-'-'A.... ,,-,T,.,,ü,,...r,,,ki,,,,ya...,t.....A,,...r,,,aş,,,,tı...,rm,,,,a...,l,,,a r,,-I""E""ns"",tu""t""üs""U""D"",e""rg""is""i.."S",a..:..:vl....:l",,6....:E:.:.rz""u""r""um"'-'2""O""Ol"-U",," •.28] - HÜSEYİN KAZıM KADRİ'NİN.T~~ LEHÇEL~RİNİN BİRLİ:-ı HAKKıNDAKI DUŞUNCELERI i Alaattin DCA' ürkiyat alanında çalışmalar yapan, Türk Dünyası'nın ve Türk Dili'nin birliği, bütünlüğü konusunda görüş belirten ilim adamlarından biri olan Hüseyin Kiizım Kadri, i 870 yılında İstanbul' da doğdu. ı Beylerbeyi Sıbyan Mektebini, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi. Mülkiye Mekteb-i İdadisi ve İzmir İngiliz Ticaret Mektebi'nde okudu. İngilizce, Fransızca, Arapça, Farça, İtalyanca2 , Türk Lügati adlı eserini yazmaya karar verdikten sonra da Yunanca ve Latince öğrendi. Almanya'da ziraat tahsili gördü. Sırasıyla Aydın Vilayeti Muhasebe Kalemi, Maliye Nezareti Mektfibi Kalemi, Hariciye Nezareti Umfir-i Şehbenderi Kalemi'nde çalıştı. Bir süre Darüşşafaka'da astranomi hocalığı yaptı. İkinci Meşrutiyet'ten sonra Tevfik Fikret ve Hüseyin Cahit ile birlikte Tanin Gazetesi'ni çıkardı. 1909 yılında Siroz mutasarrıf1ığı, 1910 yılında Halep valiliği, 1911 yılında İstanbul şehreminliği ve İstanbul vali vekilliği 3 görevlerine getirildi. T İstanbul' da görev yaptığı 19 i i yılında İctihad' da "Türk Lisanlarının Tevhidi" adlı makaleleri yayınlandı. Burada ilginç fikirler ileri sürdü: "Çin Türkistanı'ndan Avusturya hudutlarına kadar uzanan büyük kıtada yaşamakta olan Turan Kavimleri arasında siyasi ilişkileri geliştirmek üzere Türk Dili'nin muhtelif lehçelerini birleştirmek lüzumunu bugün olmasa bile yarın bütün şiddetiyle hissedeceğiz. Çünkü her kavim ve millet günün birinde kendi lisanı etrafında toplanmaya mecburdur." diyerek Türk Dünyası'na birlik ve 4 beraberlik çağrısı yaptı. Çeşitli Türk lehçelerinden örnekler vererek bu lehçeler 5 arasındaki bağları gündeme getirdi. Osmanlı Türkleri, Batı medeniyeti ile daha çok ilişkide bulundukları için, Türk Dili 'nin Lehçeleri arasında Osmanlı Türkçesi 'nin geliştiğini, duygu, düşünce ve yenilikleri ifade etmeye daha elverişli bir hale geldiğini , Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ı Arslan Tekin, Edebiyatımızda İlimler ve Terimler. İstanbul, 1995, s.292. 2 Hüseyin Kazım Kadri, İnsan Hakları Beyannamesi'nin İslam Hukukuna Göre izahı, (Yayma Hazırlayan: Osman Ergin), İstanbul J949,s. i. 3 Nurettin Albayrak, "Hüseyin Kazım Kadri", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul,1998,C.18,s.554. 4 Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları 'nm Tevhidi", İctihad, İstanbul, i 5 Eylül 327, (28 Eylül 1911), Sayı:3 1,5.841. s Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", s.841-842. -282- A. Dea: Hüseyin Kazım Kadri'nin TUrk Leheelerinin Birliei Hakkındaki Görüşleri iddia etti. 6 Aralarında pek çok bağlar ve benzerlikler bulunan Türk Lehçelerini geliştirmek ve her birini felsefi, fenni, edebi duygu, düşünce ve hisleri kolayca ifade eden bir dil haline getirmek için ayrı ayrı uğraşmaktansa daha çok gelişmiş olan Osmanlı Türkçesi'ni her tarafta genel bir dilolarak kabul etmenin daha uygun olacağını dile getirdi. Osmanlı Türkçesi ile yazılan her şeyi doğru okuyabilmek için huri\f-i imla 7 kullanılması ve imla-i iştikakiye8 uyulması halinde bütün Turan Halkı 'nın Osmanlı Türkçesi'ni tercih edebileceğini zira bu halkın bir dil ve milli an'aneler etrafında toplanmak mecburiyetini bizden daha acı ve daha elim tecrübelerle görüp, anladığını söyledi. Bu asil ve necip Turan Kavimleri'nin birlik ve beraberliğini görmek arzusunda oldğunu açıklad\.9 Türk Dünyası'nın Osmanlı Türkçesi'ni kullanmasını isterken bir de özeleştiri yaptı. Osmanlı Türkleri'nin Arapça'yı taklit etmeleri, dilbilgisi ve gramer kurallarını göz ardı etmeleri, ayrıca bir çok siyasi ve sosyal sebepler sonucu Osmanlı Türkçesj'nin Şark lehçelerinden yani aslından uzaklaştığını, her ne kadar taklitte ileri gidilse de Türkçe ve Arapça arasındaki büyük farklardan dolayı Türk Dili'ni Arapça'nın kurallarına göre yazmanın mümkün olmadığını izah etti. ıo Osmanlı Türkçesi'nin Turan Kavimleri arasında bir milli dil olarak kullanılabilmesi için önce Osmanlı Türkçesi'nin düzeltilmesi gerektiğine işaret etti. O güne kadar, değil, Türk lehçelerinin gramer yapısı, doğrudan doğruya Osmanlı Türkçesi'nin bir lügatinin bile yazılmadığına, ancak "ıslah-! lisan" adı altında garipliklerin yaşandığına dikkat çekti. ii Osmanlı Türkçesi 'nde köklü değişikliklerin yapılması, dil bilgisi ve gramer kaidelerinin belirlenmesi ve bunun da ilim adamlarınca oluşturulan bir heyet tarafından gerçekleiştirilmesi gerektiğini iddia etti ve bu konuda şunları söyledi: "". Şimdi her kim olursa olsun bir lisana ve onun tasarrufatına katiyyen hakim olamaz ve hiçbir kimse bir [isanı düzeltmek iddiasında bulunamaz. Bu çıkmaz yolda sarf edilen mesai daima akim kalır.,,12 Eski Türk harflerinin unutulup, Arap harflerinin kullanılmasını, Musevilerin bir türlü unutamadıkları İspanyolca'yı, İbrani harfleri ile yazmalarına benzetti ve kendi dilimizin malı olmayan harflerle okuyup yazmakta çekilen zorluğa değindi. Türk Lehçeleri'nin imlalarında Doğu'da ifrata, Batı'da tefrite düşüldüğüne dikkat çekerek, orta yolun 13 bulunmasını önerdi. Bu önerisinin gerçekleşmesi halinde Türk Lehçeleri'nin birbirine daha çok yakınlaşacağı, Turan Kavimleri'nin Osmanlı Türkçesi'ne ilgi duydukları, Doğu lehçeleri ile Osmanlı Türkçesi arasındaki imla ve şive farklarının zamanla azalacağı, İran' da Farsça karşısında üstünlük kurması siyasi açıdan mümkün olmayan Azeri Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", 5.842. Hurfif-i lmla: a,e,ı,i,o,ö,u,ü harfleri. 8 İştikak: Bir kökten gelen kelimelerin birbirleri ile olan ilgileri, kök bilgisi; türetme. 9 Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi'·,s.843 10 Hüseyin Kdzım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", lctihad, i Teşrinievvel 327, (14 Ekim sayı:32 s.861. ii Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", ictihad, 15 Teşrinievvel 327, (28 Ekim Sayl:33, s.876. il Hüseyin Kazım, "TOrk Lisanları'nın Tevhidi", letihad, 15 Teşrinisani 327, (28 Kasım Sayl:35, s.908·909 13 Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", İctihad, 1 Teşrinievvel 327,(14 Ekim Sayl:32, s.862. 6 7 1911), 1911), 1911), 1911), -aA......Uı.;.··....T!..!ü"-,r~kl!J:·v,!!.at,-,A",r,-"a~st,,",lr..!!m,,,a,,",la!.!.r,-,1 E""n",s""tu. .t... üs...üuD;<.ıe...rg...i..,si--,S""a.....v,-,11.,6:..E""'-'rz...u.... ru..m ......ı""OO""I'-- ---::-283- Türkçesi'nin günden güne gelişen Osmanlı Türkçesi ile yavaş yavaş birleşeceği yorumunu yaptı. 14 Kafkasya'da yayınlanan gazete ve kitaplarda, Azeri TUrkçesi'nin Osmanlı Türkçesi'ne yakınlaştığının görtildUğUnil dile getirdi. Kazan ve Kırım TUrkçelerinin de benzer durumda olduğunu ifade etti. IS Ancak çağatay ve Uygur Lehçelerinin farklı olduğunu, Mir Ali Şir Nevailerin, Sultan Hüseyin Baykaraların, Ebul Gazi Bahadır Hanların tesiri ile bu lehçelerin eski sadeliğin i ve şeklini asırlarca koruyacağını, bu alanda lisani ve edebi inkıliibın yaşanamayacağını vurguladl. 16Yine de aynı dilin değişik lehçeleri arasında daha güçlü bir ilişki kurmanın ve böylece Turan Kavimleri arasında dil birliği sağlamaya çalışmanın zor olmadığını dile getirdi. i? Ayrıca ortada ciddi bir teşvik olmadığı halde bütün Kafkasya'da ve AzeriTürkçesi ile konuşan İran Türkleri arasında Osmanlı Türkçesi'ne ilginin arttığını ifade etti. 18 Osmanlı TUrkleri'nin kendileri gibi aynı soydan gelen, bir dilin değişik lehçeleri ile konuşan Turan Kavimleri'ne kendi diııerini taklit ettirmek ve Osmanlı Türkçesi'ne ilgi duymalarını sağlamak hususunda hiçbir şey yapmadıklarını ancak, Turan Kavimleri'nin Osmanlı Türkçesi'ne duyduğu ilginin siyasi sebeplere dayandığını belirterek, bu durumu Osmanlı Devleti'nden hiçbir fayda görmediği halde Osmanlı Devleti'nin yanında 19 İtalyanlara karşı savaşan Trablugarp halkının davranışına benzetti. Çin Seddi'nden Mançurya'dan, Kore'den Avusturya'ya kadar uzanan topraklarda yaşayan Turan Kavimleri arasında dil ve soy bakımından binlerce bağlar ve akrabalıklar olduğunu dile getirirken, Oğuz Hanları, Cengizleri, Atillaları, Timurlenkleri, Yıldırım Bayezıdları, Hülagüleri, Yavuz Sultan Selimleri bu alemin en büyük ve muhterem simaları olarak gösterdi 20 Bu gibi hakanların Türk Alemi'ni uyandırdığını, coşturduğunu ve bu coşkuyla asırlarca süren bir mücadelenin sonunda oluşan Turan Kavimleri arasında sadece, ırki, lisani ve milli bir bağ aramakla yetinilemeyeceğini, zaten mevcut olan bağları teyid edip, kendi milliyetimiz ve dilimiz etrafında toplanmak gerektiğini vurgu ladı. 2 i Hüseyin Kiizım Bey, bu düşüncelerini yayınladıktan hemen sonra, i 912 yılının Selanik Valisi oldu. Bir süre sonra Saruhan (Manisa) Sancağından mebus seçildi. Daha sonra tekrar atandığı Selanik Valiliğinden 1912 yılı Ağustos ayında ayrıldı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında İttihatçılarla dUştüğü anlaşmazlık yüzünden başlarında 14 Hüseyin Kiizım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", s.863. ls Hüseyin Kazım, "Türk Lisanları'nın Tevhidi", S.864 16 Hüseyin Kiizım, "Türk Usanları'nın Tevhidi", İctihad, 15 Teşrinievvel 327,(28 Ekim 1911), Sayı:33,s.876. Hüseyin Kazım, "Türk Usanlan'nın Tevhidi", İctihad, i Teşrinievvel 327, (14 Ekim 1911), Sayl:32 S.864. 18 Hüseyin Kdzım, "Türk Usanlan'nın Tevhidi", İetihad, 15 Teşrinievvel 327, (28 Ekim 1911),Sayl:33,s.873. 19 Hüseyin Kazım, "Türk Lisanlan'nın Tevhidi", İetihad, 15 Teşrinisani 327,(28 Kasım 1911) Sayı:35, s.906-907. ıO Hüseyin Kazım, "Türk Lisanlan 'nın Tevhidi", ictihad, i Teşrinisani 327, (14 Kasım 1911), 17 Sayı:34,s.893. ıı Hüseyin Kazım, "Türk Usanlan'nın Tevhidi" s.894. -284- A. Uca: Hüseyin KAzım Kadri'nin Türk Lehçelerinin Blrlilı:i Hakkındaki Görüşleri Beyrut'a gitti. Oradaki kütüphanelerden, Arap alimleri ve Hrİstiyan din adamlarından yararlanarak daha önce başladıgı "Türk Lügati" ile ilgili çalışmalarını yogunlaştırdl. 22 Mondros Mütarekesi'nin ardından İstanbul'a döndü. Meclis-i Mebusan'a Aydın mebusu olarak girdi ve birinci reİs vekilliğine seçildi. Misak-ı MiIIi'nin belirlenmesi için ilk teklifi verdi. Tevfik Paşa Kabinesİ'nde Ticaret ve Ziraat Nazırlığl ve Adliye Nazır vekilligi görevlerinde bulundu. 23 Ankara Hükümeti ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere Bilecik ve Ankara'ya gelen Ahmet İzzet Paşa başkanlıgındaki heyete katlldı. 24 İstanbul'a döndükten sonra Evkaf Nazırlığı ve Maliye Nazır vekilliği yaptı. 1921 yılı Agustos ayından sonra hiçbir görevi kabul etmedi. 25 Hüseyin K~zım Bey bu tarihten sonra daha çok "Büyük Türk Lügati,,26 adlı eseri üzerinde çalışmayı tercih etti. Büyük bir eksikligi giderecegine' inandıgı bu Iügata yıllarını verdi. 27 Bu eserin özelligini ve neden yazdıgını şöyle açıkladı: "Türk Lügati, Garp leçesinden başka Uygur, Çagatay, Azeri ve Kazan dillerinin ve Uygurca'dan ayrılan ve bu noktai nazardan bütün Türk dilleri ile uzak, yakın bir münasebet arzeden Koybal, Yakut, Çuvaş, Kırgız gibi lehçelerin iştikaki, mukayesevı ve edebi bir ıügatnamesidir. Otuz beş senelik mütemadi bir sa'yin hasılası olan bu kitabı Türk dillerinin bir asıldan türedigini göstermek ve atiyen bir vahdet-i Iisaniyyeye gidebilmek imk~ını hazırlamak için yazdım.,,28 Eserin yazılı Ş sebebini bu şekilde açıklayan Hüseyin K~zım Kadri, Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerinin Osmanlı toplumunda beklenen sonuçları vermedigine dolayısıyla Pantürkizm fikrinin gündeme geldigine dikkat çekerek, Türk Dünyası'nda birlik ve beraberligi saglamak için önce kendi dilimizi iyi bilmek, sonra dilimizin diğer Türk lehçeleri ile ilişkilerini tespit etmek gerektiğini vurguladı ve Tilrk Lügati adlı eserin böyle önemli bir gayeye dogru atılmış ilk adım oldgunu söyledi.ı 9 O bunları söylerken, O nun Türkiyat sözler söylendi: alanındaki çalışmaları hakkında şu değerli Hüseyin K~zım'ın "Büyük Türk Lügati" adlı eseri dilimizin bir abidesidir.,,30 Bu eser Türk Milleti'ne mukaddes ve ölmez bir armağandır. 3ı Milletine büyük bir tügat armağan eden Hüseyin Kazım'ın milli gayretleri, 'mmi onur ve haysiyeti, vatan sevgisi 22 Albayrak, "Hüseyin Kazım Kadri", s.554. 23 Hüseyin Kazım Bey, Matbaa-i EbUzziya, İstanbul, J 935, s.7, 24 Tuncer Gülensoy, "Atatürk Kronolojisi", Türk Kültürü, Ankara, 1967, Sayl:61, S.69. 25 Albayrak, "Hüseyin Kilzım Kadri", s.554. ' 26 Büyük Türk Lügati, Uygur, çagatay, Kazan, Azeri, ve Osmanlı Türkçesi ile Arapça ve Farsça Lügatieri kapsamaktadır. Ayrıca Koybal, Yakut, Altay, çuvaş ve Kırgız Lehçelerinin lügatIerini de ihtiva eden dört büyük ciltten ibarettir. 27 Hüseyin Kdzım Bey, s.7. 28 Hüseyin Kazım, Kadri. Türk Lügati, İstanbul, 1928, MaarifVekilleti Devlet Matbaası, C.I,s.I 29 Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati, s.ıı. 30 Hüseyin Kdzım Bey, 5.114. 31 Hüseyin Klizım Bey, s.72. ---!:lA~• ..!:Ü:.....T~ü!!!·r'-!!ki>!..y!..!!a~tA~ra~şııtır!.!m!!Ja!!la l· ....r"-I..,E",-Ds"-,t-,,,ut,-,,ü,,-,siı,,--· D"""er--.g",İs,--İ ",Sa",V'-'.l",16"--"E<.!.rz",u.."r""um",--,2",O,-,,O,,-1 -=-285- çok yüksekti. l2 Türkçe'ye hakkıyla vakıf bir lisan alimi idi, Türk dili'nin bütün lehçelerini bilirdi. 33 Eski ve Yeni Türkçemizin en büyük üstadı idi. 34 O'nun duyup ta zapt etmediği, isteyince de aynını meydana çıkarıp dökmediği ne bir şive, ne bir lehçe vardı. Bir Buhara Türkü, bir Azeri Türkü, bir Kırım ve hatta Kazan Türkü gibi konuşurdu. 35 O, dilimizin ancak kendinde, aslında olanı yazdı. Asri ve metodik bir zihniyetten, ilmi ve fenni vakar ve ciddiyetten uzak kişilerin konuşurken yazarken yaptıkları hatalar karşısında titizlendi durdu. Türkçe'nın gramer yapısına uygun olmayan bir şekilde yeni kelimeler türetilmesini lügatçilik dininde çok günah bir bid'at, pek kara bir delalet olarak gördü. Bu hususta kati bir taassub gösterdi. Bunun içindir ki O, tam bir lügatçi idi. Ancak sağlam bulduğunu derleyip topladı, kanıtını da karşısına dikti. 36 O kadar büyük sorunlar, ağır sorumluluklar altında önemli görevleri üstlenmesinin yanında Türkiyatla meşguloldu. 'Türk Lügati" çıkmaya başlayınca Türkiyattadaki çalışkanlığı ve bilgisi hayranlık uyandırdı. Türk Devleti kitabın kıymetini derhal taktir etti ve Devlet matbaasında bastırtmaya başladı. 37 O'nun kalbi daima milleti ve memleketi için çarptı, onlar için sızlayıp durdu. 38 O, yardıma muhtaç olan herkesin yardımına koştu. Herkesin feryadını dinledi, derdine ortak oldu. Herkesin kalbini kazandı. Bu büyük Türk'ü Türkler kadar, Müslümanlarkadar seven Hıristiyanlar, Museviler de vardı. O'nu bütün insanlık kabullenmişti.39 Tanıyanlarının bu şekilde nitelendirdikleri büyük insanı 17 Ocak i 934'te 40 maalesef bütün insanlık kaybetti. Hüseyin Kilzım Bey, s.22. Hüseyin Kazım Bey, s.26. 34 Hüseyin Kazım Bey, s.65 35 Hüseyin Kazım Bey, s.66. 36 Hüseyin Kazım Bey, s.68. 37 Hüseyin Kazım Bey, s.55; Hüseyin Kazım Kadri, İnsan Hakları Beyannamesi'nin İslam Hukukuna Göre İzahı, S.33. 38 Hüseyin Kazım Bey, s.71. 39 Hüseyin Kazım Bey, s.72. 40 Albayrak, "Hüseyin Kazım Kadri", s.554. 32 JJ