Page 1 28 Mezhep kavram neden bugün ayr t r c

advertisement
Söyle i
Dr. Lamia Levent
Diyanet leri Uzman





Mezhep kavram neden bugün ayr trc bir fenomen olarak ele alnmaya ba land?
Mezhep kavramnn tarihte imdiye kadar gerçekle mi hâlinden farkl bir tarzda bugün bir ayr ma konusu olarak ele alnmas tabii ki çok üzüntü
verici bir konu olarak önümüze geliyor. Geleneksel Müslüman toplumlar inceledi imiz zaman toplumlarn ya adklar mezhepsel farkllklarn, mezhepsel ayrlklarn bir çat ma ve gerilim konusu
olmaktan çok kendi içinde bir zenginlik, kendi içinde tamamlayc bir unsur ve yine kendi içinde bir
besleyici durum olarak ortaya çkt  gözleniyor.
Bugün slam dünyasnn modern ko ullara evrildi inde kar sna çkan en önemli sorun maalesef
bir istismar alan olarak mezhep farkllklar oluyor. Aslnda mezhep konusu Müslümanlarn gittikleri yolu, metodolojilerini, herhangi bir nass ya da
herhangi bir gelene i nasl yeniden icra ettiklerini


anlatmak için kullandklar bir tür yol haritas. Bir
mezhebe mensup olmak demek aslnda Kur’an’a,
sünnete ve ya ad mz hayata ili kin bak açlarn nasl geli tirece imiz konusunda önümüze bir
yöntem, bir güzergâh ortaya koyuyor.
Peki, bir parantez açarsak mezhepsizlik gibi bir
akm da var. Bunun da mezhepçilik kadar tehlikeli oldu unu söyleyebilir miyiz?
19. yy’dan itibaren ortaya çkan ve bir anlamda modern slam dü üncesi diyebilece imiz alanda Müslümanlar arasnda mezhepler konusu çok farkl ba lamda ele alnd. Bu çerçevede mezheplerin
Müslümanlar arasnda bölücü, ayr trc bir etken
olarak ele alnmasna yönelik fikriyat da ksmen
ilgi görmeye ba lad. Ancak bu geçici bir e ilimdi.
Müslümanlarn genelgeçer ilgileri ve ya am biçimleri kontrol edildi inde ve gözlendi inde bu e ili-
min bir ölçüde fantastik bir yönelim olarak kaldn, mezhep konusundaki bu tür tercihlerin Müslüman kamuoyunda çok ciddi bir kar lk bulmadn söyleyebiliriz. Ama o dönemde böyle bir e ilimin de hepten yersiz bir beklentinin ürünü olmad n söylemek zorundayz. Çünkü o dönemlerde
de Müslümanlarn Bat kar sndaki geri çekilmi liini, hemen her cephede kolay bir lokma gibi görülmesini nasl açklamak gerekir sorusuna kar llk; o dönemin mütefekkirlerinin çoklukla bunu
mezhep dü üncesine, gelene e yönelik ilgiye ba ladklarn biliyoruz. O dönemde gelene in çok acmasz bir ekilde tart ld n, mezhep kavramnn
çok acmazsz bir ekilde de erlendirildi ini gözleyebiliyoruz. Ben o dönemde bu tür e ilimleri, öne
çkan aktörleri acmasz bir ekilde ele tirmek yerine bu durumu o döneme has bir beklenti olarak tanmlamann daha uygun olaca n dü ünüyorum.
Bugün akl ba nda herhangi bir Müslümann gelenek içinde ortaya çkm en önemli kurumlardan
birisi olan mezhep kavramn ulu orta ele tirmek,
ulu orta reddetmek yerine bu durumun kendi sosyolojik tabiat hakknda kafa yormasnn daha yararl, daha verimli oldu unu dü ünüyorum.
Mezheplerin ortaya çk n nasl açklyorsunuz? Ortaya çk nda do al olmayan bir seyir
var m?
Tabii ki; kendi mecrasnda ilerleyen bir durum. Hz.
Peygamber’in vefatndan sonra Müslümanlar arasnda birtakm görü ayrlklar oldu unu, ilk görü
ayrlklarnn siyasi gerekçelerle ortaya çkt n, siyasi gerekçelerle birbiriyle kar  kar ya gelmek
durumunda kalm topluluklarn zaman içerisinde
kendi teolojilerini, kendi fkhlarn üretmek zorunda kaldklarn hatta biraz acmasz bir analiz yapmak gerekirse farkllklar resmetmek, farkllklar
çok net bir ekilde ortaya koymak için zaman zaman kendi durumlarn haklla tracak, temellendirecek bir me ruiyet aray na da ihtiyaç duyuldu unu söyleyebiliriz. Ancak Müslüman dünyada Müslümanlarn ilgi ve yönelimlerinin ii ve Sünni dedi imiz e ilimler eklinde ortaya çkmas sadece siyasi gerekçelerle açklanamayacak kadar kompleks
bir yap üretiyor. Ben ahsen bu kompleks yapnn bütün karma kl na ra men yine kendi sosyolojisi içerisinde, kendi teolojisi içerisinde üretildi ini, bunun böyle nevzuhur bir durum olmad-
Bugün akl ba nda herhangi bir
Müslümann gelenek içinde ortaya çkm en önemli kurumlardan birisi olan mezhep kavramn
ulu orta ele tirmek, ulu orta reddetmek yerine bu durumun kendi
sosyolojik tabiat hakknda kafa
yormasnn daha yararl, daha
verimli oldu unu dü ünüyorum.
n dü ünüyorum. Bu yap, yüzyla varan bir dönü üm içerisinde gerçekle mi ve bir ekilde Hz.
Ali’den sonraki o karma k siyasi harita içerisinde
çok farkl siyasi mezhepler ortaya çkm tr. Siyasi
mezhepler de zaman içerisinde kendi teolojik söylemlerini de in a etmeye mecbur kalm lardr diyebiliriz. Buna ba l olarak belki biraz daha ba msz olarak Kur’an’n Hz. Peygamber’in mesajnn ve
sahabe uygulamalarnn yeni zamanlarda nasl deerlendirilmesi gerekti i konusunda bütün zamanlar için birtakm ilkelerin, birtakm ölçülerin geli tirilmesi ve korunmas gerekti i noktasnda Müslüman âlimlerin çok ciddi bir çaba içerisine girdiklerini, bir yol haritas üretmeye mecbur kaldklarn dolaysyla slam bilimlerinin hemen her alannda bir usul gelene inin ortaya çkmaya ba lad n
görüyoruz. Bu usul geleneklerinin de sonuçta bugün bizim mezhep diye tanmlad mz yaplar ortaya çkard n söyleyebiliriz. Bugün Hanefi mezhebinden olmak ya da afii mezhebinden olmak
bir anlamda Hz. Peygamber’in sünnetini, Kur’an-
Kerim’in mesajn kendi fiili dünyamza nasl aktarabilece imiz konusunda temel birtakm ölçütleri hatta sabiteleri ortaya koymas açsndan önem
arz ediyor.
Mezhepler toplumlarn yaps üzerinde elbette etkili olmu lardr. Ancak mezheplerin toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde ekillendi ini
de söyleyebiliriz. Bir mezhebe intisap, tarih boyunca nasl bir toplum yaps üretmi tir?
Bunlar birbirine ba l birtakm eyler. Mesela, Afganistan Müslümanlarnn toplu hâlde Hanefi mezhebiyle irtibat kurmalar muhtemelen oradaki Hanefi mezhebine ba l âlimlerin ya da Hanefi mez-


Gündem
hebinin usul ve pratiklerini benimsemi âlimlerin
çabalaryla alakal bir ey. Mesela Türk dünyasnn genellikle Hanefi olmas yine ayn ekilde deerlendirilebilir. Kuzey Afrika haritasnda mezhep
tercihlerinin farklla masnda Maliki ya da Hanbeli mezhebinin orada ra bet bulmas etkili olmu tur. Belki bn Haldun’un tezlerini takip ederek söylemek gerekirse sosyolojiyle alakas var, co rafyayla alakas var, kültürle alakas var. Ama giderek zaman içerisinde insanlar kendi sosyolojik ba lamlar çerçevesinde o dinle kurduklar ili kiyi bir düzene e, bir sistemati e ba lam oluyorlar. Bunun tabii ki gramerle, semantikle, hermenötik tefsirle alakas var. Bütün bunlar inkâr etmemiz mümkün de-
Müslüman dünyada Müslümanlarn
ilgi ve yönelimlerinin ii ve Sünni
dedi imiz e ilimler eklinde ortaya
çkmas sadece siyasi gerekçelerle
açklanamayacak kadar kompleks bir
yap üretiyor. Ben ahsen bu kompleks yapnn bütün karma kl na
ra men yine kendi sosyolojisi
içerisinde, kendi teolojisi içerisinde
üretildi ini, bunun böyle nevzuhur
bir durum olmad n dü ünüyorum.
il. Ama bulundu unuz ko ullarn da etkili oldu u,
mesela Ba dat’ta ya ayan bir Müslümann oradaki hayat tecrübesiyle Msr’da ya ayann hayat tecrübesini alglama kapasitesinin ayn olmad  anlalyor. Hatta ondan dolaydr ki, dünyann de i ik
bölgelerinde ayn mezhepten Müslümanlar bile
din konusundaki yorumlarnda birbirlerinden ayr abiliyor. Mesela Türkiye örne inde Hanefi mezhebinin pratikleriyle, Hanefi mezhebinin toplumsal tezahürleriyle veya afii mezhebinin toplumsal tezahürleriyle, faraza Irak’ta ya da Suriye’deki
Müslümanlarn benzer pratikleri arasnda farklla malarn olmas son derece do al. Mezhep bize sa-


dece bir ilke, bir usul, bir pratik ortaya koymas
açsndan mihmandarlk ediyor. Ve biz da nkl, savruklu u bir ekilde dinin temel ölçütleri konusundaki ilgimizi bir prensibe ba layarak, prensip içerisinde dola arak engelliyoruz. Onu yeniden
ihya ederek, güncelleyerek ama ayn usul ve üslup
içerisinde korumaya özen göstererek bir anlamda
slam’n farkl zaman dilimlerinde canlanmasn,
ayn dinamizm içerisinde varl n korumasn sa lam oluyoruz. Burada bir kar lkl etkile im olduunu inkâr edemeyiz.
Diyanet leri Ba kanl nn mezhepler hakkndaki bak , duru u nedir?
Diyanet leri Ba kanl  sadece mezhep konusunda de il toplumun gündelik tercihleri konusunda da o tercihlerden herhangi birine somut olarak taraf olmamak gibi bir e ilimi kurumsal olarak korumak zorunda. Yani bu u anlama geliyor:
Siyasal anlamda siyasi çeki melere taraf olmamal.
Mezhebî anlamda taraf olmamal, kültürel anlamda taraf olmamal. Bu onu mezhepler üstü bir konuma m ta yor yoksa mezhepler aras bir tercih
yapmayarak bir anlamda slam’n daha temel, en
temel ilkelerini referans kabul ederek o ilkeler çerçevesinde toplumdaki farkl dinî, mezhebî e ilimleri koruyan, kollayan, onlar me rula tran bir yerde mi durduruyor? Bunlar iyi anlamak gerekiyor.
Benim ki isel kanaatim çok farkl dinî yorumlarn
yer ald  dinî üslup ve terminolojinin farklla t 
bir co rafyada ya yoruz. Diyanet leri Ba kanl örne in dine çok farkl perspektiflerle baka gelmi bir gelenek içerisinde, Hanefi bir gelenek içerisinde, afii bir gelenek içerisinde daha de i ik dinî
terminolojilerle bulu mu Müslümanlarn içlerinden birine yakn durmas, onlardan birini himaye etmesi, onlardan birinin kurumsal güçlenmesine katkda bulunmas toplumsal bar , toplumsal
birlik açsndan son derece skntl sonuçlar do uracaktr. Zira dinin tek bir mezhebe indirgenmesinin, dinin ülke üzerinde tek bir me ruiyet üzerinden yorumlanmasnn da toplumdaki muvazeneyi,
dengeyi önemli ölçüde yprataca  kanaatindeyim.
Kom u ülkelerde ya anan olaylarda, mezhep
farklarnn gerilimi artran bir fenomen olarak
ele alnmas hakknda neler dü ünüyorsunuz?
Etrafmzda, yakn co rafyamzda, slam toplumlarnda, slam ümmetinin çok de i ik bölgelerinde
meydana gelen olaylar do rudan mezhep faktörüne indirmek çok zor. Ancak görünen o ki, bugün
bu co rafyada ya anan olaylar mezhep üzerinden
yorumlama konusunda, mezheplere ba layarak bu
sorunlar tanmlama ve de erlendirme konusunda
gerek batda gerek do uda ciddi bir ilgi var. Yani
oradaki çat ma zeminlerinin mezhepten kaynakland  konusunda bir a z birli i olu tu unu görebiliyoruz. Tabii ki biz bunu kabullenmek durumunda de iliz. Ben ahsen slam dünyasnda ortaya çkan bu çeki melerin mezhep farkllklarndan
de il mezhepçi e ilimlerden kaynakland n düünüyorum. Kendi ya ad  co rafyann sosyolojisine, etnik kimli ine, kültürüne bir ekilde yap m , bir ekilde o co rafyann gerçekli iyle bütünle mi mezhep anlay  giderek etnik kültürel kimli in dili olmaya ba lyor. Ve bir bakyorsunuz orada, o co rafyada söz konusu olan taraflardan birini de erlendirdi inizde, o tarafn kültürü, kimlii, dini, mezhebi birdenbire onun yap k karakteri hâline geliyor ve siz onunla bir tart maya girdiinizde kimli iyle, kültürüyle, diniyle, mezhebiyle
bir anlamda kar  kar ya gelmi oluyorsunuz. Dinin ve mezhebin bizim Müslüman co rafyasnda
bu kadar yap k bir karakter arz etmesi belki tarihte bir sorun olarak alglanmyordu. Geli tirici bir
objeydi. Ama bugün maalesef bu tür perspektifler
ayn zamanda mezhepçi e ilimleri de güçlendiriyor. Mezhepçi e ilimlerin istismar alanlarn ço altyor. Bugün belki de akl ba nda olan her mümine dü en -mezhep konusundaki ilgisini,
bilgisini, derinli ini artrmakta istedi i
kadar çaba sarf edebilir ama- kendi mezhebinin di er tüm mezhepleri ala a  edecek ekilde,
di er tüm mezhepleri gözden çkarmay göze alacak
ekilde baskn bir karakter
olarak öne çkarlmasna engel olmaktr. Âlimlerin,
ariflerin, kanaat önderlerinin bu tür mezhepçi yakla mlara kar  bir duyarllk üretmeleri gerekiyor.
Çok hassas bir dil de gerektiriyor bu. Ama ne yazk ki bu duyarllk, bu dikkat Müslüman dünyann
büyük bir bölümünde ihmal edilen bir husus olarak önümüze çkyor.
Acaba bu ihmalin sebebi bizatihi bu farkllklarn gün yüzüne çkmas için ortaya konan çabalarn bir sonucu mudur?
Belki… Daha ileri gidebilirim. Bir yerde Müslümanlar arasnda bu tür tkanklklar, bu tür gev ek sorun alanlar varsa onlarn varl n bir tehdit alan
olarak gören üçüncü ahslarn, üçüncü gruplarn,
üçüncü ülkelerin tabii ki bu durumdan sonuç çkaracaklarn, oradaki o fitne ate ini k krtmak, ondan kendi çkarlarna birtakm sonuçlar çkarmak
için hiç bo durmayacaklarn tahmin edebiliriz.
Ama kendi d mzdakilerin bu tür heveslerini, hesaplarn sk sk knamak ve faturay sürekli onlara kesmek yerine, bizim de kendi içimizde nerede
yanl yapt mz, nerede hata yapt mz, neden
ba kalarnn frsatlarna destek olacak ekilde kendimizi zayf brakt mz da sorgulamamz gerekir.


Download