denızde uzun süre yüzenler dıkkat!

advertisement
DENIZDE UZUN SÜRE YÜZENLER DIKKAT!
Portal
Adres
: www.canses.net
İçeriği : Gündem
: http://www.canses.net/denizde-uzun-sure-yuzenler-dikkat/100406/
Tarih : 23.07.2017
Denizde uzun süre yüzenler dikkat!
Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek, tuzlu suda uzun süre kalmanın tansiyon hastaları için risk oluşturabileceğini söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek, tuza bağlı yüksek
tansiyon hastalarının deniz yerine tatlı suya girmesi önerisinde bulunarak, 'Tuzlu sularda uzun süre kalınca sudaki çözünmüş tuz bedene
difüzyonla geçer. Bu da vücuttaki tuz oranını artırarak tuza bağlı tansiyon hastalarının tansiyonunu yükseltir ve kalp krizine neden
olabilir.' dedi.
Örnek, yüzmenin kalp damar hastalıkları, yaşlılığı geciktirme, kas, romatizma ve daha pek çok konuda faydalı bir spor olduğunu söyledi.
Düzenli olarak yüzmenin sağlığa her açıdan faydası olduğunu vurgulayan Örnek, 'Ancak bu faktör bazı kişiler için geçerli değildir.
Mesela tuza bağlı yüksek tansiyon hastaları bundan müstesnadır. Çünkü, deniz gibi tuzlu sulara girmek ve uzun süre kalmak, tuza bağlı
tansiyon hastaları için risklidir. Risk, suda kalma süresi uzadıkça daha da artmaktadır. Tuzlu sularda uzun süre kalınca sudaki çözünmüş
tuz, bedene difüzyonla geçer. Bu da vücuttaki tuz oranını artırarak tuza bağlı tansiyon hastalarının tansiyonunu yükseltir ve kalp krizine
sebep olabilir.' diye konuştu.
'Denizden çıkınca mutlaka tatlı suyla durulanmalı'
Yrd. Doç. Dr. Örnek, orta yaş üstü bazı kişilerin tuza bağlı tansiyon hastası olduğunu bilemeyebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
'Bu kişiler tansiyonlarını ölçtürdükten sonra tuzlu sulara girmelidir. Ayrıca, kısa süreliğine de olsa denize giren tuza bağlı tansiyon
hastalarının sudan çıkar çıkmaz tatlı suyla durulanması gerekmektedir. Bu kişilerin yanında mutlaka tansiyon hapı bulundurması da
sağlıkları açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, yüksek tansiyon hastası olmayan yaşlıların da suda kısa süre kalması ve yanında mutlaka
tansiyon ilacı bulundurması hayati önem taşımaktadır.'
Tansiyon hastalarının sadece denizde değil, tuz oranı yüksek sıcak kaplıca sularında da fazla kalmaması gerektiğini ifade eden Örnek,
diğer şartların da burası için aynen geçerli olduğunu anlattı.
Örnek, tuz oranı yüksek olmayan kaplıca sularındaki minerallerin tansiyonu düşürücü etkisi olduğunu, denizlerde bu minerallerin çok
düşük olduğunu belirterek, söz konusu hastalara, deniz yerine bu kaplıcaları hatta mümkünse göl, nehir, havuz gibi yerleri tercih etmeleri
önerisinde bulundu.
Sıcak hava ve nemin, denizdeki tuzlu suyla birleşince tansiyon hastaları için daha da riskli olduğunun altını çizen Örnek, 'Tuza bağlı
tansiyon hastaları için tuzlu suya girmeden önce soğuk suya sıkılmış bir veya en az yarım limonun suyunu içmeyi önemle tavsiye
ediyoruz. Ayrıca, bu tansiyon hastalarının tuzlu sulara girmeden önce doktoruna danışmasının oldukça faydalı olduğunu düşünüyoruz.'
ifadelerini kullandı.
AUZEF TEK DERS SINAV KLAVUZU...
Portal
Adres
: www.gundem.me
İçeriği : Gündem
: http://gundem.me/detail/?id=2571373
Tarih : 22.07.2017
AUZEF tek ders sınav klavuzu...
İstanbul Üniversitesi Açıktan ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) 4. sınıflarından tek ders nedeniyle mezun olamayanlar için tek ders
sınavı klavuzu yayınlandı. Tek ders sınavına kimler girebilir, AUZEF tek ders sınavı ne zaman? Tek ders sınavına başvuru nasıl yapılır?
TEK DERS SINAVI DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
* Tek ders sınavı, mezuniyet aşamasına gelmiş, sadece bir dersinden başarısız olup, diğer tüm derslerini alarak başarılı olmuş
öğrencilerin girebileceği sınavdır. (Öğrenciler tüm yarıyıllarını tamamlamış olmalıdır.)
* Tek ders sınavlarında dönem ayrımı gözetilmez. Bahar dönemi derslerinin sınavına güz döneminde, güz dönemi derslerinin sınavına
bahar döneminde girilebilir.
* Tek ders sınavına girebilmek için; 'DEVAMLI ÖĞRENCİ' statüsünde olmak gerekir. Statüsü 'KAYIT YENİLEMEDİ' olan
öğrencilerin tek ders sınavına başvuru hakkı bulunmamaktadır.
* Tek ders sınavına girilecek dersin daha önce alınmış ve başarısız olunmuş bir ders olması gerekir.
* 2016-2017 Bahar dönemi tek ders başvuruları 25/07/2017 de başlayarak, 27/07/2017 saat 17.00 `da sona erecektir.
* Başvurular http://161.9.143.22/tekders adresinden yapılacaktır.
* Tek ders sınavı, 05/08/2017 tarihinde saat 14.00 ´da İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesinde yapılacaktır.
* Sınav başvurusu onaylanan öğrenciler sınav giriş belgelerini, https://sinav.istanbul.edu.tr/ adresinden, 03/08/2017 - 05/08/2017
tarihleri arasında alabilecektir. Başvurusu onaylanmayan öğrenciler tek ders sınavına
giremez.
AUZEF Ders Sınav Kılavuzu için TIKLAYINIZ
TEK_DERS_Kilavuzu
YORUMLAR Henüz hiç yorum yapılmamış.
Bu haberin içeriği hakkındaki bütün sorumluluk sadece MEDYABEY kurumuna aittir.
DEGISEN DÜNYADA MÜSLÜMAN KADIN SEMPOZYUMU
Portal
Adres
: www.konyaninsesi.com.tr
İçeriği : Gündem
Tarih : 22.07.2017
: http://www.konyaninsesi.com.tr/degisen-dunyada-musluman-kadin-sempozyumu-459069h.htm
Değişen Dünyada Müslüman Kadın Sempozyumu
Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aydın: - 'Ne dönemin darüşşifa kayıtlarında
ne saray mekteplerinde ne hastanelerde ne tıp medreselerinde kadınların adına, kaydına rastlamak mümkün değil'
İSTANBUL (AA) - Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mükerrem Bedizel
Aydın, kadın hekimlerin Osmanlı döneminde bilgileri, aile üyeleri ya da tıp kitaplarından öğrendiklerini belirterek, 'Ne dönemin
darüşşifa kayıtlarında ne saray mekteplerinde ne hastanelerde ne tıp medreselerinde kadınların adına, kaydına rastlamak mümkün değil.'
dedi.
Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından düzenlenen 'Değişen Dünyada Müslüman Kadın' konulu sempozyum, İstanbul
Üniversitesi Kongre Merkezi'nde yapıldı. Sempozyumun, 'Sağlıkta kadın' konulu oturumunda konuşan Doç. Dr. Mükerrem Bedizel
Aydın, Müslüman kadının sağlıktaki yerini tarihin içinden adeta 'cımbızla çekerek' bulduklarını kaydetti.
Müslüman kadınların toplumun her türlü adet, gelenek ve sağlık uygulamalarında kendine yer edindiğine değinen Aydın, İslam öncesi
Arap toplumunda farklı dallarda görev yapan kadın hekimler olduğuna işaret etti.
İslam öncesi Arap toplumunda Zeynep adında meşhur bir göz hekimi olduğunu anlatan Aydın, bu hekime ülkenin dört bir yanından
tedavi için kadın ve erkeklerin geldiğine değindi. İslam medeniyetinde de tıbbın diğer alanlardan daha fazla önem kazandığının altını
çizen Doç. Dr. Aydın, şöyle konuştu:
'Tıp kitaplarının ön sözlerinde şöyle ifade ederler: 'Beden ilmi, din ilminden önce gelir. Zira bedeni sağlıklı olmayan bir kişinin
ibadetlerini yerine getirebilmesi mümkün değildir.' Bu anlayış İslam dininin bedeni kutsal kabul edişi, değer verişi, bedenin insana
emanet oluşu, Hz. Peygamber'in her vesileyle hekime gitmeyi, tedavi olmayı teşvik edişi, hiçbir derdin dermansız yaratılmadığını
buyurması gibi hususlar, İslam medeniyetinde tıbbın hakikaten önemli katkılar yapılan bir alan olmasına imkan sağladı. Dolayısıyla daha
ilk dönemlerden itibaren Müslüman kadınların ve bizzat Peygamber Efendimizin teşvik ve takdirleriyle doğum konusunda yardımcı
olmaktan, cinsel konularda aydınlatmaya, savaşta yaralıların bakımından çeşitli ilaçlar hazırlamaya, birtakım geleneksel tedavi usulleri
uygulamaktan kızların sünnetlerini yapmaya kadar geniş bir alanda toplumda sağlık işlerini üstlendiklerini söyleyebiliriz.'
- Savaştaki yaralılara bakan kadın hekimler
Doç. Dr. Aydın, kadınların savaşta yaralıların tedavisi konusunda da önemli yararlılıklar gösterdiğini bildirdi.
Hayber Gazası'na katılan iki hamile hekim olduğunu ve bu kadınların savaş sırasında doğum yaptığının kaynaklarda yer aldığına değinen
Aydın, 'Doğumlarını yaptıktan sonra, lohusalıklarına aldırmadan savaşta büyük yararlılıklar gösterdikleri için Hayber dönüşünde bizzat
Peygamber Efendimizin takdir ve teşriklerine mazhar olmuşlar ve ganimetten hem kendilerine hem evlatlarına pay tensip edilmiştir.'
dedi.
Osmanlı dönemindeki kaynaklarda geçen 'tabibe', 'hekime' gibi unvanlardan, kadınların sağlık alanında var olduğunu anladıklarını
aktaran Doç. Dr. Aydın, kadınların, rahim içindeki çıban, ölü cenin veya eşin çıkarılması, genital organ anomalileri, papillom benzeri
ameliyatlarda görev yaptıklarını anlattı.
Aydın, kadın hekimlerin erkek hastalara da baktığının kaynaklarda yer aldığını ifade etti.
Kadın hekimlerin bu bilgileri aile üyelerinden ya da tıp kitapları okuyarak öğrendiğine değinen Aydın, şu bilgileri verdi:
'Ne dönemin darüşşifa kayıtlarında ne saray mekteplerinde ne hastanelerde ne tıp medreselerinde kadınların adına, kaydına rastlamak
mümkün değil. Bu da bize hanımların tedavi yöntemlerini genellikle aile içinden intikal ederek, usta-çırak ilişkisi yoluyla veya tıp kitabı
okuyarak, tecrübeler edinerek öğrendiklerini düşündürüyor. Kaldı ki 19. yüzyılın sonlarına kadar darüşşifalarda yatan kadın adına
tesadüf edilmiyor. Hasta olarak dahi kadınlar darüşşifalarda tedavi edilmiyorlar.'
- Sağlık alanında çalışan kadın oranı yüzde 57
Psikiyatrist Dr. Rümeysa Yeni Elbay, 2014 TÜİK verilerinde, çalışan kadın istihdamı yüzde 27 iken sağlık alanında bu oranın yüzde
57'nin üzerinde olduğunu kaydetti. Doktorların yüzde 39'unun kadın olduğunu belirten Elbay, tıp fakültesinde okuyan kız öğrenciler
bakımından oranın da 2006'da yüzde 41 iken 2013'de yüzde 44'e yükseldiğini ifade etti.
Bu oranın yüksekliğinin sağlık sektörünün kadınlar açısından rahat bir alan olduğunu göstermediğine işaret eden Elbay, şu
değerlendirmede bulundu:
'2013'te 30 ilde 360 sağlık çalışanı kadın ile Sağlıkta Çalışan Kadının Sorunları adlı bir araştırma yapıldı. Araştırmaya katılan kadınların
yüzde 77'si evli, yüzde 72'si çocuk sahibi ve yüzde 40'ı nöbet tutuyor. Yüzde 40'ın üzerinde katılımcı, çalışma ortamında cinsiyete dayalı
ayrımcılık olduğunu düşünüyor. Ev ve iş yerindeki sorumluluklarının ağırlığı nedeniyle fiziksel ve psikolojik olarak yıpranmış, aileleri
ve kendilerine zaman ayıramadıklarını söylüyorlar. Özellikle evli, çocuklu, orta yaş gruplarında kadınların eğitim fırsatlarını kaçırdığı ve
kariyer gelişimini tamamlayamadığını görüyoruz.'
Elbay, Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında kadın istihdam oranının hala düşük olduğunu, kadınların doğum izin sürelerinin de Avrupa
ülkelerinin ortalamalarının çok altında olduğunu bildirdi.
Yeryüzü Doktorlarından Dr. Havva Sula da Afrika ülkelerinde kadın sağlık çalışanlarının faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Kaynak: AA
Etiketler : Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, İstanbul, İstanbul Üniversitesi, Mükerrem Bedizel Aydın, sempozyum
Download