Tam Metin PDF - JournalAgent

advertisement
Þiddet ve Agresyonun Nörobiyolojisi
Ercan ABAY*, Cengiz TUÐLU**
ÖZET
Þiddet ve agresyonun kökeni hakkýnda çok sayýda araþtýrma ve
kuram vardýr. Sosyal öðrenme, psikanalitik ve biyolojik kuramlar
bunlar arasýndadýr. Son yýllarda biyolojik alandaki bilgi birikimi
önemli derecede artmýþtýr. Bu nedenle þiddet davranýþýný ve biyolojik belirleyicilerini ele almayý amaçladýk. Nörotransmiter
regülasyonunu, moleküler genetik araþtýrmalarý ve yeni görüntüleme yöntemlerinin iþlevsel anatomiye katkýlarýný gözden
geçirdik. Bunlara ek olarak þiddet ile özkýyým davranýþýnýn nörobiyolojisi arasýndaki benzerlikleri de deðerlendirdik.
Anahtar Sözcükler: Þiddet, agresyon, nörobiyoloji, özkýyým.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
SUMMARY
The Neurobiology of Violence and Aggression
There are many theories and studies about violence and aggression, including social-learning theory, psychoanalytic theory and
biologic theory. Recently, the importance of biologic theory is
increasing. Our aim was to analyse the violent behaviour and its
biologic determinants, therefore we reviewed the effects of neurotransmitter regulation, molecular studies, and functional
anatomy by new imaging techniques. Also, we assessed the similarities between the violence and suicidal behaviour.
Key Words: Violence, aggression, neurobiology, suicide.
GÝRÝÞ
Klinik uygulamanýn ve günlük yaþamýn ayrýlmaz bir
parçasý olan þiddet ve agresyonun kökeni ve nedenleri
hakkýnda çok sayýda araþtýrma yapýlmýþ ve birçok
kuram geliþtirilmiþtir. Sosyal öðrenme, psikanalitik ve
biyolojik kuramlar bunlar arasýndadýr. Þiddet ve
agresyonun karmaþýk doðasý yapýlan deðerlendirmelerde eklektik bir yaklaþýmý zorunlu kýlmaktadýr. Özellikle yüksek primatlarda korteksin devreye girmesi
davranýþ
modellerini
karmaþýklaþtýrmaktadýr.
Maymunlar üzerinde yapýlan bir deney, grup içerisindeki hiyerarþik yapýlanmanýn davranýþý nasýl
deðiþtirdiðine iyi bir örnek oluþturur. Grup içerisinde
baskýn durumda olan bir maymunun hipotalamusu
elektriksel olarak uyarýldýðýnda, bu maymun kendine
tabi durumdaki maymunlara saldýrýr, diþilere saldýrmaz. Alt saflarda yer alan bir baþka maymun ayný
þekilde uyarýldýðýnda bir köþeye çekilir ve boyun eðme
davranýþý gösterir (Atkinson ve ark. 1996). Bu örnek
hayvanlarýn saldýrgan davranýþlarýný deðerlendirirken
bile indirgemeci yaklaþýmýn risklerini ortaya koymaktadýr. En geliþmiþ kortekse sahip insanda durum çok
daha karmaþýktýr. Psikanalitik ve öðrenme kuramlarý
yanýnda gittikçe artan biyolojik araþtýrmalar dikkat
çekicidir. Bu nedenle, insanda þiddet ve agresyon
süreçlerine katkýlarý yönünden, biyolojik bilgi birikimini gözden geçirmeyi planladýk.
TANIMLAR
* Prof. Dr., ** Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Týp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalý, EDÝRNE
Agresyon (Saldýrganlýk): Bedensel ve ruhsal açýdan
baþkalarýna zarar verme amacýyla, kýzgýnlýk, öfke ve
nefret dolu yýkýcý davranýþ.
21
ABAY E, TUÐLU C.
Hostil (Düþmanca) saldýrganlýk: Kiþinin aþaðýlandýðýný ve kasýtlý bir þekilde tahrik edildiðini
algýladýðý durumlara karþý gösterdiði tepki.
Þiddet (Violence): Bir kiþi ya da grubun baþkalarýna
karþý fiziksel olarak zarar vermesi. Patlayýcý olmasý ve
yaralama, yok etme amacýný gütmesi nedeniyle saldýrganlýk eyleminin uç noktasýdýr.
Þiddetin suç davranýþý ile iliþkisi ve araþtýrmalarýn
genellikle suç iþlemiþ kiþiler üzerinde yapýlmýþ olmasý
nedeniyle suç tanýmý da önem kazanmaktadýr.
Suç: Yasal kurallara uymayan ve bu yasadýþý oluþu
nedeniyle hapis ve/veya mali yaptýrýmlarla cezalandýrýlabilen eylemlerdir. Suç davranýþýnýn biyolojik
görüþ açýsýndan önemli iki fenomenolojik ayýrýmý
vardýr:
1) Þiddet içeren/içermeyen suç davranýþý
Þiddet suçlarý, kiþilere saldýrganlýðý içerir. Bu eylemler,
homisid, homisid giriþimi, diðer ciddi fiziksel
saldýrýlar ve tecavüzdür. Þiddet içermeyen suçlar, mala
karþý (örneðin hýrsýzlýk gibi) suçlarý içerir. Þiddetin
tanýmý özkýyýmý (kendine dönük saldýrganlýðý) kapsamaz. Ancak þiddet ve özkýyým biyolojisi arasýnda
önemli ortak noktalar vardýr.
2) Dürtüsel olan/olmayan suç davranýþý
Dürtüsel suç davranýþýnda önceden tasarlama ve kasýt
yoktur. Dürtüsel olmayan þiddet suçlarýnda ise kasýt
söz konusudur (Coccaro ve McNamee 1998).
Genellikle dürtüsel þiddet içeren suç davranýþýnda biyolojik görüþ daha çok desteklenmiþ ve araþtýrmalar
bu yönde geliþmiþtir.
ÞÝDDETÝN GENETÝÐÝ
Ýkiz çalýþmalarý: Cristiansen, 1968 yýlýnda yaptýðý
çalýþmada ikizler arasýnda suçluluk konkordansýný
monozigotlarda (MZ) %74, dizigotlarda (DZ) %47
olarak bildirmiþtir. Daha sonra 1977 yýlýndaki çalýþmasýnda bu oranlar MZ'lerde %35 DZ'lerde %13'tür.
Lyons, 1995 yýlýnda suçluluk konkordansýný MZ'lerde
%39 DZ'lerde %30 olarak bildirmiþtir (Coccaro ve
McNamee 1998).
Coccaro ve arkadaþlarý (1997), doðrudan fiziksel
saldýrganlýk gösterenlerde genetik geçiþin %47, dolaylý
fiziksel saldýrganlýkta %40, sözel saldýrganlýkta %28
olduðunu bildirmiþtir.
Evlat edinme çalýþmalarý: Hutchings ve Mednick,
1973 yýlýnda yaptýklarý araþtýrmada biyolojik babalar
22
ile evlat edinilmiþ oðullarý arasýnda mahkumiyet ve
suç yönünden anlamlý iliþkiler bildirmiþtir. Crowe,
1974 yýlýndaki çalýþmasýnda hapse girmiþ kadýnlarýn
evlat edinilmiþ 52 çocuðundan 7'si suç iþlerken kontrol grubunda sadece 1'inin suç iþlediðini göstermiþtir
(Coccaro ve McNamee 1998).
Kromozom anormallikleri: Cinsiyet kromozomlarýnýn fazlalýlýðý (XXY ve XYY karyotipleri), santral
sinir sisteminde geliþim kusurlarýna yol açarak suç
þeklinde davraným sapmalarýna yol açabilir (Tardiff
1995). Ancak, Schiavi ve arkadaþlarý (1984) tüm istatistiklere raðmen XXY ve XYY karyotipli bireylerin
suçlu popülasyonun çok azýný oluþturduðunu
bildirmektedir.
DNA polimorfizmi: Halen agresyonda en iyi bilinen
DNA polimorfizmi triptofan hidroksilaz (TPH)
genindedir. TPH, serotonin sentezinde hýz sýnýrlayýcý
enzimdir. Nielsen ve arkadaþlarý (1994) tek veya çift
eþli TPH "L" alleli olan dürtüsel þiddet suçlularýnda,
çift eþli "U" alleli olan dürtüsel þiddet suçlularýna göre
BOS'ta 5-HÝAA'nýn önemli derecede düþük olduðunu
gösterdiler. Öyküde özkýyým giriþimi olan kiþilerde de
TPH "LL" genotipi %65, "LU" genotipi %53 ve "UU"
genotipi %17 oranlarýnda bulunmuþtur.
NÖROTRANSMÝTERLER
Kolinerjik ve katekolaminerjik sistemler agresyonu
arttýrýrken serotonerjik sistemler agresyonu inhibe
eder.
Serotonin: Agresyon üzerine inhibitör etki gösterir.
Serotonin sentezinde hýz sýnýrlayýcý enzim TPH geni
11. kromozomun kýsa kolundadýr. Dürtüsel suçlarda
beyin omurilik sývýsý (BOS) 5-HIAA seviyeleri TPH
genotipi ile iliþkilidir. BOS 5-HIAA seviyelerinin
düþmesi merkezi serotonin etkinliðinin düþtüðünü
gösterir. Serotonin gerialýmýnda, serotonin transporter
(5-HTT) adýndaki plazma membran taþýyýcýsý görev
alýr. 5-HTT geni 17. kromozomdadýr. Sonuç olarak
serotonin sentezi ve etkinliði genetik kontrol altýndadýr. TPH genotipinin, kiþilik bozukluðu olan erkeklerdeki dürtüsel saldýrgan davranýþlarla, dürtüsel
suçlularda ve dürtüsel davranýþ gösteren diðerlerindeki özkýyým giriþimleriyle iliþkisi vardýr (Nielsen ve ark.
1994). Düþük BOS 5-HIAA seviyeleri, þiddet içeren
özkýyým giriþimlerinde ve yaþamboyu aþýrý saldýrganlýk sergileyen kiþilik bozukluðu olan bireylerde gösterilmiþtir (Tardiff 1996). Serotonerjik defektle iliþkilendirilen Tip 2 alkol baðýmlýlýðýnda þiddet davranýþý
sýktýr. Düþük aktiviteli 5-HTT genotipi ile sürekli
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
ÞÝDDET VE AGRESYONUN NÖROBÝYOLOJÝSÝ
dürtüsel þiddet davranýþý olan erken baþlangýçlý alkol
baðýmlýlýðý arasýnda iliþki bulunmaktadýr (LeMarquand ve ark. 1994). Ayrýca 5-HT1B reseptör gen polimorfizmi saldýrgan ve dürtüsel davranýþý olan alkol
baðýmlýlýðý ile iliþkilidir (Lappalainen ve ark. 1998).
Saldýrganlýkla BOS 5-HIAA seviyeleri arasýnda ters
orantý vardýr. Dürtüsel saldýrganlarda, dürtüsel
olmayanlara göre BOS 5-HIAA seviyeleri daha düþüktür. Yýkýcý davranýþ bozukluðu olan çocuklarda, saldýrganlýk derecesi ile BOS 5-HIAA seviyeleri arasýnda ters
orantý vardýr (Virkkunen ve ark. 1994).
Tek doz fenfluramin uygulanmasý plazma prolaktin
seviyelerini arttýrýr. Bu yanýta serotonerjik etki aracýlýk
eder ve prolaktin artýþý ile merkezi serotonin etkinliði
deðerlendirilebilir. Prolaktin yanýtý saldýrgan kiþilerde
düþüktür. Bu ölçüm, BOS 5-HIAA deðerlendirilmesinden daha hassastýr (Coccaro ve ark. 1997).
Kiþilik bozukluðu olanlarda agresivite ve impulsivite
ile fenfluramine prolaktin (PRL) yanýtý arasýnda ters
orantý vardýr. Öykülerinde özkýyým giriþimleri ve alkol
baðýmlýlýðý olan sýnýr kiþilik bozukluðu tanýsý almýþ
bireylerde fenfluramine PRL yanýtý yetersizdir. Alkol
baðýmlýlarýnda da m-klorofenilpiperazine (m-CPP) PRL
yanýtý ters orantýlýdýr (Coccaro ve ark. 1997).
Bu sonuçlarýn tersine bulgular bildiren çalýþmalar da
vardýr. Duygudurum ve anksiyete bozukluklarýnda
madde kötüye kullananlarda fenfluramine ve mCPP'ye PRL yanýtý ile saldýrganlýk arasýnda pozitif iliþki gösterilmiþtir (Fishbein ve ark. 1989). Duygudurum
ve anksiyete bozukluklarýnda bunun nedeni uzun
süre ilaç tedavisi olabilir. Çocuk ve ergenlerde, saldýrganlýk ile fenfluramine prolaktin (PRL) yanýtý arasýnda pozitif iliþki yaþ ve geliþimsel etkenlere baðlý olabilir. Agresif çocuklarda serotonin ile saldýrganlýk
arasýndaki pozitif iliþki, ergenlikte önemsiz olabilir ve
eriþkinlikte tersine dönebilir (Halperin ve ark. 1997).
Davraným bozukluðu olan saldýrgan çocuklarda,
davraným bozukluðu olan ancak saldýrgan olmayan
çocuklara göre plateletlerde 3H-imipramin baðlanma
yerlerinin sayýsý daha düþüktür (Coccaro ve McNamee
1998). Platelet 3H-paroksetin baðlanma yerlerinin
sayýsý ile öyküde saldýrgan davranýþýn varlýðý arasýnda
ters orantý vardýr (Coccaro ve ark. 1996).
Norepinefrin: Özkýyým ve saldýrganlýkta artmýþ
noradrenerjik etkinlik vardýr (Gerra ve ark. 1997).
Klonidine büyüme hormonu yanýtlarýnýn normallerde
ve kiþilik bozukluklarýnda irritabilite ile iliþkisi vardýr
(Coccaro ve ark. 1991). Norepinefrin metaboliti 3KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
metoksi-4-hidroksifenilglikolun (MHPG) BOS seviyeleriyle, kiþilik bozukluklarý olanlarda öyküde agresif
davranýþ görülmesi arasýnda pozitif bir iliþki bulunmaktadýr. Çeþitli nöropsikiyatrik hastalarýn þiddet
davranýþlarýný bastýrmak için beta blokerler klinik
olarak kullanýlýr (Citrome ve Volavka 1997).
Katekolaminlerin yýkýmýnda iki önemli enzim;
monoaminooksidaz (MAO) ve katekol-O-metiltransferaz (COMT) iþlev görür. MAO'nun A ve B tipi vardýr.
Her ikiside beyinde bulunur. Tip B plateletlerde de
bulunur. Her iki enzimin geni X kromozomundadýr.
MAO'nun saldýrgan davranýþla iliþkisi gösterilmiþtir.
Þiddet suçlularýnda plateletlerde düþük MAO aktivitesi gösterilmiþtir. Dürtüsel þiddet davranýþý gösteren ve
mental retarde erkeklerde MAO-A yapýsal geninde
nokta mutasyon bulunmuþtur (Volavka 1999). MAOA geninin ve düþük MAO etkinliðinin dürtüsel saldýrgan davranýþla iliþkileri vardýr. Sonuç olarak yüksek
noradrenerjik aktivite ve/veya yýkan enzimlerin düþük
aktivitesi saldýrgan davranýþa neden olmaktadýr.
Dopamin: Dürtüsel þiddet suçu iþleyen antisosyal
kiþiler arasýnda düþük BOS homovanilik asit (HVA)
konsantrasyonlarý gösterilmiþtir. Alkol yoksunluðu
sýrasýnda BOS HVA ile saldýrganlýk arasýnda ters orantý bildirilmiþtir (Limson ve ark. 1991).
Vasopressin: Vasopressin reseptör antagonistleri
agresif davranýþý azaltýr. Fluoksetin, 5-HT etkisini arttýrýrken agresyonu ve merkezi vasopressin seviyelerini
düþürür. Bu da 5-HT ile vasopressinin agresyonda birlikte rol aldýklarýný gösterir. BOS vasopressin seviyeleri
antisosyal kiþilik bozukluklarýndaki agresyon düzeyleri ile doðrudan iliþkilidir (Coccaro ve McNamee
1998).
Gama amino bütirik asit (GABA): GABA agonistleri
saldýrganlýðý azaltýr. GABA antagonistleri (pikrotoksin) saldýrganlýðý artýrýr. Benzodiazepinler merkezi
GABA'erjik etkinliði arttýrýr ve agresif davranýþý azaltýr.
Uzun süre diazepam verilmesi agresif davranýþý
paradoks olarak arttýrabilir (Uhde ve Tancer 1995).
HORMONLAR VE METABOLÝZMA
Testesteron: Hayvan araþtýrmalarýnda saldýrgan
davranýþta testesteronun rolü bilinmesine karþýn
insanda etkisi çok belirgin deðildir. Hangi vücut
sývýlarýnda çalýþýldýðý (plazma, tükrük, BOS), ele alýnan davranýþýn niteliði, seçilen örneklem grubu (normal, sporcu, klinik hasta gruplarý) çalýþmalarda farklý
sonuçlarýn ortaya çýkmasýna neden olan etkenlerden
23
ABAY E, TUÐLU C.
birkaçýdýr. Genel olarak normallerde veya sporcularda
plazma veya tükrükte ölçülen serbest testesteron
düzeyi ile saldýrgan/hostil davranýþ arasýnda pozitif
bir iliþki vardýr. Özellikle antisosyal dürtüsel þiddet
suçlularýnda klinik çalýþmalar BOS serbest testesteron
düzeylerinin yükseldiðini göstermiþtir (Virkkunen ve
ark. 1994). Genç kadýnlarda da testesteronun saldýrganlýkta rolü olabilir (Dabbs ve Hargrove 1997).
Glukoz metabolizmasý: Hipoglisemi ile agresyon
arasýndaki iliþki gösterilmiþtir. Belirgin hipoglisemide
merkezi nöron iþlevi bozulur ve bu da istenmeyen
uyaranlara agresif yanýt verme riskini arttýran
yargýlama ve biliþsel iþlevleri bozabilir. Dürtüsel
saldýrganlýk göstererek þiddet suçu iþleyenlerde, bu
durumla reaktif hipoglisemi arasýnda kesin bir iliþki
gösterilmiþtir (Virkkunen ve ark. 1994). Antisosyal
kiþilik bozukluðu veya aralýklý patlayýcý bozukluðu
olan dürtüsel þiddet suçlularýnýn glukoz yüklemesi
testinde glukoz artýþlarý anlamlý derecede düþüktür.
Ýnsülin artýþý ve hipoglisemi daha belirgindir.
Antisosyal þiddet suçlularýnýn reaktif hipoglisemi
süresi aralýklý patlayýcý bozukluðu olanlara göre daha
uzundur. Saldýrgan olmayan antisosyallere göre
saldýrgan olan antisosyal kiþiler glukoza karþý aþýrý
insülin yanýtý verirler (Volavka 1999).
Kortizol ve kortikotropin: Þiddet suçlarý iþlemiþ antisosyallerde 24 saatlik idrar serbest kortizolü düþük
bulunmuþtur. Kontrollere göre antisosyal dürtüsel þiddet suçlularýnda BOS kortikotropin düzeyi önemli
derecede düþük bulunmuþtur. Ancak bu düzeyler
dürtüsel olmayan þiddet suçlularý ve aralýklý patlayýcý
bozukluðu olan þiddet suçlularýnda antisosyallere
göre biraz daha yüksektir (Virkkunen 1985).
Agresyonda kortizolün olasý rolü, merkezi testesteron
reseptörlerinin afinitesini arttýrmasýdýr. Kortikotropinin agresyondaki olasý rolü kesin olmamakla birlikte kortizol seviyelerine yaptýðý etki üzerinden gerçekleþebilir (Coccaro ve McNamee 1998).
Kolesterol: Serum kolesterolü ile þiddet arasýndaki
güçlü iliþki 1970'lerden beri bilinmektedir. Dürtüsel
þiddet suçlularýnýn (antisosyal kiþilik bozukluðu ve
aralýklý patlayýcý bozukluk) dürtüsel olmayanlara göre
kolesterol düzeyleri düþüktür. Homisid suçlularýnýn,
öyküsünde özkýyým giriþimi, kendini yaralama
davranýþý ve alkol etkisi altýnda anababaya karþý þiddet uygulanmasý ile düþük kolesterol düzeyleri arasýnda iliþki saptanmýþtýr. Merkezi 5-HT iþlevi ile serum
kolesterolü arasýnda olasý bir iliþki vardýr (Coccaro ve
McNamee 1998).
24
Tiroid hormonu, progesteron, luteinizan hormon,
renin, beta endorfin, PRL, melatonin þiddetle iliþkileri
üzerinde durulan diðer hormonlardýr.
NÖROFÝZYOLOJÝK ETKENLER
Beyinde nörofizyolojik iþlev bozukluklarýna dikkat
çeken araþtýrmacýlarýn bir grubu þiddet davranýþý ile
ilgili olarak temporal lob epilepsisini, diðer bir grup ise
daha az dikkat çeken limbik iktus ve epizodik kontrol
bozukluðunu iliþkilendirmiþtir (Tardiff 1987). Ancak,
epileptik nöbetler sýrasýnda þiddet nadir, agresif
davranýþ stereotipik, güçsüz ve amaçsýz doðadadýr.
Geniþ bir araþtýrmada þiddet davranýþý bakýmýndan
epileptik olan ve olmayanlar arasýnda önemli fark
bulunamamýþtýr (Hermann ve Whitmann 1984).
Psikomotor epilepsili çocuklar daha þiddete yönelik
olarak bulunmuþtur. Temporal lob epilepsili þiddet
gösteren çocuklarýn nöbetlerle doðrudan ilgisi
olmayan ve dürtü kontrolünü bozabilecek bellek
bozukluðu, düþük IQ, sýk kafa travma öyküsü, paranoid düþünce ve varsanýlarýnýn bulunduðu belirtilmiþtir (Tardiff 1987).
Epizodik kontrol bozukluðu, genellikle limbik iktus ile
iliþkilendirilmiþtir. Ancak limbik iktus, subkortikal
aktiviteyi belirlemek için duyarlý olmayan yüzey EEG'
siyle belirlenemez. Bu kurama destek ancak antikonvülzanlarla kontrol bozukluðunun düzelmesi sonucunda saðlanýr (Monroe 1985).
BEYÝNDE YAPISAL KUSURLAR
Ýnsanda saldýrganlýkla ilgili beyin alanlarý amigdala,
temporal lob ve limbik sistemdir. Dürtüsel eylemlerin
kontrolünde ve inhibisyonunda orbitomediyal prefrontal korteks rol alýr. Bu alanýn lezyonlarý dizinhibe,
saldýrgan ve özkýyýma yönelik davranýþlarý ortaya
çýkarýr. Agresyon konusundaki bilgi birikimi limbik
sistemin özellikle temporal lobdaki iki limbik yapýnýn
(amigdala ve hipokampusun) iþlev bozukluðuna
iþaret eder (Bear 1991). Baskýn hemisfer frontal ve
temporal lob anormalliklerinin þiddetle yakýn ilgisinin
olduðuna iliþkin bulgular vardýr (Volavka 1999).
EEG’den sonra geliþtirilmiþ olan PET ve SPECT gibi
yeni görüntüleme yöntemleri daha özgül bilgiler
saðlamýþtýr. PET incelemeleri psikiyatrik hastalarda
sol temporal ve frontal loblarda glukoz kullanýmý ve
kan akým ölçümlerinde anormallikler göstermiþtir
(Volkow ve Tancredi 1987). Bu araþtýrmada elde edilen
bilgilerin yeniden gözden geçirilmesi ile, erken
psikososyal yoksunluk öyküsü olmayan (çocukluk
çaðý kötüye kullanýmý, ihmal vb) homisid suçlularýnýn,
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
ÞÝDDET VE AGRESYONUN NÖROBÝYOLOJÝSÝ
böylesi öyküsü olan homisid suçlularýna ve normal
kontrol grubuna göre daha düþük prefrontal glukoz
metabolizmasý olduðu gösterilmiþtir. Saldýrgan
davranýþý kontrol eden prefrontal kortikal iþlevin, özellikle dürtüsel þiddet gösteren bireylerde bozuk olduðu
bildirilmiþtir (Raine ve ark. 1998).
Alkolik dürtüsel þiddet suçlularýnda orta beyin, oksipital ve frontal mesial kortekste 5-HTT baðlanmasý
saðlýklý kontrollere veya þiddet göstermeyen alkoliklere göre daha düþüktür. Özkýyým kurbanlarýnýn postmortem beyin dokusu otoradyografik incelemeleri de
ventral prefrontal kortekste serotonin reseptör anormalliklerini göstermiþtir. Gösterilen beyin iþlev bozukluklarýnýn kaynaklarý; genetik, prenatal nörolojik
geliþimi bozan çevresel etkenler, perinatal komplikasyonlar ya da bunlarýn etkileþimleri sonucunda
olabilir. Temporal lob hacmindeki düþüþ, bazý yapýsal
deðiþimler çocukluk çaðý kötüye kullanýmýyla ortaya
çýkabilir. Bunda maruz kalýnan deneyim nedeniyle
sürekli glukokortikoid ve katekolaminlerin yüksek
kalmasý etkili olabilir (Volavka 1999).
SONUÇ
Genel psikiyatrik deðerlendirmede olduðu gibi þiddet
ve agresyonun ele alýnýþýnda da eklektik yaklaþým
gereklidir. Psikanalitik, biyolojik, sosyal ve öðrenme
ile ilgili etmenler þiddet, agresyon ve suça dönük
davranýþlarda etkileþim içindedirler. Nörobiyolojik
belirleyicilerin birçoðu þiddet gruplarýný, kontrol gruplarýndan ayýrt edebilmektedir. Þiddet ve özkýyým
davranýþlarý arasýnda da nörobiyolojik açýdan ortak
noktalar saptanmýþtýr. Þiddet ve agresyonla ilgili belirleyicilerin ortaya konmasý, koruyucu önlemler alma ve
tedaviye yönelik uygun yöntemler geliþtirmeye olanak
saðlayacaktýr.
KAYNAKLAR
Atkinson RL, Atkinson RC, Smith EE ve ark. (1996) Psikolojiye
Giriþ, (Çev. Y Alogan), Ankara, Arkadaþ Yayýnevi, s.441.
Bear D (1991) Neurological perspectives on aggressive behaviour. J Neuropsychiatry Clin Neurosci, 3:53-58.
Citrome L, Volavka J (1997) Psychopharmacology of violence,
II: beyond the acute episode. Psychiatric Annals, 27:696-703.
Coccaro EF, McNamee B (1998) Biology of Agression:
Relevance to Crime. Psychopathology and Violent Crime, AE
Skodol (Ed), Washington, American Psychiatric Press, s.99128.
Coccaro EF, Kavoussi RJ, Cooper TB ve ark. (1997) Central serotonin activity and aggression: inverse relationship with prolactin response to D-fenfluramine, but not CSF 5-HIAA concentration, in human subjects. Am J Psychiatry, 154:14301435.
Coccaro EF, Kavoussi RJ, Sheline YI ve ark. (1996) Impulsive
aggression in personality disorder: correlates with 3H-paroxetine binding in the platelet. Arch Gen Psychiatry, 53:531-536.
Hermann BP, Whitmann S (1984) Behavioral and personality
correlates of epilepsy: a review, methodological critique and
conceptual model. Psychol Bull, 95:451-497.
Gerra G, Zaimovic A, Avanzini P ve ark. (1997) Neurotransmitter-neuroendocrine responses to experimentally
induced aggression in humans: influence of personality variable. Psychiatry Res, 66:33-43.
Lappalainen J, Lond JC, Eggert M ve ark. (1998) Linkage of
antisocial alcoholism to the serotonin 5-HT1B receptor gene in
2 populations. Arch Gen Psychiatry, 55:989-994.
LeMarquand D, Pihl RO, Benkelfat C (1994) Serotonin and
alcohol intake, abuse, and dependence: clinical evidence. Biol
Psychiatry, 36:326-337.
Limson R, Goldman D, Roy A ve ark. (1991) Personality and
cerebrospinal fluid monoamine metabolites in alcoholics and
controls. Arch Gen Psychiatry, 48:437-441.
Monroe RR (1985) Episodic behavioral disorders and limbic
ictus. Compr Psychiatry, 26:466-479.
Coccaro EF, Lawrence T, Trestman R ve ark. (1991) Growth hormone responses to intravenous clonodine challenge correlate
with behavioral irritability in psychiatric patients and healty
volunteers. Psychiatry Res, 39:129-139.
Nielsen DA, Goldman D, Virkkunen M ve ark. (1994)
Suicidality and 5-hydroxindolasetic acid concentration associated with a tryptophan polymorphism. Arch Gen Psychiatry,
51:34-38.
Dabbs JM Jr, Hargrove MF (1997) Age, testesterone, and behavior among female prison inmates. Psychosom Med, 59:477480.
Raine A, Phil D, Stoddard J ve ark. (1998) Prefrontal glucose
deficits in murderers lacking psychosocial deprivation.
Neuropsychiatry Neuropsychol Behav Neurol, 11:1-7.
Fishbein DH, Lozovsky D, Jaffe JH (1989) Impulsivity, aggression, and neuroendocrine responses to serotonergic stimulation in substance abusers. Biol Psychiatry, 25:1049-1066.
Schiavi RC, Theilgaard A, Owen DR ve ark. (1984) Sex chromosome anomalies, hormones and agressivity. Arch Gen
Psychiatry, 41:93-99.
Halperin JM, Newcorn JH, Schwartz ST ve ark. (1997) Agerelated changes in the association between serotonergic function and aggression in boys with ADHD. Biol Psychiatry, 682689.
Tardiff K (1995) Adult Antisocial Behavior and Criminality.
Comprehensive Textbook of Psychiatry, HI Kaplan, BJ Sadock
(Ed), 2. Cilt, 6. Baský, Baltimore, Williams & Wilkins, s.16221631.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
25
ABAY E, TUÐLU C.
Tardiff K (1996) Assesment and Management of Violent
Patients, 2. Baský, American Psychiatric Press, s.5-18.
alcoholic, violent offenders, fire setters, and healty volunters.
Arch Gen Psychiatry, 51:20-27.
Tardiff K (1987) Determinants of Human Violence. Annual
Review 6, s.451-464.
Virkkunen M (1985) Urinary free cortisol secretion in habitually violent offenders. Acta Psychiatr Scand, 72:40-44.
Uhde TW, Tancer ME (1995) Benzodiazepin Receptor Agonists
and Antagonists. Comprehensive Textbook of Psychiatry, 4.
baský, Kaplan HI, Sadock BJ (Ed), 2. Cilt, 6. Baský, Baltimore,
Williams & Wilkins, s.1933-1951.
Volavka J (1999) The neurobiology of
Neuropsychiatry Clin Neurosci, 11:307-314.
Virkkunen M, Rawlings R, Tokola R ve ark. (1994) CSF biochemistries, glucose metabolism, diurnal activity rhythms in
violence.
J
Volkow ND, Tancredi L (1987) Neural substrates of violent
behaviour: a preliminary study with positron emission tomography. Br J Psychiatry, 151:668-673.
Hacettepe niversitesi AIDS Tedavi ve Ara t rma Merkezi (HATAM)
ve
nsan Kayna n Geli tirme Vakf ( KGV)
deste i ile d zenlenen
GEN˙L K ZER NE TARTI MALAR -1
"GEN˙L K HATALARI"
26-27
MAYIS 2000
STANBUL
FRANSIZ K LT R MERKEZ
TAKS M
"oysa bilirsiniz ya am n ivmesini:
Gelecek uzun s rer!"
- Murathan Mungan
Ruhsal Geli im S recinde De erlerin Olu umu, Philippe Jeammet, Talat Parman
Ku aklar ve Hatalar , Tuna Erdem, Meltem Ah ska
Bir Sanat Bilgisi Olarak Hata Murathan Mungan ile bir s yle i, Bengi Semerci
Cinsellik ve Hatalar: Cinsel Yolla Bula an Hastal klar, stenmeyen Gebelikler,
Serhat nal, Muhtar ˙okar
Haz ve Hata: Gen likte Ba ml l k, Ferhunde ktem, K ltegin gel
Hata kar s nda Hukuk ve T p, Eralp zgen, evki S zen
Gen lik Filmleri Dizisinden Truffaut’nun 400 Darbe filminin g sterimi
Bilgi i in: Val r Turizm ve Seyahat Acentas Portakal i e i Sokak No: 2 / 7 06690 A.Ayranc /ANKARA
Tel: (0312) 440 24 90 - 441 39 44 - 440 97 58 - 440 97 59, Faks : 0312.447 46 10, e-mail: [email protected]
Kay t i in : Kay t cretinin Garanti Bankas Gaziosmanpa a ubesi/Ankara "Gen lik zerine Tart malar stanbul 2000"
6699494-8 nolu hesaba yat r l p dekontun bir rne inin Val r Turizme faks ya da posta ile iletilmesi gerekmektedir. Kay t
creti: 30 Milyon TL (01.05.2000 tarihinden sonra 50 Milyon TL).
26
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2000;3:21-26
Download