Allah, insanı en üstün donanımla, işletim sistemiyle yarattı. Nitekim biz bunu Kur’andaki “Biz, insanları en güzel surette ( ahseni takvim üzere) yarattık” ayetinden anlıyoruz. Bu donanım ve işletim sistemi insan dışı varlıklarda ya hiç yoktur ya da çok sınırlı düzeyde vardır. Bu suret sayesindedir ki Allah, sadece insan varlığını tekamül ve eğitme sürecine tabi tuttu. İlk insanı yarattıktan sonra önce isimleri ve özellikleri öğretti. Sonra ubudiyet ve sosyal hayata dair detayları …. Sevgili öğrenci arkadaşlarım, Allah, yaratmanın ve dünya düzeninin teorisyenidir. Bu teorinin aksiyonerleri ise peygamberlerdir. İlk insandan Hz Muhammed’in vefatına kadar bu aksiyonerlik devam edegelmiştir. Sonrasında ise bu misyon, ilim erbaplarına ve öğretmenlere veraset etmiştir. Değerli konuklar, İnsanın donanımsal yazılımı, ancak yaşayarak ve yineleyerek bir bilişe süreklilik kazandırmaya imkân verir. Aksi halde zamana dayalı yaşanan unutkanlık sorunu bu yazılımın gereği olarak öğrenmeleri engelleyecektir. İnsan toplum içinde yaşar, ondan bağımsız değildir. Dolayısıyla kendi içinden gelen istek ve arzuları ile çevrenin beklentileri arasında zaman zaman bir çatışma durumu yaşar. Bu noktada bir orta yola, bir uzlaşı aracına ihtiyaç duymaktadır. Eğitme sürecinde, bu orta yol ve uzlaşı araçları gerek peygamberler gerekse eğitim görevi üstlenen kişilerce hep telkin edilmiştir. Genel anlamda bu uzlaşı araçlarına biz, “kişisel ve toplumsal değerler” diyoruz. Bu değerleri gereği gibi yaşatır ve yaygınlaştırırsak olası çatışma durumlarını önlemiş oluruz. Böylelikle yaşadıklarımızdan daha fazla haz alır, kendimizi önemli ve değerli hisseder, yaşamın amaçlarından biri olan MUTLU OLMAYI gerçekleştirmiş oluruz. Değerler Eğitimi İnsanların birlikte yaşaması ile aralarındaki ilişkileri düzenleyen değerler ortaya çıkmıştır. Değerler bizlere, diğer insanlara karşı saygılı olmamız, sorumluluklarımızı yerine getirmemiz, dürüst ve adil olmamız gerektiğini öğütler. Onurlu bir yaşam için insan eylemlerini yönlendiren korkuya dayalı disiplin değil, değerler olmalıdır. Korkudan kaynaklanan disiplin, korku kaynağı ortadan kalktığı zaman kaybolur. Değerlerden kaynaklanan iç disiplin ise, değer değişmediği sürece devam eder. Değerler; olgun, iyi bir insan, uyumlu ve üretken bir vatandaş olmanın en önemli şartıdır. Değerler bir insan olarak ne olduğumuz, ne olmamız ve nasıl olmamız gerektiği hususunda bizim yolumuzu aydınlatır. Fakat günümüzde bütün dünyada büyük bir değer bunalımı yaşanmaktadır. Saygı ve Sevgi, Yardımlaşma ve Dayanışma, Şefkat ve Merhamet, Doğruluk ve Dürüstlük, Hoşgörü, Bağışlama ve Adalet, Dostluk ve Arkadaşlık gibi değerler önemini neredeyse yitirmişlerdir. Bu durum, insanın kendini tanıma, anlama ve ıslah edip arındırma çabalarını, insani yaşama imkânlarını etkisiz kılmak suretiyle tek boyutlu bir hayata mahkûm etmektedir. Yaşadığımız dünyada pek çok genç insan bunalmakta ve acı çekmektedir. Hayatlarına bir anlam veremeyen insanlar kendilerini bir boşluk ve belirsizlik içinde bulmaktadırlar. Her şeye sahip olsalar bile tek bir amaca sahip olmadıkları için kendilerini yıpratıp, kişiliklerini zaafa uğratacak iş ve uğraşlara yönelebilmektedirler (Hökelekli, 2010). Değerleri sarsılan bir toplumda bireyler sağlam karakterle bütünleşmiş bir kişilik oluşturamazlar. Bireyin ruh sağlığı bozulur, dolayısıyla da toplumun ruh sağlığı tehdit altına girer. Toplumsal bütünleşme ve dayanışma zayıflar, tabiri yerindeyse kişi kişinin kurdu haline gelir. Yaşanan hayat anlamsız ve değersiz olarak algılanmaya başlar. Çünkü değerler davranışlarımıza yön veren en önemli ilke ve standartlardır. Efendimizin “bir elime ayı, bir elime de güneşi verseler davamdan dönmem” diyerek gösterdiği ilkeli duruş, sağlam değerlerin hayata yansımasını ifade eden güzel bir örnektir. Bir toplumda değerlerin sarsılması ya da aşınması, o toplumun bireylerini sağlıklı bir gelişimden yoksun bırakır. Ne için, hangi amaçla yaşadığını bilmeyen ve bulamayan kişilerde huzursuzluk, stres, bıkkınlık, anlam boşluğu ortaya çıkar. Bu durumda insan hem kendinden hem de çevresinden yabancılaşır. Bu gün, burada konuşmacılarla birlikte kişisel ve toplumsal hayatımız için gerekli olan değerleri ele alıp önemini belirtmeye çalışacağız. Asıl önemli olan bu değerlerin önemini kavramak ve hayatımızı bu değerler ışığında dizayn etmektir. Şimdiden bu çalışmanın, her birimiz için ayrı ayrı fırsata dönüşmesini temenni ederim. Saygı ve Sevgi, Ebuzer KALABAKIK Yardımlaşma ve Dayanışma, Yusuf DURUMLU Şefkat ve Merhamet, Aleyna Ceren AKSOY Doğruluk ve Dürüstlük, Yusuf DURUMLU Bağışlama ve Hoşgörü, Beyda AFACAN Adalet, Susel GÜLER Dostluk ve Arkadaşlık, Melike Ece AYBEK