17 Mayıs 2013 — Sayı 17 Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş » www.igmg.org Aile Gençlik Hasene Gençler neden evlenmiyorlar? Bölge Tanıtma Başkanları toplantısı yapıldı. Kampanyası’nın startı verildi. Bekârlık sultanlık mı? s. 15 Gençlik İdarecileri Eğitim Seminerleri ve Ramazan Kumanya s. 19 Ailesiz Çocuklara verilebilecek en güzel hediye: s. 22 Koruyucu ailelik s. 16 Kuruluştan bugüne: Kardeşlik ve Dayanışma Günü Genel Sekreterlik ve KİB bölge temsilcileri toplandı Kökleri seneler öncesine kadar uzanan kadim bir geleneğin devamı olan ve bu sene Belçika’nın Hasselt şehrinde yapılacak olan Kardeşlik ve Dayanışma Günü için geri sayım başladı. 4-5 Mayıs tarihlerinde IGMG Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda, Genel Sekreterlik kapsamında; iç iletişim, istişare platformu, yeni iletişim yöntemleri gibi konular ele alınarak, bölgelerin faaliyet raporları takdim edildi. Genel Sekreterlik ve KİB’in bazı kısım- 40 senelik bir hizmet geçmişine sahip olan Millî Görüş Teşkilatı, düzenlediği büyük çaplı programlarla göz dolduruyor. Yerel basının yanında uluslararası arenada da yankı uyandıran programların tarihi ise çok eskilere dayanıyor. Avrupa’nın farklı bölgelerinden, Avustralya ve Kanada’dan geniş çaplı katılımların olduğu programlar, şimdiye kadar farklı isimler altında düzenlense de aynı menzili işaret eden bir hüviyete sahip: Kardeşlik, dayanışma, birlik, yardımlaşma ve beraberlik ruhu! Hasselt şehrinde düzenlenecek olan bu yılki Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde, geçen senelerdeki gibi konserler, seminerler ve çocuklar için düzenlenen programlar katılımcılara sunulacak. Programa bu sene İtalya’dan Norveç’e, İngiltere’den Avusturya’ya kadar Avrupa’daki 11 farklı ülkede bulunan bölgelerin yanı sıra, Avustralya ve Kanada bölgelerinden de temsilcilerin katılması bekleniyor. Avrupa’da hizmetlerini sürdüren eğitim Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB) 2013 yılının ilk Bölge Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı’nı bölgelerin tanıtma, basın-yayın ve dış ilişkiler başkanlarının katılımı ile gerçekleştirdi. kurumlarının, Kitap Kulübü’nün ve Kurumsal İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan camia, Perspektif ve Sabah Ülkesi gibi dergilerin de tanıtım standları kuracağı programa bölgelerden otobüslerle toplu katılım sağlanacak. Çeşitli ülkelerden katılacak, akademisyen ve din adamlarının hitaplarının yer alacağı programda Maher Zain ve Mustafa Cihat gibi sanatçılar da eserlerini katılımcılar için seslendirecekler. Yüzlerce kişinin emeğiyle hazırlanan, katılımcılara unutulmayacak bir dayanışma atmosferi hazırlama hedefiyle her ayrıntısı tasarlanan Kardeşlik ve Dayanışma Günü ve onun öncü programlarının kısa geçmişlerine tanıklık etmek, ilerde tertip edilecek yeni organizasyonlar için de bir temel teşkil ediyor. Bu anlamda daha önceki senelerde düzenlendiği ülke ve şehirlerde barış ve esenlik havası estiren programların köklerine inip, bu kadim geleneğin tarihini size sunmak istiyoruz. s. 11 larını müşterek olarak yaptıkları toplantıda, KİB çalışmaları çerçevesinde 2012 Kasım ayında gerçekleştirilen toplantıdan bu yana yapılan çalışmalar takdim edilerek, gelecek için yapılması planlanan projeler aktarıldı. s. 05 Ajanda Notları Ajanda Notları 18 20 Mayıs Nisan Hamburg – Üniversiteliler (IHG), Study Day Katılımcılar: Hollanda – Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programı Prof. Dr. MerveKemal Kavakçı, Dr. AliOktay ÖzgürDalmaz, Özdil, Kübra Katılımcılar: Ergün, Prof.GüDr. müşay, ZahidOsdorp. Reçber Yer: MehmetYavuz EminGürsoy, Maşalı Muhammed Yer: Party Salon Jan Edmund-Siemens-Allee 1, 20146 HamburgSaat: Saat:19:0013.00 Rebelstraat 21, 1069 CA, Amsterdam 24:00. (İrtibat için: 06 43 54 06 92) 18 – 19 Mayıs Köln – Aileler Günü Kültür ve Konferans Katılımcılar: İlaHamburg – 2. Veddel Şenliği Yer: In der Slomanshiyatçı Yazar Ahmet BulutSaat: Yer:10.00 Merheimer tr. 34-39, 20539 Hamburg – 21.00Str. 229, 50733 Köln-Nippes Saat: 15:00 18 – 20 Mayıs Hannover – 30. Yıl Kutlama Şenliği Katılımcılar: Ke21 Nisan mal Ergün, Hatice Rahmet Şahin, Geylani Akan, Ömer(s.a.v.) DöngeBerlin – Alemlere Hz. Muhammed ve loğlu, BilalKur’an Göregen, Sıtkı Aslanhan Yer: Weidendamm Maide-i Programı Katılımcılar: M. Emin Yıldırım, Serdar Tuncer, Ömer Karaoğlu, Coşar, 9, 30167 Hannover Saat: 10.00 – 22.00 İsmail (Not: Mehter Ekremsaat Nalbant Tempodrom, Möckernstr. 10, Takımı 15’de Yer: Steintor’da) 10963 Berlin Saat: 14:00 Ruhr A – Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.) Katılımcılar: Kemal Ergün, Ömer Döngeloğlu 24 Mayıs Yer: Cici Saray Gewerbestr. 12, 58791 Werdohl Bremen – Almanca İslam Semineri Yer: Sonnebergerstr. Saat: 14:00 18, 28329 Bremen Saat: 19.00 22 Nisan - 01 Mayıs 26 Mayıs Arlberg – 8. Kitap Fuarı. Yer: Messehalle 8a-10, 6854 Dornbirn Rhein Neckar Saar – Sabah Namazıı Programı Yer: Darul Erkam Camii, Hauptstr. 110, 76684 Östringen Saat: 04:00 23 Nisan Köln29 – Tefsir Dersleri– Katılımcı: Celil Yalınkılıç. Yer: Mayıs 02 Haziran Merheimer Str. 229, 50733 Köln-Nippes. Saat: Köln – Bosna Gençlik Gezisi Bilgi için: Merheimerstr. 18:00-19:00. (kayıt için: [email protected]) 229, 50733 Köln, Tel. 0177-6339011 Kuzey Ruhr – Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Maide-i Kur’an Programı Güney Bavyera – Gençlik Teşkilatı Eğitim Semineri Katılımcılar: Kemal Ergün, M. AliYatılı Toptaş, Ömer Karaoğlu, Bekirİbrahim Develi,Zeyd Muhammed A. AscEbul Katılımcılar: Gerçik Yer:Turhan, Aktiv Hotel Kâsımî, Muhammed Buhayri, Ekrem Nalbant Yer: han, Brückl 14, 83229 Aschau im Chiemgau Saat: 14:00 Stadthalle Bielefeld, Willy-Brandt-Platz 1, 33602 Bielefeld / Saat: 12:30 31 Mayıs – 02 Haziran camia | 05 Nisan 2013 Değerli Kardeşlerim Heyecan ve sabırla beklediğimiz Kardeşlik ve Dayanışma Günümüze sayılı günler kaldı. Şu sıralar Genel Merkezimizden tutun da bölgelerimize, şubelerimize değin, tüm teşkilatlarımız, heyecan ve şevkle bu güne hazırlanıyorlar. Bu vesile ile bir kez daha sizleri binlerce kardeşimizle buluşmak, açılan standlarda farklı birimlerimiz tarafından yapılan çalışmaları daha yakından müşahede etmek, dayanışmanın ve kardeşliğin en güzel örneğini sergilemek üzere 19 Mayıs’ta Belçika’nın Hasselt şehrine davet ediyorum. Kardeşlerim, 6 Mayıs’ta hepimizin gözü kulağı Münih’te görülen NSU terör örgütü tarafından işlenen ırkçı kaynaklı cinayetlerle ilgili davadaydı. Sanıklar nihayet hakim karşısına çıkartılmış oldu. En az iki yıl sürmesi öngörülen davada umudumuz ve beklentimiz, cinayetlerin tüm ayrıntılarıyla aydınlatılarak, gerek katillerin gerekse onlara yardım ve yataklık edenlerin ortaya çıkarılması yönündedir. Öte yandan Federal İçişleri Bakanlığı(FİB) himayesinde başlatılan Almanya İslam Konferansı (AİK) dördüncü buluşması yine güvenlik temasına odaklı bir şekilde gerçekleştirildi. Başından beri Müslümanları bir güvenlik teması olarak ele alan AİK’e dair eleştirilerimizi defaatle dile getirmemize rağmen, AİK’in ne seçtiği konularda ne de konulara yaklaşım biçiminde hiç bir değişim yaşanmadığını üzülerek gözlemlemekteyiz. Bugün geldiğimiz noktada malesef AİK, İslam düşmanlığını meşrulaştırıcı bir muhteviyata bürünmüştür. Bu yönüyle yine FİB tarafından oluşturulan ve afiş aksiyonu skandalıyla gündeme gelen temaların AİK’in gündemine kaydırıldığı da ortaya çıkmıştır. Böylece FİB ırkçı stereotiplerle çalışan sözde İslam tenkitçilerinin meşrulaşmasını sağlamaktadır. İslam düşmanlığını “İslam eleştirisi” kategorisine alıp toplumsal alanda meşrulaştırmak istemektedir. Halbuki FİB´in, antisemitizmde de olduğu gibi İslam düşmanlığı karşısında da tavır alıp nefret ve şiddeti besleyen ortam ve söylemlere engel olmak veya en azından sözde “İslam eleştirmenleri” lehine taraf tutmamak başta gelen vazifelerindendir. Belçika’da ise başörtüsü konusu yine gündemde. Gent belediyesinde uygulanan başörtü yasağının kalkması adına başlatılan imza kampanyasında 10 bin 4 yüz imza toplandı.Anvers’in ilçe belediyesi Boom’da belediye meclis üyelerine getirilen başörtüsü yasağı ise, tepkiler nedeniyle sona erdi. Eylül ayında yürürlüğe girecek olan Flaman okullarındaki başörtüsü yasağı ve konunun danıştaya taşınacak olması da konuyla ilgili diğer gelişmeleri oluşturuyor. Dileğimiz Belçika’da ve diğer tüm ülkelerde başörtüsünün bir sorun olarak görülmekten çıkması ve insana verilen değeri kıyafete endeksleyen anlayışın son bulmasıdır. İçindekiler Gündemden Dosya Özel Fransa’da İbn Rüşd Lisesi zirvede – s. 04 Kardeşlik ve Dayanışma Günü – s. 11 Başarısız diyalogun en somut örneği: AİK – s. 04 Ne dediler? – s. 14 Irkçılar yine camileri hedef aldı – s. 04 Aile Almanya’da göçmen öğretmenler artıyor – s. 04 Bekârlık sultanlık mı? – s. 15 Genel Merkezimizden Genel Sekreterlik ve KİB bölge temsilcileri toplandı – s. 05 Çocuklara en güzel hediye: Koruyucu ailelik – s. 16 DİK’in beşinci oturumu düzenlendi – s. 05 Mübarek üç aylar kapımızı çaldı – s. 16 KTBölge Başkanları Mekke’de buluştu – s. 06 Fıkıh Köşesi – s. 17 “Çocuk, oyun ile akıllanır” – s. 06 Âdâb-ı Muâşeret – s. 17 Bölgelerimiz Oberhausen’de Bahar Şenliği – s. 07 Kemal Ergün Gençlik GİES’te “Ekip yönetimi ve motivasyon” – s. 19 Avusturya’da kitap fuarına yoğun ilgi – s. 07 Bölge Gençlik Teşkilatları için tanıtım eğitimi – s. 19 Kuzey Hollanda, Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programında buluştu – s. 07 Osnabrück’te çekişmeli futbol turnuvası – s. 19 “Amellerimize yansıyan güçlü bir iman” – s. 07 Ruhr A gençliği Bergkamen’de buluştu – s. 20 Belçika’da Tilavet Yarışması yapıldı – s. 08 Belçika’da William Abdullah konulu seminer – s. 20 Alpes’te Bilgi Yarışması – s. 08 İtalya’da Bilgi Yarışması – s. 20 Düsseldorf’ta şubeler arası Tilavet Yarışması – s. 08 Meslek Eğitim Fuarına yoğun katılım – s. 20 Hamburg’ta idarecilere yönelik eğitim semineri – s. 08 “Ümitle kardelen gibi güneşi beklemek” – s. 21 Freiburg’ta Namazla Diriliş – s. 08 Gladbeck’te Somali yararına futbol turnuvası – s. 21 Kuzey Ruhr, Maide-i Kur’an için buluştu – s. 09 RNS’te Yatılı Eğitim Semineri – s. 21 Oslolu çocuklardan Afrika’ya destek – s. 09 Lauchringen’de görev değişimi – s. 21 “Aile içi huzur, anlayış ve hoşgörüde gizli” – s. 09 Hamburg KGT’den futbol turnuvası – s. 21 Ruhr A’da “Önden Gidenler” anıldı – s. 09 Hasene Viyana camileri kapılarını açtı – s. 10 Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startı verildi – s. 22 Hamburg’ta 20’inci yıl kutlaması – s. 10 Fotoğraflarla Faaliyetler – s. 24 Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation | Kurumsal İletişim Başkanlığı Mustafa Yeneroğlu (V. i. S. d. P.) Boschstr. 61-65 • D-50171 Kerpen T +49 2237 656-0 • F +49 2237 656-555 • www.igmg.org • [email protected] Postanschrift | Adres camia • Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Redaktionsleiter | Yazı İşleri Müdürü İlhan Bilgü Bir dahaki sayıda buluşmak duasıyla... Hayatın İçinden Redaktion | Redaksiyon [email protected] T +49 221 942240-41/42/43 • F +49 221 942240-21 Ilknur Küçük, Ilhan Bilgü, Rahime Söylemez, Elif Zehra Kandemir Anzeigen | İlanlar [email protected] • T +49 221 942240-41 • F +49 221 942240-21 Werbung | Reklam [email protected] • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21 Distribution | Dağıtım [email protected] • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı 99names communication GmbH Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21 Auflage | Tiraj 51.650 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt. IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır. 4 | Gündem camia | 17 Mayıs 2013 Fransa’da İbn Rüşd Lisesi zirvede Fransa’nın ilk Müslüman ortaöğretim okulu ülkede başarı noktasında zirveye ulaştı. Fransa Eğitim Bakanlığı ortaöğretim okullarının değerlendirildiği resmî bir başarı listesi yayınlamasa da Fransız medyası ülkede en başarılı okulların sıralamasını yayınladı. Le Parisien gazetesinin lise bitirme sınavları sonuçlarını dikkate alarak derlediği listeye göre Lille şehrinin yoksul bir mahallesinde kurulan Lycée Averroès (İbn Rüşd Lisesi) isimli okul, öğrencilerinin tamamının bakalorya (lise bitirme) sınavını başarıy- la geçmesiyle göz doldurdu. Okuldaki 340 öğrencinin neredeyse tamamının ekonomik olarak dezavantajlı göçmen ailelerden geldiğini belirten başöğretmen Hassan Oufker, okulun yerel Müslüman topluluklardan da bağış aldığını ve öğrencilerin yüzde 60’ının okuldaki eğitimlerine bursla devam edebildiklerini belirtti. Okulda ülkenin millî müfredatı okutulurken öğrenciler İslam derslerine de seçmeli olarak katılabiliyorlar. Irkçıların yine camileri hedef aldı Almanya’daki camilere gerçekleştirilen saldırılar bir türlü engellenemiyor. Son olarak Osnabrück’teki IGMG Lengerich Camii’ne bilinmeyen kimseler tarafından bir saldırı gerçekleştirildi. 9 Mayıs’ta Lengerich IGMG Camii’ne yapılan taşlı saldırının ardından İslam Toplumu Millî Görüş Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü bir basın açıklamasında bulundu: “Neyse ki, saldırıda sadece maddi hasar meydana geldi. Osnabrück yakınlarındaki Lengerich’te bulunan IGMG Camii’nin birçok penceresi perşembe gecesi ya da sabaha doğru atılan taşlarla kırıldı. Cami üyeleri hasarı ertesi gün farkettiklerinde hemen polise haber vermişler.” Olayla ilgilenen güvenlik güçleri ise “Daha önceki olaylar göz önüne alınıp, daha hassas bir soruşturma ile olay her yönden araştırılacaktır.” açıklamasında bulundu. Almanya’da göçmen öğretmenler artıyor Almanya’nın bir çok eyaletinde göçmen öğretmen sayısının artmasına yönelik hayata geçirilen eylem planları meyvelerini verdi. Ülkede göçmen öğretmen sayısında artış gözlendiği belirtiliyor. Almanya’da son günlerde sıkça tartışılan aşırı sağcılık sorunu ve NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) terör örgütü zanlılarının yargılanmasının yankıları sürerken, eğitim alanında göçmenlerle alakalı olumlu gelişmeler de yaşanıyor. Bir çok eyalette “Daha fazla göçmen öğretmen” konseptiyle gerçekleştirilen projeler aracılığıyla okullarda farklı kültürlerden öğretmenlerin sayısı giderek artıyor. Bu bağlamda Hamburg’ta başlatılan proje sonucunda bölgedeki göçmen stajyer öğretmen oranının yüzde 20’ye ulaştığı bildirildi. Proje kapsamında göçmen öğrencilere öğretmenlikle alakalı bilgiler sunulurken, çalışmalar aynı zamanda göçmenlerin bu alandaki mevcudiyetlerinin toplum tarafından giderek doğal karşılanmasına da katkıda bulunuyor. Kuzey Ren Vestfalya AİK İslam düşmanlığını meşrulaştırıyor Almanya İslam Konferansı (AİK)’nın son toplantısı yine ‘‘güvenlik sorunu’’ teması dolayımında gerçekleşti. Konferans ile ilgili temel sorun ise, AİK’nin gün geçtikçe İslam düşmanlığını meşrulaştırıcı bir mahiyete bürünüyor olması idi. Bu meşrulaştırma sürecinde İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in tutumu hiç kuşkusuz oldukça belirleyici, bununla birlikte Friedrich Müslümanları ‘‘güvenlik tedbirleri’’ kapsamında değerlendirmekten vazgeçmemekte ısrar ediyor. Dolayısıyla Federal İçişleri Bakanı ülkedeki dinî kuruluşların diyalog konusundaki umudunu sürekli suretle boşa çıkarıyor. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, Almanya İslam Konferansı’nın ortaya koyduğu sonuçlar Almanya’daki Yahudilere veya Türkiye’deki Hristiyanlara uygulansaydı, haklı olarak Almanya’da tepkiler yükselirdi. Buna karşın İslam Konferansı’na katılanlar, bu konferansın kuruluşundan beri yaşanan, Müslümanları sadece güvenlik problemi olarak gören yaklaşım tarzından sanki hiçbir şey öğrenememişler gibi görünüyor. ‘‘İslam düşmanlığı’’ kavramı yerine ‘‘Müslüman düşmanlığı’’ kavramını yaygınlaştırma girişimiyle Almanya İslam Konferansı (AİK) ve Federal İçişleri Bakanlığı (FİB), ‘‘meşru İslam eleştirisi’’ yaklaşımıyla İslam dinine karşı nefretin yaygınlaşmasını sağlamakta. Bu tutumuyla FİB, kendi iddialarının tam aksine, kavramlara netlik getirmemekte, tam tersine, ırkçı stereotiplerle çalışan sözde İslam tenkitçilerinin meşrulaşmasını desteklemektedir. Hâlbuki FİB’in başlıca vazifeleri arasında, antisemitizm konusunda olduğu gibi İslam düşmanlığı karşısında da, bu olguları besleyen ortamlara karşı girişimlerde bulunmak ve kendi talepleri karşısında tutarlı bir şekilde ‘‘toplumsal kutuplaşmaya’’ engel olmaya çalışmak veya en azından tarafsızlık ilkesine riayet ederek bu tür söylemlere katılmamak gelmektedir. Ancak Bakanlık, sözde İslam tenkitçiliği adı altında nefret tellallığı yapanların tarafını tutmaktadır. O bakımdan, bu kelime oyununa destek vermiş olan başta bazı İslami kuruluşlar olmak üzere AİK katılımcılarının, ortaya çıkan sonuçların farkında olup olmadıklarına dair kafalarda soru oluşmaktadır. Bu yaklaşıma ve FİB’in mantığına göre, Kur’ân’ı Kerîm’in, Adolf Hitler’in ‘‘Kavgam’’ (Mein Kampf) kitabına benzetilmesi, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında nefret dolu karikatürlerin yayınlanması, sünnet, başörtüsü yasakları ve dini kurallara göre kurban kesme ile ilgili tartışmalar esnasında okunan ırkçı nutuklar, bireylerin haklarını ihlal edici değildir, çünkü bunlar Müslüman düşmanı fiiller değildirler, belki İslam düşmanı fiiller olabilirler, ancak insanların bireysel haklarına müdahale olmadığı için meşru görülmektedirler. Özellikle bu tutum, gruplara yönelik insan düşmanlığını besleyici bir ortam yaratmaktadır. Bununla birlikte konferansa katılan cemaat temsilcileri, ‘‘Müslüman düşmanlığı, antisemitizm ve İslamizme’’ karşı sürdürülen mücadele çerçevesinde hazırlanan projelerin tatbiki ile ilgili sorumluluk üstlenmektedirler. Bu projeler aynı zamanda sözde ‘‘legalist İslamizme’’ karşı yürütülen projelerdir. Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu’ndaki tarife göre ‘‘legalist İslamizm’’, Müslümanların dini ve kültürel kimliklerini güçlendirmeye çalışan, dine uygun bir yaşam için mücadele eden ve böylece güya entegrasyonu imkânsız hale getiren bir İslam anlayışıdır. Bu bağlamda akla gelen bir diğer soru da, hangi (yeni) sebeplerden dolayı İslam cemaatlerinin AİK’nin ilk aşamalarında takip ettiği çizginin gerisinde kaldıkları sorusudur. Çünkü geçmişte olduğu gibi bugün de ‘‘İslamizm’’ kavramını -en azından basının karşısında- reddetmektedirler. AİK’nin ortaya koyduğu sonuçlara, konsepti ve içeriği açısından başarısızlıkla sonuçlanan ‘‘Güvenlik Ortaklığı’’ girişimiyle aralarında hemen hemen hiçbir fark kalmamasına rağmen, bazı İslam cemaatler konsepte katılarak destekçi olmuşlardır. Dolayısıyla, ‘‘Güvenlik Ortaklığı’nın boykotuna katılanların bu girişimin fikri yönelimini kabul etmediklerinden dolayı mı katıldıkları, yoksa kamuoyunun baskısına uyum sağlamak için mi katıldıkları sorusu akla gelmektedir. İslam cemaatleri, AİK’yi, güvenlik politikasına odaklanması sebebiyle basına karşı eleştirirken, ortaya koyulan sonuçların oluşumuna ise bizzat katkıda bulunmuşlardır. Ciddi bir tezat teşkil eden bu tutum, kimilerinin, yurttaşlık haklarını talep edebilecek ve siyasete oyuncak olmaktan kaçınmayı becerecek seviyeye henüz gelememiş olduklarını göstermektedir. Eyaleti’nde 2006 yılında yürürlüğe giren eylem planı kapsamında da eyalete daha fazla göçmen öğretmenin kazandırılması konusunda çalışmalar yapılmış ve idari makamlar bu anlamda bilgilendirme faaliyetleri yürütmüştü. Bunun yanında “Göç geçmişine sahip eğitimciler” isimli bir oluşumla okullarda çalışan mevcut göçmen öğretmenlerin desteklenmesi ve uyum konusundaki kilit rolleri vurgulanmıştı. Okullarda göçmen öğretmenlerin sayılarının artması, aynı göç geçmişine sahip öğrenciler için de motivasyon kaynağı oluyor. Proje, öğrencilerin, sistematik ayrımcılık sebebiyle başarılı olamayacaklarını hissetmelerinin de önüne geçiyor; böylece kendileriyle aynı etnik kökene sahip öğretmenleri rol model olarak alan öğrenciler farklı din, dil ve kültürlere sahip olmanın, eğitimde başarıyı elde etmek için birer engel teşkil etmediğini öğreniyorlar. Öğrencilerin kendi kökenlerini taşıyan başarılı rol modellere sahip olmaları, kendilerinin de bulundukları ülkelerde başarılı bireyler olarak kabul görülecekleri bilincini doğuruyor. camia | 17 Mayıs 2013 Genel Merkezimizden | 5 “Bu toplum, bizden öncülük bekliyor” Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı (KİB) Bölge Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı (BÇKT)’nda konuşan IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, Avrupa’daki Müslüman toplumun IGMG’den topluma öncülük etmesini beklediğini vurguladı. Genel Sekreter Oğuz Üçüncü ve KİB Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun yaptığı BÇKT açılış konuşmalarında, Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslam düşmanlığının altı çizildi. IGMG’nin her bir biriminin ve her bir bölgesinin yaptığı çalışmaların gerek içerik yönünden, gerekse içeriklerin sunumu yönünden aynı olması gerektiğini kaydeden Oğuz Üçüncü, “Birim içinde daha yoğun çalışma yapmak için ayrı toplantılar yapılsa bile tüm IGMG birimleri çalışmalarının bir bütünlük oluşturması gerekiyor. Aksi takdirde adacıklar oluşur ve herkes kendi adasında çalışarak bir bütünlük oluşturamaz. Aynı şekilde biz, Almanya’da bir şeyin doğruluğuna inanıyorsak bunu kağıda dökmüşsek, aynı anlayışımız Avusturya’da da geçerlidir. Bizim çalışmalarımızın ne içerikleri, ne de sunuluş şekilleri birbirinden bağımsız değildir.” dedi. Toplumun IGMG’den yenilik ve öncülük beklediğini vurgulayan Üçüncü, programlar ve çalışmalar konusunda yeni bir format geliştirilmesi, bunun için de alt yapı oluşturulması gerektiğini kaydetti. Irkçılık konusuna da değinen Üçüncü, “Bizim asıl meselemiz toplumu rahatsız eden unsurların neler olduğu belliyken, hâlâ Müslümanlardan rahatsızlık duyulmasıdır.” şeklinde konuştu. KİB Başkanı Mustafa Yeneroğlu konuşmasında ağırlıklı olarak, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı üzerinde durdu. Avrupa genelinde hemen her yerde Müslümanların benzer meselelerle karşı karşıya olduğunun altını çizen Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Yasama, yargı ve yürütmede atılan ayrımcılık tohumları üzerinde durulmuyor, İslam düşmanlığının temelinin nerede atıldığını anlayıp yüksek bir donanımla üzerine gitmezsek, doğal neticelerine boğulmak durumunda kalırız. Sonuç olarak kutuplaşmanın daha çok yaygınlaşıp, kök salmış tezahürlerinin toplumsal çatışmalara dönüştüğünü görüyoruz. Bir taraftan tanıtım çalışmaları- mızı artırırken, bu konuda her açıdan ilerleme kaydetmişken, bunun tam tersi şekilde bir gelişme olarak İslam düşmanlığının çok daha fazla arttığını görüyoruz. Bu durum birbiriyle çelişiyor. Biz, bizim dışımızda gelişen ve bizden çok daha güçlü etkenlere karşı mücadele ediyoruz.” İslam’la ilgili medya yayınlarının büyük ölçüde olumsuz (terör, şiddet konuları) içerikler barındırdığını, bunun da güvenlik kurumlarının Müslümanları ötekileştirmesi ve uç partilerinin kuvvetlenmesine yol açtığını kaydeden Yeneroğlu, sonuç olarak bu durumun toplumun %50’sinden fazlasının Müslümları bir tehdit olarak görmesine yol açtığını ifade etti. Yeneroğlu, herşeye rağmen toplumsal katılımı desteklediklerini ifade ederek, ümitsizliğe düşmeden, çalışmaların çok daha güçlü bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi. Konuşmaların akabinde Kasım 2012 toplantısından sonraki 6 ay içerisinde yapılan çalışmaların takdimine ve değerlendirilmesine geçildi. KİB İletişim Ajansı bünyesinde; İslam tanıtım broşürlerinin ve IGMG yan kuruluşlarının tanıtım broşürlerinin hazırlandığı ve bölgelere ulaştırılacağı bildirildi. İmaj broşürü, kurumsal kimlik kılavuzu, ar- şiv çalışması ve app çalışmasının da devam ettiği ve en kısa sürede tamamlanacağı kaydedildi. Yayınevi bağlamında; 12 İslam tanıtım serisi broşürünün içeriğinin hazırlandığı, içeriklerin toplumsal meselelerle ilgili görüşlerimizi yansıttığı ve konuları özellikle ötekileştirmeyi reddetme noktasında ele aldığı vurgulandı. Kur’an çalışmasının devam ettiği, kitap çalışmaları ile ilgili müstakil çalışmalar yapıldığı, İslam’a giriş, Müslüman azınlıklar, İslam ilahiyatı gibi konularda bu sene itibari ile kitap çıkartılacağı söylendi. Kurumsal İletişim Başkanlığı bünyesinde yayınlanan Perspektif, Sabah Ülkesi ve camia gibi yayınlarla ilgili geniş bir değerlendirmenin yapıldığı iki günlük toplantıda, Hannover Bölge Tanıtma ve Dış İlişkiler Başkanı Fahri Eyeci, Aşağı Saksonya seçim çalışmaları ile ilgili bir sunum yaptı. Hannover’de Müslümanların oy potansiyelinin %4 olduğunu, %60 katılımın olduğu seçimde %4 oranının çok önemli rol oynadığını vurgulayan Eyeci, “Her yabancı ve Müslüman’ın ortak fikri hükümetin değişmesi yönündeydi. Seçimlerle ilgili şubelerimize güzel bir bilgi akışı sağladık ve seçim konusundaki görüşlerimizi aktardık. Parti programlarındaki aklımıza takılan noktaları hepimiz sorguladık. Sosyal Demokrat adayı Stephan Weil, bürokrasiye başladığı anda yabancılar dairesinde işe başladığından azınlıkların sıkıntıları konusuna hakimdi. Hür demokratlar ise bu hususta yetersizdi. Camilerimize gelerek seçim çalışmaları yaptılar. İçişleri ve entegrasyon bakanlığı verilecek isimlerle buluştuk. IGMG olarak bu konuda görüşmeye hazır olunduğunu gösterdik. Bütün idarecilerimizle bir SMS kampanyası yaptık ve şubelerde seçimlere katılımı teşvik ettik. Seçimlerde organizeli ve sistematik bir şekilde çalışma yapan tek Müslüman kuruluş Millî Görüştü. Mail kampanyası yaparak tüm cemaatimizi seçime katılıma çağırdık. Bazı şubelerimize åbu konuya değindik. Aşağı Saksonya’daki politikaları bakımından Sosyal Demokratları destekledik. Schünemann’ın kendi bölgesinden bile seçilmemesi bizi sevindirdi. Seçimle hükümetin tüm üst düzey bürokratları değişti, emniyet müdürü, anayasa koruma teşkilatı başkanı değişti.” diyen Eyeci, IGMG’nin hükümet nezdinde artık daha ciddi bir şekilde muhatap alındığını vurguladı. Basın Ajansı kapsamında, mutat basın çalışmaları aktarılırken, resmî internet sitesinin igmg.de’den igmg.org’a geçtiği belirtildi. Bölge birim başkanlarının sorularının cevaplandırıldığı iki günlük toplantı, dilek ve temennilerin ardından yapılan kapanış ve değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi. yine kurul üyesi M. Hulusi Ünye tarafından takdim edildi. Toplantıda IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, DİK Sekreteri Mustafa Duman ve Tayyip Sayan da konuların müzakeresine iştirak ederek çok değerli katkılarda bulundular. Toplantının tamamlanmasının ardından, kurul üyeleri Türkiye’de tahsillerini sürdüren uluslararası ilahiyat öğrencileriyle yılda bir defa gerçekleştirilen toplantılara katıldılar. Bunun yanında DİK toplantılarında ele alınan konulara ait hazırlıkların ve neticelerin bir risale şekline getirilerek kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi. DİK’in beşinci oturumu düzenlendi Yıl içinde beş defa yapılan Din İstişare Kurulu (DİK) toplantısı bu defa 3 Mayıs’ta Türkiye Kızılcahamam’da gerçekleştirildi. Her celsede ayrı bir gündemin işlendiği toplantıda bu kez hanımlara özel konular ele alındı. Özel zamanlarda yapamamış oldukları ibadetlerin durumu, kadınların mahremsiz yolculuk yapmaları, kadın-erkek ihtilatı ve halvetleri, kürtaj ve doğum kontrol yöntemleri ve hükümleri gibi konular bir gün boyunca müzakere edildi. DİK toplantılarında takip edilen usul gereği, uzmanlarına dağıtılan konular, üzerinde çalışmalar yapıldıktan sonra rapor haline getirilip kurula takdim ediliyor. Bu kapsamda kurul üyelerinden Bilal Kaçmaz ve Lokman Çıtak, özel günlerinde kadınların namaz, oruç ve ve Kur’ân-ı Kerîm okumak gibi ibadetleri gerçekleştirmeleri konularını ele aldılar. Yrd. Doç. Abdullah Akın ise kürtaj konusunu değerlendirdi. Abdulhalim Öner’in doğum kontrol yöntemleri ve hükümlerine dair bilgiler sunduğu toplantıda, Yrd. Doç. Dr. Salih Aydın, kadınların mahremsiz olarak yolculuk yapmaları mevzusuna dair malumat sundu. Kadın-erkek ihtilatı ve halvet konusunu hazırlayan Mustafa Mullaoğlu’nun kurula resmî çalışmaları münasebetiyle katılamaması sebebiyle Mullaoğlu’nun sunumu 6 | Genel Merkezimizden camia | 17 Mayıs 2013 Kadınlar Teşkilatı Bölge Başkanları mübarek belde Mekke’de buluştu Her ay düzenli olarak yapılan Kadınlar Teşkilatı (KT) Bölge Başkanları Toplantısı’nın 4.’sü mübarek belde Mekke’de gerçekleşti. İki günlük toplantıya, Konya’dan katılan Mehmet Uyar, konuşmasında Avrupa’da hizmet veren hanımların birer Hatice’ler, Fatıma’lar olduğunu belirterek, çalışmalarından dolayı hanımları tebrik etti. KT Başkanı Hatice Şahin,“Umre ibadetimiz ve hizmet anlayışımız” konusunu kıyaslamalı olarak sunarak, umreden alınacak dersler ve ibretlerin, hizmetleri nasıl tetikleyeceğinden, canlandırabileceğinden bahsetti. IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, kutsal topraklarda olmanın büyük bir nimet olduğunu belirtti. Yalınkılıç, Mekke hakkında bilgilerle birlikte, sahabe hayatlarından örnekler sundu. KT Hac ve Umre Sorumlusu Cahide Yılmaz, umrede sunulan hizmetler, KT Teşkilatlanma Başkanı Nefiye Ermiş ise teşkilatlanma hakkında bilgilendirmelerde bulundu. BYK – ŞYK derslerinin takibine değindi. İlk günkü toplantının ardından yatsı namazından sonra toplu olarak tavaf yapıldı. İkinci günkü toplantıda KT Sosyal Hizmetler Başkanı Yasemin Bakşiş birim bilgi- “Çocuk, oyun ile akıllanır” Meryem Özmen Eğitim Başkanlığı, “Çocuk, oyun ve oyuncak dünyası” başlığı altında Hizmet İçi Eğitim Okulu (HIE-O) programının beşinci oturumunu gerçekleştirdi. HIE-O programında Seyhan Büyükcoşkun, katılımcıları çocukların oyun dünyasına davet ederek oynamanın ve oyuncağın çocuklar için önemini anlattı. IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Başkanı Ekrem Kömürcü selamlama konuşmasında bu çalışmaların önemini vurguladı. “Amacımız, toplumun her kesiminden kişi ya da kuruluşun sürekli eğitim gereksinimini kar- şılamaktır. Bunun için de birimlerin eğitim verdiği ve araştırma yaptığı tüm alanlarda, nitelikli sertifika programları ile kurs ya da seminer biçiminde, kısa ya da uzun süreli eğitim programları düzenliyor, bu programlar aracılığıyla eğitimcilerin gelişmesine katkıda bulunuyoruz.” diyen Kömürcü, programı düzenleyenlere teşekkür ederek katılımcılara başarılar diledi. Seminere “Oyun Allah’ın bir lütfudur, zira içinde zevk vardır. Zevk ise öğrenmeye teşvik eder.” diyerek başlayan Büyükcoşkun, çocuklara oyun esnasında fazla müdahele etmenin onların gelişimine engel olacağını belirtti: “Çocuklar kanepeye çıktıklarında tırmanmanın zevkini ve başarısını hissetmek ister. Oyun, kazanma hissiyatını tetikler; fakat eğitimci veya lendirmesinde bulundu. “İyilik denizinde bir damla da senin olsun” sloganıyla başlayıp hizmet, infak konularına ve ramazan öncesi yapılması gereken çalışmalara değindi. KT İrşad Başkanı Tünay Ermiş ev sohbetlerinden ve Kur’ân-ı Kerîm yarışmalarından bahsetti. KT Eğitim Başkanı Handan Yazıcı ise hoca hanımların ileri eğitimi, yatılı kurslar ve hizmet içi eğitim çalışmalarına değindi. KGT Başkanı Fatma Gündüz de KGT olarak yapılan çalışmalardan ve umrede sundukları hizmetlerden bahsetti. Misafir konuşmacılardan Dr. Necati Öztürk, bulunulan beldenin önemini, özelliklerini veli buna engel olursa çocuğun özerk gelişimini de etkileyecektir.” Programın devamında Büyükcoşkun, oyun çeşitlerine, oyunun çocuğun gelişimindeki anlam ve önemine değindi. 2 yaşına kadar alıştırma oyunlarının, 3-6 yaş arası sembolik oyunların ve 6 yaşından sonra kurallı oyunların çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerine olumlu etki edeceğini ve onlara kendilerini tanıma imkânı vereceğini ifade etti. Çocuklarla oynanan oyunların, çocukların eğitiminde etkili olduğunu, yanlış oyun ve dolayısıyla yanlış eğitim sebebiyle birçok çocuğun değer kaybı yaşadığını belirten Büyükcoşkun, oyuncağın tecrübe ve kendini tanıma için güzel bir araç olduğunu ekledi. Bunun yanında Büyükcoşkun, “Oyun görünüşte akla uymaz; ama çocuk oyunla akıllanır. ‘Deli çocuk nere- ve güzelliklerini hatırlattı. Öztürk’ün konuşması, büyük bir beğeni ile dinlendi. Toplantı sonunda KT Bölge Başkanlarına hizmetlerinden dolayı “Teşekkür Belgesi” ve umre hatırası olarak birer Kur’ân-ı Kerîm takdim edildi. 25 Bölge Başkanının katıldığı umre dahilindeki toplantı, tanışma ve kaynaşma açısından oldukça verimli geçti. den oyun oynasın?’ der Mevlânâ. Yani oyun oynamak çocuklara zihinsel olarak gelişmenin kapılarını açar. Dolayısıyla ‘çocuk oyun ile akıllanır’.” diyerek eğitimcilere önemli bir tavsiyede bulundu. Verimli bilgilerin ardından seminer katılımcıların üzerinde düşünmeleri için sorulan “Oyun; oyuncakta mı, çocukta mı?” sorusuyla noktalandı. camia | 17 Mayıs 2013 Bölgelerimizden | 7 Oberhausen’de Bahar Şenliği Avusturya’da kültür fuarına yoğun ilgi Düsseldorf Bölgesi Oberhausen-Holten Akşemseddin Camii tarafından İlkbahar Şenliği düzenlendi. Avusturya İslam Federasyonu tarafından düzenlenen Kültür ve Kitap Fuarı’nın sekizincisi ve bununla beraber düzenlenen Türk Girişimcileri Fuarı’nın ikincisi Avusturya’nın Dornbirn şehrinde bulunan fuar alanında gerçekleştirildi. Ali Çakır gularını misafirlerle paylaştılar. Üç gün süren program, Abdullah Coşkun’un konuşması ve sonrasında yaptığı dua ile son buldu. Şube Başkanı Hüseyin Bıçak’ın selamlama konuşmasıyla başlayan program, Cami İmam-Hatibi Abdullah Coşkun’un yaptığı “Cemaat, birlik ve beraberliğin önemi” konulu sohbetiyle devam etti. Kardeşlik ve muhabbetin pekiştirilmesi amacıyla cemiyet bahçesinde yapılan programda misafirlere Kadınlar Teşkilatı ve Gençlik Teşkilatlarının hazırladığı ikramlar sunuldu. Komşu şehirlerden katılımcıların da bulunduğu programda Bölge İrşad Başkanı Mustafa Bildik, Mülheim Camii İmam-Hatibi Hasan Yeşilırmak ve komşu DİTİB ve de ATİB Camii İmam-Hatipleri okudukları Kur’an ve selamlama konuşmalarıyla duy- Sanat, kültür, eğitim ve birçok eğlence programı ile geniş bir katılımcı kitlesine hitap eden fuara ilgi yoğundu. Fuara ziyaretçilerin yanı sıra Vorarlberg Eyaleti Başbakanı Markus Wallner, Avusturya İslam Cemaati Genel Başkanı Dr. Fuat Sanaç, T.C. Bregenz Muavin Konsolosu Necati Koç ile çatı kuruluşları temsilcileri katıldı. Avusturya İslam Federasyonu Genel Başkanı Kemal Küçük’ün açılış konuşması ile başlayan fuar programında Dr. Fuat Sanaç ve Markus Wallner de selamlama konuşması yaptı. Uğur Işılak’ın sahne aldığı açılış programından sonra standlar ziyaretçilere açıldı. On gün süren fuarın belli günlerinde Kadınlar, Genç Kızlar Günü ve Gençlik Gecesi gibi sahne programları gerçekleştirildi. Halkın ilgisinin yoğun olduğu bu programlara IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin, Saliha Erdim, İkbal Gürpınar, Mustafa Karataş, Mustafa Cihat, Mehmet Ali Bulut, Nihat Hatipoğlu, Sevim Asımgil ve Hüseyin Goncagül gibi tanınmış sanatçı, yazar ve misafirler katıldılar. Fuarın kapanış programında IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri’nin konuşmasının ardından son olarak Ömer Döngeloğlu katılımcılara seslendi. Kapanış programı Döngeloğlu’nun duası ile sona erdi. Kuzey Hollanda, Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programında buluştu Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Mustafa Ünver’in hazır bulunduğu Kutlu Doğum ve Hafızlık İcazet Programı’nda 10 küçük hafız hafızlık belgesini aldı. Recep Soysal Geçtiğimiz ayda bütün dünyada Kutlu Doğum Programları ile Hz. Peygamber (s.a.v.)’in doğumu idrak edildi. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da da düzenlenen programlarda bu sene Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Kutlu Doğum Programına Hafızlık İcazet Programını da dâhil ederek geniş çaplı bir organizasyona imza attı. Amsterdam’ın Osdorp semtinde geniş katılımcı ve seçkin davetlilerin huzurunda gerçekleşen programda açılış Kur’ân-ı Kerîm’i, 1986 yılında IGMG Tilavet Yarışması birincisi Raşid Uygun tarafından okundu. Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Başkanı Oktay Dalmaz açılış konuşmasında, “Efendimiz (s.a.v.)’in dünyayı şereflendirmesinin yıldönümünü kutlamak ve aynı zamanda o yüce insana inen Kur’an’ın hafızalarda korunmasını sağlamak için ilahî kelamı ezberleyen 10 tane kız ve erkek öğrencimizin hafızlık merasimini idrak etmek üzere buradayız.” dedi. Ardından konuşma yapan Mustafa Ünver, hafız minikleri ve onların ailelerini yürekten tebrik ettiğini belirterek kendileri ile iftihar ettiğini belirtti. Daha sonra kürsüye gelen Başkonsolos Togan Oral programa katılımından duyduğu mem- nuniyeti belirterek insanın dünya hayatında hep doğruluk ve güzelliği aradığını, bu nedenle bütün heyecan ve motivasyonun ölmeyen bir ruh bilincinden kaynaklandığını ifade etti. Kemal Ergün ise şunları söyledi: “Efendimiz (s.a.v.)’in viladetinin sene-i devriyesi münasebeti ile toplandığımız bu programda aynı zamanda hafızlarımızın da icazet merasimlerini idrak etmekteyiz. Teşkilatımızın 9 ayrı bölgesinde hafızlık okulu veya kurslarının açılımına İrşad Başkanlığımız öncülük etti. Bir buçuk yılda 67 hafızımız bu kurslardan mezun oldu; yüzlerce hafızımız da yakında bu merasimleri yapacaklar ve teşkilatımızın uhdesinde hafızlarımız yetişecek. 34 bölgemizin tamamında hafızlık kurslarının olması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bundan dolayı, Bölge Başkanımıza, Kurs Müdürümüze, hafızlarımıza ve onların ailelerine yürekten teşekkür ediyorum.” Programa katılan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Mehmet Emin Masalı ise son yıllarda en çok duygulandığı programlardan birinde olduğunu ve salt söylemden ve edebiyattan öte böyle bir Kutlu Doğum Programına iştirak etmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Programda yapılan konuşmaların ardından minik hafızlar hediye ve belgelerini aldılar. “Amellerimize yansıyan güçlü bir iman” Genel Başkan Kemal Ergün’ün Nürnberg Merkez Camii’ni ziyaret ettiği programa Kuzey Bavyera Bölgesi şubeleri tüm kadroları ile iştirak etti. Ali Vuranoğlu Kuzey Bavyera Bölgesi Teşkilatlanma Başkanı Hüseyin Karaaslan’ın sunduğu programa yoğun bir katılım oldu. Buluşmada açılış konuşması yapan Bölge Başkanı Sayın Orhan Sarı, “Aşılamaz ve halledilemeyecek gibi görünen zorlukların karşısında bizi refaha çıkaracak tek şey takvadır.” dedi. Bölge ve Şube Yürütme Kurulu dersleri ile ev sohbetlerine gereken ilgiyi göstermek gerektiğini belirten Sarı, Danimarka’da açılacak İmam Hatip Lisesi hakkında da bilgi verdi. Toplantıda konuşma yapan Genel Baş- kan Kemal Ergün ise Allah rızasını elde etme yolunda hizmetlerin şevkle yerine getirilmesi gerekliliğinden bahsederek şunları ifade etti: “İyi birer kul olabilmemiz için öncelikle amellerimize yansıyan güçlü bir imanımızın olması gerekmektedir. Bunun yanında ‘İnsanların en hayırlısı, insanlığa faydalı olandır’ hakikatinden hareketle din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin toplumun tamamına faydalı olmak zorundayız. Ayrıca ardımızda hayırlı eserler bırakmalıyız; Avrupa’nın çeşitli yerlerinde açılan okullar, çocuk yuvaları bu eserlerdendir.” Yapılan konuşmalarla hizmet bilincinin yenilendiği programdan katılımcılar memnun bir şekilde ayrıldılar. 8 | Bölgelerimizden camia | 17 Mayıs 2013 Belçika’da Tilavet Yarışması yapıldı CIMG (İslam Toplumu Millî Görüş Fransa) Alpes Bölgesinde Bilgi Yarışması bölge finali gerçekleştirildi. BİF (Belçika İslam Federasyonu) KT (Kadınlar Teşkilatı) Kuran’ı Kerim Tilavet Yarışması Bölge Finalini Anvers-Zuid Şubesinde gerçekleştirdi. Mustafa Pala Esra Bayraktar (Verviers Şubesi) ikinci, Melike Güvercin (Beringen Şubesi) ve Lebibe Ördelek (Brüksel Şubesi) üçüncü oldu. Jüri üyeliğini İbn-i Sina İslami İlimler Ensitüsü ihtisas sınıfı öğrencisi Funda Kaya’nın yaptığı yarışmada, yarışma kriterlerini sunmak için sahneye KT Eğitim Başkanı Esra Bayraktar çıktı. Yarışmaya katılan tüm gençlerin şubelerinde birinci seçilerek, bölgede yarışmaya çıkma cesaretini gösterdiklerini belirten Bayraktar, her birinin gönüllerin birincileri olduklarını vurguladı. Ardından Jüri Başkanı ve Gent KT Eğitim Başkanı Şeyma Dumlupınar, Kur’an’ı anlayarak okumanın ve günlük hayatta canlı tutmanın önemine değindi. Anvers-Zuid Şubesinde eğitim alan talebelerin ilahi ve şiirleri programa farklı bir renk katarken program ödül töreniyle sonuçlandı. Yarışmada 10-13 yaş grubunda Maide Avcı (Brüksel Şubesi) birinci, Hayrunnisa Devre (Gent Şubesi) ikinci ve Betül Koç (Anderlecht Şubesi) üçüncü oldu. 14-18 yaş grubunda ise Sümeyye Duran (Gent şubesi) birinci, Ayşenur Öğden Düsseldorf Bölgesi Kadınlar Teşkilatı (KT)’nın düzenlemiş olduğu şubeler arası Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Wanheim Kültür ve Eğitim Merkezinde yapıldı. İki kategoride katılımın gerçekleştiği yarışma, 10-14 ve 14-18 yaş arası iki grup hâlinde düzenlendi. Yarışmada Nilgün Toktay, Ümmiye Şimşek ve Sacide Pehlivan juri üyesi olarak görev yaptılar. Program, KT’ler arası Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması birincisi Büşra Yiğit’in tilavetiyle başladı. Yapılan yoklamalar ve Bölge Başkanı Hatice Yavuz’un selamlama konuşmasının ardından yarışmaya geçildi. Çekilen kuraya göre ilk olarak küçükler arasındaki yarışma başladı. Bu gruptaki dokuz yarışmacının ardından büyükler grubu- Bölge merkezinde düzenlenen yarışmaya, 5 şubeden 13-17 ve 18-24 yaş arası gruplar arasında daha önceden düzenlenen yarışmaların dereceye girenleri katıldı. İki bölüm hâlinde düzenlenen yarışmanın ilk bölümünde 1317 yaş grubunda, ikinci bölümünde ise 18-24 yaş grubunda gençler kıyasıya yarıştı; her iki bölümde toplam 20’şer soru soruldu ve yarışma sonucunda ilk üçe girenler belirlendi. Buna göre 13-17 yaş grubunda birinciliği Nantua Şubesinden Ömer Faruk Orhan, ikinciliği Sallanche Şubesinden Furkan Tanrıverdi ve üçüncülüğü Nantua Şubesinden Mustafa Güneş aldı. 18-24 yaş grubunda birinciliği Nantua Şubesinden Hasan Hüseyin Orhan, ikincilik ve üçüncülüğü yine aynı şubeden Mehmet Demirbaş ile Şükrü Yalçındağ elde ettiler. Dereceye girenlere çeşitli hediyeler verildi. Her iki kategorideki birinciler, IGMG’nin 9 Haziran’da Avrupa çapında düzenleyeceği bilgi yarışmasında Alpes Bölgesini temsil edecekler. Hamburg’da idarecilere yönelik eğitim semineri Düsseldorf’ta şubeler arası tilavet yarışması Recai Demir Alpes’te Bilgi Yarışması nun yarışması yapıldı. Çocuklar tarafından sunulan Kur’an ziyafetinin ardından juri heyeti dereceye girenleri açıkladı. Buna göre büyükler grubunda Lamia Yanaray (Ahmet Yahşi Kültür Merkezi-Duisburg) birinci, Şeyma Çakır (Akşemseddin Camii-Oberhausen) ikinci ve Dilanur Aydın (Hacı Bayram Veli Camii-Duisburg) üçüncü oldu. Küçükler grubunda ise Kevser Yazıcı (Hacı Bayram Veli Camii-Krefeld) birinci, Aleyna Nur Aydın (Hacı Bayram Veli Camii-Duisburg) ikinci, Beyza Çakır (Akşemseddin Camii-Oberhausen) üçüncü oldu. Yarışmaya katılan tüm yarışmacılara hediyeleri verilerek, katılımlarından dolayı teşekkür edildi. Kuzey Almanya Müslüman Hanımlar Birliği (Muslimische Frauengemeinschaft in Norddeutschland e.V.) tarafından organize edilen Teşkilat İçi Eğitim Semineri (TİES) Seevetal Eğitim Merkezinde gerçekleştirildi. Emine Medik Tek gece yatılı olarak düzenlenen eğitim seminerine yaklaşık 50 kişi katıldı. Hannover Bölgesi İrşad Başkanı Cemal Bolat’ın sunduğu “Teşkilatta hizmetin önemi ve sorumluluk bilinci” konulu seminer ile başlayan ilk günde kapsamlı bir grup çalışmasına yer verildi. Bu ilk grup çalışmasında katılımcılar “Çalışma takvimi nasıl hazırlanır” konusu üzerinde durdu. Çalışmanın sonunda tüm gruplar birer örnek çalışma takvimi hazırlayarak diğer katılımcılara sundular. İlk gün okunan evrâd-ı şerifler, dağıtılan zemzem ve hurmalar ile son buldu. İkinci gün Kuzey Almanya Müslüman Hanımlar Birliği Başkanı Narin Yalçın’ın “Allah’a hicret (iltica)” konulu semineri ile başlayarak, İrşad Başkanlığının hazırlamış olduğu “3 aylara hazırlık nasıl yapılır” grup çalışması ile devam etti. Şube yönetimlerinden yüzde 80 oranında katılımın sağlandığı eğitim semineri ilerde yapılması planlanan programlara yönelik pratik bilgileri vermesi açısından da katılımcılar tarafından memnuniyetle karşılandı. Freiburg’da Namazla Diriliş Ali Atik - Çiğdem Bekçi Freiburg Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlemiş olduğu “Namazla Diriliş” programı Villingen Tonhalle salonunda kalabalık ziyaretçi topluluğu huzurunda gerçekleşti. Programa katılan Kadınlar Teşkilatı Başka- nı Hatice Şahin, Bölge Başkanı Ahmet Ölmez ve Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Semra Vardar günün önemine binaen birer konuşma yaptılar. Akabinde programa konuşmacı olarak Türkiye’den katılan Ahmet Bulut verdiği misallerle namazın önemini geniş bir şekilde anlattı. Sanatçı Ömer Karaoğlu ise söylediği ezgilerle katılımcıların beğenisini kazandı. camia | 17 Mayıs 2013 Bölgelerimizden | 9 Kuzey Ruhr, Maide-i Kur’an için buluştu Oslolu çocuklardan Afrika’ya destek Kuzey Ruhr Bölgesinin düzenlediği Alemlere Rahmet: Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Maide-i Kur’an Programı bu yıl da Bielefeld Stadthalle’de gerçekleştirildi. Norveç Bölgesi Oslo Çocuk Kulübü üyeleri, Mevlana Camii’nde IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene tarafından yürütülen Su Kuyusu Projesi’ne katkı sağlamak için buluştu. Serkan Cora Türkan Güven Aylar önce başlayan hazırlıklar yoğun ilginin gösterildiği muazzam bir programla taçlandırıldı. Yaklaşık 2 bin kişinin iştirak ettiği programda hafızların tilavetleri tüm katılıcımların beğenisini kazandı. IGMG Genel Merkez Teşkilatlanma Başkanı ve Kuzey Ruhr eski Bölge Başkanı Murat İleri’nin de katıldığı programda Avusturya Bölge Başkanı Muhammed Turhan, Sanatçı Ömer Karaoğlu ve İran, Türkiye ve Mısır’dan hafızlar hazır bulundular. Açılış Kur’ân-ı Kerîm’inden sonra Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk Ulun açılış konuşmasında, “Allah’ın rahmetine nail olmak ve insanların en şereflisini anmak adına burda bulunuyoruz.” dedi. Ulun’dan sonra söz alan Komisyon Üyesi Nihat Köse’nin Almanca yaptığı konuşmadan sonra ise Ömer Karaoğlu tüm salonun eşlik ettiği ezgiler seslendirdi. Daha sonra selamlama konuşması yapan İleri, Hz. Peygamber’in güzel ahlakının ve engin merhametinin Müslümanlar tarafından örnek alınması gerekliliğinden Çocuk Kulübü asistanı Hanife Temel, buluşmada çocuklara Afrika’da susuz kalan kardeşleri ve onlara nasıl yardım edilebileceği ile ilgili bilgi verdi. Projenin amacının ve suyun önemininin anlatıldığı toplantıda, toplanan yardımları muhtaçlara ulaştıran IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Baş- kanı Mesud Gülbahar’ın kim olduğu da anlatıldı. Daha sonra çocuklar Mesud abileri tarafından ulaştırılmak üzere, Afrika’daki kardeşlerine mektuplar yazıp, resim çizdiler. Susuz kalmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamak için 2 saat boyunca su içmeyen çocuklar daha sonra kendi biriktirdikleri harçlıklarından Hasene’ye ulaştırmak üzere yardımda bulundular. bahsetti. Programın devamında Avusturya Bölge Başkanı Muhammed Turhan “Zamanı iyi kullanmak” konulu bir sohbet gerçekleştirerek dikkatleri hayatımızı şekillendirmesi gereken Kur’an ve Sünnet’e çekti. Kur’ân-ı Kerîm’in hayatımızdaki yeri ve öneminin anlatıldığı programda Hafız Hasan Sadiki, Ekrem Nalbant ve Muhammed Buhayri Kur’an tilavet ettiler. Bu esnada okunan ayetlerin Almanca ve Türkçe mealleri beyaz perdede sergilendi. Çekilişler, ezgiler ve sponsorlara plaket takdimi ile dolu dolu geçen program yapılan dua ile son buldu. Ruhr A’da “Önden Gidenler” anıldı Ruhr-A Bölgesi Bochum Camii Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen Önden Gidenler programı kapsamında tarihte iz bırakmış şahsiyetler anıldı. “Aile içi huzur, anlayış ve hoşgörüde gizli” Avusturya Linz İslam Federasyonu (ALİF) Linz Şubesi Kadınlar Teşkilatı ve Linz Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen ve aile içi huzur ve mutluğun ele alındığı, Aile Eğitim Semineri (AES), İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut ve Evlilik ve Aile Uzmanı Saliha Erdim’in katılımıyla gerçekleştirildi. Onur Üstün Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ile başlayan seminerde ALİF Bölge Başkanı Resul Koca açılış konuşması yaptı. Ahmet Bulut ve Saliha Erdim, programda verdikleri seminerlerde aile içi huzurun ve eşler arasındaki karşılıklı anlayış ile hoşgörünün öneminden bahsettiler. Ailede sağlanan mutluluğun, çocukları da olumlu manada etkileyeceğinin ifade edildiği seminerde Erdim, eşlerin birbirlerine göstermesi gereken ilginin de önemli olduğunu vurgulayarak, bu güzel atmosferin çocuklar üzerinde tarif edilemeyecek gelişmeler göstereceğini vurguladı. Gerek seminer esnasında, gerekse de program sonrasında katılımcıların sorularını cevaplandıran Bulut, kitaplarını imzalayarak katılımcılarla bire bir sohbet etme imkânı sundu. Program, Linz Eğitim Merkezi kız öğrencileri tarafından takdim edilen çiçekler ve Kur’ân tilavetiyle sona erdi. Sefa Akhoy, Burak Kalaycı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Aliya İzzetbegoviç, Malcolm X, Muhammed Hamidullah, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmed Zahid Kotku, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Bediüzzaman Said Nursi, Muhammed İkbal ve Mehmet Akif Ersoy gibi yakın tarihte iz bırakmış kişilerin anıldığı program, Bochum Fatih Camii öğrencisi Fatih Taner’in Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programda açılış ve selamlama konuş- ması yapan Şube Başkanı Muhittin Albayram, tüm katılımcılara teşekkür ederek bu tarz programların düzenlenmesinin, geçmişi ve mühim şahsiyetlerin fikirlerini anlamak adına fayda sağladığını belirtti. Programda anılanların temel özellikleri ve eserlerinden bahsedilirken, Kemal Erdoğan tarafından ilahiler okundu. Programa katılan Bölge Başkanı Özcan Kuri, günün anlam ve önemiyle alakalı bir konuşma yaptı. Fatih Camii kız öğrencilerinin toplu hâlde söylediği ilahi ve şiirler ile devam eden program, Kur’an tilaveti ve dua ile son buldu. 10 | Bölgelerimizden camia | 17 Mayıs 2013 Viyana camileri kapılarını açtı Hamburg’ta 20’inci yıl kutlaması Viyana İslam Federasyonuna (VİF) bağlı 12 cemiyette düzenlenen Açık Kapı Günü yoğun bir katılımla gerçekleşti. Kuzey Almanya İslam Toplumu Hamburg Bölgesi Veddel Vatan Camii’nin kuruluşunun 20’inci yılı bir salon programıyla kutlandı. Gülsüm Toraman VİF Tanıtma Başkanlığı ve ekibi tarafından hazırlanan programda, bu sene ana başlık olarak Mimar Sinan seçildi. Mimar Sinan hakkında hazırlanan broşürlerle onun eserlerinin tanıtıldığı afişler camilere gelen misafirlerin bilgisine sunuldu. Yoğun ilgi gören programda imamlar misafirlere camileri tanıtırken, görevliler de Mimar Sinan ve eserleri hakkında bilgi verdi. Bu sayede katılımcılar, camilerin burada yaşayan Müslümanlar için önemini kavrama imkânına kavuşurken, camilerin aynı zamanda kültürel etkinliklerin de yapıldığı yerler olduğu kendilerine anlatıldı. Gün boyu yapılan sunumlarla camilerde bulunan minber, mihrab gibi temel ögeler tanıtıldı. 4 saat süren program ve ardından sunulan ikram Avusturyalı misafirler tarafından da büyük ilgi gördü. Selahattin Demirci Cemiyetin kuruluşundan bugüne kadar hizmet vermiş başkan, idareci ve cemaatin büyük fedakârlıklarla sunduğu maddi-manevi yardımlara teşekkür etmek amacıyla düzenlenen programa Kuzey Almanya İslam Toplumu Hamburg Bölge Başkanı Ramazan Uçar, Abdurrahman Dizman ve Hayrullah Şenay katıldı. Cemiyet Başkanı Zeki Yazıcı’nın selam- lama konuşmasının ardından Bölge Başkanı Ramazan Uçar da konuşmasında verilen hizmetlerde emeği geçen bütün cemaat üyelerine teşekkürlerini sundu. Daha sonra cemiyetin kuruluşunda ve sonrasında emekleri geçen ve şu anda ahirete irtihal etmiş büyüklerin ruhları için Kur’ân-ı Kerîm okunarak dualar edildi. Cemiyette daha önceden başkanlık yapmış olan Ali Sarıkaya, Ahmet Yazıcı ve Gülben Kantar’a birer plaket takdim edildi. Ahmet Yazıcı ve Ali Sarıkaya unutulmadı camia | 17 Mayıs 2013 Dosya Özel Millî Görüş’ün kadim geleneği: Kardeşlik ve Dayanışma Günü Bu sene 19 Mayıs’ta Belçika’nın Hasselt şehrinde düzenlenen Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nün kökleri seneler öncesine kadar uzanıyor. Amsterdam 1998 Toplamda yüzbinlerce insanın katıldığı şölenler, farklı isimler altında gerçekleştirilse de şimdiye kadar hep tek bir amaca hizmet etmiş; Müslümanların Avrupa’da omuz omuza durdukları kardeşleri ile aralarındaki muhabbetin güçlendirilmesini sağlayan programlar, coşkuyla kutlanan şenliklere dönüşmüş. 1960’lı yıllarda Avrupa’nın çeşitli yerlerine gelen misafir işçiler dinî ve manevi değerlerini muhafaza edebilecekleri ve kendilerini cemaat olarak bir arada tutacak kuruluşlar oluşturma arayışına girdiler. Bu arayışın bir tezahürü olarak temelleri 1970’lerde atılan Millî Görüş Teşkilatları, 1985 yılından itibaren Avrupa Millî Görüş Teşkilatları adı altında, 1995 yılından sonra da İslam Toplumu Millî Görüş olarak Avrupa, Avustralya ve Kanada’da yaşayan Müslümanlara hizmet etme gayretinde oldu. Yaklaşık 40 senedir sürdürülen dayanışma kültürü ve kardeşlik bilinci, özellikle Millî Görüş Teşkilatlarının tüm bölgelerinden onbinlerce kardeşimizin katıldığı programlarla yenilenmiş, yapılan hizmetler de bu anlamda değerlendirilme imkânına kavuşmuştur. Onbinlerce insanın, dünyanın farklı bölgelerinden akın ettiği “Kardeşlik ve Dayanışma Günü”, bu sene Belçika’nın Hasselt şehrinde düzenlenecek. Bu gelenekselleşmiş programın kökleri ise bundan seneler öncesine kadar uzanıyor. Haziran 1995: Frankfurt Festhalle Avrupa Millî Görüş Teşkilatlarının (AMGT) 3 Haziran 1995 tarihinde Frankfurt Festhal- le’de düzenlediği büyük Genel Kurul’da, teşkilatın 10 senelik değerlendirilmesi yapılmıştı. Daha önce düzenlenen Genel Kurul toplantılarına kıyasla o sene, Müslümanların yerleştikleri ülkelerde kalıcılıklarına vurgu yapılmış, bu büyük çaplı organizasyon 10 bin kişinin katılımıyla Avrupa’da Müslümanlar arasında tesis edilen büyük kardeşliğin de bir göstergesi olmuştu. Program kapsamında düzenlenen Genel Kurul’da konuşma yapan AMGT Genel Başkanı Osman Yumakoğulları, bundan seneler önce Avrupa’da gerçekleştirilen faaliyetler hakkında şu öngörüde bulunmuştu: “AMGT olarak bizler, ‘İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır’ kutlu sözünden hareketle teşkilat olarak şubelerimizin bulunduğu yerlerde renk, din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin, insanlara gereken sosyal ve kültürel hizmetleri götürmeye, bu hizmetlere yenilerini eklemeye devam etmeliyiz. Kimliğimizi kaybetmeden varlığımızı sürdürebilmeli, anadil ve içerisinde yaşanılan ülke dilinde lisan ve tamamlayıcı eğitim kursları açmalıyız. Gençlerin iyi bir eğitim alabilmeleri için onları yönlendirici danışma merkezleri kurmalıyız.” Nitekim bu öneri mesabesindeki faaliyet planı, teşkilat tarafından uygulamaya geçirilmiş, şu ana kadar yerel Osman Yumakoğull arı Prof. Dr. Necmettin Erbakan R. Tayyip Erdoğan | 11 12 | Dosya Özel camia | 17 Mayıs 2013 2006 2006 2008 lisanda gerçekleştirilen dinî eğitimlerin yanında gençleri mesleki anlamda yönlendirmek adına sayısız faaliyet gerçekleştirilmiştir. 1995 yılında gerçekleştirilen bu öncü programdaki çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetlerin yanında, 10 yıldır AMGT ismi altında hizmet veren Millî Görüş Teşkilatının, faaliyetlerin de muhtevası itibariyle dini cemaat olmasının teyidi adına IGMG-İslam Toplumu Millî Görüş olarak mevcudiyetini sürdürmesine karar verilmişti. 1996 & 97: Dortmund Kardeşlik ve dayanışma anlamında 1 Haziran 1996’da Dortmund Westfalenhalle’de gerçekleştirilen programda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne İstanbul Milletvekili olarak seçildiği için Genel Başkanlık görevinden ayrılan Osman Yumakoğulları’nın yerine seçilen yeni Genel Başkan Ali Yüksel konuşma yapmış, mevcut global değişimlerin evrensel değerleri etkilememesi gerektiğini vurgulamıştı. 14 Haziran 1997’de ise Dortmund Westfalen Stadyumu’nda “Barış ve Kültür Şenliği” adı altında düzenlenen programa, dünyanın her yerinden yaklaşık 55 bin kişi, beraberlik ve kardeşliğin pekiştirilmesi amacıyla akın etmişti. Sanat gruplarının sahne aldığı, şiir, ilahi ve türkülerle dolu olan programda katılımcılar kardeşlik duygularını yoğunca yaşamış, Genel Başkan Ali Yüksel de binlerce kişiye, “Safları sıklaştırın.” mesajı vermişti. Basında da geniş yankı uyandıran programa tüm İslam dünyasından misafirler ve o zamanlar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da katılmıştı. Haziran 1998: Amsterdam Arena Stadyumu 20 Haziran 1998’de ise Hollanda’nın Amsterdam şehrinde Arena Stadyumu’nda gerçekleştirilen “Barış ve Kültür Şenliği” için Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerden önemli bilim ve siyaset adamları davet edilmiş, şenlik havasında geçen programa 60 bin kişilik muhteşem bir katılım olmuştu. Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın da katıldığı program için Hollanda basını, bu büyük coşkuya sahip olan herkesin Avrupa toplumuna olumlu katkılar yapacağını duyurmuştu. Dünya barışı ve insan haklarının teminat altına alınması temennisinde bulunan katılımcılar, Müslümanlara Avrupa toplumlarında uygulanan ön yargılı davranışların son bulmasını istemişlerdi. Avrupa Müslümanlarının kollektif bir şuur kazanmalarına da vesile olan bu programlarda, Müslümanların içinde bulundukları toplumlar ve topraklar için bir rahmet vesilesi olmaları gerektiği vurgulanmıştı. Mayıs 1999 & Haziran 2000: Köln Müngersdorf Stadyumu Köln’de bundan 14 yıl önce binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen Barış ve Kültür Şenliği’nde yapılan konuşmalarla Millî Görüş Teşkilatının 1999 yılındaki faaliyetleri değerlendirilmiş; bunun yanında konuşmacılar, Avrupa’da Müslümanların güncel durumu ile alakalı bilgileri binlerce katılımcıyla paylaşmıştı. Kültürel değerlerin korunması, birliktelik ruhunun diri tutulması gibi amaçlarla düzenlenen program, bir çok farklı ülkeden gelen Müslüman’ın buluştuğu ortak platform olması sebebiyle de takdir görmüştü. Bu arada IGMG Genel Başkanlık görevini vekaleten yürüten Dr. Yusuf Işık, Millî Görüş Teşkilatı, değişen, dönüşen, yenilenen kadrosuyla kuruluştan itibaren yürütülen hizmet yelpazesini gittikçe genişletmeye başlamıştı. 2000 yılında ise yine bir camia | 17 Mayıs 2013 Dosya Özel 2002 önceki sene olduğu gibi Almanya’nın en büyük stadyumlarından biri olan Müngersdorf Stadyumu’nda, 40 bin kişinin katılımıyla düzenlenen Barış ve Kültür Şenliği’ne insan hakları aktivistleri, politikacılar, akademisyenler ve hükümet yetkilileri iştirak etmişti. Farklı sivil toplum kuruluşlarının da birer temsilci ile hazır bulundukları programda Prof. Dr. Necmeddin Erbakan bir konuşma yapmış, konuşmasında şu sözlerle Avrupa’da yaşayan tüm Müslümanlar için barış ve adaletin geçerli olması temennisinde bulunmuştu: “Bu gün, insanlığın baş meselesi saadet ve barış içinde yaşamak için insan haklarının her yerde tam ve kâmil manada uygulanmasıdır.” 2001 yılında Mehmet Sabri Erbakan’ın IGMG Genel Başkanı olarak seçilmesinin ardından, kitlesel programlar ayrı bir hüviyete bürünerek “Kardeşlik ve Dayanışma Günü” adı altında yürütüldü. Bu isim altında aynı yıl Hollanda’nın Arnhem şehrinde düzenlenen programda farklı dinlerin mensupları ve kültürler arası diyaloğun önemi vurgulanırken, programda konuşma yapan IGMG Genel Başkanı Erbakan, binlerce kişiye “Kardeşlerimizle muhabbetimizin artmasını, kalplerimizin birleşmesini temenni ediyorum” şeklinde hitap etmişti. 2004 & 2005: Kerpen 2004 yılının Mayıs ayında Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan döneminde ise “Biz bir aileyiz” sloganıyla düzenlenen Aileler Günü’nde, IGMG üye ve gönüldaşları buluşmuş, daha önceki programlarda tesis edilen kardeşlik bilinci, aile müessesesine doğru evrilmişti. İki gün süren program bayram havasında geçmiş, çocuklar için düzenlenen özel gösterilerin yanında katılımcılar için Kur’ân-ı Kerîm ziyafeti, se- miner ve paneller gerçekleştirilmişti. Yine 1 sene sonra aynı sloganla düzenlenen Aileler Günü yoğun bir programla geçmiş, gerçekleştirilen panellerle “Aile içi iletişim” ve “Avrupa ve İslam” gibi güncel konular işlenmişti. Genel Başkan Karahan, program hakkında “Biz âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz ve biz Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın çocuklarıyız; bu nedenle büyük insanlık ailesinin fertleriyiz aynı zamanda.” diyerek, tüm insanlara kardeşlik ilişkisi çevresinde yaklaşılması gerektiğini belirtmişti. 2006 & 2008: Hasselt 2006 ve 2008 yıllarında IGMG’nin her yıl düzenlediği genel toplantı yine “Kardeşlik ve Dayanışma Günü” adı altında Belçika’nın Hasselt şehrinde gerçekleştirilmiş, 20 bin kişinin katıldığı programda seçkin misafirler hazır bulunmuşlardı. “Avrupa’nın renklerine, İslam’ın esenlik rengini nasıl katabiliriz?” sorusunun işlendiği programda Müslümanların Avrupa’da yadsınamaz toplumsal gerçekliklerden biri olduğu vurgulanmıştı. Stadyumlarda ya da büyük salonlarda gerçekleştirilen bu büyük programlar, Avrupa’daki Müslüman nüfusun dayanışma gücünün artırılmasına katkı sağlamasının yanında, siyasi arenada Müslümanların görünürlüğüne ve toplumsal mevcudiyetlerine işaret etmeleriyle de katkılar sağlamıştır. 2013 senesi için düzenlenmesi planlanan Kardeşlik ve Dayanışma Günü ise, bu eski geleneğin bir devamı olarak, binlerce kişinin omuzlarında ve onların emekleriyle yükselen bir teşkilatın kucaklaşma ve özlem giderme tarihi olarak planlanmıştır. 2008 2004 2008 2005 | 13 14 | Dosya Özel camia | 17 Mayıs 2013 Ne dediler? Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nün öncüsü olup, bundan seneler önce de düzenlenen programlar hakkında IGMG eski Genel Başkanları ile görüştük; onlar da bize programların ardında kalan hatıraları ve bugüne gelene kadar yaşanan sıkıntıları anlattılar. (Şu sıralar sağlık sorunları yaşayan eski Genel Başkanlarımızdan Osman Yumakoğulları’na Allah’tan acil şifalar diliyoruz.) Osman Yumakoğulları, AMGT Genel Başkanı (1984-1995) Bu programların çok öncesinde, teşkilatın ilk kurulduğu yıllarda sıkıntılar yaşıyor, az kişilerle hizmetleri ayakta tutmaya çalışıyorduk. Hannover’de 1984 yılında ciddi sıkıntıların ardından bir Genel Kurul yaptık; toplantıya sadece 114 kişi katılmıştı. 114 kişi, tam da Kur’an sureleri sayısınca. “Bu iş bitti, yürümez artık.” denmişti; ama biz “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” mealindeki Âl-i İmrân suresinin 139’uncu ayetini kendimize şiar edinmiştik. Kendimize ve idarecilerimize sürekli bu ayeti telkin ettik. Nitekim daha sonraki toplantıyı şehir salonlarında 10 bin kişiyle yaptık. Daha sonraları Elhamdülillah, cemaatimiz stadyumları dolduracak rakamlara ulaştı. Bunlar bizim unutamayacağımız hatıralarımızdır. Millî Görüş, küçük hesaplar peşinde koşan bir teşkilat ruhuna sahip değildir; bu dava büyük bir davadır. Büyük davaları da ancak asil insanlar üstlenir. Biz umutlu, ümitvar olmalıyız; zira yarınları ancak ümitvar olanlar inşa edebilir. Bunu yaparken geçmişimizi, dünümüzü de unutmayalım. Dününü unutan, geleceğini şekillendiremez. Ali Yüksel, IGMG Genel Başkanı (1995-1999) 1996 ve 97 yıllarında Dortmund’da düzenlediğimiz Bahar Şenlikleri muhteşem anlar yaşamamıza olanak sağlamıştı. O günlerde, hem değerli Millî Görüş Teşkilatı mensuplarının, hem de programa katılan misafirlerimizin heyacanı zirvede idi; azimle yürüttüğümüz hizmetlerin çok geniş yankılar uyandırdığını görmemiz açısından da tarihî bir gündü. Bu gibi programlar, hem idarecilerimizin, hem de mensuplarımızın motivasyonunu artırıcı özelliklere sahiptir. Kardeşleri için çalışan, Allah rızası namına canını dişine takarak hizmet veren insanlarımız, karşılarında kocaman bir kalabalık ve muhteşem bir atmosfer bulduğunda çalışma şevkleri artacak, içinde bulundukları hizmetlerin ulaştığı yerleri görerek kendilerine güven duyacaklardır. 1998 yılında Amsterdam’da gerçekleştirdiğimiz program da yine bize aynı şevki ve heyecanı vermiştir. Bu programa merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yanı sıra, hatırı sayılır yazar ve düşünürler katılmıştı. Bu programlarla ilgili o kadar çok hatıramız var ki; gerek hazırlık safhası, gerek programın gerçekleştirildiği an, bütün bu zamanlar hafızamızda hoş anılar olarak yer etmiş, hatırladığımızda hâlâ özlemle yad ettiğimiz çalışmalar olarak zihnimize nakşedilmiştir. Millî Görüş Teşkilatında hizmet veren değerli arkadaşlarımız bu programlarla bütün insanlığa karşı duyduğumuz barış duygularını anlatma imkânı bulmuş, kısır çekişmelerden çok uzakta kardeşçe, omuz omuza durmanın yollarını göstermiştir. Bizden sonra gelen kardeşlerim de aynı yolda yürüyerek başarılı hizmetlerde bulundular. Ben de bu vesileyle Millî Görüş Teşkilatı bünyesinde tüm insanlığa hizmet eden, azimli, çalışkan arkadaşlarıma, aynı zamanda bizden de önce kısıtlı imkânlarla bu hizmet faaliyetlerini başlatan değerli büyüklerime teşekkür ediyor, şükoraya katılan vatandaşlarımızın, bundan elli ranlarımı sunuyorum. sene önce vatanlarından ayrıldıklarında duyDr. Yusuf Işık, IGMG Genel Başkan dukları yalnızlığın böyle programlarla giderilvekili (1999-2001) diğini görmeleridir. Nitekim birçok vatanda1979 yılından beri, uzun yıllardır Millî Göşımız, Avrupa’ya ilk geldiklerinde çok sıkıntılı rüş Teşkilatının çeşitli birimlerinde çalışmış zamanlar yaşadıklarını; ilk namazların kilerbiri olarak, Avrupa’da yaşamlarını devam lerde, fabrikalarda kılındığını anlatmış; arettiren insanımıza hizmete devam etmektedından onbinlerce insanın katıldığı böyle yim. Teşkilatçılık hayatımda unutamadığım programların başarısına dikkat çekmiştir. Bu çok şey var; özellikle de konu; Genel Kurul, kadar yalnız ve kimsesiz bir hâlden, Müskongreler ve geniş katılımlı etkinlikler olunca lümanların Köln’de, Dortmund’da ve diğer söylenecek, yazılacak ve anlatılacak o kadar çok hatıra var ki, hepsi de birbirinden farklı. Teşkilat 1979 yılından itibaren yıllık kongrelerini Münih Freimann Camii’nde, daha sonra Hannover Camii’nde yoğun bir katılımla yapardı. 1984 yılına gelindiğinde ise teşkilat olarak sıkıntılı günlere girmiş, bir yenilenmeye ihtiyaç duymuştuk. Bu yenilenme sırasında düzenlenen Genel Kurul’a sadece 114 kişi katılmıştı. O zamanlarda artık bütün emeklerimizin boşa gittiğini düşünmemize rağmen Genel Başkanımız Osman Yumakoğulları bizi inançlı, kararlı ve heyecan verici konuşmasıyla azimli çalışmalara yönlendirdi. Çok değil 3-5 yıllık azimli ve kararlı çalışmanın neticesinde Köln’de 10 bin, Dortmund’ta 50 bin ve takip eden yıllarda Amsterdam’da 60 bin kişiyle gerçekleştirilen kongreler bir biri ardından geldi. İşte bahse konu olan Millî Görüş Teşkilatının, böyle bir geçmişe sahip olduğunu hatırdan çıkarmadan aynı hız, azim ve kararlılıkla çalışmalarına devam ettiğini görmekteyiz. Mehmet Sabri Erbakan Bu kutlu bayrağı taşıyanlara tebrik ve takdirlerimi arz eder, selamlar sunarım. Yavuz Çelik Karahan, IGMG Genel Başkanı (2003-2011) Aileler Günü ismiyle başlattığımız programın ilkini Köln’de IGMG Genel Merkez binasının bulunduğu 50 bin metrekarelik alanda düzenlemiştik. Katılım o derece büyüktü ki, 40 bin kişinin katıldığı bu büyük çaplı organizasyonun ertesi senesinde ikinci Aileler Günü, belediyenin, programa gelenler için şehirde park edecek yeterli alan olmadığını ifade etmesiyle gerçekleştirilemedi. O zaman Aileler Günü’nü düzenlemekteki amacımız, aynı anda, üç-dört kuşağı Dr. Yusuf Işık bir araya getirmekti. Bunun için programda 4 hedef kitleye yönelik aynı anda, aynı mekânda farklı programlar düzenlemiştik; çocuklar için şenlikler ve Nasreddin Hoca, Karagöz-Hacivat gibi kültürümüzün önemli figürleri sergilenirken, gençlere yönelik eğlenceler, kadın ve erkeklere yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilmişti. Çadırlardaki programların ardından akşamları sıla geceleri ve sohbet programlarıyla gece yarılarına kadar beraber olduğumuz faaliyetlerdi bunlar. Neticede amacımıza da ulaştık, dede-çocuk-torun gibi üç kuşağı da bir araya getirdik. Bu tarz progYavuz Çelik Karahan ramlar teşkilatımızın geleneği hâline gelerek farklı isimlerle devam ettirildi. Bu programlar boyunca beni en çok duygulandıran şey, şehirlerde, Avrupa’nın en büyük salonlarını doldurmaları, 50 bin metrekarelik alanlarda, iki günde toplamda 80 bin kişinin katıldığı programlara kadar büyümeleri unutulacak gibi değildir. Bütün bunlar ve kardeşlerimizle yaşadıklarımız, hatırladıkça bizi hâlâ duygulandıran anılardır. Göçün 51’inci yılının içinde bulunurken, 47 yıldır Avrupa’daki insanımıza dinî, sosyal ve kültürel alanlarda hizmet veren bir teşkilatın mensubu olmak bize gurur veriyor. Osman Yumakoğulları Ali Yüksel camia | 17 Mayıs 2013 Rahime Söylemez Kişinin hayata dair tüm adımlarını safi özgürlük içinde kendisinin belirlemesi anlamına gelen “bekârlık sultanlıktır” anlayışı, İslam’ın “İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin.” (Nûr suresi, 24: 32) ayetine ters düşmektedir. Evlenmenin önemi ve herkes için bir ihtiyaç olduğu yukardaki âyet-i kerîmeden de açıkca anlaşılmaktadır. Sağlıklı, fiziksel ve sosyal olgunluğa kavuşmuş olan herkesin yerine getirmesi gereken bir mesuliyettir evlenmek. Uzmanlara göre orta yaşlarına gelmiş ve evlenmemiş olanlarda şüphecilik, karamsarlık, umutsuzluk ve kararsızlık gibi duygu durumları gözlemlenmektedir. Üstüne bir de toplumda yaygın olarak kullanılan “evde kalma” ibaresi eklenince iş daha da çıkılmaz bir hâl almaktadır. Tüm bunların yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik şartlar da gençlerin evlenmesini zorlaştıran etkenler olarak incelenmektedir; bu etkenlerle birlikte gençler yalnızlık girdabına itilmekte ve bu da ruhsal sorunları beraberinde getirmektedir. Yalnızlık, insan için uygun olmayan bir yaşam biçimidir. Bunun en canlı kanıtı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir. Peygamber Efendimiz doğrudan Rabbi ile muhatab olmasına, yani duygu ve düşüncesinde huzurlu olmasına rağmen sahih kaynaklarda Hz. Âişe (r.a.)’ye dokunduğu ve “Benimle konuş ey Âişe!” dediği nakledilir. Diğer bir örnek ise hayatı daha sonra kitaplaştırılan Robinson Crusoe’dur. Hayatının 28 senesini (son üç yılı hariç) ıssız bir adada yalnız geçiren Crusoe dahi bir dost bulduğunda çok sevinmiş ve o dostu kaybetmemek için elinden geleni yapmıştır. Bu bağlamda sevmek, konuşmak ve bir şeyleri paylaşmak her insanın ihtiyacıdır. Tüm bunlardan haz alabilmek ve dinin yarısını koruyabilmek için de kişi kendisine denk olan birisiyle evlenmelidir ki, dünya ve ahiret saadetini yaşayabilsin. Nitekim güzel ahlaklı bir eş, hem kalbi tatmin eder, hem de ahiret hayatını kazanabilmek için kişiye yardımcı olur. Gençler neden evlenmiyor veya evlenemiyorlar? Gelenekle bağlantısını koparıp, ailenin değerini yitirdiği toplumlarda demode olan evlilik, ne yazık ki bazen Müslümanlar arasında da itibar görmemektedir. Modern hayatın yüksek beklentileri, insanların yoğun bir şekilde bu beklentileri yerine getirebilmek için harcadıkları çaba ve bununla birlikte gelen stres, ruhsal ve sosyal birçok sorunu Aile işinin olması, maddi durumunun evinin eşberaberinde getirmektedir. Devlet İstatistik yalarını temin edecek ve düğün yapacak Enstitüsünün ve diğer kurumların yapmış kadar iyi olması gerektiği anlayışı ön plana oldukları araştırmalara göre, Türkiye’de evçıkmaktadır. Anne babalarda da, evlatlarının lenmeyen kadın ve erkeklerin sayısında artış kendi evliliklerini kendilerinin finanse etmeleri gözlemlenmektedir. Bunların sebebinin ise gerektiği fikri hâkim olunca, gençler için evliilk etapta ailelerden kaynaklandığı belirtiliyor. lik, sırtlarında taşımaları gereken ağır bir yük Anne ve babaların evlatları üzerindeki olumolarak nitelendirilmektedir. suz etkileri, gençlerin evlenmeye karar verTabi tüm bunların yanı sıra işten güçten melerinde bir engel olarak beliriyor. Örneğin vakit bulup evlenemeyen gençler de var; birçok anne babanın, çocuklarını aşırı dereörneğin işkolikler ve kariyer peşinde koşan cede sahiplenmeleri ve evlatları için herşeyin insanlar yuva kurmayı sürekli ertelerler. Bu en iyisini yapma gayretine girmeleri gençleertelemede etkili olan diğer etkenler ise şunrin kendilerini korunmaya muhtaç ve öz gülardır: Kararsız ve evhamlı olan kişiler, içki ve vensiz hissetmelerine neden oluyor. Bütün kumar gibi kötü alışkanlıkları olan bağımlı inbunlar da onların bir ailenin sorumluluğunu sanlar, evlilik dışı ilişki sürdürenler, kişiliği geüstlenmekte hevessiz kalmalarına yol açıyor. lişmemiş ve öz güveni olmayanlar, sağlık ve Diğer etken ise gençlerin evlenmek kocinsel açıdan problemi olanlar, “Bekârlık sulnusunda aşırı seçici davranmaları ve beklentanlıktır” düsturu ile sorumsuzca yaşamak tilerinin yüksek olması olarak gösterilebilir. isteyenler, paylaşmayı bilmeyen ve evliliğin Etrafımızda toz pembe hayaller içerisinde kölelik ile eş değer anlam kazandığını zanneyüzen, beyaz atlı prensini veya hayatının den bencil insanlar, korku ve baskı görenler, prensesini bekleyen nice gençler var. Ne yasevgisiz büyüyen ve sevginin dilini bilmeyen zık ki büyük beklentilerle “en iyi eş”i aramak, insanlar ve buna ilaveten kadınların evlilik dizilerdeki gibi mutlu sonla bitmiyor. Müiçerisinde kemmeli isezildiğini düteme duyguşünenler de su gençlerin Evlenecek gencin ilk önce kendisini ta- evlenmemekbaşına büyük nıması, ne istediğini ve niçin evlenmek tedir. Halbusorunlar açıyor. Örneğin istediğini bilmesi gerekir ki sağlıklı bir ki bütün bu sorunlar, evmükemmeyuva kurabilsin. lilikten değil, liyetçi bir kişinin kenditutum, yani sinden kayherşeyin iyinaklanan sorunlardır; bilakis evlilik, kişinin sini isteyip seçici olmak insanın depresyona kendisini keşfetmesine olanak sağlayacağı girmesine, suçluluk duygusuna, özgüven için kişilik sorunlarını ortadan kaldırabilecek azlığına, motivasyon düşüklüğüne, obsebir güce de sahiptir. sif kompulsif davranışlar sergilenmesi gibi Evlenmeden önce ne istediğini bilmek birçok soruna yol açıyor. “Bu yaşıma kadar ve kendini tanımak bekledim; en iyisi olması lazım.” diyen erkek Evlenecek gencin ilk önce kendisini tanıve kızların sayısı hiç de az değil. Bu durumması, ne istediğini ve niçin evlenmek istedida kızlar ve erkekler, kendi koydukları “müğini bilmesi gerekir ki sağlıklı bir yuva kurabilkemmel sınırı”na ulaşabilmek, mükemmel sin. Ayrıca evlilik kararı alan genç, karışık ve olma yolundaki kriterleri tamamlayabilmek kompleks bir süreçten geçeceği gerçeğini için çabalarken yaşları ilerlemekte, yaşın ilerde unutmamalıdır. Bu sürece aileler, akralemesiyle seçiciliğin daha da artmasıyla da balar, arkadaşlar ve gencin çevresi ister isevlenmek çok daha zor hâle gelmektedir. Bu temez dahil olmaktadır. Bu sebepten genç, bağlamda beklentileri çok yüksek tutmamak hem kendisini, hem de evleneceği kişiyi iyi ve evlilik konusunda mümkün olduğunca ertanımalıdır. Tabii ki gencin ilk önce kendisiken davranmak gerekmektedir. ni çok iyi tanıması gerekir; çünkü evlenecek Hayatlarında hiç sorumluluk almamış ve kişiler hep karşı tarafı değerlendirdiklerinden sorumluluk nedir bilmeyen insanlar da evkendilerini unuturlar. Bu da evliliğin ileri yıllilikten kaçarlar, zira evlilik onlara âdeta bir larında sorun yaratır. Dolayısıyla evlenecek yük olarak gözükür. Ayrıca ekonomik imolan kişi ilk önce kendini analiz etmeli ve ne kânsızlıklar ya da karşı tarafın maddi yönden istediğini bilmelidir. Kişinin kendisini muhaaşırı beklentileri de gençlerin evlenmemesebeye tâbi tuttuktan sonra evleneceği kişiyi sine neden olmaktadır. Örneğin bir erkeğin değerlendirmesi gayet tabiidir. mesleğini eline alması, arabasının olması, | 15 Evlenecek gençlerin her şeyden önce “öz saygı” sahibi olmaları gerekir. Kendine güvenmeyen ve sevilmediğini düşünenlerde maalesef kendine karşı saygı duymama sorunu görülmektedir. Örneğin, “Ben kimseye yaranamıyorum, kimseye kendimi beğendiremiyorum” gibi düşünceler, kişinin kendine karşı olan güvensizliğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu, ideal ben ile benlik algısında bir dengesizliğin söz konusu olduğunu göstermektedir. Benlik algısı düşük olanlarda benlik saygısı da düşük demektir. Bu sorunu halledebilmek için kişi olumlu veya olumsuz yönlerini analiz edip tanımlamalıdır. Diğer önemli mesele ise duygusal farkındalık, yani kişinin duygularını tanıması, bilmesidir. Evlenecek olan gençler duygusal kalıpları iyi tanımalılar. Sevmenin, korkmanın ve diğer duyguların tanınması ve bilinmesi kişinin özbenliğini ortaya çıkarır. Kişi özbenliği güçlü mü, yoksa zayıf mı diye kendini analiz eder ve bu da kendisi ve karşısındaki kişi için doğru bir karar vermesini sağlar. Bunun yanında evlenecek olan gençlerin sevgi dilini iyi bilmeleri gerekir. Karşısındaki insanın sevgi dilini bilmeyen kişi, kendi dilince ona sevgisini gösterse de, karşısındaki kişi için bu dil farklı olduğundan sevgi aktarımında bir sorun yaşanmaktadır. Bu konuyu şöyle bir durum ile örneklendirelim: Diyelim ki sizin sevgi diliniz “hediye almak”, fakat eşiniz kendi sevgisini ancak “nitelikli beraberlik” ile gösterebiliyor; dolayısıyla karşısından “nitelikli beraberlik” gördüğü zaman sevildiğini hissediyor. Bu durumda siz eşinize en güzel hediyeleri alsanız, ama sürekli çalışmak zorunda olduğunuz için eşinizle nitelikli vakit geçirmeseniz, aldığınız hediyeler eşinize “Seni seviyorum” mesajı vermeyecektir. Ya da sevgisini dokunarak anlatan birisine, hizmet davranışlarında bulunmak, iki kişinin de yanlış bir sevgi dili kullanması sonucunu doğuracaktır. Bu durumda gençler de, evlenmeden önce kendi sevgi dillerini ve karşılarındaki kişinin sevgi dilini keşfetmeli, buna uygun olarak mutlu bir yuvanın adımlarını atmakta yavaş davranmamalıdırlar. Evlenecek kişide aranması gereken özellikler Mutlu bir evlilik için taraflar bazı özellikleri taşımalıdırlar. Gençler evlilik için karar verirken karşılarındaki insanda şu temel özellikleri arayabilirler: Sevmeyi, saygı duymayı bilen, içinde her daim ümit besleyen, sabırlı, özür dileyen, ağlamasını ve gülmesini bilen, affedici ve kanaatkar insan, mutlu evliliğin temelini oluşturur. Bu durumda hem gençler, hem de eş olarak seçecekleri kişiler bu özellikleri taşımalıdır. 16 | Hayatın İçinden camia | 17 Mayıs 2013 Ailesiz çocuklara verilebilecek en güzel hediye: Koruyucu ailelik Meltem Kural Toplumun yapı taşı ailedir. Aile bireylerinin mutluluk ve huzuru, toplumsal huzuru beraberinde getireceği gibi, aynı şekilde dirlik ve saadetin olmadığı ailelerden müteşekkil toplumların yapısı da sağlıksız olacaktır. Ailenin huzuru ise ancak aile bireylerinin uyumlu ve sevgi dolu birliktelikleriyle mümkün olur. Fakat sevgiyle kurulan aileler bazen çeşitli anlaşmazlıklar veya elde olmayan doğal nedenlerle dağılabilmekteler. Böyle durumlarda en fazla zararı gören taraf ise hiç şüphesiz çocuklar olmaktadır. Çocuklar kendileriyle geleceği inşa edebileceğimiz ve bir toplumun gidişatına yön verebilecek yegâne varlıklardır. İnsan erozyonunun önüne geçebilmenin yolu toplumsal dayanışma ve paylaşımı artırmaktan geçer. Bu dayanışmanın bir gereği de gelecek nesillerin mutlu, sağlıklı, kendine ve topluma faydalı, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmelerinde aktif rol üstlenmektir. Bu nedenle en değerli sermayemiz olan çocuklarımıza yatırım yapmalı, kendi çocuklarımızın yetişmesine gösterdiğimiz hassasiyeti toplumda sahipsiz kalmış diğer çocukların maddi ve manevi ihtiyaç ve gereksinimleri söz konusu olduğunda da gösterebilmeliyiz. Bunun en güzel yollarından birisi koruyucu aile müessesesidir. Koruyucu aile müessesesi çeşitli sebeplerle bakımları öz anne ve babaları tarafından bir süreliğine gerçekleştirileme- ilk önce dedesinin sonra da amcasının yen çocukların bakımlarının, gerekli sosyal, yanında olmak üzere iki farklı aile ortamınpsikolojik ve ekonomik şartları taşıyan aile da, iki farklı ailenin himayesinde büyüya da kişiler tarafından ücretli veya gönüllü müştür. Dinimiz toplumdaki kimsesiz veya olarak kısa veya uzun süreliğine devlet aile ortamından uzak çocukların bakım ve denetiminde üstlenilmesidir. Her anne-baterbiyelerinin diğer Müslümanlarca üstlenilba çocuğu için en güzel olanı ister; fakat mesini emretmiş; aynı zamanda onların hak bazen ölüm, boşanma, yoksulluk, bedenve hukuklarının korunmasına dair pek çok sel veya psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle konuda bizlere yol göstererek bu hususta çocuklarının bakımını gerektiği gibi yerine riayet edilmesi gereken sınırların altını defagetiremeyebilir ve çocuğun ihtiyaç duyduğu atle çizmiştir. Esasevgi ve güven ortamını ona sağlayamaz. Çocuklarımıza yatırım yap- sen zayıfı korumak Kur’ân-ı Kerîm’in pek İşte böylesi durumlarda koruyucu aileler malı, kendi çocuklarımızın ye- çok ayetinde vurgutişmesine gösterdiğimiz has- landığı gibi bu haslet devreye girer ve mağdur çocuklara öz- sasiyeti toplumda sahipsiz müminlerin en belirgin özelliklerinden biridir. lemini çektikleri sıcak kalmış diğer çocukların maddi Efendimiz (s.a.v.) de aile ortamını sunarak ve manevi ihtiyaç ve gereksi- pek çok defa bu geronların psiko-sosyal gelişimlerinin sekteye nimleri söz konusu olduğunda çeğe vurgu yapmış, yetime ve kimsesiuğramadan sağlıklı bir da gösterebilmeliyiz. ze sahip çıkmanın seyir takip etmesiAllah (c.c.) katında ne yardımcı olurlar. ne büyük bir fazilet olduğunu ifade etmek Böylece çocuğun geçirdiği bu zor dönemi için Sehl İbn Sa’d (r.a.)’dan rivayet edilen mümkün olabildiğince az hasarla atlatması bir hadîs-i şerifinde işaret ve orta parmağını ve normal düzenine devam etmesi sağlanır. göstererek, “Ben ve yetimi himaye eden Bu süreçte öz ailesi ve varsa kardeşleriyle kimse cennette şöylece beraber bulunacagörüşmesine de imkân tanınarak çocuğun ğız.” buyurmuştur. duygusal bir kopukluk yaşanmasının önüne Konunun bizim için dinî gerekliliğinin geçilir ve böylece gerekli şartlar tekrar yanı sıra bir de toplumsal boyutu var. sağlandığı takdirde ailesinin yanına dönebiYalnızca Almanya’da binlerce Müslüman lecek olan çocuğun duygusal adaptasyon çocuğun öz ebeveyninden alınıp koruyuproblemi yaşaması önlenmiş olur. cu ailelere teslim edildiğini göz önünde Koruyucu aile kavramı İslam’a hiç de bulunduracak olursak, özellikle de Avruyabancı bir kavram değil. Bizzat Efendimiz pa’da koruyucu aile olmanın önemini daha (s.a.v.) anne ve babasını kaybettikten sonra iyi anlamış oluruz. Bilindiği gibi çocuğun sağlıklı gelişiminde en önemli faktörlerden biri de onun aşina olduğu kültür çevresinden koparılmamasıdır. Fakat maalesef Müslüman koruyucu aile sayısının azlığı nedeniyle Müslüman ailelerden alınarak gayri müslim koruyucu ailelere teslim edilen çocuklar, ailelerinden ayrılmanın yarattığı muhtemel travmanın yanı sıra, ayrıca aşina olmadıkları, kendilerine yabancı bir sosyal çevreye adapte olmak zorluğuyla da karşı karşıya kalıyorlar. Koruyucu aile dinî ve kültürel anlamda her ne kadar hoşgörülü olsa ve çocuğa bu doğrultuda gerekli hareket alanını sağlasa da kendi dil, din ve kültür ortamına uzak kalan çocuğun zamanla öz kimlik ve değerlerine yabancılaşması kaçınılmaz olacaktır. Tüm bu nedenlere binaen Avrupa’da yaşayan Müslüman azınlık olarak koruyucu aile olma konusunda daha duyarlı olmalıyız. Koruyucu aile olarak bir çocuğun dünyasına ışık olabilir, onun yaşadığı topluma ve insanlığa sorumluluk sahibi ve mutlu bir insan olarak kazandırılmasında rol oynayabilir ve yapacağı her güzel şeyden manevi anlamda hisse sahibi olabiliriz. Sıcak ve sevgi dolu bir aile ortamınının çocuk için ona sunulacak bütün maddi imkânlardan ve özel eğitimlerden çok daha değerli ve belirleyici olduğunu ve bunun eksikliğini yaşayan çocuklara el uzatmadığımız takdirde gelecekte kendi çocuklarımızın yaşayacağı toplumu bu ihmal edilmiş, mutsuz, agresif ve suça meyilli çocukların oluşturacağını unutmamalıyız. Mübarek üç aylar kapımızı çaldı Rahime Söylemez Özlemle beklediğimiz üç aylar niyahet gelmiş bulunuyor: Recep, şaban ve ramazan . Hepsi birbirinden kıymetli bu ayların sonuncusu, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni içinde bulundurması sebebiyle hepsinden daha kıymetlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in üç aylara çok önem verdiği ve şöyle dua ettiği bilinmektedir: “Allah’ım , recep ve şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazan ayına eriştir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259) Başka bir rivayette ise Peygamber Efendimiz’in recep ayından çok şaban ayına, şaban ayından çok ramazan ayına önem verdiği bildirilmiştir. İbadetlerin yoğunlaştığı, Müslümanların manevi bir yolculuğa çıktığı bu ayları daha verimli kılabilmek için evvela bu ayları tanımamız gerekir. Recep – Hürmetli ay Recep ayı haram ayların, yani zilkade, zilhicce ve muharrem aylarının içindedir. “Hürmetli ay” olmasının sebebi ise tek başına zikredilmesidir. Recep ayında oruç tutmanın, tevbe ve istiğfar etmenin ve ibadetlerde bulunmanın faziletlerine dair birçok Bu ayı önemli kılan diğer özellik ise hadis mevcuttur. Bu ayı hürmetli kılan diğer içerisinde Berat Gecesi’ni barındırmasıdır. özelliklerinden biri de Regaib ve Miraç GeŞaban ayının on beşinci gecesine tekabül cesi’ni içinde bulundurmasıdır. Recep ayıeden bu kıymetli gecede Müslümanlar benın ilk cumasına denk gelen Regaib Gecesi ratlerini imzalarlar; zira bu mübarek geceye hem kandil, hem de cuma gecesi olmasınMüslümanların affı ve kulların arındırılması dan dolayı daha da önem ve kıymet kazanır. sebebiyle Berat Gecesi denmiş ve bu geMiraç Gecesi ise, Peygamber Efendimiz’in cede Müslümanlar ihsana kavuştuklarından ikinci Akabe görüşmesinden hemen sonra dolayı rahmet gecesi olarak adlandırılmıştır. gece yolculuğuna (İsra’ya) çıktığı zamana Berat Gecesi’nde yapılması gereken ibatekabül eder. Namaz ile özdeşleşen bu gedetlerin en önemlisi ceyi her Müslüman şüphesiz geceyi kendince ilahî bir ni“Allah’ım , recep ve şaban ayı- hiç namazla geçirip günmet olarak görmeli ve namazın mümin- nı bize mübarek kıl ve bizi ra- düz de oruç tutmaktır. Peygamber Efenlerin miracı olduğu mazan ayına eriştir.” dimizin bir hadisinde; hakikatini dikkate “Kim bayram gecesini ve şabanın on beşinalarak namazları dosdoğru ikame etmeye ci gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin özen göstermelidir. öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez.” (İbn Şaban – Peygamberimizin ayı Mâce, Sıyâm, 68) diye buyurduğunu dikka“Recep ayı Allah’ın ayı, şaban benim te alırsak kalplerimizin sıhhati için mutlaka ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Kenbu ayları ibadetle geçirmeliyiz. zu’l-ummal, 12/310) diyen Allah Resulü Ramazan ayı ümmetine âdeta bu aylarda nasıl ibadet “Ramazan ayı ki, Kur’an onda indiriletmeleri gerektiğini bildirmiştir. Recep ayındi...” (Bakara suresi, 2:185) ayetiyle Kur’ân-ı da Cenâb-ı Hakk’ın esmâ-i hüsnâsını ve Kerîm’de adı geçen ve ilahî vahyin o ayda kevnî ayetlerini ramazan ayında ise bol bol indirilmesi hasebiyle mübarek ve kutlu kılıKur’ân-ı Kerîm okuyup zamanı tefekkürle nan; tüm Müslümanlara armağan edilen ay, geçirerek ibadet edilmelidir. ramazan ayıdır. şaban ayının son on günü geldiğinde Peygamber Efendimiz ashabına ramazan ayı için şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibidir.” (Müslim, Salat 222.) Bin aydan yani bir ömürden daha hayırlı olan bir aydır ramazan ayı. Bu ayda cennet kapıları açılır ve cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır. (Müslim, Sıyâm 1.) Bu ay Kur’an ayıdır; Kur’an’ın Kadir Gecesi’nde nazil olmaya başladığı aydır. Bu sepepten bu ayın kadrini bilmek ve en güzel şekilde bu ayı geçirmek her Müslüman’ın üzerinde bulunan ilahî bir haktır. Rahmet kapılarının açıldığı, her ibadet için ayrı ayrı sevapların yazıldığı, ihsan ve fazilet kaynağı olan bu ayda oruç tutan kişinin tuttuğu orucun karşılığını Allah Teâlâ’nın vereceğini şu hadis bizlere bildirmektedir: “Ademoğlunun bütün amelleri kendinindir. Ancak oruç müstesna. Şüphesiz O benim içindir ve mükafatını da ancak ben veririm.”(Buharî, Savm, 2; Muslim, Sıyâm, 160) camia | 17 Mayıs 2013 Hayatın İçinden Fıkıh Kösesi M. Hulusi Ünye Koruyucu aile 1. İslam fıkhında evlat edinmek nasıl değerlendirilir? Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen ve “da’y” kelimesi ile anlatılan evlat edinme , İslam’dan önce ve İslam’ın ilk yıllarında uygulanan bir sistem idi. Bunun en çarpıcı örneği Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Zeyd b. Harise’yi evlat edinmiş olmasıdır. Ancak ileriki yıllarda bu uygulama “...Allah evlatlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir.” (Ahzâb suresi, 33: 4) ayetiyle yasaklanmış oldu. “Evlatlıkları babalarına nisbet edin; bu, Allah katında en doğru olandır. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız bu takdirde onları din kardeşi ve dostlarınız olarak kabul edin.” (Ahzâb suresi, 33:5) ayeti ile de eski uygulamada evlat bilinenlere nasıl nida edileceği belirlenmiştir. Evlatlığın kabul edildiği dönemlerde bu uygulama nesep, evlenme, miras ve sıhri hısımlık (evlilik yoluyla gelen akrabalık) gibi konularda öz evlatlarla eşit muamele çerçevesinde ele alınırdı. Yukardaki ayetle evlat edinmenin İslami çerçevesi çizildikten sonra bu statü kalktı ve evlat edinilen kimsenin tamamen yabancı ve gayr-i mahrem olduğu belirtildi. 2. Bu bağlamda evlatlıktan farklı bir alan olan koruyucu ailelik müessesesi İslam’ın temel kaynaklarına göre nasıl ele alınmalıdır? Müslümanlar koruyucu aile olabilirler mi? Câhiliye uygulaması olan evlat edinme uygulaması kaldırılmakla birlikte, Kur’an-ı Kerîm, zekat, fitre, fidye, keffaret, sadaka, hibe ve vasiyet gibi yollarla başkalarına yardım etmeyi tavsiye etmektedir. Buna göre bakıma muhtaç insanlara maddi, manevi her türlü yardımda bulunulabilir. Bu insanlar küçük ise, büyütülüp evlendirilebilir, hibe veya vasiyet yolları ile onlara yardım edilebilir. Ancak bunlar nesep akrabaları gibi kabul edilemezler. Koruyucu ailelik uygulaması biraz bu yardım edilecek insanların durumuna banzemektedir. Nitekim Osmanlı hukuku uygulamalarında “tebenni; besleme alma” adı verilen ve tamamen örfi bir uygulama fiilen mevcuttu. Bu uygulamada tebenni edilen çocuğun, gerçek anne ve babasıyla alakası tamamiyle kesilmiyordu; bunun yanında çocuk, evlat edinen ailenin yanında kalıyor; bakımı, korunması, yetiştirilmesi ve meslek sahibi edilmesi gibi ihtiyaçları, yanında kaldığı aile tarafından karşılanıyordu. Bu uygulama Kur’an ve Sünnet’te sıkça zikredilen yetim ve bakıma muhtaç çocuklara sahip çıkılması gerekliliğinden hareketle oluşturulmuş bir uygulama idi. Günümüzde, içinde yaşadığımız coğrafyanın getirmiş olduğu gereksinimler nedeniyle de ayetle yasaklanan statünün dışında, yardım amacıyla Osmanlı hukukundaki uygulamaya benzeyen bir uygulama ile bu çocuklara sahip çıkacak kişi veya kurumların oluşturulması lüzumludur. Mahremiyetle ilgili dinî kayıt ve şartlara uyulmak suretiyle yukardaki uygulamanın işletilmesi ve ihtiyaç zamanlarında Müslümanların koruyucu aile olarak çocuklara sahip çıkması mümkündür. 3. Koruyucu aileler İslami yönden nelere dikkat etmelidir? Çocukluk yıllarından sonra mahremiyet kurallarına dikkat etmek gerekir. Zaten büluğ çağından önceki yaşlardaki çocukların yabancı bir ailenin yanında bulunmasında bir sorun olmaz; hassasiyet büluğ çağından sonra başlamaktadır. Ama bu durumda da koruyucu ailelik uygulamasının bilhassa çocukları kapsadığı ve çok uzun süreleri de içermediği göz önüne alınmalıdır. 4. Müslüman bir aile, mutlaka Müslüman bir çocuğu mu himaye etmelidir? Başka din ve kültürden çocuklara koruyucu ailelik yapılamaz mı? İslami anlayışına göre çocukların dinî mensubiyetlerine göre ayrılmaları söz konusu değildir. Çünkü her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Dolayısı ile Müslüman bir ailenin muhakkak Müslüman ana-babadan dünyaya gelen çocukları koruma altına alması gerekir, şeklinde bir kural yoktur. 5. Koruyucu aile ile himaye edilen çocuklar arasında nasıl bir hukuk bulunur? Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, koruma altına alınan çocuklar, ne nesep ve miras itibariyle, ne de sıhriyyet ve mahremlik itibariyle öz evlatlar gibi kabul edilemezler. Onlar, bu ailelerce bakımı, terbiyesi, eğitimi ve mesleki donanımları karşılanan, bu hususlarda yardım ve destek alan bireyler olarak muamele görürler. 6. Koruyucu ailelik vasıtasıyla eve gelen çocuklar ile öz evlatlar arasındaki denge nasıl sağlanmalıdır? İslam hukukunda yetimler ve hizmetçiler konusunda kadim uygulamalar vardır. Buna göre, ailenin diğer çocuklarına hangi muamele yapılacaksa bu statüde olan çocuklara da aynı muamele tatbik edilecektir. Yani himaye edilen çocuklar, evin öz evlatlarının giydiklerinden giyecekler, yediklerinden yiyecekler, onların kaldığı yerlere denk yerlerde kalacaklardır. Belki bunlara misafir olmaları sebebiyle daha fazla ikram ve ihsanda bulunulacaktır. Çünkü dinimizde misafire ikram, imanın mükemmeliyetinden sayılmıştır. | 17 Âdâb-ı Muâseret Sebahat Özcan Çocuklar bizim aynamızdır Her ilişki iki taraflıdır. Genel itibariyle her insanın tanıklık ettiği tavırları başkalarına da yansıttığı düşünülür. Samimiyetle sevilen insan başkalarına da sevgi verir, sayılan insan başkalarına karşı da saygılı olur; dinlenilen insan, başkalarını da dinler... Bu yazımızda çocukların ebeveynlerine ve diğer büyüklere nasıl davranmaları gerektiği konusunu ele alacağız. Konuyla ilgili anahtar cümleyi girişte verdiğimiz bilgiler doğrultusunda şöyle formule edebiliriz: Çocukların ebeveynlerine ve diğer büyüklerine karşı nasıl davranmaları gerektiği ile aslında ebeveynlerin çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği aynı temel prensibe bağlıdır. Nitekim teslimiyet, hürmet, ihsan ve ihlasın örnek şahsiyeti Fâtıma validemiz (r.a.), Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) gibi bir babanın kızıydı. Resûlullah Efendimiz kızı kendisini ziyarete geldiğinde onu ayağa kalkarak karşılar, avuçlarını öper, kendi minderine oturturdu. Yani Fâtıma annemize karşı hürmetini, saygısını ve sevgisini hem gösterir, hem de dile getirirdi. Hz. Peygamber, yolda rastladığı çocuklara selam verirdi. Namaz esnasında torunlarının sırtına çıkmalarına müsade eden, onlar inene kadar mübarek başını secdeden kaldırmayan bir peygamberin ümmeti olarak, camilerde arka saflarda gülüşen çocukları nahoş bir üslupla susturmak Peygamberimizin ahlakıyla çelişmiyor mu? “Büyüklerin sözlerine karışılmaz, sen küçüksün, büyüdüğünde anlarsın, büyüklere karşı saygılı olunur, küçükler büyüklere hizmet ve hürmet eder.” düşüncesi tek başına eksik bir düşüncedir. Başta söylediğimiz gibi her ilişki iki taraflıdır. “Küçüklerimizi sevmeyen, büyüklerimize hürmet etmeyen bizden değildir.” (Tirmizi, 7/155) hadîs-i şerifi de bize bunu açıkca göstermektedir. Sevgi, hürmet gibi değerler iki grubu da kapsıyor. Yaşı küçük diye fikrine önem verilmeyen bir çocuk ya kompleksli olur ya da ileride başkalarının fikrine önem vermez. Sevgi görmemiş insandan sevgi, saygı görmemiş insandan saygı beklenemez. Öyleyse biz de sünnet ışığında evlatlarımızı dinleyelim, fikirlerini soralım, olgulaşma süreçlerinde onların düşünce ve yaptıklarına değer vererek, yardımcı olalım. Biz onlara, yaşlılığımızda görmek istediğimiz muameleyi gösterelim ve bilelim ki; değerlerinin arkasında duran, dünyevi sıkıntılarla sarsılmayan, güvenli duruşlu insan ancak bu şekilde yetişebilir. Hz. Meryem gibi evladın Hz. Hanne gibi annesi vardır. Tabii ki istisnalar kaideyi bozmaz. Sonuç itibariyle Kâbil, Âdem Peygamber (a.s.)’in evladıydı ve Kârûn, Mûsâ (a.s.)’nın elinde yetişti. Hayırlı bir ebeveyn olmakta çaba sarfedip Nûh (a.s.) gibi imtihan olabiliriz de. Önemli olan gayretimizdir; zira kişinin gayreti izzetli nesiller yetişmesinde tamamen etkili olmasa da önemli bir etkendir. Bu hususta yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına şu açıklamada bulunmak gerekir: Çocuğun ebeveynine ve ebeveynin çocuğuna karşı karşılıklı hürmeti, anne ve babaya nahoş davranmayı meşrulaştırmak anlamına gelmez. “Karşılıklı hürmet”, sebep-sonuç ilişkisini aydınlatmaya yöneliktir. Çünkü Yaratanımızın emri kesindir: “... anne ve babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.” (İsrâ suresi, 17:23) ve Efendimiz kime en çok iyilik yapılması gerektiği sorusuna üç kez “annene” demektedir. “Anne babanın öfkesi, Allah’ın öfkesidir. Anne babanın rızası Allah’ın rızasıdır.” gibi bir çok hadîs-i şerifte Efendimiz anne ve babalarımızı razı ve memnun etmemize dair nasihat ve emirlerde bulunmaktadır. Anne ve babalar küçüklerin cennet anahtarıdırlar. Büyük ve küçükler arasında bir uçurum yoktur. Kur’ân ve Sünnet’le yoğrulmuş insanlar, yine bu iki iksirle yoğrulmuş olan şahsiyetler yetiştirirse, bu nesil dinimizde anne ve babanın hakkının ödenemeyeceğini, bir insanı terbiye etmenin ne kadar zor olduğunu ve en önemlisi anne ve babaya “öf” diyenin niçin Allahu Teâlâ’nın gazabına uğradığını kolayca kavrayabilir. camia | 17 Mayıs 2013 Gençlik GİES’te “Ekip yönetimi ve motivasyon” İletişim Uzmanı İbrahim Zeyd Gerçik, IGMG Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanlığının düzenlediği “III. Gençlik İdarecileri Eğitim Seminerleri” (GİES) programına katıldı. Bilal Erden 69 genç idarecinin katıldığı 2 günlük programın ana konuları “Ekip yönetimi ve motivasyon” ile “Stres yönetimi” idi. Daha önce Mart ayında gerçekleşen II. GİES programına katılarak “İnsan ilişkilerinde güvenli duruş” ve “Önderlik ve motivasyon” konularını genç idarecilere anlatan Gerçik, Mayıs ayının ilk haftası gerçekleşen programda ise çeşitli görsel sunum ve videolar eşliğinde genç idarecilere ekip çalışmalarında başarıya götüren temel hususları sundu. “Stres yönetimi” seminerinde de insanların sosyal ve idarî hayatlarında karşılaşabilecekleri stresli dönemlerin ana sebeplerinin neler olduğunu, bunların ekip çalışmalarını nasıl olumsuz yönde etkileyebileğini ve insanın bu tür stresten nasıl kolayca kurtulabileceğini anlattı. Programın sonunda IGMG Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı Selçuk Çiçek, II. ve III. GİES’e eğitimci olarak katılarak gençlere önemli sunumlarda bulunan Gerçik’e tüm Gençlik Teşkilatı adına teşekkür ederek hediye takdiminde bulundu. Sezonun son GİES çalışması Gençlik Teşkilatı Başkanı İsmail Karadöl’ün kapanış konuşması ile sona erdi. Bölge Gençlik Teşkilatları için tanıtım eğitimi Gençlik Teşkilatı Bölge Tanıtma Başkanları iki günlük toplantı için Genel Merkez’de buluştu. Fatih Tarhan Bölge Gençlik Teşkilatları Tanıtma Başkanlarına Genel Merkez’in yeni çalışmalarının sunulduğu toplantı, haftasonu iki ayrı oturum şeklinde gerçekleştirildi. Cumartesi günkü ilk oturumda Genel Merkez Tanıtma Başkanlığı Ekibi, “Sosyal medya konsepti, Facebook kullanım klavuzu” konulu bir sunum gerçekleştirirken, Gençlik Teşkilatının camia bülteni ile ortaklaşa gerçekleştirmeyi planladığı projeler değerlendirildi. Bunun yanında kısa film yarışmalarına bu sene gönderilen filmler ve salon programları hakkındaki tanıtım çalışmalarının da değerlendirildiği toplantıda IGMG Gençlik Teşkilatı Başkanı İsmail Osnabrück’te çekişmeli futbol turnuvası Kadir Kartal Kuzey Ruhr Bölgesi Osnabrück Şubesi Gençlik Teşkilatının düzenlemiş olduğu IGMG Osna Cup Futbol Turnuvası başarı ile tamamlandı. Kuzey Ruhr Bölgesi ve çevre cemiyetlerden, Osnabrück İlahiyat Fakültesinden ve Hamburg şehrinden takımların katıldığı turnuvada 18 takım birbirleriyle çekişmeli bir şekilde oynadılar. Sonuç olarak Osnabrück Gençlik Teşkilatının kurduğu Merkez 1 takımı turnuvayı birincilikle sonlandırırken, Karadöl bir konuşma yaptı. Teşkilat hizmetlerinin tanıtma faaliyetlerinin aynı zamanda İslam’ı tanıtmak için de etkin araçlar olduğunu belirten Karadöl’ün konuşmasının ardından toplantının ilk oturumu, katılımcıların bowling turnuvasına gitmeleriyle son buldu. Toplantının ikinci oturumu olan pazar gününde ise IGMG Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, tanıtma çalışmalarının enerji isteyen ama bir o kadar da elzem çalışmalar olduğunu belirterek, Kurumsal İletişim Başkanlığının güncel projelerinden bahsetti. Daha sonra camia Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük, katılımcılara camia bülteni hakkında bir bilgilendirme semineri ile haber yazma ve fotoğraf çekme tekniklerinin anlatıldığı bir grup çalışması gerçekleştirdi. Ibrahim-Al-Khalil Cemiyeti (Osnabrück) ikinci, Kuzey Ruhr Bölgesi Schöttmar Şubesi üçüncü oldu. Eğlenceli zamanlar geçiren oyuncular, organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ettiler. | 19 20 | Gençlik camia | 17 Mayıs 2013 Ruhr A gençliği Bergkamen’de buluştu Belçika’da William Abdullah konulu seminer Ruhr A Bölgesi Gençlik Teşkilatı, Dortmund ve çevresindeki gençleri Bergkamen’de bir araya getirdi. Sohbet, ilahi ve kasidelerle dolu olan program Bergkamen Darü’l-erkâm Camii’nde gerçekleştirildi. Belçika İslam Federasyonu (BİF) Üniversiteliler Birimi, Hasselt Üniversitesi’nde Sinan Özdemir’in sunumu ile “Victoria devrinde bir öncü: William Abdullah Quilliam” konulu bir seminer gerçekleştirdi. İsmail Çakır Kur’ân-ı Kerîm tilavetiyle başlayan programda Cemiyet Başkanı İsa Altın katılımcılara teşekkür etti. Bölge İrşad Başkanı Sadettin Arıcıoğlu ise, gençlerin Hz. Ömer gibi sağlam bir imanı kuşanmaları gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Her bahar bir çiçekle başlar. Biz de zamanımızı boşa geçirmemeli ve faydalı ilmin peşinden koşmalıyız. Gençler baharda açan çiçek tomurcukları gibi aşkla, şevkle çalışmalıdır.” Arıcıoğlu’ndan sonra Yıldız Gençlik Başkanı İsa Özer, gençlerin Avrupa’da binlerce kişinin emekleriyle kurulan camilere sahip çıkmaları gerektiğini belirterek sorumluluk sahibi bir neslin önemine vurgu yaptı. Programda konuşma yapan Cemiyet İmam Hatibi Muhittin Akkiraz ise, gençlerle gurur duyduğunu belirterek, ibadetteki devamlılığın önemine değindi. Yapılan duadan sonra ilahiler söyleyerek hoş vakit geçiren gençler, en kısa zamanda tekrar buluşmak istediklerini belirttiler. İtalya’da Bilgi Yarışması bölge finalleri düzenlendi CISMG (Comunita Islamica Millî Görüş) Gençlik Teşkilatı, 2013 yılı Bilgi Yarışması`nın bölge finallerini gerçekleştirdi. Şüheda Genç CISMG Gençlik Teşkilatı 2013 Bilgi Yarışmaları İtalya finali, Imperia Şubesinde, Como ve Milano’dan gelen yarışmacıların katılımıyla yapıldı. Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Aydın, yarışma öncesi ve sonrasında yaptığı konuşmalarda, önemli olanın yarışmalarda derece almak değil, bu tür aktivitelere katılmak ve bilgi çıtasını yükseltmek olduğunun altını çizdi. Meslek Eğitim Fuarı’na yoğun katılım Mustafa Erkuş IGMG Württemberg Bölgesi Gençlik Teşkilatı, Kadınlar Gençlik Teşkilatı ve Üniversiteliler Birimi tarafından organize edilen Meslek Eğitim Fuarı (MEF)’nın üçüncüsü düzenlendi. Coşkulu bir kitlenin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen program Stuttgart Vaihingen Üniversitesi’nde düzenlendi. Fuara, T.C. Stuttgart Başkonsolosu Mustafa Türker Arı, Württemberg Bölgesi Eğitim Başkanı Eyüp Esen ve IGMG Üniversiteliler Başkanı Taner Şube Başkanı Celal Koyuncu ise gençliğin toplumsal yaşamda dikkat etmesi gereken noktalar ile dinî hassasiyet konularına dikkat çekti. 13-18 ve 18-25 yaş kategorilerinde yapılan yarışmalarda küçüklerde birinciliği Milano Şubesinden Ahmet Tutkun alırken, büyüklerde birinci Imperia Şubesinden İsmail Avcı oldu. Imperia Şubesinden Şuayb Karadeniz, Milano Şubesinden Cihan Dural ve Bekir Karakılıç ile Como Şubesinden Yusuf Altınkaya da dereceye giren isimler arasında yer aldılar. Doğan da katılarak kısa selamlama konuşmaları yaptılar. Uzun süren zahmetli bir hazırlık dönemini ardında bırakan fuar, gençlerin beceri ve yeteneklerine uygun meslek ve üniversite seçimlerinde onlara danışmanlık hizmeti sunulmasını sağlamak ve gençlerin bu konularda doğru kararlar alabilmelerine yardımcı olmak amacıyla gerçekleştirildi. Bu amaçla oluşturulan standlarda 30 meslek dalı, gönüllü üniversite öğrencilerinin anlatımıyla katılımcılara detaylarıyla tanıtıldı. 120 meslek danışmanının hazır bulunduğu, MEF’in açılış konuşmasını yapan Württemberg Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı Fatih Kara, konuşmasında bu yıl üçüncüsü düzenlenen programın gayesi ve yapılan ca- Hüseyin Aydın İki bölüm şeklinde gerçekleştirilen programın birinci bölümünde Victoria devri anlatılırken, ikinci bölümde William Abdullah’ın hayatı ele alındı. “W. Abdullah’ın yapmış olduğu faaliyetlerin anlamını kavramak için Victoria devrini anlamak gerekir.” diyen Özdemir, öncelikle İngiltere Kraliçesi Victoria’nın ve onun hüküm sürdüğü devrin tarih sahnesindeki yerini anlattı. Seminerde 60 sene iktidarda kalan Victoria’nın (1837-1901) bu süre zarfında teknoloji, ekonomi ve bilim alanındaki değişimlere öncülük ettiği belirtilirken, İngiltere’de çıkan ray sisteminin, ulaşımın hızlı bir şekilde gelişmesine ve iletişim alanındaki gelişmelerin medyanın bir güç unsuru olmasına yol açtığı ifade edildi. “Sanayi devriminin teşkili ve buharlı makinelerin gelişimi işçi sınıflarının oluşmasına yol açmıştır. Bu adaletsizlik, W. Abdullah’ın harekete geçmesinde önemli rol oynamıştır.” diyen Özdemir, programın ikinci bölümüne W. Abdullah’ın hayatındaki kilit bir hadise ile başladı: “81 yaşında vefat eden Victoria, ölümüyle tüm İngiltere’yi yasa boğar. Arkasında iktisadi anlamda fevkalede güçlü bir İngiltere bırakmıştır. Dünyanın önde gelen liderlerinin katıldığı büyük bir cenaze töreni düzenlenir. Davetliler arasındaki Hintli Süvari Birliği tören alayından geçerken, W. Abdullah’ı görünce tekbir getirir. Herkesin dikkati oraya çevrilmiştir. Aslında şaşırılacak bir şey yoktur, çünkü o İslam’ı Büyük Britanya’ya taşıyan şahsiyettir.” Bu olay çerçevesinde seminerde, W. lışmalar hakkında kısa bilgiler verdi. Bundan önceki yıllarda da yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programda yine Almanya’da yetişen ve başarılı bir kariyer sahibi olan gençlerin başarı hikayeleri kendileri tarafından katılımcılara anlatıldı. Bunlardan Deniz Güzelocak, Dr. Tuba Işık, Amelie Grohe, Till Surek gibi gençler, meslek eğitiminde neler yapmak gerektiğini ve kendilerinin yaptığı başarılı çalışmaları içeren bilgiler sundular. Programın kapanışında fuara büyük katkılar sağlayan sponsorlara verilen plaket ve hediyelerin ardından mesl,eklerle ilgili standlar ziyaret edildi. Gençlere meslek ya da üniversite seçimlerinde geç kalmamaları ve ilerde sorunlarla karşılaşmamaları noktasında önemli bir Abdullah’ın (1856 – 1932) Liverpool’da doğmuş, İngiltere asıllı bir hukukçu, jeolog ve gazeteci olduğu belirtildi. Özdemir konuşmasına şu bilgileri aktararak devam etti: “W. Abdullah, verdiği konuşma ve makaleleri ile tanınır. Onun yaşadığı zamanda İngiltere’de adaletsizlik, güvenlik ve sefalet gibi sorunlar yaşanıyordu. O da bu sorunlarla yakından ilgileniyor, bir çözüm yolu arıyordu. Fas’a hastalığı nedeniyle giden W. Abdullah’ın, İslam’ı seçmesindeki en önemli nedenlerden birisi de, İslam’ın cemiyet sorunlarına karşı önerdiği çözümler ve ümmet kavramıdır. Nitekim Liverpool’a geri döndüğünde bir makale ile Müslüman olduğunu ilan eder, fakat o devirde Britanya’da Müslüman olmak ve bunu ilan etmek zordur; neticede W. Abdullah lanetlenir. O, İslam’ın, sınıf farkı gözetilmeksizin bir işçinin bir lordla eşit tutulması fikrini benimser ve Liverpool’da ilk İslam Enstitüsü’nü kurar; böylece ülkedeki Müslümanlara din, doğu dilleri ve fotoğrafçılık dersleri ile cenaze namazı gibi imkânlar sunar. Bir kadının W. Abdullah’tan çocuğuna sahip çıkmasını istemesi üzerine de İngiltere’nin ilk yetimhanesini açar. Ayrıca ‘The crescent’ (Hilal) adlı bir gazete çıkarır. Gazetenin ilk cümlesi tüm çabalarını özetler niteliktedir: ‘Görünümümüz için herhangi bir özürde bulunmayacağız; çünkü gerekli olmadığını düşünüyoruz. Başarılarımızın, varlığımızı haklı çıkaracağını umut ediyoruz.’” Programda, W. Abdullah’ın yapmış olduğu faaliyetler esnasında (1880 – 1907) ülkede 250 ailenin Müslüman olduğu belirtilirken, o zamanın medya algısı ve W. Abdullah’ın bu algı içerisindeki başarısı ile ilgili de bilgiler sunuldu. destek sunan fuar, katılımcılara bölgedeki eğitim imkânlarını detaylı bir şekilde sunmasıyla ziyaretçilerden büyük beğeni topladı. camia | 17 Mayıs 2013 Gençlik | 21 “Ümitle kardelen gibi güneşi beklemek” Gladbeck’te Somali yararına futbol turnuvası Alpes Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) “Ümitle kardelen gibi güneşi beklemek” sloganı altında Yatılı Eğitim Semineri gerçekleştirdi. IGMG Ruhr-A Bölgesi Gladbeck Ravza Camii Gençlik Teşkilatı, Somali’de yapılması planlanan “Su Kuyusu Projesi” yararına futbol turnuvası düzenledi. Şubelerdeki KGT yöneticilerine yönelik seminer programı 27 katılımcıyla gerçekleştirilirken programa KGT Bölge Başkanı Melek Özkan da katıldı. Misafir hatibeler Semra Şimşek ve Tuğba Memba eğitim programının amacını ve teşkilat yapısını seminerleriyle izah ettikten sonra “Biz kimiz?” ve “KGT, görevleri ve idarecileri” adlı seminerleri sundular. Seminerlerde gençlerin sorunları hakkında bilgi verildikten sonra yapılan çalışmalarda asıl motivasyonun “İşin başında heyecan, sonuna kadar da istikrar” formülüyle elde edilebileceği belirtildi. Melek Özkan ise, gençlerin eğitimi ile alakalı şunları söyledi: “Biz, gençlerimizin eğitimi ile alakalı Necip Fazıl Kısakürek’in şu düsturunu benimsiyor ve gençlerimizin bu düstura uygun yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz: ‘Kim var? diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert; ben varım, cevabını verici, her ferdi, benim olmadığım yerde kimse yoktur, fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik...’ Bu anlamda seminerimizin meyvelerini en kısa zamanda vereceğine inanıyor, böyle çalışmaların devam etmesini niyaz ediyoruz.” Motivasyon ve sorumluluk duygusu hakkında geniş bilgilerin verildiği eğitim programının ardından evrâd-ı şeriflerin okunduğu, sohbet halkalarında faydalı tavsiyelerin paylaşıldığı Yatılı Eğitim Semineri, toplu hâlde yapılan dua ile sona erdi. Katılımcı gençler, bilgi ve farklı aktivitelerle dolu bir şekilde geçirdikleri programdan memnun bir şekilde ayrıldılar. Aydın Yaz Düzenlenen turnuvada bir taraftan dostluklar pekiştirilirken, diğer yandan gençler spor yoluyla yapılan yardımlaşmanın en güzel örneğini sergilediler. 16 takımın katıldığı turnuva sonunda dereceye giren takımlara ödül ve kupaları Gladbeck Belediye Başkanı Ulrich Roland, Gladbeck Cemiyet Başkanı Mehmet Övün ve Türk Veliler Birliği Başkanı Süleyman Koşar tarafından takdim edildi. Turnuva galibi Essen Merkez Müslüman Ve- Lauchringen’de görev değişimi RNS’te Yatılı Eğitim Semineri Rhein Neckar Saar Bölgesi 13-17 yaşları arasındaki gençlere yönelik eğitim kampı düzenledi. Bölgede hizmet veren şubelerden gençlerin katılımı ile gerçekleşen Yatılı Eğitim Semineri’nde gençlere okul başarısına ulaşma ve toplumsal hayatta manevi değerlerin korunması yolunda dikkat edilmesi gerekenler gibi çeşitli konularda seminerler verildi. Viernheim Camii İmam Hatibi Abdülmetin Meral ise “Haramlar ve helaller” konulu semineriyle gençlere uyarılarda bulundu. Gençlerin sorularının cevaplandırıldığı seminer programının ikinci gününde çeşitli sosyal aktiviteler ve spor faaliyetleri de gerçekleştirildi. Katılımcıların verimli zaman geçirmelerine olanak sağlayan eğitim programı, seminer ve boş zaman değerlendirmeye yönelik faaliyetlerin ardından sona erdi. liler Birliği takımı olurken, en çok gol atan futbolcu ise yine Essen Müslüman Veliler Birliği takımından oldu. Turnuvayı düzenleyen Ruhr-A Bölgesi Gladbeck Ravza Camii Gençlik Teşkilatı Başkanı Yusuf Övün, turnuvayı başarılı bir şekilde bitirmenin kendileri adına çok sevindirici olduğunu ve bu vesile ile Somali’deki kardeşlerimize yardımcı olabilmenin gururunu yaşadıklarını ifade etti. Övün ayrıca turnuvaya katkıda bulunanlara ve katılımından dolayı Gladbeck Belediye Başkanı Roland’a teşekkür etti. Hamburg KGT’den futbol turnuvası Ali Atik Necla Aslan Freiburg Bölgesi Lauchringen Cemiyetinde yeni Gençlik Teşkilatı (GT) Başkanı göreve geldi. Hamburg Kadınlar Gençlik Teşkilatı şubeler arası futbol turnuvası düzenledi. Lauchringen Cemiyeti Gençlik Teşkilatı Başkanlığını 6 yıldır başarı ile yürüten Deniz Karacan, görevi çalışma arkadaşı olan Serhat Aşık’a devretti. Bölge GT Başkanı Ahmet Koç ve Teşkilatlanma Başkanı Fatih Özdemir’in de hazır bulunduğu başkanlık değişiminde, eski Başkan Karacan kendisine destek veren arkadaşlarına teşekkür edip Aşık’a yeni görevinde başarılar diledi. Görevi yeni devralan Aşık ise, bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmeye gayret edeceğini belirterek uzun yıllardır göstermiş olduğu emeklerden dolayı Karacan’a şükranlarını sundu. 7 şubenin katılımı ile gerçekleşen futbol turnuvasına ilgi yoğundu. Şubelerin kadınlar teşkilatı idarecileri de futbol turnuvasında yarışan genç kızları tribünlerden desteklediler. Büyük bir çoşku içinde, kıyasıya mücadelerle geçen turnuvada birinci Harburg Şubesi, ikinci Merkez Şubesi üçüncü ise Schnelsen Şubesi oldu. Turnuvanın sonunda birinci olan şubeye kupa diğer katılımcılara ise madalya takdim edildi. Turnuvada hakemlik yapan genç Müslüman bayanın profesyonel futbol oyuncusu olması da genç kızların beğenisini kazanırken, turnuvaya gösterilen yoğun ilgi bu tür sportif faaliyetlerin sıklaştırılması gerektiğini de bariz bir şekilde gösterdi. 22 | Hasene camia | 17 Mayıs 2013 Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startı verildi IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Avusturya, Hollanda, Fransa, Danimarka, İsviçre ve Almanya’nın değişik bölgelerinden gelen 25 bölge temsilcisinin katılımıyla 2. Bölge Temsilciler Toplantısı’nı gerçekleştirdi. 16 Mayıs’ta başlatılacak olan Ramazan Kumanya Kampanyası hakkında gerekli bilgilendirmelerin yapıldığı toplantıda bölge temsilcilerine kampanya için hedefler verildi. Açılış Kur’ân’ı Kerîm’i ile başlayan toplantıda Hasene Başkanı Mesud Gülbahar kısa bir selamlama konuşması yaptı. Güven bir nimettir, bir emanettir Toplantının hayırlı geçmesini dileyerek sözlerine başlayan Gülbahar, “Çalışmalarımızın temelinde ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ hadisi yatmaktadır.” dedi. Güven faktörünün çalışmalarda taşıdığı önemin altını çizen Gülbahar şunları ekledi: “Bizler aracılığı ile yardımlarını ulaştırmak isteyen yardımseverlerin güveni bizim için çok önemli. İnsanlar bizlere güveniyor. Bu bir nimettir, bir emanettir. İşte bu güvenden aldığımız destekle Somali’deki eğitim merkezimizin çalışmaları devam ediyor, Bosna’da aşevi çalışmalarımız devam ediyor, Van’da yaşanan depremin ardından şehrin tekrar ayağa kalkmasına katkı sağlayacak bir yurt çalışmasının içerisindeyiz.” Ramazan Kumanya Kampanyası’nın startını verdiklerini ifade eden Gülbahar, kampanya hakkında “Ramazan ayında kumanyalarımız dağıtılırken diğer taraftan da yetimlerimizle buluşacak, onlara hediyelerini vereceğiz. Ramazan ayında Suriye’den Türkiye’ye gelen mültecilere yönelik valilikler ve belediyelerle işbirliği içerisinde yürüteceğimiz iftar çadırlarımız 25 bin kumanya, 25 ülkede, Türkiye’de 25 ilde Bölge Temsilciler Toplantısı’nı senede 4 defa yaptıklarını söyleyen Hasene Başkan Yardımcısı Mustafa Uyanık ise, konuşmasına çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bölge temsilcilerinden bekledikleri çalışma listelerinin takibini yaparak başladı. Ramazan Kumanya Kampanyası’na dair bilgilendirmede bulunan Mustafa Uyanık şunları söyledi: “25 bin kumanyayı 25 ülkede, Türkiye’de 25 ilde dağıtımları planlıyoruz. Ülkelere gidecek gözlemcilerimizbelirlendi. Ramazan’da Türkiye’de izinde olan siz bölge temsilcilerimizden de dağıtımlarımız esnasında istifade edeceğiz. Sizler bölgelerde kurduğunuz komisyonlarla işleri takip edeceksiniz. Kampanya kapsamında bölgelerimize hedefler de verdik. Spor klübleri, hemşehri dernekleri gibi yerlerde ve marketlerde kampanyamızı dağıttığımız tanıtım materyalleri ile en güzel şekilde tanıtacağız. 1 Haziran’da kumanya gözlemcileri ülke sorumluları ile, 15 Haziran’da ise tüm kumanya gözlemcileri ile biraraya gelerek gerekli bilgilendirme toplantısını yapacağız. Ben şimdiden onbinlerce aileye, yüzbinlerce kişiye sevinç olacak kampanyamız için hayırlı olsun diyorum.” dedi. Toplantıda Ramazan Kumanya Kampanyası’na katılacak gözlemcilerin ülke dağılımları ve kampanyanın aşamaları hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Buna göre; kumanya paketleri bir ay yetecek içeriğe olacak.” dedi. Son olarak 19 Mayıs Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde büyük bir Hasene standının yer alacağını ifade eden Gülbahar, “Hasene standına tüm kardeşlerimizi bekliyoruz” dedi. Toplantıda Yönetim Psikolojisi Uzmanı İbrahim Zeyd Gerçik “Güvenli ve ilkeli duruş” başlıklı bir seminer verdi. Bir kurumun, bir şahsiyetin öncelikle ortaya koyması gereken şeyin güven olduğunu ifade eden Gerçik, “Bir yapının, bir kuruluşun köklü olabilmesi için güven duygusu verebilmesi gerekir.” dedi. Kurumların köklü olması ve uzun ömürlü hizmet yürütmesinde sürekli öğrenmenin, kendini yenilemenin önemine değinen Gerçik, bunu şu örnekle açıkladı: “Osmanlı gittiği her coğrafyaya iki ağaç dikmiştir. Biri çınar ağacı, diğeri ise selvi ağacı. Çınar ağacı köklülüğü ve uzun ömürlülüğü; selvi ağacı ise sürekli öğrenmeyi, yenilenmeyi ifade eder. Çınar ağacı yatırımını köklere yapan bir ağaçtır. Bir çınar ağacı ekildiği zaman en az 40 yıl gövdesinden önce köklerine yatırım yapar. O yüzden daha uzun ömürlüdür.” Toplantıda 2013 Ramazan Kumanya Kampanyası’nın spot filmi de gösterildi. sahip. Kampanyayla sadece kumanya dağıtımı gerçekleştirilmeyecek; aynı zamanda yetimler de ziyaret edilecek, onlara hediyeleri verilecek. Dağıtımların yapılacağı ülkeler tespit edilirken ise örneğin Somali’de olduğu gibi Hasene’nin kalıcı projelerinin bulunduğu ülkeler, yetim ve su kuyusu projelerinin yapıldığı ülkeler, mağduriyet ve acil yardımın gerçekleşmesi gereken ülkeler dikkate alındı. Bu şekilde Afrika’da 15, Ortadoğu’da 4, Balkanlarda 2, Kuzey Afrika’da 1 ve Asya’da 3 ülkede kumanya dağıtımları olacak. Türkiye’de ise batısıyla, doğusuyla her bölgede kumanyalar dağıtılacak. Bir gün boyunca süren toplantıda bölge temsilcilerine kumanya kampanyasının tanıtım materyalleri de dağıtıldı. Başarı nasıl sağlandı? Toplantıda geçtiğimiz sene bölge olarak kumanya kampanyasında başarı gösteren kişilere de söz verildi. Güney Hollanda temsilcisi Tahir Karademir: “Kadınlar Teşkilatı, Gençlik Teşkilatı, Kadınlar Gençlik Teşkilatı Hasene Temsilcileriyle sıkı bir iletişim içerisinde olduk. Cuma günleri cuma namazından Murat Kubat önce konuşmalar yaptık. Cuma namazı çıkışında standlarımızda bilgilendirmede bulunduk. Tanıdığımız işadamlarına gittik ve onlara kampanyamızı tanıttık. Basın hususunda yerel gazetelerimize verdiğimiz reklamlar ile güzel bir kampanya dönemi geçirdik.” Fransa – Alpes Bölgesi Temsilcisi Yusuf Çakır ise “Bizlere verilen hedefleri baz almadım. Sadece birim başkanlarımızı, şube başkanlarımızı motive ettim. Sıkı bir takiple birlikte başarı kendiliğinden geldi. Moral ve motivasyonun önemli olduğunu düşünüyorum.”dedi. Württemberg Bölge Temsilcisi Mehmet Atasoy; “Takip, takip, takip. Şubeleri kendi aralarında yarıştırıyoruz. Bütün birimleri ha- rekete geçiriyoruz. İyi takip ettiğiniz zaman sonuç da başarılı oluyor.” dedi. Toplantı sonunda Su Kuyusu Projesi ile ilgili olarak bölgelerin yıllara göre açtırdığı su kuyuları sayıları verildi ve mevcut yaşanan sıkıntılardan bahsedildi. Ufak bir bilgi eksikliğinin dahi işlemleri uzattığı vurgulanırken, bilgilerin çok kısa zamanda ve doğru bir şekilde ulaştırılması istendi. Hasene’nin kumbara çalışmalarını organize eden Adnan Sağlam kumbara çalışmaları hakkında kısa bilgilendirmede bulundu ve çalışmaları 5500 kumbara ile başlatacaklarını ifade etti. Toplantı dilek ve temennilerin paylaşılması ve toplu fotoğraf çekilmesiyle son buldu. 24 | Fotoğraflarla Faaliyetler CIMG (IGMG Fransa) Alpes Bölgesi umre kafilesi mayıs ayının başında kutsal topraklardan döndü. Havaalanında bölge idarecileri ve yakınları tarafından karşılanan kafile üyeleri, umre için ayrılan iki haftayı en iyi şekilde değerlendirdiklerini belirtti. Kendilerine sunulan hizmetten ötürü CIMG yetkililerine teşekkür eden kafilenin büyük bir çoğunluğunun gençlerden oluştuğu gözlemlendi. camia | 17 Mayıs 2013 Ku lübü, Norveç Oslo Şu besi Çocuk ığı Ma ide-i Ku r’an Bölgesin in hazırlad standı açtı. İkinci el Prog ra mı’nda kitap nttan elde edilen kitapların satıldığı sta lüpleri Oslo, Ku gelir, Norveç Çocuk nd şu belerinin sa Stavenger ve Kristian Kuyusu ProjeSu ortaklaşa tertip ettiği ak. si ya ra rına ku llanılac Hannover Şubesin in bu yıl altıncısını gerçekleştirdiği Kan Bağışı Programı, Şube Tanıtma Başkanı Adem Yiğit’in başkanlığında yapıldı. Şube GT ve KGT’nin yürüttüğü bağış programında yaklaşık 400 kişi kan verdi. Şube idarecileri, bağışın amacının hastaların ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve onlara yardım etmek olduğunu belirterek bu tarz projelerin devam edeceğini belirttiler. Ruhr A Bölgesi Gelsenkirchen Buer Cemiyetinin ana sınıfı öğrencileri “Beni dinlemek ister misin?” başlığı altında velilere yönelik bir program düzenledi. Katılımın yüksek olduğu programa büyük bir heyecan la hazırlanan minikler okudukları şiir ve ilahilerle ilgi çekti. Ailelerin minik öğrencilere hediyeler verdiği programda, cemiyet eğitimcileri Elif Karabay ve Tuba Dede’ye katkıları sebebiyle teşekkür edildi. Freiburg Bölgesinde, Hüfingen ve çevresine hizmet veren Tuna Cemiyeti’nin düzenlediği kermese kötü hava şartlarına rağmen yoğun katılım oldu. Komşu cemiyetler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının da iştirak ettiği kermeste cemiyet üyeleri ve aileleri tanışma imkânı buldular. Yöresel yemeklerin sunulduğu programdan elde edilen gelir cemiyetin temel ihtiyaçlarının karşılan masında kullanılacak. ppertal Yunus Düsseldorf Bölgesi Wu rulu ToplanEmre Camii Yönetim Ku Mali İşler tısı gerçekleştirildi. Şu be ’ın ba hçesinde Sorum lusu Sabri Özkan ppertal düzenlenen toplantıda Wu değerlendirildi. Şu besinin faaliyet planı du. Toplantı ikram la son bul Ruhr A Gladbeck Ravza Camii Gençlik Teşkilatı Başkanı İlyas Şengül önderliğinde düzen lenen Birlik ve Beraberlik Gecesi, gençlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. “İman ve Allah’a imanda bilinmesi gerekenler” konulu seminerin ardından ikramın yapıldığı programda gençler bir araya gelerek sohbet etme ve birbirlerini daha yakından tanıma imkânı buldular. lgesi, AleRhein Neckar Saar Bö en inşaat sür de mi İslam Cemiyetin lı yapılan aç am tek çalışmalarına des leştirildi. çek ger la ılım kermes yoğun kat ı olarak ac uşm kon se İki gün süren kerme e hitap aat cem lu loğ katılan Ömer Dönge cuklar için de ederken, programda ço Cemiyet Başldi. edi oyun alanları tesis gramda yaptığı pro nci kanı Sami Değirme aatini en kısa konuşmada cem iyet inş dıklarını belirtti. nla pla zamanda bitirmeyi Düsseldorf Bölgesi Wuppertal Yunus Emre Camii Eğitim Başkanlığı 4’üncü Aile Eğitim Seminerini gerçekleştirdi. Gençlik Lokalinde düzenlenen seminerin bu seferki konusu “Vesvese ve şeytanın hileleri” idi. Eğitimci İsmail Yetiş tarafından gerçekleştirilen seminerde ailelere vesvesenin nasıl meydana geldiği, şeytanın bu konudaki hileleri ve vesveseden kurtulmanın yolları pratik örneklerle anlatıldı.