SAĞLIK PSİKOLOJİSİ “Sağlık Psikolojisi Dersi sunusu” © Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez Ünite 1: Psikoloji İle İlgili Temel Kavram ve Olgular © Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez Psikolojinin Konusu • Psikoloji (Yunanca, psihologia: psikoloji), insan davranışları ve zihinsel süreçleri ile birlikte bunların altında yatan nedenleri inceleyen ve araştıran bilim dalıdır. Psikoloji diğer bilimlere kıyasla çok daha kısa bir geçmişe sahiptir. Bu kısa süre içinde psikoloji değişik biçimlerde tanımlanmıştır. İlk tanım insan zihninin yapısının incelenmesi biçimindeydi. İnsan zihnini gözleyebilmenin olanaksızlığı karşısında psikologlar, psikolojiyi" gözlenebilen davranışların bilimsel incelemesi" biçiminde tanımlamışlardır. İnsan zihninin davranış üzerindeki etkisini kabul etmeyen bu yaklaşıma, psikoloji içinde tepki oluşmaya başlamış, bellek süreçleri ve düşünme gibi zihinsel işlevleri inceleyen bilişsel psikoloji ortaya çıkmıştır. • Psikolojinin konusu, genel olarak organizmanın gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlarıdır. Psikoloji, davranışları iki kategoride ele alır: Birincisi başkaları tarafından gözlenemeyen sadece kişinin kendisi tarafından gözlenebilen üzüntü, sevme, düşünme gibi iç davranışlar; ikincisi de başkaları tarafından gözlenebilen ve ölçülebilen yürüme, koşma gibi dış davranışlardır. Psikoloji, organizmanın uyarıcılara karşı nasıl tepki verdiğini ortaya çıkarmaya çalışır. Uyarıcılara Karşı Tepki Psikolojinin Amaçları • İnsan davranışlarını tanımlamaya çalışır. (örn; stres, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki, öğrenme vb.). • Davranışın nedenini saptamaya çalışır. Yani neden-sonuç ilişkisini ortaya koymaya çalışır. • İnsan davranışlarını anlamaya ve açıklamaya çalışır. • İnsan davranışlarını önceden kestirmeye (öngörü, tahmin) çalışır. • İnsan davranışlarını etkilemek ve kontrol etmek ister. Psikoloji Psikolojik Yaklaşımlar • Psikolojide yaklaşımlar insan davranışlarının karmaşık yapısını, farklı biçimlerde ele alarak açıklar. Her bir yaklaşım bireylerin neden belirli bir biçimde davrandıklarına ilişkin farklı açıklamalar getirir. • Ancak insan davranışı bir bütündür ve psikoloji bu yaklaşımların tümüdür. Yaklaşımların her biri davranışı farklı açılardan açıklayarak onun iyi anlaşılmasını sağlamakta ve birbirini tamamlamaktadır. • Çeşitli yaklaşımlar bir araya geldiğinde bir bütün olarak insanı anlamamıza katkıda bulunmaktadır. Yapısalcı yaklaşım • Psikoloji, insan zihninin yapısını bilmelidir. Kullanılacak teknik, içe bakış ya da iç gözlem (bireyin kendi kendisini gözleyip elde ettiği bilgileri araştırmacıya aktarması) olmalıdır. Yapısalcı yaklaşım, zihnin yapısının ve öğelerinin araştırılabileceğini ortaya koyduğundan günümüz psikolojisine giden yolu açmıştır. Ancak iç gözlem sağlam bilgiler elde etmeye uygun bir yöntem olmadığı için eleştirilmiştir. Davranışçı Yaklaşım • Savunucuları; Watson, Pavlov ve Sikinner’dir. Davranışçılara göre psikoloji bilinç gibi gözlenmesi mümkün olamayan içsel süreçler yerine doğrudan gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlara odaklanmalıdır. Davranışsal yaklaşım, tamamen insanların gözlenebilir hareketleriyle davranışlarına ve bunların nasıl öğrenildiğine yoğunlaşır. İçe bakış yönteminin kullanılması kişinin anlaşılmasını sağlamaz. Bu nedenle kişinin gözlenebilen davranışları üzerinde durulmalıdır. • Davranışçı yaklaşım, temel anlayışı çerçevesinde Deneysel Yöntemi kullanır. Bu yaklaşımın önemli bir yönü, davranışların insanların doğuştan getirdikleri özellik ve yapılarından doğmaktan ziyade çevre etkisiyle sonradan öğrenildiğini vurgulaması ve bu nedenle öğrenme süreçlerinin nasıl gerçekleştiğini incelemesidir. Psikodinamik (Psikanalitik) Yaklaşım • Kurucusu ve en önemli temsilcisi Freud’dur. İnsanların kendi içlerindeki bilinçdışı psikolojik çatışmaları üzerine yoğunlaşır. İnsan davranışları bastırılmış dürtüler, çatışmalar ve bilinç dışı tarafından oluşturulmaktadır. Freud’a göre, içsel mücadelelerin çoğu insanların doğal ihtiyaçlarının peşinden gitme isteğiyle toplumsal kurallar arasındaki çatışmadan kaynaklanmaktadır. İnsan davranışları da, kişilerin kontrolü altında olmayan bu içsel çatışmaların bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Psikodinamik Yaklaşım Bilişsel (Cognitive) Yaklaşım • En önemli temsilcisi Piaget’dir. Davranışçılığa tepki olarak doğmuştur. Davranışçılığın insanı pasif bir alıcı ve makine olarak görmesine karşı çıkmaktadır. Yalnızca gözlemlenebilir davranışlara odaklanan davranışsal yaklaşımın tam aksine, insanların zihinlerinde olup biten ve direkt olarak gözlemlenemeyen süreçlerle ilgilenir. İnsanın bilişsel süreçlerinin davranışları üzerinde etkili olduğunu, insanın algılayan, uyarıcıları seçip işleyerek anlamlandırma yeteneğine sahip bir sistem olarak görür. • İnsan pasif bir alıcı değil, olayların ve uyarıcıların etkin katılımcısıdır. İnsan olayları yorumlayan, değerlendiren, algılayan ve bu yollarla anlamlandırma çabası içinde olan aktif bir varlıktır. Birey, davranışçılıkta olduğu gibi etkiye tepki veren edilgen bir varlık olarak değil; uyarıcıları seçerek algılayan, işleyen ve anlamlandıran aktif katılımcıdır. • Bu yaklaşım, bilginin algılanış ve işleniş süreçlerinin davranışlara olan etkisine yoğunlaşır. Bu süreçlerin çoğu otomatik olarak bilinç dışında gerçekleşmektedir. Bu yaklaşım doğrultusunda insanlar dünyayı algılayışları bakımından bir bilgisayara benzetilebilir. Dışarıdan gelen bilgiler bilişsel süreçten geçmek üzere algılanan girdiler; davranışlarsa bu girdilerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan çıktılar olarak görülmektedir. Bilişsel Yaklaşım İnsancıl Yaklaşım • Davranışçılığa ve psikanalize tepki olarak ortaya çıkmıştır. En önemli temsilcileri Maslow ve Roger’dır. Bireyin öznel yaşantısına önem verir, ondan başka veri tanımaz. Biyolojik, bilişsel ve davranışsal yaklaşımlardan farklı olarak insancıl yaklaşım çerçevesinde insan davranışları biyolojik etkenler, zihinsel süreçler ve çevreden öğrenilenlerin değil, her insanın kendine has dünyayı algılayış şekliyle ilişkilendirilir. • İnsan doğası gereği iyidir ve iyiye yönelme eğilimindedir. • İnsan tek, benzersiz ve değerli bir varlıktır. İnsanın sadece insan olması onun değerli olması için yeterlidir. • İnsan gelişme gücünü kendinden alır ve kendi kendini var eder. • İnsan seçimlerinde özgürdür ve bu özgürlüğü kendinde doğuştan var olan potansiyelini açığa çıkarmak için kullanır. • Her insan önündeki engeller kaldırıldığında kendini gerçekleştirebilir. • İnsanı anlamada bilim bir araç olarak görülür. • İçe bakış ve empati anlayışı ile insanın öznel yaşantısı incelenir. • Eğitim birey merkezli olmalıdır. Bireylerin kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sağlanmalıdır. Nörobilimsel Yaklaşım • Öncüsü Hebb’dir. İnsan davranışları biyolojik ve nörolojik temellere dayanarak açıklanır. İnsan davranışlarının açıklamalarını beyin, sinir sistemi ve biyolojik faktörlerde arar. Beyin üzerinde yapılan çalışmalarla beynin farklı bölümlerinin hangi davranışlardan sorumlu olduğu açıklanmaya çalışılır. Özellikle gelişmiş teknolojiler sayesinde beynin işleyişinin incelenebilir hâle gelmesiyle psikolojide nörobilimsel yaklaşımın yeri genişlemektedir. Sosyo-kültürel Yaklaşım • Psikolojide sosyokültürel yaklaşım, sosyal ve kültürel etkilerin insan davranışlarına olan önemli etkisine yoğunlaşır. Bu yaklaşıma göre, insan davranışlarını açıklarken sosyal ve kültürel çevrenin etkisini değerlendirmek büyük önem taşımaktadır. Bu perspektif, genetik ve biyolojik faktörlerin yanı sıra, sosyokültürel etkenlerin insanların tutum ve davranışlarının oluşmasında etkili olduğu düşüncesine dayanır. Farklı kültürlerde davranışların farklı anlamları olabildiğinden, kişilerin davranışları incelenirken geldikleri kültürün hesaba katılması ve psikolojik araştırmaların kültüre hassasiyet göstermesi gerektiği görüşü, bu yaklaşımın temel taşlarını oluşturur. Psikolojinin Alanları • Psikoloji, kendi içinde bazı alanlara ayrılır. Bu alanların her birinde davranış farklı bir biçimde incelenir. Bu dallar, aynı zamanda birer uzmanlık alanıdır. Deneysel Psikoloji • Psikoloji ile ilgili konuları incelerken çoğunlukla laboratuvar ortamında oluşturulmuş deneysel yöntemden yaralanan alt daldır. Bireylerin duyusal uyaranlara nasıl tepki verdiklerini, dünyayı nasıl algıladıklarını, nasıl öğrenip hatırladıklarını, duygusal olarak nasıl davrandıklarını, başarma arzusu, açlık güdüsüyle nasıl eylemde bulunduklarını anlamak, açıklamak ve kontrol etmek için araştırma yapmak, deneysel psikolojinin alanına girer. Bu tür çalışmalar, çoğu kez laboratuvar ortamlarında yapılır. Deneysel Psikoloji Gelişim Psikolojisi • Bireyin kronolojik yaşıyla davranışı arasındaki ilişkiyi inceler. Duyu organlarının yaşın ilerlemesine paralel olarak nasıl geliştiği, konuşma gibi oldukça karmaşık önemli bir davranışın, hangi yaşlarda, ne gibi gelişim basamakları gösterdiği gibi konuları araştırır. • Gelişim psikolojisinin diğer bir konusu da çocukların içinde büyüdüğü çevre özellikleri ile onun geliştirdiği davranış türleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Günümüzde gelişim psikolojisi çocuğun gelişimi ile ilgilendiği kadar, yaşlılık konusuyla da ilgilenir. • Gelişim psikolojisi gelişme, değişme, birey, zaman, genetik ve çevresel etkiler üzerinde durur. Gelişimsel değişmeleri yalnızca açıklamakla kalmaz, bu değişmenin altında yatan ve onu ortaya çıkaran süreci veya koşulları da açıklamaya çalışır. Gelişim Psikolojisi Okul ve Eğitim Psikolojisi • Eğitim süreci içinde insanların nasıl öğrendiğini, eğitsel müdahalelerin etkinliğini, öğretimin psikolojisini ve sosyal psikolojisini araştıran ve konu edinen psikoloji içindeki bir alandır. • Eğitim psikolojisinde temel amaç elde edilen psikolojik verilerden yola çıkarak eğitimin daha iyi yapılabilmesi için uygulanması gereken metotları saptamaktır. • Eğitim alanlarında etkin, kalıcı öğrenme ve öğretmeyi konu edinir. Okul ortamını ve eğitim sürecini en verimli duruma getirmeyi amaçlar. • Eğitim psikolojisi, öğrenme süreçlerinin psikolojik yönlerini araştırır. Eğitim psikologları, öğrenme ve öğretim dallarında uzmanlaşmıştır. İnceleme konuları arasında, televizyonun çocukların çalışma alışkanlıklarını ne derece etkilediği, eğitimde stres, öğretmen ve öğrenci ilişkileri, öğrenme engeli olan çocukların sorunları gibi konular vardır. Okulda öğrencilere testler, mülakatlar uygulayarak öğrencilerin okulla ilgili sorunlarını anlamaya çalışır ve çözümler üretir. Okul Psikolojisi • Okul psikolojisi 1800'lerin sonlarında özellikle Alfred Binet tarafından deneysel bir hareket olarak başlatılmıştır. Aynı zamanda Binet; eğitim alanında faydalanılması için ilk IQ testini geliştiren kişidir. Binet'in testi 1900'lerin başlarında ABD'ye getirilmiş ve 1916'da Lewis Terman tarafından standartları oluşturulmuştur. • Okul psikolojisi, klinik psikoloji ve eğitsel psikolojinin ilkelerinin öğrencilerin davranış ve öğrenme sorunlarını tespit ve tedavisine yönelik kullanıldığı bir alandır. Okul psikologları çocuk ve ergen gelişimi, öğrenme teorileri, kişilik teorileri gibi alanlarda eğitim, mesleklerinin etik, hukuki ve idari kuralları hakkında da bilgi sahibidirler. • Bunlar, eğitimsel ve duygusal sorunlarını değerlendirmek amacıyla tek tek çocuklarla ilgilenirler. Zekâ, başarı ve kişilik testleri uygulamak ve bunları yorumlamak da işlerinin bir parçasıdır. Öğretmenlere ve anne-babalara danışarak çocuğa hem sınıfta hem de evde yardımcı olmanın yollarını araştırmakta, öğretmenlere, sınıfla ilgili sorunlarla başa çıkmaları için öneriler sunmaktadırlar. Okul Psikolojisi Klinik Psikolojisi • Klinik psikoloji, davranış bozukları, bunların nedenleri, tedavisi vb. konular üzerine yoğunlaşan bir daldır. Normalden sapan davranışlar ile ilgilenir. Bir kurumda bakılmayı gerektiren duygusal, davranışsal bozuklukları olan, toplumla uyumları kopmuş insanların davranışlarını inceler. Teşhis eder ve bilimsel olarak tedavisini yapar. Klinik psikolojinin çalışma alanlarından bazıları şunlardır: • İnsan davranışlarını araştırma, elde edilen bu bilgileri pratikte uygulama • Psikolojik açıdan sorunları, sıkıntıları olan, stresli kişi ya da gruplara yardım etme, gerektiğinde koruyucu ruh sağlığı çalışmaları yapma, • Fobiler, kişilik, şizofreni, mutsuzluk, huzursuzluk, engelleme, duygusal gerginlik, zihinsel ve davranışsal sorunlar, ergenlik döneminin belirtileri, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri ve depresyon sorunlarını tedavi etme. Klinik Psikoloji Kişilik Psikolojisi • Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir. Günlük yaşamı içinde birey her an hem çevresiyle, hem de kendisiyle sürekli etkileşim halindedir. Birey bu tür etkileşimlerde bulunurken kendine özgü duygu, düşünce ve davranış özellikleri gösterir. • Kişilik psikolojisi, davranış, düşünce ve duygu özelliklerini inceler. Kişiliğin nasıl ortaya çıktığını araştıran kişilik psikolojisi, kişiliğin yapılaşmasını etkileyen değişkenleri genetik, biyolojik, kültürel boyutlar gibi çeşitli boyutlarda inceler. Kişilik Psikolojisi Sosyal Psikoloji • Sosyal psikoloji toplumsal şartların insanlar üzerindeki etkisini araştıran bilim dalıdır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyologlardan oluşur. Bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Sosyal psikolojinin belli başlı konuları şunlardır: • Yardım: İnsanlar neden ve ne durumlarda birbirlerine yardım eder veya etmezler. • Sosyal uyum: Bireyler neden grup kurallarına uyarlar veya uymazlar. • Söz dinleme, İtaat: İnsanlar neden söz dinlerler, itaat ederler. • Toplum ve birey etkileşimi • Ön yargı: Ön yargı nasıl oluşur. • Hiddet ve saldırı: Bireyler neden ve ne durumlarda başkalarına saldırırlar. Sosyal Psikoloji Endüstri ve Örgüt Psikolojisi • Endüstri ve Örgüt Psikolojisi işletme içerisinde insan davranışını tanıma, analiz etme, insan davranışının diğer örgütsel değişkenlerle etkileşimini kavrama ve davranışı insanın mutluluğu ve işletmelerin verimliliği ekseninde yönlendirme konularında bilgi ve beceri geliştirmeyi hedefleyen bir programdır. • Başka bir deyişle işe alımdan başlayan çalışma yaşamı sürecinde insana dair kişilik, tutum, değerler, motivasyon gibi özelliklerin işletme içerisindeki hangi değişkenlerle etkileşime girerek bireysel ve örgütsel düzeyde nasıl sonuçlar çıkardığını inceler. Adli Psikoloji • Adli psikoloji, sanıkların soruşturma tekniği, görgü tanıklarının düşebileceği yanılsamaların saptanması, suç işleme yönteminin önceden bilinmesi, suçlu çocukların eğitim yoluyla yeniden toplumsal yaşama kazandırılması gibi konularla ilgilenen psikolojinin bir dalıdır. Psikometrik Psikoloji • Psikometrik psikoloji, davranışların ölçülmesi ve değerlendirilmesi, istatistik yöntemlerin psikolojiye uygulanması, davranışın açıklanması ve yorumlanmasında yararlanılabilecek matematiksel modellerin geliştirilmesi ile ilgili bir bilim dalıdır. Çağdaş psikolojide kullanılan testlerin hazırlanması üzerine araştırma ve geliştirme yapan bir uzmanlık alanıdır. Psikolojide Kullanılan Bilimsel Yöntemler • Bilim olaylar ve olgular ile ilgili genel geçerliliği olan nesnel bilgiler elde etmek ister. Bilimin ortaya koyduğu bilgiler bilimsel bilgidir. Bilimsel bilgi elde etmek amacıyla izlenen düzenli, sistemli yol ve bu yolda başvurulan tekniklerin, işlemlerin tümüne yöntem denir. Bilimlerin amacı, olaylar hakkında kanıtlanabilir bilgiler elde etmektir. • Psikolojinin kullandığı başlıca yöntemler betimleyici ve tanımlayıcı yöntemler, korelasyonel yöntemler ve deneysel yöntemlerdir. Betimleyici ve Tanımlayıcı Yöntemler • Betimsel yöntemler, dışarıdan hiçbir müdahalede bulunmadan var olan durumun tasvir edilmesi, fotoğrafının çekilmesidir. İnsanların gözle görülmeyen; sevecenlik, sevimlilik, çalışkanlık, karamsarlık, fesatlık, iyi kalplilik, kıskançlık gibi özelliklerinin anlatılmasına iç (ruhsal) betimleme denir. Betimleme, araştırma konusunun özelliklerini sistematik biçimde sıralamaktır. Tanıma ve tanımlama amacıyla yapılır. Betimleme ve tanımlama amacıyla; tarama yöntemi, doğal gözlem, görüşme ve vaka incelemesi yöntemlerinden yararlanılır. Tarama yöntemi: Belirli sorunlarla ilgili olarak geniş kitlelerin görüşlerinin alınmasıdır. İncelenecek olayı doğrudan gözlemleme imkânı olmadığında bu olaylar, soru listeleri ve görüşmeler yoluyla dolaylı olarak incelenir. Tarama yönteminde en çok test ve anketlerden yararlanılır: Test: İnsanların zekâlarını, ilgilerini, yeteneklerini, tutumlarını, kişiliklerini vb. ölçmek amacıyla kullanılır. Anket: Bilgi verecek kişinin doğrudan kendisinin okuyarak cevaplandıracağı sorulardan oluşmuş soru kâğıtları kullanılarak yazılı cevaplar aracılığıyla gözlemde bulunma işidir. Gözlem: Psikoloji ile ilgili olan olgu ve olayların gözlemlenerek raporlaştırılması işlemidir. Yapılış şekline göre doğal ve sistematik gözlem olarak ikiye ayrılır. Doğal gözlem: Herhangi bir nesneyi, olayı kendi doğal durumunda izlemeye denir. Olgu veya olay doğal ortamında, araştırmacının etkisi en aza indirilerek yapılır. Doğal gözlemde gözlenen gözlendiğinin farkında değildir. Gözleme konu olan organizma, bunun farkında olursa yapay davranışlarda bulunabilir. Hayvanların kendi doğal ortamlarında izlenmesi doğal gözlemdir. Sistematik gözlem: Araştırmacı ilgilendiği davranışı sadece kendi belirlendiği koşullar altında inceler. Gözlenecek davranış önceden belirlenir ve sadece ona odaklanılarak gözlem yapılır. Hayvanların laboratuvar ortamında gözlemlenmesi sistematik gözlemdir. Görüşme (mülakat): Konuşma ve konuşturma yoluyla bireylerin değerlendirilmesidir. Görüşme, bilgi toplamak veya davranış bozukluklarını tedavi etmek amacıyla yapılır. Bu yöntem, görüşmecinin değerlendirmelerine dayandığı için oldukça özneldir. Sorulara yanlış cevap verme ihtimaline karşı sorular dolaylı yollardan tekrarlanır. Vaka incelemesi: Bazı durumlarda, bireyin davranışlarını anlamlandırmak için onun geçmiş yaşantısını ve çevresini yakından tanımak gerekir. Bu amaçla bireyden aile yaşantısını, çocukluğunu, arkadaşlarını, okul hayatını vs. anlatması istenir. Vaka incelemesinde, davranışları açıklamak için geçmiş yaşantıların derinlemesine incelenmesi söz konusudur. Deneysel Yöntemler • Deneysel yöntemde araştırmacı kontrol ettiği değişkenler arasındaki neden sonuç ilişkisini inceler. Bu inceleme sistemli ve iyi bir şekilde yapılandırılmış bir ortamda gerçekleştirilir. • Değişken, farklı gözlemlerde farklı değerler alabilen özelliklerdir. • Bağımsız değişken, neden-sonuç ilişkisi içinde neden konumunda yer alan değişkendir. • Bağımlı değişken, bağımsız değişkenden etkilenerek farklı değerler alabilen değişkendir. • Kontrol değişkeni, bağımlı değişkeni etkileme ihtimali bulunan ve kontrol edilerek bağımlı değişkeni etkilemesi engellenen değişkendir. • Deney grubu, bağımsız değişkenin değişikliğe uğratıldığı gruptur. Kontrol grubu ise bağımsız değişkenin sabit tutulduğu gruptur. Deneysel Yöntemler İstatistiksel (Korelasyonel) Yöntemler • Psikolojik araştırmalardan elde edilen verilerin büyük bir kısmı sayısal verilere dayanır. Bu bilgilerin ne anlama geldiğini ve bunlardan ne şekilde geçerli sonuçlar çıkarılabileceğini bilmek gerekir. İstatistiksel yöntemler, bu amaçla kullanılır. İstatistik, sayı ile belirtilen verilerin elde edilmesinde, sınıflandırılmasında ve sunulmasında kullanılan bir yöntemdir. • Korelasyon, Bir değişkenin değeri değişirken diğer bir değişkeninde değerinin değişmesi anlamına gelir. Örneğin zeka düzeyi yüksek çocukların matematik testi puanları yüksek ise zeka düzeyi ile matematik problemlerini çözme becerisi arasında bir korelasyon var demektir. • Korelasyon; korelasyon katsayısı ile ifade edilir. Korelasyon katsayısı (r) +1.00 ile -1.00 arasında bir değere sahiptir. • Sıfır korelasyon iki değişken arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını yani nötr korelasyonu ifade eder. • Pozitif korelasyon(0 ile +1.00 arasındaki değer) iki değişken arasında ilişki olduğu, negatif korelasyon(-1.00 ile 0 arasında değer) iki değişken arasında ilişki olmadığı anlamına gelir. • Korelasyon katsayısı +1′ e ne kadar yakınsa değişkenler arasında o derece güçlü ilişki var demektir. Korelasyon katsayısı -1’e ne kadar yakınsa değişkenler arasındaki ilişki o derece zayıftır. Sağlık Psikolojisinin Çalışma Alanları • Psikolojik olarak sağlıklı birey, hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık, düzenli, dengeli ve uyumludur. Kalıtsal özellikler, mikrobik özellikler, engellenme, çatışma, hayal kırıklığı, olumsuz faktörler ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir ve davranış bozukluklarına neden olabilir. Ruh sağlığı açısından bireyler normal ve anormal olarak iki grupta incelenir. • Sağlıklı olmak veya hastalıklardan korunmak sadece bir sağlık kurumu ve hekim yardımı boyutlarını aşan, pek çok değişkenin bir arada değerlendirilmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkar. Bu ise, ister istemez çok yönlü bilgi, nitelikli hizmet ve nitelikli insanı gerektiren, karşımızda hasta olarak tanımladığımız bireyin bedensel bir varlık olmasının ötesinde ruhsal ve sosyal bir varlık olduğunu kabul eden biyo-psiko-sosyal bir modelle çalışmak anlamını taşır. Sağlık Psikolojisi • Sağlık psikolojisi, sağlık personeliyle hasta etkileşimlerini, sağlık personelinin stres, kişilik ve çalışma durumlarını, hastaların akut ve kronik hastalıklarla başa çıkma, korunma yöntemlerini ele alan ve sağlıklı yaşam bilinçlenmesini sağlayan bilim dalıdır. • Sağlık psikolojisi, sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesinin yanı sıra, hastalıktan korunmayı, sağlık ve hastalığın nedenlerini, tanısal ilişkilerinin ortaya çıkartılmasını, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesini ve sağlık politikalarının biçimlendirilmesi konularını kapsar. • Günümüzde yaşam sürelerinin uzaması ile kronik hastalıklar ve yaşlılığa bağlı hastalıklar giderek artmaktadır. Hastalığın görülmesinde psikolojik ve sosyal faktörlerin önemli payı olduğu düşünülen ve uzun süre yaşanabilen şeker, kalp, böbrek ve kanser gibi hastalıkların tedavisinde, hasta ile tedavi ekibinin etkin işbirliği önemlidir. • Çağdaş sağlık hizmetleri, yalnız hasta bireyin değil, onun ailesinin de psikolojik ve sosyal yönlerden ele alınıp incelenmesini gerektirir. Böyle bir durum ise, tıbbi hizmetlerin yanı sıra sağlık psikolojisi kavramı ve yöntemleriyle çalışmayı kaçınılmaz hale getirir. Sağlık psikolojisinin çalışma alanları dört farklı alanda gelişmiştir. Bu alanlar şunlardır: Klinik sağlık psikolojisi: Fiziksel hastalıklar ve organ kayıplarında danışmanlık ve tedavi girişimlerinin etkinliğini artırmayı hedefler. Halk sağlığı psikolojisi: Sağlık politikalarının oluşturulmasını hedefler. Toplum sağlığı psikolojisi: Topluma dayalı, toplum araştırmaları ve bireyin güçlendirilmesini hedefler. Eleştirel sağlık psikolojisi: Sağlık hizmetlerinin ve toplumun yapılandırılmasını hedefler. Sağlık Psikolojisi • Sağlık psikolojisi; sağlıklı olmanın, hastalık nedenlerinin, hastalık ve tedavi sürecine uyum sürecinin biyo-psiko-sosyal yani bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiği prensibinden yola çıkan, bilimsel ve uygulamalı bir çalışma alanıdır. 1970’lerde psikoloji biliminin eğitim, bilim ve profesyonel alanlarda özgül katkılarının bir araya gelmesiyle gelişmiştir. Sağlığın ve hastalıkların bilimsel olarak açıklanmasını sağlamak amacıyla davranış bilimlerinden elde edilen bilgilerden faydalanır. • Sağlık Psikolojisi; hastalıkları önleme, sağlığı koruma, tedavi öncesi ve sonrası psikolojik durumlar gibi konuları inceler. Yeni sağlık yaklaşımı, sağlığı yalnız bedenin iyi olma hâli olarak değil bireyin fiziksel, zihinsel, sosyal iyiliği olarak ele alır. Bu yeni yaklaşım, psikolojik bilimler ile sağlık bilimlerinin önemli bir parçasını oluşturan sağlık psikolojisinin ortaya çıkışında etkili olmuştur. Sağlık Davranışları • Geçen yüzyıl içinde hastalıkların zaman içinde akut enfeksiyon hastalıklarından kronik hastalıklara doğru bir değişim göstermesi dikkati sosyo-psikolojik etmenlere çevirmiştir. • Günümüzde özellikle ileri sanayi toplumlarında ve Türkiye gibi gelişen ülkelerde birinci sıradaki ölüm nedeni olarak kalp hastalıklarının başı çektiği kronik hastalıklar olduğu görülmektedir. Yaşam süresi uzadıkça, Depresyon ve Alzheimer gibi kronik hastalıklarla yaşayan insan sayısı da artmaktadır. • Kronik hastalıkların artışı sağlık psikolojisini değişik yönlerden doğrudan ilgilendirmektedir. Sağlık psikologlarının, sağlıksız alışkanlıkların sağlıklı alışkanlıklarla değiştirilmesi konusunda yaptığı çalışmalar, kronik hastalıklarla başa çıkma süreci gibi konularda önemli katkılarda bulunmaktadır. Davranış Bozuklukları • Davranış bozuklukları yalnız psikiyatri kliniklerinde gözlenmez. Fiziksel sağlığın bozulması da psikolojik nedenlerle ilişkili olabilmektedir. Fiziksel bozukluklara psikolojik bozukluklar da eşlik eder. Davranışsal alışkanların (aşırı yeme, sigara, alkol kullanımı) fiziksel bozukluk riskini artırdığı kabul edilmektedir. • Sağlıkla ilgili davranışların kazanılmasında diğer insanların davranışları, düşünceleri, tavsiyeleri, destekleri önemli rol oynar. Bu kişiler arasında aile bireyleri, arkadaşlar, akranlar, sağlık personeli ve hatta diğer insanlar sayılabilir. Burada ilişki karşılıklıdır ve her iki taraf da etkilenir. Kişiler sadece kendi deneyimleri ile bazı davranışlara sahip olamazlar. Birçok davranışı gözlemleyerek öğrenirler ve bu davranışları kazanarak kullanırlar. Örneğin, annesi babası sigara kullanan gencin sigara kullanmaya başlaması gibi. Toplum düzeyindeki sağlık alanındaki uygulamalar bireylerin davranışlarının değişmesini etkileyebilir. Sağlık davranışlarını değiştirme modelleri aşağıda anlatılmıştır. Sağlık İnanç Modeli • Sağlık İnanç Modeli (SİM) ele alınan tüm teorilerin en eskisidir. İlk başta, sosyal psikologlar tarafından, kamu sağlığı alanında tarama testleri ve aşılardan kimlerin yararlanacağını belirlemenin bir yolu olarak görülmüştür. Son yıllarda SİM diğer teorik çerçeveler ile karşılaştırılarak genişletilmiş ve sağlık davranışlarını değiştirme girişimlerinde kullanılmıştır. • Günümüzde SİM sağlık taraması, hastalık, hastalık rolü ve önleyici davranışlara müdahale etmek için kullanılmaktadır. Sağlık İnanç Modeline göre bir kişinin hastalığı önlemek üzere harekete geçmesi olasılığı, kişinin; • Kendisinin de hastalığa yakalanabileceğini (Algılanan duyarlılık), • Hastalığın sonuçlarının ciddi olabileceğini (Algılanan ciddiyet), • Tedbirli davranışın hastalığı etkili bir biçimde önleyeceğini (Algılanan yarar), • Tehlikeleri/riskleri azaltmanın faydasının, eyleme geçmenin zararlarından çok daha fazla olduğunu idrak etmesine (Algılanan engel) bağlıdır. Algılanan duyarlılık; kişinin kendisinin hastalığa yakalanmasına ne kadar ihtimal verdiği anlamına gelir. Algılanan duyarlılık kavramının bazı sağlık koruma davranışlarının habercisi olduğu ortaya çıkmıştır. Sağlık İnanç Modeline göre, bir kişinin kanseri önlemek için tedbirli davranışlar (sigarayı bırakma, yağca fakir, lifçe zengin besinler tüketme, egzersiz yapma, mamogram veya prostat testi yaptırma) gösterme olasılığı, kendilerinin de kansere ne kadar açık olduğu veya hastalığa yakalanabileceklerine ne kadar ihtimal verdikleri ile ilişkilidir. Algılanan ciddiyet; kişinin hastalığa yakalanmanın sonuçlarının ne kadar ciddi olduğunu düşündüğü anlamına gelir. Bir kişinin kanseri önlemek için eyleme geçme ihtimali, hastalığa yakalanmanın doğurduğu olumsuz fiziksel, psikolojik ve/veya sosyal etkilerin ciddi sonuçlara (sosyal ilişkilerde değişme, bağımsızlığın azalması, ağrı, acı, sakatlık ve hatta ölüm) yol açtığına inandığı takdirde daha yüksektir. Algılanan yarar; tedbirli davranışlarda bulunmanın faydaları anlamına gelir. Bir davranışı değiştirmek için eyleme geçme isteği, tedbirli davranışın hastalığı etkili bir biçimde önleyeceğine inanmayı gerektirir. Örneğin, sigara içmekle kanser arasında nedensel bir ilişki bulunduğuna inanmayan kişilerin sigarayı bırakmaları pek beklenmez. Çünkü onlar sigarayı bırakmanın kendilerini hastalığa karşı korumayacağına inanmaktadırlar. Algılanan engel; sağlık davranışı değişimini etkileyen kayıplar ve engeller anlamına gelir. Algılanan etkililik ve algılanan engelin birleşimi sonuç beklentisi kavramını oluşturur. İnanç tek başına bir kişiyi harekete geçirmek için yeterli değildir. Eyleme geçmek bir davranışta bulunmanın sonucunda beklenen faydalarla, davranışla alakalı kişisel engelleri bilinçli bir şekilde tartmayı gerektirir. Faydaların engele göre ağır basması gerekir. Sağlık İnanç Kavramları Değerli Eğitimcilerimiz, sunumların tamamına ulaşmak için yayınevimiz ile irtibata geçiniz. Atlas Sağlık Yayınları Gsm : 533 745 49 44 [email protected]