ĠSTANBUL TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ ÜNĠVERSĠTE YERLEġKELERĠNĠN KENTSEL MEKAN KURGULARININ BĠÇĠMLENMESĠNDE KENTĠN ETKĠSĠ YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Gizem KORKUT (519081006) Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 05 Eylül 2011 Tezin Savunulduğu Tarih : 07 Haziran 2011 Tez DanıĢmanı : Yrd. Doç. Dr. Yüksel DEMĠR (ĠTÜ) Diğer Jüri Üyeleri : Yrd. Doç. Dr. Çağatay SEÇKĠN (ĠTÜ) Prof.Dr. Altan AKI (OÜ) Kasım, 2011 ii ÖNSÖZ Üniversiteler, kent-toplum-öğrenci işbirliğini sağlayan, toplumu geliştiren, bireyi yetiştiren, ona meslek kazandıran kurumlardır. Tarihi süreçte yapısal özellikleri değişime uğramış olsa dahi temel amaçları değişmemiştir. Konumlarına ve stratejilerine göre bu üniversitelerin kentle olan ilişkileri ve yerleşke tasarımları bakımından sonuçları farklılık gösterir. Üniversite yerleşkeleri kimi zaman o kentin kalkınmasına katkı sağlarken, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatını destekler bazı durumlarda ise sınırlarını, fiziksel duvarlarını kullanarak kendini soyutlar. Yüksek lisans eğitimim boyunca disiplinler arası bir konu olan kentsel tasarım hakkında bilgi edinmemi, gelişmemi sağlayan İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerine, tezim üzerinde çalışırken beni yönlendiren, destekleyen, yolumu belirleyen, fikirlerimi geliştiren tez danışmanım Y.Doç.DR. Yüksel DEMİR‟e, güven ve desteklerini esirgemeyen aileme, varlıklarıyla ve anlayışlarıyla bana destek olan arkadaşlarıma ve son olarak bu yoğun süreçte yardımlarını esirgemeyen Atelye 70‟e sonsuz teşekkür ederim. Eylül 2011 Gizem Korkut (Mimar) iii iv ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii ĠÇĠNDEKĠLER .......................................................................................................... v ġEKĠL LĠSTESĠ ........................................................................................................ ix HARĠTALAR ............................................................................................................ xi ÇĠZELGELER ........................................................................................................ xiii 1. GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1 1.1 Çalışmanın Amacı ............................................................................................. 3 1.2 Çalışmanın Kapsamı.......................................................................................... 4 1.3 Çalışmanın Yöntemi .......................................................................................... 4 2. YÜKSEKÖĞRETĠM KURUMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL KAVRAMLAR VE ÜNĠVERSĠTELERĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ ......................................... 7 2.1 Yüksek Öğretim Kurumları İle İlgili Genel Kavramlar .................................... 7 2.1.1 Üniversite kavramı ....................................................................................... 7 2.1.2 Üniversite işlevleri ....................................................................................... 8 2.1.3 Üniversite – kent toplumu ilişkileri ........................................................... 10 2.2 Eğitim ve Meslek Edindirme Mekanlarının Farklı Yerlerdeki Tarihsel Süreçteki Durumları......................................................................................... 12 2.2.1 Yükseköğretim kurumlarının dünyadaki gelişim süreçleri ....................... 12 2.2.1.1 Ortaçağ öncesinde üniversite ............................................................. 12 2.2.1.2 Ortaçağ dönemi üniversiteleri ............................................................ 13 2.2.1.3 Rönesans döneminde üniversite ......................................................... 14 2.2.1.4.Aydınlanma çağında üniversite .......................................................... 15 2.2.1.5 19. Yüzyılda üniversite ...................................................................... 17 2.2.1.6 20. yüzyıl ve sonrasında üniversite .................................................... 20 2.2.1.7 ABD‟de eğitim mekanlarının tarihsel gelişimi .................................. 21 2.2.2 Yükseköğretim Kurumlarının Türkiye‟deki Gelişim Süreçleri ............... 24 2.2.2.1 Türkiye‟de yükseköğretimin Cumhuriyet öncesi gelişim süreci ........ 24 2.2.2.2 Türkiye‟de yükseköğretimin Cumhuriyet sonrası gelişim süreci ...... 26 2.2.2.3 Üniversiteleri yurt çapına yayma çabaları ve bölge üniversitelerinin Kurulması ........................................................................................... 27 2.2.2.4 Türkiye‟de yüksek öğretim kurumunun dönemleri ........................... 30 2.2.2.4.1 1950-1980 döneminde üniversiteler ............................................ 30 2.2.2.4.2. 1980-1990 döneminde üniversiteler .......................................... 31 2.2.2.4.3 1990 sonrası üniversiteler ........................................................... 31 2.2.2.4.4 2006 dönemi üniversiteler ........................................................... 32 2.2.3 Anadolu‟da ve Batı‟da yükseköğretimin gelişim süreci karşılaştırmalı Analizi ....................................................................................................... 33 2.2.3.1Anadolu‟da medreseler dönemindeki mekanlar .................................. 33 2.2.3.2 Batı‟da yükseköğretimin başlangıcındaki mekanlar .......................... 39 2.2.3.2.1 Bologna üniversitesi .................................................................... 39 2.2.3.2.2 Paris üniversitesi ......................................................................... 40 v 2.2.3.2.3 İngiliz üniversiteleri .................................................................... 41 3.ÜNĠVERSĠTE KURULMASININ ġEHRE VE BÖLGEYE ETKĠLERĠ ........ 45 3.1 Bireysel Faydalar: ............................................................................................ 45 3.2 Toplumsal Faydalar: ........................................................................................ 45 3.3 Ekonomik Faydalar: ........................................................................................ 46 3.4 Kent- Üniversite İlişkilerine Yönelik Yapılan Çalışmalar .............................. 47 3.4.1 Prof. Dr. Derya OKTAY‟ın ele aldığı üniversite- kent ilişkisi üzerine örnek bazlı çalışma..................................................................................... 50 3.4.1.1 İyi planlama-iyi çevre tasarımı ........................................................... 51 3.4.1.2Çevreci yaklaşımların öncülüğü .......................................................... 52 3.4.1.3Kentin sosyal-kültürel yaşamına katkı ................................................ 53 3.4.1.4Kentin ekonomisine katkı .................................................................... 54 4. ÜNĠVERSĠTE - KENT ĠLĠġKĠSĠ VE YERLEġĠM STRATEJĠLERĠ............ 57 4.1 Üniversite Yerleşim Stratejileri ....................................................................... 57 4.1.1 Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı ................................................. 59 4.1.2 Kent ölçeğinde yer seçimi kararı................................................................ 60 4.1.3 Kentle olan ilişkisinin stratejisine göre yerleşke tasarımı .......................... 61 4.2 Üniversite - Kent İlişkisi .................................................................................. 62 4.2.1.Kent içi yerleşkeler .................................................................................... 66 4.2.2.Kent dışı yerleşkeler ................................................................................... 68 4.2.3 Kent içi yerleşke -dışa açık avantajları ve dezavantajları .......................... 72 4.2.4 Kent içi-yerleşke dışa kapalı avantajları ve dezavantajları ........................ 73 4.2.5.Kent dışı yerleşke dışa açık -avantajları ve dezavantajları ....................... 74 4.2.6.Kent dışı yerleşke dışa kapalı -avantajları ve dezavantajları ..................... 75 4.2.7 Açık mekan = açık fikir, akıl...................................................................... 77 4.3 Yerleşke Yerleşim Şemaları ............................................................................ 79 4.3.1 Kent İçinde üniversitelerin oluşum şemaları.............................................. 80 4.3.1.1 Organik kentsel doku içinde gelişen üniversiteler.............................. 80 4.3.1.2 Yapı adalarında gelişen üniversiteler ................................................. 80 4.3.1.3.Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversiteler ......................................... 81 4.3.1.4.Doğrusal gelişen üniversiteler ............................................................ 81 4.3.2 Kent dışında üniversitelerin oluşum şemaları ............................................ 82 4.3.2.1 Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) .......................................... 82 4.3.2.2 Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) ...................................... 83 4.3.2.3 Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) ............................................ 83 4.3.2.4 Şebeke yerleşim modeli (Network type) ............................................ 84 4.3.2.5 Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) ........................................ 84 4.3.2.6.Lineer yerleşim modeli (Linear type) ................................................. 85 5. KENT PLANLAMASI VE YERLEġKE PLANLAMASI ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ .................................................................................................................. 87 5.1 Kentin İşlevleri- Şeması-Dokusu .................................................................... 87 5.1.1 Kent planlamasında dikkate alınacak hususlar .......................................... 87 5.1.2.Kentin kıstaslarının belirlenmesi................................................................ 89 5.1.3.Kent şemaları: ............................................................................................ 89 5.2 Yerleşkenin İşlevleri - Şeması - Dokusu ........................................................ 90 5.2.1 Yerleşkelerin işlevleri ................................................................................ 90 5.2.2 Yerleşkelerin şeması .................................................................................. 91 5.2.3 Yerleşke doku kavramı .............................................................................. 94 6. YERLEġKE TĠPLERĠ ......................................................................................... 95 6.1 Şehir İçinde Konumlanan Yerleşkeler (Inner City Campus)........................... 96 vi 6.1.1 Cambridge Üniversitesi ............................................................................. 96 6.1.2 İstanbul Bilgi Üniversitesi ......................................................................... 98 6.1.3 Technical University of Catalonia, Barcelona ......................................... 100 6.1.4 University of Karlsruhe............................................................................ 101 6.2 Yeşil Alanlara Yayılmış Yerleşkeler (Green-Field Campus)........................ 103 6.2.1 University of utrecht-DE uithof ............................................................... 103 6.2.2.Delft University of Technology ............................................................... 104 6.3 Yüksek Teknolojili Yerleşkeler (High-Tech Campus) ................................. 106 6.3.1 Garching Research Campus ..................................................................... 106 6.3.2.Stanford Research Park, Palo Alto........................................................... 107 7.TÜRKĠYE’DEKĠ ÜNĠVERSĠTELERĠN KENT ĠÇĠNDEKĠ KONUMLARI VE YERLEġKE TASARIMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ ALAN ÇALIġMALARI... 111 7.1. Çalışma Kapsamında Kullanılacak Parametreler ......................................... 111 7.1.1 Üniversitelerin kuruldukları kentlerin içinde bulundukları coğrafi bölgeler .................................................................................................... 111 7.1.2 Üniversitelerin bulunduğu kent ve bu kentin yıllara göre gelişmişlik düzeyi ..................................................................................................... 111 7.1.3 Kentin nüfusu-büyüklüğü-türü: .............................................................. 112 7.1.4 Kent- toplum-üniversite ilişkisi: ............................................................ 112 7.1.5 Kent içindeki konumu: ............................................................................ 113 7.1.7 Kent içerisindeki ulaşım alternatifleri: .................................................... 114 7.1.8 Yerleşke birimleri: .................................................................................. 114 7.1.9 Yerleşkenin nüfusu: ............................................................................... 115 7.1.10 Yerleşke tipi: ......................................................................................... 115 7.1.11 Yerleşke yerleşiminin dokusu: .............................................................. 116 7.1.13 Yerleşke girişi ....................................................................................... 116 7.1.15 Yerleşke içinde ulaşım(baskın dolaşım ağı) ......................................... 117 7.1.16 Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği) ................. 117 7.1.17 Yurtların konumu .................................................................................. 118 7.1.18 Sosyal alanların konumu ....................................................................... 118 7.1.19 Sosyal alanların kullanımı: ................................................................... 118 7.2.Analizler ve Değerlendirilmesi ..................................................................... 119 7.3Genel değerlendirmeler .................................................................................. 126 8.SONUÇ ................................................................................................................. 129 KAYNAKLAR ....................................................................................................... 131 EKLER .................................................................................................................... 135 vii viii ġEKĠL LĠSTESĠ Sayfa ġekil 2.1: Yunanistan‟da bir gymnasium planı (URL-1)........................................... 12 ġekil 2.2: Harvard Üniversitesi (Url-2) ..................................................................... 17 ġekil 2.3: Massachusetts Üniversitesi (Url-3) .......................................................... 17 ġekil 2.4: Zinciriye Medresesi planı (Url-6)……………………………………..... 34 ġekil 2.5:Tokat Yağıbasan Medresesi planı (Url-7) ................................................. 34 ġekil 2.6 : Beyazıd Külliyesi, Edirne, 1484-1488 (Url-8) ......................................... 34 ġekil 2.7 :Isparta, Atabey, Ertokuş Medresesi (Url-9) .............................................. 35 ġekil 2.8 :Fatih Külliyesi Planı (Url-10) ................................................................... 36 ġekil 2.9:Beyazıt Külliyesi (Url-12) .......................................................................... 38 ġekil 2.10 :Süleymaniye Külliyesi (Url-13) ............................................................. 38 ġekil 2.11: Bologna Şehir Planı (Sönmezler,1995) ................................................... 40 ġekil 2.12: Paris Şehir Planı (Sönmezler,1995)......................................................... 40 ġekil 2.13 : New college,Oxford,1465,14.yy avlu (Turner,1984) ............................. 42 ġekil 3.1 : Pennsylvania Üniversitesi Planı (Url-15) ................................................. 49 ġekil 3.2: Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki ............ 50 ġekil 3.3: Michigan Üniversitesi Planı (Url-16) ........................................................ 51 ġekil 3.4: Ann Arbor planı ........................................................................................ 51 ġekil 3.5: Lausanne, EPF Planı (Url-17) ................................................................. 56 ġekil 3.6 : Lausanne, EPF ......................................................................................... 56 ġekil 3.7: Twente üniversitesi Planı (Url-18) .......................................................... 56 ġekil 3.8: Twente üniversitesi –Netherlan ................................................................ 56 ġekil 4.1: ETH Bilim Şehri (Url-19) ......................................................................... 66 ġekil 4.2: Guangzhou universite şehri planı, Christiaanse, K., 2009 ........................ 70 ġekil 4.3: Guangzhou universite şehri, Christiaanse, K., 2009 ................................. 70 ġekil 4.4: Guangzhou yerleşke planı, Campus and the City...................................... 70 ġekil 4.5: Kent içi dışa açık yerleşke ......................................................................... 72 ġekil 4.6: Kent içi dışa kapalı yerleşke ...................................................................... 74 ġekil 4.7: Kent dışı- dışa açık yerleşke...................................................................... 74 ġekil 4.8: Kent dışa dışa kapalı yerleşke ................................................................... 77 ġekil 4.9: Organik kentsel doku içinde gelişen üniversite şeması ............................. 80 ġekil 4.10: Yapı adalarında gelişen üniversite şeması............................................... 81 ġekil 4.11: Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversite şeması ...................................... 81 ġekil 4.12: Doğrusal gelişen üniversite şeması ......................................................... 81 ġekil 4.13: Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) (Erkman,1990) ..................... 81 ġekil 4.14: Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) (Erkman,1990) .................. 83 ġekil 4.15: Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) (Erkman,1990) ................ 84 ġekil 4.16: Şebeke yerleşim modeli (Network type) (Erkman,1990) ........................ 84 ġekil 4.17 : Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) (Erkman,1990) ................... 85 ġekil 4.18: Lineer yerleşim modeli (Linear type) ...................................................... 85 ġekil 5.1 : Concentric Zone Model ( E. W. Burgess, 1923) ...................................... 88 ix ġekil 5.2 : Sector Model (Homer Hoyt, 1939) ........................................................... 88 ġekil 5.3 : Multiple Nuclei Model (C.D. Harris and E.L. Ullman, 1945) ................. 88 ġekil 5.4: Lynch, Kevin 1960, The Image of the City. .............................................. 88 ġekil 5.5: Konsantrik yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ............................................ 92 ġekil 5.6: Linear yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ................................................... 92 ġekil 5.7: Linear-konsantrik yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ................................. 93 ġekil 5.8: Yerleşkenin iki bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş, 1999) .... 93 ġekil 5.9: Yerleşkenin tek bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ... 94 ġekil 6.1: Cambridge üni kent içindeki konumu (Campus&City, 2009)................... 97 ġekil 6.2: Cambridge üni yerleşke planı (Campus and the City, 2009)..................... 97 ġekil 6.3: İstanbul Bilgi üni yerleşke planı (Campus &City, 2009) ......................... 99 ġekil 6.4: İstanbul Bilgi üni Kent içindeki konumu (Campus &City, 2009)............. 99 ġekil 6.5: Karlsruhe üni kent içindeki konumu (Campus &City, 2009)................. 101 ġekil 6.6: Karlsruhe üni yerleşke planı (Campus & City, 2009) ........................... 102 ġekil 6.7: Utrecht üniversitesinin yerleşke planı (Campus & City, 2009) ............. 104 ġekil 6.8: Utrecht üniKent içindeki konumu (Campus & City,2009) ..................... 104 ġekil 6.9: Delft Teknoloji Üni kent içindeki konumu (Campus&City, 2009) ........ 105 ġekil 6.10: Delft Teknoloji Üniversitesi yerleşke planı (Campus & City, 2009) .... 105 ġekil 6.11: Garching arşt. üni Kent içindeki konumu (Campus&City, 2009) ......... 106 ġekil 6.12: Stanford üni Kent içindeki konumu (Campus & City, 2009) ................ 108 ġekil 6.13: Stanford üni yerleşke planı (Campus&, 2009) ...................................... 108 x HARĠTALAR Sayfa Harita-A1: Balıkesir Üniversitesi ...................................................................... 145 Harita -A2: Abant İzzet Baysal Üniversitesi ..................................................... 146 Harita -A3: Çukurova Üniversitesi .................................................................... 147 Harita -A4: Cumhuriyet Üniversitesi ................................................................ 148 Harita -A5: Çanakkale Üniversitesi .................................................................. 149 Harita -A6: Dumlupınar Üniversitesi ............................................................... 150 Harita -A7: Erciyes Üniversitesi ........................................................................ 151 Harita -A8: Atatürk Erzurum Üniversitesi ......................................................... 152 Harita -A9: Eskişehir Anadolu Üniversitesi ..................................................... 153 Harita -A10: Fırat Üniversitesi ......................................................................... 154 Harita -A11: Gaziantep Üniversitesi................................................................. 155 Harita -A12: Harran Üniversitesi ...................................................................... 156 Harita -A13: İnönü Üniversitesi ....................................................................... 157 Harita -A14: İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ............................................... 158 Harita -A15: Kafkas Üniversitesi ..................................................................... 159 Harita -A16:Selçuk Üniversitesi ....................................................................... 160 Harita -A17: Muğla Üniversitesi ....................................................................... 161 Harita -A18: Niğde Üniversitesi ....................................................................... 162 Harita -A19: Sakarya Üniversitesi ..................................................................... 163 Harita -A20 : Süleyman Demirel Üniversitesi .................................................. 164 Harita -A21: Karadeniz Teknik Üniversitesi ..................................................... 165 Harita -A22: Trakya Üniversitesi ..................................................................... 166 Harita -A23: Uludağ Üniversitesi ..................................................................... 167 Harita -A24: Akdeniz Üniversitesi .................................................................... 168 Harita -A25: Ondokuz Mayıs Üniversitesi ........................................................ 169 xi xii ÇĠZELGELER Sayfa Çizelge 2.1: 1950-1980 Döneminde Üniversiteler ....................................................... 30 Çizelge 2.2: 1980 - 1990 Döneminde Üniversiteler ...................................................... 31 Çizelge 2.3: 1990 Sonrası Üniversiteler ........................................................................ 32 Çizelge 2.4: 2006 Dönemi Üniversiteler ....................................................................... 33 Çizelge 7.1: 1992 yılında kurulan üniversiteler ............................................................. 119 Çizelge 7.2 : 1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri.... 120 Çizelge 7.3 : 1992 yılında kent içinde kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri ..... 121 Çizelge 7.4 : 1980 döneminde kurulan üniversiteler ..................................................... 122 Çizelge 7.5 : 1980 döneminde kurulan üniversitelerin kentteki konumları, stratejileri, sosyal alanları ve yurtlarının dağılımı ...................................................... 122 Çizelge 7.6 : 1980 döneminde kurulan üniversitelerin alan büyüklükleri, ulaşım çözümleri, yerleşke tipi ............................................................................. 122 Çizelge7.7 : 1980 öncesinde kurulan üniversiteler ....................................................... 123 Çizelge 7.8 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke yapıları, sosyal alan ve yurtlarının dağılımı ....................................................................... 123 Çizelge 7.9: 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke özellikleri ............. 124 Çizelge 7.10 : 1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke dağılımları, sosyal alanlarının ve yurtlarının konumları ........................... 124 Çizelge 7.11 : 1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri .................................................................................................. 134 Çizelge A1: Üniversitelerin konumları, kuruluş yılı ve nüfusu ..................................... 135 Çizelge A2:Üniversitelerin kent içindeki konumu, kampus tipi, dağılımı .................... 136 Çizelge A3:Üniversitelerin kente açık ve kapalılık durumu, ulaşımı, tipi ve yoğunluk ...................................................................................................... 139 Çizelge A4: Üniversitelerin araç ve yaya yolu ilişkileri, kampus girişi, yurtların ve sosyal alanlarının konumu ........................................................................... 141 xiii xiv ÜNĠVERSĠTE YERLEġKELERĠNĠN KENTSEL MEKAN KURGULARININ BĠÇĠMLENMESĠNDE KENTĠN ETKĠSĠ ÖZET Üniversiteler her ülkede içinde bulundukları toplumun ekonomik ve sosyal yapısını, siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtan ve o ilin aynı zamanda en önemli kentsel öğelerinden biri olma görevini taşımaktadır. Üniversite yerleşkeleri kentteki konumlarına ve bu konumların birbirleriyle, fiziksel, sosyal, kültürel ve hatta siyasal faktörlerin etkisi altında kurdukları sebep sonuç ilişkilerinin sonucunda farklı stratejiler ortaya koyarak, mekansal kurgularını ortaya koyarlar ve böylelikle kente, kentliye, öğrenciye bir hayat sunmaktadır. Tüm bu süreci başlatan kentin kendisidir; kent üniversiteye bünyesinde yer açmasının ardından kampüs sınırlarının içerisinde başka bir dünyayı kendisinden koparak ya da kopmayarak kurmasına izin verir. Bu noktada ilişkilerin tamamı kent ve üniversite arasında olurken aktif olarak şekillendiren ise birinci ve ikinci dereceden kullanıcıları ile kentin ortaya koyduğu fiziksel koşullardır. Sebep sonuç ilişkisinin sonunda ortaya çıkan kurgu bizim ürünümüzü ortaya koyarken, tüm bu etkenlerin özelliklerini yansıtır. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak dönemlere göre sosyal hayatları, eğitime bakış açılarını, ekonomik, kültürel ve hatta stratejik konumlarını inceleyerek tarih boyunca yaşanılan değişimleri ve bu değişimlerin yarattığı mekanlar arasındaki farkı belirlemek mümkündür. Toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması, ekonomik gelişmenin sağlanması, sosyokültürel gelişimler, kişisel gelişim, sosyal ve fiziksel altyapı beklentileri, kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve kültürel beklentilerin yanısıra kentsel bir imge olarak da üniversitenin kent ile ilişki nasıl kurulması gerektiği her dönem her konumda tartışılmaktadır. Dönem, konum ve stratejinin etkisiyle üniversitenin kent ile kurduğu ilişkilerin sonuçlarıda farklşılık göstermektedir. xv xvi CITY EFFECT ON SHAPING THE UNIVERSITY CAMPUS’ SPACE ORGANISATION SUMMARY Universities in all countries, reflects the economic and social structure of society, reflecting the political and cultural characteristics of its‟ own society; at the same time universities are the most important urban elements of the province in which they have been constructed. University campuses, according to the locations in city; inside of the city, center of the city, make cause-effect relationships of the physical, social, cultural and even political factors real and determine their own spatial fiction and by this way, offer a life or lifestyle to cities, citizens, students. All this process has been startes by the city, itself. At first the city gives university a space and lets the university establish its own life, by isolating itself or on the other side by integrating with the city in each part of life. At this point, while all the relations are between the city and the university, this relationship is shaped actively by the first-and second-degree users and the physical conditions put forward by the city. The result of cause and effect relationship between fiction while putting our our product, reflects the characteristics of all these factors. Considering these reasons by the period‟s social life, education, perspectives, economic, cultural and even strategic locations throughout history by examining the difference between the living spaces created by the changes and these changes appears to be very significant. xvii xviii 1. GĠRĠġ Üniversite yerleşkeleri, çalışma kapsamında üniversite kent ilişkisi odağında ele alınmaktadır. Üniversite yerleşkelerinin giderek öneminin arttığı günümüz koşullarında üniversite kent ilişkisini kurabilmenin oldukça önemli olduğu ve burada bahsedilen kent kavramının sadece çevre ile olan fiziksel ilişkiden ibaret olmadığı, aynı zamanda kültür, politika, sanayi ve teknoloji gibi kavramları da kapsadığı çalışmada anlatılmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda çalışmaya taban oluşturması açısından ilk olarak, üniversitelerin tarihsel gelişiminden bahsedilirken Doğu‟da, Batı‟da, Amerika‟da aynı süreçlerde karşımıza çıkan farklı din, dil, ırk, siyasi yapı, ekonomik durum ve inançların karşılığı olarak var olan eğitim yapısı ve eğitim mekanlarının analizi yapılmaktadır, ardından bu analizi sonucuyla Türkiye‟de Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak siyasi yapıdaki değişimler izlenerek üniversitelerin kurulum yıllarına göre sırasıyla kuruldukları kentlerdeki kent içi veya kent dışı sınıflandırması yapılarak şehirle ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır. Çalışmada yer verilen kavramsal strüktür ile beraber örnekler ile de kent kavramının kapsamının sadece çevre ile olan fiziksel ilişkiden ibaret olmadığı kültür, politika, sanayi ve teknoloji gibi kavramları da barındırdığı düşüncesi desteklenmektedir. İdeal bir üniversite kent ilişkisi için, iyi bir planlama ve çevre tasarımının yanında çevreci yaklaşımların, kentin sosyal-kültürel yaşamına destek sağlamanın ve kentin ekonomisine katkıda bulunmanın önemi büyüktür (Oktay,2007). Her ne kadar ideal bir üniversite kent ilişkisinin kesin olarak tanımlamasını, kesin belli kriterler konulamasa da, cünkü herzaman farklı ama başarılı bir durum söz konusu olabilir ve standartlaştırılmış bir ilişkinin mevcut olması beklenemezken, ideal kent üniversite ilişkisinden olan beklentiler maddelenebilir. Fiziksel planın, çevre tasarımının ve planlama yapılırken göz önünde bulundurulması gereken etmenlerin bu beklentilere doğru yol alması bir adımdır. Çevreci yaklaşımlar, kentin sosyal-kültürel yaşamına destek sağlarken, daha da önemlisi kentin ekonomisine katkıda bulunması bu beklentiler arasında ön sıralarda yer alır. Üniversiteler, kurulduklarından bu yana bireysel ve sosyal gelişimin yanında bulundukları yörenin ekonomik kalkınmasında ve kentsel olarak gelişmesinde de önemli rol oynayan aktörlerdir. Üniversiteler her 1 ülkede içinde bulundukları toplumun ekonomik ve sosyal yapısını, siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtan ve o ilin aynı zamanda en önemli kentsel öğelerinden biri olma görevini taşımaktadır. Üniversiteler kendi içlerinde bir hayat, bir kültür, bir ekonomi ve hepsinden önemlisi kendilerine ait bir mekan oluştururlar. Bu mekanlar o üniversitenin, ilin ve toplumun entegre olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bütünleşmenin meydana gelmesinin çeşitli yöntemleri bulunmaktadır. Bu yöntemlerin seçiminde ise fiziksel, sosyal ve ekonomik faktörlerin etkin rol oynadığı bir kurgu etkili olmaktadır. Üniversite kentin hangi noktasında bulunmalıdır, büyümeye açık mı olmalıdır yoksa sadece kendi içinde bir mekan mı olmalıdır? Kent merkeziyle ne kadar ilişkili olabilir, kente katkısı ne olacaktı, öteki yandan kentin üniversiteye katkıları neler olabilir sorularının yanıtları doğru saptanarak planlama yapılabilir. Toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması, ekonomik gelişmenin sağlanması, sosyokültürel gelişimler, kişisel gelişim, sosyal ve fiziksel altyapı beklentileri, kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve kültürel beklentilerin yanısıra kentsel bir imge olarak da üniversite ve yerleşke kent ile ilişki nasıl kurmalıdır. Üniversitenin ana misyonu, kişisel gelişme ve insanların entellektüel yaşamlarına katkıda bulunmak olsa da üniversitelerin ekonomik ve kentsel etki potansiyelleri göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Üniversite yerleşkeleri, kent merkezine çok yakın ve bire bir ilişki içinde olabilirken, kent dışında da kurularak farklı yöntemlerle merkez ile ilişki kurabilirler. Bu noktada önemli olan kurulan bağın yönteminin ne olduğu değil, bu bağın gerçek anlamda kurulup kurulamamasıdır. Sosyal, kültürel ve fiziksel bağ üniversite ve kent arasında kurulmalıdır, aksi takdirde kentten duvarlarıyla, bireyleriyle, hayatıyla ve yollarıyla kendisine sınırlar koyarak kopan üniversite tek başına bir ifadeye sahip olamaz, o kentte yeri yoktur, boşluktadır. Boşlukta olan üniversitenin kendisine verebileceği, kendisinin üretebileceği birşey bulunamaz. O duvarlardan geçen öğrenci, boş duvarlar arasında hap gibi bilgiyi yutar ve zamanı geldiğinde tekrar o duvarların dışına çıkar ve gider; o kenti yaşamaz, görmez hissetmez kente varlığının etkisini katamaz. Ne kent o öğrencinin kişiliğinden ve geldiği yerin özelliklerinin farkına varabilir ne de öğrenci kentin farkına varabilir, orada neler olup bittiğini görebilir. Bu bakış açısının ardında yatan sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal sebepler olduğu kuşkusuzdur. Sebep sonuç ilişkisinin sonunda ortaya çıkan kurgu bizim ürünümüzü ortaya koyarken, tüm bu etkenlerin özelliklerini yansıtır. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak dönemlere göre sosyal hayatları, eğitime bakış açılarını, ekonomik, 2 kültürel ve hatta stratejik konumlarını inceleyerek tarih boyunca yaşanılan değişimleri ve bu değişimlerin yarattığı mekanlar arasındaki fark çok belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaman bireyi değiştirir, toplumu değiştirir, düşünce yapısını değiştirir, güç dengelerini değiştirir ve aslında ayrı ayrı bakmadan önce değişimleri onların yaşadıkları mekanın yapısındaki ipuçlarının peşinden koşarak izlerini sürerek hikayelerini anlatmak hiç de zor değildir. Çünkü değişim mekanıda kendisiyle birlikte dönüşüme sokar. Sınır bir mekanın başladığı diğerinin bittiği yerdir. Sınırlar birbirlerinden farklı özellikleriyle ayrılabilen alanları ve mekanları biçimler ve resmeder. Aslında, sınırlar üstesinden gelinmesi gereken net bir çizgi olan ayrımı yaratır. 1.1 ÇalıĢmanın Amacı Kent, bizlere, üretim ve tüketim faaliyetlerinin önemli bir kısmının gerçekleştiği, toplumsal, ekonomik ve çevresel öğelerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğu ve bu öğeler arasındaki dengelerin rahat biçimde gözlemlenebildiği bir yapı sunmaktadır. Bu durumda sürdürülebilir kent tartışmaları; hem toplumsal eşitlik, temel insan ihtiyaçları, çevre değerleri gibi daha etik ve felsefi, hem de işsizlik, yoksulluk, sağlık, kentin altyapısı ve kurumları gibi daha ekonomik ve politik konuları içermek durumundadır (Özkaynak ve Adaman, 2004). Üniversiteler de bünyelerindeki bilim dallarıyla, araştırma merkezleriyle kentin ekonomik ve toplumsal yapısını tanımak ve sağlıklı bir kentsel gelişimini gerçekleştirmek için bilgi ve veri üretmek durumundadır. Bu bağlamda, değişen ve gelişen dünya koşullarında üniversiteler, “bilim yuvası” olmanın ötesinde görevler ve sorumluluklar üstlenmek durumunda kalmaktadırlar. Çünkü, üniversitelerin bulundukları kentler giderek büyümekte, kentsel nüfus artmakta, kentsel ve çevresel sorunlar da karmaşık bir hal almaktadır. Üniversite yerleşke yapılarını; üniversite-kent ilişkisi bağlamını esas alarak tarihi süreçte dünyanın farklı yerlerindeki farklı inanış, yaşam, üniversitenin kent içindeki konumu, planlama stratejileri, konumların değerlendirilmesi, üniversitelerin konumlarına ve stratejilerine göre bir sınıflandırma yapılması, üniversitenin toplumdaki rolü ve kent toplumuyla olan ilişkileri ve insan boyutunda inceleyip bugüne ulaşarak bir veri oluşturmak bu tezin amaçlarından biridir. Tezin ikinci amacı ise, birinci bölümdeki analizler ve araştırmaların sonucunda, büyük ölçekten küçük ölçeğe giderken bir üniversitenin kurulma sebebiyle birlikte ortaya çıkışı ve tüm planlama aşamalarıyla, kent – öğrenci ve toplum ilişkisini etkileme olasılığı bulunan 3 soruları ve bu soruların cevapları olabilecek alternatifleri tespit ederek var olan üniversitelerin bu sorulardaki cevapları ve ilişkilerini değerlendirilmeye çalışmaktır. 1.2 ÇalıĢmanın Kapsamı Bu çalışmanın kapsamında öncelikle literatür taraması yapılarak üniversitelerin dünya ve Türkiye‟deki üniversitelerin tarih içerisindeki yerleşim stratejileri, hedefleri ve ilişkileri incelenerek üniversite ve kent arasındaki bağlantılar saptanmaya çalışılır. Her ilişkinin doğurduğu sonuçların farklı olması kaçınılmaz olduğu göz önünde bulundurularak kent içinde üniversitenin kurulmasıyla meydana gelen fiziksel, sosyal ve ekonomik değişimler belirlenmeye çalışılır. Aslında bir yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi) için farklı bir yanıt bulmak olanaklıdır. Çünkü her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve kurumsal yapılanma söz konusudur. Ancak bu ilişkiyi belirleyen daha somut etmenler de vardır. Bunlardan birincisi üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya da dışında oluşu ve ne biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları içinde olması, yani bir kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent ilişkisinin doğmasında doğal olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor. Kent içinde yer almasına karşın kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler olabildiği gibi, kent dokusu içine dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş üniversiteler de vardır. 1.3 ÇalıĢmanın Yöntemi Üniversite ve kent kavramları, birbirleriyle olan ilişkileri ve dünyada üniversitelerin nasıl kurulduğu ile ilgili yapılan literatür araştırmasının faktörler bu ilişkileri etkileyen ortaya konarak Türkiye‟de ki üniversitelerin bu faktörler açısından analizleri yapılmaktadır. Ele alınacak olan üniversiteler Türkiye‟de ki üniversitelerin dönemleri incelendiğinde 20 yıllık bir geçmişe sahip olan, 92 yılında bir günde verilmiş olan karar ile Türkiye‟nin her bölgesindeki gelişme potansiyeli ve o bölgenin merkezi, çekim noktası olma özelliği taşıyan illerde kurulan üniversiteler ele alınacaktır. Bu dönemde kurulan üniversitelere ek olarak Türkiyede‟ki yüksek öğretim sürecinde önemli yere sahip olan 1982 dönemi ve 1955 dönemlerinden, bölgeyi etkileyebilecek özellikte ve gelişme potansiyeline sahip kentler ve bu 4 kentlerde kurulan üniveriseteler belirlenmiştir. Bu kent ve üniversitelerin seçimindeki bir diğer kıstas ise seçilen illerde var olan üniversitelerin tek olmasıdır. Bir üniversitenin etkisini ölçebilmek maksadıyla bu kıstas belirlenmiştir. Amaç, belirlenen kıstaslara dayanarak incelenen 20 yıllık geçmişe sahip üniversitelerin ve kuruldukları illerin gelişmelerini veya durağanlıklarını belirlemeye çalışırken, dönem özelliklerini belirlemek, 92 döneminden öncesinin de Türkiye‟de göz ardı edilemeyecek kadar önemli değişikliklerin yaşandığı geçmiş dönemlerinde karakteristik özelliklerini ortaya koyarak, kıyaslama fırsatı yaratmaya çalışmaktır. Geçmişten bugüne değinip geleceğe uzanmak, üniversiteler ve kentlerin ilişkilerini etkileyen etmenler ve bu konuda yapılan dünyada ve Türkiye‟de ki örneklerle, literatür taramalarıyla mümkün olmaktadır. İncelenen örneklerin grafiksel anlatımlı şemaları ekler bölümünde bulunmaktadır ve tablolar bu şemaların yorumlanması ile oluşturulmuştur. 5 6 2. YÜKSEKÖĞRETĠM KURUMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL KAVRAMLAR VE ÜNĠVERSĠTELERĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ 2.1 Yüksek Öğretim Kurumları Ġle Ġlgili Genel Kavramlar 2.1.1 Üniversite kavramı Üniversite Eflatun ve Aristo‟nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak “universitas” üniversite adını almışlardır. Üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır. Türk Dil Kurumun‟da üniversiteler, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul v. Kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu olarak tanımlanırken, diğer bir kaynakta, genel anlamda orta öğretim düzeyinden sonra, kültürün yenilenmesi, kuşaktan kuşağa aktarılması ve gençlerin bazı mesleklere hazırlanması gibi görevleri üstlenen yükseköğretim kurumları olarak tanımlanmaktadır (Türeyen,2002). Yeni bir üniversitenin doğuşu uzun yıllar içinde gerçekleşen büyük, önemli ekonomik ve toplumsal bir olaydır. Kurulacak üniversitelerin amaçları, ülke, bölge ve kent içindeki yerlerinin seçimi, arazinin belirlenmesi, üniversitenin genel karakterinin ve büyüklüğünün saptanması, organizasyonel yapısının düzenlenmesi ve dolayısıyla mimari tasarıma esas olacak programların yapılması, gelişme nitelik ve kriterlerinin belirlenmesi, tasarım temel kararlarının alınması gibi birçok önemli aşamadan geçmesi gereken bu sürecin, eksik ve yetersiz bir çalışma sonucunda başarısızlığı kaçınılmazdır. Üniversite kavramı, eğitim, öğretim, araştırma yapılan ve üniversiteye bağlı diğer bölümlerin bulunduğu yapı ya da yapıların tümü ile üniversitede eğitim ya da yönetimle görevli kişileri kapsamaktadır (Yekrek, 1999). Gerek Ortaçağ, gerekse modern anlamıyla bilim ve felsefe, insan topluluklarının ilerlemesi ve toplumsal iş bölümünün gelişmesi sonucunda doğmuştur. Bu gelişmede üniversiteler; kiliselerin, camilerin ve her türlü tapınağın sultası altında, yaratıcı bir konumda bulunmaktan uzak kalmıştır ve üniversiteler toplumsal iş bölümünün 7 gelişimde okulun uzantısı olarak gelişim göstermiştir (Timur, 2000). Bu bakımdan konu ele alındığında, üniversite kavramının uzun bir geçmişe sahip olduğu ve farklı dönemlerde farklı anlamları kapsayan bir olgu olduğu söylenebilir. Bir yaklaşıma göre, tarihte ilk olarak okulların, M.Ö. 3000‟lerde Sümer‟de mabetler bünyesinde doğmuş olduğudur. Bir başka yaklaşıma göre ise yüksekokullar, temeli müzeye dayanan Eski Yunan‟da başlamaktadır. Bilimsel araştırma merkezi olarak ifade edilen Eski Yunan eğitim sisteminde daha sonraları öğretim verilmeye başlanmıştır ve burada benimsenen ilkeler Eflatun‟un Academia‟sında ve Aristo‟nun Lyceum‟unda da benimsenmiştir (Timur, 2000). 2.1.2 Üniversite iĢlevleri Üniversitelerin öncelikli görevi bireyi yetiştirmektir. Bu kurumlar bireyleri araştırma yaparak, bulguları değerlendirebilen, yorum yapma yeteneğine ve onu kullanabilme becerisine sahip olmaları için gerekli görevi üstlenirler. En önemli hedefleri bu bireylerin edindikleri bu donanımı, o kurumun kapısından çıktıktan itibaren toplumun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel geleceğinin oluşturulmasında ve ilerletilmesinde kullanmalarını sağlamaktır. Bu kurumlar da araştırma bulgularını toplumun; sosyal, ekonomik, siyasal geleceğinin oluşturulmasında başarıyla kullanacak bireylerin yetişmesini sağlarlar (Kaya, 1981). Diğer bir deyişle üniversiteler bir yandan toplumu yöneten çeşitli meslek adamlarını yetiştirerek, öte yandan da araştırmalar yaparak, hizmetlerini bu yoldan kişilerin ve toplumun doğrudan doğruya yararlanmalarına sunan son basamak bir eğitim kuruluşudur (Keles, 1972). Üniversite bir araştırmacılar topluluğudur. Dolayısıyla, temel bilim çoğunlukla üniversitede üretilip dünyaya yayılma özelliği taşır. Ülkeler için çok gerekli ve önemli olan bilimin üretimi, kamuya, yani üniversitelere ve kamu araştırma kurumlarına bırakılmaktadır (Pak,1997). Her araştırmacının farklı bir dala eğilimi vardır ve bu yolda eğitimlerini alırken önce kendi çevreleri ve ülkeleri olmak üzere sonra ise bilginin amacı sınırlar içinde kalmamlı her noktaya iletilmeyi düşüncesi temel alınarak, sınırlarını aşar ve tüm dünya ile paylaşma hedefine ulaşırlar. Araştırmacılara bu fırsatı tanıyacak kurum ise üniversitelerin kendisidir. Belirli konulara eğilimi olan araştırmacılar öncelikle kendi çevreleri ve ülkeleri olmak üzere sonra ise tüm dünya için faydalı olabilecek üniversitelerde üretilen 8 bilginin amacına ulaşması için sınırlarını aşması beklenmektedir ve bu yayılımı yapacak olan ise gene kuruluşun kendisidir, üniversitedir. Başlıca görevi öğretim olan üniversite, bilgi ve deneyim birikimini, geliştiren ve gelecek kuşaklara aktaran bir kurumdur. Üniversitelerde yapılan araştırmalarla üretilen bilginin, yayılarak, toplum yararına kullanılmasının sağlanması, Yükseköğrenim Politikalarının evrensel bir kuralıdır (Meray,1971). Üretilen bu bilgi kurum içerisinde öğrencilere aktarılarak bir alanda uzmanlaşarak pratik hayatta bu bilginin işlevlendirilmesine de olanak sağlayan üniversite öğrencilerin gelecekteki hayatlarını şekillendirecek mesleği edindirir. Üniversitelerin toplum yararına olan birinci amacı olan ülkenin ihtiyaçlarını, koşullarını, fiziksel, sosyal ve ekonomik, demografik tüm verilerini dikkate alıp, sayı ve niteliği belirleyerek, üretim faktörünü kullanır ve sonuç olarak bireylerin beceri ve yeteneklerini geliştirerek, yüksek düzeyde yetişmiş uzman iş gücü gereksinimini karşılar. Üniversite üretim faktörü olarak dikkate alınırsa, bu açıdan kişilerin bilgi, beceri ve yeteneklerini geliştirerek, yüksek düzeyde yetişmiş uzman iş gücü gereksinimini karşılayan kurumlar olarak tanımlanabilir. Bu amaç doğrultusunda, ülkenin ihtiyaç duyduğu sayıda ve nitelikte insan yetiştirir (Ozankaya,1990). Araştıran, üreten üniversite buldukları bilgileri yayar ve zaten başlangıçta toplumun içinden olan, içinde kurulduğu toplumu inceleyen, sorunlarını bilen, gelişmesi için ihtiyacının ne olduğunu saptama yetisine sahip olan ve problemlerini belirleyerek çözüm üretebilecek onu geliştirebilecek olan kurum üniversitelerdir. Üniversitelerimiz öğrenen, araştıran, buldukları bilimsel gerçekleri topluma sunarak toplumun gelişmesine, değişmesine ve kalkınmasına öncülük eden hizmet kurumlarıdır. Bu bağlamda bilimi bilim için yapmak yerine toplum sorunlarına eğilip bunlara çözümler üreten kurumlar olarak da tanımlanabilirler (Velidedeoğlu, 1990). Eğitim sisteminden çıkan kişilerin toplum içindeki kullanılma yerlerinin belirlenmesi, toplumsal hedeflerle eğitim sistemi çıktıları arasındaki dengenin sağlanması Yükseköğrenim Politikasının diğer bir görevidir (Karaaslan, 1979). Özetlemek gerekirse çağdaş üniversitelerin birbirini tamamlayan fakat özünde tek bir hedefe kilitlenen birden fazla amacı ve işlevi bulunmaktadır. Bu işlevlere baktığımızda her biri bağımsız gibi görünse de birbiriyle bağlantılı olarak önce kişiye sonra ise topluma yöneliktir. Üniversite araştırmacıların bir arada bulunarak bilgi ürettiği, bireyi yetiştiren ve tabii ki de yetişmesi için dönemin koşullarını yansıtan yetişme ortamı sağlayan, topluma hizmet veren, onun 9 ilerlemesinde yapı taşı görevi üstlenen; çünkü toplumun çekirdeği olan bireyi o yetiştirir; entelektüel bir kalıp olan ve üretim sağlayan kurumdur. Çağdaş yüksek öğretimin temel unsuru olan üniversite; sosyal, ekonomik, politik veya teknolojik alanlarda toplumsal değişimleri gerçekleştirme görevini en başta üstlenebilecek bir kurumdur. Üniversiteleri; araştırma projeleri üreten, kitlesel eğitimi en üst düzeyde gerçekleştiren, kısa süreli mesleki eğitim vererek topluma hizmet sunan kurumlar seklinde tanımlamak da mümkündür. Üniversiteye anlam kazandıran ve onu fonksiyonel hale getiren nokta onun tüm bu unsurları bünyesinde barındırmasıdır (Oguz,Oktay, Ayhan, 2004). Geray, üniversitelerin ana işlevlerini; arastırma ve bilim üretme, bilimsel verilere dayalı öğretim yapma, yayınlar yapma, bilimi yayma ve halka mal etme, yakın çevresiyle ve bölgesiyle toplumsal ilişkiler kurma ve toplumun sorunlarına çözüm bulmasına yardım etmek olarak belirtmiştir (Geray, 2003; Akt: Yıldızoğlu, 2006). Üniversiteler; yeni düşünce normları geliştirerek topluma aktarma görevlerinin yanı sıra, gerçeklerin bekçisi ve yeni gerçeklerin devamlı araştırmacısı olma sorumluluklarını da taşırlar. Aynı zamanda üniversiteler; dogmanın karşıtı, toplum değerlerinin koruyucusu, gençliğin şekillendiricisi ve geleceğe yol göstericidir. Bu nedenle üniversiteler sadece öğrencilere bilgi aktarıp, onları meslek sahibi yaparak, sosyal adalet ve fırsat eşitliği sağlayan bir sistem değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ideoloji üretip, topluma aktararak, kitlelerin biçimlendirilmesine ön ayak olan bir sistemdir. Üniversiteler bu bakımdan kuruldukları yerlerde toplumu gelistirici güç görevini üstlenirler (Öner, 1999). 2.1.3 Üniversite – kent toplumu iliĢkileri Üniversitenin kent toplumu ile olan ilişkileri karşılıklı olup, kent toplumunun üniversiteye etkileri, faydaları olduğu gibi üniversitenin de bulunduğu çevreyi etkilemesi söz konusudur. Üniversitenin temel amacı bilgi üretme, aktarma faaliyetleri, toplumun genel sosyal ve ekonomik düzeyini yükseltme işlevini yerine getirmeyi amaçladığında, üniversite –kent toplumu ilişkisi entelektüel boyutta olur. Fakat üniversitenin topluma „hizmet satma „faaliyetleri söz konusudur. Üniversite öz kaynağını artırmak için topluma para karşılığında hizmet verir. Kent toplumunun da üniversite halkına, ihtiyacı olan sosyal ve kültürel faaliyetleri, özgür ve hoşgörülü bir ortamda sunması çok 10 önemlidir. Çünkü amaçları belli olan üniversite, içinde bulunduğu toplumun desteği olmadan işlevlerini yerine getiremez. Yani üniversitenin, tutucu ve kültürel olarak geri kalmış bir kent toplumunda bilgi üretme ve aktarma faaliyetlerini yaşadığı ortamdan soyutlanarak yerine getirmesi oldukça güçtür. Türkiye‟de üniversitelerin kent toplumu ile olan ilişkilerine baktığımızda, önümüzde duran ilk örnek Darülfünun‟dur. Bu kurumun kapatılma nedenlerinden biri toplumdan tamamen kopuk bir düzen içinde işleyişi ve toplumla ilişkiye girmeyişidir. Darülfünun‟un yerine kurulan İstanbul Üniversitesi ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmış, ilk olarak Anadolu‟ya konferans turneleri düzenlenmiştir (Wiadmann, 1981:Özbay‟dan, 1990). Bilim kendi içinde var olur, hayatımızın, toplumun, bireyin her anında vardır, fakat üniversitenin yetiştirdiği olanak sağladığı araştırmacılar bilimi elle tutulabilir hale getirir, inceler ve tüm halka, dünyaya iletilebilecek bilgi haline getirir. Şimdi ise sıra bu bilginin ne yapılacağının kararındadır. Bu noktada bir ayrım söz konusu olmuştur. Bilgi üretimde kullanılmak amacıyla ortaya çıkar çünkü bir ihtiyaç vardır ki, araştırmacılar buna yönelmiştir. O zaman kaçınılmaz olarak üniversitenin en başından beri söylediğimiz görevi olan toplumun ihtiyaçları için bu bilgi işlenmelidir. Böylelikle bilgi etrafımızdadır, hayatımızdadır, üniversite bireye, insanlarına ulaşmıştır, fiziksel sınırlarının içerisindeki dünyayı insanlara açmıştır. Bilim doğduktan sonra, kendi mantığı içinde ilerler ve yeni bilgiler üretir. Bu yeni bilgiler üretimde kullanılarak yeni teknikler ortaya çıkar. Bilim ortaya çıktıktan sonra kökünün üretimde olmasına ve üretimde kullanılmasına rağmen, zamanla, bilim adamı denilen uzmanların yarattığı, üretimden bağımsız bir faaliyet alanı haline gelmiştir. Bağımsız olan bilim, üretimle ilişkisi olmadığı için toplum tarafından desteklenmez, ilerleyemez, durur ve çürümeye başlar. Üretimle bütünleşen bilim ise gelişerek toplum tarafından desteklenir. Bilimin üretilip öğretildiği kurum olan üniversite ile toplum daima iç içe var olmuş, birbirlerini etkilemişlerdir. Üretimle bütünleşen bilim ve üniversite toplum tarafından desteklenmiştir. Bilim ve üretim arasında organik bağın kurulamadığı toplumlarda ise üniversite aksesuar görevi yapan bir kurum olarak kalmıştır (Omay,1990). Bilgi ile kurulan bağın ardından fiziksel olarak kurulan bağda üniversite ve kent toplumu arasında kurulacak olan ilşkileri sağlamak amacıyla çok önem taşımaktadır. Üniversiteye ait tesislerin, kentliler tarafından da kullanılması(hastaneler,kitaplıklar,salonlar…) üniversiteninde kent imkanlarından yararlanabilmesi(barınma,yemek,eğlence,alışveriş…) 11 ikisi arasında doğal, yakın bir bağ kurar. Yerleşke sınırlarıyla kent içerisinde akışkan bir ilişki sağlanması birincil hedeftir. 2.2 Eğitim ve Meslek Edindirme Mekanlarının Farklı Yerlerdeki Tarihsel Süreçteki Durumları 2.2.1 Yükseköğretim kurumlarının dünyadaki geliĢim süreçleri 2.2.1.1 Ortaçağ öncesinde üniversite Batı medeniyetinde eğitim kavramı, Hıristiyanlık‟ın resmi din olarak kabul edilmesinden sonra başladı. Amaç dini eğitim vermekti. 6. Yüzyılın başlarında dini eğitimi canlandırmak amacıyla rahip yetiştirilmesi için yeni okullar açtırıp, pedagojik reformlar yaptırdı. Bu okullar kiliselerin yakınlarında kuruldu. Böylece Hıristiyanlık, Roma hukuku ve yunan felsefesini de beraberinde getirerek Avrupa‟ya yerleşti (Şen, 1987). Üniversitelerin elemanlarından biri olma özelliğine şehir planlarını etkileyen önemli şehir klasik dönem şehirlerinde rastlamak mümkündür. Bu açıdan Yunanistan‟daki Gymnasion‟lar şehir planlarına yön veren ilk uygulamalar olarak görülür. ġekil 2.1 : Yunanistan‟da bir gymnasium planı (Url-1) Yapı, kare planlı geniş bir avlu ve bunu çevreleyen gölgelikten oluşmaktadır. Gençlerin spor müzik edebiyat ve fen bilimlerinde eğitim gördükleri Gymnasionlar M.Ö. 4. yüzyıla kadar şehir dışında ve ormanlık alanlarda yer almaktaydı. Ancak daha sonra kentlerin içerisine inşa edilmeye başlar. Assos Gymnasion‟unda ele geçen bir yazıta göre yapı M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilmiştir. Öğrencilerin yıkanmaları için gerekli olan su ihtiyacı için avlunun güney kenarına büyük bir sarnıç yapılmıştır. 12 Gymnasion‟un kuzey bölümü Bizans Çağı‟nda Kiliseye dönüştürülerek zemin mozaik ile kaplanmıştır. 2.2.1.2 Ortaçağ dönemi üniversiteleri Ortaçağ üniversiteleri teoloji ve arşiv bilgisine dönük eğitim yapan piskoposluğa bağlı okulların evrimi sonucu ortaya çıkan tek işlevli kurumlardı. Ortaçağ üniversitelerinin en önemli özelliği, ev-imalathane ilişkileri paralelinde bir evüniversite ortam karakterini taşımasıydı (Şuben, 1980). Batıda yükseköğretim kurumlarının beşiği Ortaçağ Avrupası‟nın üniversiteleridir. Türkiye‟deki yükseköğretim kurumları ise olması gerekenin aksine daha önce var olan medreselerin, yani bize özgü geleneksel kurumların evrimi ile ortaya çıkmış değildir. Bu kurumları Batı‟dan kendi kültürümüzü, coğrafi yapımızı gözardı ederek olduğu gibi almış olmanın hatası içerisine düşmekle kalmadığımız bunu topluma özümsetme yolları arayışına bile girmediğimiz, toplumdan önlerine sunulan yabancı bir kuruma, varlığa entegre olmasını beklediğimiz kurumlardır. Toplum mu yapısını değiştirmiştir yoksa zaman içerisinde bu yabancı kurummu evrimleşerek topluma uygun hale gelmiştir bunu süreç göstermektedir (Gürüz, 1994). Ortaçağ Avrupası, Kutsal Roma İmparatorluğu ve Papalık olmak üzere iki güç odağı üzerinde kurulmuştur. Papalık dini otoriteyi temsil ederken, Kutsal Roma İmparatorluğu ise sivil otoriteyi temsil etmekteydi. Üniversiteleri bunlardan ayıran özellik ise, o devirde en popüler meslekler olan hukuk, ilahiyat ve tıbbın, bu kurumlarda eş zamanlı olarak yan yana okutuluyor olmasıdır. Batı üniversitelerinin modeli sayılan ilk üniversiteler 11. yy sonlarıyla ve 12. yy. baslarına denk gelen zaman aralığında kurulmustur. Bu dönemin ilk üniversiteleri olan Bologna, Paris ve Oxford üniversitelerinin arasında aynı döneme ait olmalarına rağmen belirgin farkları bünyelerinde taşımaktaydılar. Farkları yönetim sistemlerinde ve eğitim yapılarında gözlemlemek mümkündür. Öncelikle yönetim sisteminden bahsetmek gerekirse bunu ortaya koyacak en önemli iki üniversite olan Bologna ve Paris üniversitelerinnin yönetim biçimlerini incelediğimizde ikisi de ortaçağ döneminin yaşayışına ışık tutması bakımından çok önemlidir. Bologna üniversitesinde laik bir sistem var olmuştur ve bu laik sistemin gereği olarak sorumlu rector bir öğrenciydi ve öğrencilerin kontrolu en ön plandaydı. Bunun karşılığında ise dini otoriteyi esas alan Paris modeli söz konusudur. Laik yönetimin aksine, yönetim bir grup öğretim üyesinin elindeydi (Nitschke, 1970). 13 Ortaçağ‟da üniversitelerde eğitim öğrenimde kullanılan yöntem; Kortan‟ın (1981) söylemine göre iki çeşittir. Bir tanesi “Takrir” (Lectio), diğeri ise “tartışmalar” (disputationes)‟dır. Tartışmalar, günümüz koşullarında seminer türünde çalışmalara karşılık gelirken; “olağan tartışmalar” (disputation ordinaire) ve “olağanüstü tartışmalar” (disputation quodliberales) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Olağanüstü tartışmalar; önemli kişilere olduğu gibi tüm halka da açık ve buna katılan herkes sadece incelenmekte olan konuyla değil, tüm bilim alanlarını içeren konularda soru sorarak, fikir ve bilgi alışverişi yapılabilmektedir. Böyle bir tutum, ilerici ve “halka açık üniversite” kavramını içermektedir (Kortan, 1981). İngiliz üniversiteleri, bir şehir üniversitesinden çok bir üniversite şehri karakterini kazanmışlardı. Bu durumun en iyi örneklerini Cambridge ve Oxford Üniversitelerini incelediğimizde görebilmekteyiz. Şehrin içine öyle bir yayılarak kentle fiziksel olarak aynı zamanda yaşam olarak entegre olmuştur ki artık şehrin kimliğinde söz sahibi olmuşlardır. Cambridge'deki mimari oluşum birçok bakımdan Oxford‟dakine benzemektedir. Orta avlulu kolej formunun, Camridge‟de de uygulandığı görülmekle birlikte, bu form 16. Yüzyıldan itibaren dışa açılmaya başlamıştır. Şehrin iki yanından akan Cam nehri doğal bir sınır oluşturmaktadır. Kolejlerin Oxford'dakilere göre farklılık teşkil eden yönü genellikle, dar sokak cepheleri ve Cam Nehri kıyısında son bulan uzun arka bahçeleridir. Cambridge‟de, üniversite açık alanlarını oluşturan öğelerden en belirginlerinin, binaların arasında kalan boşluklar, su ve onun ötesindeki yoğun yeşil doku olduğu ifade edilmektedir (Architectural Review No:977,1978) . 2.2.1.3 Rönesans döneminde üniversite Rönesans‟ın döneminin belirmesiyle beraber, değişen bir dünya görüşü hakim olmuştur ve dolayısıyla bu eğitim yapısına da yansımıştır. Önceleri toplumu ve bireyi yetiştirmek, toplum için faydalı bilgi üretme maksadı taşıyan eğitim kurumlarında bu görevi üstlenen din adamları yerini, Rönesans dönemiyle birlikte, bireyi her yönüyle geliştirmeyi amaç edinmiş, bilimlerin gelişmesine olanak tanıyan, farklı uzmanlık dallarının belirmesi, kurumsallaşması amaç edinen bir görüşe bırakmıştır. Aristo‟nun ve Eflatun‟un eserlerinin Avrupa üniversitelerinde yayılmasıyla, dine ve bilime dayalı dünya görüşleri arasında bir ilişki kurulması doğrultusundaki çabalar ve eğilimler belirmiş ve bunlar Rönesans‟ı izleyen reform hareketlerine yol açmıştır. (Türeyen,2002). Klasik Yunan ve Roma eserlerinin yeniden keşfi ile başlayan 14 hümanist hareket, üniversitelerin yapısında önemli değişikliklere neden olmuştur (Aytaç, 1992). Bu değişikliğe neden olan ve 13. yüzyılda Avrupa‟da yayılmaya başlayan Hümanist dünya görüşü, 15. yüzyıla gelindiğinde doruk noktasına ulaşmıştır. Bu yüzyıldan başlayarak Hümanistler, eski yüksekokulların, onların öğretilerinin ve skolastiğin geçerliliğini yitirdiği savıyla üniversiteleri eleştirmeye başlamışlardır (Nitschke,1970). 16. yüzyıl başlarına gelindiğinde ise Batı Avrupa üniversitelerinin çoğu, Cambridge ve Oxford‟da bu üniversitelere dahil olmak üzere kilise ve devlet içi seçkin zümreyi oluşturacak kişilere eğitim sağlamak üzere bir araç konumundaydı. İlerleyen süreç içerisinde üniversiteler hızlanan bir ivmeyle değişimlerini sürdürmüşlerdir. Bu süreçte üniversiteler sanayi toplumlarının yarattığı “kapitalist üniversite” niteliğine bürünmeden, Avrupa‟da mutlak monarşilerin kurulması ve giderek ulusal bilinçlerin oluşması yoluyla kendilerinin katkılarıyla değişikliğe uğramışlardır. Bu süreçte üniversiteler özerkliklerini yitirmişler ve devlet kontrolüne girmişlerdir (Timur, 2000). Üniversite üzerinde kilisenin etkisinin ve denetiminin azalmasına karşın, laik devletin ağırlığının artmış olduğu ve 1517.yüzyıllarda, Avrupa üniversitelerindeki tartışmaların öğretim programlarına bu değişikliklerin yansıması üzerinde yoğunlaştığı görülür (Türeyen,2002). Bu dönemdeki en önem taşıyan değişikliğinin, biginin yayılmasına olan engellerin kalktığını söylemek yanlış olmaz. Bilgi artık sadece üretildiği toplumun insanına, toprağına, sosyal hayatına can vermeyecek, Rönesans‟ın sunduğu Hümanist dünya görüşü ile birlikte eğitim dinden soyutlanarak kendi varlığını ortaya koyarak Avrupa‟ya yayılmıştır. Herşeye rağmen bilgi yayılmaya başlasa dahi, bu dönemde üniversiteler gösterişli bir kişiliğe bürünmüş; toplum yerine kendi içinde hiyerarşik bir bütünlüğe dönmeye başlamıştır. Böylece bilim sadece bilim adamları arasına sıkışmış, halka açılamamıştır (Şen,1987). 2.2.1.4.Aydınlanma çağında üniversite 17. ve 18. yüzyılda yapılan büyük buluşlar, yeni bir dünya görüşü doğmasına sebep olmuştur. Bu dünya görüşü, nedenlerin araştırılmasının, deneyler ile doğrulanmasının, gerçeği öğrenmenin en doğru yoludur. Bütün bu değişimlerin sonucunda, 17. ve 18. yüzyılda Avrupa‟da ve Yeni Dünya‟da yaşanan bu döneme “Neden”, “Rasyonalizm” ya da “Aydınlanma Çağı” adı verilmiştir (Sönmezler,1995). Aydınlanma çağının temel felsefesini ifade edebilmek için Emmanuel Kant‟ın tanımına bakabiliriz, Kant aydınlanmayı "Sapere Aude", aklını 15 kullanma cesaretine sahip ol diye tanımlamıştır. “Aydınlanma Çağı olarak tanımlanan dönemde, 18. yüzyılda Avrupa‟da yaşanan dinsel gerilimlerde bir rahatlama görülmüştür. Yüz yıldan uzun bir süredir din savaşlarıyla tükenen halk, enerjisini laik konulara yöneltmiştir. Kuşkuculuk, bilim, ve bireysel özgürlük; Aydınlanmanın en iyi bilindiği “akıl çağı” adı ile gelişmesine katkıda bulunmuştur.” (Dickerson veFlanagan, 1998). 18.yüzyılda, herbiri dallara ayrılarak bir birim haline gelen ve zamanla kendileriniz her yönden geliştirerek, uygun koşulları, fırsatları yaratarak kendilerine yetebilecek düzeye gelmek için gelişmişlerdir bu gelişmenin en önemli etkeni ise laiklik ve bağımsızlaşma çabasıdır. 18. yüzyılda bilimlerde gelişmenin yanı sıra, bu bilimler dallara ayrılmıştır. Bu dalların her biri zamanla her yönden kendilerine yetebilen birer birim haline gelmesiyle birlikte bağımsızlaşmışlardır. Bu dönemde artık değişen bir hayat, değişen bir bakış açısı söz konusudur. Değişen koşullar, değişen hayat değişen zihinsel yapı, bireyin fikirlerine hükmederek mekanıda bu değişime uygun hale getirir. Her mekan bir fikrin, yaşamın ürünüdür yansımasıdır, her taşın, duvarın, meydanın, sınırın bir sebebi vardır bu fikre ve fikrin hedeflerine hizmet eder. Bu değişimin ardından ortaya çıkan üniversite yapısı kavramsal ve uygulamalı eğitim yapan olarak görülmektedir. Böylelikle üniversite doğaya yaklaşmış ve kurumlar şehrin kalabalığından, günlük yaşamından uzaklaşırken aynı zamanda da sosyal ideallerin fiziksel planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilen bir yerleşke yapısı aydınlanma çağında kendini göstermektedir (Sönmezler,1995). 18.yy üniversitelerinde görülen en önemli gelişme, bilimlerin gelişmesi, ayrı ayrı kollara bölünmesi ve herbirinin kendine yeterli, hale gelmesiylebirlikte yeni fakültelerin kurulması, çeşitli bölümlerin fakülteler içinden ayrılarak bağımsızlaşmasıdır. Bütün bu gelişmelerin sonucu üniversiteler çeşitli bilim dallarında kavramsal ve uygulamalı eğitim yapan kurumlar haline geldiler (Şuben, 1980). Yerleşke sosyal ideallerin fiziksel planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilirken, şehrin günlük yaşam hızından, karmaşasından uzaklaşarak doğaya yaklaşan ve kendi dünyasını oluşturmaya çalışan bir fiziksel durum olarak planlamada kendisini göstermeye başladı. Harvard Üniversitesi, Massachusetts, College of William and Mary, Virginia, Yale Üniversitesi,Conneticut ve Princeton, New Jersey Aydınlanma çağına ait olan üniversiteler arasında önde gelenleridir. Bir sonraki aşamada ise görürüz ki bu üniversiteler örnek alınarak Amerika‟daki yerleşke planlamasına ışık tutmuştur. (Sönmezler, 1995). 16 ġekil 2.2: Harvard Üniversitesi (Url-2) ġekil 2.3: Massachusetts Üniversitesi (Url-3) 2.2.1.5 19. Yüzyılda üniversite 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarında bir çok Kıta Avrupa üniversitesi, kilisenin etkisini yok etmek amacıyla, Napolyon tarafından kapatılır. Bunun sonucu olarak Napolyon, Fransız üniversitelerinin geleneksel otonomisini tamamen yok ederek, üniversiteleri devletin bir organı haline getirir ve üniversitelerin amacını, merkezi hükümetin ideolojisi doğrultusunda elit kadrolar yetiştirmek olarak tanımlar (Gürüz,1992). 19. yüzyıldan itibaren üniversiteler, Ortaçağ döneminde geçmişten gelen bilgileri öğrencilere aktaran bir kurum iken, bu dönemde araştırma yönelimli bir kurum halini almıştır. Dolayısıyla Orta Çağ kurumlarından ziyade, özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan araştırma yönelimli üniversiteler günümüzde bilinen haliyle üniversitelerin atası olarak kabul edilmektedir. Yeni üniversite reformlarında Willhelm von Humboldt‟un ön gördüğü üniversitenin temel işlevi, 17 herhangi bir mesleğe yönelik olmayan eğitim ve araştırma faaliyetleridir. Bu işlev çerçevesinde eğitimin amacı, kişilerin kendilerini tanımalarını ve gelişmelerini sağlamaktır (Gürüz, 1992). Alman idealistlerle birlikte modern üniversitede hem araştırma hem de öğretme esastır. Modern üniversite denilince, temelde Alman idealistlerin kurduğu ve Wilhelm von Humbolt‟un Berlin Üniversitesinde kurumsallaştırdığı Alman (Humbolt) modeli öne çıkmaktadır. Modern üniversite üç fikir (idea) etrafında şekillenmiştir diyebiliriz: Kantçı akıl kavramı, Humboltcu milli kültür kavramı ve son dönemlerde özellikle Amerika‟da ve Amerika‟nın etkisindeki ülkelerde öne çıkan tekno-bürokratik mükemmeliyet nosyonu (Readings,1996). Kant‟a göre üniversite denen kurumun bütün etkinlikleri, tek bir düzenleyici fikir etrafında örgütlenmiştir ve bu fikir akıldır. Schiller‟den Humboldt‟a Alman idealistleri, üniversite fikrini kültür etrafında örmüşlerdir. Alman idealistlere göre kültür, incelenen bütün bilgidir ve dahası bu bilgiler neticesinde bireyin karakterinin şekillenmesidir. Humbolt‟un üniversite fikrini kültür etrafında örmesi, üniversite kurumunu ulus-devlet ile doğrudan ilişkilendirmiştir. Artık üniversite, bir ulustaki halka dair ortak bilgileri üreten ve bunları yeni nesillere aktaran bir kurum olmuştur. Humboldt felsefeyi, milli kültürün ve üniversitenin temel disiplini ve koruyucusu olarak görüyordu. Bu üniversite, öğrenme ve öğretim özgürlüğü üzerine temellenmiştir. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Almanların felsefeye atfettiği rol, İngilizler ile birlikte edebiyata doğru kaymıştır. Böylece, milli edebiyatın örneklerini okumak ve okutmak, (İngiliz) üniversite fikrinin önemli bir parçası olmuş ve uluslaşmaya katkı yapmıştır. Küreselleşme ve Amerikanizasyon ile birlikte öne çıkan “mükemmeliyet” (excellence) nosyonuna göre, üniversitenin milli kültür veya edebiyatı canlı tutmak veya böylece ulus-devlete hizmet etmek gibi rolleri esas olmaktan çıkmıştır. Artık esas olan, üniversitenin bütün etkinliklerinde “mükemmeliyet”i gözetmesi ve bürokratik bir kurum gibi işletilmesidir. Bu kurumun genel doğası, felsefi veya kültürel olmaktan ziyade, piyasa yönelimli bir şirket gibidir. Bu üç kurucu üniversite fikriyle birlikte modern üniversitelerin gelişimini anlamak için, bu sürecin, gerek İtalya ve Almanya gibi yeni gerekse de Fransa ve Amerika gibi inkılaplarla ortaya çıkan modern ulus-devletlerin gelişimiyle paralel olduğuna işaret etmekte fayda vardır (Wittrock, 1993). Bu devre Humboldt‟un kurduğu Berlin Üniversitesinin kuruluş aşamaları bulunmaktadır ve bu aşamalara bağlı kalarak üniversitenin amacı tekrar tanımlanmıştır. Bilim olarak felsefe yoluyla 18 öğretim: Felsefe, faydacılığa hizmet eden ve uygulamalı olan ihtisaslaşmış bir ilim dalı değil, bütün disiplinlerin üzerine dayanması gereken bir ana bilimdir. Pratik hayattan uzak kalma: İlmî faaliyet, ekmek parası kazanmak için değil, “yaratıcı bir zihni üretim” için olmalıdır. Araştırma ile öğretimin birliği: Üniversitelerde yapılacak öğretim, ilmî araştırmalara dayanmalıdır. Devlete ve kiliseye karşı bağımsız olma: Üniversiteler, tüm çalışmalarında devlete ve kiliseye karşı özerk kuruluşlar olmalıdır (Aytaç, 1992). Humboldt Üniversitelerinin esasları günümüzdede etkilerini sürdürmektedir.Bu üniversitelerde araştırma ön plandadır, sahip olduğu donatılarla, enstitüler, kütüphaneleri ve laboratuarlarıyla bilim adamının bilgiyi üretebilmesi için ihtiyacı olan tüm koşulları sağlamaktadır. Türkiye‟de gerek 1933 gerek 1946‟da üniversite yeniden düzenlenirken benimsenen model de bu olmuştur (Tekeli, 1994; Akt: Arslanoğlu, 2002). Görülüyor ki, her üniversite kendi devrini yansıtmaktadır. O dönemin siyasal ve toplumsal dönüşümlerine ayak uydurmaktadır. Bu uyum sürecini eğitim yapısı ve yönetim olarak gerçekleştiriken, mekanın da değişiminin kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Her fikir kendi mekanını oluşturur. Zamanla ideolojiler, toplumsal hayat ve dünya görüşünün, insanların belleğinde koşullar oluşturur ve bu koşulları elle tutulur hale getirmekte hayatındaki gerçek dokunulabilir olan mekanlarla yansıtılabilir. Yeni bir siyasal örgütlenmeyi (ulus-devlet) ve ekonomik durumu (sanayileşme) ortaya çıkaran süreçler ile üniversiteyi doğuran süreçler birbirini yakından etkilemektedir. Ulus-devletin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan üniversitelerin en önemli görevleri bilgi üretiminin yanında artık başka bir misyon yüklenmiş olmalarıdır. Sadece bilgi üretip bunu iletmek değildir üniversitenin görevi aynı zamanda milli kültürü de güçlendirmek ona katkıda bulunma görevi bulunmaktadır. Mesleki okullar ve akademiler gibi rakipleri tarafından “modası geçmiş” olarak nitelenen üniversiteler, 19. yüzyıl sonrasında güçlerini artırmış ve modern araştırmanın mekanı olmuşlardır. Üniversiteler, bir yandan yeni ulusdevletlerin teknoloji, yönetici ve teknik personel ihtiyacını karşılamakta bir yandan da sanayileşmenin dönüştürdüğü toplumu anlamak için gerekli kavramları geliştirmekteydi denilebilir. Bilimlerin gelişmesiyle çeşitli uzmanlık alanlarının ortaya çıkması, bilim dallarının ayrı birimler şeklinde kurumsallaşmasına neden olmuştur. Böylelikle doğal süreçte 19 üniversiteler fiziksel olarak büyümeye başlamıştır. Aynı dönemde hızla artan şehirleşme söz konusudur. Bu iki durum birlikte söz konusu olduğunda üniversitelerin ihtiyacı olan fiziksel büyümeye elverişli alanlar açısından sorunlar doğurmuştur. Üniversitenin büyüme ve gelişmesi sonucunda talep ettiği arazileri, şehrin içinde elde etmedeki zorluğu sebebiyle yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. 2.2.1.6 20. yüzyıl ve sonrasında üniversite Bu yüzyılda, en çok 2. Dünya Savaşı sırasında, üniversitelerde uygulamalı araştırmalara ve danışmanlık hizmetlerine ağırlık verilmiş, öğrenci sayılarında büyük artışlar meydana gelmiş, üniversitelerin dışında ara insan gücü yetiştiren meslek yüksek okulları kurulmuştur. İngiltere‟de “Politechnic”, Almanya‟daki “Fachhochschule”, ABD‟deki “Community College”lar bunlar arasında sayılabilir (Korkut, 1990). 2. dünya savaşının ardından gözlemlenen ülkeler arasındaki farklılıkların azalmasına karşın, üniversite kendi içerisinde bir varoluş gerçeğini yok sayamyacağını bu duruma rağmen göstermiş ve birbirleriyle benzer hale gelen toplumlarına ve topraklarına rağmen kend özgünlüklerini ortayay koymuşlardır. Çünkü temelde aynı durumlar olsa bile en ufak bir değişim bir bakış açısındaki farklılık, konum çok önemlidir ve üniversiteler kendi çözümlerini yaratmayı başarmışlardır (Gürüz, 1992). Savaş sonrası dönemde 1960‟lı yıllarda aşırı öğrenci artışı sonucu bir çok üniversite, kentlerin ölçeğine ve karmaşıklığına erişmiştir. Bu karışıklıklar sonrası “kitlesel üniversite” sorunu karşısında ABD‟de, yeni bir üniversite modeli oluşmuştur. Kerr‟e (1991) göre bunlardan biri “multiversity” denen çoklu üniversiteler diğeri ise “community colleges” veya “junior colleges” olarak adlandırılan “toplum koleji”dir. Bu tipolojilerin ortaya çıkmasındaki amaç, ara kademe meslek insanı yetiştirmektir. ABD‟deki üniversitelerin gelişimine bakacak olursak; 2. Dünya Savası‟nı izleyen yıllarda tüm dünyada üniversitelere damgasını vuran kavram “büyüme” olmuştur. Batı ülkelerinde öğrenci sayılarında o güne kadar görülmemiş bir artış yaşanmıştır (Steiner, 1966). Bu artışların sonucu olarak da yeni yerleşke planlamaları ortaya çıkmıştır. Kerr‟e (1991) göre Amerikan yükseköğretiminin dönüşümünde üç önemli dönem etkili olmuştur. Disiplinler arası ilişkilerin artması ve daha çok önem kazanması sonucu, genellikle bu dönemdeki üniversitelerin bir bütünleşme eğilimi gösterdikleri, yerleşkeleşmenin 1800‟lerin üniversitelerine oranla daha belirgin hale geldiği, bunun bir şekilde kent üniversitelerinin sıkışıklık ve arsa yetersizliği sorunlarına alternatif çözüm gibi kabul 20 edildiği görülmektedir (Türeyen, 2002). Aynı zamanda bu dönemin üniversitelerine mekansal açıdan bir yorum getirmek gerekirse, modülasyon, standardizasyonun önem kazanarak daha geniş mekanlar üzerinde bir yapılaşmaya gidildiği gözlemlenir. 2.2.1.7 Amerika BirleĢik Devletlerinde eğitim mekanlarının tarihsel geliĢimi Aydınlanmanın etkisiyle ortaya çıkan “laiklik” ve “liberallesme” kavramları; kökeni Püriten Kilise okullarına dayanan ve sıkı bir dinsel yapıya sahip ilk Amerikan üniversitelerine girmiştir. Bu gelişme ile eğitimin klasik Avrupa formasyonuna uyumu gerçekleşmiştir. Bir çok yeni kolejin ve büyük özel üniversitelerin kurulması da bu döneme rastlamaktadır. Humboldt Üniversitesi‟nin etkisiyle, 1880 yılında Baltimore‟daki Johns Hopkins Üniversitesi‟nde ilk mezuniyet sonrası okul faaliyete geçmiş ve bu sekilde “araştırma üniversitesi” adı altında yeni bir üniversite türü doğmuştur (Rath,2000; Akt: Sönmezler, 2003). 19. yüzyılın ikinci yarısında ise Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki “Land- Grant” tipi üniversiteler görülmektedir. Bu üniversiteler, bölgelerinin tarımsal ve ekonomik yapısı, sosyal refahı ve sağlık gibi temel sorunlarını ele alarak çözümlemişler; böylece yöre kalkınmasına, dolayısıyla ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bölgenin geliştirilmesine yönelik araştırmalar yapan bu üniversiteler yetişkin araştırmacı grupları kurmuşlar, uzun dönemli planlamalar gerçekleştirmişler, yeterli maddi ve manevi desteği sağlamak için çevredeki ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmışlardır (Gürüz ve diğerleri 1994, Gürüz 2001, Korkut 2001; Akt: Erdem, 2006). • Modern Dönem öncesi etkili olan dönemler sunlardır; Land-Grant Yerleşkeler Beaux Arts Yerleşkeler Eklektisist Yerleşkeler Amerikan yerleşke tipolojisinde, modern dönem öncesinde farklı aşamalar görülmektedir. Bu aşamaları; Land-Grant Yerleşkeler, Beaux Arts Yerleşkeler ve Eklektisist Yerleşkeler oluşturmaktadır. Land Grant yerleşkeleri, “The Morril Land Grant Act” adlı yasa 1962 yılında çıkartılarak, land Grant tipi yerleşkelerin ortaya çıkışına yol açmıştır. Land grant yerleşkeleri sayesinde yükseköğretim ülkenin her bir noktasına yayılmasına fırsat tanımış ve eğitimin her bir bireye her kitleye ulaşmasını sağlamıştır. Aynı zamanda 21 yükseköğretimin bir işlevi olan toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi gerektiği de bu yerleşke tiplerinde önemle üzerinde durulmuştur. Bütün eyalet üniversiteleri, genellikle “ziraat ve mühendislik” alanlarında eğitim-öğretim ve arastırma yapmak, büyüyen endüstriyel toplumun ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere kurulmuştur (Turcan, 1996). Üniversite, genel olarak toplumun değerlerini kendi bünyesiyle bütünleştirebilmiştir. Bu hem özel okullar hem de kamu okulları için geçerlidir. Özel okullar, kendini destekleyen kurumların veya cemaatlerin değerlerini, kamu okulları ise bölgesel veya milli değerleri yansıtırlar. Harvard Üniversitesi gibi ilk yükseköğretim kurumları, doğrudan kilise okulları olarak kurulmuşlardır. Bu dönemde büyük şehirlerdeki, hızlı değişimle ve gelişimlerin etkisinin olumlu yanlarının yanı sıra bazı olumsuz sonuçlarının da olabileceği bilinmekteydi. Büyük şehirlerdeki ve hala büyümeye hızla devam eden yapısının ardından insanların aynı hızda bu büyümeye alışması çok zordu ve bir güvensizlik yaratması beklenen bir durumdu. Yeni nesiller bu değişim karşısında yanlış yönelenebilir ve yozlaşma söz konusu olabilirdi. Tüm bulunmaktadır (Gade, bunlarında 1991, yer seçiminde verilen kararda etkisi s.1082). Amerikan üniversitelerinin dünya yükseköğretimine yaptıkları önemli bir katkı, Amerikalı reformcuların üniversite ve toplum arasındaki bağlantıları öne çıkarmalarıdır (Altbach, 1999). Bu yasa, Amerika‟nın endüstriyel ve tarımsal açıdan hızlı gelişmesi sorununa bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Morrill sayesinde üniversiteler, “beyefendi”, doktor, avukat, rahip ve öğretmen yetiştirmenin ötesinde, mekanik, tarım ve üretimle alakalı bölümler açarak toplumun ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya başlamışlardır. Dahası, bu yasa sayesinde, üniversite toplumun seçkin bir kesimine hizmet etmekten ziyade, tarım ve hayvancılık işleriyle uğraşan kesimleri dâhil her kesimine kapılarını açmıştır. Üniversite sınırları aşılamaz, duvarlarını geçebilen sadece bir kesimin var olduğu bir kurum olmaktan çıkmıştır. Toplumun her kesimi bu eğitimden ve kurumun getirdiklerinden faydalanabilme hakkına sahip olmuştur. Böylelikle müfredatta gerçekleşen değişimlerin yanı sıra, öğrenci profili heterojenleşmiş ve toplumun her bireyi birlikte aynı mekanı paylaşır hale gelmiştir. Üniversitenin hizmet nosyonu ön plana çıkmış ve bu başarısından dolayı Amerikan modeli, dünyaya yayılmıştır. Beaux-Arts yerleşke şemasında ise, birleşitirici ve bütünleştirici planlama öğeleri olarak merkez aksı ve buna bağlı aksiyel simetri, anıtsallık ve geometrik organizasyon öne çıkmaktadır (Sönmezler, 2003). 22 Eklektisist yerleşke yaklaşımında, yerleşkenin bir ölçüde yeniden dışa kapanması anlamına gelen planlama anlayışı mevcuttur. Aynı zamanda bu yaklaşım büyüyen Amerikan kentleri içinde sıkışan üniversitelere daha akılcı arazi kullanımı imkanı sağlamaktadır. günümüz Bu yerleşke türleri koşullarında Land-Grant ile günümüz durumu Yerleşkeleri ile karşılaştırıldığında; yaygınlaşan kent dışı yerleşkelerin oluşumu halen devam etmektedir. Bunun yanında ingiliz kolej tipinde gelişen kent içi yerleşkelerin de giderek arttığı görülmektedir. Avrupa‟ya baktığında ise 2. Dünya Savaşı yine büyük bir önem teşkil ediyor. Soğuk savaşın etkisiyle de 1960 sonrasındaki Amerika‟da görülen hızlı büyüme burada da gözlemleniyor ve ABD‟den esinlenen kitlesel üniversite modeli kullanılıyor Gürüz (1992). Land Grant üniversitelerinin planlamalarında Olmsted, üniversite yerleşkesinin büyük, anıtsal, pahalı binalardan oluşan bir kurgu olmasının tersine, ihtiyaca göre yapılacak ilavelerle genişleyecek, yeşil bir park alanı içerisinde, topografyaya uyumlu, mütevazi binalardan meydana gelmesi gerektiğini savunmaktaydı (Yekrek,1999). Yerleşke kelimesi ilk olarak 18.yy başlarında New Jersey kolejinde kentsel mekanı tanımlamak için kullanıldı. 20.yy da yerleşke kelimesinin anlamı genişledi ve şimdi bir üniversite veya kolejin tüm fiziksel varlığını kapsar hale geldi. Bugün bir yerleşke kütüphaneleri, konferans salonlarını, öğrenci konaklama alanlarını ve park türü yerleşimleri, spor alanlarını içerir. Amerika yerleşkeleri, genellikle, kentin dışında bir üniversite kenti olarak tasarlanmışlardır. Birçok amerikan yerleşkelerinde hakim olan fikir buradan kaynaklanmıştır. Merkezi bir meydan ve bunun etrafına sıralanmış kütüphane, oditoryum, kafeterya ve öğrenci birliği gibi ortak kullanımlar ve dış taraflarda da eğitim binaları yer almıştır. Amerikan yerleşkeleri için bir çok mücadele vardır. Renzo piano:1 yüzyıl önce, bir yerleşkeü tasarlamanın tek yolu güvenlik duygusu veren anıtsal mimariydi. Bugün üniversite yaşamla iletişimde, bu yüzden anlatılacak hikaye bugün tamamiyle farklıdır.Bu daha çok geçirgenlikle ve katılımla ilgilidir. Bugünkü üniversite modeli gerçeklikle daha ilişkilidir. Amerikan yerleşkelerinin son 50 yıldaki alt şehirleşmesini takiben, birçok üniversite ve kolej bu gelişmenin negatif etkilerini azaltmaya hafifletmeye çalışıyorlar. Daha aktif ve bağlı kolej yaşamını desteklemek için daha yoğun yapılaşmayla ve daha çevre dostu (resource efficiency, energy consumption) tavırla etki etmeye çalışarak yaya dostu çevreler yaratıyorlar. Diğer çabalar üniversitenin topluma dönme isteğini yansıtır. Örneğin Calgary üniversitesi kent yerleşkesi girişimiyle şehir merkezini canlandırmak için uğraşıyor. Bu girişim sadece yapı projesi olarak başlamadı, aynı 23 zamanda öğrencileri toplumla, toplumu da öğrencilerle bağlamak için tasarlanan çalıştayları da kapsıyordu. Birçok Amerikan yerleşkesi sürdürülebilir yerleşke gelişimine emanet edilir. Yapıların enerji verimi bu yönde hem yapım maliyetini azaltmak hemde çevreyi geliştirmek için anahtar faktördür. Bazı yeni yapılar çoktan LEED ile bağlantılı olarak inşa edildi. Buna rağmen Avrupa‟ya kıyasla, varolan binaların enerji verimliliğini arttırmak için çok az şey yapıldı ve komforun rolü (ses,temiz hava alışverişi,dolaşımı) çok daha az önemliydi. Buna rağmen, amerikadaki kolej ve üniversite otoriteleri, sürdürülebilir planlama, tasarım ve yapımın ekonomik, sosyal ve çevresel faydalarını göstermek için ideal olarak konumlandıklarının farkındadırlar. Yerleşkeler; geri dönüşüm, ulaşım, enerji koruma ve diğer sürdürülebilir olgular açısından lider rolü üstlenebilecek minyatür şehirlerdir. Kolej ve üniversite yapıları uzun vadeli yatırımlardır. Mekanın esnek kullanımına ihtiyaç artarak belli oluyor. Eninde sonunda, yerleşke; üniversitelerin dğer enstitülerle başarılı bir şekilde yarışmak için en fazla miktarı ve en yüksek beşeri sermaye kalitesini bir araya getirmeye çalıştıkları yerlerdir. Bir yerleşkenin tüm çeşitli bileşenleri-konferans salonları, seminer odaları, yurtlar, gymler ve parklar-daha iyi beşeri sermaye için bulunurlar. İyi kampüs tasarımı en yetenekli fakülte ve öğrencilere anlatmak ve araştırmayı beslemek, geleceklerini korumak için ihtiyaç duydukları bağışı çekmek için Amerikan kolejlerine ve üniversitelerine yardım eder. 2.2.2 Yükseköğretim Kurumlarının Türkiye’deki GeliĢim Süreçleri 2.2.2.1 Türkiye’de yükseköğretimin Cumhuriyet öncesi geliĢim süreci Türkiye‟de yükseköğretim sisteminin gelişimini anlamak için, Osmanlı‟daki eğitim sistemine bakmak bir zorunluluk gibi görünmektedir. Osmanlı‟daki kurumların çoğu Cumhuriyet‟e birer miras olarak kalmıştır. Dolayısıyla, Osmanlı‟daki üniversite anlayışının Cumhuriyet‟le birlikte nasıl devam ettiğini ya da nasıl farklılaştığını görmek açısından tarihe bakmak yararlı olacaktır. Bunun için de, öncelikle “Üniversite kavramı Osmanlı‟da ne zaman ortaya çıkmıştır?”, “Bu üniversite, bugün anladığımız şekliyle bir üniversite midir?” gibi soruların cevaplandırılması gerekmektedir. Osmanlı devletinde bütün öğretim kurumları tek bir isim ve yapı altında toplanmıştır: medrese. Medreseler vakıf kurumu içinde teşkilatlanmış olmakla birlikte, öğretim görevlilerinin, vakfiye şartları dikkate alınarak, merkezi 24 idare tarafından tayin edildiği bilinmektedir. Kadılarda olduğu gibi, müderris tayini de, zaman içinde değişiklikler göstermekle beraber, belli bir sistem içinde kazaskerlerin hazırladığı ve padişahın onayladığı bir işlemle gerçekleştirilmektedir. Görevden alınmaları, teftişleri ve görevleri dolayısıyla sahip oldukları bazı hukuki ayrıcalıklar mevcuttur (Uzunçarşılı, 1988; İpşirli, 1997; Şentop, 2005). Cumhuriyet öncesi veya Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki yükseköğretimin kökleri medreselerdir. Türkler; anayurtları olan Orta Asya‟da İslamiyet‟i kabul etmelerini izleyen yıllarda etkisini, 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar sürdürecek olan eğitim kurumlarını oluşturmaya başlamışlardır. Özellikle islam dini esaslarına uygun bilgilerin öğretildiği medreselerin 10. yüzyılda oluşmaya başladığı, devletin ilerigelenleri ve zengin iş adamlarının kurdukları birer vakıf kurumu olarak gelişimini sürdürmüş oldukları bilinmektedir (Turcan, 1996). 10. yüzyılda medreselerin belirgin bir yapı modeli yoktur. 11. yüzyılda özgün yapım faaliyetleri, 12. Yüzyılın ortalarında Anadolu‟da ilk medrese yapımı başlamıştır. Türk Ansiklopedisi‟ne göre medreseler; Arapça “mekan olarak ders gösterilen yer”dir. Genel olarak, dereceli okulların ortak ismi; özel olarak islam hukuku ve din bilgilerinin gösterildiği öğretim kurumu olarak tanımlanmıştır. İslamiyetin ortaya çıkışından itibaren medreseler, dine ve ilime ait bilgilerin öğretildiği kuruluşlar olarak, Anadolu‟da Cumhuriyete kadar süregelmiştir. Genellikle büyük camilerin yanında inşa edilen medreselerde arapça, ilahiyat, fıkıh, islam felsefesi, tefsir, hadis ve ilm-i maani gibi dini dersler yanında riyaziye, tıp ve astronomi bilgileri de gösterilirdi (Kuban, 1969; Akt: Çınar, 1998). Medreselerin asıl gelişimi Büyük Selçuklular döneminde, vezir Nizamülmülk‟ün (ölüm 1092) öncülüğünde başlamıştır. Kuruculuğunu Nizamülmülk‟ün yaptığı Nizamiye medreselerinin ilki 1065‟te Bağdat‟ta öğretime açılmış, bunu İsfahan, Rey, Nisapur, Merv, Belh, Herat, Basra nizamiyeleri izlemiŞtir (Sakaoğlu, 1991; Akt: Sönmezler, 2003). Bu dönemin ardından, Anadolu‟da 12. Yüzyıldan itibaren geliştiğini gördüğümüz medreseler, plan tasarımı açısından birbirine benzemekle beraber, ortadaki avlunun açık ya da bir kubbeyle örtülü olmasına göre açık ve kapalı medrese diye ikiye ayrılmaktadır (Kuban, 1981; Akt: Turcan, 1996). Geçmişi açık avlulu medreseden önceye dayanan kapalı avlulu medrese tipinin ilk örnekleri, Tokat ve Niksar‟da 12. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan Yağıbasan Medreselerine dayanmaktadır (Kuban, 1981; Akt: Turcan, 1996). Osmanlı‟nın İmparatorluk dönemine gelindiğinde, İstanbul‟un fethi ile medrese yapımının hızlandığı görülmektedir (Turcan, 1996). 18. ve 19. yüzyıllara 25 geldiğimizde ise geleneksel medrese eğitiminden ilk kopuş Osmanlı donanmasının Ege kıyısında Çeşme‟de Rus donanmasınca yok edilmesinin ardından Sultan III. Mustafa tarafından 1773‟te İstanbul‟da Mühendishane-i Berri-i Hümayun‟un kurulmasıyla gerçekleşmiştir (1944 yılında bir yasayla İstanbul Teknik Üniversitesi‟ne dönüştürülmüştür). Bu yükseköğretim kurumlarında çok önemli bir değişimin başlangıcıdır. Bu değişim, yükseköğretimde var olan medreselerin yerine, batıdan yükseköğretim kurumlarının olduğu gibi alınmasıdır. Ayrıca III. Selim‟in 1795‟deki fermanı, öğretim elemanlarının atanmaları için tam zamanlı çalışma, akademik ilerlemelerde yayın ve sınav gereklerini de içine alan usul ve esasları ayrıntılı olarak belirtiyordu. Bu yüzden III. Selim‟in Kanunnamesi, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman‟ın kanunnamelerinden sonra, Türkiye yükseköğretim mevzuatındaki ikinci önemli olaydır (Gürüz, 2001; Akt: Erdem,2005). Osmanlı‟nın modernleşme sürecinin başladığı dönem, 19. Yüzyıl olarak düşünülürse, hukuk ve eğitimdeki değişmeler, bu sürecin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Osmanlı‟nın modernleşme süreci, genel olarak, kendini yeniliklere bütünüyle açmaktan çok, varlığını korumak ve devam ettirmek için yapılmış savunmacı bir yenilik hareketini göstermektedir. Bu nedenle eğitimdeki yeniliklerin de genellikle ilk olarak askeri eğitim alanında yapıldığı göze çarpar. Osmanlılar, Batılılaşma süreci içerisinde kendilerini Batı‟ya karşı çoğu konuda yetersiz görmüşlerdir ve bu durum birtakım yeni düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır. 19. yüzyılda yaşanan Batılılaşma, eğitim kurumlarının gelişimi açısından önemli etkilere sahiptir (Tekeli, 2007; Tekeli & İlkin, 1999). Osmanlı‟daki eğitim sistemi, toplumu eğitmekten çok devleti yönetecek kişilerin eğitimi üzerine kurulmuştur. Bu nedenle devleti yönetecek elitler dışında kalan eğitim kurumları toplumdaki çocukların daha çok dini sosyalizasyonunu sağlamaya yönelik sübyan ve mahalle mektepleridir (Tekeli, 2007). Tanzimat‟tan sonra medrese sisteminin yanında, devletin çeşitli kurumlarına personel yetiştirmek üzere, modern okullar başlanmıştır. Bunların bir kısmı yükseköğretim vermektedir (Ergin, 1940, C. II). Bu okulların çoğu mesleki ve teknik öğretim vermek amacıyla kurulmuştur. 2.2.2.2 Türkiye’de yükseköğretimin Cumhuriyet sonrası geliĢim süreci Türk eğitim sistemi, 1923 yılında Cumhuriyet‟in ilanından sonra uygulamaya koyulan köklü eğitim reformlarıyla tamamen yeniden yapılandırılmıştır. 1924 tarihli 26 “Tevhidi Tedrisat Yasası” bu konuda atılan ilk önemli adım olmuştur. Bu yasayla medreseler kapatılmış, Darülfünun ise „istanbul Darülfünunu‟ adını alarak tüzel kişilik kazanmıştır (Özen, 1999; Akt: Sönmezler, 2003). 19. yüzyıl sonları ve 20. Yüzyıl baslarında kurulan pek çok üniversite bugünkü, İstanbul Teknik ve Mimar Sinan Üniversitesi gibi bazı üniversitelerin özü niteliğindedir diyebiliriz. Ayrıca Türkiye‟de Cumhuriyetten günümüze üç önemli üniversite reformu yapılmıştır. Bu reformların ilki 1933, ikincisi 1946 ve üçüncüsü 1981 reformudur. Hemen her üç reform hareketinde de üniversite ara-üst organları ile üniversite ve fakülte organlarının oluşumu ve görevleri üniversitenin demokratikliği ve özerkliğinin temel kriterleri olarak görülmüştür. 1933 ve 1981‟de üniversite yöneticileri atama yolu ile getirilirken, 1946‟da seçim yolu benimsenmiştir. Özetle söylemek gerekirse kararlarda 1933 Reformu kişilerin, 1946 Reformu kurulların, 1981 Reformu ise Yükseköğretim Kurulu yanında üniversite içinde kişilerin etkin ve ağırlıkta olduğu bir yönetim biçimi getirmiştir (Arslan, 2005) . 2.2.2.3 Üniversiteleri yurt çapına yayma çabaları ve bölge üniversitelerinin Kurulması Üniversiteler, ülke düzeyindeki hizmet ve gereksinmeleri karşılamaya yönelik evrensel özellik taşıyan kurumlardır. Bu nedenle üniversitelerin eğitim ve fırsat eşitliğini gerçekleştirmek amacıyla ülke düzeyine homojen ve dengeli dağılımı sağlamak için, üniversitelerin yerleşmeler hiyerarşisi içinde hangi kademede ve hangi ekonomik temele sahip şehirlerde yer alacağına karar vermek gerekmektedir (Şuben, 1980). Hem Türkiye‟nin nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılamak hem de bulundukları bölgeleri kalkındırması amacıyla “bölgesel üniversiteler” kurulması düşüncesi 1950‟li yıllarda ağırlık kazanmıştır. Bu düşüncenin esin kaynağı Dünya‟da üniversitelerin içinde bulundukları çevreye hizmet götürme düşüncesiyle, 19. yüzyılın ikinci yarısında kurulan, Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki “Land-Grant” tipi üniversitelerdir. Bu üniversiteler, bölgelerinin tarımsal ve ekonomik yapısı, sosyal refahı ve sağlık gibi temel sorunlarını ele alarak çözümlemişler; böylece yöre kalkınmasına, dolayısıyla ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bölgenin geliştirilmesine yönelik araştırmalar yapan bu üniversiteler yetişkin araştırıcı grupları kurmuşlar, uzun dönemli planlamalar gerçekleştirmişler, yeterli maddi ve manevi desteği sağlamak için çevredeki ilgili kuruluşlarla işbirliği 27 yapmışlardır. (Gürüz ve diğerleri 1994, Gürüz 2001, Korkut 2001). Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki “Land-Grant” tipi bölgesel üniversitelerden etkilenerek Türkiye‟de kurulan “bölge üniversiteleri” şunlardır: Üniversite ve Toplum dergisi; Ocak,2005-Cilt 5, Sayı-1 Kaynaklı bilgiye göre: 1955 yılında 6995 sayılı yasayla İzmir‟de Ege Bölgesi‟nin kültürel, endüstriyel, tarımsal ve ticari faaliyetlerive bununla ilgili kurum ve kuruluşlara öncülük etmesi amacıyla “Ege Üniversitesi” kurulmuştur. Yine 1955 yılında 6594 sayılı yasayla Trabzon‟da Karadeniz Bölgesi‟ndeki illerin sosyal ve ekonomik sorunlarına çözüm arayacak, madenleri, enerji kaynakları ve meyveleri bol olan bu bölgeye her yönden öncülük yapacak bir teknik üniversite olarak “Karadeniz Teknik Üniversitesi” kurulmuştur. 31 Mayıs 1957 yılında 6990 sayılı yasayla Erzurum‟da kurulan “Atatürk Üniversitesi” ile Doğu Anadolu Bölgesi‟nin sosyal, kültürel, ekonomik ve teknik bakımdan geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu üniversitede Bir Danışma Kurulu‟nun bulunması öngörülmüş fakat bu kurul hiçbir zaman faaliyete geçirilememiştir. 1970‟lerden sonra Kalkınma planlarındaki öneriler dikkate alınarak hem bölge üniversitesi hem deüniversitelerin yurt düzeyine dengeli dağıtılması amacıyla 1973 yılında Diyarbakır‟da “Dicle üniversitesi”, Adana‟da “Çukurova Üniversitesi”, Eskişehir‟de “Anadolu Üniversitesi” kurulmuştur. 1975 yılında Elazığ‟da “Fırat Üniversitesi”, Samsun‟da “Ondokuz Mayıs Üniversitesi”, Bursa‟da “Uludağ Üniversitesi”, Konya‟da “Selçuk Üniversitesi” kurulmuştur. Korkut‟a (2001) göre Türkiye‟de bölge üniversitelerinin kuruluş gerekçeleri şunlardır: 1. Modern bir kültür şehri yaratmak (Atatürk‟ün, Van Gölü sahillerinde üniversite kurulması görüşü). 2. Bölgenin sosyal, kültürel, ekonomik ve teknik açıdan kalkınmasında rol oynamak (Atatürk Üniversitesi). 3. Bulunduğu bölgenin kültür hayatını, dolayısıyla modern yöntemlerle çalıştırma imkânlarını ve refahını yükseltmede doğrudan etkili olmak (Ege Üniversitesi). 4. Uluslararası bilgiyle yetinmeyip, özellikle doğal kaynakları, mahalli imkânları incelemek, halkın özel yeteneklerini de ele alarak, şimdiye kadar değinilmemiş ekonomik sorunları çözmeye çalışmak (Karadeniz Teknik Üniversitesi). 28 5. Çevreyi kültürel ve ekonomik yönden inceleme, çevreyi laboratuar olarak kullanmak suretiyle bölge kalkınmasına katkıda bulunmak (Dicle Üniversitesi). Bölge üniversitelerimiz bilim tarihimize bölgesel ve ulusal düzeydeki çalışmalarıyla önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Üniversitelerin, bölgelerin ve kentlerin gelişmesine katkıda bulunacağı bilinen bir gerçek olmakla birlikte, yeni açılan bir üniversitenin, beklenen performansı gösterebilmesi için, gerekli koşulları sağlaması zorunluluktur. Tarımın, endüstrinin geliştiği ya da gelişmesine elverişli olduğu bölgelerde bu dallarla ilgili fakültelerin açılmasının, üniversitenin bu dallardaki araştırma işlevini kolaylaştıracağı düşünülebilir. Ayrıca üniversitenin kuruluş ve işleyişi sırasında ihtiyaç duyulacak maddi fedakarlıkları kolaylıkla yapabilen kentlerle, öğretim üyelerinin ekonomik ve sosyal hayatta ek görevler yüklenerek daha fazla yararlı olabilecekleri yerler tercih edilebilir (Keleş, 1972). Aslında bu noktada görüyoruz ki kent ölçeğindeki yerleşme stratejisinin kararlarına gelmeden önce çok daha etkili ve önemli verilmesi gereken kararlar vardır. Bahsedilen aktif ilişki ve etkileşim beklenildiği gibi sadece kent merkezine uzaklık,dışarı açıklık ve kapalılıkla bağlantılı değil, ondan bir önceki aşamada ülke ve bölge bazındaki ihtiyaçların, verilerin, coğrafi, ekonomik kriterlerin doğru değerlendirilerek yerleşim seçimleri yapılarak sağlanmaktadır. Sadece sosyal ve kültürel ilişkiler sağlanarak kentli ve üniversite yapısı ve öğrenci arasındaki bağ sağlanamaz, nasıl üniversitenin fiziksel varlığını kentliye bir imkan olarak sunuyorsak; üniversiteye ve öğrenciyede en büyük ihtiyacı olan aldığı teorik eğitimi gerçek hayatta görmesini sağlamak için doğru seçimlerle kenti bir laboratuvar gibi kullanmasını sağlayacak koşullarda kente ve öğrenciye bir sıkı bağ daha katacaktır.Büyük kentler etrafındaki küçük uydu şehirlerde üniversitelerin yer alması temelde büyük kentlerde yer almasından farklı bir çözüm olarak düşünülmeyebilir. Çok büyük şehirlerdeki yığılmanın artmasını önleyen, diğer taraftanda üniversite büyük şehir ilişkilerinin faydalarının devamını sağlayan bir çözümdür (Tekeli ,1972). Tüm bu bilgilerin ışığında ,üniversitelerin yer seçimi kavramını, ülke ve bölge çapındaki dağılımları ve arazinin belirlenmesi olarak öncelikli iki aşama olarak kabul etmek mümkündür. Öteki tarafta, yeterli incelemeler yapılmadan, faktörler gözetilmeksizin sadece maliyet durumları dikkate alınarak alınan kararlar sonucunda üniversite –kent ilişkisinde istenilen sonuca ulaşamamak şaşırtıcı olmadığı gibi olumsuz sonuçlar vermeside beklenir. 29 2.2.2.4 Türkiye’de yüksek öğretim kurumunun dönemleri 2.2.2.4.1 1950-1980 döneminde üniversiteler Türkiye‟de1950 yılına kadar üniversite birimi olarak sadece İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi bulunmaktadır. Bu dönemin ardından 1955-1957 yılları arasında çok geniş kapsamlı bir eğitim hamlesi yapılarak İstanbul ve Ankara dışındaki yerleşmelere de üniversiteler kurulmaya başlanmıştır. İlk etapta bölgelerin önemli merkezlerinin tercih edildiği gözlemlenmektedir. Karadeniz Bölgesi - Trabzon‟da, Ege Bölgesi-İzmir‟de ve sonra ise Doğu Anadolu Bölgesi - Erzurum, Güney Doğu Anadolu Bölgesi - Diyarbakır, Akdeniz Bölgesi Adana ve İç Anadolu Bölgesi - Eskişehir. Bu dönem Türkiye‟de nüfus artışının çok yüksek olduğu bir dönemdir. Çizelge 2.1: 1950-1980 Döneminde Üniversiteler ÜNĠVERSĠTE A I Karadeniz Teknik Üniversitesi Ege Üniversitesi At türk Üniversitesi Dicle Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi İnönü Ünivers tesi Fırat Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Selçuk Üniver itesi Uludağ Üniversitesi Erciyes Üniversitesi BÖLGE ġEHĠR YILI Karadeniz Ege Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Akdeniz İç Anadolu İç Anadolu Doğu Anadolu Doğu Anadolu Karadeniz İç Anadolu Marmara İç Anadolu Trabzon İzmir Erzurum Diyarbakır Adana Eskişehir Sivas Malatya Elazığ Samsun Konya Bursa Kayseri 1955 1955 1957 1973 1973 1973 1974 1975 1975 1975 1975 1975 978 Kırdan şehre göç olayının da başladığı bir dönemde kurulan bu üniversiteler ile bu şehirlerimiz, yüksek öğrenim yapmak isteyenler veya çocuklarına yüksek öğrenim yaptırmak isteyen aileler için de bir çekim merkezi olmuşlardır. Bu dönem aynı zamanda, ülkenin çeşitli yerlerinden üniversite eğitimi almak için büyük şehirlere gelen genç nüfusun mezun olduktan sonra iş imkânlarının da bu büyük şehirlerde olmasından dolayı, bu şehirlere yerleştikleri dönem olmuştur. Ankara ve İstanbul dışında kurulan üniversitelerin, kurulduğu şehirlerin büyük bir kısmı, bölgelerinde bir üst merkez olan ya da bir üst merkez olmaya aday olan şehirlerdir. Bu şehirlerin merkeziyet güçlerinin pekişmesi ve bir bölge şehri olma hüviyetlerinin gelişmesi, bölgenin kaynaklarının akılcı ve verimli bir şekilde değerlendirilmesine katkı 30 sağlanması, aynı zamanda yöre insanlarının yüksek öğretimden faydalanması bu üniversitelerin belli başlı kuruluş amaçlarıdır. 1973 yılından 1980 yılına kadar geçen süreçte de Türkiye‟de farklı bölgelerde bulunan şehir merkezlerinde yeni üniversiteler açılmaya devam etmiştir. Bu merkezler aynı zamanda içinde bulundukları bölgelerin gelişimine katkı sağlayacak, çevrelerinde bulunan diğer şehirlerin gelişimini etkileyecek merkezler olarak düşünülmüştür (Sargın,2007). 2.2.2.4.2. 1980-1990 döneminde üniversiteler Aynı günde 5 ayrı şehrimizde 5 üniversite kurulmuştur. Bu üniversiteler daha önce faaliyet gösteren ve farklı oluşumlara sahip akademi, yüksek okul gibi fiili hayatta var olan kurumların bir çatı altında birleştirilmesi olayıydı. Bu sekiz üniversiteden beşinin üç büyük şehirde kurulmuş olması zaten dengesiz olan dağılımın daha da dengesiz bir hal almasına sebep olmuştur. Bu durum yüksek öğretim hizmeti verme konusunda büyük şehirlerin üstünlüğünü pekiştirmiş ve ülke çapında bozuk olan dengenin, büyük şehirler lehine daha da bozulmasında etkili olmuştur. Bu süreçte özellikle Van‟da, Edirne‟de ve Antalya‟da kurulan üniversiteler orta büyüklükteki şehirlerde kurulan üniversiteler olarak önem taşımaktadır (Sargın,2007). Çizelge 2.2 : 1980 - 1990 Döneminde Üniversiteler ÜNĠVERSĠTE ADI BÖLGE ġEHĠR YILI Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Antalya 1982 Dokuz Eylül Üniversitesi Ege İzmir 1982 Trakya Üniversitesi Marmara Edirne 1982 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doğu Anadolu Van 1982 Gaziantep Üniversitesi Güneydoğu Anadolu Gaziantep 1987 2.2.2.4.3 1990 sonrası üniversiteler 1992 yılı Türkiye‟de 24 üniversitenin bir günde kurulduğu yıl olması açısından önemlidir. Kurulan bu üniversitelerin bölgesel dağılımına baktığımızda; Marmara Bölgesi‟nde 6 üniversite, İç Anadolu Bölgesi‟nde 3 üniversite, Karadeniz Bölgesi‟nde 2 üniversite, Akdeniz Bölgesi‟nde 4 üniversite, Ege Bölgesi‟nde 7 üniversite, Doğu Anadolu Bölgesi‟nde 1 üniversite ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde 1 üniversitenin bulunduğu görülmektedir (Sargın,2007). 31 Çizelge 2.3: 1990 Sonrası Üniversiteler ÜNĠVERSĠTE ADI BÖLGE ġEHĠR YILI Abant İzzet Baysal Üniversitesi Adnan Menderes Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Balıkesir Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi Harran Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kafkas Üniversitesi K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Mersin Üniversitesi Muğla Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi Niğde Üniversitesi Pamukkale Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Karadeniz Ege Ege Marmara Ege Marmara Ege Karadeniz Güneydoğu Anadolu Ege Doğu Anadolu Akdeniz İçanadolu Marmara Akdeniz Ege Akdeniz İçanadolu Ege Marmara Akdeniz Karadeniz Bolu Aydın Afyon Balıkesir Manisa Çanakkale Kütahya Tokat Şanlıurfa İzmir Kars Kahramanmaraş Kırıkkale Kocaeli İçel Muğla Hatay Niğde Denizli Sakarya Isparta Zonguldak 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 2.2.2.4.4 2006 dönemi üniversiteler Türkiye‟nin farklı bölgelerinde 15 üniversite kurulmuştur. Her ne kadar bu üniversitelerin kurulduğu şehirlerde başka üniversitelere bağlı fakülte ve yüksek okullar bulunsa da, bu çekirdek nüve üzerine gelişmenin çok daha hızlı ve kapsamlı olacağını, diğer üniversitelerin gelişim süreçlerine bakarak iddia edebiliriz. Yeni kurulan üniversiteleri kuruldukları şehirler açısından değerlendirdiğimizde; hepsinin 50.000 ile 120.000 arasında nüfusa sahip olan orta büyüklükteki şehirlerde olduğunu görmekteyiz. Hatta neredeyse yarısını 50.000 ile 75.000 arası nüfusa sahip olan şehirler oluşturmaktadır (Sargın,2007). Üniversiteleri bölgeler ve kentler arasındaki gelişmişlik farklarını gidermek amacıyla kullanabilecek bir araç olarak kabul eden bu yaklaşıma da uygun olarak; 2006 yılından itibaren ülkemizde çok hızlı bir üniversiteleşme hareketi yaşanmış ve üniversitesi olmayan kent kalmamıştır. Yeni açılan bu üniversiteler, orta ve uzun vadede kuruldukları kentlerin ekonomileri için önemli kazanımlara yol açacaklardır. 2008 yılında patlak veren küresel ekonomik krizin etkilerinin en ağır biçimde hissedildiği ve toplam talebin önemli ölçüde 32 azaldığı bir ortamda, görece esnek olmayan üniversite kaynaklı harcamalar kent ekonomileri için önemli bir enjeksiyon kaynağıdır. Çizelge 2.4: 2006 Dönemi Üniversiteler ÜNİVERSİTE ADI BÖLGE ŞEHİR YIL Adıyaman Üniversitesi Aksaray Üniversitesi Amasya Üniversitesi Bozok Üniversitesi Düzce Üniversitesi Erzincan Üniversitesi Giresun Üniversitesi Hitit Üniversitesi Kastamonu Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Namık Kemal Üniversitesi Ordu Üniversitesi Rize Üniversitesi Artvin Çoruh Üniversitesi Batman Üniversitesi Bilecik Üniversitesi Bingöl Üniversitesi Bitlis Eren Üniversitesi Karabük Üniversitesi Güneydoğu Anadolu İçanadolu Karadeniz İçanadolu Karadeniz Doğu Anadolu Karadeniz Karadeniz Karadeniz Akdeniz Marmara Karadeniz Karadeniz Karadeniz Güneydoğu Anadolu Marmara Doğu Anadolu Doğu Anadolu Karadeniz Adıyaman Aksaray Amasya Yozgat Düzce Erzincan Giresun Çorum Kastamonu Burdur Tekirdağ Ordu Rize Artvin Batman Bilecik Bingöl Bitlis Karabük 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2006 2007 2007 2007 2007 2007 2007 Kırklareli Üniversitesi Muş Alparslan Üniversitesi Nevşehir Üniversitesi Osmaniye Üniversitesi Marmara Doğu Anadolu İçanadolu Akdeniz Kırklareli Muş Nevşehir Osmaniye 2007 2007 2007 2007 Sinop Üniversitesi Bartın Üniversitesi Gümüşhane Üniversitesi Iğdır Üniversitesi Tunceli Üniversitesi Yalova Üniversitesi Şırnak Üniversitesi Karadeniz Karadeniz Karadeniz Doğu Anadolu Doğu Anadolu Marmara Doğu Anadolu Sinop Bartın Gümüşhane Iğdır Tunceli Yalova Şırnak 2007 2008 2008 2008 2008 2008 2008 2.2.3 Anadolu’da Analizi ve Batı’da yükseköğretimin geliĢim süreci karĢılaĢtırmalı 2.2.3.1Anadolu’da medreseler dönemindeki mekanlar Anadolu ve Batı da yüksek öğretimin gelişimi ve bu gelişimin mekanlardaki yansımalarını karşılaştırmalı olarak incelemek gerekirse Anadolu‟da İslamiyet‟in ortaya çıktığı döneme gtmek doğru olacaktır. Bu dönemde medreseler oluşmaya 33 başlamıştır ve öte yandan Türklerin 1021 yılında Anadolu‟ya gelmesiyle de medreseler Anadolu‟da yayılmaya başlamıştır. İlk olarak XII.yy‟da Zinciriye medresesi Artukoğulları tarafından Mardin‟de kurulmuştur.Zinciriye medresesi Açık avlulu medrese tipidir. İki avlulu ve iki katlı olup, avlunun dışında kalan mekanlarla iyice yayılmış, dilimli kubbeleriyle uzaktan dikkati çeker. ġekil 2.4:Zinciriye Medresesi planı (Url-4) 1157 yılında Niksar‟ da Yağıbasan medresesi kapalı avlulu medreseler olarak Danişmendoğulları tarafından kurulmuştur. Tokat ve Niksar Yağıbasan Medresesi, Kayseri‟deki Kölük Camii Medresesi söz konusu bu mimarinin en tutarlı yapılarıdır ve bu medreseler, Anadolu‟da kubbeli medrese tasarımının gelişmesinde öncü olmuştur. ġekil 2.5:Tokat Yağıbasan Medresesi planı (Url-5) ġekil 2.6 : Beyazıd Külliyesi, Edirne, 1484-1488 (Url-6) 34 1224 yılında ise Selçuklular tarafından Isparta‟da kurulmuş olan Ertakuş medresesi ise kapalı avlulu medrese tipidir. Ortada dört sütuna oturan oval merkezi kubbesi, yanlarda revakları ve bitişiğindeki kümbeti ile değişik bir uygulamadır. ġekil 2.7 :Isparta, Atabey, Ertokuş Medresesi (Url-7) İki eyvanlı medrese sivri kemerli, tonozlu revaklarla doğudaki yazlık dershane eyvanı ile yanındaki klasik dershane ve hücrelerden meydana gelmiştir. Medrese avlusunun sağ ve solunda sekizerden on altı hücre bulunmaktadır. Giriş eyvanının karşısına büyük bir eyvan yerleştirilmiştir. Baş eyvan denilen bu bölümün sağında iç içe bölmeli bir kısım ile türbe girişi ve salonda kare planlı dershane bölümü bulunmaktadır. Batı yüzünün köşelerine de kuleler yerleştirilmiştir. Osmanlı dönemine geçildiğinde ise ilk Osmanlı medresesi Orhangazi tarafından 1331 yılında bir kilisenin medreseye dönüştürülmesi ile meydana gelmiştir. İlk Osmanlı Medreseleri deyince Osmanlı Devleti'nin ilk medresesi olan İznik'te Orhan Gazi Medresesi'nden Sultan II. Murat devrinin sonuna kadar kurulmuş olan medreseler anlaşılır. Osmanlı Devletinde daha kuruluş devrinden itibaren başlayan kültür hareketleri çeşitli safhalar geçirmiştir. İznik'de ikinci medrese Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa tarafından kurulmuştur. Süleyman Paşa da medresesine İznik şehrinde bir bostan, kale içinde bir bağ ve kuyunun gelirini vakıf olarak tahsis etmişti. Orhan Gazi zamanında İznik'te kurulan bir başka medrese ise Mevlana Alaaddin Medresesi'dir. İznik medreselerinden başka Osmanlılar diğer şehirlerde de medreseler vücuda getirmişlerdir. Nitekim Orhan Gazi Bursa'nın fethini takiben burada bulunan şehrin en büyük manastırını medreseye çevirdiği gibi (Manastır Medresesi) ayrıca 1335 de şimdiki Orhan Camii'nin yanında iki medrese daha yaptırmış ve her iki medreseye de vakıflar tahsis etmişti. Öte yandan Bursa'da daha bir çok medrese inşa edildiğini görmekteyiz. 1463-1471 tarihleri arasındaki medreseler Fatih medreseleri/Sahn-I Seman medreseleridir. 1471 yılında Fatih 35 külliyesi İstanbulda Fatih sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha sağlıklı ve başarılı olabilmesi için devlet merkezi buraya nakledilir. Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla açılıp çoğalmasına sebep olur. Zira biraz önce de görüldügü gibi herkesten önce devletin başında bulunanlar, bulundukları yerlerde eğitim kurumu açmayı bir gelenek haline getirmişlerdi. ġekil 2.8 :Fatih Külliyesi Planı (Url-8) Böyle bir anlayıştan dolayıdır ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulunduğu yer, ilmî faaliyetlerin en çok yoğunlaştığı merkez oluyordu. Nitekim İstanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan "Sahn-i Semân" medreseleri ön plana geçtiler. Fatih Kanunnâmesinde "Sahn-i Semân" diye meşhur olan medreselere vakfiyesinde "Medâris-i Semâniye" denilmektedir. Fatih külliyesi kurulunca sekiz büyük medreseye "sahn" adı verilmişti. Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapça vakfiyede bulamıyorsak da Fatih'in tashihinden ve külliye müderrislerinin tedkikinden geçen meşhur kanunnâmede bu tabiri görüyoruz. O halde bu tabir, Fatih'ten günümüze kadar gelmektedir. Fatih külliyesi büyük medreselerinden her birini mâna itibariyle birer fakülte sayabiliriz. Vakfiyelerinde buralara aklî ve naklî ilimlerde mütehassis müderrislerin (profesör) tayin olunacağı açıkça belirtildiğine göre buralarda tip, fikih (Islâm hukuku), hey'et (astronomi) ve ilâhiyat okutuluyordu. Bu büyük medreselerin odalarında birer yüksek ilim talebesi (danişmend) oturuyordu. Bunlar, seviyesi 36 yüksek dersleri okuyunca branşlarına göre daha sonra hekim (doktor), fakih, fen adamı, maliye ve devlet memuru oluyorlardı. Bu sahn medreselerine musila-i sahn olan Tetimmeler de, adeta bugünkü lise tahsilini bitirerek geldiklerine göre Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yüksek bir tahsil derecesini gösteriyordu. Osmanlı medreselerindeki eğitim ve öğretim usulü, diğer İslâm devletlerinde olduğu gibi bir metod takip etmiş olup, medreselerin sayıları arttıkça bunlar da derece ve sınıflarına göre bir düzene tabi tutulmuşlardı. 15.yy yapısı olan Beyazıt külliyesi çağdaş yerleşkeleşmenin başlangıcıdır. Cami+hastane+tıp +yemekhane fonksiyonları beraberdir. Caminin yapımına, Sultan II. Beyazıt tarafından 1500 yılında başlanmış olup inşa 5 yıl sonra 1505 yılında tamamlanmıştır. Osmanlı‟daki diğer külliyelerin aksine, külliyeyi oluşturan yapılar, Beyazıt Meydanı‟nda dağınık şekilde konumlanmıştır. Beyazıt Külliyesi, bir cami, imarethane, sıbyan mektebi, tabhane, medrese ve hamam yapılarından oluşmaktadır. Külliyenin imarethane ve kervansarayının bugüne ulaşan kısmı Beyazıt Devlet Kütüphanesi tarafından kullanılmaktadır. Eskiden medresenin giriş kapısının sağında dikdörtgen şeklinde bir havuz bulunmasından dolayı, buraya halk arasında havuzlu medrese denilirdi. Daha sonra abidenin önü açılırken bu havuz toprakla doldurulmuştur. 1488 yılında Edirne‟de kurulan II.Beyazıd Külliyesi de bu dönem için farklılık arzeden yapılardan biridir. İçerisinde tıp medresesi ve darüşşifa bulundurmasıyla o dönemin bir adım ilerisine giden bir yol açmıştır (Url-9). Tunca Nehri kıyısında bulunan külliye Edirne'nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır. Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı külliyenin mimari Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür. Cami'nin batısında Darüşşifa ve Tıp Medresesi bulunmaktadır. Darüşşifa büyük kubbeli bir bölüm ve çevresindeki altı küçük kubbeli oda ve beş sedirli sofadan oluşmaktadır. Ortası açık büyük kubbenin altında şadırvan vardır. Padişah II.Beyazıd tarafından kurulan bu külliyenin (sitenin) temel amacı Edirne'yi bir Darüşşifaya(Hastaneye) kavuşturmaktır. Sitenin ana merkezi Darüşşifa olup; Tabhane (Misafir ve Dinlenme Yeri), Tıp Medresesi (Temel Bilimler Fakültesi), Cami, İmaret (mutfak, yemekhane, depo,) Köprü, Hamam, Un Değirmeni, Su Deposu, Sübyan Mektebi, Mehterhane, 37 Muvakkithane (günün saatlerini ve takvimini bildirir) gibi üniteler Darüşşifayı destekleyen sosyal, dini ve kültürel nitelikli yerlerdi. ġekil 2.9:Beyazıt Külliyesi (Url-11) 1550-1557 yılları arasında kurulanlarsa Süleymaniye medreseleri denir. Osmanlı Devleti'nin ilk tıp okulu Darüttıp Süleymaniye medreselerinde yer almıştır. Tıbbi bilgilerin uygulamalarının yapıldığı Darüşşifa ve diğer bazı bölümler: Darülakakir (Eczane), Darüzziyafe, Tabhane ve İmarethane ilk kez Süleymaniye medreselerinde yer almıştır. Süleymaniye Medreseleri kesme taştan, avlu etrafında sıralanmış medrese hücreleri ile dershaneden meydana gelmiştir. Simetrik düzende bir iç avlu ile birbirlerinden ayrılan Salis ve Rabi medreseleri Osmanlıların yapmış olduğu medreseler içerisinde mekân yönünden en zengin kuruluşlardır. Bu medreseler kare planlı bir avlunun çevresinde, kare planlı olarak yapılmışlardır. 20 medrese hücresi önlerindeki kubbeli revakların arkasına simetrik olarak sıralanmıştır. Rabi ve Salis medreseleri birbirine simetrik düzende yerleştirilmiştir. ġekil 2.10:Süleymaniye Külliyesi (Url-12) 38 Süleymaniye Külliyesi‟nin Haliç cephesini oluşturan, yan yana ve eş planlı inşa edilmiş medreselerdir. Adları olan Rabi ve Salis, Arapça üçüncü ve dördüncü anlamına gelir. Sinan‟ın klasik medrese planını Haliç‟e bakan eğimli arazi için yeniden kurgulaması medreseler içinde eşsiz birer iç avlu ortaya çıkarmıştır (Url-13). 1773 yılında Mühendishane-i Bahri Hümayun denizcilik okulu İstanbulda Sultan III.Mustafa tarafından kurulmuştur. Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, Osmanlı İmparatorluğudöneminde, tersane ve donanmanın geliştirilmesi ve de tersane halkının eğitilmesi amacıyla III. Mustafa döneminde teknik okuldur. .Mühendishane-i Berri-i Hümayun Sultan III.Selim tarafından İstanbul‟da yaptırılmıştır ve haritacılık ve gemi inşaatı okuludur. 1933 yılında İstanbul Darülfünunu‟nun kapatılması ve yerine M.E.B (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı Avrupa üniversiteleri tarzında yeni bir üniversitenin kurulmasına ilişkin kanun kabul edilmiştir. Bu üniversite Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane veya İstanbul Darülfünunu 1900 yılında II. Abdülhamit‟in iradesiyle kurulmuştur. 1933 yılında gerçekleşen reformuyla İstanbul Üniversitesi‟ne dönüştürülmüştür. Tüm bunlar Anadolu‟da yaşanırken Batı‟da ise bulundukları coğrafya, din, sosyal hayata göre değişen başkalaşan başka türlü bir eğitim hayatı ve eğitim mekanları mevcuttu. 2.2.3.2 Batı’da yükseköğretimin baĢlangıcındaki mekanlar 2.2.3.2.1 Bologna üniversitesi Bologna Üniversitesi, 1088 yılında kurulmuş olarak Avrupa‟ın en eski üniversitesi yani yüksek öğretim imkanı veren kurumudur.Bologna üniversitesi‟nin bir önemli özelliği de daha önce bahsedildiği üzere öğrenci odaklı bir yönetim söz konusuydu ve laik bir biçimde yönetilmekteydi. Finansman, meslek eğitimi almak isteyen öğrenciler tarafından sağlanmaktaydı. Avrupa‟nın en eski üniversitesi olarak bilinen Bologna Üniversitesi, 1088 yılında kurulmuş olmakla beraber, mesleki eğitim görmek isteyen öğrenciler tarafından finanse edilmektedir (Gürüz, 1994) . Milano ve Torino‟yla beraber İtalya‟nın en kalburüstü şehirlerinden birisi olan Bolonya, eski bir ulaşım merkezi ve gelişmiş sanayisi ile de bu seviyesini hep korumuş. Bolonya, pek çok yönden bir üniversite şehri olarak adlandırılabilir. Heryeni eğitim döneminde şehrin nufüsü ciddi oranda artmaktadır, sokaklarında herhangi bir Avrupa şehrinde görebileceğinizden çok daha fazla geç insan dolaşmaktadır, bundan şehir merkezinin çok büyük olmaması da etken olabilir ayrıca üniversitenin kurulum şeması ve şehrin içindeki konumu bakımındanda bakıldığında Bologna‟nın bir üniversite kenti 39 olmasına şaşırmamak gerek. Üniversite, kent, halk ve öğrenci ilişkisi bir çok etkeni sağlamasıyla başarıyla kurulmuş bir şehirdir. Üniversite kentleri özel kentlerdir. Kent küçükse, bu özelliğini daha net bir şekilde görürsünüz. Ortalık genç insanlarla doludur, hayatın önemli bir kısmı onlara göre ayarlanmıştır. Bologna hâlâ küçük bir kent, onun için de burada üniversitenin yerini her an hissediyorsunuz. ġekil 2.11: Bologna Şehir Planı, (Sönmezler,1995) 2.2.3.2.2 Paris üniversitesi ġekil 2.12: Paris Şehir Planı, (Sönmezler,1995) 1160 yılında kurulan ve çekirdeğini Notre DamePiskoposluk Okulu‟nun oluşturduğu Paris Üniversitesi‟nin amacı ruhban sınıfı yetiştirmekti ve Katolik Kilisesi tarafından finanse edilmekteydi. Bu nedenle Paris Üniversitesi öğretmenlerin yönetiminde olan bir kurumdu (Gürüz, 1994). Bunların yanında Paris Üniversitesi‟nde fakülteler özerktiler ve meclisleri vardı. Fakülte meclisleri, yöneticileri onaylar, atamalarını gerçekleştirir, gerektiğinde onların uygulamalarına karşı koyardı. 13. yüzyılın 40 sonlarına doğru Paris Üniversitesi‟nde fakülteler dekan seçiyorlardı. Başlangıçta rektör, öğrenci temsilcisiydi ve tek basına bütün üniversiteyi temsil etmiyordu. 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren rektör, felsefe fakültesinin en yüksek konumundaydı ve zamanla diğer fakülteler tarafından da tanınarak 14. yüzyıla girildiğinde bütün üniversitenin yöneticisi durumuna gelmişti (Nitschke, 1970). 2.2.3.2.3 Ġngiliz üniversiteleri İngiliz üniversiteleri, bir şehir üniversitesinden çok bir üniversite şehri karakterini kazanmışlardı ve şehre kazandırdıkları canlılıkla şehrin varlığını belirleyen bir nitelikleri bulunmaktadır (Şuben,1980). İngiliz üniversiteleri diğerlerinden farklı olarak ,üniversite ve halk arasında başka türlü bir ilişki oluşturmuştur. Sosyal, kültürel, ekonomik bağların , bilgi yayımının, meslek edinmenin dışında halk ve öğrenciler arasında çok daha insani ve sosyal ilşkiler ortaya çıkmıştır. Öğrenciler halkla birlikte yaşar ve hatta birlikte konaklarlar. Halk evlerini öğrenciye açmıştır. Birbirlerini kabulleniş ve birbirlerine entegre olmaya meyilli tutumlarıyla bir dönem başlatmış ve yeni bir kavram oluşturmuşlardır. Öğrenciler şehirdeki evleri kiralamaya başlamışlardı. Bu binalar genellikle kapalı avlulu ve çeşitli kolej işlevlerini kapsamaktaydılar. Böylelikle şehirde kurulan bir üniversiteden çok, üniversite şehir karakteri kazanmıştır ve şehirde varlıklarını o şehre ve halka sağladıkları canlılıkla ortaya koyarlar. İngiliz üniversitelerine örnek olarak New College gösterilebilir. Oxford'daki kolej binaları, New College (1379) ile başlayan, orta avlulu plan şemasının çeşitlemelerinden oluşan bir mimari gelenekle, değişik dönemlerin mimari üsluplarını yansıtmalarına rağmen güçlü bir birliktelik oluşturarak günümüze kadar hayatta kalabilmişlerdir. Orta avlulu plan şeması binaların arazi çevresince inşa edilmesi ile oluşturulduğundan azami arazi kullanımı sağlanabilmekteydi (Turner, 1990). Başlangıçta halkla birlikte yaşayan öğrenciler zaman içerisinde birlikte konaklamaya başlamışlardır ve bu yöndeki ihtiyaçlarını binalar kiralayarak çözmüşlerdir. Bu binaların genel özellikleri içerisinde, kapalı avlulu olamalarını ve çeşitli kolej işlevlerini kapsamaları sayılabilirdi. Bu duruma en önemli örnek Oxford‟da kurulan New College gösterilebilir. Fiziksel yerleşim yönünden gelişimlerine bakıldığında, İngiltere‟deki ardışık, iç avlulu yapı komplekslerinin zaman içinde tekrarlanmaları ile üniversite yerleşkelerinin oluştuğu görülür. Güvenlik, finansman gibi nedenlerle şehrin merkezinde yer alan üniversiteler, şehrin iş, ticaret, yaşama kısımlarının 41 dağılışını, birbirleriyle ilişkisini etkileyen ve şehir planına yön veren bir karakter taşımaktaydılar. Diyebiliriz ki Ortaçağ‟ın şehir üniversitelerinin sık dokulu ve içe dönük yapısal özellikleri vardı. 1500-1800 yılları arasında kilisenin üniversiteler üzerindeki etkisi azalır. 1800‟lerde bilimlerin gelişmesi ve çeşitli uzmanlık alanlarına ayrılması doğrultusunda, çeşitli bilim dallarının kendi kendine yeterli birimler şeklinde kurumsallaşmıştır. İngiltere de ortaya çıkan ardışık, iç avlulu yapı kompleksleri ihtiyacın artmasıyla birlikte zaman içerisinde sayıları artar ve birbirlerini tekrarlarlar ve doğal süreç içerisinde yerleşkelerin meydana geldiği görülür. Ortaçağ şehir üniversitelerinin sık dokulu ve içe dönük yapısal özellikleri vardı. Güvenlik, finansman gibi nedenlerle şehrin merkezinde yer alan üniversiteler, şehrin iş, ticaret, yaşama vb. kısımlarını dağılışını, birbiriyle ilişkisini etkileyen ve şehir planına yön veren bir karakter taşımaktaydılar. Ortaçağ‟da bilgi ve eğitim kişilere bir itibar sağlasa da , dini baskılar yüzünden bilimsel araştırma yapılamıyor ve öğrenim teorik bilgilere dayanıyordu. Bu durum Rönesans, Reform ve dini otoritenin sarsılmasına kadar devam etmiştir (Yekrek,1999). ġekil 2.13 : New college,Oxford,1465,14.yy avlu, (Turner,1984) 1500-1800 yılları arasında kilisenin üniversiteler üzerindeki etkisi azalır. 1800‟lerde bilimlerin gelişmesi ve çeşitli uzmanlık alanlarına ayrılması doğrultusunda, çeşitli bilim dallarının kendi kendine yeterli birimler şeklinde kurumsallaşmıştır. Üniversitenin şehirdeki değişen rolü Avrupa ve Amerika‟da tartışma konusudur. Büyük ve küçük şehirler; üniversiteler ve kolejlerin şehrin sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamının merkezi olarak görüldüğü bilim şehirleri olarak 42 kendilerini yeniden buluyorlar. Şehirlerinin gelişimlerinde, kurulan kent üniversiteleri yeni yollar buluyorlar. Yerleşke planlama, daha önceki şehirler ve üniversitelerinin arasındaki simbiyotik ilişkilerine göre daha iyi bir anlayışla idare edilirler. Eğer üniversiteler tek parça kalıyorsa ve kültürel yerleşimlerinden ayrılıyorsa, üniversitelerden daha fazla başarılı olması beklenemez. Öğrencileri ve bilim adamlarını çekmek ve tutmakta artan bir zorluk yaşayacaklar ve sosyal ve akademik yaşamı karıştırılması ve daha işbirlikçi, informal öğrenime yönelik ortaya çıkan trendlerle çınlayan bir öğrenim çevresi geliştirmekte başarısız olacaklar. Avrupa‟nın kültürel geleneğinin zenginliği, kültürel, entellektüel ve sosyal önemini yayan üniversite çevreleri yaratmak için fırsat sağlar. Bu durum kent planlamasına ve üniversite planlamasına dikkatlice entegre edilmiş bir yaklaşım gerektirir. Yerleşkelerin çok hala ana bir yerleşimde kümelenmiş veya bağlı bileşenler şeklindeyken, kolejlerin şehirle entegre olduğu Cambridge veya Oxford gibi eski üniversite modellerinin de kalitesini tekrardan keşfetmeye yönelik bir eğilimin olduğu söylenebilir. 43 44 3.ÜNĠVERSĠTE KURULMASININ ġEHRE VE BÖLGEYE ETKĠLERĠ Yüksek öğretim kurumları; toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması, bireysel gelirin artması, bunların sonucunda ülkenin ekonomik gelişiminin sağlanması ve pek çok sosyokültürel gelişimleri de beraberinde getirdiğinden bireyler ve toplumlar için büyük önem taşımaktadır. Üniversitenin ana misyonu, kişisel gelişime ve insanların entelektüel yaşamlarına katkıda bulunmak olsa da üniversitelerin ekonomik etki potansiyelleri göz ardı edilmeyecek boyuttadır. Yüksek öğretim kurumları 1960‟lı yıllardan bu yana birçok Avrupa Ülkesinde bölgesel kalkınma aracı olarak görülmüş ve bulundukları bölgeleri çok yönlü etkileyecekleri beklentisiyle gelişmemiş ve çöküntü bölgelerinde yaygınlaştırılmıştır (OECD, 1982; Florax 1987:; GÖRKEMLİ, 1999). Görkemli‟ye göre üniversitenin faydaları 1. Bireysel Faydalar 2. Toplumsal Faydalar 3. Ekonomik Faydalar olmak üzere üç başlık altında incelenebilir: 3.1 Bireysel Faydalar: Üniversitenin temel amacı olan eğitim bireyden başlar. Bireyi zaman içerisinde eğitimiyle, donatılarıyla kendi kurumsal bütünlüğü içerisine alarak yetiştirme biçimi değişmiştir. Her dönemde farklılaşmıştır. Fakat değişmeyen tek durum bireye olan kişisel gelişimi için sağladığı faydadır. Üniversite önce içerisinde eğitim alan bireyin meslek edinmesini sağlar, becerilerini geliştirir, iyi bir yaşam standardına erişebilmesi için ona olanaklar sunar. Özaslan ve arkadaşları (1989)‟ na göre yüksek öğretim sayesinde birey kişisel becerilerini geliştirirken, zevk ve tüketim tercihlerinde de zamanla değişimin gözlemlenir. 3.2 Toplumsal Faydalar: Öncelikle bireyi geliştiren, hayata hazırlayan, algısını, düşüncelerini geliştiren, olumlu yönde bireyi yönlendiren eğitim, zamanla ne kadar çok kişiye ulaşırsa birbirleriyle iletişim içinde olan insanları, o toplumda yaşanan hayatı etkilemesi 45 kaçınılmazdır. Kurulduğu kentte üniversite o toplumla ne kadar birbirlerini kabul ederlerse ve aralarındaki, sosyal, kültürel, eğitim alışverişine olanak tanındığı sürece o toplum dönüşecektir. Üniversite, kurulduğu kentin toplumunun sosyal ve kültürel hayatı için büyük bir fırsattır. Üniversite o toplumda sosyal ve kültürel hayatı tek başına yaratabilecek, yönlendirebilecek güce sahiptir. Aynı zamanda üniversite sadece o toplumla değil, kendi beslediği toplumunu, çevresindeki hatta tüm dünyadaki bilgiyle, kültürle bir araya getirir. Toplum içinde ve toplumlar arasında sürekliliğini koruyan etkileşim mevcut olur. 3.3 Ekonomik Faydalar: Üniversiteler kuruldukları kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı üzerinde önemli etkilere sahiptirler. Özellikle, üniversite öğrencilerinin yapmış oldukları harcamalar kent ekonomisine canlılık kazandıran önemli bir harcama grubunu oluşturmaktadır. Günümüzün en önemli zenginlik ve rekabet kaynağı bilgidir. Üniversiteler bilime dayalı bilginin üretildiği, geliştirildiği ve bunları kullanabilecek bireylerin yetiştirildiği üst düzey eğitim kurumlarıdır. Üniversiteler, bir ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişimini doğrudan etkileyerek ülkenin ekonomik gelişimine katkı sağlarlar (Korukoğlu, 2003). Üniversiteler, kentlerin imarı, yerleşim yapısının değişmesi, konut ve arsa fiyatları üzerinde etkili olmaktadırlar. Üniversitelerin kurulması ile birlikte yerleşke alanlarının çevresi cazibe merkezi haline gelmekte ve kentin gelişim yönü değişmektedir (Ökmen, 2001). Üniversitelerin, kurulduğu kentte yarattığı sosyal ve kültürel canlılık, nüfus artışı, harcamalar ve tüketimdeki değşimlerin karşılığında, cok daha temel bir görevi daha bulunmaktadır. Üniversite sanayi ile işbirliği içine girerek o bölgenin kalkınmasına katkıda bulunabilir. Üniversitenin sanayiye, bulunduğu bölgenin ekonomik faaliyetlerini sürdürdükleri alanlar ile ilgili araştırma merkezleri kurulabilir, vasıflı eleman yetiştirebilir, bu alanda uzmanlaşan bireyleri eğitir, o kenti ve sanayisini daha programlı ve bilimsel tekniklerle, kendi mekanını, yerleşkesini de kullanarak yardım edebilme olanağını kullandığı takdirde, kentin ekonomisine temelde bir fayda sağlamış olacaktır. Aynı zamanda üniversiteler bulundukları kenti teknolojiyle tanıştırmaktadırlar. Bu durum başta sanayi kuruluşları olmak üzere kentte üretim yapan tüm kuruluşları ilgilendirmektedir. Charles (2003), bu durumun kentte ve bölgede yeni iş alanları yarattığını, sanayi kesimini malların ve hizmetlerin üretiminde ve dağıtımında bilimsel temelli teknolojik yeniliklere veya yeni 46 yöntemler kullanmaya teşvik ettiğini vurgulamaktadır.Görkemli‟ ye göre 1960‟lı yıllardan bu yana yüksek öğretim kurumlarının pek çok Avrupa ülkesinde bölgesel kalkınma aracı olarak görüldüğünden ve gelişmemiş bölgelerde yaygınlaştırıldığından bahsedilmiştir. Makro ölçekte bakıldığında, yüksek öğretim kurumlarının bölgelere olan çok yönlü katkılarını Florax (1987) dört başlık altında toplamıştır: Bölgesel gelir, bölge ekonomik yapısı ve işgücü hareketliliğinde iyileşme sağlanması Konut, sağlık olanakları, iletişim ve taşımacılıkta iyileşme gibi sosyal ve fiziksel altyapı beklentileri, Kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve kültürel beklentiler Eğitime katılma oranında artış, doğum-ölüm oranında değişme, göçün alması gibi eğitimsel ve demografik beklentiler Üniversiteler, istihdam ettikleri idari ve akademik personel ile öğrencilerinin harcamaları nedeniyle kuruldukları kentlerde değişik sektörler için önemli miktarda talep oluşturarak kent ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadırlar (Gültekin, 2008). Üniversiteler ekonomik katkılarının yanında toplumların, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik ve entelektüel gelişiminde de önemli görevler üstlenmektedirler (Uzgören ve Uzgören, 2007). Üniversiteler; işleyiş ve yapıları kurumlardır. Üniversite ile diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil eden demokratik sistemin yeşerdiği, katılımcı demokrasi uygulamalarının örneklendiği bir modeldir. Bu yönüyle üniversiteler, bir ülkede demokrasinin işleyişini doğrudan etkileyen kurumlardır (Durukan, 2004). Phelps‟in yaptığı çalışmada görülüyor ki, üniversitelerin kuruldukları kentin üzerinde olumlu bir etkisi vardır ve bu çalışmasında savunduğu durum iller arasındaki gelişmişlik farkı, o yöreye, doğru planlanan, hedefleri doğru çizilen bir üniversite kurulduğu takdirde bu fark azalacaktır (Phelps, 1998). 3.4 Kent- Üniversite ĠliĢkilerine Yönelik Yapılan ÇalıĢmalar Kentlerin henüz yitirilmemiş zengin geleneksel ve kültürel mirası, doğayla ilişkileri, üniversitelerin bulundukları kentleri birer kültür ve cazibe merkezine dönüştürebilmeleri için bir şanstır. Bir yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi) 47 için bulduğumuz farklı yanıta şaşırmamak gerek. Bunun sebebi hayatın ve tasarımın her yanında olduğu gibi, her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve kurumsal varlıkların kendi özgünlüklerinin yarattığı farklı sorunlar ve bu sorunların dolayısıyla farklı çözümleri bulunmaktadır. Kültürel, toplumsal ve kurumsal varlıklar gibi her ne kadar bir doğru mevcut olsa dahi her birey tarafında yoruma açık olan bu etmenlerin yanı sıra üniversite kent ilişkisinde etkili olan, yorum açık olmayan sayısal bir gerçekliği olan etmenlerde söz konusudur. Bunlardan birincisi üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya da dışında oluşu ve ne biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları içinde olması, yani bir kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent ilişkisinin doğmasında doğal olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor. Kent içinde yer almasına karşın kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler olabildiği gibi, kent dokusu içine dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş üniversiteler de var. Kentin büyüklüğü de üniversite-kent ilişkisi bakımından önemli bir etkendir. Büyük kentte bulunan bir üniversite, kentin entelektüel yaşamına destek oluyor, ama yerel yaşamın odak noktası olamıyor. Büyük kentte hem ölçek bakımından bir kopukluk söz konusu olurken hemde o büyük kentin diğer avantajları ya da dezavantajlarıyla bu bağ küçük kentlerdeki kadar sıkı olamıyor. Küçük bir kentte doğru bir şekilde kurgulanmış, planlama aşamaları gerçekleştirilmiş olan üniversitelerde, üniversite kent yaşamını etkiler hatta yönlendirme şansına sahip olmaktadır (Oktay,2007). Üniversite ve kent arasında sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi için, her şeyden önce üniversitenin kentli için, kentin de üniversiteli için kolay erişilebilir olması gerekir. Üniversitelilerle kentlilerin buluşması yalnızca konferanslar, konserler, festivaller, vb. gibi özel etkinlikler aracılığıyla değil, halkın günlük yaşam içinde keyifle zaman geçirebileceği ve üniversiteden bir öğrenci, bir öğretim üyesi ya da bir memurla iletişim kurabileceği ortamlar aracılığıyla da gerçekleştirilmelidir (Oktay,2007). Üniversite-kent ilişkisinde öncelikli olarak gözlemlediğimiz; kültürel, sosyal ve ekonomik işbirliklerinin yanı sıra bilimsel araştırmalar açısından da etkileşim olğu bilinmelidir. Araştırma görevlileri çeşitli alanlarda yaptıkları araştırmalara kentteki kurumlardan alacağı belgesel ve maddi destek, sonuçta yine kent toplumunun yararlanabileceği kamusal politikaların oluşturulmasına yardımcı olacağı için son derece önemlidir (Oktay,2007). Kent-Üniversite ilişkisine yönelik birçok çalışma yürütülmüştür. Üniversiteler ve onların kuruldukları kentle olan ilişkileri başarılı ve başarısız örnekleriyle incelenmiştir. Herbirinin üniversite-kent ilişkisi üzerindeki 48 başlıca etkenlerinin farklı karşılıkları bulunduğunu incelenen örneklerde görebilmekteyiz. İncelenen örneklerde üniversitenin konumu, hedefi, ilişkileri, sunduğu olanakları, halka nasıl yaklaşım stratejisi geliştirdiği sorularına verdiğimiz cevaplar farklılıklar gösterse dahi, ana hedefleri aynı olmaktadır. Bu yönde yapılan çalışmalardan incelenecek olan çalışma Prof. Dr. DERYA OKTAY tarafından 5/4/2007 tarihinde Yapı Dergisinde Pennsylvania Üniversitesi, Michigan Üniversitesi, Twente yayınlanmıştır. üniversitesi, Stanford üniversitesi üniversite- kent ilişkisi kapsamında ele alınacak üniversitelerdir. Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki: Söz konusu üniversitenin büyük ve saygın bir üniversite olmasına karşın 1990‟lı yılların başlarında çevresindeki konut alanlarındaki kentsel bozulmadan büyük ölçüde etkilenmesiyle güvenilirliği ve çekiciliği azalmıştır. Buradaki sorunlar üniversite yönetimiyle Batı Philadelphia‟daki yerel yöneticilerin işbirliği içinde izlenen ve konut alanlarının iyileştirilmesi, suç oranının azaltılması, bölgedeki eğitim kurumlarının geliştirilmesi ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesi gibi konularda harcanan büyük emek ve yatırım sayesinde aşılmış ve bu deneyim yapıcı bir üniversite-kent ilişkisi modeli olarak ülke çapında öncü olmuştur. ġekil 3.1 : Pennsylvania Üniversitesi Planı(Url-14) 49 ġekil 3.2: Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki 3.4.1 Prof. Dr. Derya OKTAY’ın ele aldığı üniversite- kent iliĢkisi üzerine örnek bazlı çalıĢma: Ġdeal Bir Üniversite-Kent iliĢkisi Modeli Michigan Üniversitesi-Ann Arbor Farklı kaynaklarca ideal bir üniversite-kent ilişkisini yansıttığı söylenen ve geçen yıl içinde şahsen inceleme fırsatı bulduğum Michigan Üniversitesi ile Ann Arbor (Michigan, ABD) kenti arasındaki ilişkiler gerçekten çok olumlu ve sıra dışı bir model oluşturuyor. Bir kenti nitelikli ve yaşanılır kılan en önemli etmenin, birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış çekici binaların birlikteliği değil, bina, işlev ve kullanıcı çeşitliliğinin uyumlu bir biçimde bütünleşmesi olduğu gerçeği burada açık bir biçimde gözlemlenebiliyor. 181 yıllık tarihe ve 120,000 nüfusa sahip olan ve “ABD‟de en çok yaşanmak istenen kentler” listesinde daima ilk 10 içine giren Ann Arbor kentinde Michigan Üniversitesi ile olan içiçelik kentte bu anlamda entelektüel ve dinamik bir toplumun, nitelikli bir yaşam çevresiyle kuşatılmasını sağlıyor. Bugün, birisi kent merkezinde öteki kentin hemen dışında iki ana yerleşke, bir tıp yerleşkesi ve dev bir spor yerleşkesi olmak üzere 4 yerleşkede, yüzde 36‟sı lisansüstüolmak üzere 40,000 öğrenci eğitim görüyor. Üniversitenin Ann Arbor kentiyle olan ilişkisinde en önemli etmenler şunlardır: 1. İyi planlama - iyi çevre tasarımı 2. Çevreci yaklaşımların öncülüğü 3. Kentinsosyal - kültürel yaşamına destek 4. Kentin ekonomisine katkı. 50 ġekil 3.3: Michigan Üniversitesi Planı (Url-15) ġekil 3.4: Ann Arbor planı 3.4.1.1 Ġyi planlama-iyi çevre tasarımı Michigan Üniversitesi‟nin kent merkezindeki tarihi ana yerleşkesi ve bunu çevreleyen iyi korunmuş, tarihi konut alanlarının, çok çeşitli kültür ve rekreasyon işlevleriyle birlikte iç içe geçmiş olması kentin merkez bölgesinin, çoğu Amerikan kentinin tersine, hâlâ yürünebilir ölçekte ve canlı olmasını ve çok yeşil bir kent imajının da sürdürülmesini olanaklı kılıyor. “Diag” olarak adlandırılan diyagonal yaya aksı, kentin iki noktası arasında renkli ve keyifli bir yaya bağlantısı sağlayan ve halkın da çok tercih ettiği bir arter. Yaya aksının iki ucundaysa canlı, çok işlevli bir kentsel çevreyle yerleşkeyi kuşatıyor. Aks üzerindeki meydan ve bütün yeşil alanlar gece gündüz çok farklı amaçlarla kullanılıyor: oyunlar oynanıyor, spor yapılıyor, çalışılıyor, uyunuyor; hatta protesto alanı olarak kullanılıyor. Çağdaş kentsel tasarımın önemli bir boyutu olan karma işlevler, Michigan 51 Üniversitesi‟nin binalarında da yaygın bir biçimde kullanılarak kampuslarda sürekli kullanım ve canlılık sağlanıyor. Örneğin yeni Kuzey Yerleşkesi‟ndeki ana kütüphanenin içinde çok şık görünümlü bir kafe var; kütüphaneyle kampusun ana lokanta bloğunu bağlayan kapalı yaya arteri üzerinde sergi salonu, seyahat acentesi, banka, kitap-kırtasiye mağazası, dinlenme salonları, market ve kafeler yer alıyor. Kentte, sunulan olanaklarla, hem büyüklüğünden beklenmeyecek kadar çok kültürlü ve kozmopolit bir ortam yaratılmış, hem de doğayla olan güçlü ilişki korunmuş. Hüron Irmağı boyunca süren birbirine bağlantılı yeşil parklar kent ekolojisini güçlendiriyor ve kentlilere doğa içinde kesintisiz uzun yürüyüşler yapma olanağı sağlanıyor. Bütün bu olumlu niteliklere karşın, kent dışında kurulan alışveriş merkezlerinin gelecekte kent merkezinin canlılığını azaltma ve uzaklıkları artırma riskini dikkate alan kent yönetimi, üniversitedeki uzmanlarla sürekli iletişim içinde sürdürülen komisyon çalışmaları ve ülkenin dört bir yanından çağrılan farklı disiplinlerden uzmanların da katıldığı seminerler dizisiyle, halkın da yoğun ilgi gösterdiği katılımcı bir çerçevede yeni stratejiler belirliyor; “Yeni Kentsellik” (New Urbanism) akımının dünya çapında öncüsü olan Peter Calthorpe ve ekibine bir kentsel tasarım projesi hazırlatılarak kent şimdiden denetim altına alınıyor. 3.4.1.2 Çevreci yaklaĢımların öncülüğü Üniversite çevreyle ilgili konularda toplum için adeta bir lider rolünü üstlenmiş; hem üniversite kapsamında, hem de kentte, doğal çevre ve kaynakları gözeten yaklaşımların yansımaları görülebiliyor. Üniversitede bir Doğal Kaynaklar Fakültesi‟nin bulunması, çevreye verilen önemin ilk göstergesi. Doğal Kaynaklar Fakültesi‟nin tarihi binasının yenilenmesindeyse tasarımda doğal malzeme kullanımının ve enerji korunumunun öncülüğü yapılmış. Geri dönüşümlü tuvalet sistemi Kuzey Amerika‟da ilk kez Ann Arbor‟da birkaç binada ve burada denenmiş; preslenmiş ayçiçeği kabuğu ilk kez burada yer döşemesi ve dekorasyonda kullanılmış. Bütün bu yenilikler ülke çapında gündemde olmuş ve olmakta. Kuzey Kampus‟taki modernist binalarda da kısmen doğal malzeme kullanılmış. Kentteki bazı binalarda da bu yaklaşımlar örnek alınıyor. Bunların ötesinde, “Ann Arbor ‹çin Yeşil Enerjili Gelecek” sloganıyla yepyeni enerji korunumu sistemleri tartışılıyor ve bu sistemlerin Michigan‟daki öteki kentler tarafından benimsenmesi için de çaba 52 harcanıyor. Otomobil kullanımını en aza indirme politikası çerçevesinde, kentle bütün yerleşkeleri birbirine bağlayan çok gelişmiş, hızlı ve çekici bir otobüs servisi kapsamında öğrenciler saat başı ücretle şöförlük yaparak bütçelerine destek sağlıyorlar. Bu sistem kentin aynı dakikliğe ve düzene sahip belediye otobüs ağıyla da bağlantılar içeriyor. Üniversitelilere belediye otobüsleri ücretsiz; halk da üniversitenin otobüslerini ücret ödemeden kullanabiliyor. Otomobil park etme konusunda çok sistematik ve katı bir politika uygulanıyor. Kampustaki binalara uzaklığına göre fiyatları değişen ve üç ayrı renkle tanımlanan alternatif parkyerleri oluşturulmuş ve büyük bir kesim en uzak olanına park ediyor ve oradan otobüs servisini kullanarak okul binasına ulaşabiliyor. Binaların hemen önünde park etmek bir ayrıcalık ve zaten sayıları da çok az. iş saatleri içinde ne kampus içinde ne de kent merkezinde ücretsiz park etmek olanaklı değil. Bisiklet kulllanımına büyük destek var: binalara yakın ücretsiz bisiklet park yerleri; bisiklet hırsızlığına karşı önlemler, vb. ile çekiciliği artırılıyor. Çöpler geri dönüşüm amacıyla, dört ayrı grupta toplanıyor. Öğrenciler tarafından düzenlenen ve çeşitli ortam ve boyutlarda enerji korunumunu teşvik eden etkinliklerin ve uygulamaların tanıtıldığı “Enerji Festivali” üniversitelilerin doğal çevre ve enerji korunumuna verdikleri önemi gösteriyor. Ve mimarlık fakültesinin gururu olan, bütün Üniversite ve Fakülte camiasının büyük destek verdiği MiSo (Michigan Solar House) öğrenci projesi: 20 öğrencinin iki yıllık emek ve gece gündüz çalışmayla, Washington DC‟de düzenlenen uluslararası güneş evi tasarımı yarışmasına sundukları, birebir tasarlanıp, Mimarlık Fakültesi‟nin yapım atölyelerinde üretilen, doğal güneş enerjisiyle ısıtılan ev. 3.4.1.3 Kentin sosyal-kültürel yaĢamına katkı Michigan Üniversitesi Ann Arbor kentinin kültürel yaşamına sürekli ve yoğun bir destek sağlıyor. Kampus içinde pek çok uygulamalı sanatlar grubu ve donanımı yer alıyor. 125 yıllık Müzik Fakültesi, bir yıllık etkinlik programı kapsamında hem kendi nitelikli sanatçı kadrosunu hem de ülke çapında tanınmış sanatçıları bütün kent halkıyla buluşturuyor. Ders yılı başında Ann Arbor‟daki bütün evlere bu bir yıllık program postalanıyor. Kampus aynı zamanda sanat, arkeoloji ve doğa tarihi müzeleri olmak üzere üç önemli müzeyi ve bir ağaç/bitki müzesini (arboretum) barındırıyor. Üniversiteye ait ve bir kısmı 24 saat açık olan, içlerinde görsel malzeme, film, harita, eski tarihi kitap, vb. gibi uzmanlık kütüphanelerini de kapsayan kütüphaneler kent ve 53 bölge halkı tarafından kullanıldığı gibi, çok büyük bir halk kütüphanesi, farklı semtlerdeki şubeleriyle birlikte kentlilere yoğun bir biçimde hizmet veriyor. Akşam geç saatlere kadar açık olan, bir yandan kahve içerken bir yandan rahatça bütün kitap ve dergilerin incelenebildiği çok sayıdaki kitapçıysa kentin en gözde mekânları. Ann Arbor, ABD‟de nüfusa göre kitapçı oranı en fazla olan ve en fazla kitap satışı olan kent olarak biliniyor. Bunun ötesinde, kent, çok sayıda yüksek teknoloji üreten şirketiyle orta batı Amerikanın yüksek teknoloji araştırma merkezi rolünü üstlenmiş durumda. Bunların dışında zaman zaman kent yönetimiyle birlikte halkın doğrudan katılabildiği çok sayıda sosyal ve kültürel program, uluslararası festival, vb. yıl boyunca kente kültürel bir dinamizm kazandırıyor. Örneğin sokaklarda dans programı en göze çarpan etkinliklerden biri. Bu bağlamda, rekreatif ağırlıklı kullanımların ağırlıklı olduğu en hareketli iki cadde bir akşamüzeri kapatılarak farklı noktalarda orkestralar kuruluyor ve halk dansa davet ediliyor. Bir öteki de kentin en eski semtinde düzenlenen kitap festivali. Üniversite aynı zamanda sağlıklı beslenme konusunda yönlendirici oluyor; bunun etkisiyle olsa gerek, kent içinde 200 lokanta bulunmasına karşın bir tane bile McDonald‟s ya da benzeri bir “fast-food” lokanta bulunmuyor. Gastronomi yoluyla adeta bir yaşam kalitesi oluşturulmaya çalışılıyor. ?ık bir hale getirilmiş olan tarihi semtteki üretici pazarı sürekli reklam yapılarak tanıtılıyor; basında yerini alıyor; okul açıldığında kampuslarla pazarın bulunduğu semt arasına otobüs seferi ekleniyor. Ayrıca kentte 10‟un üzerinde festival düzenleniyor (uluslararası caz, blues, film, folk vb). 3.4.1.4 Kentin ekonomisine katkı Michigan Üniversitesi ve Ann Arbor kent yönetimi pek çok geliştirme projesinde yapıcı bir ortaklık ilişkisi içinde. Üniversitenin doğrudan katkıda bulunduğu geliştirme projeleri arasında iki ana caddenin genişletilmesi, kentteki aydınlatmanın iyileştirilmesi, tek yönlü caddelerin iki yönlü hale getirilmesi, kent dışından gelenlerin araçlarını park ettikleri “commuter” park alanlarının oluşturulması ve kentin eklektik bir mimariye sahip olan ana caddelerinden State Caddesi‟nin ‹şletme, Kamu Siyaseti ve Mimarlık-Kent Planlama Fakülteleri tarafından yapılan ortak bir çalışmayla kampusa canlı bir geçiş alanı (gateway) yaratmak üzere ticari işlevlerinin dengelenmesi sayılabilir. Ayrıca, yenilenen Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) üzerinden alan kullanımı ve binalara ait ayrıntılı bilgilere sahiptir. 54 Üniversite kente ait malzeme geri dönüşüm merkezinin en büyük müşterisi ve çeşitli yayınlarla geri dönüşümün önemine sürekli dikkat çekiyor. Bunların dışında, üniversite hem en büyük işveren olarak, hem de mezunları ve araştırma-geliştirme etkinlikleri yoluyla büyük şirketleri kente çekerek ekonomiye katkıda bulunuyor. Eğitim dışında, yüksek teknoloji, sağlık hizmetleri ve biyoteknoloji kentin ekonomisinin ana bileşenlerini oluşturuyor. Ayrıca Pfizer Araştırma Merkezi, Toyota Teknik Merkezi ve dev bir çiftlik arazisinde kurulu Domino Pizza Genel Merkezi gibi tanınmış şirketler, General Motors ve Ford gibi iki dev otomotiv endüstrisi merkezi de kent ekonomisini destekliyor ve üniversitede yürütülen araştırma projelerine fon sağlıyor. Lausanne‟daki EPF isole olmuş belediyeye ait yerleşke örneğidir. Yapısal kent planı konseptinde, çeşitli fakülteler, konferans salonları ve laboratuarlar merkezi bir omurga boyunca modüller şeklinde düzenlenirler. Bu omurganın ortasında çeşitli toplu aktivitelerin gerçekleşmesini sağlayan bir mekan olarak agora bulunur. Bu geometrik şekil doğanın ortasında bilgi merkezi fikrini mükemmel bir şekilde yansıtır ve maksimum sessizlik ve konsantrasyon sağlar. Buna rağmen, bu saf ve etkileyici fikir, yürürlüğe konulup yayılmasından 30 yıl sonra görüldü ki, bu tip bir üniversite yerleşkesi beklenen sosyo kültürel ve kentsel çevreye ulaştırmadığı açıkça görülür. Bu isole konumuyla, tek fonksiyonlu yaradılışıyla ve karma kent yapılarından uzaklığıyla engellenir. Revizyonlar genel olarak öğrenci ve çalışanlar için; aynı zamanda çevrede yaşayanların kullanımına da açık olan yüksek kalitede toplu ulaşım, etkileyici ticari ve kültürel fonksiyonlar, marketle, kütüphane ve tiyatrolar ; yaşam alanları eklemeyi amaçlarlar . Bu mahalleler aslında 19.yy‟daki kent yayılmaları gibi şehirle aynı üniversiteyi çevreledi ve yuttu. Kusurlarının yanı sıra, mahalleler genel olarak dünyanın her tarafında aynı şekilde çıkan modern şehrin gerçek yüzünü gösterir. Buralar nüfus yoğunluğunun daha fazla olduğu ve ekonomik üretiminin büyük bir kısmının yer aldığı yerlerdir. Eğer bir yerleşke mahallelerle çevrili değilse, fonksiyonel ayrımı ve sosyal etkileşimi cesaretlendirmek için üniversitenin dışında fonksiyonlar eklenmesi ilerideki isole olma riskini arttırır. Twente üniversitesinin Netherlands‟deki yerleşkesi örneğin, yaşam, iş, alışveriş , boş zaman aktiviteleri için faydalar sunar ve şehirden uzaktadır ve kapalı bir toplumun veya Asya yerleşkelerinin tüm özelliklerini taşıyarak kendi kendini idare eden özerk bir bileşendir. Hiçbir şehir üniversiteye yetişmek için var olmamıştı. Burada, Stanford üniversitesinin etrafındaki yan aktiviteler kenar şehri tüm bölgenin 55 sosyoekonomik yaşamını ortaya koyan kent kümesine yayılmasını sağlayan destek oluşturdu. ġekil 3.5: Lausanne, EPF Planı (Url-16) ġekil 3.6 : Lausanne, EPF ġekil 3.7: Twente üniversitesi Planı (Url-17) ġekil 3.8: Twente üniversitesi –Netherland 56 4. ÜNĠVERSĠTE - KENT ĠLĠġKĠSĠ VE YERLEġĠM STRATEJĠLERĠ 4.1 Üniversite YerleĢim Stratejileri Üniversitelerin kurulmasına karar verilmesinden itibaren tüm planlama kendi içerisinde birbirleriyle sebep sonuç ilişkisiyle bağlantılı olarak ilerlemektedir. Bu sebeple planlama herzaman ki gibi, aynı bir kenti nasıl konumuna göre, fizksel koşullarına göre saptamalar yaparak makro ölçekten mikro ölçeğe kadar aşamalar halinde planlıyorsak üniversitelerinde kurulmasına bölgesel düzeyden başlanarak planlama kararları verilir ve bu ölçek yerleşkenin içerisindeki mimari elementlere ve peyzaja kadar iner. Tüm bunlar üniversite-kent-öğrenci-halk ilişkisinde çok etkilidir. Herhangi birinin atlanması daha sonrasında çeşitli problemler doğururken beklentileri de karşılamayacaktır. Keleş‟e göre üniversitelerin, bulundukları bölgeye ve kentlerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır fakat bu katkının gerçekleşmesi için alanın iyi tanımlanması ve gerekli koşulların sağlanması gerekmektedir. Üniversitenin kurulduğu bölgedeki fırsatlar, tehditler, güçlü ve zayıf yanları en doğru şekilde saptanarak planlamaya başlandığı takdirde, üniversitenin katkısı artacaktır. Örneğin; üniversitenin kurulduğu kent bir sanayi kenti, yada tarım ve endüstrinin gelişmesiyle varlığını sürdüren bir kent olabilir. Bu bir potansiyel olarak görülebilir ve üniversite bu dallarda fakülteler açarak, araştırmalar yapabilir, kenti de bir labaratuvar gibi kullanabilir. Ayrıca üniversitenin kuruluş ve işleyişi sırasında ihtiyaç duyulacak maddi fedakarlıkları kolaylıkla yapabilen kentlerle, öğretim üyelerinin ekonomik ve sosyal hayatta ek görevler yüklenerek daha fazla yararlı olabilecekleri yerler tercih edilebilir (Keleş,1972). Üniversitenin kurulduğu kentin büyüklüğünün de önemi büyüktür. Metropolün sağladığı ekonomik, sosyal, teknik ve politik olanaklarının gelişmiş olması sayesinde üniversiteyi destekliyor olacaktır. Gelişmesine ve büyümesine, hedeflerine ulaşması için ona kendi imkanlarını sunabilir. Bunun öte yanında büyük şehir demek fiziksel iletişim mesafesinin artması demek, erişilebilirlikle ilgili çıkabilecek sorunlar öngörülerek çözülmesi gerekmektedir. 57 Üniversitelerin bölge ölçeğindeki yer seçimi kararları verilirken metropol seçiminin yanında, tam tersi bir ilişki gözetilerek Şen‟e göre geri kalmış bölgelerde üniversitenin kurulmasının amacı o bölgenin gelişmesini sağlamaktır. Üniversite gelişerek o bölgede çekim merkezi olarak yada çekim merkezleri yaratarak katkıda bulunacaktır. Tekeli 1972 yılındki çalışmasında yer seçimi kararlarında etkili olan politik düzeydeki kararları sıralamıştır: a.Üniversitelerin merkezleşmesi(büyük kent merkezlerinde kurulması) veya çevreselleşmesi (bölge merkezi şehirlerde kurulması) kararlarının belirlenmesi, b.Üniversitelerin yerleşme kademelenmesinde, kurulacağı şehrin kademe ve temel ekonomisinin belirlenmesi, c. Üniversitelerin yer seçimi kriterlerinin, bölgelerarası dengesizliğe etkisinin belirlenmesi, d. Üniversitelerin kurulduğu bölgeye değişim ve kalkınma açısından getirilerinin belirlenmesi (Tekeli, 1972). Yer seçimi kararlarının ana hedeflerini belirtmek gerekirse; a. İlk hedef, maliyetlerin -kamu ve öğrenci harcamaları- minimuma indirilmesidir. b. İkinci hedef, üniversite ve üniversitelerarası sistemin maksimum performans göstermesidir. c. Üçüncü hedef, üniversitenin çevresine maksimum etki göstermesidir. d. Dördüncü hedef ise, fırsat eşitliğidir. Ülke genelinde üniversitelerin dengeli dağılımı önemlidir (Tekeli, 1972). Üniversitelerin planlama aşamalarındaki kararları şöyle sıralayabiliriz: 1. Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı a.Coğrafi Kriterler b.Nüfus ve Demografik Strüktür c.Sosyal ve Ekonomik Kriterler 2.Kent ölçeğinde yer seçimi kararı a.Kent içinde konumlanan yerleşkeler b.Kent dışında konumlanan yerleşkeler 3. Kentle olan ilişkisinin stratejisine göre yerleşke tasarımı 58 4. Yerleşkenin gelecekteki büyüme potansiyeline göre büyüme modellerine uygun planlama kararları 4.1.1 Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı bir devlet politikasıdır. Bu konudaki kararlar Yükseköğretim Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı ve İmar İskan Bakanlığı tarafından verilir (Türeyen,2002). a. Coğrafi Kriterler Üniversitenin kurulacağı bölgeyi seçerken coğrafi kriterler ilk başta gelmektedir. O bölgenin doğal yapısı, iklimi, kentsel dokusunun yoğunluğu, planı, ulaşım ve iletişim imkanlarının uygunluğu ilk etapta gözden geçirilmesi gereken kriterlerdir. b.Nüfus ve Demografik Strüktür Üniversitelerin kurulacağı kentteki nüfusun büyüklüğü ve sosyal yapının kararlarda etkisi vardır. Bunun sebebi ise üniversite kurulduktan sonra kendi bünyesinde birçok yerden, farklı bireyler ve kendi topraklarının kültürlerini yaşayışlarını beraberlerinde getirereek kente karışacaktır ve üniversitenin de kapasitesine bağlı olarak kentin nüfus büyüklüğünde ve yaşayışında değişim meydana gelecektir. Aynı zamanda bir gerçek de şu ki üniversitenin kentin içindeki konumuna ve fonksiyonlarının kentle olan bağlantısıyla ortanla öğrenci ve kent şehre yerleşecek yada kent çeperlerinden büyümeye başlayarak kendinden uzak olan üniversitenin etrafında yerleşim birimleri oluşturmaya başlayacaktır. c.Sosyal ve Ekonomik Kriterler Gumprech‟in söylemine göre üniversite yerleşkeleri, konumlandıkları bölgenin sosyal ve kültürel merkezi olarak kabul edilip, koserlere ve spor aktivitelerine ev sahipliği yapar. Çevre halkının ilgisini, çekecek aktiviteler ve eğitici çalışmalar üniversitenin katkılarıyla düzenlenir. Üniversite yerleşkesi mekanlarını, salonlarını düzenlenecek aktiviteler için açar. Büyük şehirlerde üniversitenin sağladığı bu imkanlar o şehirdeki sosyal ve kültürel yaşamın bir parçası, destekçisi olurken küçük şehirlerde ise yerleşke kültürel etkinlikler, eğlenceler ve üniversite-kent bütünleşmesi için gerekli ortamı o şehir için yaratır. Üniversitenin kurlmasında verilen kararlarda, kurulduğu kentte yaratacağı ekonomik canlanma da göz ardı edilemez. Daha önce de bahsettğim gibi sebep sonuç ilişkisiyle birlikte, şehrin ekonomik dokusu ve sosyal potansiyeli üniversitenin temel 59 gereksinimini karşılamalıdır. Kente gelen yeni heterojen kitlenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek, onların mutlu yaşamalarını sağlayabilecek imkanları olmalıdır ve onlar da geri dönüşüm olarak harcamalarıyla şehrin gelirine katkıda bulunur. 4.1.2 Kent ölçeğinde yer seçimi kararı Yerleşke yerleşme alanı Yeni bir üniversite yerleşkesi için seçilecek yerin özellikleri, planlama ve tasarım çalışmaları kadar önemlidir (Erkman 1990). 1. Üniversite çevre ilişkileri ile ilgili kriterler Kentte ve üniversite bünyesinde bulunan toplumsal işlevlere yönelik imkanlar bir arada kullanılabilmelidir. Üniversite öğrencileri, öğretim üyeleri ihtiyaçlarını kentten sağlarken, kent halkı da aynı şekilde, üniversitenin sunduğu değişik kullanım imkanlarından yararlanabilmelidir. Kentte meydana gelebilecek herhangi sıhhi, doğal fiziksel acil sorunların çözümünde üniversiteler yardımcı olabilmeli, ayrıca yörenin üretim, kaynak kullanımı ve bunun gibi konulardaki sorunlarına eğilebilmelidirler. Üniversite, bir kentin en önemli kültür merkezi olarak, kent halkına düzeyli bir kültür aktarımına da yardımcı olabilmelidir. Üniversite topluluğunun kuruluşla beraber başlayan yatırım ve tüketim harcamaları kent ekonomisinde bir canlanma yaratacaktır. Üniversite yerleşkesinin yerinin seçiminde kente yakınlık ve kolay ulaşılabilirliğin, önemli bir kriter olduğunu göstermektedir. Özellikle, ulaşım ve trafik sorunları yeterince çözülmemiş ülkelerde, toplu taşıma ve ulaşım akslarına yakınlık önem kazanacaktır. 2.Üniversite özel nitelikleri ile ilgili kriterler Kurulacak üniversitenin, genel karakteri, seçilecek arsaya ilişkin bazı büyüklük, biçim topografik yapı gibi fiziksel nitelikleri belirleyici olacaktır. Bu nedenle, yer seçimi öncesi, üniversitenin genel karakterinin bir ön program çalışmasıyla ortaya konması ve arsa konusundaki yönlendirici kriterlerin belirlenmesi gereklidir. İncelenmesi gereken hususlar: 1. Sürdürülecek eğitim, öğretim ve araştırmanın amaçları 2. Ülkenin, bölgenin; toplumsal, kültürel ve ekonomik değişimi paralelinde eğitim ve öğretimin geçireceği evrim 60 3. Yoğunluk kararlarının verilmesi Büyüklük ve biçim Gelişme olanağı Topografik, jeolojik, jeomorfolojik ve teknik özellikler Teknik bağlantı Mevcut tesisler ve doğal unsurlar 4. Üniversite arazi maliyeti ile ilgili kriterler 4.1.3 Kentle olan iliĢkisinin stratejisine göre yerleĢke tasarımı 1.Üniversitenin tip, kapasite ve komposizyonunun zaman süreci içinde tanımlanması a.Akademik yönetim biçimi ve örgütlenmesi b.Çeşitli araştırma ve öğretim birimlerinin sayıları ile ilişkileri ve yıllar içindeki gelişmeleri c.Üniversite içi toplumsal yaşantının belirlenmesi, toplumsal ihtiyaçların öncelikleri ve gelişmeleri 2. Üniversite nüfusunun zaman süreci içinde tanımlanması 3. Çeşitli aktiviteler için planlama standartlarının ve yapısal niteliklerin belirlenmesi a.Yerleşke yerleşme sistemlerini seçerken, yerleşkenin geleceği ve bugünü iyi saptamalı ve özellikle ülkenin ekonomik durumu ve yatırım imkanları gözden uzak tutulmalıdır. b.Yerleşke planlamalarında, sistemin yaşayan bir çevre olması hususuna özen gösterilmelidir. c.Büyük bir yatırım olarak, yerleşkelerin hazırlık ve tasarlama süreleri kısılmayarak, iyi doğru bir mimari çözüm ve sağlıklı bir büyüme planlaması yapmak en önemli iki konudur. 4. Yerleşke planlama sürecine etki eden faktörler: a.Yerleşkenin kapsadığı işlevlerin organizasyonu b.Yerleşkelerde büyüme c.Gelişme ve esneklik imkanları d.Yerleşkenin iç organizasyonu e.Yerleşke ile seçilmiş olan arsanın uyumu f.Yerleşke nüfusunun büyüklüğü ve yoğunluğu g.Yerleşke dokusu h. Mimari 61 5. Yerleşke alanının büyüklüğü(kent dışı üniversiteler): a.Yerleşke ulaşım düzeni: yerleşke içi yay ulaşım süresi farklı kullanışlar arasındaki yürüme mesafesi 5-15 dakika arasında olmalıdır. b.Öğrenci başına düşen alan ihtiyacı: Öğrencinin eğitim, araştırma, dinlenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uluslar arası standartlar göz önüne alınarak öğrenci başına düşen alan ortalama olarak hesaplanır. c.Üniversitenin optimum büyüklüğü: öğrenci sayısına göre hesaplanır. Üniversite kapasitesinin belli öğrenci sayısını aşması üniversite içindeki çeşitli alanların büyümesine yol açar: ortak kullanılan tesislerin sayısını arttırır (Şuben,1980). 6. Yerleşkenin gelecekteki büyüme potansiyeline göre büyüme modellerine uygun planlama kararları 4.2 Üniversite - Kent ĠliĢkisi Bir yerleşim birimi olan kentlerin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Ne var ki kentlerin toplumsal yaşama damgasını vurduğu, bir başka ifadeyle kent toplumuna geçildiği dönem, “sanayi devrimi” dönemidir. Bu nedenle bir ulusun kentleşme düzeyi ile sanayileşme düzeyi arasında dolaysız bir bağ vardır. Kentin bir binalar yığını değil, organik bir bütün olması, şehircilik gibi bir uzmanlık dalının doğmasına neden olmuştur (Güran, 1992). Üniversite‟nin kentle ilişkisi de bu çerçevede başlamıştır. Kent, bizlere, üretim ve tüketim faaliyetlerinin önemli bir kısmının gerçekleştiği, toplumsal, ekonomik ve çevresel öğelerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğu ve bu öğeler arasındaki dengelerin rahat biçimde gözlemlenebildiği bir yapı sunmaktadır (Özkaynak ve Adaman, 2004). Üniversiteler de bünyelerindeki bilim dallarıyla, araştırma merkezleriyle kentin ekonomik ve toplumsal yapısını tanımak ve sağlıklı bir kentsel gelişimini gerçekleştirmek için bilgi ve veri üretmek durumundadır. Bu bağlamda, değişen ve gelişen dünya koşullarında üniversiteler, “bilim yuvası” olmanın ötesinde görevler ve sorumluluklar üstlenmek durumunda kalmaktadırlar. Çünkü, üniversitelerin bulundukları kentler giderek büyümekte, kentsel nüfus artmakta, kentsel ve çevresel sorunlar da karmaşık bir hal almaktadır. Üniversitelerin bulundukları kentle ve kent toplumuyla ilişkisinin gelişmesi kuşkusuz her iki tarafın da yararına olan ve değişen dünya koşullarına uyum sağlayacak biçimde yeniden gözden geçirilmesi gereken bir konudur. Bu, gelişmiş batı toplumlarında da “kent-cübbe” ilişkisi (town-gown relationship) deyimiyle sıkça 62 gündeme gelmektedir. Geçmişteki deneyimlere baktığımızda, bu iki kurum arasındaki ilişkinin pek de sıcak olmadığını görüyoruz. Bunun temel nedeni de, üniversitenin, “bilgi” üretmek amacıyla çalışan bir kurum olması ve bilgi denen kavramın da, evrensel ve uluslararası olması nedeniyle, bulunduğu kentle olan yerel çerçevedeki ilişkilerini geri plana almasıdır (Oktay, 2007). Oysaki 21. yüzyılda, üniversiteler, özellikle “çevrenin korunması ve sağlıklı bir kentsel gelişmenin gerçekleştirilmesi” konusunda artık kent yönetimlerinin en önemli ortaklarından birisi olmak durumundadır veya böyle bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Aslında bir yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi) için farklı bir yanıt bulmak olanaklıdır. Çünkü her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve kurumsal yapılanma söz konusudur. Ancak bu ilişkiyi belirleyen daha somut etmenler de vardır. Bunlardan birincisi üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya da dışında oluşu ve ne biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları içinde olması, yani bir kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent ilişkisinin doğmasında doğal olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor. Kent içinde yer almasına karşın kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler olabildiği gibi, kent dokusu içine dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş üniversiteler de vardır. Bunu en açık biçimde yansıtan Oxford Üniversitesi‟nde, kolej binaları Oxford kentiyle içiçe olduğu gibi, birbiriyle yaya bağlantısı kurulan avlulu binalar sistemiyle üniversiter yapı kendi içindeki bütünlüğünü yitirmemiştir. Öte yandan, kentin büyüklüğü de üniversite-kent ilişkisinin düzeyine yansıyor. Büyük kentte bulunan bir üniversite, kentin entelektüel yaşamına destek oluyor, ama yerel yaşamın odak noktası olamıyor. Türkiye‟deki ve dünyadaki büyük kentlerdeki pek çok üniversite buna örnektir. Bu tür üniversitelerde öğrenci yaşamı, yerleşke etkinlikleriyle kentin kendi içindeki yaşamının birleşimidir. Küçük kentlerdeyse üniversitenin kent yaşamına egemen olma, kentteki yaşam kalitesini olumlu yönde etkileme şansı daha fazladır. Anadolu Üniversitesi‟nin, kurulduğu günden bu yana Eskişehir kentiyle geliştirdiği olumlu ilişki ve etkileşim bu anlamda Türkiye‟deki en iyi örnektir (Oktay, 2007). Üniversitenin kentle olan ilişkisinde en önemli etmenler, iyi planlama ve iyi çevre tasarımı, çevreci yaklaşımların öncülüğü, kentin sosyal-kültürel yaşamına destek ve kentin ekonomisine katkı olarak sıralanabilir. Bu etmenlerin gerçekleşebilmesi için gerekli olan en önemli, faktör kuşkusuz ki öncelikle fiziksel uzaklık ve iletişimdir. 63 Üniversitenin kentli için, kentli içinde üniversitenin birbirlerine ilk aşamada dış faktör olarak yakınlığını ve birbirlerine erişebilmelerini sağladıktan sonra diğer küçük dokunuşlarla, aralarındaki etkileşimi beklemek mümkündür. Kentsel bütünleşme olgusunun önemi üzerinde durulurken önceliğin mesafeye, kolay erişime bağlı olduğunu hep savunduk fakat madalyonun öteki yüzünde değişen zaman, ilerleyen teknoloji ve teknolojinin insanı her bir noktaya ulaştırabilmedeki gücünün arttığı gerçeği yadsınamaz. Gelişmiş ülkelerde ileri teknolojinn bir sonucu olarak kentsel bütünleşmede uzaklık faktörü önemini yitirmişken, gelişmekte olan ülkelerde teknolojik olanakların düzeyiyle orantılı olarak seçilecek alanların ulaşılabilirliğinin en çoğa çıkarılması önem kazanır (Şuben,1980). Tüm bunlar değerlendirildiğinde, tarihsel gelişimi ve günün koşulları her an göz önünde bulundurularak incelendiğinde, ilk üniversitelerin kent içinde geliştiği gözlemlenirken, 2. Dünya savaşının ardından ise kent dışı yerleşkeler kendini göstermeye başlamıştır. Bu sebeplerle üniversitelerin yerleşim stratejilerini kent içi ve kent dışı olarak iki grupta toparlayarak her birinin sebepleri, avantajları ve dezavantajları, kente getirebildikleri veya getiremediklerini çözmeye çalışabiliriz. Yerleşke, akademik, kurumsal ve şehir arasındaki değişen ilişkiler kent gerçeklerini dönüştürüyorlar. Dünyada, üniversiteler ve içinde bulundukları şehirler bilgi şehirleri olarak gelişiyorlar. Üniversiteler ve kurumsal yerleşkeler şehrin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişiminde merkezi rol oynarken aynı zamanda kendilerini bir laboratuar olarak ortaya koyarlar. Klasik şehir yerleşkeleri, şehirlerine de faydalı olmak amacıyla; kendilerini kentten uzakta yerleşkelere yenilemek, canlandırmak için şemalar düzenlerken sahip üniversiteler uzaklarda kendi banliyö yerleşimlerinde yeni bir kent geliştiriyorlar. Tüm bunlara ek olarak, özellikle asyada bir çok yeni üniversite bölgeleri oluşuyor ve yüksek teknolojili bölgelerdeki akademik içerik ve kurumsal merkezler dışında yerleşke tipolojisi yenilik için tetikleyici bir güç olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu gelişmelerde, farklı istek ve beklentiler çeşitli olarak öne çıkmaktadır: sosyal etkileşim ve iç bilgi transferini ilerleten, organize eden mekansal organizasyonlardan, kent yaşamını besleyen stratejilere veya varolan kent dokusuyla dinamik entegrasyona istisna dışında; sürdürülebilir bilgi ve öğrenme merkezleri yaratmak için ihtiyaç duyulan dinamik sinerjileri en iyi yönde besleyebilen bir çevre yaratma amacı: bilgi toplumunun hızla değişen isteklerine esnekçe cevap verebilen yeniliklerin üretimi. Şehir yerleşkelerinin tek kültürlü strüktürlerinin dezavantajları şehrin kalbindeki olumlu yerleşimlerle 64 azaltılır. Aslında, şehir ve yerleşke birbiriyle, gelişimlerini etkileyerek ilişki içindedirler. Üniversiteyle bağlantılı olan işlerin kurulması eklenmezse, potansiyel gelişme için uyumlu zemin hazırlarken çevredekiler üniversiteye doğru yönlenir. Birçok açıdan, bilgi toplumunun gereklerini gerçekleştiren şehir yerleşkeleri, güncel üniversiteler için uygun bir model olabilirdi. Yerleşke modern kent planlamasında önemi artan bir olgudur. Avrupa‟da üniversiteler toplumdaki konumlarını tekrar gözden geçirmekte ve yeniden örgütlenmeyi ve kendilerin fiziksel strüktürlerini yapılarının genişlemesini üstlenmektedir. Bilim adamlarının isole bir topluluğu olan savaş sonrası üniversitelerde kapsamlı bir revizyona tabi tutulmaktadır. Öte yandan Asya‟da, yeni yerleşke tarzındaki üniversiteler mantar gibi üremektedir. Global kurumlar, araştırma ve gelişme departmanları için veya uluslararası merkezler için yerleşke tarzında fabrika alanları inşa etmektedirler. Kentsel çevreyle olan ilişki, kente açıklık olgusuna olan istek ve önem, sınırlı ulaşım ve kapalı sitelerin artan popularitesine karsı duruş yerleşkenin içeriğiyle ilişkili olarak biçim ve konumuyla ilgili radikal bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Hareket, sosyal ve fonksiyonel ayrılma olan bugünkü güncel problemlerimize yol açan ölçekteki büyüme 19.yy‟ın ikinci yarısına kadar başlamadı. 19.yy‟da Avrupa şehirlerini çevreleyen kale duvarları yıkıldı. Endüstri devrimin etkisi ve toplumsal bilincin ortaya çıkmasının etkisiyle, geniş kent enstitüleri kuruldu. Zurich‟ de, mimar Gottfried Semper tarafından tasarlanan tren istasyonu ve politeknik okul şehrin kenarındaki eski surların alanında inşa edildi. İdeolojik bir bakış açısından, bu müdehaleler 1960‟ larda savaş sonrası yerleşkelerinin yaratımına denkti, 19.yy‟ ların sonlarına doğru olan Zurich‟in haritasında da görüldüğü gibi her ikisi de büyük çok fonksiyonlu yapıları şehrin sınırlarının dışına yerleştirme fikrini içeriyor. Orjinal niyetlerin aksine, buna rağmen Zurich‟in ETH zentrum ve ona bağlı üniversite şehir merkezindeki yerleşimleri ve şehirlerle olan yakın ilişkisi olumlu tepkiler alıyor. Bir gerçek olarak , şehir üniversiteye yetişti ve üniversiteyi kent yapısının içine entegre etti. Science city, ETH Zurich büyük ölçekli üniversiteler şehrin dışına yayılmaya yol açtığında Zurich‟deki ETH „nin Hönggerber yerleşkesi 1960‟ larda standart bir üniversite yerleşkesidir. Yerleşke yeşil bir tepenin üzerine isole bir bölgede inşa edilmiştir. 1960‟ larda hala şehrin dışında bulunuyordu; şimdi ise Zurich aglomerasyonuyla takım adaların ortasında biçimlenen tek fonksiyonlu adadır. Şehir bir yığın olarak geliştikçe, daha olumlu yerleştirmek için üniversitenin atomizasyonu onun gelişiminin şehrin içine kümede sonuçlandırdı; ayrım ve özelleşmeye rağmen 65 üniversite şehirle birbirine karıştı. Yeni aktiviteleri destekleyen toplumsal bir temel meydana getirierek mahalle yerleşkesini çevreleyen şehir sınırlarıyla bağlantılı hale getirmeye çalışmalıyız. Marketler, kafeler, restoran gibi fonksiyonlar için bir temel, ek üniversite binaları, yaşam ve çalışma kombinasyonlarının oluştuğu ve iş aktivitelerinin, ilkokul gibi tamamlayıcı faydaları kadar mümkün olduğu konaklama yapıları boyunca yerleşkenin yoğunlaştırılmasıyla başarılır. Konferans salonları ve fuayelerin toplum aktiviteleri için kullanılması sayesinde şehirle soyokültürel alışveriş bulunur. Hiçbir şehir üniversitesi kentliliği burada gelişeceği doğruyken, iyi dengelenmiş çevresel kaliteye doğru kademeli gelişme için verimli zemin ister. Üniversite ve şehrin entegre olması için atılan adım „bilim şehri‟ teriminin gerçek anlamını önemini oluşturur. ġekil 4.1: ETH Bilim Şehri (Url-18) 4.2.1.Kent içi yerleĢkeler Üniversitelerin şehir içlerinde yer almasının ve iç içe düşünülmesinin en önemli nedeni kentin ve üniversitenin sosyal yapılarıdır. Kentler henüz bu kadar yoğun bir yapılaşmaya sahip olmadığından üniversiteler ihtiyaç duydukları alanları rahatça bulabilmekte ve böylece ve gelişimlerini sürdürebilmektedirler (Erkman, 1990; Aydıncık, 1982). Avrupa‟nın eski üniversite formları, şehrin içinden çıkmış ve onun strüktürünü almışlardır. Şehirle birlikte yaşayan bu üniversitelerin, şehirle sıkı sıkıya ilişki içinde olduğu gözlemlenmektedir. Üniversiteler, tarihi gelişim içinde, kent içindeki ayrı kolejler durumundan, ortak binalardan oluşmuş üniversiteler haline gelirlerken, aynı üniversiteyi oluşturan binaların kent içinde belli bir bölge içinde yoğunlaşmış olarak, değişik yerlere dağılmış oldukları görülmektedir (Erkman,1990). Kent içindeki üniversitelerin gelişim süreçlerini incelediğimizde, en başından beri savunduğumuz etkileşim olgusunu, düşüncelerin, yaşam tarzının mekana yansımasını aşamalar halinde görmek mümkün olabiliyor. İlk üniversiteler şehir içindeki bazı evlerde eğitime başlamıştır; zaman içinde kilisenin himayesindeki 66 kolejlerden şehir içinde üniversite mahalleri oluşturmaya yönelen bir tarihsel gelişim göstermiştir. Britanya‟da ise Oxford ve Cambridge, üniversite kentlerine dönüşmüşlerdir (Sönmezler, 1995). Kentler zamanla, değişen koşulların etkisi, Rönesans, reform hareketleri ve sanayi devrimiyle büyümeye başladılar, çeperleri genişledi, yaşam koşullarında, fonksiyonlarda değişmeler gözlemlendi ve metropol kent kavramı ortaya çıkmaya başladı. Bu süreç öncesinde kentin kendisini kontrol altına alabildiği bir büyüklükte iken, yaya ulaşımı açısından ölçeğini henüz kaybetmemiş iken, yoğun dokusu içerisinde ulaşımın yaya olarak yapılabildiği mesafelerde yer alan farklı binalar büyük iletişim sakıncaları taşımadıkları gibi, kent açısından olumlu katkılar getiriyorlardı. Kent içi üniversitelerin başlıca sorunu olan gelişme ve büyüme, kent topraklarının henüz yoğun olarak kullanılmamış olması sonucu kısmen çözülebiliyor, yeni binalara, gelişme ve büyümelere imkan bulunuyordu (Erkman,1990). Türkiye‟de ki üniversiteler 1950‟li yıllara kadar kent içinde yerleşiktiler. Bugün dahi kent içindeki varlıklarını sürdüren birçok üniversite mevcuttur. Bir üniversiteye bağlı birçok müstakil birimler gelişimlerini kent içinde sürdürmektedirler. Bu birimlere ait yıpranmış birçok yapı yenilenmekte ve birçok birimler için arsa bulunabildiği oranda, yeni yapılar yapılmaktadır (Türeyen,2002). Üniversitenin kent içinde yer alması, çoğu zaman kendisinden beklenen ilk görevi karşılamaktadır. Kentli ve üniversite arasındaki sıkı bağı oluşturmaktadır. Kent ile öğrenci arasında sosyal bütünleşme gerçekleşirken, öğrenci kente girer, kent ekonomik olarak kalkınır, kentlide üniversitenin kente getirdiği yeni hava, kültür ortamı ve eğitimden faydalanır, üniversitenin donatılarını kullanarak bütünleşirler. Fakat bir durum göz ardı edilmemelidir. Tüm bu etkileşim, birbirine sıkı sıkıya tutunma sadece üniversitenin yapısal olarak kent içindeki konumlanma stratejisine bağlı değildir. Üniversitelerin geleneksel biçimde, kentin içinde, merkeze yakın konumda yer almasının farklı avantajları vardır. Bunlar; öğrencilerin kent ve kentlilerle kaynaşarak yaygın eğitim yoluyla da gelişimlerini sağlamaları; kentlilerin ise üniversitenin eğitim ve entelektüel ortamından, kütüphane, oditoryum, spor salonları gibi olanaklarından yararlanmaları olarak sayılabilir. Yapı adalarında gelişen üniversitelere, „şehir içi yerleşkesi‟ adını verebiliriz. Bu tip üniversiteler, genellikle şehir içindeki yapı adalarında, kentsel kullanıma açık, şehrin bir parçası gibi oluşurlar (Sönmezler,1995). 67 Kent içindeki üniversite kapılarını kentinin halkına açıyor mu? Kent halkı öğrenciyi benimseyip sınırları içinde yaşamasına izin veriyor mu yabancılaşma olgusu yaratmayı reddediyor mu? Bu soruların karşılığında ortaya çıkan alt gruplar kent içinde, dışa açık üniversiteler; kent içinde dışa kapalı üniversiteler olarak sıralanabilir. 4.2.2.Kent dıĢı yerleĢkeler 20. yüzyılda sayıları artan ve nüfusu 30 binlere varan üniversite yerleşkelerine yer bulabilmek önemli bir sorun haline gelince, Avrupa‟nın eski vegeleneksel „kent üniversitesi‟ yerine kentlerin dışında kendisi bir kent olmaya yüz tutan „üniversite kentleri‟‟ kurulmaya başlanmıştır (büyük kent dışı üniversiteler) (Kortan,1981). Yerleşke, şehirlerin günlük yaşam trafiğinden geriye çekilerek doğaya yaklaşan, kendi iç komününü oluşturmaya çalışan ve aynı zamanda da sosyal ideallerin fiziksel planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilebilir. Olmsted‟e göre, yerleşke ne şehirden çok uzak ne de şehrin tam orta yerinde olmalıydı: en uygun konum şehrin hemen dolaylarıydı. Üniversite çevresiyle bütünleşmeli, üniversite açık alanlarından kamu faydalanabilmeli; öğrenci yurtları kışla görünümünden çıkarılmalı ve konaklama için öğrenci evleri yapılmalıydı. Kent-dışı üniversiteler, esas fonksiyonları olan eğitim-öğretim, araştırma ve uygulamayı korumak kaydıyla, kullanıcıları için gerekli yaşam koşullarını (barınma, eğlence, alışveriş, spor, sağlık ve rekreasyon) sağlamak görevini yerine getirmeye çalışan, kendi kendine yeterli üniversite kentleri yani yerleşkeleridir (Türeyen, 1999). Üniversiteler özellikle 1960 ve sonrasında Avrupa başta olmak üzere kent dışında konumlanmaya baslamıştır. Bunların başlıca sebeplerini Erkman (1990) üç maddede toplamıştır. 1.Gelişmenin sınırlanması: Yeni fakülte ve yüksek okulların açılmasıyla öğrenci sayısında olan artışa cevap verecek yeni binaların kent içinde bulunamaması. Zamanla üniversite nüfusunun artmasıyla, bu büyümeye cevap verebilecek mevcut kent içindeki yapı ve arazinin yetersizliği, fiziksel anlamda gelişip büyüyememe sorunu, üniversiteleri kent dışında yeni yerleşmelere yönlendirmiştir. 2.İletişim ve ulaşım araçlarında gelişmeler: İletişim ve ulaşım araçlarının gelişmesi kent dışı yerleşkeleşmeye olanak sağlamıştır. 3.Prestij sembolü: Büyük alanlarda en gelişmiş teknolojilerle donatılmış üniversite inşa etmek yöneticilerce prestij sembolü olmuştur. Kent dışı yerleşkeler, varolan 68 kent içindeki yerleşkelerdeki sorunlara bir çözüm arayışı sırasında ortaya çıkarak kendi problemlerini de meydana getirmiştir. Üniversiteler kent içinde konumlanırken; kitaplıkları, seminer ve kongreleriyle, müze, sergi ve enstitüleriyle topluma kültürel imkanlar sağlarken, aydın-halk iliskisini kurabilmekteydi, birbirlerine yakınlardı, birlikte yaşıyorlardı kenti paylaşıyorlardı, ulaşabiliyorlardı fakat üniversitelerin kent dışına taşınmasının ardından üniversitelerin toplumun gelişmesine olumlu etkileri zedelenmeye başlamıştır. En önemli sorun aralarındaki fiziksel bağı tekrar oluşturmaktı (İnceoğlu, 1982; Akt: Erkman, 1990). Kent dışı yerleşkelerin olumlu yönleri olarak ise yeni ve teknolojik bakımdan ileri mekanlarda öğretim ve araştırma yapabilme imkanlarının sağlanabilmesi, gelişebilme ve büyüyebilme imkanların var olması, bilim dalları ve disiplinlerarası iletişim kolaylığının sağlanabilmesi, yerleşke içinde ulaşım kolaylığının ve ortak tesislerin yoğun kullanılabilmesinin sağlanabilmesi sayılabilir (Erkman, 1990). Kent dışı yerleşkeler; kent merkezine uzak alanları, gelisen ve kentsel yoğunluğa sahip alanlara dönüştürmeye yönelik potansiyele sahiptir. Bu potansiyel tüm bölgenin gelişimini önemli derecede etkiler. Türeyen‟e göre yerleşke fikrinin oluşumunda, kent dışı yerleşkelerinin oluşumunda başlıca önemli nedenler varolmuştur. Üniversitelerin ortaya çıktıkları dönemin başlangıcından itibaren yaşanan gelişmeler sonucunda, bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemeler ve akademik işlevlerinin artması ve sonucunda bu kurumları oluşturan birimlerin kapasitelerinin genişlemesi ve büyümesi; değişen akademik çalışmaların içeriğiyle disiplinlerarası iletişimdeki ihtiyaçların artmasıyla, aralarında olması gereken akademik işbirliğini kolaylaştıracak fiziksel koşulların sağlanaması gerekliliği ve bunu gerçekleştirecek ilk maddenin fiziksel mesafenin yakınlığını sağlamak, üniversite kullanıcılarının, çalışma alanlarına uzun mesafeler kat ederek ulaşmaları yerine bu alanlarla iç içe yaşamak suretiyle, performanslarını arttırmaları ihtiyacı, kent içerisinde tüm bu fiziksel koşulları sağlayacak, geniş ve karmaşık işlevli fiziksel tesislerin yerleşimlerine olanak sağlayacak geniş alanların bulunamaması gibi sebepler yerleşkelerin kent dışına çıkmalarına yol açmıştır. Hoger‟a göre; Avrupa‟da 1960 sonrası yerleşkeleri şimdi kimlik krizi içindedir ve büyük revizyona gitmektedir. Asya‟da ise son dönem gelişmelere bakıldığında böyle bir durum görülmemektedir. Bir çok Asya ülkesinde sessiz ve konsantre durumdaki tek fonksiyonlu yerleşkeler problem olarak algılanmamaktadır. Aksine gelişmenin 69 sembolü olarak görülmektedir. Buna örnek olarak, Çin‟deki yerleşke şehirlerinden (city of campuses) oluşan Guangzhou Üniversitesi gösterilebilir. ġekil 4.2: Guangzhou universite şehri planı( Christiaanse, K. ,2009, Campus and the City) ġekil 4.3: Guangzhou universite şehri (Christiaanse, K. ,2009, Campus and the City) ġekil 4.4: Guangzhou yerleşke planı (Christiaanse, K, 2009, Campus and the City) Ülkemizde son yıllarda kurulan üniversitelerinin hemen hepsinin kent dışında veya kent çeperinde yer aldığını görüyoruz. Özellikle 2006 yılından sonra kurulan tüm üniversiteler genel olarak küçük ve gelişmekte olan illeri ve bölgeleri seçerken bu 70 yönde çalışmak maksadıyla kentin dışında veya çeperinde kurularak merkezlede bağlantılarını sağladığını görmekteyiz. Fakat bu konuda önemli bir husus gözden kaçırılmaktadır. Kent dışı ve kent çeperi kavramları, mevzu-bahis olan kentin büyüklüğü, çeperiyle de doğru orantılıdır. Metropollerle kıyaslamak yanlış olacaktır. Yerleşke alanı kent dışında kurulmuş olsa bile belirli ihityaçları karşılama zorunluluğu bulunmaktadır. Her ne kadar yerleşke alanı kent dışında veya çeperinde olarak konumlanmış olsa da fiziksel olarak, kent toplumu ile başlıca hedefimiz olan ortak kullanımlardan maksimum faydanın sağlanabilmesi maksadıyla bu ilişki açısından mesafeye çok dikkat edilmelidir. Bu mesafenin optimum boyutlarda ayarlanmasının sonrasında ise önümüzde kent merkezinden uzakta olan bir yapısal kurum bulunmaktadır ve içerisinde bir yaşam var olmaktadır; şu noktada biz bu yaşama ihtiyaçları doğrultusunda mekanı sağladık ama kentin kalbinden kopardık o zaman şimdi sıra bir bağ oluşturmakta, ekonomik, kültürel paylaşımın fiziksel bağı olan ulaşımın en kolay ve sürdürülebilir olarak çözülmesiyle ilk sorunu atlatmış bulunabiliriz. Kente ulaşılabilirlik ve yakınlık maksimum 15-20 km uzaklıkta olmalıdır. İlk problemimiz kentli ve yerleşkeü buluşturmaktı fakat bir sonraki hedefimiz için öyle bir konumlanmalıyız ki eğitim ve araştırma konularında işbirliği içerisinde olması gereken kurumlar ve kaynaklarla etkin ulaşım ve iletişim içerisinde olmalıdır. Ayrıca kent dışına kurulan yerleşke eğer kendi özgürlüğünü varlığını, bağımsızlığını ilan ederek bir ek güç olarak orada bulunuyorsa, tabiiki de kentle destek paylaşımı içerisinde olmaya devam etse dahi kentsel alt yapı olanaklarından, ulaşım sisteminden, enerji kaynaklarından, temiz su ve kanalizasyon sistemelerinden maksimum yararı sağlayabiliyor olmalıdır. Tasarım ve kararlar aşamasına ölçek olarak bakıldığında kent dışına çıkma zorunluluğundan sonra kararlar verilerek en doğru konum belirlenir. Kent ölçeğinden yerleşke alanının ölçeğindeki tasarım kararlarında dikkat edilemsi gereken hususlar söz konusudur. Tabiiki de bu aşamaların hepsi birbirlerine sebep sonuç ilişkileriyler bağlantılıdır. İhtiyaçlarımızı sorduğumuz sorularla belirleyip bu sorulara teknik olarak ve birey olarak doğru cevapları verdiğimizde aşamaları atlayacağızdır. Kent dışına çıkma ihtiyacımızın ilk sebebinin kent içindeki alan yetersizliği olduğunu söylemiştik, bu nedenle yerleşke alanı olarak seçilen arazi gelecek ihtiyaçları da düşünülerek boyutları seçilmelidir. Şuben‟e göre yerleşke içi yaya ulaşım süresi farklı kullanışlar arasındaki yürüme mesafesi 5- 10 dakika arasında olmalıdır ki bu 1 km çapında bir daireye tekabül etmektedir. Kent dışına çıkılsa da kent merkeziyle bağının kopmaması gerektiğini 71 savunuyor olsak da, öğrencinin belli başlı ihtiyaçlarını bu yerleşke sağlamalıdır. Eğitim, araştırma, dinlenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uluslararası standartlar göz önüne alınarak öğrenci başına düşen alan ortalama olarak hesaplanır. Şimdiye kadar hep karar hakkına sahip kişilerin dikkate alması gereeken hususlar üzerinde duruldu. Fakat birde elde olmayan değiştiremeyecekleri alanın sabit fiziksel özellikleri, gelişme olanakları ve arsa ve altyapı maliyetleri gibi huuslarda söz konusudur. Alanın topografik, jeolojik, iklim, manzara, zemin ve doku özellikleri gibi fiziksel veriler dikkate alınmalıdır. Tasarımda bir engelleyici sınırlayıcı konu ise maliyet, haklar ve imar durumudur. İki zıt trend söz konusudur: Bunlardan ilki çevreleyen kentsel dokuyla ilişki kuran ona açık ,iletişim kurabilen yapılarla büyük ölçekli enstitülerin entegre olduğu projelerdir.Bu trend de mimari elementlerinde özellikleri büyük rol oynar. Şeffaflık, insan ölçeği ve açık alanlar bunların başında gelmektedir. Öte yandan diğer bir yaklaşım ise kapalı topluluklar olarak görülendir. Bu yaklaşımla yerleşkeler kendi kendilerine yetebilen, verimli kendi ekonomi ve güvenliğinden sorunlu kurumlardır. 4.2.3 Kent içi yerleĢke -dıĢa açık avantajları ve dezavantajları ġekil 4.5: Kent içi dışa açık yerleşke Kent içinde, şehrin merkezinde kurulan genellikle üniversite kurumlarının ortaya çıktığı dönemde var olan üniversitelerdir. Kent içi yerleşkelerinin de kendi içerisinde iki gruba ayrıldığını unutmamak gerekmektedir. Kent içi –dışa açık yerleşkeler fiziksel olarak çoğunlukla etrafını duvarlarla çevirmeden, kent halkına kendi 72 dünyasını göstererek ve hatta eğitim, araştırma, kültürel aktivitelerde halkı aktif olarak öğrencilerden sonraki kullanıcıları olarak kabul eder ve kapılarını açar. Bu tip üniversitelerde bilginin yayılmasını öngören bir bakış açısı olduğu savunulabilir. Öte yandan kentle fiziksel olarak bütünleşmiş, halkı da içeri alan yerleşke tipi güvenlik konuusnda soru işareti yarattığıda düşünülebilir. 4.2.4 Kent içi-yerleĢke dıĢa kapalı avantajları ve dezavantajları Kent içinde yerleşmiş fakat kent halkıyla fiziksel konumuyla her ne kadar bütünleşmiş gibide görünse de yanıltır. Konumunun çok büyük etkisiyle bu bütünleşme kendiliğinden gerçekleşir ama sadece ekonomik ölçekte kalır. Üniversite, öğrenci, kent ve kentli arasında bir iletişim bir bağ oluşturmasına sınır getiren yerleşke tipi dışa kapalı üniversitelerdir. Üniversite fiziksel ve vizyon olarak bazen görünür bazen de görünmez bir sınır çizerek kent ve kurum arasındaki her türlü alışverişi engeller. Kent içi yerleşkelerin avantajları şu şekilde sıralanabilir; 1-Öğrenciler kent ve kentlilerle kaynaşarak yaygın eğitim yoluyla da gelişimlerini sağlarlar. 2-Kentliler ise üniversitenin eğitim ve entelektüel ortamından , kütüphane, odiyoryum, spor salonları v.b. olanaklarından yararlanabilirler. 3-Şehrin bir parçası gibidirler ve tüm hizmetlerinden faydalanırlar. 4-Kentsel kullanıma açıktırlar. 5-Şehirle bütünleştiği için fiziksel olarak ulaşım kolaylığı sağlamaktadır. 6-Öğrenciler, kentin eğitici ve sosyal imkanlarından yararlanabilirler. 7-Kentin eğitim ve kültür seviyesi artar. 8-Öğrencinin kente getirdiği ekonomik katkı artar. 9-Kent içerisindeki dışa açık üniversiteler etkileşimi kapalı olanlarına oranla daha arttırır. 10-Kentsel doku içerisinde yayılmışlardır. Buna karşılık dezavantajları ise şu şekildedir; 1-Geniş alanlara yayılma ihtiyacına cevap verebilecek alan bulunamamaktadır. 73 2-İmar tehditlerine uymak durumundadırlar. 3-Kent içindeki dışa tamamen açık üniversite yerleşkelerinde güvenlik sorunu yaşanmaktadır. ġekil 4.6: Kent içi dışa kapalı yerleşke 4.2.5.Kent dıĢı yerleĢke dıĢa açık -avantajları ve dezavantajları ġekil 4.7: Kent dışı- dışa açık yerleşke 74 Kentin merkezinden uzak dahi olsa kentle fiizksel olarak ulaşımı çok iyi çözmüş olan kent – üniversite ikilisi aralarında bir mesafede mekan oluştururlar, kurdukları bu bağı işlerler canlandırırlar yaşanır bir hale getirirler. Yaşanabilme durumu kendiliğinden süreç içerisinde gerçekleşecektir; kentin merkezini üniversite bir mıknatıs gibi kendine doğru cekerek büyümesini ilerlemesini sağlayacaktır, bunu yaparkende kentin daha az yoğun bölgelerinde yoğunluğu arttıracaktır. Kentli üniversitenin varlığının farkında olmakla kalmayıp birbirleriyle yaşamayı öğrenecek ve kullanacaklardır. 4.2.6.Kent dıĢı yerleĢke dıĢa kapalı -avantajları ve dezavantajları Kentin çeperine takılarak ya da tamamen bağımsız bir şekilde kurulduğu kentin dokusundanbağımsız bir alanda kurulan yerleşke tipleridir. Kent merkeziyle ulaşımın sürdürülebilir ve kolay bir şekilde sağlanmasıyla fiziksel olarak ayrılan yerleşke kentle bağlantı kurar. Ulaşım sağlanamadığı takdirde ve üniversite yerleşkesi gerek sınırlarıyla gerekse aktivitelerindeki katılımcıları öğrencisiyle sınırlı tutmasıyla, öte yandan halkında öğrenciyi kent içinde reddetmesiyle dışa kapalılık durumu gözlenir. Bu tip durumlarda yerleşke kendi sınırları içerisinde kalır ya da kendi uydu kentini oluşturmaya çalışır. Ne öğrenci kente girer ne de kentli üniversitenin varlığından bile haberdar olamaz. Böyle bir durumda tek fayda üniversitenin kentin toprağını ve altyapısını kullanıyor olmasıdır. Buna göre kent dışı yerleşkelerin avantajları şu şekilde sıralanabilir; 1.Disiplinlerin ihtiyaç duyduğu geniş, yeni ve teknolojik dersliklerde öğretim ve araştırma yapabilme imkanı 2. Yeni disiplinlerin eklenmesiyle gelişebilme ve büyüyebilme imkanı 3.Disiplinlerarası bağların kurulması, ilerlemesi 4.Şehrin karmaşasından uzak ve huzurlu doğayla bütünleşen yerleşke 5.Yerleşke içinde yaya ve taşıt ulaşımı kolaylığı 6.Ortak tesisleri yoğun kullanabilme imkanları ( Erkman, 1990) 7.Üniversitelerin kent dışına yönelmelerinin kaçınılmazlığı karşısında, bu yönelmenin olumlu ve olumsuz yönlerinin ışığında, iki yol gözükmektedir; Mevcut kent içi üniversiteleri gözden çıkarmadan, bilimsel bir şekilde reorganizasyonunu sağlayarak onlardan yararlanmayı sürdürmek, kent dışı 75 yerleşkelerin yer seçiminde ve planlamasında gerekli titizlik ve özeni göstererek ve gerekli süreçlerden geçerek, yukarıda sözü edilen sakıncaları minimize etmek (Erkman, 1990). Bu tip yerleşkelerin dezavantajları ise şöyledir; 1. Üniversitelerin toplum için var olduğu ve toplumdan soyutlanamayacağı göz önğnde bulundurulursa, kent ve üniversitelerin sağladığı ortak kullanım alanlarından karşılıklı olarak yararlanmaları, kent içi üniversitelerde kent dışı yerleşkelerden daha fazladır. 2. Kentin sağladığı ortak kullanım alanlarının tümü kent dışı yerleşkelerinde de kendi dünyasını yaratma hedefi konulduğu takdirde, pahalı ve uzun süreç göze alınmalıdır. 3. Üniversite işlevleri, "mesleki eğitimin yanı sıra, genel kültür yayma ortamı", olarak belirtilirken, çevresinden izole edilmiş bir üniversitede bu ortamı yaratmanın mümkün olamayacağı; bir bilgi üretim ve iletim merkezi olarak üniversitenin teknik eğitim, araştırma ve üretimi teşvik yönleriyle toplumun gelişmesine olumlu etki yapan bir görünüm kazanacağı; ancak toplum ve üniversite arasındaki ilişkilerin zayıflamasının, aslında bütünleşmiş olması gereken bu ilişkilerin amacına aykırı düşeceği unutulmamalıdır (İnceoglu, M., 1982). Kent dışı yerleşkelerde öğrenci yurtları ve öğretim üye lojmanları, yerleşkenin ayrılmaz bir parçasıdır. Ulaşım sistemlerinin çözülmediği ülkelerde, yurt ve lojman sağlanmadığı durumlarda kent dışı üniversite planlaması tam bir başarıya ulaşamaz 4.. Kent kıyılarının sosyal yaşam tarzı ve kültür yapısı, üniversite yerleşkesi öğrenci ve öğretim üyelerinin kaynaşıp, etkileşeceği bir nitelikte değildir. Bu da üniversitenin izole olmasına yol açacaktır. 5. Ülkelerin ve üniversitelerin gelişmesi, kent dışı yerleşkelerin kurulmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu bakımdan kent dışı yerleşkeleri yadsımak ve tümüyle karşı çıkmak bir çözüm getirmeyecektir. Yapılması gereken, kent dışı yerleşkelerin sakıncalı yönlerini gidererek, kent-üniversite ilişkisini koparmamak, üniversitelerin kent içindeki binaları, terk edilmeyerek, yine sanat eğitimi, kültürel işlevler, irtibat ofisleri ve bunun gibi biçimlerde kullanılmalıdırlar. 6. Kent dışı yerleşkelerinin dezavantajları ve avantajları göz önünde bulundurulduğunda, her ne olursa olsun karar aşamalarından kent ölçeğindeki kararların sonucunda kent dışında bir üniversite yapılmasına karar verildiği takdirde bu dezavantajlarını en aza indirgemeye çalışma gerekmektedir. 76 ġekil 4.8: Kent dışa dışa kapalı yerleşke 4.2.7 Açık mekan = açık fikir, akıl Sosyal sistemler mimari sistemler tarafından nasıl etkilenebilir? Sosyal ilişkiler ve mimari sistemler arasında çok güçlü bir ilişki vardır. Mimariyi yaratan bu ikisinin kombinasyonudur. Toplumun bireysel üyeleri bir bütün olarak toplumun performansına bağlıdır. Çeşitli özelleşmiş alanlar ve birkaç bilim dalıyla ilgili ağlar arasındaki ilişki gitgide önemli oldu. Bu anlayışa bağlı olarak, artık gelecek toplumların isteklerini karşılamak için güncel ve uygun olmayan ayrı ve kapalı kendine yeten binalarda farklı fonksiyonların yerleştirildiği yerleşke planına konvansiyonel yaklaşım düşünülür. İnsan ağlarını açık alanlarla karakterize olan yaratıcı mimarlıkla ilgili ağlara dönüştürmeye çalışılır ve böylece açık akılları cesaretlendireceğiz, besleyeceğiz ve uyaracağız. Böyle eğitim tipleri müşteri ve kullanıcılar-araştırmacılar, eğitimciler, öğrenciler arasındaki erken ve sabit entegrasyonla açık komünikasyon ve diyalogla toplantı ve çalıştaylarda anlaşılabilir. Tüm sunulan projeler halka açık sistem yapılarından yararlanır. Özellikle büyük ölçekli projelerde, sistem odaklı yapım metotları yüksek kaliteli yapıya olanak tanır. Bu içerikte, projeyi arazi, yapı ve programatik elementler olarak tanımlayan kompleks faktörlerin arasında aracı olmak için araç olarak görürüz. Fakat mimarinin ana amacı olarak değil. Bu yapılar ve onların ortaya çıkardığı ağlar sosyal etkileşimi ve mekanın algısını etkiler. Amaç çeşitli fonksiyonların ortak yaşanan ve hayali bir yönde birleştirildiği rijit bir sistem içinde maksimum elastiklik ve dayanıklılık 77 yaratmaktır, böylece amaçlı ve rastlantısal olarak etkileşim ve alışveriş için yol açmış olunur. Yatay ve dikey şeffaflık bireyin diğerlerinin ne yaptığını gördüğü, tecrübe edindiği iştirak edebildiği besleyen canlandırılmış öğrenim çevrelerinin yaratılmasını başka bir mimariyle ilgili araçtır. Şeffaflık, ağın tekil elementleri arasındaki sirkülasyonu geliştirir ve farklı donatıların entegresine katkıda bulunur. Kendisi komünikasyonun geliştirilmesi için bir araçtır mimari ağların doğru yoldan fiziksel anlatımıdır. Bir bina sadece inşa edilecek bir iskelet değildir. Bu binaların arasında yürürken, birey ilişkileri yaşayıp tecrübe edinebilir. İnşa edilmiş çevrenin eğitim sistemleri üzerindeki güçlü etkiyi bu projeler ortaya koyar. Mimari ve üniversitelerin kentsel tasarımı olumlu etki yaratabilir veya öğrenme mekanlarının kullanıldığı, tecrübelerin paylaşıldığı ve bilginin ortaya konduğu yolu, yöntemi değiştirebilir. Bazı insanlar için üniversite yerleşke terimi, heyecanlı günlük yaşamdan ayrılan ve her türlü öğrencinin bir araya gelip fikir alışverişi yaptıkları geniş alana yayılmış yeşil bir alana yerleştikleri yeni fikirlerin doğduğu ve bilim adamlarının yeni jenerasyonunun ortaya çıktığı bir yer ve akademik bir çevreyi akıllara getirir. Mimari cazibelerini yıllar içinde yapılan organize olmamış yenilemeler ve eklerle kaybetmiş üniversite binaları tarafından yönetilen peyzaj olan şehrin reddedilmiş bölgesi üniversite yerleşkeleriydi. Üniversite neden mükemmel bir kamu mekanı için müşteri olamaz? Sebep: üniversite var olmaz. Geleneksel ve dünya ağlarıyla bağlantılı gündemlere sahip fakülteler topluluğudur. Son yıllarda birçok Avrupa şehirlerinde üniversiteler yeni ikonik yapılarıyla kendilerini ayırmaya çalışırlar. Ne yazık ki, bu binaların aralarındaki mekanlar ihmal edilir. Bu mekanlar kendi fakülte donatılarına kıyasla üniversite otoriteleri tarafından önemsiz farzedilir. Eski şehrin kentsel dokusu akademik kültürü gelişmesine izin vererek uyumlu bir iskelet yaratır. Akademik yaşamı kent yaşamıyla zenginleştirme isteği ve belirli bir görüntüyü elde etmek; bugün yerleşkeleri planlarda yaymak ve uyarlamak öncelikli düşüncedir. Mekan artık basitçe sadece insanların aktiviteleri için tasarlanmamakta aynı zamanda onları çeşitli seviyelerde aktif olarak etkilemek için tasarlanmaktadır. Akademik ve kurumsal krallıklarda birçok enstitü ideolojik ve fiziksel olarak kendilerini kentsel çevreye entegre etmeye çalışırlar. Kent toplumunun canlı ruhunu beslemek ve sürdürülebilir yerleşke yaratma amacıyla, sonuçta görülen karma kullanımlı kent bölgeleri üniversite ve /veya ekonomik gelişmeleri entegre eder. Açık olma ve etkileşim formu enstitüler için; akademik veya kurumsal ve onun kentteki çevreleyen objeleri için potansiyele sahip olarak görülür. En iyi senaryoda; uzun 78 vadede hepsi için ekonomik gelişme ve denge sağlayan yapısal ve altyapısal değişiklikleri hızlandırmak için bu süreç önemlidir. Durum ne olursa olsun, kurumlar ve üniversiteler yeni gerçeklere gelirler, onların gelecekteki gelişimlerinin başarısı yarattıkları atmosfer ve ürettikleri çevreyle doğrudan bağlantılıdır. Kullanıcılarının akıl ve vücutlarını pozitif bir şekilde etkilemek için mimariyi kullanan ütopik girişimler didaktik ve otoriterdir. Mimari için sonrakinin statüsünü ilerleten ve koruyan değişmez sabit gerçekler yaratarak, para ve güçle bunların ideallerine dönüştürülebilmesi için kullanılabilir. 1930‟da, United States‟e olan yolculuğundan sonra Le Corbusier her kolej ve üniversite kendi içinde kentsel bir birimdir. Büyük veya küçük şehir olması önemli değil ama yeşil şehir olmalı. Amerikan üniversiteleri kendi içinde bir dünyadır‟diye bildirmiştir. Dışarıya kapalı bir toplum olarak, yerleşke yaşamı öğrencilerin davranışlarını etkiler ve istenmeyen dikkat dağıtıcı durumlar olmadığı sürece başarılarını maksimum düzeye çıkarmalarına yardımcı olur. Bu tip bir iç birlik dışarıdaki dünyaya karşı kapalı bir sıra duvar oluşturur. Bu durum, dışarıdan öğrencilerin politik bir güç ve potansiyel bir tehlike olarak görüldüğü anlamına gelebilir. Sınır bir mekanın başladığı diğerinin bittiği yerdir. Sınırlar birbirlerinden farklı özellikleriyle ayrılabilen alanları ve mekanları biçimler ve resmeder. Aslında, sınırlar üstesinden gelinmesi gereken net bir çizgi olan ayrımı yaratır. 4.3 YerleĢke YerleĢim ġemaları Yerleşke planlama aşamasında kent içindeki konumuna bağlı olarak ve barındırdığı fonksiyonlar, arazi büyüklüğü, nüfusu, kentle olan ilişkisi bakımından gözettiği strateji, mekanların nasıl kullanılacağı, alanın fiziksel özellikleri dikkate alınarak yerleşke tasarımına başlanır. Her tasarım kriteri, her noktada farklı sorunlar ve çözümler yaratır ve karşımıza yerleşke yerleşim şemalarıyla ilgili pekçok farklı örnek gözlemleyebiliriz. Yerleşke yerleşimleri gelişim ve biçimlenme yönünden sınıflandırılabilmektedir. Yerleşke yerleşim şemaları oluşturulurken, bir sonraki aşama, karşılaşabilme ihtimali olan gelecekle ilgili durumlar hakkında stratejileri ortaya koymak ve buna uygun gelişme modellerinide bellirlemek esastır. 79 4.3.1 Kent Ġçinde üniversitelerin oluĢum Ģemaları 4.3.1.1 Organik kentsel doku içinde geliĢen üniversiteler Kentin kendi planlama modelinin içerisinde, onlarla bütünleşen herbir parçasını, mimari elemanını kentle ortak olarak kullanan üniversite tipidir. Onların varlığı kentsel doku içerisinde bakıldığında, o dokuyla bütünleşmiş, içerisinde adeta kaybolmuştur. Planlama noktasında üniversite yerleşke yapıları ve kent arasında bir ayrım yapamazsınız. Her ne kadar bütünleşme olgusu üstünde duruyor olsak da, peki bu üniversite yapıları hiç mi ayrılmayacaktı, kimliğini belli etmeyecekti şehrin içinde. Tabiiki de fiziksel varlığıyla, fonksiyonlarının gerektirdiği mekanlarla, mimari üslubuyla, bu yapı kimliğini ortaya koyarak söyleyeceklerini duyurur. Farklı işlevleri de bu dağınık kent dokusu içerisinde dağılmıştır. Kendi içindeki dünyada, mekanının etkisiyle, dokusuyla, mimari öğeleriyle yaşamaya devam eder. Böylelikle savunulan kent –bilgi birleşimi meydana gelir. Herşeye rağmen zaman içerisindeki yaşanan değişimler ve bakış açılarıyla bu mekanlar birbirlerine doğru açılır veya kapanır, dağılır ve kaybolabilir. ġekil 4.9: Organik kentsel doku içinde gelişen üniversite şeması 4.3.1.2 Yapı adalarında geliĢen üniversiteler Bu tip üniversiteler, genellikle şehir içineki yapı adalarında, diğer organik dokuda olduğu gibi şehrin bir parçası gibi oluşurlar ve kentsel kullanıma açıktırlar. Fakat en büyük farkı bu tip üniversitelerde şehrin bir planı vardır, imar kanunları vardır ve şehrin yapılaşmaya açık olan, fonsiyonel alanları belirlenmiş alanları bulunmaktadır, dolayısıyla üniversite bu plana ve imar kanunlarına uymak durumundadır. 80 ġekil 4.10: Yapı adalarında gelişen üniversite şeması 4.3.1.3.Ağ örgüsü biçiminde geliĢen üniversiteler Kent içinde ağ örgüsü biçiminde kurgulanarak yerleşen üniversitedir. Taşıt trafiği için genellikle alternatif çözümler üretilmiştir. Bu tip bir yerleşmeye örnek olarak gösterilebilecek olan Freie Universitat, Berlin‟de ulaşım taşıt trafiğinin bir üst kota ayrılmış olmasıyla çözülmüştür. ġekil 4.11: Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversite şeması 4.3.1.4.Doğrusal geliĢen üniversiteler Kentin, kendi yapısal bütünlüğü içerisnde kalmış, doğal sınırlar arasında kalan linear gelişen, planlanan üniversitelerdir. Kent içerisindeki alanların yetersizliği ve sınırlayıcı öğeler sebebiyle, doğrusal gelişen üniversiteler kent içinde bulunmaktadır. 81 ġekil 4.12: Doğrusal gelişen üniversite şeması 4.3.2 Kent dıĢında üniversitelerin oluĢum Ģemaları 4.3.2.1 Yaygın yerleĢim modeli (Dispersed type) Bu yerleşim modelinde bina grupları alan üzerinde serbest bir dağılım gösterir. Ancak bu dağılım çok yoğun değildir. Ortak kullanım alanları bir merkez oluşturacak şekilde konumlandırılmıştır. Akademik ve barınma bölgesi ise bu merkez etrafında yayılım gösterir. Ortak kullanım alanları ile eğitim ve barınmaya yönelik binalar açık alanlarla birbirinden ayrılır ve bu açık alanlar makro ve mikro gelişmeler için elverişli alanlardır. Yerleşim yaygın olduğundan, yoğunluk düşüktür ve yerleşke alanının büyük olması gerekmektedir, buna bağlı olarak da genel olarak yer seçimi kent dışı olarak yapılır. Yerleşkenin alan büyüklüğüne göre ortak kulanım alanları oluşturularak ikinci bir merkez kurulabilir. Yaygın yerleşim modelinde binalar dağınık kurulduğundan yerleşke için daha geniş bir alana ihtiyaç duyulur. Bu yerleşim modelinde, yaygın yerleşim nedeniyle alt yapı maliyeti de yüksek olmaktadır. Yaya ve araç trafiği özellikle çözülmesi gereken konulardan biridir. Birimler arası ilişki zayıftır. ġekil 4.13: Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) (Erkman,1990) 82 4.3.2.2 Merkezi yerleĢim modeli (Centralised type) Bu yerleşim modelinde ortak kullanımlar yine bir merkez oluşturacak şekilde konumlandırılmış. Bu merkez çevresinde dağılım gösteren akademik kullanım alanları radyal bir şekilde dağılım göstermektedir. Yoğunluğun yüksek olması sebebiyle, yaygın yerleşim modeline nazaran alan ihtiyacı daha azdır. Yoğunluğun yüksek olduğu ve kompakt bir yerleşim gösteren bu model, merkezi gelişimi engellemektedir. Fiziksel gelişme merkezden dışa doğru olduğu için, büyüme merkezde bırakılan boş alanlar sayesinde olabilir. Büyüme olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle öğrenci kapasitesinin 5000‟i aşmaması tavsiye edilmektedir. İlk aşamada merkezin oluşturulması gereği, maliyetin de yüksek olmasına neden olur. Yoğun ve merkezi sistem organizasyonu nedeniyle birimler arası erişebilirlik kolaydır. ġekil 4.14: Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) (Erkman,1990) 4.3.2.3 Moleküler yerleĢim modeli (Molecular type) Moleküler yerleşme biçiminin özelliği, kendi içinde işlevsel bütünlüğü olan birimlerin organizasyonel ve yapısal çekirdek oluşturmasıdır. Yani her birim kendi içinde bir merkezi oluşturur. Merkezler birbirinden kopuk bir şekilde yer aldığından, dağınık bir görünüm söz konusudur. Büyüme merkez içindeki boş alanlarla ve yeni merkezlerin eklenmesiyle gerçekleşmektedir. Daha çok büyük üniversiteler için önerilen bu yerleşim modelinde öğrenci kapasitesi 10 000‟i aşmamalıdır. Düşük yoğunluk ve birden fazla merkezin dağınık bir şekilde yayılım göstermesi nedeniyle, yoğunluk düşüktür ve ulaşım sisteminin çok iyi düşünülerek tasarlanması gerekmektedir. 83 ġekil 4.15: Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) (Erkman,1990) 4.3.2.4 ġebeke yerleĢim modeli (Network type) Üniversite yerleşkesini oluşturan bütün birimler, ızgara şeklinde konumlandırılmışlardır. Sistemin birbirine bağımlı alanlardan oluşması, arazinin düz ve engebesiz olmasını gerektirir. Mikro büyümeler ızgara sisteminin çevresinde olabilir. Yoğunluk nedeniyle iç ulaşım daha kolaydır. Ancak yatırım iyi planlanmadığı taktirde yapısal tasarımdaki aksaklıklar yerleşke bütünlüğünü de olumsuz etkileyecek ve birimler arası bağlantı koparak şebeke sistemi aksayacaktır. ġekil 4.16: Şebeke yerleşim modeli (Network type) (Erkman,1990) 4.3.2.5 Haç tipi yerleĢim modeli (Cruciform type) Haç tipi yerleşim modelinde ortak kullanım ve öğretim alanları birbirini dik açılarla kesen iki bant oluşturur. Bu bantlardan biri aracılığı ile kent ile bağlantı kurulabilir. Yoğunluk yüksek olup, bu model için önerilen öğrenci kapasitesi 10.000- 12.000 arasıdır. Bu sistemde ortak kullanımlar bantların kesişim noktasında merkezi olarak bulunurlar ve bu noktadan dışa doğru büyüme gösterirler. Akademik alanların mikro büyümesi ana bantlar boyunca gerçekleşir. Diğer birimlerdeki gelişme ise bantlar arasındaki boş alanlarda ve banttın devamında ortak kullanımlarla birlikte devam ederek sağlanır. Yerleşke tasarımının tamamlanması uzun süreç alabilir. Bu tip 84 yerleşim modellerinde önceliğin ortak kullanım alanlarına verilmesi, maliyeti yüksek olmasına neden olur. Ayrıca ortak kullanım alanlarının kapasitesi altında ve amaç dışında kullanımına da neden olabilir. Bu yerleşim biçimine Kocaeli Üniversitesi örnek olarak gösterilebilir (Begeç, 2002). ġekil 4.17 : Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) (Erkman,1990) 4.3.2.6.Lineer yerleĢim modeli (Linear type) Bu yerleşim modelinde; ortak kullanım alanları ve diğer fonksiyonel birimler doğrusal uzanan bir bant üzerinde yer alırlar. Sistem kent ile bütünlüğünü bu bant aracılığı ile sağlayabilir. Bu yerleşim modelinde büyüme bandın her iki tarafından da sağlanabildiği için yoğunluk fazladır. Orta bant ana ulaşım ağı ve yaya ulaşımı için idealdir. Mikro büyümeler, lineer bant‟a dik olarak gerçekleşirken, makro büyümeler lineer bant boyunca gelişirler. Sistem sürekli olarak bir doğru üzerinde gelişme gösterdiğinden birimler arasında kopukluk yaşanmaz. Bu sistem içinde önerilen öğrenci sayısı 10.000-12.000 arasındadır. ġekil 4.18: Lineer yerleşim modeli (Linear type) 85 86 5. KENT PLANLAMASI VE YERLEġKE PLANLAMASI ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ Yerleşke ve kent ilişkisinden, beklentilerden bahsedilerek, birbirlerine göre durumlarındaki farklılıkların etkileri çözümlenmeye çalışıldı. Sorgulanması gereken bir soru, içindeki koşulları, fırsatları, tehditleri ve problemlerini belirlemeye çalışılan bu ilişkinin iki tarafı kendi içlerinde nasıl işlerler, aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir. Her ikisinin de işlevleri incelendiğinde ilk olarak karşılaşılan veri yerleşkeyi tasarlarken küçük ölçekte bir kent tasarlanması gerektiğidir. Kentin ana fonksiyonlarının hepsinin yerleşke içerisinde de belirli şemalar göz önünde bulundurularak planlanlandığı görülebilir. İşlevsel benzerliklerin farkındalığından sonra, bu işlevleri belki aynı şekilde de planlasalar, ölçek farkı ve hizmet ettiği grup ve amaçlar doğrultusunda farklılıklar gözetilmektedir. İşte bu farklılıklar sonucunda kent ile yerleşke arasındaki ilişkinin sınırları ve birbirleriyle olan etkileşimi belirlenir. Kent ve yerleşkeler planlama açısından, işlevsel açıdan, büyüklük ktireleri açısından birbirlerine benzemektedir. Karakaş‟a göre geçmişteki kent boyutları yaklaşık 800m. çapındaki bir daire içine oturtulan kentler, yaya olarak dolaşan insanlara optimum hizmetler verebilmektedir. İnsanlar bu mesafe içinde yorulmadan yürüyebilmekte ve grek çevresindeki diğer insanlara ve gerekse kentin yapı, meydan vb. gibi öğeleriyle olumlu ilişkiler kurabilmektedir. Yerleşkelerde de aynı durum söz konusudur. Birimler arası erişilebilirlik önemli bir özelliktir. Yaya ölçeğindeki bu yerleşkelerde disiplinlerarası ilişkiler de toplumsal ilişkiler de daha yoğun olmaktadır. 5.1 Kentin ĠĢlevleri- ġeması-Dokusu 5.1.1 Kent planlamasında dikkate alınacak hususlar 1. Kentsel bir yapı-mekan nasıl bir araya getirilir ve onun parçaları birbirleriyle nasıl ilişkilendirilir sorusuna şu şekilde bir cevap verilmiştir. Buna göre kentsel yapıda konsantre, parçalı ve çoklu olmak üzere üç farklı model ortaya konmuştur. Bu modeller şu şekilde ifade edilebilir: 87 a.Concentric Zone Model ġekil 5.1 : Concentric Zone Model, 1923 , E. W. Burgess b.Sector Model ġekil 5.2 : Sector Model, 1939, Homer Hoyt c.Multiple Nuclei Model ġekil 5.3 : Multiple Nuclei Model, 1945, C.D. Harris and E.L. Ullman 2. Kentsel tipoloji, yoğunluk ve sürdürülebilirlik- kullanım yoğunluğu, kaynakların tüketimi ve toplulukların korunmasıyla ilgili mekansal tipler ve morfolojiler 3.Ulaşılabilirlik- biryerden bir yere hareket ederken kolay ve güvenli seçenekleri sunmak 4.Okunabilirlik ve yön bulma-insanlara yönlerini bulması için yardım eder ve bir mekanın nasıl çalıştığının anlaşılması ġekil 5.4 : The Image of the City, Lynch, Kevin 1960 5.Kamusal aktiviteyi sağlamak için mekanlar tasarlama 6.Fonksiyon ve uyum-çeşitli kullanımları desteklemek için mekanlara şekil vermek 7.Çağdaş karma kullanımlar-aktiviteleri kendi arlarında yapısal etkileşime izin verecek şekilde yerleştirmek 88 8.Karakter ve anlam-bir mekanın diğeriyle olan farklarının farkına varmak 5.1.2.Kentin kıstaslarının belirlenmesi Kent planında aşağıdaki temel öğelere birbirleriyle ilişkili olarak yer verilir: 1. Önerilen „Arazi kullanma biçimleri‟( Sanayi, tarım, ticaret, konut)nin yeri ve niteliği 2.Kültür ve eğlence yaşamı için gerekli alanlar 3.Ulaşıma ayrılacak alanlar 4.Kamu hizmetlerine ayrılmış yapılar 5.Kimi yerel kamu hizmetlerine ayrılmış yerler 6.Gecekondu önleme ve temizleme bölgeleri, denetim parselasyon alanları 7.Trafik sıkışıklığının giderilmesi, uzun vadeli imar incelemeleri 8.Bu saptamalar yapıldığında kente makroform verilmiş olur ve bu tasarımlar sonucunda kent biçimleri ortaya çıkar. 5.1.3.Kent Ģemaları: 1.Dispersed sheet: dağınık ve yaygın kentler(Metropolis) 2. Nucleated form: çeşitli merkezler çevresinde toplanmış küçük yerleşimlerden oluşan kentler 3.Star system:yıldız biçiminde veya bir elin parmakları gibi bir merkezden çıkan ulaşım damarlarına koşut yerleşmelerinoluşturduğu kentler. 4.Belli kent işlevlerine ayrılmış içiçe dairelerin, belli bir özeğin üzerinde yoğunlaşmasıyla oluşmuş kent. 5.Linear form:toprak yetersizliği ve topografik koşullar nedeniyle, kıyılarda doğrsal olarak gelişmesi zorunlu kentlerdir. Kent aşağıdaki kriterlere göre incelenebilir: 1.Nüfus ölçütlerine göre: kentlerde bulunan yerleşme tanımlarına baktığımızda farklı ölçütler var olmakla birlikte ülkemizde 2000 kişiden sonra kentsel özelliklerin ortaya çıktığı öngörülmektedir. 89 2.Yoğunluk ölçütlerine göre: Genel olarak yoğun yerleşmeler kent, dağınık olan yerleşmeler de kır olarak tanımlanmaktadır. 3.İşlevsel ölçütlerine göre: Bir kentin başlıca 4 ana işlevi vardır. a.Barınma işlevi b.Çalışma işlevi c.Rekreasyon işlevi d.Ulaşım işlevi 4.Büyüklük ölçütlerine göre Kentlerin optimum büyüklüklerinin ne olacağının saptanması konusunda ekonomik, toplumsal, kültürel, fiziksel çevre, sağlık, güvenlik, eğitim, haberleşme, eğlence gibi çeşitli etkenler açısından incelendiğinde belirli sınırlarının olması ve belirli büyüklüğü aştığı takdirde dengenin bozulacağını saptamışlardır. Kentle ilgili tüm bu verilere bakıldığında görülür ki yerleşke oluşumununda bir farkı yoktur, her ikisinin de aşamaları aynıdır. Tek fark amaç ve ölçektir. 5.2 YerleĢkenin ĠĢlevleri - ġeması - Dokusu Kentlerin dışında ve çeperlerinde kurulan üniversitelerin, kentlerin nüfus, yoğunluk, işlevler ve büyüklük ölçütleri açısından incelemek bizi daha doğru bir yargıya ulaştıracaktır. Üniversite kenti kavramını anlamaya çalışabileceğiz. Yerleşkelerinde 4 ana işlevinin kentle aynı olduğundan daha öncede bahsedilmiştir. 5.2.1 YerleĢkelerin iĢlevleri Çalışma işlevi, üniversitenin çalışma işlevinin kapsamında eğitim, öğretim, araştırma ve yönetim bulunmaktadır. Mekansal olarak çalışma işlevinin karşılığına bakıldığında ise akademik mekanlar, derslikler, laboratuvarlar, amfiler, kütüphaneler, bilgi işlem merkezleri sayılabilir. Barınma işlevi, kente gelen, üniversitenin varlığıyla orada bulunan yeni bir kitle, nüfus bulunmaktadır ve öğrenciler ülkenin heryerinden gelebilmektedir, akademik ve idari personel içinde aynı durum söz konusudur ve aynı zamanda eğer üniversite kent dışında kurulduysa, kent merkeziyle de olan mesafesinin ve ulaşım sorunlarının çözülüp çözülemediğine göre, kimi zaman yerleşke etrafında barınma ihtiyacını 90 karşılamak amacıyla başlayan yeni bir kentsel doku ortaya çıkabiliyor, yeni bir yerleşim alanı ihtiyaçtan doğarak meydana geliyor. Rekreasyon işlevi, yerleşkelerin rekraeasyon işlevleri, kentlerinkinden farklı sayılmaz. Rekreasyon işlevlerinin içerisine, spor tesisleri, kültürel tesisler, açık ve yeşil alan düzenlemeleri girebilir. Kimi zaman bu mekanlar kenti ve öğrenci tarafından ortak olarak kullanılabilirken, kimi zaman da keskin bir ayrım söz konusudur. Ulaşım işlevi, ulaşım işlevini gerçekleştirecek olan üç temel ulaşım ihtiyacı vardır. Bunlar yerleşkedeki barınma, rekreasyon ve akademik alanları birbirine bağlayacak olan motorlu ulaşım yolları ile yaya ulaşım yolları ve bunlara gelmeden önce ise üçüncü olarak kenti yerleşkeye getiren ana yoldur. Ulaşım sisteminin nasıl çözüldüğü, yerleşke tasarımında, kentle olan bağlantıda, öğrenciyle olan ve mekansal ilişkide çok önemli bir göreve sahiptir. Bu işlevlerin bir araya gelerek yerleşke mekanının ortaya çıkmasıda kendi içerisinde bir strateji taşımaktadır. Bu işlevlerin kendi aralarındaki ve birbirleriyle olan ilişkileri alanın fiziksel özelliklerini belirler. Karakaş 1999 yılında yaptığı çalışmada bölgeleme kavramına değinmiştir. Bölgeleme kavramının ilk örneğini Tony Garnier‟in Endüstri Kenti projesinde görmekteyiz. Bu projede kentin temel işlevleri birbirinden farklı bölgelerde toplanmıştır.garnier bu projesinde kentin farklı işlevleri arasında net bir ayırım yaparak kenti çalışma, konut, dinlenme-eğlenme ve ulaşım gibi bölgelere ayırmıştır. Endüstri bölgesi yeşil bir kuşakla konut bölgelerinden ayrılmış olup hiçbir bölge diğerini rahatsız etmeden gelişmeye açık olarak planlamıştır. Atina anlaşmasına göre kentin işlevleri çalışma, barınma, rekreasyon ve ulaşım olarak dört ana grupta toplanır ve kent bu bölgelerden oluşur (Kortan,1981; Karakaş,1999). 5.2.2 YerleĢkelerin Ģeması Üniversite yerleşkelerini de akademik bölge, ortak kullanım bölgesi, barınma bölgeleri ve ulaşım bölgesi olmak üzere dört ana bölge altında toplamak mümkündür (Karaaslan,1979). Karakaş‟ın çalışmasına göre yerleşkeler; Yerleşkenin üç bölgede ele alınması, Yerleşkenin iki bölgede ele alınması, Yerleşkenin tek bölgede ele alınması olarak üç şekilde ele alınabilir. 1. Yerleşkenin üç bölgede ele alınması 91 a. Konsantrik yerleşim modeli: Ortak kullanımlar bölgesi, akademik ve barınma bölgeleri arasında merkezi bir biçimde yer alırsa konsantrik yerleşme gerçekleşmektedir. Ortak kullanımlar bölgesi merkezi konumu sebebiyle diğer kullanımlar tarafından etkin kullanılsa dahi, bu merkezin büyüme olanağı sınırlıdır.(Karakaş,1999) ġekil 5.5: Konsantrik yerleşim modeli(Karakaş,1999) b. Linear yerleşim modeli: Bu yerleşim biçiminde ortada ortak kullanımların bölgesi olmak üzere bölgeler birbirine paralel olarak çizgisel bir biçimde yer alırlar. Konsantrik yerleşmenin statik yapısının tersine dinamik bir yapıya sahip olan bu yerleşimde bölgelerin kendi içlerinde ulaşım mesafeleri artmaktadır. Çok büyük olmayan yerleşkelerde yaya ölçeği dikkate alındığında başlarılı sonuçlar ortaya çıkmaktadır (Karakaş,1999). ġekil 5.6: Linear yerleşim modeli(Karakaş,1999) 92 c. Linear-konsantrik yerleşim modeli: Linear- konsantrik yerleşim biçimi ortak kullanımların iki akademik bölge arasında linear olarak, barınma bölgesinin de ortak kullanımlara kolay ulaşılabilecek bir konumda yerleşmesiyle oluşur (Karakaş,1999). ġekil 5.7: Linear-konsantrik yerleşim modeli (Karakaş,1999) 2. Yerleşkenin iki bölgede ele alınması Yerleşkenin iki bölgede ele alınması durumu, barınma işlevinin ortak kullanımlar bölgesinde çözüldüğü yerleşke planlarında geçerli olmuştur. Yerleşke akademik ve sosyal alanlar olarak ele alınmaktadır. ġekil 5.8: Yerleşkenin iki bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş,1999) 3.Yerleşkenin tek bölgede ele alınması: Bu yerleşim sisteminde tüm üniversite tek bir yapı sistemi olarak ele alınmaktadır ve maksimum iletişim olanağı sağlamaktadır. Ortak kullanımların merkezileşmesi yerine sistem içinde homojen dağılımı üniversitenin geceleri terkedilmeyip içinde yaşanan, hayat dolu ışıklı bir kent görünümünde olmasını sağlar. Bu tür yerleşmeler 93 linear olarak düzenlendiklerinde daha dinamik bir planlama ortaya çıkmaktadır (Karaaslan,1979;Kortan,1981;Karakaş,1999). ġekil 5.9: Yerleşkenin tek bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş,1999) 5.2.3 YerleĢke doku kavramı Kentin işlevlerinin bir araya gelişi, büyüklüğü, kullanım alanları, nüfus ölçütleri, kentsel kimliği sayesinde bir dokusunun ortaya çıkmaktadır. Yerleşkelerde, aynı işlevleri içinde barındıran sadece ölçek olarak kentten farklılılaşan mekanlar olarak herbiri kendi kıstaslarına göre farklı bir dokuya sahip olmaktadır. Bir yerleşke planına baktığımızda ilk olarak dikkat çekecek olan husus işlevlerin biraraya geliş sistemleriyle belirlenen bir doku kavramının var olduğudur. Doku kavramının bulunması o yerleşkenin kimliğini oluşturabilecek bir güçtedir. Yerleşkenin büyüme durumlarına da bir standart getirmektedir. Üniversite yerleşkesini oluşturan bu işlev alanlarının mekansal düzenlemelerinde üç türlü yaklaşım söz konusudur (Karaaslan,1979). 1.Kullanışların birbirinden bağımsız olarak ele alındığı yerleşke dokusu: Her fonksiyon bağımsız bir yapı olarak biçimlenmesinin sonucunda yerleşke içerisindeki birimler birbirinden bağımsız yapılar olarak bulunur. Böyle bir doku kavramı mimari ve kentsel dil bakımından eksik olarak görülebilir. Aynı zamanda yapım sürecini uzatmaktadır. Bu sorunların görülmesiyle zaman içerisinde bir çözüm olarak standardizasyon ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. 2.Farklı bölgeler için farklı dokuların oluşturulduğu yerleşke düzenlemesi: Yerleşkeyi oluşturan işlev alanlarının meydana getirdiği akademik, ortak kullanımlar ve barınma bölgeleri ayrı ayrı doku oluştururlar. 3.Yerleşkede tek bir dokunun hakim olduğu mekansal düzenleme: Yerleşkenin tüm işlev alanlarının, tek bir bölgede tek bir doku oluşturarak tasarlanmasıdır. 94 6. YERLEġKE TĠPLERĠ Tasarımda sürdürülebilirlik ve master planda mimari ve finansal stratejilerin belirlenmesi basarılı bir projenin olmazsa olmazıdır (Hoeger ve Christiaanse, 2007). Bu üç koşulun yerine getirildiği bir proje Schmitt‟e (2007) göre, birkaç jenerasyona hitap edebilecek nitelikte olacaktır. Bunun yanında toplum ve endüstrinin desteği ile de araştırmada ve eğitimde yükselerek yeni bir yaklaşım oluşturan yüksek standartlara sahip bir yerleşke tasarımı oluşacaktır (Hoeger ve Christiaanse, 2007). Schimitt‟in planlama yaklaşımı sonucu oluşabilecek yerleşke tiplemesine paralel nitelikte olduğu düşünülen, Christiaanse‟nin geleceğe yönelik yerleşke tiplerinin özelliklerini, Gin (2007) şu sekilde aktarmaktadır; “Hem kamusal alanda hem özel alanda, dönüşüme uğrayan tek işlevli üniversite merkezleri yerine, hareketli ve sürdürülebilir kentsel alanlar oluşturan yeni yerleşke tasarımları yaratmak önemlidir. Bu bağlamda da dünyanın çok yerinden örneklerin incelenmesi ve yerleşke tasarımının güncel eğilimlerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Yerleşke tasarımının gitgide önem kazandığı bir dünyada, akademik ortamın yanı sıra, kültürel, politik, sosyal ve ticari bileşenleri de tatmin edebilen uzun soluklu ve efektif bir yerleşke tasarım stratejisi oluşturabilmek, geleceğe yönelik yerleşke tasarımı için gereken koşullardır. Mimarinin artık tasarımın yanı sıra, birçok sosyo-ekonomik girdiyi de içinde barındırdığı günümüzde, bir yerleşke tasarlarken, mimarın sorumluluğu yalnızca iyi bir mekan yaratmak değil, aynı zamanda ileri görüşlü bir strateji oluşturup, farklı bileşenler arasında iletişim kurabilmektir. Yerleşke yapılarının gerek kendi içinde, gerekse kentle ilişkisinde varoluşunun meşruluğu ve sürdürülebilirliği açısından bu yaklaşım kaçınılmazdır.” Yerleşke yapıları, planlama tiplerine, kent içindeki konumlarına göre gruplandırılı. Tüm bu gruplamalar sonucunda her yerleşkenin bir kimliği, nedeni olduğunu görürüz. Bu nedenlerin bir farklı koşulundan daha bahsetmek gerekmektedir. Yerleşkenin neye, kime, nasıl bir hizmet verdiği konusunda da bir gruplama yapmak mümkündür. 1.Şehir içinde konumlanan yerleşkeler (Inner city campus): Şehrin merkezinde, kentsel doku içerisinde, o kentin kalbi olmayı hedeflemiş ve tarihini üzerinde taşıyan yerleşke tipidir. 95 2.Yeşil alanlara yayılmış yerleşkeler (Green-field campus): Geniş yeşil alanlara yayılmış, kent içerisnde dahi olsa doğa ile buluşmayı hedefleyen yerleşke tipidir. 3.Yüksek teknolojili yerleşkeler (High-tech campus): Kuruluş amaçları, eğitimdeki hedefleri, seçenekleri günün heranını takip eden, teknolojiyle donanmış, kullanıcısını, öğrencisine bu fırsatı sunmayı hedefleyen yerleşke tipidir. 4.Kurumsal yerleşkeler (Corporate campus): Kurumsal yerleşkeler diğerlerinden biraz daha farklıdır. Kurumsal yerleşkelerin farklılığı hizmet ettikleri kullanıcı kitlesinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Kurumsal yerleşkeler, hep bahsettiğimiz gibi eğitim odaklı yerleşkeler değillerdir. Şirketlerin çalışanlarına yarattıkları mekandır. Bu yerleşke tiplerine göre, şehir içi yerleşkeler, yeşil alanlara yayılmış yerleşkeler ve yüksek teknolojiyi esas alarak kurulan üniversite yerleşkeler ortaya konmuştur ve herbirinin kuruluş süreçleri, dünya üzerindeki konumları ve özellikle ulaşım odakları kapsamında tartışmaya açık olan arklı boyutlarda çözüm önerileri getirmeye çalışmış olan ve öte yandan fonksiyonlar kapsamında da bir araştırma içinde olan, gereklerini en iyi şekilde yerine getiren üniversiteler, konum, program, morfoloji ve gelişim açısından incelenmektedir. 6.1 ġehir Ġçinde Konumlanan YerleĢkeler (Inner City Campus) 6.1.1 Cambridge Üniversitesi Konum: İngiltere‟deki en eski üniversitelerden biridir. 13.yy başlarında bilim adamları önce buradaki resmi törenler için kiliseleri ve öğretim için özel konutları kullanarak yerleştiler. 14.yy sonlarına doğru üniversite kendisi arazi elde etmeye başladı ve özel fonlu kolejler öğrencilere ödenebilir konaklama sağlamak için bunun yakınında gelişti. Üniversite ve şehir 16.yy da daha yeni olarak yayıldı, daha büyük kolejler kuruldu ve ticaret adamları zengin öğrencilerden sağladığı fırsatlar tarafından buralara çekildi. Sonra ise, şimdi olduğu gibi üniversite gelişim için bir katalizördü. 1950‟den beri batı Cambridge‟ de 9 yeni kolej kuruldu ve bir çok yeni üniversite yapısı inşa edildi. Cambridge iki uluslararası havaalanı tarafından hizmet görür: Stansted (40dk uzaklık), Luton (1 saat uzaklık). Londra trenle 50 dk uzaklıkta ve bu yüzden Londra havaalanıda mantıklı bir mesafededir. 96 ġekil 6.1: Cambridge üniversitesi kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) ġekil 6.2: Cambridge üniversitesi yerleşke planı (Campus and the City,2009) Gelişme: Dünyadaki en prestijli üniversitelerden biridir ve birçok Nobel ödülü kazanılmıştır. Üniversite Cambridge‟ de ve etrafında yüksek teknolojininin gelişmesiyle yakından bağlantılıdır. İlk ek okul Harace Darwin tarafından, 1881‟ de kuruldu. Bugün Cambridge ana fen parklarını aynı zamanda Babraham Bıoıncubator, Cambrıdge Research Park, C.Scıence Park, Chesterford Research Park , Granta Park, Melbourn Scıence Park, St.John‟s Innovatıon Centre. Cambridge yüksek yaşam kalitesinden olumlu yönde etkilendi; buna rağmen fiziksel altyapı eksikliği ve yüksek ücretli konut ana sorunlar olarak ortadadır. Program: Ana fonksiyonlar merkezi departmanlar ve 31 kolej arasında bölünmüştür. Departmanlar genelde araştırma içindir ve öğrenciler için merkezi derslikler 97 sağlarlar, öte yandan kolejler mezun, lisans, lisansüstü ve doktora öğrencilerinin ve işçilerin refahından sorumludurlar. Morfoloji: Cambridge merkezi dikkat çekecek derecede tarihi binalarla sarılmış ortaçağ caddelerinden oluşan yoğun bir ağa sahiptir. Üniversite şehir merkezinin büyük bir kısmına sahiptir ve karma kullanımlı binalar ortaktır. Kolejler kendileri merkezi kortlar ve geniş bahçeler etrafında binalar kompleksi olarak tipik bir şekilde dizilirler. Üniversitenin etrafındaki Cambridge kümenin gelişimi, daha iyi planlama insiyatifleri olmaksızın rastgele, bölgenin gelişiminin altyapı eksikliğinden kaynaklı olarak büyümenin engellendiği durumlara sürükleyerek oluştu. Entellektüel önde gelenlere ve birlikte çalışma içeriğine yakınlık ön planda duruyordu. Birçok alan Cambridge üniversite kolejlerinin yan kuruluşlarıdır. Kent: İngilterenin batısında tarım, balıkçılık, yün ve deri eşya endüstrisinin ilk merkezi olan Cambridgeshir‟ın merkezi Cambridge‟dir. Nüfusu 117.000 civarındadır ve Londra‟nın 80 km kuzeydoğusunda endüstriyel West Midland ve East Cost limanları arasında önemli bir konuma sahip River Cam etrafında yerleşir. Cambridge üniversitesi bölgeyi atadan kalma öğrenimden daha iyi bir eğitim enstitüsüne ve uluslararası prestijin bilgi temelli iş merkezine dönüştürmede merkezi bir rol üstlendi. 6.1.2 Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Konum: Bilgi üniversitesi İstanbul‟un Avrupa yakasında 3 yerleşkeye yayılır. Bu üç yerleşkede akademik toplumun şehrin sosyal ve kültürel aktivitelerine kolay ulaşım ve bağlantı sağlarken daha eski, merkezdeki, kentin az gelişmiş bölgelerindeki ve üniversitenin büyümesi için endüstriyel alanlarda kurulur. Dolapdere yerleşkesi ünlü alışveriş alanı, turist ve boş vakitlerin değerlendirilmesi için iyi bir yer olan taksime yakınlığından faydalanırken, Kuştepe yerleşkesi, daha önceden küçük bir köy olan ve sanat galerileri, gece kulüpleri, kafeler, barlar ve restoranlar için yenilenen Ortaköy‟ün çok kültürlü yakın çevresinde yerleşmiştir. Yeni santral kampüsü, İstanbul‟un fakir bölgesi olan Alibey köyde, Haliç yarımadada konumlanmıştır. Gelişme: 1996‟da, eskiye oranla az gelişmiş türk yükseköğrenim sistemine yeni bir bakış açısı getirmek maksadıyla kar amacı gütmeyen ve özel bir enstitü olarak kurulmuştur. Başlangıçtan itibaren Bilgi İstanbul‟ un dışında bir büyük yerleşke 98 yerine birkaç daha küçük şehir içi yerleşkesinden oluşmayı amaçlamıştı. Çevredeki kent bölgelerinde sosyo ekonomik etkiler yaratırken, şehrin avantajlarından yararlanabilen özel kümeler ağı oluşturma amacı ortadaydı. Bilgi bu hizmeti, yerleşkelerinin yerleştiği alanların entegre olmuş bir parçası gibi görür ve yerel toplum gelişimi için çeşitli fırsatlar sağlamaya söz verir. Örneğin Santral, alanı tekrardan canlandırarak çevredeki mahallelerle doğrudan alışverişi destekleyerek terk edilmiş endüstriyel bir alandan gelişen akademik ve kültürel bir parka dönüştürülmüştür. Yerleşkelerini tarihi veya yarı tarihi kentsel içerikte yerleştirerek, üniversite daha sürdürülebilir üniversite merkezlerini ve daha ilham verici iş çevresini yaratıyor . ġekil 6.3: İstanbul Bilgi üniversitesi Kent içindeki konumu (Campus&City,2009) ġekil 6.4: İstanbul Bilgi üniversitesin yerleşke planı (Campus and the City,2009) Program: Bilgi yerleşkeleri fakülte, kütüphaneler, yurtlar ve ders dışı hizmetlerini kapsar. Kuştepe kapalı bir spor salonuna sahiptir. Dolapdere yarı olimpik kapalı yüzme havuzuna, basket sahasına, fitness salonuna ve dans salonuna sahiptir. Öteki yanda Santral yerleşkesi kültürel üretim ve sanata daha fazla yönelmiştir. Bu yerleşkenin açılmasıyla, Bilgi genç sanatçılara yardım etmek için bir yol buldu ve 99 onlara uluslararası sanat sahnesinde kendilerini tamamlama şansı verdi. Var olan yetkisi alınmış elektrik istasyonu hapsi halka açık olacak olan şehir kütüphanesine, enerji müzesi ve Türkiye‟nin ilk güncel sanatlar müzesine dönüştürüldü. Ek olarak, birçok yeni okul yapısı eklendi ve var olan yapılar üniversite, kafeler, sanat galerileri ve sanatçıların rezidanslarının yönetim fonksiyonlarına ev sahipliği yapması için dönüştürüldü. Morfoloji: Bilgi yerleşkeleri büyük yapı gruplarından ve yeni yapılarla restore edilmiş endüstri yapılarının karışımından oluşur. Bu büyük ölçekli gruplar daha küçük ve daha yoğun mahalle yapılarıyla sarılıdırlar. Bu zıtlığın sonucunda, bilgi yerleşkeleri çevreleriyle bir yerleşim bölgesi meydana getirirler. Türkiye‟ de ortak olduğu gibi, üniversite yerleşkeleri kamuya açık değildir. Buna rağmen, Bilgi‟ nin amacı öğrencilerin İstanbuldaki ve çevredeki mahallelerin kentsel gelişimini de canlandırarak kent yaşamına aktif olarak katılımını sağlamaktır. 6.1.3 Technical University of Catalonia, Barcelona Konum: 8 ayrı yerleşkeden oluşan bölgesel bir üniversitedir. 3 tanesi Barcelona‟da yerleşmiştir ve diğerleri çevredeki şehirlerdedir: Castelldefels, Manresa, Terassa, Vilanova ile Geltru ve Scan cugat del valles .Bu geniş bölgesel uygulama Catalonia‟nın sosyal ve akademik dokusuyla ilişkiyi kolaylaştırır ve bölgenin dengeli ve sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunur. Örneğin Castelldefels ve Manresa yerleşkelerinde, üniversite özel şirketler ve ekonomik gelişme ve teknolojik yenilikleri beslemek amacı taşıyan ileri teknoloji parklarındaki araştırma merkezleri ile çalışır. Barcelona‟daki şehrin güney batısında yerleşmiş olan iki ana yerleşke kuzey ve güney yerleşkeleridir. Gelişme: 1971‟de kurulan yükseköğrenim ve araştırma enstitüsüdür. Varolan ve sonradan kurulan teknik okulları ve Barcelona‟da ki araştırma enstitülerini ve çevreleyen şehirlerin sonradan bir araya getirilmesiyle, sabit yayılma sürecine girdi. Ulusal ve uluslararası düzeyde üniversite mimari, bilim ve teknoloji alanında enstitüyü yürütüyor. Program: İspanya ve dünyanın kalan yerleri için teknolojik gelişme alanında bir referans noktası olan Kuzey yerleşkede telekomünikasyon, bilgi teknolojisi öğrencileri, araştırma görevlilerini ve araştırma merkezlerini bir araya getirir. Bu yerleşke aynı zamanda kütüphane, spor merkezi, 5000 m2 lik alişveriş alanı, birçok 100 öğreci üyesiyle öğrenci birliği ve bazı öğrenci konutlarına ev sahipliği yapar. Üniversite ve yaşam boyunca eğitim ve profesyonel eğitime adanmış olan UPC kurumu ile yakın ilişkiler kuran bir çok işin merkezi olarak hizmet veren Nexus yapısını Kuzey yerleşkede bulabilirsiniz. Güney endüstri mühendisliğini yerleşke mimarlık okulunu, matematik&istatistik fakültelerini içerir ve Barcelona teknoloji parkıyla mekanı paylaşır. Her iki yerleşkede Barcelona‟nın konut bölgesinde konumlanır ve bu nedenle sivil tesisleri kamuya açıktır. Morfoloji: Avinguda diagonal‟ inin iki farklı tarafında Kuzey ve Güney yerleşkeleri yerleşir. Bu diagonal iyi kamu ulaşımı sağlar. Kuzey yerleşke çevredeki konut bölgesiyle entegre olan bir yapıya sahiptir. Güney yerleşke ise daha büyük binalardan oluşur ve spor donatıları tarafından çevrelenir. Her iki yerleşkede binalarla ve var olan altyapıyla çevrelendikçe, yenileme sadece yerleşke sınırları içinde mümkün olabilir. Bu nedenle, üniversitenin gelişimi onun sadece uydu yerleşkelerinde gerçekleşebilir. 6.1.4 University of Karlsruhe Konum: Kalenin batısında ve şehir parkının yakınında yerleşmiştir. Şehir içi yerleşkesi şehirle entegre olmuştur. Karlsruhe‟nin kentsel çevresi kampusün derinliklerine ulaşır. Şehirle arasında hiçbir sınır bulunmamaktadır. Karlsruhe çok iyi bir toplu ulaşım sistemine sahiptir. Bu bölgesel raylı sistem Stadtbahn Karlsruhe, etraftaki yerleşimleri şehir merkezine hızlı olarak bağlar. Karlsruhe aynı zamanda yollar tarafından ve demir yollarıoyla ve Frankfurt, Stuttgart ve Basel şehirleriyle bağlantılı şehir içi ekspresiyle iyi donatılmıştır. Üç hava alanı arasında yerleşmiştir. Frankfurt(135km)-Stuttgart(80km)-Strasbourg(85km) ġekil 6.5: Karlsruhe üniversitesinin kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) 101 ġekil 6.6: Karlsruhe üniversitesinin yerleşke planı (Campus and the City,2009) Gelişme: Karlsruhe üniversitesi 1825‟de politeknik bir okul olarak kuruldu. Paris‟ten ve diğer Avrupadaki enstitülerden etkilendi. Orjinal yerleşke merkezi market alanını ve Adenauer Ring‟i bağlayan Kaiserstrabe‟ nin güneyi ve Richard Willstatter ile sınırlanır. Buna rağmen soğuk savaşın sonu ve askeri güçlerin geri çekilmesi yayılma için yeni fırsatlar getirdi ve bugün üniversite hızlıca yayılıyor özellikle Adaneur Ring‟in doğusuna doğru yerleşkenin yayılması ilk defa yirmi Fasanengarten‟de yeni binaların kurulmasıyla başladı. Sermaye yıl önce eksikliği üniversitenin sırasıyla programatik yayılmasını engelliyor ve risk taşıyan bir durum olarak ise araştırma fonu projelerin yapımına gidiyor. Program: Üniversite çok çeşitli program sunar, doğal bilimler, mühendislik, ekonomi, bilgisayar bilimi, insanlık ve sosyoloji, yerleşkenin şehirle entegre olma durumu sebebiyle yerleşke bölgesinde öğrenci kantininden başka market, restoran veya başka ticari aktivite bulundurmaz. Yerleşke öğretim, çalışma ve araştırma için bir mekandır. Tüm üniversite West üniversitesi denilen ilaveden ayrılan yerleşkeye yerleşir. Morfoloji: Üniversitenin kent ızgarası, anlaşılması için Avrupa‟nın son ideal şehir planlarından biri olan şehrin kurulumu için 1715‟teki planı temel alır. Üniversite yerleşkesi merkezinde bir kaleyle şehrin radyal sokak sistemiyle şekillendirilen birçok alandan oluşur. Merkezi konumu ve kentsel içeriğin yoğunluğuna rağmen, yerleşke bilinçli olarak tipik kent blok gelişimiyle ayrılır. Yapılar, yeşilde park gibi yerleşimde daha çok veya az seyrek bir biçimde kümelenir. Özellikle ilk yayılmadan sonra, yerleşke, daha bina içeriğine özgür bir tavır ve ilişki sağlayan bir tavırda yapıldı. Uzun kütüphane ve fizik yapıları, zamanların modernist mimari dilindeki 102 ölçeği patlatır. Öğrenci merkezine, kafeterya, kütüphane ve anıtsal Ehrenhof‟a bitişik merkezi forum gibi açık meydanlar ve avlular önemli odak ve yöneliş noktaları sağlar. 6.2 YeĢil Alanlara YayılmıĢ YerleĢkeler (Green-Field Campus) 6.2.1 University of utrecht-DE uithof Konum: Yeşil park ve alanların arasında Utrecht‟ in batı eteklerinde yerleşmiştir. Bu yeşil alan yerleşimi iki yakadan yerleşkeyi sınırlayan ve yerleşke ile şehir arasında sınır oluşturan altı şeritli bir karayolu mevcuttur. Uithof, otobüs güzergahı ile şehir merkezi ve tren istasyonuna kolay ulaşım sağlanır. En büyük iki fakülte-sanat ve insanlık ve hukuk Utrecht‟in merkezindeki eski üniversite yapılarında bulunur. University College Utrecht‟ in ikinci uydusu, askeri barınakların klasik yerleşkeye dönüştürülmesi, Uithof ve şehir merkezindeki üniversite ile bir bağlantı olarak hizmet verir. Tüm Dutch şehirlerine toplu ulaşım ve araç bağlantıları mükemmeldir. Hava alanı 1 saat uzaklıktadır. Gelişim: Utrecht üniversitesi yayılmasına 1958‟de şehir merkezinden yerleşkesine başladılar. 1988‟de, Uithof çoğunlukla planlanmamış gelişme sonucunda, isole ve uzak konumu, kentsel ve mimari kaliteden yoksunluk ve hepsinden öte yapılan mekan ve programların düşük yoğunluğuna bağlı olarak alan popüler olamadı. Yeni bir kent planı, Office for Metropolitan Architecture ve şefi Art Zaaijer, var olan peyzajın gerçek kalitesini güçlendirirken; yoğunlaştırma, yapıları ana fikir olarak kümelendirerek yerleşkenin program ve yeniden gelişimini ortaya koydu. Program: 7 fakültenin 5‟ i ve yönetimin büyük bir kısmı Uithof‟da konumlanır. 1990‟ dan beri yüksek profesyonel eğitime eklendi. Köşe kümeler farklı enstitüleri barındırıp, laboratuvar gibi ortak kullanımlı altyapıların gelişimini kolaylaştırırken, merkezi küme kütüphane, spor alanı, kantin, sınav ve ders salonları, süpermarket ve yönetim gibi ortak fonksiyonları içerir. Spor donatıları ayrıdır ve bilim parkı ve ilgili enstitüler de kampusun önemli parçalarıdır. Morfoloji: Uithof heterojen ve yoğun fakat çok değerli kümelerin düzenlenmesiyle uzaklığın tek binalar ve programların isole durumunun üstesinden gelir. Sokak gridinin modernist ortogonalliği ve yeni kompakt kümelerin Hollandse waterlijn‟in eğimli ve açık peyzajına zıtlığı yapını karakteristiğiyle korur. Kümeleri ayırmak ve 103 bağlamak Uithof‟a fark edilir bir kimlik verir. Merkezi olarak yerleşmiş olan küme yerleşkenin kalbi olarak gelişti. Minimal kentsel tasarım kurallarının aksine merkezi küme Casbah zone olarak adlandırıldı ve çok yoğun kent yapılarıyla karakterize edildi. Merkez aks verimli kamu ulaşımı, yavaş trafik için yönler, yerleşkenin geri kalanıyla da entegre olmuş formal peyzaj sağlayarak canlı bir bulvarın içine doğru gelişiyor. ġekil 6.7: Utrecht üniversitesi Kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) ġekil 6.8: Utrecht üniversitesinin yerleşke planı (Campus and the City,2009) 6.2.2.Delft University of Technology Konum: Netherland‟deki en büyük ve en önemli teknik üniversite olan Delft teknoloji üniversitesinin varlığı sebebiyle Bilim şehri olarak adlandırılır. Kamu ulaşımı yerleşkeyi ana tren istasyonuna bağlamasına rağmen, birçok insan tarihi 104 merkezden 10 dakika süren bisiklet yolunu tercih ediyor. Rotterdam ve Hague arabayla 10 dakika, hava alanı ise 1 saat uzaklıktadır. ġekil 6.9: Delft Teknoloji Üniversitesinin kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) ġekil 6.10: Delft Teknoloji Üniversitesi yerleşke planı (Campus and the City,2009) Gelişim : TU Delft üniversitesi şehrin tarihi merkezinde kuruldu ve 1960‟ dan beri daha fazla mekana ihtiyacından dolayı, şehrin güneyine bitişik üniversite bölgesine şehir içinden taşınıyor. Bugün sadece birkaç foksiyon, genelde yönetim fonksiyonları merkezde bulunuyor. Yerleşke 3 parçadan oluşuyor: Tu Mıddle, Tu South, Tu North. Tu South ve middle araştırma ve teknoloji parkı olarak gelişir ve technopolis olarak adlandırılır. Yerleşkenin adı, teknolojide araştırma ve eğitimin etkileşimi için katalizor olarak hareket etme amacının göstergesidir. Program: Technopolis eğitimin çekirdeğini oluşturan üniversite yerleşkesi ve araştırma ve gelişme kurumları tarafından korunan 120 hektar innovation parkını entegre eder. Yakın gelecekte avrupanın en önemli bilim parklarından biri olmayı hedefler. Tu North technopolisi Delft‟ in tarihi merkeziyle bağlayacak. Bu bölge 105 çekici bir konaklama bölgesi olarak gelişecek. Öğrenci yurtları, otel, uluslar arası öğrenci merkezleri ve fakülte kulubü var olan binalara yerleşecekken yeni binalar yardımcı fonksiyonlara ev sahipliği yapacaklar. Morfoloji: 2002 master planının amacı iletişimi arttırmak ve iş birliğini sağlamaktır. Bunu fakülteleri daha yakın bir şekilde kümeleyerek ve bağlantılar ve fakülteler arasında farklı buluşma noktaları oluşturarak yaparlar. Üniversite yerleşkesinin kalbi Strip olacaktır, odiyoryum, merkezi kütüphane ve spor merkezi gibi fonksiyonlara ev sahipliği yapan ve üniversite toplayıcı için katalizör olarak tasarlanır. Anahtar şekilli merkezi bölge, Strip‟de aynı zamanda fakülte yapılarıda araştırma şirketleri laboratuarlarla konumlanır. 6.3 Yüksek Teknolojili YerleĢkeler (High-Tech Campus) 6.3.1 Garching Research Campus Konum: Garching araştırma yerleşkeü Munich‟in eteklerinde yerleşmiştir. Munich teknik üniversitesinin odak noktası ve uluslararası ünün araştırma kurulumu olarak, ileri teknoloji sektöründeki kurumlara ana bölgesel avantajlar sunar. Yeni havaalanı ve Munich şehir merkezinin arasındaki yerleşkeü n konumu sebebiyle, yerleşke metropolitan ulaşım ağıyla iyi bir şekilde entegre olmuştur. ġekil 6.11: Garching arşt. üniversitesinin Kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) Gelişme : Yerleşke 1957‟de ilk Alman araştırma reaktörünün „The Atomic Egg of the TUM‟un kurulmasıyla ortaya çıktı. Garching teknoloji parkının kurulması kurumların yeniden geliştirilmesi ve ileri teknoloji kurumlarının kurulması için çok daha çekici bir alan oldu. Aynı zamanda 2005‟de, ilk entegre servis konseptiyle 106 kapsamlı bir şekilde tasarlanmış iş yerleşkesi, ofisler, sergi alanlarına sahip araştırma yerleşkesinin yanında kuruldu. Eğlence donatıları, kompakt alışveriş merkezi ve çeşitli restoranlarda planlandı. Bunlar var olan ticari ve bilim bölgelerinin değerini arttıracaktı. Program: TUM‟ un donatıları yerleşkenin en büyük bölümünü oluşturur. Yerleşkenin kendisi tek fonksiyonlu, ek hiçbir donatı önermeyen veya kantin, kafe ve bir çocuk parkından başka herhangi bir alan önermeyen bir yerleşkedir. TUM yakın gelecekte yerleşkede öğrenci rezidansları inşa etmeyi planlar. Morfoloji: Bileşen; kendine yeten bir yapıyla yeşil çayırla yerleşen tipik bir yeşil alan (greenfield) yerleşkesidir. Yerleşke hala büyümesine rağmen, Garching kasabasının diğer alanlarıyla entegre olması için bir plan yoktur. Birkaç kamusal aktivitenin düzenlendiği merkezi yerleşimli Bolzmannstrabe, eski araştırma merkezinin etrafındaki eski, küçük ölçek kümelerle doğudan; daha yeni büyük ölçek yapılarla batıdan olarak yerleşkeyi ikiye ayırır. Yeni yer altı istasyonunun yapımı yerleşke merkezini araştırma enstitüleriyle daha iyi bağlantılı olması için tekrar tasarlanması amacıyla harekete geçirdi. Garching: Garching 15000 nüfuslu Munich‟in kuzeyinde yerleşen bir üniversite kasabasıdır. Yerleşke ve kasaba Munich‟teki çok merkezli bir şekilde organize olmuş araştırma merkezlerinin arasında ana bir yerleşim oluşturur. Munich bölgesi, Almanyadaki en önemli iş, ulaşım ve kültürel merkezlerden biridir ve yüksek kaliteli yaşamı ve büyük iş potansiyeli ile bilinir. 6.3.2.Stanford Research Park, Palo Alto Konum: San fransico‟ nun 32 mil güneyinde bulunan Palo Alto‟da kurulan bir teknoloji parkıdır. Park Stanford üniversitesine yakınlığı ve bağlantılarından faydalanır ve yakın kurumlar araştırma projelerini de kapsar ve alanın yakınında yaşayan çok yetenekli mezunları kullanır. Alan iki ana karayoluna ve parkın kuzeyindeki tren istasyonuyla bağlanır. Aynı zamanda San Francisco‟daki üç ana uluslararası havaalanı ve birkaç küçük yerel havaalanıyla dünyaya bağlanır. Gelişme: Orijinal olarak Stanford endüstri parkı olarak bilinen, Stanford araştırma parkı dünyanın ilk ve en büyük teknoloji parkı odaklı ofis parkı olduğunu iddia eder.kurulduğu zaman, üniversitenin sahip olduğu ilk endüstriyel parktı ve Silicon Valley‟in yaratılması ve büyümesinde anahtar rol oynadı. Park Stanford u finansal 107 güvensiz gölgesel üniversiteden dünya standartlarında bir araştırma enstitüsü amacıyla üniversite ve yerel endüstriyi bir araya getirme stratejisini takiben park kuruldu. Stanford üniversitesi tarafından sahip olunan 3500 hektarlık arazinin 1953‟teki master planı teknoloji parkını, konut ve Stanford alışveriş merkezini planladı. Bugün, park, elektroniğe, bilgisayar hardware ve software, biyoteknoloji ve yaşam bilimleri alanlarında çalışan 150 den fazla kuruma ev sahipliği yaptı, diğerleri finans, hukuk ve yönetimde özelleşir. ġekil 6.12: Stanford üniversitesinin Kent içindeki konumu (Campus and the City,2009) ġekil 6.13: Stanford üniversitesi yerleşke planı(Campus and the City,2009) Program: Park, kurumlar arasında bilgi ve hizmetlerin paylaşılabilmesi için özelleşmiş kümelerde yerleşen merkezleri ve kurumları içerir. Bu paylaşım ve açık ağ aynı zamanda kurumlar bölgede yayılırken, Silicon Valley‟in ayırıcı özelliği oldu. 108 Ticari endüstriyel alanların aksine, Park kafeleri, restoranları, tiyatroları, boş ve spor aktiviteleri ile hoş bir mekandır. Bu park aynı zamanda kendi kendini sürdürebilen şehir olarak tanımlanan Stanford yerleşkesinin alt yapısından, yollarından, 49 mega watt power plant, bir ayrı su sisteminden, üç gölünden, merkezi ısıtma ve soğutma alanından, yüksek voltaj dağıtma sisteminden ve ek olarak kendine ait postahanesi, yangın istasyonu ve polis servisinden faydalanır. Morfoloji: 1953 master plan, otopark ve peyzaj için açık alanlar, mimari tasarım, arazi kapsamını katı kurallar altında yönetmek için, Stanford alanına ışık ve teknoloji odaklı endüstri getirmeyi teklif etti. Kent planı var olan topografyadan ve kurulu yollar ağından büyük ölçüde etkilenmiştir: alanları birbirine bağlayarak kuzey bölgesi rijid sokak gridlerini takip eder, çevredeki konut gelişimlerinde bulunan eğimli yollarla güney bölgesi tanımlanır. Bu dikkatli planlamanın ve kullanıcı seçiminin sonucu, endüstriyel bir alan ve Stanford kolej yerleşkesinin ruhu ve park boyunca geniş peyzajlı alanlar varolmuştur. 109 110 7.TÜRKĠYE’DEKĠ ÜNĠVERSĠTELERĠN KENT ĠÇĠNDEKĠ KONUMLARI VE YERLEġKE TASARIMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ ALAN ÇALIġMALARI 7.1. ÇalıĢma Kapsamında Kullanılacak Parametreler Belirlenen parametreler, incelenecek olan üniversiteler kapsamında cevaplandırılarak kent ve yerleşke ölçeğinde haritalar üzerinde şemalaştırılmıştr. Alan çalışmalarının geneli ile ilgili tablolar ve haritalar ekler bölümündedir. Haritalar ve bu haritaların ışığında oluşturulan tablolarda kesin kaynak olarak üniversitelerin resmi internet siteleri dikkate alınmıştır ve planlama kapsamındaki sayısal veriler ise kesin bilgiler olmamakla birlikte elde edilen haritaların ölçeklendirilmesiyle elde edilmiştir. 7.1.1 Üniversitelerin kuruldukları kentlerin içinde bulundukları coğrafi bölgeler 1.Bir kentin, bilinçli bir belgeleme yöneltisinin sonucu olarak, işleyim, tarım, konut, yönetim, tecim vb. işlevleri için düzen tasarımda ayrılmış alanlardan herbiri. 2.Bir ülkenin, doğal özellikleri, nüfus yapısı, kaynakları, çıkarları açısından türdeşlik gösteren, bir bütün olarak tasarlanmasında yarar görülen bölümü. a.Karadeniz Bölgesi b.İç Anadolu Bölgesi c.Ege Bölgesi d.Akdeniz Bölgesi e.Doğu Anadolu Bölgesi f.Güney Doğu Anadolu Bölgesi g.Marmara Bölgesi 7.1.2 Üniversitelerin bulunduğu kent ve bu kentin yıllara göre geliĢmiĢlik düzeyi Nüfusu yüzölçümü, okur-yazar oranı, okullaşma oranı, kişi başına düşen GSYİH, kentleşme oranı, il doğumlu olanlar/il nüfusu, ortalama hane halkı büyüklüğü, nüfus yoğunluğu, doğurganlık hızı, bebek ölüm hızı, kadın başına düşen çocuk oranı, öğretmen başına düşen öğrenci oranı, yüksek öğretimdeki öğrenci sayısı, yatak başına düşen hasta sayısı, doktor başına düşen hasta sayısı, işsizlerin işgücüne oranı, toplam suç sayısının nüfusa oranı, sanayi sektöründe çalışan nüfus, kişi başına yıllık 111 elektrik tüketimi, kişi başına yıllık su tüketimi, GSYİH gelişme hızı, merkez ilçelerin gelişmişlik sıralaması. a.Gelişmişlik düzeyi(90-94) b.Gelişmişlik düzeyi(90-02) c.Gelişmişlik düzeyi(2003-) 7.1.3 Kentin nüfusu-büyüklüğü-türü: Kentler büyüklüklerine ve işlevlerine göre farklı isimlendirilirler. Burada metropolis, metropolitan alan megalopolis ve çevre kent kavramlarını inceleyeceğiz. Metropolis (Büyük Kent): Belirli bir coğrafi, ekonomik, toplumsal, kültürel, yönetsel, siyasal organizasyon ve kontrol sisteminin mekanda odaklaşma noktasıdır. Metropolis, karar mekanizmaları aracılığıyla, çevrenin çeşitli alanlardaki gelişmesini denetleme fonksiyonunu yerine getirir. Büyük kent ülkenin dış dünya ile ilişkilerini kendi süzgecinden geçirerek çevresine yayma fonksiyonuna sahiptir. Metropoliten (Büyük Şehir Alanı): En genel anlamıyla nüfusun yoğun olduğu ve ekonomik, sosyal ve yönetim açısından o bölgenin merkezi durumunda bulunan “Merkezi Şehir ve şehirlerin” çevre kentleriyle oluşturdukları birimdir. Metropolitan alan idari yönden çok ekonomik ve sosyal bakımdan merkezi bir konuma sahiptir. Metropoliten alan ve “Megalopolis” yalnızca barındırdıkları nüfusun, yoğunluğu dolayısıyla değil, aynı zamanda kamu ve özel sektör iş kollarının buralarda faaliyet göstermesi, eğitim ve sanat yönünden birer merkez olmaları yönünden dünyanın simgesi konumundadır. Megalopolis birden çok metropolutan alanı kapsar. Çevre Kent: Şehrin beldiye sınırları dışında oluşan özellikle şehirde bir işte çalışanların yaşadıkları ve ihtiyaçlarını önemli bir kısmını şehrin alış – veriş merkezinden sağlayanların kaldıkları bölge Çevre Kentte yaşayanların çoğu kendi konutlarında oturur, burada genellikle yeni binalar vardır, burada yaşamak daha masraflıdır. Çevre kent orta ve üst düzeyde geliri olanların yaşadıkları alanları ifade etmekte olup gecekondu alanlardan farklı konumdadır. Metropoliten kent kavramının yanında bugün “Megakent” kavramı gündemdedir.. 7.1.4 Kent- toplum-üniversite iliĢkisi: Kent- toplu ve üniversite arasında istenen bağların oluşması için şimdiye kadar baktığımız fiziksel koşulların bir sonraki adımı ise bu fiziksel koşulların eyleme dönüştürülebilmesi için ne yapıldığıdır. Bu konuda iki alternatif vardır. Bir yerleşke 112 kamuya kapılarını ya açar onu içeri alır, kendi dünyasına dahil eder yada tam tersi kamuya kapalıdır kendi dünyasında izole olmuştur. Bu iki durumda kentin hangi konumunda, içi-çeper-dışı, olursa olsun söz konusu olabilir. Yani kentin merkezinde kurulmasına rağmen kent işle bütünleşmeyi reddeden yerleşkelerde var olabilmektedir. Kamuya açık ve kapalı olma olma durumunu saptamak maksadıyla farklı kriterler sıralayabiliriz: 1.Rekreasyonel alanlar kamu tarafından kullanılabiliyor mu? 2.Üniversite yerleşkesi kent içindeki tiyatro, konser, seminerler gibi aktiviteler için fiziksel mekanlarının kapılarını açıyor mu? 3.Üniversite kendi bünyesinde hazırladığı ya da öğrencisine hizmet olarak sunduğu konserlere, festivallere kent halkını dahil ediyor mu? 4.Eğer yerleşke kamuya açık olma fikrini benimsediyse, bir sınırı var mı? 5.Öğrenci ve halkı bir araya getirecek aktiviteler düzenleniyor mu? 6.Halkı kendi sınırlarının içindeki dünyadan haberdar ediyor mu? a.Kamuya açık b.Kamuya kapalı 7.1.5 Kent içindeki konumu: Üniversitelerin herhangi bir ilde ihtiyaç doğrultusunda, ekonomik , sosyal veya bölge gelişimine etkisi gibi etkenler göz önüne alınarak kurulmasına karar verildikten sonraki aşama planlama sürecidir. Bir üst ölçekteki kurulacağı doğru bölge ve o bölgenin bir küçük birimi olan kentin içerisinde üniversitenin kurulacağı arazi kimi zaman planlı bir süreç olarak işlerken; kimi zamanda başka sebeplerle seçenekler olmadan tek bir konum, arazi belirlenebilmektedir. Böylelikle kent merkezinin kent dokusu içerisindeki konumu temel nokta alınarak üniversitenin bu doku içerisindeki yerleşim noktası dokunun içinde, dokuya takılmış olarak veya dokunun tamamen dışında bulunabilmektedir. a.Kent içi b.Kent çeperi c.Kent dışı 7.1.6 Merkeze uzaklık: Üniversitenin içinde kurulduğu kentin büyüklüğü, yerleşkenin bu kent içindeki konumu, yerleşim tipi belirlendikten sonra, kent–üniversite ilişkisini birinci 113 dereceden etkileyen faktör mesafedir. Yerleşke kent içinde, çeperinde veya dışında konumlansa dahi, kentin büyüklüğü ile de doğru orantılı olarak yerleşkenin ve kentin merkezinin etki alanlarının çakışmasını sağlamak mümkündür. Kentin merkezine olan mesafenin az olması bu ilişkiyi güçlendirecek pozitif bir koşul olurken de, mesafenin çok olması ulaşımla çözülmesi durumunda negatif etkilerini aza indirebilirken başka imkanlarda yaratabilir. a.0-5km b.5-10km c.10-15km d.15-20km e.20-25km 7.1.7 Kent içerisindeki ulaĢım alternatifleri: Daha öncesinde de bahsettiğim gibi, kent ile yerleşke arasındaki mesafe her ne kadar aralarındaki ilişkiyi belirlemede etkili bir faktör olsa da kesin sonuca götüren bir etmen değildir. Sadece mesafeyle ölçülebilen fiziksel bir olgu olarak; üniversitekent ilişkisi hakkında yargıya varmak doğruya götürmeyecektir. En yakın mesafede olsanız da, kentin kalbinde bir üniversite kursanız da, öğrenciye kentin dokusuna, yaşamına karışması için aktivitelerden önce, fiziksel ulaşım yolunu sağlamazsanız yapılabilecek hiçbir şey kalmamaktadır. Bu durum için diyebiliriz ki; fiziksel koşullar ve amaçlar bir hareket etmedikten sonra bir başarı elde edilemeyecektir. Bu sebeplerden dolayı yerleşke ve kent arasında eğer hedef kentli ve öğrenci arasında iletişimi sağlamaksa iyi bir ulaşım çözümü yapılması gerekenlerin başında gelir, aksi takdirde misyon olarak neyi öngörürseniz görün fiziksel durumlar bu etkileşime izin vermeyecektir. a.Tren b.Ring c.Özel araç d.Yaya olarak 7.1.8 YerleĢke birimleri: Yerleşke birimleri başlığı altında bir üniversitenin içerisinde bulunan veya bulunması beklenen, planlanan fonksiyonların konumlanması incelenmektedir. Bir yerleşkenin içerisinde öncelikle akademik birimler bulunmaktadır; fakülteler de kendi içlerinde 114 kendi özelliklerinin doğrultusunda mekanlar arayabilirler, öğrencisine, araştırmacısına ve bilim adamına gerçek hayatı sundurmak veya tamamen izole olmak isteyebilirler. Akademik birimlerden sonra ise barınma ve rekreatif ihtiyaçlar doğrultusunda yurtların ve sosyal alan birimlerinin konumlanmaları da dikkat edilmesi gereken konulardır. Yerleşkenin işlevsel fonksiyonları iki şekilde konumlanabilir. Biri tek bir alanda, görünen veya görünmeyen sınırlarla sarılmış bir alanda bir doku oluşturabilirken, her biri kentin sınırları içerisinde dağılmış fakat aralarında bu fiziksel kopukluğun dezavantajlarını en aza indirgeyebilecek çözümler arayan bir yerleşim tipi olabilir. a.Ana bir yerleşke yapısına sahip b.Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke yapılarına sahip 7.1.9 YerleĢkenin nüfusu: Yerleşkenin daha henüz planlama aşamasındayken nüfus tahminleri yapılmaktadır. Her yerleşke büyüklüğünün ve tipolojisinin karşıladığı bir öğrenci kapasitesi bulunmaktadır. Yerleşke alanının büyüklüğü, barındırdığı fonksiyonlar, fakülteler ve alanla ilişkili olan yerleşke tipolojilerine bağlı olarak yerleşkenin kente getirdiği nüfus değişmektedir ve dolayısıyla yerleşkenin kente sosyal ve ekonomik etkisini de belirleyici bir faktör olarak kaşımıza çıkmaktadır. a.Öğrenci nüfusu b.Akademik nüfus c.Çalışan nüfus 7.1.10 YerleĢke tipi: Bölge-kent-kentteki konumundan sonra yerleşkenin içerisine girildiğinde, yerleşke dışındaki dünyayla ilişkili olup onun bir parçası gibi davranma ya da kendi sınırlarını oluşturup buna dışarıdan kimseyi müdahale ettirmeme seçeneklerinden hangisini benimserse benimsesin; yerleşkeninde kendi içinde oluşturduğu stratejiye, bulunduğu konuma ve o konumun fiziksel özelliklerine uygun bir dokusu, mekansal tasarımı vardır ve böylelikle yerleşke tipolojileri ortaya çıkmaktadır. a.Linear-doğrusal yerleşim b.Şebeke yerleşim c.Yaygın yerleşim d.Merkezi yerleşim 115 e.Haç Tipi yerleşim 7.1.11 YerleĢke yerleĢiminin dokusu: Yerleşke yerleşim dokusunun iki farklı tipi vardır bir kompakt doku diğeri ise dağınık, yaygın dokudur. Bir yerleşkenin dokusunun kompakt veya dağınık olması yukarıda bahsettiğimiz diğer mesafe, alan büyüklüğü, içinde barındırdığı fonksiyonları, arazi koşullarını içine alan bir planlama aşamasıyla gerçekleşmektedir. a.Kompakt doku b.Dağınık doku 7.1.12 YerleĢkenin büyüklüğü: Tasarım ve planlama aşamalarından sonra üniversiteye ayrılan mecburi olan veya olmayan koşullara bir alan bulunmaktadır. Bu alanın büyüklüğü, ilerideki gelişme potansiyelinin varlığı ya da yokluğu olasılıkları ve yerleşkenin tasarımını etkileyen önemli bir faktördür. Bir başka açıdan bakıldığında ilk planlama aşaması tamamlandığı andan itibaren gelecek ile ilgili tahminler yapılmaktadır. Üniversitenin kapasitesi şu kadar yılda bu seviyeye gelecektir, şu ek fonksiyonlar eklenecektir, yeni, fakülteler açılacaktır, tüm bunlar yaşanırken kentte de kendisinin sınırları içerisinde yaşanacak değişimler gelişmeler veya gerilemeler öngörülür. Böylelikle gelişme alanları belirlenerek kent ve üniversite yerleşkesinin kesişme alanları belirlenebilir. 7.1.13 YerleĢke giriĢi a.Günün her saati, her gün güvenlik kontrolü yapılarak b.Güvenlik kontrolü olmadan c.Halkın içeri alınabileceği sosyal kullanımın gerçekleşeceği günlerde güvenlik kontrolü d.Bazı özel fonksiyonlu binalarda kontrollü içeri alınır. 7.1.14 YerleĢke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe Yerleşke tasarımı ve kent tasarımı birbirleriyle ilişkilendirilebilir. Kentin barınma, ulaşım, rekreasyon işlevlerini yerleşke de yerine getirirken her ikisinin de kendi ölçeklerinde boyutları, prensipleri vardır. Kentin içerisindeki tüm hareketi, sürdürülebilirliği, sirkülasyonu sağlamak önemli bir hedefken bu sirkülasyonu 116 yerleşkeye bağlamak ikinci aşamaya yerleşkenin içine girildiğinde ise adeta bir uydu kent gibi adlandırılabilecek olan yerleşkenin içinde de ölçeği göz önünde bulundururarak ve en önemli kullanıcısı olan öğrencinin bu yerleşkenin içerisinde kolaylıkla yay olarak her bir noktaya ulaşabilmesini sağlamak yerleşke tasarımı açısından önemli bir faktördür. Bunu test etmek maksadıyla 10-15 dakikalık yürüme mesafesi kıstas alınmıştır. a.Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk b.Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yay ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. 7.1.15 YerleĢke içinde ulaĢım(baskın dolaĢım ağı) Yerleşke kendi yapısı itibariyle, bir yaşama birimidir ve fonksiyonlarının arasındaki ilişkinin en sağlıklı bir biçimde yürütebilmesi de ulaşım fonksiyonunun çözülmesine bağlı bulunmaktadır. Ulaşım konusunun çözülmesi esasında yerleşke tasarımına başlanırken arazi koşulları değerlendirilmeye başladığı andan itibaren diğer çözümlerle birlikte o kampüsteki öğrenci, kent, akademik personelin hayatı tasarlanmaya başlanır ve onların hareketlerine yön verilir. Tasarım kararlarına, ilişkilere ve arazi büyüklüğüne de dayanarak yerleşke içerisinde öncelikli verilmesi gereken karar yaya ve araç ulaşımlarının hangilerinin nasıl tercih edileceğidir. Yerleşke içerisinde bir ring sistemi sayesinde tüm sirkülasyon sağlanırken yaya ulaşımı da çözülmesi gereken konudur. a.Ana bir ring sistemine dayalı-otobüs veya trenle. Buna ek olarak araç ve yay ulaşımı da katılır. b.Yalnızca yaya ulaşımı vardır. c.Hem araç hem de yaya ulaşımı vardır. 7.1.16 YerleĢke içerisinde ulaĢımın tasarımı (yaya ve araç trafiği) Yerleşke tasarımında ulaşımla ilgili verilen stratejik kararın ardından; yay ulaşımı ve araç ulaşımlarının varlıkları ve işleyişleri; yerleşke tipine de bağlı olarak fonksiyonların bir araya gelişleriyle en önemli kararlardan biri bu var olan ulaşım türlerinin birbirleriyle ilişkilerinin ne olduğudur. Yerleşkelerde yay ve araç trafiği birbirlerinden ayrılmayabilir. Bu tip tasarımlarda kaos yaşanması kaçınılmazdır ve mekanların kullanımında karmaşa yaşanmaktadır. Yerleşke tasarımlarında ideal olanın yaya ve motorlu araç ulaşım yollarının ayrı bir şekilde tasarlanmalarıdır. Böylelikle her mekan ortaya çıkacaktır. Tamamen ayrımın söz konusu olamadığı 117 durumlarda ise belirli stratejilerle aksları belirleyip, ayrılabilen ve ayrılamayan alanlar olarak yerleşkeler tasarlanabilir. a.Birbirinden tamamen ayrılmışlardır b.Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır. c.Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır d.Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. 7.1.17 Yurtların konumu Yerleşke, kent, halk, öğrenci ilişkisini sağlamada konumunun önem taşıdığı fonksiyonlardan biri de yurtlardır. Yurtların konumu çok önem arz etmektedir. Yurtların yerleşkenin fiziksel sınırlarının içerisinde yer alması güvenlik açısından ve öğrencinin okuldaki yaşamı bakımından avantajlara sahip olsa dahi, yerleşkenin dışında hatta kentin içinde dağılmış olarak bulunması, ulaşımın aralarındaki kordinasyonun en iyi şekilde çözülmesiyle öğrencinin kentin içine girmesi, kentliyle yaşaması için tasarımla birlikte kendiliğinden oluşmuş bir durum söz konusu olur. a.Yerleşke içerisinde belli bir alanda b.Yerleşke içerisinde dağılmış c.Kent içinde dağılmış, yerleşke dışında 7.1.18 Sosyal alanların konumu Sosyal alanların konumu da yurtların konumu gibi a.Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır. b.Bir kısmı yerleşke içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır. c.Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları içindedir. 7.1.19 Sosyal alanların kullanımı: 1.Halkla birlikte kullanım a.Açık konser alanları b.Bilimsel parklar c.Eğitim amaçlıda kullanılan aynı zamanda salonlar 2.Sadece öğrencilerin kullanımı 118 7.2.Analizler ve Değerlendirilmesi Çalışma kapsamına alınan üniversitelerin, belirlenen parametreler doğrultuusunda incelenerek elde edilen verilerin sonuçları çizelgeler oluşturularak ortaya konmuştur. Üniversiteler öncelikle kuruldukları yılların içinde bulundukları dönemlerin özelliklerine göre değerlendirilmesinin ardından konumlarına göre ve sosyal, kültürel ve iletişim stratejileri belirlenmeye çalışılmıştır ve analizlerde bu değerlendirmeler anlatılmaktadır. Çizelge 7.1: 1992 yılında kurulan üniversiteler ÜNĠVERSĠTE ADI BÖLGE ġEHĠR YIL Abant İzzet Baysal Üniversitesi Adnan Menderes Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Balıkesir Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi Harran Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kafkas Üniversitesi K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Mersin Üniversitesi Muğla Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi Niğde Üniversitesi Pamukkale Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Karadeniz Ege Ege Marmara Ege Marmara Ege Karadeniz Güneydoğu A. Ege Doğu Anadolu Akdeniz İçanadolu Marmara Akdeniz Ege Akdeniz İçanadolu Ege Marmara Akdeniz Karadeniz Bolu Aydın Afyon Balıkesir Manisa Çanakkale Kütahya Tokat Şanlıurfa İzmir Kars Kahramanmaraş Kırıkkale Kocaeli İçel Muğla Hatay Niğde Denizli Sakarya Isparta Zonguldak 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 1992 yılında kurulan üniversitelerden Adnan Menderes Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi,Niğde Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi kent Çeperinde Kurulurken, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Harran Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kırıkkale Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi kent dışında kurulmuştur. Bunlardan Afyon Kocatepe, Harran ve Kırıkkale Üniversiteleri birden fazla yerleşkede konumlanırken, diğerleri tek bir ana yerleşkede konumlanmışlardır. Kentin büyüme doğrultusunu irdelemek maksadıyla kent dışında kurulmuş olan bu üniversitelerin etrafında yeni bir kentleşme dokusu oluşup oluşmadığına bakıldığında görülüyor ki 119 Kırıkkale, Muğla, Mustafa Kemal, Sakarya ve Süleyman Demirel üniversitelerinin etraflarında bu oluşumu görebilirken Sakarya, Mustafa Kemal, Muğla Üniversiteleri halkla ilişkileri olan kentle alışveriş içine girebilen üniversitelerdir. Hepsinin ortak özelliği kent merkezi ile ulaşımın otobüs seferleriyle sağlanıyor olmasıdır. Sosyal alanların ve yurtların konumunu incelendiğinde ise bu dönemdeki kent dışı üniversitelerin sosyal alanları genellikle yerleşke içerisinde sınırlı kaldığı görülmektedir. 1992 yılında kurulan kent içi üniversiteler ele alındığında ise kent içi ve kent çeperi olarak değerlendirmek mümkündür. Bu kategoriye giren üniversiteler Abant İzzet Baysal, Adnan Menderes, Celal Bayar, Dumlupınar, Gaziosmanpaşa, Niğde, Pamukkale ve Zonguldak Karaelmas üniversiteleridir. Çizelge 7.2 : 1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri Üniversite Adı Afyon Kocatepe Üni Harran Üniversitesi Araç Ve YerleĢke Yaya YerleĢke Ġçi YerleĢke UlaĢımının Büyüklüğü UlaĢım Tipi Yoğunluk ĠliĢkisi 142 293 İzmir Yüksek Teknoloji 214 Kırıkkale Üni Muğla Üni 148 100 64 Mustafa Kemal Üni Sakarya Üni 112 Süleyman Demirel Üni 167 Pozitif Lineer Kompakt Negatif Merkezi Kompakt Negatif Yaygın Yaygın Negatif Pozitif Yaygın Lineer Yaygın Kompakt Negatif Lineer Kompakt Pozitif Yaygın Kompakt Pozitif Merkezi Kompakt Karma Kısmen Ayrılmış Kısmen Ayrılmış Karma Karma Kısmen Ayrılmış Kısmen Ayrılmış Ayrılmış *Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi yerleşim *Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku *Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. *Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. 1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özelliklerine bakıldığında görülüyor ki kompakt olarak yerleşen kampüslerin %70‟i yerleşke içi ulaşım parametresi bakımından pozitif olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirme yapılırken yerleşke büyüklüğü ve kampüsün kapsamında bulunan programların yoğunluğu da gözden kaçırılmamalıdır. 120 Çizelge 7.3 : 1992 yılında kent içinde kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri Üniversite Adı YerleĢke Araç Yaya YerleĢke Ġçi YerleĢke UlaĢımının B. UlaĢım . Tipi Yoğunluk ĠliĢkisi Abant İzzet Baysal Üni 107 Pozitif Lineer Kompakt Ayrılmış Adnan Menderes Üni 115 Pozitif Merkezi Kompakt Kısmen Ayrılmış Celal Bayar Üniversitesi 35 Pozitif Lineer Kompakt Ayrılmış Dumlupınar Üniversitesi 75 Pozitif Lineer Kompakt Ayrılmış Gaziosmanpaşa Üni 110 Negatif Yaygın Yaygın Karma Niğde Üni 107 Pozitif Lineer Kompakt Kısmen Ayrılmış Pamukkale Üni 103 Pozitif Merkezi Kompakt Kısmen Ayrılmış Zonguldak Karaelmas 25 Pozitif Merkezi Kompakt Karma *Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi yerleşim *Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku *Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak *iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. *Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. Abant İzzet Baysal, Dumlupınar, Zonguldak Karaelmas üniversiteleri halkla ve kent- öğrenci ilişkisi zayıf olan üniversitelerdir. Birbirleriyle etkileşime kapalıdırlar. Ulaşımı şehir içi otobüsleriyle ring seferleri olarak çözmüşlerdir. Yurtların ve sosyal alanların konumlarına baktığımızda ise Abant İzzet Baysal üniversitesinde hem yerleşkenin içerisinde hemde kent içerisinde öğrencilerin kalabileceği yurtlar varken, sosyal alanlarda yerleşke içerisindekilerin yanı sıra kentin sosyal mekanlarından da faydalanırlar. Dumlupınar üniversitesinde ise sosyal alanlar ve yurtlar sadece yerleşke içerisinde konumlanmıştır. Aynı sistem ile 1980 döneminde kurulan üniversiteler Akdeniz, Dokuz Eylül, Trakya, Yüzüncü yıl, Gaziantep üniversiteleridir (Çizelge 7.4). 121 Çizelge 7.4 : 1980 döneminde kurulan üniversiteler ÜNĠVERSĠTE BÖLGE ġEHĠR YIL Akdeniz Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Trakya Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Gaziantep Üniversitesi Akdeniz Ege Marmara Doğu Anadolu Güneydoğu A. Antalya İzmir Edirne Van Gaziantep 1982 1982 1982 1982 1987 1980 döneminde kurulan yerleşkelerden akdeniz, ege, marmara bölgesinde kurulan üniversiteler kent içinde kurulurken; yüzüncü yıl ve gaziantep üniversiteleri merkezden uzaklaşarak kent çeperinde ve kent dışında kurulmuşlardır. Bu döneme ait üniversitelerden yerleşke dağılımı, açık ve kapalı olma kavramı gözlemlenmek istenirse: Çizelge 7.5 :1980 döneminde kurulan üniversitelerin kentteki konumları, stratejileri, sosyal alanları ve yurtlarının dağılımı Üniversite Adı YerleĢke YerleĢke Tipi Dağılımı Yurtların Konumu Sosyal Alanların Konumu Akdeniz Üni Kent İçi Dokuz Eylül Ü. Kent İçi K. İçi+K. Trakya Üni Dışı Yüzüncü Yıl Ü. Kent Dışı Tek Yerleşke Birden Fazla Yerleşke İçi Her İkiside Yerleşke İçinde Her İkiside Birden Fazla Her İkiside Her İkiside Tek Yerleşke Yerleşke İçi Yerleşke İçinde Gaziantep Üni Tek Yerleşke Yerleşke İçi Her İkiside K.Çeperi Çizelge 7.6 :1980 döneminde kurulan üniversitelerin alan büyüklükleri, ulaşım çözümleri, yerleşke tipi Üniversite Adı Akdeniz Üni Dokuz Eylül Ü. Trakya Üni Yüzüncü Yıl Üni Gaziantep Üni YerleĢke YerleĢke Ġçi Araç Ve Yaya Büyüklüğü UlaĢım. Yoğunluk UlaĢımının ĠliĢkisi 346 105 480 137 Yaygın Kompakt Yaygın Yaygın Yaygın Pozitif Pozitif Negatif Pozitif Pozitif Kısmen Ayrılmış Karma Karma Kısmen Ayrılmış Ayrılmış *Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. *Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku *Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. Çizelge 7.5 ve çizelge 7.6 'ya bakıldığında görülüyor ki 1980 döneminde genel olarak kent içinde ve halka açık yerleşkeler tasarlanmıştır. 1980 dönemi 122 üniversitelerin yerleşke tasarımlarının ayırt edici özelliklerini belirlemeye çalıştıktan sonra, yerleşkenin konumunun, açık veya kapalı olma olgusunun, sayısal veri olarak mesafenin ve ulaşım imkanlarının, arazi büyüklüğünün yerleşke tasarımı üzerindeki etkileri anlaşılabilir. Çizelge 7.7 : 1980 öncesinde kurulan üniversiteler ÜNĠVERSĠTE BÖLGE ġEHĠR YILI Karadeniz Teknik Üniversitesi Ege Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Dicle Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Karadeniz Ege Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Akdeniz İçanadolu İç Anadolu Doğu Anadolu Doğu Anadolu Karadeniz İçanadolu Marmara İçanadolu Trabzon İzmir Erzurum Diyarbakır Adana Eskişehir Sivas Malatya Elazığ Samsun Konya Bursa Kayseri 1955 1955 1957 1973 1973 1973 1974 1975 1975 1975 1975 1975 1978 Son olarak ise 1980 öncesi dönemi, üniversiteleri olarak üçüncü dönem üniversiteler Çizelge 7.8 ‟de görülmektedir. Çizelge 7.8 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke yapıları, sosyal alan ve yurtlarının dağılımı Sosyal Alanların Konumu Üniversite Adı YerleĢke YerleĢke Tipi Dağılımı Yurtların Konumu Karadeniz Teknik Üni Kent İçi /Açık Birden Fazla Her İkiside Bulunmaktadır Yerleşke İçinde Ege Üni Kent İçi/Açık Birden Fazla Anadolu Üni Kent İçi/Açık Tek Yerleşke Fırat Üni Kent İçi/Açık Tek Yerleşke Yerleşke İçi Her İkiside Bulunmaktadır Her İkiside Bulunmaktadır Yerleşke İçinde Her İkiside Bulunmaktadır. Her İkiside Bulunmaktadır. *Kent içindeki konumu:Kent içi/Kent çeperi/Kent dışı *Kent- toplum-üniversite ilişkisi:Kamuya açık/Kamuya kapalı *Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke yapılarına sahip *Yurtların konumu:Yerleşke içerisinde belli bir alanda/Yerleşke içerisinde dağılmış /Kent içinde dağılmış, yerleşke dışında *Sosyal alanların konumu:Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır./Bir kısmı yerleşke içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır./Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları içindedir. 123 1980 öncesi dönemde kent içi üniversitelerden Karadeniz Teknik, Ege, Anadolu ve Fırat üniversiteleri kent içinde kurulmuşlardır ve hepsi kent ile ilişki içindedir ve dışarıya açıktır. Ege üniversitesinin yurtlarının ve sosyal alanlarının mekanları yerleşke içerisinde olmasına rağmen kent ile ilişki kurmayı başarabilmiştir. Diğerleri ise sosyal alanlarını ve yurtlarını hem yerleşke içerisinde hem de kent içerisinde konumlandırmıştır. Çizelge 7.9 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke özellikleri Üniversite Adı YerleĢke Büyüklüğü YerleĢkeĠçi UlaĢım Araç Ve Yaya Yoğunluk UlaĢımının ĠliĢkisi Karadeniz Teknik Ü. 100Hektar Pozitif Kompakt Kısmen Ayrılmış Ege Üniversitesi 37 Dekar Pozitif Yaygın Ayrılmış Anadolu Üni 90 Hektar Pozitif Kompakt Ayrılmış Fırat Üniversitesi 140 Hektar Negatif Yaygın Kısmen Ayrılmış *Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku *Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. *Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. 1980 öncesinde kent içinde ve aynı zamanda dışarıya açık olan üniversitelerden Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi yerleşke bakımından kompakt bir yapıya sahip olurken yerleşke içi ulaşım bakımından da pozitif olarak sınıflandırılabilmektedir. Çizelge 7.10 :1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke dağılımları, sosyal alanlarının ve yurtlarının konumları Üniversite Adı Ġl Ġçindeki YerleĢke Konumu Tipi YerleĢke Dağılımı Yurtların Konumu Sosyal Alanların Konumu Atatürk Üni Dicle Ü Çukurova Ü CumhuriyetÜ İnönü Üni 19Mayıs Ü. K.Çeperi K.Çeperi K.Çeperi K. Dışı K. Dışı Kent Dışı Tek Yerleşke Tek Yerleşke Tek Yerleşke Tek Yerleşke Tek Yerleşke Birden Fazla Yerleşke İçi Yerleşke İçi Her İkiside Yerleşke İçi Her İkiside Her İkiside Her İkiside. Kam. Dışı-K.İçi Her İkiside Yerleşke İçinde Her İkiside Yerleşke İçinde K.Dışı/Açık K.İçi/Açık K.İçi/Açık K.Dışı/Kapalı K.Dışı/Açık Kent./Açık 124 Selçuk Üni Uludağ Üni Erciyes Üni K. Dışı K. Dışı K. Dışı K.Dışı/Kapalı K. Dışı/Açık K.Dışı/Açık Birden Fazla Her İkiside Tek Yerleşke Her İkiside Birden Fazla Her İkiside Yerleşke İçinde Her İkiside Yerleşke İçinde *Kent içindeki konumu:Kent içi/Kent çeperi/Kent dışı *Kent- toplum-üniversite ilişkisi:/Kamuya açık/Kamuya kapalı *Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke yapılarına sahip *Yurtların konumu:Yerleşke içerisinde belli bir alanda/Yerleşke içerisinde dağılmış /Kent içinde dağılmış, yerleşke dışında *Sosyal alanların konumu:Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır./Bir kısmı yerleşke içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır./Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları içindedir. Yukarıdaki verilere bakılarak, sosyal alanların ve yurtların hem yerleşke içerisinde hem de kent içerisinde dağılarak konumlanmış olması kentle olan ilişkisi üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Bu tip alanlara sahip üniversiteler dışarıya açık olarak sınıflandırılabilir. Yerleşkelerinin kent içerisinde dağılmış olarak etkili olabilirken, üniversitenin tüm rekreasyon alanlarını tek bir sınır içerisinde toplamış olmasının da etkisinin bulunduğunu göstermektedir. Ulaşım çözümlerine baktığımızda ise ilk olarak gözümüze çarpan Konya Selçuk Üniversitesi‟nin Türkiye‟de başka bir örneği olmayan türden tramvay yoluyla çözüldüğü görülürken, diğerleri ring sistemiyle çözülmüştür. Çizelge 7.11 :1980 öncesinde özellikleri kent dışında kurulan Üniversite Adı YerleĢke Büyüklüğü YerleĢke Ġçi YerleĢke UlaĢım Tipi Atatürk Üni Dicle Üni Çukurova Üni Cumhuriyet Üni İnönü Üni 19 Mayıs Ü. Selçuk Üni Uludağ Üni Erciyes Üni 610 Hektar 270 Hektar 220Hektar Pozitif Negatif Negatif Yaygın Şebeke Yaygın 412 Hektar 70Hektar 339 Hektar 548 Hektar 1600 Hektar 388 Hektar Negatif Pozitif Negatif Negatif Negatif Pozitif Şebeke Lineer Yaygın Merkezi Lineer Yaygın üniversitelerin yerleşke Etrafında YerleĢme Var Mı? Araç Ve Yaya UlaĢımının ĠliĢkisi KısmenAyrılmış KısmenAyrılmış Ayrılmış Yok Yok Yok Var Var Var Ayrılmış Ayrılmış Karma Ayrılmış Karma KısmenAyrılmış *Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir. *Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi yerleşim *Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke yapılarına sahip *Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır. 125 1980 öncesinde kent dışında kurulmuş olan üniversitelerden Selçuk, Uludağ ve Erciyes üniversitelerinin etrafında yerleşim alanları görülmektedir ve durumdan anlaşılan kent dışında kurulmalarına rağmen diğer donatıları ve yerleşim özellikleri yardımı ile bir çekim odağı haline gelmeyi başarabilmişlerdir ve böylelikle şehir onlara doğru büyümeye başlamıştır. 7.3 Genel değerlendirmeler Akdeniz bölgesi, Isparta‟da kurulan Süleyman Demirel Üniversitesi kent merkezine 8 km uzaklıkta, kent dışında kurulmuştur ve tek bir ana yerleşke yapısına sahip olup, etrafında yeni bir yerleşim dokusu belirmeye başladığı görülmektedir. Öğrenci nüfusu 17.027, akademik nüfus 876 olarak yüksek öğretim kurumunda belirtilmiştir. Yerleşkeye kent merkezinden ulaşım şehir merkezinden kalkan otobüslerle sağlanmaktadır. Yerleşke büyüklüğü 167 hektardır. Yerleşke merkezi yerleşim göstermektedir ve kompakt bir dokuya sahiptir. Birimler arasındaki ilişki ve mesafe olumlu yöndedir. Yerleşke içerisindeki araç ve yaya ulaşımının ilişkisine bakıldığında ikisinin birbirinden ayrıldığı görülür ve yerleşke yaya ölçeğini aşmamaktadır birimler arasındaki en uzak mesafeyi 10-15 dk içerisinde yürünebilir. Yerleşkeye giriş güvenliklidir. Genel olarak kent dışında kurulu olan bu yerleşkesi dışa kapalı sınıfında değerlendirmenin sebebi kendi yerleşke sınırları içerisinde yurtlarını ve sosyal mekanlarını yerleşke sınırları içerisinde çözmüştür. Kent içerisinde özel yurtlarda bulunmaktadır. Anadolu Üniversitesi, Fırat üniversitesi, Dokuz Eylül üniversitesi ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi kent içinde kurulan ve bunun yanı sıra sosyal mekanlarını ve yurtlarını yerleşke içerisinde sınırlı tutmayıp, kent içerisinde de mekanları kullanan üniversitelerdir. Bu nedenler kentle olan ilişkilerinin güçlü olduğu varsayılabilir ve kentin gelişimi üzerindeki etkisine bakmak istenildiğinde Devlet Planlama Teşkilatının gelişmişlik düzeyi bilgisini baz aldığında kurulduktan bu yana en çok gelişmeyi Eskişehir‟in gösterdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Üniversitelerin yerleşke tasarımlarına genel olarak baktığımızda merkezi yerleşim gösteren yerleşkelerin hepsinin kompakt dokuya sahip olduğunu ve yaya ölçeği bakımından ortak kullanım bölgesi merkezde yerleştiği için olumlu bir yapıya sahip olduğu gözlemlenir. Selçuk Üniversitesi ve Harran Üniversitesi yaya ölçeğinin dışına çıkan yerleşkeler olarak göze çarparken 126 bunun sebebi olarak yerleşke büyüklüklerinin diğerlerinden fazla olduğu söylenebilir. Selçuk üniversitesi 548 hektar iken, Harran Üniversitesi ise 293 hektarlık alana yayılmıştır. Üniversitelerin kent içindeki konumlarıyla yerleşke tasarımı arasında bir ilişki olup olmadığını sorguladığımız da ise karşımıza çıkan sonuç, kent dışında ya da kent merkezinden uzaklaşarak, şehrin dokusuyla sarılmamış arazilerde kurulan üniversitelerin alanların büyük olmasıyla birlikte yaygın yerleşim sistemini tercih ettikleri görülür. Yaygın yerleşim sistemlerinin yerleşke dokusu da kompakt olmaktan uzaktır. Kent dışında kurulan, yaygın yerleşim sistemine sahip olup kompakt doku örneği gösteren tek üniversite Sakarya Üniversitesidir. Bunun belirleyici özelliği bu kategorideki üniversiteler içerisinde en küçük alana sahip üniversite olduğu göze çarpmaktadır. Aynı zamanda kente açık bir strateji yaşarken, etrafında bir yerleşim dokusu bulunmaktadır, yurtları ve sosyal alanları yerleşke içerisinde konumlanmış olsa dahi, kendi yerleşke sınırları içerisindeki eğitim ve rekreasyonel faaliyetlere halkı davet eder. Yerleşim sistemlerinin yay ve araç ilişkisinin çözümleri arasındaki ilişkiye bakıldığında, karşımıza çıkan sonuç şöyledir: Linear yerleşim gösteren 12 üniversitenin 3 tanesinde yaya ve araç yolları kısmen ayrılmıştır, belirli bölgelerde araç yolu kesilmiştir ya da araç yoluna paralel giden bir yaya yolu mevcuttur. 4 tanesinde yaya ve araç yolu tamamen ayrılırken diğer 5‟inde ise yaya ve araç yolları ayrılmamıştır, karmadır. Haç tipi yerleşim gösteren Kocaeli üniversitesinde ise yay ve araç yolları kısmen ayrılmıştır. Merkezi yerleşim gösteren üniversitelerin kompakt bir dokuya sahip oldukları gözden kaçmazken, yaya ve araç ulaşımının ilişkisine bakıldığında ise 3 tanesinde yaya ve araç kısmen ayrılmış bir şekilde çözümlenirken, 3 tanesi de tamamen ayrılarak çözülmüştür. Moleküler yerleşim gösteren İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi‟nde yerleşke içi ulaşımda yaya ölçeği göz önünde bulundurulduğunda pozitif bir yaklaşım görülmektedir. Kompakt bir dokuya sahip olarak, yaya ve araç ilişkisi kesin bir çizgiyle ayrılmamıştır. Hem kent içinde hem de yerleşke sınırlarında kent ile ortak olarak kullanılabilen sosyal mekanlara sahip iken aynı zamanda yerleşke içindeki yurtlarının yanı sıra kent içinde de özel yurtlara sahiptir. Şebeke yerleşim gösteren Dicle üniversitesi, Cumhuriyet üniversitesi, Yüzüncü Yıl üniversitesi tek bir ana yerleşke yapısına sahip olarak, kent merkezinden uzaklaşarak kurulduğu görülür. Yerleşke tasarımındaki yaya ölçeğinde ise Dicle ve Cumhuriyet üniversiteleri negatif olarak değerlendirilebilir. Bu noktada görülen aksi bir durum ise yaya yürüme mesafesi 127 uzak olmasına rağmen kompakt bir dokuya sahiptirler. Aynı zamanda sosyal alanları ve yurtları yerleşke içerisinde bulunmaktadır. Yerleşkelerin girişlerini değerlendirdiğimizde ise hepsinin güvenlikli bir girişi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Yerleşke içerisinde halka da açık olan aktiviteler sırasında bazı yerleşkelerin kapılarını açışlarındaki güvenlik sorunlarına ayrı çözümler üretebildikleri görülüyor. Aynı zamanda bir yerleşkenin kaç girişi olduğu da bir tasarım kararıdır. Genellikle yerleşim stratejilerine ve bölgelerine göre bazı yerleşkeler birden çok girişe sahip olabiliyorlar. Dumlupınar üniversitesi çift girişlidir, Erciyes üniversitesi her fakülteyi birbirinden ayıracak şekilde bölgelenmiş ve böylelikle 4 ayrı girişe sahiptir, Anadolu üniversitesi kent içindeki anayolu karşılayan yerleşke alanıyla tek girişe sahiptir, Gaziantep üniversitesi, İnönü üniversitesi, Akdeniz üniversitesi birden fazla girişe sahip olan üniversitelerdir. 128 8.SONUÇ İlk bölümde dünyadaki ve Türkiye‟de ki eğitim kurumlarının dini hayatları, sosyal hayatlarının etkisi altında kalarak meydana çıkan farklı eğitim mekanları görülmektedir. Geçmişte bilgi gelişimi elitler için bir aktiviteydi ve verimli olarak servis ve üretimle bağlantılı olan kitlelerden izole olmayı gerektirdi. Üniversiteler kendilerini seçkinliğiyle ve izole olmalarıyla tanımladı. İyi eğitim nüfustaki azınlıklar için ayrıldı, enstitünün fiziksel karakterinde bu ayrım açıktı. Bugünün ekonomi işçi nüfusun içinde olabildiğince bilginin yayılmasını bekler. Başarılı ekonomi girişimci problem çözücülerin geniş tabanlı iş gücüne dayanır. Üniversite daha fazla izole edilemez fakat her şeyi kapsayan olmalıdır. Geçmişte üniversite yabancı ve sosyal olguya karşı durarak hizmet verdi ve kompleksi ve zihindeki yaşam yolunda şehir yaşamını reddedebilirdi. Teorinin pratiğe göre daha üstün olduğuna inanılırdı. Bugünün üniversitesi girişimci ve sosyal dokuya aktif bir katılımcıdır ve sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlere yön veren bir kurumdur. Bugünün çok dinamik, durağan olmayan ve küresel kültür, şehrin yaşamıyla entegre olmuş üniversiteler dayanıklı sosyal, kültürel ve şehirle ilgili değerlerle hızı ve kaçınılmaz istikrarsızlaştırıcı bilgi gelişimini entegre etmek için bir fırsat yaratırlar. Eğer üniversiteler araştırma ve gelişme parklarına gelişmesini engellemek içinse, genelde biomedikal, teknolojik araştırma ve eğitime odaklandı ve onların aktivitelerini ve onların varlığını doğrulayan insan içeriğinden soyutlandı. Üniversiteler, istihdam ettikleri idari ve akademik personel ile öğrencilerinin harcamaları nedeniyle kuruldukları kentlerde değişik sektörler için önemli miktarda talep oluşturarak kent ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadırlar. Üniversiteler ekonomik katkılarının yanında toplumların, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik ve entelektüel gelişiminde de önemli görevler üstlenmektedirler. Üniversiteler; işleyiş ve yapıları ile diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil eden kurumlardır. Üniversite demokratik sistemin yeşerdiği, katılımcı demokrasi uygulamalarının örneklendiği bir modeldir. Bu yönüyle üniversiteler, bir ülkede demokrasinin işleyişini doğrudan etkileyen kurumlardır. Üniversite yerleşkelerini kent içi ve kent dışı olarak sınıflandırdığımız da kent içindeki üniversitelerin, kuruldukları kentle olan ilişkilerinin, kent dışında kurulanlara oranla 129 daha başarılı olduğu gözlemlenmektedir. Kentin ekonomisine, sosyal ve kültürel hayatını canlandırmakta kent içinde kurulan üniversiteler daha etkilidirler. Bu tip üniversiteler kentin mekanlarını aktif olarak kullanırken, kentliyle birlikte o kenti yaşar. Öte yandan kent dışı üniversitelerde ise, kent içindeki ihtiyaçlarını karşılayacakları mekanların hepsini, kent dışı ve özellikle çoğunlukla tek bir yerleşke altında kurulan üniversiteler kendi sınırları içerisinde çözmeye çalışırlar. Bu tip üniversitelerin arazi büyüklüğü açısından ihtiyaçları doğrultusunda geniş imkanlara sahiptirler. Ulaşım problemlerini çözdükleri takdirde fiziksel mesafeyi kapatmış olacaklardır. Kent içinde kurulmuş olan üniversitelere kent eğer onu kabul ediyorsa kapılarını sokaklarını, toprağını kullandırırken, kent dışı üniversite de eğer kentle ilişki kuran bir strateji benimsediyse kente ve kentliye kendi yerleşkesinin sınırlarını açar, imkanlarını kullandırtır. 130 KAYNAKLAR Arslan, M., 2005: Cumhuriyet Dönemi Üniversite Reformları Bağlamında Üniversitelerimizde Demokratiklik Tartışmaları, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 18, 2005/1 Aydıncık, A., (1982), Şehiriçi üniversitelerinin büyüme ve gelişmelerinin planlanması ve programlanması, diploma tezi, İstanbul teknik üniversitesi mimarlık fakültesi, İstanbul Aytaç, K., 1992: Avrupa Eğitim Tarihi, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul Begeç, H., 2002: Üniversitelerde Kampus Yerleşme Biçimleri, Yapı Dergisi, sayı 252, Kasım 2002, s. 57-63 Dickerson, M. O. ve Flanagan, T., 1998: An Introduction to Government And Politics, Canada: International Thomson Publishing DURUKAN, Haydar, (2004), “Ülkemizin Kalkınmasında Çağdaş Üniversitelerin Yeri”, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt:6, Sayı: 2, s.19-25. Erkman, U. ( 1990), büyüme ve gelişme açısından üniversite yerleşkelerinde planlama ve tasarım sorunları, İstanbul teknik üniversitesi mimarlık fakültesi, İstanbul GÜLTEKĠN, N., A. Çelik ve Z. Nas, (2008), “Üniversitelerin Kuruldukları Kent‟e Katkıları”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bahar-2008, C:7, S:24, s.264-269. Gürüz, K. (Koordinatör) & Suhubi, E. A. M. & ġengör, C. & Türker, K. & Yurtsever, E., 1994: Türkiye'de ve Dünyada Yükseköğretim, Bilim ve Teknoloji, İstanbul: Türk Sanayicileri ve isadamları Derneği (TÜSDAD) Gürüz, K., 1992: Batı Üniversitelerinin Tarihsel Gelişimi, Çağdaş Eğitim Çağdaş Üniversite, T.C. Başbakanlık Basımevi, Ankara Gürüz, K., 1992: Batı Üniversitelerinin Tarihsel Gelişimi, Çağdaş Eğitim Çağdaş Üniversite, T.C. Başbakanlık Basımevi, Ankara GÜRÜZ, K., 2001, Türkiye'de ve Dünyada Yükseköğretim, ÖSYM Yayın No: 2001-4, Ankara Gürüz, K., ġuhubi, A.M., ġengör, C. Türker, K., Yurtsever, E., (1994), “Türkiye‟de ve Dünyada Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji”, TÜSİAD Yayınları, İstanbul 131 Hoeger, K.; Christiaanse, K. ,2009, Campus and the City, Urban Design for the Knowledge Society Ġnceoğlu, N., (1987), “Halkalı Kampusu Ön Planlama ve Programlama Çalışması,Araştırma Çalışması”, Y. T. Ü. Mimarlık Bölümü KarakaĢ,B.,1999, Üniversite Yerleşkelerinin Fiziksel Gelişim Planı Hazırlama Süreci ve Bartın Orman Fakültesinin Bu Bağlamda İrdelenmesi Keles, R., 1972: “Yüksek öğretim ve büyük kent dısı üniversiteler sorunu”, Mimarlık Dergisi, yıl 10, sayı 12, Aralık, 1972, s. 25-86 KELEġ, K., M. Karaçor ve F. Demir, (2006), “Kocaeli Bölgesinde Üniversite Sanayi İşbirliğinin Etkili Kurulabilmesi İçin İşletmelerin İhtiyaçlarının Tespiti”, III. Elektrik Elektronik Bilgisayar Mühendislikleri Eğitimi Sempozyumu, İstanbul, 16-17-18 Kasım 2006. KeleĢ, R., (1972), Yerleşme Kararları Açıısndan Büyük Kent Dışı Üniversiteler Sorunu, Mimarlık Dergisi, (12):25-35 Korkut, H., 1990: Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere Üniversiteleri, Ankara, YÖK Matbası. Kortan, E, 1981: Çağdaş Üniversite Yerleşkeleri Tasarımı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Basım İşliği, Ankara Kortan, E., (1981), Çağdaş Üniversite Yerleşkeleri Tasarımı, Odtü Mimarlık Fakültesi Basım İşliği, Ankara Kuban, D., (1981), “100 Soruda Türkiye Sanat Tarihi”,Gerçek Yayınevi, İstanbul Küçükcan, T.; Gür, B.,2009, Türkiye‟de Yükseköğretim Karşılaştırmalı Bir Analiz, Stea Yayınları Meray, S., 1971: Üniversite Kavramları ve Modelleri, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, cilt 26, no 1, s 19-63 Nitschke, A., 1970: Universitäten im Wandel, H. Linde, Hochshulplannung, Band 1(Werner Verlag Gmbh, Stuttgart, 1970), ISBN 3 8041 25107. OECD. 1982 The University and the Community, The Problems of Changing Relationships, OECD Pub., Paris Oguz, O., Oktay, A.; Ayhan, H., 2004: 21. Yüzyılda Eğitim ve Türk Eğitim Sistemi, İstanbul: Dem Yayınları, 2. Baskı. Oktay, D., /2007 Üniversite-Kent İlişkisi, Yapı Dergisi, (302):42-47 Oktay,D.,2007,Yapı Dergisi 132 Öner, S., 1999: Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Merkez Yerleşke Alanı Peyzaj Planlaması, Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara Özaslan, Ġ., Korkmaz, E., Batırel, Ö. F., Erkal, M. 1998. Yüksek Öğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul PHELPS, R. P. (1998), “The Effect of University Host Community Size on State Growth”, Economics of Education Review, Vol. 17, Issue 2, s.149-158. Sargın,Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Yıl/Volume: 3, Sayı/Issue: 5, 2007, 133-150 Enstitüsü Dergisi Sönmez, A.(1972) Üniversitenin Toplumdaki Rolü, Mimarlık Dergisi, Sayı: 12, S.41-43, Ankara. Sönmezler, K., (1995), Üniversiteler, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Sönmezler, K., 1995: Üniversiteler, Mimar Sinan Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Sönmezler, K., 2003: Modern Mimarinin Kentsel Deney Alanı: Üniversite Tasarımı, Mimar Sinan Üniversitesi Doktora Tezi, Haziran 2003, İstanbul ġen, Ġ., (1987), Üniversite Yerleşke Planlamasında Aktiviteler Cins Ve Organizasyon, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul ġuben, R., (1980), Türkiye‟de Yüksek Öğrenim Kurumlarının Dağılımı Ve Planlarının Karşılaştırılması, Diploma Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, İstanbul Tekeli, Ġ.; Ġlkin, S., 1993: Osmanlı İmparatorluğu‟nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, (ISBN 975-16-0535-0) Tekeli, Ġ.(1972) Büyükkent Dışı Üniversitelerin Kuruluş Yeri Sorunları Üzerine, Mimarlık Dergisi, Sayı:12, S.36-40, Ankara. Tekeli, Ġ.; Ġlkin, S., 1993: Osmanlı İmparatorluğu‟nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara. Turner, P. V., 1995: “Campus” An American Planning Tradition, The MIT Pres Cambridge, Massachusets and London, Türeyen, M. N., (2002), Yükseköğretim Kurumları-Yerleşkeler, Tasarım Yayın Grubu, İstanbul Url-1 <http://www.assosbehramkale.com/gymnasion.>, alındığı tarih 16.09.2010. Url-2 <http:// www.harvard.edu.>, alındığı tarih 14.09.2010. Url-3 <http:// www.umass.edu.>, alındığı tarih 14.09.2010. Url-5<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010. 133 Url-6<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010. Url-7<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010. Url-8<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 12.10.2010. Url-9<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih 07.01.2011. Url-10<http:// www.edirnevdb.gov.tr/kultur/kulliye.>, alındığı tarih 29.06.2011. Url-11<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih 17.05.2011. Url-12<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih 29.10.2010. Url-13<http:// www.sinanasaygi.org/eserler.>, alındığı tarih 25.11.2010. Url-14<http:// www.upenn.edu.>, alındığı tarih 29.01.2011. Url-15<http:// www.umich.edu.>, alındığı tarih 10.02.2011. Url-16<http:// www.epfl.ch/index.en.html >alındığı tarih 17.04.2011. Url-17<http:// www.utwente.nl >alındığı tarih 15.03.2011. Url-18<http:// gitta.info/PresenVisual/en/html/SpeciaOrdMap_learningObject >alındığı tarih 29.04.2011. Uzgören Nevin ve E. Uzgören (2007), “Dumlupınar Üniversitesi Lisans Öğrencilerinin Memnuniyetini Etkileyen Bireysel Özelliklerin İstatistiksel Analizi - Hipotez Testi, Ki-Kare Testi ve Doğrusal Olasılık Modeli”, DPÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:17, Kütahya. UzunçarĢılı, 1988; İpşirli, 1997; Şentop, 2005). Üniversite ve Toplum dergisi; Ocak,2005-Cilt 5, Sayı-1 Yekrek, T., (1999) “Üniversite Yerleşkeleri Yerle6im Sistemlerinin Fiziksel Planlamayla Olan İlişkisi ve Önemi” ,YTÜ Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Zengel,R.,1998 „An Evaluation of the Settlement Ptterns in Campus Planning with Regard to the Criteria of Accessibility 134 EKLER Çizelge A 1: Üniversitelerin Konumları,kuruluş yılı ve nüfusu 1-Üniversite Adı Karadeniz Teknik Üniversitesi Ege Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Dicle Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Akdeniz Üni Dokuz Eylül Üniversitesi Trakya Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Gaziantep Üni Abant İzzet Baysal Üniversitesi Adnan Menderes Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Balıkesir Üni Celal Bayar Üni Çanakkale 18 Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2-Bulunduğu Bölge 56Kurulduğu Öğrenci 3-Kurulduğu Ġl Yıl Nüfusu Karadeniz Ege Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Akdeniz İçanadolu İç Anadolu Doğu Anadolu Doğu Anadolu Trabzon İzmir Erzurum Diyarbakır Adana Eskişehir Sivas Malatya Elazığ 1955 1955 1957 1973 1973 1973 1974 1975 1975 41140 49093 39437 17558 35343 1.393.544 27691 22535 23738 Karadeniz İçanadolu Marmara İçanadolu Akdeniz Samsun Konya Bursa Kayseri Antalya 1975 1975 1975 1978 1982 25766 75702 43482 32388 25349 Ege Marmara İzmir Edirne 1982 1982 47755 24791 Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Van Gaziantep 1982 1987 15331 17108 Karadeniz Bolu 1992 17027 Ege Aydın 1992 25000 Ege Marmara Ege Afyon Balıkesir Manisa 1992 1992 1992 31542 29629 28036 Marmara Çanakkale 1992 25224 Ege Kütahya 1992 34388 Karadeniz Tokat 1992 18184 135 Çizelge A 1’in devamı: 1-Üniversite Adı Harran Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kafkas Üniversitesi K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Mersin Üniversitesi Muğla Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi Niğde Üniversitesi Pamukkale Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 2-Bulunduğu Bölge Güneydoğu Anadolu 5Kurulduğu 3-Kurulduğu Ġl Yıl Şanlıurfa 1992 6Öğrenci Nüfusu 12992 Ege Doğu Anadolu İzmir Kars 1992 1992 2503 11912 Akdeniz İçanadolu Marmara Akdeniz Ege Kahramanmaraş Kırıkkale Kocaeli İçel Muğla 1992 1992 1992 1992 1992 16728 16924 58826 27184 25538 Akdeniz İçanadolu Ege Marmara Hatay Niğde Denizli Sakarya 1992 1992 1992 1992 24365 13178 31090 50119 Akdeniz Isparta 1992 17027 Karadeniz Zonguldak 1992 16155 Çizelge A 2:Üniversitelerin kent içindeki konumu, kampus tipi, dağılımı 108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke 1-Üniversite Adı Konumu Uzaklık Tipi Karadeniz Teknik Üniversitesi Ege Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Dicle Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Kent İçi 0-5km Kent İçi 15 Km Kent Çeperi 0-5km Kent Çeperi 5-10 Km Kent Çeperi 10 Km Kent İçi 0-5km 136 Kent İçi /Açık Kent İçi/Açık Kent Dışı/Açık Kent İçi/Açık Kent İçi/Açık Kent İçi/Açık 11-YerleĢke Dağılımı Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke 12Etrafında YerleĢme Var Mı? Çizelge A 2’nin devamı: 108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke 1-Üniversite Adı Konumu Uzaklık Tipi Cumhuriyet Kent Üniversitesi Kent Dışı 5-10 Km Dışı/Kapalı İnönü Kent Üniversitesi Kent Dışı 10-15km Dışı/Açık Fırat Kent Üniversitesi Kent İçi 0-5km İçi/Açık Ondokuz Mayıs Kent Üniversitesi Kent Dışı 30 Km Dışı/Açık Selçuk Kent Üniversitesi Kent Dışı 20km Dışı/Kapalı Uludağ Kent Üniversitesi Kent Dışı 18 Km Dışı/Açık Erciyes Kent Üniversitesi Kent Dışı 5km Dışı/Açık Akdeniz Kent Üniversitesi Kent İçi 0-5km İçi/Açık Dokuz Eylül Kent Üniversitesi Kent İçi 0-5km İçi/Açık Trakya Kent İçi+Kent Kent Üniversitesi Dışı 0-5 Km Dışı/Açık Yüzüncü Yıl Kent Üniversitesi Kent Dışı 15 Km Dışı/Kapalı Gaziantep 5-10 Km- Kent İçi Üniversitesi Kent Çeperi /7km) /Açık Abant İzzet Baysal 12km/0-5 Kent İçi Üniversitesi Kent İçi Km(8km) /Kapalı Adnan Menderes Kent Üniversitesi Kent Çeperi 0-5 Km Dışı/Kapalı Afyon Kocatepe Kent Üniversitesi Kent Dışı 10 Km Dışı/Açık Balıkesir Kent İçi+Kent Kent Üniversitesi Dışı 18 Km Dışı/Açık Celal Bayar Kent Üniversitesi Kent İçi 5-10 Km Dışı/Açık Çanakkale Onsekizmart Kent İçi+Kent Kent Üniversitesi Dışı 0-5 Km İçi/Açık Dumlupınar Kent İçi Üniversitesi Kent Çeperi 10 Km /Kapalı 137 11-YerleĢke Dağılımı Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke 12Etrafında YerleĢme Var Mı? Yok Yok Yok Var Var Var Var Yok Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Birden Fazla Birime Dağılmış Yok Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Çizelge A 2’nin devamı: 108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke 1-Üniversite Adı Konumu Uzaklık Tipi Gaziosmanpaşa Kent Üniversitesi Kent Çeperi 9km İçi/Açık Harran Kent Üniversitesi Kent Dışı 20-25km Dışı/Kapalı İzmir Yüksek 0Teknoloji 5km(1999)- Kent Enstitüsü Kent Dışı 40km Dışı/Kapalı Kafkas Kent Üniversitesi Kentdışı 5-10 Km Dışı/Kapalı K.Maraş Sütçü İmam Kent İçi+Kent Kent İçi Üniversitesi Dışı 10-15km /Kapalı Kırıkkale Kent Üniversitesi Kent Dışı 7km Dışı/Kapalı Kocaeli Kent İçi+Kent 10 Km- Kent Üniversitesi Dışı İzmite İçi/Açık Mersin Kent İçi+Kent 14 Km-0-5 Kent Üniversitesi Dışı Km İçi/Açık Muğla Kent Üniversitesi Kent Dışı 5-10 Km Dışı/Açık Mustafa Kemal Kent Üniversitesi Kent Dışı 20-25 Km Dışı/Açık Niğde Kent Üniversitesi Kent Çeperi 7 Km İçi/Açık Pamukkale Kent Üniversitesi Kent Çeperi 0-5 Km İçi/Açık Sakarya Kent Üniversitesi Kent Dışı 5-10 Km Dışı/Açık Süleyman Demirel 5-10 Km Kent Üniversitesi Kent Dışı 8km Dışı/Kapalı Zonguldak Karaelmas Kent İçi Üniversitesi Kent Çeperi 0-5 Km /Kapalı 138 12Etrafında YerleĢme Var Mı? 11-YerleĢke Dağılımı Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Yok Tek Bir Yerleşke Tek Bir Yerleşke Ana Yok Ana Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Birden Fazla Birime Dağılmış Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Ana Yerleşke Tek Bir Yerleşke Ana Tek Bir Yerleşke Ana Var Var Var Var Var Çizelge A3:Üniversitelerin kente açık ve kapalılık durumu, ulaşımı, tipi ve yoğunluk 1-Üniversite Adı 12Etrafında YerleĢme Var Mı? 1315YerleĢke 16-YerleĢke YerleĢkeye Ġçi UlaĢım Tipi UlaĢım 10-15 Dk. Karadeniz Teknik Üniversitesi Pozitif Ege Üniversitesi Pozitif Atatürk Üniversitesi Pozitif Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi Yok Negatif İnönü Üniversitesi Yok Pozitif Pozitif Fırat Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yok Negatif Selçuk Üniversitesi Var Negatif Uludağ Üniversitesi Var Negatif Erciyes Üniversitesi Var Akdeniz Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Pozitif Trakya Üniversitesi Var Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yok Gaziantep Üniversitesi Negatif Adnan Menderes Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Yok Negatif Pozitif Pozitif Pozitif Pozitif Pozitif Pozitif 139 Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Lineer Yerleşim Yaygın Yerleşim Yaygın Yerleşim Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Tramvay Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Merkezi Yerleşim Şebeke Yerleşim Lineer Yerleşim Yaygın Yerleşim Yaygın Yerleşim Merkezi Yerleşim Lineer Yerleşim Yaygın Yerleşim Yaygın Yerleşim Moleküler Yerleşim Yaygın Yerleşim Şebeke Yerleşim Yaygın Yerleşim Ring Sistemi Ring Sistemi Merkezi Yerleşim Lineer Yerleşim 17Yoğunluk Kompakt Yaygın Yaygın Kompakt Kompakt Kompakt Yaygın Yaygın Kompakt Kompakt Yaygın Yaygın Kompakt Yaygın Yaygın Yaygın Kompakt Kompakt Çizelge A3’ ün devamı: 1-Üniversite Adı 12Etrafında YerleĢme Var Mı? Balıkesir Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi 1315YerleĢke 16-YerleĢke YerleĢkeye Ġçi UlaĢım Tipi UlaĢım 10-15 Dk. Negatif Pozitif Negatif Pozitif Negatif Harran Üniversitesi Yok İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Yok Negatif Kafkas Üniversitesi Negatif Kırıkkale Üniversitesi Var Negatif Negatif Kocaeli Üniversitesi Pozitif Mersin Üniversitesi Negatif Muğla Üniversitesi Var Mustafa Kemal Üniversitesi Var Pozitif Niğde Üniversitesi Pamukkale Üniversitesi Pozitif Sakarya Üniversitesi Var Süleyman Demirel Üniversitesi Var Pozitif Negatif Pozitif Pozitif 140 Ring Sistemi Ring Sistemi Lineer Yerleşim Lineer Yerleşim Yaygın Kompakt Yaygın Yerleşim Lineer Yerleşim Yaygın Yerleşim Merkezi Yerleşim Yaygın Yerleşim Yaygın Çözülmemiş Yerleşim Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Yaygın Yerleşim Haç Yerleşim Lineer Yerleşim Lineer Yerleşim Lineer Çözülmemiş Yerleşim Ring Lineer Sistemi Yerleşim Ring Merkezi Sistemi Yerleşim Ring Yaygın Sistemi Yerleşim Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi Ring Sistemi 17Yoğunluk Yaygın Kompakt Yaygın Kompakt Yaygın Yaygın Yaygın Tipi Kompakt Kompakt Kompakt Kompakt Kompakt Kompakt Kompakt Merkezi Yerleşim Kompakt Çizelge A4:Üniversitelerin araç ve yay yolu ilişkileri, kampus girişi, yurtların ve sosyal alanlarının konumu 1-Üniversite Adı Karadeniz Tek. Üni Ege Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Dicle Üniversitesi Çukurova Üni Anadolu Ün.i Cumhuriyet Üni. İnönü Üniversitesi Ondokuz Üniversitesi 18-Araç Ve 19Yaya 20-Yurtların YerleĢkenin UlaĢımının Konumu GiriĢi ĠliĢkisi Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Mayıs Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Selçuk Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Uludağ Üniversitesi Araç Karma Yaya Ve Araç Kısmen Erciyes Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Akdeniz Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Dokuz Eylül Üni. Araç Karma 21-Sosyal Alanların Konumu Güvenlikli Her İkiside Yerleşke Bulunmaktadır İçinde Güvenlikli Yerleşke İçi Yerleşke İçinde Yerleşke İçi Her İkiside Bulunmaktadır. Güvenlikli Yerleşke İçi Yerleşke DışıKent İçi Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Güvenlikli Yerleşke İçinde Güvenlikli Yerleşke İçi Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Güvenlikli Her İkiside Yerleşke Bulunmaktadır İçinde Güvenlikli Her İkiside Bulunmaktadır Her İkiside Bulunmaktadır Güvenlikli Her İkiside Bulunmaktadır Yerleşke İçinde Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli 141 Yerleşke İçinde Her İkiside Bulunmaktadır. Yerleşke İçi Yerleşke İçinde Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Çizelge A4’ün devamı: 1-Üniversite Adı Trakya Üniversitesi Yüzüncü Üniversitesi Yıl Gaziantep Üniversitesi Abant İzzet Baysal Üniversitesi Adnan Üniversitesi Afyon Üniversitesi Menderes Kocatepe Balıkesir Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi Harran Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kafkas Üniversitesi K.Maraş Sütçü Üniversitesi İmam Kocaeli Üniversitesi 18-Araç Ve Yaya UlaĢımının ĠliĢkisi Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Ayrılmış Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Yaya Ve Araç Karma Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış 1920-Yurtların YerleĢkenin Konumu GiriĢi 21-Sosyal Alanların Konumu Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Güvenlikli Yerleşke İçi Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli Güvenlikli Her İkiside Bulunmaktadır Her İkiside Bulunmaktadır Yerleşke DışıKent İçinde Yerleşke DışıKent İçinde Yerleşke DışıKent İçinde Her İkiside Bulunmaktadır. Yerleşke DışıKent İçi Her İkiside Bulunmaktadır. Yerleşke İçinde Yerleşke DışıKent İçi Güvenlikli Yerleşke İçi Yerleşke İçinde Yerleşke Dışı- Yerleşke DışıKent İçinde Kent İçi Güvenlikli Yerleşke İçi Güvenlikli Güvenlikli Yerleşke İçi Yerleşke İçinde Yerleşke DışıKent İçinde Yerleşke İçinde Güvenlikli Yerleşke Dışı- Her İkiside Kent İçinde Bulunmaktadır. Yaya Ve Araç Kısmen Ayrılmış Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. 142 Güvenlikli Yerleşke İçinde Her İkiside Yerleşke İçi Bulunmaktadır. Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Yerleşke İçinde Çizelge A4’ün devamı: 18-Araç Ve Yaya 1-Üniversite Adı UlaĢımının ĠliĢkisi Yaya Ve Araç Mersin Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Muğla Üniversitesi Araç Karma Yaya Ve Mustafa Kemal Araç Kısmen Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Niğde Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Pamukkale Araç Kısmen Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Araç Kısmen Sakarya Üniversitesi Ayrılmış Yaya Ve Süleyman Demirel Araç Üniversitesi Ayrılmış Zonguldak Karaelmas Yaya Ve Üniversitesi Araç Karma 1920-Yurtların YerleĢkenin Konumu GiriĢi 21-Sosyal Alanların Konumu Güvenlikli Her İkiside Bulunmaktadır Her İkiside Bulunmaktadır Güvenlikli Yerleşke Dışı-Kent İçinde Güvenlikli Yerleşke Dışı-Kent İçinde Güvenlikli Her İkiside Her İkiside Bulunmaktadır Bulunmaktadır. Güvenlikli Yerleşke İçi Güvenlikli Her İkiside Yerleşke Bulunmaktadır İçinde Güvenlikli Güvenlikli 143 Yerleşke İçinde Yerleşke İçinde Yerleşke İçinde 144 Harita-A1 :Balıkesir Üniversitesi 145 Harita - A2: Abant İzzet Baysal Üniversitesi 146 Harita - A3: Çukurova Üniversitesi 147 Harita – A4: Cumhuriyet Üniversitesi 148 Harita -A5: Çanakkale Üniversitesi 149 Harita- A6: Dumlupınar Üniversitesi 150 Harita -A7: Erciyes Üniversitesi 151 Harita -A8: Atatürk Erzurum Üniversitesi 152 Harita -A9: Eskişehir Anadolu Üniversitesi 153 Harita -A10: Fırat Üniversitesi 154 Harita A11:GaziantepÜniversitesi 155 Harita-A12:Harran Üniversitesi 156 Harita -A13: İnönü Üniversitesi 157 Harita -A14: İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi 158 Harita -A15: Kafkas Üniversitesi 159 Harita -A16:Selçuk Üniversitesi 160 Harita -A17: Muğla Üniversitesi 161 Harita-A18:Niğde Üniversitesi 162 Harita-A19:Sakarya Üniversitesi 163 Harita-A20:Süleyman Demirel Üniversitesi 164 Harita-A21:KaradenizTeknik Üniversitesi 165 Harita-A22:TrakyaÜniversitesi 166 Harita -A23: Uludağ Üniversitesi 167 Harita -A24: Akdeniz Üniversitesi 168 Harita -A25: Ondokuz Mayıs Üniversitesi 169 ÖZGEÇMĠġ Ad Soyad: GİZEM KORKUT Doğum Yeri ve Tarihi: KADIKÖY/1985 Adres: Merdivenköyyolu cad. Küçükpalmiye apt. No:21 d:5 Göztepe /İSTANBUL Lisans Üniversite: YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK (BURSLU) 170