YAŞLILARIN YAŞAM KALİTESİ VE ETKİLEYEN ETKENLER Yrd.Doç.Dr. Nalan GÖRDELES BEŞER Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı; “Çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması” olarak tanımlamıştır . Yaşlanma ayrıcalıksız her canlıda görülen, tüm işlevlerimizde azalmaya neden olan evrensel bir süreçtir. • Yaşlanma sürecinde bireylerin, gerek yaşlanmanın normal sürecinde gerekse; kronik hastalıklarla birlikte yitirdikleri bazı yetenekler vardır, Fakat geçen zamana karşın kalıcı olan pek çok yeteneğin olduğu da unutulmamalıdır. Kalıcı olan bu yetenekler; • Bilgi, özellikle dil bilgisi, • plan yapabilmeyi kolaylaştıran hayal gücü, • dikkat ve konsantrasyon, • sorunlar karşısında pratik kararlar verebilme becerisi ve • günlük yaşamdaki sorunların üstesinden gelebilmedir. • Bu yetenekler insanın yaşamı boyunca geliştirdiklerinin özüdür ve yaşlılık bu anlamda “aktif ve bilinçli bir yaşamın başlangıcı”dır. Yaşlanmanın üretkenliği ne oranda etkilediği ise çoğu zaman tartışma konusu olmaktadır, çünkü bilindiği gibi pek çok sanat, felsefe ve bilim yapıtı 65 yaşın üzerindeki kişilerce ortaya çıkarılmıştır: • Fizikçi Max Born, 83 yaşında “Doğa Bilimcilerin Sorumluluğu”, Coğrafyacı Alexander Von Humbolt 89 yaşında beş ciltlik “Cosmos”, • Filozof Martin Buber, 76 yaşında “Diyaloğun Prensipleri Üzerine Dersler”, • Filozof Bertrand Russel, 96 yaşında “Felsefe Sanatı”, • Müzik dehası Guiseppe Verdi, 80 yaşında “Falstaff” operası ve • Müzik dehası İgor Stravinsk, 84 yaşında“Dini Mersiyeler” adlı eserleri yazmışlardır Erikson; psiko-sosyal gelişim kuramında yaşlılık dönemini 8. Evre’de “bütünlüğe karşı umutsuzluk” dönemi olarak tanımlamıştır . • Bu dönemde bireyler yaşamın sınırlı olduğunu ve ölüme yaklaştıklarını hissetmeye başlarlar. • Özellikle emekliye ayrıldıklarında ya da bir sağlık sorunu yaşamaya başladıklarında bu his daha da artar. Bu evreyi olumlu olarak çözümleyenler, kendi yaşamını ve elde ettiklerini değerlendirerek yaşamının anlamlı bir serüven olduğu sonucuna ulaşmaktadır. Bu evreyi olumsuz çözümleyenler ise, "umutsuzluk, çaresizlik duygularını" yaşamakta, ölümle birlikte yok olacağına inanmakta, çökkünlük ve bunalım yaşamaktadır. • Yaş dönemlerini doyumlu geçiren, • Sağlıklı olan, • Yaşamdaki hedeflerine ulaşmış bir yaşlı birey mutlu, huzurlu olabilmekte ve kaybettiği yetilerle baş edebilmektedir. Yaşlı birey hedeflerini gerçekleştirememiş olsa da, Erikson’un kuramında belirtilen “bütünlüğe” ulaşmamış olsa da onun mutlaka bir sonraki kuşağa aktaracağı oldukça fazla bilgi-deneyim vardır. İşte bu noktada • Yaşlı bireyin kendini iyi hissederek, • Genç ve yetişkin kuşağa yararlı olmasını sağlamak, • Var olan güçlerini ortaya çıkarmasını sağlamak önemlidir. Yaşlılık bilgeliktir, yaşlılık deneyimlerin, yeteneklerin birikimidir, kültürel değerlerin, yaşanmışlıkların aktarıcısıdır. Dolayısıyla bir toplumda yaşlı bireylere ihtiyaç sonsuzdur. • Yaşlı bireyler başımızın tacıdır. • • • • • Sonuç olarak bir yaşlı bireyin bilgi ve deneyimlerini bize aktarması için yaşlı bireyin mutlu, sağlıklı ve doyumlu olması diğer bir deyişle yaşam kalitesinin yüksek olması gerekmektedir. YAŞAM KALİTESİ; Bireyin yaşadığı kültür ve değerler sistemi içinde kendi yaşamını nasıl algıladığıdır. Bireyin amaçları, umutları, standartları ve endişeleri ile ilişkili bir kavramdır. Kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak algılayışıdır YAŞLILARIN YAŞAM KALİTELERİ Yaşlının Bütüncül sağlığı, Bağımsızlık düzeyi, Sosyal ilişkileri, Fiziksel ve ruhsal sağlığı , Yaşam doyumu Yaşamına bakış açısı, Yaşantısı, yaşam koşulları ve bunları nasıl algıladığı Deneyimleri Yaşlının yaşam kalitesini etkileyen değişkenler arasındadır. Yapılan çalışmalarda elde edilen bulgulara göre; • Kadınların yeti kaybından daha fazla yakındıkları, depresif semptomları daha fazla yaşadıkları dolayısıyla yaşam kalitelerinin erkeklere oranla daha düşük olduğu, • Eğitim düzeyleri yüksek olanların, sosyal güvenceleri olanların yaşam kalitelerinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir Fonksiyonel bozukluk, yetersizlik ve sakatlıklar sonrasında bireyin yaşam kalitesinde değişiklikler meydana gelmektedir. Bu bağlamda Yaşlanmayla artan kronik hastalıklar, kişisel yetersizlikleri ve günlük yasam aktivitelerindeki bağımlılığı artırmakta ve yaşam kalitesini azaltmaktadır Yaşlanmayla birlikte mobilite yeteneğinin azalması: • Kişinin kendi işlerini yapabilme yeteneği azalmakta ve ihtiyaçlarını karşılaması zorlaşmakta ve yetersizlik hissi yaşamaya başlamakta, Kişinin daha önceden var olan sosyal ilişkilerinin azalmasına dolayısıyla, ilişki kurabileceği arkadaş ve akraba sayısında azalmalar meydana gelmektedir. Bu yüzden yaşlılarda genel bir sosyal izolasyon oluşmaktadır. Yalnızlık duygusu ve terkedilmiş hissini yaşayan yaşlılarda depresyon semptomları görülebilmektedir. Huzurevleri ve bakım evleri gibi yerlerde yaşlılar iyi bakım aldıkları, gereksinimleri karşılandığı takdirde kendilerini iyi hissedebilmekte, yaşamdan doyum alabilmektedirler. Ancak bazı yaşlılar bu durumda da terkedilmiş hissi yaşayabilmekte, sevdiklerinin özlemini duymaktadır. Bütün bunlar da yaşlılıkta depresyonun sıklığını arttırmaktadır. Depresyon semptomlarının sıklığının artması, yalnızlık ve terkedilmişlik duygusu yaşam kalitesini azaltan etmeler arasındadır Sonuç olarak: • Yeti kayıpları, • Hastalıklar (alzheimer, demans, sistemik hastalıklar, mobilite azalmasına neden olanlar) • Yalnızlık-sosyal izolasyon • Ruhsal bozukluklar veya semptomlar (depresyon, ölüm anksitesi vb) • Kötü yaşam koşulları, ekonomik sorunlar, sosyal güvence azlığı Yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir….. YAŞLININ YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTMEK Yaşlanma kaçınılmaz bir süreçtir, ancak yaşlının yaşam kalitesinin yüksek olması, başarılı yaşlanma kavramını gündeme getirmektedir. Başarılı yaşlanma ise; yalnızca sağlık yönünden değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönden de tam bir iyilik halinin varlığını işaret eden bir kavramdır . Bu bağlamda başarılı yaşlanma; Bireyin kendini yaşlılığa hazırlama sürecinde sosyal çevresini ve ilişkilerini canlı tutmak, Sağlık sorunlarını en aza indirmek için koruyucu önlemler almak, Bellek ve fiziksel işlevlerini geliştirici çabalar içinde olmak ve Yaşama pozitif bakabilmek anlamına gelmektedir Yaşlının yaşam kalitesini yükseltmek, Yaşlının başarılı yaşlanmasını sağlamak huzurevleri, aile sağlığı merkezleri, hastaneler, hastanelerin geriatri kliniklerinde ve yaşlı bakım bakımevlerinde çalışan hemşirelerin sorumluluğundadır. Öncelikle yaşlıyı tanımak ve yaşlının da kendisini tanımasına yardımcı olmak gerekmektedir Yaşlıyı tanımak için, yaşlığı fiziksel, sosyal ve ruhsal olarak değerlendirmek gerekmektedir. Yaşlı bireyin fiziksel yetersizliği, kronik hastalığı, yaşadığı yer, yaşadığı yerin fiziksel özellikleri, ekonomik durumu, sosyal güvencesi, mesleği, yaşam tarzı, yaşamdaki hedeflerine ne kadar ulaşabildiği, yaşama bakış açısı, yaşlılığı ve yaşamı algılayış biçimi değerlendirilmelidir AMAÇ Daha sonra yaşlının gereksinimlerini belirlemek ve gereksinimleri doğrultusunda ailesi ve diğer sağlık ekibi ile birlikte; • Yaşlının var olan hastalıkları ve yeti yitimleri ile optimum düzeyde sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamak. • Var olan güçlerini farkına varmasını sağlayarak sağlığını geliştirmek ve yaşam standartlarını yükseltmek. Olmalıdır.. Bu doğrultuda: Yaşlının kronik hastalığı ile ilgili en etkili tedaviyi almasına yardımcı olma, Kronik hastalığına rağmen optimum düzeyde sağlıklı yaşayabilmesi için ev ortamını düzenlenmesi, İlaçlarını zamanında alma, Diyetine uyma konusunda yaşlıya ve birlikte yaşadığı ev halkına danışmanlık yapılmalıdır. Ayrıca olumlu yaşam tarzı geliştirmek için; • Yaşlının dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak ve • Alkol, tütün vb. zararlı alışkanlıklardan uzak durması için yaşlıya ve ev halkına bilgi verilmelidir. Yaşlı huzurevi, bakım evi gibi herhangi bir kurumda yaşıyor ise, • Kurumun yaşam koşulları, yaşlıların gereksinimlerini karşılama durumu değerlendirilmelidir. Söz konusu kurumda çalışan hemşire diğer çalışan ekip ile birlikte; • Olumsuz koşulları düzeltmeye çalışmalı ve • Her bir yaşlının en üst düzeyde bakım almasına, • Boş zaman aktivitelerine katılmalarına, • Kurumda aktif, • mutlu ve • ruhsal –fiziksel- sosyal açıdan sağlık olmasına yardımcı olmalıdır. Yaşlıda hastalıklardan ya da yaşlılığın seyrinden dolayı duyma, görme duyularının azalması vb. gibi bazı yeti yitimlerinin olması halinde, rehabilite edilmesi için yaşlıya ve yakınlarına danışmanlık yapılmalı, etkili sağlık hizmeti almasına yardımcı olunmalıdır. Yaşadığı ev ve mahallede; Yaşlının sağlığını olumsuz etkileyebilecek unsurların olup olmadığı, Hastalık-yeti yitiminden dolayı evde hareket etmesini zorlaştıracak ya da onu tehlikeye atacak (evde kaygan yüzeyler, merdivenler, evin ısınmaması, yiyecek saklama koşullarının uygun olmaması vb.) herhangi unsur olup olmadığı değerlendirilmelidir. Yaşlının beraber yaşadığı ev halkına bu konuda danışmanlık yapılmalı, ev koşullarının düzeltilmesi konusunda ev halkının ekonomik gücünün zayıf olması halinde, belediye, valilik ve sivil toplum kuruluşlarına başvurabilecekleri konusunda onlara bilgi verilmelidir • Yaşlının kendi isteklerinin farkına varması, emeklilik ve aktif yaşamın sona ermesi sonucunda ya da meydana gelen yeti yitimleri sonrasında, “yaşamını yeniden yapılandırma” konusu yaşlı birey ile konuşulmalıdır. • Aktif yaşam konusunda görüş ve isteklerinin, ulaşmak istediği kısa ve uzun vadeli hedefleri belirlemesine yardımcı olunmalıdır. • Yapmaktan mutlu olacağı, yapmayı planladığı aktiviteleri belirlemesine ve isteklerini ifade etmesine yardımcı olunmalıdır. Yaşlanmayla birlikte başlayan ruhsal ve sosyal sorunlarla baş edebilmesi için; • Var olan güçlerinin, • Etkili baş etme becerilerinin, • Önceki deneyimlerinin, • Aile ve akrabalardan alabileceği sosyal desteklerin farkına varması sağlanmalıdır. • Gereksinim duyduğu takdirde daha etkili baş etme ve iletişim becerisi kazanabilmesi için yaşlıya rehberlik edilmelidir. • Kısaca yaşlılık dönemini en mutlu en huzurlu, en doyumlu nasıl yaşayabileceği konusunda yaşlıya yardımcı olunmalıdır. • Özel gereksinim grubu olarak yaşlı bireylerin beklenti ve gereksinimlerini karşılayacak toplumsal hizmetlerin üretilmesi çözüm bekleyen bir sorun alanına dönüşmüştür. • Bu nedenle söz konusu toplumsal hizmetlerin üretilmesinde sadece hemşire ve diğer sağlık ekibi değil, multidisipliner bir ekip çalışması gerekmektedir. • Tüm yaşlıları kapsayan geniş bir sosyal güvenlik ağı sağlanmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarının yanında, meslek kuruluşları, üniversiteler ve özellikle de yerel yönetimlerin katkısı ve işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. • Öncelikli olarak aile içinde bakılması gerektiğinden, yaşlısına bakan aile fertlerinin ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak desteklenmesinin yolları aranmalıdır Başarılı yaşlanmaya destek için ele ele….. Dinlediğiniz İçin Teşekkürler