum mu kalmalıdır? Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz? “ Hizmet gitmiyor, bu yüzden büyükĢehir belediyesi yaparak biz hizmeti
götürmek istiyoruz.” diyorsunuz ama bugüne kadar on yıldır iktidarda siz değil miydiniz? Ve her konuĢmada, her seçimde “ Biz
Türkiye'nin her tarafını güllük gülistanlık yaptık, Ģu kadar yol yaptık, Ģu kadar kent yaptık, Ģu kadar hizmet götürdük.” diyorsunuz. Ee,
hani bu sistemle gitmiyordu? ġimdi bu sistemi değiĢtiriyorsunuz. O zaman, ya o zaman söyledikleriniz yanlıĢ ya Ģimdi bu yasayı
savunurken söyledikleriniz yanlıĢ.
Sadece büyükĢehir olan illerde bucaklar kaldırılıyor, bir eksiklik de bu. Peki, iĢlevini yitirmiĢ olan bucaklar diğer büyükĢehir
olmayan 52 ilde niçin kaldırılmıyor? Bu konuda niye bir madde, bir fıkra eklenmedi? Bunu da anlamak mümkün değil.
BüyükĢehir olan il belediyeleri içinde kurulacak ilçelere bağlanan yerler objektif ölçülere göre düzenlenmemiĢtir. Bu
aksaklıklarla ilgili endiĢeler ve sıkıntılar bundan önceki konuĢmalarda dile getirildi. Bu konuda bizim Cumhuriyet Halk Parti si olarak
önergelerimiz var, bu önergeleri de BaĢkanlığa sunacağız, bu önergelerin de dikkate alınmasını diliyoruz.
Son söz olarak tekrar ediyorum, bu yasanın bu hâliyle çıkmasının Türkiye için fayda değil, çok büyük zararlar, yıkımlar ve
ileride felaketler getireceğini düĢünüyorum. Bu yasayı ya bu Komisyonda tarihî bir görev yapalım düzelterek çıkaralım yahut da geri
çekerek yeni baĢtan tartıĢalım, diyorum.
Sözlerimi tamamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Dinçer, teĢekkür ediyorum.
Söz sırası Sayın Enver Erdem‟ de.
Sayın Erdem, buyurun.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ġimdi, tabii kaç gündür bu konuları tartıĢıyoruz, yani bu konu sadece burada Komisyonda değil Türkiye'nin tamamında,
televizyonda, basında fikir adamları, bu konuda araĢtırma yapan, bu konuda ilim yapmıĢ insanların hepsi bu konuyu değerlendiriyor.
ġimdi, bu mevcut yasayı bu hâliyle kimler istiyor, kimler istemiyor sorusunun cevabını öncelikle bulmak lazım. ġimdi, ben
bakıyorum, vatandaĢ bu yasanın çıkmasını bu Ģekliyle istemiyor, bilim adamları istemiyor, üniversiteler istemiyor, meslek kuruluĢları
istemiyor. Yani, bir sürü köĢe yazarları -bugün çoğu da, sizi ve iktidarınızı destekleyen köĢe yazarları da dâhil olmak üzere- bunun
ülkeyi bir felakete götürebileceği, otonomiye, özerkliğe, federasyona götürecek bir baĢlangıç olarak görüyor, bu Ģekilde değerlendirme
yapıyor. ġimdi “ Bunu kimler istiyor?” sorusunun cevabını verdiğimiz zaman zorunuza gidiyor. ġimdi, bunu öncelikle BaĢbakanımız
istiyor, Sayın Bakanımız da istiyor, öyle görünüyor, grubunuzda bazı milletvekilleri de istiyor, bunu da anladık. ġimdi, bunu baĢka
isteyenlerin listesini saydığımız zaman burası, tabii bunları bir araya getirmek gerçekten ciddi sıkıntılar oluĢturuyor. ĠĢte, BDP‟ nin seçim
beyannamesinde bunun böyle olması isteniyor, Kandil‟ in ifadelerinde bu var, Kandil bunu istiyor, Oslo istiyor, Ġmralı yol haritası bunu
bu Ģekilde istiyor.
ġimdi, tabii 1‟ inci maddeyle ilgili olarak, büyükĢehir belediyesinin sınırlarının mülki sınırlara çıkarılmasıyla ilgili sizin
getirmiĢ olduğunuz kriter gerçekten komik yani, baĢka ne diyeyim ben. Yani, büyükĢehir olma kriterini köy nüfusuna bağlayan bir aklı
25
sorgulamak lazımdır. Yani, siz Ģehir merkez nüfusu… Bir önceki BüyükĢehir Belediye Kanunu‟ nu alsanız, gerekçelerine baksanız, ne
için büyükĢehir yapılmıĢ, bunun mantığı nedir, Anayasa‟ nın 127‟nci maddesinin üçüncü fıkrası nedir, son fıkrası nedir, bunları
aklıselimle değerlendirseniz, aslında sorun ortaya çıkacak.
ġimdi, diyorsunuz ki: “ Birbiriyle hiçbir yönüyle benzemeyen bu on üç tane ili, köy nüfusları göz önünde bulundurularak
bunları büyükĢehir yapacağız.” ġimdi, daha önceki büyükĢehir yapma gerekçesine baktığınız zaman Ģehir merkez nüfusunun 750 bin
olma Ģartı vardı, bu süreçte konuyu değerlendiren insanlar, tabii bu kriterin tek baĢına yeterli olamayacağını, iĢte ihracat gibi, turizm
gelirleri gibi bir kısım kıstasların da buna ilave edilerek büyükĢehir merkezlerinin oluĢturulmasına gerek olduğuna dair değerlendirmeler
yapılmıĢtı ama siz, tabii amaç toplumun, halkın sorunlarını çözmek anlamında bir düĢünce olmadığı için böyle bir düzenlemeyi
getirdiniz.
ġimdi, vatandaĢın sorunlarını çözmek için, hukuk ve adalet yapmak için kurulmuĢ olan Türkiye Büyük Millet Meclisini,
maalesef, adaleti bozan ve hukuku bozan bir yapıya taĢıyorsunuz. Hukukla adaletin farklı olduğunu biliyorum, yani hukuk evrenseldir,
adalet gücün biraz yansıması olarak zaman zaman değiĢtirilebilir ama sizin bütün bu husustaki algılamalarınızın, adalet noktasındaki
uygulamalarınızın tamamen yanlıĢ olduğunu da burada ifade etmek istiyorum.
ġimdi, Ģehir merkez nüfusu 400 binin üzerinde olan Elâzığ ilini, yine 354-355 bin olan Sivas ve Batman illerini bu
düzenlemenin dıĢında tutuyorsunuz. Bir defa burada sizin iyi niyetli olmadığınız her hâlinden belli. Yani, siz Ģehir merkez büyüklüğü
olarak bir Ģehri büyükĢehir yapmayacaksınız da bilmem 1.000 kilometre ötedeki köyünün nüfusunu göz önünde bulundurarak
büyükĢehir yapacaksınız! Yani, bu akla ziyan bir değerlendirme! Sadece bu kriteri değerlendirseniz Sayın Bakanım, bunun cevabını
verseniz, aslında bütün mesele çözülüyor. Sadece bir tane kriter, niçin bu kriter? Niçin Elâzığ büyükĢehir olmuyor veyahut da merkez
nüfus büyüklüğü belirli bir noktada olan?
Bir de, siz de biliyorsunuz, önce birinci aĢamada siz bunu yapacaksınız, ikinci aĢamada Türkiye'nin geneline yayacaksınız.
Bunun da tarihini -tarihe not düĢmek için bunu söylüyorum- hangi süre içerisinde getireceğinizi göreceğiz. Zaten bunun doğru bir
uygulama olduğunu düĢünseniz, vatandaĢın çok daha büyük tepki göstermeyeceğini bilseniz, zaten baĢarılı bir uygulamaysa, bulunmaz
bir Hint kumaĢını, düĢünülmez bir düĢünceyi ortaya koymuĢsanız bunu Türkiye'nin geneline yansıtır, zaten bununla da övünürdünüz.
Bunu da yapamıyorsunuz. Türkiye‟ de ikili bir yönetim anlayıĢını getiriyorsunuz.
ġimdi, sizin getirdiğiniz bu kriter, Sayın Bakanım, biraz evvel değerli milletvekillerimizden birisi söyledi, dünyanın
neresinde mülki sınırlar aynı zamanda büyükĢehir belediyesinin sınırları, bunu ifade edebilir misiniz? Siz bilmiyorsanız da bilenler
söyledi, dünyada iki tane uygulaması var, bunlardan birisi Amerika‟ da, özerk yönetimler, birisi de Almanya‟ da o da federasyon. ġimdi,
bunu sen tutar dersen ki: “ Yok, ben federasyon, özerklik, bilmem, bu noktada bir düzenleme getirmiyorum.” dersen, vallahi kusura
bakmayın, buna biz inanmıyoruz, inanmayacağız.
ġimdi, bu Elâzığ‟ la alakalı söylediğim konuda çok sayıda telefon alıyorum. Yani, ben tabii bunun cevabını bulabiliyorum
ama 410 bin merkez nüfusu olan Elâzığ, toplamda 600 bine yakın nüfusu olan Elâzığ‟ ın 600 bin tane insanına anlatamıyorum çünkü
sizin bu görünüĢte farklı ama gerçek amacı daha baĢka olan bir Ģeyi, vatandaĢa televizyonlar vasıtasıyla anlatacağız, anlayabilenler
anlayacak bunu ama Elâzığ bu konuda ciddi olarak üzgün ve kırgın Sayın Bakanım. Yani, büyükĢehir mantığı dıĢına çıkarıp Elâzığ‟ ı
büyükĢehir yapmamanıza kızgın ve Elâzığ diyor ki: “ Ben yüzde 70 oranında bu Hükûmete oy verdim. Beni böyle göz ardı eden ve beni
bu anlamda dikkate almayan bir idare nasıl olur, bir siyaset nasıl olur?” Bunun da gerçekten hayreti içerisindeler.
Sizin dıĢınızda, Sayın Bakanım, büyükĢehir yasası olarak, sizin “ BüyükĢehir Yasası” olarak isimlendirdiğiniz bu yasada, siz
mülki makamları göz ardı ediyorsunuz, ancak insanımız Ģimdiye kadar mülki makamları devlet ve hükûmet kapısı olarak görmüĢtür.
AKP iktidarları geldiği ilk günden itibaren devlet ve milleti birbirinin tamamlayıcısı değil de birbirinin alternatifi gibi görüp Türkiye
Cumhuriyeti‟ nin millî ve üniter yapısını bozmayı kendisine bir görev olarak kabul etmiĢ, bütün uygulamalarını bu yönde yapmıĢtır.
Yerel yönetimlerin güçlendirilerek merkezî yönetimin zayıflatılması, merkezin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin
kaldırılması, baĢına buyruk, denetimsiz yerel yönetimler, yani özerklik talebinin hayata geçirilmesinin habercisi olarak görülmesi
gerekmektedir. Mülki yönetimin önce etkisizleĢtirilmesi, sonra kaldırılması, merkezî yönetimin geri çekilmesi, boĢalttığı alanların yerel
yönetimlerce doldurulmasını planlamakta ve uygulamaktasınız. Amaç, eyalet sistemine geçiĢtir.
Merkezî yönetimin taĢradaki kendi teĢkilatlarını, mahallî idareleri kontrol altında tutacak bazı hukuki araçlara ihtiyaç vardır,
bu araçlar idari vesayet, hiyerarĢik denetim ve yetki geniĢliğidir. Son on yılda çıkarılan yasal düzenlemelerle olası idari vesayetten
vazgeçmiĢ durumdasınız, hiyerarĢik denetimden vazgeçmiĢtiniz. Yerele aktarılan yetkilerde valilere değil, yerel yönetimlere aktarılması
26
ilde yetki geniĢliğini zedelemenize neden olmuĢtur. Vali ve kaymakamlar etkisizleĢtirilmiĢ, bu kanunla bu etkisizleĢtirme daha ileri
boyutlara taĢınacaktır. Bu iktidar döneminde idari vesayet ortadan kaldırılmıĢ, siyasi vesayet getirilmiĢtir.
Bu getirdiğiniz düzenlemeyle büyükĢehir belediyeleri baĢarılıymıĢ da bu baĢarının on üç ile daha yaygınlaĢtırılması
gerekiyormuĢ izlenimi oluĢturuyorsunuz ama gördüğümüz tablo öyle değil. BüyükĢehir belediyelerinin hizmet üretme kapasiteleri nin
tartıĢıldığı bir dönemde bu düzenlemeyi getiriyorsunuz. BüyükĢehir belediyeleri, büyükĢehir merkezlerinin sorunlarını henüz
çözememiĢken, büyükĢehir belediyeleri bütçelerinde yatırım oranları her geçen yıl ciddi oranlarda azalırken, borç stokları artarken, böyle
bir dönemde siz bu düzenlemeyi getiriyorsunuz. Belediye yapılanmaları geniĢ kırsal alanlara hizmet etmeye elveriĢli olmadığı bilindiği
hâlde siz bu düzenlemeyi getiriyorsunuz. BüyükĢehirler gecekondulaĢma, imar uygulamaları, ulaĢım sorunlarını çözememiĢken siz bu
uygulamayı getiriyorsunuz. BüyükĢehir belediye baĢkanlarıyla -bu defaten söylendi- diğer ilçe belediye baĢkanları arasındaki sorunların
çözüm yöntemlerini henüz geliĢtiremeden siz bu uygulamayı yaygınlaĢtırıyorsunuz.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bu yöntemle büyükĢehir yapılmasının yol açacağı sorunlar var. Bütün mülki il sınırı her
konuda yetkili bir büyükĢehir belediyesinin sorumluluğuna verileceğinden idari yapımızda federatif birimlerin ortaya çıkması kaçınılmaz
hâle gelecektir. Bu durum ise Anayasa‟ mızda öngörülen idarenin bütünlüğü ilkesine tamamen aykırı olmakla birlikte, üniter devlet
modelini ortadan kaldırarak terör örgütünün talepleriyle uyuĢur biçimde özerk yönetimlerin ortaya çıkmasına zemin oluĢturacaktır. Bu
doğrultuda merkezî idarenin vesayeti de ortadan kalkacağı ve total yetkinin büyükĢehir belediyesine geçeceği düĢünüldüğünde, söz
konusu illerde yaĢayan vatandaĢlarımızın bazı vilayetlerin güvenlik yapısından kaynaklanan özel nedenlerden dolayı terör örgütünün
etkisine ve insafına terk edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Kurgulanan büyükĢehir belediyeleri yapısında valilikler,
kaymakamlıklar, il özel idareleri ve köylere hizmet götürme birliği gibi kırsal alana hizmet sunan ana yapılar devre dıĢı kalacaktır.
ġimdi, ben, Sayın Bakanım, bu muhatap olunan birimlerin hemen hemen her birinde görev yaptım. Ġl özel idaresi genel
sekreterliği yaptım, Ģimdi bu hizmetin köylere nasıl zorluklarla, sıkıntılarla, yani bu onlarca yılın getirmiĢ olduğu tecrübelerle, yani
Toprak Su, iĢte YSE, Köy Hizmetleri, Özel Ġdaresi serüvenlerinden geçen bu birimin hizmet üretmede ne kadar zorlandığını, çoğu
zaman bütün bu tecrübelerine rağmen ücra bir köydeki bir yolun açılmasıyla veya yapılmasıyla ilgili kontrollere gittiğim zaman kamu
görevlilerinin, o birimde görev yapan müdürlerin, memurların, iĢçilerin bu yolları bulamadığını gördüm ben. ġimdi, siz bu konuda
tamamen hiçbir profesyonelliği olmayan, hiçbir bilgisi olmayan, hiçbir öngörüsü olmayan, merkezî il belediyesi olan, mesela M ardin
ilimizde -Sayın BaĢkanımızın memleketi- 60 bin nüfuslu bir Ģehre göre organize olmuĢ, dizayn edilmiĢ bir belediyenin yüzlerce
kilometre ötedeki köylerin sorunlarını çözmek gibi, yani realitede mümkün olmayan bir görevi bunlara yüklüyorsunuz.
Ben merkezî yönetim tarafında da mahallî idareler birimi tarafından da görev yapmıĢ, çok sayıda ilde görev yapmıĢ bir insan
olarak, Ģimdi bunun mümkün olmayacağını söylüyorum. Yani, yarın belediyeye devrettiğiniz bu yetkilerde, bu birimi tamamen verseniz
bile bir kısım görevler sadece numune olarak bazı insanlarla yürütülüyor. Mesela, Elâzığ Belediyesinin yer altı Ģebekeleri,
kanalizasyonu, içme suyu vesairesi sadece orada ismi belli olan bir Ģahıs tarafından biliniyor. Eğer, Allah korusun, o Ģahıs vefat ederse
bu hizmetler nasıl yürütüleceği konusunda ciddi sıkıntılar var. ġimdi, sen böyle bir ülkede geleceksin, diyeceksin ki: “ Ben ilin mülki
sınırlarının tamamında bu iĢleri yapacağım.” Yani, bunlarda bir hizmet bütünlüğü, bir plan, proje bütünlüğü de yok. Yani, siz Ģimdi bir
kanalizasyon hizmetini, burada onlarca köyü bir arada düĢünüp bunu yapabilme kapasiteniz, Türkiye'nin coğrafi Ģartlarında böyle bir
Ģeyin olabilme ihtimali var mı? Bunların su problemini çözmeniz, bunlara, iĢte, sulama suyu getirmeniz bu bağlamda mümkün mü?
Bunlardan da vazgeçtik, Ģimdi köylülerin durumu ne olacak? 16.082 köyü kapatıyorsunuz. Yani bu kapanan köylerdeki köylünün
durumu ne olacak, statüsü ne olacak?
ġimdi, siz diyorsunuz ki “ En az rakamlardan birtakım mükellefiyetler getirilecek.” ġimdi, içme suyuna, elektrik parası
dıĢında 25 kuruĢ para ödeme imkânı olmayan bu köylüye, siz ilave… Ankara‟ dan bunu söylemesi kolay, bir de o köylere gidip, o
insanların ödeme kabiliyetinin ne olduğunu görerek bu düzenlemeleri yaparsanız, herhâlde halkımızın da milletimizin de hayrına
olacağını düĢünüyorum.
ġimdi, tabii, bu sürece nasıl gelindiğini çok sayıda konuĢmacı değerlendirdi. Tabii, bunun önce bir altyapısı oluĢturuldu,
bölge idare mahkemeleri, kalkınma ajansları, bölge ağır ceza mahkemeleri kuruldu, Ģimdi, bunun yönetsel ayağı oluĢturularak i stinaf
mahkemeleri kuruldu, bunların altyapısı oluĢturulduktan sonra, Ģimdi, ismini…
Hep iki Ģeye takılıyorum ben bu düzenlemede, bir ismine, ikincisi kullanılan kritere, tabii, üçüncüsü de gizlenen amaca, bu
üçünün dıĢında ben çok önemli bir Ģey de görmüyorum.
27
Bu nedenle, yönetim sistemimizdeki aksaklıkları gideremeyecek olan, bilakis telafisi imkânsız sorunlara neden olacağı
gerekçesiyle, mülki sınırların büyükĢehir belediyesi sınırları olacak Ģekilde düzenlenmesine karĢı olduğumuzu, ayrıca merkez nüfusu
yönüyle daha büyük olan Elâzığ, Sivas illerinin bu maddede göz ardı edilmiĢ olmasının adaletsiz bir uygulama olacağını ifade ediyorum.
Elâzığ ilini bir kere daha benim kendi memleketim olması hasebiyle burada zikretmek istiyorum. ġu anda kurulacak yedi
tane büyükĢehir kavramından merkezi daha büyük, ayrıca daha önce büyükĢehir yapılmıĢ iki ilden de merkezi daha büyük olan bir ili
büyükĢehir yapmamakla övünecekseniz Sayın Bakanım, bu övünç size ait olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN – Sayın Erdem, teĢekkür ediyorum.
Sayın Birgül Ayman Güler.
Buyurun Sayın Hocam.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Sayın BaĢkan, Değerli Bakan, değerli arkadaĢlarım; artık sanki bütün bilgileri tekrar
edermiĢ hâle geldik gibi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tekrar etmekte fayda var Hocam.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Ama ilginç bir Ģey, çalıĢtıkça daha derin, kazdıkça yeni Ģeyler çıkıyor. Birbirimizin
bulduğuna baĢka boyutlardan baĢka Ģeyler ekliyoruz, sanıyorum ben de Ģimdi sizin söylediklerinize, sizin söyledikleriniz yeni ydi Ģimdi.
Neden Anayasa‟ ya aykırıdır konusuna bana somut örnek verdiniz, bunu söylemeye hazırlanıyordum.
Efendim, öncelikle söz istemiĢtim, vermemiĢtiniz, vermiĢ olsaydınız Ģunu söyleyecektim: Genel görüĢmelerini yaparken biz
kanun tasarısının, usul üzerine çok konuĢtuk, “ Zaman bu iĢe uygun değil, zaman çok dar.” dedik.
ġimdi maddeleri konuĢurken bir baĢka usul problemi ortaya çıktı, 1‟ inci maddeyi konuĢuyoruz, maddeyi toplam
konuĢuyoruz, oysa maddede altı fıkra var, her fıkradaki konu değil ama altı ayrı büyük konu var.
Konulardan bir tanesi Ģu: Ġl büyükĢehir belediyesi olabilir mi? Birinci ve ikinci fıkra buna ait.
Ġkincisi, kapatma yasayla yapılabilir mi? Çünkü köyleri, beldeleri kapatıp mahalleye çeviriyor ve bunu yasayla yapıyor
topluca.
Bir baĢka soru, bu kapatma demokratik mi?
Dördüncü soru, il özel idareleri kapatılabilir mi?
BeĢinci soru, bucakların hepsi neden kapatılmıyor?
Altıncı soru, Ġstanbul ve Kocaeli‟ nde orman köylerinin, mevcut köylerin tüzel kiĢiliğini kaldırmak, bu taĢı toprağı altın
metropolitan bölgede ne anlama gelir? Ġstanbul milletvekillerinin de bize bunu anlatması gerekiyor.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Muğla‟ da ne anlama gelirse orada da o anlama gelir! Orada da böyle denize bakan, koya
bakan çok güzel yerler var.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Dolayısıyla, altı devlet yönetim yapısına ait konuyu “ Yirmi dakikanın içerisinde
toplayın.” dediniz, bu deve diĢi konu baĢına üç dakika üç saniye zaman düĢüyor.
BAġKAN – Hocam, ferasetinizle evvelallah.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bir kez daha usul sorunumuz olduğunu dikkatinize sunuyorum.
BAġKAN – TeĢekkür ederim Hocam.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu konuya iliĢkin bir iyileĢtirme, hakikaten iĢimizi çok daha rahat yapmaya yardımcı
olacak.
Efendim, ben birinci sorudan baĢlamak istiyorum. Ġl büyükĢehir belediyesi olabilir mi? Buna iliĢkin olarak Sayın Bakan dün
akĢam bir soru sordu, çok geç vakitti, zaten son söz onundu, o yüzden sorusunu not aldım, ama cevabını verememiĢtim. “ Ġl büyükĢehir
belediyesi olamaz, ama il özel idaresi var iĢte, il yerel yönetimi, o il genelinde iĢ yapıyor.” demiĢti Sayın Bakan.
ġimdi, buradaki meseleyi Ģöyle açıklayabiliriz: Bir, büyükĢehir belediyesi ne demek? Anayasa‟ nın 127‟ nci maddesindeki
tanıma göre, büyük yerleĢim merkezlerinde kurulan özel yönetim biçimi demek.
Tamam, bu özel yönetim biçimi mahallî idare türü olacak, ancak bir tanımı var, iller için kurulmayacak, büyük yerleĢim
merkezleri için kurulacak. Oysa, il özel idaresi iller için kurulur ve il özel idaresi o kadar iller için kurulur ki ayrıca il özel idaresi kanunu
çıkarmayız biz. Bir yeri il yaptığımız zaman, otomatik olarak ayrı karar almadan il özel idaresini de kurarız. Dolayısıyla, il özel idaresi
Anayasa‟ da da il, belde ve köy halkının sıralamasında ile denk düĢer, kanununda da zaten öyle tanımlanır. O nedenle, ilde yerel yönetim
28
olarak il özel idaresi anayasaldır, yasaldır, ama büyükĢehir belediyesi 127‟ nci maddede, iller için kurulan özel yönetim biçi mi değil,
“ Büyük yerleĢim merkezleri için kurulan özel yönetim biçimi.” dediği için ilde kurulamaz.
Burada, daha önceki tarihlerde Türkiye'yi bölge yönetimine doğru itme ortak paydasını paylaĢan 12 Eylül rejimini, ANAP
Ġktidarını, aradaki iktidarları ve Ģimdi AKP Ġktidarını görüyoruz aslında. 12 Eylül döneminde de ilginç bir kararname çıkmıĢtı, Millî
Güvenlik Konseyi çıkarmıĢtı, 71 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‟ ydi, Millî Güvenlik Konseyi kararnamesiydi. Türkiye'yi sekiz
bölgeye bölmüĢtü, her birine birer koordinatör valilik vermiĢti. Sekiz ay kalabildi, ilk genel seçimleri yaptığımızda Birinci Özal
Hükûmeti döneminde zaten ortadan kaldırılmıĢtı.
BAġKAN – Evet, onun hazırlayıcılarından biri de bendim Hocam, personelde, Ģubede, çok itirazıma rağmen, o ek
göstergesini, hemen söyleyeyim, bir nostalji olsun…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ama o zaman itirazınızı…
BAġKAN – Hayır, hayır, Ģöyle, bölge valiliğinin ek göstergesine o zaman takıldım, “ Efendim, bu ek gösterge emekli
orgeneral ek göstergesi.” dedim, “ Otur oturduğun yerde.” dediler bana, o zaman Ģube müdürüydüm efendim, ama en azından…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – ġu andaki Ģube müdürlerinin hâlini düĢünün Sayın Valim.
BAġKAN – Hayır, hayır, emekli orgeneral ek göstergesini koymuĢlardı Sayın Bakanım, yani o bölge valileri emekli
orgeneral olacaktı…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – ġimdi o karĢı çıkanlara da “ Otur, oturduğun yerde.” diyorlar.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hayır, “ 8 bölge valisi atandı.” diyor.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Atama yapılamamıĢtı, hayata geçememiĢti, sekiz ay yürürlükte kaldı kararname,
yürürlükten kaldırıldı.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Jandarma bölge komutanı atandı yalnız.
BAġKAN – Evet, jandarma kurtardı orada bir tek general kadrolarını.
TeĢekkür ederim, özür dilerim, araya girdim efendim.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu bölge düzeyinde örgütlenme zaman zaman etkinlik açısından, zaman zaman da
etniklik açısından böyle gündeme gelir.
Daha sonra il özel idarelerini ilin genel yönetiminden sorumlu yapma giriĢimleri olmuĢtu, çeĢitli nedenlerle bu da geri düĢtü.
Sonra “ Bölge kalkınma ajanslarıyla beraber acaba bu olabilir mi?” dendi, iĢte, BarıĢ ve Demokrasi Partisi orada da kendine bir fırsat
görmüĢtü, “ Evet” dedi ve Demokratik Toplum Kongresi kararlarında da, kendi programında da, burada da dile getirdi temsilciler,
Türkiye'yi 25-26 bölgeye bölelim ve buralarda yerel yönetim, bölgesel yönetim inĢa edelim.
ġimdi, aynı arzu, bu sefer böyle büyükĢehir belediyesi eliyle biz bu bölge yönetimini yapalım biçiminde karĢımıza çıktı, ama
biraz önce arz ettiğim Ģekilde bu Anayasa‟ ya ve yasal zemine aykırıdır. Bu o kadar açık bir aykırılıktır ki arzu ederim, yine de inandırıcı
olamıyorsak ya da anlatma becerimizde eksiklik varsa, Hükûmetin hukukçuları, anayasacıları lütfen oturup çalıĢsınlar. Lütfen Anayasa
Komisyonu oturup çalıĢsın. Yoksa, bu bize rağmen yasalaĢacak olursa elbette ki Anayasa Mahkemesine baĢvuracağız ve Türkiye'de
bitmek tükenmek bilmeyen bir tartıĢma yine zaman kaybettirecek biçimde yaĢanacak.
Bu aĢamada, Sayın ġandır‟ ın dediği Ģeyi, Sayın Bakanım, söylemek isterim. “ Bize göre yok.” cevabıyla yetinmeyeceğiz,
“ Bize göre Anayasa‟ ya aykırılık yok.” cevabıyla yetinmeyeceğiz, argümanlarımız son derece net, neden Anayasa‟ ya aykırı değil, bunun
açıklamasını talep edeceğiz.
Efendim, burada bu Anayasa‟ ya aykırılık aslında gerekçeden hareketle beslenebilir. Hukuki boyutun dıĢında fiilî durum. Çok
özür dilerim, ama önce sizin Elâzığ örneğinizi vereceğim. Eğer ölçüt merkez yerleĢme nüfusları olsaydı ve ona pergel esasından
bütünleĢik bir alan çizilseydi, o zaman kurulacak olan Ģey, pergel yasası üzerinden büyükĢehir belediye sistemi olacaktı, ama belki
Kocaeli‟ nde olduğu, Ġstanbul‟da olduğu gibi mülki sınırlara denk gelebilirdi, o zaman hizmetin gerekleri diye biz bunu kabul edebilirdik.
Acaba il sınırlarını belirlemekle büyükĢehir belediyesi sınırlarını belirlemek aynı iĢ midir? Mülki sınırlar belirlenirken neye
bakılır, mahallî sınırlar belirlenirken neye bakılır? Mülki sınırlar belirlenirken, yani iller kurulurken neye bakılacağını Anayasa sayar, üç
Ģeye bak der; coğrafyaya bak, iktisadi koĢullara bak, kamu hizmetinin gereklerine bak.
Bu üç özellik, sizce mahallî hizmetler belirlenirken kullanılır mı? Kullanılırsa yeterli olur mu? Olmaz.
Bu üç özellik siyasi, idari nitelikte özelliktir, ama biz mahallî hizmetin sınırlarını belirlerken tek tek hizmetler bakımından
bir çalıĢma yaparız, sonra bu çalıĢmaların tatmin edici olmasına gayret ettiğimiz bir ortalamasını alırız, hizmet sınırlarını aĢağıdan
29
yukarıya belirleriz. Mülki sınır yukarıdan aĢağıya belirlenir, devletin genel çıkarıyla ilgili bir sınır çizme eylemidir, ama mahallî sınırı
hizmetler bakımından aĢağıdan yukarıya, hizmet hizmet ölçerek çizebilirsiniz. O yüzden belediye sınırları yerleĢmelerden doğar, il
sınırları devletin bölümlenmesinden doğar. Yani bir yerde mülki sınırın optimum ölçek oluĢuyla mahallî sınırın optimum ölçek oluĢu
çakıĢmıĢsa, ortada gerçekten çok istisnai bir durum var demektir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ġzmit‟ te olduğu gibi.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Ġzmit‟ te olduğu gibi, Ġstanbul‟ da olduğu gibi, bütün Anadolu‟ yu hinterlant saymıĢ,
aslında ikisi de bir arada olan yapılar için olduğu gibi, ama onun dıĢında kalan illere bakarsanız, elimizdeki ölçek öyle ki “ Mahallî
hizmetler için optimum ölçektir.” diyen bu gerekçeyi çöpe atmayı gerektiriyor, çünkü Kocaeli‟ nin alanı 3.635 kilometrekare, içinde 12
tane ilçe var, Konya‟ nın alanı 40.824 kilometrekare, içinde 31 tane ilçe var. Yani siz bize diyorsunuz ki “ Mahallî müĢterek nitelikteki
hizmetler için mülki sınırlar en uygunudur.” Birisi 3.500 kilometrekare, birisi yaklaĢık 40 bin kilometrekare. 4 bine 40 bin.
Allah aĢkına bu hizmetler nasıl hizmetler? Bunlar baĢka baĢka hizmetler mi? Burada Ġstanbul ili 5 bin kilometrekare 39 ilçesi
var, Mardin 9 bin kilometrekare 9 ilçesi var. Yani yerleĢmeleri birbirine bitiĢmiĢ olan Ġstanbul‟u 40 ilçeyle yönetiyorsunuz bu modelde,
Mardin‟ i Ġstanbul‟ un ne kadarı, 4 bin kilometrekare daha fazlası yalnızca 9 ilçeyle yönetiyorsunuz Ģu anda. Çünkü mülki sınır ile mahallî
sınır birbirinden farklı amaçlarla belirlenir. Ġstanbul‟ un mülki mahallî sınırları ile büyükĢehir belediyesi Ġstanbul 84 senesinden beri. Ona
göre bir geniĢleme ve daralmayla oturmuĢ yerine ama Malatya‟ yı, Mardin‟ i, Konya‟ yı yani Türkiye‟ nin tarımsal üretim yapan bu geniĢ
ve zor coğrafyalarını mülki sınırla mahallî sınır eĢtir, çok optimum hizmet üretebiliriz diye ileri süremezsiniz. Biz alt komisyon
çalıĢmaları sırasında mahallî hizmet sınırları ile mülki hizmet sınırlarının çakıĢtığını gösteren bir çalıĢma yapılıp yapılmadığını sorduk.
29 çalıĢma talep etmedik. Bu savı kanıtlayacak bir Ģey görmek istedik. Aldığımız cevap “ Hayır.” oldu. El imizdeki tasarı yeni bir model
getirdiğini söylüyor ama bu modelin ileri sürdüğü temel varsayımını bize doğru olduğunu gösterecek hiçbir hazırlığa sahip bulunmuyor.
Çıplak gözle bakıldığında çok açıktır mülki sınırla mahallî sınırı çakıĢtırmak aslında hizmette optimum ölçeği yakalamak bakımından da
yararlı değildir.
Son olarak Ģunu söyleyebilirim: Yönetim sistemi olarak belediye ve il alan ve mekân olarak iki ayrı niteliğe sahiptir.
Belediyeler mekânların yönetimidir, yerleĢme mekânlarının, odakların, köyler de öyledir ama iller, mülki birimler alanların yönetimidir.
Mekânlar için hazırlanmıĢ elbiseyi alana giydirmeye çalıĢırsanız oradan bir tek sonuç çıkacak o sonuç yönetememe sorunudur ne yazık
ki ama aynı zamanda Türkiye‟ nin zaten baĢında büyük dert olan ve küreselleĢme gerçeği nedeniyle de sakınmamız gereken kontrolsüz
bir rant yağmasına izin verme sorunu olacak.
Söylemek istediğim 1‟ inci maddeye iliĢkin “ Ġlde büyükĢehir belediyesi olabilir mi?” sorusunu sormuĢtum. Bu bölüme iliĢkin
kanıtlarım bunlar, olamaz, Anayasa‟ ya aykırıdır. O yüzden açıklamaya çalıĢtığım gerekçeler nedeniyle bunun gözden geçirilmesi lazım.
Peki, olmazsa neden bu düĢünüldü? Bir de o soruyu sormak gerekecek. Bu kadar açık Anayasa‟ ya aykırı, mülki mahallî sınır özdeĢliği
imkânsızlığına rağmen mekân ve alan bakımından farklılıklar söz konusu olmasına karĢın bu üç gerekçe nedeniyle olmaz iĢ neden oldu
ya da Hükûmet bu olmaz iĢi neden yapmak istiyor? Ben bu noktada bir gerekçeye bakalım derim. Gerekçenin 1‟ inci sayfasında yerel
demokrasiden, daha fazla katılımdan, halkımızın demokratik hayata katılımını sağlamaktan söz ediliyor ve Sayın Bakan hatırlattı, kendi
programlarında da gerçekten böyle bir Ģeyden söz ediliyor, diyor ki: “ Kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmeden önce yerel
yönetimlere danıĢılması ilkesini getireceğiz -AKP Programı- Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ġartı‟ na uygun olarak anayasal
sistemimize yerel yönetim hakkının dâhil edilmesini sağlayacağız, yerel yönetim hakkını anayasal kazanç hâline getireceğiz, yerel
yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dâhil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleĢtireceğiz ve benzeri.” Yani “ Yerel yönetim haklarını
koruyacağız.” Gerekçenin 1‟ inci sayfası AKP programının bu okuduğum paragraflarıyla uyumlu ama bu sayfanın hiçbir karĢılığı,
hükmü tasarı metninde yok. Tasarı metninde olan Ģeyler gerekçenin 2‟nci sayfasında ortaya çıkmaya baĢlamıĢ. “ Çok sayıda yerel
yönetimin olması kaynak israfına yol açmaktadır. Küçük yerleĢim birimlerinin yanı sıra nüfusun yoğun olduğu büyük Ģehirlerde de ciddi
yönetim sorunlarına yol açmaktadır. Optimal ölçekte hizmet üretecek güçlü yerel yönetim yapıları lazım. Tek merkezden yürütülmesiyle
ortaya çıkan ölçek ekonomileri etkinlik, kalite, daha az kaynak, daha çok iĢ getirecek.” GeniĢ ölçek, büyülü terimi mi tasarının bu, geniĢ
ölçek. 3‟ üncü sayfanın yarısı bu sözün çevresinde dönüyor. “ GeniĢ ölçekte hizmet üreten yerel yönetim birimleri geliĢmiĢ teknolojilerle
donatılacak. GeniĢ ölçekte hizmet üretecek birimler verimlilik artıĢı sağlayacak. GeniĢ ölçekli sistem kaynakların etkin kullanımını
sağlayacak. Kaynakların kullanımı sahip olunacak imkânlar açısından geniĢ ölçek daha adil yapı ortaya çıkaracak. Düzenleyici üst imar
planları çerçevesinde il çapında uyumlu imar uygulamaları gerçekleĢtirilebilecek.” Beklentiler bunlar. Bu beklentilere Hükûmet tam 40
bin adet yerel yönetim hakkına sahip birimin sayısını 16 bine düĢürerek karĢılıyor. GeniĢ ölçeğin ilk maliyeti yerel halkadır. Yönetimde
30
yer alma hakkını kaybetmesi özet olarak. 40 bin adet birimden 16 bin yönetim birimine düĢmüĢseniz yerel yönetimleri güçlendirdiğinizi
iddia etmeniz çok zor. Üstelik bunu kimseye sormadan yapmıĢsanız Ģöyle düzelteyim, bilgi vermeden ve referandum gibi resmî yollarla
sormadan yapmıĢsanız bırakın Anayasa‟ ya yerel yönetim haklarını yerleĢtirmeyi siz Ģu anda bir yerel yönetim terminatörüsünüz. Kendi
programını ihlal eden bir düzenleme karĢımızdaki.
Burada büyük soru Ģu: Kapatma bu yolla yapılabilir mi? Köyler ve belde belediyeleri yasa ile bu kitlesel ölçekte yapılabilir
mi? Dün bu tartıĢma çok verimli bir noktadan baĢladı. Sayın Mahmut Tanal baĢlattı ama yürümedi. Çok önemli bir Ģey söyledi, dedi ki:
“ Tüzel kiĢiliklerin sona erdirilmesi kanunla düzenlenmiĢ. Bu düzenlemeye göre, Belediye Kanunu‟nun 11‟ inci maddesine göre burada
tüzel kiĢiliği kaldıran yasa değildir. Tüzel kiĢiliği kaldırma DanıĢtayın görüĢü alınarak ĠçiĢleri Bakanlığının teklifi üstüne müĢterek
kararnameyle.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – DanıĢtay kararlarını okuduk dün ama anlatamadık.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – “ 2 binin altına düĢen belediyeler DanıĢtayın görüĢü alınarak ĠçiĢleri Bakanlığının
önerisi üstüne müĢterek kararnameyle ve bunların tüzel kiĢiliği de kaldırıldı mı bunların tasfiyesini de özel idare yapar.” diyor, çok açık
düzenleme. ġimdi, gerçekten biz yetkiyi tümüyle idareye vermiĢ olan bir düzenleme konusunda kanunun bir baĢka kanunla…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hangi ülkenin belediye kanununu okudunuz?
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – “ Türkiye Cumhuriyeti” yazıyor üstünde.
…bir baĢka kanunda “ Ben kanun marifetiyle bunu kaldırıyorum.” diyebilir misiniz? Diyemezsiniz, Ģu nedenle: Tüzel kiĢilik
kazanılmıĢ haktır. Tüzel kiĢilik tek baĢına haktır. Tüzel kiĢilik topluluk hakkı yani bütün tüzel kiĢiliklerin toplam hakkı değildir, böyle
bir dünyası yok tüzel kiĢiliklerin. Her tüzel kiĢilik için karar ayrı ayrı verilmek zorundadır. Niye bu yani bu nasıl bir ihtiyacı karĢılar? ġu
ihtiyacı karĢılar: Orası turizm beldesidir, orası çok kadim bir yerleĢmedir, orada muazzam maden yatakları vardır, orada Ģahane bir
kültür vardır, her neyse, hava vardır, su vardır, Alaçatı‟ da olduğu gibi su sörfü yapabileceğin bir imkân vardır. Orada 500 kiĢi olsa bile,
kimseler kalmamıĢ olsa bile oranın tüzel kiĢiliği onu korumak için korunmalıdır. Tek tek bu yüzden gereklidir. Tüzel kiĢiliğin anlamı da
budur zaten. O zaman bir yasayla toptancı bir Ģekilde tek tek varlık hakkı kazanmıĢ olan yerel yönetimleri ortadan kaldıramazsınız. Fiilî
alanda var olan yanlıĢlar, Ģu itirazlar: Hereke itirazımız, Birgi itirazımız, Side itirazımız… Çok sayıda beldeyi gerçekten ya da köyü
söyleyebiliriz. ĠĢte bu hukuki temelden gelir. Burada yönetimin en temel ilkelerine ve doğrularına karĢı da yapılan önemli bi r yanlıĢ
çalıĢma olduğunu belirtmek isterim.
Efendim, bir son nokta var, izninizle onu söyleyeceğim.
BAġKAN – Estağfurullah Hocam, buyurun.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu yasa bir idari federalizm yasasıdır. Neden öyledir? Ġzninizle bunu net olarak
söylemeye, açıklamaya gayret edeyim. Yerinden yönetim, desantralizasyon, ademimerkeziyet aynı anlama gelir. Bunun Gulick isimli bir
yönetim bilimci tarafından yapılmıĢ tanımı hem yönetim hem siyaset alanında kabul edilir. Bu tanıma göre yerinden yönetim,
ademimerkeziyet, desantralizasyon bir çok özerk ya da yarı özerk birimin bir merkezden yönetilme usulüdür. ġöyle söyleyeyim: Çok
sayıda özerk ya da yarı özerk birimin bir merkezden yönetilme usulüdür. Yani idari vesayet çerçevesinde yönetilme usulüdür. Bizim
Anayasa‟ mız bu tanıma göre bir yerinden yönetim usulü benimsemiĢ durumda. Bu en eski diyebileceğim modern devletler için geçerli
tanım ama 1950‟ li yıllarda bu tanımda bir değiĢiklik ortaya çıkmaya baĢladı. Bu değiĢikliği de ilk yazan kiĢi Gulick‟ ten çok daha fazla
bilinir, Peter Drucker‟ dır. Peter Drucker‟ a göre yerinden yönetim böyle tanımlanamaz çağımızda. Ona göre yerinden yönetim,
ademimerkeziyet, desantralizasyon özerk birimlerin kendi kendini yönetme usulüdür. ġimdi, bu 1950‟ lerde ortaya çıkmıĢ olan tanım
birinci tanıma galebe çaldı. Bir kere daha söyleyeceğim. Birisi diyor ki: “ Çok sayıda özerk, yarı özerk birimin bir merkezden yönetilme
usulü.” Bu “ merkeziyetçilik” dediğimiz üniter devlet esasına uygun düĢen yerinden yönetimi çok güçlü kurabileceğiniz bir ilke ama
öbürü, o çok sayıda özerk birimin kendi kendini yönetme usulü, belli bir merkezden değil. Bu ne demek? Biz yerinden yönetimi artık
özerklik bakımından tanımlayalım. Oysa bizim Anayasa‟ mızda var olan yerinden yönetim tanımı yukarıdan aĢağıya idari vesayet
sınırlarına göre tanımlamadır. ġimdi geldiğimiz nokta itibarıyla bir yanlıĢ adım ne yazık ki atıldı ve Ģu noktada çok da Türkiye‟ yi
sıkıĢtırıyor. BüyükĢehir Belediye Kanunu‟na ve Belediye Kanunu‟ nun 3‟ üncü maddesine bunları tanımlarken “ idari ve mali özerkl iğe
sahip kamu tüzel kiĢileridir” sözü kondu.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Fakire zengin soyadı vermek gibi…
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – ġimdi bu büyükĢehir belediyesini 1984 yılındaki kuruluĢuyla da değil, 2005 yılındaki
kuruluĢuyla taĢıyorsunuz mülki sınırlara. Ġdari ve mali özerkliğe sahip bir belediye yönetimini ilin genel yönetimi hâline getiriyorsunuz.
31
Bunun arkasında çok çeĢitli, kendi hesabını yapan Avrupa Birliği talepleri, etnik ayrılıkçılığın talepleri ve bir de tabii küresel ölçekte
diyebileceğim çok büyük sermaye gruplarının illerde serbestçe, Ankara bürokrasisine filan öyle takılmadan tek adımda kendi yatırımını
halletme isteğiyle gelen “ Bürokrasiyi azaltın kardeĢim.” baskısı var.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Yabancıya mülk satıĢını da içine koyalım bunun.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Kısacası, bu idari federalizm ilkesine göre ya da yerinden yönetimin federallik ilkesine
göre yapılmıĢ tanımlamasına oturan bir düzenleme. Anayasa‟ nın yerinden yönetim tanımı üniterlik ilkesine göredir. Eğer Anayasa‟ nın
baĢında yazsaydı “ Devlet federal esaslara dayanır.” Yerinden yönetime de diyecektik ki, tamam, bu da federal nitelikteki yerinden
yönetimdir. Bunun ardından mali tedbirler, bunun ardından siyasi tedbirler gelir ama ĢaĢırtıcı bir Ģey olmaz sanırım. Mali tedbirler
Anayasa‟ ya 2007 yılında zaten koyulmak istenmiĢti. 2007‟de Anayasa değiĢikliği yapılmak istenmiĢti ve mali federalizm tedbirleri
Anayasa çerçevesinde yürütülmek istenmiĢti, kadük oldu, hayata geçmedi. Türkiye‟ de o küresel iliĢkiler itibarıyla Türkiye‟ den
durmadan talep edilen ödünler çerçevesinde memleket örgütlenmesinin üniter esaslara göre değil federal esaslara göre örgütlenme
baskısı açıktır. Bu baskıya karĢı direnmek gerekir. Bu direncin gerekçesi bir, anayasa ilkesi; iki, memleket gerçeği; üç, bizim
tercihimizdir. Eğer biz devlet örgütlenmesini bütün bu gerçeklere rağmen böylesine Türkiye‟ yi federal esaslara göre örgütleyecek bir
Ģekilde serbest bırakırsak gerçekten önümüzdeki dönemde geliĢmelerin önünü alamayabiliriz. Bu bir uyarlama, bir geçiĢ, bir adım,
modelin tümü yok karĢımızda ama siyaset zaten bugün için yapılmaz ki, siyaset gelecek için yapılır. Gelecekte ne getirebileceğine iliĢkin
bu yöndeki analizlere kanımca dikkatle kulak vermek gerekir.
Efendim, il özel idarelerinin kaldırılması bu çerçevede yanlıĢtır. BüyükĢehir belediyelerine mülki sınır üzerinde bu yetkinin
verilmesi doğru değildir. Belediyelerin ve köylerin kapatılarak mahalle yapılması yasal olmanın ötesine geçtim, vicdana sığmaz ve biz
yerel yönetim birlikleri usulüyle bu ölçek meselesini halledebiliriz. Bucaklara gelirsek, bucakları neden kaldırmadığınızı da kimse
anlamaz. Niye 29 ilde kaldırdınız da bucakları öbür illerde kaldı? Bucak diye bir Ģey yok ki memlekette. Yani memleketin ihtiyacı
olmayan Ģeyler sürüyor Sayın Bakanım, memleketin ihtiyacı olan Ģeyler yok.
TeĢekkür ederim.
BAġKAN – Değerli arkadaĢlarım, saat 20.00‟ ye kadar ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 19.03
32
ĠKĠNCĠ OTURUM
16 Ekim 2012 SALI
Açılma Saati: 20.04
BAġKAN: Muammer GÜLER (Mardin)
BAġKAN VEKĠLĠ: Feyzullah KIYIKLIK (Ġstanbul)
SÖZCÜ: Hüseyin BÜRGE (Ġstanbul)
KÂTĠP: Gülay SAMANCI (Konya)
-----0---BAġKAN – Saygıdeğer üyeler, toplantıyı açıyorum.
Efendim, önceki toplantıda görüĢmelere devam ediyorduk. ġimdi, Sayın Ömer Süha Aldan…
Sayın Aldan, buyurun efendim.
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, sayın bürokratlar, sivil toplum örgütlerinin değerli
yöneticileri; aslında ben, Muğla Milletvekili olarak, büyükĢehir olacak illerden birisinin milletvekillerinden birisi olarak sizlere bazı
yerlerin isimlerini saymak istiyorum: Turgutreis, Yalıkavak, Göltürkbükü, Güvercinlik, Ören, GümüĢlük, Mumcular, Bafa, Turunç,
Gökova, Akyaka, Dalyan, Ölüdeniz, Seki, Üzümlü ve Göcek. Bunların hepsi mahalle olacak yerler. Yazın pek çoğunuz tatil için
gidiyordunuz oralara ve hepsi kapanacak, mahalle haline dönüĢecek, belediyecilik orada sona erecek.
Günlerden beri burada çok ilginç, önemli gördüğüm değerlendirmeler yapıldı. Zaman zaman polemik konusu olan Ģeyler de
vardı ama bilimsel pek çok veri ortaya kondu. Ben, bir polemik olsun diye bunu söylemiyorum ama bir gerçeğe dikkat çekmek
istiyorum. Nedense Adalet ve Kalkınma Partili arkadaĢların ne düĢündüğünü bu Komisyonda öğrenemedik. Hep muhalefet partisinden
birileri konuĢtular.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Onlar düĢüncesini yazmıĢlar ağabey.
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – ġimdi, asıl iĢin özü Ģu: Yani belki “ Komisyon çalıĢmalarını geç bırakmayalım, bir an
önce bitsin” anlayıĢında olabilirler ama ben iki kelimeyle, hatta bir cümleyle onlardan Ģu soruma yanıt vermelerini beklerim: “ Siz
beldelerin ve köylerin kapatılmasına „ evet‟ diyor musunuz, demiyor musunuz?” Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinden de bunu
özellikle duymak istiyorum ve Ģunu iyi…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Parmak kaldıracaklar.
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) – Bunu tabii ki bilerek söylüyorum, eğer bu yasal düzenleme gizli oyla yapılsaydı büyük
bir çoğunlukla bu yasal düzenleme Mecliste reddedilirdi. Eğer bu anlayıĢtaysak ve Türkiye‟ nin geleceği açısından, idari yapıl anması
açısından önemli görüyorsak sadece muhalefet partilerinin duyarlılığına bırakmamak lazım bu iĢi. Adalet ve Kalkınma Partililerde bir
dahaki seçimi garantiye alma anlayıĢını, parti disiplini anlayıĢını bir yana bırakıp kendi yöresindeki insanların sesine kulak vermelidir
diye düĢünüyorum. Çünkü, burada oya elimizi kaldırırken vicdanımızla kaldıracağız ve ettiğimiz yemine uygun tarzda bir karar
vereceğiz. Bu anlamda, dayatılan bir anlayıĢı kabul edip “ Evet” demeyi bir milletvekiline yakıĢan bir davranıĢ olarak görmüyorum.
Aslında bu yasaya iliĢkin teknik değerlendirmemi diğer maddelerde yapacağım. Pek çok hata var, pek çok yanlıĢ var, pek
çok vatandaĢın daha da aleyhine sonuçlanacak düzenlemeler var. Sadece bir tanesini örnek vereyim: Umumi Hıfzıssıhha Kanunu‟nun
246‟ ıncı maddesi var, köylerde ahır yapmanın belli bir prosedüre bağlı olmamasına iliĢkin ve buna dair Anayasa Mahkemesine gidilmiĢ,
“ Anayasa‟ nın eĢitlik ilkesine aykırıdır, Ģehirlerde belli bir prosedür izlenirken neden köylerde izlenmiyor?” diye. Anayasa M ahkemesi,
köyün kendine özgü koĢullarının olduğunu, ekonomik ve sosyal yapısının böyle bir zorunluluğu gerektirdiğini öne sürmüĢ ve bu yöndeki
talebi reddetmiĢ ama bugün artık köyler mahalle olduğuna göre en ufak bir yapılaĢmada, çevreye sorun yaratabilecek bir giriĢime
“ Hayır” denecek. Ġnsanlar basit bir kümes için kilometrelerce yol gidip, proje hazırlatıp, bunu uygulamaya sokmak zorunda kalacaklar.
Bu yasal düzenlemenin aslında iki tane amacı var. Bir tanesi, mikro yarar var, bir de makro yarar yanı var ve özünde Ģeklî
anlamda da söylemek gerekirse bu bir güdük yasadır aslında, yani “ muhalefet fazla tepki göstermesin, fazla soru önergesi vermesin, bir
33
an önce can havliyle geçsin” anlayıĢıyla bir yığın fıkra yedi-sekiz maddeye sığdırılmıĢ. Dolayısıyla, bu güdük bir yasadır, dilerim
inĢallah kadük de bir yasa olur.
Mikro yarar açısından üç tane unsur var. Bunlardan bir tanesi “ kumsal seçmeni ele geçirme” anlayıĢı. Haritada seçimlerden
sonra görülen o kırmızı veyahut da diğer renklerdeki “ CHP-MHP‟ li belediyeleri nasıl elde ederiz?” anlayıĢıyla yola çıkılmıĢ, “ En yüksek
oyu alan parti belediyeleri elde etsin” yaklaĢımı içinde de böyle bir proje ortaya konmuĢ. Ġkinci mikro yarar yanı, “ yerel cinlikler.” Yani
oturulmuĢ masa baĢına ve harita öne konmuĢ, nerelerdeki oy oranları hesaplanmıĢ ve bu çerçevede de ilçeler ihdas edilmiĢ, köyler,
beldeler kapatılmıĢ. Bu tamamıyla bir “ yerel cinlik.” Üçüncü bir nokta ise Recep Tayyip Erdoğan‟ ın geleceği. Yani, onu bir yerlere
ulaĢtırmak için yapılan planların bir parçası. Türkiye Cumhuriyeti bir kiĢiye tabi olmamalıdır. Bir kiĢinin ikbali anlayıĢıyl a Türkiye
Büyük Millet Meclisi ne yazık ki bugün kullanılmaktadır gerçeği söylemek gerekirse.
Bir de iĢin makro yarar yanı var. Tabii bu anlamda makro yarara baktığımızda da sadece büyükĢehir konusu yatırım ve
finansman ölçüsünde ele alınıyor. Oysa bu düzenlemede her Ģeyden önce duygu yok, birey yok, bireyin hakları yok ve ruh yok. Hiç onlar
düĢünülmüyor, onlar göz ardı edilmiĢ. ĠĢte, “ Büyük yatırımlar yapılacak, her yere devasa iĢletmeler kurulacak” vesaire gibi. Oysa bir
ülkede yaĢamanın, huzur içinde yaĢamanın yolu büyük yatırımlara sahip olmaktan geçmez sadece. Çok farklı nedenleri vardır bir ülkede
huzurlu olmanın, bir örnek… Ama bir de bu iĢin makro yanının uluslararası boyutu vardır. Aslında yapılanlar, bu yasal düzenleme
tesadüfi bir düzenleme değildir ya da sadece marjinal çıkar anlayıĢına dayalı olarak alelacele yapılmıĢ bir düzenleme de değildir.
Öncelikle köylünün… Elimde Seki Belediye BaĢkanımızın bir mektubu var. Anason, pancar, elma her Ģey bitti. Kotalar getirildi önce,
köylü…
HES‟ ler kuruldu, o coğrafi yapı değiĢtirildi. Bunun sonucunda mantar üredi ve üretimde büyük kayıplar ortaya çıktı. Bunun
sonrasında 2/B uygulamaya sokuldu, o 2/B hak sahiplerinin bu arazileri almaması için her Ģey yapıldı. Çevre ve ġehircilik Bakanlığına
büyük yetkiler verilip, belediyeler baypas edildi ve köylünün keçisi ile uğraĢıldı. Orman alanları sıkı sıkıya korundu ama aynı orman
alanları maden iĢ adamlarına 49 yıllığına peĢkeĢ çekildi. Bu anlamda köy bitirildi.
Aslında bu yasal düzenlemenin belki en önem taĢıyan yanı bence köylünün özgürlüğü elinden alınacaktır. Çünkü, köylü
hoyrattır, köylünün kimseye müdanası yoktur, siyasetçiye de eyvallah etmez, güvenlik gücüne de gerektiğinde eyvallah etmez. Köylü
özgürdür, artık köylüyü ĢehirleĢme yolunda mahalleleĢtirerek aslında köylünün özgürlüğünü elinden alıyorsunuz. Bu açıdan da bu yasal
düzenleme bence çok önemlidir.
Bir diğer yandan, hizmet alamayan köylüler bir süre sonra hizmet verilen yere göç etmek zorunda kalacaktır. O kentteki
demografik yapı bozulacaktır, sosyal yapıda büyük sorunlar yaĢanacaktır. Bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisi bundan memnun
çünkü kentin varoĢları onun için oy deposu. Dolayısıyla, bu köyden kente göçün sonucunda ortaya çıkacak sosyal olayları absorbe etmek
içinde büyükĢehirler iaĢelerle, inayelerle o insanların tepkisini elimine etmeye çalıĢacaklardır ve böyle de bir yapı oluĢturulacaktır:
Kentin gettolarında yaĢayan, etrafı korumalarla çevrili büyük rezidanslar, bir tarafta kenar mahallede artık birbirini boğazlamıĢ insanlarla
yüz yüze kalınacaktır. BüyükĢehir sadece ve sadece o insanlar daha fazla azmasın diye onları beslemekle yetinen bir birim haline
gelecektir ve de son olarak Ģöyle söyleyeceğim: Belde belediyelerinden Dalyan‟ da geçtiğimiz aylarda çok vahim olaylar oldu. Büyük
katliamlara neden olabilecek kimi zaman rant, kimi zaman etnik kimliğe dayalı olaylar oldu. O olayların önlenmesinde Belediye BaĢkanı
çok büyük rol oynadı çünkü küçücük bir yerde o dayanıĢma ruhu içerisinde, anlayıĢ içerisinde olaylar bir anlamda sona erdirildi. Ama
siz artık il merkezinden bu tip olayları çözemeyeceksiniz. Kıyı kasabalarında, kıyı beldelerindeki masa atma yüzünden veyahut da rant
savaĢı yüzünden ortaya çıkan sorunları da bu belediye baĢkanları giderirdi, bir yerde yangın çıktığı zaman en yakın beldedeki itfaiye
koĢtururdu, bir vatandaĢın hafriyat iĢi varsa belediye cüzi bir fiyatta dozer, kepçe verirdi. Artık bunlar da olmayacak.
Bu noktada, sözlerimi Ģöyle bağlıyorum: Lütfen bu yasal düzenlemeyi bir kez daha gözden geçirin. En azından, anlaĢılan o
ki, biz ne dersek diyelim bu yasa çıkacak ama hiç değilse bunu bir sonraki seçime bırakın, bu ülke buna hazırlansın. Örneğin, pek çok
belediye çalıĢanını daha ölmeden gömmeye çalıĢıyoruz. Yasa yürürlüğe girir girmez akıbetleri belli olmaya çalıĢacak diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Aldan, biz de teĢekkür ediyoruz efendim.
Efendim, Sayın Oktay Öztürk.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın BaĢkan, Komisyonun değerli üyeleri, kıymetli misafirler, değerli bürokratlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
34
Ben ilk defa katıldım. KonuĢmaları dinlediğim vakit, zaten tasarıyı okuduğumuzda sanki bir ihanet belgesi olsaydı ancak bu
kadar endiĢeye sevk edebilirdi diye düĢünürdüm ama buradaki konuĢmaları dinledikten sonra da bu düĢüncemde hiç haksız olmadığımı
da görmüĢ oldum. Neresinden bakarsan berbat bir tasarı, neresine bakarsan bak dökülen bir tasarı. Kim hazırlar, hangi düĢünceyle
hazırlar, nasıl bir kafayla hazırlar, bunu düĢünürken aklımızı zorlamıĢ oluyoruz.
Ġktidar milletvekilleri yok. Anladığımız kadarıyla Ģöyle düĢünüyorlar: Hani, demokrasinin birçok tarifi var, tariflerden birisi
de: “ Demokrasi, sayılar rejimidir.” Galiba “ Siz ne konuĢursanız konuĢun, sonuçta biz geleceğiz, parmak kaldıracağız ve bu tasarı
geçecek.”
Evet, keĢke parmakların vicdanı, aklı ve adaleti olsaydı. Eğer bunlar olsaydı bu tasarının geçmesi de mümkün olamayacaktı.
ġimdi, diliyoruz ki bu parmaklara hükmedenlerin –inĢallah- vicdanları, karar verirken kendileriyle beraber hareket eder. Çünkü
ecdadımızın kanlarıyla çizdikleri sınırlar burada lağvediliyor, bu devleti kurarken akıtılan kan heba olmuĢçasına karar alınıyor. O
kurucuların ortaya koydukları kararlar bu tasarıyla ortadan kaldırılıyor, âdeta bölünmenin ayak sesleri bu tasarıyla beraber geliyor.
Elbette ki ihanet diyoruz. ĠnĢallah iktidarı da muhalefeti de bu “ ihanet belgesi” diye yakıĢtırma yapabileceğimiz belgeye aklıselimle
hareket eder, akıl yitikliğine uğramadan karar verir, bu melanet sayfalar da geldiği gibi gider diyoruz. Çünkü büyükĢehir belediyelerinin
görevlerinin il sınırlarına kadar geniĢletilmesi yoluyla il idaresi sisteminin ortadan kaldırılmasının yolu açılacak. Bu durumda merkezî
idarenin taĢrada temsili zayıflayacak, hükûmet ve devlet politikalarının yerine getirilmesi elbette ki güçleĢecek. Ġl idaresi sisteminin
aĢındırılması, taĢrada devletin tarafsızlığını ve hukukun üstünlüğünü uygulayacak makamların zayıflamasına ve zaman içerisinde
ortadan kalkmasına yol açacak ve kamu düzeninin sağlanmasında güçlüklere sebebiyet verecek.
BüyükĢehir belediye baĢkanıyla hükûmetin farklı siyasal partilerden olması durumunda -bu cümlelerimi lütfen bugün
Türkiye‟ nin içerisinde yaĢadığı siyasi konjonktürü dikkate alarak dinleyin- il genelinde kamu hizmetlerinin aksaması söz konusu
olabilecektir, il sınırları ile örtüĢen büyükĢehirlerde güçlü belediye baĢkanlığı yapısıyla birleĢince politik olarak karĢı konulmaz güç
odakları oluĢacaktır.
Ġl özel idareleri yerel yönetim birimi olmanın yanında aynı zamanda merkezî idarenin taĢrada doğrudan uyguladığı bazı
proje, yatırım ve hizmetlerin de aracı birimi niteliğindedir. Belediyecilik anlayıĢı geniĢ kırsal alanlara hizmet vermeye uygun değildir.
Kırsal alanlar içinde hep özel yerel yönetim modelleri geliĢtirilmiĢtir ve en güncel örnek köylere hizmet götürme birimleridi r. Ġl özel
idareleri ve birlikler aracılığıyla hükûmetler kırsal alanlara çok etkili hizmetler sunabilme imkânına sahiptirler. Bu uygulama
“ ihtiyaçların en yakın yönetim birimleri tarafından karĢılanması” ilkesine de aykırıdır. Sistem ile kararların ve hizmetlerin vatandaĢa en
yakın olan birimler tarafından yürütülmesi söz konusu olamayacağı gibi genel siyasetin ve hükûmet politikalarının dıĢında farklı
uygulama sonuçlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir.
Düzenleme ile köy, belde gibi yerel tüzel kiĢilikler sonlandırılmaktadır. Dolayısıyla, sistem, vatandaĢın seçilmiĢ kiĢilere
yakınlığını ortadan kaldıracağından ve karar mekanizmalarına vatandaĢın katılımı söz konusu olmayacağından demokratik bakımdan
içerisinde sakıncalar barındırmaktadır.
Hizmetlerin süratli, etkili, verimli ve zamanında sunulması için coğrafi hizmet alanının en uygun ve ulaĢılabilir bir ölçekte
olması lazımdır ancak yeni durumda hizmet akıĢı aksayacak, bütün ilçelere ve mahallelere hizmet götürülmesinde sıkıntı çekilecektir.
Hâlen il merkezine 50 kilometre mesafede bulunan ilçe ve köyler uygulaması büyük ölçüde aksamaktadır.
Benim milletvekili olarak seçildiğim il Erzurum, büyükĢehir belediyesidir. Son dönemlerde bunun çok küçük bir benzerini
uyguladılar, civar köyleri de belediye hudutları içerisine aldılar. Önce havucu gösterdiler tabii, nimetlerden bahsettiler. Çünkü
büyükĢehir belediye sınırları içerisinde belediye baĢkanlarının seçilmesi tehlikeye düĢmüĢtü. ġehir merkezlerindeki vatandaĢlar biraz
daha gerçekleri görebilme imkânlarına sahip. Çoğu defa onları bir torba yiyecekle kandırmak da mümkün değil ama köylerimizde hâlâ
sıkıntılar var, köyleri sınırlara dâhil ettiler büyükĢehir belediyesini garantiye almak için. Onlara da…
MUHARREM IġIK (Erzincan) – ġehitler köyü hangisiydi Sayın Vekilim?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim?
MUHARREM IġIK (Erzincan) – ġehitler köyü vardı ya, kayak merkezinin önündeki köy, belediyeye bağlanan köy…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Dutçu köyü var, birçok köy…
MUHARREM IġIK (Erzincan) – ġehitler var mı, o köy var mı?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, evet Dutçu.
MUHARREM IġIK (Erzincan) – O köyün durumu…
35
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, Ģimdi, bu insanlara tabii nimetleri gösterdiler, sonuçta oyları aldıktan sonra ellerinde
külfetler kaldı. Kendisi Ģehre bağlı, ne Ģehirli olabildi ne de köylü hüviyetini kullanabiliyor. Yine sokaklarına gittiğiniz vakit çamurdan
geçilmiyor, hizmet gidemiyor, yönetimden onlar adına paralar alınıyor, büyükĢehir kendi iĢlerinde kullanıyor. Bütün ilçelerin ve
oluĢturulan mahallelerin hizmet alamaması kırsaldan Ģehir merkezlerine göçü artırdı.
ġimdi, köylere gittiğiniz vakit -biraz önce konuĢan bir sayın milletvekilimiz de ifade etti- cenazelerini gömecek kimseyi
bulamıyorlar. Herkes artık köylerini bıraktı, Ģehirlere geliyor; Ģehirlere gelenler de refah içerisinde yaĢamıyor. Köyünde kaldığı vakit hiç
olmazsa ekip biçiyordu, bir dereceye kadar ekmeğini çıkarıyordu. ġehre geldiği vakit onun bunun eline bakınç olmaya baĢladılar.
Sınırları il sınırlarıyla örtüĢtürülen büyükĢehir belediyelerinin “ halkın ihtiyacı” deyip doğrudan millî egemenlik alanına giren
konulara el atmaları mümkün olacaktır. Türkiye‟ nin bugünkü hâlini düĢünürseniz ne söylemek istediğimi daha iyi anlarsınız. Bu durum,
federal yapı, otonomi, özerklik gibi tartıĢmaları beraberinde getirecektir. Nitekim, bu tasarı Komisyona geldiği anlarda BDP‟nin
kongresinde konuĢulanları dinlerseniz hiç de ĢaĢırmanıza gerek yok, onlar da on sekiz, yirmi tane özerk bölge istiyorlar. Âdeta, bugüne
kadar vurdukça kazandılar, vurdukça kazandılar, kazandıkça vurdular, netice itibarıyla belli bir noktaya geldiler Sanki Ģimdi de bunların
istediklerinin yerine getirilmesi için anayasal zemin hazırlanıyor, sistem oturtulmaya çalıĢılıyor. Ġl idaresi sisteminin zayıflatılması üniter
devlet yapısını tahrip edecek ve merkezî idarenin nüfuzunu da etkisiz hâle getirecektir. Bu durumda da mahallî idarelerin denetimi daha
da güçleĢecek, yolsuzluklar artabilecek ve kaynaklar amacı dıĢında kullanılabilecektir.
Düzenleme ile kendiliğinden bölgesel yönetimler ihdas edilmiĢ olacaktır. Ġsteseniz de istemeseniz de gidiĢ o yöne doğrudur
eğer bu tasarı uygulanırsa. Yerel yönetim düzeyinde ortaya çıkan bu yapılanma bölgesel otonomiyi gündeme getirecektir. Çünkü
tasarıyla oluĢturulacak büyükĢehir modelinin nüfus ölçeği coğrafi geniĢlik, bütçe büyüklüğü ve benzeri birçok açıdan bölgesel
yönetimlerle örtüĢtüğü görülmektedir.
Türk milleti birtakım kelimelere karĢı hassasiyetini ortaya koymuĢtur. Özerklik dedikleri vakit Türk milletinin tepkisi
ortadadır. ġimdi, âdeta bir çocuğu kandırırcasına -hani, aspirini çocuğa içiremeyiz ya, çikolataya bulandırırız- birtakım kelime
oyunlarıyla, sistem arayıĢları içerisinde Kürt meselesini halletmek için oyun oynanıyor. Biz tabii ki milletin huzuruna çıkacağız, bunları
anlatacağız. Bu devlet kolay kurulmadı. Bu topraklar üzerinde bin yıldır yaĢayan bir hukuk var, bu hukukun sağlanması için bugüne
kadar bedel ödenmiĢtir. Bu hukukun bozulması noktasında adım atanlar akıllarını baĢlarına alsın. Eğer bu bedeli ödemeye güçleri yetiyor
ise o zaman cesaretlerini ortaya koysunlar.
BüyükĢehirlerin kapsamı mücavir alan yerine il sınırı olacak. BaĢkan ilin bütününden sorumlu ve yetkili olacak. Bu illerin
bütün seçmenleri büyükĢehir belediye baĢkanlığı seçiminde oy kullanacak. Sonuçta özerklik planını yürütmek amacında olan BDP‟ nin
iĢini kolaylaĢtıracak ve mevcut elli dokuz olan belediye sayısını daha da artıracak. Belediyeleri can damarı gibi gören KCK ve PKK‟ ya
yeni kapılar açılacaktır. Bu uygulama sonunda Diyarbakır benzeri ve merkezî, Van, Mardin, ġanlıurfa‟ nın da dâhil olduğu yeni bir etnik
bölge ve terör örgütünün hâkimiyetinde bir ayrılıkçı yönetim ortaya çıkabilir ve bu da federatif sisteme ve özerk bölgeye yol açacaktır.
Zaten dünyayı kendine göre yeniden tanzim etmeye çalıĢan Amerikan stratejistlerine baktığınız vakit eskiden “ Parçala, böl, yönet.” idi,
Ģimdi “ Parçala, birleĢtir, yönet.” Ģekline dönüĢtürdüler, etrafımızdaki ülkelerin kendi yapılarına göre çeĢitli metotlar uyguladılar.
BAġKAN – Sayın Öztürk, toparlayarak lütfen…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bize gelince de farklı bir metot uyguluyorlar. Biz bunun iĢaretlerini 2003 yılında almıĢtık.
Hatırlarsınız, Condoleezza Rice “ Orta Doğu‟ da bütün sınırlar değiĢecek, buna Türkiye‟ de dâhil.” demiĢti. Herhâlde, Ģimdi bu
söylediklerinin anayasal zeminleri hazırlanıyor. ĠnĢallah diyoruz, KurtuluĢ SavaĢı‟ nı vermiĢ bu Meclisten böyle bir karar çıkmaz.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAġKAN – Sayın Öztürk, teĢekkür ediyorum efendim.
Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın BaĢkanım, çok teĢekkür ediyorum.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, Sayın MüsteĢar; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akĢamlar
diliyorum. Gecenin ilerleyen bu saatlerinde de inĢallah hayırlı, güzel bir netice olur.
Değerli BaĢkanım, Ġstanbul‟ u çok iyi biliyorsunuz. KırĢehirli bir vatandaĢımız Ġstanbul‟ a gezmeye gitmiĢ. MeĢhur
darbımeseldir, Kadıköy‟ ü gezmiĢ, tabii Kadıköy‟ ü görünce aklı ĢaĢmıĢ “ Vay be, bizim KırĢehir‟ e Ģehir diyenin, buraya da köy
diyenin…” deyip ağzına ne geliyorsa söylemiĢ. ġimdi bunu hatırlattı. Tabii, bütün bu görüĢmeler oldukça, konular çıktıkça, mevzu
derinleĢtikçe pek çok çağrıĢımlar da yapıyor. Bu görüĢmeler yapılırken bazı önemli kitaplar da var. Mesela Kishon isimli bir yazarın
36
“ Tavuk Kümesinde Tilki” diye bir kitabı vardır. Mutlaka, özellikle Sayın Hükûmetin ve bizlerin okuması gereken bir kitaptır. Tam da bu
büyükĢehir yasa tasarısını anlatan bir hadisedir. Tavuk kümesine tilki girmiĢtir değerli arkadaĢlar bu tasarıyla. Nasıl? Biz baĢından beri
hep etki analizi yapıldı mı, bunun maliyeti ne olacak falan diye bunları haklı olarak soruyoruz. Fakat dikkatimizden kaçan bir Ģey var,
tilki bu kümese girerken maliyeti düĢünerek girmedi, elde edeceği rantı, geliri düĢünerek girdi. Talana açık rant alanları bi r tarafa, onu
hesaplamak mümkün değil fakat az çok iyi bir çalıĢmayla hesabı yapılabilecek hususlar var.
ġimdi, bu 50 milyondan fazla insanımızı, 16 bin köyü, 1.591 belediyeyi yakinen ilgilendiren bu kanun tasarısı aynı zamanda
bir gelir kaynağı olarak değerlendiriliyor. Ben diyorum ki: Nasıl bugüne kadar Hükûmet bütçe açıklarını kapatmak için birtakım arızi
gelir kaynaklarına baĢvurdu -2/B, vergi barıĢı, özelleĢtirme, vesaire- Ģimdi bir de buna büyükĢehir yasası eklenmiĢtir bana göre çünkü
vatandaĢın sırtına bindirilecek mali yükler, vergiler alabildiğine artırılmaktadır. Tabii, önümüzdeki maddelerde de ayrıntılı konuĢacağız
fakat hemen vakit erkenken bu hususa da ben dikkat çekmek istiyorum. ġu anda 700 bin civarında basit usulde mükellef var, vergi
mükellefi. Bunların büyük çoğunluğu köylerimizde, kasabalarımızda yaĢıyor veya büyükĢehir statüsünde olmayan Ģehirlerde yaĢıyor bu
vatandaĢlar ve bunların büyük çoğunluğu, 100 binlercesi artık gerçek usulde vergi mükellefi olacaklar. Onlara da vergisel bakımdan
çeĢitli mali yükler gelecek ve bu vatandaĢlar her ay katma değer vergisi; en az üç ayda bir gelir vergisi, stopaj beyannamesi verecekler ve
her beyanname için de damga vergisi ödeyecekler. Belediye sınırları içerisindeki emlak vergileri yüzde 100 artırılacak ve ayrıca bu
belediyeler genel bütçeden aldıkları payın yüzde 30‟ unu da büyükĢehir belediyesine aktaracaklar. Yine, çevre temizlik vergisi de
büyükĢehir statüsüne geçen Ģehirler bakımından bir artıĢ getirecek ve çevre temizlik vergisi ödemeyenler de o artırımı, çevre temizlik
vergisini ödemeye baĢlayacaklar. Yine bu tasarının ileriki maddelerinde de ayrıntılı görüĢeceğimiz üzere, yol yapım harcamalarına
katılım payı, su kullanan herkes çevre temizlik vergisinin dıĢında değiĢik yol yapım çalıĢmalarına, kanalizasyon çalıĢmalarına katılım
paylarını ödeyecekler. Onun dıĢında, belediye gelirleri, malum, belediyelerin belediye meclisi kararıyla her yıl belirledikleri, iĢte ilan,
reklam vergisi -bunları baĢlıklar hâlinde saymakta ben fayda görüyorum- eğlence vergisi, haberleĢme vergisi, elektrik tüketim vergisi,
yangın sigorta vergisi, iĢgal harcı, hafta tatili çalıĢma ruhsatı harcı, hayvan kesim, muayene ve denetleme harcı, ölçü, tartı aletleri
muayene harcı, bina inĢaat harcı, kayıt sureti harcı… Yani bir belediyeye gitmek için köylü vatandaĢımız -ruhsatlandırılmıĢ sayılıyor
ama- her hâlükârda ilçesine, Ģehrine kendi binasıyla ilgili, inĢaatıyla ilgili bir kayıt istediğinde 75 kuruĢla 8 lira arasında bi r harç
ödeyecek. Ġmarla ilgili harçlar var, iĢ yeri açma izin harcı, muayene harcı, sağlık harcı, fennî vasıtalarla yapılacak ilaçlamalardan
alınacak harçlar, mezar yeri ücret tarifesi, yol bozma ücret tarifesi ve diğer pek çok burada saymayı uygun görmediğim, mesel a nikâh
salonu ücret tarifeleri filan. Bunların hepsine yeniden muhatap olacaklar, muhatap olanlar da bunları artırımlı bir Ģekilde ödeyecekler.
Öyle tahmin ederim ki -tabii, bu kabataslak bir tahmindir fakat- bir hafta, on günde yapılacak bir çalıĢmayla da tespit edilebilir, o 3
milyarlık maliyeti kat kat aĢan yılda…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Harcamalara katılma payı da var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Evet, tabii. Harcamalara katılma payının dıĢında çok büyük bir külfet altına itilecektir yani
buna özellikle ben dikkatleri çekmek istiyorum.
Değerli arkadaĢlar, tabii, Sayın Bakan burada yok ama…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Bakan geldi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – “ Ġyi adam lafının üstüne gelir.” derler Sayın Bakanım.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Arada bir…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yok, estağfurullah. HoĢ geldiniz Sayın Bakanım.
ġimdi, değerli arkadaĢlar, Sayın Bakanım; Osman Baydemir adında bir Diyarbakır Belediye BaĢkanı var. Bildiğiniz gibi,
bugüne kadar Hükûmete, Sayın BaĢbakana etmedik hakaret bırakmadı, her türlü küstahlığı gösterdi, ne haddi bildirildi ne adam gibi
cevap verildi ne de gereği yapıldı. Bu tasarının bu Baydemirleri ne hâle getireceğini hiç düĢünüyor musunuz? Bir de bir Emniyet
Müdürü gönderdiniz Diyarbakır‟ a, “ Teröristlere ağlamayan insan değildir.” gibi son derece her türlü kötü sıfata layık lafları… Bu
emniyet müdürlerini nereden bulur, nereden gönderirsiniz? Biri bitiyor, öbürü oradan, Tunceli‟ den çıkıyor. Yarın nasıl olacak? Bunlarla
yani bu belediye baĢkanlarıyla, bu emniyet müdürleriyle iĢin hangi noktalara gelebileceğini, ülkemizin, Hükûmetin hangi emrivakilerle,
hangi oldubittilerle karĢılaĢacağını hiç öngörüyor musunuz? Bunlar “ Ali kıran, baĢ kesen” olacaklar. Bunları neden görmüyoruz? Neden
bunlara dikkat etmiyoruz? Bu arada BaĢbakan Yardımcısı Sayın Arınç‟ ın da kankası bu Belediye BaĢkanı, bu emniyet müdürleri. Siz
ben Ģu görüĢteyim, bu görüĢteyim dersiniz ama bunun da bizim açımızdan çok fazla önemi yok.
37
Biraz evvel Ayman Güler Hocamız bir yönetilemezlikle karĢı karĢıya kalacağımızı gayet anlaĢılır bir Ģekilde ifade ettiler. Bu
tasarı bu nedenle akla da aykırı. Hepimiz az çok okullarda yönetim bilimi dersleri okuduk. ĠçiĢleri Bakanlığı mensuplarının, mülki
yöneticilerin en iyi bildiği hususlardan birisi yönetim ve organizasyondur. KonuĢmamızın baĢında da, dünkü konuĢmamızda da ifade
ettik, bu yönetim teknikleri var, yönetim fonksiyonları, planlama, organizasyon, yöneltme, denetim gibi bu fonksiyonlar da yerine
getirilemez bir hâlde. ġöyle tarif edebiliriz: Bu, kanunlaĢırsa âdeta bir simülasyonla idare etme yoluna gidilecek ve bir kokpitten idare
edilecek bu büyükĢehir belediyeleri. Pilot eğitimleri için kokpitler yapılır, orada bütün sanal ortam hazırlanmıĢtır, pilot uçağı idare
ettiğini zanneder, aslında uçak falan da yoktur. Kendi kendine yürüyen, karmaĢık ve amaca hizmet etmeyen bir mekanizmaya
dönüĢeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
ġimdi, iĢ dönüyor, dolaĢıyor bu Oslo‟ ya geliyor. Tutanaklara girmesi ve tekrar tekrar bunun hatırlatılması bakımından
söylüyorum çünkü bu Oslo‟ da konuĢulanlar veya Ġmralı‟ da, birtakım yerlerde verilen sözler burada tasarı hâlinde karĢımıza çıkıyor. En
çok üzüldüğümüz bu yani Ģunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu tasarı Hükûmetin hükûmet ahlakına da, devlet ahlakına da aykırıdır. Halka
sormuyorsunuz, bizi dinlemiyorsunuz, eleĢtirilerimizi dikkate almıyorsunuz. Bu tasarı Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin halka
yalan söyleyerek Oslo‟ da, Ġmralı‟ da gizli kapaklı çevirdiği dolapların -özür dilerim- kaĢıkladığınız turĢuların bir sonucudur.
Bu tutanakları tekrar hatırlatmak durumundayız. Bir MĠT MüsteĢarı var, evlere Ģenlik, Hakan Fidan. KonuĢmasına bile ne
kadar çok Öcalan‟ ı sevdiğinden, entelektüel olduğundan, bu meseleleri bildiğinden, kendini överek baĢlıyor, anlattıktan sonra diyor ki:
“ Görüyorsunuz ki yüzde 90-95, gelen bütün konularda birleĢen bir genel çizgiye gelindi” Yüzde 95 anlaĢmıĢlar, orada olumlu bir hava
var. “ ġunu söyledik biz: Türkiye‟ deki siyasi rejimi ve Ģartları dikkate aldığımız zaman, Ģu an hiç kimsenin, özellikle Sayın BaĢbakanın
çıkıp böyle bir Ģeyi ifade etme Ģansı yok” Yani inanıyoruz ama ifade edemiyoruz, bizi anlayın demek istiyor. “ …Ama Ģunu herkes bilir,
burada olumlu bir Ģey varsa sizin katkınız olmadan olumlu hâle gelmeyeceğini biz hepimiz biliyoruz” Yani bunlar olursa da sizin
sayenizde olacak, biz size mahkûmuz diyor ve devam ediyor: “ Ġktidar beĢ sene önce dedi ki: „ Biz yerel yönetimler yasasını getireceğiz.
Belli Ģeylerin mahallî teĢkilatlarını kaldırıyoruz. Millî Eğitim, Ģunlar, bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz, valiliklere ve belediyelere
veriyoruz. Ġlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere gidecek” ĠĢte bu tasarıda yatan hadise bu. “ Aslolan Ģudur yani Ģimdi,
Hakkâri‟ de yol yapılacak, sanki baĢka yerde yol yapılmıyormuĢ gibi…”
BAġKAN – Sayın Akçay, toparlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Toparlıyorum Sayın BaĢkanım, çok teĢekkür ediyorum.
“ …Ankara‟ dan Devlet Planlama TeĢkilatıyla görüĢülüp Ģey çıkıyor. ĠĢte, ÇemiĢkezek‟ te ne olacak, Ģurada ne olacak vesaire
deyip merkezden götürülmesini eleĢtirdikten sonra, daha sonra adamın tayin derdiyle baĢka yerde baĢka pozisyon açılır, oraya gitmek
ister, o ayrı. Biz bunu yapamadık yani CumhurbaĢkanı 2 defa geri çevirdi -Sayın Sezer‟ i kastederek- aldı, Anayasa Mahkemesine
götürdü. O zaman kaldı, gitti.” diyor. “ Hem sizden hem Öcalan‟ dan yani bizim perspektifimiz bu sürecin kesintisiz devam ettirilmesi.
Önümüze bundan sonra çok daha Ģeyler çıkacak, modeliteleri aĢmak için teknik sorunlar çıkacak. Onlar üzerine enerji harcamamız
gerekecek. Olasılıkları ortaya, masaya yatırıp avantajı nedir, dezavantajı nedir, uygulanabilirlik konularını uzun uzun tartıĢmamız
gerekecek” Bakın, uzun uzun tartıĢacaklar,” Ama bütün bu süreç içerisinde, dediğim gibi, siyasi iktidarı bu noktada attığı adımlardan
dolayı sıkıntıya düĢürücü bir unsurun olmaması lazım.” Dikkat, neyin pazarlığı yapılıyor arkadaĢlar, dikkat. Türkiye Cumhuriyeti‟ nin
düĢürüldüğü Ģu zillete bakınız. BaĢbakanlık MüsteĢar Yardımcısı, MĠT MüsteĢarı, yardımcıları Oslo‟ da Ģimdi görüĢmeyi savunuyorlar
ve zillete düĢürüyorlar ve ne sözleri veriyorlar … ve diyor ki “ ĠçiĢleri Bakanı da sosyal psikologdur.” Atalay‟ ı kast ediyor. “ Bu noktada
iyi çözümlemeleri var, anlıyor ama aynı zamanda siyasetin gereklerini de iyi bilen, ona göre bazen farklı demeçler verebilen bir insan.”
Bu konuda siz pek farklı demeç vermiyor gibisiniz.
BAġKAN – Evet, Sayın Akçay. Rica edeyim artık, lütfen...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Az kaldı.
BAġKAN – Çok arkadaĢlarımız var yani, hepsini...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın BaĢkanım, tabii...
BAġKAN – Evet.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın BaĢkanım, istirham ediyorum. Çok az kaldı.
BAġKAN – Yani, ben, yeteri kadar süre ekledim size.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tabii, çok teĢekkür ediyorum Sayın BaĢkanım. Ben de ilk konuĢmamızda en az konuĢan
konuĢmacılardan biriyim.
38
BAġKAN – Biliyorum, onun için ben size biraz...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Çok teĢekkür ederim.
BAġKAN – Estağfurullah.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bir noktaya kadar tolere edebiliyorsunuz çünkü dediğim gibi alandaki valiler, emniyet
müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani, Ģu anda -sizi bilmiyorum- spesifik olarak isim vererek Ģikâyet edebileceğiniz
“ ġu adam, düĢmandır, bu adam Ģeydir gibi bir Ģikâyetiniz var mı?” diyor, soruyor. Sayın Bakan, benim size Ģikâyetim var bu Diyarbakır,
Tunceli Emniyet Müdürlerinden. Lütfen görevden alın. Öyle “ Sayın BaĢbakan tasvip etmiyormuĢ, Bülent Arınç tasvip ediyormuĢ…” Siz
iki arada bir derede kalmayın, bunlar bu devletin emniyet müdürleri olamazlar.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Akçay, teĢekkür ediyorum efendim.
Sayın Korkmaz? Yok.
Sayın Muharrem IĢık.
Muharrem Bey, misafir milletvekillerimizin konuĢması için herhâlde onlara fırsat vereceksin, Komisyon üyeleri her zaman
konuĢuyor diyorum.
MUHARREM IġIK (Erzincan) – TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkanım.
Herkesi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın BaĢkanım, ben, konuĢmama baĢlamadan önce, bugün, biliyorsunuz eski Ġnönü Üniversitesi Rektörü Fatih
Hilmioğlu‟ nun oğlu, geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiĢti. Öncelikle, kendisine Allah‟ tan rahmet diliyorum.
Bugün, cenaze namazı kılınması için iki gün izin verildi Fatih Hilmioğlu‟ na. Buradan, özellikle, geldikten sonra hiç
yapılmayacak, hiçbir vicdana sığmayacak, hiçbir insanlıkta yeri olmayacak bir uygulama yapıldı. Daha önce serbest bırakılan -daha
doğrusu yine böyle bir yakını öldüğü için serbest bırakılan- bir esrar kaçakçısının geri dönmemesini mazeret göstererek bu değerli bilim
insanımız -yıllarını vermiĢ- Ģu anda Ergenekon‟ dan tutuklu olarak yargılanan Hocamızı götürüp tekrar Sincan Cezaevinde gece yatırılıp,
ondan sonra cenazeye götürüp tekrar Sincan Cezaevine geri gönderilmiĢ.
Biz, bir insana bir Ģey söylediğimiz zaman “ Allah sana evlat acısı vermesin.” deriz. Böyle bir hocanın cenaze namazından
sonra bir yere kaçacağının düĢünülmesi bence vicdansızlıktır. Bunu yapanların da -eğer Hükûmet gerçekten samimiyse bu konuda- bir
an önce cezalarını vermesi gerekir çünkü insanlık dıĢı bir uygulamadır.
Sayın BaĢkanım, tabii Hocam olsun, diğer muhalefet milletvekillerimiz olsun günlerdir bir Ģeyler anlatıyorlar. Tabii, biz,
bunları dinlerken doğru olduğunu kabul ediyoruz çünkü anlattıkları Ģeyler mantığımıza çok uygun gelen Ģeyler artı belki onlarca,
yüzlerce, binlerce belediye baĢkanı Ģu anda bu konuda ızdıraplı, dertlerini anlatmaya çalıĢıyorlar. VatandaĢta bir huzursuzluk var.
Ġktidara yakın olan gazetelerde bile köĢe yazılarında bu konunun ne kadar sakıncalı olduğu, bu yasanın ne kadar sakıncalı olduğu
söyleniyor, anlatılmaya çalıĢılıyor ama tabii bunlara anlatılan her Ģey, özellikle dün Sayın Bakanımız akĢam cevaplarken, sorulara Ģey
yaparken sanki bu tedirgin olan insanların hepsine paranoyak muamelesi yaptı. Biz, resmen bunu saplantı hâline getirmiĢiz. Bu konuda,
hiç ciddiye almadan, sanki ülkenin gideceği, ülkenin geleceğini veya ülkeyi siz bizden çok seviyorsunuz da biz sizin kadar
sevmiyormuĢuz gibi bir izlenim yarattı ve verdiğimiz birçok önergede burada anlatılan konuların hiçbirinin ciddiye alınmadığı görüldü.
Tabii burada MHP kanadı olsun, Cumhuriyet Halk Partisi olsun hâlen iyi niyetle bir Ģeylerin sonuçlandırılmasına yalvarırcasına hem de böyle ülke iĢte Ģeye gitmesin diye- yani sonuçta bu yasa geçse ne değiĢecek, geçmese ne değiĢecek? Tamam, siz çok güzel bölmüĢsünüz,
iĢte Hatay‟ da olan olay… Nasıl böleceğinizi, nasıl Ģey yapacağınızı önceden planlamıĢsınız. Ha, Ģu noktayı da belirteyim: Yasadan
kimsenin haberi olmadığı söyleniyor ama milletvekili bazında olmayabilir ama ben bu yasanın çok uzun zamandır, çok ayrıntılı olarak
böyle noktasına virgülüne kadar düĢünülerek bölgesel olarak çok güzel ayarlandığını düĢünüyorum yani bir yerlerde ayarlanmıĢ.
“ Nereden, nasıl oy alırız, nasıl bu seçimi kazanırız?” Ģeklinde ayarlanarak yapılan bir yasa. Tabii, biz buradaki arkadaĢlarımız... Ben bir
hekimim, belki bu konularda yasal yönünü fazla bilmem ama sonuçta okuduğumuz yerler, iĢte hocalarımızın, değerli
milletvekillerimizin verdiği bilgiler gazetelerde veya kitaplarda okuduğumuz kadarıyla yasanın bir sürü sakıncası görülüyor. Biraz önce
dediğim gibi buradaki arkadaĢlarımız, milletvekili büyüklerimiz, özellikle grup baĢkanlarımız, dediğim gibi, yalvarırcasına “ Bu yasayı
geri çekin. Oturalım, tekrar düĢünelim, tekrar konuĢalım. Yine getirin ortak bir yolunu bulalım, hep birlikte çıkaralım.” diye söylerken
sonunda, en son konuĢmalarda zaten sağ olsunlar Ġktidar milletvekillerinden Ģimdiye kadar 2 kiĢi konuĢtu, hiç kimse fikrini söylemiyor,
ne olduğunu da tam bilmiyoruz. Burada tabii Ģöyle bir Ģey düĢünüyoruz: “ Ya, kendi fikirleri de yok çünkü yasada Ģöyle” ya da demiĢler
39
ki “ Tamam, bu böylece geçecek, o yüzden hiçbir Ģey söylemeye gerek yok, biran önce geçsin. Biz de hedefimiz neyse o hedefe ulaĢmak
için çalıĢalım.” Tabii burada yapılan bir Ģey daha var, yıldırma politikası da uygulanıyor aslında. Özellikle milletvekilleri ne burada
yıldırma politikası uygulanıyor. Nasıl? “ Siz, boĢ boĢ konuĢun. Biz, burada nasıl olsa parmak çoğunluğumuz var. Biz parmağımızı
kaldıracağız, siz boĢuna kendinizi yoracaksınız.” ĠĢte “ Bir buçuğa kadar burada bekleyeceksiniz.” Biz, zaten nasıl olsa ruhsal... Çünkü
ruhsal yorgunluk çok önemli bir Ģeydir. Bedensel yorgunluğu belki yattığınız zaman geçirirsin ama ruhsal yorgunluğun geçmesi çok zor
bir Ģey. “ Biz, nasıl olsa kafamızı yormuyoruz, hazırlanmıĢ… Siz burada kendinizi yorun. Biz en sonunda bunu geçireceğiz, sizi de
yıldıracağız.” diyor. Tabii dediğim gibi, ben burada...
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Doktor musun Sayın Vekilim sen ya?
MUHARREM IġIK (Erzincan) – Efendim?
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Doktor musun sen?
MUHARREM IġIK (Erzincan) – Biraz öyle mesleğim var. (GülüĢmeler)
Tabii, burada, dediğim gibi diğer konularda arkadaĢlarımız her Ģeyi söyledi ama bence burada en önemli noktalardan bir
tanesi de biraz önce belirttiğim bu iĢaretleme noktaları -belirleyen- iĢte “ Burayı böyle bölelim.” “ Buradaki oylar nasıl olsa bize gelmiyor,
bunları bu Ģekilde yapalım. Diğer tarafta da oy almak için baĢka bir tarafa aktaralım.” Bunda iki Ģey çıkacak, ya “ iĢaretlenme” olacak
bunu ismi ya da “ Siz kazanırsanız bile biz, size hizmet getirmeyeceğiz.” olacak ismi. Dolayısıyla bunda bir sürü çekince var. Ben,
zamanınızı fazla almayayım. Zaten diğer konularda arkadaĢlarımız hepsini söylediler, tekrarlamak istemiyorum fazla.
Hepinize teĢekkür ediyorum. ĠnĢallah aklıselim galip gelir, burada da bir Ģeyler yapılır.
BAġKAN – Sayın IĢık, teĢekkür ederim efendim.
Efendim, Sayın Erdoğan sırasını Sayın Günal‟ a verdi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum ve en son söyleyeceğim Ģeyi en baĢta söyleyeyim: Sayın BaĢkanım, Ģu anda yetkisiz bir görüĢme
yapıyorsunuz çünkü ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak böyle bir kanunun bize gelmeden sizde görüĢülmesinin bizim tali
komisyon olmamızın hem Anayasa‟ ya hem Ġç Tüzük‟ e aykırı olduğunu düĢünüyorum. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin
geleneği oldu.
BAġKAN – ġimdi herhâlde görüĢlerini bildirmek için seni gönderdi, dinleyeceğiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – ġimdi, tabii yani yetkisiz olduğunu baĢtan bir söyleyeyim çünkü az sonra gerekçesini size
sunacağım ama Sayın BaĢkanım, Meclisin en önemli haklarından birisi bütçe hakkıdır. Ġçinde bulunduğumuz ve sizin hemen altınızda
olan Plan ve Bütçe Komisyonu da bu kanunlarla, tekliflerle, tasarılarla uğraĢır. Herhangi bir kuruĢ dahi harcama gerektirecek bir tasarı,
teklif gelirse bunun Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmesi gerekir esas komisyon olarak. Biraz sonra size hukuki gerekçelerini de
söyleyeceğim. Dolayısıyla, burada, bu yapmıĢ olduğunuz, esas komisyon olarak yaptığınız görüĢme usulen aykırıdır, Anayasa‟ ya ve Ġç
Tüzük‟ e aykırıdır.
ġimdi, Sayın BaĢkanım, ayrıca, usulen bu Ģekliyle görüĢmeniz de aykırıdır. Biz, en çok kanun tasarı ve teklifi görüĢen
komisyon olarak ve beĢ yıldır da ben onun üyesi olarak buna benzer çok kanun tasarı ve teklifleri görüĢtük. Böyle bir kanun yapma
tekniği olamaz. 140‟ a yakın alt maddeyi oraya koyup da 5 tane madde, 6 tane, 7 tane madde yapıp “ Bunu biran önce geçirelim,
muhalefet konuĢmasın.” derseniz... Siz geçen dönem yasama içerisinde değildiniz ama dört maddelik bir kanun teklifi üç hafta boyunca
burada görüĢüldü. Ben, size tutanaklardan sonra onları da… Mayın temizlemeyle ilgili kanunu burada olan arkadaĢlarımız, o gün üye
olan arkadaĢlarımız iyi hatırlayacaklardır. Yani, öyle eğer dayatmayla gelirseniz, “ Biz bunu çıkaracağız.” derseniz, her ne kadar bir sürü
Ģeyi değiĢtirseniz de Ġç Tüzük‟ ü henüz tam değiĢtiremediğiniz için, yarım kaldığı için bazı Ģeyleri demokratik Ģekilde ve yasaya,
mevzuata, 5018‟ e, BaĢbakanlık Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği‟ ne uygun olarak yapmak zorundayız.
ġimdi, önceki gün siz baĢladığınızda biz de aĢağıda SPK Kanunu‟ nu görüĢüyorduk. ArkadaĢlara dedim “ Ya, burada
aradıklarımızı bulamıyoruz. Tanımlar maddesi var, alfabetik yapın.” demiĢ BaĢbakanlık. “ Niye?” dedim, Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliği... Kahkahalarla güldüm. Yani, en asli unsurlarını, etki analizini, birçok Ģeyi dikkate almıyorlar, sadece alfabetik
düzenlemede ilk defa dikkate almıĢlar. Yani, aradığımızı bulamıyoruz birbiriyle ilgili Ģeylerde. Nasılsa ama esasa geldiği zaman…
Sayın Bakanım, bu kuracağınız ilçelerin maliyeti nelerdir? Kaç tane yeni ilçe kuruyorsunuz? Bunlarla ilgili kaynağı nereden
bulacaksınız? 2013 bütçesine, ĠçiĢleri Bakanlığı bütçesine bunlarla ilgili tahsis koydunuz mu? Ne kadar koydunuz? Bir iki hafta sonra
geleceksiniz ama Ģimdiden söyleyeyim ki böyle bir Ģey olabilir mi? Yani, Ģunları kapatıyorum, bunları kuruyorum. Kapattığımda ne
40
çıkacak? Yeni yerlerden ne gelecek? Böyle bir kanun gerekçesi olur mu Sayın BaĢkanım? Yani, bu geldiği zaman bunun bir “ etki
analizi” diyorsanız o zaman “ etki analizi” dediğiniz budur. Maliyeti Ģudur, Ģuradan bulacağım kaynağını göster.
Sayın Maliye Bakanı bugün açıklama yapıyor arkadaĢlar, diyor ki: ” Bütçe tutmuyor.” Geçende daha açık söylemiĢti,
herhâlde fırçayı yedi. “ Bazı bakan arkadaĢlarımız bizi dinlemiyorlar, ben uyarıyorum ama bütçe disiplininden uzaklaĢıyoruz. Kaynağını
göstermeden harcama yapıyorlar.” diye bugün kibar söylemiĢ “ Vergi gelirlerini biraz tutturduk ama giderleri tutturamıyoruz.” diye. Peki,
nasıl olacak bu? Nerede bütçe disiplini, nerede mali kural? Böyle bir Ģey olabilir mi? Bir sürü Ģey kuruyoruz, kapatıyoruz, kaldırıyoruz...
Bir kere bunlar yanlıĢtır çünkü buraya baktığınız zaman Anayasa‟ da 161, 162, 163‟ üncü maddeleri tamamıyla bütçe disiplini ve mali
disiplinle ilgilidir ve orada komisyonlar sayılır, hepsine tek tek söylenmesin diye gerekçesinde de aynen Ģöyle der: 20‟ nci maddede
gerekçe vardır, bu komisyonların sayıldığı yerde ve “ Kamu harcama ve gelirlerinde artıĢ veya azalıĢı gerektiren kanun tasarı ve
tekliflerini veya sadece belli hükümleri, bu niteliği taĢıyan kanun tasarı ve tekliflerinin söz konusu hükümlerini Plan ve Bütçe
Komisyonu görüĢür.” Dolayısıyla, Ģu anda görüĢtüğümüz Ģey hem Anayasa‟ ya, Ġç Tüzük‟ e aykırıdır hem de Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliği‟ ne, bu Ģekliyle görüĢülmesi, maddeler ayrıĢtırılmadan görüĢtürülmesi, ayrı ayrı madde olarak, aykırıdır Sayın BaĢkanım.
ġimdi, birkaç tane sosyal ve ekonomik sakıncaları açısından arkadaĢlarımız siyasi Ģeylere değindiler, zamanım el verirse
değineceğim ama az önce Sayın Hocam da, Sayın Güler burada söylerken o birleĢtirmelerden bahsetti. Ben, onun üzerinden bir Ģeyler
söyleyeceğim. ġimdi, köyler bir taraftan “ tarımla uğraĢan orman köylerinin korunması” var Anayasa‟ da, tarımla ilgili korumalar var.
“ Devlet, birtakım Ģeyler sağlar.” derken bunu, bu, bütünĢehir belediye baĢkanı nasıl sağlayacak acaba? Yani, köyle ilgili nesi var? Hangi
sistemi kuruyorsunuz? Hangi müdürlükleri büyükĢehir belediye baĢkanına tahsis ediyorsunuz da bu hizmetleri verebilecek? Ben,
gerçekten ĢaĢırıyorum. Anayasa 45‟ te “ tarım arazileriyle çayırların, meraların korunması” var, “ amaçları dıĢında kullanımının
önlenmesi” var. Nasıl bunları yerine getireceksiniz? 169, 170‟ te “ orman köylüleri ve ormanların korunması” var. Bunları, sadece Orman
Bakanlığı hangi yetkiyle yapacak Ģimdi? BüyükĢehir mi karıĢacak, valilik mi karıĢacak? Kaymakamlıklar ne iĢe yaracak? Burada
kaymakam kökenli arkadaĢlarımız var, zatıaliniz de baĢta olmak üzere. ġimdi, bu nasıl bir keĢmekeĢtir ben anlamadım. Ne görev tanımı
var, ne paylaĢım var, ne yetkilerin nereye devredileceği var... Sadece bir komisyon... Mal paylaĢımını koymuĢsunuz Sayın BaĢkanım,
Sayın Bakanım, mal paylaĢımından baĢka, yetki paylaĢımına iliĢkin doğru dürüst bir tanımlama göremedim.
ġimdi, burada enteresan bir Ģey: Az önce Hocam söylerken yüzölçümlerini söyledi. ġimdi, Antalya‟ nın yüzölçümü 21 bin
kilometre civarında. Bir bakıyoruz, Belçika‟ nınki 30 bin. Ben, merak ediyorum acaba GazipaĢa‟ nın köyüyle KaĢ‟ ın Kınık‟ ındaki bir
köye ġu anda sadece dört tane alt kademe belediyesine hizmet veremeyen, o sınırlara yetiĢemeyen Antalya BüyükĢehir Belediyesi nasıl
hizmet verecek Sayın Bakanım? Bu kadar uzak mesafe, 650 kilometre, GazipaĢa‟ nın Kaledran sınırı ile Kınık arası 650 kilometre. Biz
milletvekili olarak koĢuĢturmaktan yetiĢemiyoruz. ġimdi, siz bunun tamamını bu bölümün ertesine getirip de hepsini tek bir merkezden
yaparsanız buna nasıl yetiĢeceksiniz? Hangi yöntemlerle buralara bazı çalıĢmaları götüreceksiniz?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Mardin‟ i büyükĢehir yapın, bizimkileri yapmayın, o kadar!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani Ģimdi bu söylemeye çalıĢtığımız Ģey, bunlar düĢünülmeden alelacele “ Biz yaptık
oldu.” Ne yaptınız? Ġl sınırı koyduk, hepsi büyükĢehir oldu. Bunda siyasi gerekçenizi ortaya koyun, “ BaĢka bir gerekçemiz yok, biz söz
verdik, yapacağız.” derseniz ona bir Ģey yok, onu biz millete anlatırız ama arkasından bir sürü böyle yaldızlı laflar koyarak bunu
anlatmanın maalesef kimseye bir faydası yok.
ġimdi, çok enteresan Ģeyler var burada. Az önce tarihî kentlerle ilgili konuĢtuk. Yani benim doğduğum yer Manavgat. Side
köyken aldığı hizmet belli, belediye olduktan sonra aldığı hizmet belli. ġimdi size bir pasaj okuyacağım: “ Dünyada marka olmuĢ,
arkeolojik doğal zenginlikleriyle turizm alanında en önde kentlerden birinin bu kanun çalıĢmasıyla sonucunun nereye gideceği belli
olmayan bir Ģekilde kapatılmasının ülkemize hiçbir katkısı olmayacaktır. Side Belediyesinin dıĢındaki tüm bölge „ Side‟ diye turizmde
yatak satıyor. Marka kentler deniliyor ama diğer taraftan marka olan bir kentin boğazı kesiliyor. Resmen boğazlanıyor. Kendisine
yetemeyen beldelerin lağvedilmesinin yanı sıra burada kendisine yeten beldelerin de kapatılması, partili olduğum için de vatandaĢların
sorularına karĢılık bulamıyorum. Ġkinci sakıncası, bundan sonra belediyeler büyükĢehre bağlı olacak ve kısıtlı hizmetler gören yerler
olacak. GazipaĢa‟ ya kadar Antalya‟ dan yönetim mevcut hâliyle halkla bütünleĢik olmaları, her türlü derdine ortak olmalı, böylece yerel
yönetim sekteye uğrayacak. Hâlâ bu yanlıĢtan dönüleceğini umut ediyorum.” diyor.
Sayın Bakanım, bunu söyleyen Side Belediyesinin Adalet ve Kalkınma Partili Belediye BaĢkanı, Değerli KardeĢimiz
Abdülkadir Uçar. “ Hâlâ bu yanlıĢtan dönüleceğini umut ediyorum.” diyor, son cümlesini bir daha okuyorum.
41
ġimdi, Sayın BaĢkanım, Değerli Bakanım; burada geçtiğimiz haftalarda yaĢadığım bir Ģeyi, köylerin mahalle ve ilçe
sınırlarına katılması örneğinden yola çıkarak tekrar söyleyeceğim, çok sosyolojik bir olaydır. Bunları kapattığınız zaman artık
mahalleye, köye dönüĢecek yerler de Ģehir sınırına girince belediyeler geliyor, gürültü kirliliği diye köylerdeki meydan düğünlerini
yapamayacaksınız. Hiçbir köyde, öyle az buz da değil, getirmiĢler 150 bin lira ceza. Örnek Yakupabdal köyü buraya katılmıĢtı mesela,
köy olup mahalle oldu Çankaya ilçesine bağlı. ġimdi, bunun bütün Türkiye‟ deki mahalle hâline dönüĢen yerlere yayılacağını düĢünün.
Jandarma mı sorumlu olacak, polis mi? Jandarma tutanak tutuyor, vatandaĢ itiraz ediyor, “ Bize polis gelmesi lazım, biz artık ilçe
merkeziyiz.” diyor ve ortada bir garabet var. ġimdi, bunun çok önemli olan… Hayatında bir defa evleniyor adam, düĢünün -basit bir
örnek veriyorum, ne kadar sosyolojik çarpıklık olduğunu anlatabilmek için- düğün yapacak, yanındaki komĢu kıskanacak söyleyecek, siz
o düğünü basacaksınız jandarmayla, polisle. Böyle bir Ģey olur mu? “ Olmaz.” demeyin, ben kendim araya girerek belediye meclis
üyelerine rica edip birtakım hafifletici Ģeylerle konuĢtuğumuz için yeni bir vakıa. ġimdi bunu genele yayacağız örneğin.
ġimdi, bunlar gerçekten anlatılabilir gibi bir Ģey değil. Yani siz tabii ki bunları biliyorsunuz ama Ģu andaki yapıyla bile
Ankara BüyükĢehir Belediyesinin kaç para borcu olduğunu biliyor musunuz? Bitiriyorum BaĢkanım, son Ģeyimi söylüyorum. BeĢ yıldır
Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bütün ĠçiĢleri Bakanına, SayıĢtay BaĢkanına, ilgili denetleyecek olan bütün kurumlara soruyorum, beĢ
yıldır değerli arkadaĢlarım, Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin vadesi geçmiĢ alacakları 7,5-8 milyar civarında devam ediyor. 4 milyarı
sadece -BüyükĢehir Belediyesi 2,5 civarında -değiĢiyor zaman zaman- ve ASKĠ ile EGO‟ ya ait. Üstüne üstlük metroyu da omuzlarından
aldığımız hâlde bu borç devam ediyor. Kim ödeyecek bunları? Nasıl bir etkin yönetim olacak? Sadece Ģu anda mevcut BüyükĢehirden
kalan yükümüz bu.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Melih Gökçek öyle bir Ģey yapmaz!
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yani gerçekten bunların hiçbiri hesaplanmadan, bu borçlar ne olacak, hangi projeyi
yapacağız, hangi parayla… Nereye gitti? Bu parayı kim ödeyecek Sayın Bakanım, Sayın BaĢkanım? Sırtımızda bu, çocuklarımızın
sırtında, devam ediyor. Vadesi geçmiĢ bunlar, yeni değil, hazine ödeyecek bunu. “ Hazine ödeyecek.” ne demek? ġimdilik, bir hafta, iki
hafta önce olduğu gibi, “Vallahi bütçede açık var, harçlara, vergilere zam.” Yani bize geliyor. Holdinglerden falan da almıyorsunuz,
vergi gelirlerindeki artıĢ kurumlar vergisinden ya da gelir vergisinden olmuyor, doğrudan mazota, arabaya, doğal gaza, elektriğe…
Gülüyorsunuz, yılbaĢından itibaren sigaraya da, geçen sene 5 puan geri çekmiĢtik millet çok bağırdı diye -Hükûmet- Ģimdi yeniden,
onlar hiçbir Ģey yapmadan otomatik olarak yüzde 64‟ ten 69‟ a çıkıyor. Dolayısıyla bir sürü emlak vergisi, defter tutma haddi, bir sürü
imar ruhsatları, köylülere vereceğiniz… Birçok yeni çıkacak vergileri söylemiyorum, vatandaĢ Ģimdi Ģehir olmanın vergisini ödeyecek
ama hizmet alabilecek mi Allah bilir, onun için dedim. Böyle bir Ģey;
1) Hem hukuken yanlıĢ, anayasal olarak yanlıĢ, sonuç olarak Ġç Tüzük‟ e de aykırı,
2) Birtakım ekonomik boyutları hesaplanmadan yapılmıĢ,
3) Sosyolojik etkileri hesaplanmadan yapılmıĢ.
4) Siz bunu siyasi bir proje olarak… BaĢka geriye hiçbir Ģey kalmıyor çünkü, diğerlerinde mantık yok, verdiğiniz bir sözü
yerine getirmek üzere… Biliyorum birçok Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaĢımın da içine sinmediğini, grup disiplini
içerisinde, daha doğrusu BaĢbakan disiplini içerisinde seslenmeden dinlemek zorunda kaldığınızı biliyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – “ Kim onlar?” diyor, içine sinmeyenleri BaĢbakana söyleyecekmiĢ!
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Onları zaten Sayın BaĢbakan bulabilseydi Ģimdi tek tek sıkıntıya düĢerlerdi. Biz onun için
yine de arkadaĢlarımızı seviyoruz, koruyoruz ama onların da çoğunun bu yasa tasarısının içlerine sinmediğini biz biliyoruz. Jurnalcilik
yapmayız, sadece bir tespiti söylüyoruz çünkü hakikaten bu Ģekliyle düĢündüğümüz zaman siyasi gerekçenin dıĢında böyle olmaz yani
olsa da bu Ģekliyle olmaz. BüyükĢehir olabilir, yapabiliriz, yeniden yapılandırabiliriz, yeni iller kurabiliriz, ilçeler kurabiliriz ama
“ Efendim, biz burayı yaptık, bundan sonra da seçilmiĢ vali atadık. Yarın federasyona doğru geçiĢimizde sorun yok.” derseniz o zaman
bu siyasidir. Bunu söyleyin, deyin ki: “ Biz buna destek veriyoruz, biz bunu taahhüt ediyoruz.” onu ayrı tartıĢalım. Ama bize gelip de
“ yönetimde etkinlik” , “ yerinden yönetim” , “ merkezden yönetim” falan derseniz, iĢte bütün arkadaĢlarımız bunu açıkladılar.
Ben tekrar Sayın BaĢkanım, bu oturumu burada kapatmanızı ve önce bunu Plan ve Bütçe Komisyonuna esas komisyon
olarak göndermenizi… Sizin yetkinizde, Sayın Bakana söylemiyorum. Meclis BaĢkanlığına da o konuda arkadaĢlarımız gerekli
giriĢimde bulundular.
TeĢekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Günal, teĢekkür ediyorum efendim.
42
Sayın Ali Haydar Öner, buyurun.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın BaĢkanım, Sayın Bakan, Komisyonumuzun ve Meclisimizin değerli milletvekilleri,
ĠçiĢleri Bakanlığının güzide yetkilileri, değerli katılımcılar, değerli konuklar; “ kaimi makam” sözcüğünün nereden geldiği bi liniyor,
“ merkezî hükûmet adına kaim olan makam.” Valiler ve kaymakamlar devletin yasalarını, yetkili makamların duyurularını ilan eder,
uygularlar ve uyarlar. Ancak Ģu duyuruyu yapmak zorundayız: Duyduk duymadık demeyin ey ahali, misket bombası geliyor! Hem bu,
Esad‟ ın ya da Esed‟ in misket bombası değil. Esed‟ e düĢmanlık söylemlerini sıkça duyduğumuz, hâlihazırdaki Sayın BaĢbakanın ve
Ģürekâsının misket bombası yani ona yardımcı olan arkadaĢlarının misket bombası. Bu bombanın biri devlete, anayasal düzene. Yani
devletin BaĢbakanı devletin anayasal düzenine yönelik bomba atabilir mi? Ama farkına varmadan atıyor ya da bilerek atıyor ya da
birinin talebi doğrultusunda atıyor ya da birinin eldiveninin içindeki el olarak atıyor. Ne gaflet! Bu misket bombasının bi r parçası
millete, milletin birlik ve beraberliğine. Ne kadar vahim! Bu misket bombasının bazı parçaları yurttaĢlara, hem beldedeki yurttaĢlara,
kapanacak 1.582 beldenin yurttaĢına hem de 16 binden fazla köylerin yurttaĢlarına. Buna kimin hakkı var? Siz Meclise gelmeden önce
millete çıkıp 16 bin köyü kapatacağız mı dediniz? Beldelerle ilgili niyetiniz belliydi, Anayasa Mahkemesinden bir Ģekilde döndü.
Milletin rızası hilafına böyle bir karar almaya kalkıĢıyorsunuz. Kim, kimin adına, nasıl karar alabiliyor? Böyle bir yetkiyi kim, kime
vermiĢ? Hükûmet Programı‟ nda var mı? Seçim vaatleri arasında var mı?
YönetiĢim beceriksizliği had safhaya, öngörüsüzlüğe çıkıyor çünkü bir ilin yönetilebilirliği, bir yönetim biriminin
yönetilebilirliği optimum büyüklükle orantılı. Siz Antalya‟ yı, Konya‟ yı, Muğla‟ yı bir belediye mekânı olarak nasıl düĢünebilirsiniz?
Daha küçük vilayetler için benden seçmenlerim “ Filan belediye baĢkanından benim için randevu alır mısın?” diyor. “ Ben belediye
baĢkanının özel kalem müdürü müyüm?” dedim en sonunda. Pek çok arkadaĢımıza benzeri talepler gidiyor, seçilmiĢ baĢkan astığı astık,
kestiği kestik. Haydi, bunlar devletin birliği, dirliği içinde aykırı düĢüncelere sahip olmasalar yine sineye çekelim. Aykırı düĢüncede
oldukları belli olanları, ayrı bayrak isteyenleri Sayın Bakan aldı mı açığa, alabildi mi?
ALĠM IġIK (Kütahya) – Alamadı…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – O görüĢte olmadığını biliyoruz, hakkını yemeyelim ama niye alamıyor? Peki, bu bir
tanesiyle baĢa çıkamazken kaç tanesiyle baĢa çıkabileceğiz? Söyleyince söyledi oluyor. Öngörüsüzlük, siyasi körlük bağıĢlanamaz.
“ Kendinize yapılan kötülükleri bağıĢlayınız.” Kim söylüyor bunu? Yüce inancımıza sahip olanlar biliyor. Laik bir devletin
vatandaĢlarıyız ama halkımızın yüzde 99‟ undan fazlası elhamdülillah belli bir inanca sahip. O inancın önderi diyor ki: “ ġahsınıza
yapılan kötülükleri affedebilirsiniz ama milletinize, memleketinize yapılan ve yapılabilecek olan kötülükleri affetmeye yetki niz yok.”
Kim bunu yapma haddine sahip? Herkes aklını baĢına toplasın. Bugün bunları söylüyoruz ki kaydı düĢsün, sonra ben farkına varamadım,
öngöremedim diye kimse söylemesin. BüyükĢehir belediye baĢkanı her gün bir beldeye gitse yetiĢemez. Sivas‟ ın kaç köyü var, beldesi
var? Antalya‟ nın kaç köyü, beldesi var? Valiler için belli Ģart var, ilçelerin yarısına, efendim, beldelerin Ģu kadarına, köylerin bu
kadarına… Onlara bile kanunen mecburiyet konmuĢ. Belediye baĢkanına nasıl böyle bir yükümlülük koyacaksınız? Her gün birkaç
beldeye gitse, her gün birkaç belde baĢkanını kabul etse dahi zamanı yetmez. Bunlar çok açık arkadaĢlar yani bunu görmemek için
herhâlde milletvekili olmamak gerekiyor. Milletvekili olanın bunu görmesi lazım, bakan olanın görmesi lazım, BaĢbakan olanın
muhakkak görmesi lazım.
Değerli arkadaĢlar, valiler devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün temsilcileridir. Makamda bayrak niye var?
Bunun için var. Konakta bayrak niye var? Bunun için var. Otoda bayrak niye var? Onun için var ve Bayrak Kanunu‟ nun
uygulanmasından yükümlü olan vali görevini yapmak zorunda, muhtar da, kaymakam da. Bazı belediye baĢkanları ayrı bayrak isterken
Bayrak Kanunu yükümlülüğünü onlara nasıl vereceksiniz? Bayrak Kanunu, bazı belediye baĢkanlarına nasıl yükümlülük olarak
vereceksiniz. “ Görmedim” diyecek, “ Duymadım.” diyecek, “ Yanına bir baĢka bayrak daha çeksek ne olur diyecek?” Yasaların genelliği
ve eĢitliği ne olacak 29 vilayette, pardon, 29 büyükĢehir belediyesinde? O beldede farklı, bu beldede farklı bu beldede farklı iĢleyecek.
Geri kalan 52 vilayette onlarda da bambaĢka iĢleyecek. BaĢka hukuksuzluklar var, büyükĢehir belediyedeki her yurttaĢ kiĢi baĢına ayda
500-600 lira alacak. Köylerdekine bir Ģey yok. Hani genellik ve eĢitlik, hani hakça paylaĢım, hani adalet ve eĢitlikçi kalkınma? Hem
adalet diyeceksin hem kalkınma diyeceksin hem adaletsiz davranacaksın hem de gerice yöreleri daha da geri bırakacaksın. Partiyle
adınız uyumsuz, yazdığınız baĢka, dediğiniz baĢka, uyguladığınız baĢka, niyetiniz bambaĢka.
Ġl özel idareleri ayrı bir yerel yönetim birimi olursa doğru olur, vali çıkar oradan bir kanat özel idare bir kanat belediye, her
ikisinde de yasalara aykırılık yönünden çok sınırlı bir vesayet olur. Niye? Devlet adına, yapması, kanunen mümkün olmayan Ģeyleri
yaptırmamak yapması kanunen zorunlu olan Ģeyleri yaptırmak üzere… Kim Ģimdi belediye baĢkanının üzerinde otorite olacak? Var mı
43
öyle vali? Sistem kalmadı, kiĢilerle de netice alınamaz. Bir de baĢka bir Ģey, vali profesyonel yöneticidir, kaymakam profesyonel
yöneticidir. Mektebi var, stajı var, tecrübesi var, deneyimi var. YanlıĢ yaptı mı, çeker alırsın. Belediye baĢkanını nasıl alacaksın? BeĢ yıl
mecbur mu beldenin ahalisi o adamın zulmüne?
(AK PARTĠ sıralarından “ CHP‟ de oldu mu alıyorlar, Sayın Valim” sesleri)
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Onu da söyleyeyim. Çok güzel hatırlattınız arkadaĢlar. Biz Mülkiye‟ de okurken üç türlü
yalan var diyorlardı: “ Yalan, kuyruklu yalan, istatistikî yalan” ĠçiĢleri bakanlığı çok iyi istatistiki yalanlar söylüyor, di yor ki: “ ġu kadar
AKP‟ li belediye hakkında iĢlem yaptık.” Yaptıkları iĢlemler yapmaya mecbur kaldıkları iĢlemler. Pek çoğu örtbas ediliyor. Öyle vahim
olaylar var ki on sekiz yıl valilik, yirmi yıl kaymakamlıktan geldim. Öyle vahim olaylar var ki utanıyorum söylemekten. Canım tele
kulağa yakalanıyor, yetkili biri çağırıyor, “ Aman dikkat et Ģu konuda telekulağa yakalandın.” diyor, o da çıkınca yakalandığı kiĢiye “ Ya
bunları telefonda görüĢmeyelim yüz yüze görüĢelim.” diyor.
Profesyonel yöneticinin sorumluluğu var, sorumluluğu yerine getirmezse müeyyidesi var, birileri var, kırdığı ceviz kırkı
geçti hâlâ görevini sürdürüyor. Nasıl oluyor bu, nasıl oluyor arkadaĢlar? Sizin kendi ifadenizle söyleyeyim: “ AK PARTĠ‟ li değerli
milletvekili arkadaĢlarım, değiĢik görüĢten saygı duyduğum kırk yıllık dost arkadaĢlarım, kimsenin iradesi sizin iradenizin üstünde
değildir. Günü gelecek milletimize yaptığımızın hesabını vereceğiz. Kullandığımız her oyun, attığımız her imzanın hesabının vereceğiz.
Bugüne kadar iĢte sicilim ortada, inanmadığım hiçbir Ģeyi söylemedim, inanmadığım hiçbir Ģeyi imzalamadım. Ġnandığımı söylemekten
de kimse beni alıkoyamadı. Haysiyetli adamlar nasıl davranırsa öyle davrandım. Ama dakika da bitti.
Sayın BaĢkanım, bazı toleransları gösterdiniz…
BAġKAN – Evet, toparlayarak lütfen…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Ben de suistimal etmiyorum ama yarım saat daha konuĢmam var.
BAġKAN – Diğer maddelere yayarız, efendim.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Efendim, bu madde, 1‟ inci maddenin altı fıkrası öyle sıradan maddeler değil ki! Her biri
bir gülle.
BAġKAN – Tabii, tabii…
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Yalnız, Ģununla bağlayım Sayın BaĢkanım.
BAġKAN – TeĢekkür ederim, bağlayın.
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – ġimdi, kim hangi niyetle bu kanunu getirmiĢse getirmiĢ, kim hangi niyetle bu kanuna
destek vermiĢse vermiĢ, Ģu bilinsin: Hangi niyetle getirmiĢ olursa olsun, bunu getiren bunun hayrını göremeyecek, buna destek veren de
bunun hayrını göremeyecek ama milletimiz bir çıkmaza sürüklenmesin.
Saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Öner, teĢekkür ediyorum efendim.
Sayın Havutça, Namık Bey buyurun efendim.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Evet, Sayın BaĢkan, teĢekkür ediyorum.
Evet, Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım, Sayın Bakan, değerli konuklar; yasa tasarısının 1‟ inci maddesi
üzerinde görüĢlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Meclisin yarından sonra tatil olacağı söylendi ama Komisyon BaĢkanımız ısrarla çalıĢmaya devam etmek istiyor, ısrar
ediyor. Televizyonlar alt yazılar geçmiĢ bu akĢam itibariyle, bizi aradılar. Ama olsun biz çalıĢmaktan imtina etmeyiz, çalıĢırız, gerekirse
burada sabaha kadar çalıĢmaya devam ederiz.
ġimdi, değerli arkadaĢlarım, bilimin kuralları vardır. Örneğin, deniz seviyesinde su 100 derecede kaynar, 0 derecede donar.
Yüksekten bıraktığınızda her Ģey düĢer. Balık suda, kuĢ havada, solucan toprakta yaĢar. Her canlı doğar ve ölür. Kimi ot yer, kimi et yer.
Liderlerin yanlıĢı milletleri felakete, doğruları saadete götürür. Yalçın tepeler, zamanla aĢınır. AteĢ sıcak, buz soğuktur. Daha
böyle milyonlarca kural sayılabilir.
ġimdi, Yüce Yaradan bu kuralları koymuĢ, her Ģey tıkır tıkır iĢliyor. Tersi yapıldığında düzen bozuluyor. Atın önüne et, itin
önüne ot koyarsan yemez. Demiri pas, insanı gam çürütür derler. Toprak, su, hava kirlenince canlılar ölür. Hatalardan savaĢlar çıkar,
felaketler yaĢanır.
Bu Ģekilde bilimin bunları çözmek için birçok uğraĢ verdiğini biliyoruz ve bunlar evrensel kurallardır. Yani bunlar doğanın
kurallarıdır, yaĢamın kurallarıdır.
44
Tabii, sosyal yaĢamda böyle kurallar, belirleyici kurallar koyamıyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyetinin bugün Anayasa‟ nın
2‟ nci maddesinde tanımlanan bir devlet tarifi yapılmıĢ. Yani bu tarifi biz ilk defa koymuyoruz. 1923 kurucu iradesi Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir yönünü tarif etmiĢ. Bugün, hemen hemen Türk anayasal sisteminde ve Cumhuriyet tarihimizde bütün iktidarların
benimsediği bir de Avrupa Birliği kriterlerini benimsemiĢiz; yani, Avrupa Birliği kriterlerinde biz, iĢte Kopenhag Kriterleri , Maastricht
Kriterleri gibi. Ama siyasal yönümüzü belirlemiĢiz, bu da özgürlükçü, çoğulcu parlamenter demokratik sistem.
ġimdi, geldiğimiz noktada bakıyoruz, Sayın Hükûmetin önümüze getirdiği tasarıyı, birçok yönleriyle aĢağı yukarı üç günden
beri arkadaĢlarımızla tartıĢıyoruz. Tasarının geneli üzerinde yaptığımız değerlendirmeler esasında bu 1‟inci madde de hemen hemen…
Zaten öyle bir madde düzenlenmiĢ ki maddenin hepsi zaten 1‟inci madde. Yani öyle bir kanun teklifi baĢarısı var ki hakikaten kırk yıl
düĢenseniz aklınıza gelmez tarzında.
ġimdi, tabii ki en önemlisi tasarıda il idarelerinin, il özel yönetiminin kaldırmasıyla ilgili. ġimdi, il idaresi sisteminin
aĢındırılması, taĢrada “ devletin tarafsızlığını ve hukukun üstünlüğünü” uygulayacak makamların zayıflamasına ve zaman içinde ortadan
kalkmasına yol açacaktır. Ġl idaresi sisteminin aĢınması, kamu düzenin sağlanmasında elbette güçlüklere neden olacak. Oysa iI idaresi
sistemi yerel demokrasinin sağlıklı iĢlemesinin en önemli ayaklarından birisiydi. Büyük sorunları olmasına rağmen "mülki idare" ya da
"il idaresi sistemi" Türkiye'nin mevcut durumunda bir denge ve sigorta iĢlevi görmektedir. Eğer bu kanun çıkarılırsa bu sigorta da atmıĢ
olacaktır.
Burada asıl garabet Ģu: Eğer bu tasarı bu Ģekliyle yasalaĢırsa dünyada örneği olmayan farklı bir garabetde ortaya çıkacaktır.
Çünkü belediye yönetimi kentsel alan yönetimidir. Dünyanın hiçbir yerinde bir de kırsal alanı kapsamaz. Fransa uygulamasında köyler
de belediyeye dönüĢtürülmüĢtür. Ancak yapı farklıdır orada. ġimdi, bu durumda belediyelerin yetki alanlarını il sınırlarına geniĢletirse
sistem “ belediye” olmaktan çıkıyor ve otomatik olarak “ eyalet” ya da “ bölge yönetimine” dönüĢmüĢ oluyor.
BüyükĢehir belediye sınırlarının il sınırlarına çıkarılmasıyla kendiliğinden bölgesel yönetimler ihdas edilmiĢ olacaktır. Yerel
yönetim düzeyinde ortaya çıkan bu yapılanma bölgesel otonomiyi de gündeme getirecektir. Bu düzenleme Türkiye'nin idari yapısını
üniter devlet modeli ile uyumlu olmayan bir zemine çekebilecektir.
Ġl genel meclislerini devre dıĢı bırakmak, il özel idaresini devre dıĢı bırakmak, belli bir köy yapısını sürecin dıĢına çıkartmak
tamamen bölgesel, federal bir idare Ģekline yönelik bir altyapı oluĢturma izlenimini taĢımaktadır.
BüyükĢehir belediyelerinin görevlerini il sınırıyla tanımlamak yerinden yönetimin bir uzantısı olan iller idaresi ilkesine
aykırılık oluĢturmaktadır. Bu birimlerin birçok alanda görev üstlenmesi merkezden yönetim, yerinden yönetim ilkesiyle getirilen dengeyi
sarsacak, yerinden yönetim ilkesi hem yerel yönetimler hem de bu birimler içinde yer alan belediyeler lehine bozulacaktır.
Kocaeli ve Ġstanbul örnekleri ülke geneli için geçerli değildir. Ġstanbul ve Kocaeli'nde kentte sunulan hizmetlerin
koordinasyonunu gerekli kılacak yapılanma mevcuttur. Yeni kurulacak büyükĢehirlerin hiçbirinde koordinasyon gerektirecek hizmet
bütünlüğünü zorunlu kılan fiziki koĢullar bulunmamaktadır. Mevcut büyükĢehir belediyelerinde imar uygulamaları alanında yaĢanan
sorunlar, gecekondulaĢmanın bir türlü çözülememiĢ olması, sürüp giden yolsuzluk ve yozlaĢma eğilimleri, Ģehir rantının
vergilendirilememesi bu alandaki beklentinin boĢa çıkabileceği kanaatini pekiĢtirmektedir.
Değerli arkadaĢlarım, büyükĢehir yönetiminin mevcut durumunda dağ gibi birikmiĢ sorunlar vardır. BaĢta büyükĢehir olmak
üzere yerel yönetimler hiçbir biçimde demokratik değildir. Türkiye'de yerel demokrasi, Ģu anda yalnızca beĢ yılda bir yapılan seçimlerle
sınırlıdır. Seçimlerin dıĢında belediyelerin karar mekanizmalarına etki edebilmek, halk katılımını ve sivil toplum etkisini görebilmek
olanaksızdır âdeta. Genellikle göstermelik birtakım iĢler yapılmaktadır. Örneğin, kanunla yerel siyaseti demokratikleĢtirme adımı olarak
yerel yönetimlerle ilgili yasalara kent konseylerini, gönüllülük mekanizmaları ve komisyonlara katılımı getirdi ancak gelin görün ki
baĢta büyükĢehir belediyeleri olmak üzere CHP'li belediyelerin dıĢında belediyelerin yüzde 95'i bu mekanizmaları maalesef
uygulamıyor. BüyükĢehirler kurulurken en uygun ölçeği belirlemeye yönelik bir örgütlenme olmamıĢ, zaman içinde bir aĢama
sağlanamamıĢtır. Bu durumda büyükĢehirlerin kaynakları ne kadar etkin kullanıp kullanamadıkları sorusu hâlâ açıkta bulunmaktadır. Bu
düzenleme, en uygun ölçek sorununun daha da büyümesini beraberinde getirecektir. Mevcut büyükĢehirlerin kullandıkları kaynaklara
oranla ne ölçüde etkin ve verimli hizmet sundukları tartıĢmalıdır. Bu birimlerin görev alanlarının il sınırlarını kapsayacak Ģekilde
geniĢletilmesi etkin ve verimlilik açısından yeni sorunları ortaya çıkaracaktır. BüyükĢehir belediye baĢkanıyla hükümetin farklı siyasal
partilerden olması durumunda il genelinde kamu hizmetlerinin aksaması kesinlikle söz konusu olacaktır. Ġl sınırları ile örtüĢen
büyükĢehirlerde güçlü belediye baĢkanlığı yapısı ile birleĢince politik olarak karĢı konulamaz güç odakları oluĢacaktır.
45
BüyükĢehir olarak kurulması benimsenen illerin neden büyükĢehir yapıldığı, benzer durumda olanların neden seçilmediğiyle
ilgili rasyonel bir gerekçe yoktur. Neden 750 bin nüfusun üstünde olanlar? BaĢbakan söyledi diye mi? Diğer iller neden büyükĢehir
olamıyor? Bu düzenlemeyi anayasa hukuku açısından da değerlendirmek son derece yararlı olacaktır. Tekrara düĢmemek açısından,
arkadaĢlarımızın hepsi ifade ettiler. Anayasa'nın 123‟ üncü, 126‟ncı, 127‟nci maddelerine aykırı olduğu kanısında ortak bir anlayıĢa
sahibiz.
ġimdi, aynı zamanda, büyükĢehir belediyesinin dıĢında, il özel idarelerinin kalmasının dıĢında, ben kendi ilimden de örnek
vermek istiyorum. Belde belediyelerinin kapatılması, yerel demokrasinin geliĢmesine katkı sunmayı bırakın, tam aksine, yerel
demokrasinin hücresi sayılan belde belediyelerimizin kapatılmasını da dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bakın, 14 Ekim 2012 Pazar
günü, benim ilimde, Ayvalık Altınova, Küçükköy, Pelitköy, Edremit, Akçay, Güre, Zeytinli, Salur, Karapürçek, Gökçeyazı, Ilıca,
Altınoluk gibi 11 beldemizde referandum yapıldı. Bu referandumun neticelerini size Sayın Bakan söylemek istiyorum, Sayın BaĢkan.
Altınova‟ da 5.488 hayır, 35 evet; Küçükköy‟ de –burası da Ayvalık‟ ın- 2.827 hayır, 120 evet; Pelitköy‟ de 301 hayır, 29 evet; Akçay‟ da
2.774 hayır, 45 evet; Güre‟ de 491 hayır, 47 evet; Zeytinli‟ de 7.288 hayır, 78 evet; Salur‟ da 945 hayır, 24 evet; Karapürçek‟ te –
Susurluk‟ a bağlı bu- 938 hayır, 3 evet; Ġvrindi Gökçeyazı‟ da 990 hayır, 15 evet. ġimdi, Balıkesir‟ de manzara bu. ġimdi, belde
belediyelerimizi kapatmaya çalıĢtığınızda, bizim Balıkesir‟ den görünen manzara, bütün belediye baĢkanlarımız, belde halklarımız büyük
bir isyan hâlinde. Her gün buraya, bu ayki yatırılan maaĢ yetmeyecek arkadaĢlar, her gün 60, 70, 100 arkadaĢ, sağ olsunlar, eksik
olmasınlar buradalar. Belediye baĢkanlarımız “ Biz çadır kuracağız buraya.” diyorlar.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın Bakanın hesabına yazdıracağız bu ayki faturaları.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Sayın Bakan, böyle giderse ya bu yasayı bir an önce çıkaralım, aksi hâlde bizim sağ
olsunlar hemĢehrilerimizin gelmesinden biz…
BAġKAN – Masraf olmasın diye çabuk çıkaralım bu kanunu.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Değerli arkadaĢlarım, tüm milletvekili arkadaĢlarım gibi, tabii biz de hemĢehrilerimizin
gelmesinden burada mutluluk duyuyoruz ama geçim sıkıntısı da hayatın bir gerçeği tabii ki.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – ġimdi, zaten kanunu geri çekecekler, fazla uzatmadan çeksinler de masraf artmasın.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Açıkçası benim de edindiğim kanaat yani üç dört günden beri burada değerli konuĢmacı
arkadaĢlarımın hakikaten bir üniversite kürsüsünde ders verir gibi çok önemli içeriğe sahip olan, Türk ve dünya tarihinden çok önemli
tahlilleri içeren çok önemli tespitlerini burada inanın sanki iki üç günden beri üniversite kürsüsünde ders dinler gibi kendimi
hissediyorum üniversitede bir ders veren hoca olarak eskiden. Hatta, bir danıĢman arkadaĢımız “ Niye odanda oturmuyorsun?”
dendiğinde “Vallahi Vekilim, burası üniversite kürsüsü gibi, ben burada sanki ders dinliyorum.” dedi. Sayın Bakanım, böyle bir
yararınız da oldu, teĢekkür ediyoruz bu anlamda sizlere.
Ama gelin görün ki ben de bu kanaati taĢıyorum, gerçekten de Türkiye‟ de Ģu gelinen noktada 4+4‟ te yaĢadığımız tecrübeden
sonra, Parlamento tecrübesinden sonra, hakikaten, dün de ifade edildi, Türkiye'nin idari yapısını önemli ölçüde ikili bir yapıya doğru
getiren bu yasanın 29 ili kapsayan, 75 milyon nüfusun yaklaĢık 55 binini kapsayan, böylesine kapsamlı idari bir reformun çok geniĢ
kesimlerce tartıĢılması gerektiği konusunda hemen hemen herkes aynı görüĢleri ifade ediyor. Burada söylediklerimiz, görüĢler, gerçeğin
bir baĢka boyutundan bakıyoruz sadece. Yani hep aynı Ģeyi söylüyoruz ama kimisi çatıdan bakıyor Kızılay tarafına, kimisi çatıdan
bakıyor Dikmen tarafına. Aslında fotoğraf aynı, değiĢmiyor.
ġimdi, devam ediyorum. BüyükĢehir sınırlarının il sınırlarını kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi yerelleĢme eğilimleriyle
tezatlık oluĢturmaktadır Bu uygulama ihtiyaçların en yakın yönetim birimleri tarafından karĢılanması ilkesine de aykırıdır. Bölgesel
farklılıkların ve çeĢitliliğin korunmasına hizmet edecek bir ilke olarak bulunmamaktadır. Dün sözlerimizde ifade ettik, köylerin kimlik
ve aidiyet duygusu olduğunu hemen hemen buradaki bütün konuĢmacılar söyledi. Köyler bir yerel yönetim birimi, bir hizmet birimi
olmanın ötesinde, vatandaĢlar için bir kimlik ve aidiyet duygusunu sağlayan birimlerdir. Bu kapsamda, bu yasa tasarısının açıkça
bölgesel farklılıkların ve çeĢitliliğin korunmasını amaçlayan yerinden yönetim ilkesine, ihtiyaçların en yakın yönetim birimlerine
ilkesine de aykırıdır. Ayrıca, büyükĢehirlerin il sınırları ile birleĢtirilmesi sonucu bu alt birimlerin oluĢturmuĢ oldukları birlikler de
ortadan kalkacaktır. Ülkemizde bir kısmı Avrupa'daki devletler büyüklüğünde olacak olan büyükĢehir sınırları içerisinde farklı kültür
yapıları ile karar mekanizmaları içinde yer almaları, varlık göstermeleri de mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla bu yasa tasarısı Avrupa
Birliği topluluğu için temel ilke hâline gelmiĢ olan hizmetlerin en yakın yönetim biriminden verilmesi ilkesinin de ihlal edilmesi
anlamını taĢıyacaktır. Balıkesir‟ den örnek vereyim: Balıkesir‟ de 893 tane köy var ve bazı köylerin uzaklığı, merkez ilçeye uzaklığı 35
46
kilometre mesafede, 50 kilometre mesafede. Bu köylerin hizmetlerini belediye hizmeti olarak nasıl görecek bu köylerimiz? Yani bu,
gerçeklerle, fiziki durumla hiçbiriyle bağdaĢmayan, bizce hesapsız, kitapsız bir iĢtir. Yani bunun hesabının kitabının yapıldığını biz
düĢünmüyoruz.
Ayrıca, tasarının genel gerekçesinin baĢındaki iki paragrafta yer alan ve önemli bir gerekçe olarak sunulan “ vatandaĢ odaklı,
hesap verebilen, saydam, katılımı amaçlayan” vesaire gibi ifadelerle metnin kalanında ortaya konan anlayıĢ birbiriyle örtüĢmemektedir.
Hâlihazırda, katılımcılık, saydamlık, hesap verebilirlik ve vatandaĢ odaklılık bağlamında ciddi sorunları olan yerel yönetimlerimizin
yetkilerini daha da yukarıya çekerek ve daha da merkezileĢtirerek genel manzaranın nasıl demokratikleĢtirileceği ciddi bir soru iĢareti
olarak bulunmaktadır. Bu bağlamda, ilgili ilkeler maalesef tasarının gerisinde yer bulamamakta ve bu değiĢikliklerin temel hedefinin
maliyetlerde tasarruf, hizmette etkinlik, ölçek ekonomilerinden faydalanma ve koordinasyon gibi öncelikler ön plana çıkmaktadır. Bu
durumda baĢlangıca konan bu gerekçelerin, değiĢikliklerin kabulünü meĢrulaĢtırmaktan baĢka bir amacı olmadığını düĢündürmekteyiz.
Bu durum da genel gerekçenin 3‟üncü sayfasının baĢında listelenen beklenen geliĢmelerden anlaĢılmaktadır.
ġimdi, kentsel bir anlayıĢ ile kırları yönetemezsiniz değerli arkadaĢlarım. Belediyeler özellikle kentsel alanların yönetimi için
geliĢtirilen bir örgütlenme biçimidir Kırsal nitelik gösteren ve bir uçtan bir uca 300 kilometrelik bir alana yayılmıĢ illerde ilgili
koordinasyonun nasıl sağlanacağı ve hizmetlerin nasıl verileceği önemli bir soru iĢareti olarak barınmaktadır. Siyasal açıdan da
değerlendirildiğinde ülkenin üniter yapısı içinde yeni bölge yönetimleri oluĢturulmaktadır. Seçimle iĢ baĢına gelen eyalet yönetimini
andıran bu durum uygulamada ikili bir yapı oluĢmasını ve bu noktada 29 il ayrı, kalan 52 il ayrı bir çerçevede yönetiliyor düĢüncesini
uyandırmaktadır.
BAġKAN – Sayın Havutça, toparlar mısınız.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Bir iki dakikada toparlıyorum Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Tabii.
Buyurun, teĢekkür ederim.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Temel kaygı, kalkınma ve kalkınmanın tek elden yönetimidir. Planlama yetkilerinin
büyükĢehir belediyelerine devredilmesi, il genelinde eĢgüdümün sağlanması bu çerçevede de önem arz etmektedir. Bu çerçevede
özellikle yatırımların önünde muhtelif risk algılamaları sonucu vatandaĢlardan kaynaklanan olası itirazları bertaraf etme ve dikensiz gül
bahçesi yaratmak adına yapılan hamleler söz konusudur. Meselenin "ulusal planlama" olarak gündeme getirilmesi ve 5216 sayılı
Kanun‟un 7‟ nci maddesine getirilen "Madencilik faaliyetleri için iĢ yeri açma ve çalıĢma ruhsatlarını düzenlemek" ibaresi sanırım bu
yönelimin en bariz ifadesidir. Bu çerçevede, yerelin itiraz kanallarının kapatıldığı gözlemlenmektedir.
Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarımızla köylerimizin mahalleye dönüĢtürülmesi, 34.500 köyümüzden
16.082‟ sinin AKP‟nin getirdiği tasarıyla tarihe karıĢması, bu tasarının en radikal getirdiği değiĢikliklerdendir. Bir gecede köylerimizi
mahalleye çevirmek, köylerimizin kültürünü yok etmek, Türk tarihine ve Türk idari sistemine yapılacak en büyük haksızlıktır. Bundan
geri dönülmesini, bu tasarının, arkadaĢlarımızın da ifade ettiği gibi, bu olgunlaĢan düĢüncelerden ana muhalefetin ve muhalefetin
tamamının, büyük bölümünün ortaklaĢtığı bu tasarının daha gerçekten de ülkemizde bir yerel yönetimler reformu gerekiyor. Bu konuda
hemen hemen herkes bunu ifade ediyor ama bunun yolu, az önce, konuĢmamın baĢında doğanın yasalarını sıralarken söylediğim gibi,
sosyal bilimlerin 2+2 gibi, fiziksel bilimler gibi öngörülebilir yasaları yok ama sosyal bilimlerin de gerekçelere dayandırarak hukukta her
verdiğimiz kararın bir gerekçesi vardır, dayanağı vardır. Akla, mantığa, adalete uygun bir dayanağı vardır. Bu dayanağı bularak, ortak
akılla bularak Türkiye‟ de Ģu anda aksayan, yerel yönetimlerimizin aksayan, vatandaĢın, yurttaĢlarımızın sorunlarının çözülmesinde
yetersiz kalan bölümlerini ortak akılla bulmamız gerektiğini ifade ediyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Havutça, teĢekkür ederim efendim.
Sayın Sakine Öz Hanımefendi.
Buyurun efendim.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; gecenin bu saatine kadar buradayız, bizleri
dinlediğiniz için…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Daha erken, erken.
SAKĠNE ÖZ (Devamla) – Erken mi? Daha erken, tamam o zaman.
Değerli arkadaĢlar, ben, bu Komisyon üyesi değilim ve bugün gerçekten milletvekilimin de dediği gibi, ders dinler gibi
tasarının geliĢimiyle ilgili bilgiler aldım. Birgül Hocam, yönetim biçimleriyle ilgili bilgi verdi. Erkan Bey, mali açıdan ya da diğer
47
arkadaĢımız mali yönünden, bu yasanın mali yönünden sıkıntılarını, deformasyonunu, ülkemize yarattığı deformasyonları anlattı. Ġnanın
ben korktum yani.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Genel BaĢkan Yardımcıları da siyasi boyutunu anlattı.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Siyasi boyutunu anlatan arkadaĢlarımızın düĢünceleri de gerçekten insana korku veren nitelikte.
Bu yasa, bir önceki dönemde geçirdiğimiz 4+4+4 gibi eğitimi tepe taklak çeviren bir yasa. Bu da yerel yönetimleri ve
yönetim biçimimizi ters çeviren bir yasa görünümünde. Ben Manisa Milletvekiliyim. BüyükĢehir olan Manisa‟ mdan biraz sizlere söz
etmek istiyorum. Manisa‟ nın büyüklüğünden söz etmek istiyorum. Nasıl idare edilebileceğiyle ilgili kaygılarımı sizlerle paylaĢmak
istiyorum.
Manisa, 1,4 milyonluk toplam nüfusuna sahip, Ege‟ de Ġzmir‟ den sonraki 2‟ nci büyüklükteki bir il. Türkiye‟ nin de 16‟ncı
sırasında olduğunu öğrendim. Yüzölçümü olarak Türkiye‟ nin en büyük illerinden on altıncı sırada, o nitelikte. Ve burada sizlere
haritasını da gösterebilirim, Manisa Merkez Manisa‟ nın en kenarında, diğer ilçelerimiz ona oldukça uzak. Mesafelerinden de söz etmek
istiyorum sizlere. Demirci ilçemiz 158 kilometre, KöprübaĢı 123 kilometre, Selendi 155 kilometre yani, Tekirdağ‟ la Ġstanbul‟ un
arasındaki mesafe kadar. Ġki ayrı ilin mesafesi kadar ilçelerimiz var, ilçelerimizin uzaklığı var. Ve bu ilçelerimizde Manisa‟ nın
sosyoekonomik yapısıyla ilgili de farklılıklar var. Manisa merkez biraz daha sanayiye dönük ama kırsallarımız var özellikle Demirci,
Selendi, Gördes gibi kırsal bölgemiz var. Birbiriyle uyumu bile olmayan, yapısal anlamda, sosyoekonomik açıdan birbiriyle ayrı
nitelikte, ayrı kimliklerde olan ilçelerimiz var. Buraların bir kanattan yönetilmesine bizim ilimizde kimse inanç duymuyor arkadaĢlar.
Kimse Manisa‟ dan Selendi‟ nin, Manisa‟ dan Demirci‟ nin, Manisa‟ dan Gördes‟ in yönetilebileceğine inancı yok. Özellikle beldeleri mizle
ilgili de yok.
Ben, biraz da Manisa‟ nın beldelerinin tarihinden söz etmek istiyorum sizlere. Hepsi tarihsel açıdan çok farklı özelliklere
sahip beldeler. Birkaç tanesini örnek vereceğim, tarihlerinden neden örnek veriyorum? Çünkü bu beldeler kentlerden çok daha kimlikleri
olan, var olan Ģu andaki ilçelerimizden çok daha eski kimlikleri olan beldeler, yerleĢim yerleri. Örneğin Kırkağaç‟ ın Gelenbe kasabası
var. Gelenbe kasabası Sındırgı-Balıkesir sınırına yakın ve Bizanslılara, Romalılara dayanan bir tarihi var. Osmanlı Devleti tarafından
Karesi Sancağı‟ nın kazası olarak tarihe geçmiĢ ve daha sonra Saruhanlılar döneminde Manisa ili sınırları içine geçmiĢ. Baktığınıza
tarihine Hititlere kadar, Hititlerin gerilere kadar çok eski bir yerleĢim yeri olduğu görülmekte. Kalandos adının daha geç devir
kayıtlarında Kalamos, KamıĢ Ģeklinde değiĢtirilmiĢ ve Gelenbe, daha sonra Grek ismiyle Gelenbe haline gelmiĢ. Hiciv Ģairi, ġair
EĢref‟ in doğduğu, yaĢadığı kenttir, beldedir ve kendisine özgü bir yapısı vardır. Bir baĢka beldemizden söz etmek istiyorum. Lidya‟ nın
baĢkenti Sardes. Roma‟ ya dayanan, Bizanslılara dayanan bir kent yapısı var. Daha sonra Adala‟ dan bahsetmek istiyorum. Salihli‟ nin
Adala beldesi, Salihli‟ den çok daha önceden kurulmuĢ bir beldemizdir. Kent kimliğini Salihli‟ den çok daha önce almıĢ bir beldemizdir.
Aslında o kadar farklı farklı beldelerimiz var ki hepsinin kendisine özgü geçmiĢ bir kent kimliği var, geçmiĢ bir kültürü var. Örneğin,
Philadelphia, AlaĢehir, “ Philadelphia” denen kentimizin, “ Mendora” denen Kemaliye beldesi var. Çok eski zamanlara dayanır, Ġsa‟ dan
önce 1410‟ lara dayanır tarihçesi. Yine Gökçeören, Ģimdiki adı Gökçeören olan “ Meonya” beldemiz vardır. Yani, oldukça fazla
kentimizdeki tarihî beldeler. Hepsini saymaya kalkarsak herhalde sabaha kadar sürer.
Bunları neden sayıyorum, neden bunların tarihini anlatıyorum? Tarihleriyle beraber tüzel kiĢilikleri de var. Çok eski
zamandan kalma nahiye müdürlükleri, nahiyelik yapmıĢ, nüfus cüzdanlarımıza nahiye olarak geçmiĢ yerler bunlar. Ve bunların hepsinin
kendilerine özgü mal varlıkları var. Kimisinin bağı var, kimisinin bahçesi var, kimisinin dükkânları var. Ve bu dükkânlar, bu tüzel
kiĢiliklerin elinden bu araziler Ģu anda belde sıfatı kaldırıldığında ellerinden alınacak.
Bu kentlerin, bu beldelerin kendine özgü gelenek ve görenekleri de var. Ben bu hafta sonu Gelenbe beldesinin bir köyünün
köy hayrına, Alifakı köyünün köy hayrına gittim. Alifakı yatırının hayrıydı bu. Köy tüzel kiĢiliklerinin de kendi baĢlarına yapabildikleri
hayırlardı bunlar.
Burada, sonuç olarak sizler de anladığınız gibi bu köy tüzel kiĢiliklerinin yapabildiği, kendi baĢlarına yapabildiği, kendi
geleneklerini yansıtabildiği, beldelerin kendi kemliklerini koruyabildiği nitelikteki bir yönetim biçimi. Ama Ģimdi biz diyoruz ki bütün
bunlara “ Siz artık yoksunuz. Siz artık bundan sonra Manisa BüyükĢehir Belediyesine bağlı…” Manisa BüyükĢehir Belediyesinin
isteğiyle; ister kiraya verilebilir o arazileri, ister dükkânları satılabilir ya da baĢka bir amaçla kullanılabilir nitelikte.
Bu kentler yıllarca bu birikimlerle elde etmiĢ bu yerlerini ve kendilerini o nitelikte yönetir biçime gelmiĢ. Bundan sonra ne
kadar geliriniz varsa BüyükĢehirin idaresinde olacak diyoruz. Bu beldelere, bu köylere hiç sormadık. Demedik ki, yani “ Siz kentli olmak
istiyor musunuz? Siz, Ģehirli olmak istiyor musunuz?” diye. Ben mimarım. Kentlerin birlikte olması, kentin yakınındaki köylerin yine
48
referandumla sorularak kente bağlanması, mahalle olmasını gerektirir. Çünkü kentlerle birleĢmiĢtir, artık yarı kent özelliği taĢır hâle
gelmiĢtir. Oysa kentlerden, ilçe merkezlerinden, yerleĢim yerlerinden uzak olan köyler asla ve asla kentliler gibi yaĢamaya mecbur
edilemez. Onların görüĢü alınmadan bu karar verilemez. Ġnsani olarak düĢünürseniz bunun verilmemesi gerektiğini düĢünüyorum. Bu
anlamda ne isimlerde ne de kapatılmasıyla ilgili hiçbir köyümüze, hiçbir beldemize görüĢ sorulmamıĢtır. En son, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak referandum yaparak sonuçları da bugün gündüz Gökhan Bey Genel BaĢkan Yardımcımız sizlere bildirmiĢtir. GörüĢleri de
hiç de sizin düĢündüğünüz gibi değil. Belde olarak kalmak istiyorlar, köylere sormadık ama büyük olasılıklarda köylerde aynı nitelikte
kalmak isteyecekler.
Benim ilim AKP yerel yönetimlerden sorumlu Genel BaĢkan Yardımcısının ili.
BAġKAN – Eski.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Eski diyelim. Yani, bu yasa hazırlanırken…
BAġKAN – Menderes Bey‟ e haksızlık etmeyelim.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Hayır, ben hakkını da vermek istiyorum Milletvekilimin. Onun hazırladığı, onun döneminde
hazırlandığını düĢündüğümüz bir yasa.
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – Vallahi bu yasayla ilgili biraz evvel en iyi hizmet ödülü aldı Rixos Otel‟ de. Onu da haber
vereyim.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Öyle mi?
ALĠM IġIK (Kütahya) – Ödülü kim verdi?
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – Sayın Tanrıverdi aldı.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Ödülü kim verdi acaba?
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – Onu bilmiyorum, birisi verdi de.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Bizim bölgemizde bu yasa…
ALĠM IġIK (Kütahya) – Türkiye‟ den mi, yoksa dıĢarıdan mı?
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Bizim bölgemizde bu yasa arkadaĢlar yaz, bahardan beri söz ediliyor ama ne hikmetse yasanın
özelliğiyle ilgili, yasanın içinde ne yazdığıyla ilgili sır gibi saklandı. Biz yaz boyunca… Ben bölgemde en fazla köylere gidenlerden yani, diğer milletvekili arkadaĢlarımız da gidiyor ama- birisiyim. Köylü çocuğuyum onun için uyum sağlamam da çok rahat oluyor.
Bütün yaz boyunca köylerimizi, beldelerimizi dolaĢtım ve orada hep bize Ģeyi sordular: “ Bu nedir, büyükĢehir olacakmıĢız, ne olacağız,
ne değiĢecek, ne gelecek?” diye. Biz de dedik ki: “ Bize bir bilgi gelmedi, Meclise bir tasarı gelmedi, sizlere geldi mi?” Onlar “ Bizlerde
de yok.” Neydi bu saklanan, yaz boyunca saklanan neydi? Neden yaz boyunca bu yasa taslağı önümüze gelip de biz yaz boyu bunu
neden irdelemedik? Öğrendik ki bugün geldiğinde, devleti tamamen ters kepçe çevirmeye yönelik bir tasarıymıĢ. Onun için sanırım yaz
boyu tartıĢmaya açmadınız. TartıĢmayı ortaya koymadınız ve sıkboğaz ederek kısa günde geçirelim diye hızlıca geçirmeye çalıĢılan bir
yasa oldu, aynı 4+4+4‟ deki gibi. Çünkü bugün 4+4+4‟ den –artık bunun 4‟ lerinin de kaç tane oluĢu, çarpı 4 diyelim bari- okulların
durumu belli. Bu yasayla da bütün kentlerimizin durumunun aynı okullarımız gibi olacağından ben eminim. Çünkü köylerin, kentl ere
uyum sağlaması, imar planı… Daha yeni baĢladım Sayın BaĢkanım.
BAġKAN – Ġstirham ederim efendim, on dakikayı geçirdiniz.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Saatlerce bekledim ben, saatlerce daha yeni baĢladım.
BAġKAN – Lütfen toparlayalım Sakine Hanım. BaĢka maddelerde de söz veririm size, buyurun.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Yeni baĢladım. Biraz daha Ģey yapayım toparlarım, inĢallah toparlarım.
Yani, bu yasayla köylerimizin gelecekteki durumunu ben gerçekten korkuyla izleyeceğim. Biraz önce –bir arkadaĢımızdı
herhâlde- beĢ yıl muafiyet verildiği yani vergilerle, gelebilecek birtakım vergilerle ilgili beĢ yıl muafiyet verildiğiyle ilgili, yasada öyle
geçiyor. Ben bunu da çok inanılır bulmuyorum arkadaĢlar. Biz, hangi yasayı yaptıysak bir sonraki ay tekrar bu yasayı değiĢtirdik. Bunu
güvenilir bulmuyorum, bu yasa yani bu madde seçim yatırımı olarak kullanılacak ve seçimden sonraki süreçte beĢ yılı dolmadan yasanın
bu maddesinin değiĢtirileceğini düĢünüyorum. ĠnĢallah düĢündüğüm gibi olmaz. Çünkü parke taĢları da bir seçimlikti, seçimden sonra
parke taĢları döĢenmedi. Köylerde muhtarlara parke taĢları verildiğinde seçim sonrası devam etmedi, seçime kadardı. Oyları almıĢ
olmalarına rağmen devam etmedi, gelmedi arkası.
Biraz önce burada otururken bir köy muhtarım telefonla aradı beni, orman köylüsü bir köy muhtarım aradı, dedi ki: “ Bizim
köyde orman kesimini önceden biz yapardık, bu köylüler yapardı. Köylüler orman köylüsü olduğu için geçimlerini bununla sağlarlardı.
49
ġimdi, bunu ihaleyle dıĢarıdan baĢka kiĢilere verdiklerini söylüyorlar ve bizim köyde yapabilecek baĢka hiçbir iĢimiz de yok. Buradan
seyredeceğiz, ormanların kesiminde çalıĢan insanları seyredeceğiz.” Bunu neden söylüyorum? ĠĢte bu yasayla orman köylülerinin
ormandaki yaptıkları iĢler, meraları, meraları kullanma alanları, hepsi büyükĢehir belediyesi ya da valilik kanalıyla yapılacak ve
köylülerimize hiçbir Ģey kalmayacak. Bu madde… Yasanın, tasarının içine geçen gün alt komisyona gittiğimde tarımsal destekleme ile
ilgili belediyelere yetki verilmesi söz konusu oldu ya da öyle bir öneri geldi. Öneri kabul edildi mi, edilmedi mi onu tam takip edemedim
ama onun da köylülere… Madem köylüleri kentli gibi görüyorsunuz, neden destek verdiğinizi, yani köylülere tarımsal destek verdiğinizi
anlamıĢ değilim. O da acaba parke taĢları gibi mi ya da nedir? Onu merak ediyorum.
Tamam BaĢkanım, bitirdim; teĢekkür ediyorum.
BAġKAN – Sakine Hanım, biz de sizlere teĢekkür ederiz.
Sayın Volkan Canalioğlu? Yok.
Sayın Mustafa Kalaycı Bey? Yok.
Sayın Kesimoğlu? Yok.
Sayın Erdoğan siz sıranızı vermiĢtiniz…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – KonuĢma hakkımdan vazgeçmedim.
BAġKAN – Vazgeçmediniz, peki.
Alim Hoca‟ mın da sözü vardı, ona da devredin de tam olsun bu iĢ, madem birini birine devrettin, birini de birine devret.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Alim Hoca‟ m konuĢsun bu arada BaĢkanım.
BAġKAN – Alim Hoca‟ ya en son söz vermek durumundayım, o zaman size söz vermek durumundayım sırayı atlamamak
bakımından.
Size söz veriyorum, buyurun.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Ben kapanıĢı yapabilirim Sayın BaĢkan.
BAġKAN – KapanıĢı Muhtarlar Federasyonundan gelen arkadaĢlar var, onlara vereceğim; Sayın Bakanın belki cevaplama
ihtiyacı vardır. Önergeler de var. Alim Bey, sen bağlamayı yaparsın, tamam, doğru söylüyorsun.
Buyurun Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın BaĢkanım, teĢekkür ediyorum.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, sivil toplum kuruluĢlarının değerli temsilcileri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii iki gündür Komisyonumuzun çalıĢmaları yoğunlaĢtı, bundan sonra da herhâlde yoğunlaĢarak devam edecek ama ben
dün söze baĢlarken söylediğimi tekrar etmek istiyorum: Bu kanun Atatürk‟ ün kurduğu bu Meclisten elbette ki çıkmayacak, çünkü bu
Meclis feraset sahibi bir Meclis. Dolayısıyla, Sayın BaĢkan sizden ve Sayın Bakandan istirhamımız, Hükûmetten istirhamımız, boĢuna
mesai harcamayalım, boĢuna vakit geçirmeyelim; vakit varken Ģu tasarıyı geriye çekin, yeniden düzenleyip akla mantığa uygun hâle
getirin, ondan sonra tekrar hep beraber konuĢalım.
ġimdi, tabii, bu kanunun akla mantığa uygun bir tarafı yok. Niye akla mantığa uygun bir tarafı yok? Size basit bir örnek
vereyim: ġimdi örnek olarak önümüze koyduğunuz Ġzmit modeli biliyorsunuz her zaman konuĢuluyor. ġimdi, Ġzmit dediğimiz vilayetin
yüz ölçümü Kayseri‟ deki PınarbaĢı ilçesinin tam yarısı kadar, Kayseri‟ deki PınarbaĢı ilçesinin yüz ölçümü Ġzmit vilayetinin tam 2 katı;
115 köyü, 2 beldesi, 140‟ tan fazla yerleĢim merkezi, yazın Toroslardan, Adana‟ dan ve MaraĢ‟ tan gelen göçerlerin hayvan otlattığı
yaylalarla birlikte 150‟ den fazla yerleĢim yeri olan bir alan. Ülkemiz açısından da belki orayı bilmeyenler çok farkında değildirler, çok
da kritik, güvenlik bakımından geçiĢ bölgesi olan, güney ile kuzeyi, doğu ile batıyı birbirine bağlayan önemli yol kavĢaklarının
üzerindeki bir alan. Efendim, konumuzla ne ilgisi var? Konumuzla çok ilgisi var arkadaĢlar. Bu tasarıyla PınarbaĢı da Kayseri
BüyükĢehrin bir ilçesi olacak ve o 115 köy de Kayseri BüyükĢehrin mahalleleri olacak. ġimdi, PınarbaĢı‟ nın Sivas sınırındaki en uzak
köyü ilçe merkezine 80 kilometre civarında; PınarbaĢı‟ nın Kayseri‟ ye uzaklığı da 100 kilometre; Ģimdi, bu alana Kayseri‟ den hizmet
gidecek. Çünkü PınarbaĢı Belediyesinin bu yeni sistemle hesap ettiğimizde bu alana hizmet etmesi imkânsız falan demiyorum, hayal bile
edilemez. Bu kadar köyüyle, beldesiyle birlikte PınarbaĢı ilçesinin nüfusu 30 binin altına düĢtü. Ni ye düĢtü? Tarım, hayvancılık bitti.
PınarbaĢı 1800‟ lerin sonunda Kafkaslardan gelen insanların yerleĢtiği, 1950‟ lerin sonuna kadar Türk ordusu motorize oluncaya kadar
Türk ordusunun at ihtiyacını karĢıladığı bir yer. Ondan sonra da biz angus ithal etmeye baĢlayıncaya kadarki geçen dönemde de
Arabistan dâhil birçok yere kurbanlık koyun gönderdiğimiz, çok geniĢ hayvancılık imkânlarına sahip, çok geniĢ potansiyeli olan bir yer.
50
ġimdi, bu alanı boĢ bıraktığımız zaman, bu alanı tekrar yaĢanır hâle döndürmediğimiz zaman… Yine bu alan, uyuĢturucu kaçakçıları için
tabiatında dünyanın en kaliteli kızıl Ģahinlerini barındırıyor. Benim orada kaymakamlık yaptığım dönemde jandarmayla çatıĢmaya giren
bir kaçakçı öldürüldü, o kaçakçıyla ilgili bizim daha sonra ulaĢtığımız bilgiler beynimizi döndürdü, biz o çatıĢmadaki o kaçakçıyı vuran
uzman çavuĢu kaçakçı Ģebekesinden korumak için birkaç defa peĢ peĢe tayin yaparak gözden kaybettik. ġimdi, buraya kim hizmet
götürecek, buraya nasıl hizmet gidecek? Bunun cevabını herhâlde bu sunumun sonunda Sayın Bakandan duyacağız.
ġimdi, gelelim kendi memleketime, Muğla‟ ya. Muğla‟ nın 1.100 kilometre kıyı Ģeridi var yani diğer köylerinden,
beldelerinden, bilmem neyinden vazgeçtik; onlarca koy var, önemli yarımadalar var. Bodrum bir yarımadalar bütünü, kendisi bir
yarımada, yarımadanın da yarımadaları var. Datça keza öyle. Marmaris‟ te bir Bozburun yarımadası var. ġimdi, buralara, bu
yarımadaların son noktasına kadar hizmeti bu ilçelerin belediyelerinin götürmesi mümkün değil. Datça zaten küçük bir ilçe, bu arazi
yapısı içerisinde Datça‟ ya gelecek olan kiĢi baĢına ödeneklerle Datça Belediyesinin buraya hizmet vermesi mümkün değil. Zaten bu
kanunun bir baĢka özelliği de Ģu: “ Ġlçe belediyeleri yok mu?” diyor Sayın Bakanımız dünden bu yana ama ilçe belediyeleri zaten birçok
bakımdan büyükĢehir belediyesinin tahakkümü altında. Kendi baĢlarına birçok iĢi yapmaları yani paraları olsa bile mümkün değil.
E, yine tabii Muğla‟ ya dıĢarıdan baktığınızda Muğla, Türkiye'nin Antalya‟ dan sonraki en önemli turizm merkezlerinden
birisi ama Muğla‟ ya bir baĢka taraftan baktığınızda sadece Fethiye ilçemiz Antalya‟ dan sonra en çok sera üretiminin yapıldığı yer. Yine
Muğla, dünyadaki çam balının yüzde 90‟ ının tek baĢına üretildiği yer. Yine Muğla, narenciyenin, çok değiĢik, hemen hemen Türkiye‟ de
bulunan birçok tarım ürününün yetiĢtirileceği bir coğrafyaya sahip. ġimdi, bu kanunla birlikte bu üretimler imkânsız hâle gelecek.
Birçok yayla, biz istesek de istemesek de, imara açılacak. Artık oradaki çam ormanları tahrip edilecek, oradaki doku tahrip edilecek,
dolayısıyla çam balını tarih kitaplarında okuyacağız. Zaten sera üretiminin falan yapılması mümkün değil çünkü Ģu anda bile üretici çok
zorlanıyor. Niye zorlanıyor? Hükûmetimiz seracıya sanayici muamelesi yapıyor; seracının kullandığı elektriği sanayi elektriği gibi
fiyatlandırıyor, yani onu tarımsal elektrikten fiyatlandırmıyor; suyu aynı Ģekilde, ilacı, gübresi, mazotunu zaten konuĢmaya gerek yok.
Muğla‟ nın koylarına gelen yatların mazota ödeyeceği para 1,5 lira ama Muğla‟ da tarım yapan vatandaĢımızın mazota ödeyeceği para 4,5
lira.
ġimdi, büyükĢehri niye yapıyorsunuz? Efendim, büyükĢehir Muğla‟ ya ne getirecek? “ Biz büyükĢehrin kaynaklarını
artırıyoruz.” Ee, kardeĢim, yani o zaman mesele kaynak artıracaksak bu kadar beldeyi, bu kadar köyü kapatmaya gerek yok ki. Muğla
özel idaresine gönderdiğiniz kaynağı artırırsınız, köylere daha iyi hizmet gider. Beldelere gönderdiğiniz kaynağı artırırsınız, onlar bu
hizmeti vatandaĢla birlikte daha yakından, daha kolay bir Ģekilde çözerler.
Tabii dün de söyledik, onu söyleyince Sayın Bakanımızın da, yetkililerin de morali bozuluyor ama biraz önce NTV‟ nin
haber sitesine Ġnternet‟ ten bir haber düĢtü: AKP‟ nin dostu Barzani “ Süratle Türkiye PKK‟ yla diyalog baĢlatmalı.” diye bir beyanat
vermiĢ.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Onun için gurur duyuyorlar iĢte.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Yani ben Ģunu merak ediyorum: Bu kanun tasarısı, bu diyalog baĢlatma sürecinin ön Ģartı
mıdır da biz bu kadar aceleyle bu kanunu görüĢüyoruz? Yani hakikaten merak ediyorum. Biz bu kanun tasarısını görüĢtüğümüz süreçte
BDP olağanüstü bir kurultay yapıyor, bu kurultayda “ Türkiye yirmiden fazla özerk bölgeye ayrılmalı.” diyor, Barzani efendi hazretleri
oradan talimat buyuruyorlar: “ Türkiye, PKK‟ yla diyalog sürecini baĢlatmalı.” Ee, bu ne biçim bir iĢ? Bu kanun gelmeden önce niye
bunlar konuĢulmuyordu? Bir de bu kanunu böyle gece, gündüz, cumartesi, pazar, biran önce bitireceğiz, böyle hani kasaba kelle yetiĢtirir
gibi Anadolu‟ nun tabiriyle… Ben merak ediyordum ama bu haberleri bütünleĢtirince demek ki bu diyalog sürecinin ön Ģartlarından birisi
bu.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Obama‟ nın seçiminden önce bitirmemiz lazım, yoksa Obama giderse mahvoluruz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – ġimdi, yine bu kanun tasarısını burada Sayın Bakan bize sunarken özerk bütçeli, özel
bütçeli, vesaire bilmem iĢte bir sanal birimden bahsetti ama sonradan tabii Maliye Bakanının bu durumundan haberdar olmadığı
anlaĢıldı. Maliye Bakanı durumdan haberdar olunca da Ģimdi vilayet bünyesinde sanal bir birim kuruluyor, 29 tane il özel idaresi
kaldırılıyor. ġimdi, bu olaya bir düzgün bakalım. Ġl özel idaresinin bir karar organı var, bir de icra organı var. Bu yeni kurulacak birimin
karar organı kim, icra organı kim, gelirleri ne? Bunların herhangi bir ticari, icrai faaliyet yapmaları mümkün mü, kendi baĢına özel
bütçesi olmayan bir kurumun? Yani “ Efendim, biz valiliği, kaymakamlığı, kurduğumuz birimleri Ģöyle güçlendirdik, böyle
güçlendirdik…” ġimdi, birbirimizi kandırmayalım, hepiniz sahadan geliyoruz. Yani Sayın Bakan da yıllarca kaymakamlık yaptı,
müfettiĢlik yaptı; Sayın Komisyon BaĢkanımız da yıllarca kaymakamlık yaptı, valilik yaptı. Yani bir kere, sokaktaki vatandaĢı
51
kandırabiliriz ama ne kendimizi ne kendi meslektaĢlarımızı kandıramayız. Bunu ortaya doğru koymamız lazım. ġimdi, burada BDP ile
kavga ediyorsunuz ama BDP kongresinde BDP‟nin Genel BaĢkanının söylediği bu özerklik konusunu, talebini yerine getirmek için de
burada Mecliste muhalefetle kavga ediyorsunuz. Bu da anlaĢılabilir, kabul edilebilir bir tavır değil.
ġimdi, aslında tabii daha kestirme bir çözüm var, bence bu Türkiye için de daha sağlıklı. Sayın BaĢbakanımızın belediyecilik
konusunda tecrübesi var, Türkiye'nin en büyük vilayeti Ġstanbul‟un belediye baĢkanlığını yaptı. ġimdi, BaĢbakanı Türkiye belediye
baĢkanı yapalım, Türkiye'nin hepsini tek belediye yapalım, hiç olmazsa PKK‟ nın talepleri ortadan kalksın.
SAKĠNE ÖZ (Manisa) – Erdoğan Bayraktar ne olacak?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Erdoğan Bayraktar da onun bir genel müdürlüğünü kabul eder, bir Ģey olmaz.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – O da her gördüğü boĢ arsaya bina yapar; baĢka ne olacak?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – ġimdi, Sayın Bakan, vali ve kaymakamlar merkezî idarenin taĢradaki temsilcileri. Siz, bu
kanunla bunların yetkilerinin önemli bir kısmını belediyelere devrediyorsunuz, geri kalanları da zaman içerisinde devredeceksiniz. Bu
süreç artık bundan sonra geriye zor döner. ġimdi, ama ben size soruyorum: Bundan sonra merkezî Hükûmet olarak siz ve sizden sonra
gelecek olan iktidarlar, hükûmet ve devlet politikalarını böyle gücüne güç katıp dukalık hâline getirdiğiniz bu büyükĢehir belediyeleriyle
nasıl uygulayacaksınız? Yani bu sorunun üzerinde devlet yönetimiyle ilgili fikri olan, bu konuda azıcık mürekkep yalamıĢ, devlet
tanımını bilen herkesin düĢünmesi lazım. Yani bir Ģey yapmak kolay ama sonra geriye döndürmek her zaman zor olur. TaĢ bir defa
yuvarlandı mı ondan sonra yosun tutturamazsınız.
ġimdi, bütün Ģehirlerin belediye baĢkanları bakanlardan yani sizden de etkin ve güçlü olacak. Siz onlar üzerinde vesayet
yetkisini nasıl kullanacaksınız? Efendim, bunu, “ Benden nasıl etkin olacak.” falan diyebilirsiniz ama kabinedeki arkadaĢlarınızın en az
beĢ altı tanesi Ģu anda belediye baĢkanı adaylığını ilan ettiler. Belediye baĢkanlığına hazırlanıyor yani onlar, bu görevlerin bakanlıktan
daha küçük olduğunu düĢünseler önemli bakanlık koltuklarını bırakarak bu belediye baĢkanlığı sevdasına düĢmezler, Ģimdiden
postallarını giyip köy köy dolaĢmaya baĢlamazlardı.
ġimdi, biliyoruz ki, sadece Ankara BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Melih Gökçek bile kendi talebi doğrultusunda…
ALĠM IġIK (Kütahya) – O da aday adayı olmuĢ.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - …5216 sayılı BüyükĢehir Kanunu‟nda çok ciddi değiĢikliklerin gerçekleĢmesini sağladı.
Sadece bir tanesini söyleyeceğim: 2004 yılında Altındağ Belediye BaĢkanlığına bir meslektaĢımız seçildi ve meslektaĢımız oraya
seçildikten sonra Hamamönü‟ nden baĢlayarak o tarihî Ulus dokusunu ortaya çıkartmaya baĢladı. “ Ben on senedir BüyükĢehir Belediye
BaĢkanıyım, bu benim aklıma niye gelmedi? Bu dün seçilen belediye baĢkanı gelip bu iĢlerle nasıl uğraĢır, benden izinsiz, hem de ben
büyükĢehir belediye baĢkanıysam? O zaman bu restorasyon, yenileme ve kentsel dönüĢüm iĢi ilçe belediyeleri tarafından yapılamayacak
kadar önemli bir iĢtir, bu iĢi ya ben yaparım ya da benim izin verdiğim kadarını ilçe belediye baĢkanı yapabilir.” dedi ve bu Kanunu da
AKP Ġktidarı Mecliste değiĢtirdi. Bunu, 5216‟ yı incelediğiniz zaman bu Kanun‟un kimin tarafından dikte edildiğini ve nasıl
Parlamentodan geçtiğini görmek için çok da böyle âlim olmaya falan gerek yok.
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – Sadece Melih Bey değil, Aytaç Durak‟ da var.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – ġimdi, bundan sonra bu kabinedeki bakanlardan yarısı belediye baĢkanı olursa, bunların
üçü beĢi bir araya gelip Hükûmete “ Biz artık bu Belediye Kanunu‟nu, BüyükĢehir Kanunu‟ nu…” ġu anda bizim görüĢtüğümüz çok ileri
aĢama bize göre ama onlara göre bu çok geri, belki, daha ilerisini isterlerse o zaman Hükûmet olarak, ĠçiĢleri Bakanlığı olarak ne
yapacaksınız? Bunu hiç düĢündünüz mü, hiç hesap ettiniz mi?
Gene, Anayasa‟ ya göre yerel yönetimler üniter yapıya göre düzenlenmiĢken bu yasa ile idari federalizm esaslarına göre
örgütlenmektedir. Bu gidiĢatı nasıl durduracaksınız?
ġimdi, gelelim bu köylerin, belediyelerin kapatılması konusuna. Bu köy kimliği, belde kimliği o kadar önemli ki ben gene
kendi seçim bölgemden çok somut, yaĢanmıĢ bir örnek vermek istiyorum. Bizim Köyceğiz ilçemize bağlı Beyobası‟ nda bir Beyobası
beldemiz var. Bu Beyobası beldesi gene oradaki tabii olarak bölge açısından çok güzel, iĢte hemen 20 kilometre ileriye gittiğinizde, 50
derece sıcaklık olduğunda o Yuvarlakçay‟ ı Vadisi‟ ne girdiğinizde ceketle yazın oturduğunuz çok güzel bir Yuvarlakçay‟ ı var, toplu bir
yerden su çıkıyor. Orada asırlık çınarlar var. O çay boyuna yerleĢtirilmiĢ, serpiĢtirilmiĢ tesisler var. VatandaĢımız yazın sıcaktan
bunaldığı zaman oraya giderler, oradaki tesislerde dinlenirler, serinlerler, karınlarını doyururlar, o iĢletmeler de bu iĢten para kazanırlar.
Tabii ki bu sudan daha fazla para kazanmak isteyen birileri oraya bir HES yapmak istediler.
52
ġimdi, bu beldemiz oradaki belediye baĢkanımızın önderliğinde altı ay Yuvarlakçay‟ ının gözünde kamp kurdu, direndiler ve
bu HES‟ i durdurdular. Mahkeme de ondan sonra zaten kararını verdi idari yargıda, dolayısıyla bu direniĢ o beldenin sayesinde yapıldı.
ġimdi, bundan sonra beldelerimizin, köylerimizin arazileri, varlıkları, tarihî değerleri, tabii değerleri, kültürel değerleri uluslararası
sermayenin saldırısına maruz kaldığında -Türkiye‟ deki zenginlerin saldırılarına da maruz kalabilirler- acaba bu direniĢi kim
örgütleyebilir? Var mı bir alternatifiniz? Böyle bir Ģey mümkün mü? Değil.
Gene, Muğla‟ da mesela çok önemli belediyeler kapanıyor. Birkaç tanesini burada saymak ve özelliklerinden kısaca
bahsetmek istiyorum.
Dalyan Belediyesini kapatacaksınız. Dalyan, Kaonus tarihî harabeleriyle, caretta caretta kaplumbağalarıyla ve dünyada en
güzel plaj sıralamasında ikinci sıraya gelmiĢ Ġztuzu plajıyla, Köyceğiz Gölü‟ nü Akdeniz‟ e bağlayan kanalıyla, tekneleriyle, tarihî
güzelliğiyle, turistik güzelliğiyle Türkiye‟ nin en önemli beldelerinden birisi. ġimdi, burayı bir belediye baĢkanı yönetiyor. Buradaki
vatandaĢ, tekneci kavga etse belediye baĢkanını buluyor, öteki bilmem ne yapsa belediye baĢkanını buluyor ama Ģimdi, bundan sonra bu
beldeyi kapattık, Ortaca ilçesinin artık bir mahallesi olacak. Elbette ki Ortaca Belediyesi bu kadar yaz hareketine maruz kalan bir yeri
boĢ bırakamaz. Kimi koyacak oraya? Bir müdürünü koyacak. Bugün vatandaĢ orada kendisinin seçtiği ve hesap sorduğu bir belediye
baĢkanıyla muhatap ama yarın ne olacak? Ortaca Belediyesinin bir memuruyla muhatap olacak.
Göcek, rahmetli CumhurbaĢkanımız Turgut Özal‟ ın Türkiye gündemine yerleĢtirdiği çok önemli koyların bir arada
bulunduğu, bugün dünyaca ünlü, dünyanın dört bir tarafından yatların gelip mavi tur yaptığı, o koyları dolaĢtığı çok özel bir yer. ġimdi,
buradaki Göcek Belediyesini kaldıracağız, Göcek‟ i ne yapacağız? Fethiye‟ nin bir mahallesi yapacağız. Bugün Göcek‟ teki vatandaĢ iyi
kötü kendisinin seçtiği belediye baĢkanıyla muhatap ama yarın ne olacak? Yarın, Fethiye Belediyesinin bir memuruyla muhatap olacak.
Yani Ģimdi demokrasiyi yaygınlaĢtırıyoruz ya, demokrasi böyle yaygınlaĢıyor.
Gene, Milas‟ ta Ören Beldemiz var. O da kendisine göre ön… ĠĢte Marmaris‟ te Bozburun Belediyemiz var. Bunlar Marmaris
Belediyesine, Milas Belediyesine birer saat uzaklıktaki mesafede.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Turgut Reis…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Turgut Reis var, yani Muğla‟ da biz bunun onlarca sayabiliriz.
BAġKAN – Sayın Erdoğan, lütfen bağlayalım.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ama yani Ģu anda burada vatandaĢ seçtiği belediye baĢkanıyla muhatap. Siz ne
yapıyorsunuz Ģimdi? VatandaĢı bir belediye baĢkanının atadığı memura muhatap ediyorsunuz ve “ Demokrasiyi tabana indirdik,
yaygınlaĢtırdık.” diyorsunuz.
Sonuç olarak Ģunu söyleyeceğim: BüyükĢehir belediyesi için ayırdığınız kaynağı bugün Muğla‟ ya gönderseniz Muğla‟ daki
belediyeler, köyler ve özel idare bugünkünden ve hayal ettiğiniz büyükĢehirden çok daha fazlasını yapar. Onun için, bu büyükĢehir
hastalığından nasıl olsa vazgeçilecek yani ondan benim hiç Ģüphem yok. Mesaimizi boĢa harcamadan, bir an önce lütfen vazgeçelim ve
ülkeyi bu uçurumun kenarına gelmekten hep birlikte kurtaralım.
Hepinize teĢekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAġKAN – Sayın Erdoğan, teĢekkür ediyorum.
Sayın IĢık, bu bağlamalar kısa olur değil mi? Size bir söz vereyim de en son bağlamayı siz yapmıĢ olun.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Mümkün olan en kısa sürede kapatırım.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sayın IĢık da müsaade buyurursa Sayın BaĢkan…
BAġKAN – Nevzat Bey de hakkını kullanmamıĢtı ama… Yarın kullansak olur mu acaba Sayın Korkmaz? Ġlla konuĢacağım
diyorsanız saygı duyarım tabii ki.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yok, estağfurullah. ġey değil yani yeni geldiğim için.
BAġKAN – Yok, hayır. Yani ben tabii son iki konuĢma oldu, son bir konuĢmaydı ama… Bozmayalım usulü.
Sayın Korkmaz, buyurun.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sayın BaĢkan, izin verirseniz Komisyon olarak iki dakikalık bir arzımız var.
BAġKAN – Buyurun, peki.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – En fazla iki dakika.
BAġKAN – Ġstirham ediyorum, buyurun, rica ederim. Ben bugün arkadaĢlarımızın dinleme imkanı olsun dedim.
Buyurun.
53
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Ergenekon davasından üç yıldan bu yana Silivri Cezaevi‟ nde neyle suçlandığı belirsiz olarak
tutuklu bulunan Profesör Doktor Sayın Fatih Hilmioğlu en büyük acılardan birini, oğlunu trafik kazasında yitirerek evlat acısını
yaĢamamıĢtır. Türkiye‟ nin değerli hekimlerinden ve Malatya Ġnönü Üniversitesi eski Rektörü Sayın Profesör Doktor Fatih Hilmioğlu‟ na
oğlunun cenaze töreni öncesi ve sonrasında evinde kalma, acısını ailesiyle ve yakınlarıyla paylaĢma olanağı tanınmamıĢtır. Kendisi de
ağır bir hastalıkla baĢ etmeye çalıĢan Sayın Hilmioğlu‟ na gösterilen bu tutumu kınıyoruz. Hükûmeti ve yetkilileri vicdanlı olmaya davet
ediyoruz.
Mehmet Kesimoğlu, Birgül Ayman Güler, Muharrem IĢık, Namık Havutça, Ali Dinçer, Ali Serindağ.
CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) – Ali Dinçer kim?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Pardon, Celal Dinçer. Afedersiniz.
ġimdi, Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu‟ nun ifadesini de Komisyonumuza aktaralım. Diyor ki: “ Ben, sabahleyin
Sayın Adalet Bakanıyla görüĢtüm, Sayın Adalet Bakanı konuyla ilgileneceğini ve sonucu bildireceğini ifade etti ancak bugün, Ģimdiye
kadar bana dönmedi.” Sayın Bakanımız da burada iken bu konuyu BaĢkanlığımıza ve tüm Komisyon üyelerinin bilgisine sunuyorum.
BaĢkanım, izin verirseniz bunu da Komisyonumuza takdim ediyorum. Bir arkadaĢımız alırsa…
BAġKAN – Alacağım, tamam. Hemen alsınlar.
TeĢekkür ederim Sayın Serindağ.
Evet, Sayın Nevzat Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Alim Bey‟ den sonra konuĢurum Sayın BaĢkanım.
BAġKAN – Yok, hayır. Sıra sizde Ģimdi, sıralamayı ben yapıyorum. Daha önce sıranız vardı zaten, sekizinci sıradaydınız,
sıranız atladı. Üçüncü sırayla değiĢtiniz siz.
Evet, süreye de lütfen dikkat ederek…
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın BaĢkan, Sayın ĠçiĢleri Bakanımız, kıymetli Komisyon üyeleri, değerli ĠçiĢleri
Bakanlığı bürokratları, kıymetli misafirler; ben de ilerleyen bu akĢam saatinde hepinize tekrar hayırlı akĢamlar dileyerek sözlerime
baĢlamak istiyorum.
Demokrasi için elbette birçok tanım yapılabilir, bunlardan en genel geçeri insan hak ve hürriyetleri esas alınarak, çoğulcu
devlet sistemi içerisinde yaratılan millî gelirin, hakça, adilce paylaĢıldığı sistemdir. Daha basit bir tanımla, ülkenin topyekun kalkınması
ve refahı için yaratılan millî hasılanın iller, ilçeler, köyler arasında adaletli bir düzende dağıtıldığı bir rejimin adıdır demokrasi. Elbette,
halkın temsilcileri olan biz milletvekilleri de seçildikten sonra tüm ülkeyi temsil ederler ancak kendilerine verdikleri taahhütler
karĢılığında oy aldıkları vatandaĢlarla, seçim bölgeleri ile de bağlantılarını kopartmazlar, bağlantılarını devam ettirirler, bu da çok
doğaldır. Eğer bu bağlantıyı yok ederseniz, insanlar, kendisini yöneten, kendisine hizmet eden siyasal sistem ile yabancılaĢır, bağlantısını
siyasal sistemle kopartır ki bu daha farklı sorunlar ortaya çıkarır. Bu yüzden, insanlar yaĢadıkları yerin idari bölümlemesi ile Türkiye‟ de,
diğer ülkelerdeki insanlardan çok daha fazla ilgilenirler, yani bir il sınırı içerisinde mi yahut ilçede mi, beldede mi, köyde mi yaĢadıkları
insanları, aidiyet duygusundan öte -ki elbette bu da söz konusudur- bunun ötesinde çok daha fazla ilgilendirir. Sebebi, kendi yaĢadığı
yerin ülkenin yarattığı kaynaklardan daha çok istifade etmesi. Çünkü hepiniz biliyorsunuz ki genel bütçe vergi gelirlerinden büyükĢehire
ayrı, il özel idareleri ve belediyelere ayrı oranlarda kaynak aktarılmakta. Ġlin kırsalındaki vatandaĢın hakkı da il özel idaresine
gönderildiği için bir il içinde ilçelere de farklı tahsisler olmakta. Açıkçası, ilde hangi siyasal eğilim genel meclisinde güçlü ise buna göre
ilçelere farklı tahsisler yapılmakta. Köyler ise tabiri caizse tamamen yine ilin insafına kalmıĢ durumda. Bu farklılıkların bir diğer sebebi
de yerel yönetim anlayıĢının bir devlet politikası çerçevesinde tüm mahallî idarelere eĢit mesafede, hakkaniyet ölçüsünde yaklaĢılmamıĢ
olmasıdır. Hangi lobi konjonktürel olarak ağırlık kazanmıĢsa, kim ön plana çıkmıĢsa, çıkardığı yasalarla, kendi lehine, diğerleri aleyhine
sonuçlara sebep olacak kanunlarda değiĢiklik yaptırabilmiĢtir. Bu farklılıklar, insanları yaĢadıkları yerin statüsünün bir üst lige
çıkarılması yönünde, köyse örneğin belde olmak için, belde ise ilçe olmak için, ilçe ise il olmak için, hatta daha sonra büyükĢehir olmak
üzere baskı grupları oluĢturmuĢlardır. Ġnsanlar hatta yememiĢ içmemiĢ ve bazen nüfusu belki bir ilçe için yetmediği hâlde il olmaya talip
olmaya kadar, bir kara mizah örneği sergileyerek, aĢırı taleplerde dahi bulunabilmiĢlerdir. Bugün iĢlemlerin tekemmül ettiril diği,
dosyaların oluĢturulduğu ĠçiĢleri Bakanlığında 606 yerleĢim yerinin ilçe olma talepleri mevcuttur. 129 ilçenin de il olmak istedikleri,
yine birçok il belediyesinin de büyükĢehir belediyesi olmak isteği bilinmektedir. Ġl olmak isteyen ilçelerin listesi, kıymetl i arkadaĢlar,
burada. Hiçbir il yok ki bir ya da birden fazla ilçesi il olmak istemesin. Bu listenin içerisinde kalmayı, gerçekten bu listenin içerisinde il
54
olmayı hakikaten hak eden, ülke yönetimini rahatlatacak ve o yörede yaĢayan insanlara daha çok hizmet getirilmesine vesile olacak
ilçeler var ama sadece “ Yanı baĢındaki ilçe il oluyor, benim neyim eksik.” babından talepte bulunan ilçeler de var. Aynı mantıkla bugün
“ Madem filan il büyükĢehir oluyor, o zaman fırsat günü bugün, ben de isteyim o zaman.” diye büyükĢehir olma sevdasının peĢine
düĢmüĢlerdir. Biraz önce söylediğim gerekçelerle insanlarımızı bu yönüyle anlayıĢla karĢılamak lazım. Çünkü bu değiĢiklikle birlikte
kendi yaĢadığı yörelere daha çok kaynak aktarılacağını, daha çok hizmet geleceğini hesap etmektedirler. Ġl belediyesinin ismi
“ büyükĢehir” olduğu zaman sanki daha müreffeh olacağına, daha kaliteli bir yaĢama kavuĢacağına inanmaktadırlar. Yarın çocuğunun iĢe
gireceğini, esnafın, tüccarın satıĢı 2‟ ye, 3‟ e katlanacağı gibi bir düĢünceye kapılmaktadırlar.
Değerli arkadaĢlar, devlet hayal tüccarlığı yapmaz. BaĢbakan, Hükûmet çılgın projeler yapabileceğini söyleyebilirler ama
devlet adamı insanlarının önüne hep gerçek hedefler koyar ve dürüstçe gerçekleri, doğruları söyler. Devlet adamı ülkenin geleceğini
karartacak popülist adımlar atmaz.
Değerli milletvekilleri, madem bu sorunları ortaya koyduktan sonra neler yapılabilir? Köy tüzel kiĢiliklerine çerçevesinin net
olarak çizildiği bir kanun gereğince Ġller Bankasından nüfus esasına göre payının doğrudan aktarılabileceği, bugün fiiliyatta çalıĢmayan
köy ihtiyar heyetlerinin de daha rasyonel ve daha donanımlı olarak yeniden dizayn edileceği bir sistem getirilebilir. Profesyonel yönetim
kademelerinde bulunmuĢ arkadaĢlarımız da gayet iyi bilir ki Türkiye senelerce ilçelerdeki ilçe özel idarelerinin tüzel kiĢili ğe kavuĢması
ve ilçedeki nüfusuna göre kaynaklarının doğrudan ilçe özel idaresine aktarılması, yine ildeki komisyon ve genel meclis benzeri bir
yapılanmanın ilçede de yapılabileceği bir sistem sürekli konuĢulagelmiĢtir, tartıĢılagelmiĢtir. Bütün bu örnekler ortada iken maalesef bu
kanun bu birikimi yok sayarak, hepsini elinin tersiyle iterek dünyada eĢi benzeri görülmemiĢ bir sistem önermektedir. Yani ilk gün
konuĢmamda da belirtmiĢtim, dünyada büyükĢehir, metropol Ģehirlerde iki kademeli belediyecilik var. Metropol belediyeleri de var ama
bütün bir ilin ilçeleriyle, kasabalarıyla, köyleriyle kapsandığı, bütün mülki sınırların iĢin içine sokulduğu bir büyükĢehir yönetim örneği
yok. Dolayısıyla bu önermenin, bu tasarının hakikaten ucube bir tasarı olduğunu söyleyebiliriz. Bunu Türkiye görecek. Yani eski bir
mülki amiri olarak söylüyorum. Bunun aslında yan etkileri olarak çok büyük sorunları Türkiye'nin önüne getireceğini Ģimdiden
söyleyebiliriz. Ama maalesef kimileri öngörü yapıyor, kimileri yaĢayarak öğreniyor, biz yaĢayarak öğreneceğiz. Birtakım sıkıntılar
ortaya çıkacak. O sıkıntılardan en büyüğü, maalesef, Türkiye'nin sadece doğu ve güneydoğusunda değil ama bütün bölgelerinde etnik
erozyona, etnik çatıĢmalara sebep olacağını ve bazı siyasi ademimerkeziyet gibi iĢtahı kabartacağını Ģimdiden söyleyebiliriz.
Bu tasarının getirmiĢ olduğu bir baĢka mahsur var kıymetli arkadaĢlar. O da -biraz önce bu listesini de göstermiĢtim- Ģu anda
129 ilçe il olmayı beklemekte. Yani hakikaten bunlar bir seleksiyona, bir incelemeye tabi tutulduğu zaman nereden bakarsanız bakın bir
30 kadarı çok objektif kriterlerle il olmayı da hak ediyorlar. Ancak getirmiĢ olduğunuz bu sistemle bu ilçeler de il olmak imkânından
uzaklaĢmıĢ oluyorlar. Yani örneğin Balıkesir‟ i bütün ülke sınırlarına kadar büyükĢehir yaparken Bandırma‟ yı kaybediyorsunuz.
Efendim, KaĢ‟ tan GazipaĢa‟ ya kadar 600 küsur kilometrelik bir uzunlukta tamamen objektif kriterlerle bakıldığında il olabilecek,
örneğin bir Alanya‟ yı, 350 bin nüfusuyla kaybediyorsunuz.
BAġKAN – Sayın Korkmaz, toparlayarak efendim lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Tüm bunları düĢündüğümüzde, değerli arkadaĢlar, bu tasarının gerçekten çok büyük
sıkıntılar içerdiğini, Türkiye'nin özellikle etkin hizmet üretilmesiyle ilgili olarak sorununu çözmediği gibi birçok problemi de
beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Tekrar ediyorum, 16.082 köy tüzel kiĢiliğinden vazgeçiyor, 1.591 belde vazgeçiyor, birtakım
gerçekten il olmayı hak eden ilçeler il olma sevdalarından, hülyalarından vazgeçiyorlar. Peki, o zaman bu tasarı kime ne fayda
sağlayacak, hakikaten merak ediyorum. Türkiye'nin Ģartları dolayısıyla onlara bakarak üretilmediğini, birtakım mahfillerde
hazırlandığını ve âdeta Türkiye'nin millî ve üniter yapısının bir an önce tahrip edilmesi ve daha sonraki safhalara geçilmesi yle ilgili
olarak bir düĢünce barındırdığını, bir ana fikir barındırdığını Ģimdiden söyleyebiliriz. Gerçekten bugün ĠçiĢleri Bakanının eski bir mülki
amir olması, ĠçiĢleri Komisyon BaĢkanının eski bir mülki amir olmasını bugün Türkiye‟ ye dayatılan bu sisteme aklıselimle, sağduyuyla
cevap vermek üzere bir Ģans gördüğümü söyleyebilirim. Ya bunu dayatanlara karĢı hep birlikte karĢı koyacağız yahut da bu vebali yarın
çoluk çocuğunuza anlatamayacaksınız.
Ben bir kere daha, söylediğim gibi, sağduyuya, aklıselime davet ediyorum. OrtaklaĢa, Türkiye'nin faydasına bir yasayı
hazırlamaya Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de hazır olduğumuzu, ancak bu hâliyle bu tasarının gündemden çekilmesi gerektiğini
söylüyor, hepinize teĢekkür ediyorum.
BAġKAN – Sayın Korkmaz, teĢekkür ediyorum.
Sayın IĢık, buyurun efendim, son söz zatıalinizin.
55
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Bakana söz vermeyecek misiniz BaĢkanım?
BAġKAN – Tabii, vereceğim. Son konuĢma, konuĢmacılar açısından…
ALĠM IġIK (Kütahya) – Öncelikle hepinize iyi geceler diliyorum.
ġimdilik son konuĢmacı olmam nedeniyle de mümkün olduğunca sizleri sıkmadan ve daha önce çok değerli
milletvekillerimizin dile getirdiği konuları tekrarlamaktan kaçınarak bunun ne anlama geldiğini ve gerek toplumda gerekse yüce Meclis
çatısı altında insanlara neleri hatırlattığını kendi değerlendirmem olarak sizlerle paylaĢmak istiyorum.
Öncelikle, beĢ yıllık milletvekilliği sürecimde Ģimdiye kadar birçok kanunda savunulması güç maddelere Ģahit oldum, çok
mahcup olan bakanlara rastladım ama üzülerek söylüyorum, bu kadar savunulması zor mahcubiyete, gerçekten Bakanımızın sürekli
yüzünü kızartan bir tasarıya ilk kez rastlıyorum. Bu acı ama gerçek. Çünkü bu tasarı ilgili devlet kurum ve kuruluĢlarından, sivil toplum
kuruluĢlarından, milletten saklanarak, gizlenerek ve maalesef, geçen geneli üzerinde konuĢurken de söyledim, Sayın Bakandan da
gizlenerek bir mahfilde bir yerlerde hazırlanıp, üzülerek ifade ediyorum, Sayın Bakanın da imzalarken haberinin olduğuna inandığım bir
tasarı Ģeklindedir. Çünkü hiçbir helal süt emmiĢ vatan evladının bu kadar aleni tehlikeleri içinde barındıran bir yasayı hazırlarken Ģahit
olduğu maddelerini kabul etmesinin mümkün olmadığını düĢünüyorum. Dolayısıyla bu tasarı içerik olarak değerlendirildiğinde esasta iki
ana bölümden oluĢuyor, birisi adı güzel büyükĢehirler oluĢturulmaya yönelik bir tasarı ama gerçekte büyükĢehirle alakası hiç olmayan…
“ Dünyada da Ģimdiye kadar -Ģöyle bir baktım internette- acaba bizdeki bu tasarıya benzer bir üçüncü dünya ülkesi dahi var mı?” , “ Bir
yerlerde buna benzer Ģurada bir örnek var. Niye bu kadar eleĢtiriyorsunuz?” diyebilecek bir örnek var mı diye baktım ama maalesef
hiçbirine rastlayamadım. Eğer Sayın Bakan buna benzer bir ülke örneği varsa, hele hele de bu üçüncü, dördüncü, beĢinci dünya ülkesi de
olsa razıyım, varsa bir açıklarsanız çok memnun olacağım. Böyle bir büyükĢehir yasası olabileceğine Ģimdiye kadar rastlamadım ama
maalesef, AKP Ġktidarı döneminde bunu da gördük.
Sayın Bakanım, illa büyükĢehir adı güzel olduğu için yapacaksak gelin hemen merkez nüfusu 200 binin üzerinde olan tüm
Ģehirlerimizi büyükĢehir yapalım, Ordu dâhil olsun buna, benim ilim Kütahya da dahi olsun, verelim önergeyi gerçekten…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ordu için verelim.
ALĠM IġIK (Devamla) - Ordu için de vereceğiz. Ama böyle bir bütün mülki idari sınırları büyükĢehir kapsamına almanın
olsa olsa bir sebebi olabilir diye düĢünüyorum. Siyasi rantı bir tarafa bırakıyorum, “ Köydeki oyu da katacağız, iĢte AKP‟ nin elinde
olmayan illeri de AKP‟ li yapacağız.” , bunu düĢünebilirsiniz, buna karar verecek. Bu rantı göremeyeceksiniz Sayın Bakan ama bir Ģeyi
göreceksiniz, 6302 sayılı ve 3 Mayıs 2012 tarihli bir kanun çıkardık biz bu Mecliste. Tapu Kadastro Kanunu‟nda değiĢiklik öngören bir
düzenleme yaptınız. Orada, yabancı gerçek kiĢilere ilçe yüz ölçümünün yüzde 10‟ una varan miktarlarda taĢınmaz satıĢının önünü açtınız.
ġimdi, bu tasarıyla özellikle bu ülkenin kıyı kentlerinin tamamının yüzde 10‟ unu Ġsrail baĢta olmak üzere parası olan tüm yabancı
ülkelerin yabancı gerçek kiĢilerine satabilirsiniz artık. Hayırlı olsun!
Urfa‟ nın ne kadarını pazarlık yaptınız Sayın Bakanım? Bu tasarının arkasından bu kanunda neyi değiĢtirmeyi
düĢünüyorsunuz? Acaba Oslo‟ da verilen sözlerin gereği olarak önce bir milleti uyandırmadan ilçelerin yüzde 10‟ una kadar bunu satıĢa
sunalım, onun arkasından da tüm il mülki idare sınırlarını bu ilçelerin sınırına katarak tamamının yüzde 10‟ una mı çıkaralım diye
hesapladınız? Önce mücavir alandı, Ģimdi de tüm alan oldu.
Değerli Bakanım, sizin hassasiyetlerinize inanan birisiyim. Eğer bu yasa geçerse Ģimdiden sizin baĢınıza ne gelebileceğini
tahmin etmek dahi istemiyorum.
Ġkinci ana konu, kapatılan beldeler. Değerli Bakanım, Ģimdi çıkardım, 2008 yılında aynı Ģekilde, yine orada da büyükĢehirler
içerisinde büyük ilçeler kurmayı öngören süslü cümlelerle kanunu getirdiniz, içine 862 adet, 2 bin nüfusun altında olduğu gerekçeyle,
ülkemizin değiĢik illerindeki beldeleri kapatma maddesini koydunuz ve “ Kapattık.” dediniz. Ama bu uygulamanızın doğru olmadığını
yargı organları, Yüksek Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesi size bildirdi. Onun üzerine bu belediyeler bir kez daha -son kez olmak
üzere- seçime girdiler ve belediye baĢkanı seçtirdiniz. O zaman da bugünküne benzer Ģekilde “ Çok borçlu, belediye baĢkanları istediği
zaman arabalarına biniyor, Ankara‟ ya geliyor, mazot, benzin, harcama… Ġsraf!” dediniz, millete öyle anlattınız çünkü. Ama
bakıyorsunuz, bugün de aynı gerekçeler. Bu dört sene önceydi, bu gerekçeniz. ġimdi, dört yıl sonra hâlâ aynı yerdeyseniz o zaman çok
kötüye gidiyoruz demektir. ġimdi, o gün için de biz söyledik, bugün için de söylüyoruz ama siz bir Ģeyi -kendi belediye baĢkanlarınız
baĢta olmak üzere- kim sizlere sorduysa, kim sizinle beraber çalıĢan bürokratlara sorduysa “ Hayır, belediyeler kapanmayacak, devam
edin.” dediniz ve bu milleti kandırdınız. Kendi belediye baĢkanlarınıza seminerler verdirdiniz, hep sordular: “ Bizim durumumuz ne
56
olacak?” Çünkü 6302 sayılı Yasa hâlâ yürürlükte, orada maddeler iptal edilmedi. Bilenler soruyor size “ Bizim durumumuz ne olacak?”
Cevaplamadınız, geçiĢtirdiniz, “ Hazırlık yapıyoruz, yeni hazırlıklarımız var, kapatmayacağız, devam edeceksiniz.” dediniz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Yalan söyleyenin…
ALĠM IġIK (Kütahya) – Efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) - Yalan söylüyorsun dersem ne dersin?
ALĠM IġIK (Kütahya) – Hayır. Kendi belediye baĢkanlarımı söylerim ben size. Daha en son Antalya‟ da verdiğiniz
seminerde…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu)– Kim dedi, nerede dedi?
ALĠM IġIK (Kütahya) – Nerede mi dedi? Bürokratlarınıza sorun bakalım. Nasıl cevap verdiler, sorun.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Neyse, devam edin.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Dolayısıyla siz “ Kapatmayacağız.” dediniz. Bugün de daha sizin partili belediye baĢkanlarınız
arıyorlar. “ Kendi milletvekillerimize sorduk, birleĢme yönünde, kapatılmayacağı yönünde yeni düzenlemeler olabilir...” Esnek
cevaplarla kamuoyu tepkisini bastırmaya çalıĢıyorsunuz.
Sayın Bakanım, o günkü kanunda geçici madde 1‟ de bakınız ne dediniz? “ Bu belediyeleri kapattık, bir yıla kadar borçlarını
Ġller Bankası ödeneklerinden taksitlendirerek keseceğiz.” Referanduma gerek duymaksızın kapatılan belediyelerin bağlı oldukları il veya
ilçelere altı aylık bir süre içerisinde bağlanabileceğini öngördünüz. Bugün, aynı Ģekilde getirdiğiniz bu tasarı içerisinde, bu kapatılan
belde sayılarını 2‟ ye katladınız, bir kısmını büyükĢehir balonu içerisinde süslediniz. Kamuoyundan gizleyerek devam ediyorsunuz ama
bir gerçek var ki toplam 49 ilde, büyükĢehir olamayacak 49 ilde 559 belde belediyesini, 12 ilde 20‟ den fazla olmak üzere kapattık
diyorsunuz. O gün, verdiğiniz hakkı -bu hakları veren hükûmet yine sizin Hükûmetiniz- bugün gizliyorsunuz, çok görüyorsunuz. ġimdi,
diyorsunuz ki kapatılan beldelere “ Eğer sizin ilçeye veya sınırınızdaki baĢka bir beldeye bağlanma talebiniz varsa altı ay süre veriyorum
size. 30 Haziran 2013‟ e kadar, referanduma da gerek duymaksızın, 5393 sayılı Kanun‟ un 8‟ inci maddesi hükümleri dıĢında, istediğiniz
zaman bağlanabilirsin. Meclis kararını al, referanduma falan gerek yok.” Öbür taraftan böyle bir imkânı olmayan, ilçesinden uzak,
sınırında baĢka kalan belde olmayan üç-beĢ tane belde bir araya gelip de “ Biz de kurtulsak, hiç olmazsa Ģu Anadolu‟ nun Ģu dağındaki
kutsal topraklarda bir belediyemiz ayakta kalsın diye çalıĢsak, çaba göstersek.” diyenlere diyorsunuz ki “ Hayır.” Kanunun yürürlüğe
gireceği tarihe kadar, referandum Ģartını da getirerek “ En az seçmenlerin yüzde 50 artı 1‟ inin imzasını alacaksınız, valiliğe
baĢvuracaksınız, valilik Ģartları bildirecek, karĢı taraftaki katılmak istenilen belediyenin meclis kararına sunacak ama bunların hepsini
yayımı tarihine kadar bitireceksiniz.” diyeceksiniz. Yani diyorsunuz ki: Ben belde belediyesi bırakmak istemiyorum. Bu eyalet sistemini
bugün büyükĢehirler kılıfı altında ama yarın da Ģimdi küçük olan ama gelecekte bir baĢka eyalet olarak düĢündüğüm illere hazırlık
yapıyorum.”
BAġKAN – Sayın IĢık, toparlar mısınız.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Bu belde belediyeleri içerisinde, borcu olmayan, hâlen nüfusu 2 binin üzerinde olan belde
belediyeleri var. Örneğin, benim ilim Türkiye birincisi oldu sayenizde. En çok belediyesi kapatılan il unvanını aldı. Var olan belde
belediyelerinin yüzde 80‟ ini Kütahya‟ da kapattınız, çok teĢekkür ediyoruz, iktidarınız bize birincilik verdi ama geriden birincilik verdi.
Bu belde belediyelerinin içerisinde üç tane belde belediyesi -2008‟ e ilave olarak- bu kanunla kapatılıyor. Niye kapatılıyor biliyor
musunuz Sayın Bakanım? 2011‟de Cenabıallah‟ ın verdiği deprem felaketi nedeniyle babasının evini, ata toprağını, mekânını terk etmek
zorunda kalan insanlar o gün nüfusa kayıtlı orada olmadılar, Ģimdi, geri geldiler. Örneğin, benim kendi beldem Ģu anda 2.067 nüfusa
sahip ama geçen sene depremden dolayı 1.899‟ a düĢtü ve kapattınız. Borcu yok. Bunun gibi bu 47 beldenin birçoğunun borcu yok.
Dolayısıyla bunları değerlendirmeden, sadece nüfus kriterine bakarak aynı Ģekilde, NaĢa ve Beyceköyü beldeleri deprem nedeniyle nüfus
kaybettiler, bugün o nüfuslarını geri kazandılar. Yani Cenabıallah‟ın vurduğu tokada bir de AKP tokadı mı lazım bize? Bunlar nasıl bir
anlayıĢ? Hiç olmazsa gelin, bir komisyon kuralım -zararı yok gene aynı Ģekilde, sizin komisyon üye sayınız daha çok olsun, sizin
dediğiniz olsun da- gerçekleri bir araĢtıralım. ġu 559 belde belediyesi içerisinde kimlerin durumu ne? Borcu olanlar, olmayanlar, tarihî
mekânlarda bulunup bulunmayanlar… Turizm bölgesi de olması nedeniyle 31 Aralık 2011 nüfusu 2 binin altında olduğu hâlde örneğin
31 Aralık yerine 30 Haziran 2011 nüfusuna baksaydınız 15 bin nüfuslu olan bu beldeleri kapatma yerine tüzel kiĢiliklerini devam ettirme
daha doğru olmaz mıydı? Dolayısıyla, bunları değerlendirmeden sadece “ Ben kapatmak istiyorum, daha önce verdim kurtuldum, sattım
kurtuldum, Ģimdi de kapatıp kurtulacağım.” anlayıĢıyla bu haksızlığı bu Türkiye‟ ye yapamazsınız.
BAġKAN - Sayın IĢık, lütfen toparlayalım efendim.
57
ALĠM IġIK (Kütahya) - Toparlıyorum efendim.
ġu anda, bakınız, bu beldelerin tüm sakinleri hezeyan hâlinde, bir haftadır ne belediye baĢkanları ne de vatandaĢı uyumuyor.
“ Acaba ne yapabiliriz de beldemizi kapatmadan tüzel kiĢiliğini devam ettirebiliriz?” diye arayıĢ içindeler. Lütfen bu insafsızlığı hiç
olmazsa siz bari yapmayın Sayın Bakan. Bu memleketteki Hükûmete televizyonlardan küfredenlere ses çıkarmıyorsunuz ama “ Aman
benim devletime, Hükûmetime, Bakanıma saygısızlık olur.” diye nezaket kuralları içerisinde eleĢtiri yapmak isteyen vatandaĢa bu zulmü
yaĢatıyorsunuz. Bundan vazgeçerseniz çok iyi olur. Özellikle bu yasanın geçmesi hâlinde –umarım geçmeyecektir- bu ülkenin baĢına
yeni belaları en azından siz yaĢatmamıĢ olun Sayın Bakanım, bu yasa geçmesin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu vebal sizin olmasın.
ALĠM IġIK (Kütahya) - Bu vebal sizin olmasın. Biz bundan çok üzüntü duyacağız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Biz sizi böyle anmak istemiyoruz.
ALĠM IġIK (Kütahya) - Çok teĢekkür ediyorum Sayın BaĢkanım, sabrınızı zorlamak istemiyorum, sağ olun.
BAġKAN – Sayın IĢık, çok teĢekkür ediyorum.
Değerli arkadaĢlarım…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Terör örgütüne karĢı doğru çıkıĢlar yaptığınızda hep arkanızda olduk ama sizi bu
Ģekilde anmak istemiyoruz biz.
BAġKAN – Evet.
Değerli arkadaĢlarım, Ģimdi, Muhtarlar Konfederasyonu BaĢkanı Hüseyin Akdeniz‟ le gene Türkiye Muhtarlar Federasyonu
BaĢkanı Sayın Ramazan Özünel var burada.
Önce, Sayın Hüseyin Akdeniz‟ e bir söz verelim.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL - Özünal efendim.
BAġKAN – Özünal‟ mıĢ, düzeltiyorum Sayın Özünal.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL- TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Öyle bir yazmıĢsın ki, onun r‟ midir n‟ midir onu anlamamıĢım. Neyse, muhtarların yazısı biraz böyle…
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL - Öyle olur.
BAġKAN – Canın sağ olsun Muhtar.
Evet, Sayın Akdeniz, buyurun.
Evet, sen baĢla bakalım, Konfederasyon BaĢkanıymıĢsın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın BaĢkanım, Konfederasyonun bünyesinde kaç tane örgüt var, onları da bilmek
istiyoruz. Ne kadar büyük bir kesimi temsil ediyorsunuz, biz bilmek istiyoruz.
MUHTARLAR KONFEDERASYONU BAġKANI HÜSEYĠN AKDENĠZ – Efendim, arz ederiz.
BAġKAN - Evet, önce bir kendinizi tanıtın, teĢkilatınızı çok kısa, ondan sonra.
MUHTARLAR KONFEDERASYONU BAġKANI HÜSEYĠN AKDENĠZ – Sayın BaĢkanım, Sayın Bakanım, değerli
milletvekilleri, Komisyonumuzun değerli temsilcileri, sayın bürokrat değerli büyüklerimiz; öncelikle, Komisyonunuzda sivil toplum
örgütünü temsilen bizlere söz vermenizden ötürü Sayın BaĢkana huzurunuzda teĢekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Muhtarlar Konfederasyonu 2012 yılında kurulmuĢtur. Çok genç, iki aylık bir kuruluĢtur. Bünyesinde yedi bölge ve iki büyük
ilin olduğu bir konfederasyondur. ġu anda üye sayısı 11.500 civarındadır. Örgütlenme çalıĢmasına da ayrıca devam etmektedir.
Sayın BaĢkanım, görüĢülmekte olan BüyükĢehir Yasa Tasarısı hakkında Muhtarlar Konfederasyonunun görüĢ ve önerilerini
dikkatinize sunmak istiyorum. Bu tasarı ile 16 olan il sayısı, 13 il daha eklenmesiyle 29‟ a çıkmaktadır. Bu uygulama içerisinde 16.082
köy mahalleye dönüĢtürülmek durumunda kalmaktadır.
Dolayısıyla, bizim vurgu yapmak istediğimiz en önemli hadise burada Ģudur: Bu köylerin 9.652‟ si orman köyü
hüviyetindedir ve dolayısıyla tüzel kiĢiliği haiz köylerdir. Bu köylerin ilerideki problemlerini görerek ve değerlendirerek, mahalle
muhtarlarının da yetkisinin ne durumda olduğunu bilerek orman köylerinin bu durum içerisinde zarar göreceği kanaati taĢımaktayız ki bu
kanaat Bu 9.652 muhtarlık tarafından da tamamı olmasa bile 3 bini tarafından tarafıma iletilmiĢtir. Orman köylerinin uzaklıkları dikkate
alındığında orman alanlarının korunmasında sıkıntı ortadadır. Bu orman köylerinin mahalleye dönüĢtürülmesiyle mahalle muhtarlarının
yetkisi ve yaptırım gücü karĢısında nasıl korunacağı merak konusudur. Yasada mahalle muhtarlığı için herhangi bir yeni yetkilendirme,
sorumluluk ve yeni görev tanımı bulunmamaktadır. 5393 sayılı Kanun‟un 9‟ uncu maddesinde belirtilen, ki bu taslağın sivil toplum
58
örgütü alanı içerisinde hükümleri söz konusu iken mevcut düzenlemede -sivil toplum örgütünün görüĢüdür bu- halka en yakın seçilmiĢ
olan muhtarların yeni düzenlemeyle 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde yetki ile görevlerinin verilmesiyle birlikte görev yaptığı
mahallenin yaĢam kalitesinin artabileceği ifade edilmektedir alt komisyon raporunda. Dolayısıyla, 1944 yılında çıkmıĢ ve birçok
maddesi mülga olmuĢ 5441 sayılı Mahalle Kanunu ile bu belirtilen köylerin tüzel kiĢiliğini kaldırarak mahalleye dönüĢtürülmesiyle
orman alanlarının korunmasında sorunlarla karĢı karĢıya kalmamızın mümkün olabileceği endiĢesi taĢınmaktadır. Bu kapsamda,
büyükĢehir sınırları içerisinde orman köylerinin tüzel kiĢiliğinin sağlanması köy muhtarları tarafından, orman köyü muhtarları tarafından
arzu edilmektedir.
Tasarıda muhtarlarımız ayrıca Ģunu önermektedir: Ġstanbul ve Kocaeli modeli ile köy yapılmasının geçiĢ yapılarak yeniden
yapılanması zaman içinde olmuĢtur. Takdir edersiniz ki, Ġstanbul ve Kocaeli illeri zaman içerisinde geçiĢ dönemi yaĢayarak köy
mahalleye dönüĢtürülmüĢtür. ġimdi, birdenbire, geçiĢ dönemi yaĢanmadan köylerin mahalleye dönüĢtürülmesi, bir de buna coğrafi
Ģartların çıkaracağı zorlukların eklenmesi sonucunda daha da derinleĢtirebilir bir durum ortaya çıkabilir. Aslında bu geçiĢ döneminin,
yeni kurulacak büyükĢehirlerde uygulama alanlarının saha çalıĢması ile birleĢtirilerek zaman içinde yapılmasının doğru bir yaklaĢım
olacağını düĢünüyoruz. Bu anlamda, Belediye Kanunu‟ nun 9‟ uncu maddesi yeniden gözden geçirilerek ve çıkarılması düĢünülen Köy
Kanunu‟ nun da günümüz koĢullarına uyarlanmasını bu tasarıdan sonra beklemekteyiz.
Tabii burada Belediye Kanunu‟nun 9‟ uncu maddesinde önemli bir vurgu yapılmaktadır. “ Bütçe imkânları ölçüsünde
belediyeler gerekli ayni desteği sağlar.” ifadesi Kanunu‟ nun 9‟ uncu maddesinin üçüncü fıkrasında geçmektedir. Bizler mutlaka bu
“ imkânlar ölçüsünde” teriminin belli bir oran getirilerek belediye baĢkanlarının mahalle muhtarlarına yardımının daha doğru yapılacağı
kanaatini taĢımaktayız. Ayrıca, muhtarlar mahalleleriyle ilgili çalıĢmalarda ihtisas komisyonlarında öncelik verilmesi konusunda yetki
istemektedir. Birçok mahalle, sokak adı değiĢtirildiğinde belediye baĢkanının muhtara haber vermediği yaptığımız çalıĢmalarda, hatta
hatta tarafımdan bizatihi tespit edilmiĢtir.
Bu noktalarda özellikle tasarı taslağında hep özlemini çektiğimiz birleĢik oy pusulası, nihayet bu tasarıyla gerçekleĢtiriliyor.
Komisyonunuza, bu konuda yapmıĢ olduğu çalıĢmadan ötürü Ģahsım adına teĢekkür ediyorum.
Ancak muhtarlık doğrudan halka gidiĢ yolu olduğundan biz muhtarların bir adaylık usulünün de getirilmesini, daha ciddi bir
kurum hâline dönüĢeceğine inancımızdan dolayıdır ki bir adaylık usulünün de getirilmesini arzu etmekteyiz. 2972 sayılı Kanun‟un
31‟ inci -32‟ nci madde değiĢiyor- maddesinde de bu adaylık usulüyle ilgili yeni bir düzenlemenin yapılmasını arzu ediyoruz.
Sayın Bakanım, tabii arkadaĢlarım Ģunu merak etmektedir: Özellikle bu yasa tasarısından sonra Köy Kanunu ve Mahalle
Kanunu‟ nun ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisine geleceğini, Muhtarlar Birliğinin ne zaman kurulacağını ve 2108 sayılı Muhtar
Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası‟ nda değiĢikliğin ne zaman yapılacağını merak etmektedirler.
Bu duygu ve düĢüncelerle yirmi üç yıllık deneyimli bir kardeĢiniz olarak, yirmi üç yılını bu camiaya veren birisi olarak,
yirmi üç yaĢında seçilen ve seçilme yaĢının yirmi beĢ olduğu, yaĢımı büyüterek muhtar olduğum bir ortamda, gençliğini bu camiaya
veren birisi bu yasaların çıkmasını da arzu eder diye düĢünüyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Çok teĢekkür ediyorum efendim.
BAġKAN – Değerli BaĢkan, biz de sana teĢekkür ediyoruz.
Diğer konuĢmacımız, Sayın Ramazan Özünal.
On dakika içinde toparla lütfen.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL – Bakalım.
BAġKAN - Konfederasyon BaĢkanımız sekiz dakikada bağladı.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL – Bizimki belki biraz fazla sürer Sayın
BaĢkanım.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli basın; beĢ gündür burada sizlerin fedakârca çalıĢtığını
görmekten, bizlerin de acaba ne zaman biz söz alırız diye burada bulunmaktan da büyük Ģeref duyuyorum.
ġunu açıkça ifade ediyorum: Sayın BaĢkan, daha evvel de sizinle birlikte Yerel Yönetim Yasası‟ nda çalıĢma yaptık. O
zaman 19 kiĢiydik, bugün maĢallah o çalıĢmanın daha güzelini burada sergiliyorsunuz ve sabırlarınızdan dolayı da -dikkatle izliyorumsizi kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım; beĢ gündür buraya geldiğim vakit, inanın cebimdeki telefonları kapattım. Niye
kapattım? Köy muhtarlarının tüzel kiĢiliğinin gitmemesi yönünde bana serzeniĢte bulunan muhtarlarımın da iyi niyetlerini, bu iĢin köy
59
muhtarlarımızın tüzel kiĢiliğinin kaldırılmaması yönünde iyi niyetlerini size sunmak istiyorum ancak BüyükĢehir Belediye Kanunu‟nun
içerisinde bizim muhtarlarımızla ilgili iyileĢtirme olmadığını da görüyorum. Neden muhtarlar güçlendirilmiyor, bunu da anlamıĢ
değilim.
Değerli BaĢkan, Sayın Bakanım, çok kıymetli milletvekillerim; sosyal devletin amacı ülkesinde bulunan 53 bin muhtarın
içerisinde 40 bin muhtarı icralık yapmak değildir. Muhtarların aldığı BAĞ-KUR‟ la ilgili, yaĢamıyla ilgili, elektriğiyle ilgili, suyuyla
ilgili almıĢ olduğu ödenek bunlara kâfi gelmemektedir. ġunu öğrenmek istiyorum, açıkça sormak istiyorum: Belediye baĢkanlarının
sigortalarını kimler ödüyor acaba, yani kendileri mi ödüyor, devlet mi ödüyor? Eğer hür iradeyle seçilmiĢ muhtarla, sayın belediye
baĢkanı amblemle seçilmiĢ ise muhtarımın BAĞ-KUR primini, yani bugünkü çekmiĢ olduğu ilacını alamayan, iğnesini alamayan,
doktora gidemeyen insanın sıkıntılarını karĢılamak, biraz evvel de arz ettiğim gibi, sosyal devletin esas, asli görevidir. Bugün 40 bin
muhtar, laf olsun diye söylemiyorum, bugün icralık durumda ve sosyal durumdan faydalanmamaktadır.
Eğer 21‟ inci yüzyılda muhtarlarımızın halkına daha iyi hizmet verebilmesi için, çağdaĢ hizmet verebilmesi için o zaman
muhtarlarımızın ödeneklerinin, özlük haklarıyla birlikte, sosyal haklarıyla birlikte bir an evvel verilmesi lazım. Yani bugün elektriğiyle,
suyuyla, telefonuyla, Ġnternet‟ iyle, ulaĢımıyla bugünkü aldığı 400 TL ile muhtar geçimini ya da çocuklarını ya da evine nasıl nafaka
götüreceğini bilmenizi istiyor. Ülkemizde bu güçlü kurumun ne yazık ki bugün içler acısı durumda olduğunu da açıkça ifade edi yorum.
Bizler, ülkesini seven, milletini seven, üzerimizde ve cebimizde olmamasına rağmen, paramız olmamasına rağmen, hizmeti canı
gönülden veren bir kuruluĢuz, öyle de devam edeceğiz. Muhtarın yetkileri artırılmalı, sorumluluklar verilmeli; mahallesinde, köyünde
bulunan halka, gençlerimize, kadınlarımıza, insanlarımıza mikro krediler verme imkânı sağlanmalı. Eğer biz bunu yapabilirsek o zaman
ne olur? Hem insanların bütçelerine maddi imkânda katkıları olur hem de orada, burada biracıda, kumarhanede, meyhanede bulunan
gençlerimizin önüne geçmiĢ oluruz, kötü alıĢkanlıklardan uzaklaĢtırmıĢ oluruz.
ġunu arz etmek istiyorum ve sormak istiyorum: Bir muhtarın mahallesini bildiği kadar köyünü bildiği kadar acaba belediye
meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri tanıyabilir mi, bilebilir mi? Ama bugün, bizde en büyük kentlerde kangren olan bir Ģey var; kaçak
yapı, imar durumları. Buna benzer iĢlerle ilgili değerli muhtarlarıma görev verilmeli ya da muhtarlarımın fikri alınmalı. Yani bir
mahallede herhangi bir Ģey yapılacak ise imarla ilgili, bir mahallede soruluyorsa “ Kaçak yapılar var mı?” deniliyor ise kaçak yapıyla
ilgili evvela muhtarlarımızın fikirleri alınmalı. Yerel seçimlerde muhtarlarımızın, mahalle ve köyün büyüklüğüne göre, yapacaksanız
yenilik, yapacaksanız 21‟ inci yüzyılda, yapacaksanız bugün iç meselesiyle değil, önümüzdeki günlere, önümüzdeki yıllara belki bizler
yetiĢmeyiz ama muhtarlarımızı da demokratik bir Ģekilde kotalar koyarak mı ya da bazı partiler… Partileri sokmadan, daha doğrusu
mahallelerin büyüklüğüne göre, köylerin büyüklüğüne göre yerel yönetimlerde temsil hakkı, oy hakkı kullanması lazım. Yani muhtarı
seviyorsanız, her Ģeyi siyasi irade yapar diyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü bizler halkın nefesini, soluğunu soluyan ya da kavga yapmıĢ,
kadınıyla ayrılan, eĢiyle ayrılan, çocuğuyla kavga yapan insanları uzlaĢtırmaya, barıĢtırmaya yönelik insanlarız.
Sayın BaĢkan, çok kıymetli milletvekillerimiz, muhtarların bürolarına elektriği bağlatacağı zaman ne denir biliyor musunuz?
Soruyorum size Sayın Valim, Sayın BaĢkanım. Muhtarlar bürosuna elektrik bağlatacağı vakit neyle karĢılaĢıyor? Ne diyorlar? Belediye
baĢkanlarımız var mı burada? Muhtarlar bürosuna elektrik bağlatacağı vakit, su bağlatacağı vakit ticarethane olarak görülüyor beyler. Bu
çok ayıp bir Ģey. SeçilmiĢ olan, demokratik usulle seçilmiĢ olan bir insan için ayıp bir Ģey. Ticarethane olarak gözükmesi ayıp bir Ģey.
Muhtarlarımızın gerek özlük haklarıyla ilgili gerek yasal haklarıyla ilgili iyileĢtirmeyi yaptığınız vakit, bir Ģeyi daha hatırlatmak
istiyorum, muhtarlarımız bugün sanki kendisini seçmiĢ olan insanlardan Medine fukarası gibi mühür tasdik ücreti alıyor, biz bunun
karĢısındayız. Muhtarın hakkı verilmeli, muhtarın vatandaĢlık yaĢamıyla ilgili, yaĢam hakkı da verilerek bu kaldırılmalı, adam gibi
yaĢayacak bir ücret verilmelidir muhtarımıza.
Değerli BaĢkan, sayın milletvekilleri; dinî muhabbetler, vesaire yerler bu tasarıda çok güzel belirlenmiĢtir ama ben ona bir
Ģey daha eklemek istiyorum. Bugün okullarımızın çoğunda yakıtla ilgili, suyla ilgili bir sürü sıkıntılar var. Eğer, bunlara bu konuda da
diğer eklemlerle ilgili yani dinî muhabbetler, vesaire verilen yerlere eklenenler -bitiriyorum Sayın BaĢkanım- verilen yerlerle onları da
aynı yerde tutarsanız hem de yarının sahibi gençlerimize, çocuklarımıza sahip olmuĢ oluruz, onların da rahatça yaĢamlarını
sürdürmelerine, eğitimlerine katkıda bulunmuĢ oluruz.
Diğer bir konu, mahallede muhtarlarımız son derece halkımızdan Ģikayetçi oluyor. Neyle ilgili Ģikayetçi oluyor? Bu baz
istasyonlarıyla ilgili… Bu baz istasyonunun bir usulü bulunup Ģehir dıĢına taĢınma imkânı olacak olursa hem halkımız “ Ben kanser
oldum, ben ölüyorum, ben gidiyorum.” diye dertten kurtulmuĢ olur.
60
Ben bir de tereddüdümü ifade etmek istiyorum. Gerçi, arz edeceğim konu bugün mevcut yasalarda var ama Değerli Vekilim,
Sayın Bakanım, Değerli BaĢkanım; Ģimdi, köyden mahalleye dönüĢtü, mahalleye dönüĢtüğü vakit, o zaman belediye baĢkanı -bugün
gerçi yasalarda var- eğer bu çıkacak yerel yönetimler yasasıyla birlikte kendinde bir güç hisseder de bizim mahalle muhtarlıklarımızı,
belediye meclisini toplar da “ Kaldırıyorum seni.” der ise iĢte o zaman iĢ kötü olur. Gerçi Sayın Bakanım “ Böyle bir Ģey yok, mesela,
orman köylüleriyle ilgili…” Bitiriyorum Sayın BaĢkanım, son.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O süreci BaĢkanım, kontrol edemez ki Sayın Bakan, belediye meclisi karar alır.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL – Sayın Milletvekilim, biliyorum,
diyorum da: “ Acaba kendine bu yasa çıkınca güç alırsa yeniden bu iĢe hızlılık verir.” Mesela, örnekleri var, Erzurum‟ da var, Afyon‟ da
var, Kocaeli‟ nde var, burada Yenimahalle‟ de var yani örnekleri var bunların. Bunların da bir an evvel önüne geçecek, yasada bir
paragraf gibi bir Ģey yapılırsa fevkalade bir Ģey olur.
Bir Ģeyi daha… Toparlıyorum Sayın BaĢkanım, kusura bakmayın değerli zevat.
ġimdi, orman köyleriyle ilgili çalıĢmalar var. Bir yerde biz iğneyi kendimize çuvaldızı baĢka birine sokmamız lazım. ġimdi,
orman köylüsünün ormanına sıkıca sarılması için, yangını önlemesi için, ekimini, biçimini koruması için onları mahrum etmeyelim.
Gerçi, Sayın Bakanımın da sözü var o konuda.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ne konuda?
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL – ġeyde, yani “ Orman köylüleri bugüne
kadar yaĢamlarını idame ettiği Ģekilde yine devam edecek.” dediniz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Doğru, Kanun söylüyor.
TÜRKĠYE MUHTARLAR FEDERASYONU BAġKANI RAMAZAN ÖZÜNAL – Hah, dediniz yani kanundan söylediniz,
siz söylediniz.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekillerim; Türkiye Muhtarlar Federasyonu 1970 yılında kurulmuĢtur, 53 bin
muhtarın 45 binine tekabül eder, açık ve nettir bu. Ülke genelinde üç yüz tane Ģubesi bulunan -arĢivlere bakabilirsiniz- bir kurum.
Ben kıymetli zamanınızı ve bana göstermiĢ olduğunuz sabırdan dolayı Ģahsım ve muhtar camiası adına Ģükranlarımı
saygılarımı sunarım, teĢekkür ederim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Biz teĢekkür ederiz Sayın BaĢkanım.
BAġKAN – Sayın BaĢkan, biz de teĢekkür ederiz.
Efendim, beraberimizde olan Değerli BaĢkan Vekili ve Değerli Sözcümüze sordum, birisi Ġstanbul‟ daki Bağcıların, birisi de
BayrampaĢa‟ nın, yani en büyük ilçelerin belediye baĢkanlığını yaptılar yıllarca. “ Muhtarlarla ilgili öyle bir sorunumuz yok, zaten
muhtarlar belediyelerin yerinde oturuyor, hepsini biz esasen karĢılıyoruz.” diyorlar. Onun için belediyelerimizin bu ölçüde,
muhtarlarımıza yaptığı çok değerli yardım vardır.
Sayın Bakanım, size özellikle teĢekkür ediyorum. Yoğun mesainize rağmen toplantının baĢından beri bizi sabırla izlediniz.
Dile getirilen görüĢlerle ilgili olarak temenni, görüĢ, yorum anlamında eğer bir ilaveniz olacaksa sizi dinleyelim, daha sonra önerge
iĢlemini baĢlatalım.
Buyurun efendim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; çok teĢekkür
ederim.
Bugün de yoğun bir mesaiyi sürdürmekteyiz, baĢladığımız saatten itibaren. Çok değerli Komisyon üyeleri ya da üye
olmayan, katkı vermek üzere gelen çok saygıdeğer milletvekillerimiz yasa tasarısıyla ilgili olarak değerli görüĢlerini ifade ettiler. Biz de
bunları dikkatle, saygıyla dinledik ve ifade etmek isterim ki, her birinden yararlandık. Herkesin yaklaĢımı kendine göre, yine mensubu
olduğu siyasi partinin bakıĢına göre Ģekillenmekte, ifadelere dönüĢmektedir, bunu da doğal karĢılıyoruz. Çok sade, anlaĢılır görüĢler
olduğu gibi, karĢı eleĢtiriye ve misliyle mukabele edildiğinde değiĢik tartıĢmalara sebebiyet verecek değerlendirmelerin, eleĢtirilerin
ifade edildiğini de belirtmek isterim. Ama Hükûmet olarak biz burada mukabele bilmisil yapmak için değil, iyi niyetle söylenen
değerlendirmeleri almak için bulunmaktayız. Ben dile getirilen hususlardan tekerrür edenlerinin bir kısmına açıklık getirmek isterim.
Bir defa, bu yasanın çok alelacele hazırlanıp yüce Meclise sunulduğu ifadesi sıkça tekrarlandı bugün de. Dün buna açıklık
getirdim. 2001 yılında Hükûmetimizin, hükûmetlerimizin kuruluĢuna siyasi yapı olarak zemin oluĢturan Partimizin programında bunun
var olduğunu bildirdim. Bugün de buna ilave olarak hâlihazır Partimizin 58, 59, 60‟ ıncı hükûmetlerden sonra 61‟ inci Hükûmeti olarak
61
göreve devam eden Hükûmetimizin geçen sene Parlamentomuzda ve yüce milletimizle paylaĢmıĢ olduğu 61‟ inci Hükûmet Programı‟ nda
bu konuyla ilgili olarak belirtilen hususu paylaĢmak isterim. 61‟ inci Hükûmet Programı‟ mızda “ BüyükĢehir belediyeleri konusunda
köklü değiĢiklikler yapılacaktır. Nüfusu 750 binden fazla olan illerde BüyükĢehir belediyesi kurulacaktır. Ġl bazında üst ölçekli plan
bütünlüğü sağlanacaktır.” Ġfadeleri çok açık ve anlaĢılır bir Ģekilde yer almıĢtır. Dolayısıyla, bundan haberimiz yoktu…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Mülki sınırlar yoktu orada Sayın Bakan.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – … bu beklenmeyen, “ Nüfusu 750 binden fazla olan illerde BüyükĢehir
belediyesi kurulacaktır.” dan siz hâlâ farklı bir Ģey anlıyorsanız, ben ona bir Ģey diyemem.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, o Ģekilde getirin hep birlikte destek verelim ama “ Mülki sınırlar olmasın.”
diyoruz zaten.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Biz de destek veririz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hükûmet Programı‟ mızda bu konu açık seçik, anlaĢılır bir Ģekilde ifade
edilmiĢtir, bir kez daha bu vesileyle belirtmiĢ oluyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O Hükûmet Programı‟ nda terörün de sıfırlanacağı vardı Sayın Bakanım.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; bu yasayla
Türkiye'nin federal bir yapıya doğru gittiği, götürülmek istendiği eleĢtirileri, değerlendirmeleri sıkça yapılmaktadır. Bu yasanın herhangi
bir yerinde “ federe” veya “ federal” ya da “ federalizm” kelimesi, kavramı bulunmamaktadır, böyle bir amaç da söz konusu değildir.
Burada aslolan bu ülkenin il esasına dayalı, onu dikkate alan bir yerel yönetim yapılanmasıdır. Eğer Türkiye‟ de illerden federalizme
geçiĢ algısı oluĢturulabiliyorsa, o zaman “ Türkiye'nin seksen bir tane federe yönetimi var.” demek de mümkün bu mantığa göre veya
“ olacak” demek mümkün bu mantığa göre dolayısıyla bu yasa tasarısı üzerinden varsayımlar üretilmektedir Hükûmetimiz adına. Bunu
kesinlikle hayal ürünü değerlendirmeler olarak belirtmek istiyorum ve bütün bu değerlendirmelere bu Ģekilde kısa cevap vermiĢ olmak
istiyorum.
Ġkili yapı, ikili mevzuat eleĢtirisi sıkça dile getiriliyor, daha önce de getirildi. ġunu sormak istiyorum: Bugünkü yapıda,
savunulan yapıda kaçlı yapı var acaba? Ankara BüyükĢehir Belediyesi için BüyükĢehir Belediyesi Yasası, Ankara ili sınırlarında
ġereflikoçhisar Belediyesi için baĢka bir mevzuat yürürlükte değil mi? “ Aynı il içinde ikili yapı varken farklı iller arasında ikili yapı
oluĢuyor.” eleĢtirisi ne kadar gerçekçi olabiliyor? Bunu bir soru cümlesiyle belirtmiĢ olayım.
Bugüne kadar, AK PARTĠ hükûmetlerinin yerel yönetimlere yeterli kaynak aktarmadığına yönelik çok yaygın olmasa da
bazı arkadaĢlarımızın, bazı milletvekillerimizin değerlendirmesi oldu. “ Yaygın olmasa da” dedim çünkü gerçeği yansıtmayan bir azınlık
eleĢtirisiydi, ona da kısaca açıklık getirmek isterim. 2002 yılında devlet kaynaklarından, merkezî idare kaynaklarından mahallî idarelere
ayrılan ve gönderilen genel bütçe vergi gelirleri miktarı 4,6 milyar iken, geçtiğimiz kesinleĢmiĢ mali yıl olan 2011 yılında devlet bütçe
gelirlerinden mahallî idarelere aktarılan kaynak miktarı 24 milyar 900 milyon yani 25 milyardan 100 milyon eksik olarak
gerçekleĢmiĢtir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakanım, Ankara BüyükĢehire yeterli kaynak gönderdiyseniz metroyu niye
aldınız? Onlar mı beceremedi, yoksa gönderdiğiniz kaynak mı yetersiz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Burada sistemi konuĢuyoruz, burada mevzuatı konuĢuyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Aynı Ģeyi söylüyoruz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Burada “ a” köyü” , “ b” Ģahsını konuĢmaya kalkıĢırsak…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hayır, bir örnek veriyoruz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Bu örnek benim anlattığımla hiç alakası olmayan örnek, daha önce
yaptığınız değerlendirmelerde olduğu gibi
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bakın, bütün belediyeler kaynak yetersizliğinden Ģikâyet ediyor.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – En çok kaynağı kullanan belediye.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, çok saygıdeğer Komisyon üyeleri; bir taraftan,
belediyelere, il özel idarelerine yönelik genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylarda 5 katından daha fazla artıĢ sağlanmıĢken
hükûmetlerimiz döneminde, diğer taraftan mahallî idarelerin yapısal durumuna iliĢkin ve onların daha faydalı ve daha etkin çalıĢmalarına
iliĢkin yüce Meclisin takdirleriyle yasal düzenlemeler de değiĢik tarihlerde, 2004 yılından itibaren bildiğiniz üzere yapılmıĢtır. ġu anda
da bir yeni yasa tasarısıyla yüce Meclisin ve Ģu anda da Komisyonumuzun huzurlarındayız. Bu çalıĢmamız da yine bugüne kadar
62
yapılan, mahallî idarelerin güçlendirilmesi ve etkinleĢtirilmesi amacına yönelik çalıĢmalardan biridir ve Ģartlara göre, ihtiyaçlara göre de
gerek bu yasalarda, düzenlenmiĢ olan yasalarda gerekse ihtiyaç olarak ortaya çıkacak yeni durumlara iliĢkin yasal düzenleme
çalıĢmalarıyla bu konudaki ilgimiz ve bu konudaki sorumluluğumuzun yerine getirilmesi devam edecektir.
AK PARTĠ bakanlarının ya da milletvekillerinin, belediyelerin, 2 bin nüfusun altındaki belediyelerin kapatılmayacağına
iliĢkin, özellikle Sayın IĢık‟ ın ifade ettiği tarzda bir beyanı yoktur, olmamıĢtır, olması mümkün değildir. Hâl böyleyken “ Burada
vatandaĢa, belediye baĢkanlarına bu gerçeği söylemiyorsunuz.” demenin, ben yalan olduğunu değil ama yanlıĢ olduğunu, büyük bir
talihsiz ifade olduğunu belirtmek isterim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kaç kere “ Böyle bir Ģey gündemimizde yok.” dediniz, kaç kere!
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hükûmet…
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın Bakan, bunun örneklerini söylerim ama isim vermek zorunda kalırım; bu da o insanları…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Bakanım, Ģimdi bunu böyle diyorsunuz ama Belediye Kanunu‟ndaki yetkinizi
kullanıp beĢ senedir bu belediyeleri niye kapatmadınız?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hükûmet Programı…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Her sorulduğunda…
BAġKAN – Değerli arkadaĢlarım, lütfen… Sayın Bakan bitirsin, lütfen, buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Biz bir Ģey demedik ki.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – …ve yetkililerimizin açıklamaları bu konuda bellidir.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, sadece mahallî idarecilere verilen seminerlerde onlara ne söylendiğini lütfen
açıklayın. Ben de böyle cevap vereyim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hatta Ģunu söyleyeyim: “ Belki 2 binin üzerindeki beldelerin
kapatılmasını da düĢünebiliriz.” konuĢmasını duyduk derseniz buna doğrudur diyebilirim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bir müjde daha mı veriyorsunuz Sayın Bakanım? Öbürleri de mi kapanacak Ģimdi?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Bir müjde vermiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “ 2 binin üzerinde kapatılacak.” sözü olarak mı algılayalım?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Bir doğruyu söyleyebilmiĢ olabileceğiniz konuyu paylaĢıyorum çünkü
yeni belediye kurulması için sizin de muhtemelen “ evet” dediğiniz yasada nüfus ölçütü nedir?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Bir de “ müktesep hak” diye bir Ģey var hukukta Sayın Bakan.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Müktesep hak var tabii.
ALĠM IġIK (Kütahya) – O yeni belediye Sayın Bakan, var olan belediyenin kapatılmasından konuĢuyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Yani gerçi sizden önce vardı, sizden sonra…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Müktesep hak vardır, hukukun bir kavramıdır, bir kurumudur, doğrudur
ama yapılan bir hukuksuzluk değildir; yapılan yeni bir hukuktur.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hukukun bütün temel ilkelerini yok ettiniz yani.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, Sayın IĢık‟ ın burada yaptığı değerlendirmeleri özellikle
ele almak durumundayım. Değerlendirmelerimizi yaparken ifadelerimize dikkat etme mecburiyeti sanırım herkes için vardır yani Bakan
olarak ben konuĢurken benim mecbur olduğumun tamamı değilse bile herhâlde kısmıküllisi arkadaĢlarımız için de, sayın
milletvekillerimiz için de geçerli olsa daha doğru olur diye düĢünüyorum.
Burada, sistemi konuĢmak, mevzuatı konuĢmak ve bunu kurumlar bağlamında eleĢtiriler yönelterek değerlendirmek daha
doğru olur. KiĢiler iĢin içine girmez mi? Girebilir ama girdiği noktada ifadelerimize biraz daha dikkat etmemiz ifadelerimize gereklidir
diye düĢünüyorum. “ Helal süt emmiĢlik” veya “ haram süt emmiĢlik” kavramıyla, değerlendirmesiyle bu konunun değerlendirmesine
girmenin çok sıkıntılı olduğunu, olabileceğini belirtmek isterim. Kendisini Ģahsen bir müddettir tanımıyor olsam çok farklı bir tepkiye
neden olabilecek bu ifadeyi gene de ilerleyen bu saatte ve iyi niyetimi koruyarak…
ALĠM IġIK (Kütahya) – Bu iyi niyetle söylenmiĢ bir Ģey efendim, “ Biz sizden böyle bir Ģey beklemiyoruz.” dedik. Böyle bir
tasarıya onay vermenizin bizi üzdüğünü söyledik yani bunun…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ben anında müdahale etmedim Sayın IĢık, bakınız, Ģu saati, Ģu dakikayı
bekledim. Bu da belki helal süt emmiĢliğimin bir sonucudur, anında müdahale etmedim.
63
Ne amaçla söylenirse söylensin, nereden nereye bağlantı kurulursa kurulsun, bu tür, bu ve buna benzer kiĢisel
değerlendirmeler burada asıl söylenmek isteneni, murat edileni unutturur. O kadarını söyleyeyim. ĠĢin esasında kalarak onun üzerinde ne
kadar konuĢursak konuĢalım, ondan kimse rahatsızlık duymaz, muhtemelen de yararlanırız, etkileniriz de ama bunu helale, harama,
vatanseverliğe, vatansevmezliğe doğru götürürsek iĢte o zaman esas konudan uzaklaĢmıĢ oluruz.
Türkiye‟ yi bu yasa tasarısıyla üçüncü dünya ülkesi, beĢinci dünya ülkesi olarak nitelendirmek, çok sevdiğimiz bu ülke için…
Varsayalım ki size göre Hükûmet hata yapıyor, hata yapan bir Hükûmeti ile birlikte dahi bu ülke üçüncü, beĢinci sınıf ülke
kategorisinde, bir millî duygu sahibi yurttaĢımız tarafından -milletvekili sıfatını da taĢısa- değerlendirilmemelidir diye düĢünüyorum.
Bir Ģeyleri bir Ģeylere bağlayarak, bir konuyu bir baĢka konuya bağlayarak bu konudaki eleĢtirileri desteklemeye çalıĢmak
sanısı da kanaatimce yanlıĢtır. Yabancılara mülk satıĢı konusuyla BüyükĢehir Belediyesi Yasa Tasarısı‟ nı ve onun, gene, hayal edilerek
olası sonuçlarını dile getirmeye çalıĢmanın çok tutarlı bir değerlendirme olmadığını belirtmek isterim.
Bu yasa tasarısının Anayasa ilkelerine, Anayasa‟ nın 2‟ nci maddesinden baĢlayarak 127‟ nci maddesine gelinceye kadar -127
dâhil- birçok maddesine aykırılığı konusu yine yaygın bir Ģekilde dile getirildi, dile getiriliyor. Dün ifade ettim, bugün metin okumadan,
müsaadenizle Sayın BaĢkanım, Anayasa Mahkemesinin 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu‟yla ilgili vermiĢ olduğu iptal talepli
dava sonucunda 2007/6 no.lu Karar‟ ı ve yine, 5747 sayılı Kanun‟ un, ilk kademe belediyelerinin tüzel kiĢiliğinin kaldırılmasıyla ilgili
kanunun iptali istemiyle yapılan baĢvuru üzerine vermiĢ olduğu 2008/153 sayılı kararlarında… Ki bu kararlar bugün konuĢtuğumuz ve
bundan sonra da değerlendirmeye devam edeceğimiz BüyükĢehir Belediye Yasa Tasarısı‟ nın benzeri yasalar üzerine açılmıĢ davalar ve
kararlardır. Orada, bu kararlar da Anayasa Mahkemesi köy kapatılmasının, köy tüzel kiĢiliğinin sona erdirilmesinin, belediyel erin nüfus
kriteri ya da baĢka sebeplerle, baĢka diğer kriterlerle tüzel kiĢiliğinin sona erdirilmesinin, mahallelerin bir yerlere bağlanmasının, yani
yerel yapıda, yerel yönetim yapısında bağlılık değiĢikliklerinin, yeni yapılar kurulmasının Anayasa‟ ya aykırı olmadığına iliĢkin
kararlardır. Anayasa Mahkemesinin bu kararlarına rağmen, 2007 ve 2008 yıllarında vermiĢ olduğu çok açık seçik, anlaĢılır kararlara
rağmen, hâlâ aynı mahiyette ve bu kararları dikkate alarak düzenlenmiĢ bulunan BüyükĢehir Belediyesi Yasa Tasarısı üzerinde
Anayasa‟ ya aykırılık iddiasını sürekli dile getirmenin zaman ve emek kaybından baĢka bir sonuç doğurmayacağını da ifade etmiĢ olmak
isterim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakanım, biraz önce “ Yeni bir hukuk yaratıyoruz.” dediniz. ĠĢinize geldiği
zaman böyle, iĢinize gelmediği zaman 2007, 2009‟ a dönüp eski hukuktan örnek veriyorsunuz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; bu yasa tasarısıyla
hâlihazırda bir il dâhilinde var olan, kimi yerde 50‟ nin üzerinde, kimi ilde 100‟ün üzerindeki farklı yerel yapıların, beledi yelerin
oluĢturduğu yerel idari karmaĢa, özellikle imar anarĢisini kontrol altına almak ve il ölçeğinde bir imar düzeni getirmek amaçlanmaktadır.
Hiçbir yörenin, köyün, mahallenin, mezranın yerel kimliğiyle, tarihî, doğal özellikleriyle, güzellikleriyle ilgili değiĢiklik
amaçlanmamaktadır. Böyle bir amaç yasanın içerisinde yoktur, gerekçesinde yoktur, hazırlayanların da böyle bir amacı yok; aksine, en
küçük yerleĢim yerinden en büyük yerleĢim yerine kadar il ölçeğinde, Ģehirlerin, yerleĢim yerlerinin, doğal güzelliklerin ve tarihî
tesislerin, binaların, değerlerin düzen altına alınması, korunması, güzelleĢtirilmesi, daha iyi hâle getirilmesi amaçlanmaktadır; daha
düzenli bir yönetim, daha hızlı bir yönetim, daha etkin bir yönetim ve daha az israfı içeren bir yönetim yapısıyla.
Muhtarlar konusu, Muhtarlar Federasyon, Konfederasyon baĢkanlarımızın dile getirdiği muhtarlar konusu ve muhtarlıklar
konusu… Muhtarlıkların tamamı muhafaza edilmektedir. Köy muhtarlıkları mahalle muhtarlıklarına kısmen dönüĢmektedir, doğrudur,
gizli bir Ģey değildir, açıktır, kanunda yazıyor, Ġnternet‟ te ilan edilmiĢ durumda. Hükümetimiz bunu tasarı olarak Meclise sevk ettiği
dakikadan itibaren herkesin haberi olmuĢtur, resmen haberi olmuĢtur, zaten daha önce de bilinen hususlardır ama Sayın Korkmaz, benim
Ģu anda söyleyeceğim bir cümleyi ifade etmiĢ oldu, teĢekkür ederim. Mevcut Belediye Yasası‟ nda bir mahallenin kuruluĢu, kaldırılıĢı,
baĢka mahalleyle birleĢtirilmesi zaten o mevcut yapımızda vardır. Gerekliyse bunu belediye mekanizması, belediye meclisi, bel ediye
baĢkanı hayata geçirir; yeni mahalle ihdas eder, yeni mahalle kurar. Biz burada yeni mahalle ihdası için 500 nüfus kriterini getiriyoruz,
tek getirdiğimiz değiĢiklik bu.
Bu akĢam arz edeceğim hususları burada…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Bakanım, aktüel bir konu var. Onunla ilgili bir soru sorabilir miyim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – …bitirmek ve hepinize saygılarımı ifade etmek isterim.
TeĢekkür ederim.
64
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ġnternet‟ e düĢen haberlere göre Çukurca‟ da iki karakolumuza saldırı yapılmıĢ. Bununla
ilgili… ġehit ya da gazi var mı? Bilginiz var mı?
BAġKAN – Sayın Bakanım, teĢekkür ediyorum efendim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ben Ģu anda sizden duydum onu Mehmet Bey.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Haber sitelerinde var Ģu anda.
BAġKAN – Sayın Serindağ, kısa olmak üzere, rica ediyorum…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Doğrudur, yeni düĢmüĢtür yani ben biliyorsunuz on beĢ dakikadır
sizinle meĢgulüm.
BAġKAN – Ben Sayın Bakanın bu nedenle burada bu kadar uzun süre mesaisi için teĢekkür ettim kendisine.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Müsaade edersiniz, haber veririz, az sonra gelir zaten.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bilginiz varsa paylaĢmak için…
BAġKAN – Sayın Erdoğan, nerede olmuĢ dediniz efendim?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Var mı diye soruyorum, saldırı var mı diye.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hayır, Ģu anda on beĢ dakikadır sizinleyim ve takip ettiğinizi
görüyorum. Önüme de bir not gelmedi veya getirilemedi, öyle diyeyim.
Arz ederim.
BAġKAN – Buyurun Sayın Serindağ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – TeĢekkür ederim BaĢkanım.
Sayın BaĢkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli katılımcılar; sözümü çok kısa keseceğim.
ġimdi Sayın Bakan, Ģöyle fazla alınganlık göstermenize gerek yok. Diyorsunuz ki yasa alelacele getirilmedi, iĢte bizim
efendim kuruluĢ bildirgemizde var, parti programımızda falan var, çok Ģey var parti programında çok Ģey var onların hepsini siz Meclis
gündemine getirdiniz mi? ġimdi zaten acele getirilmeseydi alt komisyonda iktidar grubuna mensup değerli milletvekilleri tarafından 27
tane değiĢiklik önergesi verilmezdi yani Ģimdi siz öyle derseniz alt komisyonda gece gündüz çalıĢan arkadaĢlarımızın emeğine yazık
olur. Onlar eksiği tamamlamak için çalıĢtılar, didindiler. Sonra acele getirilmediyse siz Yatırım Ġzleme ve Koordinasyon Merkezinin
yapısını niye değiĢtirdiniz, yani niye değiĢtirme gereğini duydunuz? Peki, alelacele getirilmediyse UlaĢtırma Bakanlığı yetkilileri niye
müdahale etmek durumunda kaldılar? ġimdi bunu bana göre alınganlık meselesi yapmaya gerek yok. Bu ortada bir gerçek. Ġkincisi
Ģöyle: ġimdi, sizin belki Türkiye‟ nin rejimini efendim üniter rejimini değiĢtirmek gibi bir amacınız olduğunu söylemiyoruz. Y ani
söylemiyoruz, söylemiyoruz hayır öyle bir amacınız var demiyoruz ama sizin getirdiğiniz yapılanma böyle bir tehlike yaratabilir diyor,
insanlarda öyle bir kuĢku var. Yani yaratabilir bak Ģimdi niye Ģey ediyorsunuz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ben bir Ģey yapmadım, ya ben sağa da dursam sola dursam
etkileniyorsun Ali Bey, gözünü seveyim yani nasıl hangi hadise içi normal ona dikkat edeyim. Bir Ģey demedim gerçekten ya!
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Bir Ģey demiyoruz ki yani lütfen. ġimdi Ģöyle biz sizin öyle bir amacınız var demiyoruz.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın Bakan, ellerinizi masaya koyuyorsunuz ne anlama geliyor?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Çukurca da çatıĢmaya bakıyorum Ģu anda evet.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi, Sayın Bakan öyle bir amacınız var demiyoruz, kimse de demiyor zaten …
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Güzel, bak, biz de onu diyoruz böyle bir amacımız yok diyoruz.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – … ama diyoruz ki sizin getirdiğiniz bu yeni yapı, insanlarda kuĢku yaratıyor yani öyle bir
tehlike meydana getirir diyor, insanlar öyle diyor. Bunun için de alınganlık göstermeyin.
Ġkincisi, Ģu sözünüzü bence yeniden değerlendirmenizde fayda var. Ġkili hukuk iddiası diyorsunuz ya Ģimdi de var, iĢte il
belediyesi var, ilçe belediyesi kastedilen Ģu efendim: Bakınız tüm ilçe belediyelerinde aynı mevzuat uygulanıyor, tüm büyükĢehir
belediyelerinde aynı mevzuat uygulanıyor, tüm efendim il özel idarelerinde aynı mevzuat uygulanıyor ama Ģimdi sizin getirdiğiniz
sistemde illerde farklı mevzuat uygulanıyor. Yani 52 ilde farklı mevzuat uyguluyorsunuz, o 29 ilde farklı mevzuat uyguluyorsunuz yani
onlar birbirinden farklı. Yani Ģimdi verdiğiniz örnek uygun bir örnek değil. Bilmiyorum tabii siz meĢguldünüz ve bir daha isterseniz
yenileyeyim Ģöyle diyorum ki: Siz diyorsunuz ki Ģu anda da ikili bir mevzuat uygulaması var ha Ģöyle diyorum bakınız: Sizin verdiğiniz
örnekten hareketle söylüyorum tüm ilçelerde Ģu anda aynı mevzuat uygulanıyor tamam. Yani büyükĢehir belediyelerine bağlı tüm
ilçelerde de aynı mevzuat uygulanıyor. Yani aynı grup yerleĢim yerlerinde aynı…
65
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Dolayısıyla ikili sistem Ģu anda da var. Var mı, yok mu?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim yani Ģimdi Sayın Bakan, yok diyorum bakın ben izah etmeye çalıĢıyorum. Bir daha
izin verirseniz o zaman bir daha söyleyeyim. ġimdi Ģöyle tüm büyükĢehir belediyelerinde aynı mevzuatı uygulamıyor muyuz mu?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Doğrudur.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Doğru mu?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Evet, tabii sınır itibarıyla hayır.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Hayır, hayır tabii MKA kanun diyor haiz olduğu yetki ve…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Nüfusuna göre çevre sınırı var.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim o da aynı nüfusu, o sınırı aĢarsa gene ona da onu uygulayacaksınız, öyle mi doğru
mudur?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Evet.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – BüyükĢehir belediyelerine bağlı tüm ilçelerde de aynı mevzuatı uyguluyoruz öyle mi?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Tümüyle bağlı olan ilçelerde evet.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġöyle; yani Kadıköy‟ e ayrı mevzuat, Çankaya‟ ya ayrı mevzuat uygulamıyoruz aynısını
uyguluyoruz öyle mi? Bu da doğru. ġimdi, yeni gelen sistemde 52 ilde farklı bir uygulama yapıyoruz, 29 ilde farklı bir uygulama
yapıyoruz. Doğru mu?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Doğru, beĢ tane yeni sistem, sadece…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Ben valla onu Sayın Bakan onu izah etmeye çalıĢıyorum ama yani…
BAġKAN – Ben de bir katkıda bulunayım Sayın Serindağ, bana göre üçlü sistem var mevcut hâlde. Bir tanesi Kocaeli ve
Ġstanbul‟ a yönelik tüm idari sınırların esas aldığı sistem, 14 büyükĢehirde sadece hizmet sınırlarını yani pergel diye tarif ettiğimiz bir
sistem, diğerlerinde de özel idarelerin ve il belediyelerin olduğu sistem Sayın Bakan.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Değil, Sayın BaĢkan, değil o zaman izin verirseniz bir de yüzümü böyle döndürerek
söyleyeyim. ġimdi bakınız, kaç büyükĢehir belediyesi var Sayın BaĢkanım?
BAġKAN – 16 belediye baĢkanı var.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – 16 büyükĢehir belediyesinde 5216 sayılı kanun uygulanıyor öyle mi?
BAġKAN – Farklı olmak kaydıyla.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim kanun orada düzenlemiĢ.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – 14‟ ünde ayrı.
BAġKAN – 2‟ si ayrı,14‟ ü ayrı.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – 12‟ sinde de özel idare var.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Anladım da nüfus kriteri… efendim nüfus kriteri getirmiĢ diyor ki: Nüfusu Ģu olanlarda
diyor efendim mesafe Ģudur diyor. Tamam mı orada bir ayrılığımız var mı?
HÜSEYĠN BÜRGE (Ġstanbul) – Mülki sınırlar, Ġstanbul, Kocaeli için var.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Yok. Efendim Ģimdi o tüm büyükĢehirlere bağlı ilçe belediyelerinde aynı mevzuatı
uyguluyoruz. Yani atıyorum: BayrampaĢa‟ yla Bağcılar‟ da aynı mevzuatı uyguluyoruz. BayrampaĢa‟ yla Yenimahalle‟ de aynı mevzuatı
uyguluyoruz öyle mi?
BAġKAN – Bu yaklaĢımınıza göre en azından iki sistem uygulanıyor.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Efendim aynı mevzuatı uyguluyor muyuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O zaman Ģimdiki getirdiğiniz değiĢiklik yenilik değil o zaman.
BAġKAN – GeniĢletmekten ibarettir diyecektim, Sayın Serindağ…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ben de onu dedim sınırlar değiĢiyor baĢka bir Ģey yok ki.
BAġKAN – Tamam, tamam.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – ġimdi ne yapıyorsunuz? Efendim, Ģimdi, bir ilde farklı bir mevzuat uyguluyorsunuz. Mesela
atıyorum Elâzığ‟ da, Elâzığ‟ da köyler tüzel kiĢiliklerini muhafaza ediyorlar orada köy var ama yanı baĢındaki Malatya‟ da köy yok artık.
Yani farklı farklı mevzuat uyguluyoruz. Bir de bir konuyu öğrenmek için soruyorum: ġimdi nüfusu tespit ederken zannediyorum 2011
66
yılı sonu itibarıyla efendim var olan nüfusu kastediyoruz. Hâlbuki bu yasa, yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğine göre bana göre uygun
olanı yayımı tarihindeki nüfusu esas almak lazım.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Tabii, tabii onu almak lazım.
BAġKAN – Tabii o kanunla ilgili madde gelecek biliyorsunuz o Ģeyde var? Geçici hangi maddede var?
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Biz o konuda Sayın Bakanın görüĢlerini de istiyoruz.
BAġKAN – Yani o madde gelince tabii o zaman öğrenme imkânımız olur.
Evet Sayın Serindağ teĢekkür ediyoruz efendim.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Peki, ben teĢekkür ederim.
BAġKAN – Evet, değerli arkadaĢlarım alt komisyon raporunun birinci maddesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır.
ġimdi önerge ama… Ġstirham ediyorum.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın BaĢkanım, iki dakika cevap vermem gerekiyor.
BAġKAN – Hayır vermeyin, özel olarak verin.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Olmaz, kayıtlara geçmesi lazım.
BAġKAN – Peki iki dakika vereyim Sayın IĢık ama bak .
Peki buyurun efendim, buyurun.
ALĠM IġIK (Kütahya) – TeĢekkür ederim Sayın BaĢkanım geç vakitte de olsa bu nezaketiniz için.
BAġKAN – Ġstirham ederim efendim.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Ben de Sayın Bakanın, alınganlık göstermesini yanlıĢ anlaĢılma olmasına bağlıyorum. Biz
kendisinden böyle bir yasayı buraya getirmesini beklemediğimizi ifade etmeye çalıĢtık. Diğer taraftan Türkiye‟ yi üçüncü dünya ülkesi
veya beĢinci dünya ülkesi yapmadım ben ifadelerimde. Tutanakları incelerse böyle olmadığını anlayacaktır. Acaba üçüncü veya beĢinci
bir dünya ülkesinde bu yasaya benzer bir yasa var mı? Varsa hiç olmazsa biz neredeyiz bir kendimizi görelim demek istedim.
Olmadığına göre herhâlde biz orada değiliz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ben de inandım buna.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Tamam. ġimdi Sayın Bakan, bir tarafta bağlanma için hem diyorsunuz ki 10 kilometre uzaktakini
bağlanabilirsin sana altı ay süre veriyorum diyorsun Türkçesi. BirleĢme dersen ha birleĢme dersen 5 kilometreyi geçemezsin örneğin beĢ
gün veriyorum diyorsun. Yayımlandığı tarih beĢ gün sonra olursa beĢ gün diyorsunuz. ġimdi bunun anlamı ben belde istemiyorum
demek değil midir? Siz 3 tane belde, 2 tane belde ya da 1 belde 3 tane köy birleĢerek nüfusunuzu 2 binin üzerine çıkarmak isterseniz
buna müsaade etmiyoruz demek, bunu böyle anlıyoruz. Acaba yanlıĢ mı anlıyoruz? Bu konuda bir açıklama getirebilirseniz gerçekten
sevinirim.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Birinci anlattığınız orada 10 kilometre mesafesinde veya sınırdaĢ
olduğu belediyeyi, o belediyenin büyümesini eğer biz öneriyorsak, kabul ediyor, savunuyorsak ikinci sorunuz açıkta kalmıĢ oluyor.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Hayır aynısını oraya da yapın diyorum ben de.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Aynısını oraya nasıl yapacaksınız?
ALĠM IġIK (Kütahya) – 10 kilometre mesafe içerisindeki köy veya beldeler birbiriyle birleĢme taleplerini aynı Ģekilde
yukarıya hangi hakları veriyorsanız buraya da verin. Haziran ayına kadar verin veya deyin ki:
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – BirleĢme hakkı bugün gündeme gelen bir hak ve imkân değil bugüne
kadar var olan bir haktır, kullanılmamıĢsa bunu kanun zoruyla, kanun uyarısıyla kullandırmanın mantıki bir izahı yok.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, bugüne kadar bunların tüzel kiĢiliği beldeydi. Beldeydi, Ģu anda belde olmuyorlar
köy oldular.
BAġKAN – Sayın Bakanım, Sayın Alim biliyorsunuz özel bir maddeyle kesinleĢti, 393‟ ün 2‟nci maddesinde değiĢikle.
ALĠM IġIK (Kütahya) – Bir de 2011 nüfusu yerine yayım tarihi veya 2012 nüfusunu alalım bazı belediyeleri kurtaralım,
hakkı olanı kurtaralım evet teĢekkür ederim Sayın BaĢkan, sağ olun.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Aynı soru Sayın Serindağ‟ dan da geldi, bu konuda Türkiye Ġstatistik
Kurumunun nüfus sayımlarına iliĢkin uyguladığı kanun, ve o kanunun uygulamasını yapan Ġstatistik Kurumu uygulaması itibarıyla resmî
nüfus sayımı değerlendirmeleri ancak yılın 31 Aralık tarihi itibarıyla yapılabiliyor bu konuda sizin gibi düĢünüyor ve bunu hayata
67
geçirmeye çalıĢtık fakat resmî olarak aldığım dünkü cevap itibarıyla bunun ancak 31.12.2011 yada 2012, tarihi itibarıyla mümkün
olabileceğini… Hayır 2012 yapamayız çünkü…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim bu cevabı TÜĠK mi gönderdi?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Doğrudur gayet tabii.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çok özür diliyorum, bu cevabı alabilir miyiz, bir örneğini alabilir miyiz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Alırsınız tabii ki, tabii ki veririz o cevap gizli bir cevap değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Devletin Hükûmete bağlı olan bir kurumu böyle bir görüĢ beyan ediyor ve siz de
sizden…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Kanununa göre görüĢünü söylüyor yani nüfus sayımlarını yapan kurum
burası değil mi? Türkiye Ġstatistik Kurumu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hukuku ortadan kaldıracak kadar kendinizi cesaret buluyorsunuz da, TÜĠK‟ in kararına
biz uymak zorundayız nasıl dersiniz?
BAġKAN – Evet. Sayın Bakanım, bu konu gündeme geldiğinde ayrıntılı olarak görüĢme imkânımız olacaktır.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Nüfus sayımı, kanununa göre yürüyen bir iĢlemdir. ġu anda konumuz,
nüfus sayımlarının nasıl yapılacağı değil takdir edersiniz.
BAġKAN – Evet, peki arkadaĢlar teĢekkür ediyorum.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – O zaman biz bu kanunla devletin bütün iĢleyen kurumlarını ve
sistemlerini değiĢtirmek durumunda kalırız, o zaman bir yere varamayız.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Bakanım biraz önceki sorumuzla ilgili bilgi geldi mi Sayın Bakanım?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Bilgi geldi, özür dilerim Sayın BaĢkanınım.
BAġKAN – Buyurun Sayın Bakanım, estağfurullah.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Çukurca bölgesinde, zaman zaman olan ve büyük olasılıkla yüzde 99
olasılıkla bölücü terör örgütü tarafından gerçekleĢtirilen üs bölgelerindeki askerî noktalarımıza, askerî birliklerimize taciz ateĢi
gerçekleĢtirilmiĢ farklı noktalarda, yedi noktaya taciz ateĢi gerçekleĢtirilmiĢ, karĢı atıĢlarla bu tacizler önlenmiĢ ve operasyon bölgede
devam ediyor. Herhangi bir zayiat var mı diye sordum.
BAġKAN – Allah‟ a Ģükürler olsun.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Allah‟ a Ģükür Ģu an itibarıyla yok ve askerimizin, muhtemelen giden
takviye polislerimizin takibi devam ediyor.
BAġKAN – Evet. Sayın Bakanım teĢekkür ederim.
Değerli arkadaĢlarım alt komisyon raporunun birinci maddesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır, Ģimdi önergelerle ilgili
iĢlemlere geçiyorum. BaĢkanlığımıza 10 önerge verilmiĢtir bunlarına 6‟ sı birinci maddenin bazı fıkralarının metinden çıkarılmasına
dairdir, 1‟ si ibarenin metinden çıkarılmasına dairdir. 3‟ü de birinci fıkrada değiĢiklik yapılmasına dair önergelerdir bu önergelerin
7‟ sinin altında Sayın Enver Erdem‟ in, 2‟ sinin altında Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu‟ nun ve 1‟ inin de altında Sayın Namık Havutça ve 5
arkadaĢının imzaları vardır.
ġimdi Sayın Enver Erdem‟ e ait önergeleri okutuyorum ayrı ayrı:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 sayılı tasarının 1. Maddesinin birinci fıkrasının aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmesini arz ve teklif
ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
“ Madde 1- ġehir merkezleri nüfusları esas alınarak ve sınırları ve mülki sınırlar olma mak üzere Afyonkarahisar, Aydın,
Balıkesir, Denizli, Elâzığ, Hatay, Malatya, Manisa, KahramanmaraĢ, Muğla, Sivas, Trabzon, ġanlıurfa ve Van illerindeki il belediyeleri
Ģehirle birleĢmiĢ yerleĢim birimleri ile beraber büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülmüĢtür.”
BAġKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
68
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 1.
Maddesinin 2. fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem
Elazığ
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 1.
Maddesinin 3. fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem
Elazığ
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 1.
Maddesinin 4. fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem
Elazığ
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 1.
Maddesinin 5. fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem
Elazığ
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 1.
Maddesinin 6. fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Enver Erdem
Elazığ
BAġKAN – Sayın Erdem, söz istiyor musunuz önergelerinizle ilgili?
Buyurun.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkanım.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; tabii, bu önergeyle muradımız ne? Çok özet olarak, aslında Elâzığ, Sivas ve Ordu
illerinin Ģehir merkez nüfusları ve yakınındaki yerleĢim birimleriyle beraber hizmetlerin planlı, programlı yürütülebilmesi amacıyla
büyükĢehir yapılmasına iliĢkin bir önerge. ġimdi bu düzenlemeyi iyi niyetli bir düzenleme olarak kabul edecek olursak büyükĢehir
kavramında Anayasa‟ nın 127‟ nin üçüncü ve sonuncu fıkraları göz önünde tutularak Ģehir merkezi büyük olan illerin büyükĢehir
yapılmasının doğru olacağını düĢünüyorum. ġehir merkezi etrafındaki yerleĢim birimleriyle plan bütünlüğü, altyapı projelerinin birlikte
planlanıp çözülebilmesi bu yöntemle mümkün olacaktır. Eğer bu düzenleme yine iyi niyetli bir düzenleme ise bu ilkeye göre hareket
edilmesi gerekir. “ Yok, illa mülki sınırlara dönüĢtüreceğiz.” derseniz, kanunun adını değiĢtirin, “ idari ve siyasi özerkliğe götüren büyük
köy yasası” deyin, o zaman bu düzenlemeyi geçirin. Merkez nüfusu 410 bin olan büyükĢehir olamamıĢ baĢka bir il var mıdır diye burada
soruyorum? Çünkü Elâzığ 410 bin merkez nüfusuyla Türkiye‟ de 22‟ nci büyüklüğe sahip, 22‟ nci Ģehir merkez nüfusu büyüklüğüne sahip
bir il. ġimdi, siz bunu bırakacaksınız, mevcut yasayla getirdiğiniz yedi tane il, daha önce büyükĢehir yasası yapma mantığına istisnalar
getirmek suretiyle iki tane ili büyükĢehir yaptınız. ġimdi, Elâzığ duracak, Elâzığ‟ ın dıĢındaki Ģehir merkezi 60 bin olan, 80 bin olan illeri
büyükĢehir yapacaksınız. Ya, bu iĢin hem Anayasa‟ ya hem akla, mantığa aykırı bir uygulama olacağını düĢünüyorum.
ġimdi, tabii, bu hususta ben Elâzığ milletvekili, AKP milletvekilimiz, Komisyon üyemizin de önergeye ne Ģekilde oy
vereceğini de iĢin doğrusu merak ediyorum. Yine aynı hususla ilgili olarak Ordu ilinin de büyükĢehir yapılmasına iliĢkin bir önerge
vermiĢtim, Sayın Bakanımızın da bu konudaki değerlendirmesini gerçekten merak ediyorum. Eğer düzenleme vatandaĢın ve idarenin
sorunlarını çözme amacı taĢıyorsa milletin talebi doğrultusunda belde belediyelerini kapatmadan, özel idareleri kapatmadan, köylerin
tüzel kiĢiliğini sona erdirmeden merkez nüfusu büyüklüğüne göre ve mülki sınırları göz önünde tutmadan bir çözüm bulunması
gerekmektedir.
69
ġimdi, burada Sayın Bakanımız aslında vermiĢ olduğu bir cevapta çok güzel bir değerlendirme yaptı ancak dedi ki: “ Yapılan
konuĢmalar biraz bilgi içerse ve sistemle alakalı olsa, düzenlemeyle alakalı olsa bunlardan istifade edip etkilenebiliriz.” Allah razı olsun.
Ben de Sayın Bakanıma Ģu görüĢmeler süresince onlarca defa yapılan konuĢmalarda hiçbir bilgi kırıntısı, bu ülkenin birliğine,
beraberliğine gösterilen hassasiyetle ilgili kendisini etkileyen herhangi bir konuĢma olup olmadığını da merak ediyorum ve yine bağlı
olarak yani bu tasarıda bu bilgiler ve öneriler doğrultusunda “ Ya Ģurayı eksik yapmıĢtık da doğrusu ĢöyleymiĢ, yapalım.” diyebileceğiniz
herhangi bir düzenleme var mı, görüĢünüz var mı onu da merak ediyorum.
Elâzığ ili cumhuriyetimizin kuruluĢundan itibaren merkez olarak planlanmıĢ. Yani yapılan yatırımların tamamı bölgede
Elâzığ iline yapılmıĢ.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Tüm bölge müdürlüklerinin merkezi.
ENVER ERDEM (Devamla) – Bölge müdürlükleri Elâzığ‟ da kurulmuĢ, o dönemde yapılan fabrikalar, barajlar vesaireler.
ġimdi Elâzığ böyle güzel günlerde yaĢarken AK PARTĠ iktidarları olmuĢ ve Elâzığ‟ ın karnesi, sicili, bu iktidar yanındaki değeri neyse
onu bilemiyorum. Tabii, Ģimdi cevap verecek olan Sayın Bakanımız veya bir kısım arkadaĢlar Ģunu söyleyebilir: “ Ya biz Elâzığ‟ da
yüzde 70 oy aldık.” Yani bu sizi eğer tek baĢına, bu yaptığınız iĢlerde haklı çıkarıyorsa “ Vallahi, doğrusunu yapıyorsunuz, daha fazlasını
yapabilirsiniz.” diyebilirim ancak tarih ve kültür merkezi olan bu kadar yatırımların yapıldığı bir merkez göz ardı edilmiĢ ve bu
fabrikalar ya özelleĢtirilmiĢ, yapılan fabrikalar ya da kapatılmak suretiyle iĢçiler, orada çalıĢan insanlar hepsi iĢsiz kalmıĢ, böyle bir
sıkıntılı süreç baĢlamıĢ. Yine bölgede kurulmuĢ olan bölge teĢkilatları ya Diyarbakır‟ a ya Malatya‟ ya kaydırılmak suretiyle bu yapılar da
ortadan kaldırılmıĢ.
Sayın Bakanım, sizlerin çok yakından bildiğiniz -ve ben çok ayrıntılarına aslında girmek istemiyorum ama Ģimdi- Elâzığ
Belediyesi uygulaması var. Muhalefet partilerinin belediyelerini iddialar doğrultusunda bir telefon konuĢması veyahut da dinlemesi
neticesinde bilgi kırıntılarına dayanak görevden uzaklaĢtırıyorsunuz. ġimdi, siz, Elâzığ‟ la ilgili, ben bunu makamınızda da size vicdani
ve Allah‟ ın hesap soracağı noktasından bir arzım da olmuĢtu Sayın Bakanım, bu politik bir konu değil çünkü bu bahsettiğim tablo
içerisinde Elâzığ yolsuzluğun, usulsüzlüğün sokaklarda konuĢulduğu, kirin sokaklarda aktığı bir il. Bununla alakalı, belediyenin yapmıĢ
olduğu ben sadece bir temizlik ihalesinin rakamlarını vermiĢtim, Genel Kuruldaki bütün milletvekillerimiz “ Yani böyle bir Ģey olamaz,
böyle bir Ģey doğru mu?” falan bir tane söylediğimi düzeltebilecek bir ifade yok. Sayın Bakanım, sizin de bilgileriniz vardır. Elâzığ
Belediyesi temizlik ihalesi. Ben onun dıĢında, ELÖZ‟ ün, bilmem neyin yapılmıĢ olan bir sürü yolsuzluk, usulsüzlük, onlarca soruĢturma,
davalar, bunları sizler biliyorsunuz. Araç kiralamayla alakalı bir konu.
BAġKAN – Sayın Erdem ama önergenizle ilgili değil bu konu. Ġstirham ediyorum, önerge üzerinde konuĢacaksınız. Onları
diğer baĢka maddelerde…
ENVER ERDEM (Devamla) – Sayın BaĢkanım, zorunuza mı gitti? Tamamlıyorum, hemen iki dakikada.
BAġKAN – Hayır, o anlamda söylemiyorum. Yani bu konu ayrıca dile getirilebilir.
ENVER ERDEM (Devamla) – Elâzığ‟ ın büyükĢehir yapılmaması, gerekçesi bu.
BAġKAN – Tabii, tabii, anladım ama belediyedeki o konuyu ayrıca defalarca dile getirebilirsiniz.
ENVER ERDEM (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın BaĢkanım.
BAġKAN – Tamam, teĢekkür ederim.
ENVER ERDEM (Devamla) – Elâzığ‟ ın büyükĢehir olamamasının temelinde bu var. Elâzığ‟ da 20 bin lira piyasa değeri olan
bir otomobile bu ihale süreci içerisinde 1 trilyon lira kira bedeli ödeniyor. 1 tane çöp kamyonuna, küçüklerine iĢte 350 bin lira-360 bin
lira gibi rakamlar, büyük kamyonlara 1 milyon, en büyüklerine 4 milyon lira gibi kiralar ödeniyor.
MUHARREM IġIK (Erzincan) – Bir tanesine senelik…
ENVER ERDEM (Devamla) – Bu ihale dönemi. Yani dört yıl için 20 bin liralık bir araç verirseniz size o dört yılın sonunda
Belediye 1 trilyon lira para veriyor veyahut da kamyona bu rakamlar veriliyor, kamyonetlere.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ġhaleyi alan firma kim?
ENVER ERDEM (Devamla) – Ġhaleyi alan firma aslında belli. Her yıl aynı firma alıyor. ĠĢte bununla alakalı yapılmıĢ olan
mülkiye müfettiĢi raporları, denetim raporları, teftiĢ, hepsinde var bunlar.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Denetim komisyonu baĢkanı AKP‟ li, bunları ortaya koyan.
ENVER ERDEM (Devamla) – Sayın Bakanım, ben de soruyorum: Allah için, bu kadar yolsuzluğu, bu kadar usulsüzlüğü
Elâzığ‟ a reva görürseniz Elâzığ‟ ın yüz elli sene daha büyükĢehir olabilme ihtimalini ortadan kaldırırsınız. Devlet Planlama TeĢkilatı
70
verilerine göre bu bahsettiğim tablo içerisinde Elâzığ 2010 yılında 750 bin olması gereken nüfusu maalesef Ģu anda sadece 560 bin, yani
bu rakamda kaldı. Elâzığ 2006 yılında 600 binli rakamları geçti ve bu tarihten itibaren de böyle bir ciddi çöküĢe gidiyor. El âzığ yıllık
olarak yaklaĢık 30 bin civarında göç veriyor ve çevreden eğitimsiz bilmem falan filan bu tür göçler alıyor ve bu Ģekilde yolsuzluklarla
bütünleĢince de Elâzığ‟ ın ufku tamamen kapanıyor, geleceği kararıyor.
Bu bağlamda bu önergeme ben destek vermenizi istiyorum. Elâzığ‟ ın Ģehir merkezi nüfusu ve çevresindeki beldeler mantığı
ile büyükĢehirin gerçek mantığı ile Anayasa‟ nın 127‟ inci maddesinin üçüncü ve son fıkrası gerekçeleri ile ben Elâzığ Belediyesinin ve
bu bağlamda sizin Ordu Belediyesinin de büyükĢehir yapılmamasına iliĢkin önerge vermiĢtim. Önergeme desteklerinizi bekliyorum…
S. NEVZAT KORMAZ (Isparta) – Vallahi, büyük Ģans, bir ilden bakan çıkmıĢ, öyle değil mi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hem de ĠçiĢleri Bakanı.
ENVER ERDEM (Devamla) – …ve belediyeyle ilgili de eĢitlik ilkesi gereğince ve hesabını da Cenabıallah‟ a vereceğiniz bir
konu ve son cümle olarak da…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Sadece Cenabıallah‟ a, elbette, Cenabıallah‟ a verilecek ama bize de verecek yani.
ENVER ERDEM (Devamla) – ġimdi, bak, Anayasa‟ ya hesap verilmiyor bu ülkede Sayın Valim, kanunlara verilmiyor,
onlara verilmiyor.
BAġKAN – Sayın Erdem, bağlayalım efendim.
ENVER ERDEM (Devamla) – ġimdi, bizim müracaat edeceğimiz –son cümle Sayın BaĢkanım- Sayın BaĢbakanımızın
sürekli kullandığı, yani bu kadar manevi konuĢmadan sonra bir de Ali Ġmran Suresi‟ nin ilgili ayetlerini de hatırlatmak istiyorum. Yani
gerek bu yasayla ilgili gerekse Elâzığ Belediyesinin bu kadar yolsuzluk ve usulsüzlüklerine rağmen, yani “ Kalpleri mühürlenmi Ģtir,
kulakları duymaz, gözleri görmez.” Ģeklindeki, Sayın BaĢbakanımızın sürekli kullandığı ayetleri bir defa daha okumanızı istiyorum ve
gereğini yapmanızı da sizden istirham ediyor, saygılar sunuyorum.
BAġKAN – TeĢekkür ederim.
ġimdi önergeleri yeniden okutarak oylayacağım:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 sayılı tasarının 1. Maddesinin birinci fıkrasının aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmesini arz ve teklif
ederim.
Enver Erdem
Elazığ
“ Madde 1 – ġehir merkezleri nüfusları esas alınarak ve sınırları mülki sınırlar olmamak üzere Afyonkarahisar, Aydın,
Balıkesir, Denizli, Elâzığ, Hatay, Malatya, Manisa, KahramanmaraĢ, Muğla, Sivas, Trabzon, ġanlıurfa ve Van illerindeki il bel ediyeleri
Ģehirle birleĢmiĢ yerleĢim birimleri ile beraber büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülmüĢtür.”
BAġKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiĢtir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, oyları sayar mısınız?
BAġKAN – Tabii, sayalım efendim, hayhay.
Önergeyi kabul edenler…
ALĠ TURAN (Sivas) – Komisyon üyeleri kullanacak.
BAġKAN – Komisyon üyeleri efendim…
Evet, tamam, anlaĢılmıĢtır.
Diğer önergeyi okuyun:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 Sayılı Tasarının 1. maddesinin birinci fıkrasının aĢağıdaki gibi değiĢtirilmesini arz ve teklif ederim.
Enver Erdem
Elazığ
“ Madde 1 – ġehir merkez nüfusu esas alınarak ve Mülki sınırlar göz önünde tutulmadan Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir,
Denizli, Elâzığ, Hatay, Malatya, Manisa, Muğla, KahramanmaraĢ, Sivas, Trabzon, ġanlıurfa, Van ve Ordu illerindeki il belediyeleri
büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülmüĢtür.
BAġKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum… Kabul edenler…
71
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Bir dakika, efendim, usulle ilgili. Bu önergeyle ilgili Hükûmetin görüĢünü sormuyor musunuz?
BAġKAN – Peki, Ģimdi burada soracağım efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Önergeyle ilgili görüĢünü…
BAġKAN – Peki, yeniliyorum, evet, doğru söylediniz, tamam. KeĢke demin hatırlatsaydınız, niye geçince hatırlatıyorsunuz?
Sizin de Ģimdi aklınıza geldi, onu da söyle.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sonradan geldi aklıma.
BAġKAN – Sizin de Ģimdi aklınıza geldi diyeyim de hep beraber… Peki, baĢa alıyorum, özür diliyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ama siz de usulü yerine getirmekle mükellefsiniz.
BAġKAN – Tabii, tabii. Elbette, ben de size “ KeĢke daha önce söyleseydiniz.” diyorum efendim. Maksat hâsıl olmuĢtur.
BaĢtan alıyoruz.
Ġlk önergeyi okutuyorum yeniden.
CELAL DĠNÇER – (Ġstanbul) – Çok hızlı okuyor, anlayamıyoruz. Böyle tane tane… Hangi Ģehirler olduğunu bilelim.
BAġKAN – Peki, tane tane okuyor.
Peki, ilk önergeyi baĢtan alıyorum, yapılmıĢ olan oylamaları da yok sayıyorum.
Evet, buyurun.
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olana 1/690 sayılı tasarının 1. Maddesinin birinci fıkrasının aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmesini arz ve teklif
ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
BAġKAN – YavaĢ yavaĢ…
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Yahu, yavaĢ yavaĢ kardeĢim.
“ Madde 1 – ġehir merkez nüfusları esas alınarak ve sınırları mülki sınırlar olmamak üzere Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir,
Denizli, Elâzığ, Hatay, Malatya, Manisa, KahramanmaraĢ, Muğla, Sivas, Trabzon, ġanlıurfa ve Van illerindeki il belediyeleri Ģehirle
birleĢmiĢ yerleĢim birimleriyle beraber büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülmüĢtür.”
BAġKAN – Evet, Hükûmetimiz bu önergeye katılıyor mu efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, yasa tasarısında öngörülen 750 bin nüfusu aĢmıĢ illerde
büyükĢehir belediyesi yapılması ilkesine uymaması, 750 bin nüfusun altında olan illerin önergede isminin geçmiĢ olması nedeniyle
katılamıyoruz.
BAġKAN – Evet, Hükûmetimizin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olana 1/690 sayılı tasarının 1‟ inci maddesinin birinci fıkrasının aĢağıdaki gibi değiĢtirilmesini arz ve teklif
ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
“ Madde 1 – ġehir merkez nüfusu esas alınarak ve mülki sınırlar göz önünde tutulmadan Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir,
Denizli, Elâzığ, Hatay, Malatya, Manisa, Muğla, KahramanmaraĢ, Sivas, Trabzon, ġanlıurfa, Van ve Ordu illerindeki il belediyeleri
büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülmüĢtür.”
BAġKAN – Hükûmet katılıyor mu Sayın Bakan?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Sayın BaĢkan, tasarıda öngörülen ve bu tasarının temel kriteri olan 750
bin nüfusu aĢmıĢ illerdeki büyükĢehir belediyesi yapılanması gerçeğiyle uyuĢmadığı için önergeye katılamıyoruz.
BAġKAN – Evet, Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
72
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunuyla Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın 1‟ inci
Maddesinin 2‟ nci fıkrasının Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
BAġKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetimizin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiĢtir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunuyla Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın 1‟ inci
Maddesinin 3‟ üncü fıkrasının Tasarı metninden çıkartılmasını arz ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
BAġKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiĢtir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunuyla bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın 1‟ inci
Maddesinin 4‟ üncü fıkrasının Tasarı metninden çıkartılmasını arz ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
BAġKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunuyla Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın 1‟ inci
Maddesinin 5‟ inci fıkrasının Tasarı metninden çıkartılmasını arz ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
BAġKAN – Hükûmet katılıyor mu efendim?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
Bu önergeyi, Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu‟ nun da benzer önergesi olduğu için birleĢtirerek tekrar okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
“ BüyükĢehir Belediyesi Kanunuyla Bazı Kanun ve KHK‟ lerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı‟ nın 1‟ inci
Maddesinin 6‟ ncı fıkrasının Tasarı metninden çıkartılmasını arz ederim.
Enver Erdem
Elâzığ
Diğer önergeyi de okutuyorum.
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 sayılı tasarının 1‟ inci maddesinin altıncı fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederim.
73
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
BAġKAN – Hükûmetimiz önergelere katılıyor mu?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeleri oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiĢtir.
BAġKAN – Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu‟ nun diğer önergesini okutuyorum:
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 sayılı tasarının 1‟ inci maddesinin aĢağıdaki gibi değiĢtirilmesini arz ve teklif ederim.
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
“ Madde 1 – Vilayet binaları merkeze alınmak üzere 20 km çapında bir dairenin dâhilinde kalan ve il merkezine birleĢmiĢ
yerleĢim birimlerinin toplam nüfusu 300.000‟ e ulaĢtığı illerdeki belediyeler büyükĢehire dönüĢtürülür.”
BAġKAN – Kendisi burada olmadığı için gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: BüyükĢehir sınırlarının mülki sınır olmasının önemli mahsurlarına karĢı, bu tasarıyla toplumun içine girdiği
beklentiye daha makul bir kriter getirilmek istenmektedir.
BAġKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
ĠçiĢleri Komisyonu BaĢkanlığına
GörüĢülmekte olan 1/690 esas numaralı Kanun Tasarısının 1‟ inci maddesinin 1‟ inci fıkrasında yer alan “ sınırları il mülki
sınırları olmak üzere” ibaresiyle, 2, 3 ve 5. fıkralarının madde metninden çıkarılması ve fıkraların buna göre tespit ettirilmesi ni arz ve
teklif ederiz.
Namık Havutça Muharrem IĢık
Balıkesir
Ali Serindağ
Erzincan
Gaziantep
Celal Dinçer
Birgül Ayman Güler
Mehmet S. Kesimoğlu
Ġstanbul
Ġzmir
Kırklareli
BAġKAN – Birinci imza sahibi yok.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Grubumuz adına…
BAġKAN – Hayhay. Ġkinci imza sahibi olarak Sayın Hocam, buyurun efendim.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Değerli BaĢkanım, Sayın Bakanım, değerli arkadaĢlarım; bir miktar, nasıl
hissediyorsunuz bilmiyorum ama benim yüreğimde çok büyük bir eziklik var. Nasıl tarif edilir? “ Eziklik” diye tarif edilir gerçekten.
ÇarĢamba gününden beri bu odadayız. ĠçiĢleri Bakanlığı, ĠçiĢleri Komisyonu, alt komisyonu odasındayız ve 18 saat süren
çalıĢmalardayız. Makul insanlarız. Anayasa, hukuk ve benzeri bilgimiz gerekli asgari düzeyde. Gördüğüm kadar samimi insanlarız da
ama bu kadar uzun süre sonra hiçbir konuda hiçbir Ģeyin değiĢtirilemeyiĢinden hakikaten içim çok ezik. ġöyle düĢündüm iĢin doğrusu:
Biz burada ne yapıyoruz ki? Gerçekten yani…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Tarihe not düĢüyoruz.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Ama siyaset tarihe not düĢmek için yapılmaz, tarih yapmak için yapılır değil mi? Yani,
burada bir aktör var, o, anlaĢılan, ülkeye istediği gibi biçim veriyor, tarihi yapmak üzere serbest davranıyor ama muhalefet denilen
grubun varlığı da burada onu meĢrulaĢtırmaktan baĢka bir iĢe yaramıyor. Bundan sonra düĢünüyorum da doğrusu niye gelelim ki yarın
2‟ nci maddeye, 3‟ üncü maddeye, 4‟üncü maddeye? Bir terslik var. Bir terslik var, yani böyle hissetmemem lazım, iyi bir iĢ yaptım diye
hissetmem lazım; hiç öyle hissetmiyorum. Üstelik de hepimiz gibi ben çok emek verdim, hani kaytarsaydım…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – KonuĢmalarda bilgi kırıntısı yok.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bunun böyle olmaması lazım, bunun bize muhalefet olarak verdiği eziklik belki
görevini yapamama, ama iktidara verdiği hissin daha ağır olmuĢ olduğunu tahmin ediyorum. Belki istediğinizi yapıyorsunuz Ģu anda da,
74
sorumluluğunuz gerçekten çok büyük. Çok büyük çünkü Ģunu görüyoruz: Bu tasarıyı bu kadar tartıĢtıktan sonra… Birbirimizden çok
yararlandık hakikaten. Yasaların bir açıklanmıĢ amaçları olur, kitaplar öyle yazar.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hocam, umudumuzu kesmeyelim, nasıl olsa bu kanunu geri çekecekler. Mücadeleye
devam.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu yasanın açıklanmıĢ amacı enteresan: “ Etkinlik.” Ve Sayın Bakan dedi ki bir
konuĢmasında -ama bu akĢam değil, daha önceki bir zamanlarda- “ Niye çıkarıyorsunuz ve niye bu kadar hızlı gidiyorsunuz?” “ Çünkü
biz en ücra köĢedeki vatandaĢa aynı hizmeti götürmek istiyoruz.” dedi. ġimdi, bu açıklama Ģanssız bir açıklama çünkü bu model 29 ilde.
Geriye kalan 52 ilde en ücra köĢedeki vatandaĢa aynı nitelikteki hizmeti götürmek istemiyor musunuz?
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ġstiyoruz. Onun mekanizması ayrı, onun mekanizması ayrı. Yani onu
götürmeyeceğiz demedik ki. Nereden bu… Yani, bu çıkarımlar hakikaten enteresan çıkarımlar Hocam yani.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – ġimdi, Ģu anda mevcut sistem, Ģu anda Türkiye‟ nin idari sistemi 81 il için aynı. 52 il
için…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Gene aynı, idari sistem gene aynı.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Hayır, 29 il için farklı bir örgütlenmeye gidiyorsunuz. “ Neden bu yeni düzenlemeyi
yapıyorsunuz?” diye sorduğumuzda cevabınız bu: “ En ücra köĢedeki vatandaĢa aynı hizmeti götürmek.” O zaman da ben soruyorum: Bu
modelle gidecekse en ücra köĢedeki vatandaĢa aynı hizmet, öbür 52 ildeki vatandaĢ neden yararlanmıyor?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hocam, kaymakamlar ve valiler, sormak lazım, 29 ilde mi görev yapmak isterler, 52
ilde mi görev yapmak isterler?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Yan gel yat, al maaĢını, baĢka bir Ģey yok.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Bu ülkenin her yerinde görev yapmak isterler, bunu sen de bilirsin.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hizmet üretmek isteyen kaymakam mutlu ve mesut olmaz.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Sayın BaĢkan, yasanın açıklanmıĢ amacı: “ Etkinlik.” Bu ifade onun tartıĢmalardaki
özetiydi. GeniĢ ölçek etkinlik sağlar, biz de o yüzden mülki sınıra dayandırıyoruz belediye sınırını. Çünkü vatandaĢımıza iyi hizmet
vermek istiyoruz. Bundan baĢka bir açıklama yok.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hocam, çok sıkıĢtırıyorsunuz Sayın Bakanı.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Hayır, hayır, o açıklamaların hepsi sizin değerlendirmelerinizi
karĢılıyor yani. Çok konuĢmuĢluk veya çok Ģey söylemiĢ olmak, farklı Ģeyler söylemiĢ olmak anlamına gelmez.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ġnsanın inanmadığı Ģeyi savunması gerçekten…
BAġKAN – Evet, Hocam önerge üzerindeki görüĢlerinizi…
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Yasaların bir de açıklanmamıĢ amaçları olur, bize özgü bir Ģey değil, bütün dünya da
öyledir. Yani siyasi iktidar bunu bilir, bir hedef koymuĢtur kendine de dile getirmez. Öyle geliyor ki bana…
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Ama Sayın Bakan “ Federalizm nerede yazıyor, federal nerede yazıyor?” diyor.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Öyle geliyor ki bana, bu yasanın açıklanmamıĢ -belki daha çoktur ama- Ģimdilik iki
amacı var, yani niyet kurulmuĢ ama dile getirmiyor iktidar. Bir tanesi: Kentsel dönüĢüm üzerinden Ģehirlerdeki rant sistemini , kırsal
dönüĢüm üzerinden kıyılara, dağlara, meralara yaymak. Burada muazzam bir zenginlik olduğunu, emlak değerleme, arsa değerleme
uzmanları Ģimdi çalıĢmaya baĢlamıĢlar.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Allah iftiradan saklasın.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Tarım Komisyonunda meraların özelleĢtirilmesi geçti zaten.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Onun altyapısı da hazır zaten.
Ġkincisi, iktidarın aslında yapmak istediği ama dile getirmediği ya da bu kapsamda dile getirmediği, açıklanmamıĢ ikinci
amaç…
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ne olabilir?
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – …BaĢkanlık sistemine geçiĢ amacıydı
ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) – BoĢa hevesleniyorlar boĢa.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Tabii, bu dile getirildi ama burada biliyorsunuz “ Biz bunu yaptık çünkü biz bu
kanunla baĢkanlık sisteminin alt yapısını kuruyoruz.” demedi. O anlamda diyorum.
75
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hocam, nerede yazıyor baĢkanlık sistemi, nerede yazıyor?
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – ĠĢte, yazmıyor bir yerde.
MEHMET ERSOY (Sinop) – Sizi gidi niyet okuyucular sizi.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Siyaset niyet okumaktır.
ALĠ SERĠNDAĞ (Gaziantep) – Bakın bu söz çok önemli, Hocam bir daha söyle.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu biraz aĢağılama üzerinden söylenir ama siyaset gerçekte niyet okumaktır.
YarıĢanlar birbirlerinin ne yapmak istediklerine göre, aynı futbol maçındaki yönetici gibi hareket ederler. O yüzden niyeti doğru okumak
çok önemli yani analiz aslında onun doğru Ģeyi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hocam, iktidar canına okumayı tercih ediyor.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – AçıklanmamıĢ ama iktidarın hedeflediği rant ve baĢkanlık sistemi geleceğini
görebiliyoruz.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Ya gelmezse ne olacak Hocam?
- Gelemeyecek zaten.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – ĠnĢallah gelmez Sayın Bakanım.
MUHARREM IġIK (Erzincan) - Aman gelmesin de biz mahcup olalım.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – O zaman siz yanılmıĢ olacaksınız.
MUHARREM IġIK (Erzincan) - Olsun.
BAġKAN – Evet, değerli arkadaĢlarım bu karĢılıklı konuĢmayı bırakalım da…
Sayın Hocam, bu önerge üzerindeki görüĢlerinizi lütfen…
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Efendim, biz yanılmıĢ olmayacağız, sizi vazgeçirmiĢ olacağız.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Her hâlükârda kazanan siz olacaksınız. Hayırlısı olsun.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – BaĢkanlık sisteminden vazgeçmekle Türkiye kazanır. BaĢkanlık sisteminin –biliyoruz
ki biz- altyapısı federalizm dediğimiz sistemi gerektirir. Burada “ Bu hazırlık federalizme yol açar.” değerlendirmelerinin bağlantısı bu.
Yasaların bir de öngörülmemiĢ amaçları var. Ya açıklanmıĢlar var, açıklanmamıĢlar var, bir de öngörülmeyenler var. Her
Ģeyi hesaplayamazsınız tabii yani koca karar alıyorsunuz, oralardan kim bilir neler çıkar.
Buradan, Bakanımızın samimiyetine, burada tanıdığım arkadaĢlarımın samimiyetine inanarak diyorum ki, rejimin değiĢmesi
onların öngörülmemiĢ amacı olsun. Biz onu anlatmaya çalıĢtık.
SADĠR DURMAZ (Yozgat) – Hocam, zaten iki kiĢinin öngörmesi yetiyor, buradakilerin öngörmesi gerekmiyor.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Bu değiĢiklikle idari sistemde ve rejimde çok ciddi değiĢiklikler olur ve Türkiye‟ nin
yönetilebilirliği ortadan kalkar. Bu uyarıda bulunduk ama iĢte son değerlendirmede gördük ki buna “ Söylemeye gerek yok.” dendi.
Ġkinci bir uyarıda da bulunduk aslında, o biraz daha örtülü kaldı belki. Bu tasarıyla beraber -biraz önce muhtarımla da onu konuĢtuk,
onun söyledikleriyle daha da netleĢti- köyler boĢluğa düĢecek ve köyler de topraklarını terk edip boĢaltılacak, köylüler kentlere, iĢsizliğe
düĢecek. Büyük bir köy boĢalmasına, köyde mal varlığının el değiĢtirmesine hazır olalım. Kıyı belediyelerinde yabancıların mülk
almasıyla beraber ortaya çıkan mülksüzleĢme süreci gibi. Köylerin en eski sahipleri, bavullarında ciddi olarak para olan alıcıları
karĢılarında gördükleri zaman içinde bulundukları naçar durum nedeniyle hiç akıllarına gelmeyen baba toprağının satıĢını
gerçekleĢtirecekler.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ne yapalım Hocam? Yörük göçü devam eder, biz de develerimizi sarar, göçer gideriz Orta
Asya‟ ya doğru.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Mustafa Kemal‟ in bir sözünü söyledi bir arkadaĢım: “ Torosların en yükseklerinde, bir
Yörük ovasının dumanı tüttüğü sürece korkmayın.” Korkarım, bu tasarı o Yörük ocaklarını söndürür. Bu nüfusun hareketiyle beraber
hem iktisadi hem kültürel çok önemli sonuçlarla yüz yüze kalırız. Bu çerçevede ortaya çıkan yapı, Ģimdiye kadar çok az değindiğimiz
ama muhtarlarımızın konuĢmalarıyla beraber bir sürü iktisadi, sosyal iliĢkiyi çözüyor ama onun yerine yeni iliĢkileri inĢa edecek bir
hazırlık yapmıyor.
Mahalle muhtarlığı çok zavallı durumdadır. Mahalle muhtarları Bağ-Kur sigorta priminden kendi yaĢamlarını ayakta tutmaya
çalıĢırlar. Aldıkları aylıkla, ödenekle Bağ-Kur primi arasında neredeyse üstüne cebinden verecek. Onun iĢini yapması için geliri -
76
MERNĠS sistemi devreye girdiği için, YerleĢim Belgesi Verme- kesilmiĢ durumda. Ġlçe müdürlüğüne gidip birkaç nüsha alabilirsiniz
belgenizi. Bir evraka 3.80 TL, 3 lira 80 kuruĢ para alacak. O parayla yani kendini geçindirmesi mümkün değil adeta.
MUHTARLAR KONFEDERASYONU GENEL BAġKANI HÜSEYĠN AKDENĠZ Almasın Hocam, zaten alsın demiyoruz.
Dilencilikten…
BAġKAN – Hocam, bu önerge üzerindeki görüĢlerinizi istirham ediyorum, toparlayalım, önerge iĢlemini tamamlayayım
Hocam.
BĠRGÜL AYMAN GÜLER (Ġzmir) – Önergeye iliĢkin söylüyorum: Burada 16.081 köy muhtarlığını mahalle muhtarlığına
çeviriyorsunuz, mahalle muhtarlığının mal edinme gibi yetkilerini koyun bir tarafa, kendini ayakta tutacak hâli yok. Sistemi
çözüyorsunuz, bütün alıĢkanlıkları yönetimsiz bırakıyorsunuz. ġunu görsem “ Tamam, bunu çözüyor ama daha değiĢik bir muhtarlık
tipinde bazı sorunları gidermek için bak Ģu mekanizmayı düĢünmüĢ, mahalle muhtarlığını da Ģöyle düĢünmüĢ Hükûmet.” desem o zaman
içim rahatlayacak. Köy tüzel kiĢiliğini çözüyoruz, mahalle muhtarlığı gibi hiçbir sorunu çözme kapasitesi bırakmadığımız bir sisteme
tüm köy yönetimini emanet edebiliyoruz.
Bu arada, köyleri kaldırdığımızı düĢünerek anlaĢılan il özel idaresini de kaldırıyoruz, sanki il özel idaresi yalnızca köylere
hizmet verirmiĢ gibi ama onu kaldırmakla o kadar önemli boĢluklar çıktığını görüyoruz ki Yatırım Ġzleme Koordinasyon Merkezi
kuruyoruz, o bir türlü oturmuyor. Sayın Bakanım, oturmaz. 1840 yılından bu yana tarihin içinde ola ola gelen sistemleri bir çırpıda
kırdığınız zaman onun yerine insan aklıyla o kadar çabuk ona denk bir Ģey koyulamaz. KeĢke koyabilsek ama Türkiye çadır devleti değil
gerçekten, “ Türkiye –eski sözlerle söylerler daha güzel olur- tekâmül kanunlarına tabidir, taklit kanunlarına değil.” denir sosyologlar
tarafından. Biz Afrika‟ da, yeni doğmuĢ bir ülke falan değiliz, biz evrim yasalarıyla var olan bir ülkeyiz. Yönetim dediğimiz Ģey böyle
oluĢmuĢ. Taklit olsaydı belki “ Bunu beğendim, Almanya‟ dan alayım. ġunu beğendim, Fransa‟ dan alayım.” olurdu ama sen neyi alırsan
bizdeki bünye kendine uymadığı zaman onu kusuyor. Çünkü ne mutlu ki biz evrim kanunlarına, zaman içinde kendi dinamikleriyle
oluĢma özelliklerine sahip bir ülke ve toplumuz. Bu nedenle, burada, köy tüzel kiĢiliklerinin kaldırılması ama onun emanet edileceği
yapının mevcut zayıflıkları içerisinde bırakılması, bütün il yönetiminin büyük Ģehir belediyesine verilirken il özel idaresi ortadan
kaldırılıp hem taĢra teĢkilatının hem il yerel yönetiminin boĢluğa düĢürülmesi öngörülmemiĢ pek çok sonuca yol açacaktır. Biz bu
sonuçların yerli yerinde, memleketin hayrına sonuçlar olmadığı kanısındayız.
ġu içimdeki ezikliği atamayacağım anlaĢılan. Tarihe not düĢmek istemediğimi, sizlerle beraber tarihi yapmaya ortak olmak
istediğimi dikkatinize sunarım.
Saygılar sunarım.
BAġKAN – TeĢekkür ederim Hocam ama ben tabii önergeyi oylamak zorundayım.
Hükûmet katılıyor mu efendim önergeye? Sayın Bakan, son okuduğumuz, Sayın Namık Havutça ve beĢ arkadaĢının
önergesine.
ĠÇĠġLERĠ BAKANI ĠDRĠS NAĠM ġAHĠN (Ordu) – Katılamıyoruz Sayın BaĢkan.
BAġKAN – Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiĢtir.
Değerli arkadaĢlar, alt komisyon metinin 1‟inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oy
çokluğuyla kabul edilmiĢtir.
Değerli arkadaĢlar, alt komisyon raporuna kaldığımız yerden çalıĢmalara baĢlamak üzere 17 Ekim 2012 ÇarĢamba günü saat
13.00‟ te toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum. Hepinize teĢekkür ediyor, iyi geceler diliyorum.
Kapanma saati: 00.40
77
Download