global strateji enstitüsü

advertisement
HABER BÜLTENİ
28 Kasım 2007
Haber Özetleri
Irak

ABD Başkanı George W. Bush'un, Irak İslam Yüksek Konseyi (SCIRI) lideri
Abdülaziz El Hekim'i Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te kabul ederek bir süre
görüştüğü bildirildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Annapolis
Konferansı'ndan dönüşte, İran ile yakın ilişkileri bulunan El Hekim'i kabul eden
Bush'un, Irak ve ABD arasında kurulacak uzun dönemli ilişki hakkında resmi
görüşmelere başlamanın önemi konusunu gündeme getirdiği belirtildi. Beyaz
Saray sözcüsü Dana Perino, Bush ile El Hekim’in Irak’ta güvenliğin
geliştirilmesi ve Bush ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasında, iki ülke
arasındaki uzun dönemli ilişki hakkında gelecek yıl resmi görüşmelerin
başlatılması konusunda varılan anlaşmanın önemi üzerinde durduklarını
söyledi. Bush ile El Hekim’in, ayrıca, Irak’ta mezhep çatışmalarının en yoğun
yaşandığı bölgelerden gelen Sunni ve Şii grupların “kabile uyanışı” adı ile bir
araya gelerek buluşmaları konusunda görüştüklerini anlatan Perino, görüşme
sırasında “Irak ileriye doğru adım atarken Irak’ın komşularından gelecek
desteğin önemine” işaret edildiğini belirtti. (AA)(NTV)

Irak İslam Yüksek Konseyi’nin (SCIRI) önde gelen yetkililerinden Ammar ElHekim, İran ile ABD arasında yapılacak dördüncü tur görüşmelerin daha şeffaf
ve ciddi olması gerektiğini söyledi. SCIRI’nin yayın organı “El-Adale”
gazetesine demeç veren Ammar El-Hekim, İran’la ABD arasında Irak
konusunda yapılan görüşmelerden memnuniyet duyduklarını belirterek,
dördüncü tur görüşmelerde iki ülke arasındaki sorunların çözümlenmesini ve
bunun Irak’taki duruma olumlu şekilde yansımasını umduğunu ifade etti. İki
ülke arasındaki görüşmelerin başlı başına bir öneme sahip olduğunu belirten
Ammar El-Hekim, İran ve ABD arasında yaşanan gerilimlerin her iki ülke,
bölge ve Irak üzerinde olumsuz sonuçlar doğurduğunu öne sürdü. Ammar ElHekim, SCIRI’nin diğer milliyetçi partilerle birlikte İran’la ABD’yi görüşmelere
teşvik ederek yaşanan çıkmaza çözüm bulmaya çalıştığını da belirtti.
(www.yakindoguhaber.com)

Irak’ta 200 Şii ve Sünni âlim, Necef kentinde düzenlenen bir konferansta bir
araya geldi. Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, Irak’ta Şii ve Sünni
âlimlerin katıldığı ilk ulusal konferans dün Necef kentinde çalışmalarına
başladı. Konferansa katılan 200 kadar Şii ve Sünni din âliminin Ayetullah
Sistani ve diğer dini mercilerle de görüşmelerde bulunduğu bildirildi. Şii ve
Sünni âlimlerin bir araya geldiği söz konusu konferansın Irak’taki Müslümanlar
1
arasındaki birliği sağlamayı hedeflediği bildirilirken, konferansa, Şii Vakfı
Divanı âlimleri, Irak Kürt âlimleri, Bağdat, Basra, Musanna, Nasıriye, Kut ve
Divaniye âlimlerinin de katıldığı ifade edildi. Öte yandan konferans devam
ederken, Irak’ın güneyindeki Sünni âlimlerden Şeyh Halid El-Molla
başkanlığındaki Sünni âlimler heyeti, Ayetullah Ali Sistani’yi ziyaret etti. Şeyh
Halid El-Molla, Ayetullah Sistani’yi ziyaretinden sonra yaptığı açıklamada
“dünyadaki tüm İslam âlimlerinden tüm Iraklıları hedef alan şiddet eylemlerini
kınamalarını istiyoruz”, dedi. Dünyadaki tüm İslam âlimlerinin Irak’ta
yaşananlar konusunda doğru bilgilere sahip olmasını istediğini belirten Şeyh
Halid El-Molla, El-Kaide’nin Irak’taki eylemlerinin de açık ve net bir şekilde
kınanması gerektiğini ifade etti. Şeyh Halid El-Molla, “Dünyadaki tüm İslam
âlimlerine sesleniyorum, Ayetullah Sistani; Iraklıların kanının, özellikle de
Sünnilerin kanının dökülmesini haram saymaktadır, o Şiilerden, Sünni
kardeşlerini korumasını ve onları tehlikelerden uzak tutmasını istemektedir”,
ifadesinde bulundu. (www.yakindoguhaber.com)

Irak hükümetinin, gelecek yıl kendi güvenlik kuvvetlerinin ülkenin kontrolünü
tümüyle üstlenmesi için 9 milyar dolar harcayacağı bildirildi. Irak Maliye
Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Aziz Cafer parlamentoda yaptığı
konuşmada, 2008 yılı bütçesinin iki önceliğinin ekonomik kalkınma ve güvenlik
olduğunu belirtti. Cafer, 1 Ocakta yürürlüğe girecek 48,4 milyar dolarlık yeni
bütçenin 9 milyarının güvenlik alanındaki harcamalara ayrıldığını söyledi.
Irak'ın bu yıl güvenlik harcamalarına bütçeden ne kadar para ayırdığı
konusundaki rakamlar açıklanmadı. (AA)(AP)

Irak'ın kuzeyindeki sözde Kürt yönetiminin yetkilisi Neçirvan Barzani, "Irak
Anayasasının 140. maddesinin uygulanmasının bölgenin istikrarı için çok
önemli olduğu" görüşünü dile getirdi. Barzani, BM'nin Irak Özel Temsilcisi
Staffan de Mistura ile BM'nin Erbil Ofisinin açılışına katıldı. Barzani burada
yaptığı konuşmada, "140. maddenin uygulanmamasını endişeyle karşıladığını"
ifade ederek, "zamanın gittikçe daraldığını" kaydetti. "Şu ana kadar merkezi
hükümet tarafından bu madde için herhangi bir somut adımın atılmamasının
da endişe verici olduğunu" belirten Barzani, ''Şunu belirtmek istiyorum ki
zaman geçiyor. ABD, merkezi hükümet ve BM'den bu maddenin uygulanması
için açık şekilde rol oynamasını istiyoruz. 140. maddenin uygulanması bizim
için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle bu sorunun çözülmesini istiyoruz.
140. maddenin uygulanması bölgenin istikrarı için çok önemlidir'', ifadesinde
bulundu. Irak Anayasasının 140. maddesi, Kerkük'ün geleceğinin
referandumla belirlenmesini öngörüyor. Barzani, Irak Petrol Bakanı Hüseyin
Şahristani'nin petrol anlaşması ile ilgili sözlerine ilişkin bir soruya karşılık da
"Şahristani'nin konuşmalarının kendileri için önemsiz olduğunu" ifade ederek,
''Bu sözlerin önemi yok. Yaptığımız petrol anlaşmaları geçerlidir. Bunu
uygulamaya devam ediyoruz. Zaten Şahristani'nin bakanlığı henüz yasal
değil'', iddiasında bulundu. (AA)

ABD Başkanı George W. Bush ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasında
imzalanan anlaşmaya, Iraklı siyasetçiler farklı yorumlar geldi. Bazı Sünni ve Şii
siyasetçiler bu tür anlaşmaların Amerika’nın Irak’ın içişlerine müdahalesi
anlamına geldiğini vurguladılar. Sadr Grubu, “bu anlaşma, Irak’ı uzun vadeli
olarak işgal altında kalmasıdır”, açıklamasında bulundu. Öte yandan Dava
2
Partisi yetkilisi Ali El-Edip imzalanan anlaşmanın Irak’ın geleceği için önemli
olduğunu açıkladı. (www.wasatonline.com)

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani yaptığı açıklamada, devletin
yönetilmesinde
Sünni
Arapların
rolü
olmadan
milli
barışın
gerçekleşmeyeceğini dile getirerek, Iraklı siyasi gruplar arasında mutabakata
varılan konuların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. (www.aswataliraq.info)

Irak Maliye Bakanı Bayan Cabir Solak’ın, görevine yeni atanan Ürdün Maliye
Bakanı Hamed El-Kesasibe ile görüştüğü ve kendisini kutladığı bildirildi. Öte
yandan iki bakanın görüşme sırasında, iki ülke arasındaki ekonomik
anlaşmaların devam etmesi ve mali sıkıntıların çözülmesi için yeni bir heyetin
kurulması konularında anlaştıkları bildirildi. (www.alforattv.net)

Irak'ın başkenti Bağdat'ta, Amerikan ordusunun açtığı ateşte 2 sivilin öldüğü
bildirildi. Öte yandan Irak'ın kuzeyindeki bir operasyon sırasında meydana
gelen patlamada da 2 Amerikan askerinin öldüğü, 2'sinin yaralandığı
açıklandı. (AA)(TRT)
Ortadoğu

ABD'nin Maryland eyaleti Annapolis kasabasında yapılan Ortadoğu barış
konferansının açılışında konuşan ABD Başkanı George W. Bush, Filistin
Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in 2008 yılı
sonuna kadar nihai çözüm için ilke anlaşmasına vardıklarını bildirdi. Başkent
Washington'a yakın Annapolis Donanma Tesisinde, yanında Abbas ve Olmert
ile birlikte açıklama yapan Bush, ''2000 yılından beri yapılmayan Filistin-İsrail
müzakerelerinin Aralık ayının 12'sinde başlayacağını'' da belirtti. Bush,
''Taraflar en hassas meselelerde, birbirine saygılı iki bağımsız devlet
temelinde, ortak müzakerelere girecekler. İki devlet, birbirinin güvenliğini
gözeten temelde, müzakereleri sürdürecek. İsrail ve Filistin tarafları, bağımsız
Filistin devletini kabul etmektedirler'', ifadesinde bulundu. Abbas ile Olmert de,
''sonuç bildirisi üzerinde anlaşıldığını'' söylediler. ''Yol Haritası'' adlı İsrailFilistin barış planını ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler
destekliyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, özlü konularda İsrail ile
"kapsamlı ve derin" müzakerelere derhal başlanması gerektiğini söyledi.
Abbas, yaptığı konuşmada, "Nihai statü, Kudüs, mülteciler, sınırlar, Yahudi
yerleşim birimleri, su, güvenlik ile diğer konularda kapsamlı ve derin
müzakerelere yarın başlamalıyız", dedi. Herhangi bir barış anlaşmasının,
Doğu Kudüs'ün Filistinlilerin başkenti olmasını garanti etmesi gerektiğini
söyleyen Abbas, tartışmalı topraklarda Yahudi yerleşim birimlerinin yapımının
durdurulmasını istedi. Filistin lideri, "tüm Yahudi yerleşim faaliyetlerinin
durdurulacağı, Kudüs'te kapanan enstitülerin yeniden açılacağı, yollara
kurulan barikatların kaldırılacağı, İsrail cezaevlerindeki Filistinlilerin serbest
bırakılacağı ve yönetimlerinin düzen ve hukukun egemenliğini uygulama
çalışmalarını kolaylaştıracak bir barış" çağrısında bulundu. İsrail Başbakanı
Ehud Olmert, Ortadoğu konferansına katılan Arap temsilcilere, ''İsrail devletini
boykota ve ondan uzaklaşmaya son verme zamanıdır'' diye seslendi. Olmert,
konuşmasında, ''Artık ne sizin, ne de bizim, halklarımızın ıstıraplarıyla
bağdaşmayan hayallere tutunma ayrıcalığımız var'', dedi. Filistin Devlet
3
Başkanı Mahmud Abbas'tan sonra söz alan Olmert, müzakerelerin bugüne
kadar kaçınılan tüm sorunları kapsayacağını taahhüt etti. Olmert, artık hiçbir
konudan kaçmayacaklarını, çok zor ancak kaçınılmaz bir süreç olmasına
rağmen buna hazır olduklarını belirtti. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, İsrail ile
Filistin arasındaki barış müzakerelerinin yeniden başlamasına saatler kala,
barış anlaşmasının 2008'de imzalanmayabileceğini ima etti. Olmert, Amerikan
NPR radyosu için verdiği mülakatta, barış anlaşması için belirlenen 2008
tarihinin belki de tutturulamayacağını belirterek, ''Bunun bir haftada ya da bir
yılda olmasını beklemiyoruz, ama bir yerlerden başlamak lazım. Bunun
başlamasını kesinlikle istiyoruz. Zaman kaybetmek de istemiyoruz zaman
kazanmak da. Biz, ilerlemek istiyoruz'', ifadesini kullandı. ABD Dışişleri Bakanı
Condoleezza Rice, İsrail ile Filistin arasındaki barış müzakerelerinin bugün
başlayacağını söyledi. Rice, Annapolis zirvesinden sonra düzenlediği basın
toplantısında, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas'ın başkanlığındaki barış müzakerelerinin bugün Beyaz
Saray'da başlayacağını belirterek, ''Başkan Bush, her iki lideri, barış
müzakerelerini başlatmak üzere bugün Beyaz Saray'a davet etti'', dedi. Rice,
tarafların 12 Aralık'ta Ortadoğu'da yeniden bir araya gelme konusunda
anlaştığını da duyurdu. Filistin'de ise Hamas örgütü, ABD'nin Annapolis
kasabasında yapılan Ortadoğu konferansının "hiçbir sonuç getirmeyeceğini"
bildirdi. Hamas sözcüsü Tahir El Nunu Gazze'de düzenlediği basın
toplantısında, "Annapolis konferansında söyleyenler, bu konferansın Filistin'in
çıkarına hiçbir sonuç sağlamayacağı yönündeki sözlerimizi doğruluyor", dedi.
Nunu, konferansın Filistin halkı için somut hiçbir şey getirmediğini vurguladı.
(AA)

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İsrail ile Filistin arasında barış
müzakerelerinin yeniden başlamasının kritik bir dönüm noktası olduğunu
söyledi. Annapolis kentinde ABD'nin ağırladığı Ortadoğu zirvesinde Türkiye'yi
temsil eden Babacan, zirvenin üçüncü ve son oturumunda yaptığı konuşmada,
Başkan Bush tarafından toplantının açılışında okunan ortak anlayış belgesine
değinerek, bunun çok önemli bir adım olduğunu söyledi ve belgeyi, barış
yönündeki çabalarda ''kritik bir dönüm noktası'' olarak nitelendirdi. ''Barış
görüşmelerinin yeniden başlaması tarihi bir kazanımdır'' diye konuşan
Babacan, tarafların bütün temel konuların müzakerelerde ele alınması
yönündeki kararlılığının memnuniyetle karşılandığını söyledi. Babacan ayrıca,
bu sürecin işleyişini takip edecek mekanizma çerçevesinde bir takvim
oluşturulmasını da memnuniyetle karşıladıklarını kaydetti. Filistin meselesinin,
Ortadoğu'daki bütün problemlerin merkezi olduğuna işaret eden Babacan, bu
çerçevede umutsuzluk, nefret ve kötümserliğin bölgeye hâkim olduğu bir
iklimin ortaya çıktığını ve bu iklimin aşırılıkların beslenmesine elverişli ortam
yarattığını söyledi. Babacan, Ortadoğu barış sürecindeki amacı, ''tanınmış ve
güvenli sınırlar içinde iki demokratik devletin yan yana yaşaması'' olarak
özetledi. Annapolis konferansının, bir ''fırsat penceresi'' yarattığını belirten
Babacan, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söyledi. Babacan, uluslararası
toplumun, barış çabalarını destekleme yönündeki istek ve kararlılığını açık bir
biçimde sergilediğini belirterek, sorumluluğun burada bitmemesi, uygulama
sürecinin takip edilmesi gerektiğini kaydetti. Bu çerçevede Annapolis'i takip
eden toplantıların yapılmasının yararlı olacağını belirten Babacan, ''bir kez
daha Türkiye'nin, barış sürecine, gelecek toplantıları ağırlamak da dâhil olmak
4
üzere aktif bir şekilde katkıyı sürdürmeye hazır olduğunu ifade etmek
istiyorum'', diye konuştu. (AA)

ABD'nin başkenti Washington yakınlarındaki Annapolis'te dün düzenlenen
Ortadoğu konferansına katılması sürpriz olarak nitelendirilen Suriye, İsrail ile
2000'den beri yapılamayan barış görüşmelerinin yeniden başlaması
çağrısında bulundu. Öte yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud
El Faysal da yaptığı açıklamada, İsrail'in mümkün olan en kısa zamanda
Suriye ve Lübnan'la barış görüşmelerini yeniden başlatması gerektiğini belirtti.
(AA)

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, ABD'nin Annapolis kasabasında
yapılan Ortadoğu konferansının devamının gelecek ay Paris'te, 2008 başında
Moskova'da yapılacağını söyledi. (AA)

Mısır'da yakında yapılacak yerel seçimlere hazırlık amacıyla toplantılar
düzenlemekle suçlanan Müslüman Kardeşler örgütünün 25 üyesinin
tutuklandığı bildirildi. Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik yetkilisi,
aralarında örgütün yerel lideri Doktor Ahmed Abdurrahman ve bir hastane
yöneticisinin bulunduğu örgüt üyelerinin, nisandaki yerel seçimlere hazırlık için
önemli bir toplantı yaptıkları sırada tutuklandığını kaydetti. Yasaklanan, ancak
bağımsız adaylarla seçimlere katılabilen örgütün internet sitesinde de yapılan
açıklamada, tutuklamaların yapıldığı teyit edildi. Müslüman Kardeşler örgütüne
bağlı bağımsızlar, parlamentodaki sandalyelerin beşte birine sahip bulunuyor.
Mısır'da yetkililer, geçen yıl aralıkta örgüte karşı önlemleri artırmıştı. Yetkililer,
bu zamana kadar para aklama ve terörizmi destekleme suçlarından örgütün
40 finansçısını ve iş adamını askeri mahkemeye sevk etmişti. (AA)(AP)
Kafkasya ve Orta Asya

Bu hafta sonu parlamento seçimlerinin yapılacağı Rusya’da devlet başkanlığı
seçiminin tarihi de 2 Mart 2008 olarak belirlendi. Rus parlamentosunun üst
kanadının seçim tarihini belirlemesiyle devlet başkanlığı için adaylık süreci de
başlamış oldu. Seçime bir hafta kala, muhalefete yönelik baskılar yoğunlaştı.
Rus anayasasına göre, devlet başkanı, ard arda en fazla iki dönem görev
yapabildiği için Vladimir Putin yeniden aday olamıyor. Bu nedenle Rus halkının
büyük desteğine sahip olan Putin, hafta sonu yapılacak parlamento seçiminde
Birleşik Rusya Partisi’nin birinci sıra adayı olarak yarışacak. Putin’in Rus
siyasetindeki etkisini başbakan olarak devam ettirmesi bekleniyor. (NTV)

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Savunma Bakanları Konseyi 53.
toplantısı, Kazakistan'ın başkenti Astana'da yapıldı. Birliğe üye Azerbaycan,
Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Moldova, Tacikistan,
Türkmenistan, Özbekistan ve Ukrayna'nın savunma yetkililerinin katıldığı
toplantıdan sonra açıklama yapan Kazakistan Savunma Bakanı Danial
Ahmetov, bir ortak hava kuvvetleri sistemi geliştirme, ortak askeri tatbikatlar
icra etme ve askeri işbirliğini daha da geliştirme gibi konuların görüşüldüğünü
söyledi. Ahmetov, BDT Savunma Bakanları Konseyi 54. toplantısının gelecek
yıl Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te yapılacağını bildirdi. Rusya Savunma
Bakanı Anatoliy Serdyukov da Gürcistan-Abhazya arasında gerginliğin devam
5
ettiği bölgede görev yapan BDT ortak barış gücü Komutanı Sergey Çaban'ın
görev süresinin uzatıldığını bildirdi. Barış gücünün görevini başarılı şekilde
yerine getirdiğini savunan Rus Bakan, ancak "Gürcistan'ın kendine özgü
durumu" nedeniyle yine de birliğin komutası için yakın zamanda yeni aday
bulmak zorunda olduklarını söyledi. Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer
Abiyev, toplantıdan sonra gazetecilerin sorusu üzerine, NATO ile ülkesi
arasında işbirliği ve ortak bazı çalışmalar bulunduğunu, ancak üye olmanın
söz konusu edilmediğini söyledi. Abiyev ayrıca, "Ermenistan'ın, Azerbaycan
topraklarını işgal eylemlerine son vermediği takdirde savaş ateşini
tutuşturacağının yüzde yüz" olduğunu ifade etti. Ermenistan Savunma Bakanı
Mikael Arutyunyan da toplantıya katılan savunma bakanlarının Kazakistan
Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev tarafından kabulünden sonra
gazetecilerin Azerbaycan Savunma Bakanı'nın sözlerine ilişkin soruları
üzerine, Yukarı Karabağ sorunun barışçı yolla çözülmesi gerektiğini söyledi.
Bu konuda iki ülkenin devlet başkanları ve dışişleri bakanları arasında
görüşmeler yapıldığını belirten Arutyunyan, bu tür açıklamaların yanlış
olduğunu ve "tehditlerle kimsenin Ermenistan'ı korkutamayacağını" ifade etti.
(AA)

Gürcistan, tek yanlı bağımsızlık ilan eden Abhazya'daki Rus barış güçleri
komutanı Sergey Çaban'ın görev süresinin uzatılmasına tepki gösterdi.
Gürcistan Dışişleri Bakanı Gela Bejuaşvili, yaptığı açıklamada, Abhazya
bölgesindeki Rus barış güçleri komutanının görev süresinin uzatılmasına karşı
olduklarını belirterek, "Rusya, buna tek başına karar verme yetkisine sahip
değil", dedi. Bejuaşvili, Rusya'nın bu kararından önce Gürcistan'ın da onayını
alması gerektiğini belirterek, Rus hükümetinin Abhazya'daki bu tutumuyla
uluslararası kurallara aykırı hareket ettiğini kaydetti. Gürcistan, daha önce Rus
barış gücü askerlerinin bölgedeki bir gençlik kampına girerek Gürcü polisini
gözaltına almasına sert tepki göstermiş ve Rus barış güçlerinin komutanı
Sergey Çaban'ı, ülkede istenmeyen kişi ilan etmişti. Rusya Savunma Bakanı
Anatoliy Serdyukov, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Savunma Bakanları
Konseyi toplantısı için bulunduğu Kazakistan'ın başkenti Astana'da, Çaban'ın
görev süresinin uzatıldığını açıklamıştı. (AA)

Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Başbakan Almazbek
Atambayev'i görevden aldı. Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada,
Bakiyev'in, Atambayev'in geçici Başbakanlık görevinden alınmasına ilişkin
kararnameyi imzaladığı belirtildi. Bu arada, Bakiyev, imzaladığı bir diğer
kararnameyle ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına, toplumsal birliğin
korunmasına katkılarından dolayı Atambayev'i ülkenin en yüksek
nişanlarından "Danaker Nişanı" ile ödüllendirdi. Atambayev, muhalefet ile
iktidarın arasındaki soğuk havayı yumuşatmak için Mart ayında Devlet
Başkanı Bakiyev tarafından Başbakanlık görevine getirilmişti. Referandumla
Ekim ayında kabul edilen anayasa uyarınca, Atambayev'in başkanlığındaki
hükümet, yeni hükümet kuruluncaya dek geçici olarak görevde kalacaktı.
Ancak Devlet Başkanının Atambayev'i görevden alması, sürpriz oldu. 16
Aralıkta yapılacak parlamento seçiminden sonra yeniden iktidar ile muhalefet
arasında gerginlik çıkabileceği belirtiliyor. Atambayev, iki hafta önce yaptığı
açıklamada, sorunlu bir döneminde başbakanlık görevinden ayrılmayacağını,
dolayısıyla seçimlerde aday olmayacağını bildirmişti. Kırgızistan'daki seçim
6
yasalarına göre, partilerin sunduğu aday listelerinin Merkez Seçim Komisyonu
(MSK) tarafından kabul edilmesi halinde, adaylar 5 gün içinde devlet, kamu ve
basın yayın organlarındaki görevlerinden ayrılmak zorunda. Öte yandan, 16
Aralıktaki seçimlerde ilk kez ülke genelinde yüzde 5 barajı uygulanacak.
Ayrıca milletvekili sayısı 75'ten 90'a çıkacak. Mecliste çoğunluğu elde edecek
parti, tek başına hükümeti kurabilecek. Bu arada Atambayev'in lideri olduğu
Sosyal Demokrat Parti'nin yanı sıra 12 siyasi parti seçim kampanyalarını
sürdürüyor. (AA)

Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Kırgızistan'da ekonominin
rayına oturduğunu, "ilk kez gelirlerinin arttığını" söyledi. Tarım Çalışanları
Günü dolayısıyla Çuy eyaletinde düzenlenen etkinlikte konuşan Bakiyev,
bütçenin bu yıl fazla verdiğini söyledi. Bakiyev, "İlk kez gelirlerimiz arttı", dedi.
Bütçe gelirlerinin giderlere oranla artış gösterdiğini kaydeden Bakiyev, bu yılın
Ocak-Ekim döneminde bütçenin 2 milyar 492 milyon som (73 milyon 294 bin
117 dolar) fazla verdiğini açıkladı. Kırgızistan Meclisi, 2007 bütçesini 56 milyar
794 milyon som olarak kabul etmişti. Bütçenin gelirler kısmı 25 milyar 194
milyon som, harcamalar kısmı ise 31 milyar 600 milyon som şeklinde
belirlenmişti. Ülkenin dış borcu 2 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Bu arada,
hükümet 2007 yılı başında yıllık enflasyonun yüzde 5'i geçmeyeceğini
öngörürken, bu yılın 9 aylık enflasyonunu yüzde 10,3 olarak açıkladı. (AA)
Avrupa Birliği

Fransa'da banliyö öfkesi yeniden alevlendi. Paris'in dış mahallelerinde, 3
gündür polisle gençler arasında yaşanan çatışmalar Toulouse kentine de
sıçradı. Çatışmalarda, 120 polis yaralandı. Taş ve molotof kokteyli ile polislere
saldıran gençler, Toulouse kentinde 20 aracı ateşe verdi. Polis de kalabalığa
karşı, göz yaşartıcı bomba ve plastik mermi kullandı. Yoksul ve işsiz gençlerin
sorunlarına çözüm aranmadığını öne süren muhalefet, olaylara Sarkozy
yönetiminin politikalarının yol açtığını savunuyor. Çin ziyaretini sürdüren
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de halka itidal çağrısı yaptı. Paris'teki
olaylar, polis otosuna çarpan motosikletteki iki gencin hayatını kaybetmesi
üzerine başlamıştı. (TRT)
Kıbrıs

Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, "Kıbrıs'ta çözüm sürecinin
canlanması isteniyorsa Türkiye'nin işbirliği yapma iradesini göstermesi
gerektiğini" söyledi. Karamanlis, Atina'da bulunan Rum Kesimi lideri Tasos
Papadapulos ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, KKTC ve Rum
Kesiminin, 2006'da imzalanan 8 Temmuz mutabakatını kapsamlı
müzakerelere doğru ilk adım olarak uygulaması gerektiğini de belirterek,
"Temmuz 2006 anlaşmasının ve Kıbrıs hükümetinin önerdiği güven artırıcı
önlemlerin derhal uygulanmasını destekliyoruz", dedi. Başbakan Karamanlis,
Türkiye'nin de 8 Temmuz mutabakatının uygulanmasında işbirliği için benzer
istekliliği göstermesi gerektiğini söyledi. (AA)
Diğer Haberler
7

Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, tartışmalara yol açan Genelkurmay
Başkanlığı görevini bıraktı. Sivil devlet başkanı olarak yemin etmeden bir gün
önce başkent İslamabad yakınlarındaki Ravalpindi'de düzenlenen devir teslim
töreninde konuşan Müşerref, Pakistan ordusuna veda ettiğini bildirmekten
üzüntü duyduğunu belirterek ordunun Pakistan'ın kurtarıcısı olduğunu söyledi.
Duygusal bir konuşma yapan Müşerref, Genelkurmay Başkanlığı görevini
kendisinden devralacak kişinin Pakistan ordusunu yeni zirvelere
taşıyacağından emin olduğunu ifade etti. Müşerref, daha sonra genelkurmay
başkanlığı görevini törenle General Eşfak Kayani'ye devretti. (AA)

Sırbistan Başbakanı Voyislav Koştunitsa, ''Kosova'nın nihai statüsünü BM
Güvenlik Konseyi belirlemeli'', dedi. Avusturya'nın başkenti Viyana'nın
yakınında Baden kaplıca kasabasında bugün tamamen sonuçsuz kalan altıncı
müzakerenin sonunda açıklama yapan Koştunitsa, ''Kosova'nın bağımsızlık
isteyen Arnavut yönetimi ve onu destekleyen Avrupa Birliği'nin BM Güvenlik
Konseyinin son kararına bağlı kalmalı'', dedi. BM, Finlandiya eski
Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin arabuluculuğunda uzun zamandır
yürütülen müzakerelerin hepten çıkmaza girdiği son safhada 10 Aralık tarihine
kadar BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a nihai plan taslağının iletilmesini
bekliyor. Arnavut müzakere heyetinden İskender Hüseyni, ''Sırbistan hükümeti,
anlaşmazlıkların dondurulmasını isteyen yarı çözümler getiriyor ki bu bizi hiçbir
yere götürmez'', dedi. Sırbistan'da bazı yetkililer, ''Kosova emrivakiyle
bağımsızlık ilan ederse, Kosova'ya yolculuk ambargosu ve altyapı
hizmetlerinin kesilmesi gibi en sert önlemlere başvurulabileceğini'' belirtmiş
bulunuyor. (AA)(AP)(REUTERS)

Sırbistan Savunma Bakanı Dragan Sutanovac, Kosova'nın tek taraflı
bağımsızlık ilan etmesi durumunda Sırbistan ordusunun kendi başına
müdahale etmeyeceğini söyledi. Dragan Sutanovac yaptığı açıklamada,
"Ordu, devlet liderliğinin alacağı siyasi kararlar ve emirler olmadan, kendi
başına herhangi bir harekete girişmeyecektir. Ordu sivillerin kontrolü
altındadır. Sadece bu tür karar vermeye yetkili olanların kararlarına göre
hareket edecektir", diye konuştu. Sırbistan hükümetinin Kosova'nın muhtemel
bir bağımsızlık ilanına karşı hazırlıklarını yapmakta olduğunu belirten
Sutanovac, bu tür bir ilanın Sırbistan toplumu için "kesinlikle büyük bir meydan
okuma anlamına geleceğini" belirtti. Avusturya'da devam eden Kosova
görüşmelerinin tıkanması durumunda NATO'nun güvenlik önlemlerini
artırmasını isteyen Dragan Sutanovac, "NATO'nun mutlak sükûneti sağlaması
ve şiddet olaylarının yaşanmamasını garanti altına almasında ısrarcı olduk.
Eğer bir ayaklanma çıkarsa, (NATO liderliğindeki güçlerin) bu ayaklanmayı
durdurmak için bütün gücünü kullanacağını samimi olarak ümit ediyoruz",
dedi. (AA)(AP)

Kosova'da yaşanan bağımsızlık tartışmalarının Balkanlara da sıçramasından
endişe ediliyor. Bosnalı Sırplar, Kosovalı Arnavutların tek taraflı bağımsızlık
ilan etmesi halinde, Bosna-Hersek federasyonundan ayrılacakları belirtiliyor.
Bu tehdit, bölgede yaşayan 150 bin Müslüman’ı yakından ilgilendirirken,
uzmanlara göre Balkanlarda yeni bir savaş ihtimali her geçen gün güçleniyor.
Balkanların geleceğini yakından ilgilendiren tarih ise 10 Aralık olarak
gösteriliyor. 10 Aralık'ta Kosova'nın nihai statüsüyle ilgili müzakerelerin
8
başarısızlıkla sonuçlandığı BM'ye rapor olarak verilecek. Kosovalı Arnavutlar
ise bu durumda tek taraflı bağımsızlık ilan edeceklerini açıkladılar. Bağımsızlık
ilanının ise yılbaşına kadar gerçekleşmesi bekleniyor. Rusya ve Sirbistan'ın
Kosova'nın bağımsızlığına karşı dururken, ABD ve BM ise bağımsızlıktan
yana. Tüm gözler, Kosova'nın kuzeyinde yaşayan yaklaşık 100 bin Sırp'a
çevrilmişken, asıl tehlikenin ise Bosna'da olduğu belirtiliyor. Bosnalı Sırpların
Rusya'nın desteğini arkasına almış lideri Milorad Dodik, Kosova'nın
bağımsızlığı durumunda Bosna Hersek'ten ayrılacaklarını belirtiyor. Bosna'nın
bağımsızlığı durumunda ise 1995'te Yugoslavya iç savaşını sona erdiren
Dayton Anlaşması'yla Sırp, Hırvat ve Boşnaklar arasında kurulan hassas
federasyonun parçalanma riskiyle karşı karşıya kalınacağı ifade ediliyor. Bu
felaket senaryosunun başlıca savunucusu ise, Dayton'un mimarı olan eski
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke. Holbrooke ise bu duruma
gelinmesinin başlıca sorumlusunu ABD Başkanı George W. Bush'un
politikalarını gösteriyor. Holbrooke'a göre, ABD'nin yaptığı üç temel hata
Bosna'daki Amerikan askerlerini çekmek, Kosova'daki NATO gücünü
güçlendirmeden bağımsızlık ilanına desteğini açıklamak, Rusya'nın Putin
döneminde Balkanlarda giderek artan etkisini görmezden gelmek olarak
gösteriliyor. Holbrooke'a göre bu üç hata, BM tarihinin en büyük devlet kurma
projesi Kosova'yı başarısızlığa mahkûm etti. Balkanlardaki sıkıntı bununla da
kalmıyor. Dünya siyaset sahnesinde söz sahibi bir oyuncu olmak istediğini
haykırarak dile getiren Rusya, Kosova'nın durumuyla Gürcistan'ın içindeki
Osetya ve Abazya'ya arasında doğrudan paralellik kuruyor. Benzer durumdaki
başka bölgelerin de Kosova örneğinden yola çıkarak bağımsızlık istemeleri
muhtemel bir durum olarak gösterilirken, İspanya'daki Basklar'ın ilk sırada yer
aldığı belirtiliyor. (CNNTÜRK)
Dünya Basını
Amerika Birleşik Devletleri'nin Annapolis kentinde düzenlenen Ortadoğu Barış
Konferansına ilişkin haber ve yorumlara geniş yer veriliyor İngiltere basınında.
Independent'ın konferansla ilgili gelişmeleri aktardığı haberinin sonunda şöyle
bir yorum yapılıyor; "Birçok şey Amerika Birleşik Devletleri'nin baskıyı ne kadar
güçlü bir şekilde sürdürmeye hazırlandığına bağlı. Bush 2009 Ocak'ında
başkanlığı bırakana dek sürece tam olarak bağlı kalacağını ilan etti.
Demokrasi ve radikal İslam arasındaki mücadeleyle ilgili sözlerindeki temayı
hatırlatır bir şekilde "Ortadoğu'da gelecek için bir mücadele veriliyor ve biz
zaferi aşırılık yanlılarına bırakmamalıyız", dedi. Bu sözler aynı zamanda İran'a
yönelikti. Amerika Birleşik Devletleri, Tahran'dan duyulan korkunun İsrail ve
ılımlı Arap ülkelerini yakınlaştıracağı tezi üzerine kumar oynuyor, böylece de
sürecin ardındaki ivmeyi arttırıyor."
Times gazetesiyse Annapolis Konferansı'yla ilgili haberine "Zirvede el
sıkışmalar, bölgedeyse nefret ve korku hâkim" başlığını atmış. Konferans
yapıldığı sırada başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarıyla, İsrail'de
düzenlenen gösterilerin anlatıldığı haberden bir bölüm şöyle; "Ramallah'ta
tezgâhtarlık yapan 41 yaşındaki Muhammed Şerif, Amerika'daki bir el sıkışma
için günlük hayatını değiştirmeyeceğini söylüyor. Şerif 'Hayatıma her zaman
olduğu gibi devam edeceğim. Annapolis'i önemli bir gelişme olarak
9
görmüyorum. Bunu neyin takip edeceğini bekliyorum. Birçok barış görüşmesi
yapıldı ve sonuçta hiçbir şey olmadı. El sıkışmanın dışında bir şeyler
gördüğüm zaman heyecanlanacağım' diyor."
Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn,
"Suriye'de istenmeyen mülteciler Irak'a geri dönüyor" başlığını attığı haberinde
20 otobüsteki 800 Iraklı'nın ülkelerine geri döndüğünü anlatıyor ve ekliyor; "Bu
sadece çok küçük bir ilk adım. Ülkelerine geri dönen Iraklılar, genelde tek bir
mezhebin hâkim olduğu yerlere gidiyor. Çok azı, bir zamanlar Şii ve Sünnilerin
karışık yaşadığı bölgelerdeki evlerine dönüyor. Şam'dan birkaç ay önce dönen
bir Sünni mülteci, kendi mahallesinde güvende hissettiğini ama oradan dışarı
adım atmaya bile cesaret edemediğini söylüyor. Dönüş haberi hakikaten iyi bir
gelişme. Ama şimdiye kadar geri dönenleri sayısı Irak hükümeti tarafından
abartılıyor. Ekim ayında 46 bin mültecinin geri döndüğünü söylüyorlar. Ama bir
ay boyunca sebebi her ne olursa olsun sınırı geçen herkesi sayıyorlar."
Guardian gazetesinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT adına
geçmişte seçim gözlemciliği yapan Mark Almond'ın Rusya'da bu pazar günü
yapılacak parlamento seçimleriyle ilgili makalesi dikkat çekici. Almond'ın
yazısından bir bölüm şöyle; "Bağımsız gözlemcilere izin verme konusunda en
kötü sicili olan ülke Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra İngiltere. Dolayısıyla
Putin'in çifte standart suçlamasında gerçek payı var. İngiltere'de 2005'te bazı
gözlemcilere, bizim seçimlerimizden ders almaları için onay verdi.
Diplomatlara bir kaç sandık gezdirildi, oy sayımını izlemelerineyse izin
verilmedi. Dışişleri Bakanlığı kendi gözlemcileri böyle bir muamele görse
durumu protesto ederdi. Konu seçim usulsüzlüğüne geldiğinde, hem Doğu
hem de Batı'da yeterli derecede ikiyüzlülük var. Bir demokrasinin işlemesini
sağlayan yabancı gözlemciler değil, oy veren toplumun siyasi kültürüdür."
Yine Guardian gazetesindeki bir haberde, Kültür Bakanı yardımcısı, Margaret
Hodge'un sürpriz bir şekilde şimdiki Birleşik Krallık bayrağına Galler
bayrağındaki ejderhanın da eklenmesi isteğinin değerlendirileceğini söylediği
kaydediliyor. Habere göre, konu Avam Kamarası'nda Birleşik Krallık
bayrağının kamu binalarında ne sıklıkta göndere çekileceğiyle bir tartışma
sırasında gündeme geldi. Galli milletvekilleri, kendi bayraklarındaki ejderha
Birleşik Krallık bayrağında yer almadığı için yeterince iyi temsil edilmediklerini
hissettiklerini söyledi. Bu şikâyetler üzerine de Kültür bakanı yardımcısı
önerinin değerlendirileceğini belirtti. Ancak Hodge aynı zamanda "Şimdiki
tasarımı ortaya çıkarmak zorluydu. Herkesin isteğini karşılayacak bir tasarım
bulmaksa çok daha büyük bir mücadele olacak", dedi.
10
Download