ABD`nin Kuzey Kore`ye Müdahalesinin Olası Etkileri

advertisement
ABD’nin Kuzey Kore’ye Müdahalesinin Olası Etkileri
Gökhan Binzat tarafından yazıldı.

ABD’nin, Suriye'nin İdlib kentinde düzenlendiği iddia edilen kimyasal saldırıdan Şam'ı
sorumlu tutarak, Humus yakınlarındaki Şayrat Hava Üssü'nü bombalamasının ardından
Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti)’den sert bir açıklama gelmiş “egemen bir
ülkeye yapılan açık ve affedilemez bir saldırı eylemi” olarak nitelenerek şiddetle
kınamıştı.[1]
ABD'nin, Carl Vinson (CVN-70) uçak gemisi ile iki muhrip ve bir kruvazörden oluşan Uçak
Gemisi Görev Grubu 8 Nisan 2017’de Singapur’dan demir alarak Kore sularında görev
yapmaya başladı.[2]
Fotoğraf “Stars and Stripes”tan alınmıştır.
ABD Başkanı Trump 11 Nisan’da; “Kuzey Kore belasını arıyor. Çin yardım etmeye karar
verirse harika olur. Yardım etmezse bu sorunu onlarsız çözeriz." mesajı ile WashingtonPyongyang hattında tansiyonu biraz daha yükseltti. [3]
Kuzey Kore bugüne kadar Ekim 2006, Mayıs 2009, Şubat 2013 ve Ocak ve Eylül 2016’da
beş kez nükleer silah deneme yapmış, Ocak 2016’da gerçekleştirilen denemenin hidrojen
bombası olduğunu açıklamıştı.[4] Bugünlerde bir nükleer deneme daha yapmasından
endişe ediliyor.
Çin Komünist Partisi’nin sözcüsü Global Times gazetesi Pyongyang’a ‘‘tek başına hareket
etmesi durumunda yalnız kalacağı’’ uyarısında bulunarak, ‘‘hata yapmaktan kaçınmasını’’
tavsiye etti.[5]Medyada yer alan haberlere göre Çin 150 bin askerden oluşan bir kuvveti
Kuzey Kore sınırına yığınak yapmış bulunuyor.[6]
ABD Başkanı Trump bir televizyona 12 Nisan’da verdiği röportajda “bölgeye büyük bir
armada gönderdiklerini, Çin devlet başkanı ile görüştüğünü Kuzey Kore’yi durdurmasını
istediğini durduramazsa gereğini tek başlarına yapacaklarını” yineledi. [7]
ABD gerekli görürse Suriye gibi Kuzey Kore’ye de kuvvet kullanabilir mi?
Kore Yarımadasında 27 Temmuz 1953’te imzalanmış olan ateşkes anlaşmasından buyana
nasılsa bir barış anlaşması imzalanmış değil. Üstelik Kuzey Kore 25 Haziran 1950’de 38’nci
paralelin güneyine geçerek savaşı başlattığında Birleşmiş Milletler (BM)’in 7 Temmuz
1950 tarihli 84 sayılı kararı üyelerine Kore Cumhuriyetine yardım etmek üzere ABD’nin
komutasında oluşturulacak BM Komutanlığına askeri kuvvet vermelerini tavsiye etmişti
(md 3). Birliğin komutanını görevlendirmesini ABD’ye (md 4), Birleşmiş Milletler bayrağını
kullanma yetkisini görevlendirilecek komutana bırakmıştı (md 5). Yani pratikte askeri
kuvvetin kontrolü BM’de değil, ABD’ndeydi.[8]
BM eski Genel Sekreteri Boutros Ghali’nin Kuzey Kore Dışişlerine gönderdiği 24 Haziran
1994 tarihli yazıda da; “Güvenlik Konseyi’nin birleşik komutanlığı kendi kontrolünde
bulunan alt bir organ olarak kurmadığı, sadece böyle bir komutanlığın ABD yetkisi altında
oluşturulmasını tavsiye ettiği, bu yüzden birleşik komutanlığın lağvedilmesinin Birleşmiş
Milletler organlarının sorumluluğuna girmediği, Birleşik Devletler hükümetinin yetkisinde
olduğu” bildirilerek durum teyit ediliyordu.[9]
Güney Kore askeri birliklerinin kontrolünü Temmuz 1950’de Birleşmiş Milletler Komutanı
General Douglas MacArthur’a vermişti. Birleşik Kuvvet Komutanlığı (Combined Force
Command-CFC) 7 Kasım 1978’de oluşturulana kadar Güneydeki askeri birliklerin harekât
kontrolü (Operational Control-OPCON) BM Komutanlığında kaldı. Yani birliklerin barış ve
harp zamanı harekât kontrolü bu sefer yeni kurulan ve yine başında ABD’li bir komutanın
bulunduğu Birleşik Kuvvet Komutanlığına (CFC) devredilmişti.
Güney Kore’de 1961 ve 1979’de gerçekleşen askeri darbeler ve Mayıs 1980’de
Gwangju’da üniversite öğrencilerinin darbe yönetimine karşı gerçekleştirdiği protesto
gösterilerinin sert bir şekilde bastırılması kamuoyunda ordu birliklerinin kontrolünü
elinde bulunduran ABD’nin bu olaylarda parmağı bulunduğu kanısını yarattı. Neticede
Güney Kore ordusunun en azından “barış zamanı” harekât kontrolünün iade edilmesi
düşünüldü ve bu konuda ABD ile yapılan müzakereler 1994’te sonuç verdi.
Bugün de Birleşik Kuvvet Komutanlığı (CFC) altında 600 bin Güney Koreli askerden oluşan
kuvvetin “harp zamanı” harekât kontrolü bir ABD’li orgeneralin elinde bulunuyor.
Kontrolün 2012’de Güney Kore’ye devredilmesi planlanmıştı ancak Güneye ait bir askeri
geminin (ROKS Cheanon) Mart 2010’da batması ve bir Kuzey Kore denizaltısı tarafından
batırıldığı iddiası ordu birliklerinin harp zamanı harekât kontrolünün devrini 2015 yılına
erteledi. ABD ve Güney Kore arasında Kasım 2015’te gerçekleştirilen müzakerelerde de
eksik görülen bazı askeri imkân ve kabiliyetlerin tamamlanması kaydıyla harp zamanı
harekât kontrolünün devri bir kez daha 2020 yılına ötelendi.
Batırılan Güney Kore’ye ait korvet (ROKS Cheanon)
Savaş durumunda yukarıda bahsedilen Birleşik Kuvvet Komutanlığını (CFC) desteklemek
üzere ABD’nin iki kuvveti daha Güney Kore topraklarında bulunuyor. Birisi Kore Savaşı’nın
başlangıcından buyana bölgede görev yapan Birleşmiş Milletler Komutanlığı (UNC) diğeri
emrinde 29 bin askerden oluşan, gemi, uçak ve özel kuvvetler unsurları bulunan -- Pasifik
Komutanlığına (PACOM)bağlı-- Kore’deki Birleşik Devletler Kuvveti (United States Force in
Korea-USFK). [10]
Güney Kore ordusu bir savaş durumunda ABD’li bir orgeneralin emrinde olduğuna ve
Güney Kore -- Kuzeyi tanımadığından-- ateşkes antlaşmasını imzalamadığına göre Kuzey
Kore ABD ile teknik olarak zaten savaş halinde bulunuyor.
ABD’nin Kuzey Kore’ye müdahalesinin sonuçları ne olur?
Kuzey Kore’ye yönelik olası bir müdahaleden en fazla Çin rahatsız olur. Çünkü Çin için
Kuzeyde mevcut olan rejimin yıkılması istikrarsız bir Kuzey Kore demektir ki bu nükleer
silahları üreten Kuzey Kore’den çok daha tehlikeli bir durumdur.
Çin’in Kore yarımadasında üç önceliği bulunmaktadır. Birincisi Kore Yarımadası ve
çevresinde istikrarın sürdürülmesi, ikincisi yarımadanın olabildiğince bölünmüş olarak
kalması, üçüncüsü Kuzey Kore’nin nükleer silah programından caydırılmasıdır.
Pekin için en kötü senaryo Kuzey Kore’deki yönetimin devrilmesi ile ortaya çıkacak boşluk
ve neden olacağı istikrarsızlıktır. Çünkü bu durumda Çin’e doğru bir mülteci akını
oluşacak, kitle imha silahlarının (KİS) yayılması (proliferasyonu) dahil birtakım jeopolitik
belirsizliklerle (örneğin nükleer silah kaçakçılığı) uğraşmak zorunda kalacaktır.
Ayrıca mevcut durumun sürdürülmesi için Pekin’in geçerli başka nedenleri de var. Çin
yönetimi ekonomik kalkınmayı sürdürebildiği sürece iç kamuoyunun desteğini
alabileceğini biliyor. Çevresinde oluşabilecek herhangi bir kargaşa Çin ekonomisini
olumsuz yönde etkileyebileceği gibi içeride karışıklıklara da neden olabilir.
Diğer taraftan Kuzey Kore Çin sınırında tampon ülke görevi görüyor. Pekin zaman zaman
birleşik Kore taraftarı resmi söylemlerde bulunsa da aslında bu retorik gerçekleri
yansıtmıyor. Birleşmiş bir Kore iki açıdan Çin’in uzun erimdeki çıkarlarına hizmet etmiyor.
Birincisi birleşik Kore’nin yönetimi kuvvetle muhtemel Güney Kore ağırlıklı bir yapıda
oluşacak. İkincisi Çin’e komşu olacak bu yeni devlet muhtemelen ABD müttefiki,
demokratik ve ulusalcı bir karaktere sahip olacak.
Yarımadanın bölünmüşlüğünden ve Kuzey Kore’nin perişan durumundan Çin’in ekonomik
çıkar sağladığını da belirtmek gerekir. Çinli firmalar Kuzey Kore’nin zengin mineral
kaynaklarından ve ulaştırma altyapısından asgari maliyetle faydalanırken, birleşmiş
Kore’de hem işçilik maliyeti yüksek olacak hem de Çinli firmaların iş yapmaları zorlaşacak.
Ayrıca birleşmiş bir Kore’nin Çin’de yaşayan Koreli etnik azınlık üzerindeki etkileri gözardı
edilmemelidir. Son dönemde Güney Kore’nin Çin’den toprak talebi iddiaları sıklıkla
gündeme getirilmektedir. Seul yönetimi sınırı belirleyen Kore[11]-Çin 1909 antlaşmasına
dayanarak Çin’in kuzeydoğusundaki Jiandao bölgesinden toprak talep etmektedir.
Nükleer silahlara gelince 1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi (Nuclear
Non-Proliferation Treaty-NPT) antlaşmasında Çin nükleer silah sahibi üyeler arasında yer
almaktadır. Kuzey Kore’nin nükleer silah geliştirme arzusu Doğu Asya’da nükleer
silahlanma yarışını tetikleyebilir, böylece Japonya ve Güney Kore de nükleer silahlara
sahip olmak isteyebilir, bu da Çin için kabul edilebilir bir durum değildir.
Tüm bu nedenlerle Pekin yönetimi Kuzey Kore’ye müdahale edilmesi gerekirse bunu tek
başına kendisi yapmak isteyecektir. Trump’un belirttiği gibi Kuzey Kore sorununu ABD’nin
tek başına çözmesine müsaade etmeyeceği değerlendirilmektedir.
Güney Kore’ye gelince bir çatışma durumunda bir milyona yakın Kuzey Kore askeri sınır
yakınlarında mevzilenmiş durumdadır. Üstelik başkent Seul askersizleştirilmiş bölgeye
(DMZ) 40-50 km mesafededir. 50 milyon nüfuslu Güney Kore’nin 20 milyonu Seul ve
civarında yaşamaktadır. Kuzey Kore’nin ABD ve koalisyon güçlerine karşı olası bir harpte
başarılı olma ihtimali oldukça düşük olmakla birlikte, coğrafya ve askeri kuvvetinin
sağladığı avantaj ile karşı tarafa verdiği zayiat büyük olacaktır.
Diğer taraftan Kuzeydeki tek adam rejiminin dışarıdan bir müdahale ile çökmesi
yarımadanın birleşmesinin yolunu açacaktır. İki toplum arasındaki ekonomik ve teknolojik
farklar ve dünya görüşlerindeki derin ayrılıklar Almanya örneğindeki gibi bir birleşmenin
hiç de kolay olmayacağını göstermektedir. Bir kere Kuzey Kore’de yaşayanlar Güneydeki
yaşam koşullarını bilmemektedir. Güney Kore’de kişi başına gelir 27200 dolarken,
Kuzey’de kişi başına gelirin 1800 dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Stanford
Üniversitesi’nce yapılan araştırmaya göre Kuzey ve Güney arasındaki gelir düzeyinin
birbirine yaklaştırılmasının maliyeti 2-5 trilyon dolar civarında olacaktır. Tabii ki bu
maliyet Güney Korelilerin verdiği vergiler ile karşılanacaktır.
Ayrıca birleşmenin beraberinde getireceği sosyal sorunlara da değinmek gerekir. Eğitim
seviyesi düşük, mesleki tecrübesi az Kuzey Korelilerin maruz kalacakları ayrımcılık, 19461953 yılları arasında Güneye göç etmek zorunda kalanların Kuzey’deki arazilerini geri
istemeleri ve Kuzey Kore ordusundaki 1,2 milyon askerin bir anda işsiz kalması gibi
sorunlarla karşılaşılacaktır.
Uzun lafın kısası Seul de yukarıda arz edilen gerekçeler nedeniyle askeri müdahalede
bulunulmasını istemeyecektir.[12]Nitekim Güney Kore Birleşme Bakanı ABD'nin Kuzey
Kore'ye olası “önleyici müdahale” fikrini ulusal güvenliğe tehdit olarak gördüklerinden
desteklemediklerini açıkladı.[13]
Kuzey Kore ile 17 km kara sınırı bulunan Rusya’nın da Çin’inkine benzer gerekçelerle ABD
askeri varlığının Kuzeydoğu Asya’daki stratejik köprü başını ele geçirmesine sessiz
kalmayacağı değerlendirilmektedir.
Japonya ise ülkesindeki ABD üsleri nedeniyle Kuzey Kore’nin hedefleri arasındadır.
Topraklarındaki ABD üsleri Japonya’nın hassasiyetleri haline geldiğinden, olası bir
çatışmanın tarafı olmak durumundadır. Japonya’nın bu refleksle Carl Vinson (CVN-70)
uçak gemisi görev grubuna askeri gemi verdiği değerlendirilmektedir.[14] Diğer taraftan
1910-1945 yılları arasında Japonya’ya göç etmiş ancak halen Japon vatandaşlığını almamış
150 bin kadar Kuzey Koreli Japonya’da yaşamaktadır. “Chongryon” olarak anılan Kuzey
Korelilerin Pyongyang yönetimi ile yakın bağları bulunmaktadır. Kuzey Kore
parlamentosunda beş kıdemli üye ile temsil edilmektedirler. Japonya’da bankaları, 60
kadar okul ve üniversiteleri bulunmakta, “Chosun Sinbo” gazetesini yayımlamaktadırlar.
Çoğunlukla Japon şans oyunu “Pachinko” sektöründe faaliyet gösteren grubun her yıl 600
milyon ile 1,9 milyar dolar değerinde parayı Pyonyang’a gönderdiği ifade ediliyor.
Chongryon’ların Japonya’nın Kuzey Kore’ye yönelik politikalarında çok az da olsa
etkilerinin olabileceği değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak diplomatik girişim ve yaptırımlar bugüne kadar Kuzey Kore’yi nükleer
programından vazgeçirememiştir. Kuvvet kullanımı bir seçenek olarak gözükse de Kuzey
Kore’ye askeri kuvvet uygulanması herhangi bir tarafa yarar sağlamayacağı gibi küresel bir
çatışmaya neden olabilecek derecede tehlikelidir.
2009’da dondurulan Altılı Görüşmeler (Six Party Talks)[15] askeri kuvvet kullanma
ihtimalini düşürerek Kuzey Kore çevresinde istikrarın oluşturulmasına katkıda bulunmuş,
ilgili ülkelerin diplomatik çevrelerine Kuzey Kore kaynaklı sorunların tartışılması için
zemin oluşturmuştu. Altılı Görüşmelerin tekrar başlatılması -- Pyongyang’ı nükleer silah
programından caydıramasa da-- büyük krizlerde durumun ve harekât tarzlarının
tartışılacağı bir ortamı tekrar yaratacağı değerlendirilmektedir.
[1]Kuzey Kore’den ABD’ye Suriye Tepkisi, (b.t.) (2017, 8 Nisan), OdaTv, erişim: Nisan 2017,
http://odatv.com/abdnin-fuzelerine-en-sert-tepki-ondan-geldi-0804171200.html
[2]Slavin, E. (2017, 8 Nisan), In Show of force, Carl Vinson Strike Group Returns to Korean
Peninsula,Stars
and
Stripes,
erişim:
Nisan
2017,
https://www.stripes.com/news/pacific/in-show-of-force-carl-vinson-strike-groupreturns-to-korean-peninsula-1.462734
[3]Trump’tan Kuzey Kore’ye:”Belasını arıyor”(b.t.), (2017, 11 Nisan), OdaTv, erişim: Nisan
2017, http://odatv.com/belasini-ariyor-1104171200.html
[4]North Korea's nuclear programme: How advanced is it? (b.t.), (2017, 6 Ocak), BBC
News, erişim: Nisan 2017, http://www.bbc.com/news/world-asia-pacific-11813699
[5]Kuzey Kore’yi öyle bir ülke uyardı ki (b.t.), (2017, 12 Nisan), OdaTv, erişim: Nisan 2017,
http://odatv.com/kuzey-koreyi-bu-kez-oyle-bir-ulke-uyardi-ki...-1204171200.html
[6]Lockie, A., (2017, 12 Nisan), China reportedly sent 150.000 troops to North Korea’s
border – here is how they could stop North Korea, Business Insider, erişim: Nisan 2017,
http://www.businessinsider.com/china-150000-troops-north-korea-xi-trump-20174?utm_content=bufferb0680&utm_medium=social&utm_source=facebook.com&utm_ca
mpaign=buffer-bi
[7]Stablefort, D., (2017, 12 Nisan), Trumps on North Korea: ‘We are sending an
armada’, Yahoo News, erişim: Nisan 2017, https://www.yahoo.com/news/trump-northkorea-sending-armada-144441920.html
[8]BM Kararı 84 (1950, 7 Temmuz), Birleşmiş Milletler, erişim: Nisan 2017,
http://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=S/RES/84(1950)
[9]Kim, M.C. ve Pak C.G.(1997, 7 Mayıs), DPRK Perspective on Ending The Korean
Armistice, The
Nautilus
Institute,
erişim:
Nisan
2017,
http://oldsite.nautilus.org/fora/security/4a_DPRKonKA.html#sect3
[10]OPCON
Transfer
(b.t.), Global
Security,
erişim:
Nisan
2017,
http://www.globalsecurity.org/military/agency/dod/usfk-opcon.htm
[11]Japon idaresi altındaki Kore
[12]Lankov, Andrei (2013), The Real North Korea:Life and Politics in Failed Stalinist
Utopia (New York: Oxford University Press)
[13]Güney Kore’den ABD’ye: Tarihi Dönemeçteyiz Sıcak Bakmıyoruz (b.t.), (2017, 10
Nisan), Sputnik,
erişim:
Nisan
2017,
https://tr.sputniknews.com/asya/201704101028006302-guney-koreden-abdye-tarihi-birdonemecdeyiz-sicak-bakmiyoruz/
[14]Ross, E.,(2017, 12 Nisan), Japanese Warships to Join U.S. Aircraft Carrier in East China
Sea,Newsweek, erişim: Nisan 2017, https://www.yahoo.com/news/japanese-warshipsjoin-u-aircraft-141832499.html
[15]Altılı Görüşmeler ’in amacı Kuzey Kore’nin nükleer silahlanma programı ile ortaya
çıkan güvenlik ile ilgili endişelerin barışçıl yollarla giderilmesidir. Katılımcı ülkeler; Kuzey
Kore, Güney Kore, Çin Halk Cumhuriyeti, ABD, Rusya Federasyonu ve Japonya’dır. Bu
görüşmeler Kuzey Kore’nin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması
(Nuclear Non-Proliferation Treaty-NPT)’dan 2003 yılında çekilmesiyle başlamıştır.
Dördüncü (Birinci Safha 26 Temmuz – 7 Ağustos 2005, İkinci Safha 13 – 19 Eylül 2005) ve
Beşinci Tur (Birinci Safha 9 – 11 Kasım 2005, İkinci Safha 18 – 22 Aralık 2006) görüşmeler
ile elde edilen kazanımlar bazı dış etkenler nedeniyle kaybedilmiştir. 2003’den 2007’ye
kadar yapılan beş tur görüşmede çok az ilerleme kaydedilmiş, Beşinci Tur görüşmelerin
üçüncü safhasında (8-13 Şubat 2007) Kuzey Kore petrol yardımı ile ABD ve Japonya ile
ilişkilerin normalleştirilmesi için adımlar atılması karşılığında nükleer tesislerini kapatmayı
kabul etmiştir. Kuzey Kore’nin başarısız uydu atışı sonrasında BMGK’nin Kuzey Kore’yi
suçlayan 13 Nisan 2009 tarihli Başkanlık Açıklamasının ardından, 14 Nisan 2009’da Altı
Taraflı Görüşmelerden çekildiğini ve nükleer zenginleştirme programına devam edeceğini
açıklamıştır. Ayrıca ülkesinde bulunan nükleer denetçileri sınır dışı etmiştir.
[status draft]
[nogallery]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category güvenlik]
[tags KORE DOSYASI, ABD, Kuzey Kore, Müdahale, Etki]
Download