Kuruluştan bugüne: Kardeşlik ve Dayanışma Günü

advertisement
17 Mayıs 2013 — Sayı 17
Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş » www.igmg.org
Aile
Gençlik
Hasene
Gençler neden evlenmiyorlar?
Bölge Tanıtma Başkanları toplantısı yapıldı.
Kampanyası’nın startı verildi.
Bekârlık sultanlık mı?
s. 15
Gençlik İdarecileri Eğitim Seminerleri ve
Ramazan Kumanya
s. 19
Ailesiz Çocuklara
verilebilecek en
güzel hediye:
s. 22
Koruyucu ailelik
s. 16
Kuruluştan bugüne:
Kardeşlik ve
Dayanışma Günü
Genel Sekreterlik ve
KİB bölge temsilcileri toplandı
Kökleri seneler öncesine kadar uzanan kadim bir geleneğin devamı olan ve bu sene Belçika’nın Hasselt şehrinde yapılacak olan
Kardeşlik ve Dayanışma Günü için geri sayım başladı.
4-5 Mayıs tarihlerinde IGMG Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda, Genel
Sekreterlik kapsamında; iç iletişim, istişare
platformu, yeni iletişim yöntemleri gibi konular ele alınarak, bölgelerin faaliyet raporları
takdim edildi.
Genel Sekreterlik ve KİB’in bazı kısım-
40 senelik bir hizmet geçmişine sahip
olan Millî Görüş Teşkilatı, düzenlediği büyük çaplı programlarla göz dolduruyor. Yerel basının yanında uluslararası arenada da
yankı uyandıran programların tarihi ise çok
eskilere dayanıyor. Avrupa’nın farklı bölgelerinden, Avustralya ve Kanada’dan geniş
çaplı katılımların olduğu programlar, şimdiye kadar farklı isimler altında düzenlense de
aynı menzili işaret eden bir hüviyete sahip:
Kardeşlik, dayanışma, birlik, yardımlaşma
ve beraberlik ruhu!
Hasselt şehrinde düzenlenecek olan
bu yılki Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde,
geçen senelerdeki gibi konserler, seminerler ve çocuklar için düzenlenen programlar
katılımcılara sunulacak. Programa bu sene
İtalya’dan Norveç’e, İngiltere’den Avusturya’ya kadar Avrupa’daki 11 farklı ülkede
bulunan bölgelerin yanı sıra, Avustralya ve
Kanada bölgelerinden de temsilcilerin katılması bekleniyor.
Avrupa’da hizmetlerini sürdüren eğitim
Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB) 2013 yılının ilk Bölge
Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı’nı bölgelerin tanıtma, basın-yayın ve dış
ilişkiler başkanlarının katılımı ile gerçekleştirdi.
kurumlarının, Kitap Kulübü’nün ve Kurumsal İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan
camia, Perspektif ve Sabah Ülkesi gibi dergilerin de tanıtım standları kuracağı programa bölgelerden otobüslerle toplu katılım
sağlanacak. Çeşitli ülkelerden katılacak,
akademisyen ve din adamlarının hitaplarının yer alacağı programda Maher Zain ve
Mustafa Cihat gibi sanatçılar da eserlerini
katılımcılar için seslendirecekler.
Yüzlerce kişinin emeğiyle hazırlanan,
katılımcılara unutulmayacak bir dayanışma
atmosferi hazırlama hedefiyle her ayrıntısı
tasarlanan Kardeşlik ve Dayanışma Günü
ve onun öncü programlarının kısa geçmişlerine tanıklık etmek, ilerde tertip edilecek
yeni organizasyonlar için de bir temel teşkil
ediyor. Bu anlamda daha önceki senelerde düzenlendiği ülke ve şehirlerde barış ve
esenlik havası estiren programların köklerine inip, bu kadim geleneğin tarihini size
sunmak istiyoruz.
s. 11
larını müşterek olarak yaptıkları toplantıda,
KİB çalışmaları çerçevesinde 2012 Kasım
ayında gerçekleştirilen toplantıdan bu yana
yapılan çalışmalar takdim edilerek, gelecek
için yapılması planlanan projeler aktarıldı.
s. 05
Ajanda Notları
Ajanda Notları
18
20 Mayıs
Nisan
Hamburg – Üniversiteliler (IHG), Study Day Katılımcılar:
Hollanda – Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programı
Prof.
Dr. MerveKemal
Kavakçı,
Dr. AliOktay
ÖzgürDalmaz,
Özdil, Kübra
Katılımcılar:
Ergün,
Prof.GüDr.
müşay,
ZahidOsdorp.
Reçber Yer:
MehmetYavuz
EminGürsoy,
Maşalı Muhammed
Yer: Party Salon
Jan
Edmund-Siemens-Allee
1, 20146
HamburgSaat:
Saat:19:0013.00
Rebelstraat 21, 1069 CA,
Amsterdam
24:00. (İrtibat için: 06 43 54 06 92)
18 – 19 Mayıs
Köln – Aileler
Günü Kültür
ve Konferans
Katılımcılar:
İlaHamburg
– 2. Veddel
Şenliği Yer:
In der Slomanshiyatçı
Yazar
Ahmet
BulutSaat:
Yer:10.00
Merheimer
tr.
34-39,
20539
Hamburg
– 21.00Str. 229,
50733 Köln-Nippes Saat: 15:00
18 – 20 Mayıs
Hannover
– 30. Yıl Kutlama Şenliği Katılımcılar: Ke21 Nisan
mal
Ergün,
Hatice Rahmet
Şahin, Geylani
Akan, Ömer(s.a.v.)
DöngeBerlin
– Alemlere
Hz. Muhammed
ve
loğlu,
BilalKur’an
Göregen,
Sıtkı Aslanhan
Yer: Weidendamm
Maide-i
Programı
Katılımcılar:
M. Emin Yıldırım,
Serdar
Tuncer,
Ömer
Karaoğlu,
Coşar,
9,
30167
Hannover
Saat:
10.00
– 22.00 İsmail
(Not: Mehter
Ekremsaat
Nalbant
Tempodrom, Möckernstr. 10,
Takımı
15’de Yer:
Steintor’da)
10963 Berlin Saat: 14:00
Ruhr A – Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.)
Katılımcılar: Kemal Ergün, Ömer Döngeloğlu
24 Mayıs
Yer: Cici Saray Gewerbestr. 12, 58791 Werdohl
Bremen – Almanca İslam Semineri Yer: Sonnebergerstr.
Saat: 14:00
18, 28329 Bremen Saat: 19.00
22 Nisan - 01 Mayıs
26 Mayıs
Arlberg – 8. Kitap Fuarı. Yer: Messehalle 8a-10,
6854 Dornbirn
Rhein
Neckar Saar – Sabah Namazıı Programı Yer: Darul
Erkam Camii, Hauptstr. 110, 76684 Östringen Saat: 04:00
23 Nisan
Köln29
– Tefsir
Dersleri– Katılımcı:
Celil Yalınkılıç. Yer:
Mayıs
02 Haziran
Merheimer Str. 229, 50733 Köln-Nippes. Saat:
Köln – Bosna Gençlik Gezisi Bilgi için: Merheimerstr.
18:00-19:00. (kayıt için: [email protected])
229, 50733 Köln, Tel. 0177-6339011
Kuzey Ruhr – Alemlere Rahmet Hz. Muhammed
(s.a.v.) ve Maide-i Kur’an Programı
Güney
Bavyera
– Gençlik
Teşkilatı
Eğitim
Semineri
Katılımcılar:
Kemal
Ergün,
M. AliYatılı
Toptaş,
Ömer
Karaoğlu, Bekirİbrahim
Develi,Zeyd
Muhammed
A. AscEbul
Katılımcılar:
Gerçik Yer:Turhan,
Aktiv Hotel
Kâsımî,
Muhammed
Buhayri,
Ekrem Nalbant
Yer:
han,
Brückl
14, 83229 Aschau
im Chiemgau
Saat: 14:00
Stadthalle Bielefeld, Willy-Brandt-Platz 1, 33602 Bielefeld / Saat: 12:30
31 Mayıs – 02 Haziran
camia | 05 Nisan 2013
Değerli
Kardeşlerim
Heyecan ve sabırla beklediğimiz Kardeşlik ve Dayanışma Günümüze sayılı günler
kaldı. Şu sıralar Genel Merkezimizden tutun
da bölgelerimize, şubelerimize değin, tüm
teşkilatlarımız, heyecan ve şevkle bu güne
hazırlanıyorlar. Bu vesile ile bir kez daha
sizleri binlerce kardeşimizle buluşmak, açılan standlarda farklı birimlerimiz tarafından
yapılan çalışmaları daha yakından müşahede etmek, dayanışmanın ve kardeşliğin en
güzel örneğini sergilemek üzere 19 Mayıs’ta
Belçika’nın Hasselt şehrine davet ediyorum.
Kardeşlerim, 6 Mayıs’ta hepimizin gözü
kulağı Münih’te görülen NSU terör örgütü
tarafından işlenen ırkçı kaynaklı cinayetlerle
ilgili davadaydı. Sanıklar nihayet hakim karşısına çıkartılmış oldu. En az iki yıl sürmesi
öngörülen davada umudumuz ve beklentimiz, cinayetlerin tüm ayrıntılarıyla aydınlatılarak, gerek katillerin gerekse onlara yardım
ve yataklık edenlerin ortaya çıkarılması yönündedir.
Öte yandan Federal İçişleri Bakanlığı(FİB) himayesinde başlatılan Almanya İslam
Konferansı (AİK) dördüncü buluşması yine
güvenlik temasına odaklı bir şekilde gerçekleştirildi. Başından beri Müslümanları bir güvenlik teması olarak ele alan AİK’e dair eleştirilerimizi defaatle dile getirmemize rağmen,
AİK’in ne seçtiği konularda ne de konulara
yaklaşım biçiminde hiç bir değişim yaşanmadığını üzülerek gözlemlemekteyiz. Bugün geldiğimiz noktada malesef AİK, İslam
düşmanlığını meşrulaştırıcı bir muhteviyata
bürünmüştür. Bu yönüyle yine FİB tarafından oluşturulan ve afiş aksiyonu skandalıyla
gündeme gelen temaların AİK’in gündemine
kaydırıldığı da ortaya çıkmıştır. Böylece FİB
ırkçı stereotiplerle çalışan sözde İslam tenkitçilerinin meşrulaşmasını sağlamaktadır.
İslam düşmanlığını “İslam eleştirisi” kategorisine alıp toplumsal alanda meşrulaştırmak
istemektedir. Halbuki FİB´in, antisemitizmde
de olduğu gibi İslam düşmanlığı karşısında
da tavır alıp nefret ve şiddeti besleyen ortam
ve söylemlere engel olmak veya en azından
sözde “İslam eleştirmenleri” lehine taraf tutmamak başta gelen vazifelerindendir.
Belçika’da ise başörtüsü konusu yine
gündemde. Gent belediyesinde uygulanan
başörtü yasağının kalkması adına başlatılan imza kampanyasında 10 bin 4 yüz imza
toplandı.Anvers’in ilçe belediyesi Boom’da
belediye meclis üyelerine getirilen başörtüsü yasağı ise, tepkiler nedeniyle sona erdi.
Eylül ayında yürürlüğe girecek olan Flaman
okullarındaki başörtüsü yasağı ve konunun
danıştaya taşınacak olması da konuyla ilgili
diğer gelişmeleri oluşturuyor. Dileğimiz Belçika’da ve diğer tüm ülkelerde başörtüsünün bir sorun olarak görülmekten çıkması
ve insana verilen değeri kıyafete endeksleyen anlayışın son bulmasıdır.
İçindekiler
Gündemden
Dosya Özel
Fransa’da İbn Rüşd Lisesi zirvede – s. 04
Kardeşlik ve Dayanışma Günü – s. 11
Başarısız diyalogun en somut örneği: AİK – s. 04
Ne dediler? – s. 14
Irkçılar yine camileri hedef aldı – s. 04
Aile
Almanya’da göçmen öğretmenler artıyor – s. 04
Bekârlık sultanlık mı? – s. 15
Genel Merkezimizden
Genel Sekreterlik ve KİB bölge temsilcileri toplandı – s. 05
Çocuklara en güzel hediye: Koruyucu ailelik – s. 16
DİK’in beşinci oturumu düzenlendi – s. 05
Mübarek üç aylar kapımızı çaldı – s. 16
KTBölge Başkanları Mekke’de buluştu – s. 06
Fıkıh Köşesi – s. 17
“Çocuk, oyun ile akıllanır” – s. 06
Âdâb-ı Muâşeret – s. 17
Bölgelerimiz
Oberhausen’de Bahar Şenliği – s. 07
Kemal Ergün
Gençlik
GİES’te “Ekip yönetimi ve motivasyon” – s. 19
Avusturya’da kitap fuarına yoğun ilgi – s. 07
Bölge Gençlik Teşkilatları için tanıtım eğitimi – s. 19
Kuzey Hollanda, Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet
Programında buluştu – s. 07
Osnabrück’te çekişmeli futbol turnuvası – s. 19
“Amellerimize yansıyan güçlü bir iman” – s. 07
Ruhr A gençliği Bergkamen’de buluştu – s. 20
Belçika’da Tilavet Yarışması yapıldı – s. 08
Belçika’da William Abdullah konulu seminer – s. 20
Alpes’te Bilgi Yarışması – s. 08
İtalya’da Bilgi Yarışması – s. 20
Düsseldorf’ta şubeler arası Tilavet Yarışması – s. 08
Meslek Eğitim Fuarına yoğun katılım – s. 20
Hamburg’ta idarecilere yönelik eğitim semineri – s. 08
“Ümitle kardelen gibi güneşi beklemek” – s. 21
Freiburg’ta Namazla Diriliş – s. 08
Gladbeck’te Somali yararına futbol turnuvası – s. 21
Kuzey Ruhr, Maide-i Kur’an için buluştu – s. 09
RNS’te Yatılı Eğitim Semineri – s. 21
Oslolu çocuklardan Afrika’ya destek – s. 09
Lauchringen’de görev değişimi – s. 21
“Aile içi huzur, anlayış ve hoşgörüde gizli” – s. 09
Hamburg KGT’den futbol turnuvası – s. 21
Ruhr A’da “Önden Gidenler” anıldı – s. 09
Hasene
Viyana camileri kapılarını açtı – s. 10
Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startı verildi – s. 22
Hamburg’ta 20’inci yıl kutlaması – s. 10
Fotoğraflarla Faaliyetler – s. 24
Impressum | Künye
Herausgeber | Yayıncı
IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V.
İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018)
Abteilung für Verbandskommunikation | Kurumsal İletişim Başkanlığı
Mustafa Yeneroğlu (V. i. S. d. P.)
Boschstr. 61-65 • D-50171 Kerpen
T +49 2237 656-0 • F +49 2237 656-555 • www.igmg.org • [email protected]
Postanschrift | Adres
camia • Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln
T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21
Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni
İlknur Küçük
Redaktionsleiter | Yazı İşleri Müdürü
İlhan Bilgü
Bir dahaki sayıda buluşmak duasıyla...
Hayatın İçinden
Redaktion | Redaksiyon
[email protected]
T +49 221 942240-41/42/43 • F +49 221 942240-21
Ilknur Küçük, Ilhan Bilgü, Rahime Söylemez, Elif Zehra Kandemir
Anzeigen | İlanlar
[email protected] • T +49 221 942240-41 • F +49 221 942240-21
Werbung | Reklam
[email protected] • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21
Distribution | Dağıtım
[email protected] • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21
Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı
99names communication GmbH
Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln
T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21
Auflage | Tiraj
51.650
Erscheint alle zwei Wochen Freitags.
İki haftada bir cuma günleri yayınlanır.
Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt.
IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır.
4  |
Gündem
camia | 17 Mayıs 2013
Fransa’da İbn Rüşd
Lisesi zirvede
Fransa’nın ilk Müslüman ortaöğretim okulu ülkede başarı noktasında zirveye ulaştı.
Fransa Eğitim Bakanlığı ortaöğretim
okullarının değerlendirildiği resmî bir başarı
listesi yayınlamasa da Fransız medyası ülkede en başarılı okulların sıralamasını yayınladı. Le Parisien gazetesinin lise bitirme
sınavları sonuçlarını
dikkate alarak derlediği listeye göre
Lille şehrinin yoksul
bir
mahallesinde
kurulan Lycée Averroès (İbn Rüşd Lisesi) isimli okul, öğrencilerinin tamamının
bakalorya (lise bitirme) sınavını başarıy-
la geçmesiyle göz doldurdu. Okuldaki 340
öğrencinin neredeyse tamamının ekonomik
olarak dezavantajlı göçmen ailelerden geldiğini belirten başöğretmen Hassan Oufker,
okulun yerel Müslüman topluluklardan
da bağış aldığını ve
öğrencilerin
yüzde 60’ının okuldaki
eğitimlerine bursla
devam edebildiklerini belirtti. Okulda ülkenin millî müfredatı
okutulurken öğrenciler İslam derslerine
de seçmeli olarak
katılabiliyorlar.
Irkçıların yine
camileri hedef aldı
Almanya’daki camilere gerçekleştirilen saldırılar bir türlü engellenemiyor. Son olarak
Osnabrück’teki IGMG Lengerich Camii’ne bilinmeyen kimseler tarafından bir saldırı
gerçekleştirildi.
9 Mayıs’ta Lengerich IGMG
Camii’ne yapılan taşlı saldırının ardından İslam Toplumu Millî Görüş
Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü bir
basın açıklamasında bulundu: “Neyse ki, saldırıda sadece maddi hasar
meydana geldi. Osnabrück yakınlarındaki Lengerich’te bulunan IGMG
Camii’nin birçok penceresi perşembe gecesi ya da sabaha doğru atılan
taşlarla kırıldı. Cami üyeleri hasarı ertesi gün farkettiklerinde hemen polise haber vermişler.”
Olayla ilgilenen güvenlik güçleri
ise “Daha önceki olaylar göz önüne
alınıp, daha hassas bir soruşturma
ile olay her yönden araştırılacaktır.”
açıklamasında bulundu.
Almanya’da göçmen
öğretmenler artıyor
Almanya’nın bir çok eyaletinde göçmen öğretmen sayısının artmasına yönelik hayata geçirilen eylem planları meyvelerini verdi. Ülkede göçmen öğretmen sayısında
artış gözlendiği belirtiliyor.
Almanya’da son günlerde sıkça tartışılan
aşırı sağcılık sorunu ve NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) terör örgütü zanlılarının yargılanmasının yankıları sürerken, eğitim alanında göçmenlerle alakalı olumlu gelişmeler de
yaşanıyor. Bir çok eyalette “Daha fazla göçmen öğretmen” konseptiyle gerçekleştirilen
projeler aracılığıyla okullarda farklı kültürlerden öğretmenlerin sayısı giderek artıyor.
Bu bağlamda Hamburg’ta başlatılan
proje sonucunda bölgedeki göçmen stajyer öğretmen oranının yüzde 20’ye ulaştığı
bildirildi. Proje kapsamında göçmen öğrencilere öğretmenlikle alakalı bilgiler sunulurken, çalışmalar aynı zamanda göçmenlerin
bu alandaki mevcudiyetlerinin toplum tarafından giderek doğal karşılanmasına da
katkıda bulunuyor. Kuzey Ren Vestfalya
AİK İslam düşmanlığını meşrulaştırıyor
Almanya İslam Konferansı (AİK)’nın son
toplantısı yine ‘‘güvenlik sorunu’’ teması dolayımında gerçekleşti. Konferans ile ilgili temel sorun ise, AİK’nin gün geçtikçe İslam
düşmanlığını meşrulaştırıcı bir mahiyete bürünüyor olması idi. Bu meşrulaştırma sürecinde İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in
tutumu hiç kuşkusuz oldukça belirleyici, bununla birlikte Friedrich Müslümanları ‘‘güvenlik tedbirleri’’ kapsamında değerlendirmekten
vazgeçmemekte ısrar ediyor. Dolayısıyla Federal İçişleri Bakanı ülkedeki dinî kuruluşların
diyalog konusundaki umudunu sürekli suretle boşa çıkarıyor.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, Almanya İslam Konferansı’nın ortaya koyduğu sonuçlar Almanya’daki Yahudilere veya
Türkiye’deki Hristiyanlara uygulansaydı, haklı
olarak Almanya’da tepkiler yükselirdi. Buna
karşın İslam Konferansı’na katılanlar, bu konferansın kuruluşundan beri yaşanan, Müslümanları sadece güvenlik problemi olarak
gören yaklaşım tarzından sanki hiçbir şey
öğrenememişler gibi görünüyor.
‘‘İslam düşmanlığı’’ kavramı yerine ‘‘Müslüman düşmanlığı’’ kavramını yaygınlaştırma
girişimiyle Almanya İslam Konferansı (AİK)
ve Federal İçişleri Bakanlığı (FİB), ‘‘meşru İslam eleştirisi’’ yaklaşımıyla İslam dinine karşı
nefretin yaygınlaşmasını sağlamakta. Bu tutumuyla FİB, kendi iddialarının tam aksine,
kavramlara netlik getirmemekte, tam tersine,
ırkçı stereotiplerle çalışan sözde İslam tenkitçilerinin meşrulaşmasını desteklemektedir.
Hâlbuki FİB’in başlıca vazifeleri arasında,
antisemitizm konusunda olduğu gibi İslam
düşmanlığı karşısında da, bu olguları besleyen ortamlara karşı girişimlerde bulunmak
ve kendi talepleri karşısında tutarlı bir şekilde ‘‘toplumsal kutuplaşmaya’’ engel olmaya
çalışmak veya en azından tarafsızlık ilkesine
riayet ederek bu tür söylemlere katılmamak
gelmektedir. Ancak Bakanlık, sözde İslam
tenkitçiliği adı altında nefret tellallığı yapanların tarafını tutmaktadır.
O bakımdan, bu kelime oyununa destek
vermiş olan başta bazı İslami kuruluşlar olmak üzere AİK katılımcılarının, ortaya çıkan
sonuçların farkında olup olmadıklarına dair
kafalarda soru oluşmaktadır.
Bu yaklaşıma ve FİB’in mantığına göre,
Kur’ân’ı Kerîm’in, Adolf Hitler’in ‘‘Kavgam’’
(Mein Kampf) kitabına benzetilmesi, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında nefret dolu karikatürlerin yayınlanması,
sünnet, başörtüsü yasakları ve dini kurallara
göre kurban kesme ile ilgili tartışmalar esnasında okunan ırkçı nutuklar, bireylerin haklarını ihlal edici değildir, çünkü bunlar Müslüman
düşmanı fiiller değildirler, belki İslam düşmanı
fiiller olabilirler, ancak insanların bireysel haklarına müdahale olmadığı için meşru görülmektedirler. Özellikle bu tutum, gruplara yönelik insan düşmanlığını besleyici bir ortam
yaratmaktadır.
Bununla birlikte konferansa katılan cemaat temsilcileri, ‘‘Müslüman düşmanlığı,
antisemitizm ve İslamizme’’ karşı sürdürülen
mücadele çerçevesinde hazırlanan projelerin
tatbiki ile ilgili sorumluluk üstlenmektedirler.
Bu projeler aynı zamanda sözde ‘‘legalist
İslamizme’’ karşı yürütülen projelerdir. Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu’ndaki
tarife göre ‘‘legalist İslamizm’’, Müslümanların dini ve kültürel kimliklerini güçlendirmeye
çalışan, dine uygun bir yaşam için mücadele eden ve böylece güya entegrasyonu imkânsız hale getiren bir İslam anlayışıdır. Bu
bağlamda akla gelen bir diğer soru da, hangi
(yeni) sebeplerden dolayı İslam cemaatlerinin
AİK’nin ilk aşamalarında takip ettiği çizginin
gerisinde kaldıkları sorusudur. Çünkü geçmişte olduğu gibi bugün de ‘‘İslamizm’’ kavramını -en azından basının karşısında- reddetmektedirler.
AİK’nin ortaya koyduğu sonuçlara, konsepti ve içeriği açısından başarısızlıkla sonuçlanan ‘‘Güvenlik Ortaklığı’’ girişimiyle
aralarında hemen hemen hiçbir fark kalmamasına rağmen, bazı İslam cemaatler konsepte katılarak destekçi olmuşlardır. Dolayısıyla, ‘‘Güvenlik Ortaklığı’nın boykotuna
katılanların bu girişimin fikri yönelimini kabul
etmediklerinden dolayı mı katıldıkları, yoksa
kamuoyunun baskısına uyum sağlamak için
mi katıldıkları sorusu akla gelmektedir.
İslam cemaatleri, AİK’yi, güvenlik politikasına odaklanması sebebiyle basına karşı eleştirirken, ortaya koyulan sonuçların oluşumuna
ise bizzat katkıda bulunmuşlardır. Ciddi bir tezat teşkil eden bu tutum, kimilerinin, yurttaşlık
haklarını talep edebilecek ve siyasete oyuncak olmaktan kaçınmayı becerecek seviyeye
henüz gelememiş olduklarını göstermektedir.
Eyaleti’nde 2006 yılında yürürlüğe giren eylem planı kapsamında da eyalete daha fazla
göçmen öğretmenin kazandırılması konusunda çalışmalar yapılmış ve idari makamlar
bu anlamda bilgilendirme faaliyetleri yürütmüştü. Bunun yanında “Göç geçmişine sahip eğitimciler” isimli bir oluşumla okullarda
çalışan mevcut göçmen öğretmenlerin desteklenmesi ve uyum konusundaki kilit rolleri vurgulanmıştı.
Okullarda göçmen öğretmenlerin sayılarının artması, aynı göç
geçmişine sahip öğrenciler için de
motivasyon kaynağı oluyor. Proje,
öğrencilerin, sistematik ayrımcılık
sebebiyle başarılı olamayacaklarını
hissetmelerinin de önüne geçiyor;
böylece kendileriyle aynı etnik kökene sahip öğretmenleri rol model
olarak alan öğrenciler farklı din, dil
ve kültürlere sahip olmanın, eğitimde başarıyı elde etmek için birer engel teşkil etmediğini öğreniyorlar. Öğrencilerin kendi
kökenlerini taşıyan başarılı rol modellere
sahip olmaları, kendilerinin de bulundukları
ülkelerde başarılı bireyler olarak kabul görülecekleri bilincini doğuruyor.
camia | 17 Mayıs 2013
Genel Merkezimizden
|
5
“Bu toplum, bizden öncülük bekliyor”
Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB) Bölge
Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı (BÇKT)’nda konuşan IGMG
Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, Avrupa’daki Müslüman toplumun IGMG’den topluma öncülük etmesini beklediğini vurguladı.
Genel Sekreter Oğuz Üçüncü ve KİB
Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun yaptığı
BÇKT açılış konuşmalarında, Avrupa’da
yükselen ırkçılık ve İslam düşmanlığının altı
çizildi. IGMG’nin her bir biriminin ve her bir
bölgesinin yaptığı çalışmaların gerek içerik
yönünden, gerekse içeriklerin sunumu yönünden aynı olması gerektiğini kaydeden
Oğuz Üçüncü, “Birim içinde daha yoğun
çalışma yapmak için ayrı toplantılar yapılsa
bile tüm IGMG birimleri çalışmalarının bir
bütünlük oluşturması gerekiyor. Aksi takdirde adacıklar oluşur ve herkes kendi adasında çalışarak bir bütünlük oluşturamaz. Aynı
şekilde biz, Almanya’da bir şeyin doğruluğuna inanıyorsak bunu kağıda dökmüşsek,
aynı anlayışımız Avusturya’da da geçerlidir.
Bizim çalışmalarımızın ne içerikleri, ne de
sunuluş şekilleri birbirinden bağımsız değildir.” dedi.
Toplumun IGMG’den yenilik ve öncülük
beklediğini vurgulayan Üçüncü, programlar
ve çalışmalar konusunda yeni bir format geliştirilmesi, bunun için de alt yapı oluşturulması gerektiğini kaydetti. Irkçılık konusuna
da değinen Üçüncü, “Bizim asıl meselemiz
toplumu rahatsız eden unsurların neler olduğu belliyken, hâlâ Müslümanlardan rahatsızlık duyulmasıdır.” şeklinde konuştu.
KİB Başkanı Mustafa Yeneroğlu konuşmasında ağırlıklı olarak, ayrımcılık ve İslam
düşmanlığı üzerinde durdu. Avrupa genelinde hemen her yerde Müslümanların benzer
meselelerle karşı karşıya olduğunun altını
çizen Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Yasama, yargı ve yürütmede atılan ayrımcılık tohumları üzerinde durulmuyor, İslam
düşmanlığının temelinin nerede atıldığını
anlayıp yüksek bir donanımla üzerine gitmezsek, doğal neticelerine boğulmak durumunda kalırız. Sonuç olarak kutuplaşmanın
daha çok yaygınlaşıp, kök salmış tezahürlerinin toplumsal çatışmalara dönüştüğünü
görüyoruz. Bir taraftan tanıtım çalışmaları-
mızı artırırken, bu konuda
her açıdan ilerleme kaydetmişken, bunun tam
tersi şekilde bir gelişme
olarak İslam düşmanlığının çok daha fazla arttığını
görüyoruz. Bu durum birbiriyle çelişiyor. Biz, bizim
dışımızda gelişen ve bizden çok daha güçlü
etkenlere karşı mücadele ediyoruz.”
İslam’la ilgili medya yayınlarının büyük
ölçüde olumsuz (terör, şiddet konuları) içerikler barındırdığını, bunun da güvenlik kurumlarının Müslümanları ötekileştirmesi ve
uç partilerinin kuvvetlenmesine yol açtığını
kaydeden Yeneroğlu, sonuç olarak bu durumun toplumun %50’sinden fazlasının Müslümları bir tehdit olarak görmesine yol açtığını ifade etti. Yeneroğlu, herşeye rağmen
toplumsal katılımı desteklediklerini ifade
ederek, ümitsizliğe düşmeden, çalışmaların çok daha güçlü
bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini
dile getirdi.
Konuşmaların
akabinde
Kasım
2012 toplantısından sonraki 6 ay
içerisinde yapılan
çalışmaların takdimine ve değerlendirilmesine geçildi.
KİB İletişim Ajansı
bünyesinde; İslam
tanıtım
broşürlerinin ve IGMG
yan kuruluşlarının
tanıtım broşürlerinin hazırlandığı ve
bölgelere ulaştırılacağı bildirildi. İmaj
broşürü, kurumsal
kimlik kılavuzu, ar-
şiv çalışması ve app çalışmasının da devam
ettiği ve en kısa sürede tamamlanacağı kaydedildi.
Yayınevi bağlamında; 12 İslam tanıtım
serisi broşürünün içeriğinin hazırlandığı,
içeriklerin toplumsal meselelerle ilgili görüşlerimizi yansıttığı ve konuları özellikle
ötekileştirmeyi reddetme noktasında ele aldığı vurgulandı. Kur’an çalışmasının devam
ettiği, kitap çalışmaları ile ilgili müstakil çalışmalar yapıldığı, İslam’a giriş, Müslüman
azınlıklar, İslam ilahiyatı gibi konularda bu
sene itibari ile kitap çıkartılacağı söylendi.
Kurumsal
İletişim
Başkanlığı bünyesinde
yayınlanan Perspektif,
Sabah Ülkesi ve camia
gibi yayınlarla ilgili geniş bir değerlendirmenin yapıldığı iki günlük
toplantıda, Hannover
Bölge Tanıtma ve Dış
İlişkiler Başkanı Fahri
Eyeci, Aşağı Saksonya
seçim çalışmaları ile
ilgili bir sunum yaptı.
Hannover’de
Müslümanların oy potansiyelinin %4 olduğunu,
%60 katılımın olduğu
seçimde %4 oranının
çok önemli rol oynadığını vurgulayan Eyeci,
“Her yabancı ve Müslüman’ın ortak fikri
hükümetin değişmesi
yönündeydi. Seçimlerle ilgili şubelerimize güzel bir bilgi akışı sağladık ve seçim
konusundaki görüşlerimizi aktardık. Parti
programlarındaki aklımıza takılan noktaları hepimiz sorguladık. Sosyal Demokrat
adayı Stephan Weil, bürokrasiye başladığı
anda yabancılar dairesinde işe başladığından azınlıkların sıkıntıları konusuna hakimdi.
Hür demokratlar ise bu hususta yetersizdi. Camilerimize gelerek seçim çalışmaları
yaptılar. İçişleri ve entegrasyon bakanlığı
verilecek isimlerle buluştuk. IGMG olarak
bu konuda görüşmeye hazır olunduğunu
gösterdik. Bütün idarecilerimizle bir SMS
kampanyası yaptık ve şubelerde seçimlere
katılımı teşvik ettik. Seçimlerde organizeli ve sistematik bir şekilde çalışma yapan
tek Müslüman kuruluş Millî Görüştü. Mail
kampanyası yaparak tüm cemaatimizi seçime katılıma çağırdık. Bazı şubelerimize
åbu konuya değindik. Aşağı Saksonya’daki
politikaları bakımından Sosyal Demokratları
destekledik. Schünemann’ın kendi bölgesinden bile seçilmemesi bizi sevindirdi. Seçimle hükümetin tüm üst düzey bürokratları
değişti, emniyet müdürü, anayasa koruma
teşkilatı başkanı değişti.” diyen Eyeci, IGMG’nin hükümet nezdinde artık daha ciddi
bir şekilde muhatap alındığını vurguladı.
Basın Ajansı kapsamında, mutat basın
çalışmaları aktarılırken, resmî internet sitesinin igmg.de’den igmg.org’a geçtiği belirtildi. Bölge birim başkanlarının sorularının
cevaplandırıldığı iki günlük toplantı, dilek ve
temennilerin ardından yapılan kapanış ve
değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi.
yine kurul üyesi M. Hulusi Ünye tarafından
takdim edildi. Toplantıda IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, DİK Sekreteri Mustafa
Duman ve Tayyip Sayan da konuların müzakeresine iştirak ederek çok değerli katkılarda bulundular.
Toplantının tamamlanmasının ardından,
kurul üyeleri Türkiye’de tahsillerini sürdüren
uluslararası ilahiyat öğrencileriyle yılda bir
defa gerçekleştirilen toplantılara katıldılar.
Bunun yanında DİK toplantılarında ele alınan
konulara ait hazırlıkların ve neticelerin bir risale şekline getirilerek kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi.
DİK’in beşinci
oturumu düzenlendi
Yıl içinde beş defa yapılan Din İstişare Kurulu (DİK) toplantısı bu defa 3 Mayıs’ta
Türkiye Kızılcahamam’da gerçekleştirildi.
Her celsede ayrı bir gündemin işlendiği
toplantıda bu kez hanımlara özel konular
ele alındı. Özel zamanlarda yapamamış oldukları ibadetlerin durumu, kadınların mahremsiz yolculuk yapmaları, kadın-erkek ihtilatı ve halvetleri, kürtaj ve doğum kontrol
yöntemleri ve hükümleri gibi konular bir gün
boyunca müzakere edildi.
DİK toplantılarında takip edilen usul gereği, uzmanlarına dağıtılan konular, üzerinde çalışmalar yapıldıktan sonra rapor haline
getirilip kurula takdim ediliyor. Bu kapsamda
kurul üyelerinden Bilal Kaçmaz ve Lokman
Çıtak, özel günlerinde kadınların namaz,
oruç ve ve Kur’ân-ı Kerîm okumak gibi ibadetleri gerçekleştirmeleri konularını ele aldılar. Yrd. Doç. Abdullah Akın ise kürtaj konusunu değerlendirdi. Abdulhalim Öner’in
doğum kontrol yöntemleri ve hükümlerine
dair bilgiler sunduğu toplantıda, Yrd. Doç.
Dr. Salih Aydın, kadınların mahremsiz olarak
yolculuk yapmaları mevzusuna dair malumat sundu. Kadın-erkek ihtilatı ve halvet konusunu hazırlayan Mustafa Mullaoğlu’nun
kurula resmî çalışmaları münasebetiyle katılamaması sebebiyle Mullaoğlu’nun sunumu
6  |
Genel Merkezimizden
camia | 17 Mayıs 2013
Kadınlar Teşkilatı Bölge Başkanları
mübarek belde Mekke’de buluştu
Her ay düzenli olarak yapılan Kadınlar
Teşkilatı (KT) Bölge Başkanları Toplantısı’nın
4.’sü mübarek belde Mekke’de gerçekleşti.
İki günlük toplantıya, Konya’dan katılan
Mehmet Uyar, konuşmasında Avrupa’da
hizmet veren hanımların birer Hatice’ler, Fatıma’lar olduğunu belirterek, çalışmalarından
dolayı hanımları tebrik etti.
KT Başkanı Hatice Şahin,“Umre ibadetimiz ve hizmet anlayışımız” konusunu kıyaslamalı olarak sunarak, umreden alınacak
dersler ve ibretlerin, hizmetleri nasıl tetikleyeceğinden, canlandırabileceğinden bahsetti.
IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, kutsal
topraklarda olmanın büyük bir nimet olduğunu belirtti. Yalınkılıç, Mekke hakkında bilgilerle birlikte, sahabe hayatlarından örnekler
sundu. KT Hac ve Umre Sorumlusu Cahide
Yılmaz, umrede sunulan hizmetler, KT Teşkilatlanma Başkanı Nefiye Ermiş ise teşkilatlanma hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
BYK – ŞYK derslerinin takibine değindi. İlk
günkü toplantının ardından yatsı namazından
sonra toplu olarak tavaf yapıldı.
İkinci günkü toplantıda KT Sosyal Hizmetler Başkanı Yasemin Bakşiş birim bilgi-
“Çocuk, oyun ile akıllanır”
Meryem Özmen
Eğitim Başkanlığı, “Çocuk, oyun ve oyuncak dünyası” başlığı altında Hizmet İçi Eğitim
Okulu (HIE-O) programının beşinci oturumunu
gerçekleştirdi.
HIE-O programında Seyhan Büyükcoşkun, katılımcıları çocukların oyun dünyasına
davet ederek oynamanın ve oyuncağın çocuklar için önemini anlattı.
IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim
Başkanı Ekrem Kömürcü selamlama konuşmasında bu çalışmaların önemini vurguladı.
“Amacımız, toplumun her kesiminden kişi ya
da kuruluşun sürekli eğitim gereksinimini kar-
şılamaktır. Bunun için de birimlerin eğitim verdiği ve araştırma yaptığı tüm alanlarda, nitelikli
sertifika programları ile kurs ya da seminer
biçiminde, kısa ya da uzun süreli eğitim programları düzenliyor, bu programlar aracılığıyla
eğitimcilerin gelişmesine katkıda bulunuyoruz.” diyen Kömürcü, programı düzenleyenlere
teşekkür ederek katılımcılara başarılar diledi.
Seminere “Oyun Allah’ın bir lütfudur, zira
içinde zevk vardır. Zevk ise öğrenmeye teşvik
eder.” diyerek başlayan Büyükcoşkun, çocuklara oyun esnasında fazla müdahele etmenin
onların gelişimine engel olacağını belirtti: “Çocuklar kanepeye çıktıklarında tırmanmanın
zevkini ve başarısını hissetmek ister. Oyun,
kazanma hissiyatını tetikler; fakat eğitimci veya
lendirmesinde bulundu. “İyilik
denizinde bir damla da senin
olsun” sloganıyla başlayıp hizmet, infak konularına ve ramazan öncesi yapılması gereken
çalışmalara değindi. KT İrşad
Başkanı Tünay Ermiş ev sohbetlerinden ve Kur’ân-ı Kerîm
yarışmalarından bahsetti. KT
Eğitim Başkanı Handan Yazıcı
ise hoca hanımların ileri eğitimi, yatılı kurslar
ve hizmet içi eğitim çalışmalarına değindi.
KGT Başkanı Fatma Gündüz de KGT olarak
yapılan çalışmalardan ve umrede sundukları
hizmetlerden bahsetti.
Misafir konuşmacılardan Dr. Necati Öztürk, bulunulan beldenin önemini, özelliklerini
veli buna engel olursa çocuğun özerk gelişimini de etkileyecektir.”
Programın devamında Büyükcoşkun,
oyun çeşitlerine, oyunun çocuğun gelişimindeki anlam ve önemine değindi. 2 yaşına kadar alıştırma oyunlarının, 3-6 yaş arası
sembolik oyunların ve 6 yaşından sonra kurallı oyunların çocukların zihinsel ve bedensel
gelişimlerine olumlu etki edeceğini ve onlara
kendilerini tanıma imkânı vereceğini ifade etti.
Çocuklarla oynanan oyunların, çocukların eğitiminde etkili olduğunu, yanlış oyun ve dolayısıyla yanlış eğitim sebebiyle birçok çocuğun
değer kaybı yaşadığını belirten Büyükcoşkun,
oyuncağın tecrübe ve kendini tanıma için güzel bir araç olduğunu ekledi. Bunun yanında
Büyükcoşkun, “Oyun görünüşte akla uymaz;
ama çocuk oyunla akıllanır. ‘Deli çocuk nere-
ve güzelliklerini hatırlattı. Öztürk’ün konuşması, büyük bir beğeni ile dinlendi.
Toplantı sonunda KT Bölge Başkanlarına hizmetlerinden dolayı “Teşekkür Belgesi”
ve umre hatırası olarak birer Kur’ân-ı Kerîm
takdim edildi. 25 Bölge Başkanının katıldığı
umre dahilindeki toplantı, tanışma ve kaynaşma açısından oldukça verimli geçti.
den oyun oynasın?’ der Mevlânâ. Yani oyun
oynamak çocuklara zihinsel olarak gelişmenin
kapılarını açar. Dolayısıyla ‘çocuk oyun ile akıllanır’.” diyerek eğitimcilere önemli bir tavsiyede
bulundu. Verimli bilgilerin ardından seminer
katılımcıların üzerinde düşünmeleri için sorulan
“Oyun; oyuncakta mı, çocukta mı?” sorusuyla
noktalandı.
camia | 17 Mayıs 2013
Bölgelerimizden
|
7
Oberhausen’de
Bahar Şenliği
Avusturya’da
kültür fuarına yoğun ilgi
Düsseldorf Bölgesi Oberhausen-Holten Akşemseddin Camii tarafından İlkbahar
Şenliği düzenlendi.
Avusturya İslam Federasyonu tarafından düzenlenen Kültür ve Kitap Fuarı’nın
sekizincisi ve bununla beraber düzenlenen Türk Girişimcileri Fuarı’nın ikincisi
Avusturya’nın Dornbirn şehrinde bulunan fuar alanında gerçekleştirildi.
Ali Çakır
gularını misafirlerle paylaştılar. Üç gün süren
program, Abdullah Coşkun’un konuşması
ve sonrasında yaptığı dua ile son buldu.
Şube Başkanı Hüseyin Bıçak’ın selamlama konuşmasıyla başlayan program, Cami
İmam-Hatibi Abdullah Coşkun’un yaptığı
“Cemaat, birlik ve beraberliğin önemi” konulu sohbetiyle devam etti. Kardeşlik ve
muhabbetin pekiştirilmesi amacıyla cemiyet
bahçesinde yapılan programda misafirlere
Kadınlar Teşkilatı ve Gençlik Teşkilatlarının
hazırladığı ikramlar sunuldu.
Komşu şehirlerden katılımcıların da bulunduğu programda Bölge İrşad Başkanı
Mustafa Bildik, Mülheim Camii İmam-Hatibi Hasan Yeşilırmak ve komşu DİTİB ve
de ATİB Camii İmam-Hatipleri okudukları
Kur’an ve selamlama konuşmalarıyla duy-
Sanat, kültür, eğitim ve birçok eğlence
programı ile geniş bir katılımcı kitlesine hitap
eden fuara ilgi yoğundu. Fuara ziyaretçilerin
yanı sıra Vorarlberg Eyaleti Başbakanı Markus Wallner, Avusturya İslam Cemaati Genel
Başkanı Dr. Fuat Sanaç, T.C. Bregenz Muavin Konsolosu Necati Koç ile çatı kuruluşları
temsilcileri katıldı. Avusturya İslam Federasyonu Genel Başkanı Kemal Küçük’ün açılış
konuşması ile başlayan fuar programında
Dr. Fuat Sanaç ve Markus Wallner de selamlama konuşması yaptı. Uğur Işılak’ın
sahne aldığı açılış programından sonra
standlar ziyaretçilere açıldı.
On gün süren fuarın belli günlerinde
Kadınlar, Genç Kızlar Günü ve Gençlik Gecesi gibi sahne programları gerçekleştirildi.
Halkın ilgisinin yoğun olduğu bu programlara IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice
Şahin, Saliha Erdim, İkbal Gürpınar, Mustafa
Karataş, Mustafa Cihat, Mehmet Ali Bulut,
Nihat Hatipoğlu, Sevim Asımgil ve Hüseyin
Goncagül gibi tanınmış sanatçı, yazar ve
misafirler katıldılar.
Fuarın kapanış programında IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma
Başkanı Murat İleri’nin konuşmasının ardından son olarak Ömer Döngeloğlu katılımcılara seslendi. Kapanış programı Döngeloğlu’nun duası ile sona erdi.
Kuzey Hollanda, Kutlu
Doğum ve Hafızlık İcazet
Programında buluştu
Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve
T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Mustafa Ünver’in hazır bulunduğu Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programı’nda 10 küçük hafız hafızlık
belgesini aldı.
Recep Soysal
Geçtiğimiz ayda bütün dünyada Kutlu Doğum Programları ile Hz. Peygamber
(s.a.v.)’in doğumu idrak edildi. Avrupa’nın
birçok ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da
da düzenlenen programlarda bu sene Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Kutlu
Doğum
Programına Hafızlık İcazet
Programını
da dâhil ederek
geniş çaplı bir organizasyona imza
attı. Amsterdam’ın
Osdorp semtinde
geniş katılımcı ve
seçkin davetlilerin
huzurunda
gerçekleşen programda açılış Kur’ân-ı
Kerîm’i, 1986 yılında IGMG Tilavet Yarışması birincisi Raşid Uygun tarafından okundu.
Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu
Başkanı Oktay Dalmaz açılış konuşmasında, “Efendimiz (s.a.v.)’in dünyayı şereflendirmesinin yıldönümünü kutlamak ve aynı
zamanda o yüce insana inen Kur’an’ın
hafızalarda korunmasını sağlamak için ilahî
kelamı ezberleyen 10 tane kız ve erkek öğrencimizin hafızlık merasimini idrak etmek
üzere buradayız.” dedi. Ardından konuşma
yapan Mustafa Ünver, hafız minikleri ve onların ailelerini yürekten tebrik ettiğini belirterek kendileri ile iftihar ettiğini belirtti. Daha
sonra kürsüye gelen Başkonsolos Togan
Oral programa katılımından duyduğu mem-
nuniyeti belirterek insanın dünya hayatında
hep doğruluk ve güzelliği aradığını, bu nedenle bütün heyecan ve motivasyonun ölmeyen bir ruh bilincinden kaynaklandığını
ifade etti.
Kemal Ergün ise şunları söyledi: “Efendimiz (s.a.v.)’in viladetinin sene-i devriyesi
münasebeti ile toplandığımız bu programda
aynı zamanda hafızlarımızın da icazet merasimlerini
idrak
etmekteyiz. Teşkilatımızın 9 ayrı
bölgesinde hafızlık
okulu veya kurslarının açılımına İrşad Başkanlığımız
öncülük etti. Bir
buçuk yılda 67 hafızımız bu kurslardan mezun oldu;
yüzlerce hafızımız
da yakında bu merasimleri yapacaklar ve teşkilatımızın uhdesinde hafızlarımız yetişecek. 34 bölgemizin
tamamında hafızlık kurslarının olması için
elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bundan dolayı, Bölge Başkanımıza, Kurs Müdürümüze, hafızlarımıza ve onların ailelerine
yürekten teşekkür ediyorum.”
Programa katılan Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Mehmet
Emin Masalı ise son yıllarda en çok duygulandığı programlardan birinde olduğunu ve
salt söylemden ve edebiyattan öte böyle bir
Kutlu Doğum Programına iştirak etmekten
mutluluk duyduğunu belirtti. Programda yapılan konuşmaların ardından minik hafızlar
hediye ve belgelerini aldılar.
“Amellerimize yansıyan
güçlü bir iman”
Genel Başkan Kemal Ergün’ün Nürnberg Merkez Camii’ni ziyaret ettiği programa Kuzey Bavyera Bölgesi şubeleri tüm kadroları ile iştirak etti.
Ali Vuranoğlu
Kuzey Bavyera Bölgesi Teşkilatlanma
Başkanı Hüseyin Karaaslan’ın sunduğu
programa yoğun bir katılım oldu. Buluşmada
açılış konuşması yapan Bölge Başkanı Sayın
Orhan Sarı, “Aşılamaz ve halledilemeyecek
gibi görünen zorlukların karşısında bizi refaha çıkaracak tek şey takvadır.” dedi. Bölge
ve Şube Yürütme Kurulu dersleri ile ev sohbetlerine gereken ilgiyi göstermek gerektiğini
belirten Sarı, Danimarka’da açılacak İmam
Hatip Lisesi hakkında da bilgi verdi.
Toplantıda konuşma yapan Genel Baş-
kan Kemal Ergün ise Allah rızasını elde etme
yolunda hizmetlerin şevkle yerine getirilmesi
gerekliliğinden bahsederek şunları ifade etti:
“İyi birer kul olabilmemiz için öncelikle amellerimize yansıyan güçlü bir imanımızın olması gerekmektedir. Bunun yanında ‘İnsanların
en hayırlısı, insanlığa faydalı olandır’ hakikatinden hareketle din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin toplumun tamamına faydalı olmak
zorundayız. Ayrıca ardımızda hayırlı eserler
bırakmalıyız; Avrupa’nın çeşitli yerlerinde
açılan okullar, çocuk yuvaları bu eserlerdendir.” Yapılan konuşmalarla hizmet bilincinin
yenilendiği programdan katılımcılar memnun
bir şekilde ayrıldılar.
8  |
Bölgelerimizden
camia | 17 Mayıs 2013
Belçika’da
Tilavet Yarışması yapıldı
CIMG (İslam Toplumu Millî Görüş Fransa) Alpes Bölgesinde Bilgi Yarışması bölge
finali gerçekleştirildi.
BİF (Belçika İslam Federasyonu) KT (Kadınlar Teşkilatı) Kuran’ı Kerim Tilavet Yarışması Bölge Finalini Anvers-Zuid Şubesinde gerçekleştirdi.
Mustafa Pala
Esra Bayraktar
(Verviers Şubesi) ikinci, Melike Güvercin
(Beringen Şubesi) ve Lebibe Ördelek (Brüksel Şubesi) üçüncü oldu.
Jüri üyeliğini İbn-i Sina İslami İlimler Ensitüsü ihtisas sınıfı öğrencisi Funda Kaya’nın
yaptığı yarışmada, yarışma kriterlerini sunmak için sahneye KT Eğitim Başkanı Esra
Bayraktar çıktı. Yarışmaya katılan tüm gençlerin şubelerinde birinci seçilerek, bölgede
yarışmaya çıkma cesaretini gösterdiklerini
belirten Bayraktar, her birinin gönüllerin birincileri olduklarını vurguladı.
Ardından Jüri Başkanı ve Gent KT Eğitim Başkanı Şeyma Dumlupınar, Kur’an’ı
anlayarak okumanın ve günlük hayatta canlı
tutmanın önemine değindi. Anvers-Zuid Şubesinde eğitim alan talebelerin ilahi ve şiirleri
programa farklı bir renk katarken program
ödül töreniyle sonuçlandı. Yarışmada 10-13
yaş grubunda Maide Avcı (Brüksel Şubesi)
birinci, Hayrunnisa Devre (Gent Şubesi) ikinci ve Betül Koç (Anderlecht Şubesi) üçüncü oldu. 14-18 yaş grubunda ise Sümeyye
Duran (Gent şubesi) birinci, Ayşenur Öğden
Düsseldorf Bölgesi Kadınlar Teşkilatı (KT)’nın düzenlemiş olduğu şubeler arası
Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Wanheim Kültür ve Eğitim Merkezinde yapıldı.
İki kategoride katılımın gerçekleştiği yarışma, 10-14 ve 14-18 yaş arası iki grup
hâlinde düzenlendi. Yarışmada Nilgün Toktay, Ümmiye Şimşek ve Sacide Pehlivan juri
üyesi olarak görev yaptılar.
Program, KT’ler arası Avrupa Kur’ân-ı
Kerîm Tilavet Yarışması birincisi Büşra Yiğit’in tilavetiyle başladı. Yapılan yoklamalar
ve Bölge Başkanı Hatice Yavuz’un selamlama konuşmasının ardından yarışmaya geçildi. Çekilen kuraya göre ilk olarak küçükler
arasındaki yarışma başladı. Bu gruptaki dokuz yarışmacının ardından büyükler grubu-
Bölge merkezinde düzenlenen yarışmaya,
5 şubeden 13-17 ve 18-24 yaş arası gruplar
arasında daha önceden düzenlenen yarışmaların dereceye girenleri katıldı. İki bölüm hâlinde düzenlenen yarışmanın ilk bölümünde 1317 yaş grubunda, ikinci bölümünde ise 18-24
yaş grubunda gençler kıyasıya yarıştı; her iki
bölümde toplam 20’şer soru soruldu ve yarışma sonucunda ilk üçe girenler belirlendi.
Buna göre 13-17 yaş grubunda birinciliği
Nantua Şubesinden Ömer Faruk Orhan, ikinciliği Sallanche Şubesinden Furkan Tanrıverdi
ve üçüncülüğü Nantua Şubesinden Mustafa
Güneş aldı. 18-24 yaş grubunda birinciliği
Nantua Şubesinden Hasan Hüseyin Orhan,
ikincilik ve üçüncülüğü yine aynı şubeden
Mehmet Demirbaş ile Şükrü Yalçındağ elde
ettiler. Dereceye girenlere çeşitli hediyeler verildi. Her iki kategorideki birinciler, IGMG’nin
9 Haziran’da Avrupa çapında düzenleyeceği bilgi yarışmasında Alpes Bölgesini temsil
edecekler.
Hamburg’da idarecilere
yönelik eğitim semineri
Düsseldorf’ta şubeler
arası tilavet yarışması
Recai Demir
Alpes’te Bilgi Yarışması
nun yarışması yapıldı.
Çocuklar tarafından sunulan Kur’an
ziyafetinin ardından juri heyeti dereceye
girenleri açıkladı. Buna göre büyükler grubunda Lamia Yanaray (Ahmet Yahşi Kültür
Merkezi-Duisburg) birinci, Şeyma Çakır
(Akşemseddin Camii-Oberhausen) ikinci ve
Dilanur Aydın (Hacı Bayram Veli Camii-Duisburg) üçüncü oldu. Küçükler grubunda ise
Kevser Yazıcı (Hacı Bayram Veli Camii-Krefeld) birinci, Aleyna Nur Aydın (Hacı Bayram
Veli Camii-Duisburg) ikinci, Beyza Çakır
(Akşemseddin Camii-Oberhausen) üçüncü
oldu. Yarışmaya katılan tüm yarışmacılara
hediyeleri verilerek, katılımlarından dolayı
teşekkür edildi.
Kuzey Almanya Müslüman Hanımlar Birliği (Muslimische Frauengemeinschaft
in Norddeutschland e.V.) tarafından organize edilen Teşkilat İçi Eğitim Semineri
(TİES) Seevetal Eğitim Merkezinde gerçekleştirildi.
Emine Medik
Tek gece yatılı olarak düzenlenen eğitim
seminerine yaklaşık 50 kişi katıldı. Hannover Bölgesi İrşad Başkanı Cemal Bolat’ın
sunduğu “Teşkilatta hizmetin önemi ve sorumluluk bilinci” konulu seminer ile başlayan
ilk günde kapsamlı bir grup çalışmasına yer
verildi. Bu ilk grup çalışmasında katılımcılar
“Çalışma takvimi nasıl hazırlanır” konusu
üzerinde durdu. Çalışmanın sonunda tüm
gruplar birer örnek çalışma takvimi hazırlayarak diğer katılımcılara sundular. İlk gün
okunan evrâd-ı şerifler, dağıtılan zemzem ve
hurmalar ile son buldu. İkinci gün Kuzey Almanya Müslüman Hanımlar Birliği Başkanı
Narin Yalçın’ın “Allah’a hicret (iltica)” konulu
semineri ile başlayarak, İrşad Başkanlığının
hazırlamış olduğu “3 aylara hazırlık nasıl
yapılır” grup çalışması ile devam etti. Şube
yönetimlerinden yüzde 80 oranında katılımın
sağlandığı eğitim semineri ilerde yapılması
planlanan programlara yönelik pratik bilgileri
vermesi açısından da katılımcılar tarafından
memnuniyetle karşılandı.
Freiburg’da Namazla Diriliş
Ali Atik - Çiğdem Bekçi
Freiburg Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlemiş olduğu “Namazla Diriliş” programı
Villingen Tonhalle salonunda kalabalık ziyaretçi
topluluğu huzurunda gerçekleşti.
Programa katılan Kadınlar Teşkilatı Başka-
nı Hatice Şahin, Bölge Başkanı Ahmet Ölmez
ve Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Semra
Vardar günün önemine binaen birer konuşma yaptılar. Akabinde programa konuşmacı
olarak Türkiye’den katılan Ahmet Bulut verdiği
misallerle namazın önemini geniş bir şekilde
anlattı. Sanatçı Ömer Karaoğlu ise söylediği
ezgilerle katılımcıların beğenisini kazandı.
camia | 17 Mayıs 2013
Bölgelerimizden
|
9
Kuzey Ruhr, Maide-i
Kur’an için buluştu
Oslolu çocuklardan
Afrika’ya destek
Kuzey Ruhr Bölgesinin düzenlediği Alemlere Rahmet: Hz. Muhammed (s.a.v.) ve
Maide-i Kur’an Programı bu yıl da Bielefeld Stadthalle’de gerçekleştirildi.
Norveç Bölgesi Oslo Çocuk Kulübü üyeleri, Mevlana Camii’nde IGMG Sosyal
Yardım Derneği Hasene tarafından yürütülen Su Kuyusu Projesi’ne katkı sağlamak için buluştu.
Serkan Cora
Türkan Güven
Aylar önce başlayan hazırlıklar yoğun
ilginin gösterildiği muazzam bir programla taçlandırıldı. Yaklaşık 2 bin kişinin iştirak
ettiği programda hafızların tilavetleri tüm
katılıcımların beğenisini kazandı. IGMG Genel Merkez Teşkilatlanma Başkanı ve Kuzey
Ruhr eski Bölge Başkanı Murat İleri’nin de
katıldığı programda Avusturya Bölge Başkanı Muhammed Turhan, Sanatçı Ömer Karaoğlu ve İran, Türkiye ve Mısır’dan hafızlar
hazır bulundular. Açılış Kur’ân-ı Kerîm’inden
sonra Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk Ulun
açılış konuşmasında, “Allah’ın rahmetine
nail olmak ve insanların en şereflisini anmak
adına burda bulunuyoruz.” dedi. Ulun’dan
sonra söz alan Komisyon Üyesi Nihat Köse’nin Almanca yaptığı konuşmadan sonra
ise Ömer Karaoğlu tüm salonun eşlik ettiği
ezgiler seslendirdi.
Daha sonra selamlama konuşması yapan İleri, Hz. Peygamber’in güzel ahlakının ve engin merhametinin Müslümanlar
tarafından örnek alınması gerekliliğinden
Çocuk Kulübü asistanı Hanife Temel,
buluşmada çocuklara Afrika’da susuz kalan kardeşleri ve onlara nasıl yardım edilebileceği ile ilgili bilgi verdi. Projenin amacının
ve suyun önemininin anlatıldığı toplantıda,
toplanan yardımları muhtaçlara ulaştıran
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Baş-
kanı Mesud Gülbahar’ın kim olduğu da anlatıldı.
Daha sonra çocuklar Mesud abileri tarafından ulaştırılmak üzere, Afrika’daki kardeşlerine mektuplar yazıp, resim çizdiler.
Susuz kalmanın ne demek olduğunu daha
iyi anlamak için 2 saat boyunca su içmeyen çocuklar daha sonra kendi biriktirdikleri
harçlıklarından Hasene’ye ulaştırmak üzere
yardımda bulundular.
bahsetti. Programın devamında Avusturya
Bölge Başkanı Muhammed Turhan “Zamanı
iyi kullanmak” konulu bir sohbet gerçekleştirerek dikkatleri hayatımızı şekillendirmesi
gereken Kur’an ve Sünnet’e çekti.
Kur’ân-ı Kerîm’in hayatımızdaki yeri ve
öneminin anlatıldığı programda Hafız Hasan
Sadiki, Ekrem Nalbant ve Muhammed Buhayri Kur’an tilavet ettiler. Bu esnada okunan ayetlerin Almanca ve Türkçe mealleri
beyaz perdede sergilendi. Çekilişler, ezgiler
ve sponsorlara plaket takdimi ile dolu dolu
geçen program yapılan dua ile son buldu.
Ruhr A’da
“Önden Gidenler” anıldı
Ruhr-A Bölgesi Bochum Camii Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen Önden
Gidenler programı kapsamında tarihte iz bırakmış şahsiyetler anıldı.
“Aile içi huzur, anlayış ve
hoşgörüde gizli”
Avusturya Linz İslam Federasyonu (ALİF) Linz Şubesi Kadınlar Teşkilatı ve Linz
Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen ve aile içi huzur ve mutluğun ele alındığı,
Aile Eğitim Semineri (AES), İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut ve Evlilik ve Aile Uzmanı
Saliha Erdim’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Onur Üstün
Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ile başlayan seminerde ALİF Bölge Başkanı Resul Koca açılış
konuşması yaptı. Ahmet Bulut ve Saliha Erdim, programda verdikleri seminerlerde aile
içi huzurun ve eşler arasındaki karşılıklı anlayış ile hoşgörünün öneminden bahsettiler.
Ailede sağlanan mutluluğun, çocukları da
olumlu manada etkileyeceğinin ifade edildiği seminerde Erdim, eşlerin birbirlerine göstermesi gereken ilginin de önemli olduğunu
vurgulayarak, bu güzel atmosferin çocuklar
üzerinde tarif edilemeyecek gelişmeler göstereceğini vurguladı.
Gerek seminer esnasında, gerekse de
program sonrasında katılımcıların sorularını
cevaplandıran Bulut, kitaplarını imzalayarak
katılımcılarla bire bir sohbet etme imkânı
sundu. Program, Linz Eğitim Merkezi kız
öğrencileri tarafından takdim edilen çiçekler
ve Kur’ân tilavetiyle sona erdi.
Sefa Akhoy, Burak Kalaycı
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Aliya İzzetbegoviç, Malcolm X, Muhammed Hamidullah, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmed
Zahid Kotku, Mahmud Sami Ramazanoğlu,
Bediüzzaman Said Nursi, Muhammed İkbal
ve Mehmet Akif Ersoy gibi yakın tarihte iz
bırakmış kişilerin anıldığı program, Bochum
Fatih Camii öğrencisi Fatih Taner’in Kur’ân-ı
Kerim tilavetiyle başladı.
Programda açılış ve selamlama konuş-
ması yapan Şube Başkanı Muhittin Albayram, tüm katılımcılara teşekkür ederek bu
tarz programların düzenlenmesinin, geçmişi
ve mühim şahsiyetlerin fikirlerini anlamak
adına fayda sağladığını belirtti. Programda
anılanların temel özellikleri ve eserlerinden
bahsedilirken, Kemal Erdoğan tarafından
ilahiler okundu. Programa katılan Bölge
Başkanı Özcan Kuri, günün anlam ve önemiyle alakalı bir konuşma yaptı. Fatih Camii
kız öğrencilerinin toplu hâlde söylediği ilahi
ve şiirler ile devam eden program, Kur’an
tilaveti ve dua ile son buldu.
10  |
Bölgelerimizden
camia | 17 Mayıs 2013
Viyana camileri
kapılarını açtı
Hamburg’ta 20’inci yıl
kutlaması
Viyana İslam Federasyonuna (VİF) bağlı 12 cemiyette düzenlenen Açık Kapı
Günü yoğun bir katılımla gerçekleşti.
Kuzey Almanya İslam Toplumu Hamburg Bölgesi Veddel Vatan Camii’nin kuruluşunun 20’inci yılı bir salon programıyla kutlandı.
Gülsüm Toraman
VİF Tanıtma Başkanlığı ve ekibi tarafından hazırlanan programda, bu sene ana
başlık olarak Mimar Sinan seçildi. Mimar
Sinan hakkında hazırlanan broşürlerle onun
eserlerinin tanıtıldığı afişler camilere gelen
misafirlerin bilgisine sunuldu.
Yoğun ilgi gören programda imamlar
misafirlere camileri tanıtırken, görevliler de
Mimar Sinan ve eserleri hakkında bilgi verdi. Bu sayede katılımcılar, camilerin burada
yaşayan Müslümanlar için önemini kavrama imkânına kavuşurken, camilerin aynı
zamanda kültürel etkinliklerin de yapıldığı
yerler olduğu kendilerine anlatıldı. Gün boyu
yapılan sunumlarla camilerde bulunan minber, mihrab gibi temel ögeler tanıtıldı. 4 saat
süren program ve ardından sunulan ikram
Avusturyalı misafirler tarafından da büyük
ilgi gördü.
Selahattin Demirci
Cemiyetin kuruluşundan bugüne kadar
hizmet vermiş başkan, idareci ve cemaatin
büyük fedakârlıklarla sunduğu maddi-manevi
yardımlara teşekkür etmek amacıyla düzenlenen programa Kuzey Almanya İslam Toplumu
Hamburg Bölge Başkanı Ramazan Uçar, Abdurrahman Dizman ve Hayrullah Şenay katıldı.
Cemiyet Başkanı Zeki Yazıcı’nın selam-
lama konuşmasının ardından Bölge Başkanı
Ramazan Uçar da konuşmasında verilen hizmetlerde emeği geçen bütün cemaat üyelerine teşekkürlerini sundu.
Daha sonra cemiyetin kuruluşunda ve
sonrasında emekleri geçen ve şu anda ahirete irtihal etmiş büyüklerin ruhları için Kur’ân-ı
Kerîm okunarak dualar edildi. Cemiyette daha
önceden başkanlık yapmış olan Ali Sarıkaya,
Ahmet Yazıcı ve Gülben Kantar’a birer plaket
takdim edildi.
Ahmet Yazıcı ve Ali Sarıkaya unutulmadı
camia | 17 Mayıs 2013
Dosya Özel
Millî Görüş’ün kadim geleneği:
Kardeşlik ve Dayanışma Günü
Bu sene 19 Mayıs’ta Belçika’nın Hasselt şehrinde düzenlenen
Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nün kökleri seneler öncesine
kadar uzanıyor.
Amsterdam 1998
Toplamda yüzbinlerce insanın katıldığı şölenler, farklı isimler altında gerçekleştirilse de
şimdiye kadar hep tek bir amaca hizmet etmiş; Müslümanların Avrupa’da omuz omuza
durdukları kardeşleri ile aralarındaki muhabbetin güçlendirilmesini sağlayan programlar,
coşkuyla kutlanan şenliklere dönüşmüş.
1960’lı yıllarda Avrupa’nın çeşitli yerlerine
gelen misafir işçiler dinî ve manevi değerlerini muhafaza edebilecekleri ve kendilerini
cemaat olarak bir arada tutacak kuruluşlar
oluşturma arayışına girdiler. Bu arayışın bir tezahürü olarak temelleri 1970’lerde atılan Millî
Görüş Teşkilatları, 1985 yılından itibaren Avrupa Millî Görüş Teşkilatları adı altında, 1995
yılından sonra da İslam Toplumu Millî Görüş
olarak Avrupa, Avustralya ve Kanada’da yaşayan Müslümanlara hizmet etme gayretinde
oldu. Yaklaşık 40 senedir sürdürülen dayanışma kültürü ve kardeşlik bilinci, özellikle
Millî Görüş Teşkilatlarının tüm bölgelerinden
onbinlerce kardeşimizin katıldığı programlarla
yenilenmiş, yapılan hizmetler de bu anlamda
değerlendirilme imkânına kavuşmuştur.
Onbinlerce insanın, dünyanın farklı bölgelerinden akın ettiği “Kardeşlik ve Dayanışma
Günü”, bu sene Belçika’nın Hasselt şehrinde
düzenlenecek. Bu gelenekselleşmiş programın kökleri ise bundan seneler öncesine kadar uzanıyor.
Haziran 1995: Frankfurt Festhalle
Avrupa Millî Görüş Teşkilatlarının (AMGT)
3 Haziran 1995 tarihinde Frankfurt Festhal-
le’de düzenlediği büyük Genel Kurul’da,
teşkilatın 10 senelik değerlendirilmesi yapılmıştı. Daha önce düzenlenen Genel Kurul
toplantılarına kıyasla o sene, Müslümanların yerleştikleri ülkelerde kalıcılıklarına vurgu yapılmış, bu büyük çaplı
organizasyon 10 bin kişinin katılımıyla Avrupa’da Müslümanlar arasında
tesis edilen büyük kardeşliğin de bir
göstergesi olmuştu.
Program kapsamında düzenlenen Genel Kurul’da konuşma yapan
AMGT Genel Başkanı Osman Yumakoğulları, bundan seneler önce
Avrupa’da gerçekleştirilen faaliyetler
hakkında şu öngörüde bulunmuştu:
“AMGT olarak bizler, ‘İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır’ kutlu
sözünden hareketle teşkilat olarak
şubelerimizin bulunduğu yerlerde
renk, din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin, insanlara gereken sosyal ve kültürel hizmetleri götürmeye, bu hizmetlere yenilerini eklemeye devam
etmeliyiz. Kimliğimizi kaybetmeden
varlığımızı sürdürebilmeli, anadil ve
içerisinde yaşanılan ülke dilinde lisan ve tamamlayıcı eğitim kursları açmalıyız. Gençlerin iyi bir eğitim
alabilmeleri için onları yönlendirici danışma
merkezleri kurmalıyız.” Nitekim bu öneri mesabesindeki faaliyet planı, teşkilat tarafından
uygulamaya geçirilmiş, şu ana kadar yerel
Osman Yumakoğull
arı
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
R. Tayyip Erdoğan
| 11
12  |
Dosya Özel
camia | 17 Mayıs 2013
2006
2006
2008
lisanda gerçekleştirilen dinî eğitimlerin
yanında gençleri mesleki anlamda yönlendirmek adına sayısız faaliyet gerçekleştirilmiştir.
1995 yılında gerçekleştirilen bu
öncü programdaki çeşitli kültürel ve
sanatsal faaliyetlerin yanında, 10 yıldır
AMGT ismi altında hizmet veren Millî
Görüş Teşkilatının, faaliyetlerin de muhtevası itibariyle dini cemaat olmasının
teyidi adına IGMG-İslam Toplumu Millî
Görüş olarak mevcudiyetini sürdürmesine karar verilmişti.
1996 & 97: Dortmund
Kardeşlik ve dayanışma anlamında
1 Haziran 1996’da Dortmund Westfalenhalle’de gerçekleştirilen programda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne
İstanbul Milletvekili olarak seçildiği için
Genel Başkanlık görevinden ayrılan Osman Yumakoğulları’nın yerine seçilen
yeni Genel Başkan Ali Yüksel konuşma
yapmış, mevcut global değişimlerin evrensel değerleri etkilememesi gerektiğini
vurgulamıştı.
14 Haziran 1997’de ise Dortmund
Westfalen Stadyumu’nda “Barış ve Kültür Şenliği” adı altında düzenlenen programa, dünyanın her yerinden yaklaşık 55
bin kişi, beraberlik ve kardeşliğin pekiştirilmesi amacıyla akın etmişti. Sanat gruplarının sahne aldığı, şiir, ilahi ve türkülerle
dolu olan programda katılımcılar kardeşlik duygularını yoğunca yaşamış, Genel
Başkan Ali Yüksel de binlerce kişiye,
“Safları sıklaştırın.” mesajı vermişti. Basında da geniş yankı uyandıran programa tüm İslam dünyasından misafirler ve
o zamanlar İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da
katılmıştı.
Haziran 1998: Amsterdam Arena
Stadyumu
20 Haziran 1998’de ise Hollanda’nın
Amsterdam şehrinde Arena Stadyumu’nda gerçekleştirilen “Barış ve Kültür Şenliği”
için Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerden
önemli bilim ve siyaset adamları davet edilmiş, şenlik havasında geçen programa 60
bin kişilik muhteşem bir katılım olmuştu.
Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın
da katıldığı program için Hollanda basını,
bu büyük coşkuya sahip olan herkesin Avrupa toplumuna olumlu katkılar yapacağını
duyurmuştu. Dünya barışı ve insan haklarının teminat altına alınması temennisinde
bulunan katılımcılar, Müslümanlara Avrupa
toplumlarında uygulanan ön yargılı davranışların son bulmasını istemişlerdi.
Avrupa Müslümanlarının kollektif bir
şuur kazanmalarına da vesile olan bu programlarda, Müslümanların içinde bulundukları toplumlar ve topraklar için bir rahmet vesilesi olmaları gerektiği vurgulanmıştı.
Mayıs 1999 & Haziran 2000: Köln Müngersdorf Stadyumu
Köln’de bundan 14 yıl önce binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen Barış ve
Kültür Şenliği’nde yapılan konuşmalarla
Millî Görüş Teşkilatının 1999 yılındaki faaliyetleri değerlendirilmiş; bunun yanında
konuşmacılar, Avrupa’da Müslümanların
güncel durumu ile alakalı bilgileri binlerce
katılımcıyla paylaşmıştı. Kültürel değerlerin
korunması, birliktelik ruhunun diri tutulması
gibi amaçlarla düzenlenen program, bir çok
farklı ülkeden gelen Müslüman’ın buluştuğu
ortak platform olması sebebiyle de takdir
görmüştü. Bu arada IGMG Genel Başkanlık görevini vekaleten yürüten Dr. Yusuf Işık,
Millî Görüş Teşkilatı, değişen, dönüşen,
yenilenen kadrosuyla kuruluştan itibaren
yürütülen hizmet yelpazesini gittikçe genişletmeye başlamıştı.
2000 yılında ise yine bir
camia | 17 Mayıs 2013
Dosya Özel
2002
önceki sene olduğu gibi Almanya’nın en
büyük stadyumlarından biri olan Müngersdorf Stadyumu’nda, 40 bin kişinin katılımıyla
düzenlenen Barış ve Kültür Şenliği’ne insan
hakları aktivistleri, politikacılar, akademisyenler ve hükümet yetkilileri iştirak etmişti. Farklı sivil toplum kuruluşlarının da birer
temsilci ile hazır bulundukları programda
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan bir konuşma
yapmış, konuşmasında şu sözlerle Avrupa’da yaşayan tüm Müslümanlar için barış
ve adaletin geçerli olması temennisinde bulunmuştu: “Bu gün, insanlığın baş meselesi
saadet ve barış içinde yaşamak için insan
haklarının her yerde tam ve kâmil manada
uygulanmasıdır.”
2001 yılında Mehmet Sabri Erbakan’ın
IGMG Genel Başkanı olarak seçilmesinin ardından, kitlesel programlar ayrı bir hüviyete
bürünerek “Kardeşlik ve Dayanışma Günü”
adı altında yürütüldü. Bu isim altında aynı yıl
Hollanda’nın Arnhem şehrinde düzenlenen
programda farklı dinlerin mensupları ve kültürler arası diyaloğun önemi vurgulanırken,
programda konuşma yapan IGMG Genel
Başkanı Erbakan, binlerce kişiye “Kardeşlerimizle muhabbetimizin artmasını, kalplerimizin birleşmesini temenni ediyorum” şeklinde hitap etmişti.
2004 & 2005: Kerpen
2004 yılının Mayıs ayında Genel Başkan
Yavuz Çelik Karahan döneminde ise “Biz bir
aileyiz” sloganıyla düzenlenen Aileler Günü’nde, IGMG üye ve gönüldaşları buluşmuş, daha önceki programlarda tesis edilen
kardeşlik bilinci, aile müessesesine doğru
evrilmişti. İki gün süren program bayram
havasında geçmiş, çocuklar için düzenlenen özel gösterilerin yanında katılımcılar için
Kur’ân-ı Kerîm ziyafeti, se-
miner ve paneller gerçekleştirilmişti.
Yine 1 sene sonra aynı sloganla düzenlenen Aileler Günü yoğun bir programla geçmiş, gerçekleştirilen panellerle
“Aile içi iletişim” ve “Avrupa ve İslam” gibi
güncel konular işlenmişti. Genel Başkan
Karahan, program hakkında “Biz âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz ve biz Hz. Âdem
ile Hz. Havva’nın çocuklarıyız; bu nedenle büyük insanlık ailesinin fertleriyiz
aynı zamanda.” diyerek, tüm insanlara
kardeşlik ilişkisi çevresinde yaklaşılması
gerektiğini belirtmişti.
2006 & 2008: Hasselt
2006 ve 2008 yıllarında IGMG’nin
her yıl düzenlediği genel toplantı yine
“Kardeşlik ve Dayanışma Günü” adı
altında Belçika’nın Hasselt şehrinde
gerçekleştirilmiş, 20 bin kişinin katıldığı programda seçkin misafirler hazır
bulunmuşlardı. “Avrupa’nın renklerine,
İslam’ın esenlik rengini nasıl katabiliriz?”
sorusunun işlendiği programda Müslümanların Avrupa’da yadsınamaz toplumsal
gerçekliklerden biri olduğu vurgulanmıştı.
Stadyumlarda ya da büyük salonlarda
gerçekleştirilen bu büyük programlar, Avrupa’daki Müslüman nüfusun dayanışma
gücünün artırılmasına katkı sağlamasının
yanında, siyasi arenada Müslümanların
görünürlüğüne ve toplumsal mevcudiyetlerine işaret etmeleriyle de katkılar sağlamıştır. 2013 senesi için düzenlenmesi
planlanan Kardeşlik ve Dayanışma Günü
ise, bu eski geleneğin bir devamı olarak,
binlerce kişinin omuzlarında ve onların
emekleriyle yükselen bir teşkilatın kucaklaşma ve özlem giderme tarihi olarak planlanmıştır.
2008
2004
2008
2005
| 13
14  |
Dosya Özel
camia | 17 Mayıs 2013
Ne dediler?
Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nün öncüsü olup, bundan seneler önce de düzenlenen programlar hakkında IGMG eski Genel
Başkanları ile görüştük; onlar da bize programların ardında kalan hatıraları ve bugüne
gelene kadar yaşanan sıkıntıları anlattılar.
(Şu sıralar sağlık sorunları yaşayan eski
Genel Başkanlarımızdan Osman Yumakoğulları’na Allah’tan acil şifalar diliyoruz.)
Osman Yumakoğulları, AMGT Genel
Başkanı (1984-1995)
Bu programların çok öncesinde, teşkilatın ilk kurulduğu yıllarda sıkıntılar yaşıyor, az
kişilerle hizmetleri ayakta tutmaya çalışıyorduk. Hannover’de 1984 yılında ciddi sıkıntıların ardından bir Genel Kurul yaptık; toplantıya sadece 114 kişi katılmıştı. 114 kişi, tam
da Kur’an sureleri sayısınca. “Bu iş bitti, yürümez artık.” denmişti; ama biz “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman
etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”
mealindeki Âl-i İmrân suresinin 139’uncu
ayetini kendimize şiar edinmiştik. Kendimize ve idarecilerimize sürekli bu ayeti telkin
ettik. Nitekim daha sonraki toplantıyı şehir
salonlarında 10 bin kişiyle yaptık. Daha sonraları Elhamdülillah, cemaatimiz stadyumları
dolduracak rakamlara ulaştı. Bunlar bizim
unutamayacağımız hatıralarımızdır. Millî Görüş, küçük hesaplar peşinde koşan bir teşkilat ruhuna sahip değildir; bu dava büyük
bir davadır. Büyük davaları da ancak asil insanlar üstlenir. Biz umutlu, ümitvar olmalıyız;
zira yarınları ancak ümitvar olanlar inşa edebilir. Bunu yaparken geçmişimizi, dünümüzü
de unutmayalım. Dününü unutan, geleceğini şekillendiremez.
Ali Yüksel, IGMG Genel Başkanı
(1995-1999)
1996 ve 97 yıllarında Dortmund’da düzenlediğimiz Bahar Şenlikleri muhteşem
anlar yaşamamıza olanak sağlamıştı. O
günlerde, hem değerli Millî Görüş Teşkilatı
mensuplarının, hem de programa katılan
misafirlerimizin heyacanı zirvede idi; azimle
yürüttüğümüz hizmetlerin çok geniş yankılar
uyandırdığını görmemiz açısından da tarihî
bir gündü. Bu gibi programlar, hem idarecilerimizin, hem de mensuplarımızın motivasyonunu artırıcı özelliklere sahiptir. Kardeşleri
için çalışan, Allah rızası namına canını dişine
takarak hizmet veren insanlarımız, karşılarında kocaman bir kalabalık ve muhteşem bir
atmosfer bulduğunda çalışma şevkleri artacak, içinde bulundukları hizmetlerin ulaştığı
yerleri görerek kendilerine güven duyacaklardır. 1998 yılında Amsterdam’da gerçekleştirdiğimiz program da yine bize aynı şevki
ve heyecanı vermiştir. Bu programa merhum
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yanı sıra, hatırı sayılır yazar ve düşünürler katılmıştı. Bu
programlarla ilgili o kadar çok hatıramız var
ki; gerek hazırlık safhası, gerek programın
gerçekleştirildiği an, bütün bu zamanlar
hafızamızda hoş anılar olarak yer etmiş,
hatırladığımızda hâlâ özlemle yad ettiğimiz
çalışmalar olarak zihnimize nakşedilmiştir.
Millî Görüş Teşkilatında hizmet veren değerli
arkadaşlarımız bu programlarla bütün insanlığa karşı duyduğumuz barış duygularını
anlatma imkânı bulmuş, kısır çekişmelerden
çok uzakta kardeşçe, omuz omuza durmanın yollarını göstermiştir. Bizden sonra gelen
kardeşlerim de aynı yolda yürüyerek başarılı
hizmetlerde bulundular. Ben de bu vesileyle
Millî Görüş Teşkilatı bünyesinde tüm insanlığa hizmet eden, azimli, çalışkan arkadaşlarıma, aynı zamanda bizden de önce kısıtlı
imkânlarla bu hizmet faaliyetlerini başlatan
değerli büyüklerime teşekkür ediyor, şükoraya katılan vatandaşlarımızın, bundan elli
ranlarımı sunuyorum.
sene önce vatanlarından ayrıldıklarında duyDr. Yusuf Işık, IGMG Genel Başkan
dukları yalnızlığın böyle programlarla giderilvekili (1999-2001)
diğini görmeleridir. Nitekim birçok vatanda1979 yılından beri, uzun yıllardır Millî Göşımız, Avrupa’ya ilk geldiklerinde çok sıkıntılı
rüş Teşkilatının çeşitli birimlerinde çalışmış
zamanlar yaşadıklarını; ilk namazların kilerbiri olarak, Avrupa’da yaşamlarını devam
lerde, fabrikalarda kılındığını anlatmış; arettiren insanımıza hizmete devam etmektedından onbinlerce insanın katıldığı böyle
yim. Teşkilatçılık hayatımda unutamadığım
programların başarısına dikkat çekmiştir. Bu
çok şey var; özellikle de konu; Genel Kurul,
kadar yalnız ve kimsesiz bir hâlden, Müskongreler ve geniş katılımlı etkinlikler olunca
lümanların Köln’de, Dortmund’da ve diğer
söylenecek, yazılacak ve anlatılacak o kadar
çok hatıra var ki, hepsi de birbirinden farklı.
Teşkilat 1979 yılından itibaren yıllık kongrelerini Münih Freimann Camii’nde, daha sonra Hannover Camii’nde yoğun bir katılımla
yapardı. 1984 yılına gelindiğinde ise teşkilat
olarak sıkıntılı günlere girmiş, bir yenilenmeye ihtiyaç duymuştuk. Bu yenilenme sırasında düzenlenen Genel Kurul’a sadece
114 kişi katılmıştı. O zamanlarda artık bütün
emeklerimizin boşa gittiğini düşünmemize
rağmen Genel Başkanımız Osman Yumakoğulları bizi inançlı, kararlı ve heyecan verici
konuşmasıyla azimli çalışmalara yönlendirdi.
Çok değil 3-5 yıllık azimli ve
kararlı çalışmanın neticesinde
Köln’de 10 bin, Dortmund’ta
50 bin ve takip eden yıllarda
Amsterdam’da 60 bin kişiyle gerçekleştirilen kongreler
bir biri ardından geldi. İşte
bahse konu olan Millî Görüş
Teşkilatının, böyle bir geçmişe sahip olduğunu hatırdan
çıkarmadan aynı hız, azim
ve kararlılıkla çalışmalarına
devam ettiğini görmekteyiz.
Mehmet Sabri Erbakan
Bu kutlu bayrağı taşıyanlara tebrik ve takdirlerimi arz
eder, selamlar sunarım.
Yavuz Çelik Karahan,
IGMG Genel Başkanı
(2003-2011)
Aileler Günü ismiyle başlattığımız programın ilkini Köln’de IGMG Genel Merkez
binasının bulunduğu 50 bin metrekarelik
alanda düzenlemiştik. Katılım o derece
büyüktü ki, 40 bin kişinin katıldığı bu büyük çaplı organizasyonun ertesi senesinde
ikinci Aileler Günü, belediyenin, programa
gelenler için şehirde park edecek yeterli
alan olmadığını ifade etmesiyle
gerçekleştirilemedi.
O zaman Aileler Günü’nü
düzenlemekteki amacımız,
aynı anda, üç-dört kuşağı
Dr. Yusuf Işık
bir araya getirmekti. Bunun
için programda 4 hedef kitleye yönelik aynı anda, aynı
mekânda farklı programlar düzenlemiştik; çocuklar
için şenlikler ve Nasreddin
Hoca, Karagöz-Hacivat gibi
kültürümüzün önemli figürleri sergilenirken, gençlere
yönelik eğlenceler, kadın
ve erkeklere yönelik eğitim
ve bilgilendirme çalışmaları
gerçekleştirilmişti. Çadırlardaki programların ardından
akşamları sıla geceleri ve sohbet programlarıyla gece yarılarına kadar beraber olduğumuz faaliyetlerdi bunlar. Neticede amacımıza da ulaştık, dede-çocuk-torun gibi üç
kuşağı da bir araya getirdik. Bu tarz progYavuz Çelik Karahan
ramlar teşkilatımızın geleneği hâline gelerek
farklı isimlerle devam ettirildi. Bu programlar
boyunca beni en çok duygulandıran şey,
şehirlerde, Avrupa’nın en büyük salonlarını
doldurmaları, 50 bin metrekarelik alanlarda,
iki günde toplamda 80 bin kişinin katıldığı
programlara kadar büyümeleri unutulacak
gibi değildir. Bütün bunlar ve kardeşlerimizle yaşadıklarımız, hatırladıkça bizi hâlâ
duygulandıran anılardır. Göçün 51’inci yılının içinde bulunurken, 47 yıldır Avrupa’daki
insanımıza dinî, sosyal ve kültürel alanlarda
hizmet veren bir teşkilatın mensubu olmak
bize gurur veriyor.
Osman Yumakoğulları
Ali Yüksel
camia | 17 Mayıs 2013
Rahime Söylemez
Kişinin hayata dair tüm adımlarını safi özgürlük içinde kendisinin belirlemesi anlamına
gelen “bekârlık sultanlıktır” anlayışı, İslam’ın
“İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden
iyi olanları evlendirin.” (Nûr suresi, 24: 32)
ayetine ters düşmektedir. Evlenmenin önemi
ve herkes için bir ihtiyaç olduğu yukardaki
âyet-i kerîmeden de açıkca anlaşılmaktadır.
Sağlıklı, fiziksel ve sosyal olgunluğa kavuşmuş olan herkesin yerine getirmesi gereken
bir mesuliyettir evlenmek.
Uzmanlara göre orta yaşlarına gelmiş ve
evlenmemiş olanlarda şüphecilik, karamsarlık, umutsuzluk ve kararsızlık gibi duygu
durumları gözlemlenmektedir. Üstüne bir de
toplumda yaygın olarak kullanılan “evde kalma” ibaresi eklenince iş daha da çıkılmaz bir
hâl almaktadır. Tüm bunların yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik şartlar da gençlerin evlenmesini zorlaştıran etkenler olarak
incelenmektedir; bu etkenlerle birlikte gençler yalnızlık girdabına itilmekte ve bu da ruhsal sorunları beraberinde getirmektedir. Yalnızlık, insan için uygun olmayan bir yaşam
biçimidir. Bunun en canlı kanıtı Peygamber
Efendimiz (s.a.v.)’dir. Peygamber Efendimiz
doğrudan Rabbi ile muhatab olmasına, yani
duygu ve düşüncesinde huzurlu olmasına
rağmen sahih kaynaklarda Hz. Âişe (r.a.)’ye
dokunduğu ve “Benimle konuş ey Âişe!”
dediği nakledilir. Diğer bir örnek ise hayatı
daha sonra kitaplaştırılan Robinson Crusoe’dur. Hayatının 28 senesini (son üç yılı
hariç) ıssız bir adada yalnız geçiren Crusoe
dahi bir dost bulduğunda çok sevinmiş ve
o dostu kaybetmemek için elinden geleni
yapmıştır. Bu bağlamda sevmek, konuşmak
ve bir şeyleri paylaşmak her insanın ihtiyacıdır. Tüm bunlardan haz alabilmek ve dinin
yarısını koruyabilmek için de kişi kendisine
denk olan birisiyle evlenmelidir ki, dünya ve
ahiret saadetini yaşayabilsin. Nitekim güzel
ahlaklı bir eş, hem kalbi tatmin eder, hem
de ahiret hayatını kazanabilmek için kişiye
yardımcı olur.
Gençler neden evlenmiyor veya evlenemiyorlar?
Gelenekle bağlantısını koparıp, ailenin
değerini yitirdiği toplumlarda demode olan
evlilik, ne yazık ki bazen Müslümanlar arasında da itibar görmemektedir. Modern hayatın yüksek beklentileri, insanların yoğun
bir şekilde bu beklentileri yerine getirebilmek
için harcadıkları çaba ve bununla birlikte
gelen stres, ruhsal ve sosyal birçok sorunu
Aile
işinin olması, maddi durumunun evinin eşberaberinde getirmektedir. Devlet İstatistik
yalarını temin edecek ve düğün yapacak
Enstitüsünün ve diğer kurumların yapmış
kadar iyi olması gerektiği anlayışı ön plana
oldukları araştırmalara göre, Türkiye’de evçıkmaktadır. Anne babalarda da, evlatlarının
lenmeyen kadın ve erkeklerin sayısında artış
kendi evliliklerini kendilerinin finanse etmeleri
gözlemlenmektedir. Bunların sebebinin ise
gerektiği fikri hâkim olunca, gençler için evliilk etapta ailelerden kaynaklandığı belirtiliyor.
lik, sırtlarında taşımaları gereken ağır bir yük
Anne ve babaların evlatları üzerindeki olumolarak nitelendirilmektedir.
suz etkileri, gençlerin evlenmeye karar verTabi tüm bunların yanı sıra işten güçten
melerinde bir engel olarak beliriyor. Örneğin
vakit bulup evlenemeyen gençler de var;
birçok anne babanın, çocuklarını aşırı dereörneğin işkolikler ve kariyer peşinde koşan
cede sahiplenmeleri ve evlatları için herşeyin
insanlar yuva kurmayı sürekli ertelerler. Bu
en iyisini yapma gayretine girmeleri gençleertelemede etkili olan diğer etkenler ise şunrin kendilerini korunmaya muhtaç ve öz gülardır: Kararsız ve evhamlı olan kişiler, içki ve
vensiz hissetmelerine neden oluyor. Bütün
kumar gibi kötü alışkanlıkları olan bağımlı inbunlar da onların bir ailenin sorumluluğunu
sanlar, evlilik dışı ilişki sürdürenler, kişiliği geüstlenmekte hevessiz kalmalarına yol açıyor.
lişmemiş ve öz güveni olmayanlar, sağlık ve
Diğer etken ise gençlerin evlenmek kocinsel açıdan problemi olanlar, “Bekârlık sulnusunda aşırı seçici davranmaları ve beklentanlıktır” düsturu ile sorumsuzca yaşamak
tilerinin yüksek olması olarak gösterilebilir.
isteyenler, paylaşmayı bilmeyen ve evliliğin
Etrafımızda toz pembe hayaller içerisinde
kölelik ile eş değer anlam kazandığını zanneyüzen, beyaz atlı prensini veya hayatının
den bencil insanlar, korku ve baskı görenler,
prensesini bekleyen nice gençler var. Ne yasevgisiz büyüyen ve sevginin dilini bilmeyen
zık ki büyük beklentilerle “en iyi eş”i aramak,
insanlar ve buna ilaveten kadınların evlilik
dizilerdeki gibi mutlu sonla bitmiyor. Müiçerisinde
kemmeli isezildiğini düteme duyguşünenler de
su gençlerin
Evlenecek gencin ilk önce kendisini ta- evlenmemekbaşına büyük
nıması, ne istediğini ve niçin evlenmek tedir. Halbusorunlar açıyor. Örneğin
istediğini bilmesi gerekir ki sağlıklı bir ki bütün bu
sorunlar, evmükemmeyuva kurabilsin.
lilikten değil,
liyetçi
bir
kişinin kenditutum, yani
sinden kayherşeyin iyinaklanan sorunlardır; bilakis evlilik, kişinin
sini isteyip seçici olmak insanın depresyona
kendisini keşfetmesine olanak sağlayacağı
girmesine, suçluluk duygusuna, özgüven
için kişilik sorunlarını ortadan kaldırabilecek
azlığına, motivasyon düşüklüğüne, obsebir güce de sahiptir.
sif kompulsif davranışlar sergilenmesi gibi
Evlenmeden önce ne istediğini bilmek
birçok soruna yol açıyor. “Bu yaşıma kadar
ve kendini tanımak
bekledim; en iyisi olması lazım.” diyen erkek
Evlenecek gencin ilk önce kendisini tanıve kızların sayısı hiç de az değil. Bu durumması, ne istediğini ve niçin evlenmek istedida kızlar ve erkekler, kendi koydukları “müğini bilmesi gerekir ki sağlıklı bir yuva kurabilkemmel sınırı”na ulaşabilmek, mükemmel
sin. Ayrıca evlilik kararı alan genç, karışık ve
olma yolundaki kriterleri tamamlayabilmek
kompleks bir süreçten geçeceği gerçeğini
için çabalarken yaşları ilerlemekte, yaşın ilerde unutmamalıdır. Bu sürece aileler, akralemesiyle seçiciliğin daha da artmasıyla da
balar, arkadaşlar ve gencin çevresi ister isevlenmek çok daha zor hâle gelmektedir. Bu
temez dahil olmaktadır. Bu sebepten genç,
bağlamda beklentileri çok yüksek tutmamak
hem kendisini, hem de evleneceği kişiyi iyi
ve evlilik konusunda mümkün olduğunca ertanımalıdır. Tabii ki gencin ilk önce kendisiken davranmak gerekmektedir.
ni çok iyi tanıması gerekir; çünkü evlenecek
Hayatlarında hiç sorumluluk almamış ve
kişiler hep karşı tarafı değerlendirdiklerinden
sorumluluk nedir bilmeyen insanlar da evkendilerini unuturlar. Bu da evliliğin ileri yıllilikten kaçarlar, zira evlilik onlara âdeta bir
larında sorun yaratır. Dolayısıyla evlenecek
yük olarak gözükür. Ayrıca ekonomik imolan kişi ilk önce kendini analiz etmeli ve ne
kânsızlıklar ya da karşı tarafın maddi yönden
istediğini bilmelidir. Kişinin kendisini muhaaşırı beklentileri de gençlerin evlenmemesebeye tâbi tuttuktan sonra evleneceği kişiyi
sine neden olmaktadır. Örneğin bir erkeğin
değerlendirmesi gayet tabiidir.
mesleğini eline alması, arabasının olması,
| 15
Evlenecek gençlerin her şeyden önce
“öz saygı” sahibi olmaları gerekir. Kendine
güvenmeyen ve sevilmediğini düşünenlerde
maalesef kendine karşı saygı duymama sorunu görülmektedir. Örneğin, “Ben kimseye
yaranamıyorum, kimseye kendimi beğendiremiyorum” gibi düşünceler, kişinin kendine
karşı olan güvensizliğini ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla bu, ideal ben ile benlik algısında
bir dengesizliğin söz konusu olduğunu göstermektedir. Benlik algısı düşük olanlarda
benlik saygısı da düşük demektir. Bu sorunu
halledebilmek için kişi olumlu veya olumsuz
yönlerini analiz edip tanımlamalıdır.
Diğer önemli mesele ise duygusal farkındalık, yani kişinin duygularını tanıması,
bilmesidir. Evlenecek olan gençler duygusal
kalıpları iyi tanımalılar. Sevmenin, korkmanın
ve diğer duyguların tanınması ve bilinmesi kişinin özbenliğini ortaya çıkarır. Kişi özbenliği
güçlü mü, yoksa zayıf mı diye kendini analiz
eder ve bu da kendisi ve karşısındaki kişi için
doğru bir karar vermesini sağlar.
Bunun yanında evlenecek olan gençlerin
sevgi dilini iyi bilmeleri gerekir. Karşısındaki
insanın sevgi dilini bilmeyen kişi, kendi dilince ona sevgisini gösterse de, karşısındaki
kişi için bu dil farklı olduğundan sevgi aktarımında bir sorun yaşanmaktadır. Bu konuyu
şöyle bir durum ile örneklendirelim: Diyelim
ki sizin sevgi diliniz “hediye almak”, fakat eşiniz kendi sevgisini ancak “nitelikli beraberlik”
ile gösterebiliyor; dolayısıyla karşısından “nitelikli beraberlik” gördüğü zaman sevildiğini
hissediyor. Bu durumda siz eşinize en güzel hediyeleri alsanız, ama sürekli çalışmak
zorunda olduğunuz için eşinizle nitelikli vakit geçirmeseniz, aldığınız hediyeler eşinize “Seni seviyorum” mesajı vermeyecektir.
Ya da sevgisini dokunarak anlatan birisine,
hizmet davranışlarında bulunmak, iki kişinin
de yanlış bir sevgi dili kullanması sonucunu
doğuracaktır. Bu durumda gençler de, evlenmeden önce kendi sevgi dillerini ve karşılarındaki kişinin sevgi dilini keşfetmeli, buna
uygun olarak mutlu bir yuvanın adımlarını
atmakta yavaş davranmamalıdırlar.
Evlenecek kişide aranması gereken
özellikler
Mutlu bir evlilik için taraflar bazı özellikleri
taşımalıdırlar. Gençler evlilik için karar verirken
karşılarındaki insanda şu temel özellikleri arayabilirler: Sevmeyi, saygı duymayı bilen, içinde
her daim ümit besleyen, sabırlı, özür dileyen,
ağlamasını ve gülmesini bilen, affedici ve kanaatkar insan, mutlu evliliğin temelini oluşturur.
Bu durumda hem gençler, hem de eş olarak
seçecekleri kişiler bu özellikleri taşımalıdır.
16  |
Hayatın İçinden
camia | 17 Mayıs 2013
Ailesiz çocuklara verilebilecek en güzel hediye:
Koruyucu ailelik
Meltem Kural
Toplumun yapı taşı ailedir. Aile bireylerinin mutluluk ve huzuru, toplumsal huzuru
beraberinde getireceği gibi, aynı şekilde dirlik ve saadetin olmadığı ailelerden
müteşekkil toplumların yapısı da sağlıksız
olacaktır. Ailenin huzuru ise ancak aile
bireylerinin uyumlu ve sevgi dolu birliktelikleriyle mümkün olur. Fakat sevgiyle kurulan
aileler bazen çeşitli anlaşmazlıklar veya
elde olmayan doğal nedenlerle dağılabilmekteler. Böyle durumlarda en fazla
zararı gören taraf ise hiç şüphesiz çocuklar
olmaktadır.
Çocuklar kendileriyle geleceği inşa
edebileceğimiz ve bir toplumun gidişatına
yön verebilecek yegâne varlıklardır. İnsan
erozyonunun önüne geçebilmenin yolu toplumsal dayanışma ve paylaşımı artırmaktan geçer. Bu dayanışmanın bir gereği de
gelecek nesillerin mutlu, sağlıklı, kendine ve
topluma faydalı, sorumluluk sahibi bireyler
olarak yetişmelerinde aktif rol üstlenmektir. Bu nedenle en değerli sermayemiz
olan çocuklarımıza yatırım yapmalı, kendi
çocuklarımızın yetişmesine gösterdiğimiz
hassasiyeti toplumda sahipsiz kalmış diğer
çocukların maddi ve manevi ihtiyaç ve
gereksinimleri söz konusu olduğunda da
gösterebilmeliyiz. Bunun en güzel yollarından birisi koruyucu aile müessesesidir.
Koruyucu aile müessesesi çeşitli
sebeplerle bakımları öz anne ve babaları
tarafından bir süreliğine gerçekleştirileme-
ilk önce dedesinin sonra da amcasının
yen çocukların bakımlarının, gerekli sosyal,
yanında olmak üzere iki farklı aile ortamınpsikolojik ve ekonomik şartları taşıyan aile
da, iki farklı ailenin himayesinde büyüya da kişiler tarafından ücretli veya gönüllü
müştür. Dinimiz toplumdaki kimsesiz veya
olarak kısa veya uzun süreliğine devlet
aile ortamından uzak çocukların bakım ve
denetiminde üstlenilmesidir. Her anne-baterbiyelerinin diğer Müslümanlarca üstlenilba çocuğu için en güzel olanı ister; fakat
mesini emretmiş; aynı zamanda onların hak
bazen ölüm, boşanma, yoksulluk, bedenve hukuklarının korunmasına dair pek çok
sel veya psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle
konuda bizlere yol göstererek bu hususta
çocuklarının bakımını gerektiği gibi yerine
riayet edilmesi gereken sınırların altını defagetiremeyebilir ve çocuğun ihtiyaç duyduğu
atle çizmiştir. Esasevgi ve güven ortamını ona sağlayamaz.
Çocuklarımıza yatırım yap- sen zayıfı korumak
Kur’ân-ı Kerîm’in pek
İşte böylesi durumlarda koruyucu aileler malı, kendi çocuklarımızın ye- çok ayetinde vurgutişmesine gösterdiğimiz has- landığı gibi bu haslet
devreye girer ve
mağdur çocuklara öz- sasiyeti toplumda sahipsiz müminlerin en belirgin
özelliklerinden biridir.
lemini çektikleri sıcak
kalmış diğer çocukların maddi Efendimiz (s.a.v.) de
aile ortamını sunarak
ve manevi ihtiyaç ve gereksi- pek çok defa bu geronların psiko-sosyal
gelişimlerinin sekteye nimleri söz konusu olduğunda çeğe vurgu yapmış,
yetime ve kimsesiuğramadan sağlıklı bir
da gösterebilmeliyiz.
ze sahip çıkmanın
seyir takip etmesiAllah (c.c.) katında
ne yardımcı olurlar.
ne büyük bir fazilet olduğunu ifade etmek
Böylece çocuğun geçirdiği bu zor dönemi
için Sehl İbn Sa’d (r.a.)’dan rivayet edilen
mümkün olabildiğince az hasarla atlatması
bir hadîs-i şerifinde işaret ve orta parmağını
ve normal düzenine devam etmesi sağlanır.
göstererek, “Ben ve yetimi himaye eden
Bu süreçte öz ailesi ve varsa kardeşleriyle
kimse cennette şöylece beraber bulunacagörüşmesine de imkân tanınarak çocuğun
ğız.” buyurmuştur.
duygusal bir kopukluk yaşanmasının önüne
Konunun bizim için dinî gerekliliğinin
geçilir ve böylece gerekli şartlar tekrar
yanı sıra bir de toplumsal boyutu var.
sağlandığı takdirde ailesinin yanına dönebiYalnızca Almanya’da binlerce Müslüman
lecek olan çocuğun duygusal adaptasyon
çocuğun öz ebeveyninden alınıp koruyuproblemi yaşaması önlenmiş olur.
cu ailelere teslim edildiğini göz önünde
Koruyucu aile kavramı İslam’a hiç de
bulunduracak olursak, özellikle de Avruyabancı bir kavram değil. Bizzat Efendimiz
pa’da koruyucu aile olmanın önemini daha
(s.a.v.) anne ve babasını kaybettikten sonra
iyi anlamış oluruz. Bilindiği gibi çocuğun
sağlıklı gelişiminde en önemli faktörlerden
biri de onun aşina olduğu kültür çevresinden koparılmamasıdır. Fakat maalesef
Müslüman koruyucu aile sayısının azlığı
nedeniyle Müslüman ailelerden alınarak
gayri müslim koruyucu ailelere teslim edilen
çocuklar, ailelerinden ayrılmanın yarattığı
muhtemel travmanın yanı sıra, ayrıca aşina
olmadıkları, kendilerine yabancı bir sosyal
çevreye adapte olmak zorluğuyla da karşı
karşıya kalıyorlar. Koruyucu aile dinî ve kültürel anlamda her ne kadar hoşgörülü olsa
ve çocuğa bu doğrultuda gerekli hareket
alanını sağlasa da kendi dil, din ve kültür
ortamına uzak kalan çocuğun zamanla öz
kimlik ve değerlerine yabancılaşması kaçınılmaz olacaktır.
Tüm bu nedenlere binaen Avrupa’da
yaşayan Müslüman azınlık olarak koruyucu
aile olma konusunda daha duyarlı olmalıyız.
Koruyucu aile olarak bir çocuğun dünyasına ışık olabilir, onun yaşadığı topluma ve
insanlığa sorumluluk sahibi ve mutlu bir
insan olarak kazandırılmasında rol oynayabilir ve yapacağı her güzel şeyden manevi
anlamda hisse sahibi olabiliriz. Sıcak ve
sevgi dolu bir aile ortamınının çocuk için
ona sunulacak bütün maddi imkânlardan
ve özel eğitimlerden çok daha değerli ve
belirleyici olduğunu ve bunun eksikliğini yaşayan çocuklara el uzatmadığımız takdirde
gelecekte kendi çocuklarımızın yaşayacağı
toplumu bu ihmal edilmiş, mutsuz, agresif
ve suça meyilli çocukların oluşturacağını
unutmamalıyız.
Mübarek üç aylar kapımızı çaldı
Rahime Söylemez
Özlemle beklediğimiz üç aylar niyahet
gelmiş bulunuyor: Recep, şaban ve ramazan . Hepsi birbirinden kıymetli bu ayların
sonuncusu, bin aydan daha hayırlı olan
Kadir Gecesi’ni içinde bulundurması sebebiyle hepsinden daha kıymetlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in üç aylara çok önem
verdiği ve şöyle dua ettiği bilinmektedir: “Allah’ım , recep ve şaban ayını bize mübarek
kıl ve bizi ramazan ayına eriştir.” (Ahmed b.
Hanbel, Müsned, 1/259) Başka bir rivayette
ise Peygamber Efendimiz’in recep ayından
çok şaban ayına, şaban ayından çok ramazan ayına önem verdiği bildirilmiştir.
İbadetlerin yoğunlaştığı, Müslümanların
manevi bir yolculuğa çıktığı bu ayları daha
verimli kılabilmek için evvela bu ayları tanımamız gerekir.
Recep – Hürmetli ay
Recep ayı haram ayların, yani zilkade, zilhicce ve muharrem aylarının içindedir. “Hürmetli ay” olmasının sebebi ise tek
başına zikredilmesidir. Recep ayında oruç
tutmanın, tevbe ve istiğfar etmenin ve ibadetlerde bulunmanın faziletlerine dair birçok
Bu ayı önemli kılan diğer özellik ise
hadis mevcuttur. Bu ayı hürmetli kılan diğer
içerisinde Berat Gecesi’ni barındırmasıdır.
özelliklerinden biri de Regaib ve Miraç GeŞaban ayının on beşinci gecesine tekabül
cesi’ni içinde bulundurmasıdır. Recep ayıeden bu kıymetli gecede Müslümanlar benın ilk cumasına denk gelen Regaib Gecesi
ratlerini imzalarlar; zira bu mübarek geceye
hem kandil, hem de cuma gecesi olmasınMüslümanların affı ve kulların arındırılması
dan dolayı daha da önem ve kıymet kazanır.
sebebiyle Berat Gecesi denmiş ve bu geMiraç Gecesi ise, Peygamber Efendimiz’in
cede Müslümanlar ihsana kavuştuklarından
ikinci Akabe görüşmesinden hemen sonra
dolayı rahmet gecesi olarak adlandırılmıştır.
gece yolculuğuna (İsra’ya) çıktığı zamana
Berat Gecesi’nde yapılması gereken ibatekabül eder. Namaz ile özdeşleşen bu gedetlerin en önemlisi
ceyi her Müslüman
şüphesiz geceyi
kendince ilahî bir ni“Allah’ım , recep ve şaban ayı- hiç
namazla geçirip günmet olarak görmeli
ve namazın mümin- nı bize mübarek kıl ve bizi ra- düz de oruç tutmaktır. Peygamber Efenlerin miracı olduğu
mazan ayına eriştir.”
dimizin bir hadisinde;
hakikatini
dikkate
“Kim bayram gecesini ve şabanın on beşinalarak namazları dosdoğru ikame etmeye
ci gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin
özen göstermelidir.
öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez.” (İbn
Şaban – Peygamberimizin ayı
Mâce, Sıyâm, 68) diye buyurduğunu dikka“Recep ayı Allah’ın ayı, şaban benim
te alırsak kalplerimizin sıhhati için mutlaka
ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Kenbu ayları ibadetle geçirmeliyiz.
zu’l-ummal, 12/310) diyen Allah Resulü
Ramazan ayı
ümmetine âdeta bu aylarda nasıl ibadet
“Ramazan ayı ki, Kur’an onda indiriletmeleri gerektiğini bildirmiştir. Recep ayındi...” (Bakara suresi, 2:185) ayetiyle Kur’ân-ı
da Cenâb-ı Hakk’ın esmâ-i hüsnâsını ve
Kerîm’de adı geçen ve ilahî vahyin o ayda
kevnî ayetlerini ramazan ayında ise bol bol
indirilmesi hasebiyle mübarek ve kutlu kılıKur’ân-ı Kerîm okuyup zamanı tefekkürle
nan; tüm Müslümanlara armağan edilen ay,
geçirerek ibadet edilmelidir.
ramazan ayıdır. şaban ayının son on günü
geldiğinde Peygamber Efendimiz ashabına
ramazan ayı için şöyle buyurmuştur: “Ey
insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi
üzerinize bastı. Onda bir gece vardır ki bin
aydan daha hayırlıdır. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi
olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda
yetmiş farz işlemiş gibidir.” (Müslim, Salat
222.)
Bin aydan yani bir ömürden daha hayırlı
olan bir aydır ramazan ayı. Bu ayda cennet
kapıları açılır ve cehennem kapıları kapanır,
şeytanlar da bağlanır. (Müslim, Sıyâm 1.) Bu
ay Kur’an ayıdır; Kur’an’ın Kadir Gecesi’nde
nazil olmaya başladığı aydır. Bu sepepten
bu ayın kadrini bilmek ve en güzel şekilde
bu ayı geçirmek her Müslüman’ın üzerinde
bulunan ilahî bir haktır. Rahmet kapılarının
açıldığı, her ibadet için ayrı ayrı sevapların
yazıldığı, ihsan ve fazilet kaynağı olan bu
ayda oruç tutan kişinin tuttuğu orucun karşılığını Allah Teâlâ’nın vereceğini şu hadis
bizlere bildirmektedir: “Ademoğlunun bütün
amelleri kendinindir. Ancak oruç müstesna.
Şüphesiz O benim içindir ve mükafatını da
ancak ben veririm.”(Buharî, Savm, 2; Muslim, Sıyâm, 160)
camia | 17 Mayıs 2013
Hayatın İçinden
Fıkıh Kösesi
M. Hulusi Ünye
Koruyucu aile
1.
İslam fıkhında evlat edinmek nasıl değerlendirilir?
Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen ve “da’y” kelimesi ile anlatılan evlat edinme , İslam’dan önce ve İslam’ın ilk yıllarında uygulanan bir sistem idi. Bunun en çarpıcı
örneği Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Zeyd b. Harise’yi evlat edinmiş olmasıdır.
Ancak ileriki yıllarda bu uygulama “...Allah evlatlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir.” (Ahzâb suresi, 33: 4) ayetiyle
yasaklanmış oldu. “Evlatlıkları babalarına nisbet edin; bu, Allah katında en doğru
olandır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız bu takdirde onları din kardeşi
ve dostlarınız olarak kabul edin.” (Ahzâb suresi, 33:5) ayeti ile de eski uygulamada
evlat bilinenlere nasıl nida edileceği belirlenmiştir. Evlatlığın kabul edildiği dönemlerde bu uygulama nesep, evlenme, miras ve sıhri hısımlık (evlilik yoluyla gelen akrabalık) gibi konularda öz evlatlarla eşit muamele çerçevesinde ele alınırdı. Yukardaki
ayetle evlat edinmenin İslami çerçevesi çizildikten sonra bu statü kalktı ve evlat
edinilen kimsenin tamamen yabancı ve gayr-i mahrem olduğu belirtildi.
2. Bu bağlamda evlatlıktan farklı bir alan olan koruyucu ailelik müessesesi İslam’ın temel kaynaklarına göre nasıl ele alınmalıdır? Müslümanlar
koruyucu aile olabilirler mi?
Câhiliye uygulaması olan evlat edinme uygulaması kaldırılmakla birlikte,
Kur’an-ı Kerîm, zekat, fitre, fidye, keffaret, sadaka, hibe ve vasiyet gibi yollarla
başkalarına yardım etmeyi tavsiye etmektedir. Buna göre bakıma muhtaç insanlara maddi, manevi her türlü yardımda bulunulabilir. Bu insanlar küçük ise, büyütülüp evlendirilebilir, hibe veya vasiyet yolları ile onlara yardım edilebilir. Ancak
bunlar nesep akrabaları gibi kabul edilemezler.
Koruyucu ailelik uygulaması biraz bu yardım edilecek insanların durumuna
banzemektedir. Nitekim Osmanlı hukuku uygulamalarında “tebenni; besleme
alma” adı verilen ve tamamen örfi bir uygulama fiilen mevcuttu. Bu uygulamada
tebenni edilen çocuğun, gerçek anne ve babasıyla alakası tamamiyle kesilmiyordu; bunun yanında çocuk, evlat edinen ailenin yanında kalıyor; bakımı, korunması, yetiştirilmesi ve meslek sahibi edilmesi gibi ihtiyaçları, yanında kaldığı
aile tarafından karşılanıyordu. Bu uygulama Kur’an ve Sünnet’te sıkça zikredilen
yetim ve bakıma muhtaç çocuklara sahip çıkılması gerekliliğinden hareketle oluşturulmuş bir uygulama idi.
Günümüzde, içinde yaşadığımız coğrafyanın getirmiş olduğu gereksinimler
nedeniyle de ayetle yasaklanan statünün dışında, yardım amacıyla Osmanlı hukukundaki uygulamaya benzeyen bir uygulama ile bu çocuklara sahip çıkacak
kişi veya kurumların oluşturulması lüzumludur. Mahremiyetle ilgili dinî kayıt ve
şartlara uyulmak suretiyle yukardaki uygulamanın işletilmesi ve ihtiyaç zamanlarında Müslümanların koruyucu aile olarak çocuklara sahip çıkması mümkündür.
3. Koruyucu aileler İslami yönden nelere dikkat etmelidir?
Çocukluk yıllarından sonra mahremiyet kurallarına dikkat etmek gerekir. Zaten büluğ çağından önceki yaşlardaki çocukların yabancı bir ailenin yanında bulunmasında bir sorun olmaz; hassasiyet büluğ çağından sonra başlamaktadır.
Ama bu durumda da koruyucu ailelik uygulamasının bilhassa çocukları kapsadığı
ve çok uzun süreleri de içermediği göz önüne alınmalıdır.
4. Müslüman bir aile, mutlaka Müslüman bir çocuğu mu himaye etmelidir? Başka din ve kültürden çocuklara koruyucu ailelik yapılamaz mı?
İslami anlayışına göre çocukların dinî mensubiyetlerine göre ayrılmaları söz
konusu değildir. Çünkü her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Dolayısı ile
Müslüman bir ailenin muhakkak Müslüman ana-babadan dünyaya gelen çocukları koruma altına alması gerekir, şeklinde bir kural yoktur.
5. Koruyucu aile ile himaye edilen çocuklar arasında nasıl bir hukuk bulunur?
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, koruma altına alınan çocuklar, ne nesep ve
miras itibariyle, ne de sıhriyyet ve mahremlik itibariyle öz evlatlar gibi kabul edilemezler. Onlar, bu ailelerce bakımı, terbiyesi, eğitimi ve mesleki donanımları karşılanan, bu hususlarda yardım ve destek alan bireyler olarak muamele görürler.
6. Koruyucu ailelik vasıtasıyla eve gelen çocuklar ile öz evlatlar arasındaki denge nasıl sağlanmalıdır?
İslam hukukunda yetimler ve hizmetçiler konusunda kadim uygulamalar vardır.
Buna göre, ailenin diğer çocuklarına hangi muamele yapılacaksa bu statüde olan
çocuklara da aynı muamele tatbik edilecektir. Yani himaye edilen çocuklar, evin öz
evlatlarının giydiklerinden giyecekler, yediklerinden yiyecekler, onların kaldığı yerlere denk yerlerde kalacaklardır. Belki bunlara misafir olmaları sebebiyle daha fazla
ikram ve ihsanda bulunulacaktır. Çünkü dinimizde misafire ikram, imanın mükemmeliyetinden sayılmıştır.
| 17
Âdâb-ı Muâseret
Sebahat Özcan
Çocuklar bizim aynamızdır
Her ilişki iki taraflıdır. Genel itibariyle her insanın tanıklık ettiği tavırları başkalarına da yansıttığı düşünülür. Samimiyetle sevilen insan başkalarına da sevgi
verir, sayılan insan başkalarına karşı da saygılı olur; dinlenilen insan, başkalarını
da dinler...
Bu yazımızda çocukların ebeveynlerine ve diğer büyüklere nasıl davranmaları
gerektiği konusunu ele alacağız. Konuyla ilgili anahtar cümleyi girişte verdiğimiz
bilgiler doğrultusunda şöyle formule edebiliriz: Çocukların ebeveynlerine ve diğer
büyüklerine karşı nasıl davranmaları gerektiği ile aslında ebeveynlerin çocuklarına
nasıl davranmaları gerektiği aynı temel prensibe bağlıdır. Nitekim teslimiyet, hürmet, ihsan ve ihlasın örnek şahsiyeti Fâtıma validemiz (r.a.), Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) gibi bir babanın kızıydı. Resûlullah Efendimiz kızı kendisini
ziyarete geldiğinde onu ayağa kalkarak karşılar, avuçlarını öper, kendi minderine
oturturdu. Yani Fâtıma annemize karşı hürmetini, saygısını ve sevgisini hem gösterir, hem de dile getirirdi. Hz. Peygamber, yolda rastladığı çocuklara selam verirdi. Namaz esnasında torunlarının sırtına çıkmalarına müsade eden, onlar inene
kadar mübarek başını secdeden kaldırmayan bir peygamberin ümmeti olarak,
camilerde arka saflarda gülüşen çocukları nahoş bir üslupla susturmak Peygamberimizin ahlakıyla çelişmiyor mu?
“Büyüklerin sözlerine karışılmaz, sen küçüksün, büyüdüğünde anlarsın, büyüklere karşı saygılı olunur, küçükler büyüklere hizmet ve hürmet eder.” düşüncesi tek başına eksik bir düşüncedir. Başta söylediğimiz gibi her ilişki iki taraflıdır.
“Küçüklerimizi sevmeyen, büyüklerimize hürmet etmeyen bizden değildir.” (Tirmizi, 7/155) hadîs-i şerifi de bize bunu açıkca göstermektedir. Sevgi, hürmet gibi
değerler iki grubu da kapsıyor. Yaşı küçük diye fikrine önem verilmeyen bir çocuk
ya kompleksli olur ya da ileride başkalarının fikrine önem vermez. Sevgi görmemiş insandan sevgi, saygı görmemiş insandan saygı beklenemez. Öyleyse biz
de sünnet ışığında evlatlarımızı dinleyelim, fikirlerini soralım, olgulaşma süreçlerinde onların düşünce ve yaptıklarına değer vererek, yardımcı olalım. Biz onlara,
yaşlılığımızda görmek istediğimiz muameleyi gösterelim ve bilelim ki; değerlerinin
arkasında duran, dünyevi sıkıntılarla sarsılmayan, güvenli duruşlu insan ancak bu
şekilde yetişebilir. Hz. Meryem gibi evladın Hz. Hanne gibi annesi vardır.
Tabii ki istisnalar kaideyi bozmaz. Sonuç itibariyle Kâbil, Âdem Peygamber
(a.s.)’in evladıydı ve Kârûn, Mûsâ (a.s.)’nın elinde yetişti. Hayırlı bir ebeveyn olmakta çaba sarfedip Nûh (a.s.) gibi imtihan olabiliriz de. Önemli olan gayretimizdir; zira kişinin gayreti izzetli nesiller yetişmesinde tamamen etkili olmasa da
önemli bir etkendir.
Bu hususta yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına şu açıklamada bulunmak gerekir: Çocuğun ebeveynine ve ebeveynin çocuğuna karşı karşılıklı
hürmeti, anne ve babaya nahoş davranmayı meşrulaştırmak anlamına gelmez.
“Karşılıklı hürmet”, sebep-sonuç ilişkisini aydınlatmaya yöneliktir. Çünkü Yaratanımızın emri kesindir: “... anne ve babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde
emretti.” (İsrâ suresi, 17:23) ve Efendimiz kime en çok iyilik yapılması gerektiği
sorusuna üç kez “annene” demektedir. “Anne babanın öfkesi, Allah’ın öfkesidir.
Anne babanın rızası Allah’ın rızasıdır.” gibi bir çok hadîs-i şerifte Efendimiz anne
ve babalarımızı razı ve memnun etmemize dair nasihat ve emirlerde bulunmaktadır. Anne ve babalar küçüklerin cennet anahtarıdırlar.
Büyük ve küçükler arasında bir uçurum yoktur. Kur’ân ve Sünnet’le yoğrulmuş insanlar, yine bu iki iksirle yoğrulmuş olan şahsiyetler yetiştirirse, bu nesil
dinimizde anne ve babanın hakkının ödenemeyeceğini, bir insanı terbiye etmenin
ne kadar zor olduğunu ve en önemlisi anne ve babaya “öf” diyenin niçin Allahu
Teâlâ’nın gazabına uğradığını kolayca kavrayabilir.
camia | 17 Mayıs 2013
Gençlik
GİES’te “Ekip yönetimi ve
motivasyon”
İletişim Uzmanı İbrahim Zeyd Gerçik, IGMG Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanlığının
düzenlediği “III. Gençlik İdarecileri Eğitim Seminerleri” (GİES) programına katıldı.
Bilal Erden
69 genç idarecinin katıldığı 2 günlük
programın ana konuları “Ekip yönetimi ve
motivasyon” ile “Stres yönetimi” idi. Daha
önce Mart ayında gerçekleşen II. GİES programına katılarak “İnsan ilişkilerinde güvenli
duruş” ve “Önderlik ve motivasyon” konularını genç idarecilere anlatan Gerçik, Mayıs ayının ilk
haftası gerçekleşen programda ise çeşitli görsel
sunum ve videolar eşliğinde genç idarecilere ekip
çalışmalarında başarıya
götüren temel hususları
sundu. “Stres yönetimi”
seminerinde de insanların sosyal ve idarî hayatlarında karşılaşabilecekleri stresli dönemlerin ana sebeplerinin neler olduğunu, bunların ekip çalışmalarını nasıl olumsuz yönde
etkileyebileğini ve insanın bu tür stresten
nasıl kolayca kurtulabileceğini anlattı.
Programın sonunda IGMG Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı Selçuk Çiçek, II. ve III.
GİES’e eğitimci olarak katılarak gençlere
önemli sunumlarda bulunan Gerçik’e tüm Gençlik
Teşkilatı adına teşekkür
ederek hediye takdiminde bulundu. Sezonun son
GİES çalışması Gençlik
Teşkilatı Başkanı İsmail
Karadöl’ün kapanış konuşması ile sona erdi.
Bölge Gençlik Teşkilatları
için tanıtım eğitimi
Gençlik Teşkilatı Bölge Tanıtma Başkanları iki günlük toplantı için Genel Merkez’de buluştu.
Fatih Tarhan
Bölge Gençlik Teşkilatları Tanıtma Başkanlarına Genel Merkez’in yeni çalışmalarının sunulduğu toplantı, haftasonu iki ayrı
oturum şeklinde gerçekleştirildi. Cumartesi
günkü ilk oturumda Genel Merkez Tanıtma
Başkanlığı Ekibi, “Sosyal medya konsepti,
Facebook kullanım klavuzu” konulu bir sunum gerçekleştirirken, Gençlik Teşkilatının
camia bülteni ile ortaklaşa gerçekleştirmeyi
planladığı projeler değerlendirildi. Bunun yanında
kısa film yarışmalarına bu
sene gönderilen filmler ve
salon programları hakkındaki tanıtım çalışmalarının da değerlendirildiği
toplantıda IGMG Gençlik
Teşkilatı Başkanı İsmail
Osnabrück’te çekişmeli futbol turnuvası
Kadir Kartal
Kuzey Ruhr Bölgesi Osnabrück Şubesi Gençlik Teşkilatının düzenlemiş olduğu
IGMG Osna Cup Futbol Turnuvası başarı ile
tamamlandı.
Kuzey Ruhr Bölgesi ve çevre cemiyetlerden, Osnabrück İlahiyat Fakültesinden
ve Hamburg şehrinden takımların katıldığı
turnuvada 18 takım birbirleriyle çekişmeli
bir şekilde oynadılar. Sonuç olarak Osnabrück Gençlik Teşkilatının kurduğu Merkez 1
takımı turnuvayı birincilikle sonlandırırken,
Karadöl bir konuşma yaptı. Teşkilat hizmetlerinin tanıtma faaliyetlerinin aynı zamanda
İslam’ı tanıtmak için de etkin araçlar olduğunu belirten Karadöl’ün konuşmasının ardından toplantının ilk oturumu, katılımcıların
bowling turnuvasına gitmeleriyle son buldu.
Toplantının ikinci oturumu olan pazar gününde ise IGMG Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Yeneroğlu, tanıtma çalışmalarının
enerji isteyen ama bir o kadar da elzem çalışmalar olduğunu belirterek, Kurumsal İletişim Başkanlığının güncel projelerinden bahsetti. Daha sonra camia
Genel Yayın Yönetmeni
İlknur Küçük, katılımcılara
camia bülteni hakkında
bir bilgilendirme semineri
ile haber yazma ve fotoğraf çekme tekniklerinin
anlatıldığı bir grup çalışması gerçekleştirdi.
Ibrahim-Al-Khalil Cemiyeti (Osnabrück) ikinci, Kuzey Ruhr Bölgesi Schöttmar Şubesi
üçüncü oldu. Eğlenceli zamanlar geçiren
oyuncular, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ettiler.
| 19
20  |
Gençlik
camia | 17 Mayıs 2013
Ruhr A gençliği
Bergkamen’de buluştu
Belçika’da William
Abdullah konulu seminer
Ruhr A Bölgesi Gençlik Teşkilatı, Dortmund ve çevresindeki gençleri Bergkamen’de bir araya getirdi. Sohbet, ilahi ve kasidelerle dolu olan program Bergkamen Darü’l-erkâm Camii’nde gerçekleştirildi.
Belçika İslam Federasyonu (BİF) Üniversiteliler Birimi, Hasselt Üniversitesi’nde
Sinan Özdemir’in sunumu ile “Victoria devrinde bir öncü: William Abdullah Quilliam” konulu bir seminer gerçekleştirdi.
İsmail Çakır
Kur’ân-ı Kerîm tilavetiyle başlayan programda Cemiyet Başkanı İsa Altın katılımcılara teşekkür etti. Bölge İrşad Başkanı
Sadettin Arıcıoğlu ise, gençlerin Hz. Ömer
gibi sağlam bir imanı kuşanmaları gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Her bahar
bir çiçekle başlar. Biz de zamanımızı boşa
geçirmemeli ve faydalı ilmin peşinden koşmalıyız. Gençler baharda açan çiçek tomurcukları gibi aşkla, şevkle çalışmalıdır.”
Arıcıoğlu’ndan sonra Yıldız Gençlik Başkanı İsa Özer, gençlerin Avrupa’da binlerce
kişinin emekleriyle kurulan camilere sahip
çıkmaları gerektiğini belirterek sorumluluk sahibi bir neslin önemine vurgu yaptı.
Programda konuşma yapan Cemiyet İmam
Hatibi Muhittin Akkiraz ise, gençlerle gurur
duyduğunu belirterek, ibadetteki devamlılığın önemine değindi. Yapılan duadan sonra
ilahiler söyleyerek hoş vakit geçiren gençler,
en kısa zamanda tekrar buluşmak istediklerini belirttiler.
İtalya’da Bilgi Yarışması
bölge finalleri düzenlendi
CISMG (Comunita Islamica Millî Görüş) Gençlik Teşkilatı, 2013 yılı Bilgi Yarışması`nın bölge finallerini gerçekleştirdi.
Şüheda Genç
CISMG Gençlik Teşkilatı 2013 Bilgi Yarışmaları İtalya finali, Imperia Şubesinde, Como
ve Milano’dan gelen yarışmacıların katılımıyla
yapıldı. Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet
Aydın, yarışma öncesi ve sonrasında yaptığı
konuşmalarda, önemli olanın yarışmalarda derece almak değil, bu tür aktivitelere katılmak ve
bilgi çıtasını yükseltmek olduğunun altını çizdi.
Meslek Eğitim
Fuarı’na yoğun katılım
Mustafa Erkuş
IGMG Württemberg Bölgesi Gençlik
Teşkilatı, Kadınlar Gençlik Teşkilatı ve Üniversiteliler Birimi tarafından organize edilen
Meslek Eğitim Fuarı (MEF)’nın üçüncüsü
düzenlendi.
Coşkulu bir kitlenin yoğun katılımıyla
gerçekleştirilen program Stuttgart Vaihingen
Üniversitesi’nde düzenlendi. Fuara, T.C.
Stuttgart Başkonsolosu Mustafa Türker Arı,
Württemberg Bölgesi Eğitim Başkanı Eyüp
Esen ve IGMG Üniversiteliler Başkanı Taner
Şube Başkanı Celal Koyuncu ise gençliğin
toplumsal yaşamda dikkat etmesi gereken
noktalar ile dinî hassasiyet konularına dikkat
çekti. 13-18 ve 18-25 yaş kategorilerinde yapılan yarışmalarda küçüklerde birinciliği Milano
Şubesinden Ahmet Tutkun alırken, büyüklerde
birinci Imperia Şubesinden İsmail Avcı oldu.
Imperia Şubesinden Şuayb Karadeniz, Milano
Şubesinden Cihan Dural ve Bekir Karakılıç ile
Como Şubesinden Yusuf Altınkaya da dereceye giren isimler arasında yer aldılar.
Doğan da katılarak kısa selamlama konuşmaları yaptılar.
Uzun süren zahmetli bir hazırlık dönemini ardında bırakan fuar, gençlerin beceri
ve yeteneklerine uygun meslek ve üniversite
seçimlerinde onlara danışmanlık hizmeti sunulmasını sağlamak ve gençlerin bu konularda doğru kararlar alabilmelerine yardımcı
olmak amacıyla gerçekleştirildi. Bu amaçla
oluşturulan standlarda 30 meslek dalı, gönüllü üniversite öğrencilerinin anlatımıyla katılımcılara detaylarıyla tanıtıldı.
120 meslek danışmanının hazır bulunduğu, MEF’in açılış konuşmasını yapan Württemberg Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı
Fatih Kara, konuşmasında bu yıl üçüncüsü
düzenlenen programın gayesi ve yapılan ca-
Hüseyin Aydın
İki bölüm şeklinde gerçekleştirilen programın birinci bölümünde Victoria devri anlatılırken, ikinci bölümde William Abdullah’ın
hayatı ele alındı. “W. Abdullah’ın yapmış
olduğu faaliyetlerin anlamını kavramak için
Victoria devrini anlamak gerekir.” diyen
Özdemir, öncelikle İngiltere Kraliçesi Victoria’nın ve onun hüküm sürdüğü devrin tarih
sahnesindeki yerini anlattı.
Seminerde 60 sene iktidarda kalan Victoria’nın (1837-1901) bu süre zarfında teknoloji, ekonomi ve bilim alanındaki değişimlere öncülük ettiği belirtilirken, İngiltere’de
çıkan ray sisteminin, ulaşımın hızlı bir şekilde gelişmesine ve iletişim alanındaki gelişmelerin medyanın bir güç unsuru olmasına
yol açtığı ifade edildi.
“Sanayi devriminin teşkili ve buharlı makinelerin gelişimi işçi sınıflarının oluşmasına
yol açmıştır. Bu adaletsizlik, W. Abdullah’ın
harekete geçmesinde önemli rol oynamıştır.”
diyen Özdemir, programın ikinci bölümüne
W. Abdullah’ın hayatındaki kilit bir hadise
ile başladı: “81 yaşında vefat eden Victoria,
ölümüyle tüm İngiltere’yi yasa boğar. Arkasında iktisadi anlamda fevkalede güçlü bir
İngiltere bırakmıştır. Dünyanın önde gelen
liderlerinin katıldığı büyük bir cenaze töreni
düzenlenir. Davetliler arasındaki Hintli Süvari
Birliği tören alayından geçerken, W. Abdullah’ı görünce tekbir getirir. Herkesin dikkati
oraya çevrilmiştir. Aslında şaşırılacak bir şey
yoktur, çünkü o İslam’ı Büyük Britanya’ya
taşıyan şahsiyettir.”
Bu olay çerçevesinde seminerde, W.
lışmalar hakkında kısa bilgiler verdi. Bundan
önceki yıllarda da yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programda yine Almanya’da
yetişen ve başarılı bir kariyer sahibi olan
gençlerin başarı hikayeleri kendileri tarafından katılımcılara anlatıldı. Bunlardan Deniz
Güzelocak, Dr. Tuba Işık, Amelie Grohe, Till
Surek gibi gençler, meslek eğitiminde neler
yapmak gerektiğini ve kendilerinin yaptığı
başarılı çalışmaları içeren bilgiler sundular.
Programın kapanışında fuara büyük katkılar
sağlayan sponsorlara verilen plaket ve hediyelerin ardından mesl,eklerle ilgili standlar
ziyaret edildi.
Gençlere meslek ya da üniversite seçimlerinde geç kalmamaları ve ilerde sorunlarla karşılaşmamaları noktasında önemli bir
Abdullah’ın (1856 – 1932) Liverpool’da
doğmuş, İngiltere asıllı bir hukukçu, jeolog ve gazeteci olduğu belirtildi. Özdemir
konuşmasına şu bilgileri aktararak devam
etti: “W. Abdullah, verdiği konuşma ve makaleleri ile tanınır. Onun yaşadığı zamanda
İngiltere’de adaletsizlik, güvenlik ve sefalet
gibi sorunlar yaşanıyordu. O da bu sorunlarla yakından ilgileniyor, bir çözüm yolu
arıyordu. Fas’a hastalığı nedeniyle giden W.
Abdullah’ın, İslam’ı seçmesindeki en önemli
nedenlerden birisi de, İslam’ın cemiyet sorunlarına karşı önerdiği çözümler ve ümmet
kavramıdır. Nitekim Liverpool’a geri döndüğünde bir makale ile Müslüman olduğunu
ilan eder, fakat o devirde Britanya’da Müslüman olmak ve bunu ilan etmek zordur;
neticede W. Abdullah lanetlenir. O, İslam’ın,
sınıf farkı gözetilmeksizin bir işçinin bir lordla
eşit tutulması fikrini benimser ve Liverpool’da ilk İslam Enstitüsü’nü kurar; böylece
ülkedeki Müslümanlara din, doğu dilleri ve
fotoğrafçılık dersleri ile cenaze namazı gibi
imkânlar sunar. Bir kadının W. Abdullah’tan
çocuğuna sahip çıkmasını istemesi üzerine
de İngiltere’nin ilk yetimhanesini açar. Ayrıca
‘The crescent’ (Hilal) adlı bir gazete çıkarır.
Gazetenin ilk cümlesi tüm çabalarını özetler
niteliktedir: ‘Görünümümüz için herhangi bir
özürde bulunmayacağız; çünkü gerekli olmadığını düşünüyoruz. Başarılarımızın, varlığımızı haklı çıkaracağını umut ediyoruz.’”
Programda, W. Abdullah’ın yapmış olduğu faaliyetler esnasında (1880 – 1907)
ülkede 250 ailenin Müslüman olduğu belirtilirken, o zamanın medya algısı ve W. Abdullah’ın bu algı içerisindeki başarısı ile ilgili de
bilgiler sunuldu.
destek sunan fuar, katılımcılara bölgedeki
eğitim imkânlarını detaylı bir şekilde sunmasıyla ziyaretçilerden büyük beğeni topladı.
camia | 17 Mayıs 2013
Gençlik
| 21
“Ümitle kardelen gibi
güneşi beklemek”
Gladbeck’te Somali
yararına futbol turnuvası
Alpes Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) “Ümitle kardelen gibi güneşi beklemek” sloganı altında Yatılı Eğitim Semineri gerçekleştirdi.
IGMG Ruhr-A Bölgesi Gladbeck Ravza Camii Gençlik Teşkilatı, Somali’de yapılması planlanan “Su Kuyusu Projesi” yararına futbol turnuvası düzenledi.
Şubelerdeki KGT yöneticilerine yönelik
seminer programı 27 katılımcıyla gerçekleştirilirken programa KGT Bölge Başkanı Melek Özkan da katıldı. Misafir hatibeler Semra
Şimşek ve Tuğba Memba eğitim programının
amacını ve teşkilat yapısını seminerleriyle izah
ettikten sonra “Biz kimiz?” ve “KGT, görevleri
ve idarecileri” adlı seminerleri sundular. Seminerlerde gençlerin sorunları hakkında bilgi
verildikten sonra yapılan çalışmalarda asıl
motivasyonun “İşin başında heyecan, sonuna
kadar da istikrar” formülüyle elde edilebileceği belirtildi.
Melek Özkan ise, gençlerin eğitimi ile alakalı şunları söyledi: “Biz, gençlerimizin eğitimi
ile alakalı Necip Fazıl Kısakürek’in şu düsturunu benimsiyor ve gençlerimizin bu düstura
uygun yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz:
‘Kim var? diye seslenilince, sağına ve soluna
bakmadan fert fert; ben varım, cevabını verici, her ferdi, benim olmadığım yerde kimse
yoktur, fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik...’ Bu anlamda seminerimizin meyvelerini en kısa zamanda vereceğine
inanıyor, böyle çalışmaların devam etmesini
niyaz ediyoruz.”
Motivasyon ve sorumluluk duygusu hakkında geniş bilgilerin verildiği eğitim programının ardından evrâd-ı şeriflerin okunduğu, sohbet halkalarında faydalı tavsiyelerin paylaşıldığı
Yatılı Eğitim Semineri, toplu hâlde yapılan dua
ile sona erdi. Katılımcı gençler, bilgi ve farklı
aktivitelerle dolu bir şekilde geçirdikleri programdan memnun bir şekilde ayrıldılar.
Aydın Yaz
Düzenlenen turnuvada bir taraftan dostluklar pekiştirilirken, diğer yandan gençler
spor yoluyla yapılan yardımlaşmanın en güzel örneğini sergilediler. 16 takımın katıldığı
turnuva sonunda dereceye giren takımlara
ödül ve kupaları Gladbeck Belediye Başkanı
Ulrich Roland, Gladbeck Cemiyet Başkanı
Mehmet Övün ve Türk Veliler Birliği Başkanı
Süleyman Koşar tarafından takdim edildi.
Turnuva galibi Essen Merkez Müslüman Ve-
Lauchringen’de
görev değişimi
RNS’te
Yatılı Eğitim Semineri
Rhein Neckar Saar Bölgesi 13-17 yaşları arasındaki gençlere yönelik eğitim
kampı düzenledi.
Bölgede hizmet veren şubelerden gençlerin katılımı ile gerçekleşen Yatılı Eğitim Semineri’nde gençlere okul başarısına ulaşma
ve toplumsal hayatta manevi değerlerin korunması yolunda dikkat edilmesi gerekenler
gibi çeşitli konularda seminerler verildi.
Viernheim Camii İmam Hatibi Abdülmetin Meral ise “Haramlar ve helaller” konulu
semineriyle gençlere uyarılarda bulundu.
Gençlerin sorularının cevaplandırıldığı seminer programının ikinci gününde çeşitli
sosyal aktiviteler ve spor faaliyetleri de gerçekleştirildi. Katılımcıların verimli zaman geçirmelerine olanak sağlayan eğitim programı, seminer ve boş zaman değerlendirmeye
yönelik faaliyetlerin ardından sona erdi.
liler Birliği takımı olurken, en çok gol atan
futbolcu ise yine Essen Müslüman Veliler
Birliği takımından oldu.
Turnuvayı düzenleyen Ruhr-A Bölgesi Gladbeck Ravza Camii Gençlik Teşkilatı
Başkanı Yusuf Övün, turnuvayı başarılı bir
şekilde bitirmenin kendileri adına çok sevindirici olduğunu ve bu vesile ile Somali’deki
kardeşlerimize yardımcı olabilmenin gururunu yaşadıklarını ifade etti. Övün ayrıca turnuvaya katkıda bulunanlara ve katılımından
dolayı Gladbeck Belediye Başkanı Roland’a
teşekkür etti.
Hamburg KGT’den
futbol turnuvası
Ali Atik
Necla Aslan
Freiburg Bölgesi Lauchringen Cemiyetinde yeni Gençlik Teşkilatı
(GT) Başkanı göreve geldi.
Hamburg Kadınlar Gençlik Teşkilatı
şubeler arası futbol turnuvası düzenledi.
Lauchringen Cemiyeti Gençlik Teşkilatı Başkanlığını 6 yıldır başarı ile yürüten
Deniz Karacan, görevi çalışma arkadaşı
olan Serhat Aşık’a devretti. Bölge GT
Başkanı Ahmet Koç ve Teşkilatlanma
Başkanı Fatih Özdemir’in de hazır bulunduğu başkanlık değişiminde, eski
Başkan Karacan kendisine destek veren arkadaşlarına teşekkür edip Aşık’a
yeni görevinde başarılar diledi. Görevi
yeni devralan Aşık ise, bu sorumluluğu
hakkıyla yerine getirmeye gayret edeceğini belirterek uzun yıllardır göstermiş
olduğu emeklerden dolayı Karacan’a
şükranlarını sundu.
7 şubenin katılımı ile gerçekleşen
futbol turnuvasına ilgi yoğundu. Şubelerin kadınlar teşkilatı idarecileri de futbol
turnuvasında yarışan genç kızları tribünlerden desteklediler. Büyük bir çoşku
içinde, kıyasıya mücadelerle geçen turnuvada birinci Harburg Şubesi, ikinci
Merkez Şubesi üçüncü ise Schnelsen
Şubesi oldu.
Turnuvanın sonunda birinci olan şubeye kupa diğer katılımcılara ise madalya takdim edildi. Turnuvada hakemlik
yapan genç Müslüman bayanın profesyonel futbol oyuncusu olması da genç
kızların beğenisini kazanırken, turnuvaya gösterilen yoğun ilgi bu tür sportif
faaliyetlerin sıklaştırılması gerektiğini de
bariz bir şekilde gösterdi.
22  |
Hasene
camia | 17 Mayıs 2013
Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startı verildi
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Avusturya, Hollanda, Fransa, Danimarka,
İsviçre ve Almanya’nın değişik bölgelerinden gelen 25 bölge temsilcisinin katılımıyla 2. Bölge Temsilciler Toplantısı’nı gerçekleştirdi.
16 Mayıs’ta başlatılacak olan Ramazan
Kumanya Kampanyası hakkında gerekli
bilgilendirmelerin yapıldığı toplantıda bölge
temsilcilerine kampanya için hedefler verildi.
Açılış Kur’ân’ı Kerîm’i ile başlayan toplantıda Hasene Başkanı Mesud Gülbahar kısa
bir selamlama konuşması yaptı.
Güven bir nimettir, bir emanettir
Toplantının hayırlı geçmesini dileyerek
sözlerine başlayan Gülbahar, “Çalışmalarımızın temelinde ‘Komşusu açken tok yatan
bizden değildir’ hadisi yatmaktadır.” dedi.
Güven faktörünün çalışmalarda taşıdığı
önemin altını çizen Gülbahar şunları ekledi:
“Bizler aracılığı ile yardımlarını ulaştırmak isteyen yardımseverlerin güveni bizim için çok
önemli. İnsanlar bizlere güveniyor. Bu bir
nimettir, bir emanettir. İşte bu güvenden aldığımız destekle Somali’deki eğitim merkezimizin çalışmaları devam ediyor, Bosna’da
aşevi çalışmalarımız devam ediyor, Van’da
yaşanan depremin ardından şehrin tekrar
ayağa kalkmasına katkı sağlayacak bir yurt
çalışmasının içerisindeyiz.”
Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startını verdiklerini ifade eden Gülbahar, kampanya
hakkında “Ramazan ayında kumanyalarımız
dağıtılırken diğer taraftan da yetimlerimizle
buluşacak, onlara hediyelerini vereceğiz. Ramazan ayında Suriye’den Türkiye’ye gelen
mültecilere yönelik valilikler ve belediyelerle işbirliği içerisinde yürüteceğimiz iftar çadırlarımız
25 bin kumanya, 25 ülkede, Türkiye’de
25 ilde
Bölge Temsilciler Toplantısı’nı senede 4
defa yaptıklarını söyleyen Hasene Başkan
Yardımcısı Mustafa Uyanık ise, konuşmasına çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bölge temsilcilerinden bekledikleri çalışma listelerinin takibini yaparak
başladı.
Ramazan Kumanya Kampanyası’na
dair bilgilendirmede bulunan Mustafa Uyanık şunları söyledi: “25 bin kumanyayı 25
ülkede, Türkiye’de 25 ilde dağıtımları planlıyoruz. Ülkelere gidecek gözlemcilerimizbelirlendi. Ramazan’da Türkiye’de izinde olan
siz bölge temsilcilerimizden de dağıtımlarımız esnasında istifade edeceğiz. Sizler
bölgelerde kurduğunuz komisyonlarla işleri
takip edeceksiniz. Kampanya kapsamında bölgelerimize hedefler de verdik. Spor
klübleri, hemşehri dernekleri gibi yerlerde
ve marketlerde kampanyamızı dağıttığımız
tanıtım materyalleri ile en güzel şekilde tanıtacağız. 1 Haziran’da kumanya gözlemcileri
ülke sorumluları ile, 15 Haziran’da ise tüm
kumanya gözlemcileri ile biraraya gelerek
gerekli bilgilendirme toplantısını yapacağız.
Ben şimdiden onbinlerce aileye, yüzbinlerce
kişiye sevinç olacak kampanyamız için hayırlı olsun diyorum.” dedi.
Toplantıda Ramazan Kumanya Kampanyası’na katılacak gözlemcilerin ülke dağılımları ve kampanyanın aşamaları hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Buna göre;
kumanya paketleri bir ay yetecek içeriğe
olacak.” dedi. Son olarak 19 Mayıs Kardeşlik
ve Dayanışma Günü’nde büyük bir Hasene
standının yer alacağını ifade eden Gülbahar,
“Hasene standına tüm kardeşlerimizi bekliyoruz” dedi.
Toplantıda Yönetim Psikolojisi Uzmanı İbrahim Zeyd Gerçik “Güvenli ve ilkeli duruş”
başlıklı bir seminer verdi. Bir kurumun, bir şahsiyetin öncelikle ortaya koyması gereken şeyin
güven olduğunu ifade eden Gerçik, “Bir yapının, bir kuruluşun köklü olabilmesi için güven
duygusu verebilmesi gerekir.” dedi. Kurumların
köklü olması ve uzun ömürlü hizmet yürütmesinde sürekli öğrenmenin, kendini yenilemenin
önemine değinen Gerçik, bunu şu örnekle
açıkladı: “Osmanlı gittiği her coğrafyaya iki
ağaç dikmiştir. Biri çınar ağacı, diğeri ise selvi
ağacı. Çınar ağacı köklülüğü ve uzun ömürlülüğü; selvi ağacı ise sürekli öğrenmeyi, yenilenmeyi ifade eder. Çınar ağacı yatırımını köklere
yapan bir ağaçtır. Bir çınar ağacı ekildiği zaman en az 40 yıl gövdesinden önce köklerine
yatırım yapar. O yüzden daha uzun ömürlüdür.” Toplantıda 2013 Ramazan Kumanya
Kampanyası’nın spot filmi de gösterildi.
sahip. Kampanyayla sadece kumanya dağıtımı gerçekleştirilmeyecek; aynı zamanda
yetimler de ziyaret edilecek, onlara hediyeleri verilecek. Dağıtımların yapılacağı ülkeler
tespit edilirken ise örneğin Somali’de olduğu gibi Hasene’nin kalıcı projelerinin bulunduğu ülkeler, yetim ve su kuyusu projelerinin
yapıldığı ülkeler, mağduriyet ve acil yardımın
gerçekleşmesi gereken ülkeler dikkate alındı. Bu şekilde Afrika’da 15, Ortadoğu’da
4, Balkanlarda 2, Kuzey Afrika’da 1 ve Asya’da 3 ülkede kumanya dağıtımları olacak.
Türkiye’de ise batısıyla, doğusuyla her bölgede kumanyalar dağıtılacak. Bir gün boyunca süren toplantıda bölge temsilcilerine
kumanya kampanyasının tanıtım materyalleri de dağıtıldı.
Başarı nasıl sağlandı?
Toplantıda geçtiğimiz sene bölge olarak
kumanya kampanyasında başarı gösteren
kişilere de söz verildi. Güney Hollanda temsilcisi Tahir Karademir: “Kadınlar Teşkilatı,
Gençlik Teşkilatı, Kadınlar Gençlik Teşkilatı
Hasene Temsilcileriyle sıkı bir iletişim içerisinde olduk. Cuma günleri cuma namazından
Murat Kubat
önce konuşmalar yaptık. Cuma namazı çıkışında standlarımızda bilgilendirmede bulunduk. Tanıdığımız işadamlarına gittik ve onlara kampanyamızı tanıttık. Basın hususunda
yerel gazetelerimize verdiğimiz reklamlar ile
güzel bir kampanya dönemi geçirdik.”
Fransa – Alpes Bölgesi Temsilcisi Yusuf
Çakır ise “Bizlere verilen hedefleri baz almadım. Sadece birim başkanlarımızı, şube
başkanlarımızı motive ettim. Sıkı bir takiple
birlikte başarı kendiliğinden geldi. Moral ve
motivasyonun önemli olduğunu düşünüyorum.”dedi.
Württemberg Bölge Temsilcisi Mehmet
Atasoy; “Takip, takip, takip. Şubeleri kendi
aralarında yarıştırıyoruz. Bütün birimleri ha-
rekete geçiriyoruz. İyi takip ettiğiniz zaman
sonuç da başarılı oluyor.” dedi.
Toplantı sonunda Su Kuyusu Projesi ile
ilgili olarak bölgelerin yıllara göre açtırdığı su
kuyuları sayıları verildi ve mevcut yaşanan
sıkıntılardan bahsedildi. Ufak bir bilgi eksikliğinin dahi işlemleri uzattığı vurgulanırken,
bilgilerin çok kısa zamanda ve doğru bir şekilde ulaştırılması istendi.
Hasene’nin kumbara çalışmalarını organize eden Adnan Sağlam kumbara çalışmaları hakkında kısa bilgilendirmede bulundu
ve çalışmaları 5500 kumbara ile başlatacaklarını ifade etti. Toplantı dilek ve temennilerin
paylaşılması ve toplu fotoğraf çekilmesiyle
son buldu.
24  |
Fotoğraflarla Faaliyetler
CIMG (IGMG Fransa) Alpes Bölgesi
umre kafilesi mayıs ayının başında
kutsal topraklardan döndü. Havaalanında bölge idarecileri ve yakınları
tarafından karşılanan kafile üyeleri,
umre için ayrılan iki haftayı en iyi şekilde
değerlendirdiklerini belirtti. Kendilerine
sunulan hizmetten ötürü CIMG yetkililerine teşekkür eden kafilenin büyük
bir çoğunluğunun gençlerden oluştuğu
gözlemlendi.
camia | 17 Mayıs 2013
Ku lübü, Norveç
Oslo Şu besi Çocuk
ığı Ma ide-i Ku r’an
Bölgesin in hazırlad
standı açtı. İkinci el
Prog ra mı’nda kitap
nttan elde edilen
kitapların satıldığı sta
lüpleri Oslo,
Ku
gelir, Norveç Çocuk
nd şu belerinin
sa
Stavenger ve Kristian
Kuyusu ProjeSu
ortaklaşa tertip ettiği
ak.
si ya ra rına ku llanılac
Hannover Şubesin in bu yıl altıncısını
gerçekleştirdiği Kan Bağışı Programı,
Şube Tanıtma Başkanı Adem Yiğit’in
başkanlığında yapıldı. Şube GT ve
KGT’nin yürüttüğü bağış programında
yaklaşık 400 kişi kan verdi. Şube
idarecileri, bağışın amacının hastaların
ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve onlara
yardım etmek olduğunu belirterek bu tarz
projelerin devam edeceğini belirttiler.
Ruhr A Bölgesi Gelsenkirchen Buer
Cemiyetinin ana sınıfı öğrencileri “Beni
dinlemek ister misin?” başlığı altında
velilere yönelik bir program düzenledi. Katılımın yüksek olduğu programa
büyük bir heyecan la hazırlanan minikler
okudukları şiir ve ilahilerle ilgi çekti.
Ailelerin minik öğrencilere hediyeler
verdiği programda, cemiyet eğitimcileri
Elif Karabay ve Tuba Dede’ye katkıları
sebebiyle teşekkür edildi.
Freiburg Bölgesinde, Hüfingen ve
çevresine hizmet veren Tuna Cemiyeti’nin düzenlediği kermese kötü hava
şartlarına rağmen yoğun katılım oldu.
Komşu cemiyetler ve diğer sivil toplum
kuruluşlarının da iştirak ettiği kermeste
cemiyet üyeleri ve aileleri tanışma imkânı
buldular. Yöresel yemeklerin sunulduğu
programdan elde edilen gelir cemiyetin
temel ihtiyaçlarının karşılan masında
kullanılacak.
ppertal Yunus
Düsseldorf Bölgesi Wu
rulu ToplanEmre Camii Yönetim Ku
Mali İşler
tısı gerçekleştirildi. Şu be
’ın ba hçesinde
Sorum lusu Sabri Özkan
ppertal
düzenlenen toplantıda Wu
değerlendirildi.
Şu besinin faaliyet planı
du.
Toplantı ikram la son bul
Ruhr A Gladbeck Ravza Camii Gençlik
Teşkilatı Başkanı İlyas Şengül önderliğinde düzen lenen Birlik ve Beraberlik
Gecesi, gençlerin yoğun katılımıyla
gerçekleştirildi. “İman ve Allah’a imanda
bilinmesi gerekenler” konulu seminerin
ardından ikramın yapıldığı programda
gençler bir araya gelerek sohbet etme ve
birbirlerini daha yakından tanıma imkânı
buldular.
lgesi, AleRhein Neckar Saar Bö
en inşaat
sür
de
mi İslam Cemiyetin
lı yapılan
aç
am
tek
çalışmalarına des
leştirildi.
çek
ger
la
ılım
kermes yoğun kat
ı olarak
ac
uşm
kon
se
İki gün süren kerme
e hitap
aat
cem
lu
loğ
katılan Ömer Dönge
cuklar için de
ederken, programda ço
Cemiyet Başldi.
edi
oyun alanları tesis
gramda yaptığı
pro
nci
kanı Sami Değirme
aatini en kısa
konuşmada cem iyet inş
dıklarını belirtti.
nla
pla
zamanda bitirmeyi
Düsseldorf Bölgesi Wuppertal Yunus
Emre Camii Eğitim Başkanlığı 4’üncü
Aile Eğitim Seminerini gerçekleştirdi.
Gençlik Lokalinde düzenlenen seminerin bu seferki konusu “Vesvese ve
şeytanın hileleri” idi. Eğitimci İsmail
Yetiş tarafından gerçekleştirilen seminerde ailelere vesvesenin nasıl meydana
geldiği, şeytanın bu konudaki hileleri ve
vesveseden kurtulmanın yolları pratik
örneklerle anlatıldı.
Download