Ekin KAPUCU 42 Bazı şarkıların, kitapların, düşüncelerin, filmlerin, hatta insanların zamanı vardır ve şimdi de “ Galaksinin Batı Sarmal Kolu’nun bir ucunda,haritası bile çıkarılmamış uzak bir köşede, gözlerden uzak, küçük sarı bir güneş..”in küçük mavi dünyasında başlayan ve neredeyse bütün evreni dolaşarak hayatın,evrenin ve her şeyi anlamını arayan bu kitabın Otostopçunun Galaksi Rehberi’nin zamanı. Bilimkurgu, komedi ve biraz da felsefe kitabı genel olarak özetleyen 3 tür. Otostopçunun Galaksi Rehberi aslında 5 kitaptan oluşan bir bilimkurgu kültü. Kitaplar sırasıyla “Otostopçunun Galaksi Rehberi” ,“Evrenin Sonundaki Restoran”, “ Hayat, Evren ve Her Şey”, “ Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler” ve son olarak “Çoğunlukla Zararsız”.Kitap insanın evrendeki önemsizliğini anlatan olaylarla doludur. Ama benim bahsetmek istediğim başka şeyler. Ben, bu kitabı neden okumamız gerek ondan bahsetmek istiyorum. Aslında bu sorunun yani Otostopçunun Galaksi Rehberi’ni neden okumalıyız sorunun belki de bir milyon tane farklı cevabı vardır. Bazıları mantıklı ve kabul edilebilir olabilir fakat birçoğu kitap ile alakalı olup mantık sınırlarını biraz zorlayan cevaplardır. Aslında kitabı özetlemek için tek bir cümle yeter de artar bile. Kitap, belediyenin bir adamın evini yol geçirmek için yıkmaya çalışmasıyla başlıyor ve uzaylıların otoban geçirmek için dünyayı yıkmasıyla son buluyor. Biraz felsefi, çokça komik bir kitap. Peki bu kitabı neden okumalıyız ? Aklıma gelen ilk sebep hangi durumla karşılaşılırsa karşılaşılsın panik yapmamak gerektiğini öğretmesi. Mesela bir sabah vinç sesleriyle uyanıp evinizin yıkılacak olduğunu öğrenebilir, en yakın arkadaşınız bir uzaylı çıkabilir, içinde yaşadığınız gezegen az sonra patlatılacak olabilir ve siz daha önce varlığından bile haberdar olmadığınız bir canlı türünün uzay gemisine otostop çekmek zorunda kalabilirsiniz. Ama panik yapmayın. Yanınızda daimi olarak taşıdığınız bir havlunuz varsa problem yok demektir. Çünkü kitaba göre havluyu her zaman çok amaçlı kullanabilirsiniz. Çölde kaldığınızda üstünüze örtebilir, küçük kayığınıza yelken yapabilirsiniz. Hatta ve hatta zor durumlarda kaldığınızda havlunuzu bir imdat çağrısı olarak bile kullanabilirsiniz. Havlu bu kitabı okumak için bir başka sebep kısaca. Ayrıca 25 Mayısı da her sene havlu günü olarak kutluyoruz bu sayede. Kitabın biraz daha felsefi boyutuna bakacak olursak karşımıza biz okurlara aşılamaya çalıştığı evrenin merkezinde insanın olmadığı gerçeği karşımıza çıkıyor. “– Efendim (dedim evrene) Ben varım. – Bu (dedi evren bana) benim için herhangi bir yükümlülük oluşturmuyor.” Kitapta geçen bu diyalog aslında bakış açımıza ve bencilliğimize yapılan bir taşlama. Geçmişte, günümüzde ve büyük ihtimalle gelecekte düşündüğümüz ve düşüneceğimiz evrenin sadece bizim için var olduğu algısını yerle bir etmeye çalışıyor. Benim açımdan başarılı da oluyor. Aynı zamanda tek zeki varlığın insan olduğu yanılgısı ve yine insanın en doğrusunu bileceği yanlışı da kitapta kendine yer etmiş. ”Olayların her zaman göründüğü gibi olmadığı önemli ve yaygın bir gerçektir. Örneğin yerküre gezegeninde, insanoğlu başardığı onca şeye dayanarak –tekerlek, New York, savaşlar vs.- her zaman yunuslardan daha zeki olduğunu varsaymıştır ve bütün bunlar gerçekleşirken yunusların tek yaptığı suda oradan oraya atlayarak eğlenmek olmuştu. Ama öte yandan yunuslar da her zaman insanoğlundan çok daha zeki olduklarına inanmıştı – hem de tam olarak aynı nedenler yüzünden.” Bütün bunların yanı sıra Douglas Adams’ın başyapıtının ve belki de en harika yapıtının günümüz teknolojisini ne kadar etkilediğinden bahsetmemek olmaz. Bugün kullandığımız pek çok forum sitesinin, ekşi sözlük ve itü sözlük gibi insanların özgürce kendilerini ifade edebildikleri yerlerin, ödevlerimizin kurtarıcısı, vazgeçilmezimiz Vikipedia’nın ve bütün bunlara erişimimizi sağlayan Google’ın fikir babası da aslında bu kitap. Kitabın içindeki her şeyi bilen bilgisayardan yola çıkılarak yaratılmış Google. Peki, bu yazıya neden 42 başlığını koydum ? Sebebi hayatın, evrenin ve her şeyi anlamı nedir sorusunun cevabı olması. Biraz hayal kırıklığı biraz şaşkınlık bırakan bu cevabı ben değil yazarımız ve Google veriyor. Aslında, sanki her şey bu kadar basit. Ee ne diyor kitapta “Soracağın soruyu bilirsen, cevabı da bilirsin.”