İbrahim Hakkı Konyalı`nın Çalışmalarında

advertisement
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
YAYINLARI: 7
ŞEHİRLERİN SEVDALISI
İBRAHİM HAKKI KONYALI
ARMAĞANI
Konya 2015
SÜ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ, 2015 Konya
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün 17.09.2015 tarih ve 2015/6-1 sayılı kararı ile bastırılmıştır.
Editör
Prof. Dr. Hasan BAHAR
Editör Yardımcıları
Yrd. Doç. Dr. Hakan KUYUMCU
Yrd. Doç. Dr. Çağatay BENHÜR
Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ
Arş. Gör. Fatih Numan KÜÇÜKBALLI
Arş. Gör. Tuğba AKTAŞ ÖZKAN
Arş. Gör. Murat TURGUT
İnceleyenler
Prof. Dr. Âlim GÜR
Prof. Dr. Yılmaz KOÇ
Prof. Dr. Özdemir KOÇAK
Sekreterya
Mustafa ÜLÜK
ISBN
978-975-448-209-6
Baskı
Selçuk Üniversitesi Matbaası
Tel: 0 332 241 18 47
Ekim 2015
Kitapta yer alan yazıların dil ve bilim sorumluluğu yazara aittir.
ŞEHİRLERİN SEVDALISI
İBRAHİM HAKKI KONYALI
ARMAĞANI
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
SUNUŞ
Üniversitemiz, bünyesinde bulundurduğu akademik birimlerde deneyimli eğitici
kadrosu ile eğitimli, üretken ve gelişimi isteyen bireyler yetiştirmek maksadıyla ülke
kalkınmasında üzerine düşen görevi başarıyla sürdürmektedir. Bu amaca hizmet
etmek üzere Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü de Atatürk’ün hedef
gösterdiği çizgide Türk tarihi, dili, edebiyatı, sanatı ve kültürü üzerine yayınlar
yapmaktadır. Enstitümüzün bu alandaki müstakil kitap yayınları yanında, Güz ve
Bahar sayıları olmak üzere yılda iki defa çıkardığı uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Dergisiyle (Journal of Studies in Turkology) ülkemizde sosyal bilimler alanında
Üniversitemizin yüz akları arasına girmesi bizi mutlu etmektedir.
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ayrıca gelenek hâline getirmeye çalıştığı, “Türk
tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli ve yabancı önemli bilim
adamları adına armağan kitaplar” yayınlayarak sosyal bilimler alanındaki geçmiş
birikimleri ve tecrübeleri gençlerin önüne koyup geleceğin ilim adamlarına yol
göstermekle de önemli bir iş yapmaktadır.
Bu vesileyle, “Şehirlerin Sevdalısı İbrahim Hakkı KONYALI Armağanı” kitabına
yazılarıyla katkıda bulunan bilim insanlarımıza ve eserin hazırlanıp basılması
aşamasına kadar olan süreçte emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum
Prof. Dr. Hakkı GÖKBEL
Selçuk Üniversitesi Rektörü
v
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
vi
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
ÖN SÖZ
Atatürk’ün direktifiyle kurulan Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumuna benzer
olarak; Türkiyat Enstitüleri de Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürü üzerinde
araştırmalar, yayınlar yapmak üzere üniversiteler bünyesinde kurulmuş kurumlardır.
Selçuk üniversitesi bünyesinde kurulan Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü de
kurulduğu 24 Ocak 1991 tarihinden itibaren bu amaçlar doğrultusunda panel, bilgi
şöleni, seminer, konferans vb. etkinlikler düzenlemiştir. Dergimiz yılda iki defa güz
ve bahar sayıları olmak üzere düzenli olarak bugüne kadar yayınlanmış, 32. sayıdan
itibaren
MLA
(Modern
Language
Association)
International
Bibliography,
Newyork/ABD, Tübitak/Ulakbim SBVT tarafından dizinlenmeye başlanmış ve
uluslararası hale gelmiştir. Dergimiz, gerekli şartları yerine getirdiğinden ISIWos/A&HCI (Arts & Humanities Citation Index)-(Thomson Reuters)’e dizinlenmesi
için müracaat edilmiştir. Yazışmalar sonuçlandığında Tübitak tarafından kabul edilen
sosyal bilgiler alanında B grubu kategorisine dâhil edilebilecektir. Ayrıca dergimiz
ASSOS INDEX, EBSCO tarafından da taranmaktadır.
Enstitümüz, Türkiyat dergisini sosyal bilimler alanında üniversitemizin yüz akı
hâline getirmeye çalışırken, Türk tarihi, dili, edebiyatı ve kültürüne hizmet etmiş yerli
ve yabancı önemli bilim adamları adına armağan kitaplar çıkarmayı geleneksel hâle
getirmiştir. Böylece bu şahsiyetlerin hayatı, eserleri, metodu, Türk tarihine, diline,
edebiyatına, kültürüne sağladığı katkılar ortaya konularak, bundan sonra yapılması
gereken çalışmaların neler olduğu özellikle gençlere daha isabetli bir şekilde
gösterilmiş olacaktır. Bunun için ilk olarak 1999 yılında “Prof. Dr. Erol GÜNGÖR’ün
Anısına Armağan” kitabı çıkarılmış idi. 2003 yılında dergimizin XIII. sayısı Prof. Dr.
Ahmet Bican ERCİLASUN’a armağan sayısı olarak yayınlanmıştır. 2011 yılında ise
“Büyük Selçuklu’dan Türkiye Selçuklu Devletine Prof. Dr. Mehmet Altay KÖYMEN’e
Armağan” kitabı yayınlanmış, bu geleneğin bir devamı olarak da üniversitemiz de
sosyal bilimler alanında birçok bilim adamı yetişmesinde emeği olan Prof. Dr. Nejat
GÖYÜNÇ Hocamız anısına “Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür: Prof. Dr. Nejat
GÖYÜNÇ’e Armağan” adıyla bir kitap yayınlamış bulunuyoruz. Bu geleneğe binaen
Türk tarihi, kültürüne hizmet etmiş, özellikle kentlerimiz üzerine çalışmalarıyla
bilinen tarihçi İ. Hakkı Konyalı adına bir armağan kitabı çıkarmanın mutluluğunu
vii
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
yaşamaktayız.
“Şehirlerin Sevdalısı İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI” kitabının
yayınlanmasında yardımlarını gördüğümüz Enstitümüz Müdür Yardımcıları Yrd.
Doç. Dr. Hakan KUYUMCU, Yrd. Doç. Dr. Çağatay BENHÜR’e; Dergimizin editör
yardımcıları Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ, Arş. Gör. Fatih Numan KÜÇÜKBALLI,
Arş. Gör. Murat TURGUT’a; kitabımızın tashih aşamasında yardımını gördüğümüz,
enstitümüz Arş. Gör. Tuğba AKTAŞ ÖZKAN’a, Enstitü sekreterimiz Cengiz ATEŞ,
Personelimiz Mustafa ÜLÜK ve Özkan YORGANCILAR’a teşekkürlerimi bildiririm.
Prof. Dr. Hasan BAHAR
SÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü
viii
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
İÇİNDEKİLER
Sunuş………………………………………….
Ön Söz…………………………..…………….
Ahmet Ali BAYHAN Eserlere Adanmış Bir Hayat: İbrahim Hakkı
M. Zahir ERTEKİN Konyalı Hayatı ve Eserleri……………………
Erdem YÜCEL İbrahim Hakkı Konyalı (Atis)………………...
v
vii
1
99
Mustafa ÖZDAMAR Şehirlerin Tarihini Yazan Adam……………...
117
Nurullah TABAKÇI İbrahim Hakkı Konyalı İle Bir Röportaj………
125
Yaşar SEMİZ İbrahim Hakkı Konyalı (1896 - 1984)………..
133
Doğan YÖRÜK İbrahim Hakkı Konyalı’nın İzinde……………
161
Zekai ERDAL İbrahim Hakkı Konyalı’nın “Abideleri ve
Kitabeleri ile Aksaray Tarihi” İsimli Eserine
Eleştirel Bir Bakış……………………………..
167
Hüseyin MUŞMAL İbrahim Hakkı Konyalı'nın Beyşehir ile İlgili
Merve SÖNMEZ Çalışmaları……………………………………
201
Mustafa YILMAZ İbrahim Hakkı Konyalı ve Arkeoloji…………..
213
Mustafa ARSLAN İbrahim Hakkı Konyalı’nın Akşehir ve
Beyşehir Çevresinde Tespit Ettiği Eskiçağ
Malzemeleri ve Bunların Günümüzdeki
Durumları…………………………………….. 217
Murat TURGUT İbrahim Hakkı Konyalı’nın Çalışmalarında
Geçen Eskiçağ Tanrıları………………………
255
Hasan BAHAR Eskiçağ’da Konya……………………………...
271
ix
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Bayram ÜREKLİ Konya Tarihi…………………………………..
299
Koray ÖZCAN Anadolu Selçuklu Kenti
“Mekânsal Bildirge"…………………………..
307
Ayşe ÖZDEMİR Anadolu’da Selçuklu Dönemi Türk Bahçe
Kültürü…..........................................................
319
Ensar KÖSE İçel’de Bir Ulu Çınar:
Şeyh Ali Semerkandî ve Nesli………………… 335
Hava SELÇUK Şer’iyye Sicillerinin Şehir Tarihi Açısından
Önemi (Kayseri Örneği)………………………
361
İbrahim SOLAK 51 Numaralı Konya Şer’iye Sicili (H. 11401141/ M. 1727-1729)………………………….
381
Metin AKİS İ. Hakkı Konyalı Armağanına Katkı: Kilis
Sancağında Canbolat Oğulları Ailesinin
391
Yönetimi……………………………………….
Alpay BİZBİRLİK H. 1056/57 Tarihli Marmara Kazâsı Avârız
Defteri…………………………………………
405
Çetin AYKURT III. Selim’in Fikrî Yapısı………………………
439
Selim Hilmi ÖZKAN XIX. Yüzyılın Sonlarında Alâiyeli
Memurların Sosyo-Ekonomik Durumları…….
449
Özgür YILMAZ Tanzimat Dönemi Şehir Tarihi Çalışmaları
Üzerine Bir Deneme…………………………..
471
Necat ÇETİN Üsküdar Bulgurlu Mahallesinde 1906 Tarihli
Son Osmanlı Nüfus Tahriri (Sayımı)………...
505
x
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Ali Rıza GÖNÜLLÜ Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Alanya’nın İdari
Yapısı (1831-2014)……………………………
515
Necmi UYANIK Mehmet Akif’te Çağdaşlaşma Anlayışı ve Bu
Eksende Bazı Meselelere Bakışı……………….. 535
Mithat DİREK Meram Bağlarının Ardındaki Sır: Su Kültürü
D. Ali ARSLAN Halk, İktidar ve İktidar Seçkinleri:
Gülten ARSLAN Mersin Araştırması…………………………
xi
561
573
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
xii
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
İBRAHİM HAKKI KONYALI’NIN ÇALIŞMALARINDA
GEÇEN ESKİÇAĞ TANRILARI*
Murat TURGUT **
Özet
Eskiçağlarda varlığına inanılan tanrılar birçok tarihçinin araştırma konusu olmuştur.
İbrahim Hakkı Konyalı da yapmış olduğu çalışmalarında bu tanrılara yer vermiştir. Bu
çalışmada, İbrahim Hakkı Konyalı’nın ortaya koyduğu bazı eserlerde geçen tanrılar ve bu
tanrıların hangi konularda geçtiği incelenmiştir.
•
Anahtar Kelimeler
İbrahim Hakkı Konyalı, Beyşehir, Karaman, Tarihçi, Şehir Tarihçisi.
•
THE ANCIENT GODS ON IBRAHIM HAKKI KONYALI’S
PUBLICATIONS
Abstract
The gods whose existance was believed in ancient times have been research subject for
many historians. Ibrahim Hakki Konyali gave place to these gods in his works. In this work , It
was examined gods and how gave place to gods on some works done by Ibrahim Hakki Konyali.
•
Keywords
Ibrahim Hakki Konyali, Beysehir, Karaman, Historian, City Historian.
Bu çalışma İbrahim Hakkı Konyalı’nın, Abideleri ve Kitabeleriyle Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri; Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi; Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi; Alanya Tarihi; Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi çalışmaları temel alınarak hazırlanmıştır.
** Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. [email protected]
*
255
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI

Giriş
İnsanoğlu var olduğu andan itibaren, evreni yönlendiren, olaylara şekil veren
doğaüstü bir güç/güçlerin olduğunu düşünmüş ve bu doğaüstü güç/güçlerin,
kendinden de üstün olduğunu kabul ederek o/onlara inanmış ve tapınmıştır.
İnsanların tarihi süreç içerisindeki inanç sistemlerinin en erken
dönemlerinde, tek bir tanrıya mı yoksa birden fazla tanrıya mı inandığı
konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır1. Bu yüzden insanlık üzerinde
görülen ilk inancın tek veya birden fazla tanrılı olduğu konusunda bir şey
söyleyemeyiz. Ancak daha sonraki dönemlerde yani M. Ö. IV. binyıldan itibaren
başlangıç izlerinin görüldüğü ve M. Ö. III. binyıldan itibaren ise kesin bir şekilde
çok tanrılı inancın varlığından söz edebiliriz2.
Antik dönem insanlarının kuraklık, aşırı yağış, deprem, salgın ve
hastalıklardan dolayı ölümler, güneşin doğup batışı, gibi sebebini bulamadığı
veya açıklayamadığı durumlarda insanüstü güçlere inanmış ve bu olayların
sebeplerini onlara yüklemişlerdir. Bu doğrultuda, bu olaylar, insanların her olay
için ayrı bir düşünce-sistem geliştirmelerine ve bu düşünceler-sistemlerin
başlarına yerleştirdikleri tanrılara inanmalarına sebep olmuştur (Gurney 2001,
133; Gür 2005, 45). Zaman içerisinde bu tanrıları için ritüeller, mitolojik hikayeler,
kutsal mekanlar, kutsal nesneler, kutsal hayvanlar-bitkiler gibi olgular meydana
getirerek inanç sistemlerini oldukça geliştirmişler ve aynı oranda
karmaşıklaştırmışlardır3.
Dünya’nın ilk tapınağı olarak bilinen Urfa Göbeklitepe’de yapılan araştırmalarda, tapınağı yapan
veya kullanan kişilerin dinî inançlarının, tek tanrılı veya çok tanrılı olduğu konusunda kesin bir
bilgi söylenememektedir. Ayrıca yine Anadolu’da Erken Neolitik dönemin önemli yerleşmeleri
arasında gösterilen Çayönü, Nevali Çori, Çatalhöyük, Burdur civarında görülen yerleşimlerde yapılan araştırmalarda tek bir güce mi yoksa birden fazla güçlere mi inanıldığı konusunda kesin kanıtlar bulunamamıştır. Haas 2002, 438.
2 Bu konu hakkında en önemli kanıtlarımızı Mezopotamya ve Mısır toplumlarından günümüze kalan
yazılı belgeler oluşturmaktadır. Bu belgelerde, dinî inançlar, mitolojiler gibi, bu dönemde çok tanrılı hayatın olduğunu kanıtlayabilecek bilgiler bulunmaktadır. Bu konu hakkında ayrıca Mezopotamya, Panjab, Kuzey Afrika, Girit ve Batı Avrupa’da temel dinlerin M. Ö. V. Bin ile M. Ö. III. Bin
dönemleri arasında kurulduğu, temellerinin de Paleolitik döneme kadar uzandığı görüşü de bulunmaktadır. James 1960, 137.
3 İnsanların oluşturdukları bu karmaşık inanç sistemleri ve buna bağlı öğelerin, dinlerini incelenmesi
ve araştırılmasını oldukça zorlaştırdığı da belirtilmiştir. Elliade 2009, 27, 28.
1
256
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Çalışmamızın konusunu oluşturan İbrahim Hakkı Konyalı’nın eserlerinin
birçok yerinde, eskiçağ dinî inanç sistemleri ve bu inanç sistemlerinin bir parçası
olan tanrılar hakkında çeşitli sebeplerle bilgi verdiği görülmektedir.
1) Mezopotamya Tanrıları
Eski Yunan dilinde iki nehir arasındaki topraklar anlamına gelen
Mezopotamya’nın coğrafi sınırlarına baktığımız zaman, doğuda İran; batıda
Suriye çölleri ile Lübnan dağları; güneyde Arabistan; kuzeyde ise Anadolu ile
sınırlandığı görülmektedir (Bahar 2010, 37, 38). Bu topraklarda yaşayan halklar,
medeniyetin oluşmasında ve gelişmesinde büyük öncülük etmişlerdir.
Mezopotamya dinî hayatı hakkında Sumerlerden itibaren yazılı bilgilere
sahip olabilmekteyiz. Sumer kaynaklarından öğrendiğimiz bilgilere göre, birçok
eskiçağ medeniyeti gibi Sumerler de çok tanrılı bir inanca sahip olarak tanrılarını
insan şeklinde düşünmüşler ve onlara kendilerinden üstün vasıflar
yüklemişlerdir. Tanrılarına yükledikleri bu üstün vasıfların yanında onların
zaaflarının olduğunu da düşünmüşlerdir. Özellikle ortaya koydukları mitolojik
hikayelerde, tanrıların zaaflarının, insanlar veya tanrılar tarafından kullanıldığı
görülebilmektedir.
Sumer panteonuna baktığımız zaman panteonun başında Fırtına Tanrısı Enlil
olduğu görülmektedir. Bilgelik tanrısı Enki, Aşk ve bereket tanrıçası İnanna,
Güneş Tanrısı Utu, Çoban tanrı Dummuzi, Ay tanrıçası Nanna, Şimşek tanrısı
Ububul, Yeraltı tanrıçası Ereşkigal gibi tanrıları da bulunmaktadır.
Sumerlerden sonra Mezopotamya topraklarına gelen Sami kavimleri de
Sumer inancından büyük oranda etkilenmişler ve onların inanç sistemlerini
kendilerine uyarlamışlardır. Bu doğrultuda Sumer dininde Aşk ve Bereket
Tanrıçası olan İnanna, İštar; Sumer Güneş Tanrısı Utu, Şamaş; Çoban Tanrı
Dummuzi, Sami toplumlarında Tammuz, Sumer Bilgelik tanrısı Enki, EA
olmuştur. Sumer toplumunda baş tanrı Fırtına Tanrısı Enlil iken Sami
toplumlarından Babil’de Marduk’u, Assur’da ise tanrı Assur’u görmekteyiz.
İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında Sumer tanrılarından Tammuz,
Ištar ve Zababa geçmektedir. Sumer Çoban tanrısı Dummuzi’nin Samilerdeki
karşılığı Tammuz olduğu, bu tanrının ortadan kaybolup tekrar ortaya çıktığı ve
bundan dolayı doğanın yeniden canlanmasını temsil ettiği belirtilmiştir (Konyalı
1970, 91, 92). Ancak burada Dummuzi’nin yeraltına veya bir başka deyişle ölüler
257
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
diyarına inmesinden (Sayce 2011, 312, 320, 391, 426; Black-Green 2004, 72, 73)
bahsedilmemiştir. Ayrıca yazar, Çoban tanrı Dummuzi’nin, Mısır tanrısı Osiris,
Frig Attis ve Yunan Dionysos ile benzer özelliklerinin bulunduğu ve dolayısıyla
bu tanrının da Şarap tanrısı olduğu üzerinde durmuştur. Yazara göre Konya
Ereğli’de bulunan, İvriz kabartması olarak da bilinen, Geç Hitit kabartması bu
tanrıların ilk numunesi olmuştur (Konyalı 1970, 90-92). Ancak yazıtlarından
(Hawkins 2000, 517) da anlaşıldığı üzere burada resmedilen tanrı, Luvi Fırtına
tanrısı Tarhunt’tur.
Eserlerde geçen diğer Mezopotamya tanrıları, Sami dilinde belirttiği Aşk
tanrıçası Ištar ve Sumer Savaş tanrısı Zababa’dır. Yazar, Ištar’ın Sumer
kentlerinden Uruk’un Aşk tanrıçası olduğunu ve bu tanrıçanın Hititlerdeki
benzerinin Šamuha kentinin tanrıçası olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1970, 71).
Günümüzde Tel el Varka olarak bilinen Uruk kentinde yapılan araştırmalarda,
Ur-Nammu tarafından yaptırıldığı düşünülen ve Eanna tapınak kompleksi olarak
adlandırılan bir tapınak yapısı, bir kadını betimleyen (büyük ihtimalle Tanrıça
İnanna) mask bulunmuştur (Roaf 1996, 60-62). Ayrıca Hitit kralı III. Hattušili,
Urhi-Tešup olarak da bilinen III. Muršili ile mücadelesini başlattığı zaman,
“…hakkımızdaki kararı Šamuha’nın Ištar’ı ve Nerik’in Fırtına Tanrısı versin…”
demektedir (Ten Cate 1969, 94; Collins 2007,59). Zababa’nın, Sumerlerin Kiş şehri
Savaş tanrısı olduğunu ve Hititlerdeki karşılığının Hitit Savaş tanrısı Zamama
olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1970, 71). Zababa’nın Sumerler tarafından Savaş
tanrısı olarak tapınım gördüğü ve Kiş kentinde E-METE-URŠAG adında tapınağı
olduğu bilinmektedir (Black-Green 2004, 187). Bu tanrı Hitit dinî inanç
sisteminde de Savaş tanrısı olarak geçmektedir (Burney 2004, 224).
2) Hitit-Luvi Tanrıları
M. Ö. II. Binyılda Orta Anadolu merkezli büyük bir medeniyet kuran Hititler,
çağdaşı birçok toplum gibi çok tanrılı bir inanca sahip olmuşlardır. Hitit dini,
Konyalı tarafından “Hititlerin panteonunu dolduran ve sayısı bini aşan erkekli, dişili
tanrıları, tanrızadeleri, tanrı torunları vardır. Hititlerin tanrı şecereleri çok dallı
budaklıdır.” şeklinde yorumlanmıştır (Konyalı 1970, 71).
Konyalı’nın çalışmalarında Hitit tanrıları olarak, Göğün Güneş tanrısı,
Arinna’nın Güneş tanrıçası, birçok şehrin sahip olduğu Fırtına tanrıları, HurriŠerri adlarındaki boğa tanrılar, Namni-Hazzi isimlerindeki dağ tanrılar ve tanrıça
Hepat belirtilmiştir (Konyalı 1991, 215). Konyalı’nın belirttiği Göğün Güneş
Tanrısı büyük bir ihtimalle Hitit başkenti Hattuša-Yazılıkaya’daki II Nolu odanın
258
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
arka duvarında görülen tanrı ile aynıdır. Hurri-Šerri boğaları, İmamkulu
kabartmasında Fırtına Tanrısının arabasını çekerken gösterilmişler ve genelde
Fırtına tanrısı kültü ile ilişkili olmuşlardır. Namni-Hazzi dağ tanrılarını ise,
Yazılıkaya açık hava tapınağında, ana sahne olarak adlandırılan sahnede, Fırtına
tanrısı, dağ tanrılarının üzerlerine basar şekilde resmedilmiştir. Nerik,
Zippalanda gibi bazı önemli kült kentleri de kendi kentlerinin ismiyle anılan
Fırtına tanrısı kültüne sahip olmuşlardır.
Hatti tanrıçası olan Arinna’nın Güneş Tanrıçasının, Hurri Güneş Tanrıça’sı
Hepat ile olan eşitliği, bir Hitit metninde “Bütün ülkelerin kraliçesi, efendim,
Arinna’nın Güneş Tanrıçası! Hatti ülkesinde sen Arinna’nın Güneş Tanrıçası adını
alırsın, sedir ağacı ülkelerinde ise Hepat adını taşırsın.” (Beckmann 1989, 99,100;
Hutter 1997, 77) şeklinde bahsedilmektedir. Bu bilgiden hareketle, yazarın iki
tanrıçayı, ayrı tanrısal varlıklar olarak ele alması yanlış bir düşünce olduğu
ortaya çıkmaktadır.
Konya ilinin Beyşehir ilçesinde bulunan Eflatunpınar hakkında da bilgi veren
yazar, burada görülen figürlerden uzun külahlı olanının Fırtına Tanrısı, diğerinin
ise dişi bir tanrı olduğunu belirtmiştir (Konyalı 1991, 213). Bilindiği üzere,
Eflatunpınar anıtında, Fırtına tanrısı ve Güneş tanrıçası yan yan tasvir
edilmişlerdir.
Luvi tanrıları olarak ise, Luvi bölgesinin en önemli tanrılarından birisi olan
Tarhunt’u görmekteyiz. Yazar, İvriz anıtını tanıtırken “War-pa-la-was Tuwanna
kralı hakim ve kahraman saray (tapınakta) bir çocuk iken ben bu asmaları diktim.
Tarhunoas onlara bereket verebilir.” (Konyalı 1970, 80) ve “Sarayda bir çocuk iken ben
bu asmaları diktim. Tarhundas onlara bereket verebilir. Hakim ve kahraman Tuvana kralı
War-pa-la-was” bilgilerine yer vermiş ve anıtın tarihinin M. Ö. 1568 yılı olduğunu
belirtmiştir (Konyalı 1970, 136.) Bilindiği üzere İvriz anıtı Geç Hitit Krallıkları
dönemine tarihlendirilmektedir. Dolayısıyla yazarın vermiş olduğu tarih erken
bir tarihtir. Kralın huzurda tapınımda bulunduğu tanrının, Hititlerin su, feyz ve
bereket tanrısı olduğunu (Konyalı 1970, 78) dolayısıyla da Luvilerin Fırtına tanrısı
olmadığını belirtmiştir. Ancak kabartmadaki yazıttan da öğrenildiği üzere
kabartmada gösterilen tanrı, Luvilerin Fırtına tanrısı Tarhunt’tur (Hawkins 2000,
517).
259
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
3) Mısır Tanrıları
İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında Mısır tanrıları içinde Osiris ve
Apis geçmektedir. Eski Mısır dinî inancına göre Osiris ölümden sonraki hayatın
tanrısıdır. Osiris efsanesinde, Osiris ülkeyi terk edip geriye döndükten sonra Seth
tarafından bir sandığa hapsedilerek Nil nehrine bırakılmıştır. Sandık daha sonra
kıyıya vurmuş ve bir ağaç onu gövdesine almıştır. Kral bu ağacı beğenerek
sarayında kullanmak istemiş ancak ağaç kesilirken etrafa çok güzel kokular
yayılmıştır. Ağaçtan çok güzel kokuların yayıldığı haberi, Osiris’n karısı İsis’e
kadar gelmiştir. İsis sandığı alarak Mısır’a getirmiştir. Gece yarısı avdan dönen
Seth, Osisris’in sandığını bulmuş, onu on dört parçaya ayırarak her parçasını ayrı
yerlere bırakmıştır (Sayce 2011, 142, 143). Osiris’in oğlu Horus, Seth’i yenmiş ve
babasının hayatını geri vermiştir. Ancak Osiris yer altı dünyasında kalmayı tercih
etmiştir.
Konyalı, Osiris’in ölümden sonra dirilmesini Tammuz ve Attys efsaneleri ile
benzer görerek, bu tanrının Attys ve Dionysos’la benzerliğini kurmuştur.
Konyalı’ya göre Osiris, Eski Yunan dinindeki Dionysos’un ilk temsilcilerinden
olmuştur (Konyalı 1970, 91, 92).
Çalışmalarında geçen diğer bir Mısır tanrısı da Apis olmuştur. Apis, öküz ile
temsil edilen bir tanrıdır. Herodotos, Apis Öküzü’nün bir daha doğurmayacak
olan bir öküzden doğduğunu belirtmektedir (Herodotos, III, 28). Konyalı,
İmparator Theodosius’un putperestlere karşı mücadele ettiğini, kültü Memphis’te
bulunan Apis Öküzü’nün tapınağının kapatıldığını belirtmiştir (Konyalı 1991, 17,
18).
Konyalı diğer toplumlarda olduğu gibi eski Mısır dininde bulunan tanrılar
hakkında bilgi vermiştir. Ancak vermiş olduğu bilgilerin, diğer toplumların
tanrıları hakkında verdiği bilgilerden daha az olduğu ve eserlerinde Mısır
tanrılarının daha az geçtiği söylenebilir.
4) Eski Yunan Tanrıları
Çok tanrılı bir inanca sahip olan Eski Yunan toplumunun birçok tanrıtanrıçası İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarında yer almaktadır. Panteonun
başında yer alan Zeus, Beyşehir Kürtlertepesi mevkiinde yer alan Çift Süvariler
adı verilen kabartma hakkında bilgi verilirken, tanrıların tanrısı Zeus’un, Kastor
ve Polluks’un babası olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1991, 337). St. Paul ve
Barnabas, Hristiyanlığı yaymak için Konya ve çevresinde çeşitli propagandalarda
260
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
bulunmuşlardır. Daha sonra Lystra (Hatunsaray)’ya gelmişler ve burada bir
kötürümü iyileştirmişlerdir. Halk bu mucizevi olay karşısında St. Paul’ü Zeus’a
benzetmişlerdir (Konyalı 1967, 562; Konyalı 1970, 111, 844). Ayrıca Coracesium
sikkeleri üzerinde, ayakta sola dönük, sağ elinde philae tutan, sol elini mızrağa
veya bir asaya dayamış şekilde Zeus’un tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı
1946, 119, 121).
Anadolu’nun ana tanrıçası olan Cybele, Phrygia kralı Macon’un kız kardeşi
olarak görülmekte, doğanın, bereketin ve dağların tanrıçası olduğu bilinmektedir
(Roman-Roman 2010, 122). İbrahim Hakkı Konyalı’nın çalışmalarından bu tanrıça
büyük yer tutmaktadır. Yazara göre Anadolu topraklarında Cybele kültü, Lydia
kralı Meon döneminde kurulmuş ve hatta Cybele’nin aşık olduğu erkeğin ismi
olan Attys, bir Lydia kralının ismi olmuştur (Konyalı 1991, 4). Cybele kültünde
dağlar ve özellikle çam ağaçları oldukça önemli olmuşlar ve bu tanrıçanın
ritüelleri bu tarz mekanlarda yapılmıştır (Konyalı 1997, 166; Konyalı 1991, 134).
Cybele kültünde çam ağacının kutsal sayılmasının en önemli sebebi olarak,
Cybele’nin Attys’i çam ağacına kalb etmesi gösterilmiş ve bu kültün inancına
göre çam ağacının kesilmesinin yasak olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1991, 2;
Konyalı 1997, 169). Cybele’nin tapınaklarının dağlarda (Konyalı 1970, 133) olduğu
ve Konya Hatıp (Konyalı 1997, 990), Takkeli dağ (Konyalı 1967, 562), Sızma ilçesi
(Konyalı 1997, 165, 166) ve özellikle Roma döneminde Pisidya (Konyalı 1991, 11)
bölgesinin bu tanrıçanın kült ritüellerinin yapıldığı yerler olarak gösterilmiştir.
İvriz kabartmasında gösterilen tanrı tasvirinin, Cybele’nin bereket-verimlilik
özelliklerini taşıdığı belirtilmiştir (Konyalı 1970, 78, 139, 140). Eflatunpınar
havuzunda bulunan tanrıça kabartmasının da Cybele olabileceğine değinilmiştir
(Konyalı 1991, 211). Cybele’nin S, C, K ve H baş harfleriyle de yazıldığını ve bu
tanrıçanın etkinliğini sürdürerek Arapların önemli tanrısı olan Hübel
olabileceğini de belirtmiştir (Konyalı 1970, 75; Konyalı 1991, 2).
Tarımın, ürünün ve buğdayın koruyucu tanrısı olarak bilinen Demeter, Eski
Yunan dinî inanç sisteminde Titan Kronos ve Rhea’nın kızkardeşi olduğu
görülmektedir (Roman-Roman 2010, 132). Bu tanrıça Konyalı’nın çalışmalarında,
insan eliyle işlenen toprağın, ekilmiş tarlaların bekçisi olan bir tanrıça olarak
gösterilmiş (Konyalı 1970, 825) ve Cybele’nin kızı olduğu belirtilmiştir (Konyalı
1970, 824). Yazarın böyle bir düşünceye kapılmasında, Cybele’nin de tarım,
bereket ile ilgili özelliklere sahip tanrıça olmasının etkisi olduğu düşünülebilir.
Demeter’in Coracesium’da bulunan bazı sikkelerde bir elinde bolluk ve bereket
sembolü olan buğday demetini, diğer eliyle de tırpan veya meşale tutarken tasvir
261
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119, 120). Syedra’da basılan bazı sikkelerde
ise uzun bir elbise giymiş vaziyette sağ elinde bir sepet, sol elini de bir asaya
yaslamış şekilde tasvir edilmiştir. Yine burada basılan başka bir sikkede ise
tanrıça Demeter’in elinde philae tutarken yere bakar şekilde gösterilmiştir
(Konyalı 1946, 122-124).
Eski Yunan dinî inancında Dionysos şarap içkisini getirmesinden dolayı
şarap ile özdeşleştirilmiştir (Henrichs 2010, 11). Konyalı’nın çalışmalarında şarap
tanrısı olarak tanıtılmış ve bu tanrının boğa şeklinde tasvir edildiği belirtilmiştir
(Konyalı 1970, 91). Yazara göre Dionysos adına bahar aylarında
bayram/festivalleri düzenlenmiş (Konyalı 1991, 3) ve bu etkinliklerde kutsal
fallüsler çelenk gibi en önde götürülmüştür (Konyalı 1946, 3). Bu
bayram/festivallerin Kubadabad Sarayı’nın kurulduğu Hoyran’daki Eğrinas
bölgesinde (Konyalı 1991, 3), Hatıp’ta (Konyalı 1997, 990) kutlandığı ve Beyşehir
Kürtler Tepesi bölgesi yakınları (Konyalı 1991, 339) ile Sille’de kapalı ve açık hava
tapınaklarının bulunduğu; Sille isminin de Dionysos’un nedimeleri olan
Silen’lerden geldiği belirtilmiştir (Konyalı 1997, 167). Ayrıca yazarın,
çalışmalarının bazı yerlerinde Dionysos ile birlikte Bacchus ismini de (Konyalı
1997, 865) kullandığı belirtilmelidir.
Kehanet ve bilicilik tanrısı olan Apollo, tanrıça Leto’nun oğlu ve Artemis’in
ise erkek kardeşi olarak bilinmektedir (Roman-Roman, 73; Henrichs 2010, 15).
Konyalı, bu tanrının Romalılardaki Phoebus ile aynı tanrı olduğunu belirterek
(Konyalı 1970, 824) Phrygia kralı Midas’ın kulaklarıyla ilgili olan mitolojik
hikâyede, Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına benzer bir hâle getirdiğine
değinmiştir (Konyalı 1970, 148). Ayrıca Selinus sikkelerinde elinde asa ve philae
tutarken gösterilmiştir. Syedra’da basılan sikkelerde ise ayakta durur vaziyette,
sağ elinde philae, sol elini asaya dayamış bir şekilde tasvir edilmiştir (Konyalı
1946, 122-125, 129).
Hermes Olympos tanrılarının mesajcısı ve hırsızların koruyucu tanrısı olarak
bilinmektedir (Roman-Roman, 220). Hristiyanlığın yayılmasında önemli rolleri
bulunan St. Paul ve Barnabas, İkonyum’dan kovulunca Lystra (Hatunsaray)’ya
gelmişlerdir. Burada bir kötürümü iyileştirmişler ve Lystra halkı tarafından St.
Paul, Zeus’a; Barnabas ise Hermes’e benzetilmiştir (Konyalı 1970, 844, 845;
Konyalı 1967, 562). Ayrıca Coracesium’da basılan sikkelerde, Hermes’in de yer
aldığı belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119).
262
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Yunan mitolojisine göre vücudunun yarısı keçi yarısı da insan şeklinde olan
Pan, keçi tanrı, ormanların koruyucu tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman,
384). Konyalı’nın çalışmalarında Midas’ın kulakları ile ilgili olan efsanede,
Phrygia kralı Midas, Pan’ın düdüğünü, Apollon’un lirine tercih ettiği şeklinde
geçmektedir (Konyalı 1970, 148).
Diouscur’lar olarak bilinen Castor ve Pollux, Yunan dinî inancında Leda ve
Zeus’un ikiz çocukları olarak bilinmektedirler (Roman-Roman 2010, 139). Bu
tanrıların Konya ilinin Beyşehir ilçesinde Kürtler tepesi mevkiinde bir kaya
üzerine, iki tarafında indikleri atların sağ ayakları eşinir şekilde tasvir edilmiş
olan süvari şeklinde resmedildiği belirtilmiştir (Konyalı 1991, 337). Ayrıca bu
tanrıların, Sidemara’da bulunan bir lahitte, birer atın dizginlerini tutar vaziyette,
ellerinde kargı tutar bir şekilde tasvir edildikleri de belirtilmiştir (Konyalı 1970,
823).
Apollon’un ikiz kardeşi olan Artemis Yunan mitolojisinde kadınların
doğumlarında yardımcı olan tanrıça, avcıların ve bazı yerlerde ay tanrıçası olarak
geçmektedir (Roman-Roman 2010, 84). Bu tanrıçanın kültünün sonraki
dönemlerde devam ettiği ve Roma mitolojisinde Diana adını aldığı belirtilmiştir
(Konyalı 1970, 824). Ayrıca Selinus kentinde basılan sikkelerde bu tanrıçanın,
uzun gömlek giyen bir avcı şeklinde tasvir edildiğine değinilmiştir (Konyalı 1946,
129).
Aşkın, sevginin ve cinselliğin tanrısı olarak bilinen (Roman-Roman 2010, 158)
Eros’un bir tasvirinin Roma dönemine tarihlenen lahidin köşelerinde oturur
şekilde işlenmiştir (Konyalı 1991, 376). Ayrıca, yazar, Eros’un bir resmini de
çalışmasında yer vermiştir (Konyalı 1970, 824).
Athena, Olympos tanrıları arasında bilgeliğin ve savaşın tanrısı olarak
tanınmaktadır (Roman-Roman 2010, 90). Bu tanrıçanın, Coracesium kentinde
basılan sikkelerde tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 119).
Rhea’nın kız kardeşi olan Hera, Yunan mitolojisinde evlilik tanrıçası olarak
bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 203). Konyalı bu tanrıçayı tanıtırken gebe
kadınları himayesine aldığını belirtmiş ve Yunan mitolojik kahramanı Heracles’in
doğumu ile ilgili efsanede Hera’nın, baş tanrı Zeus’un oğlu olan Heracles’i
öldürmek istediği ve bu yüzden Heracles’e zorlu görevler çıkardığını belirtmiştir
(Konyalı 1991, 379).
263
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Konyalı’nın çalışmalarına denizler ve depremler tanrısı Poseidon, Güneş
tanrısı Helios ve savaş tanrısı Ares’i de görebilmekteyiz. Poseidon’un Roma
tanrısı Neptüne ile eşitliğine değinilerek, Alanya’da bulunan sikke üzerinde,
ayakta sola dönmüş bir vaziyette, sağ elinde bir yunus balığı, sol elinde de bir
yaba tutarken tasvir edildiği belirtilmiştir (Konyalı 1946, 121). Coracesium
kentinde bulunan sikke üzerinde Güneş tanrısı Helios’un resmedildiği (Konyalı
1946, 119); Syedra’da ise Roma dönemine ait bir sikkenin arka yüzünde Ares
tasvirinin de yer aldığı belirtilmiştir (Konyalı 1946, 127).
5) Roma Tanrıları
Romalılar, antik dönemin birçok toplumu gibi çok tanrılı bir inanca sahip
olmuşlardır. Roma panteonunda bulunan birçok tanrının Etrüsklerden ve Eski
Yunan toplumundan alındığı bilinen bir gerçektir. Anadolu’da Pesinus Dağı’nda
kutsal mekanı bulunan Cybele kültünün Roma’ya nakledilmesinden dolayı,
Roma toplumu, Konyalı tarafından, “din ve esnam koleksiyoncusu bir millet” olarak
nitelendirilmiştir (Konyalı 1997, 166). Roma toplumunun dinî hayatı
incelendiğinde bu tespitin oldukça yerinde olduğu görülmektedir. Romalılar
savaş sırasında düşmanın tanrısal yardım almaması için, savaşılan toplumun
tanrılarını, kendi ülkelerine davet etme metodunu uygulamışlardır. Bu metoda
Romalılar Avocatio Ritüeli/Ayini adını vermişlerdir (Estin-Laporte 2013, 214). M.
Ö. 396 yılında Veii kentinin kuşatması sırasında Roma’nın Avocatio ritüelini
kullandığı görülmektedir. Bu ritüelde Veii kentinin tanrıçası Juno Regina,
Roma’ya çağrılmaktadır. Kent ele geçirildikten sonra ise tanrıçanın kültü
Roma’ya getirilmiştir. Kartaca savaşları sırasında Kartaca tanrıçası Juno Caelestis,
M. Ö. 146 yılında Roma’ya çağrılmıştır (Scheid 2007, 116). Ayrıca Konyalı’nın da
belirttiği gibi M. Ö. 204 yılında Anadolu’da bulunan Cybele kültü Roma’ya
getirilmiştir. Bu tanrıça Roma’da “Mater deum Magna Idea” adını almış ve önemli
ölçüde tapınım görmüştür. Romalılar, Cybele’nin kültü için M. Ö. 191 yılında
Palatinus Tepesinde bir de tapınak inşa edilmişlerdir (Mansel 2011, 516).
Roma panteonun başında Sumer toplumunun baş tanrısı Anu; Babil Marduk;
Yunanlıların Zeus’u ile bir tutulan (James 1960, 140) Jupiter bulunmaktadır.
Romalılar bu tanrı için Capitoline tepesinde tapınak inşa etmişlerdir (BeardNorth 1996, 3; Roman-Roman 2010, 523). Konyalı da Yunanların Zeus’u ile
Romalıların Jupiter’ini aynı tanrı olarak görmüştür (Konyalı 1970, 823; Konyalı
1997, 28). Günümüzde Kilisehisar olduğu bilinen Tyana kentinde Jupiter’in
tapınağı olduğu (Konyalı 1997, 124) ve bölgede bu tanrının kültünün
bulunduğuna değinilmiştir (Konyalı 1970, 74). Ayrıca Eski İranlıların dinî
264
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
inanışlarından bahsederken onların baş tanrısı yerine Jupiter’i kullanmıştır
(Konyalı 1991, 6).
Romalıların aşk-sevgi tanrıçası olarak gördükleri Venüs, Eski Yunan
dinindeki karşılığı Aphrodite’dir (Roman-Roman 2010, 71; Beard-North 1996, 16).
Konyalı, Eski Mısır’da güzelliği ile ün yapmış olan Kleopatra’nın tanrıça
Venüs’ün kıyafetinden giydiğini bahsetmiştir (Konyalı 1946, 35). Ayrıca Syedra
(Demirtaş) kentinde bulunan Marcus Aurelius dönemine ait sikkenin arka
yüzünde, sol elinde ayna tutan uzun elbiseli bir kadın tasvirinin bulunduğu ve bu
kadının tanrıça Venüs olduğu belirtilmiştir (Konyalı 1946, 122.)
Eski Yunan toplumunun tarımla ilişkili tanrıçası olan Demeter, Roma
toplumunda Ceres olarak görülmektedir (Roman-Roman 2010, 132, 133; BeardNorth 1996, 65). Konyalı, bu tanrıçanın özellikle buğdayı temsil ettiğini ve
Demeter ile Ceres’in tarımla ilişkili aynı tanrıça olduklarını belirtmiştir (Konyalı
1970, 824). Ayrıca Syedra kentinde bulunan ve Philippus Senior dönemine ait
sikkenin arka yüzünde sağ elinde buğday başağı, sol elini asaya dayamış olan
tanrıça Ceres tasvirinin bulunduğuna değinilmiştir (Konyalı 1946, 126).
Nike, Roma toplumunda zafer tanrısı olarak bilinmektedir (Roman-Roman
2010, 446). Bu tanrı Konyalı tarafından da Zafer tanrısı olarak görülmüştür
(Konyalı 1946, 126). Konya’nın Doğanhisar ilçesinde bulunan mermerden
yapılmış bir Nike heykelinin Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilendiği
belirtilmiştir (Konyalı 1997, 1165). Ayrıca Syedra (Demirtaş) kentinde, Septimus
Severus dönemine ait sikke üzerinde bu tanrının, sola doğru yürür pozisyonda,
sağ elinde bir hurma, sol elinde ise çelenk tutar şekilde tasvir edildiğine
değinilmiştir (Konyalı 1946, 122).
Yunan mitolojisine göre Zeus ve Hera’nın oğlu olan Ares Savaş tanrısı olarak
bilinmektedir (Roman-Roman 2010, 79). Bu tanrının Roma dinindeki karşılığı
Mars olmuştur. Roma’nın kuruluş efsanesine göre, Rhea Silva, Savaş tanrısı Mars
ile ilişkiye girerek, bu tanrıdan Romulus ve Romus’u dünyaya getirmiştir (BeardNorth 1996, 31; Bahar 2010, 387). Konyalı, Roma’nın kuruluş efsanesine
değinerek, Romulus ve Romus’un Savaş tanrısı Mars’ın çocukları olduğunu
belirtmiştir (Konyalı 1997, 198).
Roma dinî inanç sisteminde denizlerin tanrısı olarak bilinen Neptune’ün Eski
Yunan dinindeki karşılığı Poseidon’dur (Roman-Roman 2010, 418). İmparator
265
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Philippus Senior dönemine ait Alanya’da bulunan bir sikkede, Denizler tanrısı
Neptune, ayakta sola yönelmiş bir vaziyette, sol elinde bir yaba, sağ eliyle de bir
yunus balığını tutar şekilde tasvir edilmiştir (Konyalı 1946, 121).
Roma panteonundaki Mercury’nin Eski Yunan dinindeki karşılığı Hermes
olmuştur. Bu tanrı, Olympos tanrılarına habercilik hizmetinde bulunmuş ve
kendisinin, aynı zamanda hırsızların koruyucu tanrısı olduğu düşünülmüştür
(Beard-North 1996, 66; Roman-Roman 2010, 220). Konyalı, Eski Yunan’daki
Hermes ile Roma’daki Mercury’nin aynı tanrı olduğuna değinerek, Syedra
kentinde basılan sikkelerde Mercury tasvirlerinin bulunduğunu belirtmiştir
(Konyalı 1946, 122, 127).
Eski Yunan dininde avcıların koruyucu tanrıçası, kadınların doğumunda
yardımcı tanrıça ve bazı yerlerde ay tanrıçası olarak bilinen (Roman-Roman 2010,
84) Artemis’in Roma dinindeki karşılığının Diana olduğu belirtilmiştir (Konyalı
1970, 824). Ayrıca bu tanrıçanın ikiz kardeşi olan, Eski Yunan panteonunda
kehanet tanrısı olarak bilinen Apollon’un, Roma dinindeki karşılığının Phoebus
olduğuna da değinilmiştir (Konyalı 1970, 824).
Sonuç
Genellikle şehir tarihi alanında eserler ortaya koyan İbrahim Hakkı Konyalı,
yeri geldikçe eskiçağda var oldukları düşünülen tanrılara fazla detaya girmeden
ana özellikleriyle değindiği görülmektedir. Eserlerinde Eski Yunan ve Roma
toplumlarına ait olan tanrısal varlıkların, diğer toplumlara göre daha çok
değindiği göze çarpmaktadır.
Yazar bu tanrılara değinirken, diğer toplumlarda veya daha sonraki
dönemlerde benzer özellikli tanrıların varlığını vurgulayarak onları aynı statüye
koymuştur. Tanrıların tasvir edildiği kabartma, sikke gibi arkeolojik verileri
yorumlamıştır. Hitit ve Roma örneklerinde gördüğümüz gibi bazı eskiçağ
toplumlarının dinî inanç sistemleri hakkında kişisel yorumlarını eserlerinde
kaleme almaktan çekinmemiştir. Eskiçağ tanrılarının hemen hemen her yerde
olduğunu ve bu tanrıların ritüel/bayramlarının belirli alanlarda yapıldığını yani o
tanrıların bazı kutsal mekanlarının olduğunu düşünmüştür. Özellikle Cybele
örneğinde gördüğümüz gibi bazı tanrıların sonraki dönemlerde de etkisinin
sürdüğünü belirterek inancın devamlılığına dikkat çekmiştir.
266
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Konyalı’nın Hitit-Luvi tanrıları hakkında verdiği bilgilerde bazı
tutarsızlıkların olduğu görülmektedir. Ancak eseri oluşturduğu dönemin şartları,
yazarın eserlerini sadece eskiçağ tarihi ile ilgili konularda oluşturmaması ve
çevrilmiş Hitit metinlerinin sayısının günümüzdekilere kıyasla az olması gibi
durumların dikkate alınarak değerlendirilmesi göz önünden uzak
tutulmamalıdır. Bu şartları düşündüğümüzde, yazarın eskiçağ toplumlarında
bulunan tanrılar ve kültleri hakkında okuyucuya faydalı bilgiler verdiği
düşünülmektedir.
267
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
KAYNAKLAR
Bahar 2010 Bahar Hasan, Eskiçağ Uygarlıkları, Kömen yayınevi, Konya 2010.
Beard-North 1996 Mary Beard-John North, Religions of Rome, I, Cambridge 1996.
Beckmann 1989 Beckmann Gary, “The Religions of the Hittites”, The Biblical
Archeologist 52 2/3, June-September 1989, 98-108.
Black-Green 2004Black Jeremy, Anthony Green, Gods, Demons and Symbols of Ancient
Mesopotamia An Illustrated Dictionary, The British Museum Press 2004.
Burney 2004 Burney Charles, Historical Dictionary of the Hittites, Oxford, The Scarecrow
Press 2004.
Collins 2007 Collins, Billie Jean, The Hittites and Their World, SBL, Atlanta 2007.
Elliade 2009 Elliade Mircae, Dinler Tarihine Giriş, çev: Lale Arslan, Kabalcı Yayınevi,
2009.
Estin-Laporte 2013 Estin Collette-Helene Laporte, Yunan ve Roma Mitolojisi, Çev: Musa
Eran, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2013.
Gurney 2001 Gurney Oliver R., Hititler, Çeviren Pınar Arpaçay, 2001.
Gür 200 Gür Selçuk, Antik Dünya’da Günlük Yaşam, Yaylacılık Matbaası, 2005.
Haas 2002 Haas Volkert, “Hitit Dini”, Hititler ve Hitit İmparatorluğu Bin Tanrılı Halk,
2002, s.438-442.
Hawkins 2000 Inscriptions of the Iron Ages, Corpus of Hieroglyphic Luwian, vol I part 2,
2000.
Henrichs 2010 Henrichs Albert “What is a Greek God”, The Gods of Ancient Greece
Identities and Transformations, ed. Jan N. Bremmer and Andrew Erskine,
Edinburgh Leventis Studies 5, Edinburgh 2010, 19-39.
Herodotos Herodotos, Histories, Çeviren: Müntekim Ökmen, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, İstanbul 2010.
Hutter 1997 Hutter Manfred, “Religion in Hittite Anatolia. Some Comments on
"Volkert Haas: Geschichte der hethitischenReligion”, Numen, 44, 1, 1997, s. 74-90.
James 1960 James E. O., The Religions of Antiquity, Numen, VII, 2, 1960, 137-147.
Konyalı 1946 Konyalı İbrahim Hakkı, Alanya Tarihi, 1946.
Konyalı 1967 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Karaman Tarihi Ermenek
ve Mut Abideleri, Baha Matbaası, İstanbul 1967.
Konyalı 1970 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Ereğli Tarihi, Fatih
Matbaası, İstanbul 1970.
Konyalı 1991 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi, Neşre
Hazırlayan: Prof. Dr. Ahmet Savran, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Yayınları, Erzurum 1991.
Konyalı 1997 Konyalı İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Burak
Matbaası, Ankara 1997.
Mansel 2011 Mansel Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2011.
Roaf 1996, Roaf Michael, Mezopotamya ve Eski Yakındoğu, Türkçeye Çeviren: Zülal
Kılıç, İletişim Yayınları, İstanbul 1996.
268
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
Roman-Roman 2010 Roman Luke – Monica Roman, Encyclopedia of Greek and Roman
Mythology, New York 2010.
Sayce 2011 Sayce Archibald Henry, The Religions of Ancient Egypt and Babylonia,
Edinburhg 1903. (Guttenberg Project e-book 2011)
Scheid 2007 Scheid John, “Religion in Contact”, Ancient Religions ed. Sarah Iles
Johnston, 2007, 112-126.
Ten Cate 1969 Ten Cate Houwink H. J., “Hittite Royal Prayers”, Numen, XVI, 2, 1969,
81-98.
269
ŞEHİRLERİN SEVDALISI İBRAHİM HAKKI KONYALI ARMAĞANI
270
Download