Kent ve Konut Planlamasında Kadın Boyutu Feral Eke· Son yıllarda çağdaş toplumların gündemindeki en önemli konulardan biri olan kadın hakları, kadınların toplumsal hayatın çeşitli uğraşım dallarında ve boyut­ larındaki rolüdür. İlk çağdan bu yana kadın-toplum ilişkisinin irdelenmesine karşın, bu alanda ı 970'li yıllar, önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Kadın hareketlerinin ve örgütlenmesinin ivme kazanması, kadın sorunları ve hakları­ nın ulusal ve uluslararası politika gündemine girmesi, kadın çalışmalarının gide­ rek yoğunlaşması bu dönemde gerçekleşmiştir. Günümüzde ulaşılan noktada, insan haklarına ilişkin tüm belgelerde kadın konusu yer almaktadır. Bu belge­ lerde egemen olan görüş, kadın-erkek eşitliğinin geliştirilmesinin temel insan hak ve özgürlüklerinin gerçekleştirilmesinin ve korunmasının ayrılamaz bir par­ çası olduğudur. Bu anlamda kadın hakları, insan haklarının bütüncül bir öğesini oluşturmaktadır. Böylelikle kadın hakları, kadın-erkek eşitliği, özgürlük ve eşit­ lik temeline dayalı demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulu olarak değerlendiril­ mekte, sosyal adaletin zorunlu bir maddesi olarak nitelendirilmekte ve insan haklarının geliştirilmesini öngören tüm belgelerde kesin bir biçimde vurgulan­ maktadır (Çitci, 1998). Birleşmiş MilIetler İnsan Yerleşmeleri Komisyonu (UNCHS), Ekonomik Kalkınma İçin İşbirliği Örgütü (OECD), Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği; ücret ve genel insan hakları gibi her alanda cinsiyete bağlı son verilmesi yolunda özel çaba göstermekte ve çalışmalar yürüt­ mektedir. UNCHS öncelikle üçüncü dünya ülkelerinde barınak-kadın ilişkisini inceleyen bir nüve birim oluşturmuş ve politika ve strateji saptama aşamasından başlayarak uygulama el rehberleri hazırlama safualarına kadar uzanan bir yelpa­ zede etkinlik göstermektedir. Benzer biçimde Avrupa Birliği son yıllarda kabul ettiği amaçlar belgelerinde ve çeşitli direktifleri ile kadın-erkek eşitliğini sa­ vunmaktadır (Tezean, 1998). mülkiyet hakkı, iş, ayrımcılığa Günümüzün önemli bir gerçeği ise toplumların artık doğal kaynakların kulla­ son verme; her türlü faaliyetlerinde sürdürülebilir kal­ kınma yaklaşımını gözetme zorunda olmalarıdır. Gerek sürdürülebilir kalkınma yolunda, gerekse toplumda bireylerin refah ve düzen içinde yaşaması için me­ kan düzenleme süreci olan planlamada, dünya nüfusunun yüzde SO'sini teşkil e­ nımındaki savurganlığa • Doç.Dr., Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkan Yardımcısı. Çagdaş Yerel Yönetimler, Cllt 10 Sayı 1 Ocak 2001, s. 39·50. \ i Çağdaş 40 Yerel Yönetimler, LO (1) Ocak 2001 den kadınlar gözardı edilebilir mi? İşte bu soruya verilen olumsuz yanıt planla­ ma faaliyetlerinde kadınların istem ve gereksinmelerine de çözüm aranmasını gerekli kılmaktadır. Planlama Disiplininde Kadının Yeri Planlamanın temel ilkelerinden biri olan "toplum yararı" pek de "kadın yara­ olarak işletilmemektedir. Toplumda kadın ve erkeğin bazen benzer, bazen farklı gündelik yaşamlan ve bazen kesişen, bazen çelişen görevleri vardır. Her ne kadar bu görevlerin sınırı, toplumun kültür, organizasyon veya kurumsallaş­ ma aşaması veya ailenin sosyal sınıf ve gelir düzeyine göre değişebilmekteyse de kadın ve erkeğin toplumdaki görev, beklenti ve gereksinimleri farklıdır. İşte tüm bireylere yanıt vermeyi amaçlayan mekan planlamasında, bu nedenle çö­ zümlerde çeşitlilik gereklidir. Ancak günümüzde kentsel planlama kadın hakları ve gereksinimlerinin öncelikle dikkate alındığı alanlardan biri değildir. rı" Üniversite eğitiminde kent planlama, mimarlık ve inşaat dalında eğitim gören bayan öğrencilerin ve öğretim üyelerinin oranı giderek artmaktadır (Tablo 1). Avrupa Birliğine üye ülkelerde bu dalları tercih eden kız öğrenci oranı yüksektir (Sosyal bilimler % 25, inşaat/mimarlık/planlama % 25, tıp % 7, hukuk % 8, e­ ğitim % 4 v.b). Bazı ülkelerde (Finlandiya, İsveç, Portekiz, Luksemburg) bu o­ ran % 40' a ulaşmaktadır (Avrupa Birliği 2000). Tablo 1: Mimarlık ve Planlama Fakültelerinde Toplam İçinde Bayan Öğrenci ve Öğretim Üyesi Paylan (0/0) B,eJçika Aın;.anya Bayan 43 38 Dialibiıarka ,FnlPB8 49 41 YunaİiiStan İngiltere 56 32 Türkiye 59 Öğrenci 52 Kaynak: "Habitat Et Participation" Avrupa Birligi Eşit Fırsatlar Birimi İçin Hazırlanan Araştırma Raporu, 1993 ve Türkiye İçin YÖK (1999-2000 ögretim yılı) verileri kullanılmıştır." Roma Anlaşması çerçevesinde ulusal yasalarını uyumlu hale getiren Avrupa üye ülkelerinde ve ülkemizde gerek akademik kariyer, gerekse kamu yö­ netimi çevrelerinde görevalma açısından kadınlara karşı bir fırsat kısıtlaması veya ayrım uygulanmıyorsa da, İstatistikler karar verme seviyesindeki görevler­ Birliği Kent ve Konut Planlamasında Kadın Boyutu 4ı de kadın erkek oranının eşit olmadığını göstermektedir: Ülkemizde de benzer tablolar vardır. Cumhuriyet'ten sonra kamuda çalışan kadın sayısında artış ya­ şanmış~ kadınların kamu kesimine yönelmesi şeklindeki evrenselolgu ülkemiz­ de de gerçekleşmiştir. Kamu yönetiminde çalışan kadınların nitelikli bir kesim oluşturmalarına rağmen yöneticilik görevlerindeki kadın oranı çok azdır. Örne­ ğin 1999 yılı verilerine göre kamu yönetiminde çalışan 483656 kadının ancak yüzde 2,3'ü orta ve üst düzey yönetim görevlerindedir (Ersoy~ 1998). Ayrıca~ bayan kamu görevlilerinin çoğunluğunu teknik eğitim görmüş kişiler değil, idari personel teşkil etmektedir. Tablo 2: Teknik Bakanlıklarda Kamu Yönetiminde Bayan Görevlilerin Oranı (%) Belçika V81on. Bölgesi Danimarka Fransa Yunanistan KonUt Altyapı çevre Baunlılı Pı3nJ.aıp8 Ekipman PIan1ama Bakanlılı Bayındırlık BakanlıRl ÜstDüzey Yönetirnde Bayan Görevliler 23 İngiltere ·Mahalli İdareler Türkiye Bayındırhk vefskan Bakanlılı Bakanlılı 25 22 54 9 28 Toplam Çalışanlarda 35 56 25 . 53 38 33 Bayan Görevliler Kaynak: "Habitat Et Partidpation" Avrupa Birli~i Eşit Fırsatlar Birimi İçin Hazırlanan Araştırma Raporu, 1993 ve Bayındırlık ve İskan Bakanlı~ından Alınan ı 995 yılı Bilgileri kullanılmıştır. Tablo 1 ve 2' deki bu bulgular planlama dalında kadınların varlığının giderek ediyorsa da, planlamada kadınlar lehine çözümler bulunması so­ nucunu getirmemektedir. Planlama sisteminde cinsiyet ayırımı yapılmıyor, tüm planlama normları ve ilkeleri kentli insana endeksleniyorsa da bu kentli insan dahıı çok "erkek" tir. Giderek bedensel özürlülerin, çocukların veya yaşlıların ihtiyaçlarına duyarlı planlama teknik ve çözümleri getirdiğimiz gibi kentli kadı­ nı dikkate alan tasarım ve düzenlemelere ihtiyaç vardır. arttığına işaret İdeal Kentte Kadın Şimdi geçmişe göz atalım ve ütopik planlamada, ideal kent tasarımcılarının konuyu nasıl algıladıklarına bakalım. Mimaride ütopyayı arama geleneği vardır. Birçok mimar, plancı ve tasarımcı ideal kenti hiç bir fiziki veya mali kısıtlama olmaksızın tasarlama sürecine kendini kaptırmıştır. Ancak tüm bu tasarımların • Avrupa Toplulu~u ülkelerinde kamu sektöründe karar verme seviyesindeki kadınların oranı 1980'de yüzde II iken i 996 da artarak ancak yüzde 16 ya erişmiştir. Bakanlar kurulunda kadın oranı ise yüzde 16' dır. Bu o­ ranı kabinede kadınlara yüzde 50 oranında görev veren İsveç, yüzde 39 ile Finlandiya yükseitmektedir (Yuna­ nistan % 4, Türkiye % O). Ancak ço~u kadın bakanlar sosyal konularda görevlidir (Avrupa Birli~i 2000, Euro Stat Yearbook - a Statistical Eye on Europe 1988-1998, Avrupa Birli~i Yayını, Brüksel). 42 Çağdaş Yerel Yönetimler. LO (i) Ocak 2001 ortak özelliği ideal kentin, ideal fiziki mekanın, ideal toplum yaratma yolunda ilk adım olarak görülmesidir. Bir bakıma ideal kentin ideal bir politik çevre, sosyal yapı ve yaşam biçimi getireceği varsayılmaktadır. Günümüzde pek az ideal kent gerçekleştirilmiştir ama bu düşünceler 20. yüz­ yıl kentini ve mimarisini, planlamanın temel ilkelerini etkilemiştir. Öyleyse bu modellerde kadının yerini irdelemekte yarar vardır. Böylece günümüz koşulla­ rında planlamada kadının rolü ve yeri için öneriler ve ipuçları bulunabilir. ı 9. yüzyılın başlarında Robert Owen ideal toplumu yaratmak üzere New Lanark yerleşmesini planladı. New Lanark kentinin yerleşim şeması, merkezde okul, kütüphane, dini yapı, toplantı salonları, ortak mutfak, ortak dinlenme a­ lanları, çevrede konut ve çalışma ünitelerİ olarak özetlenebilir. Owen'in mode­ linde bireysel yaşamlar yerinİ ortak üretim ve iş bölümüne bırakmaktadır. Böy­ lece yerleşmenin tüm kadınları mutfak işlerini ve çocuk bakımını bir arada gö­ rerek ev işlerinin sıkıcı tekdüzeliğinden biraz kurtulmuş olacaklardır. Ancak yi­ ne de Owen ve diğer bir ütopik olan Fourier'nin modellerinde kadınlara verilen rol ağırlıklı olarak ev işlerindedir. Planlama tarihinin tanınmış kişilerinden olan Ebenezer Howard da adıyla bir­ likte anılan bahçe-şehir ile ütopyayı yakalamaya çalışmıştır. Bahçe-şehir hare­ keti belki de en fazla gerçekleştirilen ve uygulanan bir ütopyadır. Amerika ve Avrupada birçok bahçe-şehir kurulduğu gibi 20. yüzyıl şehirciliği de ilkesel ola­ rak bu yaklaşımdan etkilenmiştir. Howard, ideal kenti toplum yaşamı ile doğa güzelliğini birleştiren bir mekan olarak tanımlamaktadır. ı 9. yüzyılın sanayileşme süreci içinde kalabalık yok­ sulluk mahalleleri tarafından işgal edilen kentlere bir tepki olarak geliştirilen bahçe-şehir kavramı, desantralize edilmiş, bol açık alanlarla donatılmış, düşük yoğunluklu küçük yerleşim birimlerini içerir. Bu yerleşme modelinde çalışma ve konut bölgeleri kesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Bunun doğal sonucu olarak ai1ede roller de kesin çizgilerle belirlenmektedir. Kadının görevi evin İ­ çinde, erkeğin görevi ise evin dışında olarak genelleştirilmektedir. Yine de Howard, ideal kentteki doğa ve toplum yaşamı arasındaki uyum gibi, ideal top­ lum yapısında da kadın ve erkek eşitliğini savunarak kadınların ev işleri dışında çalışmalarını mümkün kılacak türden düzenlemelere, ortak mutfaklı kooperatif evlerine planlamada yer vermektedir. Ancak Howard, kadını " ev işleri köleliğinden kurtannaktan" bahsediyorsa da, toplum içinde kadın/erkek eşitliğini veya toplumsal faaliyetlerde eşit görev da­ ğılımını daha da ileriye taşıyan bir görüş vennemektedir. Yine de Howard'ın görüşleri doğrultusunda planlanan Lectworth ve Welwyn yerleşmelerinde çalı­ şan kadınlar için ortak mutfaklar, çamaşırhaneler ve yemek salonları içeren bloklar inşa edilmiştir. Kent ve Konut Planlamasında Kadın Boyutu 43 20. yüzyılın en önemli mimarlarından olan Le Corbusier belli bir dönemde kent plancılığına duyduğu ilgi nedeniyle bu alanda birçok yeni düşünce ve pro­ jeler geliştirmiştir. Bir yandan toplumların yaşam biçimini radikal bir biçimde değiştirmek ve öte yandan ise bir karmaşa yaratmak istemediğini "Mimari veya Devrim" sloganı ile ifade eden Le Corbusier de ideal kenti ve dolayısıyla ideal toplumu yaratma çabasına girmiştir. Le Corbusier'nin üç milyon kişilik "Çağdaş Kent" (Ville Contemporaine) projesinde; birçok kişisel seçim ve bireysel kararlar sonucu yavaş yavaş oluşan organik kent, geçmişten kalmış bir olgu olarak reddedilmekte ve her işleve ke­ sin olarak ayrılmış bölgelerde yer verilmektedir. Merkez, çeşitli ulaşım biçimle­ rinin buluştuğu, ana yollar, toplu taşım sistemi, yaya ve bisiklet yollarının ke­ siştiği bir odak olup 60 katlı çelik ve camdan oluşan işyeri blokları ile çevrilidir. Bu yüksek bloklar zeminde açık alan ve parkıarın meydana getirilmesini sağla­ yacaktır. Çevrede yer alan konut üniteleri ise Owen ve Fourier'nin mimari çö­ zümlerinden etkilenmiş gibidir. Ailenin özel yaşantısı korunmakta ise de ortak hizmet üniteleri temizlik, çamaşır, yemek pişirme türü faaliyetlere yardımcı ola­ caktır. Le Corbusier'nin 1930 yılında sergilenen "Radyal Kent" (Ville Radiuse) pro­ jesi bazı yeni yaklaşmalar içeriyorsa da Çağdaş Kent' in temel ilkeleri ile u­ yumludur. Ortak bir hizmet çevresi ve özel bir aile çevresi, "Unite Habitation" diye adlandırılan yüksek bloklarda birleştirilmiştir. "Konut, içinde yaşanılacak bir makinadır" deyişi ile tanımlanan bu bloklar, bir aile yaşamı için Le Corbusier tarafından gerekJi görülen minimum mimari standart, boyut ve özel­ liklere göre tasarlanmıştır. Her blok yaklaşık 2700 kişiyi barındırmakta ve dai­ reler yanısıra kahve, restoran, kreş, sağlık merkezi, okul gibi ortak mekanları da içermektedir. Le Corbusier, kollektif bir toplum yaşamı ile bireysel gereksinimleri denge­ leyen bir makinanın işçileri kölelikten kurtaracağını iddia etmektedir. Bu sis­ temde kadının yeri ve görevi evindedir. Kadınlar da bloklardaki ortak hizmet­ lerden yararlanarak ev işİeriyle sadece beş saat uğraşacaklardır (Blake, 1994). Görülüyor ki geçmişte planlamada bir cinsiyet etkeni yer almaktadır. Ancak bu pek de kadınların lehine değildir. İdeal kenti planlamayı düşünen kişiler ça­ lışma ve iskan bölgelerinin giderek daha kesin çizgilerle ayrılması nedeniyle, kadın ve erkeğin rollerini de bu fiziki alanlarla tanımlamışlardır. Böylece ka­ dınların toplum ve kent hayatının bir parçası olarak algılanmaları önlenmiştir. Kent merkezleri dinamik, kuvvetli, dışa dönük ve "erkek" olarak tanımlanırken konut mahalleleri güvenli, pasif ve "dişi" alanları olarak tanımlanmıştır. çağdaş 44 Yerel Yönelimler, 10 (1) Ocak 2001 Konut ve Kadın olarak tanımlanmaktadır. Ko­ hakkında genellikle şu savlar ileri sürülmektedir: Konut, birçok bilimci nut-kadın ilişkisi 1) tarafından kadın mekanı Kadınlar, erkeğinden çocuk bakımı ve ev işleri nedeniyle genellikle evlerinde ailenin daha fazla zaman sarfetmektedirler. 2) Kadınlar evlerinde erkeklere göreceli olarak daha çok faaliyet göstermek­ tedirler. Aile bütçesine katkıda bulunmak üzere bazı üretim faaliyetleri (halı do­ kuma, konfeksiyon için parça üretme, örgü, dikiş, nakış, pasta, börek imalatı) konutta yürütülmekte, böylece konut kadınlar için bir üretim mekanı, işyeri ni­ teliğini de taşımaktadır. Üçüncü dünya kültürlerinin bir çoğunda sosyal çevre kadının gelir sağlayabileceği kamusal alanda yer almasını engellediği için, ko­ nut, gelir sağlayan faaliyetlerin yapılabileceği bir üs olarak önem kazanmaktadır (Dandekar, 1996). 3) Çalışmayan kadınların evlerinin yakın çevresinde yaşayan kişilerle sınırlı bir sosyal ve toplumsal çevresi vardır. Kadının bilinçlenmesi, kentlileşmesi, ço­ cuk bakımı, eğitim ve sağlık konularında bilgBenmesi konutun yer aldığı çevre­ nin sosyal yapısı ve ona sunduğu olanaklar, hizmetler ve bu hizmetlere erişebi­ lirlikle bağımlıdır. Bu nedenle kente göçen kadının gelişmesinde erkeğe kıyasla konutun sahip olduğu çevresel özellikler ve ilişkiler önem taşımaktadır (Ayata ve Ayata, 1996). Kentlileşme ve kente uyurnun kent hizmetlerin'e erişme ve kullanma paramet­ releriyle ölçüldüğünde, evinin dışında çalışmayan gecekondulu kadın için ko­ nutun konumu daha başka anlamlar kazanmaktadır (Eke, 1982). 4) Konutun, kadının ekonomik refahı üzerinde etkileri vardır. Elverişli, gü­ venli ve kalıcı bir konut bir kariyer gelişimini başlatmak ve sürdürmek içİn ge­ rekli olan dengeyi ve emniyeti kadına sağlar (Nişancıoğlu, 1996). Böylece ko­ nut kadın için bir güvence unsuru olup, çeşitli araştırma bulguları gelir düzeyi ile yeterli bir konuta sahip olma arasındakigüçlü bağlantıyı kanıtlamaktadır. 5) Konutun konumu ve ulaşım ilişkileri iş fırsatlarına, sanat ve kültür faali­ yetlerine erişebilirliği, ev işleri ve çocuk bakımı yanısıra kadının üretim ve toplumsal faaliyetlere katılma olanaklarını arttırır (Ayata ve Ayata, 1996). Aile yapısındaki demografik değişiklikler birçok kadının yaşamlarının bir dö­ neminde barınma ve çocuklarına bakma konusunda tek başlarına kaldıklarını göstermektedir. Bu gelişmelere karşın konut politikaları, tasarımları veya karar verme mekanizmalarında kadınların lehine pek fazla değişim olmamıştır. Oysa konut açığının uluslararası platformda öncelikle kadınların sorunu olduğuna ı­ şaret eden bir çok gösterge vardır. ~ Kent ve Konut Planlamasmda Kadm Boyutu 45 Kadın-konut-kalkınma arasındaki bağlantı ve kadınların özel barınak gereksi­ nimleri gözardı edilmektedir (Healey, 1994). En iyi koşullarda bunlar azınlık oluşturan yoksul ve yalnız kadınların sorunları olarak görülmekte ve kadınlara barınak sağlama konusu ancak sosyal refah politikaları ve yoksullara yardım çerçevesinde ele alınmaktadır. Kadınların konut sektörüne katılımını çeşitli aşamalarda engelleyici unsurlar mülkiyet hakkının kısıtlanması, kadın aile başkanlarının sos­ yal konut programlarından faydalandırılmaması, konut mekanının tasarım ve düzenlenmesine ilişkin karar verme süreçlerinde kadınların etkin rol üstlene­ memesi, bunlardan bazılarıdır. vardır. Kadınların Şüphesiz ki kadın her toplum ve kültürde aynı özellikleri taşımamakta olup, etnik ve kültürel ve fıziksel kapasite kadın-çevre ilişkisini etkilemek­ tedir. Yine de kadınlar toplumda pek çok ortak sorunu paylaşmaktadır. Kadınlar erkekler tarafından geliştirilmiş ve öncelikle erkeğin günlük uğraş ve yaşam bi­ çimlerini yansıtan yapay çevreden zararlı çıkmaktadırlar. Kadınlar toplumda değişen rollerine cevap verilmeden, gereksinimleri düşünülmeden planlanmış çevrelerde çalışmak, tasarlanmış konutlarda barınmak zorunda bırakılmaktadır (Dandekar, 1996). yaş, sınıf, Mekansal Planlamada Cinsiyet Etkeni Özetlemek gerekirse bu eleştirel analizlerde belirlenen ortak nokta;; kadının toplumundaki rolü ne olursa olsun bu rolüne uygun mekansal düzenlemelerin eksikliğidir. Günümüzde kadın hakları savunucuları, kadın hakları ile planla­ manın ilintisini şu bağlamda kurmaktadır. "Toplum hayatında ve bireysel ya­ şantılarında kadın ve erkeğin gereksinimleri farklıdır. Bu faklılaşma mekansal düzenlemede çeşitliliği gerekli kılar. Üstelik kadınlar yapıları itibariyle: 1- Görsel sorunlara daha pratik çözümler bulmakta daha yaratıcı, 2- Doğanın ha duyarlı, korunması ve doğal kaynakların sağlıklı kullanımı konusunda da­ 3- Kendileri de uzun süredir marjinal bir grup meydana getirmiş olmaları ne­ deniyle özürlüler, yaşlılar ve diğer özel veya marjinal gruplara önem veren, 4- Küçük ölçekler ve detaylarda daha insiyatifli ve böylece yerel demokrasiye önem veren kişilerdir. Buna karşın kadınlar, kentlerde çoğunlukla: 1- Daha az gelir sahibidirIer. 2- Hizmetleri yetersiz mahallelerde, kötü tasarlanmış konutlarda erkeklerden daha çok etkilenmektedirler. koşullardan çalışarak bu Çağdaş 46 Yerel Yönetimler, LO (Jj Ocak 200/ 3- Erkeklere göreceli olarak kadınlarda araba sahipliği oranı daha toplu taşım araçlarını daha fazla kullanmaktadırlar. düşük olup kadınlar 4- Kısıtlı zamanlarını çalışma ve ev işleri çocuk ve yaşlı kişilerin bakımı, alışveriş etme, bir işte gibi çeşitli uğraşlara bölüştürmek zorundadırlar. (OECD, 1994). Bu verilerden yola çıkılarak iki sonuca ulaşılabilir: planlamada ve karar verme mekanİzmalarında daha fazla ve yararı açıktır. Kadınlar özel nitelikleri nedeniyle erkeklerle eşit olarak gcrev aldıkları her uğraşta demokratikleşme, çeşitlilik, çevre duyarlılığını arttırmaktadırlar. Bu öğelerden yararlanan toplum yaşantısı herkes için güvenli ve uygun tasarlanmış bir ortamda yer alacaktır. 1- Kadınların artık görevalmaları gerekliliği 2- Planlamanın her ölçeğinde cinsiyet etkeni göz önüne alınmalıdır. Güncel planlama pratiğinin en önemli eksikliklerinden biri kadınların meşguloldukları faaliyetlerin ev işleri olarak sınırlandırılması ve her bir faaliyetin mekana yansı­ yacağının çoğu kez gözardı edilmesidir. Örneğin çocuk bakımının her türlü kentsel arazi kullanımına etkisi vardır. Ama bu etki, mimari projede veya kent­ sel tasarımda yeterince işlenmemektedir. Bazı Öneriler Kadınların toplumda hak ettikleri yeri almaları ve topluma katkılarını arttırma açısından gerek kalkınma politikalarında, gerekse de kentsel planlama-konut­ ulaşım planlaması süreçlerinde önemli değişikliklere ihtiyaç vardır. Genelolarak: üst düzey karar verme mekanizmalarına etkin bir biçimde katıl­ önündeki en büyük engel, konuyla ilgili mesleki becerilere sahip 01­ mayışlarıdır. Mimarlık ve mühendislik dallarında kadınların payının arttırılması teşvik edilmelidir. • Kadınların malarının düzeyi-gelir-konut edinme arasındaki doğrudan bağlantı nedeniyle konut edinme olanaklarını veya konut ve ticari kredilere erişme fır­ satlarını düşük ücretler, düzensiz, güvencesiz işler ve kadının toplumdaki düşük sosyal konumu engellemektedir. Bu nedenle kadının toplumdaki ekonomik ve sosyal statüsünün yükseltilmesi için fırsatlar yaratan bir genel politikaya gerek • Eğitim kadınların vardır. Konut alanlarında: • Konut planlamasının kadın için sadece bir barınak değil, bir çevre yaratmak tica­ olduğu yaklaşımıyla yerleşme alanları kadınların kolaylıkla erişebileceği, Kent ve Konut Planlamasında Kadın Boyutu ret, eğitim, sağlık, toplumsal faaliyetleri ve iş olanaklarını 47 içerecek biçimde planlanmaııdır. • Konut stratejileri belirlenirken aile yapısındaki değişiklikler gözönüne a­ lınmalıdır. • Konut alanlarında nitelikli bir peyzaj düzenlemesi ile kolayca erişilen açık alanlar, güvenli oyun mekanları yaratılmalıdır. Hareketlilikten uzak, binaların sağır cepheleriyle veya yüksek duvarlarla çevrili alanlar oluşturmaktan kaçınıl­ malıdır. Birçok konut biriminin açıldığı, sosyal iletişim imkanı tanıyacak ve komşuluk ilişkilerini güçlendirecek ortak mekanlar, bahçeler, açık alanlar plan­ lanmalıdır. • Çevrenin gündüz ve gece boyu benzer yoğunluk ve güvenlikte kullanıla­ bilmesi için işlevler çeşitlendirilmeli ve gerekli ögeler (örneğin aydınlatma) dikkate alınarak tasarlanmalıdır. • Konutun iç tasarımında ev işlerinin merkezi olarak mutfak geniş, yeterli gün ışığı alacak ve ortak alanlardaki hareketliliği izleyecek bir konumda dü­ zenlenmelidir. • Çok katlı binalarda bisiklet ve bebek arabalarını koymak üzere zemin katta odalar ve ortak çamaşırhaneler planlanmalıdır. Ulaşım planlamasında: Çeşitli şöyle ülkelerde özetlenebilir: • Kadın • Kadınlar toplu • Kadınlar çok • Kadınlar ulaşım konusunda yapılan araştırmaların ampirik bulguları ve erkeklerin seyahat alışkanlıkları ve biçimleri farklıdır. taşım mesafeli değişik amaçlı seyahatler yap­ maktadırlar (Örneğin alışveriş, eğitim, sağlık hizmetleri gibi). olmasına sayıda sistemlerini daha sık kullanmaktadırlar. ama daha kısa toplu taşım sisteminin hızından çok, sıklığı ve güvenli ve temiz önem vermektedirler. (Duchene, 1994). Bu nedenlerle: • Toplu taşım sistemleri daha güvenli hale getirilmelidir. Otomatik sistemler yerine insan unsurunu içeren çözümler tercih edilmelidir. çalışan • Alışveriş yükü taşıyan veya küçük çocuklarla seyahat eden kadınlar için toplu taşım sistemleri iç tasarımı (örneğin basamak yükseklikleri) önem kazan­ maktadır. • Toplu taşım, özellikie çevre semtlerde yaşayan kadınların eğitim, sağlık hizmetleri veya alışveriş için yaptıkları seyahatlere uygun düşecek güzergahlar­ da düzenlenmelidir. çağdaş 48 Yerel Yönetimler, 10 (1) Ocak 2001 • Duraklar, yaya yolları güvenlik dikkate (Suchorzewski, 1994). alınarak konumlandırılmah ve ta­ sarlanmalıdır Örnek Uygulamalar Batı ülkelerinde kadınların planlama politikalarını biçimlendirmekte, şimdi­ kinden daha etkin olması, karar verme aşamasında daha katılımcı roller edinme­ si veya kadınların istemlerinin mekansal düzenleme ve mimari projelendirmede dikkate alınması yolunda pek çok öncü ve örnek proje yürütülmektedir. Nor­ veç 'te yürütülen "Kadınların Koşullarıyla Belediyecilik" projesi, Avusturya' da salt kadın plancıların görevaldığı Viyana'nın çevresinde bir iskan ünitesi plan­ lamasını içeren "Frauenwerk Stad" projesi, Kanada'nın sosyal konut mahallele­ rinde girişilen "Güvenli Mahalleler" projesi, çeşitli ülkelerde ve çeşitli alanlarda faaliyet göstermek üzere kurulan "Kadın Bilgilendirme Komisyonları" veya bir ticaret merkezinin mimari tasarımının kadınların rahat alışveriş edebilmesi açı­ sından değerlendirilmesi ve uygun düzenlernelerin özendirilmesini içeren İn­ giltere "Açıl Susam" projesi bunlardan bazılarıdır (OECD 1994). Uluslararası Çalışma Örgütü istatistiklerine göre kadınların inşaat sektörüne katılma oranları yüzde 0.55 ile yüzde 16.78 arasında değişmektedir. Üçüncü dünya kentlerinde yoksul kadın nüfusunun büyük bir bölümü geçimlerini inşa­ atlara su, beton, blok, tuğla vb. taşıyarak, inşaat malzemelerİ nakliyesi veya ti­ careti gibi işlerle sağlamaktadır. Batı Afrika'da blok yapı elemanı üreten fabrika sahibi kadınlar yanısıra Jamaica'da sadece kadın işçi istihdam eden inşaat fir­ maları vardır. Böylece kadınlar inşaat sektörünün her safhasına işçi, kalfa, tasa­ rımcı, üretimei, satıcı olarak girmiştir. Son Söz i Batı ülkelerinde sosyal ve ekonomik hakların kadınlar bakımından yoğun bir biçimde tartışılması refah devleti uygulamaları bağlamında, 1960'larda yoğun­ laşan kadın hareketleri ve istemleri sonucunda 1970'lerde gündeme gelmiştir. 1990'ların sonuna gelindiğinde kadınlar açısından eğitim, çalışma rin olduğunu somut göstergeler, özellikle Batı Avrupa'da, ve siyasal temsil alanlarında kimi ilerleme le­ göstermektedir. Gözlenen gelişmelere karşılık, yine 1990'ların sonunda, kadınlar bakımından demokrasinin gerçek anlamının tümüyle yaşama geçmediği; tüm toplumsal sis­ temlerde kadınlara karşı ayrımcılık yapıldığı, karar verme mekanizmalarına ka­ tıhmlarının son derece düşük ve temel özelliğinin kadınların erkek merkezli sistemlerle bütünleşmesi olduğu; kadınların, sorunlarını parlamentoların tartıŞ­ ma gündemine taşıyamadıkları ileri sürülmektedir. Ek olarak, küreselleşme, ye­ ni teknolojilerin gelişmesi, artan rekabet ve liberaııeşmenin, kısacası refah dev­ Kent ve Konut Planlamasmda Kadm Boyutu leti modelinin terk edilmesinin kadınların kilerine de dikkat çekilmektedir. yaşam 49 biçimi üzerindeki olumsuz et­ Türkiye'de kadınlar aile, eğitim, çalışma, siyaset gibi tüm kurum ve hiyerar­ alt düzeylerinde yerleşik olma özelliğini sürdürmektedirler. Karşılaştır­ malı bir inceleme, Türkiye'nin kadın eğitimi, çalışması ve siyasete katılımı gibi temel göstergeler bakımından dünya ülkeleri arasında en alt sıralarda yer aldığı­ nı göstermektedir. şilerin için çok yönlü ve kapsamlı bir kadın projesini zorunlu kesimlerden kadınlar arasındaki farkı da gözetecek kapsamlı ve çok boyutlu bir kadın politikasının yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Aiie, eğitim, istihdam, hukuk, siyaset, kültür, medya, planlama alanlarını bütüncül bir biçimde kapsayacak bir kadın politikası gerekıidir. Kadınların kendi sorunlarına sahip çıkmaları, politika belirleme sürecinde yer almaları için her düzeyde ör­ gütlenmeleri bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Kadınların bir baskı gru­ bu haline gelmesi siyasal partiler ve iktidarlar üzerindeki etkisini de arttıracaktır (Çitei, 1998). Bu özellikler kadınlar kılmaktadır. Farklı Ülkemizde de planlamaya kadın gücünün daha etkin katılması, planlamada cevap verecek çözümlerin artmasının yararı açıktır. kadın ihtiyaçlarına Kaynakça Avrupa Birliği (2000), "Euro Stat Yearbook - a Statistical Eye on Europe 1988­ 1998", Avrupa Birliği Yayını, BrükseL. Ayata, Ayşe ve Ayata, Sencer (1996), "Konut Planları, Cemaat ilişkilerİ ve Kent Kültüründe Kadınlar", Komut, Emine (Ed.), Diğerlerinin Konut So­ runları, Mimarlar Odası Yayını, Ankara. Blake, Helen (1994), "Women, The City and The Design of Utopia", Role and Representation of Women in Planning, Avrupa Konseyi Yayını, Seri No: 56, Strasbourg. Çitei, Oya (Ed.) (1998), 20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek, TODAİE Yayını, Ankara. Dandekar, Hemalata (1996), "Geçmişte Düşünceler, Gelecekteki Yönetimler" Komut, Emine (Ed.), Diğerlerinin Konut Sorunları, Mimarlar Odası Yayını, Ankara. Duchene, Chantal (1994), "Local Transport Systems" Role and Representation of Women in Planning, Avrupa Konseyi Yayını, Seri No: 56, Strasbourg. Eke, Feral (1982), Absorption of Low Income Groups in Ankara, Pergamon Press, London. 50 Çağdaş Yerel Yönetimler, LO (i) Ocak 200/ Ersoy, Aysel Günindi (1998), "Kamu Yönetiminde Yönetici Olarak Çalışan Kadınların Geleneksel ve Çalışan Kadın Rollerine İlişkin Beklentileri" Çitci, Oya (Ed.), 20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek, TODAİE Yayını, Ankara. Healey, Patsy (1994), "Integrating The Concept of Social Diversity into Public Policy", Women in the City Conference, OECD Yayını, Paris. Nişancıoğlu, Şule Takmaz (1996), "Kadınları Düşünen Konut Politikası", Ko­ mut, Emine (Ed.), Diğerlerinin Konut Sorunları, Mimarlar Odası Yayını, Ankara. OECD (1994), Women in the City Conference Report, OECD, Paris. Suchorzewski, Andrej (1994), "Local Transport Systems" Role and Represen­ tatfon of Women in Planning, Avrupa Konseyi Yayını, Seri No: 56, Stras­ bourg. Tezean, Ercüment (1998), "Çalışma Yaşamında Kadın-Erkek Eşitliği ve Avrupa Birliği Çerçevesindeki Uygulamalar", Çitci, Oya (Ed.), 20. Yüzyılın So­ nunda Kadınlar ve Gelecek, TODAİE Yayını, Ankara.