SIPOZIUM 2007.indd

advertisement
Кыргыз
Республикасынын
билим берүү жана илим
министрлиги
Kırgız Cumhuriyeti
Eğitim Bakanlığı
Ош Мамлекеттик
университети
Oş Devlet Üniversitesi
Кыргыз
өкмөтүнө караштуу
дин иштери боюнча
агенттиги
Kırgız Hükümeti Din
Komisyonu
ГЛОБАЛИЗАЦИЯ УЧУРУНДА КЫРГЫЗСТАНДА АДЕПТҮҮЛҮК
ЖАНА ТЕОЛОГИЯЛЫК БИЛИМ БЕРҮҮ МАСЕЛЕЛЕРИ ЭЛАРАЛЫК
СИМПОЗИУМУ
ULUSLARARASI GLOBALLEŞME SÜRECİNDE KIRGIZİSTAN’DA DİN
BİLİMLERİ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİNİN MESELELERİ
SEMPOZYUMU
МЕЖДУНАРОДНЫЙ СИМПОЗИУМ НА ТЕМУ:
ПРОБЛЕМЫ НРАВСТВЕННОСТИ И ТЕОЛОГИЧЕСКОГО
ОБРАЗОВАНИЯ В КЫРГЫЗСТАНЕ В УСЛОВИЯАХ ПРОЦЕССА
ГЛОБАЛИЗАЦИИ
21-22 МАЙ 2007
21 - 22 Mayıs 2007
БИШКЕК
BİŞKEK
УДК 21
ББК 86.3
Г 54
Г 54 Глобализация учурунда Кыргызстанда адептүүлүк жана теологиялык
билим берүү маселелери эларалык симпозиуму
-Б.: 2008. -508 б.- текст: кыргызча, орусча, түркчө.
ISBN 978-9967-03-444-0
Бул китеп 21-22- май 2007 - жылы Кыргыз Республикасынын билим
берүү жана илим министрлиги, Кыргыз Өкмөтүнө караштуу дин иштери боюнча мамлекеттик агенттиги жана Ош Мамлекеттик университети тарабынан
уюштурулган «Глобализация учурунда Кыргызстанда адептүүлүк жана теологиялык билим берүү маселелери» аттуу эл аралык симпозиумга катышкан
жергиликтүү жана чет элдик илимпоздордун окуган докладынын жыйнагы.
Г 0403000000-08
ISBN 978-9967-03-444-0
______________________________
УДК 21
ББК 86.3
© Ош Мамлекеттик университети 2008
Bashak LTD
Дареги: Бишкек шаары, Шабдан Баатыр көчөсү, 4.Б, 5-этаж
Тел: (312) 533312, 531125
Факс: (312) 530808
______________________________
Компьютердик калыпка салган жана мукабасы: Руслан Аруунов
İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE SANAT TARİHİ ÖĞRETİMİNİN ÖNEMİ
VE SORUNLARI
Kemal ÖZKURT*1
Sanat Tarihi konularının önemli bir kısmını, farklı dinlerin başta mabetleri olmak üzere, dinle ilgili yapıları veya kaynağını dinden alan sanat ürünleri oluşturur.
Hatta dinle doğrudan ilgili görülmeyen han, hamam, ev vb. gibi yapılarda bile, dinlerin o konuda bazı belirleyicilikleri söz konusudur.12 İslam sanatına konu olan cami,
medrese, tekke, zaviye, türbe gibi yapılar din merkezli yapılardır.
Bu tebliğde, sanat tarihi öğretiminin sorunları Türkiye İlahiyat Fakülteleri özelinde tartışılmakla birlikte, diğer ülkelerdeki uygulamaların da pek farklı olmadığı
dolayısıyla,23 ulaşılan sonuçların İslam İlahiyat eğitiminin verildiği birçok ülke için
geçerli olduğu söylenebilir.
İlahiyat Fakülteleri ve sanat tarihi eğitim öğretimi sürecinin tarihi şöyle özetlenebilir: Osmanlı Devleti’nin son döneminde, modern manada yüksek eğitim kurumunun ilk kuruluş çalışmaları 1870’lere uzanır. Dârülfünûn-i Osmânî adındaki
bu kurum, 1900’lere gelindiğinde Dârülfünûn-ı Şâhâne adıyla yeniden teşkilatlanır.
1925 yılında İstanbul üniversitesinin kuruluşuna kadar devam eden bu yüksek eğitim kurumunda, Ulûm-i Âliye-i Dîniye adıyla, İlahiyat Fakültesinin de bulunduğu üç
fakülte yer almaktaydı. Günümüz ilahiyatlarının öncüsü sayılabilecek olan bu fakültenin müfredatında sanat tarihine ilişkin herhangi bir ders yer almamaktadır.34 Ancak
bu fakülte tarafından “Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası” adıyla 1925-1933
yılları arasında yayınlanan dergide az sayıda olsa sanat tarihini ilgilendiren makalelere rastlanmaktadır.45
Cumhuriyet döneminin ilk İlahiyat Fakültesi, Ankara Üniversitesi’ne bağlı
olarak kurulmuş ve 21 Kasım 1949’da öğretime başlamıştır. Fakültenin ilk yıllarındaki ders programında: Kur’an ve İslâm dini esasları, tefsir, hadis, İslâm hukuku, kelâm ve mezhepler tarihi, tasavvuf tarihi, felsefe-mantık. İslâm felsefesi,
dinler tarihi. İslâm tarihi, din psikolojisi, din sosyolojisi, İslâm sanatları tarihi,
*1 Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Van-Türkiye.
[email protected].
1 İnsanların ortak kullanımına açık yapıların inşası çoğu kez bir tür ibadet olarak algılanır. Yapıların
sembolizmi için bkz., Kathyryn Allen Rabuzzi, “Home”, ed. Mircea Eliade, The Encyclopedia of
Religion, V, New York, 1993, s. 438-442; J. G. Davies, “Architecture”, a.g.e., I-II, s. 382-392; John
Bowker, “Art”, The Oxford Dictionary of World Religions, New York, 1997, s. 91-94; ayrıca bkz.,
Ayla Antel, “Mimarlık Tarihinin Gelişiminde Kültür – Mimarlık – İnanç İlişkisi”, Sanat ve İnanç, I,
İstanbul, 2004, s. 51.
2 Bu kanıya, başta Arap ülkeleri olmak üzere aralarında Pakistan ve çok sayıda Türk cumhuriyetinde
okuyan veya o ülkelerde bulunan akademik elemanlarla yapılan görüşmeler sonucu varılmıştır.
3 Bkz., Yurdgül Mehmedoğlu, Tanzimat Sonrasında Okullarda Din Eğitimi, İstanbul, 2001. s. 212215.
4 Örneğin, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun, “Türk Sa¬natlarının Tedkikine Medhal” adlı makalesi, (sy.
2, 1926).
463
paleografi dersleri bulunmaktadır.1 Sanat tarihinin ders olarak ilk uygulama alanı
bulduğu dönem bu dönemdir.
İlahiyat Fakülteleri 1991-1992 öğretim yılında yeni bir akademik teşkilatlanmaya gitmişlerdir. Bu dönemde ilahiyatlar, Temel İslâm Bilimleri Bölümü, Felsefe
ve Din Bilimleri Bölümü, İslâm Tarihi ve Sanatları Bölümü şeklinde üç ana bölüme
ayrılmışlardır. Bu ayrımda, sanat tarihini ilgilendiren bilim dalı olarak, “Türk İslâm
Sanatları Tarihi Bilim Dalı” yer almaktadır.2
Resmi yapılanma ile ilgili bu özetten sonra, adı geçen fakültelerde sanat tarihi öğretiminin sorunları ele alındığında, öncelikle Fen Edebiyat Fakültelerine bağlı olarak
öğretim faaliyetini sürdüren “Sanat Tarihi” bölümlerinin karşılaştığı birçok sorunun,
İlahiyat Fakültelerindeki sanat tarihi derslerinde de yaşandığı ifade edilerek başlanmalıdır. Bağımsız bir bölüm olarak 1944 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesinde başlayan sanat tarihi öğretimi, yarım yüzyılı aşan bir sürece rağmen, hâlâ
birçok temel problemle karşı karşıyadır.3 Bu bölümlere oranla, sanat tarihi yapılanması
çok daha yeni olan ve ayrıca, fen-edebiyat fakültelerindeki anlamda “bölüm” olmayan
İlahiyat Fakültelerinde çok daha fazla sorunun yaşanması kaçınılmazdır.
İlahiyat Fakültelerinde Sanat Tarihi öğretiminin sorunlarını şu başlıklar altında
incelemek mümkündür:
1- Fakültede bölümler içerisindeki yeri:
Birçok fakültede temel bilimler adıyla anılan ve diğer bölümlere oranla, adından
da anlaşılacağı gibi, resmi yapılanmada olmasa bile, psikolojik de olsa üstünlüğü
olan bölümler vardır. Fakülte içindeki bazı bölümlere ise biraz daha ikincil, tamamlayıcı bölüm gözüyle bakılmaktadır. İlahiyat Fakülteleri içinde de, “Temel İslam
Bilimleri Bölümü”, genelde öncelikli bölüm muamelesi görür.4 Yeni kurulacak bir
1 Halis Ayhan, “İlahiyat Fakültesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXII, İstanbul,
2000, s.71; ayrıca bkz., Medine Sevim, “Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Öğretimi
Kronolojisi (1923’den Günümüze)”, DEM Dergi, Yıl 1, Sayı 2, s. 64-71.
2 Ayhan, a.g.m., s.71; İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü aşağıdaki anabilim/bilim dallarına ayrılmaktadır: 1- İslam Tarihi Anabilim Dalı, 2- Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı, 2-a. Türk İslam
Mimarisi Bilim Dalı, 2.b. Türk Süsleme ve Hat Sanatları Bilim Dalı, 3- Türk-İslam Edebiyatı Anabilim Dalı, 4- Türk Din Mûsıkîsi Anabilim Dalı, Şevki Aydın, Cumhuriyet Döneminde Din Eğitimi
Öğretmeni, İstanbul, 2005, s. 195-197; Türkiye genelinde, geniş anlamda üç bölümden oluşan İlahiyat Fakülteleri programında tek istisnayı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi oluşturmaktadır.
Adı geçen fakültede, “Yaygın Din Öğretimi ve Uygulamaları” ile “Dünya Dinleri” adıyla açılan iki
yeni bölümle, bölüm sayısını artırmıştır.
3 Sanat tarihini bekleyen sorunlar için bkz., Selçuk Mülayim, Bilim Olarak Sanat Tarihi Aklın İzleri, 2006, s. 493 vd.; Sanat tarihinin sorunlarının tartışıldığı sempozyumlar düzenlenmiş olmakla
birlikte, henüz yayınlanmamışlardır. Bu anlamda medyaya yansıyan şekliyle iki önemli akademik
etkinlik ve bazı görüşlere değinilebilir, Oktay Aslanapa, “Türkiye’de Türk Sanatı Araştırmalarının Gelişimi”, Cumhuriyet’in 75. Yılında Kültür ve Sanat Sempozyumu Bildirileri, İstanbul 2000;
“Türkiye’de Sanat ve Mimarlık Tarihçiliği Sorunları Sempozyumu” Kayseri Erciyes Üniversitesi
Kayseri Kültür ve Sanat Haftası Türkiye’de Sanat ve Mimarlık Tarihçiliği Sorunları, 04/04/2005 06/04/2005 Kayseri.
4 Bu durumun farklı sebepleri olabilir. Ancak İlahiyat Fakültelerine Tevhidi Tedrisat kanunuyla veri-
464
fakültede bu bölüm ve ilgili dersler öncelikle açılır, hocaları temin edilir. Bu bölüm
içindeki hemen hemen bütün bilim dalları aktif tutulur.1 Diğer bölümlerin bilim dallarının en azından bazıları zamanla, imkânlar ölçüsünde inşa edilecek yapılar olarak
görülür. İlahiyat Fakültelerinde isimler sıralamasında ikinci sırada “Felsefe ve Din
Bilimleri Bölümü” gelir. Sanat tarihi ve bu anlamda düşünülen dersler üçüncü bölüm
olan İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü’nde yer alır. İsim sıralamasındaki bu durum
psikolojik olarak değer sıralamasına da yansımaktadır. İslam tarihi ile ilgili kısımda
az çok varlık gösterilse de, “ve sanatları” diye devam eden kısmı için bunu iddia
etmek oldukça zordur.2
2- Sanat denince ilahi sanatın anlaşılması
Kaynağını Kur’an’ı Kerim’den alan bir yaklaşım olarak Sanat kelimesi ilahiyat çevrelerinde genellikle “İlahi Sanat”ın karşılığı olarak algılanır. Birçok tefsir ve
mealin sonunda yer alan konu indeksinde sanat kelimesine ya hiç yer verilmez veya
ilgili ayetler olarak genellikle tabiat ve yaratılıştaki mükemmelliği ifade eden ayetlere yer verilir.3 Sanat tarihinin konusu ise tamamen insanların ürettikleridir. İlahiyat
çevrelerinde insanların sanatı ikincil bir durumdur. Burada sanata konu olan yapıların değeri “Atalarımız ne binalar inşa etmişler”in ötesine geçmez.
3- Sanatçı kimliğinin genelde inanç karşıtlığı bağlamında algılanması.
Bazı sanat çevrelerinde sanat eseri üretme eylemine ilişkin olarak “yaratma”
kavramının kullanılması, ayrıca sanatçıya din, Tanrı da dahil olmak üzere hiçbir kurum ya da gücün sınır koyamayacağı şeklindeki bir meydan okuma genelde muhafazakar kesimlerde bir rahatsızlık meydana getirmiştir.4 Bu durum özellikle ilahiyat
öğrencileri arasında sanata karşı sessiz bir kırgınlık şeklinde kendini gösterir.
4- Sanata konu olan şeylerin, israf ve gösteriş olarak algılanması.
Tanımı zaman ve duruma göre değişmek, sınırları çok net olmamakla birlikte,
geniş anlamda Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’te, israfa ve gösterişe karşı takınılan bir
tavır vardır.5 Bu anlamda ilahiyat çevrelerinde israf/gösteriş ile sanat/incelik ara-
1
2
3
4
5
len “din mütehassısları yetiştirmek” görevi belirleyici görünmektedir. Öncelikleri dikkate almayan
bir eğitim kurumu düşünülemez. Geniş bilgi için bkz. Nevzat Y. Aşıkoğlu, “İlahiyat Fakültelerinin
Eğitim Öğretime Katkıları ve Kaliteye Yolculuk”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt IX/1 s. 1-10 Haziran 2005, Sivas, s. 2.
Bu durumu etkileyen faktörlerden birinin de, Temel İslam Bilimleri Bölümü’nde çok sayıda Profesör ve Doçent unvanlı hocaların bulunması, bu alanlarda yüksek lisans ve doktora programlarının açık olması sonucu, yetişmiş elemanların fazlalığı da göz önünde bulundurulmalıdır. İlahiyat
Fakültelerindeki profesör unvanlı sanat tarihi hocalarının oldukça az olması da bir problem olarak
durmaktadır.
Sanat tarihi araştırmalarının önemi için bkz., Nusret Çam, İslâmda Sanat Sanatta İslâm, Ankara,
1997, s. 99 vd.
“Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan
tamamıyla haberdardır”. En-Neml, 27/88 ayeti konuya örnek olarak verilebilir.
Yaratma kavramı için bkz., Bekir Topaloğlu, “Hâlik”, DİA, XV, İstanbul, 1997, s. 303-304.
“Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” eş-Şuârâ, 26/129 ayetiyle, ihti-
465
sındaki çizgisinin net olmadığı görülmektedir. Camilerdeki minare sayısını tartışma
konusu yapan, birden çok minareyi israf sayan anlayış bu anlamda ele alınmalıdır.
5- Geniş anlamda İslam dünyası için sanat tarihinin geleneğinin olmaması Yeni kurulan bilim dalları, önceleri içinde yer aldıkları bilimler bakımından -en
azından başlangıçta- çok iyi karşılanmadıkları bilinen bir gerçektir. Sanat tarihinin
ele aldığı konuların, sanat tarihi metodolojisine uygun olarak işlenmesi gereksiz görülmekte, bunun yerine tefsir, hadis vb. derslerde medeniyet bağlamında ele alınıp,
“atalarımız ne muhteşem hayır kurumları yaptırmışlar”, “cihana medeniyet nedir öğretmişler” üslubu ile yetinilmesi istenmektedir.1
6- Eğitimde Sınav Sisteminin Getirdiği Problemler
Öğrencilerin, lisedeyken üniversite imtihanında soru çıkacak derslere ayrı bir
değer verdikleri bir gerçektir. Bu anlamda soru çıkan dersler daha çok sevilir. Aynı
haleti ruhiye fakültede, bazı derslerin daha öncelikli, diğerlerinin de daha olmasa da
olur muamelesi görmesine sebebiyet vermektedir.2 Mezun olup göreve başlayınca
bazı derslere daha çok ihtiyaç duyulacağı genel bir yaklaşımdır. Genelde öğrencilerin zihinlerini meşgul eden yanlış sorulmuş bir soru vardır: “Mezun olunca bu bilgi
benim ne işime yarayacak?”. Bu yüzden, sadece bir meslek sahibi olma adına geçerli
olan bilgilere kendini açan öğrenci, dışındaki bilgilere kapalı durmaktadır.3
7- Müze gezme alışkanlığının Olmayışı
Toplumumuzun müze gezme alışkanlığı oldukça zayıf olduğu bilinmektedir.4
Tarihi mekânlar ise popüler değerleri ile orantılı olarak gezilmektedir. Bu durum
üniversitelere yansımakta, öğrencilerin büyük çoğunluğunun okudukları şehirlerdeki müze ve önemli tarihi mekânları gezmeden üniversiteden mezun oldukları
görülmektedir.5 Bu durumda öğrencilere anlatılan İslam sanatına ilişkin konular hep
soyut kalmakta, öğrencinin dikkatini çekmemektedir.
1
2
3
4
5
466
şamdan uzak yapıları tavsiye eden ayet ve “Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış
gibidir, bina için harcanan müstesna, bunda hayır yoktur.” Tirmizî, Kıyamet, 41; “Bilin ki, zaruri
olmayan her bina, sahibine bir vebaldir” buyurdu, Ebû Dâvud, Edeb, 169 hadisleri geniş anlamda
sadeliği önerirler.
Bu anlamda yapılan hatalara süsleme sanatından bir örnek verebiliriz: İstanbul Eyüp Sultan
Türbesi’nde yer alan hacet kapısı üzerindeki “Mühri Süleymanları” Yahudi yıldızı olduğunu zannederek kesip çıkarılmış ve şimdi yerleri boş durmaktadır. Semavi Eyice, “Eyüp Sultan Külliyesi”,
DİA, XII, İstanbul, 1995, s. 11.
Liselerde Sanat Tarihi dersinin yetersizliği için bkz., Azize Aktaş Yasa, “Niçin Sanat Tarihi Eğitimi”, Sanatta Anadolu Asya İlişkileri, Prof Dr. Beyhan Karamağaralı’ya Armağan, Ankara, 2006, s.
510 vd.
İlahiyat fakülteleri öğrencilerinin bu durumunu anlamak bakımından, fen-edebiyat fakülteleri sanat
tarihi bölümü öğrencilerin çoğunun okumak istedikleri bölüm sıralamasında sanat tarihinin son
sıralarda yer alması konuya ışık tutmaktadır.
Bu duruma, müzelerin ücretli olması, birçok yerde müze bulunmaması veya sergilenen eserlerin
yetersizliği de neden olmaktadır.
Bu konuda yapılmış özel araştırmalar bulunmamakla birlikte, farklı bölgelerden eğitimci ve öğrencilerle yapılan görüşmelerde bir problem olarak vurgulanmıştır.
8- Kütüphanelerin yetersizliği
İlahiyat Fakültelerinde bölümler arası hiyerarşi anlayışı kütüphanelerdeki eser
sayısına da yansır. İlahiyat fakültelerinin özel kütüphanelerinde, sanat tarihi konulu
eser sayısı diğer alanlarla mukayese edilemeyecek kadar azdır. Bu durum sadece
fakültelerin değil bir dizi kesimin problemi olarak durmaktadır. İnsanlar okumsalar
da temel İslam bilimlerini konu alan kitapları satın alma ve evlerinde bulundurma
gibi bir davranış sergilemektedirler. Bu yüzden yayın evleri daha çok bu kitapları
yayınlamakta, müşteri bulmayacak eserlere ilgi duymamaktadırlar.1
Sanat tarihine ilişkin olarak, sayı ve türleri çoğaltılabilecek sorunlar İlahiyat
fakültelerinde, herhangi bir fakülteden daha fazla önem kazanmaktadır. Bu durum,
mezunlarının İmam-Hatip Liseleri’ne öğretmen yetiştirmeleri ve oradan mezun olan
öğrencilerin de imamlık görevlerinde bulunmaları dolayısıyla, tarihi eserlerle doğrudan ilgili meslek grubu içinde yer almaları dolayısıyladır. Özellikle tarihi camilerin
korunmasında burada görev yapan imam ve müezzinlerin ve bağlı bulundukları üst
kurum olan müftülüklerin önemi ortaya çıkmaktadır.2
Yukarıda ifade edilen sorunların belki de çok daha fazlası ilahiyat fakülteleri
içindeki diğer bölümlerin mensupları tarafından sıralanabilir. Ancak burada önemli
bir konu, sanat tarihinin içinde bulunduğu bölümün karşılaştığı problemlerin bir kısmının bizzat kardeş “bölümlerden” gelmesidir.
İlahiyatlardaki sanat tarihi öğretimi sorunları için şu önerilerde bulunmak mümkündür: Erken dönem İslam tarihinin cereyan ettiği, dinin en önemli ibadetlerinden
Hacc’ın ifa edildiği mekânları göremeyen İlahiyat öğrencileri için, İslam sanatının
önemli mekan ve eserlerini içeren geziler düzenlenmesi ilk bakışta uç bir öneri olarak görülebilir.3 Ancak öğrenciler için, öncelikle bulundukları bölgedeki yakın tarihi eser ve mekanlardan başlanarak mümkün olduğunca uzak mesafelerdeki yerlere
geziler düzenlenmeli.4 Bu geziler bağımsız olarak yapılabileceği gibi, aynı üniversitedeki Sanat Tarihi bölümlerinden de yardım alınabilir.
1 Sanat etkinlikleri toplumumuzda, biraz da maddi durumu iyi olan insanların ilgi duyacağı lüks bir
alan olarak bakılması dolayısıyla, geniş kitlelerce takip edilmemektedir. Bu anlamda medyadaki
yayın organlarında da hak ettiği değeri bulamamaktadır. Televizyonlarda sanat konulu programlar
hem yetersiz hem de, genellikle izlenme bakımından ölü saatler olarak kabul edilen zamanlarda
yayınlanmaktadır.
2 Külliye mantığı içinde, camilerle birlikte inşa edilen çok sayıda eser de bir şekilde adı geçen meslek
grubunun ilgi alanı içinde bulunmaktadır.
3 Aslında bu fikir bile çok imkânsız durmamaktadır. Turizm bölümü öğrencilerinin “turizm rehberi”
olabilmek için gezmek zorunda oldukları yerleri, okulları tarafından düzenlenen organizasyonlarla
gezmeleri gibi, ilahiyatçı kimliğiyle farklı alanlarda görev alacak kimselerin de, bir gezi programı
içinde en azından umreye götürülmeleri çok zor olamasa gerekir.
4 Yapılan bu işin sıradan bir gezi değil, tefsire ilişkin tartışmalar bir yana, en sade anlatımıyla
Kur’an’ın bir emri olduğu anlatılmalıdır. Bu anlamda şu ayetler dikkat çekicidir: “Sizden önce neler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin de, yalancıların sonunun ne olduğuna bir bakın”. Al-i İmran,
3/137.; “Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş,
duvarları üzerine yıkılmıştır. (Geride) Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar
(bırakılmıştır)”. Hacc, 22/45.
467
Müze gezme alışkanlığının eğitim ve pratikle kazandırılabilir. Bu amaçla fakültenin bulunduğu şehirdeki müzelerden başlanarak, mümkün olan yakın çevre müzeleri ziyaret edilebilir. Sanat tarihi dersi sevdirilmesi için öncelikle öğrencilerin
daha kolay anlayabilecekleri Hüsnü Hatt, Ebru, Tezhip gibi kurslar düzenlenebilir.
Seçmeli dersler de bu konuya yardımcı durum olarak değerlendirilebilir.
Türkiye’de eğitim alanında yapılan sürekli yenilikler dolayısıyla, planlı bir yapı
ve buna bağlı faaliyetlerden söz etmek oldukça zordur. Akademik yapılanma, mezunların görev alanları zaman zaman bir takım değişikliklere uğramaktadır. Ancak,
İlahiyat Fakültelerinde yapılacak yeni düzenleme ne olursa olsun, “İslam Sanatı”
vazgeçilmez ögelerden biri olmalıdır.
468
Download