Kasım, 2011 ĠSTANBUL TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN

advertisement
ĠSTANBUL TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ  FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ
ÜNĠVERSĠTE YERLEġKELERĠNĠN KENTSEL MEKAN KURGULARININ
BĠÇĠMLENMESĠNDE KENTĠN ETKĠSĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Gizem KORKUT
(519081006)
Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 05 Eylül 2011
Tezin Savunulduğu Tarih : 07 Haziran 2011
Tez DanıĢmanı : Yrd. Doç. Dr. Yüksel DEMĠR (ĠTÜ)
Diğer Jüri Üyeleri : Yrd. Doç. Dr. Çağatay SEÇKĠN (ĠTÜ)
Prof.Dr. Altan AKI (OÜ)
Kasım, 2011
ii
ÖNSÖZ
Üniversiteler, kent-toplum-öğrenci işbirliğini sağlayan, toplumu geliştiren, bireyi
yetiştiren, ona meslek kazandıran kurumlardır. Tarihi süreçte yapısal özellikleri
değişime uğramış olsa dahi temel amaçları değişmemiştir. Konumlarına ve
stratejilerine göre bu üniversitelerin kentle olan ilişkileri ve yerleşke tasarımları
bakımından sonuçları farklılık gösterir. Üniversite yerleşkeleri kimi zaman o kentin
kalkınmasına katkı sağlarken, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatını destekler bazı
durumlarda ise sınırlarını, fiziksel duvarlarını kullanarak kendini soyutlar.
Yüksek lisans eğitimim boyunca disiplinler arası bir konu olan kentsel tasarım
hakkında bilgi edinmemi, gelişmemi sağlayan İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim
üyelerine, tezim üzerinde çalışırken
beni yönlendiren, destekleyen, yolumu
belirleyen, fikirlerimi geliştiren tez danışmanım Y.Doç.DR. Yüksel DEMİR‟e,
güven ve desteklerini esirgemeyen aileme, varlıklarıyla ve anlayışlarıyla bana destek
olan arkadaşlarıma ve son olarak bu yoğun süreçte yardımlarını esirgemeyen Atelye
70‟e sonsuz teşekkür ederim.
Eylül 2011
Gizem Korkut
(Mimar)
iii
iv
ĠÇĠNDEKĠLER
Sayfa
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii
ĠÇĠNDEKĠLER .......................................................................................................... v
ġEKĠL LĠSTESĠ ........................................................................................................ ix
HARĠTALAR ............................................................................................................ xi
ÇĠZELGELER ........................................................................................................ xiii
1. GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1
1.1 Çalışmanın Amacı ............................................................................................. 3
1.2 Çalışmanın Kapsamı.......................................................................................... 4
1.3 Çalışmanın Yöntemi .......................................................................................... 4
2. YÜKSEKÖĞRETĠM KURUMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL KAVRAMLAR
VE ÜNĠVERSĠTELERĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ ......................................... 7
2.1 Yüksek Öğretim Kurumları İle İlgili Genel Kavramlar .................................... 7
2.1.1 Üniversite kavramı ....................................................................................... 7
2.1.2 Üniversite işlevleri ....................................................................................... 8
2.1.3 Üniversite – kent toplumu ilişkileri ........................................................... 10
2.2 Eğitim ve Meslek Edindirme Mekanlarının Farklı Yerlerdeki Tarihsel
Süreçteki Durumları......................................................................................... 12
2.2.1 Yükseköğretim kurumlarının dünyadaki gelişim süreçleri ....................... 12
2.2.1.1 Ortaçağ öncesinde üniversite ............................................................. 12
2.2.1.2 Ortaçağ dönemi üniversiteleri ............................................................ 13
2.2.1.3 Rönesans döneminde üniversite ......................................................... 14
2.2.1.4.Aydınlanma çağında üniversite .......................................................... 15
2.2.1.5 19. Yüzyılda üniversite ...................................................................... 17
2.2.1.6 20. yüzyıl ve sonrasında üniversite .................................................... 20
2.2.1.7 ABD‟de eğitim mekanlarının tarihsel gelişimi .................................. 21
2.2.2 Yükseköğretim Kurumlarının Türkiye‟deki Gelişim Süreçleri ............... 24
2.2.2.1 Türkiye‟de yükseköğretimin Cumhuriyet öncesi gelişim süreci ........ 24
2.2.2.2 Türkiye‟de yükseköğretimin Cumhuriyet sonrası gelişim süreci ...... 26
2.2.2.3 Üniversiteleri yurt çapına yayma çabaları ve bölge üniversitelerinin
Kurulması ........................................................................................... 27
2.2.2.4 Türkiye‟de yüksek öğretim kurumunun dönemleri ........................... 30
2.2.2.4.1 1950-1980 döneminde üniversiteler ............................................ 30
2.2.2.4.2. 1980-1990 döneminde üniversiteler .......................................... 31
2.2.2.4.3 1990 sonrası üniversiteler ........................................................... 31
2.2.2.4.4 2006 dönemi üniversiteler ........................................................... 32
2.2.3 Anadolu‟da ve Batı‟da yükseköğretimin gelişim süreci karşılaştırmalı
Analizi ....................................................................................................... 33
2.2.3.1Anadolu‟da medreseler dönemindeki mekanlar .................................. 33
2.2.3.2 Batı‟da yükseköğretimin başlangıcındaki mekanlar .......................... 39
2.2.3.2.1 Bologna üniversitesi .................................................................... 39
2.2.3.2.2 Paris üniversitesi ......................................................................... 40
v
2.2.3.2.3 İngiliz üniversiteleri .................................................................... 41
3.ÜNĠVERSĠTE KURULMASININ ġEHRE VE BÖLGEYE ETKĠLERĠ ........ 45
3.1 Bireysel Faydalar: ............................................................................................ 45
3.2 Toplumsal Faydalar: ........................................................................................ 45
3.3 Ekonomik Faydalar: ........................................................................................ 46
3.4 Kent- Üniversite İlişkilerine Yönelik Yapılan Çalışmalar .............................. 47
3.4.1 Prof. Dr. Derya OKTAY‟ın ele aldığı üniversite- kent ilişkisi üzerine
örnek bazlı çalışma..................................................................................... 50
3.4.1.1 İyi planlama-iyi çevre tasarımı ........................................................... 51
3.4.1.2Çevreci yaklaşımların öncülüğü .......................................................... 52
3.4.1.3Kentin sosyal-kültürel yaşamına katkı ................................................ 53
3.4.1.4Kentin ekonomisine katkı .................................................................... 54
4. ÜNĠVERSĠTE - KENT ĠLĠġKĠSĠ VE YERLEġĠM STRATEJĠLERĠ............ 57
4.1 Üniversite Yerleşim Stratejileri ....................................................................... 57
4.1.1 Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı ................................................. 59
4.1.2 Kent ölçeğinde yer seçimi kararı................................................................ 60
4.1.3 Kentle olan ilişkisinin stratejisine göre yerleşke tasarımı .......................... 61
4.2 Üniversite - Kent İlişkisi .................................................................................. 62
4.2.1.Kent içi yerleşkeler .................................................................................... 66
4.2.2.Kent dışı yerleşkeler ................................................................................... 68
4.2.3 Kent içi yerleşke -dışa açık avantajları ve dezavantajları .......................... 72
4.2.4 Kent içi-yerleşke dışa kapalı avantajları ve dezavantajları ........................ 73
4.2.5.Kent dışı yerleşke dışa açık -avantajları ve dezavantajları ....................... 74
4.2.6.Kent dışı yerleşke dışa kapalı -avantajları ve dezavantajları ..................... 75
4.2.7 Açık mekan = açık fikir, akıl...................................................................... 77
4.3 Yerleşke Yerleşim Şemaları ............................................................................ 79
4.3.1 Kent İçinde üniversitelerin oluşum şemaları.............................................. 80
4.3.1.1 Organik kentsel doku içinde gelişen üniversiteler.............................. 80
4.3.1.2 Yapı adalarında gelişen üniversiteler ................................................. 80
4.3.1.3.Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversiteler ......................................... 81
4.3.1.4.Doğrusal gelişen üniversiteler ............................................................ 81
4.3.2 Kent dışında üniversitelerin oluşum şemaları ............................................ 82
4.3.2.1 Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) .......................................... 82
4.3.2.2 Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) ...................................... 83
4.3.2.3 Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) ............................................ 83
4.3.2.4 Şebeke yerleşim modeli (Network type) ............................................ 84
4.3.2.5 Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) ........................................ 84
4.3.2.6.Lineer yerleşim modeli (Linear type) ................................................. 85
5. KENT PLANLAMASI VE YERLEġKE PLANLAMASI ARASINDAKĠ
ĠLĠġKĠ .................................................................................................................. 87
5.1 Kentin İşlevleri- Şeması-Dokusu .................................................................... 87
5.1.1 Kent planlamasında dikkate alınacak hususlar .......................................... 87
5.1.2.Kentin kıstaslarının belirlenmesi................................................................ 89
5.1.3.Kent şemaları: ............................................................................................ 89
5.2 Yerleşkenin İşlevleri - Şeması - Dokusu ........................................................ 90
5.2.1 Yerleşkelerin işlevleri ................................................................................ 90
5.2.2 Yerleşkelerin şeması .................................................................................. 91
5.2.3 Yerleşke doku kavramı .............................................................................. 94
6. YERLEġKE TĠPLERĠ ......................................................................................... 95
6.1 Şehir İçinde Konumlanan Yerleşkeler (Inner City Campus)........................... 96
vi
6.1.1 Cambridge Üniversitesi ............................................................................. 96
6.1.2 İstanbul Bilgi Üniversitesi ......................................................................... 98
6.1.3 Technical University of Catalonia, Barcelona ......................................... 100
6.1.4 University of Karlsruhe............................................................................ 101
6.2 Yeşil Alanlara Yayılmış Yerleşkeler (Green-Field Campus)........................ 103
6.2.1 University of utrecht-DE uithof ............................................................... 103
6.2.2.Delft University of Technology ............................................................... 104
6.3 Yüksek Teknolojili Yerleşkeler (High-Tech Campus) ................................. 106
6.3.1 Garching Research Campus ..................................................................... 106
6.3.2.Stanford Research Park, Palo Alto........................................................... 107
7.TÜRKĠYE’DEKĠ ÜNĠVERSĠTELERĠN KENT ĠÇĠNDEKĠ KONUMLARI
VE YERLEġKE TASARIMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ ALAN ÇALIġMALARI... 111
7.1. Çalışma Kapsamında Kullanılacak Parametreler ......................................... 111
7.1.1 Üniversitelerin kuruldukları kentlerin içinde bulundukları coğrafi
bölgeler .................................................................................................... 111
7.1.2 Üniversitelerin bulunduğu kent ve bu kentin yıllara göre gelişmişlik
düzeyi ..................................................................................................... 111
7.1.3 Kentin nüfusu-büyüklüğü-türü: .............................................................. 112
7.1.4 Kent- toplum-üniversite ilişkisi: ............................................................ 112
7.1.5 Kent içindeki konumu: ............................................................................ 113
7.1.7 Kent içerisindeki ulaşım alternatifleri: .................................................... 114
7.1.8 Yerleşke birimleri: .................................................................................. 114
7.1.9 Yerleşkenin nüfusu: ............................................................................... 115
7.1.10 Yerleşke tipi: ......................................................................................... 115
7.1.11 Yerleşke yerleşiminin dokusu: .............................................................. 116
7.1.13 Yerleşke girişi ....................................................................................... 116
7.1.15 Yerleşke içinde ulaşım(baskın dolaşım ağı) ......................................... 117
7.1.16 Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği) ................. 117
7.1.17 Yurtların konumu .................................................................................. 118
7.1.18 Sosyal alanların konumu ....................................................................... 118
7.1.19 Sosyal alanların kullanımı: ................................................................... 118
7.2.Analizler ve Değerlendirilmesi ..................................................................... 119
7.3Genel değerlendirmeler .................................................................................. 126
8.SONUÇ ................................................................................................................. 129
KAYNAKLAR ....................................................................................................... 131
EKLER .................................................................................................................... 135
vii
viii
ġEKĠL LĠSTESĠ
Sayfa
ġekil 2.1: Yunanistan‟da bir gymnasium planı (URL-1)........................................... 12
ġekil 2.2: Harvard Üniversitesi (Url-2) ..................................................................... 17
ġekil 2.3: Massachusetts Üniversitesi (Url-3) .......................................................... 17
ġekil 2.4: Zinciriye Medresesi planı (Url-6)……………………………………..... 34
ġekil 2.5:Tokat Yağıbasan Medresesi planı (Url-7) ................................................. 34
ġekil 2.6 : Beyazıd Külliyesi, Edirne, 1484-1488 (Url-8) ......................................... 34
ġekil 2.7 :Isparta, Atabey, Ertokuş Medresesi (Url-9) .............................................. 35
ġekil 2.8 :Fatih Külliyesi Planı (Url-10) ................................................................... 36
ġekil 2.9:Beyazıt Külliyesi (Url-12) .......................................................................... 38
ġekil 2.10 :Süleymaniye Külliyesi (Url-13) ............................................................. 38
ġekil 2.11: Bologna Şehir Planı (Sönmezler,1995) ................................................... 40
ġekil 2.12: Paris Şehir Planı (Sönmezler,1995)......................................................... 40
ġekil 2.13 : New college,Oxford,1465,14.yy avlu (Turner,1984) ............................. 42
ġekil 3.1 : Pennsylvania Üniversitesi Planı (Url-15) ................................................. 49
ġekil 3.2: Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki ............ 50
ġekil 3.3: Michigan Üniversitesi Planı (Url-16) ........................................................ 51
ġekil 3.4: Ann Arbor planı ........................................................................................ 51
ġekil 3.5: Lausanne, EPF Planı (Url-17) ................................................................. 56
ġekil 3.6 : Lausanne, EPF ......................................................................................... 56
ġekil 3.7: Twente üniversitesi Planı (Url-18) .......................................................... 56
ġekil 3.8: Twente üniversitesi –Netherlan ................................................................ 56
ġekil 4.1: ETH Bilim Şehri (Url-19) ......................................................................... 66
ġekil 4.2: Guangzhou universite şehri planı, Christiaanse, K., 2009 ........................ 70
ġekil 4.3: Guangzhou universite şehri, Christiaanse, K., 2009 ................................. 70
ġekil 4.4: Guangzhou yerleşke planı, Campus and the City...................................... 70
ġekil 4.5: Kent içi dışa açık yerleşke ......................................................................... 72
ġekil 4.6: Kent içi dışa kapalı yerleşke ...................................................................... 74
ġekil 4.7: Kent dışı- dışa açık yerleşke...................................................................... 74
ġekil 4.8: Kent dışa dışa kapalı yerleşke ................................................................... 77
ġekil 4.9: Organik kentsel doku içinde gelişen üniversite şeması ............................. 80
ġekil 4.10: Yapı adalarında gelişen üniversite şeması............................................... 81
ġekil 4.11: Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversite şeması ...................................... 81
ġekil 4.12: Doğrusal gelişen üniversite şeması ......................................................... 81
ġekil 4.13: Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) (Erkman,1990) ..................... 81
ġekil 4.14: Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) (Erkman,1990) .................. 83
ġekil 4.15: Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) (Erkman,1990) ................ 84
ġekil 4.16: Şebeke yerleşim modeli (Network type) (Erkman,1990) ........................ 84
ġekil 4.17 : Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) (Erkman,1990) ................... 85
ġekil 4.18: Lineer yerleşim modeli (Linear type) ...................................................... 85
ġekil 5.1 : Concentric Zone Model ( E. W. Burgess, 1923) ...................................... 88
ix
ġekil 5.2 : Sector Model (Homer Hoyt, 1939) ........................................................... 88
ġekil 5.3 : Multiple Nuclei Model (C.D. Harris and E.L. Ullman, 1945) ................. 88
ġekil 5.4: Lynch, Kevin 1960, The Image of the City. .............................................. 88
ġekil 5.5: Konsantrik yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ............................................ 92
ġekil 5.6: Linear yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ................................................... 92
ġekil 5.7: Linear-konsantrik yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ................................. 93
ġekil 5.8: Yerleşkenin iki bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş, 1999) .... 93
ġekil 5.9: Yerleşkenin tek bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş, 1999) ... 94
ġekil 6.1: Cambridge üni kent içindeki konumu (Campus&City, 2009)................... 97
ġekil 6.2: Cambridge üni yerleşke planı (Campus and the City, 2009)..................... 97
ġekil 6.3: İstanbul Bilgi üni yerleşke planı (Campus &City, 2009) ......................... 99
ġekil 6.4: İstanbul Bilgi üni Kent içindeki konumu (Campus &City, 2009)............. 99
ġekil 6.5: Karlsruhe üni kent içindeki konumu (Campus &City, 2009)................. 101
ġekil 6.6: Karlsruhe üni yerleşke planı (Campus & City, 2009) ........................... 102
ġekil 6.7: Utrecht üniversitesinin yerleşke planı (Campus & City, 2009) ............. 104
ġekil 6.8: Utrecht üniKent içindeki konumu (Campus & City,2009) ..................... 104
ġekil 6.9: Delft Teknoloji Üni kent içindeki konumu (Campus&City, 2009) ........ 105
ġekil 6.10: Delft Teknoloji Üniversitesi yerleşke planı (Campus & City, 2009) .... 105
ġekil 6.11: Garching arşt. üni Kent içindeki konumu (Campus&City, 2009) ......... 106
ġekil 6.12: Stanford üni Kent içindeki konumu (Campus & City, 2009) ................ 108
ġekil 6.13: Stanford üni yerleşke planı (Campus&, 2009) ...................................... 108
x
HARĠTALAR
Sayfa
Harita-A1: Balıkesir Üniversitesi ...................................................................... 145
Harita -A2: Abant İzzet Baysal Üniversitesi ..................................................... 146
Harita -A3: Çukurova Üniversitesi .................................................................... 147
Harita -A4: Cumhuriyet Üniversitesi ................................................................ 148
Harita -A5: Çanakkale Üniversitesi .................................................................. 149
Harita -A6: Dumlupınar Üniversitesi ............................................................... 150
Harita -A7: Erciyes Üniversitesi ........................................................................ 151
Harita -A8: Atatürk Erzurum Üniversitesi ......................................................... 152
Harita -A9: Eskişehir Anadolu Üniversitesi ..................................................... 153
Harita -A10: Fırat Üniversitesi ......................................................................... 154
Harita -A11: Gaziantep Üniversitesi................................................................. 155
Harita -A12: Harran Üniversitesi ...................................................................... 156
Harita -A13: İnönü Üniversitesi ....................................................................... 157
Harita -A14: İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ............................................... 158
Harita -A15: Kafkas Üniversitesi ..................................................................... 159
Harita -A16:Selçuk Üniversitesi ....................................................................... 160
Harita -A17: Muğla Üniversitesi ....................................................................... 161
Harita -A18: Niğde Üniversitesi ....................................................................... 162
Harita -A19: Sakarya Üniversitesi ..................................................................... 163
Harita -A20 : Süleyman Demirel Üniversitesi .................................................. 164
Harita -A21: Karadeniz Teknik Üniversitesi ..................................................... 165
Harita -A22: Trakya Üniversitesi ..................................................................... 166
Harita -A23: Uludağ Üniversitesi ..................................................................... 167
Harita -A24: Akdeniz Üniversitesi .................................................................... 168
Harita -A25: Ondokuz Mayıs Üniversitesi ........................................................ 169
xi
xii
ÇĠZELGELER
Sayfa
Çizelge 2.1: 1950-1980 Döneminde Üniversiteler ....................................................... 30
Çizelge 2.2: 1980 - 1990 Döneminde Üniversiteler ...................................................... 31
Çizelge 2.3: 1990 Sonrası Üniversiteler ........................................................................ 32
Çizelge 2.4: 2006 Dönemi Üniversiteler ....................................................................... 33
Çizelge 7.1: 1992 yılında kurulan üniversiteler ............................................................. 119
Çizelge 7.2 : 1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri.... 120
Çizelge 7.3 : 1992 yılında kent içinde kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri ..... 121
Çizelge 7.4 : 1980 döneminde kurulan üniversiteler ..................................................... 122
Çizelge 7.5 : 1980 döneminde kurulan üniversitelerin kentteki konumları, stratejileri,
sosyal alanları ve yurtlarının dağılımı ...................................................... 122
Çizelge 7.6 : 1980 döneminde kurulan üniversitelerin alan büyüklükleri, ulaşım
çözümleri, yerleşke tipi ............................................................................. 122
Çizelge7.7 : 1980 öncesinde kurulan üniversiteler ....................................................... 123
Çizelge 7.8 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke yapıları, sosyal
alan ve yurtlarının dağılımı ....................................................................... 123
Çizelge 7.9: 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke özellikleri ............. 124
Çizelge 7.10 : 1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke
dağılımları, sosyal alanlarının ve yurtlarının konumları ........................... 124
Çizelge 7.11 : 1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke
özellikleri .................................................................................................. 134
Çizelge A1: Üniversitelerin konumları, kuruluş yılı ve nüfusu ..................................... 135
Çizelge A2:Üniversitelerin kent içindeki konumu, kampus tipi, dağılımı .................... 136
Çizelge A3:Üniversitelerin kente açık ve kapalılık durumu, ulaşımı, tipi ve
yoğunluk ...................................................................................................... 139
Çizelge A4: Üniversitelerin araç ve yaya yolu ilişkileri, kampus girişi, yurtların ve
sosyal alanlarının konumu ........................................................................... 141
xiii
xiv
ÜNĠVERSĠTE YERLEġKELERĠNĠN KENTSEL MEKAN KURGULARININ
BĠÇĠMLENMESĠNDE KENTĠN ETKĠSĠ
ÖZET
Üniversiteler her ülkede içinde bulundukları toplumun ekonomik ve sosyal yapısını,
siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtan ve o ilin aynı zamanda en önemli kentsel
öğelerinden biri olma görevini taşımaktadır. Üniversite yerleşkeleri kentteki
konumlarına ve bu konumların birbirleriyle, fiziksel, sosyal, kültürel ve hatta siyasal
faktörlerin etkisi altında kurdukları sebep sonuç ilişkilerinin sonucunda farklı
stratejiler ortaya koyarak, mekansal kurgularını ortaya koyarlar ve böylelikle kente,
kentliye, öğrenciye bir hayat sunmaktadır.
Tüm bu süreci başlatan kentin kendisidir; kent üniversiteye bünyesinde yer
açmasının ardından kampüs sınırlarının içerisinde başka bir dünyayı kendisinden
koparak ya da kopmayarak kurmasına izin verir. Bu noktada ilişkilerin tamamı kent
ve üniversite arasında olurken aktif olarak şekillendiren ise birinci ve ikinci
dereceden kullanıcıları ile kentin ortaya koyduğu fiziksel koşullardır. Sebep sonuç
ilişkisinin sonunda ortaya çıkan kurgu bizim ürünümüzü ortaya koyarken, tüm bu
etkenlerin özelliklerini yansıtır. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak dönemlere
göre sosyal hayatları, eğitime bakış açılarını, ekonomik, kültürel ve hatta stratejik
konumlarını inceleyerek tarih boyunca yaşanılan değişimleri ve bu değişimlerin
yarattığı mekanlar arasındaki farkı belirlemek mümkündür.
Toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması, ekonomik gelişmenin sağlanması,
sosyokültürel gelişimler, kişisel gelişim, sosyal ve fiziksel altyapı beklentileri,
kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve kültürel
beklentilerin yanısıra kentsel bir imge olarak da üniversitenin kent ile ilişki nasıl
kurulması gerektiği her dönem her konumda tartışılmaktadır. Dönem, konum ve
stratejinin etkisiyle üniversitenin kent ile kurduğu ilişkilerin sonuçlarıda farklşılık
göstermektedir.
xv
xvi
CITY
EFFECT ON SHAPING THE UNIVERSITY CAMPUS’ SPACE
ORGANISATION
SUMMARY
Universities in all countries, reflects the economic and social structure of society,
reflecting the political and cultural characteristics of its‟ own society; at the same
time universities are the most important urban elements of the province in which they
have been constructed. University campuses, according to the locations in city; inside
of the city, center of the city, make cause-effect relationships of the physical, social,
cultural and even political factors real and determine their own spatial fiction and by
this way, offer a life or lifestyle to cities, citizens, students.
All this process has been startes by the city, itself. At first the city gives university a
space and lets the university establish its own life, by isolating itself or on the other
side by integrating with the city in each part of life. At this point, while all the
relations are between the city and the university, this relationship is shaped actively
by the first-and second-degree users and the physical conditions put forward by the
city. The result of cause and effect relationship between fiction while putting our our
product, reflects the characteristics of all these factors. Considering these reasons by
the period‟s social life, education, perspectives, economic, cultural and even strategic
locations throughout history by examining the difference between the living spaces
created by the changes and these changes appears to be very significant.
xvii
xviii
1. GĠRĠġ
Üniversite yerleşkeleri, çalışma kapsamında üniversite kent ilişkisi odağında ele
alınmaktadır. Üniversite
yerleşkelerinin
giderek öneminin arttığı
günümüz
koşullarında üniversite kent ilişkisini kurabilmenin oldukça önemli olduğu ve burada
bahsedilen kent kavramının sadece çevre ile olan fiziksel ilişkiden ibaret olmadığı,
aynı zamanda kültür, politika, sanayi ve teknoloji gibi kavramları da kapsadığı
çalışmada anlatılmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda çalışmaya taban oluşturması
açısından ilk olarak, üniversitelerin tarihsel gelişiminden bahsedilirken Doğu‟da,
Batı‟da, Amerika‟da aynı süreçlerde karşımıza çıkan farklı din, dil, ırk, siyasi yapı,
ekonomik durum ve inançların karşılığı olarak var olan eğitim yapısı ve eğitim
mekanlarının analizi yapılmaktadır, ardından bu analizi sonucuyla Türkiye‟de
Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak siyasi yapıdaki değişimler izlenerek
üniversitelerin kurulum yıllarına göre sırasıyla kuruldukları kentlerdeki kent içi veya
kent dışı sınıflandırması yapılarak şehirle ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır.
Çalışmada yer verilen kavramsal strüktür ile beraber örnekler ile de kent kavramının
kapsamının sadece çevre ile olan fiziksel ilişkiden ibaret olmadığı kültür, politika,
sanayi ve teknoloji gibi kavramları da barındırdığı düşüncesi desteklenmektedir.
İdeal bir üniversite kent ilişkisi için, iyi bir planlama ve çevre tasarımının yanında
çevreci yaklaşımların, kentin sosyal-kültürel yaşamına destek sağlamanın ve kentin
ekonomisine katkıda bulunmanın önemi büyüktür (Oktay,2007). Her ne kadar ideal
bir üniversite kent ilişkisinin kesin olarak tanımlamasını, kesin belli kriterler
konulamasa da, cünkü herzaman farklı ama başarılı bir durum söz konusu olabilir ve
standartlaştırılmış bir ilişkinin mevcut olması beklenemezken, ideal kent üniversite
ilişkisinden olan beklentiler maddelenebilir. Fiziksel planın, çevre tasarımının ve
planlama yapılırken göz önünde bulundurulması gereken etmenlerin bu beklentilere
doğru yol alması bir adımdır. Çevreci yaklaşımlar, kentin sosyal-kültürel yaşamına
destek sağlarken, daha da önemlisi kentin ekonomisine katkıda bulunması bu
beklentiler arasında ön sıralarda yer alır. Üniversiteler, kurulduklarından bu yana
bireysel ve sosyal gelişimin yanında bulundukları yörenin ekonomik kalkınmasında
ve kentsel olarak gelişmesinde de önemli rol oynayan aktörlerdir. Üniversiteler her
1
ülkede içinde bulundukları toplumun ekonomik ve sosyal yapısını, siyasal ve kültürel
özelliklerini yansıtan ve o ilin aynı zamanda en önemli kentsel öğelerinden biri olma
görevini taşımaktadır. Üniversiteler kendi içlerinde bir hayat, bir kültür, bir ekonomi
ve hepsinden önemlisi kendilerine ait bir mekan oluştururlar. Bu mekanlar o
üniversitenin, ilin ve toplumun entegre olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar.
Bütünleşmenin
meydana
gelmesinin
çeşitli
yöntemleri
bulunmaktadır.
Bu
yöntemlerin seçiminde ise fiziksel, sosyal ve ekonomik faktörlerin etkin rol oynadığı
bir kurgu etkili olmaktadır. Üniversite kentin hangi noktasında bulunmalıdır,
büyümeye açık mı olmalıdır yoksa sadece kendi içinde bir mekan mı olmalıdır? Kent
merkeziyle ne kadar ilişkili olabilir, kente katkısı ne olacaktı, öteki yandan kentin
üniversiteye katkıları neler olabilir sorularının yanıtları doğru saptanarak planlama
yapılabilir. Toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması, ekonomik gelişmenin
sağlanması, sosyokültürel gelişimler, kişisel gelişim, sosyal ve fiziksel altyapı
beklentileri, kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve
kültürel beklentilerin yanısıra kentsel bir imge olarak da üniversite ve yerleşke kent
ile ilişki nasıl kurmalıdır. Üniversitenin ana misyonu, kişisel gelişme ve insanların
entellektüel yaşamlarına katkıda bulunmak olsa da üniversitelerin ekonomik ve
kentsel etki potansiyelleri göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Üniversite yerleşkeleri,
kent merkezine çok yakın ve bire bir ilişki içinde olabilirken, kent dışında da
kurularak farklı yöntemlerle merkez ile ilişki kurabilirler. Bu noktada önemli olan
kurulan bağın yönteminin ne olduğu değil, bu bağın gerçek anlamda kurulup
kurulamamasıdır. Sosyal, kültürel ve fiziksel bağ üniversite ve kent arasında
kurulmalıdır, aksi takdirde kentten duvarlarıyla, bireyleriyle, hayatıyla ve yollarıyla
kendisine sınırlar koyarak kopan üniversite tek başına bir ifadeye sahip olamaz, o
kentte yeri yoktur, boşluktadır. Boşlukta olan üniversitenin kendisine verebileceği,
kendisinin üretebileceği birşey bulunamaz. O duvarlardan geçen öğrenci, boş
duvarlar arasında hap gibi bilgiyi yutar ve zamanı geldiğinde tekrar o duvarların
dışına çıkar ve gider; o kenti yaşamaz, görmez hissetmez kente varlığının etkisini
katamaz. Ne kent o öğrencinin kişiliğinden ve geldiği yerin özelliklerinin farkına
varabilir ne de öğrenci kentin farkına varabilir, orada neler olup bittiğini görebilir.
Bu bakış açısının ardında yatan sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal sebepler olduğu
kuşkusuzdur. Sebep sonuç ilişkisinin sonunda ortaya çıkan kurgu bizim ürünümüzü
ortaya koyarken, tüm bu etkenlerin özelliklerini yansıtır. Bu sebepleri göz önünde
bulundurarak dönemlere göre sosyal hayatları, eğitime bakış açılarını, ekonomik,
2
kültürel ve
hatta stratejik konumlarını inceleyerek tarih boyunca yaşanılan
değişimleri ve bu değişimlerin yarattığı mekanlar arasındaki fark çok belirgin olarak
karşımıza çıkmaktadır. Zaman bireyi değiştirir, toplumu değiştirir, düşünce yapısını
değiştirir, güç dengelerini değiştirir ve aslında ayrı ayrı bakmadan önce değişimleri
onların yaşadıkları mekanın yapısındaki ipuçlarının peşinden koşarak izlerini sürerek
hikayelerini anlatmak hiç de zor değildir. Çünkü değişim mekanıda kendisiyle
birlikte dönüşüme sokar. Sınır bir mekanın başladığı diğerinin bittiği yerdir. Sınırlar
birbirlerinden farklı özellikleriyle ayrılabilen alanları ve mekanları biçimler ve
resmeder. Aslında, sınırlar üstesinden gelinmesi gereken net bir çizgi olan ayrımı
yaratır.
1.1 ÇalıĢmanın Amacı
Kent, bizlere, üretim ve tüketim faaliyetlerinin önemli bir kısmının gerçekleştiği,
toplumsal, ekonomik ve çevresel öğelerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğu ve bu
öğeler arasındaki dengelerin rahat biçimde gözlemlenebildiği bir yapı sunmaktadır.
Bu durumda sürdürülebilir kent tartışmaları; hem toplumsal eşitlik, temel insan
ihtiyaçları, çevre değerleri gibi daha etik ve felsefi, hem de işsizlik, yoksulluk, sağlık,
kentin altyapısı ve kurumları gibi daha ekonomik ve politik konuları içermek
durumundadır (Özkaynak ve Adaman, 2004). Üniversiteler de bünyelerindeki bilim
dallarıyla, araştırma merkezleriyle kentin ekonomik ve toplumsal yapısını tanımak ve
sağlıklı bir kentsel gelişimini gerçekleştirmek için bilgi ve veri üretmek
durumundadır. Bu bağlamda, değişen ve gelişen dünya koşullarında üniversiteler,
“bilim yuvası” olmanın ötesinde görevler ve sorumluluklar üstlenmek durumunda
kalmaktadırlar. Çünkü, üniversitelerin bulundukları kentler giderek büyümekte,
kentsel nüfus artmakta, kentsel ve çevresel sorunlar da karmaşık bir hal almaktadır.
Üniversite yerleşke yapılarını; üniversite-kent ilişkisi bağlamını esas alarak tarihi
süreçte dünyanın farklı yerlerindeki farklı inanış, yaşam, üniversitenin kent içindeki
konumu,
planlama
stratejileri,
konumların
değerlendirilmesi,
üniversitelerin
konumlarına ve stratejilerine göre bir sınıflandırma yapılması, üniversitenin
toplumdaki rolü ve kent toplumuyla olan ilişkileri ve insan boyutunda inceleyip
bugüne ulaşarak bir veri oluşturmak bu tezin amaçlarından biridir. Tezin ikinci amacı
ise, birinci bölümdeki analizler ve araştırmaların sonucunda, büyük ölçekten küçük
ölçeğe giderken bir üniversitenin kurulma sebebiyle birlikte ortaya çıkışı ve tüm
planlama aşamalarıyla, kent – öğrenci ve toplum ilişkisini etkileme olasılığı bulunan
3
soruları ve bu soruların cevapları olabilecek alternatifleri tespit ederek var olan
üniversitelerin bu sorulardaki cevapları ve ilişkilerini değerlendirilmeye çalışmaktır.
1.2 ÇalıĢmanın Kapsamı
Bu çalışmanın kapsamında öncelikle literatür taraması yapılarak üniversitelerin
dünya ve Türkiye‟deki üniversitelerin tarih içerisindeki yerleşim stratejileri,
hedefleri ve ilişkileri incelenerek
üniversite ve kent arasındaki bağlantılar
saptanmaya çalışılır. Her ilişkinin doğurduğu sonuçların farklı olması kaçınılmaz
olduğu göz önünde bulundurularak kent içinde üniversitenin kurulmasıyla meydana
gelen fiziksel, sosyal ve ekonomik değişimler belirlenmeye çalışılır. Aslında bir
yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi
değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi) için farklı bir yanıt bulmak
olanaklıdır. Çünkü her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve kurumsal
yapılanma söz konusudur. Ancak bu ilişkiyi belirleyen daha somut etmenler de
vardır. Bunlardan birincisi üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya da
dışında oluşu ve ne biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları
içinde olması, yani bir kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent
ilişkisinin doğmasında doğal olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor.
Kent içinde yer almasına karşın kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler
olabildiği gibi, kent dokusu içine dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş
üniversiteler de vardır.
1.3 ÇalıĢmanın Yöntemi
Üniversite ve kent kavramları, birbirleriyle olan ilişkileri ve dünyada üniversitelerin
nasıl kurulduğu ile ilgili yapılan literatür araştırmasının
faktörler
bu ilişkileri etkileyen
ortaya konarak Türkiye‟de ki üniversitelerin bu faktörler açısından
analizleri yapılmaktadır. Ele alınacak olan üniversiteler Türkiye‟de ki üniversitelerin
dönemleri incelendiğinde 20 yıllık bir geçmişe sahip olan, 92 yılında bir günde
verilmiş olan karar ile Türkiye‟nin her bölgesindeki gelişme potansiyeli ve o
bölgenin merkezi, çekim noktası olma özelliği taşıyan illerde kurulan üniversiteler
ele alınacaktır. Bu dönemde kurulan üniversitelere ek olarak Türkiyede‟ki yüksek
öğretim sürecinde önemli yere sahip olan 1982 dönemi ve 1955 dönemlerinden,
bölgeyi etkileyebilecek özellikte ve gelişme potansiyeline sahip kentler ve bu
4
kentlerde kurulan üniveriseteler belirlenmiştir. Bu kent ve üniversitelerin
seçimindeki bir diğer kıstas ise seçilen illerde var olan üniversitelerin tek olmasıdır.
Bir üniversitenin etkisini ölçebilmek maksadıyla bu kıstas belirlenmiştir. Amaç,
belirlenen kıstaslara dayanarak incelenen 20 yıllık geçmişe sahip üniversitelerin ve
kuruldukları illerin gelişmelerini veya durağanlıklarını belirlemeye çalışırken, dönem
özelliklerini belirlemek, 92 döneminden öncesinin de Türkiye‟de göz ardı
edilemeyecek kadar önemli değişikliklerin yaşandığı
geçmiş dönemlerinde
karakteristik özelliklerini ortaya koyarak, kıyaslama fırsatı yaratmaya çalışmaktır.
Geçmişten bugüne değinip geleceğe uzanmak, üniversiteler ve kentlerin ilişkilerini
etkileyen etmenler ve bu konuda yapılan dünyada ve Türkiye‟de ki örneklerle,
literatür taramalarıyla mümkün olmaktadır. İncelenen örneklerin grafiksel anlatımlı
şemaları ekler bölümünde bulunmaktadır ve tablolar bu şemaların yorumlanması ile
oluşturulmuştur.
5
6
2. YÜKSEKÖĞRETĠM KURUMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL KAVRAMLAR
VE ÜNĠVERSĠTELERĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ
2.1 Yüksek Öğretim Kurumları Ġle Ġlgili Genel Kavramlar
2.1.1 Üniversite kavramı
Üniversite Eflatun ve Aristo‟nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan
öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar
evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak “universitas”
üniversite adını almışlardır. Üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini
duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına
varılabilirliğini sağlayan ortamlardır. Türk Dil Kurumun‟da üniversiteler, bilimsel
özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel
araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul v. Kuruluş ve birimlerden
oluşan öğretim kurumu olarak tanımlanırken, diğer bir kaynakta, genel anlamda orta
öğretim düzeyinden sonra, kültürün yenilenmesi, kuşaktan kuşağa aktarılması ve
gençlerin bazı mesleklere hazırlanması gibi görevleri üstlenen yükseköğretim
kurumları olarak tanımlanmaktadır (Türeyen,2002).
Yeni bir üniversitenin doğuşu uzun yıllar içinde gerçekleşen büyük, önemli
ekonomik ve toplumsal bir olaydır. Kurulacak üniversitelerin amaçları, ülke, bölge
ve kent içindeki yerlerinin seçimi, arazinin belirlenmesi, üniversitenin genel
karakterinin ve büyüklüğünün saptanması, organizasyonel yapısının düzenlenmesi ve
dolayısıyla mimari tasarıma esas olacak programların yapılması, gelişme nitelik ve
kriterlerinin belirlenmesi, tasarım temel kararlarının alınması gibi birçok önemli
aşamadan geçmesi gereken bu sürecin, eksik ve yetersiz bir çalışma sonucunda
başarısızlığı kaçınılmazdır. Üniversite kavramı, eğitim, öğretim, araştırma yapılan
ve üniversiteye bağlı diğer bölümlerin bulunduğu yapı ya da yapıların tümü ile
üniversitede eğitim ya da yönetimle görevli kişileri kapsamaktadır (Yekrek, 1999).
Gerek Ortaçağ, gerekse modern anlamıyla bilim ve felsefe, insan topluluklarının
ilerlemesi ve toplumsal iş bölümünün gelişmesi sonucunda doğmuştur. Bu gelişmede
üniversiteler; kiliselerin, camilerin ve her türlü tapınağın sultası altında, yaratıcı bir
konumda bulunmaktan uzak kalmıştır ve üniversiteler toplumsal iş bölümünün
7
gelişimde okulun uzantısı olarak gelişim göstermiştir (Timur, 2000). Bu bakımdan
konu ele alındığında, üniversite kavramının uzun bir geçmişe sahip olduğu ve farklı
dönemlerde farklı anlamları kapsayan bir olgu olduğu söylenebilir. Bir yaklaşıma
göre, tarihte ilk olarak okulların, M.Ö. 3000‟lerde Sümer‟de mabetler bünyesinde
doğmuş olduğudur. Bir başka yaklaşıma göre ise yüksekokullar, temeli müzeye
dayanan Eski Yunan‟da başlamaktadır. Bilimsel araştırma merkezi olarak ifade
edilen Eski Yunan eğitim sisteminde daha sonraları öğretim verilmeye başlanmıştır
ve
burada
benimsenen
ilkeler
Eflatun‟un
Academia‟sında
ve
Aristo‟nun
Lyceum‟unda da benimsenmiştir (Timur, 2000).
2.1.2 Üniversite iĢlevleri
Üniversitelerin öncelikli görevi bireyi yetiştirmektir. Bu kurumlar bireyleri araştırma
yaparak, bulguları değerlendirebilen, yorum yapma yeteneğine ve onu kullanabilme
becerisine sahip olmaları için gerekli görevi üstlenirler. En önemli hedefleri bu
bireylerin edindikleri bu donanımı, o kurumun kapısından
çıktıktan itibaren
toplumun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel geleceğinin oluşturulmasında ve
ilerletilmesinde kullanmalarını sağlamaktır.
Bu kurumlar da araştırma bulgularını toplumun; sosyal, ekonomik, siyasal
geleceğinin oluşturulmasında başarıyla kullanacak bireylerin yetişmesini sağlarlar
(Kaya, 1981). Diğer bir deyişle üniversiteler bir yandan toplumu yöneten çeşitli
meslek adamlarını yetiştirerek, öte yandan da araştırmalar yaparak, hizmetlerini bu
yoldan kişilerin ve toplumun doğrudan doğruya yararlanmalarına sunan son basamak
bir eğitim kuruluşudur (Keles, 1972). Üniversite bir araştırmacılar topluluğudur.
Dolayısıyla, temel bilim çoğunlukla üniversitede üretilip dünyaya yayılma özelliği
taşır. Ülkeler
için çok gerekli ve önemli olan bilimin üretimi, kamuya, yani
üniversitelere ve kamu araştırma kurumlarına bırakılmaktadır (Pak,1997).
Her araştırmacının farklı bir dala eğilimi vardır ve bu yolda eğitimlerini alırken önce
kendi çevreleri ve ülkeleri olmak üzere sonra ise bilginin amacı sınırlar içinde
kalmamlı her noktaya iletilmeyi düşüncesi temel alınarak, sınırlarını aşar ve tüm
dünya ile paylaşma hedefine ulaşırlar. Araştırmacılara bu fırsatı tanıyacak kurum ise
üniversitelerin kendisidir.
Belirli konulara eğilimi olan araştırmacılar öncelikle kendi çevreleri ve ülkeleri
olmak üzere sonra ise tüm dünya için faydalı olabilecek üniversitelerde üretilen
8
bilginin amacına ulaşması için sınırlarını aşması beklenmektedir ve bu yayılımı
yapacak olan ise gene kuruluşun kendisidir, üniversitedir.
Başlıca görevi öğretim olan üniversite, bilgi ve deneyim birikimini, geliştiren ve
gelecek kuşaklara aktaran bir kurumdur. Üniversitelerde yapılan araştırmalarla
üretilen
bilginin,
yayılarak,
toplum
yararına
kullanılmasının
sağlanması,
Yükseköğrenim Politikalarının evrensel bir kuralıdır (Meray,1971). Üretilen bu bilgi
kurum içerisinde öğrencilere aktarılarak bir alanda uzmanlaşarak pratik hayatta bu
bilginin işlevlendirilmesine de olanak sağlayan üniversite öğrencilerin gelecekteki
hayatlarını şekillendirecek mesleği edindirir. Üniversitelerin toplum yararına olan
birinci amacı olan ülkenin ihtiyaçlarını, koşullarını, fiziksel, sosyal ve ekonomik,
demografik tüm verilerini dikkate alıp, sayı ve niteliği belirleyerek, üretim faktörünü
kullanır ve sonuç olarak bireylerin beceri ve yeteneklerini geliştirerek, yüksek
düzeyde yetişmiş uzman iş gücü gereksinimini karşılar. Üniversite üretim faktörü
olarak dikkate alınırsa, bu açıdan kişilerin bilgi, beceri ve yeteneklerini geliştirerek,
yüksek düzeyde yetişmiş uzman iş gücü gereksinimini karşılayan kurumlar olarak
tanımlanabilir. Bu amaç doğrultusunda, ülkenin ihtiyaç duyduğu sayıda ve nitelikte
insan yetiştirir (Ozankaya,1990). Araştıran, üreten üniversite buldukları bilgileri
yayar ve zaten başlangıçta toplumun içinden olan, içinde kurulduğu toplumu
inceleyen, sorunlarını bilen, gelişmesi için ihtiyacının ne olduğunu saptama yetisine
sahip olan ve problemlerini belirleyerek çözüm üretebilecek onu geliştirebilecek olan
kurum üniversitelerdir. Üniversitelerimiz öğrenen, araştıran, buldukları bilimsel
gerçekleri topluma sunarak toplumun gelişmesine, değişmesine ve kalkınmasına
öncülük eden hizmet kurumlarıdır. Bu bağlamda bilimi bilim için yapmak yerine
toplum
sorunlarına
eğilip
bunlara
çözümler
üreten
kurumlar
olarak
da
tanımlanabilirler (Velidedeoğlu, 1990). Eğitim sisteminden çıkan kişilerin toplum
içindeki kullanılma yerlerinin belirlenmesi, toplumsal hedeflerle eğitim sistemi
çıktıları arasındaki dengenin sağlanması Yükseköğrenim Politikasının diğer bir
görevidir (Karaaslan, 1979). Özetlemek gerekirse çağdaş üniversitelerin birbirini
tamamlayan fakat özünde tek bir hedefe kilitlenen birden fazla amacı ve işlevi
bulunmaktadır. Bu işlevlere baktığımızda her biri bağımsız gibi görünse de birbiriyle
bağlantılı olarak önce kişiye sonra ise topluma yöneliktir. Üniversite araştırmacıların
bir arada bulunarak bilgi ürettiği, bireyi yetiştiren ve tabii ki de yetişmesi için
dönemin koşullarını yansıtan yetişme ortamı sağlayan, topluma hizmet veren, onun
9
ilerlemesinde yapı taşı görevi üstlenen; çünkü toplumun çekirdeği olan bireyi o
yetiştirir; entelektüel bir kalıp olan ve üretim sağlayan kurumdur.
Çağdaş yüksek öğretimin temel unsuru olan üniversite; sosyal, ekonomik, politik
veya teknolojik alanlarda toplumsal değişimleri gerçekleştirme görevini en başta
üstlenebilecek bir kurumdur. Üniversiteleri; araştırma projeleri üreten, kitlesel
eğitimi en üst düzeyde gerçekleştiren, kısa süreli mesleki eğitim vererek topluma
hizmet sunan kurumlar seklinde tanımlamak da mümkündür. Üniversiteye anlam
kazandıran ve onu fonksiyonel hale getiren nokta onun tüm bu unsurları bünyesinde
barındırmasıdır (Oguz,Oktay, Ayhan, 2004). Geray, üniversitelerin ana işlevlerini;
arastırma ve bilim üretme, bilimsel verilere dayalı öğretim yapma, yayınlar yapma,
bilimi yayma ve halka mal etme, yakın çevresiyle ve bölgesiyle toplumsal ilişkiler
kurma ve toplumun sorunlarına çözüm bulmasına yardım etmek olarak belirtmiştir
(Geray, 2003; Akt: Yıldızoğlu, 2006). Üniversiteler; yeni düşünce normları
geliştirerek topluma aktarma görevlerinin yanı sıra, gerçeklerin bekçisi ve yeni
gerçeklerin devamlı araştırmacısı olma sorumluluklarını da taşırlar. Aynı zamanda
üniversiteler; dogmanın karşıtı, toplum değerlerinin koruyucusu, gençliğin
şekillendiricisi ve geleceğe yol göstericidir. Bu nedenle üniversiteler sadece
öğrencilere bilgi aktarıp, onları meslek sahibi yaparak, sosyal adalet ve fırsat eşitliği
sağlayan bir sistem değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ideoloji üretip, topluma
aktararak, kitlelerin biçimlendirilmesine ön ayak olan bir sistemdir. Üniversiteler bu
bakımdan kuruldukları yerlerde toplumu gelistirici güç görevini üstlenirler (Öner,
1999).
2.1.3 Üniversite – kent toplumu iliĢkileri
Üniversitenin kent toplumu ile olan ilişkileri karşılıklı olup, kent toplumunun
üniversiteye etkileri, faydaları olduğu gibi üniversitenin de bulunduğu çevreyi
etkilemesi söz konusudur.
Üniversitenin temel amacı bilgi üretme, aktarma faaliyetleri, toplumun genel sosyal
ve ekonomik düzeyini yükseltme işlevini yerine getirmeyi amaçladığında, üniversite
–kent toplumu ilişkisi entelektüel boyutta olur. Fakat üniversitenin topluma „hizmet
satma „faaliyetleri söz konusudur. Üniversite öz kaynağını artırmak için topluma
para karşılığında hizmet verir. Kent toplumunun da üniversite halkına, ihtiyacı olan
sosyal ve kültürel faaliyetleri, özgür ve hoşgörülü bir ortamda sunması çok
10
önemlidir. Çünkü amaçları belli olan üniversite, içinde bulunduğu toplumun desteği
olmadan işlevlerini yerine getiremez. Yani üniversitenin, tutucu ve kültürel olarak
geri kalmış bir kent toplumunda bilgi üretme ve aktarma faaliyetlerini yaşadığı
ortamdan soyutlanarak yerine getirmesi oldukça güçtür. Türkiye‟de üniversitelerin
kent toplumu ile olan ilişkilerine baktığımızda, önümüzde duran ilk örnek
Darülfünun‟dur. Bu kurumun kapatılma nedenlerinden biri toplumdan tamamen
kopuk bir düzen içinde işleyişi ve toplumla ilişkiye girmeyişidir. Darülfünun‟un
yerine kurulan İstanbul Üniversitesi ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmış, ilk olarak
Anadolu‟ya konferans turneleri düzenlenmiştir (Wiadmann, 1981:Özbay‟dan, 1990).
Bilim kendi içinde var olur, hayatımızın, toplumun, bireyin her anında vardır, fakat
üniversitenin yetiştirdiği olanak sağladığı araştırmacılar bilimi elle tutulabilir hale
getirir, inceler ve tüm halka, dünyaya iletilebilecek bilgi haline getirir. Şimdi ise sıra
bu bilginin ne yapılacağının kararındadır. Bu noktada bir ayrım söz konusu olmuştur.
Bilgi üretimde kullanılmak amacıyla ortaya çıkar çünkü bir ihtiyaç vardır ki,
araştırmacılar buna yönelmiştir. O zaman kaçınılmaz olarak üniversitenin en
başından beri söylediğimiz görevi olan toplumun ihtiyaçları için bu bilgi
işlenmelidir. Böylelikle bilgi etrafımızdadır, hayatımızdadır, üniversite bireye,
insanlarına ulaşmıştır, fiziksel sınırlarının içerisindeki dünyayı insanlara açmıştır.
Bilim doğduktan sonra, kendi mantığı içinde ilerler ve yeni bilgiler üretir. Bu yeni
bilgiler üretimde kullanılarak yeni teknikler ortaya çıkar. Bilim ortaya çıktıktan sonra
kökünün üretimde olmasına ve üretimde kullanılmasına rağmen, zamanla, bilim
adamı denilen uzmanların yarattığı, üretimden bağımsız bir faaliyet alanı haline
gelmiştir. Bağımsız olan bilim, üretimle ilişkisi olmadığı için toplum tarafından
desteklenmez, ilerleyemez, durur ve çürümeye başlar. Üretimle bütünleşen bilim ise
gelişerek toplum tarafından desteklenir. Bilimin üretilip öğretildiği kurum olan
üniversite ile toplum daima iç içe var olmuş, birbirlerini etkilemişlerdir. Üretimle
bütünleşen bilim ve üniversite toplum tarafından desteklenmiştir. Bilim ve üretim
arasında organik bağın kurulamadığı toplumlarda ise üniversite aksesuar görevi
yapan bir kurum olarak kalmıştır (Omay,1990). Bilgi ile kurulan bağın ardından
fiziksel olarak kurulan bağda üniversite ve kent toplumu arasında kurulacak olan
ilşkileri sağlamak amacıyla çok önem taşımaktadır. Üniversiteye ait tesislerin,
kentliler tarafından da kullanılması(hastaneler,kitaplıklar,salonlar…) üniversiteninde
kent
imkanlarından
yararlanabilmesi(barınma,yemek,eğlence,alışveriş…)
11
ikisi
arasında doğal, yakın bir bağ kurar. Yerleşke sınırlarıyla kent içerisinde akışkan bir
ilişki sağlanması birincil hedeftir.
2.2 Eğitim ve Meslek Edindirme Mekanlarının Farklı Yerlerdeki Tarihsel
Süreçteki Durumları
2.2.1 Yükseköğretim kurumlarının dünyadaki geliĢim süreçleri
2.2.1.1 Ortaçağ öncesinde üniversite
Batı medeniyetinde eğitim kavramı, Hıristiyanlık‟ın resmi din olarak kabul
edilmesinden sonra başladı. Amaç dini eğitim vermekti. 6. Yüzyılın başlarında dini
eğitimi canlandırmak amacıyla rahip yetiştirilmesi için yeni okullar açtırıp, pedagojik
reformlar yaptırdı. Bu
okullar kiliselerin yakınlarında kuruldu. Böylece
Hıristiyanlık, Roma hukuku ve yunan felsefesini de beraberinde getirerek Avrupa‟ya
yerleşti (Şen, 1987). Üniversitelerin
elemanlarından
biri
olma
özelliğine
şehir planlarını etkileyen önemli şehir
klasik
dönem
şehirlerinde
rastlamak
mümkündür. Bu açıdan Yunanistan‟daki Gymnasion‟lar şehir planlarına yön veren
ilk uygulamalar olarak görülür.
ġekil 2.1 : Yunanistan‟da bir gymnasium planı (Url-1)
Yapı, kare planlı geniş bir avlu ve bunu çevreleyen gölgelikten oluşmaktadır.
Gençlerin spor müzik edebiyat ve fen bilimlerinde eğitim gördükleri Gymnasionlar
M.Ö. 4. yüzyıla kadar şehir dışında ve ormanlık alanlarda yer almaktaydı. Ancak
daha sonra kentlerin içerisine inşa edilmeye başlar. Assos Gymnasion‟unda ele geçen
bir yazıta göre yapı M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilmiştir. Öğrencilerin yıkanmaları için
gerekli olan su ihtiyacı için avlunun güney kenarına büyük bir sarnıç yapılmıştır.
12
Gymnasion‟un kuzey bölümü Bizans Çağı‟nda Kiliseye dönüştürülerek zemin
mozaik ile kaplanmıştır.
2.2.1.2 Ortaçağ dönemi üniversiteleri
Ortaçağ üniversiteleri teoloji ve arşiv bilgisine dönük eğitim yapan piskoposluğa
bağlı okulların evrimi sonucu ortaya çıkan tek işlevli kurumlardı. Ortaçağ
üniversitelerinin en önemli özelliği, ev-imalathane ilişkileri paralelinde bir evüniversite ortam karakterini taşımasıydı (Şuben, 1980).
Batıda yükseköğretim kurumlarının beşiği Ortaçağ Avrupası‟nın üniversiteleridir.
Türkiye‟deki yükseköğretim kurumları ise olması gerekenin aksine daha önce var
olan medreselerin, yani bize özgü geleneksel kurumların evrimi ile ortaya çıkmış
değildir. Bu kurumları Batı‟dan kendi kültürümüzü, coğrafi yapımızı gözardı ederek
olduğu gibi almış olmanın hatası içerisine düşmekle kalmadığımız bunu topluma
özümsetme yolları arayışına bile girmediğimiz, toplumdan önlerine sunulan yabancı
bir kuruma, varlığa entegre olmasını beklediğimiz kurumlardır. Toplum mu yapısını
değiştirmiştir yoksa zaman içerisinde bu yabancı kurummu evrimleşerek topluma
uygun hale gelmiştir bunu süreç göstermektedir (Gürüz, 1994). Ortaçağ Avrupası,
Kutsal Roma İmparatorluğu ve Papalık olmak üzere iki güç odağı üzerinde
kurulmuştur. Papalık dini otoriteyi temsil ederken, Kutsal Roma İmparatorluğu ise
sivil otoriteyi temsil etmekteydi. Üniversiteleri bunlardan ayıran özellik ise, o
devirde en popüler meslekler olan hukuk, ilahiyat ve tıbbın, bu kurumlarda eş
zamanlı olarak yan yana okutuluyor olmasıdır. Batı üniversitelerinin modeli sayılan
ilk üniversiteler 11. yy sonlarıyla ve 12. yy. baslarına denk gelen zaman aralığında
kurulmustur. Bu dönemin ilk üniversiteleri olan Bologna, Paris ve Oxford
üniversitelerinin arasında aynı döneme ait olmalarına rağmen belirgin farkları
bünyelerinde taşımaktaydılar. Farkları yönetim sistemlerinde ve eğitim yapılarında
gözlemlemek mümkündür. Öncelikle yönetim sisteminden bahsetmek gerekirse bunu
ortaya koyacak en önemli iki üniversite olan Bologna ve Paris üniversitelerinnin
yönetim biçimlerini incelediğimizde ikisi de ortaçağ döneminin yaşayışına ışık
tutması bakımından çok önemlidir. Bologna üniversitesinde laik bir sistem var
olmuştur ve bu laik sistemin gereği olarak sorumlu rector bir öğrenciydi ve
öğrencilerin kontrolu en ön plandaydı. Bunun karşılığında ise dini otoriteyi esas alan
Paris modeli söz konusudur. Laik yönetimin aksine, yönetim bir grup öğretim
üyesinin elindeydi (Nitschke, 1970).
13
Ortaçağ‟da üniversitelerde eğitim öğrenimde kullanılan yöntem; Kortan‟ın (1981)
söylemine göre iki çeşittir. Bir tanesi “Takrir” (Lectio), diğeri ise “tartışmalar”
(disputationes)‟dır. Tartışmalar, günümüz koşullarında seminer türünde çalışmalara
karşılık gelirken; “olağan tartışmalar” (disputation ordinaire) ve “olağanüstü
tartışmalar” (disputation quodliberales) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Olağanüstü tartışmalar; önemli kişilere olduğu gibi tüm halka da açık ve buna katılan
herkes sadece incelenmekte olan konuyla değil, tüm bilim alanlarını içeren konularda
soru sorarak, fikir ve bilgi alışverişi yapılabilmektedir. Böyle bir tutum, ilerici ve
“halka açık üniversite” kavramını içermektedir (Kortan, 1981).
İngiliz üniversiteleri, bir şehir üniversitesinden çok bir üniversite şehri karakterini
kazanmışlardı. Bu durumun en iyi örneklerini Cambridge ve Oxford Üniversitelerini
incelediğimizde görebilmekteyiz. Şehrin içine öyle bir yayılarak kentle fiziksel
olarak aynı zamanda yaşam olarak entegre olmuştur ki artık şehrin kimliğinde söz
sahibi olmuşlardır. Cambridge'deki mimari oluşum birçok bakımdan Oxford‟dakine
benzemektedir. Orta avlulu kolej formunun, Camridge‟de de uygulandığı görülmekle
birlikte, bu form 16. Yüzyıldan itibaren dışa açılmaya başlamıştır. Şehrin iki
yanından akan Cam nehri doğal bir sınır oluşturmaktadır. Kolejlerin Oxford'dakilere
göre farklılık teşkil eden yönü genellikle, dar sokak cepheleri ve Cam Nehri
kıyısında son bulan uzun arka bahçeleridir. Cambridge‟de, üniversite açık alanlarını
oluşturan öğelerden en belirginlerinin, binaların arasında kalan boşluklar, su ve
onun ötesindeki yoğun yeşil doku olduğu ifade edilmektedir (Architectural Review
No:977,1978) .
2.2.1.3 Rönesans döneminde üniversite
Rönesans‟ın döneminin belirmesiyle beraber, değişen bir dünya görüşü hakim
olmuştur ve dolayısıyla bu eğitim yapısına da yansımıştır. Önceleri toplumu ve bireyi
yetiştirmek, toplum için faydalı bilgi üretme maksadı taşıyan eğitim kurumlarında bu
görevi üstlenen din adamları yerini, Rönesans dönemiyle birlikte, bireyi her yönüyle
geliştirmeyi amaç edinmiş, bilimlerin gelişmesine olanak tanıyan, farklı uzmanlık
dallarının
belirmesi, kurumsallaşması
amaç edinen bir görüşe bırakmıştır.
Aristo‟nun ve Eflatun‟un eserlerinin Avrupa üniversitelerinde yayılmasıyla, dine ve
bilime dayalı dünya görüşleri arasında bir ilişki kurulması doğrultusundaki çabalar
ve eğilimler belirmiş ve bunlar Rönesans‟ı izleyen reform hareketlerine yol açmıştır.
(Türeyen,2002). Klasik Yunan ve Roma eserlerinin yeniden keşfi ile başlayan
14
hümanist hareket, üniversitelerin yapısında önemli değişikliklere neden olmuştur
(Aytaç, 1992). Bu değişikliğe neden olan ve 13. yüzyılda Avrupa‟da yayılmaya
başlayan Hümanist dünya görüşü, 15. yüzyıla gelindiğinde doruk noktasına
ulaşmıştır. Bu yüzyıldan başlayarak Hümanistler, eski yüksekokulların, onların
öğretilerinin ve skolastiğin geçerliliğini yitirdiği savıyla üniversiteleri eleştirmeye
başlamışlardır (Nitschke,1970). 16. yüzyıl başlarına gelindiğinde ise Batı Avrupa
üniversitelerinin çoğu, Cambridge ve Oxford‟da bu üniversitelere dahil olmak üzere
kilise ve devlet içi seçkin zümreyi oluşturacak kişilere eğitim sağlamak üzere bir araç
konumundaydı. İlerleyen süreç içerisinde üniversiteler hızlanan bir ivmeyle
değişimlerini sürdürmüşlerdir. Bu süreçte üniversiteler sanayi toplumlarının yarattığı
“kapitalist üniversite” niteliğine bürünmeden, Avrupa‟da mutlak monarşilerin
kurulması ve giderek ulusal bilinçlerin oluşması yoluyla kendilerinin katkılarıyla
değişikliğe uğramışlardır. Bu süreçte üniversiteler özerkliklerini yitirmişler ve devlet
kontrolüne girmişlerdir (Timur, 2000). Üniversite üzerinde kilisenin etkisinin ve
denetiminin azalmasına karşın, laik devletin ağırlığının artmış olduğu ve 1517.yüzyıllarda, Avrupa üniversitelerindeki tartışmaların öğretim programlarına bu
değişikliklerin yansıması üzerinde yoğunlaştığı görülür (Türeyen,2002). Bu
dönemdeki en önem taşıyan değişikliğinin, biginin yayılmasına olan engellerin
kalktığını söylemek yanlış olmaz. Bilgi artık sadece üretildiği toplumun insanına,
toprağına, sosyal hayatına can vermeyecek, Rönesans‟ın sunduğu Hümanist dünya
görüşü ile birlikte eğitim dinden soyutlanarak kendi varlığını ortaya koyarak
Avrupa‟ya yayılmıştır. Herşeye rağmen bilgi yayılmaya başlasa dahi, bu dönemde
üniversiteler gösterişli bir kişiliğe bürünmüş; toplum yerine kendi içinde hiyerarşik
bir bütünlüğe dönmeye başlamıştır. Böylece bilim sadece bilim adamları arasına
sıkışmış, halka açılamamıştır (Şen,1987).
2.2.1.4.Aydınlanma çağında üniversite
17. ve 18. yüzyılda yapılan büyük buluşlar, yeni bir dünya görüşü doğmasına sebep
olmuştur. Bu dünya görüşü, nedenlerin araştırılmasının, deneyler ile
doğrulanmasının, gerçeği öğrenmenin en doğru yoludur. Bütün bu değişimlerin
sonucunda, 17. ve 18. yüzyılda Avrupa‟da ve Yeni Dünya‟da yaşanan bu döneme
“Neden”,
“Rasyonalizm”
ya
da
“Aydınlanma
Çağı”
adı
verilmiştir
(Sönmezler,1995). Aydınlanma çağının temel felsefesini ifade edebilmek için
Emmanuel Kant‟ın tanımına bakabiliriz, Kant aydınlanmayı "Sapere Aude", aklını
15
kullanma cesaretine sahip ol diye tanımlamıştır. “Aydınlanma Çağı olarak
tanımlanan dönemde, 18. yüzyılda Avrupa‟da yaşanan dinsel gerilimlerde bir
rahatlama görülmüştür. Yüz yıldan uzun bir süredir din savaşlarıyla tükenen halk,
enerjisini laik konulara yöneltmiştir. Kuşkuculuk, bilim, ve bireysel özgürlük;
Aydınlanmanın en iyi bilindiği “akıl çağı” adı ile gelişmesine katkıda bulunmuştur.”
(Dickerson veFlanagan, 1998). 18.yüzyılda, herbiri dallara ayrılarak bir birim haline
gelen ve zamanla kendileriniz her yönden geliştirerek, uygun koşulları, fırsatları
yaratarak kendilerine yetebilecek düzeye gelmek için gelişmişlerdir bu gelişmenin
en önemli etkeni ise laiklik ve bağımsızlaşma çabasıdır. 18. yüzyılda bilimlerde
gelişmenin yanı sıra, bu bilimler dallara ayrılmıştır. Bu dalların her biri zamanla her
yönden
kendilerine
yetebilen
birer
birim
haline
gelmesiyle
birlikte
bağımsızlaşmışlardır. Bu dönemde artık değişen bir hayat, değişen bir bakış açısı
söz konusudur. Değişen koşullar, değişen hayat değişen zihinsel yapı, bireyin
fikirlerine hükmederek mekanıda bu değişime uygun hale getirir. Her mekan bir
fikrin, yaşamın ürünüdür yansımasıdır, her taşın, duvarın, meydanın, sınırın bir
sebebi vardır bu fikre ve fikrin hedeflerine hizmet eder. Bu değişimin ardından
ortaya çıkan üniversite yapısı kavramsal ve uygulamalı eğitim yapan
olarak görülmektedir. Böylelikle
üniversite
doğaya
yaklaşmış
ve
kurumlar
şehrin
kalabalığından, günlük yaşamından uzaklaşırken aynı zamanda da sosyal ideallerin
fiziksel planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilen bir yerleşke yapısı
aydınlanma çağında kendini göstermektedir (Sönmezler,1995). 18.yy
üniversitelerinde görülen en önemli gelişme, bilimlerin gelişmesi, ayrı ayrı kollara
bölünmesi ve herbirinin kendine yeterli, hale gelmesiylebirlikte yeni fakültelerin
kurulması, çeşitli bölümlerin fakülteler içinden ayrılarak bağımsızlaşmasıdır. Bütün
bu gelişmelerin sonucu üniversiteler çeşitli bilim dallarında kavramsal ve uygulamalı
eğitim yapan kurumlar haline geldiler (Şuben, 1980). Yerleşke sosyal ideallerin
fiziksel planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilirken, şehrin günlük
yaşam hızından, karmaşasından uzaklaşarak doğaya yaklaşan ve kendi dünyasını
oluşturmaya çalışan bir
fiziksel durum olarak planlamada kendisini göstermeye
başladı. Harvard Üniversitesi, Massachusetts, College of William and Mary,
Virginia, Yale Üniversitesi,Conneticut ve Princeton, New Jersey Aydınlanma çağına
ait olan üniversiteler arasında önde gelenleridir. Bir sonraki aşamada ise görürüz ki
bu üniversiteler örnek alınarak Amerika‟daki yerleşke planlamasına ışık tutmuştur.
(Sönmezler, 1995).
16
ġekil 2.2: Harvard Üniversitesi
(Url-2)
ġekil 2.3: Massachusetts Üniversitesi (Url-3)
2.2.1.5 19. Yüzyılda üniversite
18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarında bir çok Kıta Avrupa üniversitesi, kilisenin
etkisini yok etmek amacıyla, Napolyon tarafından kapatılır. Bunun sonucu olarak
Napolyon, Fransız üniversitelerinin geleneksel otonomisini tamamen yok ederek,
üniversiteleri devletin bir organı haline getirir ve üniversitelerin amacını, merkezi
hükümetin ideolojisi doğrultusunda elit kadrolar yetiştirmek olarak tanımlar
(Gürüz,1992). 19. yüzyıldan itibaren üniversiteler, Ortaçağ döneminde geçmişten
gelen bilgileri öğrencilere aktaran bir kurum iken, bu dönemde araştırma yönelimli
bir kurum halini almıştır. Dolayısıyla Orta Çağ kurumlarından ziyade, özellikle 19.
yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan araştırma yönelimli üniversiteler günümüzde
bilinen haliyle üniversitelerin atası olarak kabul edilmektedir. Yeni üniversite
reformlarında Willhelm von Humboldt‟un ön gördüğü üniversitenin temel işlevi,
17
herhangi bir mesleğe yönelik olmayan eğitim ve araştırma faaliyetleridir. Bu işlev
çerçevesinde eğitimin amacı, kişilerin kendilerini tanımalarını ve gelişmelerini
sağlamaktır (Gürüz, 1992). Alman idealistlerle birlikte modern üniversitede hem
araştırma hem de öğretme esastır. Modern üniversite denilince, temelde Alman
idealistlerin kurduğu ve Wilhelm von Humbolt‟un Berlin Üniversitesinde
kurumsallaştırdığı Alman (Humbolt) modeli öne çıkmaktadır. Modern üniversite üç
fikir (idea) etrafında şekillenmiştir diyebiliriz: Kantçı akıl kavramı, Humboltcu milli
kültür kavramı ve son dönemlerde özellikle Amerika‟da ve Amerika‟nın etkisindeki
ülkelerde öne çıkan tekno-bürokratik mükemmeliyet nosyonu (Readings,1996).
Kant‟a göre üniversite denen kurumun bütün etkinlikleri, tek bir düzenleyici fikir
etrafında örgütlenmiştir ve bu fikir akıldır. Schiller‟den Humboldt‟a Alman
idealistleri, üniversite fikrini kültür etrafında örmüşlerdir. Alman idealistlere göre
kültür, incelenen bütün bilgidir ve dahası bu bilgiler neticesinde bireyin karakterinin
şekillenmesidir. Humbolt‟un üniversite fikrini kültür etrafında örmesi, üniversite
kurumunu ulus-devlet ile doğrudan ilişkilendirmiştir. Artık üniversite, bir ulustaki
halka dair ortak bilgileri üreten ve bunları yeni nesillere aktaran bir kurum olmuştur.
Humboldt felsefeyi, milli kültürün ve üniversitenin temel disiplini ve koruyucusu
olarak görüyordu. Bu üniversite, öğrenme ve öğretim özgürlüğü üzerine
temellenmiştir. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Almanların
felsefeye atfettiği rol, İngilizler ile birlikte edebiyata doğru kaymıştır. Böylece, milli
edebiyatın örneklerini okumak ve okutmak, (İngiliz) üniversite fikrinin önemli bir
parçası olmuş ve uluslaşmaya katkı yapmıştır. Küreselleşme ve Amerikanizasyon ile
birlikte öne çıkan “mükemmeliyet” (excellence) nosyonuna göre, üniversitenin milli
kültür veya edebiyatı canlı tutmak veya böylece ulus-devlete hizmet etmek gibi
rolleri esas olmaktan çıkmıştır. Artık esas olan, üniversitenin bütün etkinliklerinde
“mükemmeliyet”i gözetmesi ve bürokratik bir kurum gibi işletilmesidir. Bu kurumun
genel doğası, felsefi veya kültürel olmaktan ziyade, piyasa yönelimli bir şirket
gibidir. Bu üç kurucu üniversite fikriyle birlikte modern üniversitelerin gelişimini
anlamak için, bu sürecin, gerek İtalya ve Almanya gibi yeni gerekse de Fransa ve
Amerika gibi inkılaplarla ortaya çıkan modern ulus-devletlerin gelişimiyle paralel
olduğuna işaret etmekte fayda vardır (Wittrock, 1993).
Bu devre Humboldt‟un
kurduğu Berlin Üniversitesinin kuruluş aşamaları bulunmaktadır ve bu aşamalara
bağlı kalarak üniversitenin amacı tekrar tanımlanmıştır. Bilim olarak felsefe yoluyla
18
öğretim: Felsefe, faydacılığa hizmet eden ve uygulamalı olan ihtisaslaşmış bir ilim
dalı değil, bütün disiplinlerin üzerine dayanması gereken bir ana bilimdir.
 Pratik hayattan uzak kalma: İlmî faaliyet, ekmek parası kazanmak için değil,
“yaratıcı bir zihni üretim” için olmalıdır.
 Araştırma ile öğretimin birliği:
Üniversitelerde
yapılacak öğretim,
ilmî
araştırmalara dayanmalıdır.
 Devlete ve kiliseye karşı bağımsız olma: Üniversiteler, tüm çalışmalarında devlete
ve
kiliseye
karşı
özerk
kuruluşlar
olmalıdır
(Aytaç,
1992).
Humboldt
Üniversitelerinin esasları günümüzdede etkilerini sürdürmektedir.Bu üniversitelerde
araştırma ön plandadır, sahip olduğu donatılarla, enstitüler, kütüphaneleri ve
laboratuarlarıyla bilim adamının bilgiyi üretebilmesi için ihtiyacı olan tüm koşulları
sağlamaktadır.
Türkiye‟de
gerek
1933
gerek
1946‟da
üniversite
yeniden
düzenlenirken benimsenen model de bu olmuştur (Tekeli, 1994; Akt: Arslanoğlu,
2002). Görülüyor ki, her üniversite kendi devrini yansıtmaktadır. O dönemin siyasal
ve toplumsal dönüşümlerine ayak uydurmaktadır. Bu uyum sürecini eğitim yapısı ve
yönetim olarak gerçekleştiriken, mekanın da değişiminin kaçınılmaz olduğu
görülmektedir. Her fikir kendi mekanını oluşturur. Zamanla ideolojiler, toplumsal
hayat ve dünya görüşünün, insanların belleğinde koşullar oluşturur ve bu koşulları
elle tutulur hale getirmekte hayatındaki gerçek dokunulabilir olan mekanlarla
yansıtılabilir. Yeni bir siyasal örgütlenmeyi (ulus-devlet) ve ekonomik durumu
(sanayileşme) ortaya çıkaran süreçler ile üniversiteyi doğuran süreçler birbirini
yakından etkilemektedir. Ulus-devletin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan
üniversitelerin en önemli görevleri bilgi üretiminin yanında artık başka bir misyon
yüklenmiş olmalarıdır. Sadece bilgi üretip bunu iletmek değildir üniversitenin görevi
aynı zamanda milli kültürü de güçlendirmek ona katkıda bulunma görevi
bulunmaktadır. Mesleki okullar ve akademiler gibi rakipleri tarafından “modası
geçmiş” olarak nitelenen üniversiteler, 19. yüzyıl sonrasında güçlerini artırmış ve
modern araştırmanın mekanı olmuşlardır. Üniversiteler, bir yandan yeni ulusdevletlerin teknoloji, yönetici ve teknik personel ihtiyacını karşılamakta bir yandan
da sanayileşmenin dönüştürdüğü toplumu anlamak için gerekli kavramları
geliştirmekteydi denilebilir.
Bilimlerin gelişmesiyle çeşitli uzmanlık alanlarının ortaya çıkması, bilim dallarının
ayrı birimler şeklinde kurumsallaşmasına neden olmuştur. Böylelikle doğal süreçte
19
üniversiteler fiziksel olarak büyümeye başlamıştır. Aynı dönemde hızla artan
şehirleşme söz konusudur. Bu iki durum birlikte söz konusu olduğunda
üniversitelerin ihtiyacı olan fiziksel büyümeye elverişli alanlar açısından sorunlar
doğurmuştur. Üniversitenin büyüme ve gelişmesi sonucunda talep ettiği arazileri,
şehrin içinde elde etmedeki zorluğu sebebiyle yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
2.2.1.6 20. yüzyıl ve sonrasında üniversite
Bu yüzyılda, en çok 2. Dünya Savaşı sırasında, üniversitelerde uygulamalı
araştırmalara ve danışmanlık hizmetlerine ağırlık verilmiş, öğrenci sayılarında büyük
artışlar meydana gelmiş, üniversitelerin dışında ara insan gücü yetiştiren meslek
yüksek
okulları
kurulmuştur.
İngiltere‟de
“Politechnic”,
Almanya‟daki
“Fachhochschule”, ABD‟deki “Community College”lar bunlar arasında sayılabilir
(Korkut, 1990). 2. dünya savaşının ardından gözlemlenen ülkeler arasındaki
farklılıkların azalmasına karşın, üniversite kendi içerisinde bir varoluş gerçeğini yok
sayamyacağını bu duruma rağmen göstermiş ve birbirleriyle benzer hale gelen
toplumlarına ve topraklarına rağmen kend özgünlüklerini ortayay koymuşlardır.
Çünkü temelde aynı durumlar olsa bile en ufak bir değişim bir bakış açısındaki
farklılık, konum çok önemlidir ve üniversiteler kendi çözümlerini yaratmayı
başarmışlardır (Gürüz, 1992). Savaş sonrası dönemde 1960‟lı yıllarda aşırı öğrenci
artışı sonucu bir çok üniversite, kentlerin ölçeğine ve karmaşıklığına erişmiştir. Bu
karışıklıklar sonrası “kitlesel üniversite” sorunu karşısında ABD‟de, yeni bir
üniversite modeli oluşmuştur. Kerr‟e (1991) göre bunlardan biri “multiversity” denen
çoklu üniversiteler diğeri ise “community colleges” veya “junior colleges” olarak
adlandırılan “toplum koleji”dir. Bu tipolojilerin ortaya çıkmasındaki amaç, ara
kademe meslek insanı yetiştirmektir. ABD‟deki üniversitelerin gelişimine bakacak
olursak; 2. Dünya Savası‟nı izleyen yıllarda tüm dünyada üniversitelere damgasını
vuran kavram “büyüme” olmuştur. Batı ülkelerinde öğrenci sayılarında o güne kadar
görülmemiş bir artış yaşanmıştır (Steiner, 1966). Bu artışların sonucu olarak da yeni
yerleşke
planlamaları
ortaya
çıkmıştır.
Kerr‟e
(1991)
göre
Amerikan
yükseköğretiminin dönüşümünde üç önemli dönem etkili olmuştur.
Disiplinler arası ilişkilerin artması ve daha çok önem kazanması sonucu, genellikle
bu dönemdeki üniversitelerin bir bütünleşme eğilimi gösterdikleri, yerleşkeleşmenin
1800‟lerin üniversitelerine oranla daha belirgin hale geldiği, bunun bir şekilde kent
üniversitelerinin sıkışıklık ve arsa yetersizliği sorunlarına alternatif çözüm gibi kabul
20
edildiği görülmektedir (Türeyen, 2002). Aynı zamanda bu dönemin üniversitelerine
mekansal açıdan bir yorum getirmek gerekirse, modülasyon, standardizasyonun
önem kazanarak daha geniş mekanlar üzerinde bir yapılaşmaya gidildiği gözlemlenir.
2.2.1.7 Amerika BirleĢik Devletlerinde eğitim mekanlarının tarihsel geliĢimi
Aydınlanmanın etkisiyle ortaya çıkan “laiklik” ve “liberallesme” kavramları; kökeni
Püriten Kilise okullarına dayanan ve sıkı bir dinsel yapıya sahip ilk Amerikan
üniversitelerine girmiştir. Bu gelişme ile eğitimin klasik Avrupa formasyonuna
uyumu gerçekleşmiştir. Bir çok yeni kolejin ve büyük özel üniversitelerin kurulması
da bu döneme rastlamaktadır. Humboldt Üniversitesi‟nin etkisiyle, 1880 yılında
Baltimore‟daki Johns Hopkins Üniversitesi‟nde ilk mezuniyet sonrası okul faaliyete
geçmiş ve bu sekilde “araştırma üniversitesi” adı altında yeni bir üniversite türü
doğmuştur (Rath,2000; Akt: Sönmezler, 2003). 19. yüzyılın ikinci yarısında ise
Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki “Land- Grant” tipi üniversiteler görülmektedir. Bu
üniversiteler, bölgelerinin tarımsal ve ekonomik yapısı, sosyal refahı ve sağlık gibi
temel sorunlarını ele alarak çözümlemişler; böylece yöre kalkınmasına, dolayısıyla
ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bölgenin geliştirilmesine
yönelik araştırmalar yapan bu üniversiteler yetişkin araştırmacı grupları kurmuşlar,
uzun dönemli planlamalar gerçekleştirmişler, yeterli maddi ve manevi desteği
sağlamak için çevredeki ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmışlardır (Gürüz ve diğerleri
1994, Gürüz 2001, Korkut 2001; Akt: Erdem, 2006).
• Modern Dönem öncesi etkili olan dönemler sunlardır;
 Land-Grant Yerleşkeler
 Beaux Arts Yerleşkeler
 Eklektisist Yerleşkeler
Amerikan yerleşke tipolojisinde, modern dönem öncesinde farklı aşamalar
görülmektedir. Bu aşamaları; Land-Grant Yerleşkeler, Beaux Arts Yerleşkeler ve
Eklektisist Yerleşkeler oluşturmaktadır.
Land Grant yerleşkeleri, “The Morril Land Grant Act” adlı yasa 1962 yılında
çıkartılarak, land Grant tipi yerleşkelerin ortaya çıkışına yol açmıştır. Land grant
yerleşkeleri sayesinde yükseköğretim ülkenin her bir noktasına yayılmasına fırsat
tanımış ve eğitimin her bir bireye her kitleye ulaşmasını sağlamıştır. Aynı zamanda
21
yükseköğretimin bir işlevi olan toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi gerektiği de bu
yerleşke tiplerinde önemle üzerinde durulmuştur. Bütün eyalet üniversiteleri,
genellikle “ziraat ve mühendislik” alanlarında eğitim-öğretim ve arastırma yapmak,
büyüyen endüstriyel toplumun ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere kurulmuştur
(Turcan, 1996). Üniversite, genel olarak toplumun değerlerini kendi bünyesiyle
bütünleştirebilmiştir. Bu hem özel okullar hem de kamu okulları için geçerlidir. Özel
okullar, kendini destekleyen kurumların veya cemaatlerin değerlerini, kamu okulları
ise bölgesel veya milli değerleri yansıtırlar. Harvard Üniversitesi gibi ilk
yükseköğretim kurumları, doğrudan kilise okulları olarak kurulmuşlardır. Bu
dönemde büyük şehirlerdeki, hızlı değişimle ve gelişimlerin etkisinin olumlu
yanlarının yanı sıra bazı olumsuz sonuçlarının da olabileceği bilinmekteydi. Büyük
şehirlerdeki ve hala büyümeye hızla devam eden yapısının ardından insanların aynı
hızda bu büyümeye alışması çok zordu ve bir güvensizlik yaratması beklenen bir
durumdu. Yeni nesiller bu değişim karşısında yanlış yönelenebilir ve yozlaşma söz
konusu
olabilirdi. Tüm
bulunmaktadır
(Gade,
bunlarında
1991,
yer seçiminde verilen kararda etkisi
s.1082).
Amerikan
üniversitelerinin
dünya
yükseköğretimine yaptıkları önemli bir katkı, Amerikalı reformcuların üniversite ve
toplum arasındaki bağlantıları öne çıkarmalarıdır (Altbach, 1999). Bu yasa,
Amerika‟nın endüstriyel ve tarımsal açıdan hızlı gelişmesi sorununa bir çözüm
olarak ortaya çıkmıştır. Morrill sayesinde üniversiteler, “beyefendi”, doktor, avukat,
rahip ve öğretmen yetiştirmenin ötesinde, mekanik, tarım ve üretimle alakalı
bölümler açarak toplumun ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya başlamışlardır.
Dahası, bu yasa sayesinde, üniversite toplumun seçkin bir kesimine hizmet etmekten
ziyade, tarım ve hayvancılık işleriyle uğraşan kesimleri dâhil her kesimine kapılarını
açmıştır. Üniversite sınırları aşılamaz, duvarlarını geçebilen sadece bir kesimin var
olduğu bir kurum olmaktan çıkmıştır. Toplumun her kesimi bu eğitimden
ve
kurumun getirdiklerinden faydalanabilme hakkına sahip olmuştur. Böylelikle
müfredatta gerçekleşen değişimlerin yanı sıra, öğrenci profili heterojenleşmiş ve
toplumun her bireyi birlikte aynı mekanı paylaşır hale gelmiştir. Üniversitenin
hizmet nosyonu ön plana çıkmış ve bu başarısından dolayı Amerikan modeli,
dünyaya yayılmıştır.
Beaux-Arts yerleşke şemasında ise, birleşitirici ve bütünleştirici planlama öğeleri
olarak merkez aksı ve buna bağlı aksiyel simetri, anıtsallık ve geometrik
organizasyon öne çıkmaktadır (Sönmezler, 2003).
22
Eklektisist yerleşke yaklaşımında, yerleşkenin bir ölçüde yeniden dışa kapanması
anlamına gelen planlama anlayışı mevcuttur. Aynı zamanda bu yaklaşım büyüyen
Amerikan kentleri içinde sıkışan üniversitelere daha akılcı arazi kullanımı imkanı
sağlamaktadır.
günümüz
Bu yerleşke türleri
koşullarında
Land-Grant
ile günümüz durumu
Yerleşkeleri
ile
karşılaştırıldığında;
yaygınlaşan
kent
dışı
yerleşkelerin oluşumu halen devam etmektedir. Bunun yanında ingiliz kolej tipinde
gelişen kent içi yerleşkelerin de giderek arttığı görülmektedir. Avrupa‟ya baktığında
ise 2. Dünya Savaşı yine büyük bir önem teşkil ediyor. Soğuk savaşın etkisiyle de
1960 sonrasındaki Amerika‟da görülen hızlı büyüme burada da gözlemleniyor ve
ABD‟den esinlenen kitlesel üniversite modeli kullanılıyor Gürüz (1992). Land
Grant üniversitelerinin planlamalarında Olmsted, üniversite yerleşkesinin büyük,
anıtsal, pahalı binalardan oluşan bir kurgu olmasının tersine, ihtiyaca göre yapılacak
ilavelerle genişleyecek, yeşil bir park alanı içerisinde, topografyaya uyumlu,
mütevazi binalardan meydana gelmesi gerektiğini savunmaktaydı (Yekrek,1999).
Yerleşke kelimesi ilk olarak 18.yy başlarında New Jersey kolejinde kentsel mekanı
tanımlamak için kullanıldı. 20.yy da yerleşke kelimesinin anlamı genişledi ve şimdi
bir üniversite veya kolejin tüm fiziksel varlığını kapsar hale geldi. Bugün bir yerleşke
kütüphaneleri, konferans salonlarını, öğrenci konaklama alanlarını
ve park türü
yerleşimleri, spor alanlarını içerir. Amerika yerleşkeleri, genellikle, kentin dışında bir
üniversite kenti olarak tasarlanmışlardır. Birçok amerikan yerleşkelerinde hakim
olan fikir buradan kaynaklanmıştır. Merkezi bir meydan ve bunun etrafına sıralanmış
kütüphane, oditoryum, kafeterya ve öğrenci birliği gibi ortak kullanımlar ve dış
taraflarda da eğitim binaları yer almıştır. Amerikan yerleşkeleri için bir çok
mücadele vardır. Renzo piano:1 yüzyıl önce, bir yerleşkeü tasarlamanın tek yolu
güvenlik duygusu veren anıtsal mimariydi. Bugün üniversite yaşamla iletişimde, bu
yüzden anlatılacak hikaye bugün tamamiyle farklıdır.Bu daha çok geçirgenlikle ve
katılımla ilgilidir. Bugünkü üniversite modeli gerçeklikle daha ilişkilidir. Amerikan
yerleşkelerinin son 50 yıldaki alt şehirleşmesini takiben, birçok üniversite ve kolej
bu gelişmenin negatif etkilerini azaltmaya hafifletmeye çalışıyorlar. Daha aktif ve
bağlı kolej yaşamını desteklemek için daha yoğun yapılaşmayla ve daha çevre dostu
(resource efficiency, energy consumption) tavırla etki etmeye çalışarak yaya dostu
çevreler yaratıyorlar. Diğer çabalar üniversitenin topluma dönme isteğini yansıtır.
Örneğin
Calgary
üniversitesi
kent
yerleşkesi
girişimiyle
şehir
merkezini
canlandırmak için uğraşıyor. Bu girişim sadece yapı projesi olarak başlamadı, aynı
23
zamanda öğrencileri toplumla, toplumu da öğrencilerle bağlamak için tasarlanan
çalıştayları da kapsıyordu. Birçok Amerikan yerleşkesi
sürdürülebilir yerleşke
gelişimine emanet edilir. Yapıların enerji verimi bu yönde hem yapım maliyetini
azaltmak hemde çevreyi geliştirmek için anahtar faktördür. Bazı yeni yapılar çoktan
LEED ile bağlantılı olarak inşa edildi. Buna rağmen Avrupa‟ya kıyasla, varolan
binaların enerji verimliliğini arttırmak için çok az şey yapıldı ve komforun rolü
(ses,temiz hava alışverişi,dolaşımı) çok daha az önemliydi. Buna rağmen,
amerikadaki kolej ve üniversite otoriteleri, sürdürülebilir planlama, tasarım ve
yapımın ekonomik, sosyal ve çevresel faydalarını göstermek için ideal olarak
konumlandıklarının farkındadırlar. Yerleşkeler; geri dönüşüm, ulaşım, enerji koruma
ve diğer sürdürülebilir olgular açısından lider rolü üstlenebilecek minyatür
şehirlerdir. Kolej ve üniversite yapıları uzun vadeli yatırımlardır. Mekanın esnek
kullanımına ihtiyaç artarak belli oluyor.
Eninde sonunda, yerleşke; üniversitelerin dğer enstitülerle başarılı bir şekilde
yarışmak için en fazla miktarı ve en yüksek beşeri sermaye kalitesini bir araya
getirmeye çalıştıkları yerlerdir. Bir yerleşkenin tüm çeşitli bileşenleri-konferans
salonları, seminer odaları, yurtlar, gymler ve parklar-daha iyi beşeri sermaye için
bulunurlar. İyi kampüs tasarımı en yetenekli fakülte ve öğrencilere anlatmak ve
araştırmayı beslemek, geleceklerini korumak için ihtiyaç duydukları bağışı çekmek
için Amerikan kolejlerine ve üniversitelerine yardım eder.
2.2.2 Yükseköğretim Kurumlarının Türkiye’deki GeliĢim Süreçleri
2.2.2.1 Türkiye’de yükseköğretimin Cumhuriyet öncesi geliĢim süreci
Türkiye‟de yükseköğretim sisteminin gelişimini anlamak için, Osmanlı‟daki eğitim
sistemine bakmak bir zorunluluk gibi görünmektedir. Osmanlı‟daki kurumların çoğu
Cumhuriyet‟e birer miras olarak kalmıştır. Dolayısıyla, Osmanlı‟daki üniversite
anlayışının Cumhuriyet‟le birlikte nasıl devam ettiğini ya da nasıl farklılaştığını
görmek açısından tarihe bakmak yararlı olacaktır. Bunun için de, öncelikle
“Üniversite kavramı Osmanlı‟da ne zaman ortaya çıkmıştır?”, “Bu üniversite, bugün
anladığımız şekliyle bir üniversite midir?” gibi soruların cevaplandırılması
gerekmektedir. Osmanlı devletinde bütün öğretim kurumları tek bir isim ve yapı
altında toplanmıştır: medrese.
Medreseler vakıf kurumu içinde teşkilatlanmış
olmakla birlikte, öğretim görevlilerinin, vakfiye şartları dikkate alınarak, merkezi
24
idare tarafından tayin edildiği bilinmektedir. Kadılarda olduğu gibi, müderris tayini
de, zaman içinde değişiklikler göstermekle beraber, belli bir sistem içinde
kazaskerlerin hazırladığı ve padişahın onayladığı bir işlemle gerçekleştirilmektedir.
Görevden alınmaları, teftişleri ve görevleri dolayısıyla sahip oldukları bazı hukuki
ayrıcalıklar mevcuttur (Uzunçarşılı, 1988; İpşirli, 1997; Şentop, 2005).
Cumhuriyet öncesi veya Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki yükseköğretimin
kökleri medreselerdir. Türkler; anayurtları olan Orta Asya‟da İslamiyet‟i kabul
etmelerini izleyen yıllarda etkisini, 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar sürdürecek olan
eğitim kurumlarını oluşturmaya başlamışlardır. Özellikle islam dini esaslarına uygun
bilgilerin öğretildiği medreselerin 10. yüzyılda oluşmaya başladığı, devletin
ilerigelenleri ve zengin iş adamlarının kurdukları birer vakıf kurumu olarak
gelişimini sürdürmüş oldukları bilinmektedir (Turcan, 1996). 10. yüzyılda
medreselerin belirgin bir yapı modeli yoktur. 11. yüzyılda özgün yapım faaliyetleri,
12. Yüzyılın ortalarında
Anadolu‟da ilk medrese yapımı başlamıştır. Türk
Ansiklopedisi‟ne göre medreseler; Arapça “mekan olarak ders gösterilen yer”dir.
Genel olarak, dereceli okulların ortak ismi; özel olarak islam hukuku ve din
bilgilerinin gösterildiği öğretim kurumu olarak tanımlanmıştır. İslamiyetin ortaya
çıkışından itibaren medreseler, dine ve ilime ait bilgilerin öğretildiği kuruluşlar
olarak, Anadolu‟da Cumhuriyete kadar süregelmiştir. Genellikle büyük camilerin
yanında inşa edilen medreselerde arapça, ilahiyat, fıkıh, islam felsefesi, tefsir, hadis
ve ilm-i maani gibi dini dersler yanında riyaziye, tıp ve astronomi bilgileri de
gösterilirdi (Kuban, 1969; Akt: Çınar, 1998). Medreselerin asıl gelişimi Büyük
Selçuklular
döneminde,
vezir
Nizamülmülk‟ün
(ölüm
1092)
öncülüğünde
başlamıştır. Kuruculuğunu Nizamülmülk‟ün yaptığı Nizamiye medreselerinin ilki
1065‟te Bağdat‟ta öğretime açılmış, bunu İsfahan, Rey, Nisapur, Merv, Belh, Herat,
Basra nizamiyeleri izlemiŞtir (Sakaoğlu, 1991; Akt: Sönmezler, 2003). Bu dönemin
ardından, Anadolu‟da 12. Yüzyıldan itibaren geliştiğini gördüğümüz medreseler,
plan tasarımı açısından birbirine benzemekle beraber, ortadaki avlunun açık ya da bir
kubbeyle örtülü olmasına göre açık ve kapalı medrese diye ikiye ayrılmaktadır
(Kuban, 1981; Akt: Turcan, 1996). Geçmişi açık avlulu medreseden önceye dayanan
kapalı avlulu medrese tipinin ilk örnekleri, Tokat ve Niksar‟da 12. yüzyılın ikinci
yarısında yapılmış olan Yağıbasan Medreselerine dayanmaktadır (Kuban, 1981; Akt:
Turcan, 1996). Osmanlı‟nın İmparatorluk dönemine gelindiğinde, İstanbul‟un fethi
ile medrese yapımının hızlandığı görülmektedir (Turcan, 1996). 18. ve 19. yüzyıllara
25
geldiğimizde ise geleneksel medrese eğitiminden ilk kopuş Osmanlı donanmasının
Ege kıyısında Çeşme‟de Rus donanmasınca yok edilmesinin ardından Sultan III.
Mustafa tarafından 1773‟te İstanbul‟da Mühendishane-i Berri-i Hümayun‟un
kurulmasıyla
gerçekleşmiştir
(1944
yılında
bir
yasayla
İstanbul
Teknik
Üniversitesi‟ne dönüştürülmüştür). Bu yükseköğretim kurumlarında çok önemli bir
değişimin başlangıcıdır. Bu değişim, yükseköğretimde var olan medreselerin yerine,
batıdan yükseköğretim kurumlarının olduğu gibi alınmasıdır. Ayrıca III. Selim‟in
1795‟deki fermanı, öğretim elemanlarının atanmaları için tam zamanlı çalışma,
akademik ilerlemelerde yayın ve sınav gereklerini de içine alan usul ve esasları
ayrıntılı olarak belirtiyordu. Bu yüzden III. Selim‟in Kanunnamesi, Fatih Sultan
Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman‟ın kanunnamelerinden sonra, Türkiye
yükseköğretim
mevzuatındaki
ikinci
önemli
olaydır
(Gürüz,
2001;
Akt:
Erdem,2005).
Osmanlı‟nın modernleşme sürecinin başladığı dönem, 19. Yüzyıl olarak düşünülürse,
hukuk ve eğitimdeki değişmeler, bu sürecin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Osmanlı‟nın modernleşme süreci, genel olarak, kendini yeniliklere bütünüyle
açmaktan çok, varlığını korumak ve devam ettirmek için yapılmış savunmacı bir
yenilik hareketini göstermektedir. Bu nedenle eğitimdeki yeniliklerin de genellikle
ilk olarak askeri eğitim alanında yapıldığı göze çarpar. Osmanlılar, Batılılaşma süreci
içerisinde kendilerini Batı‟ya karşı çoğu konuda yetersiz görmüşlerdir ve bu durum
birtakım yeni düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır. 19. yüzyılda yaşanan
Batılılaşma, eğitim kurumlarının gelişimi açısından önemli etkilere sahiptir (Tekeli,
2007; Tekeli & İlkin, 1999). Osmanlı‟daki eğitim sistemi, toplumu eğitmekten çok
devleti yönetecek kişilerin eğitimi üzerine kurulmuştur. Bu nedenle devleti
yönetecek elitler dışında kalan eğitim kurumları toplumdaki çocukların daha çok dini
sosyalizasyonunu sağlamaya yönelik sübyan ve mahalle mektepleridir (Tekeli,
2007). Tanzimat‟tan sonra medrese sisteminin yanında, devletin çeşitli kurumlarına
personel yetiştirmek üzere, modern okullar başlanmıştır. Bunların bir kısmı
yükseköğretim vermektedir
(Ergin, 1940, C. II). Bu okulların çoğu mesleki ve
teknik öğretim vermek amacıyla kurulmuştur.
2.2.2.2 Türkiye’de yükseköğretimin Cumhuriyet sonrası geliĢim süreci
Türk eğitim sistemi, 1923 yılında Cumhuriyet‟in ilanından sonra uygulamaya
koyulan köklü eğitim reformlarıyla tamamen yeniden yapılandırılmıştır. 1924 tarihli
26
“Tevhidi Tedrisat Yasası” bu konuda atılan ilk önemli adım olmuştur. Bu yasayla
medreseler kapatılmış, Darülfünun ise „istanbul Darülfünunu‟ adını alarak tüzel
kişilik kazanmıştır (Özen, 1999; Akt: Sönmezler, 2003). 19. yüzyıl sonları ve 20.
Yüzyıl baslarında kurulan pek çok üniversite bugünkü, İstanbul Teknik ve Mimar
Sinan Üniversitesi gibi bazı üniversitelerin özü niteliğindedir diyebiliriz. Ayrıca
Türkiye‟de Cumhuriyetten günümüze üç önemli üniversite reformu yapılmıştır. Bu
reformların ilki 1933, ikincisi 1946 ve üçüncüsü 1981 reformudur. Hemen her üç
reform hareketinde de üniversite ara-üst organları ile üniversite ve fakülte
organlarının oluşumu ve görevleri üniversitenin demokratikliği ve özerkliğinin temel
kriterleri olarak görülmüştür. 1933 ve 1981‟de üniversite yöneticileri atama yolu ile
getirilirken, 1946‟da seçim yolu benimsenmiştir. Özetle söylemek gerekirse
kararlarda 1933 Reformu kişilerin, 1946 Reformu kurulların, 1981 Reformu ise
Yükseköğretim Kurulu yanında üniversite içinde kişilerin etkin ve ağırlıkta olduğu
bir yönetim biçimi getirmiştir (Arslan, 2005) .
2.2.2.3 Üniversiteleri yurt çapına yayma çabaları ve bölge üniversitelerinin
Kurulması
Üniversiteler, ülke düzeyindeki hizmet ve gereksinmeleri karşılamaya yönelik
evrensel özellik taşıyan kurumlardır. Bu nedenle üniversitelerin eğitim ve fırsat
eşitliğini gerçekleştirmek amacıyla ülke düzeyine homojen ve dengeli dağılımı
sağlamak için, üniversitelerin yerleşmeler hiyerarşisi içinde hangi kademede ve
hangi ekonomik temele sahip şehirlerde yer alacağına karar vermek gerekmektedir
(Şuben, 1980).
Hem Türkiye‟nin nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılamak hem de bulundukları
bölgeleri kalkındırması amacıyla “bölgesel üniversiteler” kurulması düşüncesi
1950‟li yıllarda ağırlık kazanmıştır. Bu düşüncenin esin kaynağı Dünya‟da
üniversitelerin içinde bulundukları çevreye hizmet götürme düşüncesiyle, 19.
yüzyılın ikinci yarısında kurulan, Amerika Birleşik Devletleri‟ndeki “Land-Grant”
tipi üniversitelerdir. Bu üniversiteler, bölgelerinin tarımsal ve ekonomik yapısı,
sosyal refahı ve sağlık gibi temel sorunlarını ele alarak çözümlemişler; böylece yöre
kalkınmasına, dolayısıyla ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Bölgenin geliştirilmesine yönelik araştırmalar yapan bu üniversiteler yetişkin
araştırıcı grupları kurmuşlar, uzun dönemli planlamalar gerçekleştirmişler, yeterli
maddi ve manevi desteği sağlamak için çevredeki ilgili kuruluşlarla işbirliği
27
yapmışlardır. (Gürüz ve diğerleri 1994, Gürüz 2001, Korkut 2001). Amerika Birleşik
Devletleri‟ndeki “Land-Grant” tipi bölgesel üniversitelerden etkilenerek Türkiye‟de
kurulan “bölge üniversiteleri” şunlardır:
Üniversite ve Toplum dergisi; Ocak,2005-Cilt 5, Sayı-1 Kaynaklı bilgiye göre:
1955 yılında 6995 sayılı yasayla İzmir‟de Ege Bölgesi‟nin kültürel, endüstriyel,
tarımsal ve ticari faaliyetlerive bununla ilgili kurum ve kuruluşlara öncülük etmesi
amacıyla “Ege Üniversitesi” kurulmuştur.
Yine 1955 yılında 6594 sayılı yasayla Trabzon‟da Karadeniz Bölgesi‟ndeki illerin
sosyal ve ekonomik sorunlarına çözüm arayacak, madenleri, enerji kaynakları ve
meyveleri bol olan bu bölgeye her yönden öncülük yapacak bir teknik üniversite
olarak “Karadeniz Teknik Üniversitesi” kurulmuştur.
31 Mayıs 1957 yılında 6990 sayılı yasayla Erzurum‟da kurulan “Atatürk
Üniversitesi” ile Doğu Anadolu Bölgesi‟nin sosyal, kültürel, ekonomik ve teknik
bakımdan geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu üniversitede Bir Danışma Kurulu‟nun
bulunması öngörülmüş fakat bu kurul hiçbir zaman faaliyete geçirilememiştir.
1970‟lerden sonra Kalkınma planlarındaki öneriler dikkate alınarak hem bölge
üniversitesi hem deüniversitelerin yurt düzeyine dengeli dağıtılması amacıyla 1973
yılında Diyarbakır‟da “Dicle üniversitesi”, Adana‟da “Çukurova Üniversitesi”,
Eskişehir‟de “Anadolu Üniversitesi” kurulmuştur. 1975 yılında Elazığ‟da “Fırat
Üniversitesi”, Samsun‟da “Ondokuz Mayıs Üniversitesi”, Bursa‟da “Uludağ
Üniversitesi”, Konya‟da “Selçuk Üniversitesi” kurulmuştur. Korkut‟a (2001) göre
Türkiye‟de bölge üniversitelerinin kuruluş gerekçeleri şunlardır:
1. Modern bir kültür şehri yaratmak (Atatürk‟ün, Van Gölü sahillerinde üniversite
kurulması görüşü).
2. Bölgenin sosyal, kültürel, ekonomik ve teknik açıdan kalkınmasında rol oynamak
(Atatürk Üniversitesi).
3. Bulunduğu bölgenin kültür hayatını, dolayısıyla modern yöntemlerle çalıştırma
imkânlarını ve refahını yükseltmede doğrudan etkili olmak (Ege Üniversitesi).
4. Uluslararası bilgiyle yetinmeyip, özellikle doğal kaynakları, mahalli imkânları
incelemek, halkın özel yeteneklerini de ele alarak, şimdiye kadar değinilmemiş
ekonomik sorunları çözmeye çalışmak (Karadeniz Teknik Üniversitesi).
28
5. Çevreyi kültürel ve ekonomik yönden inceleme, çevreyi laboratuar olarak
kullanmak suretiyle bölge kalkınmasına katkıda bulunmak (Dicle Üniversitesi).
Bölge üniversitelerimiz bilim tarihimize bölgesel ve ulusal düzeydeki çalışmalarıyla
önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Üniversitelerin, bölgelerin ve kentlerin
gelişmesine katkıda bulunacağı bilinen bir gerçek olmakla birlikte, yeni açılan bir
üniversitenin, beklenen performansı gösterebilmesi için, gerekli koşulları sağlaması
zorunluluktur. Tarımın, endüstrinin geliştiği ya da gelişmesine elverişli olduğu
bölgelerde bu dallarla ilgili fakültelerin açılmasının, üniversitenin bu dallardaki
araştırma işlevini kolaylaştıracağı düşünülebilir. Ayrıca üniversitenin kuruluş ve
işleyişi sırasında ihtiyaç duyulacak maddi fedakarlıkları kolaylıkla yapabilen
kentlerle, öğretim üyelerinin ekonomik ve sosyal hayatta ek görevler yüklenerek
daha fazla yararlı olabilecekleri yerler tercih edilebilir (Keleş, 1972). Aslında bu
noktada görüyoruz ki kent ölçeğindeki yerleşme stratejisinin kararlarına gelmeden
önce çok daha etkili ve önemli verilmesi gereken kararlar vardır. Bahsedilen aktif
ilişki ve etkileşim beklenildiği gibi sadece kent merkezine uzaklık,dışarı açıklık ve
kapalılıkla bağlantılı değil, ondan bir önceki aşamada ülke ve bölge bazındaki
ihtiyaçların, verilerin, coğrafi, ekonomik kriterlerin doğru değerlendirilerek yerleşim
seçimleri yapılarak sağlanmaktadır. Sadece sosyal ve kültürel ilişkiler sağlanarak
kentli ve üniversite yapısı ve öğrenci arasındaki bağ sağlanamaz, nasıl üniversitenin
fiziksel varlığını kentliye bir imkan olarak sunuyorsak; üniversiteye ve öğrenciyede
en büyük ihtiyacı olan aldığı teorik eğitimi gerçek hayatta görmesini sağlamak için
doğru seçimlerle kenti bir laboratuvar gibi kullanmasını sağlayacak koşullarda kente
ve öğrenciye bir sıkı bağ daha katacaktır.Büyük kentler etrafındaki küçük uydu
şehirlerde üniversitelerin yer alması temelde büyük kentlerde yer almasından farklı
bir çözüm olarak düşünülmeyebilir. Çok büyük şehirlerdeki yığılmanın artmasını
önleyen, diğer taraftanda üniversite büyük şehir ilişkilerinin faydalarının devamını
sağlayan bir çözümdür (Tekeli ,1972). Tüm bu bilgilerin ışığında ,üniversitelerin yer
seçimi kavramını, ülke ve bölge çapındaki dağılımları ve arazinin belirlenmesi olarak
öncelikli iki aşama olarak kabul etmek mümkündür. Öteki tarafta, yeterli incelemeler
yapılmadan, faktörler gözetilmeksizin
sadece maliyet durumları dikkate alınarak
alınan kararlar sonucunda üniversite –kent ilişkisinde istenilen sonuca ulaşamamak
şaşırtıcı olmadığı gibi olumsuz sonuçlar vermeside beklenir.
29
2.2.2.4 Türkiye’de yüksek öğretim kurumunun dönemleri
2.2.2.4.1 1950-1980 döneminde üniversiteler
Türkiye‟de1950 yılına kadar üniversite birimi olarak sadece İstanbul Üniversitesi,
İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi bulunmaktadır. Bu dönemin
ardından 1955-1957 yılları arasında çok geniş kapsamlı bir eğitim hamlesi yapılarak
İstanbul ve Ankara dışındaki yerleşmelere de üniversiteler kurulmaya başlanmıştır.
İlk etapta bölgelerin önemli merkezlerinin tercih edildiği gözlemlenmektedir.
Karadeniz Bölgesi - Trabzon‟da, Ege Bölgesi-İzmir‟de ve sonra ise Doğu Anadolu
Bölgesi - Erzurum, Güney Doğu Anadolu Bölgesi - Diyarbakır, Akdeniz Bölgesi Adana ve İç Anadolu Bölgesi - Eskişehir. Bu dönem Türkiye‟de nüfus artışının çok
yüksek olduğu bir dönemdir.
Çizelge 2.1: 1950-1980 Döneminde Üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE
A I
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Ege Üniversitesi
At türk Üniversitesi
Dicle Üniversitesi
Çukurova Üniversitesi
Anadolu Üniversitesi
Cumhuriyet Üniversitesi
İnönü Ünivers tesi
Fırat Üniversitesi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Selçuk Üniver itesi
Uludağ Üniversitesi
Erciyes Üniversitesi
BÖLGE
ġEHĠR
YILI
Karadeniz
Ege
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Akdeniz
İç Anadolu
İç Anadolu
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Karadeniz
İç Anadolu
Marmara
İç Anadolu
Trabzon
İzmir
Erzurum
Diyarbakır
Adana
Eskişehir
Sivas
Malatya
Elazığ
Samsun
Konya
Bursa
Kayseri
1955
1955
1957
1973
1973
1973
1974
1975
1975
1975
1975
1975
978
Kırdan şehre göç olayının da başladığı bir dönemde kurulan bu üniversiteler ile bu
şehirlerimiz, yüksek öğrenim yapmak isteyenler veya çocuklarına yüksek öğrenim
yaptırmak isteyen aileler için de bir çekim merkezi olmuşlardır. Bu dönem aynı
zamanda, ülkenin çeşitli yerlerinden üniversite eğitimi almak için büyük şehirlere
gelen genç nüfusun mezun olduktan sonra iş imkânlarının da bu büyük şehirlerde
olmasından dolayı, bu şehirlere yerleştikleri dönem olmuştur. Ankara ve İstanbul
dışında kurulan üniversitelerin, kurulduğu şehirlerin büyük bir kısmı, bölgelerinde
bir üst merkez olan ya da bir üst merkez olmaya aday olan şehirlerdir. Bu şehirlerin
merkeziyet güçlerinin pekişmesi ve bir bölge şehri olma hüviyetlerinin gelişmesi,
bölgenin kaynaklarının akılcı ve verimli bir şekilde değerlendirilmesine katkı
30
sağlanması, aynı zamanda yöre insanlarının yüksek öğretimden faydalanması bu
üniversitelerin belli başlı kuruluş amaçlarıdır.
1973 yılından 1980 yılına kadar geçen süreçte de Türkiye‟de farklı bölgelerde
bulunan şehir merkezlerinde yeni üniversiteler açılmaya devam etmiştir. Bu
merkezler aynı zamanda içinde bulundukları bölgelerin gelişimine katkı sağlayacak,
çevrelerinde bulunan diğer şehirlerin gelişimini etkileyecek merkezler olarak
düşünülmüştür (Sargın,2007).
2.2.2.4.2. 1980-1990 döneminde üniversiteler
Aynı günde 5 ayrı şehrimizde 5 üniversite kurulmuştur. Bu üniversiteler daha önce
faaliyet gösteren ve farklı oluşumlara sahip akademi, yüksek okul gibi fiili hayatta
var olan kurumların bir çatı altında birleştirilmesi olayıydı. Bu sekiz üniversiteden
beşinin üç büyük şehirde kurulmuş olması zaten dengesiz olan dağılımın daha da
dengesiz bir hal almasına sebep olmuştur. Bu durum yüksek öğretim hizmeti verme
konusunda büyük şehirlerin üstünlüğünü pekiştirmiş ve ülke çapında bozuk olan
dengenin, büyük şehirler lehine daha da bozulmasında etkili olmuştur. Bu süreçte
özellikle Van‟da, Edirne‟de ve Antalya‟da kurulan üniversiteler orta büyüklükteki
şehirlerde kurulan üniversiteler olarak önem taşımaktadır (Sargın,2007).
Çizelge 2.2 : 1980 - 1990 Döneminde Üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE ADI
BÖLGE
ġEHĠR
YILI
Akdeniz Üniversitesi
Akdeniz
Antalya
1982
Dokuz Eylül Üniversitesi
Ege
İzmir
1982
Trakya Üniversitesi
Marmara
Edirne
1982
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Doğu Anadolu
Van
1982
Gaziantep Üniversitesi
Güneydoğu Anadolu
Gaziantep
1987
2.2.2.4.3 1990 sonrası üniversiteler
1992 yılı Türkiye‟de 24 üniversitenin bir günde kurulduğu yıl olması açısından
önemlidir. Kurulan bu üniversitelerin bölgesel dağılımına baktığımızda; Marmara
Bölgesi‟nde 6 üniversite, İç Anadolu Bölgesi‟nde 3 üniversite, Karadeniz
Bölgesi‟nde 2 üniversite, Akdeniz Bölgesi‟nde 4 üniversite, Ege Bölgesi‟nde 7
üniversite, Doğu Anadolu Bölgesi‟nde 1 üniversite ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi‟nde 1 üniversitenin bulunduğu görülmektedir (Sargın,2007).
31
Çizelge 2.3: 1990 Sonrası Üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE ADI
BÖLGE
ġEHĠR
YILI
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Adnan Menderes Üniversitesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Balıkesir Üniversitesi
Celal Bayar Üniversitesi
Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi
Dumlupınar Üniversitesi
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Harran Üniversitesi
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Kafkas Üniversitesi
K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi
Kırıkkale Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Mersin Üniversitesi
Muğla Üniversitesi
Mustafa Kemal Üniversitesi
Niğde Üniversitesi
Pamukkale Üniversitesi
Sakarya Üniversitesi
Süleyman Demirel Üniversitesi
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Karadeniz
Ege
Ege
Marmara
Ege
Marmara
Ege
Karadeniz
Güneydoğu Anadolu
Ege
Doğu Anadolu
Akdeniz
İçanadolu
Marmara
Akdeniz
Ege
Akdeniz
İçanadolu
Ege
Marmara
Akdeniz
Karadeniz
Bolu
Aydın
Afyon
Balıkesir
Manisa
Çanakkale
Kütahya
Tokat
Şanlıurfa
İzmir
Kars
Kahramanmaraş
Kırıkkale
Kocaeli
İçel
Muğla
Hatay
Niğde
Denizli
Sakarya
Isparta
Zonguldak
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
2.2.2.4.4 2006 dönemi üniversiteler
Türkiye‟nin farklı bölgelerinde 15 üniversite kurulmuştur. Her ne kadar bu
üniversitelerin kurulduğu şehirlerde başka üniversitelere bağlı fakülte ve yüksek
okullar bulunsa da, bu çekirdek nüve üzerine gelişmenin çok daha hızlı ve kapsamlı
olacağını, diğer üniversitelerin gelişim süreçlerine bakarak iddia edebiliriz. Yeni
kurulan üniversiteleri kuruldukları şehirler açısından değerlendirdiğimizde; hepsinin
50.000 ile 120.000 arasında nüfusa sahip olan orta büyüklükteki şehirlerde olduğunu
görmekteyiz. Hatta neredeyse yarısını 50.000 ile 75.000 arası nüfusa sahip olan
şehirler oluşturmaktadır (Sargın,2007). Üniversiteleri bölgeler ve kentler arasındaki
gelişmişlik farklarını gidermek amacıyla kullanabilecek bir araç olarak kabul eden bu
yaklaşıma da uygun olarak; 2006 yılından itibaren ülkemizde çok hızlı bir
üniversiteleşme hareketi yaşanmış ve üniversitesi olmayan kent kalmamıştır. Yeni
açılan bu üniversiteler, orta ve uzun vadede kuruldukları kentlerin ekonomileri için
önemli kazanımlara yol açacaklardır. 2008 yılında patlak veren küresel ekonomik
krizin etkilerinin en ağır biçimde hissedildiği ve toplam talebin önemli ölçüde
32
azaldığı bir ortamda, görece esnek olmayan üniversite kaynaklı harcamalar kent
ekonomileri için önemli bir enjeksiyon kaynağıdır.
Çizelge 2.4: 2006 Dönemi Üniversiteler
ÜNİVERSİTE ADI
BÖLGE
ŞEHİR
YIL
Adıyaman Üniversitesi
Aksaray Üniversitesi
Amasya Üniversitesi
Bozok Üniversitesi
Düzce Üniversitesi
Erzincan Üniversitesi
Giresun Üniversitesi
Hitit Üniversitesi
Kastamonu Üniversitesi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Namık Kemal Üniversitesi
Ordu Üniversitesi
Rize Üniversitesi
Artvin Çoruh Üniversitesi
Batman Üniversitesi
Bilecik Üniversitesi
Bingöl Üniversitesi
Bitlis Eren Üniversitesi
Karabük Üniversitesi
Güneydoğu Anadolu
İçanadolu
Karadeniz
İçanadolu
Karadeniz
Doğu Anadolu
Karadeniz
Karadeniz
Karadeniz
Akdeniz
Marmara
Karadeniz
Karadeniz
Karadeniz
Güneydoğu Anadolu
Marmara
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Karadeniz
Adıyaman
Aksaray
Amasya
Yozgat
Düzce
Erzincan
Giresun
Çorum
Kastamonu
Burdur
Tekirdağ
Ordu
Rize
Artvin
Batman
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Karabük
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2006
2007
2007
2007
2007
2007
2007
Kırklareli Üniversitesi
Muş Alparslan Üniversitesi
Nevşehir Üniversitesi
Osmaniye Üniversitesi
Marmara
Doğu Anadolu
İçanadolu
Akdeniz
Kırklareli
Muş
Nevşehir
Osmaniye
2007
2007
2007
2007
Sinop Üniversitesi
Bartın Üniversitesi
Gümüşhane Üniversitesi
Iğdır Üniversitesi
Tunceli Üniversitesi
Yalova Üniversitesi
Şırnak Üniversitesi
Karadeniz
Karadeniz
Karadeniz
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Marmara
Doğu Anadolu
Sinop
Bartın
Gümüşhane
Iğdır
Tunceli
Yalova
Şırnak
2007
2008
2008
2008
2008
2008
2008
2.2.3 Anadolu’da
Analizi
ve Batı’da yükseköğretimin geliĢim süreci karĢılaĢtırmalı
2.2.3.1Anadolu’da medreseler dönemindeki mekanlar
Anadolu ve Batı da yüksek öğretimin gelişimi ve bu gelişimin mekanlardaki
yansımalarını karşılaştırmalı olarak incelemek gerekirse Anadolu‟da İslamiyet‟in
ortaya çıktığı döneme gtmek doğru olacaktır. Bu dönemde medreseler oluşmaya
33
başlamıştır ve öte yandan Türklerin 1021 yılında Anadolu‟ya gelmesiyle de
medreseler Anadolu‟da yayılmaya başlamıştır. İlk olarak XII.yy‟da
Zinciriye
medresesi Artukoğulları tarafından Mardin‟de kurulmuştur.Zinciriye medresesi Açık
avlulu medrese tipidir. İki avlulu ve iki katlı olup, avlunun dışında kalan mekanlarla
iyice yayılmış, dilimli kubbeleriyle uzaktan dikkati çeker.
ġekil 2.4:Zinciriye Medresesi planı (Url-4)
 1157 yılında Niksar‟ da Yağıbasan medresesi kapalı avlulu medreseler olarak
Danişmendoğulları tarafından kurulmuştur. Tokat ve Niksar Yağıbasan Medresesi,
Kayseri‟deki Kölük Camii Medresesi söz konusu bu mimarinin en tutarlı yapılarıdır
ve bu medreseler, Anadolu‟da kubbeli medrese tasarımının gelişmesinde öncü
olmuştur.
ġekil 2.5:Tokat Yağıbasan Medresesi planı (Url-5)
ġekil 2.6 : Beyazıd Külliyesi, Edirne, 1484-1488 (Url-6)
34
 1224 yılında ise Selçuklular tarafından Isparta‟da kurulmuş olan Ertakuş medresesi
ise kapalı avlulu medrese tipidir. Ortada dört sütuna oturan oval merkezi kubbesi,
yanlarda revakları ve bitişiğindeki kümbeti ile değişik bir uygulamadır.
ġekil 2.7 :Isparta, Atabey, Ertokuş Medresesi (Url-7)
İki eyvanlı medrese sivri kemerli, tonozlu revaklarla doğudaki yazlık dershane
eyvanı ile yanındaki klasik dershane ve hücrelerden meydana gelmiştir. Medrese
avlusunun sağ ve solunda sekizerden on altı hücre bulunmaktadır. Giriş eyvanının
karşısına büyük bir eyvan yerleştirilmiştir. Baş eyvan denilen bu bölümün sağında iç
içe bölmeli bir kısım ile türbe girişi ve salonda kare planlı dershane bölümü
bulunmaktadır. Batı yüzünün köşelerine de kuleler yerleştirilmiştir.
Osmanlı
dönemine geçildiğinde ise ilk Osmanlı medresesi Orhangazi tarafından 1331 yılında
bir kilisenin medreseye dönüştürülmesi ile meydana gelmiştir. İlk Osmanlı
Medreseleri deyince Osmanlı Devleti'nin ilk medresesi olan İznik'te Orhan Gazi
Medresesi'nden Sultan II. Murat devrinin sonuna kadar kurulmuş olan medreseler
anlaşılır. Osmanlı Devletinde daha kuruluş devrinden itibaren başlayan kültür
hareketleri çeşitli safhalar geçirmiştir. İznik'de ikinci medrese Orhan Gazi'nin oğlu
Süleyman Paşa tarafından kurulmuştur. Süleyman Paşa da medresesine İznik
şehrinde bir bostan, kale içinde bir bağ ve kuyunun gelirini vakıf olarak tahsis
etmişti. Orhan Gazi zamanında İznik'te kurulan bir başka medrese ise Mevlana
Alaaddin Medresesi'dir. İznik medreselerinden başka Osmanlılar diğer şehirlerde de
medreseler vücuda getirmişlerdir. Nitekim Orhan Gazi Bursa'nın fethini takiben
burada bulunan şehrin en büyük manastırını medreseye çevirdiği gibi (Manastır
Medresesi) ayrıca 1335 de şimdiki Orhan Camii'nin yanında iki medrese daha
yaptırmış ve her iki medreseye de vakıflar tahsis etmişti. Öte yandan Bursa'da daha
bir çok medrese inşa edildiğini görmekteyiz. 1463-1471 tarihleri arasındaki
medreseler Fatih medreseleri/Sahn-I Seman medreseleridir. 1471 yılında Fatih
35
külliyesi İstanbulda Fatih sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.764 (1363)
tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin daha sağlıklı ve başarılı
olabilmesi için devlet merkezi buraya nakledilir. Edirne'nin devlet merkezi olmasi,
burada da medreselerin hizla açılıp çoğalmasına sebep olur. Zira biraz önce de
görüldügü gibi herkesten önce devletin başında bulunanlar, bulundukları yerlerde
eğitim kurumu açmayı bir gelenek haline getirmişlerdi.
ġekil 2.8 :Fatih Külliyesi Planı (Url-8)
Böyle bir anlayıştan dolayıdır ki, hemen her zaman devlet merkezinin bulunduğu yer,
ilmî faaliyetlerin en çok yoğunlaştığı merkez oluyordu. Nitekim İstanbul'un fethi ve
devletin merkezi haline gelmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından
yaptırılan "Sahn-i Semân" medreseleri ön plana geçtiler. Fatih Kanunnâmesinde
"Sahn-i Semân" diye meşhur olan medreselere vakfiyesinde "Medâris-i Semâniye"
denilmektedir. Fatih külliyesi kurulunca sekiz büyük medreseye "sahn" adı
verilmişti. Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapça vakfiyede bulamıyorsak da
Fatih'in tashihinden ve külliye müderrislerinin tedkikinden geçen meşhur
kanunnâmede bu tabiri görüyoruz. O halde bu tabir, Fatih'ten günümüze kadar
gelmektedir. Fatih külliyesi büyük medreselerinden her birini mâna itibariyle birer
fakülte sayabiliriz. Vakfiyelerinde buralara aklî ve naklî ilimlerde mütehassis
müderrislerin (profesör) tayin olunacağı açıkça belirtildiğine göre buralarda tip, fikih
(Islâm hukuku), hey'et (astronomi) ve ilâhiyat okutuluyordu. Bu büyük medreselerin
odalarında birer yüksek ilim talebesi (danişmend) oturuyordu. Bunlar, seviyesi
36
yüksek dersleri okuyunca branşlarına göre daha sonra hekim (doktor), fakih, fen
adamı, maliye ve devlet memuru oluyorlardı. Bu sahn medreselerine musila-i sahn
olan Tetimmeler de, adeta bugünkü lise tahsilini bitirerek geldiklerine göre Semaniye
Medreselerine alem olan sahn tabiri yüksek bir tahsil derecesini gösteriyordu.
Osmanlı medreselerindeki eğitim ve öğretim usulü, diğer İslâm devletlerinde olduğu
gibi bir metod takip etmiş olup, medreselerin sayıları arttıkça bunlar da derece ve
sınıflarına göre bir düzene tabi tutulmuşlardı.
15.yy yapısı olan Beyazıt külliyesi çağdaş yerleşkeleşmenin başlangıcıdır.
Cami+hastane+tıp +yemekhane fonksiyonları beraberdir. Caminin yapımına, Sultan
II. Beyazıt tarafından 1500 yılında başlanmış olup inşa 5 yıl sonra 1505 yılında
tamamlanmıştır. Osmanlı‟daki diğer külliyelerin aksine, külliyeyi oluşturan yapılar,
Beyazıt Meydanı‟nda dağınık şekilde konumlanmıştır.
Beyazıt Külliyesi, bir cami, imarethane, sıbyan mektebi, tabhane, medrese ve hamam
yapılarından oluşmaktadır. Külliyenin imarethane ve kervansarayının bugüne ulaşan
kısmı Beyazıt Devlet Kütüphanesi tarafından kullanılmaktadır. Eskiden medresenin
giriş kapısının sağında dikdörtgen şeklinde bir havuz bulunmasından dolayı, buraya
halk arasında havuzlu medrese denilirdi. Daha sonra abidenin önü açılırken bu havuz
toprakla doldurulmuştur.
1488 yılında Edirne‟de kurulan II.Beyazıd Külliyesi de bu dönem için farklılık
arzeden yapılardan biridir. İçerisinde tıp medresesi ve darüşşifa bulundurmasıyla o
dönemin bir adım ilerisine giden bir yol açmıştır (Url-9). Tunca Nehri kıyısında
bulunan külliye Edirne'nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret,
darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana
yayılmıştır. Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı külliyenin
mimari Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü
yüze yakın kubbeyle örtülüdür. Cami'nin batısında Darüşşifa ve Tıp Medresesi
bulunmaktadır. Darüşşifa büyük kubbeli bir bölüm ve çevresindeki altı küçük
kubbeli oda ve beş sedirli sofadan oluşmaktadır. Ortası açık büyük kubbenin altında
şadırvan vardır. Padişah II.Beyazıd tarafından kurulan bu külliyenin (sitenin) temel
amacı Edirne'yi bir Darüşşifaya(Hastaneye) kavuşturmaktır.
Sitenin ana merkezi Darüşşifa olup; Tabhane (Misafir ve Dinlenme Yeri), Tıp
Medresesi (Temel Bilimler Fakültesi), Cami, İmaret (mutfak, yemekhane, depo,)
Köprü, Hamam, Un Değirmeni, Su Deposu, Sübyan Mektebi, Mehterhane,
37
Muvakkithane (günün saatlerini ve takvimini bildirir) gibi üniteler Darüşşifayı
destekleyen sosyal, dini ve kültürel nitelikli yerlerdi.
ġekil 2.9:Beyazıt Külliyesi (Url-11)
1550-1557 yılları arasında kurulanlarsa Süleymaniye medreseleri denir. Osmanlı
Devleti'nin ilk tıp okulu Darüttıp Süleymaniye medreselerinde yer almıştır. Tıbbi
bilgilerin uygulamalarının yapıldığı Darüşşifa ve diğer bazı bölümler: Darülakakir
(Eczane), Darüzziyafe, Tabhane ve İmarethane ilk kez Süleymaniye medreselerinde
yer almıştır. Süleymaniye Medreseleri kesme taştan, avlu etrafında sıralanmış
medrese hücreleri ile dershaneden meydana gelmiştir. Simetrik düzende bir iç avlu
ile birbirlerinden ayrılan Salis ve Rabi medreseleri Osmanlıların yapmış olduğu
medreseler içerisinde mekân yönünden en zengin kuruluşlardır. Bu medreseler kare
planlı bir avlunun çevresinde, kare planlı olarak yapılmışlardır. 20 medrese hücresi
önlerindeki kubbeli revakların arkasına simetrik olarak sıralanmıştır. Rabi ve Salis
medreseleri birbirine simetrik düzende yerleştirilmiştir.
ġekil 2.10:Süleymaniye Külliyesi (Url-12)
38
Süleymaniye Külliyesi‟nin Haliç cephesini oluşturan, yan yana ve eş planlı inşa
edilmiş medreselerdir. Adları olan Rabi ve Salis, Arapça üçüncü ve dördüncü
anlamına gelir. Sinan‟ın klasik medrese planını Haliç‟e bakan eğimli arazi için
yeniden kurgulaması medreseler içinde eşsiz birer iç avlu ortaya çıkarmıştır (Url-13).
1773 yılında Mühendishane-i Bahri Hümayun denizcilik okulu İstanbulda Sultan
III.Mustafa tarafından kurulmuştur. Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, Osmanlı
İmparatorluğudöneminde, tersane ve donanmanın geliştirilmesi ve de tersane
halkının
eğitilmesi
amacıyla III.
Mustafa döneminde
teknik
okuldur.
.Mühendishane-i Berri-i Hümayun
Sultan III.Selim tarafından İstanbul‟da
yaptırılmıştır ve haritacılık ve gemi
inşaatı okuludur. 1933 yılında İstanbul
Darülfünunu‟nun kapatılması ve yerine M.E.B (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı
Avrupa üniversiteleri tarzında yeni bir üniversitenin kurulmasına ilişkin kanun kabul
edilmiştir. Bu üniversite Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane
veya İstanbul Darülfünunu 1900 yılında II. Abdülhamit‟in iradesiyle kurulmuştur.
1933 yılında gerçekleşen reformuyla İstanbul Üniversitesi‟ne dönüştürülmüştür. Tüm
bunlar Anadolu‟da yaşanırken Batı‟da ise bulundukları coğrafya, din, sosyal hayata
göre değişen başkalaşan başka türlü bir eğitim hayatı ve eğitim mekanları mevcuttu.
2.2.3.2 Batı’da yükseköğretimin baĢlangıcındaki mekanlar
2.2.3.2.1 Bologna üniversitesi
Bologna Üniversitesi, 1088 yılında kurulmuş olarak Avrupa‟ın en eski üniversitesi
yani yüksek öğretim imkanı veren kurumudur.Bologna üniversitesi‟nin bir önemli
özelliği de daha önce bahsedildiği üzere öğrenci odaklı bir yönetim söz konusuydu
ve laik bir biçimde yönetilmekteydi. Finansman, meslek eğitimi almak isteyen
öğrenciler tarafından sağlanmaktaydı. Avrupa‟nın en eski üniversitesi olarak bilinen
Bologna Üniversitesi, 1088 yılında kurulmuş olmakla beraber, mesleki eğitim
görmek isteyen öğrenciler tarafından finanse edilmektedir (Gürüz, 1994) . Milano ve
Torino‟yla beraber İtalya‟nın en kalburüstü şehirlerinden birisi olan Bolonya, eski bir
ulaşım merkezi ve gelişmiş sanayisi ile de bu seviyesini hep korumuş. Bolonya, pek
çok yönden bir üniversite şehri olarak adlandırılabilir. Heryeni eğitim döneminde
şehrin nufüsü ciddi oranda artmaktadır, sokaklarında herhangi bir Avrupa şehrinde
görebileceğinizden çok daha fazla geç insan dolaşmaktadır, bundan şehir merkezinin
çok büyük olmaması da etken olabilir ayrıca üniversitenin kurulum şeması ve şehrin
içindeki konumu bakımındanda bakıldığında Bologna‟nın bir üniversite kenti
39
olmasına şaşırmamak gerek. Üniversite, kent, halk ve öğrenci ilişkisi bir çok etkeni
sağlamasıyla başarıyla kurulmuş bir şehirdir. Üniversite kentleri özel kentlerdir.
Kent küçükse, bu özelliğini daha net bir şekilde görürsünüz. Ortalık genç insanlarla
doludur, hayatın önemli bir kısmı onlara göre ayarlanmıştır. Bologna hâlâ küçük bir
kent, onun için de burada üniversitenin yerini her an hissediyorsunuz.
ġekil 2.11: Bologna Şehir Planı, (Sönmezler,1995)
2.2.3.2.2 Paris üniversitesi
ġekil 2.12: Paris Şehir Planı, (Sönmezler,1995)
1160 yılında kurulan ve çekirdeğini Notre DamePiskoposluk Okulu‟nun oluşturduğu
Paris Üniversitesi‟nin amacı ruhban sınıfı yetiştirmekti ve Katolik Kilisesi tarafından
finanse edilmekteydi. Bu nedenle Paris Üniversitesi öğretmenlerin yönetiminde olan
bir kurumdu (Gürüz, 1994). Bunların yanında Paris Üniversitesi‟nde fakülteler
özerktiler ve meclisleri vardı. Fakülte meclisleri, yöneticileri onaylar, atamalarını
gerçekleştirir, gerektiğinde onların uygulamalarına karşı koyardı. 13. yüzyılın
40
sonlarına doğru Paris Üniversitesi‟nde fakülteler dekan seçiyorlardı. Başlangıçta
rektör, öğrenci temsilcisiydi ve tek basına bütün üniversiteyi temsil etmiyordu. 13.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren rektör, felsefe fakültesinin en yüksek
konumundaydı ve zamanla diğer fakülteler tarafından da tanınarak 14. yüzyıla
girildiğinde bütün üniversitenin yöneticisi durumuna gelmişti (Nitschke, 1970).
2.2.3.2.3 Ġngiliz üniversiteleri
İngiliz üniversiteleri, bir şehir üniversitesinden çok bir üniversite şehri karakterini
kazanmışlardı ve şehre kazandırdıkları canlılıkla şehrin varlığını belirleyen bir
nitelikleri bulunmaktadır (Şuben,1980).
İngiliz üniversiteleri diğerlerinden farklı olarak ,üniversite ve halk arasında başka
türlü bir ilişki oluşturmuştur. Sosyal, kültürel, ekonomik bağların , bilgi yayımının,
meslek edinmenin dışında halk ve öğrenciler arasında çok daha insani ve sosyal
ilşkiler ortaya çıkmıştır. Öğrenciler halkla birlikte yaşar ve hatta birlikte konaklarlar.
Halk evlerini öğrenciye açmıştır. Birbirlerini kabulleniş ve birbirlerine entegre
olmaya
meyilli
tutumlarıyla
bir
dönem
başlatmış
ve
yeni
bir
kavram
oluşturmuşlardır. Öğrenciler şehirdeki evleri kiralamaya başlamışlardı. Bu binalar
genellikle kapalı avlulu ve çeşitli kolej işlevlerini kapsamaktaydılar. Böylelikle
şehirde kurulan bir üniversiteden çok, üniversite şehir karakteri kazanmıştır ve
şehirde varlıklarını o şehre ve halka sağladıkları canlılıkla ortaya koyarlar. İngiliz
üniversitelerine örnek olarak New College gösterilebilir. Oxford'daki kolej binaları,
New College (1379) ile başlayan, orta avlulu plan şemasının çeşitlemelerinden
oluşan bir mimari gelenekle, değişik dönemlerin mimari üsluplarını yansıtmalarına
rağmen güçlü bir birliktelik oluşturarak günümüze kadar hayatta kalabilmişlerdir.
Orta
avlulu
plan
şeması
binaların
arazi
çevresince
inşa
edilmesi
ile
oluşturulduğundan azami arazi kullanımı sağlanabilmekteydi (Turner, 1990).
Başlangıçta halkla birlikte yaşayan öğrenciler zaman içerisinde birlikte konaklamaya
başlamışlardır ve bu yöndeki ihtiyaçlarını binalar kiralayarak çözmüşlerdir. Bu
binaların genel özellikleri içerisinde, kapalı avlulu olamalarını ve çeşitli kolej
işlevlerini kapsamaları sayılabilirdi. Bu duruma en önemli örnek Oxford‟da kurulan
New College gösterilebilir. Fiziksel yerleşim yönünden gelişimlerine bakıldığında,
İngiltere‟deki ardışık, iç avlulu yapı komplekslerinin zaman içinde tekrarlanmaları
ile üniversite yerleşkelerinin oluştuğu görülür. Güvenlik, finansman gibi nedenlerle
şehrin merkezinde yer alan üniversiteler, şehrin iş, ticaret, yaşama kısımlarının
41
dağılışını, birbirleriyle ilişkisini etkileyen ve şehir planına yön veren bir karakter
taşımaktaydılar. Diyebiliriz ki Ortaçağ‟ın şehir üniversitelerinin sık dokulu ve içe
dönük yapısal özellikleri vardı.
1500-1800 yılları arasında kilisenin üniversiteler üzerindeki etkisi azalır. 1800‟lerde
bilimlerin gelişmesi ve çeşitli uzmanlık alanlarına ayrılması doğrultusunda, çeşitli
bilim dallarının kendi kendine yeterli birimler şeklinde kurumsallaşmıştır.
İngiltere de ortaya çıkan ardışık, iç avlulu yapı kompleksleri ihtiyacın artmasıyla
birlikte zaman içerisinde sayıları artar ve birbirlerini tekrarlarlar ve doğal süreç
içerisinde yerleşkelerin meydana geldiği görülür. Ortaçağ şehir üniversitelerinin sık
dokulu ve içe dönük yapısal özellikleri vardı. Güvenlik, finansman gibi nedenlerle
şehrin merkezinde yer alan üniversiteler, şehrin iş, ticaret, yaşama vb. kısımlarını
dağılışını, birbiriyle ilişkisini etkileyen ve şehir planına yön veren bir karakter
taşımaktaydılar. Ortaçağ‟da bilgi ve eğitim kişilere bir itibar sağlasa da , dini baskılar
yüzünden bilimsel araştırma yapılamıyor ve öğrenim teorik bilgilere dayanıyordu.
Bu durum Rönesans, Reform ve dini otoritenin sarsılmasına kadar devam etmiştir
(Yekrek,1999).
ġekil 2.13 : New college,Oxford,1465,14.yy avlu, (Turner,1984)
1500-1800 yılları arasında kilisenin üniversiteler üzerindeki etkisi azalır. 1800‟lerde
bilimlerin gelişmesi ve çeşitli uzmanlık alanlarına ayrılması doğrultusunda, çeşitli
bilim dallarının kendi kendine yeterli birimler şeklinde kurumsallaşmıştır.
Üniversitenin şehirdeki değişen rolü Avrupa ve Amerika‟da tartışma konusudur.
Büyük ve küçük şehirler; üniversiteler ve kolejlerin şehrin sürdürülebilir ekonomik,
sosyal
ve kültürel yaşamının merkezi olarak görüldüğü bilim şehirleri olarak
42
kendilerini
yeniden
buluyorlar.
Şehirlerinin
gelişimlerinde,
kurulan
kent
üniversiteleri yeni yollar buluyorlar. Yerleşke planlama, daha önceki şehirler ve
üniversitelerinin arasındaki simbiyotik ilişkilerine göre daha iyi bir anlayışla idare
edilirler. Eğer üniversiteler tek parça kalıyorsa ve kültürel yerleşimlerinden
ayrılıyorsa, üniversitelerden daha fazla başarılı olması beklenemez. Öğrencileri ve
bilim adamlarını çekmek ve tutmakta artan bir zorluk yaşayacaklar ve sosyal ve
akademik yaşamı karıştırılması ve daha işbirlikçi, informal öğrenime yönelik ortaya
çıkan trendlerle çınlayan bir öğrenim çevresi geliştirmekte başarısız olacaklar.
Avrupa‟nın kültürel geleneğinin zenginliği, kültürel, entellektüel ve sosyal önemini
yayan üniversite çevreleri yaratmak için fırsat sağlar. Bu durum kent planlamasına
ve üniversite planlamasına dikkatlice entegre edilmiş bir yaklaşım gerektirir.
Yerleşkelerin çok hala ana bir yerleşimde kümelenmiş veya bağlı bileşenler
şeklindeyken, kolejlerin şehirle entegre olduğu Cambridge veya Oxford gibi eski
üniversite modellerinin de kalitesini tekrardan keşfetmeye yönelik bir eğilimin
olduğu söylenebilir.
43
44
3.ÜNĠVERSĠTE KURULMASININ ġEHRE VE BÖLGEYE ETKĠLERĠ
Yüksek öğretim kurumları; toplumda verimliliğin artması, işsizliğin azalması,
bireysel gelirin artması, bunların sonucunda ülkenin ekonomik gelişiminin
sağlanması ve pek çok sosyokültürel gelişimleri de beraberinde getirdiğinden
bireyler ve toplumlar için büyük önem taşımaktadır. Üniversitenin ana misyonu,
kişisel gelişime ve insanların entelektüel yaşamlarına katkıda bulunmak olsa da
üniversitelerin ekonomik etki potansiyelleri göz ardı edilmeyecek boyuttadır. Yüksek
öğretim kurumları 1960‟lı yıllardan bu yana birçok Avrupa Ülkesinde bölgesel
kalkınma aracı olarak görülmüş ve bulundukları bölgeleri çok yönlü etkileyecekleri
beklentisiyle gelişmemiş ve çöküntü bölgelerinde yaygınlaştırılmıştır (OECD, 1982;
Florax 1987:; GÖRKEMLİ, 1999).
Görkemli‟ye göre üniversitenin faydaları
1. Bireysel Faydalar
2. Toplumsal Faydalar
3. Ekonomik Faydalar olmak üzere üç başlık altında incelenebilir:
3.1 Bireysel Faydalar:
Üniversitenin temel amacı olan eğitim bireyden başlar. Bireyi zaman içerisinde
eğitimiyle, donatılarıyla kendi kurumsal bütünlüğü içerisine alarak yetiştirme biçimi
değişmiştir. Her dönemde farklılaşmıştır. Fakat değişmeyen tek durum bireye olan
kişisel gelişimi için sağladığı faydadır. Üniversite önce içerisinde eğitim alan bireyin
meslek edinmesini sağlar, becerilerini geliştirir, iyi bir yaşam standardına
erişebilmesi için ona olanaklar sunar. Özaslan ve arkadaşları (1989)‟ na göre yüksek
öğretim sayesinde birey kişisel becerilerini geliştirirken, zevk ve tüketim
tercihlerinde de zamanla değişimin gözlemlenir.
3.2 Toplumsal Faydalar:
Öncelikle bireyi geliştiren, hayata hazırlayan, algısını, düşüncelerini geliştiren,
olumlu yönde bireyi yönlendiren eğitim, zamanla ne kadar çok kişiye ulaşırsa
birbirleriyle iletişim içinde olan insanları, o toplumda yaşanan hayatı etkilemesi
45
kaçınılmazdır. Kurulduğu kentte üniversite o toplumla ne kadar birbirlerini kabul
ederlerse ve aralarındaki, sosyal, kültürel, eğitim alışverişine olanak tanındığı sürece
o toplum dönüşecektir. Üniversite, kurulduğu kentin toplumunun sosyal ve kültürel
hayatı için büyük bir fırsattır. Üniversite o toplumda sosyal ve kültürel hayatı tek
başına yaratabilecek, yönlendirebilecek güce sahiptir. Aynı zamanda üniversite
sadece o toplumla değil, kendi beslediği toplumunu, çevresindeki hatta tüm
dünyadaki bilgiyle, kültürle bir araya getirir. Toplum içinde ve toplumlar arasında
sürekliliğini koruyan etkileşim mevcut olur.
3.3 Ekonomik Faydalar:
Üniversiteler kuruldukları kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı üzerinde
önemli etkilere sahiptirler. Özellikle, üniversite öğrencilerinin yapmış oldukları
harcamalar kent ekonomisine canlılık kazandıran önemli bir harcama grubunu
oluşturmaktadır. Günümüzün en önemli zenginlik ve rekabet kaynağı bilgidir.
Üniversiteler bilime dayalı bilginin üretildiği, geliştirildiği ve bunları kullanabilecek
bireylerin yetiştirildiği üst düzey eğitim kurumlarıdır. Üniversiteler, bir ülkenin
bilimsel ve teknolojik gelişimini doğrudan etkileyerek ülkenin ekonomik gelişimine
katkı sağlarlar (Korukoğlu, 2003). Üniversiteler, kentlerin imarı, yerleşim yapısının
değişmesi, konut ve arsa fiyatları üzerinde etkili olmaktadırlar. Üniversitelerin
kurulması ile birlikte yerleşke alanlarının çevresi cazibe merkezi haline gelmekte ve
kentin gelişim yönü değişmektedir (Ökmen, 2001).
Üniversitelerin, kurulduğu kentte yarattığı sosyal ve kültürel canlılık, nüfus artışı,
harcamalar ve tüketimdeki değşimlerin karşılığında, cok daha temel bir görevi daha
bulunmaktadır. Üniversite sanayi ile işbirliği içine girerek o bölgenin kalkınmasına
katkıda bulunabilir. Üniversitenin sanayiye, bulunduğu bölgenin ekonomik
faaliyetlerini sürdürdükleri alanlar ile ilgili araştırma merkezleri kurulabilir, vasıflı
eleman yetiştirebilir, bu alanda uzmanlaşan bireyleri eğitir, o kenti ve sanayisini daha
programlı ve bilimsel tekniklerle, kendi mekanını, yerleşkesini de kullanarak yardım
edebilme olanağını kullandığı takdirde, kentin ekonomisine temelde bir fayda
sağlamış olacaktır. Aynı zamanda üniversiteler bulundukları kenti teknolojiyle
tanıştırmaktadırlar. Bu durum başta sanayi kuruluşları olmak üzere kentte üretim
yapan tüm kuruluşları ilgilendirmektedir. Charles (2003), bu durumun kentte ve
bölgede yeni iş alanları yarattığını, sanayi kesimini malların ve hizmetlerin
üretiminde ve dağıtımında bilimsel temelli teknolojik yeniliklere veya yeni
46
yöntemler kullanmaya teşvik ettiğini vurgulamaktadır.Görkemli‟ ye göre 1960‟lı
yıllardan bu yana yüksek öğretim kurumlarının pek çok Avrupa ülkesinde bölgesel
kalkınma
aracı
olarak
görüldüğünden
ve
gelişmemiş
bölgelerde
yaygınlaştırıldığından bahsedilmiştir. Makro ölçekte bakıldığında, yüksek öğretim
kurumlarının bölgelere olan çok yönlü katkılarını Florax (1987) dört başlık altında
toplamıştır:
 Bölgesel gelir, bölge ekonomik yapısı ve işgücü hareketliliğinde iyileşme
sağlanması
 Konut, sağlık olanakları, iletişim ve taşımacılıkta iyileşme gibi sosyal ve fiziksel
altyapı beklentileri,
 Kültürel etkinliklerin artması, yaşam kalitesinin iyileşmesi gibi sosyal ve kültürel
beklentiler
 Eğitime katılma oranında artış, doğum-ölüm oranında değişme, göçün alması gibi
eğitimsel ve demografik beklentiler
Üniversiteler, istihdam ettikleri idari ve akademik personel ile öğrencilerinin harcamaları
nedeniyle kuruldukları kentlerde değişik sektörler için önemli miktarda talep oluşturarak
kent ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadırlar (Gültekin, 2008).
Üniversiteler
ekonomik katkılarının yanında toplumların, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik ve
entelektüel gelişiminde de önemli görevler üstlenmektedirler (Uzgören ve Uzgören, 2007).
Üniversiteler; işleyiş ve yapıları
kurumlardır.
Üniversite
ile diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil eden
demokratik
sistemin
yeşerdiği,
katılımcı
demokrasi
uygulamalarının örneklendiği bir modeldir. Bu yönüyle üniversiteler, bir ülkede
demokrasinin işleyişini doğrudan etkileyen kurumlardır (Durukan, 2004). Phelps‟in
yaptığı çalışmada görülüyor ki, üniversitelerin kuruldukları kentin üzerinde olumlu
bir etkisi vardır ve bu çalışmasında savunduğu durum iller arasındaki gelişmişlik
farkı, o yöreye, doğru planlanan, hedefleri doğru çizilen bir üniversite kurulduğu
takdirde bu fark azalacaktır (Phelps, 1998).
3.4 Kent- Üniversite ĠliĢkilerine Yönelik Yapılan ÇalıĢmalar
Kentlerin henüz yitirilmemiş zengin geleneksel ve kültürel mirası, doğayla ilişkileri,
üniversitelerin
bulundukları
kentleri
birer
kültür
ve
cazibe
merkezine
dönüştürebilmeleri için bir şanstır. Bir yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle
nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi)
47
için bulduğumuz farklı yanıta şaşırmamak gerek. Bunun sebebi hayatın ve tasarımın
her yanında olduğu gibi, her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve
kurumsal varlıkların kendi özgünlüklerinin yarattığı farklı sorunlar ve bu sorunların
dolayısıyla farklı çözümleri bulunmaktadır.
Kültürel, toplumsal ve kurumsal
varlıklar gibi her ne kadar bir doğru mevcut olsa dahi her birey tarafında yoruma açık
olan bu etmenlerin yanı sıra üniversite kent ilişkisinde etkili olan, yorum açık
olmayan sayısal bir gerçekliği olan etmenlerde söz konusudur. Bunlardan birincisi
üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya da dışında oluşu ve ne
biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları içinde olması, yani bir
kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent ilişkisinin doğmasında doğal
olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor. Kent içinde yer almasına karşın
kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler olabildiği gibi, kent dokusu içine
dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş üniversiteler de var. Kentin
büyüklüğü de üniversite-kent ilişkisi bakımından önemli bir etkendir. Büyük kentte
bulunan bir üniversite, kentin entelektüel yaşamına destek oluyor, ama yerel yaşamın
odak noktası olamıyor. Büyük kentte hem ölçek bakımından bir kopukluk söz
konusu olurken hemde o büyük kentin diğer avantajları ya da dezavantajlarıyla bu
bağ küçük kentlerdeki kadar sıkı olamıyor. Küçük bir kentte doğru bir şekilde
kurgulanmış, planlama aşamaları gerçekleştirilmiş olan üniversitelerde, üniversite
kent yaşamını etkiler hatta yönlendirme şansına sahip olmaktadır (Oktay,2007).
Üniversite ve kent arasında sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi için, her şeyden önce
üniversitenin kentli için, kentin de üniversiteli için kolay erişilebilir olması gerekir.
Üniversitelilerle kentlilerin buluşması yalnızca konferanslar, konserler, festivaller,
vb. gibi özel etkinlikler aracılığıyla değil, halkın günlük yaşam içinde keyifle zaman
geçirebileceği ve üniversiteden bir öğrenci, bir öğretim üyesi ya da bir memurla
iletişim kurabileceği ortamlar aracılığıyla da gerçekleştirilmelidir (Oktay,2007).
Üniversite-kent ilişkisinde öncelikli olarak gözlemlediğimiz; kültürel, sosyal ve
ekonomik işbirliklerinin yanı sıra bilimsel araştırmalar açısından da etkileşim olğu
bilinmelidir. Araştırma görevlileri çeşitli alanlarda yaptıkları araştırmalara kentteki
kurumlardan alacağı belgesel ve maddi destek, sonuçta yine kent toplumunun
yararlanabileceği kamusal politikaların oluşturulmasına yardımcı olacağı için son
derece önemlidir (Oktay,2007). Kent-Üniversite ilişkisine yönelik birçok çalışma
yürütülmüştür. Üniversiteler ve onların kuruldukları kentle olan ilişkileri başarılı ve
başarısız örnekleriyle incelenmiştir. Herbirinin üniversite-kent ilişkisi üzerindeki
48
başlıca etkenlerinin
farklı karşılıkları bulunduğunu incelenen örneklerde
görebilmekteyiz. İncelenen örneklerde üniversitenin konumu, hedefi, ilişkileri,
sunduğu olanakları, halka nasıl yaklaşım stratejisi geliştirdiği sorularına verdiğimiz
cevaplar farklılıklar gösterse dahi, ana hedefleri aynı olmaktadır.
Bu yönde yapılan çalışmalardan incelenecek olan çalışma Prof. Dr. DERYA
OKTAY
tarafından
5/4/2007 tarihinde
Yapı
Dergisinde
Pennsylvania Üniversitesi, Michigan Üniversitesi, Twente
yayınlanmıştır.
üniversitesi, Stanford
üniversitesi üniversite- kent ilişkisi kapsamında ele alınacak üniversitelerdir.
Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki: Söz konusu
üniversitenin büyük ve saygın bir üniversite olmasına karşın 1990‟lı yılların
başlarında çevresindeki konut alanlarındaki kentsel bozulmadan büyük ölçüde
etkilenmesiyle güvenilirliği ve çekiciliği azalmıştır. Buradaki sorunlar üniversite
yönetimiyle Batı Philadelphia‟daki yerel yöneticilerin işbirliği içinde izlenen ve
konut alanlarının iyileştirilmesi, suç oranının azaltılması, bölgedeki eğitim
kurumlarının geliştirilmesi ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesi gibi konularda
harcanan büyük emek ve yatırım sayesinde aşılmış ve bu deneyim yapıcı bir
üniversite-kent ilişkisi modeli olarak ülke çapında öncü olmuştur.
ġekil 3.1 : Pennsylvania Üniversitesi Planı(Url-14)
49
ġekil 3.2: Pennsylvania Üniversitesi ile Philadelphia kenti arasındaki ilişki
3.4.1 Prof. Dr. Derya OKTAY’ın ele aldığı üniversite- kent iliĢkisi üzerine örnek
bazlı çalıĢma: Ġdeal Bir Üniversite-Kent iliĢkisi Modeli
Michigan Üniversitesi-Ann Arbor Farklı kaynaklarca ideal bir üniversite-kent
ilişkisini yansıttığı söylenen ve geçen yıl içinde şahsen inceleme fırsatı bulduğum
Michigan Üniversitesi ile Ann Arbor (Michigan, ABD) kenti arasındaki ilişkiler
gerçekten çok olumlu ve sıra dışı bir model oluşturuyor. Bir kenti nitelikli ve
yaşanılır kılan en önemli etmenin, birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış çekici
binaların birlikteliği değil, bina, işlev ve kullanıcı çeşitliliğinin uyumlu bir biçimde
bütünleşmesi olduğu gerçeği burada açık bir biçimde gözlemlenebiliyor. 181 yıllık
tarihe ve 120,000 nüfusa sahip olan ve “ABD‟de en çok yaşanmak istenen kentler”
listesinde daima ilk 10 içine giren Ann Arbor kentinde Michigan Üniversitesi ile olan
içiçelik kentte bu anlamda entelektüel ve dinamik bir toplumun, nitelikli bir yaşam
çevresiyle kuşatılmasını sağlıyor. Bugün, birisi kent merkezinde öteki kentin hemen
dışında iki ana yerleşke, bir tıp yerleşkesi ve dev bir spor yerleşkesi olmak üzere 4
yerleşkede, yüzde 36‟sı lisansüstüolmak üzere 40,000 öğrenci eğitim görüyor.
Üniversitenin Ann Arbor kentiyle olan ilişkisinde en önemli etmenler şunlardır:
1. İyi planlama - iyi çevre tasarımı
2. Çevreci yaklaşımların öncülüğü
3. Kentinsosyal - kültürel yaşamına destek
4. Kentin ekonomisine katkı.
50
ġekil 3.3: Michigan Üniversitesi Planı (Url-15)
ġekil 3.4: Ann Arbor planı
3.4.1.1 Ġyi planlama-iyi çevre tasarımı
Michigan Üniversitesi‟nin kent merkezindeki tarihi ana yerleşkesi ve bunu
çevreleyen iyi korunmuş, tarihi konut alanlarının, çok çeşitli kültür ve rekreasyon
işlevleriyle birlikte iç içe geçmiş olması kentin merkez bölgesinin, çoğu Amerikan
kentinin tersine, hâlâ yürünebilir ölçekte ve canlı olmasını ve çok yeşil bir kent
imajının da sürdürülmesini olanaklı kılıyor. “Diag” olarak adlandırılan diyagonal
yaya aksı, kentin iki noktası arasında renkli ve keyifli bir yaya bağlantısı sağlayan ve
halkın da çok tercih ettiği bir arter. Yaya aksının iki ucundaysa canlı, çok işlevli bir
kentsel çevreyle yerleşkeyi kuşatıyor. Aks üzerindeki meydan ve bütün yeşil alanlar
gece gündüz çok farklı amaçlarla kullanılıyor: oyunlar oynanıyor, spor yapılıyor,
çalışılıyor,
uyunuyor;
hatta
protesto
alanı
olarak
kullanılıyor.
Çağdaş kentsel tasarımın önemli bir boyutu olan karma işlevler, Michigan
51
Üniversitesi‟nin binalarında da yaygın bir biçimde kullanılarak kampuslarda sürekli
kullanım ve canlılık sağlanıyor. Örneğin yeni Kuzey Yerleşkesi‟ndeki ana
kütüphanenin içinde çok şık görünümlü bir kafe var; kütüphaneyle kampusun ana
lokanta bloğunu bağlayan kapalı yaya arteri üzerinde sergi salonu, seyahat acentesi,
banka, kitap-kırtasiye mağazası, dinlenme salonları, market ve kafeler yer alıyor.
Kentte, sunulan olanaklarla, hem büyüklüğünden beklenmeyecek kadar çok kültürlü
ve kozmopolit bir ortam yaratılmış, hem de doğayla olan güçlü ilişki korunmuş.
Hüron Irmağı boyunca süren birbirine bağlantılı yeşil parklar kent ekolojisini
güçlendiriyor ve kentlilere doğa içinde kesintisiz uzun yürüyüşler yapma olanağı
sağlanıyor.
Bütün bu olumlu niteliklere karşın, kent dışında kurulan alışveriş merkezlerinin
gelecekte kent merkezinin canlılığını azaltma ve uzaklıkları artırma riskini dikkate
alan kent yönetimi, üniversitedeki uzmanlarla sürekli iletişim içinde sürdürülen
komisyon çalışmaları ve ülkenin dört bir yanından çağrılan farklı disiplinlerden
uzmanların da katıldığı seminerler dizisiyle, halkın da yoğun ilgi gösterdiği katılımcı
bir çerçevede yeni stratejiler belirliyor; “Yeni Kentsellik” (New Urbanism) akımının
dünya çapında öncüsü olan Peter Calthorpe ve ekibine bir kentsel tasarım projesi
hazırlatılarak kent şimdiden denetim altına alınıyor.
3.4.1.2 Çevreci yaklaĢımların öncülüğü
Üniversite çevreyle ilgili konularda toplum için adeta bir lider rolünü üstlenmiş; hem
üniversite kapsamında, hem de kentte, doğal çevre ve kaynakları gözeten
yaklaşımların yansımaları görülebiliyor. Üniversitede bir Doğal Kaynaklar
Fakültesi‟nin bulunması, çevreye verilen önemin ilk göstergesi. Doğal Kaynaklar
Fakültesi‟nin tarihi binasının yenilenmesindeyse tasarımda doğal malzeme
kullanımının ve enerji korunumunun öncülüğü yapılmış. Geri dönüşümlü tuvalet
sistemi Kuzey Amerika‟da ilk kez Ann Arbor‟da birkaç binada ve burada denenmiş;
preslenmiş ayçiçeği kabuğu ilk kez burada yer döşemesi ve dekorasyonda
kullanılmış. Bütün bu yenilikler ülke çapında gündemde olmuş ve olmakta. Kuzey
Kampus‟taki modernist binalarda da kısmen doğal malzeme kullanılmış. Kentteki
bazı binalarda da bu yaklaşımlar örnek alınıyor. Bunların ötesinde, “Ann Arbor ‹çin
Yeşil Enerjili Gelecek” sloganıyla yepyeni enerji korunumu sistemleri tartışılıyor ve
bu sistemlerin Michigan‟daki öteki kentler tarafından benimsenmesi için de çaba
52
harcanıyor. Otomobil kullanımını en aza indirme politikası çerçevesinde, kentle
bütün yerleşkeleri birbirine bağlayan çok gelişmiş, hızlı ve çekici bir otobüs servisi
kapsamında öğrenciler saat başı ücretle şöförlük yaparak bütçelerine destek
sağlıyorlar. Bu sistem kentin aynı dakikliğe ve düzene sahip belediye otobüs ağıyla
da bağlantılar içeriyor. Üniversitelilere belediye otobüsleri ücretsiz; halk da
üniversitenin otobüslerini ücret ödemeden kullanabiliyor. Otomobil park etme
konusunda çok sistematik ve katı bir politika uygulanıyor. Kampustaki binalara
uzaklığına göre fiyatları değişen ve üç ayrı renkle tanımlanan alternatif parkyerleri
oluşturulmuş ve büyük bir kesim en uzak olanına park ediyor ve oradan otobüs
servisini kullanarak okul binasına ulaşabiliyor. Binaların hemen önünde park etmek
bir ayrıcalık ve zaten sayıları da çok az. iş saatleri içinde ne kampus içinde ne de kent
merkezinde ücretsiz park etmek olanaklı değil. Bisiklet kulllanımına büyük destek
var: binalara yakın ücretsiz bisiklet park yerleri; bisiklet hırsızlığına karşı önlemler,
vb. ile çekiciliği artırılıyor. Çöpler geri dönüşüm amacıyla, dört ayrı grupta
toplanıyor.
Öğrenciler tarafından düzenlenen ve çeşitli ortam ve boyutlarda enerji korunumunu
teşvik
eden
etkinliklerin
ve
uygulamaların
tanıtıldığı
“Enerji
Festivali”
üniversitelilerin doğal çevre ve enerji korunumuna verdikleri önemi gösteriyor. Ve
mimarlık fakültesinin gururu olan, bütün Üniversite ve Fakülte camiasının büyük
destek verdiği MiSo (Michigan Solar House) öğrenci projesi: 20 öğrencinin iki yıllık
emek ve gece gündüz çalışmayla, Washington DC‟de düzenlenen uluslararası güneş
evi tasarımı yarışmasına sundukları, birebir tasarlanıp, Mimarlık Fakültesi‟nin yapım
atölyelerinde üretilen, doğal güneş enerjisiyle ısıtılan ev.
3.4.1.3 Kentin sosyal-kültürel yaĢamına katkı
Michigan Üniversitesi Ann Arbor kentinin kültürel yaşamına sürekli ve yoğun bir
destek sağlıyor. Kampus içinde pek çok uygulamalı sanatlar grubu ve donanımı yer
alıyor. 125 yıllık Müzik Fakültesi, bir yıllık etkinlik programı kapsamında hem kendi
nitelikli sanatçı kadrosunu hem de ülke çapında tanınmış sanatçıları bütün kent
halkıyla buluşturuyor. Ders yılı başında Ann Arbor‟daki bütün evlere bu bir yıllık
program postalanıyor. Kampus aynı zamanda sanat, arkeoloji ve doğa tarihi müzeleri
olmak üzere üç önemli müzeyi ve bir ağaç/bitki müzesini (arboretum) barındırıyor.
Üniversiteye ait ve bir kısmı 24 saat açık olan, içlerinde görsel malzeme, film, harita,
eski tarihi kitap, vb. gibi uzmanlık kütüphanelerini de kapsayan kütüphaneler kent ve
53
bölge halkı tarafından kullanıldığı gibi, çok büyük bir halk kütüphanesi, farklı
semtlerdeki şubeleriyle birlikte kentlilere yoğun bir biçimde hizmet veriyor. Akşam
geç saatlere kadar açık olan, bir yandan kahve içerken bir yandan rahatça bütün kitap
ve dergilerin incelenebildiği çok sayıdaki kitapçıysa kentin en gözde mekânları. Ann
Arbor, ABD‟de nüfusa göre kitapçı oranı en fazla olan ve en fazla kitap satışı olan
kent olarak biliniyor. Bunun ötesinde, kent, çok sayıda yüksek teknoloji üreten
şirketiyle orta batı Amerikanın yüksek teknoloji araştırma merkezi rolünü üstlenmiş
durumda. Bunların dışında zaman zaman kent yönetimiyle birlikte halkın doğrudan
katılabildiği çok sayıda sosyal ve kültürel program, uluslararası festival, vb. yıl
boyunca kente kültürel bir dinamizm kazandırıyor. Örneğin sokaklarda dans
programı en göze çarpan etkinliklerden biri. Bu bağlamda, rekreatif ağırlıklı
kullanımların ağırlıklı olduğu en hareketli iki cadde bir akşamüzeri kapatılarak farklı
noktalarda orkestralar kuruluyor ve halk dansa davet ediliyor. Bir öteki de kentin en
eski semtinde düzenlenen kitap festivali.
Üniversite aynı zamanda sağlıklı beslenme konusunda yönlendirici oluyor; bunun
etkisiyle olsa gerek, kent içinde 200 lokanta bulunmasına karşın bir tane bile
McDonald‟s ya da benzeri bir “fast-food” lokanta bulunmuyor. Gastronomi yoluyla
adeta bir yaşam kalitesi oluşturulmaya çalışılıyor. ?ık bir hale getirilmiş olan tarihi
semtteki üretici pazarı sürekli reklam yapılarak tanıtılıyor; basında yerini alıyor; okul
açıldığında kampuslarla pazarın bulunduğu semt arasına otobüs seferi ekleniyor.
Ayrıca kentte 10‟un üzerinde festival düzenleniyor (uluslararası caz, blues, film, folk
vb).
3.4.1.4 Kentin ekonomisine katkı
Michigan Üniversitesi ve Ann Arbor kent yönetimi pek çok geliştirme projesinde
yapıcı bir ortaklık ilişkisi içinde. Üniversitenin doğrudan katkıda bulunduğu
geliştirme projeleri arasında iki ana caddenin genişletilmesi, kentteki aydınlatmanın
iyileştirilmesi, tek yönlü caddelerin iki yönlü hale getirilmesi, kent dışından
gelenlerin araçlarını park ettikleri “commuter” park alanlarının oluşturulması ve
kentin eklektik bir mimariye sahip olan ana caddelerinden State Caddesi‟nin ‹şletme,
Kamu Siyaseti ve Mimarlık-Kent Planlama Fakülteleri tarafından yapılan ortak bir
çalışmayla kampusa canlı bir geçiş alanı (gateway) yaratmak üzere ticari işlevlerinin
dengelenmesi sayılabilir. Ayrıca, yenilenen Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) üzerinden
alan kullanımı ve binalara ait ayrıntılı bilgilere sahiptir.
54
Üniversite kente ait malzeme geri dönüşüm merkezinin en büyük müşterisi ve çeşitli
yayınlarla geri dönüşümün önemine sürekli dikkat çekiyor. Bunların dışında,
üniversite hem en büyük işveren olarak, hem de mezunları ve araştırma-geliştirme
etkinlikleri yoluyla büyük şirketleri kente çekerek ekonomiye katkıda bulunuyor.
Eğitim dışında, yüksek teknoloji, sağlık hizmetleri ve biyoteknoloji kentin
ekonomisinin ana bileşenlerini oluşturuyor. Ayrıca Pfizer Araştırma Merkezi, Toyota
Teknik Merkezi ve dev bir çiftlik arazisinde kurulu Domino Pizza Genel Merkezi
gibi tanınmış şirketler, General Motors ve Ford gibi iki dev otomotiv endüstrisi
merkezi de kent ekonomisini destekliyor ve üniversitede yürütülen araştırma
projelerine fon sağlıyor. Lausanne‟daki EPF isole olmuş belediyeye ait yerleşke
örneğidir. Yapısal kent planı konseptinde, çeşitli fakülteler, konferans salonları ve
laboratuarlar merkezi bir omurga boyunca modüller şeklinde düzenlenirler. Bu
omurganın ortasında çeşitli toplu aktivitelerin gerçekleşmesini sağlayan bir mekan
olarak agora bulunur. Bu geometrik şekil doğanın ortasında bilgi merkezi fikrini
mükemmel bir şekilde yansıtır ve maksimum sessizlik ve konsantrasyon sağlar. Buna
rağmen, bu saf ve etkileyici fikir, yürürlüğe konulup yayılmasından 30 yıl sonra
görüldü ki, bu tip bir üniversite yerleşkesi beklenen sosyo kültürel ve kentsel çevreye
ulaştırmadığı açıkça görülür. Bu isole konumuyla, tek fonksiyonlu yaradılışıyla ve
karma kent yapılarından uzaklığıyla engellenir. Revizyonlar genel olarak öğrenci ve
çalışanlar için; aynı zamanda çevrede yaşayanların kullanımına da açık olan yüksek
kalitede toplu ulaşım, etkileyici ticari ve kültürel fonksiyonlar, marketle, kütüphane
ve tiyatrolar ; yaşam alanları eklemeyi amaçlarlar . Bu mahalleler aslında 19.yy‟daki
kent yayılmaları gibi şehirle aynı üniversiteyi çevreledi ve yuttu. Kusurlarının yanı
sıra, mahalleler genel olarak dünyanın her tarafında aynı şekilde çıkan modern şehrin
gerçek yüzünü gösterir. Buralar nüfus yoğunluğunun daha fazla olduğu ve ekonomik
üretiminin büyük bir kısmının yer aldığı yerlerdir. Eğer bir yerleşke mahallelerle
çevrili değilse, fonksiyonel ayrımı ve sosyal etkileşimi cesaretlendirmek için
üniversitenin dışında fonksiyonlar eklenmesi ilerideki isole olma riskini arttırır.
Twente üniversitesinin Netherlands‟deki yerleşkesi örneğin, yaşam, iş, alışveriş ,
boş zaman aktiviteleri için faydalar sunar ve şehirden uzaktadır
ve kapalı bir
toplumun veya Asya yerleşkelerinin tüm özelliklerini taşıyarak kendi kendini idare
eden özerk bir bileşendir. Hiçbir şehir üniversiteye yetişmek için var olmamıştı.
Burada, Stanford üniversitesinin etrafındaki yan aktiviteler kenar şehri tüm bölgenin
55
sosyoekonomik yaşamını ortaya koyan kent kümesine yayılmasını sağlayan destek
oluşturdu.
ġekil 3.5: Lausanne, EPF Planı (Url-16)
ġekil 3.6 : Lausanne, EPF
ġekil 3.7: Twente üniversitesi Planı (Url-17)
ġekil 3.8: Twente üniversitesi –Netherland
56
4. ÜNĠVERSĠTE - KENT ĠLĠġKĠSĠ VE YERLEġĠM STRATEJĠLERĠ
4.1 Üniversite YerleĢim Stratejileri
Üniversitelerin kurulmasına karar verilmesinden
itibaren tüm planlama kendi
içerisinde birbirleriyle sebep sonuç ilişkisiyle bağlantılı olarak ilerlemektedir. Bu
sebeple planlama herzaman ki gibi, aynı bir kenti nasıl konumuna göre, fizksel
koşullarına göre saptamalar yaparak makro ölçekten mikro ölçeğe kadar aşamalar
halinde planlıyorsak üniversitelerinde kurulmasına bölgesel düzeyden başlanarak
planlama kararları verilir ve bu ölçek yerleşkenin içerisindeki mimari elementlere ve
peyzaja kadar iner. Tüm bunlar üniversite-kent-öğrenci-halk ilişkisinde çok etkilidir.
Herhangi birinin atlanması daha sonrasında çeşitli problemler doğururken
beklentileri de karşılamayacaktır.
Keleş‟e göre üniversitelerin, bulundukları bölgeye ve kentlerin gelişmesine katkıda
bulunmaktadır fakat bu katkının
gerçekleşmesi için alanın iyi tanımlanması ve
gerekli koşulların sağlanması gerekmektedir. Üniversitenin kurulduğu bölgedeki
fırsatlar, tehditler, güçlü ve zayıf yanları en doğru şekilde saptanarak planlamaya
başlandığı takdirde, üniversitenin katkısı artacaktır. Örneğin; üniversitenin kurulduğu
kent bir sanayi kenti, yada tarım ve endüstrinin gelişmesiyle varlığını sürdüren bir
kent olabilir. Bu bir potansiyel olarak görülebilir ve üniversite bu dallarda fakülteler
açarak, araştırmalar yapabilir, kenti de bir labaratuvar gibi kullanabilir. Ayrıca
üniversitenin kuruluş ve işleyişi sırasında ihtiyaç duyulacak maddi fedakarlıkları
kolaylıkla yapabilen kentlerle, öğretim üyelerinin ekonomik ve sosyal hayatta ek
görevler yüklenerek daha fazla yararlı olabilecekleri yerler tercih edilebilir
(Keleş,1972).
Üniversitenin kurulduğu kentin büyüklüğünün de önemi büyüktür. Metropolün
sağladığı ekonomik, sosyal, teknik ve politik olanaklarının gelişmiş olması sayesinde
üniversiteyi destekliyor olacaktır. Gelişmesine ve büyümesine, hedeflerine ulaşması
için ona kendi imkanlarını sunabilir. Bunun öte yanında büyük şehir demek fiziksel
iletişim mesafesinin artması demek, erişilebilirlikle ilgili çıkabilecek sorunlar
öngörülerek çözülmesi gerekmektedir.
57
Üniversitelerin bölge ölçeğindeki yer seçimi kararları verilirken metropol seçiminin
yanında, tam tersi bir ilişki gözetilerek
Şen‟e
göre geri kalmış bölgelerde
üniversitenin kurulmasının amacı o bölgenin gelişmesini sağlamaktır. Üniversite
gelişerek o bölgede çekim merkezi olarak yada çekim merkezleri yaratarak katkıda
bulunacaktır.
Tekeli 1972 yılındki çalışmasında yer seçimi kararlarında etkili olan politik
düzeydeki kararları sıralamıştır:
a.Üniversitelerin
merkezleşmesi(büyük
kent
merkezlerinde
kurulması)
veya
çevreselleşmesi (bölge merkezi şehirlerde kurulması) kararlarının belirlenmesi,
b.Üniversitelerin yerleşme kademelenmesinde, kurulacağı şehrin kademe ve temel
ekonomisinin belirlenmesi,
c. Üniversitelerin yer seçimi kriterlerinin, bölgelerarası dengesizliğe etkisinin
belirlenmesi,
d. Üniversitelerin kurulduğu bölgeye değişim ve kalkınma açısından getirilerinin
belirlenmesi (Tekeli, 1972).
Yer seçimi kararlarının ana hedeflerini belirtmek gerekirse;
a. İlk hedef, maliyetlerin -kamu ve öğrenci harcamaları- minimuma indirilmesidir.
b. İkinci hedef, üniversite ve üniversitelerarası sistemin maksimum performans
göstermesidir.
c. Üçüncü hedef, üniversitenin çevresine maksimum etki göstermesidir.
d. Dördüncü hedef ise, fırsat eşitliğidir. Ülke genelinde üniversitelerin dengeli
dağılımı önemlidir (Tekeli, 1972).
Üniversitelerin planlama aşamalarındaki kararları şöyle sıralayabiliriz:
1. Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı
a.Coğrafi Kriterler
b.Nüfus ve Demografik Strüktür
c.Sosyal ve Ekonomik Kriterler
2.Kent ölçeğinde yer seçimi kararı
a.Kent içinde konumlanan yerleşkeler
b.Kent dışında konumlanan yerleşkeler
3. Kentle olan ilişkisinin stratejisine göre yerleşke tasarımı
58
4. Yerleşkenin gelecekteki büyüme potansiyeline göre büyüme modellerine uygun
planlama kararları
4.1.1 Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı
Ülke ve bölge bazındaki yer seçimi kararı bir devlet politikasıdır. Bu konudaki
kararlar Yükseköğretim Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı ve İmar İskan Bakanlığı
tarafından verilir (Türeyen,2002).
a. Coğrafi Kriterler
Üniversitenin kurulacağı bölgeyi seçerken coğrafi kriterler ilk başta gelmektedir. O
bölgenin doğal yapısı, iklimi, kentsel dokusunun yoğunluğu, planı, ulaşım ve iletişim
imkanlarının uygunluğu ilk etapta gözden geçirilmesi gereken kriterlerdir.
b.Nüfus ve Demografik Strüktür
Üniversitelerin kurulacağı kentteki nüfusun büyüklüğü ve sosyal yapının kararlarda
etkisi vardır. Bunun sebebi ise üniversite kurulduktan sonra kendi bünyesinde birçok
yerden, farklı bireyler ve kendi topraklarının kültürlerini yaşayışlarını beraberlerinde
getirereek kente karışacaktır ve üniversitenin de kapasitesine bağlı olarak kentin
nüfus büyüklüğünde ve yaşayışında değişim meydana gelecektir. Aynı zamanda bir
gerçek de şu ki üniversitenin kentin içindeki konumuna ve fonksiyonlarının kentle
olan bağlantısıyla ortanla öğrenci ve kent şehre yerleşecek yada kent çeperlerinden
büyümeye başlayarak kendinden uzak olan üniversitenin etrafında yerleşim birimleri
oluşturmaya başlayacaktır.
c.Sosyal ve Ekonomik Kriterler
Gumprech‟in söylemine göre üniversite yerleşkeleri, konumlandıkları bölgenin
sosyal ve kültürel merkezi olarak kabul edilip, koserlere ve spor aktivitelerine ev
sahipliği yapar. Çevre halkının ilgisini, çekecek aktiviteler ve eğitici çalışmalar
üniversitenin katkılarıyla düzenlenir. Üniversite yerleşkesi mekanlarını, salonlarını
düzenlenecek aktiviteler için açar. Büyük şehirlerde üniversitenin sağladığı bu
imkanlar o şehirdeki sosyal ve kültürel yaşamın bir parçası, destekçisi olurken küçük
şehirlerde ise yerleşke kültürel etkinlikler, eğlenceler ve üniversite-kent bütünleşmesi
için gerekli ortamı o şehir için yaratır.
Üniversitenin kurlmasında verilen kararlarda, kurulduğu kentte yaratacağı ekonomik
canlanma da göz ardı edilemez. Daha önce de bahsettğim gibi sebep sonuç ilişkisiyle
birlikte, şehrin ekonomik dokusu ve sosyal potansiyeli üniversitenin temel
59
gereksinimini karşılamalıdır. Kente gelen yeni heterojen kitlenin temel ihtiyaçlarını
karşılayabilecek, onların mutlu yaşamalarını sağlayabilecek imkanları olmalıdır ve
onlar da geri dönüşüm olarak harcamalarıyla şehrin gelirine katkıda bulunur.
4.1.2 Kent ölçeğinde yer seçimi kararı
Yerleşke yerleşme alanı Yeni bir üniversite yerleşkesi
için seçilecek yerin
özellikleri, planlama ve tasarım çalışmaları kadar önemlidir (Erkman 1990).
1. Üniversite çevre ilişkileri ile ilgili kriterler
 Kentte ve üniversite bünyesinde bulunan toplumsal işlevlere yönelik imkanlar bir
arada kullanılabilmelidir. Üniversite öğrencileri, öğretim üyeleri ihtiyaçlarını kentten
sağlarken, kent halkı da aynı şekilde, üniversitenin sunduğu değişik kullanım
imkanlarından yararlanabilmelidir.
 Kentte meydana gelebilecek herhangi sıhhi, doğal fiziksel acil sorunların
çözümünde üniversiteler yardımcı olabilmeli, ayrıca yörenin üretim, kaynak
kullanımı ve bunun gibi konulardaki sorunlarına eğilebilmelidirler.
 Üniversite, bir kentin en önemli kültür merkezi olarak, kent halkına düzeyli bir
kültür aktarımına da yardımcı olabilmelidir.
 Üniversite topluluğunun kuruluşla beraber başlayan yatırım ve tüketim harcamaları
kent ekonomisinde bir canlanma yaratacaktır.
 Üniversite yerleşkesinin yerinin
seçiminde
kente
yakınlık
ve
kolay
ulaşılabilirliğin, önemli bir kriter olduğunu göstermektedir. Özellikle, ulaşım ve
trafik sorunları yeterince çözülmemiş ülkelerde, toplu taşıma ve ulaşım akslarına
yakınlık önem kazanacaktır.
2.Üniversite özel nitelikleri ile ilgili kriterler
Kurulacak üniversitenin, genel karakteri, seçilecek arsaya ilişkin bazı büyüklük,
biçim topografik yapı gibi fiziksel nitelikleri belirleyici olacaktır. Bu nedenle, yer
seçimi öncesi, üniversitenin genel karakterinin bir ön program çalışmasıyla ortaya
konması ve arsa konusundaki yönlendirici kriterlerin belirlenmesi gereklidir.
İncelenmesi gereken hususlar:
1. Sürdürülecek eğitim, öğretim ve araştırmanın amaçları
2. Ülkenin, bölgenin; toplumsal, kültürel ve ekonomik değişimi paralelinde eğitim
ve öğretimin geçireceği evrim
60
3. Yoğunluk kararlarının verilmesi
 Büyüklük ve biçim
 Gelişme olanağı
 Topografik, jeolojik, jeomorfolojik ve teknik özellikler
 Teknik bağlantı
 Mevcut tesisler ve doğal unsurlar
4. Üniversite arazi maliyeti ile ilgili kriterler
4.1.3 Kentle olan iliĢkisinin stratejisine göre yerleĢke tasarımı
1.Üniversitenin tip, kapasite ve komposizyonunun zaman süreci içinde tanımlanması
a.Akademik yönetim biçimi ve örgütlenmesi
b.Çeşitli araştırma ve öğretim birimlerinin sayıları ile ilişkileri ve yıllar
içindeki gelişmeleri
c.Üniversite içi toplumsal yaşantının belirlenmesi, toplumsal ihtiyaçların
öncelikleri ve gelişmeleri
2. Üniversite nüfusunun zaman süreci içinde tanımlanması
3. Çeşitli aktiviteler için planlama standartlarının ve yapısal niteliklerin belirlenmesi
a.Yerleşke yerleşme sistemlerini seçerken, yerleşkenin geleceği ve bugünü iyi
saptamalı ve özellikle ülkenin ekonomik durumu ve yatırım imkanları gözden
uzak tutulmalıdır.
b.Yerleşke planlamalarında, sistemin yaşayan bir çevre olması hususuna özen
gösterilmelidir.
c.Büyük bir yatırım olarak,
yerleşkelerin hazırlık ve tasarlama süreleri
kısılmayarak, iyi doğru bir mimari çözüm ve sağlıklı bir büyüme planlaması
yapmak en önemli iki konudur.
4. Yerleşke planlama sürecine etki eden faktörler:
a.Yerleşkenin kapsadığı işlevlerin organizasyonu
b.Yerleşkelerde büyüme
c.Gelişme ve esneklik imkanları
d.Yerleşkenin iç organizasyonu
e.Yerleşke ile seçilmiş olan arsanın uyumu
f.Yerleşke nüfusunun büyüklüğü ve yoğunluğu
g.Yerleşke dokusu
h. Mimari
61
5. Yerleşke alanının büyüklüğü(kent dışı üniversiteler):
a.Yerleşke ulaşım düzeni: yerleşke içi yay ulaşım süresi farklı kullanışlar
arasındaki yürüme mesafesi 5-15 dakika arasında olmalıdır.
b.Öğrenci başına düşen alan ihtiyacı: Öğrencinin eğitim, araştırma, dinlenme
ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uluslar arası standartlar göz önüne
alınarak öğrenci başına düşen alan ortalama olarak hesaplanır.
c.Üniversitenin optimum büyüklüğü: öğrenci sayısına göre hesaplanır.
Üniversite kapasitesinin belli öğrenci sayısını aşması üniversite içindeki çeşitli
alanların büyümesine yol açar: ortak kullanılan tesislerin sayısını arttırır
(Şuben,1980).
6. Yerleşkenin gelecekteki büyüme potansiyeline göre büyüme modellerine uygun
planlama kararları
4.2 Üniversite - Kent ĠliĢkisi
Bir yerleşim birimi olan kentlerin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Ne var ki
kentlerin toplumsal yaşama damgasını vurduğu, bir başka ifadeyle kent toplumuna
geçildiği dönem, “sanayi devrimi” dönemidir. Bu nedenle bir ulusun kentleşme
düzeyi ile sanayileşme düzeyi arasında dolaysız bir bağ vardır. Kentin bir binalar
yığını değil, organik bir bütün olması, şehircilik gibi bir uzmanlık dalının doğmasına
neden
olmuştur (Güran, 1992). Üniversite‟nin kentle ilişkisi de bu çerçevede
başlamıştır. Kent, bizlere, üretim ve tüketim faaliyetlerinin önemli bir kısmının
gerçekleştiği, toplumsal, ekonomik ve çevresel öğelerin birbirleriyle etkileşim içinde
olduğu ve bu öğeler arasındaki dengelerin rahat biçimde gözlemlenebildiği bir yapı
sunmaktadır (Özkaynak ve Adaman, 2004). Üniversiteler de bünyelerindeki bilim
dallarıyla, araştırma merkezleriyle kentin ekonomik ve toplumsal yapısını tanımak ve
sağlıklı bir kentsel gelişimini gerçekleştirmek için bilgi ve veri üretmek
durumundadır. Bu bağlamda, değişen ve gelişen dünya koşullarında üniversiteler,
“bilim yuvası” olmanın ötesinde görevler ve sorumluluklar üstlenmek durumunda
kalmaktadırlar. Çünkü, üniversitelerin bulundukları kentler giderek büyümekte,
kentsel nüfus artmakta, kentsel ve çevresel sorunlar da karmaşık bir hal almaktadır.
Üniversitelerin bulundukları kentle ve kent toplumuyla ilişkisinin gelişmesi kuşkusuz
her iki tarafın da yararına olan ve değişen dünya koşullarına uyum sağlayacak
biçimde yeniden gözden geçirilmesi gereken bir konudur. Bu, gelişmiş batı
toplumlarında da “kent-cübbe” ilişkisi (town-gown relationship) deyimiyle sıkça
62
gündeme gelmektedir. Geçmişteki deneyimlere baktığımızda, bu iki kurum
arasındaki ilişkinin pek de sıcak olmadığını görüyoruz. Bunun temel nedeni de,
üniversitenin, “bilgi” üretmek amacıyla çalışan bir kurum olması ve bilgi denen
kavramın da, evrensel ve uluslararası olması nedeniyle, bulunduğu kentle olan yerel
çerçevedeki ilişkilerini geri plana almasıdır (Oktay, 2007). Oysaki 21. yüzyılda,
üniversiteler, özellikle “çevrenin korunması ve sağlıklı bir kentsel gelişmenin
gerçekleştirilmesi” konusunda artık kent yönetimlerinin en önemli ortaklarından
birisi olmak durumundadır veya böyle bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Aslında bir
yüksek öğrenim kurumunun kurulduğu kentle nasıl ilişkiler geliştirdiği ve orada neyi
değiştirdiği sorusuna her kent (ve üniversitesi) için farklı bir yanıt bulmak
olanaklıdır. Çünkü her yer için farklı tarihi, coğrafi, kültürel, toplumsal ve kurumsal
yapılanma söz konusudur. Ancak bu ilişkiyi belirleyen daha somut etmenler de
vardır. Bunlardan birincisi üniversitenin kente göre konumu, yani kentin içinde ya
da dışında oluşu ve ne biçimde planlandığıyla ilgilidir. Üniversitenin kent sınırları
içinde olması, yani bir kent üniversitesi olması, çok boyutlu bir üniversite-kent
ilişkisinin doğmasında doğal olarak kolaylık sağlıyor, ama bunu mutlak kılmıyor.
Kent içinde yer almasına karşın kapılarını dış dünyaya kapatan üniversiteler
olabildiği gibi, kent dokusu içine dağılmış ama kurumsal bütünlüğünü yitirmemiş
üniversiteler de vardır. Bunu en açık biçimde yansıtan Oxford Üniversitesi‟nde,
kolej binaları Oxford kentiyle içiçe olduğu gibi, birbiriyle yaya bağlantısı kurulan
avlulu binalar sistemiyle üniversiter yapı kendi içindeki bütünlüğünü yitirmemiştir.
Öte yandan, kentin büyüklüğü de üniversite-kent ilişkisinin düzeyine yansıyor.
Büyük kentte bulunan bir üniversite, kentin entelektüel yaşamına destek oluyor, ama
yerel yaşamın odak noktası olamıyor. Türkiye‟deki ve dünyadaki büyük kentlerdeki
pek çok üniversite buna örnektir. Bu tür üniversitelerde öğrenci yaşamı, yerleşke
etkinlikleriyle kentin kendi içindeki yaşamının birleşimidir. Küçük kentlerdeyse
üniversitenin kent yaşamına egemen olma, kentteki yaşam kalitesini olumlu yönde
etkileme şansı daha fazladır. Anadolu Üniversitesi‟nin, kurulduğu günden bu yana
Eskişehir kentiyle geliştirdiği olumlu ilişki ve etkileşim bu anlamda Türkiye‟deki en
iyi örnektir (Oktay, 2007).
Üniversitenin kentle olan ilişkisinde en önemli etmenler, iyi planlama ve iyi çevre
tasarımı, çevreci yaklaşımların öncülüğü, kentin sosyal-kültürel yaşamına destek ve
kentin ekonomisine katkı olarak sıralanabilir. Bu etmenlerin gerçekleşebilmesi için
gerekli olan en önemli, faktör kuşkusuz ki öncelikle fiziksel uzaklık ve iletişimdir.
63
Üniversitenin kentli için, kentli içinde üniversitenin birbirlerine ilk aşamada dış
faktör olarak yakınlığını ve birbirlerine erişebilmelerini sağladıktan sonra diğer
küçük dokunuşlarla, aralarındaki etkileşimi beklemek mümkündür. Kentsel
bütünleşme olgusunun önemi üzerinde durulurken önceliğin mesafeye,
kolay
erişime bağlı olduğunu hep savunduk fakat madalyonun öteki yüzünde değişen
zaman, ilerleyen teknoloji ve teknolojinin insanı her bir noktaya ulaştırabilmedeki
gücünün arttığı gerçeği yadsınamaz. Gelişmiş ülkelerde ileri teknolojinn bir sonucu
olarak kentsel bütünleşmede uzaklık faktörü önemini yitirmişken, gelişmekte olan
ülkelerde teknolojik olanakların düzeyiyle orantılı olarak seçilecek alanların
ulaşılabilirliğinin en çoğa çıkarılması önem kazanır (Şuben,1980).
Tüm bunlar değerlendirildiğinde, tarihsel gelişimi ve günün koşulları her an göz
önünde bulundurularak incelendiğinde, ilk üniversitelerin kent içinde
geliştiği
gözlemlenirken, 2. Dünya savaşının ardından ise kent dışı yerleşkeler kendini
göstermeye başlamıştır. Bu sebeplerle üniversitelerin yerleşim stratejilerini kent içi
ve kent dışı olarak iki grupta toparlayarak her birinin sebepleri, avantajları ve
dezavantajları, kente getirebildikleri veya getiremediklerini çözmeye çalışabiliriz.
Yerleşke, akademik, kurumsal ve şehir arasındaki değişen ilişkiler kent gerçeklerini
dönüştürüyorlar. Dünyada, üniversiteler ve içinde bulundukları şehirler
bilgi
şehirleri olarak gelişiyorlar. Üniversiteler ve kurumsal yerleşkeler şehrin sosyal,
ekonomik ve kültürel gelişiminde merkezi rol oynarken aynı zamanda kendilerini bir
laboratuar olarak ortaya koyarlar. Klasik şehir yerleşkeleri, şehirlerine de faydalı
olmak amacıyla; kendilerini
kentten
uzakta
yerleşkelere
yenilemek, canlandırmak için şemalar düzenlerken
sahip
üniversiteler
uzaklarda
kendi
banliyö
yerleşimlerinde yeni bir kent geliştiriyorlar. Tüm bunlara ek olarak, özellikle asyada
bir çok yeni üniversite bölgeleri
oluşuyor
ve
yüksek teknolojili bölgelerdeki
akademik içerik ve kurumsal merkezler dışında yerleşke tipolojisi yenilik için
tetikleyici bir güç olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu gelişmelerde, farklı istek ve
beklentiler çeşitli olarak öne çıkmaktadır: sosyal etkileşim ve iç bilgi transferini
ilerleten, organize eden mekansal organizasyonlardan, kent yaşamını besleyen
stratejilere veya
varolan kent dokusuyla dinamik entegrasyona istisna dışında;
sürdürülebilir bilgi ve öğrenme merkezleri yaratmak için ihtiyaç duyulan dinamik
sinerjileri en iyi yönde besleyebilen bir çevre yaratma amacı: bilgi toplumunun hızla
değişen isteklerine esnekçe cevap verebilen yeniliklerin üretimi. Şehir yerleşkelerinin
tek kültürlü strüktürlerinin dezavantajları şehrin kalbindeki olumlu yerleşimlerle
64
azaltılır. Aslında, şehir ve yerleşke birbiriyle, gelişimlerini etkileyerek ilişki
içindedirler. Üniversiteyle bağlantılı olan işlerin kurulması eklenmezse, potansiyel
gelişme için uyumlu zemin hazırlarken çevredekiler üniversiteye doğru yönlenir.
Birçok açıdan, bilgi toplumunun gereklerini gerçekleştiren şehir yerleşkeleri, güncel
üniversiteler için uygun bir model olabilirdi. Yerleşke modern kent planlamasında
önemi artan bir olgudur. Avrupa‟da üniversiteler toplumdaki konumlarını
tekrar
gözden geçirmekte ve yeniden örgütlenmeyi ve kendilerin fiziksel strüktürlerini
yapılarının genişlemesini üstlenmektedir. Bilim adamlarının isole bir topluluğu olan
savaş sonrası üniversitelerde kapsamlı bir revizyona tabi tutulmaktadır. Öte yandan
Asya‟da, yeni yerleşke tarzındaki üniversiteler mantar gibi üremektedir. Global
kurumlar, araştırma ve gelişme departmanları için veya uluslararası merkezler için
yerleşke tarzında fabrika alanları inşa etmektedirler. Kentsel çevreyle olan ilişki,
kente açıklık olgusuna olan istek ve önem, sınırlı ulaşım ve kapalı sitelerin artan
popularitesine karsı duruş yerleşkenin içeriğiyle ilişkili olarak biçim ve konumuyla
ilgili radikal bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Hareket, sosyal ve
fonksiyonel ayrılma olan bugünkü güncel problemlerimize yol açan ölçekteki
büyüme 19.yy‟ın ikinci yarısına kadar başlamadı. 19.yy‟da Avrupa şehirlerini
çevreleyen kale duvarları yıkıldı. Endüstri devrimin etkisi ve toplumsal bilincin
ortaya çıkmasının etkisiyle, geniş kent enstitüleri kuruldu. Zurich‟ de, mimar
Gottfried Semper tarafından tasarlanan tren istasyonu ve politeknik okul şehrin
kenarındaki eski surların alanında inşa edildi. İdeolojik bir bakış açısından, bu
müdehaleler 1960‟ larda savaş sonrası yerleşkelerinin yaratımına denkti, 19.yy‟ ların
sonlarına doğru olan Zurich‟in haritasında da görüldüğü gibi her ikisi de büyük çok
fonksiyonlu yapıları şehrin sınırlarının dışına yerleştirme fikrini içeriyor. Orjinal
niyetlerin aksine, buna rağmen Zurich‟in ETH zentrum ve ona bağlı üniversite şehir
merkezindeki yerleşimleri ve şehirlerle olan yakın ilişkisi olumlu tepkiler alıyor. Bir
gerçek olarak , şehir üniversiteye yetişti ve üniversiteyi kent yapısının içine entegre
etti. Science city, ETH Zurich büyük ölçekli üniversiteler şehrin dışına yayılmaya yol
açtığında Zurich‟deki ETH „nin Hönggerber yerleşkesi 1960‟ larda standart bir
üniversite yerleşkesidir. Yerleşke yeşil bir tepenin üzerine isole bir bölgede inşa
edilmiştir. 1960‟ larda hala şehrin dışında bulunuyordu; şimdi ise Zurich
aglomerasyonuyla takım adaların ortasında biçimlenen tek fonksiyonlu adadır. Şehir
bir yığın olarak geliştikçe, daha olumlu yerleştirmek için üniversitenin atomizasyonu
onun gelişiminin şehrin içine kümede sonuçlandırdı; ayrım ve özelleşmeye rağmen
65
üniversite şehirle birbirine karıştı. Yeni aktiviteleri destekleyen toplumsal bir temel
meydana getirierek mahalle yerleşkesini çevreleyen şehir sınırlarıyla bağlantılı hale
getirmeye çalışmalıyız. Marketler, kafeler, restoran gibi fonksiyonlar için bir temel,
ek üniversite binaları, yaşam ve çalışma kombinasyonlarının
oluştuğu ve iş
aktivitelerinin, ilkokul gibi tamamlayıcı faydaları kadar mümkün olduğu konaklama
yapıları boyunca yerleşkenin yoğunlaştırılmasıyla başarılır. Konferans salonları ve
fuayelerin toplum aktiviteleri için kullanılması sayesinde şehirle soyokültürel
alışveriş bulunur. Hiçbir şehir üniversitesi kentliliği burada gelişeceği doğruyken, iyi
dengelenmiş çevresel kaliteye doğru kademeli gelişme için verimli zemin ister.
Üniversite ve şehrin entegre olması için atılan adım „bilim şehri‟ teriminin gerçek
anlamını önemini oluşturur.
ġekil 4.1: ETH Bilim Şehri (Url-18)
4.2.1.Kent içi yerleĢkeler
Üniversitelerin şehir içlerinde yer almasının ve iç içe düşünülmesinin en önemli
nedeni kentin ve üniversitenin sosyal yapılarıdır. Kentler henüz bu kadar yoğun bir
yapılaşmaya sahip olmadığından üniversiteler ihtiyaç duydukları alanları rahatça
bulabilmekte ve böylece ve gelişimlerini sürdürebilmektedirler (Erkman, 1990;
Aydıncık, 1982). Avrupa‟nın eski üniversite formları, şehrin içinden çıkmış ve onun
strüktürünü almışlardır. Şehirle birlikte yaşayan bu üniversitelerin, şehirle sıkı sıkıya
ilişki içinde olduğu gözlemlenmektedir. Üniversiteler, tarihi gelişim içinde, kent
içindeki ayrı kolejler durumundan, ortak binalardan oluşmuş üniversiteler haline
gelirlerken, aynı üniversiteyi oluşturan binaların kent içinde belli bir bölge içinde
yoğunlaşmış
olarak,
değişik
yerlere
dağılmış
oldukları
görülmektedir
(Erkman,1990). Kent içindeki üniversitelerin gelişim süreçlerini incelediğimizde, en
başından beri savunduğumuz etkileşim olgusunu,
düşüncelerin, yaşam tarzının
mekana yansımasını aşamalar halinde görmek mümkün olabiliyor. İlk üniversiteler
şehir içindeki bazı evlerde eğitime başlamıştır; zaman içinde kilisenin himayesindeki
66
kolejlerden şehir içinde üniversite mahalleri oluşturmaya yönelen bir tarihsel gelişim
göstermiştir. Britanya‟da ise Oxford ve Cambridge,
üniversite kentlerine
dönüşmüşlerdir (Sönmezler, 1995). Kentler zamanla, değişen koşulların etkisi,
Rönesans, reform hareketleri ve sanayi devrimiyle büyümeye başladılar, çeperleri
genişledi, yaşam koşullarında, fonksiyonlarda değişmeler gözlemlendi ve metropol
kent kavramı ortaya çıkmaya başladı. Bu süreç öncesinde kentin kendisini kontrol
altına alabildiği bir büyüklükte iken, yaya ulaşımı açısından ölçeğini henüz
kaybetmemiş iken, yoğun dokusu içerisinde ulaşımın yaya olarak yapılabildiği
mesafelerde yer alan farklı binalar büyük iletişim sakıncaları taşımadıkları gibi, kent
açısından olumlu katkılar getiriyorlardı. Kent içi üniversitelerin başlıca sorunu olan
gelişme ve büyüme, kent topraklarının henüz yoğun olarak kullanılmamış olması
sonucu kısmen çözülebiliyor, yeni binalara, gelişme ve büyümelere imkan
bulunuyordu (Erkman,1990).
Türkiye‟de ki üniversiteler 1950‟li yıllara kadar kent içinde yerleşiktiler. Bugün dahi
kent içindeki varlıklarını sürdüren birçok üniversite mevcuttur. Bir üniversiteye bağlı
birçok müstakil birimler gelişimlerini kent içinde sürdürmektedirler. Bu birimlere ait
yıpranmış birçok yapı yenilenmekte ve birçok birimler için arsa bulunabildiği
oranda, yeni yapılar yapılmaktadır (Türeyen,2002). Üniversitenin kent içinde yer
alması, çoğu zaman kendisinden beklenen ilk görevi karşılamaktadır. Kentli ve
üniversite arasındaki sıkı bağı oluşturmaktadır. Kent ile öğrenci arasında sosyal
bütünleşme gerçekleşirken, öğrenci kente girer, kent ekonomik olarak kalkınır,
kentlide üniversitenin kente getirdiği yeni hava, kültür ortamı ve eğitimden
faydalanır, üniversitenin donatılarını kullanarak bütünleşirler. Fakat bir durum göz
ardı edilmemelidir. Tüm bu etkileşim, birbirine sıkı sıkıya tutunma sadece
üniversitenin yapısal olarak kent içindeki konumlanma stratejisine bağlı değildir.
Üniversitelerin geleneksel biçimde, kentin içinde, merkeze yakın konumda yer
almasının farklı avantajları vardır. Bunlar; öğrencilerin kent ve kentlilerle kaynaşarak
yaygın eğitim yoluyla da gelişimlerini sağlamaları; kentlilerin ise üniversitenin
eğitim ve entelektüel ortamından, kütüphane, oditoryum, spor salonları gibi
olanaklarından
yararlanmaları
olarak
sayılabilir.
Yapı
adalarında
gelişen
üniversitelere, „şehir içi yerleşkesi‟ adını verebiliriz. Bu tip üniversiteler, genellikle
şehir içindeki yapı adalarında, kentsel kullanıma açık, şehrin bir parçası gibi
oluşurlar (Sönmezler,1995).
67
Kent içindeki üniversite kapılarını kentinin halkına açıyor mu? Kent halkı öğrenciyi
benimseyip sınırları içinde yaşamasına izin veriyor mu yabancılaşma olgusu
yaratmayı reddediyor mu? Bu soruların karşılığında ortaya çıkan alt gruplar kent
içinde, dışa açık üniversiteler; kent içinde dışa kapalı üniversiteler olarak
sıralanabilir.
4.2.2.Kent dıĢı yerleĢkeler
20. yüzyılda sayıları artan ve nüfusu 30 binlere varan üniversite yerleşkelerine yer
bulabilmek önemli bir sorun haline gelince, Avrupa‟nın eski vegeleneksel „kent
üniversitesi‟ yerine kentlerin dışında kendisi bir kent olmaya yüz tutan „üniversite
kentleri‟‟ kurulmaya başlanmıştır (büyük kent dışı üniversiteler) (Kortan,1981).
Yerleşke, şehirlerin günlük yaşam trafiğinden geriye çekilerek doğaya yaklaşan,
kendi iç komününü oluşturmaya çalışan ve aynı zamanda da sosyal ideallerin fiziksel
planlamaya yansıdığı mikrokosm kent olarak ifade edilebilir. Olmsted‟e göre,
yerleşke ne şehirden çok uzak ne de şehrin tam orta yerinde olmalıydı: en uygun
konum şehrin hemen dolaylarıydı. Üniversite çevresiyle bütünleşmeli, üniversite açık
alanlarından kamu faydalanabilmeli; öğrenci yurtları kışla görünümünden çıkarılmalı
ve konaklama için öğrenci evleri yapılmalıydı. Kent-dışı üniversiteler, esas
fonksiyonları olan eğitim-öğretim, araştırma ve uygulamayı korumak kaydıyla,
kullanıcıları için gerekli yaşam koşullarını (barınma, eğlence, alışveriş, spor, sağlık
ve rekreasyon) sağlamak görevini yerine getirmeye çalışan, kendi kendine yeterli
üniversite kentleri yani yerleşkeleridir (Türeyen, 1999). Üniversiteler özellikle 1960
ve sonrasında Avrupa başta olmak üzere kent dışında konumlanmaya baslamıştır.
Bunların başlıca sebeplerini Erkman (1990) üç maddede toplamıştır.
1.Gelişmenin sınırlanması: Yeni fakülte ve yüksek okulların açılmasıyla öğrenci
sayısında olan artışa cevap verecek yeni binaların kent içinde bulunamaması.
Zamanla üniversite nüfusunun artmasıyla, bu büyümeye cevap verebilecek mevcut
kent içindeki yapı ve arazinin yetersizliği, fiziksel anlamda gelişip büyüyememe
sorunu, üniversiteleri kent dışında yeni yerleşmelere yönlendirmiştir.
2.İletişim ve ulaşım araçlarında gelişmeler: İletişim ve ulaşım araçlarının gelişmesi
kent dışı yerleşkeleşmeye olanak sağlamıştır.
3.Prestij sembolü: Büyük alanlarda en gelişmiş teknolojilerle donatılmış üniversite
inşa etmek yöneticilerce prestij sembolü olmuştur. Kent dışı yerleşkeler, varolan
68
kent içindeki yerleşkelerdeki sorunlara bir çözüm arayışı sırasında ortaya çıkarak
kendi
problemlerini
de
meydana
getirmiştir.
Üniversiteler
kent
içinde
konumlanırken; kitaplıkları, seminer ve kongreleriyle, müze, sergi ve enstitüleriyle
topluma kültürel imkanlar sağlarken, aydın-halk iliskisini kurabilmekteydi,
birbirlerine yakınlardı, birlikte yaşıyorlardı kenti paylaşıyorlardı, ulaşabiliyorlardı
fakat
üniversitelerin kent dışına taşınmasının ardından üniversitelerin toplumun
gelişmesine olumlu etkileri zedelenmeye başlamıştır. En önemli sorun aralarındaki
fiziksel bağı tekrar oluşturmaktı (İnceoğlu, 1982; Akt: Erkman, 1990).
Kent dışı yerleşkelerin olumlu yönleri olarak ise yeni ve teknolojik bakımdan ileri
mekanlarda
öğretim
ve
araştırma
yapabilme
imkanlarının
sağlanabilmesi,
gelişebilme ve büyüyebilme imkanların var olması, bilim dalları ve disiplinlerarası
iletişim kolaylığının sağlanabilmesi, yerleşke içinde ulaşım kolaylığının ve ortak
tesislerin yoğun kullanılabilmesinin sağlanabilmesi sayılabilir (Erkman, 1990).
Kent dışı yerleşkeler; kent merkezine uzak alanları, gelisen ve kentsel yoğunluğa
sahip alanlara dönüştürmeye yönelik potansiyele sahiptir. Bu potansiyel tüm
bölgenin gelişimini önemli derecede etkiler.
Türeyen‟e göre yerleşke fikrinin oluşumunda, kent dışı yerleşkelerinin oluşumunda
başlıca önemli nedenler varolmuştur. Üniversitelerin ortaya çıktıkları dönemin
başlangıcından itibaren yaşanan gelişmeler sonucunda, bilim ve teknoloji alanındaki
ilerlemeler ve akademik işlevlerinin artması ve sonucunda bu kurumları oluşturan
birimlerin kapasitelerinin genişlemesi ve büyümesi; değişen akademik çalışmaların
içeriğiyle disiplinlerarası iletişimdeki ihtiyaçların artmasıyla, aralarında olması
gereken akademik işbirliğini kolaylaştıracak fiziksel koşulların sağlanaması
gerekliliği ve bunu gerçekleştirecek ilk maddenin fiziksel mesafenin yakınlığını
sağlamak, üniversite kullanıcılarının, çalışma alanlarına uzun mesafeler kat ederek
ulaşmaları yerine bu alanlarla iç içe yaşamak suretiyle, performanslarını arttırmaları
ihtiyacı, kent içerisinde tüm bu fiziksel koşulları sağlayacak, geniş ve karmaşık
işlevli fiziksel tesislerin yerleşimlerine olanak sağlayacak geniş alanların
bulunamaması gibi sebepler yerleşkelerin kent dışına çıkmalarına yol açmıştır.
Hoger‟a göre; Avrupa‟da 1960 sonrası yerleşkeleri şimdi kimlik krizi içindedir ve
büyük revizyona gitmektedir. Asya‟da ise son dönem gelişmelere bakıldığında böyle
bir durum görülmemektedir. Bir çok Asya ülkesinde sessiz ve konsantre durumdaki
tek fonksiyonlu yerleşkeler problem olarak algılanmamaktadır. Aksine gelişmenin
69
sembolü olarak görülmektedir. Buna örnek olarak, Çin‟deki yerleşke şehirlerinden
(city of campuses) oluşan Guangzhou Üniversitesi gösterilebilir.
ġekil 4.2: Guangzhou universite şehri planı( Christiaanse, K. ,2009, Campus and
the City)
ġekil 4.3: Guangzhou universite şehri (Christiaanse, K. ,2009, Campus and the City)
ġekil 4.4: Guangzhou yerleşke planı (Christiaanse, K, 2009, Campus and the City)
Ülkemizde son yıllarda kurulan üniversitelerinin hemen hepsinin kent dışında veya
kent çeperinde yer aldığını görüyoruz. Özellikle 2006 yılından sonra kurulan tüm
üniversiteler genel olarak küçük ve gelişmekte olan illeri ve bölgeleri seçerken bu
70
yönde çalışmak maksadıyla kentin dışında veya çeperinde kurularak merkezlede
bağlantılarını sağladığını görmekteyiz. Fakat bu konuda önemli bir husus gözden
kaçırılmaktadır. Kent dışı ve kent çeperi kavramları, mevzu-bahis olan kentin
büyüklüğü, çeperiyle de doğru orantılıdır. Metropollerle kıyaslamak yanlış olacaktır.
Yerleşke alanı kent dışında kurulmuş olsa bile belirli ihityaçları karşılama
zorunluluğu bulunmaktadır. Her ne kadar yerleşke alanı kent dışında veya çeperinde
olarak konumlanmış olsa da fiziksel olarak, kent toplumu ile başlıca hedefimiz olan
ortak kullanımlardan maksimum faydanın sağlanabilmesi maksadıyla bu ilişki
açısından mesafeye çok dikkat edilmelidir. Bu mesafenin optimum boyutlarda
ayarlanmasının sonrasında ise önümüzde kent merkezinden uzakta olan bir yapısal
kurum bulunmaktadır ve içerisinde bir yaşam var olmaktadır; şu noktada biz bu
yaşama ihtiyaçları doğrultusunda mekanı sağladık ama kentin kalbinden kopardık o
zaman şimdi sıra bir bağ oluşturmakta, ekonomik, kültürel paylaşımın fiziksel bağı
olan ulaşımın en kolay ve sürdürülebilir olarak çözülmesiyle ilk sorunu atlatmış
bulunabiliriz. Kente ulaşılabilirlik ve yakınlık maksimum 15-20 km uzaklıkta
olmalıdır. İlk problemimiz kentli ve yerleşkeü buluşturmaktı fakat bir sonraki
hedefimiz için öyle bir konumlanmalıyız ki eğitim ve araştırma konularında işbirliği
içerisinde olması gereken kurumlar ve kaynaklarla etkin ulaşım ve iletişim içerisinde
olmalıdır. Ayrıca kent dışına kurulan yerleşke eğer kendi özgürlüğünü varlığını,
bağımsızlığını ilan ederek bir ek güç olarak orada bulunuyorsa, tabiiki de kentle
destek paylaşımı içerisinde olmaya devam etse dahi kentsel alt yapı olanaklarından,
ulaşım sisteminden, enerji kaynaklarından, temiz su ve kanalizasyon sistemelerinden
maksimum yararı sağlayabiliyor olmalıdır. Tasarım ve kararlar aşamasına ölçek
olarak bakıldığında kent dışına çıkma zorunluluğundan sonra kararlar verilerek en
doğru konum belirlenir. Kent ölçeğinden yerleşke alanının ölçeğindeki tasarım
kararlarında dikkat edilemsi gereken hususlar söz konusudur. Tabiiki de bu
aşamaların hepsi birbirlerine sebep sonuç ilişkileriyler bağlantılıdır. İhtiyaçlarımızı
sorduğumuz sorularla belirleyip bu sorulara teknik olarak ve birey olarak doğru
cevapları verdiğimizde aşamaları atlayacağızdır. Kent dışına çıkma ihtiyacımızın ilk
sebebinin kent içindeki alan yetersizliği olduğunu söylemiştik, bu nedenle yerleşke
alanı olarak seçilen arazi gelecek ihtiyaçları da düşünülerek boyutları seçilmelidir.
Şuben‟e göre yerleşke içi yaya ulaşım süresi farklı kullanışlar arasındaki yürüme
mesafesi 5- 10 dakika arasında olmalıdır ki bu 1 km çapında bir daireye tekabül
etmektedir. Kent dışına çıkılsa da kent merkeziyle bağının kopmaması gerektiğini
71
savunuyor olsak da, öğrencinin belli başlı ihtiyaçlarını bu yerleşke sağlamalıdır.
Eğitim, araştırma, dinlenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uluslararası
standartlar göz önüne alınarak öğrenci başına düşen alan ortalama olarak hesaplanır.
Şimdiye kadar hep karar hakkına sahip kişilerin dikkate alması gereeken hususlar
üzerinde duruldu. Fakat birde elde olmayan değiştiremeyecekleri alanın sabit fiziksel
özellikleri, gelişme olanakları ve arsa ve altyapı maliyetleri gibi huuslarda söz
konusudur. Alanın topografik, jeolojik, iklim, manzara, zemin ve doku özellikleri
gibi fiziksel veriler dikkate alınmalıdır. Tasarımda bir engelleyici sınırlayıcı konu ise
maliyet, haklar ve imar durumudur.
İki zıt trend söz konusudur: Bunlardan ilki çevreleyen kentsel dokuyla ilişki kuran
ona açık ,iletişim kurabilen yapılarla büyük ölçekli enstitülerin entegre olduğu
projelerdir.Bu trend de mimari elementlerinde özellikleri büyük rol oynar. Şeffaflık,
insan ölçeği ve açık alanlar bunların başında gelmektedir. Öte yandan diğer bir
yaklaşım ise kapalı topluluklar olarak görülendir. Bu yaklaşımla yerleşkeler kendi
kendilerine yetebilen, verimli kendi ekonomi ve güvenliğinden sorunlu kurumlardır.
4.2.3 Kent içi yerleĢke -dıĢa açık avantajları ve dezavantajları
ġekil 4.5: Kent içi dışa açık yerleşke
Kent içinde, şehrin merkezinde kurulan genellikle üniversite kurumlarının ortaya
çıktığı dönemde var olan üniversitelerdir. Kent içi yerleşkelerinin de kendi içerisinde
iki gruba ayrıldığını unutmamak gerekmektedir. Kent içi –dışa açık yerleşkeler
fiziksel olarak çoğunlukla etrafını duvarlarla çevirmeden, kent halkına kendi
72
dünyasını göstererek ve hatta eğitim, araştırma, kültürel aktivitelerde halkı aktif
olarak öğrencilerden sonraki kullanıcıları olarak kabul eder ve kapılarını açar. Bu tip
üniversitelerde bilginin yayılmasını öngören bir bakış açısı olduğu savunulabilir. Öte
yandan kentle fiziksel olarak bütünleşmiş, halkı da içeri alan yerleşke tipi güvenlik
konuusnda soru işareti yarattığıda düşünülebilir.
4.2.4 Kent içi-yerleĢke dıĢa kapalı avantajları ve dezavantajları
Kent içinde yerleşmiş fakat kent halkıyla fiziksel konumuyla her ne kadar
bütünleşmiş gibide görünse de yanıltır.
Konumunun çok büyük etkisiyle bu
bütünleşme kendiliğinden gerçekleşir ama sadece ekonomik ölçekte kalır. Üniversite,
öğrenci, kent ve kentli arasında bir iletişim bir bağ oluşturmasına sınır getiren
yerleşke tipi dışa kapalı üniversitelerdir. Üniversite fiziksel ve vizyon olarak bazen
görünür bazen de görünmez bir sınır çizerek kent ve kurum arasındaki her türlü
alışverişi engeller.
Kent içi yerleşkelerin avantajları şu şekilde sıralanabilir;
1-Öğrenciler kent ve kentlilerle kaynaşarak yaygın eğitim yoluyla da
gelişimlerini sağlarlar.
2-Kentliler ise üniversitenin eğitim ve entelektüel ortamından , kütüphane,
odiyoryum, spor salonları v.b. olanaklarından yararlanabilirler.
3-Şehrin bir parçası gibidirler ve tüm hizmetlerinden faydalanırlar.
4-Kentsel kullanıma açıktırlar.
5-Şehirle bütünleştiği için fiziksel olarak ulaşım kolaylığı sağlamaktadır.
6-Öğrenciler, kentin eğitici ve sosyal imkanlarından yararlanabilirler.
7-Kentin eğitim ve kültür seviyesi artar.
8-Öğrencinin kente getirdiği ekonomik katkı artar.
9-Kent içerisindeki dışa açık üniversiteler etkileşimi kapalı olanlarına oranla
daha arttırır.
10-Kentsel doku içerisinde yayılmışlardır.
Buna karşılık dezavantajları ise şu şekildedir;
1-Geniş alanlara yayılma ihtiyacına cevap verebilecek alan bulunamamaktadır.
73
2-İmar tehditlerine uymak durumundadırlar.
3-Kent içindeki dışa tamamen açık üniversite yerleşkelerinde güvenlik sorunu
yaşanmaktadır.
ġekil 4.6: Kent içi dışa kapalı yerleşke
4.2.5.Kent dıĢı yerleĢke dıĢa açık -avantajları ve dezavantajları
ġekil 4.7: Kent dışı- dışa açık yerleşke
74
Kentin merkezinden uzak dahi olsa kentle fiizksel olarak ulaşımı çok iyi çözmüş
olan kent – üniversite ikilisi aralarında bir mesafede mekan oluştururlar, kurdukları
bu bağı işlerler canlandırırlar yaşanır bir hale getirirler. Yaşanabilme durumu
kendiliğinden süreç içerisinde gerçekleşecektir;
kentin merkezini üniversite bir
mıknatıs gibi kendine doğru cekerek büyümesini ilerlemesini sağlayacaktır, bunu
yaparkende kentin daha az yoğun bölgelerinde yoğunluğu arttıracaktır. Kentli
üniversitenin varlığının farkında olmakla kalmayıp birbirleriyle yaşamayı öğrenecek
ve kullanacaklardır.
4.2.6.Kent dıĢı yerleĢke dıĢa kapalı -avantajları ve dezavantajları
Kentin çeperine takılarak ya da tamamen bağımsız bir şekilde kurulduğu kentin
dokusundanbağımsız bir alanda kurulan yerleşke tipleridir. Kent merkeziyle ulaşımın
sürdürülebilir ve kolay bir şekilde sağlanmasıyla fiziksel olarak ayrılan yerleşke
kentle bağlantı kurar. Ulaşım sağlanamadığı takdirde ve üniversite yerleşkesi gerek
sınırlarıyla gerekse aktivitelerindeki katılımcıları öğrencisiyle sınırlı tutmasıyla, öte
yandan halkında öğrenciyi kent içinde reddetmesiyle dışa kapalılık durumu gözlenir.
Bu tip durumlarda yerleşke kendi sınırları içerisinde kalır ya da kendi uydu kentini
oluşturmaya çalışır. Ne öğrenci kente girer ne de kentli üniversitenin varlığından bile
haberdar olamaz. Böyle bir durumda tek fayda üniversitenin kentin toprağını ve
altyapısını kullanıyor olmasıdır.
Buna göre kent dışı yerleşkelerin avantajları şu şekilde sıralanabilir;
1.Disiplinlerin ihtiyaç duyduğu geniş, yeni ve teknolojik dersliklerde öğretim ve
araştırma yapabilme imkanı
2. Yeni disiplinlerin eklenmesiyle gelişebilme ve büyüyebilme imkanı
3.Disiplinlerarası bağların kurulması, ilerlemesi
4.Şehrin karmaşasından uzak ve huzurlu doğayla bütünleşen yerleşke
5.Yerleşke içinde yaya ve taşıt ulaşımı kolaylığı
6.Ortak tesisleri yoğun kullanabilme imkanları ( Erkman, 1990)
7.Üniversitelerin
kent
dışına
yönelmelerinin
kaçınılmazlığı
karşısında,
bu
yönelmenin olumlu ve olumsuz yönlerinin ışığında, iki yol gözükmektedir;
Mevcut
kent
içi
üniversiteleri
gözden
çıkarmadan,
bilimsel
bir
şekilde
reorganizasyonunu sağlayarak onlardan yararlanmayı sürdürmek, kent dışı
75
yerleşkelerin yer seçiminde ve planlamasında gerekli titizlik ve özeni göstererek ve
gerekli süreçlerden geçerek, yukarıda sözü edilen sakıncaları minimize etmek
(Erkman, 1990).
Bu tip yerleşkelerin dezavantajları ise şöyledir;
1. Üniversitelerin toplum için var olduğu ve toplumdan soyutlanamayacağı göz
önğnde bulundurulursa, kent ve üniversitelerin sağladığı ortak kullanım alanlarından
karşılıklı olarak yararlanmaları, kent içi üniversitelerde kent dışı yerleşkelerden daha
fazladır.
2. Kentin sağladığı ortak kullanım alanlarının tümü kent dışı yerleşkelerinde de kendi
dünyasını yaratma hedefi konulduğu takdirde, pahalı ve uzun süreç göze alınmalıdır.
3. Üniversite işlevleri, "mesleki eğitimin yanı sıra, genel kültür yayma ortamı",
olarak belirtilirken, çevresinden izole edilmiş bir üniversitede bu ortamı yaratmanın
mümkün olamayacağı; bir bilgi üretim ve iletim merkezi olarak üniversitenin teknik
eğitim, araştırma ve üretimi teşvik yönleriyle toplumun gelişmesine olumlu etki
yapan bir görünüm kazanacağı; ancak toplum ve üniversite arasındaki ilişkilerin
zayıflamasının, aslında bütünleşmiş olması gereken bu ilişkilerin amacına aykırı
düşeceği unutulmamalıdır (İnceoglu, M., 1982).
Kent dışı yerleşkelerde öğrenci yurtları ve öğretim üye lojmanları, yerleşkenin
ayrılmaz bir parçasıdır. Ulaşım sistemlerinin çözülmediği ülkelerde, yurt ve lojman
sağlanmadığı durumlarda kent dışı üniversite planlaması tam bir başarıya ulaşamaz
4.. Kent kıyılarının sosyal yaşam tarzı ve kültür yapısı, üniversite yerleşkesi öğrenci
ve öğretim üyelerinin kaynaşıp, etkileşeceği bir nitelikte değildir. Bu da üniversitenin
izole olmasına yol açacaktır.
5. Ülkelerin ve üniversitelerin gelişmesi, kent dışı yerleşkelerin kurulmasını
kaçınılmaz kılmaktadır. Bu bakımdan kent dışı yerleşkeleri yadsımak ve tümüyle
karşı çıkmak bir çözüm getirmeyecektir. Yapılması gereken, kent dışı yerleşkelerin
sakıncalı yönlerini gidererek, kent-üniversite ilişkisini koparmamak, üniversitelerin
kent içindeki binaları, terk edilmeyerek, yine sanat eğitimi, kültürel işlevler, irtibat
ofisleri ve bunun gibi biçimlerde kullanılmalıdırlar.
6. Kent
dışı
yerleşkelerinin
dezavantajları
ve
avantajları
göz
önünde
bulundurulduğunda, her ne olursa olsun karar aşamalarından kent ölçeğindeki
kararların sonucunda kent dışında bir üniversite yapılmasına karar verildiği takdirde
bu dezavantajlarını en aza indirgemeye çalışma gerekmektedir.
76
ġekil 4.8: Kent dışa dışa kapalı yerleşke
4.2.7 Açık mekan = açık fikir, akıl
Sosyal sistemler mimari sistemler tarafından nasıl etkilenebilir? Sosyal ilişkiler ve
mimari sistemler arasında çok güçlü bir ilişki vardır. Mimariyi yaratan bu ikisinin
kombinasyonudur. Toplumun
bireysel üyeleri bir bütün olarak
toplumun
performansına bağlıdır. Çeşitli özelleşmiş alanlar ve birkaç bilim dalıyla ilgili ağlar
arasındaki ilişki gitgide önemli oldu. Bu anlayışa bağlı olarak, artık gelecek
toplumların isteklerini karşılamak için güncel ve uygun olmayan ayrı ve kapalı
kendine yeten binalarda farklı fonksiyonların yerleştirildiği yerleşke planına
konvansiyonel yaklaşım düşünülür. İnsan ağlarını açık alanlarla karakterize olan
yaratıcı mimarlıkla ilgili ağlara dönüştürmeye çalışılır ve böylece açık akılları
cesaretlendireceğiz, besleyeceğiz ve uyaracağız. Böyle eğitim tipleri müşteri ve
kullanıcılar-araştırmacılar, eğitimciler, öğrenciler arasındaki erken ve sabit
entegrasyonla açık komünikasyon ve diyalogla toplantı ve çalıştaylarda anlaşılabilir.
Tüm sunulan projeler halka açık sistem yapılarından yararlanır. Özellikle büyük
ölçekli projelerde, sistem odaklı yapım metotları yüksek kaliteli yapıya olanak tanır.
Bu içerikte, projeyi arazi, yapı ve programatik elementler olarak tanımlayan
kompleks faktörlerin arasında aracı olmak için araç olarak görürüz. Fakat mimarinin
ana amacı olarak değil. Bu yapılar ve onların ortaya çıkardığı ağlar sosyal etkileşimi
ve mekanın algısını etkiler. Amaç çeşitli fonksiyonların ortak yaşanan ve hayali bir
yönde birleştirildiği rijit bir sistem içinde maksimum elastiklik ve dayanıklılık
77
yaratmaktır, böylece amaçlı ve rastlantısal olarak etkileşim ve alışveriş için yol açmış
olunur. Yatay ve dikey şeffaflık bireyin diğerlerinin ne yaptığını gördüğü, tecrübe
edindiği iştirak edebildiği
besleyen
canlandırılmış öğrenim çevrelerinin yaratılmasını
başka bir mimariyle ilgili araçtır. Şeffaflık, ağın tekil elementleri
arasındaki sirkülasyonu geliştirir ve farklı donatıların entegresine katkıda bulunur.
Kendisi komünikasyonun geliştirilmesi için bir araçtır mimari ağların doğru yoldan
fiziksel anlatımıdır. Bir bina sadece inşa edilecek bir iskelet değildir. Bu binaların
arasında yürürken, birey ilişkileri yaşayıp tecrübe edinebilir. İnşa edilmiş çevrenin
eğitim sistemleri üzerindeki güçlü etkiyi bu projeler ortaya koyar. Mimari ve
üniversitelerin kentsel tasarımı olumlu etki yaratabilir veya öğrenme mekanlarının
kullanıldığı, tecrübelerin paylaşıldığı ve bilginin ortaya konduğu
yolu, yöntemi
değiştirebilir. Bazı insanlar için üniversite yerleşke terimi, heyecanlı günlük
yaşamdan ayrılan ve her türlü öğrencinin bir araya gelip fikir alışverişi yaptıkları
geniş alana yayılmış yeşil bir alana yerleştikleri yeni fikirlerin doğduğu ve bilim
adamlarının yeni jenerasyonunun ortaya çıktığı bir yer ve akademik bir çevreyi
akıllara getirir. Mimari cazibelerini yıllar içinde yapılan organize olmamış
yenilemeler ve eklerle kaybetmiş üniversite binaları tarafından yönetilen peyzaj olan
şehrin reddedilmiş bölgesi üniversite yerleşkeleriydi. Üniversite neden mükemmel
bir kamu mekanı için müşteri olamaz? Sebep: üniversite var olmaz. Geleneksel ve
dünya ağlarıyla bağlantılı gündemlere sahip fakülteler topluluğudur. Son yıllarda
birçok Avrupa şehirlerinde üniversiteler yeni ikonik yapılarıyla kendilerini ayırmaya
çalışırlar. Ne yazık ki, bu binaların aralarındaki mekanlar ihmal edilir. Bu mekanlar
kendi fakülte donatılarına kıyasla üniversite otoriteleri tarafından önemsiz farzedilir.
Eski şehrin kentsel dokusu akademik kültürü gelişmesine izin vererek uyumlu bir
iskelet yaratır. Akademik yaşamı kent yaşamıyla zenginleştirme isteği ve belirli bir
görüntüyü elde etmek; bugün yerleşkeleri planlarda yaymak ve uyarlamak öncelikli
düşüncedir. Mekan artık basitçe sadece insanların aktiviteleri için tasarlanmamakta
aynı zamanda onları çeşitli seviyelerde aktif olarak etkilemek için tasarlanmaktadır.
Akademik ve kurumsal krallıklarda birçok enstitü ideolojik ve fiziksel olarak
kendilerini kentsel çevreye entegre etmeye çalışırlar. Kent toplumunun canlı ruhunu
beslemek ve sürdürülebilir yerleşke yaratma amacıyla, sonuçta görülen karma
kullanımlı kent bölgeleri üniversite ve /veya ekonomik gelişmeleri entegre eder. Açık
olma ve etkileşim formu enstitüler için; akademik veya kurumsal ve onun kentteki
çevreleyen objeleri için potansiyele sahip olarak görülür. En iyi senaryoda; uzun
78
vadede hepsi için ekonomik gelişme ve denge sağlayan yapısal ve altyapısal
değişiklikleri hızlandırmak için bu süreç önemlidir. Durum ne olursa olsun, kurumlar
ve üniversiteler yeni gerçeklere gelirler, onların gelecekteki gelişimlerinin başarısı
yarattıkları atmosfer ve ürettikleri çevreyle doğrudan bağlantılıdır. Kullanıcılarının
akıl ve vücutlarını pozitif bir şekilde etkilemek için mimariyi kullanan ütopik
girişimler didaktik ve otoriterdir. Mimari için sonrakinin statüsünü ilerleten ve
koruyan değişmez sabit gerçekler yaratarak, para ve güçle bunların ideallerine
dönüştürülebilmesi için kullanılabilir. 1930‟da, United States‟e olan yolculuğundan
sonra Le Corbusier her kolej ve üniversite kendi içinde kentsel bir birimdir. Büyük
veya küçük şehir olması önemli değil ama yeşil şehir olmalı. Amerikan
üniversiteleri kendi içinde bir dünyadır‟diye bildirmiştir. Dışarıya kapalı bir toplum
olarak, yerleşke yaşamı öğrencilerin davranışlarını etkiler ve istenmeyen dikkat
dağıtıcı durumlar olmadığı sürece başarılarını maksimum düzeye çıkarmalarına
yardımcı olur. Bu tip bir iç birlik dışarıdaki dünyaya karşı kapalı bir sıra duvar
oluşturur. Bu durum, dışarıdan öğrencilerin politik bir güç ve potansiyel bir tehlike
olarak görüldüğü anlamına gelebilir. Sınır bir mekanın başladığı diğerinin bittiği
yerdir. Sınırlar birbirlerinden farklı özellikleriyle ayrılabilen alanları ve mekanları
biçimler ve resmeder. Aslında, sınırlar üstesinden gelinmesi gereken net bir çizgi
olan ayrımı yaratır.
4.3 YerleĢke YerleĢim ġemaları
Yerleşke planlama aşamasında kent içindeki konumuna bağlı olarak ve barındırdığı
fonksiyonlar, arazi büyüklüğü, nüfusu, kentle olan ilişkisi bakımından gözettiği
strateji, mekanların nasıl kullanılacağı, alanın fiziksel özellikleri dikkate alınarak
yerleşke tasarımına başlanır. Her tasarım kriteri, her noktada farklı sorunlar ve
çözümler yaratır ve karşımıza yerleşke yerleşim şemalarıyla ilgili pekçok farklı
örnek gözlemleyebiliriz. Yerleşke yerleşimleri gelişim ve biçimlenme yönünden
sınıflandırılabilmektedir. Yerleşke yerleşim şemaları oluşturulurken, bir sonraki
aşama, karşılaşabilme ihtimali olan gelecekle ilgili durumlar hakkında stratejileri
ortaya koymak ve buna uygun gelişme modellerinide bellirlemek esastır.
79
4.3.1 Kent Ġçinde üniversitelerin oluĢum Ģemaları
4.3.1.1 Organik kentsel doku içinde geliĢen üniversiteler
Kentin kendi planlama modelinin içerisinde, onlarla bütünleşen herbir parçasını,
mimari elemanını kentle ortak olarak kullanan üniversite tipidir. Onların varlığı
kentsel doku içerisinde bakıldığında, o dokuyla bütünleşmiş, içerisinde adeta
kaybolmuştur. Planlama noktasında üniversite yerleşke yapıları ve kent arasında bir
ayrım yapamazsınız. Her ne kadar bütünleşme olgusu üstünde duruyor olsak da,
peki bu üniversite yapıları hiç mi ayrılmayacaktı, kimliğini belli etmeyecekti şehrin
içinde. Tabiiki de fiziksel varlığıyla, fonksiyonlarının gerektirdiği mekanlarla,
mimari üslubuyla, bu yapı kimliğini ortaya koyarak söyleyeceklerini duyurur. Farklı
işlevleri de bu dağınık kent dokusu içerisinde dağılmıştır. Kendi içindeki dünyada,
mekanının etkisiyle, dokusuyla, mimari öğeleriyle yaşamaya devam eder. Böylelikle
savunulan kent –bilgi birleşimi meydana gelir. Herşeye rağmen zaman içerisindeki
yaşanan değişimler ve bakış açılarıyla bu mekanlar birbirlerine doğru açılır veya
kapanır, dağılır ve kaybolabilir.
ġekil 4.9: Organik kentsel doku içinde gelişen üniversite şeması
4.3.1.2 Yapı adalarında geliĢen üniversiteler
Bu tip üniversiteler, genellikle şehir içineki yapı adalarında, diğer organik dokuda
olduğu gibi şehrin bir parçası gibi oluşurlar ve kentsel kullanıma açıktırlar. Fakat en
büyük farkı bu tip üniversitelerde şehrin bir planı vardır, imar kanunları vardır ve
şehrin yapılaşmaya açık olan, fonsiyonel alanları belirlenmiş alanları bulunmaktadır,
dolayısıyla üniversite bu plana ve imar kanunlarına uymak durumundadır.
80
ġekil 4.10: Yapı adalarında gelişen üniversite şeması
4.3.1.3.Ağ örgüsü biçiminde geliĢen üniversiteler
Kent içinde ağ örgüsü biçiminde kurgulanarak yerleşen üniversitedir. Taşıt trafiği
için genellikle alternatif çözümler üretilmiştir. Bu tip bir yerleşmeye örnek olarak
gösterilebilecek olan Freie Universitat, Berlin‟de ulaşım taşıt trafiğinin bir üst kota
ayrılmış olmasıyla çözülmüştür.
ġekil 4.11: Ağ örgüsü biçiminde gelişen üniversite şeması
4.3.1.4.Doğrusal geliĢen üniversiteler
Kentin, kendi yapısal bütünlüğü içerisnde kalmış, doğal sınırlar arasında kalan linear
gelişen, planlanan üniversitelerdir. Kent içerisindeki alanların yetersizliği ve
sınırlayıcı öğeler sebebiyle, doğrusal gelişen üniversiteler kent içinde bulunmaktadır.
81
ġekil 4.12: Doğrusal gelişen üniversite şeması
4.3.2 Kent dıĢında üniversitelerin oluĢum Ģemaları
4.3.2.1 Yaygın yerleĢim modeli (Dispersed type)
Bu yerleşim modelinde bina grupları alan üzerinde serbest bir dağılım gösterir.
Ancak bu dağılım çok yoğun değildir. Ortak kullanım alanları bir merkez oluşturacak
şekilde konumlandırılmıştır. Akademik ve barınma bölgesi ise bu merkez etrafında
yayılım gösterir. Ortak kullanım alanları ile eğitim ve barınmaya yönelik binalar açık
alanlarla birbirinden ayrılır ve bu açık alanlar makro ve mikro gelişmeler için
elverişli alanlardır.
Yerleşim yaygın olduğundan, yoğunluk düşüktür ve yerleşke alanının büyük olması
gerekmektedir, buna bağlı olarak da genel olarak yer seçimi kent dışı olarak yapılır.
Yerleşkenin alan büyüklüğüne göre ortak kulanım alanları oluşturularak ikinci bir
merkez kurulabilir. Yaygın yerleşim modelinde binalar dağınık kurulduğundan
yerleşke için daha geniş bir alana ihtiyaç duyulur. Bu yerleşim modelinde, yaygın
yerleşim nedeniyle alt yapı maliyeti de yüksek olmaktadır. Yaya ve araç trafiği
özellikle çözülmesi gereken konulardan biridir. Birimler arası ilişki zayıftır.
ġekil 4.13: Yaygın yerleşim modeli (Dispersed type) (Erkman,1990)
82
4.3.2.2 Merkezi yerleĢim modeli (Centralised type)
Bu yerleşim modelinde ortak kullanımlar yine bir merkez oluşturacak şekilde
konumlandırılmış. Bu merkez çevresinde dağılım gösteren akademik kullanım
alanları radyal bir şekilde dağılım göstermektedir. Yoğunluğun yüksek olması
sebebiyle, yaygın yerleşim modeline nazaran alan ihtiyacı daha azdır. Yoğunluğun
yüksek olduğu ve kompakt bir yerleşim gösteren bu model, merkezi gelişimi
engellemektedir. Fiziksel gelişme merkezden dışa doğru olduğu için, büyüme
merkezde bırakılan boş alanlar sayesinde olabilir. Büyüme olanaklarının kısıtlı
olması nedeniyle öğrenci kapasitesinin 5000‟i aşmaması tavsiye edilmektedir. İlk
aşamada merkezin oluşturulması gereği, maliyetin de yüksek olmasına neden olur.
Yoğun ve merkezi sistem organizasyonu nedeniyle birimler arası erişebilirlik
kolaydır.
ġekil 4.14: Merkezi yerleşim modeli (Centralised type) (Erkman,1990)
4.3.2.3 Moleküler yerleĢim modeli (Molecular type)
Moleküler yerleşme biçiminin özelliği, kendi içinde işlevsel bütünlüğü olan
birimlerin organizasyonel ve yapısal çekirdek oluşturmasıdır. Yani her birim kendi
içinde bir merkezi oluşturur. Merkezler birbirinden kopuk bir şekilde yer aldığından,
dağınık bir görünüm söz konusudur. Büyüme merkez içindeki boş alanlarla ve yeni
merkezlerin eklenmesiyle gerçekleşmektedir. Daha çok büyük üniversiteler için
önerilen bu yerleşim modelinde öğrenci kapasitesi 10 000‟i aşmamalıdır. Düşük
yoğunluk ve birden fazla merkezin dağınık bir şekilde yayılım göstermesi nedeniyle,
yoğunluk düşüktür ve ulaşım sisteminin çok iyi düşünülerek tasarlanması
gerekmektedir.
83
ġekil 4.15: Moleküler yerleşim modeli (Molecular type) (Erkman,1990)
4.3.2.4 ġebeke yerleĢim modeli (Network type)
Üniversite
yerleşkesini
oluşturan
bütün
birimler,
ızgara
şeklinde
konumlandırılmışlardır. Sistemin birbirine bağımlı alanlardan oluşması, arazinin düz
ve engebesiz olmasını gerektirir. Mikro büyümeler ızgara sisteminin çevresinde
olabilir. Yoğunluk nedeniyle iç ulaşım daha kolaydır. Ancak yatırım iyi
planlanmadığı taktirde yapısal tasarımdaki aksaklıklar yerleşke bütünlüğünü de
olumsuz etkileyecek ve birimler arası bağlantı koparak şebeke sistemi aksayacaktır.
ġekil 4.16: Şebeke yerleşim modeli (Network type) (Erkman,1990)
4.3.2.5 Haç tipi yerleĢim modeli (Cruciform type)
Haç tipi yerleşim modelinde ortak kullanım ve öğretim alanları birbirini dik açılarla
kesen iki bant oluşturur. Bu bantlardan biri aracılığı ile kent ile bağlantı kurulabilir.
Yoğunluk yüksek olup, bu model için önerilen öğrenci kapasitesi 10.000- 12.000
arasıdır. Bu sistemde ortak kullanımlar bantların kesişim noktasında merkezi olarak
bulunurlar ve bu noktadan dışa doğru büyüme gösterirler. Akademik alanların mikro
büyümesi ana bantlar boyunca gerçekleşir. Diğer birimlerdeki gelişme ise bantlar
arasındaki boş alanlarda ve banttın devamında ortak kullanımlarla birlikte devam
ederek sağlanır. Yerleşke tasarımının tamamlanması uzun süreç alabilir. Bu tip
84
yerleşim modellerinde önceliğin ortak kullanım alanlarına verilmesi, maliyeti yüksek
olmasına neden olur. Ayrıca ortak kullanım alanlarının kapasitesi altında ve amaç
dışında kullanımına da neden olabilir. Bu yerleşim biçimine Kocaeli Üniversitesi
örnek olarak gösterilebilir (Begeç, 2002).
ġekil 4.17 : Haç tipi yerleşim modeli (Cruciform type) (Erkman,1990)
4.3.2.6.Lineer yerleĢim modeli (Linear type)
Bu yerleşim modelinde; ortak kullanım alanları ve diğer fonksiyonel birimler
doğrusal uzanan bir bant üzerinde yer alırlar. Sistem kent ile bütünlüğünü bu bant
aracılığı ile sağlayabilir. Bu yerleşim modelinde büyüme bandın her iki tarafından da
sağlanabildiği için yoğunluk fazladır. Orta bant ana ulaşım ağı ve yaya ulaşımı için
idealdir. Mikro büyümeler, lineer bant‟a dik olarak gerçekleşirken, makro büyümeler
lineer bant boyunca gelişirler. Sistem sürekli olarak bir doğru üzerinde gelişme
gösterdiğinden birimler arasında kopukluk yaşanmaz. Bu sistem içinde önerilen
öğrenci sayısı 10.000-12.000 arasındadır.
ġekil 4.18: Lineer yerleşim modeli (Linear type)
85
86
5. KENT PLANLAMASI VE YERLEġKE PLANLAMASI ARASINDAKĠ
ĠLĠġKĠ
Yerleşke ve kent ilişkisinden, beklentilerden bahsedilerek, birbirlerine göre
durumlarındaki farklılıkların etkileri çözümlenmeye çalışıldı. Sorgulanması gereken
bir soru, içindeki koşulları, fırsatları, tehditleri ve problemlerini belirlemeye çalışılan
bu ilişkinin iki tarafı kendi içlerinde nasıl işlerler, aralarındaki benzerlikler ve
farklılıklar nelerdir. Her ikisinin de işlevleri incelendiğinde ilk olarak karşılaşılan
veri yerleşkeyi tasarlarken küçük ölçekte bir kent tasarlanması gerektiğidir. Kentin
ana fonksiyonlarının hepsinin yerleşke içerisinde de belirli şemalar göz önünde
bulundurularak planlanlandığı görülebilir. İşlevsel benzerliklerin farkındalığından
sonra, bu işlevleri belki aynı şekilde de planlasalar, ölçek farkı ve hizmet ettiği grup
ve amaçlar doğrultusunda farklılıklar gözetilmektedir. İşte bu farklılıklar sonucunda
kent ile yerleşke arasındaki ilişkinin sınırları ve birbirleriyle olan etkileşimi
belirlenir. Kent ve yerleşkeler planlama açısından, işlevsel açıdan, büyüklük ktireleri
açısından birbirlerine benzemektedir. Karakaş‟a göre geçmişteki kent boyutları
yaklaşık 800m. çapındaki bir daire içine oturtulan kentler, yaya olarak dolaşan
insanlara optimum hizmetler verebilmektedir. İnsanlar bu mesafe içinde yorulmadan
yürüyebilmekte ve grek çevresindeki diğer insanlara ve gerekse kentin yapı, meydan
vb. gibi öğeleriyle olumlu ilişkiler kurabilmektedir. Yerleşkelerde de aynı durum söz
konusudur. Birimler arası erişilebilirlik önemli bir özelliktir. Yaya ölçeğindeki bu
yerleşkelerde disiplinlerarası ilişkiler de toplumsal ilişkiler de daha yoğun
olmaktadır.
5.1 Kentin ĠĢlevleri- ġeması-Dokusu
5.1.1 Kent planlamasında dikkate alınacak hususlar
1. Kentsel bir yapı-mekan nasıl bir araya getirilir ve onun parçaları birbirleriyle nasıl
ilişkilendirilir sorusuna şu şekilde bir cevap verilmiştir. Buna göre kentsel yapıda
konsantre, parçalı ve çoklu olmak üzere üç farklı model ortaya konmuştur. Bu
modeller şu şekilde ifade edilebilir:
87
a.Concentric Zone Model
ġekil 5.1 : Concentric Zone Model, 1923 , E. W. Burgess
b.Sector Model
ġekil 5.2 : Sector Model, 1939, Homer Hoyt
c.Multiple Nuclei Model
ġekil 5.3 : Multiple Nuclei Model, 1945, C.D. Harris and E.L. Ullman
2. Kentsel tipoloji, yoğunluk ve sürdürülebilirlik- kullanım yoğunluğu, kaynakların
tüketimi ve toplulukların korunmasıyla ilgili mekansal tipler ve morfolojiler
3.Ulaşılabilirlik- biryerden bir yere hareket ederken kolay ve güvenli seçenekleri
sunmak
4.Okunabilirlik ve yön bulma-insanlara yönlerini bulması için yardım eder ve bir
mekanın nasıl çalıştığının anlaşılması
ġekil 5.4 : The Image of the City, Lynch, Kevin 1960
5.Kamusal aktiviteyi sağlamak için mekanlar tasarlama
6.Fonksiyon ve uyum-çeşitli kullanımları desteklemek için mekanlara şekil vermek
7.Çağdaş karma kullanımlar-aktiviteleri kendi arlarında yapısal etkileşime izin
verecek şekilde yerleştirmek
88
8.Karakter ve anlam-bir mekanın diğeriyle olan farklarının farkına varmak
5.1.2.Kentin kıstaslarının belirlenmesi
Kent planında aşağıdaki temel öğelere birbirleriyle ilişkili olarak yer verilir:
1. Önerilen „Arazi kullanma biçimleri‟( Sanayi, tarım, ticaret, konut)nin yeri ve
niteliği
2.Kültür ve eğlence yaşamı için gerekli alanlar
3.Ulaşıma ayrılacak alanlar
4.Kamu hizmetlerine ayrılmış yapılar
5.Kimi yerel kamu hizmetlerine ayrılmış yerler
6.Gecekondu önleme ve temizleme bölgeleri, denetim parselasyon alanları
7.Trafik sıkışıklığının giderilmesi, uzun vadeli imar incelemeleri
8.Bu saptamalar yapıldığında kente makroform verilmiş olur ve bu tasarımlar
sonucunda kent biçimleri ortaya çıkar.
5.1.3.Kent Ģemaları:
1.Dispersed sheet: dağınık ve yaygın kentler(Metropolis)
2. Nucleated form: çeşitli merkezler çevresinde toplanmış küçük yerleşimlerden
oluşan kentler
3.Star system:yıldız biçiminde veya bir elin parmakları gibi bir merkezden çıkan
ulaşım damarlarına koşut yerleşmelerinoluşturduğu kentler.
4.Belli kent işlevlerine ayrılmış içiçe dairelerin, belli bir özeğin üzerinde
yoğunlaşmasıyla oluşmuş kent.
5.Linear form:toprak yetersizliği ve topografik koşullar nedeniyle, kıyılarda doğrsal
olarak gelişmesi zorunlu kentlerdir.
Kent aşağıdaki kriterlere göre incelenebilir:
1.Nüfus ölçütlerine göre: kentlerde bulunan yerleşme tanımlarına baktığımızda farklı
ölçütler var olmakla birlikte ülkemizde 2000 kişiden sonra kentsel özelliklerin ortaya
çıktığı öngörülmektedir.
89
2.Yoğunluk ölçütlerine göre: Genel olarak yoğun yerleşmeler kent, dağınık olan
yerleşmeler de kır olarak tanımlanmaktadır.
3.İşlevsel ölçütlerine göre: Bir kentin başlıca 4 ana işlevi vardır.
a.Barınma işlevi
b.Çalışma işlevi
c.Rekreasyon işlevi
d.Ulaşım işlevi
4.Büyüklük ölçütlerine göre
Kentlerin optimum büyüklüklerinin ne olacağının saptanması konusunda ekonomik,
toplumsal, kültürel, fiziksel çevre, sağlık, güvenlik, eğitim, haberleşme, eğlence gibi
çeşitli etkenler açısından incelendiğinde belirli sınırlarının olması ve belirli
büyüklüğü aştığı takdirde dengenin bozulacağını saptamışlardır. Kentle ilgili tüm bu
verilere bakıldığında görülür ki yerleşke oluşumununda bir farkı yoktur, her ikisinin
de aşamaları aynıdır. Tek fark amaç ve ölçektir.
5.2 YerleĢkenin ĠĢlevleri - ġeması - Dokusu
Kentlerin dışında ve çeperlerinde kurulan üniversitelerin, kentlerin nüfus, yoğunluk,
işlevler ve büyüklük ölçütleri açısından incelemek bizi daha doğru bir yargıya
ulaştıracaktır. Üniversite kenti kavramını anlamaya çalışabileceğiz.
Yerleşkelerinde 4 ana işlevinin kentle aynı olduğundan daha öncede bahsedilmiştir.
5.2.1 YerleĢkelerin iĢlevleri
 Çalışma işlevi, üniversitenin çalışma işlevinin kapsamında eğitim, öğretim,
araştırma ve yönetim bulunmaktadır. Mekansal olarak çalışma işlevinin karşılığına
bakıldığında
ise
akademik
mekanlar,
derslikler,
laboratuvarlar,
amfiler,
kütüphaneler, bilgi işlem merkezleri sayılabilir.
 Barınma işlevi, kente gelen, üniversitenin varlığıyla orada bulunan yeni bir kitle,
nüfus bulunmaktadır ve öğrenciler ülkenin heryerinden gelebilmektedir, akademik ve
idari personel içinde aynı durum söz konusudur ve aynı zamanda eğer üniversite kent
dışında kurulduysa, kent merkeziyle de olan mesafesinin ve ulaşım sorunlarının
çözülüp çözülemediğine göre, kimi zaman yerleşke etrafında barınma ihtiyacını
90
karşılamak amacıyla başlayan yeni bir kentsel doku ortaya çıkabiliyor, yeni bir
yerleşim alanı ihtiyaçtan doğarak meydana geliyor.
 Rekreasyon işlevi, yerleşkelerin rekraeasyon işlevleri, kentlerinkinden farklı
sayılmaz. Rekreasyon işlevlerinin içerisine, spor tesisleri, kültürel tesisler, açık ve
yeşil alan düzenlemeleri
girebilir. Kimi zaman bu mekanlar kenti ve öğrenci
tarafından ortak olarak kullanılabilirken, kimi zaman da keskin bir ayrım söz
konusudur.
 Ulaşım işlevi, ulaşım işlevini gerçekleştirecek olan üç temel
ulaşım
ihtiyacı
vardır. Bunlar yerleşkedeki barınma, rekreasyon ve akademik alanları birbirine
bağlayacak olan motorlu ulaşım yolları ile yaya ulaşım yolları ve bunlara gelmeden
önce ise üçüncü olarak kenti yerleşkeye getiren ana yoldur. Ulaşım sisteminin nasıl
çözüldüğü, yerleşke tasarımında, kentle olan bağlantıda, öğrenciyle olan ve mekansal
ilişkide çok önemli bir göreve sahiptir. Bu işlevlerin bir araya gelerek yerleşke
mekanının ortaya çıkmasıda kendi içerisinde bir strateji taşımaktadır. Bu işlevlerin
kendi aralarındaki ve birbirleriyle olan ilişkileri alanın fiziksel özelliklerini belirler.
Karakaş 1999 yılında yaptığı çalışmada bölgeleme kavramına değinmiştir.
Bölgeleme kavramının ilk örneğini Tony Garnier‟in Endüstri Kenti projesinde
görmekteyiz. Bu projede kentin temel işlevleri birbirinden farklı bölgelerde
toplanmıştır.garnier bu projesinde kentin farklı işlevleri
arasında net bir ayırım
yaparak kenti çalışma, konut, dinlenme-eğlenme ve ulaşım gibi bölgelere ayırmıştır.
Endüstri bölgesi yeşil bir kuşakla konut bölgelerinden ayrılmış olup hiçbir bölge
diğerini rahatsız etmeden gelişmeye açık olarak planlamıştır. Atina anlaşmasına göre
kentin işlevleri çalışma, barınma, rekreasyon ve ulaşım olarak dört ana grupta
toplanır ve kent bu bölgelerden oluşur (Kortan,1981; Karakaş,1999).
5.2.2 YerleĢkelerin Ģeması
Üniversite yerleşkelerini de akademik bölge, ortak kullanım bölgesi, barınma
bölgeleri ve ulaşım bölgesi olmak üzere dört ana bölge altında toplamak mümkündür
(Karaaslan,1979). Karakaş‟ın çalışmasına göre yerleşkeler; Yerleşkenin üç bölgede
ele alınması, Yerleşkenin iki bölgede ele alınması, Yerleşkenin tek bölgede ele
alınması olarak üç şekilde ele alınabilir.
1. Yerleşkenin üç bölgede ele alınması
91
a. Konsantrik yerleşim modeli: Ortak kullanımlar bölgesi, akademik ve barınma
bölgeleri
arasında
merkezi
bir
biçimde
yer
alırsa
konsantrik
yerleşme
gerçekleşmektedir. Ortak kullanımlar bölgesi merkezi konumu sebebiyle diğer
kullanımlar tarafından etkin kullanılsa dahi, bu merkezin büyüme olanağı
sınırlıdır.(Karakaş,1999)
ġekil 5.5: Konsantrik yerleşim modeli(Karakaş,1999)
b. Linear yerleşim modeli: Bu yerleşim biçiminde ortada ortak kullanımların bölgesi
olmak üzere bölgeler birbirine paralel olarak çizgisel bir biçimde yer alırlar.
Konsantrik yerleşmenin statik yapısının tersine dinamik bir yapıya sahip olan bu
yerleşimde bölgelerin kendi içlerinde ulaşım mesafeleri artmaktadır. Çok büyük
olmayan yerleşkelerde yaya ölçeği dikkate alındığında başlarılı sonuçlar ortaya
çıkmaktadır (Karakaş,1999).
ġekil 5.6: Linear yerleşim modeli(Karakaş,1999)
92
c. Linear-konsantrik yerleşim modeli: Linear- konsantrik yerleşim biçimi ortak
kullanımların iki akademik bölge arasında linear olarak, barınma bölgesinin de ortak
kullanımlara kolay ulaşılabilecek bir konumda yerleşmesiyle oluşur (Karakaş,1999).
ġekil 5.7: Linear-konsantrik yerleşim modeli (Karakaş,1999)
2. Yerleşkenin iki bölgede ele alınması
Yerleşkenin iki bölgede ele alınması durumu, barınma işlevinin ortak kullanımlar
bölgesinde çözüldüğü yerleşke planlarında geçerli olmuştur. Yerleşke akademik ve
sosyal alanlar olarak ele alınmaktadır.
ġekil 5.8: Yerleşkenin iki bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş,1999)
3.Yerleşkenin tek bölgede ele alınması:
Bu yerleşim sisteminde tüm üniversite tek bir yapı sistemi olarak ele alınmaktadır ve
maksimum iletişim olanağı sağlamaktadır. Ortak kullanımların merkezileşmesi
yerine sistem içinde homojen dağılımı üniversitenin geceleri terkedilmeyip içinde
yaşanan, hayat dolu ışıklı bir kent görünümünde olmasını sağlar. Bu tür yerleşmeler
93
linear olarak düzenlendiklerinde daha dinamik bir planlama ortaya çıkmaktadır
(Karaaslan,1979;Kortan,1981;Karakaş,1999).
ġekil 5.9: Yerleşkenin tek bölgede ele alındığı yerleşim modeli (Karakaş,1999)
5.2.3 YerleĢke doku kavramı
Kentin işlevlerinin bir araya gelişi, büyüklüğü, kullanım alanları, nüfus ölçütleri,
kentsel kimliği sayesinde bir dokusunun ortaya çıkmaktadır. Yerleşkelerde, aynı
işlevleri içinde barındıran sadece ölçek olarak kentten farklılılaşan mekanlar olarak
herbiri kendi kıstaslarına göre farklı bir dokuya sahip olmaktadır. Bir yerleşke
planına baktığımızda ilk olarak dikkat çekecek olan husus işlevlerin biraraya geliş
sistemleriyle belirlenen bir doku kavramının var olduğudur. Doku kavramının
bulunması o yerleşkenin kimliğini oluşturabilecek bir güçtedir. Yerleşkenin büyüme
durumlarına da bir standart getirmektedir. Üniversite yerleşkesini oluşturan bu işlev
alanlarının
mekansal
düzenlemelerinde
üç
türlü
yaklaşım
söz
konusudur
(Karaaslan,1979).
1.Kullanışların birbirinden bağımsız olarak ele alındığı yerleşke dokusu: Her
fonksiyon bağımsız bir yapı olarak biçimlenmesinin sonucunda yerleşke içerisindeki
birimler birbirinden bağımsız yapılar olarak bulunur. Böyle bir doku kavramı mimari
ve kentsel dil bakımından eksik olarak görülebilir. Aynı zamanda yapım sürecini
uzatmaktadır. Bu sorunların görülmesiyle zaman içerisinde bir çözüm olarak
standardizasyon ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.
2.Farklı bölgeler için farklı dokuların oluşturulduğu yerleşke düzenlemesi:
Yerleşkeyi oluşturan işlev alanlarının meydana getirdiği akademik, ortak kullanımlar
ve barınma bölgeleri ayrı ayrı doku oluştururlar.
3.Yerleşkede tek bir dokunun hakim olduğu mekansal düzenleme: Yerleşkenin tüm
işlev alanlarının, tek bir bölgede tek bir doku oluşturarak tasarlanmasıdır.
94
6. YERLEġKE TĠPLERĠ
Tasarımda sürdürülebilirlik ve master planda mimari ve finansal stratejilerin
belirlenmesi basarılı bir projenin olmazsa olmazıdır (Hoeger ve Christiaanse, 2007).
Bu üç koşulun yerine getirildiği bir proje Schmitt‟e (2007) göre, birkaç jenerasyona
hitap edebilecek nitelikte olacaktır. Bunun yanında toplum ve endüstrinin desteği ile
de araştırmada ve eğitimde yükselerek yeni bir yaklaşım oluşturan yüksek
standartlara sahip bir yerleşke tasarımı oluşacaktır (Hoeger ve Christiaanse, 2007).
Schimitt‟in planlama yaklaşımı sonucu oluşabilecek yerleşke tiplemesine paralel
nitelikte olduğu düşünülen, Christiaanse‟nin geleceğe yönelik yerleşke tiplerinin
özelliklerini, Gin (2007) şu sekilde aktarmaktadır; “Hem kamusal alanda hem özel
alanda, dönüşüme uğrayan tek işlevli üniversite merkezleri yerine, hareketli ve
sürdürülebilir kentsel alanlar oluşturan yeni yerleşke tasarımları yaratmak önemlidir.
Bu bağlamda da dünyanın çok yerinden örneklerin incelenmesi ve yerleşke
tasarımının güncel eğilimlerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Yerleşke tasarımının
gitgide önem kazandığı bir dünyada, akademik ortamın yanı sıra, kültürel, politik,
sosyal ve ticari bileşenleri de tatmin edebilen uzun soluklu ve efektif bir yerleşke
tasarım stratejisi oluşturabilmek, geleceğe yönelik yerleşke tasarımı için gereken
koşullardır. Mimarinin artık tasarımın yanı sıra, birçok sosyo-ekonomik girdiyi de
içinde barındırdığı günümüzde, bir yerleşke tasarlarken, mimarın sorumluluğu
yalnızca iyi bir mekan yaratmak değil, aynı zamanda ileri görüşlü bir strateji
oluşturup, farklı bileşenler arasında iletişim kurabilmektir. Yerleşke yapılarının gerek
kendi içinde, gerekse kentle ilişkisinde varoluşunun meşruluğu ve sürdürülebilirliği
açısından bu yaklaşım kaçınılmazdır.” Yerleşke yapıları, planlama tiplerine, kent
içindeki konumlarına göre gruplandırılı. Tüm bu gruplamalar sonucunda her
yerleşkenin bir kimliği, nedeni olduğunu görürüz. Bu nedenlerin bir farklı
koşulundan daha bahsetmek gerekmektedir. Yerleşkenin
neye, kime, nasıl
bir
hizmet verdiği konusunda da bir gruplama yapmak mümkündür.
1.Şehir içinde konumlanan yerleşkeler (Inner city campus): Şehrin merkezinde,
kentsel doku içerisinde, o kentin kalbi olmayı hedeflemiş ve tarihini üzerinde taşıyan
yerleşke tipidir.
95
2.Yeşil alanlara yayılmış yerleşkeler (Green-field campus): Geniş yeşil alanlara
yayılmış, kent içerisnde dahi olsa doğa ile buluşmayı hedefleyen yerleşke tipidir.
3.Yüksek teknolojili yerleşkeler (High-tech campus): Kuruluş amaçları, eğitimdeki
hedefleri,
seçenekleri
günün
heranını
takip
eden,
teknolojiyle
donanmış,
kullanıcısını, öğrencisine bu fırsatı sunmayı hedefleyen yerleşke tipidir.
4.Kurumsal yerleşkeler (Corporate campus): Kurumsal yerleşkeler diğerlerinden
biraz daha farklıdır. Kurumsal yerleşkelerin farklılığı hizmet ettikleri kullanıcı
kitlesinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Kurumsal yerleşkeler, hep
bahsettiğimiz gibi eğitim odaklı yerleşkeler değillerdir. Şirketlerin çalışanlarına
yarattıkları mekandır.
Bu yerleşke tiplerine göre, şehir içi yerleşkeler, yeşil alanlara yayılmış yerleşkeler
ve yüksek teknolojiyi esas alarak kurulan üniversite yerleşkeler ortaya konmuştur ve
herbirinin kuruluş süreçleri, dünya üzerindeki konumları ve özellikle ulaşım odakları
kapsamında tartışmaya açık olan arklı boyutlarda çözüm önerileri getirmeye çalışmış
olan ve öte yandan fonksiyonlar kapsamında da bir araştırma içinde olan, gereklerini
en iyi şekilde yerine getiren üniversiteler, konum, program, morfoloji ve gelişim
açısından incelenmektedir.
6.1 ġehir Ġçinde Konumlanan YerleĢkeler (Inner City Campus)
6.1.1 Cambridge Üniversitesi
Konum: İngiltere‟deki en eski üniversitelerden biridir. 13.yy başlarında bilim
adamları önce buradaki resmi törenler için kiliseleri ve öğretim için özel konutları
kullanarak yerleştiler. 14.yy sonlarına doğru üniversite kendisi arazi elde etmeye
başladı ve özel fonlu kolejler öğrencilere ödenebilir konaklama sağlamak için bunun
yakınında gelişti. Üniversite ve şehir 16.yy da daha yeni olarak yayıldı, daha büyük
kolejler kuruldu ve ticaret adamları zengin öğrencilerden
sağladığı fırsatlar
tarafından buralara çekildi. Sonra ise, şimdi olduğu gibi üniversite gelişim için bir
katalizördü. 1950‟den beri batı Cambridge‟ de 9 yeni kolej kuruldu ve bir çok yeni
üniversite yapısı inşa edildi. Cambridge iki uluslararası havaalanı tarafından hizmet
görür: Stansted (40dk uzaklık), Luton (1 saat uzaklık). Londra trenle 50 dk
uzaklıkta ve bu yüzden Londra havaalanıda mantıklı bir mesafededir.
96
ġekil 6.1: Cambridge üniversitesi kent içindeki konumu (Campus and the
City,2009)
ġekil 6.2: Cambridge üniversitesi yerleşke planı (Campus and the City,2009)
Gelişme: Dünyadaki en prestijli üniversitelerden biridir ve birçok Nobel ödülü
kazanılmıştır.
Üniversite Cambridge‟ de ve etrafında yüksek teknolojininin
gelişmesiyle yakından bağlantılıdır. İlk ek okul Harace Darwin tarafından, 1881‟ de
kuruldu. Bugün Cambridge ana fen parklarını aynı zamanda Babraham Bıoıncubator,
Cambrıdge Research Park, C.Scıence Park, Chesterford Research Park , Granta Park,
Melbourn Scıence Park, St.John‟s Innovatıon Centre. Cambridge yüksek yaşam
kalitesinden olumlu yönde etkilendi; buna rağmen fiziksel altyapı eksikliği ve yüksek
ücretli konut ana sorunlar olarak ortadadır.
Program: Ana fonksiyonlar merkezi departmanlar ve 31 kolej arasında bölünmüştür.
Departmanlar genelde araştırma içindir ve öğrenciler için merkezi derslikler
97
sağlarlar, öte yandan kolejler mezun, lisans, lisansüstü ve doktora öğrencilerinin ve
işçilerin refahından sorumludurlar.
Morfoloji: Cambridge merkezi dikkat çekecek derecede tarihi binalarla sarılmış
ortaçağ caddelerinden oluşan yoğun bir ağa sahiptir. Üniversite şehir merkezinin
büyük bir kısmına sahiptir ve karma kullanımlı binalar ortaktır. Kolejler kendileri
merkezi kortlar ve geniş bahçeler etrafında binalar kompleksi olarak tipik bir şekilde
dizilirler. Üniversitenin etrafındaki Cambridge kümenin gelişimi, daha iyi planlama
insiyatifleri olmaksızın rastgele, bölgenin gelişiminin altyapı eksikliğinden kaynaklı
olarak büyümenin engellendiği durumlara sürükleyerek oluştu. Entellektüel önde
gelenlere ve birlikte çalışma içeriğine yakınlık ön planda duruyordu. Birçok alan
Cambridge üniversite kolejlerinin yan kuruluşlarıdır.
Kent: İngilterenin batısında tarım, balıkçılık, yün ve deri eşya endüstrisinin ilk
merkezi olan Cambridgeshir‟ın merkezi Cambridge‟dir. Nüfusu 117.000 civarındadır
ve Londra‟nın 80 km kuzeydoğusunda endüstriyel West Midland ve East Cost
limanları arasında önemli bir konuma sahip
River Cam etrafında yerleşir.
Cambridge üniversitesi bölgeyi atadan kalma öğrenimden daha iyi bir eğitim
enstitüsüne ve uluslararası prestijin bilgi temelli iş merkezine dönüştürmede merkezi
bir rol üstlendi.
6.1.2 Ġstanbul Bilgi Üniversitesi
Konum: Bilgi üniversitesi İstanbul‟un Avrupa yakasında 3 yerleşkeye yayılır. Bu üç
yerleşkede akademik toplumun şehrin sosyal ve kültürel aktivitelerine kolay ulaşım
ve bağlantı sağlarken daha eski, merkezdeki, kentin az gelişmiş bölgelerindeki ve
üniversitenin büyümesi için endüstriyel alanlarda kurulur. Dolapdere yerleşkesi
ünlü alışveriş alanı, turist ve boş vakitlerin değerlendirilmesi için iyi bir yer olan
taksime yakınlığından faydalanırken, Kuştepe yerleşkesi, daha önceden küçük bir
köy olan ve sanat galerileri,
gece kulüpleri, kafeler, barlar ve restoranlar için
yenilenen Ortaköy‟ün çok kültürlü yakın çevresinde yerleşmiştir. Yeni santral
kampüsü, İstanbul‟un fakir bölgesi olan Alibey köyde,
Haliç yarımadada
konumlanmıştır.
Gelişme: 1996‟da, eskiye oranla az gelişmiş türk yükseköğrenim sistemine yeni bir
bakış açısı getirmek maksadıyla kar amacı gütmeyen ve özel bir enstitü olarak
kurulmuştur. Başlangıçtan itibaren Bilgi İstanbul‟ un dışında bir büyük yerleşke
98
yerine birkaç daha küçük şehir içi yerleşkesinden oluşmayı amaçlamıştı. Çevredeki
kent bölgelerinde sosyo ekonomik etkiler yaratırken, şehrin avantajlarından
yararlanabilen özel kümeler ağı oluşturma amacı ortadaydı. Bilgi bu hizmeti,
yerleşkelerinin yerleştiği alanların entegre olmuş bir parçası gibi görür ve yerel
toplum gelişimi için çeşitli fırsatlar sağlamaya söz verir. Örneğin Santral, alanı
tekrardan canlandırarak çevredeki mahallelerle doğrudan alışverişi destekleyerek terk
edilmiş endüstriyel bir alandan gelişen akademik ve kültürel bir parka
dönüştürülmüştür. Yerleşkelerini tarihi veya yarı tarihi kentsel içerikte yerleştirerek,
üniversite daha sürdürülebilir üniversite merkezlerini ve daha ilham verici iş
çevresini yaratıyor .
ġekil 6.3: İstanbul Bilgi üniversitesi Kent içindeki konumu (Campus&City,2009)
ġekil 6.4: İstanbul Bilgi üniversitesin yerleşke planı (Campus and the City,2009)
Program: Bilgi yerleşkeleri fakülte, kütüphaneler, yurtlar ve ders dışı hizmetlerini
kapsar. Kuştepe kapalı bir spor salonuna sahiptir. Dolapdere yarı olimpik kapalı
yüzme havuzuna, basket sahasına, fitness salonuna ve dans salonuna sahiptir. Öteki
yanda Santral yerleşkesi
kültürel üretim ve sanata daha fazla yönelmiştir. Bu
yerleşkenin açılmasıyla, Bilgi genç sanatçılara yardım etmek için bir yol buldu ve
99
onlara uluslararası sanat sahnesinde kendilerini tamamlama şansı verdi. Var olan
yetkisi alınmış elektrik istasyonu hapsi halka açık olacak olan şehir kütüphanesine,
enerji müzesi ve Türkiye‟nin ilk güncel sanatlar müzesine dönüştürüldü. Ek olarak,
birçok yeni okul yapısı eklendi ve var olan yapılar üniversite, kafeler, sanat galerileri
ve sanatçıların rezidanslarının yönetim fonksiyonlarına ev sahipliği yapması için
dönüştürüldü.
Morfoloji: Bilgi yerleşkeleri büyük yapı gruplarından ve yeni yapılarla restore
edilmiş endüstri yapılarının karışımından oluşur. Bu büyük ölçekli gruplar daha
küçük ve daha yoğun mahalle yapılarıyla sarılıdırlar. Bu zıtlığın sonucunda, bilgi
yerleşkeleri çevreleriyle bir yerleşim bölgesi meydana getirirler. Türkiye‟ de ortak
olduğu gibi, üniversite yerleşkeleri kamuya açık değildir. Buna rağmen, Bilgi‟ nin
amacı öğrencilerin İstanbuldaki ve çevredeki mahallelerin kentsel gelişimini de
canlandırarak kent yaşamına aktif olarak katılımını sağlamaktır.
6.1.3 Technical University of Catalonia, Barcelona
Konum: 8 ayrı yerleşkeden oluşan bölgesel bir üniversitedir. 3 tanesi Barcelona‟da
yerleşmiştir ve diğerleri çevredeki şehirlerdedir: Castelldefels, Manresa, Terassa,
Vilanova
ile Geltru ve Scan cugat del valles .Bu geniş bölgesel uygulama
Catalonia‟nın sosyal ve akademik dokusuyla ilişkiyi kolaylaştırır ve bölgenin dengeli
ve sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunur. Örneğin Castelldefels ve Manresa
yerleşkelerinde, üniversite özel şirketler ve ekonomik gelişme ve teknolojik
yenilikleri beslemek amacı taşıyan ileri teknoloji parklarındaki araştırma merkezleri
ile çalışır. Barcelona‟daki şehrin güney batısında yerleşmiş olan iki ana yerleşke
kuzey ve güney yerleşkeleridir.
Gelişme: 1971‟de kurulan yükseköğrenim ve araştırma enstitüsüdür. Varolan ve
sonradan kurulan teknik okulları ve Barcelona‟da ki araştırma enstitülerini ve
çevreleyen şehirlerin sonradan bir araya getirilmesiyle, sabit yayılma sürecine girdi.
Ulusal ve uluslararası düzeyde üniversite mimari, bilim ve teknoloji
alanında
enstitüyü yürütüyor.
Program: İspanya ve dünyanın kalan yerleri için teknolojik gelişme alanında bir
referans noktası olan
Kuzey yerleşkede telekomünikasyon, bilgi teknolojisi
öğrencileri, araştırma görevlilerini ve araştırma merkezlerini bir araya getirir. Bu
yerleşke aynı zamanda kütüphane, spor merkezi, 5000 m2 lik alişveriş alanı, birçok
100
öğreci üyesiyle öğrenci birliği ve bazı öğrenci konutlarına ev sahipliği yapar.
Üniversite ve yaşam boyunca eğitim ve profesyonel eğitime adanmış olan UPC
kurumu ile yakın ilişkiler kuran bir çok işin merkezi olarak hizmet veren Nexus
yapısını Kuzey yerleşkede bulabilirsiniz. Güney
endüstri mühendisliğini
yerleşke
mimarlık okulunu,
matematik&istatistik fakültelerini içerir ve Barcelona
teknoloji parkıyla mekanı paylaşır. Her iki yerleşkede Barcelona‟nın konut
bölgesinde konumlanır ve bu nedenle sivil tesisleri kamuya açıktır.
Morfoloji: Avinguda diagonal‟ inin iki farklı tarafında Kuzey ve Güney yerleşkeleri
yerleşir. Bu diagonal iyi kamu ulaşımı sağlar. Kuzey yerleşke çevredeki konut
bölgesiyle entegre olan bir yapıya sahiptir. Güney yerleşke ise daha büyük
binalardan oluşur ve spor donatıları tarafından çevrelenir. Her iki yerleşkede
binalarla ve var olan altyapıyla çevrelendikçe, yenileme sadece yerleşke sınırları
içinde mümkün olabilir. Bu
nedenle, üniversitenin gelişimi onun sadece uydu
yerleşkelerinde gerçekleşebilir.
6.1.4 University of Karlsruhe
Konum: Kalenin batısında ve şehir parkının yakınında yerleşmiştir. Şehir içi
yerleşkesi şehirle entegre olmuştur. Karlsruhe‟nin kentsel çevresi kampusün
derinliklerine ulaşır. Şehirle arasında hiçbir sınır bulunmamaktadır. Karlsruhe çok iyi
bir toplu ulaşım sistemine sahiptir. Bu bölgesel raylı sistem Stadtbahn Karlsruhe,
etraftaki yerleşimleri şehir merkezine hızlı olarak bağlar. Karlsruhe aynı zamanda
yollar tarafından ve demir yollarıoyla ve Frankfurt, Stuttgart ve Basel şehirleriyle
bağlantılı şehir içi ekspresiyle iyi donatılmıştır. Üç hava alanı arasında yerleşmiştir.
Frankfurt(135km)-Stuttgart(80km)-Strasbourg(85km)
ġekil 6.5: Karlsruhe üniversitesinin kent içindeki konumu (Campus and the
City,2009)
101
ġekil 6.6: Karlsruhe üniversitesinin yerleşke planı (Campus and the City,2009)
Gelişme: Karlsruhe üniversitesi 1825‟de politeknik bir okul olarak kuruldu. Paris‟ten
ve diğer Avrupadaki enstitülerden etkilendi. Orjinal yerleşke merkezi market alanını
ve Adenauer Ring‟i bağlayan Kaiserstrabe‟ nin güneyi ve Richard Willstatter ile
sınırlanır. Buna rağmen soğuk savaşın sonu ve askeri güçlerin geri çekilmesi yayılma
için yeni fırsatlar getirdi ve bugün üniversite hızlıca yayılıyor özellikle Adaneur
Ring‟in doğusuna doğru yerleşkenin yayılması ilk defa yirmi
Fasanengarten‟de
yeni
binaların
kurulmasıyla
başladı.
Sermaye
yıl önce
eksikliği
üniversitenin sırasıyla programatik yayılmasını engelliyor ve risk taşıyan bir durum
olarak ise araştırma fonu projelerin yapımına gidiyor.
Program: Üniversite çok çeşitli program sunar, doğal bilimler, mühendislik,
ekonomi, bilgisayar bilimi, insanlık ve sosyoloji, yerleşkenin şehirle entegre olma
durumu sebebiyle yerleşke bölgesinde öğrenci kantininden başka market, restoran
veya başka ticari aktivite bulundurmaz. Yerleşke öğretim, çalışma ve araştırma için
bir mekandır. Tüm üniversite West üniversitesi denilen ilaveden ayrılan yerleşkeye
yerleşir.
Morfoloji: Üniversitenin kent ızgarası, anlaşılması için Avrupa‟nın son ideal şehir
planlarından biri olan şehrin kurulumu için 1715‟teki planı temel alır. Üniversite
yerleşkesi merkezinde bir kaleyle şehrin radyal sokak
sistemiyle şekillendirilen
birçok alandan oluşur. Merkezi konumu ve kentsel içeriğin yoğunluğuna rağmen,
yerleşke bilinçli olarak tipik kent blok gelişimiyle ayrılır. Yapılar, yeşilde park gibi
yerleşimde daha çok veya az seyrek bir biçimde kümelenir. Özellikle ilk yayılmadan
sonra, yerleşke, daha bina içeriğine özgür bir tavır ve ilişki sağlayan bir tavırda
yapıldı. Uzun kütüphane ve fizik yapıları, zamanların modernist mimari dilindeki
102
ölçeği patlatır. Öğrenci merkezine, kafeterya, kütüphane ve anıtsal Ehrenhof‟a bitişik
merkezi forum gibi açık meydanlar ve avlular önemli odak ve yöneliş noktaları
sağlar.
6.2 YeĢil Alanlara YayılmıĢ YerleĢkeler (Green-Field Campus)
6.2.1 University of utrecht-DE uithof
Konum: Yeşil park ve alanların arasında Utrecht‟ in batı eteklerinde yerleşmiştir. Bu
yeşil alan yerleşimi iki yakadan yerleşkeyi sınırlayan ve yerleşke ile şehir arasında
sınır oluşturan altı şeritli bir karayolu mevcuttur. Uithof, otobüs güzergahı ile şehir
merkezi ve tren istasyonuna kolay ulaşım sağlanır. En büyük iki fakülte-sanat ve
insanlık ve hukuk Utrecht‟in merkezindeki eski üniversite yapılarında bulunur.
University College Utrecht‟ in ikinci uydusu, askeri barınakların klasik yerleşkeye
dönüştürülmesi, Uithof ve şehir merkezindeki üniversite ile bir bağlantı olarak
hizmet verir. Tüm Dutch şehirlerine toplu ulaşım ve araç bağlantıları mükemmeldir.
Hava alanı 1 saat uzaklıktadır.
Gelişim: Utrecht üniversitesi
yayılmasına 1958‟de şehir merkezinden
yerleşkesine başladılar. 1988‟de,
Uithof
çoğunlukla planlanmamış gelişme sonucunda,
isole ve uzak konumu, kentsel ve mimari kaliteden yoksunluk ve hepsinden öte
yapılan mekan ve programların düşük yoğunluğuna bağlı olarak alan
popüler
olamadı. Yeni bir kent planı, Office for Metropolitan Architecture ve şefi Art Zaaijer,
var olan peyzajın gerçek kalitesini güçlendirirken; yoğunlaştırma,
yapıları ana fikir olarak kümelendirerek yerleşkenin
program ve
yeniden gelişimini ortaya
koydu.
Program: 7 fakültenin 5‟ i ve yönetimin büyük bir kısmı Uithof‟da konumlanır.
1990‟ dan beri yüksek profesyonel eğitime eklendi. Köşe kümeler farklı enstitüleri
barındırıp, laboratuvar gibi ortak kullanımlı altyapıların gelişimini kolaylaştırırken,
merkezi küme kütüphane, spor alanı, kantin, sınav ve ders salonları, süpermarket ve
yönetim gibi ortak fonksiyonları içerir. Spor donatıları ayrıdır ve bilim parkı ve ilgili
enstitüler de kampusun önemli parçalarıdır.
Morfoloji: Uithof heterojen ve yoğun fakat çok değerli kümelerin düzenlenmesiyle
uzaklığın
tek binalar ve programların isole durumunun üstesinden gelir. Sokak
gridinin modernist ortogonalliği ve yeni kompakt kümelerin Hollandse waterlijn‟in
eğimli ve açık peyzajına zıtlığı yapını karakteristiğiyle korur. Kümeleri ayırmak ve
103
bağlamak Uithof‟a fark edilir bir kimlik verir. Merkezi olarak yerleşmiş olan küme
yerleşkenin kalbi olarak gelişti. Minimal kentsel tasarım kurallarının aksine merkezi
küme Casbah zone olarak adlandırıldı ve çok yoğun kent yapılarıyla karakterize
edildi. Merkez aks verimli kamu ulaşımı, yavaş trafik için yönler, yerleşkenin geri
kalanıyla da entegre olmuş formal peyzaj sağlayarak canlı bir bulvarın içine doğru
gelişiyor.
ġekil 6.7: Utrecht üniversitesi Kent içindeki konumu (Campus and the City,2009)
ġekil 6.8: Utrecht üniversitesinin yerleşke planı (Campus and the City,2009)
6.2.2.Delft University of Technology
Konum: Netherland‟deki en büyük ve en önemli teknik üniversite olan Delft
teknoloji üniversitesinin varlığı sebebiyle Bilim şehri olarak adlandırılır.
Kamu
ulaşımı yerleşkeyi ana tren istasyonuna bağlamasına rağmen, birçok insan tarihi
104
merkezden 10 dakika süren bisiklet yolunu tercih ediyor. Rotterdam ve Hague
arabayla 10 dakika, hava alanı ise 1 saat uzaklıktadır.
ġekil 6.9: Delft Teknoloji Üniversitesinin kent içindeki konumu (Campus and the
City,2009)
ġekil 6.10: Delft Teknoloji Üniversitesi yerleşke planı (Campus and the City,2009)
Gelişim : TU Delft üniversitesi şehrin tarihi merkezinde kuruldu ve 1960‟ dan beri
daha fazla mekana ihtiyacından dolayı, şehrin güneyine bitişik üniversite bölgesine
şehir içinden taşınıyor. Bugün sadece birkaç foksiyon,
genelde yönetim
fonksiyonları merkezde bulunuyor. Yerleşke 3 parçadan oluşuyor: Tu Mıddle, Tu
South, Tu North. Tu South ve middle araştırma ve teknoloji parkı olarak gelişir ve
technopolis olarak adlandırılır. Yerleşkenin adı, teknolojide araştırma ve eğitimin
etkileşimi için katalizor olarak hareket etme amacının göstergesidir.
Program: Technopolis eğitimin çekirdeğini oluşturan üniversite yerleşkesi ve
araştırma ve gelişme kurumları tarafından korunan 120 hektar innovation parkını
entegre eder. Yakın gelecekte avrupanın en önemli bilim parklarından biri olmayı
hedefler. Tu North technopolisi Delft‟ in tarihi merkeziyle bağlayacak. Bu bölge
105
çekici bir konaklama bölgesi olarak gelişecek. Öğrenci yurtları, otel, uluslar arası
öğrenci merkezleri ve fakülte kulubü var olan binalara yerleşecekken yeni binalar
yardımcı fonksiyonlara ev sahipliği yapacaklar.
Morfoloji: 2002 master planının amacı iletişimi arttırmak ve iş birliğini sağlamaktır.
Bunu fakülteleri daha yakın bir şekilde kümeleyerek ve bağlantılar ve fakülteler
arasında farklı buluşma noktaları oluşturarak yaparlar. Üniversite yerleşkesinin kalbi
Strip olacaktır, odiyoryum, merkezi kütüphane ve spor merkezi gibi
fonksiyonlara ev sahipliği yapan ve üniversite
toplayıcı
için katalizör olarak tasarlanır.
Anahtar şekilli merkezi bölge, Strip‟de aynı zamanda fakülte yapılarıda araştırma
şirketleri laboratuarlarla konumlanır.
6.3 Yüksek Teknolojili YerleĢkeler (High-Tech Campus)
6.3.1 Garching Research Campus
Konum: Garching araştırma yerleşkeü Munich‟in eteklerinde yerleşmiştir. Munich
teknik üniversitesinin odak noktası ve uluslararası ünün araştırma kurulumu olarak,
ileri teknoloji sektöründeki kurumlara ana bölgesel avantajlar sunar. Yeni havaalanı
ve Munich şehir merkezinin arasındaki yerleşkeü n konumu sebebiyle, yerleşke
metropolitan ulaşım ağıyla iyi bir şekilde entegre olmuştur.
ġekil 6.11: Garching arşt. üniversitesinin Kent içindeki konumu (Campus and the
City,2009)
Gelişme : Yerleşke 1957‟de ilk Alman araştırma reaktörünün „The Atomic Egg of
the TUM‟un kurulmasıyla ortaya çıktı. Garching teknoloji parkının kurulması
kurumların yeniden geliştirilmesi ve ileri teknoloji kurumlarının kurulması için çok
daha çekici bir alan oldu. Aynı zamanda 2005‟de, ilk entegre servis konseptiyle
106
kapsamlı bir şekilde tasarlanmış iş yerleşkesi, ofisler, sergi alanlarına sahip araştırma
yerleşkesinin yanında kuruldu. Eğlence donatıları, kompakt alışveriş merkezi ve
çeşitli restoranlarda planlandı. Bunlar var olan ticari ve bilim bölgelerinin değerini
arttıracaktı.
Program: TUM‟ un donatıları yerleşkenin
en büyük bölümünü oluşturur.
Yerleşkenin kendisi tek fonksiyonlu, ek hiçbir donatı önermeyen veya kantin, kafe
ve bir çocuk parkından başka herhangi bir alan önermeyen bir yerleşkedir. TUM
yakın gelecekte yerleşkede öğrenci rezidansları inşa etmeyi planlar.
Morfoloji: Bileşen; kendine yeten bir yapıyla yeşil çayırla yerleşen tipik bir yeşil
alan (greenfield) yerleşkesidir. Yerleşke hala büyümesine rağmen, Garching
kasabasının diğer alanlarıyla entegre olması için bir plan yoktur. Birkaç kamusal
aktivitenin düzenlendiği merkezi yerleşimli Bolzmannstrabe, eski araştırma
merkezinin etrafındaki eski, küçük ölçek kümelerle doğudan; daha yeni büyük ölçek
yapılarla batıdan olarak yerleşkeyi ikiye ayırır. Yeni yer altı istasyonunun yapımı
yerleşke merkezini araştırma enstitüleriyle daha iyi bağlantılı olması için tekrar
tasarlanması amacıyla harekete geçirdi.
Garching: Garching 15000 nüfuslu Munich‟in kuzeyinde yerleşen bir üniversite
kasabasıdır. Yerleşke ve kasaba Munich‟teki çok merkezli bir şekilde organize olmuş
araştırma merkezlerinin arasında
ana bir yerleşim oluşturur. Munich bölgesi,
Almanyadaki en önemli iş, ulaşım ve kültürel merkezlerden biridir ve yüksek kaliteli
yaşamı ve büyük iş potansiyeli ile bilinir.
6.3.2.Stanford Research Park, Palo Alto
Konum: San fransico‟ nun 32 mil güneyinde bulunan Palo Alto‟da kurulan bir
teknoloji parkıdır. Park Stanford üniversitesine yakınlığı ve bağlantılarından
faydalanır ve yakın kurumlar araştırma projelerini de kapsar ve alanın yakınında
yaşayan çok yetenekli mezunları kullanır. Alan iki ana karayoluna ve parkın
kuzeyindeki tren istasyonuyla bağlanır. Aynı zamanda San Francisco‟daki üç ana
uluslararası havaalanı ve birkaç küçük yerel havaalanıyla dünyaya bağlanır.
Gelişme: Orijinal olarak Stanford endüstri parkı olarak bilinen, Stanford araştırma
parkı dünyanın ilk ve en büyük teknoloji parkı odaklı ofis parkı olduğunu iddia
eder.kurulduğu zaman, üniversitenin sahip olduğu ilk endüstriyel parktı ve Silicon
Valley‟in yaratılması ve büyümesinde anahtar rol oynadı. Park Stanford u finansal
107
güvensiz gölgesel üniversiteden dünya standartlarında bir araştırma enstitüsü
amacıyla üniversite ve yerel endüstriyi bir araya getirme stratejisini takiben park
kuruldu. Stanford üniversitesi tarafından sahip olunan 3500 hektarlık arazinin
1953‟teki master planı teknoloji parkını, konut ve Stanford alışveriş merkezini
planladı. Bugün, park, elektroniğe, bilgisayar hardware ve software, biyoteknoloji ve
yaşam bilimleri alanlarında çalışan 150 den fazla kuruma ev sahipliği yaptı, diğerleri
finans, hukuk ve yönetimde özelleşir.
ġekil 6.12: Stanford üniversitesinin Kent içindeki konumu (Campus and the
City,2009)
ġekil 6.13: Stanford üniversitesi yerleşke planı(Campus and the City,2009)
Program: Park, kurumlar arasında bilgi ve hizmetlerin paylaşılabilmesi için
özelleşmiş kümelerde yerleşen merkezleri ve kurumları içerir. Bu paylaşım ve açık
ağ aynı zamanda kurumlar bölgede yayılırken, Silicon Valley‟in ayırıcı özelliği oldu.
108
Ticari endüstriyel alanların aksine, Park kafeleri, restoranları, tiyatroları, boş ve spor
aktiviteleri ile hoş bir mekandır. Bu park aynı zamanda kendi kendini sürdürebilen
şehir olarak tanımlanan Stanford yerleşkesinin alt yapısından, yollarından, 49 mega
watt power plant, bir ayrı su sisteminden, üç gölünden, merkezi ısıtma ve soğutma
alanından, yüksek voltaj dağıtma sisteminden ve ek olarak kendine ait postahanesi,
yangın istasyonu ve polis servisinden faydalanır.
Morfoloji: 1953 master plan, otopark ve peyzaj için açık alanlar, mimari tasarım,
arazi kapsamını
katı kurallar altında yönetmek için, Stanford alanına ışık
ve
teknoloji odaklı endüstri getirmeyi teklif etti. Kent planı var olan topografyadan ve
kurulu yollar ağından büyük ölçüde etkilenmiştir: alanları birbirine bağlayarak kuzey
bölgesi rijid sokak gridlerini takip eder, çevredeki konut gelişimlerinde bulunan
eğimli yollarla güney bölgesi tanımlanır. Bu dikkatli planlamanın ve kullanıcı
seçiminin sonucu, endüstriyel bir alan ve Stanford kolej yerleşkesinin ruhu ve park
boyunca geniş peyzajlı alanlar varolmuştur.
109
110
7.TÜRKĠYE’DEKĠ ÜNĠVERSĠTELERĠN KENT ĠÇĠNDEKĠ KONUMLARI
VE YERLEġKE TASARIMLARI ĠLE ĠLGĠLĠ ALAN ÇALIġMALARI
7.1. ÇalıĢma Kapsamında Kullanılacak Parametreler
Belirlenen parametreler, incelenecek olan üniversiteler kapsamında cevaplandırılarak
kent ve yerleşke ölçeğinde haritalar üzerinde şemalaştırılmıştr. Alan çalışmalarının
geneli ile ilgili tablolar ve haritalar ekler bölümündedir. Haritalar ve bu haritaların
ışığında oluşturulan tablolarda kesin kaynak olarak üniversitelerin resmi internet
siteleri dikkate alınmıştır ve planlama kapsamındaki sayısal veriler ise kesin bilgiler
olmamakla birlikte elde edilen haritaların ölçeklendirilmesiyle elde edilmiştir.
7.1.1 Üniversitelerin kuruldukları kentlerin içinde bulundukları coğrafi
bölgeler
1.Bir kentin, bilinçli bir belgeleme yöneltisinin sonucu olarak, işleyim, tarım, konut,
yönetim, tecim vb. işlevleri için düzen tasarımda ayrılmış alanlardan herbiri.
2.Bir ülkenin, doğal özellikleri, nüfus yapısı, kaynakları, çıkarları açısından türdeşlik
gösteren, bir bütün olarak tasarlanmasında yarar görülen bölümü.
a.Karadeniz Bölgesi
b.İç Anadolu Bölgesi
c.Ege Bölgesi
d.Akdeniz Bölgesi
e.Doğu Anadolu Bölgesi
f.Güney Doğu Anadolu Bölgesi
g.Marmara Bölgesi
7.1.2 Üniversitelerin bulunduğu kent ve bu kentin yıllara göre geliĢmiĢlik düzeyi
Nüfusu yüzölçümü, okur-yazar oranı, okullaşma oranı, kişi başına düşen GSYİH,
kentleşme oranı, il doğumlu olanlar/il nüfusu, ortalama hane halkı büyüklüğü, nüfus
yoğunluğu, doğurganlık hızı, bebek ölüm hızı, kadın başına düşen çocuk oranı,
öğretmen başına düşen öğrenci oranı, yüksek öğretimdeki öğrenci sayısı, yatak
başına düşen hasta sayısı, doktor başına düşen hasta sayısı, işsizlerin işgücüne oranı,
toplam suç sayısının nüfusa oranı, sanayi sektöründe çalışan nüfus, kişi başına yıllık
111
elektrik tüketimi, kişi başına yıllık su tüketimi, GSYİH gelişme hızı, merkez ilçelerin
gelişmişlik sıralaması.
a.Gelişmişlik düzeyi(90-94)
b.Gelişmişlik düzeyi(90-02)
c.Gelişmişlik düzeyi(2003-)
7.1.3 Kentin nüfusu-büyüklüğü-türü:
Kentler büyüklüklerine ve işlevlerine göre farklı isimlendirilirler. Burada metropolis,
metropolitan alan megalopolis ve çevre
kent kavramlarını inceleyeceğiz.
Metropolis (Büyük Kent): Belirli bir coğrafi, ekonomik, toplumsal, kültürel,
yönetsel, siyasal organizasyon ve kontrol sisteminin mekanda odaklaşma noktasıdır.
Metropolis, karar mekanizmaları aracılığıyla, çevrenin çeşitli alanlardaki gelişmesini
denetleme fonksiyonunu yerine getirir. Büyük kent ülkenin dış dünya ile ilişkilerini
kendi
süzgecinden
geçirerek
çevresine
yayma
fonksiyonuna
sahiptir.
Metropoliten (Büyük Şehir Alanı): En genel anlamıyla nüfusun yoğun olduğu ve
ekonomik, sosyal ve yönetim açısından o bölgenin merkezi durumunda bulunan
“Merkezi Şehir ve şehirlerin” çevre kentleriyle oluşturdukları birimdir. Metropolitan
alan idari yönden çok ekonomik ve sosyal bakımdan merkezi bir konuma sahiptir.
Metropoliten alan ve “Megalopolis” yalnızca barındırdıkları nüfusun, yoğunluğu
dolayısıyla değil, aynı zamanda kamu ve özel sektör iş kollarının buralarda faaliyet
göstermesi, eğitim ve sanat yönünden birer merkez olmaları yönünden dünyanın
simgesi konumundadır. Megalopolis birden çok metropolutan alanı kapsar.
Çevre Kent: Şehrin beldiye sınırları dışında oluşan özellikle şehirde bir işte
çalışanların yaşadıkları ve ihtiyaçlarını önemli bir kısmını şehrin alış – veriş
merkezinden sağlayanların kaldıkları bölge Çevre Kentte yaşayanların çoğu kendi
konutlarında oturur, burada genellikle yeni binalar vardır, burada yaşamak daha
masraflıdır. Çevre kent orta ve üst düzeyde geliri olanların yaşadıkları alanları ifade
etmekte
olup
gecekondu
alanlardan
farklı
konumdadır.
Metropoliten kent kavramının yanında bugün “Megakent” kavramı gündemdedir..
7.1.4 Kent- toplum-üniversite iliĢkisi:
Kent- toplu ve üniversite arasında istenen bağların oluşması için şimdiye kadar
baktığımız fiziksel koşulların bir sonraki adımı ise bu fiziksel koşulların eyleme
dönüştürülebilmesi için ne yapıldığıdır. Bu konuda iki alternatif vardır. Bir yerleşke
112
kamuya kapılarını ya açar onu içeri alır, kendi dünyasına dahil eder yada tam tersi
kamuya kapalıdır kendi dünyasında izole olmuştur. Bu iki durumda kentin hangi
konumunda, içi-çeper-dışı, olursa olsun söz konusu olabilir. Yani kentin merkezinde
kurulmasına
rağmen
kent
işle
bütünleşmeyi
reddeden
yerleşkelerde
var
olabilmektedir. Kamuya açık ve kapalı olma olma durumunu saptamak maksadıyla
farklı kriterler sıralayabiliriz:
1.Rekreasyonel alanlar kamu tarafından kullanılabiliyor mu?
2.Üniversite yerleşkesi kent içindeki tiyatro, konser, seminerler gibi aktiviteler için
fiziksel mekanlarının kapılarını açıyor mu?
3.Üniversite kendi bünyesinde hazırladığı ya da öğrencisine hizmet olarak sunduğu
konserlere, festivallere kent halkını dahil ediyor mu?
4.Eğer yerleşke kamuya açık olma fikrini benimsediyse, bir sınırı var mı?
5.Öğrenci ve halkı bir araya getirecek aktiviteler düzenleniyor mu?
6.Halkı kendi sınırlarının içindeki dünyadan haberdar ediyor mu?
a.Kamuya açık
b.Kamuya kapalı
7.1.5 Kent içindeki konumu:
Üniversitelerin herhangi bir ilde ihtiyaç doğrultusunda, ekonomik , sosyal veya bölge
gelişimine etkisi gibi etkenler göz önüne alınarak kurulmasına karar verildikten
sonraki aşama planlama sürecidir. Bir üst ölçekteki kurulacağı doğru bölge ve o
bölgenin bir küçük birimi olan kentin içerisinde üniversitenin kurulacağı arazi kimi
zaman planlı bir süreç olarak işlerken; kimi zamanda başka sebeplerle seçenekler
olmadan tek bir konum, arazi belirlenebilmektedir. Böylelikle kent merkezinin kent
dokusu içerisindeki konumu temel nokta alınarak üniversitenin bu doku içerisindeki
yerleşim noktası dokunun içinde, dokuya takılmış olarak veya dokunun tamamen
dışında bulunabilmektedir.
a.Kent içi
b.Kent çeperi
c.Kent dışı
7.1.6 Merkeze uzaklık:
Üniversitenin içinde kurulduğu kentin büyüklüğü, yerleşkenin bu kent içindeki
konumu, yerleşim tipi belirlendikten sonra, kent–üniversite ilişkisini birinci
113
dereceden etkileyen faktör mesafedir. Yerleşke kent içinde, çeperinde veya dışında
konumlansa dahi, kentin büyüklüğü ile de doğru orantılı olarak yerleşkenin ve
kentin merkezinin etki alanlarının çakışmasını sağlamak mümkündür. Kentin
merkezine olan mesafenin az olması bu ilişkiyi güçlendirecek pozitif bir koşul
olurken de, mesafenin çok olması ulaşımla çözülmesi durumunda negatif etkilerini
aza indirebilirken başka imkanlarda yaratabilir.
a.0-5km
b.5-10km
c.10-15km
d.15-20km
e.20-25km
7.1.7 Kent içerisindeki ulaĢım alternatifleri:
Daha öncesinde de bahsettiğim gibi,
kent ile yerleşke arasındaki mesafe her ne
kadar aralarındaki ilişkiyi belirlemede etkili bir faktör olsa da kesin sonuca götüren
bir etmen değildir. Sadece mesafeyle ölçülebilen fiziksel bir olgu olarak; üniversitekent ilişkisi hakkında yargıya varmak doğruya götürmeyecektir. En yakın mesafede
olsanız da, kentin kalbinde bir üniversite kursanız da, öğrenciye kentin dokusuna,
yaşamına karışması için aktivitelerden önce, fiziksel ulaşım yolunu sağlamazsanız
yapılabilecek hiçbir şey kalmamaktadır. Bu durum için diyebiliriz ki; fiziksel
koşullar ve amaçlar bir hareket etmedikten sonra bir başarı elde edilemeyecektir. Bu
sebeplerden dolayı yerleşke ve kent arasında eğer hedef kentli ve öğrenci arasında
iletişimi sağlamaksa iyi bir ulaşım çözümü yapılması gerekenlerin başında gelir, aksi
takdirde misyon olarak neyi öngörürseniz görün fiziksel durumlar bu etkileşime izin
vermeyecektir.
a.Tren
b.Ring
c.Özel araç
d.Yaya olarak
7.1.8 YerleĢke birimleri:
Yerleşke birimleri başlığı altında bir üniversitenin içerisinde bulunan veya bulunması
beklenen, planlanan fonksiyonların konumlanması incelenmektedir. Bir yerleşkenin
içerisinde öncelikle akademik birimler bulunmaktadır; fakülteler de kendi içlerinde
114
kendi
özelliklerinin
doğrultusunda
mekanlar
arayabilirler,
öğrencisine,
araştırmacısına ve bilim adamına gerçek hayatı sundurmak veya tamamen izole
olmak isteyebilirler. Akademik birimlerden sonra ise barınma ve rekreatif ihtiyaçlar
doğrultusunda yurtların ve sosyal alan birimlerinin konumlanmaları da dikkat
edilmesi gereken konulardır. Yerleşkenin işlevsel fonksiyonları iki şekilde
konumlanabilir. Biri tek bir alanda, görünen veya görünmeyen sınırlarla sarılmış bir
alanda bir doku oluşturabilirken, her biri kentin sınırları içerisinde dağılmış fakat
aralarında bu fiziksel kopukluğun dezavantajlarını en aza indirgeyebilecek çözümler
arayan bir yerleşim tipi olabilir.
a.Ana bir yerleşke yapısına sahip
b.Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke yapılarına sahip
7.1.9 YerleĢkenin nüfusu:
Yerleşkenin daha henüz planlama aşamasındayken nüfus tahminleri yapılmaktadır.
Her yerleşke büyüklüğünün ve tipolojisinin karşıladığı bir öğrenci kapasitesi
bulunmaktadır. Yerleşke alanının büyüklüğü, barındırdığı fonksiyonlar, fakülteler ve
alanla ilişkili olan yerleşke tipolojilerine bağlı olarak yerleşkenin kente getirdiği
nüfus değişmektedir ve dolayısıyla yerleşkenin kente sosyal ve ekonomik etkisini de
belirleyici bir faktör olarak kaşımıza çıkmaktadır.
a.Öğrenci nüfusu
b.Akademik nüfus
c.Çalışan nüfus
7.1.10 YerleĢke tipi:
Bölge-kent-kentteki konumundan sonra yerleşkenin içerisine girildiğinde, yerleşke
dışındaki dünyayla ilişkili olup onun bir parçası gibi davranma ya da kendi sınırlarını
oluşturup buna dışarıdan kimseyi müdahale ettirmeme seçeneklerinden hangisini
benimserse benimsesin; yerleşkeninde kendi içinde oluşturduğu stratejiye, bulunduğu
konuma ve o konumun fiziksel özelliklerine uygun bir dokusu, mekansal tasarımı
vardır ve böylelikle yerleşke tipolojileri ortaya çıkmaktadır.
a.Linear-doğrusal yerleşim
b.Şebeke yerleşim
c.Yaygın yerleşim
d.Merkezi yerleşim
115
e.Haç Tipi yerleşim
7.1.11 YerleĢke yerleĢiminin dokusu:
Yerleşke yerleşim dokusunun iki farklı tipi vardır bir kompakt doku diğeri ise
dağınık, yaygın dokudur. Bir yerleşkenin dokusunun kompakt veya dağınık olması
yukarıda bahsettiğimiz diğer mesafe, alan büyüklüğü, içinde barındırdığı
fonksiyonları,
arazi
koşullarını
içine
alan
bir
planlama
aşamasıyla
gerçekleşmektedir.
a.Kompakt doku
b.Dağınık doku
7.1.12 YerleĢkenin büyüklüğü:
Tasarım ve planlama aşamalarından sonra üniversiteye ayrılan mecburi olan veya
olmayan koşullara bir alan bulunmaktadır. Bu alanın büyüklüğü, ilerideki gelişme
potansiyelinin varlığı ya da yokluğu olasılıkları ve yerleşkenin tasarımını etkileyen
önemli bir faktördür. Bir başka açıdan bakıldığında ilk planlama aşaması
tamamlandığı andan itibaren gelecek ile ilgili tahminler yapılmaktadır. Üniversitenin
kapasitesi şu kadar yılda bu seviyeye gelecektir, şu ek fonksiyonlar eklenecektir,
yeni, fakülteler açılacaktır, tüm bunlar yaşanırken kentte de kendisinin sınırları
içerisinde yaşanacak değişimler gelişmeler veya gerilemeler öngörülür. Böylelikle
gelişme alanları belirlenerek kent ve üniversite yerleşkesinin kesişme alanları
belirlenebilir.
7.1.13 YerleĢke giriĢi
a.Günün her saati, her gün güvenlik kontrolü yapılarak
b.Güvenlik kontrolü olmadan
c.Halkın içeri alınabileceği sosyal kullanımın gerçekleşeceği günlerde
güvenlik
kontrolü
d.Bazı özel fonksiyonlu binalarda kontrollü içeri alınır.
7.1.14 YerleĢke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe
Yerleşke tasarımı ve kent tasarımı birbirleriyle ilişkilendirilebilir. Kentin barınma,
ulaşım, rekreasyon işlevlerini yerleşke de yerine getirirken her ikisinin de kendi
ölçeklerinde boyutları, prensipleri vardır. Kentin içerisindeki tüm hareketi,
sürdürülebilirliği, sirkülasyonu sağlamak önemli bir hedefken bu sirkülasyonu
116
yerleşkeye bağlamak ikinci aşamaya yerleşkenin içine girildiğinde ise adeta bir uydu
kent gibi adlandırılabilecek olan yerleşkenin içinde de ölçeği göz önünde
bulundururarak ve en önemli kullanıcısı olan öğrencinin bu yerleşkenin içerisinde
kolaylıkla yay olarak her bir noktaya ulaşabilmesini sağlamak yerleşke tasarımı
açısından önemli bir faktördür. Bunu test etmek maksadıyla 10-15 dakikalık yürüme
mesafesi kıstas alınmıştır.
a.Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk
b.Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yay ulaşımı 15 dk‟yı geçmektedir.
7.1.15 YerleĢke içinde ulaĢım(baskın dolaĢım ağı)
Yerleşke kendi yapısı itibariyle, bir yaşama birimidir ve fonksiyonlarının arasındaki
ilişkinin en sağlıklı bir biçimde yürütebilmesi de ulaşım fonksiyonunun çözülmesine
bağlı bulunmaktadır. Ulaşım konusunun çözülmesi esasında yerleşke tasarımına
başlanırken arazi koşulları değerlendirilmeye başladığı andan itibaren diğer
çözümlerle birlikte o kampüsteki öğrenci, kent, akademik personelin hayatı
tasarlanmaya başlanır ve onların hareketlerine yön verilir. Tasarım kararlarına,
ilişkilere ve arazi büyüklüğüne de dayanarak yerleşke içerisinde öncelikli verilmesi
gereken karar yaya ve araç ulaşımlarının hangilerinin nasıl tercih edileceğidir.
Yerleşke içerisinde bir ring sistemi sayesinde tüm sirkülasyon sağlanırken yaya
ulaşımı da çözülmesi gereken konudur.
a.Ana bir ring sistemine dayalı-otobüs veya trenle. Buna ek olarak araç ve yay
ulaşımı da katılır.
b.Yalnızca yaya ulaşımı vardır.
c.Hem araç hem de yaya ulaşımı vardır.
7.1.16 YerleĢke içerisinde ulaĢımın tasarımı (yaya ve araç trafiği)
Yerleşke tasarımında ulaşımla ilgili verilen stratejik kararın ardından; yay ulaşımı ve
araç ulaşımlarının varlıkları ve işleyişleri; yerleşke tipine de bağlı olarak
fonksiyonların bir araya gelişleriyle en önemli kararlardan biri bu var olan ulaşım
türlerinin birbirleriyle ilişkilerinin ne olduğudur. Yerleşkelerde yay ve araç trafiği
birbirlerinden ayrılmayabilir. Bu tip tasarımlarda kaos yaşanması kaçınılmazdır ve
mekanların kullanımında karmaşa yaşanmaktadır. Yerleşke tasarımlarında ideal
olanın yaya ve motorlu araç ulaşım yollarının ayrı bir şekilde tasarlanmalarıdır.
Böylelikle her mekan ortaya çıkacaktır. Tamamen ayrımın söz konusu olamadığı
117
durumlarda ise belirli stratejilerle aksları belirleyip, ayrılabilen ve ayrılamayan
alanlar olarak yerleşkeler tasarlanabilir.
a.Birbirinden tamamen ayrılmışlardır
b.Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel
alanlarda ayrılmıştır.
c.Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır
d.Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı akslarda çalışır.
7.1.17 Yurtların konumu
Yerleşke,
kent,
halk, öğrenci ilişkisini sağlamada konumunun önem taşıdığı
fonksiyonlardan biri de yurtlardır. Yurtların konumu çok önem arz etmektedir.
Yurtların yerleşkenin fiziksel sınırlarının içerisinde yer alması güvenlik açısından ve
öğrencinin okuldaki yaşamı bakımından avantajlara sahip olsa dahi, yerleşkenin
dışında hatta kentin içinde dağılmış olarak bulunması, ulaşımın aralarındaki
kordinasyonun en iyi şekilde çözülmesiyle öğrencinin kentin içine girmesi, kentliyle
yaşaması için tasarımla birlikte kendiliğinden oluşmuş bir durum söz konusu olur.
a.Yerleşke içerisinde belli bir alanda
b.Yerleşke içerisinde dağılmış
c.Kent içinde dağılmış, yerleşke dışında
7.1.18 Sosyal alanların konumu
Sosyal alanların konumu da yurtların konumu gibi
a.Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır.
b.Bir kısmı yerleşke içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır.
c.Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları içindedir.
7.1.19 Sosyal alanların kullanımı:
1.Halkla birlikte kullanım
a.Açık konser alanları
b.Bilimsel parklar
c.Eğitim amaçlıda kullanılan aynı zamanda salonlar
2.Sadece öğrencilerin kullanımı
118
7.2.Analizler ve Değerlendirilmesi
Çalışma kapsamına alınan üniversitelerin, belirlenen parametreler doğrultuusunda
incelenerek elde edilen verilerin sonuçları çizelgeler oluşturularak ortaya konmuştur.
Üniversiteler öncelikle kuruldukları yılların içinde bulundukları dönemlerin
özelliklerine göre değerlendirilmesinin ardından konumlarına göre ve sosyal, kültürel
ve iletişim stratejileri belirlenmeye çalışılmıştır ve analizlerde bu değerlendirmeler
anlatılmaktadır.
Çizelge 7.1: 1992 yılında kurulan üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE ADI
BÖLGE
ġEHĠR
YIL
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Adnan Menderes Üniversitesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Balıkesir Üniversitesi
Celal Bayar Üniversitesi
Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi
Dumlupınar Üniversitesi
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Harran Üniversitesi
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Kafkas Üniversitesi
K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi
Kırıkkale Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Mersin Üniversitesi
Muğla Üniversitesi
Mustafa Kemal Üniversitesi
Niğde Üniversitesi
Pamukkale Üniversitesi
Sakarya Üniversitesi
Süleyman Demirel Üniversitesi
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Karadeniz
Ege
Ege
Marmara
Ege
Marmara
Ege
Karadeniz
Güneydoğu A.
Ege
Doğu Anadolu
Akdeniz
İçanadolu
Marmara
Akdeniz
Ege
Akdeniz
İçanadolu
Ege
Marmara
Akdeniz
Karadeniz
Bolu
Aydın
Afyon
Balıkesir
Manisa
Çanakkale
Kütahya
Tokat
Şanlıurfa
İzmir
Kars
Kahramanmaraş
Kırıkkale
Kocaeli
İçel
Muğla
Hatay
Niğde
Denizli
Sakarya
Isparta
Zonguldak
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992
1992 yılında kurulan üniversitelerden Adnan Menderes Üniversitesi, Dumlupınar
Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi,Niğde Üniversitesi, Pamukkale
Üniversitesi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi kent Çeperinde Kurulurken, Afyon
Kocatepe
Üniversitesi, Harran Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü,
Kırıkkale Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Mustafa Kemal
Üniversitesi, Sakarya
Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi kent dışında kurulmuştur. Bunlardan
Afyon Kocatepe, Harran ve Kırıkkale Üniversiteleri birden fazla yerleşkede
konumlanırken, diğerleri tek bir ana yerleşkede konumlanmışlardır. Kentin büyüme
doğrultusunu irdelemek maksadıyla kent dışında kurulmuş olan bu üniversitelerin
etrafında yeni bir kentleşme dokusu oluşup oluşmadığına bakıldığında görülüyor ki
119
Kırıkkale, Muğla, Mustafa Kemal, Sakarya ve Süleyman Demirel üniversitelerinin
etraflarında bu oluşumu görebilirken Sakarya, Mustafa Kemal, Muğla Üniversiteleri
halkla ilişkileri olan kentle alışveriş içine girebilen üniversitelerdir. Hepsinin ortak
özelliği kent merkezi ile ulaşımın otobüs seferleriyle sağlanıyor olmasıdır. Sosyal
alanların ve yurtların konumunu incelendiğinde ise bu dönemdeki kent dışı
üniversitelerin sosyal alanları genellikle yerleşke içerisinde sınırlı kaldığı
görülmektedir. 1992 yılında kurulan kent içi üniversiteler ele alındığında ise kent içi
ve kent çeperi olarak değerlendirmek mümkündür. Bu kategoriye giren üniversiteler
Abant İzzet Baysal, Adnan Menderes, Celal Bayar, Dumlupınar, Gaziosmanpaşa,
Niğde, Pamukkale ve Zonguldak Karaelmas üniversiteleridir.
Çizelge 7.2 : 1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri
Üniversite Adı
Afyon Kocatepe Üni
Harran Üniversitesi
Araç Ve
YerleĢke
Yaya
YerleĢke
Ġçi
YerleĢke
UlaĢımının
Büyüklüğü UlaĢım Tipi
Yoğunluk ĠliĢkisi
142
293
İzmir Yüksek Teknoloji
214
Kırıkkale Üni
Muğla Üni
148
100
64
Mustafa Kemal Üni
Sakarya Üni
112
Süleyman Demirel Üni
167
Pozitif
Lineer
Kompakt
Negatif
Merkezi
Kompakt
Negatif
Yaygın
Yaygın
Negatif
Pozitif
Yaygın
Lineer
Yaygın
Kompakt
Negatif
Lineer
Kompakt
Pozitif
Yaygın
Kompakt
Pozitif
Merkezi
Kompakt
Karma
Kısmen
Ayrılmış
Kısmen
Ayrılmış
Karma
Karma
Kısmen
Ayrılmış
Kısmen
Ayrılmış
Ayrılmış
*Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi
yerleşim
*Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku
*Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak
iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15
dk‟yı geçmektedir.
*Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen
ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda
ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı
akslarda çalışır.
1992 yılında kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke özelliklerine bakıldığında
görülüyor ki kompakt olarak yerleşen kampüslerin %70‟i yerleşke içi ulaşım
parametresi bakımından pozitif olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirme
yapılırken yerleşke büyüklüğü ve kampüsün kapsamında bulunan programların
yoğunluğu da gözden kaçırılmamalıdır.
120
Çizelge 7.3 : 1992 yılında kent içinde kurulan üniversitelerin yerleşke özellikleri
Üniversite Adı
YerleĢke
Araç Yaya
YerleĢke Ġçi
YerleĢke
UlaĢımının
B.
UlaĢım . Tipi
Yoğunluk ĠliĢkisi
Abant İzzet Baysal Üni
107
Pozitif
Lineer
Kompakt
Ayrılmış
Adnan Menderes Üni
115
Pozitif
Merkezi
Kompakt
Kısmen
Ayrılmış
Celal Bayar Üniversitesi
35
Pozitif
Lineer
Kompakt
Ayrılmış
Dumlupınar Üniversitesi
75
Pozitif
Lineer
Kompakt
Ayrılmış
Gaziosmanpaşa Üni
110
Negatif
Yaygın
Yaygın
Karma
Niğde Üni
107
Pozitif
Lineer
Kompakt
Kısmen
Ayrılmış
Pamukkale Üni
103
Pozitif
Merkezi
Kompakt
Kısmen
Ayrılmış
Zonguldak Karaelmas
25
Pozitif
Merkezi
Kompakt
Karma
*Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi
yerleşim
*Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku
*Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak
*iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15
dk‟yı geçmektedir.
*Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen
ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda
ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı
akslarda çalışır.
Abant İzzet Baysal, Dumlupınar, Zonguldak
Karaelmas üniversiteleri halkla ve
kent- öğrenci ilişkisi zayıf olan üniversitelerdir. Birbirleriyle etkileşime kapalıdırlar.
Ulaşımı şehir içi otobüsleriyle ring seferleri olarak çözmüşlerdir. Yurtların ve sosyal
alanların konumlarına baktığımızda ise Abant İzzet Baysal üniversitesinde hem
yerleşkenin içerisinde hemde kent içerisinde öğrencilerin kalabileceği yurtlar varken,
sosyal alanlarda yerleşke içerisindekilerin yanı sıra kentin sosyal mekanlarından da
faydalanırlar. Dumlupınar üniversitesinde ise
sosyal alanlar ve yurtlar sadece
yerleşke içerisinde konumlanmıştır.
Aynı sistem ile 1980 döneminde kurulan üniversiteler Akdeniz, Dokuz Eylül,
Trakya, Yüzüncü yıl, Gaziantep üniversiteleridir (Çizelge 7.4).
121
Çizelge 7.4 : 1980 döneminde kurulan üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE
BÖLGE
ġEHĠR
YIL
Akdeniz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Trakya Üniversitesi
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Gaziantep Üniversitesi
Akdeniz
Ege
Marmara
Doğu Anadolu
Güneydoğu A.
Antalya
İzmir
Edirne
Van
Gaziantep
1982
1982
1982
1982
1987
1980 döneminde kurulan yerleşkelerden akdeniz, ege, marmara bölgesinde kurulan
üniversiteler kent içinde kurulurken; yüzüncü yıl ve gaziantep üniversiteleri
merkezden uzaklaşarak kent çeperinde ve kent dışında kurulmuşlardır. Bu döneme
ait üniversitelerden yerleşke dağılımı, açık ve kapalı olma kavramı gözlemlenmek
istenirse:
Çizelge 7.5 :1980 döneminde kurulan üniversitelerin kentteki konumları, stratejileri,
sosyal alanları ve yurtlarının dağılımı
Üniversite
Adı
YerleĢke YerleĢke
Tipi
Dağılımı
Yurtların
Konumu
Sosyal
Alanların
Konumu
Akdeniz Üni
Kent İçi
Dokuz Eylül Ü. Kent İçi
K. İçi+K.
Trakya Üni
Dışı
Yüzüncü
Yıl
Ü.
Kent Dışı
Tek Yerleşke
Birden Fazla
Yerleşke İçi
Her İkiside
Yerleşke İçinde
Her İkiside
Birden Fazla
Her İkiside
Her İkiside
Tek Yerleşke
Yerleşke İçi
Yerleşke İçinde
Gaziantep Üni
Tek Yerleşke
Yerleşke İçi
Her İkiside
K.Çeperi
Çizelge 7.6 :1980 döneminde kurulan üniversitelerin alan büyüklükleri, ulaşım
çözümleri, yerleşke tipi
Üniversite Adı
Akdeniz Üni
Dokuz Eylül Ü.
Trakya Üni
Yüzüncü Yıl Üni
Gaziantep Üni
YerleĢke
YerleĢke Ġçi
Araç
Ve
Yaya
Büyüklüğü UlaĢım.
Yoğunluk UlaĢımının ĠliĢkisi
346
105
480
137
Yaygın
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Yaygın
Pozitif
Pozitif
Negatif
Pozitif
Pozitif
Kısmen Ayrılmış
Karma
Karma
Kısmen Ayrılmış
Ayrılmış
*Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak
iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15
dk‟yı geçmektedir.
*Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku
*Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen
ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda
ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı
akslarda çalışır.
Çizelge 7.5 ve çizelge 7.6 'ya bakıldığında görülüyor ki 1980 döneminde genel
olarak kent içinde ve halka açık yerleşkeler tasarlanmıştır. 1980 dönemi
122
üniversitelerin yerleşke tasarımlarının ayırt edici özelliklerini belirlemeye çalıştıktan
sonra, yerleşkenin konumunun, açık veya kapalı olma olgusunun, sayısal veri olarak
mesafenin ve ulaşım imkanlarının, arazi büyüklüğünün yerleşke tasarımı üzerindeki
etkileri anlaşılabilir.
Çizelge 7.7 : 1980 öncesinde kurulan üniversiteler
ÜNĠVERSĠTE
BÖLGE
ġEHĠR
YILI
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Atatürk Üniversitesi
Dicle Üniversitesi
Çukurova Üniversitesi
Anadolu Üniversitesi
Cumhuriyet Üniversitesi
İnönü Üniversitesi
Fırat Üniversitesi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi
Uludağ Üniversitesi
Erciyes Üniversitesi
Karadeniz
Ege
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Akdeniz
İçanadolu
İç Anadolu
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Karadeniz
İçanadolu
Marmara
İçanadolu
Trabzon
İzmir
Erzurum
Diyarbakır
Adana
Eskişehir
Sivas
Malatya
Elazığ
Samsun
Konya
Bursa
Kayseri
1955
1955
1957
1973
1973
1973
1974
1975
1975
1975
1975
1975
1978
Son olarak ise 1980 öncesi dönemi, üniversiteleri olarak üçüncü dönem üniversiteler
Çizelge 7.8 ‟de görülmektedir.
Çizelge 7.8 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke yapıları, sosyal
alan ve yurtlarının dağılımı
Sosyal
Alanların
Konumu
Üniversite
Adı
YerleĢke
YerleĢke Tipi Dağılımı
Yurtların
Konumu
Karadeniz
Teknik Üni
Kent İçi /Açık
Birden Fazla
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Yerleşke İçinde
Ege Üni
Kent İçi/Açık
Birden Fazla
Anadolu Üni
Kent İçi/Açık
Tek Yerleşke
Fırat Üni
Kent İçi/Açık
Tek Yerleşke
Yerleşke İçi
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Yerleşke İçinde
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
*Kent içindeki konumu:Kent içi/Kent çeperi/Kent dışı
*Kent- toplum-üniversite ilişkisi:Kamuya açık/Kamuya kapalı
*Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke
yapılarına sahip
*Yurtların konumu:Yerleşke içerisinde belli bir alanda/Yerleşke içerisinde dağılmış /Kent içinde
dağılmış, yerleşke dışında
*Sosyal alanların konumu:Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır./Bir kısmı yerleşke
içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır./Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları
içindedir.
123
1980 öncesi dönemde kent içi üniversitelerden Karadeniz Teknik, Ege, Anadolu ve
Fırat üniversiteleri kent içinde kurulmuşlardır ve hepsi kent ile ilişki içindedir ve
dışarıya açıktır. Ege üniversitesinin yurtlarının ve sosyal alanlarının mekanları
yerleşke içerisinde olmasına rağmen kent ile ilişki kurmayı başarabilmiştir. Diğerleri
ise sosyal alanlarını ve yurtlarını hem yerleşke içerisinde hem de kent içerisinde
konumlandırmıştır.
Çizelge 7.9 : 1980 öncesinde kent içi/açık üniversitelerin yerleşke özellikleri
Üniversite Adı
YerleĢke
Büyüklüğü
YerleĢkeĠçi
UlaĢım
Araç Ve Yaya
Yoğunluk UlaĢımının ĠliĢkisi
Karadeniz Teknik Ü. 100Hektar
Pozitif
Kompakt
Kısmen Ayrılmış
Ege Üniversitesi
37 Dekar
Pozitif
Yaygın
Ayrılmış
Anadolu Üni
90 Hektar
Pozitif
Kompakt
Ayrılmış
Fırat Üniversitesi
140 Hektar
Negatif
Yaygın
Kısmen Ayrılmış
*Yerleşkenin dokusu(yoğunluk):Kompakt doku/Dağınık doku
*Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak
iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15
dk‟yı geçmektedir.
*Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen
ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda
ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı
akslarda çalışır.
1980 öncesinde kent içinde ve aynı zamanda dışarıya açık olan üniversitelerden
Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi yerleşke bakımından
kompakt bir yapıya sahip olurken yerleşke içi ulaşım bakımından da pozitif olarak
sınıflandırılabilmektedir.
Çizelge 7.10 :1980 öncesinde kent dışında kurulan üniversitelerin yerleşke
dağılımları, sosyal alanlarının ve yurtlarının konumları
Üniversite
Adı
Ġl
Ġçindeki YerleĢke
Konumu Tipi
YerleĢke
Dağılımı
Yurtların
Konumu
Sosyal
Alanların
Konumu
Atatürk Üni
Dicle Ü
Çukurova Ü
CumhuriyetÜ
İnönü Üni
19Mayıs Ü.
K.Çeperi
K.Çeperi
K.Çeperi
K. Dışı
K. Dışı
Kent Dışı
Tek Yerleşke
Tek Yerleşke
Tek Yerleşke
Tek Yerleşke
Tek Yerleşke
Birden Fazla
Yerleşke İçi
Yerleşke İçi
Her İkiside
Yerleşke İçi
Her İkiside
Her İkiside
Her İkiside.
Kam. Dışı-K.İçi
Her İkiside
Yerleşke İçinde
Her İkiside
Yerleşke İçinde
K.Dışı/Açık
K.İçi/Açık
K.İçi/Açık
K.Dışı/Kapalı
K.Dışı/Açık
Kent./Açık
124
Selçuk Üni
Uludağ Üni
Erciyes Üni
K. Dışı
K. Dışı
K. Dışı
K.Dışı/Kapalı
K. Dışı/Açık
K.Dışı/Açık
Birden Fazla Her İkiside
Tek Yerleşke Her İkiside
Birden Fazla Her İkiside
Yerleşke İçinde
Her İkiside
Yerleşke İçinde
*Kent içindeki konumu:Kent içi/Kent çeperi/Kent dışı
*Kent- toplum-üniversite ilişkisi:/Kamuya açık/Kamuya kapalı
*Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke
yapılarına sahip
*Yurtların konumu:Yerleşke içerisinde belli bir alanda/Yerleşke içerisinde dağılmış /Kent içinde
dağılmış, yerleşke dışında
*Sosyal alanların konumu:Yerleşke içerisinde tek bir noktada odaklanmıştır./Bir kısmı yerleşke
içerisinde, bir kısmı yerleşke dışında bulunmaktadır./Hepsi yerleşkenin dışında fakat şehrin sınırları
içindedir.
Yukarıdaki verilere bakılarak, sosyal alanların ve yurtların hem yerleşke içerisinde
hem de kent içerisinde dağılarak konumlanmış olması kentle olan ilişkisi üzerinde
etkili olduğu görülmektedir. Bu tip alanlara sahip üniversiteler dışarıya açık olarak
sınıflandırılabilir. Yerleşkelerinin kent içerisinde dağılmış olarak etkili olabilirken,
üniversitenin tüm rekreasyon alanlarını tek bir sınır içerisinde toplamış olmasının da
etkisinin bulunduğunu göstermektedir. Ulaşım çözümlerine baktığımızda ise ilk
olarak gözümüze çarpan Konya Selçuk Üniversitesi‟nin Türkiye‟de başka bir örneği
olmayan türden tramvay yoluyla çözüldüğü görülürken, diğerleri ring sistemiyle
çözülmüştür.
Çizelge 7.11 :1980 öncesinde
özellikleri
kent dışında kurulan
Üniversite
Adı
YerleĢke
Büyüklüğü
YerleĢke
Ġçi
YerleĢke
UlaĢım Tipi
Atatürk Üni
Dicle Üni
Çukurova Üni
Cumhuriyet
Üni
İnönü Üni
19 Mayıs Ü.
Selçuk Üni
Uludağ Üni
Erciyes Üni
610 Hektar
270 Hektar
220Hektar
Pozitif
Negatif
Negatif
Yaygın
Şebeke
Yaygın
412 Hektar
70Hektar
339 Hektar
548 Hektar
1600 Hektar
388 Hektar
Negatif
Pozitif
Negatif
Negatif
Negatif
Pozitif
Şebeke
Lineer
Yaygın
Merkezi
Lineer
Yaygın
üniversitelerin yerleşke
Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
Araç Ve Yaya
UlaĢımının ĠliĢkisi
KısmenAyrılmış
KısmenAyrılmış
Ayrılmış
Yok
Yok
Yok
Var
Var
Var
Ayrılmış
Ayrılmış
Karma
Ayrılmış
Karma
KısmenAyrılmış
*Yerleşke içerisinde en uzak iki nokta arasındaki mesafe(Yerleşke İçi Ulaşım):Yerleşkenin en uzak
iki birimi arasında yaya ulaşımı 10-15 dk/Yerleşkenin en uzak iki birimi arasında yaya ulaşımı 15
dk‟yı geçmektedir.
*Yerleşke tipi:Linear-doğrusal yerleşim/Şebeke yerleşim/Yaygın yerleşim/Merkezi yerleşim/Haç Tipi
yerleşim
*Yerleşke birimleri:Ana bir yerleşke yapısına sahip/Kentin sınırları içerisine dağılmış yerleşke
yapılarına sahip
*Yerleşke içerisinde ulaşımın tasarımı (yaya ve araç trafiği):Birbirinden tamamen
ayrılmışlardır/Motorlu araç trafiği sadece yayalar tarafından kullanabilecek bazı ana özel alanlarda
ayrılmıştır./Araç trafiği akademik alanlarda ayrılmıştır/Ayrım yoktur. Araç ve yaya trafiği aynı
akslarda çalışır.
125
1980 öncesinde kent dışında kurulmuş olan üniversitelerden Selçuk, Uludağ ve
Erciyes üniversitelerinin etrafında yerleşim alanları görülmektedir ve durumdan
anlaşılan kent dışında kurulmalarına rağmen diğer donatıları ve yerleşim özellikleri
yardımı ile bir çekim odağı haline gelmeyi başarabilmişlerdir ve böylelikle şehir
onlara doğru büyümeye başlamıştır.
7.3 Genel değerlendirmeler
Akdeniz bölgesi, Isparta‟da kurulan Süleyman Demirel Üniversitesi kent merkezine
8 km uzaklıkta, kent dışında kurulmuştur ve tek bir ana yerleşke yapısına sahip olup,
etrafında yeni bir yerleşim dokusu belirmeye başladığı görülmektedir. Öğrenci
nüfusu 17.027, akademik nüfus 876 olarak yüksek öğretim kurumunda belirtilmiştir.
Yerleşkeye kent merkezinden ulaşım şehir merkezinden kalkan otobüslerle
sağlanmaktadır. Yerleşke büyüklüğü 167 hektardır. Yerleşke merkezi yerleşim
göstermektedir ve kompakt bir dokuya sahiptir. Birimler arasındaki ilişki ve mesafe
olumlu yöndedir. Yerleşke içerisindeki araç ve yaya ulaşımının ilişkisine
bakıldığında ikisinin birbirinden ayrıldığı görülür ve yerleşke yaya ölçeğini
aşmamaktadır birimler arasındaki en uzak mesafeyi 10-15 dk içerisinde yürünebilir.
Yerleşkeye giriş güvenliklidir. Genel olarak kent dışında kurulu olan bu yerleşkesi
dışa kapalı sınıfında değerlendirmenin sebebi kendi yerleşke sınırları içerisinde
yurtlarını ve sosyal mekanlarını yerleşke sınırları içerisinde çözmüştür. Kent
içerisinde özel yurtlarda bulunmaktadır.
Anadolu Üniversitesi, Fırat üniversitesi, Dokuz Eylül üniversitesi ve Abant İzzet
Baysal Üniversitesi kent içinde kurulan ve bunun yanı sıra sosyal mekanlarını ve
yurtlarını yerleşke içerisinde sınırlı tutmayıp, kent içerisinde de mekanları kullanan
üniversitelerdir. Bu nedenler kentle olan ilişkilerinin güçlü olduğu varsayılabilir ve
kentin gelişimi üzerindeki etkisine bakmak istenildiğinde Devlet Planlama
Teşkilatının gelişmişlik düzeyi bilgisini baz aldığında kurulduktan bu yana en çok
gelişmeyi Eskişehir‟in gösterdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Üniversitelerin yerleşke tasarımlarına genel olarak baktığımızda merkezi yerleşim
gösteren yerleşkelerin hepsinin kompakt dokuya sahip olduğunu ve yaya ölçeği
bakımından ortak kullanım bölgesi merkezde yerleştiği için olumlu bir yapıya sahip
olduğu gözlemlenir. Selçuk Üniversitesi ve Harran Üniversitesi yaya ölçeğinin dışına
çıkan
yerleşkeler
olarak
göze
çarparken
126
bunun
sebebi
olarak
yerleşke
büyüklüklerinin diğerlerinden fazla olduğu söylenebilir. Selçuk üniversitesi 548
hektar iken, Harran Üniversitesi ise 293 hektarlık alana yayılmıştır.
Üniversitelerin kent içindeki konumlarıyla yerleşke tasarımı arasında bir ilişki olup
olmadığını sorguladığımız da ise karşımıza çıkan sonuç, kent dışında ya da kent
merkezinden
uzaklaşarak,
şehrin
dokusuyla
sarılmamış
arazilerde
kurulan
üniversitelerin alanların büyük olmasıyla birlikte yaygın yerleşim sistemini tercih
ettikleri görülür. Yaygın yerleşim sistemlerinin yerleşke dokusu da kompakt
olmaktan uzaktır. Kent dışında kurulan, yaygın yerleşim sistemine sahip olup
kompakt doku örneği gösteren tek üniversite Sakarya Üniversitesidir. Bunun
belirleyici özelliği bu kategorideki üniversiteler içerisinde en küçük alana sahip
üniversite olduğu göze çarpmaktadır. Aynı zamanda kente açık bir strateji yaşarken,
etrafında bir yerleşim dokusu bulunmaktadır, yurtları ve sosyal alanları yerleşke
içerisinde konumlanmış olsa dahi, kendi yerleşke sınırları içerisindeki eğitim ve
rekreasyonel faaliyetlere halkı davet eder.
Yerleşim sistemlerinin yay ve araç ilişkisinin çözümleri arasındaki ilişkiye
bakıldığında, karşımıza çıkan sonuç şöyledir:
Linear yerleşim gösteren 12 üniversitenin 3 tanesinde yaya ve araç yolları kısmen
ayrılmıştır, belirli bölgelerde araç yolu kesilmiştir ya da araç yoluna paralel giden bir
yaya yolu mevcuttur. 4 tanesinde yaya ve araç yolu tamamen ayrılırken diğer 5‟inde
ise yaya ve araç yolları ayrılmamıştır, karmadır. Haç tipi yerleşim gösteren Kocaeli
üniversitesinde ise yay ve araç yolları kısmen ayrılmıştır. Merkezi yerleşim gösteren
üniversitelerin kompakt bir dokuya sahip oldukları gözden kaçmazken, yaya ve araç
ulaşımının ilişkisine bakıldığında ise 3 tanesinde yaya ve araç kısmen ayrılmış bir
şekilde çözümlenirken, 3 tanesi de tamamen ayrılarak çözülmüştür. Moleküler
yerleşim gösteren İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi‟nde yerleşke içi ulaşımda yaya
ölçeği göz önünde bulundurulduğunda pozitif bir yaklaşım görülmektedir. Kompakt
bir dokuya sahip olarak, yaya ve araç ilişkisi kesin bir çizgiyle ayrılmamıştır. Hem
kent içinde hem de yerleşke sınırlarında kent ile ortak olarak kullanılabilen sosyal
mekanlara sahip iken aynı zamanda yerleşke içindeki yurtlarının yanı sıra kent
içinde de özel yurtlara sahiptir. Şebeke yerleşim gösteren Dicle üniversitesi,
Cumhuriyet üniversitesi, Yüzüncü Yıl üniversitesi tek bir ana yerleşke yapısına sahip
olarak, kent merkezinden uzaklaşarak kurulduğu görülür. Yerleşke tasarımındaki
yaya
ölçeğinde
ise
Dicle
ve
Cumhuriyet
üniversiteleri
negatif
olarak
değerlendirilebilir. Bu noktada görülen aksi bir durum ise yaya yürüme mesafesi
127
uzak olmasına rağmen kompakt bir dokuya sahiptirler. Aynı zamanda sosyal alanları
ve
yurtları
yerleşke
içerisinde
bulunmaktadır.
Yerleşkelerin
girişlerini
değerlendirdiğimizde ise hepsinin güvenlikli bir girişi olduğu tartışılmaz bir
gerçektir. Yerleşke içerisinde halka da açık olan aktiviteler sırasında bazı
yerleşkelerin
kapılarını
açışlarındaki
güvenlik
sorunlarına
ayrı
çözümler
üretebildikleri görülüyor. Aynı zamanda bir yerleşkenin kaç girişi olduğu da bir
tasarım kararıdır. Genellikle yerleşim stratejilerine ve bölgelerine göre bazı
yerleşkeler birden çok girişe sahip olabiliyorlar. Dumlupınar üniversitesi çift
girişlidir, Erciyes üniversitesi her fakülteyi birbirinden ayıracak şekilde bölgelenmiş
ve böylelikle 4 ayrı girişe sahiptir, Anadolu üniversitesi kent içindeki anayolu
karşılayan yerleşke alanıyla tek girişe sahiptir, Gaziantep üniversitesi, İnönü
üniversitesi, Akdeniz üniversitesi birden fazla girişe sahip olan üniversitelerdir.
128
8.SONUÇ
İlk bölümde dünyadaki ve Türkiye‟de ki eğitim kurumlarının dini hayatları, sosyal
hayatlarının etkisi altında kalarak meydana çıkan farklı eğitim mekanları
görülmektedir. Geçmişte bilgi gelişimi elitler için bir aktiviteydi ve verimli olarak
servis ve üretimle bağlantılı olan kitlelerden izole olmayı gerektirdi. Üniversiteler
kendilerini seçkinliğiyle ve izole olmalarıyla tanımladı. İyi eğitim nüfustaki
azınlıklar için ayrıldı, enstitünün fiziksel karakterinde bu ayrım açıktı. Bugünün
ekonomi işçi nüfusun içinde olabildiğince bilginin yayılmasını bekler. Başarılı
ekonomi girişimci problem çözücülerin geniş tabanlı iş gücüne dayanır. Üniversite
daha fazla izole edilemez fakat her şeyi kapsayan olmalıdır. Geçmişte üniversite
yabancı ve sosyal olguya karşı durarak hizmet verdi ve kompleksi ve zihindeki
yaşam yolunda şehir yaşamını reddedebilirdi. Teorinin pratiğe göre daha üstün
olduğuna inanılırdı. Bugünün üniversitesi girişimci ve sosyal dokuya aktif bir
katılımcıdır ve sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlere yön veren bir kurumdur.
Bugünün çok dinamik, durağan olmayan ve küresel kültür, şehrin yaşamıyla entegre
olmuş üniversiteler dayanıklı sosyal, kültürel ve şehirle ilgili değerlerle hızı ve
kaçınılmaz istikrarsızlaştırıcı bilgi gelişimini entegre etmek için bir fırsat yaratırlar.
Eğer üniversiteler araştırma ve gelişme parklarına gelişmesini engellemek içinse,
genelde biomedikal, teknolojik araştırma ve eğitime odaklandı ve onların
aktivitelerini ve onların varlığını doğrulayan insan içeriğinden soyutlandı.
Üniversiteler, istihdam ettikleri idari ve akademik personel ile öğrencilerinin harcamaları
nedeniyle kuruldukları kentlerde değişik sektörler için önemli miktarda talep oluşturarak
kent ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadırlar. Üniversiteler ekonomik katkılarının
yanında toplumların, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik ve entelektüel gelişiminde de
önemli görevler üstlenmektedirler. Üniversiteler; işleyiş ve yapıları ile diğer kurum ve
kuruluşlara örnek teşkil eden kurumlardır. Üniversite demokratik sistemin yeşerdiği,
katılımcı demokrasi uygulamalarının örneklendiği bir modeldir. Bu yönüyle üniversiteler,
bir ülkede demokrasinin işleyişini doğrudan etkileyen kurumlardır. Üniversite
yerleşkelerini kent içi ve kent dışı olarak sınıflandırdığımız da kent içindeki
üniversitelerin, kuruldukları kentle olan ilişkilerinin, kent dışında kurulanlara oranla
129
daha başarılı olduğu gözlemlenmektedir. Kentin ekonomisine, sosyal ve kültürel
hayatını canlandırmakta kent içinde kurulan üniversiteler daha etkilidirler. Bu tip
üniversiteler kentin mekanlarını aktif olarak kullanırken, kentliyle birlikte o kenti
yaşar. Öte yandan kent dışı üniversitelerde ise, kent içindeki ihtiyaçlarını
karşılayacakları mekanların hepsini, kent dışı ve özellikle çoğunlukla tek bir yerleşke
altında kurulan üniversiteler kendi sınırları içerisinde çözmeye çalışırlar. Bu tip
üniversitelerin arazi büyüklüğü açısından ihtiyaçları doğrultusunda geniş imkanlara
sahiptirler. Ulaşım problemlerini çözdükleri takdirde fiziksel mesafeyi kapatmış
olacaklardır. Kent içinde kurulmuş olan üniversitelere kent eğer onu kabul ediyorsa
kapılarını sokaklarını, toprağını kullandırırken, kent dışı üniversite de eğer kentle
ilişki kuran bir strateji benimsediyse kente ve kentliye kendi yerleşkesinin sınırlarını
açar, imkanlarını kullandırtır.
130
KAYNAKLAR
Arslan, M., 2005: Cumhuriyet Dönemi Üniversite Reformları
Bağlamında
Üniversitelerimizde Demokratiklik Tartışmaları, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 18, 2005/1
Aydıncık, A., (1982), Şehiriçi üniversitelerinin büyüme ve gelişmelerinin
planlanması ve programlanması, diploma tezi, İstanbul teknik üniversitesi
mimarlık fakültesi, İstanbul
Aytaç, K., 1992: Avrupa Eğitim Tarihi, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul
Begeç, H., 2002: Üniversitelerde Kampus Yerleşme Biçimleri, Yapı Dergisi, sayı
252, Kasım 2002, s. 57-63
Dickerson, M. O. ve Flanagan, T., 1998: An Introduction to Government And
Politics, Canada: International Thomson Publishing
DURUKAN, Haydar, (2004), “Ülkemizin Kalkınmasında Çağdaş Üniversitelerin
Yeri”, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt:6, Sayı: 2, s.19-25.
Erkman, U. ( 1990), büyüme ve gelişme açısından üniversite yerleşkelerinde
planlama ve tasarım sorunları, İstanbul teknik üniversitesi mimarlık
fakültesi, İstanbul
GÜLTEKĠN, N., A. Çelik ve Z. Nas, (2008), “Üniversitelerin Kuruldukları Kent‟e
Katkıları”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bahar-2008, C:7, S:24,
s.264-269.
Gürüz, K. (Koordinatör) & Suhubi, E. A. M. & ġengör, C. & Türker, K. &
Yurtsever, E., 1994: Türkiye'de ve Dünyada Yükseköğretim, Bilim ve
Teknoloji, İstanbul: Türk Sanayicileri ve isadamları Derneği (TÜSDAD)
Gürüz, K., 1992: Batı Üniversitelerinin Tarihsel Gelişimi, Çağdaş Eğitim Çağdaş
Üniversite, T.C. Başbakanlık Basımevi, Ankara
Gürüz, K., 1992: Batı Üniversitelerinin Tarihsel Gelişimi, Çağdaş Eğitim Çağdaş
Üniversite, T.C. Başbakanlık Basımevi, Ankara
GÜRÜZ, K., 2001, Türkiye'de ve Dünyada Yükseköğretim, ÖSYM Yayın No:
2001-4, Ankara
Gürüz, K., ġuhubi, A.M., ġengör, C. Türker, K., Yurtsever, E., (1994),
“Türkiye‟de ve Dünyada Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji”, TÜSİAD
Yayınları, İstanbul
131
Hoeger, K.; Christiaanse, K. ,2009, Campus and the City, Urban Design for the
Knowledge Society
Ġnceoğlu, N., (1987), “Halkalı
Kampusu Ön Planlama ve Programlama
Çalışması,Araştırma Çalışması”, Y. T. Ü. Mimarlık Bölümü
KarakaĢ,B.,1999, Üniversite Yerleşkelerinin Fiziksel Gelişim Planı Hazırlama
Süreci ve Bartın Orman Fakültesinin Bu Bağlamda İrdelenmesi
Keles, R., 1972: “Yüksek öğretim ve büyük kent dısı üniversiteler sorunu”,
Mimarlık Dergisi, yıl 10, sayı 12, Aralık, 1972, s. 25-86
KELEġ, K., M. Karaçor ve F. Demir, (2006), “Kocaeli Bölgesinde Üniversite
Sanayi İşbirliğinin Etkili Kurulabilmesi İçin İşletmelerin İhtiyaçlarının
Tespiti”, III. Elektrik Elektronik Bilgisayar Mühendislikleri Eğitimi
Sempozyumu, İstanbul, 16-17-18 Kasım 2006.
KeleĢ, R., (1972), Yerleşme Kararları Açıısndan Büyük Kent Dışı Üniversiteler
Sorunu, Mimarlık Dergisi, (12):25-35
Korkut, H., 1990: Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere Üniversiteleri, Ankara,
YÖK Matbası.
Kortan, E, 1981: Çağdaş Üniversite Yerleşkeleri Tasarımı, ODTÜ Mimarlık
Fakültesi, Basım İşliği, Ankara
Kortan, E., (1981), Çağdaş Üniversite Yerleşkeleri Tasarımı, Odtü Mimarlık
Fakültesi Basım İşliği, Ankara
Kuban, D., (1981), “100 Soruda Türkiye Sanat Tarihi”,Gerçek Yayınevi, İstanbul
Küçükcan, T.; Gür, B.,2009, Türkiye‟de Yükseköğretim Karşılaştırmalı Bir Analiz,
Stea Yayınları
Meray, S., 1971: Üniversite Kavramları ve Modelleri, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, cilt 26, no 1, s 19-63
Nitschke, A., 1970: Universitäten im Wandel, H. Linde, Hochshulplannung, Band
1(Werner Verlag Gmbh, Stuttgart, 1970), ISBN 3 8041 25107.
OECD. 1982 The University and the Community, The Problems of Changing
Relationships, OECD Pub., Paris
Oguz, O., Oktay, A.; Ayhan, H., 2004: 21. Yüzyılda Eğitim ve Türk Eğitim
Sistemi, İstanbul: Dem Yayınları, 2. Baskı.
Oktay, D., /2007 Üniversite-Kent İlişkisi, Yapı Dergisi, (302):42-47
Oktay,D.,2007,Yapı Dergisi
132
Öner, S., 1999: Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Merkez Yerleşke Alanı Peyzaj
Planlaması, Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Özaslan, Ġ., Korkmaz, E., Batırel, Ö. F., Erkal, M. 1998. Yüksek Öğretim
Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve
İşlevleri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul
PHELPS, R. P. (1998), “The Effect of University Host Community Size on State
Growth”, Economics of Education Review, Vol. 17, Issue 2, s.149-158.
Sargın,Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Yıl/Volume: 3, Sayı/Issue: 5, 2007, 133-150
Enstitüsü
Dergisi
Sönmez, A.(1972) Üniversitenin Toplumdaki Rolü, Mimarlık Dergisi, Sayı: 12,
S.41-43, Ankara.
Sönmezler,
K., (1995), Üniversiteler, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
Sönmezler, K., 1995: Üniversiteler, Mimar Sinan Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul
Sönmezler, K., 2003: Modern Mimarinin Kentsel Deney Alanı: Üniversite Tasarımı,
Mimar Sinan Üniversitesi Doktora Tezi, Haziran 2003, İstanbul
ġen, Ġ., (1987), Üniversite Yerleşke Planlamasında Aktiviteler Cins Ve
Organizasyon, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul
ġuben, R., (1980), Türkiye‟de Yüksek Öğrenim Kurumlarının Dağılımı Ve
Planlarının Karşılaştırılması, Diploma Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi, İstanbul
Tekeli, Ġ.; Ġlkin, S., 1993: Osmanlı İmparatorluğu‟nda Eğitim ve Bilgi Üretim
Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,
(ISBN 975-16-0535-0)
Tekeli, Ġ.(1972) Büyükkent Dışı Üniversitelerin Kuruluş Yeri Sorunları Üzerine,
Mimarlık Dergisi, Sayı:12, S.36-40, Ankara.
Tekeli, Ġ.; Ġlkin, S., 1993: Osmanlı İmparatorluğu‟nda Eğitim ve Bilgi Üretim
Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
Turner, P. V., 1995: “Campus” An American Planning Tradition, The MIT Pres
Cambridge, Massachusets and London,
Türeyen, M. N., (2002), Yükseköğretim Kurumları-Yerleşkeler, Tasarım Yayın
Grubu, İstanbul
Url-1 <http://www.assosbehramkale.com/gymnasion.>, alındığı tarih 16.09.2010.
Url-2 <http:// www.harvard.edu.>, alındığı tarih 14.09.2010.
Url-3 <http:// www.umass.edu.>, alındığı tarih 14.09.2010.
Url-5<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010.
133
Url-6<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010.
Url-7<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 16.09.2010.
Url-8<http:// www.felsefeekibi.com/sanat/sanatalanlari/ .>, alındığı tarih 12.10.2010.
Url-9<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih
07.01.2011.
Url-10<http:// www.edirnevdb.gov.tr/kultur/kulliye.>, alındığı tarih 29.06.2011.
Url-11<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih
17.05.2011.
Url-12<http:// www.tarihiistanbulyapilari.com/2011/02/23/beyazit-kulliyesi.>, alındığı tarih
29.10.2010.
Url-13<http:// www.sinanasaygi.org/eserler.>, alındığı tarih 25.11.2010.
Url-14<http:// www.upenn.edu.>, alındığı tarih 29.01.2011.
Url-15<http:// www.umich.edu.>, alındığı tarih 10.02.2011.
Url-16<http:// www.epfl.ch/index.en.html >alındığı tarih 17.04.2011.
Url-17<http:// www.utwente.nl >alındığı tarih 15.03.2011.
Url-18<http:// gitta.info/PresenVisual/en/html/SpeciaOrdMap_learningObject >alındığı tarih
29.04.2011.
Uzgören Nevin ve E. Uzgören (2007), “Dumlupınar Üniversitesi Lisans
Öğrencilerinin Memnuniyetini Etkileyen Bireysel Özelliklerin İstatistiksel
Analizi - Hipotez Testi, Ki-Kare Testi ve Doğrusal Olasılık Modeli”, DPÜ
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:17, Kütahya.
UzunçarĢılı, 1988; İpşirli, 1997; Şentop, 2005).
Üniversite ve Toplum dergisi; Ocak,2005-Cilt 5, Sayı-1
Yekrek, T., (1999) “Üniversite Yerleşkeleri Yerle6im Sistemlerinin Fiziksel
Planlamayla Olan İlişkisi ve Önemi” ,YTÜ Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Zengel,R.,1998 „An Evaluation of the Settlement Ptterns in Campus Planning with
Regard to the Criteria of Accessibility
134
EKLER
Çizelge A 1: Üniversitelerin Konumları,kuruluş yılı ve nüfusu
1-Üniversite Adı
Karadeniz
Teknik
Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Atatürk Üniversitesi
Dicle Üniversitesi
Çukurova Üniversitesi
Anadolu Üniversitesi
Cumhuriyet Üniversitesi
İnönü Üniversitesi
Fırat Üniversitesi
Ondokuz
Mayıs
Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi
Uludağ Üniversitesi
Erciyes Üniversitesi
Akdeniz Üni
Dokuz
Eylül
Üniversitesi
Trakya Üniversitesi
Yüzüncü
Yıl
Üniversitesi
Gaziantep Üni
Abant
İzzet
Baysal
Üniversitesi
Adnan
Menderes
Üniversitesi
Afyon
Kocatepe
Üniversitesi
Balıkesir Üni
Celal Bayar Üni
Çanakkale
18
Üniversitesi
Dumlupınar
Üniversitesi
Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
2-Bulunduğu Bölge
56Kurulduğu Öğrenci
3-Kurulduğu Ġl Yıl
Nüfusu
Karadeniz
Ege
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Akdeniz
İçanadolu
İç Anadolu
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Trabzon
İzmir
Erzurum
Diyarbakır
Adana
Eskişehir
Sivas
Malatya
Elazığ
1955
1955
1957
1973
1973
1973
1974
1975
1975
41140
49093
39437
17558
35343
1.393.544
27691
22535
23738
Karadeniz
İçanadolu
Marmara
İçanadolu
Akdeniz
Samsun
Konya
Bursa
Kayseri
Antalya
1975
1975
1975
1978
1982
25766
75702
43482
32388
25349
Ege
Marmara
İzmir
Edirne
1982
1982
47755
24791
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Van
Gaziantep
1982
1987
15331
17108
Karadeniz
Bolu
1992
17027
Ege
Aydın
1992
25000
Ege
Marmara
Ege
Afyon
Balıkesir
Manisa
1992
1992
1992
31542
29629
28036
Marmara
Çanakkale
1992
25224
Ege
Kütahya
1992
34388
Karadeniz
Tokat
1992
18184
135
Çizelge A 1’in devamı:
1-Üniversite Adı
Harran Üniversitesi
İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü
Kafkas Üniversitesi
K.Maraş Sütçü İmam
Üniversitesi
Kırıkkale Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
Mersin Üniversitesi
Muğla Üniversitesi
Mustafa
Kemal
Üniversitesi
Niğde Üniversitesi
Pamukkale Üniversitesi
Sakarya Üniversitesi
Süleyman
Demirel
Üniversitesi
Zonguldak
Karaelmas
Üniversitesi
2-Bulunduğu Bölge
Güneydoğu Anadolu
5Kurulduğu
3-Kurulduğu Ġl Yıl
Şanlıurfa
1992
6Öğrenci
Nüfusu
12992
Ege
Doğu Anadolu
İzmir
Kars
1992
1992
2503
11912
Akdeniz
İçanadolu
Marmara
Akdeniz
Ege
Kahramanmaraş
Kırıkkale
Kocaeli
İçel
Muğla
1992
1992
1992
1992
1992
16728
16924
58826
27184
25538
Akdeniz
İçanadolu
Ege
Marmara
Hatay
Niğde
Denizli
Sakarya
1992
1992
1992
1992
24365
13178
31090
50119
Akdeniz
Isparta
1992
17027
Karadeniz
Zonguldak
1992
16155
Çizelge A 2:Üniversitelerin kent içindeki konumu, kampus tipi, dağılımı
108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke
1-Üniversite Adı Konumu
Uzaklık
Tipi
Karadeniz
Teknik
Üniversitesi
Ege Üniversitesi
Atatürk
Üniversitesi
Dicle
Üniversitesi
Çukurova
Üniversitesi
Anadolu
Üniversitesi
Kent İçi
0-5km
Kent İçi
15 Km
Kent Çeperi
0-5km
Kent Çeperi
5-10 Km
Kent Çeperi
10 Km
Kent İçi
0-5km
136
Kent
İçi
/Açık
Kent
İçi/Açık
Kent
Dışı/Açık
Kent
İçi/Açık
Kent
İçi/Açık
Kent
İçi/Açık
11-YerleĢke
Dağılımı
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
12Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
Çizelge A 2’nin devamı:
108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke
1-Üniversite Adı Konumu
Uzaklık
Tipi
Cumhuriyet
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
5-10 Km
Dışı/Kapalı
İnönü
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
10-15km
Dışı/Açık
Fırat
Kent
Üniversitesi
Kent İçi
0-5km
İçi/Açık
Ondokuz Mayıs
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
30 Km
Dışı/Açık
Selçuk
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
20km
Dışı/Kapalı
Uludağ
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
18 Km
Dışı/Açık
Erciyes
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
5km
Dışı/Açık
Akdeniz
Kent
Üniversitesi
Kent İçi
0-5km
İçi/Açık
Dokuz
Eylül
Kent
Üniversitesi
Kent İçi
0-5km
İçi/Açık
Trakya
Kent İçi+Kent
Kent
Üniversitesi
Dışı
0-5 Km
Dışı/Açık
Yüzüncü
Yıl
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
15 Km
Dışı/Kapalı
Gaziantep
5-10 Km- Kent
İçi
Üniversitesi
Kent Çeperi
/7km)
/Açık
Abant
İzzet
Baysal
12km/0-5 Kent
İçi
Üniversitesi
Kent İçi
Km(8km) /Kapalı
Adnan Menderes
Kent
Üniversitesi
Kent Çeperi
0-5 Km
Dışı/Kapalı
Afyon Kocatepe
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
10 Km
Dışı/Açık
Balıkesir
Kent İçi+Kent
Kent
Üniversitesi
Dışı
18 Km
Dışı/Açık
Celal
Bayar
Kent
Üniversitesi
Kent İçi
5-10 Km
Dışı/Açık
Çanakkale
Onsekizmart
Kent İçi+Kent
Kent
Üniversitesi
Dışı
0-5 Km
İçi/Açık
Dumlupınar
Kent
İçi
Üniversitesi
Kent Çeperi
10 Km
/Kapalı
137
11-YerleĢke
Dağılımı
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
12Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
Yok
Yok
Yok
Var
Var
Var
Var
Yok
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Birden
Fazla
Birime Dağılmış Yok
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Çizelge A 2’nin devamı:
108-Ġl Ġçindeki 9-Merkeze YerleĢke
1-Üniversite Adı Konumu
Uzaklık
Tipi
Gaziosmanpaşa
Kent
Üniversitesi
Kent Çeperi
9km
İçi/Açık
Harran
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
20-25km
Dışı/Kapalı
İzmir
Yüksek
0Teknoloji
5km(1999)- Kent
Enstitüsü
Kent Dışı
40km
Dışı/Kapalı
Kafkas
Kent
Üniversitesi
Kentdışı
5-10 Km
Dışı/Kapalı
K.Maraş Sütçü
İmam
Kent İçi+Kent
Kent
İçi
Üniversitesi
Dışı
10-15km
/Kapalı
Kırıkkale
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
7km
Dışı/Kapalı
Kocaeli
Kent İçi+Kent 10
Km- Kent
Üniversitesi
Dışı
İzmite
İçi/Açık
Mersin
Kent İçi+Kent 14 Km-0-5 Kent
Üniversitesi
Dışı
Km
İçi/Açık
Muğla
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
5-10 Km
Dışı/Açık
Mustafa Kemal
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
20-25 Km Dışı/Açık
Niğde
Kent
Üniversitesi
Kent Çeperi
7 Km
İçi/Açık
Pamukkale
Kent
Üniversitesi
Kent Çeperi
0-5 Km
İçi/Açık
Sakarya
Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
5-10 Km
Dışı/Açık
Süleyman
Demirel
5-10 Km Kent
Üniversitesi
Kent Dışı
8km
Dışı/Kapalı
Zonguldak
Karaelmas
Kent
İçi
Üniversitesi
Kent Çeperi
0-5 Km
/Kapalı
138
12Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
11-YerleĢke
Dağılımı
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış Yok
Tek Bir
Yerleşke
Tek Bir
Yerleşke
Ana
Yok
Ana
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Birden
Fazla
Birime Dağılmış
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir Ana
Yerleşke
Tek Bir
Yerleşke
Ana
Tek Bir
Yerleşke
Ana
Var
Var
Var
Var
Var
Çizelge A3:Üniversitelerin kente açık ve kapalılık durumu, ulaşımı, tipi ve yoğunluk
1-Üniversite Adı
12Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
1315YerleĢke
16-YerleĢke
YerleĢkeye
Ġçi UlaĢım
Tipi
UlaĢım
10-15 Dk.
Karadeniz
Teknik
Üniversitesi
Pozitif
Ege Üniversitesi
Pozitif
Atatürk Üniversitesi
Pozitif
Anadolu
Üniversitesi
Cumhuriyet
Üniversitesi
Yok
Negatif
İnönü Üniversitesi
Yok
Pozitif
Pozitif
Fırat Üniversitesi
Ondokuz
Mayıs
Üniversitesi
Yok
Negatif
Selçuk Üniversitesi
Var
Negatif
Uludağ Üniversitesi Var
Negatif
Erciyes Üniversitesi Var
Akdeniz
Üniversitesi
Dokuz
Eylül
Üniversitesi
Pozitif
Trakya Üniversitesi Var
Yüzüncü
Yıl
Üniversitesi
Yok
Gaziantep
Üniversitesi
Negatif
Adnan
Menderes
Üniversitesi
Afyon
Kocatepe
Üniversitesi
Yok
Negatif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
139
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Lineer
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Tramvay
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Merkezi
Yerleşim
Şebeke
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Merkezi
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Moleküler
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Şebeke
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Merkezi
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
17Yoğunluk
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Kompakt
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Yaygın
Kompakt
Kompakt
Çizelge A3’ ün devamı:
1-Üniversite Adı
12Etrafında
YerleĢme
Var Mı?
Balıkesir
Üniversitesi
Celal
Bayar
Üniversitesi
Çanakkale
Onsekizmart
Üniversitesi
Dumlupınar
Üniversitesi
Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
1315YerleĢke
16-YerleĢke
YerleĢkeye
Ġçi UlaĢım
Tipi
UlaĢım
10-15 Dk.
Negatif
Pozitif
Negatif
Pozitif
Negatif
Harran Üniversitesi Yok
İzmir
Yüksek
Teknoloji Enstitüsü Yok
Negatif
Kafkas Üniversitesi
Negatif
Kırıkkale
Üniversitesi
Var
Negatif
Negatif
Kocaeli Üniversitesi
Pozitif
Mersin Üniversitesi
Negatif
Muğla Üniversitesi Var
Mustafa
Kemal
Üniversitesi
Var
Pozitif
Niğde Üniversitesi
Pamukkale
Üniversitesi
Pozitif
Sakarya Üniversitesi Var
Süleyman
Demirel
Üniversitesi Var
Pozitif
Negatif
Pozitif
Pozitif
140
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Lineer
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Yaygın
Kompakt
Yaygın
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Merkezi
Yerleşim
Yaygın
Yerleşim
Yaygın
Çözülmemiş Yerleşim
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Yaygın
Yerleşim
Haç
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Lineer
Yerleşim
Lineer
Çözülmemiş Yerleşim
Ring
Lineer
Sistemi
Yerleşim
Ring
Merkezi
Sistemi
Yerleşim
Ring
Yaygın
Sistemi
Yerleşim
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring
Sistemi
Ring Sistemi
17Yoğunluk
Yaygın
Kompakt
Yaygın
Kompakt
Yaygın
Yaygın
Yaygın
Tipi
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Kompakt
Merkezi
Yerleşim Kompakt
Çizelge A4:Üniversitelerin araç ve yay yolu ilişkileri, kampus girişi, yurtların ve
sosyal alanlarının konumu
1-Üniversite Adı
Karadeniz Tek. Üni
Ege Üniversitesi
Atatürk Üniversitesi
Dicle Üniversitesi
Çukurova Üni
Anadolu Ün.i
Cumhuriyet Üni.
İnönü Üniversitesi
Ondokuz
Üniversitesi
18-Araç Ve
19Yaya
20-Yurtların
YerleĢkenin
UlaĢımının
Konumu
GiriĢi
ĠliĢkisi
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç
Ayrılmış
Mayıs Yaya
Ve
Araç Karma
Yaya
Ve
Araç
Selçuk Üniversitesi Ayrılmış
Yaya
Ve
Uludağ Üniversitesi Araç Karma
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Erciyes Üniversitesi Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Akdeniz Üniversitesi Ayrılmış
Yaya
Ve
Dokuz Eylül Üni.
Araç Karma
21-Sosyal
Alanların
Konumu
Güvenlikli
Her
İkiside Yerleşke
Bulunmaktadır İçinde
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Yerleşke
İçinde
Yerleşke İçi
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Yerleşke DışıKent İçi
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Yerleşke
İçinde
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Her
İkiside Yerleşke
Bulunmaktadır İçinde
Güvenlikli
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Güvenlikli
Her
İkiside
Bulunmaktadır Yerleşke İçinde
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
141
Yerleşke
İçinde
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
Yerleşke İçi
Yerleşke İçinde
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Çizelge A4’ün devamı:
1-Üniversite Adı
Trakya Üniversitesi
Yüzüncü
Üniversitesi
Yıl
Gaziantep Üniversitesi
Abant
İzzet
Baysal
Üniversitesi
Adnan
Üniversitesi
Afyon
Üniversitesi
Menderes
Kocatepe
Balıkesir Üniversitesi
Celal Bayar Üniversitesi
Çanakkale Onsekizmart
Üniversitesi
Dumlupınar Üniversitesi
Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
Harran Üniversitesi
İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü
Kafkas Üniversitesi
K.Maraş Sütçü
Üniversitesi
İmam
Kocaeli Üniversitesi
18-Araç
Ve
Yaya
UlaĢımının
ĠliĢkisi
Yaya Ve Araç
Karma
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Karma
Yaya Ve Araç
Karma
Yaya Ve Araç
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Karma
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
Yaya Ve Araç
Karma
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
1920-Yurtların
YerleĢkenin
Konumu
GiriĢi
21-Sosyal
Alanların
Konumu
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
Güvenlikli
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Yerleşke DışıKent İçinde
Yerleşke DışıKent İçinde
Yerleşke DışıKent İçinde
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
Yerleşke DışıKent İçi
Her
İkiside
Bulunmaktadır.
Yerleşke İçinde
Yerleşke DışıKent İçi
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Yerleşke İçinde
Yerleşke Dışı- Yerleşke DışıKent İçinde
Kent İçi
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Güvenlikli
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Yerleşke İçinde
Yerleşke DışıKent İçinde
Yerleşke İçinde
Güvenlikli
Yerleşke Dışı- Her
İkiside
Kent İçinde
Bulunmaktadır.
Yaya Ve Araç
Kısmen
Ayrılmış
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
142
Güvenlikli
Yerleşke İçinde
Her
İkiside
Yerleşke İçi
Bulunmaktadır.
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Yerleşke İçinde
Çizelge A4’ün devamı:
18-Araç Ve
Yaya
1-Üniversite Adı
UlaĢımının
ĠliĢkisi
Yaya
Ve
Araç
Mersin Üniversitesi
Ayrılmış
Yaya
Ve
Muğla Üniversitesi
Araç Karma
Yaya
Ve
Mustafa
Kemal Araç Kısmen
Üniversitesi
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Niğde Üniversitesi
Ayrılmış
Yaya
Ve
Pamukkale
Araç Kısmen
Üniversitesi
Ayrılmış
Yaya
Ve
Araç Kısmen
Sakarya Üniversitesi Ayrılmış
Yaya
Ve
Süleyman
Demirel Araç
Üniversitesi
Ayrılmış
Zonguldak Karaelmas Yaya
Ve
Üniversitesi
Araç Karma
1920-Yurtların
YerleĢkenin
Konumu
GiriĢi
21-Sosyal
Alanların
Konumu
Güvenlikli
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Her
İkiside
Bulunmaktadır
Güvenlikli
Yerleşke Dışı-Kent İçinde
Güvenlikli
Yerleşke Dışı-Kent İçinde
Güvenlikli
Her
İkiside Her
İkiside
Bulunmaktadır Bulunmaktadır.
Güvenlikli
Yerleşke İçi
Güvenlikli
Her
İkiside Yerleşke
Bulunmaktadır İçinde
Güvenlikli
Güvenlikli
143
Yerleşke
İçinde
Yerleşke
İçinde
Yerleşke
İçinde
144
Harita-A1 :Balıkesir Üniversitesi
145
Harita - A2: Abant İzzet Baysal Üniversitesi
146
Harita - A3: Çukurova Üniversitesi
147
Harita – A4: Cumhuriyet Üniversitesi
148
Harita -A5: Çanakkale Üniversitesi
149
Harita- A6: Dumlupınar Üniversitesi
150
Harita -A7: Erciyes Üniversitesi
151
Harita -A8: Atatürk Erzurum Üniversitesi
152
Harita -A9: Eskişehir Anadolu Üniversitesi
153
Harita -A10: Fırat Üniversitesi
154
Harita A11:GaziantepÜniversitesi
155
Harita-A12:Harran Üniversitesi
156
Harita -A13: İnönü Üniversitesi
157
Harita -A14: İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi
158
Harita -A15: Kafkas Üniversitesi
159
Harita -A16:Selçuk Üniversitesi
160
Harita -A17: Muğla Üniversitesi
161
Harita-A18:Niğde Üniversitesi
162
Harita-A19:Sakarya Üniversitesi
163
Harita-A20:Süleyman Demirel Üniversitesi
164
Harita-A21:KaradenizTeknik Üniversitesi
165
Harita-A22:TrakyaÜniversitesi
166
Harita -A23: Uludağ Üniversitesi
167
Harita -A24: Akdeniz Üniversitesi
168
Harita -A25: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
169
ÖZGEÇMĠġ
Ad Soyad: GİZEM KORKUT
Doğum Yeri ve Tarihi: KADIKÖY/1985
Adres: Merdivenköyyolu cad. Küçükpalmiye apt. No:21 d:5 Göztepe /İSTANBUL
Lisans Üniversite: YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK (BURSLU)
170
Download