Kahve Molası Bennu YILDIRIMLAR Şehir T iyatroları’nda 21 yıldır severek izle diğimiz Bennu Yıldırımlar, tam bir Anton Çehov hayranı. 1994 yılında “Ağrı’ya Dö nüş” f ilmindeki ‘Muhsine’ karakteri ile ‘Ankara Film Festivali Umut Veren Yeni Ka dın Oyuncu’ ödülünü alarak dikkatleri üze rine çeken sanatçı, 2008 yılında Altın Kele bek’te ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne de la yık görüldü. Başarılı oyuncu ile Kahve Mo lası köşemizde aradan geçen bu süreç ve tiyatro-sinema üzerine bir söyleşi yaptık… ACME: Kendi halinde, çok sakin bir çocukluk dö nemi geçirmişsiniz. Hatta oyun oynamayı pek sev meyen bir çocukmuşsunuz. Şu an hayatınızı oyun culuk yaparak kazanıyorsunuz. Bu süreci biraz an latır mısınız bize? Oyun oynamayı sevmeyen bir çocuk, nasıl oldu da kendini bir tiyatro sahnesin de bir oyunun içinde buldu? Bennu YILDIRIMLAR: YILDIRIMLAR Sadece deneme isteğiydi. Lise sondan sonra Belediye Konservatuarı vardı o zaman şimdi yok. Ben girdikten bir sene sonra İstanbul Üniversitesi’ne bağlandı. Sadece denemek istedim denedim oldu. Olmaya da bilirdi. O zaman başka birşey seçerbilirdim. Mutlaka kafamda başka şeyler de vardı. Yetenek sınavı ile girdiğim için kaç tane matematik çözersem böyle olur, kaç tane Türkçe çözersem böyle olur gibi yol gösteren bir şey yoktu. Herşey deneme yoluyla başladı. Ağustos 2009 Actual Sınavı kazandım hatta hazırlık sınıfını da hatasız bir şekilde geçtim ve devam kararı aldım. Herşey hayat gibi. Hayatta da denersiniz olursa olur, olmazsa olmaz. Sizin sonunuz değildir olmaması. Benim için de oyunculuk bu şekilde başladı; denedim, başardım ve devam edebildim. Kendimi de şanslı hissediyorum açıkçası bu konuda. ACME: Müzik dinlemeyi çok seviyorsunuz. Çocuk luğunuzdan beri müzik sizin idolünüzmüş. Ancak müzikle hiç ilgilenememişsiniz. Bu kadar sevdiği niz bir şeyi sahneye taşımayı düşündünüz mü hiç? Bir müzikal oyun mesela.. Bennu YILDIRIMLAR : Ben kızım kadar şanslı olmadım müzik konusunda. Çok erken yaşta bir müzik aletiyle tanışma şansım olmadı ne yazık ki. 17 yaşındayken babam piyano aldı ki babamın biraz kabiliyeti vardı. Ailede vardı aslında bu tip şeyler. Ancak 17 yaşından sonra piyano ya da daha özel bir aletle ilişki kurmanız daha zorlaşıyor. Herşeyin bir çocukluk dönemi var. O yaşta başlamak gerekiyor parmaklarınızın gelişimi açısından. Ben zaten Şehir Tiyatroları’na bir müzikal oyun olan “Kuşlar” müzikali ile başladım. İyi bir kulağım vardır. Ona güvenirim. Şarkı da söyleyebilirim. Zaten aldığım eğitimin de bir parçasıydı bu. Derdini söyleyebilecek, üstten olabilecek kadar şarkı söyleyebilir çoğu oyuncu. Ben de bu oyunculardan biriyim. ACME: Kızım kadar şanslı değildim dediniz müzik konusunda. Onun müzikle arası nasıl? Medicine 67 Kahve Molası Bennu YILDIRIMLAR: Biz O’nu beş buçuk yaşında piyanoyla tanıştırdık. Çocuklarda daha hassas devam etmek, çocuğu bıktırmamak gerekiyor. Şimdi konservatuarda keman bölümünde 2. sınıfı da geçti. Çok değerli bir hocası var. Benjamin Warsavski ile birlikte çalışıyor. Herkes halinden memnun açıkçası. Umarım daha ilerisini de görürüz. Çünkü gerçekten büyük bir süreç bu. Bennu YILDIRIMLAR: Oyuncular maymun iştahlıdır. Ömrü yettikçe her türlü oyunda oynamak isterler. Özellikle oynamak istediğim tiyatro oyunu, Rus klasikleri sanırım. Romandan da uyarlamalar olabilir. Film olarak bakacak olursak, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Huzur’ oyununda “Nuran” karakterini canlandırmıştım. Başarılı bir ekiple gerçek bir sinema filmi olursa aynı karakteri tekrar canlandırmayı çok isterim. ACME: Yerli ya da yabancı meslektaşlarınızdan ay nı sahneyi paylaşmak istediğiniz özel bir isim var mı? Bennu YILDIRIMLAR: O işler biraz karışık açıkçası. Birçok insan tanırsınız, birçok insanı seversiniz ancak iş konusunda durum biraz daha farklı. Yabancı oyuncular sanırım bu konuda sorun olmaz. Benim gibi bir kadın oyuncuya sorarsanız elbetteki Al Pacino ve Sean Penn ile oynamak ister. Kimse buna hayır demez. Onlar bizimle oynamak ister mi bilmiyorum tabi (gülüyor). Kate Winslett ile yakın çalışmak ister insan. Bu tip özel insanlar var tabi birçok ülkede. ACME: Umarım bir gün onunla da röportaj yapa rız.. Bennu YILDIRIMLAR: İnşallah (gülüyor). ACME: Ne tür müzikler dinliyorsunuz? Bennu YILDIRIMLAR: Etnik müzik dinlemeyi seviyorum. Klasik müziği çok seviyorum. Yakın tarihteki popüler müziği çok fazla dinleyemiyorum ne yazık ki. Denk geldikçe taksilerde ya da bir yerlerde duyarsam ancak. Kızım biraz hızlı müzik dinlemek istediği zaman biraz daha araştırma yapıyorum. Yoksa sadece duyduğum kadarıyla biliyorum popüler müziğe karşı yakın bir takibim yok maalesef. ACME: 21 yıldır oyunculuk yapıyorsunuz. Bu zama na kadar sizi en çok heyecanlandıran karakter hangisiydi? ACME: Hem tiyatroda hem televizyonda “Yaprak Dökümü”nde rol aldınız. Hangi ‘F ikret’ daha çok zorladı sizi? Bennu YILDIRIMLAR: Zorlama açısından değil de, günümüz versiyonundaki “Yaprak Dökümü”nde neyin nereye gideceğini bilmediğimiz için daha süprizleri olan bir konumda oluyorsunuz. Tiyatrodaki Yaprak Dökümü ise, gerçekten romanın, yazarın kendi uyarlaması tiyatroya. Sürprizi prova döneminde oluyor ve bitiyor. Ve siz onu aynı şekilde aktarmaya çalışıyorsunuz. Tiyatronun güzelliği dört sene boyunca çok güzel bir ekiple bu oyunu hazırladık. Şimdi yine çok güzel bir ekiple televizyon dizisini yapıyoruz. Ama tabi ikisininde yeri ayrı. Bennu YILDIRIMLAR: Her rolün ayrı ayrı heyecanı var elbette. Benim şansım da “aman tanrım neden ben böyle bir oyundayım” diyeceğim bir oyunda bulmadım bugüne kadar kendimi. Umarım bundan sonra da olmaz. Hepsinin ayrı yeri vardır bende. Dizinin ilk sezonunda tiyatro da devam ediyordu ancak o dönemde rahatsızlıklar olmaya başladı. Yitirdiğimiz insanlar oldu tabi. Bunun acısı büyük. Babayı Savaş Dinçel oynuyordu tiyatroda. Cengiz Keskinkılıç benim eşimi canlandırıyordu mesela. Bunlar çok değerli insanlardı. Onlarla dört yıl boyunca aynı sahneyi paylaşmış olmaktan dolayı her zaman gurur duydum. Ayrılık acısı başka bir şey tabi. ACME: Özellikle oynamak istediğiniz bir oyun ya da canlandırmak istediğiniz bir karakter var mı? Hayatımda bu kadar uzun süre ‘Yaprak Dökümü’ olacağını hiç tahmin etmemiştim, bu biraz uzun sürdü. 68 Actual Medicine Ağustos 2009 Kahve Molası ACME: Ülkemizde genellikle insan lar bir fırsatını bulduğunda yurtdı şına açılma peşindeler. Yurtdı şında oyunculuk üzerine eğitimler aldınız ancak ısrarla Türkiye’de kaldınız. Yurtdışında bir projede yer almak gibi bir hayaliniz olmadı mı? yatro. Burada ne kadar kendinizi geliştirirseniz size gelebilecek olan dizi teklifleri de dahil olmak üzere daha farklı şekilde yorumlama imkanınız olabilir. Beyniniz gelişir tiyatroda. Sinema da ülkemizde sektör değil maalesef. Elimizde bir tek tiyatro kalıyor doğal olarak. Bennu YILDIRIMLAR: Hiçbirşeye kaçmak gözüyle bakmıyorum ki. Olanak olur orada bir iş fırsatı çıkar. Ülkem dışında çalışmam diyen bir insan değilim. Tabi konu oyunculuk olunca iş daha zorlaşıyor. Onların dilini çok iyi bilmeniz ve size uygun ortamın sağlanması gerekiyor. ACME: Yurtdışındaki oyunları takip edebiliyor musunuz? Onların hepsi belirli dönemler için geçerlidir. Orada kimse sizi “buyrun gelin oyunculuk yapın” diye beklemiyor sonuçta. İşin gerçeği bu. Çok kafayı takıp 20’li yaşlarda orada olmaya başlayıp, hayata orada diretirseniz belki. Ama burada hayata diretiyorsanız elinize fırsat geçerse değerlendirirsiniz ancak. “Ben kalkayım da Amerika’da şansımı deneyeyim” gibi bir lüksümüz yok sonuçta. Hoş olabilir tabi ki ama kimse bizi beklemiyor orada. Herkesin kendi ülkesinde konumları daha farklı olur. Ancak yabancı bir prodüksiyon olduğunda bir şekilde yeterlilik derecelerinden geçip rol alınabilir elbette ama bunlar hep belli zamanlar içinde gerçekleşiyor. ACME: Sinema- tiyatro -televizyon. Bu üç kelimenin anlamı nedir haya tınızda? Bennu YILDIRIMLAR: Tiyatroyu ben 21 yıldır yapıyorum. Mezun olmadan önce başlamıştım zaten. Bu nedenle çok özel bir yeri var bende. Oyunculuğun en çok beslenildiği yerdir tiyatro. Bunu yadsıyamam. Sadece televizyon dizileriyle insan oyunculuğunu geliştirmez. Televizyon dizisi sanat değildir zaten. Ama tiyatro başka bir şeydir. Sanattır tiAğustos 2009 Bennu YILDIRIMLAR: Gittiğim zaman fırsat kolluyorum. Oyun oynanıyorsa takip etmeye çalışıyorum. Ancak tur düzenleyip İngiltere’de şu oyunu izleyeyim diyebilecek bir durumum olmadı hiç. Çünkü gerçekten çok yoğun çalışıyorum. ACME: Sizce ülkemizde kültür sa nat faaliyetleri, özellikle tiyatro hakettiği yerde mi? Bennu YILDIRIMLAR: Bizim ülkemizde hiçbir şey hak ettiği yerde değilki. Kültür ve sanatı hayatın vazgeçilmez bir aşaması olarak insanlara benimsetmemişseniz, böyle bir eğitim süreci vermemişseniz, o zaman kültüre yapılan yatırımlar da çok az oluyor. İşinize gelmiyor, bir süre sonra fazlalık olmaya başlıyor. Zaten neden opera yapılsın, neden bale yapılsın yolunda ilerliyoruz. Herşey tehlikeli görünüyor bana bu konuda. Tiyatro bir şekilde ayakta kalacaktır elbette. Tabi burada tiyatro diye uydurdukları skeçlerden bahsetmiyorum. İşte bunlara kadar iniyor. İnsanlara tiyatro skeçlerden ibaretmiş gibi benimsetilmeye çalışılıyor. O zaman da sanat diye bir şey kalmıyor ne yazık ki. ACME: Eşiniz de sizin gibi oyuncu. Bunun avantajlarından ve dezavan tajlarından bahseder misiniz? Bizim ülkemizde hiçbir şey hak ettiği yerde değilki. Kültür ve sanatı hayatın vazgeçilmez bir aşaması olarak insanlara benimsetmemişseniz, böyle bir eğitim süreci vermemişseniz, o zaman kültüre yapılan yatırımlar da çok az oluyor. İşinize gelmiyor, bir süre sonra fazlalık olmaya başlıyor. Zaten neden opera yapılsın, neden bale yapılsın yolunda ilerliyoruz. Herşey tehlikeli görünüyor bana bu konuda. T iyatro bir şekilde ayakta kalacaktır elbette. Tabi burada tiyatro diye uydurdukları skeçlerden bahsetmiyorum. İşte bunlara kadar iniyor. İnsanlara tiyatro skeçlerden ibaretmiş gibi benimsetilmeye çalışılıyor. O zaman da sanat diye bir şey kalmıyor ne yazık ki Bennu YILDIRIMLAR: Ben bu durumun dezavantajını hiç yaşamadım. Herkes ayrı cinsten. İki kadın evlenmediActual Medicine 69 Kahve Molası ğimize göre benim rolümü kaptın gibi bir durum oluşmuyor sonuçta (gülüyor). ACME: Kızınız bu durumdan nasıl etkileniyor. Onun oyunculukla ilgilisi var mı? Bennu YILDIRIMLAR: Doğal olarak olumlu etkileniyor. Kendini oyunculuğa yatkın görüyor. Zaten genelde çocukların hepsi oyunculuğa yatkındır. Yeter ki o çocuktaki isteği kaybetmeyelim. miyorsunuz. Kendinizi değerlendirir misiniz size göre nasıl bir anne, nasıl bir oyuncu ve nasıl bir ev kadınısınız? Bennu YILDIRIMLAR : Bunların hepsi çok zor soru. Ben hep idare eder durumdayım herhalde. Kendi başıma bırakıldığım zaman elimden geldiğince çocuğumla ilgilenmeye çalışıyorum. Bir sürü şeyin organizasyonunu yapıyorum. Evimle de ilgilenmeye çalışıyorum ama bazı anlar oluyorki herşey üst üste geliyor. Bir koşuşturma yaşıyorum. Ama koşuşturmadığım zaman ailemle ilgileniyorum. O kadar da salmış değilim tabi. Hiçbirşeyi salamam çünkü çok fazla sorumluluk bilinci yüklenmiş durumda. İnsanın biraz rahat olması gerekir ama o şekilde yetiştirilmedik ne yazık ki. Kadın olarak her türlü koşuşturmaya yetmeye çalışıyorsunuz. Biraz yıpratıcı oluyor. ACME: Bu yoğun çalışma temposu içerisinde sağ lığınıza ne kadar dikkat ediyorsunuz? ACME: Bugüne kadar tiyatrodan ve sinemadan üçer tane olmak üzere çok önemli ödüllere layık bulundunuz. Sizce verilen ödüller oyuncuyu nasıl etkiliyor? Bennu YILDIRIMLAR: Ödülleri herkes sever. Kimsenin ödül almaktan üzüntü duyacağını sanmıyorum. Değer görülmektir ödül. Ama her ödülde mutlaka öznel bir durum da olabilir. Bu bütün dünyada yaşanıyor. Çok normal. Gerçekten her zaman hak eden alıyor mu almıyor mu o hep tartışılır. Çok güzel oyunculuklar görüyorsunuz ama bir bakıyorsunuz olmadık birisi ödül alabiliyor. Ben İstanbul Film Festivali’nde jüri üyesi olarak bulundum. Önemli olan sizin ne düşündüğünüz değil komite ile ortak bir karara varmaktır. Bunların hepsi bu süreçlerden geçtiği için “aman tanrım bu sene ödül alamadım” durumunu hiç yaşamadım. Olursa güzel bir duygu. Olmazsa da ne yapalım yani. O insanın kendisiyle bir savaşımıdır. Akşam iyi yaptım mı yapmadım mı? Kimse zorla çıkartmıyor oraya sizi. Kendi isteğinizle yapıyorsunuz. Kendi isteğinizle yaptığınız şeyi de en iyi yapmaya çalışıyorsunuz. ACME: Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Buna rağmen sevdiklerinizi ve kendinizi ihmal et 70 Actual Bennu YILDIRIMLAR: Ben kendimi biraz kurcalayan bir yapıdayım. Sürekli chek-uplarımı yaptırırım. Vücut kendini salmadan toparlamak için spor yapıyorum. Aslında çok hareketli olsak da zaman bize bir şeyler eklemeye başlıyor. Onlar çok fazla sorun yaratmadan spor yapmak gerekiyor. Yaşınızla birlikte metabolizmanızın da yavaşladığını görüyorsunuz, yaşınızla karşılaşıyorsunuz ve bunlarla mücadele ediyorsunuz. En sağlıklı nasıl yaşarım diye elinizden geleni yapmaya çalışıyorsunuz. ACME: Gelecekteki projelerinizden biraz bahse der misiz? Ne tür projelerde göreceğiz sizi? Bennu YILDIRIMLAR: Şehir Tiyatroları ile birlikte ‘İntiharın Genel Provası’ isminde, dört kişilik bir oyun projemiz var. 15 Eylül’den sonra çalışmalara başlayıp kasım ayına yetiştirmeyi düşünüyoruz. Onun dışında dizi ocak ayına kadar devam ediyor zaten. ACME: Şehir Tiyatroları’yla birlikte turne yapıyor musunuz? Bennu YILDIRIMLAR: Tiyatro turne düzenliyor. Ancak ben katılamıyorum turneye. Ama bu yeni hazırlayacağımız oyun için yurtiçi-yurtdışı turneler olabilir. Hem az kişi ile hazırlanacak hem de oyunda fazla dekor olmayacak zaten. Oyunu hazırladıktan sonra göreceğiz. Medicine Ağustos 2009