Macit Gokberk

advertisement
FELSEFE TAR1Hi 0ZER1NE DO~VNCELER : 1
NICOLAI HARTMANN 'IN «PROBLEMLER TAR1Hi))
GbRD~D
Macit Gokberk
Nicolai Hartmann (1882-1950) felsefe tarihinin ne oldugu,
felsefenin ozii ile s1ki s1kiya ilgili olan tarihinin ne bakimdan, nas1l i~lenmesi gerektigi konusundaki dii~iincelerini, ilkin Prusya
Bilimler Akademisi yaymlan arasmda c;;1kan «Der philosophische
Gedanke und seine Geschich te)) ( <<Felsefi Dii~iince ve Tari hi)))
adh incelemesinde 1 derlitoplu olarak gostermi~tir. Bu inceleme
Nicolai Hartmann'm felsefe tarihi yazarhgmda e~siz bir ba~an
say1lan i g. yiizy1l sonlanndaki biiyiik felsefe tarihleri ile bir tartl~mas1dir.2
Felsefe tarihinin bu <<klasik donemi)) neyi ba~arm1~ti? Ortaya koydugu yapit ne bi\:im bir ~eydi? Nicolai Hartmann'a gore,
giiniimiizde felsefe tarihinin «klasiklerine)) kaq1 bir ~iiphe uyanm1~tir . Biiyiik bir c;;ah~kanhgm iiriinii olan, her biri birka\: cilt
,,
1
Nicolai Harbnann : Der philosophische Gedankc und seine Geschichte. AU3
den Abhand\u!~gen der Preussischen Akademie der Wissenschaften. Jalugang 193G.
Phil.-Hist. Klas<>c. Nr. 5) , Berlin 193G. ( Makalenin ii;inde verilen sayfa 1111maralar!
bu eserle ilgilidir) .
2
Johann Eduard Erdmann, August Brandis, Heinrich Ritter, Karl Prantl,
Eduard Zeller, Kuno F ischer, Wilh elm Winclclbcn d v .b. P-'n Udas ikl e~mi§ denebil e~ek eserleri dii§iiniilsiin. (s. 7) .
124
tutan bu eserlerde felsefi dii~iincenin ge<;:mi~inin, olu~unun iyice
b~lirtildigine, saglam olarak bilinip sakland1gma yiizy1hm1zm ba.5 lannda oldugu gibi - art1k inamlmamaktad1r. [elsefe tarihi, ogretim konusu olarak da, ara~tirma al.am olarak da, giiniimiiziin bir kaygm olmu~tur. Demek ki, Hegel'den h1z almarak
hemen onun oliimiinden sonra ba~lam1~ olan felsefenin geli9me
tablosunu <;:izmek denemeleri ama<;:larma ula9amam19lard1r.
Bu ba9ans1zhgm nedenini Nicolai Hartmann sozii ge<;:en felsefe tarihi ara9tirmalannm ana tutumunda bulur. Bu <;:ah9malar
bu t utumlan ile sonunda ortaya sadece bir y1gm gorii9 ve anlay19m relativismini sermi9lerdir. Felsefe tarihi i<;:inde bir yonelim
arayan bir kimsenin kaq1sma, bu felsefe tarihlerinde yap1ld1g1
gibi, sistem ve ogretilerin sonsuz bir <;:oklugu pkanhrsa, bu kimse dogrn yolu bulamad1ktan ba9ka umutsuzluga <la dii9mii9 olur.
Bu boyle olmu9tur, <;:iinkii felsefe tarihinin bu klisik yazarian, ba9hca, dii9i.inceleri, ogretileri, gorii9leri ve sistemleri ele aln11~lardir. Her dii9iiniirde hep 9unu soruyorlard1: <(Ne ogretti,
ger<;:ekten gozoniinde bulundurdugu neydi, ne gibi biitiincii bir 7
gorii9e varmak istiyordu?», ((Neyi g0rdii, neyi kavrad1, neyi b.ildi, \ '
geriye ne gibi kazan<;:lar birakt1?» diye sormuyorlardi. Ger<;:1 bu J
\ tutumda yer yer birtakim kahc1 olan kavray19lar da (Einsichten)
belirtilmi9tir. Sonra: felsefe tarihinin bu biiyiik ustalanmn filozoflarm dii9iince yap1lanm yeniden kurmaktan ba9ka bir 9ey yapmad1klan elbette soylenemez. Onlar baglant1lan, kaq1thklan,
baghhklan, yonelim ve egilimleri, bunlann birbirleri i.izerindeki
etkilerini de i9lemi9lerdir. ~urada burada ele9tirici clii9iinceleri
de eksik degil. Ancak h.ep.sinde goze <;:arpan: ele ald1klar1 sisteml;erin biiyiisilne kendilerini kaptITm19 olmalandir. Bunlar kendi
dii9iincelerini, inceledikleri biiyiik dii9iiniiriin tutsag1 yaparak
o_zgi.irltiklerinden olmu9larchr. Bir sistem i<;:in tutarh olmayan her
dii}iince gozle_rinde uygunsuzdur, tarihe bile aykindir, dolay151yla
r ~ddedilir . Boyle bir felsefe tarih<;:iligi de, ancak diinya tasavvurlan ile sistemlerin bir siralanmasm1 ortaya koyabilirdi.
Arna sist~~ler dedigimiz de, onceden planla9t1nlm19 anlay19larm iiriin endir; dolay1siyle - diyor Nicolai Hartmann _ aslmda ~elsefenin y~mlm~land1r.. Sistemler fe~sef~de gelip ge<;:ici
olan, h1<;: olmazsa ?upheh say1l.ab1~e~ek 9ey.lerdir. S1stem bi<;:iminde
bize anlat1lanlar, msanm b1lg1lennm deg1l, yamlmalannm tarihirlir. Boyle anla91lan ve anlat1lan bir felsefe tarihi de bilimin gii-
' 125
venilir gidi~inden yoksundur, Kant'm dedigi gibi «el yordarm ile
etrafi bir yoklamad1r.>>
Nicolai Hartmann'a gore felsefe tarihindeki bu tutum yeni
degildir; ta Antik <;;agdaki Doksograflar ile a~1mlay1c1lara (Kommentatoren) kadar geri giden felsefe kaq1smda popiiler bir davram~tan dogmu~tur. Once goze ~arp1c1, giiriiltiilii ve renkli olan,
iizerinde durulup konu~ulan, iine ula~m1~ olan gosterilmek istenmi~tir. Bu gibi ~eyler de, problemler iizerindeki sessiz sedas1z, sonu~lannda gosteri~siz olan ~ah~malarda degil de, samlardan kurulu ogretilerde, diinya gorii~lerinde, sistemlerde bulunabilir. <;;esitli zamanlarda dii~iincenin goz kama~tiran yap1lanna, s1rf bu
yap1lann kendileri i~in, co~kun bir ilgi duyulmu~tur. Pek ~ok da
metafizik ihtiyac1 ya da ger~ekten ka~mak, kimi zaman da dii~iin­
mede sensation'a kaymak, seriivene at1lmak agir basm1~t1r. Bu ~e­
~itten motifler arasmda diinya bilmecesini ~oziilmii~ gormegi istemek, insanoglu i~in oylesine tabii ki, bu motifin ~aglann aki~1
i~inde boY,una siiriip gitmesine hi~ de ~a~mamahchr. i~te, Nicolai
Hartmann'a gore, ~agda~ felsefe tarih~iligi de biitiin bunlann biiyiisiine kap1lm1~tlf.
Felsefe tarihinde diinya gorii~leri ile sistemleri yanyana ya
da arka arkaya dizmek yerine, Nicolai Hartmann felsefenin problemleri iizerine egilmegi, bunlar iizerindeki ugra~malarda elde
edilen kazanf larz belirtmegi one surer. Zaten felsefe tarihi boyunca sistem dii~iincesi yanmda bir de problem dii~iincesini buluruz.
Bu iki ayn dii~iince de iki ayn tutuma dayamr. Bu tutumlann
ozelliklerini Nicolai Hartmann, «dogrulub kavrarm bakimmdan, ~oyle belirtiyor: Hayatta bilgi dedigimiz, bilme ile yamlrna111.ii bir kau~1g1dir . Dogru'nun dolays1z olan bir ol~iitii elimizde
yok. Dogru, ancak bilgimiz ile ta111d1g1m1z bir ~eydir; obje ile
aram1zda bilgimizin arac1hg1 ile kurdugumuz bir ilintidir. Onun
i~in «dogru)) dola~1k bir yoldan yiiriir: dogru oldugunu objede
tamtlamas1 gerekir. Arna hayatta insan bu tamtlamay1 ~ogu zaman bekleyemez: vakitsiz davramp birle~tirir, biitiinler; denetlenmemi~ iiriinleri dogruluk sayar. Bilimler de bundan bi.isbiitiin
kurtulmu~ degildirler: bilimlerde teoriler dogar, iizerlerinde tart1~1hr, ~onunda birak1hrlar. Zaman boyunda bilimler kendilerini
diizelterek ilerlerler; dogrulugunu tamtlayabilen bilgi siiriip
gider.
Felsefede bu bakimdan durum c;;ok daha gii~tiir. Qi.ink.ii fel-
126
sefe, ozii geregi, biitiine, son olana, ilkeye, demek ki smirh bilgi
ile en az kavranabilene yonelir. Bundan dolay1 da felsefe, oteden
oe ri, hep biitiinlemege, yapmtl (construction) ve fantaziye ka<;;m1~t1r. Yap111t1h dii~iinceye de, en c;:ok, ic;:lerine girilemeyen konular yiiziinclen siiriiklenilir. Felsefedeki dii~iiniirlerin daha <;ogu, kafalannda onceclen kurduklan diinya tasanmlarmdan kalkm1~lar, objelerini bu tasanm baglant1lar1 ic;:ine zorlayarak yerle~­
tirmi~lerdir,. i~te boyle kurulmu~ olan dii~iince yap1lan felsefe
sistemleridir. Felsefe sistemleri problemlerin gii<;;liiklerini yenrneden once bir biitiin kurarlar; problernler iizerinde bu biitiin bakimmdan bir yarg1ya vanrlar.
~a
felsefede, bu yapmt1 yanmda, hep bir ba~ka tutum da
olagelmi§tir: Bu tiirlii c;:ah~ma problemlere yonelir; onlan c;:oziimler, ara~t1nr; onlann i<;;ine girer; hi<;; bir ~eyi tamts1z birakmamaga ugra~ir. Ger<;;i bu problemler iizerinde durup dii~iinme­
yi kimi sistem kurucularda da bulabiliriz. Ancak, <;;aglar boyunda
bu iki tip dii~iiniirii birbirinden kolayca da ayirdedebiliriz. Sistem dii~iiniirleri c;:ogunluktadirlar: ilk<;;ag'da Plotinos ile Proklos,
Ortac;ag' da biitiin Skolastikler, Yenic;:ag' da Giordano Bruno,
yv olff, Fichte, Schelling, Hegel, bunlarm hepsi sistemcidirler.
Bunlarm kaq1smda problem dii~iiniirleri pek azdir: Platon, Aristoteles, Descartes, Leibniz, Kant problem dii~iiniirleri grubunda
yer ahrlar. Bunlar dii~iincelerini bir sistem ic;:ine yerle~tirmezler
ya da dii~iinceleri boyuna sistemin d1~ma ta~ar.
Bu dii~iinii~lerden ilki sistemin tutarlzgzna bagh kahr; bu tutarhg1 ne olursa olsun yiiriitmek ister. Bu tutumda esas: problemlerin ic;ine girrnek degil, uygunluktur. Bu yiizden de problemleri zorlamadan olamaz; zorlanm1~ c;oziimleri ortaya koymaktan kac;mamaz. Problemler sisteme ayak uyduram1yorlarsa, bunlan reddetmege, bunlann yanh~ konulmu~ sorular oldugunu
soylemege vanr.
Oteki dii~iinii~ ise problemin tutarlzgzna bakar. Onceden karar vermez; her ~eyin doniip dola~1p varacag1 bir diinya tablosunu onceden c;izmez ya da boyle bir tasanm1 her zaman yeniden
o-ozden ge<;;irmege hazir bulunur. ilkelerini kendisi bulup ileri
0
siirmez, bunlan arar. Hazir buldugu ya da kaq1la~t1g1 problemleri ~1k1~-noktas1 yapar. Yapmak istedigi: problemleri r;ozmektir.
<;ozemezse arama.~ta di~enir; hesaba s1gm1yor diye hi<;; bir problemi reddetmez; uzerlennde durup kahr ve problemler kendisini
v
127
nereye gotiiri.iyorlarsa, o yola girer. Problemlerin tutarhg1, geyaplSlm diizeltmege onu boyuna zorlar. Bu
yiizden - sistem a~1smdan goriildiikte - bu clii~i.inii~ hep «tutars1z» goriiniir. Bu iki dii~iinii~iin yollanm birbirinden kesin
olarak ayiran ~u sorudur: <<Dii~iinmede esas olan dii~iince yap1s1mn birligi midir, yoksa bilgi midir?». Buradaki aynh~, ger<;:ekte~ felsefedeki tutum bakimmdan bir aynlmadir: Sistem dii~iin­
cesinde gozoniinde bulundurulan, bir gorii~ a<;:1smm savunulmas1
ve tamtlanmas1d1r. Problem dii~iincesinde ise kesin bilgi ve dogru'yu elde etmege <;:ah~mak esast1r. Bu yi.izden de sistem dii~iince­
sinin ortaya koydugu, zamanla s1mrh, <;:abuk solup giden bir yap1
olur. Buna kaq1hk, problem di.i~iincesinin elde ettigi, bilgi bakimmdan siirekli olan bir kazan<;:tir; zaman iisti.i bir ~eydir. Dolay1siyle - hi<;: olmazsa ilkece bu boyledir - sistemler degi~irler;
bunlar di.i~iincenin iskambilden evleridir; kii<;:iiciik bir sarsmt1 ile
y1k1hp giderler. Oysa problemleri ara~tirmada vanlan kavray1~­
lar (Einsichten) kahc1d1rlar; sistemler gelip ge~erken bunlar kahrlar; sistemler y1k1hrken birlikte siiriiklenmezler. Onun i<;:in,
problemlerde ilerleyen bilginin surekli gidi~ini buluruz.
li~tirdigi dii~iince
Bu siirekli gidi~i yalmz kavray1~larda bulmay1z, problemlerin
kendilerinin de tarihi bir siirekliligi vardir. Her dii~iiniir her
problemi ele_ alm1~ degildir; problemlerin hepsi de ba~tan beri
ortada degildiler. Arna bir problem bir defa bulundu mu, ta ger<;:ekten <;:ozuliinceye kadar <;:0ziim denemelerinin i<;:inde yer ahr.
Felsefe problemleri de pek bir derinlere uzand1klan ve oyle kolay
kolay <;:~ziilemedikleri i<;:in, <;:e~itli kafalardaki ve ayn ayn ~ag­
lardaki di.i~i.inceleri i<;:ten birbirlerine baglarlar.
Sozii ge<;:en bu durumu problem i~eriklerinde de (Problemgehalte) bulabiliriz. Bizim «ruhn, «iyi», «adalet», «cevhern dediklerimiz, keyfi ~eyler, insanm yapm1~ oldugu ~eyler degildir.
Bunlar savu~turulamayan, kendilerini boyuna kabule zorlayan,
belli bir zamana, belli bir ilgi yoniine bagh olmayan ana sorunlardir. insanm kendi di.i~iincesinde bulunmayabilir bunlar; bunlan bilmemezlikten gelebiliriz; yanlanndan s1y1np ge~ebiliriz.
Arna bununla da bu sorunlar diinyadan ~ekilmi~ olmazlar; yenide_n ortaya <;:1kmalan onlenilmi~ olmaz. <;;unkii diinya boyle. Boyle bir diinyanm i~inde ya~amam1z, kaq1m1za bunlan pkarmaktadir. in an, ilkece, bu sorunlardan ka~amaz, ~iinkii diinyay1 degi~tirmek elinae degil.
t
7I
/? )
I
1
128
Felsefi di.isiinmedeki
iki ana tutumun ozelliklerini kars1las,
. '
tirmah olarak boylece belirttikten sonra Nicolai Hartmann Ǥimdiye kadarki felsefe tarihi kaho olan kazanc;larla ugra~m1~ m1dir?))
diye sorar (s. 6). Felsefe tarihinde bunun sozi.i elbette edilmi~tir.
Arna, bunun ch~mda, bilgi bakimmdan vanlan kazanc;lann kazanc; olarak belirtilip belirtilmedigi, bu kazani;,:larm sistemleri n
gelip gei;,:ici olan yonlerinden ayirdedilip edilmedigi sorulabilir.
Bumm i.izerinde ozel olarak durulmas1, problemlerin yeniden bilinmesi gerekirdi. Aynca, problem ic;erikleri hep on plinda gori.inmezler; c;ogu zaman di.i~i.ini.irun ba~ka bic;imcleki soru sormalanmn arkasmda gizlenirler; c;ogu zaman da kendilerini ko~ede
bucakta - hie; olmazsa sistem. bakimmdan kenar say1lan bir yerde - a<;:1ga vururlar. Bunlan kavramlar ve terimlerde de bulamay1z. Felsefe tarihinde kavram-kurma ve terimler kadar degi~ken
olan ~ey azchr. Aym bir terim clii~iiniirden di.i~i.ini.ire anlamm1 degi~tirir . Uzun bir zaman gec;ince de, di.i~i.iniiriin bu terimle ne demek istedigini yeni ba~tan kurmak gerekir. Yeniden kurma
(reconstruction) i~inde ne sistem baglantilanm gostermek, ne de
c;agla ilgili gorii~leri anlatmak yeti~ir . Birincileri ile du~i.ini.irun
dii~i.ince yap1srndaki derine gitmeyen, kisa omiirli.i olan unsurlar,
ikincileri ile de £else£ e oncesi kabuller ve onyarg1lar el de edilir.
Daha derine inebilmek ic;in, siiri.ip giden problem ic;eriklerinin
yeniden bilinmesi (Wiedererkennen) gerektir. Bumm ic;in de insanm bir orgam olmah; bir aray1c1 ve ara~tlno olarak insanm kendisi bunlann ic;inde bulunmah; kisaca: insanm kendisi sistematik
bir du~uniir olmah. Tarihi c;aglan anlama orgam da, problemler
iizerinde c;ah~ma ile geli~ebilir. Bu anlamada problemlerin yeniden tammp bilinmesi soz konusu oldugundan, «tarihi olami> insan ancak kendi dii§i.incesinin gorgusu oldugu ~eyde anlayabilir.
Kendisi filozof olmayan tarihc;i de bunu yapamaz. Nitekim IJl::itematiki;,:i olmayan matematigin tarihini yazamaz.
Klasik felsefe tarihi yazarhg1 ile bu genel i;,:erc;eveli tarti~ma­
dan soma Nicolai Hartmann, on dokuzuncu yiizy1l sonlar~le yirminci yiizy1l ba~larmm iki biiyuk felsefe tarihc;isi olan T!Vilhelm
Windelband (1848-1915) ve Wilhelm Dilthey (1833-1911) i.izerinde aynca durup, bunlann felsefe tarihi yazan olarak felsefe tarihine ne getirmi~ olduklanm c;oziimler .
rr11
. W. Windelband, za~anm~a bir «problemler tarihi» prograile ortaya i;,:1km1~ti. Boyle bir programdan, problemlerin ii;,:ine
12S
artan bir giri~in, kismi <;,:0ziimlerin, problem durumundaki kay.
malarm belirtilmesi ve sonu<;,: olar.ak da bilginin ilerleyi~inin gosterilmesi beklenirdi. Oysa :Windelband bunu yapacagma, malzemenin <;,:aglar i<;,:inde «alanlara)) ya da «bilgi kollanna» boliinu~ii­
nu gostermekle yetinmi~tir. Du~unurleri sistemlerinin tiimil bak1mmdan ele ahr gibi, sadece problem gruplanm geni~lemesine
kesitlere gore incelemi~tir. Bu arada problem gruplanmn aralanndaki baglantilar ya kismen ortadan silinmi~ ya da toplu bir
baki~la kavranamaz olmu~lardir. Bunun otesinde de dii~unceler­
de, ogretilerde, sistem ve ism'lerde durup kalmm1~t1r. Windelband, dii~ilnce ;malzemesinin y1g1m i<;,:inden kavray1~lann kazan<;,:lanm belirtememi~tir, dolay1siyle «problemler tarihi» programm1
ger<;,:ekle~tirememi~tir. Boylece de, dii~iinilrlerin dii~iince <;,:ah~ma­
lanndaki problemlerin yeniden tammp bilinmesine dayanmas1
gereken ger<;,:ek bir problem t.arihi yine yaz1lman11~ olarak kalm1~t1r.
Nicolai Hartmann'a gore, Wilhelm Dilthey ile okulunun
«tinsel bilimlern <;,:1gn da bu bak1mdan bir degi~iklik getirmemi~­
tir. Bu <;,:1girda her ~ey donilp dola~1p dil~ilnce ak1mlanmn devrin
tarihi ile ili~ikli olan yap1 baglant1lanna (Strukturzusammenhaenge) v.anr. Bununla da ilginin agirhk merkezine inan<;,:lar,
zevkler, sosyal ilintiler v.b. gibi felsefe-d1~1 gii<;,:ler kayd1nlmaktadir. Bu tutumda «di.i.~iincenin motifleri» her bakimdan gosterilmi~tir : Bir <;,:agm felsefesinin neden bell! bir dogrultuya yonelmek zorunda kald1gm1, bu felsefenin neye sevip bagland1g1 belli
dii~i.inceleri geli~tirdigini, neye belli onyarg1lara bagh kald1gm1
anhyoruz. Arna bilginin gidi~inde dii~ilncenin neler ba~ard1gm1,
eski temel problemleri ne dereceye kadar ele ahp ilerlettigil).i ya
da d~g~~tirdigini bu arada ogrenemiyor.uz. Bunlar onemsiz say1hyor. Ornegin Dilthey'm ilnlil «Die Jugenclgeschichte Hegelsn i
(Hegelin gen<;,:liginin tarihi) bize Hegel'in hem dil~ilnilr olarak
ki~iligi, hem de zamammn tarihi bakimmdan pek ~ok ~ey ogretmi~tir. Arna Hegel neyi «bilmi~>l, kendi devri ve sonras1 ondan ne
ccogrenebilmi~))' bu bakimdan bize pek az ~ey ogretmi~tir.
Ancak Nicolai Hartmann bununla kiiltilr tarihi anlay1~1mn
hakkm1 inkar etmege varmamakta, kendi s1mrlan i<;,:inde boyle
bir tutumu hakh ve zorunlu bulmaktadir. Hatta felsefe tarihi
i~in - dolay1siyle de olsa - killtiir tarihine ihtiyac1m1z oldugunu
soyliye.biliriz. Qiinkii felsefe, her zaman, kokleri kendisinin d1~m-
11
130
da olan kabuller ve egilimler tarafmdan ta~mm1~tir. Bu yiizden
kiiltiir tarihinin motiflerinden vazgei;emeyiz. Bunun gibi klasik
~e.Isefe tarihi;iliginin «sistemleri yeniden kurma» (reconstruction)
I~~n~e? de vazgei;emeyiz. Ancak, bu i;e~itten ara~tirmalan felsefi
b1Igmm gidi~ini aramanm tiimii ya da agirhk merkezi yapmaga
kalki~1rsak, yamlma da ba~lam1~ olur.
<;iinkii boyle bir tutumla yap1lan her incelemede, devir ii;in
akti.i~l olan agir basacaktir. Bu yiizden de «problemlerin gidi~inin
kendme gore bir kanunlulugu olabilecegini, her i;agda i;1gir ai;an
~ii~iincelerin devrimci kavray1~lara dayand1g1m, bu kavray1~larm
ilerlemekte olan bir bilgi i;ah~masmm siirekliligi ii;inde yer ald1klanm, bu siirekliligin ortahktaki kamlarm i;eki~meleri arkasmda gizli gizli yiiriidiigiinii» boyle bir tutumda elbette g0remeyecegiz.
Bu tutum tek yanh ama, temelinde «tarihteki o1gulara sad1k
kalmag1 istemek» gibi s1hhath bir egilim var. Bu egilime hit; diyecek yok. Ancak, burada «felsefe tarihinin gidi~indeki olgularn
denince ne anla~il1yor? Ortahktaki dii~iincelerin renkli bir tablosu mu? Yoksa ara~tiran dii~iincenin objesi ile - diinya, hayat ve
insan konulan ile - ciddi bir ugra~1 m1? Burada Nicolai Hartmann, tarihl dii~iincenin oniine dikilmi~ olan iii; tane onyargz
bulur. Engin bir gorii~e ula~mak ii;in bu duvan y1kmak gerektir.
.; . ~irinci onyarg1 ~u : «Bir dii~iiniiriin ogrettigi her ~ey e~it deg~rhdir». Ger<;i bu arada ogretinin kis1mlan agirhk bak1mmdan
bir ~ekilde basamakland1nhr; sistemin orta yerinde bul unanla
kenarlarmda yer alanlar ayirdedilir; orijinal olanla «almma» olan
<la gosterilir. Ne var ki, dii~iincelerin bilgi degeri bakimmdan
g~r~ek bir siralanmas1m aramaga yana~1lmaz. Bu yol tehlikeli gorulur; bu yola girilirse, tarihi olgulara sad1k kalamamaktan korkulur.
.. __tki_nci onyarg1da Fichte'nin yanh~ yorumlanan ~u iinlii cme
turlu bir felsefe se<;ecegimiz, ne tiirlii bir insan oldugumuza bagh~1~» s0zii gibi dii~i.iniiliir ve bir filozofun dii~iince yap1t1, onun
eg1hmleri ile istemesinin bir ifadesidir denir. Buna bir de «her
insan devrinin bir <;ocugudurn gorii~ii eklenince, dii~iince y~p1lannm pek <;ok zamana bagh ve siibjektif olduklan, bundan dolay1 da gelip ge<;ici tarihi fenomenler olduklan samsma vanhr.
Arna boyle dii~iinmekle,' felsefede her tiirlii bilme istegini ba~tan
imkans1z kilan bir kavrama ula~1hr. 0 zaman da «felsefeyi neden
131
ogretim konusu yap1yoruz?»' cmeden ya~ayan dii~iiniirler ge~mi~­
tekiler ile tartl~1yorlar; hatta onlardan bir ~eyler ogren:mege kalki~1yorlar?» diye sormak pek ~iipheli olur.
D ~iincii onyarg1 ise, sistemlerde onemli olan her yoniin felsefenin d1~mda bir kaynaktan - ornegin zamamn hayat1 egiliinlerinden, gizli kabullerden ya da onyargilardan - gelmi~ oldugunu
sanmak ister. Bu arada biitiin gii~ler akla gelir de, bilginin, problemlerin, diinya ile ilgili bilmecelerin giicii akla gelmez. Bizi diirtiiklemi~ olan kendi huzursuzlugumuz unutul:mu~ gibi olur. Elbette felsefe d1~1 gii~ler de vardlf. Arna felsefede biricik olanlar
bunlar degildir; bilginin ilerlemesini saglayanlar da sadece bunlar
degildir. Bunlann arasmda en onlenemez olanlan biiyi.ik tarihl
gii~lerdir: Orta~ag·da kilise, Yeni~agda ekonomik, sosyal, faydac1
gi.i~ler gibi. Biitiin ogreti sistemlerinin hakim kamlara bagh olduklan besbellidir. Arna, ozellikle pgir a~lCl kavray1~lar bu felsefe d1~1 gii~lere kaq1 sava~1p tutunmak zorundadirlar. Sadece
hakirn olan kamlara ayak uydurulacak olursa, o zaman «her devirde, devrin egilimlerine uygun olan dogrudurn sonucuna vanhr
ki, bu da bilme ile yamlmanm ger~ek anlamlanm ortadan kald1ran yalm bir pragmatism demektir.
Nicolai Hartmann incelemesine ~u soru ile girmi~ti: cc~.Iasi~
felsefe yazarhg1 neden hem felsefenin kendisi hem de ogretilmes1
bakimmdan kand1nc1 olamam1~tlf? N eden bir ~a~Irmaya yol a~­
m1~tlf?». Yukarda belirtilen dii~iincelerine bakarsak, bunun cevab1
a~1ktir : Boyle olmu~tur, ~iinkii ortaya konan bu felsefe tarihi hi~
de felsefenin ger~ek tarihi ile aym ~ey degildir. Yazilm1~ olan ~ey­
ler: dii~iincelerin, gorii~lerin, kamlarm, tasanm bi~imleri ile bunlarm engin hayat baglant1lannda koklenmi~ olan ccrnotiflerinin»
tarihi idi. Bunlar da, insanlar ve ~aglar bakimmdan pek relatif
olan ~eylerin tarihidir. f~te biitiin bunlarm felsefenin ger.~ek tarihi olduguna inamlm1~tir. Felsefenin tarihini bir bilgi dalmm,
b~r bili~~n tarihini yazar gibi yazmak gerekti; oysa felsefe tarihi,
dm tanh1 ya da sanat tarihi gibi yaz1lm1~tir. Onun i~in bilginin
kendisin~eki ilerlemeyi ara~tirma pek c1hz kalm1~t1r. Ger~i tarih
~ii.~ii~ces1 metodlarm incelmesi, yorumlamada boyuna artan bir
.t1t1zhge ul.a~mak yolunda ~ok biiyiik bir ~aba gostermi~tir. Ancak
bu arada msana, tarih~iler felsefenin ne oldugunu bilmiyorlar,
felsefede as.11 ~~a~m bilme oldugunu unutmu~lar gibi geliyor. Oysa «felsefe tanhmm ne oldugu, felsefeden ne anlaJtlmakta oldugu-
132
na bagh.dir».- On dokuzuncu yiizyilm klisik felsefe tarihi yazarlan da felsefeyi tipki Antik <;agda filozoflarm ogretilerini toplay1p yaymlam1~ olan Doksograflar gibi anlam1~lar; onun ic;in sistem yap1lan ile kamlardan kurulmu~ ogretileri (Lehrmeinungen)
h~p felsefenin ozii saym1~lar; bu anlay1~la dikkatlerini ba~hca dii~iince zenginliklerine, derin gorii~lere, orijinal ac;1lara, diinya tasa'rlmlanmn tarih ic;indeki etkilerine yoneltmi~lerdir. Bu yiizden
de problemlerin tarih boyunca gidi~ini, biiyi.ik dii~iiniirlerin
problemlere giri~lerini, bunlarla ilgili kavray1~ ve kazanc;lan anlamay1 eksik birakm1~lardir.
. Buna kaq1hk Nicolai Hartmann, kendi anlay1~1 olan «felsefedeki kavrayi~ ve kazanr;larrn (die philosophischen Einsichten
und Errungenschaften) ara~t1np inceleyecek olan bir felsefe tarihini ileri surer (s. i3). Boyle bir felsefe tarihinin son eregi: dii~ii­
niirlerin ne dii~iinmii~, ne sanm1~, ne ogretmi~, ne istemi~ oldu~­
lanm «anlamab olmayacak, onlarm ne bilmi~ olduklanm «yeni
den bilmek» (Wiedererkennen) olacaktir. Zaten bilimlerin tarihi,
- 0rnegin tabiat bilimlerinin tarihi - yaz1hrken hep bu erek
gozoniinde bulundurulur. Gerc;i tabiat bilimleri ic;in kendi tarih~
leri oyle pek onemli degildir. Bu bilimlerde ic;ten si.irekliligi olan
bir gidi~ var. Bu yiizden tabiat bilimleri kazanc;lanm tarih boyunca biriktirip bunlan ilerleyi~lerinde hep degerlendirirler. Positif
bilimlerin tarihlerini yazmak gerektiginde de - bu gereklilik
hepsinde aym olc;i.ide degil - daima «kavray1~lann ilerlemesi»
(Fortgang der Einsichten) esas olarak ahmr. Felsefenin tarihinde
ise ba~ka bir yolda yi.iri.inmii~ti.ir. Burada kazanc;lan, ba~anlan,
sonradan olsun, bir derleyip toplamaya ihtiyac; duyulmam1~tlf.
Oys 0 , b.il~mlerde oldugu gibi, felsefe geli~mesi boyunda kaz~i:c;­
l~n~~ b1nktirip degerlendiremedigine gore, onun proble~le~1 ile
d1d1~1rken kazand1g1 bilgileri sonradan bir derlemege c;ok iht1yac1
vardir. Dstelik, - bilimler ile, hele tabiat bilimleri ile kar~1la~­
tinhrsa - felsefenin kendi tarihine r;ok derine giden, r;ok koklU
o_lan bir. i~gisi vard1r. Felsefe, gidi~inde bilgilerini biteviye biriktiremed1gme gore, sistem y1kmtilan altmda gomi.ili.i kalm1~ olan
kavray~~larm bir kaz1 ile meydana c;1kanlmas1 gerektir. Tarih
ic;indeki geli~mesini degerlendirmeden hie; bir bilim vazgec;emez,
hele felsefe hie; vazgec;emez. Bugi.in ya~ayanlarm di.i~i.incelerini,
diin Y~~a~1~ .ol.anlarm kazanc;lan iizerine kurmalan da pek tabii
ola:n-b~r .1lmt1dir. Yalmz bu kuru~, gerc;ek kazanc;lar iizerinde yiikselmehdir Bunun ic;in de «kamlar ile motifleri tarihl olarak an-
133
lamak isteyen>J bir felsefe tarihi yerine «bilme ile yamlma bakimmdan gorii~lerimizi olgunla~tiran>J bir felsefe tarihi gereklidir
(s. 14).
Bu yonden degerlendirilecek bir ~eyin olmad1g1 samhrsa,
felsefede bilginin bir ileri gidi~inin (Fortgang) olmad1g1 da kabul edilmi~ olur. Sadece sistemlerin siralam~1 ile <;:aglarm ya da
uluslann dii~iincele~mi~ gorii~lerine bak1hrsa, boyle dii~iiniilmesi
tabiidir. Her dii~iiniiriin, devrinin gorii~leri ic;rinde bulundugu,
bunlann d1~ma <;:ikamad1g1 dogrudur. Ancak bir dii~iiniir, giiniiniin gorii~leriyle tart1~irken, bu tart1~masmda i~leyip belirttigi ~ey
de kendi bilgisidir. Qaglanmn tarihine bagh olan dii~iiniirlerin
elbette, bu baghhgm iistiine c;r1kan kavray1~lan da vardir. i~te felsefede bilginin ilerleyi~i, bu gibi kavray1~lara dayamr, onlarla be.slenir. F elsefe akla gelen her ~ey iizerine bir takim kamlar ileri
siirmek degil de bir bilim ise, onun tarihi de kavray1~lann bir s1ralanmas1 ol~cakt1r. -. i g. yuzy1~ felsefe tarihc;riliginin yapug1 bic;rimde, ogretiler ve s1stemler g1b1 felsefede «felsefi olmayan ~eyle­
rin>J bir siralanmas1 olmayacaktir. i~te yeni odev bu noktadan i~e
baslamahdir.
'
Burada Nicolai Hartmann «ancak, boyle bir odev gerc;rekle~ebilir mi?>J diye . sorar. ~erc;re~l~~ebilmesi ic;rin ~unlann kabulii
~art: felsefe tanhmde gehp ge<;:1c1 olan diinya tasanmlan yanmda
bilgi bakzmzndan kalzcz olan kazan~lar da vardir; bu kazanc;rlann
sistemler ile c;;aglar~n ~a~~1thklan iistiinde kalan baglanulan vardir; dii~lincelerde~1 b1lg1 ve yamlmalan ayirdetmek ic;rin ard1lla-
rm (epigon'lann) imkanlan vard1r - bununla felsefede bir dogruluk olc;riit~ bulu~~ugu da kabul edilmi~ olur - ; tarihc;riyi ~c;rin­
de bulundugu tanh1 ~artl~r d1~ma c;r1karacak, yani onu kend1 tarihi gorii~ ve anlay1~ma bagh olmaktan kurtaracak metod vardir.
Buradaki giic;rllikler, Nicolai Hartmann'a gore, dort soruda
toplanabilir :
1. Sistemlerin bir diiziye degi~mesi ic;rinde bu kadar «dogruluk>J var m1?
2.
Bu degi~menin arka plamnda bir siirekliligi bulabilir
miyiz?
3. Felsefe bak~mmdan eli~izde saglam bir «dogruluk» olmad1gma gore, felsefemn tarihindeki dogruluk ile yamlmayi ne ile ay1racag1z?
134
4. Her devir ve her tarih~i i~in dogruluk ile yamlma ba~ka
ba~ka degil mi? Bununla da bir relativisme dii~iilmii~
olmuyor mu?
Felsefe tarihini bir «problemler tarihin olarak i~lemek isteyince, ister istemez kar~1m1za ~1kan bu dort soruya Nicolai Hartmann'u::i verdigi cevaplan ~oyle ozetleyebiliriz :
i. Bir siirii ogreti i~indeki dogrulugu aramaga deger mi?
Felsefe tarihi sistemlerdeki iskambilden evler gibi y1ki}1p giden
yamlmalarm tarihi olamaz. Bu tarihin i~inde felsefeyi ger~ek anlammda, «bilgiye ~4ban diye alarak dogru bilgiye, dogruluga ula~­
mak istemi~ olan biiyiik dii~iiniirler de var. Sistemlerin ba~lan­
g1~larmda yalm ve i~e yarar olan kavray1~lar ortaya konmu~tur.
Ancak, sonra bunlar genelle~tirilerek ism'lere var1lm1~tlr. Materialism, mekanism, psikolojism bunun ornekleridir. Yamlma
<<Sinlf a~malarrn nda (Grenziiberschreitung) ba~lamaktadir. 0 zaman as1l problem ortiiliip ~arp1kla~unhr. Elden geldigince tek
ilke ile biitiin diinyay1 a~1klamaga kalklpn biitiin metafizik og·
retilerde durum budur. idealism, teleolojism, pantheism yukandan; materialism, biolojism ile psikolojism de a~ag1dan a~1klayan
metafiziklerdir. Biitiin bunlar da, metafizik ihtiyacm1 kar~ilamak
isteyen kestirme yollardir. imdi bu genellemelerin i~ine bakabilirsek, dogru olan kavray1~lan yeniden bulabiliriz. Yap1lacak ~ey:
yamlmalar yumagmdan dogru'nun ipliklerini hirer hirer ay1np
~ozmektir; dogru'yu eklentisinden, takmt1smdan ay1klamakur;
bilgi alanmda elde edilmi~ olan kazan~lann zincirini belirtmektir. Bq da bir philosophia perennis'tir, felsefe ~aP1!1~nm mekanlar ve zamanlar iistiinde kalan birligi ile siirekhhg1dir.
2 .. Bi:gideki siirekliligi, siiriip giden bir ilerleme d~ye d.e~il
de, obJ~kt1£ olarak birbirlerine bagh olanlarm beraberhklennm
bir siirekliligi diye anlamahdir. 6rnegin Herakleitos ile Parmenides'in «Varhgm oziinii duyular ile degil de, daha yiiksek bir
bilgi yet~si ile kavranw temel-gorii~ii., biitiin bir felsefe tarihinde
siiriip g1derek giiniimiizde ·Fenomenoloji .~1grma kadar ula~m1~­
ur. Oysa bu arada bir y1gm sistem aralannda ~at1~1p birbirlerini
~elmi~lerdir. Felsefe tarihinde iki tiirlii gidi~ var: bilginin gidi~i
ile teorilerin (diinya gorii~lerinin, sistemlerin) gidi~i. Her ikisi
de kaq1tla.r ile yiiriir. Ancak, teorilerdeki kaq1thk biiyiik rakkas
hareketlen ~izer. Bilgiler ise birbirlerine yakmd1rlar, birbirleriyle
uzla~1p anla~1rlar. Onun i~in bilgiler artar, sistemler ise y1hhr.
135
Teorilerde el yordam1 ile yiiriiniir; bilginin ise giivenli bir gidi~i
vardlf. Bir yanda bir birikmeyi, bir kayna~may1, bir yanda da bir
ortaya c;1k1p y1kilmay1 goriiriiz.
3. Felsefe tarihinde bilme ile yamlmay1 nereden anlayacag1z? olc;tileri var m1 bunlarm? Dogru'nun bir olc;iitii yoksa, felsefe tarihinde bir y1gm dogru'nun bulunmas1, bunlar arasmda
bir baglant1 olmas1 neye yarar? Bu «olc;iit» (Kriterium) sorunu,
ta eski Septiklerden beri ortada olan bir problemdir. Tabii, mutlak bir olc;iit yok. Zaten hie; bir bilgi alanmda yok, felsefe tarihinde neden olsun? Arna, ba~ka yerlerde oldugu gibi, felsefe tarihin<l'e de kavray1~lar (Einsichten) ic;in relatif olan bir olc;ii var. Ornegin sistemlerdeki biitiin yapmtilar (construction'lar) bir yamlmadlf, denebilir. Saglam felsefl kavray1~lar yalm niteliktedirler;
insanm duygulanna ald1n~ etmezler. 1sm'lere kendini kapurmayan, felsefe dz~z motiflere saplanmayan, devrin diinya gorii~leri
bakimmdan yap1lm1~ felsefelerine iltifat etmeyen ara~t1nc1, bilginin izleri iizerinde bulunduguna giivenebilir. Sistemler tarihin
bir anhk iiriinleridir; c;abucak y1k1hrlar. Arna ic;lerindeki kavray1c.lar ic;in durum boyle degildir: sistem y1k1lmca bunlar kahrlar;
y1kmt1 altmda kalm1~ olsalar bile, kaz1hp yeniden giin 1~1gma c;1k;nlabilirler. Bir de: dogru ile yanh~ iizerine karan, tarihin gidi~i
kendisi verebilir. Arna, tarihin gidi~i ic;inde degerini belli etmek
de mutlak bir olc;ii degildir. Dogru'nun bir ba~ka belirtisi de:
c;e~itli baglanular ic;inde ortaya c;1kan dii~iince unsurlarmm birbirlerine uymas1dlf. Dii~iincedeki tutarhk bazan sistemin tutarhg1m bozar. Qiin~ii. s~stemler belli on-tezlere, problemler ise istenildigi gibi deg1~t1nlemeyen fenomenlere baghdirlar. Bu yiizden aym bir dii~iiniiriin kafasmda bile c;at1~malar olur. Sistem
di~ma ta~malar da tutars1zhk say1lmak istenir. Sistemler dii~iince­
nin «deli gomlekleri» dir. Bilginin giicii bunlan ikide bir yirup
atar.
4. Tar~hte dogru ile. yamlmay1 ayirdedebilecegimizi kabul
etsek bile, yme de her dev1r ve her tarihc;i dogru ile yamlmay1
ba~ka tiirlii anlamayacak m1? Boyle olunca da ucu bucag1 olmayan bir relativ~sm~ dii~miiyor. muyuz? Buna ~ore, «dii~iiniilmii~,
samlm1~, ogreulm1~ olanrn behrtmekle yetinen eski yolda kalmak
daha iyi degil mi? B~1 s?rularda ~ile gelen giic;liikler ic;in ~unlar
soylenebilir: ~~~. tanhc;i, he.r dev1r yalmz knedi gorii~iine ~ay~~­
sayd1, boyle du~unmek yennde olurdu. Ancak felsefe tanhc;1s1,
136
ic;inde sistemlerin boyuna Lirbirinin yerini aldiklan, ama kavray1~lann yava~ yava~ biriktikleri tarihi aki$1 goz oni.inde bulundurursa, durum bi.isbi.iti.in ba~ka olur. 0 zaman yarg1smda kendi
kendisine degil, bu tarihl aki~m deneylerine dayanm1~ olur. Tarihin aki~1 ise, ~unu tutunamaz diye silkip atm1~, bir b~kas1m
ele~tirmenin ate~inde denemi~tir. Onun i<;,:in felsefe tarihinde bil·
ginin oli14unu ara~tlrmak, dogru'ya yakla~mak bak1mmdan c;ok
daha elveri~lidir. Ger~i bu da relativismi kaldirmaz, ama yumu~atlr.
Felsefe tarihini bir «problemler tarihin olarak i~lemek isteyince, ~imdiye kadar ilgilenilen ~eylerden biisbiitiin ba~ka olan
~eylere yonelmek gerekecektir. Bu da odevi hem darla~tirmakta
hem de geni~letmektedir. <;unkii biitiin «ogretilern>, biitiin «dii·
~i.iniilern> .~eyler felsefe bakimmdan e~degerli, onemli ya da. ozlii
degildirler. 6rnegin Aristoteles nous'u «d1~ardan gelme» sayar.
Bu gorii~te onemli olan, ruhun .tannsal oldugu degil, yiiksek gorevlerinde bag1ms1z oldugudur. Bunlan ayirmag1 bilmelidir.
Problemler tarihi ic;in onemli olan, filozoflarm «bildiklerin dir,
«dii~iindi.ikleri» degildir. Bundan dolay1 boyle bir tutumda yap1lacak ~ey: ne gibi problemlerin ele almd1gm1 belirtmek yamnda
«bilinmi~ olanrn yeniden bilmektir. Bu arada c;1ki~-noktalan pek
onemlidir; problemlerin anahtarlan bunlarda bulunabilir. Bundan sonra, filozof di.i~iinceleri ile ne gibi gii<;,:liikleri yenmi~, gelenege. kar~1 «yeni» olarak neyi goriip bulmu~, bulgusunu nas1l ve
ne d1ye degerlendirmi~, onemini kavram1~ m1 kavramam1~ m1?
bunlar 1~1ga c;1kanlmahdir. Bu arada filozofun ne etkisi olmu~ bunun oyle pek bir onemi yoktur.
.Sistematik bir di.i~i.ini.iri.i problemleri dii~iinen yoni.i ile ele
almahdir. Gerc;ek problemler, hep ger<;,:ek di.inyanm fenomen
kadrosu ile ilgilidirler. Birer yapmt1 olan sistemler ise, sozde
problemlerle yi.ikli.idi.ir; <;,:oziimleri de sozde <;,:bzi.imlerdir. Dolay1siyle, bir sistemin ba~hca ogretileri ic;inde felsefe bak1mmdan
l<OZliin bir ~eyin bulunamayacag1 az-<;,:ok onceden soylenebilir. Buna kar~1hk, s1stem <;,:er<;,:evesinde {utarszzlzklarzn oldugu yerde orijinal duruncelerin bulunmas1 pek mi.imkiindi.ir. Sistemin birligi
nerede bozuluyorsa, orada onemli gbri.i~ler de olabilir. Ornegin
di.i~i.incenin ba~a <;,:1kam1yacag1 bir konu kaq1smda durup kald1g1,
bunu bildigi ve sayd1g1, yani bilginin ba~ans1zhga ugram1~ gibi
goriindiigii her yerde boyle bir durumu bulabiliriz. «Bilgisizligi-
137
ni ):>ilmek», «~ikmazlan - aporia'lan - belirti:ri~k», antinom~a'­
la:r ile dialektik kavramlann ortaya ~1kmas1 bu g1b1 durumlara i~a­
rettir. Biiyiik d4~iinilrler de, :~ten, dil~~~cele~i~~n .?a~a1~1s~zhga
ugrad1g1 yeri a~ik~a, cesaretle go~_te~:m~!en i_le ?.uyukluklenm be_lli ederler. Biiyiik filozoflann buyukluklen goze. ~arpmay~n
yonlerindedir: proble_m~erd~ ~a~madan durup direnm.ele~1,. gusliikleri benimsemelen, imkans1z olan kaqmnda kend1lenm b1lm'elerindedir. Bundan dolay1 biiyi.ik di.i~ilniirlere ille de bir sistem tutarhgi yiiklemege kalk1~mamahdir. Bununla onlara iyilik
edilmi~ olmaz; tersine, canh kavray1~lanmn izleri silinmi~, degerli
gorii~leri yanh~ anlamalara kurban edilmi~, bulu~lan ile kazan~­
lari ortiilmii~ olur.
i~te, Nicolai Hartmann'a gore, yukanda ba~hcalan anlat1lmag·a ~ah~1lan odevleri yerine getirmekle, felsefenin ozi.ine uygun
olan yeni bir felsefe tarihi gen;,:ekle~ebilir . Bu felsefe tarihi sistemlerin parlakhgma iltifat etmeyerek felsefenin -kahc1 degerlerine
yonelecektir; sistem tarihlerinin arkasmdaki ·«felsefi bilgilerin tarihini» 1~1ga ~1karacaktir; felsefe tarihinin bir ti.im-tablosunu bu
Y?l.la ~izmegi deney.ec~ktir. .Bilgiler ile de birligi olan bir tablo
~iz1lebilir; ~ii_nkii b1lg1ler, s1stemler gibi, birbirleriyle ~eli~ik qegildirler. Ancak yamlmamn oldugu yerde ~eli~me ve ~a~kmhk
,olur.
?Ir
l
I
I
I
I
i
I'
. . .Boyle bir"' felsefe tarihi anlay1~mm art1k «tarih» ile hi~ bir
ilg1s1 kal~a.d1g1m, salt «felsefe» old.ugunu soyleyeceklere kaq1,
f~lsef~. tanh.mde olu~an~n .d~ felsefemn kendisi oldugu soylenebilir. Boyle bir felsefe tanhm:n met~du. da kendine gore olacaktir.
Esasen metodun nas1l olacagm1 ob3emn kendisi belirler. Nicolai
Hartmann'm tasarlad1g1 felse~~ ta~ihinde objeye problemler ile
yakla~1hr ve «problemlerde bilmm1~ olam yeniden bilen» bir metod, felseH bilginin tarih tablosunu a~an anahtar olur.
Download