Harun Yahya - Peygamberimiz`in SAV Dilinden Hz

advertisement
Harun Yahya - Peygamberimiz’in S.A.V
Dilinden Hz.Mehdi
www.CepSitesi.Net
Mehdiyet, Ehl-İ Sünnet İnancına Göre Bir İtikad Konusudur
Peygamberimiz (Sav)'İn Hz. Mehdi Hakkındaki Hadisleri Tevatür
Derecesindedir
İslam Alimlerinin Hz. Mehdi’nin Gelişi İle İlgili İzahları
Hz. Mehdi'nin Özellikleri
Hz. Mehdi'nin Fiziksel Görünümü
Hz. Mehdi'nin Ahlakı ve İlminin Üstünlüğü
Hz. Mehdi'nin Yardımcıları
Hz. Mehdi'nin Çıkış Alametleri
Hz. Mehdi'nin Mücadelesi
Hz. Mehdi'nin Hz. İsa ile Biraraya Gelmesi
Altınçağ
GİRİŞ
MEHDİYET, EHL-İ SÜNNET İNANCINA GÖRE BİR İTİKAD KONUSUDUR
Hazreti Mehdi, ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz (sav) tarafından
müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki
fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah
getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz (sav)'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz.
Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini
özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam'ı
yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
Mehdiyet konusu İslam tarihinde her dönemde önemli bir yer tutmuştur. Peygamber
Efendimiz (sav)'in çok sayıdaki hadisinde, ismiyle, vasıflarıyla, yardımcılarıyla, devrinin
özellikleriyle ve yapacağı icraatlarla ayrıntılı olarak tarif edilen Hz. Mehdi'nin geleceğine
dair çeşitli Kuran ayetlerinde de işari manada müjdeler vardır.
Tüm ehl-i sünnet alimleri, Hz. Mehdi'nin ahir zamanda geleceği konusunda ittifak
halindedirler. Peygamberimiz (sav)'in müjdelediği bu şahsın geleceği ve İslam ahlakını
yeryüzüne hakim edeceği hakkında, muteber İslam alimleri arasında hiçbir görüş ayrılığı
yoktur.
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HZ. MEHDİ HAKKINDAKİ HADİSLERİ
TEVATÜR DERECESİNDEDİR
Hadis imamları Hz. Mehdi hakkındaki hadislerin mütevatir olduğunu bildirmişlerdir.
Bunun anlamı şudur: Mehdiyet hakkında aktarılan hadisler, bu konuda yalan söylemek
kastıyla aralarında anlaşmaları teknik olarak mümkün olmayan kişilerden, pek çok farklı
kanal vasıtasıyla hadis alimlerine ulaşmıştır. Tevatür, kelime anlamı olarak kuvvetli
haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber demektir.
(Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003) Hadis bilimcilere göre; bir haber birçok kişi tarafından
rivayet edilmişse ve bu ravilerin biraraya gelip, haber uydurmaları, durumları itibarıyla
mümkün değilse buna mütevatir haber denilir. Birçok İslam alimi, Peygamberimiz (sav)'in
Hz. Mehdi ile ilgili hadislerinin mütevatir olduğunu bildirmiştir.
Ayrıca dinimizde çok önemli bir kaynak olarak kabul edilen Kütüb-ü Sittede de Hz.
Mehdi hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır. Kütüb-ü Sitte dışındaki diğer hadis
kaynaklarında da Mehdiyetle ilgili pek çok sahih rivayet nakledilmektedir. Alimlerimizin,
sahih ve mütevatir hadisleri reddetmenin, Peygamber (sav)'in sözünü reddetmek anlamına
geleceği yönündeki ifadeleri de dikkate alındığında, Mehdiyet inancının dinimizdeki yeri ve
önemi daha iyi anlaşılır.
Hz. Mehdi, yüzyıllardır İslam ümmeti tarafından beklenmektedir. Ancak gerek geçmiş
alimlerin izah ve yorumlarından, gerekse günümüzde ve yakın geçmişte yaşayan İslam alim
ve mütefekkirlerinin açıklamalarından ve tariflerinden Hz. Mehdi'nin çıkışının içinde
bulunduğumuz döneme denk geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim rivayetlerde Hz. Mehdi'nin
çıkış alameti olarak bildirilen olayların pek çoğunun aynen ve kısa aralıklarla art arda
gerçekleşmesi, bu büyük şahsın vazifeye başlamasının yakın olduğunun, belki de başlamış
olduğunun açık bir göstergesidir. Peygamberimiz (sav)'in mütevatir ve sahih hadislerinde
açıkça haber verilen ve pek çok İslam aliminin eserlerinde detaylı olarak ele aldıkları
Mehdiyet konusunda, İslami literatürde pek çok rivayet ve açıklama bulunmaktadır.
Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
İbni Hacer Askalani Fethü'l-Bari'de; Mehdi'nin bu ümmetten olacağı ve Hz. İsa
(A.S.)'nın onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler tevatür etmiştir, der.
Şevkani de İsa'nın ineceğine dair hadislerin sayısının 29'a ulaştığını söyleyerek,
bunları bir bir nakletmiş ve sonunda: Bizim naklettiğimiz hadisler görüldüğü gibi
tevatür haddine ulaştı. Bu beyanımızla şu sonuca varılıyor ki, beklenen Mehdi
hakkındaki hadisler, Deccal hakkında hadisler ve İsa'nın inmesine dair hadisler
mütevatirdir demiştir. (Sünen-i İbn-i Mace 10/338)
Mehdi'nin geleceğine dair olan sahih hadisler tevatür niteliğini taşımaktadır.
(Kıyamet Alametleri, s. 193)
Onların zannına göre, Mehdi vefat etti; geçti gitti... Halbuki, bu babda (konuda)
gelen sahih hadis-i şerifler meşhurdur. Hatta tevatür-ü manevi derecesinde olup,
taifenin sözlerini tekzip etmektedir. (Mektubat-ı Rabbani, 2/250)
Mehdi'nin geleceğine dair Resulullah (sav)'dan tevatür düzeyinde birçok hadis
rivayet edilmiştir... (eb'ul-Hasan Muhammed b. Hasan el-Überi Sicistani, Menakıb'üşŞafii/Dr.G.Hüseyin Tacirineseb, Mehdilik ve İmam Mehdi, s. 88 ve 405)
Mehdi'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber ailesinden ve
Fatıma oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu
hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur... Tevatür ölçüsünü aşan, doğru ve açık
hadislerde, Mehdi'nin Fatıma soyundan olup, dünya sona ermeden zuhur edeceği,
zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya, adalet ve hakkaniyet getireceği, onun
zamanında İsa Mesih'in gökten ineceği ve onun önderliğinde namaz kılacağı
kanıtlanmış bulunmaktadır. (Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-işae, s.184
ve 305 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s. 328)
Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de, hakkında tevatür
derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir. Birçok hadis
hafızları, Mehdi'nin Peygamber soyundan olduğunu kabul etmişlerdir, böyle
mütevatir bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak ehlinin inancına göre, Mehdi
İsa Mesih'ten ayrıdır. Mehdi, Mesih'ten önce zuhur edecektir. Bu konu Sünni
bilginleri arasında, onların inancından sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır.
(Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefareyni, Levaih'ül-Envar'ül Behiyye şehri, c. 2, s. 7476-86'dan özet)
Muhammed b. Ali Şevkani, et-Tavzih... isimli kitabında şöyle söylemiştir: ...
Bunlar (Mehdi, Deccal ve Mesih ile ilgili rivayetler) hiç kuşku yok ki, mütevatir
hadislerdir, Peygamber'in buyruğu hükmündedir... Buna göre, Deccal ve Mesih
hakkındaki rivayetler mütevatir olduğu gibi Mehdi hakkındakiler de
mütevatirdirler... (Muhib b. Salih el-Bureyni, Ikd'üd-Dürer fi Ahbar'il-Muntazar, s. 14-15 /
Ebu Tayyib Muhammed Sıddık Kunuci, el-İzaetü... s. 95 ve 130 / Mehdilik ve İmam Mehdi
s. 329)
Mehdi hakkındaki hadisler, manevi tevatür ölçüsünü geçmiş, inkar edilmelerinin
bir anlamı yoktur. (Şeyh Hasan Advi Hamzavi, Meşarik'ül-Envar, F.2, s. 115, -1307 H.
Basımı / Mehdilik ve İmam Mehdi s. 329)
... Mehdi hakkındaki hadisler tevatür ölçüsünden çoktur. Sünen, Mesned ve
Mu'cem kitaplarında mevcuttur. (M. Sıddık b. Hasan Kunuci, el-İzaetü... s. 94)
Yukarıda isimlerini verdiğimiz kaynaklar dışında pek çok kişi daha sayısız eserinde,
Hz. Mehdi hakkında ulaşan hadislerin tevatür derecesinde olduğunu açıklamışlardır. Bu
İslam alimlerinden bazıları ve bu konuda açıklama yaptıkları eserleri şunlardır:
1. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf Genci Nufeli, el-Beyan fi Ahbari Sahib'üzZaman, s. 126
2. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Kurtubi, et-Tezkiretü fi Ahval'il-Mevta ve
Umur'il-ahireti, s.710
3. İbni Kayyim Cavziye Muhammed b. Ebi Bekr Dımışki, el-Menar'ül-Münif, s. 142
4. Şehabeddin b. Hacer Ahmed b. Ali Askelani, Tahzib et-Tahzib, c.9, s. 126
5. Celaleddin Abdurrahman Suyuti, Arf'ül-Verdi, eki el-Havi Lilfetavi, c.2, s. 165
6. Eb'ul-Abbas b. Hacer Ahmed b. Muhammed Haytemi, Sevaik'ül-Muhrika, s. 99 /
El-Kavl'ül Muhtasar, s. 23
7. Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-İşae, s. 147, 185
8. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefarini, Levaih'ül-Envar'il-Behiyye, c. 2, s. 89
/ Ahval-i Yevm'ül-Kıyamet, s.33
9. Muhammed b. Ali Sabban Mısri, İs'afur-Rağibin, Nur'ul-Ebsar haşiyesinde matbu
s. 192 Sevaik'ül-Muhrika'dan naklen.
10. Mü'min b. Hasan Mü'mim Şeblanci, Nur'ul-Ebsar, s.189
11. Muhammed Sedik Hasan Kunuci Buhari, el-İzae, s.120
12. Muhammed b. Cafer İdrisi Ketanı, Nzm'ül-Mütenasır Fi'l-Hadis'il-Mütevatir, s.145
13. Eb'ul-Feyz Ahmed b. Muhammed Ğumari, İbraz'ül Vehm'il-Meknun, s. 3-4
14. Abdülmuhsin b. Muhammed Abbad, Meccelet'ül-Camiat'ül-İslamiyye, sayı 3, s. 598
İSLAM ALİMLERİNİN HZ. MEHDİ'NİN GELİŞİ İLE İLGİLİ İZAHLARI
Birçok büyük İslam alimi ahir zamanda Hz. Mehdi'nin gelişinde hiçbir şüphe
olmadığını ifade eden açıklamalar yapmıştır. Bunların arasında en ünlülerinden biri
Muhyiddin Arabi'dir. Futuhat-ı Mekkiye isimli eserinde Muhyiddin Arabi şöyle
söylemektedir:
Muhakkak ki, yeryüzü zulüm ve haksızlık ile dolduğu sırada Allah'ın halifesi
kıyam edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak... Genel kazancı halka
arasında eşit olarak paylaştıracak, halka adaletle hükmedecek ve anlaşmazlıklarda
hakemlik edecek... Allah onun işini bir gecede düzene koyacak, zafer hep onun önünde
yürüyecek... Ayağını Peygamberin ayağının yerine koyacak (onun izinde yürüyecek)
ve hiçbir zaman sapmayacak... Dağınık dinleri (batıl inançları) ortadan kaldırıp,
sadece hak dini hakim kılacak... (Muhyiddin Arabi, el-Futuhat El Mekkiye, 366. bab,
C.3, s. 327-328)
Bu konuda açıklama yapan bir diğer kişi ise Mısırlı ünlü yazar Şeyh Mansur Ali
Nasif'tir. Bir eserinde Mehdilik inancını şu şekilde tanımlamaktadır:
Ehl-i Beyt'ten Mehdi adında bir zat kaçınılmaz olarak zuhur edecek, İslam
topraklarına hakim olacak, Müslümanlar kendisini izleyecek ve O, Müslümanlar
arasında adaletle, hakkaniyetle davranacak, dini sağlamlaştıracak. Ondan sonra
Deccal ortaya çıkacak ve Mesih (Hz. İsa) inerek Deccal'ı öldürecek veya
öldürülmesinde Mehdi'ye yardım edecektir. (Et-Tac'ül-Camiü Lil-Usul, c.5, s.341)
Mısır el-Ezher Üniversitesi İnançlar Kürsüsü'nde öğretim görevlisi olan yazar Seyyid
Sabık ise, İslam Konferansı tarafından seçilmiş bir kitap olarak yayınlanan el-Akaid'ül
İslamiyye (İslam Akaidi) isimli kitabında Hz. Mehdi'nin gelişi ile ilgili şu açıklamaları
yapmaktadır:
Mehdi hakkında sözün özü şu ki; O, zamanın sonunda, pek yakında zuhur
edecektir... Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken, O, adalet ve hakkaniyetle
dolduracaktır. O muhakkak surette İslam kanununu ortaya koyacak ve yıpratılmış
olan Peygamber sünnetini canlandıracaktır. (El-Akaid'ül-İslamiyye, s. 250)
Alaeddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi de, er-Reddü isimli kitabında şöyle demiştir:
Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki; vaad edilen Mehdi'nin varoluşunda hiç kuşku
yoktur. Üç yüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır. (Casim Mühelhil,
el-Burhan, c. 1, s. 339 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s. 328)
Ünlü İslam alimlerinin, bu açıklamaların yanı sıra, Hz. Mehdi'nin gelişi ile ilgili
konuların ehl-i sünnet inancı olduğuna dair de detaylı açıklamaları mevcuttur. Bu
açıklamalardan birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:
Ebu Muhammed Hasan b. Ali el-Berbehari Hanbeli Şerh'üs-Sünnet isimli
kitabında ehl-i sünnet inançlarını sıralayarak şöyle yazıyor: ...Ve Meryem oğlu İsa'nın
gökten ineceğine, Deccal'ı öldüreceğine ve Muhammed (SAV) oğullarından Kaim'in
(Mehdi) arkasında namaz kılacağına inanmak. (Casim Mühelhil, el-Burhan..., c. 1, s.
426)
Doğru hadislere dayanılarak, kesin olarak inanılan bir konu da (zuhur edecek
olan) Mehdi'nin varlığıdır. Onun zamanında Deccal ve Mesih de ortaya çıkacaktır.
(İbni Hacer, Ahmed b. Muhammed Haytemi Şafii, el-Kavl'ül-Muhtasar fi Alamat'il
Mehdiyyül-Muntazar, s. 74)
Eb'ul-Eşbal Ahmed Muhammed Şakir Şerh-i Müsned-i İmam Ahmed isimli
kitabında: Birçok sahabeden doğru senetlerle ulaşan doğru sünnete göre: (Mehdi'ye
inanmak) kanıtlanmış, bunun doğruluğundan kuşku duymak kimsenin haddinde
değildir. (Casim Mühelhil, el-Burhan... Mukaddimesi, c.1, s. 343)
Demek ki, Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir, ona inanmak
Peygamber (sav)'in buyruğunu doğrulamak için gereklidir. Nitekim bu konu ehl-i
sünnet inanç kitaplarında kaydedilmiş ve kanıtlanmıştır. (Eb'ul-Feyz Ahmed b.
Muhammed Ğumari Şafii, İbraz'ül-Vehm'ül-Meknun, s. 3-4)
İslam alimlerinin Hz. Mehdi'nin gelişi ve yapacakları hakkındaki hadisler ile ilgili
yaptıkları bu izahlar kuşkusuz son derece önemlidir. Ancak daha da önemlisi
Peygamberimiz (sav)'in ahir zaman ve Hz. Mehdi ile ilgili hadislerinin günümüzde tek tek
ve birbiri ardı sıra gerçekleşiyor olmasıdır. Kuşkusuz bu olayların Peygamberimiz (sav)'in
bir mucizesi olarak gerçekleşmesi, doğrulukları üzerinde herhangi bir şüpheye imkan
bırakmamaktadır.
HZ. MEHDİ'NİN ÖZELLİKLERİ
1- MEHDİ KONUSUNUN KAYNAĞI NEDİR? GÜVENİLİR KAYNAKLARA
DAYANMAKTA MIDIR?
Mehdiyet konusu İslam tarihinde her dönemde önemli bir yer tutmuştur. Pek çok
İslam alimi, tarihçi ve araştırmacı Hz. Mehdi hakkında eserler kaleme almış ya da
eserlerinde Mehdiyet konusuna önemli bir yer ayırmıştır. Bu eserler incelendiğinde,
Mehdiyet konusunun tartışmaya yer bırakmayacak derecede kesinlik gösterdiği, her akıl ve
vicdan sahibi Müslüman tarafından rahatlıkla anlaşılabilir. Tüm ehl-i sünnet alimleri Hz.
Mehdi'nin ahir zamanda geleceği konusunda ittifak halindedirler.
2- HZ. MEHDİ İLE İLGİLİ HANGİ GÜVENİLİR KAYNAKLARDA
HADİSLER
RİVAYET EDİLMİŞTİR?
1) Tirmizi'nin Sünen'inde 3 tane,
2) Ebu Davud'un Sünen'inde 8 tane,
3) İbn-i Mace'nin Sünen'inde 8 tane,
4) Ahmed bin Hanbel'in Müsned'inde 12 tane,
5) Abdülrezzak b. Hemmam'ın el-Musannef'inde 8 tane,
6) İbn Ebi Şeyhe'nin el-Musannef'inde 14 tane,
7) İbn Hibban'ın Sahih'inde 7 tane,
8) Heysemi'nin Zevaid'inde 20 tane,
9) Suyuti'nin Cami'us Sağır'ında 8 tane,
10) El-Muttaki el-Hindi'nin Kenzü'l Ummal'inde 59 tane,
11) Hakim'in Müstedrek'inde 12 tane,
12) Deylemi'nin el-Firdevs'inde 7 tane,
13) Darekutni'nin Sünen'inde 1 tane olmak üzere, bu kaynaklarda Hz. Mehdi ile ilgili
toplam 159 güvenilir hadis-i şerif bulunmaktadır.
Ayrıca büyük İslam alimlerinden,
İbn Kesir 3,
Hafız Busuri 2,
Zehebi 5,
Munziri 1,
Azimabadi 6,
Elbani 6 güvenilir hadis-i şerife eserlerinde yer vermişlerdir.
Bunlar Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin bulunduğu güvenilir kaynakların sadece bir
kısmıdır. Bunların dışında da daha pek çok güvenilir kaynakta Hz. Mehdi konusundaki
hadisler ve açıklamalar vardır.
3- HZ. MEHDİ'NİN MUHAKKAK ÇIKACAĞINI BİLDİREN HADİSLER
HANGİLERİDİR?
Hz. Mehdi'nin ahir zamanda muhakkak çıkacağını bildiren hadislerden bazıları
şunlardır:
Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, O (Hz. Mehdi) idareyi ele alıncaya
kadar o günü uzatırdı. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)
Eğer dünyadan bir gece bile kalsa, Allah onu uzatır ve Ehli Beytimden birisini
(Hz. Mehdi) melik kılardı. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)
Ümmetim arasında Mehdi gelecektir... Ümmetim onun zamanında iyi ve kötünün,
benzeriyle nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, sema üzerlerine bol yağmur
yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 9)
Dünyadan bir gece bile kalsa, Allah o geceyi uzatır ve Ehli Beyt'imden birisi
gelerek dünyaya hakim olurdu. Onun adı adıma, babasının adı babamın adına uyar. Daha
önce yeryüzü nasıl zulümle dolduysa, o, onu adaletle dolduracaktır. (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)
4- MEHDİ KELİMESİNİN ANLAMI NEDİR?
Mehdi, kelime olarak, hidayete ermiş, hidayet bulmuş kişi anlamına gelir (İslam
Ansiklopedisi, Mehdi, c. 5, s. 149). Dini literatürde ve halk arasında ise Peygamberimiz
(sav)'in ahir zamanda geleceğini müjdelediği mübarek zatın ismi olarak geçmektedir. Bir
İslami kaynakta kelimenin tanımı şöyle yapılmaktadır:
Mehdi: Allah'ın hakikaten hak yoluna götürdüğü kimsedir. Bu sözcük, isimler
arasında o kadar çok kullanılmıştır ki bilinen isimlerden olmuştur. Peygamber'in ahir
zamanda geleceğini müjdelediği kimse bu isimle adlandırılmıştır. (İbn'ül-Esir el-Cezeri, enNihaye fi Garib'il-Hadisi ve'l-Eser, c. 4, s. 244)
Bir başka kaynakta da Hz. Mehdi hakkında şöyle bir açıklama yer almaktadır:
Mehdi Allah'ın hak yola erdirdiği kimsedir. Mehdi Peygamber'in (sav) ahir
zamanda geleceğini müjdelediği, kendi ailesinden olan kimsenin adıdır. Yeryüzünü
adalet ve eşitlikle dolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken. O Konstantiniyye'de
(El-Müncid Fi'l-A'lam) Mesih ile birlikte olacak. Arab'a ve Arap olmayan herkese
hükmedecek, Deccal'i öldürecek... Onun zuhur edeceğini dost ve düşman inkar
etmiştir. Onun kıyamına dair rivayetler tevatüre ulaşmıştır. Allah'ım! O'nun
zuhurunu çabuklaştır... (Fahrettin et-Türeyhi, Mecma'ül-Bahreyn ve Matla'ün-Nayyireyn,
c. 1, s. 475-476)
5- HZ. MEHDİ HANGİ SOYDAN OLACAKTIR?
Hadislerde Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olacağı bildirilmektedir.
Hz. Mehdi'nin bu özelliğini haber veren hadislerden bazıları şöyledir:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa
Allah (cc) benim Ehl-i Beyt'imden (soyumdan) bir zatı (Hz. Mehdi'yi) gönderecek.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Benim Ehl-i Beyt'imden bir şahıs bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler
ve geceler gitmez. (En-Necmu's Sakıb, Ukayli)
Mehdi, kızım Fatıma'nın neslindendir. (Sünen-i İbn Mace, 10/348)
Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir. (Kitab-ul
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)
Mehdi, benim çocuklarımdan birisidir. Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir.
(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi'nin Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil
Mehdi)
Bütün peygamberler birbirinin soyundandır. Hz. Mehdi de hadislerde belirtildiğine
göre bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere seyyid denmektedir. Hz.
Mehdi de seyyid olacaktır.
Allah, Kuran'da birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir (En’am
Suresi, 83-84). Bu ayetler Hz. Mehdi'nin de aynı soydan geleceğine işaret ediyor olabilir.
(En doğrusunu Allah bilir).
6- HZ. MEHDİ NEREDE DOĞACAKTIR?
O, Medine'de doğacaktır... Nuaym b. Hammad. İmam Ali (KV) den böyle
nakletmiştir.
Kurtubi'nin Tezkiresinde, Onun Mağrib ülkelerinden çıkacağı, oradan gelip denizi
geçeceği anlatılmaktadır. (Kıyamet Alametleri, 7. baskı, s.162)
(Medine kelimesi Arapçada şehir anlamına gelmektedir.)
7- HZ. MEHDİ'NİN İSMİ NE OLACAKTIR?
Peygamber Efendimiz (sav)'in pek çok hadisinde, Hz. Mehdi'nin adının
Peygamberimiz (sav)'in adına muvafık yani uygun olacağı bildirilmektedir. Bu hadislerden
bazıları şöyledir:
Ey insanlar, muhakkak Allahu Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları
menetmiş ve size ümmeti Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan, İSMİ
AHMED, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır. Ona katılınız. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
Gökten şöyle bir ses duyulacak: Ey insanlar artık Allah cebbarları, münafık ve
yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed'in en hayırlısını başınıza getirdi.
Mekke'de ona katılın, O Mehdi'dir. İsmi de Ahmed B. Abdullah'dır. Diğer bir rivayet:
Size Muhammed Ümmetinin en hayırlısı olan Cabir'i tayin etti. Mekke'de ona yetişin O
Mehdi'dir. İsmi Muhammed B. Abdullah'tır! (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame
Muhammed B. Resul El-Hüseyin El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 8. baskı, s. 165)
Rivayetlerin çoğunda Mehdi'nin ismi Muhammed olarak geçer; bazı rivayetlerde ise
Ahmed diye anlatılır...
Ebu Davud ile Tirmızi'nin İbni Mesut (RA)'dan nakil ettiklerine göre, Allah'ın Resulü
(sav) şöyle buyurmuştur: Onun ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık
olacaktır... (Kıyamet Alametleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159-160)
Peygamberimiz (sav) Onun ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine
muvafık olacaktır... diyerek, Mehdi ile isimleri arasında bir benzerlik olacağına dikkat
çekmiştir. Bu konuya ilişkin bazı hadislerinde ise Mehdi'nin isminin Ahmed olacağını haber
vermiştir.
Peygamberimiz (sav)'in ismi olan Muhammed ve hadislerde Mehdi'ye işaret eden
Ahmed isimleri Arapça'da aynı fiilden gelmektedir ve anlam olarak da hadislerde
belirtildiği gibi birbirlerine muvafık yani uygundur.
Sözlük anlamlarına bakıldığında da, hadislerde işaret edilen Muhammed ve Ahmed
isimlerinin bu anlam benzerliği açıkça görülmektedir:
Ahmed: Daha fazla övülmeye layık, çok, en çok methedilmiş olan.
Muhammed: Pek çok tekrar tekrar övülmüş, methedilmiş mealinde bir isim.
Konuyla ilgili işari manada bir ayette ise şöyle bildirilmektedir:
... benden sonra ismi AHMED olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim demişti... (Saff
Suresi, 6)
8- HZ. MEHDİ'NİN KARDEŞİ OLACAK MIDIR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin kardeşinin az olacağı haber
verilmiştir:
Kardeşi az olandır... (Risalet ül Mehdi, s.161)
9- PEYGAMBERLERE İNDİRİLEN KİTAPLARDA HZ. MEHDİ HAKKINDA
BİLGİ VAR MIDIR?
Naim buyurdu ki: Ben Mehdi'yi Peygamberlerin suhufunda (sahifelerde; Adem,
Şit, İdris ve İbrahim peygamberlere indirilen sahife şeklindeki kitaplarda) şöyle bulurum:
Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)
Peygamberlere dair olan kitaplarda, Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir
şeklinde işaret edilmiştir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
İbni Münavi diyor ki: Danyal (a.s.)'in kitabında şöyle yazılıdır. Süfyanlar 3
tanedir, Mehdiler de 3'tür. 1. Süfyan çıkıp adı sanı yayıldığında ona karşı 1. Mehdi, 2.
Süfyana karşı 2. Mehdi, 3. Süfyana karşı da Hz. Muhammed Mehdi çıkacak ve Allahu Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler
onunla ihya edilecek bidat ateşleri de onunla sönecektir. Onun zamanında insanlar
aziz olacak ve kendi muhaliflerine galip geleceklerdir. Güzel bir hayat sürülecek, yer
ve gök bereketini artıracak, bu durum 7 yıl sürdükten sonra Mehdi vefat edecektir.
(Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye
Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.)
Peygamberimiz (sav)'in ashabının Tevrat ve İncil'de müjdelenmeleri gibi, Hz. Mehdi
de diğer peygamberlere indirilmiş kitaplarda müjdelenmekte; bu kitaplarda Hz. Mehdi'den
övgüyle bahsedilmektedir.
10- HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN HAKİMİYETİNİN HANGİ
PEYGAMBERLERİN HAKİMİYETİNE BENZEYECEĞİ BİLDİRİLMİŞTİR?
Kuran'da Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman'ın yaşadıkları dönemlerde yeryüzünde geniş
çapta etkili oldukları haber verilmiştir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ise, Hz. Mehdi'nin de
Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman gibi İslam ahlakını bütün yeryüzüne hakim edeceği haber
verilmiştir:
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
Yeryüzüne dört kişi malik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kafirdir. Müminler,
Zülkarneyn ve Hz. Süleyman, kafirler ise Nemrud ve Buhtunnasır'dır. Beşinci olarak Ehl-i
Beytimden birisi (Hz. Mehdi) gelecek ve o da dünyaya malik olacaktır. (Kitab'ul Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 10)
11- PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HADİSLERİNDE, HZ. MEHDİ'NİN
GELİŞİNİN
MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE KONUSU OLDUĞU NASIL
BİLDİRİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav), Mehdi ile müjdelenin (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 12) buyurarak, Hz. Mehdi'nin gelişini heyecan ve şevkle beklemenin, bu
mübarek şahıs için hazırlık yapmanın önemine dikkat çekmiştir.
12PEYGAMBERİMİZ
(SAV),
HZ.
MEHDİ
GELDİĞİNDE
MÜSLÜMANLARIN ONA
UYMALARININ ÖNEMİNİ NASIL BİLDİRMİŞTİR?
Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa ona gelsin. Ona
katılsın. Zira o, Mehdi'dir. (İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 527;
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
HZ. MEHDİ'NİN FİZİKSEL GÖRÜNÜMÜ
13HADİSLERDE, HZ. MEHDİ'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
HAKKINDA
BİLGİ VERİLMİŞ MİDİR?
Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi'nin ahlakı ve mücadelesinin yanı sıra, fiziksel
özelliklerini de çok detaylı olarak tarif etmiştir. Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi
hakkındaki tasvirleri o kadar detaylı ve açıktır ki, Hz. Mehdi ortaya çıktığında kendisini
görenler bu tasvirlerden hemen kendisini tanıyacaklardır.
Bir ayette, Kitap Ehli'nin Peygamber Efendimiz (sav)'i çocuklarını tanır gibi
tanıyacakları bildirilmektedir:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi), çocuklarını tanır gibi
tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler. (Bakara
Suresi, 146)
Bu ayet işari manada, Hz. Mehdi'nin tanınmasına da işaret etmektedir. (En doğrusunu
Allah bilir.) Hz. Mehdi de ortaya çıktığında, Peygamberimiz (sav)'in tasvirleri ışığında,
insanlar onu çocuklarını tanır gibi tanıyacaklardır. Ancak buna rağmen bazı insanlar, bu
mübarek şahsı tanımazlıktan gelecekler ve kendisini inkar edeceklerdir.
14PEYGAMBERİMİZ
(SAV),
HZ.
MEHDİ'NİN
FİZİKSEL
ÖZELLİKLERİNİ NASIL TARİF ETMİŞTİR?
GÜZEL VE NURLUDUR
O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve
saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, s. 153 /İkdüd Dürer'den)
Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22)
... Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir. (Deylemi, c. IV, s. 221, İbnu'l Cevzi,
c. II, s. 558; Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi Risaletül Meşreb elverdi fi
mezhebil Mehdi)
O (Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir... Yüzünün nuru, saçının, sakalının
ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir. (Ukayli En-Necmu'ssakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal)
Mehdi benim çocuklarımdandır. Onun yüzü, parlak yıldız gibidir. (Ukayli EnNecmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal)
Güzel yüzlüdür. Yüzünün nurları ona azamet verir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir
b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
... Yüzünde parlak yıldız gibi bir renk vardır... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam
El-Mehdi El-Muntazar, s. 12)
Kuran'da da Allah, Hz. Yusuf'un güzelliğini şu şekilde haber vermektedir:
... (Yusuf'a da:) Çık, onlara (görün) dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü
güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler... (Yusuf
Suresi, 31)
SİYAH SAÇLIDIR
Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, s.
153/İkdüd Dürer'den)
Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf elMakdi'si Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona
yücelik verir. (Ukayli En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib
Ale't-Temam ve'l kamal)
YÜZÜNDE BEN OLMASI
Yüzünde bir ben bulunacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 41)
OMUZUNDA PEYGAMBER (SAV)'İN
ALAMETİ VARDIR
Mehdi'nin omuzunda Peygamber Efendimiz (sav)'deki alamet bulunacaktır. (ElKavlu'l Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy- il Muntazar, s. 41)
Omuzunda Peygamber (sav)'in alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s.
165; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
Omuzunda Peygamber (sav)'in nişanı vardır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)
Hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere Hz. Mehdi'nin iki omuzu arasında Hz.
Muhammed (sav)'de olduğu gibi açık bir işaret olan Peygamberimiz (sav)'in alameti
olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in alameti, İslami kaynaklarda şu şekilde bildirilmektedir:
Ebu Saib b. Yezid'den rivayet edilmiştir: Gözüm Peygamberimiz'in iki omuzu
arasındaki mühüre ilişti. (Sünen-i Tirmizi, 6/126)
RENGİ
Hz. Mehdi'nin rengi arabi… (İbn Hacer El Mekki; El-Kavlü'l Muhtasar fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 15-75)
Not: Arap ırkının ten rengi kırmızıyla karışık beyazdır.
Hz. Peygamber (sav)'in ten rengi de kırmızıya çalan beyaz renkti. Fakat, teninin
görünen kısımları güneş, rüzgar gibi etkenlerle esmere çalıyordu. Rivayetlerden Hz.
Mehdi'nin de Peygamber Efendimiz (sav)'le aynı renkte olacağı anlaşılmaktadır. Bir
rivayette Resulullah (sav)'ın ten rengi şöyle tarif edilmektedir:
Enes b. Malik, Peygamber (sav)'in rengi hakkında şöyle dedi: Beyaz idi. Fakat
beyazı esmere çalıyordu. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, s. 28)
Esmerden maksat bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü
Ekrem Hazretleri'nin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan
bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretleri'nin mübarek
rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi. (İbni Kesir, Şemail'ür- Resul, s. 28)
GENEL GÖRÜNÜMÜ
Hz. Mehdi'nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36-29)
Cismi, İsrail cismidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
Mehdi sanki Beni İsrail'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve
akıllı) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23-30)
O … heybetli bir adamdır. (İkdüd dürer)
Hz. Mehdi'nin bedeni İsraili'dir. Hz. Mehdi, sanki Beni İsrail ricalindendir (önde
gelenlerindendir). (İbn Hacer El Mekki)
Cismi, İsrail bünyesi gibidir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf elMakdi'si Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
(Dış görünüşü) sanki İsrailoğullarından bir insana benzemektedir. (Ukayli EnNecmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal)
Sanki o, İsrailoğullarından bir adam gibidir. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; Mer'iy
b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam ElMehdi El-Muntazar)
GENİŞ VÜCUTLU OLMASI
Hadislerde Hz. Mehdi'nin karnının, göğsünün, alnının, bacak aralıklarının,
uyluklarının geniş olduğu bildirilmektedir. Alnının geniş olmasıyla orantılı olarak başı da
büyük olacaktır. Tüm bu tasvirlerden, Hz. Mehdi'nin tüm vücudunun geniş olduğu
anlaşılmaktadır.
İri gövdeli... (Ukayli En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi
Talib Ale't-Temam ve'l kamal)
O, alnı açık… karnı büyük, iki uyluk arası açık… (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 13)
O, açık alınlıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si Fevaidu
Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
İki uyluk arası açık... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si
Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Hz. Mehdi, Hz. Hasan'ın soyundandır. Bacakları aralıklıdır. (Ali Bin Hüsamettin El
Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,
s. 22)
... Onun... alnı geniştir. Yeryüzünü adaletle dolduracak ve malı bol bir şekilde
dağıtacaktır. (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler –
Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, s. 22)
BOYU
Mehdi, orta boylu olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 41)
Mehdi'nin adı Muhammed b. Abdullah'tır. O, orta boylu... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 11)
Peygamber Efendimiz (sav)'in de aynı boyda olduğunu rivayetlerden öğrenmekteyiz:
Enes B. Malik rivayetlerde buyurdu ki: Resulullah (sav) orta boylu idi. Bilindiği gibi
hadiste geçen Rab'a kelimesi normal ve orta boylu demektir. Fakat normal boy için uzun
olan şahsa göre bir sınır vardır. Çünkü boyun sahibi kendi karışı ile yedi karış kadar olan
boya normal boy denilir. (Tirmizi, Şemail-i Şerif, s. 15)
ALNININ AÇIK VE GENİŞ OLMASI
Hz. Mehdi'nin alnının açık ve geniş olmasına orantılı olarak başının da büyük olacağı
hadislerden anlaşılmaktadır.
Mehdi bendendir... Açık alınlıdır. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 21)
Mehdi bizdendir, alnı açık... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)
Allahu Teala, benim neslimden, alnı açık, yeryüzünü adaletle doldurarak malı ve
eşyayı insanlara bol bol ikram eden bir evladımı gönderecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
O, açık alınlıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si Fevaidu
Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Muhakkak ki Allah, benim neslim içinde alnı açık (olan) bir şahıs gönderecektir.
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 11)
KARNININ GENİŞ OLMASI
O, alnı açık... karnı büyük, iki uyluk arası açık... (Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam
El-Mehdi El-Muntazar, s. 13)
UYLUKLARI UZUNDUR
Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 162-163)
YÜRÜYÜŞÜ
Bir özelliği de yürürken uyluklarının açık ve birbirinden uzak olmasıdır. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 32)
YAŞI
Hadislerde belirtilen Hz. Mehdi'nin gönderildiği yaşlardan kasıt, onun vazifeye
başlayacağı, insanların kendisini tanıyacakları ve faaliyetini görüp izleyecekleri yaşlardır.
Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim evlatlarımdandır.
40 yaşlarındadır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. (Kıyamet Alametleri,
Berzenci, s. 16)
Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır...
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar)
SAKALI
Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Sakalı sıktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)
BURNU GÜZELDİR
Onun alnı geniş, burnu ise ince olacaktır. (Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani
5.cilt, s. 365)
O, açık alınlı, küçük burunlu… (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci,
Kıyamet Alametleri Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, s. 163)
O açık alınlı ve ince burunludur. (Ahmed, b. Hanbel II-291, III-17) (Süneni Ebu
Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şail yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 404)
KAŞLARI VE GÖZLERİ
O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü... (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El
Berzenci, Kıyamet Alametleri Naim Erdoğan, s. 163)
Kaşı kavislidir. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri
Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, s. 163)
Hz. Mehdi'nin kaşları... araları açık... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 41)
Hadiste Hz. Mehdi'nin kaşlarının arasının açık olmasıyla, gözü ve kaşı arasında
mesafenin geniş olduğu ifade edilmektedir.
DİŞLERİNİN GÜZELLİĞİ VE PARLAKLIĞI
Dişleri parlak olacaktır. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
Mehdi, gür sakallı, ön dişleri parlak... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b.
Yusuf el-Makdi'si Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
HZ. MEHDİ'NİN AHLAKI VE İLMİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ
15PEYGAMBERİMİZ (SAV) HZ. MEHDİ'NİN AHLAKINI KİMİN
AHLAKINA
BENZETMEKTEDİR?
Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi'nin ahlakının, kendi ahlakına
benzediğini belirtmiştir:
Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlak bakımından Peygamber
(sav)'e benzer. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)
Ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)
Peygamberimiz (sav)'in üstün ahlakı ise Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
Şüphesiz sen üstün ve pek yüce bir ahlak üzerindesin. (Kalem Suresi, 4)
16PEYGAMBERİMİZ (SAV) HZ. MEHDİ'NİN AHLAKINI
NASIL TARİF ETMEKTEDİR?
Allah korkusu çok güçlüdür
Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlak bakımından Peygambere
benzer. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile titremesi gibi Allah'tan çok korkan bir
kimsedir. (Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, s. 23)
Ahlakı inananlar için örnektir
İlahi feyz (bereket ve bolluk, ilim ve irfan) ona ulaşır. Dini ilimleri ve örnek ahlakı
telakki eder. (Allah'tan alır.) (Konavi Risalet-ül Mehdi, s. 161 B)
Kuran'da Peygamber Efendimiz (sav)'in de samimi olarak iman edenler için güzel bir
örnek olduğu bildirilmiştir:
Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça
zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)
Zamanının en hayırlısıdır
İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar'da şöyle tahric etti (ortaya koydu): Muhammed
ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın... O
Mehdi'dir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Naim b. Hammad, Kab'dan tahric etti (ortaya koydu), buyurdu ki: Mehdi
(zamanındaki) insanların en hayırlısıdır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 58)
Hz. Mehdi'nin amelinde ayıp ve zulüm yoktur
Ben Mehdi'yi, peygamberlerin sayfalarında (kitaplarında) şöyle bulurum:
Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp vardır. (Nuaym b. Hammad, vr. 50b; Ali Bin
Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman
Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 21)
Peygamberlere dair olan kitaplarda, Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir
şeklinde işaret edilmiştir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
Helalleri ve haramları çok iyi bilmesi
Hz. Hüseyin (ra) soruldu: İmam Mehdi hangi alametlerle bilinir? Şöyle cevap verdi:
Gönül rahatlığı ve vekar sahibi oluşu ile, helal ve haramı çok iyi bilmesi ile tanınır.
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Hikmet ve anlayış gücü çok yüksektir
Hadislerde Hz. Mehdi'nin Allah'ın kendisine verdiği özel bir güce sahip olduğu
bildirilmektedir:
O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi
denilmiştir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)
Muhyiddin Arabi Hz. Mehdi'nin bazı özelliklerini saymaktadır. Aşağıdaki izahında
Hz. Mehdi'nin dikkat çeken başlıca 9 özelliğine yer vermektedir:
1. Basiret sahibi olması
2. Kutsal kitabı anlaması
3. Ayetlerin manasını bilmesi
4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi
5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması
6. Varlıkların sınıflarını bilmesi
7. İşlerin girift taraflarını bilmesi
Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas
ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru
bir ilham neticesi olacak. Yani Hz. Muhammed (sav)'in getirdiği şeriat üzere hükmedecek.
Bu sebepledir ki Peygamberimiz (sav) onu vasfederken Benim izimi takip edecek, hataya
düşmeyecek demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil, şeriata uyandır.
8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması
Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine
seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri kendilerinden ziyade halkın menfaatine
olmalıdır... Halkın yararına aykırı şeylerle uğraşıp, onların işlerini görmeyen bir lider
azledilmelidir. Çünkü onunla diğer insanlar arasında fark kalmamıştır.
9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması.
Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir. (Kıyamet
Alametleri, s. 189)
Mücadeleci ve cesurdur
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu
vazgeçirmeyeceği Ehl-i Beyt'ime (soyuma) mensup birisi sahip olmadan günler ve
geceler bitmeyecektir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden
Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 13)
Mehdi işi sıkı tutacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 175)
İnsanlar hakka dönünceye kadar (fikri) mücadelesine devam edecektir. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir. (Kitabül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol
bulacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)
Allah Kuran'da pek çok ayette elçilerinin güzel ahlakından ve cesur karakterlerinden
bahsetmektedir. Elçiler kavimlerinin tüm inkarcı tavırlarına, alaylarına, tuzaklarına ve
saldırılarına en güzel şekilde karşılık vermişler ve her zaman Allah'ın yardımıyla galip
gelmişlerdir.
Çok merhametlidir
Hz. Mehdi, o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında bir kimsenin bile burnu
kanamayacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
... Yoksullara karşı çok merhametli olması, Mehdi'nin alametlerindendir. (Mer'iy
b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam ElMehdi El-Muntazar)
... Mazlumlara karşı da çok merhametli olmasıdır. (Nuaym b. Hammad, vr. 50b;
Ukayli En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam
ve'l kamal)
İslam'ı koruma hissi çok güçlüdür
Hz. Mehdi'nin hamiyet duygularının çok güçlü olacağı hadislerde bildirilmiştir. İslam
aleyhinde yapılacak her türlü sözü tam olarak cevaplandıracak, bu yöndeki her türlü
hareketi, fikri olarak tamamen etkisiz hale getirecektir.
İslam'ın aleyhine söylenecek bir söz bile ona ağır gelir. (El Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
Kimseye tenezzül etmemesi
O, benim ümmetimden, tenezzül etmeyen (Allah'tan başka hiçbir varlığa minnet
duymayan) bir adamdır. (Suyuti, el-havi, 2/24)
İhtiyaçlarını insanlara bildirmemesi
Hz. Hüseyin (ra) soruldu: İmam Mehdi hangi alametlerle bilinir? Şöyle cevap verdi :
... İnsanlar ona muhtaç olurlar. O, ise insanlara ihtiyacını bildirmez. (Mer'iy b. Yusuf
b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi ElMuntazar)
Her sorumluluğu üstüne alması
Her görevi üzerine alır ve zayıfa, düşküne yardım eder. (M. Muhyiddin Arabi
Futuhat-El Mekkiye, 366. bab, c. 3, s. 327- 328)
Vakarlı (halim ve heybetli) olması
Hz. Hüseyin (ra) soruldu:
İmam Mehdi hangi alametlerle bilinir? Şöyle cevap verdi: Gönül rahatlığı ve vakar
(ağırbaşlı ve heybetli) sahibi oluşu ile, helal ve haramı çok iyi bilmesi ile tanınır.
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Zalime karşı hakkı müdafaa etmesi
Mehdi zalime karşı hakkı müdafaa edecektir. Hatta (zalim) bir insanın azı
dişinde olan (haksız bir lokmayı) bile ondan çekip alacak ve sahibine iade edecektir.
(En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l
kamal)
İnsanlara ihsanda bulunması
Zamanın inkitaa uğradığı (sistemlerin değiştiği) bir dönemde, Mehdi denen bir
adam gelecek ve ihsanı bol ve güzel olacak. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 14)
O, fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek ve ihsanı karşılıksız
olacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
Cömert olması
Ahir zamanda bir halife olacak, malı sayıp hesap etmeden taksim edecektir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
Emirlerinizden bir emir olacak ki, malı saymayacaktır. Birisi ondan mal
istediğinde, Al der. O da elbisesini yayar ve o da doldurur. (Kitab-ül Burhan Fi Alametil Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
Cennetle müjdelenmiş olması
... Enes b. Malik (ra) den, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (sav)'dan işittim,
buyurdu ki: Biz Abdulmuttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben,
Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi. (Sünen-i İbni Mace, 10/349)
17HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN İLMİ HAKKINDA NASIL BİLGİ
VERİLMEKTEDİR? HZ. MEHDİ'NİN KENDİSİNİ DİĞER İNSANLARDAN
AYIRAN ÖZEL BİR İLMİ OLACAK MIDIR?
Kab'dan rivayet edildi ki: O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu
için kendisine Mehdi denilmiştir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)
Bütün zahiri ilimler, istenildiğinde herkes tarafından okuyarak, araştırılarak
öğrenilebilir. Bir de çalışılarak elde edilemeyen, ancak Hz. Allah'ın bir lütfu olan ve onu
istediği kuluna verdiği Vehbi ilim vardır. Yukarıdaki rivayette kimsenin bilemediği
denilerek Hz. Mehdi'nin böyle bir ilme sahip olduğu anlatılmak istenmiş olabilir. (En
doğrusunu Allah bilir.)
Bu ilmin Ledün ilmi olması da muhtemeldir. Kehf Suresi'nde Hz. Musa (a.s.) ile Hz.
Hızır (a.s.) arasında geçen kıssada, benzer bir ilimden bahsedilmektedir. (Rivayetlerde bu
şahsın Hz. Hızır (a.s.) olduğu anlatılır.)
18HZ. MEHDİ'NİN İŞLERİ ÇOK KISA ZAMANDA HALLETMESİ
HADİSLERDE NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel
olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 44)
Peygamberimiz (sav)'in bu hadisinde, Hz. Mehdi'nin bir yılının insanların 20 yılına
bedel olduğu haber verilmektedir. Hz. Mehdi insanların uzun yıllardır yapamadıkları işleri
çok kısa sürede halledecektir. Her konuya çok hızlı, akılcı, hikmetli ve kalıcı bir çözümü
bulacak ve uygulayacaktır.
19PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HADİSLERİNDE İNSANLARIN HZ.
MEHDİ'YE KARŞI OLAN SEVGİLERİ NASIL ANLATILMIŞTIR?
Allah (cc) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
Ümmet'i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır. (Kıyamet
Alametleri, s. 163)
Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur, O'nun sevgisini içer ve
O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 33)
Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebiyle, Mehdi'nin kendilerine
en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin
Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat,
s. 27)
HZ. MEHDİ'NİN YARDIMCILARI
20HADİSLERDE HZ. MEHDİ KONUSUNDA ASHAB-I KEHF İLE
İLGİLİ NASIL
BİR BİLGİ VERİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ashab-ı Kehf'in de Hz. Mehdi'nin
yardımcılarından olacağı haber verilmiştir:
Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)
21PEYGAMBERİMİZ (SAV), MELEKLERİN
HZ. MEHDİ'YE
YARDIM
EDECEKLERİNİ NASIL BİLDİRMİŞTİR?
Onun kumandanları insanların en hayırlılarıdır. Onun yardımcıları Yemen ve Şam
ehlinden olacaktır. Önlerinde Cebrail, arkalarında Mikail bulunacaktır. Yeryüzü
emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla hacca
gideceklerdir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Allah onu 3 bin melekle destekleyecektir. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 41)
Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi'nin yardımcıları arasında Cebrail ve Mikail Aleyhisselam'ın
da oldukları haber verilmektedir. Hz. Mehdi'ye, Allah'ın izniyle, melekler yardımcı
olacaktır.
Meleklerin salih müminlere yardımcı olmaları Kuran'ın çeşitli ayetlerinde haber
verilen bir durumdur. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (sav) ve sahabeyi de meleklerle
desteklemiştir. Konuyla ilgili bazı ayetler şu şekildedir:
Rabbin meleklere vahyetmişti ki: Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere
sağlamlık katın... (Enfal Suresi, 12)
Sen müminlere: Rabbiniz'in size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardımiletmesi size yetmez mi? diyordun. (Al-i İmran Suresi, 124)
22HADİSLERDE HZ. MEHDİ'YE BAŞKA KİMLERİN
YARDIM EDECEĞİ BİLDİRİLMİŞTİR?
Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Hz. Mehdi'nin saltanatını
hazırlayacaklardır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
Şarktan bir cemaat çıkar ve Hz. Mehdi'nin saltanatına yardım eder. (Ali Bin
Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman
Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 60)
... Bilahare Kudüs'e inecekler ve Hz. Mehdi için saltanat hazırlayacaklardır. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
23HZ. MEHDİ'NİN YARDIMCILARI KAÇ KİŞİ OLACAKTIR?
Hadislerde verilen bilgilerden Hz. Mehdi'nin, çevresinde Allah'a olan bağlılığı, ihlası
ve üstün ahlakıyla dikkat çeken bir kimse olacağı anlaşılmaktadır. Peygamberimiz (sav) Hz.
Mehdi'nin, dinin ve Müslümanların hayrına yönelik olarak çok fazla hizmet eden, çok
önemli faaliyetler yürüten bir kimse olacağını bildirmiştir. Normal şartlarda ahlakı
Peygamberimiz (sav)'e benzetilen, yalnızca Allah'ın rızasına uyan, tüm insanların dünyada
ve ahiretteki kurtuluşu için samimi çaba harcayan, dünyaya huzur, barış, bolluk, bereket
getirecek böyle hayırlı ve kıymetli bir insanın etrafında çok sayıda insan toplanmış olması
gerekir. Onun bu ahlakını ve yaptığı hayırlı faaliyetleri açıkça gören her Müslümanın bu
kimsenin yanında olmayı ve Hz. Mehdi ile birlikte davranan hak topluluğa destek vermeyi
istemesi; ve onlara yardımcı olabilmek için büyük bir şevk ve heyecan içinde birbirleriyle
yarışmaları gerekir. Ancak buna rağmen hadislerde, Müslümanlar arasında da Hz. Mehdi'yi
destekleyen insanların sayılarının son derece az olacağı bildirilmiştir:
Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler
de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır. (Kitab-ul
Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Bu 313 kişi gece abid (çok ibadet eden kimse) gündüz kahraman niteliğini
taşımaktadırlar. (Kıyamet Alametleri, s. 169)
Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup oluştururlar. Onlar her
zalime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de
abiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakarlıkta onlara yetişemez. (Kitab-ul Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57-68)
Hz. Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
Hz. Mehdi'nin bu durumu Hz. Yusuf'un hayatıyla büyük benzerlik göstermektedir.
Kuran'ın (Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu
tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı. (Yusuf Suresi, 58) ayetiyle, Hz.
Yusuf'un kardeşlerinin onu tanıyamadığı, ancak onun kardeşlerini tanıdığı haber verilmiştir.
İşte hadislerin işaretine göre, Hz. Mehdi de, aynı Hz. Yusuf gibi olacak; o insanları görecek
ama insanlar onu fark edemeyeceklerdir. Bundan dolayı da ona yardım eden kimselerin
sayısı oldukça az olacaktır.
24TARİH BOYUNCA GÖNDERİLMİŞ OLAN PEYGAMBERLERE
İMAN
EDENLERİN SAYISI AZ MI OLMUŞTUR?
Ahir zamanda Hz. Mehdi'yi destekleyenlerin ve yardımcılarının sayılarının çok az
olacak olması Allah'ın Kuran'da bildirdiği adetullahının bir gereğidir. Bu durum, tarih
boyunca yaşamış olan tüm mümin topluluklarında da hep aynı olmuştur. Kuran'da
peygamberlerin de çevrelerinde samimi olarak iman eden kişilerin hep çok az olduğuna dair
bilgiler verilmiştir. Örneğin Hz. Musa'ya yalnızca yaşadığı toplumun gençlerinden oluşan
çok az sayıda kimse iman etmiştir:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman
eden olmadı... (Yunus Suresi, 83)
Bir ayette Hz. Musa'ya inananların çok az sayıda olduklarını, dönemin Firavun'unun
şöyle dile getirdiği haber verilmiştir:
Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. (Şuara Suresi, 54)
Aynı durum Hz. İsa'nın ilk geldiği dönemdeki yardımcıları için de geçerlidir.
Rivayetlerden Hz. İsa'ya da az sayıdaki havarilerin iman ettikleri ve bunun dışında halktan
ona inanan kimsenin olmadığı haber verilmiştir. Kuran'da Hz. İsa'ya inananların durumu
şöyle bildirilmektedir:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere:
Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir? demesi gibi. Havariler de
demişlerdi ki: Allah'ın yardımcıları bizleriz. Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk
iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti... (Saff Suresi, 14)
Kuran'da, Ashab-ı Kehf adlı topluluğun da sayılarının çok az olduğu bildirilmiştir:
(Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki: Üç'tüler, onların dördüncüsü
köpekleridir. Ve: Beştiler, onların altıncısı köpekleridir diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene
(gayba) taş atmaktır. Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir diyecekler. De ki:
Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez. ...
(Kehf Suresi, 22)
Bir başka ayette ise Hz. Nuh'a uyan kimselerin sayısının da çok az olduğu şöyle haber
verilmiştir:
... Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. (Hud Suresi, 40)
Kuran'da Hz. Lut'a da çok az kişinin iman ettiği bildirilmektedir. Lut kavmine büyük
bir felaket isabet ettiğinde, Allah oradan sadece Hz. Lut'un iman eden aile mensuplarını –
iman etmeyen hanımı dışında- kurtarmıştır:
… Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı)
arkada kalacak olanlardandır. Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla
kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında,
seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır. (Ankebut Suresi, 32-33)
İnsanların Allah'ın elçilerine iman etmemelerinin birçok sebebi vardır. Bunlardan biri,
önceki bölümlerde anlatıldığı gibi, asılsız iftiralar ve karalamalar nedeniyle toplumda oluşan
olumsuz kanaatlerdir. İnsanlar, inkar edenler tarafından yalancı, menfaatperest, deli, sapkın
gibi iftiralarla karşı karşıya kalan salih müminlerden uzak durmayı tercih etmişlerdir.
Elbette bu durum, söz konusu insanların önemli bir yanılgısıdır. Ancak aynı yanılgı
nedeniyle pek çok insan Hz. Mehdi'ye de tabi olmaktan kaçınacak ve ondan uzak
duracaklardır.
Bir diğer neden, toplumda kabul gören batıl inanışların, hurafelerin ve türlü yanlış
itikatların, Allah'ın, elçileri vesilesiyle hak dinini göndermesiyle tüm sözde dayanaklarını
yitirecek olmasıdır. Bu nedenle elçiler, haksızlığa ve adaletsizliğe dayanan sistemin
bozulmasıyla menfaatleri zarar görecek olan kimselerin güçlü tepkileriyle, iftira ve
karalamalarıyla karşılaşmışlardır. Bu durumun bir sonucu olarak da peygamberlere ve salih
elçilere tarih boyunca hep az sayıda kişi iman etmiştir. Hadislerde işaret edildiğine göre, Hz.
Mehdi cemaatinin sayısı da benzer nedenlerle çok az olacaktır. İnsanların büyük çoğunluğu
ise hem iftiraların etkisi altında kalarak hem de olabilecek baskı ve zorluklardan endişe
duyarak Hz. Mehdi ve cemaatinden uzak duracaklardır.
Toplumsal baskı insanların tarih boyunca iman sahiplerine yardımcı olmalarını
engelleyen en önemli sebeplerden bir diğeridir. Kuran ayetlerinde bu konuda Hz. Musa'ya
iman eden gençler örnek verilmektedir. Ayette şu şekilde bildirilmektedir:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman
eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve
gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)
Yukarıdaki ayette Hz. Musa'ya Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini
belalara çarptırmaları korkusuyla iman edenin olmadığı bildirilmektedir. İnsanlar eğer
Hz. Musa'ya iman ederlerse baskı göreceklerini, yurtlarından sürüleceklerini, tutuklanıp,
öldürüleceklerini düşünmüşlerdir. Bu korku nedeniyle de iman edenlerden uzak durmuş,
başlarına kötü birşey geleceğini düşündükleri için onlara yaklaşmamışlardır. Oysa Hz. Musa
ve onunla birlikte olan salih müminler, Allah'ın izniyle çok şerefli ve kutlu bir hayat
yaşamışlardır. Ahirette de güzel ahlaklarının, sabırlarının, iyi davranışlarının karşılığını en
güzel şekilde alacaklardır. Hadislerin işaretlerine göre aynı durum Hz. Mehdi için de söz
konusu olacak, toplumun büyük kesimi menfaatlerine zarar gelmesi endişesiyle Hz.
Mehdi'ye yakın olmaktan, onu desteklemekten kaçınacaklardır.
25HZ. MEHDİ'NİN YARDIMCILARI
GENÇLERDEN Mİ OLUŞACAKTIR?
Kuran'da haber verilen bilgilerden biri de Hz. Musa'ya sadece kavminden genç bir
topluluğun iman etmiş olmasıdır:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman
eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve
gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)
Hadislerde, Hz. Mehdi'ye de gençlerin tabi olacağına işaret edilmektedir. Bu bilgilere
göre Hz. Mehdi'nin cemaati hem sayıca az hem de gençlerden oluşan bir topluluk olacaktır.
(En doğrusunu Allah bilir.) Hz. Mehdi'nin çevresinde gençlerin olacağına işaret eden
hadislerden bazıları şu şekildedir:
Mehdi bizden Ehl-i Beyt'ten (soyumdan) bir gençtir. İhtiyarlarınız ona yetişmeyecek,
gençleriniz ise onu ümid edeceklerdir. Allah dilediğini yapacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
Mehdi'nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük bir genç olacaktır. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)
Onun bayraktarı doğudan Temimi soyuna mensup bir genç olacaktır. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
26ORTAYA ÇIKTIĞI İLK DÖNEMLERDE HALKTAN HZ. MEHDİ'YE
DESTEK OLANLAR OLACAK MIDIR?
Hz. Mehdi'nin yaşadığı toplumdaki insanlar onun sahip olduğu üstün özellikleri,
yürüttüğü hayırlı faaliyetleri açıkça gördükleri halde, yine de Hz. Mehdi ve cemaatini tam
olarak fark edemeyeceklerdir. Kimileri de tam tersi bir düşünceye kapılacak, ona destek
olmaktan kaçınacak, hatta garip görüp uzak duracak ve ona karşı olumsuz bir faaliyet
içerisine gireceklerdir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde halkın büyük kısmının Hz.
Mehdi'ye yardımcı olmaktan kaçınacağı şöyle haber verilmiştir:
Benim ümmetimden, daima Allah tarafından desteklenen ve onlara yardımcı
olmayan halkın zarar veremeyeceği bir cemaat kıyamet kopuncaya kadar hiç eksik
olmayacak. Ümmetim içinde daima böyle bir taife (topluluk) bulunacaktır. (Sünen-i İbn-i
Mace, cilt 1, s. 16)
Kıyamet ancak, ümmetimden bir taife, insanlara galip olduğu halde kopacaktır. Bu
taife ne kendilerine yardımcı olmayanlara ne de yardımcı olanlara bakmayacaklar.
(onların davranışlarına, ehemmiyet vermeyeceklerdir.) (Sünen-i İbn-i Mace, cilt 1, s. 19)
Kuşkusuz bu Allah'ın bir mucizesidir. Peygamberimiz (sav)'in bundan on dört asır
önce söylemiş olduğu sözlerinin tam olarak gerçekleşmesi oldukça önemlidir. Hz. Mehdi ve
cemaati, tüm dünya insanlarının geleceği için çok önemli ve çok faydalı oldukları halde ilk
dönemlerde Müslümanlar arasında bilinmeyecekler ve çok az sayıdaki mümin topluluğu
dışında halktan onlara yardımcı olan olmayacaktır.
Ancak elbette ki bu insanların bir kısmı vicdanlarıyla bu mübarek şahsın
üstünlüklerini kavrayacaklardır. Fakat hakkındaki tüm delilleri görmelerine rağmen, kişisel
çıkar kaygılarıyla onları tanımazlıktan gelecek, destek olmayacak, uzak durmaya çalışacak
ve diğer insanlardan da bu gerçekleri saklayacaklardır. Toplumun genelinin yardımcı
olmaması, onların da Hz. Mehdi'yi desteklemekten kaçınmalarına neden olacak, aksinde
maddi manevi kayba uğramaktan korkacaklardır.
27HZ. MEHDİ'NİN CEMAATİNDEN
AYRILANLAR OLACAK MIDIR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, sayıca çok az olacak olan Hz. Mehdi
cemaatinden ayrılanların olacağı bildirilmiştir. Bu da yine Allah'ın büyük bir mucizesidir.
Bu kimseler Hz. Mehdi'yi çok yakından tanıdıkları, onun hadislerde bildirilen özelliklere
sahip olduğuna ve yalnızca Hz. Mehdi'nin yapabileceği bildirilen faaliyetleri
gerçekleştirdiğine yakından şahit oldukları halde onun yanından ayrılacaklardır. Demek ki
halkın büyük çoğunluğu gibi, bu kadar yakından tanıma fırsatı elde eden bu insanlar da Hz.
Mehdi'yi fark edemeyeceklerdir.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin cemaatinden ayrılanlar olacağı şöyle bildirilmektedir:
... Zaman zaman o çetin görevi üstlenememek rahatlık meyli; can, mal, mevki korkusu
gibi çeşitli sebeplerle kendisinden ayrılanlar olacaktır... (Ramuzü'l Ehadis, s. 476) (İbni
Mace'den)
Hz. Muaviye b. Kirra (ra)'dan rivayet edilmistir:
Ümmetimden bir taife (topluluk) kıyamet kopuncaya kadar yardım görmekte devam
eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar vermez. (Ramuz ElEhadis, s. 472) (Hz. Muaviye İbni Kırra (ra))
Ümmetimden bir taife, Allah'ın emri ile hareket etmekte devam eder. Onlar hak
üzerinde oldukları halde, kıyamet kopana kadar kendilerini terk eden ve muhalefet eden
kimsenin onlara bir zararı dokunmaz... (Hz. Muaviye, Ramuz-el Ehadis, s. 472)
Ancak Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde, bu ayrılan kişilerin Hz. Mehdi
cemaati için çok büyük bir hayır ve güzellik olduğu da bildirilmektedir. Bu hak topluluk
arasında gizlenen samimiyetsiz kişilerin ortaya çıkmasıyla, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi
cemaatinin birbirlerine bağlılığı daha da artacak, kötülerin ayrılması onları daha da
kuvvetlendirecektir.
Kuran ayetlerinde her Müslüman topluluğunun içinde münafık zihniyette kimselerin
olacağı bildirilmektedir. Bu kişiler iman edenlerle birlikte hareket eden, onlarla aynı
inançlara sahip olduklarını iddia eden, ancak gerçekte samimiyetsiz olan kimselerdir. Allah
rızası için yaşayan samimi iman sahiplerinin arasında, sanki onlardan gibi görünerek
yaşayan bu kişiler, aslında salih müminlerden değildirler. Allah Kuran'da bu kişilerin
durumunu şu şekilde haber vermektedir:
İnsanlardan öyleleri vardır ki: Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik derler;
oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar,
yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır.
Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için
acı bir azab vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları
aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş
yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne
bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın. (Nisa Suresi, 142-143)
Onlara: Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin denildiğinde, o münafıkların senden
kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün. (Nisa Suresi, 61)
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: Allah ve Resulü, bize
boş bir aldanıştan başka bir şey vaat etmedi diyorlardı. Onlardan bir grup da hani
şöyle demişti: Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu
halde dönün. Onlardan bir topluluk da: Gerçekten evlerimiz açıktır diye
Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak
istiyorlardı. (Ahzab Suresi, 12-13)
Bu ahlaktaki kişiler tarih boyunca tüm samimi mümin topluluklarının içinde
görüldüğü gibi Hz. Mehdi cemaati içinde de bulunacaktır. Hadislerde bildirildiğine göre,
Hz. Mehdi'nin cemaatinden ayrılanlar, yıllarca bu toplulukla birlikte hareket etmelerine
rağmen daha sonradan kendilerine inkar edenlerin arasında bir yol çizeceklerdir.
Müslümanlarla aynı iman ve samimiyette olmayan, Allah'a ve Kuran'a sadakat
göstermeyen, Allah korkusu zayıf olan bu kişiler, kendi menfaatleriyle çatışan bir durum
olduğunda Hz. Mehdi'nin yanından ayrılabileceklerdir.
Hz. Mehdi'nin ahir zaman gibi zorlu bir dönemde yaptığı hizmetleri, sahip olduğu
yüksek ahlakı görmelerine rağmen bu cemaatten ayrılan kişiler olması, toplumdaki bazı
insanların da gerçekleri görmesini engelleyecek olabilir. Bu kişiler, Hz. Mehdi'nin yanından
ayrıldıktan sonra Hz. Mehdi aleyhinde yalan ve iftiralar yayabilir, pek çok kişinin de Hz.
Mehdi'yi takdir edememesine ve hatta yanlış tanımasına neden olabilirler. İnsanların büyük
kısmı, münafıkların yalanlarına ve dayanaksız isnatlarına aldanacak ve bu nedenle Hz.
Mehdi'ye karşı çekimser davranacak olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
İyiliklerle kötülüklerin, haramlarla helallerin yer değiştirdiği, iyi insanların kötü, kötü
insanların iyi olarak tanındığı bu dönemde Hz. Mehdi'yi tanıyanlar arasından bile bu ahlakta
insanların çıkması dönemin çok zorlu olduğuna işarettir. Hadislerde ahir zamanda samimi
iman etmemiş, Allah'tan gereği gibi korkmayan kimselerin inançlarını kaybedebilecekleri
şöyle haber verilmektedir:
Kıyamet, fitneler karanlık gecelerin parçaları gibi zuhur edinceye kadar kopmaz. Kişi,
mümin olarak sabahlar, kafir olarak akşamlar. Veya mümin olarak akşamlar, kafir
olarak sabahlar. Dünya menfaatı karşılığında dinini satar. (Müslim) (İmam Şarani, Ölüm,
Kıyamet ve Diriliş, s. 388)
İleride öyle fitneler olacak ki, Cenab-ı Allah'ın ilimle ihya edip koruduğu insanlar
hariç, kişi sabahleyin mümin olduğu halde, akşama kafir olacak, dinden çıkacaktır.
(Taberani, İbn-i Mace, Deylemi) (Muhammet Sevgili-Hasan Akdağ, Son Zamanlarla İlgili
Hadisler, s. 36-37)
28PEYGAMBERİMİZ (SAV), ARALARINDAN AYRILANLARIN
OLMASININ,
HZ. MEHDİ VE BERABERİNDEKİLERİ NE YÖNDE ETKİLEYECEĞİNİ
SÖYLEMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, aralarından birtakım insanların ayrılacak
olmasının, Hz. Mehdi ve beraberindeki şahıslara hiçbir zarar veremeyeceği bildirilmektedir.
Bu gelişmelere rağmen, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi ve cemaati yaptıkları hayırlı
çalışmalarda başarılı olmaya devam edeceklerdir:
Ayrılanlar da, muhalifler de ona zarar veremeyecek. O kendisinden ayrılanlara
rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir. (Ramazü'l-Ehadis, s. 487)
(Taberani'nin Kebir'inden)
HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ
29HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ZAMANI BELLİ MİDİR? HADİSLERDE VE
İSLAM ALİMLERİNİN AÇIKLAMALARINDA HZ. MEHDİ'NİN HANGİ
DÖNEMDE ÇIKACAĞI HABER VERİLMİŞTİR?
Hadislerde Hz. Mehdi'nin İslam ahlakını hakim etmek için, kıyamet kopmadan önce
yeryüzüne mutlaka geleceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra yine hadislerde verilen bilgilere
göre, Hicri 1400'lü yıllar, Allah'ın izniyle Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne dönüşü, Hz.
Mehdi'nin gelişi, Deccal'in çıkması ve Hz. İsa'ya yenilmesi, tüm dünyada insanların kitleler
halinde İslam'a yönelmesi gibi büyük olayların gerçekleşeceği olağanüstü bir dönemdir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, hadis ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz.
Mehdi'nin gelişiyle ilgili çeşitli tarih ve dönemler vardır.
1. Her Yüz Senede Bir Müceddid Gönderilmesi
Öncelikle Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde her yüzyıl başında dini hakikatleri
devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere bir müceddid yani dini canlandıran, yenileyen
şahıs gönderileceğinden söz edilmiştir:
Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz
ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine
sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı
gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Büyük İslam alimi İmam Rabbani'nin bu konudaki açıklaması ise şöyledir:
HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD
GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır). (Mektubat-ı Rabbani, 1/520)
Bediüzzaman Said Nursi de bu konu hakkında şunları söyler:
Ashab-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in Müstedrek'inde ve Ebu Dâvud'un
Kitab-ı Sünen'inde, Beyhaki Şuab-ı İmanda tahric buyurdular (meydana koydular):
HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ
YENİLEYEN) GÖNDERİYOR... (Barla Lahikası, s. 119)
Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası'nda Hicri 1200'lü yılların müceddidinin
Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler. Bu açıklamasının devamında, Risale-i Nurlar'ın da
Hicri 1300'lü yıllar için bir müceddid hükmünde olduğunu şöyle ifade eder:
Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur
eczaları (bölümleri) aynı vazifeyi görmüş... Kanaat verir ki –nass-ı hadis (hadisin açık
ifadesi) ile- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda bir
müceddid hükmündedir. (Barla Lahikası, s. 121)
Bediüzzaman Hicri 1400'lü yılların müceddidinin ise Hz. Mehdi olacağını
müjdelemiştir:
Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlar ve mimler ikişer sayılsa BUNDAN BİR
ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ'NİN
ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR. (Şualar, s. 605)
Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden bir asır sonra
ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda
yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz. Mehdi'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük
sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.
2. Hz. Mehdi İkinci Binde Gelecektir
Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in vefatından
1000 (bin) sene geçtikten sonra Hicri ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. Bu
konuyla ilgili İmam Rabbani'nin pek çok açıklaması mevcuttur:
Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR.
Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın (as) MEHDİ'NİN (ra) BU BİN İÇİNDE
VAROLUŞLARIDIR. (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611)
Resulullah (sav)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah
(sav)'in irtihali (vefatı) üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN
BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, MEHDİ'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun
mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulullah (sav) müjdelemiştir. Hz. İsa (as)
dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir (inecektir). (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s.
440)
Hz. Muhammed (sav)'in vefatından bin sene geçtikten sonra, Hicri ikinci bin yılına
girilir. İmam-ı Rabbani'nin yukarıdaki açıklamalarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz.
Mehdi gelecektir. İkinci binin başlangıcından içinde bulunduğumuz Hicri 14. yüzyıla kadar
geçen üç yüz yılda Hz. İsa ve Hz. Mehdi gelmemişlerdir.
3. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi'nin,
Hicri 1400'lü Yıllarda Geleceğini Haber Vermiştir
Peygamber Efendimiz (sav) bazı hadislerinde Hz. Mehdi'nin geliş tarihi olarak da
açıkça 1400 yılını vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:
İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır. (Risaletül Huruc-ül
Mehdi, s. 108)
Peygamberimiz (sav)'in, Hz. Mehdi'nin çıkış tarihi olarak hadislerinde açıkça Hicri
1400 tarihini vermesi, Hz. Mehdi'nin çıkışının çok yakın olduğunu bize bildirmektedir. (En
doğrusunu Allah bilir)
4. Bediüzzaman'a Göre Hz. Mehdi
Hicri 1400'lü Yıllarda Görev Yapacaktır
Bediüzzaman'ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi'nin
geliş zamanı olarak Hicri 1400'lü yılların başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir
sözünde, Hz. Mehdi'nin Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle
belirtmektedir:
İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA
GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, s. 318)
Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, sahabe döneminden 1400 sene sonrası Hicri
1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.
Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği
hutbesinde, Hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta,
ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat
çekmektedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren
mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:
Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına (kaderine) nazar eden
(göz atan) Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve
hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin
mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz
manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli)
ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine
göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye,
s. 25)
Bediüzzaman Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak
gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi'nin göreve başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl
sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990
yılları arasıdır.
Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin, inkarcı fikir
sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir.
Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da
Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.
Bediüzzaman'ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:
YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki
kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta
yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ
SADIK (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK.
(Hutbe-i Şamiye, s. 23)
Bediüzzaman'a göre fecr-i sadık'ın çıkacağı yıllar:
1371 + 30 = 1401 = 1981
1371 + 40 = 1411 = 1991
Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan
ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren
tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En
doğrusunu Allah bilir.)
Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkındaki bir diğer sözü ise
şöyledir:
Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı
için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi
bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, s. 57)
Bediüzzaman Said Nursi, hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat diyerek Hz.
Mehdi'nin kendi döneminde henüz gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar
tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini de haber
vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır
olan Hicri 1400'lü yıllar Hz. Mehdi'nin çıkış zamanıdır.
30HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE
DÜNYANIN DURUMU NASIL OLACAKTIR?
Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler
Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Mehdi'den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve
göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı
yerden hemen başka bir tarafa yayılacak... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 21-22)
Dünya herc-ü merc (fitne, dağınıklık) içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde,
yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet
etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin
kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi,
ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle
dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 12)
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu katliamlara yerde
ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi
gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar
arasında fitneler çoğalacaktır. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi gelmeden önce bazı Müslüman
ülkelerde, din ahlakından uzak, zalim ve acımasız karakterli kişilerin iktidarda olacağına
işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün İslam dünyasının bir bölümünde iktidarda olan
yöneticiler, Müslüman halka eziyet etmekte, baskıcı ve despot rejimleri ile insanları
ezmektedirler. Bir kısmında ise, ehil olmayan yöneticiler nedeniyle halk çeşitli belalara
maruz kalmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, ülke yönetimindeki liderler
tarafından baskı altına alınmakta, çeşitli zorluk ve sıkıntılara maruz bırakılmaktadırlar.
Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları ve ibadetlerini yerine getirmeleri
engellenmekte, ekonomik sıkıntılar yaşamı zorlaştırmaktadır.
Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi'nin gelişi ile ilgili bildirdiği hadislerin büyük bir
kısmında, Hz. Mehdi gelmeden önce dünyada karmaşa, güvensizlik ve huzursuzluğun
hakim olacağı üzerinde durulmaktadır. Savaşlar ve çatışmaların yanı sıra, toplu katliamların
yaşanacak olması da bu dönemin belirgin özellikleri arasındadır. Ayrıca hadiste katliamların
yaygın olacağına, yani tüm dünya çapında yaşanacağına dikkat çekilmektedir.
Geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşanmış ve sırf bu savaşlarda 65 milyon
insan hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyıl boyunca siyasi nedenlerle katledilen sivillerin
sayısının 180 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Bu, daha önceki yüzyıllarla
kıyaslandığında olağanüstü derecede yüksek bir rakamdır.
Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili hadislerde katliamların yaygınlaşmasından
bahsedilirken, bu katliamların masum insanları hedef alacağına özellikle dikkat çekilmiştir.
Günümüzde hemen hemen tüm savaşlarda asıl hedef sivil halk olmaktadır. Katliamlar ve
terör eylemleri de asıl olarak sivil ve masum halka yönelik olarak gerçekleştirilmekte,
çoğunlukla çocuklar, yaşlılar ve kadınlar katledilmektedir. Özellikle kendilerini savunma
imkanı olmayan bu insanların seçilmiş olması katliamların çapının geniş, hayatlarını
kaybeden insanların sayısının yüksek olmasına neden olmaktadır.
Fitne kelimesi ise savaş, karışıklık, kavga, ihtilaf gibi anlamlara da gelmektedir.
Kelimenin bu anlamları düşünüldüğünde özellikle son bir asırdır, hadiste de ifade edildiği
gibi kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılan savaşlar, iç çatışmalar, kargaşalar
dünyanın dört bir yanında bitip tükenmeden devam etmektedir. Özellikle geride
bıraktığımız 20. yüzyıl Savaşlar Yüzyılı olarak anılmaktadır. İçinde bulunduğumuz 21.
yüzyıl ise savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar dünyanın dört bir
yanında devam etmektedir.
Ahir zamanda, savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli
salgın hastalıklarla iç içe yaşayan insanlar tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine
dair inançlarını yitirirler. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın başlayıp, İslam
ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybeder ve fitnelerin
artarak devam edeceğine inanır.
Nitekim günümüzde de bu ruh halinin örnekleri sık sık görülmektedir. Peygamber
Efendimiz (sav)'in Hz. Mehdi'nin gelişi ve Altınçağ'da yaşanacak olan güzelliklerle ilgili
çok sayıda hadisi olmasına rağmen birçok kişi böyle bir dönemin yaşanmayacağını
zannetmektedir. İşte bu zan da ahir zaman alametlerinden biridir. Altınçağ, bu ümitsizlik
halinin insanlar arasında yaygınlaştığı bir zamanda, Allah'ın insanlara olan rahmeti
sayesinde başlayacaktır.
31HZ. MEHDİ'NİN GELİŞİNDEN ÖNCE EKONOMİK AÇIDAN NASIL
BİR ORTAM OLACAKTIR?
Fakirler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 455)
Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir
zaman Alametleri, s. 440)
Deccal'in zuhurundan üç yıl önce, son derece buhranlı günler olacak, açlık
hüküm sürecektir… (Kıyamet Alametleri, s. 220)
Deccal'ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede
normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini
bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü
de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun tamamını
keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez. (Ebu Davud, İbni Mace, Taberani;
Geleceğin Tarihi 3, s. 241)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi öncesinde yeryüzündeki halklar
arasında açlık ve fakirliğin yaygınlaşacağı bildirilmiştir. Hiç şüphesiz tarih boyunca açlık ve
sefalet hep var olmuştur. Ancak ahir zamanda fakirlik tüm dünya genelinde çok büyük bir
artış gösterecektir. Ve bu durum da Hz. Mehdi'nin gelişinin habercisi olacaktır. Kuran'da bu
durumun Allah'ın bir adetullahı olduğu şöyle haber verilmektedir:
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıpyakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla
yakalayıvermişiz. (Araf Suresi, 94)
32HZ. MEHDİ'NİN GELİŞİNDEN ÖNCE MÜSLÜMANLARIN
BAŞLARINDA MANEVİ BİR LİDER OLACAK MIDIR?
Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
O'nun çıkacağı yıl insanlar hacca başlarında bir emir bulunmadan gidecekler.
(Kıyamet Alametleri, s. 168-169)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz.
Mehdi'nin ortaya çıkacağı dönemde İslam ümmetinin başında bir halife yani manevi bir
lider bulunmayacağı bildirilmektedir. Hz. Mehdi, hadislerde tarif edilen böyle bir dönemden
sonra ortaya çıkacak ve tüm Müslümanların manevi lideri olacaktır.
33HADİSLERDE
HZ.
MEHDİ'NİN
ÇIKIŞINDAN
ÖNCE
GERÇEKLEŞECEK OLAYLAR HAKKINDA BİLGİ VERİLMİŞ MİDİR?
Hz. Mehdi'nin çıkışından önce gerçekleşecek olan olaylar hakkında Peygamber
Efendimiz (sav)'in pek çok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler birçok büyük İslam aliminin
kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin
çıkışının alametleri olan bu olayları haber veren hadisler, içinde bulunduğumuz dönemin
ortam ve şartlarını açıkça tarif etmekte ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı
kritik olayları mucizevi bir biçimde haber vermektedir.
Gerek Hz. Mehdi'nin çıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda
gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl
başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz.
Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En
doğrusunu Allah bilir.)
34HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ
BİRBİRİ ARDINCA MI GERÇEKLEŞECEKTİR?
Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerinin bildirildiği hadislerde, bu alametlerin arka arkaya,
bir tesbih taneleri gibi meydana geleceği ifade edilmektedir. Gerçekten de bu alametler,
birbiri ardınca ve Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği şekilde meydana gelmektedir.
Hadislerde belirtildiği gibi, dünyanın dört bir yanında kargaşa ve anarşi artmakta, arka
arkaya fitneler meydana gelmekte, katliamlar ve büyük felaketler yaşanmakta, yokluk ve
açlık artmakta, insanlar büyük sıkıntılar çekmektedir. Tüm bu alametlerin arka arkaya belirli
bir dönem içinde gerçekleşiyor olması, Müslümanların asırlardır gelişini bekledikleri Hz.
Mehdi'nin ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Ben Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali'ye dedim ki, Bu işin önünde alametler var
mıdır? – ki Mehdi'nin zuhurunu kast ediyor- Dedi ki, Evet. Dedim, Nedir onlar? Dedi
ki, Beni Abbas'ın helakı, Süfyani'nin ortaya çıkması, Beyda'da batma. Ben yine, Bu
işin uzamasından korkuyorum dedim. Dedi ki, Bu iş tesbih taneleri gibi arka arkaya
meydana gelir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden
Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34)
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art
arda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)
Çok acıklı durumlar ve elim manzaralar görülür. Fitneler arka arkaya devam
eder... (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir
Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36)
Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder… (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
HZ. MEHDİ'NİN GELMESİNİN YAKINLAŞTIĞINI GÖSTERECEK OLAN
ALAMETLER NELERDİR?
1) HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNİN
ARKA ARKAYA MEYDANA GELMESİ
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art
arda kopması gibi. (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)
2) FİTNELERİN ÇOĞALMASI
Hiçbir tarafın ondan mahfuz (saklı)kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne
kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan
seslenerek: Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir demesine kadar devam edecektir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
3) HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE YAYGIN KATLİAMLAR MEYDANA
GELMESİ
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Ölümler ve
katliamlar yaygın hale gelecek… (Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392)
4) DÜNYANIN HER YERİNİ KARIŞIKLIK VE KARGAŞANIN KAPLAMASI
Dünya herc-ü merc* içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar
kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği,
büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin (düşmanlığın)
kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi,
ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle
dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman)
(*) Herc-ü Merc: İnsanlar arasında meydana gelen fitne, fesat, darmadağınık,
karmaşık, allak bullak ortam.
5) KADINLAR VE ÇOCUKLARIN DAHİ KATLEDİLDİĞİ FİTNELERİN
YAŞANMASI
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve
göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Bu fitnelerin en sonuncusu günahsız insanların öldürülmesidir ki, artık o zaman
kendisinden herkesin razı olacağı bir gidişatta olan Hz. Mehdi çıkar. (Ali Bin
Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman
Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 38)
6) HZ. MEHDİ YOLLARIN KESİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ÇIKACAKTIR
Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman... (El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)
7) MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI
Rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve
zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Al-i
Muhammed'e düşman kesilir... (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin
Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 37)
35-
Benden sonra halifeler olur. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra zalim
melikler gelir. Son olarak da Ehl-i Beyt'imden birisi çıkar. (Kitab-ül Burhan Fi Alametil Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 84)
8) MESCİD VE CAMİLERİN YIKILMASI
Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli
adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler. O, medrese ve
mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. (Ali Bin Hüsameddin El
Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,
Kahraman Neşriyat, s. 35)
9) HARAMLARIN HELAL SAYILMASI
Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla
çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir
fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi'ye evinde otururken
gelecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
10) ALLAH'IN AÇIKÇA İNKAR EDİLMESİ
Alenen ve apaçık Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.) gelmez.
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27)
11) İRAN-IRAK SAVAŞI
Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savaş hadiste şöyle haber verilir:
Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki
olacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)
Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak Savaşının gelişim
aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir:
Şevval ayında ayaklanma...
İran Şahı'na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8
Eylül 1976)'de olmuştur.
Zilkade'de harp konuşmaları ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak...
Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla
başlamıştır.
12) AFGANİSTAN'IN İŞGALİ
Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve
gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar
ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 59)
Talikan'a yazık oldu...
Hadiste Afganistan'ın Hz. Mehdi zamanında işgal edileceğine işaret olabilir.
Gerçekten de Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle
Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Bilindiği gibi hadislerde Hz. Mehdi'nin
yüzyıl başlarında çıkacağı haber verilmiştir. Hz. Mehdi'yle ilgili diğer pek çok alametin de
Hicri 1400’e ve Hicri 14. yy başlarına denk gelmesi bu tarihlerin Hz. Mehdi'nin çıkışı
hakkında önemli bir işaret taşıdığını göstermektedir.
Orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır...
Rivayetin bu bölümünde Afganistan'ın maddi zenginlik kaynaklarına dikkat çekiliyor
olabilir. Bugün Afganistan'da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol
yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri tespit edilmiştir.
13) ÇÖLDE BATAN ORDU HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDENDİR
Ancak bu ordu çöle girdiğinde, Zulhüleyfe denilen yerde öylesine toprağa
gömülecektir ki, onların üstte olanları alttakileri, altta olanları üsttekileri kıyamete
kadar göremeyeceklerdir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
14) FIRAT'IN SUYUNUN KESİLMESİ
Mehdi'nin alametlerindendir: Fırat Nehrinin durdurulması. (Kitab-ül Burhan Fi
Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)
15) RAMAZAN'DA AY VE GÜNEŞ TUTULMALARI
Mehdi için 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın
ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 49)
Ramazan'ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri,
Berzenci s. 199)
Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır, o
ayın ilkinde ise Ay kararacak... (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)
... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması... (Kitab-ül Burhan
Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)
Ramazan'da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
Mehdi'nin gelişi Razaman ayında Ay'ın iki kere tutulmasına sebep olacaktır.
(Kıyamet Alametleri, s. 200)
Mehdi'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır.
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani, s. 440)
Yukarıdaki rivayetlerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan ayının ortasında hem
Güneş tutulmasının, hem de bir ay içinde Ayın ve Güneşin iki kere tutulmasının imkansız
olduğunun fark edilmesidir. Bu, normal şartlarda gerçekleşmeyecek bir durumdur. Eğer bu
hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar
olduğu göze çarpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde Ay, Ramazan'ın birinci günü, 4.
rivayette ise sonuncu günü tutulacaktır. Buna göre, yukarıdaki hadis rivayetlerinin
toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır:
1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır.
2. Bu tutulmalar ortalı, yani 14-15 gün arayla olacaktır.
3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.
Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri 1401'de) Ramazan ayının 15. günü Ay,
29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine ikinci olarak, 1982 yılında (Hicri 1402'de) Ramazan
ayının 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur.
Ayrıca bu hadisede Ayın Ramazan'ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve
dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır.
Bu olayların Hz. Mehdi'nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi
ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması
rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.
16) KUYRUKLU YILDIZIN DOĞMASI
Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız
doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 200)
O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır. (Kitab-ül Burhan
Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Hadislerde belirtildiği gibi:
- 1986 yılında (Hicri 1406'da) yani 14. yüzyıl başlarında Halley kuyruklu yıldızı
Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır.
- Hareket yönü doğudan batıya doğrudur.
- 1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları
olayından sonra ortaya çıkmıştır.
17) KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI
Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler.
Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi
birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 169)
İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina'ya indiklerinde
etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar
olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 35)
Yukarıdaki hadislerde onun çıkacağı yıl cümlesi kullanılarak, Hz. Mehdi'nin çıkış
tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. 1979 yılında,
hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Çok
ilginçtir ki; bu kanlı Kabe baskını da Mehdi'nin diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin
tam başında yani Hicri 1400 yılının ilk gününde, 1 Muharrem 1400 (21 Kasım 1979)
tarihinde meydana gelmiştir.
Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olayına dikkat
çekilmiştir. Baskın sırasında Suud askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen
çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır.
1979 (Hicri 1400)'da gerçekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra Hicri
1407 yılında, Hac sırasında çok daha büyük kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu hadisede,
caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, çok fazla kan akıtılmıştır.
Beyt-ül Muazzama'nın yanında, Müslümanların (Suudi Arabistan askerleri ile İranlı
hacıların) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar işlenmiş, harama girilmiştir. Bu kanlı
olaylar, ilgili hadislerde tarif edilen ortamla çok büyük benzerlikler taşımaktadır:
Resulullah buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de
kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina'da ölülerin çok olacağı bir
savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar. (Kitab-ül
Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)
18) DOĞU TARAFINDAN BİR ATEŞİN GÖRÜLMESİ
İkdiddurer isimli kitapta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor: Doğuda,
semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması. Mutad (alışılmış) şafak kızıllığı gibi
olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması. (Kitab-ül Burhan Fi
Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte
karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık
yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet
Alametleri, Berzenci, s. 166)
Bilindiği gibi Irak'ın, Kuveyt'i Temmuz 1991 yılındaki işgali sonrasında, Kuveyt'e
ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi'ni çok büyük bir ateş
sarmıştır.
Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye'nin bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyor
ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan'dan bile görülebiliyor. (Hürriyet, 23
Ocak 1991)
19) SAHTE PEYGAMBERLERİN ÇOĞALMASI
Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı
gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten: 43; Ebu Davud, Melahim: 16)
Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah'dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden
altmış yalancının çıkması. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36)
20) DİNİN ŞAHSİ ÇIKARLAR İÇİN KULLANILMASI
Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı
gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16)
Her birisi kendisinin Tek Mabud olan Allah'tan resul olarak gönderildiğini iddia
eden altmış yalancının çıkması. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin
Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 36)
21) BÜYÜK VE HAYRET VERİCİ ŞEYLERİN MEYDANA GELMESİ
Onun zamanında büyük hadiseler vuku bulacak. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah
Efendimizin irhasatına* benzer. (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)
(*) İrhasat: Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğinden evvel meydana gelen olağanüstü
hallerdir ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden olaylardandır.
Onun zamanında nice hayret veren haller zuhur edecektir. (Mektubat-ı Rabbani,
2/258)
Hz. Muhammed (sav)'in doğumundan önce büyük ve olağanüstü olaylar meydana
gelmişti. Doğduğu gece yeni bir yıldız doğmuş, ateşe tapan İran Padişahlarının sarayının 14
burcu yıkılmış, İran'da 1000 yıldır yanmakta olan Mecusi ateşi sönmüş, Semavi Vadisi sel
suları altında kalmış, Save Gölü kurumuştu.
Yukarıdaki rivayetlerde işaret edildiği gibi, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı da, Peygamber
Efendimiz (sav)'inkine benzeyecektir. Onun çıkışı döneminde de büyük ve harika olaylar
olacaktır. Son 100 yıldır dünya üzerinde meydana gelen büyük olayların bazıları şöyledir:
Kabe basıldı ve çok sayıda Müslümanın kanı akıtıldı.
2500 yıllık İran şahlığı yıkıldı ve İran Şahı Rıza Pehlevi öldü.
Hindistan'ın Bombay kentinde bir fabrikadan sızan gaz 20.000 kişinin ölümüne yol açtı.
İki Müslüman ülke olan İran ve Irak arasında 8 yıl sürecek bir savaş başladı.
Ruslar, Afganistan'ı işgal etti.
Mexico City şiddetli bir depremle yerle bir oldu.
Kuzey Kolombiya'daki Nevado Del Ruiz yanardağı 400 yıldır ilk kez patladı. Eriyen
kar ve buzun oluşturduğu çamur yüzünden Armero kenti haritadan silindi. 20.000 kişi öldü.
Bangladeş'teki sel 25.000 kişinin ölümüne sebep oldu.
Hristiyanlığın merkezi Roma'yı sular bastı.
1986'da Çin'de, tarihinin en büyük orman yangını oldu.
Hindistan Başkanı Gandi, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, İsveç Başbakanı Olof
Palme öldürüldü.
Papa II. Jean Paul vuruldu.
1980 yılı başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin
ölümüne sebep olan bu hastalığa Çağın Vebası ismi verildi.
1986'da uzay mekiği Challenger fırlatılışından sonra infilak etti.
26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralı'nde şimdiye kadar görülen
en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan
etkilendi.
Ozon tabakasının delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler bıraktı.
Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov'la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı.
Irak'ın Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra yıllarca sürecek olan Körfez Savaşı başladı.
Ermenistan'daki depremde kent harabeye dönüştü. 500.000 kişi evini terk ederken,
ölü sayısı 40.000'i aştı.
1989 yılında Çin'de komünist bölükler tanklarla öğrencilerin üzerine yürüdü,
Tiananmen meydanında 2000 öğrenci öldü.
Soğuk Savaş'ın sembolü olan Berlin duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı.
1990 yılında Kabe'deki tünelde yaşanan izdihamda 1400'den fazla hacı hayatını yitirdi.
1991 yılında Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında yaklaşık 139.000 kişi
öldü, on milyonlarca kişi evsiz kaldı.
Son 20 yıldır Amerika'da fırtınalar, kasırgalar, hortumlar ve seller durmak bilmedi.
Binlerce insan öldü, milyonlarcası evini terk etti ve zarar her seferinde milyar dolarlarla
ölçüldü.
Bosna ve Kosova'daki katliamlarda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüz
binlercesi yurtlarından çıkarıldı.
Ebola virüsü on binlerce kişinin ölümüne sebep oldu.
El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi.
19 Ekim 1987'de Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar
sterlinlik değer kaybı yaşandı.
19 Nisan 1995'de ABD'nin Oklahoma kentindeki Federal Binaya yapılan bombalı
saldırıda 168 kişi öldü.
22 Mart 1997'de Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km. hızla Dünya'nın 195
milyon km. yakınından geçti. Çıplak gözle izlenebilen Hale-Bopp'un geçişi, tüm dünyada
milyonlarca kişi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.
10 Mayıs 1997'de İran'daki 7.1 şiddetindeki depremde 1500 kişi öldü.
4 Şubat 1998'de Afganistan'daki 6.1 şiddetindeki depremde 5 bin kişi hayatını kaybetti.
25 Ocak 1999'da Kolombiya'daki 6 şiddetindeki depremde 1171 kişi hayatını kaybetti.
21 Eylül 1999'da Tayvan'daki 7.6 şiddetindeki depremde 2100'den fazla kişi hayatını
kaybetti.
11 Eylül 2001'de ABD'ye, tarihin en büyük terörist saldırısı düzenlendi: İki yolcu
uçağı, sabah mesaisinin başladığı saatlerde 18 dakika arayla New York'taki Dünya Ticaret
Merkezi'nin bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Ardından bir başka uçak Pentagon'a düştü.
Saldırıda beş binin üzerinde insan öldü.
Hindistan'da büyüklüğü 7.9 olan bir deprem meydana geldi ve binlerce kişi yaşamını yitirdi.
Avrupa'da yaşanan aşırı sıcaklar 10 binlerce insanın ölümüne neden oldu.
60.000 senede bir gerçekleşen bir olay meydana geldi ve Mars gezegeni Dünya'ya en
yakın konuma geldi.
Kasım 2003'te dünyanın en kurak bölgelerinden olan Mekke'de meydana gelen sel
felaketinde 12 kişi yaşamını yitirdi.
l 26 Aralık 2004'te Güney Asya'da meydana gelen son 40 yılın en büyüğü, 1900
yılından bu yana ise en büyük beşinci olan, 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından meydana
gelen tsunami, 225 binin üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan bir felakete sebep oldu.
Tsunamiler, Güney Asya ülkelerinden Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Malezya, Tayland,
Bangladeş, Myanmar, Maldiv Adaları ve Seyşel Adaları'nı hatta 5 bin km uzaklıktaki bir
Afrika ülkesi olan Somali sahillerini bile vurdu.
22) GÜNEŞTEN BİR ALAMETİN BELİRMESİ
Mehdi, Güneş'ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
Güneş bir alamet olarak doğmadıkça Mehdi çıkmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Alametiil Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)
Güneş'te böyle büyük bir patlama olayı ilk kez, içinde bulunduğumuz yüzyılda
meydana gelmiştir.
Güneş Tutulması
11 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen Güneş tutulması yüzyılın son tam Güneş
tutulmasıdır. İlk kez bu kadar çok insan Güneş tutulmasını, hem de bu kadar uzun bir süre
izleyebilmiş, inceleme fırsatı elde etmiştir. Bu tutulmada dikkat çeken bir nokta da
Türkiye'nin bu tam tutulmanın en iyi izlendiği ülkelerden birisi olmasıdır. Bartın'dan
Silopi'ye kadar, yaklaşık olarak 12 şehir ve 100 ilçe tutulmayı gözleyebilmiştir.
23) BÜYÜK ŞEHİRLERİN YOK OLMASI
Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)
24) DEPREMLERİN ÇOĞALMASI
…Depremler çoğalmadıkça, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça
kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, s. 109)
36HZ.
MEHDİ'NİN
ÇIKMAYACAĞININ
SÖYLENMESİ
VE
GELİŞİNDEN ÜMİT
KESİLMESİ, HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDEN MİDİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zaman alametlerinden birinin de, insanların
Mehdi'nin gelmeyeceği yönünde bir ümitsizliğe kapılmaları olduğu bildirilmiştir.
Hadislerdeki işaretlere göre, ahir zamanda savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle,
ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan kimi insanlar, tüm bu
olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitireceklerdir. Müslümanlar
arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın başlayıp, Kuran ahlakının dünya üzerinde hakim
olacağı yönündeki beklentilerini kaybedecek ve fitnelerin artarak devam edeceğine
inanacaktır. Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi gelmeyecekmiş, Hz. Mehdi
yokmuş gibi sözler söylenmesinin Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerinden olduğunu şöyle
bildirmiştir:
İnsanların ümitsiz olduğu ve Hiç Mehdi falan yokmuş dediği bir sırada Allah
Mehdi'yi gönderir... (Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
...Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve
çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 55)
37SAHTE MEHDİLERİN ÇIKMASI HZ.
MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDEN MİDİR?
Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışından önce, birçok sahte
kurtarıcılar, Mehdiler ve Hz. İsa olduğunu iddia eden insanlar ortaya çıkacaktır. Bu gibi
kişilerin ortaya çıkması ise insanların Hz. İsa ya da Hz. Mehdi olduğunu söyleyen herkese
şüphe ile yaklaşmalarına neden olacak olabilir.
Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin tanınmamalarında bu sahte şahısların varlığı önemli bir
etken olacak olabilir. Bu tür sahte kurtarıcıların çıkışına şahit olmaları insanların Hz.
Mehdi'yi de uzun süre tanımamasına neden olabilir. Ancak hiç unutmamak gerekir ki sahte
Mehdilerin ortaya çıkışı da Hz. Mehdi'nin gelişinin önemli bir alameti ve müjdesidir.
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bu müjde şu şekilde haber verilmektedir:
Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı
gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten: 43; Ebu Davud, Melahim: 16)
Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah'dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden
altmış yalancının çıkması. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36)
Sahte mehdilerin ve mesihlerin bir kısmı çıkmıştır, bir kısmı da ilerleyen yıllarda
çıkacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.) Şüphesiz, sahte mesihlerin yalanlarının tümüyle
ortaya çıkacağı günler ise çok yakındır. Çünkü Peygamberimiz (sav) yalancıların ardından
Hz. İsa'nın geri dönüşünü ve Hz. Mehdi'nin gelişini de müjdelemiştir.
38HZ. MEHDİ, KENDİSİNİN MEHDİ OLDUĞUNU SÖYLEYECEK MİDİR?
Hadislerde Hz. Mehdi'ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirilmektedir.
Bu da Hz. Mehdi'nin, kendisini hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyeceğini
göstermektedir. Hatta insanlar ona gelip alametler sende mevcut, sen Mehdi'sin dedikleri
halde o yine reddedecektir. Ancak ölümle tehdit edildikten sonra, insanların kendisine biat
etmesini kabul edecektir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu konu şöyle
bildirilmektedir:
İnsanlar nihayet Mehdi'ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği
halde ona biat ederler. Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz derler. Yer ve gök ehli
ondan razı olur. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden
Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 31)
Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi koşarak Mekke'ye
çıkar. Mekke halkından bir grup onu, istememesine rağmen (bulunduğu yerden)
çıkarırlar. Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında ona biat ederler. (Sünen-i Ebu
Davud, 5/94; El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan ona, Rükun ile Makam arasında
biat eder. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler –
Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 34)
... Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona
biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Mehdi'dir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki,
Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,
Kahraman Neşriyat, s. 35)
... Onu tekrar Mekke'de bularak yine, Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı
filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat
edelim derler. Bunun üzerine o Ben aradığınız değilim der ve tekrar Medine'ye gider.
Medine'de yine aranınca tekrar Mekke'ye döner. Mekke'de kendisini Rükün'da bularak şöyle
derler: Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam'dan
birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin
üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile
Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)
Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi'ye
gelir ve Bizim için kalk artıkder. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra
onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez. (İbn Ebi Şeybe, c. VII, s.531;
Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,
s. 52-53)
Hz. Fatima'nın soyundan gelen Mehdi, Mekke'de meydana çıkarılır ve istemediği halde
kendisine biat edilir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52-53)
HZ. MEHDİ'NİN MÜCADELESİ
39HZ. MEHDİ MÜCADELESİNE KAÇ YAŞLARINDA BAŞLAYACAKTIR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi'nin mücadelesine başladığı yıllarda
30 ila 40 yaşları arasında olacağını haber verilmiştir:
Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim
evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 41)
40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. (Kıyamet Alametleri,
Berzenci, s. 16)
Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır...
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l
İmam El-Mehdi El-Muntazar)
40HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN MÜCADELESİ VE KARARLILIĞI
NASIL ANLATILMIŞTIR?
Mehdi işi sıkı tutacak. (Kıyamet Alametleri , s. 175)
İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu
vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler
bitmeyecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir. (Kitabül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
Mehdi Doğu tarafından çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek,
o dağlarda kendisine yol bulacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 39)
41-HZ. MEHDİ HAKKINDA OLUMSUZ PROPAGANDA YAPILACAK MIDIR?
Peygamberimiz (sav) devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın
organı sayılan şairleri kullanıyorlardı. Şairler, panayırlarda, çarşılarda Peygamber (sav)'e
cahilce çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin şeklinde iftiralar atıyorlardı. Ahir
zamanda da inkarı benimseyen kimseler Hz. Mehdi hakkında olumsuz propaganda yapacak,
kendilerince halkın nazarında bu mübarek şahsın itibarını sarsmaya çalışacaklardır.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele
yılları olduğu anlatılmaktadır. Altınçağ ifadesi ise Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunduğu son
dönemlere aittir. Hz. Mehdi ve Müslümanlar ancak bu devirde rahata, bolluğa, huzura
kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devirde yaşayacaklardır.
42HZ. MEHDİ MÜCALEDE YILLARINDA ZORLUK VE SIKINTIYLA
KARŞILAŞACAK MIDIR?
İnkar içinde olan toplumları uyarmak ve onları doğru yola davet etmek için gönderilen
tüm elçiler, gönderildikleri kavimler tarafından yalanlanmış ve onların çeşitli itham ve
iftiralarına maruz kalmışlardır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ehl-i Beyt'ten gelecek
olan Hz. Mehdi'nin de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacağı haber verilmiştir. (En
doğrusunu Allah bilir)
Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti
dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt'im muhakkak benden sonra bela, kaçırılma
ve sürgüne uğrayacaktır.
Benden sonra Ehl-i Beyt'im bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz
kalacaklardır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in aşağıdaki hadisi de böyle bir durumu, Hz.
Mehdi'nin biat sırasında, kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara
açıklayacağını haber vermektedir:
.. Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve
çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle
der: Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü
ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 55)
Hadislerde bildirildiği gibi, İslam ahlakının Hz. Mehdi vesilesiyle tüm insanlar
arasında hakim olmasından önceki devrede Hz. Mehdi ve yardımcılarına, çeşitli sıkıntılar
isabet edecek ancak daha sonra bu sıkıntılar Allah'ın izniyle kaldırılacaktır.
Allah, Kuran'da birçok peygamberin kavimleri tarafından yalanlandıklarını, delilik ve
büyücülük iftiralarına maruz kaldıklarını ve daha pek çok saldırı ve eziyetle karşılaştıklarını
bildirmiştir. Elçiler tüm bu saldırılar karşısında sabretmiş, onlara en güzel şekilde cevap
vermişlerdir:
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı... (Enam Suresi, 34)
... Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz... (İbrahim Suresi, 12)
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: (Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir. (Duhan
Suresi, 14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: Büyücü ve
cinlenmiş demişlerdir. (Zariyat Suresi, 52)
Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: (Bu,) Ya bir büyücü
veya bir delidir dedi. (Zariyat Suresi, 39)
(Firavun) dedi ki: Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni
mutlaka hapse atacağım. (Şuara Suresi, 29)
Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın... (Ahzab Suresi, 69)
Dediler ki: Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin
içine atın. (Saffat Suresi, 97)
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka
onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı. (Yusuf Suresi, 35)
O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle
devireceklerdi. O, gerçekten bir delidir diyorlar. (Kalem Suresi, 51)
43- HADİSLERDE HZ. MEHDİ VE CEMAATİNİN İNKAR EDENLERİN
BASKILARI
KARŞISINDA
GÖSTERECEKLERİ
TAVIR
NASIL
ANLATILMAKTADIR?
Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi ve beraberindeki kimselerin, inkar
edenlerin olumsuz propagandaları ve baskıları ya da yaşadıkları zorluk ve sıkıntılar
karşısında kararlılıklarından hiçbir şekilde vazgeçmeyeceklerini haber vermiştir:
Onlar Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından, dedikodusundan
korkmayan İslam ahalisidir. (Süneni İbni Mace-10-259)
44- HADİSLERE GÖRE, HZ. MEHDİ İLK BAŞLARDA ÇALIŞMALARINI
GİZLİ
Mİ YOKSA AÇIK OLARAK MI YÜRÜTECEKTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi'nin henüz halk tarafından
tanınmadığı ilk dönemlerinde faaliyetlerini gizli olarak gerçekleştireceği bildirilmiştir:
Geceleri ibadetle meşgul olup, gündüzleri gizli olacak... (Ukayli En-Necmu's-sakıb
fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal)
Hz. Mehdi'nin geldiği dönem ahlaki dejenerasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığı, inkar
edenlerin din ahlakına ve inananlara karşı çok şiddetli bir düşmanlık besledikleri, gizli ve
açık yoğun bir faaliyet içinde oldukları, çok çetin bir dönemdir. Böyle bir dönemde
insanlardan gizli kalması ve tanınmaması, Hz. Mehdi'nin inkar edenlerin saldırılarından
korunmasına vesile olacaktır.
Bu dönem, Hz. Mehdi'nin inkarcı ve müşrik sistemlerle çok büyük bir fikri mücadele
yürüttüğü, din ahlakının yayılması için dünya çapında faaliyet yaptığı bir dönem olacaktır.
İnsanların çoğunluğu tarafından tanınmaması, faaliyetlerinin ilk yıllarında Hz. Mehdi için
çok büyük bir kolaylık sağlayacak, İslam ahlakının insanlar tarafından kabulünü de
hızlandıracaktır. (En doğrusunu Allah bilir.)
45- HADİSLERDE
HZ.
MEHDİ'NİN
MÜCADELESİNİN
İLK
DEVRELERİNDE
İKİ KEZ ORTADAN KAYBOLACAĞI NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin mücadelesine başladığı ilk
dönemlerde iki kez ortadan kaybolacağı haber verilmiştir.
Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali aleyhi's-selâm'dan şöyle buyurduğu rivayet edilir:
Bu işi yapacak olanın (yani Mehdi'nin) iki gaybeti (kayboluşu, görünmemesi)
vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: O öldü, bazıları da: O gitti
diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona
çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir. (el-Saa Fi Eşrat-is Saa s. 93 Mısır bas.)
46HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN TEBLİĞ
GÜCÜ NASIL TARİF
EDİLMİŞTİR?
Hz. Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip
yaprak verecek. (Kıyamet Alametleri, s. 165)
Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir. (Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 67)
Bir tevili şudur ki:
Hz. Mehdi, 'kuru bir ağaç'a benzetilen bir insana teveccühüyle ve onu irşad etmesiyle;
önceleri aynı kuru bir ağaç gibi etrafına faydalı olamayan böyle bir insanın, bu sefer
yeşillenmiş ve meyve vermiş bir ağaç gibi etrafına, yani dinine ve bütün insanlığa faydalı
hale geleceğine işaret edilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir.) Aşağıdaki hadis-i şerifte de
benzer bir şekilde; önceleri cahil, cimri ve korkak olan bir insanın, ahir zamanın büyük
mürşidinin irşad ve tedrisiyle (ders vermesiyle) inşaAllah bilgili, cömert ve cesur bir hale
geleceğine, adeta önceleri kuru ve faydasız olan bir ağacın yeşerip yaprak vermesi gibi
şahsiyetini değiştireceğine işaret edilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve cesur
olacak. (Kıyamet Alametleri, s. 186)
İmam Rabbani Hazretleri de eserlerinde kendisine verilen gücü aynı benzetmeyle
ifade etmektedir:
Allah-ü Taala, hidayet işinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki: Kuru bir
ağaca teveccüh etsem; o kuru ağaç hemen filizlenir. (Mektubat-i Rabbani, 1/18)
47HZ. MEHDİ İSLAM AHLAKINI DÜNYAYA NASIL HAKİM
KILACAKTIR?
Hz. Mehdi İslam ahlakını ilmi çalışmalarıyla
hakim edecektir
Hadislerde bildirildiği gibi Hz. Mehdi döneminde hiç kimsenin burnu kanamayacak,
hiç kimse zarar görmeyecek, hatta uyuyan kişi dahi uyandırılmayacaktır. Bu da Hz.
Mehdi'nin fikri bir mücadele yürüteceğini göstermektedir. Hz. Mehdi, fikren din ahlakına
uygun olmayan akım ve sistemleri susturacak, ilmi çalışmayla İslam ahlakını hakim
edecektir.
Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu
kanayacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
Mehdi, Peygamberin (sav) yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da
akıtmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Mehdi... gayet sükünet içinde yürüyecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 173)
48HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN TÜM MEZHEPLERİ ORTADAN
KALDIRARAK DİNİ ÖZÜNE DÖNDÜRECEĞİ NASIL BİLDİRİLMİŞTİR?
Hadislerde verilen bilgilere göre Hz. Mehdi, kendisinden önce gönderilmiş olan tüm
müceddidlerden farklı birtakım özelliklere sahip olacak ve bu vasıfları taşımasıyla ahir
zamanın Büyük Mehdisi olduğu anlaşılabilecektir. Hz. Mehdi'nin bu önemli özellikleri
arasında en büyük müceddid (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre
ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi) ve en büyük müçtehid (ihtiyaç
oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) vasıflarını taşıması da olacaktır.
Bu vasıftaki büyük zatlar, İslam toplumlarına örnek olmuş, yol göstermiş, zamanın
kutbu olmuş önderlerdir. Bu önderlerden kimi içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak
Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm verme vasıflarından dolayı
mezhep önderleri olmuşlardır; Müslümanlar da onlara uymuşlardır. İmam Hanefi, İmam
Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup 4 mezhebin kurucularıdır. Bütün ehli sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bu müçtehid ve müceddidlerin en
büyükleri ise Hz. Mehdi olacaktır.
Bu da Hz. Mehdi'nin içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve
hadislerden istifade ile ortaya koyma) ve hüküm vermeye en yetkili kişi olarak, tüm
mezhepleri kaldıracağını göstermektedir. Zira en büyük mezhep imamı olduğuna göre
zaten tüm diğer mezhepleri kaldırması gerekir. Zamanında herkesin ona uyacağının
bildirilmiş olması da bunu doğrulamaktadır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan
Muhyiddin Arabi ise Fütühat-ül Mekkiye isimli eserinde bu konuda şöyle bilgi vermiştir:
... Mehdi, dini Peygamber (sav)'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak.
Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep
kalmayacak. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 186187)
Hüseyin Hilmi Işık da, Saadet-i Ebediye adlı eserinde Hz. Mehdi'nin bu özelliğini
şöyle haber vermiştir:
Hazret-i Mehdi, ahir zamanda dünyaya gelecektir. Resullulah Efendimiz (sav)'in
soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam'la buluşacak, mezhepleri kaldıracak, yalnız onun
mezhebi kalacak. (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)
49PEYGAMBERİMİZ (SAV), HZ. MEHDİ'NİN DİNE SONRADAN
SOKULAN
TÜM BİDATLARI ORTADAN KALDIRACAĞINI HABER VERMİŞ MİDİR?
Bidat, 'dinin aslında olmadığı halde, dine dahil edilen adetler' anlamına gelir.
Peygamberimiz (sav) de hadislerinde Hz. Mehdi'nin yerine getireceği vazifelerden birinin,
'dine sonradan sokulan tüm yanlış inanç ve uygulamalardan arındırarak İslam dinini
Peygamberimiz (sav) döneminde yaşandığı gibi özüne döndürmek' olduğunu belirtmiştir.
Hz. Mehdi'nin bu özelliğini haber veren hadislerden bazıları şöyledir:
Hz. Mehdi hiçbir bidatı bırakmayacak. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 43)
Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı Peygamber (sav)
gibi dinin icablarını yerine getirecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi de en
sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
50HZ. MEHDİ'NİN MÜCADELESİ NE ZAMANA KADAR
SÜRECEKTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin inkarcı felsefeleri fikri olarak
tümüyle etkisiz hale getirerek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağı bildirilmiştir. Hz.
Mehdi, Kuran ahlakını tüm yeryüzüne hakim kılana kadar mücadelesine devam edecektir.
Bir hadiste bu durum şöyle haber verilmiştir:
İnsanlar, hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir. (El Kavlu-l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
51HZ. MEHDİ'NİN MEHDİLİĞİNİ
HERKES KABUL EDECEK MİDİR?
Hz. Mehdi tam manasıyla ortaya çıktığında, Hz. Muhammed'in bildirdiği şekil ve
sureti, mücadelesi, yardımcıları, fethedeceği yerler ile ilgili bütün hadis-i şeriflerle uygunluk
gösterecek, böylece bu konuda hiç kimsenin kalbinde en ufak bir şüphe ve tereddüt
kalmayacaktır. Herkes tam kanaat getirerek, onun Mehdiliği'ni tasdik edecektir. Hadislerde
Hz. Mehdi'nin Mehdiliği'nin, tam olarak ortaya çıktığı dönemde herkes tarafından kabul
edileceği şöyle bildirilmektedir:
Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdiliğini inkar
etmeyecektir. (El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Bir adam (Mehdi) semadan ismiyle mutlaka çağırılacak ve delil onu inkar
etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 52)
Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkar edecek ve ne de delil olmaktan o
alıkonacak. (Kıyamet Alametleri, s. 200)
52HADİSLERDE İNSANLARIN HZ. MEHDİ'YE NASIL TABİ
OLACAKLARI BİLDİRİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi döneminde insanların arıların
kovanlarına gelip sığındığı gibi Hz. Mehdi'ye gelip sığınacakları haber verilmiştir:
Ebu Said Hudri Resulluh'dan rivayet ediyor:
Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının Kraliçe arıya sığındıkları gibi
(onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle
dolduracaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)
HZ. MEHDİ'NİN HZ. İSA İLE BİRARAYA GELMESİ
53HZ. İSA İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE GELECEK MİDİR?
Ahir zaman, çok büyük olayların ve tarihi gelişmelerin yaşanacağı bir dönemdir. Bu
değişimlere vesile olacak şahıslar da çok kutlu ve mübarek insanlardır. Ahir zamanın bu
mübarek şahıslarından biri olan Hz. İsa, bundan yaklaşık 2000 yıl önce Rabbimiz'in Katına
yükseltilmiştir ve Allah'ın takdir ettiği vakit geldiğinde de yeniden dünyaya dönecektir.
Kuran ayetlerinde ve hadislerde haber verilen bilgiler, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez
gelişinin ahir zamanda olacağına işaret etmektedir.
Hz. İsa -bazı insanların hiçbir bilgi ve delile dayandırmadan onun gelmeyeceğini öne
sürdükleri bir dönemde, Allah'ın izniyle, ikinci kez yeryüzüne gelecek ve hak din olan
İslam'ı tebliğ edecektir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Hz. İsa Ölmedi ve Mesih Müjdesi, Harun
Yahya)
53İSLAM ALİMLERİ HZ. İSA'NIN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE
GELİŞİYLE İLGİLİ HADİSLERİN TEVATÜR DERECESİNDE OLDUĞUNU
NASIL HABER VERMİŞLERDİR?
Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi, Hz. Mehdi'nin ve Deccal'in ortaya çıkışı,
kıyametin en büyük alametlerindendir. Birçok İslam alimi eserlerinde bu konuları detaylı
olarak ele almışlardır. Konuyla ilgili hadislerde bildirilen haberler, İslam alimleri tarafından
tevatür (kuvvetli haber) derecesinde kabul edilmektedir.
Hz. İsa'nın dünyaya tekrar gelişi ile ilgili Peygamberimiz (sav)'in birçok sahih hadisi
bulunmaktadır. İslam alimlerinden Şevkani, Hz. İsa'nın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu,
bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir.
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/338)
Hz. İsa'nın tekrar geleceğini ve Deccal'in ortaya çıkacağını nakleden alimlerin başında
İmam-ı Azam Ebu Hanife gelmektedir. Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber adlı eserinin son
bölümünde şunları bildirmektedir:
Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa'nın gökten
inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde aktarıldığı üzere, haktır,
olacaktır. (Ebu Hanife, Nu'man b. Sabit (150/767), Fıkh-ı Ekber, Çeviren: H. Basri Çantay,
Ankara, 1982)
İmam Suyuti de, El Havi Lil Fetava adlı kitabı ve El İ'lam bi Hukmi İsa adlı
risalesinde, konuyla ilgili tüm hadislere yer verdikten sonra, bu hadislerin mütevatir
olduklarını bildirmiştir:
Hadis ilmine vakıf olanlara gizli kalmayacağı üzere, bu hususta zikrettiğimiz bütün
hadisler mütevatir derecesine ulaşmıştır. Dolayısıyla Mehdi Muntazar (beklenen Mehdi)
hakkındaki hadis-i şerifler mütevatir olduğu gibi, Deccal hakkındaki hadis-i şerifler de
tevatür derecesine ulaşmış olup, Hz. İsa'nın inişiyle ilgili hadis-i şerifler de
mütevatirdir. (Suyuti, El Havi, 2/277)
54SAHİH HADİSLERDE HZ. İSA'NIN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE
GELECEĞİ NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Konuyla ilgili hadisler, güvenilir hadis kaynağı olan Kütüb-ü Sitte'de ve İmam
Malik'in Muvatta'sı, İbn Huzeyme ile İbn Hibban'ın Sahih'leri, İbn Hanbel ve Tayalisi'nin
Müsned'leri gibi en muteber hadis kaynaklarında geniş bir şekilde yer almaktadır. Hz.
İsa'nın yeryüzüne gelişiyle ilgili hadislerden bazıları şöyledir:
Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman Kıyamet kopmaz... Biri de İsa'nın
inmesi... (Müslim, Kitabü-l Fiten: 39)
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın adalet
sahibi olarak inmesi yakındır... [Ebu Hureyre ra/Buhari, Büyu 102, Mezalim 31, Enbiya
49; Müslim, İman 242 (155); Ebu Davud, Melahim 14 (4324); Tirmizi, Fiten 54 (2234)]
VAllahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem,
adaletli bir hükümdar olarak inecek... [Ebu Hureyre ra/Buhari, Büyu 102, Mezalim 31,
Enbiya 49; Müslim, İman 242 (155); Ebu Davud, Melahim 14 (4324); Tirmizi, Fiten 54
(2234)]
İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman
sizler nasıl olursunuz? (Ebu Hureyre, ra/Buhari, Enbiya 50, 3265, 3/1272; Müslim, İman
71,155,1/136; Beyhaki, Esma ve Sıfat 3265, 2/166)
Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın
adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır. (Sahihi Müslim, 6/532)
İsa bin Meryem adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak
inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/340)
Peygamberimiz (sav), Hz. İsa'nın geldiğinde, yapacaklarını da şöyle ifade etmiştir:
İsa bin Meryem iner, kırk yıl Allah'ın kitabı ve benim sünnetimle hükmeder,
vefat eder. (Ahir Zaman Mehdi'sinin Alametleri, s. 92)
İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil
bir imam olacak, haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir… Kap su ile dolduğu gibi
yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına
tapılmayacaktır. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/334)
55- HADİSLERDE HZ. İSA'NIN YARDIMCILARININ SAYISI İLE İLGİLİ
NASIL BİR BİLGİ VERİLMİŞTİR?
Kuran'da, Hz. İsa'nın yeryüzüne ilk gelişinde kendisine tabi olanların sayısının
oldukça az olduğuna işaret edilmiştir. Rivayetlerde de haber verildiğine göre, Hz. İsa'ya
yalnızca az sayıdaki havarileri iman etmiş ve halktan da bu mübarek peygambere destek
veren kimse olmamıştır. Bu durum Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere:
Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir? demesi gibi. Havariler de
demişlerdi ki: Allah'ın yardımcıları bizleriz. Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk
iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına
karşı destekledik, onlar da üstün geldiler. (Saff Suresi, 14)
Yeryüzüne ikinci kez gelişinde de, ilk zamanlarda Hz. İsa'ya inanıp destekleyenlerin
sayısı yine çok az olacaktır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, Hz. İsa'nın ahir
zamanda yeryüzüne ikinci kez gelişinde yaşanacak bu durumu şöyle haber vermiştir:
... Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve
Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu gösterir. Bunun bir
tevili şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u îman (imanın ışığı) ile tanıyan ve tâbi'
olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin (ruhani mücahidler cemaatinin) kemmiyeti (sayısı),
Deccal'ın mektepçe ve askerce ilmî ve maddî ordularına nispeten çok az ve küçük
olmasına işaret ve kinayedir (maksadındadır). (5. Şua, s. 464 Şualar, s. 495)
Bir başka sözünde ise Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde işaret edilen
bu durumu şöyle açıklamıştır:
Hazret-i İsa (A.S.) Deccal ile mücadelesi zamanında, on arşın yukarıya atlayıp sonra
kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücudca o derece Deccal'ın heykeli Hazret-i
İsa'dan büyüktür, diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dan
on, belki yirmi misli yüksek kametli (boylu) olmak lâzım gelir...
Birinci Cihet: Din-i İsevî'nin hakikîsini (Hristiyanlığın gerçeğini) esas tutan İsevî
ruhanîlerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervice (kabul ettirip geçerli kılmaya) başlayan
cemaat tecessüm etseler (maddeleşip cisim haline gelseler), bir minare yüksekliğinde bir
insanın yanında bir çocuk kadar da olamaz. (Kastamonu Lahikası, s. 75)
Bediüzzaman, bu sözlerinde Deccal'in elinde bulunduracağı maddi ve manevi güç
gibi, çevresindeki insanların sayısının da çok fazla olacağını, Hz. İsa'nın cemaatinin ise
Deccal'inkine kıyasla çok az sayıda kişiden oluşacağını belirtmiştir. Hz. İsa'nın toplumun
büyük bir kesimi tarafından tanınamamasında, Deccal'in elinde bulundurduğu bu geniş kitle
ve imkanlarla yürüteceği olumsuz propagandanın büyük etkisi olacaktır. (En doğrusunu
Allah bilir.)
56HZ. MEHDİ, HZ. İSA İLE BULUŞACAK MIDIR? BU BULUŞMA
GERÇEKLEŞMİŞ MİDİR?
Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı yüzyıllardır İslam ümmeti tarafından beklenen
müjdeli olaylardır. Nitekim rivayetlerde bu mübarek şahısların çıkış alametleri olarak
bildirilen olayların pek çoğu hadislerle mutabık bir şekilde ve ardarda gerçekleşmektedir.
Kuşkusuz bu durum, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin ortaya çıkacakları vaktin çok yaklaştığının
bir göstergesidir.
Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinde Hz. İsa'nın Hz. Mehdi ile aynı dönemde
ortaya çıkacakları ve İslam ahlakını tüm dünyada yerleşik kılma amacıyla birlikte mücadele
edecekleri bildirilmiştir. Pek çok sahih hadiste yer alan bu bilgiler, Hz. İsa ile Hz. Mehdi'nin
ortaya çıktıkları dönemde bir araya geleceklerini ve karşılıklı diyalog içerisinde olacaklarını
göstermektedir. Ancak bu büyük ve tarihi buluşma henüz gerçekleşmemiştir ve tüm dünya
Müslümanları tarafından beklenmektedir. Bu durum da bizlere, Hz. Mehdi'nin geçmiş
dönemlerde gelmiş bir şahıs olamayacağını gösteren önemli delillerden biridir. Çünkü Hz.
İsa henüz ortaya çıkmamış ve tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşecek olan bu
birliktelik henüz oluşmamıştır.
57- HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN NAMAZDA HZ. İSA'YA İMAMLIK
YAPACAĞI
NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Hz. İsa'nın ortaya çıktığı dönemde Hz. Mehdi, Peygamberimiz (sav)'in halifesi yani
İslam aleminin manevi lideri sıfatıyla dünya çapındaki tüm Müslümanlar arasında İslam
Birliği'ni sağlamış olacak ve bu birliğin başında lider konumunda bulunacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in pek çok sahih hadisinde Hz. İsa'nın da bu dönemde ikinci kez
yeryüzüne geleceği; Hz. Mehdi ile birlikte namaz kılacağı ve Hz. İsa'nın imamlık sana
verilmiştir diyerek Hz. Mehdi'yi imamlığa bizzat kendisinin geçireceği bildirilmiştir. Bu
hadislerden bazıları şöyledir:
Hz. İsa namazını Hz. Mehdi'nin arkasında kılacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
İmamları salih bir insan olan Mehdi olduğu halde, Beytü'l Makdis'e sığınırlar. Orada
imamları kendilerine sabah namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada, bir de bakarlar ki,
Meryem oğlu İsa sabah vaktinde inmiştir. Mehdi, Hz. İsa'yı öne geçirmek için arkaya
çekilir. HZ. İSA ONUN OMUZLARINA ELİNİ KOYAR VE ONA DER Kİ, GEÇ
ÖNE NAMAZI KILDIR. ZİRA KAMET (namaza başlama işareti) SENİN İÇİN
GETİRİLMİŞTİR. (Ebu Rafi'den rivayet edilmiştir; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret
ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 495-496)
... Nihayet Meryem oğlu İsa Müslümanların emiri (Hz. Mehdi) ona: Gel bize
namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak
sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der. (Sahih-i Müslim, c. 1, s. 209)
Hz. İsa semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir. Hz. İsa'ya Bize
namaz kıldır denilecek, ancak o, Emir sizin içinizdedir karşılığını vererek, Bu Allah'ın
ümmet-i Muhammed'e bir ikramıdır. diyecektir. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
Hz. Mehdi müminlerle beraber Beytül Makdis'de sabah namazı kılarken, o
sırada nüzul eden Hz. İsa'yı takdim edecek ve Hz. İsa ellerini onun omuzuna koyarak,
Namazın kameti senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır diyecek ve nihayet Hz.
Mehdi, Hz. İsa ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır. (El Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
58HZ. İSA VE HZ. MEHDİ, HABER VERİLDİĞİ ŞEKİLDE BİRLİKTE
NAMAZ KILMIŞLAR MIDIR?
Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin biraraya gelmeleri ve birlikte namaz kılmaları henüz
gerçekleşmemiş bir olaydır. Hz. İsa'nın gelişi ve Hz. Mehdi'yle birlikte namaz kılmaları tüm
dünya Müslümanları tarafından büyük bir heyecanla beklenmektedir.
59BU OLAYIN HENÜZ GERÇEKLEŞMEMİŞ
OLMASI HZ.
MEHDİ'NİN
HENÜZ ORTAYA ÇIKMADIĞININ BİR DELİLİ MİDİR?
Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin henüz bir araya gelmemiş olmaları, Hz. Mehdi'nin önceki
devirlerde gelmiş bir şahıs olmadığını ve içinde bulunduğumuz, ahir zaman alametlerinin
birbiri ardınca gerçekleşmekte olduğu bu dönemde geleceğinin önemli bir delilidir. Bu
önemli alamet gerçekleşmediği takdirde, Hz. Mehdi'nin geçmiş dönemlerde çıkmış
olduğundan bahsetmek ise hiçbir şekilde mümkün değildir.
60- DECCAL'İN FİKİR SİSTEMİ HZ. İSA TARAFINDAN ETKİSİZ
HALE GETİRİLECEK MİDİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin ahir zamanda
yürütecekleri büyük fikri mücadelede, karşılarındaki en önemli negatif gücün ne olacağı da
haber verilmiştir. Bu negatif güç Deccaldir. Güvenilir hadislerde ve temel İslami
kaynaklarda kıyametin büyük alametlerinden biri olarak sayılan Deccal ismi, dcl kökünden
gelen yalancı, hilekar, zihinleri gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir
şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid
(fesadlaştıran) ve kötü kişi anlamına gelmektedir.
Deccal maddi güç ve imkanlarının yanı sıra, bazı olağanüstü güçlere de sahip olacak
ve insanların büyük çoğunluğunu bu güçleri ile etkisi altına alacaktır. Bu şekilde olağanüstü
işler yaparak birtakım sahte mucizelerle insanları kandırdığı ve şeytanların desteğiyle
hareket ettiği için, Deccal'in yenilmesi ancak Rabbimiz'in çeşitli mucizeler bahşettiği kutlu
peygamberi Hz. İsa vesilesiyle olacaktır. Hz. İsa'nın Deccal'in fitnesini yok etmesi, Allah'ın
izniyle, çok hızlı ve kolay olacaktır. (Hz. İsa Allah'ın bir rahmeti olarak, ölüleri diriltmek,
hastaları iyileştirmek, çamurdan bir kuş yapıp üfleyerek can vermek gibi mucizeler
göstermiştir).
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Deccaliyet'in fikri olarak tam anlamıyla ortadan
kaldırılmasının Hz. İsa vesilesiyle olacağı şöyle müjdelenmiştir:
Rabbim bana (Hz. İsa) Deccal'in çıkacağını haber verdi. Yanımda kadib ağacından
yapılmış iki ok bulunacak. Deccal onları görünce kurşunun suda erimesi gibi eriyecektir.
(Abdullah bin Mes'ud, Tefsirü İbni Mes'ud, s. 243)
Allah'ın düşmanı olan Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselam'ı görünce, tuzun suda
eridiği gibi erir. Hz. İsa onu terk edip bıraksa bile helak oluncaya kadar eriyip gidecektir.
Lakin Allah onu bizzat İsa Aleyhisselam'ın eliyle yok edecektir. (Müslim, Kitabü'l Fiten:
34)
... Deccal ortalığa fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih İsa İbni Meryem'i gönderir... Hz.
İsa Deccal ile Lüdde (Beytül Makdis'e yakın bir belde) kapısında karşılaşır ve onu yok
eder. (Sahih-i Müslim; Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 104)
Hadislerde haber verildiği gibi, Hz. İsa yeniden yeryüzüne dönecek, Beytü'l Makdis'te
(Mescid-i Aksa) Deccal'le karşılacak ve Deccal, Hz. İsa'yı görünce tuzun suda erimesi gibi
yok olacaktır. Allah'ın izniyle Hz. İsa'nın nefesi dahi Deccal'in fitnesinin yok edilmesine
yetecektir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. İsa'nın yalnızca nefesinin dahi, iman
etmeyenler üzerinde büyük bir etki oluşturacağı ve batıla dayalı fikir sistemini kökten yok
edeceği şöyle bildirilmiştir:
...O'nun (Hz. İsa a.s.'ın) nefesini duyan hiçbir kafirin ölmemesi mümkün
değildir. Deccal'in yalancı olduğu etrafa dalga dalga yayılacaktır. Deccaliyet perişan olacak
fikir sistemi yok edilecektir. (Sünen-i Ibn-i Mace, 10/32)
... Deccal ortalığa fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih Meryem Oğlu İsa'yı
gönderir... nefesini idrak eden her kafir mutlaka yok olur. İsa (a.s) Deccal ile Lüdd
kapısında (Beytül Makdis'e yakın bir belde) karşılaşır ve onu yok eder. (Sahih-i Müslim;
Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 104)
Bu gerçek Kuran'da da Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini
darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı)
Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18) ayetiyle
hatırlatılmaktadır. Hak daima batıla karşı üstün gelmektedir.
61- HADİSLERDE DECCAL'İN FİKREN YOK EDİLMESİNDE, HZ.
MEHDİ'NİN
HZ. İSA İLE BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİ HABER VERİLMİŞ MİDİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa'nın, Deccal'in fitnesini Hz. Mehdi ile
birlikte yok edeceği bildirilmiştir:
Mehdi benim Ehl-i Beyt'imden ve benim neslimdendir. O, yeryüzünü adaletle
dolduracaktır. Muhakkak ki o İsa Aleyhisselam ile birlikte yola çıkarak Filistin
arazisindeki Bab-u Lut denilen mevkide Deccal'i yok etmesi için Hazreti İsa'ya yardım
edecektir. (Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, Bedir
Yayınevi, s. 438, (816))
İsa gökten inecek, Deccal'i yok edecek veya Hz. Mehdi'nin Deccal'i yok etmesine
yardım edecektir. (Kittani, s. 145) (Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 127)
Mehdi, İsa ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüd'de Deccal'i yok
edecek, Mehdi'nin Deccal'i yok etmesine yardım edecektir. (Kitabü'l- bürhan, s. 105)
(Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 127)
62HZ. İSA'NIN HZ. MEHDİ İLE BİRLİKTE
DECCAL'İN FİKİR SİSTEMİNİ YOK ETMELERİ GERÇEKLEŞMİŞ
MİDİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde verilen bilgilere göre, Hz. İsa ve Hz. Mehdi, hak
dine karşı mücadele verecek olan Deccal'i yenilgiye uğratacak ve onun kurmuş olduğu
sapkın sisteme son vereceklerdir. Hz. Mehdi, tüm insanları Allah'ın Kuran'da bildirdiği hak
dini yaşamaya davet edecek, Deccal'in ve onun inkara dayalı sisteminin ortadan kalkmasıyla
birlikte insanlar akın akın din ahlakını yaşamaya yöneleceklerdir. Yeryüzünde Kuran ahlakı
hakim olacak ve bu şekilde tüm insanlık barış ve esenliğe kavuşacaktır.
Ancak günümüzde bunların hiçbiri henüz yaşanmamıştır. Önceki satırlarda da
belirtildiği gibi, tüm dünya insanları Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişine henüz şahit
olmamıştır. Hz. Mehdi ve Hz. İsa birlikte Deccal'e karşı mücadele vererek Deccal'in fikri
yenilgisine vesile olmamışlardır. Bu durum da yine Hz. Mehdi'nin önceki yüzyıllarda
gelmiş bir şahıs olamayacağını göstermektedir. Ahir zaman alametlerinin birbiri ardınca
gerçekleşmesi ise, Hz. Mehdi'nin içerisinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya çıkmasının
çok yakın olduğunu gösteren alametlerden biridir.
63- HZ. İSA'NIN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE BİR ŞAHSI MANEVİ DEĞİL
'BİR
ŞAHIS'
OLARAK
GELECEĞİ
HADİSLERDE
NASIL
AÇIKLANMIŞTIR?
Önceki satırlarda anlatıldığı gibi Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa'nın
ikinci kez yeryüzüne geldiğinde Hz. Mehdi ile birlikte Deccal'in fitnesine karşı büyük bir
mücadele yürüteceği, Hz. Mehdi ile birlikte namaz kılacağı bildirilmiştir. Peygamberimiz
(sav)'in vermiş olduğu bu bilgiler Hz. İsa'nın bir şahs-ı manevi olmadığını; namaz ibadeti
gibi, Allah'ın hak dininin hükümlerini yerine getirebilecek cismi bedeni olan bir şahıs
olarak yeryüzüne geleceğini açıkça ortaya koymaktadır. Hz. İsa, yeryüzüne önceki gelişinde
namaz ibadetini yerine getirmiştir. İkinci kez gelişinde de Allah'ın izniyle aynı şekilde bu
ibadetine devam edecektir. Allah Kuran'da hayat sürdüğü müddetçe namaz kılmakla
yükümlü kıldığını Hz. İsa'ya şöyle bildirmektedir:
(İsa) Dedi ki: Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni
peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm
müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti. (Meryem Suresi, 30-31)
Bunun yanı sıra Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa'nın ortaya çıkış zamanı,
yapacağı faaliyetler, vasıfları, ahlakı, fiziksel özellikleri, yaşı gibi pek çok özelliği hakkında
da bilgi verilmiştir. Tüm bu bilgiler, Peygamberimiz (sav)'in Hz. İsa'nın bir şahs-ı manevi
olarak değil, bir şahıs olarak geleceğini müjdelediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Hadislerde yer alan bu konuya açıklık getiren bilgilerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, MERYEM OĞLU İSA'NIN
ADALET SAHİBİ OLARAK İNMESİ YAKINDIR... (Buhari, Kitabü'l-Büyu': 102,
Mezalim: 31, Enbiya 49; Müslim, İman: 242 (155); Ebu Davud, Melahim: 14 (4324);
Tirmizi, Fiten: 54 (2234))
Resulullah buyurdu ki: Hayatım yedinde olan Allah'a yemin ederim ki, MERYEM
OĞLU (İSA ALEYHİSSELAM)'IN ADİL BİR HAKİM OLARAK SİZİN İÇİNİZE
İNMESİ YAKINDIR. (Sahih-i Müslim, Cilt 1- Sayfa 206-242)
VAllahi muhakkak ve muhakkak MERYEM OĞLU İSA İNECEK, hem adil bir
hakem, ADALETLİ BİR HÜKÜMDAR olarak inecek... (Ebu Hureyre ra/Buhari, Büyu
102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242 (155); Ebu Davud, Melahim 14 (4324);
Tirmizi, Fiten 54 (2234))
Bu hadislerde Peygamberimiz (sav), Hz. İsa'nın adalet sahibi, adil bir hakim ve
adaletli bir hükümdar vasıflarını haber vermiştir. Tüm bunlar, bir insanın sahip
olabileceği özelliklerdir. Bir şahs-ı manevinin hükümdar olabilmesi, adalet sağlayabilmesi,
hakim yani yönetici vasfını taşıyabilmesi ise elbetteki söz konusu değildir. Peygamberimiz
(sav) bu konuyu diğer hadislerinde de şöyle açıklamıştır:
İmam Nevevi: HZ. İSA Ümmeti Muhammed'e Peygamber olarak değil; ŞERİAT-I
MUHAMMEDİYYEYİ TATBİK ETMEK İÇİN GELECEKTİR, demektedir. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 68)
Ebuş-Şeyh Ebu Hüreyre (RA)'dan nakl ediyor: İSA ALEYHİSSELAM İNECEK,
deccalı öldürecek, KIRK YIL KALIP, ALLAH'IN KİTABI VE BENİM
SÜNNETİMLE AMEL EDECEK, SONRA ÖLECEK... (Kıyamet Alametleri, 8. baskı, s.
258)
Ebu Seyh, Kitab-ül Fiten'de Ebu Hureyre'den tahric etti, Resulullah buyurdu: İsa bin
Meryem iner, Deccal'i öldürür ve KIRK (40) YIL ALLAH'IN KİTABI VE BENİM
SÜNNETİMLE HÜKMEDER, vefat eder. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir
Zaman, s. 92)
Bu hadislerde de Peygamberimiz (sav) Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne geldiğinde
Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle amel edeceğini haber vermiştir. Bir şahs-ı manevinin
Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle hareket etmesi mümkün değildir. Açıktır ki bu sahih
hadislerde bildirildiği gibi Hz. İsa Allah'ın izniyle bir şahıs olarak ortaya çıkacaktır.
Hadislerde bu konuda verilen bir diğer bilgi ise Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne geldiğinde
hac ibadetini yerine getirecek olmasıdır:
VAllahi MERYEM OĞLU (HZ. İSA ALEYHİSSELAM), Feccu'r-Ravha nam
mevkide, HACC YAPMAK veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için
İCABET EDECEKTİR. (Müslim, Hacc: 216, 1252)
Bir rivayette İSA ALEYHİSSELAM'IN İNECEĞİ, HACCA GİDİP bilahare
MEDİNE'Yİ ZİYARET EDECEĞİ VE RESULULLAH'IN KABRİNE SELAM
VERECEĞİ ve Resulullah'ın da selamını alacağı anlatılmaktadır. (Kıyamet Alametleri, 8.
baskı, s. 246)
Bir rivayette (REVHA)YA İNECEĞİ ve oradan HACCE GİDECEĞİ
anlatılmaktadır.
Revha, Medine ile Vadisafra arasında, Mekke yolundaki bir yerin adıdır. (Kıyamet
Alametleri, 8. baskı, s. 246)
Bazı rivayetlerde şöyle denilmektedir:
O, YERYÜZÜNE İNDİKTEN SONRA evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacak, sonra
MEDİNE'DE ÖLECEK... Belki de ÖLÜMÜ HACCI VE PEYGAMBERİN (SAV)
KABRİNİ ZİYARETİ ESNASINDA OLACAK. Aksi takdirde Beyt-i Makdis'de vefat
edecek. (Kıyamet Alametleri, 8. baskı, s. 246)
Bu konu da yine Hz. İsa'nın bir şahıs olarak geleceğini açıklayan bir başka önemli
bilgidir. Peygamberimiz (sav) hadislerinde ayrıca Hz. İsa'nın fiziksel özellikleri hakkında
da bilgi vermiştir. Bu hadislerde Hz. İsa'nın boyundan, saç renginden ve görünümündeki
güzellik ve heybetten bahsedilmektedir. Kuşkusuz ki bu detaylar da Hz. İsa'nın bir şahs-ı
manevi olmadığını yine açıkça ortaya koymaktadır. Bu hadislerden bazılarını şöyle
sıralayabiliriz:
Onunla (İsa ile) benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu
gördüğünüz zaman tanıyın! O, ORTA BOYLU, BEYAZA ÇALAR KIRMIZI
RENKTEDİR. SARIYA BOYALI İKİ ELBİSE İÇİNDE OLACAK. YAĞMUR
YAĞMASA DA SAÇINDAN SU DAMLAYACAKTIR. Insanlarla İslam için mücadele
edecektir. Mesihu'd-Deccal'i öldürecek, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra
ölecek ve namazını Müslümanlar kılacaklardır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tırmizi /
Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, s. 380)
'İbn-i Abbas ra'dan Nebi sav. Şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
Miraçda bana gece sefer ettirildiğinde ben Musa'yı esmer yüzlü, uzun boylu, kıvırcık
saçlı bir tipte gördüm... İSA'YI DA GÖRDÜM. NE UZUN NE KISA NE ORTA
BOYDA BENZİ KIRMIZI İLE BEYAZA MAİL OLUP BAŞI, SALIVERMİŞ DÜZ
SAÇLI KİŞİ İDİ. Allah'ın bana gösterdiği hayrete şayan daha bir takım garibeler arasında
Cehennem muhafızı Malik'i ve Deccal'i de gördüm. (Sahihi Buhari Muhtarasarı, Tecrid-i
Sarih Tercemesi ve Şerhi, s. 37)
İbnu Ömer (ra) anlatıyor: Hayır, Allah'a kasem olsun Resulullah (aleyhissalatu
vesselam), HZ. İSA'NIN KIZIL ÇEHRELİ OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ. Ancak şunu
söyledi: Ben bir keresinde uyumuştum. Rüyamda Beytullah'ı tavaf ediyordum. O SIRADA
DÜZ SAÇLI, KUMRAL BENİZLİ, BAŞINDAN SU AKAR VAZİYETTE İKİ KİŞİYE
DAYANIP ORTALARINDA GİTMEKTE OLAN BİRİSİNİ GÖRDÜM.
Bu kim? dedim.
MERYEM'İN OĞLU! dediler. (Buhari, Tabi 33, 11, Enbiya, 42, Libas 68, Fiten 26,
Muslim, İmam 275,(169); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 2, (2, 920). *1673)
Yine Abdullah İbn-i Ömer (ra) dan rivayet olunduguna göre Nebi (sav) demiştir ki:
Ben bu gece kendimi rüyamda Kabe'de buldum. Ansızın ESMER BİR KİŞİ
GÖRDÜM. SANKİ O ESMER İNSANLARDAN EN GÜZELİ, BAŞININ SAÇI İKİ
OMUZU ARASINA SARKIYORDU. (YENİ) TARANMIŞ VE ARINMIŞTI DA
BAŞININ SAÇI SU DAMLATIYORDU. İKİ ELİNİ İKİ KİŞİNİN İKİ OMUZUNA
KOYARAK BEYT'İ TAVAF EDİYORDU. (ORADA BULUNANLARA) BU
KİMDİR? DİYE SORDUM. ONLAR: MERYEM'İN OĞLU MESİH (İSA)'DIR,
DEDİLER. (Sahih-i Buhari, 9/177)
ALTINÇAĞ
64ALTINÇAĞ NE DEMEKTİR?
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde kıyamete yakın bir zamanda yaşanacak
olan ahir zaman hakkında çok detaylı bilgiler ve işaretler yer almaktadır. Peygamberimiz
(sav)'in verdiği bilgilere göre, bu dönemde birbiri ardınca pek çok önemli olay
gerçekleşecektir. Ahir zamanın ilk devresinde dünyada büyük bir bozulma ve karmaşa
hüküm sürecek, ikinci aşamada ise gerçek din ahlakının yaşanmasıyla birlikte yeryüzünde
barış ve huzur hakim olacaktır.
Ahir zamanın ilk aşamasında, Allah'ı inkar ederek ateizmi ve dinsizliği telkin eden bir
takım felsefi sistemler nedeniyle insanlar arasında büyük bir dejenerasyon yaşanacaktır.
İnsanlık yaratılış amacından uzaklaşacak, bunun sonucunda büyük bir manevi boşluk ve
ahlaki bozulma oluşacaktır. Büyük felaketler, savaşlar ve acılar yaşanacak ve tüm insanlar
bu sıkıntılara son verebilmek için nasıl kurtuluruz sorusunun cevabını arayacaklardır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki, ahir zaman alametleri olarak bildirilen bu
gelişmelerin pek çoğu, günümüzde birebir haber verildiği şekilde gerçekleşmiştir. Son
zamanlarda yeryüzünde savaş ve çatışmaların, terör, şiddet, anarşi ve kargaşanın,
katliamların, işkencelerin giderek artmış olması ise, yine ahir zamanın ilk döneminin
yaşanmakta olduğunun bir göstergesidir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki bilgilere göre Allah, bu karanlık dönemin
ardından insanları ahir zamanın karmaşasından kurtaracak ve büyük bir kurtuluşa
ulaştıracaktır. Allah, güzel ahlaktan uzaklaşan insanları, dejenerasyona uğrayan toplumları
doğru yola iletmek için Mehdi yani doğruya götüren sıfatını taşıyan Hz. Mehdi'yi vesile
kılacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ve İslam alimlerinin açıklamalarında, Hz.
Mehdi'nin bu doğrultuda üç büyük sorumluluk üstlendiği bildirilmektedir. Hz. Mehdi
öncelikle Allah'ı inkar eden ve dinsizliği destekleyen felsefi sistemlerin fikri olarak
çürütülmesini sağlayacaktır. Diğer yandan İslam'ı, Kuran'da ve Peygamberimiz (sav)'in
sünnetinde bildirildiği şekilde özüne döndürecektir. İslamiyet'i tüm bozulmalardan,
hurafelerden arındırarak gerçek Kuran ahlakının yaşanmasını sağlayacaktır. Ahir zamanın
ilk döneminde insanlığın içerisinde bulunduğu tüm karışıklıklara, toplumsal sorunlara,
sosyal sıkıntılara çözüm getirecek, tüm yeryüzüne barış, huzur, mutluluk ve güzel ahlakın
hakim olmasına vesile olacaktır.
Hz. Mehdi ile aynı dönemde yeryüzüne ikinci kez gelecek olan Hz. İsa ise, özellikle
Hristiyan ve Yahudi dünyasına hitap edecek, onları içine düştükleri hurafelerden sıyrılıp
Kuran ahlakını yaşamaya çağıracaktır. Hristiyanların Hz. İsa'ya uymasıyla birlikte İslam ve
Hristiyan alemi tek bir inançta birleşecek ve dünya Altınçağ adı verilen büyük bir barış,
güvenlik, mutluluk ve refah dönemi yaşayacaktır.
İnsanların asırlardır özlemini duydukları bu kutlu dönem, hadislerin işaretlerine göre
yarım yüzyıldan fazla sürecek ve Peygamberimiz (sav)'in zamanında yaşanan Asr-ı Saadet
benzeri bir dönem olacaktır.
65PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HADİSLERİNDE, İNSANLARIN
ALTINÇAĞ'IN GÜZELLİĞİNE ÖZENECEKLERİ VE ALTINÇAĞ'DA
YAŞAMIŞ OLMAYI DİLEYECEKLERİ NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Altınçağ'da yaşam o denli güzel olacaktır ki, tüm insanlar bu dönemde yaşamış olmayı
isteyeceklerdir. Zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmayacaklar, bu güzelliklerden daha
fazla yararlanmak için Allah'tan ömürlerinin uzatılmasını temenni edeceklerdir. Altınçağ'a
duyulan bu özlem Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde şöyle bildirilmiştir:
Onun zamanında, büyükler Keşke ben küçük olsaydım, küçükler de Keşke ben
büyük olsaydım diyeceklerdir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.
48) (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)
Naim b. Hammad, İbni Abbas'dan tahric etti ki:
Hz. Mehdi Bizim Ehli Beyt'ten bir gençtir. İhtiyarlarımız ona yetişemeyecek,
gençlerimiz ise onu ümid edeceklerdir. (Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri, Celalettin
Suyuti, s. 23)
Zamanı o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler dirilere imrenecektir... (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 22)
Onlar her zalime ve cebbar oğlu cebbara galip gelir. Onun devrinde ölülerin dirilere
imreneceği bir adalet görülür. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
68)
Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de
hayatta olmalarını temenni edeceklerdir. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman
Alametleri, s. 437)
Peygamberimiz (sav) hadislerinde, insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşlarına
vesile olacak çok kıymetli bir insan olan Hz. Mehdi'ye tabi olunmasını bildirmiş ve onun
döneminde yaşanacak tüm bu hayırlara işaret etmiştir:
İbni Ebi Şeybe ve Naim b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise
İbni Mes'ud'dan tahric ettiler. O dedi ki:
... O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle
doldurur. Sizden O'na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O'na
katılsın. Zira O Mehdi'dir. (Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri, Celalettin Suyuti, s. 14)
İnsanlar, Allah'ın Kuran'da inanan kullarına müjdelediği güzelliklerin hepsini bu
dönemde yaşayabileceklerdir. Allah ayetinde iman eden müminleri dünyada da güzel bir
hayatla yaşatacağını şöyle bildirmektedir:
Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç
şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en
güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
HADİSLERDE HZ. MEHDİ DÖNEMİNDE YERYÜZÜNÜN ADALETLE
DOLACAĞI NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Allah Kuran'ın Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta
tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya
daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan
haberi olandır. (Maide Suresi, 8) ayetiyle iman sahiplerine adaletli davranmalarını
bildirmiştir. İnsanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeden, sadece haktan ve doğrulardan yana,
katıksız bir adalet, Kuran ahlakının bir gereğidir. Ancak Peygamberimiz (sav)'in
hadislerinde bildirildiği üzere ahir zamanda insanlar Kuran'da bildirilen bu ahlaktan
uzaklaşacak, adaletsizlik yeryüzüne alabildiğine hakim olacaktır. Nitekim günümüzde
dünyanın dört bir yanında süregelen çatışmalar, savaşlar; öldürülen, sakat kalan, evlerinden
yurtlarından sürülen, yüzlerce kilometre yolu yürüyerek barınacak yer arıyan mültecilerin,
sokaklarda yaşayan kimsesiz çocukların, yardıma ve bakıma muhtaç, kimsesizliğe terk
edilen yaşlıların durumu, adaletin gereği gibi uygulanmadığının açık bir göstergesidir.
Ancak Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışıyla birlikte yeryüzünde hüküm süren bu durum sona
erecek, tüm dünyada benzeri görülmemiş bir adalet ortamı sağlanacaktır. Peygamberimiz
(sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi döneminde yaşanacak olan bu adil ortam şöyle haber
verilmektedir:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da
olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi,
o yeryüzünü adaletle dolduracak. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve
adaletle doldurur. (Süneni-i Ebu Davud, 5/93)
Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi
yeryüzünü adaletle dolduracaktır. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)
Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o (Hz. Mehdi) geldikten sonra adaletle dolup
taşacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Hz. Mehdi'nin zamanında adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal
sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile
sahibine iade edilecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Onun adaleti her yeri kaplayacak ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i
seniyyesi ile muamele edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar,
s. 20)
Dünya hayatının bir günü kalsa Allahu Teala o günü uzatır, benim Ehli Beyti’mden
bir adam gönderir. Onun ismi benim ismim gibidir. Babasının ismi babamın ismi gibidir.
Zulüm ve kötülükle dolmuş dünyayı, adalet ve dürüstlükle dolduracaktır. (Büyük Fitne
Mesih Deccal, Saim Güngör, Pamuk Yayınları, s. 80) (Ebu Davud ve Tırmizi / Büyük Hadis
Külliyatı, Rudani, 5.Cilt, s. 365)
66PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HADİSLERİNE GÖRE HZ. MEHDİ
YERYÜZÜNDEKİ TÜM FİTNELERİ ÖNLEYECEK MİDİR?
Geride bıraktığımız 20. yüzyıl Savaşlar Yüzyılı olarak anılmaktadır. İçinde
bulunduğumuz 21. yüzyılda yine savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar
dünyanın dört bir yanında devam etmektedir. Günümüzde hiçbir ülke terör saldırılarından
yana güvende değildir. Avrupa'dan Amerika'ya, Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın dört bir
yanında terörist bombalamalar, kundaklamalar, uçak kaçırmalar, rehin almalar, iç
çatışmalar, masum ve sivil insanları hedef alan terörist saldırılar, günlük hayatta karşılaşılan
bireysel şiddet olayları da büyük bir hızla devam etmektedir.
Terörizm, tüm dünyaya büyük yıkım getirmekte, insanların hayatları üzerinde çok
olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Peygamberimiz (sav), hadislerinde ahir zamanda
yaşanacak bu ortamı şöyle tarif etmektedir:
... Sonunda da belalar, fitneler ve hoşlanmayacağınız birçok kötü işler isabet
edecektir. Arka arkaya öyle fitneler gelir ki, sonra gelen gittikçe daha büyük olduğu
için önce geleni ince ve hafif bırakır. (İmam Şa'rani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir
Zaman Alametleri, s. 394-395, no. 733)
Ancak yine Peygamberimiz (sav)'in müjdelerine göre, bu korku ve şiddet dolu
karanlık dönemin ardından Allah, Hz. Mehdi vesilesiyle tüm insanlığı büyük bir kurtuluşa
ulaştıracaktır. Yeryüzündeki tüm fitneler, savaşlar, katliamlar, terör, şiddet ve anarşi
eylemleri son bulacak; yerini aydınlık, barış ve huzur dolu bir döneme bırakacaktır.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin fitneleri önleyeceği şöyle bildirilmektedir:
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu
vazgeçiremeyeceği Ehli Beyt'ime mensup birisi sahip olmadan günler ve geceler
bitmeyecektir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki
Ehli Beyt'imden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. Şayet Ona yetişirsen,
Ona tabi ol ve hidayete erenlerden ol. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 26)
67ALTINÇAĞ'DA TÜM DÜNYADA YAŞANAN SAVAŞLAR VE
ÇATIŞMALAR,
TERÖR VE ANARŞİ ORTAMI SON BULACAK MIDIR?
Tarih boyunca gönderilen tüm elçiler, yaşadıkları toplumlara barış ve adalet getirmiş,
peygamberlerin gelişi ümmetlerin üzerindeki zulmün ve zorbalığın kalkmasına vesile
olmuştur. Kuran'da elçilerin bu özelliği şöyle bildirilmektedir:
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında
adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yunus Suresi, 47)
Hz. Mehdi de yeryüzüne geldiği dönemde bu özelliği taşıyacak ve Allah'ın izniyle
yeryüzündeki tüm zulmün, işkencenin, zorbaca uygulamaların son bulmasına vesile
olacaktır. Peygamberimiz (sav) Altınçağ'da gerçekleşecek bu durumu hadislerinde şöyle
müjdelemiştir:
… Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur.
(Süneni-i Ebu Davut, 5/93)
Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir
düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler
muhakkak kaybolup gidecektir. (Sahih-i Müslim, 1/136)
Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bırakacak. (Sünen-i İbn
Mace, 10/334)
Harp (erbabı) ağırlıklarını (yani silah ve saireyi) bırakır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahir Zaman Alametleri, s. 496)
Düşmanlık ve kini de kaldıracaktır. Zehirli olan her hayvanın zehri de sökülüp
alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar
vermeyecektir. Kurt, koyun-keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır. (Sünen-i
İbni Mace, Kitabü-l fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim:
Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335)
Onun zamanında kurtla koyun birarada oynayacak, yılanlar çocuklara zarar
vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. (El Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
68PEYGAMBERİMİZ (SAV), HZ. MEHDİ DÖNEMİNDEKİ GÜVENLİ
ORTAMI NASIL TARİF ETMEKTEDİR?
Hadislerin işaretlerine göre, Altınçağ'da yaşanacak hayat, barış ve esenlik dolu
olacaktır. Dünyadan anarşi, terör, kargaşa, düşmanlık ve şiddetin tümüyle kalkması
sonucunda insanlar cennet benzeri bir ortama kavuşacaklardır. Her türlü adil sistem
oluşturulduğu ve tüm insanlar, Allah korkusunu öğrenip ve bunun şuuruna vararak yaşadığı
için hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık gibi toplumsal sorunlar kalmayacaktır. Cinayetler,
saldırılar, taciz, iftira, hakaret içeren eylemler ve toplum huzurunu bozacak her türlü tavır
bozuklukları ve suistimaller ortadan kalkacaktır. Kavgalar, bağırtılar, tartışmalar,
uyuşturucu almış insanların veya dengesiz insanların saldırma ihtimali son bulacak,
insanlar bu tür eylemlerden kaynaklanan tüm endişe ve korkularından kurtulacaklardır.
Yeryüzünün her köşesi insanların büyük bir rahatlık, huzur ve güven içerisinde
yaşayabilecekleri emin beldelere dönüşecektir. Gece gündüz her yerde, sokaklarda güven
içinde dolaşabileceklerdir. Herkes istediği saatte istediği yerde ailesiyle gezebilecek,
çocuklarını hiçbir endişeye kapılmadan rahatlıkla okullarına gönderebileceklerdir.
İnsanlar devlete duydukları güven ve saygıyı, onun birimlerine kolaylık sağlayarak
göstereceklerdir. Kızgınlıkla hareket eden, ters davranan, zorluk çıkaran insanlar
olmayacaktır. Aksine Kuran ahlakını yaşayan insanlar son derece yardımsever ve hoşgörülü
tutumlarıyla, devletin yanında yer alacak, devlet birimlerinin işlerini kolaylaştıracak şekilde
hareket edeceklerdir.
Tüm devletler milletlerine güvenecek, halkın sahtekarlık yapma ihtimaline dayalı,
halkı potansiyel tehlike olarak gören kontrol sistemleri ortadan kalkacaktır. Halka güven
esas alınacak, insanların beyanı yeterli olacak ve buna göre hareket edilecektir.
Halk araştırmaya, doğruyu öğrenip buna göre hareket etmeye yönlendirilecek, ani
infiallerin ve kitlesel eylemlerin oluşması doğal olarak söz konusu olmayacaktır. İnsanlar
her ne sorunları olursa olsun bunu sevgi, saygı ve uyum içerisinde kolaylıkla
halledebileceklerini bilmenin huzur ve güvenini yaşayacaklardır. Hadislerde, o dönemde
toplumda hakim olacak olan bu güvenli ortam çok çarpıcı örneklendirmelerle haber
verilmiştir. Bu bilgilere göre, Altınçağ'da kurtla koyun birarada otlayacak, çocuklar
yılan ve akreple oynayacak ama zarar görmeyeceklerdir. Bu güven ortamını tarif eden
hadislerden bazıları şöyledir:
... Her yer emin bir hale gelir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 58)
... Onun zamanında kurtla koyun bir arada otlayacak, çocuklar yılan ve akreple
oynaşacak... (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s. 179, 1699)
Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek
olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir. (Nuaym b. Hammad, vr. 74b; Suyuti, c. II, s. 77;
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Daha önce zulümle dolu olan dünyayı, adaletle doldurur. Adaleti o denli olur ki,
uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz ve bir damla kan bile akıtılmaz. Dünya,
adeta Asr-ı Saadet devrine geri döner. (Nuaym b. Hammad, K. Fiten vr. 77b; Suyuti, c.
II, s. 77; El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
Rükün ile Makam arasında kendisine biat edilecektir. Hz. Mehdi o kadar merhametli
olacaktır ki, zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin
burnu kanayacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
69HZ. MEHDİ ZAMANINDA TÜM DÜNYAYA BARIŞ VE HUZURUN
HAKİM OLACAĞI NASIL HABER VERİLMEKTEDİR?
Altınçağ'da yaşanacak olan tüm güzelliklerin yanı sıra toplum yaşantısı da son derece
huzurlu olacaktır. Allah, iman eden ve dinine yönelen insanlara, o döneme dek görülmemiş
güzellikte bir yaşam sunacaktır. Allah Kuran'da, güzellik yapan, Kuran ahlakına uyan
kullarını daha güzeli ve fazlasıyla nimetlendireceğini şöyle müjdelemektedir:
Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir.
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı
sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.
(Yunus Suresi, 25-26)
Ayette bildirilen güzellik yapan insanlara vaat edilen barış yurdu Altınçağ'da tam
anlamıyla yaşanacaktır. Kuran ahlakının yaşanması, …Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için
ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın. (Bakara Suresi, 60)
ayeti gereğince, insanların karışıklığa, huzursuzluğa ve sıkıntıya yol açabilecek her türlü
tavırdan sakınmalarını sağlayacaktır. Toplumlar, her zaman için Kuran ahlakına uygun
huzur ve sükunet dolu, itidalli, hoşgörülü, sorunları akılcı bir şekilde çözme arayışı içinde
olan, olayları tırmandırmayan aksine her zaman uzlaştırıcı yönde olan bir tutum
sergileyeceklerdir.
70HADİSLERDE HZ. MEHDİ'NİN İNSANLAR ARASINDAKİ KİN,
DÜŞMANLIK VE HUSUMETİ ORTADAN KALDIRACAĞI BİLDİRİLMİŞ
MİDİR?
Hz. Mehdi vesilesiyle Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim olması sonucunda insanlar
arasındaki kin, husumet, düşmanlık gibi duygular son bulacak, tüm yeryüzüne barış ve
huzur hakim olacaktır. Peygamberimiz (sav) Altınçağ'ın bu önemli özelliğini hadislerinde
şöyle haber vermektedir:
Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir
düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler
muhakkak kaybolup gidecektir. (Sahih-i Müslim, 1/136)
Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim Ehli
Beytim'den birisi çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve düşmanlıkla doluysa, O dünyayı
adaletle doldurur. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)
Hz. Mehdi, önceden aralarında husumet olan halklar arasında çok büyük bir kardeşlik
yaşanmasına, tüm sorunların sevgi ve güzel ahlak ile çözüme kavuşturulmasına vesile
olacaktır.
71ALTINÇAĞ'DA İNSANLAR ARASINDAKİ SEVGİ, KARDEŞLİK VE
MUHABBET NASIL OLACAKTIR?
Allah bizimle insanları nasıl şirk adavetinden (düşmanlığından) kurtararak,
onların kalplerine ülfet ve muhabbet yerleştirmiş ve din kardeşi yapmışsa, Mehdi ile
fitne adavetinden kurtaracak ve kardeş yapacaktır. (Taberani'den, Heysemi, c. VII, s.
317; Nuaym b. Hammad, vr 52b; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
20)
Nasıl bizimle, onlar aralarındaki şirk ve adavetten kurtulmuş ve kalplerine ülfet
ve muhabbet yerleştirmişse, (onun gelişiyle) yine öyle olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 20)
Benim evladımdan Muhammed b. Abdullah (Mehdi) ile Cenab-ı Hak sünnetleri
ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile müminlerin kalpleri ferahlar. Acem ve Arap
milletleri arasında ülfet ve muhabbet yerleşir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 66)
73PEYGAMBERİMİZ (SAV), HZ. MEHDİ DÖNEMİNDE TÜM
TOPLUMLARA GÜZEL AHLAKIN HAKİM OLACAĞINI HABER VERMİŞ
MİDİR?
Tüm insanların çok büyük bir huzur, güven ve konfor içinde olacakları Altınçağ'ın en
önemli özelliklerinden biri, insanların Kuran'a bağlı olduğu ve Kuran ahlakının eksiksiz
olarak yaşandığı bir dönem olmasıdır. İnsanlar Allah'tan korktukları ve ahirette tüm yapıp
ettiklerinden sorguya çekileceklerinin bilincinde oldukları için bencillik, kin, öfke, nefret,
haset, intikam hisleri gibi kötü ahlak özelliklerinden, yolsuzluktan, haksız kazanç elde
etmekten, yalan söylemekten, insanların canına kast etmekten, rüşvet almaktan titizlikle
sakınacaklardır. Bunların yerine insanlar arasında dürüstlük, yardımseverlik, fedakarlık,
başkalarının iyiliğini, sağlığını, rahatını, güvenliğini düşünmek, sevgi, saygı, merhamet,
vefa, sadakat, kardeşlik gibi güzel ahlak özellikleri hakim olacaktır.
Allah'tan korkup sakınan, ihlaslı, tevekkül sahibi, herşeyi hayır gözüyle değerlendiren,
çokça şükreden, vicdanlı, şefkatli, merhametli, adil, cesur, güvenilir, güçlü, onurlu,
alçakgönüllü, anlayışlı, hoşgörülü, insancıl, sevecen, hakkı söylemekten çekinmeyen,
sabırlı, öfkesine kapılmayan, hatalarında direnmeyen, çoğunluğa değil hakka uyan, sözüne
sadık, vefakar, iffetli, uzlaştırıcı kimselerin varlığı üstün ahlaklı toplumlar oluşmasını
sağlayacaktır.
Allah korkusunun ve Kuran ahlakının yaşanması sonucunda ümitsiz, şevksiz insan
kalmayacak, her işlerinde şevkle hareket edecek, topluma ve kendilerine faydalı kimseler
haline geleceklerdir.
Allah'ın kendileri için yarattığı güzelikleri ve çevrelerindeki nimetleri çok daha iyi
görüp takdir edebilecek ve tüm bunlardan çok daha fazla zevk alabileceklerdir. İnsanlara,
çocuklara karşı duyulan sevgi; yaşlılara, muhtaçlara duyulan şefkat ve merhamet hisleri çok
fazla artacaktır. İnsanlar yanlarında çalışan kimselere karşı sevgi ve saygı dolu bir ahlak
göstereceklerdir. Çalışanlarının ailelerini koruyup kollayacak, her sorunlarına ortak olup,
her ihtiyaçları olduğunda toplumun her kesimi birbirinin yardımına koşacaktır.
Toplumda sahtelik, basitlik, yüzeysellik tümüyle ortadan kalkacak; insanların
kişiliklerine derinlik, samimiyet, ve kalite hakim olacaktır. İnsan ruhuna ve mümin
kişiliğine yakışmayan her türlü kirlilik ve basitlik Kuran ahlakının yaşanmasıyla
kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Yine Kuran ahlakının bir gereği olarak insanlar temizliğe de büyük önem verecek,
hem çevrelerini hem de kendilerini olabildiğince temiz ve güzel hale getireceklerdir.
Toplumun her kesiminde, tüm insanlar son derece temiz, şık ve bakımlı olacaklardır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da, Hz. Mehdi döneminde yaşanacak
olan bu ahlak güzelliği şöyle ifade edilmiştir:
Tabarani, Evsad'da Amr. B. Ali tariki ile Hz. Ali b. Ebi Talib'den tahric etti:
... Cenab-ı Hak İslamı nasıl Bizimle başlatmışsa O'nunla sona erdirecektir. Nasıl,
Bizimle onlar aralarındaki şirk ve adavetten (husumet ve düşmanlıktan) kurtulmuş ve
kalplerine ülfet (dostluk) ve muhabbet (sevgi) yerleşmişse, (Onun gelişi ile) yine öyle
olacaktır. (Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri, Celalettin Suyuti, s. 20)
... Onun döneminde iyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır.
(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)
74- HADİSLERDE HZ. MEHDİ DÖNEMİNDE İNSANLAR ARASINDA
YAŞANACAK OLAN SOSYAL ADALET NASIL ANLATILMIŞTIR?
Bazı toplumlarda dil, ırk, etnik köken gibi özellikler çok büyük önem taşımakta ve
adaleti uygulayan kimselerin kararlarına etki edebilmektedir. Oysa farklı ırk ve milletlerin
bulunmasının bir amacı, çatışma ve savaş değil, kültürel bir zenginliktir. Bu çeşitlilik
Allah'ın yaratışındaki bir güzelliktir. Bunun yanı sıra zenginlik ya da fakirlik gibi etkenler
de insanların birbirlerine karşı olan tavırlarına ve adalet anlayışlarına etki edebilmektedir.
Oysa Kuran ahlakına göre, insanlar Allah Katında yalnızca imanlarının ve Allah
korkularının derinliği ile üstün olabilirler. Dolayısıyla Kuran ahlakının tüm yeryüzüne
hakim olması, yeryüzünde bu anlayış eksikliğine bağlı olarak yaşanan sosyal adaletsizlikleri
ortadan kaldıracak en güzel ve tek çözüm yoludur. Kuran'da tarif edilen İslam ahlakı, adil,
şefkatli, merhametli, zengin fakir ayrımı yapmadan ihtiyaç içinde olana yardım etmeyi
gerektirmektedir. Kuran'a göre gerçek adalet, sadece Allah rızası gözetilerek, Allah'tan
korkarak sağlanan bir adalettir. Böyle bir adalet hedeflendiğinde, ne şahsi bir menfaat, ne
dostluk, ne düşmanlık, ne de kişinin hayata bakış açısı, dili, ırkı, teninin rengi kararlarında
etki edemeyecek, sadece haktan yana karar verilecektir. Allah'ın izniyle Altınçağ'da böyle
bir ahlak tüm toplumlara hakim olacak ve gerçek adalet, gerçek huzur ve güven tüm
yeryüzüne hakim olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da yaşanacak olan
bu durum şöyle haber verilmektedir:
İnsanlar oldukça hayırlı, yaşantıları gayet rahat olacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun mislini
kesinlikle bulmamıştır... (Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el Ehadis, s. 508)
Hadislerin işaretlerine göre Altınçağ'da, toplumda ihtiyaç içinde olanın
gözetilmemesi, sadece çok küçük bir zümrenin bolluk içinde yaşaması gibi adaletsizlikler
son bulacaktır. Komşusu açken kimse tok yatmayacak, tek yanlı zenginlik utanç vesilesi
haline gelecektir. Egoistlik ve bencillik ortadan kalkacağı için herkes birbirini yemeğe davet
edecek, maddi manevi tüm imkanlarını birbiriyle paylaşacaktır. Halkın birbirine karşı olan
merhameti alabildiğine artacak, herkes birbirini zengin etmeye çalışacaktır. Güçlü olan haklı
olmayacak, haklı olan güçlü olacaktır. Kuran ahlakının hakim olduğu bu dönemde toplumun
her kesimindeki insanlar arasında çok büyük bir eşitlik yaşanacak, huzur ve güven dolu bir
ortam olacaktır. Bu ortamın bir sonucu olarak insanlar hiçbir sahtekarlığa, kötülüğe ve
haram fiillere de yanaşmayacaklardır.
75ALTINÇAĞ'DA İNSANLAR FİKİR HÜRRİYETİNE SAHİP OLACAKLAR
MIDIR?
İslam ahlakı, inanç konusunda insanlara tam bir hürriyet tanımaktadır. İslam'ın
vahyedildiği dönemden günümüze kadar geçerli olan bu anlayış, İslam ahlakının da temelini
oluşturmuştur.
İslam ahlakına göre insan istediği inancı seçmekte özgürdür ve hiç kimse bir diğerini
inanç konusunda zorlayamaz. Müslüman İslam olmasını talep ettiği kişiye sadece tebliğ
yaparak, Allah'ın varlığını, Kuran'ın Allah'ın hak kitabı, Hz. Muhammed (sav)'in ise O'nun
elçisi olduğunu, ahiretin ve hesap gününün varlığını, İslam ahlakının güzelliklerini
anlatmakla yükümlüdür. Ama bu yükümlülüğü sadece din ahlakını anlatma ile sınırlıdır.
Allah Kuran'da bu durumu şöyle bildirmektedir:
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık
ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba
yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
Kendisine İslam dini anlatıldığı zaman kişi kendi isteğiyle iman eder, hiçbir baskı ya
da zorlama altında kalmadan karar verir. İnsan doğruyu ya da yanlışı seçmekte özgürdür.
Eğer yanlış seçimi yaparsa ahirette bunun karşılığını alacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki bilgilere göre Altınçağ'da, Kuran ahlakının bir
gereği olan bu fikir özgürlüğüne dayalı anlayış tüm toplumlara hakim olacaktır. Bunun
sonucunda ise siyasi çekişmeler tamamen ortadan kalkacak, dostluk ve sevgi içerisinde tam
bir demokrasi ortamı oluşacaktır. Başkalarına zarar vermemek şartı ile her türlü inanç
özgürce yaşanacak, kargaşa ve çatışmaya sebebiyet vermeden herkes fikrini istediği gibi
beyan edebilecektir.
76ALTINÇAĞ'DA FARKLI DİNLER ARASINDAKİ BARIŞ VE
HOŞGÖRÜ NASIL OLACAKTIR?
İslam dini, insanları dini inançlarını seçmede özgür bırakırken, diğer dinlere saygılı
olmayı emreder. Bir insan Kuran'da batıl olarak tarif edilen bir inanca sahip olsa dahi,
Kuran ahlakını yaşayan insanlar arasında huzur ve barış içinde yaşayabilir. Kendi
inançlarına göre ibadetlerini özgürce yerine getirebilir. Hiç kimse bir diğerini kendi dininin
ibadetlerini yerine getirmekten alıkoyamaz. Ya da bir insanı istediği şekilde ibadet etmeye
zorlayamaz. Bu İslam ahlakına aykırıdır ve Allah'ın razı olmadığı bir davranış biçimidir.
İslam tarihini incelediğimizde Peygamberimiz (sav)'in döneminde de herkesin özgürce
ibadet edebildiği, inançlarının gereklerini yerine getirebildiği bir toplum modelinin hakim
olduğu görülmektedir. Kuran'da Ehl-i Kitab'ın ibadet yerleri olan manastır, kilise ve
havralardan da Allah'ın koruduğu ibadet mekanları olarak söz edilmektedir:
... Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi olmasaydı, manastırlar,
kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak
yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder.
Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)
Peygamberimiz (sav)'in hayatında bu ahlakın pek çok örneğine rastlanmaktadır.
Peygamberimiz (sav), kendisiyle görüşmeye gelen Hristiyanların kendi mescidinde ibadet
etmelerini söylemiş ve bu iş için mescidi onların kullanımına bırakmıştır. (Ali Bulaç,
Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, İz Yayıncılık, 16. Baskı, İstanbul, 1998, s. 241)
Peygamberimiz (sav)'den sonraki halifeler devrinde de bu hoşgörülü anlayış korunmuştur.
Şam fethedildiği zaman, camiye çevrilen bir kilise ikiye bölünmüş, bir yarısında
Hristiyanlar, öbür yarısında Müslümanlar ibadet etmişlerdir. (Ali Bulaç, Çağdaş Kavramlar
ve Düzenler, İz Yayıncılık, 16. Baskı, İstanbul, 1998, s. 241)
Hadislerde tüm halkların barış ve huzur içerisinde yaşadıkları Asr-ı Saadet dönemi
gibi, Hz. Mehdi döneminde de aynı hoşgörü anlayışının hakim olacağı bildirilmektedir. Bu
bilgilere göre Müslümanlar ile Hiristiyan alemi arasında karşılıklı hoşgörüye dayalı bir
kardeşlik, şefkat ve merhamet anlayışı oluşacaktır. Hristiyanların ve Yahudilerin tüm
ibadethaneleri, havralar, kiliseler ve vakıfları koruma altına alınacak, kilise açmak
isteyenlere, dini inançları doğrultusunda talepte bulunanlara, ibadetlerini yerine getirmek
isteyenlere imkan tanınacaktır. Tüm Hristiyanların ve Yahudilerin kendileri için kutsal
sayılan topraklarında barış, huzur ve güvenlik içinde yaşamaları sağlanacak, her türlü sorun
sevgi, saygı ve hoşgörü anlayışıyla kolaylıkla halledilebilecek, tüm halklar birbirleriyle
uyum ve dostluk içerisinde yaşamlarını sürdürebileceklerdir.
77HADİSLERDE HZ. MEHDİ ZAMANINDAKİ BENZERSİZ BOLLUK,
ZENGİNLİK VE TÜM EKONOMİK SIKINTILARIN SONA ERMESİ NASIL
HABER VERİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da yaşanacak nimetlerin eşşizliği çok
detaylı olarak anlatılmaktadır. Bu anlatımlara göre Altınçağ, ürünlerde ve mallarda çok
büyük bolluk ve bereketin yaşandığı bir dönem olacaktır. Benzeri görülmemiş bir zenginlik
yaşanacak, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, açlık, sefalet ve darlık yılları tümüyle sona
erecektir. İhtiyaç içinde olan kimse kalmayacak, herhangi bir talepte bulunana istediğinden
kat kat daha fazlası verilecek, hiçbir şey sayılıp ölçülmeyecektir. Maddi manevi her türlü
imkan insanların rahatı, konforu, neşesi ve huzuru için kullanılacak, en ufak bir sıkıntı,
yokluk ve açlık yaşanmayacaktır. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi döneminde
gerçekleşecek olan bu bolluk ve zenginliği hadislerinde şöyle haber vermektedir:
Ümmetimden Mehdi çıkacaktır. Allahu Teala Hazretleri, insanları zengin kılmak
için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve
arzın nebatatı çok fazla olacak, Hz. Mehdi, insanlara eşit şekilde bol bol mal
dağıtacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
... Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. (Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el
Ehadis, s. 508)
İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir. (El Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
O zaman ümmetim, iyisi kötüsü hepsi de mislini görmedikleri nimetlerle
nimetlenir... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 16)
... Mal da o kadar çoğalacaktır ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir. (Sünen-i
Ibn-i Mace, 10/340)
Ahir Zamanda bir halife olacak, malı sayıp hesap etmeden taksim edecektir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
Emirlerinizden bir emir olacak ki, malı saymayacaktır. Birisi ondan mal
istediğinde, Al der O da elbisesini yayar ve o da doldurur. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
Ümmetim arasında bir halife olacak, malı saymadan verecektir. (Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
78- HADİSLERDE HZ. MEHDİ ZAMANINDA TARIMDA YAŞANACAK
GELİŞMELERE NASIL İŞARET EDİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, topraktan da her zamankinden çok daha fazla
ürün elde edileceği ve bu alanda da benzersiz bir bolluk ve bereketin görüleceği
bildirilmektedir:
İnsanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak...
Onun zamanında, insan birkaç avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir...
(Kıyamet Alametleri, s. 164/ El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
... Yer yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak
(vermemezlik etmeyecek)tır... (Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el Ehadis, s. 508)
…O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı
(bitkileri) çok fazla olacak…(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
Yine Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde haber verildiğine göre, Altınçağ'da
yeryüzünün su kaynaklarında da büyük bir bolluk söz konusu olacak, bu sulama
imkanlarının artmasıyla tüm topraklar görülmemiş bir şekilde bereketlenecektir:
... Onun zamanında bütün sular tatlılaşacak, nehirler uzayacak, yeryüzü
bitkilerini artıracak ve (içindeki) hazinelerini dışa çıkaracaktır. (En-Necmu's-sakıb if
Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib, Tercüme eden: Ömer Dönmez, s. 43)
... Onun devrinde, akan ırmaklar bile suyunu fazlalaştıracaktır... (El Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
... Sema yağmurunu indirecek, yer bereketini çıkaracak, daha önce görülmemiş
bir biçimde ümmetim Onun zamanında rahata erecektir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 9)
O yeryüzünü adaletle ve nesafetle doldurur. Arz nebatatını çıkarır, gök de
yağmurunu yağdırır. Ümmetim daha önce görülmemiş biçimde nimetlendirilir. (İbn
Ebi Şeybe, c VII, sf. 512-513; Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin
Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 35)
Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri gerek kötüleri misli görülmemiş şekilde
pek çok nimetlere sahip olacaklardır. Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile
boşa gitmeyecek, toprak tek bir tohum istemeden verimli ve bereketli olacaktır. (ElKavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20-21)
(Mehdi'nin zamanında) gökyüzü yağmurundan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve
cömertçe bol yağdıracak. Yeryüzü bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve
muhakkak onları kemaliyle bitirip ortaya çıkaracaktır... (Saati, H 143, c. XXIV, sf. 50;
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 437)
Peygamberimiz (sav)'in bu hadislerinde Hz. Mehdi zamanında modern tarıma
geçilmesi, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi, tohum ıslahı çalışmaları ve yağmur
sularının yeni barajlar, göletler yapılarak değerlendirilmesi sonucunda oluşacak üretim
artışına işaret ediliyor olabilir. Günümüz teknolojisi çok büyük bir hızla gelişmekte,
ürünlerin hem kalitesinde hem de üretim miktarında çok fazla artırıma gidilebilmektedir.
Daha uzun süre dayanmaları ve daha az su ile büyümeleri de sağlanmaktadır. Yeni
geliştirilen teknolojiler sayesinde ürünlerde çeşitlilik elde edilebilmekte ve dört mevsim her
türlü meyve ve sebze yetiştirilmektedir.
Altınçağ'da tüm bu gelişmeler daha da artacak, ürünlerde olağanüstü bir kalite artışı
olacaktır. Çok daha fazla mahsül veren, tadı, kokusu daha güzel ürünler yetiştirilecektir.
Kuran'da bu konuya işaret eden bir ayette şöyle bildirilmektedir:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir
başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat
arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)
Hadislerin işaretlerine göre Altınçağ'da sulamaya büyük önem verilecek, her yerde
göletler, barajlar, geniş su kanalları, suni ırmaklar oluşturulacak, susuz hiçbir yer
bırakılmayacaktır. Deniz, yağmur ve sel suları da arıtılarak tarımda kullanılacak, bu şekilde
kurak bölgeler çok büyük bolluk ve berekete kavuşacaklardır. Günümüzde henüz çok dar
bir alanda hayata geçirilmiş olan teknolojilerle tüm çöller yeşertilecek ve insanlık çok büyük
bir ekim alanına kavuşacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi vesilesiyle
tüm yeryüzünün bereketleneceği ve topraktan elde edilecek bolluğun çok fazla artacağına
işaret edilmektedir.
Yine hadislerdeki bilgilere göre, tarımda katedilecek tüm bu ilerlemeler sonucunda
hayvanların kalitesinde de büyük bir gelişme kaydedilecek, her türlü hayvansal üretim
artacaktır:
... Ümmet nimetlenecek, hayvanlar bol bol yiyip içecek, arz nebatını çıkaracak...
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 15)
79HZ. MEHDİ DÖNEMİNDE YERALTI ZENGİNLİKLERİ DE
ORTAYA ÇIKARILACAK MIDIR?
Hz. Mehdi döneminde yaşanacak bir başka gelişme de, yeryüzündeki tüm yeraltı
zenginliklerinin ortaya çıkarılması ve bunların insanlığın refahı ve konforu için kullanılması
olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'ın bu özel liği şöyle haber
verilmektedir
Hz. Mehdi hazineleri çıkaracak... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 33)
Onun zamanında yeryüzü içindeki hazineleri dışarıya fırlatacaktır. (El Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
… Arz, içerisinde gizlediği bütün zenginliklerini, altından ve gümüşten sütunlar
halinde dışarı atacak. (İmam Şa'rani, Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.
464)
80- HADİSLERDE BİLİM VE TEKNOLOJİDE KAYDEDİLECEK OLAN
GELİŞMELERE NASIL İŞARET EDİLMİŞTİR?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bilim ve teknolojideki gelişmelere yönelik
işaretler de yer almaktadır. Altınçağ'da tüm toplumlar arasında bilime karşı yoğun bir teşvik
ve eğitim programı uygulanacak, teknolojik gelişmeler doruğa ulaşacak, insanlar
teknolojinin bütün nimetlerinden alabildiğine faydalanacaklardır. Tıpta, tarımda, iletişimde,
sanayi teknolojisinde, ulaşımda çok büyük gelişmeler yaşanacaktır. Tüm bu teknolojik
ilerlemeler, insanların hayatlarına çok büyük bir konfor ve kolaylık sağlayacaktır. Bu
gelişmeler sayesinde çok büyük kolaylıklar yaşanacak, büyük bir hız kazanılacaktır.
Ulaşım teknolojisindeki gelişmeler sonucunda insanların rahatı, güvenliği ve konforu
en üst seviyede sağlanacak, zaman kaybı ve kaza riski en aza indirilecek, bunun için
gereken her türlü önlem alınacaktır. İletişim teknolojisinde de önemli ilerlemeler
sağlanacak, dünyanın dört bir yanıyla haberleşme ve bilgi alışverişindeki hız ve kolaylıklar
en üst seviyeye ulaşacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Tüm bu teknolojiler elde edilirken, insanların sağlığı ve konforuna zarar verebilecek
her türlü sorunun ortadan kaldırılmasına da büyük önem verilecek bu amaçla teknolojinin
zararlı yan ürünlerine karşı kesin önlemler ve tedbirler alınacaktır.
Altınçağ'da yaşanacak bu değişimin en önemli özelliklerinden biri ise, bu tip
gelişmelerden tüm dünya halklarının adil bir şekilde faydalanmasını sağlamak olacaktır.
Tüm olanaklar bütün dünya insanlarının kullanımına sunulacak, herkese aynı güzellikler,
eşit imkanlar oluşturulacaktır.
81HADİSLERDE ALTINÇAĞ'DA TIPTA VE İNSAN SAĞLIĞINDA
YAŞANACAK GELİŞMELER NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Ahir zamanda teknolojik alanda yaşanan her gelişme, tıp alanında olağanüstü
ilerlemelere yol açacaktır. Altınçağ'da yaşanan her türlü bilimsel ve teknolojik gelişme tıbbi
çalışmaları hızlandıracak, Allah'ın izniyle hata payını çok düşürecek, insanların pek çok
hastalığa yakalanma riski önlenecek, hastalıklara teşhis konması kolaylaşacak ve tedavi
imkanları artacaktır.
İnsan hayatına ve sağlığına büyük önem verilecek, insanlar doktor ya da ilaç
bulamadıkları ya da geç veya yanlış tedavi yapıldığı için çaresizlik yaşamayacak, her
ihtiyacı olana o an yardım edilecektir. Herhangi bir insan ayrımı yapılmadan, fakir zengin,
yaşlı genç demeden, herkesin sağlık sorunlarına çok büyük bir özen gösterilecektir. Tüm
insanların sağlığı için mevcut olan tüm imkanlar kullanılacak, her türlü ihtimal
değerlendirilecektir.
Gereken her türlü maddi manevi kolaylıklar da sağlanacaktır. Hastahaneler, ilaçlar,
tedaviler ücretsiz hale getirilecek, yardıma ve bakıma muhtaç insanların ihtiyaçları
kendilerine hiç hissettirilmeden en mükemmel şekilde giderilecektir.
Tüm insanların sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için bilimin ve teknolojik gelişmelerin
ışığında beslenme politikaları en mükemmel hale getirilecektir. Yiyeceklerdeki her türlü
zararı bertaraf edecek çalışma ve ilmi araştırma yapılacaktır. Yiyeceklerin kolesterolünü ya
da sağlığa zararlı diğer yönlerini ortadan kaldıracak bilimsel metodlar geliştirilecektir.
Vücuda zarar veren her türlü yiyecek ve içecek ile ilgili tedbir alınacak, insanların kaliteli ve
temiz besinlerle beslenmeleri sağlanacaktır. Bunun sonucunda da kalp krizi ve yüksek
tansiyon gibi nedenlere dayalı ölümler azalacak, insanların ömürleri görülmemiş bir şekilde
uzayacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Beslenmeyle birlikte tüm toplumlar sağlıklı bir yaşam için sporun gerekliliği
konusunda da bilinçlendirilecek, zinde ve sportmen bir yapı oluşturulmasıyla pek çok
hastalığın önlenmesi sağlanacaktır. Bunların yanı sıra, insanların yaşadıkları olaylara karşı
teveküllü olmaları, birbirlerine karşı sevgi ve hoşgörü dolu bir ahlak göstermeleri
neticesinde psikolojik hastalıklar da ortadan kalkacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da tıp ve sağlık alanında gerçekleşecek
olan tüm bu gelişmelere işaret edilmiş ve bu dönemde insanların ömürlerinin uzayacağı
şöyle bildirilmiştir:
Onun zamanında... ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır. Kötüler
helak olacak, Peygamber Efendimiz (sav)'e buğzedecek kimse kalmayacaktır. (El
Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Ömürler uzayacak, emanetler yerine teslim edilecek. (İmam Suyuti, Kıyamet
Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s. 1699, s. 179)
82ALTINÇAĞ'DA TÜM DÜNYAYA HAKİM OLACAK SANAT VE
ESTETİK ANLAYIŞI NASIL HABER VERİLMİŞTİR?
Altınçağ'da hayatın her anına hakim olan bolluk, zenginlik, güzellik ve ilerlemenin,
sanat alanına da hakim olacağı hadislerde işaret edilen bir başka gelişmedir. Altınçağ'da
sanata büyük önem verilecektir. Tüm insanlar bu konuda yoğun olarak teşvik edilecek,
estetik ve sanata olan eğilim olağanüstü artacaktır. Bütün İslam alemine sanatçı bir ruh
hakim olacak, sanatta çok büyük ilerlemeler kaydedilecektir. Müzikte, resimde ve diğer tüm
alanlarda birbirinden güzel eserler ortaya çıkacak, Allah'a olan imanın insanlara verdiği
geniş ufuk ve derin düşünce, tüm sanat dallarına öncülük edecektir. Bu dönemde insanlar
hep güzellikle karşılaşacak, ahlakları gibi, yaşadıkları yerler, bahçeleri, evlerinin
dekorasyonu, kıyafetleri, dinledikleri müzik, eğlence şekilleri, tiyatroları, resimleri,
sohbetleri de güzelleşecektir.
Estetik olmayan, biçimsiz hiçbir yer, hiçbir bina kalmayacak, gecekondu benzeri
yapılar ortadan kaldırılacak, her yer estetik, göze hoş gelecek hale gelecektir. Pratik ve
estetik iki katlı, geniş evler, havuzlar, bağlar, bahçeler artacak, mevcut alanlar, bahçeler
güzelleşecektir. Sokaklara göze hoş gelen meyve ağaçları ekilecek, hemen her yerde küçük
hayvanat bahçeleri oluşturulacaktır. Doğal parkların sayısı çok fazla artacak, insanların
yaşadıkları yerlerde yoğun bir yeşillik hakimiyeti görülecektir. Halkın bizzat kendisinin de
bakıp beslemekten zevk alacağı binlerce bitki ve çiçek tüm şehir ve kasabaları süsleyecektir.
Tüm bu mekanların ışıkılandırılması, estetiği, boyanması son derece sanatkarane olacak ve
çok estetik hale getirilecek, dünyanın her yerine insan ruhunun çok hoşlanacağı büyük bir
kalite hakim olacaktır.
Tüm mekanlar, yollar, ibadethaneler, eğlence yerleri, dinlenme alanları, işyerleri,
evler, insanların kılık kıyafetleri kısacası her yer tertemiz olacaktır. Bunun yanı sıra
yerleşim merkezlerinde çevre kirliliğinin önüne geçilecek, hava kirliliğine neden olan her
konuya çözüm getirilecektir.
Aynı zamanda insanlar arasında hayvan sevgisi de teşvik edilecek, her türlü hayvanın
rahatlıkla sevilebileceği ve incelenebileceği zevkli ve estetik ortamlar oluşturulacaktır.
Aslan, kaplan, panter, çita gibi hayvanlar eğitilecektir. Çeşitli metodlar ve biyolojik
tekniklerle saldırganlıkları ortadan kaldırılacak ve insanların rahatça bağlantı kurabileceği,
sevgi gösterebileceği hale geleceklerdir. Şehirlerde ve kasabalarda leylek, pelikan gibi her
türlü kuş çeşidi rahatlıkla barınabilecektir. Akrep, yılan gibi hayvanların zehirlerinin
bilimsel metodlarla yok edilmesi sayesinde ise, bunların da insanlara zarar vermesi
engellenecek, yılan bile estetik hale getirilecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Kuran ahlakının insanlara kazandırdığı sevgi anlayışı sonucunda hayvan düşmanlığı
ortadan kalkacak, hayvanlara zarar verici tüm davranışlar giderilecektir. Böylece tüm
hayvanların, kuş nesillerinin yok olma tehlikesi ortadan kalkacak ve hayvan türlerinde
çoğalma sağlanacaktır.
Ahir zamanda yaşanacak olan bu ortama Peygamberimiz (sav)'in bir hadisinde şöyle
dikkat çekilmiştir:
...kişi, koyun ve hayvanlarına haydi gidin otlayın, diyecek, onlar gidecekler,
ekinin ortasından geçtikleri halde bir başak bile ağızlarına almayacak, yılan ve
akrepler kimseye eza etmeyecekler, yırtıcı hayvanlar kapıların önünde duracak da
kimseye zararları dokunmayacak... (Kıyamet Alametleri, Pamuk Yayınları, s. 245)
Habis El Hadrami'nin naklettiğine göre: ... Yılanlar çocuklarla, inekler aslanlarla
geçinebilecek. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 64)
83ALTINÇAĞ'DA
TÜM
İNSANLARIN
HZ.
MEHDİ'NİN
YÖNETİMİNDEN RAZI OLACAKLARI NASIL ANLATILMIŞTIR?
Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi'nin önderliğinde yaşanacak olan
Altınçağ'ın ne kadar hayırlı bir dönem olduğunu hatırlatmış ve bu devirde denizdeki
balıklardan havadaki kuşlara kadar yerdeki ve gökteki tüm canlıların ve tüm
insanların Hz. Mehdi'den razı olduklarını bildirmiştir:
Mehdi ile müjdelenin... Ondan yer ve gök ehli razıdır... (Kitab-ül Burhan fi Alametil Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)
... O zaman, yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki
balıklar bile onun hilafetiyle sevineceklerdir... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
Ebu Said Hudri Resulluh'dan rivayet ediyor:
Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının Kraliçe arıya sığındıkları gibi
(onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle
dolduracaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 11)
Allah, Kuran ahlakına uyan Müslümanlara cennet hayatlarında sunulacak olan
güzellikleri ayetlerinde ayrıntılı olarak tarif etmiştir. Altından ırmaklar akan güzel mekanlar,
pınarlar, durmaksızın akan kaynaklar, konaklar, köşkler, kıyafetler, yiyecekler, içecekler,
mücevherler, güzel ahlaklarına karşılık sonsuz hayatta onlara verilecektir. Cennet
Müslümanların her zaman kavuşmayı istedikleri sonsuz yaşamdır:
Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız. Onların etrafında
altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk)
aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız. İşte, yaptıklarınız dolayısıyla
mirasçı kılındığınız cennet budur. Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan
yiyeceksiniz. (Zuhruf Suresi, 70-73)
İşte Altınçağ da tüm Müslümanlara böyle güzel bir hayatın dünyada hazırlanıp
sunulmasıdır. Bu dönem Peygamber Efendimiz (sav)'in müjdelediği gibi cennetin dünyadaki
bir müjdesi, Allah'ın müminlere bir lütfudur. Bolluğuyla, bereketiyle, insanlara sağlayacağı
her türlü konforuyla ve huzur dolu ortamıyla her Müslümanın ulaşmak isteyeceği bu dönem,
iman eden insanlar için dünya hayatında çok üstün bir mükafattır. Bu güzel dönemle
müjdelenmek de kuşkusuz tüm Müslümanlar için çok büyük bir şereftir.
Hz. Mehdi’nin gelişi konusu İslam tarihinde her dönemde önemli bir yer
tutmuştur.
Peygamber Efendimiz (sav)'in çok sayıdaki hadisinde, ismiyle, vasıflarıyla,
yardımcılarıyla, devrinin özellikleriyle ve yapacağı icraatlarla ayrıntılı olarak
tarif edilen Hz. Mehdi'nin geleceğine dair çeşitli Kuran ayetlerinde de işari manada
müjdeler vardır. Tüm ehl-i sünnet alimleri de Hz. Mehdi'nin ahir zamanda geleceği
konusunda ittifak halindedirler. Peygamberimiz (sav)'in müjdelediği bu şahsın
geleceği ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edeceği hakkında, muteber İslam alimleri
arasında hiçbir görüş ayrılığı yoktur.
Bu kitapta, Hz. Mehdi hakkında Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde yer
alan bilgilere ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
Kitap Taramak Gerçekten İncelik Ve Beceri İsteyen, Zahmet Verici Bir İştir.
Ne Mutlu Ki, Bir Görme
Engellinin, Düzgün Taranmış Ve Hazırlanmış Bir E-Kitabı Okuyabilmesinden Duyduğu
Sevinci Paylaşabilmek Tüm Zahmete Değer.
Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin
5.Maddesinin İkinci Fıkrası Çerçevesinde Bandrol Taşıması Zorunlu Değildir.
Buraya Yüklediğim E-Bookları Download Ettikten 24 Saat Sonra Silmek Zorundasınız.
Aksi Taktirde Kitabin Telif Hakkı Olan Firmanın Yada Şahısların Uğrayacağı Zarardan Hiç
Bir Şekilde Sitemiz Sorumlu Tutulamaz ve Olmayacağım.
Bu Kitapların Hiçbirisi Orijinal Kitapların Yerini Tutmayacağı İçin Eğer Kitabi Beğenirseniz
Kitapçılardan Almanızı YaDa E-Buy Yolu İle Edinmenizi Öneririm.
Tekrarlıyorum Sitemizin Amacı Sadece Kitap Hakkında Bilgi Edinip Belli Bir Fikir Sahibi
Olmanız Ve Hoşunuza Giderse Kitabi Almanız İçindir.
Benim Bu Kitaplarda Herhangi Bir Çıkarım YaDa Herhangi Bir Kuruluşa Zarar Verme
Amacım
Yoktur.
Bu Yüzden E-Bookları Fikir Alma Amaçlı Olarak 24 Saat Sureli Kullanabilirsiniz. Daha
Sonrası
Sizin Sorumluluğunuza Kalmıştır.
1)Ucuz Kitap Almak İçin İlkönce Sahaflara Uğramanızı
2)Eğer Aradığınız Kitabı Bulamazsanız %30 Ucuz Satan Seyyarları Gezmenizi
3) Ayrıca Kütüphaneleri De Unutmamanızı Söyleriz Ki En Kolay Yoldur
4)Benim Param Yok Ama Kitap Okuma Aşkı Şevki İle Yanmaktayım Diyorsanız
Bizi Takip Etmenizi Tavsiye Ederiz
5)İnternet Sitemizde Değişik İstedğiniz Kitaplara Ulaşamazsanız İstek Bölümüne Yazmanızı
Tavsiye Ederiz
Bu Kitap Bizzat Benim Tarafımdan By-Igleoo Tarafından
www.CepSitesi.Net www.MobilMp3.Net www.ChatCep.Com www.İzleCep.Com
www.MobilMp3Ler.Com
Siteleri İçin Hazırlanmıştır. E-Book Ta Kimseyi Kendime Rakip Olarak Görmem
Bizzat Kendim Orjinalinden Tarayıp E-Book Haline Getirdim Lütfen Emeğe Saygı Gösterin.
Gösterinki Ben Ve Benim Gibi İnsanlar Sizlerden Aldığı Enerji İle Daha İyi İşler
Yapabilsin. Herkese Saygılarımı Sunarım .
Sizlerde Çalışmalarımın Devamını İstiyorsanız Emeğe Saygı Duyunuz Ve Paylaşımı
Gerçek
Adreslerinden Takip Ediniz.
Not : Okurken Gözünüze Çarpan Yanlışlar Olursa Bize Öneriniz Varsa Yada Elinizdeki
Kitapları Paylaşmak İçin Bizimle İletişime Geçin.
Teşekkürler. Memnuniyetinizi Dostlarınıza Şikayetlerinizi Yönetime Bildirin
Ne Mutlu Bilgi İçin Bilgece Yaşayanlara.
By-Igleoo www.CepSitesi.Net
Download