ZÝYÂÜLHAK cü hükümdarý oldu. Abbâsî Halifesi Tâi‘Lillâh ona da “Þemsülmeâlî” lakabýný verdi ve hil‘at gönderdi. Büveyhî Emîri Adudüddevle, Kabûs’u Esterâbâd yakýnlarýnda maðlûp ettikten sonra Taberistan ve Cürcân’ý ele geçirdi. Kabûs ise Sâmânîler’e sýðýndý ve ancak Büveyhîler’den Fahrüddevle’nin ölümünün ardýndan ülkesine dönebildi (387/997). Fahrüddevle’nin oðlu Mecdüddevle’yi yendikten sonra Cürcân’a gidip tekrar Ziyârî tahtýna oturdu (Þâban 388 / Aðustos 998). Kabûs, Gazneliler’le iyi iliþkiler kurmakla beraber sadece Abbâsî halifesini metbû tanýdý. Bilge kiþiliðiyle tanýnan ve kendisi de þair olan Kabûs âlim, edip ve þairleri himaye etmiþ, Bîrûnî el¦ârü’l-bâšýye adlý eserini ona ithaf etmiþ, þairler onu övmüþtür. Kabûs’un Büveyhî Veziri Sâhib b. Abbâd, Ebü’l-Fazl Ýbnü’l-Amîd ve tarihçi Utbî’ye yazdýðý mektuplar, Seâlibî’nin Yetîmetü’d-dehr’i ile Yâkut el-Hamevî’nin Mu£cemü’l-üdebâß adlý eserinde yer almaktadýr. Kabûs zalimane davranýþlarý yüzünden Ziyârî ordusu tarafýndan tahtýndan uzaklaþtýrýldý ve yerine “Felekülmeâlî” lakabýyla oðlu Menûçihr getirildi (402/1012). Kabûs da âsi askerler tarafýndan öldürüldü. Öte yandan Gazneli Sultan Mahmud, Kabûs’un kendisine sýðýnmýþ olan diðer oðlu Dârâ’yý destekliyordu. Menûçihr, kardeþinin taht üzerindeki iddialarýný önlemek ve Sultan Mahmud’un desteðini saðlamak için Gazneli Devleti’ne tâbi oldu. Ardýndan Sultan Mahmud’un kýzýyla evlendi. Sultan Mahmud’un 404’te (1013-14) Hindistan’da Nâradîn’e yaptýðý sefere Menûçihr, Deylemli askerlerden yardýmcý birlik gönderdi. Sultan Mahmud, 419 (1028) yýlýnda Büveyhîler’den Mecdüddevle’nin hâkimiyetindeki Rey þehrini zaptetmek amacýyla batýya yürüdüðü sýrada, Gazneli ordusunun ülkesini ele geçirmesinden korkan Menûçihr sultana karþý düþmanca bir tavýr takýndý. Bunun üzerine Sultan Mahmud ülkesini hâkimiyeti altýna aldý. Menûçihr, sultanýn geri çekilmesiyle hânedanýn baþýnda kalabilmesini saðlamak için 500.000 dinar ödemek zorunda kaldý; kýsa bir süre sonra da öldü (420/1029). Menûçihr de babasý gibi þairleri himaye etmiþ, “Menûçihrî” mahlasýný ona nisbetle almýþtýr. Menûçihr’in ölümünün ardýndan “Þerefülmeâlî” lakabýyla oðlu Enûþirvân tahta çýktý ve metbû tanýdýðý Sultan Mahmud’a vergi ödedi. Gazneli Mahmud’un yerine geçen oðlu Sultan Mes‘ûd, Enûþirvân üzerinde etkili olan dayýsý Ebû Kâlicâr’ý akrabalýk yoluyla kendisine baðlamaya çalýþtý ve kýzýyla evlendi. Bununla beraber yýllýk verginin Nîþâbûr’daki eyalet divanýna ödenmesine çok dikkat ediyordu. Ancak Ebû Kâlicâr vergiyi düzenli ödemeyince Mes‘ûd, Hazar denizi sahillerine bir sefer yaptý. Gazneli ordusu bu sefer esnasýnda Cürcân ve Taberistan’ý ele geçirdi. Ebû Kâlicâr, Enûþirvân ve diðer emîrlerle beraber Gazneli ordusunun önünden sürekli kaçtý; sonunda Sultan Mes‘ûd’dan af diledi (426/ 1035); Gazneli ordusunun çekilmesinin ardýndan Ebû Kâlicâr tekrar bölgede hâkimiyetini kabul ettirdi. Fakat kendisi vergi ödemeye ve Gazneli sarayýna rehine göndermeye söz vererek itaatini sürdürdü. Öte yandan Selçuklular’ýn önünden kaçan Gazneli valiler Ebû Sehl el-Hamdûnî ve Ebü’lFazl es-Sûrî, Esterâbâd’a sýðýndý (429/1038). Sultan Mes‘ûd, Cemâziyelâhir 431’de (Mart 1040) hizmetlerinden dolayý Ebû Kâlicâr’a hil‘at gönderdi. Nihayet Enûþirvân, 433 (1041-42) yýlýnda Ebû Kâlicâr’ý annesinin de yardýmýyla esir alýp tahta geçmeyi baþardý. Cürcân’ýn bu karýþýk durumundan Selçuklular faydalandý. Tuðrul Bey, 433’te (1041-42) þehri ele geçirip eski Gazneli komutanlarýndan Merdâvic b. Bîþûî’yi (Bisû) buraya nâib tayin etti. Merdâvic, Tuðrul Bey’e 50.000 dinar vergi ödeyecekti. Ardýndan Enûþirvân üzerine yürüyerek onu 30.000 dinar vergi ödemeye mecbur etti. Sonunda Tuðrul Bey’in hâkimiyetini kabul edip anlaþmaya vardýlar, Cürcân ve Taberistan’daki þehirlerde onun adýna hutbe okuttular. Böylece Ziyârîler, Selçuklular’a tâbi olarak XI. yüzyýlýn son çeyreðine kadar varlýklarýný devam ettirdiler. Enûþirvân muhtemelen 435 (1043-44) veya 441 (1049) yýlýna kadar hüküm sürdü ve bu tarihte öldü. Yerine Keykâvus b. Ýskender b. Kabûs geçti (1049-1087 [?]). Keykâvûs b. Ýskender, Æåbûsnâme adlý nasihatnâme türündeki eseriyle Ýran’da en çok tanýnan Ziyârî hükümdarýdýr. Onun ardýndan tahta geçen oðlu Gîlân Þah adý bilinen son Ziyârî emîridir. 483 (1090) yýlý civarýnda Hasan Sabbâh’ýn liderliðindeki Nizârî Ýsmâilîler, Ziyârîler hânedanýna son verdiler. Diðer Deylemli hânedanlarýn aksine Ziyârîler Sünnî idi (Bosworth, The New Islamic Dynasties, s. 166; Encyclopedia of Asian History, IV, 314). Ancak Ziyârîler’in sonradan Sâsânî Devleti’ni ihya etmek gibi bir düþünceye kapýldýðýný iddia eden araþtýrmacýlar da vardýr (Hasan Ahmed Mahmûd – Ahmed Ýbrâhim eþ-Þerîf, s. 488). Ziyârîler bölgenin kültür tarihinde önemli izler býrakmýþ bir hânedandýr. Þair, kâtip ve hekim Ýbn Hindû, Bîrûnî, Ýbn Sînâ gibi ünlü simalar Ziyârî sarayýnda himaye gör- müþlerdir. Muhammed b. Abdülazîz b. Hüseyin el-Kusaybî, ed-Devletü’z-Ziyâriyye fî ªaberistân ve Cürcân Åilâle’lšarneyn er-râbi£ ve’l-Åâmîs el-hicriyyeyn adýyla bir doktora tezi hazýrlamýþtýr (1412, Câmiatü’l-Ýmâm Muhammed b. Suûd el-Ýslâmiyye). BÝBLÝYOGRAFYA : Muhammed b. Abdülcebbâr el-Utbî, TârîÅ-i Yemînî (trc. Cerbâzekanî, nþr. Ca‘fer-i Þiâr), Tahran 1345 hþ., s. 48-68; Gerdîzî, Zeynü’l-aÅbâr (nþr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1347 hþ., tür.yer.; Bîrûnî, el-¦ârü’l-bâšýye £ani’l-šurûni’l-Åâliye (nþr. C. E. Sachau), Leipzig 1923, s. 39, ayrýca bk. Ýndeks; Muhammed b. Hüseyin el-Beyhaký, TârîÅ (nþr. Kasým Ganî – Ali Ekber Feyyâz), Tahran 1324 hþ., tür.yer.; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, bk. Ýndeks; Browne, LHP, I-IV, bk. Ýndeks; Abbâs-ý Pervîz, Deyâlime ve øazneviyân, Tahran 1336 hþ., s. 1150; Ýkbâl-i Âþtiyânî, TârîÅ-i Mufa½½al-ý Îrân (nþr. M. Debîr-i Siyâký), Tahran 1346 hþ., s. 126-148; W. Madelung, “The Minor Dynasties of Northern Iran”, CHIr., IV, 175-176, 212-216, 373; Reþîd Abdullah el-Cümeylî, Dirâsât fî târîÅi’l-Åilâfeti’l£Abbâsiyye, Rabat 1984, s. 173-188; Ni‘met Ali Mürsî, Devletü Âli Ziyâr fî ªaberistân ve Cürcân ve mâ câverehümâ, Kahire 1987; Abdülhüseyin Zerrînkûb, TârîÅ-i Merdüm-i Îrân, Tahran 1367 hþ., s. 382-414; Erdoðan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989, s. 15, 41; a.mlf., “Muhtacoðullarý”, Prof. Dr. Fikret Iþýltan’a 80. Doðum Yýlý Armaðaný, Ýstanbul 1995, s. 70-76, 85-86; a.mlf., “Ziyarîler”, ÝA, XIII, 622-624; a.mlf., “Simcûrîler”, DÝA, XXXVII, 210-211; C. E. Bosworth, The New Islamic Dynasties, Edinburgh 1996, s. 166-167; a.mlf., “On the Chronology of the Later Ziyarids in Gurgan and Tabaristan”, Isl., XL (1964), s. 25-34; a.mlf., “Ziyarids”, EI 2 (Ýng.), XI, 539-540; Aydýn Usta, Þamanizmden Müslümanlýða Türklerin Ýslamlaþma Serüveni (Sâmâniler Devleti 874-1005), Ýstanbul 2007, bk. Ýndeks; Hasan Kerîm el-Câf, Mevsû£atü târîÅi Îrân es-sîyâsî, Beyrut 1428/2008, II, 73-86; Hasan Ahmed Mahmûd – Ahmed Ýbrâhim eþ-Þerîf, el-£Âlemü’l-Ýslâmî fi’l-£a½ri’l-£Abbâsî, Kahire, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), s. 486-488; E. L. Daniel, “Ziyarid Dynasty”, Encyclopedia of Asian History, New York 1988, IV, 313-314; Abdülkerim Özaydýn, “Esfâr b. Þîreveyh”, DÝA, XI, 373-374. ÿErdoðan Merçil – — ZÝYÂÜLHAK ( ) א (1924-1988) ˜ Pakistan Ýslâm Cumhuriyeti devlet baþkaný (1977-1988). ™ Muhammed Ziyâülhak 12 Aðustos 1924’te Cullundar’da (Doðu Pencap) doðdu. Ýlk eðitimini Simla’da aldýktan sonra Delhi’deki St. Stephen College’dan mezun oldu. 1943’te Hindistan ordusuna katýldý. II. Dünya Savaþý’nda Ýngiliz Hindistan ordusunda Burma, Malaya ve Endonezya’da görev yaptý. Savaþýn ardýndan muvazzaf olarak 499 ZÝYÂÜLHAK lan düzenlemelerle 27 Mayýs 1980 tarihinde baþþehir Ýslâmâbâd’da Federal Þer‘î Mahkeme kuruldu. Ýlk, orta ve yüksek öðretime din dersleri konuldu, mevcut olanlar arttýrýldý. Ekonomide ve bankacýlýkta faizsiz sisteme geçmek için çalýþmalara baþlandý. Zekât ve öþürle ilgili düzenlemeler yapýldý. Eðitim dili olarak Urduca öne çýkarýldý. Ziyâülhak orduda kaldý. Hint alt kýtasý 1947’de Hindistan ve Pakistan diye ikiye ayrýlýnca Pakistan ordusunda yer aldý. 1955’te Kuetta subay kolejinde kurmay eðitimi aldý. 19631964 yýllarýnda Amerika Birleþik Devletleri’nde askerî öðrenim gördü. 1965’teki Hindistan-Pakistan savaþýnda tankçý birliði kumandanlýðý yaptý. 1967-1970 yýllarý arasýnda Ürdün kara kuvvetlerinde askerî danýþman sýfatýyla çalýþtý. 1975’te Mültan bölgesi kumandanlýðýna tayin edildi. 1 Nisan 1976’da Baþbakan Zülfikar Ali Butto tarafýndan kendisinden daha kýdemli beþ generalin önüne geçirilerek genelkurmay baþkanlýðýna getirildi. Mart 1977’deki seçimlerde Butto’nun baþarý kazanmasýna raðmen Millî Cephe adýyla teþkilâtlanan muhalefetin seçimlerde usulsüzlük yapýldýðýný öne sürmesinin ardýndan yaþanan karýþýklýklar sýrasýnda Ziyâülhak 5 Temmuz 1977’de ülke yönetimine el koydu ve Butto’yu tutuklattý. Doksan gün içinde seçimlerin yapýlacaðýný ilân eden ve 16 Eylül 1977’de devlet baþkanlýðý görevini de üstlenen Ziyâülhak, Ekim 1977’de seçim kararýndan vazgeçtiðini ve ülkeyi kaosa sürükleyen politikacýlarýn yargýlanacaðýný açýkladý. Zülfikar Ali Butto siyasî suikast ve cinayet suçlamalarýyla yargýlanarak ölüm cezasýna çarptýrýldý ve uluslar arasý baskýlara raðmen Nisan 1979’da idam edildi. Dindar bir kiþiliðe sahip olan Ziyâülhak kendisini milletin hizmetkârý diye nitelendirdi. Ýslâm’ýn Pakistan’ýn temel ve kurucu deðeri olduðunu sýk sýk vurguladý. Cemâat-i Ýslâmî hareketi ve onun önderi Mevlânâ Mevdûdî’nin desteðini alarak Ýslâm’ýn toplumda daha fazla etkin olmasý için çalýþmalar baþlattý. Yönetimin Ýslâmîleþmesi adý verilen bu süreçte eðitim, hukuk ve ekonomi alanlarýnda dinî esaslara dayalý bazý düzenlemeler yapýldý. 1979’da yürürlüðe konulan “Hudûd kararnâmeleri” ile Ýslâm hukukundaki had suçlarýna iliþkin cezalar kanunlaþtýrýldý. 1980’de yeni anayasa yürürlüðe girdi. Yargý teþkilâtýnda yapý500 Kadiyânî cemaatine karþý sert yaptýrýmlar uygulayan Ziyâülhak 1980’de tamamen kendisinin belirlediði 284 üyeli Meclis-i Þûrâ’yý kurdu. 1980’lerin ortasýnda tekrar seçim kararý aldý, ancak bundan önce kendi konumunu saðlamlaþtýrmak amacýyla devlet baþkanlýðý için referandum yaptýrdý ve % 95’ten fazla bir çoðunlukla beþ yýllýðýna devlet baþkanlýðýna seçildi. Aralýk 1984’te halk oyuna sunduðu Ýslâmlaþma programý büyük çoðunlukla kabul edildi. Ertesi yýl sýkýyönetim kaldýrýldý ve siyasî partiler faaliyetlerine baþladý. Þubat 1987’deki seçimlerde Ziyâülhakk’ýn adayý Muhammed Han Cüneco baþbakan seçildi. Bu arada Cemâat-i Ýslâmî ile iliþkileri zayýfladý ve cemaat tarafýndan Ýslâm’ý siyasî hedefleri için kullanmakla itham edildi. Ziyâülhak bunun üzerine ülkenin güçlü siyasî yapýlarýndan olan Müslüman Birliði’nin desteðini almaya çalýþtý. Mayýs 1988’de parlamentoyu tekrar feshedip doksan gün içinde yeni seçimlerin yapýlacaðýný açýkladý. 15 Haziran 1988’de uygulamaya koyduðu Þeriat Kanunu’yla Ýslâm hukuku Pakistan’ýn üst hukuku ve hukuk kaynaðý ilân edildi. Fakat Zülfikar Ali Butto’nun yurt dýþýndaki kýzý Benâzir Butto’nun ülkeye dönmesiyle seçimleri yeniden erteledi. Seçim tarihi henüz belirlenmeden 17 Aðustos 1988’de içinde yüksek rütbeli Pakistan askerî erkâný ve Amerika Birleþik Devletleri büyükelçisinin de bulunduðu uçaðýnýn þüpheli bir þekilde düþmesiyle meydana gelen kazada öldü. Ýslâmâbâd’da kendi inþa ettirdiði Faysal Camii’nin hazîresine defnedildi. Vefatýndan sonra “þehîdü’l-Ýslâm” olarak anýldý. Ziyâülhakk’ýn Ýslâmâbâd’daki türbesi ve mezar taþý Ýslâm ülkeleriyle iþ birliðini geliþtiren Ziyâülhak, Ýran-Irak savaþýný durdurmak için giriþimlerde bulunmuþ, Hindistan’ýn nükleer kapasitesine karþý Pakistan’ýn da bu alanda gerekli teknolojiyi elde etmesi için gayret göstermiþtir. Bir Türk dostu olan Ziyâülhak Türkiye ile çok yakýn iliþkiler kurmuþ ve her konuda tam destek taahhüdünde bulunmuþtur. Ziyâülhak, yönetiminin baþlarýnda Sovyetler Birliði’nin Afganistan’ý iþgal etmesi üzerine Afgan direniþine de destek vermiþ, Pakistan topraklarýnda çok büyük sayýda Afganlý mültecinin yaþamasýna imkân tanýmýþtýr. Bu süreçte hem Amerika Birleþik Devletleri hem de Ýslâm ülkelerinin geniþ desteðini almýþtýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Mohammad Zia-ul-Haq, Introduction of Islamic Laws: Address to the Nation, Islamabad, ts.; Zia’s Pakistan: Politics and Stability in a Frontline State (ed. C. Baxter), Boulder 1985; Shaheedul-Islam Muhammad Zia-ul-Haq (ed. Salem Azzam), London 1990; Mushahid Hussain, Pakistan’s Politics: The Zia Years, Lahore 1990; S. J. Burki – C. Baxter, Pakistan Under the Military: Eleven Years of Zia ul-Haq, Boulder 1991; S. N. Kaushik, Politics of Islamization in Pakistan: A Study of Zia Regime, New Delhi 1993; Khalid Mahmud Arif, Working with Zia: Pakistan’s Power Politics, 1977-1988, Karachi 1995; “Zia-ulHaq”, Encyclopaedia of Muslim Biography: India, Pakistan, Bangladesh (ed. N. Kr. Singh), New Delhi 2001, V, 522-535; M. Boivin, “Çiya, alHakk”, EI 2 (Ýng.), XI, 518; Azmi Özcan, “Pakistan (Tarih)”, DÝA, XXXIV, 149. ÿAzmi Özcan – — ZÝYNET ˜ (bk. SÜSLENME; TESETTÜR). – ™ — ZOLOTA ˜ Osmanlý döneminde kullanýlan bir çeþit gümüþ para. ™ Zolota (isolette) Lehistan’da (Polonya) basýlan bir gümüþ para cinsidir. Osmanlý piyasalarýnda XVII. yüzyýldan itibaren yaygýn biçimde kullanýlmýþtýr. Zamanla Os-