øNGøLøZ OKULU`NUN ULUSLARARASI TOPLUMA BAKIùI ALø

advertisement
T.C.
EGE ÜNøVERSøTESø
SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ
Uluslararası øliúkiler Anabilim Dalı
øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI TOPLUMA
BAKIùI
YÜKSEK LøSANS TEZø
ALø ONUR TEPECøKLøOöLU
DANIùMANI: Doç. Dr. Tanju TOSUN
øZMøR–2009
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü÷üne sundu÷um øngiliz
Okulu’nun Uluslararası Topluma bakıúı adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel
ahlak ve normlara uygun bir úekilde hazırlandı÷ını, tezimde yararlandı÷ım kaynakları
bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdi÷imi onurumla do÷rularım.
Ali Onur Tepeciklio÷lu
ii
iii
øÇøNDEKøLER:
ÖNSÖZ ........................................................................................................................ v
GøRøù ......................................................................................................................... vii
BøRøNCø BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA ADLANDIRMA SORUNSALI ve SINIRLAR PROBLEMø
1. ADLANDIRMA SORUNSALI............................................................................. 2
2. øNGøLøZ OKULU’NUN SINIRLARI PROBLEMø ............................................... 8
øKøNCø BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NUN TARøHSEL GELøùøMø
1. øNGøLøZ OKULU’NUN KÖKENLERø: C.A.W. MANNING VE MARTIN
WIGHT................................................................................................................... 22
1.1. C. A. W. Manning: The Nature of International Society ............................... 22
1.2. Martin Wight: International Theory .............................................................. 27
2. øNGøLøZ OKULU’NUN GELøùøMø: BRITISH COMMITTEE & DIPLOMATIC
INVESTIGATIONS ............................................................................................... 34
3. øNGøLøZ OKULU’NUN YÜKSELøùø: HEDLEY BULL & THE ANARCHICAL
SOCøETY ............................................................................................................... 40
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA ULUSLARARASI TOPLUM DÜùÜNCESø
1. ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI ve ÜÇ GELENEK TEORøSø............. 46
1.1. Realizm ve Uluslararası Toplum................................................................... 47
1.2. Radikalizm ve Uluslararası Toplum.............................................................. 49
1.3. Rasyonalizm ve Uluslararası Toplum ........................................................... 51
2. øNGøLøZ OKULU VE ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI....................... 55
2.1. Güç Dengesi ve Uluslararası Toplum ........................................................... 60
2.2. Kurallar ve Uluslararası Toplum................................................................... 65
3. øNGøLøZ OKULU’NDA ADALET/DÜZEN TARTIùMASI............................... 73
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM VE OKULUN ULUSLARARASI øLøùKøLER
DøSøPLøNøNE KATKISI
1. øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM .................................................................... 81
2. øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI øLøùKøLERøN TEMEL SORUNSALI
BAöLAMINDA DøSøPLøNE KATKISI ................................................................. 91
SONUÇ .................................................................................................................... 101
KAYNAKLAR......................................................................................................... 110
iv
ÖNSÖZ
Bu satırları yazmak için bilgisayar baúına oturdu÷umda, tüm akademik hayatım
boyunca ilgimi çeken Uluslararası øliúkiler teorilerinin biri ile ilgili olarak kaleme
aldı÷ım bu çalıúmayı yazmanın beni ne kadar tatmin etti÷ini yeniden fark ettim.
Teorilerin sundu÷u soyut dünya, her zaman için beni Uluslararası øliúkilerin di÷er
çalıúma alanları olan, dıú politika, güvenlik, politik ekonomi gibi konulardan daha fazla
çekmiútir. Bu nedenle ülkemizde adı birkaç isim dıúında neredeyse hiç anılmayan
øngiliz Okulu’nu çalıúmama konu etmek benim için fazlasıyla doyurucu oldu.
Uluslararası øliúkiler teorilerinin bu farklı üyesi, teori dünyasının kısır döngüleri
arasından, disiplinin temeline getirdi÷i yeni yaklaúımlarla benim için her zaman ilgi
çekici olmuútur. Dünyada bir arada var olma kaygısının her zamanki gibi had safhada
oldu÷u günümüzde, bu tarz bir teorinin dünyayı daha barıúçıl kılma hedefine hizmet
etti÷ine yürekten inanmaktayım. Bu nedenle bu teori okulunu çalıúmak benim için aynı
zamanda büyük bir keyifti.
Bu çalıúma, metin içerisinde de defalarca belirtildi÷i üzere, Uluslararası øliúkiler
teorileri çalıúmaları açısından pek geliúmemiú olan Türkçe literatüre bir katkı yapma
çabasının ve ülkemizde neredeyse hiç tanınmayan øngiliz Okulu’nun, Türkiye’nin de
her zaman dahil olmak istedi÷i uluslararası topluma, teorik olarak bakıú açısını
açıklama gayretinin bir ürünüdür. Bu çalıúma kapsamında bir kavramın ortaya
koyulması, her zaman kavramların olguları takip etti÷i ülkemizde kavramların içinin
doldurulmasının bir özlemini de yansıtmaktadır.
ùüphesiz ki bu çalıúma etrafımdaki de÷erli insanların katkıları olmasaydı
gerçekleúemezdi. Bu nedenle öncelikle lisans ö÷renimimden beri kapısı bana her zaman
açık olan ve her konuda yardımlarını esirgemeyen sevgili hocam Doç. Dr. Tanju
Tosun’a teúekkür etmek istiyorum. Ayrıca tezim ile ilgili de÷erli önerileri ve yardımları
olmadan asla ulaúamayaca÷ım kaynakları bana sa÷ladıkları için Prof. Dr. Suat Öksüz’e,
Prof. Dr. A. Nuri Yurdusev’e ve Gökhan Sevim’e ne kadar teúekkür etsem azdır.
Tanıútı÷ımız günden beri bana gösterdikleri de÷erli dostluk ve tez çalıúmam esnasındaki
destekleri için baúta sevgili Açalya Temel ve Eylem Miray Apak olmak üzere tüm
v
çalıúma arkadaúlarıma teúekkür etmek benim için büyük bir mutluluktur. Sevgili ailemin
benim için yaptıklarına karúılık burada edece÷im birkaç söz elbette ki çok önemsizdir
ancak; sadece e÷itim hayatımda de÷il, nefes aldı÷ım her anda desteklerini arkamda
hissetti÷im biricik anne ve babam Milhan – Ali Tepeciklio÷lu’na, sevgili ablam Müjde
Koç’a benim için yaptıkları sayısız fedakarlık ve gösterdikleri anlayıú için teúekkürü bir
borç bilirim. Son olarak müstakbel eúim Elem Eyrice’ye sonsuz teúekkür ediyorum. O
olmasaydı bu çalıúmanın tek bir satırı dahi yazılamazdı.
Ali Onur Tepeciklio÷lu
ùirinyer, Temmuz 2009.
vi
GøRøù
Bu çalıúma kapsamında temelde bir Uluslararası øliúkiler1 teorisi ve onun
geliútirdi÷i bir kavram incelenecek olmakla birlikte, çalıúmaya konu olan teorinin özel
durumundan kaynaklanan bir “okul” incelemesi de yapılacaktır. Bir okulu incelemek ve
dahası onu ortaya koymak, do÷aldır ki onun di÷erlerinden farkını ortaya koymak ile
mümkündür. Aslında bu her úey için geçerlidir. Tanımlamak eylemi, soyut ya da somut
olsun, her hangi bir úeyi di÷erlerinden ayırmaktır. Örne÷in dünyadaki herhangi bir úey
sadece ve sadece kendi olarak bulunuyorsa ya da baúka bir deyiúle “tek” ise,
di÷erlerinden ayrımı yapılmamıú, farkları belirtilmemiú ise onun varlı÷ını kanıtlamaya
neden bulunmamaktadır. Çünkü o sadece “vardır”. Yurdusev’in de çok do÷ru bir
biçimde ortaya koydu÷u gibi øngiliz Okulu hem kendi gelene÷i içerisinde, hem de
Amerikan sosyal bilimine karúı tanımlanmalıdır.2
Bir okul incelemesi, bir takım zorluklarla birlikte, çalıúmayı ilginç kılan yönleri
de beraberinde getirmektedir. Çalıúmamızın temelini oluúturan øngiliz Okulu’nun en
büyük iki güçlü÷ü adı ve sınırlarıdır. Bu nedenle birinci bölümde okulun adının nereden
geldi÷ini ve sınırlarının ne oldu÷unu tartıúma gere÷i duyduk. Özellikle adı ile ilgili
tartıúmalarda bu konuda görüú belirtmiú hemen hemen her yazarın fikirlerine baúvurduk.
Okulun adının bir ulusla iliúkilendirilmesinin yarattı÷ı problemleri bu baúlık altında
tartıútık. Birinci bölümün ikinci kısmında ise, okulun sınırlarını çizmeye ve dolayısıyla
okula hangi isimlerin dahil oldu÷unu belirlemeye çalıútık. Bu konu da en az adlandırma
sorunsalı kadar okulun dıúsal bir problemi olarak ortada durmakta ve üzerine çok fazla
kalem oynatılmaktadır.
Bir önceki paragrafta belirtti÷imiz “ilginç” yönler ise, bir okul incelemesinde,
okulun kurucu isimlerine ve onların eserlerinin önemine yer verme olana÷ıdır. Aslen bu
1
Bu çalıúmada Uluslararası øliúkiler, bir disiplinden bahsederken büyük harflerle, “Uluslararası øliúkiler”
úeklinde, belirli bir iliúki biçiminden bahsederken küçük harflerle, “uluslararası iliúkiler”, biçiminde
belirtilmiútir. Bu konuda Türkçedeki en iyi Uluslararası øliúkiler teorisi çalıúmalarından biri olan Devlet
Sistem ve Kimlik isimli çalıúmayı takip ettik. Bkz. A. Nuri Yurdusev, “Uluslararası øliúkiler Öncesi”,
Devlet Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları,
østanbul, 2003, s. 15, 1 numaralı dipnot.
2
A. Nuri Yurdusev, “Is There a British School Of International Relations?” British Council Newsletter,
1999, s. 15.
vii
“tarihsel” inceleme bir gereklilik olarak da ortaya çıkmaktadır. Bir okul incelendi÷ine
göre, bu okulun ortaya çıkıúı ve geliúimi elbette ki bu çalıúma kapsamında yer
almalıydı. Bu nedenle ikinci bölüm bu konuya ayrılmıú ve okulun kurucu ve önemli
isimleri ile onların temel eserleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiútir. Burada en çok
üzerinde durdu÷umuz nokta, her birine bir baúlık ayırdı÷ımız düúünürlerin eserlerinin
okulun evriminde nasıl roller oynadı÷ıdır. Okulun tarihçesinin de incelendi÷i bu bölüm
ile ilgili belirtilmesi gereken bir baúka konu ise bu bölümde kronolojik ve tematik bir
incelemenin birlikte yapıldı÷ıdır. Aslında okulun gösterdi÷i geliúim ve yapısı, bu
úekilde bir incelemeye olanak vermekte ve hem okuma hem de inceleme açısından
orijinal bir perspektif sunmaktadır.
Üçüncü bölüm ise, ilk iki bölümde “tanımladı÷ımız” øngiliz Okulu’nun
Uluslararası øliúkiler düúüncesine yaptı÷ı en büyük katkı sayılan ve yöntemsel duruúu ile
birlikte øngiliz Okulu’nu di÷er okullardan ayıran en önemli perspektif olan uluslararası
toplum düúüncesine ayrılmıútır. Okulun kurucularından ve bize göre Uluslararası
øliúkiler disiplininin en büyük teorisyenlerinden olan Martin Wight’ın üç gelenek teorisi
çerçevesinde inceledi÷imiz bu bölüm, disiplindeki di÷er düúünce aileleriyle øngiliz
Okulu’nun farkını ortaya koymaya çalıúmaktadır. Ayrıca üçüncü bölümün devamında,
okulun belli baúlı düúünürleri arasında en önemli tartıúma konularından birini oluúturan
ço÷ulculuk/solidarite ayrıúması incelenmiútir.
Çalıúmanın dördüncü ve son bölümü ise, øngiliz Okulu’nun kullandı÷ı yönteme
ve Uluslararası øliúkiler disiplininin temel sorunsallarına verdi÷i yanıtlara ayrılmıútır.
Unutulmamalıdır ki bir bilgiye ulaúmak için izlenen yol, yani yöntem, ulaúılmaya
çalıúılan bilginin içeri÷ine do÷rudan etki edece÷inden, bilgiyi öncelemektedir. Baúka bir
deyiúle usul esastan önce gelir. Bu nedenle, çalıúmada hedeflenen ana amaçlardan biri
olan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı” sorusunun yanıtını bulmada oldukça önemli
gördü÷ümüz okulun yöntemi, bu baúlık altında temelde Hedley Bull’un sistematik
katkıları esas alınarak incelenmiútir. Bize göre øngiliz Okulu’nun kullandı÷ı yöntem,
onu Amerikan Uluslararası øliúkilerinden ayıran iki önemli etmenlerden biridir. Bu
yüzden okulu tanımlamanın bir aya÷ı “yöntem” sorunundan geçmektedir. Dördüncü
bölüm altında incelenen di÷er konu olan Uluslararası øliúkilere verilen temel yanıtlar da,
viii
tıpkı yöntem sorunu gibi, okulun varlı÷ını ve di÷er okullardan farkını kanıtlayan ikinci
önemli etmendir. Bir disiplinin ortaya çıkıúı, açıktır ki bir sorunsal etrafında
úekillenmektedir. Bu nedenle bu bölümde, öncelikle Uluslararası øliúkiler disiplinin
temel sorunsalı ortaya konacak ve øngiliz Okulu’nun geliútirdi÷i uluslararası toplum
teorisi ba÷lamında bu sorulara nasıl yanıt verdi÷i tartıúılacaktır.
Bu çalıúmada ortaya koydu÷umuz olgu bir teori okulu oldu÷undan çalıúmanın
mümkün oldu÷u kadar teorik kalmasına dikkat ettik. Bunun tek nedeni bir teori okulu
çalıúmamızdan de÷il aynı zamanda hem teoriyi prati÷e uygulayarak, hem de teoriyi teori
dünyası içerisinde anlamlandırarak anlatmanın zorluklardan kaynaklanmaktadır.
Yukarıda belirtilen sebebin yanı sıra, çalıúmanın bir yüksek lisans tezi olması sebebi ile
teoriyi bir prati÷e uygulamadan çok, teori dünyası içerisinde øngiliz Okulu’nu
konumlandırmayı seçtik. Ayrıca øngiliz Okulu’nun üretti÷i teori olan uluslararası
toplum teorisinin pratik incelemelerindeki do÷asından kaynaklanan devletler toplumu
sosyolojisi inceleme zorunlulu÷u da, úüphesiz ki teori – pratik ve teori – teori iliúkilerini
bir arada analiz etmeyi oldukça güç kılmaktadır.
Çalıúmamızın konusunu oluúturan øngiliz Okulu’nun, dördüncü bölümde de
ayrıntılı bir biçimde ortaya konuldu÷u üzere gelenekselci bir yöntem izlemesi, úüphesiz
ki bizim inceleme yöntemimizi de belirlemiútir. Davranıúsalcı okulun kullandı÷ı
yöntemsel araçlar olan de÷iúken, ba÷lı de÷iúken, korelasyon, fonksiyon ve benzeri
araçlarla, devletler toplumunun tarihsel sosyolojisi üzerinden analiz yapan bir okulu
incelemenin anlamsız olaca÷ı açıktır. Bu nedenle bu çalıúmanın yöntemi, her ne kadar
ayrı bir baúlık altında belirtilmemiú olsa da, øngiliz Okulu’nun izledi÷i yöntemdir.
Uluslararası øliúkiler teorilerinde realizm ile liberalizm arasında bir orta yol
olarak nitelendirilen bir teori okulunu ele alan bu tezin en temel amaçlarından biri
ülkemizde disiplinin en büyük eksikliklerinden olan Türkçe teori çalıúmalarına bir
katkıda bulunmaktır. Birkaç eser dıúında dilimizde neredeyse hiç eser verilmeyen – ki
eser verilmemesi dilimizde bir terminoloji oturmaması ile yakından ilgilidir, bu konuda
øngilizce eserler veren akademisyenlerimizi oldukça haklı bulmakla birlikte bir Türkçe
terminoloji oturtulmasının dilimizde yazmakla önünün açılaca÷ını düúünmekteyiz –
Uluslararası øliúkiler teorilerine bu anlamda geniú bir bibliyografya taranarak hizmet
ix
edilmesi amaçlanmıútır. Tezin bir baúka amacı ise, ülkemizde disiplinin bir nevi sıkıúıp
kaldı÷ı realizm – liberalizm tartıúmasına yeni bir açılım yapmaktır. Dünyada özellikle
inúacılı÷ın yarattı÷ı yeni akımların øngiliz Okulu’na olan ilgiyi arttırdı÷ı ça÷ımızda, bu
çalıúma okulu Türkçeye kazandırarak, uluslararası toplum teorisinin dilimizdeki
tartıúmalarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Bu tezin temel savları üç noktada toplanabilir; øngiliz Okulu adının uygun bir ad
oldu÷u, Charles Manning’in okulun kurucularından biri sayılması gereklili÷i ve øngiliz
Okulu’nun Uluslararası øliúkilerde ayrı bir okul olarak var oldu÷u. Bu nedenle birinci
bölümde okulun sınırları ve adı tartıúılırken øngiliz Okulu isminin neden uygun bir ad
oldu÷u sorusuna yanıt aranmaya çalıúılacaktır. Manning’in okulun kurucularından biri
oldu÷u savı ise okulun sınırları konusunda ele alınacak, uluslararası toplum kavramı ve
øngiliz Okulu’nun yöntemi ve disiplinin temel sorunsalına verdi÷i yanıtlar ba÷lamında
da okulun “varlı÷ı” tartıúılacaktır. Bu savlar kapsamında, temelde okulun ana eserleri
olmak üzere oldukça kapsamlı bir bibliyografya kullanılmıú, neredeyse tamamı øngilizce
olan bu eserlerden yapılan alıntıların çevirisi bizim tarafımızdan yapılmıútır. Her ne
kadar çeviriler üzerinde çok özenli çalıúılmıú olsa da hatalar olabilir; úüphesiz ki bu
hataların mesulü biziz.
x
BøRøNCø BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA ADLANDIRMA SORUNSALI ve
SINIRLAR PROBLEMø
Tez konusu kapsamında øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u uluslararası toplum
kavramı ele alınaca÷ından, bu kavramı ortaya koyan okulun incelenmesi bir
gerekliliktir. Kısaca tanımlamak gerekirse øngiliz Okulu, yirminci yüzyılın ikinci
yarısında etkili olmuú, büyük ço÷unlukla uluslararası toplum perspektifinin dünya
siyasetini yorumlamada oldukça önemli oldu÷unu benimseyen, görüúleri ve entelektüel
duruúları profesyonel ya da kiúisel anlamda belirli bir ailesel benzerlik gösteren,
Uluslararası øliúkilere øngiliz orijinli katkı yapan, bir grup düúünürdür.3 Bir di÷er deyiúle
øngiliz Okulu adı, temel olarak uluslararası toplum düúüncesini ele alan, øngiliz olan ya
da øngiliz düúüncesinden etkilenmiú bir grup yazarı tanımlamak için kullanılmaktadır.4
Wæver’a göre ise øngiliz Okulu, “spesifik bir øngiliz Okulu’nun varlı÷ı tartıúmalarını
yok sayarsak, devletlerin kimi zaman bir sistemden farklı olarak, iliúkileri çerçevesinde
ortak kurallar ve kurumlar geliútirebildikleri bir uluslararası toplum oluúturdukları
düúüncesi ile yakından ilgilidir.”5
øngiliz Okulu’nun ne oldu÷u üzerine tanımlamalar görüldü÷ü gibi bir takım
noktalarda tartıúma barındırmamaktadır. Bu noktalardan en önemlisi øngiliz Okulu
olarak adlandırılan düúünürler/yazarlar toplulu÷unun uluslararası toplum düúüncesi ile
yakından iliúkili olduklarıdır. Ancak bu tanımlar, “øngiliz Okulu adı nereden
3
Hidemi Suganami, “The English School and International Theory”, International Society and Its Critics,
Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005, ss. 29 – 30.
4
Andrew Linklater, “The English School”, Theories of International Relations, 3rd Edition, Scott
Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005, s. 84.
5
Ole Wæver, “International Society – Theoretical Promises Unfulfilled?”, Cooperation and Conflict, vol.
27(1), 1992, s. 98. Wæver burada, “spesifik bir øngiliz Okulu’nun varlı÷ı tartıúmalarını yok sayarsak”
cümlesi ile çalıúmanın da ana konularından birini oluúturan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı” problemine dikkat
çekmekte ve bu tartıúmayı yok sayarak bir bakıma okulun var oldu÷unu söylemektedir. Okulun var olup
olmadı÷ı tartıúmalarına daha sonra de÷inilecek olmakla birlikte, Hedley Bull’un “BISA’da (British
International Studies Association) bir kiúi bana øngiliz Okulu diye bir úeyin olmadı÷ını söyledi, saçmalık”
sözleri, okulun baúlıca isimlerinden birinin durum hakkındaki görüúünü çok net bir biçimde ortaya
koyması açısından oldukça önemlidir. Bkz. Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Hedley Bull on
International Society, Palgrave McMillan Press, London, 2000, s. 46, 1 numaralı dipnot.
1
gelmektedir? Okuldan sayılmanın temel kriterleri nelerdir? Ya da içeride veya dıúarıda
sayılmanın kesin kriterleri olmalı mıdır? Okul nasıl ortaya çıkmıútır? Okulun temel
düúünürleri ve ardılları kimlerdir?” gibi soruları kimi zaman yanıtsız bırakmakta, kimi
zaman da yanıtlamaktan kaçınmaktadır. Bu durum okulun varlı÷ının sorgulanması ile
yakından ilgilidir, ancak okul üzerine yazanlar – okulun aslında var olmadı÷ını iddia
edenler dahil – bir úekilde uluslararası toplum düúüncesi ile yakından ilgili düúünürler
toplulu÷undan bahisle hareket etmektedirler. Bu hareket noktası, ileride geniú bir
biçimde tartıúılacak olmakla birlikte, okul nitelemesini bir kenara bırakırsak,
uluslararası toplum ile yakından ilgili bir grup düúünürün varlı÷ı bu konu üzerinde
çalıúmanlar için, okulun var oldu÷unun su götürmez bir gerçek oldu÷unu
kanıtlamaktadır.
Bu ve takip eden bölümde, yukarıda sıralanan soruların yanıtları, øngiliz Okulu
adlandırmasının do÷ru bir adlandırma olup olmadı÷ından baúlayarak, sınırlar problemi,
okulun ortaya çıkıúı, geliúimi ve yükseliúi do÷rultusunda aranacaktır.
1. ADLANDIRMA SORUNSALI
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlü÷ü’nde ad, “bir kimseyi, bir úeyi anlatmaya,
tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz”6 olarak tanımlanmaktadır. Baúka bir
deyiúle, bir úeyi anlatırken ya da onu ça÷ırırken bir ad kullanırız. Bu durum insanları
adlandırırken kolaydır, çünkü do÷dukları andan itibaren verilmiú bir isimleri vardır.
Ancak sonradan ortaya çıkan ya da oluúan, özellikle soyut úeyler için problemlidir. Bir
teori ekolünün de, adlandırılırken genel kabul gören ve eleútiri almayan bir isim alması
bu nedenle oldukça zordur. Nitekim øngiliz Okulu olarak adlandırdı÷ımız Uluslararası
øliúkiler teorisi ailesinde de böyle olmuútur.
Kuúkusuz aynı gelenekten beslenen ve aynı düúünce sistemati÷i çerçevesinde
Uluslararası øliúkiler literatürüne katkıda bulunan bu düúünürler, ilk kez Roy Jones’un
1981 yılında yayımlanan ünlü makalesinde “øngiliz Okulu” olarak adlandırılmıúlardır.7
øngiliz Okulu adı bu makale ile konulmakla birlikte Suganami, Jones’dan iki yıl önce bu
6
Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1998, cilt 1 (A – J), s. 19.
Roy Jones, “The English School of International Relations: a Case for a Closure”, Review of
International Studies, vol. 7, 1981, ss. 1 – 13.
7
2
düúünürlerin aynı aileden geldiklerini ifade etmiútir.8 Suganami baúka bir makalesinde
ise bu düúünürleri, uluslararası toplumun kurumlarını tanımlama ve çalıúma
prensiplerini keúfetmeye olan ilgilerinden ötürü kurumsalcılar olarak adlandırdı÷ını
belirtmiútir.9 Her ne kadar Suganami “kurumsalcılar” olarak adlandırmıú olsa da bu
düúünür/yazar grubu bugün øngiliz Okulu olarak adlandırılmaktadır. Baúka bir deyiúle
øngiliz Okulu adı ortak kabul görmüú bir adlandırmadır. Jones bir nevi “çı÷ır açan” bu
adlandırmayı hangi gerekçelerle yaptı÷ını úöyle açıklıyor:
Bu grup klasik/geleneksel okul ya da Uluslararası øliúkiler’de Britanya Ekolü
olarak da adlandırılabilir; ben klasik/geleneksel adlandırmasını, bu yazarlarının
kendilerini Plato, Aristoteles ve geri kalan klasik politik düúünürlerden köktenci bir
úekilde koparmalarından hareketle kabul etmiyorum. Martin Wight’ın “Why is
There No International Theory?” (neden bir uluslararası teori yoktur) isimli
makalesi de aslında bizi, “øngiliz Okulu için bir Uluslararası øliúkiler teorisi yoktur
çünkü okul kendisini politik düúüncenin klasik köklerinden koparmıútır”
düúüncesine sevk etmektedir. Uluslararası øliúkilerde Britanya Ekolü
adlandırmasını ise okulun iktisat ve politika çalıúmalarında Britanya Liberal
Gelene÷iyle ba÷ının oldu÷unu kanıtlayan herhangi bir delil bulunmadı÷ından
reddetmekteyim.10
Buzan, Jones’un genel kabul gördü÷ü üzere øngiliz Okulu tartıúmalarını yeniden
açan makalesinde ortaya koydu÷u, “Okulun kendisini politik düúüncenin klasik özünden
kopardı÷ı” düúüncesini reddederek, günümüzde Jones’un düúüncelerinin antika olarak
kabul edildi÷ini vurguluyor.11 Bellamy’nin So÷uk Savaú sonrası Uluslararası
øliúkilerdeki temel dönüúümlerin baúında, klasik düúünürlerin yeni okumalarının
yapılması neticesinde øngiliz Okulu’nun yeniden gündeme geldi÷i konusundaki tespiti
de Buzan’ı destekler niteliktedir.12 Suganami ise Jones’un bu tespitine, øngiliz
Okulu’nun devlet içi iliúkilerle ilgilenen klasik düúünürlere e÷ilmedi÷ini belirterek;
8
Hidemi Suganami, “a New Narrative, a New Subject? Tim Dunne on the ‘English School’”,
Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 217. Suganami kendi makalesinin neden Jones’unki kadar
etki uyandırmadı÷ını úu cümlelerle açıklıyor: Ben ‘øngiltere’de Uluslararası Toplum Çalıúmalarındaki
Geliúmeler’ isimli makalemde Bull, Manning ve di÷erlerinin aynı aileden geldiklerini belirtmiútim. Her
ne kadar makale, Jones’unkinden önce bir tarihte yayımlanmıú olsa da, ben bir adlandırma yapmamıútım
ve makalem Japoncaydı.
9
Hidemi Suganami, “British Institutionalists, or the English School, 20 Years On”, International
Relations, vol. 17(3), 2003, s. 253.
10
Jones, s. 2. Jones burada Okulun kendisini politik düúüncenin klasik köklerinden kopardı÷ını belirtip,
Wight’ın ünlü makalesine “alaylı” bir úekilde gönderme yaparak, bir Uluslararası øliúkiler teorisinin var
olabilece÷ini, ancak bunun øngiliz Okulu için mümkün olmadı÷ını belirtiyor.
11
Barry Buzan, “The English School: an Underexploited Resource in IR”, Review of International
Studies, vol. 27, 2001, s. 471.
12
Alex J. Bellamy, “Introduction: International Society and the English School”, International Society
and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005, ss. 3 – 5.
3
bununla birlikte egemen devletlerin oluúturdu÷u bir toplumda vatandaúların ve
hükümetlerin görevleriyle ilgilenmenin çok da yeri olmadı÷ını söyleyerek karúı
çıkıyor.13
Jones’un Britanya Ekolü adını kullanmaması konusunda ise Tim Dunne Roy
Jones ile hemfikir olmakla birlikte, bu ismi kullanmamaktaki gerekçede Jones’dan
ayrılmaktadır. Dunne’a göre bu gerekçe, Britanya Liberal Gelene÷i ile bir ba÷ olmaması
de÷il, Britanya Gelene÷i isminin de øngiliz Okulu adlandırmasının yarataca÷ı problemin
üstesinden gelmeyecek olmasından kaynaklanmaktadır. Britanya Gelene÷i isminin,
øngiliz Okulu adlandırmasından daha fazla “kültürel” problemler yarataca÷ını iddia
eden Dunne, bu gerekçeyle bu ismin kullanılmasını tercih etmedi÷ini belirtmektedir.14
Roy Jones’un øngiliz Okulu adlandırması genel olarak kabul görmekle birlikte,
yukarıda sayıldı÷ı üzere gerekçeleri ve aúa÷ıda bahsedilece÷i üzere ne kadar do÷ru bir
adlandırma oldu÷u tartıúmalıdır. øngiliz Okulu adlandırmasında basitçe göze çarpan úey,
okulun bir ulus adı ile nitelenmesidir. Daha farklı bir ifadeyle, Uluslararası øliúkiler ile
hiçbir ba÷ı olmayan bir kimsenin bile adlandırmayı ilk duydu÷unda aklına gelecek
özellik, Okulun tüm temsilcilerinin øngiliz oldu÷udur. Tim Dunne uluslararası toplum
literatürüne büyük katkı yaptı÷ı eserinde gayet yerinde bir tespit ile “øngiliz Okulu”
adlandırmasının do÷ru bir adlandırma olup olmadı÷ını ve bir ulus ile bir akademik
topluluk arasında ba÷ kurmanın okulun üretece÷i fikirlerin limitlerini ortaya koyup
koymayaca÷ını sorguluyor.15 Aynı úekilde Cynthia Weber de øngilizlerin yanı sıra,
Okula katkı yapan önemli kiúilerden bazılarının Galli ve Avustralyalı, okulun
gelene÷inin bir nevi baúlangıç noktası olan Hugo Grotius’un da bir Hollandalı
oldu÷undan hareketle, øngiliz Okulu adlandırmasının ulus temelli bir adlandırma
olmasından ötürü, yanlıú bir niteleme oldu÷unu belirtmektedir.16 Ancak Brown ve
Ainley, øngiliz Okulu’nun baúlıca úahsiyetlerinden ço÷unun øngiliz olmadı÷ını
13
Hidemi Suganami, “The Idea of ‘The English School’ as a Historical Construct”, The English School of
International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.),
Cambridge University Press, Cambridge, 2006, s. 19.
14
Tim Dunne, Inventing International Society: a History of English School, MacMillan, London, 1998, s.
4.
15
Dunne, s. 3.
16
Cynthia Weber, International Relations Theory: a Critical Introduction, 2nd Edition, Routledge, New
York, 2005, s. 56.
4
vurgulayarak, bu düúünürlerin çalıúmalarını øngiltere’de yürütmelerinden ötürü bu adı
aldıklarını yazmaktalar.17 Brown aynı zamanda Jones’un makalesini “saldırgan” olarak
nitelendirerek, øngiliz Okulu adlandırmasının “co÷rafi olarak mu÷lak bir entelektüel
kimlik”18 oldu÷unu vurguluyor.
Brown ve Ainley’in tespiti çok da geçersiz olmamakla birlikte, kanımızca øngiliz
Okulu adlandırmasının tam nedenini ve do÷uraca÷ı sonuçları açıklayamamaktadır. Biz
burada Dunne’ın yukarıda sözü edilen sorulara, “øngiliz kimli÷ini di÷er uluslardan ya da
devletlerden ayıran benzersiz bir etnik ya da kültürel faktör bulunmadı÷ından,
günümüzde kültür tarihçileri arasında øngilizli÷in ne oldu÷u konusunda bir uzlaúma
yoktur. øngiliz kültürü nasıl heterojen ise øngiliz Okulu’nun kültürel kimli÷i de
öyledir.”19 úeklinde verdi÷i yanıtı daha açıklayıcı bulmaktayız. Özetle øngilizlik okuldan
sayılmak ya da sayılmamak için geçerli bir neden olmamalıdır. Önemli olan øngiliz
Okulu ile aynı düúünce sistemati÷i içerisinde Uluslararası øliúkileri algılayabilmektir.
Little’ın bu ba÷lamda øngiliz Okulu adını ortaya atan Roy Jones’a yaptı÷ı gönderme de
oldukça anlamlıdır: “øngiliz Okulu’na ilk kez referans yapan kiúi, øngiltere’deki
Uluslararası øliúkiler e÷itiminin úekline eleútiriyle yaklaúan bir Galli’ydi.”20 Ancak
Makinda, Dunne’un yukarıda sözü edilen açıklamasının øngilizli÷i evrensel bir hale
getirmek amaçlı oldu÷unu belirterek, Dunne’un øngiliz Okulu adlandırmasını
kullanmasının eleútirilere yol açaca÷ının farkında olması nedeniyle bu úekilde bir
tespitte bulundu÷unu dile getiriyor. Ayrıca Makinda uluslararası toplum teorisyenleri
úeklinde bir adlandırma kullanarak, bu düúünür/yazar grubunu çalıúmalarının odak
noktası ile isimlendirmektedir. Buna ek olarak yazar, makalenin alt baúlıklarından
birisini gelene÷i yeniden isimlendirmek úeklinde formüle ederek, gelene÷in zaten bir
ismi oldu÷una vurgu yapıyor. 21
17
Chris Brown, Kristen Ainley, Understanding International Relations, 3rd edition, Palgrave McMillan
Press, China, 2005, s. 50.
18
Chris Brown, “World Society and the English School: an ‘International Society’ Perspective on World
Society”, European Journal of International Relations, vol. 7(4), 2001, s. 424.
19
Dunne, s. 4.
20
Richard Little, “Neorealism and the English School: a Methodological, Ontological and Theoretical
Reassessment”, European Journal of International Relations, vol. 1(1), 1995, s. 32, 1 numaralı dipnot.
21
Samuel M. Makinda, “International Society and Eclecticism in International Relations Theory”,
Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 211.
5
Tim Dunne, Inventing International Society isimli kitabına yapılan eleútirilere
verdi÷i yanıtta, “øngiliz Okulu terimi ile ilgili problemler olmakla birlikte ben bu
adlandırmanın alternatiflerinden daha iyi oldu÷una inanmaktayım”22 úeklinde yazarak,
her ne kadar yukarıda sözü edildi÷i üzere øngiliz Okulu adlandırmasının bir ulus ile bir
akademik camiayı bir arada bulundurmasından kaynaklanan problemler oldu÷unu
belirtse de, terimin kullanımını kabul etti÷ini açıklıyor. Suganami ise yukarıda sözü
edildi÷i üzere bu düúünür/yazar grubu için kurumsalcılar adını øngiliz Okulu
adlandırmasından daha evvel kullanmakla birlikte, øngiliz Okulu ismi yerine rasyonalist
ismini, bu okulun düúünce sistemati÷ini daha iyi tanımladı÷ı ve “kendince gruplama”
olmadı÷ı için tercih edece÷ini belirtiyor.23 Dunne ise bu eleútiriye karúılık, rasyonalist
adlandırmasının baúka bir varsayımlar ve konular grubu için kullanılmıú olmasının yanı
sıra, øngiliz Okulu’nun rasyonalizme indirgenmesinin bile problemli oldu÷unu
söylemektedir.24 Robert Jackson ise “klasik teorisyenleri rasyonalist, realist, radikalist
olarak kategorize etmek risklidir, çünkü bunlar bir yöne ya da zıttı bir baúka yöne e÷ilim
gösterseler dahi nadiren tek yönlüdürler”25 ifadesi ile Tim Dunne’ı destekler niteliktedir.
Ancak Makinda rasyonalizm kelimesinin Keohane’den çok önce, Martin Wight
tarafından baúka bir anlamda kullanıldı÷ını ve e÷er øngiliz Okulu adlandırması
kullanılmaya devam ederse uluslararası toplum isminin, terime yabancı kiúilerce
sahiplenilece÷ini belirtiyor.26
Bize göre, uluslararası toplum teorisyenleri adlandırması birçok Uluslararası
øliúkiler teorisyenin uluslararası toplum ontolojisi çerçevesinde çalıúmasından dolayı
22
Tim Dunne, “All Along the Watchtower”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 234.
Hidemi Suganami, “C.A.W. Manning and the Study of IR”, Review of International Studies, vol. 27,
2001, s. 101. øngiliz Okulu’ndan sayılma kriterleri ilerleyen sayfalarda tartıúılacak olmakla birlikte,
Suganami “kendince gruplama” úeklinde bir ifade ile Tim Dunne’ın Inventing International Society isimli
kitabında Charles Manning’i okuldan saymamasına ve øngiliz Okulu isimlendirmesine gönderme
yapmaktadır.
24
Dunne, 2000, s. 234. Rasyonalist adlandırmasının Dunne’ın bahsetti÷i baúka varsayımlar ve konular
grubu için kullanılması hususunda bkz. Robert Keohane, “International Institutions: Two Approaches”,
International Studies Quarterly, vol. 32(4), 1988.
25
Robert Jackson, “Is There a Classical International Theory?”, International Theory: Positivism and
Beyond, Steve Smith, Ken Booth, Marysia Zalewski (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1997,
s. 207. Martin Wight’ın klasik üçlü ayrımı realism, rationalism, revolutionalism’den hareket eden bu
cümleyi Türkçeye çevirirken revolutionalism kelimesi, realizm ve rasyonalizm gibi Türkçeleúmemiú
oldu÷undan ve kelimenin tam Türkçe karúılı÷ı olan devrimcilik sözcü÷ü de terimsel çeviriyi
karúılamadı÷ından, Nuri Yurdusev’i takip ederek radikalizm sözcü÷ünü kullandık. Bkz. Yurdusev, s. 51,
64 numaralı dipnot.
26
Makinda, ss. 211 – 212.
23
6
sorunludur. Baúka bir deyiúle uluslararası toplum sadece øngiliz Okulu’na ait bir terim
de÷ildir, örne÷in realistler uluslararası toplumun ilkel bir toplum oldu÷unu düúünürler
çünkü normlar ve çıkarlar çatıútı÷ında, onlara göre çıkarlar mutlaka kazanırlar. Bu
örnek bize uluslararası toplum düúüncesinin øngiliz Okulu’na has olmadı÷ını göstermesi
açısından önemlidir. øngiliz Okulu’nun yaptı÷ı úey uluslararası toplum çalıúmalarına
yeni bir açılım getirmektir. Tim Dunne’ın deyiúiyle uluslararası toplum çalıúmak kiúiyi
øngiliz Okulu’nun bir üyesi yapmaz.27
Buraya kadar anlatılanlardan kolayca çıkarılabilece÷i üzere øngiliz Okulu
adlandırması tartıúmalı, ancak genel olarak kabul görmüú bir adlandırmadır. Bu
tartıúmalarda ilginç olan nokta yukarıda da sıkça yer verildi÷i gibi bu adlandırmayı Roy
Jones yapmıú olmasına karúın, eleútirilere cevap vermek durumunda kalanın genelde
Tim Dunne olmasıdır. Tim Dunne Okulu yeniden adlandırmamıú, sadece var olan ismi
kullanmıútır, bu sebeple eleútirilere verdi÷i yanıtlar da bu ba÷lamdadır. Ayrıca
kanımızca øngiliz Okulu adlandırması problemli olmakla birlikte okulu en iyi
tanımlayan adlandırmaların baúında gelmektedir.
Okulun “øngiliz Okulu” olarak adlandırılmasını uygun bulmamızın baúlıca iki
sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, çalıúmanın üçüncü bölümünün de ana
konularından birini oluúturacak olan metodolojik duruúun karúı oldu÷u yaklaúımların
“Amerikan” orijini oluúudur. Bu ba÷lamda akla gelen neden “klasik” ya da “geleneksel
okul” olarak adlandırılmadı÷ı sorusuna verilebilecek yanıt, yukarıda sözü edilen
Jones’un iddiası bir yana, okulun metodolojik ço÷ulculu÷udur. økinci neden ise
yukarıda sebeplerini açıkladı÷ımız üzere øngiliz Okulu adının alternatiflerinden daha
fazla kabul görmüú olması ve di÷er seçeneklerden daha az problemli olmasıdır.
Adlandırmalar önemlidir, çünkü bir dizi kimli÷i ve iktidarı da beraberlerinde
getirirler, ancak her úey demek de de÷ildir.28 Dunne’ın örne÷inden hareket edersek,
Frankfurt Okulu herhangi bir kültürel kimlik ya da ülke ile iliúkilendirilmezken ya da
27
Dunne, 2000, ss. 234 – 235.
Hakan Gürses, “Kimlik Kavramı Üzerine Düúünceler”, Birikim, sayı: 121, 1999, s. 74. Gürses kimlikler
ve isimler hakkında úöyle yazıyor: “Birileri tarafından bize atfedilen, kendimizle özdeú tuttu÷umuz, bizi
bir ‘isimli’ yaparken aynı anda da bir dizi iktidarın boyunduru÷u altına sokan ça÷ırma mekanizması. Bu
mekanizmanın diúlilerinden, isim de÷iútirerek, istedi÷imiz herhangi bir ismi alarak, hatta ‘kimse’ gibi boú
bir isme baúvurarak kurtulmamız mümkün de÷il.”
28
7
baúka bir deyiúle, Frankfurt Okulu’nun üyeleri illa ki Frankfurt’ta çalıúmak ya da
yaúamak zorunda de÷ilken, øngiliz Okulu adlandırmasının direkt olarak bir ülkeyle ya
da kültürle iliúkilendirilmesi çok da do÷ru de÷ildir.29 Kanımızca burada Dunne’ın
kastetti÷i isimler ile iliúkilendirilen kavramların bir standardının olmadı÷ıdır.
Sonuç itibariyle bu düúünürlerin belirli ailesel benzerlikler gösterdikleri ve
düúünce sistemati÷inden beslendikleri açıktır ve onları ifade etmek için bir isimlendirme
yapılması gerekmektedir. øngiliz Okulu ismi yukarıda sayılan gerekçelerden dolayı
uygun bir isimdir ve adlandırma ihtiyacını karúılamaktadır. Suganami, kendisinin
yukarıdaki gerekçelerle øngiliz Okulu adlandırmasını kabul etmedi÷ini söyledikten
sonra, øngiliz Okulu adını sık sık kullandı÷ını belirtiyor.30 Kanımızca bu bile Okulun
isimlendirme ihtiyacının øngiliz Okulu adı ile karúılandı÷ını göstermekte önemli bir
kanıttır.
2. øNGøLøZ OKULU’NUN SINIRLARI PROBLEMø
Suganami,31 øngiliz Okulu tartıúmasını oluúturan soruları, okulun var olup
olmadı÷ı, e÷er var ise “øngiliz Okulu” adlandırmasının onun için uygun bir adlandırma
olup olmadı÷ı, baúlıca üyelerinin kim oldu÷u, Uluslararası øliúkilerdeki di÷er okullardan
hangi noktalarda ayrıldı÷ı ve güçlü ve zayıf noktalarının neler oldu÷u úeklinde
sıraladıktan
sonra,
bu
soruların
hepsinin
eúit
öneme
sahip
olmadıklarını
vurgulamaktadır. Little tarafından, “baúlıca üyelerinin kim oldu÷u” sorusu “øngiliz
Okulu’nun üyelerinin kimler oldu÷u sorusu üzerinde zaman harcamaya de÷mez”32
úeklinde cevaplanırken, Suganami bu soruyu “di÷er soruların baúlangıç noktasını
29
Dunne, 2000, s. 234.
Suganami, 2001, s. 100.
31
Suganami, 2006, s. 17. ølginç bir biçimde, Suganami, bu eserden sekiz yıl önce yazdı÷ı makalesinde,
“Kimin içeride kimin dıúarıda oldu÷u úeklinde kategorize etme çalıúmaları akıllıca de÷ildir, bunu
Dunne’ın Inventing International Society isimli kitabının taslaklarını incelerken yeniden fark ettim”
úeklinde bir ifade kullanmıútır. Bkz. Hidemi Suganami, “A Note on Some Recent Writings on
International Relations and Organizations”, International Affairs, vol. 74(4), 1998, s. 903. Ancak
Suganami’nin son dönem eserlerini inceledi÷imizde bu konudaki fikrinin, metin içerisinde de görüldü÷ü
üzere oldukça de÷iúti÷ini görmekteyiz. Örne÷in Tim Dunne hakkındaki tartıúmaları kaleme aldı÷ı
makalesinde Suganami, “øngiliz Okulu’nun tarihi, onun ne oldu÷unu ortaya koymadan yazılamaz”
úeklinde yazmaktadır. Bkz. Suganami, 2000, s. 218.
32
Richard Little, “The English School vs. American Realism: a Meeting of Minds or Divided by a
Common Language?”, Review of International Studies, vol. 29, 2003, s. 444.
30
8
oluúturdu÷undan de÷ersiz sayılamayacak kadar önemlidir”33 úeklinde yanıtlamaktadır.
Dunne da, benzer bir biçimde, “e÷er kim oldu÷umuzu bilmiyor isek, ya da bilmemize
gerek yok ise, neden okulu kapatıp baúka bir teorik yöne kaydolmuyoruz?”34
yaklaúımıyla sınırlar probleminin önemini gözler önüne sermiútir.
Buzan, “bu entelektüel aktivitenin sınırlarını geniú ve gevúek tutmakla
içeridekiler/dıúarıdakiler probleminin önüne geçebiliriz”35 úeklindeki yaklaúımıyla,
sınırların nasıl belirlendi÷inin, okulun ne oldu÷unun tanımlanması konusundaki önemini
vurgulayarak, tıpkı Suganami gibi bu tartıúmanın önemini belirtmektedir. Tim Dunne da
tıpkı Buzan’a benzer bir biçimde, kendisine göre øngiliz Okulu’ndan sayılmanın üç
temel kriterini saymadan önce, bu sınırların sabit ve de÷iúmez olmaması gerekti÷ini
vurgulamaktadır.36 Ancak Suganami, Buzan ve Dunne’ın “sınırların de÷iúmez ve kesin
olmaması gereklili÷i” tespitinin, øngiliz Okulu’nun içindekilerin ve dıúındakilerin net
bir biçimde ortaya koyulamamasına yol açaca÷ını söylemektedir.37 Sert sınırlar
olmamasına ra÷men bu düúünürler grubunun içerisinde kimlerin daha fazla, kimlerin
daha az yer aldı÷ını belirlemek kaçınılmaz bir gerekliliktir.38 Ancak Tim Dunne,
aúa÷ıda de÷inilecek kriterleri ortaya koymuú olmasına ra÷men, Inventing International
Society isimli eserine yapılan eleútirilere verdi÷i yanıtta, “yapılan eleútiriler, uluslararası
toplumun düzen ve adalet sa÷lamada yeterli olup olmadı÷ındansa, üyelik problemi gibi
dar konularda yo÷unlaúmaktadır”39 úeklinde yazarak, bir bakıma tartıúmayı baúlatan
kiúilerin baúında gelmesine ra÷men, tartıúmanın di÷er konulara göre daha dar oldu÷unu
belirtmekte ve deyim yerinde ise kaçak güreúmektedir.
Suganami’nin yukarıda sözü edilen tespiti kanımızca do÷rudur. Çünkü Okulun
ana figürlerinin kim oldu÷u sorusu, bir üstteki baúlıkta söz edilen tartıúmalar üzerinden
adlandırma sorunsalını, bu figürlerin bir bütünlük ve ekol iliúkisi oluúturup
oluúturmadıklarını, bu ba÷lamda di÷er Uluslararası øliúkiler ekollerinden farklılıklarını,
33
Suganami, 2006, s. 18.
Tim Dunne, “Watching the Wheels Go Round: Replying to the Replies”, Cooperation and Conflict,
vol. 36(3), 2001, s. 339.
35
Buzan, s. 473.
36
Dunne, 1998, s. 5.
37
Suganami, 2006, s. 39.
38
Hidemi Suganami, “Heroes and a Villain: a Reply to Tim Dunne”, Cooperation and Conflict, vol.
36(3), 2001, s. 327.
39
Dunne, 2000, s. 228.
34
9
güçlü ve zayıf oldu÷u noktaları belirlemesi açısından önemlidir. Bu noktadan hareketle,
øngiliz Okulu’ndan sayılmanın ya da sayılmamanın kriterlerinin ne oldu÷u sorusu
gündeme gelmektedir. Bu baúlık altında, øngiliz Okulu hakkındaki di÷er soruların
yanıtlanması açısından su götürmez bir öneme sahip olan bu kriterlerin, farklı
düúünürler tarafından nasıl belirlendi÷i, örtüútü÷ü ve ayrıldı÷ı noktalar açıklanacak; bu
bileúenler ıúı÷ında øngiliz Okulu’ndan sayılmanın
kıstaslarının neler oldu÷u
tartıúılacaktır.
Tim Dunne’ın yaklaúımına göre øngiliz Okulu’ndan sayılmanın kriterleri, ya da
daha do÷ru bir ifade ile kendisinin øngiliz Okulu’ndan saydı÷ı düúünürlerin örtüútükleri
noktalar úu úekilde sıralanmaktadır: “Kendini belirli bir araútırma gelene÷i içerisinde
tanımlama, yorumlayıcı bir yaklaúım ve normatif bir uluslararası teori anlayıúı.” Dunne,
önerdi÷i bu kriterlerin ilkinde, okula üye olmanın önemli koúullarından birinin, belirli
bir literatüre, ana sorulara ve ortak bir çalıúma alanına sahip olmak oldu÷unu belirtiyor.
økinci kriterde ise Dunne, Okulun metodolojik yaklaúımına de÷iniyor. Yorumlayıcı bir
Uluslararası øliúkiler anlayıúını bir kriter olarak öne sürerek ve tartıúmalı bir biçimde
okuldan saydı÷ı E. H. Carr’ın Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939 isimli ünlü kitabının
açılıú cümlesi olan “Uluslararası øliúkiler bilimi emekleme aúamasındadır”40 iddiasına
atıf yaparak, gelenekselci bir metodolojik yaklaúım benimsemenin øngiliz Okulu’ndan
sayılmak için olmazsa olmaz oldu÷unu belirtiyor. Dunne’ın önerdi÷i üçüncü ve son
kriter ise yukarıda da sözü edildi÷i üzere, normatif bir yaklaúımın okuldan sayılmanın
temel etmenlerinden birisi oldu÷udur. Dunne bu kriteri, Wight’ın øngiliz Okulu’nun
kurucusu sayılmasının sadece yorumlayıcı bir yaklaúımdan de÷il, aynı zamanda teorik
perspektifinin temeline etik soruları yerleútirmesinden ileri geldi÷i iddiası ile
açıklıyor.41
Buzan ise normatif bir yaklaúımın tartıúmasız øngiliz Okulu’nun ana
motiflerinden birisi oldu÷unu belirtmekle birlikte, okuldan sayılmanın temel
kriterlerinden biri olmasını oldukça tartıúmalı buldu÷unu söyleyerek, Okulun sınırlarını
40
E.H. Carr, Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939, Harper Torchbooks, New York, 1964, s. 1.
Dunne, 1998, ss. 5 – 11. Dunne üçüncü sırada saydı÷ı kriterde International Theory as a Normative
Theory, úeklinde bir baúlık kullanarak, Wight’ın Uluslararası øliúkiler teorisini isimlendirmesini
kullanıyor. Bilindi÷i üzere Wight, Theories of International Relations yerine International Theory
adlandırmasını kullanmaktaydı. Bu nedenle çeviri normatif bir uluslararası teori úeklinde yapılmıútır.
41
10
çizmekte metodolojik yaklaúımın (gelenekselcilik) ve üç ana konseptin (realizm,
rasyonalizm, radikalizm) kullanılmasının daha uygun olaca÷ını vurguluyor.42
Suganami için ise øngiliz Okulu’ndan sayılan düúünürlerin temel örtüútükleri
noktalar, de÷er yargılarından ba÷ımsız açıklamaların mümkün olamayaca÷ına olan
inanç, davranıúsalcılı÷ın reddi, sosyolojik metotları kullanmak ya da anlayıúsalcılık,
dahili analojiyi43 ret ve devlet sistemleri üzerine çalıúma, ütopyacılı÷ı reddetmeye ba÷lı
olarak uluslararası sistemde belli bir dereceye kadar düzenin oldu÷unu kabul etme ve
onun ana motifinin de÷iúmezli÷ine inanma olarak sıralanmaktadır.44 Ayrıca Suganami,
Dunne’ın kriterlerini, “Dunne yanıltıcı kriterler ortaya sunmaktadır, çünkü Dunne’ın
kriterleri tarafından yargılanan bir kiúi øngiliz Okulu’nun dıúında olabilirken, sıklıkla
yineledi÷i ailesel benzerlikler ba÷lamında Okulun içerisinde olabilmektedir”45 úeklinde
de÷erlendirmektedir.
Roy Jones, her ne kadar sabit kriterler olarak sunmasa da,
Temel hedefleri bir bütün olarak gördükleri egemen devletler dünyasında düzenin
varlı÷ını açıklamak ve tanımlamaktır. Çalıúma stilleri kolayca fark edilebilir:
geometri ve cebirden yoksun, yoksulların problemleri olan fakirlik, fiyatlar ya da
para politikası gibi konuları tamamen dıúarıda bırakan tarzda.46
úeklindeki tanımlaması ile kendisine göre øngiliz Okulu’nun sınırlarını çizmiútir. Daha
önce de belirtildi÷i üzere Jones’un sözü edilen makalesi agresiftir ve okulun varlı÷ı ile
birlikte kapatılmasını hedef göstermektedir. Buzan’dan da aktardı÷ımız üzere Jones’un
görüúleri artık antika olarak görülmektedir. Tanımlamasında de÷indi÷i okulun
ekonomik problemlerle ilgili çözümler sunmaması do÷rudur, ancak açıklayıcı de÷ildir.
Her teori, her konuya açıklama getirmek yükümlülü÷ünde de÷ildir. Hiçbir teori dünya
siyasetini tüm alanlarda açıklayamaz. Bu sebeple øngiliz Okulu’nun ekonomik
42
Buzan, s. 474.
Kelime, domestic analogy anlamında kullanılmıútır. Bu kavramın, Türkçe terminolojide bir karúılı÷ı
bulunmamasından dolayı, kavramı Nuri Yurdusev’in tavsiyesi ile dahili analoji úeklinde tercüme ettik.
44
Suganami, 2006, s. 20 – 21.
45
Suganami, 2000, s. 219. Ailesel benzerliklerden kasıt, bir úekilde neredeyse tüm øngiliz Okulu
düúünürlerinin bir biçimde birbirleri ile ö÷renci – hoca iliúkisine girmiú olmaları ya da aynı kurumlarda
çalıúmıú olmalarıdır. Suganami burada, øngiliz Okulu’nun British Committee ile özdeúleútirilmesine de
gönderme yapmaktadır. Ona göre böyle bir ailesel benzerlik kurma Okul’u hafta sonları gidilen bir kulüp
kimli÷ine sokmaktadır, ancak Okul bir kulüpten öte akademisyenler grubu, bir akademik camiadır.
Suganami kanımızca aynı zamanda, Dunne’ın Manning’i dıúarıda bırakmasına da vurgu yapıyor. Bkz.
Suganami 2000, s. 217 – 218, 220 – 221.
46
Jones, s. 1.
43
11
problemlere de÷inmemesi bir sorun olmakla birlikte, okulu de÷ersiz kılacak önemde
de÷ildir. Ayrıca Jones, rahatça fark edilebilece÷i üzere, øngiliz Okulu’nda olanlar
üzerinden de÷il, olmayanlar üzerinden bir gruplamaya gitmektedir. Bu da birkaç satır
önce de÷indi÷imiz agresif yazım tarzını do÷rular niteliktedir. Jones’un ikinci kıstası
olan “matematiksel yöntemlere dayanmama” olarak özetleyebilece÷imiz yöntemsel
sorun ise, bir yapamama de÷il, tercih etmeme durumundan ileri gelmektedir.
Çalıúmanın dördüncü bölümünde de incelenece÷i üzere øngiliz Okulu’nun bir ekol
olarak duruúunu sa÷layan en önemli etmenlerden birisi, belki de birincisi, onun
metodolojik yaklaúımıdır. Bu sebeplerle, Jones’un bu gruplamasını geçerli bulmak
olanaksızdır.
Wilson’a göre ise øngiliz Okulu düúünürlerinin örtüútü÷ü noktalar; devlet
iliúkilerinde düzenin bulundu÷u anlayıúı, uluslararası düzenin kurumsallı÷ı üzerine
vurgu yapmaları, uluslararası sistemin yeniden yapılandırılması konusundaki ütopyan
düúünceleri reddetmeleri ve yorumlayıcı ve anlayıúsalcı metodolojik yaklaúımı,
davranıúsalcı ya da bilimsel metodolojik yaklaúıma tercih etmeleridir.47
Tim Dunne Inventing International Society’de, eserin øngiliz Okulu’nun orijini
olarak British Committee’yi ele aldı÷ını ve bu forum’a davet edilmeyenlerin
“dıúarıdakiler” oldu÷unu belirterek, kitabın iki temel argüman ile mücadele etti÷ini
söylemektedir: London School of Economics’in Okulun kurumsal evi oldu÷u ve Charles
Anthony Woodward Manning’in Okulun kurucularından sayılması.48 Dunne kitabında,
Manning ile ilgili düúüncesini, Michael Howard’a dayandırdı÷ı “nev’i úahsına münhasır
bir insan” ve “Bull ve Wight’ın ona fazla zaman ayırdıklarını düúünmüyorum”
úeklindeki cümleleriyle açıklamaktadır.49 Dunne’un, Manning’i dıúarıda bırakmasının
bir di÷er sebebi ise, her ne kadar Manning’in Bull’un düúüncesi üzerinde derin etikleri
oldu÷unu kabul etse de, Manning’in metodolojik olarak okuldan ayrı oldu÷unu
47
Peter Wilson, “The English School of International Relations: a Reply to Sheila Grader”, Review of
International Studies, vol. 15(1), 1989, ss. 55 – 56.
48
Dunne, 1998, s. 12.
49
Dunne, 1998, s. 93. “Wight ve Bull’un ona (Manning’e) çok fazla zaman ayırdıklarını düúünmüyorum”
cümlesinin bitiminde verdi÷i dipnotta Dunne, Manning’in çalıúmalarının kendine özgü oldu÷unu tekrar
vurgulamakla birlikte, Hedley Bull’un, “uluslararası toplum ve anarúi” üzerine kaleme aldı÷ı en etkili
makalelerinde, Manning’e duydu÷u “entelektüel borcu” daima belirtti÷ini yazmaktadır. Ayrıca Michael
Howard’a dayandırdı÷ı “Manning nev’i úahsına münhasır bir insandır” cümlesini, Howard’ın kendisine
yazdı÷ı bir mektuptan alıntılamaktadır. Bkz. Dunne, 1998, s. 109, 23 numaralı dipnot.
12
düúünmesidir. Dunne’ a göre Manning’in metodolojik yaklaúımı baúka hiçbir yaklaúıma
benzemiyordu ve fenomenoloji ile hukuk bilimine dayanmaktaydı. Bu durum da onu
Wight’ın felsefi ve tarihsel yönteminden ayırmaktaydı.50 Roger Epp de, Manning’in
durumu konusunda Tim Dunne’ı takip etti÷ini söyleyerek, Wight – Bull – Vincent51
ekseninde bir øngiliz Okulu kabulü oldu÷unu belirtmektedir.52
Knudsen, Tim Dunne’ın øngiliz Okulu’nun tarihini anlattı÷ı eserini, British
Committee’yi53 øngiliz Okulu ile bir tutması ve Okulun uluslararası hukuki ile felsefi
köklerine de÷inmemesi, ayrıca Okulun orijinleri hakkında sonuçta kesin bir yargıya
varmaması açısından eleútirmektedir.54 Bu eleútirinin yanı sıra Dunne’ın bu eserine
yöneltilen temel eleútirilerin baúında, deyim yerinde ise øngiliz Okulu’nu British
Committee ekseninde “inúa” etmesi gelmektedir. Bunun yol açtı÷ı temel sorun, C. A. W.
Manning’in komite toplantılarına ça÷ırılmamasından ötürü, Dunne tarafından okulun
dıúında bırakılmasıdır. Oysa Tim Dunne’ın yukarıda sayılan kriterleri ba÷lamında,
Manning’in okuldan sayılması gerekmektedir.55 Komite okula eúit de÷il, okulun
geliúmesinde bir aúamadır ve ilk aúama London School of Economics’de Manning ve
Wight’ın
yürütmüú
oldu÷u
akademik
çalıúmalar
ve
onların
ö÷retilerinden
oluúmaktadır.56 Bununla birlikte Manning ve Wight’ı birleútiren úey, uluslararası
hukukun uluslararası toplum yaklaúımındaki önemini vurgulamalarıdır. Gerçekten de,
Hedley Bull’un belki de uluslararası toplum teorisinin temel dire÷i sayılabilecek eseri
olan The Anarchical Society’nin önsözünde eserini özellikle Manning’e borçlu
oldu÷unu yazması, okulun Manning ile baúladı÷ının teorinin en önemli temsilcisi
50
Dunne, 1998, s. 12.
R. J. Vincent, Uluslararası toplum temelli müdahale ve insan hakları konularında çalıúmaları bulunan
düúünür. Genel olarak okuldan kabul edilen Vincent’in çalıúmaları, özellikle uluslararası toplumda
müdahale ve kuralların niteli÷i açısından okul içerisinde oldukça önem taúımaktadır.
52
Roger Epp, “The English School on the Frontiers of International Society: a Hermeneutic
Recollection”, Review of International Studies, vol. 24(5), 1998, s. 48, 7 numaralı dipnot.
53
Bir sonraki baúlıkta incelenece÷i üzere, Okulun temel argümanlarının sistematik bir biçimde ilk kez
ortaya konuldu÷u, akademisyenler ve politika uygulayıcıları bir araya getiren toplantılar zinciri. Dunne
eserinde Komite’nin katılımcıları ekseninde bir inceleme yapmıútır. Komite hakkında ayrıntılı bilgi için
bkz. Dunne, 1998, “ British Committee I” ve British Committee II”. ss. 89 – 116 ve 116 – 136.
54
Tonny Brems Knudsen, “Theory of Society or Society of Theorists? With Tim Dunne in the English
School”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 193.
55
Knudsen, s. 195.
56
Tonny Brems Knudsen, “Beyond the Watchtower?: a Further Note on the Origins of the English School
and its Theoretical Potential”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001, s. 331.
51
13
tarafından kabul edildi÷ini göstermektedir.57 Robertson, Manning’in okul için
öneminden bahsederken, “uluslararası sistemin do÷asındaki paradoksu görmüú ve
açıklamıútır” demektedir; “Manning, belirli bir Uluslararası øliúkiler görüúüne ait
olmamakla birlikte, uluslararası iliúkilerin, onun davranıúının anlaúılması ile
açıklanabilece÷ini bizlere ö÷retmiútir.”58
Suganami ise Tim Dunne’ın Manning’i dıúarıda bırakması konusunda, “Dunne,
øngiliz Okulu’nun öncelikli amacının uluslararası toplum fikrini Uluslararası øliúkiler
çalıúmalarının temeline oturtmak oldu÷unu kabul etti÷i halde, Manning’i dıúarıda
bırakıyor ise øngiliz Okulu hakkında anlattıkları eksiktir”59 úeklinde yazarak,
Manning’in okuldan sayılması gereklili÷inin arkasında oldu÷unu söylüyor. Manning’in
Uluslararası øliúkiler çalıúmalarına
yaptı÷ı katkıyı ayrıntılı biçimde anlattı÷ı
makalesinde Suganami, “genel olarak okul demek istememekle birlikte, Manning’in
okuldan sayılıp sayılmaması hakkındaki görüúüm sayılması yönündedir”60 biçiminde
görüú bildirerek, Manning’in durumu hakkındaki pozisyonunu açıkça ortaya
koymaktadır. Ayrıca Suganami, uluslararası toplumun anarúik ancak göreli olarak
düzenlenebilir karakterinin øngiltere’deki Uluslararası øliúkiler e÷itiminde odak noktası
olmasının, Manning’in London School of Economics’deki Uluslararası øliúkiler
bölümünün baúında bulunmasının ve buradaki çalıúmalarının bir sonucu oldu÷unu
söylemektedir.61
Bir önceki paragrafta sözü edilen Suganami’nin okul adlandırması ve sınırlar
konusundaki görüúleri için Tim Dunne, Suganami’nin bu konular hakkındaki fikrinin
de÷iúti÷ini belirtmektedir.62 Sınırlar konusunda Suganami’nin fikir de÷iútirmesi
57
Hedley Bull, The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics, MacMillan, Hong Kong,
1985, s. ix.
58
B. A. Robertson, “Introduction”, International Society and the Development of International Relations
Theory, B. A. Robertson (ed.), Pinter, London, 1998, s. 3.
59
Suganami, 2006, s. 35.
60
Suganami, 2001, s. 92, 5 numaralı dipnot.
61
Suganami, 2000, s. 222. Anarúi ya da uluslararası anarúi kavramı, çalıúmada, karmaúa, düzensizlik
anlamı ile de÷il, Uluslararası øliúkiler disiplinindeki, barıúı koruyacak bir üst otorite olmaması anlamında
kullanılmaktadır. Bkz. Martin Griffiths, Terry O’Callaghan, International Relations: Key Concepts,
Routledge, New York, 2004, ss. 2 – 3.
62
Dunne, 2000, s. 227.
14
hakkında hala çekincelerimiz bulunmakla birlikte, isimlendirme konusunda Tim
Dunne’a katılmaktayız.63
Tim Dunne, C. A. W. Manning’i dıúarıda bırakmasının sebeplerinden birinin,
Manning’in uluslararası toplum düúüncesini ırkçı bir ayrımcılıkla ele alması oldu÷unu
belirtiyor.
Yine
bu
nedenden
Manning’in
British
Committee
toplantılarına
ça÷ırılmadı÷ını ve Wight’ın Hıristiyan kiúili÷inden, Bull ve Vincent’ın ise ırksal eúitli÷e
inandıklarından, Manning’i reddettikleri Tim Dunne tarafından dile getirilmektedir.64
ùüphesiz ki Dunne’ın bu görüúleri Manning’in South Africa and the World: In Defense
of Apartheid65 isimli makalesine dayanmaktadır. Manning bu makalesinde, makalenin
adından da anlaúılaca÷ı üzere, Güney Afrika’da siyahlara karúı uygulanan ayrımcılık
politikasının yanında oldu÷unu belirtmiútir. Suganami, bu makaleyi ilk okudu÷unda, bir
úoka u÷radı÷ını ve Manning’in, zihni Birinci Dünya Savaúında donmuú biri oldu÷unu
düúündü÷ünü söylemektedir.66 Milletler Cemiyeti tecrübesini yaúamıú olan Manning’in,
Batı medeniyetinin dünyanın geri kalanına manda rejimleri vasıtasıyla hamilik etmesi
yönündeki düúünceleri, onun ça÷ın ruhunu yakalayamadı÷ını göstermektedir. Ancak
uluslararası toplum düúüncesindeki batı kültürünün yeri ve önemi, üstüne üstlük
normlar ve kurallar problemi düúünüldü÷ünde, Manning’in ırkçı politikaları
desteklemesi bir yana bırakılırsa, uluslararası toplum düúüncesi ba÷lamında görüúlerinin
çok da aykırı olmadı÷ı göze çarpmaktadır.67 Suganami Manning’in Güney Afrika ile
ilgilenmeye baúladı÷ında yetmiúli yaúlarında oldu÷unu, ancak yaúlı olmasının siyahlara
karúı uygulanan ırkçı politikaları savunmada bir özür olarak kabul edilemeyece÷ini
belirtmekle birlikte Manning’in, dahili analojiyi reddetmesi ve uluslararası toplumun
63
Bu bölümün yazımında sıklıkla baúvurdu÷umuz, Suganami’nin “The Idea of ‘the English School’ as a
Historical Construct” isimli makalesi incelendi÷inde, sınırlar konusunda Suganami’nin biraz yumuúamıú
ancak Manning konusunda hala aynı fikre sahip oldu÷u, adlandırma konusunda ise artık ortak kabul
görmüú olan “øngiliz Okulu” ismini kullanmakta bir sakınca görmedi÷i anlaúılmaktadır. Bkz. Suganami,
2006, ss. 12 – 43.
64
Dunne, 2000, s. 233.
65
C.A.W. Manning, “South Africa and the World: in Defense of Apartheid”, Foreign Affairs, vol. 43,
October 1964, ss. 135 – 149.
66
Suganami, 2001, s. 97.
67
Batı de÷erlerinin uluslararası toplum düúüncesindeki yeri için bkz. Martin Wight, “Western Values in
International Relations”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin
Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen, Unwin, London, 1966, ss. 89 – 112. Elbette burada vurgulamak
istedi÷imiz Manning’in bu ilkel ve çirkin düúüncelerinin arkasında oldu÷umuz de÷il, Batı kültürünün
uluslararası toplum açısından önemidir.
15
anarúik, ancak göreli olarak düzenlenebilir oldu÷unu ortaya koyması açısından,
uluslararası toplum düúüncesinin kurucularından biri oldu÷unu söylemektedir.68
Knudsen ise Dunne’a yöneltti÷i eleútirilerin ikinci kısmında, Dunne’ın
anlattı÷ının øngiliz Okulu’nun de÷il British Committee’nin hikayesi oldu÷unu, Dunne’ın
Manning’i dıúarıda bırakarak, özellikle uluslararası hukuk alanında øngiliz Okulu’nu
zayıflattı÷ını ve øngiliz Okulu içerisindeki inúacı seslerin en önemlisini kaybetti÷ini
belirtmektedir.69 Knudsen Manning’in Okulun içinde bulundu÷unu, ancak yorumlayıcı
bir Uluslararası øliúkiler anlayıúının bir kriter olamayaca÷ını úu cümlelerle
vurgulamaktadır: “Manning’in Uluslararası øliúkiler anlayıúı, benim kanımca temelde
yorumlayıcı bir anlayıútır, ancak yorumlayıcı bir anlayıú Grotius gelene÷ini içerisinde
çalıúan birçok klasik realist ve eleútirel teorisyende de bulunmaktadır, bu nedenle bunun
bir kriter olarak sunulup sunulamayaca÷ı tartıúmalıdır.”70 Knudsen’in yaklaúımı bize
göre, içeridekiler/dıúarıdakiler probleminde Tim Dunne ekseninde baúlayan tartıúmaya
yeni bir açılım getirmektedir. Çünkü, Manning’in teorik yapısını ele almakta ve onu
ırkçılıkla ya da British Committee toplantılarına ça÷ırılıp ça÷ırılmamakla de÷il, teorik
anlamda ve Uluslararası øliúkiler görüúü bakımından øngiliz Okulu’na kattıklarıyla
yargılamaktadır.
Bu baúlı÷ın yazımında genel olarak takip etti÷imiz iki eser olan, Inventing
International Society ve The English School of International Relations: a Contemporary
Reassessment’a baktı÷ımızda, aralarındaki temel farkın, yukarıda da sözü edildi÷i üzere
Tim Dunne’ın øngiliz Okulu’nun orijini konusunda British Committee’yi baz alması,
Suganami ve Linklater’ın ise, London School of Economics’in entelektüel birikimi ve
British Committee toplantılarındaki akademik çalıúmalar olarak iki ayaklı bir
yapılandırmaya gitmeleri oldu÷unu görmekteyiz.71 Ancak bu fark, sadece bir tercih
meselesi olmaktan ötedir, çünkü øngiliz Okulu’nu ortaya koymaya çalıútı÷ımız noktada
okulu ortaya çıkaranların kimler oldu÷u oldukça büyük önem taúımaktadır. Bu nedenle
C. A. W. Manning’in Martin Wight ile birlikte okulun kurucu düúünürleri olmaları
68
Suganami, 2001, s. 98, 100.
Knudsen, 2000, s. 194.
70
Knudsen, 2000, s. 201, 3 numaralı dipnot.
71
Richard Little, “Review: The English School of International Relations: a Contemproary
Reassessment”, Perspectives on Politics, vol. 5(2), 2007, s. 410.
69
16
durumu, sadece bir tercih meselesi ile yok sayılamaz. Yukarıda analiz edildi÷i üzere C.
A. W. Manning’in, uluslararası toplum düúüncesinin evrilmesi ve özellikle hukuki yanı
ba÷lamında okulun temel figürlerinden biri sayılması gereklili÷i oldukça açıktır.72
øngiliz Okulu’nun sınırları ba÷lamında, üzerinde tek tartıúılan isim Manning
de÷ildir. Yine Tim Dunne’ın Inventing International Society isimli eserinin tetikledi÷i
E. H. Carr’ın Okulun içersinde mi dıúarısında mı sayılaca÷ı sorunu da, Manning’inki
kadar olmasa da, øngiliz Okulu tartıúmalarının gündemini bir süre meúgul etmiútir. Tim
Dunne yukarıda sözü edilen eserinde, E. H. Carr için bir bölüm ayırmıú73 ve Carr’ın
“okulun içerisinde her zaman duyulabilen ancak okulun önde gelen isimleri ile hiçbir
zaman tam anlamıyla ahenk içinde olamayan bir ses”74 oldu÷unu belirtmiútir. Dunne’a
göre Carr, Okulun içerisindeki muhalif bir isimdir, The Twenty Years’ Crisis muhalif bir
çalıúmadır çünkü kimlikleri de÷il farklılıkları, limitleri sorgular.75 Dunne yukarıda
sayılan üç kritere Carr’ın uymadı÷ını belirtse de, onun normatif bir yaklaúıma sahip
oldu÷unu ve øngiliz Uluslararası øliúkiler çalıúmalarını, realizm ve idealizm arasındaki
iliúki ba÷lamında derinden etkiledi÷ini söylemektedir.76 Carr’ın Uluslararası øliúkiler
disiplinine yaptı÷ı katkı konusunda ise Dunne, iki savaú arası dönemde hukuk ve siyaset
arasındaki ayrılı÷ın Carr tarafından özümsendi÷ini ve Uluslararası øliúkiler düúüncesini
kurumlar ve hukuktan ayrı bir biçimde geniúleterek, ardılları üzerinde derin bir etki
bıraktı÷ını söylemektedir.77 Dunne aynı zamanda, Carr, Butterfield ve Wight’ın aynı
realist düúünce gelene÷inden beslenmelerini de Carr’ın okuldan sayılmasının bir gere÷i
olarak ortaya koymaktadır.78
72
Manning’in sözü edilen konulardaki iki temel eseri için bkz. C. A. W. Manning, The Nature of
International Society, Wiley, Great Britain, 1962 ve C. A. W. Manning, “The Legal Framework in a
World of Change”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.),
Oxford University Press, London, 1972, ss. 301 – 336.
73
Dunne, 1998, ss. 23 – 47.
74
Dunne, 1998, s. 13
75
Uluslararası øliúkiler disiplininde “muhalif” olma durumunun daha ayrıntılı bir açıklaması için bkz.
Richard K. Ashley, R. B. J. Walker, “Speaking the Language of Exile: Dissident Thought in International
Studies”, International Studies Quarterly, vol. 34(3), 1990, ss. 259 – 268. Dunne, Tamara Deutscher’den
yaptı÷ı alıntı ile de bu muhaliflik durumunu destekliyor. “Carr, Britanya gelene÷indendi ancak hiçbir
zaman tam içerisinde de÷ildi.”, Tamara Deutscher, “E.H. Carr – A Personal Memoir”, New Left Review,
vol. 137, 1983, s. 79’dan aktaran Dunne, 1998, s. 21 – 22, 46 numaralı dipnot.
76
Dunne, 2000, s. 230.
77
Dunne, 2000, s. 231.
78
Dunne, 1998, s. 6.
17
Robert Jackson Dunne’un eseri üzerine yazdı÷ı inceleme yazısında, aynı Dunne
gibi øngiliz Okulu’nu British Committee ile özdeú tutmuútur ancak, Dunne’dan farklı
olarak Carr’ın øngiliz Okulu’ndan sayılmasına karúı çıkmaktadır: “Dunne, bir yabancı
olan E. H. Carr’ı British Committee’ye hiçbir zaman ça÷ırılmamıú olmasına ra÷men
okuldan saymıútır.” “Carr; Butterfield, Wight, Bull ve Vincent ile aynı do÷rultuda
de÷ildir.”79 Buzan da Jackson gibi British Committee’yi baz alarak, “Manning ve Carr
hiçbir zaman komitenin üyelerinden olmamalarına ra÷men, komite üyelerini düúünsel
anlamda etkilemiútir”80 úeklinde yazarak, Carr hakkındaki görüúünü çok net olmamakla
birlikte, açıklamıútır. Burada Buzan ile ilgili olarak dikkat çekilmesi gereken bir di÷er
nokta ise, yukarıdaki cümleden anlaúılabilece÷i üzere Manning hakkındaki görüúünü net
olarak ortaya koymamaktan, Manning’i, “Wight ile birlikte Okulun kurucularından
birisi”81 olarak saymaya do÷ru bir düúünsel evrim içerisinde bulundu÷udur.
Suganami de Carr’ın okuldan sayılmaması konusunda fikir bildiren yazarlar
arasındadır. Suganami, Manning gibi uluslararası toplum düúüncesine büyük katkı
yapmıú bir düúünürün dıúarıda bırakılıp Carr gibi neredeyse bu düúünceye hiçbir katkısı
bulunmayan bir düúünürün içeride sayılmasının yanlıú oldu÷unu belirterek, Dunne’un
bu tespitinin øngiliz Okulu’na bir kulüp kimli÷i biçmesinden kaynaklandı÷ını
söylemektedir.82 Knudsen de bu kulüp benzetmesine katılarak; “øngiliz Okulu,
insanların bir araya geldi÷i bir kulüp de÷ildir, hukuk ve siyasal düúünce bakımından
Grotiusçu bir gelenek içerisinde uluslararası toplum politik teorisini ortaya koyan kiúiler
grubudur”83 úeklindeki görüúleri ile Dunne’ı eleútirmektedir.
Ayrıca Dunne’un
Manning yerine Carr’ı okuldan saymasını tamamıyla yanlıú bulan Suganami, British
Committee’ye ikisinin de ça÷ırılmamıú olmasını bir kriter olarak sunmayı do÷ru bir
biçimde göz ardı ederek, bu durumun Dunne’ın kriterlerinin okuldan sayılmak için
yeterli úartları do÷ru olarak belirleyememesinden ileri geldi÷ini belirtmektedir. Ayrıca
79
Robert Jackson, “Review: Inventing International Society: a History of The English School”, The
American Political Science Review, vol. 94(3), 2000, s. 764.
80
Buzan, s. 473.
81
“Manning, Wight, Bull, Vincent ve di÷erleri okulun ilginç ve de÷erli fikir gelene÷ini oluúturanlar
olarak sayılmayı hak ediyorlar.” Bkz. Barry Buzan, From International Society to World Society?:
English School Theory and the Social Structure of the Globalisation, Cambridge University Press,
Cambridge, 2004, s. 11.
82
Suganami, 2000, s. 218, 223.
83
Knudsen, 2000, s. 198.
18
Dunne’ın Carr’ı okuldan saymasında temel nedenlerden biri olarak gösterdi÷i Bull ve
Vincent’ı derinden etkiledi÷i düúüncesine de katılmayan Suganami, aksine Manning’in
Vincent ve Bull’un düúünce evriminde büyük rolü oldu÷unu iddia etmektedir.84
Kanımızca bu tespit do÷rudur; yukarıda da belirtti÷imiz üzere Hedley Bull, Manning’e
olan entelektüel borcunun farkındadır.85 Ancak Bull, E.H. Carr için böyle cümleler
kullanmaktan öte, “The Twenty Years’ Crisis’de uluslararası toplum düúüncesine
rastlamak çok zordur”86 úeklinde yazarak, Carr ile aralarında bulunan entelektüel
iliúkinin sınırlarını ortaya koymaktadır.
Knudsen ise Tim Dunne’ın niçin Carr’ı okuldan saydı÷ını anlayamadı÷ını
belirttikten sonra, “Carr, Dunne’a göre realizm ve idealizm arasında gidip gelirken
øngiliz Okulu evinden defalarca geçmesine ra÷men, kapıda duran Manning ile ve
Grotius bahçesini düzenleyen Lauterpacht ile hiç karúılaúmamıútır” úeklinde ilginç
ancak açıklayıcı bir benzetme ile Carr hakkındaki görüúünü ortaya koymaktadır.87
Carr’ın okulun içerisinde sayılması kanımızca yanlıútır. Carr her zaman için
Uluslararası øliúkiler disiplininde oldukça büyük yeri olan bir isimdir ancak uluslararası
toplum teorisi ve øngiliz Okulu için böyle oldu÷u söylenemez. Carr’ın uluslararası
toplum algısı, eseri incelendi÷inde rahatça fark edilebilece÷i üzere, prematüredir.
Carr’ın bu algısı, øngiliz Okulu’nun üçüncü bölümde incelenecek olan uluslararası
toplum düúüncesiyle benzeúti÷i çok fazla yön bulunmamaktadır. Carr’ın, bu bölümde
ortaya koydu÷umuz bir di÷er kriter olan gelenekselci metodolojik yaklaúımdan
tamamıyla uzak oldu÷u söylenemez ancak, hem çalıúmalarını sürdürdü÷ü dönem
itibarıyla hem de metodolojik yaklaúımların evrimi göz önüne alındı÷ında, øngiliz
Okulu’nun metodolojik yaklaúımını sistematik bir biçimde ortaya koydu÷u dönem
açısından, Carr’ın gelenekselci metodolojiye, özellikle yorumlayıcılık ve Wight’ın
kullandı÷ı tarihselcilik açısından, oturdu÷unu söylemek bizce zordur. Ancak Carr’ın
metodolojik bir çıkıú noktası kimli÷i oldu÷u da yok sayılamaz.
84
Suganami, 2006, ss. 36 – 37.
Bull, s. ix.
86
Hedley Bull, “The Twenty Years’ Crisis Thirty Years On”, International Journal, vol. 24(4), 1969, s.
638.
87
Knudsen, 2000, s. 198.
85
19
Buraya kadar ortaya koydu÷umuz kıstaslar açısından bakıldı÷ında øngiliz
Okulu’nun sınırları hakkındaki tartıúmalar, az ya da çok, bir takım temel kriterler
üzerinde uzlaúma sa÷lamıú görünmektedir. Bu kriterlerin en baúta gelenleri,
davranıúsalcı metodolojiyi reddetmek, baúka bir deyiúle gelenekselci metodolojiyi
kullanmak ve anarúi içerisinde bir dereceye kadar düzenin var olabilece÷ini savunmak
olarak sıralanabilirler. Yukarıda gerekçelerini saydı÷ımız bu yaklaúım, çalıúmanın
ayaklarının yere basması açısından oldukça önemlidir. Tekrar bu baúlı÷ın ilk
cümlelerinde dile getirdi÷imiz soruya dönecek olursak, okulun sınırlarının nerede
baúlayıp nerede bitti÷i ve temsilcilerinin kimler oldu÷u, bu úekilde bir teori okulunu
incelememizden ötürü oldukça önemlidir. Bu nedenle koydu÷umuz sınırlar, Manning’i
uluslararası toplum düúüncesinin öncülerinden olmasından ötürü içeride, Carr’ı ise
okulun uluslararası toplum anlayıúına uymaması nedeniyle dıúarıda bırakmaktadır.
okulun sınırları, øngiliz Okulu adı ba÷lamında, øngilizlik ya da Britanyalılık ekseninde
bir önem arz etmemektedir. Dunne’ın saydı÷ı kriterlerden hareket etti÷imiz takdirde
okul, aralarında ailesel benzerlik bulunan, yöntemsel olarak gelenekselci metodoloji
kapsamında çalıúan ve øngiliz Okulu gelene÷inin uluslararası toplum düúüncesini
benimseyen herkese, bizce açıktır.
20
øKøNCø BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NUN TARøHSEL GELøùøMø
Bu baúlık altında øngiliz Okulu’nun erken köklerinden, British Committee ile
geliúen teorik yapısı ıúı÷ında, günümüzde tekrar önem kazanmasına kadar olan dönem
incelenecektir. Bu inceleme sırasında izlenecek olan yol, yukarıda yapılan sınırlar
tartıúmasından da çıkarılabilece÷i üzere, Manning – Wight – British Committee – Bull
ekseninde olacaktır.
Ole Wæver øngiliz Okulu tarihini dört bölüme ayırmaktadır. Bunlardan birincisi
1959 – 1966 arasında yer alan, Uluslararası øliúkilerde bir yer edinme ve uluslararası
toplum sorunsalını geliútirme çabaları içerisinde geçen dönemdir. økinci bölüm ise,
1966 – 1977 arasında olan ve Anarchical Society ile Systems of States’in yayımlandı÷ı
dönemdir. Wæver’in sınıflandırmasına göre üçüncü bölüm ise yaklaúımın geliútirildi÷i
ve yaklaúımdaki boúlukların dolduruldu÷u dönem olan 1977 – 1992 arası dönemdir.
Dördüncü ve son bölüm ise 1992’den günümüze kadar olan, “yenilenen yaratıcılık” ve
øngiliz Okulu’nun yeni teorik geliúmelere kendisini uydurdu÷u dönem olarak
tanımlayabilece÷imiz döneme denk düúmektedir.88 Wæver, bu ayrımı her ne kadar
British Committee’nin kuruldu÷u yıllara dayandırsa da, biz bir önceki baúlıkta
açıkladı÷ımız nedenlerden ötürü konuyu, Martin Wight ve C. A. W. Manning’in ilk
çalıúmalarından hareketle takip edece÷iz. øngiliz Okulu’nun geliúiminde dönüm
noktaları olarak ise, belli baúlı düúünürlerin yayınladı÷ı temel eserleri çerçevesinde bir
yaklaúımı baz alarak, okulun tarihini ortaya koymaya çalıúaca÷ız. Bu ba÷lamda ele
alaca÷ımız eserler ve düúünürler; C.A.W. Manning, “The Nature of International
Society”, Martin Wight, “International Theory: The Three Traditions”, British
Committee, “Diplomatic Investigations”, Hedley Bull, “The Anarchical Society”
úeklinde sıralanacaktır.
88
Ole Wæver, “Four Meanings of International Society: A Trans-Atlantic Dialogue”, International
Society and the Development of International Relations Theory, B. A. Robertson (ed.), Pinter, London,
1998, s. 85.
21
1. øNGøLøZ OKULU’NUN KÖKENLERø: C.A.W. MANNING VE
MARTIN WIGHT
Yukarıda da sözü edildi÷i üzere, bu çalıúmada, øngiliz Okulu’nun kökenleri
Manning ve Wight’a dayandırılmaktadır. Bu ba÷lamda Manning’in “øngiliz gelene÷i”
diyebilece÷imiz ekolü ilk kez ortaya koyması ve Wight’ın bu düúünce sistemati÷ini
geliútirme çabalarını inceleyece÷iz.
1.1. C. A. W. Manning: The Nature of International Society
Charles Anthony Woodward Manning, 1894 yılında Güney Afrika’da dünyaya
gelmiútir. 1922 yılında Oxford’dan mezun olan Manning’in kariyeri bir avukat olarak
baúlamıútır. Mezun olduktan sonraki bir yılını Milletler Cemiyeti genel sekreterli÷inde
asistan olarak geçiren Manning, daha sonra Oxford Üniversitesi’nde hukuk alanında
dersler vermiútir.89 Manning ve øngiliz Okulu için ise dönüm noktası olan olay, 1930
yılında Manning’in London School of Economics’de çalıúmaya baúlamasıdır.
Manning’in bu okulda çalıúmıú ve bir øngiliz gelene÷i oluúturma yönünde ilk tohumları
atmıú olması, London School of Economics’in øngiliz Okulu’nun kurumsal evi olarak
sayılmasına yol açmıútır. Suganami’nin aktardı÷ına göre Manning beú temel konuda
yazmıútır: hukuk bilimi, Milletler Cemiyeti, Güney Afrika, Uluslararası øliúkilerin
akademik bir disiplin olarak durumu ve uluslararası toplum. Manning’in çalıútı÷ı
sonuncu konu, kendisi tarafından Uluslararası øliúkiler disiplininin özü olarak ele
alınmıútır. Manning bu konunun kendine özgü karakterinin, aynı zamanda Uluslararası
øliúkilerin ba÷ımsız bir disiplin olarak var olmasının ana nedeni oldu÷unu
düúünmekteydi.90 Çalıúmanın konusu açısından, bizim de Manning’in çalıúma
alanlarından ele alaca÷ımız konu, uluslararası toplum düúüncesidir.
Manning’in London School of Economics’de verdi÷i derslerden hareketle
yazdı÷ı The Nature Of International Society isimli eseri ise øngiliz Okulu tarihi
açısından ilk dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Eser her ne kadar kendine has bir
tarzda yazılmıú ve ilk seferde anlaúılması güç olsa da, uluslararası toplum fikrini ortaya
89
Suganami, 2001, s. 91. Manning’in geniú biyografisine Oxford Dictionary of National Biography
internet sitesinden ulaúılabilir. Oxford Dictionary of National Biography, Charles. Anthony Woodward
Manning, http://www.oxforddnb.com/index/101068879/, eriúim tarihi: 10/03/2009.
90
Suganami, 2001, s. 93.
22
koyması açısından oldukça önemlidir. Manning eserinin ön sözünde, “kitabın yeni
baúlayanlar için” oldu÷unu ve “bir XYZ kitabı de÷il bir ABC kitabı” úeklinde
düzenlendi÷ini yazarak, eserin “basit” oldu÷unu belirtmektedir.91 Ancak yukarıda
sözünü etti÷imiz gibi eser kolay olmaktan çok, kendine özgü bir sistemati÷i olan ve
takip edilmesi zor bir eserdir.92 Genellikle bu úekilde nitelendirilmekle birlikte The
Nature of International Society, e÷er okuyucu azmederse üzerinde düúünülebilecek çok
fazla úeyin bulunabilece÷i bir eserdir.93 McClelland da, kitabın zorlu÷una iliúkin olarak,
“Amerika Birleúik Devletlerinde, lisans ö÷rencilerine yönelik olarak yazılmıú eserlerde
bu kadar entelektüel çabaya alıúkın de÷iliz”94 úeklinde yazmıútır.
The Nature of International Society bize göre üç konuda çok büyük önem arz
etmektedir. Bunlardan birincisi yukarıda da sözü edildi÷i üzere, uluslararası toplum
düúüncesinin
temellerini
ortaya
koymasından
kaynaklanmaktadır.
Manning’in
uluslararası toplum düúüncesi günümüz uluslararası toplum düúüncesinden biraz daha
soyut bir düúüncedir: “Ulus devlet içerisindeki sosyal düúüncenin amacı devlettir.
Devlet teorik olarak bir gerçeklik olmasına karúın, gerçekte sadece bir fikirdir. Peki, bu
durumdaki bir devlet fikrinin, di÷er devletler ile iliúkilerinin durumu nedir?”95 Manning
bu cümleler ile devlet fikrinin soyutlu÷undan hareket ederek, devletler arası iliúkilerin
soyutlu÷una vurgu yapmaktadır. Manning devlet içerisinde olmanın soyut durumundan,
devlet dıúına çıkıldı÷ında nasıl gerçekli÷e döndü÷ümüz sorusunun aldatıcı bir soru
oldu÷unu belirttikten sonra, “egemen devletler, ki bu devletler uluslararası toplumun
yapı taúlarıdır, soyutturlar. Dolayısıyla uluslararası toplum da soyuttur ve diplomasi,
devletler toplumu ve uluslararası toplumun üyeleri kendi suni dünyalarında ilerlerler.”96
úeklinde bir açıklama ile uluslararası toplum fikrini ortaya koymaktadır. Manning’in
soyut bir uluslararası toplum fikrinden kastı, bu fikrin var olmadı÷ı de÷il gözle
görülemedi÷i, elle tutulamadı÷ıdır. Devlet soyuttur; çünkü günlük yaúamımızın
91
Manning, 1962, s. ix.
Suganami, 2001, s. 92 ve J. Frankel, “Review: The Nature of International Society”, Political Studies,
vol. 10 (3), 1962, s. 319.
93
D. H. N. Johnson, “Review: The Nature of International Society”, The International and Comparative
Law Quarterly, vol. 11 (4), 1962, s. 1223.
94
Charles A. McClelland, “Review: The Nature of International Society”, The American Political Science
Review, vol. 56(4), s. 983.
95
Manning, 1962, s. 27.
96
Manning, 1962, s. 27.
92
23
neredeyse tamamını düzenleyen, sosyal iliúkilere görünmez müdahalelerde bulunan, bir
arada “barıúçıl” bir yaúam sürmemizi sa÷layan devlet fikri, günlük yaúamımızda hiçbir
zaman kendisini hissettirmez. Ancak ve ancak onun hakkında normatif bir biçimde
düúündü÷ümüz zaman varlı÷ını hissederiz. øúte bu nedenle, temel yapıtaúları egemen
devletler olan uluslararası toplum da soyuttur. Ancak uluslararası toplumu oluúturan
devletler, insanlar gibi düúünemediklerinden ve aslen soyut bir kavram olduklarından,
uluslararası toplum fikrine, devletin egemenli÷i altında bulunan insanların ulaútı÷ı gibi
ulaúamazlar.
Manning’in sosyal kozmos olarak isimlendirdi÷i ve “çok kültürlü, inanç
sistemlerinin mozai÷i, bereketli mit ve orman”97 olarak tanımladı÷ı kavramı ise,
kanımızca dünyayı anlatmak için kullanmaktadır. Yukarıda da belirtildi÷i üzere
Manning anlaúılması zor bir yazardır, ancak yukarıdaki tanımdan anlamamız gereken
uluslararası toplumun nitelendirmeleridir. Çok kültürlülük ve inanç sistemlerinin
mozai÷i, øngiliz Okulu’nun düúüncesi evrildikçe daha çok de÷inilecek, Manning’in
deyiúiyle “bereketli bir mit”tir. Uluslararası toplumun oluúmasında kültürün önemi ve
ortak kültür benimsenmesi tartıúmaları, uluslararası toplum düúüncesinin gündemini
uzun zaman meúgul etmiú ve etmeye de devam etmektedir. Sosyal kozmos kavramının
“orman” olarak nitelenmesi ise, uluslararası sistemin anarúik yapısına yapılan vurgudan
kaynaklanmaktadır.
Manning, yukarıda açıklandı÷ı üzere uluslararası toplumu bu úekilde ortaya
koymuútur. Ancak øngiliz Okulu terminolojisinde bulunan uluslararası toplum fikrinin
yapıtaúlarından biri olan anarúinin düzenlenebilirli÷i, Manning tarafından uluslararası
hukuk tanımından hareket ile yapılmaktadır. Manning,98 pratikte devletlerin neden
uluslararası hukuka uydukları sorusunu sorduktan sonra úu úekilde cevaplamaktadır:
Manning’e göre, uluslararası hukuk ba÷layıcılı÷ını, bir topluma üye olmanın úartının bu
hukuka göre eúit sayılmak olmasından almaktadır. Yani bu topluma üye olmak için
“do÷al hukuk” kabul edilmelidir; topluma üye olduktan sonra bu hukuka ba÷lılıktan
ayrılmak mümkün de÷ildir, çünkü bu hukuktan ayrılmak uluslararası toplumdan
97
98
Manning, 1962, s. 174.
Manning, 1962, s. 113.
24
ayrılmak demektir.99 Bu tanımdan hareketle, Manning’in ortaya koydu÷u uluslararası
toplum düúüncesinin devletlerin uymaya yükümlü oldu÷u uluslararası hukuk tarafından
“düzenlenebildi÷i” görülmektedir. Eserdeki uluslararası hukuk temasının a÷ırlı÷ını ve
önemini úu cümle oldukça güzel bir biçimde özetlemektedir: “Profesör Manning,
uluslararası toplumun do÷asını ve uluslararası hukuka konu olan devletlerin oluúturdu÷u
toplumu keúfetmekte.”100 Manning’in uluslararası toplum fikri özetle, “amaçları hayatta
kalabilmek olan ulus devletlerin oyuncuları oldu÷u, hukuk teorisinin bir parçası olan
geleneksel uluslararası hukukun kuralları tarafından yönetilen bir oyun”101 úeklinde
formüle edilebilir.
The Nature of International Society’nin büyük önem arz etti÷i ikinci konu ise,
birincisinden hareketle, bir øngiliz Uluslararası øliúkiler düúüncesini ortaya koymasıdır.
øngiliz Okulu’nun temel iddialarından birincisini ve en önemlisini oluúturan anarúinin
göreli olarak düzenlenebilirli÷i görüúü, øngiliz gelene÷inin Uluslararası øliúkiler
disiplinindeki duruúunun ana temasını oluúturmakta ve bu temanın ilk sistematik örne÷i
de bu eserde ortaya konmaktadır. øngiliz gelene÷inin Amerikan gelene÷inden ayrıldı÷ı
nokta da, metodolojik yaklaúımları úimdilik bir kenara koyarsak, uluslararası sistemdeki
anarúinin düzenlenebilirli÷idir. Bu düúünce de Manning’in eserinde rahatça göze
çarpmaktadır. Manning’e göre uluslararası toplum, uluslararası hukuk, geleneksel
uluslararası moralite ve egemen devletlerin hepsi iç içe geçmiú zihinsel yapılardır ve
onun deyimi ile “sosyal olarak yaygın sosyal teori” tarafından yürütülürler. Dolayısıyla
uluslararası toplum, Manning’e göre Uluslararası øliúkilerin akademik bir disiplin olarak
ana amacıdır.102 Suganami’nin Manning hakkındaki bu tespiti bizi The Nature of
International Society’nin üçüncü büyük önemine götürmektedir: Uluslararası øliúkilerin
akademik bir disiplin olarak var oluúu.
Manning, uzun yıllar boyunca London School of Economics’deki Uluslararası
øliúkiler bölümünün baúında bulunmuútur. Dolayısıyla Uluslararası øliúkilerin bir
99
Manning, 1962, ss. 106 – 107.
Allan G. B. Fisher, “Review: The Nature of International Society”, International Affairs, vol. 38(3),
1962, s. 374.
101
Wesley L. Gloud, “Review: The Nature of International Society”, Midwest Journal of Political
Science, vol. 7(3), 1963, s. 298.
102
Suganami, 1998, s. 905.
100
25
disiplin olarak var oluúuna olan inancı tartıúılmazdır. Manning de bu konuyu “her ne
kadar metodolojik olarak benzetilmese de Uluslararası øliúkiler bir disiplindir”103
úeklinde dile getirmiútir. Ancak Manning disiplinin ilk ortaya çıktı÷ı tarihten günümüze
kadar devam eden Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olup olmadı÷ı tartıúmalarına, her
ne kadar eseri kaleme alıú amacı bu olmasa da, The Nature of International Society ile
yanıt vermiútir. Uluslararası øliúkiler her ne kadar geniú bir bilim dalı olarak görülmese
de, baúka bir deyiúle siyaset biliminin bir alt dalı olarak nitelendirilse de, Manning’in bu
eseri Uluslararası øliúkiler disiplinine adanmıú bir eserdir.104 McClelland da Manning’in
çeyrek yüzyıldan beri Uluslararası øliúkilerin di÷er akademik disiplinlerin bir derlemesi
oldu÷una karúı çıktı÷ını belirtip, Manning’in Uluslararası øliúkileri bir bütün olarak, özel
bir sosyoloji úeklinde görülmesi gerekti÷ini vurguladı÷ını yazmaktadır.105 Özetle
Manning’in bu eseri Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olarak algılanmasında önemli bir
yer tutmaktadır. Çünkü Manning, Uluslararası øliúkilerin ba÷ımsız çalıúma alanları
oldu÷unu bu eserde ortaya koymuú ve ça÷ımız inúacılı÷ına yakın bir yöntem ile
devletlerin toplumunun sosyolojisini incelemiútir.
The Nature of International Society isimli eser øngiliz Okulu tarihinde bir
baúlangıç noktası oluúturmuú ve daha sonra øngiliz Okulu’nun evrildi÷i yer olan British
Committee’de de ele alınması kararlaútırılan uluslararası toplum düúüncesinin ilk
tohumlarının atıldı÷ı yer olmuútur. Bu nedenle Manning’in eseri, çalıúmanın bu
bölümünün giriúini oluúturmaktadır. Bu eser aynı zamanda London School of
Economics’de Manning tarafından verilen derslerin özünü oluúturdu÷undan, øngiliz
Okulu’nun oturdu÷u ayaklardan birisinin de temelidir. Unutulmamalıdır ki Bull ve
Suganami gibi okul içerisinde iki önemli isim Manning’in ö÷rencileri olmuúlardır.
Manning’den sonra bu okuldaki Uluslararası øliúkiler bölümünün baúına geçecek kiúi
de, yine øngiliz Okulu’nun kurucu düúünürlerinden birisidir: Martin Wight.
103
C. A. W. Manning, “Review: The Study of International Relations”, International Affairs, vol. 32(2),
1956, s. 202.
104
Frankel, s. 319.
105
McCleland, s. 983.
26
1.2. Martin Wight: International Theory
1913 yılında dünyaya gelen Robert James Martin Wight, Bradfield kolejini
bitirdikten sonra, kazandı÷ı burs ile Oxford’daki Hertford kolejinde modern tarih
okumuú, 1935 yılında bu okuldan birincilikle mezun olmuútur. 1949’dan 1961 yılına
kadar London School of Economics’deki Uluslararası øliúkiler bölümünde ö÷retim
üyeli÷i yapan Wight, 1961 yılında yeni kurulan Sussex Üniversitesi’ne geçmiú,
1972’deki ölümüne kadar burada tarih profesörü olarak çalıúmıútır.106
Bull, Wight’ın London School of Economics’de anlattı÷ı derslerin, kendisi ve
di÷er dinleyenler üzerinde oldukça derin etkiler bıraktı÷ını belirttikten sonra úöyle
devam
etmektedir; “Derslerini
dinledi÷imden beri onun
gölgesini
üzerimde
hissediyorum, a÷ırlı÷ının farkında olarak, daima ondan ödünç alarak, her zaman onu
aúmayı umut ederek ama asla ondan kaçamayarak.”107 Robert Jackson ise Wight’ın
sadece fikir tarihçisi de÷il, bir siyasal düúünce tarihçisi de oldu÷unu belirterek, Wight’ın
entelektüel kimli÷inin ne kadar geniú oldu÷unu gözler önüne sermektedir.108
Wight, yaúamı boyunca çok fazla yayın yapmamıútır. Büyük etki yaratan ve
burada inceleyece÷imiz eserlerinin ço÷u da ölümünden sonra derlenmiútir. Uluslararası
øliúkiler alanında her ne kadar az yayın yapmıú olsa da, yaptı÷ı yayınlar Wight’ın,
klasik, ortaça÷ ve modern batı düúüncesine ne kadar hakim oldu÷unu ve nadir bulunan
bir bilgelikle bu alanları inceledi÷ini göstermektedir.109 Aslen Wight’ın yayınlarının az
sayıda olması, onun mükemmeliyetçi bir insan olmasından kaynaklanmaktadır.110
Wight’ın Power Politics isimli eserinin giriúinde de Bull ve Holbraad, bu eserin önce
bir kitapçık úeklinde yayımlandı÷ını, Wight’ın bu eserin gözden geçirilmesini ve
geniúletilmesini temel mesleki görevi saydı÷ını belirtmekteler.111 ølk kez 1946’da
106
Ian Hall, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight Memorial Trust,
http://www.mwmt.co.uk/biography.htm, eriúim tarihi: 16/03/2009.
107
Hedley Bull, “Martin Wight and the Theory of International Relations”, British Journal of
International Studies, vol. 2, 1976, s. 101.
108
Robert Jackson, “From Colonialism to Theology: Encounters with Martin Wight’s International
Thought”, International Affairs, vol. 84(2), 2008, s. 355.
109
Brian Porter, “Patterns of Thought and Practice: Martin Wight’s ‘International Theory’”, The Reason
of States: a Study in International Political Theory, Michael Donelan (ed.), Allen and Unwin, London,
1978, s. 64.
110
Bull, 1976, s. 101.
111
Hedley Bull, Carsten Holbraad, “Introduction”, Power Politics, Martin Wight, Hedley Bull, Carsten
Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978, s. 9.
27
yayımlanmıú olan bu eserin Wight tarafından temel mesleki görev sayılmasına ra÷men,
ölümüne kadar bitirilememiú olması bize Wight’ın çalıúmalarında ne kadar titiz
oldu÷unu göstermektedir. Wight bir mektubunda yeterince yayın yapamadı÷ını úu
úekilde vurgulamakta; “E÷er bu ö÷leden sonra ölürsem, yayımlanmak için fazla
karmaúık olan birkaç el yazması dıúında arkamda bir úey bırakmayaca÷ım… Büyük
akademisyenlerin asla en iyi çalıúmalarını yazmamaları da günümüzde pek geçerli bir
söz de÷il…”112
Tim Dunne’a göre Wight’ın øngiliz Okulu’na iki yönde katkısı bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi realist/idealist ayrıúmasını aúarak, Grotian ya da rasyonalist olarak
adlandırabilece÷imiz bir orta yol keúfetmesi ya da ortaya koyması; ikincisi ise devlet
sistemlerinin tarihsel sosyolojisi alanında deyim yerinde ise bir çı÷ır açmasıdır.113
Dunne’ın bu yaklaúımını, Wight’ı ve onun uluslararası teori düúüncesini incelerken
temelde International Theory: The Three Traditions isimli eser ba÷lamında takip
edece÷iz.
Wight’ın øngiliz Okulu’nun ortaya çıkıúına katkıları incelenmeden önce
de÷inilmesi gerek bir konu ise kiúili÷idir. Martin Wight, Uluslararası øliúkiler
camiasında oldukça belirsiz bir úahsiyet olarak tanınmaktadır.114 Kanımızca bunun en
büyük sebebi, Martin Wight’ın dini inançlarına oldukça ba÷lı bir úahsiyet olmasıdır. Bu
konu üzerine yazılmıú onlarca incelemeye rastlamak mümkündür. Bu tartıúmaların
tamamının, hem bu çalıúmanın konusuna uzak olması hem de bir bütünlük arz etmemesi
nedeni ile, burada anlatılması olanaksızdır. Ancak yine de, Wight’ın koyu Hıristiyan
kiúili÷inin Uluslararası øliúkiler düúüncesini etkileyip etkilemedi÷i ba÷lamında, kısa da
olsa bu tartıúmalara yer verilecektir.
Martin Wight’ın teolojik yanının, Uluslararası øliúkiler düúüncesini etkiledi÷ini
savundu÷u makalesinde Scott M. Thomas; ço÷u akademisyenin özel yaúantısının ihlal
112
Dunne, 1998, s. 48. Dunne, bu kısmı Wight’ın Matt Melko’ya yazdı÷ı 1 Kasım 1971 tarihli mektuba
dayandırmaktadır. Dunne’ın Inventing International Society isimli eserini, tüm eleútirilere ra÷men eúsiz
kılan yönlerden biri, belki de en önemlisi de øngiliz Okulu düúünürlerinin yazıúmalarına kadar dayanan
engin bir bibliyografya kullanmıú olmasıdır.
113
Dunne, 1998, s. 47. ødealizm sözcü÷ünün, tüm liberal teori ailesini nitelemek için kullanılmasını biz
uygun bulmamakla birlikte, alıntı yaptı÷ımız metine sadık kalmak açısından, idealizm sözcü÷ünü
kullandık.
114
Bu durumun sebeplerinin ayrıntılı bir tartıúması için bkz. Michael Nicholson, “The Enigma of Martin
Wight”, Review of International Studies, vol. 7(1), 1981, ss. 15 – 22.
28
edilece÷i korkusu ile dini görüúlerini açıklamaması gelene÷ine Wight’ın katılmadı÷ını,
Hıristiyan dünya görüúünü, hemen hemen her platformda ortaya koyarak ve tartıúarak,
kamuya mal etti÷ini söylemektedir.115 Ian Hall ise Martin Wight’ın belirsiz olmayı
kendisinin istedi÷ini; e÷er dini inancı ile düúünceleri yargılanırsa, güç politikasının
seküler
dünyasında
belirtmektedir.
116
bu
görüúlerinin
iyi
karúılanmayaca÷ını
düúündü÷ünü
Nicholson’a göre de, Wight’ın pasifist yanı ile güç politikasını
irdeleyen yanını ba÷daútırmak oldukça zordur.117
Pasifizm Wight’ın yaúamındaki önemli dönüm noktalarından biridir. Christian
Pacifism isimli makalesinde bu görüúü açıkça ortaya koyan Wight,118 pasifist görüúleri
nedeniyle 1940 yılında askerlik yapmamak için vicdani ret talebinde bulunmuútur.
Vicdani ret talebinin baúlıca gerekçelerini Hedley Bull119 úöyle sıralamaktadır: Birinci
Dünya Savaúı, Hıristiyan köklerini terk etmiú ve sekülerizm ile materyalizmin kölesi
olmuú bir toplumun çöküúüdür. Wight’a göre bu çöküú Avrupa medeniyetinin ortak
günahlarının ilahi bir yargılamasıdır ve savaúa da bu durum yol açmıútır. økinci gerekçe
ise Wight’ın “savaúın ruhsal bozulmanın temel sebeplerini çözmek için bir metot
olmadı÷ını” düúünmesidir. Üçüncü ve son gerekçe ise bir inançlı bir Hıristiyan’ın,
Tanrı’nın buyru÷una karúı gelerek kutsal olmayan bir savaúa katılmasının olanaksız
olmasından ileri gelmektedir. Ancak Wight’ın vicdani ret talebi “askerlik yapmamasına
gerekçe olabilecek derin bir inancı olmadı÷ı”120 gerekçesi ile reddedilmiútir.
Wight pasifizmi kendi cümleleri ile úu úekilde tanımlamaktadır: “Pasifizmin özü,
her ne koúulda olursa olsun, insan hayatına kastetmemeye olan inançtır… Bu durum
tamamen güç kullanmayı kınamaz, u÷runa savaúılabilecek hiçbir úey olmadı÷ını
savunmaz, kötülü÷e karúı boyun e÷meyi ö÷ütlemez…”121 Bull ise Wight’ın pasifizmini,
115
Scott M. Thomas, “Faith, History and Martin Wight: the Role of Religion in the Historical Sociology
of the English School of International Relations”, International Affairs, vol. 77(4), 2001, s. 907.
116
Ian Hall, The International Thought of Martin Wight, Palgrave McMillan, U.S.A., 2006, s. 3.
117
Nicholson, s. 18.
118
Martin Wight, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936, ss. 12 – 21.
119
Hedley Bull, “Introduction: Martin Wight and the Study of International Relations”, Systems of States,
Martin Wight, Hedley Bull (Ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977, s. 4. Bu kısım mahkeme
tutanaklarından Hedley Bull tarafından oluúturulmuú bir özettir.
120
Dunne, 1998, s. 51.
121
Martin Wight, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936, s. 13.
29
“savaúta, ötenaziyle, idam cezasıyla ya da kürtajla, her ne olursa olsun, insan hayatına
son vermek øsa’nın ö÷retisine terstir” úeklinde ifade etmektedir.122
Eski ö÷rencilerinden biri olan E. Kedourie Wight’ı, erken ça÷lardan Roma’ya,
Avrupa tarihine ve yakın tarihe kadar geniú bilgiye sahip bir kiúi olarak
tanımlamaktadır. “Martin Wight ile Avrupa tarihi konuúmak, tarihçileri konuúmayı
gerektirmektedir, bu konuda konuútuklarımızdan hatırladıklarım: Toynbee ve Ranke”
úeklinde yazan Kedourie, Wight ile Toynbee arasındaki iliúkiye vurgu yapmaktadır.123
Hedley Bull da Martin Wight’ın, Arnold Toynbee’den dünya tarihi çalıúmaları, dini
tarih ile seküler tarih arasındaki iliúki ve ilahiyat alanlarında etkilendi÷ini
belirtmektedir. Ancak Bull, Wight’ın ve Toynbee’nin profesyonel anlamda ders
anlatırken ya da yazarken, seküler ya da “teknik” olarak niteleyebilece÷imiz anlayıútan
hiç kopmadıklarını da eklemektedir.124
Martin Wight’ın Toynbee ile iliúkisi, hem ö÷rencisi olmasından hem de ikisinin
birlikte çalıúmıú olmalarından kaynaklanmaktadır. Bilindi÷i üzere Wight, Toynbee’nin
a Study of History isimli eserine katkıda bulunmuútur.125 Wight, Toynbee’nin
ölümünden sonra kaleme aldı÷ı bir nevi minnet yazısında, Toynbee’nin baúardı÷ı en
önemli iúlerden birisinin, “Batılı olmayan medeniyetleri øngilizce konuúan dünyaya
ö÷retmesi” oldu÷unu belirtmektedir.126 Dunne, Wight’ın Toynbee ile profesyonel
meslektaú olmanın yanında, Toynbee’nin dünya tarihi alanındaki ilgisini de paylaútı÷ını
söylemektedir.127 Wight’ın Toynbee ile yakın oldu÷u yıllar, aynı zamanda yukarıda
sözü edilen Hıristiyan Pasifizmi yıllarına denk gelmektedir. Bu ba÷lamda da Toynbee
ile iliúkisi dikkate de÷erdir.
Yeniden Wight’ın teolojik yanının, onun Uluslararası øliúkiler disiplinindeki
kimli÷ini etkileyip etkilemedi÷i ya da ne kadar etkiledi÷i sorusuna dönecek olursak,
bize göre, her ne kadar Wight dini kimli÷ini daha olgun çalıúmalarında akademisyen
122
Bull, 1977, s. 4.
E. Kedourie, “Religion and Politics: Arnold Toynbee and Martin Wight”, British Journal of
International Studies, vol. 5, 1979, s. 7.
124
Bull, 1977, s. 2.
125
Ian Hall, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight Memorial
Trust, http://www.mwmt.co.uk/biography.htm, eriúim tarihi: 16/03/2009
126
Martin Wight, “Arnold Toynbee: an Appreciation”, International Affairs, vol. 52(1), 1976, s. 11.
Ayrıca bu yazı dikkatle okundu÷unda, Wight’ın Toynbee’ye ne kadar önem verdi÷i rahatlıkla
anlaúılabilir.
127
Dunne, 1998, s. 50.
123
30
kimli÷inden ayırmıúsa da, Wight’ın tamamen dini görüúlerinin etkisinden kurtuldu÷u
söylenemez. British Committee toplantılarında sundu÷u ve daha sonra Diplomatic
Investigations’da yayımlanacak olan Western Values in International Relations isimli
makalesi, kanımızca bunun güzel bir göstergesidir. Makale dikkatle incelendi÷inde
görülecektir Wight, Batı kültürü olarak tanımladı÷ı úeyi Hıristiyanlık temellerinden
koparmamaktadır.128 Ian Hall da Wight’ın bir Hıristiyan oldu÷unu ve Hıristiyanlı÷ının
geniú anlamda onun düúüncesini sınırladı÷ını ve dini yönde harekete sevk etti÷ini
belirtmektedir. Ancak Hall’a göre asıl sorun, Wight’ın Hıristiyanlı÷ının belirli yazarlar
tarafından bir problem olarak algılanması de÷il; ça÷daú Batı akademi camiasında dine
karúı köklü bir antipati bulunmasıdır.129 Jackson da, Uluslararası øliúkiler alanında
çalıúan ço÷u akademisyenin seküler bir anlayıúla konuya yaklaútı÷ını belirttikten sonra,
Wight’ı seküler bir bakıú açısı ile okudu÷unu, ancak Wight okumalarından sonra
görüúünün de÷iúti÷ini ve teolojinin – Müslüman ya da Hıristiyan ya da bir baúkası olsun
– uluslararası iliúkileri anlamakta çok yararlı oldu÷unu fark etti÷ini belirtmektedir.130
Roy Jones ise, “Wight’ın entelektüel kimli÷inde dogmatik ipuçlarından çok daha
fazlasının bulundu÷unu” yazmaktadır.131 Yukarıda da belirtti÷imiz üzere, Wight’ın dini
duruúunun entelektüel kimli÷ini bir ölçüye kadar etkiledi÷ini düúünmekle birlikte
Jones’un bu tespitine katılmamaktayız. Çünkü Wight’ın düúüncesi incelendi÷inde
“dogma” olarak nitelendirilebilecek bir fikre rastlamak mümkün de÷ildir.
Tim Dunne da, Wight’ın Power Politics isimli kitabının incelendi÷inde,
Hıristiyan bir tarih görüúünün izlerine rastlanmadı÷ını belirtmektedir. Ancak Christian
Pacifism ve The Church, Russia and the West132 isimli makaleleri incelendi÷inde
Tanrı’nın buyru÷unun altında bir tarih anlayıúı oldu÷unu aktaran Dunne, kutsal ve
seküler olanın birleúiminin, Wight’ın uluslararası teorisini yorumlamada daimi bir
problem oldu÷unu söylemektedir. Dunne, Wight’ın The Church Russia and the West
isimli makalesinde, “Tanrıya dair olan ile insano÷luna dair olanın bu dünyada daima
birbirine karıútı÷ını, ancak iliúkilerinde bir ritim bulundu÷unu”133 yazdı÷ını belirttikten
128
Wight, 1966, ss. 89 – 132.
Hall, 2006, s. 22.
130
Jackson, 2008, s. 360.
131
Jones, s. 10.
132
Martin Wight, “The Church, Russia and The West”, Ecumenical Review, vol. 1(1), 1948, ss. 24 – 45.
133
Wight, 1948, s. 34.
129
31
sonra, son tahlilde Wight’ın uluslararası teorisinin, Avrupa uluslararası toplumunun
tarihsel örüntüleri ile uyumlu oldu÷unu vurgulamaktadır.134
Bilindi÷i üzere sosyal bilimlerdeki objektiflik tartıúmaları, her zaman akademi
gündeminin en üst sıralarında bulunmaktadır. Wight’ın Hıristiyan duruúuna da bu
úekilde yaklaúmak gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bir sosyal bilimci hiçbir zaman
tamamıyla sosyal konumundan ve de÷er yargılarından ba÷ımsız hareket edemez. Bir
sosyal bilimci buna çok büyük ölçüde dikkat etse de, çalıúmalarının satır araları dikkatli
incelendi÷inde de÷er yargıları ve sosyal konumu ile ilgili ipuçlarına rastlanabilir. Wight
için de bu durum geçerlidir. Wight’ın her ne kadar objektiflik ölçütünü sonuna kadar
uygulamıú oldu÷una dair úüpheler bulunsa da, tamamıyla de÷er yargıları do÷rultusunda
düúünceler üretti÷ini söylemenin hem kendisine, hem de bir nevi “manevi babası”
oldu÷u øngiliz Okulu ailesine haksızlık olaca÷ını düúünmekteyiz.
Wight’ın øngiliz Okulu’nun geliúimine etkisi, yukarıda da belirtti÷imiz üzere, iki
yönde olmuútur. Birincisi, çalıúmanın üçüncü bölümünde de ayrıntılı bir biçimde
incelenece÷i üzere, realizm – liberalizm tartıúması döngüsünde devam eden Uluslararası
øliúkiler disiplinine, rasyonalizm ile yeni bir boyut katmasıdır. Wight’ın ders notlarının
derlenmesi ile ortaya çıkan International Theory: The Three Traditions isimli eser,
rasyonalist yaklaúımın sistematik bir biçimde ortaya konulması açısından büyük önem
arz etmektedir.
Martin Wight, Uluslararası øliúkiler disiplinin incelenmesini üç ana baúlıkta
sınıflandırmıútır. Uluslararası øliúkiler düúüncesinde üç gelenek olarak isimlendirilen bu
gelenekler; realizm, rasyonalizm ve radikalizmdir. Wight’ın düúüncesine göre,
Uluslararası teori üç gelene÷in etkileúimi etrafında dönmektedir. Wight’a göre
Uluslararası øliúkiler adı altında inceledi÷imiz disiplinin üç temel bileúeni vardır.
Bunlardan birincisi uluslararası anarúidir; bir üst otorite olmadan yaúayan egemen
devletler. økincisi ise daimi etkileúimdir; Diplomasi, uluslararası yasa kuralları ve
benzerleri ile yürütülür. Üçüncü ve son bileúen ise moral solidaritedir.135 Wight’ın
açıkladı÷ı Uluslararası øliúkilerin bu yapısı, aslında bir nevi uluslararası toplum
teorisinin temelidir. Bu úekilde bir yapılandırma uluslararası toplum teorisinin
134
Dunne, 1998, ss. 53 – 54.
Martin Wight, “an Anatomy of International Thought”, Review of International Studies, vol. 13, 1987,
s. 221.
135
32
Uluslararası øliúkilerin do÷asında nasıl yer aldı÷ını göstermektedir. Wight’ın bu
yaklaúımını tek bir cümle ile yeniden formüle etti÷imizde uluslararası toplum
düúüncesinin en basit ve yalın anlatımı ile karúılaúırız: Uluslararası anarúi altında,
uluslararası hukuk ve diplomasi gibi yollarla etkileúen bir devletler toplumu. Wight’ın
bu yaklaúımı terminolojik adlandırma ile rasyonalizmdir. Wight’ın cümleleriyle,
rasyonalizm gelene÷inden gelen düúünürler “uluslararası anarúinin hüküm sürdü÷ü bir
dünyada, belirli normlar ve kurallar çerçevesinde etkileúimde bulunan devletler
toplumu” üzerine e÷ilmektedirler.136
Wight’ın tanımladı÷ı di÷er gelenek olan radikalizm ise devletler toplumunun
moral birli÷ine dayanmaktadır. Radikalistlere göre, uluslararası toplumun bütünü, onu
oluúturan
parçaları
aúar
ve
uluslararası
toplum,
uluslararası
olmaktansa,
kozmopolitandır.137 Uluslararası toplumu oluúturan tüm üyelerin, ortak bir kültür
çerçevesinde birleúece÷ini savunan bu grup düúünürler, bir nevi dünya devletine
gidilebilece÷ini öne sürerler.
Wight’ın tanımladı÷ı üçüncü gelenek olan realizm ise, uluslararası iliúkileri,
anarúi, güç politikası ve savaú durumu ekseninde algılamaktadırlar. Görülebilece÷i
üzere, realist teori ile rasyonalist teori, çıkıú noktası olarak anarúi kavramını ele
almaktadırlar. Hedley Bull da anarúiyi; “nasıl ki her devletteki insanlar bir otoriteye
ba÷ımlıysa, egemen devletlerin karúılıklı iliúkilerinde durum bunun tam tersidir”
úeklinde tanımladıktan sonra, “anarúiyi uluslararası yaúamın ana gerçe÷i ve onu teorize
etmenin baúlangıç noktası olarak nitelendirebiliriz”138 cümlesi ile çıkıú noktası olarak
anarúi olgusunu ele aldıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Wight, realist teori ile
rasyonalist teori arasındaki ayrımı úu úekilde açıklamaktadır:
Uluslararası toplum’u bizim bildi÷imiz ‘toplum’ kavramında olması
gereken özelliklerden yoksun bulanlar, uluslararası iliúkileri savaúın hüküm
sürdü÷ü bir durum olarak tanımlarlar ve bu sebeple en iyi bir biçimde,
uluslararası anarúi kavramı ile betimlerler. E÷er anarúi, ortak bir otoritenin
olmaması anlamına geliyorsa, bu kesinlikle uluslararası politikanın iç politikadan
136
Martin Wight, International Theory: the Three Traditions, Gabriel Wight, Brian Porter (ed.), Leicester
University Press, Leicester, 1991, ss. 13 – 15.
137
Wight, 1991, s. 8.
138
Hedley Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, Diplomatic Investigations; Essays in
the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), George Allen & Unwin,
London, 1966, s. 35.
33
ayrıldı÷ı noktadır. Ama e÷er anarúi tamamen düzensizli÷i niteliyorsa bu,
139
uluslararası iliúkilerin do÷ru bir tanımı de÷ildir.
Özetle rasyonalizmin hareket noktası olan anarúi, belli bir dereceye kadar düzenlenebilir
bir anarúidir, ancak realizmin hareket noktası olan anarúi bir düzen arz etmez.
Martin Wight Uluslararası øliúkiler düúüncesini oluúturan bu üç gelene÷in
birbirine paralel bir biçimde sonsuzlu÷a uzanan üç demiryolu gibi olmadı÷ını
belirtmektedir: “Üç gelenek akımlardır, girdaplar ve ters akıntılarla birbirlerinin içine
geçerler, uzun zaman kendi yataklarında kalamazlar”140 Baúka bir ifade ile, “Wight her
ne kadar kiúisel olarak rasyonalizme çekilmiú olsa da, onun Uluslararası øliúkiler
ö÷retisi sadece rasyonalizm, realizm ya da radikalizm ile de÷il, bunların arasındaki
tartıúmalar ile açıklanabilir.”141
Üç gelenek ile ilgili dile getirece÷imiz son durum ise, her gelene÷in belirli bir
moral durumu temsil etti÷idir. Dunne’ın tespitinden hareketle, rasyonalizmin sa÷duyu
ile moral yaptırımın bir harmanını, realizmin mükemmeliyetçi olmayan etik anlayıúını,
radikalizmin ise evrensel adaleti temsil etti÷ini söyleyebiliriz.142
2. øNGøLøZ OKULU’NUN GELøùøMø: BRITISH COMMITTEE &
DIPLOMATIC INVESTIGATIONS
British Committee, toplantılarına, Rockefeller kuruluúunun katkıları ve teúviki
ile 1958 yılında baúlamıútır.143 øngiliz orijinli bir komitenin bir Amerikan vakfı
tarafından finanse ve teúvik edilmesi oldukça ironiktir; ancak Tim Dunne bunun
arkasındaki sebebin, Kenneth Thompson’ın,144 Amerikan akademisinin kuúatması
altında olması ve Herbert Butterfield ile gelenekselci yaklaúıma duydu÷u sempati
139
Martin Wight, Power Politics, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press,
Leicester, 1978, s. 105.
140
Wight, 1991, s. 260.
141
Bull, 1976, s. 110.
142
Dunne, 1998, s. 9.
143
Adam Watson, The British Committee for the Theory of International Politics: Some Historical Notes,
1998, http://www.polis.leeds.ac.uk/assets/files/research/english-school/watson98.pdf, eriúim tarihi:
23/03/2009.
144
Thompson komitenin kuruldu÷u sırada Rockefeller kuruluúunun uluslararası programlar bölümünün
baúkan yardımcısıydı. Thompson’ın kısa bir biyografisine úu kaynaktan ulaúılabilir:
http://millercenter.org/about/staff/thompson, eriúim tarihi: 23/03/2009.
34
oldu÷unu belirtmektedir.145 Butterfield ve Wight ise Diplomatic Investigations’ın
önsözünde, uluslararası iliúkilerin teorik yanıyla ilgilenen bir Amerikan komitesi
kurulmasına öncülük eden Dean Dusk ve Kenneth Thompson’ın, bu Amerikan
komitesinin bir benzerinin øngiltere’de de kurulmasını istemesi ile komitenin
çalıúmalarının baúladı÷ını yazmaktadırlar.146 Ancak Watson Amerikan komitesinin
çalıúmalarına bir süre sonra devam etmedi÷ini belirtmektedir.147 Komitenin kuruluúu ile
ilgili yazılanlar arasında dikkat çekici olan bir di÷er nokta ise Butterfield’ın baúlarda
komitenin kuruluúuna liderlik etmeyi reddetmesidir. Butterfield buna gerekçe olarak
kendisini buna yeterli görmedi÷ini belirtmiútir. Ancak 1958 yılında Uluslararası øliúkiler
alanında øngiltere’de de bir giriúimde bulunması gerekti÷ini düúündü÷ünü belirten
Butterfield, kanımızca burada Amerikan orijinli bir disipline karúı olmasını ima
etmektedir.148
British Committee’nin bize göre en önemli özelli÷i sadece akademisyenleri
de÷il, birçok mecradan farklı isimleri bir araya getirmesidir. Watson da komitenin
disiplinler arası bir yapıda oldu÷unu belirtmekte ve bunun nedenlerini, “Wight ve
Butterfield’ın farklı e÷itim ve düúünce sistematiklerinden gelen insanların bir arada
bulunmasının, olayların iç yüzünü kavramakta büyük fayda sa÷layaca÷ına olan inançları
ve komitenin kuruluú yıllarında günümüzde oldu÷u gibi Uluslararası øliúkiler
fakültelerinin
olmaması”
149
úeklinde
sıralamaktadır.
Komitenin
sadece
akademisyenlerden de÷il, politika uygulayıcılardan da oluúması, yalnızca komitenin
yaptı÷ı yayınlara fayda sa÷lamamıú, aynı zamanda komite toplantılarında çapraz bir
görüú alıúveriúine yardımcı olarak, zengin bir düúünce üretiminin oluúmasına katkıda
bulunmuútur.150 Dunne, komitenin üyelerin seçiminde dikkat edilenin, akademik dünya
ile pratik dünya arasında bir denge oldu÷unu ve bu nedenle dıúiúleri bakanlı÷ından
145
Dunne, 1998, s. 90.
Herbert Butterfield, Martin Wight, “Preface”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of
International Politics, Allen & Unwin, London, 1966, s. 11. Yazarlar, esere katkıda bulunan Hedley Bull,
Donald McKinnon, G. F. Hudson, Michael Howard dıúında komitenin üyelerinin, William Armstrong,
Donald McLachan, Adam Watson ve Desmond Williams oldu÷unu belirtmektedirler.
147
Watson, 1998, s. 1.
148
Herbert Butterfield, “Raison D’état: The Relations Between Morality and Government”, 1975, The
First Martin Wight Memorial Lecture, s. 5. http://www.mwmt.co.uk/documents/butterfield.pdf, eriúim
tarihi: 10/03/2009.
149
Watson, s. 1.
150
Buzan, 2001, s. 472.
146
35
Adam Watson’ın ve hazine bakanlı÷ından da William Armstrong’un komiteye davet
edildi÷ini yazmaktadır. Aynı zamanda Dunne, Wight’ın komitenin etik boyutu için bir
felsefeci olan Donald Mackinnon’ın da komiteye ça÷ırılması yönünde ısrar etti÷ini
belirtmektedir.151 Komitenin bu disiplinler arası yapısı yukarıda da belirtildi÷i üzere,
komite içi tartıúmaların seyrine büyük katkıda bulunmuútur. Ancak komitenin ilk birkaç
toplantısından sonra Butterfield’ın bir bilim tarihçisini komiteye katma önerisi, úiddetli
karúı çıkıúlara neden olmuú ve Wight ile birlikte di÷er üyeler Butterfield’ı komiteyi
dengesizleútirmekle itham etmiúlerdir.152 Kanımızca Wight ve di÷er üyelerin bir bilim
tarihçisinin komiteye katılmasına karúı çıkmalarının sebebi, arkasında durdukları
metodolojik yaklaúımdan ileri gelmektedir. Komitenin yapılanmasının son aúaması ise,
Wight’ın Hedley Bull’un komiteye katılması için yaptı÷ı tavsiyedir. O sıralar Wight’ın
ö÷rencisi olan Hedley Bull’un komiteye katılması oldukça önemlidir. Bull’un katıldı÷ı
ilk iki toplantıdan sonra Butterfield’ın bir di÷er komite üyesine “Görülüyor ki Hedley
Bull aramızdaki en becerikli kiúi olacak”153 úeklinde söyledikleri bu ba÷lamda oldukça
anlamlıdır.
British Committee, kimi yazarlarca Okulun kurumsal evi olarak ve kimilerince
de øngiliz Okulu’nun di÷er adı olarak kabul edilmektedir.154 Ancak biz her iki görüúe de
katılmadı÷ımızı, yukarıda nedenleri ile birlikte belirtmiútik. British Committee øngiliz
Okulu’nun evrimi açısından çok önemli bir noktada durmaktadır. Ancak komite,
Okulun kurumsal evi payesini London School of Economics ile paylaúmaktadır.
Yukarıda da bahsetti÷imiz ailesel benzerlikler komite toplantıları ile artmıútır, ancak ilk
ba÷lantıların kuruldu÷u yer London School of Economics’dir.155
151
Dunne, 1998, s. 91.
Dunne, 1998, s. 92.
153
J. D. B. Miller, “Hedley Bull, 1932 – 1985”, Order and Violence: Hedley Bull and International
Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, s. 6.
154
Andrew Linklater, Hidemi Suganami, “Introduction”, The English School of International Relations: a
Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press,
Cambridge, 2006, s. 4. Okulun kurumsal evi olarak komiteyi kabul eden yazarların baúında, daha önce de
belirtti÷imiz üzere Tim Dunne gelmektedir. Bkz. Dunne, 1998. Okulun bir di÷er ismi olarak British
Committee’yi kullanan yazarlar için ise bkz. Little, 1995 ve Adam Watson, “Foreword”, Review of
International Studies, vol. 27, 2001, ss. 467 – 470.
155
Hidemi Suganami, Andrew Linklater, “Conclusion”, The English School of International Relations: a
Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press,
Cambridge, 2006, s. 260.
152
36
British Committee’nin amacı, bilindi÷i üzere uluslararası politikanın teorik
yanını incelemektir. Bunu yaparken de incelemelerinin oda÷ına uluslararası toplum
düúüncesini koymuúlardır. Ancak komitenin kuruldu÷u yıllarda tartıúılan baúka bir konu
Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olarak var olup olmadı÷ı sorunudur. Bu ba÷lamda
Herbert Butterfield, Manning ile görüúmeyi istedi÷ini çünkü her ikisinin de Uluslararası
øliúkilerin bir bilim olarak var olması hakkında úüpheci olduklarını belirtmektedir.
Ancak
Butterfield
Uluslararası
øliúkilerin
bir
disiplin
oldu÷unu
savunmayı
sürdürdü÷ünü de vurgulamaktadır.156
Komitenin ana ürünü olan Diplomatic Investigations’da Wight ve Butterfield
amaçlarını, “tarih boyunca oldu÷u gibi günümüzde de uluslararası toplumu bir arada
tutan ihtiyat ve moral yükümlülüklerin temel prensiplerini aydınlı÷a kavuúturmak”157
olarak açıklamaktadırlar. Dunne ise komitenin amaçlarını, “temel ilgi alanları günümüz
de÷il, uluslararası toplumun yapısı ve onu bir arada tutan kuralların oluúum sürecidir”158
úeklinde nitelendirmektedir. Yine Diplomatic Investigations’ın önsözünde Wight ve
Butterfield, Uluslararası øliúkiler disiplinin Amerikan tarafından farklılıklarını,
“Britanya tarafı Amerikan meslektaúlarından farklı olarak, güncelden çok tarihsel ile,
bilimselden çok normatif ile, metodolojikten çok felsefi olan ile ve siyasetin
kendisinden çok onun prensipleri ile daha çok ilgilenmektedir.”159 cümleleri ile açıkça
ortaya koymaktadırlar. ùüphesiz ki bu durumun nedenlerinden biri de komitenin farklı
mecralardan insanlardan oluúmasıdır. Ancak Butterfield komitenin bu yapısının sadece
güncel konularla ilgilenmek zorunda kalma açısından bir tehlike oldu÷unu da
belirtmiútir.160 Fakat Butterfield’ın bu endiúesi, yukarıda da belirtildi÷i üzere Bull’un
komiteye katılması ile giderilmiútir. Aslen Butterfield henüz komitenin kuruluú
aúamasında Wight’a yazdı÷ı mektupta, komitenin kuruluú amaçlarını, Diplomatic
Investigations’ın önsözünde ortaya koyulan amaçlar ile hemen hemen aynı úekilde
belirlemiútir: “…bilinen úekilde diplomatik tarihi çalıúmak ya da günümüzdeki sorunları
tartıúmak de÷il, diplomatik aktivitenin ardında yatan temel varsayımları, bir devletin
156
Butterfield, 1975, s. 5.
Butterfield, Wight, s. 13.
158
Dunne, 1998, s. 97.
159
Butterfield, Wight, s. 12.
160
Butterfield, 1975, s. 6. Butterfield, ilerleyen satırlarda Bull’un bu tehlikeyi önleme anlamında tam
aradıkları kiúi oldu÷u belirtiyor.
157
37
neden belirli bir dıú politika izledi÷ini, uluslararası çatıúmaların etik durumunu
tanımlamak ve hangi uluslararası çalıúmaların bilimsel olarak yürütülebilece÷inin
kapsamını belirlemek…”161 Bu cümleden de rahatlıkla anlaúılabilece÷i üzere, yukarıda
da belirtti÷imiz Uluslararası øliúkilerin bilimselli÷i sorununu Butterfield komitenin
kuruluú yıllarında da aklının bir köúesinde barındırmaktaydı.
Komitenin çalıúmalarında bir di÷er ilgi çekici nokta ise, uluslararası toplum
düúüncesinin komitenin gündemine alınması ve komitenin çalıúaca÷ı uluslararası
toplumun nasıl tanımlandı÷ı konusudur. Watson bu konuda, Avrupa sisteminin
pratiklerini çalıúmanın komiteye hakim oldu÷unu ve anarúik bir topluma iúaret eden bu
pratiklerin Bull tarafından komite üyelerine anlatıldı÷ını belirtiyor. Ancak Watson,
Wight ve kendisinin bu durumdan hoúnutsuz olduklarını çünkü dünya üzerinde baúka
anarúik toplumlarında bulundu÷unu gündeme getirdiklerini söyleyerek, egemen ve
hakim sistemlerin pratiklerini incelemeyi ye÷ledi÷ini belirtiyor. Sonuç itibarı ile
Watson, Bull ve Butterfield’ın di÷er devlet sistemlerinin daha az ba÷ımsız olmaları
nedeniyle bu görüúü reddettiklerini ve a÷ırlıklı olarak Avrupa sisteminin pratiklerine
e÷ildiklerini vurgulamaktadır.162 Her ne kadar Avrupa sisteminin pratikleri daha çok
iúlense de, komitenin çalıúmalarında tüm devlet sistemleri önemli yer tutmuútur. Bunu
Bull’un derledi÷i, temelde Wight’ın komiteye sundu÷u çalıúmalardan oluúan Systems of
States’de ve Watson’un The Evolution of International Society163 isimli eserinde
rahatlıkla görmek mümkündür.164
Komitenin Uluslararası øliúkiler dünyasına en önemli katkılarından birisi de,
sahip oldu÷u metodolojik yaklaúımdır. Dunne’ın da belirtti÷i gibi komitenin her üyesi
Wight’ın üç gelenek teorisine derinlemesine hakim de÷ildi ya da olmayabilirlerdi ancak
hepsinin disiplinin Amerikan tarafından gelen bilimselci dalgaya karúı koydukları
açıktı.165 Analitik ve istatistiksel bir yaklaúımı reddetmek British Committee’nin
DNA’sında vardır. Bu durum özellikle Butterfield’ın Lewis Bernstein Namier’e karúı
161
Watson, s. 1.
Watson, 2001, ss. 467 – 468.
163
Adam Watson, The Evolution of International Society, Routledge, London, 2002.
164
Andrew Linklater, “The Problem of Harm in World Politics: Implications for the Sociology of the
State Systems”, International Affairs, vol. 78(2), 2002, s. 319 ve 1 numaralı dipnot.
165
Dunne, 1998, s. 183.
162
38
olmasından kaynaklanmadır ve Namierizm olarak adlandırabilece÷imiz bu tarih
anlayıúına bir alternatif olarak, Butterfield’ın tarihsel anlatımı ön plana çıkarması,
komitenin Uluslararası øliúkiler çalıúmalarına yansımıútır.166 Hans J. Morgenthau da
komitenin ana ürünü olan Diplomatic Investigations için kaleme aldı÷ı tanıtım
yazısında, “Makalelerinde açıkça gelenekselci yaklaúımı benimsiyorlar. Ampirik
hammaddeyi teorize etmektense, uluslararası politikanın kendi do÷ası içerisinde
anlaúılması gerekti÷ini vurguluyorlar”167 úeklinde yazarak, komitenin gelenekselci
yanının altını çizmektedir. Komitenin gelenekselci yöntemi benimsemesinde Wight’ın
tarihselcili÷i kadar, Bull’un yaklaúımının da oldukça önemli oldu÷u kanımızca
tartıúmasızdır. Diplomatic Investigations ba÷lamında bakacak olursak, özellikle “The
Grotian Conception of International Society” ve “Society and Anarchy in International
Relations” makaleleri Bull’un yaklaúımını ortaya koyması açısından çok önemlidir.168
Sonuç olarak British Committee, hem farklı kesimlerden insanları bir araya
getirerek fikir alıúveriúini sa÷laması, hem metodolojik duruúu bakımından oldukça
önemlidir. Kökleri London School of Economics’de atılmıú olan uluslararası toplum
düúüncesinin olgunlaúmasında ve çeúitlenmesinde katkıları yadsınamayacak derecede
büyüktür. Ayrıca Komite, bir øngiliz Uluslararası øliúkiler gelene÷i oluúturmada da
baúlıca rolü oynamıútır.169 Kuúkusuz ki bu gelene÷in en büyük yansıması uluslararası
toplum düúüncesidir ve bu düúüncenin evrimi de komite toplantıları ile büyük hız
kazanmıútır.
166
Edward Keene, “The English School and the British Historians” Millennium – Journal of International
Studies, , vol. 37(2), 2008, s. 388.
167
Hans J. Morgenthau, “Review: Diplomatic Investigations”, Political Science Quarterly, vol. 82(3),
1967, s. 462.
168
Sasson Sofer, “Review: Recovering the Classical Approach”, International Studies Review, vol. 4(3),
2002, s. 142.
169
Charles A. Jones, “Christian Realism and the Foundations of the English School”, International
Relations, vol. 17, 2003, s. 372.
39
3. øNGøLøZ OKULU’NUN YÜKSELøùø: HEDLEY BULL & THE
ANARCHICAL SOCøETY
øngiliz Okulu düúüncesinde Hedley Bull’un yeri úüphesiz ki çok önemlidir. 1977
yılında ilk kez yayımlanan The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics
isimli eseri çok geniú yankı uyandırmıútır. Bu nedenle Bull Wight ile birlikte, kimi
zaman ondan da önce, okulun temel düúünürü olarak kabul edilmektedir.
1932 yılında Avustralya’nın Sydney kentinde dünyaya gelen Hedley Norman
Bull, 1949 yılında Sydney Üniversitesine kabul edilmiútir. Baúta güzel sanatlar ve
hukuk okumak amacı ile üniversite e÷itimi alan Bull daha sonra felsefe ve tarih alanında
uzmanlaúmıútır.170 Bull’un Sydney Üniversitesinde bulundu÷u yıllarda felsefe profesörü
olan John Anderson’un, Bull üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Bull The Anarchical
Society’nin önsözünde,
“En büyük entelektüel minnettarlı÷ım Sydney Üniversitesi’nde ders aldı÷ım felsefe
profesörü John Anderson’adır. Ondan daha ünlü birçok kiúiden daha büyük bir
insan olan Anderson’ın bu kitabın içeri÷i hakkında söyleyecek çok az úeyi olabilir
ancak onun entelektüel birikiminin ve ö÷retisinin, benim gibi ö÷rencileri üzerindeki
171
etkileri büyüktür”
úeklinde yazarak Anderson’a olan entelektüel borcunu belirtmiútir. John Andreson’ın
düúüncesindeki en temel úey, idealizme karúı realizmi savunması ve toplum ile
kurumların yekpare bir amaç için oluúturulmuú yapılardan çok çıkar çatıúmalarının alanı
oldu÷unu belirtmesidir.172 Öte yandan Howard da, Anderson’un ikonoklastik ve úüpheci
felsefe anlayıúının Bull üzerinde derin etkileri oldu÷unu yazmaktadır.173
Sydney Üniversitesindeki e÷itimini tamamladıktan sonra Bull, Woolley bursunu
kazanarak Oxford Üniversitesinde çalıúmalarına devam etme úansı yakalamıútır.
øngiltere’de bir ö÷retim tecrübesi yaúamadan ülkesine dönmek istemeyen Bull, bu
nedenle Aberdeen Üniversitesindeki bir ö÷retim görevlisi pozisyonuna baúvurmuútur.
Hemen hemen aynı günlerde, tüm kariyerini úekillendirecek olan London School of
170
Michael Howard, “Hedley Norman Bull 1932 – 1985”, Biographical memoir, Proceedings of the
British Academy, vol. 72, s. 395.
http://www.proc.britac.ac.uk/cgi-bin/somsid.cgi?page=72p395&session=3E&type=header, eriúim tarihi:
21/02/2009.
171
Bull, 1985, s. x.
172
Miller, s. 2.
173
Howard, s. 395.
40
Economics’den teklif alan Bull, bu okulu tercih etmiútir.174 Burada Manning ve Wight
ile tanıúan Bull, önceki bölümlerde de belirtti÷imiz üzere bu iki düúünürden çok
etkilenmiútir.175 Tim Dunne’ın da belirtti÷i üzere Bull Uluslararası øliúkileri; “üç
gelenek teorisi, Uluslararası øliúkiler düúüncesinin örüntülerini bulmak için tarihi
araútırmak, akademik Uluslararası øliúkilerin politika üreticilerin kısa vadecili÷ine
eleútirel bir uzaklıkta durması gereklili÷ine olan inanç ve normatif temelli Uluslararası
øliúkilerin karúılaútırmalı bir temele do÷ru ilerlemesi gereklili÷inin farkında olma”
olarak tanımlayabilece÷imiz Wight’ın ö÷retisi do÷rultusunda algılamıútır.176 Miller,
Bull’un Manning ile iliúkisini ise karmaúık olarak nitelendirilmekle birlikte, Bull’un,
Manning’in konuları çok geniú bir açıdan ele alıúından ve Manning’in düúüncelerini
anlamaya çalıúmaktan hoúnut oldu÷unu belirtmektedir.177
Hedley Bull’un uluslararası toplum düúüncesi için önemi çok büyüktür.
Kendisinden önce birçok kez tanımlanmıú olmasına ra÷men, uluslararası toplum onun
The Anarchical Society’de yaptı÷ı tanımlama ile anılmaktadır.178 Bull eserinde,
Wight’ın realist, rasyonalist ve radikalist dünya anlayıúını bir bakıma tercüme
etmiútir.179 “Modern uluslararası toplum üç gelene÷i de içinde barındırmaktadır. Tek bir
gelene÷in di÷erlerinden üstün tutulması yanlıútır; tek bir dünya politikası modeli – güç
politikası, devletler sistemi, düzenlenmiú anarúik toplum, ulus ötesi solidarite,
uluslararası iúbirli÷i – tüm dünyayı eksiksiz ve baúarılı bir biçimde açıklayamaz”180 Bu
cümleden ve hemen hemen Bull’un tüm eserlerinden anlaúılabilece÷i üzere Bull, teorik
bir ço÷ulculu÷u benimsemiútir.
The Anarchical Society aynı zamanda Bull’un metodolojik duruúunu yansıtması
açısında da oldukça önemlidir. Gelenekselci yaklaúımının temellerini The Anarchical
Society yayımlanmadan yaklaúık on yıl önce International Theory: The Case for a
174
Howard, s. 396. Hedley Bull’un yaúamı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Coral Bell, Meredith Thatcher
(ed.), Remembering Hedley, The Australian National University e-Press, 2008.
http://epress.anu.edu.au/hedley_citation.html, eriúim tarihi: 21/02/2009.
175
Bkz. bu çalıúma, 57 ve 107 numaralı dipnotlar.
176
Dunne, 1998, s. 136.
177
Miller, s. 4.
178
Bellamy, s. 8.
179
Suganami, 2006, s. 30.
180
Bull, 1985, s. 41.
41
Classical Approach181 isimli makalesinde ortaya koyan Bull, The Anarchical Society’de
de bu yaklaúımını úu cümleler ile yeniden vurgulamaktadır: “Tabii ki, bu çalıúmanın
de÷erden ba÷ımsız oldu÷u gibi oldukça absürt bir úeyi ima etmeyece÷im. Bunun gibi bir
çalıúmanın ahlaki ve politik önermelerden ba÷ımsız olması mümkün de÷ildir, e÷er
böyle olursa kısır olur.”182
Bull’un eseri uluslararası toplumu sistematik bir biçimde anlatmasından ötürü
oldukça önemlidir. Bull aynı zamanda eserinde uluslararası toplum ile uluslararası
sistemin ayrıldı÷ı noktaları çok net bir biçimde vurgulamaktadır. Watson’a göre Bull
kitabını, ba÷ımsız devletlerden oluúan topluma ayırmıútır. Bunun gerekçesi olarak
Watson, kitabın makul bir boyutta olma zorunlulu÷unu ve Bull’un günümüz küresel
uluslararası toplumu ile daha çok ilgili olmasını göstermektedir.183 Ancak Hoffmann,
Bull’un bir sistemin ne zaman bir toplum oluúturdu÷unu, ya da topluma dönüútü÷ünü
tam
olarak
açıklamadı÷ını
savunmaktadır.
“Bull
bize
anarúinin
toplumla
ba÷daúabilece÷ini göstermiútir, ancak bir toplum anarúik bir yapıda ne kadar
geliúebilir?”184
Bull’un eserinin ismine bakıldı÷ında, bir aykırılık söz konusudur. Anarúik bir
toplumda düzen nasıl var olabilir?185 Bull bu soruyu çok basitçe yanıtlamaktadır:
“Düzen, devlet iúlerinde mevcut ya da muhtemel durumdur; bir amaç, de÷er ya da erek
de÷ildir.”186
Bull bu durumu Grotius’un düúüncesi ile temellendirmektedir. Ancak
toplumun anarúik bir yapıda olması Hobbesçu, solidarist etmenleri ise Kantçı bir
anlayıútadır. Buradan da görülebilece÷i üzere Bull, Wight’ın üçlü ayrımını kitabının
temeline oturtmaktadır.
181
Hedley Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, World Politics, vol. 18(3),
1966, ss. 361 – 375.
182
Bull, 1985, s. xv.
183
Watson, 2002, s. 4. Watson aynı zamanda kitabının orijinin The Anarchical Society oldu÷unu
belirterek eserin önemine vurgu yapmaktadır.
184
Stanley Hoffmann, “International Society”, Order and Violence: Hedley Bull and International
Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, s. 26. Bu makale,
Hoffmann’ın 1986 yılında yayımlanmıú olan “Hedley Bull and His Contribution to International
Relations” isimli makalesinin küçük de÷iúikliklerle yeniden basılmıú halidir. Çalıúmada her ikisine de
atıfta bulunaca÷ız. Bkz. Stanley Hoffmann, “Hedley Bull and His Contribution to International
Relations”, International Affairs, vol. 62(2), 1986, ss. 179 – 195.
185
Michael Mandelbaum, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”,
Political Science Quarterly, vol. 92(3), 1977, s. 574.
186
Bull, 1985, s. xii.
42
Bull eserinin giriú kısmında, dünya politikasında düzenin ne oldu÷u; günümüz
egemen devletler sisteminin nasıl bir düzen teúkil etti÷i ve egemen devletler sisteminin
dünya düzenine giden yaúayabilir bir yol sa÷layıp sa÷lamayaca÷ı sorularını
sormaktadır.187 Eserde Bull, sorularını üç temel bölüm altında yanıtlamaktadır: Dünya
politikasında düzenin do÷ası, günümüz uluslararası sisteminde düzen ve dünya
düzenine alternatif yollar. Bull eserinde ilk önce egemen devletler sisteminde düzenin
ne oldu÷unu ve nasıl var olabilece÷ini sorguladıktan sonra, dünya politikasında önemli
olanın düzen mi yoksa adalet mi oldu÷unu tartıúmaktadır. Bull’a göre düzen di÷er
bileúenlerin üzerindedir.188 Do÷al olarak, adaletin tek bir tanımı olmadı÷ından, ya da
baúka bir deyiúle adil olan devletten devlete, durumdan duruma, kiúiden kiúiye
de÷iúti÷inden, böyle bir sonuca varmak pek kaçınılabilir görünmemektedir. Ancak úu da
unutulmamalıdır ki neyin adaletsiz oldu÷u, neyin adaletli oldu÷undan daha kolay
tanımlanabilmektedir ve düzenin sa÷lanması için belirli bir ölçüye kadar adalet
gereklidir. Düzen olmadan var olan adalet bir anarúi, adalet olmadan sa÷lanan bir düzen
ise tiranlıktır.189 øúte bu nokta bizi, uluslararası toplum düúüncesinin en büyük
sorunsallarından birine, düzen/adalet çatıúmasına götürmektedir. Bull’un düzenin
yanında oldu÷u açıktır, ancak bunun gerekçeleri bir sonraki bölümde tartıúılacaktır.
Bull eserinin ikinci bölümünde ise, birinci bölümde anlattı÷ı düzen’in
sa÷lanması için gerekli kurum ve yapıları incelemektedir. Bull bu bölümde
diplomasinin, güç dengesinin, uluslararası hukukun ve savaúın, düzenin sa÷lanmasında
ne gibi rolleri oldu÷unu tartıúmaktadır. Burada ilgi çekici bir nokta ise, Bull’un savaúın
ikili bir rolü oldu÷unu belirtmesidir. Savaú kimi zaman düzeni güçlendirmek, kimi
zaman ise ona zarar vermek için yapılmaktadır.190 “Uluslararası toplum perspektifinden
savaú, ikili bir duruú sergilemektedir. Bir tarafta savaú, sınırlanması ve frenlenmesi
gereken bir tehdit, di÷er tarafta ise uluslararası toplumun amaçları için kullanıúlı bir
emniyet gerecidir.”191 Savaúı uluslararası toplumun bir kurumu olarak kabul eden Bull,
bunun gerekçesini ise úu úekilde açıklamaktadır: “Savaúın uluslararası toplumun bir
187
Bull, 1985, s. xi.
Bull, 1985, ss. 77 – 98.
189
Geoffrey Goodwin, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”,
International Affairs, vol. 54 (1), 1978, s. 93.
190
Mandelbaum, s. 575.
191
Bull, 1985, s. 198.
188
43
kurumu olarak görülmesi sapkın bir düúünce olarak nitelendirilebilir. Ancak, ortak
çıkarları savunma amacıyla biçimlendirilmiú bir davranıú örüntüsü olarak devamlılı÷ı
bulunan savaú, geçmiúte oldu÷u gibi, günümüzde de bir kurumdur.”192
Bull kitabının üçüncü bölümünde, dünya düzenine giden alternatif yolları
tartıúmıú ve silahsız dünya, toplumsal solidarite, ideolojik homojenlik, nükleer silahların
yayılması gibi devletler sisteminde var olabilecek kaymaları ele almıútır.193 Bull’a göre
devletler sistemini devamlı kılabilecek unsurlar, ortak kural ve kurumların iúlemesini
sa÷layan ortak çıkarlar ve de÷erlerin sürdürülmesi ve geniúletilmesi konusunda bir
konsensüs oluúturulmasıdır. Ancak bu konsensüs sadece büyük devletleri de÷il,
devletler toplumunun ço÷unlu÷unu oluúturan küçük devletleri de içermelidir. Bu
devletleri içermeyen ortak kural ve kurumların devamlılı÷ı beklenemez.194
Bull’un uluslararası toplumun esaslarını açıklayan bu eseri, kanımızca øngiliz
Okulu’nun tam anlamıyla ortaya koyulması ve onun teorisinin tüm disiplince
tanınmasını sa÷laması açısından oldukça önemli bir noktada durmaktadır. Teoriyi
ortaya koyan Bull’un, uluslararası toplumun gelece÷i ve uluslararası toplumda düzenin
sa÷lanması için alternatif yolları anlattı÷ı son bölümde ise, dünyanın gelece÷i ile ilgili
yaptı÷ı tespit kanımızca oldukça dikkat çekicidir: “Karanlıkta oldu÷umuzun farkında
olmak, ıúı÷ı görebiliyormuú gibi yapmamızdan iyidir.”195
Bull’un uluslararası toplum anlayıúı genelde umutlu ve iyimser görülmektedir.
Aslında, uluslararası toplumun yeterlili÷i ve kendisinden beklenen sorumlulukları
yerine getirmesi konularında de÷iúmez bir kaygı bulunmaktadır. øyimser olmaktan öte,
realizmin etkisine ihanet eden güçlü bir kötümserlik Bull’un düúüncesinde göze
çarpmaktadır. “Vestfalya tapına÷ının sütunları aslında bozulmaktadır, ancak beklenti
dünya düzeninin bir alternatifi de÷il, daha bölünmüú ve tehlikeli bir anarúidir.”196
Stanley Hoffmann da Bull’un uluslararası toplum konusunda iyimser oldu÷unu
belirtmekte ve bunun nedenlerini; en azından süper güçler arasında savaúın bir politika
192
Bull, 1985, s. 184.
Emler Plischke, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, The American
Political Science Review, vol. 72(4), 1978, s. 1511.
194
Bull, 1985, s. 315 ve Plischke, s. 1511.
195
Bull, 1985, s. 320.
196
Anderson, Hurrel, 2000, s. 15.
193
44
aracı olarak kullanılmasının azalması, süper güçlerin kendi aralarında barıúı
güçlendirmek adına çeúitli anlaúmalar yapması, batılı olmayan devletlerin en azından
uluslararası toplumun temel de÷erlerini kabul etmeye baúlaması ve ortak çıkarlar a÷ı
oldu÷u sürece, ortak bir kültür olmadan da uluslararası toplumun yaúayabilece÷i olarak
sıralamaktadır.197 Ancak Bull’un The Anarchical Society ile ilgili olarak; “bu kitapta
uluslararası toplumun do÷du÷unu görmüyorum, bunun yerine toplumun zaten
bulundu÷unu ancak düúüúte oldu÷unu iddia ediyorum”198 úeklinde ifadeler kullanması,
onun bu konudaki tutumunun çok da net olmadı÷ını göstermektedir.
Özetle Bull, uluslararası toplum düúüncesinin en önemli geliútiricilerinden
birisidir. Realist kanada daha yakın duran Bull, ütopyacılı÷ın tüm çeúitlerini reddederek
bunu açıkça göstermektedir. The Anarchical Society’de de dünya hükümeti, yeni orta
yolculuk, devrimci de÷iúimler ve dünyanın bölgesel yeniden yapılandırılması gibi
kavramları reddederek Bull, bu tutumunu net bir biçimde ortaya koymuútur.199
Uluslararası toplum teorisini geliútiren, daha sonraki çalıúmalar için onu olgunlaútıran,
metodolojik yaklaúımını açıkça ve sistematik bir biçimde ortaya koyan Bull’un, hem
Uluslararası øliúkiler disiplini hem de øngiliz Okulu için önemi tartıúılamayacak kadar
büyüktür.
197
Hoffmann, 1990, ss. 28 – 29.
Anderson, Hurrel, 2000, s. 7. Anderson ve Hurrel bu ifadeleri, Bull’un Shaie Selzer’a yazdı÷ı bir
mektuba dayandırıyor.
199
Hoffmann, 1990, s. 14.
198
45
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA ULUSLARARASI TOPLUM
DÜùÜNCESø
1. ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI ve ÜÇ GELENEK TEORøSø
Çalıúmanın baúlı÷ından da anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası toplum kavramı
øngiliz Okulu’nun keúfetti÷i bir úey olmaktan çok, ona dıúsal ancak kanımızca en iyi
øngiliz Okulu tarafından açıklanmıú bir kavramdır. Bu nedenle bu bölümün
baúlangıcında uluslararası toplum kavramı Martin Wight’ın üç gelenek teorisi
ba÷lamında ortaya koyulacak ve ardından øngiliz Okulu’nun bu kavrama bakıúı
açıklanmaya çalıúılacaktır.
Wight’ın uluslararası teori olarak adlandırdı÷ı úey, siyaset felsefesinin ya da
kuramsal siyasi düúüncenin, Uluslararası øliúkiler düúüncesinin geçmiúinde bulunan ana
gelenekler etrafında açıklanarak çalıúılmasıdır.200 Dolayısıyla Wight’ın üç gelenek
teorisi olarak adlandırdı÷ımız sınıflandırması da bu görüúünün bir yansımasıdır. Wight
Uluslararası øliúkiler düúüncesini, realizm, rasyonalizm ve radikalizm gelenekleri ile
sınıflandırarak, incelemelerini bu gelenekler çerçevesinde yapmıútır. Birinci bölümde de
belirtildi÷i üzere Wight, üç gelene÷in tamamıyla birbirinden izole olduklarını
düúünmemekteydi. Aksine üç gelene÷i birbiri ile bazı noktalarda birleúen düúünce
örüntülerinden müteúekkil bir spektrum olarak görmekteydi.201 Ya da Brian Porter’ın
deyiúiyle, Wight’ın kategorileri basitçe bir arada var olmaktan öte birbirleri ile dinamik
bir iliúki içindeydiler.202
Wight’ın üç gelenek teorisine göre uluslararası teoride sorabilece÷iniz en temel
soru uluslararası toplumun ne oldu÷udur.203 Buradan ortaya çıkacak sonuç, uluslararası
200
Bull, 1976, s. 103.
Hedley Bull, “Martin Wight and The Theory of International Relations”, International Theory: The
Three Traditions, Martin Wight, Gabriele Wight, Brian Porter (ed.), Leicester University Press, London,
1991, s. xi. Bu makalenin daha önce atıf yaptı÷ımız ilk versiyonu, 1976 yılında British Journal of
International Studies’de yayımlanmıútır. Ancak daha sonra Martin Wight’ın yayımlanmamıú yazılarının
derlendi÷i International Theory: The Three Traditions isimli kitapta de÷iútirilmiú bir versiyonu yeniden
yayımlanmıútır. Burada yaptı÷ımız alıntı ilk versiyonda bulunmadı÷ından, ikinci versiyona atıf yaptık.
202
Porter, s. 71.
203
Wight, 1987, s. 222.
201
46
toplum kavramını üç gelenek teorisi ba÷lamında incelememizden hareketle, bu
kavramın uluslararası iliúkiler düúüncesinde bir olgusallık arz etti÷idir. Hem realist
düúüncede hem de radikalist düúüncede uluslararası toplum kavramı, øngiliz Okulu’nun
algıladı÷ı biçimde olmasa da bulunmaktadır. Bu nedenle çalıúma bu kavramı dıúsal
olarak ele almıú ve øngiliz Okulu’nun kavramı nasıl inceledi÷ine odaklanmıútır.
Birinci bölümde de söz edildi÷i üzere üç gelenek teorisi, Wight’ın uluslararası
iliúkiler düúüncesini, Machiavelliyan, Grotiyan ve Kantiyan gelenekler olarak
incelemesinden meydana gelmektedir. Ço÷u zaman realizm, rasyonalizm ve radikalizm
olarak da adlandırılan bu üç gelenek, uluslararası iliúkiler düúüncesini sözü edilen bu üç
düúünce örüntüsünün kesiúti÷i ve ayrıldı÷ı noktalardan hareketle açıklamaktadır. Bizim
de ilerleyen sayfalarda uluslararası toplum kavramını incelerken kullanaca÷ımız yöntem
budur.204
1.1. Realizm ve Uluslararası Toplum
Machiavelliyan (kimi zaman Hobbesiyan) düúünce olarak da adlandırılan
realizmin uluslararası toplum kavramı algısı, aslında onun var olmadı÷ı yönündedir.
Bunun baúlıca nedeni realistlerin uluslararası iliúkilerin do÷asını anarúi olarak
tanımlamalarıdır. “Devlet olmadıkça herkes herkese karúı daima savaú halindedir.
Buradan úu açıkça görülür ki, insanlar hepsini birden korku altında tutacak genel bir güç
olmadan yaúadıkları vakit, savaú denilen o durumun içindedirler; ve bu savaú herkesin
herkese karúı savaúıdır.”205 Hobbes’un bu klasik do÷a durumundan hareket eden realist
düúünce, uluslararası sistemde de bir üst otoritenin bulunmamasından ötürü, uluslararası
sistemi herkesin herkesle savaú halinde oldu÷u bir anarúi úeklinde tanımlamaktadır.
Baúka bir deyiúle ço÷ul egemen devletlerin iliúkileri çatıúma ile düzenlenir ve bunda
belirleyici faktör güçtür. Bu durumda uluslararası iliúkiler sadece bir üst otoriteden
yoksun olması anlamında de÷il, daimi rekabet ve çatıúma úeklinde olması anlamında da
204
Bull’un yazdı÷ına göre Wight, üç gelene÷i isimlendirirken, realizm, rasyonalizm ve radikalizm yerine
Machiavelliyan, Grotiyan ve Kantiyan adlandırmasını kullanmayı tercih etmekteydi. Biz burada
adlandırma konusunda böyle bir ayrım gözetmeyece÷iz. Bull, 1976, s. 104. Yöntem olarak seçti÷imiz üç
gelenek teorisinin metodolojik tartıúma bakımından gelenekselci kanatta oldu÷u ve bizim de çalıúmada bu
metodolojik yaklaúımı benimsedi÷imiz açık oldu÷undan metin içerisinde ayrıca söz etme ihtiyacı
duymadık.
205
Thomas Hobbes, Leviathan, Çev. Semih Lim Yapı Kredi Yayınları, østanbul, 2008, Birinci Kısım, 13.
Bölüm, s. 94.
47
anarúiktir.206 Bilindi÷i üzere Hobbes’un düúüncesindeki anarúi durumu, bireyler
arasındaki sözleúme öncesi durumun do÷a durumu oldu÷una iúaret etmektedir.
Hobbes’a göre do÷a durumunun son bulması, ancak ve ancak bireyler arasındaki soyut
bir sözleúme vasıtasıyla bir üst erke egemenlik devri sayesinde mümkün olabilir ve bu
da anarúinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir.207 Wight realistler için bu
durumun, devletler toplumu düzeyinde de geçerli oldu÷unu belirttikten sonra,
“uluslararası toplum nedir” sorusunun “do÷a durumu nedir” sorusu ile eúit oldu÷unu ve
yanıtlanması gerekenin bu soru oldu÷unu yazmaktadır.208 Hobbes’un do÷a durumunu
anarúi olarak tanımladı÷ını belirtmiútik. Baúka bir deyiúle realistler insan do÷asının
saldırganlık ve korkudan oluútu÷unu kabul ederler. Bu durum aynı saldırganlık ve korku
ile karakterize olmuú devletlerin dıú politika yürütmeleri ile uluslararası politikada da
anarúik bir durum ortaya çıkmasına neden olmaktadır.209 Hedley Bull ise realizmin
uluslararası toplum görüúünü dahili analoji kavramı ile açıklamaktadır. Realistler
uluslararası politikayı iç politikaya benzetirler. Bu nedenle uluslararası politikada bir üst
otoriteden yoksun olma durumunun anarúiye yol açaca÷ını iddia ederler.210 Peki
devletler toplumundaki bu anarúi neye yol açmaktadır?
Liderler açısından baktı÷ımızda onların asıl endiúesinin, di÷er devletlerin ya da
di÷er devlet liderlerinin, rekabet ortamında normları ve kuralları hiçe sayabilece÷i
oldu÷unu görmekteyiz. Aynı zamanda göreli güç algısı yüzünden devletlerin birbirleri
ile iliúkilerinde realist mantık üzerinden hareket ettiklerini iddia edebiliriz.211 Devletler
açısından da durum farklı de÷ildir. Çıkar odaklı davranan devletler, uluslararası
politikada güç mücadelesi çerçevesinde hareket etmekte ve bu da daimi bir anarúiye yol
açmaktadır. Realistler uluslararası iliúkilerin anlaúmazlık ve düzensizlikten ibaret
oldu÷unu belirtmektedirler. Dolayısıyla böyle bir ortamda kural ve hukuktan
206
Yurdusev, s. 43.
Hobbes’un do÷a durumundan toplum sözleúmesine giden koúulların ve toplum sözleúmesinin
gerçekleúmesinin nedenlerinin detaylı bir incelemesi için bkz. Mehmet Ali A÷ao÷ulları, Levent Köker,
Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000, ss. 188 – 198.
208
Wight, 1991, s. 31.
209
Anthony F. Lang Jr., “Morgenthau, Agency and Aristotle”, Realism Reconsidered: The Legacy of
Hans Morgenthau in International Relations, Michael C. Williams (ed.), Oxford University Press,
London, 2007, s. 20.
210
Bull, 1985, s. 46 – 47.
211
Dale Copeland, “A Realist Critique of the English School”, Review of International Studies, vol. 29,
2003, s. 428.
207
48
bahsetmemiz söz konusu olamaz. Moralite, kural ve hukuk bir topluma özgü olgulardır
ve uluslararası iliúkiler herhangi bir toplumun sınırlarını aúmaktadır.212
Dolayısıyla Wight’ın sordu÷u do÷al durum nedir sorusunu úu úekilde
yanıtlayabiliriz: Realistler do÷al durumu bir anarúi olarak görmektedirler. Do÷al
durumun ne oldu÷u sorusunun uluslararası topluma eúit oldu÷undan hareketle bu soruyu
da realistler açısından bir uluslararası toplum olmadı÷ı yönünde cevaplamamız
mümkündür. “Herkesin herkesle savaúı do÷al durumdur ve do÷al durum, uluslararası
toplumun ne oldu÷u sorusunun cevabıdır: Hiçbir úey.”213. Ancak Wight realistlerin
uluslararası toplum nedir sorusuna verdi÷i cevabın tek olmadı÷ını belirtmektedir.
Wight’a göre realistlerin verdi÷i ikinci cevap, uluslararası toplumun süper güçlerin inúa
etti÷i her ne ise o oldu÷udur. Wight’ a göre bu durum realistlerin kuralları yapanın süper
güçler oldu÷unu düúünmelerinden kaynaklanmaktadır. Kimse
yapım sürecine
kendisinin katılmadı÷ı kurallara uymak istemez dolaysıyla küçük devletler yapım
süreçlerine katılmadıkları bu kurallara uymayacaklardır. Ancak bu o kadar da önemli
de÷ildir çünkü küçük devletlerin etkileri önemsenmeyecek kadar azdır. Bu nedenle
uluslararası toplum süper güçler ne inúa etmiúler ise odur.214
Özetle realistler uluslararası toplumun var olamayaca÷ını iddia etmektedirler.
Onlara göre anarúi düzenlenemez bir olgudur ve savaú ile çatıúma kaçınılamaz iki
gerçekliktir. Bu nedenle düzenin ve kuralların oldu÷u bir toplumun uluslararası
politikada inúa edilmesi mümkün de÷ildir. Ancak süper güçlerin oluúturdu÷u bir
“toplum”dan bahsedilebilir ki bu da dahili analoji anlamında algıladı÷ımız “toplum”
kavramından oldukça farklıdır.
1.2. Radikalizm ve Uluslararası Toplum
Radikalizm de tıpkı realizm gibi uluslararası politikayı dahili analoji
çerçevesinde
açıklamaktadır.
Ancak
bu
kavramsal
benzerlik,
radikalizmde
realizmdekinin tersine bir mantıkla iúlemektedir. Realizm dahili analojiyi, bir üst otorite
olmamasından kaynaklanan anarúinin uluslararası topluma hakim olması úeklinde
212
Bull, 1985, s. 23, 25.
Wight, 1991, s. 31
214
Wight, 1991, s. 32 – 35.
213
49
yorumlarken, radikalizm ise tüm insanlı÷ın oluúturaca÷ı bir dünya devleti olarak
yorumlamaktadır. Yani realizmin modern devlet teorisinden hareket ile egemenli÷in bir
üst otoriteye devrinin mümkün olmadı÷ı uluslararası politikanın devletler arası daimi
güç mücadelesi oldu÷unu savunmasının aksine radikalizm, tüm insanların ortak norm ve
kurallardan hareket ile “insanlı÷ın toplumunu” kuraca÷ını ve tek bir dünya devleti
altında barıúa ulaúılabilece÷ini savunmaktadır. Wight’ın cümleleriyle ifade etmek
gerekirse, daha fazla uluslararası toplum insanlı÷ın ortak vatandaúlı÷ına, insanların
ortak vatandaúlı÷ı da Uluslararası øliúkileri bir dünya devletinin iç politikasını inceleyen
bir disipline dönüútürecektir.215
Wight’ın radikalizm olarak adlandırdı÷ı teori ailesi bilindi÷i üzere ço÷u zaman
Kantçı görüúlerden beslenmektedir. Radikal teori ailesinin içinde barındırdı÷ı liberalizm
ise bir önceki paragrafta belirtilen dahili analojinin radikalizm tarafından kullanımını
destekler nitelikte görüúler ortaya koymaktadır. Kanımızca bunlardan en önemlisi,
Moravscik’in de belirtti÷i üzere liberal teorinin “aúa÷ıdan yukarı” bir teori olmasıdır.
“Aúa÷ıdan yukarı” bir teoriden kasıt ise, sosyal grupların ve bireylerin analitik
düzlemde öncelikli inceleme alanları oldu÷udur.216 Dolayısıyla insanlı÷ın toplumu fikri,
aktör problemine liberalizmin verdi÷i yanıt ba÷lamında da desteklenmektedir.
Kantçı fikirlerin radikalizme yansıdı÷ı bir baúka alan da uluslararası moralitedir.
Kantçı görüúe göre uluslararası moralite realizmdekinin aksine devletlerin hareketlerini
sınırlamaktadır. Ancak bu sınırlama devletlerin bir arada bulunmasını ya da iúbirli÷i
yapmalarını engellemekten çok devletler sisteminin aúılarak kozmopolit bir topluma
dönüúümün önünü açmaktadır.217
Wight ise radikalizmin dünya devleti görüúünün üç úekilde mümkün
olabilece÷ini savunmaktadır: ö÷retisel tek biçimlilik, ö÷retisel emperyalizm ve
kozmopolitanizm. Ö÷retisel tek biçimlilik olarak adlandırılan sınıflama devletlerin
ideolojik olarak homojen oldukları takdirde bir dünya devletine gidiúin mümkün
olabilece÷ini iddia ederken, ö÷retisel emperyalizm bir süper gücün kendi ideolojisini
215
Wight, 1991, s. 41.
Andrew Moravscik, “Taking Preferences Seriously: a Liberal Theory of International Politics”,
International Organisation, vol. 51(4), 1997, s. 517.
217
Bull, 1985, s. 26.
216
50
tüm
dünyaya
yayarak
bir
dünya
devletine
dönüúebilece÷ini
savunmaktadır.
Kozmopolitanizm ise devletlerin bir araya gelerek oluúturdukları bir toplum ya da bir
devletin kendi ideolojisini empoze ederek oluúturdu÷u tek dünya devletinden çok, tüm
insanlı÷ın ulus ve devlet sınırlarını aúarak oluúturdukları “insanlı÷ın devletine” iúaret
etmektedir.218
Radikalist teorisyenlerin uluslararası toplum algısı yukarıda sayılan nedenlerden
dolayı, ulusların arasında olmaktan çok insanlı÷ın arasındadır. Dolayısıyla radikal
teorinin uluslararası toplum nedir sorusuna verece÷i yanıt dünya toplumudur. Bull da
radikalizmin, uluslararası politikanın devletler arası çatıúmadan çok, devletlerin
vatandaúları olan insanların ba÷lı oldukları sınır aúan sosyal ba÷lılıklardan oluútu÷unu
ortaya koydu÷unu belirtmektedir. Kantçı görüúün baskın teması, uluslararası politikayı
devletlerin ya da ulusların birbirleri ile iliúkilerinden ziyade insanların birbirleri ile
iliúkileri olarak tanımlamasıdır.219
Özetle üç gelenek teorisinin di÷er uç noktası olan radikalist teori, ilerideki
sayfalarda incelenecek olan øngiliz Okulu’nun solidarist kanadı ile yakından temas
halindedir. Zaman zaman radikalistler kadar uçta olmamakla birlikte solidarist kanat da
dünya devleti fikrine yaklaúmakta ve insanlı÷ın ortak de÷erleri ba÷lamında bir
uluslararası toplum düúüncesi ortaya koymaktadır.
1.3. Rasyonalizm ve Uluslararası Toplum
Rasyonalizm bilindi÷i üzere temelde Hollandalı düúünür Hugo Grotius’un
fikirleri üzerine inúa edilmiú bir uluslararası iliúkiler düúüncesidir. Grotius Bull’un da
belirtti÷i üzere, do÷rudan uluslararası toplum düúüncesi ile ilgili sistematik fikirler
ortaya koymamıútır ancak bununla birlikte, onun düúüncesinin yeni yorumlamaları ya
da baúka bir deyiúle yeni Grotiyanizm, yirminci yüzyıl uluslararası iliúkiler
218
Wight, 1991, ss. 41 – 45. Bu noktada, özellikle ö÷retisel emperyalizm ba÷lamında Wight’ın verdi÷i
örnek oldukça çarpıcıdır. Wight, do÷ası gere÷i Yahudili÷in dünya devleti fikrine sahip oldu÷unu ve bu
devletin baúında olacakların Yahudiler oldu÷unu belirttikten sonra, Hitler’in yaptı÷ının temelde
Yahudili÷in ö÷retisinden farklı olmadı÷ını söylemektedir. Yine ideolojik bir emperyalizm ile bir dünya
devleti oluúturmak ancak devletin baúındakilerin Yahudiler yerine Almanlar oldu÷u bir dünya devleti.
Yine Wight kozmopolitanizmin dahili analoji kullanımının uluslararası iliúkileri tamamıyla bitirmek
anlamına gelece÷ini ve böyle bir teorinin prati÷e dökülmesi halinde bu durumun uluslararası iliúkileri
tamamen bitirece÷ini belirtmektedir. ss. 45 – 46.
219
Bull, 1985, s. 25
51
düúüncesinde etkili olmuú ve De Jure Belli ac Pacis (Savaú ve Barıú Hukuku) bu
düúünceye kökenlerini vermiútir.220 Bu nedenle Grotiyanizm’in etkileri rasyonalist
uluslararası toplum düúüncesinin kökenlerini oluúturmaktadır.
Grotiyan düúüncenin temeli özellikle Grotius’un do÷al hukuk anlayıúında
yatmaktadır. Grotius’un düúüncesinde do÷al hukuk “bir eylemin akilaneli÷i ve
toplumsal do÷aya uygunlu÷u ya da aykırılı÷ı bakımından, moral yönden gerekli olup
olmadı÷ını gösteren do÷ru aklın birtakım ilkeleridir.”221 Grotius gereklilik, akla
yatkınlık, moralite gibi normatif kavramlar içeren bu tanımla kuúkusuz, buyruk veren ya
da yasak koyan bu kuralları “do÷al” olarak nitelemekle, insan aklına yatkınlı÷ı
kastetmektedir. Akılcılı÷ı ön planda tutan Grotius’un bu düúüncesi, uluslararası
toplumda da bir do÷al hukuk oldu÷u, devletlerin akilane davrandıkları, birbirleri ile
iliúkilerinde do÷anın de÷iúmez yasası olan bu do÷al hukuka uydukları úeklinde
Uluslararası øliúkiler düúüncesine uyarlanmaktadır.
Van der Mandere de Grotius’un do÷al hukuk kavramını, henüz ça÷ında çok
erken olmasına ra÷men devletlere uyguladı÷ını yazmakta ve Milletler Cemiyetinin bir
uluslararası toplum oldu÷unu ve bunun fikir babasının da Grotius oldu÷unu
belirtmektedir.222 Steven Forde ise Grotius’un do÷al hukuk anlayıúının toplum için
yıkıcı olan adaletsizlikleri engelledi÷ini ve bu kavramın direkt olarak toplumsal barıúı
korumak amacına hizmet etti÷ini yazmaktadır.223 Wight ise do÷al hukuk kavramı ile
ilgili olarak, inanların do÷al halde do÷al hukuk ile ba÷lı olduklarını ve do÷al hukukun
toplumsallıktan önce geldi÷ini ve bunların birbirlerinin yerlerine geçemeyeceklerini,
do÷al hukukun insan aklını aúan, tanrı gibi bir kaynaktan geldi÷ini belirtmektedir.224
Do÷al hukuk kavramını bu úekilde açıkladıktan sonra rasyonalist uluslararası
toplum düúüncesinin bir di÷er önemli kavramı olan do÷a durumu kavramını
220
Hedley Bull, “Grotian Conception of International Society”, Diplomatic Investigations: Essays in the
Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), Allen & Unwin, London, 1966,
s. 51.
221
A÷ao÷ulları, Köker, s. 85.
222
H. Ch. G. J. van der Mandere, “Grotius and International Society of To-day”, The American Political
Science Review, vol. 19(4), 1925, s. 801, 806.
223
Steven Forde, “Hugo Grotius on Ethics and War”, American Political Science Review, vol. 92 (3),
1998, s. 640.
224
Wight, 1991, s. 38.
52
açıklamamız gerekmektedir. Do÷a durumu kavramı, rasyonalist teoride John Locke’dan
alınmıútır. Lockeçu anlayıúta do÷a durumu Hobbesçu yaklaúımın aksine, barıú, özgürlük
ve eúitlik olarak tanımlanmaktadır. Elbette ki Locke’un tanımladı÷ı bu özgürlük
herkesin her istedi÷ini yapması anlamına gelmemektedir. ønsanlar do÷a durumunda
do÷a yasası ile ba÷lıdırlar. Do÷a yasası, Grotius’unkine benzer bir biçimde Locke’ta
“aklın yasası” olarak kullanılmaktadır. “Yani do÷a yasası, ne insanlar arasındaki
uzlaúmalarla varılmıú yerleúik kurallardır ne de belli bir devletin uygulamadaki
yasalarıdır. Do÷a yasası olması gerekeni gösteren, yan normatif kuralları içerir. Bu
açıdan evrenseldir.”225
Locke’un do÷a durumu anlayıúındaki eúitlik ise siyasi iktidarın olmamasından
ileri gelmektedir. Dolayısıyla modern devlet anlayıúındaki cezalandırma hakkı herkeste
bulunan bir haktır. Locke’un do÷a yasası anlayıúına tekrar döndü÷ümüzde, özgürlü÷ün
sınırlarının do÷a yasasından ileri gelen yükümlülüklerle belirlendi÷ini görmekteyiz.
Burada sormamız gereken soru, “özgürlü÷ün böyle belirlendi÷i bir durum bizi anarúik
bir topluma götürmekte midir?” olmalıdır. Do÷a yasası yukarıda da belirtildi÷i üzere
eúitlikçidir. Dolayısıyla buradan øngiliz Okulu’nun Lockeçu tarafının da kuvvetli
oldu÷unu söyleyebiliriz. Eúitli÷in siyasi iktidarın olmayıúı úeklinde yorumlandı÷ı bu
anlayıútan, devletler sistemindeki anarúik durumun da eúitlikçi ancak “do÷a yasasından
kaynaklanan bir düzen” arz etti÷ini çıkarsamamız bu anlamda yanlıú olmayacaktır.
Rasyonalist uluslararası iliúkiler düúüncesinin kökenlerini bu úekilde ortaya
koyduktan sonra temel sorumuza geri dönebiliriz; rasyonalistler uluslararası topluma
nasıl bakmaktadırlar? Wight bu soruya, “realist doktrinde nasıl do÷a durumu savaú
durumu ise, rasyonalist doktrinde bu durum tıpkı Locke’un düúüncesinde oldu÷u gibi
yarı-toplumsal bir durumdur” úeklinde yanıt vermektedir.226 Dolayısıyla rasyonalist
düúüncenin uluslararası toplumu nasıl algıladı÷ı sorusuna, bir anarúik toplum yanıtını
verebiliriz. Bir üst otoritenin bulunmadı÷ı bu toplumu, savaú durumundan çok, do÷a
yasası ile birbirlerine ba÷lı devletlerin egemenliklerinden vazgeçmeden, ancak onun
kısıtlanmasına izin vererek kurduklarını öne süren rasyonalist düúünce, kanunun
225
Mehmet Ali A÷ao÷ulları, Filiz Çulha Zabcı, Reyda Ergün, Kral-Devletten Ulus-Devlete, ømge
Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005, s. 166.
226
Wight, 1991, s. 39.
53
toplumdan önce geldi÷ini savunmaktadır. Ya da baúka bir deyiúle Grotiyan yaklaúımın
temel argümanı, radikalist düúüncedeki gibi solidarist bir yapıda devletlerin bir arada
oldukları de÷il, kimi temel ve minimum durum ve amaçlarda ortak hareket
edebildikleridir.227 Realistlerin aksine devletler arası iliúkileri savaú de÷il gelenekten
kaynaklanan bir yarı barıú durumu olarak algılayan rasyonalistler, savaúın devletlerarası
gelene÷in zıttı bir úey olmadı÷ını, ancak onun açıklarının oldu÷u noktada tamamlayıcı
oldu÷unu savunmaktadırlar. Bull’un deyimiyle uluslararası toplum, bireylerin
oluúturdu÷u toplumdan farklı bir toplumdur. Dolayısıyla savaú ya da úiddet kullanımı
uluslararası toplum düúüncesine karúıt bir úey de÷ildir.228
Buraya kadar anlatılanlar, Wight’ın üç gelenek teorisi ba÷lamında uluslararası
toplum kavramının Uluslararası øliúkiler düúüncesinde nereye oturdu÷u konusunda bir
incelemedir. Bir sonraki bölümde ise øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramını
nasıl algıladı÷ı tartıúılacaktır. Ancak üç gelenek teorisi incelemesinden hareket
etti÷imizde, øngiliz Okulu hangi gelene÷e yakındır sorusuna verilecek cevap kuúkusuz
okulun rasyonalist gelene÷e yakın oldu÷udur. Bull’un ünlü eseri The Anarchical
Society’de uluslararası toplum düúüncesine hangi gelenek çerçevesinde yaklaúıldı÷ı net
bir biçimde belirtilmiútir: “Burada üzerinde duraca÷ım uluslararası toplum düúüncesi bir
yanda Hobbesçu ya da realist düúünceden, di÷er yanda radikalist ya da Kantçı
düúünceden ayrılan, rasyonalist ya da Grotiusçu olarak adlandırılan düúüncedir.”229 Bull
aynı zamanda realist ve radikalist uluslararası toplum görüúünü reddetmektedir. Realist
görüúü üç nedenden dolayı reddeden Bull, Hobbes’un do÷a halinde sanayi, tarım, ticaret
ya da yaúamın bunun gibi bileúenlerinin olamayaca÷ı görüúünü uluslararası iliúkilerde
bunların hepsinin var olması nedeni ile; do÷ru ve yanlıúın do÷a durumunda var
olmayaca÷ını devletlerin ortak moral de÷erler ve kurallar oluúturması nedeni ile; savaú
durumunu ise do÷al durumda sürekli süregelen bir úey de÷il uluslararası toplumda
çalıúan bir kurum olması nedeni ile reddetmektedir. Radikalist görüúü ise global tek bir
devlet kurmanın gereksizli÷i nedeni ile reddeden Bull bunun gerekçesini ise iki noktaya
227
Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 52.
Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 53. Ancak rasyonalist düúüncede savaúın
uluslararası toplumun “kanunlarına” aykırı oldu÷u ve olmadı÷ı durumlar ile ilgili görüú ayrılıkları
bulunmaktadır. Bu konuya ilerleyen sayfalarda tekrar de÷inilece÷inden burada yer vermedik.
229
Bull, 1985, s. 24.
228
54
dayandırmaktadır: Tek bir dünya devletinin devletlerin özgürlüklerine vurulan bir darbe
olması ve uluslararası anarúinin tek bir devlet çatısı altında sonlanaca÷ından düzene
hizmet edemeyece÷i.230
2. øNGøLøZ OKULU VE ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI
Hedley Bull’un artık klasik olarak nitelendirilen uluslararası toplum tanımı úu
úekildedir:
Devletler toplumu (ya da uluslararası toplum), ortak çıkarlar ve de÷erlerinin
bilincinde olan bir grup devletin, bir bakıma, birbirleriyle iliúkilerinde ortak bir
kurallar dizisine ba÷lı olduklarının farkına vardıkları ve ortak kurumların
çalıúmasını paylaútıkları bir toplum oluúturdukları zaman ortaya çıkar.231
Martin Wight ise uluslararası toplumu, uluslararası toplum baúka hiçbir topluma
benzemez bu toplumda; anarúi altında yaúayan devletler arasında çatıúma oldu÷u kadar
iúbirli÷i, güç politikasını karmaúıklaútıran ya da düzenleyen diplomatik sistem,
uluslararası hukuk, uluslararası kuruluúlar gibi kurumlar ve savaúları sınırlayacak
kurallar vardır, cümleleri ile tanımlamaktadır.232 Yine Wight, Three Traditions isimli
eserinde uluslararası toplumu, ilk bakıúta diplomatik sistem, diplomatik toplum ve
uluslararası hukuk tarafından desteklenen politik ve sosyal bir gerçeklik olarak
tanımlamaktadır. Wight’a göre uluslararası toplum toplumsallı÷ın temel içgüdüsü
gere÷i, turist merakından tüm insanlı÷ın akrabalı÷ına kadar, bir bileúenin etkilerinin
di÷erlerine nüfuz etti÷i bir toplumdur.233 Wight ve Bull’un tanımlarından hareket ile
uluslararası toplumu, anarúik bir uluslararası ortamda, ortak çıkar, kurum ve kurallar
aracılı÷ı ile belirli bir düzen arz eden devletlerin oluúturdukları toplum úeklinde yeniden
formüle edebiliriz.
Yukarıda sayılan tanımlarda dikkat çekici olan nokta uluslararası toplumun
tanımının, uluslararası ortamın anarúik bir yapıda oldu÷una vurgu yapılmasıdır. Bull
anarúi durumunu úu úekilde açıklamaktadır: “Nasıl ki herhangi bir devletin hükmü
altında yaúayan her insan ortak bir hükümete tabii ise, egemen devletler ikili
230
R. J. Vincent, “Order in International Politics”, Order and Violence: Hedley Bull and International
Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, ss. 39 – 40.
231
Bull, 1985, s. 13.
232
Wight, 1978, ss. 105 – 106.
233
Wight, 1991, s. 30.
55
iliúkilerinde böyle bir tabiiyet durumu arz etmezler. Bu anarúi durumu uluslararası
yaúamın temel gerçekli÷i ve onu teorize etmenin baúlangıç noktasıdır.”234 Bu cümleden
de rahatça anlaúılabilece÷i üzere øngiliz Okulu düúünürleri anarúiyi, uluslararası toplum
teorilerinin temeline oturtmuúlardır. Wight uluslararası anarúiyi, bir üst otoriteye
ba÷ımlı olmayan birçok devletin bir arada bulunması olarak tanımlamaktadır.235
Anarúinin bu tanımı, kolayca anlaúılabilece÷i üzere sözlük anlamından farklıdır. Sözlük
anlamında anarúi kargaúa, baúıboúluk olarak nitelendirilmektedir.236 Ancak Bull’un da
belirtti÷i üzere Uluslararası øliúkilerde anarúiyi, yaptırım gücü olan bir üst otoritenin
bulunmaması olarak tanımlamaktayız.237
Yine Wight ve Bull’un tanımlarından hareket edersek, uluslararası toplumun
temel elemanlarının egemen devletler oldu÷unu görürüz. Martin Wight bu konuda úu
úekilde yazıyor: “devletler dedi÷imizde, kendisinden baúka üst otorite tanımayan siyasi
otoriteleri kastederiz. Ancak bir sistem oluúturmak için devletlerin üzerlerinde bir baúka
egemen güç tanımamasına bir úey daha eklemeliyiz; di÷er devletler tarafından bu
egemenlik iddiasının tanınması”238 Stephen Krasner’ın da belirtti÷i üzere egemenlik
dört farklı biçimde kullanılmaktadır: uluslararası hukuki egemenlik, Vestfalya tipi
egemenlik, iç egemenlik ve karúılıklı ba÷ımlılık egemenli÷i. Uluslararası hukuki
egemenlik, karúılıklı tanınma ve hukuki ba÷ımsızlı÷ı, Vestfalya tipi egemenlik, belirli
bir toprak parçasında, bir politik organizasyonun di÷er dıúsal aktörlerden ba÷ımsız
olarak otoriteye sahip olmasını, iç egemenlik belirli bir politik organizasyonun yine
belirli bir toprak parçasının sınırları içerisinde bulunan yerel güçler üzerinde tam ve tek
otorite olmasını, karúılıklı ba÷ımlılık egemenli÷i ise yerel otoritelerin kendi hükümetleri
içerisinde mal, insan, bilgi, fikir, sermaye akıúını kontrol etmesini ifade eder.239 Açıkça
anlaúılabilece÷i üzere burada øngiliz Okulu’nun referans yaptı÷ı nokta Vestfalya tipi
egemenliktir. Ancak úu da unutulmamalıdır ki “Vestfalya hiçbir zaman altın ça÷ını
234
Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35.
Wight, 1991, s. 7.
236
TDK, 1998, s. 107.
237
Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35, 1 numaralı dipnot. Oxford sözlü÷ü
de anarúiyi; bir üst otoritenin bulunmaması, politik düzensizlik, otorite boúlu÷u olarak tanımlamaktadır.
Bkz. The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. 1, A – B, (A), s. 308.
238
Martin Wight, Systems of States, Hedley Bull (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977, s. 23.
239
Stephen D. Krasner, Sovereignty: Organized Hypocrisy, Princeton University Press, USA, 1999, ss. 3
– 4.
235
56
yaúamamıú, her zaman bir referans noktası olarak kalmıútır.”240 Bundan kasıt úudur;
hiçbir zaman yüzde yüz egemenlik diye bir úey yoktur, egemenlik her zaman bir takım
anlaúmalar, kurallar ya da zorlamalar tarafından kısıtlanır. Her ne kadar bir referans
noktası olarak kalsa da, ba÷ımsız politik organizasyonlar olarak nitelendirebilece÷imiz
devletler uluslararası toplum kavramında Vestfalya tipi egemenlik referans alınarak
incelenirler. Neden egemen devletlerin bu tarz bir toplumun temel yapı taúlarını
oluúturdu÷u sorusunu ise úu úekilde yanıtlayabiliriz: Amerika Birleúik Devletleri’ndeki
siyahlar ile beyazlar arasındaki gerilim ya da Vietnam ve Kore’deki ideolojik gerilimler,
kimi zaman bu ülkelerin di÷er devletler ile yaúadı÷ı gerilimleri geçmiútir. Bunlar istisna
olarak görülebilir ancak, bu devlet içi gerilimler bölünmeye yol açarsa, bu bölünen
devletin di÷er ülkelerin politikalarıyla hareket etmeye baúlaması tehlikesi ortaya çıkar.
Bu durum da artık o devleti sistemin bir üyesi olmaktan alıkoyar.241
Yukarıda uluslararası toplum kavramını tanımlarken de÷indi÷imiz bir di÷er
nokta ise, anarúik bir uluslararası ortamda yaúayan egemen devletlerin ortak kurum,
kural, çıkar ve yapılar vasıtasıyla bir düzen oluúturduklarıdır. E÷er bir düzen’den
bahsediyorsak, bunun nasıl bir úey oldu÷unu ve sosyal yaúamda ne anlama geldi÷ini
tanımlamamız bir gerekliliktir. Bull’un tanımından hareket edecek olursak, sayıca
birden çok kimi úeylerin bir düzen ifade etti÷ini söyleyebilmemiz için, en genel ve en
basit ifade ile, onların bir örüntüye göre birbirleri ile iliúkili olmaları gereklidir.242 Türk
Dil Kurumu sözlü÷ünde de düzen; tertip, nizam, soyut ve somut nesnelerin bir sıraya,
bir hedefe, bir amaca göre sıralanması anlamlarına gelmektedir.243 Oxford sözlü÷ü ise
düzeni, belirli bir sonuca yönelik bir amacın baúarıya ulaúması için, uygun hareketlerin
ölçülü hali olarak tanımlamaktadır.244 Bu tanımlamalardan da anlaúılabilece÷i üzere,
düzenin bir hedefe yönelik olması gerekmektedir. Bull’un örne÷inden hareket edecek
olursak, bir kitap yı÷ını bir düzen teúkil etmezken, rafta sıralı bir dizi kitap bir düzen
240
Stephen D. Krasner, “Compromising Westphalia”, International Security, vol. 20(3), 1995 – 1996, s.
115.
241
F. S. Northedge, The International Political System, Faber Paperbacks, London, 1981, s. 12.
242
Bull, 1985, s. 3.
243
TDK, 1998, s. 663.
244
The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. VII, (N – Poy), (O), s.
183.
57
teúkil etmektedir. Ancak konularına göre rafa dizilmiú kitaplar, konu bakımından bir
düzen ifade etmelerine ra÷men alfabetik olarak bir düzen ifade etmemektedirler.245
Özetle øngiliz Okulu için uluslararası toplum, anarúi içerisinde düzen var
olabilece÷inden hareket eden bir kavramdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken
nokta, düzeni nasıl algıladı÷ımızdır. Bir karınca kolonisini ele alırsak, karıncaların
kusursuz bir biçimde iúletti÷i bir düzenin var oldu÷unu görürüz. Her karınca kendisine
düúen görev ba÷lamında hareket eder ve koloni için çalıúır. Burada sorulması gereken
soru karınca kolonisinin bir toplum oluúturup oluúturmadı÷ıdır. Buna verece÷imiz yanıt
karınca kolonisinin bir sistem oluúturdu÷u, ancak bir toplum oluúturmadı÷ıdır. Peki,
bunun sebebi nedir? Bir sistemin, bir toplum arz edebilmesi için ne gereklidir? Daha
baúka bir ifadeyle, bir sistem ne zaman bir toplum oluúturur?
Sistem en basit tanımıyla, onu oluúturan elemanlardan ba÷ımsız olmayan,
kendine has bir kimli÷e haiz, bir takım parçalardan ya da elemanlardan oluúmuú bir
bileúiktir.246 Baúka bir deyiú ile sistem, do÷al ya da yapay olarak ba÷lı ya da birleúik bir
bütün oluúturan grup, dizi ya da úeylerin toplamıdır.247 Bu tanımlardan anlaúılan,
sistemin, belirli bir iliúki örüntüsünde, bir amaca yönelik hareket eden úeylerin bütünü
oldu÷udur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bir sistemin onu oluúturan
parçaların toplamından daha fazla úey ifade etti÷idir. Sistemin parçalarının
birbirlerinden etkilendikleri ve yalnız baúlarına de÷erlendirilemeyecekleri, bir parçanın
açıklanması için di÷erlerinin davranıúının göz ardı edilemeyece÷i gerçe÷i, sistemi onu
oluúturan parçalarının toplamında daha büyük bir bütün yapar.248
Bull, uluslararası sistem ve uluslararası toplum arasındaki ayrımı úu úekilde
tanımlıyor:
Bir uluslararası toplum, bir bakıma, bir uluslararası sistemi gerektirir,
ancak bir uluslararası sistemin olması bir uluslararası toplum oldu÷unu
göstermez. Baúka bir deyiúle, iki ya da daha fazla devlet, ortak çıkar ve de÷erlerin
245
Bull, 1985, ss. 3 – 4.
A. Nuri Yurdusev, “The Concept of International System as a Unit of Analysis”, METU Studies in
Development, vol. 21(1), 1994, s. 147.
247
The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. X, (Su – Sz), (Sole - Sz),
s. 393.
248
A. Nuri Yurdusev, “Civilizations and International Systems: Toynbee, Wight and Bull”, BISA
Conference Paper, December 2002, s. 1.
246
58
bilincinde olmadan, birbirleri ile iliúkilerinde ortak bir kurallar dizisine ba÷lı
olmadan ve ortak kurumların çalıúmasını paylaúmadan, bir di÷erinin hareketlerini
hesaplamasında önemli bir faktör oldu÷unun farkında olarak, etkileúim içerisinde
olabilirler.249
Bu tanımlamadan da anlaúıldı÷ı üzere, her sistem bir toplumu gerektirmemektedir.
Karınca kolonisi örne÷ine geri dönecek olursak, bu kolonideki karıncalar, her hangi bir
ortak çıkar ya da ortak de÷er üzerinden ortak kurumlar içerisinde çalıúmadan, bir
di÷erinin
hareketlerini
kendi
davranıúlarında
hesaba
katarak
bir
sistem
oluúturmaktadırlar. Buradan sistemin iki gereklili÷i oldu÷u sonucuna varabiliriz;
bunlardan birincisi yapı taúları ya da parçalar, ikincisi ise karúılıklı iliúki. Yurdusev’in
sistem tanımlamasından hareketle, üyeler olarak tanımladı÷ımız parçalar, sistemin temel
yapıtaúlarıdır ve parçalardan oluúmayan bir yapıya, sistem diyemeyiz. Ancak ve ancak
parçalanabilir yapılar bir sistem oluúturabilirler. økinci yapısal element olan karúılıklı
iliúki ise sistemin özünü oluúturmaktadır. Parçalar iliúki içerisinde oldukları takdirde
di÷erlerinin davranıúlarını etkilemektedir. Bu karúılıklı iliúkilerin tesisi de bizleri
kurumsallaúmaya götürmektedir.250
Buraya kadar anlatılanlar, uluslararası toplum kavramının bileúenlerini, anarúi,
sistem ve düzen olarak ortaya koymaktadır. Özetle, anarúik bir yapı içerisinde bulunan
devletlerin oluúturdu÷u sistem, belirli bir dereceye kadar düzen arz etti÷i takdirde bir
toplum oluúturur. Peki, bu düzenin oluúmasında gerekli olan bileúenler nelerdir?
Yaygın düúünceye göre düzenin oluúmasında gerekli olan bileúenler, güç
dengesi, kurallar,251 savaú ve diplomatik kurumlardır. Martin Wight da bu kurumları,
hukuk, kurumlar, diplomasi ve ittifaklar, güç dengesi savaú ve gelenekler olarak
tanımlamaktadır.252 Yukarıdaki sayfalarda verilen uluslararası toplum tanımı, düzen
ba÷lamında güç dengesi ve uluslararası hukuk baúlıkları altında incelenecek ve “düzen”
durumu ortaya
konulduktan
sonra,
øngiliz
Okulu’nun
içsel tartıúması olan
düzen/adalet253 tartıúmasına de÷inilecektir.
249
Bull, 1985, s. 13 – 14.
Yurdusev, 1994, s. 148.
251
Moralite, etik, hukuk ve kural gibi kavramlar bu baúlık altında incelenecektir.
252
Dunne, 1998, s. 59.
253
Bu tartıúmanın, küçük farkları olmakla birlikte bir di÷er adı olarak kullanılan ço÷ulculuk/solidarite
tartıúmasına bu baúlık altında yer verilecektir.
250
59
2.1. Güç Dengesi ve Uluslararası Toplum
Güç dengesi en basit tanımı ile güç politikasının mekanik prensibidir. Ancak bu
“mekanik prensip” sözü güç dengesi ile ilgili önemli olan her úeyi kapsamaz. Daha
genel bir tanımla güç dengesi ve iúleyiúi; bir güç tehlikeli bir biçimde büyüdü÷ünde
di÷erlerinin ona karúı çeúitli kombinasyonlarla bu gücü dengelemesi olarak
tanımlanabilir. Güç dengesi, baskın bir güç uluslararası toplumda hakimiyet
sa÷ladı÷ında ya da baúka bir deyiúle dengeyi de÷iútirdi÷inde tam fonksiyonel bir
biçimde iúler.254 Wight güç dengesi tanımını úu örnekle desteklemektedir: “Güç dengesi
satranç tahtasındaki taúlardan çok terazideki a÷ırlıklara benzer. Çünkü biz güç dengesi
içindeki devletleri incelerken onları co÷rafi olarak bulundukları yerden çıkarıp moral ve
materyal güçlerine göre inceleriz.”255 Yani güç dengesi sadece stratejik de÷ildir, moral
ve normatif bir yanı da vardır.
Herbert Butterfield da güç dengesinin iúleyiúini Wight’ınkine benzer bir biçimde
ifade etmektedir: “Bu teoride, bir güç ya da çeúitli güçler birbirlerine karúı denge
oluútururlar. E÷er bir güç di÷erlerine a÷ır basarsa, tıpkı yer çekimi gibi, di÷er güçler onu
dengelemek için bir araya gelirler.”256 Ancak bu mekanik gibi görünen iúleyiú yukarıda
da belirtildi÷i üzere salt mekanik bir metafor olmaktan farklıdır. Çünkü dengeyi belirsiz
kılan ulusal, moral, diplomasinin niteli÷i ve hükümetin türü gibi somut olmayan
faktörler de mevcuttur.257 Bull da benzer bir biçimde güç dengesinin algısal dahi
olabilece÷ini ve gücün dengelendi÷ine dair genel bir inancın bile güç dengesi
yaratabilece÷ini söylemektedir.258
Hedley Bull, güç dengesinden Vattel’in kastetti÷i hiçbir gücün di÷erine
tamamıyla üstünlük sa÷lamadı÷ı ve kuralları diretemedi÷i durumu ifade etmek istedi÷ini
belirtmektedir.259 Vincent’ın da belirtti÷i üzere Bull analizine güç dengesi kavramının
254
Wight, 1978, ss. 168 – 169.
Martin Wight, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of
International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966, s. 149.
256
Herbert Butterfield, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of
International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966, s. 132.
257
Oktay F. Tanrısever, “Güç”, Devlet ve Ötesi: Uluslararası øliúkilerde Temel Kavramlar, Atila Eralp
(ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2007, s. 57.
258
Bull, 1985, s. 103.
259
Bull, 1985, s. 101.
255
60
basit/karmaúık, yerel/genel, baskın/ikincil, sübjektif/objektif, geçici/zoraki ayrımlarını
yaparak devam etmektedir.260 Biz burada Bull’un tüm bu ayrımlarına girmemekle
birlikte, çalıúmada ele alaca÷ımız bölüm açısından önemli olarak gördü÷ümüz
basit/karmaúık güç dengesi ayrımını açıklayaca÷ız. Basit güç dengesi ayrımı en temel
tanımı ile, iki gücün birbirlerini dengelemesidir. Karmaúık güç dengesi ayrımı ise ikiden
çok gücün birbirlerini ittifaklar yolu ile ya da ayrı ayrı bir biçimde dengelemesi ile
oluúur. Ancak úu da unutulmamalıdır ki tarihin hiçbir döneminde salt basit ya da salt
karmaúık güç ayrımı oldu÷unu söylemek oldukça zordur.261 So÷uk Savaú döneminde
her ne kadar Sovyetler Birli÷i ve Amerika Birleúik Devletleri birbirlerini dengeliyormuú
gibi görünse de Fransa, øngiltere, Çin gibi di÷er güçleri nereye oturtaca÷ımız
tartıúmalıdır. Aynı úekilde Büyük øskender’in imparatorlu÷u ile Persler arasındaki güç
dengesinde Mısır’ı ya da sürekli “kaynayan” Yunan úehir devletlerini nasıl
niteleyece÷imiz tam olarak net olan bir konu de÷ildir. Karmaúık ve basit güç dengesi
ayrımlarının çalıúma için önemi ise bu yarı net kavramların uluslararası toplumda
düzene nasıl hizmet ettikleri ile ilgilidir. Bu ba÷lamda inceleyece÷imiz nokta, Kenneth
Waltz’ın262 yaptı÷ı gibi iki kutuplu sistemlerin mi yoksa çok kutuplu sistemlerin mi
daha istikrarlı oldu÷u de÷il, güç dengesinin hangi tipte olursa olsun, uluslararası
toplumda düzene nasıl hizmet etti÷i olacaktır.
Güç dengesi inceledi÷imiz Grotiusçu gelenek ba÷lamında bakıldı÷ında,
uluslararası toplumun yazılı olmayan anayasası olarak algılanabilir. Grotiusçu gelenek
açısından güç dengesi iki anlama gelmektedir: güçler eúitli÷i ya da güçlerin da÷ıtılmıú
olması.263 Her iki anlamda da sormamız gereken sorular aslında aynıdır: “Devletler
sistemi bir güç dengesi içeriyor mu? Güç dengesi sadece bir egemen güce tehdit olarak
mı ortaya çıkıyor?”264 Bu soruların birincisine verece÷imiz yanıt basitçe evet, ikincisine
ise hayırdır. Birinci soruya evet dememizin nedeni güç dengesinin mekanik do÷asından
kaynaklanmaktadır. Her ne kadar realist bir mantık gibi gözükse de rasyonalist anlayıúta
260
Vincent, ss. 49 – 50.
Bull, 1985, s. 102.
262
Kenneth Waltz, Theory of International Politics, Addison – Wesley Publishing Company, U.S.A.,
1979.
263
Wight, 1991, s. 165. Wight’ın güçlerin da÷ıtılmıú olmasından kastetti÷i gücün tek elde toplanmadı÷ı
durumlardır.
264
Wight, 1977, s. 42.
261
61
da bu realist mantı÷ın izlerini görebiliriz. Örne÷in Sean Molloy, realist mantıkta güç
dengesinin bir nevi “güç hiyerarúisi” oldu÷unu belirtiyor. Her ne kadar rasyonalist
mantıkta güç dengesinin salt hizmet etti÷i úey uluslararası toplumda düzen gibi görünse
de Molloy, bu perspektiften bakıldı÷ında rasyonalist düzenci güç dengesi kavramının
realist mantıkta iúledi÷ini belirtmektedir.265 Molloy’un bu görüúü desteklemek için
Wight’ın Diplomatic Investigations’daki güç dengesi makalesinde yer alan, büyük
güçlerin küçükler karúısında güçlerini abartmaları prensibi, gücün dengesiz bir biçimde
da÷ılımını önlemek amacıyla güçten pay alma prensibi, güç da÷ılımında dengeyi
gözetici olma prensibi, var olan güç dengesinde avantajlı bir konumda bulunma durumu
ve baskınlık, maddelerini kullanması da kanımızca bu realist mantı÷ın izlerini ortaya
koyması açısından oldukça anlamlıdır.266 økinci soruya hayır dememizin nedeni ise
aslında birinci soruya evet dememizdeki realist mantı÷ın tersi nedeni iledir. Güç
dengesinin asıl fonksiyonu, her ne kadar içerisinde realist söylemler de bulundursa,
uluslararası toplumdaki düzeni sa÷lamaktır. Bu nedenle burada sorulması gereken asıl
soru, güç dengesinin uluslararası toplumda düzene nasıl hizmet etti÷idir.
Wight’a göre rasyonalist teorideki güç dengesinin düzeni sa÷lamadaki
fonksiyonu üç noktada toplanmaktadır: hiçbir devletin kendi kurallarını di÷erlerine
dayatmamasını sa÷lar, devletler arası ba÷ımlılı÷ın sürmesini sa÷lar ve uluslararası
hukuku mümkün kılar. Birinci iúlevin açıklaması basittir. Hiçbir devlet güçler
sisteminde tek hakim olamaz ise di÷erlerine kural dayatması mümkün olmayacaktır.
økinci iúlev ise birincisinden do÷maktadır. Hiçbir devletin tüm sistemde baskın konuma
geçmemesi için di÷er devletler birbirleri ile iúbirli÷i yaparlar ve iúbirli÷i yapan devletler
gücün akıl dıúı kullanımına yönelmezler. Güç dengesinin üçüncü iúlevi ise güç dengesi
durumunda, hiçbir gücün kural dayatmaya ya da çi÷nemeye yetecek baskınlı÷ı
olmadı÷ından hareket ederek ortaya koyulmaktadır. Dolayısıyla böyle bir durumda
hukukun iúleyiúi mümkün olacaktır.267
265
Sean Molloy, “The Realist Logic of International Society”, Cooperation and Conflict, vol. 38 (2),
2003, ss. 94 – 95.
266
Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 151, Molloy, ss. 95 – 97.
267
Wight, 1991, ss. 166 – 167.
62
Hedley Bull ise Wight ile paralel bir biçimde, güç dengesinin uluslararası
toplumda düzene, bir gücün di÷erlerine baskın çıkarak dünya devletine dönüúmesini
önleyerek, yerel güç dengelerinin belli bölgelerde devletlerin özgürlü÷ünü koruyup,
daha baskın bir yerel güç tarafından yok edilmelerine mani olarak ve hem genel hem de
yerel güç dengelerinin uluslararası toplumda düzenin di÷er kurumları olan diplomasi,
savaú, uluslararası hukuk gibi kurumların iúleyiúini sa÷layarak hizmet etti÷ini
belirtmektedir.268 Butterfield da benzer bir biçimde güç dengesinin bir seçim yapmaktan
öte bir úey oldu÷unu ve uluslararası toplumda düzene hizmet etti÷ini belirtmektedir.269
Dolayısıyla güç dengesi düzen için kurucu bir unsurdur ve düzen de toplumun
kurucusudur.270
Gücün uluslararası toplumda düzene hangi anlamlarda hizmet etti÷ini bu úekilde
belirttikten sonra geriye sorulacak tek bir soru kalmaktadır: “Güç her zaman dengede
midir ya da düzene hizmet etmesi için her zaman dengede olmak zorunda mıdır?” Bu
soruya verilebilecek yanıt dengeden ne anlaúıldı÷ı ile yakından ilgilidir. E÷er denge
kavramını fizik kanunu gibi de÷iúmez olarak ele alırsak, güç dengesinin do÷asını
de÷iútirmiú oluruz. Martin Wight dengenin fizik kanunlarına benzemedi÷ini çünkü,
denge metaforunun kendisinin belirsiz ve elastik oldu÷unu belirtmektedir. ølk bakıúta
denge kavramında, eúitli÷in mantıksal olarak baskınlı÷ın önünde geldi÷ini düúünebiliriz.
Ama basitçe dengelemek kavramını kullanırken yaptı÷ımız úey, ya iki úeyin
a÷ırlıklarının eúit olup olmadı÷ını bulmak ya da bu ikisi arasındaki farkı ölçmektir.
ønsani ya da sosyal a÷ırlıklarda ise yaptı÷ımız dengeleyicinin otoritesine hizmet
etmektir.271 Dolayısıyla dengesizlik durumu da aslında bir dengedir, çünkü onun düzene
hizmet etmesi basitçe materyal yetenekleri ölçmekten öte, güç dengesinin normatif ve
moral yönleri ile de ilgilidir. Baúlı÷ın giriúinde verdi÷imiz güç dengesinin satranç
tahtasından çok bir terazi oldu÷u örne÷i burada yeniden anlam kazanmaktadır. Hedley
Bull da The Anarchical Society’de uluslararası politikanın basitçe tek bir satranç
tahtasında oynanmadı÷ını söyleyerek benzer bir örnek vermektedir. Nükleer
caydırıcılık, geleneksel askeri güç, uluslararası mali güç ya da ideolojik güç gibi bir çok
268
Bull, 1985, s. 106.
Butterfield, “The Balance of Power”, 1966, s. 147.
270
Vincent, s. 50.
271
Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 150.
269
63
satranç tahtasında oynanan uluslararası politika oyunu bu nedenle dengesizli÷in
dengesine de sahne olabilmektedir. Çünkü bir alanda güçlü olan bir devlet bir di÷erinde
güçlü olmayabilir. Bu nedenle her satranç tahtasındaki hamle bir di÷erini
etkilemektedir.272
Güç dengesini incelerken de÷inilmesi gereken bir di÷er nokta, güç dengesinin
düzene hizmet etmekten çok onun bozulmasına ve savaúlara yol açtı÷ı yönündeki
eleútirilerdir. Vincent da bu eleútirilere paralel olarak, uluslararası hukuk gibi
uluslararası toplumun di÷er kurumlarının “denge makinesi”’nin kendisi tarafından
zedelendi÷ini belirtmektedir.273 Martin Wight da benzer bir biçimde úu soruyu
sormaktadır: güç dengesi devletlerin ba÷ımsızlı÷ını mı garanti etmektedir yoksa savaúa
mı sebep olmaktadır? Wight bu soruya “her ikisi de” úeklinde cevap vermektedir. Yani
güç dengesi düzeni bazen düzenler bazen de düzensizleútirir.274 Ancak Hedley Bull bu
eleútiriyi yanıtlarken, güç dengesinin asıl amacının barıúı korumak olmadı÷ını, fakat
devletler sisteminin kendisini korumak oldu÷unu belirtiyor.275 Wight da Bull’a paralel
olarak güç dengesinin alternatiflerinin realist mantıktaki bir anarúi ya da global
egemenlik oldu÷unu belirterek, güç dengesinin bu ikisinden de daha çok tercih
edildi÷ini yazmaktadır.276
Sonuç olarak, øngiliz Okulu’nun temel düúünürleri güç dengesi konusunun
düzeni sa÷lamada önemli bir kurum oldu÷unu ve uluslararası toplumda yadsınamaz bir
iúlevi oldu÷unu belirtmektedirler. Kanımızca güç dengesinin sadece savaúa yol
açmadı÷ını ortaya koyan, dahası düzene hizmet etti÷ini vurgulayan øngiliz Okulu,
realizmin güç politikası incelemelerinde mahkum kaldı÷ı kısır döngüyü aúmıútır.
ølerleyen sayfalarda incelenecek olan ortak kural, kurum ve normlar ile düzenin iúleyiú
prensibini açıklayan øngiliz Okulu, Wendt’in Uluslararası Politikayı ønúa Etmek277
isimli makalesinde çok güzel bir biçimde tespit etti÷i, øngiltere’nin beú yüz nükleer
272
Bull, 1985, s. 113. Örnek Bull’ a ait olup yorumlamalar kısmen çalıúmanın yazarına aittir. Bunu
belirtmemizdeki neden Bull’un konuyu bu úekilde yorumlamamasıdır.
273
Vincent, s. 50.
274
Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 174.
275
Bull, 1985, s. 107.
276
Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 175.
277
Alexander Wendt, “Constructing International Politics”, International Security, vol. 20 (1), 1995, s.
73.
64
silahı tehdit etmezken, Kuzey Kore’nin beú nükleer silahının neden Amerika Birleúik
Devletleri’ni tehdit etti÷ini realizmin açıklayamayaca÷ı savını daha 1960’larda ortaya
koymaktadır. Önemli olan düzen ve uluslararası toplumun kurallarının düzene nasıl
hizmet etti÷idir. Güç dengesi içinde savaúlar olabilir ve olacaktır, ancak Butterfield’ın
da belirtti÷i üzere dünya, savaúların din yüzünden çıktı÷ı fikrinden uluslararası düzenin
yaratılması için çıktı÷ı fikrine dönmüútür.278
2.2. Kurallar ve Uluslararası Toplum
Uluslararası toplumda di÷er toplumlarda oldu÷u gibi, toplumsal yaúamın baúlıca
hedeflerinde ortak çıkarlara sahip olma duygusu, bu hedeflere ulaúmada tutarlı olanın ne
oldu÷u konusunda kendi baúına bir rehberlik sa÷lamaz; bunu yapmak kuralların
iúlevidir.279 Nardin’in de belirtti÷i üzere toplumun oldu÷u yerde kurallar vardır.280
Dolayısıyla uluslararası toplumda kurallar vazgeçilmezdir.
Kural, en basit anlamı ile kaide, ilke gibi anlamlara gelmektedir. Kurallara olan
ihtiyaç ise toplumsallaúmadan do÷maktadır. Toplulu÷un bulundu÷u yerde bu toplulu÷un
üyeleri, do÷al bir durum olarak özgürlük alanlarını geniúletmek isteyece÷inden di÷er
üyelerle çatıúmaları normal bir durumdur. Bu nedenle çeúitli davranıú kalıpları
geliútirirler. Bu davranıú kalıplarının sosyalleúmiú bir toplulukta yerleúmesi de
kuralların do÷masına neden olur. Dolayısıyla kural bir ihtiyaç durumudur.
Kurallar uluslararası hukuk, etik kurallar, gelenek ya da pratikten do÷an kurallar
ya da “oyunun kuralları” gibi sadece iúlevsellikten do÷an kurallar gibi çeúitlerde
olabilirler.281 Biz bu çalıúmada daha çok uluslararası hukuk kuralları üzerinde duracak
olmakla birlikte, yeri geldikçe di÷er kuralları da inceleyece÷iz. Hedley Bull’un deyimi
ile uluslararası hukuk, devletleri ve uluslararası politikanın di÷er aktörlerini birbirleri ile
iliúkilerinde ba÷layan, hukuki statüsü olan kurallalar bütünüdür.282
278
Butterfield, “The Balance of Power”, 1966, s. 148.
Bull, 1985, s. 67. Bu cümlenin çevirisi úu eserden alıntılanmıútır: H. Williams, M. Wright, T Evans
(ed.), Uluslararası øliúkiler ve Siyaset Teorisi Üzerine Bir Derleme, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996, s.
381.
280
Terry Nardin, Law, Morality, and the Relations of States, Princeton University Press, Princeton, 1983,
s. 27.
281
Bull, 1985, s. 67.
282
Bull, 1985, s. 127.
279
65
Uluslararası hukukun kaynakları ile ilgili olarak üç görüú bulunmaktadır;
natüralistler, pozitivistler ve grotiyanlar. Natüralistlerin uluslararası hukuk görüúü,
uluslararası hukukun do÷al hukuktan baúka bir úey olamayaca÷ı yönündedir. Ancak
onların do÷al hukuktan kastettikleri genelde Hobbesiyan bir do÷al hukuktur.
Dolayısıyla toplum sözleúmesi olana kadar herkes herkesle savaú halindedir.
Pozitivistler ise uluslararası hukukun anlaúma, gelenek gibi devletler arası iliúkilerden
türedi÷ini iddia ederler. Grotiyanlar ise bir orta yol olarak, uluslararası hukukun hem
do÷al
hukuktan
belirtmektedirler.
283
hem
de
devletler
arasındaki
pratiklerden
kaynaklandı÷ını
Tarihsel olarak baktı÷ımızda ise uluslararası hukukun do÷uúunun
egemen devletlerin ortaya çıkıúıyla baúladı÷ını söyleyebiliriz. Bunun nedeni Fransız
dini savaúları, Hollanda isyanı, otuz yıl savaúları, øngiliz sivil savaúları gibi savaúların
insanlı÷ı sadece yerel düzeni de÷il, uluslararası düzenin temel ilkelerini de düúünmeye
itmesidir.284 Dolayısıyla bir düzen arayıúı, o düzenin kurallarının ne olaca÷ı sorununu
ortaya çıkarmıútır. Yukarıda düzenin bir anlam ifade edebilmesi için, baúka bir deyiúle
düzenin hangi yönde oldu÷unun anlaúılabilmesi için, bir amaca yönelik olması
gerekti÷ini belirtmiútik. Bir düzenden bahsedebilmemiz için o düzenin neye göre bir
düzen arz etti÷ini tespit etmek, o düzenin niteli÷ini de belirlemektedir. Dolayısıyla
uluslararası hukuk ya da daha genel bir ifade ile kurallar, uluslararası toplumdaki
düzenin niteli÷ini oluúturmaktadırlar. Uluslararası hukuk da, ister do÷al hukuk kaynaklı,
ister pozitif kaynaklı olsun böyle bir çabanın ürünüdür. Baúka bir deyiú ile, uygarlık
hukuku gerektirmiútir.285 Devletler toplumunun oluúması, anarúik yapıdaki devletlerin
uygarlaúması demektir. Unutulmamalıdır ki Roma ømparatorlu÷u’nda barbarlar
hukuksuzdurlar. Hedley Bull da bu konuda günümüz uluslararası toplumunun global bir
kültürden ziyade, modernite etrafında úekillendi÷ini ve bu modernitenin de Batı dünyası
kaynaklı oldu÷unu belirtmektedir.286
Hobbes hukukun yaratılıú nedenini úöyle açıklamaktadır: “Hukukun yaratılıú
nedeni insanların do÷al özgürlü÷ünü sınırlamaktan baúka bir úey de÷ildir. Öyle ki
283
Wight, 1991, s. 233 – 234.
Murray Forsyth, “The Tradition of International Law”, Traditions of International Ethics, Terry
Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 25.
285
Forsyth, s. 36.
286
Bull, 1985, s. 39
284
66
insanlar birbirlerine zarar vermesinler, fakat yardım etsinler ve ortak düúmanlarına karúı
bir araya gelsinler.”287 Peki, inceleme alanı olarak aldı÷ımız devletler toplumunda da bu
böyle midir? Daha baúka bir ifade ile devletler toplumunda hukuk nedir ve ne iúe yarar?
Bilindi÷i üzere uluslararası politikadaki anarúi problemi ço÷ul egemen
devletlerin bir arada bulunmalarından kaynaklanır.288 Dolayısıyla burada sormamız
gereken soru, böyle anarúik bir yapı içerisinde hukukun yerinin ne oldu÷u ve nasıl
ortaya çıkıp uygulandı÷ıdır. øngiliz Okulu, uluslararası toplum düúüncesinde anarúik
yapı içerisinde bir düzenin bulundu÷unu iddia etmektedir. øúte uluslararası hukuk da
tam bu noktada devreye girmektedir: düzenin sa÷lanması. Ya da baúka bir deyiúle
egemen devletlerin ço÷ullu÷u, bir kurallar yapısı ile yönetilebilir.289 Herhangi bir
toplumda kurallar yapısının “yönetebilir” olması için temel úartlara sahip olması
gereklidir. Hedley Bull bu úartları, kuralların yapılması, yürütülmesi, yorumlanması,
yasallaútırılması,
sıralamaktadır.
290
uyum
sa÷lama
yetilerinin
olması
ve
korunması
olarak
Modern devlette bu úartları yerine getiren hükümettir. Ancak
uluslararası toplumda bir hükümet bulunmadı÷ına göre bu úartlar nasıl yerine
getirilmektedirler?
Bull uluslararası toplumda kuralların, tıpkı ilkel devletsiz toplumlarda oldu÷u
gibi, devletler arasında kuralların ortaklaúa yapıldı÷ını, yürütüldü÷ünü, yorumlandı÷ını,
yasallaútırıldı÷ını ve korundu÷unu belirtmektedir.291 Kanımızca Bull’un ilkel devletsiz
toplumlarla yaptı÷ı benzetme oldukça anlamlıdır. ølkel devletsiz toplumların bir çok
yönden uluslararası topluma benzedi÷ini belirten Bull’un düúüncesinin temelinde,
úüphesiz bir üst otoritenin bulunmaması, yani anarúi yatmaktadır. Uluslararası toplumda
da tıpkı ilkel devletsiz toplumlarda oldu÷u gibi kurallar ya da kanunlar, birimlerin
birbirleri ile iliúkilerinden, yani pratiklerden do÷arlar. Ancak bu iliúkiler, modern
uluslararası toplumda daha seküler bir niteliktedir. Gentili bu konuda úu úekilde
yazmaktadır: “Dini kurallar insanlar arasında gerçekte yokturlar. Dolayısıyla hiçbir
insanın hakları dinler arasındaki farklılıklar yüzünden zedelenmemektedir. Din tanrı ile
287
Hobbes, s. 191.
Wight, 1978, s. 101.
289
Nardin, s. 38.
290
Bull, 1985, ss. 56 – 57.
291
Bull, 1985, ss. 60 – 65.
288
67
insanın iliúkisidir. Bu nedenle insan, di÷er insanların dinleri farklı oldu÷undan
haklarının zedelendi÷ini iddia etmemelidir.”292 Bir baúka deyiúle, modern toplumlarda
hukukun otoritesi inanç de÷il, prosedür iúidir. Kanun ideolojik ya da dini anlaúmazlı÷ın
oldu÷u yerde ortaya çıkar. Bu nedenle hukuk pozitiftir, hiçbir dinle ve ideolojiyle ba÷ı
yoktur.293 Bu tespitten hareketle, uluslararası toplumun hukuksal prensiplerinin daha
seküler bir düzlemde oldu÷unu söyleyebiliriz. Çünkü devletlerin bir ço÷u arasında dini
ve ideolojik bütünlük yoktur. Elbette ki burada tarih boyunca yaúanmıú ve zaman zaman
yaúanmaya devam dini savaúları yok saymamaktayız. Ancak, özellikle yirmi birinci
yüzyıl uluslararası toplumunda kuralların seküler bir düzlemde oldu÷u su götürmez bir
gerçektir.
Peki, bir davranıú kalıbının gelenek haline dönüúmesi nasıl gerçekleúmektedir?
Baúka bir deyiúle bir prati÷e gelenek dememiz için bu pratik hangi úartları sa÷lamalıdır?
Bütün pratikler geleneksel midirler? Nardin bu soruları cevaplarken, bir prati÷in
gelenek olabilmesi için üç niteli÷i sa÷laması gerekti÷ini belirtmektedir. Bunlardan
birincisi, her gelene÷in bir geçmiúinin ya da geçmiúte de÷erlendirilebilecek bir mihenk
taúının olması gereklili÷idir. økincisi ise geleneklerin, bulundukları toplumda bir inanca
ya da otoriteye sahip olması gereklili÷idir. Bir prati÷in gelenek sayılabilmesi için
üçüncü ve son neden ise, o prati÷in devamlı olması gereklili÷idir. Baúka bir ifade ile
tarihsel süreç içerisinde tekrarlanması gerekmektedir.294 Bu kriterler ıúı÷ında
baktı÷ımızda uluslararası hukukun geleneklerden türemiú bir yapı oldu÷unu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Bir mihenk taúı olarak Hititler ile Mısırlıların imzaladı÷ı Kadeú
antlaúmasını,295 bulundu÷u toplumdaki inanç ya da otorite olarak devletlerin uluslararası
hukuka uymasını ve bir çok konuda görev yapan uluslararası mahkemeleri, devamlılık
konusunda ise tarih boyunca yapılan anlaúmaları ve düzenlemeleri örnek vermemiz
292
Alberico Gentili, De Jure Belli Libre Tres, Çev. John C. Rofle, Oceana, New York, 1964, s. 41’den
aktaran Murray Forsyth, “The Tradition of International Law”, Traditions of International Ethics, Terry
Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 27.
293
Terry Nardin, “Ethical Traditions in International Affairs”, Traditions of International Ethics, Terry
Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 8.
294
Terry Nardin, 1996, ss. 6 – 7.
295
Elbette ki Kadeú antlaúması bir mihenk taúı olarak baúlangıç noktası de÷ildir. Devletler arası kurallar
neredeyse her ça÷da bulunmamaktadır. Ancak biz burada çarpıcı olması açısından bu úekilde bir örnek
vermeyi tercih ettik. Martin Wight, uluslararası hukukun do÷uúuna örnek olarak ulakları vermektedir.
Bkz. Wight, 1977, s. 30.
68
mümkündür. Bu örnekler do÷rultusunda úunu söyleyebiliriz ki, uluslararası hukuk
önemli bir ölçüde gelenekseldir.
Uluslararası hukukun geleneklerden do÷du÷unun baúka bir biçimde ifadesi ise,
devletlerin birbirleri ile iliúkilerini paktlar ya da anlaúmalar yoluyla, do÷aldan çok
pozitif bir biçimde düzenlemeleridir. Uluslararası hukuk, daha önce de ifade edildi÷i
üzere buradan do÷maktadır. Devletlerin yaptı÷ı sayısız anlaúma ve pratiklerin
genelleútirilmeleri, düzenlenmeleri ve devamlı normlar haline getirilmeleri uluslararası
hukuku do÷urmuútur. Dolayısıyla uluslararası hukuk sadece maddi ve ampirik de÷il,
pratiktir de.296
Kuralların yürütülmesi ise iki úekilde sa÷lanmaktadır: Ahde vefa ilkesi ve güç
dengesi. Wight’ın deyiúiyle anlaúmaların kutsallı÷ı ve özlerine dokunulmaması,
anlaúmaların temel niteli÷ini oluúturmaktadır.297 Yani uluslararası toplumdaki bu etik
prensipler, Machiavelli’nin Prens’te ö÷ütledi÷i, çıkarlara uydu÷u sürece sözlerin
tutulmaması gerekti÷inden çok uzaktır.298 Peki, bu etik durum nedir ve nereden
kaynaklanmaktadır?
Etik gelene÷inin, genel prensiplerin teorik sistemi oldu÷unu söylemek yanlıú
olmaz. Etik hukuk gibi prensiplere sahiptir ancak aynı zamanda belirli kiúilere ve
durumlara göre farklı uygulama ve yorumlamalar gösterir.299 Bunu insanlar arasındaki
etik prensipler ile devletler arasındaki etik prensiplerin farklılıkları olmasının do÷al
oldu÷u biçiminde yorumlayabiliriz. Wight bu konuyu úöyle örneklendirmektedir; bir
insanın parasını hayırsever olmasından ötürü baúkasına vermesi beklenebilir ancak, bir
emanetçinin emanet olarak bulundurdu÷u parayı baúkalarına vermesi beklenemez.
Çünkü bu para kendisine ait de÷ildir. Bu durumu basit bir biçimde devletlere de
uygulayabiliriz. Devletler, onları kuran vatandaúlarına karúı sorumludurlar. Dolayısıyla
296
Forsyth, s. 36.
Wight, 1991, s. 238.
298
Nicollo Machiavelli, Prens, Çev. Rekin Teksoy, O÷lak Yayınları, østanbul, 2002, ss. 141 – 144.
Machiavelli, Prens’te sözlerin nasıl tutulması gerekti÷ini tam olarak úöyle dile getirmekteydi: “Demek ki
bir prensin yukarıda belirtilen niteliklerin tümüne (erdem, sözüne sadıklık, dürüstlük) sahip olması gerekli
de÷ildir, ama bunlara sahipmiú gibi görünmesi gerekir. Dahası, bunlara sahip olmak ve sürekli olarak
uymak zararlıdır derim; ama sahipmiú gibi görünmek yararlıdır: ba÷ıúlayıcı, sözünün eri, insancıl, dürüst,
dindar görünmek ve olmak gibi; ama aklını öyle ayarlamalısın ki gerekti÷inde tersine dönüúmeyi
bilmelisin.”
299
Nardin, 1996, ss. 2 – 3.
297
69
ulusal çıkar dıúında hareket etmeleri beklenemez. Bu nedenle devletlerin hareketlerinin
etik dıúı, insanların hareketlerinin ise etik oldu÷unun söylenmesi do÷ru de÷ildir.300 Bu
nedenle, devletlerin etik prensipleri nasıl algıladı÷ı konusunu, eti÷in farklı durumlara ve
kiúilere göre de÷iúiklikler gösterdi÷i yaklaúımı ile açıklayabiliriz. Peki, etik prensipler
nasıl uluslararası hukukun yürütülmesini sa÷lamaktadır? Buna verilecek cevap,
devletlerin çıkarlarının örtüútü÷ü noktalarda uluslararası hukukun yürütüldü÷üdür. Bull
bu konuda úöyle yazmaktadır: “Uluslararası toplumda düzenin idamesinin baúlangıç
noktası, sosyal hayatın temel ereklerinin ortak çıkar hale dönüúmesidir.”301 Baúka bir
deyiúle devlet politikası uluslararası toplum tarafından yargılanabilir ve belirlenebilir.
Dolayısıyla devlet politikası ve çıkarı, insanlı÷ın çıkarlarıyla uyuúmadı÷ı takdirde çok
da anlamlı de÷ildir.302 Yani devlet çıkarı ya da ulusal çıkar olarak adlandırdı÷ımız úey,
uluslararası toplumun temel amaçlarından biridir.
Burada ortaya çıkan bir baúka soru ise, devletlerin uluslararası hukuka sadece
çıkarları do÷rultusunda mı uydu÷udur? Ya da baúka bir deyiú ile devletlerin çıkarları
hangi noktalarda örtüúmekte ve uluslararası hukuku anlamlı kılmaktadır? Bu soruları
yanıtlamadan önce tespit etmemiz gereken bir di÷er nokta kuralların çi÷nenmesinin ne
anlama geldi÷i ve bir kuralın çi÷nenmesinin, kuralın özünü nasıl etkiledi÷idir.
Kuralların özüne baktı÷ımızda, çi÷nenmeyen bir kuralın olmadı÷ını görmekteyiz.
Bunun nedeni kuralın özünü çi÷nenmekle kaybetmemesidir. Daha da ötesi, kuralların
çi÷nenmedi÷i sürece varlıklarının anlamsızlaúmasıdır.303 Temel birim olarak insanların
oluúturdu÷u herhangi bir toplumu ele alalım. Böyle bir toplumda cinayeti bir suç olarak
kabul eden ve cinayet iúlemeyi engelleme amacıyla konulmuú, iúlenmesi halinde ceza
öngören hukuk kuralları bulunmaktadır. E÷er bu toplumda, kuruluúundan sonsuza kadar
cinayet iúlenmemiú ise cinayeti yasaklayan bir hukuk kuralı olması anlamsızlaúır. Daha
uç bir örnek vermek gerekirse, aynı anda hem araba kullanıp hem yürümeyi yasaklayan
bir kural anlamsızdır. Çünkü böyle bir durum mümkün de÷ildir. Dolayısıyla kurallar
olasılık dahilindeki durumları düzenlerler. Elbette bu iki örnek de gerçek hayatta
300
Wight, 1991, s. 242.
Bull, 1985, s. 67.
302
Michael Howard, “Ethics and Power in International Policy: 3rd Martin Wight Memorial Lecture”,
International Affairs, vol. 53(3), 1977, ss. 371 – 372.
303
Bull, 1985, s. 56.
301
70
mümkün de÷ildir. Özellikle ilk örnek için, insanın cinayet iúlemeyecek kadar
mükemmelleúmesi beklenemez. ønsan topluluklarının bir araya gelerek oluúturdukları
politik organizasyonlar olan devletler de savaúmama kuralına uyacak kadar
mükemmelleúemezler. Uzun süreler bu durumu devam ettirseler dahi devletler günün
birinde savaúacaklardır. Ancak bu savaúmama kuralının çi÷nenmesi, bu kuralı yok
etmek yerine onun varlı÷ını ve devamlılı÷ını sa÷lar.
Kurallara uyulup uyulmama durumunun kuralların özüne etkilerini bu úekilde
açıkladıktan sonra, bir önceki paragrafın baúında sordu÷umuz soruya úu yanıtı
verebiliriz; devletler uluslararası hukuka sadece çıkarları ba÷lamında uymazlar çünkü
devletler toplumu sosyalizasyon sürecinden geçmiú bir toplumdur. Dolayısıyla iúbirli÷i
ortak çıkar haline gelmiútir. Burada önemli olan nokta, uluslararası toplumun ortak
kültür etrafında birleúmiú olmasıdır. Ancak dikkat edilmesi gereken konu, ortak kültür
kavramının, bütün devletlerin homojen bir kültüre sahip olduklarından farklı bir anlam
ifade etti÷idir. Tarihsel olarak uluslararası hukuku üçe ayırırsak; So÷uk Savaútan önceki
dönem için mücadele hukuku, So÷uk Savaú için bir arada yaúama hukuku ve So÷uk
Savaú sonrası için iúbirli÷i hukuku terimlerini kullanabiliriz. Dolayısıyla içerisinde
bulundu÷umuz ça÷ iúbirli÷i hukukunun hüküm sürdü÷ü ça÷dır. Bunun baúlıca iki nedeni
vardır; büyük güçler arasında iúbirli÷i ve ba÷ımlılı÷ın artması ve günümüz büyük
güçlerinin onları oluúturan insanlara karúı hesap verebilir olma yükümlülükleri.
Devletlerin iúbirli÷i içerisinde olmaları ve ba÷ımlılıklarının artması günümüz
uluslararası toplumuna daha istikrarlı bir yapı kazandırmaktadır. Büyük güçlerin hesap
verebilir olma zorunlulukları ise, savaú u÷runa ellerinde tuttukları refah ve gücü
kaybedecek olan insanların, savaú durumunu daha çok sorgulaması ile ilgilidir. Bu
nedenle günümüz liberal demokrasileri daha iyi niyetli ve hoúgörülüdürler. Dolayısıyla
düzen ve güvenlikle birlikte adalet de sa÷lamaktadırlar. Baúka bir deyiúle, uluslararası
toplum hala devletler toplumudur; ancak devletler tarafından domine ediliúi, onların
emperyal atalarına çok az benzerlik göstermektedir.304
304
David Armstrong, “Law, Justice and the Idea of a World Society”, International Affairs, vol. 75(3),
1999, s. 559 – 560. Armstrong aynı zamanda kapitalist liberal demokrasilerin ilerleme ve geliúmiúlik gibi
yeni normlar yaratarak, bu normlara devletleri çektiklerini ve bu çekim noktasının uluslararası hukuk
oldu÷unu belirtmekte. Bkz. Armstrong, s. 561. Aslında bu de÷erler, genel olarak Uluslararası øliúkiler
literatüründe Batılı de÷erler olarak geçmekle birlikte, uluslararası toplumun Batılı de÷erler çerçevesinde
71
Uluslararası
hukukun
do÷uúunu,
do÷asını,
iúleyiúini,
etik
yanını
ve
gelenekselli÷ini inceledikten sonra bu kuralların uluslararası toplumdaki vazgeçilmez
konumumun ne oldu÷u sorusunun yanıtını verebiliriz. Uluslararası hukuk uluslararası
toplumun kurucu prensibidir. Devletlerin bir arada bulunmasının temel prensiplerini
belirler, daha sonra devletler arasındaki resmi iliúkilerin nasıl yürüyece÷ini düzenlemek
adına kurallar üretir.305 Bu açıdan bakıldı÷ında, uluslararası hukukun devletler arasında
bulundu÷u ve düzeni sa÷lamaya hizmet gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Ancak øngiliz
Okulu içerisinde bulunan en önemli tartıúmalardan biri yine bu konudadır. Ortak
de÷erler, kurallar, normlar ya da hukuk, uluslararası toplumda devletler arasında mı
bulunmaktadır yoksa tüm insanlık arasında mı? Baúka bir deyiú ile uluslararası
toplumda önemli olan düzen midir yoksa adalet mi? Düzenin sa÷lanması adına
vatandaúlarına eziyet eden bir devlet sistemde var olabilir mi? Yoksa adaletin
sa÷lanması için bu devlete müdahale mi edilmelidir?
do÷du÷u ya da geliúip geliúmedi÷i oldukça tartıúmalı bir konudur. Bull uluslararası toplumun Batılı
de÷erler çerçevesinde do÷du÷unu kabul ederken, günümüzde bunun de÷iúti÷ini ve do÷du÷u sınırları
aútı÷ını belirtmektedir. Bkz. Alderson, Hurrel, s. 13. Wight ise üç ayrı uluslararası sistemin kültürel
homojenlik içerisinde geliúti÷ini belirtmekte ancak bu homojenli÷in sınırlarını kutsal savaúlar ba÷lamında
sorgulamaktadır. Bkz. Wight, 1977, ss. 33 – 35. Yine Wight Western Values in International Relations
isimli makalesinde, Batılı de÷erlerin çok çeúitli oldu÷unu belirtmekle birlikte, devletler sisteminde
akılcılık ve özgürlükten ayrı olarak “uluslararası toplum, düzenin devamlılı÷ı, müdahale ve uluslararası
ahlak” de÷erlerini Batılı de÷erlerden saymaktadır. Bkz. Wight, “Western Values in International
Relations”, 1966, ss. 89 – 131. Batılı de÷erlerin nerede baúlayıp nerede bitti÷i ve uluslararası toplumun
ortaya çıkıúında ya da geniúlemesinde nasıl etkileri oldu÷u üzerinde oldukça tartıúılan ve bu çalıúmanın
dıúında konulardır. Biz bu çalıúma kapsamında yalnızca teorik bir inceleme yaptı÷ımızdan ve Batılı
de÷erlerin tarihsel olarak devletler sisteminde oynadıkları rol daha çok devletler sisteminin sosyolojisi
kapsamında oldu÷undan bu tartıúmaları buraya yansıtmadık. Ancak kanımızca uluslararası toplumun
geliúimi, özellikle bir arada yaúama prensibi ba÷lamında Batılı de÷erler çerçevesinde geliúmiútir. Bunun
nedeni Batının daha az savaúçı ya da çatıúmacı olması gibi insan do÷asından kaynaklanan normatif
durumla ba÷lanamaz. Ayrıca sadece günümüze bakarak Batının daha az savaúçı oldu÷u yanılgısına
düúmek çok fahiú bir hatadır. Kanımızca bu bir arada yaúama prensibinin Batıda geliúmiú olması hem
fiziki hem de sosyal úartların bir zorlaması sonucudur. Dolayısıyla özellikle Paris Barıú Konferansı’ndan
sonra ça÷daú anlamda bir devletler sistemi haline gelen Batı, gerek savaúlarla gerekse iúbirlikleri ile bu
de÷eri yaymıú ve bu de÷erler günümüz uluslararası toplumunun temel de÷erleri haline gelmiútir. Ayrıca
liberal demokrasilerin Batıda geliúmiú olması da hem iúbirli÷ini hem de insan haklarına saygıyı
geliútirmiú, dolayısıyla günümüz uluslararası toplumunda bu de÷erler geçer akçe haline gelmiútir. Örne÷in
günümüzde øran ve di÷er Ortado÷u ülkelerine demokratikleúme yönünde yapılan baskılar ve
demokratikleúememe durumlarında uygulanan yaptırımlar bu tespiti do÷rular niteliktedir. Kanımızca
uluslararası toplum fikrinin en iyi biçimde vücut bulmuú hali olan Avrupa Birli÷i’ne Türkiye’nin üyelik
çabaları da bu de÷er iliúkisine yerinde bir örnektir. Avrupa Birli÷i sistemine entegre olmanın yolu Türkiye
için Batı standartlarında bir liberal demokrasiye sahip olmaktır.
305
Vincent, s. 55.
72
3. øNGøLøZ OKULU’NDA ADALET/DÜZEN TARTIùMASI
øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum düúüncesindeki belki de en temel tartıúma
adalet/düzen tartıúmasıdır. Adından da anlaúılabilece÷i üzere, bu tartıúmanın temeli
uluslararası toplumda düzenin sa÷lanmasının mı yoksa adaletin yerine getirilmesinin mi
öncelikli oldu÷udur. Bu tartıúmaya verilen di÷er bir ad ise ço÷ulculuk/solidarite
tartıúmasıdır. Ço÷ulculuk/solidarite tartıúması temelde uluslararası toplumun do÷ası ve
potansiyeli ile ilgilidir. Daha özelde ise bu tartıúma, devletler sisteminde paylaúılan
normların, kuralların ve kurumların mevcut ve potansiyel kapsamı ile ilgilidir.306 Bu
tartıúmayı baúka bir úekilde nitelendirmek gerekir ise, aktör probleminden yola çıkarak
bu tartıúmanın, uluslararası toplumun asıl aktörlerinin devletler mi yoksa bireyler mi
kabul edilmesi gerekti÷i tartıúması oldu÷unu söyleyebiliriz. Ço÷ulculuk/solidarite
tartıúması daha net bir ifade ile, hangi tip yasal kuralların uluslararası toplumun
iúleyiúine daha uygun oldu÷u tartıúmasıdır: göreli olarak yüksek uluslararası solidariteyi
yansıtan iúbirli÷i ve birleúme kuralları mı yoksa; devletlerin bir arada bulunmanın asgari
gereklilikleri üzerinde anlaútı÷ı bir ço÷ulcu uluslararası toplum düzeni kuralları mı?307
Bull ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasını Grotius ve Oppenheim’ın uluslararası
toplum düúüncesindeki farklılıklar ile açıklar. Modern devlette úiddete baúvurma tekeli
devlettedir. Dolayısıyla bir suç iúlendi÷inde onu cezalandıracak kurum devlettir. Ancak
uluslararası toplumda böyle bir kurum bulunmamaktadır. Oppenheim’a göre savaú
devletlerin yasal politik eylemidir. Uluslararası toplumda kurallara uyulmaması
durumunda, modern devlette oldu÷u gibi “suçlu” olan tarafın cezalandırılması, kuralın
kendisinin ve egemenin otoritesinin de÷il, düzenin devamlılı÷ını sa÷lar. Bu nedenle
savaú yasaldır ve çatıúmaları sınırlı bir biçimde çözmekte kullanılır. Ancak Grotius,
düúüncesinde dahili analoji modeli ile uluslararası model arasında ba÷ kurmaktadır.
Yani Grotius, savaúın kuralları koruyucu bir fenomen oldu÷unu, ancak savaúın sürekli
tekrar eden bir durumda olmasının uluslararası düzeni koruyabilece÷i gibi, uluslararası
306
Buzan, 2004, s. 45.
Tonny Brems Knudsen, “International Society and International Solidarity: Recapturing the Solidarist
Origins of the English School”, International Relations in Europe: Concepts, Schools and Institutions
Workshop, 2000, s. 12.
http://www.essex.ac.uk/ecpr/events/jointsessions/paperarchive/copenhagen/ws11/knudsen.PDF
Eriúim tarihi: 08/07/2009.
307
73
hukuku yok ederek uluslararası toplumun iflasına yol açabilece÷ini belirtmektedir.308
Bull’un burada Oppenheim’ın düúüncesi ile örneklendirdi÷i ço÷ulculu÷a; Grotius ile
örneklendirdi÷i ise solidariteye iúaret etmektedir.
Bull uluslararası toplumda düzenin amaçlarını, uluslararası toplumun süreklili÷i
ve korunması, devletlerin ba÷ımsızlıklarının ve egemenliklerinin muhafazası ve barıú
olarak sıralamaktadır.309 Bull’un sıraladı÷ı bu amaçlarda, uluslararası toplumun
devamının ve devletlerin egemenliklerinin korunmasının ilk iki sırada olması aslında bir
ço÷ulcu anlayıúı yansıtmaktadır. Ço÷ulculuk, güçlü bir uluslararası toplum ve
vatandaúlarının sadık oldu÷u bir devlet yapısı öngörür. Bu sayede bir dünya devleti
mümkün olmaz ve uluslararası toplumda düzenin temel amaçlarından birincisi
gerçekleútirilmiú olur.310 Yukarıda da belirtildi÷i üzere bu görüúün temel aktörü
devlettir. Baúka bir deyiúle ço÷ulcu uluslararası toplum görüúü devlet merkezcidir. Bull
özellikle solidarist kanattan ve neo-liberal teorilerden gelen ve devlet merkezcili÷i
eleútiren görüúlere karúı çıkmaktadır. Bull’a göre devletler sistemi global çaptaki di÷er
politik organizasyonlarla karúılaútırıldı÷ında, geçmiúte var olmuú ve gelecekte de var
olmaya devam edecek gibi görünmektedir. Bazı dezavantajları olabilir ama ona karúı
yapılan eleútiriler yanlıútır. Devlet, biz onaylasak da onaylamasak da varlı÷ını
sürdürecektir. Elbette ki devletin yanında di÷er aktörler de bulunmaktadır ancak, birincil
önemde olan devlettir ve uluslararası toplumda düzen onun ötesine de÷il, üzerine
kurulmaktadır. Bu nedenle devlet merkezci görüúe yapılan eleútiriler umutsuzdur.311
Baúka bir deyiúle, devletler toplumunda devletlerin yapmayı taahhüt ettiklerinden baúka
bir otorite ya da güç yoktur; dolayısıyla uluslararası toplum, devletlerin birbirleri ile
iliúkilerinde ne yapmayı kabul ettikleri ve neye ikna olduklarından ibarettir.312
James Mayall ise ço÷ulculu÷u,
Devletler de tıpkı bireyler gibi çıkarlar ve de÷erler ba÷lamında farklılık
gösterebilirler ve bu nedenle uluslararası toplum devletlerin de÷er ve çıkar
308
Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, ss. 65 – 66.
Bull, 1985, ss. 17 – 18.
310
Wæver, 1992, s. 104.
311
Hedley Bull, “The State’s Positive Role in World Affairs”, Hedley Bull on International Society, Kai
Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000, ss. 140 – 141.
312
Robert Jackson, The Global Covenant: Human Conduct in a World of States, Oxford University Press,
New York, 2003, s. 103.
309
74
ba÷lamında bir arada uyum içerisinde bulunmaları bakımından sınırlıdır.
Ço÷ulculara göre uluslararası toplumu di÷er sosyal topluluklardan ayıran faktör
onun bu prosedürsel ve ilerlemeye kapalı karakteridir.313
úeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımlamadan da anlaúılabilece÷i üzere ço÷ulculuk
uluslararası toplumu, bir dünya devleti biçiminde geniúlemesi açısından sınırlı
görmektedir. Yani evrensel de÷er ve kural olamaz. Kurallar sadece devletlerin davranıú
pratiklerinden do÷arlar ve devletler arasındadırlar. ønsanlar arası “uluslararası hukuk”
diye bir úeyin olması mümkün de÷ildir. Ço÷ulcuların bu iddiasının baúlıca nedeni,
yukarıda da de÷inildi÷i üzere onların devlet merkezci bir anlayıútan hareket etmeleridir.
Ayrıca Bull’un uluslararası toplumda düzen yaklaúımı ço÷ulcu bir uluslararası toplum
yapısına iúaret etti÷inden ve uluslararası toplumda öncelikli amaç toplumun kendisini
savunmak oldu÷undan, insanlar arası “uluslararası hukuk” gibi bir mevhum uluslararası
toplumu yok edecektir ve mümkün de÷ildir. Baúka bir deyiúle uluslararası hukukun
öznesi devletler, nesnesi ise bireylerdir. Bireyler uluslararası hukuktan ancak tabii
oldukları devlet aracılı÷ı ile yararlanabilirler.314
Ço÷ulculuk, yukarıdaki tanımlardan da anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası
toplumda düzeni öncelikli amaç olarak görmekte ve adaletin düzen karúısında ikinci
planda olması gerekti÷ini savunmaktadır. Bu nedenle ço÷ulculuk görüúü müdahaleyi315
reddetmektedir. Devletlerin egemenliklerine karúı müdahale, uluslararası toplumda
kaosa yol açar ve düzeni bozar. O halde uluslararası iliúkilerde müdahalenin ve
müdahale etmeme prensibinin ne oldu÷u soruları ortaya çıkmaktadır. Müdahale, bir
devlet, hükümet içerisinde bir grup, toplum içerisinde bir grup, birkaç devletin
koalisyonu ya da bir uluslararası örgüt tarafından yapılabilir. Müdahalenin hedefi de
yine bu aktörlerdir.316 Müdahalenin eylemi ise, bir iúlemin sonucunu ya da gidiúatını
engelleyen ya da de÷iútiren herhangi bir davranıútır. Amacı yapılması planlanan ya da
eyleme geçmiú durumdaki davranıúı önlemek olan müdahalenin, ekonomik, siyasi,
313
James Mayall, World Politics: Progress and Its Limits, Polity, Cambridge, 2000, s. 14.
R. J. Vincent, Human Rights and International Relations, Cambridge University Press, Cambridge,
1995, s. 44.
315
Kelime intervention anlamında kullanılmıútır.
316
Müdahale her ne kadar klasik anlamda hep bir devlete yapılıyormuú gibi algılansa da, yukarıda sayılan
di÷er aktörlere de yapılması mümkündür. Asıl sorun, müdahalenin egemen devletin iç iúlerine mi yoksa
dıú iúlerine mi yapıldı÷ıdır. Bkz. R. J. Vincent, Nonintervention and International Order, Princeton
University Press, Princeton New Jersey, 1974, s. 5.
314
75
askeri gibi birçok çeúidi olabilir.317 Özetle müdahale uluslararası politikadaki bir
aktörün, bir di÷er aktöre, bir davranıúını engellemek üzere eylemde bulunmasıdır.
Ço÷ulculuk müdahaleye karúı çıkmaktadır. Müdahale etmeme318 prensibi olarak
adlandırılan bu durum uluslararası toplumun temeli olarak ulusal ba÷ımsızlı÷ı,
çeúitlili÷i, karúılıklı sınırlılı÷ı korumaya hizmet etmektedir.319 Baúka bir deyiúle
müdahale etmeme prensibi, uluslararası toplumda bir standart olarak devletlerin
egemenlik hakkını tanımlamaktadır ve bu egemenlik hakkı açıkça müdahaleden
kaçınmayı gerektirir.320
Özetle ço÷ulcuk, uluslararası toplumun devletlerden meydana geldi÷ini ve
uluslararası hukukun da devletler arası iliúkilerden do÷du÷unu, yani pozitif bir hukuk
türü oldu÷unu iddia eder. Dolayısıyla devletler arası iliúkilerden do÷muú olan bir hukuk
bireyler için uygulanamaz. “ønsanlı÷ın ortak de÷erleri” gibi de÷erlerin olması mümkün
de÷ildir. Burada do÷al olarak úöyle bir soru gündeme gelmektedir: ønsan hakları
uluslararası toplumda düzenin neresindedir? Hangi dereceye kadar önemsenmelidir?
Ço÷ulcu÷un bu soruya verece÷i yanıt açıktır. ønsan hakları, ya da insanlı÷ın evrensel
de÷erleri, insanlı÷a karúı iúlenmiú suçlar için müdahale yapılmamalıdır. Çünkü bu
uluslararası toplumda düzeni bozar. ønsan hakları düzenin amaçlarından biri de÷ildir.
Düzenin amacı uluslararası toplumun kendisinin korunmasıdır. Ne kadar devlet varsa o
kadar farklı moral de÷er vardır ve “insanlı÷a karúı iúlenen suçlar” gibi suçların olması
olanaksızdır. Kültürel ço÷ulluk bunu imkansız kılmaktadır. Ço÷ulcular insan hakları
konusunda úüphecidirler ve insan haklarının uluslararası toplumda düzenin altını
oydu÷unu iddia etmektedirler.321 Ço÷ulculu÷un bu duruúu daha önce de belirtti÷imiz
hukuk anlayıúında yatmaktadır. Tekrar Bull’un Oppenheim ve Grotius’u karúılaútırdı÷ı
örne÷ine dönersek, ço÷ulculu÷u temsil eden Oppenheim’ın düúüncesinde do÷al
hukukun olmadı÷ını görürüz. Hukuk sadece ve sadece devletlerin pratiklerinden
do÷maktadır. Grotius’ta ise, her koúulda bir do÷al hukukun varlı÷ından bahsedebiliriz.
317
Vincent, 1974, ss. 4 – 12.
Kelime nonintervention anlamında kullanılmıútır.
319
Terry Nardin, Jerome Slater, “Nonintervention and Human Rights”, The Journal of Politics, vol.
48(1), 1986, s. 86.
320
Vincent, 1974, s. 14.
321
Vincent, 1995, s. 53, 150.
318
76
Yani do÷al hukuk hiçbir koúula ba÷lı olmadan vardır, öncesiz ve sonrasızdır. Bu
nedenle insanlı÷ın ortak de÷erleri var olabilir. Ancak Oppenheim’ın düúüncesinde böyle
de÷erler var olamaz.322 Bull insan haklarının uluslararası toplumu nasıl etkileyece÷ini úu
úekilde açıklamaktadır: “E÷er her bireyin hakkı dünya politikasının bir konusu olursa ve
bu birey vatandaúı oldu÷u devletin sınırlarını aúan bir biçimde hak iddia ederse, o
devletin egemenli÷i sorgulanacak ve erozyona u÷rayacaktır, bu durum da egemen
devletler sistemini felce u÷ratır.”323
Ço÷ulcu÷u bu úekilde açıkladıktan sonra tartıúmanın di÷er kanadı olan
solidarizme dönebiliriz. Mayall solidarizmi úu úekilde açıklamaktadır: “ønsanlı÷ın bir
bütün oldu÷unu ve diplomasinin görevinin çıkar ve de÷erlerin özünde var olan, ancak
geliúmemiú bulunan solidariteyi gerçe÷e dönüútürmek oldu÷unu kabul eden görüú.”324
Buzan solidarizmin bir noktaya kadar kozmopolitanizme inandı÷ını ve bireylerin
haklarının uluslararası toplum için gerekli oldu÷unu düúündüklerini yazmaktadır.325
Bull ise solidarizmi, ya da potansiyel solidarizmi, insanların hukukun uygulanması
konusunda birlikte hareket etmeleri úeklinde tanımlamaktadır.326 Wæver ise insanların
kimlik olarak insanlı÷ı seçmesi ve bu kimlik do÷rultusunda hareket ederek, kolektif bir
insano÷lu davranıúı geliútirmeleri halinde, uluslararası toplumun fonksiyonlarını
iúlemez kılacaklarını ve bunun kozmopolit bir yapıya gidece÷ini belirtmektedir.327
Andrew Linklater, Westphalia sonrası toplumunda ahlaki sınırların geniúleyerek
ulus ötesi bir vatandaúlık durumunun yolunu açtı÷ını belirterek, solidarizmin
günümüzde geldi÷i yolu çizmiútir.328 Jackson ise benzer bir biçimde, insani
sorumlulu÷un insan olmakla ilgili oldu÷unu söyleyerek, solidarizmin ana konseptini
ortaya koymuútur.329 Bu tanımlamalardan da anlaúılabilece÷i üzere solidarizm insanlı÷ın
ortak de÷erlerine vurgu yapmaktadır ve müdahalecidir. Solidarizme göre insanlı÷ın
322
Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, ss. 66 – 67.
Bull, 1985, s. 152.
324
Mayall, s. 14.
325
Buzan, 2004, s. 47.
326
Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 52.
327
Wæver, 1992, s. 104.
328
Andrew Linklater, The Transformation of Political Community, Polity, Cambridge, 1998, s. 177.
329
Jackson, 2003, s 175.
323
77
ortak de÷erleri zedelendi÷i sürece müdahale edilebilir ve bu yasaldır. Önemli olan
adaletin sa÷lanmasıdır, düzen ikinci planda gelmektedir.
Tablo 1: Uluslararası Toplumda Ço÷ulculuk/Solidarizm Tartıúması330
Toplumsal Birim
Normatif Kapsam
Kurumlar
øúbirli÷i
Ço÷ulcu Yaklaúım
Devlet
Devletlerin ahlakı: düzen
ve müdahale etmeme
prensibi
Güç dengesi, diplomasi,
büyük güçler, savaú
Sınırlı
Solidarist Yaklaúım
+ Bireyler ve devlet dıúı
Aktörler
+ Kozmopolitan ahlak
+ ønsani Müdahale
Yaygın
Kaynak: Carsten F. Ronnfeldt, “Beyond a Pluralist Conception of International Society?: A Case Study
on the International Response to the Conflict in Bosnia-Herzegovina”, Cooperation and Conflict, vol.
34(2), 1999, s. 144.
Ço÷ulculuk ile solidarite arasındaki temel farkı Buzan,
Ço÷ulculuk, Westphalia tipi bir uluslararası toplum öngörür ve düzeni
baútan aúa÷ı de÷iútirmek isteyen bir devlet olmadı÷ı takdirde müdahale yasaktır.
Solidarist kanat ise bunun tersine daha yo÷un bir uluslararası toplum öngörür ve
adalet için yeni düzenlemeler yapılarak egemenli÷in açılmasını ve müdahalenin
yasal olması gereklili÷ini belirtir.331
úeklinde açıklamaktadır. Solidarizm/ço÷ulculuk tartıúmasında üzerinde durulması
gereken nokta, oldukça normatif olmakla birlikte, hangisinin daha makbul oldu÷udur:
adalet mi yoksa düzen mi? Biz ço÷ulcu yaklaúımın savundu÷u insanlı÷ın ortak kuralları
olamayaca÷ı savı çok da do÷ru bulmamaktayız. Buna gerekçe olarak günümüz
uluslararası toplumunun geldi÷i noktayı gösterebiliriz. Bir çok devlet dıúı aktör
uluslararası arenada etkinler ve uluslararası politikaya yön verecek açılımlarda
bulunabiliyorlar. Bu aktörlerin önemli bir kısmı da “insanlı÷ın yararına” çalıúabiliyorlar.
Ayrıca dünyanın herhangi bir yerinde olan insani bir olay dünyanın baúka bir yerinde
yankı bulabiliyor. Devletlerin birbirlerine “insani yardım” göndermeleri günümüzde
alıúılmıú bir úey. Devletler insan haklarına aykırı davranmaktan ötürü uluslararası
mahkemelerde yargılanıyorlar. Tüm bunlara bakarak “insanlı÷ın ortak de÷erlerinin”
330
Solidarizmin yer aldı÷ı kısımdaki bileúenlerde “+” iúaretinin bulunması, ço÷ulculuktaki bileúenlere ek
olarak bu bileúenlerin kabul edildi÷ini göstermektedir.
331
Buzan, 2001, s. 487.
78
oluútu÷unu ve koruma altına alındı÷ını söyleyebiliriz. Ancak burada bu de÷erlerin daimi
oldu÷u ve uluslararası toplumun asıl üyeleri olan devletlerin egemenliklerini sarstı÷ını
söylememiz henüz mümkün de÷ildir. So÷uk Savaú sonrası yapılan müdahalelere
baktı÷ımızda, genelde insani amaçların ikinci planda kaldı÷ı açıktır.332 Bununla birlikte
müdahale edilen ülkeler hep üçüncü dünya ülkeleri olarak nitelendirilen ülkelerdir.333
Örne÷in Çin’de meydana gelen insan hakları ihlallerine kimse müdahale etmemektedir.
Dolayısıyla ço÷ulculu÷un savı olan egemen devletlerin egemenliklerinin zedelendi÷i
iddiasının düzeni bozdu÷u iddiası henüz tartıúmalıdır. Uluslararası toplumun temel yapı
taúı konumundaki egemen devletlerin egemenlikleri henüz belirli bir ölçüye kadar
zedelenmekte, güçlü olan devletlerinki ise neredeyse hiç zedelenmemektedir.334 Sonuç
olarak solidarizmin öngördü÷ü kimi evrensel normlar oluúmuútur ve bu noktada
ço÷ulculuk yanılmıútır ancak, solidarizmin ön gördü÷ü, daha do÷ru bir ifade ile olasılık
dahilinde buldu÷u dünya devleti için insanlı÷ın önünde daha çok yol vardır.
Öte yandan üzerinde durulması gereken bir di÷er nokta da ço÷ulculu÷un
öngördü÷ü düzenin adaletten önce gelmesidir. Burada kanımızca do÷ru olmayan nokta,
uluslararası iliúkilerde úiddetin sadece düzen korunarak önlenemeyece÷idir. Devletleri
temel aktör olarak kabul etmekle birlikte, düzen adına adaleti feda etmek, savaúları bir
nebzeye kadar önleyebilir. Ancak Uluslararası øliúkiler disiplinin en temel
sorunsallarından biri olan úiddetin önlenmesine döndü÷ümüzde, sadece düzen
ilerletilerek ve muhafaza edilerek bu sorunun çözülemeyece÷ini görürüz. Müdahalenin
yasaklanması devletler arasında savaúları ve úiddeti önleyebilir. Ancak devlet soyut bir
kavramdır. Devletler gerçek hayatta yokturlar ve acı, úiddet, üzüntü ve benzeri insani
duyguları duyumsamazlar. Dolayısıyla devlet içerisinde bulunan úiddet ö÷eleri,
332
Somali, Bosna, Kosova gibi örnekler olsa da Irak ve Afganistan gibi örnekler de bulunmaktadır.
Ayrıca ilk grupta sayılan örneklere müdahalede geç kalındı÷ı tartıúmaları çok yo÷undur.
333
Uluslararası toplum düúüncesi içerisinde, özellikle solidarist kanatta, Batının üçüncü dünya ülkelerine
yardım etme gereklili÷i tartıúılmaktadır. Ancak bu yardımın günümüzdeki örneklerle ba÷daúmadı÷ı da bir
gerçekliktir. Hedley Bull’un bu konudaki görüúlerini inceleyen eúsiz bir eser için bkz. J. D. B. Miller,
“The Third World”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J.
Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, ss. 65 – 94.
334
Bu noktada Avrupa Birli÷i’nin durumu oldukça dikkat çekicidir. Avrupa Birli÷i, bir çok konuda
egemenlik sınırlarını aúarak bir bölgesel devlet üstü yapıya do÷ru yol almaktadır ve evrensel vatandaúlık
benzeri bir oluúumla Avrupa vatandaúlı÷ı projesini emin adımlarla gerçekleútirmektedir. Bu konunun
incelendi÷i ve Avrupa Birli÷i’nin, çok yerinde bir ifade ile, iyi bir vatandaúa benzetildi÷i bir çalıúma için
bkz. Tim Dunne, “Good Citizen EU”, International Affairs, vol. 84(1), 2008, ss. 13 – 28.
79
uluslararası toplumda düzen sa÷lanarak giderilemez. ønsanlar yine úiddete ve çatıúmaya
maruz kalabilirler. Bu nedenle adaletin önemsenmemesini do÷ru bulmamaktayız.
Solidarizm insanlı÷ın ortak de÷erleri ile bu duruma çözüm önerisi getirmektedir.
Ancak bu yaklaúımda da sorunlu olan nokta insanlı÷ın ortak de÷erlerinin ne kadar “iyi”
olaca÷ı problemidir. Solidarizmin öngördü÷ü insan hakları yaklaúımı “iyi” normlar
konusunda yerinde bir perspektif çizmektedir. Ancak insan hakları ile bir araya gelen
“insanlık” tüm devlet sınırlarını kaldırdı÷ında ve ortak bir yaúama geçti÷inde, bu
insanlı÷ı yöneten tek devletin “kötü” normları da barındırmayaca÷ı kesin bir konu
de÷ildir. Bu “kötü” normların yayıldı÷ı bir dünya ve bir dünya devleti mümkün olabilir.
Solidarist yaklaúımlar bizi George Orwell’in 1984335 isimli romanında tasvir etti÷i
“insanlı÷ın tiranlı÷ına” götürebilir.
Sonuç olarak, hem ço÷ulculu÷un hem de solidarizmin haklı oldu÷u noktalar
mevcuttur. Ancak herhangi birisinin tamamen tüm dünyayı açıklayabildi÷ini söylemek
güçtür. Aslen herhangi bir teoriden dünyanın tamamını açıklamasını beklemek oldukça
yanlıútır ve herhangi birisinin bunu baúarması mümkün görünmemektedir. Bize göre,
solidarizmin adalet anlayıúının daha hafif bir versiyonunun, ço÷ulculu÷un egemenli÷in
sınırlarını daha yumuúak tutan bir versiyonu ile ba÷daútırılması, daha kapsamlı bir
teorik çerçeve çizecektir.
335
George Orwell, 1984, Can Yayınları, østanbul, 2004. George Orwell’in Uluslararası øliúkiler
düúüncesindeki yeri ile ilgili bir inceleme için bkz. Ian Hall, “A `Shallow Piece of Naughtiness': George
Orwell on Political Realism”, Millennium – Journal of International Studies, vol. 36, 2008, ss. 191 – 215.
80
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM VE OKULUN
ULUSLARARASI øLøùKøLER DøSøPLøNøNE KATKISI
1. øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM
Sosyal bilimlerde yöntem, temel olarak bir bilgiye nasıl ulaúılaca÷ı ile ilgilidir.
Teori gibi bir konu da, hem bir eylemi hem de bu eylem sonucunda bir hasılayı ifade
etti÷inden, teorinin de bir içeri÷i bir de yöntemi bulunmaktadır. Mantıksal olarak bir
úeyi bulmak için öncelikle nasıl bulunaca÷ı hakkında bir fikir sahibi olunması gerekti÷i
açıktır. Bu nedenle yöntem, içerikten önce gelmektedir.336 Baúka bir deyiúle yöntem, bir
amaca ulaúmak için izlenen, tutulan yol anlamına gelmektedir. Yani teorik olarak bir
bilgiye eriúmek için düúünsel süreçlerde hangi yolları kullandı÷ımız, o teorinin do÷asını
da belirleyecektir. Çünkü içeri÷e ulaúmak için izlenen yol, içeri÷e direk olarak etki
etmektedir.
Tüm disiplinlerin oldu÷u üzere, Uluslararası øliúkiler disiplinin de kendine has
yöntemleri bulunmaktadır. Uluslararası øliúkilerde yöntem sorunu, aslen disiplinin
“bilimsel” olma çabaları içerisinde yükselmiútir. Realizm – liberalizm tartıúmasında
görmedi÷imiz yöntem sorunu, takip eden yıllarda disiplin içerisindeki ikinci büyük
kuramsal tartıúmayı oluúturmuútur. Uluslararası øliúkiler çalıúanların bilimsellik
kaygıları, ortaya atılan temel prensiplerin ya da varsayımların evrensel ölçütlere göre
test edilebilir olmamasından do÷maktaydı. Bu test edilemezlik durumu bilgi birikimin
de÷eri ve güvenilirli÷i konusunda ciddi úüpheler uyandırdı÷ından, disiplin içerisinde
bilimsel ile ideolojik, nesnel ile öznel evrensel ile tarihsel uluslararası iliúkiler
önermeleri birbirlerinden ayrılarak, “bilimsel” olanlar ideolojik, öznel ve tarihsel olanlar
karúısında de÷erli kılınmalıydı.337
336
Nuri Yurdusev, “Uluslararası øliúkilere Teorik Bakmak”, Uluslararası øliúkiler, cilt 2, sayı 6, 2005, s.
158.
337
Oktay F. Tanrısever, “Yöntem Sorunu: Gelenekselcilik – Davranıúsalcılık Tartıúması”, Devlet, Sistem
ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul,
2003, ss. 89 – 91.
81
Bilimsellik ölçütünün davranıúsalcı yaklaúımlar tarafından ortaya konması,
gelenekselciler tarafından oldukça yo÷un bir biçimde eleútiri ya÷muruna tutulmaktaydı.
Morton Kaplan’ın da belirtti÷i üzere, gelenekselci yaklaúımı savunanlar düúüncelerinin
temellerini E. H. Carr’ın Twenty Years’ Crisis isimli eserine dayandırmaktaydılar.338
Carr’ın gelenekselci yaklaúımı anlatan úu örne÷i aynı zamanda onun pozisyonunu ortaya
koymaktadır;
Laboratuarda kanserin nedenleri üzerine çalıúan bir kiúi kanseri ortadan kaldırma
amacından oldukça etkilenmiú olabilir. Ancak en geniú anlamdaki bir etki bile bu
araútırmanın sonuçlarını yansıtan bir raporu de÷iútiremeyecektir. Çünkü bu kiúinin
amacının, en keskin haliyle bile, yaptı÷ı araútırma ile bir ilgisi yoktur ve kolayca
ondan koparılabilir. Bu tip bir araútırmada gerçekler, onlar hakkında
düúünenlerden ba÷ımsız olarak bulunmaktadırlar. Ancak insan davranıúıyla
ilgilenen politik bilimlerde bu tip gerçeklikler bulunmamaktadır.339
Carr’ın verdi÷i bu örnek sosyal bilimlerde sürekli gündemde olan de÷erden ba÷ımsız
bilgi olamayaca÷ı düúüncesini yeniden vurgulamaktadır. De÷erden ba÷ımsız bilgi
olamamasının nedeni açıktır: ønsan do÷al olarak bir toplumun parçası oldu÷undan, o
toplum içerisinde de÷er yargıları ve düúünceleri evrildi÷inden, kendisini ve zihinsel
yapısını úekillendiren bu toplumdan birey olarak soyutlanarak, yine topluma dair olan
olguları incelemesi mümkün de÷ildir. Baúka bir deyiúle, do÷adaki maddelerin
duyguları, düúünceleri ve de÷er yargıları olmadı÷ından, do÷adaki hareketleri dıúarıdan
gözlemleyerek
açıklamak
mümkündür.
Oysa
sosyal
bilim
araútırmacılarının
kendilerinin de bir parçası oldukları toplumsal iliúkileri dıúarıdan gözlemleyerek
açıklamaları mümkün de÷ildir.340 Bu nedenle sosyal bilimlerde genel kanı, de÷erden
ba÷ımsız bilgi olamayaca÷ı yönündedir. Bull bu konuda úöyle yazmaktadır: “Siyaset ile
ilgili akademik bir araútırmada önemli olan de÷er yargılarına ba÷ımlı úeyleri tamamıyla
338
Morton Kaplan, “The New Great Debate: Traditionalism vs. Science in International Relations”,
World Politics, vol. 19 (1), 1966, s. 1. Kaplan’ın makalesinin baúlı÷ında oldu÷u gibi, bu tartıúma ilk
ortaya çıktı÷ı yıllarda bilimsellik – gelenekselcilik ya da bilimsel yaklaúım – klasik yaklaúım tartıúması
olarak adlandırılmaktaydı. Ancak Tanrısever’in de belirtti÷i üzere bilimsel yaklaúımın sadece
davranıúsalcılı÷a indirgenmesinin do÷rulu÷u tartıúmalıdır. Bkz. Tanrısever, 2003, s. 89, 1 numaralı
dipnot. Bu baúlı÷ın sonunda bilimsel olmanın ölçütleri tartıúılacak olmakla birlikte, Uluslararası
øliúkilerde sadece davranıúsalcı okulun bilimsel olarak adlandırılmasının yanlıú bulmaktayız.
339
Carr, ss. 3 – 4.
340
Tanrısever, 2003, s. 107.
82
dıúlamak de÷ildir ancak, bu de÷er yargıları eleútirilmeye ve incelenmeye açık olmalıdır
ve ahlaki de÷erler araútırmanın bir parçası haline getirilmelidir.”341
Uluslararası øliúkilerdeki yöntemsel anlayıú, ilk büyük kuramsal tartıúma
sırasında, gelenekselci olarak adlandırdı÷ımız yöntemden ibaretti ve realizm ile
liberalizm bu yöntemsel anlayıú konusunda aynı fikirdelerdi. øngiliz Okulu ise birinci
büyük kuramsal tartıúma içerisinde yer almamıútır. Ancak Wæver’ın da belirtti÷i üzere
ikinci büyük kuramsal tartıúma olan “yöntem tartıúması” direkt olarak øngiliz
Okulu’nun taraf oldu÷u bir tartıúmadır ve Hedley Bull tartıúmanın iki baúrol
oyuncusundan biridir.342 Bu nedenle bu baúlık altında, Hedley Bull’un Morton Kaplan
ile girdi÷i tartıúma ba÷lamında, øngiliz Okulu’nun bu tartıúmada aldı÷ı konum üzerinden
okulun yöntemsel anlayıúı ortaya koyulmaya çalıúılacaktır.
Yukarıda Carr’dan alıntıladı÷ımız paragraftaki anlayıú, Kaplan tarafından úu
úekilde eleútirilmiútir:
Carr’ın belirtti÷i iki durum farklıdır, ancak Carr farkın do÷asını kaçırmaktadır.
Bunun nedeni sabit olan ile de÷iúken olan arasındaki ayrımı yapamamasından
kaynaklanmaktadır. Laboratuar çalıúanı örne÷inde kanserli hücreleri taúıyan vücut
sistem, yani sabit olandır. De÷iúken, laboratuar çalıúanın uygulayaca÷ı tedavi
yöntemi ya da verece÷i ilaçlardır. Bu kiúi tedavi yöntemini ya da verece÷i ilaçları
de÷iútirerek rapora etki edebilir.343
Kaplan bu tespiti ile, gelenekselci yaklaúımın, davranıúsalcı yaklaúımı anlamadı÷ını
söylemektedir. Farklı açıklamacı teoriler farklı sistemlere uygulanabilecek biçimde
geliútirilmelidir. Bu nedenle davranıúsalcı yaklaúım basitçe fizi÷in kurallarını sosyal
bilimlere uygulamak de÷ildir.344
Davranıúsalcı
yaklaúım
anlamacıdan
çok
açıklamacı
bir
yaklaúımdır.
Açıklamacılıkta tıpkı do÷a bilimlerinde oldu÷u gibi neden sonuç iliúkileri araútırılır.
Tümevarımcılık ön plandadır ve evrensel yasalar üretilmesi amacı güdülür. Benzerlikler
ve genellemeler önemlidir, bir olay ya da durum açıklanacaksa o olay ya da durumun
341
Bull, 1985, s. xv.
Wæver, 1998, s. 88. Wæver’ın belirtti÷i di÷er baúrol oyuncusu Morton Kaplan’dır.
343
Kaplan, s. 2.
344
Kaplan, s. 3.
342
83
nedenleri ve o nedenleri ortaya çıkaran bir önceki sonuçlar önemlidir.345 Dolayısıyla
davranıúsalcı yaklaúımı benimseyen akademisyenler, Uluslararası øliúkilerde güvenli
bilgi üretimin ancak gözlemlenebilir verilerin toplanması ile olanaklı görmektedirler.
Do÷a bilimlerinde kullanılan bu yöntemin sosyal bilimlere uygulanması onun daha
bilimsel olaca÷ı düúüncesinin bir sonucudur.346
Davranıúsalcılı÷ın yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki bu hızlı yükseliúi,
Uluslararası iliúkiler disiplininde ani bir de÷iúime neden olmuútur. Ancak bu durum
gelenekselci yaklaúımın tamamen ortadan kalkması anlamına gelmemekteydi. Özellikle
øngiliz Okulu’nun bu tartıúmadaki yeri, okulun varlı÷ı tartıúmaları açısından bu
ba÷lamda oldukça önemlidir. Her ne kadar taraftarı olmasak da, Uluslararası øliúkiler
incelemelerinin, disiplin içerisindeki büyük kuramsal tartıúmalar düzleminde yapılması
bir gerçekliktir. Bu nedenle, yaygın olan bu analiz düzleminde øngiliz Okulu’nun ikinci
tartıúmada yer alması, bu açıdan bakıldı÷ında da okulun varlı÷ını ispat eder niteliktedir.
Ancak sadece bir analiz düzlemi ba÷lamında bakıldı÷ında, bu durum do÷ru olmakla
birlikte eksiktir. øngiliz Okulu bu tartıúmada sadece yer almamıú, kendisini üretmiú,
yöntemini ortaya koymuú ve So÷uk Savaúın bitiúi ile disiplinde yaúanan yeni devrimde
tekrar önem kazanmıútır.
Bu bilgiler ıúı÷ında øngiliz Okulu’nun yöntemsel anlayıúını irdeleyecek olursak,
bu anlayıúın koyu bir gelenekselci anlayıú oldu÷unu görürüz. Her ne kadar Wight direkt
olarak yöntem sorununa e÷ilmemiúse de, Diplomatic Investigations’ın önsözünü British
Committee’nin Amerikan bilimcili÷inden farklarını ortaya koymak amacıyla yeniden
kaleme
almıútır.347
Butterfield
da,
“Hedley
Bull,
bazı
Amerikalıların
aúırı
bilimselcili÷ine karúı ‘Uluslararası øliúkilere øngiliz Yaklaúımı’ gibi büyük ölçekte bir
345
Uluslararası øliúkilerdeki anlamacı ve açıklamacı yaklaúımların ayrıntılı bir incelemesi için bkz. Martin
Hollis, Steve Smith, Explaining and Understanding International Relations, Clarendon Press, Oxford,
1990.
346
Tanrısever, 2003, ss. 100 – 101.
347
Dunne, 1998, s. 122. Daha önce de belirtti÷imiz üzere Wight ve Butterfield bu önsözde komitenin
durumunu úöyle açıklamaktalardı: Britanya tarafı Amerikan meslektaúlarından farklı olarak, güncelden
çok tarihsel ile, bilimselden çok normatif ile, metodolojikten çok felsefi olan ile ve siyasetin kendisinden
çok onun prensipleri ile daha fazla ilgilenmektedir. Bkz. Wight, Butterfield, 1966, s. 12. toplamda üç
sayfayı bile bulmayan bu kısa önsöz, kanımızca okulun perspektifini koyması açısından çok önemlidir.
Çünkü, øngiliz Okulu’nun kendi kurucuları tarafından yazılmıú belki de ilk ve tek okul hakkındaki yazıdır.
84
soruyu – yani komitemizin yöntemini – ortaya koydu÷unda Martin Wight da onun
yanındaydı”348 úeklinde yazarak Wight’ın durumunu ortaya koymuútur.
Butterfield, “Uluslararası øliúkilere øngiliz Yaklaúımı” sözleri ile úüphesiz ki
International Theory: The Case for a Classical Approach isimli makalede Bull’un
ortaya koydu÷u yöntemsel duruúu kastetmektedir. Bull bu ünlü makalesinde özetle yedi
maddede davranıúsalcı yaklaúımların yanıldı÷ı noktaları belirtmiú ve gelenekselci
yaklaúımı çok net bir biçimde ortaya koymuútur. Hoffman, Bull’un anlama yaklaúımının
bilimsel olarak mükemmel olmayan algı ve sezgi oldu÷unu yazmaktadır. Hoffman’a
göre, Bull’un anlama konusundaki görüúleri úöyledir: “olayları geliúigüzel ya da sıralı
açıklamasından öte, bir sosyal bilimci bir adım daha atarak bütünü kavramaya
çalıúmalıdır ve bu her úeyden çok, hipotezlerin inúa edilmesi ve test edilmesinin
muhakemesine ba÷lıdır.”349
Bull, Uluslararası øliúkilerde ö÷retim ve araútırmanın kökenlerinin, devletler
arası davranıúların kanunlarını keúfederek gelece÷e yönelik öngörülerde bulunma gibi
boú bir çabadansa, felsefe, hukuk ve tarihte yattı÷ını iddia etmektedir.350 Bull’un bu
görüúleri do÷rultusunda biz de Wight ile aynı soruyu sorabiliriz: Neden bir uluslararası
teori yoktur? Kanımızca bunun sebeplerinden birisi de, tıpkı Bull’un belirtti÷i gibi
uluslararası teorinin kökenlerinin felsefede, hukuk ve tarihte yatmasıdır. Wight’ın
kastetti÷i bir uluslararası teorinin olmadı÷ı de÷il ancak uluslararası iliúkilerdeki
düúüncenin tarihinin kolayca ulaúılabilir olmadı÷ıdır. Ona göre bu teorinin parçaları
“topraktan eúelenip çıkarılmalı ve parçalar bir araya getirilmelidir.”351 Ayrıca bu
konuyla ilgili olarak Bull, davranıúsalcılar nasıl Uluslararası øliúkiler teorisini bilime
yakın görüyor ise Wight’ın da bu teoriyi felsefeye yakın gördü÷ünü belirtmektedir.352
348
Butterfield, 1975, s. 6.
Hoffman, 1986, s. 182.
350
Martin Griffiths, Fifty Key Thinkers in International Relations, Taylor & Francis e-Library, 2001, s.
148.
351
Porter, s. 69.
352
Bull, 1976, s. 103.
349
85
Gelenekselci
353
yorumlayıcıdır.
yaklaúımda
Uluslararası
øliúkiler
teorisi
tarihselcidir
ve
Bu duruú Bull tarafından úu úekilde nitelendirilmektedir:
Tarihsel incelemeler olmazsa olmazdır ve en önce gelirler. Bunun üç sebebi vardır:
Uluslararası politik olaylar, birbirlerinin aynısı ve tekrarı olarak genellenebilecek
olaylardan öte müstesna olaylardır. Uluslararası politik olaylar bir zamana
aitlerdir ve bizim onları anlayabilmemiz için o zamanı bilmeye gereksinimimiz
vardır. Tarih teorinin rehberidir: sadece tarihin sosyal bilimlerin laboratuarı
354
olması nedeni ile de÷il teorinin de bir tarihi olmasından nedeni ile.
Yani Bull, gelenekselci yaklaúımın diplomasi tarihi ve siyasi düúünceler tarihini
kullandı÷ını belirtmektedir. Hoffman da Bull’un modern bilimsel yaklaúımın diplomasi
tarihi ve siyasi düúünceler tarihi gibi konuları Uluslararası øliúkilere yabancılaútırdı÷ını
düúündü÷ünü yazmaktadır.355 Kuúkusuz bu úekilde bir yorumlayıcılık hermönetik
yöntemle yakından ilgilidir. Richardson da Bull’un gelenekselci yaklaúımın bu yönde
oldu÷unu úu cümleler ile vurguluyor: “Gelenekselci yaklaúım, hermönetik yönteme
uygun olarak, muhakemelerin kompleks durumlardan çıkarsanan homojen verilere
de÷il, bu kompleks durumların tetkik edilmesine dayandı÷ını belirtir.”356
Gelenekselci yaklaúım, uluslararası iliúkilerde sadece ne oldu÷u ile de÷il, ne
olması gerekti÷i ile de yakından ilgilidir.357 Dolayısıyla normatiftir. Genellemelerden
çok biricik durumların ortaya çıkarılması ve incelenmesi ile ilgilenir. Ancak bu normatif
durum, davranıúsalcılar tarafından Uluslararası øliúkilerde bilgi birikiminin geliúmesinin
önündeki en büyük engel olarak görülmüútür.358 Hurrel ve Alderson da, Bull’un
gelenekselci yaklaúımının uluslararası sistem ve bu sistemin nasıl olması gerekti÷i ile
353
Bu kavram, orijinalde historical interpretivism olarak geçmekle birlikte, tarihsel yorumlayıcılık
çevirisi bize göre tam anlamı vermedi÷inden bu úekilde kullanmayı uygun bulduk. Metindeki kavramı
baúka bir biçimde ifade etmek gerekirse, “Uluslararası øliúkiler teorisi tarihi yorumlar.”
354
Hedley Bull, “The Theory of International Politics, 1919 – 1969”, The Aberystwyth Papers:
International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972, ss. 31 –
32.
355
Hoffman, 1986, s. 182.
356
James L. Richardson, “The Academic Study of International Relations”, Order and Violence: Hedley
Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford,
1990, s. 162.
357
Richard Shapcott, “IR as Practical Philosophy: Defining a ‘Classical Approach’”, British Journal of
Politics and International Relations, vol. 6, 2004, s. 273.
358
Tanrısever, 2003, ss. 108 – 109.
86
ilgili genel önermelerde bulundu÷unu ve bu úekilde bir normatiflik ihtiva etti÷ini
yazmaktadırlar. Bu haliyle yaklaúım sadece tarihsel de÷il, teorik ve sistematiktir de.359
“Uluslararası teori, uluslararası iliúkilerin siyasi felsefesidir”360 ve “uluslararası
iliúkilerle ilgili olarak yapılacak bir araútırmada ahlaki ve öngörülü sorulara yer
verilmesi bir gerekliliktir.”361 Wight’ın teorik duruúunu ortaya koyan bu iki cümle
úüphesiz ki Bull tarafından benimsenmiútir.362 Bull’un kendi yaptı÷ı gelenekselci
yaklaúım tanımında da Wight’ın etkileri açıkça görülmektedir:
Geleneksel yaklaúım, felsefe, hukuk ve tarihten do÷ar. Her úeyin üzerinde
muhakeme ve varsayımın yapılması ile úekillenir. E÷er kendimizi kanıt ve ispat
etme ile sınırlarsak, uluslararası iliúkilerin anlamı ile ilgili çok az úey
söyleyebiliriz. Uluslararası iliúkilerle ilgili genel önermeler, bilimsel olarak
mükemmel olmayan süreçlerden do÷arlar ve bu genel önermeler, tartıúmalı
kökenlerine uyan, de÷iúken ve kesin sonuç elde edilemeyen yapılarıyla her úeyden
363
daha çok uyumludurlar.
Bu tanım ve yer aldı÷ı makale gelenekselci yaklaúımı ortaya koyması açısından oldukça
önemlidir. Aynı zamanda Bull, bu tanımlama ile gelenekselci yaklaúımın kökenlerini de
ortaya koymaktadır. “Kanıt ve ispat etme” sözleri ile de Bull, açıkça davranıúsalcı
yaklaúıma gönderme yapmaktadır. Peki, kanıt ve ispat neden Uluslararası øliúkileri
sınırlandırmaktadır?
Bilindi÷i üzere do÷a bilimlerinde yöntem gözlemlerden genel yargılara ulaúma
úeklindedir. Suyun kaynama noktası araútırılırken, suyun sıcaklı÷ı, basınç vs. gibi
de÷iúkenler ile oynanarak ve deneyler yapılarak bu bilgiye ulaúılmaya çalıúılır. Ayrıca
suyun kaynama noktası araútırılırken, onun arkasında bir nevi do÷a yasası oldu÷u
bilinir. Ancak toplumsal bilimlerde bu olanaksızdır. Ne deney yapmak ne de
de÷iúkenlerle oynamak. Biz bugün økinci Dünya savaúına neden olan úartları yeniden
oluúturarak, oradaki ülkelerin durumunu de÷iútirip yeni sonuçlar elde edemez ya da
genel yargılara varamayız. Kuramı olgulardan koparıp daha soyut bir örnek vermek
gerekirse, güç dengesi yaklaúımında her iki kutuplu sistemde daha kararlı bir
uluslararası politikaya sahip olaca÷ımız ancak baúka iki kutuplu sistemler araútırılarak
359
Alderson, Hurrel, s. 247.
Wight, 1991, s. 1.
361
Wight, 1991, s. 1.
362
Shapcott, s. 273.
363
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 361.
360
87
bilinebilir. Ancak bu mümkün de÷ildir. Dünya yakın tarihte sadece tek bir iki kutuplu
sisteme sahip olmuútur. Yine güç dengesi örne÷inden devam edersek, davranıúsalcı
yaklaúım ile, kanıtlayıp ispatlayabilece÷imiz olgular sınırlıdır. Davranıúsalcı bir model
ile, örne÷in güç dengeleri ba÷lamında, Yunanistan ile Türkiye’nin ve Pakistan ile
Hindistan’ın neden büyük çaplı bir savaúa girmediklerini açıklayabilirsiniz. Ancak
Fransa ve øngiltere’nin neden savaúmadıklarını açıklayamazsınız. Çünkü Fransa ile
øngiltere arasındaki norm ve kurallar davranıúsalcı okulun inceleme alanı dıúındadır.
Norm ve kurallarla oluúan paylaúılan bilgi364 bu iki devletin savaúmamasının asıl
sebebidir. Davranıúsalcı okul bu etmenleri tamamen göz ardı etmektedir. Davranıúsalcı
okul bilimsel olma adına “Almanya Belçika’ya 4 A÷ustos 1914’te saldırdı” ifadesini
Uluslararası øliúkilerin dıúında bırakmaktadır.365
Davranıúsalcı okulu neredeyse tümüyle reddeden Bull, gelenekselcili÷in
esaslarını ortaya koydu÷u bu makalesinde,366 davranıúsalcı okulun özdense dıúsal olan
ile ilgilendi÷ini, açıklayamadı÷ı konularda farkında olmadan gelenekselci yaklaúıma
döndü÷ünü ve genel teoremlerden çok kısıtlı ve davranıúsalcı özdense dıúsal olan ile
ilgilendi÷ini, açıklayamadı÷ı konularda farkında olmadan gelenekselci yaklaúıma
döndü÷ünü ve genel teoremlerden çok kısıtlı ve davranıúsalcı yöntem ile çözülebilecek
konuları çalıútı÷ını belirtmektedir.367
Morton Kaplan ise davranıúsalcı okulun hipotezler üretti÷ini ve bunları test
etti÷ini, örne÷in devletlerin sayısı, tipleri ve davranıúları zaman içerisinde de÷iúiyorsa,
askeri güçlerinin, ekonomik varlıklarının ve enformasyonlarının da de÷iúece÷ini iddia
364
Kelime shared knowledge anlamında kullanılmıútır.
Tanrısever, 2003, s. 108.
366
Shapcott, Bull’un bu makalede gelenekselci yaklaúımın temellerini ortaya koymaktan çok
davranıúsalcı yaklaúımı eleútirdi÷ini belirtiyor. Bkz. Shapcott, s. 273. Bull da bu makalesinden
bahsederken, “makale bilime de÷il ama bilimcili÷e bir saldırıydı” úeklindeki ifadesi ile Shapcott’u
destekler niteliktedir. Bkz. Hedley Bull, “International Relations as an Academic Pursuit”, Hedley Bull on
International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000, s.
255.
367
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, ss. 367 – 369. Bull aynı
zamanda davranıúsalcı yaklaúımı inceledikleri konuya yabancı olmakla suçlamaktadır: “Bazı durumlarda
yöntemlerini o kadar kötü uygulamaktadırlar ki zihinsel meúguliyetleri ve ilgi alanları onları inceledikleri
konunun içeri÷ine yabancılaútırmaktadır.”
365
88
eden bir hipotezi kendi kitabında368 ortaya attı÷ını, bunun bir hipotez oldu÷unu ve
do÷rulanmayabilece÷ini, ancak yine de bir teorik çerçeve sundu÷unu belirtiyor.369
Ancak Hedley Bull, Uluslararası øliúkilerde ço÷u sorunun moral sorular oldu÷unu ve
bunların objektif olarak cevaplanamayaca÷ını vurguladıktan sonra, ampirik sorularla
ilgili hipotezleri test etmenin bizi çok katı bir yargısallı÷a mahkum etti÷ini dile
getirmektedir.370 Bu farklı bakıú açısı, yukarıda örneklendirdi÷imiz güç dengesi
konusunda da aynıdır. Davranıúsalcı yaklaúım güç dengesinin normları ve kuralları
güçlendirdi÷ini iddia ederek bir genelleme yaparken,371 øngiliz Okulu’nun güç
dengesine yaklaúımı stratejik olmaktan çok, daha etik prensipler içermektedir.372
Hedley Bull davranıúsalcı yaklaúıma karúı gelenekselci yaklaúımın yapması
gerekenleri úu úekilde vurguluyor: “Onlarla ciddi bir tartıúma içerisinde olacaksak onları
iyi bir biçimde anlamamız gerekir. Onların yaklaúımını onlardan daha iyi bir biçimde
ortaya koyacak kadar çalıúmalıyız. Sonra en beklemedikleri anda akademik Glencoe
katliamındaymıúçasına onları katletmeliyiz.”373 Bull’un bu ilginç cümleleri elbette ki bir
nefret ve úiddet içermemektedir. Sadece gelenekselci yaklaúımı benimseyen
araútırmacılara, davranıúsalcılara karúı giriúilen bu tartıúmada izlenecek bir yol
sunmaktadır. Hedley Bull’un davranıúsalcı yaklaúımı eleútirdi÷i di÷er bir nokta ise
davranıúsalcı okulun modeller kurarak realiteden kopması ve tarihsel olarak eklektik
kalması, dolayısıyla moral yöntemin olması gerekeni inceleyen yönünü göz ardı
etmesidir. Baúka bir deyiúle bu modellere neyi alıp neyi almadı÷ımız çok kritik
noktalarda belirleyici olabilir ve bu da kesin yargılara varmamızı engeller ya da yanlıú
yargılara sebebiyet verir.374 Bull’un eleútirdi÷i bir di÷er nokta ise davranıúsalcı okulun
ölçme fetiúine kapılmasıdır. Yani Bull’un demek istedi÷i, sayıların her úey demek
olmadı÷ıdır. Örne÷in bazı davranıúsalcı teoriler iki ülke arasındaki anlaúma sayılarına
368
Kaplan, deyim yerinde ise “çok koyu bir bilimsel anlayıú” ile yazılmıú olan System and Process isimli
eserini kastediyor. Bkz. Morton Kaplan, System and Process in International Politics, Wiley, New York,
1967.
369
Kaplan, 1966, s. 8.
370
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 367.
371
Kaplan, 1966, s. 8.
372
Shapcott, s. 274.
373
Bull, 1976, s. 104.
374
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 370, 372.
89
bakmaktadır ancak, bu anlaúmaların içeriklerinin farklı olduklarını atlamaktadır.375 Bull
Uluslararası øliúkilerde kesinli÷e ve hassasiyete gerek duyuldu÷unu belirtmekle birlikte
bunu gelenekselci teorinin de sa÷ladı÷ını vurgulamaktadır. Ayrıca davranıúsalcı
yaklaúımın baskın olmasının, prati÷in Amerikan kökenli olmasından da kaynaklandı÷ını
belirtmektedir.376
Uluslararası øliúkilerde yöntem sorunu tartıúması kanımızca çok önemli bir
tartıúmadır. Çünkü bu tartıúma sadece bir inceleme yöntemini belirlememekte, aynı
zamanda øngiliz gelene÷i ile Amerikan gelene÷inin farklarını da ortaya koymaktadır.
Bize göre her iki yaklaúımın da arkasında pozitivist bilimsellik kaygıları
bulunmaktadır.377 Dolayısıyla her iki yaklaúım da bilimsel olma iddiasına sahiptir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, daha önce de belirtti÷imiz üzere,
davranıúsalcı yaklaúımın bilimsellik iddialarıdır. Davranıúsalcı yaklaúım bu iddialar ile
gelenekselci yaklaúımın bilimsel olmadı÷ını vurgulamaktadır. Ancak bize göre
pozitivist bir duruú gelenekselci yaklaúımda da mevcuttur. Bunun nedeni pozitivist
olmanın yolunun sadece do÷a bilimlerinin yöntemlerini kullanmaktan geçmemesidir.
Sosyal bilimlerde de÷erden ba÷ımsız bilgi konusundaki görüúlerimizi daha önce
belirtmiútik. Sosyal bilimlerde de÷erden ba÷ımsız bilgi olmamasına ra÷men pozitif bir
bilim anlayıúı gelenekselci Uluslararası øliúkiler yaklaúımında da vardır. Bunun nedeni
gelenekselci yaklaúım ile de pozitif bilgiye ulaúılabilece÷i gerçe÷idir. “ødeolojik
farklılık So÷uk Savaúın en önemli nedenlerinden birisiydi” bu cümle normatiftir ancak
pozitif bilgi içermektedir. Bu nedenle davranıúsalcı okulun bilimsel de÷il söylemlerini
do÷ru bulmamaktayız. Hedley Bull da yukarıda alıntıladı÷ımız “bilimsel olarak
mükemmel olmayan” ifadesi ile davranıúsalcı yaklaúımın “bilimselli÷ine” gönderme
yapmaktadır. Gelenekselci yaklaúımın tanımı verdikten hemen sonra Bull, “önyargılı
olmamak için bilimci kelimesindense bilimsel demeyi tercih ettim”378 úeklinde yazarak,
375
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 372, 274.
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, ss. 375 – 376.
377
Hem Tanrısever hem de Little bu yöntemsel tartıúmanın yetmiúli yılların sonuna do÷ru uzlaúmaya
do÷ru gitti÷ini belirtmektedirler. Ancak hiçbir zaman Uluslararası øliúkilerde yöntem konusunda tam bir
uzlaúma sa÷lanamamıútır. Bkz. Tanrısever, 2003, ss. 111 – 116 ve Richard Little, “International Relations
and the Methodological Turn”, Political Studies, vol. 39(3), 1991, ss. 467 – 469.
378
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 361. Bull aynı zamanda
Amerikan üniversitelerinde artık tarih e÷itiminin neredeyse bırakıldı÷ını ve tarih e÷itimi almıú
376
90
gelenekselci teori tanımında yazdı÷ı “bilimsel olarak mükemmel olmayan” sözlerini
açıklamaktadır. Ayrıca Bull, davranıúsalcı yaklaúımın kendi sınırlı dünyası içerisinde
incelendi÷inde çok tutarlı ve ço÷u zaman yüksek standartlara sahip oldu÷unu
belirtmektedir; ancak davranıúsalcı yaklaúıma gelenekselci gözlerle bakıldı÷ında, bu
yaklaúımın Uluslararası øliúkilere katkısının sıfır oldu÷unu söylemektedir.379
2. øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI øLøùKøLERøN TEMEL
SORUNSALI BAöLAMINDA DøSøPLøNE KATKISI
Bir disiplinin oluúması için úüphesiz ki onun bir temel sorunsalı bulunması
gereklidir. Uluslararası øliúkilere baktı÷ımızda da bir temel sorunsalının bulundu÷unu
görürüz. Ancak bu sorunsalı ne úekilde tanımladı÷ımız oldukça belirleyicidir. Bu
nedenle Uluslararası øliúkilerin etrafında döndü÷ü sorunsalları iyi tanımlamamız gerekir.
Yani disiplinin ne ile ilgilendi÷i, ona yapılan katkılar açısından oldukça önemlidir.
Örne÷in bir disiplinin ana sorunsalı dünyadaki kısıtlı kaynakların paylaúımı ise, bir
çalıúmanın deniz memelilerinin üremeleri ile ilgili yaptı÷ı bir keúfin o disipline katkısı
sıfırdır. Bu nedenle bu baúlı÷ın altında soraca÷ımız ilk soru Uluslararası øliúkiler
disiplininin ana sorunsalının ne oldu÷udur.
ølk bakıúta Uluslararası iliúkilerin ana sorunsalı, “savaúların nasıl önlenebilece÷i”
gibi görünmektedir. Disiplinin üniversiteler içerisinde ortaya çıkıúının rastladı÷ı Birinci
Dünya Savaúının bitiú yılları da bunu göstermektedir.380 Ancak kanımızca bu soru
fazlasıyla “realist” bir sorudur. Her ne kadar realizm savaúı kaçınılmaz ve tarih boyunca
Uluslararası øliúkiler akademisyenlerinin bu bölümlerde istihdam edilmediklerini belirtiyor. Bkz. Bull,
1972, s. 31.
379
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 364. Biz Bull kadar katı
olmamakla birlikte, davranıúsalcı okulun katkılarının, gelenekselci okul ile karúılaútırıldı÷ında oldukça
sınırlı oldu÷unu düúünmekteyiz. Bizce bu durum günümüz Uluslararası øliúkilerindeki dönüúümlere
bakıldı÷ında da açıkça görülmektedir.
380
Uluslararası øliúkiler disiplininin do÷uúu ile ilgili birçok tartıúma bulunmakla birlikte, biz yaygın kanı
olan Birinci Dünya Savaúının bitiúini baúlangıç noktası olarak ele aldık. Bu konuya bir nevi modern
Uluslararası øliúkiler disiplininin baúlangıcı da denebilir. Atila Eralp de Uluslararası øliúkilerin bir
disiplin olarak do÷uúunun Birinci Dünya Savaúı sonrasına rast geldi÷ini, kimi yazarlar bunu daha
öncelere götürseler de, genel kanının Uluslararası øliúkiler disiplininin yirmi birinci yüzyılın bir olgusu
oldu÷u yönünde oldu÷unu belirtmektedir. Bkz. Atila Eralp, “Uluslararası øliúkiler Disiplininin Oluúumu:
ødealizm – Realizm tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar,
Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003, s. 58.
91
var olmuú ve var olacak bir olgu olarak görse de, ya da baúka bir ifade ile savaúların
önlenebilirli÷i konusunda úüpheler barındırsa da, temel sorunsalın “savaú” kavramı
etrafında úekillendirilmesi, soruyu realist bir perspektife çekmektedir. E÷er savaúların
önlenmesi Uluslararası øliúkiler disiplinin temel sorunsalı olmak için fazla realist bir
yaklaúım ise, o halde disiplinin temel sorunsalı ne olmalıdır?
Disiplinin temellerini oluúturan birinci büyük tartıúmanın önerdi÷i bir di÷er
kavram, bilindi÷i üzere iúbirli÷idir. Bu ba÷lamda bakıldı÷ında Uluslararası øliúkilerin
temel sorunsalı devletler arasındaki iúbirli÷inin nasıl sa÷lanaca÷ıdır. øúbirli÷i ya da
iúbirli÷inin geliútirilmesi olguları Uluslararası øliúkiler disiplininin teorik yanının
geliúmesi ile birlikte, sadece devletleri de÷il, iúbirli÷inin do÷asına da uygun olarak
uluslararası örgütleri, ulus üstü örgütleri, uluslararası úirket ve sermayeler ile bireyleri
de kapsamına alan bir teorik düzlem yaratmıútır. Bu açıdan bakıldı÷ında, bu aktörler
arasında iúbirli÷inin geliútirilmesi baúlı baúına bir sorunsal gibi durmaktadır. Ancak bu
olgunun arkasında yatan gerçek, yine savaúların önlenmesidir. Liberal olarak
adlandırılan okulun da aslında sundu÷u teorik perspektif, çıkıú noktası olarak savaúların
önlenmesini ele almaktadır. Realistler tarafından “idealist”381 olarak adlandırılan bu
yaklaúım, iúbirli÷inin geliútirilerek tüm dünyayı yıkıma götüren Birinci Dünya Savaúı
gibi büyük çapta bir savaúın tekrarlanmasının engellenebilece÷ini öngörmekteydi.382
Baúka bir deyiúle bu görüú etrafında birleúenler, uluslararası politikayı sadece
açıklamanın yeterli olmadı÷ını, aynı zamanda onun iyileútirilmesinin de gereklili÷ini
savunmuúlardır.383 øyileútirme gereklili÷inden de anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası
politikada kötü olan bir úeyler bulunmaktadır ve bunların iyileútirilmesi gereklidir.
ùüphesiz ki bu kötü olan úeyler savaú ve úiddettir, dolayısıyla disiplinin ilk büyük
kuramsal tartıúmasının sundu÷u sorunsal da savaú ve onun önlenebilirli÷i olgusu
üzerine úekillenmektedir.
381
Realizm – liberalizm tartıúmasına farklı bir açıdan bakan ve Uluslararası øliúkiler disiplininin ortaya
çıkıúı ile ilgili de÷iúik bir perspektif ortaya koyan önemli bir çalıúma için bkz. Peter Wilson, “The Myth
of the ‘First Great Debate’”, Review of International Studies, vol. 24 (5), 1998, ss. 1 – 16.
382
Eralp, s. 60. Eralp “idealizm” adlandırmasının, barıúçıl bir dünya düzeni arayıúında olan
akademisyenlerin düúüncesinin ütopik olmasından kaynaklandı÷ını belirtiyor.
383
William C. Olson, “The Growth of a Discipline”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919
– 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972, s. 10.
92
Disiplinin ilk büyük kuramsal tartıúmasının, temelde aynı kökenlerden
beslendi÷ini ve bu nedenle disiplinin temeline koydukları sorunsalın dolaylı olarak aynı
oldu÷u bizce açıktır. Peki, o zaman Uluslararası øliúkiler disiplini ne etrafında
úekillenmiútir? Hedley Bull, Uluslararası øliúkiler için önemli gördü÷ü soruları úu
úekilde sıralıyor:
Egemen devletlerin bir arada bulunmaları bir sistem mi yoksa toplum mu
oluúturuyor? Yoksa oluúturmuyor mu? E÷er egemen devletlerden oluúan bir
toplumdan söz ediyorsak, bu toplum ortak bir kültür ya da medeniyet gerektiriyor
mu? E÷er gerektiriyorsa, böyle bir ortak kültür, günümüzde uygulanmaya çalıúılan
diplomatik çerçevenin altında mı yatıyor? Uluslararası toplumda savaúın yeri
nedir? Tüm güç kullanımı toplumun iúleyiúi içerisinden aforoz mu edilmeli, yoksa
tolere edilebilecek, hatta ihtiyaç duyulabilecek “haklı savaú” diye bir úey var mı?
Uluslararası toplumun üyesi olan egemen bir devlet, bir di÷erinin iç iúlerine
müdahale edebilir mi ve e÷er edebilirse hangi koúullarda edebilir? Egemen
devletler uluslararası toplumun yegane üyeleri midirler, yoksa aslen hakları ve
görevleri, oluúturdukları ve onlar adına hareket eden politik organizasyonlardan
384
daha a÷ır basan bireyler mi uluslararası toplumu oluútururlar?
Bull’un bu sorularının iúaret etti÷i úey uluslararası toplum ontolojisidir. øngiliz
Okulu’nun önemli isimlerinden birisinin, uluslararası iliúkiler hakkındaki sorularının
bunlar olması úüphesiz ki úaúırtıcı de÷ildir. Ancak burada önemli olan nokta bu
soruların ve bu soruların yanıtları aranırken ortaya konan teorik perspektifin
Uluslararası øliúkilerin ana sorunsalını nasıl ortaya koydu÷udur. Sorulara baktı÷ımızda,
ortaya konan temel sorunsalın “bir arada yaúama sorunsalı” oldu÷unu görmekteyiz.
Temel aktör olarak ister egemen devletleri ister bireyleri ele alalım, – ki bu ayrım bir
bakıma øngiliz Okulu içerisindeki ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasına iúaret etmektedir –
dünya üzerinde bu politik organizasyonların ya da bireylerin ço÷ul durumda
bulunmasından kaynaklanan sorun, onların nasıl bir arada var olacaklarıdır. Baúka bir
deyiúle uluslararası iliúkiler sosyal bir iliúki türüdür. Tıpkı di÷er sosyal iliúkiler gibi
Uluslararası øliúkiler de, birden fazla ve farklı sosyal birimler dâhilinde bulunan
insanların bir arada yaúama sorunsalıdır. Böyle bir tanımlamadan, e÷er bütün insanlar
tek bir toplumsal birim dâhilinde yaúasalardı veya sadece bir tek toplumsal birimle
kendilerini kimliklendirselerdi toplumlararası iliúkilerin söz konusu olamayaca÷ı sonucu
384
Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 367.
93
do÷al olarak çıkar. Aynı úekilde uluslararası iliúkilerden, ancak “ulus”un ötesinde
“uluslar” var oldu÷u sürece bahsedebiliriz.385
Dünya üzerindeki aktörlerin bir arada var olma sorunsalını Uluslararası
øliúkilerin temel sorunsalı olarak kabul etmemizin baúlıca iki nedeni bulunmaktadır.
Yine Wight’ın üç gelenek teorisini takip edecek olursak, yukarıda da tartıúıldı÷ı üzere
realist ve radikalist yaklaúımların disiplinin ana sorunsalı olarak iki uç noktada
durduklarını söyleyebiliriz: Savaú ve yine savaúı önleme amaçlı iúbirli÷i. Savaú olgusu,
yukarıda da açıklandı÷ı gibi fazla realist olmakla birlikte, uluslararası politikanın
de÷iúmeyen bir gerçekli÷idir. Dolayısıyla savaú her zaman olmuútur ve olacaktır, ancak
Uluslararası øliúkilerin tamamen savaú ve çatıúma ekseninde döndü÷ünü söylemek
yanlıú olur. Güç mücadelesi do÷al olarak uluslararası politikanın bir parçasıdır. Bir
arada var olma sorunsalı etrafında úekillenen bir disiplin elbette ki savaú olgusunu
reddetmemektedir, aksine onu kapsamaktadır. Tamamıyla Hobbesçu bir durum olarak
ele almamakla birlikte, aktörü ister birey ister devlet addedelim, aktörlerin bir üst
otoritenin bulunmadı÷ı durumlarda birlikte var olmaları úüphesiz ki savaúlara yol
açacaktır. Bu nedenle savaú uluslararası politikanın bir parçasıdır ve bu olgunun daimi
olması ancak tek baúına, ya da baúka bir deyiúle bir güç mücadelesi olarak, Uluslararası
øliúkilerde yegane açıklayıcı olamaması, disiplinin temel sorunsalını bir arada var olma
sorunsalı olarak nitelendirmemizin birinci nedenidir. Bir arada var olma sorununu
disiplinin etrafında úekillendi÷i soru olarak ele almamızın ikinci nedeni ise bu sorunun,
savaú ve güç mücadelesi ile birlikte, birinci büyük kuramsal tartıúmanın ortaya koydu÷u
di÷er baúlıca kavram olan iúbirli÷ini de kapsamasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki
bir arada var olma sorunsalı, iúbirli÷i ile savaú ve güç mücadelesinin sonsuza kadar
ortadan kalkaca÷ı fikrini kapsamaz. Nasıl bir toplumda her daim çatıúma ve karúılıklı iyi
iliúkiler varsa, tüm aktörlerin bir arada bulundu÷u bu dünya toplumunda da savaú ve
iúbirli÷i bir arada bulunmaktadır ve iúbirli÷i ile savaúların tamamen önlenmesi mümkün
de÷ildir. Dolayısıyla bir arada var olma sorununu disiplinin temel sorunsalı olarak ele
almamızın ikinci nedeni, bu sorunsalın iúbirli÷ini de kapsaması ancak, “iúbirli÷inin
geliútirilerek savaúların önlenmesi” gibi dar kapsamda kalmaması ve ayrıca iúbirli÷i ile
385
Yurdusev, 2003, s. 18. Yurdusev’in kastetti÷i, bir dünya devleti durumunda uluslararası iliúkilerden –
hem bir disiplin hem de bir iliúki türü olarak – bahsetmemizin mümkün olmadı÷ıdır.
94
savaúın bir arada bulunabilece÷i olgusuna izin vermesidir. Özetle, Uluslararası øliúkiler
gibi disiplinler arası kabul edilen bir disiplin için, bu úekilde kapsayıcı bir sorunsalı
ortaya koymak oldukça önemlidir. Çünkü kapsamı tüm insanlık ile ilgili olan bu
disiplin, insano÷lunun ya da onların kurdu÷u politik organizasyonların iyi ya da kötü
yönelimlerine indirgendi÷inde kısırlaúır. Bu nedenle, bir nevi insanlı÷ın temel sorunu
olan bir arada var olma sorununun disiplinin temeline oturtulması, bu disiplinler arası
disiplini daha kapsayıcı ve anlamlı kılmaktadır.
Uluslararası politikada aktörlerin bir arada var olma sorununu, Uluslararası
øliúkiler disiplinin temel sorunsalı olarak ortaya koydu÷umuza göre, øngiliz Okulu’nun
bu sorunsal ba÷lamında disipline ne gibi katkılarda bulundu÷unu inceleyebiliriz. Bu
baúlı÷ın giriúinde de belirtti÷imiz üzere, temele hangi soruyu koydu÷umuz, bir teori
okulunun katkısı ba÷lamındaki incelemelerde oldukça önemlidir ve bu nedenle øngiliz
Okulu’nun disipline katkısı, bir arada var olma sorunsalı ba÷lamında daha da
belirginleúmektedir. Bir arada var olma sorununa øngiliz Okulu’nun en büyük katkısı,
úüphesiz ki uluslararası toplum kavramıdır. Egemen devletlerin bir toplum
oluúturdu÷unu öne süren bu kavram, bu toplumda bir üst otorite bulunmamasından
kaynaklanan düzen problemini irdeleyerek, aslında uluslararası toplumda bir düzenin
do÷al halde var oldu÷unu, bu düzenin derecesinin artabilece÷ini ya da düúebilece÷ini
ortaya koymuútur. Baúka bir deyiúle bu toplum içerisinde savaú da olabilir iúbirli÷i de.
Wight’ın da uluslararası politikanın bu üç yönünün daimi iliúki içerisinde bulundu÷unu
belirtirken demek istedi÷i aslında budur: Uluslararası politika rasyonalist, realist ya da
radikalist örüntüler etrafında úekillenebilir.386 Buzan da Uluslararası øliúkiler dünyasının
realist, rasyonalist ya da radikalist düúünceleri nasıl anlataca÷ını bildi÷ini, ancak bunları
birbirlerine karúıt olarak anlattı÷ını, øngiliz Okulu’nun bu noktada katkısının, bu üç
gelene÷in etkileúimleri ile uluslararası politikayı anlatmak ve bu üç gelene÷in çeúitli
kombinasyonlarıyla tarihi yorumlamak oldu÷unu belirtiyor.387 Yani øngiliz Okulu,
realizmin güç mücadelesini de, radikalizmin bireyi aktör kabul eden iúbirli÷ini de
içerisinde barındırır. Bir uluslararası toplum fikri ortaya koyar ve bu uluslararası
toplumun bir üst otorite olmadan da toplumsal iliúkileri barındırabilece÷ini vurgular.
386
387
Wight, 1987, ss. 226 – 227.
Buzan, 2001, s. 480.
95
Uluslararası toplum kavramının bir arada yaúama sorunsalı ba÷lamında ortaya
koydu÷u fikir, temelde uluslararası toplumun anarúik yapısının düzenlenebilirli÷i ve bir
üst otorite bulunmaması durumunun sadece daimi bir güç mücadelesine de÷il, iúbirli÷i
ve barıúa da izin verdi÷idir. Bu nedenle Martin Wight’ın uluslararası teorinin
bulunmadı÷ına dair yazdıkları anlamlıdır: “Uluslararası teori ile kastetti÷imiz, devletler
arası iliúkiler hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷idir. Bu gelenek devlet hakkındaki
kuramsal düúünme gelene÷i olan ve politik teori olarak adlandırılan gelenek ile ikiz
olarak addedilir. Bu nedenle uluslararası teori ilk bakıúta yoktur.”388 Wight’ın bu
pasajda demek istedi÷i, Uluslararası øliúkilerin do÷al durumunun bir dahili analoji
çerçevesinde algılanmasının, disiplinin var olmasını engelledi÷idir. Bu nedenle bir üst
otoritenin bulunmaması durumu, yani anarúi; kaos, karmaúa, daimi güç mücadelesi ve
çatıúma olarak de÷il, anarúik bir toplum olarak algılanmalıdır. Yani egemen devletler,
insanların oluúturdu÷u topluma benzerlik göstermeyen, bir üst otoritenin bulunmadı÷ı
bir toplum oluúturmaktadır. Ya da baúka bir deyiúle, “e÷er politik teori devlet
hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷i ise, uluslararası teori de devletler toplumu,
uluslar ailesi veya uluslararası camia hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷idir.”389
øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum ontolojisini Uluslararası øliúkilerin
temeline oturtması, uluslararası sistem çalıúmalarına da farklı bir yaklaúım getirmiútir.
øngiliz Okulu, önceki bölümlerde dile getirdi÷imiz üzere uluslararası sistem ile
uluslararası toplumun farkını ortaya koymuú, bir bakıma bu açıdan da kendisini
realizmden ayırmıú, ve her uluslararası sistemin bir uluslararası toplum olmadı÷ını
belirtmiútir. Ancak, øngiliz Okulu aynı zamanda uluslararası sistemlere de farklı bir
bakıú açısı getirmiútir. øngiliz Okulu, devlet sistemlerine realizmin yaptı÷ı gibi sadece
mekanik bir anlayıúla yaklaúmaz. Yani sadece devlet sistemlerindeki devletlerin sayısı,
askeri güçleri, göreli güçleri ve politik sistemlerine de÷il, devlet sistemlerindeki norm
ve kurallar ile sistemi oluúturan devletlerin yer aldı÷ı ve karúılıklı iliúki içerisinde
bulundukları kurumlara da bu incelemede yer verir.390 Dolayısıyla øngiliz Okulu
uluslararası politikanın normatif yanına ve buna ba÷lı olarak devlet iliúkilerindeki
388
Wight, “Why is There No International Theory?”, 1966, s. 17.
Wight, “Why is There No International Theory?”, 1966, s. 18.
390
Bull, 1977, s. 17.
389
96
kurallara, bu kurallar çerçevesinde oluúturulan kurumlara ve bu kurumların sistem
içerisindeki rollerine de inceleme alanı kapsamına alır. Bu kural, kurum ve normlar
geliúti÷inde, tıpkı normal bir toplumda oldu÷u gibi, toplumsal iliúkiler de geliúir ve
ortak çıkar ba÷lamında uluslararası toplum yükselir. Ortak çıkar Bull’un da tanımladı÷ı
üzere, sosyal yaúamın temel hedeflerinden olan bir olgudur. Farklı ve çatıúan amaçlar
olabilir ancak devletler hedefler ba÷lamında ortak çıkarları araçsallaútırırlar.391
øngiliz Okulu’nun bir di÷er ortaya koydu÷u perspektif, ilgili baúlık altında
ayrıntılı
olarak
inceledi÷imiz
üzere,
ortak
kuralların
toplumsal
yaúamdaki
düzenleyicili÷idir. Yine inceledi÷imiz üzere ço÷ulcu ve solidarist yaklaúım olarak iki
farklı anlayıúı içerisinde barındıran øngiliz Okulu, kuralların düzenleyici rolünü ve
toplumsal yaúamdaki iúlevini, uluslararası toplum için kilit noktada görür.
Ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasının hangi kanadının daha güçlü oldu÷u çekiúmeleri bir
yana, bu tartıúma Uluslararası øliúkiler çalıúmaları için bir analitik araç da
oluúturmaktadır. Tim Dunne’ın deyimiyle øngiliz Okulu, savaúın sebepleri ve ahlaki
durumu, müdahale için haklı nedenler ya da müdahale etmeme prensibi, insan hakları,
kaynakların global da÷ılımı gibi normatif sorular sormakta ve ço÷ulculuk/solidarite
tartıúması, devletler toplumunun bu sorulara nasıl karúılık verece÷inin analitik
düzlemini oluúturmaktadır.392
Bellamy,393 øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkilere katkısını üç biçimde
düúünebilece÷imizi belirtiyor: Roy Jones gibi okulun kapatılması gerekti÷ini
söyleyerek,394 Ian Hall gibi okulun artık var olmadı÷ını, çünkü okul üzerine çalıúan
ça÷daú yazarların okulun bazı temel fikirlerini kökten de÷iútirdi÷ini iddia ederek,395 ya
da Buzan gibi okulun, Uluslararası øliúkilerde yeterince faydalanılmamıú bir araútırma
kayna÷ı oldu÷unu vurgulayarak.396 Okulun kapatılması ya da yönünün de÷iúti÷i
iddiaları konumuz dıúında olmakla birlikte, yeri geldikçe bu iddiaları tartıúmaya çalıútık.
391
Bull, 1985, s. 67.
Dunne, 1998, s. 11.
393
Bellamy, 2005, ss. 2 – 3.
394
Jones, 1981.
395
Ian Hall, “Review: Still the English Patient? Closures and Inventions in the English School”,
International Affairs, vol. 77(4), 2001, ss. 931 – 942. Hall’a göre Dunne ve Wheeler’ın solidarizm ve
yapısalcılı÷a verdi÷i önem Okulun devlet merkezcilik, güç politikalarının önemi gibi kurucu
argümanlarını yaralamakta bu nedenle øngiliz Okulu özünü kaybetmektedir.
396
Buzan, 2001.
392
97
Ancak bu çalıúmanın ana amaçlarından birisini de oluúturan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı”
tartıúmaları ba÷lamında Buzan’ın çizdi÷i yol anlamlı gözükmektedir. Çünkü özellikle
günümüz uluslararası iliúkiler teorisinde inúacılı÷ın yükseliúe geçmesi, øngiliz
Okulu’nun normatif yönünün yeniden okumalarının yapılmasına ve inúacılık
ba÷lamında okulun de÷erinin yeniden anlaúılmasına yol açmıútır. Alexander Wendt’in
Hedley Bull ile kendisini aynı gelenekten sayması ve øngiliz Okulu’nun devlet
kimlikleri ile ilgili bir açılım getirmemesine ra÷men, devletler sistemini paylaúılan
normlar tarafından yönetilen bir toplum olarak formüle etti÷ini belirtmesi,397 okulun
inúacılık açısından ne kadar önemli oldu÷unun bu teorinin en önemli ismi tarafından
tescilidir.
øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u tüm bu teorik perspektifler baúta da
belirtti÷imiz
üzere,
okulun
uluslararası
toplum
fikrini
ortaya
atmasından
kaynaklanmaktadır. Bu durum da Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı olarak bir
arada yaúama sorununu ele aldı÷ımızda øngiliz Okulu’nun ne kadar kullanıúlı bir
analitik araç sundu÷unu gözler önüne sermektedir. Bir arada var olma sorunsalı ancak
toplumsal bir analiz ile çözülebilir. Uluslararası toplumun yapısı güvenilmez olabilir
ancak bu yapı daha radikal de÷iúikliklere izin veren bir yapıdır.398 Dolayısıyla
uluslararası iliúkiler incelenirken yapılacak úey, devletler toplumunun sosyolojisini
araútırmaktır. Devletler toplumunun ortaya çıkıúı, tarihsel bir perspektif içerisinde
incelenerek devlet davranıúı ve uluslararası toplumun gidece÷i yol daha iyi anlaúılabilir.
Bilindi÷i üzere øngiliz Okulu’na yöneltilen en büyük eleútirilerden biri de
realizme benzedi÷i yönündedir. Bunun birinci neden okulun, güç dengesi, anarúi ve
egemen devlet gibi realist kavramlara a÷ırlık vermesidir. økinci neden ise, uluslararası
toplumda düzene büyük a÷ırlık vererek, uluslararası adaletin sosyal, politik ve
ekonomik yanların göz ardı etmesi ve bu nedenle “muhafazakar” bir duruú
sergilemesidir.399 Hatta realizme benzerlik kimi zaman øngiliz Okulu’nun “Atlantik’in
397
Alexander Wendt, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press, Cambridge,
2003, ss. 31 – 32.
398
Linklater, 2005, s. 109.
399
João Marques de Almeida, “Challenging Realism by Returning the History: The British Committee’s
Contribution to IR 40 Years On”, International Relations, vol. 17 (3), 2003, s. 274.
98
di÷er tarafındaki realistler”400 olarak adlandırılmasına bile yol açmıútır. Ancak okulun
uluslararası toplum düúüncesini anlattı÷ımız bölümde de ortaya koydu÷umuz gibi, baúta
en temel kavram olan anarúinin yapısı olmak üzere, kural, kurum ve ortak çıkar,
iúbirli÷i, düzen gibi kavramlarda øngiliz Okulu’nun realizmden ne kadar farklı oldu÷u
açıktır. øngiliz Okulu’nun realizme benzetilmesine yol açan di÷er kavram olan güç
dengesi ise, daha öncede de belirtti÷imiz üzere øngiliz Okulu’nda mekanik de÷il
normatiftir. Egemen devletlerin inceleme alanında aktör olarak ele alınması ise
realizmden farklı olarak, di÷er aktörlerin göz ardı edildi÷i anlamına gelmemektedir.
Unutulmamalıdır ki kurumsallaúma, øngiliz Okulu’nun vurguladı÷ı en önemli
olgulardan biridir. Çünkü uluslararası toplum, ancak kurumsallaúma ile yürütülebilir ve
yaúayabilir. øngiliz Okulu’na realizme benzeme yönünde getirilen bir di÷er eleútiri olan
“muhafazakarlık” ise bir bakıma do÷rudur. Ancak bu do÷ruluk durumu sadece adalet ile
ilgilenmemesinden kaynaklanmamaktadır. Aslına bakılırsa adalet mevhumu, okulun
solidarist kanadında çokça iúlenmiútir. Okulun muhafazakarlı÷ı, ekonomi, açlık,
fakirlik, çevresel konular ve benzeri konulara de÷inmemesindendir. Realist bir birincil
politika/ikincil politika401 ayrımına benzeyen bu ayrım belki de okulun en zayıf
noktalarından biri olarak görülebilir. Daha önce de belirtti÷imiz üzere bir teorinin
dünyada olup biten her úeyi açıklamak gibi bir gayesi olması anlamsızdır. Teoriler
analiz düzlemleri sunarlar, øngiliz Okulu da bu ba÷lamda uluslararası toplum ontolojisi
ile uluslararası iliúkiler için bir analiz düzlemi ortaya koymaktadır. Ancak daha büyük
bir teori olması için, øngiliz Okulu’nun analitik araçları daha önce üzerinde çalıúılmamıú
bu alanlara da uygulanmalıdır. Do÷aldır ki bu alanlara uygulamada sorulacak soru,
øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramının bu tip analitik düzlemlere
uygulanmasının mümkün olup olmadı÷ıdır. Bize göre bir toplumu inceleme alanı eden
bu analitik araç, nasıl ki normal toplumları inceleyen bu tip teoriler varsa, uluslararası
toplumdaki “di÷er konulara” da uygulanabilir. Sonuçta ele alınan bir toplumdur. Ancak
yine de øngiliz Okulu’nun bu konularda hemen hemen hiçbir úey söylemedi÷i de açıktır.
400
Dunne, 1998, s. 5 ve Fred Halliday, “The Pertinence of International Relations”, Political Studies, vol.
38 (3), 1990, s. 506.
401
Kavram High Politics/Low Politics anlamında kullanılmıútır.
99
Tekrar baúta sordu÷umuz soruya, yani Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı
ba÷lamında øngiliz Okulu’nun disipline katkısının ne oldu÷u sorusuna dönersek, buna
verece÷imiz yanıt iki yönlü olmalıdır. Bunlardan birincisi yukarıda açıkladı÷ımız
uluslararası toplum kavramının direkt olarak uluslararası iliúkilerin do÷asına getirdi÷i
farklı bakıú açısı ve inceleme düzlemidir. økinci katkı ise bir önceki baúlıkta irdelenen
okulun yöntemsel anlayıúıdır. Yöntemsel anlayıú, daha önce de belirtildi÷i üzere
uluslararası toplum incelemesinin özünü oluúturmaktadır. Ancak bu anlayıú realist
kanattan a÷ır eleútirilere maruz kalmıútır. Davranıúsalcı okulun temel sorusu olan “ne
neyi neden açıklıyor?” sorusunu øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramına
yönelten Copeland, øngiliz Okulu’nda neyin ne tarafından ve ne için açıklandı÷ının bu
kavramın kapsamında olmadı÷ını, ayrıca øngiliz Okulu çalıúmalarının genelde
kavramsal analizin özüne inerek bu soruları yanıtlamaktansa, okula kimin dahil olup
olmadı÷ı, do÷ru kavramın toplum mu sistem mi oldu÷u ve benzeri sorularla analitik
düzlemin çevresinden dolaútı÷ını belirtmektedir.402 ølk bakıúta haklı gibi görülen bu
sorularda kaçırılmaması gereken nokta, Copeland’ın yaptı÷ının gelenekselci bir yöntem
kullanılarak oluúturulmuú bir kavramı, davranıúsalcı bir yöntem ile eleútirmektir. Yani
ba÷lı de÷iúkenin sabit de÷iúkene göre durumu bu yöntemi kullanmayan bir yaklaúıma
soruldu÷unda, bu sorunun cevapsız kalaca÷ı açıktır. Çünkü bu kavram oluúturulurken
böyle bir epistemoloji kullanılmamıútır. Bilimsel bir yaklaúım ile cevap vermek
gerekirse, cevap boú kümedir.
Sonuçta üç gelenek teorisi çerçevesinde bir inceleme yapacak olursak, øngiliz
Okulu’nun Uluslararası øliúkilere yaptı÷ı katkı, úüphesiz realist ve radikalist kanat
arasında bir orta yol oluúturmasıdır. øngiliz Okulu ne realizm kadar kötümser, ne de
radikalizm kadar iyimserdir. Realizmin savaú ve çatıúma olgusu ile radikalizmin
iúbirli÷i ve ortak çıkar olgusunu birleútirmiútir. øngiliz Okulu’nun ortaya attı÷ı orta yol,
aynı zamanda uluslararası toplumun kurallara dayalı yapısını ortaya koyarak, Grotiyan
Uluslararası øliúkiler anlayıúını meydana getirmiú ve günümüz Uluslararası øliúkilerine
dek etkileri uzanan bir yöntem benimsemiútir.
402
Copeland, s. 431.
100
SONUÇ
Çalıúmanın baúında amaçlarımızı sıralarken okulun adından baúlayarak,
sınırlarını çizece÷imizi, okulun yöntemi ve disiplinin temel sorularına verdi÷i yanıtlar
ba÷lamında okul “varlı÷ını” ortaya koyaca÷ımızı belirtmiútik. Birinci bölümde
inceledi÷imiz
adlandırma
sorunsalı
ba÷lamında,
bu
konuda
görüú
bildiren
akademisyenlerin neredeyse tümünün görüúlerine yer vererek, okul için uygun adın ne
oldu÷unu tartıútık. Okul için ön plana çıkan adlar “kurumsalcılar”, “klasik okul” ve
“øngiliz Okulu” idi. Kurumsalcılar ismi her ne kadar Hidemi Suganami tarafından Roy
Jones’tan daha önce bir tarihte okulu adlandırmak için kullanılmıú olsa da, bu ad
“liberal kurumsalcılar” olarak adlandırılan düúünür grubunu niteledi÷inden ve okulun
temel argümanı olan uluslararası toplum düúüncesinin sadece “kurumsalcı” aya÷ına
vurgu yaptı÷ından, bize göre uygun bir adlandırma de÷ildir. Klasik okul ismi ise
baúlangıçta oldukça makul görünmektedir. Çünkü okulun kullandı÷ı yöntemin
“gelenekselci” ya da “klasik” olarak adlandırılması ve yöntemsel duruúun okulun
tanımlayıcılarından biri olması bu ismi uygun bir isim haline getirmektedir. E÷er okul
Roy Jones’un øngiliz Okulu’nun kapatılmasını isteyen makalesi ile adlandırılmamıú
olsa, bu ad okulu tanımlamak için kullanılabilirdi. Ancak “klasik okul” adlandırması da
kanımızca øngiliz Okulu gibi problemlere yol açacaktır. Özellikle “klasik” yöntemi
benimseyenlerin sadece “øngiliz Okulu” dahilinde bulunmaması ve Uluslararası øliúkiler
düúüncesinin “klasik” kökenlerinin Aristoteles, Platon, Thucydides gibi düúünürlere
dayanması ve bu düúünürlerin øngiliz Okulu’nun çalıúma alanıyla neredeyse hiçbir
ilgilerinin bulunmaması, “klasik okul” adlandırmasını da problemli kılmaktadır.
Adlandırma sorunsalı baúlı÷ı altında da vurguladı÷ımız üzere bize göre en uygun
adlandırma “øngiliz Okulu” adlandırmasıdır. Bu adlandırmayı uygun olarak görme
nedenlerimizin baúında, adlandırmanın artık yerleúmiú olması ve øngiliz Okulu
dendi÷inde hangi teori ailesinin kastedildi÷inin herkesçe malum olması gelmektedir.
Ancak bir baúka neden daha vardır. øngiliz Okulu’nun kökenlerinin London School of
Economics ve British Committee’ye dayanması. Yani okul øngiltere’de kurulmuú ve
okulun etkin isimlerinin tamamı øngiliz Uluslararası øliúkiler gelene÷i içerisinde
yetiúmiútir. Ancak øngiliz Okulu adı da problemsiz de÷ildir. Özellikle bir ulus adı ile bir
101
teori ailesinin adının ba÷daútırılmasından kaynaklanan problemler barındırmaktadır.
Sanki tüm temsilcilerin øngiliz olma zorunlulu÷u varmıú gibi bir intiba uyandıran bu ad,
okulun en önemli temsilcilerinden Hedley Bull’un bir Avustralyalı olmasından dolayı
da problemlidir. Örne÷in Yurdusev bu nedenle okulun adının
“Britanya Okulu”
olmasının daha uygun olaca÷ını belirtmektedir.403 Ancak yukarıda da belirtti÷imiz gibi
øngiliz Okulu adı artık yaygın olarak kullanılan bir addır ve okulun adının konmasından
neredeyse otuz yıl sonra bu adın de÷iúmesini çok do÷ru bulmamaktayız. Bu saydı÷ımız
nedenlerden ötürü çalıúmamızda “øngiliz Okulu” adını kullanmayı uygun bulduk.
Adlandırma sorunsalını bu úekilde irdeledikten sonra tez kapsamında
inceledi÷imiz ikinci bir konu, okulun sınırlarını nerede baúlayıp nerede bitti÷i ya da
baúka bir ifade ile okulun temel isimlerinin kimler oldu÷u konusuydu. Burada öncelikle
okuldan kabul edilmenin temel kriterlerini tartıútık. Üzerinde oldukça fazla fikir
belirtilen konulardan biri olan sınırlar probleminde bir takım kriterler belirlenmesi ve bu
kriterler ıúı÷ında kimlerin okuldan sayılıp, kimlerin sayılmayaca÷ına karar verilmesi
úüphesiz ki bir gerekliliktir. Bu nedenle okul içerisinde yapılan kriter tartıúmalarını
de÷erlendirerek bize göre önemli kriterleri belirleyip bu yöntem eúli÷inde okulun temel
isimlerini belirlemeye çalıútık.
Sınırlar problemini inceledi÷imiz baúlık altında bizim belirledi÷imiz baúlıca iki
kriter bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yöntemsel olarak gelenekselci ya da klasik
olarak adlandırılan yöntemi kullanmaktır. økincisi ise uluslararası politikada var olan
anarúinin düzenlenebilir bir do÷ası oldu÷unun ortaya koyulması gereklili÷idir. Bir baúka
deyiúle uluslararası toplum düúüncesini benimsemek okuldan sayılmanın ikinci
kriteridir. Aslında bu iki etmen de birbirini etkilemektedir. Esasa ulaúmak için, yani
uluslararası toplum düúüncesi çerçevesinde uluslararası politikayı inceleyebilmek adına
tarihsel incelemeler yapmak, uluslararası teoriyi devletler toplumunun tarihsel
sosyolojisinden çıkarmak gereklidir. Bu da ancak gelenekselci yaklaúım ile
mümkündür. Dolayısıyla bu iki etmen birbirleri ile etkileúim içerisindedir. Zaten bu usul
ve esasın do÷asında vardır.
403
Yurdusev, 1999, s. 14.
102
Bilindi÷i üzere bir takım kriterler belirleme durumu aynı zamanda kimin içeride
ve kimin dıúarıda kalaca÷ını belirleme durumudur. Bu nedenle belirledi÷imiz kriterler
ıúı÷ında, øngiliz Okulu için tartıúmalı olan iki ismi, yani C. A. W. Manning’i ve E. H.
Carr’ı okulun içinde ya da dıúında olma durumlarına göre de÷erlendirme zorunlulu÷u
ortaya çıkmıútır. Ortaya koydu÷umuz veriler ve bu konuda yazan düúünürlerin tespitleri
do÷rultusunda yaptı÷ımız de÷erlendirmeler, kriterlerimiz ıúı÷ında Manning’in okulun
kurucularından biri sayılması gerekti÷ini gösterdi. Manning’i okuldan saymamızın
baúlıca iki nedeni bulunmaktadır: London School of Economics’de Uluslararası øliúkiler
kürsüsüne kattıkları ve bizce en önemli eseri olan The Nature of International Society.
Manning gerek The Nature of International Society isimli eseri ile olsun, gerekse
London School of Economics’de verdi÷i derslerle olsun, uluslararası toplum
düúüncesinin temellerini – her ne kadar soyut da olsa – ortaya koymuútur ve bu nedenle
okulun kurucu isimlerinden biri olarak sayılmayı hak etmektedir. Özellikle uluslararası
toplumun kurallara ba÷lı iúleyiúi üzerine çalıúmıú olan Manning, Hedley Bull’u bu
ba÷lamda oldukça etkilemiútir.
Sınırlar problemini inceledi÷imiz bölümde dıúarıda bıraktı÷ımız isim ise E. H.
Carr’dır. E. H. Carr’ı, koydu÷umuz uluslararası toplum düúüncesini benimsemek ve
gelenekselci yöntemi kullanmak kriterlerine göre de÷erlendirdi÷imizde, Carr’ın birinci
kritere uymadı÷ını ancak ikinci kritere uydu÷unu rahatlıkla söyleyebiliriz. Her ne kadar
yöntemsel anlayıú olarak bire bir gelenekselci yöntemi kullandı÷ını belirtmese de – ki
Carr’ın dahil oldu÷u birinci kuramsal tartıúma sırasında neredeyse yöntemsel anlamda
hiçbir çekiúme ve fikir çatıúması bulunmamaktaydı – Twenty Years’ Crisis
incelendi÷inde, özellikle “bir bilim olarak Uluslararası øliúkileri” inceledi÷i ilk bölümde
rahatça görülebilir ki Carr, bilimsel bir Uluslararası øliúkilere inanmamaktaydı. De÷er
yargılarından ba÷ımsız bilgi olamayaca÷ını savunan Carr, bu nedenle do÷a bilimlerinde
uygulanan yöntemin bir sosyal bilim olan Uluslararası øliúkilere uygulanamayaca÷ını,
çünkü
uluslararası
vurgulamaktadır.404
iliúkilerde
Ancak
Carr
insandan
ba÷ımsız
kesinlikle
gerçekler
uluslararası
toplum
bulunmadı÷ını
düúüncesini
benimsememiúti. Carr’ın görüúleri oldukça realistti ve Hedley Bull’un deyiúiyle onda
404
E.H. Carr, ss. 1 – 21.
103
uluslararası toplum fikrine rastlamak mümkün de÷ildi.405 Carr her ne kadar bir tür
gelenekselci yaklaúımı benimsemiú olsa da, uluslararası toplum fikri onda bulunmadı÷ı
için bu çalıúmada Carr’ı øngiliz Okulu’ndan kabul etmedik.
Birinci bölümde okulun adlandırma sorunsalını ve sınırlar problemini tartıútıktan
sonra, ikinci bölümde okulun hangi düúünürlerden oluútu÷unu ve bu düúünürlerin
okulun tarihinde ne gibi önemleri oldu÷unu analiz ettik. Bu analizde tipik bir kronolojik
anlatımdansa, okulun temel isimleri ve temel eserleri ba÷lamında bir anlatımı
benimsedik. Bu úekilde bir anlatıma baúvurmamızın nedenlerinin baúında, Türkçe
literatürde Bull’un ünlü eseri The Anarchical Society dıúındaki okulun di÷er temel
isimlerinin ve bu isimlerin eserlerinin yeterince tanınmaması gelmektedir. Bir okul
úüphesiz ki ortaya koydu÷u düúüncenin evrimini úekillendiren temel eserler ba÷lamında
geliúir. Bu nedenle çalıúma kapsamında ele alınan bu eserlerin önemi büyüktür. Birinci
bölümde ele aldı÷ımız kriterler ba÷lamında seçti÷imiz bu düúünürler ve eserlerinden,
özellikle Manning’in eseri Türkçede neredeyse hiç yer verilmemiú bir eserdir. Bu
nedenle eser üzerine yazılmıú incelemeler aracılı÷ı ile bu eseri tanıtmaya ve okul için
önemini vurgulamaya ayrı bir önem verdik. Bu eser ile birlikte, okulun kurumsal
kimli÷inin geliúmesinde büyük katkısı bulunan British Committee toplantılarının bir
ürünü olan Diplomatic Investigations, okulun hem usulünü406 hem de esasını ortaya
koyması bakımından çalıúmamızın hem sözü edilen bölümünde, hem de di÷er
bölümlerinde oldukça fazla yer almıútır. Bir okul incelemesinde, o okulu oluúturan
temel eserlerin ve düúünürlerin incelenmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle çalıúmamızın
ikinci bölümü bir nevi tanıtım amacı gütmekteydi ve bunu özellikle eser incelemeleri
üzerinden gerçekleútirmeye çalıútık.
Bir teori okulunun bir kavrama bakıúının incelendi÷i bu çalıúmada, birinci ve
ikinci bölümde ele aldı÷ımız teori okulunu tanımlamaya çalıúarak kavramsal çerçeveyi
çizdik. Üçüncü bölümde ise, ikinci bölümde tanımladı÷ımız bu teori okulunun ele aldı÷ı
405
Bull, 1969, s. 638.
Diplomatic Investigations’da usul ile ilgili ayrı bir makale bulunmamasına ra÷men, Butterfield ve
Wight tarafından yazılan birkaç sayfalık önsözde, øngiliz Okulu’nun Amerikan orijinli Uluslararası
øliúkilerden farkını ortaya koyan oldukça net ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, ilgili
kısımda daha önce de alıntıladı÷ımız üzere øngiliz Uluslararası øliúkilerinin Amerikan tarafından farklı
olarak, “ça÷daútan çok tarihsele, bilimselden çok normatife, metodolojikten çok felsefiye, politikadan çok
ilkelere” önem verdi÷inin belirtildi÷i kısımdır. Bkz. Butterfield, Wight, 1966, s. 12.
406
104
temel kavramı nasıl inceledi÷ini ve farklı biçimlerde hep literatürün parçası olmuú olan
bu kavramı nasıl yeniden formüle etti÷ini ortaya koymaya çalıútık. E÷er bu çalıúmayı iki
ayaklı düúünürsek – ki koydu÷umuz “øngiliz Okulu’nun Uluslararası Topluma Bakıúı”
baúlı÷ı bir bakıma bunu hedeflemekteydi – birinci ayak “øngiliz Okulu” denen ekolün
ne oldu÷unu ortaya koymak, ikinci ayak da bu ekolün ortaya koydu÷u teoriyi
açıklamaktır. Bu nedenle üçüncü bölüm uluslararası toplum teorisini açıklamayı
amaçlamaktadır.
Uluslararası toplum teorisini açıklamak için baúvurdu÷umuz ilk yöntem, bize
göre øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u en önemli analitik araçlardan biri olan üç
gelenek teorisidir. Bölümün baúında bu teori vasıtasıyla, okula dıúsal kabul etti÷imiz
uluslararası
toplum
kavramına
di÷er
düúün
geleneklerinin
nasıl
yaklaútı÷ını
karúılaútırmalı bir biçimde inceledik. Bu incelememiz sonucunda realist okulun
uluslararası politikada hüküm süren anarúi nedeniyle, uluslararası toplumun
evrilemeyece÷ini savundu÷unu, radikalist okulun ise devletler toplumundansa, tüm
insanlı÷ın toplumunun uluslararası politikanın ihtiyaçlarına cevap verece÷ini iddia
etti÷ini ortaya koyduk. Realist okulun bu savının arkasında, uluslararası politikanın
daimi güç mücadelelerine sahne olması ve bir üst otoriteden yoksun olan uluslararası
arenada bir “toplumsal hayat” yaúanmasının mümkün olamayaca÷ı görüúleri
bulunmaktadır. Dolayısıyla Hobbesçu bir görüúten beslenen realist okul, dahili analoji
ile uluslararası toplum fikrini reddetmekte ve bu toplumun prematüre bir toplum
oldu÷unu iddia etmektedir. Radikalist kanat ise uluslararası toplumun ancak ve ancak
insanlı÷ın toplumu olabilece÷ini belirterek, bir dünya devleti fikrini benimsemektedir.
øngiliz Okulu’nun da takipçisi oldu÷u Rasyonalist görüú temelde Grotius’un
düúüncelerini baz alarak, uluslararası toplumun belli kural, kurum, norm ve ortak
çıkarlar etrafında birleúmiú egemen devletlerin oluúturdu÷u, baúka hiçbir topluma
benzemeyen ve bu nedenle yegane karakterde olan bir toplum oldu÷u tezini
savunmaktadır.
Üçüncü bölümde øngiliz Okulu’nun Grotiusçu anlayıútaki uluslararası toplum
fikrini ortaya koymaya çalıútıktan sonra bu toplumda kuralların ve kurumların nasıl
iúledi÷ini ve bunların düzene nasıl hizmet ettiklerini, güç dengesi ve uluslararası hukuk
105
ba÷lamında incelemeye çalıútık. Hedley Bull’un görüúlerinden sıklıkla yararlandı÷ımız
bu bölümde, uluslararası toplumda düzenin nasıl sa÷landı÷ını ve düzenin neden önemli
oldu÷unu, güç dengesinin sadece mekanik de÷il normatif yapısı ile ve kuralların do÷ası
ile açıklamaya çalıúarak, norm ve kural temelinde güç iliúkilerini, uluslararası toplumda
kuralların nereden kaynaklandı÷ını, kurallara neden uyuldu÷unu ve ortak çıkarın ne
oldu÷unu anlamlandırmaya çalıútık.
Ortaya koydu÷umuz bu verilerden hareketle,
øngiliz Okulu’na göre uluslararası toplumun, egemen devletlerin ikili iliúkilerinden
do÷an pratiklerden türeyen uluslararası hukuk ve kurallar ba÷lamında; ahde vefa ve
güçler dengesi temelinde uyulan bu kuralların devletlerin ortak çıkarlarına hizmet
etmesi neticesinde oluúan iliúkiler bütünü oldu÷unu söyleyebiliriz. Baúka bir deyiúle, bir
üst otoritenin bulunmadı÷ı ancak kuralların, güç iliúkileri, ortak çıkar ve etik prensipler
ba÷lamında uygulandı÷ı ve neticesinde toplumun devamlılı÷ının sa÷landı÷ı günümüz
uluslararası iliúkileri bir uluslararası toplum arz etmektedir.
Bir önceki paragrafta da dile getirdi÷imiz üzere øngiliz Okulu için anarúi
karmaúa, kaos ve daimi güç mücadelesi de÷il, bir düzen arz etmektedir. Dolayısıyla
düzenin korunması için, uluslararası toplumun do÷al üyeleri olan egemen devletlerin
birbirlerinin egemenliklerine saygı göstermeleri gerekmektedir. Bu nedenle, uluslararası
toplumun do÷al üyeleri olmayan insanlar, uluslararası toplumda ancak ve ancak
kurdukları politik organizasyonlar olan devletler aracılı÷ıyla yer alabilirler. Bu nedenle
insan hakları gibi nedenlerle devletlerin egemenlik haklarına müdahalede bulunulamaz
çünkü bu müdahale uluslararası toplumda düzenin altını oyar. Farklı bir ifade ile
uluslararası toplumda eúitlik, di÷er devletlerin toprak bütünlü÷üne saygı gösterme ve en
asgari düzeyde, müdahalede bulunmaktan kaçınma mecburiyeti olarak tanımlanan
egemenlik ile garanti edilir.407 øngiliz Okulu’nun ço÷ulcu kanadının düzeni ön plana
çıkaran bu görüúleri, solidarist kanat tarafından eleútirilmektedir. Bir baúka deyiúle
uluslararası toplumda düzen/adalet tartıúması olarak adlandırılan bu tartıúma, øngiliz
Okulu içerisindeki önemli bir ayrıúmadır. Solidarist kanat bireylerin de uluslararası
toplumun do÷al üyeleri oldu÷unu kabul eder ve uluslararası toplumda düzendense
adaletin önemli oldu÷una vurgu yapar. Çünkü sadece düzen amaçlanırsa devlet
407
Dunne, 1998, s. 10.
106
yönetimleri tiranlı÷a dönüúebilir. Solidarist kanada göre uluslararası toplumun evrensel
insan hakları gibi insanlı÷a ait de÷erlere önem verebilecek potansiyeli vardır. Çalıúma
kapsamında da tartıútı÷ımız üzere bu iki kanadın da haklı oldu÷u yönler bulunmaktadır.
Bize göre hem düzen hem de adalet önemlidir. E÷er sadece düzen ön plana çıkarılırsa
solidarizmin iddia etti÷i gibi tiranlık, e÷er sadece adalet ön plana çıkarılırsa
ço÷ulculu÷un iddia etti÷i gibi kaos ortaya çıkabilir. Ancak solidarizmin bir baúka
açmazı, bu tip evrensel etik de÷erlerin eninde sonunda uluslararası toplumu tek devletli
bir yapıya götürebilece÷idir. Evrensel moralite kimlikleri erozyona u÷ratabilir ve bir
dünya devletini mümkün kılabilir. Bu da hem uluslararası iliúkilerin sonu olabilir hem
de insanlı÷ın evrensel de÷erlerinin iyi normlar olaca÷ının garantisi olmadı÷ından, dünya
devleti insanlı÷ın insanlı÷a karúı despotizmine dönüúebilir. Unutulmamalıdır ki Hitler’in
de yapmaya çalıútı÷ı bir dünya devleti kurmaktır ancak, bu dünya devletini
úekillendirmeyi amaçladı÷ı normların ne oldu÷u da ortadadır.
Üçüncü
bölümde
øngiliz
Okulu’nun
uluslararası
toplum
düúüncesini
ayrıntılarıyla ortaya koyduktan ve ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasına de÷indikten sonra,
çalıúmanın sonuç bölümünde øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler disiplinindeki yeri
tartıúılmıútır. Çalıúmanın da ana konularından birini oluúturan bu bölümde, okulun
realizmden yöntemsel ve içeriksel farklarını ortaya koymaya amaçlanmıú, okulun ayrı
bir teori olarak disiplin içerisinde nasıl yer aldı÷ını tartıúılmıútır.
Herhangi bir disipline yapılan katkı incelenirken úüphesiz ki o disiplinin temel
sorunsalının ne oldu÷unun ortaya konması gerekmektedir. Biz de bu ba÷lamda
Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalının ne oldu÷unu tartıútıktan sonra bu sorunsalın
“bir arada var olma sorunsalı” oldu÷u sonucuna vardık ve bu sorunsal ba÷lamında
okulun disiplindeki yerini incelemeye çalıútık. øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler
disiplinindeki yeri de yukarıda saydı÷ımız nedenlerden ötürü, okulun disiplinin temel
sorunsalına yaptı÷ı katkı ba÷lamında belirlenmelidir. øngiliz Okulu Uluslararası øliúkiler
disiplinine ne katmıútır? Bize göre bu soru iki yönlü cevaplanmalıdır. Bunlardan
birincisi úüphesiz davranıúsalcı okula karúı – üstelik bu okulun en revaçta oldu÷u
yıllarda – gelenekselci okulda yer alıp sistematik ve tutarlı bir biçimde bir teori ortaya
koymasıdır. økinci yanıt ise okulun ortaya koydu÷u anarúinin düzenlenebilirli÷i
107
yaklaúımıdır. Bu yaklaúım, Bull’un deyimi ile uluslararası politikayı teorize etmenin
baúlangıç noktası olan anarúiye408 yeni bir anlam kazandırmıú ve realizmin aksine
uluslararası politikanın anarúik yapısının daima çatıúma içerece÷ine karúı çıkmıútır.
Dolayısıyla øngiliz Okulu, disiplinin temelinde yer alan kavramı yeniden formüle etmesi
ile uluslararası politikanın do÷asının anlaúılmasını kökten de÷iútirmiútir. Anarúinin
iúbirli÷i de içerdi÷i fikri, devletlerin bir sistemden çok bir toplum oluúturduklarını ve bu
toplumun daima var oldu÷unu, bir sosyolojisi, kültürü, ba÷ları, kuralları ve kurumları
oldu÷u düúüncesini beraberinde getirmiútir. Bu nedenle okulun disipline yaptı÷ı katkı
günümüzde inúacılık gibi oldukça revaçta olan bir okul tarafından takip edilmektedir.
Christian Reus – Smit ço÷u inúacı düúünürün paylaútı÷ı üç noktayı úu úekilde
açıklamaktadır: Öncelikle, devletler kendilerinin ve halkların yaúadı÷ı uluslararası
toplumdan mutlak úeyler talep etmek üzere toplumsallaúmıúlardır. økinci ortak nokta ise
dünya politikasındaki aktörlerin çıkarlarının ve kimliklerinin düúünsel yapılar tarafından
úekillendirilmesidir. Üçüncü nokta ise yapı ve kurumlar arasındaki iliúkinin karúılıklı
olarak inúa edildi÷i oldu÷u görüúüdür. Son iki nokta sosyal olarak yapılandırılmıútır ve
kimlikler, çıkarlar ve davranıúlar düúünsel yapılar tarafından koúullandırılmıúlardır.409
Sayılan bu noktalara baktı÷ımızda hepsinin arkasında uluslararası toplum ontolojisinin
yattı÷ını rahatlıkla görebiliriz. Çünkü sosyalleúme, paylaúılan bilgi, teúkil edilme410 gibi
kavramların hepsi øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum düúüncesinde vardır.
Dolayısıyla inúacılı÷ın çıkıú noktasının øngiliz Okulu oldu÷unu söylemek bize göre
yanlıú olmaz.
Giriúte dile getirdi÷imiz çalıúmanın temel savlarından sonuncusu, yani øngiliz
Okulu’nun ayrı bir okul olarak var oldu÷u savı, çalıúmanın bütününden de
çıkarılabilece÷i üzere, özellikle yöntemsel duruú ve uluslararası toplum ontolojisi
ba÷lamında
desteklenerek
kanıtlanmıútır.
øngiliz
Okulu
Uluslararası
øliúkiler
disiplininde ayrı bir teori olarak bulunmaktadır. Disipline getirdi÷i farklı anlayıú ve
sordu÷u normatif sorular, bize göre Uluslararası øliúkiler biliminin geliúmesine çok
408
Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35.
Christian Reus – Smit, “Constructivism”, Theories of International Relations, Scott Burchill, Richard
Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005, ss. 196 – 197.
410
Kelime constituted anlamında kullanılmıútır.
409
108
büyük katkılarda bulunmuútur. Sundu÷u uluslararası toplum teorisi, uluslararası
politikayı anlamakta ve açıklamakta oldukça kullanıúlı bir analiz aracıdır. Uluslararası
øliúkileri bir toplum olarak algıladı÷ımız takdirde, bu toplumun tarihsel sosyolojisi,
kültürel iliúkileri, güç mücadeleleri, kurumları, kuralları ve üyeleri daha iyi anlaúılacak
ve Uluslararası øliúkiler teorisi tarihsel bir temele oturtularak daimi bir soyutluktan
kurtarılacaktır. Bize göre Martin Wight’ın sordu÷u ünlü “neden bir uluslararası teori
yoktur?” sorusunu cevaplamamız ancak bu úekilde mümkündür.
109
KAYNAKLAR
Kitaplar ve Kitap Bölümleri:
A÷ao÷ulları, Mehmet Ali, Levent Köker, Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, ømge
Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000.
A÷ao÷ulları, Mehmet Ali, Filiz Çulha Zabcı, Reyda Ergün, Kral-Devletten UlusDevlete, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005.
Ainley, Kristen, Chris Brown, Understanding International Relations, 3rd edition,
Palgrave McMillan Press, China, 2005.
Alderson, Kai, Andrew Hurrel (ed.), Hedley Bull on International Society, Palgrave
McMillan Press, London, 2000.
Bell, Coral, Meredith Thatcher (ed.), Remembering Hedley, The Australian National
University e-Press, 2008. http://epress.anu.edu.au/hedley_citation.html
Bellamy, Alex J., “Introduction: International Society and the English School”,
International Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press,
New York, 2005.
Bull, Hedley, “Grotian Conception of International Society”, Diplomatic Investigations:
Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.),
Allen & Unwin, London, 1966.
Bull, Hedley, “Society and Anarchy in International Relations”, Diplomatic
Investigations; Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield,
Martin Wight (ed.), George Allen & Unwin, London, 1966.
Bull, Hedley, “The Theory of International Politics, 1919 – 1969”, The Aberystwyth
Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press,
London, 1972.
110
Bull, Hedley, “Introduction: Martin Wight and the Study of International Relations”,
Systems of States, Martin Wight, Hedley Bull (Ed.), Leicester University Press,
Leicester, 1977.
Bull, Hedley, Carsten Holbraad, “Introduction”, Power Politics, Martin Wight, Hedley
Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978.
Bull, Hedley, The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics, MacMillan,
Hong Kong, 1985.
Bull, Hedley, “Martin Wight and The Theory of International Relations”, International
Theory: The Three Traditions, Martin Wight, Gabriele Wight & Brian Porter (ed.),
Leicester University Press, London, 1991.
Bull, Hedley, “International Relations as an Academic Pursuit”, Hedley Bull on
International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press,
London, 2000.
Bull, Hedley, “The State’s Positive Role in World Affairs”, Hedley Bull on
International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press,
London, 2000.
Butterfield, Herbert, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the
Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen &
Unwin, London, 1966.
Butterfield, Herbert, Wight, Martin, “Preface”, Diplomatic Investigations: Essays in the
Theory of International Politics, Allen & Unwin, London, 1966.
Buzan, Barry, From International Society to World Society?: English School Theory
and the Social Structure of the Globalisation, Cambridge University Press, Cambridge,
2004.
Carr, E.H., Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939, Harper Torchbooks, New York, 1964.
111
Dunne, Tim, Inventing International Society: a History of English School, MacMillan,
London, 1998.
Eralp, Atila, “Uluslararası øliúkiler Disiplininin Oluúumu: ødealizm – Realizm
tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila
Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003.
Forsyth, Murray, “The Tradition of International Law”, Traditions of International
Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge,
1996.
Gentili, Alberico, De Jure Belli Libre Tres, Çev. John C. Rofle, Oceana, New York,
1964, (Murray Forsyth’in aktarmasıyla.)
Griffiths, Martin, Fifty Key Thinkers in International Relations, Taylor & Francis eLibrary, 2001.
Griffiths, Martin, Terry O’Callaghan, International Relations: Key Concepts,
Routledge, New York, 2001.
Hall, Ian, The International Thought of Martin Wight, Palgrave McMillan, U.S.A.,
2006.
Hobbes, Thomas, Leviathan, Çev. Semih Lim Yapı Kredi Yayınları, østanbul, 2008.
Hoffmann, Stanley, “International Society”, Order and Violence: Hedley Bull and
International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press,
Oxford, 1990.
Hollis, Martin, Steve Smith, Explaining and Understanding International Relations,
Clarendon Press, Oxford, 1990.
Jackson, Robert, “Is There a Classical International Theory?”, International Theory:
Positivism and Beyond, Steve Smith, Ken Booth, Marysia Zalewski (ed.), Cambridge
University Press, Cambridge, 1997.
112
Jackson, Robert, The Global Covenant: Human Conduct in a World of States, Oxford
University Press, New York, 2003.
Kaplan, Morton, System and Process in International Politics, Wiley, New York, 1967.
Krasner, Stephen D., Sovereignty: Organized Hypocrisy, Princeton University Press,
USA, 1999.
Lang Jr., Anthony F., “Morgenthau, Agency and Aristotle”, Realism Reconsidered: The
Legacy of Hans Morgenthau in International Relations, Michael C. Williams (ed.),
Oxford University Press, London, 2007.
Linklater, Andrew “The English School”, Theories of International Relations, 3rd
Edition, Scott Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005.
Linklater, Andrew, The Transformation of Political Community, Polity, Cambridge,
1998.
Linklater, Andrew, Hidemi Suganami, “Conclusion”, The English School of
International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi
Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006.
Linklater, Andrew, Hidemi Suganami, “Introduction”, The English School of
International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi
Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006.
Machiavelli, Nicollo, Prens, Çev. Rekin Teksoy, O÷lak Yayınları, østanbul, 2002.
Manning, C. A. W., The Nature of International Society, Wiley, Great Britain, 1962.
Manning, C. A. W., “The Legal Framework in a World of Change”, The Aberystwyth
Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press,
London, 1972.
Miller, J. D. B., “The Third World”, Order and Violence: Hedley Bull and International
Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990.
113
Miller, J. D. B., “Hedley Bull, 1932 – 1985”, Order and Violence: Hedley Bull and
International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press,
Oxford, 1990.
Nardin, Terry, Law, Morality, and the Relations of States, Princeton University Press,
Princeton, 1983.
Nardin, Terry, “Ethical Traditions in International Affairs”, Traditions of International
Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge,
1996.
Northedge, F. S., The International Political System, Faber Paperbacks, London, 1981.
Olson, William C., “The Growth of a Discipline”, The Aberystwyth Papers:
International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press,
London, 1972.
Orwell, George, 1984, Can Yayınları, østanbul, 2004.
Porter, Brian, “Patterns of Thought and Practice: Martin Wight’s ‘International
Theory’”, The Reason of States: a Study in International Political Theory, Michael
Donelan (ed.), Allen and Unwin, London, 1978.
Reus – Smit, Christian, “Constructivism”, Theories of International Relations, Scott
Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005.
Richardson, James L., “The Academic Study of International Relations”, Order and
Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.),
Oxford University Press, Oxford, 1990.
Robertson, B. A., “Introduction”, International Society and the Development of
International Relations Theory, Pinter, London, 1998.
114
Suganami, Hidemi, “The English School and International Theory”, International
Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York,
2005.
Suganami, Hidemi, “The Idea of ‘The English School’ as a Historical Construct”, The
English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew
Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006.
Tanrısever, Oktay F., “Yöntem Sorunu: Gelenekselcilik – Davranıúsalcılık Tartıúması”,
Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.),
øletiúim Yayınları, østanbul, 2003.
Tanrısever, Oktay F., “Güç”, Devlet ve Ötesi: Uluslararası øliúkilerde Temel
Kavramlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2007.
Vincent, R. J., Nonintervention and International Order, Princeton University Press,
Princeton New Jersey, 1974.
Vincent, R. J., “Order in International Politics”, Order and Violence: Hedley Bull and
International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press,
Oxford, 1990.
Vincent, R. J., Human Rights and International Relations, Cambridge University Press,
Cambridge, 1995.
Wæver, Ole, “Four Meanings of International Society: A Trans-Atlantic Dialogue”,
International Society and the Development of International Relations Theory, B. A.
Robertson (ed.), Pinter, London, 1998.
Waltz, Kenneth, Theory of International Politics, Addison – Wesley Publishing
Company, U.S.A., 1979.
Watson, Adam, The Evolution of International Society, Routledge, London, 2002.
115
Weber, Cynthia, International Relations Theory: a Critical Introduction, 2nd Edition,
Routledge, New York, 2005.
Wendt, Alexander, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press,
Cambridge, 2003.
Wight, Martin, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the
Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen &
Unwin, London, 1966.
Wight, Martin, “Western Values in International Relations”, Diplomatic Investigations:
Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.),
Allen & Unwin, London, 1966.
Wight, Martin, Systems of States, Hedley Bull (ed.), Leicester University Press,
Leicester, 1977.
Wight, Martin, Power Politics, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester
University Press, Leicester, 1978.
Wight, Martin, International Theory: the Three Traditions, Gabriel Wight, Brian Porter
(ed.), Leicester University Press, Leicester, 1991.
Williams, H., M. Wright, T. Evans (ed.), Uluslararası øliúkiler ve Siyaset Teorisi
Üzerine Bir Derleme, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996.
Yurdusev, A. Nuri, “Uluslararası øliúkiler Öncesi”, Atila Eralp (ed.), Devlet Sistem ve
Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, 5. Baskı, øletiúim Yayınları,
østanbul, 2003.
Makaleler:
Armstrong, David, “Law, Justice and the Idea of a World Society”, International
Affairs, vol. 75(3), 1999.
116
Ashley, Richard K., R. B. J. Walker, “Speaking the Language of Exile: Dissident
Thought in International Studies”, International Studies Quarterly, vol. 34(3), 1990.
Brown, Chris, “World Society and the English School: an ‘International Society’
Perspective on World Society”, European Journal of International Relations, vol. 7(4),
2001.
Bull, Hedley, “International Theory: a Case for a Classical Approach”, World Politics,
vol. 18(3), 1966.
Bull, Hedley, “Martin Wight and the Theory of International Relations”, British Journal
of International Studies, vol. 2, 1976.
Bull, Hedley, “The Twenty Years’ Crisis Thirty Years On”, International Journal, vol.
24(4), 1969.
Butterfield, Herbert, “Raison D’état: The Relations Between Morality and
Government”,
The
First
Martin
Wight
Memorial
Lecture,
1975.
http://www.mwmt.co.uk/documents/butterfield.pdf
Buzan, Barry, “The English School: an Underexploited Resource in IR”, Review of
International Studies, vol. 27, 2001.
Copeland, Dale, “A Realist Critique of the English School”, Review of International
Studies, vol. 29, 2003.
Deutscher, Tamara, “E.H. Carr – A Personal Memoir”, New Left Review, vol. 137,
1983. (Tim Dunne’ın aktarmasıyla)
Dunne, Tim, “All Along the Watchtower”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000.
Dunne, Tim, “Watching the Wheels Go Round: Replying to the Replies”, Cooperation
and Conflict, vol. 36(3), 2001.
Dunne, Tim, “Good Citizen EU”, International Affairs, vol. 84(1), 2008.
117
Epp, Roger, “The English School on the Frontiers of International Society: a
Hermeneutic Recollection”, Review of International Studies, vol. 24(5), 1998.
Forde, Steven, “Hugo Grotius on Ethics and War”, American Political Science Review,
vol. 92(3), 1998.
Gürses, Hakan, “Kimlik Kavramı Üzerine Düúünceler”, Birikim, sayı: 121, Mayıs 1999.
Hall, Ian, “A `Shallow Piece of Naughtiness': George Orwell on Political Realism”,
Millennium – Journal of International Studies, vol. 36, 2008.
Halliday, Fred, “The Pertinence of International Relations”, Political Studies, vol.
38(3), 1990.
Hoffmann, Stanley, “Hedley Bull and His Contribution to International Relations”,
International Affairs, vol. 62(2), 1986.
Howard, Michael, “Ethics and Power in International Policy: 3rd Martin Wight
Memorial Lecture”, International Affairs, vol. 53(3), 1977.
Jackson, Robert, “From Colonialism to Theology: Encounters with Martin Wight’s
International Thought”, International Affairs, vol. 84(2), 2008.
Jones, Charles A., “Christian Realism and the Foundations of the English School”,
International Relations, vol. 17, 2003.
Jones, Roy, “The English School of International Relations: a Case for a Closure”,
Review of International Studies, vol. 7, 1981.
Kaplan, Morton, “The New Great Debate: Traditionalism vs. Science in International
Relations”, World Politics, vol. 19(1), 1966.
Kedourie, E., “Religion and Politics: Arnold Toynbee and Martin Wight”, British
Journal of International Studies, vol. 5, 1979.
118
Keene, Edward, “The English School and the British Historians” Millennium – Journal
of International Studies, , vol. 37(2), 2008.
Keohane, Robert, “International Institutions: Two Approaches”, International Studies
Quarterly, vol. 32(4), 1988.
Knudsen, Tonny Brems, “Beyond the Watchtower?: a Further Note on the Origins of
the English School and its Theoretical Potential”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3),
2001.
Knudsen, Tonny Brems, “International Society and International Solidarity:
Recapturing the Solidarist Origins of the English School”, International Relations in
Europe:
Concepts,
Schools
and
Institutions
Workshop,
2000.
http://www.essex.ac.uk/ecpr/events/jointsessions/paperarchive/copenhagen/ws11/knuds
en.PDF
Knudsen, Tonny Brems, “Theory of Society or Society of Theorists? With Tim Dunne
in the English School”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000.
Krasner, Stephen D., “Compromising Westphalia”, International Security, vol. 20(3),
1995 – 1996.
Linklater, Andrew, “The Problem of Harm in World Politics: Implications for the
Sociology of the State Systems”, International Affairs, vol. 78(2), 2002.
Little, Richard, “International Relations and the Methodological Turn”, Political
Studies, vol. 39(3), 1991.
Little, Richard, “Neorealism and the English School: a Methodological, Ontological and
Theoretical Reassessment”, European Journal of International Relations, vol. 1(1),
1995.
Little, Richard, “The English School vs. American Realism: a Meeting of Minds or
Divided by a Common Language?”, Review of International Studies, vol. 29, 2003.
119
Makinda, Samuel M., “International Society and Eclecticism in International Relations
Theory”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000.
Manning, C.A.W., “South Africa and the World: in Defense of Apartheid”, Foreign
Affairs, vol. 43, October 1964.
Marques de Almeida, João, “Challenging Realism by Returning the History: The British
Committee’s Contribution to IR 40 Years On”, International Relations, vol. 17(3),
2003.
Molloy, Sean, “The Realist Logic of International Society”, Cooperation and Conflict,
vol. 38(2), 2003.
Moravscik, Andrew, “Taking Preferences Seriously: a Liberal Theory of International
Politics”, International Organisation, vol. 51(4), 1997.
Nardin, Terry, Jerome Slater, “Nonintervention and Human Rights”, The Journal of
Politics, vol. 48(1), 1986.
Nicholson, Michael, “The Enigma of Martin Wight”, Review of International Studies,
vol. 7(1), 1981.
Ronnfeldt, Carsten F., “Beyond a Pluralist Conception of International Society?: A Case
Study on the International Response to the Conflict in Bosnia-Herzegovina”,
Cooperation and Conflict, vol. 34(2), 1999.
Shapcott, Richard, “IR as Practical Philosophy: Defining a ‘Classical Approach’”,
British Journal of Politics and International Relations, vol. 6, 2004.
Suganami, Hidemi, “a Note on Some Recent Writings on International Relations and
Organizations”, International Affairs, vol. 74(4), 1998.
Suganami, Hidemi, “a New Narrative, a New Subject? Tim Dunne on the ‘English
School’”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000.
120
Suganami, Hidemi, “C.A.W. Manning and the Study of IR”, Review of International
Studies, vol. 27, 2001.
Suganami, Hidemi, “Heroes and a Villain: a Reply to Tim Dunne”, Cooperation and
Conflict, vol. 36(3), 2001.
Suganami, Hidemi, “British Institutionalists, or the English School, 20 Years On”,
International Relations, vol. 17(3), 2003.
Thomas, Scott M., “Faith, History and Martin Wight: the Role of Religion in the
Historical Sociology of the English School of International Relations”, International
Affairs, vol. 77(4), 2001.
Van der Mandere, H. Ch. G. J,. “Grotius and International Society of To-day”, The
American Political Science Review, vol. 19(4), 1925.
Wæver, Ole, “International Society – Theoretical Promises Unfulfilled?”, Cooperation
and Conflict, vol. 27(1), 1992.
Watson, Adam, “Foreword”, Review of International Studies, vol. 27, 2001.
Wendt, Alexander, “Constructing International Politics”, International Security, vol.
20(1), 1995.
Wight, Martin, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936.
Wight, Martin, “The Church, Russia and The West”, Ecumenical Review, vol. 1(1),
1948.
Wight, Martin, “Arnold Toynbee: an Appreciation”, International Affairs, vol. 52(1),
1976.
Wight, Martin, “an Anatomy of International Thought”, Review of International
Studies, vol. 13, 1987.
121
Wilson, Peter, “The English School of International Relations: a Reply to Sheila
Grader”, Review of International Studies, vol. 15(1), 1989.
Wilson, Peter, “The Myth of the ‘First Great Debate’”, Review of International Studies,
vol. 24(5), 1998.
Yurdusev, A. Nuri, “The Concept of International System as a Unit of Analysis”,
METU Studies in Development, vol. 21(1), 1994.
Yurdusev, A. Nuri, “Is There a British School Of International Relations?” British
Council Newsletter, 1999.
Yurdusev, A. Nuri, “Civilizations and International Systems: Toynbee, Wight and
Bull”, BISA Conference Paper, December 2002. http://asrudiancenter.wordpress.com
/2008/07/02/civilizations-and-international-systems-toynbee-wight-and-bull/
Yurdusev, A. Nuri “Uluslararası øliúkilere Teorik Bakmak”, Uluslararası øliúkiler, cilt
2, sayı 6, 2005.
Kitap øncelemeleri:
Fisher, Allan G. B., “Review: The Nature of International Society”, International
Affairs, vol. 38(3), 1962.
Frankel, J., “Review: The Nature of International Society”, Political Studies, vol. 10(3),
1962.
Gloud, Wesley L., “Review: The Nature of International Society”, Midwest Journal of
Political Science, vol. 7(3), 1963.
Goodwin, Geoffrey, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World
Politics”, International Affairs, vol. 54 (1), 1978.
Hall, Ian, “Review: Still the English Patient? Closures and Inventions in the English
School”, International Affairs, vol. 77(4), 2001.
122
Jackson, Robert, “Review: Inventing International Society: a History of The English
School”, The American Political Science Review, vol. 94(3), 2000.
Johnson, D. H. N., “Review: The Nature of International Society”, The International
and Comparative Law Quarterly, vol. 11(4), 1962.
Little, Richard, “Review: The English School of International Relations: a
Contemporary Reassessment”, Perspectives on Politics, vol. 5(2), 2007.
Mandelbaum, Michael, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World
Politics”, Political Science Quarterly, vol. 92(3), 1977.
Manning, C. A. W., “Review: The Study of International Relations”, International
Affairs, vol. 32(2), 1956.
McClelland, Charles A., “Review: The Nature of International Society”, The American
Political Science Review, vol. 56(4), 1962.
Morgenthau, Hans J., “Review: Diplomatic Investigations”, Political Science Quarterly,
vol. 82(3), 1967.
Plischke, Emler, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”,
The American Political Science Review, vol. 72(4), 1978.
Sofer, Sasson, “Review: Recovering the Classical Approach”, International Studies
Review, vol. 4(3), 2002
Sözlükler:
The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. 1, A – B,
(A).
Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1998, cilt 1 (A – J).
123
ønternet Kaynakları:
Hall, Ian, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight
Memorial Trust, http://www.mwmt.co.uk/biography.htm
Howard, Michael, “Hedley Norman Bull 1932 – 1985”, Biographical memoir,
Proceedings
of
the
British
Academy,
vol.
72.
http://www.proc.britac.ac.uk
/cgibin/somsid.cgi?page=72p395&session=3E&type=header
Oxford Dictionary of National Biography, (Charles. Anthony Woodward Manning)
http://www.oxforddnb.com/index/101068879/
Watson, Adam, The British Committee for the Theory of International Politics: Some
Historical
Notes,
1998,
http://www.polis.leeds.ac.uk/assets/files/research/english-
school/watson98.pdf
124
ÖZGEÇMøù
5 A÷ustos 1984’te øzmir’de do÷dum. ølk ve orta ö÷renimimi tamamladıktan
sonra 1998 yılında øzmir Atatürk Lisesi’nde okumaya hak kazandım. Bu okuldan 2002
yılında baúarı ile mezun olduktan sonra aynı yıl Ege Üniversitesi Uluslararası øliúkiler
bölümüne kayıt yaptırdım ve 2006 yılında lisans e÷itimimi tamamlayarak Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası øliúkiler Anabilim Dalı’nda yüksek
lisans e÷itimime baúladım.
125
ÖZET
“øngiliz Okulu” kavramı øngiliz olan ya da en azından øngiliz Uluslararası øliúkiler
gelene÷i içerisinde e÷itim görmüú olan bir grup düúünürü tanımlamaktadır. Bu
düúünürlerin çalıúmalarının Uluslararası øliúkilere temel katkısı, uluslararası
politikayı salt bir anarúiden çok bir toplum olarak tanımlayan uluslararası toplum
kavramıdır. Bu görüúe göre egemen devletler salt Hobbesçu bir do÷al durum
içerisinde bulunmamaktadırlar. Egemen devletler sadece anarúi çatıúma etrafında
de÷il, iúbirli÷i ve ortak çıkar etrafında etkileúimde bulunmaktadırlar ve aynı zamanda
davranıú pratiklerinden do÷an ortak kurallara tabiidirler. Bu uluslararası politik teori
görüúü genellikle Grotiyan olarak isimlendirilir. Uluslararası toplumu devletler
toplumundansa tüm insanlı÷ın toplumu olarak algılayan ve Kantiyan görüú olarak
adlandırılan bir baúka görüú de bulunmaktadır. Martin Wight’ın da belirtti÷i üzere,
bu üç düúünce gelene÷i sürekli birbirleri ile etkileúim halindedir ve bu etkileúim
uluslararası teori için bir araútırma alanı sa÷lar. “Üç gelenek teorisi” olarak
adlandırılan bu analitik araç, øngiliz Okulu’nun temel varsayımlarından birisidir.
Üç gelenek teorisi çerçevesinde, øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum
kavramının genelde Kantiyan ve Hobbesiyan gelenekler arasında bir orta yol olarak
adlandırılan Grotiyan gelenekten oldu÷unu söyleyebiliriz. Grotiyan uluslararası
politik teori görüúü tartıúmasız bir biçimde øngiliz Okulu içerisinde geliúmiú ve
øngiliz Okulu ile di÷er teori gelenekleri arasındaki sınırı çizmiútir. øngiliz Okulu için
sınırları belirleyen bir di÷er nokta ise okulun gelenekselci yöntemsel anlayıúıdır.
Okulun bu iki ayrıcı özelli÷inin deste÷i ile bu çalıúmada C. A. W. Manning’in
okulun kurucularından biri oldu÷unu, “øngiliz Okulu” isminin uygun bir isim
oldu÷unu ve “tanımlamak ayrım yapmaktır”
ibaresinin farkında olarak, øngiliz
Okulu’nun Uluslararası øliúkiler teorileri dünyasında ba÷ımsız bir úekilde var
oldu÷unu tartıúmaktayız. Bu “ba÷ımsız bir úekilde var olma” ile, øngiliz Okulu’nun
Amerikan teorilerine yöntemsel ve içeriksel olarak karúı oldu÷unu iddia etmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: øngiliz Okulu, uluslararası toplum, C. A. W. Manning, Martin
Wight, Hedley Bull, gelenekselcilik.
126
ABSTRACT
The term “English School” identifies a cluster of scholars who are English or
at least educated within English tradition of International Relations. The main
contribution of these scholars’ studies to International Relations is the concept of
international society which describes international politics as a society rather than
pure anarchy. According to this concept, sovereign states are not only in a condition
of Hobbesian state of nature in all meanings. Sovereign states may interact not only
by in terms of anarchy and conflict but also in terms of cooperation, common
interests and also they are bounded up by a common set of rules that bear from the
practices of state behaviour. This view of international political theory is usually
named as Grotian conception. There is another view named as Kantian conception
defines international society is not a society of states but a society of all mankind. As
Martin Wight points out, these three traditions of thought are always interacting with
each other and provide a research area for international theory. This analytical tool
called “three traditions theory” is one of the main assumptions of the English School.
Within the framework of three traditions theory, we can say that English
School’s conception of international society is a Grotian one and usually seem as a
via media between Hobbesian and Kantian traditions. This Grotian conception of
international political theory is definitely grown up within English tradition of
International Relations and draws the line between other theory traditions and the
English School. Another point that draws the line for the English School is its
traditionalist methodology. With support of these two distinctive features of the
school, within this study we argue that C. A. W. Manning is one of the founders of
the school, the name “English School” is an appropriate one and by the
consciousness of “definition means distinction” phrase, the English School exists
independently in International Relations theories realm. With this “independently
existence”, we claim that English School methodologically and essentially opposes
the American view of International Relations.
Keywords: The English School, international society, C. A. W. Manning, Martin
Wight, Hedley Bull, traditionalism.
127
Download