YAYlNLARI . DiNi, `iLMi, EDEBi ÜÇ AYLlK DERGi

advertisement
DIYANET
iŞLERi: BAŞKANLIGI
YAYlNLARI .
DiNi, 'iLMi, EDEBi ÜÇ AYLlK DERGi
'
EKiM-KASIM-ARALIK
1986
'
CiLT: XXII- SAYI: 4
NORMAL İNSAN-PEYGll ER FARKl:VAHiY
Dr. Habil
ŞENTÜRK
.
.
D.E.D. ilahiyat F. Öğr. Gör.
!slama göre p~ygamber de bir .
insan olduğu için ht>r· insan gibi o
da, yer, içer, dünya i§leri ile me§gul olur, birtakım C.l.!ygu, düııünce
ve istekleri vardır. şu ayet konunun
özünü oluııturmaktadır: "De ki: Ben
de sizin gibi bir insanim, ancak .bana vahyolunuyor."(l)
Öyleyse önce normal insanın durumunu gözden geçirelim:
!nsanoğlu,
doğu§tan
getirdiği
(veril:set) potansiyel güçle sonradan
edindiği tecrübelerin (çevre) zamanla geliıımesi sonuca bir ııahsiyet olusturur. Doğu§tan getirdiği istidatlar çevre tesirlerine açık durumdadır.
O
acıkmayı, .susamayı,
ݧitme­
yi, görmeyi, dü§ünmeyi, duygulanmayı
vs.
öğrenmez.
Ancak
acıktığında
gıda almayı, susadığında
su içmeyi,
i§ittiğinin ne olduğunu, nasıl dll§ündüğünü ve niçin duygulandığım hayatın çe§itli dönemlerinde
öğrenir,
§ahslyetini tamamlar. (2)
Sosyal bir ortamda yaııayan · insan, kendisiyle olduğu kadar toplumla da uyum içinde olmak durumundadır. Çünkü. bu psikolojilç ve
sosyal yönden dengeli bir hayatın
gereğidir.(3) Gene hayata
intibak
mekanizması (U-0-T) (4) içinde ki§lniri kendisinde ve çevresinde olup
bitenden haberdar olmasını sağlayan
duyu organlan ·vardır. (S) Fakat bu
organıann alma gücü sınırlıdır. Bu
aebeble i.ı:ısan tablattııki her. olaydan
haberdar olamaz. Sözgeli§i bir kulağın veya göz14t duyum e§iği vardır;
kulak belli frekıinstakİ ·sesi · i§itir, ·
göz de belli dalga uzunluğundaki ı§l·
ğı görebilir. (6) Aslında bu sınırlı imkanlara sahip olma konusunda ·da
insanlar birbirinden farklıdırlar. Biri diğerinden daha güçlü, daha zeki,
daha hassas olabilir. Mesela: "Birkısım insanlar eııya ve olaylar ·kar§lSında hiçbir ııey idrak etmedikleri halde, diğer birkısmı ses aynlık­
larını, birkısmı renltıerin dalgalannı,
birkısmı
lannı
da tezzet ve koku
idrak etmektedir.'' {1)
ayrılılt­
Normal insandan peygambere
geçince. bu :farklann daha da arttığı görülecektir. G?.rçi !slama göre
peygamberler de insandır, ancak
(1) K: 18 (el-Kehf), 110; 41 (Fussılet), 6
.
·
(2) Erdoğan Fırat, Şahsiyet
ııiminde
GeliTevbenin Fonksiyonu,
s. 54.
Tuncel Altınköprü, Şahsiyet Analizi, s. 8.
.
(4) (U-0-T): Uyancı- Organizıria..:
Tepki.
(5) N orman L. Munn, Psikoloji, II,
{3)
157.
(6) Duyum e§iği, kulak için 2020.000 · frekans arasındaki sesIerin i§itilmesi; göz ·iÇinse 4(10·
700 milimikran dalga uzunluğundaki 'ıııığın görUimesi ııek­
lindedir, . Fazla bilgi =çın bk;
N.L. Munn, a.g.e., I!. ·204. vd.,
241 vd.
(7) G. I<:erschensteiner,
Kavramı
Karakter.
ve Terbiyesl, s. 68.
s
Allah'ın1
insanlar • arasmda onlara
.
bazı inıtlyazlar verdiği hatırlanma• .·
lıdır..
•
Peygamberleri ·diğer" iiısanlar- ··
dan ayıran en önemli fark, kendilerine .Allah tarafından vahyolunmaı;ııdır. lslam,?- göre Allah, peygamberleri va:illy alabilecek psikolojik
ve :fizyolojik güçlerle doriatriıı.ştlr.
Gürilük · tecrübeler de göstermektedir ki bir insanın yapamadığuıı baş­
kalan' yapabilir. Bir~in göremediği
uzaıtlıkt~. biı• cismi, diğeri görebilme}ttedir. PI'!Y/5:am'l;ıerlerin .. · vahiy
alması gözleri görmeyene göre, görenlıı durtımuna benzetiJebilir. Aynca bugiliı psikolojide "yaratıcı dü§jince'' (8:~ denile~ keşif ve icatlar ile
rüyalar ve ~amıa:c (~) da vahiy h§.,.
disesini. anıamaya yc:xdımcı olacak
~İteliktedir. -Sezgi _ise _müstakil bir
kabiliyettir. Sezgiciliği · savunan fels_efi. ·sister.aler, bile. vardır.
·
n
'
'
'
,•
•
'
•
YaTatıcı düŞÜllme alayında, .meseleye konsantre olma ve konuyla
ngriı bilgi ve malzemelerin iyi de~
ğerlendirilmesi önemlidir. Fakat bunlar yeterli değildir, Meselenin .. çözüme kaVuşması için, bir· illıam gerekınektedir. MeselA, · Newt_on'a:. kada:r
pek çok_ kimse, elmanın dalından
düştüğ{!nü görmüş. ve hatta sebebini de düşünmüş olabilir; falı:~t yer-_
çekiminden bahsetmemiştir; · Öyle
riiyalar da vardır ki, gerçek hayatta
bütün ayrıntılanyla yaııanır. Nitekill-ı · Hz. Peygambe~ : "Salih bir
kişi tar_atından .göıcü,len. güzel rüya,
nübüvvetin · kırk altı cüzündeıt bir
cüzdÜr;" (:İl) · buyunnuştur.
. ·. Ylikandald: hadi$ salih
nübüvvetın
belirtınesi
kırk
şöyle
~z.
altıda
~-
bir bölümü olmaktadır. , Hz. ·Peygamber'in bu rüyala. ri aynen veya mana olarak tahakknlı: ediyordu. Buna göre müslümanIann gördüğ{! salih rüyl:!. da Allah'ın
o kişiye bi rillı!!.ım durumundadır. (ll)
Burada yaratıcı dÜŞÜllce, rüya
ve illıam ile vı:ı.hiy arasındaki ilgi,
daha çok bunların herbirinin ilmi
yönden izah edilmesinde çekilen
güçlüktUr. Demek ki nonnal insan,
·sadece tecrübelerinin tistündelı:ini de.
ğil, kendi yaşadığı tecrübeleri de
izah etmekte güçlük çekmektedir.
. Vahiy olayının analizine girebilmek -icin Hz. Peygamber'in · (S.A;)
vahiy eanasındaki durumu detaylı o.:
larak ele alınmalıdır.
İnancımıza
göre, dmi: motivin·
insanianti dav'
.
ranışiarına şekil veren çevre faktö.rüne karkı, peygamberlerin dini davranışlarında çevrenin yerini ilahi vahiy .almaktadır. Vahiy hakkındaki
tecrübi bilgimizin sınırlılığı yanında
tatmininde
Hz.
sıradan
~eygamber'irı
çeşitli
şekillerde
aldığı· vahyin
psikolojik belirtileri
sıhh.atli belgelerle tesbit edilmiş bulunnüı.İüadır.; · O'nun dini yaşayı§ını
düzenleyen bu tecrübe, A11ah karşı­
sındalı:i ciddi tavrinı, vazife şuOru­
nu ve bu mesuliyetlıi ağırlığı sebebiyle duyduğu endi§eleri ortaya koymaktadır. Nitekim, derfıni bir ya§ayış olması
sebebiyle mahiyetini
tam olara.k ·kavrayamadığımız bu olay için, içgözlem . niteliğindeki • şu
hadiste Hz. Peygamber, vahiy esna.,..
rüyiiyı,
blri· olarak
açıltıanmaktadır
:
Peygainber'e vabiy, sMık rüyıt
He . başlamı§ · ve altı ay· devam et.
miştir-'.·~ Bütün peygamberlik· .hayatı
yirmi üç yıl oldu~na göre altı ay·
~ sa.dık
ruya.
deVresi,
peyg!1Plberl1.
.
·''
".
'
ğin kırk altıda
(S) Bk. N.L. Munn, Psikoloji,· I,
816 vd.
(9) Bk. Erol Güngör.. İslam Ta-
savvutunun Meseleleri, s. 133,
135. . .
(10} Bıihari. es-Sahih, K. et-Ta'bir,.
B. 2 (VIII, 68).
(ll) Zeb!di, Tecrid, Xll', 273.
.
Jll!lda birtakım güçlükler çektiğini
ve. neticede vahyin kesin bir bilgi
olarak h1i.fızasmda(12) kaldığını Wl.de etmektedir: "Vahiy, bazan bana
çıiıgrrak sesine benzer . bir sesle
lir. Baria en şiddetli geleni de budur. Cebrail'in söylediğini beliedikten sonra o, benden ayrılır. Ba~an
da melek bana bir adam suretiride
gelir ve benimle konu§ur. ·Beri de
ne söylediğini iyice bellerim." (13)
ge-
Yukandaki hadiste de pelirtildiği gibi, vahyin geli§ .§ekli. her zaman aynı değildiX. · VahYitı geliı;ı. §~­
killerini geri el olarak· üç kisı.lnda b~­
lirleyen ayette : "Hiçbir insa;n . y~k­
tur ki .Allah' m . onunla (doğrudan
doğruya) konu§ması . olsuıi, ancak
vahiy ile, yahut :ı;ıerde arltasmdatı,
yahut bir elçi (melek) gönderip de
kendi izniyle dilediğini vahyetmesi
sureti ile. olur. Çünkü ö,. çok yüceqir, hikmet sahibidir." (14) buyrulmaktadır. Buradaki .üç şekil.: . ·
ı
-.
Doğrudan doğruya: ,insanın
kalbine (zihnine) ilkil. edilen vahiy,
2 - Analı~m•. perde ark~'Smdan
(görünmeden) insana birtakım llllgileri duyurması, bildinnesi,
3 - .Allalı'ın, melek vasıtasıyla
peygambere diİediğini · vahiy · etmesidir, (15)
· Bunlar · bütün peygamberlerin
vahiy alı§ tarzlarını genel olarak
ortaya koyan ·oir tasnifin ifadesldir.
Hz. Muhammed'In (S.A,:), bU: umu-.
mi çerçeve içersinde. belirtilen çeşitli §ekillerdeki vahyi idrak. ederken ya§amış · oldıiğu ;psikolojik Mil
salıabe inü§ahedelerine dayanarak ö~~fıemek gerekirse, ~ları söylemek
mümkündür: ·
Vahiy. sırasında Hi. Peygamber'in vücudu
. ·•.titremekte
-üze:dne
-'
- •
:1
·bir hüzün çökmekte, . yhzüriun:rengi kül. gibi olmakta ve · gözleri
palı olduğu halde sesli sesli ' nefes
aldığı görülmektedir. (16)
ka-
bu ~~­
nMa fizik-üstü bir varlıkla . (Cebrail'le) ilgi kurmanın sebeb olduğu
Hz. :Peygamber
cs.A.>,
:ı::orluğu ya§amış olmalıdır, ...(\.§ağl;da-
ki hadisler; konuyu ayduilatıcı mahiyettedir: "Ben yürürken- birdenbire gökyüzünden bir ses işittiın. Ba,...
§lDU kaldırdım, bir de .baktun kl
Hıi-a·d~ baıia gelen· nielek sema ne
arz arasmda biİ- kürsi . üzerine otur:..
mu§. Pek çok korktum henie~ e~me döndüm ve: . "Beni
örtün
beni
.
- -. ., . ' ' -·
örtün!" dediin. Bunun nz·erine Allah
§U ayetİerl indirdi:
"Ey . bürfuien
(Muhammed)! Kalk artık liı.za'r et.
Rabbini yüce~t (yüceliğini nin et) ... "
•
•
.-
(17).
..
Hz.
.
.
'
'
.
•
'
'1
'.
'
. ..
•••
.
..
Aişe
(R.A.) diyor ki: "Ra· sağuğu çok: şiddetli 'bir
günde kendisine vahiy nazil· olurken
gördüğüm olmu§tur. Kendisinden o
hal geçtiği vakitte
şakaklarından
§apır şapır ter altardı;" (18) .Zeyd b.
Sabit • (R.A.) de: · "Rasfılüllah'a . gelen. vahyi yazardım. Vahiy nl!.zil olduğu zaman O'nu bir sıh"J.D.tı· basar
'
inci taneleri gibi ter dökerler, daha
sonra aÇılırlardı. Kendileri bana Imsülüllah'ı,
· <12) Kiş. w.M; watt, .·:Modern :Dilli·
yada İslam Vahyi, s, 148, : . ~ ':
(13) Buhari, es-Sahlli, K. Bed'i'lVahy, B. 2.
(14) K: 42 (eş-Şüra), 51.
(15) .Subhi es-Salih, Kur'an lllnıle­
leıi, s. 22; S. Parladır, Din Psikolojisi Ders Nctıan, s, 12-13
(II. y, yıl).
. .
.
(16) S. Parlatır, a.g.e., s. '15-14; Aynca vecd psikolojisi · ile kr!J.
Erol Güngör, İslam Tasavvufunun Meseleleri, s. 155 vd.
(17) K: 74. (el-Müdessir), 1-5.
.
(18) Buhar!, es-Sahih, K
Bed'll.-
vahy; B. 2. ·
· ·
--
'5
.
ıa.
ettirir, ben yazardım. · İşimi bitirineeye kadar vahyin ağlrlığxndan
o kadar zahmet çekerdim ki, ayağım
kınlıyor zanneder ve artık ·· bir da. ha yürüyemem derdim." (19) demi§tir. Ebü Hüreyre (R.A.) diyor ki:
"Vahiy nazil olduğunda vahyin son
bulmasına kadar · hiçbirimiz ba§lmlzı kaldınp O'nun mübarek · yüzüne
bakamazdık. Vahiy nazil olurken en
önce mübarek .vücutianna bir . titreme gelirdi. (20)
Bütün bu tezii.hürler, vahiy olayının Hz. Peygamber'in (S.A.) dtnt
ya§ayı§Indaki önemli yerini ortaya
koymaktadır. Gerek dini bilgiyi elde
etmes~, gerekse dini hayatm gereklerini yerine getirebilmesi için rfıhl
olguruuk kazanınasma vdsue olan
vahiy, O'nun bütün peygamberlik ·
hayatı boyunca, çe§itli yer ve zamanlarda, çe§itli §ekll ve §iddetıer­
de ·gelmeye devam etmi§tir.(21) ·Nitekim, din ihtiyacrom bir tezahürü
ve inancın gereği olan ibadetler, vahyin belirlediği şekil ve nonnlara uygun olarak naniaz, oruç, hacc ve
zekat gibi belli şekilleriyle Kur'an-ı
Kerim'in nüzOlünün tamamlandığı
ylnni üç sene. içerisinde, tedricen ortaya konmu§tur.(*) .Mesela :
"O kendi nefsinden bir
şey
söyle-
.mez. O'nun söylemesi ancak kendisine yapılan vahiy ·lledir." (22) ayeti ·
lle,
"Be-
nim nazam kılı§ımı nasıl görüyorsanız, aiz de öylece kılınız." (23) hadisi
arasındaki mana bağlantısı kurula.
'
rak a§ağıdaki ayetler gözden geçirilınelidir :
~ı,ıı ~ _,..s:;ıJ 1..{)1 ıyiJif.ollı.ı-JiJ
''Namazı kıhiı, zekati verin ve rükil edenlerle beraber rükil edin," (24)
6
J.ı-J 'iJ ..:..;) ':ıiJ ~ı ~ ..J>) .:,..i ..:.ıı._,ı...; ~~
.. ~ı
'f!}-1 .
.J Jt.ı.ı- ';{J
"Hac (ayları) bilinen aylardır. Kim
haccı kendine farz kılar­
sa, artık hıı.cda kadına yakla§mak,
günah i§lemek, kavga etmek yoktur. Ne hayır · i§lerseniz Allah onu
o aylarda
bilir;" (25)
~ .;ıı.ııı J" -4 ~ rı,...ıı ~ -4 ıpi .;ıı.ııı ~,:i 1ı
"Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de
farz kılındı. Umulur ki korunursu-
nuz." (26)
· Peki bu vahiy. olayrom fenomenolojisini, "ilahi mesaj"ın peygıun­
bere nasıl ula§tığmı ilmi yönden açıklamak mümkün müdür? Yukarı­
daki bilgller ı§ığxnda bu soruya nasıl bir cevap verilebilir? Vahiy es. nasında peygamber çoğu zaman arkadaıılanyla beraber bulunduğuna
göre, vahiy bir ses veya görüntü
(19) Zebidi, Tecr!d, I, 5 .
. (20) Zebidi. a,g,e., a.y.
(21) Hz. Peygamber•e vahiy geldiği
zaman. bunun Allah'tan gelen
bir vahiy olduğuna dair O'nun
kalbinde Allah zarüri bir ilim
yaratırdı. Vahyin çe§ltli şekil
ve mertebe!eri hakkında daha
geniş bilgi için bk. Zebtdi, a .
g.e., I, 2-9 (dipnotlar).
('*) Vahiy ve Kur•an.ı Kerim konusunda lisanımıza da çevril'
miş bulunan; ''Kur'an-ı Kerım
Mucizesl" (Malik bin Nebi) ve
"En mühim mesaj Kur'an"
((Muhammed A. Draz)
gibi
eseriere müraçaat edilebilir.
(D. ݧl. B§k.lığı notu).
(22) K: 53 {en-Necm), 3-4.
(23) Buhll.ri es-Sahih, K. el-Ez!Uı,
B. ıs: Darimi, es-Sünen, ·K. essaıa.t, B. 4~.
(24) K: 2 (el-Bakara), 43.
(25) K: 2 (el-Bakara), 197.
{26) K: 2 (el-Bakara), 183.
.
hallnde
arks.dıı§lan tarafından
edilmedi~i
lll
alıyor?
idrak
halde peygamber onu na,
M. Watt, bu konunun §Uur-altı
,
'teorisiyle izah edilabileceğlni söylemekte ve bu görii§ü, gelenekleşmiş
!slamt görii§le şu şekilde birleş_tir~
mektedir: "Melek bu sözleri önce
HZ. Muhammed'in şuüruna yerleştir­
di; daha sonra onlar buradan §UUrüstüne çıktı. (27) Ancak watt•m kendisinin de itiraf etti@ gibi şuur-altı
konusundaki bilgiler henüz birtakım
psikologlarm görüşleri olmaktan ö-.
te tani olara~ aydmlatıcı seviyeye
ulaşamamı§tır. (2Ş}
Alt.şuur
aslında
zihnimizin çalışma tarzını atilayabilmek için icat etti@miz bir .hipotezden ibarettir. Bunun özelli@, duygulanmizm çalıştı~ halerde · şuüra
aksetmeyen unsurlan ilıtiva etmesidir. Böylece rüya, ateşli hastalık,
ilaçla uyuşma vs. hallerinde zilıni­
mizi işgal eden alışllınadık şeyleri
bu alt-şuürun ortaya çıkın,ası olarak kabül ediyoruz. Fakat alt-§1111run hakiki muhtevasının ne oldu~·
nu bilmiyoruz.'' (29)
H.Z. thkene göre de gelişerek
de~er §Uftru baline gelmiş bir §Uftr, ,
Allah'la . irtibat kurabillr. Nitekim
de~er §Uliru, sübjektif şuürun Aşkın
Variİ~na yönelmesi sonucu yaptı~
hamle ile gerçekleşir. (30) Psikoloji
bilimi, pozitivizm taassubundan kurtulup, olaylara gerçekçi ve hakikatı
teslim edici bir anlayışla yaıctaştı~
takdirde metafizik ve normal üstü
konularm izahmda yeni ufuklara ve
boyutlara ulaşllabilecektir. Bu işte
Din 'Pstikolojisi, Para Psikoloji, tasavvuf ve ilm-i kelamla iştigal eden
ilim adamianna önemli görevler
düşmektedir.
(27} W.M. Watt, Modern Dünyada
İslam Vahyi, s. 149; Şu olay
da bu açıklamayı destekler görünmektedir. "Mesela, televizyon veya sinemada herhangi
bir program sırasında, görünür
.bir idrak olmadan, çok kısa bir
süre için gösterilen bir takım
sahneler veya verilen bazı me. sajlar farkına vanlmadan gayri
şuftrumuzda
yerleşebilmek­
tedir." A. ·Songar, Psikiyatri,
s 75-76:
.
(28} W.M. Watt, Modern Dünyada
İslam Vahyi, s. 149; Aynca bk:
Erol Güngör, İslam Tasavvufunun Meseleleri, s. 160 vd.
.
(29) E Güngör, a.g.e., s. 164. .
(30) H: Ziya thken, Varlık ve Oluş,
s. 332 vd.
7
Download