su daðıtım sýstemlerý ýle gelen tehdýt: lejyoner hastalıðı

advertisement
SU DAĞITIM SİSTEMLERİ İLE GELEN TEHDİT: LEJYONER HASTALIĞI
Gönül TUĞRUL-İÇEMER*, Hüseyin KARACA**, Bülent TOPKAYA*
* Akdeniz Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Müh. Böl. Antalya
** İl Sağlık Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol Şube Müdürü Antalya
ÖZET
Legionella bakterisi, ilk defa 1976 yılında, 29 ölüm vakası ile sonuçlanan bir salgın sonuçlarının
incelenmesi ile tespit edilmiştir. Son yıllarda Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir çok ülkede de
tespit edilmiş bulunmaktadır. Tabii ve insan yapımı su ortamlarında yaşayan legionella bakterisi
klorlamaya ve diğer mikroorganizmalara oranla biyozidlere karşı dirençlidir. Bu bakterinin
Türkiye için önemi, genelde turizm bölgelerinde ortaya çıkması ve ülkemizin turizm faaliyetine
olan bağımlılığında yatmaktadır. Bu çalışmanın amacı bakterinin ekolojisi ve su ortamındaki
kolonizasyonu ile bakterinin yayılmasını engelleyici önlemler hakkında bilgi vermektir.
Anahtar Kelimeler: Legionella, Enfeksiyon, Su kaynakları, su arıtılması
ABSTRACT
The legionella bacteria was first discovered in 1976 as the end result of the legionella disease
outbreak in Philadelphia which is caused 29 deaths. During the last years the disease have been
identified throughout the world, also in Turkey. Water in many natural or man-made systems
serve as legionella to grow and it is more resistant to chlorine and microbial biocide then other
microorganims. The importance of this bacteria for Turkey lies in its occurence mainly in touristic
areas and the Turkish economy depends highly on tourism. The purpose of this study was to
discuss the ecology and the colonization of the bacteria in water environment and the necessary
precautions which can be taken against the spreading of the bacteria.
Key Words: Legionella, infection, water resources, water treatment, precautions
GİRİŞ
Lejyoner hastalığı Legionella pneumophila adlı bakteri tarafından neden olunan bir akciğer
enfeksiyondur. Bu hastalığın iki farklı formu bulunmaktadır: Pnömoniye (zatüre) yolaçan ve
hastalığın daha yaygın bu formu ile daha hafif bir hastalık olan Pontiak ateşi. Pnömoninin bu
formu ile ilgili vakaların ortaya çıkışı, 1947 yılına kadar geri giderken, Legionella hastalığı, bu
adını, pnömoninin, 1976 yılında Philedelphia kentinde yapılan Amerikan Lejyon toplantısına
katılanlar arasında salgın şeklinde ortaya çıkması ile olmuştur. Daha sonra bu hastalığa neden olan
bakteri Legionella pneumophila olarak adlandırılmıştır (Yau, 2000).
Geçmiş yıllarda bildirilen vakaların tekrar incelenmesi ile bu salgının ilk olmadığı, gerek turistik
bölgelerde gerekse hastane enfeksiyonları şeklinde salgınlar yaptığı gösterilmiştir. İlk bilinen
salgın 1965’te Washinton DC Genel Psikiyatri Hastanesinde ortaya çıkmış, solunum hastalığı
geçiren 81 hastanın 15’i hayatını kaybetmiştir. Aynı mikroorganizma ilk kez 1968’de Pontiac,
Michigan’da ortaya çıkan değişik bir solunum yolu sendromu olan Pontiac ateşinden de sorumlu
tutulmaktadır (DHMH,2001).
Son yıllarda ortaya çıkan bu hastalığa neden olan Legionella pneumophlia’nın yaşam ortamı tabii
yüzeysel su kaynakları olup insan yapısı su ortamlarında (sıcak su iletim sistemleri ve depoları,
klimaları besleyen su soğutma kuleleri, hava nemlendiricileri vs.) uygun şartlarda, insan sağlığını
tehdit edici miktarlara ulaşabilmektedir. Su sıcaklığının 25-42 °C civarında olması, sıcak su
sistemleri içerisinde çökelme sonucu oluşan kabuk tabaka bulunması, su akımının yavaşladığı/
uzun süreler akmadığı ortamlarda ideal yaşam şartları bulan bakteriler kabuk tabaka üzerinde
oluşan biyofilm süratle çoğalırlar. Bu bakterilerin insana bulaşması akciğer aracılığı ile
gerçekleşmektedir.
Amerika Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 10 000 ile
100 000 kişinin bu hastalığa yakalandığını ve bunun %5-15’inin ölümle sonuçlandığı
bildirilmektedir. Aynı şekilde Almanya’da yapılan araştırmalarda, 2000 yılında 6000-12 000
bildirilen vaka olduğu, ölüm oranının ise %25-35 düzeyinde gerçekleştiği belirtilmektedir.
CDC’ye rapor edilen Lejyoner hastalığın %23’ü hastane enfeksiyonları kaynaklı olmaktadır. Yine
1990’ların ortalarından itibaren ülkemizin önemli turizm merkezlerinden Lejyoner hastalığı
olgularının çıktığına dair Avrupa’dan yapılan bildirimler hastalığın hem turizm ve sağlıkla ilgili
çevrelerde hem de basında önemli ilgi odağı haline gelmesine yol açmıştır. Bu nedenle,
uluslararası düzeyde bildirilmesi ve takibi zorunlu hale getirilen Lejyoner Hastalığı Kontrol
Programı ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından da başlatılmıştır (Akbaş, 2001). Doğada yaygın
olan her enfeksiyon etkeni için geçerli olan Lejyoner hastalığı kontrol programlarında da
hastalığın eliminasyonu yerine potansiyel riskli bölgelerde işletme sorumluları ve yetkili
kurumların koordineli çalışmalarıyla sistematik önlemlerin sonucu hastalığı yerinde kontrol
edebilme ve görülme sıklılığını azaltabilmektir. Dolayısıyla klorlamaya karşı dirençli olan bu
bakterilerin doğal habitatlarının yüzeysel su kaynakları olması nedeniyle Çevre Mühendisliği
açısından incelenmesi gerektiği düşünülerek bu çalışmada, Legionella sp. ‘nin ekolojisi, su
ortamlarında kolonizasyonu, tespiti ve alınabilecek önlemler üzerinde durulması amaçlanmıştır.
Legionella pneumophila ‘nın ekolojisi
Bu bakteriler çubuk şekilli, gram(-), kapsülsüz, fermantatif olmayan, aerobik ureaz üretemeyen,
0,3-0,9 x 2-20µm boyutlarındadır ve büyümek için L-cysteine, demir tuzları ve aktif kömür gibi
(kömür ortamdaki toksik hidrojen peroksidi parçalar) özel ortamlara gerek duymaktadırlar. Bu
bakteriler yüzeysel sularda (göl ve nehirlerde), insan yapısı sıcak su iletim sistemleri ve
depolarında, klimaları besleyen su soğutma kuleleri, hava nemlendiricileri ve suya yakın bulunan
nemli topraklarda yaşayabilmektedirler. Tüm türleri fırsatçı patojendir ve “legionellosis”
hastalığına neden olabilirler. Laboratuar koşullarında en iyi çoğalma şartı 37°C ve pH 5.5-8.5’
dur. Daha yüksek sıcaklıklarda çoğalma azalır ve 46°C’de çoğalma durur. Bakteri yüksek
sıcaklıkta yaşamaya devam edebilir fakat yaşam süresi 50°C’de bir saat, 60°C’de bir dakika iken
70°C’de ise ölmektedir. Organizma düşük sıcaklıkta uykuda kalır ve uygun sıcaklık ortamı
oluşturulduğunda aktif çoğalmaya devam eder (Pelczar ve diğ., 1986). Bugüne kadar 39 dan fazla
Legionella bakterisi ve 61’den daha fazla serogrup tanımlanmıştır. Bu tür/serogrupların yarısından
fazlası insanlardaki hastalıkla ilgiliyken, ilk olarak tanımlanan L. pneumophila ve çoğu zaman
serogruplarla da ilgili hastalıklar enfeksiyonların %90’ını oluşturmaktadır. Lejyoner hastalığına
yakalanan hastalarda 2-10 gün içinde klinik tablo ortaya çıkmakta ve yüksek ateş (>38°C),
başağrısı, ve myalji ilk belirtiler olarak görülmektedir. Sonrasında gelişen pnömoni ve göğüs
ağrısı oluşturabilmektedir. Olguların 1/3’ünde gastroenterit ve kusma gibi bulgular, %50’sinde
mental ve nörolojik bozukluklar ortaya çıkamakta ve hasta ilk 3-6 günden sonra hastanelere
başvurmakta ve bunların %15-20’si ölümle sonuçlanmaktadır (Vural,2001).
Tablo 1. 1994-1997 yılları arasında Pennsylvania (ABD)’da 6 sağlık kurumunun
sıcak su sistemlerinde Legionella sp. kültürlerinin sonuçları. (Goetz ve diğ. 1998)
Hastane
1
2
3
4
5
6
Sıcak su
tankı
5
2
0
2
1
3
Pozitif
(%)
80
100
0
50
0
100
Örnekleme
yerleri*
10
20
10
8
10
16
Pozitif
(%)
0
25
10
25
0
19
Serogrup**
Lp 5
Lp 1
Lp 1.3
Lp 1
Lp 1.3
* Sıcak su , musluk ve duş başlıkları,
** Lp: Legionella pneumophila
Legionella türleri dünyanın hemen her yerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Ülkemizde de
değişik bölgelerden alınan su örneklerinde yapılan incelemelerde diğer ülkelerdeki oranlarda
dağılım saptanmıştır (Vural, 2001). Turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu Akdeniz Bölgesinde
2000-2001 döneminde ihbarı yapılan vaka sayıları, tespit edilen konaklama tesislerinin su
kaynakları ve yatak kapasitesi ile ilgili bilgiler Tablo 2’de özetlenmiştir.
Tablo 2. 2000-2001 yılında vaka ihbarı yapılan konaklama tesislerinin su kaynakları
Vaka ihbar
edilen bölge
Otel
Sayısı
Otel Su Kaynağı
Şebeke
Sondaj
Şeb./Son
Konaklama Tesisi Yatak Kapasitesi*
100- 200- 300- 400- 500600200 300 400
500
600
700
1
1
1
4
1
2
Antalya Merkez
3
3
3
Alanya
12
7
2
3
Kemer
2
2
Manavgat
2
2
Serik
2
2
Toplam
21
16
3
5
* Üç tesisin yatak kapasitesi daha sonra belirlenecektir.
1
3
1
3
1
700800
1
1
2
1
1
4
Bakterilerin Ana kaynağı ve Üreme Faktörleri:
L. pneumophila hem havalandırma sistemlerinde hem de doğal su kaynaklarından (nehir, göl,
termal sular, çamurlu sular ve kaynaklar vs.) izole edilebilmektedir. Bir çok ülkede yapılan
çalışmalar kapsamında ortaya çıkan tespitleri aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
•
Legionella pneumophila tatlı su kaynaklarındaki mavi-yeşil alglerle veya protozoonlardan
Harmanella vermiformis, Acanthamoeba, Naegleria ve Tetrahymena cinslerine infekte olabilirler.
(McNealy ve diğ. 2000).
Foto 1. Legionella bakterisi
•
•
Salgınlar, büyük binaların havalandırma sistemleri ile ilişkili bulunmuştur. Soğutma kuleleri,
buharlaştırma kondansatörleri, otel, hastane, fabrikaların diğer sistemleri ile bahçe ve havuz
duşları ve inşaat alanları enfeksiyon kaynakları olarak tanımlanmıştır.
Binaların su sistemlerinde, üremeye uygun ortamlar, suyun durgun olduğu veya uzun süre
hareketsiz kaldığı bölgelerdir. Böyle alanlarda su borularında biriken kireç tabakası üzerinde
kolaylıkla biyofilm tabakası oluşabilmekte ve bakterinin gelişimi için uygun ortam koşulları
sağlanmaktadır
Bulaşma yolları
Legionella enfeksiyon zinciri 4 halkadan oluşmaktadır. Bunlar;
i)
Legionella cinsi bakterilerin doğal ortamı (nehirler, göller, termal sular, çamurlar ve
kaynak suları)
ii) Bakterilerin üreyerek yüksek konsantrasyona çıkmasını sağlayacak dağıtım faktörlerinin
ortada bulunması. Doğal ortamda az bulunan bu bakteriler, binaların su sistemlerinde
uygun bölge ve koşulları bulduğunda çoğalmaktadır. Bu bölge ve koşullar;
Klima sistemi soğutma kuleleri,
Sıcaklıkları yaklaşık 45° C olan sıcak su tankları
Su yumuşatma tankları
Duş başlıkları ve sıcak su muslukları,
Su tesisatında yaygın şekilde bulunabilen biyofilm katmanları,
Hastanelerdeki solunum terapi ekipmanları
iii) Bakterilerin duyarlı konağa ulaşması: Ana rezervuarda üreyen bakteri su ile taşınmakta
ve suyun aerolize olması ile solunum yolundan veya doğrudan aspirasyonla insanlara
geçmektedir. Hastalığın insandan insana doğrudan bulaştığı görülmemiştir.
iv) Enfeksiyon zincirindeki son halka ise duyarlı konak varlığıdır. Legionella bakterisinin
solunum yolu ile alınmış olsa da sağlıklı ve bağışıklık sisteminde sorun olmayan
çocuklarda ve erişkinlerde enfeksiyon gelişmemektedir
Koruyucu önlemler
Lejyoner hastalığı yalnız ulusal değil uluslararası bildirimi de zorunlu bir hastalıktır. Sağlık
Bakanlığı’nın üyesi bulunduğu Avrupa Legionella Enfeksiyonları Çalışma grubu (EWGLI)
yürürlüğe koyduğu en son düzenlemelerde, ulusal sağlık kurumuna hastalığın izleminde
yükümlülükler getirmektedir. Buna göre vaka ve/veya salgın ihbarları ile ilgili tüm salgın
araştırmalarından ve bunun 28 gün içinde EWGLI’ye bir rapor halinde sunulmasından ülkenin
sağlık bakanlığı sorumlu tutulmaktadır. Bu kapsamdaki yükümlülüklerin zamanında yerine
getirilmemesi halinde söz konusu konaklama tesisini diğer topluluk üyesi ülkelere ve kamuya
açıklamak şeklinde bir yaptırım uygulamayı karara bağlamıştır (EWGLI, 2001).
Dünya sağlık örgütü tarafından 1989’da Cenevre’de yapılan toplantıda “Lejyoner hastalığının
epidemiyolojisi, koruma ve protokolü” geliştirilmiştir. Buna göre salgınlarda şu önlemler ile
kontrol sağlanması mümkün görülmektedir (WHO,1990).
•
•
•
•
•
•
•
•
Tesisin su sisteminin insan ve hayvanlarla doğrudan teması önlenmelidir. Atık suyun geriye doru
akarak sistemi kirletmemesi için drenaj borusunun ağzı açık bırakılmalıdır.
Yağmur suyu, özel su kaynakları ve kuyuları, toprak yüzeyinde biriken sular ve tüm atık sular
hastalık etkeninin potansiyel kaynağı olarak kabul edilmelidir.
Herhangi bir soğutma sistemi kullanmadan önce sistemin takılmasını takip eden 7 gün içinde
usulüne uygun şekilde klorlu çözeltiler ile dezenfekte edilmelidir.
Dezenfeksiyon işlemi bu konuda eğitim almış kişiler tarafından yapılmalıdır. Bu nedenle tesis
personeli bu konuda eğitilmelidir.
Dezenfeksiyonda uzman görüşü alınarak, yüksek sıcaklık (> 60 °C), Ultraviyole ışınlama ya da
bakır gümüş izolasyonu ya da hiperklorinasyon yöntemlerinden birisi tercih edilmelidir.
Su sisteminde depolama tankı varsa bunun içi, tankın sistemi ve sisteminde atık suyu dışarıya
taşıyan borular dikkatlice ve bol su ile temizlenmelidir.
Tank doldurulduktan sonra sudaki klor konsantrasyonu 50±10 mg/l mertebesinde olacak şekilde
klorlanıp, tankta bir saat bekletilmelidir. Daha sonra tank boşaltılmalı içeriden su geçirildikten
sonra tekrar doldurulmalıdır. Son olarak boşaltım musluğundan alınan su örneklerinde
dezenfektan miktarı kontrol edilmeli ve mümkün olan en kısa sürede sistem taze su ile
doldurulmalıdır.
Dezenfeksiyon işlemi ardından sistemden alınan su örneklerine mikrobiyolojik test uygulanmalı
ve ancak bu testlerin sonuçları alındıktan sonra sistem çalıştırılmalıdır.
•
Tesiste herhangi bir amaçla kuyu ya da kaynak suyu kullanılıyorsa, bu suya yönelik, aynı şekilde
temizlik ve dezenfeksiyon işlemi uygulanmalıdır. Yapılan çalışmalar dekontaminasyon işleminin
etkinliğinin ortalama 4 hafta sürdüğünü genellikle 3 haftadan itibaren Legionella türlerinin
sistemde yeniden kolonize olabildiklerini göstermektedir.
Ülkemizde sağlık bakanlığının başlattığı Lejyoner Hastalığı İzleme Programı hastalıktan
ölümlerin azaltılmasını ve salgınların önlenmesini amaçlamaktadır. Hastalığın mevsimsel
dağılımının anlaşılması, endemik odakların saptanması ve etkin önlemlerin alınması, ancak iyi bir
hastalık izlem sistemi ile sağlanabilir. İlgili bakanlık program kapsamında koruyucu önlemleri iki
ana eksende yürütmektedir. Birincisi; bir konaklama tesisinden vaka ihbar edildiği durumlarda
hayata geçirilmesi gerekli gereken uygulamaları, ikincisi, hastalığın önlenmesinde genel yaklaşımı
yani, her otel su sisteminin Lejyoner hastalığı açısından potansiyel risk taşıdığı varsayımı ile
hayata geçirilecek uygulamaları kapsamaktadır.
Leginella türleri içerdiği saptanan herhangi bir sistemin tamirinde, bakımında ve
dekontaminasyonunda çalışan personelin de risk altında olduğu unutulmamalıdır. Gerekli çevresel
ve kişisel koruyucu önlemler alınmalıdır. Bu önlemler 3 ana başlık altında özetlenebilir:
A. Fiziksel önlemler
Kalorifer ısılarının artırılması (en az 60 °C)
Ani yüksek ısı uygulaması
Basınçlı hava ile boruların drenajı ve boşaltılması
UV, radyasyon, ses dalgaları uygulanması
B. Kimyasal yöntemler
Sistem içinde biyofilm katmanlarının oluşmasını önlemek
Biyositlerin uygulanması (Sodyum hipoklorit, kuarteneramonyum bileşenleri)
Aktif kömürlü filtreler
C. İyi bir su tesisatı
Kalorifer ve pompa serilerinin düzenli bağlanması
Kullanılmayan dallanmaların kaldırılması
Düzenli aralıklarla sistemin tamamen boşaltılıp yıkanması
Yeni tesisat döşenmesi halinde biyofilm katmanlarının oluşmasına izin vermeyen kalite ve
uygunlukta malzeme kullanılması
BAKTERİYLE SAVAŞIM YÖNTEMLERİ VE DEZAVANTAJLARI
Klorlama
Kimyasal yöntemlerden Hiperklorinasyon akut dönem önlemlerinde etkili bir yöntem olmasına
rağmen bakterinin istemde ısrarlı kolonizasyonu ve tekrarlayan salgınlar nedeniyle sıkça yapılan
bu işlem tesisatın korozyona uğramasına neden olmaktadır. Korozyon maddi zararla birlikte
tesisat içi yüzey bütünlüğünü bozduğundan bakterinin kolonizasyon özelliğini de artıran bir faktör
olmaktadır.
Bakır-gümüş iyonizasyonu
Bakterinin suda kolonize olmasını engellemede etken olan sistemlerden biri de bakır-gümüş
iyonizasyonudur. Bu yöntemin esası, düzenli olarak üretilen pozitif yüklü meteal iyonları ile,
negatif yüklü bakteri hücrelerinde proteinlerin denaturasyonuna ve hücresel permeabilitelerinin
bozulmasına neden olarak öldürücü etki göstermesidir. Bu sistem ABD’de hastane kaynaklı
Lejyoner hastalığını önlenmesinde başarılı olamamasına karşın, sistemin gerek donanım gerekse
bakım ve izleme maliyeti oldukça yüksektir. Aynı zamanda cihazın Legionella üzerinde öldürücü
etki yapabilmesi için sudaki bakır (0.4-1.3 ppm) ve gümüş (0.04-0.1 ppm) iyonları
konsantrasyonun her zaman belirli düzeylerde tutulması zorunludur. Bu nedenle cihazlar ancak
kapalı devre sistemlerde verimli çalışmaktadır ve buna en uygun olan sıcak su sistemleridir.
UV radyasyonu
Tesisatın uygun yerine yerleştirildikten sonra suyun akışı sırasında UV ışınları hücrede DNA
sentezini bozarak bakterileri öldürmektedir. Bu yöntemde en iyi sonuç için (%100 transmisyon)
UV ışık dalga boyunun 254 nm, su sıcaklığının 40°C, su akışının 500lt/dk olması ve lamba
yüzeylerinin her zaman temiz tutulması önerilmektedir. Bir diğer dezavantajı ise klorlama veya
bakır-gümüş iyonizasyonunda olduğu gibi sistemde kalıntı bırakmadığından, UV ışınlarından
kurtulabilen Legionella bakterilerinin tesisatın diğer kısımlarında çoğalmasını önleyememesidir.
Yoğun Buhar ile Isıtma
Bu yöntemde su, aniden yüksek sıcaklığa (> 88 °C) çıkarılmakta ve ardından uygun hacimde
soğuk su ile karıştırılarak sisteme geri verilmektedir. Bu işlemin, bakterilerin sıcak suda
kolonizasyonunun önlenmesi açısından etkin sistemlerden biri olarak kabul edilmesine karşın
Legionella sp. ile önceden kolonize olmuş bir binada yoğun buhar ısıtıcılı sistem kolonizasyonu
etkilenmeyeceğinden önerilmemektedir. Bu sistem ancak yeni binalarda etkin olabilmektedir.
Rutin koruyucu önlemlerin uygulanmasında seçilen yöntem veya ekipman için maliyet yarar
ilişkisi de dikkate alınmalıdır. Bu nedenle ABD’de hastane su sistemlerinde uygulamaların
maliyetine ilişkin karşılaştırma tablosu hazırlanmıştır (Tablo 3).
Tablo 3. Su sistemlerinde çeşitli koruyucu önlemler ve dezenfeksiyon
seçeneklerinin karşılaştırmalı maliyeti ( Akbaş E. 2001)???
Hiperklorinasyon
Termal Dezenfeksiyon
Yoğun Buhar ile Isıtma
UV
Ozonizasyon
Bakır-Gümüş İyonizasyonu
Başlangıç Maliyeti
($)
30 000-15 000
3 000-5 000
15 000-30 000
18 000-35 000
35 000-60 000
20 000-35 000
Yıllık Bakım
($)
5 000-8 000
500-800
2 000-4 000
1 000-2 000
6 000-9000
1 500-4 000
YASAL DÜZENLEMELER
Amerika Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi uluslar arası sağlık
kuruluşları toplumun Lejyoner hastalığından korunmasına yönelik yasal düzenlemelerde hastalığın
görülmesi durumunda “ bildirim zorunluluğu”nu ve hastalığın önlenmesine yönelik tedbirleri
açıklamışlardır.
Ülkemizde ilk olarak 1996 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından TSHGM 30.05.1996/6076 sayılı
genelge yayınlanmış ve uygulamaya konmuştur. Aynı yıl Türk Standartları Enstitüsü de Lejyoner
hastalığının önlenmesinde, özellikle bina su sistemlerinde bakterinin yerleşmesine uygun şartların
ortadan kaldırılması ve binaların kurulma aşamasından itibaren uygun teknolojilerin kullanılması
standartlarını getirmiştir.
Çevresel surveyansda (izlemede) vaka tespit edilen tesislerden alınan su örnekleri Ankara Refik
Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı Ulusal Legionella Referans Laboratuarları, İstanbul, İzmir,
ve Antalya Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü Laboratuarları ve Muğla İl Halk Sağlığı Laboratuarı
tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Uzun vadede salgınları önlenmesi veya önemli ölçüde kontrol altına alınmasında tesislerde dikkat
edilmesi gereken noktalar:
•
•
•
•
•
•
•
•
Tesis veya yerleşim yerinin su ihtiyacının karşılandığı kaynağın sürekli kontrol altında tutulması.
Suyun ileri düzeyde (örn. Aktif kömür filtrasyonu) arıtılmasına özen gösterilmesi
Suyun tesislere kadar olan iletim hattında yeterli dezenfektan konsantrasyonu bulunmasına dikkat
edilmesi
Suyun sertlik derecesinin yüksek olması durumunda, su tesise girmeden, yumuşatılmasının
sağlanarak kireç çökelti oluşmasının önlenmesi,
Mevcut su tesisatında düzenli aralıklarla iyi bir bakım ve mühendislik hizmeti sağlanması,
Sistemde biyofilm ve kireçlenme tabakalarının oluşmasına izin verilmemesi,
Yeni yapılan otel ve benzeri binalarda ise mümkün olan uygun ve önerilen tesisat malzemelerinin
kullanılması
Bakım programlarının aksatılmaması.
KAYNAKÇA
Department of Health and Mental Hygiene, State of Maryland (DHMH), (2000). Report of the
Maryland Scientific Working Group to Study Legionella in Water Systems in Healthcare
Institutions, 14 June 2000, Maryland. ( http:/ www. Dhmh.state.md.us/html/legionella.htm.
European Guidelines for the Prevention and Control of Travel Associated Legionnaries’ Disease.
Part 2: Case Definiation and Procedures for reporting and responding to cases of travel Associated
infection. EWGLI. 11 January 2001.
Goetz. A. M.; Stout, J.E; Jacobs, S.L.; Fisher M.A.; Ponzer, R.E.; Drenning, S.; Yu, V.L. 2001.
Nosocomial legionnaires’ disease discovered in community hospitals following cultures of the
water system: Seek and ye shall find. AJIC, 26(1) 8-11.
McNealy, T.; Newsome, A.; Jonhson, R.; Berk, S. 2000. Impact of Amoebae; Bacteriae and
Tetrahymenea on Legionella pneumophila Multiplication and Distribution in Aquatic
Environment. 5th International Conferance on Legionella September 26-29, 2000, Ulm, Germany.
Pelczar,M.J., Chan, E.C.S, Krieg, N.R. (1986). Microbiology. McGraw-Hill Book Comp.,
Newyork, London.
Türk Standardı (1996). Çevre Sağlığı-Lejyoner Hastalığının Önlenmesi için Gereken Tedbirler,
TSE, TS-120903, Kasım 1996.
Vural, T. (2001) Turizm ve Lejyoner Hastalığı. ISBN 975-8428-02-0. Antalya.
WHO (1990). Epidemiology, Prevention and Control of Legionellosis: Memorandum from a
WHO Meeting. Bulluetin of the World health Organization, 68(2), 155-164.
Yau, K.C., http://hkusub.hku.hk/~h9404779/
Download