T.B.M.M. B : 8 6 2 9 . 4 . 1 9 9 7 0 : 1 dilmez aymazlığımızdan

advertisement
T.B.M.M.
B:86
29.4.1997
0:1
dilmez aymazlığımızdan kaynaklanmaktadır. Her fırsatta belirtmeye çalıştığım gibi, Osmanlı Türk Devletinin gerilemeye, zayıflamaya ve çöküşe doğru sürüklendiği tarih kesitlerinin, denizler­
deki hâkimiyet ve çıkarlarımızın ihmal edildiği tarih ve olaylarla kesişmesi, bir tesadüf olarak değerlendirilmemeUdir. Bütün tarihimiz ve yaşadığımız olaylar, denizciliğimizle ve bu alanda yaşa­
nan olaylarla birlikte incelendiğinde, ihmallerimizin bize ne denli ağır faturalar ödettiğini, hem ya­
kın hem de uzak tarih göstermektedir.
7 Ekim 1571 tarihinden itibaren; yani, İnebahtı Lepant mağlubiyetinden başlayarak, 1770 Çeş­
me faciasına ve onu takip eden 20 Ekim 1827 Nâvarin faciasına varana dek geçen bellibaşlı deniz­
cilik olayları, koca bir imparatorluğun çöküşünün çok önemli kilometre taşlarıdır. Konumuz ve za­
man, bu görüşümü size uzun boylu izah etmeme müsait olmadığı için, bu kadarına işaret etmekle
yetiniyorum.
Ülkemizin, bölgemizdeki ve dünyadaki yeri, gücü bakımından, içte ve dışta bugün çektiğimiz
sıkıntıların bir temeli de, denizcilik ve deniz ticareti alanındaki duyarsızlığımızın ve aymazlığımı­
zın eseridir.
Önergemizle ilgili olarak, bu noktada acilen ele alınması gereken bir husus da, Çanakkale Bo­
ğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazını kapsayan Türk boğazlar bölgesinin önemi ve güvenli­
ğidir. Bugün, tek cümleyle söylemek gerekirse, aynen denizciliğimizde olduğu gibi, hem boğazlar
bölgemizdeki ülkemizin hayatî çıkarlarına yeterli önem verilmemekte hem de bu bölgedeki can've
mal güvenliği ağır bir tehdit ve tehlike altında bulunmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1453 ilâ 1774 yılları arasında boğazlar bölgesi, eksiksiz
şekilde egemenliğimiz altındaydı. Bakınız, bölgenin önemi, sadece bu bölgeyi kapsayan kaç tane
değişikliği ve kaç tane dayatmayı tarih sahnesine getirmiş: 10.7.1774'te Küçük Kaynarca Antlaş­
ması, 23.12.1789'da boğazlardan geçişle ilgili Rusya ile yapılan anlaşma, 6.1.1809 Türk-İngiliz
Antlaşması, 2.9.1829 Edirne Antlaşması, 13.7.1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, 3.3.1856 Paris
Antlaşmasi, 13.3.1871 Londra Antlaşması ve Sevr'den, Mondros'tan sonra, 24.7.1923 Lozan Bo­
ğazlar Sözleşmesi, 20 Temmuz 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi. Yani, yakın tarihimizde yer
alan bu antlaşma Ve sözleşmelere konu olan boğazlar bölgemizin, ülkemiz ve ülkemizin egemenli­
ği için ne denli önem taşıdığı ve dünya güçleri için ne denli önemsendiği, sanırım, bu tarih pers­
pektifi içinde anlaşılacaktır. Bunları takip eden yakın dönemde de, ülkemizin onaylamamış olma­
sına rağmen, boğazlar bölgesini ilgilendiren 1958 Cenevre Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi
ile 1982'de düzenlenen Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi de, boğazlar bölgemizi ilgi­
lendiren önemli tarihî belgelerdir. <•
'
Akıp geçen tarih süreci içerisinde, boğazlarımızdaki egemenliğimiz sürekli sınırlama ve da­
raltma girişimleriyle karşılaşmış, uluslararası hukuka konu teşkil etmiştir. Bu nedenle, egemenlik
hakkımızı, bir liman ve kıyı devleti olarak kullanmak suretiyle, boğazlar bölgemizde yapacağımız
düzenlemeleri, serbest geçiş kuralı ile zararsız, güvenli geçiş kuralını özenle bağdaştırarak yapma­
mız ve dikkatle uygulamamız gerekmektedir. Zira, dünyadaki gelişmeler, boğazlar bölgemizin
önemini kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkarmıştır ve çıkarmaya devam etmektedir.
Kazak ve Azerî petrolleri, bildiğiniz gibi, son yüzyılın enerji kaynakları üzerindeki güçlü dev­
letlerin bir çekişme alanı halindedir ve çeşitli savaşların temel sebeplerini teşkil etmiştir. Dağılan
Sovyetler Birliği sonrasında, Rusya Federasyonu, Baltık Denizindeki limanlarını kaybetmiştir, sa­
dece, Novorossisk ve Soçi Limanlarıyla Karadenize açılabilmektedir.
Baltık Denizinde, Leningrad Limanı, doğa koşulları nedeniyle verimli olmamakta, Barcnts
Denizindeki limanları ise, hemen her mevsimde buzlarla»kaplı olduğu için ve ayrıca konumları ne­
deniyle deniz taşıtmacılığına cevap vermediği için muattal durumdadır. Karadenizdeki Yalta, Si-390-
Download