hayatımızdaki kimya

advertisement
ORTAÖĞRETİM
9. SINIF KİMYA
5. ÜNİTE: HAYATIMIZDAKİ
KİMYA
ÜNİTENİN KONU BAŞLIKLARI
•
•
•
•
1. TEMİZLİK MADDELERİ
2. YAYGIN MALZEMELER
3. BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KİMYA
4. ÇEVRE KİMYASI
1. TEMİZLİK MADDELERİ
ÇAMAŞIR SUYU
• Çamaşır, bulaşık, fayans, ıslak zemin,
tuvalet, banyo temizliğinde kullanılır.
• Çamaşır ve bulaşıkta; 2 litre suya 1 yemek
kaşığı çamaşır suyu katılır.
• Diğer temizliklerde; saf olarak kullanılabilir.
• Çamaşır suyunun formülü NaOCl’dir.
Sodyum hipoklörür veya sodyum hipoklorit
diye okunur.
• Saf (% 100’lük) sıvıdır; çözelti değildir.
TUZ RUHU ÜRETİMİ
H2(g) + Cl2(g) → HCl(g)
HCl(g) + su → HCl(suda)
Temizlikte doğrudan kullanılan % 36’lık
derişik HCl (hidroklorik asit), tuz ruhu
adıyla bilinir. Doymuş HCl çözeltisidir.
Fayans, taş vb. ıslak zemindeki ağır
kirlerin temizlenmesinde kullanılır.
Özellikle tuvalet temizliğinde yaygın olarak
yararlanılır. Sağlığa zararlı olduğundan
kullanılmamasında fayda vardır.
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ RUHU
BİRLEŞİNCE AÇIĞA ÇIKAN KLOR
GAZI ÖLDÜRÜR
NaOCl + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2
Tuvalet temizliğinde aynı anda hem
çamaşır suyu hem de tuz ruhu
kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü
dozdadır.
ŞEHİR SULARININ
TEMİZLENMESİ
• Büyük belediyeler Cl2 (klor) gazı katarak
şehir suyunu temizliyorlar.
• Küçük belediyeler NaOCl (sodyum
hipoklorit) sıvısı katarak şehir suyunu
temizliyorlar.
• Eczanelerde musluk suyunun dezenfekte
edilmesi için satılan bileşik ise kireç
kaymağı diye bilinen Ca(OCl)2 (kalsiyum
hipoklorit) tabletleridir.
• En zararlısı Cl2 gazıyla yapılan klorlamadır.
• Cl2 gazı yeşil renklidir.
• NaOCl (sodyum hipoklorit), renksiz ve
saydam sıvısı
• Ca(OCl)2 (kalsiyum hipoklorit) ise beyaz
tozdur.
KLOR YERİNE ÇAM ÇIRASI
KULLANILABİLİR Mİ?
• Çam çırasının sudaki dezenfektan etkisi,
ispatlanmıştır.
• Dezenfektan etki; mikrop üremesini
engelleyen ve mikrobu öldüren etkidir.
• Eskiden su depolarına çam çırası
konurdu.
• Çam ağacından imal edilmiş su testileri,
geçmişte çok yaygındı.
AMONYAK ÜRETİMİ
N2 + 3H2 + yüksek sıcaklık ve basınç ↔
2NH3 + 22 kcal
Amonyak, çoğu temizlik malzemesinin
bileşimine girer. % 25’lik olan derişik
amonyak 5-10 misli seyreltildikten sonra
doğrudan temizlik maddesi olarak koltuk,
döşeme, halı temizliğinde ve kumaş
lekelerinin çıkarılmasında kullanılır.
Gümüş eşyalar da amonyakla temizlenir.
SODA (ÇAMAŞIR SODASI)
• Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir.
Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır.
• Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur.
• Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş
şeklindedir.
• Piyasadaki sodalar, sodanın toz
edilmişidir.
• Çamaşır sodasına, trona da denir.
• Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın
ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır.
• Formülü Na2CO3’tür.
• İleride sabun ve deterjanın yerini alacak
kıymette bir kaynağımızdır.
• Soda denildiğinde çamaşır sodası
anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz.
2. YAYGIN MALZEMELER
HAYATIMIZDAKİ BAZI
ELEMENTLERİN ELEMENTEL
HÂLDE İKEN ÖNEMLİ KULLANIM
ALANLARI
• H2 (HİDROJEN): Sıvı hidrojen roket
yakıtıdır. H2 gazı; margarin elde edilirken
sıvı yağların doyurulması işleminde, uçan
balonlarda, NH3 (amonyak), HCl
(hidroklorik asit) ve CH3OH (metil alkol)
bileşiklerinin sentezinde kullanılır. Havanın
hacimce % 0,00005’i hidrojendir.
• Pb (KURŞUN): Matbaacılıkta, çatıların
kaplanmasında, boru, halat, akü ve boya
yapımında kullanılır. Lehim; kurşun ve
kalay karışımıdır. Saçma; kurşun ve
arsenik karışımıdır. Matbaa harfi; kurşun,
kalay ve antimon karışımıdır.
• Zn (ÇİNKO): Pirinç alaşımında çinko ve
bakır vardır. Çatı kaplamalarında, otomobil
endüstrisinde, kaplamacılıkta ve boyar
madde üretiminde kullanılır.
• Ti (TİTANYUM): İlk olarak titan
uydusunda keşfedildiğinden bu isim
verilmiştir. Tıpta beyin tümörlerinin
tedavisinde, güdümlü mermi ve uçak
gövdesi imalinde, uydu alıcılarını
saptırmada ve aşınmayan balata
üretiminde kullanılır. Titanyum ile krom
karışımından oluşan alaşımdan, elektrik
israfının olmadığı elektrik kablosu
yapımında faydalanılır.
• W (VOLFRAM VEYA TUNGSTEN):
Ampullerin içindeki teller volframdır.
• I2 (İYOT): Tentürdiyot; I2 (iyot) ve KI
(potasyum iyodür)’ün C2H5OH (etil
alkol)’deki çözeltisidir. Radyoaktif izotopu,
hipertiroidizimde kullanılır.
• P (FOSFOR): Kırmızı fosfor, kibrit
üretiminde kullanılır.
• Ne (NEON) VE Ar (ARGON): Flüoresanlı
lambalarda tüplerin içine bu gazlar
doldurulur. Havanın hacimce % 0,0012’si
neon, % 0,94’ü ise argondur.
• Bi (BİZMUT), Po (POLONYUM), At
(ASTATİN), Rn (RADON), Fr
(FRANSİYUM), Ra (RADYUM), Ac
(AKTİNYUM), Th (TORYUM), Pa
(PROTAKTİNYUM), U (URANYUM):
Radyoaktif elementlerdir. Enerji üretimi ve
ışın elde edilmesinde kullanılır.
• Sn (KALAY): Teneke, kalaylanmış sacdır.
Sac, ince demir-çelik ürünüdür. Bronz
(tunç) alaşımı; kalay ve bakırın karışımıdır.
Lehim; kurşun ve kalay karışımıdır.
Matbaa harfi; kurşun, kalay ve antimon
karışımıdır.
• Mn (MANGAN): Sert çelik imalinde
kullanılır. Panzer paletleri, manganlı
çeliktir. Madeni para alaşımında da,
mangan metali de vardır.
• Pt (PLATİN): Platin tel ve platin elektrot
gibi laboratuvar araçlarında, takı
yapımında, sanayide sıvı yağlardan
hidrojenlendirmeyle margarin elde
edilmesinde katalizör olarak, cerrahide
ve diş protezlerinde kullanılır.
• Cu (BAKIR): Elektrik kablosu, mutfak
aracı, elektrot ve süs eşyası yapımında
kullanılır. Bronz (tunç) alaşımı; kalay ve
bakırın karışımıdır. Pirinç; bakırın çinkoyla
olan alaşımıdır. Bakırın erime noktası
düşüktür. Bu nedenle bakırın eritilmesi
eskiden beri önem kazanmıştır. Bakır,
doğada elementel hâlde bulunan beş
metalden birisidir. Bakır, korozyona karşı
dayanıklı bir metaldir. Bu sayılan
özelliklerinden dolayı; eskiden beri, hatta
günümüzde de bakırdan faydalanılmıştır.
İnsanoğlunun geçmişten günümüze
medeniyette ilerlemesi ve maddi güç
yönüyle önemli bir kalkınma elde etmesi;
bakırın eritilmesi ile tel ve levha hâline
getirilmesi ile olmuştur.
• Fe (DEMİR): İnsanlık, sosyal yaşamında
demire çok muhtaçtır. İnşaat sektöründe,
harp sanayisinde, otomotiv ve ulaşım
alanında demir-çelik endüstrisinin önemi
çok büyüktür. Mekanik, elektronik vb. her
dalda kullanılan, her çeşit alet demirden
yapılır.
Demiri hamur gibi yumuşatmak, tel gibi
inceltmek ve şekil vermek, endüstriyel
kalkınmanın aslı, anası, esası ve
kaynağıdır. Bu sebeple demirin önemine
vurgu için; “Demir yerden çıkmıyor, gökten
iniyor.” denmiştir. Yerkürenin merkezi;
erimiş demir ve erimiş nikel karışımıdır.
Semadan düşen taşlara, gök taşı denir.
Düşen gök taşlarının tetkik edilen
parçalarında; demir, çelik ve başka
maddeler karışık olarak bulunmaktadır.
• Si (SİLİSYUM): Kuvars, akik taşı ve
çakmak taşı silisyum kristalidir. Kuvars
kristali, enerji verir ve tansiyonu düzenler.
Bütün akik taşları stres ve gama iyi gelir.
Kırmızı akik taşı meni noksaniyetini
tamamlar, kan dolaşımını düzenler. Mavi
akik taşı, düşünce yeteneğini geliştirir ve
güzel konuşmayı sağlar. Pembe akik taşı,
kötü duygulara fırsat vermez ve sempati
kazandırır. Mor akik taşı, ametist olarak
bilinir.
• Hg (CIVA): Termometre yapımında,
bileşik elde edilmesinde, barometre
üretiminde, cıva buharlı lamba imalinde
kullanılır. Amalgam alaşımı, diş
hekimliğindeki diş dolgu maddesidir; cıva
ve gümüşten oluşur.
• Ni (NİKEL): Paslanmaz çelik üretiminde,
madeni para yapımında kullanılır.
Magma; erimiş demir ve erimiş nikeldir.
• S (KÜKÜRT): Tarımsal mücadelede ve
akülerin sıvısı olan sülfürik asit
üretiminde kullanılır.
• Al (ALÜMİNYUM): Otomobil, gemi,
vagon ve uçak yapımında; elektrik ve
kimya endüstrisinde; mutfak araçgereçlerinin ve elektrikli ev aletlerinin
imalinde kullanılır. Vagonlar, alüminyum
metalinden olmalıdır. Çünkü; alüminyum
metali hafiftir. Vagonlara demir
taşıtmamalıdır. Manavgat suyu adı
altında Toros dağlarında Al araştırıyoruz.
• U (URANYUM): Nükleer reaktörlerde
hâlen kullanılan yakıttır. Ağrı dağında,
Soma’da ve Van gölünde uranyum
yatakları vardır.
• Os (OSMİYUM): Kaliteli tükenmez
kalemlerin ucu osmiyumdur.
• N2 (AZOT): Havanın hacimce % 78’i
azottur. Azot; amonyak ve nitrik asit
üretiminde kullanılır.
• Th (TORYUM): Önümüzdeki yıllarda
nükleer reaktörlerin yakıtı toryumdur.
• Mg (MAGNEZYUM): Alaşımları uçak,
füze ve ev eşyası yapımında, ayrıca
fotoğrafçılıkta flaş olarak kullanılır.
• Kr (KRİPTON) VE Xe (KSENON):
Fotoğrafçılıkta, çok hızlı hareket eden
cisimlerin görüntülenmesinde kullanılır.
Havanın hacimce % 0,0001’i kripton ve
% 0,94’ü ise ksenondur.
• He (HELYUM): Uçan balonların
şişirilmesinde kullanılır. Havanın
hacimce % 0,000009’u helyumdur.
• Rn (RADON): Kanser tedavisinde alfa
ışını kaynağı olarak kullanılır.
• C (KARBON): Kömür, elmas ve grafit
olmak üzere üç allotropu vardır. Kömür
yakacak, elmas ziynet eşyası, grafit ise
elektrot ve kurşun kalem ucu olarak
kullanılır.
• O2 (OKSİJEN): Havanın hacimce % 21’i
azottur; azot solunum maddesidir.
Kaynakçılıkta ve çelik endüstrisinde
kullanılır. Oksijenin allotropu O3 (ozon);
havanın hacimce % 0,00006’sıdır. Ozon
tabakası, güneş ışınlarının zararını filtre
eder.
• As (Arsenik): Ağır metaldir. Ağır metallerin
hepsi, hem kendileri hem de bileşikleri
zehirdir. Kaynak sularında bulunmazlar.
Yer altından gelen ağır metal içeren sular
Burdur gölü, Acı göl gibi göllerde, ağır
olduklarından toplanırlar; yeryüzüne
çıkamazlar. Diğer sularla bulunan arsenik,
çevre kirlenmesi sebebiyledir. Halk
arasında zırnık adıyla bilinen madde
arseniktir.
• Cr (KROM): Çelik üretiminde ve
kaplamacılıkta kullanılır.
B (BOR)
• Dünya bor rezervinin % 76’sı
Türkiye’dedir. Bor madeninin üretiminde
ve ihracatında Türkiye dünyada birinci
sıradadır. Ülkemizde bor Kütahya-Emet’te
bulunmaktadır. Bolu tüneli havalisinde de
bor bulunmuştur. Bolu tüneli yapımı 15
sene sürmüştür. Ülkemizdeki bor üretim
merkezleri; Balıkesir-Bandırma, BalıkesirBigadiç, Eskişehir-Kırka, BursaKestelek’tedir.
• Bor bileşikleri, hidrojen kaynağıdır. Bordan
elde edilen hidrojen, yakıt olarak kullanılır.
Bor bileğinin içerdiği hidrojen yakıtıyla
çalışan arabalar vardır. Bunlara bor
arabaları denir. Yine bor cevherindeki
hidrojenin, hava oksijeniyle yanması
suretiyle çalışan bor pili ve bor reaktörü de
vardır. Borun yakıt olarak kullanılması, en
önemli kullanım alanıdır. Bu alanda,
gelecekte çok ileri gelişmelerin olacağı
tahmin edilmektedir.
• Önemli bir diğer kullanın alanı da bor
alaşımlarıdır. Borun çelikle olan alaşımı
elastikiyet kazanır. Bu özelliğinden dolayı
150 katlı binalarda kullanılır.
• Uzay mekiği yapımında da bor
kullanılmaktadır.
• LCD televizyon ekranı yapımında da bor
kullanılmaktadır.
• Bor madeni 400 farklı alanda katkı
maddesi olarak kullanılmaktadır.
• Bor; cam, deterjan, seramik, ısı
izolasyonu, ilaç, elektronik, tarım, sağlık,
tekstil, cam vb. pek çok sektörde yaygın
olarak kullanılır.
• Hızlı tren raylarında kullanımının ayrı bir
önemi vardır.
• Borun dünya fiyatını Türkiye
belirlemektedir.
• Bor madeni Türkiye için stratejik öneme
sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir
kaynaktır.
• Bor, doğada genelde cevherleri hâlinde
bulunur.
• Nadiren elementel hâlde de bulunur.
• Elementel haldeki kullanım alanları ve
yakıt olarak kullanımı aslında çok daha
önemlidir.
• Çeşitli yöntemlerle, doğal bor bileşiğinden
bor elementi elde edilir. Türkiye’de bu
üretime henüz başlanmamıştır.
BOR CEVHERLERİ (DOĞAL BOR
BİLEŞİKLERİ)
• Na2B4O7 x 10H2O (SODYUM
TETRABORAT DEKAHİDRAT): Tabiattaki
boraks bileşiğidir. Cam yapımında ve
suların sertliğinin giderilmesinde kullanılır.
• NaBO2H2O2 x 3H2O (KATI PETROL):
Doğadaki bor filizinin en önemlisidir. Bu
bileşikten elde edilen H2 ile, havadaki O2
yakılarak enerji elde edilir.
• NaBO3 X 4H2O (SODYUM PERBORAT
TETRAHİDRAT): Otomobil camı imalinde
yaygın olarak kullanılır.
• KALSİNE TİNKAL: % 33 B2O3 bileşiği
içeren bor cevheridir. Bileşim; CaO de
ihtiva eder.
• KOLEMANİT: % 45 B2O3 bileşiği içeren
bor cevheridir. Bileşim; SiO2 ve CaO de
ihtiva eder.
YAPAY BOR BİLEŞİĞİ: H3BO3
(BORİK ASİT)
• Alerjik göz kaşıntılarında borik asit
çözeltisi kullanılır.
• Borik asit, beyaz toz hâlinde katı bir
bileşiktir.
• Kütahya Emet’te, Eti Maden İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne ait devletin borik asit
fabrikası vardır.
• Borik asit yapay bir bileşiktir.
• Kütahya Emet’te borik asit fabrikasında;
yine Emet’te çıkarılan bor cevherinden,
borik asit elde edilmektedir.
• Günümüzde bor Türkiye’de, en çok borik
asit olarak ihraç edilmektedir.
• Borik asit, pek çok sektörde yaygın olarak
kullanılmaktadır.
BOR NİÇİN ÖZELLEŞTİRİLMEDİ?
(BOR POLİTİKAMIZ)
• Yakın bir geçmişte Türkiye’deki bor
rezervlerini uluslararası tröstler ele
geçirmeye çalıştılar.
• Özelleştirme günlerinde bora talipmiş gibi
gözüken yerli firmalar, yabancıların
taşeronuydu.
• Bu ayak oyunlarından dolayı bor
özelleştirme kapsamından çıkarıldı.
• Bor, Eti Maden İşletmeleri tarafından
çıkarılmaktadır ve işlenmektedir. Eti
Maden İşletmeleri, bir devlet kuruluşudur.
• Bor madeni Türkiye için stratejik öneme
sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir
kaynaktır.
Au (ALTIN)
• Altın, kadınlarda yüksek ahlakın temini
içindir.
• Altın, hem erkekte hem de kadında
kadınlık hormonunu arttırır.
• Erkek ile kadın arasındaki muhabbeti altın,
şayet kadın takarsa arttırır.
• Altının bakır ve gümüş alaşımları, altının
yumuşaklığını gidermek için üretilir.
ALTIN REZERVLERİMİZ
NEREDEDİR?
• Altın yatakları ülkemizde Hatay ve
Konya’da bulunmaktadır.
• Bakır madeninin bulunduğu her yerde altın
da çıkarılır. Bakır ile altın, beraber bulunur.
• Fırat nehri Murgul’dan geçmektedir.
Murgul’da bakır madeni vardır. Henüz
bulunmasa da Murgul’da altın rezervi
araştırmaları sürdürülmektedir.
ALTIN REZERVİNDE DÜNYA
DOKUZUNCUSUYUZ,
KAYNAKLARIMIZI İSPAT
ETTİĞİMİZDE DÜNYA İKİNCİSİ
OLACAĞIZ
• Dünyada takı olarak kullanılan 650 000
ton altının 65 000 tonu Türkiye’dedir
• Fırat’ın suyu çekilince altından altın
çıkacağı söylenmektedir.
TOPRAKTAKİ ALTINI
SİYANÜR YÖNTEMİYLE
ÇIKARTMAK ZARARLI MIDIR?
• Bergama’da altının çıkartılmaması için,
uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip
Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür
yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı.
• Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı.
Senede 100 ton siyanür kullanılıyor,
tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye
zararı olmuyor.
• Ülkemizde çevreye başka sebeplerle
atılan zaten 265 000 ton siyanür vardır.
SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN
ELDE EDİLMESİNE AİT
KİMYASAL REAKSİYON
DENKLEMLERİ
• 4Au + 8NaCN +2H2O + O2 →
4NaAu(CN)2 + 4NaOH
• 2Na + 2Au(CN)2 + Zn →
2Au + Na2Zn(CN)4
ALTININ AYARININ
BELİRLENMESİ (ALTIN
SAHTECİLİĞİNİN ÖNLENMESİ)
• Cabir bin Hayyan; HCl formülüyle
gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu),
HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi
(kezzap) elde etmiştir.
• Cabir bin Hayyan bu iki buluşundan başka
bir de; 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim
derişik HNO3 karışımından oluşan,
günümüzde de bütün dünyada kullanılan
kral suyunu keşfetmiştir.
• Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal
reaksiyona girer. Kral suyu, başka hiçbir
elementle kimyasal reaksiyona girmez.
• Bu özellikten, hem altının saf olup
olmadığının anlaşılmasında hem de altın
alaşımlarındaki altının yüzde bileşim
miktarının bulunmasında (altının ayarının
tayini) yararlanılır.
• Altının saflığının belirlenmesi ve özellikle
sahteciliğin önlenmesinde günümüzde de
kullanılan dört işlem basamağı olan en
yaygın ve önemli bir yöntemdir.
• Birinci basamakta; altın yüzdesi tayin
edilmek istenen metal karışımından
oluşan bileşimden (ayarından veya
sahteliğinden şüphe edilen altın) hassas
tartım alınır.
• İkinci basamakta; üzerine kral suyu ilave
edilir. Kral suyuyla, yalnız altın kimyasal
reaksiyona girdiğinden yalnız altının
bileşikleri oluşur; gümüş, bakır, nikel,
çinko gibi altınla beraber bulunması
muhtemel olan metallerin bileşikleri
oluşmaz. Altın yükseltgenmiş; diğer
metaller ise kimyasal reaksiyona girmemiş
• Üçüncü basamakta ise; ikinci basamakta
oluşan altın bileşiğindeki altın katyonu,
tekrar sıfır değerlikli altına indirgenir. Bu
işlem şöyle yapılır: Altın bileşiğindeki altın
katyonu, Fe+2 çözeltisi ile reaksiyona
sokulur; böylece altın katyonu tekrar
elementel altına indirgenir, Fe+2 ise Fe+3’e
yükseltgenir.
• Dördüncü (son) basamakta ise; ele geçen
saf altın tartılır; baştaki tartımla
oranlanarak altının yüzde safiyeti
bulunmuş olur.
ALTIN ALAŞIMLARI
Renk
Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Sarı
22
Altın 91,67%
Gümüş 5%
Bakır 2%
Çinko 1,33%
Kırmızı 18
Altın 75%
Bakır 25%
Gül
Altın 75%
Bakır 22,25%
Gümüş 2,75%
18
Renk
Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Pembe
18
Altın 75%
Bakır 20%
Gümüş 5%
Beyaz
18
Altın 75%
Palladyum veya Platin 25%
Beyaz
18
Altın 75% Palladyum 10%
Nikel 10% Çinko 5%
GriBeyaz
18
Altın 75%
Demir 17%
Bakır 8%
Yeşil
18
Altın 75%
Gümüş 25%
Renk
Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Açık Yeşil
18
Altın 75%
Bakır 23%
Kadmiyum 2%
Yeşil
18
Altın 75%
Gümüş 20%
Bakır 5%
Koyu Yeşil
18
Altın 75% Gümüş 15%
Bakır 6% Kadmiyum 4%
Beyaz-Mavi
veya Mavi
18
Altın 75%
Demir 25%
Mor
-
Altın 80%
Alüminyum 20%
Renk
Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Sarı
22
Altın 91,6%
Gümüş 5,5%
Sarı
18
Altın 75%
Yoğun
Sarı
22
Altın 91,6%
Gümüş 3,2%
Bakır 5,1%
Sarı
14
Altın 58,5%
Gümüş 30%
Bakır 11,5%
Koyu
Sarı
9
Altın 37,5%
Gümüş 31,25%
Gümüş 16%
Bakır 2,9%
Bakır 9%
Bakır 31,25%
ALTIN ALAŞIMI FOTOĞRAFLARI
Mor
Beyaz
Mavi – Yeşil - Pembe
Gül
Sarı (24 Ayar)
Sarı (22 Ayar)
HAYATIMIZDAKİ BAZI
BİLEŞİKLER
• HCl (HİDROKLORİK ASİT): Tuz ruhu
adıyla bilinir, kütlece % 36’lık derişik HCl
(hidroklorik asit) çözeltisidir. Mide asidi de
HCl’dir.
• NH3 (AMONYAK): Temizlik malzemesidir.
Arı sokmasında kullanılır. Yapay gübre
sentezinde temel maddedir. Kimya
laboratuvarının temel çözeltisidir.
• NaOCl (SODYUM HİPOKLORÜR):
Çamaşır suyu adıyla bildiğimiz renksiz ve
saydam saf sıvıdır.
• Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT):
Sönmüş kireç ismiyle satılan, suda
çözünmeyen beyaz tozdur. Kireç denince,
sönmüş kireç anlaşılır. Badana yapımında
kireç süspansiyonu kullanılır. Kireç suyu;
doymuş veya doymamış Ca(OH)2
çözeltisidir. Harç; Ca(OH)2’in kum,
çimento ve suyla olan karışımıdır.
• CaSO4 x 2H2O (KALSİYUM SÜLFAT
DİHİDRAT): Cevher adı jipstir. Doğal
bileşiktir. Piyasada alçı olarak satılır.
• CaCl2 (KALSİYUM KLORÜR): Nem
çekicidir. Gelişmiş ülkelerde, toz
kalkmasını önlemek amacıyla yollara
serpilir. Laboratuvardaki hassas elektronik
cihazları nemden korumak için kullanılır.
Örneğin; üstü camekanla kapalı hassas
elektronik terazilerde, camekanın içinde,
naylona sarılı CaCl2 bulunur.
• H2O2 (HİDROJEN PEROKSİT): Derişik
H2O2 % 30’luktur; perhidrol adıyla bilinir.
Eczanelerde oksijenli su diye satılan
çözelti, % 3’lük H2O2 çözeltisidir; tıpta
yaraları temizlemek için yararlanılır.
Saçları hafif sarartmak için de oksijenli su
kullanılır. Boyamadan önce saçın doğal
rengini gidermek için de 3-4 kez
seyreltilmiş perhidrol kullanılır. Perhidrol
açık renk saçlarda 3 kez sulandırılır, koyu
renk saçlarda ise 4 kez sulandırılır.
Saçı boyamadan önce, rengini açmak için
kullanılan yaklaşık % 10’luk H2O2 ciddi bir
ilaçtır. Bu nedenle sanatkar, işinin ehli bir
kişilere saç boyatılmalıdır; insan, saçını
kendisi boyamamalıdır. Dikkatli olmalıdır.
Saçın derisine H2O2 değirilmemelidir.
Çünkü sıcaklık, 50 °C- 60 °C’a çıkar.
Temas durumunda; kafada şişmeler,
yaralar, alerjik reaksiyonlar olur.
Ayrıca H2O2 pamuklu kumaş endüstrisinde
renk ağartıcı olarak kullanılır.
• NH4Cl (AMONYUM KLORÜR): Nişadır
olarak bilinir. Pil yapımında ve kalay
kaplamacılığında kullanılır.
• PbO2 : Kurşun(IV)oksit göze çekilen
sürmedir. Erkekler gece, kadınlar her
zaman kullanırlar. Gözü radyoaktiviteden
korur.
• Ca(OCl)2 (KALSİYUM HİPOKLORÜR):
Kireç kaymağıdır.
• KOH (KOTASYUM HİDROKSİT):
Teknikteki adı potas kostiktir. Yapay gübre
ve arap sabunu sentezinde kullanılır.
Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.
• NaNO3 (SODYUM NİTRAT): Yapay gübre
üretiminde kullanılır. Şili güherçilesi de
denir. Doğada bulunmaz, yapay elde
edilir.
• Ba(OH)2 (BARYUM HİDROKSİT): Diğer
adı barittir. Barit suyu, doymuş veya
doymamış Ba(OH)2 çözeltisidir.
• BaSO4 (BARYUM SÜLFAT): Ameliyat
esnasında kullanılan sargı bezi, pamuk,
makas vb. steril ameliyat malzemeleri
baryum sülfat çözeltisine batırılmıştır.
Ameliyat esnasında vücudun içinde
unutulan ameliyat malzemelerini, röntgen
çekiminde BaSO4 gösterir. Ayrıca BaSO4
ve hint yağı karışımı; XM solüsyonu
adındaki ilaçtır. Röntgen filmi çekiminden
az önce hastaya içirilir. İçirilen sıvının
mideden bağırsağa kaç dakikada geçtiği
BaSO4 ile anlaşılır; geçiş süresine göre
hastalığa teşhis konur.
• KMnO4 (POTASYUM PERMANGANAT):
Antibiyotik, antibakteriyel ve antifungal
(mantar hastalığına karşı) etkilidir. Toz
hâlinde veya tablet şeklinde satılır.
Hamamlara ve yüzme havuzlarına
girerken; önce ayağımızı KMnO4
çözeltisinin içine daldırıp sonra gireriz.
Mantar pomatları kullanılmadan, sürülecek
yer önce bu çözeltiyle yıkanır. Kimyada
manganometrik titrasyonlarda da
kullanılmaktadır. Doğada bulunmaz,
kimyasal yolla elde edilir.
• CaC2 (KALSİYUM ASETİLENÜR): Karpit
adıyla tanıdığımız kirli beyaz görünümlü
taştır. Olgunlaşmamış muzlar, olgun
gösterilmek için karpitlenir; sağlık
açısından dalında olgunlaşmışı tercih
edilmelidir. Ayrıca karpit üzerine basit bir
düzenekle su dökülür, asetilen gazı açığa
çıkar; açığa çıkan asetilen gazı ile de
kaporta kaynağı yapılır.
• H2CO3 (KARBONİK ASİT): Kola ve gazoz
gibi içeceklerdeki gazın esas maddesidir.
H2CO3, CO2 (karbon dioksit) çözeltisidir.
• Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT): Boksit
cevheridir. Alüminyum oksit bileşiğinin
elektroliziyle Seydişehir alüminyum
tesislerinde alüminyum metali elde edilir.
İlkel bir metot olsa da, Seydişehir
alüminyum tesislerinde alüminyum metali,
hâlâ bu yöntemle elde edilmektedir.
Alüminyum kaplar, mutfakta
kullanılmamalıdır; şayet kullanılırsa,
alüminyum korozyonu sonucu kronik
zehirlenme tehlikesi vardır.
• PbS: Kurşun(II)sülfür galen filizidir.
• CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT):
Kalsiyum karbonatın piyasa adı, kireç
taşıdır. Mermer taşı, % 98 ile % 100’lük;
kalker taşı ise % 90 ile % 98’lik kalsiyum
karbonat bileşiğidir. CaCO3’tan; çimento,
tuğla, fayans ve harç gibi çeşitli maddeler
üretilir. Çimento; CaCO3’ın pişirme,
soğutma ve öğütme işlemlerinden
geçirilmesiyle elde edilir.
• CaO (KALSİYUM OKSİT): Sönmemiş
kireçtir.
• CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke asidi de
denir. Yapay sirke kütlece % 5’lik
CH3COOH’tir. Sirke ruhu ise % 100’lük
CH3COOH’tir. Sirke ruhunun kimyasal adı,
anhidr asetik asit veya susuz asetik asittir.
Doğal sirke de % 5’lik CH3COOH’tir;
ayrıca içinde yüzlerce az veya eser
miktarda çeşitli maddeler vardır. Bu
maddelerin başlıcaları; mineral maddeler,
vitaminler ve faydalı mikroorganizmalardır.
• Fe3O4 (FeO + Fe2O3): Manyetit filizidir.
• SiO2 (SİLİSYUM DİOKSİT): Kumun,
toprağın asıl maddesidir.
• (NH4)2SO4 (AMONYUM SÜLFAT): Fenni
sülfat gübresidir. Yapay maddedir.
• (NH4)3PO4 (AMONYUM FOSFAT): Fenni
fosfat gübresidir. Yapay bir maddedir.
• NH4NO3 (AMONYUM NİTRAT): Fenni
nitrat gübresidir. Yapay bir maddedir.
• H2SO4 (SÜLFİRİK ASİT): Akülerdeki asittir.
Yapay bir maddedir.
• Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT) ve
Al(OH)3 (ALÜMİNYUMYUM HİDROKSİT):
Talcid, Mucain vb. antiasit mide ilaçlarıdır.
• NaHCO3 (SODYUM BİKARBONAT):
Yemek sodası ve kabartma tozu olarak
satılan maddedir.
• FeO: Demir(II)oksit siyah zeytinleri çabuk
olgunlaştırmak için hile amacıyla kullanılır.
Zeytin boyası olarak bilinir.
• Sb2S3 (ANTİMON SÜLFÜR): Kibrit
çöplerinin baş kısmındaki madde
karışımının bileşimine girer.
• C6H12O6 (GLİKOZ): Kan şekeridir. En çok
üzüm ve balda bulunur. Serum dekstroz,
% 5’lik glikoz çözeltisidir.
• NaCl (SODYUM KLORÜR): Yemek
tuzudur. Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl
çözeltisidir.
• Na2CO3 (SODYUM KARBONAT): Soda,
çamaşır sodası, trona diğer isimleridir.
Doğal bileşiktir.
• C12H22O11 (SAKKAROZ): Çay şekeridir.
• ZENCEFRE: HgS formülüyle gösterilen
cıva(II)sülfür filizinin özel adıdır.
• NaOH (SODYUM HİDROKSİT):
Teknikteki adı kostiktir. Beyaz sabun
imalinde kullanılır. Ayrıca yeşil zeytinlerin
tamamı kostiklidir. Kostik; zeytini, normal
süresinden çok daha kısa sürede,
yaklaşık 5-6 günde sarartır. Kostikli
zeytinlerin farklı bir kokusu olur. Kimya
laboratuvarlarında, nitel ve nicel
analizlerde çok kullanılır. Yapay bir
maddedir.
• HNO3 (NİTRİK ASİT): Yapay gübre
üretiminde ve patlayıcı madde yapımında
kullanılır. Kezzap; derişik nitrik asittir.
Yapay maddedir.
• CH4 (METAN): Doğal gaz adıyla bilinir.
• C2H2 (ASETİLEN): Kaporta
kaynakçılığında kullanılan gazdır.
• C3H8 (PROPAN) VE C4H10 (BÜTAN)
GAZLARI KARIŞIMI: LPG gazıdır.
• C8H18 (OKTAN): Benzinin bileşiminde en
fazla bulunan bileşiktir.
• KROMİT FİLİZİ: Cr2O3 formülüyle
gösterilen (krom oksit) ve FeO formülüyle
gösterilen demir(II)oksit karışımından
ibaret cevherdir.
• CaF2 (KALSİYUM FLORÜR): Florit filizidir.
• KAlSO4 (POTASYUM ALÜMİNYUM
SÜLFAT): Şap adıyla bilinir.
• C2H4 (ETİLEN): Erken toplanan
turunçgillerin kabuğu yeşildir. Kabuğun
doğal rengini alması için, hile amacıyla,
C2H4 (etilen) gazı odalarında; turunçgiller
bekletilir. Bu suretle; portakal, mandalina
ve limonun erken toplandığı ve ekşi tatta
olduğu saklanır. Sağlık açısından dalında
olgunlaşmış portakal, mandalina ve limon
tercih edilmelidir. Ayrıca kuru temizlemede
etilenin türevi olan bir bileşik kullanılır.
• CuSO4 x 5H2O (BAKIR SÜLFAT
PENTAHİDRAT): Çiftçilerin göz taşı veya
gök taşı dedikleri bileşiktir. Mavi
kristallerden oluşan, suda çok çözünen bir
maddedir. Elmanın kabuğu, çok faydalı
olmasına rağmen yenmemelidir. Elma,
kabuğu soyularak yenmelidir. Çünkü elma
ağaçları CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol
suyla yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2
sapta en çoktur. Cu+2 düzeyinin kanda
yükselmesi ile Wilson adı verilen ölümcül
karaciğer hastalığı baş gösterebilir. Yapay
bir maddedir.
• C2H5OH (ETİL ALKOL): Etanol diğer
adıdır. Yüzlerce alkol vardır. Alkol denince
de, etil alkol anlaşılır. İçkilerdeki alkol, etil
alkoldür. Kolonya, hacimce % 80’lik etil
alkol çözeltisidir.
• AlPO4 x nH2O (HİDRATLI ALÜMİNYUM
FOSFAT): Kıymetli taşlardan turkuazdır.
Firuze taşı da denir. Yeteneği arttırır.
Tansiyonu ayarlar. Kalp ve damar
hastalıklarına karşı iyi gelir. Küpe ve yüzük
taşı olarak kullanılır. Yeşilimsi mavi
renktedir. Saydam değildir.
• Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) VE
BeSiO3 (BERİLYUM SİLİKAT) : Cam
parlaklığında, yeşil renkte, saydam ve
zümrüt adıyla bilinen süs taşıdır.
• ZEBERCET: FeSiO3 ve MgSiO3 formülüyle
gösterilen demir(II)silikat ve magnezyum
silikat taşıdır. Sarı renkte ve cam
parlaklığındadır. Kalp çarpıntısı ve
korkuya iyi gelir. Krizalit adıyla da bilinir.
• TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT): Pomza veya
diğer adıyla ponza taşıdır.
• STRONSİYUM BİLEŞİKLERİ: Strese karşı
iyi gelir. Suda çözünmeyen herhangi bir
stronsiyum bileşiği, içme suyunun içine
konur veya odanın bir köşesinde
bulundurulur.
• % 99 Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) VE % 1
Cr2O3 (KROM OKSİT): Yakut taşıdır. Koyu
kırmızı, kırmızı-turuncu ve hafif morumsu
renklerdedir. Yakutun pembe olanı safir
adını alır.
• MALAHİT: CuCO3 ve Cu(OH)22 formülüyle
gösterilen bakır(II)karbonat ve
bakır(II)hidroksit filizi veya değerli taşıdır.
Sol elde bulundurulursa, vücuttaki
elektriğin fazlasını alır.
• FeS2 (FeS + S): Demir(II)sülfür ve S
(kükürt) elementini beraber bulunduran
pirit cevheri veya taşıdır. Altın sarısı
renktedir. İrade gücünü arttırır.
• HEMATİT: Fe2O3 formülüyle gösterilen
demir(III)oksit filizi veya değerli taşıdır.
Diğer adı kırmızı demir taşıdır. Kan
dolaşımını düzenler. Mafsal
romatizmasına iyi gelir. Dalağın sıhhatli
çalışmasını sağlar. Fe2O3’ün C (kömür) ile
ısıtılmasından Fe (demir), elde edilir.
• FELDSPAT: Kil endüstrisinin ana ham
maddesidir. Volkanik kayaların yapısında
üç tip feldspat bulunur.
• Potas feldspat: K2O . Al2O3 . 6SiO2
(potasyum oksit) (alüminyum oksit)
(silisyum dioksit)
• Soda feldspat: Na2O . Al2O3 . 6SiO2
(sodyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum
dioksit)
• Kireç feldspat: CaO . Al2O3 . 6SiO2
(kalsiyum oksit) (alüminyum oksit)
(silisyum dioksit)
• KİL: Hidratlı alüminyum silikattır. Kil adıyla
bilinen birçok mineral vardır. Bunlardan en
saf olanı Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O formülüyle
gösterilen kaolindir. Kaolin; feldspatın, su
ve karbon dioksit ile ayrışması sonucu
oluşur.
K2O . Al2O3 . 6SiO2 + CO2 + 2H2O →
K2CO3 + Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O + 4SiO2
Yapısında demir oksitleri içeren kaolin, adi
kil adı ile bilinir. Seramik, fayans, porselen,
emaye ve tuğla yapımında kil kullanılır.
• OPAL: Silisyumlu bileşiklerin tamamını
içeren, çok kıymetli bir taştır. Opalde,
bütün değerli taşların hasiyeti vardır.
Özellikle eklem iltihabına iyi gelir.
• KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF:
Organik kaynaklıdırlar ve formülleri
komplekstir.
• KEHRİBAR: Fosilleşmiş reçinedir. Guatr,
astım, bronşit ve alerjiye iyi gelir. Açık
sarıdan kızıla kadar türlü renklerde olan,
yarı saydam, kolay kırılan, süs eşyası
yapımında kullanılan bir taştır.
• SEDEF: Midye vb. deniz hayvanlarının
kabuklarının iç kısmını astarlamış olarak
bulunur. Kalker taşı (% 90 ile % 98’lik
kalsiyum karbonat bileşiği) ile organik
madde karışımından ibarettir. Gök kuşağı
gibi görünen, parlak yüzeyli olan bir taştır.
• MERCAN: Mercan iskeletinden elde edilir.
Solunum açıcıdır. Kırmızı renkli bir taştır.
Süs eşyası yapımında kullanılır.
• İNCİ: İstiridye vb. deniz hayvanlarının
içinde oluşan sedef renginde süs tanesidir.
• FULVİK ASİT: Bütün elementleri içeren
organik molekül dür.
• HUMİK ASİT: Fulvik asit zamaanla humik
aside dönüşür.
• SÜLFATO: Sülfonamit grubundan, fulvik
asit türevi olan bir maddedir. Gelecekte
birçok ilacın yerine geçeceği tahmin
edilmektedir.
TAŞLAR
•
•
•
•
•
TAŞLARIN GÖREVLERİ
Taşların değeri, en az kıymetli taşlar
kadardır.
Taşların çoğunluğu toprağın altındadır.
Yerkürenin temel taşı, taş tabakasıdır.
Taş tabakasının üç önemli görevi vardır:
Birinci görevi; toprağın, bitkilere analık
edip yetiştirdiği gibi, taş da toprağa dayelik
edip yetiştiriyor.
• İkinci görevi; yeryüzü bedeninde kan
damarları hükmünde olan suların düzenli
olarak dolanmalarına hizmetidir.
• Üçüncü görevi; ırmakların, nehirlerin,
çayların muntazam bir ölçü ile çıkmalarına
ve devamlarına kaynaklık etmektir.
• Taşların aslı suydu. Suyun katılaşması
sonucu taş oluşmuştur.
• Dağlar, yekpare taştır.
• Geçmişte dağların bir kısmı ufalanıp
toprağa dönüşmüş, bitkilerin oluşumuna
vesile olmuştur. Diğer bir kısmı taş
kalarak, yuvarlanıp derelere, ovalara
dağılıp zemin yüzündekilere hizmetkarlık
etmişlerdir.
TAŞLARIN KİMYASI
• Taşların bileşiminde 2000-3000 kadar
bileşik belirlenmiştir.
• Tek bir taş cinsinde bile onlarca bileşik
vardır.
• Taşların bileşiminde bazı elementler de
bulunur.
TAŞLARIN BİLEŞİMİNDEKİ
ELEMENTLER
• Au
• Ag
• Pt
• Hg
• Sn
• S
• C
• Taşların bileşimindeki bileşikler; hidroksit,
karbonat, oksit, sülfat, silikat, sülfür
bileşikleridir.
TAŞLARDAKİ HİDROKSİT BİLEŞİKLERİ
• Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT)
• Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT)
• Al(OH)3 (ALÜMİNYUMYUM HİDROKSİT)
TAŞLARDAKİ KARBONAT BİLEŞİĞİ
• CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
TAŞLARDAKİ OKSİT BİLEŞİKLERİ
K2O (POTASYUM OKSİT)
Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT)
MgO (MAGNEZYUM OKSİT)
TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT)
SiO2 (SİLİSYUM DİOKSİT)
SnO2 (KALAY DİOKSİT)
MnO2 (MANGAN DİOKSİT)
Na2O (SODYUM OKSİT)
Fe3O4 (FeO + Fe2O3) (DEMİR OKSİTLER)
•
•
•
•
•
•
TAŞLARDAKİ SİLİKAT BİLEŞİKLERİ
Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT)
MnSiO3 (MANGAN SİLİKAT)
MgSiO4
TAŞLARDAKİ SÜLFAT BİLEŞİKLERİ
CaSO4 (KALSİYUM SÜLFAT)
BaSO4 (BARYUM SÜLFAT)
TAŞLARDAKİ FLORÜR BİLEŞİĞİ
CaF2 (KALSİYUM FLORÜR)
TAŞLARDAKİ KLORÜR BİLEŞİKLERİ
• NaCl (SODYUM KLORÜR)
• KCl (POTASYUM KLORÜR)
TAŞLARDAKİ SÜLFÜR BİLEŞİKLERİ
• HgS CIVA(II)SÜLFÜR
• PbS KURŞUN(II)SÜLFÜR
• ZnS ÇİNKO SÜLFÜR
• FeS2 (FeS + S) DEMİR(II)SÜLFÜR ve S
(KÜKÜRT) ELEMENTİ KARIŞIMI
POLİSLİKLE İLGİLİ BAZI
KİMYA BİLGİLERİ
POLİSLİKLE İLGİLİ BİLEŞİKLER
• BİBER GAZI: Toplantıyı belli etmeden
dağıtır. Toplantıya katılacaklarda aksırık
ve öksürük başlar.
• AMYANT: Bugün insanoğlu amyant
maddesini keşfederek, ateşte
yanmamanın bir kısmını gerçekleştirmiş
sayılır.
• SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ: Her iki
bitki de mazi ile irtibatı keser.
• VX GAZI: Odaya sıkılır veya uçakla belli
bir bölgeye havadan verilir. Mankafa
yapar. Buna karşı ardıç yağı veya
titanyum kullanmalıdır.
• SİNİR GAZI
• HARDAL GAZI
• SİYANÜR
• ARSENİK (ZIRNIK)
AFYONUN EN ÇOK BULUNDUĞU
ÜLKELER
• TÜRKİYE
• AFGANİSTAN
• İRAN
AFGANİSTAN VE SOMALİ
• Ruslar, geçmişte Afganistan dağlarındaki
madenleri boşalttılar.
• ABD de Somali dağlarındaki madenleri
boşalttı.
SPEKTRAL ANALİZ (ALEV
RENGİNDEN MADDE TAYİNİ)
• Her bir maddenin alevdeki rengi farklıdır.
Bu esasa dayanarak yapılan analize
spektral analiz denir. Spektral analiz;
spektroskopi veya kolorimetri cihazlarıyla
nicel olarak yapılır. Platin tel vasıtasıyla da
nitel olarak yapılır.
• Tayini istenen maddenin hazırlanan
çözeltisine, temiz platin tel önce daldırılır;
daha sonra aleve tutulur. Alev rengine
göre maddenin cinsine karar verilir.
• Stronsiyum bileşikleri, alevin rengini koyu
kırmızıya değiştirir.
• Bakır bileşikleri, alevin rengini yeşile
değiştirir.
• Sodyum bileşikleri, alevin rengini sarıya
değiştirir.
• Baryum bileşikleri, alevin rengini parlak
yeşile değiştirir.
• Lityum bileşikleri, alevin rengini kırmızıya
değiştirir.
• Potasyum bileşikleri, alevin rengini soluk
viyola rengine değiştirir.
• Kalsiyum bileşikleri, alevin rengini tuğla
kırmızısına değiştirir.
HAVAİ FİŞEKLERE HANGİ
ELEMENTLER IŞIĞINI VERİR?
• Havai fişekleri yerden kendine has sesiyle
çizgi hâlinde yükselir.
• Belirli bir yükseklikte patlar.
• Patlama ile gökyüzünde, elementlerin
farklı alev renkleri ortaya çıkar.
• Stronsiyum koyu kırmızı, bakır yeşil,
sodyum sarı, baryum parlak yeşil, lityum
kırmızı, potasyum soluk viyola, kalsiyum
tuğla kırmızısı, magnezyum ise parlak
beyaz ışık vererek yanar.
KÜTLE SPEKTROMETRESİ ALETİ
• Elementlerin izotoplarının tabiattaki
bulunma yüzdeleri ve dolayısıyla da
küsurlu ve net olarak atom kütleleri, kütle
spektrometresi aleti ile belirlenir.
İZOTOP
• Belirlenen ve tayin edilen yüzdede her
elementin doğal izotopu vardır. Örneğin;
12
C, 13C karbonun doğal izotoplarıdır.
• İzotopu olmayan element yoktur.
• Sentetik izotoplar da vardır.
• Yan etkisi olanlar, sentetik izotoplardır.
SENTETİK İZOTOPLARIN
KULLANILMASI
• Sentetik izotoplar, radyoaktiftir.
• Belirli bir dozajı geçerse, kansere sebep
olur.
• 60Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların
ışınlanmasında kullanılır. Işınlamadaki
radyoaktif madde belirli bir limiti geçerse,
alet otomatik olarak durur. Bu amaçla
eskiden 60Cs de kullanılırdı, kanser riski
fazla olduğundan artık kullanılmamaktadır.
•
C sentetik izotopu, ağaçların yaşının
tayininde kullanılırdı, bulunan sonuçların
yanlış olduğu belirlendiğinden günümüzde
terk edilmiştir.
• 99Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik
izotopları, sintigrafi çekimlerinde kullanılır.
• 131I ve 60Co sentetik izotopu, kanser
tedavisinde kullanılır.
• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve
hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim
adamları çoktur.
14
EN ÖNEMLİ KAYNAKLARIMIZ
•
•
•
•
•
Madenlerimizi, değerli taşlarımızı ve
cevherlerimizi bulmak, zamanı gelince
çıkarmak ve işlemek; endüstriyel
kalkınmamızın aslı, esası ve kaynağıdır.
TORYUM (TOR)
BOR
TİTANYUM
URANYUM
ALTIN
•
•
•
•
•
•
•
•
HİDROJEN
ALÜMİNYUM
BAKIR
PERLİT
TUZ
SODA (TRONA)
PETROL
DOĞAL GAZ
DOĞAL KAYNAKLARIMIZDAN
BAZILARININ BULUNDUĞU
YERLER
• Petrol, Şırnak’ta bulunur.
• Alüminyum, Hakkari’de, Seydişehir’de ve
Toros dağlarında bulunur.
• Ülkemizdeki toryum madeni kaynakları
Eskişehir-Sivrihisar- Beylikahır-Kızılcaören
köyünde ve Malatya’da HekimhanKulancak’tadır.
•
•
•
•
•
Titanyum Isparta’da bulunur.
Tuz, Kırşehir’de bulunur.
Altın, Hatay ve Konya’da bulunur.
Bakır, Ergani ve Murgul’da bulunur.
Bor; Kütahya-Emet, Balıkesir-Bandırma,
Balıkesir-Bigadiç, Eskişehir-Kırka ve
Bursa-Kestelek’te bulunmaktadır.
• Uranyum; Ağrı dağında, Soma’da ve Van
gölünde vardır.
HANGİ ÖNEMLİ CEVHER
REZERVİNDE DÜNYADA
BİRİNCİYİZ?
• Dünyadaki bor cevherinin % 76’sı
Türkiye’dedir.
• Dünyadaki toryum cevherinin % 80’i
Türkiye’dedir.
• Dünyadaki titanyum cevherinin % 100’ü
Türkiye’dedir.
ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDA
ÜLKELERİN MADEN YÜZDELERİ
NİÇİN FARKLIDIR?
• Bir element, farklı cevherlerden elde
edilebilir. Şayet herhangi bir elementin;
cevherdeki yüzde içeriği azsa ve günümüz
tekniğine göre henüz o cevherden elde
edilmesi ucuz yolla gerçekleştirilemediyse,
o kaynak yok sayılıyor.
• Ülkemizde çok bulunan titanyumun bir
görevi de, uydu haritalarında maden
kaynaklarımızı tam göstermemesidir.
• Hazinelerin üstünü örtme konusu,
kaynaklarımızın üstüne üşüşülmesini
önlemesi açısından günümüzde önem
taşımaktadır.
PERLİT
• Cam gibidir. İnci taşı da denir. Doğaldır.
• Volkanik kayadır. Feldspat cinsindendir.
• Pudra hâline getirilerek yem maddelerinin
preslenmesinde kullanılır.
• Bileşiminde aşağıdaki bileşikler vardır:
Na2O
K 2O
CaO
Al2O3
SiO2
HİDROJEN KAYNAKLARIMIZ
• Karadeniz’in derinliklerindeki H2S (hidrojen
sülfür)’den elde edilebilecek olan H2
• Bor bileşiğinden elde edilebilecek olan H2
• Güneşte gaz hâlindeki H2
• Güneş enerjisi yardımı ile H2O’yu
ayrıştırarak elde edilen gaz hâlindeki H2
EVRENİN %90’ı ELEMENTEL
HİDROJEN
• Yıldızlarda ve gezegenlerin birçoğunda
elementel hidrojen bulunur. Evrenin %90’ı
elementel hidrojendir. Elementel hidrojen,
sıfır değerliklidir. Elementel hidrojene
serbest hidrojen de denir.
• Dünyada elementel hidrojen çok azdır.
Dünyamızdaki hidrojen kaynağımız sudaki
hidrojendir. Sudaki hidrojen +1
değerliklidir.
HİDROJEN ENERJİSİ (SU İLE
ÇALIŞAN ARAÇLAR)
• Bir yönüyle “Aracın benzin deposuna su
koyacağız, araç gidecek.” diyebiliriz.
• Sudaki hidrojen elektrolizle elementel
hidrojene ayrıştırılır.
• Ayrıştırma işlemi için uygun olanı güneş
enerjisidir.
• Elde edilen elementel hidrojen, havadaki
oksijenle birleşerek enerji verir. Su veya
su buharı da açığa çıkar.
• Açığa çıkan su veya su buharından tekrar
hidrojen üretilir.
• Bu şekilde çalışan sisteme hidrojen pili
denir.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE
HİDROJEN ENERJİSİYLE İLGİLİ
ÇALIŞMALAR
• Çalışmalar henüz deneme amaçlıdır.
Çünkü güneş enerjisini belirli bir noktada
odaklayarak elektrolizin gerçekleştirilmesi
zor bir işlemdir. Yaygın olarak
yapılamamaktadır.
• Buna rağmen gelişmiş ülkelerde hidrojenle
çalışan piller ticari olmuştur.
• Hidrojenle çalışan otomobil, otobüs ve
uçak yapılmıştır.
• İnsanların merak konusu olduğundan
dolayı gelişmiş ülkelerde su ile çalışan
araç kiralamak mümkündür.
HİDROJEN ENERJİSİ VE
TÜRKİYE
• “Uluslar Arası Hidrojen Enerjisi Birliği”
başkanı Nejat Veziroğlu’dur.
• Nejat Veziroğlu, Miami Üniversitesi
profesörlerindendir. Bu üniversitenin
Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü’nde
görev yapmaktadır.
• Nejat Veziroğlu, 2000 yılında Nobel’e aday
gösterilmiştir.
• Nejat Veziroğlu, aynı zamanda İstanbul’da
kurulan UNIDO-ICHET müdürlüğünü de
yürütmektedir.
• UNIDO (United Nations Industrial
Development Organization), “Birleşmiş
Milletler Endüstriyel Gelişim
Organizasyonu”dur.
• UNIDO’nun alt kuruluşu olan ICHET
(International Centre for Hydrogen Energy
Techologies) ise “Uluslararası Hidrojen
Enerjisi Teknolojileri Merkezi”dir.
• Karadeniz bölgesinde, özellikle
Samsun’da mavi akım projesi adı altında
hidrojen araştırması yapıyoruz.
DEĞİŞKEN DEĞERLİKLİ
CEVHERLERİN TEKNİKTE ÖZEL
İSİMLERİ
•
•
•
•
•
•
Hg (I) bileşikleri: Merküro
Hg (II) bileşikleri: Merküri
Cu (I) bileşikleri: Kupro
Cu (I) bileşikleri: Kupri
Fe (I) bileşikleri: Ferro
Fe (I) bileşikleri: Ferri
adıyla bilinir.
ASİTLERİN ELDE EDİLMESİ
• SO3 + H2O ↔ H2SO4
• P2O5 + 3H2O ↔ 2H3PO4
• N2O5 + H2O ↔ 2HNO3
• H2 + Cl2 ↔ 2HCl
METALLERİN ELDE EDİLMESİ
2Al2O3 → 4Al + 3O2 (elektroliz)
HgS +O2 + yüksek sıcaklık → Hg + SO2
NiO +H2 + yüksek sıcaklık → Ni + H2O
Fe2O3 + 3C + yüksek sıcaklık → 2Fe + 3CO
PbO + C + yüksek sıcaklık → Pb + CO
ZnO + C + yüksek sıcaklık → Zn + CO
Sb2O3 + 3Al + yüksek sıcaklık → 2Sb + 3CO
Cr2O3 + 2Al + yüksek sıcaklık → 2Cr + Al2O3
YAŞAMIMIZDAKİ YAPAY
KARBOKSİLLİ ASİTLER
ORGANİK ASİDİN KULLANILDIĞI
ADI
BAŞLICA YER
Asetik asit
Yapay sirkede
Salisilik asit
Nasır ilacı
Askorbik asit
C vitamini
Asetil salisilik
Aspirin
asit
Sitrik asit (Limon Koruyucu katkı
tuzu)
maddesi
HAYATIMIZDAKİ DOĞAL
İNORGANİK ASİTLER
• HCl (Hidroklorik asit): Mide asididir.
• H2CO3 (Karbonik asit ): Doğal maden
sodalarında en çok oranda bulunan
maddedir.
HAYATIMIZDAKİ YAPAY
İNORGANİK ASİTLER
• HCl (Hidroklorik asit): Tuz ruhu adıyla
bilinen ve temizlikte doğrudan kullanılan
madde, % 36’lık derişik HCl (hidroklorik
asit)’tir. Sıvı olup yoğunluğu 1,16 g/mL’dir.
Fayans, taş vb. ıslak zeminde, ağır kirleri
temizlemek için kullanılır. Tuvaletlerde de
kullanılmaktadır; fakat sağlığa zararlıdır.
• H3PO4 (Fosforik asit): Kolalarda bulunur.
• H2CO3 (Karbonik asit): Meşrubatlarda
bulunur.
• H2SO4 (Sülfürik asit): Aküde kullanılan
sıvıdır.
• HNO3 (Nitrik asit): Kezzap da denir. Nitrat
gübresinin elde edilmesinde kullanılır. TNT
(trinitro toluen) ve nitro gliserin (dinamitin
esas maddesi) patlayıcılarının imalinde
nitrik asit gereklidir.
• H3BO3 (Borik asit ): Alerjik göz
kaşıntılarında borik asit çözeltisi kullanılır.
Borik asit, beyaz toz hâlinde katı bir
bileşiktir. Borik asit yapay bir bileşiktir.
Kütahya Emet’te bulunan Eti Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait devletin
borik asit fabrikasında, yine Emet’te
çıkarılan bor cevherinden borik asit elde
edilmektedir. Bor, en çok borik asit olarak
ihraç edilmektedir. Borik asit, pek çok
sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır.
• Borik asit yapay olduğundan ve toksik etki
gösterdiğinden ilaç olarak kullanılan
çözeltisi; hassas kişilerde yan etki olarak
gözde ağrı, yanma, kızarıklık yapar.
Ayrıca baş ağrısı ve görmede geçici
bozukluk da görülür.
HAYATIMIZDAKİ BAZLAR
• Ca(OH)2(k): Sönmüş kireçtir. Yalnız kireç
denince de sönmüş kireç anlaşılır.
• Ca(OH)2(suda): Kireç suyu, kalsiyum
hidroksitin doymamış veya doymuş
çözeltisidir. CO2 gazının ayıracıdır.
• Ca(OH)2(süspansiyon): Badana yapımında
kullanılan kireç bulamacıdır.
• KOH: Potas kostik ismiyle bilinin
maddedir. Gübre ve arap sabunu
yapımında kullanılır.
• NaOH: Kostik adıyla bilinir. Sabun
imalinde ve yeşil zeytinleri 5-6 günde
sarartıp piyasaya sürmek için katkı
maddesi olarak kullanılır.
• Mg(OH)2(k) ve Al(OH)3(k): Antiasit mide
pastilleridir. Yapay olduklarından kabızlık
yaparlar ve uzun süreli kullanımlarda
fosfat yetersizliği görülür.
• NH3 (Amonyak): Gübre yapımında
kullanılır. Amonyak, çoğu temizlik
malzemesinin bileşimine girer. % 25’lik
olan derişik amonyak 5-10 misli
seyreltildikten sonra doğrudan temizlik
maddesi olarak koltuk, döşeme, halı
temizliğinde ve kumaş lekelerinin
çıkarılmasında kullanılır. Gümüş eşyalar
da amonyakla temizlenir. Amonyak,
yüksek sıcaklık ve basınçta üretilir.
N2 + 3H2 ↔ 2NH3 + 22 kcal
MEYVE SULARINDA ETİL ALKOL
YOKTUR
• % 100 doğal meyve sularında etil alkol
yoktur. Meyve suyu nadiren de olsa
bozunabilir. Meyve suyu bozununca, 1 mol
maltozun (meyve şekeri veya malt şekeri)
hidrolizi sonucu 2 mol galaktoz oluşur.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Meyve şekeri
(Malt şekeri)
Galaktoz
Galaktoz
• Galaktozun fermantasyonuyla da etil alkol
meydana gelir ve CO2 gazı açığa çıkar.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
• Bozunan kağıt ambalajlı meyve sularında
açığa çıkan CO2 gazından dolayı kağıt
ambalajın şişmesi, etil alkolün
oluştuğunun göstergesidir.
• Doğala özdeş meyve aroması içeren
meyve sularında etil alkol vardır. Bu etil
alkol çözücü amaçlı ilave edilen etil
alkoldür. Bu tür meyve sularının tadı ve
kokusu doğal değildir. Hoş olmayan
kokusu vardır. Boğazı yakar, genizde gıcık
yapar.
MEŞRUBATLAR VE ETİL
ALKOL
• Meşrubatlardaki alkol; doğala özdeş
meyve aromasından kaynaklanmaktadır.
• Gazozlarda tat ve koku verici esanslar
kullanılmaktadır. Bu esanslar suda
çözünmez, etil alkolde çözünür.
• Etil alkolden başka çözücüler de
kullanılabilir, ancak maliyet artar.
• Meşrubatlarda genelde bu nedenle alkol
vardır.
• Gazozlardaki alkol oranı % 0,05 ile % 0,15
arasındadır. Sarı içeceklerde ve kolalarda
ise en fazla % 0,01 alkol vardır.
• Meşrubatlardaki etil alkol, ilave edilmiş etil
alkoldür.
• Boza, kefir, kımız ve koruk ekşisi gibi
içeceklerdeki etil alkol ise fermantasyon
sonucu ortamda oluşan etil alkoldür.
BAZI MEYVELERDE ETİL ALKOL
VAR MIDIR?
• Yediğimiz doğal hiçbir besin maddesinde
etil alkol yoktur. Bu konu; halk arasında
yanlış bilinen bir mevzudur.
• Alkoller, bir konu başlığıdır. Başka bir
ifadeyle, alkol denince yüzlerce alkol
anlaşılır.
• İçkilerde bulunan alkol, etil alkol (etanol)
adıyla bilinen alkoldür.
• Etil alkol ise yüzlerce alkolden sadece
birisidir.
• İnsanları şaşırtan husus; meyvelerde etil
alkolden başka bazı faydalı alkollerin
bulunmasıdır.
• Örneğin; karbonhidratlar, polihidroksi
alkoldür.
• Bazı alkoller de faydalı olmamalarının yanı
sıra çok zararlıdırlar. Örneğin; metil alkol,
sarhoşluk vermez ama gözleri kör eder,
insanı öldürür.
ŞARAP ELDE EDİLMESİ
Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan
suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır.
Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi
gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı
girerse sirke olur. Karbon dioksit gazının
çıkması için tıpa sıkı kapatılmamalıdır. 3-5
ay sonra şarap elde edilir.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
FERMENTASYON
(MAYALANMAK)
(EKŞİMEK)
(TAHAMMÜR ETMEK)
• Glikozdan etil alkolün oluşması
fermantasyon reaksiyonudur.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
EKMEKTE ETİL ALKOL
YOKTUR
•
•
•
•
Hazır mayalarda % 1,5 etil alkol vardır.
Ekmek pişerken etil alkol uçar.
Ekşi mayalarda etil alkol yoktur.
Ekşi mayayla yapılan ekmekler daha
lezzetlidir. Hazır mayayla yapılan ekmeğin
tadı yarı yarıya azalır.
• 1 gün beklemiş hamur ekşi mayadır ve
doğaldır.
• Hazır maya yaş ve kuru olmak üzere ikiye
ayrılır. Kuru maya bira mayasıdır, yaş
maya ise pak maya adıyla yaygın olan
mayadır.
• Hazır mayayla yapılan ekmekte etil alkol
yoktur. Etil alkol, ekmek pişerken
buharlaşır. Etil alkolün kaynama noktası
76 °C’tır; bu nedenle 76 °C’tan sonraki
sıcaklıklarda, etil alkolün zerresi kalmaz.
FERMANTASYONA UĞRAMAYAN
TEK ŞEKER: LAKTOZ
• Süt şekeri (laktoz) özel şartlarda ve çok
zor fermente olur. Bu bize sütün önemini
gösterir.
• Örneğin; sütten yapılan ve etil alkol içeren
kefirin yapımı ile ilgili şu bilgiler bize bu
zorluğu gösterir.
KEFİR
• Kefir kuru iken kirli beyaz renkli, kıkırdak
görünüşündedir. Taze hâldeyken ise
parlak beyaz renkli, nohut büyüklüğünde
küremsi tanelerdir.
• Kefir yumrusu içinde birçok
mikroorganizma bulunur.
• Sütün fermente olması için kefir
yumrusuna ihtiyaç vardır. Laktoz dışındaki
fermente olan şekerlerde hiçbir dış etkene
gerek olmaksızın doğal olarak maya
oluşur.
DİSAKKARİTLERDEN KEFİR VE
KIMIZ İMALİ
Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt
şekeri adı verilen laktoz fermente olarak
etil alkole dönüşür.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz
(Süt şekeri)
Glikoz
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
Galaktoz
DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE
AİT REAKSİYON DENKLEMLERİ
Şeker pancarından mutlak etanol elde
edilir.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Sukroz veya sakkaroz
Glikoz
(Çay şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
Fruktoz
ÜZÜMDEN ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMİ
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
Glikoz
POLİSAKKARİTLERDEN
MUTLAK ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
Nişasta
Glikoz
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
ARPADAN BİRA ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
Arpa nişastası
Glikoz
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
İÇKİLERDEKİ ETANOL
YÜZDELERİ
Bira
%6
Şarap
% 16
Rakı
% 40 - % 50
Votka
% 65 - % 70
Viski
% 65 - % 70
ETANOL YÜZDESİ YÜKSEK
OLAN İÇECEKLER
Kımız: Dişi at (Kısrak)
sütünün fermantasyonu ile
elde edilir.
%2
Boza: Mısırın (darı)
fermantasyonu ile elde
edilir.
% 0,3 (Mevzuat limiti
en çok % 2’dir.)
Kefir: İnek, koyun veya keçi % 0,5
sütünün fermantasyonu ile
elde edilir.
DÜNYA SAĞLIK TEŞKİLATININ
ARAŞTIRMASI
•
•
•
•
•
Cinayetlerin % 85’inin
Şiddet olaylarının % 50’sinin
Trafik kazalarının % 60’ının
Eşlerin maruz kaldığı şiddetin % 70’inin
Akıl hastalıklarının % 40’ının
sebebinin etil alkol olduğu bu araştırma ile
gösterilmiştir.
ETİL ALKOLÜN TEDAVİDE
KULLANILMASI
• Dezenfekte edici olarak kullanılır.
• İlaçlardaki etken maddeyi çözmek için
kullanılır.
• Yüzlerce ilaçta yardımcı madde olarak
bulunur.
• İlaçlarda adı; etanol, ethanol, etil alkol
veya alkol olarak geçer. Sadece “alkol”
dendiğinde etil alkol kastedilmiştir.
• İlaçlarda bulunan izopropil alkol, dikloro
benzil alkol, setil alkol gibi çözücüler
sarhoşluk veren alkol değildir. Etil alkol
dışındaki alkoller için yalnızca “alkol” ismi
kullanılmaz.
• Alkol en çok; şurup, ağız gargarası, sprey,
buğu, enjektabl preparat, losyon ve
damlalarda bulunur.
ETİL ALKOL KOMASINDAN
ÖLÜM
• Alkol koması, alkol yüzdesi % 40 - % 50
olan içkileri bir kerede fazla miktarda
içenlerde görülür.
• Etil alkol doğal olarak en fazla % 16’lık
olur. Bundan fazla yüzdelerde maya bile
ölür, fermantasyon sona erer.
• % 16’dan daha fazla etil alkol içeren
içkiler, dıştan doğal veya sentetik etil alkol
ilave edilerek üretilmişlerdir. Etil alkol oranı
% 16’dan fazla olan içkileri içenler alkolik
olmasalar dahi, alkol koması sonucu ani
ölüm riski ile karşı karşıyadırlar.
MUTLAK ETİL ALKOL
• Etil alkol su çekici olduğundan % 100’lük
elde edilemez. Ancak % 95,5 saflıkta
olabilir. Buna mutlak etil alkol denir.
• Etil alkolde, havadan nem kaparak kendini
seyreltme eğilimi vardır.
• Mutlak etil alkol, doğal yolla elde edileni ve
yapay yolla elde edileni olmak üzere iki
çeşittir.
DOĞAL MUTLAK ETİL ALKOLÜN
ELDE EDİLMESİ
• Doğal mutlak etil alkol elde edilmesinde;
etil alkol % 16’lık olunca maya öldüğünden
dolayı bu yüzdeye gelmeden önce etil
alkol ortamdan destilasyonla çekilir. Kalan
kısımda fermantasyon devam eder. Bu
işlem sürekli tekrar edilir. Böylece % 95,5
etil alkol içeren mutlak etil alkol elde
edilmiş olur.
• Doğal mutlak etil alkol şeker pancarı,
üzüm ve polisakkaritlerden elde edilir.
ETİL ALKOL ORANI YÜKSEK
İÇKİLERDEKİ DOĞAL ETİL ALKOL
NASIL ELDE EDİLİR? (SUMA
FABRİKASI)
• Etil alkol oranı % 16’nın üzerinde olan
içkiler rakı, votka, viski, cin, kanyak ve
likördür.
• Bu içkilerde bulunan belirli yüzdelerdeki
doğal etil alkol, sumadır.
• Rakı imalatında genelde doğal etil alkol
kullanılır. Etil alkol oranı yüksek diğer
içkilerde sentetik etil alkol olabilir. Bu
nedenle suma kelimesi rakıyla
özdeşleşmiştir.
• Rakı üretiminde içine anason konulmamış
ve damıtılarak elde edilen % 40 ila %
50’lik etil alkole suma adı verilir.
• Suma da mutlak etil alkolün elde
edilmesinde olduğu gibi damıtmayla elde
edilir. Suma, ilk damıtılandır ve etil alkol
yüzdesi daha düşüktür.
• Suma kelimesi “gizli riyakarlık” anlamını
da taşır. Bu belki de, düşünülmesi gereken
bir denk geliştir.
• İçkilerdeki etil alkol genelde üzümden elde
edilir. Bildiğimiz etil alkol, bu fabrikalarda,
fermantasyon ve damıtma yoluyla
üretildiği hâlde adına, etil alkol fabrikası
denilmemiştir. Özellikle Anadolu’da suma
fabrikası denilmiştir!..
• Suma fabrikası, rakının esas maddesini
elde etmek için açılır.
• Tıpta kullanılan doğal etil alkolün elde
edildiği fabrikaya etil alkol fabrikası denir,
suma fabrikası denilmez.
• Zaten 2005 Baskı TDK Türkçe Sözlük’te
de, suma kelimesinin karşılığında “İlk
damıtılan ve içinde anason bulunmayan
rakı.” denilmektedir. Dolayısıyla “Rakı
fabrikası açıyoruz.” demelidir. Halk işin
doğrusunu bilmektedir.
3. BİYOLOJİK SİSTEMLERDE
KİMYA
BİYOLOJİK SİSTEMLER İLE
HAYAT, CANLILIK, KİMYASAL
MADDE İLİŞKİSİ
• Biyoloji, ”hayat bilimi” manasına gelir.
Biyolojik sistem, hayatlı sistemlerdir.
• İlköğretim, ortaöğretim, üniversite ve
lisansüstü seviyesinde biyoloji kitapları
incelendiğinde, hayatı açıklamadığı
görülecektir.
• Kısacası biyoloji, canlılık ve ruhun devreye
girdiği hayatı açıklamakta aciz kalır.
• Günümüzde “Canlılık ve hayat nedir?”
sorusuna verilen cevapların, canlılık ve
hayatı açıklamaktan daha çok canlılık ve
hayata görünüşte sebep olan perdeleri
tarif etmeye yönelik olduğu görülür.
• Havayı teneffüs etmemiz, su içmemiz
veyahut beslenmemiz aldığımız
gıdalardaki atom, molekül ve iyonların
sebep olmasıyla cereyan eder. Böyle
olması, canlılığın ve ruhla irtibatlı biyolojik
hayatın, perdelere bağlı olarak devam
etmesi içindir.
• Sözgelimi, bir bakteri veya virüsün maddi
yapısını oluşturan yapı taşları en ileri
laboratuvarda bir araya getirilse bile, bu bir
araya getirilen maddelerin canlı ve hayat
sahibi olabilmesi; sebeplerin, hatta en
büyük sebep olan insanın başarabileceği
bir husus değildir. Bu durumda ölü bakteri
veya ölü virüs elde etmiş olacağız.
• Koparılan bir çiçeğin, koparmakla hiçbir
maddesi eksilmediği hâlde, çiçek ölmüş,
canlılık ve hayatı kalmamıştır.Canlılık ve
hayatta, maddi hiçbir sebep yoktur.
• Aslında canlılık ve hayatta var gibi
görünen sebepler, perde olması için
zahirde sebeptir. Biraz düşünülse bunların
sebep olmadığı anlaşılacaktır.
• Hayat denilen sırlı durum, bir anda
belirtileriyle ortaya çıkmaktadır. Bu hâl,
hayatın hakikatinin açıklamasını, fenlerin
ve felsefenin dışında aramağa, bizi
mecbur bırakmaktadır.
• Evrenin en yüksek hakikati hayattır.
Kainatın ruhu, mayası, esası, neticesi, özü
hayattır.
İNSAN VÜCUDUNDAKİ
ATOMLARIN ÖMRÜ
• Bazı atomların birkaç saniyelik ömürleri
vardır.
• Her senede iki defa, derece derece ve
yavaş yavaş; insan vücudunun atomları
tazelenmektedir.
• Her bir ruh kaç yıl yaşamış ise; o kadar
sene, insan bedenindeki atomlar komple
yenilenmektedir. 5-6 senede insanın bütün
atomları değişmektedir.
ATOMLAR CANLI MIDIR?
• Bitki, hayvan ve insan olmak üzere üç
grup canlı varlık vardır.
• Canlılıkla, atomun canlılığı arasında
doğrudan bir ilişki yoktur.
• Dünyadaki canlıların bünyesindeki
atomlar canlı değildir. Canlılardaki
atomlara cansız olarak kabul edilebilir.
Canlılığın maddeyle ilişkisi doğrudan
değildir.
• Her bir cansız atom; canlı olan insan,
hayvan, hatta bitki cismine girince, orada
adeta canlılık kazanır. Bu canlı bünyeler,
cansız atomlar için bir nevi misafirhane,
kışla ve okul gibidir. Burada bir talim ve
terbiye yarışındadırlar. Bu yarış; bütün
atomların hayat sahibi olduğu bir yerde
bulunabilmek içindir.
BİLİNEN TEK CANLI MOLEKÜL:
FULVİC ASİT (FULVİK ASİT)
• Fulvik asit; bütün elementleri ihtiva eden
ve molekül kütlesi 500 ile 2000 arasında
olan bir organik moleküldür.
• Fulvik asit; Türkiye’de Isparta’nın kazası
Keçiborlu’da, dünyada ise Himalaya
dağlarında ve ABD’nin Utah (Yuta)
eyaletinde vb. bazı yerlerde yer altından
çıkar.
• Fulvik asit; magma tabakasından gelerek
yeryüzüne ulaşan suların içinde bulunan
kompleks bir bileşiktir.
• Fulvik asidi 2005 yılı kasım ayında U.S.
FDA [United States Food & Drug
Administration] (Yunaytıd Steyts Fuud end
Drog Edministreyşın) (ABD Gıda & İlaç
İşletimi) ilaç olarak kabul etmiştir.
• Fulvik asit, genetik bozukluğu birinci
jenerasyonda kalıcı olarak düzeltir.
• Fulvik asit organizmaya girdiğinde, acilen
vücutta ihtiyaç olan maddeler sentezlenir.
• Fulvik asit; lağım suyu, ağır metal iyonu,
kimyasal kalıntı, kimyasal atık madde,
kimyasal artık madde ve çeşitli zehirlerin
karıştığı kirlenmiş suları 2 ay içerisinde
berrak hâle getirir.
• Fulvik asit zamanla humik aside dönüşür.
Humik asit, siyah renktedir ve molekül
kütlesi 1 000 000’dur.
• Sülfato adıyla bilinen sülfonamitler, fulvik
asit türevidir. Gelecekte birçok ilacın
yerine geçeceği tahmin edilmektedir.
• Fulvik asit, ölümcül olan en ağır gıda
zehirlenmelerini, birkaç dakikada ortadan
kaldırabilir.
• Fulvik asit; bilinen sanki canlı gibi organik
bir molekül olarak literatüre geçen tek
organik maddedir.
• Fulvik asidin bulunduğu sıvıda, 5 grup
faydalı mikroorganizmaların tamamı
bulunur.
• 5 grup faydalı mikroorganizma; fotosentez
bakterileri, laktik asit bakterileri, mayalar,
küf mantarları ve aktinomiset adıyla bilinen
toprak mikroorganizmalarıdır.
• Bu faydalı mikroorganizmalar, yeryüzüne
çıktığında ısı, ışık ve oksijenle aktif hâle
gelerek eşeysiz ve eşeyli üreme ile
probiyotikleri üretirler.
• Probiyotikler; doğal amino asit, vitamin,
nükleeik asit, enzim, hormon, esansiyel
yağ asidi, antioksidan, antibiyotik,
antifungal, nano gıda zerresi, keton, sterol,
tanen, flavon, flavonoit vb. biyoaktif
maddelerdir.
• Fulvik asidin bulunduğu sıvıda bu
bileşiklerin tamamı doğaldır.
ATOMLARIN HAREKETİ
• Cesedimiz, atomlardan oluşur.
• Cesedimiz, ruhumuzun evidir; elbisesi
değildir.
• İnsan vücudundaki atomların belli bir ömrü
vardır.
• Organizmadaki atomlar, sürekli
değişmektedir.
• Vücudun değiştirilmesi ve devamı için;
yıkılan, atılan atomların yerini dolduracak,
onlar gibi çalışacak yeni atomlar lazımdır.
• Yeni atomların insan vücuduna gelmesi
için çeşitli bileşiklere ihtiyaç vardır. Bu
bileşikler, alınan gıdalarla sağlanır.
• Gıdalarla alınan bileşiklerdeki atomlar,
giden atomların yerine dağıtılır.
• Örneğin; kalsiyum kemiklere, demir kana,
flor dişe, kükürt saça, fosfor beyne gider.
• Beyinde ölen bir fosfor atomunun yerine
gelen fosfor atomu; topraktan bitkiye,
bitkiden hayvana, hayvandan insana,
yenilen gıdalar ile geçmiş ve sonunda da
beyne sevk olunmuştur.
• Fosfor atomu bu yolculuğunda hangi şeye
girmiş ise; görüyormuşçasına,
duyuyormuşçasına, biliyormuşçasına
muntazam hareket edip ve sonuçta gerekli
olduğu yerine ve hedefine giderek,
örneğin; beyne girmiş, oturmuş ve
çalışmasına başlamıştır.
• Bu bize, başlangıçta, o fosfor elementinin;
hangi kişinin beyni içinse, o kişi için planlı
olduğunu gösterir. “Her adamın alnında
rızkı yazılıdır.” bilimsel bir gerçektir.
• Atomların hareketi boşu boşuna değildir.
Kendilerine uygun bir yükselme
içindedirler: Elementteki atomlar maden
derecesine, madendeki atomlar bitki hayat
tabakasına, bitkideki atomlar hayvanın
otlanması sonucu hayvan mertebesine,
hayvandaki atomlar insanın beslenmesiyle
insan hayatı makamına, insanın
vücudundaki atomlar da süzüle süzüle
saflaşarak beynin ve kalbin en ince ve
kritik yerine çıkarlar.
• Canlıların çekirdek ve tohumlarındaki
atomlar, ağaca bir ruh hükmüne geçer.
Ağacın bütün atomları içinde bir kısım
atomların bu düzeye çıkmaları, o ağacın
hayata sahip olması ve hayata hizmet
etmesi gibi önemli görevleri yerine
getirmesiyle anlaşılır.
• Evrendeki atomların her birisi, her tür
özelliğinde, her şey olabilme ihtimalinde
iken, o atom sonsuz yollar içinde yalnız
tek bir yola yönlenir, sınırsız durumlara
girebilme alternatifinde sıyrılarak bir
vaziyete girer, sayısız sıfatlardan bir sıfatla
sıfatlanır. Doğru bir kanun üzerine
programdaki hedefe doğru harekete
başlar ve görev aldığı herhangi bir
gerekliliği derhal yerine getirir. O faydalı
hâllerin ortaya çıkması ancak o atomun o
çeşit hareketiyle olabilir.
SOLUNUM
C + O2 → CO2 + 94 kcal
FOTOSENTEZ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil →
C6H12O6 + 6O2
ŞEKER PANCARININ ESAS
MADDESİ OLAN SAKKAROZUN
BİTKİDE OLUŞUMUNA AİT
REAKSİYON DENKLEMİ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil →
C6H12O6 + 6O2
C6H12O6 + C6H12O6 → C12H22O11 + H2O
Glikoz
Fruktoz
Sakkaroz
DİSAKKARİTLERİN SİNDİRİMİNİN
REAKSİYON DENKLEMLERİ
C12H22O11+ H2O + Sakkaraz → C6H12O6 + C6H12O6
Sakkaroz
Glikoz
Fruktoz
C12H22O11 + H2O + Maltaz → C6H12O6 + C6H12O6
Maltoz
Glikoz
Glikoz
C12H22O11 + H2O + Laktaz → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz
Glikoz
Galaktoz
POLİSAKKARİTLERİN (NİŞASTA,
SELÜLOZ VE GLİKOJEN)
OLUŞUMUNA AİT REAKSİYON
DENKLEMİ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil →
C6H12O6 + 6O2
nC6H12O6 → (C6H10O5)n H2O + (n-1)H2O
Polisakkarit
MİDE EKŞİMESİNDE
KULLANILAN MİDE
PASTİLLERİNİN GÖREVİNİN
REAKSİYON DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
Mg(OH)2 + 2HCl → MgCl2 + 2H2O
Al(OH)3 + 3HCl → AlCl3 + 3H2O
MİDE EKŞİMESİNDE KULLANILAN
KARBONATIN GÖREVİNİN
REAKSİYON DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
NaHCO3 + HCl → NaCl + H2O + CO2
MİDE EKŞİMESİNDE İÇİLEN
MADEN SODASININ GÖREVİNİN
REAKSİYON DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
+
(HCO3) + H → H2O + CO2
YAŞAMIMIZDAKİ DOĞAL
KARBOKSİLİK ASİTLER
• Bütirik asit (Tereyağı asidi): Tereyağında
bulunur.
• Katı yağ asitleri (Palmitik asit, stearik asit):
Katı yağlarda bulunur.
• Sıvı yağ asitleri (Oleik asit, linoleik asit,
linolenik asit): Sıvı yağlarda bulunur.
• Sitrik asit (Limon asidi): Limonda bulunur.
• Malik asit (Elma asidi): Elmada bulunur.
• Asetik asit (Sirke asidi): Sirkede
bulunur.
• Okzalik asit: Kuzu kulağı bitkisinde
bulunur.
• Laktik asit (Süt asidi): Yoğurtta, ekşimiş
sütte ve yorulunca kaslarda bulunur.
• Formik asit (Karınca asidi): Karınca
salgısında ve ısırgan otunda bulunur.
• Askorbik asit (C vitamini): Kuşburnu,
limon, portakal vb. meyvelerde bulunur.
• 21 aminoasit: Proteinlerin yapı taşıdır.
4. ÇEVRE KİMYASI
ASİT YAĞMURU
SO2 + ½O2 → SO3
SO3 + H2O ↔ H2SO4
Filtresi olmayan fabrika bacalarından
çıkan SO2 gazı; havadaki O2 ile birleşir,
SO3 gazı oluşur. SO3 gazı; yağmur
yağdığında H2O ile birleşir. Asit yağmuru
adıyla bilinen H2SO4 meydana gelir.
SULARIN ACILAŞMAMASI
N2 + 3H2 ↔ 2NH3 + 22 kcal
NH3 + H2O ↔ NH4OH
Havada N2 ve H2 bulunduğu ve tepkime
ekzotermik olduğu hâlde NH3 oluşmaz.
Oluşsaydı sular acılaşacaktı. NH3 , suları
acılaştıran bir maddedir.
Asit Yağmurunun Çinko Olukları
Aşındırması
Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2
KÜRESEL ISINMAYA BAĞLI
KURAKLIKTAN SÖZ ETMEK
HATTA BUNA DAİR SOMUT VERİ
BULMAYA ÇALIŞMAK BİLİMSEL
SKANDALDIR
• Türkiye son senelerde kuraklık yaşıyor.
• Dünyada yağışlar azalmadı.
• Yağışlar yer değiştirdi.
• Dünyanın bazı bölgeleri çok yağış alırken
bazı bölgelerinin daha az yağış aldığını
görüyoruz.
• Örneğin; Türkiye’de yağışlar azaldı,
Amerika’da yağışlar arttı.
• Sorun da buradan çıkıyor.
SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN
ÇIKARTMAK
• Bergama’da altının çıkartılmaması için,
uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip
Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür
yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı.
• Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı.
Senede 100 ton siyanür kullanılıyor,
tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye
zararı olmuyor.
• Ülkemizde çevreye atılan 265 000 ton
siyanür vardır.
NÜKLEER SANTRAL ATIKLARI
• Yanmış yakıt, 10 sene yüksek sıcaklık ve
basınca dayanıklı havuzda muhafaza
edilir. Bu suretle radyoaktivitenin % 99’u
ölmüş olur.
• Kalan % 1’i plütonyumdur. Plütonyumun
yarı ömrü 24 000 yıldır. Yenilse bile zararı
olmaz. Plütonyum çeşitli şekillerde
değerlendirilebilir veya depolanabilir.
• Plütonyum atığı, tekrar yakıt olarak
kullanılabiliyor; yapay elementtir.
NÜKLEER SANTRALİN
ZARARI YOKTUR
• Evde veya iş yerinde otururken bile bir
nükleer santralin çevreye yaydığı
radyasyondan 460-470 misli daha fazla
radyasyona maruz kalınır. Reaktörün yanı
başına oturulsa dahi bu kadar radyasyon
olmaz.
• Dünyanın her tarafında uranyum vardır.
• Uranyum zamanla bozunup radona
dönüşür veya başka bir element
uranyuma dönüşür. Radon gazı her
yerden geçer. Sürekli etki hâlindeyiz.
Bunlar doğal ve faydalı olaylardır.
• Ayrıca doğal kozmik ışınlarla gelen
radyasyon bile, bir nükleer reaktörden
gelen radyasyondan 120 kat daha fazladır.
• Nükleer santraller, kaza durumunda
ısınınca kendi kendini kapatıp zincirleme
reaksiyonu kapatacak şekilde
tasarlanmıştır.
• Nükleer kaza riski ve çevreye zarar
konusu ve iddiaları, kasıtlı ve cahilliğe
bağlı abartılardır.
• Soğutma suyu nedeniyle kaybolan enerji
ihmal edilebilir boyuttadır.
SAĞLIĞIMIZA ZARARLI BAZI
MADDELER
SİYAH ZEYTİNLERİN ÇOĞUNDA
ZEYTİN BOYASI VARDIR
• Siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için
hile amacıyla FeO formülü ile yazılan
demir(II)oksit kullanılır. Zeytin boyası
olarak bilinir.
NARENİYE ETİLEN GAZI
ODALARINDA BEKLETİLİR
• Erken toplanan turunçgillerin kabuğu
yeşildir. Kabuğun doğal rengini alması için
hile amacıyla turunçgiller, C2H4 (etilen)
gazı odalarında bekletilir. Bu suretle;
portakal, mandalina ve limonun erken
toplandığı ve ekşi tatta olduğu
anlaşılmamış olur.
YEŞİL ZEYTİNLERİN HEPSİ
KOSTİKLİDİR
• NaOH (sodyum hidroksit)’in teknikteki adı
kostiktir. Yeşil zeytinlerin tamamı
kostiklidir. Kostik; yeşil zeytini, normal
süresinden çok daha kısa sürede, yaklaşık
5-6 günde sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı
istenmeyen bir kokusu olur.
• Kostik, siyah zeytinlerin rengini
koyulaştırmak için de az da olsa kullanılır.
ELMAYI SOY DA YE..!
• Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına
rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu
soyularak yenmelidir. Çünkü elma ağaçları,
göz taşı veya gök taşı denilen CuSO4
çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile,
kabukta Cu+2 kalır. Zehirli Cu+2 kalıntısı, en
çok elma sapında bulunur. Karaciğer, Cu+2
’nin yıkılması ve kanda yükselmemesi için
çok çalışır, sonunda iflas eder. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi neticesinde
Wilson adı verilen ölümcül karaciğer
hastalığı baş gösterebilir.
KLORSUZ DOĞAL KAYNAK
SUYUNUN ÖNEMİ VE SU
KRİSTALLERİ
• Dr. Masaru Emoto, Japon bilim adamıdır.
1943 yılında Japonya’da doğmuştur.
Alternatif tıp doktorudur. Yaptığı
deneylerden elde ettiği su kristalleri
fotoğraflarını ‘’Suyun Verdiği Mesajlar’’
isimli kitabında yayınlamıştır.
• Dr. Masaru Emoto “Su cansız bir madde
değildir. Canlı ve duyguları algılayan
kristallerden oluşmaktadır. Çevresinden
pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre
tepki verir.” demektedir.
• Suyun Verdiği Mesajlar adlı kitabında suyu
çeşitli yönlerden ele alan Dr. Masaru
Emoto, çalışmalarının bilimsel temelini
oluştururken din gerçeğini de göz ardı
etmemiştir.
• Dr. Masaru Emoto şöyle demektedir: "21.
asırda en önemli olayın ilimle dinin
yeniden buluşması olacağını
düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan
aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman
ortaya çıkmayacaktı."
• Kar tanelerinden hiçbirisinin birbirine
benzemediği bilinmektedir. Bunun gibi su
kristalleri de birbirinden farklıdır. Zaten
karın sudan meydana geldiği de
malumdur.
• Dr. Masaru Emoto yaptığı deneylerde;
temiz kaynaklardan alınan su örneklerinin
ve kendilerine sevgi dolu sözcükler
söylenen su örneklerinin aynen kar tanesi
kristallerine benzeyen çok parlak, yoğun
motifli, simetrik, estetik, çok ince dizayn
edilmiş, çok renkli ve altıgen kristallerden
oluştuklarını göstermiştir.
• Demek ki iyi söylenen bir söz ve doğallık
su üzerinde olumlu tesir yapıyor.
• Dr. Masaru Emoto klorlu çeşme sularıyla,
çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden
aldığı su örnekleriyle ve negatif
düşüncelere maruz bırakılan su
örnekleriyle yaptığı deney sonucunda ise
kristal yapının bozulduğunu
gözlemlemiştir. Küfür sözlerinin aksettiği
suyun kristal yapısı tamamen parçalanıp
dağılmıştır.
• Demek ki kötü söylenen söz ve yapaylık
da su üzerinde olumsuz etki yapıyor.
• Dr. Masaru Emoto, bu çalışmalarıyla
görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da
işaret etmektedir.
• Dr. Masaru Emoto, dünyanın her tarafına
konferanslar vermek üzere davet
edilmektedir. Japonya, Avrupa ve
Amerika’da yaptığı canlı deneylerle
düşünce, davranış ve duygularımızın
çevre üzerinde ne derece derin etkileri
olduğunu göstermiştir.
• Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik
Tıp Derneği (American Holistic Medical
Association) Başkanı Dr. Norman Shealy
şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı
sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun
dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde
yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun
beşinci boyutu arasındaki bağlantıyı temsil
eder. Suyun infrared (kızıl ötesi) IR
ışınlarını emmesi gibi su ile ilgili pek çok
çalışma, suyun gözle görünmeyen
etkilerini meydana çıkartmıştır.
• Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr.
Masaru Emoto’nun zarif çalışması ile boy
ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi
bundan evvel bu kadar iyi bir şekilde bilim
adamlarınca hiç anlatılmamıştı.’’
• Holistik düşünde; hayatın fiziksel, mental
ve ruhsal yönlerine bağlantılı, bütüncül ve
dengeli bakıştır. Başka bir ifadeyle bilim ve
ruhun birleşmesiyle dünyayı algılamaktır.
• Naturally Well mecmuasının editörü olan
Dr. Marcus Laux ise şöyle bir yorum
yapmıştır:
• ‘’Galileo, Newton, Einstein gibi Dr. Masaru
Emoto’nun net vizyonu da bize hem
kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde
algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve
ruh birleşerek bizim dünyayı
algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir
kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı
kazanarak nasıl huzur duyabileceğimizi
göstermiştir.’’
SOSYAL ALANDA KULLANILAN
KİMYA KELİME VE DEYİMLERİ
• Kaynağa cıva akıtmak: Kaynağı kurutmak
demektir.
• Zırnık: Arsenik.
• Zırnık bile koklatmamak: En ufak bir şey
bile vermemek demektir.
• Cıva gibi: Yerinde duramayan.
Download