T.C. EGE ÜNøVERSøTESø SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ Uluslararası øliúkiler Anabilim Dalı øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI TOPLUMA BAKIùI YÜKSEK LøSANS TEZø ALø ONUR TEPECøKLøOöLU DANIùMANI: Doç. Dr. Tanju TOSUN øZMøR–2009 Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü÷üne sundu÷um øngiliz Okulu’nun Uluslararası Topluma bakıúı adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel ahlak ve normlara uygun bir úekilde hazırlandı÷ını, tezimde yararlandı÷ım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdi÷imi onurumla do÷rularım. Ali Onur Tepeciklio÷lu ii iii øÇøNDEKøLER: ÖNSÖZ ........................................................................................................................ v GøRøù ......................................................................................................................... vii BøRøNCø BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA ADLANDIRMA SORUNSALI ve SINIRLAR PROBLEMø 1. ADLANDIRMA SORUNSALI............................................................................. 2 2. øNGøLøZ OKULU’NUN SINIRLARI PROBLEMø ............................................... 8 øKøNCø BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NUN TARøHSEL GELøùøMø 1. øNGøLøZ OKULU’NUN KÖKENLERø: C.A.W. MANNING VE MARTIN WIGHT................................................................................................................... 22 1.1. C. A. W. Manning: The Nature of International Society ............................... 22 1.2. Martin Wight: International Theory .............................................................. 27 2. øNGøLøZ OKULU’NUN GELøùøMø: BRITISH COMMITTEE & DIPLOMATIC INVESTIGATIONS ............................................................................................... 34 3. øNGøLøZ OKULU’NUN YÜKSELøùø: HEDLEY BULL & THE ANARCHICAL SOCøETY ............................................................................................................... 40 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA ULUSLARARASI TOPLUM DÜùÜNCESø 1. ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI ve ÜÇ GELENEK TEORøSø............. 46 1.1. Realizm ve Uluslararası Toplum................................................................... 47 1.2. Radikalizm ve Uluslararası Toplum.............................................................. 49 1.3. Rasyonalizm ve Uluslararası Toplum ........................................................... 51 2. øNGøLøZ OKULU VE ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI....................... 55 2.1. Güç Dengesi ve Uluslararası Toplum ........................................................... 60 2.2. Kurallar ve Uluslararası Toplum................................................................... 65 3. øNGøLøZ OKULU’NDA ADALET/DÜZEN TARTIùMASI............................... 73 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM VE OKULUN ULUSLARARASI øLøùKøLER DøSøPLøNøNE KATKISI 1. øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM .................................................................... 81 2. øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI øLøùKøLERøN TEMEL SORUNSALI BAöLAMINDA DøSøPLøNE KATKISI ................................................................. 91 SONUÇ .................................................................................................................... 101 KAYNAKLAR......................................................................................................... 110 iv ÖNSÖZ Bu satırları yazmak için bilgisayar baúına oturdu÷umda, tüm akademik hayatım boyunca ilgimi çeken Uluslararası øliúkiler teorilerinin biri ile ilgili olarak kaleme aldı÷ım bu çalıúmayı yazmanın beni ne kadar tatmin etti÷ini yeniden fark ettim. Teorilerin sundu÷u soyut dünya, her zaman için beni Uluslararası øliúkilerin di÷er çalıúma alanları olan, dıú politika, güvenlik, politik ekonomi gibi konulardan daha fazla çekmiútir. Bu nedenle ülkemizde adı birkaç isim dıúında neredeyse hiç anılmayan øngiliz Okulu’nu çalıúmama konu etmek benim için fazlasıyla doyurucu oldu. Uluslararası øliúkiler teorilerinin bu farklı üyesi, teori dünyasının kısır döngüleri arasından, disiplinin temeline getirdi÷i yeni yaklaúımlarla benim için her zaman ilgi çekici olmuútur. Dünyada bir arada var olma kaygısının her zamanki gibi had safhada oldu÷u günümüzde, bu tarz bir teorinin dünyayı daha barıúçıl kılma hedefine hizmet etti÷ine yürekten inanmaktayım. Bu nedenle bu teori okulunu çalıúmak benim için aynı zamanda büyük bir keyifti. Bu çalıúma, metin içerisinde de defalarca belirtildi÷i üzere, Uluslararası øliúkiler teorileri çalıúmaları açısından pek geliúmemiú olan Türkçe literatüre bir katkı yapma çabasının ve ülkemizde neredeyse hiç tanınmayan øngiliz Okulu’nun, Türkiye’nin de her zaman dahil olmak istedi÷i uluslararası topluma, teorik olarak bakıú açısını açıklama gayretinin bir ürünüdür. Bu çalıúma kapsamında bir kavramın ortaya koyulması, her zaman kavramların olguları takip etti÷i ülkemizde kavramların içinin doldurulmasının bir özlemini de yansıtmaktadır. ùüphesiz ki bu çalıúma etrafımdaki de÷erli insanların katkıları olmasaydı gerçekleúemezdi. Bu nedenle öncelikle lisans ö÷renimimden beri kapısı bana her zaman açık olan ve her konuda yardımlarını esirgemeyen sevgili hocam Doç. Dr. Tanju Tosun’a teúekkür etmek istiyorum. Ayrıca tezim ile ilgili de÷erli önerileri ve yardımları olmadan asla ulaúamayaca÷ım kaynakları bana sa÷ladıkları için Prof. Dr. Suat Öksüz’e, Prof. Dr. A. Nuri Yurdusev’e ve Gökhan Sevim’e ne kadar teúekkür etsem azdır. Tanıútı÷ımız günden beri bana gösterdikleri de÷erli dostluk ve tez çalıúmam esnasındaki destekleri için baúta sevgili Açalya Temel ve Eylem Miray Apak olmak üzere tüm v çalıúma arkadaúlarıma teúekkür etmek benim için büyük bir mutluluktur. Sevgili ailemin benim için yaptıklarına karúılık burada edece÷im birkaç söz elbette ki çok önemsizdir ancak; sadece e÷itim hayatımda de÷il, nefes aldı÷ım her anda desteklerini arkamda hissetti÷im biricik anne ve babam Milhan – Ali Tepeciklio÷lu’na, sevgili ablam Müjde Koç’a benim için yaptıkları sayısız fedakarlık ve gösterdikleri anlayıú için teúekkürü bir borç bilirim. Son olarak müstakbel eúim Elem Eyrice’ye sonsuz teúekkür ediyorum. O olmasaydı bu çalıúmanın tek bir satırı dahi yazılamazdı. Ali Onur Tepeciklio÷lu ùirinyer, Temmuz 2009. vi GøRøù Bu çalıúma kapsamında temelde bir Uluslararası øliúkiler1 teorisi ve onun geliútirdi÷i bir kavram incelenecek olmakla birlikte, çalıúmaya konu olan teorinin özel durumundan kaynaklanan bir “okul” incelemesi de yapılacaktır. Bir okulu incelemek ve dahası onu ortaya koymak, do÷aldır ki onun di÷erlerinden farkını ortaya koymak ile mümkündür. Aslında bu her úey için geçerlidir. Tanımlamak eylemi, soyut ya da somut olsun, her hangi bir úeyi di÷erlerinden ayırmaktır. Örne÷in dünyadaki herhangi bir úey sadece ve sadece kendi olarak bulunuyorsa ya da baúka bir deyiúle “tek” ise, di÷erlerinden ayrımı yapılmamıú, farkları belirtilmemiú ise onun varlı÷ını kanıtlamaya neden bulunmamaktadır. Çünkü o sadece “vardır”. Yurdusev’in de çok do÷ru bir biçimde ortaya koydu÷u gibi øngiliz Okulu hem kendi gelene÷i içerisinde, hem de Amerikan sosyal bilimine karúı tanımlanmalıdır.2 Bir okul incelemesi, bir takım zorluklarla birlikte, çalıúmayı ilginç kılan yönleri de beraberinde getirmektedir. Çalıúmamızın temelini oluúturan øngiliz Okulu’nun en büyük iki güçlü÷ü adı ve sınırlarıdır. Bu nedenle birinci bölümde okulun adının nereden geldi÷ini ve sınırlarının ne oldu÷unu tartıúma gere÷i duyduk. Özellikle adı ile ilgili tartıúmalarda bu konuda görüú belirtmiú hemen hemen her yazarın fikirlerine baúvurduk. Okulun adının bir ulusla iliúkilendirilmesinin yarattı÷ı problemleri bu baúlık altında tartıútık. Birinci bölümün ikinci kısmında ise, okulun sınırlarını çizmeye ve dolayısıyla okula hangi isimlerin dahil oldu÷unu belirlemeye çalıútık. Bu konu da en az adlandırma sorunsalı kadar okulun dıúsal bir problemi olarak ortada durmakta ve üzerine çok fazla kalem oynatılmaktadır. Bir önceki paragrafta belirtti÷imiz “ilginç” yönler ise, bir okul incelemesinde, okulun kurucu isimlerine ve onların eserlerinin önemine yer verme olana÷ıdır. Aslen bu 1 Bu çalıúmada Uluslararası øliúkiler, bir disiplinden bahsederken büyük harflerle, “Uluslararası øliúkiler” úeklinde, belirli bir iliúki biçiminden bahsederken küçük harflerle, “uluslararası iliúkiler”, biçiminde belirtilmiútir. Bu konuda Türkçedeki en iyi Uluslararası øliúkiler teorisi çalıúmalarından biri olan Devlet Sistem ve Kimlik isimli çalıúmayı takip ettik. Bkz. A. Nuri Yurdusev, “Uluslararası øliúkiler Öncesi”, Devlet Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003, s. 15, 1 numaralı dipnot. 2 A. Nuri Yurdusev, “Is There a British School Of International Relations?” British Council Newsletter, 1999, s. 15. vii “tarihsel” inceleme bir gereklilik olarak da ortaya çıkmaktadır. Bir okul incelendi÷ine göre, bu okulun ortaya çıkıúı ve geliúimi elbette ki bu çalıúma kapsamında yer almalıydı. Bu nedenle ikinci bölüm bu konuya ayrılmıú ve okulun kurucu ve önemli isimleri ile onların temel eserleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiútir. Burada en çok üzerinde durdu÷umuz nokta, her birine bir baúlık ayırdı÷ımız düúünürlerin eserlerinin okulun evriminde nasıl roller oynadı÷ıdır. Okulun tarihçesinin de incelendi÷i bu bölüm ile ilgili belirtilmesi gereken bir baúka konu ise bu bölümde kronolojik ve tematik bir incelemenin birlikte yapıldı÷ıdır. Aslında okulun gösterdi÷i geliúim ve yapısı, bu úekilde bir incelemeye olanak vermekte ve hem okuma hem de inceleme açısından orijinal bir perspektif sunmaktadır. Üçüncü bölüm ise, ilk iki bölümde “tanımladı÷ımız” øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler düúüncesine yaptı÷ı en büyük katkı sayılan ve yöntemsel duruúu ile birlikte øngiliz Okulu’nu di÷er okullardan ayıran en önemli perspektif olan uluslararası toplum düúüncesine ayrılmıútır. Okulun kurucularından ve bize göre Uluslararası øliúkiler disiplininin en büyük teorisyenlerinden olan Martin Wight’ın üç gelenek teorisi çerçevesinde inceledi÷imiz bu bölüm, disiplindeki di÷er düúünce aileleriyle øngiliz Okulu’nun farkını ortaya koymaya çalıúmaktadır. Ayrıca üçüncü bölümün devamında, okulun belli baúlı düúünürleri arasında en önemli tartıúma konularından birini oluúturan ço÷ulculuk/solidarite ayrıúması incelenmiútir. Çalıúmanın dördüncü ve son bölümü ise, øngiliz Okulu’nun kullandı÷ı yönteme ve Uluslararası øliúkiler disiplininin temel sorunsallarına verdi÷i yanıtlara ayrılmıútır. Unutulmamalıdır ki bir bilgiye ulaúmak için izlenen yol, yani yöntem, ulaúılmaya çalıúılan bilginin içeri÷ine do÷rudan etki edece÷inden, bilgiyi öncelemektedir. Baúka bir deyiúle usul esastan önce gelir. Bu nedenle, çalıúmada hedeflenen ana amaçlardan biri olan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı” sorusunun yanıtını bulmada oldukça önemli gördü÷ümüz okulun yöntemi, bu baúlık altında temelde Hedley Bull’un sistematik katkıları esas alınarak incelenmiútir. Bize göre øngiliz Okulu’nun kullandı÷ı yöntem, onu Amerikan Uluslararası øliúkilerinden ayıran iki önemli etmenlerden biridir. Bu yüzden okulu tanımlamanın bir aya÷ı “yöntem” sorunundan geçmektedir. Dördüncü bölüm altında incelenen di÷er konu olan Uluslararası øliúkilere verilen temel yanıtlar da, viii tıpkı yöntem sorunu gibi, okulun varlı÷ını ve di÷er okullardan farkını kanıtlayan ikinci önemli etmendir. Bir disiplinin ortaya çıkıúı, açıktır ki bir sorunsal etrafında úekillenmektedir. Bu nedenle bu bölümde, öncelikle Uluslararası øliúkiler disiplinin temel sorunsalı ortaya konacak ve øngiliz Okulu’nun geliútirdi÷i uluslararası toplum teorisi ba÷lamında bu sorulara nasıl yanıt verdi÷i tartıúılacaktır. Bu çalıúmada ortaya koydu÷umuz olgu bir teori okulu oldu÷undan çalıúmanın mümkün oldu÷u kadar teorik kalmasına dikkat ettik. Bunun tek nedeni bir teori okulu çalıúmamızdan de÷il aynı zamanda hem teoriyi prati÷e uygulayarak, hem de teoriyi teori dünyası içerisinde anlamlandırarak anlatmanın zorluklardan kaynaklanmaktadır. Yukarıda belirtilen sebebin yanı sıra, çalıúmanın bir yüksek lisans tezi olması sebebi ile teoriyi bir prati÷e uygulamadan çok, teori dünyası içerisinde øngiliz Okulu’nu konumlandırmayı seçtik. Ayrıca øngiliz Okulu’nun üretti÷i teori olan uluslararası toplum teorisinin pratik incelemelerindeki do÷asından kaynaklanan devletler toplumu sosyolojisi inceleme zorunlulu÷u da, úüphesiz ki teori – pratik ve teori – teori iliúkilerini bir arada analiz etmeyi oldukça güç kılmaktadır. Çalıúmamızın konusunu oluúturan øngiliz Okulu’nun, dördüncü bölümde de ayrıntılı bir biçimde ortaya konuldu÷u üzere gelenekselci bir yöntem izlemesi, úüphesiz ki bizim inceleme yöntemimizi de belirlemiútir. Davranıúsalcı okulun kullandı÷ı yöntemsel araçlar olan de÷iúken, ba÷lı de÷iúken, korelasyon, fonksiyon ve benzeri araçlarla, devletler toplumunun tarihsel sosyolojisi üzerinden analiz yapan bir okulu incelemenin anlamsız olaca÷ı açıktır. Bu nedenle bu çalıúmanın yöntemi, her ne kadar ayrı bir baúlık altında belirtilmemiú olsa da, øngiliz Okulu’nun izledi÷i yöntemdir. Uluslararası øliúkiler teorilerinde realizm ile liberalizm arasında bir orta yol olarak nitelendirilen bir teori okulunu ele alan bu tezin en temel amaçlarından biri ülkemizde disiplinin en büyük eksikliklerinden olan Türkçe teori çalıúmalarına bir katkıda bulunmaktır. Birkaç eser dıúında dilimizde neredeyse hiç eser verilmeyen – ki eser verilmemesi dilimizde bir terminoloji oturmaması ile yakından ilgilidir, bu konuda øngilizce eserler veren akademisyenlerimizi oldukça haklı bulmakla birlikte bir Türkçe terminoloji oturtulmasının dilimizde yazmakla önünün açılaca÷ını düúünmekteyiz – Uluslararası øliúkiler teorilerine bu anlamda geniú bir bibliyografya taranarak hizmet ix edilmesi amaçlanmıútır. Tezin bir baúka amacı ise, ülkemizde disiplinin bir nevi sıkıúıp kaldı÷ı realizm – liberalizm tartıúmasına yeni bir açılım yapmaktır. Dünyada özellikle inúacılı÷ın yarattı÷ı yeni akımların øngiliz Okulu’na olan ilgiyi arttırdı÷ı ça÷ımızda, bu çalıúma okulu Türkçeye kazandırarak, uluslararası toplum teorisinin dilimizdeki tartıúmalarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu tezin temel savları üç noktada toplanabilir; øngiliz Okulu adının uygun bir ad oldu÷u, Charles Manning’in okulun kurucularından biri sayılması gereklili÷i ve øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkilerde ayrı bir okul olarak var oldu÷u. Bu nedenle birinci bölümde okulun sınırları ve adı tartıúılırken øngiliz Okulu isminin neden uygun bir ad oldu÷u sorusuna yanıt aranmaya çalıúılacaktır. Manning’in okulun kurucularından biri oldu÷u savı ise okulun sınırları konusunda ele alınacak, uluslararası toplum kavramı ve øngiliz Okulu’nun yöntemi ve disiplinin temel sorunsalına verdi÷i yanıtlar ba÷lamında da okulun “varlı÷ı” tartıúılacaktır. Bu savlar kapsamında, temelde okulun ana eserleri olmak üzere oldukça kapsamlı bir bibliyografya kullanılmıú, neredeyse tamamı øngilizce olan bu eserlerden yapılan alıntıların çevirisi bizim tarafımızdan yapılmıútır. Her ne kadar çeviriler üzerinde çok özenli çalıúılmıú olsa da hatalar olabilir; úüphesiz ki bu hataların mesulü biziz. x BøRøNCø BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA ADLANDIRMA SORUNSALI ve SINIRLAR PROBLEMø Tez konusu kapsamında øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u uluslararası toplum kavramı ele alınaca÷ından, bu kavramı ortaya koyan okulun incelenmesi bir gerekliliktir. Kısaca tanımlamak gerekirse øngiliz Okulu, yirminci yüzyılın ikinci yarısında etkili olmuú, büyük ço÷unlukla uluslararası toplum perspektifinin dünya siyasetini yorumlamada oldukça önemli oldu÷unu benimseyen, görüúleri ve entelektüel duruúları profesyonel ya da kiúisel anlamda belirli bir ailesel benzerlik gösteren, Uluslararası øliúkilere øngiliz orijinli katkı yapan, bir grup düúünürdür.3 Bir di÷er deyiúle øngiliz Okulu adı, temel olarak uluslararası toplum düúüncesini ele alan, øngiliz olan ya da øngiliz düúüncesinden etkilenmiú bir grup yazarı tanımlamak için kullanılmaktadır.4 Wæver’a göre ise øngiliz Okulu, “spesifik bir øngiliz Okulu’nun varlı÷ı tartıúmalarını yok sayarsak, devletlerin kimi zaman bir sistemden farklı olarak, iliúkileri çerçevesinde ortak kurallar ve kurumlar geliútirebildikleri bir uluslararası toplum oluúturdukları düúüncesi ile yakından ilgilidir.”5 øngiliz Okulu’nun ne oldu÷u üzerine tanımlamalar görüldü÷ü gibi bir takım noktalarda tartıúma barındırmamaktadır. Bu noktalardan en önemlisi øngiliz Okulu olarak adlandırılan düúünürler/yazarlar toplulu÷unun uluslararası toplum düúüncesi ile yakından iliúkili olduklarıdır. Ancak bu tanımlar, “øngiliz Okulu adı nereden 3 Hidemi Suganami, “The English School and International Theory”, International Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005, ss. 29 – 30. 4 Andrew Linklater, “The English School”, Theories of International Relations, 3rd Edition, Scott Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005, s. 84. 5 Ole Wæver, “International Society – Theoretical Promises Unfulfilled?”, Cooperation and Conflict, vol. 27(1), 1992, s. 98. Wæver burada, “spesifik bir øngiliz Okulu’nun varlı÷ı tartıúmalarını yok sayarsak” cümlesi ile çalıúmanın da ana konularından birini oluúturan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı” problemine dikkat çekmekte ve bu tartıúmayı yok sayarak bir bakıma okulun var oldu÷unu söylemektedir. Okulun var olup olmadı÷ı tartıúmalarına daha sonra de÷inilecek olmakla birlikte, Hedley Bull’un “BISA’da (British International Studies Association) bir kiúi bana øngiliz Okulu diye bir úeyin olmadı÷ını söyledi, saçmalık” sözleri, okulun baúlıca isimlerinden birinin durum hakkındaki görüúünü çok net bir biçimde ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Bkz. Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Hedley Bull on International Society, Palgrave McMillan Press, London, 2000, s. 46, 1 numaralı dipnot. 1 gelmektedir? Okuldan sayılmanın temel kriterleri nelerdir? Ya da içeride veya dıúarıda sayılmanın kesin kriterleri olmalı mıdır? Okul nasıl ortaya çıkmıútır? Okulun temel düúünürleri ve ardılları kimlerdir?” gibi soruları kimi zaman yanıtsız bırakmakta, kimi zaman da yanıtlamaktan kaçınmaktadır. Bu durum okulun varlı÷ının sorgulanması ile yakından ilgilidir, ancak okul üzerine yazanlar – okulun aslında var olmadı÷ını iddia edenler dahil – bir úekilde uluslararası toplum düúüncesi ile yakından ilgili düúünürler toplulu÷undan bahisle hareket etmektedirler. Bu hareket noktası, ileride geniú bir biçimde tartıúılacak olmakla birlikte, okul nitelemesini bir kenara bırakırsak, uluslararası toplum ile yakından ilgili bir grup düúünürün varlı÷ı bu konu üzerinde çalıúmanlar için, okulun var oldu÷unun su götürmez bir gerçek oldu÷unu kanıtlamaktadır. Bu ve takip eden bölümde, yukarıda sıralanan soruların yanıtları, øngiliz Okulu adlandırmasının do÷ru bir adlandırma olup olmadı÷ından baúlayarak, sınırlar problemi, okulun ortaya çıkıúı, geliúimi ve yükseliúi do÷rultusunda aranacaktır. 1. ADLANDIRMA SORUNSALI Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlü÷ü’nde ad, “bir kimseyi, bir úeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz”6 olarak tanımlanmaktadır. Baúka bir deyiúle, bir úeyi anlatırken ya da onu ça÷ırırken bir ad kullanırız. Bu durum insanları adlandırırken kolaydır, çünkü do÷dukları andan itibaren verilmiú bir isimleri vardır. Ancak sonradan ortaya çıkan ya da oluúan, özellikle soyut úeyler için problemlidir. Bir teori ekolünün de, adlandırılırken genel kabul gören ve eleútiri almayan bir isim alması bu nedenle oldukça zordur. Nitekim øngiliz Okulu olarak adlandırdı÷ımız Uluslararası øliúkiler teorisi ailesinde de böyle olmuútur. Kuúkusuz aynı gelenekten beslenen ve aynı düúünce sistemati÷i çerçevesinde Uluslararası øliúkiler literatürüne katkıda bulunan bu düúünürler, ilk kez Roy Jones’un 1981 yılında yayımlanan ünlü makalesinde “øngiliz Okulu” olarak adlandırılmıúlardır.7 øngiliz Okulu adı bu makale ile konulmakla birlikte Suganami, Jones’dan iki yıl önce bu 6 Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1998, cilt 1 (A – J), s. 19. Roy Jones, “The English School of International Relations: a Case for a Closure”, Review of International Studies, vol. 7, 1981, ss. 1 – 13. 7 2 düúünürlerin aynı aileden geldiklerini ifade etmiútir.8 Suganami baúka bir makalesinde ise bu düúünürleri, uluslararası toplumun kurumlarını tanımlama ve çalıúma prensiplerini keúfetmeye olan ilgilerinden ötürü kurumsalcılar olarak adlandırdı÷ını belirtmiútir.9 Her ne kadar Suganami “kurumsalcılar” olarak adlandırmıú olsa da bu düúünür/yazar grubu bugün øngiliz Okulu olarak adlandırılmaktadır. Baúka bir deyiúle øngiliz Okulu adı ortak kabul görmüú bir adlandırmadır. Jones bir nevi “çı÷ır açan” bu adlandırmayı hangi gerekçelerle yaptı÷ını úöyle açıklıyor: Bu grup klasik/geleneksel okul ya da Uluslararası øliúkiler’de Britanya Ekolü olarak da adlandırılabilir; ben klasik/geleneksel adlandırmasını, bu yazarlarının kendilerini Plato, Aristoteles ve geri kalan klasik politik düúünürlerden köktenci bir úekilde koparmalarından hareketle kabul etmiyorum. Martin Wight’ın “Why is There No International Theory?” (neden bir uluslararası teori yoktur) isimli makalesi de aslında bizi, “øngiliz Okulu için bir Uluslararası øliúkiler teorisi yoktur çünkü okul kendisini politik düúüncenin klasik köklerinden koparmıútır” düúüncesine sevk etmektedir. Uluslararası øliúkilerde Britanya Ekolü adlandırmasını ise okulun iktisat ve politika çalıúmalarında Britanya Liberal Gelene÷iyle ba÷ının oldu÷unu kanıtlayan herhangi bir delil bulunmadı÷ından reddetmekteyim.10 Buzan, Jones’un genel kabul gördü÷ü üzere øngiliz Okulu tartıúmalarını yeniden açan makalesinde ortaya koydu÷u, “Okulun kendisini politik düúüncenin klasik özünden kopardı÷ı” düúüncesini reddederek, günümüzde Jones’un düúüncelerinin antika olarak kabul edildi÷ini vurguluyor.11 Bellamy’nin So÷uk Savaú sonrası Uluslararası øliúkilerdeki temel dönüúümlerin baúında, klasik düúünürlerin yeni okumalarının yapılması neticesinde øngiliz Okulu’nun yeniden gündeme geldi÷i konusundaki tespiti de Buzan’ı destekler niteliktedir.12 Suganami ise Jones’un bu tespitine, øngiliz Okulu’nun devlet içi iliúkilerle ilgilenen klasik düúünürlere e÷ilmedi÷ini belirterek; 8 Hidemi Suganami, “a New Narrative, a New Subject? Tim Dunne on the ‘English School’”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 217. Suganami kendi makalesinin neden Jones’unki kadar etki uyandırmadı÷ını úu cümlelerle açıklıyor: Ben ‘øngiltere’de Uluslararası Toplum Çalıúmalarındaki Geliúmeler’ isimli makalemde Bull, Manning ve di÷erlerinin aynı aileden geldiklerini belirtmiútim. Her ne kadar makale, Jones’unkinden önce bir tarihte yayımlanmıú olsa da, ben bir adlandırma yapmamıútım ve makalem Japoncaydı. 9 Hidemi Suganami, “British Institutionalists, or the English School, 20 Years On”, International Relations, vol. 17(3), 2003, s. 253. 10 Jones, s. 2. Jones burada Okulun kendisini politik düúüncenin klasik köklerinden kopardı÷ını belirtip, Wight’ın ünlü makalesine “alaylı” bir úekilde gönderme yaparak, bir Uluslararası øliúkiler teorisinin var olabilece÷ini, ancak bunun øngiliz Okulu için mümkün olmadı÷ını belirtiyor. 11 Barry Buzan, “The English School: an Underexploited Resource in IR”, Review of International Studies, vol. 27, 2001, s. 471. 12 Alex J. Bellamy, “Introduction: International Society and the English School”, International Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005, ss. 3 – 5. 3 bununla birlikte egemen devletlerin oluúturdu÷u bir toplumda vatandaúların ve hükümetlerin görevleriyle ilgilenmenin çok da yeri olmadı÷ını söyleyerek karúı çıkıyor.13 Jones’un Britanya Ekolü adını kullanmaması konusunda ise Tim Dunne Roy Jones ile hemfikir olmakla birlikte, bu ismi kullanmamaktaki gerekçede Jones’dan ayrılmaktadır. Dunne’a göre bu gerekçe, Britanya Liberal Gelene÷i ile bir ba÷ olmaması de÷il, Britanya Gelene÷i isminin de øngiliz Okulu adlandırmasının yarataca÷ı problemin üstesinden gelmeyecek olmasından kaynaklanmaktadır. Britanya Gelene÷i isminin, øngiliz Okulu adlandırmasından daha fazla “kültürel” problemler yarataca÷ını iddia eden Dunne, bu gerekçeyle bu ismin kullanılmasını tercih etmedi÷ini belirtmektedir.14 Roy Jones’un øngiliz Okulu adlandırması genel olarak kabul görmekle birlikte, yukarıda sayıldı÷ı üzere gerekçeleri ve aúa÷ıda bahsedilece÷i üzere ne kadar do÷ru bir adlandırma oldu÷u tartıúmalıdır. øngiliz Okulu adlandırmasında basitçe göze çarpan úey, okulun bir ulus adı ile nitelenmesidir. Daha farklı bir ifadeyle, Uluslararası øliúkiler ile hiçbir ba÷ı olmayan bir kimsenin bile adlandırmayı ilk duydu÷unda aklına gelecek özellik, Okulun tüm temsilcilerinin øngiliz oldu÷udur. Tim Dunne uluslararası toplum literatürüne büyük katkı yaptı÷ı eserinde gayet yerinde bir tespit ile “øngiliz Okulu” adlandırmasının do÷ru bir adlandırma olup olmadı÷ını ve bir ulus ile bir akademik topluluk arasında ba÷ kurmanın okulun üretece÷i fikirlerin limitlerini ortaya koyup koymayaca÷ını sorguluyor.15 Aynı úekilde Cynthia Weber de øngilizlerin yanı sıra, Okula katkı yapan önemli kiúilerden bazılarının Galli ve Avustralyalı, okulun gelene÷inin bir nevi baúlangıç noktası olan Hugo Grotius’un da bir Hollandalı oldu÷undan hareketle, øngiliz Okulu adlandırmasının ulus temelli bir adlandırma olmasından ötürü, yanlıú bir niteleme oldu÷unu belirtmektedir.16 Ancak Brown ve Ainley, øngiliz Okulu’nun baúlıca úahsiyetlerinden ço÷unun øngiliz olmadı÷ını 13 Hidemi Suganami, “The Idea of ‘The English School’ as a Historical Construct”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006, s. 19. 14 Tim Dunne, Inventing International Society: a History of English School, MacMillan, London, 1998, s. 4. 15 Dunne, s. 3. 16 Cynthia Weber, International Relations Theory: a Critical Introduction, 2nd Edition, Routledge, New York, 2005, s. 56. 4 vurgulayarak, bu düúünürlerin çalıúmalarını øngiltere’de yürütmelerinden ötürü bu adı aldıklarını yazmaktalar.17 Brown aynı zamanda Jones’un makalesini “saldırgan” olarak nitelendirerek, øngiliz Okulu adlandırmasının “co÷rafi olarak mu÷lak bir entelektüel kimlik”18 oldu÷unu vurguluyor. Brown ve Ainley’in tespiti çok da geçersiz olmamakla birlikte, kanımızca øngiliz Okulu adlandırmasının tam nedenini ve do÷uraca÷ı sonuçları açıklayamamaktadır. Biz burada Dunne’ın yukarıda sözü edilen sorulara, “øngiliz kimli÷ini di÷er uluslardan ya da devletlerden ayıran benzersiz bir etnik ya da kültürel faktör bulunmadı÷ından, günümüzde kültür tarihçileri arasında øngilizli÷in ne oldu÷u konusunda bir uzlaúma yoktur. øngiliz kültürü nasıl heterojen ise øngiliz Okulu’nun kültürel kimli÷i de öyledir.”19 úeklinde verdi÷i yanıtı daha açıklayıcı bulmaktayız. Özetle øngilizlik okuldan sayılmak ya da sayılmamak için geçerli bir neden olmamalıdır. Önemli olan øngiliz Okulu ile aynı düúünce sistemati÷i içerisinde Uluslararası øliúkileri algılayabilmektir. Little’ın bu ba÷lamda øngiliz Okulu adını ortaya atan Roy Jones’a yaptı÷ı gönderme de oldukça anlamlıdır: “øngiliz Okulu’na ilk kez referans yapan kiúi, øngiltere’deki Uluslararası øliúkiler e÷itiminin úekline eleútiriyle yaklaúan bir Galli’ydi.”20 Ancak Makinda, Dunne’un yukarıda sözü edilen açıklamasının øngilizli÷i evrensel bir hale getirmek amaçlı oldu÷unu belirterek, Dunne’un øngiliz Okulu adlandırmasını kullanmasının eleútirilere yol açaca÷ının farkında olması nedeniyle bu úekilde bir tespitte bulundu÷unu dile getiriyor. Ayrıca Makinda uluslararası toplum teorisyenleri úeklinde bir adlandırma kullanarak, bu düúünür/yazar grubunu çalıúmalarının odak noktası ile isimlendirmektedir. Buna ek olarak yazar, makalenin alt baúlıklarından birisini gelene÷i yeniden isimlendirmek úeklinde formüle ederek, gelene÷in zaten bir ismi oldu÷una vurgu yapıyor. 21 17 Chris Brown, Kristen Ainley, Understanding International Relations, 3rd edition, Palgrave McMillan Press, China, 2005, s. 50. 18 Chris Brown, “World Society and the English School: an ‘International Society’ Perspective on World Society”, European Journal of International Relations, vol. 7(4), 2001, s. 424. 19 Dunne, s. 4. 20 Richard Little, “Neorealism and the English School: a Methodological, Ontological and Theoretical Reassessment”, European Journal of International Relations, vol. 1(1), 1995, s. 32, 1 numaralı dipnot. 21 Samuel M. Makinda, “International Society and Eclecticism in International Relations Theory”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 211. 5 Tim Dunne, Inventing International Society isimli kitabına yapılan eleútirilere verdi÷i yanıtta, “øngiliz Okulu terimi ile ilgili problemler olmakla birlikte ben bu adlandırmanın alternatiflerinden daha iyi oldu÷una inanmaktayım”22 úeklinde yazarak, her ne kadar yukarıda sözü edildi÷i üzere øngiliz Okulu adlandırmasının bir ulus ile bir akademik camiayı bir arada bulundurmasından kaynaklanan problemler oldu÷unu belirtse de, terimin kullanımını kabul etti÷ini açıklıyor. Suganami ise yukarıda sözü edildi÷i üzere bu düúünür/yazar grubu için kurumsalcılar adını øngiliz Okulu adlandırmasından daha evvel kullanmakla birlikte, øngiliz Okulu ismi yerine rasyonalist ismini, bu okulun düúünce sistemati÷ini daha iyi tanımladı÷ı ve “kendince gruplama” olmadı÷ı için tercih edece÷ini belirtiyor.23 Dunne ise bu eleútiriye karúılık, rasyonalist adlandırmasının baúka bir varsayımlar ve konular grubu için kullanılmıú olmasının yanı sıra, øngiliz Okulu’nun rasyonalizme indirgenmesinin bile problemli oldu÷unu söylemektedir.24 Robert Jackson ise “klasik teorisyenleri rasyonalist, realist, radikalist olarak kategorize etmek risklidir, çünkü bunlar bir yöne ya da zıttı bir baúka yöne e÷ilim gösterseler dahi nadiren tek yönlüdürler”25 ifadesi ile Tim Dunne’ı destekler niteliktedir. Ancak Makinda rasyonalizm kelimesinin Keohane’den çok önce, Martin Wight tarafından baúka bir anlamda kullanıldı÷ını ve e÷er øngiliz Okulu adlandırması kullanılmaya devam ederse uluslararası toplum isminin, terime yabancı kiúilerce sahiplenilece÷ini belirtiyor.26 Bize göre, uluslararası toplum teorisyenleri adlandırması birçok Uluslararası øliúkiler teorisyenin uluslararası toplum ontolojisi çerçevesinde çalıúmasından dolayı 22 Tim Dunne, “All Along the Watchtower”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 234. Hidemi Suganami, “C.A.W. Manning and the Study of IR”, Review of International Studies, vol. 27, 2001, s. 101. øngiliz Okulu’ndan sayılma kriterleri ilerleyen sayfalarda tartıúılacak olmakla birlikte, Suganami “kendince gruplama” úeklinde bir ifade ile Tim Dunne’ın Inventing International Society isimli kitabında Charles Manning’i okuldan saymamasına ve øngiliz Okulu isimlendirmesine gönderme yapmaktadır. 24 Dunne, 2000, s. 234. Rasyonalist adlandırmasının Dunne’ın bahsetti÷i baúka varsayımlar ve konular grubu için kullanılması hususunda bkz. Robert Keohane, “International Institutions: Two Approaches”, International Studies Quarterly, vol. 32(4), 1988. 25 Robert Jackson, “Is There a Classical International Theory?”, International Theory: Positivism and Beyond, Steve Smith, Ken Booth, Marysia Zalewski (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1997, s. 207. Martin Wight’ın klasik üçlü ayrımı realism, rationalism, revolutionalism’den hareket eden bu cümleyi Türkçeye çevirirken revolutionalism kelimesi, realizm ve rasyonalizm gibi Türkçeleúmemiú oldu÷undan ve kelimenin tam Türkçe karúılı÷ı olan devrimcilik sözcü÷ü de terimsel çeviriyi karúılamadı÷ından, Nuri Yurdusev’i takip ederek radikalizm sözcü÷ünü kullandık. Bkz. Yurdusev, s. 51, 64 numaralı dipnot. 26 Makinda, ss. 211 – 212. 23 6 sorunludur. Baúka bir deyiúle uluslararası toplum sadece øngiliz Okulu’na ait bir terim de÷ildir, örne÷in realistler uluslararası toplumun ilkel bir toplum oldu÷unu düúünürler çünkü normlar ve çıkarlar çatıútı÷ında, onlara göre çıkarlar mutlaka kazanırlar. Bu örnek bize uluslararası toplum düúüncesinin øngiliz Okulu’na has olmadı÷ını göstermesi açısından önemlidir. øngiliz Okulu’nun yaptı÷ı úey uluslararası toplum çalıúmalarına yeni bir açılım getirmektir. Tim Dunne’ın deyiúiyle uluslararası toplum çalıúmak kiúiyi øngiliz Okulu’nun bir üyesi yapmaz.27 Buraya kadar anlatılanlardan kolayca çıkarılabilece÷i üzere øngiliz Okulu adlandırması tartıúmalı, ancak genel olarak kabul görmüú bir adlandırmadır. Bu tartıúmalarda ilginç olan nokta yukarıda da sıkça yer verildi÷i gibi bu adlandırmayı Roy Jones yapmıú olmasına karúın, eleútirilere cevap vermek durumunda kalanın genelde Tim Dunne olmasıdır. Tim Dunne Okulu yeniden adlandırmamıú, sadece var olan ismi kullanmıútır, bu sebeple eleútirilere verdi÷i yanıtlar da bu ba÷lamdadır. Ayrıca kanımızca øngiliz Okulu adlandırması problemli olmakla birlikte okulu en iyi tanımlayan adlandırmaların baúında gelmektedir. Okulun “øngiliz Okulu” olarak adlandırılmasını uygun bulmamızın baúlıca iki sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, çalıúmanın üçüncü bölümünün de ana konularından birini oluúturacak olan metodolojik duruúun karúı oldu÷u yaklaúımların “Amerikan” orijini oluúudur. Bu ba÷lamda akla gelen neden “klasik” ya da “geleneksel okul” olarak adlandırılmadı÷ı sorusuna verilebilecek yanıt, yukarıda sözü edilen Jones’un iddiası bir yana, okulun metodolojik ço÷ulculu÷udur. økinci neden ise yukarıda sebeplerini açıkladı÷ımız üzere øngiliz Okulu adının alternatiflerinden daha fazla kabul görmüú olması ve di÷er seçeneklerden daha az problemli olmasıdır. Adlandırmalar önemlidir, çünkü bir dizi kimli÷i ve iktidarı da beraberlerinde getirirler, ancak her úey demek de de÷ildir.28 Dunne’ın örne÷inden hareket edersek, Frankfurt Okulu herhangi bir kültürel kimlik ya da ülke ile iliúkilendirilmezken ya da 27 Dunne, 2000, ss. 234 – 235. Hakan Gürses, “Kimlik Kavramı Üzerine Düúünceler”, Birikim, sayı: 121, 1999, s. 74. Gürses kimlikler ve isimler hakkında úöyle yazıyor: “Birileri tarafından bize atfedilen, kendimizle özdeú tuttu÷umuz, bizi bir ‘isimli’ yaparken aynı anda da bir dizi iktidarın boyunduru÷u altına sokan ça÷ırma mekanizması. Bu mekanizmanın diúlilerinden, isim de÷iútirerek, istedi÷imiz herhangi bir ismi alarak, hatta ‘kimse’ gibi boú bir isme baúvurarak kurtulmamız mümkün de÷il.” 28 7 baúka bir deyiúle, Frankfurt Okulu’nun üyeleri illa ki Frankfurt’ta çalıúmak ya da yaúamak zorunda de÷ilken, øngiliz Okulu adlandırmasının direkt olarak bir ülkeyle ya da kültürle iliúkilendirilmesi çok da do÷ru de÷ildir.29 Kanımızca burada Dunne’ın kastetti÷i isimler ile iliúkilendirilen kavramların bir standardının olmadı÷ıdır. Sonuç itibariyle bu düúünürlerin belirli ailesel benzerlikler gösterdikleri ve düúünce sistemati÷inden beslendikleri açıktır ve onları ifade etmek için bir isimlendirme yapılması gerekmektedir. øngiliz Okulu ismi yukarıda sayılan gerekçelerden dolayı uygun bir isimdir ve adlandırma ihtiyacını karúılamaktadır. Suganami, kendisinin yukarıdaki gerekçelerle øngiliz Okulu adlandırmasını kabul etmedi÷ini söyledikten sonra, øngiliz Okulu adını sık sık kullandı÷ını belirtiyor.30 Kanımızca bu bile Okulun isimlendirme ihtiyacının øngiliz Okulu adı ile karúılandı÷ını göstermekte önemli bir kanıttır. 2. øNGøLøZ OKULU’NUN SINIRLARI PROBLEMø Suganami,31 øngiliz Okulu tartıúmasını oluúturan soruları, okulun var olup olmadı÷ı, e÷er var ise “øngiliz Okulu” adlandırmasının onun için uygun bir adlandırma olup olmadı÷ı, baúlıca üyelerinin kim oldu÷u, Uluslararası øliúkilerdeki di÷er okullardan hangi noktalarda ayrıldı÷ı ve güçlü ve zayıf noktalarının neler oldu÷u úeklinde sıraladıktan sonra, bu soruların hepsinin eúit öneme sahip olmadıklarını vurgulamaktadır. Little tarafından, “baúlıca üyelerinin kim oldu÷u” sorusu “øngiliz Okulu’nun üyelerinin kimler oldu÷u sorusu üzerinde zaman harcamaya de÷mez”32 úeklinde cevaplanırken, Suganami bu soruyu “di÷er soruların baúlangıç noktasını 29 Dunne, 2000, s. 234. Suganami, 2001, s. 100. 31 Suganami, 2006, s. 17. ølginç bir biçimde, Suganami, bu eserden sekiz yıl önce yazdı÷ı makalesinde, “Kimin içeride kimin dıúarıda oldu÷u úeklinde kategorize etme çalıúmaları akıllıca de÷ildir, bunu Dunne’ın Inventing International Society isimli kitabının taslaklarını incelerken yeniden fark ettim” úeklinde bir ifade kullanmıútır. Bkz. Hidemi Suganami, “A Note on Some Recent Writings on International Relations and Organizations”, International Affairs, vol. 74(4), 1998, s. 903. Ancak Suganami’nin son dönem eserlerini inceledi÷imizde bu konudaki fikrinin, metin içerisinde de görüldü÷ü üzere oldukça de÷iúti÷ini görmekteyiz. Örne÷in Tim Dunne hakkındaki tartıúmaları kaleme aldı÷ı makalesinde Suganami, “øngiliz Okulu’nun tarihi, onun ne oldu÷unu ortaya koymadan yazılamaz” úeklinde yazmaktadır. Bkz. Suganami, 2000, s. 218. 32 Richard Little, “The English School vs. American Realism: a Meeting of Minds or Divided by a Common Language?”, Review of International Studies, vol. 29, 2003, s. 444. 30 8 oluúturdu÷undan de÷ersiz sayılamayacak kadar önemlidir”33 úeklinde yanıtlamaktadır. Dunne da, benzer bir biçimde, “e÷er kim oldu÷umuzu bilmiyor isek, ya da bilmemize gerek yok ise, neden okulu kapatıp baúka bir teorik yöne kaydolmuyoruz?”34 yaklaúımıyla sınırlar probleminin önemini gözler önüne sermiútir. Buzan, “bu entelektüel aktivitenin sınırlarını geniú ve gevúek tutmakla içeridekiler/dıúarıdakiler probleminin önüne geçebiliriz”35 úeklindeki yaklaúımıyla, sınırların nasıl belirlendi÷inin, okulun ne oldu÷unun tanımlanması konusundaki önemini vurgulayarak, tıpkı Suganami gibi bu tartıúmanın önemini belirtmektedir. Tim Dunne da tıpkı Buzan’a benzer bir biçimde, kendisine göre øngiliz Okulu’ndan sayılmanın üç temel kriterini saymadan önce, bu sınırların sabit ve de÷iúmez olmaması gerekti÷ini vurgulamaktadır.36 Ancak Suganami, Buzan ve Dunne’ın “sınırların de÷iúmez ve kesin olmaması gereklili÷i” tespitinin, øngiliz Okulu’nun içindekilerin ve dıúındakilerin net bir biçimde ortaya koyulamamasına yol açaca÷ını söylemektedir.37 Sert sınırlar olmamasına ra÷men bu düúünürler grubunun içerisinde kimlerin daha fazla, kimlerin daha az yer aldı÷ını belirlemek kaçınılmaz bir gerekliliktir.38 Ancak Tim Dunne, aúa÷ıda de÷inilecek kriterleri ortaya koymuú olmasına ra÷men, Inventing International Society isimli eserine yapılan eleútirilere verdi÷i yanıtta, “yapılan eleútiriler, uluslararası toplumun düzen ve adalet sa÷lamada yeterli olup olmadı÷ındansa, üyelik problemi gibi dar konularda yo÷unlaúmaktadır”39 úeklinde yazarak, bir bakıma tartıúmayı baúlatan kiúilerin baúında gelmesine ra÷men, tartıúmanın di÷er konulara göre daha dar oldu÷unu belirtmekte ve deyim yerinde ise kaçak güreúmektedir. Suganami’nin yukarıda sözü edilen tespiti kanımızca do÷rudur. Çünkü Okulun ana figürlerinin kim oldu÷u sorusu, bir üstteki baúlıkta söz edilen tartıúmalar üzerinden adlandırma sorunsalını, bu figürlerin bir bütünlük ve ekol iliúkisi oluúturup oluúturmadıklarını, bu ba÷lamda di÷er Uluslararası øliúkiler ekollerinden farklılıklarını, 33 Suganami, 2006, s. 18. Tim Dunne, “Watching the Wheels Go Round: Replying to the Replies”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001, s. 339. 35 Buzan, s. 473. 36 Dunne, 1998, s. 5. 37 Suganami, 2006, s. 39. 38 Hidemi Suganami, “Heroes and a Villain: a Reply to Tim Dunne”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001, s. 327. 39 Dunne, 2000, s. 228. 34 9 güçlü ve zayıf oldu÷u noktaları belirlemesi açısından önemlidir. Bu noktadan hareketle, øngiliz Okulu’ndan sayılmanın ya da sayılmamanın kriterlerinin ne oldu÷u sorusu gündeme gelmektedir. Bu baúlık altında, øngiliz Okulu hakkındaki di÷er soruların yanıtlanması açısından su götürmez bir öneme sahip olan bu kriterlerin, farklı düúünürler tarafından nasıl belirlendi÷i, örtüútü÷ü ve ayrıldı÷ı noktalar açıklanacak; bu bileúenler ıúı÷ında øngiliz Okulu’ndan sayılmanın kıstaslarının neler oldu÷u tartıúılacaktır. Tim Dunne’ın yaklaúımına göre øngiliz Okulu’ndan sayılmanın kriterleri, ya da daha do÷ru bir ifade ile kendisinin øngiliz Okulu’ndan saydı÷ı düúünürlerin örtüútükleri noktalar úu úekilde sıralanmaktadır: “Kendini belirli bir araútırma gelene÷i içerisinde tanımlama, yorumlayıcı bir yaklaúım ve normatif bir uluslararası teori anlayıúı.” Dunne, önerdi÷i bu kriterlerin ilkinde, okula üye olmanın önemli koúullarından birinin, belirli bir literatüre, ana sorulara ve ortak bir çalıúma alanına sahip olmak oldu÷unu belirtiyor. økinci kriterde ise Dunne, Okulun metodolojik yaklaúımına de÷iniyor. Yorumlayıcı bir Uluslararası øliúkiler anlayıúını bir kriter olarak öne sürerek ve tartıúmalı bir biçimde okuldan saydı÷ı E. H. Carr’ın Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939 isimli ünlü kitabının açılıú cümlesi olan “Uluslararası øliúkiler bilimi emekleme aúamasındadır”40 iddiasına atıf yaparak, gelenekselci bir metodolojik yaklaúım benimsemenin øngiliz Okulu’ndan sayılmak için olmazsa olmaz oldu÷unu belirtiyor. Dunne’ın önerdi÷i üçüncü ve son kriter ise yukarıda da sözü edildi÷i üzere, normatif bir yaklaúımın okuldan sayılmanın temel etmenlerinden birisi oldu÷udur. Dunne bu kriteri, Wight’ın øngiliz Okulu’nun kurucusu sayılmasının sadece yorumlayıcı bir yaklaúımdan de÷il, aynı zamanda teorik perspektifinin temeline etik soruları yerleútirmesinden ileri geldi÷i iddiası ile açıklıyor.41 Buzan ise normatif bir yaklaúımın tartıúmasız øngiliz Okulu’nun ana motiflerinden birisi oldu÷unu belirtmekle birlikte, okuldan sayılmanın temel kriterlerinden biri olmasını oldukça tartıúmalı buldu÷unu söyleyerek, Okulun sınırlarını 40 E.H. Carr, Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939, Harper Torchbooks, New York, 1964, s. 1. Dunne, 1998, ss. 5 – 11. Dunne üçüncü sırada saydı÷ı kriterde International Theory as a Normative Theory, úeklinde bir baúlık kullanarak, Wight’ın Uluslararası øliúkiler teorisini isimlendirmesini kullanıyor. Bilindi÷i üzere Wight, Theories of International Relations yerine International Theory adlandırmasını kullanmaktaydı. Bu nedenle çeviri normatif bir uluslararası teori úeklinde yapılmıútır. 41 10 çizmekte metodolojik yaklaúımın (gelenekselcilik) ve üç ana konseptin (realizm, rasyonalizm, radikalizm) kullanılmasının daha uygun olaca÷ını vurguluyor.42 Suganami için ise øngiliz Okulu’ndan sayılan düúünürlerin temel örtüútükleri noktalar, de÷er yargılarından ba÷ımsız açıklamaların mümkün olamayaca÷ına olan inanç, davranıúsalcılı÷ın reddi, sosyolojik metotları kullanmak ya da anlayıúsalcılık, dahili analojiyi43 ret ve devlet sistemleri üzerine çalıúma, ütopyacılı÷ı reddetmeye ba÷lı olarak uluslararası sistemde belli bir dereceye kadar düzenin oldu÷unu kabul etme ve onun ana motifinin de÷iúmezli÷ine inanma olarak sıralanmaktadır.44 Ayrıca Suganami, Dunne’ın kriterlerini, “Dunne yanıltıcı kriterler ortaya sunmaktadır, çünkü Dunne’ın kriterleri tarafından yargılanan bir kiúi øngiliz Okulu’nun dıúında olabilirken, sıklıkla yineledi÷i ailesel benzerlikler ba÷lamında Okulun içerisinde olabilmektedir”45 úeklinde de÷erlendirmektedir. Roy Jones, her ne kadar sabit kriterler olarak sunmasa da, Temel hedefleri bir bütün olarak gördükleri egemen devletler dünyasında düzenin varlı÷ını açıklamak ve tanımlamaktır. Çalıúma stilleri kolayca fark edilebilir: geometri ve cebirden yoksun, yoksulların problemleri olan fakirlik, fiyatlar ya da para politikası gibi konuları tamamen dıúarıda bırakan tarzda.46 úeklindeki tanımlaması ile kendisine göre øngiliz Okulu’nun sınırlarını çizmiútir. Daha önce de belirtildi÷i üzere Jones’un sözü edilen makalesi agresiftir ve okulun varlı÷ı ile birlikte kapatılmasını hedef göstermektedir. Buzan’dan da aktardı÷ımız üzere Jones’un görüúleri artık antika olarak görülmektedir. Tanımlamasında de÷indi÷i okulun ekonomik problemlerle ilgili çözümler sunmaması do÷rudur, ancak açıklayıcı de÷ildir. Her teori, her konuya açıklama getirmek yükümlülü÷ünde de÷ildir. Hiçbir teori dünya siyasetini tüm alanlarda açıklayamaz. Bu sebeple øngiliz Okulu’nun ekonomik 42 Buzan, s. 474. Kelime, domestic analogy anlamında kullanılmıútır. Bu kavramın, Türkçe terminolojide bir karúılı÷ı bulunmamasından dolayı, kavramı Nuri Yurdusev’in tavsiyesi ile dahili analoji úeklinde tercüme ettik. 44 Suganami, 2006, s. 20 – 21. 45 Suganami, 2000, s. 219. Ailesel benzerliklerden kasıt, bir úekilde neredeyse tüm øngiliz Okulu düúünürlerinin bir biçimde birbirleri ile ö÷renci – hoca iliúkisine girmiú olmaları ya da aynı kurumlarda çalıúmıú olmalarıdır. Suganami burada, øngiliz Okulu’nun British Committee ile özdeúleútirilmesine de gönderme yapmaktadır. Ona göre böyle bir ailesel benzerlik kurma Okul’u hafta sonları gidilen bir kulüp kimli÷ine sokmaktadır, ancak Okul bir kulüpten öte akademisyenler grubu, bir akademik camiadır. Suganami kanımızca aynı zamanda, Dunne’ın Manning’i dıúarıda bırakmasına da vurgu yapıyor. Bkz. Suganami 2000, s. 217 – 218, 220 – 221. 46 Jones, s. 1. 43 11 problemlere de÷inmemesi bir sorun olmakla birlikte, okulu de÷ersiz kılacak önemde de÷ildir. Ayrıca Jones, rahatça fark edilebilece÷i üzere, øngiliz Okulu’nda olanlar üzerinden de÷il, olmayanlar üzerinden bir gruplamaya gitmektedir. Bu da birkaç satır önce de÷indi÷imiz agresif yazım tarzını do÷rular niteliktedir. Jones’un ikinci kıstası olan “matematiksel yöntemlere dayanmama” olarak özetleyebilece÷imiz yöntemsel sorun ise, bir yapamama de÷il, tercih etmeme durumundan ileri gelmektedir. Çalıúmanın dördüncü bölümünde de incelenece÷i üzere øngiliz Okulu’nun bir ekol olarak duruúunu sa÷layan en önemli etmenlerden birisi, belki de birincisi, onun metodolojik yaklaúımıdır. Bu sebeplerle, Jones’un bu gruplamasını geçerli bulmak olanaksızdır. Wilson’a göre ise øngiliz Okulu düúünürlerinin örtüútü÷ü noktalar; devlet iliúkilerinde düzenin bulundu÷u anlayıúı, uluslararası düzenin kurumsallı÷ı üzerine vurgu yapmaları, uluslararası sistemin yeniden yapılandırılması konusundaki ütopyan düúünceleri reddetmeleri ve yorumlayıcı ve anlayıúsalcı metodolojik yaklaúımı, davranıúsalcı ya da bilimsel metodolojik yaklaúıma tercih etmeleridir.47 Tim Dunne Inventing International Society’de, eserin øngiliz Okulu’nun orijini olarak British Committee’yi ele aldı÷ını ve bu forum’a davet edilmeyenlerin “dıúarıdakiler” oldu÷unu belirterek, kitabın iki temel argüman ile mücadele etti÷ini söylemektedir: London School of Economics’in Okulun kurumsal evi oldu÷u ve Charles Anthony Woodward Manning’in Okulun kurucularından sayılması.48 Dunne kitabında, Manning ile ilgili düúüncesini, Michael Howard’a dayandırdı÷ı “nev’i úahsına münhasır bir insan” ve “Bull ve Wight’ın ona fazla zaman ayırdıklarını düúünmüyorum” úeklindeki cümleleriyle açıklamaktadır.49 Dunne’un, Manning’i dıúarıda bırakmasının bir di÷er sebebi ise, her ne kadar Manning’in Bull’un düúüncesi üzerinde derin etikleri oldu÷unu kabul etse de, Manning’in metodolojik olarak okuldan ayrı oldu÷unu 47 Peter Wilson, “The English School of International Relations: a Reply to Sheila Grader”, Review of International Studies, vol. 15(1), 1989, ss. 55 – 56. 48 Dunne, 1998, s. 12. 49 Dunne, 1998, s. 93. “Wight ve Bull’un ona (Manning’e) çok fazla zaman ayırdıklarını düúünmüyorum” cümlesinin bitiminde verdi÷i dipnotta Dunne, Manning’in çalıúmalarının kendine özgü oldu÷unu tekrar vurgulamakla birlikte, Hedley Bull’un, “uluslararası toplum ve anarúi” üzerine kaleme aldı÷ı en etkili makalelerinde, Manning’e duydu÷u “entelektüel borcu” daima belirtti÷ini yazmaktadır. Ayrıca Michael Howard’a dayandırdı÷ı “Manning nev’i úahsına münhasır bir insandır” cümlesini, Howard’ın kendisine yazdı÷ı bir mektuptan alıntılamaktadır. Bkz. Dunne, 1998, s. 109, 23 numaralı dipnot. 12 düúünmesidir. Dunne’ a göre Manning’in metodolojik yaklaúımı baúka hiçbir yaklaúıma benzemiyordu ve fenomenoloji ile hukuk bilimine dayanmaktaydı. Bu durum da onu Wight’ın felsefi ve tarihsel yönteminden ayırmaktaydı.50 Roger Epp de, Manning’in durumu konusunda Tim Dunne’ı takip etti÷ini söyleyerek, Wight – Bull – Vincent51 ekseninde bir øngiliz Okulu kabulü oldu÷unu belirtmektedir.52 Knudsen, Tim Dunne’ın øngiliz Okulu’nun tarihini anlattı÷ı eserini, British Committee’yi53 øngiliz Okulu ile bir tutması ve Okulun uluslararası hukuki ile felsefi köklerine de÷inmemesi, ayrıca Okulun orijinleri hakkında sonuçta kesin bir yargıya varmaması açısından eleútirmektedir.54 Bu eleútirinin yanı sıra Dunne’ın bu eserine yöneltilen temel eleútirilerin baúında, deyim yerinde ise øngiliz Okulu’nu British Committee ekseninde “inúa” etmesi gelmektedir. Bunun yol açtı÷ı temel sorun, C. A. W. Manning’in komite toplantılarına ça÷ırılmamasından ötürü, Dunne tarafından okulun dıúında bırakılmasıdır. Oysa Tim Dunne’ın yukarıda sayılan kriterleri ba÷lamında, Manning’in okuldan sayılması gerekmektedir.55 Komite okula eúit de÷il, okulun geliúmesinde bir aúamadır ve ilk aúama London School of Economics’de Manning ve Wight’ın yürütmüú oldu÷u akademik çalıúmalar ve onların ö÷retilerinden oluúmaktadır.56 Bununla birlikte Manning ve Wight’ı birleútiren úey, uluslararası hukukun uluslararası toplum yaklaúımındaki önemini vurgulamalarıdır. Gerçekten de, Hedley Bull’un belki de uluslararası toplum teorisinin temel dire÷i sayılabilecek eseri olan The Anarchical Society’nin önsözünde eserini özellikle Manning’e borçlu oldu÷unu yazması, okulun Manning ile baúladı÷ının teorinin en önemli temsilcisi 50 Dunne, 1998, s. 12. R. J. Vincent, Uluslararası toplum temelli müdahale ve insan hakları konularında çalıúmaları bulunan düúünür. Genel olarak okuldan kabul edilen Vincent’in çalıúmaları, özellikle uluslararası toplumda müdahale ve kuralların niteli÷i açısından okul içerisinde oldukça önem taúımaktadır. 52 Roger Epp, “The English School on the Frontiers of International Society: a Hermeneutic Recollection”, Review of International Studies, vol. 24(5), 1998, s. 48, 7 numaralı dipnot. 53 Bir sonraki baúlıkta incelenece÷i üzere, Okulun temel argümanlarının sistematik bir biçimde ilk kez ortaya konuldu÷u, akademisyenler ve politika uygulayıcıları bir araya getiren toplantılar zinciri. Dunne eserinde Komite’nin katılımcıları ekseninde bir inceleme yapmıútır. Komite hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Dunne, 1998, “ British Committee I” ve British Committee II”. ss. 89 – 116 ve 116 – 136. 54 Tonny Brems Knudsen, “Theory of Society or Society of Theorists? With Tim Dunne in the English School”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000, s. 193. 55 Knudsen, s. 195. 56 Tonny Brems Knudsen, “Beyond the Watchtower?: a Further Note on the Origins of the English School and its Theoretical Potential”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001, s. 331. 51 13 tarafından kabul edildi÷ini göstermektedir.57 Robertson, Manning’in okul için öneminden bahsederken, “uluslararası sistemin do÷asındaki paradoksu görmüú ve açıklamıútır” demektedir; “Manning, belirli bir Uluslararası øliúkiler görüúüne ait olmamakla birlikte, uluslararası iliúkilerin, onun davranıúının anlaúılması ile açıklanabilece÷ini bizlere ö÷retmiútir.”58 Suganami ise Tim Dunne’ın Manning’i dıúarıda bırakması konusunda, “Dunne, øngiliz Okulu’nun öncelikli amacının uluslararası toplum fikrini Uluslararası øliúkiler çalıúmalarının temeline oturtmak oldu÷unu kabul etti÷i halde, Manning’i dıúarıda bırakıyor ise øngiliz Okulu hakkında anlattıkları eksiktir”59 úeklinde yazarak, Manning’in okuldan sayılması gereklili÷inin arkasında oldu÷unu söylüyor. Manning’in Uluslararası øliúkiler çalıúmalarına yaptı÷ı katkıyı ayrıntılı biçimde anlattı÷ı makalesinde Suganami, “genel olarak okul demek istememekle birlikte, Manning’in okuldan sayılıp sayılmaması hakkındaki görüúüm sayılması yönündedir”60 biçiminde görüú bildirerek, Manning’in durumu hakkındaki pozisyonunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Suganami, uluslararası toplumun anarúik ancak göreli olarak düzenlenebilir karakterinin øngiltere’deki Uluslararası øliúkiler e÷itiminde odak noktası olmasının, Manning’in London School of Economics’deki Uluslararası øliúkiler bölümünün baúında bulunmasının ve buradaki çalıúmalarının bir sonucu oldu÷unu söylemektedir.61 Bir önceki paragrafta sözü edilen Suganami’nin okul adlandırması ve sınırlar konusundaki görüúleri için Tim Dunne, Suganami’nin bu konular hakkındaki fikrinin de÷iúti÷ini belirtmektedir.62 Sınırlar konusunda Suganami’nin fikir de÷iútirmesi 57 Hedley Bull, The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics, MacMillan, Hong Kong, 1985, s. ix. 58 B. A. Robertson, “Introduction”, International Society and the Development of International Relations Theory, B. A. Robertson (ed.), Pinter, London, 1998, s. 3. 59 Suganami, 2006, s. 35. 60 Suganami, 2001, s. 92, 5 numaralı dipnot. 61 Suganami, 2000, s. 222. Anarúi ya da uluslararası anarúi kavramı, çalıúmada, karmaúa, düzensizlik anlamı ile de÷il, Uluslararası øliúkiler disiplinindeki, barıúı koruyacak bir üst otorite olmaması anlamında kullanılmaktadır. Bkz. Martin Griffiths, Terry O’Callaghan, International Relations: Key Concepts, Routledge, New York, 2004, ss. 2 – 3. 62 Dunne, 2000, s. 227. 14 hakkında hala çekincelerimiz bulunmakla birlikte, isimlendirme konusunda Tim Dunne’a katılmaktayız.63 Tim Dunne, C. A. W. Manning’i dıúarıda bırakmasının sebeplerinden birinin, Manning’in uluslararası toplum düúüncesini ırkçı bir ayrımcılıkla ele alması oldu÷unu belirtiyor. Yine bu nedenden Manning’in British Committee toplantılarına ça÷ırılmadı÷ını ve Wight’ın Hıristiyan kiúili÷inden, Bull ve Vincent’ın ise ırksal eúitli÷e inandıklarından, Manning’i reddettikleri Tim Dunne tarafından dile getirilmektedir.64 ùüphesiz ki Dunne’ın bu görüúleri Manning’in South Africa and the World: In Defense of Apartheid65 isimli makalesine dayanmaktadır. Manning bu makalesinde, makalenin adından da anlaúılaca÷ı üzere, Güney Afrika’da siyahlara karúı uygulanan ayrımcılık politikasının yanında oldu÷unu belirtmiútir. Suganami, bu makaleyi ilk okudu÷unda, bir úoka u÷radı÷ını ve Manning’in, zihni Birinci Dünya Savaúında donmuú biri oldu÷unu düúündü÷ünü söylemektedir.66 Milletler Cemiyeti tecrübesini yaúamıú olan Manning’in, Batı medeniyetinin dünyanın geri kalanına manda rejimleri vasıtasıyla hamilik etmesi yönündeki düúünceleri, onun ça÷ın ruhunu yakalayamadı÷ını göstermektedir. Ancak uluslararası toplum düúüncesindeki batı kültürünün yeri ve önemi, üstüne üstlük normlar ve kurallar problemi düúünüldü÷ünde, Manning’in ırkçı politikaları desteklemesi bir yana bırakılırsa, uluslararası toplum düúüncesi ba÷lamında görüúlerinin çok da aykırı olmadı÷ı göze çarpmaktadır.67 Suganami Manning’in Güney Afrika ile ilgilenmeye baúladı÷ında yetmiúli yaúlarında oldu÷unu, ancak yaúlı olmasının siyahlara karúı uygulanan ırkçı politikaları savunmada bir özür olarak kabul edilemeyece÷ini belirtmekle birlikte Manning’in, dahili analojiyi reddetmesi ve uluslararası toplumun 63 Bu bölümün yazımında sıklıkla baúvurdu÷umuz, Suganami’nin “The Idea of ‘the English School’ as a Historical Construct” isimli makalesi incelendi÷inde, sınırlar konusunda Suganami’nin biraz yumuúamıú ancak Manning konusunda hala aynı fikre sahip oldu÷u, adlandırma konusunda ise artık ortak kabul görmüú olan “øngiliz Okulu” ismini kullanmakta bir sakınca görmedi÷i anlaúılmaktadır. Bkz. Suganami, 2006, ss. 12 – 43. 64 Dunne, 2000, s. 233. 65 C.A.W. Manning, “South Africa and the World: in Defense of Apartheid”, Foreign Affairs, vol. 43, October 1964, ss. 135 – 149. 66 Suganami, 2001, s. 97. 67 Batı de÷erlerinin uluslararası toplum düúüncesindeki yeri için bkz. Martin Wight, “Western Values in International Relations”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen, Unwin, London, 1966, ss. 89 – 112. Elbette burada vurgulamak istedi÷imiz Manning’in bu ilkel ve çirkin düúüncelerinin arkasında oldu÷umuz de÷il, Batı kültürünün uluslararası toplum açısından önemidir. 15 anarúik, ancak göreli olarak düzenlenebilir oldu÷unu ortaya koyması açısından, uluslararası toplum düúüncesinin kurucularından biri oldu÷unu söylemektedir.68 Knudsen ise Dunne’a yöneltti÷i eleútirilerin ikinci kısmında, Dunne’ın anlattı÷ının øngiliz Okulu’nun de÷il British Committee’nin hikayesi oldu÷unu, Dunne’ın Manning’i dıúarıda bırakarak, özellikle uluslararası hukuk alanında øngiliz Okulu’nu zayıflattı÷ını ve øngiliz Okulu içerisindeki inúacı seslerin en önemlisini kaybetti÷ini belirtmektedir.69 Knudsen Manning’in Okulun içinde bulundu÷unu, ancak yorumlayıcı bir Uluslararası øliúkiler anlayıúının bir kriter olamayaca÷ını úu cümlelerle vurgulamaktadır: “Manning’in Uluslararası øliúkiler anlayıúı, benim kanımca temelde yorumlayıcı bir anlayıútır, ancak yorumlayıcı bir anlayıú Grotius gelene÷ini içerisinde çalıúan birçok klasik realist ve eleútirel teorisyende de bulunmaktadır, bu nedenle bunun bir kriter olarak sunulup sunulamayaca÷ı tartıúmalıdır.”70 Knudsen’in yaklaúımı bize göre, içeridekiler/dıúarıdakiler probleminde Tim Dunne ekseninde baúlayan tartıúmaya yeni bir açılım getirmektedir. Çünkü, Manning’in teorik yapısını ele almakta ve onu ırkçılıkla ya da British Committee toplantılarına ça÷ırılıp ça÷ırılmamakla de÷il, teorik anlamda ve Uluslararası øliúkiler görüúü bakımından øngiliz Okulu’na kattıklarıyla yargılamaktadır. Bu baúlı÷ın yazımında genel olarak takip etti÷imiz iki eser olan, Inventing International Society ve The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment’a baktı÷ımızda, aralarındaki temel farkın, yukarıda da sözü edildi÷i üzere Tim Dunne’ın øngiliz Okulu’nun orijini konusunda British Committee’yi baz alması, Suganami ve Linklater’ın ise, London School of Economics’in entelektüel birikimi ve British Committee toplantılarındaki akademik çalıúmalar olarak iki ayaklı bir yapılandırmaya gitmeleri oldu÷unu görmekteyiz.71 Ancak bu fark, sadece bir tercih meselesi olmaktan ötedir, çünkü øngiliz Okulu’nu ortaya koymaya çalıútı÷ımız noktada okulu ortaya çıkaranların kimler oldu÷u oldukça büyük önem taúımaktadır. Bu nedenle C. A. W. Manning’in Martin Wight ile birlikte okulun kurucu düúünürleri olmaları 68 Suganami, 2001, s. 98, 100. Knudsen, 2000, s. 194. 70 Knudsen, 2000, s. 201, 3 numaralı dipnot. 71 Richard Little, “Review: The English School of International Relations: a Contemproary Reassessment”, Perspectives on Politics, vol. 5(2), 2007, s. 410. 69 16 durumu, sadece bir tercih meselesi ile yok sayılamaz. Yukarıda analiz edildi÷i üzere C. A. W. Manning’in, uluslararası toplum düúüncesinin evrilmesi ve özellikle hukuki yanı ba÷lamında okulun temel figürlerinden biri sayılması gereklili÷i oldukça açıktır.72 øngiliz Okulu’nun sınırları ba÷lamında, üzerinde tek tartıúılan isim Manning de÷ildir. Yine Tim Dunne’ın Inventing International Society isimli eserinin tetikledi÷i E. H. Carr’ın Okulun içersinde mi dıúarısında mı sayılaca÷ı sorunu da, Manning’inki kadar olmasa da, øngiliz Okulu tartıúmalarının gündemini bir süre meúgul etmiútir. Tim Dunne yukarıda sözü edilen eserinde, E. H. Carr için bir bölüm ayırmıú73 ve Carr’ın “okulun içerisinde her zaman duyulabilen ancak okulun önde gelen isimleri ile hiçbir zaman tam anlamıyla ahenk içinde olamayan bir ses”74 oldu÷unu belirtmiútir. Dunne’a göre Carr, Okulun içerisindeki muhalif bir isimdir, The Twenty Years’ Crisis muhalif bir çalıúmadır çünkü kimlikleri de÷il farklılıkları, limitleri sorgular.75 Dunne yukarıda sayılan üç kritere Carr’ın uymadı÷ını belirtse de, onun normatif bir yaklaúıma sahip oldu÷unu ve øngiliz Uluslararası øliúkiler çalıúmalarını, realizm ve idealizm arasındaki iliúki ba÷lamında derinden etkiledi÷ini söylemektedir.76 Carr’ın Uluslararası øliúkiler disiplinine yaptı÷ı katkı konusunda ise Dunne, iki savaú arası dönemde hukuk ve siyaset arasındaki ayrılı÷ın Carr tarafından özümsendi÷ini ve Uluslararası øliúkiler düúüncesini kurumlar ve hukuktan ayrı bir biçimde geniúleterek, ardılları üzerinde derin bir etki bıraktı÷ını söylemektedir.77 Dunne aynı zamanda, Carr, Butterfield ve Wight’ın aynı realist düúünce gelene÷inden beslenmelerini de Carr’ın okuldan sayılmasının bir gere÷i olarak ortaya koymaktadır.78 72 Manning’in sözü edilen konulardaki iki temel eseri için bkz. C. A. W. Manning, The Nature of International Society, Wiley, Great Britain, 1962 ve C. A. W. Manning, “The Legal Framework in a World of Change”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972, ss. 301 – 336. 73 Dunne, 1998, ss. 23 – 47. 74 Dunne, 1998, s. 13 75 Uluslararası øliúkiler disiplininde “muhalif” olma durumunun daha ayrıntılı bir açıklaması için bkz. Richard K. Ashley, R. B. J. Walker, “Speaking the Language of Exile: Dissident Thought in International Studies”, International Studies Quarterly, vol. 34(3), 1990, ss. 259 – 268. Dunne, Tamara Deutscher’den yaptı÷ı alıntı ile de bu muhaliflik durumunu destekliyor. “Carr, Britanya gelene÷indendi ancak hiçbir zaman tam içerisinde de÷ildi.”, Tamara Deutscher, “E.H. Carr – A Personal Memoir”, New Left Review, vol. 137, 1983, s. 79’dan aktaran Dunne, 1998, s. 21 – 22, 46 numaralı dipnot. 76 Dunne, 2000, s. 230. 77 Dunne, 2000, s. 231. 78 Dunne, 1998, s. 6. 17 Robert Jackson Dunne’un eseri üzerine yazdı÷ı inceleme yazısında, aynı Dunne gibi øngiliz Okulu’nu British Committee ile özdeú tutmuútur ancak, Dunne’dan farklı olarak Carr’ın øngiliz Okulu’ndan sayılmasına karúı çıkmaktadır: “Dunne, bir yabancı olan E. H. Carr’ı British Committee’ye hiçbir zaman ça÷ırılmamıú olmasına ra÷men okuldan saymıútır.” “Carr; Butterfield, Wight, Bull ve Vincent ile aynı do÷rultuda de÷ildir.”79 Buzan da Jackson gibi British Committee’yi baz alarak, “Manning ve Carr hiçbir zaman komitenin üyelerinden olmamalarına ra÷men, komite üyelerini düúünsel anlamda etkilemiútir”80 úeklinde yazarak, Carr hakkındaki görüúünü çok net olmamakla birlikte, açıklamıútır. Burada Buzan ile ilgili olarak dikkat çekilmesi gereken bir di÷er nokta ise, yukarıdaki cümleden anlaúılabilece÷i üzere Manning hakkındaki görüúünü net olarak ortaya koymamaktan, Manning’i, “Wight ile birlikte Okulun kurucularından birisi”81 olarak saymaya do÷ru bir düúünsel evrim içerisinde bulundu÷udur. Suganami de Carr’ın okuldan sayılmaması konusunda fikir bildiren yazarlar arasındadır. Suganami, Manning gibi uluslararası toplum düúüncesine büyük katkı yapmıú bir düúünürün dıúarıda bırakılıp Carr gibi neredeyse bu düúünceye hiçbir katkısı bulunmayan bir düúünürün içeride sayılmasının yanlıú oldu÷unu belirterek, Dunne’un bu tespitinin øngiliz Okulu’na bir kulüp kimli÷i biçmesinden kaynaklandı÷ını söylemektedir.82 Knudsen de bu kulüp benzetmesine katılarak; “øngiliz Okulu, insanların bir araya geldi÷i bir kulüp de÷ildir, hukuk ve siyasal düúünce bakımından Grotiusçu bir gelenek içerisinde uluslararası toplum politik teorisini ortaya koyan kiúiler grubudur”83 úeklindeki görüúleri ile Dunne’ı eleútirmektedir. Ayrıca Dunne’un Manning yerine Carr’ı okuldan saymasını tamamıyla yanlıú bulan Suganami, British Committee’ye ikisinin de ça÷ırılmamıú olmasını bir kriter olarak sunmayı do÷ru bir biçimde göz ardı ederek, bu durumun Dunne’ın kriterlerinin okuldan sayılmak için yeterli úartları do÷ru olarak belirleyememesinden ileri geldi÷ini belirtmektedir. Ayrıca 79 Robert Jackson, “Review: Inventing International Society: a History of The English School”, The American Political Science Review, vol. 94(3), 2000, s. 764. 80 Buzan, s. 473. 81 “Manning, Wight, Bull, Vincent ve di÷erleri okulun ilginç ve de÷erli fikir gelene÷ini oluúturanlar olarak sayılmayı hak ediyorlar.” Bkz. Barry Buzan, From International Society to World Society?: English School Theory and the Social Structure of the Globalisation, Cambridge University Press, Cambridge, 2004, s. 11. 82 Suganami, 2000, s. 218, 223. 83 Knudsen, 2000, s. 198. 18 Dunne’ın Carr’ı okuldan saymasında temel nedenlerden biri olarak gösterdi÷i Bull ve Vincent’ı derinden etkiledi÷i düúüncesine de katılmayan Suganami, aksine Manning’in Vincent ve Bull’un düúünce evriminde büyük rolü oldu÷unu iddia etmektedir.84 Kanımızca bu tespit do÷rudur; yukarıda da belirtti÷imiz üzere Hedley Bull, Manning’e olan entelektüel borcunun farkındadır.85 Ancak Bull, E.H. Carr için böyle cümleler kullanmaktan öte, “The Twenty Years’ Crisis’de uluslararası toplum düúüncesine rastlamak çok zordur”86 úeklinde yazarak, Carr ile aralarında bulunan entelektüel iliúkinin sınırlarını ortaya koymaktadır. Knudsen ise Tim Dunne’ın niçin Carr’ı okuldan saydı÷ını anlayamadı÷ını belirttikten sonra, “Carr, Dunne’a göre realizm ve idealizm arasında gidip gelirken øngiliz Okulu evinden defalarca geçmesine ra÷men, kapıda duran Manning ile ve Grotius bahçesini düzenleyen Lauterpacht ile hiç karúılaúmamıútır” úeklinde ilginç ancak açıklayıcı bir benzetme ile Carr hakkındaki görüúünü ortaya koymaktadır.87 Carr’ın okulun içerisinde sayılması kanımızca yanlıútır. Carr her zaman için Uluslararası øliúkiler disiplininde oldukça büyük yeri olan bir isimdir ancak uluslararası toplum teorisi ve øngiliz Okulu için böyle oldu÷u söylenemez. Carr’ın uluslararası toplum algısı, eseri incelendi÷inde rahatça fark edilebilece÷i üzere, prematüredir. Carr’ın bu algısı, øngiliz Okulu’nun üçüncü bölümde incelenecek olan uluslararası toplum düúüncesiyle benzeúti÷i çok fazla yön bulunmamaktadır. Carr’ın, bu bölümde ortaya koydu÷umuz bir di÷er kriter olan gelenekselci metodolojik yaklaúımdan tamamıyla uzak oldu÷u söylenemez ancak, hem çalıúmalarını sürdürdü÷ü dönem itibarıyla hem de metodolojik yaklaúımların evrimi göz önüne alındı÷ında, øngiliz Okulu’nun metodolojik yaklaúımını sistematik bir biçimde ortaya koydu÷u dönem açısından, Carr’ın gelenekselci metodolojiye, özellikle yorumlayıcılık ve Wight’ın kullandı÷ı tarihselcilik açısından, oturdu÷unu söylemek bizce zordur. Ancak Carr’ın metodolojik bir çıkıú noktası kimli÷i oldu÷u da yok sayılamaz. 84 Suganami, 2006, ss. 36 – 37. Bull, s. ix. 86 Hedley Bull, “The Twenty Years’ Crisis Thirty Years On”, International Journal, vol. 24(4), 1969, s. 638. 87 Knudsen, 2000, s. 198. 85 19 Buraya kadar ortaya koydu÷umuz kıstaslar açısından bakıldı÷ında øngiliz Okulu’nun sınırları hakkındaki tartıúmalar, az ya da çok, bir takım temel kriterler üzerinde uzlaúma sa÷lamıú görünmektedir. Bu kriterlerin en baúta gelenleri, davranıúsalcı metodolojiyi reddetmek, baúka bir deyiúle gelenekselci metodolojiyi kullanmak ve anarúi içerisinde bir dereceye kadar düzenin var olabilece÷ini savunmak olarak sıralanabilirler. Yukarıda gerekçelerini saydı÷ımız bu yaklaúım, çalıúmanın ayaklarının yere basması açısından oldukça önemlidir. Tekrar bu baúlı÷ın ilk cümlelerinde dile getirdi÷imiz soruya dönecek olursak, okulun sınırlarının nerede baúlayıp nerede bitti÷i ve temsilcilerinin kimler oldu÷u, bu úekilde bir teori okulunu incelememizden ötürü oldukça önemlidir. Bu nedenle koydu÷umuz sınırlar, Manning’i uluslararası toplum düúüncesinin öncülerinden olmasından ötürü içeride, Carr’ı ise okulun uluslararası toplum anlayıúına uymaması nedeniyle dıúarıda bırakmaktadır. okulun sınırları, øngiliz Okulu adı ba÷lamında, øngilizlik ya da Britanyalılık ekseninde bir önem arz etmemektedir. Dunne’ın saydı÷ı kriterlerden hareket etti÷imiz takdirde okul, aralarında ailesel benzerlik bulunan, yöntemsel olarak gelenekselci metodoloji kapsamında çalıúan ve øngiliz Okulu gelene÷inin uluslararası toplum düúüncesini benimseyen herkese, bizce açıktır. 20 øKøNCø BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NUN TARøHSEL GELøùøMø Bu baúlık altında øngiliz Okulu’nun erken köklerinden, British Committee ile geliúen teorik yapısı ıúı÷ında, günümüzde tekrar önem kazanmasına kadar olan dönem incelenecektir. Bu inceleme sırasında izlenecek olan yol, yukarıda yapılan sınırlar tartıúmasından da çıkarılabilece÷i üzere, Manning – Wight – British Committee – Bull ekseninde olacaktır. Ole Wæver øngiliz Okulu tarihini dört bölüme ayırmaktadır. Bunlardan birincisi 1959 – 1966 arasında yer alan, Uluslararası øliúkilerde bir yer edinme ve uluslararası toplum sorunsalını geliútirme çabaları içerisinde geçen dönemdir. økinci bölüm ise, 1966 – 1977 arasında olan ve Anarchical Society ile Systems of States’in yayımlandı÷ı dönemdir. Wæver’in sınıflandırmasına göre üçüncü bölüm ise yaklaúımın geliútirildi÷i ve yaklaúımdaki boúlukların dolduruldu÷u dönem olan 1977 – 1992 arası dönemdir. Dördüncü ve son bölüm ise 1992’den günümüze kadar olan, “yenilenen yaratıcılık” ve øngiliz Okulu’nun yeni teorik geliúmelere kendisini uydurdu÷u dönem olarak tanımlayabilece÷imiz döneme denk düúmektedir.88 Wæver, bu ayrımı her ne kadar British Committee’nin kuruldu÷u yıllara dayandırsa da, biz bir önceki baúlıkta açıkladı÷ımız nedenlerden ötürü konuyu, Martin Wight ve C. A. W. Manning’in ilk çalıúmalarından hareketle takip edece÷iz. øngiliz Okulu’nun geliúiminde dönüm noktaları olarak ise, belli baúlı düúünürlerin yayınladı÷ı temel eserleri çerçevesinde bir yaklaúımı baz alarak, okulun tarihini ortaya koymaya çalıúaca÷ız. Bu ba÷lamda ele alaca÷ımız eserler ve düúünürler; C.A.W. Manning, “The Nature of International Society”, Martin Wight, “International Theory: The Three Traditions”, British Committee, “Diplomatic Investigations”, Hedley Bull, “The Anarchical Society” úeklinde sıralanacaktır. 88 Ole Wæver, “Four Meanings of International Society: A Trans-Atlantic Dialogue”, International Society and the Development of International Relations Theory, B. A. Robertson (ed.), Pinter, London, 1998, s. 85. 21 1. øNGøLøZ OKULU’NUN KÖKENLERø: C.A.W. MANNING VE MARTIN WIGHT Yukarıda da sözü edildi÷i üzere, bu çalıúmada, øngiliz Okulu’nun kökenleri Manning ve Wight’a dayandırılmaktadır. Bu ba÷lamda Manning’in “øngiliz gelene÷i” diyebilece÷imiz ekolü ilk kez ortaya koyması ve Wight’ın bu düúünce sistemati÷ini geliútirme çabalarını inceleyece÷iz. 1.1. C. A. W. Manning: The Nature of International Society Charles Anthony Woodward Manning, 1894 yılında Güney Afrika’da dünyaya gelmiútir. 1922 yılında Oxford’dan mezun olan Manning’in kariyeri bir avukat olarak baúlamıútır. Mezun olduktan sonraki bir yılını Milletler Cemiyeti genel sekreterli÷inde asistan olarak geçiren Manning, daha sonra Oxford Üniversitesi’nde hukuk alanında dersler vermiútir.89 Manning ve øngiliz Okulu için ise dönüm noktası olan olay, 1930 yılında Manning’in London School of Economics’de çalıúmaya baúlamasıdır. Manning’in bu okulda çalıúmıú ve bir øngiliz gelene÷i oluúturma yönünde ilk tohumları atmıú olması, London School of Economics’in øngiliz Okulu’nun kurumsal evi olarak sayılmasına yol açmıútır. Suganami’nin aktardı÷ına göre Manning beú temel konuda yazmıútır: hukuk bilimi, Milletler Cemiyeti, Güney Afrika, Uluslararası øliúkilerin akademik bir disiplin olarak durumu ve uluslararası toplum. Manning’in çalıútı÷ı sonuncu konu, kendisi tarafından Uluslararası øliúkiler disiplininin özü olarak ele alınmıútır. Manning bu konunun kendine özgü karakterinin, aynı zamanda Uluslararası øliúkilerin ba÷ımsız bir disiplin olarak var olmasının ana nedeni oldu÷unu düúünmekteydi.90 Çalıúmanın konusu açısından, bizim de Manning’in çalıúma alanlarından ele alaca÷ımız konu, uluslararası toplum düúüncesidir. Manning’in London School of Economics’de verdi÷i derslerden hareketle yazdı÷ı The Nature Of International Society isimli eseri ise øngiliz Okulu tarihi açısından ilk dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Eser her ne kadar kendine has bir tarzda yazılmıú ve ilk seferde anlaúılması güç olsa da, uluslararası toplum fikrini ortaya 89 Suganami, 2001, s. 91. Manning’in geniú biyografisine Oxford Dictionary of National Biography internet sitesinden ulaúılabilir. Oxford Dictionary of National Biography, Charles. Anthony Woodward Manning, http://www.oxforddnb.com/index/101068879/, eriúim tarihi: 10/03/2009. 90 Suganami, 2001, s. 93. 22 koyması açısından oldukça önemlidir. Manning eserinin ön sözünde, “kitabın yeni baúlayanlar için” oldu÷unu ve “bir XYZ kitabı de÷il bir ABC kitabı” úeklinde düzenlendi÷ini yazarak, eserin “basit” oldu÷unu belirtmektedir.91 Ancak yukarıda sözünü etti÷imiz gibi eser kolay olmaktan çok, kendine özgü bir sistemati÷i olan ve takip edilmesi zor bir eserdir.92 Genellikle bu úekilde nitelendirilmekle birlikte The Nature of International Society, e÷er okuyucu azmederse üzerinde düúünülebilecek çok fazla úeyin bulunabilece÷i bir eserdir.93 McClelland da, kitabın zorlu÷una iliúkin olarak, “Amerika Birleúik Devletlerinde, lisans ö÷rencilerine yönelik olarak yazılmıú eserlerde bu kadar entelektüel çabaya alıúkın de÷iliz”94 úeklinde yazmıútır. The Nature of International Society bize göre üç konuda çok büyük önem arz etmektedir. Bunlardan birincisi yukarıda da sözü edildi÷i üzere, uluslararası toplum düúüncesinin temellerini ortaya koymasından kaynaklanmaktadır. Manning’in uluslararası toplum düúüncesi günümüz uluslararası toplum düúüncesinden biraz daha soyut bir düúüncedir: “Ulus devlet içerisindeki sosyal düúüncenin amacı devlettir. Devlet teorik olarak bir gerçeklik olmasına karúın, gerçekte sadece bir fikirdir. Peki, bu durumdaki bir devlet fikrinin, di÷er devletler ile iliúkilerinin durumu nedir?”95 Manning bu cümleler ile devlet fikrinin soyutlu÷undan hareket ederek, devletler arası iliúkilerin soyutlu÷una vurgu yapmaktadır. Manning devlet içerisinde olmanın soyut durumundan, devlet dıúına çıkıldı÷ında nasıl gerçekli÷e döndü÷ümüz sorusunun aldatıcı bir soru oldu÷unu belirttikten sonra, “egemen devletler, ki bu devletler uluslararası toplumun yapı taúlarıdır, soyutturlar. Dolayısıyla uluslararası toplum da soyuttur ve diplomasi, devletler toplumu ve uluslararası toplumun üyeleri kendi suni dünyalarında ilerlerler.”96 úeklinde bir açıklama ile uluslararası toplum fikrini ortaya koymaktadır. Manning’in soyut bir uluslararası toplum fikrinden kastı, bu fikrin var olmadı÷ı de÷il gözle görülemedi÷i, elle tutulamadı÷ıdır. Devlet soyuttur; çünkü günlük yaúamımızın 91 Manning, 1962, s. ix. Suganami, 2001, s. 92 ve J. Frankel, “Review: The Nature of International Society”, Political Studies, vol. 10 (3), 1962, s. 319. 93 D. H. N. Johnson, “Review: The Nature of International Society”, The International and Comparative Law Quarterly, vol. 11 (4), 1962, s. 1223. 94 Charles A. McClelland, “Review: The Nature of International Society”, The American Political Science Review, vol. 56(4), s. 983. 95 Manning, 1962, s. 27. 96 Manning, 1962, s. 27. 92 23 neredeyse tamamını düzenleyen, sosyal iliúkilere görünmez müdahalelerde bulunan, bir arada “barıúçıl” bir yaúam sürmemizi sa÷layan devlet fikri, günlük yaúamımızda hiçbir zaman kendisini hissettirmez. Ancak ve ancak onun hakkında normatif bir biçimde düúündü÷ümüz zaman varlı÷ını hissederiz. øúte bu nedenle, temel yapıtaúları egemen devletler olan uluslararası toplum da soyuttur. Ancak uluslararası toplumu oluúturan devletler, insanlar gibi düúünemediklerinden ve aslen soyut bir kavram olduklarından, uluslararası toplum fikrine, devletin egemenli÷i altında bulunan insanların ulaútı÷ı gibi ulaúamazlar. Manning’in sosyal kozmos olarak isimlendirdi÷i ve “çok kültürlü, inanç sistemlerinin mozai÷i, bereketli mit ve orman”97 olarak tanımladı÷ı kavramı ise, kanımızca dünyayı anlatmak için kullanmaktadır. Yukarıda da belirtildi÷i üzere Manning anlaúılması zor bir yazardır, ancak yukarıdaki tanımdan anlamamız gereken uluslararası toplumun nitelendirmeleridir. Çok kültürlülük ve inanç sistemlerinin mozai÷i, øngiliz Okulu’nun düúüncesi evrildikçe daha çok de÷inilecek, Manning’in deyiúiyle “bereketli bir mit”tir. Uluslararası toplumun oluúmasında kültürün önemi ve ortak kültür benimsenmesi tartıúmaları, uluslararası toplum düúüncesinin gündemini uzun zaman meúgul etmiú ve etmeye de devam etmektedir. Sosyal kozmos kavramının “orman” olarak nitelenmesi ise, uluslararası sistemin anarúik yapısına yapılan vurgudan kaynaklanmaktadır. Manning, yukarıda açıklandı÷ı üzere uluslararası toplumu bu úekilde ortaya koymuútur. Ancak øngiliz Okulu terminolojisinde bulunan uluslararası toplum fikrinin yapıtaúlarından biri olan anarúinin düzenlenebilirli÷i, Manning tarafından uluslararası hukuk tanımından hareket ile yapılmaktadır. Manning,98 pratikte devletlerin neden uluslararası hukuka uydukları sorusunu sorduktan sonra úu úekilde cevaplamaktadır: Manning’e göre, uluslararası hukuk ba÷layıcılı÷ını, bir topluma üye olmanın úartının bu hukuka göre eúit sayılmak olmasından almaktadır. Yani bu topluma üye olmak için “do÷al hukuk” kabul edilmelidir; topluma üye olduktan sonra bu hukuka ba÷lılıktan ayrılmak mümkün de÷ildir, çünkü bu hukuktan ayrılmak uluslararası toplumdan 97 98 Manning, 1962, s. 174. Manning, 1962, s. 113. 24 ayrılmak demektir.99 Bu tanımdan hareketle, Manning’in ortaya koydu÷u uluslararası toplum düúüncesinin devletlerin uymaya yükümlü oldu÷u uluslararası hukuk tarafından “düzenlenebildi÷i” görülmektedir. Eserdeki uluslararası hukuk temasının a÷ırlı÷ını ve önemini úu cümle oldukça güzel bir biçimde özetlemektedir: “Profesör Manning, uluslararası toplumun do÷asını ve uluslararası hukuka konu olan devletlerin oluúturdu÷u toplumu keúfetmekte.”100 Manning’in uluslararası toplum fikri özetle, “amaçları hayatta kalabilmek olan ulus devletlerin oyuncuları oldu÷u, hukuk teorisinin bir parçası olan geleneksel uluslararası hukukun kuralları tarafından yönetilen bir oyun”101 úeklinde formüle edilebilir. The Nature of International Society’nin büyük önem arz etti÷i ikinci konu ise, birincisinden hareketle, bir øngiliz Uluslararası øliúkiler düúüncesini ortaya koymasıdır. øngiliz Okulu’nun temel iddialarından birincisini ve en önemlisini oluúturan anarúinin göreli olarak düzenlenebilirli÷i görüúü, øngiliz gelene÷inin Uluslararası øliúkiler disiplinindeki duruúunun ana temasını oluúturmakta ve bu temanın ilk sistematik örne÷i de bu eserde ortaya konmaktadır. øngiliz gelene÷inin Amerikan gelene÷inden ayrıldı÷ı nokta da, metodolojik yaklaúımları úimdilik bir kenara koyarsak, uluslararası sistemdeki anarúinin düzenlenebilirli÷idir. Bu düúünce de Manning’in eserinde rahatça göze çarpmaktadır. Manning’e göre uluslararası toplum, uluslararası hukuk, geleneksel uluslararası moralite ve egemen devletlerin hepsi iç içe geçmiú zihinsel yapılardır ve onun deyimi ile “sosyal olarak yaygın sosyal teori” tarafından yürütülürler. Dolayısıyla uluslararası toplum, Manning’e göre Uluslararası øliúkilerin akademik bir disiplin olarak ana amacıdır.102 Suganami’nin Manning hakkındaki bu tespiti bizi The Nature of International Society’nin üçüncü büyük önemine götürmektedir: Uluslararası øliúkilerin akademik bir disiplin olarak var oluúu. Manning, uzun yıllar boyunca London School of Economics’deki Uluslararası øliúkiler bölümünün baúında bulunmuútur. Dolayısıyla Uluslararası øliúkilerin bir 99 Manning, 1962, ss. 106 – 107. Allan G. B. Fisher, “Review: The Nature of International Society”, International Affairs, vol. 38(3), 1962, s. 374. 101 Wesley L. Gloud, “Review: The Nature of International Society”, Midwest Journal of Political Science, vol. 7(3), 1963, s. 298. 102 Suganami, 1998, s. 905. 100 25 disiplin olarak var oluúuna olan inancı tartıúılmazdır. Manning de bu konuyu “her ne kadar metodolojik olarak benzetilmese de Uluslararası øliúkiler bir disiplindir”103 úeklinde dile getirmiútir. Ancak Manning disiplinin ilk ortaya çıktı÷ı tarihten günümüze kadar devam eden Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olup olmadı÷ı tartıúmalarına, her ne kadar eseri kaleme alıú amacı bu olmasa da, The Nature of International Society ile yanıt vermiútir. Uluslararası øliúkiler her ne kadar geniú bir bilim dalı olarak görülmese de, baúka bir deyiúle siyaset biliminin bir alt dalı olarak nitelendirilse de, Manning’in bu eseri Uluslararası øliúkiler disiplinine adanmıú bir eserdir.104 McClelland da Manning’in çeyrek yüzyıldan beri Uluslararası øliúkilerin di÷er akademik disiplinlerin bir derlemesi oldu÷una karúı çıktı÷ını belirtip, Manning’in Uluslararası øliúkileri bir bütün olarak, özel bir sosyoloji úeklinde görülmesi gerekti÷ini vurguladı÷ını yazmaktadır.105 Özetle Manning’in bu eseri Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olarak algılanmasında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü Manning, Uluslararası øliúkilerin ba÷ımsız çalıúma alanları oldu÷unu bu eserde ortaya koymuú ve ça÷ımız inúacılı÷ına yakın bir yöntem ile devletlerin toplumunun sosyolojisini incelemiútir. The Nature of International Society isimli eser øngiliz Okulu tarihinde bir baúlangıç noktası oluúturmuú ve daha sonra øngiliz Okulu’nun evrildi÷i yer olan British Committee’de de ele alınması kararlaútırılan uluslararası toplum düúüncesinin ilk tohumlarının atıldı÷ı yer olmuútur. Bu nedenle Manning’in eseri, çalıúmanın bu bölümünün giriúini oluúturmaktadır. Bu eser aynı zamanda London School of Economics’de Manning tarafından verilen derslerin özünü oluúturdu÷undan, øngiliz Okulu’nun oturdu÷u ayaklardan birisinin de temelidir. Unutulmamalıdır ki Bull ve Suganami gibi okul içerisinde iki önemli isim Manning’in ö÷rencileri olmuúlardır. Manning’den sonra bu okuldaki Uluslararası øliúkiler bölümünün baúına geçecek kiúi de, yine øngiliz Okulu’nun kurucu düúünürlerinden birisidir: Martin Wight. 103 C. A. W. Manning, “Review: The Study of International Relations”, International Affairs, vol. 32(2), 1956, s. 202. 104 Frankel, s. 319. 105 McCleland, s. 983. 26 1.2. Martin Wight: International Theory 1913 yılında dünyaya gelen Robert James Martin Wight, Bradfield kolejini bitirdikten sonra, kazandı÷ı burs ile Oxford’daki Hertford kolejinde modern tarih okumuú, 1935 yılında bu okuldan birincilikle mezun olmuútur. 1949’dan 1961 yılına kadar London School of Economics’deki Uluslararası øliúkiler bölümünde ö÷retim üyeli÷i yapan Wight, 1961 yılında yeni kurulan Sussex Üniversitesi’ne geçmiú, 1972’deki ölümüne kadar burada tarih profesörü olarak çalıúmıútır.106 Bull, Wight’ın London School of Economics’de anlattı÷ı derslerin, kendisi ve di÷er dinleyenler üzerinde oldukça derin etkiler bıraktı÷ını belirttikten sonra úöyle devam etmektedir; “Derslerini dinledi÷imden beri onun gölgesini üzerimde hissediyorum, a÷ırlı÷ının farkında olarak, daima ondan ödünç alarak, her zaman onu aúmayı umut ederek ama asla ondan kaçamayarak.”107 Robert Jackson ise Wight’ın sadece fikir tarihçisi de÷il, bir siyasal düúünce tarihçisi de oldu÷unu belirterek, Wight’ın entelektüel kimli÷inin ne kadar geniú oldu÷unu gözler önüne sermektedir.108 Wight, yaúamı boyunca çok fazla yayın yapmamıútır. Büyük etki yaratan ve burada inceleyece÷imiz eserlerinin ço÷u da ölümünden sonra derlenmiútir. Uluslararası øliúkiler alanında her ne kadar az yayın yapmıú olsa da, yaptı÷ı yayınlar Wight’ın, klasik, ortaça÷ ve modern batı düúüncesine ne kadar hakim oldu÷unu ve nadir bulunan bir bilgelikle bu alanları inceledi÷ini göstermektedir.109 Aslen Wight’ın yayınlarının az sayıda olması, onun mükemmeliyetçi bir insan olmasından kaynaklanmaktadır.110 Wight’ın Power Politics isimli eserinin giriúinde de Bull ve Holbraad, bu eserin önce bir kitapçık úeklinde yayımlandı÷ını, Wight’ın bu eserin gözden geçirilmesini ve geniúletilmesini temel mesleki görevi saydı÷ını belirtmekteler.111 ølk kez 1946’da 106 Ian Hall, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight Memorial Trust, http://www.mwmt.co.uk/biography.htm, eriúim tarihi: 16/03/2009. 107 Hedley Bull, “Martin Wight and the Theory of International Relations”, British Journal of International Studies, vol. 2, 1976, s. 101. 108 Robert Jackson, “From Colonialism to Theology: Encounters with Martin Wight’s International Thought”, International Affairs, vol. 84(2), 2008, s. 355. 109 Brian Porter, “Patterns of Thought and Practice: Martin Wight’s ‘International Theory’”, The Reason of States: a Study in International Political Theory, Michael Donelan (ed.), Allen and Unwin, London, 1978, s. 64. 110 Bull, 1976, s. 101. 111 Hedley Bull, Carsten Holbraad, “Introduction”, Power Politics, Martin Wight, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978, s. 9. 27 yayımlanmıú olan bu eserin Wight tarafından temel mesleki görev sayılmasına ra÷men, ölümüne kadar bitirilememiú olması bize Wight’ın çalıúmalarında ne kadar titiz oldu÷unu göstermektedir. Wight bir mektubunda yeterince yayın yapamadı÷ını úu úekilde vurgulamakta; “E÷er bu ö÷leden sonra ölürsem, yayımlanmak için fazla karmaúık olan birkaç el yazması dıúında arkamda bir úey bırakmayaca÷ım… Büyük akademisyenlerin asla en iyi çalıúmalarını yazmamaları da günümüzde pek geçerli bir söz de÷il…”112 Tim Dunne’a göre Wight’ın øngiliz Okulu’na iki yönde katkısı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi realist/idealist ayrıúmasını aúarak, Grotian ya da rasyonalist olarak adlandırabilece÷imiz bir orta yol keúfetmesi ya da ortaya koyması; ikincisi ise devlet sistemlerinin tarihsel sosyolojisi alanında deyim yerinde ise bir çı÷ır açmasıdır.113 Dunne’ın bu yaklaúımını, Wight’ı ve onun uluslararası teori düúüncesini incelerken temelde International Theory: The Three Traditions isimli eser ba÷lamında takip edece÷iz. Wight’ın øngiliz Okulu’nun ortaya çıkıúına katkıları incelenmeden önce de÷inilmesi gerek bir konu ise kiúili÷idir. Martin Wight, Uluslararası øliúkiler camiasında oldukça belirsiz bir úahsiyet olarak tanınmaktadır.114 Kanımızca bunun en büyük sebebi, Martin Wight’ın dini inançlarına oldukça ba÷lı bir úahsiyet olmasıdır. Bu konu üzerine yazılmıú onlarca incelemeye rastlamak mümkündür. Bu tartıúmaların tamamının, hem bu çalıúmanın konusuna uzak olması hem de bir bütünlük arz etmemesi nedeni ile, burada anlatılması olanaksızdır. Ancak yine de, Wight’ın koyu Hıristiyan kiúili÷inin Uluslararası øliúkiler düúüncesini etkileyip etkilemedi÷i ba÷lamında, kısa da olsa bu tartıúmalara yer verilecektir. Martin Wight’ın teolojik yanının, Uluslararası øliúkiler düúüncesini etkiledi÷ini savundu÷u makalesinde Scott M. Thomas; ço÷u akademisyenin özel yaúantısının ihlal 112 Dunne, 1998, s. 48. Dunne, bu kısmı Wight’ın Matt Melko’ya yazdı÷ı 1 Kasım 1971 tarihli mektuba dayandırmaktadır. Dunne’ın Inventing International Society isimli eserini, tüm eleútirilere ra÷men eúsiz kılan yönlerden biri, belki de en önemlisi de øngiliz Okulu düúünürlerinin yazıúmalarına kadar dayanan engin bir bibliyografya kullanmıú olmasıdır. 113 Dunne, 1998, s. 47. ødealizm sözcü÷ünün, tüm liberal teori ailesini nitelemek için kullanılmasını biz uygun bulmamakla birlikte, alıntı yaptı÷ımız metine sadık kalmak açısından, idealizm sözcü÷ünü kullandık. 114 Bu durumun sebeplerinin ayrıntılı bir tartıúması için bkz. Michael Nicholson, “The Enigma of Martin Wight”, Review of International Studies, vol. 7(1), 1981, ss. 15 – 22. 28 edilece÷i korkusu ile dini görüúlerini açıklamaması gelene÷ine Wight’ın katılmadı÷ını, Hıristiyan dünya görüúünü, hemen hemen her platformda ortaya koyarak ve tartıúarak, kamuya mal etti÷ini söylemektedir.115 Ian Hall ise Martin Wight’ın belirsiz olmayı kendisinin istedi÷ini; e÷er dini inancı ile düúünceleri yargılanırsa, güç politikasının seküler dünyasında belirtmektedir. 116 bu görüúlerinin iyi karúılanmayaca÷ını düúündü÷ünü Nicholson’a göre de, Wight’ın pasifist yanı ile güç politikasını irdeleyen yanını ba÷daútırmak oldukça zordur.117 Pasifizm Wight’ın yaúamındaki önemli dönüm noktalarından biridir. Christian Pacifism isimli makalesinde bu görüúü açıkça ortaya koyan Wight,118 pasifist görüúleri nedeniyle 1940 yılında askerlik yapmamak için vicdani ret talebinde bulunmuútur. Vicdani ret talebinin baúlıca gerekçelerini Hedley Bull119 úöyle sıralamaktadır: Birinci Dünya Savaúı, Hıristiyan köklerini terk etmiú ve sekülerizm ile materyalizmin kölesi olmuú bir toplumun çöküúüdür. Wight’a göre bu çöküú Avrupa medeniyetinin ortak günahlarının ilahi bir yargılamasıdır ve savaúa da bu durum yol açmıútır. økinci gerekçe ise Wight’ın “savaúın ruhsal bozulmanın temel sebeplerini çözmek için bir metot olmadı÷ını” düúünmesidir. Üçüncü ve son gerekçe ise bir inançlı bir Hıristiyan’ın, Tanrı’nın buyru÷una karúı gelerek kutsal olmayan bir savaúa katılmasının olanaksız olmasından ileri gelmektedir. Ancak Wight’ın vicdani ret talebi “askerlik yapmamasına gerekçe olabilecek derin bir inancı olmadı÷ı”120 gerekçesi ile reddedilmiútir. Wight pasifizmi kendi cümleleri ile úu úekilde tanımlamaktadır: “Pasifizmin özü, her ne koúulda olursa olsun, insan hayatına kastetmemeye olan inançtır… Bu durum tamamen güç kullanmayı kınamaz, u÷runa savaúılabilecek hiçbir úey olmadı÷ını savunmaz, kötülü÷e karúı boyun e÷meyi ö÷ütlemez…”121 Bull ise Wight’ın pasifizmini, 115 Scott M. Thomas, “Faith, History and Martin Wight: the Role of Religion in the Historical Sociology of the English School of International Relations”, International Affairs, vol. 77(4), 2001, s. 907. 116 Ian Hall, The International Thought of Martin Wight, Palgrave McMillan, U.S.A., 2006, s. 3. 117 Nicholson, s. 18. 118 Martin Wight, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936, ss. 12 – 21. 119 Hedley Bull, “Introduction: Martin Wight and the Study of International Relations”, Systems of States, Martin Wight, Hedley Bull (Ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977, s. 4. Bu kısım mahkeme tutanaklarından Hedley Bull tarafından oluúturulmuú bir özettir. 120 Dunne, 1998, s. 51. 121 Martin Wight, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936, s. 13. 29 “savaúta, ötenaziyle, idam cezasıyla ya da kürtajla, her ne olursa olsun, insan hayatına son vermek øsa’nın ö÷retisine terstir” úeklinde ifade etmektedir.122 Eski ö÷rencilerinden biri olan E. Kedourie Wight’ı, erken ça÷lardan Roma’ya, Avrupa tarihine ve yakın tarihe kadar geniú bilgiye sahip bir kiúi olarak tanımlamaktadır. “Martin Wight ile Avrupa tarihi konuúmak, tarihçileri konuúmayı gerektirmektedir, bu konuda konuútuklarımızdan hatırladıklarım: Toynbee ve Ranke” úeklinde yazan Kedourie, Wight ile Toynbee arasındaki iliúkiye vurgu yapmaktadır.123 Hedley Bull da Martin Wight’ın, Arnold Toynbee’den dünya tarihi çalıúmaları, dini tarih ile seküler tarih arasındaki iliúki ve ilahiyat alanlarında etkilendi÷ini belirtmektedir. Ancak Bull, Wight’ın ve Toynbee’nin profesyonel anlamda ders anlatırken ya da yazarken, seküler ya da “teknik” olarak niteleyebilece÷imiz anlayıútan hiç kopmadıklarını da eklemektedir.124 Martin Wight’ın Toynbee ile iliúkisi, hem ö÷rencisi olmasından hem de ikisinin birlikte çalıúmıú olmalarından kaynaklanmaktadır. Bilindi÷i üzere Wight, Toynbee’nin a Study of History isimli eserine katkıda bulunmuútur.125 Wight, Toynbee’nin ölümünden sonra kaleme aldı÷ı bir nevi minnet yazısında, Toynbee’nin baúardı÷ı en önemli iúlerden birisinin, “Batılı olmayan medeniyetleri øngilizce konuúan dünyaya ö÷retmesi” oldu÷unu belirtmektedir.126 Dunne, Wight’ın Toynbee ile profesyonel meslektaú olmanın yanında, Toynbee’nin dünya tarihi alanındaki ilgisini de paylaútı÷ını söylemektedir.127 Wight’ın Toynbee ile yakın oldu÷u yıllar, aynı zamanda yukarıda sözü edilen Hıristiyan Pasifizmi yıllarına denk gelmektedir. Bu ba÷lamda da Toynbee ile iliúkisi dikkate de÷erdir. Yeniden Wight’ın teolojik yanının, onun Uluslararası øliúkiler disiplinindeki kimli÷ini etkileyip etkilemedi÷i ya da ne kadar etkiledi÷i sorusuna dönecek olursak, bize göre, her ne kadar Wight dini kimli÷ini daha olgun çalıúmalarında akademisyen 122 Bull, 1977, s. 4. E. Kedourie, “Religion and Politics: Arnold Toynbee and Martin Wight”, British Journal of International Studies, vol. 5, 1979, s. 7. 124 Bull, 1977, s. 2. 125 Ian Hall, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight Memorial Trust, http://www.mwmt.co.uk/biography.htm, eriúim tarihi: 16/03/2009 126 Martin Wight, “Arnold Toynbee: an Appreciation”, International Affairs, vol. 52(1), 1976, s. 11. Ayrıca bu yazı dikkatle okundu÷unda, Wight’ın Toynbee’ye ne kadar önem verdi÷i rahatlıkla anlaúılabilir. 127 Dunne, 1998, s. 50. 123 30 kimli÷inden ayırmıúsa da, Wight’ın tamamen dini görüúlerinin etkisinden kurtuldu÷u söylenemez. British Committee toplantılarında sundu÷u ve daha sonra Diplomatic Investigations’da yayımlanacak olan Western Values in International Relations isimli makalesi, kanımızca bunun güzel bir göstergesidir. Makale dikkatle incelendi÷inde görülecektir Wight, Batı kültürü olarak tanımladı÷ı úeyi Hıristiyanlık temellerinden koparmamaktadır.128 Ian Hall da Wight’ın bir Hıristiyan oldu÷unu ve Hıristiyanlı÷ının geniú anlamda onun düúüncesini sınırladı÷ını ve dini yönde harekete sevk etti÷ini belirtmektedir. Ancak Hall’a göre asıl sorun, Wight’ın Hıristiyanlı÷ının belirli yazarlar tarafından bir problem olarak algılanması de÷il; ça÷daú Batı akademi camiasında dine karúı köklü bir antipati bulunmasıdır.129 Jackson da, Uluslararası øliúkiler alanında çalıúan ço÷u akademisyenin seküler bir anlayıúla konuya yaklaútı÷ını belirttikten sonra, Wight’ı seküler bir bakıú açısı ile okudu÷unu, ancak Wight okumalarından sonra görüúünün de÷iúti÷ini ve teolojinin – Müslüman ya da Hıristiyan ya da bir baúkası olsun – uluslararası iliúkileri anlamakta çok yararlı oldu÷unu fark etti÷ini belirtmektedir.130 Roy Jones ise, “Wight’ın entelektüel kimli÷inde dogmatik ipuçlarından çok daha fazlasının bulundu÷unu” yazmaktadır.131 Yukarıda da belirtti÷imiz üzere, Wight’ın dini duruúunun entelektüel kimli÷ini bir ölçüye kadar etkiledi÷ini düúünmekle birlikte Jones’un bu tespitine katılmamaktayız. Çünkü Wight’ın düúüncesi incelendi÷inde “dogma” olarak nitelendirilebilecek bir fikre rastlamak mümkün de÷ildir. Tim Dunne da, Wight’ın Power Politics isimli kitabının incelendi÷inde, Hıristiyan bir tarih görüúünün izlerine rastlanmadı÷ını belirtmektedir. Ancak Christian Pacifism ve The Church, Russia and the West132 isimli makaleleri incelendi÷inde Tanrı’nın buyru÷unun altında bir tarih anlayıúı oldu÷unu aktaran Dunne, kutsal ve seküler olanın birleúiminin, Wight’ın uluslararası teorisini yorumlamada daimi bir problem oldu÷unu söylemektedir. Dunne, Wight’ın The Church Russia and the West isimli makalesinde, “Tanrıya dair olan ile insano÷luna dair olanın bu dünyada daima birbirine karıútı÷ını, ancak iliúkilerinde bir ritim bulundu÷unu”133 yazdı÷ını belirttikten 128 Wight, 1966, ss. 89 – 132. Hall, 2006, s. 22. 130 Jackson, 2008, s. 360. 131 Jones, s. 10. 132 Martin Wight, “The Church, Russia and The West”, Ecumenical Review, vol. 1(1), 1948, ss. 24 – 45. 133 Wight, 1948, s. 34. 129 31 sonra, son tahlilde Wight’ın uluslararası teorisinin, Avrupa uluslararası toplumunun tarihsel örüntüleri ile uyumlu oldu÷unu vurgulamaktadır.134 Bilindi÷i üzere sosyal bilimlerdeki objektiflik tartıúmaları, her zaman akademi gündeminin en üst sıralarında bulunmaktadır. Wight’ın Hıristiyan duruúuna da bu úekilde yaklaúmak gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bir sosyal bilimci hiçbir zaman tamamıyla sosyal konumundan ve de÷er yargılarından ba÷ımsız hareket edemez. Bir sosyal bilimci buna çok büyük ölçüde dikkat etse de, çalıúmalarının satır araları dikkatli incelendi÷inde de÷er yargıları ve sosyal konumu ile ilgili ipuçlarına rastlanabilir. Wight için de bu durum geçerlidir. Wight’ın her ne kadar objektiflik ölçütünü sonuna kadar uygulamıú oldu÷una dair úüpheler bulunsa da, tamamıyla de÷er yargıları do÷rultusunda düúünceler üretti÷ini söylemenin hem kendisine, hem de bir nevi “manevi babası” oldu÷u øngiliz Okulu ailesine haksızlık olaca÷ını düúünmekteyiz. Wight’ın øngiliz Okulu’nun geliúimine etkisi, yukarıda da belirtti÷imiz üzere, iki yönde olmuútur. Birincisi, çalıúmanın üçüncü bölümünde de ayrıntılı bir biçimde incelenece÷i üzere, realizm – liberalizm tartıúması döngüsünde devam eden Uluslararası øliúkiler disiplinine, rasyonalizm ile yeni bir boyut katmasıdır. Wight’ın ders notlarının derlenmesi ile ortaya çıkan International Theory: The Three Traditions isimli eser, rasyonalist yaklaúımın sistematik bir biçimde ortaya konulması açısından büyük önem arz etmektedir. Martin Wight, Uluslararası øliúkiler disiplinin incelenmesini üç ana baúlıkta sınıflandırmıútır. Uluslararası øliúkiler düúüncesinde üç gelenek olarak isimlendirilen bu gelenekler; realizm, rasyonalizm ve radikalizmdir. Wight’ın düúüncesine göre, Uluslararası teori üç gelene÷in etkileúimi etrafında dönmektedir. Wight’a göre Uluslararası øliúkiler adı altında inceledi÷imiz disiplinin üç temel bileúeni vardır. Bunlardan birincisi uluslararası anarúidir; bir üst otorite olmadan yaúayan egemen devletler. økincisi ise daimi etkileúimdir; Diplomasi, uluslararası yasa kuralları ve benzerleri ile yürütülür. Üçüncü ve son bileúen ise moral solidaritedir.135 Wight’ın açıkladı÷ı Uluslararası øliúkilerin bu yapısı, aslında bir nevi uluslararası toplum teorisinin temelidir. Bu úekilde bir yapılandırma uluslararası toplum teorisinin 134 Dunne, 1998, ss. 53 – 54. Martin Wight, “an Anatomy of International Thought”, Review of International Studies, vol. 13, 1987, s. 221. 135 32 Uluslararası øliúkilerin do÷asında nasıl yer aldı÷ını göstermektedir. Wight’ın bu yaklaúımını tek bir cümle ile yeniden formüle etti÷imizde uluslararası toplum düúüncesinin en basit ve yalın anlatımı ile karúılaúırız: Uluslararası anarúi altında, uluslararası hukuk ve diplomasi gibi yollarla etkileúen bir devletler toplumu. Wight’ın bu yaklaúımı terminolojik adlandırma ile rasyonalizmdir. Wight’ın cümleleriyle, rasyonalizm gelene÷inden gelen düúünürler “uluslararası anarúinin hüküm sürdü÷ü bir dünyada, belirli normlar ve kurallar çerçevesinde etkileúimde bulunan devletler toplumu” üzerine e÷ilmektedirler.136 Wight’ın tanımladı÷ı di÷er gelenek olan radikalizm ise devletler toplumunun moral birli÷ine dayanmaktadır. Radikalistlere göre, uluslararası toplumun bütünü, onu oluúturan parçaları aúar ve uluslararası toplum, uluslararası olmaktansa, kozmopolitandır.137 Uluslararası toplumu oluúturan tüm üyelerin, ortak bir kültür çerçevesinde birleúece÷ini savunan bu grup düúünürler, bir nevi dünya devletine gidilebilece÷ini öne sürerler. Wight’ın tanımladı÷ı üçüncü gelenek olan realizm ise, uluslararası iliúkileri, anarúi, güç politikası ve savaú durumu ekseninde algılamaktadırlar. Görülebilece÷i üzere, realist teori ile rasyonalist teori, çıkıú noktası olarak anarúi kavramını ele almaktadırlar. Hedley Bull da anarúiyi; “nasıl ki her devletteki insanlar bir otoriteye ba÷ımlıysa, egemen devletlerin karúılıklı iliúkilerinde durum bunun tam tersidir” úeklinde tanımladıktan sonra, “anarúiyi uluslararası yaúamın ana gerçe÷i ve onu teorize etmenin baúlangıç noktası olarak nitelendirebiliriz”138 cümlesi ile çıkıú noktası olarak anarúi olgusunu ele aldıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Wight, realist teori ile rasyonalist teori arasındaki ayrımı úu úekilde açıklamaktadır: Uluslararası toplum’u bizim bildi÷imiz ‘toplum’ kavramında olması gereken özelliklerden yoksun bulanlar, uluslararası iliúkileri savaúın hüküm sürdü÷ü bir durum olarak tanımlarlar ve bu sebeple en iyi bir biçimde, uluslararası anarúi kavramı ile betimlerler. E÷er anarúi, ortak bir otoritenin olmaması anlamına geliyorsa, bu kesinlikle uluslararası politikanın iç politikadan 136 Martin Wight, International Theory: the Three Traditions, Gabriel Wight, Brian Porter (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1991, ss. 13 – 15. 137 Wight, 1991, s. 8. 138 Hedley Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, Diplomatic Investigations; Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), George Allen & Unwin, London, 1966, s. 35. 33 ayrıldı÷ı noktadır. Ama e÷er anarúi tamamen düzensizli÷i niteliyorsa bu, 139 uluslararası iliúkilerin do÷ru bir tanımı de÷ildir. Özetle rasyonalizmin hareket noktası olan anarúi, belli bir dereceye kadar düzenlenebilir bir anarúidir, ancak realizmin hareket noktası olan anarúi bir düzen arz etmez. Martin Wight Uluslararası øliúkiler düúüncesini oluúturan bu üç gelene÷in birbirine paralel bir biçimde sonsuzlu÷a uzanan üç demiryolu gibi olmadı÷ını belirtmektedir: “Üç gelenek akımlardır, girdaplar ve ters akıntılarla birbirlerinin içine geçerler, uzun zaman kendi yataklarında kalamazlar”140 Baúka bir ifade ile, “Wight her ne kadar kiúisel olarak rasyonalizme çekilmiú olsa da, onun Uluslararası øliúkiler ö÷retisi sadece rasyonalizm, realizm ya da radikalizm ile de÷il, bunların arasındaki tartıúmalar ile açıklanabilir.”141 Üç gelenek ile ilgili dile getirece÷imiz son durum ise, her gelene÷in belirli bir moral durumu temsil etti÷idir. Dunne’ın tespitinden hareketle, rasyonalizmin sa÷duyu ile moral yaptırımın bir harmanını, realizmin mükemmeliyetçi olmayan etik anlayıúını, radikalizmin ise evrensel adaleti temsil etti÷ini söyleyebiliriz.142 2. øNGøLøZ OKULU’NUN GELøùøMø: BRITISH COMMITTEE & DIPLOMATIC INVESTIGATIONS British Committee, toplantılarına, Rockefeller kuruluúunun katkıları ve teúviki ile 1958 yılında baúlamıútır.143 øngiliz orijinli bir komitenin bir Amerikan vakfı tarafından finanse ve teúvik edilmesi oldukça ironiktir; ancak Tim Dunne bunun arkasındaki sebebin, Kenneth Thompson’ın,144 Amerikan akademisinin kuúatması altında olması ve Herbert Butterfield ile gelenekselci yaklaúıma duydu÷u sempati 139 Martin Wight, Power Politics, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978, s. 105. 140 Wight, 1991, s. 260. 141 Bull, 1976, s. 110. 142 Dunne, 1998, s. 9. 143 Adam Watson, The British Committee for the Theory of International Politics: Some Historical Notes, 1998, http://www.polis.leeds.ac.uk/assets/files/research/english-school/watson98.pdf, eriúim tarihi: 23/03/2009. 144 Thompson komitenin kuruldu÷u sırada Rockefeller kuruluúunun uluslararası programlar bölümünün baúkan yardımcısıydı. Thompson’ın kısa bir biyografisine úu kaynaktan ulaúılabilir: http://millercenter.org/about/staff/thompson, eriúim tarihi: 23/03/2009. 34 oldu÷unu belirtmektedir.145 Butterfield ve Wight ise Diplomatic Investigations’ın önsözünde, uluslararası iliúkilerin teorik yanıyla ilgilenen bir Amerikan komitesi kurulmasına öncülük eden Dean Dusk ve Kenneth Thompson’ın, bu Amerikan komitesinin bir benzerinin øngiltere’de de kurulmasını istemesi ile komitenin çalıúmalarının baúladı÷ını yazmaktadırlar.146 Ancak Watson Amerikan komitesinin çalıúmalarına bir süre sonra devam etmedi÷ini belirtmektedir.147 Komitenin kuruluúu ile ilgili yazılanlar arasında dikkat çekici olan bir di÷er nokta ise Butterfield’ın baúlarda komitenin kuruluúuna liderlik etmeyi reddetmesidir. Butterfield buna gerekçe olarak kendisini buna yeterli görmedi÷ini belirtmiútir. Ancak 1958 yılında Uluslararası øliúkiler alanında øngiltere’de de bir giriúimde bulunması gerekti÷ini düúündü÷ünü belirten Butterfield, kanımızca burada Amerikan orijinli bir disipline karúı olmasını ima etmektedir.148 British Committee’nin bize göre en önemli özelli÷i sadece akademisyenleri de÷il, birçok mecradan farklı isimleri bir araya getirmesidir. Watson da komitenin disiplinler arası bir yapıda oldu÷unu belirtmekte ve bunun nedenlerini, “Wight ve Butterfield’ın farklı e÷itim ve düúünce sistematiklerinden gelen insanların bir arada bulunmasının, olayların iç yüzünü kavramakta büyük fayda sa÷layaca÷ına olan inançları ve komitenin kuruluú yıllarında günümüzde oldu÷u gibi Uluslararası øliúkiler fakültelerinin olmaması” 149 úeklinde sıralamaktadır. Komitenin sadece akademisyenlerden de÷il, politika uygulayıcılardan da oluúması, yalnızca komitenin yaptı÷ı yayınlara fayda sa÷lamamıú, aynı zamanda komite toplantılarında çapraz bir görüú alıúveriúine yardımcı olarak, zengin bir düúünce üretiminin oluúmasına katkıda bulunmuútur.150 Dunne, komitenin üyelerin seçiminde dikkat edilenin, akademik dünya ile pratik dünya arasında bir denge oldu÷unu ve bu nedenle dıúiúleri bakanlı÷ından 145 Dunne, 1998, s. 90. Herbert Butterfield, Martin Wight, “Preface”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Allen & Unwin, London, 1966, s. 11. Yazarlar, esere katkıda bulunan Hedley Bull, Donald McKinnon, G. F. Hudson, Michael Howard dıúında komitenin üyelerinin, William Armstrong, Donald McLachan, Adam Watson ve Desmond Williams oldu÷unu belirtmektedirler. 147 Watson, 1998, s. 1. 148 Herbert Butterfield, “Raison D’état: The Relations Between Morality and Government”, 1975, The First Martin Wight Memorial Lecture, s. 5. http://www.mwmt.co.uk/documents/butterfield.pdf, eriúim tarihi: 10/03/2009. 149 Watson, s. 1. 150 Buzan, 2001, s. 472. 146 35 Adam Watson’ın ve hazine bakanlı÷ından da William Armstrong’un komiteye davet edildi÷ini yazmaktadır. Aynı zamanda Dunne, Wight’ın komitenin etik boyutu için bir felsefeci olan Donald Mackinnon’ın da komiteye ça÷ırılması yönünde ısrar etti÷ini belirtmektedir.151 Komitenin bu disiplinler arası yapısı yukarıda da belirtildi÷i üzere, komite içi tartıúmaların seyrine büyük katkıda bulunmuútur. Ancak komitenin ilk birkaç toplantısından sonra Butterfield’ın bir bilim tarihçisini komiteye katma önerisi, úiddetli karúı çıkıúlara neden olmuú ve Wight ile birlikte di÷er üyeler Butterfield’ı komiteyi dengesizleútirmekle itham etmiúlerdir.152 Kanımızca Wight ve di÷er üyelerin bir bilim tarihçisinin komiteye katılmasına karúı çıkmalarının sebebi, arkasında durdukları metodolojik yaklaúımdan ileri gelmektedir. Komitenin yapılanmasının son aúaması ise, Wight’ın Hedley Bull’un komiteye katılması için yaptı÷ı tavsiyedir. O sıralar Wight’ın ö÷rencisi olan Hedley Bull’un komiteye katılması oldukça önemlidir. Bull’un katıldı÷ı ilk iki toplantıdan sonra Butterfield’ın bir di÷er komite üyesine “Görülüyor ki Hedley Bull aramızdaki en becerikli kiúi olacak”153 úeklinde söyledikleri bu ba÷lamda oldukça anlamlıdır. British Committee, kimi yazarlarca Okulun kurumsal evi olarak ve kimilerince de øngiliz Okulu’nun di÷er adı olarak kabul edilmektedir.154 Ancak biz her iki görüúe de katılmadı÷ımızı, yukarıda nedenleri ile birlikte belirtmiútik. British Committee øngiliz Okulu’nun evrimi açısından çok önemli bir noktada durmaktadır. Ancak komite, Okulun kurumsal evi payesini London School of Economics ile paylaúmaktadır. Yukarıda da bahsetti÷imiz ailesel benzerlikler komite toplantıları ile artmıútır, ancak ilk ba÷lantıların kuruldu÷u yer London School of Economics’dir.155 151 Dunne, 1998, s. 91. Dunne, 1998, s. 92. 153 J. D. B. Miller, “Hedley Bull, 1932 – 1985”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, s. 6. 154 Andrew Linklater, Hidemi Suganami, “Introduction”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006, s. 4. Okulun kurumsal evi olarak komiteyi kabul eden yazarların baúında, daha önce de belirtti÷imiz üzere Tim Dunne gelmektedir. Bkz. Dunne, 1998. Okulun bir di÷er ismi olarak British Committee’yi kullanan yazarlar için ise bkz. Little, 1995 ve Adam Watson, “Foreword”, Review of International Studies, vol. 27, 2001, ss. 467 – 470. 155 Hidemi Suganami, Andrew Linklater, “Conclusion”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006, s. 260. 152 36 British Committee’nin amacı, bilindi÷i üzere uluslararası politikanın teorik yanını incelemektir. Bunu yaparken de incelemelerinin oda÷ına uluslararası toplum düúüncesini koymuúlardır. Ancak komitenin kuruldu÷u yıllarda tartıúılan baúka bir konu Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olarak var olup olmadı÷ı sorunudur. Bu ba÷lamda Herbert Butterfield, Manning ile görüúmeyi istedi÷ini çünkü her ikisinin de Uluslararası øliúkilerin bir bilim olarak var olması hakkında úüpheci olduklarını belirtmektedir. Ancak Butterfield Uluslararası øliúkilerin bir disiplin oldu÷unu savunmayı sürdürdü÷ünü de vurgulamaktadır.156 Komitenin ana ürünü olan Diplomatic Investigations’da Wight ve Butterfield amaçlarını, “tarih boyunca oldu÷u gibi günümüzde de uluslararası toplumu bir arada tutan ihtiyat ve moral yükümlülüklerin temel prensiplerini aydınlı÷a kavuúturmak”157 olarak açıklamaktadırlar. Dunne ise komitenin amaçlarını, “temel ilgi alanları günümüz de÷il, uluslararası toplumun yapısı ve onu bir arada tutan kuralların oluúum sürecidir”158 úeklinde nitelendirmektedir. Yine Diplomatic Investigations’ın önsözünde Wight ve Butterfield, Uluslararası øliúkiler disiplinin Amerikan tarafından farklılıklarını, “Britanya tarafı Amerikan meslektaúlarından farklı olarak, güncelden çok tarihsel ile, bilimselden çok normatif ile, metodolojikten çok felsefi olan ile ve siyasetin kendisinden çok onun prensipleri ile daha çok ilgilenmektedir.”159 cümleleri ile açıkça ortaya koymaktadırlar. ùüphesiz ki bu durumun nedenlerinden biri de komitenin farklı mecralardan insanlardan oluúmasıdır. Ancak Butterfield komitenin bu yapısının sadece güncel konularla ilgilenmek zorunda kalma açısından bir tehlike oldu÷unu da belirtmiútir.160 Fakat Butterfield’ın bu endiúesi, yukarıda da belirtildi÷i üzere Bull’un komiteye katılması ile giderilmiútir. Aslen Butterfield henüz komitenin kuruluú aúamasında Wight’a yazdı÷ı mektupta, komitenin kuruluú amaçlarını, Diplomatic Investigations’ın önsözünde ortaya koyulan amaçlar ile hemen hemen aynı úekilde belirlemiútir: “…bilinen úekilde diplomatik tarihi çalıúmak ya da günümüzdeki sorunları tartıúmak de÷il, diplomatik aktivitenin ardında yatan temel varsayımları, bir devletin 156 Butterfield, 1975, s. 5. Butterfield, Wight, s. 13. 158 Dunne, 1998, s. 97. 159 Butterfield, Wight, s. 12. 160 Butterfield, 1975, s. 6. Butterfield, ilerleyen satırlarda Bull’un bu tehlikeyi önleme anlamında tam aradıkları kiúi oldu÷u belirtiyor. 157 37 neden belirli bir dıú politika izledi÷ini, uluslararası çatıúmaların etik durumunu tanımlamak ve hangi uluslararası çalıúmaların bilimsel olarak yürütülebilece÷inin kapsamını belirlemek…”161 Bu cümleden de rahatlıkla anlaúılabilece÷i üzere, yukarıda da belirtti÷imiz Uluslararası øliúkilerin bilimselli÷i sorununu Butterfield komitenin kuruluú yıllarında da aklının bir köúesinde barındırmaktaydı. Komitenin çalıúmalarında bir di÷er ilgi çekici nokta ise, uluslararası toplum düúüncesinin komitenin gündemine alınması ve komitenin çalıúaca÷ı uluslararası toplumun nasıl tanımlandı÷ı konusudur. Watson bu konuda, Avrupa sisteminin pratiklerini çalıúmanın komiteye hakim oldu÷unu ve anarúik bir topluma iúaret eden bu pratiklerin Bull tarafından komite üyelerine anlatıldı÷ını belirtiyor. Ancak Watson, Wight ve kendisinin bu durumdan hoúnutsuz olduklarını çünkü dünya üzerinde baúka anarúik toplumlarında bulundu÷unu gündeme getirdiklerini söyleyerek, egemen ve hakim sistemlerin pratiklerini incelemeyi ye÷ledi÷ini belirtiyor. Sonuç itibarı ile Watson, Bull ve Butterfield’ın di÷er devlet sistemlerinin daha az ba÷ımsız olmaları nedeniyle bu görüúü reddettiklerini ve a÷ırlıklı olarak Avrupa sisteminin pratiklerine e÷ildiklerini vurgulamaktadır.162 Her ne kadar Avrupa sisteminin pratikleri daha çok iúlense de, komitenin çalıúmalarında tüm devlet sistemleri önemli yer tutmuútur. Bunu Bull’un derledi÷i, temelde Wight’ın komiteye sundu÷u çalıúmalardan oluúan Systems of States’de ve Watson’un The Evolution of International Society163 isimli eserinde rahatlıkla görmek mümkündür.164 Komitenin Uluslararası øliúkiler dünyasına en önemli katkılarından birisi de, sahip oldu÷u metodolojik yaklaúımdır. Dunne’ın da belirtti÷i gibi komitenin her üyesi Wight’ın üç gelenek teorisine derinlemesine hakim de÷ildi ya da olmayabilirlerdi ancak hepsinin disiplinin Amerikan tarafından gelen bilimselci dalgaya karúı koydukları açıktı.165 Analitik ve istatistiksel bir yaklaúımı reddetmek British Committee’nin DNA’sında vardır. Bu durum özellikle Butterfield’ın Lewis Bernstein Namier’e karúı 161 Watson, s. 1. Watson, 2001, ss. 467 – 468. 163 Adam Watson, The Evolution of International Society, Routledge, London, 2002. 164 Andrew Linklater, “The Problem of Harm in World Politics: Implications for the Sociology of the State Systems”, International Affairs, vol. 78(2), 2002, s. 319 ve 1 numaralı dipnot. 165 Dunne, 1998, s. 183. 162 38 olmasından kaynaklanmadır ve Namierizm olarak adlandırabilece÷imiz bu tarih anlayıúına bir alternatif olarak, Butterfield’ın tarihsel anlatımı ön plana çıkarması, komitenin Uluslararası øliúkiler çalıúmalarına yansımıútır.166 Hans J. Morgenthau da komitenin ana ürünü olan Diplomatic Investigations için kaleme aldı÷ı tanıtım yazısında, “Makalelerinde açıkça gelenekselci yaklaúımı benimsiyorlar. Ampirik hammaddeyi teorize etmektense, uluslararası politikanın kendi do÷ası içerisinde anlaúılması gerekti÷ini vurguluyorlar”167 úeklinde yazarak, komitenin gelenekselci yanının altını çizmektedir. Komitenin gelenekselci yöntemi benimsemesinde Wight’ın tarihselcili÷i kadar, Bull’un yaklaúımının da oldukça önemli oldu÷u kanımızca tartıúmasızdır. Diplomatic Investigations ba÷lamında bakacak olursak, özellikle “The Grotian Conception of International Society” ve “Society and Anarchy in International Relations” makaleleri Bull’un yaklaúımını ortaya koyması açısından çok önemlidir.168 Sonuç olarak British Committee, hem farklı kesimlerden insanları bir araya getirerek fikir alıúveriúini sa÷laması, hem metodolojik duruúu bakımından oldukça önemlidir. Kökleri London School of Economics’de atılmıú olan uluslararası toplum düúüncesinin olgunlaúmasında ve çeúitlenmesinde katkıları yadsınamayacak derecede büyüktür. Ayrıca Komite, bir øngiliz Uluslararası øliúkiler gelene÷i oluúturmada da baúlıca rolü oynamıútır.169 Kuúkusuz ki bu gelene÷in en büyük yansıması uluslararası toplum düúüncesidir ve bu düúüncenin evrimi de komite toplantıları ile büyük hız kazanmıútır. 166 Edward Keene, “The English School and the British Historians” Millennium – Journal of International Studies, , vol. 37(2), 2008, s. 388. 167 Hans J. Morgenthau, “Review: Diplomatic Investigations”, Political Science Quarterly, vol. 82(3), 1967, s. 462. 168 Sasson Sofer, “Review: Recovering the Classical Approach”, International Studies Review, vol. 4(3), 2002, s. 142. 169 Charles A. Jones, “Christian Realism and the Foundations of the English School”, International Relations, vol. 17, 2003, s. 372. 39 3. øNGøLøZ OKULU’NUN YÜKSELøùø: HEDLEY BULL & THE ANARCHICAL SOCøETY øngiliz Okulu düúüncesinde Hedley Bull’un yeri úüphesiz ki çok önemlidir. 1977 yılında ilk kez yayımlanan The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics isimli eseri çok geniú yankı uyandırmıútır. Bu nedenle Bull Wight ile birlikte, kimi zaman ondan da önce, okulun temel düúünürü olarak kabul edilmektedir. 1932 yılında Avustralya’nın Sydney kentinde dünyaya gelen Hedley Norman Bull, 1949 yılında Sydney Üniversitesine kabul edilmiútir. Baúta güzel sanatlar ve hukuk okumak amacı ile üniversite e÷itimi alan Bull daha sonra felsefe ve tarih alanında uzmanlaúmıútır.170 Bull’un Sydney Üniversitesinde bulundu÷u yıllarda felsefe profesörü olan John Anderson’un, Bull üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Bull The Anarchical Society’nin önsözünde, “En büyük entelektüel minnettarlı÷ım Sydney Üniversitesi’nde ders aldı÷ım felsefe profesörü John Anderson’adır. Ondan daha ünlü birçok kiúiden daha büyük bir insan olan Anderson’ın bu kitabın içeri÷i hakkında söyleyecek çok az úeyi olabilir ancak onun entelektüel birikiminin ve ö÷retisinin, benim gibi ö÷rencileri üzerindeki 171 etkileri büyüktür” úeklinde yazarak Anderson’a olan entelektüel borcunu belirtmiútir. John Andreson’ın düúüncesindeki en temel úey, idealizme karúı realizmi savunması ve toplum ile kurumların yekpare bir amaç için oluúturulmuú yapılardan çok çıkar çatıúmalarının alanı oldu÷unu belirtmesidir.172 Öte yandan Howard da, Anderson’un ikonoklastik ve úüpheci felsefe anlayıúının Bull üzerinde derin etkileri oldu÷unu yazmaktadır.173 Sydney Üniversitesindeki e÷itimini tamamladıktan sonra Bull, Woolley bursunu kazanarak Oxford Üniversitesinde çalıúmalarına devam etme úansı yakalamıútır. øngiltere’de bir ö÷retim tecrübesi yaúamadan ülkesine dönmek istemeyen Bull, bu nedenle Aberdeen Üniversitesindeki bir ö÷retim görevlisi pozisyonuna baúvurmuútur. Hemen hemen aynı günlerde, tüm kariyerini úekillendirecek olan London School of 170 Michael Howard, “Hedley Norman Bull 1932 – 1985”, Biographical memoir, Proceedings of the British Academy, vol. 72, s. 395. http://www.proc.britac.ac.uk/cgi-bin/somsid.cgi?page=72p395&session=3E&type=header, eriúim tarihi: 21/02/2009. 171 Bull, 1985, s. x. 172 Miller, s. 2. 173 Howard, s. 395. 40 Economics’den teklif alan Bull, bu okulu tercih etmiútir.174 Burada Manning ve Wight ile tanıúan Bull, önceki bölümlerde de belirtti÷imiz üzere bu iki düúünürden çok etkilenmiútir.175 Tim Dunne’ın da belirtti÷i üzere Bull Uluslararası øliúkileri; “üç gelenek teorisi, Uluslararası øliúkiler düúüncesinin örüntülerini bulmak için tarihi araútırmak, akademik Uluslararası øliúkilerin politika üreticilerin kısa vadecili÷ine eleútirel bir uzaklıkta durması gereklili÷ine olan inanç ve normatif temelli Uluslararası øliúkilerin karúılaútırmalı bir temele do÷ru ilerlemesi gereklili÷inin farkında olma” olarak tanımlayabilece÷imiz Wight’ın ö÷retisi do÷rultusunda algılamıútır.176 Miller, Bull’un Manning ile iliúkisini ise karmaúık olarak nitelendirilmekle birlikte, Bull’un, Manning’in konuları çok geniú bir açıdan ele alıúından ve Manning’in düúüncelerini anlamaya çalıúmaktan hoúnut oldu÷unu belirtmektedir.177 Hedley Bull’un uluslararası toplum düúüncesi için önemi çok büyüktür. Kendisinden önce birçok kez tanımlanmıú olmasına ra÷men, uluslararası toplum onun The Anarchical Society’de yaptı÷ı tanımlama ile anılmaktadır.178 Bull eserinde, Wight’ın realist, rasyonalist ve radikalist dünya anlayıúını bir bakıma tercüme etmiútir.179 “Modern uluslararası toplum üç gelene÷i de içinde barındırmaktadır. Tek bir gelene÷in di÷erlerinden üstün tutulması yanlıútır; tek bir dünya politikası modeli – güç politikası, devletler sistemi, düzenlenmiú anarúik toplum, ulus ötesi solidarite, uluslararası iúbirli÷i – tüm dünyayı eksiksiz ve baúarılı bir biçimde açıklayamaz”180 Bu cümleden ve hemen hemen Bull’un tüm eserlerinden anlaúılabilece÷i üzere Bull, teorik bir ço÷ulculu÷u benimsemiútir. The Anarchical Society aynı zamanda Bull’un metodolojik duruúunu yansıtması açısında da oldukça önemlidir. Gelenekselci yaklaúımının temellerini The Anarchical Society yayımlanmadan yaklaúık on yıl önce International Theory: The Case for a 174 Howard, s. 396. Hedley Bull’un yaúamı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Coral Bell, Meredith Thatcher (ed.), Remembering Hedley, The Australian National University e-Press, 2008. http://epress.anu.edu.au/hedley_citation.html, eriúim tarihi: 21/02/2009. 175 Bkz. bu çalıúma, 57 ve 107 numaralı dipnotlar. 176 Dunne, 1998, s. 136. 177 Miller, s. 4. 178 Bellamy, s. 8. 179 Suganami, 2006, s. 30. 180 Bull, 1985, s. 41. 41 Classical Approach181 isimli makalesinde ortaya koyan Bull, The Anarchical Society’de de bu yaklaúımını úu cümleler ile yeniden vurgulamaktadır: “Tabii ki, bu çalıúmanın de÷erden ba÷ımsız oldu÷u gibi oldukça absürt bir úeyi ima etmeyece÷im. Bunun gibi bir çalıúmanın ahlaki ve politik önermelerden ba÷ımsız olması mümkün de÷ildir, e÷er böyle olursa kısır olur.”182 Bull’un eseri uluslararası toplumu sistematik bir biçimde anlatmasından ötürü oldukça önemlidir. Bull aynı zamanda eserinde uluslararası toplum ile uluslararası sistemin ayrıldı÷ı noktaları çok net bir biçimde vurgulamaktadır. Watson’a göre Bull kitabını, ba÷ımsız devletlerden oluúan topluma ayırmıútır. Bunun gerekçesi olarak Watson, kitabın makul bir boyutta olma zorunlulu÷unu ve Bull’un günümüz küresel uluslararası toplumu ile daha çok ilgili olmasını göstermektedir.183 Ancak Hoffmann, Bull’un bir sistemin ne zaman bir toplum oluúturdu÷unu, ya da topluma dönüútü÷ünü tam olarak açıklamadı÷ını savunmaktadır. “Bull bize anarúinin toplumla ba÷daúabilece÷ini göstermiútir, ancak bir toplum anarúik bir yapıda ne kadar geliúebilir?”184 Bull’un eserinin ismine bakıldı÷ında, bir aykırılık söz konusudur. Anarúik bir toplumda düzen nasıl var olabilir?185 Bull bu soruyu çok basitçe yanıtlamaktadır: “Düzen, devlet iúlerinde mevcut ya da muhtemel durumdur; bir amaç, de÷er ya da erek de÷ildir.”186 Bull bu durumu Grotius’un düúüncesi ile temellendirmektedir. Ancak toplumun anarúik bir yapıda olması Hobbesçu, solidarist etmenleri ise Kantçı bir anlayıútadır. Buradan da görülebilece÷i üzere Bull, Wight’ın üçlü ayrımını kitabının temeline oturtmaktadır. 181 Hedley Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, World Politics, vol. 18(3), 1966, ss. 361 – 375. 182 Bull, 1985, s. xv. 183 Watson, 2002, s. 4. Watson aynı zamanda kitabının orijinin The Anarchical Society oldu÷unu belirterek eserin önemine vurgu yapmaktadır. 184 Stanley Hoffmann, “International Society”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, s. 26. Bu makale, Hoffmann’ın 1986 yılında yayımlanmıú olan “Hedley Bull and His Contribution to International Relations” isimli makalesinin küçük de÷iúikliklerle yeniden basılmıú halidir. Çalıúmada her ikisine de atıfta bulunaca÷ız. Bkz. Stanley Hoffmann, “Hedley Bull and His Contribution to International Relations”, International Affairs, vol. 62(2), 1986, ss. 179 – 195. 185 Michael Mandelbaum, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, Political Science Quarterly, vol. 92(3), 1977, s. 574. 186 Bull, 1985, s. xii. 42 Bull eserinin giriú kısmında, dünya politikasında düzenin ne oldu÷u; günümüz egemen devletler sisteminin nasıl bir düzen teúkil etti÷i ve egemen devletler sisteminin dünya düzenine giden yaúayabilir bir yol sa÷layıp sa÷lamayaca÷ı sorularını sormaktadır.187 Eserde Bull, sorularını üç temel bölüm altında yanıtlamaktadır: Dünya politikasında düzenin do÷ası, günümüz uluslararası sisteminde düzen ve dünya düzenine alternatif yollar. Bull eserinde ilk önce egemen devletler sisteminde düzenin ne oldu÷unu ve nasıl var olabilece÷ini sorguladıktan sonra, dünya politikasında önemli olanın düzen mi yoksa adalet mi oldu÷unu tartıúmaktadır. Bull’a göre düzen di÷er bileúenlerin üzerindedir.188 Do÷al olarak, adaletin tek bir tanımı olmadı÷ından, ya da baúka bir deyiúle adil olan devletten devlete, durumdan duruma, kiúiden kiúiye de÷iúti÷inden, böyle bir sonuca varmak pek kaçınılabilir görünmemektedir. Ancak úu da unutulmamalıdır ki neyin adaletsiz oldu÷u, neyin adaletli oldu÷undan daha kolay tanımlanabilmektedir ve düzenin sa÷lanması için belirli bir ölçüye kadar adalet gereklidir. Düzen olmadan var olan adalet bir anarúi, adalet olmadan sa÷lanan bir düzen ise tiranlıktır.189 øúte bu nokta bizi, uluslararası toplum düúüncesinin en büyük sorunsallarından birine, düzen/adalet çatıúmasına götürmektedir. Bull’un düzenin yanında oldu÷u açıktır, ancak bunun gerekçeleri bir sonraki bölümde tartıúılacaktır. Bull eserinin ikinci bölümünde ise, birinci bölümde anlattı÷ı düzen’in sa÷lanması için gerekli kurum ve yapıları incelemektedir. Bull bu bölümde diplomasinin, güç dengesinin, uluslararası hukukun ve savaúın, düzenin sa÷lanmasında ne gibi rolleri oldu÷unu tartıúmaktadır. Burada ilgi çekici bir nokta ise, Bull’un savaúın ikili bir rolü oldu÷unu belirtmesidir. Savaú kimi zaman düzeni güçlendirmek, kimi zaman ise ona zarar vermek için yapılmaktadır.190 “Uluslararası toplum perspektifinden savaú, ikili bir duruú sergilemektedir. Bir tarafta savaú, sınırlanması ve frenlenmesi gereken bir tehdit, di÷er tarafta ise uluslararası toplumun amaçları için kullanıúlı bir emniyet gerecidir.”191 Savaúı uluslararası toplumun bir kurumu olarak kabul eden Bull, bunun gerekçesini ise úu úekilde açıklamaktadır: “Savaúın uluslararası toplumun bir 187 Bull, 1985, s. xi. Bull, 1985, ss. 77 – 98. 189 Geoffrey Goodwin, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, International Affairs, vol. 54 (1), 1978, s. 93. 190 Mandelbaum, s. 575. 191 Bull, 1985, s. 198. 188 43 kurumu olarak görülmesi sapkın bir düúünce olarak nitelendirilebilir. Ancak, ortak çıkarları savunma amacıyla biçimlendirilmiú bir davranıú örüntüsü olarak devamlılı÷ı bulunan savaú, geçmiúte oldu÷u gibi, günümüzde de bir kurumdur.”192 Bull kitabının üçüncü bölümünde, dünya düzenine giden alternatif yolları tartıúmıú ve silahsız dünya, toplumsal solidarite, ideolojik homojenlik, nükleer silahların yayılması gibi devletler sisteminde var olabilecek kaymaları ele almıútır.193 Bull’a göre devletler sistemini devamlı kılabilecek unsurlar, ortak kural ve kurumların iúlemesini sa÷layan ortak çıkarlar ve de÷erlerin sürdürülmesi ve geniúletilmesi konusunda bir konsensüs oluúturulmasıdır. Ancak bu konsensüs sadece büyük devletleri de÷il, devletler toplumunun ço÷unlu÷unu oluúturan küçük devletleri de içermelidir. Bu devletleri içermeyen ortak kural ve kurumların devamlılı÷ı beklenemez.194 Bull’un uluslararası toplumun esaslarını açıklayan bu eseri, kanımızca øngiliz Okulu’nun tam anlamıyla ortaya koyulması ve onun teorisinin tüm disiplince tanınmasını sa÷laması açısından oldukça önemli bir noktada durmaktadır. Teoriyi ortaya koyan Bull’un, uluslararası toplumun gelece÷i ve uluslararası toplumda düzenin sa÷lanması için alternatif yolları anlattı÷ı son bölümde ise, dünyanın gelece÷i ile ilgili yaptı÷ı tespit kanımızca oldukça dikkat çekicidir: “Karanlıkta oldu÷umuzun farkında olmak, ıúı÷ı görebiliyormuú gibi yapmamızdan iyidir.”195 Bull’un uluslararası toplum anlayıúı genelde umutlu ve iyimser görülmektedir. Aslında, uluslararası toplumun yeterlili÷i ve kendisinden beklenen sorumlulukları yerine getirmesi konularında de÷iúmez bir kaygı bulunmaktadır. øyimser olmaktan öte, realizmin etkisine ihanet eden güçlü bir kötümserlik Bull’un düúüncesinde göze çarpmaktadır. “Vestfalya tapına÷ının sütunları aslında bozulmaktadır, ancak beklenti dünya düzeninin bir alternatifi de÷il, daha bölünmüú ve tehlikeli bir anarúidir.”196 Stanley Hoffmann da Bull’un uluslararası toplum konusunda iyimser oldu÷unu belirtmekte ve bunun nedenlerini; en azından süper güçler arasında savaúın bir politika 192 Bull, 1985, s. 184. Emler Plischke, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, The American Political Science Review, vol. 72(4), 1978, s. 1511. 194 Bull, 1985, s. 315 ve Plischke, s. 1511. 195 Bull, 1985, s. 320. 196 Anderson, Hurrel, 2000, s. 15. 193 44 aracı olarak kullanılmasının azalması, süper güçlerin kendi aralarında barıúı güçlendirmek adına çeúitli anlaúmalar yapması, batılı olmayan devletlerin en azından uluslararası toplumun temel de÷erlerini kabul etmeye baúlaması ve ortak çıkarlar a÷ı oldu÷u sürece, ortak bir kültür olmadan da uluslararası toplumun yaúayabilece÷i olarak sıralamaktadır.197 Ancak Bull’un The Anarchical Society ile ilgili olarak; “bu kitapta uluslararası toplumun do÷du÷unu görmüyorum, bunun yerine toplumun zaten bulundu÷unu ancak düúüúte oldu÷unu iddia ediyorum”198 úeklinde ifadeler kullanması, onun bu konudaki tutumunun çok da net olmadı÷ını göstermektedir. Özetle Bull, uluslararası toplum düúüncesinin en önemli geliútiricilerinden birisidir. Realist kanada daha yakın duran Bull, ütopyacılı÷ın tüm çeúitlerini reddederek bunu açıkça göstermektedir. The Anarchical Society’de de dünya hükümeti, yeni orta yolculuk, devrimci de÷iúimler ve dünyanın bölgesel yeniden yapılandırılması gibi kavramları reddederek Bull, bu tutumunu net bir biçimde ortaya koymuútur.199 Uluslararası toplum teorisini geliútiren, daha sonraki çalıúmalar için onu olgunlaútıran, metodolojik yaklaúımını açıkça ve sistematik bir biçimde ortaya koyan Bull’un, hem Uluslararası øliúkiler disiplini hem de øngiliz Okulu için önemi tartıúılamayacak kadar büyüktür. 197 Hoffmann, 1990, ss. 28 – 29. Anderson, Hurrel, 2000, s. 7. Anderson ve Hurrel bu ifadeleri, Bull’un Shaie Selzer’a yazdı÷ı bir mektuba dayandırıyor. 199 Hoffmann, 1990, s. 14. 198 45 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA ULUSLARARASI TOPLUM DÜùÜNCESø 1. ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI ve ÜÇ GELENEK TEORøSø Çalıúmanın baúlı÷ından da anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası toplum kavramı øngiliz Okulu’nun keúfetti÷i bir úey olmaktan çok, ona dıúsal ancak kanımızca en iyi øngiliz Okulu tarafından açıklanmıú bir kavramdır. Bu nedenle bu bölümün baúlangıcında uluslararası toplum kavramı Martin Wight’ın üç gelenek teorisi ba÷lamında ortaya koyulacak ve ardından øngiliz Okulu’nun bu kavrama bakıúı açıklanmaya çalıúılacaktır. Wight’ın uluslararası teori olarak adlandırdı÷ı úey, siyaset felsefesinin ya da kuramsal siyasi düúüncenin, Uluslararası øliúkiler düúüncesinin geçmiúinde bulunan ana gelenekler etrafında açıklanarak çalıúılmasıdır.200 Dolayısıyla Wight’ın üç gelenek teorisi olarak adlandırdı÷ımız sınıflandırması da bu görüúünün bir yansımasıdır. Wight Uluslararası øliúkiler düúüncesini, realizm, rasyonalizm ve radikalizm gelenekleri ile sınıflandırarak, incelemelerini bu gelenekler çerçevesinde yapmıútır. Birinci bölümde de belirtildi÷i üzere Wight, üç gelene÷in tamamıyla birbirinden izole olduklarını düúünmemekteydi. Aksine üç gelene÷i birbiri ile bazı noktalarda birleúen düúünce örüntülerinden müteúekkil bir spektrum olarak görmekteydi.201 Ya da Brian Porter’ın deyiúiyle, Wight’ın kategorileri basitçe bir arada var olmaktan öte birbirleri ile dinamik bir iliúki içindeydiler.202 Wight’ın üç gelenek teorisine göre uluslararası teoride sorabilece÷iniz en temel soru uluslararası toplumun ne oldu÷udur.203 Buradan ortaya çıkacak sonuç, uluslararası 200 Bull, 1976, s. 103. Hedley Bull, “Martin Wight and The Theory of International Relations”, International Theory: The Three Traditions, Martin Wight, Gabriele Wight, Brian Porter (ed.), Leicester University Press, London, 1991, s. xi. Bu makalenin daha önce atıf yaptı÷ımız ilk versiyonu, 1976 yılında British Journal of International Studies’de yayımlanmıútır. Ancak daha sonra Martin Wight’ın yayımlanmamıú yazılarının derlendi÷i International Theory: The Three Traditions isimli kitapta de÷iútirilmiú bir versiyonu yeniden yayımlanmıútır. Burada yaptı÷ımız alıntı ilk versiyonda bulunmadı÷ından, ikinci versiyona atıf yaptık. 202 Porter, s. 71. 203 Wight, 1987, s. 222. 201 46 toplum kavramını üç gelenek teorisi ba÷lamında incelememizden hareketle, bu kavramın uluslararası iliúkiler düúüncesinde bir olgusallık arz etti÷idir. Hem realist düúüncede hem de radikalist düúüncede uluslararası toplum kavramı, øngiliz Okulu’nun algıladı÷ı biçimde olmasa da bulunmaktadır. Bu nedenle çalıúma bu kavramı dıúsal olarak ele almıú ve øngiliz Okulu’nun kavramı nasıl inceledi÷ine odaklanmıútır. Birinci bölümde de söz edildi÷i üzere üç gelenek teorisi, Wight’ın uluslararası iliúkiler düúüncesini, Machiavelliyan, Grotiyan ve Kantiyan gelenekler olarak incelemesinden meydana gelmektedir. Ço÷u zaman realizm, rasyonalizm ve radikalizm olarak da adlandırılan bu üç gelenek, uluslararası iliúkiler düúüncesini sözü edilen bu üç düúünce örüntüsünün kesiúti÷i ve ayrıldı÷ı noktalardan hareketle açıklamaktadır. Bizim de ilerleyen sayfalarda uluslararası toplum kavramını incelerken kullanaca÷ımız yöntem budur.204 1.1. Realizm ve Uluslararası Toplum Machiavelliyan (kimi zaman Hobbesiyan) düúünce olarak da adlandırılan realizmin uluslararası toplum kavramı algısı, aslında onun var olmadı÷ı yönündedir. Bunun baúlıca nedeni realistlerin uluslararası iliúkilerin do÷asını anarúi olarak tanımlamalarıdır. “Devlet olmadıkça herkes herkese karúı daima savaú halindedir. Buradan úu açıkça görülür ki, insanlar hepsini birden korku altında tutacak genel bir güç olmadan yaúadıkları vakit, savaú denilen o durumun içindedirler; ve bu savaú herkesin herkese karúı savaúıdır.”205 Hobbes’un bu klasik do÷a durumundan hareket eden realist düúünce, uluslararası sistemde de bir üst otoritenin bulunmamasından ötürü, uluslararası sistemi herkesin herkesle savaú halinde oldu÷u bir anarúi úeklinde tanımlamaktadır. Baúka bir deyiúle ço÷ul egemen devletlerin iliúkileri çatıúma ile düzenlenir ve bunda belirleyici faktör güçtür. Bu durumda uluslararası iliúkiler sadece bir üst otoriteden yoksun olması anlamında de÷il, daimi rekabet ve çatıúma úeklinde olması anlamında da 204 Bull’un yazdı÷ına göre Wight, üç gelene÷i isimlendirirken, realizm, rasyonalizm ve radikalizm yerine Machiavelliyan, Grotiyan ve Kantiyan adlandırmasını kullanmayı tercih etmekteydi. Biz burada adlandırma konusunda böyle bir ayrım gözetmeyece÷iz. Bull, 1976, s. 104. Yöntem olarak seçti÷imiz üç gelenek teorisinin metodolojik tartıúma bakımından gelenekselci kanatta oldu÷u ve bizim de çalıúmada bu metodolojik yaklaúımı benimsedi÷imiz açık oldu÷undan metin içerisinde ayrıca söz etme ihtiyacı duymadık. 205 Thomas Hobbes, Leviathan, Çev. Semih Lim Yapı Kredi Yayınları, østanbul, 2008, Birinci Kısım, 13. Bölüm, s. 94. 47 anarúiktir.206 Bilindi÷i üzere Hobbes’un düúüncesindeki anarúi durumu, bireyler arasındaki sözleúme öncesi durumun do÷a durumu oldu÷una iúaret etmektedir. Hobbes’a göre do÷a durumunun son bulması, ancak ve ancak bireyler arasındaki soyut bir sözleúme vasıtasıyla bir üst erke egemenlik devri sayesinde mümkün olabilir ve bu da anarúinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir.207 Wight realistler için bu durumun, devletler toplumu düzeyinde de geçerli oldu÷unu belirttikten sonra, “uluslararası toplum nedir” sorusunun “do÷a durumu nedir” sorusu ile eúit oldu÷unu ve yanıtlanması gerekenin bu soru oldu÷unu yazmaktadır.208 Hobbes’un do÷a durumunu anarúi olarak tanımladı÷ını belirtmiútik. Baúka bir deyiúle realistler insan do÷asının saldırganlık ve korkudan oluútu÷unu kabul ederler. Bu durum aynı saldırganlık ve korku ile karakterize olmuú devletlerin dıú politika yürütmeleri ile uluslararası politikada da anarúik bir durum ortaya çıkmasına neden olmaktadır.209 Hedley Bull ise realizmin uluslararası toplum görüúünü dahili analoji kavramı ile açıklamaktadır. Realistler uluslararası politikayı iç politikaya benzetirler. Bu nedenle uluslararası politikada bir üst otoriteden yoksun olma durumunun anarúiye yol açaca÷ını iddia ederler.210 Peki devletler toplumundaki bu anarúi neye yol açmaktadır? Liderler açısından baktı÷ımızda onların asıl endiúesinin, di÷er devletlerin ya da di÷er devlet liderlerinin, rekabet ortamında normları ve kuralları hiçe sayabilece÷i oldu÷unu görmekteyiz. Aynı zamanda göreli güç algısı yüzünden devletlerin birbirleri ile iliúkilerinde realist mantık üzerinden hareket ettiklerini iddia edebiliriz.211 Devletler açısından da durum farklı de÷ildir. Çıkar odaklı davranan devletler, uluslararası politikada güç mücadelesi çerçevesinde hareket etmekte ve bu da daimi bir anarúiye yol açmaktadır. Realistler uluslararası iliúkilerin anlaúmazlık ve düzensizlikten ibaret oldu÷unu belirtmektedirler. Dolayısıyla böyle bir ortamda kural ve hukuktan 206 Yurdusev, s. 43. Hobbes’un do÷a durumundan toplum sözleúmesine giden koúulların ve toplum sözleúmesinin gerçekleúmesinin nedenlerinin detaylı bir incelemesi için bkz. Mehmet Ali A÷ao÷ulları, Levent Köker, Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000, ss. 188 – 198. 208 Wight, 1991, s. 31. 209 Anthony F. Lang Jr., “Morgenthau, Agency and Aristotle”, Realism Reconsidered: The Legacy of Hans Morgenthau in International Relations, Michael C. Williams (ed.), Oxford University Press, London, 2007, s. 20. 210 Bull, 1985, s. 46 – 47. 211 Dale Copeland, “A Realist Critique of the English School”, Review of International Studies, vol. 29, 2003, s. 428. 207 48 bahsetmemiz söz konusu olamaz. Moralite, kural ve hukuk bir topluma özgü olgulardır ve uluslararası iliúkiler herhangi bir toplumun sınırlarını aúmaktadır.212 Dolayısıyla Wight’ın sordu÷u do÷al durum nedir sorusunu úu úekilde yanıtlayabiliriz: Realistler do÷al durumu bir anarúi olarak görmektedirler. Do÷al durumun ne oldu÷u sorusunun uluslararası topluma eúit oldu÷undan hareketle bu soruyu da realistler açısından bir uluslararası toplum olmadı÷ı yönünde cevaplamamız mümkündür. “Herkesin herkesle savaúı do÷al durumdur ve do÷al durum, uluslararası toplumun ne oldu÷u sorusunun cevabıdır: Hiçbir úey.”213. Ancak Wight realistlerin uluslararası toplum nedir sorusuna verdi÷i cevabın tek olmadı÷ını belirtmektedir. Wight’a göre realistlerin verdi÷i ikinci cevap, uluslararası toplumun süper güçlerin inúa etti÷i her ne ise o oldu÷udur. Wight’ a göre bu durum realistlerin kuralları yapanın süper güçler oldu÷unu düúünmelerinden kaynaklanmaktadır. Kimse yapım sürecine kendisinin katılmadı÷ı kurallara uymak istemez dolaysıyla küçük devletler yapım süreçlerine katılmadıkları bu kurallara uymayacaklardır. Ancak bu o kadar da önemli de÷ildir çünkü küçük devletlerin etkileri önemsenmeyecek kadar azdır. Bu nedenle uluslararası toplum süper güçler ne inúa etmiúler ise odur.214 Özetle realistler uluslararası toplumun var olamayaca÷ını iddia etmektedirler. Onlara göre anarúi düzenlenemez bir olgudur ve savaú ile çatıúma kaçınılamaz iki gerçekliktir. Bu nedenle düzenin ve kuralların oldu÷u bir toplumun uluslararası politikada inúa edilmesi mümkün de÷ildir. Ancak süper güçlerin oluúturdu÷u bir “toplum”dan bahsedilebilir ki bu da dahili analoji anlamında algıladı÷ımız “toplum” kavramından oldukça farklıdır. 1.2. Radikalizm ve Uluslararası Toplum Radikalizm de tıpkı realizm gibi uluslararası politikayı dahili analoji çerçevesinde açıklamaktadır. Ancak bu kavramsal benzerlik, radikalizmde realizmdekinin tersine bir mantıkla iúlemektedir. Realizm dahili analojiyi, bir üst otorite olmamasından kaynaklanan anarúinin uluslararası topluma hakim olması úeklinde 212 Bull, 1985, s. 23, 25. Wight, 1991, s. 31 214 Wight, 1991, s. 32 – 35. 213 49 yorumlarken, radikalizm ise tüm insanlı÷ın oluúturaca÷ı bir dünya devleti olarak yorumlamaktadır. Yani realizmin modern devlet teorisinden hareket ile egemenli÷in bir üst otoriteye devrinin mümkün olmadı÷ı uluslararası politikanın devletler arası daimi güç mücadelesi oldu÷unu savunmasının aksine radikalizm, tüm insanların ortak norm ve kurallardan hareket ile “insanlı÷ın toplumunu” kuraca÷ını ve tek bir dünya devleti altında barıúa ulaúılabilece÷ini savunmaktadır. Wight’ın cümleleriyle ifade etmek gerekirse, daha fazla uluslararası toplum insanlı÷ın ortak vatandaúlı÷ına, insanların ortak vatandaúlı÷ı da Uluslararası øliúkileri bir dünya devletinin iç politikasını inceleyen bir disipline dönüútürecektir.215 Wight’ın radikalizm olarak adlandırdı÷ı teori ailesi bilindi÷i üzere ço÷u zaman Kantçı görüúlerden beslenmektedir. Radikal teori ailesinin içinde barındırdı÷ı liberalizm ise bir önceki paragrafta belirtilen dahili analojinin radikalizm tarafından kullanımını destekler nitelikte görüúler ortaya koymaktadır. Kanımızca bunlardan en önemlisi, Moravscik’in de belirtti÷i üzere liberal teorinin “aúa÷ıdan yukarı” bir teori olmasıdır. “Aúa÷ıdan yukarı” bir teoriden kasıt ise, sosyal grupların ve bireylerin analitik düzlemde öncelikli inceleme alanları oldu÷udur.216 Dolayısıyla insanlı÷ın toplumu fikri, aktör problemine liberalizmin verdi÷i yanıt ba÷lamında da desteklenmektedir. Kantçı fikirlerin radikalizme yansıdı÷ı bir baúka alan da uluslararası moralitedir. Kantçı görüúe göre uluslararası moralite realizmdekinin aksine devletlerin hareketlerini sınırlamaktadır. Ancak bu sınırlama devletlerin bir arada bulunmasını ya da iúbirli÷i yapmalarını engellemekten çok devletler sisteminin aúılarak kozmopolit bir topluma dönüúümün önünü açmaktadır.217 Wight ise radikalizmin dünya devleti görüúünün üç úekilde mümkün olabilece÷ini savunmaktadır: ö÷retisel tek biçimlilik, ö÷retisel emperyalizm ve kozmopolitanizm. Ö÷retisel tek biçimlilik olarak adlandırılan sınıflama devletlerin ideolojik olarak homojen oldukları takdirde bir dünya devletine gidiúin mümkün olabilece÷ini iddia ederken, ö÷retisel emperyalizm bir süper gücün kendi ideolojisini 215 Wight, 1991, s. 41. Andrew Moravscik, “Taking Preferences Seriously: a Liberal Theory of International Politics”, International Organisation, vol. 51(4), 1997, s. 517. 217 Bull, 1985, s. 26. 216 50 tüm dünyaya yayarak bir dünya devletine dönüúebilece÷ini savunmaktadır. Kozmopolitanizm ise devletlerin bir araya gelerek oluúturdukları bir toplum ya da bir devletin kendi ideolojisini empoze ederek oluúturdu÷u tek dünya devletinden çok, tüm insanlı÷ın ulus ve devlet sınırlarını aúarak oluúturdukları “insanlı÷ın devletine” iúaret etmektedir.218 Radikalist teorisyenlerin uluslararası toplum algısı yukarıda sayılan nedenlerden dolayı, ulusların arasında olmaktan çok insanlı÷ın arasındadır. Dolayısıyla radikal teorinin uluslararası toplum nedir sorusuna verece÷i yanıt dünya toplumudur. Bull da radikalizmin, uluslararası politikanın devletler arası çatıúmadan çok, devletlerin vatandaúları olan insanların ba÷lı oldukları sınır aúan sosyal ba÷lılıklardan oluútu÷unu ortaya koydu÷unu belirtmektedir. Kantçı görüúün baskın teması, uluslararası politikayı devletlerin ya da ulusların birbirleri ile iliúkilerinden ziyade insanların birbirleri ile iliúkileri olarak tanımlamasıdır.219 Özetle üç gelenek teorisinin di÷er uç noktası olan radikalist teori, ilerideki sayfalarda incelenecek olan øngiliz Okulu’nun solidarist kanadı ile yakından temas halindedir. Zaman zaman radikalistler kadar uçta olmamakla birlikte solidarist kanat da dünya devleti fikrine yaklaúmakta ve insanlı÷ın ortak de÷erleri ba÷lamında bir uluslararası toplum düúüncesi ortaya koymaktadır. 1.3. Rasyonalizm ve Uluslararası Toplum Rasyonalizm bilindi÷i üzere temelde Hollandalı düúünür Hugo Grotius’un fikirleri üzerine inúa edilmiú bir uluslararası iliúkiler düúüncesidir. Grotius Bull’un da belirtti÷i üzere, do÷rudan uluslararası toplum düúüncesi ile ilgili sistematik fikirler ortaya koymamıútır ancak bununla birlikte, onun düúüncesinin yeni yorumlamaları ya da baúka bir deyiúle yeni Grotiyanizm, yirminci yüzyıl uluslararası iliúkiler 218 Wight, 1991, ss. 41 – 45. Bu noktada, özellikle ö÷retisel emperyalizm ba÷lamında Wight’ın verdi÷i örnek oldukça çarpıcıdır. Wight, do÷ası gere÷i Yahudili÷in dünya devleti fikrine sahip oldu÷unu ve bu devletin baúında olacakların Yahudiler oldu÷unu belirttikten sonra, Hitler’in yaptı÷ının temelde Yahudili÷in ö÷retisinden farklı olmadı÷ını söylemektedir. Yine ideolojik bir emperyalizm ile bir dünya devleti oluúturmak ancak devletin baúındakilerin Yahudiler yerine Almanlar oldu÷u bir dünya devleti. Yine Wight kozmopolitanizmin dahili analoji kullanımının uluslararası iliúkileri tamamıyla bitirmek anlamına gelece÷ini ve böyle bir teorinin prati÷e dökülmesi halinde bu durumun uluslararası iliúkileri tamamen bitirece÷ini belirtmektedir. ss. 45 – 46. 219 Bull, 1985, s. 25 51 düúüncesinde etkili olmuú ve De Jure Belli ac Pacis (Savaú ve Barıú Hukuku) bu düúünceye kökenlerini vermiútir.220 Bu nedenle Grotiyanizm’in etkileri rasyonalist uluslararası toplum düúüncesinin kökenlerini oluúturmaktadır. Grotiyan düúüncenin temeli özellikle Grotius’un do÷al hukuk anlayıúında yatmaktadır. Grotius’un düúüncesinde do÷al hukuk “bir eylemin akilaneli÷i ve toplumsal do÷aya uygunlu÷u ya da aykırılı÷ı bakımından, moral yönden gerekli olup olmadı÷ını gösteren do÷ru aklın birtakım ilkeleridir.”221 Grotius gereklilik, akla yatkınlık, moralite gibi normatif kavramlar içeren bu tanımla kuúkusuz, buyruk veren ya da yasak koyan bu kuralları “do÷al” olarak nitelemekle, insan aklına yatkınlı÷ı kastetmektedir. Akılcılı÷ı ön planda tutan Grotius’un bu düúüncesi, uluslararası toplumda da bir do÷al hukuk oldu÷u, devletlerin akilane davrandıkları, birbirleri ile iliúkilerinde do÷anın de÷iúmez yasası olan bu do÷al hukuka uydukları úeklinde Uluslararası øliúkiler düúüncesine uyarlanmaktadır. Van der Mandere de Grotius’un do÷al hukuk kavramını, henüz ça÷ında çok erken olmasına ra÷men devletlere uyguladı÷ını yazmakta ve Milletler Cemiyetinin bir uluslararası toplum oldu÷unu ve bunun fikir babasının da Grotius oldu÷unu belirtmektedir.222 Steven Forde ise Grotius’un do÷al hukuk anlayıúının toplum için yıkıcı olan adaletsizlikleri engelledi÷ini ve bu kavramın direkt olarak toplumsal barıúı korumak amacına hizmet etti÷ini yazmaktadır.223 Wight ise do÷al hukuk kavramı ile ilgili olarak, inanların do÷al halde do÷al hukuk ile ba÷lı olduklarını ve do÷al hukukun toplumsallıktan önce geldi÷ini ve bunların birbirlerinin yerlerine geçemeyeceklerini, do÷al hukukun insan aklını aúan, tanrı gibi bir kaynaktan geldi÷ini belirtmektedir.224 Do÷al hukuk kavramını bu úekilde açıkladıktan sonra rasyonalist uluslararası toplum düúüncesinin bir di÷er önemli kavramı olan do÷a durumu kavramını 220 Hedley Bull, “Grotian Conception of International Society”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), Allen & Unwin, London, 1966, s. 51. 221 A÷ao÷ulları, Köker, s. 85. 222 H. Ch. G. J. van der Mandere, “Grotius and International Society of To-day”, The American Political Science Review, vol. 19(4), 1925, s. 801, 806. 223 Steven Forde, “Hugo Grotius on Ethics and War”, American Political Science Review, vol. 92 (3), 1998, s. 640. 224 Wight, 1991, s. 38. 52 açıklamamız gerekmektedir. Do÷a durumu kavramı, rasyonalist teoride John Locke’dan alınmıútır. Lockeçu anlayıúta do÷a durumu Hobbesçu yaklaúımın aksine, barıú, özgürlük ve eúitlik olarak tanımlanmaktadır. Elbette ki Locke’un tanımladı÷ı bu özgürlük herkesin her istedi÷ini yapması anlamına gelmemektedir. ønsanlar do÷a durumunda do÷a yasası ile ba÷lıdırlar. Do÷a yasası, Grotius’unkine benzer bir biçimde Locke’ta “aklın yasası” olarak kullanılmaktadır. “Yani do÷a yasası, ne insanlar arasındaki uzlaúmalarla varılmıú yerleúik kurallardır ne de belli bir devletin uygulamadaki yasalarıdır. Do÷a yasası olması gerekeni gösteren, yan normatif kuralları içerir. Bu açıdan evrenseldir.”225 Locke’un do÷a durumu anlayıúındaki eúitlik ise siyasi iktidarın olmamasından ileri gelmektedir. Dolayısıyla modern devlet anlayıúındaki cezalandırma hakkı herkeste bulunan bir haktır. Locke’un do÷a yasası anlayıúına tekrar döndü÷ümüzde, özgürlü÷ün sınırlarının do÷a yasasından ileri gelen yükümlülüklerle belirlendi÷ini görmekteyiz. Burada sormamız gereken soru, “özgürlü÷ün böyle belirlendi÷i bir durum bizi anarúik bir topluma götürmekte midir?” olmalıdır. Do÷a yasası yukarıda da belirtildi÷i üzere eúitlikçidir. Dolayısıyla buradan øngiliz Okulu’nun Lockeçu tarafının da kuvvetli oldu÷unu söyleyebiliriz. Eúitli÷in siyasi iktidarın olmayıúı úeklinde yorumlandı÷ı bu anlayıútan, devletler sistemindeki anarúik durumun da eúitlikçi ancak “do÷a yasasından kaynaklanan bir düzen” arz etti÷ini çıkarsamamız bu anlamda yanlıú olmayacaktır. Rasyonalist uluslararası iliúkiler düúüncesinin kökenlerini bu úekilde ortaya koyduktan sonra temel sorumuza geri dönebiliriz; rasyonalistler uluslararası topluma nasıl bakmaktadırlar? Wight bu soruya, “realist doktrinde nasıl do÷a durumu savaú durumu ise, rasyonalist doktrinde bu durum tıpkı Locke’un düúüncesinde oldu÷u gibi yarı-toplumsal bir durumdur” úeklinde yanıt vermektedir.226 Dolayısıyla rasyonalist düúüncenin uluslararası toplumu nasıl algıladı÷ı sorusuna, bir anarúik toplum yanıtını verebiliriz. Bir üst otoritenin bulunmadı÷ı bu toplumu, savaú durumundan çok, do÷a yasası ile birbirlerine ba÷lı devletlerin egemenliklerinden vazgeçmeden, ancak onun kısıtlanmasına izin vererek kurduklarını öne süren rasyonalist düúünce, kanunun 225 Mehmet Ali A÷ao÷ulları, Filiz Çulha Zabcı, Reyda Ergün, Kral-Devletten Ulus-Devlete, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005, s. 166. 226 Wight, 1991, s. 39. 53 toplumdan önce geldi÷ini savunmaktadır. Ya da baúka bir deyiúle Grotiyan yaklaúımın temel argümanı, radikalist düúüncedeki gibi solidarist bir yapıda devletlerin bir arada oldukları de÷il, kimi temel ve minimum durum ve amaçlarda ortak hareket edebildikleridir.227 Realistlerin aksine devletler arası iliúkileri savaú de÷il gelenekten kaynaklanan bir yarı barıú durumu olarak algılayan rasyonalistler, savaúın devletlerarası gelene÷in zıttı bir úey olmadı÷ını, ancak onun açıklarının oldu÷u noktada tamamlayıcı oldu÷unu savunmaktadırlar. Bull’un deyimiyle uluslararası toplum, bireylerin oluúturdu÷u toplumdan farklı bir toplumdur. Dolayısıyla savaú ya da úiddet kullanımı uluslararası toplum düúüncesine karúıt bir úey de÷ildir.228 Buraya kadar anlatılanlar, Wight’ın üç gelenek teorisi ba÷lamında uluslararası toplum kavramının Uluslararası øliúkiler düúüncesinde nereye oturdu÷u konusunda bir incelemedir. Bir sonraki bölümde ise øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramını nasıl algıladı÷ı tartıúılacaktır. Ancak üç gelenek teorisi incelemesinden hareket etti÷imizde, øngiliz Okulu hangi gelene÷e yakındır sorusuna verilecek cevap kuúkusuz okulun rasyonalist gelene÷e yakın oldu÷udur. Bull’un ünlü eseri The Anarchical Society’de uluslararası toplum düúüncesine hangi gelenek çerçevesinde yaklaúıldı÷ı net bir biçimde belirtilmiútir: “Burada üzerinde duraca÷ım uluslararası toplum düúüncesi bir yanda Hobbesçu ya da realist düúünceden, di÷er yanda radikalist ya da Kantçı düúünceden ayrılan, rasyonalist ya da Grotiusçu olarak adlandırılan düúüncedir.”229 Bull aynı zamanda realist ve radikalist uluslararası toplum görüúünü reddetmektedir. Realist görüúü üç nedenden dolayı reddeden Bull, Hobbes’un do÷a halinde sanayi, tarım, ticaret ya da yaúamın bunun gibi bileúenlerinin olamayaca÷ı görüúünü uluslararası iliúkilerde bunların hepsinin var olması nedeni ile; do÷ru ve yanlıúın do÷a durumunda var olmayaca÷ını devletlerin ortak moral de÷erler ve kurallar oluúturması nedeni ile; savaú durumunu ise do÷al durumda sürekli süregelen bir úey de÷il uluslararası toplumda çalıúan bir kurum olması nedeni ile reddetmektedir. Radikalist görüúü ise global tek bir devlet kurmanın gereksizli÷i nedeni ile reddeden Bull bunun gerekçesini ise iki noktaya 227 Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 52. Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 53. Ancak rasyonalist düúüncede savaúın uluslararası toplumun “kanunlarına” aykırı oldu÷u ve olmadı÷ı durumlar ile ilgili görüú ayrılıkları bulunmaktadır. Bu konuya ilerleyen sayfalarda tekrar de÷inilece÷inden burada yer vermedik. 229 Bull, 1985, s. 24. 228 54 dayandırmaktadır: Tek bir dünya devletinin devletlerin özgürlüklerine vurulan bir darbe olması ve uluslararası anarúinin tek bir devlet çatısı altında sonlanaca÷ından düzene hizmet edemeyece÷i.230 2. øNGøLøZ OKULU VE ULUSLARARASI TOPLUM KAVRAMI Hedley Bull’un artık klasik olarak nitelendirilen uluslararası toplum tanımı úu úekildedir: Devletler toplumu (ya da uluslararası toplum), ortak çıkarlar ve de÷erlerinin bilincinde olan bir grup devletin, bir bakıma, birbirleriyle iliúkilerinde ortak bir kurallar dizisine ba÷lı olduklarının farkına vardıkları ve ortak kurumların çalıúmasını paylaútıkları bir toplum oluúturdukları zaman ortaya çıkar.231 Martin Wight ise uluslararası toplumu, uluslararası toplum baúka hiçbir topluma benzemez bu toplumda; anarúi altında yaúayan devletler arasında çatıúma oldu÷u kadar iúbirli÷i, güç politikasını karmaúıklaútıran ya da düzenleyen diplomatik sistem, uluslararası hukuk, uluslararası kuruluúlar gibi kurumlar ve savaúları sınırlayacak kurallar vardır, cümleleri ile tanımlamaktadır.232 Yine Wight, Three Traditions isimli eserinde uluslararası toplumu, ilk bakıúta diplomatik sistem, diplomatik toplum ve uluslararası hukuk tarafından desteklenen politik ve sosyal bir gerçeklik olarak tanımlamaktadır. Wight’a göre uluslararası toplum toplumsallı÷ın temel içgüdüsü gere÷i, turist merakından tüm insanlı÷ın akrabalı÷ına kadar, bir bileúenin etkilerinin di÷erlerine nüfuz etti÷i bir toplumdur.233 Wight ve Bull’un tanımlarından hareket ile uluslararası toplumu, anarúik bir uluslararası ortamda, ortak çıkar, kurum ve kurallar aracılı÷ı ile belirli bir düzen arz eden devletlerin oluúturdukları toplum úeklinde yeniden formüle edebiliriz. Yukarıda sayılan tanımlarda dikkat çekici olan nokta uluslararası toplumun tanımının, uluslararası ortamın anarúik bir yapıda oldu÷una vurgu yapılmasıdır. Bull anarúi durumunu úu úekilde açıklamaktadır: “Nasıl ki herhangi bir devletin hükmü altında yaúayan her insan ortak bir hükümete tabii ise, egemen devletler ikili 230 R. J. Vincent, “Order in International Politics”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, ss. 39 – 40. 231 Bull, 1985, s. 13. 232 Wight, 1978, ss. 105 – 106. 233 Wight, 1991, s. 30. 55 iliúkilerinde böyle bir tabiiyet durumu arz etmezler. Bu anarúi durumu uluslararası yaúamın temel gerçekli÷i ve onu teorize etmenin baúlangıç noktasıdır.”234 Bu cümleden de rahatça anlaúılabilece÷i üzere øngiliz Okulu düúünürleri anarúiyi, uluslararası toplum teorilerinin temeline oturtmuúlardır. Wight uluslararası anarúiyi, bir üst otoriteye ba÷ımlı olmayan birçok devletin bir arada bulunması olarak tanımlamaktadır.235 Anarúinin bu tanımı, kolayca anlaúılabilece÷i üzere sözlük anlamından farklıdır. Sözlük anlamında anarúi kargaúa, baúıboúluk olarak nitelendirilmektedir.236 Ancak Bull’un da belirtti÷i üzere Uluslararası øliúkilerde anarúiyi, yaptırım gücü olan bir üst otoritenin bulunmaması olarak tanımlamaktayız.237 Yine Wight ve Bull’un tanımlarından hareket edersek, uluslararası toplumun temel elemanlarının egemen devletler oldu÷unu görürüz. Martin Wight bu konuda úu úekilde yazıyor: “devletler dedi÷imizde, kendisinden baúka üst otorite tanımayan siyasi otoriteleri kastederiz. Ancak bir sistem oluúturmak için devletlerin üzerlerinde bir baúka egemen güç tanımamasına bir úey daha eklemeliyiz; di÷er devletler tarafından bu egemenlik iddiasının tanınması”238 Stephen Krasner’ın da belirtti÷i üzere egemenlik dört farklı biçimde kullanılmaktadır: uluslararası hukuki egemenlik, Vestfalya tipi egemenlik, iç egemenlik ve karúılıklı ba÷ımlılık egemenli÷i. Uluslararası hukuki egemenlik, karúılıklı tanınma ve hukuki ba÷ımsızlı÷ı, Vestfalya tipi egemenlik, belirli bir toprak parçasında, bir politik organizasyonun di÷er dıúsal aktörlerden ba÷ımsız olarak otoriteye sahip olmasını, iç egemenlik belirli bir politik organizasyonun yine belirli bir toprak parçasının sınırları içerisinde bulunan yerel güçler üzerinde tam ve tek otorite olmasını, karúılıklı ba÷ımlılık egemenli÷i ise yerel otoritelerin kendi hükümetleri içerisinde mal, insan, bilgi, fikir, sermaye akıúını kontrol etmesini ifade eder.239 Açıkça anlaúılabilece÷i üzere burada øngiliz Okulu’nun referans yaptı÷ı nokta Vestfalya tipi egemenliktir. Ancak úu da unutulmamalıdır ki “Vestfalya hiçbir zaman altın ça÷ını 234 Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35. Wight, 1991, s. 7. 236 TDK, 1998, s. 107. 237 Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35, 1 numaralı dipnot. Oxford sözlü÷ü de anarúiyi; bir üst otoritenin bulunmaması, politik düzensizlik, otorite boúlu÷u olarak tanımlamaktadır. Bkz. The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. 1, A – B, (A), s. 308. 238 Martin Wight, Systems of States, Hedley Bull (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977, s. 23. 239 Stephen D. Krasner, Sovereignty: Organized Hypocrisy, Princeton University Press, USA, 1999, ss. 3 – 4. 235 56 yaúamamıú, her zaman bir referans noktası olarak kalmıútır.”240 Bundan kasıt úudur; hiçbir zaman yüzde yüz egemenlik diye bir úey yoktur, egemenlik her zaman bir takım anlaúmalar, kurallar ya da zorlamalar tarafından kısıtlanır. Her ne kadar bir referans noktası olarak kalsa da, ba÷ımsız politik organizasyonlar olarak nitelendirebilece÷imiz devletler uluslararası toplum kavramında Vestfalya tipi egemenlik referans alınarak incelenirler. Neden egemen devletlerin bu tarz bir toplumun temel yapı taúlarını oluúturdu÷u sorusunu ise úu úekilde yanıtlayabiliriz: Amerika Birleúik Devletleri’ndeki siyahlar ile beyazlar arasındaki gerilim ya da Vietnam ve Kore’deki ideolojik gerilimler, kimi zaman bu ülkelerin di÷er devletler ile yaúadı÷ı gerilimleri geçmiútir. Bunlar istisna olarak görülebilir ancak, bu devlet içi gerilimler bölünmeye yol açarsa, bu bölünen devletin di÷er ülkelerin politikalarıyla hareket etmeye baúlaması tehlikesi ortaya çıkar. Bu durum da artık o devleti sistemin bir üyesi olmaktan alıkoyar.241 Yukarıda uluslararası toplum kavramını tanımlarken de÷indi÷imiz bir di÷er nokta ise, anarúik bir uluslararası ortamda yaúayan egemen devletlerin ortak kurum, kural, çıkar ve yapılar vasıtasıyla bir düzen oluúturduklarıdır. E÷er bir düzen’den bahsediyorsak, bunun nasıl bir úey oldu÷unu ve sosyal yaúamda ne anlama geldi÷ini tanımlamamız bir gerekliliktir. Bull’un tanımından hareket edecek olursak, sayıca birden çok kimi úeylerin bir düzen ifade etti÷ini söyleyebilmemiz için, en genel ve en basit ifade ile, onların bir örüntüye göre birbirleri ile iliúkili olmaları gereklidir.242 Türk Dil Kurumu sözlü÷ünde de düzen; tertip, nizam, soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması anlamlarına gelmektedir.243 Oxford sözlü÷ü ise düzeni, belirli bir sonuca yönelik bir amacın baúarıya ulaúması için, uygun hareketlerin ölçülü hali olarak tanımlamaktadır.244 Bu tanımlamalardan da anlaúılabilece÷i üzere, düzenin bir hedefe yönelik olması gerekmektedir. Bull’un örne÷inden hareket edecek olursak, bir kitap yı÷ını bir düzen teúkil etmezken, rafta sıralı bir dizi kitap bir düzen 240 Stephen D. Krasner, “Compromising Westphalia”, International Security, vol. 20(3), 1995 – 1996, s. 115. 241 F. S. Northedge, The International Political System, Faber Paperbacks, London, 1981, s. 12. 242 Bull, 1985, s. 3. 243 TDK, 1998, s. 663. 244 The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. VII, (N – Poy), (O), s. 183. 57 teúkil etmektedir. Ancak konularına göre rafa dizilmiú kitaplar, konu bakımından bir düzen ifade etmelerine ra÷men alfabetik olarak bir düzen ifade etmemektedirler.245 Özetle øngiliz Okulu için uluslararası toplum, anarúi içerisinde düzen var olabilece÷inden hareket eden bir kavramdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, düzeni nasıl algıladı÷ımızdır. Bir karınca kolonisini ele alırsak, karıncaların kusursuz bir biçimde iúletti÷i bir düzenin var oldu÷unu görürüz. Her karınca kendisine düúen görev ba÷lamında hareket eder ve koloni için çalıúır. Burada sorulması gereken soru karınca kolonisinin bir toplum oluúturup oluúturmadı÷ıdır. Buna verece÷imiz yanıt karınca kolonisinin bir sistem oluúturdu÷u, ancak bir toplum oluúturmadı÷ıdır. Peki, bunun sebebi nedir? Bir sistemin, bir toplum arz edebilmesi için ne gereklidir? Daha baúka bir ifadeyle, bir sistem ne zaman bir toplum oluúturur? Sistem en basit tanımıyla, onu oluúturan elemanlardan ba÷ımsız olmayan, kendine has bir kimli÷e haiz, bir takım parçalardan ya da elemanlardan oluúmuú bir bileúiktir.246 Baúka bir deyiú ile sistem, do÷al ya da yapay olarak ba÷lı ya da birleúik bir bütün oluúturan grup, dizi ya da úeylerin toplamıdır.247 Bu tanımlardan anlaúılan, sistemin, belirli bir iliúki örüntüsünde, bir amaca yönelik hareket eden úeylerin bütünü oldu÷udur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bir sistemin onu oluúturan parçaların toplamından daha fazla úey ifade etti÷idir. Sistemin parçalarının birbirlerinden etkilendikleri ve yalnız baúlarına de÷erlendirilemeyecekleri, bir parçanın açıklanması için di÷erlerinin davranıúının göz ardı edilemeyece÷i gerçe÷i, sistemi onu oluúturan parçalarının toplamında daha büyük bir bütün yapar.248 Bull, uluslararası sistem ve uluslararası toplum arasındaki ayrımı úu úekilde tanımlıyor: Bir uluslararası toplum, bir bakıma, bir uluslararası sistemi gerektirir, ancak bir uluslararası sistemin olması bir uluslararası toplum oldu÷unu göstermez. Baúka bir deyiúle, iki ya da daha fazla devlet, ortak çıkar ve de÷erlerin 245 Bull, 1985, ss. 3 – 4. A. Nuri Yurdusev, “The Concept of International System as a Unit of Analysis”, METU Studies in Development, vol. 21(1), 1994, s. 147. 247 The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. X, (Su – Sz), (Sole - Sz), s. 393. 248 A. Nuri Yurdusev, “Civilizations and International Systems: Toynbee, Wight and Bull”, BISA Conference Paper, December 2002, s. 1. 246 58 bilincinde olmadan, birbirleri ile iliúkilerinde ortak bir kurallar dizisine ba÷lı olmadan ve ortak kurumların çalıúmasını paylaúmadan, bir di÷erinin hareketlerini hesaplamasında önemli bir faktör oldu÷unun farkında olarak, etkileúim içerisinde olabilirler.249 Bu tanımlamadan da anlaúıldı÷ı üzere, her sistem bir toplumu gerektirmemektedir. Karınca kolonisi örne÷ine geri dönecek olursak, bu kolonideki karıncalar, her hangi bir ortak çıkar ya da ortak de÷er üzerinden ortak kurumlar içerisinde çalıúmadan, bir di÷erinin hareketlerini kendi davranıúlarında hesaba katarak bir sistem oluúturmaktadırlar. Buradan sistemin iki gereklili÷i oldu÷u sonucuna varabiliriz; bunlardan birincisi yapı taúları ya da parçalar, ikincisi ise karúılıklı iliúki. Yurdusev’in sistem tanımlamasından hareketle, üyeler olarak tanımladı÷ımız parçalar, sistemin temel yapıtaúlarıdır ve parçalardan oluúmayan bir yapıya, sistem diyemeyiz. Ancak ve ancak parçalanabilir yapılar bir sistem oluúturabilirler. økinci yapısal element olan karúılıklı iliúki ise sistemin özünü oluúturmaktadır. Parçalar iliúki içerisinde oldukları takdirde di÷erlerinin davranıúlarını etkilemektedir. Bu karúılıklı iliúkilerin tesisi de bizleri kurumsallaúmaya götürmektedir.250 Buraya kadar anlatılanlar, uluslararası toplum kavramının bileúenlerini, anarúi, sistem ve düzen olarak ortaya koymaktadır. Özetle, anarúik bir yapı içerisinde bulunan devletlerin oluúturdu÷u sistem, belirli bir dereceye kadar düzen arz etti÷i takdirde bir toplum oluúturur. Peki, bu düzenin oluúmasında gerekli olan bileúenler nelerdir? Yaygın düúünceye göre düzenin oluúmasında gerekli olan bileúenler, güç dengesi, kurallar,251 savaú ve diplomatik kurumlardır. Martin Wight da bu kurumları, hukuk, kurumlar, diplomasi ve ittifaklar, güç dengesi savaú ve gelenekler olarak tanımlamaktadır.252 Yukarıdaki sayfalarda verilen uluslararası toplum tanımı, düzen ba÷lamında güç dengesi ve uluslararası hukuk baúlıkları altında incelenecek ve “düzen” durumu ortaya konulduktan sonra, øngiliz Okulu’nun içsel tartıúması olan düzen/adalet253 tartıúmasına de÷inilecektir. 249 Bull, 1985, s. 13 – 14. Yurdusev, 1994, s. 148. 251 Moralite, etik, hukuk ve kural gibi kavramlar bu baúlık altında incelenecektir. 252 Dunne, 1998, s. 59. 253 Bu tartıúmanın, küçük farkları olmakla birlikte bir di÷er adı olarak kullanılan ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasına bu baúlık altında yer verilecektir. 250 59 2.1. Güç Dengesi ve Uluslararası Toplum Güç dengesi en basit tanımı ile güç politikasının mekanik prensibidir. Ancak bu “mekanik prensip” sözü güç dengesi ile ilgili önemli olan her úeyi kapsamaz. Daha genel bir tanımla güç dengesi ve iúleyiúi; bir güç tehlikeli bir biçimde büyüdü÷ünde di÷erlerinin ona karúı çeúitli kombinasyonlarla bu gücü dengelemesi olarak tanımlanabilir. Güç dengesi, baskın bir güç uluslararası toplumda hakimiyet sa÷ladı÷ında ya da baúka bir deyiúle dengeyi de÷iútirdi÷inde tam fonksiyonel bir biçimde iúler.254 Wight güç dengesi tanımını úu örnekle desteklemektedir: “Güç dengesi satranç tahtasındaki taúlardan çok terazideki a÷ırlıklara benzer. Çünkü biz güç dengesi içindeki devletleri incelerken onları co÷rafi olarak bulundukları yerden çıkarıp moral ve materyal güçlerine göre inceleriz.”255 Yani güç dengesi sadece stratejik de÷ildir, moral ve normatif bir yanı da vardır. Herbert Butterfield da güç dengesinin iúleyiúini Wight’ınkine benzer bir biçimde ifade etmektedir: “Bu teoride, bir güç ya da çeúitli güçler birbirlerine karúı denge oluútururlar. E÷er bir güç di÷erlerine a÷ır basarsa, tıpkı yer çekimi gibi, di÷er güçler onu dengelemek için bir araya gelirler.”256 Ancak bu mekanik gibi görünen iúleyiú yukarıda da belirtildi÷i üzere salt mekanik bir metafor olmaktan farklıdır. Çünkü dengeyi belirsiz kılan ulusal, moral, diplomasinin niteli÷i ve hükümetin türü gibi somut olmayan faktörler de mevcuttur.257 Bull da benzer bir biçimde güç dengesinin algısal dahi olabilece÷ini ve gücün dengelendi÷ine dair genel bir inancın bile güç dengesi yaratabilece÷ini söylemektedir.258 Hedley Bull, güç dengesinden Vattel’in kastetti÷i hiçbir gücün di÷erine tamamıyla üstünlük sa÷lamadı÷ı ve kuralları diretemedi÷i durumu ifade etmek istedi÷ini belirtmektedir.259 Vincent’ın da belirtti÷i üzere Bull analizine güç dengesi kavramının 254 Wight, 1978, ss. 168 – 169. Martin Wight, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966, s. 149. 256 Herbert Butterfield, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966, s. 132. 257 Oktay F. Tanrısever, “Güç”, Devlet ve Ötesi: Uluslararası øliúkilerde Temel Kavramlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2007, s. 57. 258 Bull, 1985, s. 103. 259 Bull, 1985, s. 101. 255 60 basit/karmaúık, yerel/genel, baskın/ikincil, sübjektif/objektif, geçici/zoraki ayrımlarını yaparak devam etmektedir.260 Biz burada Bull’un tüm bu ayrımlarına girmemekle birlikte, çalıúmada ele alaca÷ımız bölüm açısından önemli olarak gördü÷ümüz basit/karmaúık güç dengesi ayrımını açıklayaca÷ız. Basit güç dengesi ayrımı en temel tanımı ile, iki gücün birbirlerini dengelemesidir. Karmaúık güç dengesi ayrımı ise ikiden çok gücün birbirlerini ittifaklar yolu ile ya da ayrı ayrı bir biçimde dengelemesi ile oluúur. Ancak úu da unutulmamalıdır ki tarihin hiçbir döneminde salt basit ya da salt karmaúık güç ayrımı oldu÷unu söylemek oldukça zordur.261 So÷uk Savaú döneminde her ne kadar Sovyetler Birli÷i ve Amerika Birleúik Devletleri birbirlerini dengeliyormuú gibi görünse de Fransa, øngiltere, Çin gibi di÷er güçleri nereye oturtaca÷ımız tartıúmalıdır. Aynı úekilde Büyük øskender’in imparatorlu÷u ile Persler arasındaki güç dengesinde Mısır’ı ya da sürekli “kaynayan” Yunan úehir devletlerini nasıl niteleyece÷imiz tam olarak net olan bir konu de÷ildir. Karmaúık ve basit güç dengesi ayrımlarının çalıúma için önemi ise bu yarı net kavramların uluslararası toplumda düzene nasıl hizmet ettikleri ile ilgilidir. Bu ba÷lamda inceleyece÷imiz nokta, Kenneth Waltz’ın262 yaptı÷ı gibi iki kutuplu sistemlerin mi yoksa çok kutuplu sistemlerin mi daha istikrarlı oldu÷u de÷il, güç dengesinin hangi tipte olursa olsun, uluslararası toplumda düzene nasıl hizmet etti÷i olacaktır. Güç dengesi inceledi÷imiz Grotiusçu gelenek ba÷lamında bakıldı÷ında, uluslararası toplumun yazılı olmayan anayasası olarak algılanabilir. Grotiusçu gelenek açısından güç dengesi iki anlama gelmektedir: güçler eúitli÷i ya da güçlerin da÷ıtılmıú olması.263 Her iki anlamda da sormamız gereken sorular aslında aynıdır: “Devletler sistemi bir güç dengesi içeriyor mu? Güç dengesi sadece bir egemen güce tehdit olarak mı ortaya çıkıyor?”264 Bu soruların birincisine verece÷imiz yanıt basitçe evet, ikincisine ise hayırdır. Birinci soruya evet dememizin nedeni güç dengesinin mekanik do÷asından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar realist bir mantık gibi gözükse de rasyonalist anlayıúta 260 Vincent, ss. 49 – 50. Bull, 1985, s. 102. 262 Kenneth Waltz, Theory of International Politics, Addison – Wesley Publishing Company, U.S.A., 1979. 263 Wight, 1991, s. 165. Wight’ın güçlerin da÷ıtılmıú olmasından kastetti÷i gücün tek elde toplanmadı÷ı durumlardır. 264 Wight, 1977, s. 42. 261 61 da bu realist mantı÷ın izlerini görebiliriz. Örne÷in Sean Molloy, realist mantıkta güç dengesinin bir nevi “güç hiyerarúisi” oldu÷unu belirtiyor. Her ne kadar rasyonalist mantıkta güç dengesinin salt hizmet etti÷i úey uluslararası toplumda düzen gibi görünse de Molloy, bu perspektiften bakıldı÷ında rasyonalist düzenci güç dengesi kavramının realist mantıkta iúledi÷ini belirtmektedir.265 Molloy’un bu görüúü desteklemek için Wight’ın Diplomatic Investigations’daki güç dengesi makalesinde yer alan, büyük güçlerin küçükler karúısında güçlerini abartmaları prensibi, gücün dengesiz bir biçimde da÷ılımını önlemek amacıyla güçten pay alma prensibi, güç da÷ılımında dengeyi gözetici olma prensibi, var olan güç dengesinde avantajlı bir konumda bulunma durumu ve baskınlık, maddelerini kullanması da kanımızca bu realist mantı÷ın izlerini ortaya koyması açısından oldukça anlamlıdır.266 økinci soruya hayır dememizin nedeni ise aslında birinci soruya evet dememizdeki realist mantı÷ın tersi nedeni iledir. Güç dengesinin asıl fonksiyonu, her ne kadar içerisinde realist söylemler de bulundursa, uluslararası toplumdaki düzeni sa÷lamaktır. Bu nedenle burada sorulması gereken asıl soru, güç dengesinin uluslararası toplumda düzene nasıl hizmet etti÷idir. Wight’a göre rasyonalist teorideki güç dengesinin düzeni sa÷lamadaki fonksiyonu üç noktada toplanmaktadır: hiçbir devletin kendi kurallarını di÷erlerine dayatmamasını sa÷lar, devletler arası ba÷ımlılı÷ın sürmesini sa÷lar ve uluslararası hukuku mümkün kılar. Birinci iúlevin açıklaması basittir. Hiçbir devlet güçler sisteminde tek hakim olamaz ise di÷erlerine kural dayatması mümkün olmayacaktır. økinci iúlev ise birincisinden do÷maktadır. Hiçbir devletin tüm sistemde baskın konuma geçmemesi için di÷er devletler birbirleri ile iúbirli÷i yaparlar ve iúbirli÷i yapan devletler gücün akıl dıúı kullanımına yönelmezler. Güç dengesinin üçüncü iúlevi ise güç dengesi durumunda, hiçbir gücün kural dayatmaya ya da çi÷nemeye yetecek baskınlı÷ı olmadı÷ından hareket ederek ortaya koyulmaktadır. Dolayısıyla böyle bir durumda hukukun iúleyiúi mümkün olacaktır.267 265 Sean Molloy, “The Realist Logic of International Society”, Cooperation and Conflict, vol. 38 (2), 2003, ss. 94 – 95. 266 Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 151, Molloy, ss. 95 – 97. 267 Wight, 1991, ss. 166 – 167. 62 Hedley Bull ise Wight ile paralel bir biçimde, güç dengesinin uluslararası toplumda düzene, bir gücün di÷erlerine baskın çıkarak dünya devletine dönüúmesini önleyerek, yerel güç dengelerinin belli bölgelerde devletlerin özgürlü÷ünü koruyup, daha baskın bir yerel güç tarafından yok edilmelerine mani olarak ve hem genel hem de yerel güç dengelerinin uluslararası toplumda düzenin di÷er kurumları olan diplomasi, savaú, uluslararası hukuk gibi kurumların iúleyiúini sa÷layarak hizmet etti÷ini belirtmektedir.268 Butterfield da benzer bir biçimde güç dengesinin bir seçim yapmaktan öte bir úey oldu÷unu ve uluslararası toplumda düzene hizmet etti÷ini belirtmektedir.269 Dolayısıyla güç dengesi düzen için kurucu bir unsurdur ve düzen de toplumun kurucusudur.270 Gücün uluslararası toplumda düzene hangi anlamlarda hizmet etti÷ini bu úekilde belirttikten sonra geriye sorulacak tek bir soru kalmaktadır: “Güç her zaman dengede midir ya da düzene hizmet etmesi için her zaman dengede olmak zorunda mıdır?” Bu soruya verilebilecek yanıt dengeden ne anlaúıldı÷ı ile yakından ilgilidir. E÷er denge kavramını fizik kanunu gibi de÷iúmez olarak ele alırsak, güç dengesinin do÷asını de÷iútirmiú oluruz. Martin Wight dengenin fizik kanunlarına benzemedi÷ini çünkü, denge metaforunun kendisinin belirsiz ve elastik oldu÷unu belirtmektedir. ølk bakıúta denge kavramında, eúitli÷in mantıksal olarak baskınlı÷ın önünde geldi÷ini düúünebiliriz. Ama basitçe dengelemek kavramını kullanırken yaptı÷ımız úey, ya iki úeyin a÷ırlıklarının eúit olup olmadı÷ını bulmak ya da bu ikisi arasındaki farkı ölçmektir. ønsani ya da sosyal a÷ırlıklarda ise yaptı÷ımız dengeleyicinin otoritesine hizmet etmektir.271 Dolayısıyla dengesizlik durumu da aslında bir dengedir, çünkü onun düzene hizmet etmesi basitçe materyal yetenekleri ölçmekten öte, güç dengesinin normatif ve moral yönleri ile de ilgilidir. Baúlı÷ın giriúinde verdi÷imiz güç dengesinin satranç tahtasından çok bir terazi oldu÷u örne÷i burada yeniden anlam kazanmaktadır. Hedley Bull da The Anarchical Society’de uluslararası politikanın basitçe tek bir satranç tahtasında oynanmadı÷ını söyleyerek benzer bir örnek vermektedir. Nükleer caydırıcılık, geleneksel askeri güç, uluslararası mali güç ya da ideolojik güç gibi bir çok 268 Bull, 1985, s. 106. Butterfield, “The Balance of Power”, 1966, s. 147. 270 Vincent, s. 50. 271 Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 150. 269 63 satranç tahtasında oynanan uluslararası politika oyunu bu nedenle dengesizli÷in dengesine de sahne olabilmektedir. Çünkü bir alanda güçlü olan bir devlet bir di÷erinde güçlü olmayabilir. Bu nedenle her satranç tahtasındaki hamle bir di÷erini etkilemektedir.272 Güç dengesini incelerken de÷inilmesi gereken bir di÷er nokta, güç dengesinin düzene hizmet etmekten çok onun bozulmasına ve savaúlara yol açtı÷ı yönündeki eleútirilerdir. Vincent da bu eleútirilere paralel olarak, uluslararası hukuk gibi uluslararası toplumun di÷er kurumlarının “denge makinesi”’nin kendisi tarafından zedelendi÷ini belirtmektedir.273 Martin Wight da benzer bir biçimde úu soruyu sormaktadır: güç dengesi devletlerin ba÷ımsızlı÷ını mı garanti etmektedir yoksa savaúa mı sebep olmaktadır? Wight bu soruya “her ikisi de” úeklinde cevap vermektedir. Yani güç dengesi düzeni bazen düzenler bazen de düzensizleútirir.274 Ancak Hedley Bull bu eleútiriyi yanıtlarken, güç dengesinin asıl amacının barıúı korumak olmadı÷ını, fakat devletler sisteminin kendisini korumak oldu÷unu belirtiyor.275 Wight da Bull’a paralel olarak güç dengesinin alternatiflerinin realist mantıktaki bir anarúi ya da global egemenlik oldu÷unu belirterek, güç dengesinin bu ikisinden de daha çok tercih edildi÷ini yazmaktadır.276 Sonuç olarak, øngiliz Okulu’nun temel düúünürleri güç dengesi konusunun düzeni sa÷lamada önemli bir kurum oldu÷unu ve uluslararası toplumda yadsınamaz bir iúlevi oldu÷unu belirtmektedirler. Kanımızca güç dengesinin sadece savaúa yol açmadı÷ını ortaya koyan, dahası düzene hizmet etti÷ini vurgulayan øngiliz Okulu, realizmin güç politikası incelemelerinde mahkum kaldı÷ı kısır döngüyü aúmıútır. ølerleyen sayfalarda incelenecek olan ortak kural, kurum ve normlar ile düzenin iúleyiú prensibini açıklayan øngiliz Okulu, Wendt’in Uluslararası Politikayı ønúa Etmek277 isimli makalesinde çok güzel bir biçimde tespit etti÷i, øngiltere’nin beú yüz nükleer 272 Bull, 1985, s. 113. Örnek Bull’ a ait olup yorumlamalar kısmen çalıúmanın yazarına aittir. Bunu belirtmemizdeki neden Bull’un konuyu bu úekilde yorumlamamasıdır. 273 Vincent, s. 50. 274 Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 174. 275 Bull, 1985, s. 107. 276 Wight, “The Balance of Power”, 1966, s. 175. 277 Alexander Wendt, “Constructing International Politics”, International Security, vol. 20 (1), 1995, s. 73. 64 silahı tehdit etmezken, Kuzey Kore’nin beú nükleer silahının neden Amerika Birleúik Devletleri’ni tehdit etti÷ini realizmin açıklayamayaca÷ı savını daha 1960’larda ortaya koymaktadır. Önemli olan düzen ve uluslararası toplumun kurallarının düzene nasıl hizmet etti÷idir. Güç dengesi içinde savaúlar olabilir ve olacaktır, ancak Butterfield’ın da belirtti÷i üzere dünya, savaúların din yüzünden çıktı÷ı fikrinden uluslararası düzenin yaratılması için çıktı÷ı fikrine dönmüútür.278 2.2. Kurallar ve Uluslararası Toplum Uluslararası toplumda di÷er toplumlarda oldu÷u gibi, toplumsal yaúamın baúlıca hedeflerinde ortak çıkarlara sahip olma duygusu, bu hedeflere ulaúmada tutarlı olanın ne oldu÷u konusunda kendi baúına bir rehberlik sa÷lamaz; bunu yapmak kuralların iúlevidir.279 Nardin’in de belirtti÷i üzere toplumun oldu÷u yerde kurallar vardır.280 Dolayısıyla uluslararası toplumda kurallar vazgeçilmezdir. Kural, en basit anlamı ile kaide, ilke gibi anlamlara gelmektedir. Kurallara olan ihtiyaç ise toplumsallaúmadan do÷maktadır. Toplulu÷un bulundu÷u yerde bu toplulu÷un üyeleri, do÷al bir durum olarak özgürlük alanlarını geniúletmek isteyece÷inden di÷er üyelerle çatıúmaları normal bir durumdur. Bu nedenle çeúitli davranıú kalıpları geliútirirler. Bu davranıú kalıplarının sosyalleúmiú bir toplulukta yerleúmesi de kuralların do÷masına neden olur. Dolayısıyla kural bir ihtiyaç durumudur. Kurallar uluslararası hukuk, etik kurallar, gelenek ya da pratikten do÷an kurallar ya da “oyunun kuralları” gibi sadece iúlevsellikten do÷an kurallar gibi çeúitlerde olabilirler.281 Biz bu çalıúmada daha çok uluslararası hukuk kuralları üzerinde duracak olmakla birlikte, yeri geldikçe di÷er kuralları da inceleyece÷iz. Hedley Bull’un deyimi ile uluslararası hukuk, devletleri ve uluslararası politikanın di÷er aktörlerini birbirleri ile iliúkilerinde ba÷layan, hukuki statüsü olan kurallalar bütünüdür.282 278 Butterfield, “The Balance of Power”, 1966, s. 148. Bull, 1985, s. 67. Bu cümlenin çevirisi úu eserden alıntılanmıútır: H. Williams, M. Wright, T Evans (ed.), Uluslararası øliúkiler ve Siyaset Teorisi Üzerine Bir Derleme, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996, s. 381. 280 Terry Nardin, Law, Morality, and the Relations of States, Princeton University Press, Princeton, 1983, s. 27. 281 Bull, 1985, s. 67. 282 Bull, 1985, s. 127. 279 65 Uluslararası hukukun kaynakları ile ilgili olarak üç görüú bulunmaktadır; natüralistler, pozitivistler ve grotiyanlar. Natüralistlerin uluslararası hukuk görüúü, uluslararası hukukun do÷al hukuktan baúka bir úey olamayaca÷ı yönündedir. Ancak onların do÷al hukuktan kastettikleri genelde Hobbesiyan bir do÷al hukuktur. Dolayısıyla toplum sözleúmesi olana kadar herkes herkesle savaú halindedir. Pozitivistler ise uluslararası hukukun anlaúma, gelenek gibi devletler arası iliúkilerden türedi÷ini iddia ederler. Grotiyanlar ise bir orta yol olarak, uluslararası hukukun hem do÷al hukuktan belirtmektedirler. 283 hem de devletler arasındaki pratiklerden kaynaklandı÷ını Tarihsel olarak baktı÷ımızda ise uluslararası hukukun do÷uúunun egemen devletlerin ortaya çıkıúıyla baúladı÷ını söyleyebiliriz. Bunun nedeni Fransız dini savaúları, Hollanda isyanı, otuz yıl savaúları, øngiliz sivil savaúları gibi savaúların insanlı÷ı sadece yerel düzeni de÷il, uluslararası düzenin temel ilkelerini de düúünmeye itmesidir.284 Dolayısıyla bir düzen arayıúı, o düzenin kurallarının ne olaca÷ı sorununu ortaya çıkarmıútır. Yukarıda düzenin bir anlam ifade edebilmesi için, baúka bir deyiúle düzenin hangi yönde oldu÷unun anlaúılabilmesi için, bir amaca yönelik olması gerekti÷ini belirtmiútik. Bir düzenden bahsedebilmemiz için o düzenin neye göre bir düzen arz etti÷ini tespit etmek, o düzenin niteli÷ini de belirlemektedir. Dolayısıyla uluslararası hukuk ya da daha genel bir ifade ile kurallar, uluslararası toplumdaki düzenin niteli÷ini oluúturmaktadırlar. Uluslararası hukuk da, ister do÷al hukuk kaynaklı, ister pozitif kaynaklı olsun böyle bir çabanın ürünüdür. Baúka bir deyiú ile, uygarlık hukuku gerektirmiútir.285 Devletler toplumunun oluúması, anarúik yapıdaki devletlerin uygarlaúması demektir. Unutulmamalıdır ki Roma ømparatorlu÷u’nda barbarlar hukuksuzdurlar. Hedley Bull da bu konuda günümüz uluslararası toplumunun global bir kültürden ziyade, modernite etrafında úekillendi÷ini ve bu modernitenin de Batı dünyası kaynaklı oldu÷unu belirtmektedir.286 Hobbes hukukun yaratılıú nedenini úöyle açıklamaktadır: “Hukukun yaratılıú nedeni insanların do÷al özgürlü÷ünü sınırlamaktan baúka bir úey de÷ildir. Öyle ki 283 Wight, 1991, s. 233 – 234. Murray Forsyth, “The Tradition of International Law”, Traditions of International Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 25. 285 Forsyth, s. 36. 286 Bull, 1985, s. 39 284 66 insanlar birbirlerine zarar vermesinler, fakat yardım etsinler ve ortak düúmanlarına karúı bir araya gelsinler.”287 Peki, inceleme alanı olarak aldı÷ımız devletler toplumunda da bu böyle midir? Daha baúka bir ifade ile devletler toplumunda hukuk nedir ve ne iúe yarar? Bilindi÷i üzere uluslararası politikadaki anarúi problemi ço÷ul egemen devletlerin bir arada bulunmalarından kaynaklanır.288 Dolayısıyla burada sormamız gereken soru, böyle anarúik bir yapı içerisinde hukukun yerinin ne oldu÷u ve nasıl ortaya çıkıp uygulandı÷ıdır. øngiliz Okulu, uluslararası toplum düúüncesinde anarúik yapı içerisinde bir düzenin bulundu÷unu iddia etmektedir. øúte uluslararası hukuk da tam bu noktada devreye girmektedir: düzenin sa÷lanması. Ya da baúka bir deyiúle egemen devletlerin ço÷ullu÷u, bir kurallar yapısı ile yönetilebilir.289 Herhangi bir toplumda kurallar yapısının “yönetebilir” olması için temel úartlara sahip olması gereklidir. Hedley Bull bu úartları, kuralların yapılması, yürütülmesi, yorumlanması, yasallaútırılması, sıralamaktadır. 290 uyum sa÷lama yetilerinin olması ve korunması olarak Modern devlette bu úartları yerine getiren hükümettir. Ancak uluslararası toplumda bir hükümet bulunmadı÷ına göre bu úartlar nasıl yerine getirilmektedirler? Bull uluslararası toplumda kuralların, tıpkı ilkel devletsiz toplumlarda oldu÷u gibi, devletler arasında kuralların ortaklaúa yapıldı÷ını, yürütüldü÷ünü, yorumlandı÷ını, yasallaútırıldı÷ını ve korundu÷unu belirtmektedir.291 Kanımızca Bull’un ilkel devletsiz toplumlarla yaptı÷ı benzetme oldukça anlamlıdır. ølkel devletsiz toplumların bir çok yönden uluslararası topluma benzedi÷ini belirten Bull’un düúüncesinin temelinde, úüphesiz bir üst otoritenin bulunmaması, yani anarúi yatmaktadır. Uluslararası toplumda da tıpkı ilkel devletsiz toplumlarda oldu÷u gibi kurallar ya da kanunlar, birimlerin birbirleri ile iliúkilerinden, yani pratiklerden do÷arlar. Ancak bu iliúkiler, modern uluslararası toplumda daha seküler bir niteliktedir. Gentili bu konuda úu úekilde yazmaktadır: “Dini kurallar insanlar arasında gerçekte yokturlar. Dolayısıyla hiçbir insanın hakları dinler arasındaki farklılıklar yüzünden zedelenmemektedir. Din tanrı ile 287 Hobbes, s. 191. Wight, 1978, s. 101. 289 Nardin, s. 38. 290 Bull, 1985, ss. 56 – 57. 291 Bull, 1985, ss. 60 – 65. 288 67 insanın iliúkisidir. Bu nedenle insan, di÷er insanların dinleri farklı oldu÷undan haklarının zedelendi÷ini iddia etmemelidir.”292 Bir baúka deyiúle, modern toplumlarda hukukun otoritesi inanç de÷il, prosedür iúidir. Kanun ideolojik ya da dini anlaúmazlı÷ın oldu÷u yerde ortaya çıkar. Bu nedenle hukuk pozitiftir, hiçbir dinle ve ideolojiyle ba÷ı yoktur.293 Bu tespitten hareketle, uluslararası toplumun hukuksal prensiplerinin daha seküler bir düzlemde oldu÷unu söyleyebiliriz. Çünkü devletlerin bir ço÷u arasında dini ve ideolojik bütünlük yoktur. Elbette ki burada tarih boyunca yaúanmıú ve zaman zaman yaúanmaya devam dini savaúları yok saymamaktayız. Ancak, özellikle yirmi birinci yüzyıl uluslararası toplumunda kuralların seküler bir düzlemde oldu÷u su götürmez bir gerçektir. Peki, bir davranıú kalıbının gelenek haline dönüúmesi nasıl gerçekleúmektedir? Baúka bir deyiúle bir prati÷e gelenek dememiz için bu pratik hangi úartları sa÷lamalıdır? Bütün pratikler geleneksel midirler? Nardin bu soruları cevaplarken, bir prati÷in gelenek olabilmesi için üç niteli÷i sa÷laması gerekti÷ini belirtmektedir. Bunlardan birincisi, her gelene÷in bir geçmiúinin ya da geçmiúte de÷erlendirilebilecek bir mihenk taúının olması gereklili÷idir. økincisi ise geleneklerin, bulundukları toplumda bir inanca ya da otoriteye sahip olması gereklili÷idir. Bir prati÷in gelenek sayılabilmesi için üçüncü ve son neden ise, o prati÷in devamlı olması gereklili÷idir. Baúka bir ifade ile tarihsel süreç içerisinde tekrarlanması gerekmektedir.294 Bu kriterler ıúı÷ında baktı÷ımızda uluslararası hukukun geleneklerden türemiú bir yapı oldu÷unu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir mihenk taúı olarak Hititler ile Mısırlıların imzaladı÷ı Kadeú antlaúmasını,295 bulundu÷u toplumdaki inanç ya da otorite olarak devletlerin uluslararası hukuka uymasını ve bir çok konuda görev yapan uluslararası mahkemeleri, devamlılık konusunda ise tarih boyunca yapılan anlaúmaları ve düzenlemeleri örnek vermemiz 292 Alberico Gentili, De Jure Belli Libre Tres, Çev. John C. Rofle, Oceana, New York, 1964, s. 41’den aktaran Murray Forsyth, “The Tradition of International Law”, Traditions of International Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 27. 293 Terry Nardin, “Ethical Traditions in International Affairs”, Traditions of International Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996, s. 8. 294 Terry Nardin, 1996, ss. 6 – 7. 295 Elbette ki Kadeú antlaúması bir mihenk taúı olarak baúlangıç noktası de÷ildir. Devletler arası kurallar neredeyse her ça÷da bulunmamaktadır. Ancak biz burada çarpıcı olması açısından bu úekilde bir örnek vermeyi tercih ettik. Martin Wight, uluslararası hukukun do÷uúuna örnek olarak ulakları vermektedir. Bkz. Wight, 1977, s. 30. 68 mümkündür. Bu örnekler do÷rultusunda úunu söyleyebiliriz ki, uluslararası hukuk önemli bir ölçüde gelenekseldir. Uluslararası hukukun geleneklerden do÷du÷unun baúka bir biçimde ifadesi ise, devletlerin birbirleri ile iliúkilerini paktlar ya da anlaúmalar yoluyla, do÷aldan çok pozitif bir biçimde düzenlemeleridir. Uluslararası hukuk, daha önce de ifade edildi÷i üzere buradan do÷maktadır. Devletlerin yaptı÷ı sayısız anlaúma ve pratiklerin genelleútirilmeleri, düzenlenmeleri ve devamlı normlar haline getirilmeleri uluslararası hukuku do÷urmuútur. Dolayısıyla uluslararası hukuk sadece maddi ve ampirik de÷il, pratiktir de.296 Kuralların yürütülmesi ise iki úekilde sa÷lanmaktadır: Ahde vefa ilkesi ve güç dengesi. Wight’ın deyiúiyle anlaúmaların kutsallı÷ı ve özlerine dokunulmaması, anlaúmaların temel niteli÷ini oluúturmaktadır.297 Yani uluslararası toplumdaki bu etik prensipler, Machiavelli’nin Prens’te ö÷ütledi÷i, çıkarlara uydu÷u sürece sözlerin tutulmaması gerekti÷inden çok uzaktır.298 Peki, bu etik durum nedir ve nereden kaynaklanmaktadır? Etik gelene÷inin, genel prensiplerin teorik sistemi oldu÷unu söylemek yanlıú olmaz. Etik hukuk gibi prensiplere sahiptir ancak aynı zamanda belirli kiúilere ve durumlara göre farklı uygulama ve yorumlamalar gösterir.299 Bunu insanlar arasındaki etik prensipler ile devletler arasındaki etik prensiplerin farklılıkları olmasının do÷al oldu÷u biçiminde yorumlayabiliriz. Wight bu konuyu úöyle örneklendirmektedir; bir insanın parasını hayırsever olmasından ötürü baúkasına vermesi beklenebilir ancak, bir emanetçinin emanet olarak bulundurdu÷u parayı baúkalarına vermesi beklenemez. Çünkü bu para kendisine ait de÷ildir. Bu durumu basit bir biçimde devletlere de uygulayabiliriz. Devletler, onları kuran vatandaúlarına karúı sorumludurlar. Dolayısıyla 296 Forsyth, s. 36. Wight, 1991, s. 238. 298 Nicollo Machiavelli, Prens, Çev. Rekin Teksoy, O÷lak Yayınları, østanbul, 2002, ss. 141 – 144. Machiavelli, Prens’te sözlerin nasıl tutulması gerekti÷ini tam olarak úöyle dile getirmekteydi: “Demek ki bir prensin yukarıda belirtilen niteliklerin tümüne (erdem, sözüne sadıklık, dürüstlük) sahip olması gerekli de÷ildir, ama bunlara sahipmiú gibi görünmesi gerekir. Dahası, bunlara sahip olmak ve sürekli olarak uymak zararlıdır derim; ama sahipmiú gibi görünmek yararlıdır: ba÷ıúlayıcı, sözünün eri, insancıl, dürüst, dindar görünmek ve olmak gibi; ama aklını öyle ayarlamalısın ki gerekti÷inde tersine dönüúmeyi bilmelisin.” 299 Nardin, 1996, ss. 2 – 3. 297 69 ulusal çıkar dıúında hareket etmeleri beklenemez. Bu nedenle devletlerin hareketlerinin etik dıúı, insanların hareketlerinin ise etik oldu÷unun söylenmesi do÷ru de÷ildir.300 Bu nedenle, devletlerin etik prensipleri nasıl algıladı÷ı konusunu, eti÷in farklı durumlara ve kiúilere göre de÷iúiklikler gösterdi÷i yaklaúımı ile açıklayabiliriz. Peki, etik prensipler nasıl uluslararası hukukun yürütülmesini sa÷lamaktadır? Buna verilecek cevap, devletlerin çıkarlarının örtüútü÷ü noktalarda uluslararası hukukun yürütüldü÷üdür. Bull bu konuda úöyle yazmaktadır: “Uluslararası toplumda düzenin idamesinin baúlangıç noktası, sosyal hayatın temel ereklerinin ortak çıkar hale dönüúmesidir.”301 Baúka bir deyiúle devlet politikası uluslararası toplum tarafından yargılanabilir ve belirlenebilir. Dolayısıyla devlet politikası ve çıkarı, insanlı÷ın çıkarlarıyla uyuúmadı÷ı takdirde çok da anlamlı de÷ildir.302 Yani devlet çıkarı ya da ulusal çıkar olarak adlandırdı÷ımız úey, uluslararası toplumun temel amaçlarından biridir. Burada ortaya çıkan bir baúka soru ise, devletlerin uluslararası hukuka sadece çıkarları do÷rultusunda mı uydu÷udur? Ya da baúka bir deyiú ile devletlerin çıkarları hangi noktalarda örtüúmekte ve uluslararası hukuku anlamlı kılmaktadır? Bu soruları yanıtlamadan önce tespit etmemiz gereken bir di÷er nokta kuralların çi÷nenmesinin ne anlama geldi÷i ve bir kuralın çi÷nenmesinin, kuralın özünü nasıl etkiledi÷idir. Kuralların özüne baktı÷ımızda, çi÷nenmeyen bir kuralın olmadı÷ını görmekteyiz. Bunun nedeni kuralın özünü çi÷nenmekle kaybetmemesidir. Daha da ötesi, kuralların çi÷nenmedi÷i sürece varlıklarının anlamsızlaúmasıdır.303 Temel birim olarak insanların oluúturdu÷u herhangi bir toplumu ele alalım. Böyle bir toplumda cinayeti bir suç olarak kabul eden ve cinayet iúlemeyi engelleme amacıyla konulmuú, iúlenmesi halinde ceza öngören hukuk kuralları bulunmaktadır. E÷er bu toplumda, kuruluúundan sonsuza kadar cinayet iúlenmemiú ise cinayeti yasaklayan bir hukuk kuralı olması anlamsızlaúır. Daha uç bir örnek vermek gerekirse, aynı anda hem araba kullanıp hem yürümeyi yasaklayan bir kural anlamsızdır. Çünkü böyle bir durum mümkün de÷ildir. Dolayısıyla kurallar olasılık dahilindeki durumları düzenlerler. Elbette bu iki örnek de gerçek hayatta 300 Wight, 1991, s. 242. Bull, 1985, s. 67. 302 Michael Howard, “Ethics and Power in International Policy: 3rd Martin Wight Memorial Lecture”, International Affairs, vol. 53(3), 1977, ss. 371 – 372. 303 Bull, 1985, s. 56. 301 70 mümkün de÷ildir. Özellikle ilk örnek için, insanın cinayet iúlemeyecek kadar mükemmelleúmesi beklenemez. ønsan topluluklarının bir araya gelerek oluúturdukları politik organizasyonlar olan devletler de savaúmama kuralına uyacak kadar mükemmelleúemezler. Uzun süreler bu durumu devam ettirseler dahi devletler günün birinde savaúacaklardır. Ancak bu savaúmama kuralının çi÷nenmesi, bu kuralı yok etmek yerine onun varlı÷ını ve devamlılı÷ını sa÷lar. Kurallara uyulup uyulmama durumunun kuralların özüne etkilerini bu úekilde açıkladıktan sonra, bir önceki paragrafın baúında sordu÷umuz soruya úu yanıtı verebiliriz; devletler uluslararası hukuka sadece çıkarları ba÷lamında uymazlar çünkü devletler toplumu sosyalizasyon sürecinden geçmiú bir toplumdur. Dolayısıyla iúbirli÷i ortak çıkar haline gelmiútir. Burada önemli olan nokta, uluslararası toplumun ortak kültür etrafında birleúmiú olmasıdır. Ancak dikkat edilmesi gereken konu, ortak kültür kavramının, bütün devletlerin homojen bir kültüre sahip olduklarından farklı bir anlam ifade etti÷idir. Tarihsel olarak uluslararası hukuku üçe ayırırsak; So÷uk Savaútan önceki dönem için mücadele hukuku, So÷uk Savaú için bir arada yaúama hukuku ve So÷uk Savaú sonrası için iúbirli÷i hukuku terimlerini kullanabiliriz. Dolayısıyla içerisinde bulundu÷umuz ça÷ iúbirli÷i hukukunun hüküm sürdü÷ü ça÷dır. Bunun baúlıca iki nedeni vardır; büyük güçler arasında iúbirli÷i ve ba÷ımlılı÷ın artması ve günümüz büyük güçlerinin onları oluúturan insanlara karúı hesap verebilir olma yükümlülükleri. Devletlerin iúbirli÷i içerisinde olmaları ve ba÷ımlılıklarının artması günümüz uluslararası toplumuna daha istikrarlı bir yapı kazandırmaktadır. Büyük güçlerin hesap verebilir olma zorunlulukları ise, savaú u÷runa ellerinde tuttukları refah ve gücü kaybedecek olan insanların, savaú durumunu daha çok sorgulaması ile ilgilidir. Bu nedenle günümüz liberal demokrasileri daha iyi niyetli ve hoúgörülüdürler. Dolayısıyla düzen ve güvenlikle birlikte adalet de sa÷lamaktadırlar. Baúka bir deyiúle, uluslararası toplum hala devletler toplumudur; ancak devletler tarafından domine ediliúi, onların emperyal atalarına çok az benzerlik göstermektedir.304 304 David Armstrong, “Law, Justice and the Idea of a World Society”, International Affairs, vol. 75(3), 1999, s. 559 – 560. Armstrong aynı zamanda kapitalist liberal demokrasilerin ilerleme ve geliúmiúlik gibi yeni normlar yaratarak, bu normlara devletleri çektiklerini ve bu çekim noktasının uluslararası hukuk oldu÷unu belirtmekte. Bkz. Armstrong, s. 561. Aslında bu de÷erler, genel olarak Uluslararası øliúkiler literatüründe Batılı de÷erler olarak geçmekle birlikte, uluslararası toplumun Batılı de÷erler çerçevesinde 71 Uluslararası hukukun do÷uúunu, do÷asını, iúleyiúini, etik yanını ve gelenekselli÷ini inceledikten sonra bu kuralların uluslararası toplumdaki vazgeçilmez konumumun ne oldu÷u sorusunun yanıtını verebiliriz. Uluslararası hukuk uluslararası toplumun kurucu prensibidir. Devletlerin bir arada bulunmasının temel prensiplerini belirler, daha sonra devletler arasındaki resmi iliúkilerin nasıl yürüyece÷ini düzenlemek adına kurallar üretir.305 Bu açıdan bakıldı÷ında, uluslararası hukukun devletler arasında bulundu÷u ve düzeni sa÷lamaya hizmet gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Ancak øngiliz Okulu içerisinde bulunan en önemli tartıúmalardan biri yine bu konudadır. Ortak de÷erler, kurallar, normlar ya da hukuk, uluslararası toplumda devletler arasında mı bulunmaktadır yoksa tüm insanlık arasında mı? Baúka bir deyiú ile uluslararası toplumda önemli olan düzen midir yoksa adalet mi? Düzenin sa÷lanması adına vatandaúlarına eziyet eden bir devlet sistemde var olabilir mi? Yoksa adaletin sa÷lanması için bu devlete müdahale mi edilmelidir? do÷du÷u ya da geliúip geliúmedi÷i oldukça tartıúmalı bir konudur. Bull uluslararası toplumun Batılı de÷erler çerçevesinde do÷du÷unu kabul ederken, günümüzde bunun de÷iúti÷ini ve do÷du÷u sınırları aútı÷ını belirtmektedir. Bkz. Alderson, Hurrel, s. 13. Wight ise üç ayrı uluslararası sistemin kültürel homojenlik içerisinde geliúti÷ini belirtmekte ancak bu homojenli÷in sınırlarını kutsal savaúlar ba÷lamında sorgulamaktadır. Bkz. Wight, 1977, ss. 33 – 35. Yine Wight Western Values in International Relations isimli makalesinde, Batılı de÷erlerin çok çeúitli oldu÷unu belirtmekle birlikte, devletler sisteminde akılcılık ve özgürlükten ayrı olarak “uluslararası toplum, düzenin devamlılı÷ı, müdahale ve uluslararası ahlak” de÷erlerini Batılı de÷erlerden saymaktadır. Bkz. Wight, “Western Values in International Relations”, 1966, ss. 89 – 131. Batılı de÷erlerin nerede baúlayıp nerede bitti÷i ve uluslararası toplumun ortaya çıkıúında ya da geniúlemesinde nasıl etkileri oldu÷u üzerinde oldukça tartıúılan ve bu çalıúmanın dıúında konulardır. Biz bu çalıúma kapsamında yalnızca teorik bir inceleme yaptı÷ımızdan ve Batılı de÷erlerin tarihsel olarak devletler sisteminde oynadıkları rol daha çok devletler sisteminin sosyolojisi kapsamında oldu÷undan bu tartıúmaları buraya yansıtmadık. Ancak kanımızca uluslararası toplumun geliúimi, özellikle bir arada yaúama prensibi ba÷lamında Batılı de÷erler çerçevesinde geliúmiútir. Bunun nedeni Batının daha az savaúçı ya da çatıúmacı olması gibi insan do÷asından kaynaklanan normatif durumla ba÷lanamaz. Ayrıca sadece günümüze bakarak Batının daha az savaúçı oldu÷u yanılgısına düúmek çok fahiú bir hatadır. Kanımızca bu bir arada yaúama prensibinin Batıda geliúmiú olması hem fiziki hem de sosyal úartların bir zorlaması sonucudur. Dolayısıyla özellikle Paris Barıú Konferansı’ndan sonra ça÷daú anlamda bir devletler sistemi haline gelen Batı, gerek savaúlarla gerekse iúbirlikleri ile bu de÷eri yaymıú ve bu de÷erler günümüz uluslararası toplumunun temel de÷erleri haline gelmiútir. Ayrıca liberal demokrasilerin Batıda geliúmiú olması da hem iúbirli÷ini hem de insan haklarına saygıyı geliútirmiú, dolayısıyla günümüz uluslararası toplumunda bu de÷erler geçer akçe haline gelmiútir. Örne÷in günümüzde øran ve di÷er Ortado÷u ülkelerine demokratikleúme yönünde yapılan baskılar ve demokratikleúememe durumlarında uygulanan yaptırımlar bu tespiti do÷rular niteliktedir. Kanımızca uluslararası toplum fikrinin en iyi biçimde vücut bulmuú hali olan Avrupa Birli÷i’ne Türkiye’nin üyelik çabaları da bu de÷er iliúkisine yerinde bir örnektir. Avrupa Birli÷i sistemine entegre olmanın yolu Türkiye için Batı standartlarında bir liberal demokrasiye sahip olmaktır. 305 Vincent, s. 55. 72 3. øNGøLøZ OKULU’NDA ADALET/DÜZEN TARTIùMASI øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum düúüncesindeki belki de en temel tartıúma adalet/düzen tartıúmasıdır. Adından da anlaúılabilece÷i üzere, bu tartıúmanın temeli uluslararası toplumda düzenin sa÷lanmasının mı yoksa adaletin yerine getirilmesinin mi öncelikli oldu÷udur. Bu tartıúmaya verilen di÷er bir ad ise ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasıdır. Ço÷ulculuk/solidarite tartıúması temelde uluslararası toplumun do÷ası ve potansiyeli ile ilgilidir. Daha özelde ise bu tartıúma, devletler sisteminde paylaúılan normların, kuralların ve kurumların mevcut ve potansiyel kapsamı ile ilgilidir.306 Bu tartıúmayı baúka bir úekilde nitelendirmek gerekir ise, aktör probleminden yola çıkarak bu tartıúmanın, uluslararası toplumun asıl aktörlerinin devletler mi yoksa bireyler mi kabul edilmesi gerekti÷i tartıúması oldu÷unu söyleyebiliriz. Ço÷ulculuk/solidarite tartıúması daha net bir ifade ile, hangi tip yasal kuralların uluslararası toplumun iúleyiúine daha uygun oldu÷u tartıúmasıdır: göreli olarak yüksek uluslararası solidariteyi yansıtan iúbirli÷i ve birleúme kuralları mı yoksa; devletlerin bir arada bulunmanın asgari gereklilikleri üzerinde anlaútı÷ı bir ço÷ulcu uluslararası toplum düzeni kuralları mı?307 Bull ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasını Grotius ve Oppenheim’ın uluslararası toplum düúüncesindeki farklılıklar ile açıklar. Modern devlette úiddete baúvurma tekeli devlettedir. Dolayısıyla bir suç iúlendi÷inde onu cezalandıracak kurum devlettir. Ancak uluslararası toplumda böyle bir kurum bulunmamaktadır. Oppenheim’a göre savaú devletlerin yasal politik eylemidir. Uluslararası toplumda kurallara uyulmaması durumunda, modern devlette oldu÷u gibi “suçlu” olan tarafın cezalandırılması, kuralın kendisinin ve egemenin otoritesinin de÷il, düzenin devamlılı÷ını sa÷lar. Bu nedenle savaú yasaldır ve çatıúmaları sınırlı bir biçimde çözmekte kullanılır. Ancak Grotius, düúüncesinde dahili analoji modeli ile uluslararası model arasında ba÷ kurmaktadır. Yani Grotius, savaúın kuralları koruyucu bir fenomen oldu÷unu, ancak savaúın sürekli tekrar eden bir durumda olmasının uluslararası düzeni koruyabilece÷i gibi, uluslararası 306 Buzan, 2004, s. 45. Tonny Brems Knudsen, “International Society and International Solidarity: Recapturing the Solidarist Origins of the English School”, International Relations in Europe: Concepts, Schools and Institutions Workshop, 2000, s. 12. http://www.essex.ac.uk/ecpr/events/jointsessions/paperarchive/copenhagen/ws11/knudsen.PDF Eriúim tarihi: 08/07/2009. 307 73 hukuku yok ederek uluslararası toplumun iflasına yol açabilece÷ini belirtmektedir.308 Bull’un burada Oppenheim’ın düúüncesi ile örneklendirdi÷i ço÷ulculu÷a; Grotius ile örneklendirdi÷i ise solidariteye iúaret etmektedir. Bull uluslararası toplumda düzenin amaçlarını, uluslararası toplumun süreklili÷i ve korunması, devletlerin ba÷ımsızlıklarının ve egemenliklerinin muhafazası ve barıú olarak sıralamaktadır.309 Bull’un sıraladı÷ı bu amaçlarda, uluslararası toplumun devamının ve devletlerin egemenliklerinin korunmasının ilk iki sırada olması aslında bir ço÷ulcu anlayıúı yansıtmaktadır. Ço÷ulculuk, güçlü bir uluslararası toplum ve vatandaúlarının sadık oldu÷u bir devlet yapısı öngörür. Bu sayede bir dünya devleti mümkün olmaz ve uluslararası toplumda düzenin temel amaçlarından birincisi gerçekleútirilmiú olur.310 Yukarıda da belirtildi÷i üzere bu görüúün temel aktörü devlettir. Baúka bir deyiúle ço÷ulcu uluslararası toplum görüúü devlet merkezcidir. Bull özellikle solidarist kanattan ve neo-liberal teorilerden gelen ve devlet merkezcili÷i eleútiren görüúlere karúı çıkmaktadır. Bull’a göre devletler sistemi global çaptaki di÷er politik organizasyonlarla karúılaútırıldı÷ında, geçmiúte var olmuú ve gelecekte de var olmaya devam edecek gibi görünmektedir. Bazı dezavantajları olabilir ama ona karúı yapılan eleútiriler yanlıútır. Devlet, biz onaylasak da onaylamasak da varlı÷ını sürdürecektir. Elbette ki devletin yanında di÷er aktörler de bulunmaktadır ancak, birincil önemde olan devlettir ve uluslararası toplumda düzen onun ötesine de÷il, üzerine kurulmaktadır. Bu nedenle devlet merkezci görüúe yapılan eleútiriler umutsuzdur.311 Baúka bir deyiúle, devletler toplumunda devletlerin yapmayı taahhüt ettiklerinden baúka bir otorite ya da güç yoktur; dolayısıyla uluslararası toplum, devletlerin birbirleri ile iliúkilerinde ne yapmayı kabul ettikleri ve neye ikna olduklarından ibarettir.312 James Mayall ise ço÷ulculu÷u, Devletler de tıpkı bireyler gibi çıkarlar ve de÷erler ba÷lamında farklılık gösterebilirler ve bu nedenle uluslararası toplum devletlerin de÷er ve çıkar 308 Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, ss. 65 – 66. Bull, 1985, ss. 17 – 18. 310 Wæver, 1992, s. 104. 311 Hedley Bull, “The State’s Positive Role in World Affairs”, Hedley Bull on International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000, ss. 140 – 141. 312 Robert Jackson, The Global Covenant: Human Conduct in a World of States, Oxford University Press, New York, 2003, s. 103. 309 74 ba÷lamında bir arada uyum içerisinde bulunmaları bakımından sınırlıdır. Ço÷ulculara göre uluslararası toplumu di÷er sosyal topluluklardan ayıran faktör onun bu prosedürsel ve ilerlemeye kapalı karakteridir.313 úeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımlamadan da anlaúılabilece÷i üzere ço÷ulculuk uluslararası toplumu, bir dünya devleti biçiminde geniúlemesi açısından sınırlı görmektedir. Yani evrensel de÷er ve kural olamaz. Kurallar sadece devletlerin davranıú pratiklerinden do÷arlar ve devletler arasındadırlar. ønsanlar arası “uluslararası hukuk” diye bir úeyin olması mümkün de÷ildir. Ço÷ulcuların bu iddiasının baúlıca nedeni, yukarıda da de÷inildi÷i üzere onların devlet merkezci bir anlayıútan hareket etmeleridir. Ayrıca Bull’un uluslararası toplumda düzen yaklaúımı ço÷ulcu bir uluslararası toplum yapısına iúaret etti÷inden ve uluslararası toplumda öncelikli amaç toplumun kendisini savunmak oldu÷undan, insanlar arası “uluslararası hukuk” gibi bir mevhum uluslararası toplumu yok edecektir ve mümkün de÷ildir. Baúka bir deyiúle uluslararası hukukun öznesi devletler, nesnesi ise bireylerdir. Bireyler uluslararası hukuktan ancak tabii oldukları devlet aracılı÷ı ile yararlanabilirler.314 Ço÷ulculuk, yukarıdaki tanımlardan da anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası toplumda düzeni öncelikli amaç olarak görmekte ve adaletin düzen karúısında ikinci planda olması gerekti÷ini savunmaktadır. Bu nedenle ço÷ulculuk görüúü müdahaleyi315 reddetmektedir. Devletlerin egemenliklerine karúı müdahale, uluslararası toplumda kaosa yol açar ve düzeni bozar. O halde uluslararası iliúkilerde müdahalenin ve müdahale etmeme prensibinin ne oldu÷u soruları ortaya çıkmaktadır. Müdahale, bir devlet, hükümet içerisinde bir grup, toplum içerisinde bir grup, birkaç devletin koalisyonu ya da bir uluslararası örgüt tarafından yapılabilir. Müdahalenin hedefi de yine bu aktörlerdir.316 Müdahalenin eylemi ise, bir iúlemin sonucunu ya da gidiúatını engelleyen ya da de÷iútiren herhangi bir davranıútır. Amacı yapılması planlanan ya da eyleme geçmiú durumdaki davranıúı önlemek olan müdahalenin, ekonomik, siyasi, 313 James Mayall, World Politics: Progress and Its Limits, Polity, Cambridge, 2000, s. 14. R. J. Vincent, Human Rights and International Relations, Cambridge University Press, Cambridge, 1995, s. 44. 315 Kelime intervention anlamında kullanılmıútır. 316 Müdahale her ne kadar klasik anlamda hep bir devlete yapılıyormuú gibi algılansa da, yukarıda sayılan di÷er aktörlere de yapılması mümkündür. Asıl sorun, müdahalenin egemen devletin iç iúlerine mi yoksa dıú iúlerine mi yapıldı÷ıdır. Bkz. R. J. Vincent, Nonintervention and International Order, Princeton University Press, Princeton New Jersey, 1974, s. 5. 314 75 askeri gibi birçok çeúidi olabilir.317 Özetle müdahale uluslararası politikadaki bir aktörün, bir di÷er aktöre, bir davranıúını engellemek üzere eylemde bulunmasıdır. Ço÷ulculuk müdahaleye karúı çıkmaktadır. Müdahale etmeme318 prensibi olarak adlandırılan bu durum uluslararası toplumun temeli olarak ulusal ba÷ımsızlı÷ı, çeúitlili÷i, karúılıklı sınırlılı÷ı korumaya hizmet etmektedir.319 Baúka bir deyiúle müdahale etmeme prensibi, uluslararası toplumda bir standart olarak devletlerin egemenlik hakkını tanımlamaktadır ve bu egemenlik hakkı açıkça müdahaleden kaçınmayı gerektirir.320 Özetle ço÷ulcuk, uluslararası toplumun devletlerden meydana geldi÷ini ve uluslararası hukukun da devletler arası iliúkilerden do÷du÷unu, yani pozitif bir hukuk türü oldu÷unu iddia eder. Dolayısıyla devletler arası iliúkilerden do÷muú olan bir hukuk bireyler için uygulanamaz. “ønsanlı÷ın ortak de÷erleri” gibi de÷erlerin olması mümkün de÷ildir. Burada do÷al olarak úöyle bir soru gündeme gelmektedir: ønsan hakları uluslararası toplumda düzenin neresindedir? Hangi dereceye kadar önemsenmelidir? Ço÷ulcu÷un bu soruya verece÷i yanıt açıktır. ønsan hakları, ya da insanlı÷ın evrensel de÷erleri, insanlı÷a karúı iúlenmiú suçlar için müdahale yapılmamalıdır. Çünkü bu uluslararası toplumda düzeni bozar. ønsan hakları düzenin amaçlarından biri de÷ildir. Düzenin amacı uluslararası toplumun kendisinin korunmasıdır. Ne kadar devlet varsa o kadar farklı moral de÷er vardır ve “insanlı÷a karúı iúlenen suçlar” gibi suçların olması olanaksızdır. Kültürel ço÷ulluk bunu imkansız kılmaktadır. Ço÷ulcular insan hakları konusunda úüphecidirler ve insan haklarının uluslararası toplumda düzenin altını oydu÷unu iddia etmektedirler.321 Ço÷ulculu÷un bu duruúu daha önce de belirtti÷imiz hukuk anlayıúında yatmaktadır. Tekrar Bull’un Oppenheim ve Grotius’u karúılaútırdı÷ı örne÷ine dönersek, ço÷ulculu÷u temsil eden Oppenheim’ın düúüncesinde do÷al hukukun olmadı÷ını görürüz. Hukuk sadece ve sadece devletlerin pratiklerinden do÷maktadır. Grotius’ta ise, her koúulda bir do÷al hukukun varlı÷ından bahsedebiliriz. 317 Vincent, 1974, ss. 4 – 12. Kelime nonintervention anlamında kullanılmıútır. 319 Terry Nardin, Jerome Slater, “Nonintervention and Human Rights”, The Journal of Politics, vol. 48(1), 1986, s. 86. 320 Vincent, 1974, s. 14. 321 Vincent, 1995, s. 53, 150. 318 76 Yani do÷al hukuk hiçbir koúula ba÷lı olmadan vardır, öncesiz ve sonrasızdır. Bu nedenle insanlı÷ın ortak de÷erleri var olabilir. Ancak Oppenheim’ın düúüncesinde böyle de÷erler var olamaz.322 Bull insan haklarının uluslararası toplumu nasıl etkileyece÷ini úu úekilde açıklamaktadır: “E÷er her bireyin hakkı dünya politikasının bir konusu olursa ve bu birey vatandaúı oldu÷u devletin sınırlarını aúan bir biçimde hak iddia ederse, o devletin egemenli÷i sorgulanacak ve erozyona u÷rayacaktır, bu durum da egemen devletler sistemini felce u÷ratır.”323 Ço÷ulcu÷u bu úekilde açıkladıktan sonra tartıúmanın di÷er kanadı olan solidarizme dönebiliriz. Mayall solidarizmi úu úekilde açıklamaktadır: “ønsanlı÷ın bir bütün oldu÷unu ve diplomasinin görevinin çıkar ve de÷erlerin özünde var olan, ancak geliúmemiú bulunan solidariteyi gerçe÷e dönüútürmek oldu÷unu kabul eden görüú.”324 Buzan solidarizmin bir noktaya kadar kozmopolitanizme inandı÷ını ve bireylerin haklarının uluslararası toplum için gerekli oldu÷unu düúündüklerini yazmaktadır.325 Bull ise solidarizmi, ya da potansiyel solidarizmi, insanların hukukun uygulanması konusunda birlikte hareket etmeleri úeklinde tanımlamaktadır.326 Wæver ise insanların kimlik olarak insanlı÷ı seçmesi ve bu kimlik do÷rultusunda hareket ederek, kolektif bir insano÷lu davranıúı geliútirmeleri halinde, uluslararası toplumun fonksiyonlarını iúlemez kılacaklarını ve bunun kozmopolit bir yapıya gidece÷ini belirtmektedir.327 Andrew Linklater, Westphalia sonrası toplumunda ahlaki sınırların geniúleyerek ulus ötesi bir vatandaúlık durumunun yolunu açtı÷ını belirterek, solidarizmin günümüzde geldi÷i yolu çizmiútir.328 Jackson ise benzer bir biçimde, insani sorumlulu÷un insan olmakla ilgili oldu÷unu söyleyerek, solidarizmin ana konseptini ortaya koymuútur.329 Bu tanımlamalardan da anlaúılabilece÷i üzere solidarizm insanlı÷ın ortak de÷erlerine vurgu yapmaktadır ve müdahalecidir. Solidarizme göre insanlı÷ın 322 Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, ss. 66 – 67. Bull, 1985, s. 152. 324 Mayall, s. 14. 325 Buzan, 2004, s. 47. 326 Bull, “Grotian Conception of International Society”, 1966, s. 52. 327 Wæver, 1992, s. 104. 328 Andrew Linklater, The Transformation of Political Community, Polity, Cambridge, 1998, s. 177. 329 Jackson, 2003, s 175. 323 77 ortak de÷erleri zedelendi÷i sürece müdahale edilebilir ve bu yasaldır. Önemli olan adaletin sa÷lanmasıdır, düzen ikinci planda gelmektedir. Tablo 1: Uluslararası Toplumda Ço÷ulculuk/Solidarizm Tartıúması330 Toplumsal Birim Normatif Kapsam Kurumlar øúbirli÷i Ço÷ulcu Yaklaúım Devlet Devletlerin ahlakı: düzen ve müdahale etmeme prensibi Güç dengesi, diplomasi, büyük güçler, savaú Sınırlı Solidarist Yaklaúım + Bireyler ve devlet dıúı Aktörler + Kozmopolitan ahlak + ønsani Müdahale Yaygın Kaynak: Carsten F. Ronnfeldt, “Beyond a Pluralist Conception of International Society?: A Case Study on the International Response to the Conflict in Bosnia-Herzegovina”, Cooperation and Conflict, vol. 34(2), 1999, s. 144. Ço÷ulculuk ile solidarite arasındaki temel farkı Buzan, Ço÷ulculuk, Westphalia tipi bir uluslararası toplum öngörür ve düzeni baútan aúa÷ı de÷iútirmek isteyen bir devlet olmadı÷ı takdirde müdahale yasaktır. Solidarist kanat ise bunun tersine daha yo÷un bir uluslararası toplum öngörür ve adalet için yeni düzenlemeler yapılarak egemenli÷in açılmasını ve müdahalenin yasal olması gereklili÷ini belirtir.331 úeklinde açıklamaktadır. Solidarizm/ço÷ulculuk tartıúmasında üzerinde durulması gereken nokta, oldukça normatif olmakla birlikte, hangisinin daha makbul oldu÷udur: adalet mi yoksa düzen mi? Biz ço÷ulcu yaklaúımın savundu÷u insanlı÷ın ortak kuralları olamayaca÷ı savı çok da do÷ru bulmamaktayız. Buna gerekçe olarak günümüz uluslararası toplumunun geldi÷i noktayı gösterebiliriz. Bir çok devlet dıúı aktör uluslararası arenada etkinler ve uluslararası politikaya yön verecek açılımlarda bulunabiliyorlar. Bu aktörlerin önemli bir kısmı da “insanlı÷ın yararına” çalıúabiliyorlar. Ayrıca dünyanın herhangi bir yerinde olan insani bir olay dünyanın baúka bir yerinde yankı bulabiliyor. Devletlerin birbirlerine “insani yardım” göndermeleri günümüzde alıúılmıú bir úey. Devletler insan haklarına aykırı davranmaktan ötürü uluslararası mahkemelerde yargılanıyorlar. Tüm bunlara bakarak “insanlı÷ın ortak de÷erlerinin” 330 Solidarizmin yer aldı÷ı kısımdaki bileúenlerde “+” iúaretinin bulunması, ço÷ulculuktaki bileúenlere ek olarak bu bileúenlerin kabul edildi÷ini göstermektedir. 331 Buzan, 2001, s. 487. 78 oluútu÷unu ve koruma altına alındı÷ını söyleyebiliriz. Ancak burada bu de÷erlerin daimi oldu÷u ve uluslararası toplumun asıl üyeleri olan devletlerin egemenliklerini sarstı÷ını söylememiz henüz mümkün de÷ildir. So÷uk Savaú sonrası yapılan müdahalelere baktı÷ımızda, genelde insani amaçların ikinci planda kaldı÷ı açıktır.332 Bununla birlikte müdahale edilen ülkeler hep üçüncü dünya ülkeleri olarak nitelendirilen ülkelerdir.333 Örne÷in Çin’de meydana gelen insan hakları ihlallerine kimse müdahale etmemektedir. Dolayısıyla ço÷ulculu÷un savı olan egemen devletlerin egemenliklerinin zedelendi÷i iddiasının düzeni bozdu÷u iddiası henüz tartıúmalıdır. Uluslararası toplumun temel yapı taúı konumundaki egemen devletlerin egemenlikleri henüz belirli bir ölçüye kadar zedelenmekte, güçlü olan devletlerinki ise neredeyse hiç zedelenmemektedir.334 Sonuç olarak solidarizmin öngördü÷ü kimi evrensel normlar oluúmuútur ve bu noktada ço÷ulculuk yanılmıútır ancak, solidarizmin ön gördü÷ü, daha do÷ru bir ifade ile olasılık dahilinde buldu÷u dünya devleti için insanlı÷ın önünde daha çok yol vardır. Öte yandan üzerinde durulması gereken bir di÷er nokta da ço÷ulculu÷un öngördü÷ü düzenin adaletten önce gelmesidir. Burada kanımızca do÷ru olmayan nokta, uluslararası iliúkilerde úiddetin sadece düzen korunarak önlenemeyece÷idir. Devletleri temel aktör olarak kabul etmekle birlikte, düzen adına adaleti feda etmek, savaúları bir nebzeye kadar önleyebilir. Ancak Uluslararası øliúkiler disiplinin en temel sorunsallarından biri olan úiddetin önlenmesine döndü÷ümüzde, sadece düzen ilerletilerek ve muhafaza edilerek bu sorunun çözülemeyece÷ini görürüz. Müdahalenin yasaklanması devletler arasında savaúları ve úiddeti önleyebilir. Ancak devlet soyut bir kavramdır. Devletler gerçek hayatta yokturlar ve acı, úiddet, üzüntü ve benzeri insani duyguları duyumsamazlar. Dolayısıyla devlet içerisinde bulunan úiddet ö÷eleri, 332 Somali, Bosna, Kosova gibi örnekler olsa da Irak ve Afganistan gibi örnekler de bulunmaktadır. Ayrıca ilk grupta sayılan örneklere müdahalede geç kalındı÷ı tartıúmaları çok yo÷undur. 333 Uluslararası toplum düúüncesi içerisinde, özellikle solidarist kanatta, Batının üçüncü dünya ülkelerine yardım etme gereklili÷i tartıúılmaktadır. Ancak bu yardımın günümüzdeki örneklerle ba÷daúmadı÷ı da bir gerçekliktir. Hedley Bull’un bu konudaki görüúlerini inceleyen eúsiz bir eser için bkz. J. D. B. Miller, “The Third World”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, ss. 65 – 94. 334 Bu noktada Avrupa Birli÷i’nin durumu oldukça dikkat çekicidir. Avrupa Birli÷i, bir çok konuda egemenlik sınırlarını aúarak bir bölgesel devlet üstü yapıya do÷ru yol almaktadır ve evrensel vatandaúlık benzeri bir oluúumla Avrupa vatandaúlı÷ı projesini emin adımlarla gerçekleútirmektedir. Bu konunun incelendi÷i ve Avrupa Birli÷i’nin, çok yerinde bir ifade ile, iyi bir vatandaúa benzetildi÷i bir çalıúma için bkz. Tim Dunne, “Good Citizen EU”, International Affairs, vol. 84(1), 2008, ss. 13 – 28. 79 uluslararası toplumda düzen sa÷lanarak giderilemez. ønsanlar yine úiddete ve çatıúmaya maruz kalabilirler. Bu nedenle adaletin önemsenmemesini do÷ru bulmamaktayız. Solidarizm insanlı÷ın ortak de÷erleri ile bu duruma çözüm önerisi getirmektedir. Ancak bu yaklaúımda da sorunlu olan nokta insanlı÷ın ortak de÷erlerinin ne kadar “iyi” olaca÷ı problemidir. Solidarizmin öngördü÷ü insan hakları yaklaúımı “iyi” normlar konusunda yerinde bir perspektif çizmektedir. Ancak insan hakları ile bir araya gelen “insanlık” tüm devlet sınırlarını kaldırdı÷ında ve ortak bir yaúama geçti÷inde, bu insanlı÷ı yöneten tek devletin “kötü” normları da barındırmayaca÷ı kesin bir konu de÷ildir. Bu “kötü” normların yayıldı÷ı bir dünya ve bir dünya devleti mümkün olabilir. Solidarist yaklaúımlar bizi George Orwell’in 1984335 isimli romanında tasvir etti÷i “insanlı÷ın tiranlı÷ına” götürebilir. Sonuç olarak, hem ço÷ulculu÷un hem de solidarizmin haklı oldu÷u noktalar mevcuttur. Ancak herhangi birisinin tamamen tüm dünyayı açıklayabildi÷ini söylemek güçtür. Aslen herhangi bir teoriden dünyanın tamamını açıklamasını beklemek oldukça yanlıútır ve herhangi birisinin bunu baúarması mümkün görünmemektedir. Bize göre, solidarizmin adalet anlayıúının daha hafif bir versiyonunun, ço÷ulculu÷un egemenli÷in sınırlarını daha yumuúak tutan bir versiyonu ile ba÷daútırılması, daha kapsamlı bir teorik çerçeve çizecektir. 335 George Orwell, 1984, Can Yayınları, østanbul, 2004. George Orwell’in Uluslararası øliúkiler düúüncesindeki yeri ile ilgili bir inceleme için bkz. Ian Hall, “A `Shallow Piece of Naughtiness': George Orwell on Political Realism”, Millennium – Journal of International Studies, vol. 36, 2008, ss. 191 – 215. 80 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM VE OKULUN ULUSLARARASI øLøùKøLER DøSøPLøNøNE KATKISI 1. øNGøLøZ OKULU’NDA YÖNTEM Sosyal bilimlerde yöntem, temel olarak bir bilgiye nasıl ulaúılaca÷ı ile ilgilidir. Teori gibi bir konu da, hem bir eylemi hem de bu eylem sonucunda bir hasılayı ifade etti÷inden, teorinin de bir içeri÷i bir de yöntemi bulunmaktadır. Mantıksal olarak bir úeyi bulmak için öncelikle nasıl bulunaca÷ı hakkında bir fikir sahibi olunması gerekti÷i açıktır. Bu nedenle yöntem, içerikten önce gelmektedir.336 Baúka bir deyiúle yöntem, bir amaca ulaúmak için izlenen, tutulan yol anlamına gelmektedir. Yani teorik olarak bir bilgiye eriúmek için düúünsel süreçlerde hangi yolları kullandı÷ımız, o teorinin do÷asını da belirleyecektir. Çünkü içeri÷e ulaúmak için izlenen yol, içeri÷e direk olarak etki etmektedir. Tüm disiplinlerin oldu÷u üzere, Uluslararası øliúkiler disiplinin de kendine has yöntemleri bulunmaktadır. Uluslararası øliúkilerde yöntem sorunu, aslen disiplinin “bilimsel” olma çabaları içerisinde yükselmiútir. Realizm – liberalizm tartıúmasında görmedi÷imiz yöntem sorunu, takip eden yıllarda disiplin içerisindeki ikinci büyük kuramsal tartıúmayı oluúturmuútur. Uluslararası øliúkiler çalıúanların bilimsellik kaygıları, ortaya atılan temel prensiplerin ya da varsayımların evrensel ölçütlere göre test edilebilir olmamasından do÷maktaydı. Bu test edilemezlik durumu bilgi birikimin de÷eri ve güvenilirli÷i konusunda ciddi úüpheler uyandırdı÷ından, disiplin içerisinde bilimsel ile ideolojik, nesnel ile öznel evrensel ile tarihsel uluslararası iliúkiler önermeleri birbirlerinden ayrılarak, “bilimsel” olanlar ideolojik, öznel ve tarihsel olanlar karúısında de÷erli kılınmalıydı.337 336 Nuri Yurdusev, “Uluslararası øliúkilere Teorik Bakmak”, Uluslararası øliúkiler, cilt 2, sayı 6, 2005, s. 158. 337 Oktay F. Tanrısever, “Yöntem Sorunu: Gelenekselcilik – Davranıúsalcılık Tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003, ss. 89 – 91. 81 Bilimsellik ölçütünün davranıúsalcı yaklaúımlar tarafından ortaya konması, gelenekselciler tarafından oldukça yo÷un bir biçimde eleútiri ya÷muruna tutulmaktaydı. Morton Kaplan’ın da belirtti÷i üzere, gelenekselci yaklaúımı savunanlar düúüncelerinin temellerini E. H. Carr’ın Twenty Years’ Crisis isimli eserine dayandırmaktaydılar.338 Carr’ın gelenekselci yaklaúımı anlatan úu örne÷i aynı zamanda onun pozisyonunu ortaya koymaktadır; Laboratuarda kanserin nedenleri üzerine çalıúan bir kiúi kanseri ortadan kaldırma amacından oldukça etkilenmiú olabilir. Ancak en geniú anlamdaki bir etki bile bu araútırmanın sonuçlarını yansıtan bir raporu de÷iútiremeyecektir. Çünkü bu kiúinin amacının, en keskin haliyle bile, yaptı÷ı araútırma ile bir ilgisi yoktur ve kolayca ondan koparılabilir. Bu tip bir araútırmada gerçekler, onlar hakkında düúünenlerden ba÷ımsız olarak bulunmaktadırlar. Ancak insan davranıúıyla ilgilenen politik bilimlerde bu tip gerçeklikler bulunmamaktadır.339 Carr’ın verdi÷i bu örnek sosyal bilimlerde sürekli gündemde olan de÷erden ba÷ımsız bilgi olamayaca÷ı düúüncesini yeniden vurgulamaktadır. De÷erden ba÷ımsız bilgi olamamasının nedeni açıktır: ønsan do÷al olarak bir toplumun parçası oldu÷undan, o toplum içerisinde de÷er yargıları ve düúünceleri evrildi÷inden, kendisini ve zihinsel yapısını úekillendiren bu toplumdan birey olarak soyutlanarak, yine topluma dair olan olguları incelemesi mümkün de÷ildir. Baúka bir deyiúle, do÷adaki maddelerin duyguları, düúünceleri ve de÷er yargıları olmadı÷ından, do÷adaki hareketleri dıúarıdan gözlemleyerek açıklamak mümkündür. Oysa sosyal bilim araútırmacılarının kendilerinin de bir parçası oldukları toplumsal iliúkileri dıúarıdan gözlemleyerek açıklamaları mümkün de÷ildir.340 Bu nedenle sosyal bilimlerde genel kanı, de÷erden ba÷ımsız bilgi olamayaca÷ı yönündedir. Bull bu konuda úöyle yazmaktadır: “Siyaset ile ilgili akademik bir araútırmada önemli olan de÷er yargılarına ba÷ımlı úeyleri tamamıyla 338 Morton Kaplan, “The New Great Debate: Traditionalism vs. Science in International Relations”, World Politics, vol. 19 (1), 1966, s. 1. Kaplan’ın makalesinin baúlı÷ında oldu÷u gibi, bu tartıúma ilk ortaya çıktı÷ı yıllarda bilimsellik – gelenekselcilik ya da bilimsel yaklaúım – klasik yaklaúım tartıúması olarak adlandırılmaktaydı. Ancak Tanrısever’in de belirtti÷i üzere bilimsel yaklaúımın sadece davranıúsalcılı÷a indirgenmesinin do÷rulu÷u tartıúmalıdır. Bkz. Tanrısever, 2003, s. 89, 1 numaralı dipnot. Bu baúlı÷ın sonunda bilimsel olmanın ölçütleri tartıúılacak olmakla birlikte, Uluslararası øliúkilerde sadece davranıúsalcı okulun bilimsel olarak adlandırılmasının yanlıú bulmaktayız. 339 Carr, ss. 3 – 4. 340 Tanrısever, 2003, s. 107. 82 dıúlamak de÷ildir ancak, bu de÷er yargıları eleútirilmeye ve incelenmeye açık olmalıdır ve ahlaki de÷erler araútırmanın bir parçası haline getirilmelidir.”341 Uluslararası øliúkilerdeki yöntemsel anlayıú, ilk büyük kuramsal tartıúma sırasında, gelenekselci olarak adlandırdı÷ımız yöntemden ibaretti ve realizm ile liberalizm bu yöntemsel anlayıú konusunda aynı fikirdelerdi. øngiliz Okulu ise birinci büyük kuramsal tartıúma içerisinde yer almamıútır. Ancak Wæver’ın da belirtti÷i üzere ikinci büyük kuramsal tartıúma olan “yöntem tartıúması” direkt olarak øngiliz Okulu’nun taraf oldu÷u bir tartıúmadır ve Hedley Bull tartıúmanın iki baúrol oyuncusundan biridir.342 Bu nedenle bu baúlık altında, Hedley Bull’un Morton Kaplan ile girdi÷i tartıúma ba÷lamında, øngiliz Okulu’nun bu tartıúmada aldı÷ı konum üzerinden okulun yöntemsel anlayıúı ortaya koyulmaya çalıúılacaktır. Yukarıda Carr’dan alıntıladı÷ımız paragraftaki anlayıú, Kaplan tarafından úu úekilde eleútirilmiútir: Carr’ın belirtti÷i iki durum farklıdır, ancak Carr farkın do÷asını kaçırmaktadır. Bunun nedeni sabit olan ile de÷iúken olan arasındaki ayrımı yapamamasından kaynaklanmaktadır. Laboratuar çalıúanı örne÷inde kanserli hücreleri taúıyan vücut sistem, yani sabit olandır. De÷iúken, laboratuar çalıúanın uygulayaca÷ı tedavi yöntemi ya da verece÷i ilaçlardır. Bu kiúi tedavi yöntemini ya da verece÷i ilaçları de÷iútirerek rapora etki edebilir.343 Kaplan bu tespiti ile, gelenekselci yaklaúımın, davranıúsalcı yaklaúımı anlamadı÷ını söylemektedir. Farklı açıklamacı teoriler farklı sistemlere uygulanabilecek biçimde geliútirilmelidir. Bu nedenle davranıúsalcı yaklaúım basitçe fizi÷in kurallarını sosyal bilimlere uygulamak de÷ildir.344 Davranıúsalcı yaklaúım anlamacıdan çok açıklamacı bir yaklaúımdır. Açıklamacılıkta tıpkı do÷a bilimlerinde oldu÷u gibi neden sonuç iliúkileri araútırılır. Tümevarımcılık ön plandadır ve evrensel yasalar üretilmesi amacı güdülür. Benzerlikler ve genellemeler önemlidir, bir olay ya da durum açıklanacaksa o olay ya da durumun 341 Bull, 1985, s. xv. Wæver, 1998, s. 88. Wæver’ın belirtti÷i di÷er baúrol oyuncusu Morton Kaplan’dır. 343 Kaplan, s. 2. 344 Kaplan, s. 3. 342 83 nedenleri ve o nedenleri ortaya çıkaran bir önceki sonuçlar önemlidir.345 Dolayısıyla davranıúsalcı yaklaúımı benimseyen akademisyenler, Uluslararası øliúkilerde güvenli bilgi üretimin ancak gözlemlenebilir verilerin toplanması ile olanaklı görmektedirler. Do÷a bilimlerinde kullanılan bu yöntemin sosyal bilimlere uygulanması onun daha bilimsel olaca÷ı düúüncesinin bir sonucudur.346 Davranıúsalcılı÷ın yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki bu hızlı yükseliúi, Uluslararası iliúkiler disiplininde ani bir de÷iúime neden olmuútur. Ancak bu durum gelenekselci yaklaúımın tamamen ortadan kalkması anlamına gelmemekteydi. Özellikle øngiliz Okulu’nun bu tartıúmadaki yeri, okulun varlı÷ı tartıúmaları açısından bu ba÷lamda oldukça önemlidir. Her ne kadar taraftarı olmasak da, Uluslararası øliúkiler incelemelerinin, disiplin içerisindeki büyük kuramsal tartıúmalar düzleminde yapılması bir gerçekliktir. Bu nedenle, yaygın olan bu analiz düzleminde øngiliz Okulu’nun ikinci tartıúmada yer alması, bu açıdan bakıldı÷ında da okulun varlı÷ını ispat eder niteliktedir. Ancak sadece bir analiz düzlemi ba÷lamında bakıldı÷ında, bu durum do÷ru olmakla birlikte eksiktir. øngiliz Okulu bu tartıúmada sadece yer almamıú, kendisini üretmiú, yöntemini ortaya koymuú ve So÷uk Savaúın bitiúi ile disiplinde yaúanan yeni devrimde tekrar önem kazanmıútır. Bu bilgiler ıúı÷ında øngiliz Okulu’nun yöntemsel anlayıúını irdeleyecek olursak, bu anlayıúın koyu bir gelenekselci anlayıú oldu÷unu görürüz. Her ne kadar Wight direkt olarak yöntem sorununa e÷ilmemiúse de, Diplomatic Investigations’ın önsözünü British Committee’nin Amerikan bilimcili÷inden farklarını ortaya koymak amacıyla yeniden kaleme almıútır.347 Butterfield da, “Hedley Bull, bazı Amerikalıların aúırı bilimselcili÷ine karúı ‘Uluslararası øliúkilere øngiliz Yaklaúımı’ gibi büyük ölçekte bir 345 Uluslararası øliúkilerdeki anlamacı ve açıklamacı yaklaúımların ayrıntılı bir incelemesi için bkz. Martin Hollis, Steve Smith, Explaining and Understanding International Relations, Clarendon Press, Oxford, 1990. 346 Tanrısever, 2003, ss. 100 – 101. 347 Dunne, 1998, s. 122. Daha önce de belirtti÷imiz üzere Wight ve Butterfield bu önsözde komitenin durumunu úöyle açıklamaktalardı: Britanya tarafı Amerikan meslektaúlarından farklı olarak, güncelden çok tarihsel ile, bilimselden çok normatif ile, metodolojikten çok felsefi olan ile ve siyasetin kendisinden çok onun prensipleri ile daha fazla ilgilenmektedir. Bkz. Wight, Butterfield, 1966, s. 12. toplamda üç sayfayı bile bulmayan bu kısa önsöz, kanımızca okulun perspektifini koyması açısından çok önemlidir. Çünkü, øngiliz Okulu’nun kendi kurucuları tarafından yazılmıú belki de ilk ve tek okul hakkındaki yazıdır. 84 soruyu – yani komitemizin yöntemini – ortaya koydu÷unda Martin Wight da onun yanındaydı”348 úeklinde yazarak Wight’ın durumunu ortaya koymuútur. Butterfield, “Uluslararası øliúkilere øngiliz Yaklaúımı” sözleri ile úüphesiz ki International Theory: The Case for a Classical Approach isimli makalede Bull’un ortaya koydu÷u yöntemsel duruúu kastetmektedir. Bull bu ünlü makalesinde özetle yedi maddede davranıúsalcı yaklaúımların yanıldı÷ı noktaları belirtmiú ve gelenekselci yaklaúımı çok net bir biçimde ortaya koymuútur. Hoffman, Bull’un anlama yaklaúımının bilimsel olarak mükemmel olmayan algı ve sezgi oldu÷unu yazmaktadır. Hoffman’a göre, Bull’un anlama konusundaki görüúleri úöyledir: “olayları geliúigüzel ya da sıralı açıklamasından öte, bir sosyal bilimci bir adım daha atarak bütünü kavramaya çalıúmalıdır ve bu her úeyden çok, hipotezlerin inúa edilmesi ve test edilmesinin muhakemesine ba÷lıdır.”349 Bull, Uluslararası øliúkilerde ö÷retim ve araútırmanın kökenlerinin, devletler arası davranıúların kanunlarını keúfederek gelece÷e yönelik öngörülerde bulunma gibi boú bir çabadansa, felsefe, hukuk ve tarihte yattı÷ını iddia etmektedir.350 Bull’un bu görüúleri do÷rultusunda biz de Wight ile aynı soruyu sorabiliriz: Neden bir uluslararası teori yoktur? Kanımızca bunun sebeplerinden birisi de, tıpkı Bull’un belirtti÷i gibi uluslararası teorinin kökenlerinin felsefede, hukuk ve tarihte yatmasıdır. Wight’ın kastetti÷i bir uluslararası teorinin olmadı÷ı de÷il ancak uluslararası iliúkilerdeki düúüncenin tarihinin kolayca ulaúılabilir olmadı÷ıdır. Ona göre bu teorinin parçaları “topraktan eúelenip çıkarılmalı ve parçalar bir araya getirilmelidir.”351 Ayrıca bu konuyla ilgili olarak Bull, davranıúsalcılar nasıl Uluslararası øliúkiler teorisini bilime yakın görüyor ise Wight’ın da bu teoriyi felsefeye yakın gördü÷ünü belirtmektedir.352 348 Butterfield, 1975, s. 6. Hoffman, 1986, s. 182. 350 Martin Griffiths, Fifty Key Thinkers in International Relations, Taylor & Francis e-Library, 2001, s. 148. 351 Porter, s. 69. 352 Bull, 1976, s. 103. 349 85 Gelenekselci 353 yorumlayıcıdır. yaklaúımda Uluslararası øliúkiler teorisi tarihselcidir ve Bu duruú Bull tarafından úu úekilde nitelendirilmektedir: Tarihsel incelemeler olmazsa olmazdır ve en önce gelirler. Bunun üç sebebi vardır: Uluslararası politik olaylar, birbirlerinin aynısı ve tekrarı olarak genellenebilecek olaylardan öte müstesna olaylardır. Uluslararası politik olaylar bir zamana aitlerdir ve bizim onları anlayabilmemiz için o zamanı bilmeye gereksinimimiz vardır. Tarih teorinin rehberidir: sadece tarihin sosyal bilimlerin laboratuarı 354 olması nedeni ile de÷il teorinin de bir tarihi olmasından nedeni ile. Yani Bull, gelenekselci yaklaúımın diplomasi tarihi ve siyasi düúünceler tarihini kullandı÷ını belirtmektedir. Hoffman da Bull’un modern bilimsel yaklaúımın diplomasi tarihi ve siyasi düúünceler tarihi gibi konuları Uluslararası øliúkilere yabancılaútırdı÷ını düúündü÷ünü yazmaktadır.355 Kuúkusuz bu úekilde bir yorumlayıcılık hermönetik yöntemle yakından ilgilidir. Richardson da Bull’un gelenekselci yaklaúımın bu yönde oldu÷unu úu cümleler ile vurguluyor: “Gelenekselci yaklaúım, hermönetik yönteme uygun olarak, muhakemelerin kompleks durumlardan çıkarsanan homojen verilere de÷il, bu kompleks durumların tetkik edilmesine dayandı÷ını belirtir.”356 Gelenekselci yaklaúım, uluslararası iliúkilerde sadece ne oldu÷u ile de÷il, ne olması gerekti÷i ile de yakından ilgilidir.357 Dolayısıyla normatiftir. Genellemelerden çok biricik durumların ortaya çıkarılması ve incelenmesi ile ilgilenir. Ancak bu normatif durum, davranıúsalcılar tarafından Uluslararası øliúkilerde bilgi birikiminin geliúmesinin önündeki en büyük engel olarak görülmüútür.358 Hurrel ve Alderson da, Bull’un gelenekselci yaklaúımının uluslararası sistem ve bu sistemin nasıl olması gerekti÷i ile 353 Bu kavram, orijinalde historical interpretivism olarak geçmekle birlikte, tarihsel yorumlayıcılık çevirisi bize göre tam anlamı vermedi÷inden bu úekilde kullanmayı uygun bulduk. Metindeki kavramı baúka bir biçimde ifade etmek gerekirse, “Uluslararası øliúkiler teorisi tarihi yorumlar.” 354 Hedley Bull, “The Theory of International Politics, 1919 – 1969”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972, ss. 31 – 32. 355 Hoffman, 1986, s. 182. 356 James L. Richardson, “The Academic Study of International Relations”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990, s. 162. 357 Richard Shapcott, “IR as Practical Philosophy: Defining a ‘Classical Approach’”, British Journal of Politics and International Relations, vol. 6, 2004, s. 273. 358 Tanrısever, 2003, ss. 108 – 109. 86 ilgili genel önermelerde bulundu÷unu ve bu úekilde bir normatiflik ihtiva etti÷ini yazmaktadırlar. Bu haliyle yaklaúım sadece tarihsel de÷il, teorik ve sistematiktir de.359 “Uluslararası teori, uluslararası iliúkilerin siyasi felsefesidir”360 ve “uluslararası iliúkilerle ilgili olarak yapılacak bir araútırmada ahlaki ve öngörülü sorulara yer verilmesi bir gerekliliktir.”361 Wight’ın teorik duruúunu ortaya koyan bu iki cümle úüphesiz ki Bull tarafından benimsenmiútir.362 Bull’un kendi yaptı÷ı gelenekselci yaklaúım tanımında da Wight’ın etkileri açıkça görülmektedir: Geleneksel yaklaúım, felsefe, hukuk ve tarihten do÷ar. Her úeyin üzerinde muhakeme ve varsayımın yapılması ile úekillenir. E÷er kendimizi kanıt ve ispat etme ile sınırlarsak, uluslararası iliúkilerin anlamı ile ilgili çok az úey söyleyebiliriz. Uluslararası iliúkilerle ilgili genel önermeler, bilimsel olarak mükemmel olmayan süreçlerden do÷arlar ve bu genel önermeler, tartıúmalı kökenlerine uyan, de÷iúken ve kesin sonuç elde edilemeyen yapılarıyla her úeyden 363 daha çok uyumludurlar. Bu tanım ve yer aldı÷ı makale gelenekselci yaklaúımı ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Aynı zamanda Bull, bu tanımlama ile gelenekselci yaklaúımın kökenlerini de ortaya koymaktadır. “Kanıt ve ispat etme” sözleri ile de Bull, açıkça davranıúsalcı yaklaúıma gönderme yapmaktadır. Peki, kanıt ve ispat neden Uluslararası øliúkileri sınırlandırmaktadır? Bilindi÷i üzere do÷a bilimlerinde yöntem gözlemlerden genel yargılara ulaúma úeklindedir. Suyun kaynama noktası araútırılırken, suyun sıcaklı÷ı, basınç vs. gibi de÷iúkenler ile oynanarak ve deneyler yapılarak bu bilgiye ulaúılmaya çalıúılır. Ayrıca suyun kaynama noktası araútırılırken, onun arkasında bir nevi do÷a yasası oldu÷u bilinir. Ancak toplumsal bilimlerde bu olanaksızdır. Ne deney yapmak ne de de÷iúkenlerle oynamak. Biz bugün økinci Dünya savaúına neden olan úartları yeniden oluúturarak, oradaki ülkelerin durumunu de÷iútirip yeni sonuçlar elde edemez ya da genel yargılara varamayız. Kuramı olgulardan koparıp daha soyut bir örnek vermek gerekirse, güç dengesi yaklaúımında her iki kutuplu sistemde daha kararlı bir uluslararası politikaya sahip olaca÷ımız ancak baúka iki kutuplu sistemler araútırılarak 359 Alderson, Hurrel, s. 247. Wight, 1991, s. 1. 361 Wight, 1991, s. 1. 362 Shapcott, s. 273. 363 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 361. 360 87 bilinebilir. Ancak bu mümkün de÷ildir. Dünya yakın tarihte sadece tek bir iki kutuplu sisteme sahip olmuútur. Yine güç dengesi örne÷inden devam edersek, davranıúsalcı yaklaúım ile, kanıtlayıp ispatlayabilece÷imiz olgular sınırlıdır. Davranıúsalcı bir model ile, örne÷in güç dengeleri ba÷lamında, Yunanistan ile Türkiye’nin ve Pakistan ile Hindistan’ın neden büyük çaplı bir savaúa girmediklerini açıklayabilirsiniz. Ancak Fransa ve øngiltere’nin neden savaúmadıklarını açıklayamazsınız. Çünkü Fransa ile øngiltere arasındaki norm ve kurallar davranıúsalcı okulun inceleme alanı dıúındadır. Norm ve kurallarla oluúan paylaúılan bilgi364 bu iki devletin savaúmamasının asıl sebebidir. Davranıúsalcı okul bu etmenleri tamamen göz ardı etmektedir. Davranıúsalcı okul bilimsel olma adına “Almanya Belçika’ya 4 A÷ustos 1914’te saldırdı” ifadesini Uluslararası øliúkilerin dıúında bırakmaktadır.365 Davranıúsalcı okulu neredeyse tümüyle reddeden Bull, gelenekselcili÷in esaslarını ortaya koydu÷u bu makalesinde,366 davranıúsalcı okulun özdense dıúsal olan ile ilgilendi÷ini, açıklayamadı÷ı konularda farkında olmadan gelenekselci yaklaúıma döndü÷ünü ve genel teoremlerden çok kısıtlı ve davranıúsalcı özdense dıúsal olan ile ilgilendi÷ini, açıklayamadı÷ı konularda farkında olmadan gelenekselci yaklaúıma döndü÷ünü ve genel teoremlerden çok kısıtlı ve davranıúsalcı yöntem ile çözülebilecek konuları çalıútı÷ını belirtmektedir.367 Morton Kaplan ise davranıúsalcı okulun hipotezler üretti÷ini ve bunları test etti÷ini, örne÷in devletlerin sayısı, tipleri ve davranıúları zaman içerisinde de÷iúiyorsa, askeri güçlerinin, ekonomik varlıklarının ve enformasyonlarının da de÷iúece÷ini iddia 364 Kelime shared knowledge anlamında kullanılmıútır. Tanrısever, 2003, s. 108. 366 Shapcott, Bull’un bu makalede gelenekselci yaklaúımın temellerini ortaya koymaktan çok davranıúsalcı yaklaúımı eleútirdi÷ini belirtiyor. Bkz. Shapcott, s. 273. Bull da bu makalesinden bahsederken, “makale bilime de÷il ama bilimcili÷e bir saldırıydı” úeklindeki ifadesi ile Shapcott’u destekler niteliktedir. Bkz. Hedley Bull, “International Relations as an Academic Pursuit”, Hedley Bull on International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000, s. 255. 367 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, ss. 367 – 369. Bull aynı zamanda davranıúsalcı yaklaúımı inceledikleri konuya yabancı olmakla suçlamaktadır: “Bazı durumlarda yöntemlerini o kadar kötü uygulamaktadırlar ki zihinsel meúguliyetleri ve ilgi alanları onları inceledikleri konunun içeri÷ine yabancılaútırmaktadır.” 365 88 eden bir hipotezi kendi kitabında368 ortaya attı÷ını, bunun bir hipotez oldu÷unu ve do÷rulanmayabilece÷ini, ancak yine de bir teorik çerçeve sundu÷unu belirtiyor.369 Ancak Hedley Bull, Uluslararası øliúkilerde ço÷u sorunun moral sorular oldu÷unu ve bunların objektif olarak cevaplanamayaca÷ını vurguladıktan sonra, ampirik sorularla ilgili hipotezleri test etmenin bizi çok katı bir yargısallı÷a mahkum etti÷ini dile getirmektedir.370 Bu farklı bakıú açısı, yukarıda örneklendirdi÷imiz güç dengesi konusunda da aynıdır. Davranıúsalcı yaklaúım güç dengesinin normları ve kuralları güçlendirdi÷ini iddia ederek bir genelleme yaparken,371 øngiliz Okulu’nun güç dengesine yaklaúımı stratejik olmaktan çok, daha etik prensipler içermektedir.372 Hedley Bull davranıúsalcı yaklaúıma karúı gelenekselci yaklaúımın yapması gerekenleri úu úekilde vurguluyor: “Onlarla ciddi bir tartıúma içerisinde olacaksak onları iyi bir biçimde anlamamız gerekir. Onların yaklaúımını onlardan daha iyi bir biçimde ortaya koyacak kadar çalıúmalıyız. Sonra en beklemedikleri anda akademik Glencoe katliamındaymıúçasına onları katletmeliyiz.”373 Bull’un bu ilginç cümleleri elbette ki bir nefret ve úiddet içermemektedir. Sadece gelenekselci yaklaúımı benimseyen araútırmacılara, davranıúsalcılara karúı giriúilen bu tartıúmada izlenecek bir yol sunmaktadır. Hedley Bull’un davranıúsalcı yaklaúımı eleútirdi÷i di÷er bir nokta ise davranıúsalcı okulun modeller kurarak realiteden kopması ve tarihsel olarak eklektik kalması, dolayısıyla moral yöntemin olması gerekeni inceleyen yönünü göz ardı etmesidir. Baúka bir deyiúle bu modellere neyi alıp neyi almadı÷ımız çok kritik noktalarda belirleyici olabilir ve bu da kesin yargılara varmamızı engeller ya da yanlıú yargılara sebebiyet verir.374 Bull’un eleútirdi÷i bir di÷er nokta ise davranıúsalcı okulun ölçme fetiúine kapılmasıdır. Yani Bull’un demek istedi÷i, sayıların her úey demek olmadı÷ıdır. Örne÷in bazı davranıúsalcı teoriler iki ülke arasındaki anlaúma sayılarına 368 Kaplan, deyim yerinde ise “çok koyu bir bilimsel anlayıú” ile yazılmıú olan System and Process isimli eserini kastediyor. Bkz. Morton Kaplan, System and Process in International Politics, Wiley, New York, 1967. 369 Kaplan, 1966, s. 8. 370 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 367. 371 Kaplan, 1966, s. 8. 372 Shapcott, s. 274. 373 Bull, 1976, s. 104. 374 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 370, 372. 89 bakmaktadır ancak, bu anlaúmaların içeriklerinin farklı olduklarını atlamaktadır.375 Bull Uluslararası øliúkilerde kesinli÷e ve hassasiyete gerek duyuldu÷unu belirtmekle birlikte bunu gelenekselci teorinin de sa÷ladı÷ını vurgulamaktadır. Ayrıca davranıúsalcı yaklaúımın baskın olmasının, prati÷in Amerikan kökenli olmasından da kaynaklandı÷ını belirtmektedir.376 Uluslararası øliúkilerde yöntem sorunu tartıúması kanımızca çok önemli bir tartıúmadır. Çünkü bu tartıúma sadece bir inceleme yöntemini belirlememekte, aynı zamanda øngiliz gelene÷i ile Amerikan gelene÷inin farklarını da ortaya koymaktadır. Bize göre her iki yaklaúımın da arkasında pozitivist bilimsellik kaygıları bulunmaktadır.377 Dolayısıyla her iki yaklaúım da bilimsel olma iddiasına sahiptir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, daha önce de belirtti÷imiz üzere, davranıúsalcı yaklaúımın bilimsellik iddialarıdır. Davranıúsalcı yaklaúım bu iddialar ile gelenekselci yaklaúımın bilimsel olmadı÷ını vurgulamaktadır. Ancak bize göre pozitivist bir duruú gelenekselci yaklaúımda da mevcuttur. Bunun nedeni pozitivist olmanın yolunun sadece do÷a bilimlerinin yöntemlerini kullanmaktan geçmemesidir. Sosyal bilimlerde de÷erden ba÷ımsız bilgi konusundaki görüúlerimizi daha önce belirtmiútik. Sosyal bilimlerde de÷erden ba÷ımsız bilgi olmamasına ra÷men pozitif bir bilim anlayıúı gelenekselci Uluslararası øliúkiler yaklaúımında da vardır. Bunun nedeni gelenekselci yaklaúım ile de pozitif bilgiye ulaúılabilece÷i gerçe÷idir. “ødeolojik farklılık So÷uk Savaúın en önemli nedenlerinden birisiydi” bu cümle normatiftir ancak pozitif bilgi içermektedir. Bu nedenle davranıúsalcı okulun bilimsel de÷il söylemlerini do÷ru bulmamaktayız. Hedley Bull da yukarıda alıntıladı÷ımız “bilimsel olarak mükemmel olmayan” ifadesi ile davranıúsalcı yaklaúımın “bilimselli÷ine” gönderme yapmaktadır. Gelenekselci yaklaúımın tanımı verdikten hemen sonra Bull, “önyargılı olmamak için bilimci kelimesindense bilimsel demeyi tercih ettim”378 úeklinde yazarak, 375 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 372, 274. Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, ss. 375 – 376. 377 Hem Tanrısever hem de Little bu yöntemsel tartıúmanın yetmiúli yılların sonuna do÷ru uzlaúmaya do÷ru gitti÷ini belirtmektedirler. Ancak hiçbir zaman Uluslararası øliúkilerde yöntem konusunda tam bir uzlaúma sa÷lanamamıútır. Bkz. Tanrısever, 2003, ss. 111 – 116 ve Richard Little, “International Relations and the Methodological Turn”, Political Studies, vol. 39(3), 1991, ss. 467 – 469. 378 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 361. Bull aynı zamanda Amerikan üniversitelerinde artık tarih e÷itiminin neredeyse bırakıldı÷ını ve tarih e÷itimi almıú 376 90 gelenekselci teori tanımında yazdı÷ı “bilimsel olarak mükemmel olmayan” sözlerini açıklamaktadır. Ayrıca Bull, davranıúsalcı yaklaúımın kendi sınırlı dünyası içerisinde incelendi÷inde çok tutarlı ve ço÷u zaman yüksek standartlara sahip oldu÷unu belirtmektedir; ancak davranıúsalcı yaklaúıma gelenekselci gözlerle bakıldı÷ında, bu yaklaúımın Uluslararası øliúkilere katkısının sıfır oldu÷unu söylemektedir.379 2. øNGøLøZ OKULU’NUN ULUSLARARASI øLøùKøLERøN TEMEL SORUNSALI BAöLAMINDA DøSøPLøNE KATKISI Bir disiplinin oluúması için úüphesiz ki onun bir temel sorunsalı bulunması gereklidir. Uluslararası øliúkilere baktı÷ımızda da bir temel sorunsalının bulundu÷unu görürüz. Ancak bu sorunsalı ne úekilde tanımladı÷ımız oldukça belirleyicidir. Bu nedenle Uluslararası øliúkilerin etrafında döndü÷ü sorunsalları iyi tanımlamamız gerekir. Yani disiplinin ne ile ilgilendi÷i, ona yapılan katkılar açısından oldukça önemlidir. Örne÷in bir disiplinin ana sorunsalı dünyadaki kısıtlı kaynakların paylaúımı ise, bir çalıúmanın deniz memelilerinin üremeleri ile ilgili yaptı÷ı bir keúfin o disipline katkısı sıfırdır. Bu nedenle bu baúlı÷ın altında soraca÷ımız ilk soru Uluslararası øliúkiler disiplininin ana sorunsalının ne oldu÷udur. ølk bakıúta Uluslararası iliúkilerin ana sorunsalı, “savaúların nasıl önlenebilece÷i” gibi görünmektedir. Disiplinin üniversiteler içerisinde ortaya çıkıúının rastladı÷ı Birinci Dünya Savaúının bitiú yılları da bunu göstermektedir.380 Ancak kanımızca bu soru fazlasıyla “realist” bir sorudur. Her ne kadar realizm savaúı kaçınılmaz ve tarih boyunca Uluslararası øliúkiler akademisyenlerinin bu bölümlerde istihdam edilmediklerini belirtiyor. Bkz. Bull, 1972, s. 31. 379 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 364. Biz Bull kadar katı olmamakla birlikte, davranıúsalcı okulun katkılarının, gelenekselci okul ile karúılaútırıldı÷ında oldukça sınırlı oldu÷unu düúünmekteyiz. Bizce bu durum günümüz Uluslararası øliúkilerindeki dönüúümlere bakıldı÷ında da açıkça görülmektedir. 380 Uluslararası øliúkiler disiplininin do÷uúu ile ilgili birçok tartıúma bulunmakla birlikte, biz yaygın kanı olan Birinci Dünya Savaúının bitiúini baúlangıç noktası olarak ele aldık. Bu konuya bir nevi modern Uluslararası øliúkiler disiplininin baúlangıcı da denebilir. Atila Eralp de Uluslararası øliúkilerin bir disiplin olarak do÷uúunun Birinci Dünya Savaúı sonrasına rast geldi÷ini, kimi yazarlar bunu daha öncelere götürseler de, genel kanının Uluslararası øliúkiler disiplininin yirmi birinci yüzyılın bir olgusu oldu÷u yönünde oldu÷unu belirtmektedir. Bkz. Atila Eralp, “Uluslararası øliúkiler Disiplininin Oluúumu: ødealizm – Realizm tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003, s. 58. 91 var olmuú ve var olacak bir olgu olarak görse de, ya da baúka bir ifade ile savaúların önlenebilirli÷i konusunda úüpheler barındırsa da, temel sorunsalın “savaú” kavramı etrafında úekillendirilmesi, soruyu realist bir perspektife çekmektedir. E÷er savaúların önlenmesi Uluslararası øliúkiler disiplinin temel sorunsalı olmak için fazla realist bir yaklaúım ise, o halde disiplinin temel sorunsalı ne olmalıdır? Disiplinin temellerini oluúturan birinci büyük tartıúmanın önerdi÷i bir di÷er kavram, bilindi÷i üzere iúbirli÷idir. Bu ba÷lamda bakıldı÷ında Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı devletler arasındaki iúbirli÷inin nasıl sa÷lanaca÷ıdır. øúbirli÷i ya da iúbirli÷inin geliútirilmesi olguları Uluslararası øliúkiler disiplininin teorik yanının geliúmesi ile birlikte, sadece devletleri de÷il, iúbirli÷inin do÷asına da uygun olarak uluslararası örgütleri, ulus üstü örgütleri, uluslararası úirket ve sermayeler ile bireyleri de kapsamına alan bir teorik düzlem yaratmıútır. Bu açıdan bakıldı÷ında, bu aktörler arasında iúbirli÷inin geliútirilmesi baúlı baúına bir sorunsal gibi durmaktadır. Ancak bu olgunun arkasında yatan gerçek, yine savaúların önlenmesidir. Liberal olarak adlandırılan okulun da aslında sundu÷u teorik perspektif, çıkıú noktası olarak savaúların önlenmesini ele almaktadır. Realistler tarafından “idealist”381 olarak adlandırılan bu yaklaúım, iúbirli÷inin geliútirilerek tüm dünyayı yıkıma götüren Birinci Dünya Savaúı gibi büyük çapta bir savaúın tekrarlanmasının engellenebilece÷ini öngörmekteydi.382 Baúka bir deyiúle bu görüú etrafında birleúenler, uluslararası politikayı sadece açıklamanın yeterli olmadı÷ını, aynı zamanda onun iyileútirilmesinin de gereklili÷ini savunmuúlardır.383 øyileútirme gereklili÷inden de anlaúılabilece÷i üzere, uluslararası politikada kötü olan bir úeyler bulunmaktadır ve bunların iyileútirilmesi gereklidir. ùüphesiz ki bu kötü olan úeyler savaú ve úiddettir, dolayısıyla disiplinin ilk büyük kuramsal tartıúmasının sundu÷u sorunsal da savaú ve onun önlenebilirli÷i olgusu üzerine úekillenmektedir. 381 Realizm – liberalizm tartıúmasına farklı bir açıdan bakan ve Uluslararası øliúkiler disiplininin ortaya çıkıúı ile ilgili de÷iúik bir perspektif ortaya koyan önemli bir çalıúma için bkz. Peter Wilson, “The Myth of the ‘First Great Debate’”, Review of International Studies, vol. 24 (5), 1998, ss. 1 – 16. 382 Eralp, s. 60. Eralp “idealizm” adlandırmasının, barıúçıl bir dünya düzeni arayıúında olan akademisyenlerin düúüncesinin ütopik olmasından kaynaklandı÷ını belirtiyor. 383 William C. Olson, “The Growth of a Discipline”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972, s. 10. 92 Disiplinin ilk büyük kuramsal tartıúmasının, temelde aynı kökenlerden beslendi÷ini ve bu nedenle disiplinin temeline koydukları sorunsalın dolaylı olarak aynı oldu÷u bizce açıktır. Peki, o zaman Uluslararası øliúkiler disiplini ne etrafında úekillenmiútir? Hedley Bull, Uluslararası øliúkiler için önemli gördü÷ü soruları úu úekilde sıralıyor: Egemen devletlerin bir arada bulunmaları bir sistem mi yoksa toplum mu oluúturuyor? Yoksa oluúturmuyor mu? E÷er egemen devletlerden oluúan bir toplumdan söz ediyorsak, bu toplum ortak bir kültür ya da medeniyet gerektiriyor mu? E÷er gerektiriyorsa, böyle bir ortak kültür, günümüzde uygulanmaya çalıúılan diplomatik çerçevenin altında mı yatıyor? Uluslararası toplumda savaúın yeri nedir? Tüm güç kullanımı toplumun iúleyiúi içerisinden aforoz mu edilmeli, yoksa tolere edilebilecek, hatta ihtiyaç duyulabilecek “haklı savaú” diye bir úey var mı? Uluslararası toplumun üyesi olan egemen bir devlet, bir di÷erinin iç iúlerine müdahale edebilir mi ve e÷er edebilirse hangi koúullarda edebilir? Egemen devletler uluslararası toplumun yegane üyeleri midirler, yoksa aslen hakları ve görevleri, oluúturdukları ve onlar adına hareket eden politik organizasyonlardan 384 daha a÷ır basan bireyler mi uluslararası toplumu oluútururlar? Bull’un bu sorularının iúaret etti÷i úey uluslararası toplum ontolojisidir. øngiliz Okulu’nun önemli isimlerinden birisinin, uluslararası iliúkiler hakkındaki sorularının bunlar olması úüphesiz ki úaúırtıcı de÷ildir. Ancak burada önemli olan nokta bu soruların ve bu soruların yanıtları aranırken ortaya konan teorik perspektifin Uluslararası øliúkilerin ana sorunsalını nasıl ortaya koydu÷udur. Sorulara baktı÷ımızda, ortaya konan temel sorunsalın “bir arada yaúama sorunsalı” oldu÷unu görmekteyiz. Temel aktör olarak ister egemen devletleri ister bireyleri ele alalım, – ki bu ayrım bir bakıma øngiliz Okulu içerisindeki ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasına iúaret etmektedir – dünya üzerinde bu politik organizasyonların ya da bireylerin ço÷ul durumda bulunmasından kaynaklanan sorun, onların nasıl bir arada var olacaklarıdır. Baúka bir deyiúle uluslararası iliúkiler sosyal bir iliúki türüdür. Tıpkı di÷er sosyal iliúkiler gibi Uluslararası øliúkiler de, birden fazla ve farklı sosyal birimler dâhilinde bulunan insanların bir arada yaúama sorunsalıdır. Böyle bir tanımlamadan, e÷er bütün insanlar tek bir toplumsal birim dâhilinde yaúasalardı veya sadece bir tek toplumsal birimle kendilerini kimliklendirselerdi toplumlararası iliúkilerin söz konusu olamayaca÷ı sonucu 384 Bull, “International Theory: The Case for a Classical Approach”, 1966, s. 367. 93 do÷al olarak çıkar. Aynı úekilde uluslararası iliúkilerden, ancak “ulus”un ötesinde “uluslar” var oldu÷u sürece bahsedebiliriz.385 Dünya üzerindeki aktörlerin bir arada var olma sorunsalını Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı olarak kabul etmemizin baúlıca iki nedeni bulunmaktadır. Yine Wight’ın üç gelenek teorisini takip edecek olursak, yukarıda da tartıúıldı÷ı üzere realist ve radikalist yaklaúımların disiplinin ana sorunsalı olarak iki uç noktada durduklarını söyleyebiliriz: Savaú ve yine savaúı önleme amaçlı iúbirli÷i. Savaú olgusu, yukarıda da açıklandı÷ı gibi fazla realist olmakla birlikte, uluslararası politikanın de÷iúmeyen bir gerçekli÷idir. Dolayısıyla savaú her zaman olmuútur ve olacaktır, ancak Uluslararası øliúkilerin tamamen savaú ve çatıúma ekseninde döndü÷ünü söylemek yanlıú olur. Güç mücadelesi do÷al olarak uluslararası politikanın bir parçasıdır. Bir arada var olma sorunsalı etrafında úekillenen bir disiplin elbette ki savaú olgusunu reddetmemektedir, aksine onu kapsamaktadır. Tamamıyla Hobbesçu bir durum olarak ele almamakla birlikte, aktörü ister birey ister devlet addedelim, aktörlerin bir üst otoritenin bulunmadı÷ı durumlarda birlikte var olmaları úüphesiz ki savaúlara yol açacaktır. Bu nedenle savaú uluslararası politikanın bir parçasıdır ve bu olgunun daimi olması ancak tek baúına, ya da baúka bir deyiúle bir güç mücadelesi olarak, Uluslararası øliúkilerde yegane açıklayıcı olamaması, disiplinin temel sorunsalını bir arada var olma sorunsalı olarak nitelendirmemizin birinci nedenidir. Bir arada var olma sorununu disiplinin etrafında úekillendi÷i soru olarak ele almamızın ikinci nedeni ise bu sorunun, savaú ve güç mücadelesi ile birlikte, birinci büyük kuramsal tartıúmanın ortaya koydu÷u di÷er baúlıca kavram olan iúbirli÷ini de kapsamasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bir arada var olma sorunsalı, iúbirli÷i ile savaú ve güç mücadelesinin sonsuza kadar ortadan kalkaca÷ı fikrini kapsamaz. Nasıl bir toplumda her daim çatıúma ve karúılıklı iyi iliúkiler varsa, tüm aktörlerin bir arada bulundu÷u bu dünya toplumunda da savaú ve iúbirli÷i bir arada bulunmaktadır ve iúbirli÷i ile savaúların tamamen önlenmesi mümkün de÷ildir. Dolayısıyla bir arada var olma sorununu disiplinin temel sorunsalı olarak ele almamızın ikinci nedeni, bu sorunsalın iúbirli÷ini de kapsaması ancak, “iúbirli÷inin geliútirilerek savaúların önlenmesi” gibi dar kapsamda kalmaması ve ayrıca iúbirli÷i ile 385 Yurdusev, 2003, s. 18. Yurdusev’in kastetti÷i, bir dünya devleti durumunda uluslararası iliúkilerden – hem bir disiplin hem de bir iliúki türü olarak – bahsetmemizin mümkün olmadı÷ıdır. 94 savaúın bir arada bulunabilece÷i olgusuna izin vermesidir. Özetle, Uluslararası øliúkiler gibi disiplinler arası kabul edilen bir disiplin için, bu úekilde kapsayıcı bir sorunsalı ortaya koymak oldukça önemlidir. Çünkü kapsamı tüm insanlık ile ilgili olan bu disiplin, insano÷lunun ya da onların kurdu÷u politik organizasyonların iyi ya da kötü yönelimlerine indirgendi÷inde kısırlaúır. Bu nedenle, bir nevi insanlı÷ın temel sorunu olan bir arada var olma sorununun disiplinin temeline oturtulması, bu disiplinler arası disiplini daha kapsayıcı ve anlamlı kılmaktadır. Uluslararası politikada aktörlerin bir arada var olma sorununu, Uluslararası øliúkiler disiplinin temel sorunsalı olarak ortaya koydu÷umuza göre, øngiliz Okulu’nun bu sorunsal ba÷lamında disipline ne gibi katkılarda bulundu÷unu inceleyebiliriz. Bu baúlı÷ın giriúinde de belirtti÷imiz üzere, temele hangi soruyu koydu÷umuz, bir teori okulunun katkısı ba÷lamındaki incelemelerde oldukça önemlidir ve bu nedenle øngiliz Okulu’nun disipline katkısı, bir arada var olma sorunsalı ba÷lamında daha da belirginleúmektedir. Bir arada var olma sorununa øngiliz Okulu’nun en büyük katkısı, úüphesiz ki uluslararası toplum kavramıdır. Egemen devletlerin bir toplum oluúturdu÷unu öne süren bu kavram, bu toplumda bir üst otorite bulunmamasından kaynaklanan düzen problemini irdeleyerek, aslında uluslararası toplumda bir düzenin do÷al halde var oldu÷unu, bu düzenin derecesinin artabilece÷ini ya da düúebilece÷ini ortaya koymuútur. Baúka bir deyiúle bu toplum içerisinde savaú da olabilir iúbirli÷i de. Wight’ın da uluslararası politikanın bu üç yönünün daimi iliúki içerisinde bulundu÷unu belirtirken demek istedi÷i aslında budur: Uluslararası politika rasyonalist, realist ya da radikalist örüntüler etrafında úekillenebilir.386 Buzan da Uluslararası øliúkiler dünyasının realist, rasyonalist ya da radikalist düúünceleri nasıl anlataca÷ını bildi÷ini, ancak bunları birbirlerine karúıt olarak anlattı÷ını, øngiliz Okulu’nun bu noktada katkısının, bu üç gelene÷in etkileúimleri ile uluslararası politikayı anlatmak ve bu üç gelene÷in çeúitli kombinasyonlarıyla tarihi yorumlamak oldu÷unu belirtiyor.387 Yani øngiliz Okulu, realizmin güç mücadelesini de, radikalizmin bireyi aktör kabul eden iúbirli÷ini de içerisinde barındırır. Bir uluslararası toplum fikri ortaya koyar ve bu uluslararası toplumun bir üst otorite olmadan da toplumsal iliúkileri barındırabilece÷ini vurgular. 386 387 Wight, 1987, ss. 226 – 227. Buzan, 2001, s. 480. 95 Uluslararası toplum kavramının bir arada yaúama sorunsalı ba÷lamında ortaya koydu÷u fikir, temelde uluslararası toplumun anarúik yapısının düzenlenebilirli÷i ve bir üst otorite bulunmaması durumunun sadece daimi bir güç mücadelesine de÷il, iúbirli÷i ve barıúa da izin verdi÷idir. Bu nedenle Martin Wight’ın uluslararası teorinin bulunmadı÷ına dair yazdıkları anlamlıdır: “Uluslararası teori ile kastetti÷imiz, devletler arası iliúkiler hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷idir. Bu gelenek devlet hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷i olan ve politik teori olarak adlandırılan gelenek ile ikiz olarak addedilir. Bu nedenle uluslararası teori ilk bakıúta yoktur.”388 Wight’ın bu pasajda demek istedi÷i, Uluslararası øliúkilerin do÷al durumunun bir dahili analoji çerçevesinde algılanmasının, disiplinin var olmasını engelledi÷idir. Bu nedenle bir üst otoritenin bulunmaması durumu, yani anarúi; kaos, karmaúa, daimi güç mücadelesi ve çatıúma olarak de÷il, anarúik bir toplum olarak algılanmalıdır. Yani egemen devletler, insanların oluúturdu÷u topluma benzerlik göstermeyen, bir üst otoritenin bulunmadı÷ı bir toplum oluúturmaktadır. Ya da baúka bir deyiúle, “e÷er politik teori devlet hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷i ise, uluslararası teori de devletler toplumu, uluslar ailesi veya uluslararası camia hakkındaki kuramsal düúünme gelene÷idir.”389 øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum ontolojisini Uluslararası øliúkilerin temeline oturtması, uluslararası sistem çalıúmalarına da farklı bir yaklaúım getirmiútir. øngiliz Okulu, önceki bölümlerde dile getirdi÷imiz üzere uluslararası sistem ile uluslararası toplumun farkını ortaya koymuú, bir bakıma bu açıdan da kendisini realizmden ayırmıú, ve her uluslararası sistemin bir uluslararası toplum olmadı÷ını belirtmiútir. Ancak, øngiliz Okulu aynı zamanda uluslararası sistemlere de farklı bir bakıú açısı getirmiútir. øngiliz Okulu, devlet sistemlerine realizmin yaptı÷ı gibi sadece mekanik bir anlayıúla yaklaúmaz. Yani sadece devlet sistemlerindeki devletlerin sayısı, askeri güçleri, göreli güçleri ve politik sistemlerine de÷il, devlet sistemlerindeki norm ve kurallar ile sistemi oluúturan devletlerin yer aldı÷ı ve karúılıklı iliúki içerisinde bulundukları kurumlara da bu incelemede yer verir.390 Dolayısıyla øngiliz Okulu uluslararası politikanın normatif yanına ve buna ba÷lı olarak devlet iliúkilerindeki 388 Wight, “Why is There No International Theory?”, 1966, s. 17. Wight, “Why is There No International Theory?”, 1966, s. 18. 390 Bull, 1977, s. 17. 389 96 kurallara, bu kurallar çerçevesinde oluúturulan kurumlara ve bu kurumların sistem içerisindeki rollerine de inceleme alanı kapsamına alır. Bu kural, kurum ve normlar geliúti÷inde, tıpkı normal bir toplumda oldu÷u gibi, toplumsal iliúkiler de geliúir ve ortak çıkar ba÷lamında uluslararası toplum yükselir. Ortak çıkar Bull’un da tanımladı÷ı üzere, sosyal yaúamın temel hedeflerinden olan bir olgudur. Farklı ve çatıúan amaçlar olabilir ancak devletler hedefler ba÷lamında ortak çıkarları araçsallaútırırlar.391 øngiliz Okulu’nun bir di÷er ortaya koydu÷u perspektif, ilgili baúlık altında ayrıntılı olarak inceledi÷imiz üzere, ortak kuralların toplumsal yaúamdaki düzenleyicili÷idir. Yine inceledi÷imiz üzere ço÷ulcu ve solidarist yaklaúım olarak iki farklı anlayıúı içerisinde barındıran øngiliz Okulu, kuralların düzenleyici rolünü ve toplumsal yaúamdaki iúlevini, uluslararası toplum için kilit noktada görür. Ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasının hangi kanadının daha güçlü oldu÷u çekiúmeleri bir yana, bu tartıúma Uluslararası øliúkiler çalıúmaları için bir analitik araç da oluúturmaktadır. Tim Dunne’ın deyimiyle øngiliz Okulu, savaúın sebepleri ve ahlaki durumu, müdahale için haklı nedenler ya da müdahale etmeme prensibi, insan hakları, kaynakların global da÷ılımı gibi normatif sorular sormakta ve ço÷ulculuk/solidarite tartıúması, devletler toplumunun bu sorulara nasıl karúılık verece÷inin analitik düzlemini oluúturmaktadır.392 Bellamy,393 øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkilere katkısını üç biçimde düúünebilece÷imizi belirtiyor: Roy Jones gibi okulun kapatılması gerekti÷ini söyleyerek,394 Ian Hall gibi okulun artık var olmadı÷ını, çünkü okul üzerine çalıúan ça÷daú yazarların okulun bazı temel fikirlerini kökten de÷iútirdi÷ini iddia ederek,395 ya da Buzan gibi okulun, Uluslararası øliúkilerde yeterince faydalanılmamıú bir araútırma kayna÷ı oldu÷unu vurgulayarak.396 Okulun kapatılması ya da yönünün de÷iúti÷i iddiaları konumuz dıúında olmakla birlikte, yeri geldikçe bu iddiaları tartıúmaya çalıútık. 391 Bull, 1985, s. 67. Dunne, 1998, s. 11. 393 Bellamy, 2005, ss. 2 – 3. 394 Jones, 1981. 395 Ian Hall, “Review: Still the English Patient? Closures and Inventions in the English School”, International Affairs, vol. 77(4), 2001, ss. 931 – 942. Hall’a göre Dunne ve Wheeler’ın solidarizm ve yapısalcılı÷a verdi÷i önem Okulun devlet merkezcilik, güç politikalarının önemi gibi kurucu argümanlarını yaralamakta bu nedenle øngiliz Okulu özünü kaybetmektedir. 396 Buzan, 2001. 392 97 Ancak bu çalıúmanın ana amaçlarından birisini de oluúturan “øngiliz Okulu’nun varlı÷ı” tartıúmaları ba÷lamında Buzan’ın çizdi÷i yol anlamlı gözükmektedir. Çünkü özellikle günümüz uluslararası iliúkiler teorisinde inúacılı÷ın yükseliúe geçmesi, øngiliz Okulu’nun normatif yönünün yeniden okumalarının yapılmasına ve inúacılık ba÷lamında okulun de÷erinin yeniden anlaúılmasına yol açmıútır. Alexander Wendt’in Hedley Bull ile kendisini aynı gelenekten sayması ve øngiliz Okulu’nun devlet kimlikleri ile ilgili bir açılım getirmemesine ra÷men, devletler sistemini paylaúılan normlar tarafından yönetilen bir toplum olarak formüle etti÷ini belirtmesi,397 okulun inúacılık açısından ne kadar önemli oldu÷unun bu teorinin en önemli ismi tarafından tescilidir. øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u tüm bu teorik perspektifler baúta da belirtti÷imiz üzere, okulun uluslararası toplum fikrini ortaya atmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum da Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı olarak bir arada yaúama sorununu ele aldı÷ımızda øngiliz Okulu’nun ne kadar kullanıúlı bir analitik araç sundu÷unu gözler önüne sermektedir. Bir arada var olma sorunsalı ancak toplumsal bir analiz ile çözülebilir. Uluslararası toplumun yapısı güvenilmez olabilir ancak bu yapı daha radikal de÷iúikliklere izin veren bir yapıdır.398 Dolayısıyla uluslararası iliúkiler incelenirken yapılacak úey, devletler toplumunun sosyolojisini araútırmaktır. Devletler toplumunun ortaya çıkıúı, tarihsel bir perspektif içerisinde incelenerek devlet davranıúı ve uluslararası toplumun gidece÷i yol daha iyi anlaúılabilir. Bilindi÷i üzere øngiliz Okulu’na yöneltilen en büyük eleútirilerden biri de realizme benzedi÷i yönündedir. Bunun birinci neden okulun, güç dengesi, anarúi ve egemen devlet gibi realist kavramlara a÷ırlık vermesidir. økinci neden ise, uluslararası toplumda düzene büyük a÷ırlık vererek, uluslararası adaletin sosyal, politik ve ekonomik yanların göz ardı etmesi ve bu nedenle “muhafazakar” bir duruú sergilemesidir.399 Hatta realizme benzerlik kimi zaman øngiliz Okulu’nun “Atlantik’in 397 Alexander Wendt, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press, Cambridge, 2003, ss. 31 – 32. 398 Linklater, 2005, s. 109. 399 João Marques de Almeida, “Challenging Realism by Returning the History: The British Committee’s Contribution to IR 40 Years On”, International Relations, vol. 17 (3), 2003, s. 274. 98 di÷er tarafındaki realistler”400 olarak adlandırılmasına bile yol açmıútır. Ancak okulun uluslararası toplum düúüncesini anlattı÷ımız bölümde de ortaya koydu÷umuz gibi, baúta en temel kavram olan anarúinin yapısı olmak üzere, kural, kurum ve ortak çıkar, iúbirli÷i, düzen gibi kavramlarda øngiliz Okulu’nun realizmden ne kadar farklı oldu÷u açıktır. øngiliz Okulu’nun realizme benzetilmesine yol açan di÷er kavram olan güç dengesi ise, daha öncede de belirtti÷imiz üzere øngiliz Okulu’nda mekanik de÷il normatiftir. Egemen devletlerin inceleme alanında aktör olarak ele alınması ise realizmden farklı olarak, di÷er aktörlerin göz ardı edildi÷i anlamına gelmemektedir. Unutulmamalıdır ki kurumsallaúma, øngiliz Okulu’nun vurguladı÷ı en önemli olgulardan biridir. Çünkü uluslararası toplum, ancak kurumsallaúma ile yürütülebilir ve yaúayabilir. øngiliz Okulu’na realizme benzeme yönünde getirilen bir di÷er eleútiri olan “muhafazakarlık” ise bir bakıma do÷rudur. Ancak bu do÷ruluk durumu sadece adalet ile ilgilenmemesinden kaynaklanmamaktadır. Aslına bakılırsa adalet mevhumu, okulun solidarist kanadında çokça iúlenmiútir. Okulun muhafazakarlı÷ı, ekonomi, açlık, fakirlik, çevresel konular ve benzeri konulara de÷inmemesindendir. Realist bir birincil politika/ikincil politika401 ayrımına benzeyen bu ayrım belki de okulun en zayıf noktalarından biri olarak görülebilir. Daha önce de belirtti÷imiz üzere bir teorinin dünyada olup biten her úeyi açıklamak gibi bir gayesi olması anlamsızdır. Teoriler analiz düzlemleri sunarlar, øngiliz Okulu da bu ba÷lamda uluslararası toplum ontolojisi ile uluslararası iliúkiler için bir analiz düzlemi ortaya koymaktadır. Ancak daha büyük bir teori olması için, øngiliz Okulu’nun analitik araçları daha önce üzerinde çalıúılmamıú bu alanlara da uygulanmalıdır. Do÷aldır ki bu alanlara uygulamada sorulacak soru, øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramının bu tip analitik düzlemlere uygulanmasının mümkün olup olmadı÷ıdır. Bize göre bir toplumu inceleme alanı eden bu analitik araç, nasıl ki normal toplumları inceleyen bu tip teoriler varsa, uluslararası toplumdaki “di÷er konulara” da uygulanabilir. Sonuçta ele alınan bir toplumdur. Ancak yine de øngiliz Okulu’nun bu konularda hemen hemen hiçbir úey söylemedi÷i de açıktır. 400 Dunne, 1998, s. 5 ve Fred Halliday, “The Pertinence of International Relations”, Political Studies, vol. 38 (3), 1990, s. 506. 401 Kavram High Politics/Low Politics anlamında kullanılmıútır. 99 Tekrar baúta sordu÷umuz soruya, yani Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalı ba÷lamında øngiliz Okulu’nun disipline katkısının ne oldu÷u sorusuna dönersek, buna verece÷imiz yanıt iki yönlü olmalıdır. Bunlardan birincisi yukarıda açıkladı÷ımız uluslararası toplum kavramının direkt olarak uluslararası iliúkilerin do÷asına getirdi÷i farklı bakıú açısı ve inceleme düzlemidir. økinci katkı ise bir önceki baúlıkta irdelenen okulun yöntemsel anlayıúıdır. Yöntemsel anlayıú, daha önce de belirtildi÷i üzere uluslararası toplum incelemesinin özünü oluúturmaktadır. Ancak bu anlayıú realist kanattan a÷ır eleútirilere maruz kalmıútır. Davranıúsalcı okulun temel sorusu olan “ne neyi neden açıklıyor?” sorusunu øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramına yönelten Copeland, øngiliz Okulu’nda neyin ne tarafından ve ne için açıklandı÷ının bu kavramın kapsamında olmadı÷ını, ayrıca øngiliz Okulu çalıúmalarının genelde kavramsal analizin özüne inerek bu soruları yanıtlamaktansa, okula kimin dahil olup olmadı÷ı, do÷ru kavramın toplum mu sistem mi oldu÷u ve benzeri sorularla analitik düzlemin çevresinden dolaútı÷ını belirtmektedir.402 ølk bakıúta haklı gibi görülen bu sorularda kaçırılmaması gereken nokta, Copeland’ın yaptı÷ının gelenekselci bir yöntem kullanılarak oluúturulmuú bir kavramı, davranıúsalcı bir yöntem ile eleútirmektir. Yani ba÷lı de÷iúkenin sabit de÷iúkene göre durumu bu yöntemi kullanmayan bir yaklaúıma soruldu÷unda, bu sorunun cevapsız kalaca÷ı açıktır. Çünkü bu kavram oluúturulurken böyle bir epistemoloji kullanılmamıútır. Bilimsel bir yaklaúım ile cevap vermek gerekirse, cevap boú kümedir. Sonuçta üç gelenek teorisi çerçevesinde bir inceleme yapacak olursak, øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkilere yaptı÷ı katkı, úüphesiz realist ve radikalist kanat arasında bir orta yol oluúturmasıdır. øngiliz Okulu ne realizm kadar kötümser, ne de radikalizm kadar iyimserdir. Realizmin savaú ve çatıúma olgusu ile radikalizmin iúbirli÷i ve ortak çıkar olgusunu birleútirmiútir. øngiliz Okulu’nun ortaya attı÷ı orta yol, aynı zamanda uluslararası toplumun kurallara dayalı yapısını ortaya koyarak, Grotiyan Uluslararası øliúkiler anlayıúını meydana getirmiú ve günümüz Uluslararası øliúkilerine dek etkileri uzanan bir yöntem benimsemiútir. 402 Copeland, s. 431. 100 SONUÇ Çalıúmanın baúında amaçlarımızı sıralarken okulun adından baúlayarak, sınırlarını çizece÷imizi, okulun yöntemi ve disiplinin temel sorularına verdi÷i yanıtlar ba÷lamında okul “varlı÷ını” ortaya koyaca÷ımızı belirtmiútik. Birinci bölümde inceledi÷imiz adlandırma sorunsalı ba÷lamında, bu konuda görüú bildiren akademisyenlerin neredeyse tümünün görüúlerine yer vererek, okul için uygun adın ne oldu÷unu tartıútık. Okul için ön plana çıkan adlar “kurumsalcılar”, “klasik okul” ve “øngiliz Okulu” idi. Kurumsalcılar ismi her ne kadar Hidemi Suganami tarafından Roy Jones’tan daha önce bir tarihte okulu adlandırmak için kullanılmıú olsa da, bu ad “liberal kurumsalcılar” olarak adlandırılan düúünür grubunu niteledi÷inden ve okulun temel argümanı olan uluslararası toplum düúüncesinin sadece “kurumsalcı” aya÷ına vurgu yaptı÷ından, bize göre uygun bir adlandırma de÷ildir. Klasik okul ismi ise baúlangıçta oldukça makul görünmektedir. Çünkü okulun kullandı÷ı yöntemin “gelenekselci” ya da “klasik” olarak adlandırılması ve yöntemsel duruúun okulun tanımlayıcılarından biri olması bu ismi uygun bir isim haline getirmektedir. E÷er okul Roy Jones’un øngiliz Okulu’nun kapatılmasını isteyen makalesi ile adlandırılmamıú olsa, bu ad okulu tanımlamak için kullanılabilirdi. Ancak “klasik okul” adlandırması da kanımızca øngiliz Okulu gibi problemlere yol açacaktır. Özellikle “klasik” yöntemi benimseyenlerin sadece “øngiliz Okulu” dahilinde bulunmaması ve Uluslararası øliúkiler düúüncesinin “klasik” kökenlerinin Aristoteles, Platon, Thucydides gibi düúünürlere dayanması ve bu düúünürlerin øngiliz Okulu’nun çalıúma alanıyla neredeyse hiçbir ilgilerinin bulunmaması, “klasik okul” adlandırmasını da problemli kılmaktadır. Adlandırma sorunsalı baúlı÷ı altında da vurguladı÷ımız üzere bize göre en uygun adlandırma “øngiliz Okulu” adlandırmasıdır. Bu adlandırmayı uygun olarak görme nedenlerimizin baúında, adlandırmanın artık yerleúmiú olması ve øngiliz Okulu dendi÷inde hangi teori ailesinin kastedildi÷inin herkesçe malum olması gelmektedir. Ancak bir baúka neden daha vardır. øngiliz Okulu’nun kökenlerinin London School of Economics ve British Committee’ye dayanması. Yani okul øngiltere’de kurulmuú ve okulun etkin isimlerinin tamamı øngiliz Uluslararası øliúkiler gelene÷i içerisinde yetiúmiútir. Ancak øngiliz Okulu adı da problemsiz de÷ildir. Özellikle bir ulus adı ile bir 101 teori ailesinin adının ba÷daútırılmasından kaynaklanan problemler barındırmaktadır. Sanki tüm temsilcilerin øngiliz olma zorunlulu÷u varmıú gibi bir intiba uyandıran bu ad, okulun en önemli temsilcilerinden Hedley Bull’un bir Avustralyalı olmasından dolayı da problemlidir. Örne÷in Yurdusev bu nedenle okulun adının “Britanya Okulu” olmasının daha uygun olaca÷ını belirtmektedir.403 Ancak yukarıda da belirtti÷imiz gibi øngiliz Okulu adı artık yaygın olarak kullanılan bir addır ve okulun adının konmasından neredeyse otuz yıl sonra bu adın de÷iúmesini çok do÷ru bulmamaktayız. Bu saydı÷ımız nedenlerden ötürü çalıúmamızda “øngiliz Okulu” adını kullanmayı uygun bulduk. Adlandırma sorunsalını bu úekilde irdeledikten sonra tez kapsamında inceledi÷imiz ikinci bir konu, okulun sınırlarını nerede baúlayıp nerede bitti÷i ya da baúka bir ifade ile okulun temel isimlerinin kimler oldu÷u konusuydu. Burada öncelikle okuldan kabul edilmenin temel kriterlerini tartıútık. Üzerinde oldukça fazla fikir belirtilen konulardan biri olan sınırlar probleminde bir takım kriterler belirlenmesi ve bu kriterler ıúı÷ında kimlerin okuldan sayılıp, kimlerin sayılmayaca÷ına karar verilmesi úüphesiz ki bir gerekliliktir. Bu nedenle okul içerisinde yapılan kriter tartıúmalarını de÷erlendirerek bize göre önemli kriterleri belirleyip bu yöntem eúli÷inde okulun temel isimlerini belirlemeye çalıútık. Sınırlar problemini inceledi÷imiz baúlık altında bizim belirledi÷imiz baúlıca iki kriter bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yöntemsel olarak gelenekselci ya da klasik olarak adlandırılan yöntemi kullanmaktır. økincisi ise uluslararası politikada var olan anarúinin düzenlenebilir bir do÷ası oldu÷unun ortaya koyulması gereklili÷idir. Bir baúka deyiúle uluslararası toplum düúüncesini benimsemek okuldan sayılmanın ikinci kriteridir. Aslında bu iki etmen de birbirini etkilemektedir. Esasa ulaúmak için, yani uluslararası toplum düúüncesi çerçevesinde uluslararası politikayı inceleyebilmek adına tarihsel incelemeler yapmak, uluslararası teoriyi devletler toplumunun tarihsel sosyolojisinden çıkarmak gereklidir. Bu da ancak gelenekselci yaklaúım ile mümkündür. Dolayısıyla bu iki etmen birbirleri ile etkileúim içerisindedir. Zaten bu usul ve esasın do÷asında vardır. 403 Yurdusev, 1999, s. 14. 102 Bilindi÷i üzere bir takım kriterler belirleme durumu aynı zamanda kimin içeride ve kimin dıúarıda kalaca÷ını belirleme durumudur. Bu nedenle belirledi÷imiz kriterler ıúı÷ında, øngiliz Okulu için tartıúmalı olan iki ismi, yani C. A. W. Manning’i ve E. H. Carr’ı okulun içinde ya da dıúında olma durumlarına göre de÷erlendirme zorunlulu÷u ortaya çıkmıútır. Ortaya koydu÷umuz veriler ve bu konuda yazan düúünürlerin tespitleri do÷rultusunda yaptı÷ımız de÷erlendirmeler, kriterlerimiz ıúı÷ında Manning’in okulun kurucularından biri sayılması gerekti÷ini gösterdi. Manning’i okuldan saymamızın baúlıca iki nedeni bulunmaktadır: London School of Economics’de Uluslararası øliúkiler kürsüsüne kattıkları ve bizce en önemli eseri olan The Nature of International Society. Manning gerek The Nature of International Society isimli eseri ile olsun, gerekse London School of Economics’de verdi÷i derslerle olsun, uluslararası toplum düúüncesinin temellerini – her ne kadar soyut da olsa – ortaya koymuútur ve bu nedenle okulun kurucu isimlerinden biri olarak sayılmayı hak etmektedir. Özellikle uluslararası toplumun kurallara ba÷lı iúleyiúi üzerine çalıúmıú olan Manning, Hedley Bull’u bu ba÷lamda oldukça etkilemiútir. Sınırlar problemini inceledi÷imiz bölümde dıúarıda bıraktı÷ımız isim ise E. H. Carr’dır. E. H. Carr’ı, koydu÷umuz uluslararası toplum düúüncesini benimsemek ve gelenekselci yöntemi kullanmak kriterlerine göre de÷erlendirdi÷imizde, Carr’ın birinci kritere uymadı÷ını ancak ikinci kritere uydu÷unu rahatlıkla söyleyebiliriz. Her ne kadar yöntemsel anlayıú olarak bire bir gelenekselci yöntemi kullandı÷ını belirtmese de – ki Carr’ın dahil oldu÷u birinci kuramsal tartıúma sırasında neredeyse yöntemsel anlamda hiçbir çekiúme ve fikir çatıúması bulunmamaktaydı – Twenty Years’ Crisis incelendi÷inde, özellikle “bir bilim olarak Uluslararası øliúkileri” inceledi÷i ilk bölümde rahatça görülebilir ki Carr, bilimsel bir Uluslararası øliúkilere inanmamaktaydı. De÷er yargılarından ba÷ımsız bilgi olamayaca÷ını savunan Carr, bu nedenle do÷a bilimlerinde uygulanan yöntemin bir sosyal bilim olan Uluslararası øliúkilere uygulanamayaca÷ını, çünkü uluslararası vurgulamaktadır.404 iliúkilerde Ancak Carr insandan ba÷ımsız kesinlikle gerçekler uluslararası toplum bulunmadı÷ını düúüncesini benimsememiúti. Carr’ın görüúleri oldukça realistti ve Hedley Bull’un deyiúiyle onda 404 E.H. Carr, ss. 1 – 21. 103 uluslararası toplum fikrine rastlamak mümkün de÷ildi.405 Carr her ne kadar bir tür gelenekselci yaklaúımı benimsemiú olsa da, uluslararası toplum fikri onda bulunmadı÷ı için bu çalıúmada Carr’ı øngiliz Okulu’ndan kabul etmedik. Birinci bölümde okulun adlandırma sorunsalını ve sınırlar problemini tartıútıktan sonra, ikinci bölümde okulun hangi düúünürlerden oluútu÷unu ve bu düúünürlerin okulun tarihinde ne gibi önemleri oldu÷unu analiz ettik. Bu analizde tipik bir kronolojik anlatımdansa, okulun temel isimleri ve temel eserleri ba÷lamında bir anlatımı benimsedik. Bu úekilde bir anlatıma baúvurmamızın nedenlerinin baúında, Türkçe literatürde Bull’un ünlü eseri The Anarchical Society dıúındaki okulun di÷er temel isimlerinin ve bu isimlerin eserlerinin yeterince tanınmaması gelmektedir. Bir okul úüphesiz ki ortaya koydu÷u düúüncenin evrimini úekillendiren temel eserler ba÷lamında geliúir. Bu nedenle çalıúma kapsamında ele alınan bu eserlerin önemi büyüktür. Birinci bölümde ele aldı÷ımız kriterler ba÷lamında seçti÷imiz bu düúünürler ve eserlerinden, özellikle Manning’in eseri Türkçede neredeyse hiç yer verilmemiú bir eserdir. Bu nedenle eser üzerine yazılmıú incelemeler aracılı÷ı ile bu eseri tanıtmaya ve okul için önemini vurgulamaya ayrı bir önem verdik. Bu eser ile birlikte, okulun kurumsal kimli÷inin geliúmesinde büyük katkısı bulunan British Committee toplantılarının bir ürünü olan Diplomatic Investigations, okulun hem usulünü406 hem de esasını ortaya koyması bakımından çalıúmamızın hem sözü edilen bölümünde, hem de di÷er bölümlerinde oldukça fazla yer almıútır. Bir okul incelemesinde, o okulu oluúturan temel eserlerin ve düúünürlerin incelenmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle çalıúmamızın ikinci bölümü bir nevi tanıtım amacı gütmekteydi ve bunu özellikle eser incelemeleri üzerinden gerçekleútirmeye çalıútık. Bir teori okulunun bir kavrama bakıúının incelendi÷i bu çalıúmada, birinci ve ikinci bölümde ele aldı÷ımız teori okulunu tanımlamaya çalıúarak kavramsal çerçeveyi çizdik. Üçüncü bölümde ise, ikinci bölümde tanımladı÷ımız bu teori okulunun ele aldı÷ı 405 Bull, 1969, s. 638. Diplomatic Investigations’da usul ile ilgili ayrı bir makale bulunmamasına ra÷men, Butterfield ve Wight tarafından yazılan birkaç sayfalık önsözde, øngiliz Okulu’nun Amerikan orijinli Uluslararası øliúkilerden farkını ortaya koyan oldukça net ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, ilgili kısımda daha önce de alıntıladı÷ımız üzere øngiliz Uluslararası øliúkilerinin Amerikan tarafından farklı olarak, “ça÷daútan çok tarihsele, bilimselden çok normatife, metodolojikten çok felsefiye, politikadan çok ilkelere” önem verdi÷inin belirtildi÷i kısımdır. Bkz. Butterfield, Wight, 1966, s. 12. 406 104 temel kavramı nasıl inceledi÷ini ve farklı biçimlerde hep literatürün parçası olmuú olan bu kavramı nasıl yeniden formüle etti÷ini ortaya koymaya çalıútık. E÷er bu çalıúmayı iki ayaklı düúünürsek – ki koydu÷umuz “øngiliz Okulu’nun Uluslararası Topluma Bakıúı” baúlı÷ı bir bakıma bunu hedeflemekteydi – birinci ayak “øngiliz Okulu” denen ekolün ne oldu÷unu ortaya koymak, ikinci ayak da bu ekolün ortaya koydu÷u teoriyi açıklamaktır. Bu nedenle üçüncü bölüm uluslararası toplum teorisini açıklamayı amaçlamaktadır. Uluslararası toplum teorisini açıklamak için baúvurdu÷umuz ilk yöntem, bize göre øngiliz Okulu’nun ortaya koydu÷u en önemli analitik araçlardan biri olan üç gelenek teorisidir. Bölümün baúında bu teori vasıtasıyla, okula dıúsal kabul etti÷imiz uluslararası toplum kavramına di÷er düúün geleneklerinin nasıl yaklaútı÷ını karúılaútırmalı bir biçimde inceledik. Bu incelememiz sonucunda realist okulun uluslararası politikada hüküm süren anarúi nedeniyle, uluslararası toplumun evrilemeyece÷ini savundu÷unu, radikalist okulun ise devletler toplumundansa, tüm insanlı÷ın toplumunun uluslararası politikanın ihtiyaçlarına cevap verece÷ini iddia etti÷ini ortaya koyduk. Realist okulun bu savının arkasında, uluslararası politikanın daimi güç mücadelelerine sahne olması ve bir üst otoriteden yoksun olan uluslararası arenada bir “toplumsal hayat” yaúanmasının mümkün olamayaca÷ı görüúleri bulunmaktadır. Dolayısıyla Hobbesçu bir görüúten beslenen realist okul, dahili analoji ile uluslararası toplum fikrini reddetmekte ve bu toplumun prematüre bir toplum oldu÷unu iddia etmektedir. Radikalist kanat ise uluslararası toplumun ancak ve ancak insanlı÷ın toplumu olabilece÷ini belirterek, bir dünya devleti fikrini benimsemektedir. øngiliz Okulu’nun da takipçisi oldu÷u Rasyonalist görüú temelde Grotius’un düúüncelerini baz alarak, uluslararası toplumun belli kural, kurum, norm ve ortak çıkarlar etrafında birleúmiú egemen devletlerin oluúturdu÷u, baúka hiçbir topluma benzemeyen ve bu nedenle yegane karakterde olan bir toplum oldu÷u tezini savunmaktadır. Üçüncü bölümde øngiliz Okulu’nun Grotiusçu anlayıútaki uluslararası toplum fikrini ortaya koymaya çalıútıktan sonra bu toplumda kuralların ve kurumların nasıl iúledi÷ini ve bunların düzene nasıl hizmet ettiklerini, güç dengesi ve uluslararası hukuk 105 ba÷lamında incelemeye çalıútık. Hedley Bull’un görüúlerinden sıklıkla yararlandı÷ımız bu bölümde, uluslararası toplumda düzenin nasıl sa÷landı÷ını ve düzenin neden önemli oldu÷unu, güç dengesinin sadece mekanik de÷il normatif yapısı ile ve kuralların do÷ası ile açıklamaya çalıúarak, norm ve kural temelinde güç iliúkilerini, uluslararası toplumda kuralların nereden kaynaklandı÷ını, kurallara neden uyuldu÷unu ve ortak çıkarın ne oldu÷unu anlamlandırmaya çalıútık. Ortaya koydu÷umuz bu verilerden hareketle, øngiliz Okulu’na göre uluslararası toplumun, egemen devletlerin ikili iliúkilerinden do÷an pratiklerden türeyen uluslararası hukuk ve kurallar ba÷lamında; ahde vefa ve güçler dengesi temelinde uyulan bu kuralların devletlerin ortak çıkarlarına hizmet etmesi neticesinde oluúan iliúkiler bütünü oldu÷unu söyleyebiliriz. Baúka bir deyiúle, bir üst otoritenin bulunmadı÷ı ancak kuralların, güç iliúkileri, ortak çıkar ve etik prensipler ba÷lamında uygulandı÷ı ve neticesinde toplumun devamlılı÷ının sa÷landı÷ı günümüz uluslararası iliúkileri bir uluslararası toplum arz etmektedir. Bir önceki paragrafta da dile getirdi÷imiz üzere øngiliz Okulu için anarúi karmaúa, kaos ve daimi güç mücadelesi de÷il, bir düzen arz etmektedir. Dolayısıyla düzenin korunması için, uluslararası toplumun do÷al üyeleri olan egemen devletlerin birbirlerinin egemenliklerine saygı göstermeleri gerekmektedir. Bu nedenle, uluslararası toplumun do÷al üyeleri olmayan insanlar, uluslararası toplumda ancak ve ancak kurdukları politik organizasyonlar olan devletler aracılı÷ıyla yer alabilirler. Bu nedenle insan hakları gibi nedenlerle devletlerin egemenlik haklarına müdahalede bulunulamaz çünkü bu müdahale uluslararası toplumda düzenin altını oyar. Farklı bir ifade ile uluslararası toplumda eúitlik, di÷er devletlerin toprak bütünlü÷üne saygı gösterme ve en asgari düzeyde, müdahalede bulunmaktan kaçınma mecburiyeti olarak tanımlanan egemenlik ile garanti edilir.407 øngiliz Okulu’nun ço÷ulcu kanadının düzeni ön plana çıkaran bu görüúleri, solidarist kanat tarafından eleútirilmektedir. Bir baúka deyiúle uluslararası toplumda düzen/adalet tartıúması olarak adlandırılan bu tartıúma, øngiliz Okulu içerisindeki önemli bir ayrıúmadır. Solidarist kanat bireylerin de uluslararası toplumun do÷al üyeleri oldu÷unu kabul eder ve uluslararası toplumda düzendense adaletin önemli oldu÷una vurgu yapar. Çünkü sadece düzen amaçlanırsa devlet 407 Dunne, 1998, s. 10. 106 yönetimleri tiranlı÷a dönüúebilir. Solidarist kanada göre uluslararası toplumun evrensel insan hakları gibi insanlı÷a ait de÷erlere önem verebilecek potansiyeli vardır. Çalıúma kapsamında da tartıútı÷ımız üzere bu iki kanadın da haklı oldu÷u yönler bulunmaktadır. Bize göre hem düzen hem de adalet önemlidir. E÷er sadece düzen ön plana çıkarılırsa solidarizmin iddia etti÷i gibi tiranlık, e÷er sadece adalet ön plana çıkarılırsa ço÷ulculu÷un iddia etti÷i gibi kaos ortaya çıkabilir. Ancak solidarizmin bir baúka açmazı, bu tip evrensel etik de÷erlerin eninde sonunda uluslararası toplumu tek devletli bir yapıya götürebilece÷idir. Evrensel moralite kimlikleri erozyona u÷ratabilir ve bir dünya devletini mümkün kılabilir. Bu da hem uluslararası iliúkilerin sonu olabilir hem de insanlı÷ın evrensel de÷erlerinin iyi normlar olaca÷ının garantisi olmadı÷ından, dünya devleti insanlı÷ın insanlı÷a karúı despotizmine dönüúebilir. Unutulmamalıdır ki Hitler’in de yapmaya çalıútı÷ı bir dünya devleti kurmaktır ancak, bu dünya devletini úekillendirmeyi amaçladı÷ı normların ne oldu÷u da ortadadır. Üçüncü bölümde øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum düúüncesini ayrıntılarıyla ortaya koyduktan ve ço÷ulculuk/solidarite tartıúmasına de÷indikten sonra, çalıúmanın sonuç bölümünde øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler disiplinindeki yeri tartıúılmıútır. Çalıúmanın da ana konularından birini oluúturan bu bölümde, okulun realizmden yöntemsel ve içeriksel farklarını ortaya koymaya amaçlanmıú, okulun ayrı bir teori olarak disiplin içerisinde nasıl yer aldı÷ını tartıúılmıútır. Herhangi bir disipline yapılan katkı incelenirken úüphesiz ki o disiplinin temel sorunsalının ne oldu÷unun ortaya konması gerekmektedir. Biz de bu ba÷lamda Uluslararası øliúkilerin temel sorunsalının ne oldu÷unu tartıútıktan sonra bu sorunsalın “bir arada var olma sorunsalı” oldu÷u sonucuna vardık ve bu sorunsal ba÷lamında okulun disiplindeki yerini incelemeye çalıútık. øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler disiplinindeki yeri de yukarıda saydı÷ımız nedenlerden ötürü, okulun disiplinin temel sorunsalına yaptı÷ı katkı ba÷lamında belirlenmelidir. øngiliz Okulu Uluslararası øliúkiler disiplinine ne katmıútır? Bize göre bu soru iki yönlü cevaplanmalıdır. Bunlardan birincisi úüphesiz davranıúsalcı okula karúı – üstelik bu okulun en revaçta oldu÷u yıllarda – gelenekselci okulda yer alıp sistematik ve tutarlı bir biçimde bir teori ortaya koymasıdır. økinci yanıt ise okulun ortaya koydu÷u anarúinin düzenlenebilirli÷i 107 yaklaúımıdır. Bu yaklaúım, Bull’un deyimi ile uluslararası politikayı teorize etmenin baúlangıç noktası olan anarúiye408 yeni bir anlam kazandırmıú ve realizmin aksine uluslararası politikanın anarúik yapısının daima çatıúma içerece÷ine karúı çıkmıútır. Dolayısıyla øngiliz Okulu, disiplinin temelinde yer alan kavramı yeniden formüle etmesi ile uluslararası politikanın do÷asının anlaúılmasını kökten de÷iútirmiútir. Anarúinin iúbirli÷i de içerdi÷i fikri, devletlerin bir sistemden çok bir toplum oluúturduklarını ve bu toplumun daima var oldu÷unu, bir sosyolojisi, kültürü, ba÷ları, kuralları ve kurumları oldu÷u düúüncesini beraberinde getirmiútir. Bu nedenle okulun disipline yaptı÷ı katkı günümüzde inúacılık gibi oldukça revaçta olan bir okul tarafından takip edilmektedir. Christian Reus – Smit ço÷u inúacı düúünürün paylaútı÷ı üç noktayı úu úekilde açıklamaktadır: Öncelikle, devletler kendilerinin ve halkların yaúadı÷ı uluslararası toplumdan mutlak úeyler talep etmek üzere toplumsallaúmıúlardır. økinci ortak nokta ise dünya politikasındaki aktörlerin çıkarlarının ve kimliklerinin düúünsel yapılar tarafından úekillendirilmesidir. Üçüncü nokta ise yapı ve kurumlar arasındaki iliúkinin karúılıklı olarak inúa edildi÷i oldu÷u görüúüdür. Son iki nokta sosyal olarak yapılandırılmıútır ve kimlikler, çıkarlar ve davranıúlar düúünsel yapılar tarafından koúullandırılmıúlardır.409 Sayılan bu noktalara baktı÷ımızda hepsinin arkasında uluslararası toplum ontolojisinin yattı÷ını rahatlıkla görebiliriz. Çünkü sosyalleúme, paylaúılan bilgi, teúkil edilme410 gibi kavramların hepsi øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum düúüncesinde vardır. Dolayısıyla inúacılı÷ın çıkıú noktasının øngiliz Okulu oldu÷unu söylemek bize göre yanlıú olmaz. Giriúte dile getirdi÷imiz çalıúmanın temel savlarından sonuncusu, yani øngiliz Okulu’nun ayrı bir okul olarak var oldu÷u savı, çalıúmanın bütününden de çıkarılabilece÷i üzere, özellikle yöntemsel duruú ve uluslararası toplum ontolojisi ba÷lamında desteklenerek kanıtlanmıútır. øngiliz Okulu Uluslararası øliúkiler disiplininde ayrı bir teori olarak bulunmaktadır. Disipline getirdi÷i farklı anlayıú ve sordu÷u normatif sorular, bize göre Uluslararası øliúkiler biliminin geliúmesine çok 408 Bull, “Society and Anarchy in International Relations”, 1966, s. 35. Christian Reus – Smit, “Constructivism”, Theories of International Relations, Scott Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005, ss. 196 – 197. 410 Kelime constituted anlamında kullanılmıútır. 409 108 büyük katkılarda bulunmuútur. Sundu÷u uluslararası toplum teorisi, uluslararası politikayı anlamakta ve açıklamakta oldukça kullanıúlı bir analiz aracıdır. Uluslararası øliúkileri bir toplum olarak algıladı÷ımız takdirde, bu toplumun tarihsel sosyolojisi, kültürel iliúkileri, güç mücadeleleri, kurumları, kuralları ve üyeleri daha iyi anlaúılacak ve Uluslararası øliúkiler teorisi tarihsel bir temele oturtularak daimi bir soyutluktan kurtarılacaktır. Bize göre Martin Wight’ın sordu÷u ünlü “neden bir uluslararası teori yoktur?” sorusunu cevaplamamız ancak bu úekilde mümkündür. 109 KAYNAKLAR Kitaplar ve Kitap Bölümleri: A÷ao÷ulları, Mehmet Ali, Levent Köker, Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000. A÷ao÷ulları, Mehmet Ali, Filiz Çulha Zabcı, Reyda Ergün, Kral-Devletten UlusDevlete, ømge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005. Ainley, Kristen, Chris Brown, Understanding International Relations, 3rd edition, Palgrave McMillan Press, China, 2005. Alderson, Kai, Andrew Hurrel (ed.), Hedley Bull on International Society, Palgrave McMillan Press, London, 2000. Bell, Coral, Meredith Thatcher (ed.), Remembering Hedley, The Australian National University e-Press, 2008. http://epress.anu.edu.au/hedley_citation.html Bellamy, Alex J., “Introduction: International Society and the English School”, International Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005. Bull, Hedley, “Grotian Conception of International Society”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), Allen & Unwin, London, 1966. Bull, Hedley, “Society and Anarchy in International Relations”, Diplomatic Investigations; Essays in the Theory of International Politics, Herbert Butterfield, Martin Wight (ed.), George Allen & Unwin, London, 1966. Bull, Hedley, “The Theory of International Politics, 1919 – 1969”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972. 110 Bull, Hedley, “Introduction: Martin Wight and the Study of International Relations”, Systems of States, Martin Wight, Hedley Bull (Ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977. Bull, Hedley, Carsten Holbraad, “Introduction”, Power Politics, Martin Wight, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978. Bull, Hedley, The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics, MacMillan, Hong Kong, 1985. Bull, Hedley, “Martin Wight and The Theory of International Relations”, International Theory: The Three Traditions, Martin Wight, Gabriele Wight & Brian Porter (ed.), Leicester University Press, London, 1991. Bull, Hedley, “International Relations as an Academic Pursuit”, Hedley Bull on International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000. Bull, Hedley, “The State’s Positive Role in World Affairs”, Hedley Bull on International Society, Kai Alderson, Andrew Hurrel (ed.), Palgrave McMillan Press, London, 2000. Butterfield, Herbert, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966. Butterfield, Herbert, Wight, Martin, “Preface”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Allen & Unwin, London, 1966. Buzan, Barry, From International Society to World Society?: English School Theory and the Social Structure of the Globalisation, Cambridge University Press, Cambridge, 2004. Carr, E.H., Twenty Years’ Crisis: 1919 – 1939, Harper Torchbooks, New York, 1964. 111 Dunne, Tim, Inventing International Society: a History of English School, MacMillan, London, 1998. Eralp, Atila, “Uluslararası øliúkiler Disiplininin Oluúumu: ødealizm – Realizm tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003. Forsyth, Murray, “The Tradition of International Law”, Traditions of International Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996. Gentili, Alberico, De Jure Belli Libre Tres, Çev. John C. Rofle, Oceana, New York, 1964, (Murray Forsyth’in aktarmasıyla.) Griffiths, Martin, Fifty Key Thinkers in International Relations, Taylor & Francis eLibrary, 2001. Griffiths, Martin, Terry O’Callaghan, International Relations: Key Concepts, Routledge, New York, 2001. Hall, Ian, The International Thought of Martin Wight, Palgrave McMillan, U.S.A., 2006. Hobbes, Thomas, Leviathan, Çev. Semih Lim Yapı Kredi Yayınları, østanbul, 2008. Hoffmann, Stanley, “International Society”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990. Hollis, Martin, Steve Smith, Explaining and Understanding International Relations, Clarendon Press, Oxford, 1990. Jackson, Robert, “Is There a Classical International Theory?”, International Theory: Positivism and Beyond, Steve Smith, Ken Booth, Marysia Zalewski (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1997. 112 Jackson, Robert, The Global Covenant: Human Conduct in a World of States, Oxford University Press, New York, 2003. Kaplan, Morton, System and Process in International Politics, Wiley, New York, 1967. Krasner, Stephen D., Sovereignty: Organized Hypocrisy, Princeton University Press, USA, 1999. Lang Jr., Anthony F., “Morgenthau, Agency and Aristotle”, Realism Reconsidered: The Legacy of Hans Morgenthau in International Relations, Michael C. Williams (ed.), Oxford University Press, London, 2007. Linklater, Andrew “The English School”, Theories of International Relations, 3rd Edition, Scott Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005. Linklater, Andrew, The Transformation of Political Community, Polity, Cambridge, 1998. Linklater, Andrew, Hidemi Suganami, “Conclusion”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006. Linklater, Andrew, Hidemi Suganami, “Introduction”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006. Machiavelli, Nicollo, Prens, Çev. Rekin Teksoy, O÷lak Yayınları, østanbul, 2002. Manning, C. A. W., The Nature of International Society, Wiley, Great Britain, 1962. Manning, C. A. W., “The Legal Framework in a World of Change”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972. Miller, J. D. B., “The Third World”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990. 113 Miller, J. D. B., “Hedley Bull, 1932 – 1985”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990. Nardin, Terry, Law, Morality, and the Relations of States, Princeton University Press, Princeton, 1983. Nardin, Terry, “Ethical Traditions in International Affairs”, Traditions of International Ethics, Terry Nardin, David R. Mapel (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1996. Northedge, F. S., The International Political System, Faber Paperbacks, London, 1981. Olson, William C., “The Growth of a Discipline”, The Aberystwyth Papers: International Politics 1919 – 1969, Brian Porter (ed.), Oxford University Press, London, 1972. Orwell, George, 1984, Can Yayınları, østanbul, 2004. Porter, Brian, “Patterns of Thought and Practice: Martin Wight’s ‘International Theory’”, The Reason of States: a Study in International Political Theory, Michael Donelan (ed.), Allen and Unwin, London, 1978. Reus – Smit, Christian, “Constructivism”, Theories of International Relations, Scott Burchill, Richard Devetak (ed.), Palgrave McMillan, London, 2005. Richardson, James L., “The Academic Study of International Relations”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990. Robertson, B. A., “Introduction”, International Society and the Development of International Relations Theory, Pinter, London, 1998. 114 Suganami, Hidemi, “The English School and International Theory”, International Society and Its Critics, Alex J. Bellamy (ed.), Oxford University Press, New York, 2005. Suganami, Hidemi, “The Idea of ‘The English School’ as a Historical Construct”, The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment, Andrew Linklater, Hidemi Suganami (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 2006. Tanrısever, Oktay F., “Yöntem Sorunu: Gelenekselcilik – Davranıúsalcılık Tartıúması”, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2003. Tanrısever, Oktay F., “Güç”, Devlet ve Ötesi: Uluslararası øliúkilerde Temel Kavramlar, Atila Eralp (ed.), øletiúim Yayınları, østanbul, 2007. Vincent, R. J., Nonintervention and International Order, Princeton University Press, Princeton New Jersey, 1974. Vincent, R. J., “Order in International Politics”, Order and Violence: Hedley Bull and International Relations, J. D. B. Miller, R. J. Vincent (ed.), Oxford University Press, Oxford, 1990. Vincent, R. J., Human Rights and International Relations, Cambridge University Press, Cambridge, 1995. Wæver, Ole, “Four Meanings of International Society: A Trans-Atlantic Dialogue”, International Society and the Development of International Relations Theory, B. A. Robertson (ed.), Pinter, London, 1998. Waltz, Kenneth, Theory of International Politics, Addison – Wesley Publishing Company, U.S.A., 1979. Watson, Adam, The Evolution of International Society, Routledge, London, 2002. 115 Weber, Cynthia, International Relations Theory: a Critical Introduction, 2nd Edition, Routledge, New York, 2005. Wendt, Alexander, Social Theory of International Politics, Cambridge University Press, Cambridge, 2003. Wight, Martin, “The Balance of Power”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966. Wight, Martin, “Western Values in International Relations”, Diplomatic Investigations: Essays in the Theory of International Politics, Martin Wight, Herbert Butterfield (ed.), Allen & Unwin, London, 1966. Wight, Martin, Systems of States, Hedley Bull (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1977. Wight, Martin, Power Politics, Hedley Bull, Carsten Holbraad (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1978. Wight, Martin, International Theory: the Three Traditions, Gabriel Wight, Brian Porter (ed.), Leicester University Press, Leicester, 1991. Williams, H., M. Wright, T. Evans (ed.), Uluslararası øliúkiler ve Siyaset Teorisi Üzerine Bir Derleme, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996. Yurdusev, A. Nuri, “Uluslararası øliúkiler Öncesi”, Atila Eralp (ed.), Devlet Sistem ve Kimlik: Uluslararası øliúkilerde Temel Yaklaúımlar, 5. Baskı, øletiúim Yayınları, østanbul, 2003. Makaleler: Armstrong, David, “Law, Justice and the Idea of a World Society”, International Affairs, vol. 75(3), 1999. 116 Ashley, Richard K., R. B. J. Walker, “Speaking the Language of Exile: Dissident Thought in International Studies”, International Studies Quarterly, vol. 34(3), 1990. Brown, Chris, “World Society and the English School: an ‘International Society’ Perspective on World Society”, European Journal of International Relations, vol. 7(4), 2001. Bull, Hedley, “International Theory: a Case for a Classical Approach”, World Politics, vol. 18(3), 1966. Bull, Hedley, “Martin Wight and the Theory of International Relations”, British Journal of International Studies, vol. 2, 1976. Bull, Hedley, “The Twenty Years’ Crisis Thirty Years On”, International Journal, vol. 24(4), 1969. Butterfield, Herbert, “Raison D’état: The Relations Between Morality and Government”, The First Martin Wight Memorial Lecture, 1975. http://www.mwmt.co.uk/documents/butterfield.pdf Buzan, Barry, “The English School: an Underexploited Resource in IR”, Review of International Studies, vol. 27, 2001. Copeland, Dale, “A Realist Critique of the English School”, Review of International Studies, vol. 29, 2003. Deutscher, Tamara, “E.H. Carr – A Personal Memoir”, New Left Review, vol. 137, 1983. (Tim Dunne’ın aktarmasıyla) Dunne, Tim, “All Along the Watchtower”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000. Dunne, Tim, “Watching the Wheels Go Round: Replying to the Replies”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001. Dunne, Tim, “Good Citizen EU”, International Affairs, vol. 84(1), 2008. 117 Epp, Roger, “The English School on the Frontiers of International Society: a Hermeneutic Recollection”, Review of International Studies, vol. 24(5), 1998. Forde, Steven, “Hugo Grotius on Ethics and War”, American Political Science Review, vol. 92(3), 1998. Gürses, Hakan, “Kimlik Kavramı Üzerine Düúünceler”, Birikim, sayı: 121, Mayıs 1999. Hall, Ian, “A `Shallow Piece of Naughtiness': George Orwell on Political Realism”, Millennium – Journal of International Studies, vol. 36, 2008. Halliday, Fred, “The Pertinence of International Relations”, Political Studies, vol. 38(3), 1990. Hoffmann, Stanley, “Hedley Bull and His Contribution to International Relations”, International Affairs, vol. 62(2), 1986. Howard, Michael, “Ethics and Power in International Policy: 3rd Martin Wight Memorial Lecture”, International Affairs, vol. 53(3), 1977. Jackson, Robert, “From Colonialism to Theology: Encounters with Martin Wight’s International Thought”, International Affairs, vol. 84(2), 2008. Jones, Charles A., “Christian Realism and the Foundations of the English School”, International Relations, vol. 17, 2003. Jones, Roy, “The English School of International Relations: a Case for a Closure”, Review of International Studies, vol. 7, 1981. Kaplan, Morton, “The New Great Debate: Traditionalism vs. Science in International Relations”, World Politics, vol. 19(1), 1966. Kedourie, E., “Religion and Politics: Arnold Toynbee and Martin Wight”, British Journal of International Studies, vol. 5, 1979. 118 Keene, Edward, “The English School and the British Historians” Millennium – Journal of International Studies, , vol. 37(2), 2008. Keohane, Robert, “International Institutions: Two Approaches”, International Studies Quarterly, vol. 32(4), 1988. Knudsen, Tonny Brems, “Beyond the Watchtower?: a Further Note on the Origins of the English School and its Theoretical Potential”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001. Knudsen, Tonny Brems, “International Society and International Solidarity: Recapturing the Solidarist Origins of the English School”, International Relations in Europe: Concepts, Schools and Institutions Workshop, 2000. http://www.essex.ac.uk/ecpr/events/jointsessions/paperarchive/copenhagen/ws11/knuds en.PDF Knudsen, Tonny Brems, “Theory of Society or Society of Theorists? With Tim Dunne in the English School”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000. Krasner, Stephen D., “Compromising Westphalia”, International Security, vol. 20(3), 1995 – 1996. Linklater, Andrew, “The Problem of Harm in World Politics: Implications for the Sociology of the State Systems”, International Affairs, vol. 78(2), 2002. Little, Richard, “International Relations and the Methodological Turn”, Political Studies, vol. 39(3), 1991. Little, Richard, “Neorealism and the English School: a Methodological, Ontological and Theoretical Reassessment”, European Journal of International Relations, vol. 1(1), 1995. Little, Richard, “The English School vs. American Realism: a Meeting of Minds or Divided by a Common Language?”, Review of International Studies, vol. 29, 2003. 119 Makinda, Samuel M., “International Society and Eclecticism in International Relations Theory”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000. Manning, C.A.W., “South Africa and the World: in Defense of Apartheid”, Foreign Affairs, vol. 43, October 1964. Marques de Almeida, João, “Challenging Realism by Returning the History: The British Committee’s Contribution to IR 40 Years On”, International Relations, vol. 17(3), 2003. Molloy, Sean, “The Realist Logic of International Society”, Cooperation and Conflict, vol. 38(2), 2003. Moravscik, Andrew, “Taking Preferences Seriously: a Liberal Theory of International Politics”, International Organisation, vol. 51(4), 1997. Nardin, Terry, Jerome Slater, “Nonintervention and Human Rights”, The Journal of Politics, vol. 48(1), 1986. Nicholson, Michael, “The Enigma of Martin Wight”, Review of International Studies, vol. 7(1), 1981. Ronnfeldt, Carsten F., “Beyond a Pluralist Conception of International Society?: A Case Study on the International Response to the Conflict in Bosnia-Herzegovina”, Cooperation and Conflict, vol. 34(2), 1999. Shapcott, Richard, “IR as Practical Philosophy: Defining a ‘Classical Approach’”, British Journal of Politics and International Relations, vol. 6, 2004. Suganami, Hidemi, “a Note on Some Recent Writings on International Relations and Organizations”, International Affairs, vol. 74(4), 1998. Suganami, Hidemi, “a New Narrative, a New Subject? Tim Dunne on the ‘English School’”, Cooperation and Conflict, vol. 35(2), 2000. 120 Suganami, Hidemi, “C.A.W. Manning and the Study of IR”, Review of International Studies, vol. 27, 2001. Suganami, Hidemi, “Heroes and a Villain: a Reply to Tim Dunne”, Cooperation and Conflict, vol. 36(3), 2001. Suganami, Hidemi, “British Institutionalists, or the English School, 20 Years On”, International Relations, vol. 17(3), 2003. Thomas, Scott M., “Faith, History and Martin Wight: the Role of Religion in the Historical Sociology of the English School of International Relations”, International Affairs, vol. 77(4), 2001. Van der Mandere, H. Ch. G. J,. “Grotius and International Society of To-day”, The American Political Science Review, vol. 19(4), 1925. Wæver, Ole, “International Society – Theoretical Promises Unfulfilled?”, Cooperation and Conflict, vol. 27(1), 1992. Watson, Adam, “Foreword”, Review of International Studies, vol. 27, 2001. Wendt, Alexander, “Constructing International Politics”, International Security, vol. 20(1), 1995. Wight, Martin, “Christian Pacifism”, Theology, vol. 33, 1936. Wight, Martin, “The Church, Russia and The West”, Ecumenical Review, vol. 1(1), 1948. Wight, Martin, “Arnold Toynbee: an Appreciation”, International Affairs, vol. 52(1), 1976. Wight, Martin, “an Anatomy of International Thought”, Review of International Studies, vol. 13, 1987. 121 Wilson, Peter, “The English School of International Relations: a Reply to Sheila Grader”, Review of International Studies, vol. 15(1), 1989. Wilson, Peter, “The Myth of the ‘First Great Debate’”, Review of International Studies, vol. 24(5), 1998. Yurdusev, A. Nuri, “The Concept of International System as a Unit of Analysis”, METU Studies in Development, vol. 21(1), 1994. Yurdusev, A. Nuri, “Is There a British School Of International Relations?” British Council Newsletter, 1999. Yurdusev, A. Nuri, “Civilizations and International Systems: Toynbee, Wight and Bull”, BISA Conference Paper, December 2002. http://asrudiancenter.wordpress.com /2008/07/02/civilizations-and-international-systems-toynbee-wight-and-bull/ Yurdusev, A. Nuri “Uluslararası øliúkilere Teorik Bakmak”, Uluslararası øliúkiler, cilt 2, sayı 6, 2005. Kitap øncelemeleri: Fisher, Allan G. B., “Review: The Nature of International Society”, International Affairs, vol. 38(3), 1962. Frankel, J., “Review: The Nature of International Society”, Political Studies, vol. 10(3), 1962. Gloud, Wesley L., “Review: The Nature of International Society”, Midwest Journal of Political Science, vol. 7(3), 1963. Goodwin, Geoffrey, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, International Affairs, vol. 54 (1), 1978. Hall, Ian, “Review: Still the English Patient? Closures and Inventions in the English School”, International Affairs, vol. 77(4), 2001. 122 Jackson, Robert, “Review: Inventing International Society: a History of The English School”, The American Political Science Review, vol. 94(3), 2000. Johnson, D. H. N., “Review: The Nature of International Society”, The International and Comparative Law Quarterly, vol. 11(4), 1962. Little, Richard, “Review: The English School of International Relations: a Contemporary Reassessment”, Perspectives on Politics, vol. 5(2), 2007. Mandelbaum, Michael, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, Political Science Quarterly, vol. 92(3), 1977. Manning, C. A. W., “Review: The Study of International Relations”, International Affairs, vol. 32(2), 1956. McClelland, Charles A., “Review: The Nature of International Society”, The American Political Science Review, vol. 56(4), 1962. Morgenthau, Hans J., “Review: Diplomatic Investigations”, Political Science Quarterly, vol. 82(3), 1967. Plischke, Emler, “Review: The Anarchical Society: a Study of Order in World Politics”, The American Political Science Review, vol. 72(4), 1978. Sofer, Sasson, “Review: Recovering the Classical Approach”, International Studies Review, vol. 4(3), 2002 Sözlükler: The Oxford English Dictionary, Oxford University Press, Oxford, 1970, vol. 1, A – B, (A). Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1998, cilt 1 (A – J). 123 ønternet Kaynakları: Hall, Ian, Martin Wight: a Biographical Overview of His Life and Work, Martin Wight Memorial Trust, http://www.mwmt.co.uk/biography.htm Howard, Michael, “Hedley Norman Bull 1932 – 1985”, Biographical memoir, Proceedings of the British Academy, vol. 72. http://www.proc.britac.ac.uk /cgibin/somsid.cgi?page=72p395&session=3E&type=header Oxford Dictionary of National Biography, (Charles. Anthony Woodward Manning) http://www.oxforddnb.com/index/101068879/ Watson, Adam, The British Committee for the Theory of International Politics: Some Historical Notes, 1998, http://www.polis.leeds.ac.uk/assets/files/research/english- school/watson98.pdf 124 ÖZGEÇMøù 5 A÷ustos 1984’te øzmir’de do÷dum. ølk ve orta ö÷renimimi tamamladıktan sonra 1998 yılında øzmir Atatürk Lisesi’nde okumaya hak kazandım. Bu okuldan 2002 yılında baúarı ile mezun olduktan sonra aynı yıl Ege Üniversitesi Uluslararası øliúkiler bölümüne kayıt yaptırdım ve 2006 yılında lisans e÷itimimi tamamlayarak Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası øliúkiler Anabilim Dalı’nda yüksek lisans e÷itimime baúladım. 125 ÖZET “øngiliz Okulu” kavramı øngiliz olan ya da en azından øngiliz Uluslararası øliúkiler gelene÷i içerisinde e÷itim görmüú olan bir grup düúünürü tanımlamaktadır. Bu düúünürlerin çalıúmalarının Uluslararası øliúkilere temel katkısı, uluslararası politikayı salt bir anarúiden çok bir toplum olarak tanımlayan uluslararası toplum kavramıdır. Bu görüúe göre egemen devletler salt Hobbesçu bir do÷al durum içerisinde bulunmamaktadırlar. Egemen devletler sadece anarúi çatıúma etrafında de÷il, iúbirli÷i ve ortak çıkar etrafında etkileúimde bulunmaktadırlar ve aynı zamanda davranıú pratiklerinden do÷an ortak kurallara tabiidirler. Bu uluslararası politik teori görüúü genellikle Grotiyan olarak isimlendirilir. Uluslararası toplumu devletler toplumundansa tüm insanlı÷ın toplumu olarak algılayan ve Kantiyan görüú olarak adlandırılan bir baúka görüú de bulunmaktadır. Martin Wight’ın da belirtti÷i üzere, bu üç düúünce gelene÷i sürekli birbirleri ile etkileúim halindedir ve bu etkileúim uluslararası teori için bir araútırma alanı sa÷lar. “Üç gelenek teorisi” olarak adlandırılan bu analitik araç, øngiliz Okulu’nun temel varsayımlarından birisidir. Üç gelenek teorisi çerçevesinde, øngiliz Okulu’nun uluslararası toplum kavramının genelde Kantiyan ve Hobbesiyan gelenekler arasında bir orta yol olarak adlandırılan Grotiyan gelenekten oldu÷unu söyleyebiliriz. Grotiyan uluslararası politik teori görüúü tartıúmasız bir biçimde øngiliz Okulu içerisinde geliúmiú ve øngiliz Okulu ile di÷er teori gelenekleri arasındaki sınırı çizmiútir. øngiliz Okulu için sınırları belirleyen bir di÷er nokta ise okulun gelenekselci yöntemsel anlayıúıdır. Okulun bu iki ayrıcı özelli÷inin deste÷i ile bu çalıúmada C. A. W. Manning’in okulun kurucularından biri oldu÷unu, “øngiliz Okulu” isminin uygun bir isim oldu÷unu ve “tanımlamak ayrım yapmaktır” ibaresinin farkında olarak, øngiliz Okulu’nun Uluslararası øliúkiler teorileri dünyasında ba÷ımsız bir úekilde var oldu÷unu tartıúmaktayız. Bu “ba÷ımsız bir úekilde var olma” ile, øngiliz Okulu’nun Amerikan teorilerine yöntemsel ve içeriksel olarak karúı oldu÷unu iddia etmekteyiz. Anahtar Kelimeler: øngiliz Okulu, uluslararası toplum, C. A. W. Manning, Martin Wight, Hedley Bull, gelenekselcilik. 126 ABSTRACT The term “English School” identifies a cluster of scholars who are English or at least educated within English tradition of International Relations. The main contribution of these scholars’ studies to International Relations is the concept of international society which describes international politics as a society rather than pure anarchy. According to this concept, sovereign states are not only in a condition of Hobbesian state of nature in all meanings. Sovereign states may interact not only by in terms of anarchy and conflict but also in terms of cooperation, common interests and also they are bounded up by a common set of rules that bear from the practices of state behaviour. This view of international political theory is usually named as Grotian conception. There is another view named as Kantian conception defines international society is not a society of states but a society of all mankind. As Martin Wight points out, these three traditions of thought are always interacting with each other and provide a research area for international theory. This analytical tool called “three traditions theory” is one of the main assumptions of the English School. Within the framework of three traditions theory, we can say that English School’s conception of international society is a Grotian one and usually seem as a via media between Hobbesian and Kantian traditions. This Grotian conception of international political theory is definitely grown up within English tradition of International Relations and draws the line between other theory traditions and the English School. Another point that draws the line for the English School is its traditionalist methodology. With support of these two distinctive features of the school, within this study we argue that C. A. W. Manning is one of the founders of the school, the name “English School” is an appropriate one and by the consciousness of “definition means distinction” phrase, the English School exists independently in International Relations theories realm. With this “independently existence”, we claim that English School methodologically and essentially opposes the American view of International Relations. Keywords: The English School, international society, C. A. W. Manning, Martin Wight, Hedley Bull, traditionalism. 127