Prof. Dr. Recep Akdur: NENE HATUN‟UN ÖLÜMÜNÜN 58. YIL DÖNÜMÜ Haberler - Recep Akdur 22 Mayıs 2013 „1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı‟ Çarlık Rusyası’nın zayıf düşmüş ve harbe hazırlıklı olmayan Osmanlı devletini yıkarak , Panislavizm’i yaymak için çıkardığı savaşlardan biridir. Hicri takvime göre 1293 yılına denk gelmesi nedeni ile „93 Harbi‟ olarak bilinir. Ruslar, bir yandan Balkanlar ve Kafkaslardan yani iki ayrı cepheden hücuma geçmiş öte yandan da cephelerin gerisindeki Osmanlı yurttaşı azınlıkları örgütleyerek halka ve orduya vur-kaç yaptırmıştır. Yorgun ve bitap Türkler bir yandan cephelerdeki üstün Rus orduları ile mücadele ederken öte yandan da kendi yurttaşlarının kurduğu azınlık çeteleri ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Kafkas birlikleri, Rus ordusu karşısında dayanamayarak Kars’ı terk etmiş, yeni bir savunma hattı oluşturmak üzere Erzuruma çekilmiştir. Ermeni çeteleri hem ordunun terk ettiği bölgelerde hem de cephe gerisinde vur-kaç saldırıları düzenlemektedir. Erzurumda kurulan savunma hattının en önemli noktalarında biri Aziziye Tabyası’dır. Ermeni çeteler, 7 Kasım 1877 günü gece yarısı, Tabya’ya girerek çoğu uykuda olan Türk askerlerini öldürür. Rus askerleri herhangi bir dirençle karşılaşmaksızın Tabya’yı ele geçirir. Baskından yaralı olarak kurtulan bir er haberi Erzurum’a ulaştırır. Sabah ezanından sonra minarelerden duyuru yapılır. Haberi alan halk silahını, olmayanlar çeşitli tarım aletlerini alarak Tabya’ya doğru koşmaya başlar. Koşanlar arasında, eşi cephede çarpışan, ağabeyi bir gün önce yaralı olarak gelip kollarında şehit olan Nene Hatun da (1857-1955) vardır. Üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, şehit ağabeyinin kasaturasını alıp halkın arasında karışır. Erzurumlular, Aziziye Tabyası’na doğru koşuyordu. Rus askerlerinin yaylım ateşi ile ön sıradakiler şehit oldular. Arkadakiler, daha bir kararlı ve hızlı olarak ileri atıldı. Demir kapıları kırıp içeri girdiler ve Tabya geri alındı.. Güçlü silahlarla donanmış Rus birliği 2300 kadar kayıp veren yarım saat kadar dayanabildi. Türklerden 1000 kadarı şehit oldu. Bir o kadar da yaralı vardı. Nene Hatun da yaralanmıştı. Fakat o yarasına aldırmadan diğer yaralıların yardımına koştu. Tüm savaş süresince Erzurum’un her karış toprağında cephâne taşıyarak, yaralılara bakarak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Savaştan sonra da destan kahramanlarına yaraşır bir yaşam sürdü. Kendisini ziyaret eden NATO görevlisi Amerika’lı subaya: “O zaman vazifemi yapmıştım. Bu gün de ilerlemiş yaşıma rağmen aynı hizmeti, daha mükemmeliyle yapacak güç ve heyecana sahibim.” demesi ile saygınlığına saygınlık kattı… 1955 yılında 98 yaşında iken zatürreye yakalandı ve 22 Mayıs günü vefat etti. Düşmandan kurtardığı Aziziye Tabyası’na defnedildi. Örneklik etmesi dileği ile rahmet ve minnetle anıyoruz. İLK KURŞUN