KEŞMiRi sini isteyen ikinci bölümü hiçbir zaman uygulanmadı. Birleşmiş Milletler S Ocak 1949'da yeni bir kararla halk oylaması konusuna açıklık getirdi. Ateşkes hattının belirlenmesinden sonra CammG kesimindeki Azad Keşmir bölgesinin varlığı Birleşmiş Milletler'in ilgili komisyonu tarafından kabul edildi. Ancak Hindistan yetkilileri buraya Pakistan iş­ gali altındaki Keşmir derken Pakistanlılar da Hindistan'ın CammG- Keşmir eyaJetini Hindistan işgali altındaki topraklar olarak tanımlamaya başladılar. 1947 sonrasında hapishaneden çıkarılarak başbakanlığa getirilen Şeyh Abdullah, bağımsızlık arayışları yüzünden 9 Ağustos 1953'te Hint yetkililerince tekrar tutuklandı ve başba­ kanlığa Bahşl Gulam Muhammed tayin edildi. 1963'te Bahşl Gulam, Muhammed Nehru'nun yeni düzenlemelerine zemin hazırlamak üzere görevinden ayrıldı. Aynı yıl Hindistan Parlamentosu, Cam muKeşmir yönetiminden devlet başkanlığı statüsünü kaldırarak yerine eyaJet valiliğini getirdi; başbakanlık da bakanlığa dönüştürüldü. Nisan 1964'te Şeyh Abdullah serbest bırakıldı ve Nehru tarafından Keşmir meselesini görüşmek üzere Pakistan'a gönderildi; fakat iki ay sonra Nehru'nun ölümü üzerine geri çağrıldı. Bu arada Keşmir meselesi yüzünden Pakistan ve Hindistan arasında 1965 ve 1971'de iki büyük savaş yaşandı. Ocak 197S'te Şeyh Abdullah yirmi iki yıllık aradan sonra bakan sıfatıyla tekrar Keş­ mir'in idaresini eline aldı ve Eylül 1982'deki ölümür:ıe kadar bu görevde kaldı. Şeyh Abdullah'ın ölümünün ardından görevini devralan oğlu Faruk'un uygulamaları ve Hindistan ile yürüttüğü ilişkiler Keşmirliler tarafından tasvip edilmeyerek kendisine hain gözüyle bakılmasına ve sonuçta görevinden ayrılmasına yol açtı. Ocak 1990'dan itibaren Keşmirli müslümanlar Hindistan ' ın bölgeyi terketmesi için gittikçe yoğunlaşan silahlı bir mücadele başlattı; çıkan çatışmalarda Hint askerleri binlerce Keşmirli'yi öldürdü. 1990'dan beri meydana gelen çatışmalarda ölenlerin sayısı bildirilmeyenlerin dışında SO.OOO'den fazladır ve en az bir o kadar Keşmirli'nin de mülteci olarak başka ülkelere gittiği hesaplanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nin 1995 yılı insan hakları raporu. Hindistan kuwetlerinin CammG- Keşmir'deki siyasi katliamlarının sürdüğünü ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler'in çeşitli kararlarına rağmen 194 7'den beri halledilemeyen Keşmir meselesi, bugün de her an Pakistan ile Hindistan arasında savaş çıkmasına yol açabilecek durumdadır. BİBLİYOGRAFYA : ibn Rüste. el-A'Ltilı:u 'n-ne{ise, s. 89; Büzürg b . Şehriyar, 'Aca'ibü'L-Hind (nşr. P. A. van der Lith), Leiden 1883-86, s. 2; BlrGni, Alberuni's lndia (tre. E. C. Sachau), London 1914, s. 206207; Müstevfi. f'lüzhetü '1 -l):ulüb (tre. G. Le Strange), London 1919, s. 254; Mirza Haydar Duglat. Taril;-i Reşidi(trc . E. D. Ross, n ş r. N. Elias). London 1895, s. 417-483 ; Ebü'I-Fazl ei-AIIami, Ekbername(nşr. H. Bloch mann) . Kalküta 187387 , s. 71 O- 715; Haydar Malik. Taril;-i Keşmir, lndia Office Library, nr. 2846; Muhammed A'zam . Tarfl;-i A'?ami, Lahor 1890, s. 77-97; W. H. Lawrence, The Valley ofKashmir. London 1893; A. Lam b, Birth of a Tragedy (Kashmir 194 7). Hertingfordbury 1994; P. N. Bazaz. Azad Kashmir, Lah o re 1951; Aziz Ah m ad, Kashmir Dispute, Karachi 1959; Mohibbul Hasan. Kasmir under the Sultans, Calcutta 1959; a.m lf., "Ka!illmir", EJ2 (İng.). IV, 706-71 O; S. Maqbul Ahmad , lndia and the f'leighbouring Territories, Leiden 1960, s. 99-1 00; R. K. Parmu, A History of Muslim Rule in Kashmir, New Del hi 1969; P. N. K. Bamzai, A His tory ofKashmir, New Del hi 1973; S. A. A. Rizvi , A History of Sufızm in lndia, New Delhi 1983, 1, 289-300,349351; a.mlf.. A Socio-lntellectual History of lsna 'Ashari Shi'is in lndia, Canberra 1986, 1, 101136; A. G. Noorani, The Kashmir Question Revised, New Delhi 1991; Ethem Cebecioğlu, "Seyyid Ali Hemedani'nin Keşmir'de islam'ı Yayma Faaliyetleri ve Siyasi Düşünceleri", Tanımı Kaynakları ve Tesirleriyle Tasavvuf(haz. Coşk un Yılmaz), istanbul 1991, s. 101-132; Perspectives in Kashmir(ed . R. G. C. Thomas). Oxford 1992; L. Longworth Dames, "Keşmir" , İA , VI, 601'-608; Recep Uslu. " Cammu ", DİA, VII, 137 -138; Azmi Özcan. "Hindistan", a.e., XVIII, 76. li! r SAıYID ATHAR ABBAS Rızvı KEŞMIRl (ı.s~) Muhammed Enver Şah Hüseyni Keşmiri (1875-1933) L Hadis, fıkıh ve kelam alimi. 26 Kasım 187S'te Keşmir'i n _j Vodvan kaHindistan'a göç etmiş, Mültan ve Lahor'da bir süre ikamet ettikten sonra Keşmir'e yerleşmiştir. Babası Muazzam Şah, Sühreverctiyye tarikatı şeyhiydi (M. Yusuf Bennürl, s. 1, 299). Keşmlrl ilk eğitimini babasından aldı. Mevlana Gulam Muhammed'den sarf, nahiv, fıkıh ve usGI-i fıkha dair Arapça ve Farsça kitaplar okudu. 1888'de tahsil için Keşmir yakınında Hezare bölgesine gitti. Burada kaldığı üç yıl içerisinde usul-i fıkıh, fıkıh. ilm-i felek (astronomi), mantık ve felsefe dersleri aldı. 1891'de DiyGbend'e geçti. Darülulum-i DiyGbend'de başmüderris Şeyhülhind sabasında doğdu. Ataları Bağdat'tan Mahmud Hasan Diyubendl, Muhammed İshak Keşmlrl ve Halil Ahmed Seharenpurl'den temel hadis kitaplarını okudu. 1896'da buradan mezun oldu. Ayrıca Reşld Ahmed GengGhl'den hadis senedi ve tasavvuf dersleri aldı. Hakim Vasıl Han'dan geleneksel tıp öğrendi. Delhi'deki Medrese-i Abdürrab'da ilk hocalığını yaparken Medrese-i Emlniyye'yi kurdu ve buranın yöneticisi oldu; hadis. tefsir ve fıkıh gibi dersler okuttu. 1901'de Keşmir' e gitti, ıslah ve eğitim çalışmaları için Medrese-iFeyz-i Am'ı tesis etti. 190S'te hac görevini yerine getirdi. Birkaç ay Mekke'de kaldıktan sonra Medine'de Şeyhülislam Arif Hikmet ve Mahmudiye kütüphanelerinde el yazmaları üzerinde çalıştı. Hüseyin ei-Cisr et-Trablusl'den hadis icazeti aldı (a .g .e., s. ı O, 296) . Keşmlrl. Hicaz'dan dönünce iki yıl kadar Medrese-i Feyz-i Arn'da öğretim faaliyetine devam ettiyse de ilgisizlik yüzünden Medine'ye yerleşmeye karar verdi. Ancak hacası Şeyhülhind'in Darülulum-i Diyubend'de ders okutmasını istemesi üzerine bu kararından vazgeçerek DiyGbend'de hocalığa başladı; başmüder­ rislik ve şeyhü'l-hadlslik makamına kadar yükseldi. Şeyhülhind Mahmud Hasan'ın ingiliz yönetimine karşı verilen mücadele çerçevesinde ülkeden ayrılmasından ( 1915) sonra Darülulum-i Diyubend'in yönetimi tamamen Keşmlrl'ye kaldı. Darülulum-i DiyGbend'i daha aktif ve yeni ilimiere açık bir yapıya kavuşturmak isteyen Keşmlrl burada ıslah çalışmaları yapmak istiyordu. Ancak diğer yöneticilerle arasında anlaşmazlık çıkınca bazı hocal ar ve bir kısım öğrenciyle birlikte 1927 yılı sonunda medreseden ayrıldı; çalış­ malarına Surat'abağlı Dabil'deki Camia-i İslamiyye'de devam etti ve hizmetlerini 1931 yılına kadar sürdürdü. Ayrıca telif ve neşriyat için bir ilim meclisi kurdu . Fakat sağlığının bozulması üzerine Diyubend'e geri döndü; 28 Mayıs 1933'te burada vefat etti. Bölgenin önde gelen muhaddisleri arasında sayılan ve güçlü hafızasıyla tanınan Keşmlrl'nin belli başlı talebeleri arasın­ da Menazir Ahsen Geylani, Bedr-i Alem Mir'atl, Muhammed İdrls Kandehlevl, Muhammed Şefi' ve Muhammed Yusuf Bennuri gibi şahsiyetleri zikretmek mümkündür (Abdürreşld Erşe d , s. 297-298) . Keşmlrl fıkıh ilmine de ilgi duymuş, Hanefi fıkhının belli başlı eserlerini ve imam Şafii'nin el-Üm adlı kitabını incelemiş , bölgenin geleneğine uyarak Hanefı fıkhına bağlılık göstermiştir. Abdül- 327 KESMfRf fettah Ebu Gudde, İslam aleminin XX. büyük fakihini tanıttığı eserinde ilk olarak Keşmlrl'ye yer vermiş­ tir. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Keşmlrl' nin l)arbü'l-]Jatem <ala J:ıudCı­ şi'l- <alem adlı risalesini Sadreddin-i Şlra­ zl'nin el-Esfarü'l-erba<a·sına tercih ettiğini söylemiş, M. Zahid Kevserl ondan övgü ile söz etmiş (M. Yusuf Ben n Gr!, s. 305), Muhammed İkbal müşkil akli ve felsefi konularda kendisine başvurmuş­ tur (Muhammed Ezher Şah, s. 163- I 66; Seyyid MahbGb Rizv!, Il, 75) . Keşmlrlta­ sawufi hayattan hiç ayrılmamıştır. Babasından başka Reşld Ahmed GengQhl ve Mahmud Hasan DiyGbendl'den de icazet almıştı. Müridierinin durumuna göre Çiş­ tiyye. Sühreverdiyye ve Nakşibendiyye' nin ezkarını öğretirdi. Şiir ve edebiyatla da ilgilenmiş, 15.000 beyitten fazla şiiri ol~ d uğu belirtilmiştir (M . Yusuf Ben nGri. s. 176-194) yüzyıldaki altı Gulam Ahmed Kadiyanl'nin başlattığı hareketi yakından takip eden Keşmlrl bu harekete şiddetle karşı çıkınıştır (Abdülhay ei-Hasen!, VIII, 82) . Hayatının son dönemlerini Kadiyanlliğin reddi konusuna ayırmış. Kadiyanllik'le ilgili on kadar eser telif etmiştir. 25 Ağustos 1932'de meş­ hur BahavelpGr davasında (Mukaddime-i BahavelpOr) raportör sıfatıyla Kadiyanlliğin İslam dışı bir hareket olduğunu ispat için beş gün boyunca konuşma yapmıştır (mahkeme zabıtları, Mukaddime-i Mirza'iye Bahaualpur Rôdad-ı 1926-1935 adıyla üç ci lt halinde bir araya ge tirilmi ş tir 1haz. Hakim Muhammed Ekber, Lahor 1988)). Cem'iyyet-i Ulema-i Hind'in Peşaver'deki toplantısında İngiliz siyasetini açıkça eleş­ tirmiş. İngilizler' e karşı kurtuluş savaşı başlatan Mustafa Kemal'in başarı haberleri üzerine 1922'de onu öven Arapça bir kaside yazmıştır (M . Yusuf BennGr!, s. ı 88- ı 90). Keşmlrl, DiyQbendl ekolü içinde itidali temsil etmiş. değişik fikirlere hoşgörüyle bakınıştır. Onun İbn Teymiyye, İbn Hacer ei-Askalanl ve Muhyiddin İbnü'I-Arabl'ye hayranlık duyduğu belirtilmektedir (Abdülhayel-Hasen!, VIII, 82) . Eserleri. 1. Feytü'l-bfıri <ala ŞaJ:ıiJ:ıi'l­ Bu]Jari (1-IV, Kah i re ı 357). Müellifin Şa­ I:ıil:ı-i Bu]Jari derslerindeki takrirlerinin öğrencilerinden Bedr-i Alem Mir'atl ve Muhammed Yusuf Bennuri tarafından kaleme alınması ile oluşturulmuş bir eserdir. 2. Ma'arifü's-Sünen: ŞerJ:ıu Süneni't-Tirmi~i (nşr. Muhammed Yusuf elBennGr!, Kara çi, ts . [ el-Mektebetü'l-BennGriyye)) . 3. el-'A.rtü'ş-şe~i<ala Cami<i'tTirmi~i (nşr. Muhammed Çerağ , DiyQ- 328 bend, t s.). 4. Mu]faddimetü Envari'lbari (l-ll, Gucranvala 198 ı) 5. Envarü'lbari Urdu şerf:ıu Şalj.if:ıi'l-Bubfıri (1-11. Gucranvala 1988; bu iki eser, Keşm!rl'nin verdiği derslerin Ahmed Rıza Bicnôri tarafından kitap haline getirilmiş şeklidir) . 6. Da<vet-i Ijıft-i iman (1. Bölüm, KanpOr 135 1; 11. Bölüm, BicnO.r 1351) . 7. enNO.rü'l-fa'iz <ala na?ımi'l-fera'it (baskı yeri yok, I 355). 8. Felsefetü'l-İzdivac (Peşaver ı 360). 9. ljatemü'n-nebiyyin (tre. Muhammed YO.suf Ludhyanev!, Mültan I 398 ). 10. 'A.]fidetü'l-İslam ii J:ıayati <fsa 'al eyhisselam (Dabil ı 96 ı). Hz. İsa'­ nın halen yaşayıp yaşamadığı konusuyla ilgili olarak Kur'an'da ve hadis kaynaklarında yer alan bilgilerle ulemanın görüş­ lerini ihtiva etmektedir. Eser, önce bazı açıklamalar ve yeni konular ilave edilerek TaJ:ıiyyet ü'l-İslfım J:ıfışiyetü 'A.]fideti'lİslfım adıyla neşredilmiştir (Dabil 1932) . 11. Müşkilfıtü'l-Kur'an (Del hi I 938; Mültan , ts . [İdare-i Te 'llfat- ı E ş refiyye)) . Kırk sekiz sO.rede yer alan 190 müşkil ayetin açıklandığı eser Muhammed YO.suf Bennuri tarafından neşredilmiş olup naşir eserin başına bir giriş ve Yetimetü'lbeyfın li-müşkilfıti'l-Kur'an adıyla bir risale eklemiştir (tanıtımı için bk. Muhyiddin el-Elva!, XXXVIII/9- 1O [ 1967). s. 978-98 I) 12. İkfarü'l-mülf:ıidin ii ta. ruriyyfıti'd-din (D abi ı ı 93 ı) . İslam'ın temel inanç konularını reddeden veya Keşmiri'nin Eşref Ali Tehanevi'ye yazdığı mektup (Bennüri, s. 320) S!,,(,,ı ~u-J){i~~~ ~~...;uı.: f . . h~.~..ı..ı--Pı <J:"-'(sı..:...;.ı ı~ J,ı..r_,.j;.l~ıJ ...=...-,u:_':f?'i.:·.:;,~';" ~:~~Pft tl:--cr.Jt-'tj(JWI C:J I ~ ~.)~10~W;;;J~·Uı t.lı .<·hç.. . ~~f. ?r~_.. o).;~~~cr~~~J->t:ü<.P~w~u·th· r...ı' J{f ~"·"''cl"'..; o.Gt..ıiJ<.>-> ;.J}_.ıt..o..;uJı~ r "''.,-.J" 1ji ?J,·~eı..,..;ı...J~ <)J ,.....ı..;/ur:l;;-ı. ı , ~~'JJ-"J ~ı;~::::;:r;:ı:::;:;:~2 ·~~:~. ·J/)(.0•..-'J;~m~,_,Ji ~;:)W;~ ;f. ...r:.(!CP ~~~ ,;t)!~:::_;;:~::::::::::~i ;U.:,. ......it.r:" . .!/.:....~,.., c:,ı?Jı-Jı.... ~. ._ı:'%-:~ --:"'!_.;,r r&' ::.t~z;::;~;;j~~EE:?~::. te'vile yöneleniere karşı yazılmıştır. 13. Faşlü '1-]].itab ii mes'eleti Ümmi'l-kitab (Dabil 1931). Namazda Fatiha süresinin okunmasına dairdir. 14. Neylü'lfer]fadeyn ii ref'i'l-yedeyn (Dabil I 93 I) . Namazda elierin kaldırılmasıyla ilgili olup haşiyesi Bestu'l-yedeyn li-Neyli'l-fer]fadeyn ile birlikte de basılmıştır (Dabil ı 932) . 15. Mir]fatü't-tarem li-J:ıudl.i.şi'l­ <alem (Dabil 1932). 16. l)arbü'l-l].atem <alfı J:ıudl.i.şi'l- <alem (Dabill935) . 17. in as bi-ityan-i İlyas (Dabil ı 961) Yahudilerin Hz. İlyas'ın yeniden dünyaya geleceğine dair iddialarına cevap niteliğindedir. 18. et- Taşrii:ı b ima tevfıtere ii nüzuli'l-Mesif:ı. Muhammed Şefi' in tertibiyle Abdülfettah EbQ Gudde tarafından neşredil­ miştir (Hal ep I 965; 2. bs., H alep- Beyrut I 982). 19. Keşfü's-sitr <an mes'eleti'l-vitr (Dabil ı 934) . Son on eser bir aradaMecmu<atü R esfı 'ili'l-Keşmiri adıyla da basılmıştır(I - IV, Karaçi 1416/ 1996). Keşmlrl'nin diğer ljfıtimetü'l-}].itab eserleri de şunlardır: ii Ffıtif:ıati'l-Kitab; el- İtl:ıfıf li-me~hebi'l-af:ınfıf (Zahlr Ahsen en-N!mev! ei-Biharl'nin Aşarü 's-sünen adlı eseri üzerine yapılan haşiye ve ta'likattan oluşan kitap el-Meclisü'l-ilml tarafın­ dan yayımlanmıştır); Sehmü'l-gayb ii kebidi ehli'r-rayb; Emali'alfı Süneni Ebi Dfıvl.i.d (Abdülfettah Eb OGudde, s. 49-50); Ki tab fi'~-~ebbi <an Kurrati'l- <ayneyn (Şah Veliyyullah ed- Di h levi'nin ~urratü'l­ <ayneyn ta{çlfli 'ş -şeyl]ayn adlı kitabını savunmak amacıyla Farsça olarak yazılmış­ tır; bk. M. YGsufBennGrl, s. 128); Emali <ald ŞaJ:ıiJ:ı-i Müslim (a.g.e., s. 29 ı); lfaşiye <ala Sünen-i İbn Mace (kaybolmuş­ tur). Keşmlrl'nin çeşitli konularda henüz yayımlanmamış kitap, ta'likat, haşiye ve risaleleri de bulunmaktadır {Taceddin Medeni, s. I 52) . rr BİBLİYOGRAFYA : Keşmiri, e t·Taşrff:ı bima tevatere rı nüzüli'l· Abdü l fe ttah EbO Gudde). Kahire 1402/1982, neşredenin girişi, s. 32;Abdülhay ei-Haseni, Nüzhetü '1-/)ava(u; VIII , 82; Muhammed Ezher Şah. f:/ayat-ı Enver, Delhi 1955, s. 163-166; M. Yusuf Benniiri, Nefl:ıatü '1·'anber rı f:ıayati imami'l - 'aşr eş-Şey/) Enver, Karaçi 1389/1969, s. 1-6, 10,48-93, 128, 130-132, 135, 176-207,291 ,296, 299, 305-313; M. Habibullah Muhtar, el-Mu~addimatü '1-Bennüriy· ye, Karaçi 1400/1980, s. 135-136; Seyyid Süleyman Nedvi, Yad-ı Re{tegan, Karaçi 1983, s. 146; Enzar Şah Mes'iidi, Na~ş-ı Devam, La hor 1989, s . 207 -274; Abdürreşid Erşed , Bfs Barey Mü· se/man, Lahor 1990, s. 297-298; Taceddin Medeni. 'AIIame Enuer Şah Keşmfrf aôr unki 'ilmi /jidmat, Kerek 1991, s. 43-51, 80-82, 91-122, 152; Abdülfettah Ebii Gudde, Teracimü siltetin min {u~aha'i '[.'a lemi '1-islamf {i '1-~arni 'r·rabi' 'aşer ve iişaruhümü 'l·fi~hiyye, Halep -Beyrut Mesff:ı (nşr. ei-KESSAF 1417/1997, s. 13-81; Seyyid MahbGb Rizvi, Mükemmel Tarib-i Darü 'l-'ulüm-i DiyCıbend, Karaçi , ts. (Mir Muhammed Kütübhane-i Merkez-i ilm ü Edeb) . ll, 75; Bedrü 'l-Hasan el-Kasımi, İma­ mü '1-'aşr eş-Şeyi) Muf:ıammed Enver Şah elKeşmiri, DiyObend, ts.; Ahmed Rıza Bicnôri. Mel{Cı?at-ı Muf:ıaddiş Keşmiri, Lahor, ts.; Muhyiddin el-Elvai. "el-Mü'ellefil.tü'l-'Arabiyye li<u!ema'i 'l-Hindi 'l-müslimln", ME, XXXVlll/9-10 ( ı967). s. 976, 97 8 -981; "MuJ::ıammed Enver Şah" , UDMİ, XIX, 376. ABDÜLHAMİT BiRIŞIK li] KHALID ZAFARULLAH DAUDI el-KEŞŞAF ( ...slioı) Mu'tezile alimlerinden Zemahşeri'nin (ö. 538/1144) L ağırlıklı olarak dirayet metoduyla yazdığı tefsiri_ ~ Tam adı el-Keşşaf 'an f:ıa~a'ilp gavamizi't-tenzil ve 'uyuni'l-e~avi1 ii vücuhi't-te'vil'dir. Bazı kaynaklarda el-Keş­ şô.t 'an f:ıa~a'i~i't-tenzili'n-natı~ 'an de~a'i~i't-te'vil veya sadece el-Keşşdt'an f:ı.a~a'*i't-tenzil adıyla zikredilir. Zemahşeri, Adliyye fırkasına mensup alimierin bir tefsir yazması hususundaki ısrarlarının yanı sıra hayatının son döneminde Mekke'de mücavir olarak bulunduğu sırada Emir Ebü'I-Hasan İbn Vehhas'ın da isteği üzerine eserini 526 ( 1132) yılında yazmaya başlamış ve iki yılda tamamlamıştır. Tefsirini öven Zemahşeri kitabını iki yılda tamamlamasını, otuz yılda yapı­ labilecek işleri iki yılda gerçekleştiren Hz. Ebu Bekir'in başarılı hizmetlerine benzeterek bunun Kabe'nin feyziyle mümkün olduğunu söyler. Müellif. eserinin mukaddimesinde Kur'an'ı tefsir etmenin zorluğuna dikkat çekerek bunu yapacak kişi­ nin Arap dili ve belagatında. bedi' ve beyan ilimlerinde derin vukuf sahibi olması yanında diğer ilimlerde de geniş bilgi birikiminin bulunması . zihni melekelerinin ve sezgi yeteneğinin güçlü o lm ası, çalış­ ma disiplinine sahip bulunması gibi özellikler taşıması gerektiğini belirtir (el-Keş­ şaf, ı. 3-4 ı . bihe, Rafıza ve mutasawifeye ait tefsirler; kıraat ilimlerinde Abdullah b. Mes'ud. Hikis b. Süveyd ve Übey b. Ka'b'ın mushafları; dil ve edebiyat alanında Sibeveyhi'nin el-Kitô.b'ı, Müberred'in el-Kamil'i. Ebü Ali ei-Faris\"nin Kitdbü'l-lfücce'si ile Kitdbü'l-lfalebiyyat'ı, Cahiz'in Kitabü'l-lfayevan'ı, müellifin Nevô.bigu'l-kelim'i ve en-Neşa'if:ıu'ş-şıgar'ı; tasawufta ise İbn Havşeb, Tavus b. Keysan ve Malik b. Dlnar'a isnat edilen sözler ve menkıbeler el-Keşşaf'ın belli başlı kaynakları arasında yer alır. Dirayet metoduna göre yazılan eserde rivayetlere de yer verilerek iki metot birleştirilmiştir. Ayetler tefsir edilirken çeşitli hadisler nakledildiği halde Müslim'in el-Cô.mi'u 'ş-şaf:ıif:ı'i dışında kaynak zikredilmez. Ayetler. öncelikle dil ve belagat kaideleriyle eski Arap şiirleri dikkate alı­ narak aklın ilkeleri ışığında tefsir edilirken çok ince tahlillerle kelimelerin ihtiva ettiği mecazi manalar keşfedilmeye çalışı­ lır. Bununla birlikte nüzul sebepleri üzerinde durulurken hem hadisiere hem sa- habe sözlerine başvurulur. Bu arada özellikle sürelerin fazileti hakkında zayıf ve uydurma rivayetlere yer verilir; bazan rivayetlerin zayıf olduğu da belirtilir. Müellif kıraat farklılıklarına dikkat çekerek bunlar arasında Kur'an'ın üslubuna uygun düşenleri tercih eder. Eserde neshin hikmetine temas edilerek nasih ve mensuh ayetler belirlenmeye çalışılır. Ahkam ayetlerinden müellifin fıkıhta mensup olduğu Hanefi mezhebine uygun hükümler çıkarılırken Şafii mezhebine ait görüş­ lere de yer verilir. Eserde uygulanan akılcı metodun bir gereği olarak çelişkili gibi görünen ayetlerin te'vili üzerinde durulur. Kur'an'da çelişkili bilgiler bulunmadığı belirtilerek bu husustaki itirazlar cevaplandırılır. Bu tür konular açıklanırken Kur'an'ın Kı..ır'an'la ve sünnetle tefsirine ilişkin örnekler de zikredilir. Eserde Mu'tezile mezhebinin ilkelerine uygun olan ayetler muhkem, aykırı olanlar ise müteşabih sayılarak müteşabihler muhkemlerin ışığında te'vil edilir; nahiv ve belagat kaideleri de bu mezhepçi hedefi ger- ei-Keşşafın ilk iki sayfası ISaraybosna Gazi Hüsrev Bey Ktp., nr. 211) Zemahşeri çalışmasını hazırlarken daha önce yazılan belli başlı tefsir, kıraat ve belagat kitaplarına baŞvurmuştur. Şern­ seddin ei-İsfahani. el-Keşşaf'ın temel kaynağının Zeccac'a aitMe'dni'J-l:(ur'dn adlı eser olduğunu söyler ( Keşfü ';ç-;çunün , ıı. 1482); İbn Tağriberdi ise el-Keşşaf'ta Rummani'nin metodunun takip edildiğini kaydeder. Rivayet tefsiri konusunda Mücahid, Amr b. Ubeyd, Ebu Bekir eiEsam ve Rummani'nin yanı sıra Müşeb- 329