arapça-iii - Onlinedil.net

advertisement
T.C. ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ YAYINI NO: 2076
AÇIKÖ⁄RET‹M FAKÜLTES‹ YAYINI NO: 1110
Anadolu Üniversitesi
‹lâhiyat Önlisans Program›
ARAPÇA-III
Editör
Prof.Dr. Ahmet Turan ARSLAN
Yazarlar
Prof.Dr. Ahmet Turan ARSLAN (Ünite 5, 6, 8)
Prof.Dr. Tacettin UZUN (Ünite 1, 2)
Doç.Dr. Ali BULUT (Ünite 3, 4, 7)
Doç.Dr. Halil ‹brahim KAÇAR (Ünite 9, 10)
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Copyright © 2010 by Anadolu University
All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without
permission in writing from the University.
Genel Akademik Koordinatörler
Prof.Dr. ‹brahim Hatibo¤lu (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi)
Prof.Dr. Ali Erbafl (Sakarya Üniversitesi)
Program Koordinatörü
Doç.Dr. Cemil Ulukan
Uzaktan Ö¤retim Tasar›m Birimi
Genel Koordinatör
Prof.Dr. Levend K›l›ç
Genel Koordinatör Yard›mc›s›
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Ö¤retim Tasar›mc›s› Yard›mc›lar›
Arfl.Gör. Mehmet F›rat
Arfl.Gör. Nur Özer
Grafik Tasar›m Yönetmenleri
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z
Ölçme De¤erlendirme Sorumlusu
Ö¤r.Gör. fiennur Arslan
Kitap Koordinasyon Birimi
Yrd.Doç.Dr. Feyyaz Bodur
Uzm. Nermin Özgür
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
Arapça-III
ISBN
978-975-06-0759-2
1. Bask›
Bu kitap ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Web-Ofset Tesislerinde 47.000 adet bas›lm›flt›r.
ESK‹fiEH‹R, Eylül 2010
İÇİNDEKİLER
Ünite 1: Mezîd Fiiller/ ‫ﻳﺪة‬
ُ َ ْ‫ ……………………………………… اﻷَﻓ‬2
َ ‫ـﻌﺎل اﻟ َْﻤ ِﺰ‬
Ünite 2: Haber Türleri/ ‫اﳋﱪ‬
ََْ ُ‫ ………………………………………… أَﻧْ َـﻮاع‬34
ِ …………………………………… 64
Ünite 3: İsm-i Mevsûl/ ‫ْﻤﻮﺻﻮل‬
ُ ُ ْ َ ‫اﻻﺳﻢ اﻟ‬
ُْ
Ünite 4: İlletli Fiiller ve Çekimi/ َ‫وﺗﺼ ِﺮ ُﻳﻔﻬﺎ‬
ُ ‫ …………………… اﻷَﻓْ َـﻌ‬92
ْ َ َ ُ‫ْﻤﻌﺘَ ﱠـﻠﺔ‬
ْ ُ ‫ﺎل اﻟ‬
ِ
ِ ِ َ ‫ﻧﺎﺋﺐ اﻟ‬
Ünite 5: Nâibü’l-Fâil/ ‫ْﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ …………………………………………126
ِ ِ ‫ﻤﻔﻌﻮل‬
Ünite 6: el-Mef‘ûlü Fîh: Zaman ve Mekân Zarfları/ ‫ﻓﻴﻪ‬
ُ ُ ْ َ ْ‫………… اﻟ‬150
Ünite 7: el-Mef‘ûlü’l-Mutlak/ ‫ْﻤﻄﻠﻖ‬
ُ ُ ْ َ ‫اﻟ‬
ُ َْ ُ ‫ْﻤﻔﻌﻮل اﻟ‬
……………………………178
Ünite 8: el-Mef‘ûlü Leh/ ُ‫ْﻤﻔﻌﻮل َﻟﻪ‬
ُ ُ ْ َ ‫……………………………………… اﻟ‬202
Ünite 9:
Atıf ve Edatları/ ُ‫وﺣﺮوﻓُﻪ‬
َُْ
ُ ُ َ ‫اﻟﻌﻄﻒ‬
…………………………………224
Ünite 10: Hâl ve Türleri/ ُ‫ـﻮاﻋﻪ‬
ُ َ ………………………………………246
ُ َ ْ‫اﳊﺎل َوأَﻧ‬
iii
iv
ÖNSÖZ
Çağdaş insanın iletişim ihtiyaçları artık yalnızca anadille karşılanamamakta,
bir ya da daha fazla yabancı dilin öğrenilmesine, günümüzde kaçınılmaz bir
zorunluluk gözüyle bakılmaktadır. Ülkemizde yabancı dil öğretimi uzun
zamandan beri orta ve yüksek eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak ele
alınmış, böylece hiç değilse “okumuş” kişilerin bu değerli bildirişim aracına
sahip olmaları tavsiye edilmiştir.
Ülkemizde öğretilmesi kararlaştırılan yabancı dillerden birisi de Arapça’dır.
Bu karar çok yerindedir. Çünkü Arapça çok uzun bir tarihî geçmişe sahip
oluşunun yanında, Emevî, Abbasî, Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinin
yaşadığı çok geniş bir coğrafi alana yayılmış, oralarda yaşayan ve bu
coğrafyaya komşu bölgelerdeki insanların dînî, edebî, tarihî ve çeşitli
yönlerden kültürel hayatlarını güçlü bir şekilde ilgilendirmiş bir dildir. Bu
uluslararası özelliğini Arapça günümüzde de devam ettirmektedir. Nitekim
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, UNESCO, Afrika Birliği, İslam
Konferansı Örgütü gibi uluslararası kuruluşlarda çalışma dili olarak kabul
edilen önemli dillerden birisi de Arapça’dır. Bu önemi dolayısıyla bir asra
yakın zamandan beri Arapça, uluslararası yayın kuruluşlarında yerini almış
bulunmaktadır. Son olarak TRT de Arapça yayın yapan bir televizyon kanalı
kurmuştur. İşte bütün bunlar gösteriyor ki, Arapça dînî, edebî ve kültürel
bakımından tarihte oynadığı rol yanında günümüzde de dünyanın pek çok
ülkesinde ekonomik, ticarî ve hatta politik alanlarda insanların dikkatini
çeken ve yaşayan bir dil olma özelliğini korumaktadır.
Arapça’nın ülkemiz için önemi ise daha büyüktür. Şöyle ki coğrafî yakınlığı
dolayısıyla ülkemizin Arap ülkeleri ile uzun bir geçmişe sahip olan komşuluk
ilişkisi söz konusudur. Bununla beraber İslam Dîni’nin temel kitabı Kur’ân-ı
Kerîm’in ve onun bir tür yorumu diyebileceğimiz hadislerin dilinin Arapça
olması, ayrıca bu iki temel kaynağın açıklanması ve yorumlanması uğrunda
oluşturulan İslâmî ilimler alanında ortaya konulmuş bulunan ölümsüz
eserlerin bu dille yazılmış olması da bir diğer önemli unsurdur. Öte yandan
ülkemiz kültürü için çok sayıda dînî, edebî, tarihî alanlarda Arapça yazılmış
bir çok esere de sahip bulunmaktayız. Bütün bunların yanında son yıllarda
ekonomik zorunlulukların sonucu olarak vatandaşlarımız Arap ülkeleriyle
iletişim kurma ihtiyacı duymaktadırlar.
İnsanımız için öneminden kısaca bahsettiğimiz Arapça, Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi İlahiyat Önlisans Programında da haklı olarak yerini
almıştır. Elinizdeki bu kitap Arapça III dersi konularını içermektedir. Her
ünitenin amaçları ve dersin daha kolay ve sağlam bir şeklide öğrenilmesi için
v
yapılan önerilerden sonra bir “okuma parçası” verilmiştir. Okuma parçasının
ardından parçanın anlaşılması için çeşitli alıştırmalar konulmuştur. Sonra
ünitede işlenen dilbilgisi konusu, basit bir anlatımla ve harekeli örnekleriyle
birlikte anlamları da yazılmıştır. Örnek cümlelerin doğru bir şekilde
anlaşılmasını sağlamak için anlamları da yanlarına yazılmıştır. Üniteyle ilgili
çeşitli alıştırmalarla birlikte konunun bir özeti verilmiştir. Bu seviyede
anlamına ihtiyaç duyulabileceğini düşündüğümüz kelime ve deyimler
alfabetik olarak dizilmiştir.
‘Sıra Sizde’ ve ‘Kendimizi Sınayalım’
bölümlerinin yanıt anahtarları da kolaylık sağlamak amacıyla dersin sonuna
konulmuştur.
Şimdi bu kitapta yazılanları en iyi bir şekilde öğrenebilmek için nasıl
çalışalım? İşte şu aşağıda sıraladıklarımızı uyguladığınız takdirde bu
amacınızın gerçekleşmiş olacağını göreceksiniz.

Önce Arapça’yı öğrenebileceğinize kendinizi
“Öğrenemem” korkusunu kalbinizden atınız.

Arapça’yı öğrenmeye gönülden ve samimiyetle karar veriniz.

Okuma parçalarını dikkatli bir şekilde okuyunuz.

Anlamlarını bilemediğiniz kelime ve deyimleri ünitedeki ilgili
yerinden bulmaya çalışınız. Yine de bilemediğiniz kelime olursa
herhangi bir Arapça sözlükten faydalanınız.

Dilbilgisi kısmında anlatılanları ve örnek cümleleri kavrayınız.

Verilen alıştırmaları istendiği şekilde yapınız.

Alıştırmalar için sizin verdiğiniz karşılıkları yanıt anahtarındakilerle
kontrol ediniz. Yanlışlarınız varsa konuyu tekrarlayarak
noksanlarınızı tamamlayınız.

Türkçe’den Arapça’ya çevirileri yapınız. Siz de benzer cümleleri
kurarak çevirmeye çalışınız.

Ders çalışırken yanınızda Arapça bir sözlük bulundurmayı alışkanlık
haline getiriniz. Bu çok önemlidir, çünkü Arapça metinler şu kitabın
iki kapağı arasındakilerden ibaret değildir. Arapça metinleri
anlamanız için en başta gelen kelime ve gramer bilginizin yanında
Arapça-Türkçe veya Arapça-Arapça sözlüklerdir.

Arapça radyo, Tv ve internet yayınlarını takip ediniz.

Bir dili dolayısıyla Arapçayı öğrenmenin en iyi yolu AZ DA OLSA
SÜREKLİ bir şekilde çalışmaktır.
inandırınız.
Bu kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilir ve
Arapça öğrenmek isteyen herkese üstün başarılar dilerim.
Prof. Dr. Ahmet Turan ARSLAN (Editör)
vi
1 Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Mezîd fiili tanıyabilecek,
•
Sülâsînin mezîdi rubâî, humâsî ve südâsî fiillerle kalıplarını ayırt
edebilecek,
•
Rubâî mücerred, rubâînin mezîdi humâsî ve südâsî fiillerle onların
kalıplarını tanıyabilecek,
•
Arapçada kalıplar vasıtasıyla yeni cümleler kurabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Mezîd fiil
•
Sülâsî
•
Rubâî
•
Sülâsînin mezîdi rubâî, humâsî ve südâsî
•
Rubâî mucerred, rubâînin mezîdi humâsî ve südâsî
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
M. Meral Çörtü’nün Arapça Dilbilgisi Sarf Kitabı’ndan Sahîh fiil
çekimleri konusuna baş vurunuz.
•
Arapça-Türkçe bir sözlükten ‫ﺧﺮج‬
َ َ َ ve ‫ﻛﺘﺐ‬
َ َ َ gibi bazı fiillerin türevlerini
gözden geçiriniz. Okuyacağınız metinlerde çok ihtiyaç duyacağınız için
sözlük kullanmaya alışınız.
2 Mezîd Fiiller
ُ َ ْ‫اﻷَﻓ‬
ُ‫ﻳﺪة‬
َ ‫اﻟﻤ ِﺰ‬
َ ْ ‫ـﻌﺎل‬
GİRİŞ
Bitişken dillerde bir kelimeden değişik mânâlar elde etmek için, değişik
eklerden istifade edilir. Mesela, bitişken dillerden olan Türkçemiz’deki
“YAZ” kökünden değişik mânâlar elde etmek için bu kökün sonuna,
aşağıdaki listede görülen ekler getirilir:
Yaz-ı
:Yazı
Yaz-ıcı
:Yazıcı
Yaz-an
:Yazan
Yaz-ar
:Yazar
Yaz-ılan
:Yazılan
Yaz-mak
:Yazmak
Yaz-dır-mak
:Yazdırmak
Yaz-dır-ıl-mak
:Yazdırılmak
Yaz-ım
:Yazım
Yaz-ış
:Yazış
Görüldüğü gibi, ortak kökten yeni mânâlar elde etmek için kökün sonuna
getirilen değişik eklerden istifade edilmiştir. Arapça gibi bükülgen dillerde
ise, değişik mânâlar elde etmek için isim ve fiillere şamil olmak üzere, ekler
ilave etmek yerine, kelimeler değişik kalıplara nakledilir. İşte bu, mücerret
birer kök olan (‫ )ﻓﻌﻞ‬ile (‫ )ﻓﻌﻠﻞ‬köklerine bazı harfler ilave etmek ya da kök
harflerindeki bazı harfleri tekrarlamak suretiyle yapılır. Bu şekilde elde
edilen fiillere mezîd yani ilaveli fiiller denir.
Arapça kelimeler ve fiil çekimleriyle ilgili daha ayrıntılı örnekler için
http://www.onlinearabic.net adresine başvurabilirsiniz.
3 ‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق؟‬
‫ﻳﻜﺴﺐ ﱢ َ َ‬
‫َْ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻧﺐ ﻣﻊ ﱡ َ َ ِ‬
‫اﻷرَﻧﺐ ﻣﻊ ِ َ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ﻳ ْ ِ ِ‬
‫ﻗﺼﺔَ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ‬
‫ـﻘﺘﻪُ ﱡ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‪ ،‬وَ ْ َ‬
‫ﻛﻴﻒ ﺳﺒََ َ ْ‬
‫ْ‬
‫ﺟﻠﺲ َ ْ ُ َ َ َ‬
‫ـﻘﺮآن ﱠ َ‬
‫ﺳﺒﺎق اﻷَ ْرَ ِ َ َ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘﻪ ﱡ َ ْ َ َ َ‬
‫ََ َ‬
‫ِ‬
‫وﻧﺸﺎﻃﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻤﺘﻬﺎ َ َ َ‬
‫ِِ ﱠ ِ َ‬
‫ﺟﺪي اﻷَرَ ِ ِ‬
‫ﺟﺪﺗﻚ ﱡ َ َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺗﻮﻗﻆ َ ﱢ‬
‫أن‬
‫ََ‬
‫أن ُ ِ َ‬
‫ﻫﺬا ِ ﱞ‬
‫ﻧﺐ‪َ َ :‬‬
‫ﻧﺎم‪ ،‬ﻻَ َ ْ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة َ ْ‬
‫وﺧﺪاع‪َ َ ،‬‬
‫ﻏﺶ ِ َ ٌ‬
‫ْ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎن َ َ َ‬
‫ﻧﺐ ْ َ َ‬
‫ﻗﺎل اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﺗﺴﺘﻤﺮ ﰲ اﻟ َ ِ‬
‫ﺟﺪﺗﻚ َ ﱢ‬
‫ﺟﺪي‪.‬‬
‫أرﺿﻰ َ ْ‬
‫ْﻔﺮﺻﺔَ َ ْ َ ﱠ‬
‫ﲣﺪع َ ﱠ ُ‬
‫ْﻤﺴﲑ‪ ،‬ﻻَ َ َ‬
‫أن َ ْ َ َ‬
‫ﺗََْ َ‬
‫ـﻨﺘﻬﺰ اﻟ ُ ْ َ‬
‫ﻫﺬا َ ِ‬
‫ﻏﺸﺎ‪ ،‬ﺑﻞ َ َ ٌ ِ ِ‬
‫َِ َ ِ‬
‫ﻋﺎﻟﻴﺔٌ‪.‬‬
‫ﺿﺤﻜﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ َ َ ْ‬
‫ﻧﺸﺎط وﳘﱠﺔٌ َ َ‬
‫ﻟﻴﺲ ًّ َ ْ‬
‫وﻗﺎﻟﺖ‪َ ْ َ َ :‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ٍَ‬
‫ﺗﺪاﻓﻌﲔ َﻋﻦ َ َ ِ ِ‬
‫ِِ‬
‫ﻫﻜﺬا َدا ِﺋﻤﺎً َْ ِ‬
‫ﺧﻄﺄ‪.‬‬
‫ﻧﺐ َ َ‬
‫ﻛﺎﻧﻮا َ َ‬
‫وﻗﺎل‪َ َ َ :‬‬
‫ﺣﱴ َ ِ ْ‬
‫وإن َ ُ‬
‫أﺟﺪادك َ ﱠ‬
‫أﻧﺖ‪ْ ْ َ َُ ،‬‬
‫ﻋﺒﺲ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ََ َ‬
‫أﺷﻌﺮ ِﺑﺎﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫أﺟﺪادي‪ِ َ ،‬‬
‫ﺣﻘﻲ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ َﱠ َ ِ‬
‫ََ ِ‬
‫ﻣﻦ َ ﱢ‬
‫ﺑﺄﺟﺪادك‪.‬‬
‫ـﻔﺘﺨﺮ َِ ْ َ ِ َ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َََ ﱠ ُ‬
‫ﻋﻦ َ ْ َ ِ َ َ‬
‫ْﻔﺨﺮ ْ َ َ‬
‫أﲢﺪث َ ْ‬
‫وﻫﺬا ْ‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ‪ُ ُ ْ َ :‬‬
‫أﻧﻚ ﺗَ ْ َ ُ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ ﱠَ ِ‬
‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ ِ ِ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ َ ِ‬
‫ـﺒﺘﺴﻢ‪ :‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﻳﺎ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ُﰒﱠ َ َ ِ‬
‫ﻣﻦ‬
‫أﻳﻚ َ ْ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‪َ ..‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫أن ﻧَ َ َ َ َ َ‬
‫ْ‬
‫ََ َ َ‬
‫ْﻤﺮة‪ ،‬ﻟﻨَ َـﺮى َ ْ‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ وﻫَﻲ ﺗَ َْ ُ َ َ‬
‫ﺳﻴﺴﺒﻖ َ ﱠأوﻻً‪.‬‬
‫ََ ْ ِ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒﻌﻴﺪةُ ِﻫﻲ َِﺎﻳﺔَ ﱢ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق‪.‬‬
‫ََ‬
‫ﻧﺐ‪ َ :‬ﱠ‬
‫ﻫﻴﺎ‪ َ ..‬ﱠ‬
‫ْﺘﻜﻦ ِْ َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮةُ َ َ َ َ َ َ‬
‫ﺗﻠﻚ ﱠ َ‬
‫ﻫﻴﺎ‪َ ..‬وﻟَ ُ ْ‬
‫ﻗﺎل اﻷَ ْرَ ُ‬
‫اﻻﻧﻄﻼق‪ِ ،‬ﻣﻦ ِ ِ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ‪ِ ُ ُ ،‬‬
‫ْﻔﺠﺮ‪ِ َ ْ ِ ،‬‬
‫ََ ِ‬
‫ﻃﻠﻮع اﻟ َ ْ ِ‬
‫ﻫﺬﻩ‬
‫وﻋﻨﺪ ُُ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤ َﻔﺎةُ‪ْ َ ِ :‬‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎً َ ِ ْ َ‬
‫ﺳﻴﻜﻮن ِ ْ َ ُ ْ َ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ ْ‬
‫إذن َﻏﺪاً َ‬
‫ﻳﺼﻴﺢ ﱢ ُ ََ‬
‫َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ ُ‬
‫اﻟﻨـ ْ َ ِ‬
‫ﱡﻘﻄﺔ‪.‬‬
‫إذن ﺳﻨـﻨﺎم ِ‬
‫ﻋﻨﺪ ِ ِ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ ْ َ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َﻏﺪاً‪.‬‬
‫ََ‬
‫ـﺒﺪأَ ﱢ َ َ‬
‫ﻛﻲ ﻧَ ْ َ‬
‫ﻧﺐ‪َُ ُ ََ َ ْ َ ِ :‬‬
‫ﻫﻨﺎ ْ َ َ‬
‫ﻗﺎل اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﱡﻘﻄﺔ َ ْ‬
‫ﻟﺴﺒﺎق ﻳ ِ‬
‫وﻋﻨﺪ اﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻮم َ ٍ‬
‫ْﻤﺴﺎء َْأد َ َ ِ‬
‫ﻋﻤﻴﻖ‪َ ،‬ﻛﻲ ﺗَ ََﱠ ِ ِ ِ‬
‫ـﻌﺘﻬﺎ‪ َ ،‬ﱠ ْ ِ ٍ ِ‬
‫ﻏﺪ‪.‬‬
‫ﺧﻠﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫أﺳﻬﺎ ِﰲ ﻗَ ْـﻮﻗَ َ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َرْ َ َ‬
‫ـﺘﺄﻫﺐ َ َْ‬
‫َ‬
‫َ َْ َ َ‬
‫وﻏﻄﺖ ﰲ ﻧَ ْـﻮم َ ٍ ْ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫ﺗﺬﻛﺮ َ ﱠ‬
‫ﱠﻮم‪ِ َ ،‬ﱢ‬
‫اﻷرض َ َ َ‬
‫ﻧﺐ َ َ‬
‫ﻧﺐ‪َ َ َ ،‬‬
‫ﻓﺨﺎف َ ْ‬
‫ِاﺳﺘَْ ْ َ‬
‫ﺳﺎﻋﺔُ‬
‫وﲢﲔ َ َ‬
‫ـﻨﺎم َ َِ َ‬
‫أن ﻳَ َ َ‬
‫وﺣﺎول اﻟﻨـ ْ َ‬
‫ﺟﺪﻩُ اﻷَ ْرَ َ‬
‫ـﻠﻘﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫وﻟﻜﻨﻪُ َ َ ﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ِْ ِ َِ‬
‫ﺧﺴﺮﻩُ َ ﱡ‬
‫اﻷول‪.‬‬
‫ﺟﺪﻩُ َ ﱠ ُ‬
‫وﳜﺴﺮ ﱢ َ َ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َ َ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫اﻻﻧﻄﻼق‪َ َ َْ ،‬‬
‫ِ‬
‫ـﲏ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻃﻠﻮع ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ َِ ِ ٍ‬
‫أن‬
‫ﻳﺪاﻋﺐ ﻋَْﻴ َِ‬
‫ـﺒﻞ ُُ ِ‬
‫ﺑﻘﻠﻴﻞ َ َ َ‬
‫وﻣﺎ َ ْ‬
‫ﻧﺐ َ ْ ُ ُ‬
‫ﱡﻌﺎس ِِ ْ‬
‫ﺑﺈﺻ َﺮ ٍار‪َ ،‬‬
‫ﻧﺐ‪ ،‬واﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﱡﻌﺎس ُ َ ُ‬
‫ﻳﻄﺮد اﻟﻨـ َ َ‬
‫أﺧﺬ اﻟﻨـ َ ُ‬
‫وﻗَ ْ َ‬
‫ﻏﻂ اﻷَرَﻧﺐ ِﰲ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﺳﺒﺎت َ ِ ٍ‬
‫ﱠ‬
‫ﻃﻠﻌﺖ‬
‫ﺣﱴ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ‬
‫ﻋﻤﻴﻖ‪.‬‬
‫ْ ُ َ ﱠ َ‬
‫ََ َ‬
‫ْ ُ َُ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ ِ‬
‫ﺑﺪأَ اﻟﻨـ َ ِ‬
‫ﱠﻬﺎر‪.‬‬
‫ﻣﻌﻠﻨﺎً َ ْ‬
‫ﺻﺎح ﱢ ُ ُ ْ‬
‫َ َ‬
‫ـﻐﻂ ِﰲ اﻟﻨـ ِ‬
‫َْْﻴ َ َ ِ‬
‫ـﻮﺟﺪﺗﻪُ ﻳَ ُ ﱡ‬
‫وﻧﻈﺮت َِإﱃ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﱠﻮم‪.‬‬
‫ِاﺳﺘـ‬
‫ـﻘﻈﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﻧﺐ ﻓَ َ َ َ ْ‬
‫ﻛﺖ َﻋ ْﻴـﻨَـ ْﻴ َـﻬﺎ‪ْ ََ َ ،‬‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ وﻓَ َـﺮَ ْ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﺟﺪوى‪.‬‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ َ‬
‫ﻧﺐ ُ ِ ُ‬
‫ﺻﺎﺣﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﺗﻮﻗﻈﻪُ ُ َ‬
‫َ َ‬
‫دون َ ْ َ‬
‫ﻳﺼﻴﺢ ِ ِِ‬
‫وﻫﺎ ُﻫﻮ ﱢ ُ ِ‬
‫ََﱠ ِ‬
‫ﺻﻴﺎح ﱢ ِ‬
‫ﺑﺼﻮﺗﻪ اﻟ َ ِ‬
‫ْﻌﺎﱄ‪،‬‬
‫ﻋﻨﺪ ِ َ ِ‬
‫ْﻮﻋﺪ َِ ْ‬
‫ـﺒﺪآ ﱢ َ َ‬
‫ﺗﺬﻛﺮت ﱡ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ اﻟ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق ِ ْ َ‬
‫ﺑﺄن ﻳَْ َ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ َ ُ َ ْ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ‪َ َ ،‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‪ِ.‬‬
‫ِ‬
‫وﻟﻴﺲ‬
‫ـﺒﻪ‬
‫ﻧ‬
‫ذ‬
‫وﻫﺬا‬
‫ـﻴﻘﻆ‪،‬‬
‫ﺘ‬
‫ﻳﺴ‬
‫ﻻ‬
‫ﻧﺐ‬
‫ر‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ذﻧﺐ ﱡ َ ْ َ‬
‫َْ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫واﻷَ ْ ُ َ ْ َْ‬
‫ُُ ْ َ َ‬
‫ـﻘﺖ اﻷَرَﻧﺐ‪ ،‬ﻓَـﺘ ِﺰ ُ ِ‬
‫ـﺘﺬﻛﺮ ﱠ ِ‬
‫ﺑﺪأت ﱡ َ َ ِ ِ ِ ِِ ٍ ِ ٍ ِ‬
‫ََ ِ‬
‫ﺳﺮﻋﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺳﺒََ َ ِ ْ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻣﻦ ُ ْ َ ِ َ‬
‫ﻳﺪ ْ‬
‫ﺟﺪﺗَ َـﻬﺎ ْ َ َ‬
‫وﻫﻲ ﺗَ َ َ ﱠ ُ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ ﺑﺎﻟ َْﻤﺴﲑ ﱠﻤﺔ َﻋﺎﻟَﻴﺔ‪َ ،‬‬
‫ﻛﺒﺪ ﱠ ِ‬
‫ﺑﺄﺷﻌﺘﻬﺎ ﱠ َِ ِ‬
‫اﻟﺴﻤﺎء‪ِ ِ ْ َ َ َ ،‬‬
‫ﺗَ ﱠ َ ِ‬
‫ِ‬
‫وﺟﻪَ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ اﻟﻨ ِ ِ‬
‫اﻷرﻧﺐ‬
‫وﻓﺠﺄة ِاﺳﺘـ‬
‫َْْﻴ َ َ‬
‫ﱠﺎﺋﻢ‪ً َ ْ َ ،‬‬
‫وأﺧﺬت ﺗَ ْـﺮﻣﻲ َِ ﱠِ َ‬
‫اﻟﺪاﻓﺌﺔ َ ْ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ َ َ َ‬
‫ـﻘﻆ َ َْ ُ‬
‫َ‬
‫ـﻮﺳﻄﺖ ﱠ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﳚﺪﻫﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‬
‫ب‬
‫ﺻﻮ‬
‫ـﻠﻢ‬
‫ﻓ‬
‫وﻧﻈﺮ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫َ َ َْ َ ﱡ َْ‬
‫ْ َ َْ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﻟ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻈﻴﻤﺔُ‪.‬‬
‫ـﻔﻖ َﻋﻠَْﻴ َـﻬﺎ‪َ َُ ،‬‬
‫وﺻﻞ ﱠ َ َ َ‬
‫ﻧﺐ ﻳَ ْ ُ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة اﻟ ُْﻤﺘﱠ َ َ‬
‫ـﻌﺪو َ ﱠ‬
‫ْ ََ َ‬
‫وﻫﻨﺎك َ َ ُ َ‬
‫ْﻤﻔﺎﺟﺄةُ َ َ‬
‫اﻧﻄﻠﻖ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﺣﱴ َ َ َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة َْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪةٌ ِ ِْ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻧﺘﺼﺎرِﻩ‪.‬‬
‫ـﻘﺪ َرَأى ﱡ َ ْ َ َ‬
‫ﻓََ ْ‬
‫وﻫﻲ َ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ِ ْ َ‬
‫ﲤﺴﺢ ْ‬
‫ﻋﻨﺪ ﱠ َ َ َ ُ‬
‫ﻋﺮﻗَ َـﻬﺎ َ‬
‫‪4 ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ـﻠﻘﻲ ِ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺪوى‪َ ،‬ﻓﻼَ ﺗُ ْ ِ‬
‫ﺳﻴﺤﻜﻲ َ َ ِ‬
‫َِ َ ِ‬
‫أﺣﻔﺎدي‬
‫ﻋﻠﻲ‪َ ،‬‬
‫ﺿﺤﻜﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫إﻳﻘﺎﻇﻚ ُ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ َ ْ‬
‫ْﺖ ِ َ َ َ‬
‫ﺣﺎوﻟ ُ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻮم َ َ ﱠ‬
‫وﻏﺪاً ََ ْ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫دون َ ْ َ‬
‫وﻗﺎﻟﺖ‪َ َ :‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َ ْ ٍ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪.‬‬
‫ﺷﺎء اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫ﻋﻦ َ َ‬
‫ﺑﻔﺨﺮ ِ ْ‬
‫َْ‬
‫ﻫﺬا ﱢ َ‬
‫إن َ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻔﻪ‪َ ،‬ﱠ ِ‬
‫ﺧﺴﺮﻩُ َ ﱡ‬
‫اﻷول‪.‬‬
‫ﺟﺪﻩُ َ ﱠ ُ‬
‫ﻧﺐ َ ﱠ‬
‫ََ‬
‫ﺧﺴﺮ اﻟ ﱢ َ َ‬
‫ﺣﱴ ْ َﱠ‬
‫اﲪﺮ أَﻧْ ُ ُ‬
‫ﺴﺒﺎق َ َ‬
‫ﺑﻜﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫ﻷﻧﻪُ َ َ‬
‫وذﻫﺐ َ ِ‬
‫ـﻨﺪب َ ﱠ‬
‫ﺣﻈﻪُ اﻟ ُْﻤﺘَ َـﻌﺜـ َﱢﺮ‪.‬‬
‫ﻣﻐﺎﺿﺒﺎً ﻳَ ْ ُ ُ‬
‫ََ َ ُ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.‬‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ ِﺑﺎﻟ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﺴﲑ؟‬
‫ﺑﺪأت ﱡ َ ْ َ‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫اﲪﺮ أﻧْ ُـﻔُﻪ؟‬
‫ﻧﺐ َ ﱠ‬
‫ﻟﻤﺎذا َ َ‬
‫‪َ َ ِ .2‬‬
‫ﺣﱴ ْ َﱠ‬
‫ﺑﻜﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﻣﱴ َ ْ َ َ ِ‬
‫ـﻌﺘﻬﺎ؟‬
‫أدﺧﻠﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫أﺳﻬﺎ ِﰲ ﻗَ ْـﻮﻗَ َ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َرْ َ َ‬
‫‪َ َ .3‬‬
‫ِ‬
‫ـﲏ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ؟‬
‫ﻳﺪاﻋﺐ ﻋَْﻴ َِ‬
‫ﻣﱴ َ َ َ‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫ﱡﻌﺎس ُ َ ُ‬
‫أﺧﺬ اﻟﻨـ َ ُ‬
‫‪ِ َ ِ .5‬‬
‫اﻟﺪﻳﻚ؟‬
‫ﻳﺼﻴﺢ ﱢ ُ‬
‫ﻟﻤﺎذا َ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ ﺑﺎﻟ َ ْ ِ‬
‫ْﻔﺨﺮ؟‬
‫ﺗﺸﻌﺮ ﱡ َ ْ َ‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ﻣﱴ َ ْ ُ ُ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َُ ِ ِ‬
‫ﻋﻤﻦ َ َ ِ‬
‫داﺋﻤﺎ؟‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫‪ َ .7‬ﱠ ْ‬
‫ُ‬
‫ﺗﺪاﻓﻊ َ ً‬
‫ﻧﺐ؟‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ﻣﺎذا ﻻَ ﻳَ ْ َ‬
‫ـﺮﺿﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻻﻧﻄﻼق؟‬
‫ﺳﻴﻜﻮن ِ ْ ِ َ ُ‬
‫أﻳﻦ َ َ ُ ُ‬
‫‪ْ .9‬‬
‫ﻣﻦ َْ َ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق؟‬
‫ﻛﺴﺐ ﱢ َ َ‬
‫‪ْ َ .10‬‬
‫ﻣﻦ َ َ َ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimeler mâzî ise, muzâri ve‬‬
‫‪mastarlarını; muzâri ise, mâzî ve mastarlarını belirtiniz.‬‬
‫ﺟﺪي اﻷَرَ ِ ِ‬
‫ﺟﺪﺗﻚ اﻟ ﱡ َ َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺗﻮﻗﻆ َ ﱢ‬
‫ﻧﺎم‪.‬‬
‫أن ُ ِ َ‬
‫ﺴﻠﺤﻔﺎة َ ْ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ْ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎن َ َ َ‬
‫ﻧﺐ ْ َ َ‬
‫‪ِ َ ِ َ .2‬‬
‫ﺟﺪوى‪.‬‬
‫ﺿﺤﻜﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫إﻳﻘﺎﻇﻚ ُ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ َ ْ‬
‫ْﺖ ِ َ َ َ‬
‫ﺣﺎوﻟ ُ‬
‫دون َ ْ َ‬
‫وﻗﺎﻟﺖ‪َ َ :‬‬
‫وﻧﻈﺮ ﺻﻮب ﱡ َ َ ِ‬
‫ﳚﺪﻫﺎ‪.‬‬
‫وﻓﺠﺄة ِاﺳﺘـ‬
‫َْْﻴ َ َ‬
‫‪ً َ ْ َ .3‬‬
‫ـﻠﻢ َِ ْ َ‬
‫ْ‬
‫ﻧﺐ َ ََ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ﻓََ ْ‬
‫ـﻘﻆ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫‪ َ َ .4‬ﱠ ِ‬
‫ﺻﻴﺎح ﱢ ِ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ‪.‬‬
‫ﻋﻨﺪ ِ َ ِ‬
‫ْﻮﻋَﺪ َِ ْ‬
‫ـﺒﺪآ ﱢ َ َ‬
‫ﺗﺬﻛﺮت ﱡ َ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ اﻟ َ ْ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق ِ ْ َ‬
‫ﺑﺄن ﻳَْ َ‬
‫َ‬
‫ﻏﻂ اﻷَرَﻧﺐ ِﰲ ٍ‬
‫أن ََ ِ‬
‫ﺳﺒﺎت َ ِ ٍ‬
‫ﻋﻤﻴﻖ‪.‬‬
‫اﻟﺸﻤﺲ َ ﱠ‬
‫وﻣﺎ َ ْ َ‬
‫‪َ .5‬‬
‫ﺣﱴ َ ﱠ ْ ُ َُ‬
‫ﻃﻠﻌﺖ ﱠ ْ ُ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ ﱠَ ِ‬
‫أن ﻧَ َ ِ ِ‬
‫ﺳﻴﺴﺒﻖ َ ﱠأوﻻً‪.‬‬
‫‪َ .6‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫ﻣﻦ ََ ْ ِ ُ‬
‫ْﻤﺮة‪ ،‬ﻟﻨَ َـﺮى َ ْ‬
‫أﻳﻚ َ ْ َ َ َ‬
‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ َ َ‬
‫اﻓﻌﲔ َﻋﻦ َ َ ِ ِ‬
‫أﻧﺖ‪ِِ َُ ،‬‬
‫ﻫﻜﺬا َ ِ‬
‫داﺋﻤﺎً َْ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ‪.‬‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﻛﺎﻧﻮا َ َ‬
‫وﻗﺎل‪َ َ َ :‬‬
‫ﺣﱴ َ ِ ْ‬
‫وإن َ ُ‬
‫أﺟﺪادك َ ﱠ‬
‫ﺗﺪ َ ْ ْ‬
‫أﺷﻌﺮ ِﺑﺎﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫أﲢﺪث َﻋﻦ َ َ ِ‬
‫‪ِ َ َ .8‬‬
‫أﺟﺪادي‪.‬‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َََ ﱠ ُ ْ ْ‬
‫ْﻔﺨﺮ ْ َ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ‪ُ ُ ْ َ :‬‬
‫‪ِ َ .9‬‬
‫ﺣﻘﻲ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ َﱠ َ ِ‬
‫ﻣﻦ َ ﱢ‬
‫ﺑﺄﺟﺪادك‪.‬‬
‫ـﻔﺘﺨﺮ َِ ْ َ ِ َ‬
‫ََ‬
‫وﻫﺬا ْ‬
‫َ‬
‫أﻧﻚ ﺗَ ْ َ ُ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ َ ِ‬
‫ـﺒﺘﺴﻢ‪ :‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﻳﺎ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .10‬ﰒُﱠ َ َ ِ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬
‫ْ‬
‫وﻫﻲ ﺗَ َْ ُ َ َ َ َ َ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ‬
‫‪5 ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫زﻫﻮ – اﳊﺎرة – اﺳﺘﻌﺪ – َزﱠﻟﺔ – َْ ِ‬
‫أﺣﺲ ﺑـ(‬
‫ﺻﺎﺣﺒﺔ – ُ ِ ﱡ‬
‫)ﻧﺸﺎﻫﺪ ‪َ َ َ -‬‬
‫رﻗﺪ – َْ‬
‫ﳚﺮي – ﺗَ ُـﻐﺶ – َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻧﺐ ﻣﻊ ﱡ َ َ ِ‬
‫اﻷرَﻧﺐ ﻣﻊ ِ َ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ﻳ ْ ِ ِ‬
‫ﻗﺼﺔَ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‪.‬‬
‫ْ‬
‫ﺟﻠﺲ َ ْ ُ َ َ َ‬
‫ـﻘﺮآن ﱠ َ‬
‫ﺳﺒﺎق اﻷَ ْرَ ِ َ َ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘﻪ ﱡ َ ْ َ َ َ‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫ﺟﺪي اﻷَرَ ِ ِ‬
‫ﺟﺪﺗﻚ ﱡ َ َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺗﻮﻗﻆ َ ﱢ‬
‫ﻧﺎم‪.‬‬
‫أن ُ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة َ ْ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫ْ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎن َ َ َ‬
‫ﻧﺐ ْ َ َ‬
‫ﺗﺪاﻓﻌﲔ َﻋﻦ َ َ ِ ِ‬
‫‪ِِ ِ ْ َ .3‬‬
‫ﻋﻠﻰ َﺧﻄٍَﺄ‪.‬‬
‫ﻛﺎﻧﻮا َ َ‬
‫ﺣﱴ َ ِ ْ‬
‫وإن َ ُ‬
‫أﺟﺪادك َ ﱠ‬
‫أﻧﺖ َُ َ ْ ْ‬
‫ِ‬
‫ـﻔﻖ َﻋﻠَْﻴ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫وﺻﻞ ﱠ َ َ َ‬
‫ﻧﺐ ﻳَ ْ ُ‬
‫ـﻌﺪو َ ﱠ‬
‫‪َ ََ ْ .4‬‬
‫اﻟﺸﺠﺮة اﻟ ُْﻤﺘﱠ َ َ‬
‫اﻧﻄﻠﻖ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﺣﱴ َ َ َ‬
‫ﲣﺪع ﱠ ُ ِ‬
‫ﺟﺪﺗﻚ َ ﱢ‬
‫ﺟﺪي‪.‬‬
‫أرﺿﻰ َ ْ‬
‫‪ .5‬ﻻَ َ َ‬
‫أن َ ْ َ َ َ‬
‫أﺷﻌﺮ ِﺑﺎﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫أﲢﺪث َﻋﻦ َ َ ِ‬
‫أﺟﺪادي‪.‬‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َََ ﱠ ُ ْ ْ‬
‫ْﻔﺨﺮ ْ َ َ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .6‬‬
‫ﺑﺄﺷﻌﺘﻬﺎ ﱠ َِ ِ‬
‫‪ِ ِ ْ َ َ َ .7‬‬
‫وﺟﻪَ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ اﻟﻨ ِ ِ‬
‫ﱠﺎﺋﻢ‪.‬‬
‫اﻟﺪاﻓﺌﺔ َ ْ‬
‫وأﺧﺬت ﺗَ ْـﺮﻣﻲ َِ ﱠِ َ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ ﱠَ ِ‬
‫أن ﻧَ َ ِ ِ‬
‫ﺳﻴﺴﺒﻖ َ ﱠأوﻻً‪.‬‬
‫‪َ .8‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫ﻣﻦ ََ ْ ِ ُ‬
‫ْﻤﺮة‪ ،‬ﻟﻨَ َـﺮى َ ْ‬
‫أﻳﻚ َ ْ َ َ َ‬
‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ َ َ‬
‫ﻟﺴﺒﺎق ﻳ ِ‬
‫ـﻮم َ ٍ‬
‫ﻋﻤﻴﻖ‪َ ،‬ﻛﻲ ﺗَ َ َﱠ ِ ِ ِ‬
‫‪ َ .9‬ﱠ ْ ِ ٍ ِ‬
‫ﻏﺪ‪.‬‬
‫ـﺘﺄﻫﺐ َ َْ‬
‫َ‬
‫وﻏﻄﺖ ﰲ ﻧَ ْـﻮم َ ٍ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻴﺤﻜﻲ َ َ ِ‬
‫ﻫﺬا ﱢ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َِ ْ ٍ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪.‬‬
‫ﺷﺎء اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫ﺑﻔﺨﺮ ِ ْ‬
‫‪َ .10‬‬
‫وﻏﺪاً ََ ْ‬
‫ْ‬
‫أﺣﻔﺎدي َ ْ‬
‫ﻋﻦ َ َ َ‬
‫إن َ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili mâzî fiilleri, muzârileriyle‬‬
‫‪değiştirerek kurunuz.‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫ﺗﺬﻛﺮ َ ﱠ‬
‫ﻧﺐ‪.‬‬
‫ﱠﻮم‪ِ َ ،‬ﱢ‬
‫اﻷرض َ َ َ‬
‫ﻧﺐ َ َ‬
‫‪ِ .1‬اﺳﺘَْ ْ َ‬
‫وﺣﺎول اﻟﻨـ ْ َ‬
‫ﺟﺪﻩُ اﻷَ ْرَ َ‬
‫ـﻠﻘﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫وﻟﻜﻨﻪُ َ َ ﱠ َ‬
‫‪ِ َ ِ َ .2‬‬
‫ﺟﺪوى‪.‬‬
‫ﺿﺤﻜﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﻳﻘﺎﻇﻚ ُ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ و َ َ ْ‬
‫ْﺖ إِ َ َ َ‬
‫ﺣﺎوﻟ ُ‬
‫دون َ ْ َ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ‪َ َ :‬‬
‫َْْﻴ َ َ ِ‬
‫ﻧﻈﺮت َِإﱃ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫‪ِ .3‬اﺳﺘـ‬
‫ﻧﺐ‪.‬‬
‫ـﻘﻈﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫ﻛﺖ َﻋ ْﻴـﻨَـ ْﻴ َـﻬﺎ‪ ،‬وَ ََ ْ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ وﻓَ َـﺮَ ْ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘﻪ ﱡ َ َ ِ‬
‫ﺟﻠﺲ اﻷَرَﻧﺐ ﻣﻊ ِ َ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‪.‬‬
‫ْ‬
‫‪َ َ َ ُ ْ َ َ َ .4‬‬
‫ﻏﻄﺖ ِﰲ ﻧـ ٍ‬
‫وﻋﻨﺪ اﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﺎء َ ْ َ َ ِ‬
‫ﻮم َ ِ ٍ‬
‫ﻋﻤﻴﻖ‪.‬‬
‫أدﺧﻠﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫أﺳﻬﺎ ِﰲ ﻗَ ْـﻮﻗَ َ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َرْ َ َ‬
‫ـﻌﺘﻬﺎ‪ ،‬و َ ﱠ ْ َ ْ‬
‫‪َ َ َ ْ َ .5‬‬
‫ـﻔﻖ َﻋﻠَْﻴ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫وﺻﻞ ﱠ َ َ َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة اﻟ ُْﻤﺘﱠ َ َ‬
‫‪َ َ َ .6‬‬
‫أﻧﻒ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ‪.‬‬
‫‪َ ْ .7‬ﱠ‬
‫اﲪﺮ َْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻧﺐ‪.‬‬
‫‪َ ََ ْ .8‬‬
‫اﻧﻄﻠﻖ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫ﻫﻜﺬا َ ِ‬
‫داﺋﻤﺎً َْ ِ‬
‫أﻧﺖ‪.‬‬
‫ﻧﺐ و َ َ‬
‫ﻗﺎل‪َ َ َ :‬‬
‫ﻋﺒﺲ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫‪َ َ َ .9‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق‬
‫ﻧﺐ ﱢ َ َ‬
‫ﺧﺴﺮ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫اﳋﺎﻓﺾ – َ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘ ِﺮﻳﺒﺔ – ﻧَ َـﻘﺺ – َ ِ‬
‫ﻋﺪو(‬
‫ﺑﺪاﻳﺔ – َ ِ َ‬
‫) َ َ‬
‫َ‬
‫ﺷﻘﻲ – ِ َ َ‬
‫اﻟﺒﺎردة – اﻵﺧﺮ – َ ُ ّ‬
‫َ‬
‫ﺑﻜﺖ – َ َ‬
‫أﻣﻦ – َ ّ‬
‫‪6 ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ِ َ ِ َ .1‬‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ‪.‬‬
‫ﺿﺤﻜﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫‪ .2‬ﻓَـﺘ ِﺰ ُ ِ‬
‫ﺳﺮﻋﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫َ‬
‫ﻣﻦ ُ ْ َ ِ َ‬
‫ﻳﺪ ْ‬
‫وﻫﺎ ُﻫﻮ ﱢ ُ ِ‬
‫ﺑﺼﻮﺗِِﻪ اﻟ َ ِ‬
‫ْﻌﺎﱄ‪.‬‬
‫ﻳﺼﻴﺢ ِ َ ْ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ َ ُ‬
‫‪َ َ .3‬‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﱡ َ َ ِ‬
‫ـﺒﺘﺴﻢ‪ :‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﺣﺴﻨﺎً‪ ..‬ﻳﺎ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ُ .4‬ﰒﱠ َ َ ِ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‪.‬‬
‫ْ‬
‫وﻫﻲ ﺗَ َْ ُ َ َ َ َ َ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َ‬
‫ﺗﺬﻛﺮ َ ﱠ‬
‫ﻧﺐ‪.‬‬
‫‪ِ َ .5‬ﱢ‬
‫ﺟﺪﻩُ اﻷَ ْرَ َ‬
‫وﻟﻜﻨﻪُ َ َ ﱠ َ‬
‫ﺑﺄﺷﻌﺘﻬﺎ ﱠ َِ ِ‬
‫‪ِ ِ ْ َ َ َ .6‬‬
‫وﺟﻪَ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ اﻟﻨ ِ ِ‬
‫ﱠﺎﺋﻢ‪.‬‬
‫اﻟﺪاﻓﺌﺔ َ ْ‬
‫وأﺧﺬت ﺗَ ْـﺮﻣﻲ َِ ﱠِ َ‬
‫ِ‬
‫ﺳﺎﻋﺔُ ِ ْ ِ َ ِ‬
‫ﺧﺴﺮﻩُ َ ﱡ‬
‫اﻷول‪.‬‬
‫ﺟﺪﻩُ َ ﱠ ُ‬
‫‪َ َ َ .7‬‬
‫ﻓﺨﺎف َ ْ‬
‫وﳜﺴﺮ ﱢ َ َ‬
‫وﲢﲔ َ َ‬
‫ـﻨﺎم َ َِ َ‬
‫أن ﻳَ َ َ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َ َ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫اﻻﻧﻄﻼق‪َ َ َْ ،‬‬
‫اﻟﺸﺠﺮة َْ ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪةٌ ِ ِْ ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﻧﺘﺼﺎرﻩ‪.‬‬
‫ـﻘﺪ َرَأى ﱡ َ ْ َ َ‬
‫‪ .8‬ﻓََ ْ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ِ ْ َ‬
‫وﻫﻲ َ ِ َ‬
‫َ‬
‫ﲤﺴﺢ ْ‬
‫ﻋﻨﺪ ﱠ َ َ َ ُ‬
‫ﻋﺮﻗَ َـﻬﺎ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒﻌﻴﺪةُ ِﻫﻲ َِﺎﻳﺔَ ﱢ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق‪.‬‬
‫ْﺘﻜﻦ ِْ َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮةُ َ َ َ َ َ َ‬
‫ﺗﻠﻚ ﱠ َ‬
‫‪َ .9‬وﻟَ ُ ْ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫إذن ﺳﻨـﻨﺎم ِ‬
‫ﻋﻨﺪ ِ ِ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ ْ َ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َﻏﺪاً‪.‬‬
‫ـﺒﺪأَ ﱢ َ َ‬
‫ﻛﻲ ﻧَ ْ َ‬
‫‪َُ ُ ََ َ ْ َ ِ .1‬‬
‫ﻫﻨﺎ ْ َ َ‬
‫ﱡﻘﻄﺔ َ ْ‬
‫وﻋﻨﺪ اﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﺎء َ ْ َ َ ِ‬
‫ـﻌﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫أدﺧﻠﺖ ﱡ َ ْ َ‬
‫أﺳَﻬﺎ ِﰲ ﻗَ ْـﻮﻗَ َ ِ َ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎةُ َرْ َ‬
‫‪َ َ َ ْ َ .2‬‬
‫ﻧﺐ ﻣﻊ ﱡ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷرَﻧﺐ ﻣﻊ ِ َ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة ﻳ ْ ِ ِ‬
‫ﻗﺼﺔَ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‪.‬‬
‫ْ‬
‫ﺟﻠﺲ َ ْ ُ َ َ َ‬
‫ـﻘﺮآن ﱠ َ‬
‫ﺳﺒﺎق اﻷَ ْرَ ِ َ َ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘﻪ ﱡ َ ْ َ َ َ‬
‫‪َ َ َ .3‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫اﻷرض‪.‬‬
‫ﻧﺐ َ َ‬
‫‪ِ .4‬اﺳﺘَْ ْ َ‬
‫ـﻠﻘﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫اﻻﻧﻄﻼق‪ِ ،‬ﻣﻦ ِ ِ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ‪ِ ُ ُ ،‬‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟﻨـ ْ َ ِ‬
‫‪ِ َ ْ ِ .5‬‬
‫ﱡﻘﻄﺔ‪.‬‬
‫ﺳﻴﻜﻮن ِ ْ َ ُ ْ َ‬
‫ﻳﺼﻴﺢ ﱢ ُ ََ‬
‫َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ ُ‬
‫اﻟﺴ َ َ ِ‬
‫ﻠﺤﻔﺎة‪.‬‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ذﻧﺐ ﱡ ْ‬
‫وﻟﻴﺲ َْ َ‬
‫وﻫﺬا ذﻧَْـﺒُﻪُ َْ َ‬
‫ﻛﺒﺪ ﱠ ِ‬
‫‪ .7‬ﺗَ ﱠ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻤﺎء‪.‬‬
‫اﻟﺸﻤﺲ َ َ َ‬
‫َ‬
‫ـﻮﺳﻄﺖ ﱠ ْ ُ‬
‫اﲪﺮ أَﻧْ ُـﻔﻪُ‪.‬‬
‫ﻧﺐ َ ﱠ‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ﺣﱴ ْ َﱠ‬
‫ﺑﻜﻰ اﻷَ ْرَ ُ‬
‫اﻟﺪﻳﻚ ِ‬
‫ﺑﺪأَ اﻟﻨـ َ ِ‬
‫ﱠﻬﺎر‪.‬‬
‫ﻣﻌﻠﻨﺎً َ ْ‬
‫ﺻﺎح ﱢ ُ ُ ْ‬
‫‪َ َ .9‬‬
‫‪ِ ِ ْ َ َ َ .10‬‬
‫ﺑﺄﺷﻌﺘﻬﺎ ﱠ َِ ِ‬
‫وﺟﻪَ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ اﻟﻨ ِ ِ‬
‫ﱠﺎﺋﻢ‪.‬‬
‫وأﺧﺬت ﺗَ ْـﺮﻣﻲ َِ ﱠِ َ‬
‫اﻟﺪاﻓﺌﺔ َ ْ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ٍَ‬
‫ﺗﺪاﻓﻌﲔ َﻋﻦ َ َ ِ‬
‫ِِ‬
‫ﺧﻄﺄ‪.‬‬
‫ﻛﺎﻧﻮا َ َ‬
‫ﺣﱴ َ ِ ْ‬
‫وإن َ ُ‬
‫أﺟﺪادِك َ ﱠ‬
‫‪ْ ْ َ َُ .1‬‬
‫ﺄﺷﻌﺘِﻬﺎ ﱠ َِ ِ‬
‫‪ِ ِ ْ َ َ َ .2‬‬
‫وﺟﻪَ اﻷَ ْرَ ِ‬
‫ﻧﺐ اﻟﻨ ِ ِ‬
‫ﱠﺎﺋﻢ‪.‬‬
‫اﻟﺪاﻓﺌﺔ َ ْ‬
‫وأﺧﺬت ﺗَ ْـﺮﻣﻲ ﺑَِ ﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻴﺤﻜﻲ َ َ ِ‬
‫ﻫﺬا ﱢ ِ‬
‫اﻟﺴﺒﺎق َِ ْ ٍ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪.‬‬
‫ﺷﺎء اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫ﺑﻔﺨﺮ ِ ْ‬
‫‪َ .3‬‬
‫وﻏﺪاً ََ ْ‬
‫ْ‬
‫أﺣﻔﺎدي َ ْ‬
‫ﻋﻦ َ َ َ‬
‫إن َ َ‬
‫‪7 ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
DİL BİLGİSİ
MEZİD FİİLLER
Mezîd Fiilin Tarifi ve Babları
Fiiller en az üç harflidir. Başka bir deyişle fiil kalıpları en az üç harflidir.
Bunlara sülâsî (üç harfli) fiiller denilir. Kök harflerinin sayısı dört olan fiiller
de vardır. Bunlara da rubâî (dört harfli) fiiller denilir. Bu harflere ilave
edilerek elde edilen kalıpların mânâları, harf sayısının artmasına göre
değişmektedir. Mezîd bablar, üç harfli fiillere bazen bir, bazen iki, bazen de
üç harf; dört harfli fiillere de bazen bir, bazen iki harf ilave edilerek elde
edilir.
Sülâsînin Mezîdi Rubâî Fiiller
Üç harfli olan fiillere bir harf ilave edilerek üç fiil kalıbı elde edilir. Bu
kalıplar: ‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬fiilinin başına bir hemze ilave etmekle ‫ـﻌﻞ‬
َ َ ْ‫أَﻓ‬, ortasına orta harfinin
cinsinden bir harf ilave etmekle ‫ـﻌﻞ‬
‫ﻓ‬
,
baş
harfiyle
orta
harfi arasına elif ilave
‫ﱠ‬
َ
َ
etmek suretiyle de ‫ﻓﺎﻋﻞ‬
kalıpları
elde
edilmektedir.
َ
ََ
Bu fiiller muzâri ve masdarlarıyla birlikte bir kalıp oluştururlar. Sülâsînin
mezîdi (ilavelisi) olarak meydana gelen rubâî fiillerin (dört harfli) kalıpları
veya babları şunlardır:
ِ
ٌ َ ْ‫إِﻓ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫ـﻌﺎل‬
ُ ْ ُ‫ﻳ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ َ ْ‫ أَﻓ‬babı
Okuma parçasında geçen ‫ﺗﻮﻗﻆ‬
ُ ِ ُ fiili bu babtandır. Mâzîsi ‫ـﻘﻆ‬
َ َ ْ‫ أَﻳ‬, muzârii ‫ﻳﻮﻗﻆ‬
ُُِ
ِ
ِ
َ
, masdarı da ‫إﻳﻘﺎظ‬
dır.
‫ـﻘﻆ‬
‫ﻳ‬
‫أ‬
nın
sülâsîsi
‫ﻳﻘﻆ‬
idi
ve
“uyanık
ve
dikkatli
oldu”
َ َْ
َ َ
َ
anlamındaydı. Mâzîsinin başına bir hemze ilave edilerek ‫ـﻘﻆ‬
َ َ ْ‫ أَﻳ‬oldu. Bu arada
anlamı “uyandırdı” oldu. Bu fiilin hangi babtan olduğu söylenirken kısaca
ٌ َ ْ‫ إِﻓ‬babındandır denilir. Yine okuma parçasında geçen ‫أدﺧﻠﺖ‬
ٌ َ ْ‫إِﻓ‬
‫ـﻌﺎل‬
ْ َ َ ْ َ fiili de ‫ـﻌﺎل‬
ِ
ِ
babındandır. Mâzî, muzâri ve masdarıyla söylersek, ‫إدﺧﺎل‬
َ ْ -‫ﻳﺪﺧﻞ‬
ُ ْ ُ -‫أدﺧﻞ‬
َ َ ْ َ olur.
‫ إِﻓْ َـﻌﺎل‬babından gelen fiillerin emrinde baştaki hemze, fethalı olur. Mesela, ‫أﻛﺮم‬
ََْ َ
(ikram etti) fiilinin emri ‫أﻛﺮم‬
ْ ِ ْ َ (ikram et) dir.
Özelliği (Binâsı)
‫ إِﻓْ َـﻌﺎل‬babına aktarılan bir fiil genellikle şu yeni mânâlardan birini
kazanır.
8 1. Müteaddîlik (Geçişlilik)
Fiil, aslında lâzım (geçişsiz) ise ‫ إِﻓْ َـﻌﺎل‬babına nakledilmekle, bir mef‘ûle
müteaddî olur. Yani bir mef‘ûlun bih sarih (Harf-i cersiz mef‘ûl) alır. Örnek:
‫ﳏﻤﻮد‬
ٌ ُ َْ ‫ﺧﺮج‬
َ َ َ . Mahmut çıktı.
ِ ِ ‫اﻟﻘ َﻠﻢ ِﻣﻦ‬
‫ﺟﻴﺒﻪ‬
ٌ ُ َْ ‫أﺧﺮج‬
ْ َ ْ َ َ ‫ﳏﻤﻮد‬
َ َ ْ َ. Mahmut kalemi cebinden çıkardı.
Eğer fiil bir mef’ûle müteaddî ise, ‫ إِﻓْ َـﻌﺎل‬babına nakledilmekle iki mef’ûle
müteaddî olur. Örnek:
‫اﻟﺪرس‬
ٌ ِ َ ‫ﻓﻬﻢ‬
َ ْ ‫ﺧﺎﻟﺪ ﱠ‬
َ ِ َ . Halid dersi anladı.
‫اﻟﺪرس‬
ًِّ َ ‫ﺧﺎﻟﺪ‬
ٌ ِ َ ‫ـﻬﻢ‬
َ ْ ‫ﻋﻠﻴﺎ ﱠ‬
َ َ ْ‫َﻓ‬.‫ أ‬Halid Ali’ye dersi anlattı.
Eğer fiil iki mef’ûle müteaddî ise, ‫ إِﻓْ َـﻌﺎل‬babına nakledilmekle üç mef’ûle
müteaddî olur. Örnek:
ِ ِ ‫ﻋﻠﻤﺖ‬
ِ
‫ﻣﻄﻴﻌﺎ‬
ً ُ ‫ﺻﺎﳊﺎ‬
ً َ ُ ْ َ . Salih’in itaatkar olduğunu bildim.
ِ ِ ‫ﳏﻤﺪا‬
‫ﻣﻄﻴﻌﺎ‬
ُ ْ َ ْ . Muhammed’e Salih’in itaatkar olduğunu bildirdim.
ً ُ ‫ﺻﺎﳊﺎ‬
ً َ ً ‫أﻋﻠﻤﺖ َُ ﱠ‬
2. Duhûl: Bir zaman veya yere girme anlamı ifade edebilir.
‫ﺣﺴﻦ‬
ٌ َ َ ‫ﺻﺒﺢ‬
َ َ ْ َ‫أ‬. Hasan sabahladı.
‫ﺣﺴﲔ‬
َ َ ْ َ. Hüseyin Irak’a girdi.
ٌْ َ ُ ‫أﻋﺮق‬
3. Sayrûret: Bir halden başka bir hale geçmeyi ifade eder:
‫اﻟﺒﺴﺘﺎن‬
ُ َ ْ ُ ‫أﲦﺮ‬
ََْ َ. Bahçe meyve verdi.
ِ ِ َ ْ‫َﻓ‬.‫ أ‬İsmail fakirleşti.
‫إﲰﺎﻋﻴﻞ‬
َ
ُ َْ ‫ـﻘﺮ‬
4. Haynûnet: Zamanı gelmek anlamını ifade edebilir. Örnek:
َ َ ْ َ. Ekin biçme zamanı geldi.
ُ‫اﻟﺰرع‬
ْ ‫أﺣﺼﺪ ﱠ‬
5. Bazen sülâsisi ile aynı mânâyı ifade edebilir. Örnek:
‫اﻷﻣﺮ‬
ُ ْ َ ‫ﺷﻜﻞ‬
َ َ َ . İş karıştı.
‫اﻷﻣﺮ‬
ُ ْ َ ‫أﺷﻜﻞ‬
َ َ ْ . İş karıştı.
ِ ْ َ‫ﺗ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
2. ‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
ُ ‫ﻳُ َ ﱢ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ ‫ ﻓَ ﱠ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin aynı yani orta harfi tekrarlanmak, başka bir ifadeyle şeddelenmek
suretiyle bu bab elde edilmiştir.
ِ
‫ﱠ‬
Bu kalıba şu örneği verebiliriz: ‫ﺗﻌﻠﻴﻢ‬
ٌ َ-‫ﻳَُـﻌﻠﱢُﻢ‬-‫ﻋﻠﻢ‬
َ َ öğretmek.
9 Özelliği (Binâsı)
ِ ْ َ‫ ﺗ‬babına aktarılan bir fiil genellikle şu yeni mânâlardan birini kazanır.
‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
1. Müteaddîlik (Geçişlilik)
ِ ْ َ‫ ﺗ‬babına nakledilmekle, bir mef’ûle
Fiil aslında lâzım (geçişsiz) ise ‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
müteaddî olur. Örnek:
‫ﻳﺪ‬
ِ َ . Zeyd sevindi.
ٌ ْ‫ﻓﺮ َح َز‬
‫ﻋﻠﻴﺎ‬
ًِّ َ ‫ﻳﺪ‬
ٌ ْ‫ـﺮح َز‬
َ ‫ﻓَﱠ‬. Zeyd Ali’yi sevindirdi.
ِ ْ َ‫ﺗ‬
Fiil aslında bir mef’ûle müteaddî ise, ‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
mef’ûle müteaddî olur. Örnek:
babına nakledilmekle iki
ََ ْ َ ‫ﺧﺎﻟﺪ اﻟ‬
َ‫ْﻤﺴﺄﻟﺔ‬
ٌ ِ َ ‫ﻓﻬﻢ‬
َ ِ َ . Halid problemi anladı.
ِ َ ‫ﺧﺎﻟﺪ‬
ََ ْ َ ‫ﻋﻠﻴًّﺎ اﻟ‬
َ‫ْﻤﺴﺄﻟﺔ‬
ٌ ِ َ ‫ـﻬﻢ‬
َ ‫ﻓَ ﱠ‬. Halid Ali’ye problemi anlattı.
2. Teksîr (Çokluk, abartı) bildirir. Bu çokluk bazen fiilin çokça meydana
geldiğini bazen de o fiilin fâilinin çok olduğunu ifade eder.
Örnek:
‫اﻟﺒﺎب‬
ُ ََْ . Kapıyı kapattım.
َ َ ‫ﻏﻠﻘﺖ‬
‫اﻟﺒﺎب‬
ُ ْ ‫ َ ﱠ‬. Çok kapı kapattım.
َ َ ‫ﻏﻠﻘﺖ‬
3. Çok az olarak, sülâsî mücerredi ile aynı mânâyı ifade edebilir. Örnek:
‫اﻟﺸﻲء‬
َ ََ .Bir şeyi tahmin etti.
َ ْ ‫ﲬﻦ ﱠ‬
‫اﻟﺸﻲء‬
َ ‫ َﱠ‬.Bir şeyi tahmin etti.
َ ْ ‫ﲬﻦ ﱠ‬
ِ
3- ‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
َ َ َ ُ -‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ ُ‫ﻳ‬-‫ﻓﺎﻋﻞ‬
َ َ َ babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin “fâ”sı yani birinci harfiyle ikinci harf i arasına bir elif ilave
edilmek suretiyle bu bab elde edilir.
ِ
ِِ
ِِ
Okuma parçasında geçen ‫ﺗﺪاﻓﻌﲔ‬
ُ ‫ﺣﺎوﻟ‬
َ َُ , ‫ﻳﺪاﻋﺐ‬
َ َُ
َ َ fiilleri bu babtandır. ‫ﺗﺪاﻓﻌﲔ‬
ُ َ ُ ve ‫ْﺖ‬
ِ
kalıp olarak şöyledir: ٌ‫ﻣﺪاﻓَ َـﻌﺔ‬
َ ُ -‫ﻳﺪاﻓﻊ‬
ُ َ ُ -‫داﻓﻊ‬
ََ َ.
ِ
ٌ َ ِ , diğeri ‫ﻓﻴﻌﺎل‬
‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
َ َ َ ُ babının iki masdarı daha vardır: Birisi ‫ﻓﻌﺎل‬
َ dir. Mesela, ‫ﻗﺎﺗﻞ‬
َََ
ِ
ِ
ِ
ِ
‫ﻗﻴﺘﺎل‬
‫ﻗﺘﺎل‬
.
(Savaşmak)
‫ﻓﻴﻌﺎل‬
kalıbında
mastar
gelmesi
sadece bu fiile
‫ـﻠﺔ‬
‫ﺗ‬
‫ﻣﻘﺎ‬
‫ـﻘﺎﺗﻞ‬
‫ﻳ‬
َ
َ
َ
َ َ َ ُُ ُ
َ
mahsustur.
ِ
ِ
‫ﻳﺪاﻋﺐ‬
َ َ َ ُ -‫ﻳﺪاﻋﺐ‬
ُ َ ُ -‫داﻋﺐ‬
ُ َ ُ kalıp olarak şöyledir: ٌ‫ﻣﺪاﻋﺒﺔ‬
َََ
10
‫ْﺖ‬
ُ ِ َُ -‫ﺣﺎول‬
ََ َ
َ َ َُ -‫ﳛﺎول‬
ُ ‫ﺣﺎوﻟ‬
َ َ kalıp olarak şöyledir: ٌ‫ﳏﺎوﻟﺔ‬
Özelliği (Binâsı)
Bu baba nakledilen bir fiil şu mânâlardan birini kazanabilir.
1. Müşâreket (işteşlik): Bir fiilin birden çok özne tarafından karşılıklı,
ortaklaşa yapıldığını belirttiği çatıya müşareket yani işteşlik denir. Örnek:
‫ﻋﻤ ًﺮا‬
ٌ ْ‫ﺿﺮب َز‬
ْ َ ‫ﻳﺪ‬
َ َ َ . Zeyd Amr’ı dövdü.
‫ﻋﻤﺮا‬
ٌ ْ‫ﺿﺎرب َز‬
َ َ َ . Zeyd Amr’la dövüştü.
ً ْ َ ‫ﻳﺪ‬
2. Müteaddîlik (Geçişlilik ifâde etmesi):
Örnek:
‫ﻳﺾ‬
َ َ Hasta iyileşti.
ُ ‫ﻋﻔﺎ اﻟ َْﻤ ِﺮ‬
‫ﻳﺾ‬
َ َ . Allah hastaya şifa verdi.
َ ‫ﻋﺎﰱ اﷲُ اﻟ َْﻤ ِﺮ‬
3. Nadiren sülâsî mücerredi ile aynı mânâyı ifade edebilir:
Örnek:
‫ْﻤﻜﺎن‬
َ َ َ ‫ﺟﺎز اﻟ‬
َ َ . Bir yeri geçti.
‫ْﻤﻜﺎن‬
َ َ َ ‫ﺟﺎوز اﻟ‬
َ َ َ . Bir yeri geçti.
Aşağıdaki fiillerin bablarını belirtiniz.
:‫أرﺳﻞ‬
َ َ َْ
ِ
:‫ﳜﺎﻃﺐ‬
ُ َُ
:‫ﻋﺪد‬
َ‫َﱠ‬
:‫ـﺰل‬
ُ ‫ﻳُـﻨَ ﱢ‬
:‫ﻗﺎﺑﻞ‬
َََ
ِ
:‫ﻳﺴﻠﻢ‬
ُ ُْ
Sülâsînin Mezîdi Humâsî Fiiller
Sülâsî fiillere iki harf ilave edilerek harf sayıları beşe çıkan fiil kalıpları
beştir. Bunlar:
ِ
ِ
ٌ َ ِْ ِ ‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫اﻧﻔﻌﺎل‬
ُ َ ‫ﻳَـ ْﻨ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
َ َ َْ‫ اﻧ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına kesreli bir hemze ve sakin bir nun ilavesiyle bu bab
elde edilir.
11
ِ
Okuma parçasında geçen ‫اﻧﻄﻠﻖ‬
َ ََ ْ fiili bu babtandır. Muzâri ve masdarıyla
ِ
ِ
ِ
ِ
birlikte şöyle denilir: ‫اﻧﻄﻼق‬
ٌ َ ْ -‫ـﻨﻄﻠﻖ‬
ُ َ ْ َ‫ ﻳ‬-‫اﻧﻄﻠﻖ‬
َ ََ ْ .
Bu bab mutavaat (dönüşlülük) için kullanılır. Mutavaat, öznenin cümlede
geçen eylemden nesne gibi etkilendiği fiil çatısıdır. Örnek:
‫اﻟﺰﺟﺎج‬
َ َ ‫ﻛﺴﺮ ﱡ‬
َ َ َ . O camı kırdı.
‫اﻟﺰﺟﺎج‬
ُ َ ‫اﻧﻜﺴﺮ ﱡ‬
َ َ َ . Cam kırıldı.
ِ
ِ
ٌ َ ِْ ِ -‫ـﻔﺘﻌﻞ‬
2. ‫اﻓﺘﻌﺎل‬
ُ َ ْ َ‫ﻳ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ اﻓْـﺘ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına kesreli bir hemze ve fâsıyla aynı arasına bir tâ
ilavesiyle bu bab elde edilir.
ِ
ِ
Okuma parçasında geçen ‫ـﻨﺘﻬﺰ‬
ُ ِ ََْ‫ﺗ‬, ‫ـﻔﺘﺨﺮ‬
ُ َ ْ َ‫ﺗ‬, ‫ـﺒﺘﺴﻢ‬
ُ َْ َ‫ ﺗ‬fiilleri bu babtandır. Mâzî ve
masdarlarıyla birlikte şöyle deriz:
ِ ِ ‫ﻳ‬-‫اِﻧْـﺘـﻬﺰ‬
‫اﻧﺘﻬﺎز‬
ٌ َ ِْ -‫ـﻨﺘﻬﺰ‬
ُ َْ َ َ َ َ
ِ
ِ ِ ِ َ ْ ‫ﻳ‬-‫ـﺘﺨﺮ‬
‫اﻓﺘﺨﺎر‬
ٌ َ ْ -‫ـﻔﺘﺨﺮ‬
ُ َ َ َ َ ْ‫اﻓ‬
ِ ِ ‫ﻳ‬-‫اِﺑـﺘﺴﻢ‬
‫اﺑﺘﺴﺎم‬
ٌ َ ِْ -‫ـﺒﺘﺴﻢ‬
ُ َْ َ َ َ َْ
Özelliği (Binâsı)
ِِ
‫اﻓﺘﻌﺎل‬
َْ
babına nakledilen bir fiil şu anlamlardan birini kazanabilir:
1. Mutavaat:
Örnek:
‫ﻓﺎﺟﺘﻤﻌﻮا‬
ُ ََْ . Öğrencileri topladım, onlar da toplandılar.
ُ َ َ ْ َ ‫اﻟﻄﻼب‬
َ َ ‫ﲨﻌﺖ ﱡ‬
2. Çalışıp çabalama:
Örnek:
‫ﻋﻠﻲ‬
‫ﻛﺴﺐ َ ِ ﱞ‬
َ َ َ . Ali kazandı.
ِ
‫ﻋﻠﻲ‬
‫اﻛﺘﺴﺐ َ ِ ﱞ‬
َ َ َ ْ . Ali kazanmaya çalıştı.
3. Müşareket (işteşlik):
Örnek:
ِ ِ ٌ ‫ﺳﺒﻖ َُ ﱠ‬
‫اﻫﻴﻢ‬
َ ََ . Muhammed İbrahim’i geçti.
َ ‫ﳏﻤﺪ إﺑْـ َﺮ‬
ِ
ِ ِ ٌ ‫اﺳﺘﺒﻖ َُ ﱠ‬
‫اﻫﻴﻢ‬
َ ََ ْ . Muhammed İbrahim’le yarıştı.
َ ‫ﳏﻤﺪ إﺑْـ َﺮ‬
4. Edinmek: Bir kimsenin bir şeye sahip olduğuınu ifade eder.
Örnek:
ِ
‫ﻋﻠﻲ‬
‫اﺧﺘﺘﻢ َ ِ ﱞ‬
َ ََ ْ . Ali yüzük edindi /taktı.
12
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻞ‬
3. ‫اﻓﻌﻼل‬
‫ﻳَ ْ َ ﱡ‬-‫ـﻌﻞ‬
‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze ilavesi ve lâmın tekrarıyla bu bab elde
edilir.
Okuma parçasında geçen ‫◌اﲪﺮ‬
‫ ِ ْ َﱠ‬fiili bu babtandır.
ِْ ِ-‫ﳛﻤﺮ‬
‫اﲪ َﺮ ٌار‬
‫ ِ ْ َﱠ‬. Kızardı, Kıpkırmızı oldu
‫ َْ َ ﱡ‬-‫اﲪﺮ‬
Özelliği (Binâsı)
Bu bab, renk ve özürlerin abartılı anlatımı için kullanılır. Örnek:
ِ ‫ ِ ْ َﱠ‬Yapraklar sapsarı oldu /sarardı.
‫اق‬
ُ ‫اﻷوَر‬
ْ َ ‫اﺻﻔﺮت‬
4. ‫ـﻔﻌﻞ‬
ٌ ‫ﺗَ َ ﱡ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ ‫ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬-‫ﺗﻔﻌﻞ‬
َ ‫ َ◌ َ ﱠ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir tâ ilavesi ve aynın tekrarıyla bu bab elde
edilmiştir.
Okuma parçasında geçen ‫أﲢﺪث‬
‫ﺗَ َ َﱠ‬, ‫ﺗﺬﻛﺮ‬
َ ‫ ﺗَ َ ﱠ‬fiilleri bu babtandır.
ُ ‫َََ ﱠ‬, ‫ﺐ‬
َ ‫ـﺘﺄﻫ‬
َ ‫َ َ ﱠ‬, ‫ـﻮﺳﻄﺖ‬
‫ﲢﺪث‬
ٌ ‫ ََ ﱡ‬-‫ـﺘﺤﺪث‬
ُ ‫ﻳَ َ َ ﱠ‬-‫ﲢﺪث‬
َ ‫ ََ ﱠ‬. Konuştu.
‫ﺗﺄﻫﺐ‬
ٌ ‫ََﱡ‬-‫ـﺘﺄﻫﺐ‬
ُ ‫ﻳَ َ َﱠ‬-‫ﺗﺄﻫﺐ‬
َ ‫ََﱠ‬. Hazırlandı.
‫ـﻮﺳﻂ‬
ٌ ‫ﺗَ َ ﱡ‬-‫ـﻮﺳﻂ‬
ُ ‫ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬-‫ـﻮﺳﻂ‬
َ ‫ﺗَ َ ﱠ‬. Ortaya geldi/ortada oldu.
‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ ﺗَ َ ﱡ‬Bâbının Özelliği (Binâsı)
Bu baba nakledilen fiiller aşağıdaki mânâları kazanır:
1. ‫ ﺗﻔﻌﻴﻞ‬babının mutavaatı:
Örnek:‫ـﺘﻜﺴﺮ‬
‫( َ ﱠ‬Onu kırdım, o da kırıldı).
َ ‫ﻛﺴ ْﺮُﺗﻪُ ﻓَ َ َ ﱠ‬
2. Tekellüf (Güçlükle elde etme):
Örnek:
‫ﺗﺸﺠﻌﺖ‬
ُ ْ ‫ َ َ ﱠ‬Cesaret kazandım.
3. Azar azar yapmak:
Örnek:
‫ْﻤﺎء‬
ُ ْ ‫ َﲡَﱠ‬. Suyu yudum yudum içtim.
َ َ ‫ﺮﻋﺖ اﻟ‬
4. Edinme:
Örnek:
‫اﳊﺠﺮ‬
ُ ْ ‫ﺗَ َ ﱠ‬. Taşı yastık edindim.
َ َ َْ ‫ـﻮﺳﺪت‬
13
5. ‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ٌ ُ َ َ‫ﺗ‬-‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ َ َ‫ﻳَـﺘ‬-‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
َ َ َ َ‫ ﺗ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir tâ, fâ ile ayn arasına bir elif ilavesiyle bu bab elde
edilir.
Okuma parçasında geçen ‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ‬
َ َ َ َ َ‫ ﻧ‬fiili bu babtandır.
‫ﺗﺴﺎﺑﻖ‬
ٌ ُ َ َ-‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ‬
ُ َ َ َ َ‫ﻳ‬-‫ﺗﺴﺎﺑﻖ‬
ََ َ َ .
Özelliği (Binâsı)
‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ٌ ُ َ َ‫ ﺗ‬babına nakledilen fiiller şu mânâları kazanır:
1. Müşareket:
Örnek:
‫وﳏﻤﺪ‬
ٌ ‫ﻋﻠﻲ َُ ﱠ‬
‫ـﻨﺎﺻﺮ َ ِ ﱞ‬
َ َ َ َ‫ﺗ‬. Ali’yle Muhammed yardımlaştılar.
2. Olmayanı Var Göstermek:
Örnek:
‫ﲤﺎوﺗْـَﻨﺎ‬
َ ََ Ölü numarası yaptık.
3 .‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
َ َ َ ُ babının mutavaatı:
Örnek:
‫ـﺘﺒﺎﻋﺪ‬
ُ ْ َ َ . Onu uzaklaştırdım, o da uzaklaştı.
َ َ ََ َ‫ﺑﺎﻋﺪﺗﻪَ ﻓ‬
Aşağıdaki bablardan hangilerinin mutâvaat ifade ettiğini belirtiniz.
‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ َ‫ﺗ‬: ‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﺗَ َ ﱡ‬: ‫اﻓﻌﻼل‬
َ ِ ْ ِ: ِِ
‫اﻓﺘﻌﺎل‬
َ ْ : ِِ
‫اﻧﻔﻌﺎل‬
َ ْ : Sülâsînin Mezîdi Südâsî Fiiller
Sülâsîye üç harf ilave edilerek elde edilen dört bab vardır:
ِ -‫ ِاﺳﺘَْ ْـﻔﻌﻞ‬babı:
ٌ َ ْ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫اﺳﺘﻔﻌﺎل‬
َْ ََ
ُ ْ َ‫ﻳﺴﺘ‬
ِ
‫ـﻌﻞ‬
َ ْ ) ilave edilmek suretiyle bu bab
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına hemze, sîn ve tâ (‫اﺳﺖ‬
elde edilmiştir.
14
Okuma parçasında geçen ‫ﺗﺴﺘﻤﺮ‬
‫ ِاﺳﺘـ‬fiilleri bu babtandır.
َ َ ‫َْْﻴ‬
‫ َ ْ َ ِ ﱡ‬ve ‫ـﻘﻆ‬
ِ
ِ ِ ‫ َ ِ ﱡ‬-‫اﺳﺘﻤﺮ‬
‫اﺳﺘﻤ َﺮ ٌار‬
ْ ْ -‫ﻳﺴﺘﻤﺮ‬
ْ َ ‫ َْ َ ﱠ‬. : devam etti
‫اﺳﺘﻴﻘﺎظ‬
‫ِاﺳﺘـ‬.: uyandı
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻴﻘﻆ‬
ُ ِ َْ‫ﻳﺴﺘ‬
َ َ ‫َْْﻴ‬
ْ َ -‫ـﻘﻆ‬
Özelliği (Binâsı)
Bu baba nakledilen fiiller, genellikle şu mânâları ifade ederler:
1. Taleb (İstemek):
Örnek:
ِ
ُ ‫ اْﺳﺘَـْﻐَﻔْﺮ‬Allah’tan bağışlanma istedim.
َ‫ت اﷲ‬
2. Bir halden bir hale dönme:
Örnek:
ِ
‫اﻟﻄﲔ‬
ُ ‫ﺳﺘﺤﺠﺮ ﱢ‬
َ َ ْ َ ْ ‫ ا‬Çamur taşlaştı.
3. Bir şeyde fiilin aslının sıfat olarak bulunduğuna inanmak:
Örnek:
ِ
‫أﻣﺮك‬
َ َ ْ َ ‫اﺳﺘﺤﺴﻨﺖ‬
ُ ْ َ ْ َْ . İşinin güzel olduğuna inandım/beğendim.
ِ
ِ
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻮﻋﻞ‬
2. ‫اﻓﻌﻴﻌﺎل‬
ُ ْ َ ْ َ‫ﻳ‬-‫ـﻌﻮﻋﻞ‬
َ َ َْ ْ‫ اﻓ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze, aynıyla (ikinci harfiyle) lâmı (üçüncü
harfi) arasına bir vav ve ayın cinsinden bir harf ilave edilmek suretiyle bu bab
elde edilir.
ِ
ِ ِ
ٌ‫( اْﺣﻠَْﻮَﱃ َْﳛﻠَْﻮِﱃ اْﺣﻠﻴﻼَء‬tatlı olmak, tatlı bulmak) bu babın örneğidir.
Bu bab, mânâya mübalağa (abartma) kazandırmak içindir.
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬-‫ـﻔﻌﻮل‬
3. ‫اﻓﻌﻮال‬
ُ ‫ ﻳَ ْ َ ﱢ‬-‫ـﻌﻮل‬
َ ‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze, aynıyla lâmı arasına şeddeli bir vav
ilavesiyle bu bab elde edilir.
ٌ‫اﺟﻠﻮاذ‬
َ ‫( ِ ْ َ ﱠ‬hızlı yürümek) fiili bu baba örnektir.
‫ ِ ْ ِ ﱠ‬-ُ‫ﳚﻠﻮذ‬
‫ َْ َ ﱢ‬-‫اﺟﻠﻮذ‬
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬babı da mübalağa için kullanılır.
‫اﻓﻌﻮال‬
‫ﻳَ ْ َ ﱡ‬-‫ـﻌﺎل‬
‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﺎل‬
4. ‫اﻓﻌﻴﻼل‬
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze, aynıyla lâmı arasına bir elif ilavesi ve
lâmın tekrarıyla elde edilir.
15
ِ ِ-‫ﻳﺼﻔﺎر‬
‫اﺻﻔ َﲑ ٌار‬
‫( ِ ْ َ ﱠ‬sapsarı olmak) fiili bu baba örnektir.
ْ ‫ َ ْ َ ﱡ‬-‫اﺻﻔﺎر‬
Bu bab da, renk ve özürlerin mübalağalı anlatımı için kullanılır.
Sülâsînin mezîdi südâsî fiillerden hangisi renk ve özürlerin mübalağalı
anlatımı için kullanılır?
Rubâî Mucerred Fiiller
Arapçada asıl (kök) harfleri dört olan fiillere rubâî mücerred (ilâvesiz dörtlü)
fiiller denilir.
Rubâî mücerredin bir babı vardır. O da:
ِ
ٌ َ ْ ِ َ ٌََ
‫وﻓﻌﻼل‬
‫ ﻓَ ْـﻌﻠﻠﺔ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ُ ْ َ ُ‫ ﻳ‬-‫ـﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬babıdır.
ٌ‫دﺣﺮﺟﺔ‬
َ َ ْ َ – ‫ﻳﺪﺣﺮج‬
ُ ِ ْ َ ُ - ‫دﺣﺮج‬
َ َ ْ َ (yuvarlamak), rubâî mücerrede örnektir.
Bu bab gelen fiillerin çoğu müteaddî, bazıları da lâzımdır. Örnek:
ِ
‫اﻟﻜﺮة‬
َ َ ُ ‫اﻟﻼﻋﺐ‬
َ َ ْ َ . Oyuncu topu yuvarladı.
ُ ‫دﺣﺮج ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ‬
ُْ
‫ﻋﺴﻌﺲ‬
َ َ ْ َ Gece karanlığı bastı.
Rubâînin Mezîdi Humâsî Fiiller
Aslı dört hafli olan Rubâî fiillere (‫ )ت‬eklenerek elde edilen mezîdi humâsî bir
babtır. Bu:
‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ٌ ُ ْ َ َ‫ ﺗ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ُ َ ْ َ َ‫ ﻳَـﺘ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ َ‫ ﺗ‬babıdır.
‫ـﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir tâ ilavesiyle bu bab elde edilir.
‫ﺗﺪﺣﺮج‬
ٌ ُ ْ َ َ-‫ـﺘﺪﺣﺮج‬
ُ َ ْ َ َ َ‫ﻳ‬-‫ﺗﺪﺣﺮج‬
َ َ ْ َ َ (yuvarlanmak) fiili bu baba örnektir. Bunun rubâîsi,
‫دﺣﺮج‬
(yuvarladı)
fiilidir.
َ َْ َ
Bu bab, mutavaat (dönüşlülük) içindir. Örnek:
‫ـﺰﺣﺰح‬
ُ ْ َ ْ َ Taşı kımıldattım, o da kımıldadı.
َ َ ْ َ َ‫اﳊﺠﺮ ﻓَـﺘ‬
َ َ َ ‫زﺣﺰﺣﺖ‬
Rubâînin Mezîdi Südâsî Fiiller
Rubâînin mezîdi sudâsînin iki babı vardır.
ِ
ِ
ٌ َ ْ ِ ْ ِ-‫ﻌﻨﻠﻞ‬
1. ‫اﻓﻌﻨﻼل‬
ُ ْ َ ‫ﻳَ ْـﻔ‬-‫ـﻠﻞ‬
َ َ ‫ اﻓْ َـﻌ ْﻨ‬babı:
‫ـﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze, aynıyla birinci lâmı arasına bir nun ilave
edilmek suretiyle bu bab elde edilir.
16
ِ ِْ َ -‫اﺣﺮﳒﻢ‬
ِ
‫اﺣﺮﳒﺎم‬
ٌ َْ ِ ْ -‫ﳛﺮﳒﻢ‬
َ َ َْ
ُ َ ْ َ َْ َ ْ (toplanmak) fiili bu baba örnektir. Bunun rubâîsi, ‫ﺣﺮﺟﻢ‬
(topladı) fiilidir.
ٌ َ ْ ِ ْ ِ babı, mutavaat (dönüşlülük) için kullanılır.
‫اﻓﻌﻨﻼل‬
ٌ ‫ِ ْ ِ ﱠ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
2. ‫اﻓﻌﻼل‬
‫ اِﻓْ َ َ ﱠ‬babı:
‫ﻳَ ْ َ ِ ﱡ‬-‫ـﻌﻠﻞ‬
‫ـﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬nin baş tarafına bir hemze ile ikinci lam cinsinden bir harf ilave
edilerek bu bab elde edilir.
ِ ْ ِ-‫ﻳﻄﻤﺌﻦ‬
‫( ِ ْ َ َ ﱠ‬yatışmak) fiili buna örnektir. Bunun rubâîsi ‫ﻃﻤﺄن‬
‫ﺎن‬
ٌ َ‫اﻃﻤ ْﺌـﻨ‬
‫ َ ْ َ ِ ﱡ‬-‫اﻃﻤﺄن‬
َ ََْ
(yatıştırdı) fiilidir.
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬babı, mutavaat (dönüşlülük) ifade eder.
‫اﻓﻌﻼل‬
Bablar hakkında daha fazla bilgi almak için Hulusi Kılıç’ın “Arapça Dilbilgisi
Sarf” ve Hüseyin Elmalı’nın “Temrinli ve İ’rablı Arapça Sarf” adlı kitaplarına
başvurunuz.
Aşağıdaki fiillerin bablarını belirtiniz.
:‫ﻫﺮول‬
َ َ ْ َ .1
:‫ـﺮﻋﺮع‬
َ َ ْ َ َ‫ ﺗ‬.2
:‫ﲤﻀﻤﺾ‬
َ َ ْ ََ .3
:‫ـﺮﻗﻊ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬.4
ِ
:‫ـﻘﻊ‬
َ َْ‫ اﻓْـ َﺮﻧ‬.5
:‫ﺑﺴﻤﻞ‬
َ َ ْ َ .6
‫ ِ ََْﱠ‬.7
‫اﴰﺄز‬
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerde mezîd fiilleri belirtiniz.
ِِ ُ‫ﱢ‬
ِ َ َ ‫ﻫﺬﻩ اﻟ‬
ِ ِ َ َ ‫ْﻤﻼﺣﻈﺎت ِﰲ‬
.‫ﻛﻢ‬
َ ُ َ ‫ﺳﺠﻠﻮا‬
َ
ْ ُ‫دﻓﺎﺗﺮ‬
ِ َِ َ ‫اﻟﻄﻔﻞ ِﰲ‬
‫ﺗَ َ َْ ﱢ‬
.‫ﻛﻼﻣﻪ‬
َ
ُ ْ ‫ـﻠﻌﺜﻢ‬
ِ ‫اِﻧْـﻬﺰم ﻓَ ِﺮ ُﻳﻘﻨﺎ ِﰲ ﱠ‬
ِ ‫اﻟﺸﻮط َ ﱠ‬
.‫اﻷول‬
َ َََ
ْ
.ُ‫واﻏﺮورﻗﺖ ﻋﻴََْـﻨﺎﻩ‬
ْ َ َ ْ َ ْ "‫ﺻﻼح‬
ٌ َ َ " ‫َﺗﺄَﺛﱠ َـﺮ‬
.‫اﳉﻮ‬
ْ َ ‫اﻟﺼﺤ َﺮ ِاء‬
‫ﻓﺎﻏﺒَ ﱠـﺮ َْﱡ‬
ْ ‫َﱠ‬
ْ ‫ﻳﺢ ﱠ‬
ُ ‫ﻫﺒﺖ ِر‬
ِْ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
.‫ْﻤﺒﺎ َر ِاة‬
َ َ ‫اﳊﻜﻢ ِﲝَ ْ ٍﺰم‬
َ ُ ‫ﺳﲑ اﻟ‬
ُ َ َْ ‫ﺳﻴﻄﺮ‬
ََ َْ
ِ ِ ‫ﲤﺎم ﱠ‬
ِ ِ َ‫ﻳ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر اﻟ َ َ ﱠ‬
ِ ََ ‫ْﻤﺤﻄﺔَ ِﰲ‬
.‫اﻟﺴﺎﺑﻌﺔ‬
َ
ُ َ ‫ـﻐﺎدر‬
ُ ُ
ِ ْ َ ‫اد اﷲ‬
ِ
.‫اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
ُ َ ‫أَ َر‬
َ َ َْ ‫ﻓﺄرﺳﻞ‬
َ ْ َ‫أن ﻳ‬
َ َ َ ‫ـﻬﺪي‬
َ َ ْ ََ ،‫اﻟﺒﺸﺮ‬
17
ِ ْ ‫ـﻌﻠﻤﺘﻢ ِﰲ اﻟﻨ‬
‫اﻵن؟‬
‫ﱠﺤﻮ َ ﱠ‬
ََ
َ ‫ﺣﱴ‬
ْ ُ ْ ‫ﻣﺎذا ﺗَ َ ﱠ‬
‫ِ‬
‫أﻋﻀﺎء اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎدي‪.‬‬
‫ََْ َ‬
‫اﺟﺘﻤﻊ َ ْ َ ُ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ َ ﱠ ِ‬
‫ﻛﺪﻧﺎ ﻧَ ﱠ ِ ِ‬
‫اءﻧﺎ‪.‬‬
‫ـﻠﺒﻞ آ َر َ َ‬
‫ِ َْ ُ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ " َ ٌ‬
‫ـﺘﻔﻖ‪َ َ ْ ،‬‬
‫َ‬
‫ﻋﺼﺎم"‪ ،‬ﻓَـﺒَ َْ َ‬
‫اﻟﺴﻴﺎر ِ‬
‫ات‪.‬‬
‫ِ َ َُ‬
‫ﺗﺴﺘَ ْ ِ ُ‬
‫ـﻮرد ﺑَ ْ َ‬
‫ﺑﻼدﻧﺎ َ ْ‬
‫ـﻌﺾ ﱠ ﱠ َ‬
‫ﻳﺼﺮ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻌﺎ‪.‬‬
‫أن ﻧَـﺘََ َ َ‬
‫واﻟﺪي َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ‬
‫ـﻨﺎول َ َ‬
‫اﻟﻌﺸﺎءَ َ ً‬
‫ُ ﱡ َ‬
‫ِ‬
‫اﳊﻤﺎﻟﲔ‪.‬‬
‫ِ ْ َ ْ ََ ْ‬
‫ﻇﻬﻮر َْ ﱠ َ‬
‫اﺣﺪودﺑﺖ ُ ُ ُ‬
‫وﺟﻮﻫﻬﻢ‪.‬‬
‫اِﺑْ َ ﱠ ْ‬
‫ـﻴﺎﺿﺖ ُ ُ ُ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒﻌﲑ‬
‫ِ ْ َﱠ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ َ‬
‫اﻋﻠﻮط ﱠ ُ ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde mâzî fiilleri muzâriye çeviriniz‬‬
‫اﻟﺼﱯ َ ِ ِ‬
‫ﺣﺬاء‪.‬‬
‫َ ْ َْ ُ‬
‫أﻋﻄﻴﺖ ﱠِ ﱠ‬
‫اﻟﻔﻘﲑ َ ً‬
‫َ‬
‫َ ِ‬
‫َِ‬
‫ﺻ َﺮ َ ِ‬
‫اﺣﱵ؟‬
‫ﻫﻞ اﻧْ َ َ ْ‬
‫ﻣﻦ َ‬
‫ـﺰﻋﺠﺖ ْ‬
‫ْﻌﺴﻜﺮي؟‬
‫ْﻌﺮض اﻟ َ ْ َ ِ ﱠ‬
‫ﻫﻞ َ َ ْ ُ‬
‫ﺷﺎﻫﺪﰎُ اﻟ َ ْ َ‬
‫َْ‬
‫اِﻟْﺘَ َ َ ِ‬
‫ْﻤﻨﺜﻮر‪.‬‬
‫اﻟﺪﺟﺎﺟﺎت َْ ﱠ‬
‫ـﻘﻄﺖ ﱠ َ َ ُ‬
‫اﳊﺐ اﻟ َ ُْ َ‬
‫اﻷﺳﺘﺎذُ ِﲟَ ِ ِ‬
‫ﻮﻋﺪ ِ ْ ِ ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن؟‬
‫ﻫﻞ َ ْ َ َ َ‬
‫َ‬
‫أﻋﻠﻤﻨﺎ ُ َْ ْ‬
‫َْ‬
‫ﻋﺪوﻩُ ِ َ َ ٍ‬
‫ﺑﺸﺠﺎﻋﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻔﺎرس َ ُ ﱠ‬
‫َ ََ‬
‫َ‬
‫ﺻﺎرع َ ِ ُ‬
‫اﻟﺸﻴﻄﺎن َ ْ ِ‬
‫ـﻘﻮد ِ ِ ِ‬
‫رﻓﻴﻘﻪ‪.‬‬
‫وﺳﻮس َﻟﻪُ ﱠ ْ َ ُ‬
‫ﳜﺘﻠﺲ ﻧُ ُ َ َ‬
‫َ َْ َ‬
‫أن ََْ َ‬
‫اﻟﺴﺎﻋﺔ اﻟ ﱠﺮ ِ ِ‬
‫ْﻌﻤﺎل ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫اﺑﻌﺔ‪.‬‬
‫اﻧﺼﺮف اﻟ ُ ﱠ ُ‬
‫ِْ َ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻷرض واﻧْ َ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ‪.‬‬
‫أﺑﻨﻴﺔٌ َ ِ َ‬
‫ـﻬﺎرت َ ْ َ‬
‫ﺗَـ َﺰﻟْ َﺰَﻟﺖ َ ْ ُ َ َ‬
‫ﺟﺪِﰐ ِ َإﱃ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻃﻤﺄﻧﺖ َ ﱠ‬
‫ﺻﺤﺔ َ ﱢ‬
‫ﺟﺪي‪.‬‬
‫ِ ْ َ َﱠ ْ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde muzâri fiilleri mâzîye çeviriniz.‬‬
‫اﻟﻌﻄﻠﺔ ﱠ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻘﺮ ِﻳﺔ ِﰲ َْ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻴﻔﻴﺔ‪.‬‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫ﻧﺴﺎﻓﺮ ِ َإﱃ َ َْ‬
‫َُ ُ‬
‫ﻧﺎﺟﻲ" َِْ ِﱠ ٍ ِ‬
‫ﳜﺮج " َ ِ‬
‫ﻧﺎﺟﺤﺔً‪.‬‬
‫ﲤﺜﻴﻠﻴﺎت َ َ‬
‫ُْ ِ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﺋﻲ‪.‬‬
‫اﻟﻜﻬ َﺮَ ِ ﱡ‬
‫ـﻴﺎر َ ْ‬
‫ﻳَـ ْﻨ َ ُ‬
‫ـﻘﻄﻊ اﻟﺘﱠ ﱠ ُ‬
‫ﺣﻴﺎء‪.‬‬
‫َْ َ ﱡ‬
‫ﳛﻤﺮ َ ْ ُ َ‬
‫وﺟﻬﻬﺎ ََ ً‬
‫ِ‬
‫رﺟﺎل َ ْ ِ‬
‫ْﻤﺠﺮم‪.‬‬
‫ـﻌﺘﻘﻞ ِ َ ُ‬
‫اﻷﻣﻦ اﻟ ُ ْ ِ َ‬
‫ﻳَ َْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺎرورةُ َ ِ‬
‫اﻟﻐﺎز‪.‬‬
‫ـﻔﺠﺮ َ ُ َ‬
‫ﺗـَْﻨ َ ُ‬
‫ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ـﻠﺞ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟﺜﱠْ ِ‬
‫ﻳﺎﺿﻴﲔ َ َ‬
‫ـﻌﺾ اﻟ ﱢﺮَ ِ ﱢ َ‬
‫ـﺰﰿُ ﺑَ ْ ُ‬
‫اﻟﻀﻴﻮف‪.‬‬
‫أﻛﺮم ﱡ ُ َ‬
‫أﺣﺐ َ ْ‬
‫ُِ ﱡ‬
‫أن ُ ْ ِ َ‬
‫‪18‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫َُ ﱢ ِ‬
‫ﺟﺮى َﻟﻪُ‪.‬‬
‫ﳛﺪﺛَُـﻨﺎ َﲟﺎ َ َ‬
‫َأﺳ َِﱰﻳﺢ َِ‬
‫ﻗﻠﻴﻼً‪.‬‬
‫ْ ُ‬
‫‪4. Aşağıdaki parçada mezîd masdarların bablarını belirtiniz.‬‬
‫ﺑﺎﻟﺪﻳﻦ َ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﻜﺮم‪ ،‬ﱠ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺴﻮد ﱠ ِ‬
‫ﻷﻋﺮ ِ ﱟ ِ‬
‫اﻟﻜﺬب‪ِْ ِ ،‬‬
‫ﱡﺐ َ ِ ِ‬
‫وﲡَﻨ ِ‬
‫ﻗﺎل‪ ِ :‬ﱢ ِ‬
‫ﻣﻨﻪ‪،‬‬
‫واﻟﺸﺠﺎﻋﺔ‪َ ،‬‬
‫ﻓﻴﻜﻢ؟ َ َ‬
‫واﻻﴰ ْﺌـ َﺰ ِاز ْ ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ُ ْ‬
‫َ‬
‫ﻗﻴﻞ َ ْ َ‬
‫اﰊ‪ :‬ﰈَ َ ُ ُ ُ ُ‬
‫َ‬
‫واﻻﺑﺘﻌﺎد ﻋﻦ َ ِ‬
‫ﺟﻠﺴﺎء ﱡ ِ‬
‫ِِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻮء‪ ،‬واﻟﺘﱠ َﱡ ِ‬
‫اﺋﻬﻢ ﱠ َ ُ ِ‬
‫ﺑﺎﺣِ َﱰ ِام ِ َ ِ‬
‫ـﻘﺮب َِإﱃ اﻟﻨ ِ‬
‫ﻣﻌﻬﻢ‬
‫اﻟﻜﺒﺎر ِ ْ ِ َ ِ‬
‫ﱠﺎس‪ْ ِ ،‬‬
‫واﻟﺘﺸﺎور َ َ ُ ْ‬
‫واﻻﺳﺘﻤﺎع َِإﱃ آ َر ِ ْ‬
‫َْ َْ ُ َ‬
‫اﻟﺼﻐﲑ‪ِ ِ ْ ِ ،‬‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﺑﺬي ْ ِ‬
‫واﻻﻋﺘﻨﺎء ِ ِ‬
‫واﻻﺳﺘﻔﺎدة ِﻣﻦ َﲡَﺎرِِِﻢ‪ِ ْ َ ،‬‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ِ ِ‬
‫اﳊﺎﺟﺔ‪.‬‬
‫واﻟﻌﻄﻒ َ َ‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫ََْ ْ‬
‫ْ‬
‫‪5. Aşağıdakilerde boşluğu iki örnekten yararlanarak doldurup sonra‬‬
‫‪okuyunuz.‬‬
‫ِ‬
‫إﺣﺴﺎن ‪.‬‬
‫َﻣﺜَﻼً ﻧَـُﻘ ُ‬
‫ﳛﺴﻦ‪ٌ َ ْ ِ ،‬‬
‫أﺣﺴﻦ‪ُ ُْ :‬‬
‫ﻮل‪َ َ ْ :‬‬
‫ٌ‬
‫إﺳﺪال‬
‫ﻳﺴﺪل‪،‬‬
‫أﺳﺪل‪ُ ِ ْ ُ :‬‬
‫ﻮل‪َ َ ْ :‬‬
‫وﻧَـُﻘ ُ‬
‫أﻛﺮم‪.............. :‬‬
‫ََْ‬
‫أﻛﻤﻞ‪.............. :‬‬
‫َْ َ‬
‫أﺳﻠﻢ‪.............. :‬‬
‫ََْ‬
‫ﻋﻦ‪.............. :‬‬
‫ْ‬
‫أذ َ َ‬
‫دف‪.............. :‬‬
‫ْأر َ َ‬
‫ﺪم‪.............. :‬‬
‫أَﻗْ َ‬
‫أﺳﻌﺪ‪.............. :‬‬
‫ََْ‬
‫ﻌﻦ‪.............. :‬‬
‫أَْﻣ َ َ‬
‫ﻃﻒ‪............ :‬‬
‫ل◌ َ َ‬
‫أَ ْ ْ‬
‫أﻧﺬر‪.............. :‬‬
‫َْ َ َ‬
‫أﺧﺮج‪.............. :‬‬
‫ََ‬
‫ـﻌﻢ‪............ :‬‬
‫أﻧْ َ َ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde humâsî fiillerle mastarların altını çiziniz.‬‬
‫اِﺣﺘﺴﺐ اﻟْﻤﺠ ِ‬
‫ﺎﻫُﺪ ﻟِ ِ‬
‫ﻠﻪ اِْﺣﺘَِﺴﺎﺑًﺎ‪.‬‬
‫َْ َ َ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﻮد اﻷَْﻋَﺪِاء اِ َِْﺰاﻣﺎً‪.‬‬
‫اﻧْـَﻬَﺰَم ُﺟﻨُ ُ‬
‫ﺼﻤ ِ‬
‫ﺎدَل ْ‬
‫ﻳﺪا‪.‬‬
‫ﺎدﻻً َﺷِﺪ ً‬
‫ﺎن َﲡَ ُ‬
‫َﲡَ َ‬
‫اﳋَ ْ َ‬
‫اِﻧْـَﻬَﻤَﺮ اﻟَْﻤﻄَُﺮ اِ َِْﻤًﺎرا‪.‬‬
‫ﻂ اﻟﺜﱠـْﻠﺞ ِﰲ اﻟْﻤﻨ ِ‬
‫ﺎﻃِﻖ اﻟُْﻤْﺮﺗَِﻔَﻌِﺔ ﺗََﺴﺎﻗُﻄﺎً‪.‬‬
‫ﺗََﺴﺎﻗَ َ‬
‫ََ‬
‫ُ‬
‫‪19‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪7. Aşağıdaki südâsî fiillerin masdarlarını yazınız.‬‬
‫ﻳَْﺴﺘَـْﻐِﻔُﺮ‪...........:‬‬
‫اِْﺳﺘََﺠَﺎر‪..........:‬‬
‫ﺿَﻤَﺤﱠﻞ‪.........:‬‬
‫اِ ْ‬
‫اِْﺳﺘَـَﻘﱠﻞ‪..........:‬‬
‫ِ‬
‫ﺤﺴﻦ‪........:‬‬
‫اْﺳﺘَ ْ َ َ‬
‫اِْﺳﺘَـْﻔَﻬَﻢ‪........:‬‬
‫اِﻗَْﺸَﻌﱠﺮ‪........:‬‬
‫‪8. Aşağıdaki mâzî fiillerin muzâri ve mastarlarını yazınız.‬‬
‫ﺳﺎﻣﺢ‪...........:‬‬
‫َََ‬
‫ـﺮﺟﻢ‪..........:‬‬
‫ﺗَ ْ َ َ‬
‫ﺗﺐ‪.........:‬‬
‫َرﱠ َ‬
‫ﺳﺎﻋﺪ‪..........:‬‬
‫َ ََ‬
‫ﻫﺮول‪........:‬‬
‫ََْ َ‬
‫ﺟﻔﻒ‪........:‬‬
‫َﱠ َ‬
‫آﺧﺬ‪..........:‬‬
‫ََ‬
‫ﺧﺎﻃﺐ‪...........:‬‬
‫َ ََ‬
‫ﺻﻮر‪..........:‬‬
‫َﱠَ‬
‫ﻣﻀﻤﺾ‪.........:‬‬
‫َ َْ َ‬
‫ﻋﺎﰿَ‪..........:‬‬
‫َ َ‬
‫ﻛﺴﺮ‪........:‬‬
‫َ ﱠَ‬
‫ﻧﺎﻗﺶ‪........:‬‬
‫ََ َ‬
‫ـﻬﻘﻪَ‪..........:‬‬
‫ﻗَ ْ َ‬
‫‪9. Aşağıdaki masdarların mâzî ve muzârilerini yazınız.‬‬
‫ِِ‬
‫اﺑﺘﻌﺎد‪..................:‬‬
‫َْ‬
‫اﺑﺘﻼع‪.................:‬‬
‫ِ ِْ َ‬
‫ِِ‬
‫اﺑﺘﺴﺎم‪.................:‬‬
‫ْ َ‬
‫إﺑﺪاء‪..................:‬‬
‫ِْ َ‬
‫إﺑﺼﺎر‪................:‬‬
‫ِْ َ‬
‫إِﺗﱢ َـﺒﺎع‪.................:‬‬
‫إﲣﺎذ‪................:‬‬
‫ِﱢ َ‬
‫ﻣﺒﺎدرة‪...............:‬‬
‫َُ َ َ‬
‫ﻣﺒﺎرَﻛﺔ‪..............:‬‬
‫َُ َ‬
‫َْ ِ‬
‫ﺗﺄﺟﻴﻞ‪.............:‬‬
‫ََ ﱡ‬
‫ﺗﺄﺧﺮ‪............. :‬‬
‫ـﺮﲨﺔ‪............:‬‬
‫ﺗَ ْ ََ‬
‫ﺗﻈﺎﻫﺮ‪.............:‬‬
‫ََُ‬
‫ﺟﻬﺎد‪.............:‬‬
‫َِ‬
‫ﳏﺎوﻟﺔ‪...........:‬‬
‫َُ َ َ‬
‫َ ِْ‬
‫ﲣﻔﻴﻒ‪..........:‬‬
‫اﻃﻼع‪..........:‬‬
‫ِﱢَ‬
‫ُﻣ َﺮاﻗَ َـﺒﺔ‪...........:‬‬
‫‪20‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ ِ‬
‫اﺳﺘﺤﺴﺎن‪................:‬‬
‫ْ َْ‬
‫إﻃﺎﻋﺔ‪..........:‬‬
‫َِ َ‬
‫ِ‬
‫اﺷﺘﺪاد‪..................:‬‬
‫ِْ َ‬
‫اﺳﺘﺤﻘﺎق‪................:‬‬
‫ِ ِْ ْ َ‬
‫ِ‬
‫اﺷﺘﻬﺎر‪.................:‬‬
‫َِْ‬
‫إﺻﻐﺎء‪.................:‬‬
‫ِ َْ‬
‫إﺿﺎﻓﺔ‪.................:‬‬
‫ََِ‬
‫إﻃﻌﺎم‪.................:‬‬
‫ِ َْ‬
‫‪10. Aşağıdakilerden hangisi sülâsînin mezîdi rubâî; hangisi rubâî‬‬
‫?‪mücerreddir‬‬
‫ﺣﺸﺮج‪:‬‬
‫َ َْ َ‬
‫ـﻘﺬ‪:‬‬
‫أَﻧَْ َ‬
‫ﺣﺮﺟﻢ‪:‬‬
‫َْ َ َ‬
‫ﺑﺎﻳﻊ‪:‬‬
‫َ ََ‬
‫ﺧﻀﺮم‪:‬‬
‫َ ََْ‬
‫أورق‪:‬‬
‫َْ َ َ‬
‫ﺑﺦ‪:‬‬
‫َدرَْ َ‬
‫ﻗﺪم‪:‬‬
‫َﱠ َ‬
‫ﻟﻌﺜﻢ‪:‬‬
‫َ َْ َ‬
‫ﺑَـﻌﺜَْ َـﺮ‪:‬‬
‫ﻫﺬرم‪:‬‬
‫َ ْ ََ‬
‫أﲦﺮ‪:‬‬
‫َ ََْ‬
‫ﺟﻮل‪:‬‬
‫َﱠ َ‬
‫ﻫﺎﺟﺮ‪:‬‬
‫َ ََ‬
‫ﻣﻴﻤﻦ‪:‬‬
‫َْ َ َ‬
‫أﻇﻠﻢ‪:‬‬
‫َ َْ َ‬
‫ﻏﻠﻖ‪:‬‬
‫َﱠ َ‬
‫أوﻋﻰ‬
‫َْ َ‬
‫ﻛﺮدح‪:‬‬
‫ََْ َ‬
‫ﻫﺬرم‪:‬‬
‫َ ْ ََ‬
‫‪11. Aşağıdaki fiillerin rubâî mücerredlerini belirtiniz:‬‬
‫ﺗﺪﺣﺮج‪:‬‬
‫ََ ْ َ َ‬
‫ﺗَـﺒَـﻌﺜَْ َـﺮ‪:‬‬
‫ِ ََْ ﱠ‬
‫اﻃﻤﺄن‪:‬‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻨﺴﺲ‪:‬‬
‫اﻗْ َ ْ َ َ‬
‫ِ ََْﱠ‬
‫اﴰﺄز‪:‬‬
‫اﻗﺸﻌﺮ‪:‬‬
‫ِ ْ َ َﱠ‬
‫اﴰﻌﻞ‪:‬‬
‫ِ َْ َ ﱠ‬
‫ِ‬
‫اﺣﺮﳒﻢ‪:‬‬
‫ْ َ َْ َ‬
‫ﺗﺴﻴﻄﺮ‪:‬‬
‫َ َ ْ ََ‬
‫ﺗﺪﻏﻔﻖ‪:‬‬
‫َ َ َْ َ‬
‫‪12.Aşağıdaki parçada mezîd fiillerin bablarını belirtiniz.‬‬
‫ﳛﻤﻞ ِ ِ‬
‫ﺳﺎﺋﻖ ﱠ ٍ‬
‫َ َ ِ‬
‫ﺳﻴﺎرة ِﰲ ِْْ ِ ِ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻄﱠَﺮ ِ ِ‬
‫ـﺰل وﺗَ َ ﱠ‬
‫وﻟﻤﺎ‬
‫ﺑﺎﳉﻮع ﻓﻨَ َ َ‬
‫أﺣﺲ ِ ُْ ِ‬
‫وﻧﺎم‪ َ .‬ﱠ‬
‫اﺑﻴﺶ‪ِ .‬وﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ َ َ ﱠ‬
‫ـﻐﺪى َ َ‬
‫ﻛﺎن َ ُ َ َ‬
‫ﻛﻴﺴﺎ َ‬
‫اﳍﻨﺪ َْ ُ ً‬
‫ـﻮﺟﺪ ِ‬
‫وﲰﻊ َ ِ َ ِ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ َ ِ ً ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫ﺿﺤﻜﺎت‬
‫وأﺳﺮع ِ َإﱃ َ ْ ِ‬
‫ﺑﻮﺷﺎ َ َ‬
‫اﺳﺘَـ ْﻴ َ َ‬
‫ـﻘﻆ َرَأى ﻃَ ْﺮُ ً‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةِ ﻓَ َ َ َ‬
‫ـﻌﺠﺐ َ ْ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻓﺎرﻏﺎ َ َ‬
‫ﺳﻄﺢ ﱠ ﱠ َ‬
‫اﻷرض ﻓَـﺘَ َ ﱠ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﻓﺼﺎر‬
‫‪.‬‬
‫اﻟﻘﺮود‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‬
‫ـﻘﻞ◌د‬
‫ﺗ‬
‫اﻟﻘﺮود‬
‫أن‬
‫ـﻌﺮف‬
‫ﻳ‬
‫ﻛﺎن‬
‫و‬
‫‪.‬‬
‫ﺑﻮﺷﺎ‬
‫ﺮ‬
‫ﻃ‬
‫ـﻬﺎ‬
‫ﻨ‬
‫ﻣ‬
‫ﻛﻞ‬
‫أس‬
‫ر‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫وﺟﺪ‬
‫ـﻬﺎ‬
‫ﻴ‬
‫إﻟ‬
‫ـﻔﺖ‬
‫ﺘ‬
‫ْ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫وﻟﻤﺎ‬
‫‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﱠ َ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ َ ُ ﱟ ْ َ َ ُْ ً َ َ َ ْ ُ‬
‫ُُ َ َُ ﱢ ّ ُ ْ َ َ َ َ َ‬
‫ُُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷرض‪ ،‬ﻓَـﺮﻓَـﻌﺖِ‬
‫ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻓﺮﺣﺔً‪َ .‬‬
‫وأﻟﻘﺎﻩُ َ َ‬
‫ﺑﻮﺷﻪُ َ َ‬
‫رﻓﻊ ﻃَ ْﺮُ َ‬
‫ود ﺗُ َ ُ‬
‫َُ ُ‬
‫واﻟﻘﺮ ُ‬
‫ـﺮﻗﺺ وﻳَ ْ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ‬
‫ـﻘﻠﺪﻩُ َ َ‬
‫ﲑا َ َ َ‬
‫ﻳﺼﻔﺮ وﻳَ ْ ُ ُ‬
‫وأﺧ ً‬
‫ـﻘﻔﺰ‪ُ ُ ،‬‬
‫ﻳﺼﻔﻖ و ُ َ ُ‬
‫‪21‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺸﺨﺺ ِ َ ﱠ‬
‫ﻛﻴﻒ َ ﱠ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫أن‬
‫اﺑﻴﺶ وأَﻟ َْﻘ ْﺘ َـﻬﺎ َ َ‬
‫ﻓﺠﻤﻌﻬﺎ ْ َ َ َ‬
‫ﲤﻚ◌ن َ ْ‬
‫ﻓﻜﺮ ََ ﱠ ّ َ‬
‫اﻧﻈﺮوا! َ ْ َ‬
‫ُُ ُ‬
‫اﻷرض َ َ َ َ َ‬
‫اﻟﻘﺮود اﻟﻄﱠَﺮ ِ َ‬
‫أن ﱠ ْ َ‬
‫واﻧﺼﺮف‪ُُ ُْ .‬‬
‫إذا َ َ‬
‫ﱠ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ َْﻤ َ ِ ِ‬
‫ﺼﺎﺋﺐ‪.‬‬
‫ـﻐﻠﺐ َ َ‬
‫ﻳَـﺘَ َ َ‬
‫‪13. Aşağıdaki metinde geçen mezîd fiilleri ve bablarını belirtiniz.‬‬
‫اﳌﻌﺠﺰة اﳋﺎﻟﺪة‬
‫ـﻌﺎﱃ َ َ ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲ َ َ ِ‬
‫اﻟﺮُﺳ ِ‬
‫آن اﻟ َ ِ‬
‫ﻣﻔﺮﻗﺎ(‬
‫ﻣﻨﺠﻤﺎ ) ُ َﱠ ً‬
‫اَﻟُْﻘْﺮ ُ‬
‫ْﻜﺮﱘُ‪ :‬اَﻟُْﻘْﺮ ُ‬
‫آن ُﻣْﻌِﺠَﺰةُ ﱠ‬
‫وﺳﻠﻢ أَﻧْـ َﺰَﻟﻪُ اﷲُ ُ ْ َ َ‬
‫ﺳﺒﺤﺎﻧﻪُ َوﺗَ َ َ ْ‬
‫ﻮل َ ﱠ ُ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ ُ َ ﱠ ً‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ ّ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل َ ﱠ‬
‫وﺳﻠﻢ ‪َ ،‬وﻗُ ُ ِ‬
‫ـﺜﺒﻴﺖ ﻗَ ْ ِ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﲔ‪،‬‬
‫ﻣﻦ َ َ‬
‫ذﻟﻚ‪ ،‬ﺗَْ ُ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲُ َ َْ‬
‫ـﻠﻮب اﻟ ُ ْ َ‬
‫واﳊﻜﻤﺔُ ْ‬
‫ـﻠﺐ ﱠ ُ‬
‫اﳊﻮادث‪َ ْ ْ َ .‬‬
‫ﺣﺴﺐ ََْ‬
‫ََ َ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ ّ َ‬
‫ِ‬
‫وﻟﻴﻜﻮن ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻨﺜﺒﺖ‬
‫وﻗﺎل‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
‫"‬
‫‪:‬‬
‫ـﻌﺎﱃ‬
‫ﺗ‬
‫ﻗﺎل‬
‫‪.‬‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ‬
‫ﺳﻬﻼ‬
‫ﺣﻔﻈﻪ‬
‫ﻛﻔﺮوا َ ْﻟﻮﻻَ ﻧُ ﱢ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ْﻘﺮآن ُْ َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ َِ ُ‬
‫ﲨﻠﺔً َ َ ً‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫َ‬
‫ً‬
‫َ‬
‫واﺣﺪة َ َ َ‬
‫ﻛﺬﻟﻚ َُﱢ َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ـﺰل َ َْ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ ُ‬
‫ـﻠﻨﺎﻩُ ﺗَـ ْﺮِﺗﻴﻼً"‪.‬‬
‫ِ ِﺑﻪ ﻓُ َ َ َ‬
‫ـﺆادك َوَرﺗﱠ َْ‬
‫ِِ‬
‫أﺧﺮى‪ِ ،‬‬
‫ـﲔ َ ِ ِ ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲ َ َ ِ‬
‫وﺳﻠﻢ ْ ِ‬
‫ﻠﺮُﺳ ِ‬
‫اﻧﺸﻘﺎق اﻟ َ َ ِ‬
‫أﺻﺎﺑﻌﻪ‪.‬‬
‫وﻣ ْﻨ َـﻬﺎ ْ ِ َ ُ‬
‫ﺖ ﻟِ ﱠ‬
‫ﻣﻌﺠ َﺰ ٌ‬
‫ َﻛﺎﻧَ ْ‬‫ﻮل َ ﱠ ُ ْ‬
‫ﻣﻦ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫وﺧﺮوج اﻟ َْﻤﺎء ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ ّ َ ُ‬
‫ْﻘﻤﺮ‪ُ ُ ُ َ ،‬‬
‫ات ُ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﺎﻟﺢ‬
‫ﻣﻌﺠﺰة‬
‫ﱠﺎﻗﺔ‬
‫ﻨ‬
‫واﻟ‬
‫اﻟﺴﻼم‪،‬‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‬
‫ﻣﻮﺳﻰ‬
‫ﻣﻌﺠﺰة‬
‫ْﻌﺼﺎ‪،‬‬
‫ﻟ‬
‫ﻛﺎ‬
‫ات‪،‬‬
‫ﺰ‬
‫ﻣﻌﺠ‬
‫ـﻠﻪ‬
‫ﺒ‬
‫ـ‬
‫ﻗ‬
‫اﻟﺴﻼم‬
‫ﻟﻠﺮ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ‬
‫ﺳﻞ‬
‫ﱠ َ ُ َ ْ َ ُ ُ ْ َ ٌ َ َ َ ُ ْ َ ُ َ َ َْ ﱠ َ ُ َ َ ُ ْ َ َ ٍ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ ْ ﱡ ُ َ َْ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫أﺧﺒﺎرﻫﺎ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫وﺑﻘﻴﺖ‬
‫ﻓﻴﻬﻢ‪،‬‬
‫ﻇﻬﺮت‬
‫ﻣﻦ‬
‫ﺑﺬﻫﺎب‬
‫ْﻤﻌﺠﺰات‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﺗﻠﻚ‬
‫ذﻫﺒﺖ‬
‫وﻗﺪ‬
‫اﻟﺴﻼم‪،‬‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻟﻠﻌ ْﺒـ َﺮة‪َ .‬ﱠأﻣﺎ ُﻣْﻌِﺠَﺰةُ‬
‫َ َْ ﱠ َ ُ َ ْ َ َ ْ َ ُ ْ َ ُ َ َ ْ َ َ ْ‬
‫ْ َ َ َ ْ ْ َ َُ‬
‫ِ‬
‫ﻓﻬﻲ اﻟُْﻘﺮ ُ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲ َ َ ِ‬
‫اﻟﺮُﺳ ِ‬
‫ﳓﻦ‬
‫ْﻘﻴﺎﻣﺔ‪َ َ .‬‬
‫ﻗﺎل ﺗَ َ َ‬
‫وﺳﻠﻢ َْ ِ َ ُ‬
‫ﱠ‬
‫ﻮل َ ﱠ ُ ْ‬
‫ﺑﺎﻗﻴﺔٌ ِ َإﱃ ﻳَْـﻮم اﻟ َ َ‬
‫وﻫﻲ َ َ‬
‫اﳋﺎﻟﺪة‪ْ َ ِ َ ،‬‬
‫ـﻌﺎﱃ‪ِ" :‬ﱠإﻧﺎ َْ ُ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ ّ َ‬
‫آن اﻟَْﻜﺮﱘُ‪َ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫اﻟﺬﻛﺮ َ ﱠ‬
‫وﻗﺪ ََ ﱠ‬
‫ﻗﻞ‬
‫ﻳﺴﺘﻄﻴﻌﻮا‪َ َ .‬‬
‫ﻗﺎل ﺗَ َ َ‬
‫ْﻺﻧﺲ َ ْ ﱠ‬
‫ْﻘﺮ ُ‬
‫وإﻧﺎ َﻟﻪُ ََ ُ َ‬
‫ﳊﺎﻓﻈﻮن" َ َ ْ‬
‫ﻟﻴﺄﺗﻮا ْ‬
‫واﳉﻦ َ ُْ‬
‫ـﻠﻢ َ ْ َ ُ‬
‫ﲟﺜﻠﻪ‪ ،‬ﻓََ ْ‬
‫ﲢﺪى اﻟ ُ ْ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪ْ ُ " :‬‬
‫ﻧ ﱠﺰﻟَْﻨﺎ ْ َ‬
‫آن اﻟ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﺾ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻀﻬﻢ ﻟِﺒَ ْ ٍ‬
‫ﻟَِ ِ‬
‫ِ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْﻘﺮ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻫﺬا‬
‫ﲟﺜﻞ‬
‫ا‬
‫ﻳﺄﺗﻮ‬
‫أن‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫واﳉﻦ‬
‫اﻹﻧﺲ‬
‫اﺟﺘﻤﻌﺖ‬
‫ﺑ‬
‫ﻛﺎن‬
‫وﻟﻮ‬
‫ﲟﺜﻠﻪ‬
‫ﻳﺄﺗﻮن‬
‫ﻻ‬
‫ن‬
‫آ‬
‫ﻇﻬ ًﲑا"‪.‬‬
‫ْ‬
‫ُ َ ﱡ ََ‬
‫ﺌﻦ ْ َ َ َ‬
‫َ ُ ْ َ َ ُ ْ َ َ ُ َ ْ َ َْ َ َ َ ْ ُ ُ ْ‬
‫ْﻔﺎﻇﻪ ِ ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫إﻋﺠﺎز اﻟ ُ ِ‬
‫ﺎز اﻟُْﻘﺮ ِ‬
‫آن‪ :‬اَﻟُْﻘﺮ ُ ِ‬
‫ﻛﺜﲑة َ ُ ﱡ‬
‫ﻛﻤﺎ َ ﱠ‬
‫ْﻘﺮآن‪.‬‬
‫ﺗﺪل َ َ‬
‫أن َُ َ‬
‫ﻫﻨﺎك ُ ُأﻣﻮًرا َ ِ ًَ‬
‫آن ُﻣْﻌﺠٌﺰ ﺑِﺄُْﺳﻠُﻮﺑِﻪ َوأَﻟ َ َ َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ ْ َ ِ ْ‬
‫ْ‬
‫ إِْﻋَﺠ ُ ْ‬‫وﻣﻌﺎﻧﻴﻪ‪َ َ ،‬‬
‫ﻫﺬا ِْ ْ َ ِ‬
‫ﻛﻠﻤﺎ ﺗَ َ ﱠ ِ‬
‫ﻫﺬا ِ ْ َ ِ‬
‫اﻹﻋﺠﺎز‪ َ :‬ﱠ‬
‫ﺟﺎء‬
‫ـﺆﻳﺪ َ َ‬
‫ﺻﻮِر َ َ‬
‫أن اﻟ ُ ْ َ‬
‫وﻣﻦ َ َ ﱢ‬
‫ْﻌﻠﻢ‪ْ َ َ َ ،‬‬
‫ﺟﺪﻳﺪةٌ ﺗَُ ﱢ ُ‬
‫ﺻﻮر َ ِ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻇﻬﺮت ُ َ ٌ‬
‫اﻹﻋﺠﺎز‪ْ َ .‬‬
‫َوُ ﱠ َ‬
‫أﻫﻢ ُ َ‬
‫ْﻘﺮآن َ َ‬
‫ـﻘﺪم اﻟ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﻗﺼﺼﻬﻢ‪ِ َ ،‬‬
‫اﻷﻣﻢ ﱠ َِ ِ ِ ِ‬
‫ْﻌﻠﻮم َواﻟ َ َ ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ ِ‬
‫أﺧﺒﺎر ْ َُ ِ‬
‫ِ َِ ٍ‬
‫اﻟﱵ َﱂْ ﻳَ ْ ِ‬
‫ْﻤﻌﺎرف ﱠِ‬
‫ﻣﻦ‬
‫ﻣﻦ اﻟ ُ ُ‬
‫ﴰﻞ َ ْ‬
‫ﱠﺎس ْ‬
‫ﻗﺪ ًرا َﻛﺒِ ًﲑا ْ‬
‫ﺑﻜﺜﲑ ْ‬
‫اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ َ َ ِ ْ َ‬
‫ـﻌﺮﻓْ َـﻬﺎ اﻟﻨ ُ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻘﺎﺋﺪ اﻟﻨ ِ‬
‫واﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ‪.‬‬
‫ﻛﻤﺎ َﺟﺎءَ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫واﻟﺴﻴﺎﺳﻴﺔ‪ َ ْ َ ،‬ﱠ َ‬
‫اﻹﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ‪ َ ،‬ﱢ َ ﱠ َ‬
‫ـﻬﻢ ِ ْ َ ﱠ َ‬
‫ﻳﺼﻠﺢ َﻋ َ َ‬
‫ﱠﺎس َ َ َ‬
‫وﻋﺒﺎدا ْﻢ‪ََ َ ،‬‬
‫ْﻘﺮآن َﲟﺎ ُ ْ ُ‬
‫ـﺒﻞ‪َ َ ،‬‬
‫وﺣﻴﺎﺗَ ُ ُ‬
‫ﻗَ ْ ُ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺷﻲء"‪.‬‬
‫ََ‬
‫ﻗﺎل ﺗَ َ َ‬
‫ْﻜﺘﺎب ﺗﺒَْ ً‬
‫ـﻴﺎﻧﺎ ُ ﱢ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪َ " :‬وﻧَـ ﱠﺰﻟَْﻨﺎ َ َْ َ‬
‫ﻋﻠﻴﻚ اﻟ َ َ‬
‫ﻟﻜﻞ َ ْ‬
‫ﺑﻮاﺳﻄﺔ ِﺟ ِْﱪﻳﻞ َ َ ِ‬
‫وﺳﻠﻢ ِ ِ َ ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل ﺻ ﱠﻠﻰ اﷲ َ َ ِ‬
‫ـﺰول اﻟ ُ ِ‬
‫ﻗﺎل‬
‫اﻟﺴﻼم‪َ َ .‬‬
‫ْﻘﺮآن‪ :‬ﻧَ َ َ‬
‫ﻣﻨﺠﻤﺎ َ َ‬
‫ـﺰل اﻟ ُ ْ ُ‬
‫َ ْ‬
‫ُ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ ﱠ َ ُ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ُ ِ َ‬
‫ ﻧُ ُ ُ ْ‬‫ْﻘﺮآن ُ َ ﱠ ً‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ ّ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻋﺮﰊ ُﻣﺒﲔ"‪.‬‬
‫ـﻌﺎﱃ‪" :‬ﻧَ َ َ‬
‫ﺗَ َ َ‬
‫اﻷﻣﲔ َ َ‬
‫ـﻠﺒﻚ َ ُ َ‬
‫ﺑﻠﺴﺎن َ َ ِ ﱟ‬
‫ﻋﻠﻰ ﻗَ ْ َ‬
‫اﻟﺮوح َ ُ‬
‫ـﺰل ﺑﻪ ﱡ ُ‬
‫ﻣﻦ اﻟ ُْﻤﻨﺬر َ‬
‫ﻟﺘﻜﻮن َ‬
‫ﻳﻦ َ‬
‫ْﻤﺪﱐﱡ‪ِ :‬ﻣﻦ اﻟ ُ ِ‬
‫ﻫﻮ َ َِ‬
‫ـﺰل‬
‫ﻫﻮ َﻣﺎ ﻧَ َ َ‬
‫ْﻤﻜﻲ َواﻟ ُ ْ ُ‬
‫ اَﻟ ُ ْ ُ‬‫ﻣﺪﱐﱞ‪َ .‬واﻟ ُ ْ ُ‬
‫ﻣﻜﻲ‪ْ ِ َ ،‬‬
‫ﻫﻮ َ ﱢ ﱞ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ ﱢ ﱡ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ ﱢ ﱡ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ َِ َ ْ‬
‫ْﻤﻜﻲ ُ َ‬
‫وﻣﻨﻪُ َﻣﺎ ُ َ‬
‫ْﻘﺮآن َﻣﺎ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗَ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﺎن‬
‫ـﻬﻮ َﻣﺎ ﻧَ َ َ‬
‫ﻛﺎن ﻧُ ُ ُ‬
‫اﳍﺠﺮة‪ْ َ ،‬‬
‫ْﻤﺪﻳﻨﺔ‪ْ َ ،‬‬
‫ﺧﺎرج َﻣﻜﺔَ‪ َ .‬ﱠأﻣﺎ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫وإن َﻛ َ‬
‫وإن َ َ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ َ ﱡ‬
‫ـﺰل ﺑَ ْ َ‬
‫اﳍﺠﺮة َإﱃ اﻟ َ َ‬
‫ـﺰوﻟﻪُ َ ِ َ‬
‫ْﻤﺪﱐ‪ ،‬ﻓَ ُ َ‬
‫ـﻌﺪ ْ ْ َ‬
‫ـﺒﻞ ْ ْ َ‬
‫َْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ْﻤﻜﻲ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ْﻘﺮآن‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ـﻨﺎول‬
‫ﺗ‬
‫‪.‬‬
‫ﺳﻬﻼ‬
‫ﺣﻔﻈﻬﺎ‬
‫ﺟﻌﻞ‬
‫ﳑﺎ‬
‫ْﻐﺎﻟﺐ‪،‬‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﰲ‬
‫ﻗﺼﲑة‬
‫ْﻤﻜﻴﺔ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫اﻟﺴﻮر‬
‫ﺟﺎءت‬
‫وﻗﺪ‬
‫‪.‬‬
‫ﻣﻜﺔ‬
‫داﺧﻞ‬
‫ـﺰوﻟﻪ‬
‫ﱡ َ ُ َ ﱠ ُ َ ًَ‬
‫َ‬
‫َ َ َ ْ ََ َ ْ ً ََ َ َ ُ ْ ُ َ ﱡ‬
‫ﻧُ ُ ُ ُ َ َ َ َ َ َ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻮﺿﻮﻋﺎت ِ َ ً ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺪﻋﻮة ِ َإﱃ ِ ْ َِ‬
‫ﻘﻴﺎﻣﺔ‪ِ َ َ َ ،‬‬
‫اﻷﻧﺒﻴﺎء َ ﱡ ُ ِ‬
‫اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ‬
‫َْ ُ َ ٍ َ‬
‫واﻟﺮﺳﻞ ﱠ ِ َ‬
‫وﻗﺼﺺ ََِْ‬
‫اﻹﺳﻼم‪َ ،‬وﻳَْـﻮم اﻟْ َ َ‬
‫ﻣﺜﻞ‪ :‬ﺗَ ْـﻮﺣﻴﺪ اﷲ‪ َ ،‬ﱠ ْ َ‬
‫ﻋﺪﻳﺪة‪َ ْ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ َ َْ ِ ِ‬‫اﻟﺴﻼم ‪ِْ َ َ -‬‬
‫ﳓﻮ ﺛُ َُ ِ‬
‫ْﻘﺮآن‪ َ .‬ﱠأﻣﺎ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ـﻠﻎ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ َِ ﱡ‬
‫ْﻤﺪﱐ‪ْ َ َ َ ،‬‬
‫ذﻟﻚ‪َ .‬وﻳـَْﺒ ُ ُ‬
‫وﻏﲑ َ َ‬
‫ْﻘﺮآن اﻟ َ ﱢ ﱡ‬
‫ﺳﻮرﻩُ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ ﱠ ُ‬
‫ـﻠﺜﻲ اﻟ ُ ْ‬
‫ﻓﺠﺎءت ُ َ ُ‬
‫ْﻤﻜﻲ َْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺜﻞ‪ :‬اﻟ َْﻔ َﺮ ِ‬
‫ذﻟﻚ‪.‬‬
‫ﻃﻮﻳﻠﺔً ﰲ اﻟ َْﻐﺎﻟﺐ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ ﺗَ َ َ َ‬
‫وآﻳﺎﺗﻪُ َ َ‬
‫ﻣﻮﺿﻮﻋﺎت َ َ ً‬
‫واﳊﺪود َ ُُْ‬
‫َ َُ‬
‫اﺋﺾ َ ُْ ُ‬
‫وﻏﲑ َ َ‬
‫واﳉﻬﺎد َ َ ْ‬
‫ـﻨﺎول َ ْ ُ َ‬
‫واﳊﻘﻮق َ ْ َ‬
‫ﺟﺪﻳﺪة ْ َ‬
‫‪14. Aşağıda yazılı olan fiillerle istenilen cümleleri kurunuz.‬‬
‫ـﺰل(‬
‫‪) Baba çocuğunu arabadan indirdi.‬أَﻧْ َ َ‬
‫ـﻮم(‬
‫‪) Anne çocuğu uyuttu.‬ﻧَ ﱠ َ‬
‫ـﺮك(‬
‫اﺷﺘَ َ َ‬
‫‪ْ ِ) Konferansa katıldım.‬‬
‫ِ‬
‫ـﻬﺰم(‬
‫‪) Düşman bozguna uğradı.‬اﻧْ َ َ َ‬
‫ﺻﺎﻓﺢ(‬
‫‪َ َ َ ) Ali Muhammed'le tokalaşıyor.‬‬
‫‪22‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ
(‫ـﺘﺸﺮ‬
َ َ َ ْ‫ )اﻧ‬Haber mahallede yayıldı.
(‫ﺗﺼﺎدم‬
َ َ َ َ) Trenle otobüs çarpıştı.
(‫ ) ﺗَـﻐَﻴﱠ َـﺮ‬Etin tadı değişti.
ِ
(‫اﺳﺘﺨﺪم‬
َ َ ْ َْ ) Çay içmek için bardakları kullanırız.
15. ‫أﻛﺮم‬
َ َ ْ َ fiilinin emri (emr-i hazırı) şöyle çekilir:
‫أﻛﺮﻣﻮا‬
ِْ ْ َ
ُ ِ ْ َ – ‫أﻛﺮﻣﺎ‬
َِ ْ َ – ‫أﻛﺮم‬
ِِ ْ َ
‫أﻛﺮﻣﻦ‬
َِ ْ َ – ‫أﻛﺮﻣﻲ‬
َ ْ ِ ْ َ - ‫أﻛﺮﻣﺎ‬
‫أﻛﺮم‬
َ َ ْ َ fiilini örnek alarak ‫أﺣﺴﻦ‬
َ َ ْ َ fiilinin emrini çekiniz.
16. Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
Senin beni saat beşte uyandırmanı istiyorum.
Emine kendi görüşlerini savunuyor.
Dedelerinden bahseder misin?
Çocuk uyandı.
Sözünü hatırlıyor musun?
Halid Salihle mektuplaştı.
İki boksör yumruklaşıyor.
Top sahada yuvarlanıyor.
Rüzgâr yaprakları dağıtıyor.
Memur raporu teslim alıyor.
Bu kitabı tercüme edeceğim.
Hastayı sakinleştirdim.
Uçakta birisiyle tanıştım.
Kitapları kapatın.
Devletler niye savaşırlar?
Kelimeler ve Deyimler
ِ ِ ِ َْ ‫اِﺑَْـﺘﺴﻢ ﻳ‬
‫اﺑﺘﺴﺎم‬
ُ َ ََ
َ ْ ‫ـﺒﺘﺴﻢ‬
ِ
Ağarmak ‫اﺑﻴﻴﻀﺎض‬
‫ـﻴﺎض ﻳـﺒََْ ﱡ‬
‫اِﺑَْ ﱠ‬
َ ِْ ‫ـﻴﺎض‬
Gülümsemek
23
‫ِ‬
‫اﺣَﺘﺴﺐ ََْ ِ ِ ِ‬
‫اﺣﺘﺴﺎب‬
‫ُ‬
‫ْ َ َ‬
‫ﳛﺘﺴﺐ ْ َ‬
‫ِاﺣﺪودب َ ِ ِ‬
‫اﺣﺪﻳﺪاب‬
‫‪Kamburlaşmak‬‬
‫ﳛﺪودب ْ ِ َ‬
‫ْ ََْ َ َْْ ُ‬
‫ِ‬
‫اﺧﺘﻼس ‪Çalmak, aşırmak‬‬
‫ﳜﺘﻠﺲ ِ ْ ِ َ‬
‫ِْ‬
‫اﺧﺘَ َ َ‬
‫ـﻠﺲ ََْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﲑا ‪Son olarak, sonunda‬‬
‫َأﺧ ً‬
‫ِ‬
‫‪İtaat etmek, uymak‬‬
‫إذﻋﺎن‬
‫ﻳﺬﻋﻦ ِ ْ َ‬
‫أذﻋﻦ ُ ْ ُ‬
‫ََْ‬
‫ِ‬
‫‪Göndermek‬‬
‫إرﺳﺎل‬
‫ـﺮﺳﻞ ِ ْ َ‬
‫َْ َ َ‬
‫أرﺳﻞ ﻳُْ ُ‬
‫اﻷَ ْرَﻧﺐ‬
‫‪Tavşan‬‬
‫ِ‬
‫ـﻠﻘﻰ ﻳﺴﺘَ ْ ِ‬
‫اﺳﺘﻠﻘﺎء ‪Yatmak, uzanmak‬‬
‫ـﻠﻘﻲ ِ ْ ِ ْ َ‬
‫اﺳﺘَْ ْ َ َ ْ‬
‫ِ‬
‫اﺳﺘﻤﺮ َ ِ ﱡ ِ ِ‬
‫اﺳﺘﻤ َﺮار ‪Devam etmek‬‬
‫ﻳﺴﺘﻤﺮ ْ ْ‬
‫َْ َ ﱠ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ـﻮرد ِ ْ ِ‬
‫ﲑاد ‪İthal etmek‬‬
‫اﺳﺘَْ ْ َ َ‬
‫ﻳﺴﺘَ ْ ِ ُ‬
‫ـﻮرد َ ْ‬
‫اﺳﺘ َ‬
‫‪Uyanmak‬‬
‫اﺳﺘﻴﻘﺎظ‬
‫ِاﺳﺘـ‬
‫ﻳﺴﺘَْ ِ ُ‬
‫َْْﻴ َ َ‬
‫ـﻴﻘﻆ ِ ْ ِ َ‬
‫ـﻘﻆ َ ْ‬
‫إﺻ َﺮار ‪Israr etmek‬‬
‫أﺻﺮ ُ ِ ﱡ‬
‫ﻳﺼﺮ ِ ْ‬
‫َ َّ‬
‫ﻳﻄﻤﺌﻦ ِ ْ ِ‬
‫ِ ََْ ﱠ‬
‫اﻃﻤ ْﺌ َـﻨﺎن ‪Yatışmak, huzur bulmak, sevinmek‬‬
‫اﻃﻤﺄن َ ْ َ ِ ﱡ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻋﺘﻘﺎل ‪Tutuklamak, göz altına almak‬‬
‫ـﻌﺘﻘﻞ ِ ْ ِ َ‬
‫ْ‬
‫ـﻘﻞ ﻳَ َْ ُ‬
‫اﻋﺘَ َ َ‬
‫اﻋﻠﻮاط ‪Binmek‬‬
‫اﻋﻠﻮط ﻳَ ْ َ ﱢ ُ‬
‫ِ ْ َﱠ َ‬
‫ـﻌﻠﻮط ِ ْ ِ ﱠ‬
‫اﻏِ َﱪار‬
‫‪Tozlanmak‬‬
‫اﻏﺒَ ﱠـﺮ ﻳَـﻐْﺒَ ﱡـﺮ ِ ْ‬
‫ِْ‬
‫اﻏ ِﺮ َﻳﺮاق ‪Göz yaşlarına boğulmak‬‬
‫ـﻐﺮورق ِ ْ‬
‫َْ ْ َ َ‬
‫اﻏﺮورق ﻳَ ْ َ ْ ِ ُ‬
‫اِﻓْـﺘﺨﺮ ﻳ ْ ِ ِ‬
‫اﻓﺘﺨﺎر ‪Övünmek, gurur duymak‬‬
‫ـﻔﺘﺨﺮ ِْ َ‬
‫َ ََ َ َ ُ‬
‫ْﺘﻘﺎط ‪Gagası ile almak, toplamak‬‬
‫ـﻘﻂ ﻳَ َْ ِ ُ‬
‫اِﻟْﺘَ َ َ‬
‫ـﻠﺘﻘﻂ اِﻟِ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻮم ‪Azarlamak, kınamak, sitem etmek‬‬
‫أَﻟ َْﻘﻰ ﻳُ ْـﻠﻘﻲ إِﻟ َْﻘﺎء ِ ﱠ ْ‬
‫اِﻧْـﺘـﻬﺰ ﻳ ِ ِ‬
‫‪Fırsatı değerlendirmek‬‬
‫اﻟﻔﺮﺻﺔَ‬
‫ـﻨﺘﻬﺰ ِْ َ‬
‫َ َ َ َ َْ ُ‬
‫اﻧﺘﻬﺎز ُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻧﺰﻋﺎج ‪Rahatsız olmak‬‬
‫ـﺰﻋﺞ ْ ِ َ‬
‫ـﺰﻋﺞ ﻳَـ ْﻨ َ ُ‬
‫اﻧْ َ َ َ‬
‫ـﻨﺼﺮف ِ ْ ِ‬
‫‪Ayrılmak, gitmek‬‬
‫اﻧﺼ َﺮاف‬
‫اﻧﺼﺮف ﻳَ ْ َ ِ ُ‬
‫ِْ َ َ َ‬
‫اِﻧَْـﻔﺠﺮ ﻳـ ْﻨ َ ِ ِ ِ‬
‫اﻧﻔﺠﺎر ‪Patlamak‬‬
‫ـﻔﺠﺮ ْ َ‬
‫ََ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪Yıkılmak‬‬
‫ـﻬﺎر اِ ْ َﻴﺎر‬
‫اﻧْ َ َ‬
‫ـﻬﺎر ﻳَـ ْﻨ َ ُ‬
‫ِ‬
‫‪Yenilmek, bozguna uğramak‬‬
‫ـﻬﺰم اِ َِْﺰام‬
‫اﻧْ َ َ َ‬
‫ـﻬﺰم ﻳَـ ْﻨ َ ِ ُ‬
‫إﻳﻘﺎظ‬
‫‪Uyandırmak‬‬
‫ـﻘﻆ ُ ِ ُ‬
‫أَﻳْ َ َ‬
‫ﻳﻮﻗﻆ ِ َ‬
‫‪Sevabını Allah'tan ummak‬‬
‫ِ‬
‫ـﻠﺒﻞ ﺑَ ْـﻠﺒَ َـﻠﺔ‬
‫ـﻠﺒﻞ ﻳـﺒَُ ْ ُ‬
‫ﺑَ َْ َ‬
‫َﺗﺄَﺛﱠ َـﺮ ﻳَ َـﺘﺄَﺛﱠ ُـﺮ ََﱡ‬
‫ﺗﺄﺛﺮ‬
‫ﺗﺄﻫﺐ‬
‫ـﺘﺄﻫﺐ ََﱡ‬
‫ﺗﺄﻫﺐ ﻳَ َ َﱠ ُ‬
‫ََﱠ َ‬
‫‪Bozmak, karıştırmak‬‬
‫‪Etkilenmek‬‬
‫‪Hazırlanmak‬‬
‫ـﺘﺤﺪث ََ ﱡ‬
‫ﻋﻦ‬
‫ﲢﺪث ﻳَ َ َ ّ ُ‬
‫ََ ﱠ َ‬
‫ﲢﺪث َ ْ‬
‫ـﺘﺪﺧﻞ َ َ ﱡ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ ‪Karışmak‬‬
‫ﺗﺪﺧﻞ ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫ََ ﱠ َ‬
‫‪Bahsetmek‬‬
‫‪24‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Hatırlamak
Karda kayak yaptı
Sarsılmak, deprem olmak
Yarışmak
Kar yağdı
Üstünlük sağlamak, hakim olmak, yenmek
Kekelemek, duraklamak
Yapabilmek, başarmak
Yemek
Elektrik akımı
Dede, ata
Toplamak
‫ـﺘﺬﻛﺮ َ َ ﱡ‬
‫ﺗﺬﻛﺮ‬
ُ ‫ﺗﺬﻛﺮ ﻳَ َ َ ﱠ‬
َ‫ََﱠ‬
‫ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﻠﺞ‬
ِ ْ‫ﻋﻠﻰ اﻟﺜﱠ‬
َ َ َ‫ـﺰﰿ‬
‫ْﺰل ﺗَـ َﺰﻟ ُْﺰل‬
ُ َ ‫ْﺰل ﻳَـﺘَـ َﺰﻟ‬
َ َ ‫ﺗَـ َﺰﻟ‬
‫ﺗﺴﺎﺑﻖ‬
ُ َ َ َ َ‫ﺗﺴﺎﺑﻖ ﻳ‬
ََ َ َ
ُ َ َ ‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ‬
‫ـﻠﺞ‬
ََ ََ
ُ ْ‫ﺗﺴﺎﻗﻂ اﻟﺜﱠ‬
‫ـﻐﻠﺐ ﺗَ َ ﱡ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ـﻐﻠﺐ‬
ُ َ َ‫ـﻐﻠﺐ ﻳَـﺘ‬
َ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﻠﻌﺜﻢ‬
ُْ َ َ‫ـﻠﻌﺜﻢ ﺗ‬
ُ َْ َ َ‫ـﻠﻌﺜﻢ ﻳَـﺘ‬
َ َْ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﺘﻤﻜﻦ ََ ﱡ‬
‫ﲤﻜﻦ‬
َ ّ ‫ََ ﱠ‬
ُ ‫ﲤﻚ◌ن ﻳَ َ َ ﱠ‬
‫ـﻨﺎول‬
ُ َ ََ‫ـﻨﺎول ﻳَـﺘ‬
َ َ َ َ‫ﺗ‬
ُ َ َ‫ـﻨﺎول ﺗ‬
‫ﺑﺎﺋﻲ‬
‫اﻟﻜﻬ َﺮَ ِ ﱡ‬
ْ َ ‫ـﻴﺎر‬
ُ ‫اﻟﺘﱠ ﱠ‬
‫أﺟﺪاد‬
َّ
َ ْ َ (‫ﺟﺪ )ج‬
‫ﲨﻊ‬
ْ َ ‫ﳚﻤﻊ‬
َ ََ
ُ َ َْ ‫ﲨﻊ‬
Açlık ‫اﳉﻮع‬
ُ
(vakit) gelmek, yaklaşmak
…e çalışmak, denemek
‫ـﻨﻮﻧﺔ‬
َ َ
َ ُ ‫ﳛﲔ َﺣ ْﻴ‬
ُ َِ ‫ﺣﺎن‬
‫ﳏﺎوﻟﺔ‬
ُ ِ َُ ‫ﺣﺎول‬
ََ َ
َ َ َُ ‫ﳛﺎول‬
Şans ‫ﺣﻆ‬
َّ
Kaybetmek
ِ
‫ﺧﺴ َﺮان‬
ْ ُ ‫ﳜﺴﺮ‬
ُ َ َْ ‫ﺧﺴﺮ‬
َ َ
Rakip, düşman ‫ﺧﺼﻢ‬
ْ َ
ِ
Eğlenmek, oynamak ‫ﻣﺪاﻋﺒﺔ‬
َ َ َ ُ ‫ﻳﺪاﻋﺐ‬
ُ َ ُ ‫داﻋﺐ‬
َََ
Savunmak
ِ َ ‫َدا‬
‫ﻋﻦ‬
َ ِ ‫ﻣﺪاﻓَ َـﻌﺔ‬
َ ُ ‫ﻳﺪاﻓﻊ‬
ْ َ ‫دﻓﺎع‬
ُ َ ُ ‫ﻓﻊ‬
َ
Nafile, faydasız ‫ﺟﺪوى‬
َ ُ
َ ْ َ ‫دون‬
‫َرْأى )ج( آ َراء‬
ِ ْ َ ‫رﺟﺎل‬
Güvenlik güçleri ‫اﻷﻣﻦ‬
ُ َِ
ِ
‫رﺿﻰ‬
Razı olmak, kabul etmek
ً ِ ‫ـﺮﺿﻰ‬
َ َْ‫رﺿﻲ ﻳ‬
َ َ
‫رﻓﻊ‬
Kaldırmak
ْ َ ‫ـﺮﻓﻊ‬
ُ َ ْ َ‫رﻓﻊ ﻳ‬
َ ََ
Görüş
‫رﻗﺺ‬
ْ َ ‫ـﺮﻗﺺ‬
ُ ُ َْ‫رﻗﺺ ﻳ‬
َ ََ
‫ﻳﺎدة‬
Artırmak
ُ ‫اد ﻳَ ِﺰ‬
َ َ‫ﻳﺪ ِز‬
َ ‫َز‬
Şoför, sürücü ‫ﺳﺎﺋﻖ‬
ُِ َ
Üstün olmak, lider olmak
‫ﺳﻴﺎدة‬
َ َ ِ ‫ﻳﺴﻮد‬
ُ ُ َ ‫ﺳﺎد‬
ََ
Oynamak, dansetmek
Uyku ‫ﺳﺒﺎت‬
َُ
‫ﺳﺒﻖ‬
ُ ِ ْ َ ‫ﺳﺒﻖ‬
َ ََ
َْ ‫ﻳﺴﺒﻖ‬
ِ َ ‫ﻳﺴﺠﻞ‬
Kaydetmek ‫ﺗﺴﺠﻴﻞ‬
‫َﱠ‬
ْ ُ ‫ﺳﺠﻞ ُ َ ﱢ‬
Geçmek, önüne geçmek
25
Yüzey, çatı, arabının üstü ‫ﺳﻄﺢ‬
َْ
Kaplumbağa ‫اﻟﺴﻠﺤﻔﺎة‬
َْ َ‫ﱡ‬
ِ
‫ﺳﻴﻄﺮة‬
َ ْ َ ‫ﻳﺴﻴﻄﺮ‬
ُ ْ َ ُ ‫ﺳﻴﻄﺮ‬
ََ َْ
ِ ِ ‫ﺻﺎح‬
(Horoz için) Ötmek ‫ﺻﻴﺎح‬
َ ‫ﻳﺼﻴﺢ‬
ُ ََ َ
Yere yıkmak, güreşmek ‫ﻣﺼﺎرﻋﺔ‬
ِ َ ُ ‫ﺻﺎرع‬
َ َ َ ُ ُ‫ﻳﺼﺎرع‬
ََ َ
Hakim olmak, kontrol altına almak
…e doğru ‫ﺻﻮب‬
َ َْ
Fes ‫ط◌ َر ِاﺑﻴﺶ‬
َ َ (‫ﻃَﺮُْﺑﻮش )ج‬
Kovmak
Sırt
Suratını asmak
Koşmak
Düşman
‫ﻃﺮد‬
ُ ُ ْ َ ‫ﻃﺮد‬
َ ََ
ْ َ ‫ﻳﻄﺮد‬
‫ﻇﻬﻮر‬
َْ
ُ ُ (‫ﻇﻬﺮ )ج‬
ِ
‫ﻋﺒﺲ‬
ٌ َْ ‫ﺲ‬
ُ ‫ﻋﺒﺲ ﻳَ ْـﻌﺒ‬
َ ََ
‫ﻋﺪو‬
ُ ْ َ‫ﻋﺪا ﻳ‬
ََ
ٌ ْ َ ‫ـﻌﺪو‬
‫أﻋﺪاء‬
َ ْ َ (‫ﻋﺪو )ج‬
ُّ َ
‫ْﻌﺮض‬
َْ ‫اﻟ‬
‫ﻋﺮﻓﺎن‬
ُ ِ ْ َ‫ﻋﺮف ﻳ‬
َ ََ
َ ْ ِ ‫ـﻌﺮف‬
Gösteri, tören
Tanımak, bilmek
Akşam yemeği‫اﻟﻌﺸﺎء‬
ََ
Üye
‫أﻋﻀﺎء‬
ْ ُ
َ ْ َ (‫ﻋﻀﻮ )ج‬
Acımak, şefkat etmek ‫اﻟﻌﻄﻒ ﻋﻠﻰ‬
َْ
ِ ََ
‫ﻣﻐﺎدرة‬
ُ َ ُ‫ﻏﺎدر ﻳ‬
َ
َ َ َ ُ ‫ـﻐﺎدر‬
ِ
Hile, aldatma ‫ﻏﺶ‬
ّ
Terketmek, ayrılmak
Dalmak
‫ﻏﻂ ﻳَ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
‫ﻏﻂ‬
ّ َ ‫ـﻐﻂ‬
Boş ‫ﻓﺎرغ‬
َِ
Sevinçli, neşeli ‫ﻓﺮح‬
ٌ َِ
Ovalamak
‫ـﻔﺮك ﻓَ ْـﺮك‬
ُ ُ ْ َ‫ـﺮك ﻳ‬
َ َ َ‫ﻓ‬
ِ َ ُ‫ﻗﺎرورة‬
Gaz şişesi (tüpü) ‫اﻟﻐﺎز‬
ََُ
Maymun
Zıplamak, atlamak
ِ
‫ﻗﺮد )ج( ﻗُ ُـﺮود‬
ْ
ِ ََ‫ﻗ‬
‫ـﻘﻔﺰ ﻗَ ْـﻔﺰ‬
ُ ْ َ‫ـﻔﺰ ﻳ‬
َ
(Kaplumbağa için) Kabuk
‫اﻟﻘﻮﻗَ َـﻌﺔ‬
َْ
ِ
Kazanmak ‫ﻛﺴﺐ‬
ْ َ ‫ﻳﻜﺴﺐ‬
ُ ْ َ ‫ﻛﺴﺐ‬
َ ََ
Torba, çuval ‫ِﻛﻴﺲ‬
İyi gitmeyen
‫اﻟ ُْﻤﺘَ َـﻌﺜﱢﺮ‬
Üzerinde anlaşmaya varılan ‫ﻋﻠﻴﻪ‬
َ َ ‫ـﻔﻖ‬
ُ َ ‫اﻟ ُْﻤﺘﱠ‬
Yüksek ‫ﻣُْﺮَِﺗﻔﻊ‬
26
Ovalamak, dokundurmak
‫ﻣﺴﺢ‬
ْ َ ‫ﳝﺴﺢ‬
ُ َ َْ ‫ﻣﺴﺢ‬
َََ
َِ
Yürüyüş ‫اﳌﺴﲑ‬
Yağmur ‫اﳌﻄﺮ‬
ََ
ِ
Duyuran, ilan eden ‫ﻣﻌﻠﻦ‬
ُْ
Kızgın, bozuşan
ِ َ‫ﻣ‬
‫ﻐﺎﺿﺐ‬
ُ
‫ْﻤﻔﺎﺟﺄة‬
َ َ َ ُ ‫اﻟ‬
Notlar ‫ْﻤﻼﺣﻈﺎت‬
َ َ َ ُ ‫اﻟ‬
ِ (‫ﻣﻨﻄﻘﺔ )ج‬
‫ﻣﻨﺎﻃﻖ‬
Bölge, yöre
ََ ْ ِ
ََ
ِ ‫اﻟﻨ‬
Klüp ‫ﱠﺎدي‬
Sürpriz
‫ﱡﻌﺎس‬
َ ‫اﻟﻨـ‬
‫ﻫﺒﻮب‬
‫ﻫﺐ ﻳَ ُ ﱡ‬
‫َ ﱠ‬
ُ ُ ‫ـﻬﺐ‬
Gayret ‫ِﳘﱠﺔ‬
Uyuklama
Esmek
Hindistan ‫اﳍﻨﺪ‬
ِْْ
Fısıldamak, vesvese vermek ‫وﺳﻮﺳﺔ‬
َ َ ْ َ ‫ـﻮﺳﻮس‬
َ َْ َ
ُ ِ ْ َُ‫وﺳﻮس ﻳ‬
Özet
Mezîd fiili tanıyabilmek
Fiiller en az üç harflidir. Başka bir deyişle fiil kalıpları en az üç harflidir.
Bunlara sülâsî fiiller denilir. Kök harflerinin sayısı dört olan fiiller de vardır.
Bunlara da rubâî fiiller denilir. Bu harflere ilave edilerek elde edilen
kalıpların mânâları, harf sayısının artmasına göre değişmektedir. Mezîd
bablar, üç harfli fiillere bazen bir, bazen iki, bazen de üç harf; dört harfli
fiillere de bazen bir, bazen iki harf ilave edilerek elde edilir.
Sulâsînin mezîdi rubâînin kalıplarını ayırt edebilmek
Üç harfli fiillere bir harf ilave edilerek üç fiil kalıbı elde edilir. Bu kalıplar:
‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ ﻓ‬fiilinin başına bir hemze ilave etmekle ‫ـﻌﻞ‬
َ َ ْ‫أَﻓ‬, ortasına orta harfinin
‫ﻓ‬
,
baş
harfiyle
orta harfi arasına elif ilave
cinsinden bir harf ilave etmekle ‫ـﻌﻞ‬
‫ﱠ‬
َ
َ
etmek suretiyle de ‫ﻓﺎﻋﻞ‬
kalıpları
elde
edilmektedir.
ََ َ
Bu fiiller muzâri ve masdarlarıyla birlikte bir kalıp oluştururlar. Sulâsînin
mezîdi rubâî fiillerin kalıpları veya babları şunlardır:
ِ
ٌ َ ْ‫إِﻓ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫ـﻌﺎل‬
ُ ْ ُ‫ﻳ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ َ ْ‫ أَﻓ‬babı:
Örnek: -‫إﻳﻘﺎظ‬
ُ ِ ُ ‫ـﻘﻆ‬
َ َ ْ‫ – أَﻳ‬Uyandırdı.
َ - ‫ﻳﻮﻗﻆ‬
Genellikle, bu baba aktarılan bir fiil geçişsizse geçişli hale gelir;
geçişliyse iki mef’ûle geçişli hale gelir.
27
ِ ْ َ‫ﺗ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
2. ‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
ُ ‫ﻳُ َ ﱢ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ ‫ ﻓَ ﱠ‬babı:
ِ ‫ﻳ ﱢ‬-‫ﻋﻠﻢ‬
‫ﱠ‬
Örnek: (‫ﺗﻌﻠﻴﻢ‬
ٌ َ-‫ـﻌﻠﻢ‬
ُ َُ َ َ öğretmek.
ِ ْ َ‫ ﺗ‬babı da, üç harfli fiilleri geçişli yapmak için kullanılır.
‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
ِ
3. ‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
َ َ َ ُ -‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ ُ‫ﻳ‬-‫ﻓﺎﻋﻞ‬
َ َ َ babı:
ِ
Örnek: ٌ‫ﻣﺪاﻓَ َـﻌﺔ‬
َ ُ -‫ﻳﺪاﻓﻊ‬
ُ َ ُ -‫داﻓﻊ‬
َ َ َ Savunmak
Bu babtan gelen fiiller müşâreket (işteşlik) ifade ederler.
Sülâsînin mezîdi humâsî fiillerle kalıplarını ayırt edebilmek
Sulâsî fiillere iki harf ilave edilerek harf sayıları beşe çıkan fiil kalıpları
beştir. Bunlar:
ِ
ِ
ٌ َ ِْ ِ ‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫اﻧﻔﻌﺎل‬
ُ َ ‫ﻳَـ ْﻨ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
َ َ َْ‫ اﻧ‬babı:
ِ
Örnek: ‫اﻧﻄﻼق‬
ٌ َ ِ ْ ِ -‫ـﻨﻄﻠﻖ‬
ُ َِ ْ َ‫ ﻳ‬-‫اﻧﻄﻠﻖ‬
َ ََ ْ Hareket etmek
Bu bab mutavaat (dönüşlülük) için kullanılır.
ِ
ِ
ٌ َ ِْ ِ -‫ﻔﺘﻌﻞ‬
2. ‫اﻓﺘﻌﺎل‬
ُ َ ْ ‫ﻳَـ‬-‫ـﻌﻞ‬
َ َ َ‫ اﻓْـﺘ‬babı:
ِ ِ ‫ﻳ‬-‫ اِﺑـﺘﺴﻢ‬Gülümsemek.
Örnek: ‫اﺑﺘﺴﺎم‬
ٌ َ ِْ -‫ـﺒﺘﺴﻢ‬
ُ َْ َ َ َ َْ
ٌ َ ِْ ِ babı gibi mutavaat için kullanılır.
Bu bab da, ‫اﻓﺘﻌﺎل‬
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻞ‬
3. ‫اﻓﻌﻼل‬
‫ﻳَ ْ َ ﱡ‬-‫ـﻌﻞ‬
‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
ِْ ِ-‫ﳛﻤﺮ‬
Örnek: ‫ار‬
‫ ِ ْ َﱠ‬Kızarmak.
‫ َْ َ ﱡ‬-‫اﲪﺮ‬
ٌ ‫اﲪ َﺮ‬
Bu bab, renk ve özürlerin mübalağalı anlatımı için kullanılır.
4. ‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﺗَ َ ﱡ‬-‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ ‫ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬-‫ﺗﻔﻌﻞ‬
َ ‫ َ ﱠ‬babı:
Örnek: ‫ﲢﺪث‬
ٌ ‫ ََ ﱡ‬-‫ـﺘﺤﺪث‬
ُ ‫ﻳَ َ َ ﱠ‬-‫ﲢﺪث‬
َ ‫ ََ ﱠ‬Konuşmak, anlatmak.
Bu bab da genellikle alındığı babın fiillerini dönüşlü yapmak için
kullanılır.
5. ‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ٌ ُ َ َ‫ﺗ‬-‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ َ َ‫ﻳَـﺘ‬-‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
َ َ َ َ‫ ﺗ‬babı:
Örnek: ‫ﺗﺴﺎﺑﻖ‬
ٌ ُ َ َ-‫ـﺘﺴﺎﺑﻖ‬
ُ َ َ َ َ‫ﻳ‬-‫ﺗﺴﺎﺑﻖ‬
َ َ َ َ Yarışmak
‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ٌ ُ َ َ‫ ﺗ‬babı genellikle müşâreket (işdeşlik) için kullanılan bablardandır. Bu
babdan gelen fiiller, olmayan bir şeyi göstermek için de kullanılır. ‫ﲤﺎوت‬
َ َ ََ fiili,
“ölüymüş gibi davrandı” anlamına gelir.
Sülâsînin mezîdi südâsî fiillerle kalıplarını ayırt edebilmek
Sulâsîye üç harf ilave edilerek elde edilen dört bab vardır:
28
ِ -‫ ِاﺳﺘَْ ْـﻔﻌﻞ‬babı:
ٌ َ ْ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻞ‬
1. ‫اﺳﺘﻔﻌﺎل‬
َْ ََ
ُ ْ َ‫ﻳﺴﺘ‬
Örnek: ‫اﺳﺘﻴﻘﺎظ‬
‫ِاﺳﺘـ‬Uyanmak.
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻴﻘﻆ‬
ُ ِ َْ‫ﻳﺴﺘ‬
َ َ ‫َْْﻴ‬
ْ َ -‫ـﻘﻆ‬
Bu bab genellikle istek ifade eder. ‫ ﻏََﻔَﺮ‬bağışladı, anlamındadır. ‫ اِْﺳﺘَـﻐَْﻔَﺮ‬ise,
bağış istedi anlamına gelir.
ِ
ِ
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻮﻋﻞ‬
2. ‫اﻓﻌﻴﻌﺎل‬
ُ ْ َ ْ َ‫ﻳ‬-‫ـﻌﻮﻋﻞ‬
َ َ َْ ْ‫ اﻓ‬babı:
Örnek: ٌ‫ اِْﺣﻠَْﻮَﱃ َْﳛﻠَْﻮِﱃ اِْﺣِﻠﻴﻼَء‬Tatlı olmak, tatlı bulmak.
Bu bab, genellikle, mânâya mübalağa (abartma) kazandırmak içindir.
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬-‫ـﻔﻌﻮل‬
3. ‫اﻓﻌﻮال‬
ُ ‫ ﻳَ ْ َ ﱢ‬-‫ـﻌﻮل‬
َ ‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
Örnek: ٌ‫اﺟﻠﻮاذ‬
َ ‫ ِ ْ َ ﱠ‬hızlı yürümek.
‫ ِ ْ ِ ﱠ‬-ُ‫ﳚﻠﻮذ‬
‫ َْ َ ﱢ‬-‫اﺟﻠﻮذ‬
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬babı da mübalağa için kullanılır.
‫اﻓﻌﻮال‬
‫ﻳَ ْ َ ﱡ‬-‫ـﻌﺎل‬
‫ اِﻓْ َ ﱠ‬babı:
ٌ َ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﺎل‬
4. ‫اﻓﻌﻴﻼل‬
ِ ِ-‫ﻳﺼﻔﺎر‬
Örnek: ‫ﲑاٌر‬
‫ ِ ْ َ ﱠ‬sapsarı olmak.
ْ ‫ َ ْ َ ﱡ‬-‫اﺻﻔﺎر‬
َ ‫اﺻﻔ‬
Bu bab da, renk ve özürlerin mübalağalı anlatımı için kullanılır.
Rubâî mücerredi tanıyabilmek
Arapçada dört tane kök harfi olan fiillere, rubâî mucerred fiiller denilir.
Rubâî mucerredin bir babı vardır. O da:
ِ
ٌ َ ْ ِ َ ٌََ
‫ ﻓَـ ْﻌﻠﻠﺔ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
1. ‫وﻓﻌﻼل‬
ُ ْ َ ُ‫ ﻳ‬-‫ـﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ‫ ﻓ‬babıdır.
Örnek: ٌ‫دﺣﺮﺟﺔ‬
َ َ ْ َ – ‫ﻳﺪﺣﺮج‬
ُ ِ ْ َ ُ - ‫دﺣﺮج‬
َ َ ْ َ Yuvarlamak.
Rubâînin mezîdi fiillerle onların kalıplarını tanıyabilmek
Rubâînin mezîdi humâsî bir babtır. Bu:
1. ‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ٌ ُ ْ َ َ‫ ﺗ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ُ َ ْ َ َ‫ ﻳَـﺘ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
َ َ ْ َ َ‫ ﺗ‬babıdır.
Örnek: ‫ﺗﺪﺣﺮج‬
ٌ ُ ْ َ َ-‫ﺪﺣﺮج‬
ُ َ ْ َ َ‫ﻳَـﺘ‬-‫ﺗﺪﺣﺮج‬
َ َ ْ َ َ Yuvarlanmak
Bu bab, mutavaat (dönüşlülük) içindir.
Rubâînin mezîdi südâsî fiillerle onların kalıplarını tanıyabilmek
Rubâînin mezîdi sudâsînin iki babı vardır.
ِ
ِ
ٌ َ ْ ِ ْ ِ-‫ـﻔﻌﻨﻠﻞ‬
1. ‫اﻓﻌﻨﻼل‬
ُ ْ َ ْ َ‫ﻳ‬-‫ـﻠﻞ‬
َ َ ‫ اﻓْ َـﻌ ْﻨ‬babı:
ِ ِْ‫ َﳛﺮ‬-‫اﺣﺮﳒﻢ‬
ِ
Örnek: ‫اﺣﺮﳒﺎم‬
ٌ َْ ِ ْ -‫ﳒﻢ‬
ُ َ ْ َ َْ َ ْ Toplanmak.
29
ٌ َ ْ ِ ْ ِ babı, mutavaat (dönüşlülük) için kullanılır.
‫اﻓﻌﻨﻼل‬
ٌ ‫ِ ْ ِ ﱠ‬-‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
2. ‫اﻓﻌﻼل‬
‫ﻳَ ْ َ ِ ﱡ‬-‫ـﻌﻠﻞ‬
‫ اِﻓْ َ َ ﱠ‬babı:
ِ ْ ِ-‫ﻳﻄﻤﺌﻦ‬
‫ ِ ْ َ َ ﱠ‬Yatışmak.
Örnek: ‫ـﻨﺎن‬
ٌ َ ‫اﻃﻤ ْﺌ‬
‫ َ ْ َ ِ ﱡ‬-‫اﻃﻤﺄن‬
ٌ ‫ ِ ْ ِ ﱠ‬babı, mutavaat (dönüşlülük) ifade eder.
‫اﻓﻌﻼل‬
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde rubâî mucerred fiil vardır?
ِ
ِ ْ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
a..‫اﻷرض‬
َ َ ُ‫ﻛﺘﺒﻪ‬
َُ ُ "‫ﳒﻴﺐ‬
ٌ َِ " ‫ـﻌﺜﺮ‬
ُ ْ َُ‫ ﻳـﺒ‬ ِ ْ َ " ‫ﻛﺒﻚ‬
b. ‫اﳉﺪﻳﺪة؟‬
َ َ ِ َْ ُ‫اﺟﺘﻪ‬
َ ُ ِ‫ﻫﻞ ﻳُ ْـﺮ‬
َ َ ‫رﻣﺰي" َد ﱠر‬
َْ ِ ‫َﱢ‬
c. !‫ـﻨﻚ‬
َ َْ‫أدب اﺑ‬
ِ َ ْ ‫ﺗﺪرك ﻣﻌﲎ‬
d. ‫اﳉﻤﻠﺔ؟‬
ُْ َ ْ َ ْ ِ ْ ُ ْ‫َ َأﱂ‬
ٍ َ ‫ﻛﻞ‬
ِ ِ ِ ‫ﺷﻲء ِﰲ‬
ِ
e. .‫ﻣﻮﺿﻌﻪ‬
َْ
ْ ‫ََأﻧﺎ ُأﺑْﻘﻲ ُ ﱠ‬
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sulâsînin mezîdi rubâî fiil yoktur?
a. !‫ﺳﻼﻣﻨﺎ‬
ْ ِْ َ
َ َ ْ َ ‫أﺑﻠﻎ‬
َ َ َ َ ‫أﻫﻠﻚ‬
ِ َ ‫ـﻘﺎل ِﰲ‬
ِ َ ُ‫أﺷﺠﺎر اﻟْﺒُـﺮﺗ‬
b. .‫اﻟﺒﺴﺘﺎن‬
ْ ََْ َ
ْ ُ َ ْ َ ‫أﲦﺮت‬
ُْ
ِ ‫ﻳﺪ ِﻟﻠﻨ‬
ْ ‫ﱠﺎس‬
c. .‫اﳋَْﻴ َـﺮ‬
ُ ‫أُ ِر‬
ِ
ِ َ ‫ﳛﺎﻛﻢ‬
d. ‫ـﻬﻢ؟‬
ََ
َ َ ‫اﻟﻘﺎﺿﻲ اﻟ ُْﻤﺘﱠ‬
ُ َُ ‫ﻣﱴ‬
ِ َ ‫اﻟﻔﺮن ِﻣﻦ ﱡ‬
ِ ُ ْ ‫ﻳﺴﻮد‬
e. .‫اﻟﺪﺧﺎن‬
َ ‫َ َْ ﱡ‬
َ ْ ُ ‫ﺳﻘﻒ‬
ِِ
3. Aşağıdakilerden hangisi ‫اﻧﻔﻌﺎل‬
َ ْ babındandır?
ِ
a. ‫ـﺘﺸﺮ‬
َ َ َ ْ‫اﻧ‬
ِ
b. ‫ـﺰح‬
َ َ َ‫اﻧْـﺘ‬
ِ
c. ‫ـﺘﺸﻖ‬
َ َ َ ْ‫ اﻧ‬ ِ
d. ‫اﻧﻜﺴﺮ‬
ََ َ ْ ِ
e. ‫ـﺘﺴﺐ‬
َ َ َ ْ‫ اﻧ‬ 4. Aşağıdaki bablardan hangisi mutavaat (dönüşlülük) için kullanılmaz?
ٌ َ ِْ ِ
a. ‫اﻓﺘﻌﺎل‬
ٌ‫ِ ِْ ﱠ‬
b. ‫اﻓﻌﻼل‬
c. ‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ٌ ُ ْ َ َ‫ ﺗ‬ 30
ٌ َ ِْ ْ ِ d. ‫اﻓﻌﻨﻼل‬
ٌ َ ِْ ِ
e. ‫اﻓﻌﻴﻼل‬
‫إِﻓْ َـﻌﺎل‬
5. Aşağıdaki
yanlıştır?
babında olan muzâri fiillerden hangisinin harekesi
a. ‫ﺮج‬
ُ ِ َْ‫ﳜ‬
ِ
b. ‫ﻳﺪﺧﻞ‬
ُ ُْ
c. ‫ﻳﺴﻨﺪ‬
ُ ِْ ُ d. ‫ﻳﻜﺮم‬
ُِ ْ ُ ِ
e. ‫ﻳﺴﻤﻊ‬
ُ ُْ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. a
ِ
ِ ْ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
‫اﻷرض‬
َ َ ُ‫ﻛﺘﺒﻪ‬
َُ ُ "‫ﳒﻴﺐ‬
ٌ َِ " ‫ـﻌﺜﺮ‬
ُ ْ َُ‫ﻳـﺒ‬
2. e
ِ َ ‫اﻟﻔﺮن ِﻣﻦ ﱡ‬
ِ ُ ْ ‫ﻳﺴﻮد‬
‫اﻟﺪﺧﺎن‬
َ ‫َ َْ ﱡ‬
َ ْ ُ ‫ﺳﻘﻒ‬
3. d
ِ
‫اﻧﻜﺴﺮ‬
ََ َ ْ
4. e
ٌَ ِْ ِ
‫اﻓﻌﻴﻼل‬
5. a
‫ﺮج‬
ُ ِ ْ‫َﳜ‬
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
‫إِﻓْ َـﻌﺎل‬ ‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
ََ َُ
ِ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
‫ـﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ َ‫ﺗ‬: Mutavaat ifade eder. ‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﺗَ َ ﱡ‬: Mutavaat ifade eder. 31
:‫أرﺳﻞ‬
َ َ َْ
ِ
:‫ﳜﺎﻃﺐ‬
ُ َُ
:‫ﻋﺪد‬
َ‫َﱠ‬
ِ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﻔﻌﻴﻞ‬
:‫ـﺰل‬
ُ ‫ﻳُـﻨَ ﱢ‬
‫ﻣﻔﺎﻋﻠﺔ‬
ََ َُ
:‫ﻗﺎﺑﻞ‬
َََ
‫إِﻓْ َـﻌﺎل‬
Sıra Sizde 2
ِ
:‫ﻳﺴﻠﻢ‬
ُ ُْ
‫اﻓﻌﻼل‬
َ ِ ْ ِ: Mutavaat ifade etmez. ِِ
‫اﻓﺘﻌﺎل‬
َ ْ : Mutavaat ifade eder. ِِ
‫اﻧﻔﻌﺎل‬
َ ْ : Mutavaat ifade eder.
Sıra Sizde 3
Sülâsînin mezîdi südâsî fiillerden ‫اﻓﻌﻼل‬
َ ِ ْ ِ renk ve özürlerin mübalağalı anlatımı
için kullanılır?
Sıra Sizde 4
‫ـﻌﻠﻠﺔ‬
َ ََْ
ََ ْ َ‫ ﻓ‬:‫ﻫﺮول‬
‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ُ ْ َ َ‫ ﺗ‬:‫ـﺮﻋﺮع‬
َ َ ْ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﻔﻌﻠﻞ‬
ُ ْ َ َ‫ﺗ‬:‫ﲤﻀﻤﺾ‬
َ َ ْ ََ
‫ـﻌﻠﻠﺔ‬
ََ ْ َ‫ ﻓ‬:‫ـﺮﻗﻊ‬
َ َ ْ َ‫ﻓ‬
ِ
‫اﻓﻌﻨﻼل‬
َ ْ ِ ْ ِ :‫ـﻘﻊ‬
َ َْ‫اﻓْـ َﺮﻧ‬
‫ـﻌﻠﻠﺔ‬
ََ ْ َ‫ ﻓ‬:‫ﺑﺴﻤﻞ‬
َ َْ َ
‫ ِ ْ ِ ﱠ‬:‫اﴰﺄز‬
‫ِ ََْﱠ‬
‫اﻓﻌﻼل‬
Yararlanılan Kaynaklar
Galâyînî, M (1982) Câmi’u’d-durûsi’l-arabiyye, Beyrut.
Sezer, İ. Hakkı ve diğerleri (2009) Sarf Bilgisi, Konya.
Kılıç Hulusi (2005) Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
Hüseyin Elmalı (2009) Temrinli ve İ’rablı Arapça Sarf, İzmir.
32
33
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
İsim cümlesinin yapısını ifade edebilecek,
•
İsim cümlesinin öğelerini belirleyebilecek,
•
İsim cümlesinin öğelerinden olan haberi belirleyebilecek,
•
Haberin türlerini tanımlayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
İsim cümlesi
•
Haber
•
Fiil cümlesi
•
Şibh-i cümle
•
Zarf
•
Harf-i cerle mecrûru
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Cümle çeşitleri konusuna başvurunuz.
•
İsim cümlesinin öğeleri konusunu inceleyiniz.
•
Harf-i cerler ve zarfları tanıyınız.
34
Haber Türleri
ََِْ ُ‫أَﻧْ َـﻮاع‬
‫اﳋﱪ‬
GİRİŞ
Maksadımızı tam olarak anlatan söz dizilerine cümle diyoruz. Kelimelerin
cümledeki görevlerine cümlenin öğeleri denir. Bir cümlede en az iki öğe
bulunur.
Cümlede yapılan işi, oluşu ya da eylemi bildiren kelimeye yüklem denir.
Yüklem cümlenin temel öğelerinden biridir. Genellikle cümlenin sonunda
bulunur. "Annen sofrayı kurmaya hazırlandı" cümlesinde "hazırlandı",
yüklemdir.
Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da bir oluş içinde bulunan
varlığa özne denir.
Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede
bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu
özelliklere göre cümleler değişik gruplar hâlinde incelenir. Türkçede
cümleler yüklemlerine göre de incelenir. Buna “yükleminin türüne göre” de
denilebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan
sözcüklerin türüne bakılır.
Yüklem durumunda bulunan söz, çekimlenmiş bir fiilse, cümle fiil
cümlesidir. “Soğuk günler artık geride kaldı” cümlesinde “kaldı” yüklemdir.
Bu yüklem “kalmak” fiilinin bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle
oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil cümlesi olur.
Yüklem çekimli bir fiil değilse, ister isimden ister edattan isterse
fiilimsiden oluşsun isim cümlesi sayılır. “Bu roman, yazarın okuduğum ilk
kitabıydı” cümlesinde yüklem, “kitabıydı” sözü üzerine kuruludur ve “kitap”
ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur.
Arapçada da iki tür cümle vardır: İsim cümlesi ve fiil cümlesi.
İsim cümlesinde, söze kendisiyle başlanan kelimeye mübteda (ُ‫اﳌﺒﺘﺪأ‬
َ َُْ ) denir.
Mübteda, isim cümlesinin öznesidir. Özneyi niteleyen, öznenin durumunu
haber veren kelimeye haber (‫ )اﳋَﺒَ ُـﺮ‬denir. Haber, isim cümlesinin yüklemidir.
35
‫‪Bu ünitemizde, Arapça isim cümlesinin yüklemi olan haber türlerinden‬‬
‫‪bahsedileceğinden, cümle yapısı hakkında bu bilgilerin verilmesi uygun‬‬
‫‪görülmüştür.‬‬
‫‪Arapça kelimeler ve fiil çekimleriyle ilgili daha ayrıntılı örnekler için‬‬
‫‪http://www.onlinearabic.net adresine başvurabilirsiniz.‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ‬
‫َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ َ ٍ‬
‫أﻋﻤﺪة َ َ ِﱠ ٍ‬
‫ﺧﺸﻴﺔَ ِ‬
‫اﻻ َِْ ِ‬
‫ﻴﺎر‬
‫ﻣﺘﺤﺎﻣﻞ َ َ‬
‫ﺟﺪ َر ُاﻧﻪُ ُﻣﺘَ َ ﱢ َ ٌ‬
‫ـﻬﺪﻣﺔ‪ُ ْ َ ،‬‬
‫اﰊ‪ْ ُ ،‬‬
‫ـﻴﺖ ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
‫ِﰲ َﺣﺎ َر َﺗﻨﺎ ﺑَ ْ ٌ‬
‫ﺧﺸﺒﻴﺔ‪ُ ِ ْ ُ ،‬‬
‫وﺳﻘﻔﻪُ ُ َ َ ﱢ ٌ‬
‫ﺗﺴﻨﺪﻩُ َ ْ َ‬
‫ﻣﺘﺼﺪع‪ٌ َ َ ُ ،‬‬
‫ـﻘﺪ ُ ﱢ ْ ِ‬
‫ـﻠﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻮﻗﻊ ﺑـﲔ َ َ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺮﻗﺎﺋﻖ ِﻣﻦ اﻟﻨﱠﺎﻳ ُ ِ‬
‫اﻟﺸﻔﺎف‪ َ ،‬ﱠ‬
‫زﺟﺎﺟﻬﺎ‬
‫اﻟ ُْﻤﺘَ َ ﱠ ِ َ َْ ْ‬
‫ﻷن ُ َ َ َ‬
‫ﻏﻄﻴﺖ َِ َ َ َ ْ‬
‫اﻟﺼﻐﲑةُ ﻓََ ْ َ‬
‫وأﺧﺮى‪ َ .‬ﱠأﻣﺎ ﻧَ َـﻮاﻓ ُﺬﻩُ َ َ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻴﺔُ ﱠ َ‬
‫ﳊﻈﺔ َ ُ ْ َ‬
‫ﻣﺘﻜﺴﺮ‪.‬‬
‫ﳏﻄﻢ َ َ َ‬
‫وﺧﺸﺒَ َـﻬﺎ ُ َ َ ﱢ ٌ‬
‫َُ ﱠ ٌ‬
‫ﻫﺬا اﻟﺒ َ ِ‬
‫ْﻤﻜﻮﻧﺔ ِﻣﻦ َ ٍ ٍ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ﻣﻊ ُ ِِ‬
‫ٍِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ َِ‬
‫وﻃﻔﻠﲔ ِ‬
‫ﺻﻐ َﲑْ ِ‬
‫ﻋﻴﺸﺔ‬
‫ﻳﻌﻴﺸﻮن ِ َ َ‬
‫ﻳﻦ‪َ ُ ِ َ ،‬‬
‫ﻓﻘﲑٌ ُ ْ َ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ َ ْ‬
‫ﻳﺪﻋﻰ ََأﺑﺎ َ َ َ ْ‬
‫زوﺟﺔ َﻃﻴﱢَﺒﺔ‪َ ِ ْ َ ْ ،‬‬
‫أﺳ َﺮﺗﻪ اﻟ ُ َ ﱠ َ ْ ْ َ‬
‫َُُْ‬
‫ـﻴﺖ َ ٌ‬
‫اﻟﻜﻔﺎف ﻳـﻮﻣﺎ ﺑِﻴ ٍ‬
‫ََ ِ‬
‫ـﻮم‪.‬‬
‫َْ ً َ ْ‬
‫اﻟﻌﻘﺪ اﻟ ﱠﺮ ِ ِ ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻣﺔ َﻋ ِﺮﻳﺾ اﻟ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺮ‪ ،‬ﻣﺮﺑﻮعُ َ ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ رﺟﻞ ِﰲ ْ ِ‬
‫َ ٍِ‬
‫اﻟﻠﻮن‪َ ،‬ﻟﻪُ َﺷﺎ ِر ِ‬
‫أﲰﺮ ﱠ ِ‬
‫ْﻤﻨﻜﺒَ ْ ِ‬
‫ﻗﻮي اﻟ ﱠﺰْ َ ْ ِ‬
‫ﺑﺎن‬
‫ـﲔ َ ِ ﱡ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻧﺪﻳﻦ‪ْ ُ َْ َ ،‬‬
‫ﻣﻦ ُ ْ ِ َ ْ ُ‬
‫ُ‬
‫ُ َ‬
‫اﺑﻊ َ‬
‫وأﺑﻮ َ َ ُ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺰوغ َْ ِ‬
‫ﱢ‬
‫ﻣ‬
‫ﻛﺜﻴﻔﺎن‬
‫ﴰﺲ‬
‫ـﻴﺘﻪ‬
‫ﺑ‬
‫ﻣﻦ‬
‫ﳜﺮج‬
‫وﺟﻬﻪ‪،‬‬
‫ـﻔﺎرق‬
‫ﺗ‬
‫ﻻ‬
‫رﺿﻰ‬
‫وﺑﺴﻤﺔ‬
‫واﺳﻌﺘﺎن‪،‬‬
‫ﺳﻮداوان‬
‫ـﻨﺎن‬
‫ﻴ‬
‫وﻋ‬
‫ـﻬﺪﻻن‪،‬‬
‫ﺘ‬
‫ﻣﻊ ﺑُُ ِ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َْ‬
‫ُ‬
‫َ َْ ً‬
‫َ ْ َ َ ْ َ َ َ ََ‬
‫َُ َ‬
‫َ ْ َ ُ ُ ُ ْ َْ َ َ‬
‫اﻟﺼﺒﺎح‪ِ ،‬‬
‫ﻋﻤﻠﻪ‪ ،‬وﻳ ْ ِ‬
‫ﻋﺪة َ ِ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِِ ِ‬
‫ﻛﻴﺴﺎ َْ ِ‬
‫ﺑﺎﻫﺖ‬
‫ﺣﺎﻣﻼً َ َ‬
‫أﺳﻮد ﻓَ ْ َ‬
‫دي‪ًَ ْ ِ ،‬‬
‫رﻣﺎ ِ ﱞ‬
‫وﻣﻌﻄﻔﺎ َ ِ َ‬
‫ﺳﺮواﻻً َ ْ َ َ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ‬
‫ﱠَ ِ َ‬
‫ـﻠﺒﺲ ْ َ‬
‫ﳛﻮي ُ ﱠ َ َ‬
‫ﻇﻬﺮﻩ ً‬
‫ََ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ ِ‬
‫ﻃﻠﺒﺎتِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ـﻔﺬ‬
‫ﻨ‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫و‬
‫اﻟﻜﺒﲑة‪،‬‬
‫ْﻤﺨﺎزن‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ـﲔ‬
‫ﺑ‬
‫ـﻨﺘﻘﻞ‬
‫ﻳ‬
‫ﱠﺎﻻ‪،‬‬
‫ﲪ‬
‫ـﻌﻤﻞ‬
‫ﻳ‬
‫ﺣﻴﺚ‬
‫اﻟﺴﻮق‪،‬‬
‫إﱃ‬
‫ـﻮﺟﻪ‬
‫ﺘ‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫و‬
‫اﻷﻛﻤﺎم‪،‬‬
‫ﻣﻬﱰيء‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫ﱠ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ً‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ َْ ُ َ َْ َ َ‬
‫َ َُ‬
‫ََ َ ُ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫اﻟﻠﻮن‪َ َ ْ ُ ،‬‬
‫ُ‬
‫َْ َْ َ ُ‬
‫اﻟﻘﺎدﻣﺔَ ِ‬
‫ﻳﻎ ِ‬
‫أﺟﺮ َ ِ ٍ‬
‫اﳋﻀﺎر َ ِ‬
‫واﻟﻔﺎﻛﻬﺔَ َ ِ‬
‫ﻟﺴﻴﺎر ِ‬
‫أﺻﺤﺎ ِ ﺎ ِﻣﻦ َ ْ ِ‬
‫اﻟﱵ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻘﺮى‪ِ َ ُ ،‬‬
‫اﻟﺸﺤﻦ ﱠ‬
‫ﻣﻘﺎﺑﻞ َ ْ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫زﻫﻴﺪ‬
‫ﻣﻦ‬
‫ﲢﻤﻞ‬
‫ات‬
‫ﺮ‬
‫ـﻔ‬
‫ﺗ‬
‫أو‬
‫ﲢﻤﻴﻞ‬
‫ٍ‬
‫ﱠ‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ـﻘﺎﺿﺎﻩُ‪.‬‬
‫ﻳَـﺘَ َ َ‬
‫وﻳـﻌﻤﻞ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ﻓﻜﻢ ِﻣﻦ اﻟْﻤ ﱠﺮ ِ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻨـ َ ِ‬
‫ﻛﻠﻞ وﻻَ َ َ ٍ‬
‫دون َ َ ٍ‬
‫ﻣﺴﻨﺪا‬
‫ات ﺗَ َ َ َ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ََ َ‬
‫ﻃﻌﺎﻣﻪُ َ ِ َ‬
‫اﻟﺒﺴﻴﻂ َ ِ ً‬
‫ﱠﻬﺎر‪َ ُ ،‬‬
‫واﻗﻔﺎ‪ْ َ ،‬أو ُ ْ ِ ً‬
‫ـﻨﺎول َ َ َ‬
‫ََْ ُ ُ َ‬
‫ﻣﻠﻞ‪َ َ ْ َ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻣﻦ‬
‫ـﻴﺖ‬
‫ﺒ‬
‫اﻟ‬
‫ﻟﻮازم‬
‫وﻳﺸﱰي‬
‫اﻟﻜﻴﺲ‪،‬‬
‫ﰲ‬
‫ﻋﻤﻠﻪ‬
‫أدوات‬
‫ﺳﻌﻴﺪ‬
‫أﺑﻮ‬
‫ﻳﻀﻊ‬
‫ﺣﱴ‬
‫اﻟﻈﻼم‬
‫ﳛﻞ‬
‫إن‬
‫وﻣﺎ‬
‫دﻛﺎن‪،‬‬
‫ﺟﺪار‬
‫َ‬
‫ﱠ‬
‫ُ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﱡ‬
‫ﻇﻬﺮﻩُ ِ َإﱃ ِ َ‬
‫ُ‬
‫َ َ َ َ َْ ْ‬
‫َ‬
‫ُ َ َ ََ ُ َ‬
‫ََ َ َ‬
‫َْ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻤﻠﺔ‪ِ.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫ْﻤﺴﺘَ ْ َ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺼﺎ ْ َ‬
‫ﻣﻦ ﻓَ ْـﻮق َﻋ َﺮﺑَﺎت اﻟ َ َ‬
‫وﺷ َﺮاب‪ْ َ ،‬‬
‫ﻃﻌﺎم َ‬
‫وﺑﻨﻄﺎﻻً ْ‬
‫وﻗﺪ ﻳَ َْـﺒﺘﺎعُ َ ً‬
‫ََ‬
‫ـﻮﺑﺎ ﻻﺑْ َـﻨﺘﻪ ْ‬
‫ﻻﺑﻨﻪ‪ْ ،‬أو ﺛَ ْ ً‬
‫ْﻤﻼﺑﺲ اﻟ ُ ْ‬
‫ﻛﻠﻤﺔ ْ ٍ‬
‫ﺑﺎﺑﺘﺴﺎﻣﺔ َ ِ َ ٍ ِ ٍ‬
‫ـﻘﺒﻠﻪُ َزوﺟﻪُ ِ ِ ٍ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻐﲑ ِ‬
‫ِ َ ِ‬
‫ان‪،‬‬
‫ﳓﻮﻩُ ِ ْ َ‬
‫ﺣﻠﻮة‪ ،‬وﻳَ ْـﺮُ ُ‬
‫ﺗﺴﺘَ ْ ِ ُ ْ ُ ْ َ َ‬
‫ـﺮﺟﻊ ِ َإﱃ ﺑَ ْـﻴﺘﻪ ُﻣ ْﺘ َ ً‬
‫وﺣﲔ ﻳَ ْ ُ‬
‫ـﻌﺒﺎ‪ْ َ ،‬‬
‫ﻛﺾ َْ َ‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬وَ َ ُ َ‬
‫ﻃﻔﻼﻩُ ﱠ َ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ ﻣﺎ َ َ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِ ٍ ِ‬
‫ﳜﺮج َﳍﻤﺎ ِﻣﻦ ِ‬
‫ـﻨﺎول َْ ِ ُ ﱠ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ﻃﻌﺎم‪ ،‬ﻓَـﻴَﺘََ َ ُ‬
‫ﻳﻦ اﷲَ َ َ‬
‫أﺣﻀﺮ ْ‬
‫ـﻠﻬﻤﺎ َ ِ ً‬
‫ﻓَـﻴُ َـﻘﺒﱢ ُ ُ َ‬
‫ﺑﺴﺮور َﺷﺎﻛ ِﺮ َ‬
‫ﻓﺮﺣﺎ‪ُ ،‬ﰒﱠ ُْ ِ ُ َُ َ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ َ َ ُ ُ‬
‫ِ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ ِِ‬
‫ِِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﳍﻢ‬
‫ﻗﺴﻢ‬
‫ﲟﺎ‬
‫ﻗﺎﻧﻌﲔ‬
‫رزق‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻣﻦ ِ ْ‬
‫َ‬
‫ﻧﻌﻤﻪ‪َ َ ،‬‬
‫َ‬
‫َ َ ُْ ْ‬
‫وﺷﻘﺎءﻩ َ َ ِ‬
‫ٍِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪُ ِ ِ ﱟ‬
‫ﲜﺪ‬
‫اﻟﺼﺒﺎح َ َ َ‬
‫ـﻌﺎود ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫أﺳ َﺮِِﺗﻪ َ ْ َ ً‬
‫ﺳﻬﺮة َ ِ َ ً‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬ﻟِﻴُ َ ِ َ‬
‫ﻣﻊ ُ ْ‬
‫ـﻨﺴﻰ َُأﺑﻮ َﺳﻌﻴﺪ ﺗَ َ َ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻴَ ْـﻮم‪ ،‬وﻳَ ْـﻘﻀﻲ َ َ‬
‫ـﻌﺒﻪُ َ َ َ ُ َ‬
‫وﻳَ ْ َ‬
‫ََ ٍ‬
‫وﻧﺸﺎط‪.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺬي ﻳ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ! َﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﻲء ِ ُ ِ‬
‫ـﻌﻄﻲ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﻞ! َﱠ‬
‫اﻟﺬي َ ِ ِ ﱡ‬
‫ﻳﻚ◌د‬
‫ﻗﻴﻤﺘﻪُ َِْ ِ ﱠ َ‬
‫َﻣﺎ َ ْ َ َ‬
‫ﻟﻺﻧﺴﺎن ِ َ َ‬
‫اﻟﻮﺣﻴﺪ ﱠ ُ ْ‬
‫اﳊﻘﻴﻘﻴﺔ‪َ ،‬‬
‫ﻷﻧﻪُ ﱠ ْ ُ َ‬
‫َ‬
‫أﻓﻀﻞ َ َ‬
‫وﻣﺎ َ ْ َ َ‬
‫أروع َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫رﺳﻮﻟﻨﺎ َ ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻜﺮﱘُ ﺻﻠﻰ اﷲ‬
‫ﻳﺰة‪َ َ َ ،‬‬
‫ﻛﺮﳝﺔً َﻋ ِﺰ َ ً‬
‫ـﺘﺤﻴﺎ َ ِ َ‬
‫ﻣﻦ ﱡ َ‬
‫وﺻﺪق َ ُ َُ‬
‫ﻳﻜﻔﻴﻬﺎ َﻣﺆﻧَُـﺘَ َـﻬﺎ‪ ،‬وﳝَْﻨَ ُ َ‬
‫أﺳ َﺮﺗﻪ‪َ ْ َ ،‬‬
‫أﺟﻞ ُ ْ‬
‫اﻟﺴﺆال‪ ،‬ﻓَ َ ْ َ‬
‫ـﻌﺐ ْ‬
‫ـﻌﻬﺎ َ‬
‫وﻳَـ ْﺘ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺳﺒﻴﻞ ّ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻤﺮاﺑِِﻂ ِﰲ َ ِ ِ‬
‫َ‬
‫اﻟﻠﻪ"‪.‬‬
‫ﻗﺎل‬
‫ﺣﲔ‬
‫وﺳﻠﻢ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‬
‫َ َ َ‪َ " :‬‬
‫ووﻟَﺪﻩ َﻛﺎﻟْ ُ َ‬
‫اﻟﻌﺎﺋُﺪ َﻋﻠَﻰ أ ْﻫﻠﻪ َ‬
‫ﻤﺠﺎﻫﺪ اﻟْ ُ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.‬‬
‫ان اﻟﺒ ْ ِ‬
‫ـﻴﺖ؟‬
‫ﻛﻴﻒ ُ ْ‬
‫‪َ ْ َ .1‬‬
‫ﺟﺪ َر ُ َ‬
‫ـﻴﺖ؟‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ‬
‫ﻫﺬا اﻟﺒَْ َ‬
‫‪ .2‬ﻣﻦ َ ْ ُ ُ‬
‫‪36‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ـﺘﻜﻮن ُأﺳﺮةُ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫‪ .3‬ﱠ ْ‬
‫َ‬
‫ﳑﻦ ﺗَ َ َ ﱠ ُ ْ َ‬
‫‪َ .4‬ﻛﻢ ُﻋﻤﺮ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫َ‬
‫ْ ُْ‬
‫ﻛﻴﻒ َﻋﻴَْـﻨﺎ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫‪َ ْ َ .5‬‬
‫َ‬
‫ﻛﻴﻒ َﻗﺎﻣﺔُ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫‪َ َ ْ َ .6‬‬
‫َ‬
‫ﻣﻨﻜﺒﺎ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫‪ِ َ َ .7‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫ْ‬
‫ﻛﻴﻒ َ ْ َ‬
‫َ‬
‫ﻧﺪا َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫‪َ ْ َ .8‬‬
‫ﻛﻴﻒ َزْ َ‬
‫َ‬
‫ﻟﻮن َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫‪َ ْ َ .9‬‬
‫ﻛﻴﻒ َ ْ ُ َ‬
‫ﻛﻴﻒ َﺷﺎ ِرﺑﺎ َِأﰊ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ؟‬
‫َ‬
‫‪َ َ ْ َ .10‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ِﻣﻦ ﺑ ِ ِ‬
‫‪ .11‬ﻣﱴ َْﳜﺮج َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ـﻴﺘﻪ؟‬
‫ْ َْ‬
‫ََ ُ ُ ُ َ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِِ‬
‫ﳛﻤﻞ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫‪ِ َ .12‬‬
‫ﻇﻬﺮﻩ؟‬
‫ﺳﻌﻴﺪ َ َ‬
‫َ‬
‫ﻣﺎذا َْ ُ ُ َ‬
‫زوﺟﻪ؟‬
‫ﺗﺴﺘَ ْ ِ ُ‬
‫‪َ ْ َ .13‬‬
‫ـﻘﺒﻠﻪُ َ ْ ُ ُ‬
‫ﻛﻴﻒ َ ْ‬
‫ﻮﻩ؟‬
‫ﻛﺾ َْﳓ َ ُ‬
‫ﻣﻦ ﻳَ ْـﺮُ ُ‬
‫‪ْ َ .14‬‬
‫أي َ َ ٍ‬
‫أروع؟‬
‫‪ .15‬ﱡ‬
‫ﻋﻤﻞ َ ْ َ ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ﻣﻨﺰل – ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻌﺴﺮ – َ َ ِ‬
‫ﺣﻴﻄﺎن – َ ْ َِ‬
‫ﻣﺘﺠﺮ – َْ ِ‬
‫ﻗﺪ – َ ْ ِ‬
‫ﻣﻠﺒﺲ(‬
‫ﺷﺒﺎﺑﻴﻚ – ِ َ‬
‫ﻳﻘﻴﻢ – َ َِ‬
‫أﻛﻞ – َ ّ‬
‫ﳚﺮي – ﻳَ ُ ُ‬
‫ُْ‬
‫ـﻌﻮد – َ َْ‬
‫ﻳﺸﱰي – َ ْ َ‬
‫)ُ ُ‬
‫ﻋﺎﺋﻠﺔ – َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻬﺪﻣﺔٌ‪.‬‬
‫اﰊ‪ْ ُ ،‬‬
‫ـﻴﺖ ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
‫‪ِ .1‬ﰲ َﺣﺎ َر َﺗﻨﺎ ﺑَْ ٌ‬
‫ﺟﺪ َراﻧُﻪُ ُﻣﺘَ َ ﱢ َ‬
‫ـﻘﺪ ُ ﱢ ْ ِ‬
‫ـﻠﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫‪َ ..2‬ﱠأﻣﺎ ﻧَ ِ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺮﻗﺎﺋﻖ ِﻣﻦ اﻟﻨﱠﺎﻳ ُ ِ‬
‫اﻟﺸﻔﺎف‪.‬‬
‫ﻏﻄﻴﺖ َِ َ َ َ ْ‬
‫اﻟﺼﻐﲑةُ ﻓََ ْ َ‬
‫ـﻮاﻓﺬﻩُ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻴﺔُ ﱠ َ‬
‫ﻫﺬا اﻟﺒ َ ِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ َِ‬
‫ﻓﻘﲑٌ‪.‬‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ َْ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .3‬‬
‫ـﻴﺖ َ ٌ‬
‫ﻴﺪ ﻣﻊ ُأﺳﺮﺗِِﻪ اﻟ َ ﱠ َِ ِ‬
‫زوﺟﺔ َﱢ ٍ ِ‬
‫ٍِ‬
‫ٍ‬
‫وﻃﻔﻠﲔ ِ‬
‫ﺻﻐ َﲑْ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫‪َ ْ ُ .4‬‬
‫ﻃﻴﺒﺔ‪َ ِ ْ َ ْ ،‬‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ َ‬
‫ْﻤﻜﻮﻧﺔ ْ‬
‫ﻳﺪﻋﻰ ََأﺑﺎ َﺳﻌ َ َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﻌﻘﺪ اﻟ ﱠﺮ ِ ِ ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ رﺟﻞ ِﰲ ْ ِ‬
‫‪ٍ ِ َ .5‬‬
‫اﻟﻌﻤﺮ‪ ،‬ﻣﺮﺑﻮعُ َ ِ‬
‫اﻟﻘﺎﻣﺔ‪.‬‬
‫وأﺑﻮ َ َ ُ ٌ َ‬
‫َ‬
‫ﻣﻦ ُ ْ ِ َ ْ ُ‬
‫ُ‬
‫اﺑﻊ َ‬
‫‪ .6‬وﻳ ْ ِ‬
‫رﻣﺎدي‪.‬‬
‫أﺳﻮد ﻓَ ْ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ ِ ﱞ‬
‫ﺳﺮواﻻً َ ْ َ َ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ـﻠﺒﺲ ْ َ‬
‫ََ ُ‬
‫‪ِ َ َ .7‬‬
‫ﺟﺪار ُ ﱠ ٍ‬
‫ْﻤﺮ ِ‬
‫ﻇﻬﺮﻩُ ِ َإﱃ ِ َ ِ‬
‫دﻛﺎن‪.‬‬
‫ات ﺗَ َ َ َ‬
‫ﻃﻌﺎﻣﻪُ َ ِ َ‬
‫اﻟﺒﺴﻴﻂ َ ِ ً‬
‫ﻣﻦ اﻟ َ ﱠ‬
‫واﻗﻔﺎ‪ْ َ ،‬أو ُ ْ ِ ً‬
‫ـﻨﺎول َ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﻓﻜﻢ َ‬
‫ﻣﺴﻨﺪا َ ْ َ‬
‫ﻻﺑﻨﻪ‪َ ،‬أو ﺛَـﻮﺑﺎ ﻻﺑَِِْ‬
‫ِِ‬
‫ـﻨﺘﻪ‪.‬‬
‫ﻗﻤﻴﺼﺎ ِْ َ‬
‫‪ْ َ .8‬‬
‫وﻗﺪ ﻳَ َْـﺒﺘﺎعُ َ ِ ً‬
‫وﺑﻨﻄﺎﻻً ْ ْ ْ ً‬
‫ﺑﺎﺑﺘﺴﺎﻣﺔ َ ِ‬
‫ﻟﻄ َ ٍ‬
‫ـﻘﺒﻠﻪُ َزوﺟﻪُ ِ ِ ٍ‬
‫ِِ‬
‫‪ِ َ ِ .9‬‬
‫ﻴﻔﺔ‪.‬‬
‫ﺗﺴﺘَ ْ ِ ُ ْ ُ ْ َ َ‬
‫ـﺮﺟﻊ ِ َإﱃ ﺑَْـﻴﺘﻪ ُﻣ ْﺘ َ ً‬
‫وﺣﲔ ﻳَ ْ ُ‬
‫ـﻌﺒﺎ‪ْ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻐﲑ ِ‬
‫ان‪.‬‬
‫ﳓﻮﻩُ ِ ْ َ‬
‫‪ .10‬وﻳَ ْـﺮُ ُ‬
‫ﻛﺾ َْ َ‬
‫ﻃﻔﻼﻩُ ﱠ َ‬
‫‪37‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez‬‬
‫‪arasındaki kelimelerden seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺮة – ﻳـﺮَ ِ‬
‫ﻳﺒﻴﻊ(‬
‫ﻣﻞء – َُ ُ‬
‫ﺗﺪي – َ‬
‫ﺿﻴﱢـ َ َ‬
‫ـﺘﺬﻛﺮ – اﻟﻨـ َ‬
‫ـﻴﻀﺎوان – َﻗﻠﻴﻞ‪ُ َِ -‬‬
‫ﲤﻮت – ُ ﱠ َْ‬
‫ﻘﺘﺎن – ﺑَْ َ َ‬
‫ﱠﻬﺎر‪ْ َ -‬‬
‫) َﻛﺎﻓ ِﺮﻳﻦ – َﺣ ِﺰ ًﻳﻨﺎ – ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫ﻓﺮﺣﺎ‪.‬‬
‫ـﻠﻬﻤﺎ َ ِ ً‬
‫‪ .1‬ﻓَـﻴُ َـﻘﺒﱢ ُ ُ َ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻴ ِ‬
‫ٍِ‬
‫ـﻮم‪.‬‬
‫ـﻨﺴﻰ َُأﺑﻮ َﺳﻌﻴﺪ ﺗَ َ َ‬
‫وﺷﻘﺎءﻩُ ََ َ َ ْ‬
‫ـﻌﺒﻪُ َ َ َ‬
‫‪ .2‬وﻳَ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻮداوان ِ ََ ِ‬
‫ـﻬﺪﻻن‪ِ َ ،‬‬
‫ﻛﺜﻴﻔﺎن ﻣﺘَ َ ﱢ َ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫واﺳﻌﺘﺎن‪.‬‬
‫‪َ .3‬ﻟﻪُ َﺷﺎ ِرَﺑﺎن َ َ ُ‬
‫وﻋﻴَْـﻨﺎن َ ْ َ َ َ‬
‫أدوات َ ِ ِ‬
‫ﻳﻀﻊ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ َ َ ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪ ِﰲ ِ ِ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ‪.‬‬
‫اﻟﻈﻼم َ ﱠ‬
‫وﻣﺎ ِ ْ‬
‫إن َُ ﱡ‬
‫ﳛﻞ ﱠ َ ُ‬
‫‪َ .4‬‬
‫ﺣﱴ َ َ َ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﲢﻤﻴﻞ َأو ﺗَ ْـﻔ ِﺮ ٍ ِ‬
‫ﻟﺴﻴﺎر ِ‬
‫ـﻔﺬ ََ ِ‬
‫أﺻﺤﺎ ِ ﺎ ِ ِ‬
‫ات ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﺸﺤﻦ‪.‬‬
‫ﻣﻦ َ ْ ٍ ْ‬
‫ﻃﻠﺒﺎت َ ْ َ َ ْ‬
‫‪ .5‬وﻳُـﻨَ ﱢ ُ َ‬
‫ﻳﻎ َ ﱠ َ‬
‫ﻳﺰة‪.‬‬
‫ﻛﺮﳝﺔً َﻋ ِﺰ َ ً‬
‫ـﺘﺤﻴﺎ َ ِ َ‬
‫‪ .6‬ﻓَ َ ْ َ‬
‫‪ .7‬ﻳ ْ ِ‬
‫رﻣﺎدي‪.‬‬
‫أﺳﻮد ﻓَ ْ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ ِ ﱞ‬
‫ﺳﺮواﻻً َ ْ َ َ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ـﻠﺒﺲ ْ َ‬
‫ََ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫وﺷﺮ ٍ‬
‫‪َِ ْ َ .8‬‬
‫اب‪.‬‬
‫ﻳﺸﱰي ﻟََ ِ َ‬
‫ﻮازم اﻟﺒَ ْـﻴﺖ ْ‬
‫ﻃﻌﺎم َ َ‬
‫ﻛﻠﻤﺔ ْ ٍ‬
‫ﺑﺎﺑﺘﺴﺎﻣﺔ َ ِ َ ٍ ِ ٍ‬
‫ـﻘﺒﻠﻪُ َزوﺟﻪُ ِ ِ ٍ‬
‫ﺣﻠﻮة‪.‬‬
‫ﺗﺴﺘَ ْ ِ ُ ْ ُ ْ َ َ‬
‫‪ْ َ .9‬‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬وَ َ ُ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ ِ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِ ٍ ِ‬
‫ـﻨﺎول َْ ِ ُ ﱠ‬
‫ﻧﻌﻤﻪ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻓَـﻴَﺘََ َ ُ‬
‫ﻳﻦ اﷲَ َ َ َ‬
‫ﺑﺴﺮور َﺷﺎﻛ ِﺮ َ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ َ َ ُ ُ‬
‫‪4. Aşağıdakilerin hangi tür cümle olduklarını ve temel öğelerini‬‬
‫‪belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﰊ‪.‬‬
‫ـﻴﺖ ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
‫‪ِ .1‬ﰲ َﺣﺎ َر َﺗﻨﺎ ﺑَْ ٌ‬
‫‪ .2‬ﻳـﻌﻤﻞ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻨـ َ ِ‬
‫ﻛﻠﻞ وﻻَ َ َ ٍ‬
‫دون َ َ ٍ‬
‫ﻣﻠﻞ‪.‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ََ َ‬
‫ﱠﻬﺎر‪َ ُ ،‬‬
‫ََْ ُ ُ َ‬
‫ﲜﺪ َ َ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪُ ِ ِ ﱟ‬
‫وﻧﺸﺎط‪.‬‬
‫اﻟﺼﺒﺎح َ َ َ‬
‫ـﻌﺎود ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫أﺳ َﺮِِﺗﻪ َ ْ َ ً‬
‫ﺳﻬﺮة َ ِ َ ً‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬ﻟِﻴُ َ ِ َ‬
‫ﻣﻊ ُ ْ‬
‫‪ .3‬ﻳَ ْـﻘﻀﻲ َ َ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ ﻣﺎ َ َ ِ‬
‫ﳜﺮج َﳍﻤﺎ ِﻣﻦ ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫ﻃﻌﺎم‪.‬‬
‫أﺣﻀﺮ ْ‬
‫‪ُ .4‬ﰒﱠ ُْ ِ ُ َُ َ‬
‫ِ َ ْ َ‬
‫ـﻘﺪ ُ ﱢ ْ ِ‬
‫ـﻠﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫‪ َ .5‬ﱠأﻣﺎ ﻧَ ِ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺮﻗﺎﺋﻖ ِﻣﻦ اﻟﻨﱠﺎﻳ ُ ِ‬
‫اﻟﺸﻔﺎف‪.‬‬
‫ﻏﻄﻴﺖ َِ َ َ َ ْ‬
‫اﻟﺼﻐﲑةُ ﻓََ ْ َ‬
‫ـﻮاﻓﺬﻩُ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻴﺔُ ﱠ َ‬
‫ﻳﻚ◌د وﻳـ ْﺘ ِ‬
‫أﺟﻞ ُ ِِ ِ‬
‫ﱠِ ِ ِ‬
‫ـﻌﻬﺎ ِﻣﻦ ﱡ َ ِ‬
‫اﻟﺴﺆال‪.‬‬
‫ﻳﻜﻔﻴﻬﺎ َ ُ‬
‫أﺳ َﺮﺗﻪ‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ ْ‬
‫ـﻌﺐ ْ‬
‫ﻣﺆﻧَـﺘَ َـﻬﺎ‪ ،‬وﳝَْﻨَ ُ َ َ‬
‫‪َ .6‬اﻟﺬي َ ﱡ َ َ ُ‬
‫ـﻬﺪﻣﺔٌ‪.‬‬
‫‪ْ ُ .7‬‬
‫ﺟﺪ َر ُاﻧﻪُ ُﻣﺘَ َ ﱢ َ‬
‫وﺳﻘﻔﻪُ ُ َ َ ﱢ‬
‫ﻣﺘﺼﺪعٌ‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ .8‬‬
‫رﻣﺎدي‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻓَ ْ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ ِ ﱞ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ﻛﺜﻴﻔﺎن ﻣﺘَ َ ﱢ َ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ـﻬﺪﻻن‪.‬‬
‫‪َ .10‬ﻟﻪُ َﺷﺎ ِرَﺑﺎن َ َ ُ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﰊ‪.‬‬
‫ـﻴﺖ ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
‫‪ِ .1‬ﰲ َﺣﺎ َر َﺗﻨﺎ ﺑَْ ٌ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ﻣﻊ ُأﺳﺮﺗِِﻪ اﻟ َ ﱠ َِ ِ‬
‫ﻫﺬا اﻟﺒ َ ِ‬
‫زوﺟﺔ َﱢ ٍ ِ‬
‫ٍ‬
‫ٍِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ َِ‬
‫وﻃﻔﻠﲔ ِ‬
‫ﺻﻐ َﲑْ ِ‬
‫ﻳﻦ‪.‬‬
‫ﻓﻘﲑٌ ُ ْ َ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ َْ‬
‫ﻃﻴﺒﺔ‪َ ِ ْ َ ْ ،‬‬
‫ْﻤﻜﻮﻧﺔ ْ‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ َ‬
‫ﻳﺪﻋﻰ ََأﺑﺎ َ َ َ ْ َ ُ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .2‬‬
‫ـﻴﺖ َ ٌ‬
‫‪38‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻌﻘﺪ اﻟ ﱠﺮ ِ ِ ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ رﺟﻞ ِﰲ ْ ِ‬
‫‪ٍ ِ َ .3‬‬
‫ﻣﻦ ُ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺮ‪.‬‬
‫وأﺑﻮ َ َ ُ ٌ َ‬
‫ُ‬
‫اﺑﻊ َ‬
‫ﺼﺒﺎح‪ِ ،‬‬
‫‪َْ .4‬ﳜﺮج ِ ِِ‬
‫ﻋﺪة َ ِِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِِ ِ‬
‫ﻴﺴﺎ َْ ِ‬
‫ـﺰوغ َْ ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪ‪.‬‬
‫ﺣﺎﻣﻼً َ َ‬
‫ﻣﻊ ﺑُُ ِ‬
‫ﴰﺲ اﻟ ﱠ َ ِ َ‬
‫ُُ ْ‬
‫ﻣﻦ ﺑَ ْـﻴﺘﻪ َ َ‬
‫ﳛﻮي ُ ﱠ َ َ‬
‫ﻇﻬﺮﻩ ﻛ ً‬
‫رﺳﻮﻟﻨﺎ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﺠﺎﻫﺪ اﻟْﻤﺮ ِ ِ‬
‫وﻟﺪ ِﻩ َﻛﺎﻟ ِ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ أَ ْﻫﻠِِﻪ و َ ِ‬
‫اﺑﻂ ِﰲ َ ِ ِ‬
‫اﻟﻠﻪ"‪.‬‬
‫ﺣﲔ َ َ‬
‫ﺳﺒﻴﻞ ّ‬
‫اﻟﻌﺎﺋﺪ َ َ‬
‫‪َ َ َ .5‬‬
‫ﻗﺎل‪ُ ِ َ " :‬‬
‫وﺻﺪق َ ُ َُ‬
‫اﻟﻜﺮﱘُ َ‬
‫َُ‬
‫َ‬
‫َُ‬
‫رﻣﺎدي‪ ،‬وِ ًَ ِ‬
‫‪ .6‬ﻳ ْ ِ‬
‫ﺑﺎﻫﺖ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻠﻮن‪.‬‬
‫أﺳﻮد ﻓَ ْ َ‬
‫ﺳﺮواﻻً َ ْ َ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ ِ ﱞ ْ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ﻣﻌﻄﻔﺎ َ َ ْ‬
‫ـﻠﺒﺲ ْ َ‬
‫ََ ُ‬
‫اﻟﻜﻔﺎف ﻳـﻮﻣﺎ ﺑِﻴ ٍ‬
‫ِ‬
‫ـﻮم‪.‬‬
‫‪َ ُ ِ َ .7‬‬
‫ﻳﻌﻴﺸﻮن ِ َ‬
‫ﻋﻴﺸﺔَ َ َ َْ ً َ ْ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِ ٍ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ ِ ِ ِِ‬
‫ﻗﺎﻧﻌﲔ َِﲟﺎ َﻗﺴﻢ َُﳍﻢ ِﻣﻦ ِ ْ ٍ‬
‫ـﻨﺎول َْ ِ ُ ﱠ‬
‫رزق‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻓَـﻴَﺘََ َ ُ‬
‫ﻧﻌﻤﻪ‪َ َ ،‬‬
‫ﻳﻦ اﷲَ َ َ َ‬
‫ََ ْ ْ‬
‫ﺑﺴﺮور َﺷﺎﻛ ِﺮ َ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ َ َ ُ ُ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫واﻟﻔﺎﻛﻬﺔَ َ ِ ِ‬
‫ﲢﻤﻴﻞ َأو ﺗَ ْـﻔ ِﺮ ٍ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻔﺬ ََ ِ‬
‫ﺴﻴﺎر ِ‬
‫اﻟﺸﺤﻦ ﱠِ ِ‬
‫أﺻﺤﺎ ِ ﺎ ِ ِ‬
‫ات ﱠ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ‬
‫اﳋﻀﺎر َ َ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ٍ ْ‬
‫َ‬
‫ﻃﻠﺒﺎت َ ْ َ َ ْ‬
‫‪ .1‬وﻳُـﻨَ ﱢ ُ َ‬
‫ﲢﻤﻞ َ َ َ‬
‫ﻳﻎ ﻟ َ ﱠ َ‬
‫اﻟﻘﺎدﻣﺔَ َ‬
‫اﻟﱵ َ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻘﺎﺑﻞ َ ْ ٍ‬
‫ـﻘﺎﺿﺎﻩُ‪.‬‬
‫أﺟﺮ َزﻫﻴﺪ ﻳَـﺘَ َ َ‬
‫َُ‬
‫اﻟﻘﺮى‪َ َ ُ ،‬‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِ ٍ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ ِ ِ ِِ‬
‫ﻗﺎﻧﻌﲔ َِﲟﺎ َﻗﺴﻢ َُﳍﻢ ِﻣﻦ ِ ْ ٍ‬
‫ـﻨﺎول َْ ِ ُ ﱠ‬
‫رزق‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻓَـﻴَﺘََ َ ُ‬
‫ﻧﻌﻤﻪ‪َ َ ،‬‬
‫ﻳﻦ اﷲَ َ َ َ‬
‫ََ ْ ْ‬
‫ﺑﺴﺮور َﺷﺎﻛ ِﺮ َ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ َ َ ُ ُ‬
‫ـﻘﺪ ُ ﱢ ْ ِ‬
‫‪َ .3‬ﱠأﻣﺎ ﻧَ ِ ُ ِ‬
‫ـﻠﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺮﻗﺎﺋﻖ ِﻣﻦ اﻟﻨﱠﺎﻳ ُ ِ‬
‫اﻟﺸﻔﺎف‪.‬‬
‫ﻏﻄﻴﺖ ﺑَِ َ َ َ ْ‬
‫اﻟﺼﻐﲑةُ ﻓََ ْ َ‬
‫ـﻮاﻓﺬﻩُ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻴﺔُ ﱠ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻳﻀﻊ أَﺑﻮ ِ ٍ‬
‫أدوات َ ِ ِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ َ َ ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫وﺷﺮ ٍ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ‪َِ ْ َ ،‬‬
‫ﻋﻤﻠﻪ ِﰲ ِ ِ‬
‫اب‪.‬‬
‫اﻟﻈﻼم َ ﱠ‬
‫وﻣﺎ ِ ْ‬
‫إن َُ ﱡ‬
‫ﳛﻞ ﱠ َ ُ‬
‫وﻳﺸﱰي ََ ِ َ‬
‫‪َ .4‬‬
‫ﻟﻮازم اﻟﺒَ ْـﻴﺖ ْ‬
‫ﺣﱴ َ َ َ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻃﻌﺎم َ َ‬
‫ِِ ِ‬
‫وﺑﻨﻄﺎﻻً ِ ِ‬
‫ْﻤﻼﺑﺲ اﻟْﻤﺴﺘَ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻤﻠﺔ‪.‬‬
‫‪ْ َ .5‬‬
‫ﻗﻤﻴﺼﺎ ِْ َ ْ‬
‫وﻗﺪ ﻳَ َْـﺒﺘﺎعُ َ ِ ً‬
‫ـﻮﺑﺎ ﻻﺑْ َـﻨﺘﻪ ْ‬
‫ﻻﺑﻨﻪ‪ْ َ ،‬أو ﺛَ ْ ً‬
‫ﻣﻦ ﻓَ ْـﻮق َﻋ َﺮَﺑﺎت اﻟ َ َ ِ ُ ْ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ َ ٍ‬
‫ـﻮﻗﻊ ﺑـﲔ َ َ ٍ‬
‫أﻋﻤﺪة َ َ ِﱠ ٍ‬
‫ﺧﺸﻴﺔَ ِ‬
‫اﻻ َِْ ِ‬
‫أﺧﺮى‪.‬‬
‫ﺎﻣﻞ َ َ‬
‫‪ُ ْ َ .6‬‬
‫ﺧﺸﺒﻴﺔ‪ُ ِ ْ ُ ،‬‬
‫وﺳﻘﻔﻪُ ُ َ َ ﱢ ٌ‬
‫ﻴﺎر اﻟ ُْﻤﺘَ َ ﱠ ِ َ َْ ْ‬
‫ﺗﺴﻨﺪﻩُ َ ْ َ‬
‫ﻣﺘﺼﺪع‪َ َ ُ ،‬‬
‫ﻣﺘﺤ ٌ‬
‫ﳊﻈﺔ َوُ ْ َ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili fiillerin mâzî ise muzâriini,‬‬
‫‪muzâri ise mâzîsini belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ َ ٍ‬
‫أﻋﻤﺪة َ َ ِﱠ ٍ‬
‫ﺧﺸﺒﻴﺔ‪،‬‬
‫ﻣﺘﺤﺎﻣﻞ َ َ‬
‫اﰊ‪ُ ،‬ﺟ ْﺪ َر ُاﻧﻪُ ُﻣﺘَ َ ﱢ َ ٌ‬
‫ـﻬﺪﻣﺔ‪ُ ْ َ ،‬‬
‫ـﻴﺖ ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
‫‪ِ .1‬ﰲ َﺣﺎ َر َﺗﻨﺎ ﺑَْ ٌ‬
‫وﺳﻘﻔﻪُ ُ َ َ ﱢ ٌ‬
‫ﻣﺘﺼﺪع‪ٌ َ َ ُ ،‬‬
‫ـﻮﻗﻊ ﺑـﲔ َ َ ٍ‬
‫ﺧﺸﻴﺔَ ِ‬
‫اﻻ َِْ ِ‬
‫وأﺧﺮى‪.‬‬
‫ﺗُ ْ ِ ُ‬
‫ﻴﺎر اﻟ ُْﻤﺘَ َ ﱠ ِ َ َْ ْ‬
‫ﺴﻨﺪﻩُ َ ْ َ‬
‫ﳊﻈﺔ َ ُ ْ َ‬
‫ـﻘﺪ ُ ﱢ ْ ِ‬
‫‪ َ .2‬ﱠأﻣﺎ ﻧَ ِ ُ ِ‬
‫ﻠﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺮﻗﺎﺋﻖ ِﻣﻦ اﻟﻨﱠﺎﻳـ ُ ِ‬
‫اﻟﺸﻔﺎف‪ َ ،‬ﱠ‬
‫ﳏﻄﻢ‬
‫ﻷن ُ َ َ َ‬
‫ﻏﻄﻴﺖ َِ َ َ َ ْ‬
‫ـﻮاﻓﺬﻩُ َ َ‬
‫اﻟﺼﻐﲑةُ ﻓََ ْ َ‬
‫زﺟﺎﺟﻬﺎ َُ ﱠ ٌ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻴﺔُ ﱠ َ‬
‫ﻣﺘﻜﺴﺮ‪.‬‬
‫ََ َ‬
‫وﺧﺸﺒَ َـﻬﺎ ُ َ َ ﱢ ٌ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ﻣﻊ ُأﺳﺮِِﺗﻪ اﻟ َ ﱠ َِ ِ‬
‫ﻫﺬا اﻟﺒ َ ِ‬
‫زوﺟﺔ َﱢ ٍ ِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ َِ‬
‫ٍ‬
‫ٍِ‬
‫وﻃﻔﻠﲔ ِ‬
‫ﺻﻐ َﲑْ ِ‬
‫ﻳﻌﻴﺸﻮن‬
‫ﻳﻦ‪َ ُ ِ َ ،‬‬
‫ﻓﻘﲑٌ ُ ْ َ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ َْ‬
‫ﻃﻴﺒﺔ‪َ ِ ْ َ ْ ،‬‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ َ‬
‫ْﻤﻜﻮﻧﺔ ْ‬
‫ﻳﺪﻋﻰ ََأﺑﺎ َ َ َ ْ َ ُ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .3‬‬
‫ـﻴﺖ َ ٌ‬
‫ﻋﻴﺸﺔَ‬
‫ِ َ‬
‫اﻟﻜﻔﺎف ﻳـﻮﻣﺎ ﺑِﻴ ٍ‬
‫ِ‬
‫ـﻮم‪.‬‬
‫َ َ َْ ً َ ْ‬
‫وﺟﻬﻪ‪َْ ،‬ﳜﺮج ِ ِِ‬
‫ﺳﻮداوان ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻬﺪﻻن‪ِ َ ،‬‬
‫ﻛﺜﻴﻔﺎن ﻣﺘَ َ ﱢ َ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﻣﻊ‬
‫رﺿﻰ ﻻَ ﺗُ َ ِ ُ‬
‫وﺑﺴﻤﺔُ ِ ً‬
‫وﻋﻴَْـﻨﺎن َ ْ َ َ َ َ‬
‫‪َ .4‬ﻟﻪُ َﺷﺎ ِرَﺑﺎن َ َ ُ‬
‫ـﻔﺎرق َ ْ َ ُ ُ ُ ْ‬
‫ﻣﻦ ﺑَ ْـﻴﺘﻪ َ َ‬
‫واﺳﻌﺘﺎن‪َ ْ َ ،‬‬
‫اﻟﺼﺒﺎح‪ِ ،‬‬
‫ﳛﻮي ُ ﱠ ِِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِِ ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪ‪ ،‬وﻳ ْـﻠﺒ ِ‬
‫ﻛﻴﺴﺎ َْ ِ‬
‫ـﺰوغ َْ ِ‬
‫رﻣﺎدي‪،‬‬
‫ﺣﺎﻣﻼً َ َ‬
‫ﺑُُ ِ‬
‫أﺳﻮد ﻓَ ْ َ‬
‫ﻗﻤﻴﺺ ََ ِ ﱞ‬
‫ﺳﺮواﻻً َ ْ َ َ‬
‫ـﻮﻗﻪُ َ ِ ٌ‬
‫ﴰﺲ ﱠ َ ِ َ‬
‫ﺲ َْ‬
‫ﻇﻬﺮﻩ ً‬
‫ﻋﺪةَ َ َ َ َ ُ‬
‫ْﻤﺨﺎزن َ ِ ِ‬
‫ِ ًَ ِ‬
‫ﺣﻴﺚ ﻳـﻌﻤﻞ َﲪ ً ِ‬
‫ﻨﺘﻘﻞ ﺑـﲔ اﻟ َ ِ ِ‬
‫ﺑﺎﻫﺖ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻛﻤﺎم‪ ،‬وﻳَـﺘَ َ ﱠ ِ‬
‫ﻣﻬﱰيء َ ْ َ ِ‬
‫اﻟﻜﺒﲑة‪.‬‬
‫ْ‬
‫وﻣﻌﻄﻔﺎ َ َ ْ‬
‫ﱠﺎﻻ‪ ،‬ﻳَـ َْ ُ َ َْ َ‬
‫اﻟﻠﻮن‪َ َِ ْ ُ ،‬‬
‫َ‬
‫ـﻮﺟﻪُ َإﱃ ُ‬
‫اﻟﺴﻮق‪ُ َ ْ َ ُ َْ ،‬‬
‫‪ .5‬وﻳـﻌﻤﻞ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ﻓﻜﻢ ِﻣﻦ اﻟْﻤ ﱠﺮ ِ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻨـ َ ِ‬
‫ﻛﻠﻞ وﻻَ َ َ ٍ‬
‫ون َ َ ٍ‬
‫واﻗﻔﺎ‪ْ َ ،‬أو‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ََ َ‬
‫ات ﺗَ َ َ َ‬
‫ﻃﻌﺎﻣﻪُ َ ِ َ‬
‫اﻟﺒﺴﻴﻂ َ ِ ً‬
‫ﱠﻬﺎر‪ُ ،‬د َ‬
‫ـﻨﺎول َ َ َ‬
‫ََْ ُ ُ َ‬
‫ﻣﻠﻞ‪َ َ ْ َ َ ،‬‬
‫‪39‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺟﺪار ُ ﱠ ٍ‬
‫ﻇﻬﺮﻩُ ِ َإﱃ ِ َ ِ‬
‫دﻛﺎن‪.‬‬
‫ُ ِْ ً‬
‫ﻣﺴﻨﺪا َ ْ َ‬
‫واﻟﻔﺎﻛﻬﺔَ َ ِ ِ‬
‫ﲢﻤﻴﻞ َأو ﺗَ ْـﻔ ِﺮ ٍ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﺴﻴﺎر ِ‬
‫ـﻔﺬ ََ ِ‬
‫أﺻﺤﺎ ِ ﺎ ِ ِ‬
‫اﻟﺸﺤﻦ ﱠِ ِ‬
‫ات ﱠ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ‬
‫اﳋﻀﺎر َ َ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ٍ ْ‬
‫َ‬
‫ﻃﻠﺒﺎت َ ْ َ َ ْ‬
‫‪ .6‬وﻳُـﻨَ ﱢ ُ َ‬
‫ﲢﻤﻞ َ َ َ‬
‫ﻳﻎ َ ﱠ َ‬
‫اﻟﻘﺎدﻣﺔَ َ‬
‫اﻟﱵ َ ْ ُ‬
‫أﺟﺮ َ ِ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻘﺎﺑﻞ َ ْ ٍ‬
‫ـﻘﺎﺿﺎﻩُ‪.‬‬
‫زﻫﻴﺪ ﻳَـﺘَ َ َ‬
‫َُ‬
‫اﻟﻘﺮى‪َ َ ُ ،‬‬
‫أدوات َ ِ ِ‬
‫ﻳﻀﻊ َأﺑﻮ ِ ٍ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ َ َ ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪ ِﰲ ِ ِ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ‪.‬‬
‫اﻟﻈﻼم َ ﱠ‬
‫وﻣﺎ ِ ْ‬
‫إن َُ ﱡ‬
‫ﳛﻞ ﱠ َ ُ‬
‫‪َ .7‬‬
‫ﺣﱴ َ َ َ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِِ ِ‬
‫وﺑﻨﻄﺎﻻً ِ ِ‬
‫ْﻤﻼﺑﺲ اﻟْﻤﺴﺘَ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻤﻠﺔ‪.‬‬
‫‪ْ َ .8‬‬
‫ﻗﻤﻴﺼﺎ ِْ َ ْ‬
‫وﻗﺪ ﻳَ َْـﺒﺘﺎعُ َ ِ ً‬
‫ـﻮﺑﺎ ﻻﺑَْـﻨﺘﻪ ْ‬
‫ﻻﺑﻨﻪ‪ْ َ ،‬أو ﺛَ ْ ً‬
‫ﻣﻦ ﻓَ ْـﻮق َﻋ َﺮَﺑﺎت اﻟ َ َ ِ ُ ْ ْ َ‬
‫ﻛﻠﻤﺔ ْ ٍ‬
‫ﺑﺎﺑﺘﺴﺎﻣﺔ َ ِ َ ٍ ِ ٍ‬
‫ـﻘﺒﻠُﻪُ َزوﺟﻪُ ِ ِ ٍ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻐﲑ ِ‬
‫‪ِ َ ِ .9‬‬
‫ان‪،‬‬
‫ﳓﻮﻩُ ِ ْ َ‬
‫ﺣﻠﻮة‪ ،‬وﻳَـ ْﺮُ ُ‬
‫ـﻌﺒﺎ‪ ،‬ﺗَ ْﺴﺘَ ْ ِ ْ ُ ْ َ َ‬
‫ـﺮﺟﻊ ِ َإﱃ ﺑَْـﻴﺘﻪ ُﻣ ْﺘ َ ً‬
‫وﺣﲔ ﻳَ ْ ُ‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬وَ َ ُ َ‬
‫ﻛﺾ َْ َ‬
‫ﻃﻔﻼﻩُ ﱠ َ‬
‫اﻟﻜﻴﺲ ﻣﺎ أَ َ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِ ٍ ِ‬
‫ﳜﺮج َﳍﻤﺎ ِﻣﻦ ِ‬
‫ـﻨﺎول َْ ِ ُ ﱠ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ﻃﻌﺎم‪ ،‬ﻓَـﻴَﺘََ َ ُ‬
‫ﻳﻦ اﷲَ َ َ‬
‫ﻬﻤﺎ َ ِ ً‬
‫ﺣﻀﺮ ْ‬
‫ﻓَـﻴُـﻘﺒَﱢـﻠُ ُ َ‬
‫ﺑﺴﺮور َﺷﺎﻛ ِﺮ َ‬
‫ﻓﺮﺣﺎ‪ ،‬ﰒُﱠ ُْ ِ ُ َُ َ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ َ َ ُ ُ‬
‫ِ َ ْ َ‬
‫ِ ِ ِ ِِ‬
‫ﻗﺎﻧﻌﲔ َِﲟﺎ َﻗﺴﻢ َُﳍﻢ ِﻣﻦ ِ ْ ٍ‬
‫رزق‪.‬‬
‫ﻧﻌﻤﻪ‪َ َ ،‬‬
‫َ‬
‫ََ ْ ْ‬
‫وﺷﻘﺎءﻩ َ َ ِ‬
‫ٍِ‬
‫ﻘﻀﻲ ﻣﻊ ُ ِِ‬
‫ﻋﻤﻠﻪُ ِ ِ ﱟ‬
‫ﲜﺪ‬
‫اﻟﺼﺒﺎح َ َ َ‬
‫ـﻌﺎود ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫ﺳﻬﺮًة َ ِ َ ً‬
‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‪ ،‬ﻟِﻴُ َ ِ َ‬
‫ﻃﻮال اﻟﻴَ ْـﻮم‪ ،‬وﻳَـ ْ ِ َ َ ْ‬
‫ـﻨﺴﻰ َُأﺑﻮ َﺳﻌﻴﺪ ﺗَ َ َ‬
‫ـﻌﺒﻪُ َ َ َ ُ َ‬
‫أﺳ َﺮﺗﻪ َ ْ َ‬
‫‪ .10‬وﻳَ ْ َ‬
‫ََ ٍ‬
‫وﻧﺸﺎط‪.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺬي ﻳ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ! َﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﻲء ِ ُ ِ‬
‫ـﻌﻄﻲ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﻞ! َﱠ‬
‫اﻟﺬي َ ِ ِ ﱡ‬
‫ﻳﻚ◌د‬
‫ﻗﻴﻤﺘﻪُ َِْ ِ ﱠ َ‬
‫َﻣﺎ َ ْ َ َ‬
‫ﻟﻺﻧﺴﺎن ِ َ َ‬
‫اﻟﻮﺣﻴﺪ ﱠ ُ ْ‬
‫اﳊﻘﻴﻘﻴﺔ‪َ ،‬‬
‫ﻷﻧﻪُ ﱠ ْ ُ َ‬
‫َ‬
‫أﻓﻀﻞ َ َ‬
‫وﻣﺎ َ ْ َ َ‬
‫أروع َ َ َ‬
‫وﻳـ ْﺘ ِ‬
‫ﻳﻜِﻔﻴ َﻬﺎ َﻣﺆﻧَُـﺘَ َـﻬﺎ‪ ،‬وﳝَْﻨَـﻌُ َﻬﺎ ِﻣﻦ ﱡ َ ِ‬
‫رﺳﻮﻟﻨﺎ َ ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻜﺮﱘُ ﺻﻠﻰ اﷲ‬
‫أﺳ َﺮِِﺗﻪ َ ْ‬
‫ﻳﺰة‪ ،‬و َ َ َ‬
‫ﻛﺮﳝﺔً َﻋ ِﺰ َ ً‬
‫ﺤﻴﺎ َ ِ َ‬
‫ﺻﺪق َ ُ َُ‬
‫أﺟﻞ ُ ْ‬
‫اﻟﺴﺆال‪ ،‬ﻓَـﺘَ ْ َ‬
‫ـﻌﺐ ْ‬
‫َ‬
‫ََ ُ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺠﺎﻫﺪ اﻟْﻤﺮ ِ ِ‬
‫أﻫﻠﻪ َ ِ ِ‬
‫ﺳﺒﻴﻞ ّ ِ‬
‫ووﻟﺪﻩ َﻛﺎﻟ ِ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺋﺪ َ َ ِ ِ‬
‫اﺑﻂ ِﰲ َ ِ ِ‬
‫اﻟﻠﻪ"‪.‬‬
‫ﺣﲔ َ َ‬
‫ﻗﺎل‪ُ ِ َ " :‬‬
‫ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ َ‬
‫َُ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ َ‬
‫َُ‬
‫‪DİL BİLGİSİ‬‬
‫‪HABER TÜRLERİ‬‬
‫اﳌﺒﺘﺪأُ( ‪İsim cümlesinde, söze kendisiyle başlanan kelimeye mübteda‬‬
‫‪َ َُْ ) denir.‬‬
‫‪Mübteda, isim cümlesinin öznesidir. Özneyi niteleyen, öznenin durumunu‬‬
‫‪) denir. Haber, isim cümlesinin yüklemidir.‬اﳋَﺒَ ُـﺮ( ‪haber veren kelimeye haber‬‬
‫‪ِ Kitap açıktır.‬‬
‫ﻣﻔﺘﻮح‬
‫اﻟﻜﺘﺎب َ ْ ُ ٌ‬
‫َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻔﺘﻮح‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ‪cümlesinde,‬‬
‫اﳌﺒﺘﺪأُ( ‪kelimesi mübteda‬‬
‫‪َ َُْ ), kapının ne‬‬
‫اﻟﻜﺘﺎب َ ْ ُ ٌ‬
‫َ ُ‬
‫َ ُ‬
‫‪kelimesi‬‬
‫‪ise‬‬
‫‪haber‬‬
‫(‬
‫ـﺮ‬
‫ﺒ‬
‫اﳋ‬
‫‪)'dir.‬‬
‫ﻣﻔﺘﻮح ‪durumda olduğunu bildiren‬‬
‫ْ‬
‫َُ ٌ‬
‫ََ ُ‬
‫‪Haber, Müfred Olabilir‬‬
‫‪Haber, müfred olabilir. Burada müfredden kastedilen, cümle veya şibh-i‬‬
‫ـﻬﺪﻣﺔ‪cümle olmamasıdır. Mesela, ‬‬
‫ﺟﺪ َر ُاﻧﻪُ ُﻣﺘَ َ ﱢ َ ٌ‬
‫ﺟﺪ َر ُ‬
‫ان‪ْ ُ bir isim cümlesidir. ‬‬
‫‪ْ ُ mübteda, ‬‬
‫ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫ﺘ‬
‫ﻣ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ise‬‬
‫‪haberdir.‬‬
‫‪Bu‬‬
‫‪tür‬‬
‫‪habere‬‬
‫‪müfred‬‬
‫‪haber‬‬
‫‪denilir‬‬
‫ـﻬﺪﻣﺔ‪. ‬‬
‫ﺘ‬
‫ﻣ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ne‬‬
‫ـﻬﺪﻣﺔٌ‬
‫ٌ‬
‫َُ َ َ‬
‫‪َ َ َ ُ cümledir, ne‬‬
‫ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻣﺘﺼﺪع‪de şibh-i cümledir. ‬‬
‫ﺳﻘﻔﻪ‬
‫‪cümlesinde‬‬
‫ﻣﺘﺼﺪع‪ ‬‬
‫‪haberdir.‬‬
‫‪Birinci cümle için‬‬
‫ْ‬
‫َ ُ ُ َُ َ ٌ‬
‫َُ َ ٌ‬
‫‪söylenenler bunun için de geçerlidir.‬‬
‫ٍِ‬
‫رﺟﻞ ‪َُ mübteda,‬أﺑﻮ ‪َُ cümlesinde de,‬أﺑﻮ َﺳﻌﻴﺪ َ ُ‬
‫رﺟﻞٌ‬
‫‪ٌ ُ َ müfred haberdir.‬‬
‫‪40‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Haber(ism-i fail ve ism-i mef’ul gibi) sıfat mânâlı kelimelerden olursa, mübteda
ile haber arasında müzekkerlik, müenneslik; müfred, tesniye ve cemi olma
yönlerinden uyum vardır.
‫ﻮب‬
ٌ ُ‫ اﳌُْﺠﺘَِﻬ ُﺪ َْﳏﺒ‬Çalışkan (erkek) sevilir.
ٌ‫ اﻟُْﻤْﺠﺘَِﻬَﺪةُ ﳏَْﺒُﻮﺑَﺔ‬Çalışkan (bayan) sevilir.
ِ ‫ان َْﳏﺒﻮﺑ‬
ِ
‫ﺎن‬
َ ُ ‫ اﻟُْﻤْﺠﺘَِﻬَﺪ‬İki çalışkan (erkek) sevilir.
ِ َ‫ﺎن ﳏَْﺒﻮﺑـﺘ‬
ِ
‫ﺎن‬
َ ُ َ‫ اﻟُْﻤْﺠﺘَِﻬَﺪﺗ‬İki çalışkan (bayan) sevilir.
‫ﻮن‬
َ ُ‫ون َْﳏﺒُﻮﺑ‬
َ ‫ اﻟُْﻤْﺠﺘَِﻬُﺪ‬Çalışkan (erkekler) sevilirler.
‫ﺎت‬
ٌ َ‫ات ﳏَْﺒُﻮﺑ‬
ُ ‫ اﻟُْﻤْﺠﺘَِﻬَﺪ‬Çalışkan (bayanlar) sevilirler.
Ancak mübteda, gayr-i âkıl (insanın dışında) bir ismin çoğulu olursa,
haber genellikle müfred müennes olarak gelir.
ٌ‫ﻣﻔﻴﺪة‬
َ ُ ‫اﻟﻜﺘﺐ‬
ُ ُ ُ Kitaplar faydalıdır.
Haber, sıfat mânâlı bir kelime değilse, o zaman uyum aranmaz.
ِ ِ َ َ‫اﳉﻤﻠﺔُ ﻧ‬
◌‫ـﻮﻋﺎن‬
ْ َ ُْْ
(Cümle iki çeşittir). Bu cümlede mübteda müennes ve
müfreddir. Haber ise müzekker ve tesniyedir. Haber, sıfat mânâlı bir kelime
olmadığı için, belirtilen hususlarda mübtedaya uymamıştır.
Aşağıdaki âyetlerde geçen müfred haberleri belirtiniz:
ِ
ٍ ْ َ ‫اﻟﻠﻪُ ُذو‬
.‫ْﻤﺆﻣﻨﲔ‬
ّ
َ َ ‫ﻓﻀﻞ‬
َ ِ ْ ُ ‫ﻋﻠﻰ اﻟ‬
‫اﻟﻠﻪُ َ َ ﱡ‬
.ُ‫ﲣﺸﻮﻩ‬
ّ
ْ َ ْ َ ‫أﺣﻖ َأن‬
ِ ِ َ ْ َ ‫ﺳﺒﻴﻠِ ِﻪ وﻫﻮ‬
ِ
.‫ْﻤﻬﺘﺪﻳﻦ‬
‫ﻣﻦ َ ِ ﱡ‬
ْ َ ‫أﻋﻠﻢ‬
َ َ ْ ُ ‫أﻋﻠﻢ ﺑﺎﻟ‬
َُ
ُ َ ُ َ َ ‫ﻳﻀﻞ َﻋﻦ‬
ُ َ ْ َ ‫ﻫﻮ‬
ِ
ِ
.‫ﺴﺘﻘﻴﻢ‬
ٌ ‫ﻫﺬا ﺻ َﺮ‬
ََ
ٌ َ ْ ‫اط ُﻣ‬
.ٌ‫ﺗﻠﻚ ُﱠأﻣﺔ‬
َ ِْ
ِِ
.‫ـﻬﻢ‬
ََ
ْ ِ ‫اﻟﺼﺎدﻗﲔ‬
َ ‫ﻳﻨﻔﻊ ﱠ‬
ُ َْ‫ﻫﺬا ﻳ‬
ُ َ َ ‫ـﻮم‬
ْ ُ ُ‫ﺻﺪﻗ‬
.‫ﻌﻠﻮﻣﺎت‬
‫َْ ﱡ‬
ٌ َ ُ ْ ‫أﺷﻬﺮ َﻣ‬
ٌ ُ ْ َ ‫اﳊﺞ‬
.‫واﺣﺪ‬
ٌ ِ َ ٌ‫إﳍﻜﻢ َِإﻟﻪ‬
ْ ُ َُ ِ
ِ
ِ َ ِ‫واﻵﺧﺮةُ َﺧ ْﻴ ٌـﺮ ﻟ‬
.‫ﻤﻦ اﺗﱠ َـﻘﻰ‬
َ َ
Haber, Cümle Olabilir
A. İsim Cümlesi
B. Fiil Cümlesi
İsim cümlesinin ikinci öğesi olan haber, cümle olabilir. Bilindiği üzere,
Arapçada iki çeşit cümle vardır. a. İsim cümlesi b. fiil cümlesi.
41
Haberi, isim cümlesi olan cümleye örnek: ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
ٌ ِ َ ُ‫ـﻮﺑﻪ‬
ٌ ِ َ Halid'in elbisesi
ُ ْ َ‫ﺧﺎﻟﺪ ﺛ‬
ِ
ِ
yenidir. ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
ٌ َ ُ‫ـﻮﺑﻪ‬
ٌ َ ise haberdir. Bu cümle
ُ mübteda, ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
ُ ْ َ‫ ﺛ‬bir isim cümlesidir. ‫ﺛﻮب‬
bir bütün olarak, ‫ﺧﺎﻟﺪ‬
ٌ ِ َ mübtedasının haberidir. Ancak böyle olabilmesinin bir
şartı vardır: Haber olan cümlede mübtedaya giden bir zamir bulunur. Bu
cümlede o zamir, ‫ ﻫـ‬dür. Bu zamire, haberi mübtedaya bağladığı için râbıt
(‫ ) َر ِاﺑﻂ‬denilir.
ِ
Haberi fiil cümlesi olan cümleye örnek: ‫ْﻮاﺟﺐ‬
َ ُ َ Kardeşin ödevi
َ َ ‫ﻳﻜﺘﺐ اﻟ‬
ُ ُ ْ َ ‫أﺧﻮك‬
yazıyor.
ِ
Bu cümlede ‫ْﻮاﺟﺐ‬
َ َ ‫ﻳﻜﺘﺐ اﻟ‬
ُ ُ ْ َ müstetir faili ‫ ﻫﻮ‬ile birlikte fiil cümlesi olarak,
mübteda olan ‫أﺧﻮ‬
ُ َ nun haberidir. Dikkat edilecek olursa, ‫أﺧﻮ‬
ُ َ mübtedadır, fail
değildir. Fail asla fiilden önce gelmez. Mustetir ‫ ﻫﻮ‬aynı zamanda râbıttır.
Aşağıdaki ayetlerde haber olan cümleleri belirtiniz.
ِ ّ ‫دون‬
ِ ُ ‫ـﻬﲔ ِﻣﻦ‬
ِ ْ َ َ‫وأﻣﻲ إِﻟ‬
ِ ُ ِ‫ﱠﺎس ﱠ‬
ِ ‫ﻗﻠﺖ ِﻟﻠﻨ‬
.‫اﻟﻠﻪ‬
َ ُ‫ﺖ‬
َ ْ‫ََأأﻧ‬
َ ‫ َ ُﱢ‬ ‫اﲣﺬوﱐ‬
ِ
.‫ْﻤﺤﺴﻨﲔ‬
ّ َ
‫واﻟﻠﻪُ ُِ ﱡ‬
َ ِ ْ ُ ‫ﳛﺐ اﻟ‬
ِ ّ ‫ﻳﻀﺔً ِﻣﻦ‬
.‫اﻟﻠﻪ‬
َُ
َ ُ ْ َ َ‫ﻛﻢ ﻻ‬
ُ َ َْ‫ـﻬﻢ أﻗ‬
ْ ُ‫آﺑﺂؤ‬
ْ ُ َ ‫ـﺮب‬
ْ ُ ‫ﺗﺪرون أَﻳﱡ‬
ْ ُ‫ﻛﻢ َوأَﺑْـﻨَ ُﺎؤ‬
َ َ ‫ﻧَ ْـﻔﻌﺎً ﻓَ ِﺮ‬ ‫ﻟﻜﻢ‬
.‫ـﻌﻘﻠﻮن‬
ْ ََ
َ ُ ِ ْ َ‫ـﺮﻫﻢ ﻻَ ﻳ‬
ْ ُ ُ َ‫وأﻛﺜ‬
ِ ُ َ ِ ‫واﻟ‬
ِ ْ َ ِ َ ‫ﺣﻮﻟﲔ‬
ِ ْ َ ْ َ ‫أوﻻدﻫﻦ‬
.‫ﻛﺎﻣﻠﲔ‬
‫ـﺮﺿﻌﻦ َ ْ َ َ ُ ﱠ‬
َ ْ ُْ‫ْﻮاﻟﺪات ﻳ‬
َ َ
ٍ ْ َ‫ﻋﻠﻰ ﺑ‬
.‫ـﻌﺾ‬
َ َ ‫ـﻌﻀﻬﻢ‬
َ ِْ
َْ ‫اﻟﺮﺳﻞ َ ﱠ‬
ْ ُ َ ْ َ‫ﻓﻀﻠﻨﺎ ﺑ‬
ُ ُ ‫ﺗﻠﻚ ﱡ‬
.‫وإﻳﺎﻫﻢ‬
ْ ُ ‫ـﺮزﻗﻜﻢ َ ِﱠ‬
ْ ُ ُ ُ ْ َ‫َْﳓ ُﻦ ﻧ‬
ِ ‫ﺑﺎﻟﻠﻪ واﻟْﻴ‬
ِ ‫ـﻮم‬
ِ ُ ِ ‫ﻛﺎن‬
ِ
ِ
ِ ِ ُ َ ‫ذﻟﻚ‬
.‫اﻵﺧﺮ‬
ْ َ َ ّ ِ ‫ـﺆﻣﻦ‬
ُ َ َ
ْ َ َ ‫ﻳﻮﻋﻆ ﺑﻪ َﻣﻦ‬
ُ ْ ُ‫ﻣﻨﻜﻢ ﻳ‬
ٍ ُ‫ﺛﻼﺛﺔََ ﻗ‬
.‫ـﺮوء‬
‫َِ ُ ِ ِ ﱠ‬ ‫ﺑﺼﻦ‬
ُ َ ‫َواﻟ ُ َﱠ‬
َُ َ َ ‫ﺑﺄﻧﻔﺴﻬﻦ‬
َ ْ ‫ْﻤﻄﻠﻘﺎت ﻳَـﺘَـ َﺮﱠ‬
.ُ‫اﻟﻠﻪ‬
ّ ‫ـﻬﻢ‬
َ ْ َ ‫َواﻟ‬
ُ ُ ُ‫ْﻤﻮﺗﻰ ﻳَـ ْﺒ َـﻌﺜ‬
ِ َِ ‫وأَ ْﻋﻴـﻨـﻬﻢ‬
.‫ﻳﻨﻔﻘﻮن‬
ِ ْ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
َ ُ ِ ُ ‫ﳚﺪوا َﻣﺎ‬
ُ َِ ‫اﻟﺪﻣﻊ َﺣ َﺰًﻧﺎ َأﻻﱠ‬
ُ
ْ ُ ُُ َ
َ ‫ﺗﻔﻴﺾ‬
ِ ْ ِِ ُ‫ـﺒﺎﺗﻪ‬
‫اﻟْﺒَ َ ُ ﱠ‬
.‫ﺑﺈذن َرﱢِﺑﻪ‬
ُ َ َ‫ﳜﺮج ﻧ‬
ُ َُْ ‫اﻟﻄﻴﺐ‬
ُ ‫ـﻠﺪ ﱢ‬
Haber, Şibh-i Cümle Olabilir
A. Zarftan Oluşan Şibh-i Cümle
B. Harf-İ Cerle Mecrûrundan Oluşan Şibh-i Cümle
İsim cümlesinde haber, şibh-i cümle olabilir. Şibh-i cümle, ya zarftan, ya da
harf-i cerle mecrurundan meydana gelir.
42
Haberi, zarftan oluşan şibh-i cümle olan isim cümlesine örnek:
ِ َ َ ْ ِ ‫ـﻮق اﻟ‬
‫ْﻤﻨﻀﺪة‬
َ ْ َ‫اﻷزﻫﺎر ﻓ‬
َ ْ َ‫ﻓ‬, şibh-i
ُ َ ْ َ (Çiçekler masanın üzerindedir). Bu cümlede ‫ـﻮق‬
cümle olarak haberdir.
Haberi, harf-i cerle mecrurundan oluşan şibh-i cümle olan isim cümlesine
örnek:
ِ ‫ﻫﻼك اﻟ‬
‫ْﻌﺠﺐ‬
ْ ُ ‫ْﻤﺮء ِﰲ اﻟ‬
ْ َ ُ َ َ (Kişinin helaki kendini beğenmededir). Bu cümlede ‫ِﰲ‬
,
şibh-i
cümle
olarak haberdir.
‫ْﻌﺠﺐ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
ُْ
Şibh-i cümlelerdeki zarf ve harf-i cerler, mahzûf (hazfedilmiş/atılmış) bir
müteallaka bağlıdırlar. Aslında haber olan, şibh-i cümleler değil, mahzuf olan
bu müteallaklardır. Örnek olarak verdiğimiz cümleler, bu durumda,
ِ َ َ ْ ِ ‫ـﻮق اﻟ‬
ِ ِ ‫ﻫﻼك اﻟ‬
ِ ْ ُ ‫ﻛﺎﺋﻦ( ِﰲ اﻟ‬
‫ْﻤﻨﻀﺪة‬
َ ْ َ‫ﻛﺎﺋﻨﺔٌ( ﻓ‬
َِ َ ) ‫اﻷزﻫﺎر‬
ٌ َ ) ‫ْﻤﺮء‬
ْ َ ُ َ َ takdirindedir.
ُ َ ْ َ ve ‫ْﻌﺠﺐ‬
ِ ‫(َﻟﻪُ َﺷﺎ ِر‬bıyıklı),
Okuma parçasında geçen ‫ﺑﺎن‬
َ
‫ﻗﻤﻴﺺ‬
َ ْ َ‫( ﻓ‬üstünde bir gömlek olan)
ٌ ِ َ ُ‫ـﻮﻗﻪ‬
ِ ِ ‫ْﻤﺠﺎﻫﺪ اﻟْﻤﺮ‬
ِ ِ َ ‫أﻫﻠﻪ‬
ِ ّ ‫ﺳﺒﻴﻞ‬
ِِ َ َ ‫اﻟﻌﺎﺋﺪ‬
ِ ِ ‫ووﻟﺪﻩ َﻛﺎﻟ‬
ِ ِ َ ‫اﺑﻂ ِﰲ‬
‫اﻟﻠﻪ‬
ُ ِ َ cümleleri de, şibh-i cümle olan
َُ
َ ْ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
َُ
ِ ‫ َﻟﻪُ َﺷﺎ ِر‬ve ‫ﻗﻤﻴﺺ‬
ِ
habere örnektir. Ancak ‫ﺑﺎن‬
َ ْ َ‫ ﻓ‬cümlelerinde başka bir kural
ٌ َ ُ‫ـﻮﻗﻪ‬
َ
sebebiyle haber önce, mübteda sonra gelmiştir. Bu kural şöyledir: Mübteda
nekre, haber de harf-i cerle mecrurundan veya zarftan meydana gelen şibh-i
cümle olursa, haberin öne geçmesi, mübtedanın da sonra gelmesi gerekir.
Haber cümle ve şibh-i cümle olduğunda, mahallen merfu olur.
Haber türleri hakkında daha fazla bilgi almak için adlı İsmail Hakkı Sezer ve
diğerlerinin “Anlatımlı Arapça” kitabına başvurunuz.
Aşağıdaki âyetlerde şibh-i cümle olan haberleri belirtiniz.
ِ ‫ﻣﻊ ﱠ‬
.‫ﻳﻦ‬
ّ
َ َ ُ‫اﻟﻠﻪ‬
َ ‫اﻟﺼﺎﺑ ِﺮ‬
ِ َ ‫واﻟﺼﺪﻳﻘﲔ ﱡ‬
ِ ِ َ ‫اﻟﻠﻪ‬
ِ
ِ ‫ـﺌﻚ ﱠ‬
ِ
.‫واﻟﺼﺎﳊﲔ‬
َ َ َ ‫ﱠﺒﻴﲔ َ ﱢ ﱢ‬
ْ َ ُ ّ ‫ـﻌﻢ‬
َ ِِ ‫واﻟﺸﻬﺪاء َ ﱠ‬
َ ‫ﻣ َﻦ اﻟﻨِﱢ‬ ‫ﻋﻠﻴﻬﻢ‬
َ َ َ َ‫ُأوﻟ‬
َ ‫ﻣﻊ‬
َ َ ْ‫اﻟﺬﻳﻦ أَﻧ‬
ِ‫ﱠ‬
ِ ِ ‫اﺗﱠ َـﻘﻮاْ ﻓَـﻮﻗَـﻬﻢ ﻳـﻮم اﻟ‬ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
.‫ْﻘﻴﺎﻣﺔ‬
َ َ َ َْ ْ ُ ْ
َ
ِ َ َ ‫اﻟﺮْﻛﺐ‬
.‫ﻣﻨﻜﻢ‬
ْ ُ ‫أﺳﻔﻞ‬
َ ْ ُ ‫ﱠ‬
ِ ِْ َ ‫ﻓﻬﻲ‬
ِ
‫ﻛﺎﳊﺠﺎرة َ ْأو َ َ ﱡ‬
.‫ﻗﺴﻮة‬
ً َ ْ َ ‫أﺷﺪ‬
ََ
َ َ
ِ َ َ
.‫ﻓﻴﻬﻢ‬
ْ ِ ‫أﻧﺖ‬
ِ
.‫ﻛﺂﺋﻨﺎ‬
َِ َ‫ﻟﺸﺮ‬
َ ُ ‫َﻫ َـﺬا‬
ِ ِ ُ َ ‫اﻷَﻧْـ‬
ِ ُ ‫ﻟﻠﻪ ﱠ‬
.‫واﻟﺮﺳﻮل‬
َ ّ ‫ﻔﺎل‬
43
‫َْ ﱡ‬
‫ﺑﻚ‬
‫اﳊﻖ‪ِ ‬ﻣﻦ َرﱢ َ‬
‫واﻟ ِ ِ ِ‬
‫ﻟﻠﻤﺘﻘﲔ‪.‬‬
‫ْﻌﺎﻗﺒﺔُ ْ ُ ﱠ َ‬
‫َ َ َ‬
‫َأﻧﺘﻢ ِﺑﺎﻟ ْ ِ‬
‫ْﻌﺪوة ﱡ‬
‫اﻟﺪﻧْ َـﻴﺎ‪.‬‬
‫ُ ُ َ‬
‫ﻀﻞ ِﻣﻦ ّ ِ‬
‫اﻟﻠﻪ‪.‬‬
‫َِ َ‬
‫ذﻟﻚ اﻟ َْﻔ ْ ُ َ‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki parçada haberleri belirtiniz.‬‬
‫اﳍﺎﺗﻒ َ ِ ِ‬
‫وﻫﻮ ﱠِ‬
‫ـﻴﺄﺗﻴﻚ ِ ﱠِ ِ‬
‫ﺷﻜﻮت‪،‬‬
‫اﻟﺪواءُ ِ ْ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ ِ ْ‬
‫وﺻﺪﻳﻖ َ ِ ﱞ‬
‫َ َْ ِ ُ‬
‫أﻣﲔ‪ٌ ِ َ ,‬‬
‫إن َ َ ْ َ‬
‫ﺗﻜﻠﻤﻪُ ﻓَ َ ِْ َ‬
‫إن َ ِ ْ َ‬
‫ﺧﺎدمٌ َ ٌ‬
‫وﻫﻮ ﱠ َ‬
‫ﻣﺮﺿﺖ‪ َ ُ ،‬ﱢ ُ‬
‫ﺑﺎﻟﻄﺒﻴﺐ‪َ ُ ،‬‬
‫ُ‬
‫وﰲ‪َ ُ ،‬‬
‫ﺑﺎﻟﺪ ِ‬
‫اﻟﻮﻻدة‪ ،‬ﱡ ِ ِ‬
‫واء‪ِ َِ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ُﲣَﺒﱢـﺮﻩُ ﻓَ َ ِ ُ َ ِ‬
‫إن‬
‫ـﻘﺘﺤﻢ ﱢ ﱡ‬
‫واﻟﺴﻼم ِ ْ‬
‫ـﻔﺎﺟﺊ َ َ َ َ‬
‫ْ ﱡ‬
‫وﻫﻮ اﻟْﺒَ ْ ُ‬
‫ـﺮد ﱠ َ ُ‬
‫واﻟﺸﺮﻃﻲ ْ َ َ‬
‫واﻟﻘﺎﺑﻠﺔُ ْ َ َ‬
‫ـﻴﺠﻴﺌﻚ ﱠ َ‬
‫اﻟﻠﺺ‪َ ُ ،‬‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ُ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺗُ َ ُ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫وﺗ‬
‫وإﳒﺎد‬
‫إﺳﻌﺎف‬
‫ـﻬﻮ‬
‫ﻓ‬
‫ﺿﻴﻖ‪،‬‬
‫ﰲ‬
‫ﻛﻨﺖ‬
‫إن‬
‫ْﻤﺴﻠﻲ‬
‫ﻟ‬
‫وا‬
‫وﺣﺪة‪،‬‬
‫ﰲ‬
‫ﻛﻨﺖ‬
‫إن‬
‫اﻷﻧﻴﺲ‬
‫وﻫﻮ‬
‫ﻳﻖ‪،‬‬
‫ﺮ‬
‫ﺣ‬
‫ﻧﺸﺐ‬
‫وأﻧﺲ‪.‬‬
‫ﺴﻠﻴﺔ‬
‫ٌ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫ٌ‬
‫ُ ُْ َ َ ْ َ‬
‫ُْ َ‬
‫َُ ْ َ‬
‫َ َ َ ٌ َُ‬
‫َُ‬
‫ٌَ ََْ ْ ٌ‬
‫وﺻﺪﻳﻖ َْ ٌ ِ‬
‫ﻫﻮ َ ِ ِ‬
‫اﻟﻐﻠﻴﻆ ِ َإﱃ ُ َ ِ‬
‫وﰲ‪ِ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻧﺼﻒ ﱠْ ِ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ‪،‬‬
‫ﻳﺪﺧﻞ َِ َ‬
‫وﺻﺪﻳﻖ َ ِ ﱞ‬
‫ـﻮﻣﻚ ِ ْ َ‬
‫أﻣﲔ‪ٌ ِ َ ،‬‬
‫ﻏﺮﻓﺔ ﻧَ ْ ِ َ‬
‫ﺧﺎدم َ ْ َ ُ‬
‫أﲪﻖ‪ُ ٌ ِ َ ،‬‬
‫ﺧﺎدم َ ٌ‬
‫وﻟﻜﻨﱠﻪُ َ ٌ‬
‫ٌ‬
‫ْ‬
‫َُ‬
‫ﳎﻨﻮن ُ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻴﺸﻐﻠﻚ ِ َ َِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫اﻟﻔﺎرغ‪.‬‬
‫ﻋﻤﻠﻚ‪،‬‬
‫ﺎﻋﺔ‬
‫ﲝﺪﻳﺜﻪ‬
‫ـﺰﻋﺠﻚ‬
‫ﻴ‬
‫ﻟ‬
‫ـﻴﻮﻗﻈﻚ‬
‫ﺳ‬
‫ﻣﻜﺘﺒﻚ‬
‫إﱃ‬
‫اﻟﺜﻘﻴﻞ‬
‫وﻳﺪﺧﻞ‬
‫اﻟﺒﺎرد‪،‬‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫ﺑﻜﻼﻣﻪ َ ِ ِ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫َ َ َ َ َ َ ََ َ َ َ َ‬
‫ﻓَ ُ َ ُ ْ َ َ َ‬
‫َ‬
‫ُْ ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki parçayı okuyup sonra altı çizili olan mübtedanın haberini‬‬
‫‪belirtip türünü söyleyiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﻷﻣﺮاض ِ ِ َ ِ‬
‫أي أَﻧﱠ َـﻨﺎ ﻧَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ﺑﻮاﺳﻄﺔ‬
‫ﻣﻦ اﻟ ِ َ ِ‬
‫َاﻟﻨ َ‬
‫ﱠﻈﺎﻓﺔَُ أﻗَْ َـﻮى ِ َ ٍ‬
‫ـﻘﺘﻞ اﻟ َ َ َ‬
‫ْﻌﻼج" َ ْ‬
‫ْﻤﺮض‪ .‬وﻳﻘﺎل‪" :‬اَﻟ ِ َ َ‬
‫ْﻮﻗﺎﻳﺔُ َﺧ ْﻴ ٌـﺮ َ‬
‫ـﻮﻗﻰ َ ْ َ َ َ‬
‫ﺳﻼح ﻳَ ْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳉﺴﻢ ُ ﱢ ِ‬
‫اﻟﻨ َ َ ِ‬
‫ﺗﻜﻮن ِﰲ ِْ ْ ِ‬
‫واﳌﺴﻜﻦ‪ِ ،‬وﰲ ِ َ ِ‬
‫ﻛﻠﻪ‪ِ َِ َ ،‬‬
‫واﳌﻼﺑﺲ‪ِ َ ْ َ ،‬‬
‫اﻟﻔﺮاش‪،‬‬
‫ْﻤﺮض‪َ .‬اﻟﻨ َ‬
‫ﻣﻦ َ ْ‬
‫ﱠﻈﺎﻓﺔَُ َ ُ ُ‬
‫ـﻌﺎﻟﺞ اﻟ َ َ َ‬
‫أن ََْ َ‬
‫ﱠﻈﺎﻓﺔ َﺧ ْﻴ ٌـﺮ ْ‬
‫ﳕﺮض ﰒُﱠ ﻧُ َ َ‬
‫ِوﰲ ﱠ ِ‬
‫ﱠﻈﺎﻓﺔ ُ َ ِ‬
‫أﲦﻦ ِﻣﻦ اﻟﻨ َ َ ِ‬
‫واﻟﺸﺮ ِ‬
‫وﻫﻲ ﻧﻈﺎﻓﺔ اﻟﻠﺴﺎن‪ ،‬أي‬
‫اب َ َ ﱠ‬
‫ﺎك َ َ‬
‫اﻟﻂ◌ ِر ِﻳﻖ‪ .‬وﻫﻨَُ َ‬
‫وﺣﱴ ِﰲ ّ ﱠ‬
‫َ‬
‫أﺧﺮى َ َْ ُ َ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ﱠ َ‬
‫ﻧﻈﺎﻓﺔٌَ ُ ْ َ‬
‫اﻷوﱃ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﻧﻈﺎﻓﺔ‬
‫ﻛﺬﻟﻚ‬
‫و‬
‫اﻟﻜﻼم‪،‬‬
‫ﲰﻌﺔ‬
‫ﺗ‬
‫ات‬
‫ر‬
‫ﻗﺎذو‬
‫ﻫﻲ‬
‫اﻟﻘﺒﻴﺤﺔ‬
‫واﻷﻋﻤﺎل‬
‫اﻟﻮﺳﺦ‪،‬‬
‫اﻟﻜﻼم‬
‫ﻷن‬
‫اﻷﻋﻤﺎل‪،‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﱢ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َُ‬
‫ﻧﻈﺎﻓﺔَُ‬
‫ـﻮﺳﺦ ُْ َ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫َ ٌ َُ ُ‬
‫ََ َ َ‬
‫َْ‬
‫َْ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫وﲢﻘﺮﻩُ‪.‬‬
‫َ َِ‬
‫ﺻﺎﺣﺒﻬﺎ َُﱢ ُ‬
‫ِ‬
‫ﲨﻴﻼً ُِ ﱡ ِ‬
‫ﻣﻨﻈﺮﻩُ َِ‬
‫اﻟﻘﺬر َ ُ ُ‬
‫ﱠﻈﻴﻒ َ ُ ُ‬
‫ﱠْ‬
‫ﺺ اﻟﻨ ِ ُ‬
‫وﻳﻜﺮﻫﻪُ‬
‫ﻗﺒﻴﺤﺎ َ ْ َ ُ‬
‫ﻣﻨﻈﺮﻩُ َِ ً‬
‫وﳛﺒﻪُ َ ُ‬
‫واﻟﺸﺨ ُ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ‪ ،‬ﱠ ْ ُ‬
‫واﻟﺸﺨﺺ َ ُ‬
‫ﻳﻜﻮن َ ْ َُ‬
‫ﻳﻜﻮن َ ْ ُُ‬
‫ِ‬
‫أﺷﻜﺎل اﻟﻨ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻜﻞ َ ْ َ ِ‬
‫أذى ا ِْ ْ ِ‬
‫وأذى اﻟﻨـ ْ ِ‬
‫ﱠﻔﺲ‪.‬‬
‫اﳉﻤﻴﻊ‪ .‬ﻓَ َـﻌﻠَْﻴ َـﻨﺎ َ ْ‬
‫ﳉﺴﻢ َ َ‬
‫أذى‪َ َ ،‬‬
‫ﻛﻞ َ ً‬
‫ﺳﻮر َ ِ ﱞ‬
‫أن ﻧَ ْ َ ﱠ‬
‫ﻣﻦ ُ ﱢ‬
‫ـﻬﺘﻢ ِ ُ ﱢ‬
‫ﻗﻮي َْ ِ َ‬
‫ﳛﻤﻴﻨﺎ ْ‬
‫ﱠﻈﺎﻓﺔ ﻷﻧَﱠ َـﻬﺎ ُ ٌ‬
‫َ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde haberin türünü belirtiniz.‬‬
‫ﻋﻨﺪ اﻟ ُ ِ ِ‬
‫ْﻤﺪﻳﺮ‪.‬‬
‫ْﻤﺪرس ِ ْ َ‬
‫‪ .1‬اَﻟ ُ َ ﱢ ُ‬
‫اﻟﻘﻠﺐ‪.‬‬
‫‪َ .2‬اﻟﻨﱢ ﱠـﻴﺔُ ََ ﱡ َ‬
‫ﳏﻠﻬﺎ َ ْ ُ‬
‫ﻏﻔﻮر‪.‬‬
‫‪َ .3‬اﷲُ َُ ٌ‬
‫ﻳﺴﺮ‪.‬‬
‫اﻟﺪﻳﻦ ُ ْ ٌ‬
‫‪ .4‬ﱢ ُ‬
‫أﻗﺪام ُﱠ َ ِ‬
‫ﲢﺖ َْ َ ِ‬
‫اﻷﻣﻬﺎت‪.‬‬
‫‪ .5‬اﳉَﻨﱠﺔُ َ ْ َ‬
‫أﻃﻴﺐ ﱢ ِ‬
‫اﻟﻄﻴﺐ‪.‬‬
‫‪ .6‬اَﻟ ِ ْ ُ‬
‫ْﻤﺴﻚ َ َْ ُ‬
‫‪44‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻋﻠﻴﻜﻢ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﱠ َ ُ‬
‫اﻟﺴﻼم َ َْ ُ ْ‬
‫ﻋﻨﺪ ﱠ ْ ِ‬
‫اﻷوﱃ‪.‬‬
‫اﻟﺼﺪﻣﺔ ُ َ‬
‫‪ .8‬ﱠ‬
‫اﻟﺼ ْﺒ ُـﺮ ِ ْ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ َ ْ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻢ‪.‬‬
‫ﺷﺄﻧﻪُ َ ٌ‬
‫‪ُ ْ .9‬‬
‫ِ‬
‫وﺧﻴﻢ‪.‬‬
‫اﳉﻬﻞ َوﻗْ ُـﻌﻪُ َ ٌ‬
‫‪ُ ْ َْ .10‬‬
‫ِ‬
‫‪ 11‬ﱠ ِ‬
‫ﺗﻔﻊ‪.‬‬
‫ﺻﻮﺗُ َـﻬﺎ ﻣُْﺮَ ٌ‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ َ ْ‬
‫َ‬
‫ـﻴﺖ‪.‬‬
‫‪َ ِ َ .12‬‬
‫أﻣﺎم اﻟْﺒَْ َ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔُ َ َ َ‬
‫ﻟﺬﻳﺬ‪.‬‬
‫‪ .13‬اﻟﺒُـ ْﺮﺗُ َ ُ‬
‫ﻃﻌﻤﻪَ َ ِ ٌ‬
‫ـﻘﺎل َ ْ ُ‬
‫ﺟﺪﻳﺪ‪.‬‬
‫ﻛﻬﺎ َ ِ ٌ‬
‫‪َ .14‬ﺳﱠﻴﺎ َرﺗُ َـﻨﺎ َُﱢ‬
‫ﳏﺮُ َ‬
‫أﺧﺒﺎرﻫﺎ ِ‬
‫ﺻﺎدﻗﺔٌَ‪.‬‬
‫‪ .15‬اﳉَ ِﺮ َ‬
‫ﻳﺪةُ َ ْ َ ُ َ َ‬
‫اﻟﻘﺎﻋﺔُ َْ َ ْ ِ‬
‫ْﻤﺪﻋﻮﻳﻦ‪.‬‬
‫‪َ َ .16‬‬
‫اﻣﺘﻸت ﺑﺎﻟ َ ْ ُ ﱢ َ‬
‫اﻟﻘﻤﺢ‪.‬‬
‫ـﺰرعُ َ ْ َ‬
‫‪ َ .17‬ﱠ ُ‬
‫اﻟﻔﻼح ﻳَ ْ َ‬
‫اﻟﻄﺎﺑﻖ َ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻌﻴﺎدةُ ِﰲ ﱠ ِ ِ‬
‫اﻷول‪.‬‬
‫‪َ َ ِ .18‬‬
‫اﻟﻔﺎﺗﻮرةُ ِﰲ ْ ِ ِ‬
‫اﳊﻘﻴﺒﺔ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫‪َ ُ َ .19‬‬
‫ﺪﻳﻘﻪُ‪.‬‬
‫ﺻِ َ‬
‫اﻟﺼﺪﻳﻖ ُ َ ِ ُ‬
‫‪ .20‬ﱠ ِ ُ‬
‫ﻳﺴﺎﻋﺪ َ‬
‫‪4. Aşağıdakilerden her ismi haber yapınız‬‬
‫ﻣﻔﺘﻮﺣﺘﺎن‪ِ َ َ َ ْ ،‬‬
‫ِ‬
‫ـﻮق‪.‬‬
‫ﻣﻐﻠﻘﺘﺎن‪َ َِ ،‬‬
‫ﻋﻨﺪ‪ ،‬ﻓَ ْ َ‬
‫ﲨﻴﻠﺔ‪َ ُ ِ َ ،‬‬
‫ﻧﺎﺟﺤﻮن‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﻣﱴ‪َ ْ ِ ،‬‬
‫ﻣﻦ‪َ َ ،‬‬
‫أﻳﻦ‪َ ،‬ﻣﺎ‪ْ َ ،‬‬
‫َُْ ََ ُ‬
‫ﻛﻴﻒ‪َ ْ َ ،‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪5. İki örnekte olduğu gibi, gerekli değişiklikleri yaparak müfred haberi‬‬
‫‪cümle habere çeviriniz.‬‬
‫دروﺳﻪ ‪ ---‬ﱠ ِ‬
‫ﻤﺜﺎﻻن‪ :‬ﱠ ِ‬
‫ﳚﺘﻬﺪ ِﰲ ُ ِ ِ‬
‫ﳎﺘﻬﺪ ِﰲ ُ ِ ِ‬
‫اﻟْ ِ َ َ ِ‬
‫دروﺳﻪ‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ َُْ ِ ٌ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ََْ ِ ُ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫ﻛﺜﲑةُ َ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ‪.‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮةُ َ ْ َ‬
‫اﻟﺸﺠﺮةُ َ َ‬
‫أﻏﺼﺎﻧُ َـﻬﺎ َ َ‬
‫ﱠ ََ‬
‫اﻷﻏﺼﺎن ‪ -----‬ﱠ َ َ‬
‫ْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ‪.‬‬
‫‪ ِ َ .1‬ﱠ‬
‫ـﻮﺟﻬﻮن ِ َإﱃ اﻟ ُ ْ َ ْ َ‬
‫اﻷﻃﺒﺎءُ ُﻣﺘَ َ ﱢ ُ َ‬
‫اﳉﻨﻮد ِ ُ َ ِ‬
‫أرض اﻟْﻤﻌﺮَ ِ‬
‫ﻛﺔ‪.‬‬
‫‪َ ُ ُُْ َ .2‬‬
‫ﻋﺎﺋﺪون ْ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ َ ْ َ‬
‫ﻋﺬﺑﺔُ اﻟ ِ‬
‫ْﻤﺎء‪.‬‬
‫‪َ ُ .3‬‬
‫اﻟﺒﺤ ْﻴ َـﺮةُ َ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫ﻛﻞ َ َ‬
‫‪ .4‬اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ْﻤﺆﻣﻦ ُﻣﺘَ َـﻮﱢ ٌ‬
‫ِ‬
‫رﺧﻴﺺ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺜﻤﻦ‪.‬‬
‫‪ .5‬اﻟﺜﱠ ْ ُ‬
‫ـﻮب َ ُ‬
‫ﻣﻨﺘﻈﺮون ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺼﺎﻟﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺴﺎﺋﺤﻮن ُ َْ ِ ُ َ‬
‫‪ .6‬ﱠ ِ ُ َ‬
‫ﻗﺎدم اﻟﻴ ِ‬
‫‪ َُ .7‬ﱠ ٌ ِ‬
‫اﻟﻘ ْﺮَِﻳﺔ‪.‬‬
‫ﻣﻦ َ‬
‫ﳏﻤﺪ َ ٌ َ ْ َ‬
‫ـﻮم َ‬
‫‪45‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ِ ٌْ .8‬‬
‫أﺳﺒﻮع إِ َﱃ ُ ُ ِ‬
‫اﻷردن‪.‬‬
‫ـﻌﺪ ُ ْ ُ ٍ‬
‫ﻣﺴﺎﻓﺮ ﺑَ ْ َ‬
‫ْ‬
‫ﺣﺴﲔ ُ َ ٌ‬
‫َُ‬
‫ﺷﺪﻳﺪةٌ ِﰲ ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ‪.‬‬
‫‪ْ .9‬‬
‫اﳊََﺮ َارةُ َ ِ َ‬
‫ﺟﺎﻟﺴﻮن ِﰲ اﻟ ِ ِ‬
‫ْﻤﺴﺠﺪ‪.‬‬
‫ْﻤﺼﻠﻮن َ ِ ُ َ‬
‫‪ .10‬اَﻟ ُ َ ﱡ َ‬
‫َْ‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Misalde olduğu gibi, gerekli değişikliği yaparak cümle haberi müfred‬‬
‫‪habere çeviriniz.‬‬
‫ﻳﺴﺮع ِﰲ ِِْ‬
‫ﻣﺴﺮعٌ ِﰲ ِِْ‬
‫ﺳﲑﻩ‬
‫َِ ُ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﻖ ُ ْ ِ‬
‫ﺳﲑﻩ ‪ ----‬ﱠ ِ ُ‬
‫اﳌﺜﺎل‪ :‬ﱠ ِ ُ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﻖ ُ ْ ِ ُ َ‬
‫َ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ِ ِ‬
‫اﻟﺸﺎﻃﺊ‪.‬‬
‫ﺗﻘﻒ َ َ‬
‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔُ َِ ُ‬
‫‪ .1‬ﱠ ِ َ‬
‫ﻳﺬﻫﺒﻮن ِ َإﱃ ُ ﱢﱠ ِ‬
‫اﻟﻜﻠﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻄﻼب َ ْ َ ُ َ‬
‫‪ .2‬ﱡ ﱠ ُ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫اﻟﺒﺤﺮ‪.‬‬
‫ﻳﻄﻞ َ َ‬
‫‪ُ ُ ْ ُ .3‬‬
‫اﻟﻔﻨﺪق ُ ِ ﱡ‬
‫اﻟﺴﻌﺎدةُ ﺗَْـﻨﺒﻊ ِﻣﻦ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻌﺎدة‪.‬‬
‫‪ .4‬ﱠ َ َ َ ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ ْ ُ ُ ِ‬
‫داﺋﻤﺎ‪.‬‬
‫‪ .5‬اﻟ ُ ْ ُ َ‬
‫ﻳﺼﺪق َ ً‬
‫ْﻤﺴﺒﺢ‪.‬‬
‫ﻳﺴﺒﺤﻮن ِﰲ اﻟ َ َْ ِ‬
‫اﻟﺸﺒﺎن َ َْ ُ َ‬
‫‪ .6‬ﱡ ﱠ ُ‬
‫ـﻨﺠﺤﻦ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﱠ َِ ُ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ﻳَ ْ َ ْ َ‬
‫ﻳﺼﻮﻣﻮن‪.‬‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن َ ُ ُ َ‬
‫‪ .8‬اﻟ ُ ْ ِ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﳜﺮج َُ ﱢ‬
‫ﻣﺒﻜ ًﺮا‪.‬‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ َُْ ُ‬
‫‪ُ َ .9‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪ ﻳَُـﺰوُرَﻧﺎ‪.‬‬
‫‪ٌ ِ َ .10‬‬
‫‪7. İki örnekte olduğu gibi, aşağıdaki sorulara parantez arasındakilerden‬‬
‫‪yararlanarak, haber, cümle veya şibh-i cümle olacak şekilde isim‬‬
‫‪cümleleriyle cevap veriniz.‬‬
‫اﻟ ِ َ َ ِ‬
‫ﳏﻤﺪ؟‬
‫أﻳﻦ َُ ﱠ ٌ‬
‫ْﻤﺜﺎﻻن‪َ ْ َ :‬‬
‫)ِﰲ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺪار(‬
‫ﳏﻤﺪ ِﰲ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺪار‪.‬‬
‫َُ ﱠ ٌ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﻬﻨﺪس؟‬
‫َْ َ‬
‫ـﻌﻤﻞ اﻟ ُ َ ْ ُ‬
‫أﻳﻦ ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ﺷﺮَ ٍ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻤﻞ ِﰲ َ ِ‬
‫ﻛﺔ‪.‬‬
‫اﻟ ُ َ ْ ُ‬
‫ْﻤﻬﻨﺪس ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ﻳﺪرس ﱠ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ؟‬
‫‪َ َْ .1‬‬
‫ُ‬
‫أﻳﻦ َ ْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺎﻣﻌﺔُ ُ ُ ِ‬
‫اﻷردن(‬
‫)َ َ ْ‬
‫اﻟﻘﻠﻢ؟‬
‫‪َ َْ .2‬‬
‫أﻳﻦ َ َ ُ‬
‫ـﻮق اﻟ َ ْ َ ِ‬
‫ْﻤﻜﺘﺐ(‬
‫)ﻓَ ْ َ‬
‫ـﻐﺪاد؟‬
‫‪َ .3‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫أﻳﻚ ِﰲ ﺑَ ْ َ َ‬
‫اﻷرض؟‬
‫اﻟﻔﻼح َ ْ َ‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫ـﺰرعُ َ ﱠ ُ‬
‫ﻣﱴ ﻳَ ْ َ‬
‫اﻟﻜﺮﺳﻲ؟‬
‫أﻳﻦ ُ ْ ِ ﱡ‬
‫‪َ َْ .5‬‬
‫)َِ‬
‫ﺷﺮَﻛﺔ (‬
‫ﻧﻈﻴﻔﺔٌ(‬
‫ﺷﻮارﻋﻬﺎ َ ِ َ‬
‫) َ َ ِ َُ‬
‫اﳋَ ِﺮ ِ‬
‫)ِﰲ َ ْ ِ‬
‫ﻓﺼﻞ ْ‬
‫ﻳﻒ(‬
‫ﺧﻠﻒ اﻟ َ ْ َ ِ‬
‫ْﻤﻜﺘﺐ(‬
‫) َْ َ‬
‫‪46‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻔﻊ(‬
‫ﺳﻌﺮﻩُ ﻣُْﺮَ ٌ‬
‫) ُْ‬
‫أﻳﻚ ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺬﻫﺐ؟‬
‫‪َ .6‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺮون؟‬
‫أﻳﻦ اﻟ ُ َ ِ ُ َ‬
‫‪َ َْ .7‬‬
‫)ِﰲ اﻟ َ َ ِ‬
‫ْﻤﻄﺎر(‬
‫ِ ِِ‬
‫ﺑﻼدﻫﻢ؟‬
‫ﻣﱴ ﻳَ ُ ُ‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ـﻌﻮد ﱡ ﱠ ُ‬
‫اﻟﻄﻼب ِ َإﱃ َ ْ‬
‫)ِﰲ َْ ِ‬
‫اﻟﻌﻄﻠﺔ(‬
‫ُ‬
‫اﻷزﻫﺎُر؟‬
‫ـﻔﺘﺢ َ ْ َ‬
‫‪َ َ .9‬‬
‫ﻣﱴ ﺗَـﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫‪َ .10‬أﻳﻦ ﱠ ِ َ ِ‬
‫اﻟﺼﺪﻳﻘﺎن؟‬
‫َْ‬
‫ﺑﻴﻊ(‬
‫)ِﰲ اﻟ ﱠﺮِ ِ‬
‫اﻟﺴﻴﻨﻤﺎ(‬
‫) ِﰲ ﱢ َ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪8. A grubundaki her Mübteda için, B grubundan uygun haberi seçip‬‬
‫‪sonra her cümledeki haberin türünü belirtiniz.‬‬
‫‪A‬‬
‫‪B‬‬
‫ﻳﺾ‬
‫اﻟ َْﻤ ِﺮ ُ‬
‫ﻳـﻮم َ ِ‬
‫اﻷﺣﺪ‬
‫َْ ُ َ‬
‫ﺎج‬
‫ُْ ﱠ‬
‫اﳊﺠ ُ‬
‫َْ‬
‫اﻟﻜﻬ َﺮَﺑﺎءُ‬
‫اﻟﺪﺟﺎج‬
‫ﱠَ ُ‬
‫ُ َْ‬
‫اﻟﻌﻄﻠﺔُ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺼﺎﺑﻴﺢ‬
‫اﻟ َ َ ُ‬
‫اﻟﺴﺎﻋﺔُ‬
‫ﱠ َ‬
‫َِ َ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔُ‬
‫َ َِ‬
‫اﳊﺎﻓﻠﺔُ‬
‫اﻟﻘﺼﻴﺪةُ‬
‫َِ َ‬
‫ﻟﺬﻳﺬ‬
‫ﳊﻤﻪُ َ ِ ٌ‬
‫َْ ُ‬
‫ََ‬
‫ﻣﻄﻤﺌِﻨﱠﺔٌ‬
‫ﺣﺎﻟﺘﻪُُ ُ ْ َ‬
‫ﻳﻄﻮﻓﻮن ِﺑﺎﻟ َ ِ‬
‫ْﻜﻌﺒﺔ‬
‫َ ُ ُ َ َْ‬
‫ِﻣﻦ ﳐُْﺘَ َ ِ‬
‫اﻟﻌﺼﺮ ِ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺚ‬
‫ـﺮﻋﺎت َ ْ ِ َ‬
‫ْ َ‬
‫دﻗﻴﻘﺔٌ‬
‫َِ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻐﺮﻓﺔََ‬
‫ُﺗﻨﲑُ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫وﺳﻂ اﻟْﻤ ِ َ ِ‬
‫ﺪﻳﻨﺔ‬
‫ﺗﺬﻫﺐ ِ َإﱃ َ َ َ‬
‫َْ َ ُ‬
‫ﺻﻌﺐ‬
‫ﻓَ ْ ُ َ‬
‫ـﻬﻤﻬﺎ َ ْ ٌ‬
‫ﺧﻠﻒ اﻟﺒَْ ِ‬
‫ـﻴﺖ‬
‫َْ َ‬
‫‪ ‬‬
‫‪9. Aşağıdaki metinlerde geçen isim cümlelerini tespit edip haberlerini ve‬‬
‫‪türlerini belirleyiniz.‬‬
‫ﻒ َﻛﺎﻟُْﻜﺮِة وﺗَـﻨﺎم‪ ،‬واﻟﻄﱡﻴﻮر ﺗَـﻨ ِ‬
‫ﺿﺮورةٌ ﻟُِﻜﱢﻞ اﻟَْﻜﺎﺋِﻨَ ِ‬
‫ﻂ ﺗَـْﻠﺘَ ﱡ‬
‫ﱠﻮم‬
‫ﺎت ْ‬
‫اﳊَﻴﱠِﺔ‪ ،‬ﻓَﺎﻟِْﻘﻄَ ُ‬
‫َ ََُ َ ُُ َُ‬
‫ﺎم ﻋْﻨَﺪَﻣﺎ ﻳَﺄِْﰐ اﻟﻠﱠْﻴُﻞ‪َ .‬واﻟﻨـ ْ ُ‬
‫ اﻟﻨﱠـْﻮُم َ ُ َ‬‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫إﻟﻴﻪ‪َ َ .‬‬
‫وﻗﺪ ﻧَ َـﻔﻰ اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫ﻗﺎل ﺗَ َ َ‬
‫ﻋﻦ ﻧَ ْـﻔﺴﻪ َ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪َ" :‬اﷲُ ﻻَ‬
‫ﺣﻴﺎﺗﻴﺔﱠٌ‪ْ َ َ .‬‬
‫ﳛﺘﺎج َْ‬
‫ـﻌﺎﱃ َ ْ‬
‫ﺿﺮورةٌ ََ‬
‫ـﻬﻮ ﻻَ ََْ ُ‬
‫ﻟﻺﻧﺴﺎن َ ُ َ‬
‫ﺻﻔﺔَ اﻟﻨـ ْﱠﻮم‪ ،‬ﻓَ ُ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ْ‬
‫ﻧ‬
‫وﻻ‬
‫ﺳﻨﺔ‬
‫ﺗﺄﺧﺬﻩ‬
‫ﻻ‬
‫ْﻘﻴﻮم‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫اﳊﻲ‬
‫ﻫﻮ‬
‫إﻻ‬
‫ـﻮم"‪.‬‬
‫ْ‬
‫َإﻟﻪَ ُ َ َ ﱡ َﱡ ُ َ َ ُ ُ ُ َ ٌ َ َ َ ْ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺣﱴ ﱠ ِ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺣﺮﻣﺎن ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ ِ‬
‫ـﻮﻣﻬﻢ‪،‬‬
‫اﻷﺧﻄﺎر‪ َ ،‬ﱠ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻨـ ْﱠﻮم َ ْ‬
‫ـﻨﺨﻔﺾ َ َ‬
‫ﳑﻦ ﺗَْ َ ُ‬
‫إن َﻛﺜ ًﲑا ﱠ ْ‬
‫ﺳﺎﻋﺎت ﻧَ ْ ِ ْ‬
‫ﻳﺴﺒﺐ َﻟﻪُ َﻛﺜ ًﲑا َ‬
‫اﳉﺴﺪ َ‬
‫ﻗﺪ ُ َ ﱢ ُ‬
‫ َْ ُ َ َ‬‫أي َ ٍ‬
‫ﱠﺎﲡﲔ ِﻣﻦ ِ ِ ِ‬
‫اﳊﻴﺎة اﻟ ْ ِ‬
‫ﱠﻮم اﻟْﻤ ِﺮ ِﱠ ِ ِ‬
‫ـﻌﺐ واﻟﺘﱠ ﱡِ ِِ‬
‫ِ ََ ِ‬
‫ﻣﻬﻤﺎ‬
‫ـﺘﻤﻨـ ْ َ‬
‫وﺗﲑة ََْ َ‬
‫ﱠﻮن اﻟﻨـ ْ َ ُ َ‬
‫ﺷﻲء َ ْ َ‬
‫ْﻌﺼ ِﺮﱠﻳﺔ‪ ،‬ﻳَ َ َ‬
‫ﺑﺴﺒﺐ اﻟﺘﱠ ْ ِ َ َ‬
‫ـﻮﺗﺮ اﻟﻨ َ ْ َ َ‬
‫ﻳﺢ ﻟﻠ ْﻴ َـﻠﺔ ُ َ َ‬
‫ﻣﻘﺎﺑﻞ ﱢ ْ‬
‫ﻛﻞ َ َ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻠﺠﺴﺪ ﻓُـﺮﺻﺔً ِﻟﻠﱠ ﱠﺮ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ـﻌﺪ اﻟﺘﱠ ْ ِ ِ‬
‫ﻧﺸﺎط‪،‬‬
‫َ َ‬
‫ـﻨﺨﻔﺾ ُ ﱡ‬
‫اﺣﺔ ﺑَ ْ َ‬
‫اﻟﺸﺨﺺ ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ﻓﻌﻨﺪﻣﺎ ﻳَ َ ُ‬
‫ﱠﻮم ﻳُ ْـﻌﻄﻲ ْ َ َ ْ َ‬
‫اﻷﻣﺮ‪َ .‬ﻓﺎﻟﻨـ ْ ُ‬
‫ـﻌﺐ‪َ َ ْ َ ،‬‬
‫َ‬
‫ـﻨﺎم ﱠ ْ ُ‬
‫ﻛﺎن َ ْ ُ‬
‫وﻇﺎﺋﻒ اﻟﻨـ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻮم َ َﱢﱠ ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫أﻛﺜﺮ َ ِ ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﱡ‬
‫أﳘﻴﺔ‪َ ،‬أنﱠ‬
‫ِ‬
‫ْﻘﻠﺐ َواﻟﺘﱠـﻨَ ِ‬
‫ﺳﺮﻋﺔُ َدﻗﺎت اﻟ َ ْ‬
‫ْﻌﻀﻼت‪َ َ ،‬‬
‫وﺗﺴﺘَ ْـﺮﺧﻲ اﻟ َ َ َ ُ‬
‫ـﻔﺲ َ َ‬
‫وﺗﺼﲑُ ُ ْ َ‬
‫ﺑﻄﻴﺌﺔً‪ْ َ .‬‬
‫ْ‬
‫ََ ْ‬
‫وﻣﻦ َ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ـﻌﺪ اﻟﺘﱠ ْ ِ‬
‫ـﻘﻈﺔ‪.‬‬
‫وﻗﺖ اﻟْﻴَ َ َ‬
‫ـﻌﻮد َﻟﻪُ َ َ ُ‬
‫ـﻌﺐ اﻟﺬي َ َ َ‬
‫ﻧﺸﺎﻃﻪُ ﺑَ ْ َ‬
‫ﺣﺪث َﻟﻪُ َ ْ َ‬
‫ِْ َ َ‬
‫اﳉﻬﺎز اﻟ َ َِ ﱠ‬
‫ْﻌﺼﱯ ﻳَ ُ ُ‬
‫‪47‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ َواﻟﻨﱠﺎﺋُِﻢ ﻳَـْﻔِﻘُﺪ ِﰲ اﻟْﻐَﺎﻟِ ِ‬‫ادﺗِِﻪ‪ ،‬ﻓَـَﻘْﺪ ﻳَُﻜ ُ‬
‫ﻳﺪﻩُ ﻟِﻨَـْﻔِﺴِﻪ‪َ ،‬وﻗَْﺪ ﻳَـﺘََﻜﻠﱠُﻢ ﺑَِﺸْﻲٍء ﻻَ‬
‫ﻮن ِﰲ َو ْ‬
‫ﺿٍﻊ ﻻَ ﻳُِﺮ ُ‬
‫ﺐ اﻟﺘﱠَﺤﱡﻜَﻢ ِﰲ إَِر َ‬
‫ِ‬
‫ﺐ وﻣﺎ ﻻَ ُِﳛ ﱡ ِ‬
‫اﻻﺳﺘِﻴ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻘﺎظ‪،‬‬
‫ﻳُِﺮ ُ‬
‫ﺎء اﻷَْﻣُﺮ ﺑِﻐَْﺴِﻞ اﻟْﻴَﺪ ﺑَـْﻌَﺪ ِ ْ‬
‫ﻮرﻩُ‪َ ،‬وﻗَْﺪ ﻳَـَﺮى ﻣَﻦ اﻷَْﺣﻼَِم َﻣﺎ ُﳛ ﱡ َ َ‬
‫ﻳﺪ ﻇُُﻬ ُ‬
‫ﺐ‪َ ،‬وﻟَﺬا ﻓَـَﻘْﺪ َﺟ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻹﻧﺎء ﱠ ِ‬
‫أﺣﺪﻛﻢ ِ ِ ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲُ َ َْ ِ ﱠ‬
‫ﻗﺎل َ ﱠ‬
‫ﺛﻼﺛﺎ‪،‬‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫إذا اﺳﺘَْـ ْﻴ َ َ‬
‫وﺳﻠﻢ‪َ ِ" :‬‬
‫ـﻐﺴﻠﻬﺎ َ ًَ‬
‫ﻳﺪﺧﻞ َ َ‬
‫ﺣﱴ ﻳَ ْ َ َ‬
‫ﻳﺪﻩُ ِﰲ ِ َ َ‬
‫ـﻘﻆ َ َ ُ ُ ْ ْ‬
‫ََ‬
‫ﻣﻦ ﻧَ ْـﻮﻣﻪ َﻓﻼَ ُ ْ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ًّ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻗﺎل‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫ﻳﺪﻩُ"‪َ َ َ ،‬‬
‫ﻣﻦ اﻟ َ َ‬
‫أﺣﺪﻛﻢ ﻻَ َ ْ‬
‫أﻳﻦ َ َ ْ‬
‫ﺑﺎﺗﺖ َ ُ‬
‫ﻧﺎﻗﺾ ْ ُ ُ‬
‫ﱠﻮم َ ٌ‬
‫وﳍﺬا َﻓﺎﻟﻨـ ْ ُ‬
‫ﻟﻠﻮﺿﻮء‪َ .‬ﺣﻘﺎ إن اﻟﻨـ ْ َ‬
‫َِﻓﺈن َ َ َ ُ ْ‬
‫ْﻮﻓﺎة‪َ َ ،‬‬
‫ﱠﻮم ﻧَ ْـﻮعٌ َ‬
‫ﻳﺪري َ ْ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ ِ ِ‬
‫ٍِ‬
‫ِ‬
‫ـﻮﻓﺎﻛﻢ ِ ﱠْ ِ‬
‫ﻛﻤﺎ‬
‫وإذا اﺳﺘـ‬
‫ﲪﺪ اﷲَ ﺗَ َ َ‬
‫ﺗَ َ َ‬
‫َْْﻴ َ َ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻴﻞ"‪َ ِ َ .‬‬
‫ـﻘﻆ ِ ْ َ ُ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪َ َِ ،‬‬
‫اﳊﻴﺎة ْ‬
‫ـﻌﺎﱃ َ َ ََ‬
‫وﻫﻮ ﱠاﻟﺬي ﻳَـﺘَ َ ﱠ ُ ْ‬
‫ﻣﻦ َﺟﺪﻳﺪ‪َ َ ،‬‬
‫ـﻌﺎﱃ‪َ ُ َ " :‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲُ َ َْ ﱠ‬
‫ﻮل َ ﱠ‬
‫ﱡﺸﻮر"‪.‬‬
‫اﻟﺮﺳ ُ‬
‫اﳊﻤﺪ ﷲ ﱠاﻟﺬي َ ْ َ َ‬
‫َْ َ َ‬
‫أﺣﻴﺎﻧﺎ ﺑَ ْ َ‬
‫وﺳﻠﻢ‪ُ ْ َْ َ" :‬‬
‫ـﻌﺪ َ َأﻣﺎﺗَ َـﻨﺎ َ َِْ‬
‫أرﺷﺪ ﱠ ُ‬
‫وإﻟﻴﻪ اﻟﻨ ُ ُ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ َ َ َ‬
‫‪10. Aşağıdaki cümlelerin türlerini ve temel öğelerini (isim cümlesinde‬‬
‫‪mübteda ve haberi; fiil cümlesinde de fiille faili) belirtiniz.‬‬
‫ْﻜﺎﺋﻨﺎت ْ ﱠ ِ‬
‫ﻟﻜﻞ اﻟ َ َِ ِ‬
‫اﳊﻴﺔ‪.‬‬
‫ﺿﺮورةٌ ِ ُ ﱢ‬
‫‪ .1‬اﻟﻨﱠـ ْ ُ‬
‫َ‬
‫ﻮم َ ُ َ‬
‫ـﻠﺘﻒ َﻛﺎﻟ ُ ِ‬
‫ْﻘﻄﻂ ﺗَ َْ ﱡ‬
‫ـﻨﺎم‪.‬‬
‫‪ .2‬اﻟ ِ َ ُ‬
‫ْﻜﺮة َوﺗَ َ ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﻄﻴﻮر ﺗَ ِ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َِْ ﱠ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﱡُ ُ َ ُ‬
‫ـﻨﺎم ْ َ َ‬
‫ﻳﺄﰐ ْ ُ‬
‫ﺻﻔﺔ اﻟﻨـ ِ‬
‫ـﻌﺎﱃ َ ِ ِ ِ‬
‫ﱠﻮم‪.‬‬
‫‪ْ َ .4‬‬
‫ﻗﺪ ﻧَ َـﻔﻰ اﷲُ ﺗَ َ َ ْ‬
‫ﻋﻦ ﻧَ ْـﻔﺴﻪ َ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﺣﺮﻣﺎن ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ ِ‬
‫اﻷﺧﻄﺎر‪.‬‬
‫ﻣﻦ اﻟﻨـ ْﱠﻮم َ ْ‬
‫ﺒﺐ َﻟﻪُ َﻛﺜ ًﲑا َ‬
‫اﳉﺴﺪ َ‬
‫ﻳﺴﱢ ُ‬
‫ﻗﺪ ُ َ‬
‫‪َ َ ُ َ ْ .5‬‬
‫ﻟﻠﺠﺴﺪ ﻓُـﺮﺻﺔً ِﻟﻠﱠ ﱠﺮ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ـﻌﺪ اﻟﺘﱠ ْ ِ‬
‫ـﻌﺐ‪.‬‬
‫اﺣﺔ ﺑَ ْ َ‬
‫ﱠﻮم ﻳُ ْـﻌﻄﻲ ْ َ َ ْ َ‬
‫‪ .6‬اﻟﻨـ ْ ُ‬
‫َ‬
‫ـﻌﺪ َأﻣﺎﺗَ َـﻨﺎ َِ ِ‬
‫ﷲ ﱠِ‬
‫اﳊﻤﺪ ِ‬
‫ﱡﺸﻮر‪.‬‬
‫اﻟﺬي َ ْ َ َ‬
‫‪ُ ْ َْ َ .7‬‬
‫أﺣﻴﺎﻧﺎ ﺑَ ْ َ َ َ ْ‬
‫وإﻟﻴﻪ اﻟﻨ ُ ُ‬
‫ﻧﺎﻗﺾ ِ ْ ِ‬
‫ﻟﻠﻮﺿﻮء‪.‬‬
‫ﱠﻮم َ ِ ٌ ُ ُ‬
‫‪ .8‬اﻟﻨـ ْ ُ‬
‫ﻳﺪﻩُ ﻟِﻨَ ْ ِ ِ‬
‫ـﻔﺴﻪ‪.‬‬
‫ﻳﻜﻮن ِﰲ َ ْ ٍ‬
‫ﻗﺪ َ ُ ُ‬
‫‪ْ َ .9‬‬
‫وﺿﻊ ﻻَ ﻳُ ِﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫اﳊﻴﺎة ِﻣﻦ ِ‬
‫ﺟﺪﻳﺪ‪.‬‬
‫إذا اﺳﺘـ‬
‫ﲪﺪ اﷲَ ﺗَ َ َ‬
‫ـﻌﺎﱃ َ َ‬
‫َْْﻴ َ َ‬
‫‪َ ِ .10‬‬
‫ـﻘﻆ ِ ْ َ ُ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪َ َِ ،‬‬
‫ﻋﻠﻰ ََْ ْ َ‬
‫‪11. Aşağıda, haberi isim cümlesi olan cümleleri, örnekte olduğu şekilde,‬‬
‫‪yeniden kurunuz.‬‬
‫‪Örnek:‬‬
‫ﺷﺪﻳﺪةٌ‬
‫َﺣ َﺮ َارةُ َْﱢ‬
‫اﳉﻮ َ ِ َ‬
‫‪ .1‬ﻓُـﺮوع ﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة َ ِ‬
‫ﻃﻮﻳﻠﺔٌَ ‪ ‬‬
‫ُ ُ ََ‬
‫ﺷﺪﻳﺪةٌ‪.‬‬
‫َْﱡ‬
‫اﳉﻮ َﺣ َﺮا َرُﺗﻪُ َ ِ َ‬
‫‪---- ‬‬
‫‪َ .2‬ز ِاﺋﺮو اﻟ ْ ِ‬
‫ﻛﺜﲑون‪ ‬‬
‫ْﻤﺘﺤﻒ َ ِ ُ َ‬
‫ُ ُ َ‬
‫ﺻﻮت اﻟ َ ﱢ ِ ِ‬
‫ﲨﻴﻞ ‪ ‬‬
‫‪ُ ُ ْ َ .3‬‬
‫ْﻤﺆذن َ ٌ‬
‫اﻟﺸﺮَ ِ‬
‫ـﻮان ﱠ ِ‬
‫ﻣﻌﺮوف‪ ‬‬
‫ﻛﺔ َ ْ ُ ٌ‬
‫‪ .4‬ﻋُْﻨ َ ُ‬
‫أﺧﺒﺎر ْ ِ‬
‫ﻳﺪة ِ‬
‫ﺻﺎدﻗﺔٌَ ‪ ‬‬
‫اﳉَ ِﺮ َ َ‬
‫‪ُ َ ْ َ .5‬‬
‫‪ ---- ‬‬
‫ﺣﺎﻟﺔُ اﻟ َْﻤ ِﺮ ِ‬
‫ﺳﻴﺌﺔٌ ‪ ‬‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ﻳﺾ َ ﱢَ‬
‫‪ ----‬‬
‫ﺮك ﱠ ﱠ ِ‬
‫ﺟﺪﻳﺪ ‪ ‬‬
‫‪ُ .7‬ﳏَ ﱢ ُ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة َ ِ ٌ‬
‫َ‬
‫‪ ---- ‬‬
‫‪ ---‬‬‫‪ ---- ‬‬
‫‪ ---‬‬‫‪48‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ .8‬ر ِاﺋﺤﺔُ ﱠ ْ ِ‬
‫ﻃﻴﺒﺔٌ ‪ ‬‬
‫اﻟﺰﻫﺮة َﱢَ‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫‪ .9‬ﻓَ ِ ُ ِ ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ‬
‫َ‬
‫ـﻮاﺋﺪ اﻟ َْﻤﺎء َ َ‬
‫‪ ----‬‬
‫ﻣﻐﻠﻘﺔٌ‬
‫ْﻤﺤﻞ ُ ْ َ َ‬
‫ـﻮاب اﻟ َ َ ﱢ‬
‫‪ .10‬أَﺑْ َ ُ‬
‫‪ ---- ‬‬
‫أﺳﺌﻠﺔُ ُ َْ ِ‬
‫‪َ ِ ْ َ .11‬‬
‫ﺻﻌﺒﺔٌ‬
‫اﻷﺳﺘﺎذ َ ْ َ‬
‫ﻣﻮﺿﻮﻋﺎت ِ َ ِ‬
‫ـﻮﻋﺔٌ‬
‫‪ُ َ ُ ْ َ .12‬‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ُﻣﺘـﻨََ ﱢ َ‬
‫ﺎرب ﱠِ ِ ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ‬
‫‪َ .13‬ﲡَ ِ ُ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ َ َ‬
‫اﻟﻜﺘﺎﺑَ ْ ِ‬
‫ـﲔ ُ ْ َ ِ ٌ‬
‫ﻣﻌﺘﺪل ‪ ‬‬
‫ﲦﻦ ِ َ‬
‫‪ُ ََ .14‬‬
‫ﺣﺪﻳﺚ ‪ ‬‬
‫ﻛﻠﻴﺘﻨﺎ َ ِ ٌ‬
‫‪ُْ .15‬‬
‫ﳐﺘَﺒَ ُـﺮ ُ ﱢﱠَِ‬
‫‪ ----‬‬
‫‪ ---- ‬‬
‫‪ ---‬‬‫‪ ---- ‬‬
‫‪ ---‬‬‫‪ ----‬‬
‫‪12.Aşağıdaki fiil cümlelerini örnekte olduğu gibi, haberi fiil cümlesi olan‬‬
‫‪isim cümlelerine çeviriniz.‬‬
‫‪Örnek:‬‬
‫ِ‬
‫ﺖ ٍِ‬
‫ٍ‬
‫ﺟﺪﻳﺪ‬
‫ـﻘﻞ َﺟﺎ ُرَﻧﺎ ِ َإﱃ ﺑَْـﻴ َ‬
‫اِﻧْـﺘَ َ َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻞ َﺟﺎ ُرَﻧﺎ َإﱃ ﺑَْـﻴﺖ َﺟﺪﻳﺪ ‪ ‬‬
‫اﻧْـﺘَ َ َ‬
‫‪َ ‬ﺟﺎ ُرَﻧﺎ‬
‫ـﺘﺎﺋﺞ ِ ْ ِ َ ِ‬
‫أﻋﻠﻦ َ ِ َ ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎﻧﺎت‬
‫َ‬
‫‪َ َ َ ْ َ .1‬‬
‫اﻷﺳﺎﺗﺬةُ ﻧَ َ َ‬
‫‪ َ .2‬ﱠَ ِ ِ‬
‫ﺟﻴﺪا‬
‫اﳋﺎدﻣﺔُ ُ ْ َ‬
‫اﻟﻐﺮﻓﺔَ َ ﱢ ً‬
‫ﻧﻈﻔﺖ َْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺪﻳﺪةً‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔً َ ِ َ‬
‫ﺗﻘﻴﻢ َْ َ‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔُ َ ْ ََ‬
‫‪ُ ُ .3‬‬
‫ْﻤﻮﻗﻒ ِ َ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻏﺎدرت ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺴﺮﻋﺔ‬
‫‪َ َ َ َ .4‬‬
‫اﳊﺎﻓ َﻠﺔُ اﻟ َ ْ َ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ َِ ْ ِ‬
‫ﻃﺎﺑﻘﲔ‬
‫‪ .5‬ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫ـﺘﻜﻮن َ ْﻣﻨ ِﺰَُﻟﻨﺎ ْ‬
‫اﻟﻮﻟﺪان ِﰲ ْ ِ َ ِ‬
‫‪ .6‬ﻳـﺘَـﻨَ ﱠـﺰﻩُ َ َ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺣﻮل َ ِ‬
‫اﻟﻜﻌﺒﺔ‬
‫‪ُ ُ َ .7‬‬
‫ﺗﻄﻮف اﻟ ُ ْ ِ َ ُ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﺎت َ ْ َ ْ َ‬
‫ﻋﻦ َ ِ َ ِ‬
‫اﻷﺳﺌﻠﺔ‬
‫‪ْ َ َ َ .8‬‬
‫أﺟﺎﺑﺖ َ ِ َ‬
‫ﺧﺎﻟﺪةُ َ ِ ْ‬
‫‪ .9‬ﻓَﱠـﺮ اﻟﻠﱢ ﱠ ِ ِ‬
‫ﻣﻦ ﱢ ْ ِ‬
‫اﻟﺴﺠﻦ‬
‫ﺼﺎن َ‬
‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪ ---- ‬‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫وﺿﻌﺖ ُ ْ ِ‬
‫اﻟﺜﻼﺟﺔ‬
‫‪ْ َ َ َ .10‬‬
‫أﺧﱵ ﱠ َ َ‬
‫َ‬
‫‪ِ َ .11‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ َ ِ‬
‫ﻳﻦ‬
‫َ َ‬
‫ﺻﺪﻣﺖ ﱠ َ َ‬
‫اﻟﻌﺎﺑ ِﺮ َ‬
‫ﲢﺖ ﱠ ِ‬
‫‪َ .12‬ﲡْ ِﻠﺲ ﱠ ِ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺘﺎن َ ْ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫‪ِ َ ْ َ .13‬‬
‫اﻟﺸﻤﺲ‬
‫َ‬
‫أﺷﺮﻗﺖ ﱠ ْ ُ‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﻄََﺎر‬
‫‪َ َ ْ َ .14‬‬
‫أدرك اﻟ ُ َ ُ‬
‫رﻓﻊ اﻟ ﱢ َ ِ‬
‫اﳊﻖ‬
‫ﻟﻮاء َْ ﱢ‬
‫‪ُ َ ُ َ َ َ .15‬‬
‫ْﻤﻌﻠﻤﻮن َ َ‬
‫‪ ---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪---‬‬‫‪49‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪---‬‬‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
13. Aşağıdaki isim cümlelerini Arapçaya çeviriniz.
1. Okulda bir kütüphane vardır.
2. Benim bir problemim var.
3. Apartmanın kapıları kapalıdır.
4. İşçi fabrikada çalışıyor.
5. Tiyatro severler çoktur.
6. Bahçelerin havası hoştur.
7. Otelin odaları temizdir.
8. Ormanda yaşayan bir fil var.
9. Dostların en iyisi, kitaptır.
10. Türkiye’nin başşehri Ankara’dır.
11. Su, insan, hayvan ve bitki için zorunludur.
12. Muhammed, tartışmayı seven gayretli bir çiftçidir.
13. İstanbul'un tarihte özel bir yeri vardır.
14. Yeşil renk, renklerin en iyisi ve en tatlısıdır.
Kelimeler ve Deyimler
ِ
ِِ
‫اﺑﺘﻴﺎع‬
َ َْ‫اﺑ‬
َ ْ ُ‫ـﺘﺎع ﻳَ َْـﺒﺘﺎع‬
ِ
‫اﺑﺘﺴﺎﻣﺔ‬
Gülümsemek
ََ ْ
Satın almak
Getirmek
ِ َ ‫ََأﺗﻰ‬
‫ﻳﺄﰐ إِﺗْ َـﻴﺎن ﺑِـ‬
Daha değerli
‫أﲦﻦ‬
َْ َ
Ücret ‫أﺟﺮ‬
َْ
Hazırlamak, getirmek
Çıkarmak
ِ َ َْ
‫إﺣﻀﺎر‬
َ ْ ِ ‫ﳛﻀﺮ‬
ُ ُْ ‫أﺣﻀﺮ‬
َ
Ahmak ‫أﲪﻖ‬
ُ َْ َ
‫إﺧ َﺮاج‬
ْ ِ ‫ﳜﺮج‬
ُ ِ ُْ ‫أﺧﺮج‬
َ َْ َ
‫آﺧﺮ‬
َ ‫أﺧﺮى ﻣﺆﻧﺚ‬
َْ ُ
ِ
‫إدﺧﺎل‬
İçeri almak
َ ْ ِ ‫ﻳﺪﺧﻞ‬
ُ ْ ُ ‫أدﺧﻞ‬
َ َ َْ
İş aletleri
‫اﻟﻌﻤﻞ‬
ُ َََ
َ َ ‫أدوات‬
ِ َ‫َأرض اﻟْﻤﻌﺮ‬
Savaş alanı ‫ﻛﺔ‬
َْ َ ُ ْ
ِ
‫إزﻋﺎج‬
Rahatsız etmek
َ ْ ِ ‫ﻋﺞ‬
ُ ‫أزﻋﺞ ﻳُ ْـﺰ‬
َ َ َْ
ِ ِ ِ ْ َ‫ِاﺳﺘَْ ْـﻘﺒﻞ ﻳﺴﺘ‬
Karşılamak ‫اﺳﺘﻘﺒﺎل‬
َ ْ ْ ‫ـﻘﺒﻞ‬
ُ َََْ
‫إﺳ َﺮاع‬
Hızlı gitmek, koşmak
ِ ْ ُ ‫أﺳﺮع‬
َ َْ َ
ْ ِ ُ‫ﻳﺴﺮع‬
Başka
50
İlk yardım‫إﺳﻌﺎف‬
َْ ِ
ِ ‫أﲰﺮ ﱠ‬
Esmer renkli ‫اﻟﻠﻮن‬
ْ ُ َْ َ
‫إﺳﻨﺎد‬
َ َْ َ
ُ ِ ْ ُ ‫أﺳﻨﺪ‬
َْ ِ ‫ﻳﺴﻨﺪ‬
…bakmak, nazır olmak ‫إﻃﻼل ﻋﻠﻰ‬
َ ْ ِ ‫ﻳﻄﻞ‬
‫ََﱠ‬
‫أﻃﻞ ُ ِ ﱡ‬
En iyi ‫أﻃﻴﺐ‬
َْ َ
ِ ‫أﻋﻄﻰ ﻳ‬
‫إﻋﻄﺎء‬
Vermek
َ ْ ِ ‫ـﻌﻄﻲ‬
ُْ َ ْ
ِ ِ ِ َ ْ ‫اِﻗْ َـﺘﺤﻢ ﻳ‬
Dalmak, içeri girmek ‫اﻗﺘﺤﺎم‬
َ ْ ‫ـﻘﺘﺤﻢ‬
ُ َ ََ
Desteklemek
En güçlü ‫أﻗَْ َـﻮى‬
Telefon ‫اﳍﺎﺗﻒ‬
ُ ِ َْ َ
ِ
ِ
‫اﻣﺘﻼء‬
َ ِ ْ ِ ‫ﳝﺘﻠﺊ‬
َْ
ُ ََْ َ‫اﻣﺘﻸ‬
ِ ََ
Aydınlatmak ‫إﻧﺎرة‬
َ
َ َِ ُ‫أﻧﺎر ُﻳﻨﲑ‬
ِ
ِ
ِ
ِ
Gezmek, dolaşmak
‫ـﻨﺘﻘﻞ ْاﻧﺘَﻘﺎل‬
ُ َْ َ‫ـﻘﻞ ﻳ‬
َ َ َ‫اﻧْـﺘ‬
Yardım etmek ‫إﳒﺎد‬
ٌ َْ ِ
Dolmak
Samimiyet göstermek ‫أﻧﺲ‬
ٌ ُْ
Yıkılmak, çökmek
Önem vermek, ilgi göstermek
Birinci
‫ـﻬﺎر اِ َِْﻴﺎر‬
َ َ ْ‫اِﻧ‬
ُ َ ‫ـﻬﺎر ﻳَـ ْﻨ‬
َِ
Dost ‫اﻷﻧﻴﺲ‬
ِ
ِ ِ ‫اﻫﺘﻢ ﻳ ْ َ ﱡ‬
‫اﻫﺘﻤﺎم‬
َ ‫َْ ﱠ‬
َ ْ ‫ـﻬﺘﻢ‬
‫اﻷول‬
َُ
‫اﻷوﱃ ﻣﺆﻧﺚ َ ﱠ‬
َِ
Soğuk (sıfat olarak) ‫اﻟﺒﺎرد‬
ِ
ِ ‫ﺎﻫﺖ ﱠ‬
Soluk renkli ‫اﻟﻠﻮن‬
ْ ُ َ‫ﺑ‬
ٍ َ َ ‫ﲜﺪ‬
‫ِِ ﱟ‬
Ciddiyet ve gayretle ‫وﻧﺸﺎط‬
‫اﻟﺒﺤ ْﻴ َـﺮة‬
َُ
Soğuk ‫ـﺮد‬
ُ ْ َ‫اﻟْﺒ‬
Göl
ٍ ُُ ِ
Sevinç ve neşeyle ‫ﺑﺴﺮور‬
Gülümseme ٌ‫ﺑﺴﻤﺔ‬
َْ َ
ِ
‫اﻟﺒﺴﻴﻂ‬
َ
Pantalon ‫ﺑﻨﻄﺎل‬
َ ِْ
َِ ِ ِ
... Vasıtasıyla ... ‫ﺑﻮاﺳﻄﺔ‬
َ
ٍ َ َ ‫ﺑـﲔ‬
‫وأﺧﺮى‬
Sürekli, az sonra
ْ َْ َ
َ ْ ُ َ ‫ﳊﻈﺔ‬
Basit, mütevazı
ِ َْ
Yükleme ‫ﲢﻤﻴﻞ‬
Topraktan ‫اﰊ‬
‫ﺗُـ َﺮ ِ ﱞ‬
ِ
Eğlendirmek, teselli etmek ٌ‫ﺗﺴﻠﻴﺔ‬
ََْ
Yorgunluk ‫ﺗَ َـﻌﺐ‬
51
Açılmak
‫ـﻔﺘﺢ‬
‫ـﻔﺘﺢ ﺗَ َ ﱡ‬
ُ ‫ـﻔﺘﺢ ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
َ ‫ﺗَ َ ﱠ‬
Boşaltma ‫ﺗَ ْـﻔ ِﺮﻳﻎ‬
Almak
‫ـﻘﺎﺿﻰ‬
َ َ َ‫ـﻘﺎﺿﻰ ﻳَـﺘ‬
َ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﻨﺎول‬
ُ َ ََ‫ـﻨﺎول ﻳَـﺘ‬
َ َ َ َ‫ﺗ‬
ُ َ َ‫ـﻨﺎول ﺗ‬
Yemek
Yönelmek, gitmek
Korunmak
‫ـﻮﺟﻪ‬
‫ـﻮﺟﻪَ ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﻮﺟﻪُ ﺗَ َ ﱡ‬
‫ـﻮﻗﻰ ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﻮﻗﻰ ﺗَ َ ﱟ‬
‫ـﻮق‬
ِ‫ﱠ‬
Ağır ‫اﻟﺜﻘﻴﻞ‬
Fiyat, değer ‫اﻟﺜﻤﻦ‬
ََ
ِ
Yeni ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
َ
Gazete ‫ﻳﺪة‬
َ ‫اﳉَ ِﺮ‬
ِ
Beden ‫اﳉﺴﻢ‬
ْ
ِ
Herkes ‫اﳉﻤﻴﻊ‬
ُ َْ
‫ﺟﻨﻮد‬
ُْ
ُ ُ (‫ﺟﻨﺪ )ج‬
Mahalle ‫ﺣﺎرة‬
ََ
ِ
Otobüs ‫اﳊﺎﻓﻠﺔ‬
َ َ
Hal, durum ‫ﺣﺎﻟﺔ‬
ََ
ِ
Taşıyan, yüklenen ‫ﺣﺎﻣﻞ‬
َ
Yangın ‫ﻳﻖ‬
ٌ ‫َﺣ ِﺮ‬
ِ ْ َ ‫ﳛﻘﺮ‬
‫ﲢﻘﲑ‬
Alçaltmak, düşürmek
ُ ‫ﺣﻘﺮ َُ ﱢ‬
َ‫َ ﱠ‬
Gelmek, (karanlık) çökmek
‫ﺣﻠﻮل‬
ُ ُ ‫ﳛﻞ‬
‫ﺣﻞ َُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
Asker
Tatlı ‫ﺣﻠﻮ‬
ُْ
ِ ِ َ
‫ﲪﺎﻳﺔ‬
َ
َ َ ‫ﲪﻰ َْﳛﻤﻲ‬
ِ َْ ‫ﺣﻮى‬
‫ﺣﻮاﻳﺔ‬
İhtiva etmek, içermek
َ َ َ ‫ﳛﻮي‬
ََ
ِ
...‫ﺣﲔ‬
…dığı zaman
َ
ِ
Yaşamak
‫ﺣﻴﺎة‬
ََ ‫ﳛﻴﺎ‬
ََْ ‫ﺣﻴﻲ‬
َ َ
ِ
Hizmetçi ‫ﺧﺎدم‬
ٌ َ
ِْ َ ‫َﺧﺒﱠـﺮ ُﳜَﺒﱢـﺮ‬
‫ﲣﺒﲑ‬
Haber vermek
ُ َ
Ağaçtan, ahşap ‫ﺧﺸﺒﻴﺔ‬
‫َ َ ِﱠ‬
Korumak
Korkmak, endişe etmek ‫ﺧﺸﻴﺔ‬
َْ َ
Sebze ‫اﳋﻀﺎر‬
ََ
َِ
Dakik, hassas ‫دﻗﻴﻖ‬
İlaç ‫اﻟﺪواء‬
َ‫ﱠ‬
52
Bıkıp usanmadan
ٍ َ َ َ‫ﻛﻠﻞ وﻻ‬
ٍ َ َ ‫دون‬
‫ﻣﻠﻞ‬
َ ُ
Altın ‫اﻟﺬﻫﺐ‬
ََ
İlkbahar ‫اﻟ َﺮِﺑﻴﻊ‬
ِ
Ucuz ‫رﺧﻴﺺ‬
َ
İnce levha
Koşmak
Ziyaret etmek
Ekin ekmek
ِ
‫رﻗﺎﺋﻖ‬
َ َِ
َ َ َ (‫رﻗﻴﻘﺔ )ج‬
‫ﻛﺾ َرْﻛﺾ‬
ُ ُ‫ﻛﺾ ﻳَ ْـﺮ‬
َ َ‫َر‬
ِ
Gri ‫رﻣﺎدي‬
ّ ََ
‫ﻳﺎرة‬
َ َ‫ـﺰور ِز‬
ُ َُ‫َز َار ﻳ‬
‫زرع‬
َ ََ
ْ َ ُ‫ـﺰرع‬
َ ْ َ‫زرع ﻳ‬
َِ
Önemsiz, az ‫زﻫﻴﺪ‬
ِ
Turist ‫اﻟﺴﺎﺋﺢ‬
َ
ِ
Şoför, sürücü ‫اﻟﺴﺎﺋﻖ‬
َ
Yardım etmek ‫ﻣﺴﺎﻋﺪة‬
َ َ َ ُ ‫ﻳﺴﺎﻋﺪ‬
ُ ِ َ ُ ‫ﺳﺎﻋﺪ‬
ََ َ
Yüzmek
Çatı, tavan
Oturmak, ikamet etmek
ِ
‫ﺳﺒﺎﺣﺔ‬
َ َ ‫ﻳﺴﺒﺢ‬
ُ َ ْ َ ‫ﺳﺒﺢ‬
َ ََ
ِ
Pantalon ‫ﺳﺮوال‬
َْ
ِ
Fiyat ‫ﺳﻌﺮ‬
ْ
Gemi
‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
َ َِ
‫ﺳﻘﻮف‬
َْ
ُ ُ (‫ﺳﻘﻒ )ج‬
‫ﺳﻜﻦ‬
َ َ ‫ﻳﺴﻜﻦ‬
ُ ُ ْ َ ‫ﺳﻜﻦ‬
َََ
Nam, saygınlık ‫ﲰﻌﺔ‬
َ ُْ
Güzel/hoş bir gece ٌ‫ﻟﻄﻴﻔﺔ‬
َ ِ َ ٌ‫ﺳﻬﺮة‬
ََْ
Yük arabaları
ِ ْ ّ ‫ات‬
‫اﻟﺸﺤﻦ‬
‫َﱠ‬
ُ ‫ﺳﻴﺎ َر‬
ِ ‫َﺷﺎ ِر‬
Bıyıklar ‫ﺑﺎن‬
َ
‫ﺷﻮارع‬
ِ َ َ (‫ﺷﺎرع )ج‬
َِ
ِ َ
‫اﻟﺸﺎﻃﺊ‬
Sahil, kıyı
Cadde
َْ
Önem ‫ﺷﺄن‬
َِ
Şiddetli, çok, fazla ‫ﺷﺪﻳﺪ‬
İçecek ‫َﺷ َﺮاب‬
‫اﻟﺸﺮﻃﻲ‬
‫ﱡْ ِ ﱡ‬
َِ
Şirket ‫ﺷﺮَﻛﺔ‬
Polis
Meşgul etmek
‫ﺷﻐﻞ‬
ْ ُ ‫ﻳﺸﻐﻞ‬
ُ َ ْ َ ‫ﺷﻐﻞ‬
َ ََ
Zahmet, sıkıntı ‫ﺷﻘﺎء‬
ََ
53
Şikayet etmek, acı çekmek
Şekil
İşveren, patron, dost
Doğru olmak
İlk darbe
ِ ُ ْ ‫ﺷﻜﺎ‬
‫ﺷﻜﺎﻳﺔ‬
َ َ ‫ﻳﺸﻜﻮ‬
َ ََ
‫أﺷﻜﺎل‬
َْ
َ ْ َ (‫ﺷﻜﻞ )ج‬
ِ
‫أﺻﺤﺎب‬
َ
َ ْ َ (‫ﺻﺎﺣﺐ )ج‬
ِ
Doğru ‫ﺻﺎدق‬
َ
Salon ‫اﻟﺼﺎﻟﺔ‬
ََ
‫ﺻﺪق‬
ُ ُ ْ َ ‫ﺻﺪق‬
َ ََ
ْ ِ ‫ﻳﺼﺪق‬
‫اﻷوﱃ‬
َ ُ ُ‫اﻟﺼﺪﻣﺔ‬
َْ‫ﱠ‬
Zor ‫ﺻﻌﺐ‬
َْ
ِ
Sıkıntı ‫ﺿﻴﻖ‬
َِ
Apartman katı ‫اﻟﻄﺎﺑﻖ‬
Tavaf etmek, dolaşmak
‫ﻃﻮاف‬
ُ ُ َ ‫ﻃﺎف‬
َ َ
ََ ‫ﻳﻄﻮف‬
Tad ‫ﻃﻌﻢ‬
َْ
‫ﻃﻠﺒﺎت‬
ََ
َََ (‫ﻃﻠﺐ )ج‬
ِ َ ‫ﻃﻮال اﻟﻨـ‬
Gün boyu ‫ﱠﻬﺎر‬
َ ََ
ِ
Gün boyu ‫ﻃﻮال اﻟﻴَ ْـﻮم‬
َ ََ
‫ﱢ‬
Koku ‫اﻟﻄﻴﺐ‬
İstek, sipariş
Karanlık ‫اﻟﻈﻼم‬
َُ ‫ﱠ‬
Sırt ‫ﻇﻬﺮ‬
َْ
(Dönen (para kazanarak dönen ‫اﻟﻌﺎﺋﺪ‬
ُِ َ
ِ َ
‫ﻋﻴﺶ‬
Yaşamak
َْ ‫ﻳﻌﻴﺶ‬
ُ َ ‫ﻋﺎش‬
َ
Yeniden başladı ‫ﻋﺎود‬
ََ َ
‫ُﱠ‬
Takım ‫ﻋﺪة‬
Tatlı ‫ﻋﺬب‬
َْ
Geniş omuzlu
Modern çağ
ِ ْ ‫َﻋ ِﺮﻳﺾ اﻟ‬
ِ ْ َ‫ْﻤﻨﻜﺒ‬
‫ـﲔ‬
َ ُ
ِ
‫اﳊﺪﻳﺚ‬
ُ َ ‫ﺼﺮ‬
َ
ُ ْ ‫اﻟﻌ‬
Onlu sayılar ‫اﻟﻌﻘﺪ‬
َْ
Tedavi etmek ‫اﻟﻌﻼج‬
َِ
Bizim …mız gerekir ...‫أن‬
ْ َ ‫َﻋﻠَﻴَْـﻨﺎ‬
‫أﻋﻤﺪة‬
َ ِ ْ َ (‫ﻋﻤﻮد )ج‬
َُ
Muayenehane ‫اﻟﻌﻴﺎدة‬
َ َِ
ِ ‫ُﻏﺮﻓﺔ اﻟﻨ‬
Yatak odası ‫ـﻮم‬
ْ َ َُ ْ
Direk
Dal
54
‫أﻏﺼﺎن‬
ُْ
َ ْ َ (‫ﻏﺼﻦ )ج‬
Örtmek
ِ ‫ﻏﻄﻲ ﻳ َ ﱢ‬
‫ـﻐﻄﻴﺔ‬
َ ْ َ‫ـﻐﻄﻲ ﺗ‬
ُ ‫َﱠ‬
َِ
Kaba olan ‫اﻟﻐﻠﻴﻆ‬
ِ
‫ﻣﻔﺎﺟﺄة‬
َ َ َ ُ ‫ـﻔﺎﺟﺊ‬
ََ
ُ َ ُ‫ﻓﺎﺟﺄَ ﻳ‬
Boş ‫اﻟﻔﺎرغ‬
َِ
Ayrılmak
‫ـﻔﺎرق ﻓِ َﺮاق‬
ُ ِ َ ُ‫ﻓﺎرق ﻳ‬
ََ َ
Neşeli, sevinçli ‫ﻓﺮح‬
َِ
Ansızın gelmek
ْ ‫ﻓﺼﻞ‬
Sonbahar mevsimi‫اﳋَ ِﺮﻳﻒ‬
َُْ
Ebe ُ‫اﻟﻘﺎﺑﻠﺔ‬
َِ َ
َِ
Gelen ‫ﻗﺎدم‬
Pislik ‫ﻗﺎذورة‬
ََُ
Salon ‫اﻟﻘﺎﻋﺔ‬
َ َ
َِ
Kanaat eden, razı olan ‫ﻗﺎﻧﻊ‬
Öpmek
ِ ْ َ‫ﻘﺒﻞ ﺗ‬
‫ـﻘﺒﻴﻞ‬
ُ ‫ـﺒﻞ ﻳُـ َﱢ‬
َ ‫ﻗَﱠ‬
َِ
Çirkin, kötü ‫اﻟﻘﺒﻴﺢ‬
َِ
Kirli, pis ‫اﻟﻘﺬر‬
ِ
‫ﻗﺴﻢ‬
ْ َ ‫ـﻘﺴﻢ‬
ُ ْ َ‫ﻗﺴﻢ ﻳ‬
َََ
ِ ْ ‫ﻗﻀﻰ ﻳ‬
Geçirmek (zamanı) ‫ﻗﻀﺎء‬
َ َ ‫ـﻘﻀﻲ‬
َ ََ
Ayırmak, pay vermek
Buğday ‫اﻟﻘﻤﺢ‬
َْ
ِ ْ َ ْ‫ﻗﻮي اﻟ ﱠﺰ‬
Kolları güçlü ‫ﻧﺪﻳﻦ‬
‫َِ ﱡ‬
Güçlü ‫ﻗﻮي‬
ّ َِ
َِ
Sık, gür ‫ﻛﺜﻴﻒ‬
‫َﱠ‬
‫ﻛﺪ َ ِ ِ ﱡ‬
‫ﻛﺪ‬
ّ َ ‫ﻳﻚ◌د‬
ِ
Sandalye
‫اﻟﻜﺮﺳﻲ‬
ّ ُْ
‫ﻳﻜﺮﻩُ َﻛ َﺮ َاﻫﺔ‬
Sevmemek, istememek
َِ َ
َ ْ َ ‫ﻛﺮﻩ‬
ِ ْ َ ‫ﻳﻜﻠﻢ‬
‫َﱠ ﱢ‬
‫ﺗﻜﻠﻴﻢ‬
Konuşmak
ُ َ ُ ‫ﻛﻠﻢ‬
َ
ِ
Elbisede) yen)
‫أﻛﻤﺎم‬
َ ْ َ (‫ﻛﻢ )ج‬
َّ
Çok sıkı çalışmak
‫اﻟﻜﻬ َﺮَﺑﺎء‬
َْ
Torba, çuval ‫ِﻛﻴﺲ‬
Elektrik
‫ﳊﻢ‬
َْ
Hırsız ‫اﻟﻠﺺ‬
‫ﱢ ﱡ‬
Et
ِ َْ‫ﻟﻮازم اﻟﺒ‬
Ev ihtiyaçları ‫ـﻴﺖ‬
ُ ِ ََ
Yiyecek, erzak ‫ﻣﺆﻧﺔ‬
َُ َ
55
Ne kadar harika!
!‫أروع‬
َ َْ َ ‫َﻣﺎ‬
Ne kadar iyi! !‫أﻓﻀﻞ‬
َ َ ْ َ ‫َﻣﺎ‬
‫َﻣﺎ َرْ ُأﻳﻚ؟‬
ِ
‫ﻣﺘﺤﺎﻣﻞ‬
Duran, yükselen
ٌ َ َُ
‫َُ َ ﱢ‬
Yarık, çatlak‫ﻣﺘﺼﺪع‬
Görüşün nedir? Ne dersin?
Yorgun ‫ُﻣ ْﺘ َـﻌﺐ‬
Kırık, parçalanmış‫ﻣﺘﻜﺴﺮ‬
‫َُ َ ﱢ‬
‫ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
Sarkık ‫ـﻬﺪل‬
‫ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
Yıkık ‫ـﻬﺪم‬
Yönelen, yönelik, giden ‫ـﻮﺟﻪ‬
‫ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
‫اﻟ ُْﻤﺘَ َ ﱠ‬
‫ـﻮﻗﻊ‬
Dayanıp güvenen, tevekkül eden ‫ُﻣﺘَ َـﻮﱢﻛﻞ‬
Muhtemel, olası
Motor ‫ﳏﺮك‬
‫َُﱢ‬
‫َُ ﱠ‬
Kırık ‫ﳏﻄﻢ‬
İcat ‫ﳐُْﺘَ َـﺮع‬
Ambar, depo
ِ َ َ (‫ﳐﺰن )ج‬
‫ﳐﺎزن‬
ََْ
Davetli ‫اﳌﺪﻋﻮ‬
ُّ َْ
Sınırda nöbet tutan asker
‫اﻟ ُْﻤ َﺮ ِاﺑﻂ‬
ِ َ ُ‫ﻣﺮﺑﻮع‬
Orta boylu ‫اﻟﻘﺎﻣﺔ‬
َ
ُْ َ
Yüksek ‫ﻣُْﺮَِﺗﻔﻊ‬
Hastalık
Hasta olmak
‫ﻣﺮض )ج( َ ْأﻣ َﺮاض‬
ََ
‫ﻣﺮض‬
َ َِ
ُ ََْ ‫ﻣﺮض‬
َ َ ‫ﳝﺮض‬
ِ
Yolcu ‫ﻣﺴﺎﻓﺮ‬
َُ
Yüzme havuzu ‫اﳌﺴﺒﺢ‬
َْ َ
Hastane ‫اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‬
َ ْ َْ ُ
‫ـﻌﻤﻞ‬
ُْ
َ ْ َ‫ﻣﺴﺘ‬
Hızlı giden, koşan ‫ﻣﺴﺮع‬
ِْ ُ
Kullanılan
‫اﻟ ُ ﱢ‬
‫ْﻤﺴﻠﻲ‬
َ
ِ
Dayamış, dayayan ‫ﻣﺴﻨﺪ‬
ُْ
ِ
ِ
Lamba ‫ﻣﺼﺎﺑﻴﺢ‬
َ َ (‫ﻣﺼﺒﺎح )ج‬
َْ
Rahatlatıcı, teselli edici
‫ُ َﱢ‬
Namaz kılan ‫اﳌﺼﻠﻲ‬
ِ
Rahat ‫ﻣﻄﻤﺌﻦ‬
ّ َْ ُ
56
ِ َْ ‫ـﺰوغ‬
‫اﻟﺼﺒﺎح‬
ِ َ ‫ﴰﺲ ﱠ‬
ِ ُُ‫ﻣﻊ ﺑ‬
ََ
Kapalı ‫ﻣﻐﻠﻖ‬
َْ ُ
ِ
… karşılığında ...‫ﻣﻘﺎﺑﻞ‬
َ َُ
Büro, yazıhane (okulda) sıra‫اﳌﻜﺘﺐ‬
َْ َ
Güneş doğarken
Oluşmuş, meydana gelmiş ‫ﻣﻜﻮن‬
‫ُ َﱠ‬
ِ
ِ ْ َ ‫ﻣﻦ‬
… için ...‫أﺟﻞ‬
ْ
ِ ‫ْﻣﻨ‬
Bekleyen ‫ﺘﻈﺮ‬
َُ
Engel olmak ‫ﻣﻨﻊ‬
ْ َ ‫ﳝﻨﻊ‬
َ ََ
ُ ََْ ‫ﻣﻨﻊ‬
َِ ْ ُ
‫ﻣﻬﱰيء‬
‫ـﻨﺒﻊ ﻧُ ُـﺒﻮع‬
ُ َْ َ‫ـﺒﻊ ﻳ‬
َ َ َ‫ﻧ‬
Eski, yıpranmış
Doğmak, çıkmak
…e doğru ...‫ﳓﻮ‬
َ َْ
ِ
‫ﻧﺸﻮب‬
ُ ُ ‫ـﻨﺸﺐ‬
ُ َ ْ َ‫ﻧﺸﺐ ﻳ‬
َ َ
ِ ْ‫ﻧﺼﻒ ﱠ‬
Gece yarısı ‫اﻟﻠﻴﻞ‬
َ ِْ
(Yangın) çıkmak
َِ
Temiz ‫ﻧﻈﻴﻒ‬
Yapmak, yerine getirmek
ِ َْ‫ـﻔﺬ ﺗ‬
‫ـﻨﻔﻴﺬ‬
ُ ‫ـﻔﺬ ﻳُـﻨَ ﱢ‬
َ ‫ﻧَ ﱠ‬
Ruh, gönül ‫اﻟﻨَ ْـﻔﺲ‬
…bile
...‫وﺣﱴ‬
‫ََﱠ‬
Tek/yalnız olmak ‫وﺣﺪة‬
ََْ
Tek, biricik ‫اﻟﻮﺣﻴﺪ‬
ُ َِ
ِ
Kötü, tehlikeli ‫وﺧﻴﻢ‬
َ
ِ َ‫ـﻮﺳﺦ ﺗ‬
‫ـﻮﺳﻴﺦ‬
َ‫َﱠ‬
ْ ُ ‫وﺳﺦ ﻳَُ ﱢ‬
ِ
Kirli, pis ‫اﻟﻮﺳﺦ‬
َ
ِ
Şehrin merkezi ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
ُ ََ
َ َ ‫وﺳﻂ‬
Kirletmmek, pisletmek
Koymak
‫وﺿﻊ‬
ْ َ ‫ﻳﻀﻊ‬
َ َ
َ َ َ َ ‫وﺿﻊ‬
َِ
Vefalı ‫وﰲﱞ‬
Hastalıktan korunma ‫اﻟﻮﻗﺎﻳﺔ‬
َ َِ
Etki ‫وﻗﻊ‬
َْ
Durmak
‫وﻗﻮف‬
ُ ُ ‫ﻳﻘﻒ‬
ُ َِ ‫وﻗﻒ‬
َ ََ
Doğum ‫اﻟﻮﻻدة‬
َََ َ
Çağrılıyor (…adlı) ‫ﻳﺪﻋﻰ‬
َ ُْ
Kolaylık ‫ﻳﺴﺮ‬
ُْ
ِ َ َ َ‫ﻋﻴﺸﺔ‬
Kıt kanaat geçiniyorlar ‫اﻟﻜﻔﺎف‬
َ ُ َِ
َ ِ ‫ﻳﻌﻴﺸﻮن‬
57
Özet
İsim cümlesinin öğelerinden olan haberi ifade edebilmek
Arapçada isim cümlesinin ikinci öğesi olan haber, müfred olabilir. Burada
müfredden kastedilen, cümle veya şibh-i cümle olmamasıdır. Mesela, ُ‫ﺟﺪ َر ُاﻧﻪ‬
ُْ
ٌ‫ـﻬﺪﻣﺔ‬
ُ ‫ﺟﺪ َر‬
ْ ُ mübteda, ٌ‫ـﻬﺪﻣﺔ‬
َ ‫ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬bir isim cümlesidir. ‫ان‬
َ ‫ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬ise haberdir. Bu tür habere
müfred haber denilir. ٌ‫ـﻬﺪﻣﺔ‬
َ ‫ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬ne cümledir, ne de şibh-i cümledir.
Haberin türlerini tanımlayabilmek
Haber, Cümle Olabilir: A. İsim Cümlesi B. Fiil Cümlesi.
İsim cümlesinin ikinci öğesi olan haber, cümle olabilir. Bilindiği üzere,
Arapçada iki çeşit cümle vardır. a. İsim cümlesi b. fiil cümlesi.
Haberi, isim cümlesi olan cümleye örnek: ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
ٌ ِ َ ُ‫ـﻮﺑﻪ‬
ٌ ِ َ (Halid'in elbisesi
ُ ْ َ‫ﺧﺎﻟﺪ ﺛ‬
ِ
yenidir). ‫ﺟﺪﻳﺪ‬
‫ـﻮﺑﻪ‬
‫ﺛ‬
cümlesi
bir
isim
cümlesidir.
‫ﺛﻮب‬
mübteda,
‫ﺟﺪﻳﺪ‬
ٌ َ ُُ ْ َ
ٌ ِ َ ise haberdir.
ُ
ِ
Bu cümle bir bütün olarak, ‫ﺧﺎﻟﺪ‬
ٌ َ mübtedasının haberidir. Ancak böyle
olabilmesinin bir şartı vardır: Haber olan cümlede mübtedaya giden bir zamir
bulunur. Bu cümlede o zamir, ‫ ﻫـ‬dür. Bu zamire, haberi Mübtedaya bağladığı
için râbıt (‫ ) َر ِاﺑﻂ‬denilir.
ِ
Haberi, fiil cümlesi olan cümleye örnek: ‫ْﻮاﺟﺐ‬
َ ُ َ (Kardeşin ödevi
َ َ ‫ﻳﻜﺘﺐ اﻟ‬
ُ ُ ْ َ ‫أﺧﻮك‬
yazıyor).
ِ
Bu cümlede ‫ْﻮاﺟﺐ‬
َ َ ‫ﻳﻜﺘﺐ اﻟ‬
ُ ُ ْ َ müstetir faili ‫ ﻫﻮ‬ile birlikte fiil cümlesi olarak,
َ
mübteda olan ‫أﺧﻮ‬
nun
haberidir. Dikkat edilirsi, ‫أﺧﻮ‬
ُ
ُ َ mübtedadır, fail değildir.
Fail asla fiilden önce gelmez. Müstetir ‫ ﻫﻮ‬aynı zamanda râbıttır.
Haber, Şibh-i Cümle Olabilir.
A. Zarftan Oluşan Şibh-i Cümle
B. Harf-i Cerle Mecrûrundan Oluşan Şibh-i Cümle
İsim cümlesinde haber, şibh-i cümle olabilir. Şibh-i cümle, ya zarftan, ya
da harf-i cerle mecrurundan meydana gelir.
Haberi, zarftan oluşan şibh-i cümle olan isim cümlesine örnek:
ِ َ َ ْ ِ ‫ـﻮق اﻟ‬
‫ْﻤﻨﻀﺪة‬
َ ْ َ‫اﻷزﻫﺎر ﻓ‬
ُ َ ْ َ (Çiçekler masanın üzerindedir). Bu cümlede ‫ﻓﻮق‬, şibh-i
cümle olarak haberdir.
Haberi, harf-i cerle mecrurundan oluşan şibh-i cümle olan isim cümlesine
örnek:
ِ ‫ﻫﻼك اﻟ‬
‫ْﻌﺠﺐ‬
ْ ُ ‫ْﻤﺮء ِﰲ اﻟ‬
ْ ُ ‫ِﰲ اﻟ‬,
ْ َ ُ َ َ (Kişinin helaki kendini beğenmededir). Bu cümlede ‫ْﻌﺠﺐ‬
şibh-i cümle olarak haberdir.
58
‫‪Kendimizi Sınayalım‬‬
‫?‪1. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde haber, isim cümlesi değildir‬‬
‫ِ‬
‫ﻮن َﻛﺄَﺳﻨَ ِ‬
‫ﺸِﻂ‪a. .‬‬
‫ﺎن اﻟُْﻤ ْ‬
‫اَﻟُْﻤْﺴﻠُﻤ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺎرَﻫﺎ ﻳَﺎﻧَِﻌﺔٌ‪b. .‬‬
‫اَﻟﻨﱠْﺨﻠَﺔُ ﲦَ ُ‬
‫اَﻟْﻤْﺪرﺳﺔُ ﻓُﺼ ُ ِ‬
‫ﲑةٌ‪c. .‬‬
‫َ ََ ُ‬
‫ﻮﳍَﺎ َﻛﺜ َ‬
‫َﻋْﺒُﺪ ِ‬
‫اﷲ أَﺑُﻮﻩُ َﻛِﺮﱘٌ‪d. .‬‬
‫ب‪e. .‬‬
‫ﻴﻞ َﻣُﺎؤﻩُ َﻋْﺬ ٌ‬
‫اَﻟﻨﱢ ُ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪2. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde haber, fiil cümlesi değildir‬‬
‫ﺎء‪a. .‬‬
‫اﻷُﱠﻣَﻬ ُ‬
‫ﺎت ﻳُـَﺮﺑﱢ َ‬
‫ﲔ اﻷَﺑْـﻨَ َ‬
‫ﺎة‪b. .‬‬
‫ث ﻳُـْﺆِذى ْ‬
‫اﳊَﻴَ َ‬
‫اﻟﺘﱠـﻠَﱡﻮ ُ‬
‫ﻮن اﻟَْﻮﻃََﻦ‪c. .‬‬
‫ْ‬
‫ﻮد ﳜَُْﺪُﻣ َ‬
‫اﳉُﻨُ ُ‬
‫ﺎدوا إَِﱃ ﺑَـﻠَِﺪِﻫْﻢ‪d. .‬‬
‫اَﻟُْﻤَﺴﺎﻓُِﺮ َ‬
‫ون َﻋ ُ‬
‫ﻮر ﻓَـْﻮَق ﱠ‬
‫ﺠَﺮِة‪e. .‬‬
‫اﻟﻌُ ْ‬
‫اﻟﺸ َ‬
‫ﺼُﻔ ُ‬
‫?‪3. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde haber, şibh cümle değildir‬‬
‫ﺎن ﺑُِﻘْﺮ ِ‬
‫ب اﻟﻨﱠـْﻬِﺮ‪a. .‬‬
‫اَﻟْﺒُْﺴﺘَ ُ‬
‫اﻟﺪ ِ‬
‫َﺣِﺎﻣ ٌﺪ ِﰲ ﱠ‬
‫ار‪b. .‬‬
‫ﺖ ﱠ‬
‫ﺠَﺮِة‪c. .‬‬
‫َ‬
‫ح َﲢْ َ‬
‫اﻟﺸ َ‬
‫اﻟﻔﻼﱠ ُ‬
‫ﱠِ‬
‫ﺐ اﻟِْﻌْﻠَﻢ‪d. .‬‬
‫ﺐ ُِﳛ ﱡ‬
‫اﻟﻄﺎﻟ ُ‬
‫اﻟﺼﻮم ِﻣﻦ أَرَﻛ ِ‬
‫ﺎن ِ‬
‫اﻹْﺳﻼَِم‪e. .‬‬
‫ﱠْ ُ ْ ْ‬
‫?‪4. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde haber, müfred değildir‬‬
‫ان ﻣَﻬﱠﺬﺑ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺎن ‪a.‬‬
‫اﻟﻮﻟََﺪ ُ َ‬
‫َ‬
‫ﱠ ِ‬
‫اﻟﺪ ِ‬
‫ﺎد ﱢ‬
‫ﻳﻦ ‪b.‬‬
‫اﻟﺼﻼَةُ ﻋَﻤ ُ‬
‫َْﳒﻼَء ﺗُـَﺆﱢدي و ِ‬
‫اﺟﺒَـَﻬﺎ ‪c.‬‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ﺷﺠﺎر ُﻣﺜِْﻤَﺮةٌ ‪d.‬‬
‫اﻷَ ْ َ ُ‬
‫اﻟْﻤِﺪﻳﺮوَن ﺣ ِ‬
‫ﺎﺿُﺮوَن ‪e.‬‬
‫ُ ُ َ‬
‫‪ ‬‬
‫?‪5. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin haberinde eksiklik vardır‬‬
‫اﳊَِﺪَﻳﻘﺔُ ُﺳﻮرَﻫﺎ َﻋ ٍ‬
‫ﺎل ‪a.‬‬
‫ُ‬
‫َُ ﱠ ٌ ﱡ ِ‬
‫ﲨﻴﻞ ‪b.‬‬
‫ﳏﻤﺪ َﺧﻂ َ ٌ‬
‫َِ ِ ِ‬
‫ﲑةٌ ‪c.‬‬
‫اﻟﻘﺎﻫَﺮةُ َﻣﺂذﻧُـَﻬﺎ َﻛﺜ َ‬
‫ﺣﺪﻳﻘﺘﻬﺎ واﺳﻌﺔٌ ‪d.‬‬
‫اﻟﺪار‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َِ‬
‫ﲰﲑٌ َﻛﻼَُﻣﻪُ ﳑُْﺘٌِﻊ ‪e.‬‬
‫‪59‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı‬‬
‫ِ‬
‫ﻮن َﻛﺄَﺳﻨَ ِ‬
‫ﺎن اﻟُْﻤْﺸِﻂ‬
‫اَﻟُْﻤْﺴﻠُﻤ َ ْ‬
‫‪1.a‬‬
‫ﻮر ﻓَـْﻮَق ﱠ‬
‫اﻟﺸَﺠَﺮِة‬
‫اﻟﻌُ ْ‬
‫ﺼُﻔ ُ‬
‫‪2. e‬‬
‫ﱠِ‬
‫ﺐ اﻟِْﻌْﻠَﻢ‬
‫ﺐ ُِﳛ ﱡ‬
‫‪.‬اﻟﻄﺎﻟ ُ‬
‫‪3.d‬‬
‫َْﳒﻼَء ﺗُـَﺆﱢدي و ِ‬
‫اﺟﺒَـَﻬﺎ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫‪4.c‬‬
‫َُ ﱠ ٌ ﱡ ِ‬
‫ﲨﻴﻞ‬
‫ﳏﻤﺪ َﺧﻂ َ ٌ‬
‫‪5. b‬‬
‫‪Sıra Sizde Yanıt Anahtarı‬‬
‫‪Sıra Sizde 1‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻠﻪُ ُذو َ ْ ٍ‬
‫ْﻤﺆﻣﻨﲔ‪.‬‬
‫ّ‬
‫ﻓﻀﻞ َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ ُ ْ ِ َ‬
‫‪ُ haberdir.‬ذو‬
‫اﻟﻠﻪُ َ َ ﱡ‬
‫ﲣﺸﻮﻩُ‪ َ َ haberdir. .‬ﱡ‬
‫أﺣﻖ‬
‫ّ‬
‫أﺣﻖ َأن َ ْ َ ْ‬
‫ﺳﺒﻴﻠﻪ وﻫﻮ َ ْ َ ِ ِ‬
‫ِ ِِ‬
‫أﻋﻠﻢ‬
‫ﻣﻦ َ ِ ﱡ‬
‫أﻋﻠﻢ َ ْ‬
‫أﻋﻠﻢ ﺑﺎﻟ ُ ْ َ َ‬
‫َُ‬
‫ْﻤﻬﺘﺪﻳﻦ‪ُ َ ْ َ kelimeleri haberdir.‬‬
‫ﻫﻮ َ ْ َ ُ‬
‫ﻳﻀﻞ َﻋﻦ َ َ ُ َ ُ‬
‫ﺻﺮ ٌ ِ‬
‫ََ ِ‬
‫ﺴﺘﻘﻴﻢ‪ِ haberdir .‬‬
‫اط‬
‫ﺻ َﺮ ٌ‬
‫اط ُﻣ ْ َ ٌ‬
‫ﻫﺬا َ‬
‫ﺗﻠﻚ ُﱠأﻣﺔٌ‪ُ haberdir .‬ﱠأﻣﺔٌ‬
‫ِْ َ‬
‫ِِ‬
‫ـﻮم‬
‫ََ‬
‫اﻟﺼﺎدﻗﲔ ِ ْ‬
‫ﻳﻨﻔﻊ ﱠ َ‬
‫ـﻬﻢ‪ haberdir .‬ﻳَْ ُ‬
‫ﻫﺬا ﻳَْ ُ‬
‫ـﻮم‪ُ َ َ ‬‬
‫ﺻﺪﻗُ ُ ْ‬
‫أﺷﻬﺮ‬
‫َْ ﱡ‬
‫أﺷﻬﺮ َﻣ ْ ُ َ ٌ‬
‫ﻌﻠﻮﻣﺎت‪ٌ ُ ْ َ haberdir .‬‬
‫اﳊﺞ َ ْ ُ ٌ‬
‫إﳍﻜﻢ َِإﻟﻪٌ َ ِ ٌ‬
‫واﺣﺪ‪َِ haberdir .‬إﻟﻪٌ‬
‫ِ َُ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫اﻵﺧﺮةُ َﺧ ْﻴ ٌـﺮ ﻟِ َ ِ‬
‫ﻤﻦ اﺗﱠ َـﻘﻰ‪َ haberdir.‬ﺧ ْﻴ ٌـﺮ ‪ ‬‬
‫َو َ‬
‫‪Sıra Sizde 2‬‬
‫دون ّ ِ‬
‫ـﻬﲔ ِﻣﻦ ُ ِ‬
‫وأﻣﻲ إِﻟَ َ ْ ِ‬
‫ﱠﺎس ﱠِ ُ ِ‬
‫ﻗﻠﺖ ِﻟﻠﻨ ِ‬
‫ﻗﻠﺖ‬
‫اﻟﻠﻪ‪َ ُ ile başlayan cümle haberdir..‬‬
‫ﺖُ َ‬
‫ََأأﻧْ َ‬
‫اﲣﺬوﱐ‪ُ َ ‬ﱢ َ‬
‫ِ‬
‫ﳛﺐ‪ ‬‬
‫َ ّ‬
‫واﻟﻠﻪُ ُِ ﱡ‬
‫ْﻤﺤﺴﻨﲔ‪ ُِ ile başlayan cümle haberdir..‬ﱡ‬
‫ﳛﺐ اﻟ ُ ْ ِ َ‬
‫ﻳﻀﺔً ِﻣﻦ ّ ِ‬
‫اﻟﻠﻪ‪ .‬‬
‫َُ‬
‫ﻛﻢ ﻻَ َ ْ ُ َ‬
‫ـﻬﻢ أﻗَْ َ ُ‬
‫ـﺮب َ ُ ْ‬
‫ﺗﺪرون أَﻳﱡ ُ ْ‬
‫آﺑﺂؤُﻛ ْﻢ َوأَﺑْـﻨَ ُﺎؤُ ْ‬
‫ﻟﻜﻢ‪ ‬ﻧَ ْـﻔﻌﺎً ﻓَ ِﺮ َ َ‬
‫ﺗﺪرون‬
‫‪ ile başlayan cümle haberdir.‬ﻻَ َ ْ ُ َ‬
‫ـﻌﻘﻠﻮن‪ .‬‬
‫ََ ْ‬
‫ـﺮﻫﻢ ﻻَ ﻳَ ْ ِ ُ َ‬
‫وأﻛﺜَ ُ ُ ْ‬
‫ـﻌﻘﻠﻮن‬
‫‪ cümlesi haberdir.‬ﻻَ ﻳَ ْ ِ ُ َ‬
‫واﻟ ِ َ ُ ِ‬
‫ﺣﻮﻟﲔ َﻛﺎ ِ َ ْ ِ‬
‫أوﻻدﻫﻦ‪ِ ْ َ ْ َ ‬‬
‫ﻣﻠﲔ‪ .‬‬
‫ـﺮﺿﻌﻦ َ ْ َ َ ُ ﱠ‬
‫ْﻮاﻟﺪات ﻳُْ ْ َ‬
‫َ َ‬
‫‪60‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ـﺮﺿﻌﻦ‬
‫‪ fiiliyle başlayan cümle haberdir.‬ﻳُْ ْ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ﺑَ ْ ٍ‬
‫ـﻌﺾ‪ .‬‬
‫ـﻌﻀﻬﻢ َ َ‬
‫ِْ َ‬
‫اﻟﺮﺳﻞ َ ﱠ َْ‬
‫ﻓﻀﻠﻨﺎ ﺑَ ْ َ ُ ْ‬
‫ﺗﻠﻚ ﱡ ُ ُ‬
‫ﻓﻀﻠﻨﺎ‬
‫‪ َ ile başlayan cümle haberdir.‬ﱠ َْ‬
‫وإﻳﺎﻫﻢ‪ .‬‬
‫ـﺮزﻗﻜﻢ َ ِﱠ ُ ْ‬
‫َْﳓ ُﻦ ﻧَ ْ ُ ُ ُ ْ‬
‫ـﺮزﻗﻜﻢ‬
‫‪ ile başlayan cümle haberdir.‬ﻧَ ْ ُ ُ ُ ْ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻪ واﻟْﻴ ِ‬
‫ـﻮم ِ‬
‫ﻛﺎن‪ِ ‬ﻣ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ذﻟﻚ َ ُ ِ ِ‬
‫اﻵﺧﺮ‪ .‬‬
‫ـﺆﻣﻦ ِ ّ َ َ ْ‬
‫َ َ ُ‬
‫ﻳﻮﻋﻆ ﺑﻪ َﻣﻦ َ َ ْ‬
‫ﻨﻜﻢ ﻳُ ْ ُ‬
‫ﻳﻮﻋﻆ‬
‫‪ُ َ ُ ile başlayan cümle haberdir.‬‬
‫ﺛﻼﺛﺔََ ﻗُ ٍ‬
‫ـﺮوء‪ .‬‬
‫ﺑﺼﻦ‪ ِ ِ ُ َِ ‬ﱠ‬
‫َواﻟ ُ َﱠ َ ُ‬
‫ﺑﺄﻧﻔﺴﻬﻦ َ َ َُ‬
‫ْﻤﻄﻠﻘﺎت ﻳَـﺘَـ َﺮﱠ ْ َ‬
‫ﺑﺼﻦ‬
‫‪ ile başlayan cümle haberdir.‬ﻳَـﺘَـ َﺮﱠ ْ َ‬
‫اﻟﻠﻪُ‪ .‬‬
‫ـﻬﻢ ّ‬
‫َواﻟ َ ْ َ‬
‫ْﻤﻮﺗﻰ ﻳَـ ْﺒ َـﻌﺜُ ُ ُ‬
‫ـﻬﻢ‬
‫‪ ile başlayan cümle haberdir.‬ﻳَـ ْﺒ َـﻌﺜُ ُ ُ‬
‫وأَ ْﻋﻴـﻨـﻬﻢ َِ ِ‬
‫ﻳﻨﻔﻘﻮن‪ .‬‬
‫ﻣﻦ ﱠ ْ ِ‬
‫ﳚﺪوا َﻣﺎ ُ ِ ُ َ‬
‫اﻟﺪﻣﻊ َﺣ َﺰًﻧﺎ َأﻻﱠ َِ ُ‬
‫ُ‬
‫َ ُُ ُ ْ‬
‫ﺗﻔﻴﺾ َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻔﻴﺾ‬
‫‪ُ َ ile başlayan cümle haberdir.‬‬
‫ـﺒﺎﺗﻪُ ِِ ْ ِ‬
‫اﻟْﺒَ َ ُ ﱠ‬
‫ﺑﺈذن َرﱢِﺑﻪ‪ .‬‬
‫ﳜﺮج ﻧَ َ ُ‬
‫اﻟﻄﻴﺐ َُْ ُ‬
‫ـﻠﺪ ﱢ ُ‬
‫ﳜﺮج‬
‫‪ُ َُْ ile başlayan cümle haberdir. ‬‬
‫‪Sıra Sizde 3‬‬
‫ﻣﻊ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻦ‪ .‬‬
‫ّ‬
‫اﻟﻠﻪُ َ َ‬
‫اﻟﺼﺎﺑ ِﺮ َ‬
‫ﻣﻊ‬
‫‪َ َ zarf, şibh-i cümle olarak haberdir.‬‬
‫واﻟﺼﺪﻳﻘﲔ ﱡ َ ِ‬
‫اﻟﻠﻪ َ ِ ِ‬
‫ـﺌﻚ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺸﻬﺪاء‬
‫ﱠﺒﻴﲔ َ ﱢ ﱢ َ َ َ‬
‫ـﻌﻢ ّ ُ َ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ‪ ‬ﻣ َﻦ اﻟﻨِﱢ َ‬
‫ُأوﻟَ َ َ َ‬
‫ﻣﻊ َ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ أَﻧْ َ َ‬
‫ِِ‬
‫واﻟﺼﺎﳊﲔ‪ .‬‬
‫َ ﱠ َ‬
‫ﻣﻊ‬
‫‪َ َ zarf, şibh-i cümle olarak haberdir.‬‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‪ ‬اﺗﱠ َـﻘﻮاْ ﻓَـﻮﻗَـﻬﻢ ﻳ ِ‬
‫ﱠِ‬
‫ْﻘﻴﺎﻣِﺔ‪ .‬‬
‫ْ ُ ْ َْ َ‬
‫ـﻮم اﻟ َ َ‬
‫َ‬
‫ـﻮق‬
‫‪ zarf, şibh-i cümle olarak haberdir.‬ﻓَ ْ َ‬
‫اﻟﺮْﻛﺐ‪ِ َ َ ‬‬
‫ﻣﻨﻜﻢ‪ .‬‬
‫أﺳﻔﻞ ُ ْ‬
‫ﱠ ُ ْ َ‬
‫أﺳﻔﻞ‬
‫‪َ َ ْ َ zarf, şibh-i cümle olarak haberdir.‬‬
‫ﻓﻬﻲ َ ِْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺎﳊﺠﺎرة َ ْأو َ َ ﱡ‬
‫ﻗﺴﻮة‪ .‬‬
‫أﺷﺪ َ ْ َ ً‬
‫ََ‬
‫َ َ‬
‫‪61‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ِْ َ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
‫ﻛﺎﳊﺠﺎرة‬
ََ
olarak haberdir.
ِ َ َ
.‫ﻓﻴﻬﻢ‬
ْ ِ ‫أﻧﺖ‬
ِ
‫ﻓﻴﻬﻢ‬
ْ ِ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle olarak
haberdir.
ِ
.‫ﻛﺂﺋﻨﺎ‬
َِ َ‫ﻟﺸﺮ‬
َ ُ ‫َﻫ َـﺬا‬
ِ
‫ﻛﺂﺋﻨﺎ‬
َِ َ‫ﻟﺸﺮ‬
َ ُ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
olarak haberdir.
ِ ِ ُ َ ‫اﻷَﻧْـ‬
ِ ُ ‫ﻟﻠﻪ ﱠ‬
.‫واﻟﺮﺳﻮل‬
َ ّ ‫ﻔﺎل‬
ِ ِّ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle olarak
‫ﻟﻠﻪ‬
haberdir.
‫َْ ﱡ‬
.‫ﺑﻚ‬
َ ‫ ِﻣﻦ َرﱢ‬ ‫اﳊﻖ‬
‫ﺑﻚ‬
َ ‫ ِﻣﻦ َرﱢ‬ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
olarak haberdir. ِ ِ ِ ‫واﻟ‬
.‫ﻟﻠﻤﺘﻘﲔ‬
َ ‫ْﻌﺎﻗﺒﺔُ ْ ُ ﱠ‬
َ َ َ
ِ ِ
‫ﻟﻠﻤﺘﻘﲔ‬
َ ‫ ْ ُ ﱠ‬ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
olarak haberdir.
ِ ْ ‫َأﻧﺘﻢ ِﺑﺎﻟ‬
‫ْﻌﺪوة ﱡ‬
.‫اﻟﺪﻧْ َـﻴﺎ‬
َ ُ ُ
ِ ْ ْ‫ِﺑﺎﻟ‬ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
‫ﻌﺪوة‬
َ ُ
olarak haberdir.
ِ ّ ‫ْﻔﻀﻞ ِﻣﻦ‬
.‫اﻟﻠﻪ‬
َ َِ
َ ُ ْ َ ‫ذﻟﻚ اﻟ‬
ِ ّ ‫ ِﻣﻦ‬ harf-i cer mecrûruyla birlikte şibn-i cümle
‫اﻟﻠﻪ‬
َ
olarak haberdir.
Yararlanılan Kaynaklar
el-Galâyînî, M (1982) Câmi’u’d-durûsi’l-arabiyye, Beyrut.
Sezer, İsmail Hakkı ve diğerleri (2009) Anlatımlı Arapça, Konya.
62
63
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
İsm-i mevsûlleri mânâlarına göre gruplandırabilecek,
•
Sıla cümlesini ve çeşitlerini tanıyabilecek,
•
Âid zamirini belirleyebilecek,
•
İsm-i mevsûllerde mebni – mu‘rab ayırımını yapabilecek,
•
İsm-i mevsûllerin cümlenin hangi ögesi olduğunu belirleyebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
İsm-i mevsûl
•
Sıla cümlesi
•
Âid zamiri
•
Hâs ism-i mevsûl
•
Müşterek ism-i mevsûl
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen mânâsını bilmediğiniz kelimeler için ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
İlahiyat Önlisans Programı Arapça 1 kitabından Cinsiyet Yönünden
İsimler ve Sayı Yönünden İsimler ünitelerini tekrar gözden geçiriniz.
•
Mehmet Maksudoğlu’nun Arapça Dilbilgisi adlı kitabından İsm-i Mevsûl
konusunu okuyunuz.
64
İsm-i Mevsûl
ِ
‫اﻟﻤﻮﺻﻮل‬
ُ ُ ْ َ ْ ‫اﻻﺳﻢ‬
ُْ
GİRİŞ
İsm-i mevsûl, peşinden gelen cümleyi öncesindeki cümle ya da kelimeye
bağlayan lafızdır. Türkçedeki karşılığı ise ilgi zamiridir. Tek başına bir
anlam ifade etmeyen ism-i mevsûl, ancak kendisinden sonra bulunan ve sıla
cümlesi adı verilen cümleyle birlikte bir mânâ kazanmaktadır. Ayrıca bu sıla
cümlesinde ism-i mevsûle uygun olarak gelen ve âid zamiri adı verilen bir
ِ‫ﱠ‬
ِ ‫اﻷﺳﺘﺎذُ ﱠ‬
zamir bulunmaktadır. Meselâ ُ‫أﺣﺒﻪ‬
‫اﻟﺬي ُ ِ ﱡ‬
َ ْ "Sevdiğim hoca" ifadesinde ‫اﻟﺬي‬
ِ
ِ
ُ
ُ
lafzı ism-i mevsûl, ُ‫أﺣﺒﻪ‬
sıla
cümlesi
ve
‫أﺣﺐ‬
fiiline
bitişmiş
olan
‫ـﻪ‬
zamiri
de
âid
‫ﱡ‬
‫ﱡ‬
ُ
zamiridir.
Türkçede bu ism-i mevsûl+sıla cümlesi+âid zamiri toplamının karşılığı
ise ortaç terimidir. Bazı kaynaklarda sıfat-fiil terimiyle de ifade edilen
ortaçlar, fiil kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle türetilmiş sıfatlardır:
“Tanı” kökünden “tanıdık” denmesi gibi. Bunlar “-en, -ecek, -esi, -dık, -miş,
-r, mez” ekleriyle türetilirler. Ortaçlar, ismi nitelemesi yönünden sıfat; özne,
nesne ve tümleç alması yönünden de fiil sayılan (fiilimsi) kelimelerdir.
Meselâ kitap okuyan çocuk ifadesinde ortaç olan okuyan lafzı, fiil gibi nesne
olarak kitap, özne olarak da çocuk kelimesini alırken, diğer taraftan sıfat
olarak da çocuk kelimesini nitelemiştir.
Bu örnekte de görüldüğü gibi Türkçede ortaç, Arapçadaki karşılığının
aksine tek bir kelimeden oluşur. Ayrıca Türkçede ortaç, nitelediği isimden
önce gelirken Arapçada ise ism-i mevsûl ve sılası dâima nitelediği isimden
sonra gelir. Bunun yanında Türkçedeki bütün ortaçlar değil de bunların bir
kısmı ism-i mevsûl ve sıla cümlesinin karşılığıdır. Bu nedenle ism-i mevsûl
ve sıla cümlesi Türkçeye genellikle ortaçlarla tercüme edilir. Ancak
ortaçların her zaman ism-i mevsûl ve sıla ile birlikte Arapçaya tercüme
edilmesi mümkün değildir. Meselâ yukarıdaki örnek "Sevdiğim bir hoca"
şeklinde ifade edilse, bunun Arapça karşılığı ism-i mevsûl ve sıla cümlesiyle
ِ
değil, nekra bir isim ve peşinden gelen sıfat cümlesiyle "‫أﺣﺒﻪ‬
ُ ‫أﺳﺘﺎذٌ ُ ﱡ‬
َ ْ ُ" şeklinde
ِ
ِ
olur. Yine “Oturan bir öğrenci” dense bunun Arapça karşılığı da "‫ﺟﺎﻟﺲ‬
ٌ َ"
ٌ َ ‫ﻃﺎﻟﺐ‬
şeklinde sıfat tamlamasıyla elde edilir.
İsm-i mevsûllerin Türkçedeki ortaçlarla olan ortak ve farklı yönleriyle ilgili
olarak http://www.doguedebiyati.com/nusha/07/008isler.doc internet adresinden Emrullah İşler'e ait "Arapça ve Türkçede Ortaçlar – Karşıtsal Çözümleme
–" isimli makaleye başvurabilirsiniz.
65
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ُ ْ َِ‬
‫أﺳﺮﰐ‬
‫ﺪرﺳﺔ ِ َ ﱠ ِ‬
‫ﺗﻠﻤﻴﺬ ِﺑﺎﳌَ ْ ِ‬
‫ﻃﻠﺐ اﻷﺳﺘﺎذُ ِﻣﻦ َ ِ ٍ‬
‫َ ٌِ ِ ِ‬
‫أﺳ َﺮِﺗﻪ‪ ،‬ﻓﻘﺎل‪:‬‬
‫اﻻﺑﺘﺪاﺋﻴﺔ‪ََ .‬‬
‫ﺧﺎﻟﺪ ْ‬
‫أن ﻳَ َ ﱠ َ‬
‫ﻋﻦ ُ ْ‬
‫ْ‬
‫ـﺘﺤﺪث َ ْ‬
‫ْ‬
‫ﺧﺎﻟﺪ ْ ٌ َ‬
‫ِ‬
‫أﺟﻠﻨﺎ‪ِ ُ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻐﲑةُ َ ِ ِ‬
‫أﺳﺮﰐ ِ‬
‫ﻫﻲ ﱠِ‬
‫ﺳﻌﻴﺪةٌ‪ََِ .‬‬
‫اﻟﺒﻴﺖ‬
‫ـﺮﻋﻰ‬
‫ﱠﻬﺎ َ ِ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﱵ ﺗَ ْ َ‬
‫اﻟﻌﺪد َوﻟﻜﻨـ َ‬
‫ﻓﺄﰊ ُﻫﻮ ﱠاﻟﺬي ﻳَـ ْﺘ َـﻌﺐ ﻣﻦ َ ْ َ ّ‬
‫َ‬
‫ُ ْ َِ َ‬
‫وأﻣﻲ َ‬
‫وﺣﺴﲔ ُﳘﺎ ﱠ َ ِ‬
‫وأﺧﻮاي َ ِ‬
‫ﻳﺴﺎﻋﺪاﻧﲏ ﰲ ﻓَ ْ ِ‬
‫ـﻬﻢ ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﻠﺬان ُ َ ِ َ ِِ‬
‫أﺧﱵ‬
‫ـﻌﻤﻞ َ َ‬
‫ﻛﻤﺎ ّ‬
‫أن ُ ْ َﱠ‬
‫ﺣﺴﻦ َ ُ َ ٌْ‬
‫ﻋﻠﻰ َر َ َِ‬
‫اﻟﻜﺒِ َﲑان َ َ ٌ‬
‫اﻟﺪرس‪َ َ .‬‬
‫اﺣﺘﻨﺎ‪َ َ َ َ .‬‬
‫وﺗَ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم وﺗَ ْ ِ‬
‫أﻋﻤﺎﻣﻲ ﱠ‬
‫ـﻨﻈﻴﻒ اﻟْﺒَْـﻴﺖ‪ِ ُ ْ َ .‬‬
‫إﻋﺪاد ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
‫ـﻨﺼ َﺮان ُﱢأﻣﻲ ِﰲ ْ َ‬
‫ﺧﺪﳚﺔَ َ َ‬
‫وﻋﺎﺋﺸﺔَ ﳘﺎ ﱠَ‬
‫َ َ‬
‫اﻟﻠﺘﺎن ﺗَ ْ ُ‬
‫ﲜﻮا ِرَﻧﺎ َ ْ َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫وﻳﺴﻜﻦ َ‬
‫اﻷﻋﻴﺎد ﱢ ِﱠ ِ‬
‫ﳛﻀﺮن ِ َإﱃ ْﻣﻨ ِﺰَِﻟﻨﺎ ِﰲ ْ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻼﰐ ِﻳﻘﻤﻦ ِﰲ ُ ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﺎﰐ َ َِ‬
‫وﻟﻜﻦ َ ﱠ ِ‬
‫وﻫﺬا‬
‫اﻟﺪﻳﻨﻴﺔ‪َ َ َ .‬‬
‫ﲑا‪ ِ َ ،‬ﱠ‬
‫َ‬
‫أﺧﺮى َْ ُ ْ َ َ‬
‫وﺧﺎﻻﰐ ﱠِ ُ ْ َ ُ‬
‫ُﳛﱡﺒﻮﻧَ َـﻨﺎ َﻛﺜ ً‬
‫ﻣﺪن ُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫أﺳ َﺮَِﺗﻨﺎ‪.‬‬
‫ﻳﺪ ُْ ﱠ‬
‫اﻟﻌﺎﺋﻠﻲ ﻳَ ِﺰ ُ‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎعُ َ ِِ ﱡ‬
‫ـﲔ أَﻓْـ َﺮاد ُ ْ‬
‫اﳊﺐ ﺑَ ْ َ‬
‫ْ ْ َ‬
‫ﻳﺄﰐ ﻟِ ِﺰ ِ‬
‫وﺗﺸﻜﺮ اﷲ َِﲟﺎ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﺳﻌﺎدة َ ﱠ ٍ‬
‫ﻓﻀﻠﻪ وَ ِ ِ ِ ِ‬
‫ـﻔﺮح ُ ْ َِ‬
‫ﺗﺎﻣﺔ‬
‫ﺗﻌﻴﺶ ﰲ َ َ‬
‫ﻛﺮﻣﻪ‪ .‬وﳍﺬا َ ُ‬
‫رزﻗَ َـﻬﺎ ْ‬
‫َوﺗَ ْ َ ُ‬
‫ﻳﺎر ﺎ‪َ َ ُ ُ ْ َ ،‬‬
‫أﺳﺮﰐ ِﲟَ ْﻦ َِْ َ َ‬
‫ﻣﻦ َ ْ َ َ‬
‫واﳊﻤﺪ ِ‬
‫ﷲ‪.‬‬
‫ُ‬
‫اﳌﻴﺴﺮة ج ‪ 2‬ص ‪(43‬‬
‫) ّ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ ‪ :‬اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻌﺮ ّﺑﻴﺔ ّ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﺧﺎﻟﺪ؟‬
‫ﻳﺪرس َ ِ ٌ‬
‫‪َ ْ َ .1‬‬
‫أﻳﻦ َ ْ ُ ُ‬
‫ﻃﻠﺐ ْ ُ ِ‬
‫ﻣﻨﻪ؟‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫اﻷﺳﺘﺎذُ ْ ُ‬
‫ﻣﺎذا ََ َ ْ َ‬
‫أﺳ َﺮِِﺗﻪ؟‬
‫ﻫﻞ ََ ﱠ َ‬
‫ﲢﺪث َ ِ ٌ‬
‫ﻋﻦ ُ ْ‬
‫ﺧﺎﻟﺪ َ ْ‬
‫‪ْ َ .3‬‬
‫ٍِ‬
‫ﻛﺒﲑةُ اﻟ َ ِ‬
‫ْﻌﺪد؟‬
‫أﺳﺮةُ َﺧﺎﻟﺪ َ ِ َ َ‬
‫‪ .4‬أَ ُ ْ َ‬
‫اﻟﺬي ﻳـ ْﺘ ِ‬
‫أﺟﻞ ْ ُ ِ‬
‫ﻣﻦ ﱠ ِ‬
‫‪ِ َ .5‬‬
‫اﻷﺳﺮة؟‬
‫ـﻌﺐ ْ‬
‫ََ ُ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ ْ َ‬
‫ﻳﺴﺎﻋﺪ َﺧﺎﻟِ ًﺪا ِﰲ ﻓَ ْ ِ‬
‫ـﻬﻢ اﻟ ﱠ ْ ِ‬
‫ْﺪرس؟‬
‫ﻣﻦ ُ َ ِ ُ‬
‫‪ْ َ .6‬‬
‫وﻋﺎﺋﺸﺔُ ِﰲ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺳﺮة؟‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﺧﺪﳚﺔُ َ َ ِ َ‬
‫ـﻔﻌﻞ َ َ‬
‫َْ‬
‫ﻣﺎذا ﺗَ ْ َ ُ‬
‫ﺧﺎﻟﺪ ِﰲ ْ ُ ِ‬
‫ﻣﻬﻤﺔُ ُ ﱢأم َ ِ ٍ‬
‫اﻷﺳﺮة؟‬
‫‪َ .8‬ﻣﺎ ُ ِ ﱠ‬
‫َْ‬
‫أﻋﻤﺎم َ ِ ٍ‬
‫ﺧﺎﻟﺪ؟‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ ْ َ ُ‬
‫أﻳﻦ َ ُ ُ‬
‫‪َ ْ َ .9‬‬
‫ﻟﻤﺎذا َ ِﺗﻌﻴﺶ ُأﺳﺮُﺗﻪ ِﰲ َ ٍ‬
‫ﺳﻌﺎدة َ ﱠ ٍ‬
‫ﺗﺎﻣﺔ؟‬
‫‪َ َ ِ .10‬‬
‫ُ َْ ُ ََ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez‬‬
‫‪içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫اد‪ ،‬ﻳ ْ ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻋﻤﺎت(‬
‫ﻋﺎد‪ َ ،‬ﱠ ٌ‬
‫ﻳﻘﻴﻢ‪ُ َ ْ َ ،‬‬
‫ـﻘﺪم‪َ ْ َ ،‬‬
‫ـﺘﻜﻠﻢ‪َ َ ،‬‬
‫أﻋﻀﺎء‪ ،‬أَ َر َ َ ُ‬
‫)ﺗَ ْ َ ُ‬
‫ﺗﺴﻌﺪ‪ ،‬ﻳَ َ َ ُ‬
‫ـﻨﺼ َﺮان‪ْ َ ،‬أﻗﺴﺎم‪ُ ُ ،‬‬
‫اﻷﺳﺘﺎذُ ِﻣﻦ َ ِ ٍ‬
‫أﺳ َﺮِِﺗﻪ‪.‬‬
‫ﺧﺎﻟﺪ َ ْ‬
‫أن ﻳَ َ َ ﱠ َ‬
‫ﻋﻦ ُ ْ‬
‫ﻃﻠﺐ ْ ُ َْ ْ‬
‫ـﺘﺤﺪث َ ْ‬
‫‪َ ََ .1‬‬
‫‪66‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ َ ِ ‫وﺣﺴﲔ‬
ِ ْ َ‫ﺧﺎﻟﺪا ِﰲ ﻓ‬
ِ ْ ‫ـﻬﻢ ﱠ‬
.‫اﻟﺪرس‬
ً ِ َ ‫ﻳﺴﺎﻋﺪان‬
ٌ َ َ .2
َ ُ ٌْ َ ُ َ ‫ﺣﺴﻦ‬
َِ َ َ ‫ﻋﻤﺎﰐ‬
ِ ‫ﲢﻀﺮ ِ َإﱃ َ ْﻣﻨ ِﺰَِﻟﻨﺎ َ ﱠ‬
.‫وﺧﺎﻻﰐ‬
ُ ُ ْ َ .3
ِ ُ ْ ‫اﳊﺐ ﺑ ْـﲔ أَﻓْـﺮ ِاد‬
َِ َ َ ‫ﻋﻤﺎﰐ‬
ِ ‫ﻳﺎرةُ َ ﱠ‬
.‫اﻷﺳﺮة‬
ُ ‫ ﺗَ ِﺰ‬.4
َ َ‫ﻳﺪ ِز‬
َْ
َ َ َ ‫وﺧﺎﻻﰐ ُْ ﱠ‬
ِ ‫ﻳﺴﻜﻦ ِ ِﲜﻮا ِرَﻧﺎ َ ْ ِ ﱠ‬
.‫ﳛﺒﻮن أَِﰊ َﻛﺜِ ًﲑا‬
َ ‫اﻟﺬﻳﻦ ُِ ﱡ‬
َ
َ ‫أﻋﻤﺎﻣﻲ‬
َ ُ ُ ْ َ .5
ٍ ُ ‫أﺧﻮات َِأﰊ ِﻳﻘﻤﻦ ِﰲ‬
.‫أﺧﺮى‬
ُ َ ْ ُ ُ َ َ َ .6
َ ْ ُ ‫ﻣﺪن‬
ِ ِْ ‫أﺳﺮﰐ َِﲟﻦ‬
.‫ﻳﺎرِ ﺎ‬
َ ْ َِ ْ ُ ‫ـﻔﺮح‬
ُ َ ْ َ‫ ﺗ‬.7
َ َ‫ﻳﺄﰐ ﻟ ِﺰ‬
3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez
içindeki kelimeler arasından seçiniz.
ِ ِ َ ‫ ﻳﺴ َِﱰ‬،‫ﺗﺪع‬
ِ َ‫)ﺗُ َ ﱢ‬
(ٌ‫ﺗﻌﻴﺴﺔ‬
ُ ُ ‫ ﺗَـ ْﺘ‬،‫ﲨﻴﻠﺔ‬
ٌ َ َِ ،‫ﻳﻜﺮﻫﻮن‬
َ ُ َ ْ َ ،‫ـﻠﻮﺛﺎن‬
ُ َُ ،‫ﺗﻜﻔﺮ‬
َ ُ ْ َ ُ َ َ ،‫ﲤﻮت‬
ُ ُ ْ َ ،‫ـﺮك‬
َ َ ،‫ﻛﺒﲑة‬،‫ﻳﺢ‬
ِ َ ‫ﺻﻐﲑةُ اﻟ‬
ِ ِ ُ .1
.‫ْﻌﺪد‬
َ َ َ ‫أﺳﺮﰐ‬
َْ
ِ ِ َ ‫ﺻﻐﲑةُ اﻟ‬
ِ ِ ُ .2
.ٌ‫ﺳﻌﻴﺪة‬
َ ِ َ ‫ﱠﻬﺎ‬
َ ‫ْﻌﺪد ﻟﻜﻨـ‬
َ َ َ ‫أﺳﺮﰐ‬
َْ
ِ ‫ﻳﺴﻜﻦ ِ ِﲜﻮا ِرَﻧﺎ َ ْ ِ ﱠ‬
.‫ﳛﺒﻮن َِأﰊ َﻛﺜِ ًﲑا‬
َ ‫اﻟﺬﻳﻦ ُِ ﱡ‬
َ
َ ‫أﻋﻤﺎﻣﻲ‬
َ ُ ُ ْ َ .3
ِ
ِ َ‫وﻋﺎﺋﺸﺔُ ﺗُ َ ﱢ‬
.‫ـﻴﺖ‬
َ ِ َ َ ُ‫ﺧﺪﳚﺔ‬
َ َْ‫ـﻨﻈﻔﺎن اﻟْﺒ‬
َ َ .4
ِ ِ ‫ َِأﰊ ﻳـ ْﺘـﻌﺐ‬.5
.‫أﺟﻠﻨﺎ‬
َ ْ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ ُ ََ
ِِ ْ َ ‫رزﻗَـﻬﺎ اﷲ ِﻣﻦ‬
َِ ْ ُ ‫ﺗﺸﻜﺮ‬
.‫ﻓﻀﻠﻪ‬
ْ ُ َ َ َ ‫أﺳﺮﰐ َِﲟﺎ‬
ُ ُ ْ َ .6
ٍ َ ‫أﺳﺮﰐ ِﰲ‬
ٍ ‫ﺳﻌﺎدة َ ﱠ‬
ِ
َِ ْ ُ ‫ﺗﻌﻴﺶ‬
.‫ﺗﺎﻣﺔ‬
ََ
ُ َ .7
DİL BİLGİSİ
İSM-İ MEVSÛL
İsm-i mevsûl, tek başına bir anlamı olmayan, ancak kendisinden sonra gelen
cümleyle birlikte bir mânâ ifade eden marife isimdir. İsm-i mevsûl genelde
marife bir isimden sonra onun sıfatı olarak gelir. Ancak cümlenin bir ögesi
olarak mübteda, haber, fâil, mef'ûl vb. bir konumda da gelebilir.
İsm-i mevsûller hâs ve müşterek olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Hâs İsm-i Mevsûl
Müzekker ve müennesi, tekil ve çoğulu için ayrı ayrı lafzı bulunan ism-i
mevsûle hâs ism-i mevsûl denir. Bunlara özel ism-i mevsûller de
denebilir. Bunlar, cümlenin bir ögesi olarak gelebildikleri gibi, cümledeki
marife bir ögenin sıfatı olarak da gelebilirler. Bu durumda ism-i mevsûl,
öncesindeki isme, hem müzekkerlik – müenneslik hem de sayı bakımından
uyar.
67
Çoğul
İkil
Tekil
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬
‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Mebnî)
(Mu‘rab)
(Mebnî)
ِ‫ﱠ‬
‫ﻳﻦ‬
َ ‫َاﻟﺬ‬
ِ َ‫َ ﱠ‬
ِ ْ َ ‫ َ ﱠ‬/ ‫اﻟﻠﺬان‬
‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ‫َﱠ‬
‫اﻟﺬي‬
ِ‫ َ ﱠ‬،‫اﻟﻠﻮاﰐ‬
ِ َ ‫ َ ﱠ‬،‫اﻟﻼﰐ‬
ِ‫َ ﱠ‬
‫اﻟﻼﺋﻲ‬
ِ َ‫َ ﱠ‬
ِ ْ َ‫ َاﻟﻠﱠﺘ‬/ ‫اﻟﻠﺘﺎن‬
‫ـﲔ‬
ِ‫َﱠ‬
‫اﻟﱵ‬
Müzekker
‫ﱠ‬
‫اﳌﺬﻛﺮ‬
Müennes
‫ﱠ‬
‫اﳌﺆﻧﺚ‬
ِ ‫ َﱠ‬:Bu ism-i mevsûl tekil müzekker isim için kullanılır.
‫اﻟﺬي‬
ِ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ َ ْ ‫اﻟﺬي َذﻫﺐ إﱃ اﻟ‬
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
‫ْﻤﻜﺘﺒﺔ‬
ُ َْ‫ َر‬.
َ َ
َ َ
َ
Kütüphaneye giden öğrenciyi gördüm.
ِ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
Aslında burada iki ayrı cümle bulunmaktadır. Birincisi ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
ُ َْ‫َر‬
َ
ِ
ِ
‫ﱠ‬
“Öğrenci kütüphaneye
“Öğrenciyi gördüm”, ikincisi ise ‫ْﻤﻜﺘﺒﺔ‬
ََ ْ َ ‫ذﻫﺐ إﱃ اﻟ‬
َ َ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
ُ
gitti” cümlesidir. İsm-i mevsûl bu cümleleri birbirine bağlamış ve kendisi
‫ اﻟﻄﺎﻟﺐ‬kelimesinin sıfatı olmuştur. Mef’ûl olan ‫ اﻟﻄﺎﻟﺐ‬kelimesinin harekesi
ِ ‫ ﱠ‬ism-i mevsûlünün harekesinde
üstün olmasına rağmen, onun sıfatı olan ‫اﻟﺬي‬
bir değişiklik olmamıştır. Çünkü mebnîdir. Ref, nasb ya da cer hâlinde harf
veya harekesinde herhangi bir değişiklik olmaz. Oysa normalde sıfatların
murab olduğunda öncesindeki isme hareke yönünden uyması gerekir.
ِ ‫اﻟﻠﺬ‬
‫ان‬
َ ‫ َ ﱠ‬:Bu ism-i mevsûl, tesniye (ikil) müzekker isim için kullanılır. Bunların
i‘râbı diğer ikil kelimeler gibidir, yani mebnî değil, murabdırlar. Ref hâli
ِ َ ‫ ﱠ‬şeklinde elifle, nasb ve cer hâli ise ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ْ َ ‫ ﱠ‬şeklinde yâ iledir.
‫اﻟﻠﺬان‬
ِ ‫اﻟﻠﺬان َذﻫﺒﺎ ِ َإﱃ اﻟ ُ ﱢﱠ‬
ِ
ِ ِ ‫ﻋﺎد ﱠ‬
‫ْﻜﻠﻴﺔ‬
َ َ . Fakülteye giden iki öğrenci döndü.
َ َ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن ﱠ‬
َ
ِ ِ ‫ ﱠ‬kelimesinin sıfatı olarak
Bu cümlede ism-i mevsûl fâil olan ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن‬
َ
gelmiştir. Fâil ref konumunda olduğu için, ism-i mevsûl de onun sıfatı olarak
ِ َ ‫ ﱠ‬şeklinde elif (‫ )ا‬ile ref konumunda gelmiştir.
‫اﻟﻠﺬان‬
ِ ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ َذﻫﺒﺎ ِ َإﱃ اﻟ ُ ﱢﱠ‬
‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟِﺒ‬
‫ْﻜﻠﻴﺔ‬
ُ َْ‫ َر‬. Fakülteye giden iki öğrenciyi gördüm.
َ َ ِ ْ َ ‫ـﲔ ﱠ‬
‫ ﱠ‬kelimesinin sıfatı olarak
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟِﺒ‬
Bu cümlede ise ism-i mevsûl mef’ûl olan ‫ـﲔ‬
gelmiştir. Mef‘ûl nasb konumunda olduğu için, ism-i mevsûl de onun sıfatı
ِ ْ َ ‫ ﱠ‬şeklinde nasb konumunda gelmiştir.
olarak ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ َذﻫﺒﺎ ِ َإﱃ اﻟ ُ ﱢﱠ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟِﺒ‬
‫ْﻜﻠﻴﺔ‬
ََ ‫ﺖ‬
ُ ‫ﺳﻠﻤ‬
ْ ‫ َ ﱠ‬. Fakülteye giden iki öğrenciye selam verdim.
َ َ ِ ْ َ ‫ـﲔ ﱠ‬
68
‫ﱠ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟِﺒ‬
Bu cümlede ise ism-i mevsûl ‫ﻋﻠﻰ‬
َ َ harfi cerri ile mecrûr olan ‫ـﲔ‬
ِ َْ‫ﱠ‬
kelimesinin sıfatı olarak gelmiştir. İsm-i mevsûl de onun sıfatı olarak ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
şeklinde cer konumunda gelmiştir.
ِ‫ﱠ‬
ِ ‫ ﱠ‬de
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ َ: Bu ism-i mevsûl ise çoğul müzekker isim için kullanılır. ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ
mebnîdir Cümlede hangi konumda bulunursa bulunsun harf veya harekesinde
herhangi bir değişiklik olmaz.
ِ ‫أﻳﺖ ﱡ ﱠ ﱠ‬
‫ذﻫﺒﻮا‬
ُ َْ‫ َر‬. Giden öğrencileri gördüm
َ
ُ َ َ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ ‫اﻟﻄﻼب‬
ِ‫ َﱠ‬:Bu ism-i mevsûl tekil müennes isim için kullanılır ve mebnîdir.
‫اﻟﱵ‬
ِ ُ َ‫ر‬. Giden (kız) öğrenciyi gördüm.
ِ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔَ ﱠ‬
‫ذﻫﺒﺖ‬
ْ َ َ َ ‫اﻟﱵ‬
َْ
َ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ َ‫ َاﻟﻠﱠﺘ‬:Bu ism-i mevsûl ikil müennes isim için kullanılır. İ‘rab yönünden
‫ﺎن‬
ِ َ ‫ ﱠ‬ism-i mevsûlü gibidir.
aynen ‫اﻟﻠﺬان‬
ِ َ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺘﺎن ﱠ‬
ِ َ ِ ‫ﻋﺎدت ﱠ‬
ِ َ َ . Giden iki (kız) öğrenci döndü.
‫ذﻫﺒﺘﺎ‬
ََ َ َ ‫اﻟﻠﺘﺎن‬
َ
ِ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ ْ َ‫ـﲔ اﻟﻠﱠﺘ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟﺒَﺘ‬
‫ذﻫﺒﺘﺎ‬
ُ َْ‫ َر‬. Giden iki (kız) öğrenciyi gördüm.
ََ َ َ ‫ـﲔ‬
ِ ‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
ِ ‫ذﻫﺒﺘﺎ ِ َإﱃ اﻟ ُ ﱢﱠ‬
ِ ْ َ‫ـﲔ اﻟﻠﱠﺘ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟﺒَﺘ‬
‫ْﻜﻠﻴﺔ‬
َ َ ‫ﺳﻠﻤﺖ‬
ُ ْ ‫ َ ﱠ‬. Fakülteye giden iki (kız) öğrenciye selam
ََ َ َ ‫ـﲔ‬
verdim.
ِ‫َ ﱠ‬: Bu ism-i mevsûl ise çoğul müennes isim için kullanılır ve mebnîdir.
‫اﻟﻼﰐ‬
ِ ِ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ﱠ‬
‫ذﻫﱭ‬
ُ َْ‫ َر‬. Giden (kız) öğrencileri gördüm.
َ ْ َ َ ‫اﻟﻼﰐ‬
َ
Hâs İsm-i Mevsûlün Cümlenin Bir Ögesi Olması:
Yukarıda da ifade edildiği gibi hâs ism-i mevsûller mübtedâ, haber, fâil,
mef'ûl vb. bir şekilde cümlenin bir ögesi olarak da gelebilirler.
Mübteda oluşu:
ِ ‫َﱠ‬. Ödülü kazanan Kerim’dir.
ِ َ ‫اﳉﺎﺋﺰة‬
َ َ ‫اﻟﺬي‬
َ َِ َْ ‫ﻧﺎل‬
ٌ‫ﻛﺮﱘ‬
ِ َ lafzı da haberidir. ‫ﻧﺎل‬
Bu bir isim cümlesidir. İsm-i mevsûl mübtedâ, ٌ‫ﻛﺮﱘ‬
ََ
‫اﳉﺎﺋﺰة‬
َ َِ َْ kısmı ise ism-i mevsûlün sıla cümlesidir.
Haber Oluşu
ِ
ِ‫ﻫﻲ ﱠ‬
‫ـﻴﺖ‬
َ َْ‫ـﺮﻋﻰ اﻟْﺒ‬
َ ْ َ‫اﻟﱵ ﺗ‬
َ ‫ُﱢأﻣﻲ‬. Evle ilgilenen annemdir.
ِ
Burada ise ‫ ُﱢأﻣﻲ‬lafzı mübtedâ, ism-i mevsûl ise haberidir. ‫ﻫﻲ‬
َ ise fasıl
zamiri, ‫ـﻴﺖ‬
َ َْ‫ـﺮﻋﻰ اﻟْﺒ‬
َ ْ َ‫ ﺗ‬kısmı ise sıla cümlesidir.
69
Fâil Oluşu
ِ ‫وﺻﻞ ﱠ‬. Sınavda başarılı olan geldi.
ِ ِ ْ ِ ْ ‫اﻟﺬي ََﳒﺢ ِﰲ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
َ
َ
ََ َ
Bu cümlede ise ism-i mevsûl ‫وﺻﻞ‬
َ َ َ fiilinin fâilidir.
Mef’ûl Oluşu
ِ ‫رَ ُ ﱠ‬. Kongreye katılanları gördüm.
َِ ْ َ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
ِ ََ ْ ُ ‫ﻮن ِﰲ اﻟ‬
‫ْﻤﺆﲤﺮ‬
َ ‫ﻳﺸﱰُﻛ‬
َْ
َ ‫أﻳﺖ‬
Burada ise ism-i mevsûl ‫أﻳﺖ‬
ُ ْ َ‫ َر‬fiilinin mef’ûlüdür.
Cümledeki bir Ögenin Sıfatı Olması
Yukarıda da belirtildiği gibi hâs ism-i mevsûller cümlenin ögelerinin sıfatı
olarak da gelebilirler. Bu durumda niteledikleri isme sayı ve müzekkerlikmüenneslik bakımından uyarlar.
Mübtedanın Sıfatı
ِ‫ ﱠ‬.
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
ِ ِ ْ ِ ْ ‫اﻟﺬي ََﳒﺢ ِﰲ‬
‫ﺣﺴﻦ‬
َ
ٌ َ َ ‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
َ
ُ
Sınavda başarılı olan öğrenci Hasan'dır.
Haberin Sıfatı
ِ ‫ﻫﺬا ﻫﻮ ﱠ‬
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
ِ ِ ْ ِ ْ ‫اﻟﺬي ََﳒﺢ ِﰲ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
َ
َ
ُ
َُ َ َ.
Bu, sınavda başarılı olan öğrencidir.
Fâilin Sıfatı
ِ ‫وﺻﻞ ﱠ‬.
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
ِ ِ ْ ِ ْ ‫اﻟﺬي ََﳒﺢ ِﰲ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
َ
َ
ُ
ََ َ
Sınavda başarılı olan öğrenci geldi.
Mef'ûlün Sıfatı
ِ ‫أﻳﺖ ﱠ‬
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
ِ ِ ْ ِ ْ ‫اﻟﺬي ََﳒﺢ ِﰲ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
ُ َْ‫ َر‬.
َ
َ
َ
Sınavda başarılı olan öğrenciyi gördüm.
İkil (müsennâ) olanlar hariç bütün ism-i mevsûller mebnîdir. İkil olanlar ise
mu‘rabdır. Verilen örneklerde de görüldüğü üzere, diğer ikil lafızlarda olduğu
ِ َ‫اﻟﻠﺬان – ﱠ‬
ِ َ ‫ َ ﱠ‬, nasb ve cer hâli ise yâ iledir ‫ﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ْ َ ‫اَ ﱠ‬
gibi bunların da ref hâli elif’le ‫اﻟﻠﺘﺎن‬
ِ‫ – اﻟﻠﱠﺘَ ْـﲔ‬. Ayrıca ikillerle müennes çoğul için kullanılan ism-i mevsûller çift
lâm’la yazılırken, diğerleri tek lâm’la yazılır.
(
)
70
)
(
Yukarıda verilen örnek cümleler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerdeki ism-i
mevsûllerin ikil ve çoğul hâllerini, gerekli değişiklikleri yaparak yazınız
ِ ‫اﻟﻄﻔﻞ ﱠ‬
‫ َرَْ ُ ﱢ‬. Kur’ân-ı Kerîm okuyan (erkek) çocuğu gördüm
ِ َ ‫ْﻘﺮآن اﻟ‬
َ ْ ُ ‫اﻟﺬي ﻳَ ْـﻘ َﺮأُ اﻟ‬
َ‫ْﻜﺮﱘ‬
َ ْ ‫أﻳﺖ‬
ِ‫ْﺒﻨﺖ ﱠ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘَ َـﻬﺎ‬
َ ِ َ ‫ـﻨﺼﺮ‬
َ ِْ‫أﻳﺖ اﻟ‬
ُ َْ‫ َر‬. Arkadaşına yardım eden kızı gördüm
ُ ُ ْ َ‫اﻟﱵ ﺗ‬
2. Müşterek İsm-i Mevsûl
Müzekker ve müennesi, tekil ve çoğulu için ayrı ayrı lafzı bulunmayıp hepsi
için ortak kullanılan ism-i mevsûle müşterek ism-i mevsûl denir. Bunlara
genel ya da ortak ism-i mevsûller de denebilir. Bunların başlıcaları iki
tanedir: ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ve ‫َﻣﺎ‬. Her ikisi de mebnîdir yani ref‘, nasb ve cer durumlarında
şekilleri, yapıları değişmez. Müşterek ism-i mevsûller, hâs olanlardan farklı
olarak sadece cümlenin bir ögesi olarak gelebilirler.
‫ﻣﻦ‬
َْ :
Bu ism-i mevsûl akıllılar için kullanılır. Mebnî olduğu için ref, nasb ya da
cer konumu aynıdır.
Ref konumu:
‫ﺣﻔﻆ‬
َ ِ َ ‫ﻣﻦ‬
َ
َ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬
ْ َ ‫ﺟﺎء‬
َ َ . Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyen geldi.
Burada ism-i mevsûl ‫ﺟﺎء‬
َ َ fiilinin fâili olarak ref konumunda gelmiştir.
Nasb konumu:
‫ﺣﻔﻆ‬
َ ِ َ ‫ﻣﻦ‬
َ
ُ َْ‫ َر‬. Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyeni gördüm.
َ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬
ْ َ ‫أﻳﺖ‬
Burada ise ism-i mevsûl ‫أﻳﺖ‬
ُ ْ َ‫ َر‬fiilinin mef’ûlü olarak nasb konumunda
gelmiştir.
Cer konumu:
‫ﺣﻔﻆ‬
َ ِ َ ‫ﲟﻦ‬
َ
ُ ْ َ َ . Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyene uğradım.
َ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬
ْ َِ ‫ﻣﺮرت‬
Burada ise ism-i mevsûlün başında ‫ ﺑِـ‬harfi cerri gelmiştir. Harfi cerler
normalde murab bir ismin başına geldiğinde son harekesini esre yapmaktadır.
Ancak ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ism-i mevsûlü mebnî olduğu için, harfi cerden dolayı son
harekesinde herhangi bir değişiklik meydana gelmemiştir.
Aşağıdaki cümlelerde ise ism-i mevsûl ref konumunda tekil-çoğul,
müennes-müzekker için ortak olarak kullanılmıştır.
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
َ‫ﻋﺒﺪ اﷲ‬
ْ َ ‫ََﳒﺎ‬. Allah’a kulluk eden kurtuldu (Erkek).
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
َ‫ﻋﺒﺪوا اﷲ‬
ْ َ ‫ ََﳒﺎ‬. Allah’a kulluk edenler kurtuldu (Erkek).
71
ْ ‫ﻋﺒﺪ‬
ْ َ‫ َﳒ‬. Allah’a kulluk eden kurtuldu (Bayan).
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
َ‫ت اﷲ‬
َْ‫ﺖ‬
ْ َ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ َ‫ َﳒ‬. Allah’a kulluk edenler kurtuldu (Bayan).
َ‫ﻋﺒﺪَن اﷲ‬
َْ‫ﺖ‬
‫ َﻣﺎ‬:
Bu ism-i mevsûl ise akılsızlar için kullanılır ve bu da mebnîdir
ُ ُ َ‫ﻳ‬. Adam yapmadığını söylüyor.
ُ َ ْ َ‫اﻟﺮﺟﻞ َﻣﺎ ﻻَ ﻳ‬
ُ‫ـﻔﻌﻠﻪ‬
ُ ُ ‫ـﻘﻮل ﱠ‬
َ َ . Mahmut gördüğünü anlattı.
ٌ ُ َْ ‫ﺣﻜﻰ‬
َ َ َ ‫ﳏﻤﻮد َﻣﺎ‬
ُ‫ﺷﺎﻫﺪﻩ‬
Cümlenin Bir Ögesi Olması
Mübteda Oluşu
‫اﻟﺼﻮاب‬
ُ َ ‫ﻫﻮ ﱠ‬
َ ُ ُُ‫ َﻣﺎ ﻗُ ْـﻠﺘﻪ‬. Söylediğim doğrudur.
Burada ism-i mevsûl mübtedâ olarak ref konumunda gelmiştir. ‫اﻟﺼﻮاب‬
ُ َ‫ﱠ‬
lafzı da haberidir.
Haber Oluşu
ِ ِ ‫ﻟﺴﺎﻧﻪ‬
ِ ‫ﺳﻠﻢ اﻟ‬
ِ
ِ
ِِ ِ ِ ‫ﻤﻮن‬
‫وﻳﺪﻩ‬
ْ َ ُ ‫ْﻤﺴﻠ‬
ْ َ ‫اﳌﺴﻠﻢ‬
ََ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ ُ َ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ ُْ .
Müslüman diğer Müslümanların dilinden ve elinden güvende olduğu
kimsedir.
ِ
Burada ise ‫اﳌﺴﻠﻢ‬
ُ ْ ُ lafzı mübtedâ, ism-i mevsûl de onun haberidir.
Fâil Oluşu
ِ ِ ْ ‫ﻋﻠﻰ‬
‫اﳉﺎﺋﺰة‬
َ َ َ َ ‫ﺣﺼﻞ‬
َ ‫ﺗَ َ ﱠ‬. Ödülü kazanan öne çıktı.
ْ َ ‫ـﻘﺪم‬
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
Mef‘ûl Oluşu
َِ َ َ ‫ﻣﻦ‬
‫ﻧﺼﺮﱐ‬
ُ ْ َ َ . Bana yardım edene teşekkür ettim.
ْ َ ‫ﺷﻜﺮت‬
İsm-i mevsûllerin cümlenin bir ögesi ya da sıfat olarak kullanılmasıyla ilgili
örnekler için İ. Güler - H. Günday - Ş. Şahin'in Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi)
kitabına bakınız.
Müşterek ism-i mevsûllerden ‫ﻣﻦ‬
ْ َ akıllılar, ‫ َﻣﺎ‬da akılsızlar ve cansız varlıkları
belirtmek için kullanılırken, hâs ism-i mevsûllerin tekil ve ikilleri hem akıllılar
hem de akılsızlar için ortak kullanılır.
72
ِ ‫ْﻜﺘﺎب ﱠ‬
ِ ُ ْ‫ﻗَـﺮ‬. Satın aldığım kitabı okudum.
‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُ َـﻬﺎ‬
ْ ‫اﻟﺬي‬
َ َ ‫أت اﻟ‬
َ
ِ
‫ﱠ‬
ِ
ِ ْ َ ‫ْﻜﺘﺎﺑَ ْـﲔ‬
‫ـﻬﻤﺎ‬
ْ ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬. Satın aldığım iki kitabı okudum.
َ ‫أت اﻟ‬
َ ُ ُ‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘ‬
ِِ ‫اﻟﱵ رأَﻳـﺘُْ َـﻬﺎ‬
‫ َ َ ِ ُ ﱠ‬. Gördüğüm bahçeler güzeldir.
ٌَ‫ﲨﻴﻠﺔ‬
َ ِ ‫اﳊﺪاﺋﻖ‬
ِ ََ ِِ ‫اﻟﻠﺘﺎن رأَﻳـﺘُ ُـﻬﻤﺎ‬
ِ
ِ َ َ ِ . Gördüğüm iki bahçe güzeldir.
‫ﲨﻴﻠﺘﺎن‬
َ
َ ْ َ َ‫اﳊﺪﻳﻘﺘﺎن ﱠ‬
ِ
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
‫وﺻﻞ ﱠ‬
ُ ِ ْ َ ‫اﻟﺬي‬
ُ‫أﻋﺮﻓﻪ‬
ُ
َ َ َ . Tanıdığım öğrenci geldi.
ِ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن ﱠ‬
ِ ِ ‫وﺻﻞ ﱠ‬. Tanıdığım iki öğrenci geldi.
ِ ْ َ ‫اﻟﻠﺬان‬
‫ـﻬﻤﺎ‬
َ ََ َ
َ ُ ُ‫أﻋﺮﻓ‬
ِ ِ َ . Tanıdığım (kız) öğrenci geldi.
ِ ْ َ ‫اﻟﱵ‬
ِ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ ﱠ‬
‫أﻋﺮﻓُ َـﻬﺎ‬
َ َ
َ ‫وﺻﻠﺖ ﱠ‬
ِ َ ِ ‫وﺻﻠﺖ ﱠ‬
ِ َ‫اﻟﻠﺘ‬
ِ َ . Tanıdığım iki (kız) öğrenci geldi.
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺘﺎن ﱠ‬
ِ ْ َ ‫ﺎن‬
‫ـﻬﻤﺎ‬
َ َ
َ
َ ُ ُ‫أﻋﺮﻓ‬
Yukarıda geçen cümlelerde, hâs ism-i mevsûl ilk dördünde akılsızlar için,
son dördünde ise akıllılar için kullanılmıştır.
3. Sıla Cümlesi
İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir. Sıla cümlesi ism-i
mevsûlün ayrılmaz bir parçasıdır ve dâima ism-i mevsûlden sonra yer alır.
Sıla cümlesiz kullanılan ism-i mevsûl herhangi bir mânâ ifade etmemektedir.
ِ ‫ ﺟﺎء ﱠ‬dense bu ifade noksandır, bunu ‫اﻟﺪرس‬
ِ‫ﱠ‬
Meselâ ‫اﻟﺬي‬
ََ
َ َ َ ‫” َﺟﺎءَ اﻟﺬي‬Dersi
َ ْ ‫ﻛﺘﺐ ﱠ‬
yazan geldi.” şeklinde tamamladığımızda mânâ da tamam olmaktadır.
Sıla cümlesi de isim cümlesi, fiil cümlesi ve şibhi cümle olarak üç şekilde
gelebilir.
Fiil Cümlesi
ِ ‫اﻟﺮﺟﻞ ﱠ‬
‫اﻟﺬي َرأَﻳـﺘﻪ‬
ُُْ
َ َ َ . Gördüğüm adam gitti.
ُ ُ ‫ذﻫﺐ ﱠ‬
İsim Cümlesi
ِ
ِ ُ َ ‫ﺟﺎء اﻟ‬. Babası âlim olan çocuk geldi.
ٌ‫ْﻮﻟﺪ ﱠاﻟﺬي َُأﺑﻮﻩُ َﻋﺎﱂ‬
َ ََ
Şibhi Cümle
ِ ‫اﻟﺸﺎب ﱠ‬
‫ﻋﻨﺪك‬
َ َ ْ ِ ‫اﻟﺬي‬
‫ﻋﺮﻓﺖ ﱠ ﱠ‬
ُ ْ َ َ . Yanındaki genci tanıdım.
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerdeki sıla cümlesini
ve türünü tespit ediniz.
ِ َ ‫اﻟﱵ ﺗَ ْـﻌﻤﻞ ِﰲ اﻟ‬
‫ﻧﺼﺮت اﻟْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ َ ُ َ ﱠ‬
‫ْﺒﺴﺘﺎن‬
ْ ُ ُ َ ِ ‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ُ ْ َ َ.
Bahçede çalışan yaşlı kadına yardım ettim.
ِ ‫اﻟﺼﺪﻳﻖ ﱠ‬
‫ْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ‬
َ ْ َ ْ ُ ‫اﻟﺬي ِﰲ اﻟ‬
ُ ْ ُ . Hastanedeki arkadaşı ziyaret ettim.
َ ِ ‫زرت ﱠ‬
ِ ‫اﻹﻧﺴﺎن ﱠ‬
‫ﺣﺴﻦ‬
ُ ُ ُ ‫اﻟﺬي‬
‫ُ ِ ﱡ‬. Güzel ahlâklı insanı severim.
َ َ ْ ِ ْ ‫أﺣﺐ‬
ٌ َ َ ُ‫ﺧﻠﻘﻪ‬
73
Sıla cümleleri ism-i mevsûlleriyle birlikte Türkçe'ye genelde -en, -ecek, -miş, diği ekleri alarak çevirilir. Bu yönüyle Türkçedeki bazı ortaçlara
benzemektedirler.
ِ ‫َﱠ‬. Gördüğüm Ali'dir.
‫ﻋﻠﻲ‬
‫اﻟﺬي َرأَﻳـﺘﻪ‬
‫ُُْ َ ِ ﱞ‬
ِ
ِ ُ ْ‫ﻗَـﺮ‬. Bana verdiğin kitabı okudum
‫أﻋﻄﻴﺘَِﲏ‬
َْ ْ َ ‫ْﻜﺘﺎب ﱠاﻟﺬي‬
َ َ ‫أت اﻟ‬
َ
ِْ َ َ َ ‫اﻟﱵ‬
ِ‫اﻟﻄﻔﻠﺔَ ﱠ‬
‫ﺳﺎﻋﺪﺗﲏ‬
َ ْ ِ ‫ﺷﻜﺮت‬
ُ ْ َ َ . Bana yardım eden kız çocuğuna teşekkür ettim.
4. Âid Zamiri
Sıla cümlesinde bulunup onu ism-i mevsûle bağlayan zamire âid zamiri
denir. Bu zamir, ism-i mevsûle uygun olarak, gizli ya da açık bir şekilde
gelebilir. Fiillerin çekiminde yer alan merfû muttasıl zamirlerle müstetir
olanlar da âid zamiri olarak gelmektedir.
ِ ‫اﻷﺳﺘﺎذُ ﱠ‬
‫ﻋﻠﻲ‬
ْ ‫اﻟﺬي‬
‫اﲰﻪُُ َ ِ ﱞ‬
َْ ُ ْ ‫ﺣﻀﺮ‬
َ َ َ . İsmi Ali olan hoca geldi.
ِ ‫ْﻜﺘﺎب ﱠ‬
ِ ُ ْ‫ﻗَـﺮ‬. Gönderdiğin kitabı okudum.
ْ َ ْ َ ‫اﻟﺬي‬
ُ‫أرﺳﻠﺘَﻪ‬
َ َ ‫أت اﻟ‬
َ
ِ ‫وﺻﻞ ﱠ ِ ﱠ‬.
‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ُ َ ‫ﻧﺼﺮ اﻟ َْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ‬
ُ
َ َ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي‬
ََ َ
Yaşlı kadına yardım eden öğrenci geldi.
ِ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن ﱠ‬
ِ ِ ‫وﺻﻞ ﱠ‬.
‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ُ َ ‫ﻧﺼ َﺮا اﻟ َْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ‬
َ َ ‫اﻟﻠﺬان‬
َ ََ َ
Yaşlı kadına yardım eden iki öğrenci geldi.
ِ ‫وﺻﻞ اﻟ ﱡ ﱠ ﱠ‬.
‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ُ َ ‫ﻧﺼﺮوا اﻟ َْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ‬
ُ
َ ‫ﻄﻼب‬
ُ َ َ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
ََ َ
Yaşlı kadına yardım eden öğrenciler geldiler.
ِ َ ‫اﻟﱵ‬
َِ .
‫وﺻﻠﺖ ﱠ َِ ﱠ‬
‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ُ َ ‫ﻧﺼﺮت اﻟ َْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ‬
َ َ
َ َ ِ ُ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔ‬
Yaşlı kadına yardım eden (kız) öğrenci geldi.
َِ .
ِ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ﱠ‬
‫ْﻌﺠﻮز‬
َ ْ َ َ ‫ااﻟﻼﰐ‬
ُ َِ ‫وﺻﻠﺖ ﱠ‬
َ ُ َ ‫ﻧﺼﺮن اﻟ َْﻤ ْﺮَ َأة اﻟ‬
َ َ
Yaşlı kadına yardım eden (kız) öğrenciler geldi.
Yukarıdaki cümlelerden birincisinde âid zamiri, altı çizili olan ُُ‫اﲰﻪ‬
ْ
kelimesinde muzâfun ileyh olan ‫ ـﻪ‬zamiridir. İsm-i mevsûl, müzekker ve tekil
olduğu için zamir de ona uygun olarak gelmiştir.
İkinci cümlede ُ‫أرﺳﻠﺘﻪ‬
َْ َ ْ َ fiilinin mef'ûlü olarak ona bitişmiş olan ‫ـﻪ‬
zamiridir.
âid
Geri kalan cümlelerde ise âid zamiri, üçüncü cümlede, ‫ﻧﺼﺮ‬
َ َ َ fiilinin gizli
(müstetir) fâili olan ‫ﻫﻮ‬
zamiri,
dördüncüde
merfû
muttasıl
zamir
olan tensiye
َُ
ِ
(ikil) elifi (‫)ا‬, beşincide cemi vâvı (‫)و‬, altıncıda gizli ‫ﻫﻲ‬
َ zamiri ve yedincide
de nûn-u nisve (cem-i müennes) (‫ )ن‬dir.
74
Merfû muttasıl zamirler hakkında ayrıntılı bilgi için AÖF İlahiyat Önlisans
Programı Arapça II kitabından "Zamirler" ünitesine bakınız.
Yukarıda verilen örnek cümleler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen
âid zamirlerini tespit ediniz.
ِ
ِ ُ ْ . Aradığım kitabı buldum.
ُُ‫ﻃﻠﺒﺘﻪ‬
ََْ ‫ْﻜﺘﺎب ﱠاﻟﺬي‬
َ َ ‫وﺟﺪت اﻟ‬
ََ
ِ ِ ِ َ . İmtihanda başarılı olan öğrenci sevindi.
ِ ِ ْ ْ ‫ﳒﺤﺖ ِﰲ‬
ِ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ ﱠ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‬
ْ َ ََ ‫اﻟﱵ‬
َ
َ ‫ﻓﺮﺣﺖ ﱠ‬
َ
İsm-i mevsûle dair örnekler için http://www.onlinearabic.net
www.schoolarabia.net adreslerine başvurabilirsiniz.
ve
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlede geçen ism-i mevsûlü parantez içinde verilenlerle
değiştirerek cümleyi buna göre yeniden yazınız.
ِ ‫ْﻤﺪرس ﱠ‬
.َ‫اﻟﻠﻐﺔَ اﻟ َْﻌ َﺮِﱠﺑﻴﺔ‬
َ ‫ﻋﻠﻤﻨﺎ ﱡ‬
َ َ ‫اﻟﺬي َ ﱠ‬
ََ
ُ ‫ﺟﺎء اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ َ ‫ ) ﱠ‬.1
............................... (‫اﻟﻠﺬان‬
ِ‫ﱠ‬
............................... (‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ ) .2
ِ‫ ) ﱠ‬.3
.................................(‫اﻟﱵ‬
ِ َ‫ ) ﱠ‬.4
............................... (‫اﻟﻠﺘﺎن‬
ِ‫ ) ﱠ‬.5
.............................. (‫اﻟﻼﰐ‬
2. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları hâs ism-i mevsûllerle doldurunuz.
ِ ‫ذﻫﺐ ِ َإﱃ ﱡ‬
.‫اﻟﺴﻮق‬
ُ َ َ ‫رﺟﻊ‬
َ َ َ .1
َ َ َ ....... ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
ِ َ ِ ْ ‫ ﺗَ ْـﻠﻌﺐ ِﰲ‬...... ‫ْﺒﻨﺖ‬
ِ َ .2
.‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
ُ ِْ‫وﺻﻠﺖ اﻟ‬
َ َ
َ
ُ َ
َِ
ِ
ِ ْ ّ ‫ﻣﺴﺎﺑﻘﺔ‬
.‫اﻟﺸﻌﺮ‬
َ ََ ...... ‫ﺣﻀﺮ اﻟ َْﻔﺘَ َـﻴﺎن‬
َ َ َ .3
َ َ ‫ﳒﺤﺎ ِﰲ‬
ْ ‫ـﻌﻠﻦ‬
.‫اﳋَْﻴ َـﺮ‬
ُ َْ‫ َر‬.4
َ ْ َ َ‫ ﻓ‬...... ‫اﻟﻨﺴﺎء‬
َ َ ‫أﻳﺖ ﱢ‬
ِ َ ‫اﳊﺪ‬
ِ ْ ‫ـﻌﻤﻠﻮن ِﰲ‬
ِ ‫ﻋﻠﻰ اﻟ ُ ﱠ‬
.‫ﻳﻘﺔ‬
َ َ ‫ﺳﻠﻤﺖ‬
َ ُ َ ْ َ‫ ﻳ‬...... ‫ْﻌﻤﺎل‬
ُ ْ ‫ َ ﱠ‬.5
َ
ِ َ ِْ .6
.‫ﻋﻠﻰ َِزﻣﻴﻼََِﺎ‬
َ َ ‫ـﻔﻮﻗﺖ‬
ْ َ ‫ ﺗَ َ ﱠ‬...... ُ‫ْﻔﺘﺎة‬
َ َ ‫ﻫﻲ اﻟ‬
َ ‫ﺗﻠﻚ‬
ِ ِ‫ﺷﻜﺮت ﱠ‬
.‫ﻋﺎﳉﻦ ُﱢأﻣﻲ‬
ُ ْ َ َ .7
َ
َ َْ َ ...... ‫اﻟﻄﺒﻴﺒﺎت‬
ِ ‫ ﺗُ َ ﱢ‬....... ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺘﺎن‬
ِ َ ِ ‫ﳘﺎ ﱠ‬
ِ َ َ .8
.َ‫اﻟﺮﺣﻠﺔ‬
َ ْ ‫ـﻨﻈﻤﺎن ﱢ‬
َُ ‫ﻫﺎﺗﺎن‬
َ
َ
ِ ْ َ‫ْﻜﺘﺎﺑ‬
.‫ـﻬﻤﺎ‬
ْ ...... ‫ـﲔ‬
ُ ْ‫ ﻗَـ َﺮ‬.9
َ ِ ‫أت اﻟ‬
َ ُ ُ‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘ‬
ِ ََ ْ ‫ﺑﻜﺖ ﱢ‬
ِ َ .10
.‫ـﻬﻤﺎ‬
ََ ََ‫ ﻓ‬...... ‫اﻟﻄﻔﻠﺘﺎن‬
َ
َ ُ َ‫ـﻘﺪﺗﺎ ُ ْﻟﻌﺒَﺘ‬
75
‫ﻣﻦ ‪3. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪َ ism-i mevsûlüyle‬ﻣﺎ ‪ْ َ veya‬‬
‫‪doldurunuz.‬‬
‫ـﻬﺪ ِﰲ ُ ِ ِ‬
‫دروﺳﻪ‪.‬‬
‫اﺟﺘَ َ َ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻓﺎز ‪ْ .....‬‬
‫ُ‬
‫ـﻔﻌﻠﻪُ‪.‬‬
‫ـﻌﻞ ‪ .....‬ﺗَ ْ َ ُ‬
‫‪ .2‬أَﻓْ َ ُ‬
‫ﻛﺘﺒﺘﻪُ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻗَـ َﺮْ ُ‬
‫أت ‪ََْ َ ......‬‬
‫أﻋﺮﻓﻪُ‪.‬‬
‫وﺻﻞ ‪ُ ِ ْ َ .....‬‬
‫‪َ َ َ .4‬‬
‫ﺷﻜﺮت ‪َِ َ َ .....‬‬
‫ﻧﺼﺮﱐ‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ َ .5‬‬
‫‪ َ .6‬ﱠِ‬
‫ـﻌﻠﺘﻤﻮﻩُ‪.‬‬
‫ﺳﺮﱐ ‪ .....‬ﻓَ َ ْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﳚﻠﺲ ِﰲ ْ ِ َ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬
‫‪َ .7‬رَْ ُ‬
‫َ‬
‫أﻳﺖ ‪ُ َْ ......‬‬
‫ِ‬
‫ـﻔﺪ و‪ِ َ ْ ِ ....‬‬
‫اﷲ ٍ‬
‫ﺑﺎق‪.‬‬
‫ﻋﻨﺪ َ‬
‫‪ْ ُ َ ْ ......8‬‬
‫ﻋﻨﺪﻛﻢ ﻳَـ ْﻨ َ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺪﻩُ‪.‬‬
‫ﻟﻚ ‪ .....‬ﺗُ ِﺮ ُ‬
‫ﺳﺄﺣﻀﺮ َ َ‬
‫‪ُ ْ ُ َ .9‬‬
‫‪َ .10‬ﺧ ْﻴ ُـﺮ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس‪.‬‬
‫ﱠﺎس ‪ .....‬ﻳَـ ْﻨ َ ُ‬
‫ـﻔﻊ اﻟﻨ َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen ism-i mevsûllerin cümledeki görevini,‬‬
‫‪örnekteki gibi, tespit ediniz.‬‬
‫اﳋَﻴـﺮ‪ِ َ ِ .‬‬
‫ـﲔ ﺗَ ْ َ ِ‬
‫ﺷﺎﻫﺪت اﻟ َْﻤ ْﺮأَﺗَ ْ ِ‬
‫ﻟﻠﻤﻔﻌﻮل‪.‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪ُ ْ َ َ :‬‬
‫ﺻﻔﺔٌ ْ َ ْ ُ‬
‫ـﲔ اﻟﻠﱠﺘَ ْ ِ َ‬
‫ـﻔﻌﻼن ْ ْ َ‬
‫ْﻤﻬﻨﺪس ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻌﻤﺎرة ِ َإﱃ ِ َ ِ‬
‫ﺑﻼدﻩ‪.‬‬
‫اﻟﺬي ﺑَ َـﲎ اﻟ ِ َ ََ‬
‫‪َ .1‬ﺳﺎﻓَ َـﺮ اﻟ ُ َ ْ ُ‬
‫‪ .2‬أَﻓْ َ ﱠ ِ‬
‫ـﻬﺪوا‪.‬‬
‫اﺟﺘَ َ ُ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ ْ‬
‫َ‬
‫ـﻠﺢ َ‬
‫‪.............‬‬
‫‪.............‬‬
‫اﻟﱵ ِ َ ِ‬
‫ْﻘﺮآن َ ِ‬
‫اﻟﻜﺮﱘَ‪.‬‬
‫ﺣﻔﻈﺖ اﻟ ُ ْ َ‬
‫أﻳﺖ ِْ َ‬
‫‪َ .3‬رَْ ُ‬
‫اﻟﺒﻨﺖ ﱠِ َ‬
‫‪.............‬‬
‫ﻣﻬﺬﺑﺔٌ‪.‬‬
‫ﺟﺎء َ ْ‬
‫ﻣﻦ ِْﺑﻨﺘﻪُُ ُ َ ﱠ َ‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫ﻋﻨﺪﻧﺎ‪.‬‬
‫ﻣﻦ ِ ْ َ َ‬
‫‪ُ ِ ْ ُ .5‬‬
‫ﻧﻜﺮم َ ْ‬
‫‪.............‬‬
‫‪ .6‬ﱠ ِ‬
‫رﺟﻞ َ ِ‬
‫اﻟﺬي َ ﱠ َ ِ‬
‫ﻛﺮﱘٌ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻤﲏ ُ َ‬
‫ﻫﻮ َ ُ ٌ‬
‫اﻟﱵ َرﺑﱠ ْ ِ‬
‫أﺣﺐ ُﱢأﻣﻲ ﱠِ‬
‫ـﺘﲏ‪.‬‬
‫‪ ِ ُ .7‬ﱡ‬
‫‪.............‬‬
‫‪.............‬‬
‫‪.............‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen sıla cümlelerinin altını çizip, türünü‬‬
‫‪belirtiniz.‬‬
‫ﺣﻮل اﻟ َ ِ‬
‫أﻳﺖ ُ ِ ِ ﱠ ِ‬
‫ْﻜﻌﺒﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ ُ ُ َ‬
‫‪َ .1‬رَْ ُ ْ َ‬
‫ﻳﻄﻮﻓﻮن َ ْ َ ْ َ‬
‫ﳌﺴﻠﻤﲔ َ‬
‫‪ِ َ َ .2‬‬
‫ﻋﺎدت ﱠ‬
‫ﺒﺎت ﱠِ‬
‫ْﻌﻄﻠﺔَ ِﰲ اﻟ َْﻘﺮَِْﻳﺔ‪.‬‬
‫ﻗﻀﲔ اﻟ ُ َْ‬
‫اﻟﻄﺎﻟَِ ُ‬
‫اﻟﻼﰐ َ َ َْ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ َ ِ‬
‫ﻳﺪ اﻟْﺒ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻮردة‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ َْ .3‬‬
‫ـﻠﺒﻞ ﱠاﻟﺬي َ َ َ ْ‬
‫اﺳﺘﻤﻌﺖ ِ َإﱃ ﺗَـﻐْ ِﺮ ُ ُ‬
‫‪76‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺼﻔﺎ واﻟ ِ‬
‫‪ِ َ .4‬‬
‫اﻟﻔﺘﺎةُ ﱠِ‬
‫ْﻤﺮوة‪.‬‬
‫اﻟﱵ َ َ ْ‬
‫ﺑﻜﺖ َ َ‬
‫ﺳﻌﺖ ﺑَ َْ‬
‫َ‬
‫ـﲔ ﱠ َ َ َ ْ َ‬
‫ْﻔﺘﺎة ﱠِ‬
‫ﺣﺴﻦ‪.‬‬
‫ﺧﻄﺒﺖ اﻟ َ َ َ‬
‫‪ُ َْ َ .5‬‬
‫اﻟﱵ ُ ُ ُ َ‬
‫ﺧﻠﻘﻬﺎ َ َ ٌ‬
‫‪ ِ .6‬ﱠ‬
‫ﻳﺪ‪.‬‬
‫ـﻔﻌﻞ َﻣﺎ ﻳُ ِﺮ ُ‬
‫إن اﷲَ ﻳَ ْ َ ُ‬
‫‪ِ َ ُ .7‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻨﺴﺎءُ ﱠِ‬
‫ﲨﻌﻴﺔ َْ ِْ‬
‫اﳋﲑ‪.‬‬
‫ﻳﺸﺮﻓﻦ َ َ‬
‫ﻫﺆﻻء ُ ﱠ‬
‫َ‬
‫اﻟﻼﰐ ُ ْ ِ ْ َ‬
‫ﻫﻦ ﱢ َ‬
‫ﻓﺎزوا ِﰲ اﻟْﻤﺴﺎﺑ َ ِ‬
‫ـﻘﺔ‪.‬‬
‫ﻣﻦ َ ُ‬
‫‪َ .8‬ﺟﺎءَ َ ْ‬
‫ََُ‬
‫اﻟﺬي ِﰲ ﺑ ِ ِ‬
‫ﻋﺪت اﻟْﻤ ِﺮﻳﺾ ﱠ ِ‬
‫ـﻴﺘﻪ‪.‬‬
‫َْ‬
‫‪َ َ ُ ْ ُ .9‬‬
‫َِ‬
‫أرﺳﻠﺖ اﻟ َْﻔﱴ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺬي َُأﺑﻮﻩُ َﱠ ٌ ِ‬
‫ْﻤﺤﺎﺿﺮة‪.‬‬
‫‪َ ُ ْ َ ْ َ .10‬‬
‫ﳒﺎر َإﱃ اﻟ ُ َ َ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde parantez içinde verilen fiilleri ism-i mevsûle‬‬
‫‪uygun bir şekilde yazınız.‬‬
‫اﳌﺪرﺳﲔ اﻟﺬﻳﻦ )ﺧﺮج( ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ‪.‬‬
‫ﺳﻠﻤﺖ َﻋﻠﻰ َُ ﱢ‬
‫‪ُ ْ َ َ .1‬‬
‫‪ِ .2‬اﺳﺘَْـﺮاح َ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻔﻼﺣﺎن ﱠ َ ِ ِ‬
‫اﳊﻘﻞ‪.‬‬
‫ﻋﻤﻞ( ﰲ َْ‬
‫َ‬
‫َ َ‬
‫اﻟﻠﺬان ) َ َ‬
‫أﻳﺖ َ ِ‬
‫اﻟﻔﺘﻴﺎت ﱠِ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ‪.‬‬
‫‪ .3‬رَْ ُ‬
‫اﻟﻼﰐ )ﻳﺬﻫﺐ( إﱃ َ ْ َ‬
‫اﳌﺴﺠﺪ‪.‬‬
‫اﳌﺪرﺳﺔُ ﻋﻠﻰ اﻟﻄﺎﻟﺒﺔ اﻟﱵ )دﺧﻞ(‬
‫ﺳﻠﻤﺖ ﱢ‬
‫َ‬
‫‪ َ .4‬ﱠ َ‬
‫ﺣﻀﺮ ﱡ ﱠ ُ ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ )ﻳﺒﺤﺚ( ﻋﻦ َ َ ٍ‬
‫ﻋﻤﻞ‪.‬‬
‫اﻟﺸﺒﺎن َ‬
‫‪َ َ َ .5‬‬
‫اﻟﻠﺬان )ﳚﻠﺲ( ﲢﺖ اﻟﺸﺠﺮة ﻣ ْﺘ ِ‬
‫ان ﱠ َ ِ‬
‫ﱠﺠﺎر ِ‬
‫ـﻌﺒﺎن‪.‬‬
‫ُ ََ‬
‫‪ .6‬اﻟﻨ ﱠ َ‬
‫أﺗﲔ ﱠ ْ ِ‬
‫ﺷﻜ ْﺮَﻧﺎ اﳌﺮ ْ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم‪.‬‬
‫ﻃﺒﺦ(‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫َ‬
‫اﻟﻠﺘﲔ ) ََ‬
‫اﻟﻀﻴﻮف اﻟﺬﻳﻦ )وﺻﻞ( إﱃ ُ ْ ُ ِ‬
‫اﻟﻔﻨﺪق‪.‬‬
‫ﻧﺎم ﱡ ُ ُ‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫اﻟﺒﻨﺘﺎن ﱠَ ِ‬
‫‪ِ َِْ .9‬‬
‫ﻳﻨﺐ وﻋﺎﺋﺸﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻠﺘﺎن )أﻛﻞ(‬
‫َ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ﳘﺎ ز ُ‬
‫ﺷﻜﺮت اﻟﻄﺒﻴﺐ اﻟﺬي )ﻓﺤﺺ( َ ِ‬
‫أﺧﻲ‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ َ .10‬‬
‫َ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki âid zamirlerini tespit edip, açık olanların‬‬
‫‪altını çiziniz.‬‬
‫ْﻘﺼﺔَ ﱠِ‬
‫اﻟﱵ ﻗَـ َﺮأْﺗَ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫أﺧﺬت اﻟ ِ ﱠ‬
‫‪ُ ْ َ َ .1‬‬
‫‪َ .2‬ذﻫﺐ اﻟ َ ُ ﱠ ِ‬
‫أﻛﺮﻣﺘﻪ‬
‫ُُْ‪.‬‬
‫َ َ َ‬
‫ْﻮﻟﺪ اﻟﺬي َ ْ َ‬
‫اﻟﱵ َ َ َ ِ‬
‫ْﻤﻌﻠﻤﺔَ ﱠِ‬
‫اﳉﺎﺋﺰة‪.‬‬
‫أﺧﺬت َْ َِ َ‬
‫‪َ .3‬رَْ ُ‬
‫أﻳﺖ اﻟ ُ َ ﱢ َ‬
‫ْﻘﻤﺼﺎن ﱠِ‬
‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻛﻮﻳﺖ اﻟ ُ ْ َ َ‬
‫اﻟﱵ ْ‬
‫‪ُ ْ َ َ .4‬‬
‫أﺣﺐ اﻟﻨ ﱠ ِ‬
‫ﻳﺴﻌﻮن ِﰲ َِْْ‬
‫اﳋﲑ‪.‬‬
‫‪ ِ ُ .5‬ﱡ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ ْ َ ْ َ‬
‫ﱠﺎس َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺴﺎﻋﺪﻫﺎ ِﰲ اﻟْﺒَْ ِ‬
‫ْﺒﻨﺖ ﱠِ‬
‫ـﻴﺖ‪.‬‬
‫ﲢﺐ ْ ُ ﱡ‬
‫‪ ُِ .6‬ﱡ‬
‫اﻷم اﻟِْ َ‬
‫اﻟﱵ ُ َ ُ َ‬
‫‪77‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻋﻠﻰ ﱢ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺎب ﱠ ِ‬
‫اﻟﺮﺣﻠﺔ‪.‬‬
‫ﻳﺸﺮف َ َ‬
‫ﻫﻮ ﱠ ﱡ‬
‫اﻟﺬي ُ ْ ِ ُ‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ْ‬
‫ﻫﺬا ُ َ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ ﱠ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠِ ِ‬
‫اﻟﺬي َ َ َ ِ‬
‫ﻓﺤﺼﲏ‪.‬‬
‫ﺳﻠﻤﺖ َ َ‬
‫‪ َ .8‬ﱠ ْ ُ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ﱠِ‬
‫ﻣﺮت َﺳ ِﺮ َﻳﻌﺔٌ‪.‬‬
‫اﻟﱵ َ ﱠ ْ‬
‫‪ .9‬ﱠ ﱠ َ‬
‫‪ .10‬وﺻﻞ ﱢ ُ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ ْ َ ُ ِ‬
‫أﻛﺮﻣﻮﱐ‪.‬‬
‫َ ََ َ‬
‫اﻟﺮﺟﺎل َ‬
‫‪8. Aşağıda parantez içinde verilen kelimelerin tamamını kullanarak‬‬
‫‪anlamlı birer cümle oluşturunuz.‬‬
‫ﺷﻜﺮ‪ ،‬ﰲ‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ‪ ،‬ﱠ‬
‫اﻟﻄﻼب‪ ،‬اﻻﻣﺘﺤﺎن‪ ،‬ﳒﺤﻮا(‬
‫‪) .1‬اﳌﺪﻳﺮ‪َ َ ،‬‬
‫‪....................................................................‬‬
‫ـﻘﻮﻟﻪ‪ ،‬ﻣﺎ‪ ،‬ﻫﻮ(‬
‫‪) .2‬إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ ،‬اﻟﺼﻮاب‪ ،‬ﻳَ ُ ُ‬
‫‪..............................................‬‬
‫ﻣﻦ‪ِ ْ َ ،‬‬
‫ﻛﺘﺐ‪ ،‬ﻫﺬا(‬
‫أﻋﺮف‪ ،‬اﻟﺘﻘﺮﻳﺮ‪َ َ ،‬‬
‫‪ْ َ ) .3‬‬
‫‪.............................................‬‬
‫ِ‬
‫ﺷﺮﻃﻲ ُ ِ‬
‫اﳌﺮور(‬
‫اﳌﺮور‪،‬‬
‫اﻟﺴﺎﺋﻘﲔ‪َ َ ،‬‬
‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‪َ َ ،‬‬
‫ْ‬
‫ﺧﺎﻟﻔﺎ‪ْ ،‬‬
‫ﻋﺎﻗﺐ‪ ،‬إﺷﺎرة ُُ‬
‫‪ّ ْ ُ ) .4‬‬
‫‪..............................................................................‬‬
‫ـﻠﻨﺎ‪ ،‬اﻟﺬي‪ ،‬اﻟﻮزﻳﺮ‪ِ ،‬ﻣﻦ‪ ،‬إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‪ ،‬وﺻﻞ(‬
‫‪) .5‬اﺳﺘَْ ْـﻘﺒَ َْ‬
‫‪.............................................................‬‬
‫اﻟﺸﺮﻃﺔ(‬
‫ـﺘﻞ‪ ،‬اﻟﺮﺟﻞ‪ ،‬ﱡ ْ َ‬
‫‪ْ َ َ ْ َ) .6‬‬
‫أﻣﺴﻜﺖ‪ْ َِ ،‬‬
‫ﲟﻦ‪ ،‬ﻫﺬا‪ ،‬ﻗَ َ َ‬
‫‪...........................................................‬‬
‫ِ‬
‫ﺳﻠﻴﻤﺎن(‬
‫‪) .7‬اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻫﺬﻩ‪َ ،‬ﱠَ‬
‫ﻫﻲ‪َ َْ ُ ،‬‬
‫أﻟﻔﻬﺎ‪ ،‬اﳉﺪﻳﺪة‪ ،‬اﻟﱵ‪َ ،‬‬
‫‪....................................................................‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻐﺮق(‪.‬‬
‫ﺷﻜﺮت‪ ،‬أَﻧَْ َ‬
‫‪ُ َ ) .8‬‬
‫ـﻘﺬ‪ ،‬ﺻﺪﻳﻘﻲ‪ْ َ ،‬‬
‫ﻣﻦ‪ ،‬ﻣﻦ‪َ َ ،‬‬
‫‪..........................................................‬‬
‫‪ِ ْ ُ ) .9‬‬
‫إن َﺷﺎء اﷲ(‬
‫ﺳﺄﺣﻀﺮ‪َ ،‬ﻣﺎ‪ ،‬ﻟﻚ‪ ،‬ﺗُ ِﺮﻳﺪﻩ‪ْ ،‬‬
‫‪...................................................‬‬
‫‪ ) .10‬ﱠ ُ ِ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﺤﲔ‪ ،‬ﻋﻠﻰ‪ ،‬وﺻﻼ‪(،‬‬
‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‪ْ ّ ،‬‬
‫ﺳﻠﻤﺖ‪ ،‬ﻟﺰﻳﺎرﺗﻨﺎ‪ْ ،‬‬
‫َ ْ‬
‫‪....................................................................‬‬
‫‪9. Aşağıdaki cümleleri birbiriyle eşleştiriniz.‬‬
‫ْﻤﻬﻨﺪس ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺬي‬
‫‪َ .1‬ﻫ َﺬا ُ َ‬
‫ﻫﻮ اﻟ ُ َ ْ ُ‬
‫ِِ ِ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺒﺔُ ﱠِ‬
‫اﻟﱵ‬
‫ﻫﻲ ﱠِ َ‬
‫‪َ .2‬ﻫﺬﻩ َ‬
‫أﻣﻮال اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس‪.‬‬
‫ﺳﺮﻗﻮا َ ْ َ َ‬
‫ََُ‬
‫ـﺒﻮل‪.‬‬
‫إﺳﺘﺎﻧْ ُ َ‬
‫َﺳﺎﻓَ ْ َ‬
‫ـﺮن ِ َإﱃ َْ‬
‫‪78‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ـﻘﺮة‪.‬‬
‫ﻣﻦ أَﻧَْ َ َ‬
‫وﺻﻞ ْ‬
‫َ ََ‬
‫اﻟﺸﺮﻃﺔُ ِ ﱢ ِ ﱠ ِ‬
‫‪ِ َ ْ َ .3‬‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
‫أﻣﺴﻜﺖ ﱡ ْ َ‬
‫َ‬
‫ﺑﺎﻟﺮﺟﺎل َ‬
‫َ‬
‫‪ِ َ َ .4‬‬
‫ْﻤﻤﺮﺿﺎت ﱠِ‬
‫اﻟﻼﰐ‬
‫ﻋﺎدت اﻟ ُ َ ﱢ َ ُ‬
‫ﳘﺎ ْ ِ‬
‫ـﺘﺎن ﱠَ ِ‬
‫اﳍﺪﻳﱠ َ ِ‬
‫‪ِ َ َ .5‬‬
‫اﻟﻠﺘﺎن‬
‫ﻫﺎﺗﺎن َُ َ‬
‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُ ُـﻬَﻤﺎ‪.‬‬
‫ْ‬
‫ْﻘﻠﻢ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺬي‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ﻫﺬا ُ َ‬
‫ﻫﻮ اﻟ َ َ ُ‬
‫أرﺳﻠﻬﻢ اﷲُ‪.‬‬
‫َْ َ َُ ُ‬
‫ِِ ِ‬
‫ْﻜﺘﺐ ﱠِ‬
‫اﻟﱵ‬
‫ﻫﻲ اﻟ ُ ُ ُ‬
‫‪َ .7‬ﻫﺬﻩ َ‬
‫ْﻤﺮﺿﻰ‪.‬‬
‫ُِﳛﺒﱡ َـﻬﺎ اﻟ َ ْ َ‬
‫ﻳ ْ َِ‬
‫ـﻌﻤﻼن ِﰲ َْْ ِ‬
‫اﳊﻘﻞ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ْﻌﺎﻣﻼن ﱠ َ ِ‬
‫‪ .8‬وﺻﻞ اﻟ ِ َ ِ‬
‫اﻟﻠﺬان‬
‫َ ََ َ‬
‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫ْ‬
‫‪ََ .9‬ﳒﺢ اﻟﻄﱡ ﱠ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﻼب َ‬
‫آﻣﻨﺖ ِ ْ َِْ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
‫‪ُ ْ َ .10‬‬
‫َ‬
‫ﺑﺎﻷﻧﺒﻴﺎء َ‬
‫إﱄ‪.‬‬
‫أﻫﺪﻳَْـﺘﻪُ ِ َﱠ‬
‫َْ َ‬
‫ِ‬
‫دروﺳﻬﻢ‪.‬‬
‫اﺟﺘَ َ ُ‬
‫ْ‬
‫ـﻬﺪوا ِﰲ ُ ُ ِ ْ‬
‫‪10. Aşağıdaki cümleleri örnekte olduğu gibi uygun bir ism-i mevsûlle‬‬
‫‪birleştiriniz.‬‬
‫أﻳﺖ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‪- .‬‬
‫اﳌﺜﺎل ‪َ :‬رَْ ُ‬
‫َ‬
‫أﻳﺖ ﱠ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ ِ‬
‫اﳉﺎﺋﺰة‪.‬‬
‫اﻟﺬي َ َ َ‬
‫أﺧﺬ َْ َِ َ‬
‫َرَْ ُ‬
‫َ‬
‫آﻣﻨﺖ ِ ِ‬
‫ﺧﻠﻖ ﱠ ِ‬
‫ﺑﺎﷲ‪- .‬‬
‫واﻷرض‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ .1‬‬
‫اﻟﺴﻤﺎوات َ ْ َ ْ َ‬
‫اﷲُ َ َ َ َ َ‬
‫ﱠِ‬
‫ﺰة‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ َ َ َ‬
‫اﳉﺎﺋَِ َ‬
‫أﺧﺬ َْ‬
‫ُ‬
‫‪............................................‬‬
‫ِ‬
‫‪ .2‬ﺳﺎﻓَـﺮ اﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫ْﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫ْﻤﻬﻨﺪﺳﺎن ﺑَـﻨَ َـﻴﺎ اﻟ ِ َ ََ‬
‫ْﻤﻬﻨﺪﺳﺎن‪- .‬اﻟ ُ َ ْ َ‬
‫َ َ ُ َ‬
‫‪............................................‬‬
‫ْﻮردة‪.‬‬
‫ﻳﺖ اﻟ َ ْ َ َ‬
‫‪ْ ِ .3‬‬
‫اﺷﺘَـ َﺮْ ُ‬
‫ـﻴﺾ‪.‬‬
‫اﻟ َ ْ َ‬
‫ْﻮردةُ َ ْﻟﻮﻧُ َـﻬﺎ أَﺑْ َ ُ‬
‫‪-‬‬
‫‪............................................‬‬
‫ات اﻟ َ ِ‬
‫ْﻘﺼﻴﺪﺗََ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻗَـ َﺮْ ُ‬
‫‪-‬‬
‫ﻛﺘﺒﺖ اﻟ َ ِ‬
‫ْﻘﺼﻴﺪﺗََ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫َ َْ َ‬
‫‪............................................‬‬
‫ـﻌﻤﻠﻦ ِﰲ اﻟ ِْﻮَز ِ‬
‫ﺷﻜﺮ اﻟْﻮِزﻳﺮ اﻟ ﱠَ ِ‬
‫ارة‪.‬‬
‫ْﻤﻮﻇﻔﺎت‪ َُ - .‬ﱠَ ُ‬
‫َ‬
‫اﳌﻮﻇﻔﺎت ﻳَ ْ َ ْ َ‬
‫‪َ ُ ُ َ َ َ َ .5‬‬
‫‪..................................................‬‬
‫اﻟﺰﻫﺮة‪.‬‬
‫ﻗﻄﻔﺖ ﱠ ْ َ َ‬
‫‪ُ َْ َ .6‬‬
‫‪-‬‬
‫اﻟﺰﻫﺮةُ ِﰲ ْ ِ َ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬
‫َ‬
‫ﱠَْ‬
‫‪..................................................‬‬
‫‪ِ َ .7‬‬
‫ْﺒﻨﺖ‪.‬‬
‫ﺣﻀﺮت اﻟِْ ُ‬
‫َ َ‬
‫ْﻔﻘ َﺮ ِاء‪.‬‬
‫أﺣﺴﻨﺖ ِ َإﱃ اﻟ َُ‬
‫اﻟﺒﻨﺖ َ ْ َ َ ْ‬
‫ِْ ُ‬
‫‪..................................................‬‬
‫اﻟﻄﻼب‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ َ .8‬‬
‫ﻛﺎﻓﺄت ﱡ ﱠ َ‬
‫ﳒﺤﻮا‪.‬‬
‫ﱡﱠُ‬
‫اﻟﻄﻼب ََ ُ‬
‫‪79‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪.........................................‬‬
‫ْﺒﻨﺖ‪.‬‬
‫‪ ُ .9‬ﱡ‬
‫اﻷم ُِ ﱡ‬
‫ﲢﺐ اﻟِْ َ‬
‫ـﻴﺖ‪.‬‬
‫اﻟﺒﻨﺖ ﺗُ َ ﱢ ُ‬
‫ـﻨﻈﻒ اﻟْﺒَْ َ‬
‫ِْ ُ‬
‫‪........................................‬‬
‫ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل‬
‫ﺗﻌﺐ َ ْ َ ُ‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫َ َْ ُ ِ‬
‫ﻛﺮة اﻟ َ َ ِ‬
‫ْﻘﺪم‪.‬‬
‫ﻟﻌﺒﻮا ُ َ َ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل َ ُ‬
‫‪..............................................‬‬
‫‪11. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen ism-i mevsûlleri ve türünü tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻳﺸﺎءُ ﴾ )اﻟﻨﺤﻞ ‪(93‬‬
‫‪ ِ ُ ﴿ .1‬ﱡ‬
‫ﻣﻦ َ َ‬
‫ﻣﻦ َ َ‬
‫ﻳﺸﺎءُ َوﻳَ ْـﻬﺪي َ ْ‬
‫ﻳﻀﻞ َ ْ‬
‫اﻏﻔﺮ ََﻟﻨﺎ و ِ ْ َِ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻮﻧﺎ ِ ْ ِ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻹﳝﺎن﴾ )اﳊﺸﺮ ‪(10‬‬
‫اﻟﺬﻳﻦ ﺳﺒََ ُ َ‬
‫ِﻹﺧﻮاﻧﻨﺎ َ‬
‫‪َ ﴿ .2‬رﺑﱠ َـﻨﺎ ْ ْ َ َ‬
‫ﻗﺪ أَﻓْ َـﻠﺢ اﻟ ْ ِ ُ َ ﱠ ِ‬
‫ﺧﺎﺷﻌﻮن﴾ )اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪(2-1‬‬
‫ﺻﻼَِِ ْﻢ َ ِ ُ َ‬
‫ﻫﻢ ِﰲ َ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ ُ ْ‬
‫‪ُ َ ْ َ ﴿ .3‬‬
‫ْﻤﺆﻣﻨﻮن‪َ .‬‬
‫ـﻌﺒﺪون ﴾ )اﻟﻜﺎﻓﺮون ‪(2‬‬
‫أﻋﺒﺪ َﻣﺎ ﺗَ ْ ُ ُ َ‬
‫‪ ﴿ .4‬ﻻَ َ ْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺧﻠﻘﻜﻢ ﴾ )اﻟﺘﻐﺎﺑﻦ ‪(2‬‬
‫ﻫﻮ ﱠاﻟﺬي َ َ َ ُ ْ‬
‫‪َ ُ ﴿ .5‬‬
‫ﳜﺎدﻋﻮن ﱠ ﱠ ِ‬
‫آﻣﻨﻮا ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(9‬‬
‫‪َ ُ ِ َُ ﴿ .6‬‬
‫واﻟﺬﻳﻦ َ ُ‬
‫اﻟﻠﻪَ َ َ‬
‫ﱠِ‬
‫آﻣﻨﱠﺎ ﴾ )اﻟﺒﻘﺮة ‪(14‬‬
‫آﻣﻨﻮا َ ُ‬
‫‪َ ِ َ ﴿ .7‬‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ ُ‬
‫ﻗﺎﻟﻮا َ‬
‫وإذا َ ُﻟﻘﻮا َ‬
‫وﻋﺪﻧﺎ ﱠ‬
‫ورﺳﻮﻟﻪُ ﴾ )اﻷﺣﺰاب ‪(22‬‬
‫اﻟﻠﻪُ َ َ ُ ُ‬
‫‪َ َ ﴿ .8‬‬
‫ﻫﺬا َﻣﺎ َ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻓﺼﻌﻖ ﻣﻦ ِﰲ ﱠ ِ‬
‫وﻣﻦ ِﰲ ْ َ ْ ِ‬
‫اﻷرض ﴾ )اﻟﺰﻣﺮ ‪(68‬‬
‫اﻟﺴﻤﺎوات َ َ ْ‬
‫‪ْ َ َ َ َ ﴿ .9‬‬
‫ََ‬
‫ﳝﺤﻮ ﱠ‬
‫ـﺜﺒﺖ ﴾ )اﻟﺮﻋﺪ ‪(39‬‬
‫اﻟﻠﻪُ َﻣﺎ َ َ‬
‫ﻳﺸﺎءُ َوﻳُ ِْ ُ‬
‫‪ُ َْ ﴿ .10‬‬
‫‪12. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.‬‬
‫"‪“Konferansı dinleyen öğrenciler evlerine döndüler.‬‬
‫ﻋﺎد اﻟﻄﱡ ﱠ‬
‫ﻼب اﻟﺬﻳﻦ اﺷﱰﻛﻮا ﰲ اﶈﺎﺿﺮة إﱃ ﺑﻴﻮِ ﻢ‪.‬‬
‫‪َ َ .A‬‬
‫اﺳﺘﻤﻊ إﱃ اﶈﺎﺿﺮة إﱃ ِ‬
‫ﺑﻴﻮﺗﻪ‪.‬‬
‫‪َ .B‬رﺟﻊ اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي ْ‬
‫‪ .C‬رﺟﻊ ﱡ ﱠ‬
‫اﻟﻄﻼب اﻟﺬﻳﻦ اﺳﺘﻤﻌﻮا إﱃ اﶈﺎﺿﺮة إﱃ ﺑﻴﻮِ ﻢ‪.‬‬
‫‪ .D‬ﻳﺮﺟﻊ ﱡ ﱠ‬
‫اﻟﻄﻼب اﻟﺬﻳﻦ اﺳﺘﻤﻌﻮا إﱃ اﶈﺎﺿﺮة إﱃ ﺑﻴﻮِ ﻢ‪.‬‬
‫اﻟﻄﻼب اﻟﺬﻳﻦ اﺷﱰﻛﻮا ﰲ اﳌُْ ََ ِ‬
‫ﻋﺎد ﱡ ﱠ‬
‫ﺆﲤﺮ إﱃ ﺑﻼدﻫﻢ‪.‬‬
‫‪َ َ .E‬‬
‫‪13. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي ﻳﻨﺘﻈﺮ اﳊﺎﻓﻠﺔ ﰲ َ ِ‬
‫ﺳﻠﻤﺖ ﻋﻠﻰ ﱠ‬
‫اﳌﻮﻗﻒ‬
‫‪َ .‬ﱠْ ُ‬
‫ْ‬
‫‪80‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
A. Durakta otobüs bekleyen öğrenciye selam vereceğim.
B. Durakta otobüs bekleyen öğretmene selam verdim.
C. Yolda otobüs bekleyen öğrenciye selam verdim.
D. Caddede otobüs bekleyen gence selam verdim.
E. Durakta otobüs bekleyen öğrenciye selam verdim.
14. Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
1. Bahçede oynayan çocuklar yoruldular.
2. Sevdiğim arkadaşa ikramda bulunurum.
3. İşini iyi yapan insandan Allah razı olur.
4. Hastanede çalışan iki doktor gitti.
5. Camileri ziyaret eden turistleri gördüm.
6. Yemeği yiyen iki kız çocuğu geldi.
7. Derslerine çalışan öğrenciler başardılar.
8. Oyuncaklarını kaybeden kızlar ağladılar.
9. Tanıdığım arkadaşlar terbiyelidirler.
10. Hasta kadına yardım eden çocuğa teşekkür ettim.
Kelimeler ve Deyimler
Beyaz : ‫ﺑﻴﺾ‬
ٌ ِ (‫ـﻴﺾ )ج‬
ُ َ ْ‫أَﺑ‬
Sabit bıraktı : ‫ـﺒﺎﺗﺎ‬
ً َ ْ‫ إِﺛ‬- ‫ـﺜﺒﺖ‬
ُ ِْ ُ‫ـﺒﺖ – ﻳ‬
َ َ ْ‫أَﺛ‬
ِ
ِ ِ
Toplantı : ‫ت‬
ٌ ‫اﺟﺘﻤﺎﻋﺎ‬
َ َ ِ ْ (‫اﺟﺘﻤﺎعٌ )ج‬
َ ْ
Sevdi : ‫إﺣﺒﺎﺑﺎ‬
‫أﺣﺐ – ُِ ﱡ‬
‫ََ ﱠ‬
ً َ ْ ِ – ‫ﳛﺐ‬
ِ
İyilik yaptı, ihsanda bulundu : ‫إﺣﺴﺎﻧﺎ إﱃ‬
ً َ ْ ِ – ‫ﳛﺴﻦ‬
ََ َْ
ُ ُْ – ‫أﺣﺴﻦ‬
Erkek kardeş : ‫إﺧﻮان‬
ٌ َ ْ ِ ، ٌ‫إﺧﻮة‬
ٌَ
َ ْ ِ (‫أخ )ج‬
Kız kardeş : ‫أﺧﻮات‬
ٌ َ َ َ (‫أﺧﺖ )ج‬
ٌ ُْ
ِ
İstirahat etti : ً‫اﺣﺔ‬
ْ - ‫ﻳﺢ‬
َ ‫اﺳِﱰ‬
ُ ‫ﻳﺴ َِﱰ‬
ْ َ – ‫اح‬
َ ‫اﺳﺘَْـ َﺮ‬
ِ
ِ
ِ َ – ‫ـﻘﺒﻞ‬
Karşıladı : ً‫اﺳﺘﻘﺒﺎﻻ‬
َ ْ ْ - ‫ـﻘﺒﻞ‬
ْ
ُ ْ َ‫ﻳﺴﺘ‬
َ َ ْ َْ‫اﺳﺘ‬
ِ
ِ
Dinledi, kulak verdiutlu : ‫اﺳﺘﻤﺎﻋﺎ إﱃ‬
ً ِ ْ – ‫ﻳﺴﺘﻤﻊ‬
َ َ َْ
ُ َ ْ َ – ‫اﺳﺘﻤﻊ‬
Aile : ‫أﺳﺮ‬
ٌَ ُ (‫أﺳﺮةٌ )ج‬
َْ ُ
Yönetti, sorumlu oldu : ‫اﻓﺎ ﻋﻠﻰ‬
َ َْ َ
ُ ِ ْ ُ – ‫أﺷﺮف‬
ً ‫إﺷ َﺮ‬
ْ ِ – ‫ﻳﺸﺮف‬
ِ ُُ ُ‫إﺷﺎرة‬
Trafik işareti : ‫اﳌﺮور‬
َ َِ
81
Saptırdı : ً‫إﺿﻼَﻻ‬
‫ََﱠ‬
‫أﺿﻞ – ُ ِ ﱡ‬
ْ ِ - ‫ﻳﻀﻞ‬
‫ََﱠ‬
‫أﻋﺪ – ُِ ﱡ‬
Hazırladı : ‫إﻋﺪادا‬
ً َ ْ ِ – ‫ﻳﻌﺪ‬
ِ
Kurtuldu, felaha erdi : ‫إﻓﻼﺣﺎ‬
ً َ ْ ِ - ‫ـﻔﻠﺢ‬
ُ ْ ُ‫ـﻠﺢ – ﻳ‬
َ َ ْ‫أَﻓ‬
ِ
İkamet etti, oturdu : ً‫إﻗﺎﻣﺔ‬
َ ََ
َ َ ِ - ‫ﻳﻘﻴﻢ‬
ُ ُ – ‫أﻗﺎم‬
Yakaladı, tuttu : ‫إﻣﺴﺎﻛﺎ ﺑِـ‬
ً َ ْ ِ – ‫ﳝﺴﻚ‬
َ َ َْ
ُ ِ ُْ – ‫أﻣﺴﻚ‬
ِ ً َْ‫ إِﻧ‬- ‫ـﻨﻘﺬ‬
Kurtardı : ‫ﻣﻦ‬
ُ ِ ْ ُ‫ـﻘﺬ – ﻳ‬
َ َْ‫أَﻧ‬
ْ ‫ـﻘﺎذا‬
ِ َ ِِ
Yakınında : ...‫ﲜﻮار‬
ِ
Ağladı : ‫ﺑﻜﺎء‬
ََ
ً َ ُ - ‫ﺑﻜﻰ – ﻳَْـﺒﻜﻲ‬
ِ ِ َْ‫ﺑَ َـﲎ – ﻳ‬
Bina etti, kurdu, dikti : ‫ﺑﻨﺎء‬
ً َ - ‫ـﺒﲏ‬
Konuştu : ‫ﲢﺪﺛﺎ‬
ً ‫ـﺘﺤﺪث – ََ ﱡ‬
ُ ‫ﲢﺪث – ﻳَ َ َ ﱠ‬
َ ‫ََ ﱠ‬
ِ
Yoruldu : ‫ـﻌﺒﺎ‬
ًَ َ‫ـﻌﺐ – ﺗ‬
ُ َ ‫ﺗﻌﺐ – ﻳَـ ْﺘ‬
َ َ
ِ
Mutsuz, üzgün : ‫ـﻌﺴﺎء‬
َ ْ َ‫ﺗﻌﻴﺲ )ج( ﺗ‬
ٌ َ
Rapor : ‫ﺗَ ْـﻘ ِﺮ ٌﻳﺮ )ج( ﺗَ َـﻘﺎ ِر ُﻳﺮ‬
Üstün oldu, geçti : ‫ﻋﻠﻰ‬
َ َ ‫ـﻔﻮﻗﺎ‬
ً ‫ـﻔﻮق – ﺗَ َ ﱡ‬
ُ ‫ـﻔﻮق – ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
َ ‫ﺗَ َ ﱠ‬
ِ
ِ
Ödül : ‫ﺟﻮاﺋﺰ‬
َ َ
ُ َ َ (‫ﺟﺎﺋﺰةٌ )ج‬
Geldi : ‫ﺣﻀﻮًرا‬
ُ ُ – ‫ﳛﻀﺮ‬
ُ ُ َْ – ‫ﺣﻀﺮ‬
ََ َ
ٌ ُ ُ (‫ﺣﻘﻞ )ج‬
Tarla : ‫ﺣﻘﻮل‬
ٌ َْ
ِ
(Kadına) evlenme teklif etti : ً‫ﺧﻄﺒﺔ‬
َْ - ‫ﳜﻄﺐ‬
ُ ُ َْ – ‫ﺧﻄﺐ‬
َََ
Teyze : ‫ﺧﺎﻻت‬
ََ
ٌ َ َ (‫ﺧﺎﻟﺔٌ )ج‬
ِ ً َُ – ‫ﳜﺎدع‬
Aldattı, aldatmaya çalıştı : ‫ﺧﺪاﻋﺎ‬
ً َ ،‫ﳐﺎدﻋﺔ‬
ََ
ُ ِ َُ – ‫ﺧﺎدع‬
ََ َ
Aykırı davrandı, muhalefet etti : ً‫ﳐﺎﻟﻔﺔ‬
ََ َُ - ‫ﳜﺎﻟﻒ‬
ُ ِ َُ – ‫ﺧﺎﻟﻒ‬
َََ
Terbiye etti, yetiştirdi : ً‫ ﺗَـ ْﺮَِﺑﻴﺔ‬- ‫ـﺮﰊ‬
‫َﱠ‬
‫رﰉ – ﻳُ َ ﱢ‬
Yolculuk, tur, seyahat : ‫رﺣﻞ‬
ِْ
ٌ َ ِ (‫رﺣﻠﺔٌَ )ج‬
Yaya kaldırımı : ٌ‫أرﺻﻔﺔ‬
َ ِ ْ َ (‫رﺻﻴﻒ )ج‬
ٌ َِ
Baktı, gözetti : ً‫رﻋﺎﻳﺔ‬
َ َْ‫رﻋﻰ – ﻳ‬
ََ
َ َ ِ – ‫ـﺮﻋﻰ‬
Roman : ‫رواﻳﺎت‬
ٌ َ َ ِ (‫رواﻳﺔٌ )ج‬
َ َِ
(Kız) arkadaş : ‫زﻣﻴﻼت‬
ٌ َ َِ (‫َِزﻣﻴﻠﺔٌَ )ج‬
Çiçek : ‫ات‬
ٌ ‫زﻫﺮةٌ )ج( َزﻫ َﺮ‬
َ َْ
Artırdı, arttı : ‫ﻳﺎدة‬
ً َ َ‫ ِز‬- ‫ﻳﺪ‬
ُ ‫اد – ﻳَ ِﺰ‬
َ ‫َز‬
Önce geldi, geçti : ‫ َﺳ ْﺒ ًـﻘﺎ‬- ‫ﺒﻖ‬
ُ ِ‫ﻳﺴ‬
َ ََ
ْ َ – ‫ﺳﺒﻖ‬
Sevindirdi, mutlu etti : ‫ﺳﺮوًرا‬
‫ﺳﺮ – َ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
ُ ُ - ‫ﻳﺴﺮ‬
(Birinin malını) çaldı, hırsızlık yaptı : ً‫ﺳﺮﻗﺔ‬
َ ِ َ - ‫ﻳﺴﺮق‬
ُ َ ْ َ – ‫ﺳﺮق‬
َ ََ
82
‫ﺳﻌﻴﺎ ‪Koştu, hızlı hareket etti, sa‘y yaptı :‬‬
‫ﺳﻌﻰ – َ ْ َ‬
‫ََ‬
‫ﻳﺴﻌﻰ ‪ً ْ َ -‬‬
‫ﺳﻌﺪاءُ ‪Mutlu :‬‬
‫َِ ٌ‬
‫ﺳﻌﻴﺪ )ج( ُ َ َ‬
‫ﺳﻜﻨﺎ ‪İkamet etti Oturdu, :‬‬
‫ﻳﺴﻜﻦ – َ َ ً‬
‫َﺳ َ َ‬
‫ﻜﻦ – َ ْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻴﺎح ‪Turist :‬‬
‫ﺳﺎﺋﺢ )ج( ُ ﱠ ٌ‬
‫َ ُ‬
‫ﺳﺎﺋﻖ◌ون ‪Şoför :‬‬
‫ﺳﺎﺋﻖ )ج( َﺳﺎﻗﺔٌَ ‪َ ُ ُ َِ ،‬‬
‫َ ٌ‬
‫ﻣﺴﺎﻋﺪة ‪Yardım etti :‬‬
‫ﻳﺴﺎﻋﺪ – ُ َ َ َ ً‬
‫ﺳﺎﻋﺪ – ُ َ ِ ُ‬
‫َ ََ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻔ ًﺮا ‪Yola çıktı, yolculuk yaptı :‬‬
‫ﻳﺴﺎﻓﺮ – َ َ‬
‫َﺳﺎﻓَ َـﺮ – ُ َ ُ‬
‫أﺳﻮاق ‪Çarşı, pazar :‬‬
‫ﺳﻮق )ج( َ ْ َ ٌ‬
‫ُ ٌ‬
‫ﺷﺮﻃﺔٌَ ‪Polis :‬‬
‫ُْ‬
‫اﳌﺮور ‪Trafik polisi :‬‬
‫ُْ َ‬
‫ﺷﺮﻃﺔُ ُُ‬
‫ﻣﺸﺎﻫﺪة ‪Gördü :‬‬
‫ﻳﺸﺎﻫﺪ ‪ً َ َ َ ُ -‬‬
‫َ ََ‬
‫ﺷﺎﻫﺪ – ُ َ ِ ُ‬
‫ﺻﻌﻘﺔً ‪Öldü, helak oldu :‬‬
‫ﺻﻌﻘﺎ‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﻳﺼﻌﻖ – َ َ ً‬
‫ﺻﻌﻖ – َ ْ َ ُ‬
‫َِ َ‬
‫ﺿﻴﻮف‪Misafir : .‬‬
‫ﺿﻴﻒ )ج( ُ ُ ٌ‬
‫َْ ٌ‬
‫ﻃﺒﺨﺎ‪Pişirdi : .‬‬
‫ﻳﻄﺒﺦ ‪ً َْ -‬‬
‫ﻃﺒﺦ – َ َْ ُ‬
‫ََ َ‬
‫ﻃﻮاﻓﺎ ‪Tavaf etti, dolaştı, tur attı :‬‬
‫ﻃﺎف – َ ُ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻳﻄﻮف ‪ً ََ -‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﺠﺰ ‪Yaşlı (özellikle kadın) :‬‬
‫َُ ٌ‬
‫ﻋﺠﺎﺋﺰ‪ٌ ُ ُ ،‬‬
‫ﻋﺠﻮز )ج( َ َ ُ‬
‫أﻋﻀﺎء ‪Üye, organ :‬‬
‫ﻋﻀﻮ )ج( َ ْ َ‬
‫ُ ٌْ‬
‫ﻋﻄﻞ ‪Tatil :‬‬
‫ُْ‬
‫ﻋﻄﻠﺔٌَ )ج( ُ َ ٌ‬
‫ﻋﻄﻼت‪ٌ َ ُ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱢ‬
‫ـﻌﻠﻴﻤﺎ ‪Öğretti :‬‬
‫ـﻌﻠﻢ ‪ -‬ﺗَ ْ ً‬
‫ﻋﻠﻢ – ﻳَُ ُ‬
‫َ َ‬
‫أﻋﻤﺎم ‪Amca :‬‬
‫َﱞ‬
‫ﻋﻢ )ج( َ ْ َ ٌ‬
‫ﻋﻤﺎت ‪Hala :‬‬
‫َﱠ‬
‫ﻋﻤﺔٌ )ج( َ ﱠ ٌ‬
‫ﺋﻠﻲ ‪Aileyle ilgili, aileye ait :‬‬
‫َﻋﺎ ِِ ﱞ‬
‫ﻋﻴﺎدة ‪(Hastayı) ziyaret etti :‬‬
‫ـﻌﻮد ‪ً َ َ ِ -‬‬
‫ﻋﺎد – ﻳَ ُ ُ‬
‫ََ‬
‫أﻋﻴﺎد ‪Bayram :‬‬
‫ٌِ‬
‫ﻋﻴﺪ )ج( َ ْ َ ٌ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻴﺸﺔً ‪Yaşadı :‬‬
‫ﻋﻴﺸﺎ‪َ ِ ،‬‬
‫ﻳﻌﻴﺶ – َْ ً‬
‫ﻋﺎش – َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ـﻌﺎﻗﺐ – ﻣﻌﺎﻗَ ً ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻘﺎﺑﺎ ‪Cezalandırdı :‬‬
‫ﻋﺎﻗﺐ – ﻳَُ ُ ُ َ َ‬
‫ـﺒﺔ‪ً َ ،‬‬
‫َََ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻌﺎﳉﺔً ‪Muayene etti, tedavi etti :‬‬
‫َ َ‬
‫ـﻌﺎﻟﺞ ‪ََ َ ُ -‬‬
‫ﻋﺎﰿَ – ﻳَُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ )ج( ُ ﱠ ٌ‬
‫ﻋﻤﺎل ‪İşçi, çalışan :‬‬
‫َ ٌ‬
‫ﻳﺪا ‪(Kuş) öttü, şakıdı :‬‬
‫ـﻐﺮد ‪ -‬ﺗَـﻐْ ِﺮ ً‬
‫ﻏﺮد – ﻳُ َﱢ ُ‬
‫َﱠ َ‬
‫ﻏﺮﻗﺎ ﰲ ‪Boğuldu, suya battı :‬‬
‫ـﻐﺮق – َ َ ً‬
‫ﻏﺮق – ﻳَ ْ َ ُ‬
‫َِ َ‬
‫ـﻴﺎن ‪Genç (erkek) :‬‬
‫ـﻴﺔ‪ ،‬ﻓِ ْﺘ َ ٌ‬
‫ﻓَ ًـﱴ )ج( ِﻓ ْﺘ َ ٌ‬
‫ـﻴﺎت ‪Genç (kız) :‬‬
‫ﻓَ َـﺘﺎةٌ )ج( ﻓَـﺘَ َ ٌ‬
‫‪83‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻓﺤﺼﺎ ‪Muayene etti :‬‬
‫ـﻔﺤﺺ ‪ً ْ َ -‬‬
‫ََ‬
‫ﺺ – ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ﻓﺤ َ‬
‫ﻓﻘﺪاﻧﺎ ‪Kaybetti :‬‬
‫ـﻘﺪا‪ً َ ْ ِ ،‬‬
‫ـﻔﻘﺪ – ﻓَ ْ ً‬
‫ـﻘﺪ – ﻳَ ْ ِ ُ‬
‫ﻓََ َ‬
‫ـﻨﺎدق‪Otel : .‬‬
‫ﻓُ ْ ُ ٌ‬
‫ـﻨﺪق )ج( ﻓَ َ ِ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺪوﻣﺎ ‪Geldi :‬‬
‫ﻗﺪم – ﻳَ ْ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ـﻘﺪم ‪ً ُ ُ -‬‬
‫ﻗَـﺮَْﻳﺔٌ )ج( ﻗُ ًـﺮى ‪Köy :‬‬
‫ِ‬
‫ﻗﻀﺎء ‪(Tatil vb.) geçirdi :‬‬
‫ََ‬
‫ﻗﻀﻰ – ﻳَ ْـﻘﻀﻲ ‪ً َ َ -‬‬
‫ﻗﻄﻮﻓﺎ ‪(Çiçek, meyve vb.ni) kopardı, topladı :‬‬
‫ﻗﻄﻔﺎ‪ً ُ ُ ،‬‬
‫ـﻘﻄﻒ – َ ْ ً‬
‫ﻗﻄﻒ – ﻳَ ْ ِ ُ‬
‫ََ َ‬
‫أﻗﻤﺼﺔٌ ‪Gömlek :‬‬
‫ﻗﻤﻴﺺ )ج( ُ ْ َ ٌ‬
‫َِ ٌ‬
‫ﻗﻤﺼﺎن‪َ ِ َْ ،‬‬
‫اﻫﺔً ‪Hoşlanmadı, sevmedi :‬‬
‫َ َِ‬
‫ﻛﺮﻫﺎ‪َ ،‬ﻛ َﺮ َ‬
‫ﻳﻜﺮﻩُ – ُ ْ ً‬
‫ﻛﺮﻩ – َ ْ َ‬
‫ُﻛﺮةُ َ َ ِ‬
‫اﻟﻘﺪم ‪Futbol :‬‬
‫َ‬
‫ﻛﻮى – َ ْ ِ‬
‫ﻛﻴﺎ ‪Ütüledi, dağladı :‬‬
‫ﻳﻜﻮي ‪ًَّ -‬‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻜﺎﻓﺄًَة ‪Mükâfat verdi, ödüllendirdi :‬‬
‫ﻳﻜﺎﻓﺊ ‪َ َ ُ -‬‬
‫ََ‬
‫ﻛﺎﻓﺄَ – ُ َ ُ‬
‫ـﻠﻮﻳﺜﺎ ‪Kirletti :‬‬
‫ﻟﻮث – ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫َﱠ َ‬
‫ـﻠﻮث ‪ -‬ﺗَ ْ ِ ً‬
‫ِ‬
‫ﻟﻌﺒﺎ ‪Oynadı :‬‬
‫ـﻠﻌﺐ ‪ً ْ ُ -‬‬
‫ﻟﻌﺐ – ﻳَ ْ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻟﻌﺐ ‪Oyuncak :‬‬
‫َُْ‬
‫ﻟﻌﺒﺔٌ )ج( ُ َ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻘﺎء ‪Karşılaştı, yüzyüze geldi, buluştu :‬‬
‫ﻟﻘﻲ – ﻳَ ْ َ‬
‫ـﻠﻘﻰ ‪ً َ -‬‬
‫َ َ‬
‫ْﻮان ‪Renk :‬‬
‫ﻟﻮن )ج( أَﻟ َ ٌ‬
‫َْ ٌ‬
‫ات ‪Kongre :‬‬
‫ﻣﺆﲤﺮ )ج( ُ ْ‬
‫ﻣﺆﲤَََﺮ ٌ‬
‫ُ ْ ٌََ‬
‫ﳏﻮا ‪Sildi, yok etti, hükmünü kaldırdı :‬‬
‫ََﳏﺎ – َْ ُ‬
‫ﳝﺤﻮ ‪ً َْ -‬‬
‫ات ‪Konferans :‬‬
‫ﳏﺎﺿ َﺮ ٌ‬
‫ﳏﺎﺿﺮةٌ )ج( َُ َ‬
‫َُ َ َ‬
‫اﻻﺑﺘﺪاﺋﻴﺔُ ‪İlkokul :‬‬
‫اﳌﺪرﺳﺔُ ْ ِ ِْ َ ِﱠ‬
‫َْ َ َ‬
‫ﻣﺪن ‪Şehir :‬‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔٌ )ج( ُ ُ ٌ‬
‫َِ َ‬
‫اﳌﺮﺿﻰ ‪Hasta :‬‬
‫ﻳﺾ )ج( َْ َ‬
‫اﳌَِﺮ ُ‬
‫ﳑﺮﺿﺎت ‪Hemşire :‬‬
‫ﳑﺮﺿﺔٌ )ج( َُﱢ َ ٌ‬
‫َُﱢ َ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ ْ ِ‬
‫أﺟﻞ ‪… için :‬‬
‫ْ‬
‫اﳌﻨﺎزل ‪Ev :‬‬
‫اﳌﻨﺰل )ج( ََ ِ ُ‬
‫َْ ِ ُ‬
‫ﻣﻬﺬب ‪Terbiyeli :‬‬
‫َُ ﱠ ٌ‬
‫ﻣﻬﺎم ‪Görev :‬‬
‫ُِ ﱠ‬
‫ﻣﻬﻤﺔٌ )ج( َ َ ّ‬
‫ﻣﻮﺗﺎ ‪Öldü :‬‬
‫ﳝﻮت ‪ً ْ َ -‬‬
‫ﻣﺎت – َُ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﳒﺎرون ‪Marangoz :‬‬
‫ﳒﺎر )ج( َﱠ ُ َ‬
‫َﱠ ٌ‬
‫ﻧﺼ ًﺮا ‪Yardım etti :‬‬
‫ـﻨﺼﺮ ‪ْ َ -‬‬
‫ﻧﺼﺮ – ﻳَ ْ ُ ُ‬
‫َ ََ‬
‫ـﻨﻈﻴﻔﺎ ‪Temizledi :‬‬
‫ـﻨﻈﻒ – ﺗَْ ِ ً‬
‫ﻧﻈﻒ – ﻳَُ ﱢ ُ‬
‫َﱠ َ‬
‫‪84‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ
‫ﱠ‬
‫ﱢ‬
Organize etti, düzenledi : ‫ـﻨﻈﻴﻤﺎ‬
ً َْ‫ ﺗ‬- ‫ـﻨﻈﻢ‬
ُ َُ‫ﻧﻈﻢ – ﻳ‬
َ َ
Tükendi, bitti : ‫ـﻔﺎدا‬
ُ َ ‫ﻧﻔﺪ – ﻳَـ ْﻨ‬
َ َِ
ً َ َ‫ ﻧ‬- ‫ـﻔﺪ‬
ِ ِ
Doğru yolu gösterdi, rehberlik etti : ‫إﱃ‬
َ ِ ً‫ﻫﺪاﻳﺔ‬
ََ
َ َ – ‫ﻫﺪى – ﻳَ ْـﻬﺪي‬
Terk etti, veda etti : ‫ودﻋﺎ‬
َ َ – ‫ودع‬
ً ْ َ - ُ‫ﻳﺪع‬
َََ
Gül, gül ağacı : ‫ردات‬
ٌ َ ْ‫وردةٌ )ج( َو‬
َْ َ
Bakanlık : ‫ات‬
ٌ ‫ِوَز َارةٌ )ج( ِوَزا َر‬
Bakan : ُ‫وزَراء‬
َ ُ (‫َوِز ٌﻳﺮ )ج‬
ِ
Vardı, ulaştı, geldi, birleştirdi : ً‫وﺻﻼ‬
ً ُ ُ – ‫ﻳﺼﻞ‬
ْ َ ،‫وﺻﻮﻻ‬
ُ َ – ‫وﺻﻞ‬
ََ َ
Söz verdi, vâdetti : ‫وﻋﺪا‬
ً ْ َ - ‫ﻳﻌﺪ‬
ُ ِ َ – ‫وﻋﺪ‬
ََ َ
Özet
İsm-i mevsûlleri mânâlarına göre gruplandırabilmek.
İsm-i mevsûl, mânâsı peşinden gelen cümleyle açıklanan ve bu cümleyi
öncesindeki kelime veya cümleye bağlayan marife bir isimdir.
İsm-i mevsûlller hâs ve müşterek olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Hâs İsm-i Mevsûl
Müzekker ve müennesi, tekil ve çoğulu için ayrı ayrı lafzı bulunan ism-i
mevsûle hâs ism-i mevsûl denir. Bunlara özel ism-i mevsûller de
denebilir.
Çoğul
İkil
Tekil
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬
‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Mu‘rab)
(Mebnî)
(Mebnî)
ِ‫ﱠ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ َ
ِ َ‫َ ﱠ‬
ِ ْ َ ‫ َ ﱠ‬/ ‫اﻟﻠﺬان‬
‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ‫َﱠ‬
‫اﻟﺬي‬
ِ‫ َ ﱠ‬،‫اﻟﻠﻮاﰐ‬
ِ َ ‫ َ ﱠ‬،‫اﻟﻼﰐ‬
ِ‫َ ﱠ‬
‫اﻟﻼﺋﻲ‬
ِ َ‫َ ﱠ‬
ِ ْ َ‫ َاﻟﻠﱠﺘ‬/ ‫اﻟﻠﺘﺎن‬
‫ـﲔ‬
ِ‫َﱠ‬
‫اﻟﱵ‬
Müzekker
‫اﳌ ﱠ‬
‫ﺬﻛﺮ‬
Müennes
‫ﱠ‬
‫اﳌﺆﻧﺚ‬
Bu tür ism-i mevsûller, marife bir ismin sıfatı olarak gelmişse ona, hem teklik
- çokluk hem de müzekkerlik-müenneslik bakımından uyar.
ِ ‫أﻳﺖ َُ ﱢ ﱠ‬
‫ﳒﺢ‬
ُ َْ‫ َر‬. Başarılı öğretmeni gördüm.
َ ََ ‫اﳌﺪرس اﻟﺬي‬
َ
ِ ‫أﻳﺖ َُ ﱢ ِ ﱠ‬
‫ﳒﺤﻮا‬
ُ َْ‫ َر‬. Başarılı öğretmenleri gördüm.
َ
ُ ََ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
َ ‫اﳌﺪرﺳﲔ‬
85
ِ‫اﳌﺪرﺳﺔَ ﱠ‬
‫ﳒﺤﺖ‬
ْ َ ََ ‫اﻟﱵ‬
ُ َْ‫ َر‬. Başarılı (bayan) öğretmeni gördüm.
َ ‫أﻳﺖ َُ ﱢ‬
ِ ‫أﻳﺖ َُ ﱢ‬
ِ‫اﳌﺪرﺳﺎت ﱠ‬
‫ﳒﺤﻦ‬
ُ َْ‫ َر‬. Başarılı (bayan) öğretmenleri gördüm.
َ
َ ْ ََ ‫اﻟﻼﰐ‬
2. Müşterek İsm-i Mevsûl
Müzekker ve müennesi, tekil ve çoğulu için ayrı ayrı lafzı bulunmayan ism-i
mevsûle müşterek ism-i mevsûl denir. Bunlara genel ya da ortak ism-i
mevsûller de denebilir. Bunların başlıcaları iki tanedir: ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ve ‫َﻣﺎ‬.
‫ﻣﻦ‬
َْ :
Bu ism-i mevsûl akıllılar için kullanılır.
‫ﻓﺎز‬
َ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ‫ﺟﺎء‬
َ َ . Kazanan geldi.
‫ﻓﺎزت‬
ْ َ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ َ َ . Kazanan (bayan) geldi.
ْ َ ‫ﺟﺎءت‬
‫ َﻣﺎ‬:
Bu ism-i mevsûl ise akılsız ve cansız varlıkları için kullanılır.
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬. Yazdığını okudum.
ُ‫ﻛﺘﺒﺘﻪ‬
ََْ َ ‫أت َﻣﺎ‬
َ َ َ . Dediğin oldu.
ُ‫ـﻠﺘﻪ‬
َْ ُ‫ﺣﺪث َﻣﺎ ﻗ‬
Sıla cümlesini ve çeşitlerini tanıyabilmek.
İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir. Bu da isim
cümlesi, fiil cümlesi ve şibhi cümle olarak gelebilir.
ِ
ِ‫اﻟﺸﺠﺮةُ ﱠ‬
‫زرﻋﺘُ َـﻬﺎ‬
ْ َ َ ‫اﻟﱵ‬
َ َ ‫ ََﳕﺖ ﱠ‬Diktiğim ağaç büyüdü.
ِ ‫ﺟﺎء اﻟ ﱠْﺮﺟﻞ ﱠ‬. Çocuğu terbiyeli olan adam geldi.
‫ﻣﻬﺬب‬
ُ َ َ ‫اﻟﺬي‬
ٌ ‫وﻟﺪﻩُ ُ َ ﱠ‬
ُُ ََ
ِ ‫اﻟﻜﺘﺎب ﱠ‬
ِ ُ ْ‫ﻗَـﺮ‬. Sendeki kitabı okudum.
‫ﻋﻨﺪك‬
َ َ ْ ِ ‫اﻟﺬي‬
َ َ ‫أت‬
َ
Yukarıdaki üç örnekte, altı çizili olan sıla cümlelerinden birincisi fiil, ikincisi
isim cümlesiyken, üçüncüsü de şibh-i cümledir.
Âid zamirini belirleyebilmek.
Sıla cümlesinde bulunup onu ism-i mevsûle bağlayan zamire âid zamiri
denir. Bu zamir, ism-i mevsûle uygun olarak gizli ya da açık bir şekilde
gelebilir.
ِ
ِ
‫ﻴﺺ‬
ْ . Fiyatı ucuz olan ilacı aldım.
ُ ْ‫اﺷﺘَـ َﺮ‬
ٌ ‫اﻟﺪواء ﱠاﻟﺬي ََﲦﻨﻪُُ َرﺧ‬
َ َ ‫ﻳﺖ ﱠ‬
ِ ‫ْﻤﻬﻨﺪس ﱠ‬
ِ
‫ْﻌﻤﺎرة‬
ََ َ ِ ‫اﻟﺬي ﺑَ َـﲎ اﻟ‬
ُ ْ َ ُ ‫وﺻﻞ اﻟ‬
َ َ َ . Apartmanı inşa eden mühendis geldi.
Birinci cümlede âid zamiri, altı çizili olan ُُ
‫ ََﲦﻨﻪ‬kelimesinde muzâfun ileyh olan
‫ ـﻪ‬zamiridir. İkinci cümlede ise âid zamiri altı çizili olan ‫ ﺑَ َـﲎ‬fiilindeki gizli fâil
zamiri olan ‫ﻫﻮ‬
َ ُ dir.
86
İsm-i mevsûllerde mebni – mu‘rab ayırımını yapabilmek.
Bu hâs ism-i mevsûllerden ikil olanlar mu‘rab, diğerleri mebnîdir. Müşterek
ism-i mevsûllerden ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ve ‫ َﻣﺎ‬mebnîdir. Mu‘rab olanların irabı, aynen diğer ikil
ِ َ‫اﻟﻠﺬان – ﱠ‬
ِ َ ‫)َ ﱠ‬, nasb ve cer hâli ise
kelimeler gibidir. Bunların ref hâli elif’le (‫اﻟﻠﺘﺎن‬
ِ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ – اﻟﻠﱠﺘ‬
ِ ْ َ ‫ )َ ﱠ‬.
yâ iledir (‫ـﲔ‬
Ref hâline misâl:
ِ َ ‫ﻛﻴﺎن ﱠ‬
ِ ‫ﳘﺎ اﳌﻬﻨﺪﺳﺎن اﻟﱰ ﱠ‬
‫اﻟﻠﺬان َﻳﻌﻤﻼن ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺸﺮﻛﺔ‬
َُ .
O ikisi, bu şirkette çalışan Türk mühendislerdir.
Nasb hâline misâl:
ِ َْ ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
ِ ْ ‫اﻟﺸﺎﺑﱠ‬
‫أﻋﺮف ﱠ‬
ِ ْ ‫ـﲔ‬
‫ﳚﻠﺴﺎن ﰲ اﳌﺴﺠﺪ‬
ُ ِ ْ َ.
Camide oturan iki genci tanıyorum.
Cer hâline misâl:
ِ
ِ ْ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﲔ ﱠ‬
‫اﻟﺪرس‬
‫ﻳﻜﺘﺒﺎن‬
‫اﻟﻠﺬﻳﻦ‬
‫ﺳﻠﻤﺖ ﻋﻠﻰ‬
ُ ْ‫ َﱠ‬.
ْ
َ
Dersi yazan iki öğrenciye selam verdim.
İsm-i mevsûllerin cümlenin hangi ögesi olduğunu tespit edebilmek.
Hâs ism-i mevsûller, mübteda, haber, fâil, mef’ûl şeklinde cümlenin bir ögesi
olarak gelebildikleri gibi, cümledeki marife bir ögenin sıfatı olarak da
gelebilirler. Bu durumda ism-i mevsûl, öncesindeki isme, hem müzekkerlik –
müenneslik hem de sayı bakımından uyar.
Fâil Olma Durumu
ِ ‫ َذﻫﺐ ﱠ‬. Arabayı satın alan gitti.
‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ ‫اﺷﺘَ َـﺮى ﱠ ﱠ‬
ْ ‫اﻟﺬي‬
َ َ
Sıfat Olma Durumu
ِ ‫ َذﻫﺐ اﻟﺮﺟﻞ ﱠ‬. Arabayı satın alan adam gitti.
‫اﺷﺘَ َـﺮى ﱠ ﱠ‬
َ‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
ْ ‫اﻟﺬي‬
َ َ
ُ
Müşterek ism-i mevsûller ise sıfat olarak gelmeyip, sadece cümlenin bir ögesi
olarak gelirler.
Fâil Olma Durumu
‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ ‫اﺷﺘَ َـﺮى ﱠ ﱠ‬
ْ ‫ذﻫﺐ َﻣﻦ‬
َ َ َ . Arabayı satın alan gitti.
Mef’ûl Olma Durumu
‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ ‫اﺷﺘَ َـﺮى ﱠ ﱠ‬
ْ ‫أﻳﺖ َﻣﻦ‬
ُ َْ‫ َر‬. Arabayı satın alanı gördüm.
87
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ism-i mevsûl vardır?
a. .‫اﻟﺼﻮاب‬
ُ ُ َ‫َﻣﺎ ﺗ‬
ُ َ ‫ﻫﻮ ﱠ‬
َ ُ ُ‫ـﻘﻮﻟﻪ‬
ِ ِ ّ َ‫ﻣﻦ ﻗَـﺮأ‬
b. ‫ْﻘﺼﺔ؟‬
َ ‫ﻫﺬﻩ اﻟ ِ ﱠ‬
َ َْ
c. ‫اﲰﻚ؟‬
َ ُ ْ ‫َﻣﺎ‬
d. .‫ـﻨﺠﺢ‬
ْ ِ ََْ ‫ﻣﻦ‬
ْ َ ْ َ‫ﳚﺘﻬﺪ ﻳ‬
َْ
ِ‫ذﻫﺐ ﱠ‬
e. .‫اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‬
َ ْ َ ْ ُ ‫اﻟﻄﺒﻴﺐ َإﱃ‬
ُ
َ َ َ ‫َﻣﺎ‬
2. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde sıla cümlesi şibh-i cümledir?
ِ ‫اﻟﺮﺻﻴﻒ ﱠ‬
ِ
ِ ِ ‫ْﻌﺠﻮز ﰲ ﱠ‬
a. .◌‫ْﻌﻤﺎل‬
َ‫اﻟﺬي َ ﱠ‬
ُ ُ َ ‫◌ﻣﺸﻲ اﻟ َْﻤ ْﺮَأةُ اﻟ‬
َْ
َ ُ ‫ﻧﻈﻔﻪُ اﻟ ُ ﱠ‬
ِ ‫ﺧﻠﻖ ﱢْ ِ ﱠ‬
ِ‫َ ﱠ‬
b. .‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
َ ِ َ ‫ـﻠﻌﺐ ﰲ‬
ُ ُ ُ ‫ﺳﺮﱐ‬
ُ َ ْ َ‫اﻟﻄﻔﻞ اﻟﺬي ﻳ‬
ِ ‫اءة ﱢ‬
ِ ُ ‫أُ ِر‬
ِ‫اﻟﺮواﻳﺔ ﱠ‬
c. .‫ﻋﻨﺪك‬
َ َ ْ ِ ‫اﻟﱵ‬
َ َ َ َ ‫ﻳﺪ ﻗ َﺮ‬
ِ ِ ‫ﻋﻠﻰ اﻟ َ ﱠ‬
ِ ِ ‫ﳚﻠﺲ َأﻣﺎم اﻟ‬
d. .‫ْﻤﺴﺠﺪ‬
َ َ ‫ﺳﻠﻤﺖ‬
ُ ْ‫َﱠ‬
َ
ْ َ َ َ ُ َْ ‫ْﻔﱴ اﻟﺬي‬
ِ َ
ِ
ِ‫اﳌﻼﺑﺲ ﱠ‬
e. .‫ﻏﺴﻠَْﺘ َـﻬﺎ‬
َ َ ‫ﻛﻮت اﻟ‬
َ
َ َ ‫اﻟﱵ‬
َ َ َ ُ‫ْﻔﺘﺎة‬
3. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde âid zamiri gizli olarak gelmiştir?
ِ ‫ْﻜﺘﺎب ﱠ‬
ِ ُ ْ‫ﻗَـﺮ‬
a. .ُ‫اﺷﺘَـ َﺮﻳْ َـﺘﻪ‬
ْ ‫اﻟﺬي‬
َ َ ‫أت اﻟ‬
َ
ِ‫ت ﱠ‬
b. .‫ﻣﻬﺬﺑﺎت‬
‫اﻟﻼﰐ َرأَﻳـﺘَْ ُ ﱠ‬
َ ِ‫ﱠ‬
ٌ َ ‫ـﻬﻦ ُ َ ﱠ‬
ُ ‫اﻟﺼﺪﻳﻘﺎ‬
ِ ‫اﻟﺮﺟﻞ ﱠ‬
c. .ُ‫أﻋﺮﻓﻪ‬
ُ ِ ْ َ ‫اﻟﺬي‬
ُ ُ ‫وﺻﻞ ﱠ‬
ََ َ
ِ َ َ َ ‫اﻟﱵ‬
ِ‫ْﻤﻌﻠﻤﺔَ ﱠ‬
d. .‫اﳉﺎﺋﺰة‬
َ َِ َْ ‫أﺧﺬت‬
ُ َْ‫َر‬
َ ‫أﻳﺖ اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ ‫ﺟﺎء ﱠ‬
ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ‬
e. .ُ‫ﻛﺎﻓﺄﺗﻪ‬
ُْ َ َ ‫اﻟﺬي‬
ُ
ََ
4. İsm-i mevsûl ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a. İsm-i mevsûlün tek başına mânâsı yoktur.
b. İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir.
c. Sıla cümlesinde ism-i mevsûle ait açık ya da gizli bir zamir bulunur.
d. İsm-i mevsûller marifedir.
e. İsm-i mevsûllerin tamamı mu‘rabdır.
5. "Müdür, etkin bir şekilde çalışan iki öğretmene teşekkür etti." Cümlesinin
Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
ٍ َ ِ ‫ـﻌﻤﻼن‬
ِ
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪرﺳﲔ ﱠ‬
a. .‫ﺑﻨﺸﺎط‬
َ ِ َ َ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ ُ ‫ﺳﻴﺸﻜﺮ اﻟ‬
ُ ُ ْ ََ
ٍ َ ِ ‫ﻼن‬
ِ
‫ْﻤﺪﻳﺮ ﱠ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻄﺎﻟِﺒ‬
ِ ْ َ ‫ـﲔ ﱠ‬
b. .‫ﺑﻨﺸﺎط‬
َ ِ َ ‫ـﻌﻤ‬
َ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ ُ ‫ﺷﻜﺮ اﻟ‬
ََ َ
ٍ ْ ِ ‫ـﻌﻤﻼن‬
ِ
ِ
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪرﺳﲔ ﱠ‬
c. .‫ﺑﺒﻂء‬
ُ َ َ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ ُ ‫ﻳﺸﻜﺮ اﻟ‬
ُُ ْ َ
ٍ َ ِ ‫ـﻌﻤﻼن‬
ِ
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ ْ َ ‫ْﻤﺪرﺳﲔ ﱠ‬
d. .‫ﺑﻨﺸﺎط‬
َ ِ َ َ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ ُ ‫ﺷﻜﺮ اﻟ‬
ََ َ
ٍ ْ ِ ‫ـﻌﻤﻼن‬
ِ
ِ
ِ ْ َ ِ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ‬
ِ ْ َ ‫ْﻌﺎﻣﻠﲔ ﱠ‬
e. .‫ﺑﺒﻂء‬
ُ َ َ ْ َ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ ُ ‫ﺷﻜﺮ اﻟ‬
ََ َ
88
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. a
Yanıtınız doğru değilse, “Müşterek İsm-i Mevsûl”
yeniden okuyunuz.
2. c
Yanıtınız doğru değilse, “Sıla Cümlesi”
okuyunuz.
konusunu yeniden
3. d
Yanıtınız doğru değilse, “Âid Zamiri”
okuyunuz.
konusunu yeniden
4. e
Yanıtınız farklıysa “Hâs İsm-i Mevsûl”
okuyunuz.
konusunu yeniden
5. d
Yanıtınız doğru değilse, “Hâs İsm-i Mevsûl” konusunu yeniden
okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Tesniye (İkil) :
ِ ْ ‫اﻟﻠﺬﻳﻦ ﻳ‬
‫أﻳﺖ ﱢ ْ َ ْ ِ ﱠ‬
ِ َ ‫ْﻘﺮآن اﻟ‬
َ ْ ُ ‫ـﻘﺮآن اﻟ‬
ُ َْ‫ َر‬.
َ‫ْﻜﺮﱘ‬
َ َ ِ ْ َ ‫اﻟﻄﻔﻠﲔ‬
Kur’ân-ı Kerîm okuyan iki çocuğu gördüm.
ِ ‫ـﲔ ﺗَ ْـﻨﺼﺮ‬
ِ ْ َ‫ْﺒﻨﺘ‬
‫ـﻬﻤﺎ‬
َ ِ َ ‫ان‬
ِْ‫أﻳﺖ اﻟ‬
ُ َْ‫ َر‬.
ُ ِ ْ َ‫ـﲔ اﻟﻠﱠﺘ‬
َ ُ َ‫ﺻﺪﻳﻘﺘ‬
Arkadaşlarına yardım eden iki kızı gördüm.
Cemi (Çoğul) :
ِ ‫أﻳﺖ َ ْ َ َ ﱠ‬
ِ َ ‫ْﻘﺮآن اﻟ‬
َ ْ ُ ‫ـﻘﺮؤون اﻟ‬
َ ُ َ ْ َ‫اﻟﺬﻳﻦ ﻳ‬
ُ َْ‫ َر‬.
َ‫ْﻜﺮﱘ‬
َ ‫اﻷﻃﻔﺎل‬
Kur’ân-ı Kerîm okuyan çocukları gördüm
ِ َ ‫أﻳﺖ اﻟْﺒ‬
ِ‫ـﻨﺎت ﱠ‬
‫ـﻬﻦ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺘَ ُ ﱠ‬
َ ِ َ ‫ـﻨﺼﺮن‬
َ ُْ ْ َ‫اﻟﻼﰐ ﻳ‬
َ ُ َْ‫ َر‬.
Arkadaşlarına yardım eden kızlar gördüm
Sıra Sizde 2
ِ َْْ ‫ـﻌﻤﻞ ِﰲ‬
‫اﳊﻘﻞ‬
ُ َ ْ َ‫ﻳ‬. : Fiil cümlesi.
‫ْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ‬
َ ْ َ ْ ُ ‫ِﰲ اﻟ‬. : Şibhi cümle.
‫ﺣﺴﻦ‬
ُ ُ ُ . : İsim cümlesi.
ٌ َ َ ُ‫ﺧﻠﻘﻪ‬
89
konusunu
Sıra Sizde 3
Birinci cümlede âid zamiri ُُْ
‫ﻃﻠﺒﺘﻪ‬
ََ fiilindeki mansub muttasıl ‫ ـﻪ‬zamiridir.
ِ
İkinci cümlede âid zamiri ‫ﳒﺤﺖ‬
ْ َ ََ fiilinde fâil olan gizli ‫ﻫﻲ‬
َ zamiridir.
Yararlanılan Kaynaklar
Abdürrahim, F. (1415). Durûsu’l-Lugati’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtikîne
bihâ, Medine.
Çörtü, M. Meral (1998). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Güler İ. - Günday, H. Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
Komisyon, (1985) Ta‘limu’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtıkîne bihâ elKitabu’l-Esâsî, Mekke.
Maksudoğlu, Mehmet (1992). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Mahmud İsmail vd., (ts.). el-Kavâidu’l-Arabiyyetu’l-Muyessera,
İstanbul.
Yaşar, Ahmet (1996). Arapça'nın Temel Kuralları, İzmir.
90
91
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
İlletli fiilleri sahîh fiillerden ayırt edebilecek,
•
İlletli fiil türlerini tanıyabilecek,
•
İlletli fiillerin mâzî, muzârî ve emir çekimlerini yapabilecek,
•
İlletli fiilleri merfû muttasıl ve munfasıl zamirlerle birlikte kullanabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Mu‘tel fiiller
•
Misâl fiil
•
Ecvef fiil
•
Nâkıs fiil
•
Lefîf fiil
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen mânâsını bilmediğiniz kelimeler için bir ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
İlahiyat Önlisans Programı Arapça 1 kitabından Sahîh Fiil Çekimleri ve
Zamirler ünitesini tekrar gözden geçiriniz.
•
Mehmet Maksudoğlu'nun Arapça Dilbilgisi adlı kitabından Fiillerin
Bölümleri konusunu inceleyiniz.
92
İlletli
Fiiller ve Çekimi
‫ﻳﻔﻬﺎ‬
ُ َ ْ‫اﻷَﻓ‬
ْ َ َ ُ‫اﻟﻤﻌﺘَ ﱠـﻠﺔ‬
ْ ُ ْ ‫ـﻌﺎل‬
َ ُ ‫وﺗﺼ ِﺮ‬
GİRİŞ
Arapça’da fiiller, aslî harflerinin türüne göre sahîh (illet harfi bulunmayan) ve
mu‘tel (illetli/illet harfli) olmak üzere ikiye ayrılır. Aslî harfleri arasında illet
harfi denilen elif, vâv ve yâ (‫ ي‬،‫ و‬،‫ )ا‬harflerinden herhangi birisi bulunmayan
‫ َ ﱠ‬yardım etti örneklerinde olduğu
fiile sahih fiil denir. ‫ﺐ‬
َ َ‫ َﻛﺘ‬yazdı, َ‫ ﻗَـ َﺮأ‬okudu, ‫ﻣﺪ‬
gibi. Aslî harflerinden bir veya ikisi illet harfi olan fiile ise mu‘tel (illetli) fiil
denir. ‫وﺟﺪ‬
َ َ dedi, ‫رﻣﻰ‬
َ َ korudu fiilleri gibi.
َ َ َ buldu, ‫ﻗﺎل‬
ََ attı, ‫وﻗﻰ‬
Türkçe’de ise fiiller çatısı, yapısı vb. yönlerden gruplandırılırken,
harflerinin türüne göre herhangi bir gruplandırma yapılmamaktadır. Çünkü
Türkçede Arapçadaki gibi illet harfi ya da ona karşılık olacak herhangi bir
unsur bulunmamaktadır. Bu nedenle Arapçadaki illetli fiillerin Türkçedeki
karşılığını ifade etmek mümkün değildir.
OKUMA PARÇASI
‫أﺷﻌﺐ ﱠ ﱠ‬
ُ‫اﻟﻄﻤﺎع‬
ُ َْ َ
ِ ِ
ِ ْ َ ‫ـﲑ‬
ٍْ َُ‫ﺑﻦ ﺟﺒ‬
‫اﳊﻜﺎﻳﺎت‬
َ َ‫ و‬.‫ﺑﺎﻟﻄﻤﻊ‬
َ َ
َ ُ َُ‫ـﻠﻮﻣﻮﻧﻪ وﻳ‬
َ ُ ُ َ‫ﱠﺎس ﻳ‬
َ ْ َ"‫ـﻨﺎدوﻧﻪ ﺑِـ‬
َ َ ‫ َوﻣﻦ‬."‫اﻟﻄﻤﺎع‬
ّ ‫أﺷﻌﺐ ﱠ‬
َ ‫ﻣﺸﻬﻮًرا ﱠ‬
ُ ‫أﺷﻌﺐ‬
ُ َ ْ َ ‫ﻛﺎن‬
ُ ‫ﻛﺎن اﻟﻨ‬
ِ
ِ
‫اﻟﱵ َ ُ ﱡ‬
ِ‫ﱠ‬
‫ﺗﺪل َﻋﻠﻰ ﱠ‬
:‫ﺷﺪة َﻃﻤﻌﻪ‬
ِ ّ ‫ﻳﻀﺤﻜﻮن ﻣﻨﻪ‬
‫ِﱠ‬
:‫ ﻓﻘﺎل ﳍﻢ‬،‫ﻳﺘﺨﻠﺺ ﻣﻨﻬﻢ‬
‫ﺑﻌﺾ ﱢ‬
ْ ‫اد‬
َ ُ َ ْ َ ‫ووﻗَ ُـﻔﻮا‬
ُ َ ‫اﻟﺼ ْﺒ َـﻴﺎن‬
َ ‫ وأر‬،‫ﻏﻀﺐ‬
َ َ ‫إن‬
َ ‫أن َ ﱠ‬
َ ،‫ﺟﺎؤوا َِإﻟﻴﻪ‬
َ َ ‫ﺣﱴ‬
ِ ‫ﻟﻌﻞ ﱠ‬
ِ ْ َ‫ ﻗﺎل ﰲ ﻧ‬،‫ـﻴﺎن وﺗَـﺮُﻛﻮﻩ‬
ٍ ِ
‫ِﱠ‬
‫ـﻠﺘﻪ‬
ٍ َ َ ‫ﺣﻔﻞ‬
‫وﻟﻤﺎ َذﻫﺐ ﱢ‬
‫ َ ﱠ‬.‫ﻓﺠﺮوا إﱃ ﻫﻨﺎك‬
‫ َ َ ﱠ‬:‫ـﻔﺴﻪ‬
ُ ْ ُ‫اﻟﺬي ﻗ‬
ْ َ َ ،‫زواج‬
َ ْ َ ‫إن ﰲ ﺑﻴﺖ ﻓﻼن‬
َ ُ َْ‫اﻟﺼﺒ‬
‫ِ ﱠ‬
‫ـﻴﺎن ﻫﻨﺎك َ َ ﱡ‬
‫ﻓﺸﺪوﻩ ِﻣﻦ‬
َ َُ ‫وﺻﻞ إﱃ‬
‫وﻗﺎﺑَ َـﻠﻪ ﱢ‬
َ ،‫ﳚﺪ َﺷﻴﺌﺎ‬
َ ْ َ ‫ﻓﺄﺳﺮع‬
ُ َْ‫اﻟﺼﺒ‬
ْ َِ ْ‫ﻫﻨﺎك َﱂ‬
َ َ ْ َ .ٌ‫ﳍﻢ ﺣﻘﻴﻘﺔ‬
ْ َُ
َ ْ ‫ﺧﻠﻔﻬﻢ‬
َ َ َ ‫ وﳌﺎ‬.‫ﳓﻮ اﻟﺒﻴﺖ‬
ِ
ِ
.‫وﺿ َﺮﺑﻮﻩ‬
َ ‫َﻣﻼﺑﺴﻪ‬
ِِ
‫ َﻣﺎ ََ ﱠ‬:‫أﺷﻌﺐ‬
ٍ ْ ِ ‫ﻣﻦ‬
‫ﱠﺎس َ ﱠ‬
ِ ‫ﺑﻌﺾ اﻟﻨ‬
‫ﻗﺪر ﻓﻘﺎل‬
ً‫ﺟﻠﺴﺎ ﱠ‬
ُ‫اﻟﻄﻌﺎم َ ْﻟﻮﻻَ َﻛﺜْ َـﺮة‬
ْ ‫أﺷﻌﺐ‬
ُ ‫وروى‬
َ َ ‫أﻟﺬ ﱠ‬
ْ ‫ﻣﺮة ﻳﺄﻛﻼن‬
ََ
ُ
َ ْ َ ‫أن‬
َ َ ‫واﻣ َﺮ َأﺗﻪ‬
ِ ُ ُْ
.‫اﳉﻤﻬﻮر‬
ََِ
ِ َ ‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
‫وأﻧﺖ؟‬
َ َ ‫وﻟﻴﺲ‬
َ ‫اﻟﻄﻌﺎم إﻻﱠ أﻧﺎ‬
ُ ُ ُْْ ‫أﻳﻦ‬
َ ْ َ :‫ﻓﻘﺎﻟﺖ ْاﻣ َﺮَُأﺗﻪ‬
َ َْ ‫اﳉﻤﻬﻮر‬
ِ
ِ ‫وددت‬
.‫ـﻘﻂ‬
‫ﻗﺎل‬
ْ َ َ‫واﻟﻘﺪر ﻓ‬
ُ ْ ِ َ :‫أﺷﻌﺐ‬
ُ ْ ُ ‫واﷲ ﻟﻮ‬
ُ ْ ‫ﻛﻨﺖ أﻧﺎ‬
ُ
(243 ‫ ص‬2 ‫اﳌﻴﺴﺮة ج‬
ّ )
ّ ‫ اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻌﺮ ّﺑﻴﺔ‬: ‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ‬
93
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﻣﺸﻬﻮًرا؟‬
‫‪ِ .1‬ﰈَ َ َ‬
‫أﺷﻌﺐ َ ْ ُ‬
‫ﻛﺎن َ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫أﺷﻌﺐ؟‬
‫ﻟﻤﺎذأ ﻳَ ُ ُ‬
‫‪َ .2‬‬
‫ﱠﺎس َ ْ َ َ‬
‫ـﻠﻮم اﻟﻨ ُ‬
‫أن ﻳ َ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺼﺒ ِ‬
‫ـﻴﺎن؟‬
‫‪َ َ ِ .3‬‬
‫ﻟﻤﺎذا أَ َر َ‬
‫ﻣﻦ ﱢ َْ‬
‫أﺷﻌﺐ َ ْ َ َ َ‬
‫ـﺘﺨﻠﺺ َ‬
‫اد َ ْ َ ُ‬
‫ﲣﻠﺺ َ ْ ِ‬
‫اﻟﺼﺒ ِ‬
‫‪ َ ْ َ .4‬ﱠ‬
‫ـﻴﺎن؟‬
‫ﻣﻦ ﱢ َْ‬
‫أﺷﻌﺐ َ‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ َ َ ُ‬
‫أﺷﻌﺐ ِﰲ ﻧَ ْ ِ ِ‬
‫ـﻔﺴﻪ؟‬
‫ذﻫﺐ ﱢ‬
‫ـﻴﺎن َ َ‬
‫‪ َ .5‬ﱠ‬
‫اﻟﺼ ْﺒ َ ُ‬
‫ﻣﺎذا َﻗﺎل َ ْ َ ُ‬
‫ﻟﻤﺎ َ َ َ‬
‫ﻣﺎذا ﻓَـﻌﻞ َ ْ ِ‬
‫ـﻴﺎن؟‬
‫ذﻫﺐ اﻟﺼّْﺒ َ ُ‬
‫أﺷﻌﺐ ْ َ َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ َ َ‬
‫‪ُ َ َ َ َ َ .6‬‬
‫اﻟﺼﺒ ُ ِ‬
‫أﺷﻌﺐ؟‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ـﻌﻞ ﱢ ْ َ‬
‫ـﻴﺎن َ َ‬
‫ﺣﻴﻨﻤﺎ َﻗﺎﺑَ ُـﻠﻮا َ ْ َ َ‬
‫ﻣﺎذا ﻓَ َ َ‬
‫ﲤﲎ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ﻣﻊ َ ِِ‬
‫زوﺟﺘﻪ؟‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ﻳﺄﻛﻞ ﱠ َ َ َ َ ْ َ‬
‫أﺷﻌﺐ ْ َ َ‬
‫ﻣﺎذا ََ ﱠ َ ُ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َْ ُ ُ‬
‫ﺗﺪل ِ ِ‬
‫أﺷﻌﺐ؟‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ ِ ﱠ‬
‫ﻋﻠﻰ َ َ ِ‬
‫ْﻘﺼﺔُ َ َ‬
‫ﻫﻞ َ ُ ﱡ َ‬
‫ﻃﻤﻊ َ ْ َ َ‬
‫‪ْ َ .9‬‬
‫أﺷﻌﺐ؟‬
‫‪َ .10‬ﻣﺎ َرْ ُ َ‬
‫أﻳﻚ ِﰲ َ ْ َ َ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻣﻌﺮوف(‬
‫دار‪ٌ ُ ْ َ ،‬‬
‫ﻗﺪﻣﻮا‪ٌ َ َ ،‬‬
‫أﻣﺎم‪َ ُ ْ َ ،‬‬
‫ﻣﻜﺎن‪َ َ ْ َ ،‬‬
‫أﺳﺮع‪َ َ َ ،‬‬
‫اء‪ٌ َ ،‬‬
‫ﻳﺪﻋﻮن‪ ،‬ﻳَ ْ ُ‬
‫)َ ُ‬
‫وﺻﻞ‪َ ،‬وَر َ‬
‫ـﻨﺠﻮ‪َ َ َ ،‬‬
‫ﺑﺎﻟﻄﻤﻊ‪.‬‬
‫ﻣﺸﻬﻮًرا ِ ﱠ َ ِ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫رﺟﻼَ َ ْ ُ‬
‫أﺷﻌﺐ َ ُ‬
‫ﻛﺎن َ ْ َ ُ‬
‫ﻛﺎن اﻟﻨﱠﺎس ﻳَُ ُ َ ِ‬
‫ﺑﺄﺷﻌﺐ‪.‬‬
‫ـﻨﺎدوﻧﻪُ َ ْ َ َ‬
‫‪ُ َ َ .2‬‬
‫ﺟﺎؤوا َِ ِ‬
‫اﻟﺼﺒ ِ‬
‫‪ ِ .3‬ﱠ‬
‫إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫ـﻴﺎن َ ُ ْ‬
‫إن ﺑَ ْ َ‬
‫ـﻌﺾ ﱢ َْ‬
‫أن ﻳ َ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺼﺒ ِ‬
‫ـﻴﺎن‪.‬‬
‫‪ .4‬أَ َر َ‬
‫ﻣﻦ ﱢ َْ‬
‫أﺷﻌﺐ َ ْ َ َ َ‬
‫ـﺘﺨﻠﺺ َ‬
‫اد َ ْ َ ُ‬
‫ﺖ ُ ٍَ‬
‫إن ِﰲ ﺑَْـﻴ ِ‬
‫‪ ِ .5‬ﱠ‬
‫زواج‪.‬‬
‫ﺣﻔﻞ َ َ ٍ‬
‫ﻓﻼن َ ْ َ‬
‫ـﻴﺎن إﱃ ﻫﻨﺎك‪.‬‬
‫ﺟﺮي ﱢ‬
‫اﻟﺼﺒَْ ُ‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ﺧﻠﻒ ﱢ ِ‬
‫ـﻴﺎن َْﳓﻮ اﻟْﺒ ْ ِ‬
‫ـﻴﺖ‪.‬‬
‫أﺷﻌﺐ َ ْ َ‬
‫‪َ َ ْ َ .7‬‬
‫اﻟﺼ ْﺒ َ َ َ‬
‫أﺳﺮع َ ْ َ ُ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫ﻗﻠﺔ‪َ ،‬أﻣﺎم‪ِ َ َ ،‬‬
‫ـﺮﻣﻮن‪ِ َ ،‬‬
‫اﻟﻘﻨﺎﻋﺔ (‬
‫)َْ َ ُ َ‬
‫ﳝﺪﺣﻮن‪ ،‬ﻳَْـﺒ ُ َ‬
‫ﻋﺎش‪َ َ َ ،‬‬
‫وﻗﻒ‪ٌ ْ ،‬‬
‫ﻛﺬب‪َ َ ،‬‬
‫ﻜﻮن‪ ،‬ﻳَْ ُ َ َ‬
‫ﻗﺎم‪ ،‬ﱠ ٌ َ َ َ‬
‫ﻟﻄﻤﻊ‪.‬‬
‫ﻣﺸﻬﻮًرا ِﺑﺎ ﱠ َ ِ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫رﺟﻼَ َ ْ ُ‬
‫أﺷﻌﺐ َ ُ‬
‫ﻛﺎن َ ْ َ ُ‬
‫أﺷﻌﺐ‪.‬‬
‫ﱠﺎس ﻳَ ُ ُ َ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫ـﻠﻮﻣﻮن َ ْ َ َ‬
‫ﻛﺎن اﻟﻨ ُ‬
‫‪94‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
.‫أﺷﻌﺐ‬
‫وﻗﻒ ﱢ‬
َ ُ َ ْ َ ‫ـﻴﺎن‬
ُ َْ‫اﻟﺼﺒ‬
َ َ َ .3
َ َ ْ َ ‫ﻳﻀﺤﻜﻮن‬
ِ ‫ﻟﻌﻞ ﱠ‬
.ٌ‫ﳍﻢ ﺣﻘﻴﻘﺔ‬
‫ َ َ ﱠ‬.4
ُ ْ ُ‫اﻟﺬي ﻗ‬
ْ َُ ‫ـﻠﺘﻪ‬
ِ َْ‫ﺧﻠﻔ ُﻬﻢ َْﳓﻮ اﻟْﺒ‬
.‫ـﻴﺖ‬
َ َ ْ َ .5
ُ َ ْ َ ‫أﺳﺮع‬
َ ْ َ ْ َ ‫أﺷﻌﺐ‬
ِِ
ٍ ْ ِ ‫ﻣﻦ‬
.‫ﻗﺪر‬
ً‫واﻣ َﺮأﺗُﻪ ﱠ‬
ْ ‫أﺷﻌﺐ‬
ْ ‫ﻣﺮة ﻳﺄﻛﻼن‬
ُ َْ‫ﺲ‬
َ َ‫ َﺟﻠ‬.6
‫ َﻣﺎ ََ ﱠ‬.7
ِ ُ ُْ ُ‫اﻟﻄﻌﺎم َ ْﻟﻮﻻَ َﻛﺜْ َـﺮة‬
.‫اﳉﻤﻬﻮر‬
َ َ ‫أﻟﺬ ﱠ‬
DİL BİLGİSİ
İLLETLİ FİİLLER
Aslî harflerinden bir veya ikisi illet harfi olan fiile mu‘tel (illet harfli) fiil
denir. Bu illet harfleri de elif, vâv ve yâ'dır .(‫ ي‬،‫ و‬،‫وﺟﺪ )ا‬
َ َ dedi, ‫رﻣﻰ‬
َ َ َ buldu, ‫ﻗﺎل‬
ََ
attı, ‫وﻗﻰ‬
َ َ korudu fiilleri gibi. Bunlar da illet harfinin türü ve bulunduğu yere
göre dörde ayrılır:
1. Misâl fiil.
2. Ecvef fiil.
3. Nâkıs fiil.
4. Lefîf fiil.
1. Misâl Fiil
Misâl fiil, aslî harflerinden ilki vâv ya da yâ harfi olan fiildir. Bu tür fiillerde
vâv ile başlayanlar çoğunluktadır. Vâv ile başlayanlara misâl-i vâvî, yâ ile
başlayanlara da misâl-i yâî denir.
‫وﻗﻒ‬
َ ِ َ mirasçı oldu,
َ َ َ durdu, ‫وﻫﺐ‬
َ َ َ bağışladı, ‫ورث‬
ِ
ِ
‫ﻳﺌﺲ‬
َ َِ uyandı,
َ َ ümitsiz oldu, ‫ﻳﺒﺲ‬
َ َ kurudu, ‫ﻳﻘﻆ‬
‫وﻋﺪ‬
َ َ َ söz verdi
‫ﻳﺴﺮ‬
َُ َ kolay oldu
2. Ecvef Fiil
Ecvef fiil, aslî harflerinden ikincisi illet harfi olan fiildir. Bu ortadaki harf de
ya “vâv” (‫ )و‬ya da “yâ” (‫)ي‬harfidir. Misâl fiilde olduğu gibi ecvef fiilde de
orta harfi vâv olana ecvef-i vâvî, yâ olana da ecvef-i yâî denir. Ecvef fiilin
vâvlı mı yoksa yâlı mı olduğu muzârisinden ve mastarından anlaşılır. – ‫ﻗﺎل‬
ََ
ِ
ٌ ْ َ‫ـﻘﻮل – ﻗ‬
‫ﻳﺒﻴﻊ‬
–
‫ـﻮل‬
‫ﺑ‬
‫ﺑﺎع‬
şeklindekiler
ise
yâlı
ُ ُ َ‫ ﻳ‬şeklinde olanlar vâvlı iken, ‫ـﻴﻊ‬
ٌ َْ ُ َ َ َ
ecveftir. Ancak ‫ﺧﻮف‬
ُ َ َ‫ﻧﺎل – ﻳ‬
َ َ elde etti
ٌ ْ َ - ‫ﳜﺎف‬
ُ َ َ – ‫ﺧﺎف‬
َ َ korktu ve ‫ـﻴﻞ‬
ٌ ْ َ‫ ﻧ‬- ‫ـﻨﺎل‬
ِ
örneklerinde olduğu gibi mâzî ve muzârisi ‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ َ ْ َ‫ﻓﻌﻞ – ﻳ‬
َ َ sıygasında gelen
fiillerde vâv'lı mı yoksa yâ'lı mı olduğu muzârisinden değil, mastarından
anlaşılır. Ancak aslı vâv ya da yâ olan bu illet harfleri mâzî fiilde elif ( ‫) ا‬
olarak yazılır.
95
‫ﻗﺎل‬
َ َ dedi, ‫ َز َار‬ziyaret etti, ‫ﻣﺎت‬
َ َ öldü,
‫ﺑﺎع‬
َ َ sattı,
‫ﺳﺎر‬
َ َ yürüdü,
‫ﺧﺎف‬
َ َ korktu
‫ﺳﺎل‬
َ َ aktı , ‫ﻧﺎل‬
َ َ elde etti
Ecvef fiiller orta harfi hemze olan mehmûz fiillerle karıştırılmamalıdır.
sordu fiili mehmûzken, ‫ﺳﺎل‬
َ َ aktı fiili ecveftir.
‫ﺳﺄل‬
َََ
3. Nâkıs Fiil
Nâkıs fiil, aslî harflerinden sonuncusu illet harfi olan fiildir.
‫دﻋﺎ‬
َ َ şikayet etti,
َ َ dua etti, çağırdı, ‫ َﻋَﻔﺎ‬affetti, ‫ﺷﻜﺎ‬
‫رﻣﻰ‬
ََ attı,
‫ََﳒﺎ‬kurtuldu
‫ﺷﻔﻰ‬
َ َ şifa verdi,
ِ
‫رﺿﻲ‬
َ َ razı oldu,
‫ﺑَ َـﲎ‬bina etti, ‫ﺑﻜﻰ‬
َ َ ağladı
ِ
ِ
ِ
‫ﻟﻘﻲ‬
َ َ karşılaştı, ‫ﻧﺴﻲ‬
َ َ unuttu, ‫ﺧﻔﻲ‬
َ َ gizli oldu
4. Lefîf Fiil
Lefîf fiil, aslî harflerinden iki tanesi illet harfi olan fiildir. Bu illet harflerinin
bulunduğu yere göre de lefîf fiil, lefîf-i makrûn (illet harfleri bitişik lefîf)
ve lefîf-i mefrûk (illet harfleri ayrı lefîf) olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Lefîf-i Makrûn
İllet harflerinin birisi fiilin ortasında, diğeri de sonunda ise buna lefîf-i
makrûn denir.
‫ ﻧَ َـﻮى‬niyet etti, ‫روى‬
ََ rivâyet etti, ‫ﻃﻮى‬
ََ katladı,
‫ﻛﻮى‬
َ َ ütüledi
b. Lefîf-i Mefrûk
İllet harflerinin birisi fiilin başında diğeri de sonunda ise buna da lefîf-i
mefrûk denir.
‫وﻗﻰ‬
َ َ korudu, ‫وﰱ‬
َ َ sözünü tuttu,
hükmetti, sorumlu oldu
‫وﻋﻰ‬
َ َ aklında tuttu, ezberledi,
İLLETLİ FİİLLERİN ÇEKİMİ
1. Misâl Fiil
Mâzî
Misâl fiilin mâzîleri, sâlim fiil gibi çekilir.
96
‫وﱄ‬
َ َِ izledi,
Vâv'lı Misâl Fiil
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
‫وﻋﺪوا‬
َُ َ
‫وﻋﺪا‬
ََ َ
‫وﻋﺪ‬
ََ َ
‫وﻋﺪن‬
َ ََْ
‫وﻋﺪﺗﺎ‬
ََ َ َ
‫وﻋﺪت‬
ْ ََ َ
‫وﻋﺪﰎ‬
ُْ ْ َ َ
‫وﻋﺪﲤﺎ‬
َُ ْ َ َ
‫وﻋﺪت‬
َ ََْ
‫وﻋﺪﺗﻦ‬
‫َ َ ُْﱠ‬
‫وﻋﺪﲤﺎ‬
َُ ْ َ َ
ِ َْ
‫وﻋﺪت‬
َ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫وﻋﺪﻧﺎ‬
َْ َ َ
‫وﻋﺪت‬
ُ ََْ
Söz verdi : ‫وﻋﺪ‬
ََ َ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Muzâri
Vâv'lı Misâl Fiil
Vâv ile başlayan misâl fiilerin muzârileri elde edilirken genelde ilk harf
ِ
düşer. ‫ﻳﻌﺪ‬
ُ ِ َ – ‫ورث‬
َ ِ َ gibi. Sadece ‫ـﻮﺟﻞ‬
ُ ِ َ – ‫ﻋﺪ‬
َ َ ‫َو‬, ‫ﻳﻀﻊ‬
ُ َ َ – ‫وﺿﻊ‬
َ َ َ koydu ve ‫ﻳﺮث‬
ُ َ َْ‫وﺟﻞ – ﻳ‬
َ َ
ِ
‫ﻳ‬
–
korktu ve ‫ ﻳَ ْـﻮﻗُ ُـﺮ‬- ‫ َوﻗُ َـﺮ‬vakarlı oldu örneklerinde olduğu gibi ‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﻓﻌﻞ‬
ve
‫ـﻌﻞ‬
ُ َ َْ َ َ
َ ُ َ‫ﻓ‬
‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ ُ ْ َ‫ﻳ‬ sıygalarında gelen fiillerin muzârisinde vâv harfi genelde sabit kalır. Bu
durumda misâl fiilin muzârisi, sâlim fiil gibi çekilir.
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﻳﻌﺪون‬
َ ُ َِ
ِ َِ
‫ﻳﻌﺪان‬
َ
‫ﻳﻌﺪ‬
ُ َِ
‫ﻳﻌﺪَن‬
ْ َِ
ِ َ َِ
‫ﺗﻌﺪان‬
‫ﺗﻌﺪ‬
ُ َِ
‫ﺗﻌﺪون‬
َ ُ َِ
ِ َ َِ
‫ﺗﻌﺪان‬
‫ﺗﻌﺪ‬
ُ َِ
97
Söz veriyor / : ‫ﻳﻌﺪ‬
ُ َِ
verir / verecek
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ﺗﻌﺪن‬
َ ْ َِ
ِ َ َِ
‫ﺗﻌﺪان‬
ِِ
‫ﺗﻌﺪﻳﻦ‬
َ َ
‫أﻋﺪ‬
ُ َِ
‫ﻧﻌﺪ‬
ُ َِ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Yâ'lı Misâl Fiil
Bu tür fiillerin muzârileri de, mâzîleri gibi sâlim fiil gibi çekilir.
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ـﻴﺴﺮون‬
َ ُ ُ َْ‫ﻳ‬
ِ ‫ﻳَْـﻴﺴﺮ‬
‫ان‬
َُ
‫ـﻴﺴﺮ‬
ُ ُ َْ‫ﻳ‬
‫ـﻴﺴﺮن‬
َ ْ ُ َْ‫ﻳ‬
ِ ‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ‬
‫ان‬
َُ
‫ـﻴﺴﺮ‬
ُ ُ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﻴﺴﺮون‬
َ ُ ُ ْ َ‫ﺗ‬
ِ ‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ‬
‫ان‬
َُ
‫ـﻴﺴﺮ‬
ُ ُ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﻴﺴﺮن‬
َ ْ ُ ْ َ‫ﺗ‬
ِ ‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ‬
‫ان‬
َُ
‫ﻳﻦ‬
َ ‫ـﻴﺴ ِﺮ‬
ُ ْ َ‫ﺗ‬
‫أﻳﺴﺮ‬
ُ ُ َْ
‫ـﻴﺴﺮ‬
ُ ُ ْ َ‫ﻧ‬
Kolay oluyor / : ‫ـﻴﺴﺮ‬
ُ ُ َْ‫ﻳ‬
olur / olacak
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Emir
Emir fiili, muzârinin muhatab ve muhataba sıygalarından elde edilir. Şu
yollar takip edilir:
Önce muzârinin başındaki muzârilik harfi olan tâ (‫ )ت‬atılır ve sonu
cezimli yapılır:
‫ﻋﺪ‬
ِْ

‫ﻋﺪ‬
ُِ

‫ﺗﻌﺪ‬
ُ َِ
Emirde müfred muhatabın sonu cezim olurken, cemi muhataba mebnî
olduğu için sonu aynen kalır, geri kalanlarda ise cezim alâmeti olarak
sonlarındaki nûn harfleri düşer.
98
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﻋﺪوا‬
ُِ
‫ﻋﺪا‬
َِ
‫ﻋﺪ‬
ِْ
‫ﻋﺪن‬
َ ِْ
‫ﻋﺪا‬
َِ
ِِ
‫ﻋﺪي‬
Vâv’lı misâl fiillerin emirlerinin çekiminde,
gelenler hariç vâvlar düşer.
Söz ver : ‫ﻋﺪ‬
ِْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
ِ
‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ َ ْ َ‫ﻓﻌﻞ – ﻳ‬
ُ ُ ْ َ‫ ﻳ‬- ‫ـﻌﻞ‬
َ ُ َ‫ﻓ‬ sıygalarında
َ َ ve ‫ـﻔﻌﻞ‬
ِ
Yukarıdaki tabloya uygun olarak siz de ‫وﻗﻒ‬
َ َ َ durdu ve ‫ﻳﺌﺲ‬
َ َ ümitsiz oldu fiillerinin
َ
ve
‫ﳓﻦ‬
zamirlerini
getirerek
mâzî
çekimlerini
yapınız.
başlarına‫أﻧﺎ‬
َ
ْ
ََ , ‫أﻧﺖ‬
َ
ُْ
2. Ecvef Fiil
Mâzî
İster vâv'lı olsun ister yâ'lı, mâzî çekiminde, harekeli merfû muttasıl
zamirlere bitiştiklerinde ecvef fiillerin ortasındaki illet harfi düşer. Bunlar da
nun-u nisveye bitişen ve ondan sonra gelen sıygalardır. ‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ ﻗ‬gibi.
َ ْ ُ‫ ﻗ‬, ‫ـﻠﺖ‬
Vâv’lı Ecvef Fiil
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﻗﺎﻟﻮا‬
َُ
َ‫َﻗﺎﻻ‬
‫ﻗﺎل‬
ََ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
Dedi, söyledi : ‫ﻗﺎل‬
ََ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ﻗﺎﻟﺘﺎ‬
ََ َ
‫ﻗﺎﻟﺖ‬
ْ ََ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
‫ـﻠﺘﻢ‬
ْ ُ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ـﻠﺘﻤﺎ‬
َ ُ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ـﻠﺖ‬
َ ْ ُ‫ﻗ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ـﻠﱳ‬
‫ﻗُ ْ ُﱠ‬
‫ـﻠﺘﻤﺎ‬
َ ُ ْ ُ‫ﻗ‬
ِ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ـﻠﺖ‬
Muhataba / ◌ُْ‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ـﻠﻨﺎ‬
َْ ُ‫ﻗ‬
‫ـﻠﺖ‬
ُ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
99
Yâ’lı Ecvef Fiil
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﺑﺎﻋﻮا‬
َُ
‫ﺑﺎﻋﺎ‬
ََ
‫ﺑﺎع‬
ََ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
Sattı : ‫ﺑﺎع‬
ََ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
‫ﺑﻌﻦ‬
َْ
‫َﺑﺎﻋﺘََﺎ‬
‫ﺑﺎﻋﺖ‬
ْ ََ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
ِ
‫ﺑﻌﺘﻢ‬
ْ ُْ
ِ
‫ﺑﻌﺘﻤﺎ‬
َ ُْ
‫ﺑﻌﺖ‬
َ ِْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ﺑﻌﱳ‬
‫ِ ْ ُﱠ‬
ِ
‫ﺑﻌﺘﻤﺎ‬
َ ُْ
ِ ِْ
‫ﺑﻌﺖ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﺑﻌﻨﺎ‬
َْ ِ
‫ﺑﻌﺖ‬
ُ ِْ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
‫ﺧﺎف‬
َ َ Fiilinin Mâzî Çekimi
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﺧﺎﻓﻮا‬
َُ
‫ﺧﺎﻓﺎ‬
ََ
‫ﺧﺎف‬
َ َ
Korktu : ‫َﺧﺎف‬
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
‫ﺧﻔﻦ‬
َْ
‫َﺧﺎﻓَ َـﺘﺎ‬
‫ﺧﺎﻓﺖ‬
ََْ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
ِ
‫ﺧﻔﺘﻢ‬
ْ ُْ
ِ
‫ﺧﻔﺘﻤﺎ‬
َُْ
‫ﺧﻔﺖ‬
َ ِْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ﺧﻔﱳ‬
‫ِ ْ ُﱠ‬
ِ
‫ﺧﻔﺘﻤﺎ‬
َُْ
ِ ِْ
‫ﺧﻔﺖ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﺧﻔﺖ‬
ُ ِْ
ِ
‫ﺧﻔﻨﺎ‬
َْ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
100
Muzâri
Ecvef fiilin muzârisinde ortadaki illet harfi aslına dönüşür. ‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻗﺎل – ﻳ‬
َ َ gibi.
ِ
‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﻳ‬
Ancak ‫ﳜﺎف‬
–
‫ﺧﺎف‬
örneğinde
olduğu
gibi,
‫ﻓﻌﻞ‬
sıygasında
olanlar
bu
ُ ََ َ َ
ُ َ َْ َ َ
kuralın dışındadır. Bunların muzârisinde illet harfi aslına dönüşmez. Ayrıca
ecvef fiillere nûn-u nisve bitiştiğinde ise hepsinde de illet harfi düşer. ‫ـﻘﻠﻦ‬
َ ْ ُ َ‫ﻳ‬
gibi.
Vâv’lı Ecvef Fiil
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ـﻘﻮﻟﻮن‬
َ ُ ُ َ‫ﻳ‬
َِ ُ‫ﻳ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
َ
‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻳ‬
Diyor / der / : ‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻳ‬
diyecek – söylüyor,
söyler, söyleyecek
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ َ ُ َ‫ﺗ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫ـﻘﻠﻦ‬
َ ْ ُ َ‫ﻳ‬
‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﺗ‬
ِ
Gâibe / ُ‫ﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ‫اﻟْﻐ‬
3. Şahıs Dişi
ِ َ ُ َ‫ﺗ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫ـﻘﻮﻟﻮن‬
َ ُ ُ َ‫ﺗ‬
‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﺗ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ َ ُ َ‫ﺗ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫ـﻘﻠﻦ‬
َ ْ ُ َ‫ﺗ‬
ِ
‫ـﻘﻮﻟﲔ‬
َ ُ َ‫ﺗ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫أﻗﻮل‬
ُ َُ
‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻧ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Yâ’lı Ecvef Fiil
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﻳﺒﻴﻌﻮن‬
َ ُ َِ
ِ ِ
‫ﻳﺒﻴﻌﺎن‬
َ َ
‫ﻳﺒﻴﻊ‬
ُ َِ
Satıyor, satar, : ‫ﻳﺒﻴﻊ‬
ُ َِ
satacak
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
‫ﻳﺒﻌﻦ‬
ََْ
ِ َِ
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
َ
‫ﺗﺒﻴﻊ‬
ُ َِ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
101
ِ َِ
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
َ
‫ﺗﺒﻴﻌﻮن‬
َ ُ َِ
‫َِﺗﺒﻴُﻊ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ َِ
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
َ
ِ
‫ﺗﺒﻌﻦ‬
ََْ
ِ
‫ﺗﺒﻴﻌﲔ‬
َ َِ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﻧﺒﻴﻊ‬
ُ َِ
‫أﺑﻴﻊ‬
ُ َِ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
‫ﺧﺎف‬
َ َ Fiilinin Muzâri Çekimi
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﳜﺎﻓﻮن‬
َ ُ ََ
ِ َ ََ
‫ﳜﺎﻓﺎن‬
‫ﳜﺎف‬
ُ ََ
Korkuyor, : ‫ﳜﺎف‬
ُ ََ
korkar, korkacak
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ َ ََ
‫ﲣﺎﻓﺎن‬
‫ﳜﻔﻦ‬
َ َْ َ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
‫ﲣﺎف‬
ُ ََ
3. Şahıs Dişi
ِ َ ََ
‫ﲣﺎﻓﺎن‬
‫ﲣﺎﻓﻮن‬
َ ُ ََ
‫ﲣﺎف‬
ُ ََ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ َ ََ
‫ﲣﺎﻓﺎن‬
‫ﲣﻔﻦ‬
َ َْ َ
ِ َ ََ
‫ﲣﺎﻓﺎن‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫أﺧﺎف‬
ُ ََ
‫ﳔﺎف‬
ُ ََ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Emir
Ecvef fiillerin emirleri elde edilirken şu yol takip edilir:
‫ﻗﻞ‬
ُْ

‫ﻗﻮل‬
ُ ُ
 ‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﺗ‬
Cezim alâmeti, müfred muhatab ve cemi muhataba sıygalarında illet harfinin
gibi ), diğer sıygalarda ise sondaki nûn’ların
düşmesi (‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ ﻗ‬ve ‫ﻗﻞ‬
ُْ
düşmesidir.
102
Vâv’lı Ecvef Fiil
Mâzî ve muzârisi ‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻗﺎل – ﻳ‬
َ َ şeklinde gelen fiillerin emrinde ilk harfin harekesi
ötre olur. ‫ﻗﻞ‬
gibi.
ُ
ْ
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﻗﻮﻟﻮا‬
ُُ
َ‫ُﻗﻮﻻ‬
‫ﻗﻞ‬
ُْ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ De, söyle :‫ﻗﻞ‬
ُْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ﻗ‬
َ‫ُﻗﻮﻻ‬
ُِ
‫ﻗﻮﱄ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Yâ’lı Ecvef Fiil
Mâzî ve muzârisi ‫ﻳﺒﻴﻊ‬
َ َ şeklinde gelen fiillerin emrinde ilk harfin harekesi
ُ َِ – ‫ﺑﺎع‬
ِ
gibi.
esre olur. ‫ﺑﻊ‬
ْ
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﺑﻴﻌﻮا‬
ُِ
‫ﺑﻴﻌﺎ‬
َِ
‫ﺑﻊ‬
ِْ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ Sat :‫ﺑﻊ‬
ِْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ
‫ﺑﻌﻦ‬
َْ
‫ﺑﻴﻌﺎ‬
َِ
ِِ
‫ﺑﻴﻌﻲ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ﺧﺎف‬
َ َ Fiilinin Emir Çekimi
Mâzî ve muzârisi ‫ﳜﺎف‬
ُ َ َ – ‫ﺧﺎف‬
َ َ şeklinde gelen fiillerin emrinde ilk harfin
harekesi üstün olur. ‫ﺧﻒ‬
gibi.
ْ َ
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ﺧﺎﻓﻮا‬
َُ
‫ﺧﺎﻓﺎ‬
ََ
‫ﺧﻒ‬
ْ َ
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ﻔﺮد‬
ُ َ ْ ‫اﻟ ُْﻤ‬ Kork :‫ﺧﻒ‬
ْ َ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ﺧﻔﻦ‬
َ َْ
‫ﺧﺎﻓﺎ‬
ََ
َِ
‫ﺧﺎﰲ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
103
Yukarıdaki tabloya uygun olarak siz de ‫ﻗﺎم‬
َ َ kalktı ve ‫ﺳﺎر‬
َ َ yürüdü fiillerinin
ve ‫ﻫﻢ‬
zamirleriyle
birlikte
muzârî
çekimlerini
yapınız.
ُْ
‫ﻫﻮ‬
َُ
َ ُ , ‫ﳘﺎ‬
3. Nâkıs Fiil
Nâkıs fiillerin çekiminde, illet harfinden önce fetha varsa 3. erkek şahsın
çoğulu söylenirken vâv harfi sâkin (harekesiz) gelir.‫رﻣﻮا‬
َ َ gibi.
ََ , ‫دﻋﻮا‬
ْ ََ – ‫رﻣﻰ‬
ْ َ َ - ‫دﻋﺎ‬
Ancak mâzînin müfred gâib sıygasında illet harfinden önce kesra varsa vâv,
ِ
harf-i med şeklinde bulunur. ‫رﺿﻮا‬
ُ َ – ‫رﺿﻲ‬
َ ِ َ gibi.ِ Aynı durum emir ve muzâride
ِ
ِ
ِ
ِ
de geçerlidir. Emirde ‫ارﻣﻮا‬
َ ْ şeklinde, muzâride ise - ‫ﻳَْـﺮﻣﻲ‬
ُْ - ‫ ْارم‬ve ‫ارﺿﻮا‬
ْ َ ْ - ‫ارض‬
‫ـﺮﻣﻮن‬
َ ْ ‫ـﺮﺿ‬
َ ُ َْ‫ ﻳ‬ve ‫ﻮن‬
َ َْ‫ ﻳ‬- ‫ـﺮﺿﻰ‬
َ َْ‫ ﻳ‬şeklinde olur.
Mâzî
Cemi
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫دﻋﻮا‬
َْ َ
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
‫دﻋﻮا‬
ََ َ
‫دﻋﺎ‬
ََ
Dua etti, davet :‫دﻋﺎ‬
ََ
etti
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
‫دﻋﻮن‬
َ َْ َ
‫دﻋﺘﺎ‬
ََ َ
‫دﻋﺖ‬
ْ ََ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
‫دﻋﻮُْﰎ‬
َْ َ
‫دﻋﻮﲤﺎ‬
َُ ْ َ َ
‫دﻋﻮت‬
َ َْ َ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫دﻋﻮﲤﺎ‬
َُ ْ َ َ
‫دﻋﻮﺗﻦ‬
‫َ َُْ ﱠ‬
ِ ََ
‫دﻋﻮت‬
ْ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫دﻋﻮﻧﺎ‬
ََْ َ
‫دﻋﻮت‬
ُ َْ َ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Cemi
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫رﻣﻮا‬
ْ ََ
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
‫رﻣﻴﺎ‬
َََ
‫رﻣﻰ‬
ََ
Attı :‫رﻣﻰ‬
ََ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
‫رﻣﲔ‬
َْ ََ
‫رﻣﺘﺎ‬
َ ََ
‫رﻣﺖ‬
ْ ََ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
104
‫رﻣﻴﺘﻢ‬
ْ ُْ ََ
‫رﻣﻴﺘﻤﺎ‬
َ ُْ ََ
‫رﻣﻴﺖ‬
َ ََْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫رﻣﻴﱳ‬
‫ََْ ُﱠ‬
‫رﻣﻴﺘﻤﺎ‬
َ ُْ ََ
ِ َْ
‫رﻣﻴﺖ‬
َ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫رﻣﻴﺖ‬
ُ ََْ
‫رﻣﻴَْـﻨﺎ‬
ََ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Cemi
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫رﺿﻮا‬
َُ
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
ِ
‫رﺿﻴﺎ‬
َ َ
ِ
‫رﺿﻲ‬
َ َ
‫رﺿﻴﺘﺎ‬
ََ ِ َ
‫رﺿﲔ‬
َ َِ
‫رﺿﻴﺖ‬
ْ َِ َ
ِ
Razı oldu :‫رﺿﻲ‬
َ َ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
ِ
‫رﺿﻴﺘﻢ‬
ُْ َ
ِ
‫رﺿﻴﺘﻤﺎ‬
َُ َ
‫رﺿﻴﺖ‬
َ َِ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫رﺿﻴﱳ‬
‫َ ِ ُﱠ‬
ِ
‫رﺿﻴﺘﻤﺎ‬
َُ َ
ِ ِ
‫رﺿﻴﺖ‬
َ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫رﺿﻴﺖ‬
ُ َِ
‫رﺿﻴﻨﺎ‬
ََِ
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
‫دﻋﺎ‬
َ َ fiilinde olduğu gibi, nâkıs fiilin mâzîsinin son harfi uzun elif şeklindeyse,
onun aslı vâv demektir ve bu harf fiilin çekiminde ortaya çıkar. ‫دﻋﻮا‬
ََ
َ َ َ – ‫دﻋﺎ‬
örneğinde olduğu gibi.
Muzâri
Cemi
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫ﻳﺪﻋﻮن‬
َ ُ َْ
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
ِ ُْ
‫ﻳﺪﻋﻮان‬
َ َ
‫ﻳﺪﻋﻮ‬
ُ َْ
Dua ediyor / :‫ﻳﺪﻋﻮ‬
ُ َْ
eder / edecek
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
105
‫ِ‬
‫ْﻐﺎﺋﺒﺔُ ‪Gâibe /‬‬
‫اﻟ َ َ‬
‫ﺗﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان‬
‫َ‬
‫ﻳﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫‪3. Şahıs Dişi‬‬
‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ ‪Muhatab /‬‬
‫اﻟ ُ َ َ ُ‬
‫ﺗﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان‬
‫َ‬
‫ﺗﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫‪2. Şahıs Erkek‬‬
‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ◌ ‪Muhataba /‬‬
‫اﻟ ُ َ ََ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺪﻋﲔ‬
‫َْ َ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان‬
‫َ‬
‫ﺗﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫‪2. Şahıs Dişi‬‬
‫ﱢ‬
‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ ‪Mütekellim /‬‬
‫اﻟ ُ َ َ ُ‬
‫أدﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫ﻧﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫‪1. Şahıs Ortak‬‬
‫ﻳِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‪Atıyor / atar / :‬‬
‫َْ‬
‫‪atacak‬‬
‫ِ‬
‫ْﻐﺎﺋﺐ ‪Gâib /‬‬
‫اﻟ َ ُ‬
‫‪Müfred‬‬
‫‪Müsennâ‬‬
‫ْﻤﻔﺮد‬
‫اﻟ ُ ْ َ ُ‬
‫‪ ‬اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬
‫)‪(Tekil‬‬
‫)‪(İkil‬‬
‫ﻳِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫َْ‬
‫ﻳِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن‬
‫َْ َ‬
‫‪Cemi‬‬
‫اﳉﻤﻊ‬
‫‪َْْ ‬‬
‫)‪(Çoğul‬‬
‫ـﺮﻣﻮن‬
‫ﻳَْ ُ َ‬
‫‪3. Şahıs Erkek‬‬
‫ِ‬
‫ْﻐﺎﺋﺒﺔُ ‪Gâibe /‬‬
‫اﻟ َ َ‬
‫ﺗَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﻣﲔ‬
‫ﻳَْ َ‬
‫ﺗَ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن‬
‫َْ‬
‫‪3. Şahıs Dişi‬‬
‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ ‪Muhatab /‬‬
‫اﻟ ُ َ َ ُ‬
‫ﺗَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫ﺗَ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن‬
‫َْ‬
‫ـﺮﻣﻮن‬
‫ﺗَ ْ ُ َ‬
‫‪2. Şahıs Erkek‬‬
‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ◌ ‪Muhataba /‬‬
‫اﻟ ُ َ ََ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﻣﲔ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﻣﲔ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫ﺗَ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن‬
‫َْ‬
‫‪2. Şahıs Dişi‬‬
‫ﱢ‬
‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ ‪Mütekellim /‬‬
‫اﻟ ُ َ َ ُ‬
‫ﻧَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫َِ‬
‫أرﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫‪1. Şahıs Ortak‬‬
‫ـﺮﺿﻰ‪Razı uyor / olur :‬‬
‫ﻳَْ َ‬
‫‪/ olacak‬‬
‫ِ‬
‫ْﻐﺎﺋﺐ ‪Gâib /‬‬
‫اﻟ َ ُ‬
‫‪Müfred‬‬
‫‪Müsennâ‬‬
‫‪Cemi‬‬
‫)‪(Tekil‬‬
‫)‪(İkil‬‬
‫)‪(Çoğul‬‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫ﻳَْ َ‬
‫ﻳ َ ِ‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن‬
‫َْ َ‬
‫ـﺮﺿﻮن‬
‫ﻳَ ْ َ ْ َ‬
‫ْﻤﻔﺮد‬
‫اﻟ ُ ْ َ ُ‬
‫‪ ‬اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬
‫اﳉﻤﻊ‬
‫‪َْْ ‬‬
‫‪3. Şahıs Erkek‬‬
‫ِ‬
‫ْﻐﺎﺋﺒﺔُ ‪Gâibe /‬‬
‫اﻟ َ َ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫ﺗَ َ ِ‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن‬
‫ْ َ‬
‫ـﺮﺿﲔ‬
‫ﻳَْ َ َْ‬
‫‪3. Şahıs Dişi‬‬
‫‪106‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن‬
َ ْ
‫ـﺮﺿﻮن‬
َ ْ َ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
َ ْ َ‫ﺗ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ َ َ‫ﺗ‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن‬
َ ْ
‫ـﺮﺿﲔ‬
َْ َ ْ َ‫ﺗ‬
‫ـﺮﺿﲔ‬
َْ َ ْ َ‫ﺗ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫أرﺿﻰ‬
َ َْ
‫ـﺮﺿﻰ‬
َ ْ َ‫ﻧ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Emir
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫أدﻋﻮا‬
ُ ُْ
‫أدﻋﻮا‬
َُ ْ ُ
ُ‫ُْادع‬
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ Dua et, davet et :ُ‫ادع‬
ُْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫أدﻋﻮن‬
َ ُْ
‫أدﻋﻮا‬
َُ ْ ُ
ِ ُْ
‫أدﻋﻲ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
ِ
‫ارﻣﻮا‬
ُْ
ِِ
‫ارﻣﻴﺎ‬
َْ
ِِ
‫ارم‬
ْ
ِِ
At :‫ارم‬
ْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِِ
‫ارﻣﲔ‬
َ ْ
ِِ
‫ارﻣﻴﺎ‬
َْ
ِِ
‫ارﻣﻲ‬
ْ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
ِ
‫ارﺿﻮا‬
َْ ْ
ِ
‫ارﺿﻴﺎ‬
ََ ْ
ِ
‫ارض‬
َ ْ
ِ
Razı ol :‫ارض‬
َ ْ
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ
‫ارﺿﲔ‬
َْ َ ْ
ِ
‫ارﺿﻴﺎ‬
ََ ْ
107
ِ
‫ارﺿﻲ‬
َْ ْ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Yukarıdaki tabloya uygun olarak siz de ◌ُ- ‫رﺟﺎ‬
umdu,
ِ َ unuttu fiillerinin mâzî çekimlerini ‫َ َ ِﻫﻲ‬, ‫ﳘﺎ‬
◌َ– ‫ﻧﺴﻲ‬
َُ ve
َ
َ
yapınız.
◌ِ- ‫ﻛﻔﻰ‬
َ َ yeterli oldu ve
‫ﻫﻦ‬
‫ ُ ﱠ‬zamirleriyle birlikte
4. Lefîf Fiil
Mâzî
Lefîf fiilin mâzî çekimi nâkıs fiillerle aynıdır.
Lefîf-i Makrûn
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ـﻮوا‬
ْ َ َ‫ﻧ‬
‫ـﻮﻳﺎ‬
ََ َ‫ﻧ‬
‫ﻧَ َـﻮى‬
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟْ ُﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
Niyet etti :‫ﻧَ َـﻮى‬
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
‫ـﻮﻳﻦ‬
َ ْ َ َ‫ﻧ‬
‫ـﻮﺗﺎ‬
َ َ َ‫ﻧ‬
‫ـﻮت‬
ْ َ َ‫ﻧ‬
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
‫ـﺘﻢ‬
ْ ُْ‫ﻧَ َـﻮﻳ‬
‫ـﺘﻤﺎ‬
َ ُْ‫ﻧَ َـﻮﻳ‬
‫ـﻮﻳﺖ‬
َ ْ َ َ‫ﻧ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ـﺘﻤﺎ‬
َ ُْ‫ﻧَ َـﻮﻳ‬
‫ـﱳ‬
‫ﻧَ َـﻮﻳْ ُﱠ‬
ِ ْ َ‫ﻧ‬
‫ـﻮﻳﺖ‬
َ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ـﻮﻳﺖ‬
ُ ْ َ َ‫ﻧ‬
‫ﻧَ َـﻮﻳَْـﻨﺎ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Lefîf-i Mefrûk
Cemi
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ (Çoğul)
‫َوﻗَ ْـﻮا‬
Müsennâ
Müfred
‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(İkil)
(Tekil)
‫َوﻗَ َـﻴﺎ‬
‫َوَﻗﻰ‬
Korudu :‫وﻗﻰ‬
ََ
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
‫ـﲔ‬
َْ َ‫َوﻗ‬
‫َوﻗَ َـﺘﺎ‬
‫وﻗﺖ‬
ْ ََ
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
108
‫ـﻴﺘﻤﺎ‬
َ ُْ َ‫َوﻗ‬
‫ـﻴﺘﻢ‬
ْ ُْ َ‫َوﻗ‬
‫ـﻴﺖ‬
َ ْ َ‫َوﻗ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
‫ـﻴﱳ‬
‫َوﻗَ ْ ُﱠ‬
‫ـﻴﺘﻤﺎ‬
َ ُْ َ‫َوﻗ‬
ِ ْ َ‫وﻗ‬
‫ـﻴﺖ‬
َ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫ـﻴﺖ‬
ُ ْ َ‫َوﻗ‬
‫َوﻗَـﻴَْـﻨﺎ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Muzâri
Lefîf fiilin muzâri çekimi de nâkıs fiil gibidir.
Lefîf-i Makrûn
Cemi
Müsennâ
Müfred
(Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ـﻮون‬
َ ُ ‫ﻳَـ ْﻨ‬
ِ ِ ‫ﻳ ْـﻨ‬
‫ﻮﻳﺎن‬
َ َ
ِ ْ َ‫ﻳ‬
‫ـﻨﻮي‬
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
ِ ْ َ‫ﻳ‬
Niyet ediyor / :‫ـﻨﻮي‬
eder / edecek
ِ
Gâib / ‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
ُ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Erkek
ِ ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن‬
َ
‫ـﻨﻮﻳﻦ‬
َ ِ ْ َ‫ﻳ‬
ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮي‬
ِ
Gâibe / ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟ‬
3. Şahıs Dişi
ِ ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن‬
َ
‫ـﻮون‬
َ ُ ‫ﺗـَْﻨ‬
ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮي‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن‬
َ
‫ـﻨﻮﻳﻦ‬
َ ِ َْ‫ﺗ‬
‫ـﻨﻮﻳﻦ‬
َ ِ َْ‫ﺗ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
ِ َْ‫ﻧ‬
‫ـﻨﻮي‬
ِ َْ
‫أﻧﻮي‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Lefîf-i Mefrûk
Bunlarda, vâv'lı misâl fiillerin çoğunda olduğu gibi, muzârisi elde edilirken
ِ
ِ
‫ـﻔﻌﻞ‬
َ َ gibi.
ُ َ ْ َ‫ ﻳ‬- ‫ﻓﻌﻞ‬
َ َ sıygasında olanlar hariç, baştaki vâv harfi düşer. ‫ َﻳﻔﻲ‬- ‫وﰱ‬
Cemi
‫ِﺗﻘﲔ‬
َ
َ ‫اﳉ‬
‫ﻤﻊ‬
ْ َْ Müsennâ
ِ ِ
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
Müfred
‫ِﺗﻘﻲ‬
(Çoğul)
‫اَﻟ ُْﻤَﺜَ ﱠـﲎ‬ (İkil)
َ
‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
(Tekil)
ِ
ِ
Koruyor
/ korur
Gâibe
/ ُ‫ْﻐﺎﺋﺒﺔ‬
َ َ ‫ﻟ‬/‫ ا‬:‫َﻳﻘﻲ‬
koruyacak
3. Şahıs Dişi
‫ـﻘﻮن‬
َ ُ َ‫ﺗﻳ‬
ِ َ َِ
‫ﻳﻘﻴﺎن‬
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
‫َِﻳﻘﻲ‬
‫ﺗﻘﻲ‬
ِ ‫اﻟ‬
Gâib / /‫ْﻐﺎﺋﺐ‬
Muhatab
ُ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
109
3. Şahıs Erkek
2.
ِ
‫ﺗﻘﲔ‬
َ َ
ِ َِ
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
َ
ِ
‫ﺗﻘﲔ‬
َ َ
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
‫َِﻧﻘﻲ‬
‫َِأﻗﻲ‬
‫ﱢ‬
Mütekellim / ‫ْﻤﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
1. Şahıs Ortak
Emir
Lefîf-i Makrûn
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫اِﻧْ ُـﻮوا‬
ِ
‫اﻧﻮﻳﺎ‬
َِ ْ
ِ ِْ
‫اﻧﻮ‬
ِ ْ ِ‫ا‬
Niyet et :‫ﻧﻮ‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ
‫اﻧﻮﻳﻦ‬
َ ِْ
ِ
‫اﻧﻮﻳﺎ‬
َِ ْ
ِ ِْ
‫اﻧﻮي‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Lefîf-i Mefrûk
Cemi
Müsennâ
Müfred
‫اﳉﻤﻊ‬
َْْ ‫اﻟ ُْﻤﺜَ ﱠـﲎ‬ ‫ْﻤﻔﺮد‬
ُ َ ْ ُ ‫اﻟ‬ (Çoğul)
(İkil)
(Tekil)
‫ُﻗﻮا‬
‫َِﻗﻴﺎ‬
‫ِق‬
Koru :‫ِق‬
Muhatab / ‫ْﻤﺨﺎﻃﺐ‬
ُ َ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Erkek
ِ
‫ﻗﲔ‬
َ
‫َِﻗﻴﺎ‬
‫ِﻗﻲ‬
Muhataba / ◌‫ْﻤﺨﺎﻃﺒﺔ‬
ْ ُ ََ َ ُ ‫اﻟ‬
2. Şahıs Dişi
Yukarıdaki tabloya uygun olarak siz de ‫ﻃﻮى‬
َ َ sözünü tuttu
ََ katladı ve ‫وﰱ‬
ِ ْ َ , ‫ أَﻧْ ُـﺘﻤﺎ‬ve ‫ـﱳ‬
َ
fiillerinin muzârî çekimlerini ‫أﻧﺖ‬
‫ﻧ‬
‫أ‬
zamirleriyle
birlikte
yapınız.
‫ﱠ‬
ْ
ُ
َ
110
‫اﻷﺟﻮف‬
‫اﳌﺜﺎل‬
‫اﻟﻠﻔﻴﻒ‬
‫اﻟﻨﺎﻗﺺ‬
‫ﻫﻮ‬
‫َُ‬
‫وﻋﺪ‬
‫َ ََ‬
‫ﻳﺴﺮ‬
‫َ َُ‬
‫ﻗﺎل ‪ ‬‬
‫ََ‬
‫ﺑﺎع‬
‫ََ‬
‫دﻋﺎ ‪ ‬‬
‫ََ‬
‫رﻣﻰ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫رﺿﻲ‬
‫َ َ‬
‫ﻧَ َـﻮى‬
‫وﻗﻰ‬
‫ََ‬
‫ﳘﺎ‬
‫َُ‬
‫وﻋﺪا‬
‫َ ََ‬
‫َﻳﺴَُﺮا‬
‫َﻗﺎﻻَ ‪ ‬‬
‫ﺑﺎﻋﺎ‬
‫ََ‬
‫دﻋﻮا ‪ ‬‬
‫َ ََ‬
‫رﻣﻴﺎ ‪ ‬‬
‫َََ‬
‫ِ‬
‫رﺿﻴﺎ ‪ ‬‬
‫َ َ‬
‫ـﻮﻳﺎ ‪ ‬‬
‫ﻧَ ََ‬
‫َوﻗَ َـﻴﺎ ‪ ‬‬
‫ﻫﻢ‬
‫ُْ‬
‫وﻋﺪوا‬
‫َ َُ‬
‫ﻳﺴُﺮوا‬
‫َُ‬
‫ﺑﺎﻋﻮا‬
‫َُ‬
‫ﻗﺎﻟﻮا ‪ُ َ ‬‬
‫دﻋﻮا ‪ ‬‬
‫َ َْ‬
‫رﻣﻮا ‪ ‬‬
‫ََ ْ‬
‫رﺿﻮا ‪ ‬‬
‫َُ‬
‫ـﻮوا ‪ ‬‬
‫ﻧَ َ ْ‬
‫َوﻗَ ْـﻮا ‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ﻫﻲ‬
‫َ‬
‫وﻋﺪت‬
‫َ ََ ْ‬
‫ﻳﺴﺮت‬
‫َ َُ ْ‬
‫ﺑﺎﻋﺖ‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ‪ْ َ َ ‬‬
‫ََ ْ‬
‫وﻗﺖ ‪ ‬‬
‫رﺿﻴﺖ ‪ ‬ﻧَ َ ْ‬
‫ـﻮت ‪ْ َ َ ‬‬
‫دﻋﺖ ‪ْ ََ ‬‬
‫ََ ْ‬
‫رﻣﺖ ‪ْ َ ِ َ ‬‬
‫ﳘﺎ‬
‫َُ‬
‫وﻋﺪﺗﺎ‬
‫َ َ ََ‬
‫َﻳﺴَُﺮَﺗﺎ‬
‫ﻗﺎﻟﺘﺎ‬
‫َ ََ‬
‫ﺑﺎﻋﺘﺎ‬
‫َ ََ‬
‫دﻋﺘﺎ ‪ ‬‬
‫َ ََ‬
‫رﻣﺘﺎ ‪ ‬‬
‫ََ َ‬
‫رﺿﻴﺘﺎ ‪ ‬‬
‫َ ِ ََ‬
‫ـﻮﺗﺎ ‪ ‬‬
‫ﻧَ َ َ‬
‫َوﻗَ َـﺘﺎ ‪ ‬‬
‫ﻫﻦ‬
‫ُﱠ‬
‫وﻋﺪَن‬
‫ََْ‬
‫ﻳﺴﺮن‬
‫َ ُْ َ‬
‫ـﻠﻦ‬
‫ﻗُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻌﻦ‬
‫َْ‬
‫رﻣﲔ ‪ ‬‬
‫َ َْ َ‬
‫دﻋﻮن ‪َْ ََ ‬‬
‫رﺿﲔ ‪ ‬‬
‫َِ َ‬
‫ـﻮﻳﻦ ‪ ‬‬
‫ﻧَ َ ْ َ‬
‫ـﲔ ‪ ‬‬
‫َوﻗَ َْ‬
‫أﻧﺖ‬
‫َْ َ‬
‫وﻋﺪت‬
‫ََْ َ‬
‫ﻳﺴﺮت‬
‫َ ُْ َ‬
‫ـﻠﺖ‬
‫ﻗُ ْ َ‬
‫ـﻴﺖ ‪ ‬‬
‫ﺑﻌﺖ ‪َ ْ َ َ ‬‬
‫دﻋﻮت ‪َ ََْ ‬‬
‫ِْ َ‬
‫رﻣﻴﺖ ‪َ ِ َ ‬‬
‫رﺿﻴﺖ ‪ ‬ﻧَ َ ْ َ‬
‫ـﻮﻳﺖ ‪َ ‬وﻗَ ْ َ‬
‫ـﺘﻤﺎ‬
‫أَﻧْ ُ َ‬
‫وﻋﺪﲤﺎ‬
‫َ َ ْ َُ‬
‫ﻳﺴﺮﲤﺎ‬
‫َ ُ ْ َُ‬
‫ـﻠﺘﻤﺎ‬
‫ﻗُ ْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻌﺘﻤﺎ‬
‫ُْ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻴﺘﻤﺎ ‪ ‬‬
‫َ َ ْ َُ‬
‫ـﺘﻤﺎ ‪َ ‬وﻗَ ُْ َ‬
‫رﺿﻴﺘﻤﺎ ‪ ‬ﻧَ َـﻮﻳُْ َ‬
‫رﻣﻴﺘﻤﺎ ‪َ ُ َ ‬‬
‫دﻋﻮﲤﺎ ‪َ ُْ ََ ‬‬
‫ـﺘﻢ‬
‫أَﻧْ ُ ْ‬
‫وﻋﺪﰎ‬
‫َ َ ْ ُْ‬
‫ﻳﺴﺮﰎ‬
‫َ ُ ْ ُْ‬
‫ـﻠﺘﻢ‬
‫ﻗُ ْ ُ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻌﺘﻢ‬
‫ُْ ْ‬
‫ِ‬
‫ـﻴﺘﻢ ‪ ‬‬
‫دﻋ ْ ُْ‬
‫ََ‬
‫ـﺘﻢ ‪َ ‬وﻗَ ُْ ْ‬
‫رﺿﻴﺘﻢ ‪ ‬ﻧَ َـﻮﻳُْ ْ‬
‫رﻣﻴﺘﻢ ‪ْ ُ َ ‬‬
‫ﻮﰎ ‪ْ ُْ ََ ‬‬
‫َْ ِ‬
‫أﻧﺖ‬
‫َْ ِ‬
‫وﻋﺪت‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺴﺮت‬
‫َ ُْ‬
‫ﻗُ ْ ِ‬
‫ـﻠﺖ‬
‫ِْ ِ‬
‫ﺑﻌﺖ‬
‫ََ ِ‬
‫رﻣﻴﺖ ‪ِ ِ ‬‬
‫دﻋﻮت ‪ِ َْ ‬‬
‫ـﻮﻳﺖ ‪ ‬وﻗَ ْ ِ‬
‫رﺿﻴﺖ ‪ ‬ﻧَ ْ ِ‬
‫ـﻴﺖ ‪ ‬‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ـﺘﻤﺎ‬
‫أَﻧْ ُ َ‬
‫وﻋﺪﲤﺎ‬
‫َ َ ْ َُ‬
‫ﻳﺴﺮﲤﺎ‬
‫َ ُ ْ َُ‬
‫ـﻠﺘﻤﺎ‬
‫ﻗُ ْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻌﺘﻤﺎ‬
‫ُْ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻴﺘﻤﺎ ‪ ‬‬
‫َ َ ْ َُ‬
‫ـﺘﻤﺎ ‪َ ‬وﻗَ ُْ َ‬
‫رﺿﻴﺘﻤﺎ ‪ ‬ﻧَ َـﻮﻳُْ َ‬
‫رﻣﻴﺘﻤﺎ ‪َ ُ َ ‬‬
‫دﻋﻮﲤﺎ ‪َ ُْ ََ ‬‬
‫ـﱳ‬
‫أَﻧْ ُﱠ‬
‫وﻋﺪﺗﻦ‬
‫َ َ ُْﱠ‬
‫ﺗﻦ‬
‫ﻳﺴ ْﺮُ ﱠ‬
‫َُ‬
‫ـﻠﱳ‬
‫ﻗُ ْ ُﱠ‬
‫ﺑﻌﱳ‬
‫ِ ْ ُﱠ‬
‫ـﻴﱳ ‪ ‬‬
‫رﻣﻴﱳ ‪ُ ِ َ ‬ﱠ‬
‫دﻋﻮﺗﻦ ‪ُ ََْ ‬ﱠ‬
‫ـﱳ ‪َ ‬وﻗَ ْ ُﱠ‬
‫رﺿﻴﱳ ‪ ‬ﻧَ َـﻮﻳْ ُﱠ‬
‫َ َُْ ﱠ‬
‫ََأﻧﺎ‬
‫وﻋﺪت‬
‫ََْ ُ‬
‫ﻳﺴﺮت‬
‫َ ُْ ُ‬
‫ـﻠﺖ‬
‫ﻗُ ْ ُ‬
‫ﺑﻌﺖ‬
‫ِْ ُ‬
‫ـﻴﺖ ‪ ‬‬
‫َ َْ ُ‬
‫دﻋﻮت ‪ُ ََْ ‬‬
‫رﻣﻴﺖ ‪ُ ِ َ ‬‬
‫رﺿﻴﺖ ‪ ‬ﻧَ َ ْ ُ‬
‫ـﻮﻳﺖ ‪َ ‬وﻗَ ْ ُ‬
‫ﳓﻦ‬
‫َْ ُ‬
‫وﻋﺪﻧﺎ‬
‫َ َ َْ‬
‫ﻳﺴ ْﺮَﻧﺎ‬
‫َُ‬
‫ﻗُ ْـﻠَﻨﺎ‬
‫ﺑﻌﻨﺎ‬
‫ِ َْ‬
‫رﺿﻴﻨﺎ ‪ ‬‬
‫َ ََْ‬
‫رﻣﻴَْـﻨﺎ ‪َ ِ َ ‬‬
‫دﻋﻮﻧﺎ ‪ََ ‬‬
‫ﻧَ َـﻮﻳَْـﻨﺎ‬
‫َوﻗَـﻴَْـﻨﺎ ‪ ‬‬
‫‪Tablo 4.1: İlletli Fiillerin Munfasıl Zamirlerle Mâzî Çekim Tablosu.‬‬
‫‪111‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﳌﺜﺎل‬
‫اﻷﺟﻮف‬
‫‪ ‬اﻟﻨﺎﻗﺺ‬
‫‪ ‬ﻳ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫َْ‬
‫‪ ‬اﻟﻠﻔﻴﻒ‬
‫‪َِ ‬ﻳﻘﻲ‬
‫ﻫﻮ‬
‫‪َُ ‬‬
‫ﻳﻌﺪ‬
‫َِ ُ‬
‫ـﻴﺴﺮ‬
‫ﻳَْ ُ ُ‬
‫ـﻘﻮل‬
‫ﻳَ ُ ُ‬
‫ﻳﺒﻴﻊ‬
‫َِ ُ‬
‫ﻳﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫ﳘﺎ‬
‫‪َُ ‬‬
‫َِ ِ‬
‫ﻳﻌﺪان‬
‫َ‬
‫ﻳَْـﻴﺴﺮ ِ‬
‫ان‬
‫َُ‬
‫ﻳُ َِ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫َ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻳﺒﻴﻌﺎن‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن ‪ِ ِ ‬‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن ﻳ ْ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎِن ﻳ َ ِ‬
‫ُْ ِ‬
‫ﻳﻘﻴﺎن‬
‫ََ‬
‫َْ َ‬
‫ﻳﺪﻋﻮان ﻳَْ َ‬
‫َ َ‬
‫َ َ‬
‫ﻫﻢ‬
‫‪ْ ُ ‬‬
‫ﻳﺒﻴﻌﻮن‬
‫ـﻘﻮﻟﻮن َِ ُ َ‬
‫ـﻴﺴﺮون ﻳَ ُ ُ َ‬
‫ﻳﻌﺪون ﻳَْ ُ ُ َ‬
‫َِ ُ َ‬
‫ﻳﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫ـﺮﻣﻮن‬
‫ﻳَْ ُ َ‬
‫ـﺮﺿﻮن‬
‫ﻳَ ْ َ ْ َ‬
‫ـﻘﻮن‬
‫ـﻮون ‪ ‬ﻳَ ُ َ‬
‫ﻳَـ ْﻨ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﻫﻲ‬
‫‪َ ‬‬
‫ﺗﻌﺪ‬
‫َِ ُ‬
‫ـﻴﺴﺮ‬
‫ﺗَ ْ ُ ُ‬
‫ـﻘﻮل‬
‫ﺗَ ُ ُ‬
‫ﺗﺒﻴﻊ‬
‫َِ ُ‬
‫ﺗﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫‪ ‬ﺗَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫‪َِ ‬ﺗﻘﻲ‬
‫ﳘﺎ‬
‫‪َُ ‬‬
‫َِ َ ِ‬
‫ﺗﻌﺪان‬
‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ ِ‬
‫ان‬
‫َُ‬
‫ﺗَ ُ َ ِ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫َِ ِ‬
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
‫َ‬
‫ﻳﺎن َِ ِ‬
‫ـﻨﻮ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن ﺗَ َ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان ﺗَ ِ ِ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
‫َ‬
‫ْ َ‬
‫َْ‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن ‪ ‬ﺗَْ َِ‬
‫َ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫ﻳَْ َ‬
‫ﻳَ ْ ِ‬
‫ـﻨﻮي‬
‫‪ ‬ﺗَْ ِ‬
‫ـﻨﻮي‬
‫ﻫﻦ‬
‫‪ ُ ‬ﱠ‬
‫ﻳﻌﺪن‬
‫َِ ْ َ‬
‫ـﻴﺴﺮن‬
‫ﻳَْ ُ ْ َ‬
‫ـﻘﻠﻦ‬
‫ﻳَ ُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺒﻌﻦ‬
‫ََْ‬
‫ﻳﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﻣﲔ‬
‫ﻳَْ َ‬
‫ـﺮﺿﲔ‬
‫‪ ‬ﻳَْ َ َْ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻘﲔ‬
‫ـﻨﻮﻳﻦ ‪َ َ ‬‬
‫ﻳَ ْ ِ َ‬
‫أﻧﺖ‬
‫‪َ َْ ‬‬
‫ﺗﻌﺪ‬
‫َِ ُ‬
‫ـﻴﺴﺮ‬
‫ﺗَ ْ ُ ُ‬
‫ـﻘﻮل‬
‫ﺗَ ُ ُ‬
‫ﺗﺒﻴﻊ‬
‫َِ ُ‬
‫ﺗﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫‪ ‬ﺗَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫‪َِ ‬ﺗﻘﻲ‬
‫ـﺘﻤﺎ‬
‫أ‪َ ‬ﻧْ ُ َ‬
‫َِ َ ِ‬
‫ﺗﻌﺪان‬
‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ ِ‬
‫ان‬
‫َُ‬
‫ﺗَ ُ َ ِ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫َِ ِ‬
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
‫َ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن ‪ِ َِ ‬‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن ‪ ‬ﺗَْ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن ﺗَ َ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان ﺗَ ِ ِ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
‫َ‬
‫ْ َ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ـﺘﻢ‬
‫أ‪َ ‬ﻧْ ُ ْ‬
‫ﺗﺒﻴﻌﻮن‬
‫ـﻘﻮﻟﻮن َِ ُ َ‬
‫ـﻴﺴﺮون ﺗَ ُ ُ َ‬
‫ﺗﻌﺪون ﺗَ ْ ُ ُ َ‬
‫َِ ُ َ‬
‫ـﺮﺿﻮن‬
‫ـﺮﻣﻮن ‪ ‬ﺗَ ْ َ ْ َ‬
‫ﺗﺪﻋﻮن ‪ ‬ﺗَ ْ ُ َ‬
‫َْ ُ َ‬
‫ـﻘﻮن‬
‫ﺗـَْﻨ ُ َ‬
‫ـﻮون ‪ ‬ﺗَ ُ َ‬
‫ـﺮﺿﲔ‬
‫ﺗَ ْ َ َْ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻘﲔ‬
‫ـﻨﻮﻳﻦ ‪َ َ ‬‬
‫ﺗَْ ِ َ‬
‫‪ ‬ﺗَْ ِ‬
‫ـﻨﻮي‬
‫‪ِ َْ ‬‬
‫أﻧﺖ‬
‫ِِ‬
‫ﺗﻌﺪﻳﻦ‬
‫َ َ‬
‫ﻳﻦ‬
‫ـﻴﺴ ِﺮ َ‬
‫ﺗَ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻮﻟﲔ‬
‫ﺗَ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺒﻴﻌﲔ‬
‫َِ َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺪﻋﲔ‬
‫‪َ ْ َ ‬‬
‫ـﺘﻤﺎ‬
‫أ‪َ ‬ﻧْ ُ َ‬
‫َِ َ ِ‬
‫ﺗﻌﺪان‬
‫ﺗَ ْـﻴﺴﺮ ِ‬
‫ان‬
‫َُ‬
‫ﺗَ ُ َ ِ‬
‫ـﻘﻮﻻن‬
‫َِ ِ‬
‫ﺗﺒﻴﻌﺎن‬
‫َ‬
‫ـﻨﻮﻳﺎن ‪ِ َِ ‬‬
‫ـﺮﺿﻴﺎن ‪ ‬ﺗَْ ِ ِ‬
‫ـﺮﻣﻴﺎن ﺗَ َ ِ‬
‫ﺗﺪﻋﻮان ﺗَ ِ ِ‬
‫َْ ُ ِ‬
‫ﺗﻘﻴﺎن‬
‫َ‬
‫ْ َ‬
‫َْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺮﻣﲔ‬
‫ﺗَـ ْ َ‬
‫ـﱳ‬
‫أ‪َ ‬ﻧْ ُﱠ‬
‫ﺗﻌﺪن‬
‫َِ ْ َ‬
‫ﺮن‬
‫ـﻴﺴ ْ َ‬
‫ﺗَ ْ ُ‬
‫ـﻘﻠﻦ‬
‫ﺗَ ُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺒﻌﻦ‬
‫ََْ‬
‫ﺗﺪﻋﻮن‬
‫َْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﻣﲔ‬
‫ﺗَ ْ َ‬
‫ـﺮﺿﲔ‬
‫‪ ‬ﺗَ ْ َ َْ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻘﲔ‬
‫ـﻨﻮﻳﻦ ‪َ َ ‬‬
‫ﺗَْ ِ َ‬
‫‪ََ ‬أﻧﺎ‬
‫أﻋﺪ‬
‫َِ ُ‬
‫أﻳﺴﺮ‬
‫َْ ُ ُ‬
‫أﻗﻮل‬
‫َُ ُ‬
‫أﺑﻴﻊ‬
‫َِ ُ‬
‫أدﻋﻮ‬
‫‪ُ ْ َ ‬‬
‫‪ِ َ ‬‬
‫أرﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫أرﺿﻰ‬
‫‪َ ْ َ ‬‬
‫‪ِ َْ ‬‬
‫أﻧﻮي‬
‫‪َِ ‬أﻗﻲ‬
‫ﳓﻦ‬
‫‪ُ َْ ‬‬
‫ﻧﻌﺪ‬
‫َِ ُ‬
‫ـﻴﺴﺮ‬
‫ﻧَ ْ ُ ُ‬
‫ـﻘﻮل‬
‫ﻧَ ُ ُ‬
‫ﻧﺒﻴﻊ‬
‫َِ ُ‬
‫ﻧﺪﻋﻮ‬
‫َْ ُ‬
‫‪ ‬ﻧَ ِ‬
‫ـﺮﻣﻲ‬
‫ْ‬
‫ـﺮﺿﻰ‬
‫‪ ‬ﻧَ ْ َ‬
‫‪ ‬ﻧَْ ِ‬
‫ـﻨﻮي‬
‫‪َِ ‬ﻧﻘﻲ‬
‫‪Tablo 4.2: İlletli Fiillerin Munfasıl Zamirlerle Muzâri Çekim Tablosu.‬‬
‫‪112‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻠﻔﻴﻒ‬
‫ِق‬
‫اﻟﻨﺎﻗﺺ‬
ِِ
‫ارم‬
ْ
ِ
ِ ْ ِ ‫ارض‬
‫اﻧﻮ‬
َ ْ
‫اﻷﺟﻮف‬
ُ‫ُْادع‬
‫ﺑﻊ‬
ِْ
‫ﻗﻞ‬
ُْ
ِ
ِ
ِِ
‫ َِﻗﻴﺎ‬ ‫اﻧﻮﻳﺎ‬
َ َ ْ ‫ارﻣﻴﺎ‬
َ ْ ‫ادﻋﻮا‬
َِ ْ ‫ارﺿﻴﺎ‬
َ ُ ُْ
‫ﺑﻴﻌﺎ‬
َِ
َ‫ُﻗﻮﻻ‬
ِ
ِ
‫ ُﻗﻮا‬ ‫ اِﻧْ ُـﻮوا‬ ‫ارﺿﻮا‬
ُُ
ُ ُْ ‫ﺑﻴﻌﻮا‬
ُ ِ ‫ﻗﻮﻟﻮا‬
ُْ ‫ادﻋﻮا‬
ْ َ ْ ‫ارﻣﻮا‬
ِ
ِ ِ ‫ادﻋﻲ‬
ِ ُْ ‫ﺑﻴﻌﻲ‬
ِِ
ِ ْ ِ ‫ارﺿْﻲ‬
‫ ِﻗﻲ‬ ‫اﻧﻮي‬
َ ْ ‫ارﻣﻲ‬
ْ
ُِ
‫ﻗﻮﱄ‬
ِ
‫اﳌﺜﺎل‬
‫ﻋﺪ‬
ِْ
‫أﻧﺖ‬
َ َْ
‫ﻋﺪا‬
َ ِ ‫ـﺘﻤﺎ‬
َ ُ ْ‫أَﻧ‬
‫ﻋﺪوا‬
ُِ
‫ـﺘﻢ‬
ْ ُ ْ‫أَﻧ‬
ِِ
‫ﻋﺪي‬
ِ َْ
‫أﻧﺖ‬
ِ
ِ
ِِ
‫ َِﻗﻴﺎ‬ ‫اﻧﻮﻳﺎ‬
َ َ ْ ‫ارﻣﻴﺎ‬
َ ْ ‫ادﻋﻮا‬
َِ ْ ‫ارﺿﻴﺎ‬
َ ُ ُْ
‫ﺑﻴﻌﺎ‬
َِ
َ‫ُﻗﻮﻻ‬
‫ﻋﺪا‬
َ ِ ‫ـﺘﻤﺎ‬
َ ُ ْ‫أَﻧ‬
ِ
ِ
ِ ِ َ ُْ
ِ ‫اﻧﻮﻳﻦ‬
‫ﻗﲔ‬
ُ
َ
َْ َ ْ ‫ارﻣﲔ‬
َ ْ ‫ادﻋﻮن‬
َ ِ ْ ‫ارﺿﲔ‬
ِ
‫ﺑﻌﻦ‬
َْ
‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ﻗ‬
‫ﻋﺪن‬
َ ِْ
‫ـﱳ‬
‫أَﻧْ ُﱠ‬
Tablo 4.3: İlletli Fiillerin Munfasıl Zamirlerle Emir Çekim Tablosu.
İlletli
fiil
çekimleriyle
ilgili
daha
ayrıntılı
örnekler
http://www.onlinearabic.net/fiiller/mâzî_fiil.asp adresine başvurabilirsiniz.
için
İlletli fiillerin çekimiyle ilgili daha ayrıntılı bilgi için ayrıca M. Meral Çörtü’nün
Arapça Dilbilgisi Sarf adlı kitabındaki Aksâm-ı Seb’a adlı 7. bölümden Mu‘tel
fiil konusuna bakınız.
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki parağrafta boş bırakılan yerleri parantez içindeki
kelimelerden uygun olanını seçerek doldurunuz.
ِ ْ ‫رﺿﻲ – ﻳ‬
ِ
(‫ﻫﺪى‬
َ َ - ‫وﻋﺪ‬
َ َ َ – ‫ﻗﺎم – ﻳَـ ْﻨ َـﻬﻰ‬
ُ ْ َ –‫ـﻘﻀﻲ‬
َ َ – ‫ﻳﺪﻋﻮ‬
َ َ َ)
ِ
ِ
ِ ْ ِ ‫ﻫﻢ‬.....‫اﳊﻖ و‬
ِ َ َ ‫ْﻤﺴﻠﻢ َوﻗْ َـﺘﻪُ ِﰲ اﻟ‬
ِ ‫اﳌﺴﻠﻤﲔ إﱃ ﱢ‬
‫ وﻫﻮ‬.‫واﻟﻌﺒﺎدة‬
‫اﻟﺪﻳﻦ َْ ﱢ‬
َ َ ِ ‫ْﻌﻤﻞ‬
َ ِ ْ ُ ُ‫اﷲ‬......
ُْ
ُ ْ ُ ‫ اﻟ‬...... .‫ﺑﺎﳉَﻨﱠﺔ‬
ِ
ِ
َِْ ‫ إﱃ‬.....
ِ َ ......‫اﳋﲑ و‬
.‫أﻣﺮ ﺑﻪ‬
َ ُْ ‫ﻋﻦ‬
ْ َ .‫اﳌﻨﻜﺮ‬
َ َ ْ ‫ اﷲُ ﻋﻨﻪ‬........ ‫وﻗﺪ‬
َ َ َ ‫ َﲟﺎ‬..... ‫ﻋﻨﺪﻣﺎ‬
2. Okuma parçasında geçen mu‘tel fiilleri ve türünü aşağıdaki
boşluklara yazınız.
ِ
‫ْﻤﻌﺘﻞ‬
ّ َْ ُ ‫اﻟﻔﻌﻞ اﻟ‬
ُْ
‫ـﻮﻋﻪ‬
ُ ْ َ‫ﻧ‬
ِ
‫ْﻤﻌﺘﻞ‬
ّ َْ ُ ‫اﻟﻔﻌﻞ اﻟ‬
ُْ
.......... ..........
..........
..........
.......... ..........
..........
..........
.......... ..........
..........
..........
.......... ..........
113
..........
..........
‫ـﻮﻋﻪ‬
ُ ْ َ‫ﻧ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümleyi verilen zamirlerle başlatarak yeniden yazınız.‬‬
‫أﻣﺎم اﻟَ ِ‬
‫ْﺒﺎب‪.‬‬
‫ﻫﻮ َ َ َ‬
‫وﻗﻒ َ َ َ‬
‫َُ‬
‫‪ََ .A‬أﻧﺎ ‪............................‬‬
‫ـﺘﻢ ‪...........................‬‬
‫‪ .B‬أَﻧْ ُ ْ‬
‫ﻫﻢ ‪...........................‬‬
‫‪ْ ُ .C‬‬
‫ﳓﻦ ‪..........................‬‬
‫‪ُ َْ .D‬‬
‫ﻫﻲ ‪............................‬‬
‫‪َ َ .E‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümleyi verilen zamirlerle başlatarak yeniden yazınız.‬‬
‫ِ‬
‫َْﳓﻦ ﻧَ ُ ِ‬
‫ﱠﻮم ﻗَ ْـﺒﻞ َ َ ِ‬
‫أذان اﻟ َ ْ ِ‬
‫ْﻔﺠﺮ‪.‬‬
‫ُ ُ‬
‫ـﻘﻮم َ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻨـ ْ َ‬
‫ـﺘﻤﺎ ‪....................................‬‬
‫‪ .A‬أَﻧْ ُ َ‬
‫ﻫﻮ ‪.....................................‬‬
‫‪َ َ .B‬‬
‫‪ِ َْ .C‬‬
‫أﻧﺖ ‪....................................‬‬
‫ﻫﻦ ‪.....................................‬‬
‫‪ َ .D‬ﱠ‬
‫ـﱳ ‪.....................................‬‬
‫‪ .E‬أَﻧْ ُﱠ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen mâzî nâkıs fiilleri muzâriye çeviriniz.‬‬
‫ِ‬
‫اﻷﺻﺪﻗﺎء ِ َإﱃ ﺑَْ ِ‬
‫ـﻴﱵ‪........................... .‬‬
‫‪ُ ْ َ َ .A‬‬
‫دﻋﻮت َ ْ َ َ‬
‫‪ِ َ .B‬‬
‫ِ‬
‫ْﻘﻤﻴﺺ‪............................ .‬‬
‫ﻛﻮت اﻟ َْﻤ ْﺮَأةُ اﻟ َ َ‬
‫َ‬
‫ﺳﻮرة اﻟ َ ِ َ ِ‬
‫ْﻔﺎﲢﺔ‪............................ .‬‬
‫اﻹﻣﺎم ُ ََ‬
‫‪َ .C‬ﺗﻼَ ْ ِ َ ُ‬
‫ﻋﻦ ﱠ ِ ِ‬
‫ْﻤﺪرس َ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‪............................ .‬‬
‫‪َ َ .D‬‬
‫ﻋﻔﺎ اﻟ ُ َ ﱢ ُ‬
‫ـﻨﺎت ِ َإﱃ ﺑـﻴﻮِِ ﱠﻦ ِ َ ٍ‬
‫‪ِ َ .E‬‬
‫ﻣﺴﺮﻋﺎت‪.................... .‬‬
‫َ‬
‫ﻣﺸﺖ اﻟْﺒَ َ ُ ُ ُ ُ ْ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde parantez içindeki fiilleri muzâriye çevirerek‬‬
‫‪doğru şeklini yazınız.‬‬
‫ﻣﻐﻔﺮة ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫رﺟﺎ( َ ْ ِ َ َ‬
‫‪َ ُ ِ ْ ُ .A‬‬
‫اﳌﺴﻠﻤﻮن ) َ َ‬
‫ْﻌﻄﻠﺔَ ِﰲ اﻟ َْﻘﺮَِْﻳﺔ‪.‬‬
‫ﻗﻀﻰ( اﻟ ُ َْ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ) َ َ‬
‫‪ .B‬ﱠ َِ ُ‬
‫‪ِ ِ ْ َُ .C‬‬
‫ْﻌﻤﺎرة ِﰲ َﺳﻨﺘََ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫اﳌﻬﻨﺪﺳﺎن )ﺑَ َـﲎ( اﻟ ِ َ ََ‬
‫َ‬
‫اﻟﺼﻔﺎ واﻟ ِ‬
‫ْﻤﺮوة‪.‬‬
‫‪َ َ .D‬‬
‫ﺳﻌﻰ( ﺑَ َْ‬
‫اﻟﻔﺘﺎةُ ) َ َ‬
‫ـﲔ ﱠ َ َ َ ْ َ‬
‫ﺑﻜﻰ( ِﰲ ْ ِ َ ِ‬
‫‪ِ َِْ .E‬‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺒﻨﺘﺎن ) َ َ‬
‫َ‬
‫‪114‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
7. Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiilleri emir sıygasına çevirerek yazınız.
.ً‫ﻧﻈﻴﻔﺔ‬
َ ِ َ ‫ﺑﻀﺎﻋﺘﻚ‬
َ ََ َ ِ ‫ﺗﺒﻴﻊ‬
ُ َِ .A
.‫رﻣﻀﺎن‬
َ َ َ ‫ﺗﺼﻮﻣﻮن‬
َ ُ ُ َ ‫ـﺘﻢ‬
ْ ُ ْ‫ أَﻧ‬.B
ِ َْ ‫أﻧﺖ‬
.‫ﺻﺒﺎح‬
ٍ ََ ‫ﻛﻞ‬
‫ﲤﺸﻲ ُ ﱠ‬
َ َْ .C
ِ
ِ
.‫ْﻤﻼﺑﺲ‬
َ ِ ْ َ ‫ َْأﻧﺖ‬.D
َ َ َ ‫ﺗﻜﻮﻳﻦ اﻟ‬
َِْْ ‫ﺗﺴﻌﲔ ِﰲ‬
.‫اﳋﲑ‬
‫ أَﻧْ ُﱠ‬.E
َْ َ ْ َ ‫ـﱳ‬
8. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde illetli fiil yanlış kullanılmıştır?
‫ ﱠ‬.A
.‫إن اﻟﻨﺎس ﻳﺪﻋﻮن اﷲ ﰲ اﳌﺴﺠﺪ‬
ِ َ ‫ﳏﻤﻮد وﻛﺮﱘٌ ﻳ‬
.‫ـﻌﻮدان إﱃ اﳉﺎﻣﻌﺔ‬
‫ ﻛﺎن‬.B
ٌ
َُ
.‫ﺗﺴﻌﻰ ﰲ اﳋﲑ‬
.C
ْ
َ ْ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ ‫ﺟﺎءت‬
.‫اﻟﺸﺎب اﻟﺬي َﲡْ ِﺮي ﰲ ﺷﺎﻃﺊ اﻟﺒﺤﺮ‬
‫أﻳﺖ‬
‫ﱠ‬
ُ ‫ ر‬.D
‫أﲪﺪ ﱠ‬
.ٌ‫أن اﳌﺴﺄﻟﺔَ ﺳﻬﻠﺔ‬
َ َ .E
ُ ‫ﺧﺎل‬
9. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen illetli fiilleri ve türünü tespit
ediniz.
ِ
ِ ‫ﻛﺮﺳﻴﻪُ ﱠ‬
(255/2 ‫واﻷرض﴾ )اﻟﺒﻘﺮة‬
‫﴿وﺳﻊ ُ ْ ِ ﱡ‬
َ ْ َ ْ َ ‫اﻟﺴﻤﺎوات‬
َ َ .A
ََ
ِ
(2-1/102 ‫ْﻤﻘﺎﺑﺮ﴾ )اﻟﺘﻜﺎﺛﺮ‬
‫ َ ﱠ‬.‫اﻟﺘﻜﺎﺛُ ُـﺮ‬
َ ‫﴿أﳍﺎﻛﻢ ﱠ‬
ُ ْ َ ‫ﺣﱴ‬
َ َ َ ‫زرﰎُ اﻟ‬
ُ ُ ََْ .B
ِ َ‫ﺑﺎﳊﺴﻨﺎت ﱠ ﱢ‬
ِ
ِ ُ َ ْ َ َ‫ ﴿وﺑ‬.C
(168/7 ‫واﻟﺴﻴﺌﺎت﴾ )اﻷﻋﺮاف‬
ْ
َ َ َ َْ ‫ـﻠﻮﻧﺎﻫﻢ‬
َ
ِ ُ ُ ْ ِ ‫ﺠﻞ‬
ِ ْ َ ‫ـﻮم‬
(104/21 ‫ﻟﻠﻜﺘﺐ﴾ )اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
‫ﻛﻄﻲ ﱢ‬
‫اﻟﺴ ِ ﱢ‬
‫اﻟﺴﻤﺎءَ َ َ ﱢ‬
َ َْ‫ ﴿ﻳ‬.D
َ ‫ﻧﻄﻮي ﱠ‬
(57/17 ‫ﻋﺬاﺑﻪُ﴾ )اﻹﺳﺮاء‬
َ ُ َ َ َ ُ‫رﲪﺘﻪ‬
َ ُ ْ َ‫ ﴿ َوﻳ‬.E
ََ ْ َ ‫ـﺮﺟﻮن‬
َ َ َ ‫وﳜﺎﻓﻮن‬
10. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ْ َ.
ِ ‫ﻏﺴﻠﺘﻬﺎ ُﱡأﻣﻬﺎ‬
ِ ‫ﱢﻴﺎب‬
‫أﻣﺲ‬
َْ َ َ ‫اﻟﱵ‬
َ َ‫ﺗﻜﻮي َﻋﺎﺋﺸﺔُ اﻟﺜـ‬
A. Ayşe, annesinin dün yıkadığı elbiseleri ütüledi.
B. Ayşe, dün yıkadığı elbiseleri ütülüyor.
C. Ayşe, annesinin bugün yıkadığı elbiseleri ütülüyor.
D. Ayşe, annesinin dün yıkadığı elbiseleri ütülüyor.
E. Ayşe, annesinin yıkadığı elbiseleri ütüleyecek.
115
11. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ِْ ‫ـﻌﺪ‬
ٍ ُ ِ ‫اﻟﻔﺼﻞ‬
ِ ْ َ ‫أن‬
ِ
ِ
‫اﻟﺪرس‬
‫اﻧﺘﻬﺎء‬
َ ْ َ‫ﺪوء ﺑ‬
ُ ِ ْ ‫ﳔﺮج ﻣﻦ‬
َ ُ ْ َ ‫ﳚﺐ َﻋﻠَﻴَْـﻨﺎ‬
ُ َ.
A. Ders bittikten sonra sınıftan sessi çıktık.
B. Öğrencilerin dersten sonra sınıftan sakin bir şekilde çıkmaları gerekir.
C. Ders bittikten sonra sınıftan sakin bir şekilde çıkmamız uygun olur.
D. Ders bittikten sonra sınıftan sakin bir şekilde çıkmanız gerekir.
E. Ders bittikten sonra sınıftan sakin bir şekilde çıkmamız gerekir.
12. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ْ َ ‫اﷲ ﰲ اﻟﻴﻮم‬
ِ
ِ ‫ﱠﱯ )ص( ﻳ ُـﺘﻮب إﱃ‬
‫ﻣﺮة‬
ً‫ﺳﺒﻌﲔ ﱠ‬
َ َ.
‫ﻛﺎن اﻟﻨ ﱡ‬
َ َْ ‫ﻣﻦ‬
ُ َ
ْ ‫أﻛﺜَ َـﺮ‬
A. Nebi (sav) Allah’a günde yetmiş defadan fazla tövbe ederdi.
B. Nebi (sav) Allah’a günde yetmiş defa tövbe ederdi.
C. Hz. Peygamber (sav) günde yetmiş defadan fazla tövbe ediyordu.
D. Nebi (sav) Allah’a günde yetmişe yakın tövbe ederdi.
E. Nebi (sav) Allah’a günde yetmiş defadan fazla tövbe etmeyi severdi.
13. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ‫اح ﰲ اﻟﺮ‬
ِ ْ ‫وﺳﻮرة‬
‫ﻛﻌﺔ ﱠ‬
‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬
َ ُ ‫ﻛﻌﺔ‬
ِ ‫اﻻﻧﺸ َﺮ‬
َ ُ ‫اﻷوﱃ‬
َ ُ ‫اﻹﻣﺎم‬
‫اﻟﻀﺤﻰ ﰲ ﱠ‬
َ ْ‫اﻟﺮ‬
ُ َ ِ ْ َ‫ َﺗﻼ‬.
َ ‫ﺳﻮرة ﱡ‬
A. İmam ilk rekatta Duha sûresini, ikinci rekatta da İnşirah sûresini okur.
B. İmam ilk rekatta İnşirah sûresini, ikinci rekatta da Duha sûresini okudu.
C. İmam ilk rekatta Duha sûresini, ikinci rekatta da İnşirah sûresini okudu.
D. İmam ikinci rekatta Duha sûresini, ilk rekatta da İnşirah sûresini okuyor.
E. İmam ilkinde Duha sûresini, ikincisinde de İnşirah sûresini okudu.
14. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِِ .
ِ ََ‫دﻋﺎﱐ إﱃ ﺑﻴﺘﻪ ﻫﺬا اﻟﺼﺒﺎح ﻟِﺘ‬
ِ َ َ ‫أﲪﺪ‬
ِ ُ َ ‫ـﻨﺎول‬
‫اﻟﻔﻄﻮر‬
ُ َ ‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬
َ
ُ َ
A. Arkadaşım Ahmet kahvaltı etmek için bu sabah beni evine davet etti.
B. Arkadaşım Ahmet kahvaltı etmek için bu akşam beni evine davet etti.
C. Arkadaşım kahvaltı etmek için dün sabah beni evine davet etti.
116
D. Arkadaşım Ahmet kahvaltı etmek için bu sabah beni yurda çağırdı.
E. Ahmet kahvaltı etmek için bu sabah beni evine davet edecek.
15. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.
“Nebi (sav) hicretten sonra Medine-i Münevvere’de 10 sene yaşadı.”
ِ ِ ‫ﺳﻨﻮات ﻗَـﺒﻞ‬
ِ ‫ﱠﱯ )ص( ِﺑﺎﳌﺪﻳﻨﺔ ﱠ‬
ٍ َ ‫ﻋﺸﺮ‬
.‫اﳍﺠﺮة‬
‫ﻋﺎش اﻟﻨ ﱡ‬
َ َ .A
َ َ ْ َ ‫اﳌﻨﻮرة‬
َْ َ ْ
ِ ِ ‫ـﻌﺪ‬
ِ ‫ﱠﱯ )ص( ِﺑﺎﳌﺪﻳﻨﺔ ﱠ‬
ٍ َ ‫ﻋﺸﺮ‬
.‫اﳍﺠﺮة‬
‫ﻋﺎش اﻟﻨ ﱡ‬
َ َ .B
َ َ ْ َ ‫اﳌﻨﻮرة‬
َ ْ َ ْ َ‫ﺳﻨﻮات ﺑ‬
ِ ‫ﱠﱯ )ص( ِﺑﺎﳌﺪﻳﻨﺔ ﱠ‬
ِ ِ ‫ﺳﻨﻮات ﻗﺒﻞ‬
ِ
ٍ َ ‫ﻋﺸﺮ‬
.‫اﳍﺠﺮة‬
‫ﺶ اﻟﻨ ﱡ‬
ُ ‫ َﻳﻌﻴ‬.C
َ َ ْ َ ‫اﳌﻨﻮرة‬
َْ
ِ ِ ‫ﺳﻨﻮات ﺑﻌﺪ‬
ٍ َ ‫ﻋﺸﺮ‬
.‫اﳍﺠﺮة‬
‫ﱠﱯ )ص( ِﲟ ﱠﻜﺔ ﱠ‬
‫ﻋﺎش اﻟﻨ ﱡ‬
َ َ .D
َ َ ْ َ ‫اﳌﻜﺮﻣﺔ‬
َْ
ِ ِ ‫ﺳﻨﻮات ﻗَـﺒﻞ‬
ِ ‫ َﻋﺎش رﺳﻮل اﷲ )ص( ِﺑﺎﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﻨ ﱠ‬.E
ٍ َ ‫ﻮرة ﺗﺴﻊ‬
.‫اﳍﺠﺮة‬
َ
َ
َْ َ ْ
16. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.
“Kur’ân-ı Kerim bize değerli peygamberlerin kıssalarını aktarır.”
ِ
ِ َْ‫ ﻳ‬.A
.‫ﻗﺼﺺ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
‫ـﺮوي ﻟﻨﺎ‬
ُ
َ َ ُ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬
ِ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘُ ِﻗﺼﺺ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
ِ َْ‫ ﻳ‬.B
.‫اﻟﻜﺮ ِام‬
‫ـﺮوي ﻟﻨﺎ‬
ُ
َ َ
ِ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘُ ِﺳﻴـﺮ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
.‫اﻟﻜﺮ ِام‬
‫روى ﻟﻨﺎ‬
ُ
ََ .C
ََ
ِ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘُ ِﻗﺼﺺ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
ِ َْ‫ ﻻ ﻳ‬.D
.‫اﻟﻜﺮ ِام‬
‫ـﺮوي ﻟﻨﺎ‬
ُ
َ َ
ِ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘُ ﺗﺎرﻳﺦ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
ِ َْ‫ ﻳ‬.E
.‫اﻟﻜﺮ ِام‬
‫ـﺮوي ﻟﻨﺎ‬
ُ
17. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.
“İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, ameli de güzel olandır.”
ِ ‫ﺷﺮ اﻟﻨ‬
.‫ﻋﻤﻠﻪ‬
َ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ ‫وﺣﺴﻦ‬
‫ َ ﱡ‬.A
ْ َ ‫ﱠﺎس‬
َ ُ َ ‫ﻋﻤﺮﻩ‬
ُ ْ ُ ‫ﻃﺎل‬
ِ ‫ َﺧ ْﻴ ُـﺮ اﻟﻨ‬.B
.‫ﻋﻤﻠﻪ‬
ُ ‫وﺣﺴﻦ‬
ْ َ ‫ﱠﺎس‬
َ ُ َ ‫ﻋﻤﺮﻩ‬
ُ ْ ُ ‫ﻗﺼﺮ‬
َ ُ َ ‫ﻣﻦ‬
ِ ‫ َﺧ ْﻴ ُـﺮ اﻟﻨ‬.C
.‫ﻋﻤﻠﻪ‬
َ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ ‫ﺳﺎء‬
ْ َ ‫ﱠﺎس‬
َ َ ‫ﻋﻤﺮﻩ و‬
ُ ْ ُ ‫ﻃﺎل‬
.‫ﻋﻤﻠﻪ‬
َ َ‫ﻣﻦ ﻃ‬
ُ ‫وﺣﺴﻦ‬
ْ َ ‫ﻛﻢ‬
ْ ُ‫ َﺧ ْﻴ ُـﺮ‬.D
َ ُ َ ‫ﻋﻤﺮﻩ‬
ُ ْ ُ ‫ﺎل‬
ِ ‫ َﺧ ْﻴ ُـﺮ اﻟﻨ‬.E
.‫ﻋﻤﻠﻪ‬
َ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ ‫وﺣﺴﻦ‬
ْ َ ‫ﱠﺎس‬
َ ُ َ ‫ﻋﻤﺮﻩ‬
ُ ْ ُ ‫ﻃﺎل‬
18. Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
A. Çocuklar bahçede yürüdüler.
B. Arkadaşları kahvaltıya davet ettik.
117
C. Yatsıdan sonra Bakara sûresini okudum.
D. Hacılar Kabeyi tavaf ediyorlar.
E. Gelecek yaz İstanbul camilerini ziyaret edeceğiz.
F. Çöpü caddeye atmam.
G. Mekke’ye gittim ve orada iki ay kaldım.
H. Arkadaşın seni öğretmene şikayet etti mi?
I. Arkadaşları evime çağırdım.
J. Adem yeni arabayı satıyor.
Kelimeler ve Deyimler
Koştu, acele etti, çabuk oldu :‫إﱃ‬
ِ ْ ُ – ‫أﺳﺮع‬
َ ‫اﻋﺎ‬
ً ‫إﺳ َﺮ‬
َ َْ َ
ْ ِ - ُ‫ﻳﺴﺮع‬
ِ ْ ُ‫أﳍﻰ – ﻳ‬
Meşgul etti, oyaladı : ‫إﳍﺎء‬
ََْ
ً َْ ِ - ‫ـﻠﻬﻲ‬
ِ
Mal, mülk, ticari eşya : ‫ﺑﻀﺎﺋﻊ‬
َ َِ
ُ َ َ (‫ﺑﻀﺎﻋﺔٌ )ج‬
ِ
Ağladı : ‫ﺑﻜﺎء‬
ََ
ً َ ُ - ‫ﺑﻜﻰ – ﻳَْـﺒﻜﻲ‬
Denedi, tecrübe etti : ‫ﺑﻼء‬
ً َ َ - ‫َﺑﻼَ – ﻳـَْﺒ ُـﻠﻮ‬
Sattı : ‫ ﺑـَْﻴ ًـﻌﺎ‬- ‫ﻳﺒﻴﻊ‬
َ ‫َﺑﺎ‬
ُ َِ – ‫ع‬
ِ ‫ َ َﱡ‬- ‫ـﺘﺨﻠﺺ‬
Kurtuldu : ‫ﻣﻦ‬
ً
ْ ‫ﲣﻠﺼﺎ‬
ُ ‫ﲣﻠﺺ – ﻳَ َ َ ﱠ‬
َ ‫َ َﱠ‬
Çok sayıda oldu : ‫ﺗﻜﺎﺛُـ ًﺮا‬
َ َ - ‫ـﺘﻜﺎﺛَ ُـﺮ‬
َ َ َ‫ﺗﻜﺎﺛَ َـﺮ – ﻳ‬
ََ
Okudu : ‫ﺗﻼوة‬
ً َ َ ِ - ‫َﺗﻼَ – ﻳَـ ْﺘ ُـﻠﻮ‬
Temenni etti : ‫ ﲤََﻨﱢ ًـﻴﺎ‬- ‫ـﺘﻤﲎ‬
‫ﲤﲎ – ﻳَ َ َ ﱠ‬
‫ََ ﱠ‬
ِ َْ – ‫ﺟﺮى‬
Koştu : ‫ َﺟﺮًْﻳﺎ‬- ‫ﳚﺮي‬
ََ
ِ
Halk : ُ‫اﳉﻤﺎﻫﲑ‬
ُ ُ ُْ
ََ (‫اﳉﻤﻬﻮر )ج‬
ِ
Üniversite : ‫ﺟﺎﻣﻌﺎت‬
ٌ َ ِ َ (‫ﺟﺎﻣﻌﺔٌ )ج‬
َ َ
Tören : ‫ﺣﻔﻞ‬
ٌ َْ
ِ
…dığı zaman, …iken, …dığında : ‫ﺣﻴﻨﻤﺎ‬
َ
Zannetti, sandı : ً‫ﺧﻴﻼ‬
ُ َ َ – ‫ﺧﺎل‬
َ َ
ْ َ - ‫ﳜﺎل‬
Dua etti, çağırdı, davet etti : ‫دﻋﻮة‬
ً َ ْ َ ،‫دﻋﺎء‬
ُ ْ َ – ‫دﻋﺎ‬
ََ
ً َ ُ – ‫ﻳﺪﻋﻮ‬
‫دل – َ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
Gösterdi : ‫ﻋﻠﻰ‬
ََ َ - ‫ﻳﺪل‬
َ َ ً‫دﻻﻟﺔ‬
Umdu, ümit etti : ‫رﺟﺎء‬
ُ َْ‫رﺟﺎ – ﻳ‬
ََ
ً َ َ - ‫ـﺮﺟﻮ‬
118
‫ِ‬
‫رﻣﻴﺎ ‪Attı :‬‬
‫ََ‬
‫رﻣﻰ – ﻳَْـﺮﻣﻲ ‪ًَْ -‬‬
‫روى – ﻳَْ ِ‬
‫رواﻳﺔً ‪Rivâyet etti :‬‬
‫ـﺮوي ‪َ َ ِ -‬‬
‫ََ‬
‫ﺳﻌﻴﺎ ‪Koştu, hızlı hareket etti, sa‘y yaptı :‬‬
‫ﺳﻌﻰ – َ ْ َ‬
‫ََ‬
‫ﻳﺴﻌﻰ ‪ً ْ َ -‬‬
‫ﺳﻬﻞ ‪Kolay :‬‬
‫َْ ٌ‬
‫ﺳﻮءا ‪Kötü oldu :‬‬
‫ﻳﺴﻮءُ ‪ً ْ َ -‬‬
‫ََ‬
‫ﺳﺎء – َ ُ‬
‫ﻳﺸﺪ ‪ًّ َ -‬‬
‫ﺷﺪ – َ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
‫ﺷﺪا ‪Bağladı :‬‬
‫ﺷﺒﺎب ‪Genç :‬‬
‫َ ﱞ‬
‫ﺷﺎب )ج( ُ ﱠ ٌ‬
‫ﺷﺒﺎن‪ٌ َ َ ،‬‬
‫ﺷﺎﻃﺊ )ج( َ ِ‬
‫َ ِ‬
‫ﺷﻮاﻃﺊ ‪(Deniz vb. ) kıyısı, kenarı :‬‬
‫َ‬
‫ﺻﱯ )ج( ِ‬
‫ـﻴﺎن ‪Çocuk :‬‬
‫ﺻﺒَْ ٌ‬
‫َِ ﱞ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻴﺎﻣﺎ ‪Oruç tuttu :‬‬
‫ﺻﺎم – َ ُ ُ‬
‫ََ‬
‫ﺻﻮﻣﺎ‪ً َ ،‬‬
‫ﻳﺼﻮم – َ ْ ً‬
‫ﺿﺤًﻜﺎ ‪Güldü :‬‬
‫ﺿﺤﻚ – َ ْ َ ُ‬
‫َِ َ‬
‫ﻳﻀﺤﻚ ‪ْ َ -‬‬
‫اﻟﻄﻤﺎعُ ‪Çok tamahkâr :‬‬
‫ّﱠ‬
‫اﻟﻄﻤﻊ ‪Tamahkârlık :‬‬
‫ﱠَ‬
‫ﻋﻄﻞ ‪Tatil :‬‬
‫ُْ‬
‫ﻋﻄﻠﺔٌَ )ج( ُ َ ٌ‬
‫ﻋﻄﻼت‪ٌ َ ُ ،‬‬
‫ﻋﻦ ‪Affetti :‬‬
‫ﻋﻔﺎ – ﻳَ ْ ُ‬
‫ََ‬
‫ﻋﻔﻮا َ ْ‬
‫ـﻌﻔﻮ – َ ْ ً‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻤﺎﺋﺮ ‪Apartman :‬‬
‫ﻋﻤﺎ َر ٌ‬
‫ﻋﻤﺎرةٌ )ج( َ‬
‫ََ‬
‫ات‪ُ َ َ ،‬‬
‫إﱃ ‪Geri döndü :‬‬
‫ﻋﻮدة َ‬
‫ـﻌﻮد – َ ْ َ ً‬
‫ﻋﺎد – ﻳَ ُ ُ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ﻏﻀًﺒﺎ ‪Kızdı :‬‬
‫ـﻐﻀﺐ ‪َ َ -‬‬
‫ﻏﻀﺐ – ﻳَ ْ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ـﻴﺎت ‪Genç kız :‬‬
‫ﻓَ َـﺘﺎةٌ )ج( ﻓَـﺘَ َ ٌ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺪور ‪Tencere :‬‬
‫ﻗﺪر )ج( ُ ُ ٌ‬
‫ٌْ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺪوﻣﺎ ‪Geldi :‬‬
‫ﻗﺪم ‪ -‬ﻳَ ْ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ـﻘﺪم – ُ ُ ً‬
‫ﻗَـﺮَْﻳﺔٌ )ج( ﻗُ ًـﺮى ‪Köy :‬‬
‫ﻗﺼ ًﺮا ‪Kısa oldu :‬‬
‫ـﻘﺼﺮ ‪ْ َ -‬‬
‫ﻗﺼﺮ – ﻳَ ْ ُ ُ‬
‫َ َُ‬
‫ِ‬
‫ﻗﻀﺎء ‪(Vakit, tatil vb.lerini) geçirdi :‬‬
‫ََ‬
‫ﻗﻀﻰ ) َوﻗْ ًـﺘﺎ( – ﻳَ ْـﻘﻀﻲ ‪ً َ َ -‬‬
‫ﻗﻤﺎم ‪Çöp, süprüntü :‬‬
‫ﻗﻤﺎﻣﺔٌ )ج( ُ َ ٌ‬
‫َُ َ‬
‫ِ‬
‫ﻗﻴﺎﻣﺎ ‪Kalktı, dikildi :‬‬
‫ﻗﺎم – ﻳَ ُ ُ‬
‫ََ‬
‫ـﻘﻮم ‪ً َ -‬‬
‫ﻟﻮﻣﺎ ‪Kınadı :‬‬
‫ﻻم – ﻳَ ُ ُ‬
‫ََ‬
‫ـﻠﻮم ‪ً ْ َ -‬‬
‫‪119‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Övdü, methetti : ‫ﻣﺪﺣﺎ‬
ً ْ َ - ‫ﳝﺪح‬
ُ َ َْ – ‫ﻣﺪح‬
َ ََ
ِ
Yürüdü : ‫ﻣﺸﻴﺎ‬
ََ
َ ْ َ - ‫ﻣﺸﻰ – َْﳝﺸﻲ‬
ِ
Elbise : ‫ﻣﻼﺑﺲ‬
ٌ َْ َ
ُ َ َ (‫ﻣﻠﺒﺲ )ج‬
Çirkinlik, kötülük : ‫ات‬
َ ُْ (‫اﳌﻨﻜﺮ )ج‬
ُ ‫اﳌﻨﻜ َﺮ‬
ُ َ ُْ
‫َﻣﺎ ََ ﱠ‬
Ne lezzetli yemek! : !‫اﻟﻄﻌﺎم‬
َ َ ‫أﻟﺬ ﱠ‬
ِ ً َ – ‫َﳒﺎ – ﻳ ْـﻨﺠﻮ‬
Kurtuldu : ‫ﻣﻦ‬
َ
ْ ‫ﳒﺎة‬
ُ َ َ
ِ
ِ
Çağırdı : ‫ﻧﺪاء‬
ََ
ً َ - ‫ﻧﺎدى – ﻳَُـﻨﺎدي‬
Yasakladı, alıkoydu : ‫ﻋﻦ‬
ْ ‫ـﻬﻴﺎ‬
ً ْ َ‫ﻧَ َـﻬﻰ – ﻳَـ ْﻨ َـﻬﻰ – ﻧ‬
ِ ِ
Doğru yolu gösterdi, rehberlik etti : ‫إﱃ‬
َ ِ ً‫ﻫﺪاﻳﺔ‬
ََ
َ َ – ‫ﻫﺪى – ﻳَ ْـﻬﺪي‬
Buldu : ‫وﺟﻮدا‬
َََ
ُ َِ – ‫وﺟﺪ‬
ً ُ ُ - ‫ﳚﺪ‬
‫ ﻳََ ﱡ‬- ‫ود‬
‫َﱠ‬
ًّ ُ ،‫ودا‬
ًّ َ – ‫ـﻮد‬
İstedi, diledi, hoşlandı : ‫ﻣﻮدة‬
ً ‫ ََ ﱠ‬،‫ودا‬
…arkasında : ‫َوَراء‬
ِ
Kuşattı : ‫ﺳﻌﺔ‬
ً َ َ - ‫ﻳﺴﻊ‬
ُ َ َ – ‫وﺳﻊ‬
َ َ
Durdu, dikildi, bir konuya vâkıf oldu : ‫وﻗﻮﻓﺎ‬
ً ُ ُ ،‫ﻳﻘﻒ – َوﻗْ ًـﻔﺎ‬
ُ َِ – ‫وﻗﻒ‬
َ ََ
Özet
İlletli fiilleri sahîh fiillerden ayırt edebilmek.
Arapça’da fiiller, asıl harflerinin türüne göre sahîh (illetsiz) ve mu‘tel (illetli)
olmak üzere ikiye ayrılır. Asıl harfleri arasında illet harfi denilen elif, vâv ve
yâ (‫ ي‬،‫ و‬،‫ )ا‬harflerinden herhangi birisi bulunmayan fiile sahih fiil denir.
‫ َ ﱠ‬yardım etti örneklerinde olduğu gibi. Asıl
‫ﻛﺘﺐ‬
َ َ َ yazdı, َ‫ ﻗَـ َﺮأ‬okudu, ‫ﻣﺪ‬
harflerinden bir veya ikisi illet harfi olan fiile ise mu‘tel (illetli) fiil denir.
‫وﺟﺪ‬
َ َ dedi, ‫رﻣﻰ‬
َ َ korudu fiilleri gibi.
َ َ َ buldu, ‫ﻗﺎل‬
ََ attı, ‫وﻗﻰ‬
İlletli fiil türlerini tanıyabilmek.
İlletli fiiller illet harfinin çeşidi ve bulunduğu yere göre misâl, ecvef, nâkıs ve
lefîf olmak üzere dörde ayrılır:
1. Misâl Fiil
Misâl fiil, asıl harflerinden birincisi vâv ya da yâ harfi olan fiildir. Bu tür
ِ
fiillerde vâv ile başlayanlar çoğunluktadır. ‫وﻗﻒ‬
َ َ َ durdu, ‫ﻳﺌﺲ‬
َ َ ümitsiz oldu gibi.
2. Ecvef Fiil
Ecvef fiil, asıl harflerinden ikincisi illet harfi olan fiildir. Ortadaki bu harf de
ya vâv ya da yâ harfidir. ‫ﻗﺎل‬
َ َ dedi, ‫ﺳﺎل‬
َ َ aktı gibi.
120
3. Nâkıs fiil
Nâkıs fiil, asıl harflerinden sonuncusu illet harfi olan fiildir. ‫دﻋﺎ‬
َ َ dua etti,
ِ razı oldu gibi.
çağırdı, ‫ﺑﻜﻰ‬
َ َ ağladı, ‫رﺿﻲ‬
َ َ
4. Lefîf Fiil
Lefîf fiil, asıl harflerinden ikisi illet harfi olan fiildir. Bu illet harflerinin
bulunduğu yere göre de lefîf fiil lefîf-i makrûn ve lefîf-i mefrûk olmak
üzere ikiye ayrılır. İllet harfleri fiilin ortasında ve sonunda bulunuyorsa buna
lefîf-i makrûn denir. ‫ ﻧَ َـﻮى‬niyet etti gibi. İllet harflerinin birisi fiilin başında
diğeri de sonunda ise buna da lefîf-i mefrûk denir. ‫وﻗﻰ‬
َ َ korudu gibi.
İlletli fiillerin mâzî, muzârî ve emir çekimlerini yapabilmek.
Misâl Fiil
Misâl fiilin mâzîleri ister vâv'lı ister yâ'lı olsun, sâlim fiil gibi çekilir.
Muzârisini elde ederken ise vâv ile başlayanlarda genelde ilk harf düşer.
ِ
‫ﻳﻌﺪ‬
ُ ِ َ – ‫ورث‬
َ ِ َ gibi. Sadece ‫ـﻮﺟﻞ‬
ُ ِ َ –, ‫ﻳﻀﻊ‬
ُ َ َ – ‫وﺿﻊ‬
َ َ َ koydu ve ‫ﻳﺮث‬
ُ َ َْ‫وﺟﻞ – ﻳ‬
َ َ korktu ve
ِ
‫ ﻳَْـﻮﻗُ ُـﺮ‬- vakarlı oldu örneklerinde olduğu gibi ‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ ُ ْ َ‫ ﻳ‬ُ َ ْ َ‫ﻓﻌﻞ – ﻳ‬
َ َ ve ‫ـﻔﻌﻞ‬
sıygasında gelen fiillerin muzârisinde vâv harfi genelde sabit kalır.
durumda misâl fiilin muzârisi, sâlim fiil gibi çekilir.
‫وﻋﺪ‬
ََ َ
‫َوﻗُ َـﺮ‬
‫ـﻌﻞ‬
َ ُ َ‫ﻓ‬ Bu
ِ
Vâv'lı olanın emrinin çekiminde muzârisinde olduğu gibi yine ‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ َ ْ َ‫ﻓﻌﻞ – ﻳ‬
َ َ ve
‫ـﻔﻌﻞ‬
ُ ُ ْ َ‫ ﻳ‬- ‫ـﻌﻞ‬
َ ُ َ‫ ﻓ‬sıygasında gelenler hariç vâv harfi düşer.
Yâ'lı misâl fiillerin muzârileri ise, mâzîleri gibi sâlim fiil gibi çekilir.
Ecvef Fiil
İster vâv'lı olsun ister yâ'lı, mâzî çekiminde, harekeli merfû muttasıl
zamirlere bitiştiklerinde ecvef fiillerin ortasındaki illet harfi düşer. Bunlar da
nun-u nisveye bitişen ve devamında gelen sıygalardır. ‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ ﻗ‬gibi.
َ ْ ُ‫ ﻗ‬, ‫ـﻠﺖ‬
Ecvef fiilin muzârisinde ise ortadaki illet harfi aslına dönüşür. ‫ـﻘﻮل‬
ُ ُ َ‫ﻗﺎل – ﻳ‬
َ َ gibi.
ِ
‫ـﻔﻌﻞ‬
‫ﻳ‬
–
‫ﺧﺎف‬
örneğinde
olduğu
gibi,
‫ﻓﻌﻞ‬
sıygasında
olanlar
bu
Ancak ‫ﳜﺎف‬
ُ ََ َ َ
ُ َ َْ َ َ
kuralın dışındadır. Bunların muzârisinde illet harfi aslına dönüşmez. Ayrıca
ecvef fiillere nûn-u nisve bitiştiğinde ise hepsinde de illet harfi düşer. ‫ـﻘﻠﻦ‬
َ ْ ُ َ‫ﻳ‬
gibi.
Ecvef fiillerin emrinde müfred muhatab ve cemi muhataba sıygalarında illet
harfi düşerken, diğer sıygalarında düşmez.‫ـﻠﻦ‬
َ ْ ُ‫ ﻗ‬ve ‫ﻗﻞ‬
ْ ُ gibi.
Nâkıs Fiil
Nâkıs fiillerin mâzî çekiminde, illet harfinden önce fetha varsa 3. erkek
şahsın çoğul kipinde vâv harfi sükûn üzere gelir.‫رﻣﻮا‬
َ َ gibi.
ََ , ‫دﻋﻮا‬
ْ ََ – ‫رﻣﻰ‬
ْ َ َ - ‫دﻋﺎ‬
ِ
Ancak illet harfinden önce kesra varsa vâv, harf-i med şeklinde bulunur. ‫رﺿﻲ‬
َ َ
‫ﺿﻮا‬
ُ ‫ – َر‬gibi. Aynı durum emir ve muzâride de geçerlidir. ‫دﻋﺎ‬
َ َ fiilinde olduğu
gibi, nâkıs fiilin mâzîsinin son harfi uzun elif şeklindeyse, onun aslı vâv
121
demektir ve bu harf fiilin çekiminde ortaya çıkar. ‫دﻋﻮا‬
َ َ örneğinde olduğu
َ َ َ – ‫دﻋﺎ‬
gibi.
İlletli fiilleri merfû munfasıl zamirlerle birlikte kullanabilmek.
İlletli fiillerin merfû munfasıl zamirlerle birlikte kullanılması mâzî, muzârî ve
emir fiil için ayrı ayrı olarak ünite içerisindeki tablolarda (tablo 4.1, 4.2., 4.3)
verilmiştir. Munfasıl zamir ve peşinden bir fiil kullanıldığında isim cümlesi
oluşur ve başta bulunan zamir mübtedâ, fiil de onun haberi olur. Örnek:
‫ﻧﺪﻋﻮ‬
ُ ْ َ ‫ﳓﻦ‬
ُ ْ َ da onun haberidir.
ُ َْ. Biz dua ederiz. Burada ‫ﳓﻦ‬
ُ َْ mübtedâ, ‫ﻧﺪﻋﻮ‬
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi illetli fiildir?
‫َﱠ‬
a. ‫ﺷﺪ‬
b. ‫ﺿﺮب‬
َ ََ
c. ‫ﻧﺼﺮ‬
ََ َ
d. ‫ﺳﺄل‬
َََ
e. ‫ودع‬
َََ
2. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde vâvlı ecvef fiil vardır?
ِ
a..‫اﻵن‬
ِِ ‫ﺧﺎﻟﺪ ﰲ ﱠ‬
َ ‫اﻟﺸﺎرع‬
ٌ َ ُ‫ﻳﺴﲑ‬
َ
ِ َ ِ ‫اﻟﺘﺠﺎر‬
ِ ‫أﻣﺘﻌﺘََ ُـﻬﻢ ﰲ ﱡ‬
b..‫اﻟﺴﻮق‬
ُ َُ ‫ﱡﱠ‬
ْ ْ َ ‫ﻳﺒﻴﻌﻮن‬
ِ َ ِ ‫ـﻌﺪ‬
ٍ َ ‫ﻛﻞ ﻟَﻴ‬
c..‫اﻟﻌﺸﺎء‬
َ ْ َ‫ـﻠﺔ ﺑ‬
ْ ‫أﻧﺎم ُ ﱠ‬
ُ ََ ‫َأﻧﺎ‬
d..‫ﺻﻼة‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﻳﺪﻋﻮ‬
َ َ ‫ﻛﻞ‬
‫ـﻌﺪ ُ ﱢ‬
َ ْ َ‫ـﻬﻢ ﺑ‬
ُ َْ
ْ ُ ‫اﳌﺴﻠﻤﻮن َرﺑﱠ‬
ِ َ َ ‫ﻣﻼﺑﺲ‬
ِ َ
e..‫أوﻻدﻩ‬
ْ َ َِ َ ُ‫ﻃﻮت اﻟ َْﻤ ْﺮَأة‬
َ
ِ ًَ ِ ........ ‫اﳌﺪرﺳﻮن‬
ِ ْ ‫ﳑﺘﻌﺔً ﰲ ﱠ‬
ِ ِ ‫اﻟﺼﻴﻒ ﱠ‬
3. .‫اﻟﺴﺎﺑﻖ‬
َ ُ ‫َُ ﱢ‬
َ ُْ ‫إﺟﺎزة‬
َ
Cümlede boş bırakılan yeri aşağıdakilerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
a.‫رﺿﻮا‬
ُ َ b.‫ﻗﻀﻮا‬
َْ َ c. ‫رﻣﻮا‬
ْ ََ d. ‫ﺑﻜﻮا‬
ََْ e.‫ﻏﺰوا‬
ْ ََ
122
ِ ِ‫ ﻟِﺘَـﺮ‬......... ‫اﻟﻨﺴﺎء‬
4. .‫أوﻻدﻫﻦ‬
‫ﺑﻴﺔ َ ْ َ ِ ِ ﱠ‬
َْ
ُ َ‫ﱢ‬
Cümlede boş bırakılan yeri aşağıdakilerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
a. ‫ﻳﺴﻌﻰ‬
َ ْ َ b. ‫ﻳﺴﻌﻮن‬
َ َْ ْ َ c. ‫ﺗﺴﻌﲔ‬
َْ َ ْ َ d. ‫ﻳﺴﻌﲔ‬
َْ َ ْ َ e. ‫ﺗﺴﻌﻰ‬
َْ َ
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisi lefîf fiil içermektedir?
ِ ‫ﻳﺬﻫﺒﺎ إﱃ ﱡ‬
a..‫اﻟﺴﻮق‬
ْ َ ‫ـﻮﻳﺎ‬
ٌِ َ ُ ‫ﺧﺎﻟﺪ و‬
َ َ ْ َ ‫أن‬
َ َ َ‫أﲪﺪ ﻧ‬
ِ
ِ ِ َ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
b. .‫اﳌﻜﺎﺗﺐ‬
َ َ ‫اﳊﻘﺎﺋﺐ‬
ُ َِ
َ ْ َ َ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت‬
َ ََ ‫وﺿﻌﻦ‬
ِ َ ِ ‫اﳌﺴﺠﺪ‬
ِ ِ َ ‫اﻟﺸﺎب ﺳﻌﻰ إﱃ‬
c..‫اﳉﻤﻌﺔ‬
َ
ََ ‫ﱠ ﱡ‬
ْ
ُُ ‫ﻟﺼﻼة‬
ِ َ ‫ﺣﻮل‬
d..‫اﻟﻜﻌﺒﺔ‬
َ ُ ُ َ ‫اﳊﺠﺎج‬
َ ْ َ ْ َ ‫ﻳﻄﻮﻓﻮن‬
ُ ‫ُﱠ‬
ِ ُ ‫اﺳﺔ‬
ِ‫َ ﱠ‬
ِ ِ ِ ‫ﻣﻌﻈﻢ‬
e..‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‬
ََ
ْ ‫اﻟﻌﻠﻮم‬
ُ َ ‫ﺣﻴﺎﺗﻪ ِﰲ د َر‬
ََ َ َ ْ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ ‫ﻗﻀﻰ ﱠ‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. e
Yanıtınız doğru değilse, “Misâl Fiil” konusunu yeniden okuyunuz.
2. c
Yanıtınız doğru değilse, “Ecvef Fiil”
okuyunuz.
konusunu yeniden
3. b
Yanıtınız doğru değilse, “Nâkıs Fiil”
okuyunuz.
konusunu yeniden
4. d
Yanıtınız farklıysa “Nâkıs Fiil” konusunu yeniden okuyunuz.
5. a
Yanıtınız doğru değilse, “Lefîf Fiil” konusunu yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
‫ـﻔﻨﺎ‬
َ ْ َ‫أﻧﺖ َوﻗ‬
َ َْ - ‫ـﻔﺖ‬
ُ ْ َ‫ََأﻧﺎ َوﻗ‬
َ ْ َ‫ﳓﻦ َوﻗ‬
ُ َْ - ‫ـﻔﺖ‬
‫ﻳﺌﺴﻨﺎ‬
َ ْ َِ ‫أﻧﺖ‬
َ َْ - ‫ﻳﺌﺴﺖ‬
ُ ْ َِ ‫ََأﻧﺎ‬
َ ْ َِ ‫ﳓﻦ‬
ُ َْ - ‫ﻳﺌﺴﺖ‬
Sıra Sizde 2
‫ـﻘﻮﻣﻮن‬
َ ُ ُ َ‫ﻫﻢ ﻳ‬
ُْ ‫ﻳﺴﲑون‬
َ ُ ِ َ ‫ﻫﻢ‬
ُْ 123
ِ ُ ‫ﳘﺎ ﻳ‬
‫ـﻘﻮﻣﺎن‬
ُ ُ َ‫ﻫﻮ ﻳ‬
َ َ ََ - ‫ـﻘﻮم‬
ََ
ِ َُ - ‫ﻳﺴﲑ‬
ِ
ِ ‫ﻳﺴﲑ‬
‫ان‬
َُ
َ َ ‫ﳘﺎ‬
ُ َ ‫ﻫﻮ‬
Sıra Sizde 3
ِ
‫رﺟﻮن‬
‫ ُ ﱠ‬- ‫رﺟﺘﺎ‬
َ ْ َ َ ‫ﻫﻦ‬
ْ َ َ ‫ﻫﻲ‬
َُ - ‫رﺟﺖ‬
َ َ َ ‫ﳘﺎ‬
َ
ِ
‫ﻛﻔﲔ‬
‫ ُ ﱠ‬- ‫ﻛﻔﺘﺎ‬
ْ َ َ ‫ﻫﻲ‬
َُ - ‫ﻛﻔﺖ‬
َ َ َ ‫ﳘﺎ‬
َْ َ َ ‫ﻫﻦ‬
َ
ِ
ِ ‫ ﱠ‬- ‫ﻧﺴﻴﺘﺎ‬
‫ﻧﺴﲔ‬
ْ َ ِ َ ‫ﻫﻲ‬
َُ - ‫ﻧﺴﻴﺖ‬
ََ ِ َ ‫ﳘﺎ‬
ُ
َ َ ‫ﻫﻦ‬
َ
Sıra Sizde 4
ِ ِ ْ َ ‫ أَﻧْ ُـﺘﻤﺎ‬- ‫ﺗﻄﻮﻳﻦ‬
ِ
‫ﺗﻄﻮﻳﻦ‬
‫ أَﻧْ ُﱠ‬- ‫ﺗﻄﻮﻳﺎن‬
َ َ
َ ِ ْ َ ‫َْأﻧﺖ‬
َ ِ ْ َ ‫ـﱳ‬
ِ ‫ أَﻧْ ُﱠ‬- ‫ﺗﻔﻴﺎن‬
ِ َِ ‫ أَﻧْ ُـﺘﻤﺎ‬- ‫أﻧﺖ َِﺗﻔﲔ‬
‫ﺗﻔﲔ‬
َ َ ‫ـﱳ‬
َ ِ َْ
َ َ
Yararlanılan Kaynaklar
Abdürrahim, F. (1415). Durûsu’l-Lugati’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtikîne
bihâ, Medine.
Çörtü, M. Meral (1995). Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (1992). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Mahmud İsmail vd., (ts.). el-Kavâidü’l-Arabiyyetü’l-Müyessera,
İstanbul.
_______, el-Arabiyye li’n-Nâşiîn, İstanbul.
el-Dahdah, Antoine (1991). Mu‘cemü Tasrîfi’l-Ef’âli’l-Arabiyye, Beyrut.
Yaşar, Ahmet (1996). Arapça'nın Temel Kuralları, İzmir.
124
125
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Arapçadaki nâibu’l-fâil terimini açıklayabilecek,
•
Nâibu’l-fâilin cümle içindeki görevini ve i‘râbını ifade edebilecek,
•
Nâibu’l-fâil olabilecekleri belirleyebilecek,
•
Lâzım, müteaddî, ma‘lûm, mechûl fiil kavramlarını tanımlayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Fâ‘il
•
Nâibu’l-fâil
•
Ma‘lûm ve mechûl fiil
•
Lâzım ve müteaddî fiil
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Bir Türkçe dilbilgisi kitabından Türkçedeki etken, edilgen fiil, özne,
sözde özne konularını tekrar ediniz.
•
Mehmet Maksudoğlu veya M. Meral Çörtü’nün Arapça Dilbilgisi Nahiv
kitaplarından nâibu’l-fâil konularını okuyunuz.
126
Nâibu’l-Fâil
َِ
ِ ِ َ ْ ‫ﻧﺎﺋﺐ‬
‫اﻟﻔﺎﻋﻞ‬
ُ
GİRİŞ
Bilindiği gibi her insan kendi anadilini içinde yaşayıp büyüdüğü, aile ve
mahalle gibi yakın ve uzak çevresinden tabiî olarak öğrenir. Bunun için özel
bir çaba göstermez bile. Ancak okullarda öğrenim görenler, kendi
konuştukları dilin bile bir dilbilgisi ve kuralları olduğunun farkına sonradan
varırlar. Kendi anadillerinin dilbilgisine ait kavramları zihinlerine iyice
yerleştirmiş olanlar öğrenmek istedikleri bir yabancı dilin kurallarını da
kolayca kavrayabilirler. Bu yüzden bu ünitede öğreneceğiniz Nâibu’l-fâil
konusunu kolayca anlayabilmek için önce bunun dilimizdeki karşılığını
kısaca hatırlamamız faydalı olacaktır.
Her insan duygularını, düşündüklerini ve çevresindeki olayları sözlü veya
yazılı olarak, cümleler kurarak anlatır. Bu cümlelerde işi yapana özne (fâil),
öznenin yaptığı işten etkilenen varlığa da nesne (mefûl) denir. Edilgen bir
ِ
fiille kurulmuş cümlelerde ise nesne, özne gibi görünür. Meselâ: ‫اﻟﻐﺼﻦ‬
ُ ْ ُ ‫ﻛﺴﺮ‬
ُ ُ
“Dal kırıldı” cümlesinde “dal” kelimesi özne gibi görünmekte ise de, bu
kırma işini yapan değil, kırılandır. Bu sebeple özne (fâil) gibi görünen
nesneye sözde özne (nâibu’l-fâil) deriz. Bu sözde özneler kelime ya da
kelime öbekleri şeklinde olabilirler. İşte bunların Arap dilbilgisinde
(nahiv/sentaks/cümle yapısında) örneklere dayanan geniş açıklamaları ileriki
sayfalarda görülecektir.
Bu ünitede önce içinde Arapçadaki nâibu’l-fâillerden çok sayıda
bulabileceğiniz bir okuma parçasında ve alıştırmalarda öğrenci için yeni
sayılabilecek kelime ve deyimlerin anlamları yer alacaktır. Yine de ihtiyaç
olursa bir sözlüğe başvurulmalıdır. Metni kavrama alıştırmalarından sonra
nâibu’l-fâil konusu geniş bir şekilde anlatılacaktır. Ardından konunun
zihinlerde yerleşmesine yardımcı olacak ve daha çok öğrencinin
uygulamasına yönelik çeşitli ve çok sayıda alıştırmalar bulunacaktır. Amaç
ve ümidimiz bunları uygulaya uygulaya ilerlemelerini beklediğimiz
öğrencilerin konuyu kavramış olmalarıdır.
Nâibu’l-fâil ilgili daha ayrıntılı örnekler için http://www.onlinearabic.net
adresine başvurabilirsiniz.
127
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫اﳌﺄﻣﻮن‬
‫اﳋَِ َ‬
‫ﻠﻴﻔﺔُ َْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ـﻮﺟﻬ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫وﺗﺴﻌﲔ ِ ْ ِ ِ‬
‫اﳋﻼﻓﺔَ َ ٍ ِ ِ‬
‫ﺗَ ﱠ ِ‬
‫ﳏﺒﺎ ِ ْ ِ ْـ ِ‬
‫ـﺎﻟﺲ‬
‫ﻋﻨﺎﻳَـﺘُ ُـﻪ‪ْ ِ ْ ِ ،‬ـ‬
‫ﻛﺎن ُِ ًّـ‬
‫ﻟﻠﻬﺠﺮة‪َ ،‬وَ َ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ َوﻋُ ِﻘ َ ْ‬
‫ـﺖ َ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ َواﻟ ُْﻌﻠَ َﻤـﺎء‪ ،‬ﻓَ َ ﱠ َ‬
‫ـﻮﱃ َ َ َ‬
‫َ‬
‫ﺳﻨﺔَ ََﲦﺎن َ ْ َ ْ َ‬
‫ـﺪت اﳌَ َﺠ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﺗﻠﻚ‬
‫ﰲ‬
‫اﺳﺘﺨﺪم‬
‫وﻗﺪ‬
‫ـﻐﺪاد‬
‫ﺑ‬
‫ﰲ‬
‫ْﻌﻠﻤﻲ‪.‬‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ـﻬﺞ‬
‫ﻨ‬
‫ْﻤ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‬
‫َْ َ ُ ْ ﱡ‬
‫ْ ﱠُ َ ْ َ َ َ َ ُْ ْ َ ْ َ َ َ‬
‫ـﺎﱀ ﻣﻠِــﻚ اﻟـ ِ‬
‫وِﻣـﻦ ِﺷـ ﱠ ِ‬
‫ـﺎن َ ِ‬
‫ـﺐ ﺻ َ ِ‬
‫أن ﻳُْـﺮ ِﺳـﻞ ِﺧ َﺰاﻧَــﺔَ ُﻛﺘُ ِ‬
‫ـﺮوم‬
‫ـﺪة ُﺣﺒﱢ ِـﻪ ِ ْ ُ‬
‫ـﺮص َﻋﻠَــﻰ ْ‬
‫ﺻ ََ َ َ ﱡ‬
‫اﻟﻴﻮﻧَـ ِ ْـ‬
‫إﻟﻴﻪ‪َ ،‬ﻛ َﻤــﺎ َ‬
‫ﻟﻠﻜﺘُـ ِ َ‬
‫ـﺐ ُ‬
‫َ ْ‬
‫ـﺎﻛﻢ ﻗُـ ْﺒـ ُ َ‬
‫ـﺎﱀَ َﺣـ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺖ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﻟﺪﻳﻪ‬
‫ﻧ‬
‫ـﺘﻜﻮ‬
‫ﻓ‬
‫ـﺮب‪،‬‬
‫ﻐ‬
‫ْ‬
‫ﻟ‬
‫وا‬
‫ـﺸﺮق‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ـﺐ‬
‫ﺘ‬
‫ﻛ‬
‫ـﻦ‬
‫ﻣ‬
‫إﻟﻴﻪ‬
‫ﻞ‬
‫ـ‬
‫ﲪ‬
‫ـﺎ‬
‫ﻣ‬
‫إﱃ‬
‫ـﺎﻓﺔ‬
‫ﺿ‬
‫ﺑﺎﻹ‬
‫ﻋﻨﺪﻩ‪،‬‬
‫ـﱵ‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ْﻘﺪﻣﺎء‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻛﺘﺐ‬
‫ـﺆﺧﺬ‬
‫ﺗ‬
‫أن‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫ْـ َ ُ‬
‫َ َ َ َ ُ َ َْـ ْ ُ ُ‬
‫ْ َ َ ْ َ َ َ ﱠ َ ْ ْـ‬
‫َ َ ْ ُْ َ َ ُ ُ ُ ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﳊﻜﻤﺔ‪ِ.‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺔٌ َﱠ َ‬
‫َ ْ ََ‬
‫دار ْ ْ َ‬
‫ﲰﺎﻫﺎ َ َ‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔٌ َ َ‬
‫ـﺎت ﻟِﺘُـ ـ َﺰار ِﰲ ُﻛـ ﱢ ٍ‬
‫ِ‬
‫ـﺸﺎت‬
‫ﺸﺮ اﻟ ِ ْ‬
‫ـﺄﻣﻮن ِﺧـ َ َ‬
‫ْﻌﻠ ـ ُﻢ‪َ ،‬وﺗُـ ْﺒــ َﲎ اﻟ َ ْ‬
‫ـﻼل ُ ْ‬
‫ﺣﻜ ِﻤـ ِـﻪ َﻋﻠَــﻰ ْ‬
‫ـﻞ اﻟْ َﻤـ ْ ُ ُ‬
‫ـﺎم اﻟ ُْﻤﻨَﺎﻗَـ َ ُ‬
‫ـﻞ َوﻗْ ـﺖ َوﺗُـ َﻘـ َ‬
‫ْﻤﻜﺘَﺒَـ ُ َ‬
‫أن ﻳُ ْـﻨ ـ َ َ‬
‫َﻋﻤـ َ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔُ ﺑـﲔ َ ِ‬
‫ـﻮﰲ ِﰲ ﱠ ِ ِ‬
‫ِِ‬
‫ـﻌﺪ اﻟ ِْﻤﺎﺋَـﺘَ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫اﻟﺜﺎﻣﻨﺔَ َ َ َ َ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﺎء‪ْ َ َ ،‬‬
‫ﻋﺸﺮة ﺑَ ْ َ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ ﱠ َ‬
‫َ‬
‫ْ ﱠ ََْ ُ َ‬
‫وﻗﺪ ﺗُ ُ ﱢَ‬
‫ْﻤﻴﺴﺮة‪ ،‬ج ‪ ،2‬ص ‪(229‬‬
‫اﻟﻌ َﺮِﱠﺑﻴﺔُ اﻟ َُ ﱠ َ ُ‬
‫) ََ ِ ُ‬
‫اﻟﻘﻮاﻋﺪ َ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız.‬‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن؟‬
‫ﻛﺎن اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫‪َ .1‬ﻣ ْﻦ َ َ‬
‫اﳌﺄﻣﻮن؟‬
‫ﻋﺎش ْ ُ ُ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫وأﻳﻦ َ َ‬
‫ﻣﱴ َ َ ْ َ‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن ُِ ﱡ ِ‬
‫ْﻌﻠﻢ؟‬
‫ﻛﺎن اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫ﻫﻞ َ َ‬
‫‪ْ َ .3‬‬
‫ﳛﺐ اﻟ ْ َ‬
‫ِ‬
‫‪َْ .4‬أﻳﻦ ُ ِ َ ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ؟‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ ِ ْ ِ ﱠ ُ‬
‫َ‬
‫ﻋﻘﺪت اﻟ َ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻠﻚ اﻟ َ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ؟‬
‫أي َﻣ ْﻨ َ ٍ‬
‫‪ .5‬ﱡ‬
‫اﺳﺘﺨﺪم ِﰲ ِْ َ‬
‫ـﻬﺞ ُ ْ ُ ْ َ‬
‫ْﻌﻠﻤﺎء؟‬
‫‪َ ْ َ .6‬‬
‫ﻛﻴﻒ ُ ْ َ ُ‬
‫ﻳﻜﺮم اﻟ ُ َ َ ُ‬
‫‪ .7‬ﻣﻦ ﻳ ِ ِ‬
‫ﻛﺘﺐ َ ِ‬
‫ـﺮﺳﻞ؟‬
‫اﻟﻴﻮﻧﺎن؟ ِ َإﱃ َ ْ‬
‫ـﺮﺳﻞ ﺧ َﺰ َاﻧﺔَ ُ ُ ِ ُ‬
‫ﻣﻦ ﺗُ ْ َ ُ‬
‫َ ْ ُْ ُ‬
‫ِ‬
‫ـﻠﺪﻛﻢ؟‬
‫ﻫﻞ ُ َ ُ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ِﰲ ﺑَ َ ُ ْ‬
‫ﺗﺼﺎن ُ ُ ُ‬
‫‪ْ َ .8‬‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔُ َدار ِْ ْ ِ‬
‫اﳊﻜﻤﺔ؟‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ ﱠ َ ْ‬
‫‪َ ْ َ .9‬‬
‫َ‬
‫ﺗﻜﻮﻧﺖ َ ْ ََ ُ‬
‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت؟‬
‫ﻣﱴ ﺗُـ َﺰ ُار اﻟ َ ْ ََ ُ‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن؟‬
‫ـﻮﰲ اﻟ َ ُ ُ‬
‫‪َ َ .11‬‬
‫ﻣﱴ ﺗُ ُ ﱢَ‬
‫‪2. Aşağıdaki kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ﻋﻬﺪﻩ ‪ِ ْ َ ِ ،‬‬
‫) َْ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﺚ ‪ِ َ ،‬‬
‫ْﻤﺸﺮق‪ ،‬اﻟ َ ْ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ‪ ، ...‬اﻟ َ ْ ِ‬
‫ﻋﻨﺪ(‬
‫ﻋﻼوة َ َ‬
‫ﻛﺒﲑة ‪ً َ َ ِ ،‬‬
‫ﳏﺒﻪ ‪ ،‬ﺗُـ ْﺒ َ ُ‬
‫ْﻤﻐﺮب‪َ ْ ِ ،‬‬
‫ﺣﻔﻈﺖ ‪َ ،‬أﻣﲑ ‪ّ ُ ،‬‬
‫ُ‬
‫‪ .1‬و ِ َ ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪.‬‬
‫َ‬
‫ﺻﻴﻨﺖ ُ ُ ُ‬
‫‪128‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫زﻣﻦ اﻟ ِ‬
‫ْﻌﻠﻤﺎءُ‪.‬‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن ُ ْ ِ َ‬
‫‪َِ .2‬وﰲ ََ ِ َ ُ‬
‫أﻛﺮم اﻟ ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻟﺪى ْ ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺔٌ‪.‬‬
‫‪ َ َ .3‬ﱠ َ ْ‬
‫ﺗﻜﻮﻧﺖ َ َ‬
‫اﳌﺄﻣﻮن َ ْ ََ‬
‫ُ‬
‫ﻣﻜﺘﺒﺔٌ َ َ‬
‫ﺣﺐ اﻟ ِ ِ‬
‫‪ِ .4‬ﻣﻦ ِ ﱠ ِ‬
‫ﻟﻠﻜﺘﺐ َ ِ‬
‫اﻟﻴﻮﻧﺎن ِ‬
‫ﻛﺘﺐ َ ِ‬
‫إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫ﺣﺎﻛﻢ ﻗُـ ْﺒ ُـﺮص َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن ْ ُ ُ ِ َ‬
‫ﺷﺪة ُ ﱢ َ ُ‬
‫ـﺮﺳﻞ ُ ُ ُ ُ‬
‫ْ‬
‫ﺻﺎﱀَ َ ُ‬
‫أن ﺗُ ْ َ َ‬
‫ﲪﻞ َِ ِ ِ‬
‫‪ِ َ َ ِ .5‬‬
‫ﻛﺘﺐ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﺮق واﻟ َ ْ ِ‬
‫ْﻐﺮب‪.‬‬
‫ﺑﺎﻹﺿﺎﻓﺔ ِ َإﱃ َﻣﺎ ُِ َ ْ‬
‫إﻟﻴﻪ ْ‬
‫ﻣﻦ ُ ُ ِ ْ‬
‫‪3. Aşağıdaki kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫َ ِ‬
‫) ِ‬
‫ـﻌﻄﻰ(‬
‫ﻳﻜﺘﻢ‪ ،‬ﺗُ ْ َ‬
‫ﺣﺎرب‪ ،‬ﺗُ ْ َ‬
‫ﻣﺒﻐﺾ‪ْ َ ،‬‬
‫اﳉﻬﻞ‪َُ ،‬‬
‫ُْ‬
‫أﺳﻲء َإﱃ‪َ َ َ ،‬‬
‫اﳉﻬﻼء‪َ ُ ،‬‬
‫ـﻬﺪم‪ِ ،‬رْﺑﺢ‪ُ َ ْ ُ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ‪.‬‬
‫اﳌﺄﻣﻮن َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ‬
‫ﻋﻤﻞ ْ ُ ُ‬
‫أن ﻳُ ْ َ َ‬
‫ـﻨﺸﺮ ْ ُ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻌﻠﻢ واﻟ َ ِ‬
‫ﻛﺎن ُِ ًّ ِ‬
‫ْﻌﻠﻤﺎء‪.‬‬
‫‪َ .2‬وَ َ‬
‫ﳏﺒﺎ ْﻟﻠ ْ ِ َ ُ َ‬
‫‪ِ .3‬وﰲ َ ِِ‬
‫ْﻌﻠﻤﺎءُ‪.‬‬
‫زﻣﻨﻪ ُ ْ ِ َ‬
‫َ َ‬
‫أﻛﺮم اﻟ ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪.‬‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫اﻟﺮوم َ َ‬
‫أن ﺗُْ َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ‬
‫ﺻﺎﱀَ اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫ﻣﻠﻚ ﱡ‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن َ ِ َ‬
‫ـﺆﺧﺬ ُ ُ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ ْ َ ِ‬
‫ﺧﺴﺎرة َ ِ ِ ِ‬
‫واﳊﻀﺎرة‪.‬‬
‫‪َ .5‬وَ َ ْ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ َ َ ُ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺔً ْ ْ ِ َ َ َ‬
‫وﻓﺎﺗﻪُ َ َ ًَ َ‬
‫‪4. Aşağıda verilen cümlelerden ilk gruptakilerde mâzî fiiller ma‘lûm‬‬
‫‪yapıda olup merfû‘ları fâilleridir. İkinci gruptakilerde fiiller meçhul‬‬
‫‪yapıya dönüştürülmüş olup merfûları nâibu’l-fâileridir. Her iki‬‬
‫‪grubu dikkatle inceleyerek cümlelerde oluşan değişiklikleri ve fâil ve‬‬
‫‪nâibu’l-fâilleri tespit ediniz.‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻷوﱃ‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬
‫‪َ ِ ْ ُ .1‬‬
‫أﻛﺮم ُ َ َ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﺎءُ‬
‫واﻟﻐﺮب ِ‬
‫ﻛﺘﺐ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﺮق َ َ ْ ِ‬
‫إﻟﻴﻪ‬
‫‪ْ َ ُِ .2‬‬
‫ﲪﻠﺖ ُ ُ ُ ْ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪.‬‬
‫‪ْ َ ِ .3‬‬
‫ﺻﻴﻨﺖ ُ ُ ُ‬
‫‪ .4‬ﱢ ْ ِ‬
‫ﻋﻨﺎﻳَـﺘﻪُُ ِ ْ ِ ْ ِ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‪.‬‬
‫وﺟﻬﺖ َ‬
‫َ َ‬
‫وﺟﻪ اﻟْﻤ ْ ُ ِ‬
‫ﻋﻨﺎﻳَ َـﺘﻪُ ِ ْ ِ ْ ِ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‪.‬‬
‫ﺄﻣﻮن َ‬
‫َ ﱠَ َ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻲ‪.‬‬
‫ـﻬﺞ ِ ْ ِ ﱡ‬
‫‪َ ْ ُ ْ .6‬‬
‫اﺳﺘﺨﺪم اﻟ َْﻤ ْﻨ َ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻲ‪.‬‬
‫ـﻬﺞ ِ ْ ِ ﱠ‬
‫َْ ْ َ َ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﺎءُ اﳌَْﻨ َ َ‬
‫اﺳﺘﺨﺪم ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ْﻌﻠﻤﻴﺔُ‪.‬‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ اﻟ ِ ْ ِ ﱠ‬
‫‪َ ِ ُ .5‬‬
‫ﻋﻘﺪت اﻟ َ َ ُ‬
‫أﻛﺮم اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫َ ََْ‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن اﻟ ُ َ َ‬
‫ْﻌﻠﻤﺎءَ‬
‫ْﻐﺮب َِ ِ‬
‫ﻛﺘﺐ ﱠ ِ‬
‫إﻟﻴﻪ‬
‫اﻟﺸﺮق َواﻟ َ ْ ِ ْ‬
‫ﱠﺎس ُ ُ َ ْ‬
‫ﲪﻞ اﻟﻨ ُ‬
‫ََ َ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪.‬‬
‫ﺻﺎن َْ ُ ُ‬
‫َ َ‬
‫اﳌﺄﻣﻮن ُ ُ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔَ‪.‬‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ ِ ْ ِ ﱠ‬
‫ﻋﻘﺪ ْ ُ ُ‬
‫ََ َ‬
‫اﳌﺄﻣﻮن اﻟ َ َ َ‬
‫‪5. Aşağıda verilen cümlelerden ilk gruptakilerde muzârî fiiller ma‘lûm‬‬
‫‪yapıda olup merfû‘ları fâilleridir. İkinci grptakilerde fiiller meçhul‬‬
‫‪yapıya dönüştürülmüş olup merfûları nâibu’l-fâileridir. Her iki grubu‬‬
‫‪dikkatle inceleyerek cümlelerde oluşan değişiklikleri ve fâil ve‬‬
‫‪nâibu’l-fâilleri tespit ediniz.‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬
‫أن ﻳ ْ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ‬
‫ﻋﻤﻞ اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫ـﻨﺸﺮ ْ ُ‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن ْ ُ َ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔ اﻷوﱃ‬
‫أن ﻳ ْ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ‪.‬‬
‫ْﻤﺄﻣﻮن َ َ‬
‫ﻋﻤﻞ اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫ـﻨﺸﺮ ْ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ َ َ‬
‫َ َ‬
‫‪129‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ َ ْ ‫ْﻤﺄﻣﻮن اﻟ‬
ِ َْ‫ﻳ‬
.‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت‬
َ َ ُ ُ ْ َ ‫ـﺒﲏ اﻟ‬
ِ َ ْ ‫اﻟﻄﻠﺒﺔُ اﻟ‬
.‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت‬
َ َ ََ‫ـﺰور ﱠ‬
ُ َُ‫ﻳ‬
ِ َ ُ ‫ْﻤﺄﻣﻮن ُﻛﺘﺐ‬
.‫اﻟﻘﺪﻣﺎء‬
ُ ُ َْ
َ
َ ُ ُ ُ ْ َ ‫ﻳﺄﺧﺬ اﻟ‬
‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت‬
ُ ََ ْ َ ‫ ﺗُـ ْﺒ َـﲎ اﻟ‬.2
.‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت‬
ُ ََ ْ َ ‫ ﺗُـ َﺰ ُار اﻟ‬.3
ِ ُ ُ ‫ـﺮﺳﻞ ِﺧ َﺰاﻧﺔَُ اﻟ‬
‫ْﻜﺘﺐ‬
ُ َ ْ ُ‫ ﺗ‬.4
6. Aşağıdaki Arapça cümlelerin en yakın Türkçe karşılığı hangisidir?
ِ
ِ ‫ ِﻣﻦ ِ ﱠ‬.
ِ َ ‫اﻟﻴﻮﻧﺎن‬
ِ ْ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ ْ ‫ﺣﺐ اﻟ‬
ِ ُ ُ ََ‫ـﺮﺳﻞ ِﺧ َﺰاﻧﺔ‬
ِ ُ ُ ْ ِ ‫ْﻤﺄﻣﻮن‬
‫إﻟﻴﻪ‬
َ َ ‫ﻟﻠﻜﺘﺐ‬
َ َ ‫ـﺮص‬
ْ ِ َ ُ ‫ﻛﺘﺐ‬
ُ َ ‫ﺷﺪة ُ ﱢ‬
ْ
َ ُ ‫واﱄ اﳉ ِﺰ َﻳﺮة ﻗُـ ْﺒ‬
َ ِ َ َ‫ﺻﺎﱀ‬
َ ُْ‫أن ﻳ‬
a. Me’mûn kitapları çok seviyordu. Kıbrıs adası valisiyle, Yunan
kütüphanesini kendisine göndermesi şartıyla anlaşma yaptı.
b. Me’mûn kitapları çok sevdiğinden dolayı Kıbrıs adası valisiyle, Yunan
kütüphanesini kendisine vermesi için anlaşma yaptı.
c. Me’mûn kitapları çok sevdiğinden dolayı Kıbrıs adası valisiyle, Yunan
kütüphanesini kendisine göndermesi şartıyla anlaşma yaptı.
d. Me’mûn kitapları çok sevdiğinden dolayı Bizans imparatoruyla, Yunan
kütüphanesini kendisine göndermesi şartıyla anlaşma yaptı.
e. Me’mûn kitapları çok severdi. Kıbrıs adası valisiyle, Yunan kütüphanesini
kendisine göndermesi şartıyla anlaşma yapmayı teklif etti.
7. Aşağıdaki Arapça cümlelerin en yakın Türkçe karşılığı hangisidir?
ِ َ ‫ْﻌﻠﻤﻴﺔُ ﺑـﲔ اﻟ‬
ِ ِ ْ ‫ْﻤﺄﻣﻮن ِﺧﻼَ َل‬
ِ ُ ْ ‫أن ﻳ‬
ِ ِ ُ َ َ َ ‫ْﻤﻜﺘﺒﺎت وﺗُ َـﻘﺎم اﻟ‬
ِ
‫ْﻌﻠﻤﺎء‬
َ َ ‫ﺣﻜﻤﻪ‬
ُ ُ ْ َ ‫ﻋﻤﻞ اﻟ‬
ُ
َ ُ َْ َ ‫ْﻤﻨﺎﻗﺸﺎت اﻟ ْ ﱠ‬
ُ َ َ ُ ََ َ ْ ‫ـﻨﱮ اﻟ‬
َ ْ ُ‫اﻟﻌﻠﻢ َوﺗ‬
َ ْ ‫ـﻨﺸﺮ‬
َ َ ْ ‫ﻋﻠﻰ‬
َ َ.
a. Me’mûn hükümdarlığı sırasında, ilmin yayılması kütüphanelerin yapılması
ve âlimler arasında ilmî tartışmaların yapılması için çalıştı.
b. Me’mûn hükümdarlığı sırasında, kütüphanelerin yapılması ve âlimler
arasında ilmî tartışmaların yapılması için çalıştı.
c. Me’mûn hükümdarlığı sırasında, ilmin yayıldı kütüphanelerin yapıldı ve
âlimler arasında ilmî tartışmaların yapılması için çalıştı.
d. Me’mûn hükümdarlığı sırasında, ilmin yayılması kütüphanelerin
yapılmasını istedi ve âlimler arasında ilmî tartışmaların yapılması için
emir verdi.
e. Me’mûn hükümdarlığı sırasında, ilim yayıldı kütüphanelerin yapıldı ve
âlimler arasında ilmî tartışmaların yapılması için çalışanlara yardımcı
oldu.
DİL BİLGİSİ
NÂİBU’L-FÂİL (SÖZDE ÖZNE)
Konumuz nâibu’l-fâil olmakla birlikte aralarında çok yakın bir ilgi
bulunduğu için fâil hakkındaki bilgilerimizi kısaca hatırlamamız faydalı
olacaktır.
130
Biz bir işi, bir oluşu anlatırken işi yapanı biliyorsak fiille birlikte fâili
(öznesini) de zikrederiz. Yani o eylemi kimin yaptığını belirtmiş, fiili fâile
nispet etmiş oluruz. Aşağıdaki cümleleri bu açıdan inceleyiniz:
Ali
dersini
Özne (fâil)
ُ‫درﺳﻪ‬
َ َْ
anladı.
Yüklem/Fiil
‫ﻋﻠﻲ‬
‫َِ ﱞ‬
fâil/özne
‫ﻓﻬﻢ‬
َ َِ
fiil/yüklem
ِ ٌ َْ ‫َﺧﺮج‬
ِ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
‫اﻟﺪار‬
ُ ََ
َ ‫ﳏﻤﻮد‬
Mahmut evden
çıktı.
Özne (fâil)
Yüklem/Fiil
fâil/özne
fiil/yüklem
Burada bir hususa dikkat etmeliyiz. Arapça cümle yapısıyla Türkçe cümle
yapısında görünüşte bir zıtlık vardır. Türkçe açısından buna özellikle dikkat
edilmelidir. Türkçe bir cümlede özne (fâil) cümlenin başında, yüklem sonunda
gelirken; Arapçada önce fiil (yüklem), sonra fâil yer almaktadır. Yukarıdaki iki
örnekte bu özellik açıkça görülmektedir.
Fâil (özne) bilindiği ve cümlede zikredildiği zaman fiilin yapısı/çatısı
ma‘lûm yapıda olarak söylenir.
Not: Bu konun açıklanmasına geçmeden önce, Arapça gramer derslerinde
sıkça kullanılan ma‘lûm fiil (‫اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻌﻠﻮم‬bilinen fiil) teriminin aslı hakkında kısa bir
uyarıda bulunmak yararlı olacaktır. Bu terimin aslı ‫ﻓﺎﻋﻠﻪ‬
‫اﻟﻔﻌﻞ‬
yani (fâili
ُ ‫اﳌﻌﻠﻮم‬
ُ
ُ
bilinen fiil) şeklindedir. Aslı bu şekildeyken uzunca bir terimi tekrar etmekten
ِ
kurtulmak için kısaltılmış ve ‫ْﻤﻌﻠﻮم‬
ُ ُ ْ َ ‫اﻟﻔﻌﻞ اﻟ‬
ُ ْ kısaca (ma‘lûm/bilinen fiil) şeklini
almıştır. Oysa tam ve doğru şekil yukarıda belirttiğimiz şekildir. Zira burada
ma‘lûm olan fiil değil, fâildir. Bu açılımını bilmeden kitaplarda bu ifadeyi
okuyan ve Türkçe olarak anlamaya çalışanlar, yanılmakta ve şaşırmaktadırlar.
Bir cümlede fâili (özne) nasıl bulacağız?
Aslında fâili bulmak çok kolaydır. Türkçe bir cümlede özneyi bulmak için,
yüklemden önce “kim?” ya da “ne?” sorularından biri sorulur; alınan cevap
öznedir. Örnek olarak şu atasözümüzü ele alalım: At ölür, meydan kalır;
yiğit ölür, şan kalır”. Şimdi, bu iki cümlenin birinci kısımları için “kim
ölür?” diye sorunca “at” ve “yiğit” cevaplarını alırız. Şu halde bu kelimeler
öznedir. Aynı şekilde atasözündeki ikinci kısımlar için “Ne kalır?” diye
sorduğumuzda “meydan” ve “şan” cevaplarını alırız ki, bunlar da o iki
cümlenin öznesidir.
Bu öğrendiğimizi Arapça bir cümle üzerinde uygulayalım:
Çocuk kalemi kırdı
‫اﻟﻘﻠﻢ‬
ُ َ َ ‫ﻛﺴﺮ‬
َ َ َ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
ََ َ
Bu cümlede aynı soruları soralım. Kalemi kim kırdı? ‫اﻟﻘﻠﻢ؟‬
َْ
َ َ َ ‫ﻛﺴﺮ‬
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
Alınacak cevap ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
yani
“çocuk”tur.
Demek
ki
cümlemizdeki
fâil/özne
‫اﻟﻮﻟﺪ‬
ُ
kelimesidir ve önceki derslerden hatırladığımız üzere fâil i‘râb bakımından
merfûdur. Karşımıza çıkacak Arapça cümlelerin hepsinde bu yöntemi
uygulayarak fâili kolayca bulabiliriz.
131
Fâillle ilgili bazı özellikleri kısaca hatırladıktan sonra nâibu’l-fâil (sözde
özne) konusuna girebiliriz. Nâibu’l-fâilin yer aldığı cümlelerde yukarıda
gördüğümüz cümle yapılarından bazı farklılıklar görülür. Bu değişikliklere
dikkat edildiği takdirde nâibu’l-fâil konusu da kolayca anlaşılacaktır.
Görüldüğü gibi yukarıdaki cümlelerin ögeleri Arapça normal kurallı cümle
yapısına uygun olarak sıralanmıştır. Yani;
ِ
‫اﳌﻔﻌﻮل ﺑﻪ‬+ ‫ اﻟﻔﺎﻋﻞ‬+‫اﻟﻔﻌﻞ‬
ْ
Fiil + Fâil + Mefûl
Yüklem + Özne + Nesne (düz tümleç)
ِ ‫ﻣﺴﺢ ﱠ‬
‫اﻟﺴﺒﻮرة‬
ََ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﱠ ﱡ‬
َََ
ُ
Öğrenci yazı tahtasını sildi.
Nâibu’l-Fâilin Tanımı
Arapça fiil cümlelerin bu normal sıralanışında bazen değişiklikler olur. Şöyle
ki insanlar anlatmak istedikleri fiilin fâilini bilmemeleri veya başka bir
sebeple kurdukları cümlede zikretmezler. İşte bu durumlarda kullanılan fiilin
yapısı ma‘lûmdan (etken çatı) mechûle (edilgen yapıya) dönüşür. Fâil
zikredilmemiş olunca cümledeki mef‘ûlün bih sarîh (nesne/düz tümleç)
onun yerine geçer ve fâilin irâbını alır. Böylece gerçekte mefûlun bih sarîh
(nesne/düz tümleç) olan ve görünüşte fâil yerine geçmiş olan kelimeye
nâibu’l-fâil (fâilin vekili/sözde özne) denir.
Adam kapıyı açtı
‫اﻟﺒﺎب‬
َ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ َ َ‫ﻓ‬
ُ ُ ‫ـﺘﺢ ﱠ‬
Öğretmen dersi yazdı
‫اﻟﺪرس‬
َ ََ
َ ْ ‫اﳌﺪرس ﱠ‬
ُ ‫ﻛﺘﺐ َُ ﱢ‬
‫اﻟﻘﺮآن‬
َ َِ
َ ْ ُ ‫أﲪﺪ‬
ُ َ ْ ‫ﺣﻔﻆ‬
Ahmet Kur’ân’ı ezberledi
َ‫اﻟﻘﻬﻮة‬
ُ ْ ‫ﺷﺮب ﱠ‬
َ َِ.
َ ْ َ ‫اﻟﻀﻴﻒ‬
ِ ‫ﺗﻜﺘﺐ‬
Bu kadın bir mektup yazıyor.ً‫رﺳﺎﻟﺔ‬
َ َ ِ ُ‫ﻫﺬﻩِ اﻟ َْﻤ ْﺮأة‬
َ ُ ُْ َ
Misafir, kahve içti.
Şimdi bu cümlelerdeki fiillerin yapısını mechûl kalıba çevirir ve fâilleri
de kaldırırsak mefûlün bihler nâibu’l-fâil olur ve i‘râb bakımından da merfû
duruma gelir:
Kapı açıldı
Ders yazıldı
Kur’ân ezberlendi
ِ
‫اﻟﺒﺎب‬
ُ َ ‫ﻓﺘﺢ‬
َ ُ
ِ
‫اﻟﺪرس‬
َ ُ
ُ ْ ‫ﻛﺘﺐ ﱠ‬
‫اﻟﻘﺮآن‬
َ ُِ
ُ ْ ُ ‫ﺣﻔﻆ‬
Fiili, ma‘lûm yapıda (etken çatı) olan bir cümlede birden fazla mefûlün
bih varsa, fiil mechûl (edilgen) kalıba çevirilince birinci mefûlün bih, nâibu’lfâil olur, i‘râb bakımından mansûb iken merfû‘a dönüşür; diğer mef‘ulün
bihler olduğu gibi kalır, onlarda değişiklik olmaz.
132
ِ
َ‫اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ‬
ََ
Öğrenciye yazı yazma öğretildi.
2. Mefûl
1. Mefûl
‫ـﻠﻤﻴﺬ‬
َ ِ ْ ‫اﻟﺘﱢ‬
‫ﱠ‬
‫ﻋﻠﻢ‬
َ َ
Fâil Fiil (malûm yapıda)
ِ
. َ‫اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ‬
‫ـﻠﻤﻴﺬ‬
ُ ِ ْ ‫اﻟﺘﱢ‬
ََ
Öğrenciye yazı yazma öğretildi.
‫اﳌﺪرس‬
ُ ‫َُ ﱢ‬
‫ﱢ‬
‫ﻋﻠﻢ‬
َ ُ
Mefûl Nâibu’-fâil Fiil
Baba çocuğa Salih adını verdi.
ِ
‫ﺻﺎﳊﺎ‬
َ ََ
ً َ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
‫ﱠ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
ُ ِ َ ‫ﲰﻰ‬
2. Mefûl 1. Mefûl Fâil
Fiil (malûm)
ِ ُ َ ‫ﲰﻲ‬
‫ﺻﺎﳊﺎ‬
ً َ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
َ َ ‫ُﱢ‬
Çocuğa Salih adı verildi.
‫دﻳﻨﺎ ًرا‬
َِ
Adam fakire bir dinar verdi.
ِ
‫اﻟﻔﻘﲑ‬
َ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ‫ﱠ‬
‫أﻋﻄﻰ‬
َ َْ
2. Mefûl 1. Mefûl Fâil Fiil (malûm)
‫ِدﻳ َـﻨﺎ ًرا‬
Fakire bir dinar verildi.
َِ
ُ‫اﻟﻔﻘﲑ‬
ِ
‫أﻋﻄﻲ‬
َ ُْ
Mefûl Nâibu’-fâil
Fiil
Şimdi nâibu’l-fâille ilgili kâideleri örnekleriyle daha geniş bir şekilde
anlatalım:
Sülâsî Mücerred Fiillerin Nâibu’l-Fâilleri
Sülâsî mücerred bir fiil, mâzî mechûl kalıbına alınırken, fiilin ilk harfi
dammeli (zammeli), ortadaki harfi kesralı yapılır.
ِ ِ ُ “Makâle yazıldı” gibi. Aynı sülâsî fiil, mechûl muzârî
Meselâ ُ‫اﳌﻘﺎﻟﺔ‬
َ ََ ‫ﻛﺘﺒﺖ‬
َ
kalıbına alınırken muzâraat harfi dammeli, aynu’l-fiili fethalı yapılır. Meselâ
َ ََ ‫ﺗﻜﺘﺐ‬
ُ‫اﳌﻘﺎﻟﺔ‬
ُ َ ْ ُ “Makâle yazılıyor” cümlesinde böyledir.
Ef‘âl-i kulûb’un (bilmek ve zannetmek gibi kalbin yaptığı işleri bildiren
fiiller) ikinci mef‘ûlleri, nâibu’l-fâil durumuna getirilemezler. Meselâ, ‫ﺣﺴﺒﺖ‬
ُ ِْ َ
ِ َ ‫ﳏﻤﺪا‬
ِ
‫ذاﻫﺒﺎ‬
“Muhammed’i
gidiyor
sandım”,
ifâdesinde,
ikinci
mef‘ûl
‫ذاﻫﺒﺎ‬
ً ‫َُ ﱠ‬
ً
ً َ
kelimesidir ve nâibu’l-fâil yerini alamaz.
Mezîd Fiillerin Nâibu’l-Fâilleri
Mezîd fiil, (‫ )ﺗـ‬ile başlıyorsa mâzînin ikinci harfi birinci harfi gibi dammeli,
ِ ‫“ ﺗُ ﱢ‬Yüzme
sondan bir önceki harfi de kesralı yapılır. Meselâ ُ‫اﻟﺴﺒﺎﺣﺔ‬
َ َ ‫ـﻌﻠﻤﺖ ﱢ‬
َُ
ِ
ِ
öğrenildi” ve ‫ْﻤﻴﺪان‬
َ ْ َ ‫ـﻘﻮﺗﻞ ِﰲ اﻟ‬
َ ُ ُ‫“ ﺗ‬Meydanda savaşıldı” gibi. Aynı kalıptakilerin
muzâri mechûlleri, muzâraat harflerinin dammeli, aynu’l-fiillerinin (ikinci
harflerinin) fethalı, sondan bir önceki harfin de fethalı olmasıyla yapılır.
‫ﱠ‬
Meselâ ُ‫اﻟﺴﺒﺎﺣﺔ‬
َ َ ‫ـﻌﻠﻢ ﱢ‬
َ ‫ـﻘﺎﺗﻞ ﱠ‬
ُ َ َ‫“ ﺗُـﺘ‬Yüzme öğrenilir” ve ‫ﻟﻠﺸﺮف‬
ُ َ َ َ‫“ ﻳُـﺘ‬Şeref için savaşılır”.
Mezîd fiiller vasıl hemzesi (hemzetu’l-vasl) ile başlıyorsa, mâzîde fiilin
birinci ve üçüncü harfleri damme, sondan bir önceki harfi de kesra olur.
133
ِ َ ِ ‫ﻔﻆ ِﺑﺎﻟ‬
Meselâ ‫ْﻜﺘﺎب‬
َ ِ ُ‫اﺣﺘ‬
ْ ُ “Kitap muhâfaza edildi” gibi. Muzârîde ise muzâraat
ِ َ َ ‫ﳛﺎﻓﻆ‬
harfi damme ve sondan bir önceki ise fetha olur. Meselâ ‫ﻋﻠﻴﻪ‬
ْ ُ َ َُ ‫ﻫﻮ‬
َ ُ “O,
muhâfaza edilir” gibi.
ِ
Mâzî fiil, ‫اﺳﺘﺠﺎب‬
َ َ َْ “kabul etti” gibi, vasıl hemzesiyle başlayıp sonundan bir
ِ
önceki harf elif ise, bu elif ‫ ي‬harfine dönüştürülür. Meselâ ُ‫اﻟﺪﻋﺎء‬
َ ‫اﺳﺘﺠﻴﺐ ﱡ‬
َ ُ ْ ُ “Dua
kabul edildi” gibi. Muzârîde ise muzâraat harfi dammeli olur. Fakat bu
sıygada elif, olduğu gibi muhâfaza edilir.
Üç mef‘ûle geçişli olan ‫أﻋﻠﻢ‬
َ َ ْ َ “bildirdi” fiilinin üçüncü mef‘ûlleri de
nâibu’l-fâil olarak kullanılmazlar.
Malûm yapıdaki müteaddî (geçişli) bir fiil, mechûl yapıya
dönüştürülünce, cümledeki mefûlün bih sarîh(nesne: düz tümleç) nâibu’l-fâil
ِ ‫ﻧﺎﺋﺐ‬
ِ
olur ve mansûb iken nâibu’l-fâil (‫اﻟﻔﺎﻋﻞ‬
ُ َ ) yerine geçtiği için merfû olur.
Önceki derslerde öğrenmiş olduğumuz fiil-fâil uygunluğu, fiil ile nâibu’l-fâil
arasında da aynen geçerlidir. Örnekleri inceleyiniz:
‫اﻟﺪرس‬
‫ﺧﻠﻴﻞ‬
َ ََ
َ
ٌ َ ‫ﻛﺘﺐ‬
ِ
Ders yazıldı.
‫اﻟﺪرس‬
َ ُ
ُ ْ ‫ﻛﺘﺐ ﱠ‬
ِ ْ َ‫ﻓ‬
Fatma pencereyi açtı.
‫ﱠﺎﻓﺬة‬
َ َ ِ ‫ﻓﺎﻃﻤﺔُ اﻟﻨ‬
ََ
َ َ ‫ـﺘﺤﺖ‬
ِ ُِ
Pencere açıldı.
َ ِ ‫ﻓﺘﺤﺖ اﻟﻨ‬
ُ‫ﱠﺎﻓﺬة‬
َ
ِ ِ ِ َ‫اﳉﻤﻠﺔ‬
ِ ِ َ ‫ﺬﻩ اﻟ‬
Cümleyi bu kelimelerle oluşturdum. ‫ْﻜﻠﻤﺎت‬
ُ ْ‫ َﱠ‬.
َ َ ُْْ ‫ﻛﻮﻧﺖ‬
َ
Halil dersi yazdı.
ِ َ‫ ُ ﱢ‬.
َ ُْْ ‫ﻛﻮﻧﺖ‬
ُ‫اﳉﻤﻠﺔ‬
Cümle oluşturuldu.
Fâil Hazfedildikten Sonra Fâilin Yerine Geçen Ögeler:
Cümlede fâil hazfedildikten sonra yerine geçen ögeler şunlardır:
1. Mef‘ûlün bih: Birden fazla mefûl alan ma‘lûm yapıdaki fiil, mechûl
yapıya çevrilince, ilk mefûlün bih, nâibu’l-fâil olur.
Hoca, öğrenciye bir kitap verdi.
Öğrenciye bir kitap verildi.
Anne kıza Saliha adını verdi.
Kıza Saliha adı verildi.
Allah, İbrahim’i dost edindi.
İbrahim, dost edinildi.
ِ ‫أﻋﻄﻰ اﻷﺳﺘﺎذُ ﱠ‬
َ َْ
ً‫ﻛﺘﺎﺑﺎ‬
َِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
َْ
َ
ِ ‫أﻋﻄﻲ ﱠ‬
ِ
ً‫ﻛﺘﺎﺑﺎ‬
َِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
ُ
َ ُْ
ِ َ ِْ ‫اﻷم‬
‫ﲰﺖ ﱡ‬
ً‫ﺻﺎﳊﺔ‬
ْ‫ﱠ‬
َ َ ‫اﻟﺒﻨﺖ‬
ِ ُ ِْ‫ﲰﻴﺖ اﻟ‬
ِ ‫ُﱢ‬
ً‫ﺻﺎﳊﺔ‬
َ َ ‫ْﺒﻨﺖ‬
َ
ِ َ ‫اﲣﺬ اﷲ إﺑـﺮ ِاﻫﻴﻢ‬
‫ِﱠ‬
ً‫ﺧﻠﻴﻼ‬
َ َْ ُ ََ
ِ َ ‫اﲣﺬ إِﺑـﺮ ِاﻫﻴﻢ‬
ِ‫ﱡ‬
ً‫ﺧﻠﻴﻼ‬
ُ َْ َ ُ
2. Câr ve Mecrûr: Cümledeki fiil, lâzım (geçişsiz/mefûlün bih sarîh
almayan) bir fiil ise, mechûl yapıya dönüştürülünce, câr ve mecrûr nâibu’l-
134
fâil olur. Böyle durumlarda nâibu’l-fâil lafzan değil, mahallen (yani
bulunduğu yer itibariyle) merfû sayılır. Örneklerini inceleyiniz:
ِ ‫اﻟﻜﺮ‬
Öğrenciler sandalyelere oturdular. ‫اﺳﻲ‬
َ َ ‫اﻟﻄﻼب‬
ُ ‫ﺟﻠﺲ ﱡ ﱠ‬
َ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
َ ََ .
ِ
ِ ‫اﻟﻜﺮ‬
‫اﺳﻲ‬
َ َ ‫ﺟﻠﺲ‬
َ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
َ ُ.
Sandalyelere oturuldu.
ِ َ َ ِ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
‫ﺑﺎﻟﻘﻠﻢ‬
ُ َ َ َ‫ َﺟﺎء‬.
Çocuk kalemi getirdi.
ِ
ِ َ َ ِ ‫ﺟﻲء‬
‫ﺑﺎﻟﻘﻠﻢ‬
َ .
Kalem getirildi.
ٍ ِِْ ‫ﻣﺮرت‬
‫ﻨﺪ‬
ُ ْ َ َ.
Hind’e uğradım.
ٍ ِِْ ‫ﻣﺮ‬
‫ﻨﺪ‬
‫ُﱠ‬.
Hind’e uğranıldı.
Araplar, Arap tarzını muhâfaza ettiler.
Arap tarzı muhâfaza edildi.
ِ
‫اﻟﻌﺮﰊ‬
َ َ َ‫اﺣﺘ‬
‫اﻟﻄﺎﺑﻊ َ َ ِ ﱠ‬
ْ
ُ َ َ ‫ـﻔﻆ‬
َ َ ‫اﻟﻌﺮب ﱠ‬
‫اﻟﻌﺮﰊ‬
َ ُِ ْ ُ.
‫اﻟﻄﺎﺑﻊ َ َ ِ ﱡ‬
ُ َ ‫اﺣﺘﻔﻆ ﱠ‬
Nâibu’l-fâil, câr ve mecrûr olduğu zaman dikkat edilmesi gereken önemli bir
nokta vardır. Bu mechûl (edilgen) yapı içinde baştaki fiil dâimâ müfredmüzekker olarak kalır. Nâibu’l-fâilin, müsennâ (ikil), mecmû (çoğul), müzekker
(eril), müennes (dişil) şekillerine aktarılmasını sağlayan kısım cer harfinden
sonra gelen isim ve zamirlerdir. Başka bir ifadeyle, nicelik ve cinsiyet
konusundaki değişiklikler, fiilde değil, cer harfinden sonra gelen, bu isim ve
zamirde yapılacak değişikliklerle elde edilir. Örnekleri inceleyiniz:
ٍ َ ِ ِ ‫ﻣﺮ‬
ِ ْ َ ُ َِ ‫ﻣﺮ‬
ٍ ُ َِ ‫ﻣﺮ‬
‫ﺑﺮﺟﺎل‬
‫ ُ ﱠ‬، ‫ﺑﺮﺟﻠﲔ‬
‫ ُ ﱠ‬، ‫ﺑﺮﺟﻞ‬
‫ُﱠ‬
ِ ‫ﻣﺮ ِ ﱢ‬
ِ ْ ِ ‫ﻣﺮ‬
‫ﺑﺎﻟﻨﺴﺎء‬
‫ ُ ﱠ‬، ‫ﺑﺎﻣ َﺮَ ٍأة‬
‫ُﱠ‬
ْ ِ ‫ﻣﺮ‬
َ ‫ ُ ﱠ‬،‫ﺑﺎﻣ َﺮأَﺗَ ْـﲔ‬
‫ﻣﺮ ِِ ْﻢ‬
‫ ُ ﱠ‬،‫ﻣﺮ ِِ َﻤﺎ‬
‫ ُ ﱠ‬،‫ﻣﺮ ِ ِﺑﻪ‬
‫ُﱠ‬
ِ ‫ ُ ﱠ‬، ‫ﺑﻜﻤﺎ‬
ِ ‫ ُ ﱠ‬، ‫ﺑﻚ‬
‫ﺑﻜﻢ‬
‫ُﱠ‬
َ ِ ‫ﻣﺮ‬
ْ ُ ‫ﻣﺮ‬
َ ُ ‫ﻣﺮ‬
3. Masdar: Cümlede câr ve mecrûr yoksa, masdar nâibu’l-fâil olur.
ِ ْ َ‫ﺿﺮﺑَْـﺘ‬
‫ـﲔ‬
َ ‫ﺑﺖ‬
َ.
ُ ْ‫ﺿ َﺮ‬
İki kere vurdum.
ِ ‫ﺿﺮ‬
‫ﺑﺎن‬
َ ُِ
َْ َ ‫ﺿﺮب‬
ِ َ ‫ﺻﺎم اﻟﻨﱯ )ص( ﺻﻮﻣﺎ‬
Peygamber (s.a.v.) tam bir oruç tuttu.ً‫ﻛﺎﻣﻼ‬
ََ
ًَْ
İki kere vuruldu.
Tam bir oruç tutuldu.
Öğrenci, yazlıkta bir ay geçirdi.
Yazlıkta bir ay geçirildi.
ِ
‫ﻛﺎﻣﻞ‬
ٌ ْ َ ‫ﺻﻴﻢ‬
ٌ َ ‫ﺻﻮم‬
َ
ِ‫َ َ ﱠ‬
ِ ِ ‫ﺷﻬﺮا ِﰲ اﻟ‬
‫ْﻤﺼﻴﻒ‬
َ
ُ ‫ﻗﻀﻰ اﻟﻄﺎﻟ‬
ًَْ ‫ﺐ‬
ِ
ِ ِ ‫ﺷﻬﺮ ِﰲ اﻟ‬
‫ْﻤﺼﻴﻒ‬
ٌ ْ َ ‫ﻗﻀﻲ‬
َ
َ ُ
4. Zaman zarfı (‫)ﻇﺮف اﻟﺰﻣﺎن‬, nâibu’l-fâil olabilir.
ِ ْ ِْ ‫ـﻮم‬
Müslümanlar Pazartesi günü oruç tutarlar.‫اﻻﺛﻨﲔ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﻳﺼﻮم‬
َ َْ‫اﳌﺴﻠﻤﻮن ﻳ‬
ُ َُ
ِ ‫ﺼﺎم ﻳـﻮم‬
ِ ْ َ‫اﻻﺛْـﻨ‬
Pazartesi günü oruç tutulur. ‫ـﲔ‬
ُ َْ ُ َ ُ‫ﻳ‬
135
‫رﻣﻀﺎن‬
َ َ ََ ‫ﺻﻤﻨﺎ‬
َْ ُ
Ramazan’da oruç tuttuk.
ِ
‫رﻣﻀﺎن‬
ُ َ ََ ‫ﺻﻴﻢ‬
َ
Ramazan’da oruç tutuldu.
5. Yer/mekân zarfı ‫ ﻇﺮف اﳌﻜﺎن‬nâibu’l-fâil olabilir:
ِ َْ‫أﻣﺎم اﻟﺒ‬
Çocuk evin önünde oturdu. ‫ـﻴﺖ‬
ُ َ َ ‫ﺟﻠﺲ‬
َ َ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
َ ََ
ِ
ِ ‫ﺎم ﱠ‬
‫اﻟﺪار‬
ُ َ ‫ﺟﻠﺲ أﻣ‬
َ ُ
Evin önünde oturuldu.
İsm-i Mensûb ve İsm-i Mef‘ûllerin Nâibu’l-Fâilleri
İsmu’l-mefûl ve ismu’l-mensûbun nâibu’l-fâilleri olabilir. Arap nahvinde
ismu’l-mef‘ûl (‫)اﺳﻢ اﳌﻔﻌﻮل‬ve ismu’l-mensûb (‫ )اﺳﻢ اﳌﻨﺴﻮب‬mechûl fiilleri gibi
amel ederler. Yani bunların yerine türedikleri fiillerin mechûlü konulsa nasıl
nâibu’l-fâil merfû olursa bunlardan sonra da öyle olur. Söz gelimi burada
ِ
ikinci cümledeki ma’lûm yerine mechûl yapıdakiُ‫ﻓﺎﻋﻠﻪ‬
‫ـﻌﻠﻢ‬
ُ
ُ َ ْ ُ‫ ﻳ‬/ ‫ﻋﻠﻢ‬
َ ُ şekillerinden
ِ
biriyle söylense ُ‫ﻓﺎﻋﻠﻪ‬
ُ َ kelimesi nâibu’l-fâil olmak üzere merfû olur. Aşağıda
‫ﻣﻨﺴﻮب إﱃ ﱠ‬
üçüncü cümlemizdeki ‫ﻣﻜﻴﺎ‬
ًّ ‫ ُ ﱢ‬kelimesinin anlamı ‫ﻣﻜﺔ‬
ٌ ُ ْ َ şeklindedir.
ِ
Buradaki ‫ ﻣﻨﺴﻮب‬kelimesinin yerine de mechûl yapıdaki ‫ـﻨﺴﺐ‬
ُ َ ْ ُ‫ﻳ‬/‫ﻧﺴﺐ‬
َ ُ fiillerinden
birisi konulsa nâibu’l-fâil olur.
‫ﻣﻨﺴﻮﺑﺎ أﺑُﻮﻩُ َإﱃ َ ﱠ‬
َ‫ﻣﻜﺔ‬
ُ َْ‫َر‬
ُ َ ‫أﻳﺖ‬
ً ُ ْ َ ً‫رﺟﻼ‬
Şu örneği bu açıdan inceleyiniz:
ِ ْ‫ﻳ‬
ِ ِ ْ ُ ْ ِ ‫ـﻨﺒﻐﻲ‬
ًّ ِ ‫ﻳﻜﻮن َُ ﱠ‬
ْ َ ‫ﻟﻠﻤﺴﻠﻢ‬
ُ ُ ُ ‫ﳏﻤﺪﻳﺎ‬
َ ُ َ ‫أن‬
ُ‫ﺧﻠﻘﻪ‬
ََ
Müslümana ahlâkı Muhammedî olmak yakışır.
“Duribe” fâili mechûl bir fiildir.
ِ ُِ
ٌ ُ َْ ‫ﻓﻌﻞ‬
ُ ِ َ ‫ﳎﻬﻮل‬
ُ‫ﻓﺎﻋﻠﻪ‬
َ
ٌ ْ ‫ﺿﺮب‬
Bu, fâili malûm (bilinen) bir fiildir.
ِ ُ ‫ﻫﺬا ِﻓﻌﻞ‬
ُ‫ﻣﻌﻠﻮم َﻓﺎﻋﻠُﻪ‬
ٌ َْ ٌ ْ
Babası Mekkeli bir adam gördüm.
ًّ ‫رﺟﻼً َ ﱢ‬
ُ َْ‫َر‬
ُ‫ﻣﻜﻴﺎ ُأﺑﻮﻩ‬
ُ َ ‫أﻳﺖ‬
Arapça’da az da olsa bazı fiillerin mânâları öyle gerektirdiği için ma‘lûm
yapıları değil, mechûl yapıları kullanılır ve nâibu’l-fâillerini daima câr mecrûr
olarak alırlar.
Adam cadde ortasında bayıldı.
On üç saniye bayıldım sonra ayıldım.
ِ
ِ ُ ‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
‫اﻟﺸﺎرع‬
ِ ِ ‫وﺳﻂ ﱠ‬
َ ْ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ َ ‫أﻏﻤﻲ‬
َ ُْ
ِ
ِ َ ‫ﻋﺸﺮة‬
‫ﺛﺎﻧﻴﺔً ﰒﱠ أﻓَ ْـﻘﺖ‬
َ َ ْ َ ‫ﺛﻼث‬
َ َ ‫ﻋﻠﻲ‬
‫ﻏﺸﻲ ﱠ‬
َ ُ
Yukarıda ifâde edildiği gibi câr ve mecrûr durumundaki nâibu’l-fâiller
mahallen merfûdur.
Nâibu’l-fâil, câr-mecrûr veya zaman/mekan zarfı ise, bu durumda önceki
derslerde öğrenilmiş olan “fiil-fâil” ve “fiil-nâibu’l-fâil” uyumu geçerli olmaz
ve fiil daima müfred müzekker kalıbında bulunur.
136
Hâl, müstesnâ, mef‘ûlün ma‘ah, mef‘ûlün leh, fethalı kalmak zorunda olan
temyîz nâibu’l-fâil durumuna alınamazlar.
‫’ﻛﺎن‬nin haberi, nâibu’l-fâil durumuna getirilemez.
Cümlede nâibu’l-fâil yerine kullanılabilecek birden fazla kelime
ِ ْ َ ‫ﻳﺪ ِﰲ‬
ِ ِ َ ‫أﺟﺮ‬
bulunduğu takdirde ‫ﻟﲑة‬
ًَ ِ ‫ﻋﺸﺮون‬
َ ُ ْ ِ ‫اﻟﻌﺎﻣﻞ‬
َ ‫“ ِز‬İşçinin ücretine yirmi lira zam
yapıldı” cümlesinde görüldüğü gibi burada (‫ﻋﺸﺮون‬
َ ُ ْ ِ ) kelimesi, nâibu’l-fâildir.
Fiilde zamir yoktur. Bu nedenle sonuna tesniye ve cemi vâvı getirilmez.
Aşağıdaki cümlelerin fâillerini bulunuz.
Adam kitabı aldı
.‫اﻟﻜﺘﺎب‬
َ َ .1
َِ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ ‫أﺧﺬ ﱠ‬
Kız dergiyi okudu
ِ َ‫ ﻗَـﺮ‬.2
‫اﻟﺒﻨﺖ َ َ ﱠ‬
.َ‫اﳌﺠﻠﺔ‬
ُ ِْ ‫أت‬
َ
ِ ‫ﻳﻜﺘﺐ ﱠ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
ُ
ُ ُ ْ َ .3
Kız öğrenciler Arapça öğreniyorlar. .َ‫ﺑﻴﺔ‬
‫اﻟﻌ َﺮِﱠ‬
َ ‫ـﻠﻤﻴﺬات ﱡ‬
ُ َ ِ ْ ‫ﺗﺪرس اﻟﺘﱢ‬
َ َ‫اﻟﻠﻐﺔ‬
ُ ُ ْ َ .4
ِ ‫ َﺷ ِﺮ‬.5
Kadın suyu içti .َ‫ﺑﺖ اﳌَْﺮأةُ ا َﳌﺎء‬
َ
ِ
Öğrenci ödevini yazıyor. .ُ‫واﺟﺒﻪ‬
َ َ
Aşağıdaki cümlelerde nâibu’l-fâili bulunuz.
İşimizi bitirdik ve kitap yazıldı.
ِ
ِ
ِ َ ‫ﻋﻤﻠﻨﺎ َُﱢ‬
.‫اﻟﻜﺘﺎب‬
َ َ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ َ ‫ﻓﺄﻟﻒ‬
ْ ‫ اﻧْـﺘَ َـﻬ ْﻴ َـﻨﺎ‬.1
Hırsız üç gün sonra yakalandı. .‫اﻟﻠﺺ‬
ََ
‫ﻋﻠﻰ ﱢ ﱢ‬
Bu bölgede on beş köy bulunmaktadır..ً‫ﻗَـﺮَْﻳﺔ‬
ََِ َ ‫ـﻌﺪ‬
ٍ ‫ﺛﻼﺛﺔ ﱠ‬
‫ﻗﺒﺾ‬
َ ْ َ‫ ﺑ‬.2
َ ُِ ‫أﻳﺎم‬
ِ َ ‫ﻫﺬﻩِ اﻟﺒ‬
ِ ‫ﺗﻮﺟﺪ ِﰲ‬
‫ﻋﺸﺮة‬
َ َ ْ َ ‫ﲬﺲ‬
ُ َ ُ .3
َ ُ
َ َْ ‫ـﻘﻌﺔ‬
Hırsız on beş yıl hapsedildi. .‫ﻋﺎﻣﺎ‬
ًَ
ِ
‫ﻋﺸﺮ‬
ُ ِ ‫ﺣﺒﺲ ﱠ‬
َ َ َ َ‫ﲬﺴﺔ‬
َ َْ ‫اﻟﺴﺎرق‬
َ ُ .4
‫ـﺒﻞ‬
ْ َِ ُ .5
ُ ‫ﻗﻮﺑﻠﺖ ﱠ َ ِ ﱠ‬
َ ْ َ‫اﻟﺼﺤﻔﻴﺎت ﻗ‬
ٍ َ ‫ﺑﻨﺼﻒ‬
ِ َ َ ‫ ﺗُ ْـﺆَﻛﻞ ﺗُ ﱠ‬.6
ِ ِ ٍ َ َ ‫ﻛﻞ‬
Akşam yemeklerinden yarım saat önce iki elma yenir..‫ﺳﺎﻋﺔ‬
‫ـﺒﻞ ُ ﱢ‬
َ ُ
َ ْ ِ ‫ﻋﺸﺎء‬
َ ْ َ‫ـﻔﺎﺣﺘﺎن ﻗ‬
Bu babası Medineli adamdır.
.ُ‫ﻣﺪﻧﻴﺎ َُأﺑﻮﻩ‬
ًِّ َ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ َ .7
َ َِ ‫ﻛﺎن‬
ُ ُ ‫ذﻟﻚ ﱠ‬
ِ ْ َ َْ‫ﻳ‬
Gazeteci hanımlarla iki gün önce görüşüldü. .‫ـﻮﻣﲔ‬
Şaban ayında oruç tutuldu.
Geçen hafta iki adama uğranıldı.
ِ
.‫ﺷﻌﺒﺎن‬
َ َ ْ َ ‫ﺷﻬﺮ‬
ُ ْ َ ‫ﺻﻴﻢ‬
َ .8
ِ ‫اﻷﺳﺒﻮع اﻟ‬
ِ ْ َ ُ ‫اﻟﺮ‬
.‫ْﻤﺎﺿﻲ‬
َ َ ‫ﻣﺮ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
‫ ُ ﱠ‬.9
َ ِ ُ ْ ُ ‫ﺟﻠﲔ ِﰲ‬
Annesi Medineli olan bir hanım komşumuzu gördün mü?
ِ َْ‫ َﻫﻞ ر‬.10
.‫أﻣﻬﺎ‬
‫أﻳﺖ َﺟﺎ َرﺗَ َـﻨﺎ َ َ ِﱠ‬
َ ‫اﳌﺪﻧﻴﺔُ ُﱡ‬
َْ
Aşağıdaki cümlelerde mechûl yapıdaki mâzî ve muzâri fiilleri bulunuz ve
verilen sıraya göre yazınız.
ِ
.‫اﳉﻤﻌﺔ‬
ِ َْ َ ‫ـﻮاب اﻟ‬
ْ َ ِ ْ ُ .1
َ ُ ُ ‫ـﻮم‬
َ َْ‫ْﻤﺼﻨﻊ ﻳ‬
ُ َ ْ‫أﻏﻠﻘﺖ أَﺑ‬
ِ َ َ ِ ِ ‫اﻟﻴﺎﺑﺎن‬
ِ َ‫اﻟﺴﻴﺎر‬
.‫ات‬
‫ﺑﺼﻨﺎﻋﺔ ﱠ ﱠ‬
ُ َ َ ‫ﺗﺸﺘﻬﺮ‬
ُ ِ َ ْ َ .2
ِ ‫ـﻌﺪ اﻟْﻤﺘ ﱢ‬
ِ َ ‫اﻟﺸﻌﺮ ِاء‬
.‫ﻳﻦ‬
ََ ُ ‫ ﻳُ َ ﱡ‬.3
ُ ْ َ ‫اﻟﻌﺮب اﻟ‬
َ ‫ْﻤﺸﻬﻮِر‬
َ ‫ـﻨﱯ‬
َ َ َ ‫ﻣﻦ ﱡ‬
ِ
ِ ُ ُ ‫ﻧﺸﺮت‬
ٍ ْ ُ َ‫ﻟﻸدﻳﺐ ﻃﻪ‬
ِ ِ ٌ‫ﻛﺜﲑة‬
.‫ﺣﺴﲔ‬
ٌ ْ َ ُ .4
َ َ ‫ﻛﺘﺐ‬
َ
137
‫اﻟﻔﻘ َﺮ ِاء‪.‬‬
‫اﻟﻐﲏ َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ َُ‬
‫‪ .5‬ﻳَـ ْ ِ ُ‬
‫ﻌﻄﻒ َِ ﱡ‬
‫ﺧﻄﺔ اﻟﺘﱠ ْ ِ ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ ِﰲ ُ ﱠِ‬
‫ِ‬
‫أﺣﺪﺛﺖ ﺗَ ْـﻐﻴِﲑ ٌ ِ‬
‫ـﻨﻤﻴﺔ‪.‬‬
‫َ‬
‫ات َ َ‬
‫‪َ ْ َ ْ ُ .6‬‬
‫اﻟﺼﻐﲑ ِﰲ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺪرﺳﺔ ْ َ ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل‪.‬‬
‫أدﺧﻞ ُ‬
‫اﻷب اﺑَْـﻨﻪُ ﱠ َ َ َ َ‬
‫‪َ َ ْ َ .7‬‬
‫أﺳﻠﻮب ْ ِ ِ‬
‫اﳉﺎﺣﻆ ْ ِ‬
‫اﻷدﺑﺎءُ ﱠ‬
‫ﳑﺘﻨﻊ‪.‬‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ﺳﻬﻞٌ َُْ ٌ‬
‫إن ُ ْ ُ َ َ‬
‫َ‬
‫ﻗﺎل َ َ‬
‫اﻟﺒﻨﺎء َ ِ‬
‫ـﺮب ْ ٍ‬
‫‪ .9‬ﻳُ ْ َ ُ ِ‬
‫وﻗﺖ ُْ ِ ٍ‬
‫ﳑﻜﻦ‪.‬‬
‫اﳉﺪﻳﺪ َ َ َ‬
‫اﻟﺒﻨﺎءُ ِْ ِ ُ‬
‫وﺳﻴُْﺒ َـﲎ َِ‬
‫اﻟﻘﺪﱘُ َ َ‬
‫ﻣﻜﺎﻧﻪُ ِﰲ أَﻗْ َ ِ َ‬
‫ـﻬﺪم َ ُ‬
‫ﻳﻮﺟﺪ اﻟﺜﱠْـﻠﺞ ِﰲ ِ ِ‬
‫ﻓﺼﻞ ﱠ ْ ِ‬
‫أوﻟﻮداغ ِﰲ َ ْ ِ‬
‫ذروة ََ ِ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ‪.‬‬
‫ﺟﺒﻞ ُ ُ َ‬
‫‪ُ ُ َ ُ .10‬‬
‫َْ‬
‫‪Ünite sonunda verilen kelimelerin anlamlarından ve diğer sözlüklerden‬‬
‫‪yararlanarak aşağıdaki serbest metni anlamaya çalışınız ve parçada geçen‬‬
‫‪nâibu’l-fâilleri bulunuz.‬‬
‫اﻟﺪوﻟﺔ ُ ِﱠِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻣﻮﻳﺔ‬
‫ﺧﺼﺎﺋﺺ ﱠ ْ َ َ‬
‫َ َ ُ‬
‫وﻋﻠﻰ ِ ِ‬
‫اﺳﺘﻌﻤﺎل ﱡ َ ِ‬
‫اﳋﻠﻴﻔﺔ ِ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻜﺔُ اﻟﻌﺮِﱠﺑﻴﺔُ َ َ ِ ِ ِ‬
‫ﻋﺒﺪ اﻟ ِ ِ‬
‫ﺿ ِﺮ ِ‬
‫ﺑﺖ ﱢ ﱠ‬
‫ْﻤﻠﻚ ْ ِ‬
‫اﻟﻠﻐﺔ‬
‫ﻓﺮض ْ ِ ْ َ ُ‬
‫ﺑﻦ َ ْ َ َ‬
‫ﻳﺪﻩ َ ْ ً‬
‫أﻳﻀﺎ ُ ِ َ‬
‫ﻋﻠﻰ َﻳﺪ َْ َ َ‬
‫ﻣﺮوان‪َ َ َ َ ،‬‬
‫َُ‬
‫اﻟﻌﻈﻴﻢ َ ْ َ‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫ﱠ‬
‫دوًرا َﻛﺒِ ًﲑا‪،‬‬
‫ﻣﻌﺎ‬
‫واﻟﺪﺧﻴﻠﺔ‬
‫ﺑﻴﺔ‬
‫ﺮ‬
‫اﻟﻌ‬
‫ْﻌﻠﻮم‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻓﻴﻬﺎ‬
‫ﻟﻌﺒﺖ‬
‫ـﺮى‬
‫ﺒ‬
‫ﻛ‬
‫أدﺑﻴﺔ‬
‫ـﻬﻀﺔ‬
‫ﻧ‬
‫ﻗﻴﺎم‬
‫إﱃ‬
‫أدى‬
‫ﳑﺎ‬
‫ﻟﻠﺪوﻟﺔ‬
‫رﲰﻴﺔ‬
‫ﻟﻐﺔ‬
‫ﺑﻴﺔ‬
‫اﻟ َْﻌ َﺮ ﱠ ُ َ ً َ ْ ﱠ ً ْ َ‬
‫َ َ َ ْ َ َ ﱠ ُ ْ َ َ َ ْ َ ُُ ُ ََ ﱠ ُ‬
‫َُ ًَ َْ‬
‫اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ ِﰲ َ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ات‪ِ َ َ َ ،‬‬
‫واﻷﻏﺎﱐ ُ ﱢ ِ‬
‫وأﻗﻴﻤﺖ ََﳎﺎﻟِﺲ َ ِ‬
‫اﻵداب َ َ َ ِ‬
‫دﻳﻮان ﱠ َ ِ ِ‬
‫ﻓﻜﺎﻧﺖ‬
‫ﻋﻬﺪﻩ َ ِ ً‬
‫ﻓﺄﻧﺸﺊ ِ َ ُ‬
‫ﻛﺎﻣﻼ‪ْ َ ِ ُ َ ،‬‬
‫ْﻤﻨﺎﻇََﺮ ُ‬
‫وﻧﻈﻤﺖ اﻟ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ ُْ َ‬
‫ُ‬
‫ﺑﺪﻻً ِﻣﻦ َ ِ ِ‬
‫اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ َ ُ ِ‬
‫أﻋﻤﺎﻟﻪ َْ ِ َ ِ‬
‫وﻣﻦ َ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫إﻟﻴﻪ ِ ﱡ َ ِ‬
‫وﺗﺮد َِ ِ‬
‫ﻫﺬا ﱢ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻧﻈﻢ َﺳ ْﻴ َـﺮ‬
‫ﻣﻦ َ َ‬
‫اﻟﻌ َﺮِﱠﺑﻴﺔ َ َ ْ ْ َ‬
‫اﻟﺪﻳﻮان َ َ ِ ُ ْ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻐﺔ َ‬
‫ﺗﺼﺪر ْ‬
‫ﻏﲑﻫﺎ‪َ ْ َ .‬‬
‫ﱠَ ُ ْ ُ‬
‫َ‬
‫اﳋﺎﻟﺪة ﱠأﻧﻪُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻗﺼﻰ اﻟ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﺨﺮة ِﺑﺎﻟ ِ ِ‬
‫ْﻤﺒﺎرك‪.‬‬
‫اﻟْ َِﱪﻳﺪ ‪ ،‬وﺑََ َـﲎ َﺟﺎﻣ َﻊ ﱠ ْ َ َ ْ‬
‫ْﻤﺴﺠﺪ َ ْ َ ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﳋﺎﻟﺺ‪ ،‬ﻓَ َـﻠﻢ ﻳ ﱠ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻹدارة اﻟ َ ِﱠ ِ‬
‫ﻫﺬا اﻟ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ َِ ِ‬
‫اﻟﻌﺮﰊ َْ ِ ِ‬
‫ْﻤﺪﻧﻴﺔ‬
‫اﻷﻣﻮي ِ ﱠ َ ِ‬
‫ُ ْ ُِ َ‬
‫ْﻌﻬﺪ َُ ِ ﱢ‬
‫ﺑﺎﻟﻄﺎﺑﻊ َ َ ِ ﱢ‬
‫ْ َُ ْ‬
‫ﻛﺒﺎر اﻟ َ ْ ُ َ‬
‫اﺣﺘﻔﻆ ِﰲ َ َ َ‬
‫ـﻌﲔ ﻓﻴﻪ ْ‬
‫ْﻤﺴﺆوﻟﲔ ِﰲ َ َ َ‬
‫ﺑﺴﻠﻄﺔ ﱠ َ ِ‬
‫واﺣﺘﻔﺎﻇﺎ ِ ْ َ ِ‬
‫ﺿﻤﺎﻧﺎ ِ ْ َ ِ ِ‬
‫َ َْْ ِ‬
‫ْﻤﺮَﻛ ِﺰﱠِﻳﺔ ﱠِ‬
‫إﺣﺪى‬
‫اﻟﱵ َْ َ ﱠ ْ‬
‫اﺳﺘﻤﺮت ِ ْ َ‬
‫ـﻔﺴﻬﻢ َ َِ َ‬
‫ْ‬
‫واﳉﻴﺶ ِإﻻﱠ َ َ ُ‬
‫اﻟﻌﺮب أَﻧْ ُ ُ ُ ْ‬
‫وذﻟﻚ َ َ ً َ‬
‫ﻟﻠﻮﻻء َ ْ َ ً ُ‬
‫اﻟﺪوﻟﺔ اﻟ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺳﻨﺔً‪.‬‬
‫وﺗﺴﻌﲔ َ َ‬
‫َِ ْ َ‬
‫‪Aşağıdaki cümlelerde fiilleri mechûl yapıya çevirin ve elde ettiğiniz yeni‬‬
‫‪cümlelerin Türkçe çevirileriyle birlikte altlarına yazınız.‬‬
‫ﻧﺼﻒ َ ٍ‬
‫اﻟﺸﺎرع ِ َ َ ِ ِ‬
‫ﺳﺎﻋﺔ‪.‬‬
‫ﻧﻈﻒ ُ ﱠ ُ‬
‫‪ َ .1‬ﱠ َ‬
‫اﻟﻌﻤﺎل ﱠ ِ َ‬
‫ﺧﻼل ْ َ‬
‫‪..............‬‬
‫ﻫﺬﻩ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﻜﺎن ِﰲ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻂ‪.‬‬
‫اﳌﺼﻌﺪ ﻧَ َـﻬﺎ ًرا ﻓََ ْ‬
‫اﻟﻌﻤﺎرة ِ ْ َ َ‬
‫ﻳﺴﺘﺨﺪم ﱡ ﱠ ُ َ‬
‫‪ُ ْ َ ْ َ .2‬‬
‫ََ‬
‫‪............‬‬
‫ْﻤﻼﺣﺔ ِﰲ َْ ِ‬
‫ﻓﻦ اﻟ ِ َ ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﲬﺴﺔ َ ْ ُ ٍ‬
‫أﺷﻬﺮ‪.‬‬
‫ْﻤﻼﺣﻮن َ ﱠ‬
‫ـﻌﻠﻢ اﻟ َ ﱠ ُ َ‬
‫َ‬
‫‪ .3‬ﺗَ َ َ‬
‫َ‬
‫‪...........‬‬
‫ـﺒﺤﺚ َ ِ‬
‫ﺷﺎﻫﺪﻧﺎ ْ ِ‬
‫وﻟﺪﻫﺎ ‪.‬‬
‫اﻣﺮأة ْ َِﱠ‬
‫أﻣﺲ ً‬
‫‪َ ْ َ َ .4‬‬
‫ﻋﻦ َ َ َ‬
‫أﺟﻨﺒﻴﺔً ﺗَ ْ َ ُ ْ‬
‫‪........‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ ِ‬
‫‪ِ ََ ْ َ .5‬‬
‫وﻓﺎة اﻟ ﱠﺮِ ِ‬
‫ﺋﻴﺲ اﻟ ﱠﺮ ِ ِ‬
‫اﺣﻞ‪.‬‬
‫اﳊﻜﻮﻣﺔُ ِ َ َ‬
‫أﻋﻠﻨﺖ ُْ ُ َ‬
‫اﳊﺪاد َ َ َ‬
‫‪........‬‬
‫ﳎﻠﺲ اﻟﻨـ ﱠ ِ‬
‫أﻋﻀﺎءُ َْ ِ ِ‬
‫اﳉﻤﻬﻮِرﱠﻳﺔ‪.‬‬
‫ـﺘﺨﺐ ْ َ‬
‫ﺋﻴﺲ ُْْ ُ‬
‫‪ .6‬اﻧْ َ َ َ‬
‫ﱡﻮاب َر َ‬
‫‪........‬‬
‫‪138‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ـﻌﺾ َ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻌﻮﺑﺔً ِﰲ ُ ْ ِ‬
‫ﻧﻄﻖ ﺑَ ْ ِ‬
‫اﻟﻜﻠﻤﺎت‪.‬‬
‫ﺎس ُ ُ َ‬
‫َ‬
‫‪ .7‬ﻳَُـﻮاﺟﻪُ اﻟﻨﱠ ُ‬
‫‪........‬‬
‫اﻟﺼﻮت ُ ُ ِ‬
‫اﻟﻄﻌﻢ ِ ﱢ ِ‬
‫ـﺘﺬوق ِ ْ ُ ﱠ‬
‫ﺑﺎﻷذن ‪.‬‬
‫وﻳﺴﻤﻊ ﱠ ْ َ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﺴﺎن َ َ ْ َ ُ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن ْ َ َ‬
‫‪ .8‬ﻳَ َ َ ﱠ ُ َ‬
‫‪.......‬‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﲔ َِ َ َ ِ‬
‫ﺑﻨﻈﺎﻓﺔ َِﺛﻴﺎ ِِ ْﻢ ‪.‬‬
‫ﱠﺎس ﻳَ ْ ِ ُ َ‬
‫ـﻌﺮﻓﻮن اﻟ ُ ْ ِ َ‬
‫‪ .9‬اﻟﻨ ُ‬
‫‪......‬‬
‫اﻷﺳﺒﻮع اﻟ ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺎﺑَ ْ ِ‬
‫ـﲔ َ ِ َ ْ ِ‬
‫ﻳﺖ َ ْ ِ‬
‫ْﻤﺎﺿﻲ‪.‬‬
‫‪ْ ِ .10‬‬
‫اﺷﺘَـ َﺮْ ُ‬
‫ﻫﺬﻳﻦ ِ َ‬
‫اﳉﺪﻳﺪﻳﻦ ِﰲ ُ ْ ُ ِ َ‬
‫‪......‬‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki metinde bulunan malûm ve mechûl yapıdaki fiilleri ve‬‬
‫‪onların fâil ve nâibu’l-fâillerini verilen tabloya yazınız.‬‬
‫ِ‬
‫ﺑﻨﻴﺖ اﻟ ِ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻓﻘﺎل‪ِ :‬‬
‫ﻟﺘﺪﺧﻞ‪ ،‬وﻻَ ُ ﱢ ِ‬
‫ﻛﻞ‪،‬‬
‫واﷲ َﻣﺎ َُِ ِ َ َ‬
‫ـﻌﺾ اﻟ ُ َ َﱢ َ‬
‫ﻋﻮﻗﺐ ﺑَ ْ ُ‬
‫َ‬
‫ْﻤﺘﻄﻔﻠﲔ َ َ ُ‬
‫ﻗﺪﻣﺖ ْ َ‬
‫ْﻤﻨﺎزل إﻻﱠ ُ ْ َ َ َ‬
‫ﺳﻠﻮﻛﻪ َ َ َ‬
‫ُ َ‬
‫اﻷﻃﻌﻤﺔُ إﻻﱠ ﻟﺘُ ْـﺆَ َ‬
‫وإﱐ َ ْ ِ‬
‫ﺧﻼﻻً‪ِ ُ ْ َ :‬‬
‫رب اﻟ ْ ِ ِ ِ‬
‫ﻣﻦ ﱠ َﱡ ِ‬
‫ـﻮﻗﻊ‬
‫ﻣﺘﺄﻧﺴﺎ‪ ،‬وأَﻧْ َ ِ ُ‬
‫ـﺒﺴﻂ َ ْ‬
‫وإن َ َ‬
‫اﻟﺘﻄﻔﻞ ِ َ‬
‫ﳐﺎﻟﻴﺎ‪َ ،‬وأَﻗْ ُ ُ‬
‫أدﺧﻞ َُ ً‬
‫َ ﱢ َُ‬
‫ﻋﺎﺑﺴﺎ َوﻻَ ﻳُـﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫ﻛﺎن َ ﱡ َ‬
‫ﻷﲨﻊ َ‬
‫ْﻤﺠﻠﺲ َ ً‬
‫ـﻌﺪ ُ َ َﱢ ً‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫درﳘﺎ‪.‬‬
‫ِﱢ‬
‫ﻣﲏ ْ‬
‫أن ُِْ َ‬
‫أﻧﻔﻖ ْ ًَ‬
‫اﻟﻔﻌﻞ اﳌﺎﺿﻲ‬
‫اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻀﺎرع‬
‫اﻟﻔﺎﻋﻞ‬
‫ﻧﺎﺋﺐ اﻟﻔﺎﻋﻞ‬
‫ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde yer alan mechûl yapıdaki fiillerin mâzî mi‬‬
‫‪muzâri mi olduklarını belirtiniz ve nâibu’l-fâillerini bulunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ﻓﺎﺳﺘﻤﻌﻮا َﻟﻪُ﴾‬
‫‪َ ِ﴿ .1‬‬
‫ﻗﺮئ اﻟْ ُ ْ ُ‬
‫إذا ُ ِ َ‬
‫ﻘﺮآن َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﻔ ْﺘ ِ‬
‫ـﺮة ﱠ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺼﺒﺎﺣﻴﺔ‪.‬‬
‫َ‬
‫‪ .2‬ﺗُ َ ُ‬
‫ـﻌﺎر ُ ُ ُ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ِﰲ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺎﻣﻠﺔً ِﰲ ِ ْ َِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫ﺣﻘﻮﻗَ َـﻬﺎ َ ِ َ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﺔُ ُ ُ‬
‫‪ْ َ ِ ْ ُ .3‬‬
‫أﻋﻄﻴﺖ اﻟ َْﻤ ْﺮَأةُ اﻟ ُ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﻴﺎ ِوﰲ َ َ ِ‬
‫اﻟﻌﺮﰊ‪.‬‬
‫أﻗﻴﻤﺖ َ ِ َ ٌ‬
‫اﻟﻮﻃﻦ َ َ ِ ﱢ‬
‫‪ْ َ ِ ُ .4‬‬
‫ﺟﺎﻣﻌﺎت َ ِ َ‬
‫ﻋﺪﻳﺪةٌ ِﰲ ﺗُ ْـﺮ َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺜﲑون ِ َ ِ ِ ِ‬
‫أرﺳﻞ ِ ُ َ ِ‬
‫اﳋﺎرج‪.‬‬
‫اﺳﺘﻬﻢ ِﰲ َ ِ ِ‬
‫‪ُ َ ْ ُ .5‬‬
‫ﻟﻤﺘﺎﺑَ َـﻌﺔ د َر َ ِ ْ‬
‫ﻣﻌﻴﺪون َ ُ َ ُ‬
‫‪139‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ ُ ُ ِ‬
‫اﻟﻄﻴﺒﺎت َ ﱠ ِ‬
‫ﻟﻜﻢ﴾‬
‫ـﻮم ُ ِ ﱠ‬
‫ﻟﻜﻢ ﱠﱢ ُ َ َ ُ‬
‫‪﴿ .6‬اﻟﻴَ ْ َ‬
‫أوﺗﻮا َ َ‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ﺣﻞﱞ َ ُ ْ‬
‫وﻃﻌﺎم َ‬
‫أﺣﻞ َ ُ ُ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ ِ‬
‫إﳕﺎ ُْ ِ ُ َ ﱠ ِ‬
‫وﻋﻠﻰ َرﱢِ ْﻢ‬
‫إﳝﺎﻧﺎ َ َ َ‬
‫ـﻬﻢ َ ِ َ‬
‫‪ ﴿ .7‬ﱠَ‬
‫ـﻬﻢ َ ً‬
‫وإذا َُِ ْ‬
‫ذﻛﺮ اﷲُ َ ِ َ ْ‬
‫آﻳﺎﺗُﻪُ َز َ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ َ‬
‫ادﺗْ ُ ْ‬
‫ﺗﻠﻴﺖ َ َْ ِ ْ‬
‫وﺟﻠﺖ ﻗُ ُـﻠﻮﺑُ ُ ْ‬
‫اﳌﺆﻣﻨﻮن َ‬
‫إذا ُ َ‬
‫ﻛﻠﻮن﴾‬
‫ﻳَـﺘَ َـﻮﱠ ُ َ‬
‫ٍ ِ‬
‫أﻧﺰل ِ ِ‬
‫رﻣﻀﺎن ﱠ ِ‬
‫اﳍﺪى واﻟ ُ َ ِ‬
‫ﻫﺪى ﻟﻠﻨ ِ‬
‫ْﻔﺮﻗﺎن﴾‬
‫اﻟﺬي ُْ ِ َ‬
‫ﻓﻴﻪ ُ ْ ُ‬
‫ﺷﻬﺮ ََ َ َ‬
‫اﻟﻘﺮآن ُ ً‬
‫ﻣﻦ َُْ َ ْ‬
‫ﱠﺎس َوﺑَـﻴﱢ َـﻨﺎت َ‬
‫‪ُ ْ َ ﴿ .8‬‬
‫وﺣﻔﺖ اﳉﻨﱠﺔُ ِﺑﺎﻟ َ ِِ‬
‫ﺣﻔﺖ اﻟﻨﱠﺎر ِ ﱠ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺸﻬﻮات‪ ،‬ﱠ ِ‬
‫‪ " .9‬ﱠ ِ‬
‫ْﻤﻜﺎرﻩ" اﳊﺪﻳﺚ اﻟﺸﺮﻳﻒ‪.‬‬
‫َُ‬
‫ُ‬
‫َ َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺎر ﱢ َ ِ‬
‫اﻟﺸﻴﺎﻃﲔ" اﳊﺪﻳﺚ اﻟﺸﺮﻳﻒ‪.‬‬
‫ـﻮاب ْ‬
‫‪" .10‬إذاَ َﺟﺎءَ ََ َ ُ‬
‫اﳉَﻨ ِﱠﺔ َ ُﱢ َ ْ‬
‫رﻣﻀﺎن ُِ َ ْ‬
‫وﺻﻔﺪت ﱠ َ ُ‬
‫ـﻮاب اﻟﻨ ِ َ ُ‬
‫وﻏﻠﻘﺖ أَﺑْ َ ُ‬
‫ﻓﺘﺤﺖ أَﺑْ َ ُ‬
‫‪3. Aşağıda bırakılan boşluklara pantez içindeki fiillerden uygun olanları‬‬
‫‪yazınız.‬‬
‫اﻟﺸﺮَ ِ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ِﰲ ﱠ ِ‬
‫أﺻﻠﺤﺖ(‬
‫أﺻﻠﺤﺖ ‪ْ َ َ ْ ُ ،‬‬
‫أﺻﻠﺤﺖ ‪ْ َ ِ ْ ُ ،‬‬
‫ﻛﺔ‪ْ َ َ ْ ) .‬‬
‫‪ .........1‬ﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ِ ِ ِ .........2‬‬
‫اﻟﻔﻄﺮ ِﰲ ﱠ ِ‬
‫ﺑﻌﻴﺪ ِ ْ ِ‬
‫ـﻔﻞ(‬
‫أول َ ﱠ‬
‫ﳛﺘﻔﻞ‪ُْ ،‬ﳛﺘَ َ ُ‬
‫ﳛﺘﻔﻞ ‪ُ َُْ ،‬‬
‫ﺷﻮال ) ََْ ُ‬
‫ﺑﺄﻣﲑ ﱡ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ـﻠﻘﺐ(‬
‫‪ ........3‬أﲪﺪ ﺷﻮﻗﻲ ٍ ِ َ‬
‫ـﻠﻘﺐ‪ ،‬ﻳَ َ ﱠ ُ‬
‫ـﻠﻘﺐ‪ ،‬ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫اﻟﺸﻌ َﺮاء‪) .‬ﻳُ َ ﱠ ُ‬
‫ﺑﺄﺳﻌﺎر ﻣﺮَِ ٍ‬
‫ﻳﺒﻴﻊ‪ ،‬ﻳَُـﺒﺎعُ(‬
‫‪ ........4‬ﱠ َ ُ‬
‫اﻟﺴﻤﻚ ِ ْ َ ٍ ُْ َ‬
‫ﺗﻔﻌﺔ‪ُ َِ ) .‬‬
‫ﻳﺒﻴﻊ ‪ُ ُِ ،‬‬
‫دﻟﻴﻞ َ ِ ِ‬
‫ﺟﺪﻳﺪةٌ ِ َإﱃ َ ِ ِ‬
‫أﺿﺎﻓﺖ(‬
‫أﺿﻴﻔﺖ‪ْ َ َ ُ ،‬‬
‫أﺿﺎﻓﺖ‪ْ َ ِ ُ ،‬‬
‫اﳍﺎﺗﻒ )َ َ َ ْ‬
‫أرﻗﺎم َ ِ َ‬
‫‪ٌ َ ْ َ .........5‬‬
‫ﻋﻤﻠﻪ‪) .‬ﻳ ُـﻠﻮم ‪ِ َ ،‬‬
‫ِِ‬
‫ﻳﻠﻴﻢ(‬
‫اﳌﻮﻇﻒ َ‬
‫‪ .........6‬ﱠ ُ‬
‫ﻗﺼﺮ ِﰲ َ َ َ ُ ُ ُ‬
‫ﻳﻼم ‪ُ ُ ،‬‬
‫إذا َ ﱠ َ‬
‫اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ِﻣﻦ ِ ﱠ ِ‬
‫ِ ِ‬
‫أﺋﻤﺔ اﻟﻨ ْ ِ‬
‫ﻳﻌﺪ‪ ،‬ﻳَُ ﱡ‬
‫ـﻌﺪ‪ ُِ ،‬ﱡ‬
‫اﻟﻌﺮﰊ‪) .‬ﻳَ ُ ﱡ‬
‫ـﻌﺪ(‬
‫ﱠﺤﻮ َ َ ِ ﱢ‬
‫‪ َ ..........7‬ﱡ ْ‬
‫ِ‬
‫اﻷﺻﺪﻗﺎء ِ َإﱃ ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺎﺋﺪة ﱠ َ ِ‬
‫دﻋﻮا(‬
‫دﻋﻲ‪ُ َ ،‬‬
‫اﻟﻄﻌﺎم‪َ َ ) .‬‬
‫‪َ ُ َ ْ ..........8‬‬
‫دﻋﺎ‪َ ُ ،‬‬
‫ﻋﻠﻴﺎ‪َ ) .‬ﱠ‬
‫ﲰﻲ(‬
‫وﻟﺪﻩُ َ ًِّ‬
‫ﲰﻰ ‪ َ ُ ،‬ﱠ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ َ َ‬
‫‪ ...........9‬ﱠ ُ ُ‬
‫ﺗﺴﻤﻰ ‪ُ ،‬ﱢ َ‬
‫أﺷﺎر‪ِ ْ ِ ُ ،‬‬
‫ﻫﺬا ﱠ ِ ِ ِ‬
‫أﺷﲑ(‬
‫‪َ ِ ..........10‬إﱃ َ َ ُ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﺑﺎﻟﺒَ َـﻨﺎن‪َ َ َ) .‬‬
‫أﺷﲑت ‪َ ُ ،‬‬
‫َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde örneklerde gösterildiği gibi, nâibu’l-fâilleri‬‬
‫‪müennese (dişile) çeviriniz ve fiillerde gerekli değişiklikleri yapınız.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ َ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ِ‬
‫ﻷداء ِ ْ ِ ِ‬
‫ﻷداء ِ ْ ِ ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن ‪ِ ِ ْ ُ -‬‬
‫ِ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن‪.‬‬
‫أﺣﻀﺮت ﱠ َِ َ‬
‫أﺣﻀﺮ ﱠ ِ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫اﳌﺜﺎﻻن‪َ ْ ُ :‬‬
‫ﻮﻇﻒ ِ ﱠْ ِ ِ‬
‫ْﻤﻮﻇﻔﺔُ ِ ﱠْ ِ ِ‬
‫ﻋﻦ َ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺘﺄﺧﲑ َ ِ‬
‫ﻋﻦ َ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺘﺄﺧﲑ َ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﻞ‪.‬‬
‫ـﻬﻢ اﻟ ُ َ ﱠَ‬
‫ـﻬﻢ اﻟ ُْﻤ َ ﱠ ُ‬
‫ﻳُـﺘﱠ َ ُ‬
‫اﻟﻌﻤﻞ ‪ -‬ﺗُـﺘﱠ َ ُ‬
‫ﻋﻼﺟﺎً َ ِ‬
‫ﻛﺎﻣﻼً‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻳَُ َ‬
‫ﻳﺾ ِﰲ اﻟ ُ ْ َ ْ َ‬
‫ْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ ِ َ‬
‫ـﻌﺎﰿُ اﻟ َْﻤ ِﺮ ُ‬
‫ﺑﺄﻏﻠﺒﻴﺔ ِ َ ٍ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺳﺎﺣﻘﺔ‪.‬‬
‫ْﻤﺮﺷﺢ َِ َِْﱠ َ‬
‫ـﺘﺨﺐ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫‪ .2‬اﻧُْ ُ ُ‬
‫إﻋﺪاداً َ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ ِ ُ .3‬ﱠ‬
‫ﻛﺎﻓﻴًﺎ‪.‬‬
‫ْﻤﻬﻨﺪس ْ ِ َ‬
‫أﻋﺪ اﻟ ُ َ ْ ُ‬
‫اﺳﺘﻌﻤﺎل َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ْ ِ ْ ِ‬
‫اﻵﻟﺔ‪.‬‬
‫ْﻔﻼح َ َ‬
‫‪ َ ُ .4‬ﱠ ُ‬
‫ﻳﺪرب اﻟ َ ﱠ ُ‬
‫َ‬
‫ﺑﻌﺜﺔ ِدر ِ ﱠ ٍ‬
‫أرﺳﻞ َ ِ َ ِ ٍ‬
‫ِ‬
‫اﺳﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ُ َ ْ ُ .5‬‬
‫اﻟﻔﺎﺋﺰون ِﰲ َْ َ‬
‫اﺳﺘﻘﺒﺎﻻً ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺣﺎﻓﻼً‪.‬‬
‫ْﻤﺪﻳﺮ ْ ْ َ َ‬
‫‪ْ ُ .6‬‬
‫ـﻘﺒﻞ اﻟ ُ ُ‬
‫ﻳﺴﺘَ ْ َ ُ‬
‫‪140‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺑﻜﺴﺮ ِﰲ ِذر ِ ِ‬
‫‪ َ ِ ُ .7‬ﱢ‬
‫اﻟﻄﻔﻞ َ ْ ٍ‬
‫اﻋﻪ‪.‬‬
‫َ‬
‫أﺻﻴﺐ ْ ُ‬
‫ﺑﻮﺻﻮل ِِ‬
‫اﺑﻨﻪ‪.‬‬
‫اﳉﺎر ِ ُ ُ ِ ْ‬
‫أﺧﱪ َ ُ‬
‫‪َ ِ ْ ُ .8‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ َِ ِ‬
‫‪ .9‬ﱠ َ ِ‬
‫ﻤﺪﻳﺮ اﳉﺎﺋِﺰ ِ‬
‫ْﻤﺠﺘﻬﺪﻳﻦ‪.‬‬
‫ات َ َ‬
‫وزع اﻟْ ُ ُ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ اﻟ ُ ْ َ ِ َ‬
‫ِِ‬
‫اﻟﻌﻤﺎل ا ﱡِ ُﻤﻮا ِﺑﺎﻟﺘﱠ ْ ِ ِ‬
‫أﻋﻤﺎﳍﻢ‪.‬‬
‫‪ ُ .10‬ﱠ ُ‬
‫ـﻘﺼﲑ ِﰲ َ ْ َ ْ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde örnekte gösterildiği gibi, malûm yapıdaki fiilleri‬‬
‫‪mechûl yapıya dönüştürünüz ve gerekli değişiklikleri yapınız.‬‬
‫اﻟﻠﺺ ْ ِ ِ‬
‫ﺑﺎﳉﺮﳝﺔ ‪ِ َ ُِ ْ -‬‬
‫اﳉﺮﳝﺔُ‪.‬‬
‫اﳌﺜﺎﻻن‪ :‬اﻋﺘَ َ َ‬
‫اﻋﱰﻓﺖ َْ ِ َ‬
‫ـﺮف ﱡ َ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ ْ ِ‬
‫ﺋﻴﺲ ﱠ ْ ِ ِ‬
‫ﻳﺪﻩُ ﱠ ْ ِ ِ‬
‫ﻳﺪ اﻟ ﱠﺮِ ِ‬
‫َﱠ‬
‫ﻟﻠﺘﺴﻠﻴﻢ‪.‬‬
‫ﻟﻠﺘﺴﻠﻴﻢ َ َ‬
‫اﻟﻀﻴﻒ ‪ -‬ﱠ ْ‬
‫ﻣﺪت َ ُ‬
‫ﺋﻴﺲ َ َ‬
‫ﻣﺪ اﻟ ﱠﺮ ُ‬
‫ِ‬
‫‪ِ ِ َ ْ َ .1‬‬
‫ﺟﺎﺋﺰة‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔَ َ َِ ً‬
‫ْﻤﺪﻳﺮةُ ﱠ َ‬
‫أﻋﻄﺖ اﻟ ُ َ‬
‫ـﻌﺾ ْ ِ‬
‫ﻗﺎﻟﻮا ﱠ‬
‫ﺻﻌﺒﺔٌ ِﰲ ﺑَ ْ ِ‬
‫اﻷﺣﻴﺎن‪.‬‬
‫‪ُ َ .2‬‬
‫إن َِ َ‬
‫َ‬
‫اﳊﻘﻴﻘﺔَ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫أﻋﺪ اﷲ َ َ ِ‬
‫أﻟﻴﻤﺎ ُ ﱠ ِ‬
‫اﻵﺧﺮة‪.‬‬
‫‪ َ .3‬ﱠ ُ ً‬
‫ﻋﺬاﺑﺎ ً‬
‫ﻟﻠﻜﻔﺎر ِﰲ َ‬
‫‪ .4‬اﺗﱠ َـﻬﻢ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺎﻫﺪ ِ ِ ْ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﻜﺬب‪.‬‬
‫اﻟﻘﺎﺿﻲ ﱠ ِ َ‬
‫َ‬
‫ﺧﻄﺔ اﻟﺘﱠ ْ ِ ِ‬
‫ـﻨﻔﻴﺬ ُ ﱠِ‬
‫اﻟﺪوﻟﺔُ ِﺑﺎﳋُﺒـﺮ ِاء ﻟﺘَ ْ ِ ِ‬
‫ـﻨﻤﻴﺔ‪.‬‬
‫اﺳﺘَ َ َ ْ‬
‫‪ْ .5‬‬
‫َ‬
‫ـﻌﺎﻧﺖ ﱠ ْ َ َ َ‬
‫ـﻮﻓﻴﻖ َ ِ ِ‬
‫ﻗﺼﺔً ﻟِﺘَ ْ ِ ٍ‬
‫اﳊﻜﻴﻢ‪.‬‬
‫أت ِ ﱠ‬
‫‪ .6‬ﻗَـ َﺮْ ُ‬
‫‪ .7‬ﱠ َ ِ‬
‫أﺳﺒﺎب ِ َِ‬
‫ْﻌﺎﱂ ِ ِ ﱡ ِ‬
‫اﳉﺮﳝﺔ‪.‬‬
‫ﻛﺘﺎﺑﺎ ِﰲ ْ َ ِ َ‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻲ َ ً‬
‫أﻟﻒ اﻟ َ ُ ْ َ‬
‫اﻟﺒﺎب ﻗَ ْـﺒﻞ ﱡ ُ ِ‬
‫اﻟﻀﻴﻒ َﺟﺮس َ ِ‬
‫‪ َ .8‬ﱠ‬
‫اﻟﺪﺧﻮل‪.‬‬
‫دق ﱠ ْ ُ َ َ‬
‫َ‬
‫ﲝﺎﺟﺔ َإﱃ ِ ٍ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺪوﻟﺔَ ِ ٍ‬
‫ـﻘﻮﻟﻮن ﱠ‬
‫ْﻤﺪرﺳﲔ‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻳَ ُ ُ َ‬
‫ﻣﻦ اﻟ ُ َ ﱢ َ‬
‫إن ﱠ ْ َ َ َ‬
‫ﻛﺜﲑ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺣﻔﻠﺔً َِ ْ ِ ِ‬
‫ـﻔﻮﻗﲔ‪.‬‬
‫اﻟﻮِز ُﻳﺮ َ ْ َ‬
‫ﻟﺘﻜﺮﱘ اﻟ ُْﻤﺘَ َﱢ َ‬
‫ﻳﻘﻴﻢ َ‬
‫‪ُ ُ .10‬‬
‫‪ِ َْ .11‬‬
‫ﳛﻜﻲ اﻟْ َ ﱢ ِ‬
‫َِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫ﻳﺦ‬
‫ﻋﻦ َﺗﺎ ِر ِ‬
‫ﻗﺼﺼﺎ َ ِ ًَ‬
‫ﻤﺪرس َ ً‬
‫ﻛﺜﲑة َ ْ‬
‫ُ ُ‬
‫ﻳﺴﺘﻔﻴﺪ ِ ُ َ ِ‬
‫َِ‬
‫ْﻤﻮﺟﻮدة ِﰲ اﻟ ْ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ ُ ُ ِ‬
‫ْﻤﻜﺘﺒﺔ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ اﻟ َ ْ ُ‬
‫‪َ ُ َ ْ َ .12‬‬
‫اﻟﺒﺎﺣﺜﻮن َ‬
‫اﻷﺻﺪﻗﺎء َإﱃ ْ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺘﺨﺮج‪.‬‬
‫ﺣﻔﻠﺔ ﱠ َ ﱡ ِ‬
‫‪َ ُ ْ َ َ .13‬‬
‫ﺳﻴﺪﻋﻮﻧﺎ ْ َ ُ َ‬
‫‪ .14‬ﻳَ ُ ﱡ‬
‫اﻷﻋﺪاء‪.‬‬
‫ـﺮد َ ْ ُ َ‬
‫ﺟﻴﺸﻨﺎ ْ َ َ‬
‫ِ‬
‫‪ َ ُ .15‬ﱢ‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ رْﻛﺘَ َ ْ ِ‬
‫ـﻌﲔ ِﰲ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻔﺠﺮ‪.‬‬
‫ﻳﺼﻠﻲ اﻟ ُ ْ ُ َ‬
‫اﻟﺼﺤﻔﻴﲔ َِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎع َ ِ ِ‬
‫اﻟﻘﺎدم‪.‬‬
‫ﲟﻮﻋﺪ ْ ِ َ ِ‬
‫ﻣﺪﻳﺮ ﱠ ْ‬
‫اﻟﺘﺤ ِﺮ ِﻳﺮ ﱠ َ ﱢ َ ْ‬
‫‪ُْ .16‬ﳜﱪُ ُ ُ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümleleri anlamlı bir cümle olacak şekilde yazınız ve‬‬
‫‪nâibu’l-fâili belirtiniz.‬‬
‫ﻛﻞ ‪ /‬ﺑَ ْـﻌﺪ ‪ /‬ﺗُ ﱠـﻔﺎﺣﺔ ‪ /‬ﺗُ ْـﺆَﻛﻞ‪.‬‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻋﺸﺎء ‪ّ ُ /‬‬
‫ِ‬
‫ﺿ ِﺮَﺑﺖ ‪ /‬ﱠ‬
‫اﻟﺴﻜﺔ ‪ /‬ﻋﻬﺪ ‪ /‬ﰲ ‪ /‬أي‪.‬‬
‫ﻣﻦ ‪ /‬اﻟﻨﻔﻮذ ‪َ ُ /‬‬
‫اﻷوﱃ ‪ /‬اﻟﻌﺮِﱠﺑﻴﺔ ‪ُ /‬‬
‫‪ْ .2‬‬
‫‪141‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻳﺆﺧﺬ ‪.‬‬
‫ﻳﺖ ‪ /‬اﻟ ﱠﺰﻳﺘﻮن ‪ /‬ﻣﻦ ‪ُ /‬‬
‫‪ .3‬اﻟﺰ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻠﻬﻮاء‪.‬‬
‫ﺗﻔﺘﺢ ‪/‬‬
‫‪ .4‬اﻟﻨﱠﻮاﻓﺬ ‪َ /‬ﲡﺪﻳﺪاً ‪ُ /‬‬
‫ﺣﻮض‪.‬‬
‫‪ .5‬ﰲ ‪َ ُ /‬‬
‫ﻳﺴﺒﺢ ‪ /‬اﳌﺪرﺳﺔ ‪ْ َ /‬‬
‫ﻣﺮﱘ‪.‬‬
‫‪ .6‬اﳉﻤﻴﻠﺔ ‪/‬‬
‫ْ‬
‫أﻛﺮﻣﺖ ‪َ /‬‬
‫ﻳﻌﻄﻰ ‪ /‬اﳉﺪﻳﺪ ‪ /‬ﺻﺎﺣﺒﻪ ‪ /‬اﻟﻜﺘﺎب‪.‬‬
‫‪َ ُ .7‬‬
‫ﺳﺎﺧﻨﺎ ‪ُ /‬ﺷﺮب‪.‬‬
‫اﻟﻠﱭ ‪ً /‬‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ ‪ /‬ﱠ َُ‬
‫‪ً .8‬‬
‫ﻳﺜﺎب‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻣﻦ ‪ /‬اﷲ ‪ /‬ﻋﺒﺎد ‪ /‬اﻟﺼﺎدﻗﻮن ‪ُ ُ /‬‬
‫ﻳﺪ‪.‬‬
‫‪ .10‬أﺟﺮ ‪ /‬ﰲ ‪ /‬اﻟﻌﺎﻣﻞ ‪/‬‬
‫َ‬
‫ﻋﺸﺮون ‪ /‬ﻟﲑة ‪ِ /‬ز َ‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫َ ََ ِ‬
‫إﻗﺎﻣﺔً‪Uygulandı, yapıldı :‬‬
‫َ‬
‫ﻳﻘﻴﻢ ِ َ َ‬
‫أﻗﺎم ُ ُ‬
‫ِ َ َِ‬
‫إﱃ‪…-e/-a ilaveten, Ek olarak :...‬‬
‫ﺑﺎﻹﺿﺎﻓﺔ َ‬
‫ﺗﻜﻮﻧﺎ‪Oluşmak, meydana gelmek. :‬‬
‫ﺗﻜﻮن ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫َ َﱠ َ‬
‫ـﺘﻜﻮن َ َ ﱡ ً‬
‫ﺗُ ُ ﱢ‬
‫ـﻮﰲ‪Vefat etti (Bu fiil bu anlamda meçhul yapıda kullanılır):‬‬
‫ـﻮﱃ ﻳَـﺘَ ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ـﻮﻟﻴﺎ‪Bir göreve gelmek, Üstlenmek :‬‬
‫ـﻮﱃ ﺗَ َ ﱢً‬
‫ﺗَ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﳊﻜﺎم‪Devlet başkanı :‬‬
‫اﳊﺎﻛﻢ )ج( ُ ﱠ ُ‬
‫َ ُ‬
‫ات‪Medeniyet.:‬‬
‫اﳊﻀﺎ َر ُ‬
‫اﳊﻀﺎرةُ )ج( َ َ‬
‫َََ‬
‫ِ‬
‫ﲪﻞ َإﱃ‪Taşındı, verildi :....‬‬
‫ُ َ‬
‫ِﺧ َﺰ َاﻧﺔ )ج( َﺧ َﺰ ِاﺋﻦ‪Hazine :‬‬
‫ِﺧ َﺰاﻧﺔَُ ُ ُ ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‪Kütüphane:‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﺧﺴﺎرة‪Zarar etmek, kaybetmek. :‬‬
‫ﺧﺴ َﺮاﻧﺎً َ َ َ ًَ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ـ ـِ ُ ْ‬
‫ﺧﺴﺮ ﱠ ُ‬
‫َ َ‬
‫ﻳﺎرة‪Ziyaret etmek :‬‬
‫ـﺰور ِزَ ًَ‬
‫َز َار ﻳَ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫َﱠ‬
‫ﺗﺴﻤﻴﺔً‪İsim vermek, (çocuğa) ad koymak. :‬‬
‫ﲰﻰ ُ َ ﱠ‬
‫ﻳﺴﻤﻰ َ ْ َ‬
‫َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ‪….. şartıyla barış yapmak :....‬‬
‫ﻣﺼﺎﳊﺔ َ َ‬
‫ﻳﺼﺎﻟﺢ ُ َ ََ ً‬
‫َ‬
‫ﺻﺎﱀَ ُ َ ُ‬
‫ﻋﻘﺪت اﻟ ِ‬
‫ُِ َ ِ‬
‫ْﻤﺠﺎﻟﺲ‪Oturumlar yapıldı :‬‬
‫ََ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻨﺎﻳﺔُ‪Önem vermek :‬‬
‫ََ‬
‫َِ‬
‫اﻟﻘﺪﻣﺎء‪Eski, önceki :‬‬
‫اﻟﻘﺪﱘ )ج( ُ َ َ‬
‫ِ‬
‫ار‪Ziyaret edilsin diye :‬‬
‫ﻟﺘـَُﺰ َ‬
‫‪142‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Seven :‫ﳏﺐ‬
‫ُِ ﱞ‬
Bizans kralı :‫اﻟﺮوم‬
‫ﻣﻠﻚ ﱡ‬
ُ َِ
ِ
Metod :‫ْﻤﻨﺎﻫﺞ‬
ُ َ َ ‫ـﻬﺞ )ج( اﻟ‬
ُ َ ‫اﻟ َْﻤ ْﻨ‬
ِ َ‫ـﻮﺣﻪُ ﺗ‬
Yöneltti, yönünü çevirdi :ٌ‫ـﻮﺟﻴﻪ‬
‫َﱠ‬
ْ ‫وﺟﻪَ ﻳُ َ ﱢ‬
Dağıtmak: ‫وزع ﻳُ َـﻮزﱢعُ ﺗَ ْـﻮِزﻳﻊ‬
َ ‫َﱠ‬
Özet
Arapçada bir fiil cümlesinin önemli ögelerini tanıyabilmek
Bilindiği gibi bir cümlenin ögelerini tanımak o cümlenin anlamanı
kavramamıza yardımcı olur. Öğrendiğimiz bu dilin cümlelerini korkusuzca
okuyabilir ve istediğimiz cümleleri kurabiliriz. Arapça bir isim cümlesinde
temel ögeler (umde) fiil ile fâil (özne)dir. Müteaddî (geçişli) fiillerle kurulan
cümlelerde ise bu iki unsura mefûlün bih sarîh ‫( اﳌﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﺻﺮﻳﺢ‬nesne: düz
tümleç) eklenmiş olur.
ِْ
Öğrenciler geliyor. ‫اﻟﻄﻼب‬
ُ ‫ﻳﺄﰐ ﱡ ﱠ‬
Misâfir kahveyi içiyor.َ ‫اﻟﻘﻬﻮة‬
ُ ْ ‫ﻳﺸﺮب ﱠ‬
ُ َْ َ
َ ْ َ ‫اﻟﻀﻴﻒ‬
ِ ِ َ‫َ ﱠ‬
Hizmetçi kadın evi temizledi .‫ـﻴﺖ‬
َ َْ‫اﳋﺎدﻣﺔُ اﻟﺒ‬
َ َْ ‫ﻧﻈﻔﺖ‬
Fiil cümlelerindeki ma‘lûm (etken) yapılı mâzî (geçmiş zaman) ve muzârî
(şimdiki ve gelecek zaman) fiilleri mechûl yapıya dönüştürülür.
Ma‘lûm yapıdaki mâzî fiili mechûl yapıya çevrilirken ilk harfi zamme ile,
sondan bir önceki ise kesra ile harekelenir. Sondan bir önceki harf elif ise, yâ
(‫ )ي‬harfine dönüştürülür.
Örnek:
‫اﻟﺰﺟﺎج‬
ُ َ َ ‫ﻛﺴﺮ اﻟ‬
َ َ ‫ْﻮﻟﺪ ﱡ‬
ََ َ .
ِ
‫اﻟﺰﺟﺎج‬
ُ َ ‫ ُﻛﺴ َﺮ ﱡ‬.
Çocuk camı kırdı.
Cam kırıldı.
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ﱠ‬
‫اﳊﻖ‬
َ َ.
ُ ُ ‫ﻗﺎل ﱠ‬
ِ
‫ﻗﻴﻞ َ ﱡ‬
‫اﳊﻖ‬
َ
Adam doğruyu söyledi.
Doğru söylendi.
Muzârî fiil, mechûl yapıya çevrilirken ilk harfi zamme ile sondan bir önceki
harf ise fetha ile harekelenir. Son harf veya bir önceki harf ya (‫ )ي‬harfi veya
vav (‫ )و‬ise bu harfler elife (‫ )ا‬dönüştürülür (kalb edilir).
‫َ ُْ ُ ﱢ‬
‫اﻟﺪرس‬
َ ْ ‫ْﻤﻌﻠﻢ ﱠ‬
ُ َ ُ ‫ﻳﻜﺘﺐ اﻟ‬
Hoca dersi yazıyor.
143
Ders yazılıyor.
Müslüman doğruyu söyler.
‫اﻟﺪرس‬
ُ َْ ُ
ُ ْ ‫ﻳﻜﺘﺐ ﱠ‬
ِ ُ ُ‫ﻳ‬
‫ْﻤﺆﻣﻦ َْ ﱠ‬
‫اﳊﻖ‬
َ
ُ ْ ُ ‫ـﻘﻮل اﻟ‬
‫ـﻘﺎل َْ ﱡ‬
‫اﳊﻖ‬
ُ َ ُ‫ﻳ‬
Doğru söylenir.
Fiil cümlesindeki ma‘lûm yapı mechûle çevrilince ne olur?
Mâzî olsun muzârî olsun mechûl yapıya çevrilince cümlenin fâili (öznesi)
hazfedilir/atılır, cümledeki mef‘ûlün bih sarîh (nesne: düz tümleç) merfûluk
alâmetini almış olarak onun yerine geçer, yani nâibu’l-fâil olur.
‫ﱢ‬
‫اﻟﺪرس‬
َْ ُ ‫ـﻌﻠﻢ‬
َ ْ ‫اﻷﺳﺘﺎذُ ﱠ‬
ُ َُ‫ﻳ‬
Hoca dersi öğretiyor.
‫ﱠ‬
‫اﻟﺪرس‬
ُ ْ ‫ـﻌﻠﻢ ﱠ‬
ُ َُ‫ﻳ‬
Ders öğretiliyor.
Nâibu’l-fâil olan isim, müennes (dişil) ya da akıl sahibi olmayan varlıkları
gösteren bir kırık çoğul şeklinde (‫ﻣﻜﺴﺮ ﻟﻐﲑ اﻟﻌﺎﻗﻞ‬
‫ )ﲨﻊ‬ise o nâibu’l-fâille
‫ﱠ‬
kullanılan fiil de müennes yapıda olur. Örnek:
Öğrenci üniversiteye kayıt yaptırdı.
Üniversiteye kayıt yaptırıldı.
Bakanlık kitapları öğrencilere dağıttı.
Kitaplar öğrencilere dağıtıldı.
ِ ْ َ‫ﱠ‬
ِ ِ ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺔُ ِﰲ‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔ‬
َ َ
َ ‫ﺳﺠﻠﺖ ﱠ‬
َ
ِ ِ ‫ﺳﺠﻠﺖ ِﰲ‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔ‬
ْ َ‫ُ ﱢ‬
َ َ
ِ َ‫ﱠ‬
ِ ‫وزﻋﺖ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ‬
َ
َ ُ ُ ُ‫اﻟﻮَز َارة‬
ِ َ‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
ِ َ ‫وز‬
‫اﻟﻄﻠﺒﺔ‬
َ َ ‫اﻟﻜﺘﺐ‬
َ
ُ
ُ ُ ُ ‫ﱢﻋﺖ‬
Nâibu’l-fâillerin zamir olarak kullanımları aynen fiillerin durumu gibidir.
Nâibu’l-fâiller de cümledeki fâil gibi kim ve ne soruları sorularak bulunur.
Ödüller dağıtıldı.
ِ
ِ َ ‫وز‬
‫اﳉﻮاﺋﺰ‬
ُ ََ ‫ﱢﻋﺖ‬
ُ
Ne dağıtıldı?
‫ﱢﻋﺖ؟‬
ْ َ ‫َﻣﺎذاَ ُوز‬
Ödüller.
ِ
‫اﳉﻮاﺋﺰ‬
ُ ََ
Nâibu’l-fâil, cümlede isim ve zamirden başka nelerden olabilir?
Cümlelerde nâibu’l-fâiller, açık bir isim veya zamir olabildiği gibi
Cer harfi ve mecrûr olabilir. Örneğin;
ِ
ِ َ ِ ‫ﺟﻠﺲ ِﰲ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
َ
َ ُ
Bahçede oturuldu.
Nitelenmiş bir masdar nâibu’l-fâil olabilir. Örneğin;
Bir doktor güzel bir söz söyledi.
ِ ٌ َ‫ِﻗﻴﻞ ﻗ‬
‫ﲨﻴﻞ‬
ْ َ
ٌ َ ‫ـﻮل‬
Güzel bir söz söylendi.
Zaman zarfı nâibu’l-fâil olabilir. Örneğin;
144
َِ ً‫ﻃﺒﻴﺐ ﻗَـﻮﻻ‬
‫ﲨﻴﻼ‬
ََ
ْ ٌ َِ ‫ﻗﺎل‬
Bayram gününe saygı gösteriniz.
Bayram gününe saygı gösterilir.
ِ
ِ ِ ‫اﺣﱰﻣﻮا ﻳـﻮم اﻟ‬
‫ْﻌﻴﺪ‬
َ َْ َُِ ْ
ِ ِ ‫ُﳛﺘَْـﺮم ﻳـﻮم اﻟ‬
‫ْﻌﻴﺪ‬
ُ َْ ُ َ
Yer (Mekân) zarfları da nâibu’l-fâil olabilir. Örneğin;
ِ ْ ‫اﻟﻄﻼب َأﻣﺎم اﻟ‬
Öğrenciler okulun önünde oturdular.‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
َ َ َ َ َ ُ ‫ﺟﻠﺲ ﱡ ﱠ‬
َ ََ
Okulun önünde oturuldu.
ِ
ِ َ ْ ‫ﺟﻠﺲ َأﻣﺎم‬
‫اﳌﺪرﺳﺔ‬
َْ ُ َ َ ُ
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nâibu’l-fâil vardır?
a. .ٌ‫ﻳﻌﺔ‬
‫َﱠ‬
َ ُ‫ﺳﻴﺎ َر‬
َ ‫ﺗﻚ َﺳ ِﺮ‬
ِ
ِ
b. ‫اﻟﻘﻄﺎر؟‬
َ َ ‫ﱠﺎس‬
َ ‫َر‬
ُ ‫ﻛﺐ اﻟﻨ‬
ِ َ ُ‫ﺣﻘﻴﺒﺔ‬
ِ
c. .ُ‫ﺧﻀ َﺮاء‬
ْ َ ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
َ َ َ
d. .‫اﻟﻔﻨﺪق‬
َ ُ ْ ُ ‫اﳌﺴﺎﻓﺮون ﻧَـ َﺰُﻟﻮا‬
َ ُِ َ
ِ ُْ
e. .‫اﻟﻜﺎذب‬
ُ َ ‫ﻳﻄﺮد‬
َ ُ
2. ُ‫ﻛﺘﺒﻪ‬
َ َ cümlesinde altı çizili kelimenin eş anlamlısı aşağıdakilerden
َُ ُ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ ‫ﺻﺎن ﱠ‬
hangisidir?
a. .‫ﻫﺎﺟﺮ‬
ََ َ
ِ
b. .‫ﻋﻤﻞ‬
َ َ
c. .‫ﺣﻔﻆ‬
َ َِ
‫َﱠ‬
d. .‫ﲰﻰ‬
e. .‫ﻧﺸﺮ‬
ََ َ
3. Aşağıdakilerden cümlelerin hangisinde fiille fâil arasında uyum vardır?
ِِ ‫اﻟﺮﺟﻞ ِ َإﱃ ﺑ‬
ِ ‫ر‬
a..‫ـﻴﺘﻪ‬
َْ ُ ُ ‫ﺟﻌﺖ ﱠ‬
َََ
ِ ْ ‫اﻟﻮﻟﺪ ِ َإﱃ اﻟ‬
b..‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
ُ َ َ ‫ﻋﺎد‬
ََ
ََ َ
c..‫ﱠﺎﻓﺬة‬
َ َ ِ ‫ـﻔﺘﺢ اﻟﻨ‬
ُ ََ
ُ َ ْ َ‫اﻟﻮﻟﺪ ﺗ‬
d..‫ﻛﺮﳝﺎ‬
ََ
ً ِ َ ً‫ـﻨﺎت ﻗَ ْـﻮﻻ‬
ُ َ َ‫ﻗﺎل اﻟﺒ‬
ِ ِ ِ َ َ ‫ْﺪان‬
ِ
e..‫ﺑﻮاﺟﺒﻬﻢ‬
ُ َ ‫اﻟﻮﻟ‬
ْ ِ َ ‫ﻗﺎم‬
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiil ile nâibu’l-fâil arasında uyum vardır?
a..‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت‬
َ َُ ْ ُ
ُ َِ ‫ﺗﻜﺮﻣﻮن ﱠ‬
‫ـﺮت ِ ﱠ‬
b..ٌ‫ﻗﻄﺔ‬
ْ ‫ﻓَﱠ‬
ِ َ ِ ‫اﻟﻨ‬
c..‫ﻓﺘﺢ‬
َ ُ ُ‫ﱠﺎﻓﺬة‬
ِ ‫أﺧﺮج ﱢ‬
ِ ْ ‫ﻣﻦ ﱢ‬
d..‫اﻟﺴﺠﻦ‬
َ ُ‫اﻟﻨﺴﺎء‬
َ َ ُِْ
ِ ُِ
e..ُ‫ْﻤﻘﺎﻟﺔ‬
َ َ َ ‫ﻛﺘﺒﺖ اﻟ‬
َ
145
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nâibu’l-fâil zaman zarfıdır?
ِ ْ ‫ْﻤﺪﻳﺮ َأﻣﺎم اﻟ‬
ِ ََ
a..‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
َ َ َ َ َ ُ ُ ‫وﻗﻒ اﻟ‬
َ
ِ
ٍ َ ‫اﻟﻄﻔﻴﻠﻲ ﻗَـﺒﻞ‬
b..‫ﺳﺎﻋﺔ‬
َ َ ْ ‫ﺟﺎء ﱡَ ْ ﱡ‬
ََ
ِ
c..ُ‫ﺑﻌﺎء‬
َ ِ‫ـﻮم اﻷَ ْر‬
ُ َْ‫ﺻﻴﻢ ﻳ‬
َ
d..‫رﻣﻀﺎن‬
َ َ ََ ‫ﺷﻬﺮ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﻳﺼﻮم اﻟ‬
ُ َُ
َ ْ َ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن‬
ِ
ِ ‫أول ﱠ‬
e..‫اﻷﺣﺪ‬
ُ‫ﱠ‬
ِ ُ ْ ُ ‫أﻳﺎم‬
ُ َْ‫اﻷﺳﺒﻮع ﻳ‬
َ ‫ـﻮم‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. e
Yanıtınız doğru değilse nâibu’l-fâil konusu ve ilgili alıştırmaları
tekrar ediniz.
2. c
Yanıtınız doğru değilse okuma parçasını tekrar ediniz.
3. b
Yanıtınız doğru değilse nâibu’l-fâil konusu ve ilgili alıştırmaları
tekrar ediniz.
4. e
Yanıtınız doğru değilse nâibu’l-fâil konusu ve ilgili alıştırmaları
tekrar ediniz.
5. c
Yanıtınız doğru değilse nâibu’l-fâil konusu ve ilgili alıştırmaları
tekrar ediniz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
1. ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ‫ﱠ‬
2. ‫اﻟﺒﻨﺖ‬
ُ ِْ
ِ‫ﱠ‬
3. ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬
4. ‫ـﻠﻤﻴﺬات‬
ُ َ ِ ْ ‫اﻟﺘﱢ‬
5. ُ‫اﳌَْﺮَأة‬
Sıra Sizde 2
1. Cümlenin son kısmına “Ne telif edildi?” sorusunu yöneltirsek alacağımız
cevap yani nâibu’l-fâil ‫’اﻟﻜﺘﺎب‬dır.
2. Bu cümlenin manâsına göre düşünür ve “kim yakalandı?” sorusunu
sorarsak alınacak cevap yani nâibu’l-fâil ‫اﻟﻠﺺ‬
َ َ ’dir.
‫ﻋﻠﻰ ﱢ ﱢ‬
3. Bu cümlede “bu bölgede ne bulunmaktadır?” sorusunu yönelttiğimizde
cevap ‫“ ﲬﺴﺔ ﻋﺸﺮ‬onbeş”tir. Yani bu cümlede mürekkeb sayılardan olan ‫ﲬﺴﺔ‬
‫’ﻋﺸﺮ‬dir. Ancak bu mürekkep sayı fetha üzere mebnî olduğundan bu nâibu’lfâilin merfûluğu mahallendir. Lafızda belli olmaz. Önceki derslerden
mebnîlerin i‘rabının mahallî olduğunu öğrenmiştik.
146
4. Bu cümlede “kim hapsoldu?” sorusuna aldığımız cevap yani cümlede
nâibu’l-fâil ‫’اﻟﺴﺎرق‬tir ve merfû olduğunu gösteren lafzî alâmet kâf (‫)ق‬
harfindeki zammedir, yani irab lafzîdir.
5. Bu cümleye “görüşme yapanlar kimdir?” diye sorulacak olsa cevap yani
nâibu’l-fâil, ‫اﻟﺼﺤﻔﻴﺎت‬
’tır. Merfû olduğunu gösteren alâmet sonundaki
‫ﱠ‬
zammedir.
Sıra Sizde 3
1. ‫أﻏﻠﻘﺖ‬
ْ َ ْ mechûl yapıda mâzî fiil.
2. Mechûl yapıda fiil bulunmamaktadır.
‫ ﻳَُ ﱡ‬mechûl yapıda muzârî fiil.
3. ‫ـﻌﺪ‬
4. ‫ﻧﺸﺮت‬
ْ َ ِ ُ mechûl yapıda mâzî fiil.
5. Mechûl yapıda fiil bulunmamaktadır.
6. ‫أﺣﺪﺛﺖ‬
ْ َ ِ if‘âl bâbından mechûl mâzî.
7. Mechûl yapıda fiil bulunmamaktadır.
8. Mechûl yapıda fiil bulunmamaktadır.
9. ‫ـﻬﺪم‬
ُ َ ْ ُ‫ ﻳ‬fiili mechûl yapıdadır.
10. ‫ﻳﻮﺟﺪ‬
ُ َ ُ fiili mechûl muzârîdir.
Sıra Sizde 4
Nâibu’l-fâiller:
ِ
ِ ِ َ ‫اﺳﺘﻌﻤﺎل ﱡ‬
ِ ‫دﻳﻮان ﱠ‬
ِ َ َ ‫ﳎﺎﻟﺲ‬
‫ﱢﱠ‬
‫ﺑﺎﻟﻄﺎﺑﻊ‬
ُ َ ْ ِ ْ ِ ، ُ‫اﻟﺴﻜﺔ‬
َ ُ ‫ اﻟ‬، ‫اﻷدب‬
َ ‫ ﱠ‬، ‫ْﻤﻨﺎﻇََﺮات‬
َ ُ َ ،‫اﻟﻠﻐﺔ‬
ُ ََ ، ‫اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ‬
Sıra Sizde 5
ٍ َ ‫ﻧﺼﻒ‬
ِ ِ َ َ ِ ‫اﻟﺸﺎرع‬
.‫ﺳﺎﻋﺔ‬
ُ ‫ﻧﻈﻒ ُ ﱠ‬
َ ‫ َ ﱠ‬.1
َ ِ ‫اﻟﻌﻤﺎل ﱠ‬
َ ْ ‫ﺧﻼل‬
ٍ َ ‫ﻧﺼﻒ‬
ِ ِ َ َ ِ ُ‫اﻟﺸﺎرع‬
.‫ﺳﺎﻋﺔ‬
ِ ‫ﻧﻈﻒ ﱠ‬
َ ‫ُﱢ‬
َ ْ ‫ﺧﻼل‬
Cadde yarım saatte temizlendi.
ِ ِ ‫ﻫﺬﻩ‬
ِ ِ ‫اﻟﺴﻜﺎن ِﰲ‬
ِ
.‫ـﻘﻂ‬
ْ ََ‫اﳌﺼﻌﺪ ﻧَ َـﻬﺎ ًرا ﻓ‬
َ َ ْ ِ ‫اﻟﻌﻤﺎرة‬
َ ُ ‫ﻳﺴﺘﺨﺪم ﱡ ﱠ‬
ُ ْ َ ْ َ .2
ََ
ِ ِ ‫ﻫﺬﻩ‬
ِ ِ ‫ﻳﺴﺘﺨﺪم ِﰲ‬
.‫ـﻘﻂ‬
ْ ََ‫اﳌﺼﻌﺪ ﻧَ َـﻬﺎ ًرا ﻓ‬
ُ َ ْ ِ ‫اﻟﻌﻤﺎرة‬
َ ُ َ ْ َْ ُ
ََ
Bu binada asansör sadece gündüz kullanılır.
ِ َْ ‫ْﻤﻼﺣﺔ ِﰲ‬
ِ َ ِ ‫ﻓﻦ اﻟ‬
‫ﱠ‬
ٍ ُ ْ َ ‫ﲬﺴﺔ‬
.‫أﺷﻬﺮ‬
‫ْﻤﻼﺣﻮن َ ﱠ‬
َ ُ ‫ـﻌﻠﻢ اﻟ َ ﱠ‬
َ
َ َ َ‫ ﺗ‬.3
َ
ِ َْ ‫ْﻤﻼﺣﺔ ِﰲ‬
ِ َ ِ ‫ﻓﻦ اﻟ‬
‫ﱢ‬
ٍ ُ ْ َ ‫ﲬﺴﺔ‬
.‫أﺷﻬﺮ‬
‫ـﻌﻠﻢ َ ﱡ‬
َ
َ ُ ُ‫ﺗ‬
َ
Denizcilik beş ayda öğrenildi.
147
ِ َ ‫ـﺒﺤﺚ‬
ِ ْ ‫ﺷﺎﻫﺪﻧﺎ‬
. ‫وﻟﺪﻫﺎ‬
‫أﻣﺲ ْاﻣ َﺮ ًأة ْ َِﱠ‬
َ ْ َ َ .4
َ َ َ ‫ﻋﻦ‬
ْ ُ َ ْ َ‫أﺟﻨﺒﻴﺔً ﺗ‬
ِ َ ‫ـﺒﺤﺚ‬
َِ ْ ٌ‫أﻣﺲ ْاﻣﺮأة‬
. ‫وﻟﺪﻫﺎ‬
ْ َِ ُ
َ َ َ ‫ﻋﻦ‬
ْ ُ َ ْ َ‫أﺟﻨﺒﻴﺔﱠٌ ﺗ‬
َ ِ ْ ‫ﺷﻮﻫﺪت‬
Dün çocuğunu arayan yabancı bir kadın görüldü.
ِ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ ََ ْ َ .5
ِ ِ‫وﻓﺎة اﻟ ﱠﺮ‬
ِ ِ ‫ﺋﻴﺲ اﻟ ﱠﺮ‬
.‫اﺣﻞ‬
َ َ ِ ُ‫اﳊﻜﻮﻣﺔ‬
َ ُ ُْ ‫أﻋﻠﻨﺖ‬
َ َ َ ‫اﳊﺪاد‬
ِ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ
ِ ِ‫وﻓﺎة اﻟ ﱠﺮ‬
ِ ِ ‫ﺋﻴﺲ اﻟ ﱠﺮ‬
.‫اﺣﻞ‬
ُ َ ِ ‫أﻋﻠﻦ‬
َ َ َ ‫اﳊﺪاد‬
َ ُْ
Vefat eden başkan için yas ilan edildi.
ِ ‫ﳎﻠﺲ اﻟﻨـ ﱠ‬
ِ ِ َْ ُ‫أﻋﻀﺎء‬
.‫ﻤﻬﻮِرﱠﻳﺔ‬
ْ ‫ﺋﻴﺲ‬
َ ْ ‫ـﺘﺨﺐ‬
ُ ْ ُ‫اﳉ‬
َ َ َ ْ‫ اﻧ‬.6
َ ‫ﱡﻮاب َر‬
ِ ِ ُْ‫اﻧ‬
.‫اﳉﻤﻬﻮِرﱠﻳﺔ‬
ُ ُْْ ‫ﺋﻴﺲ‬
َ ُ
ُ ‫ـﺘﺨﺐ َر‬
Cumhurbaşkanı seçildi.
ِ ِ َ ‫ـﻌﺾ‬
ِ
ِ ْ ُ ‫ﺻﻌﻮﺑﺔً ِﰲ‬
ِ ْ َ‫ﻧﻄﻖ ﺑ‬
.‫اﻟﻜﻠﻤﺎت‬
َ ُ ُ ‫ﱠﺎس‬
َ
ُ ‫ ﻳُ َـﻮاﺟﻪُ اﻟﻨ‬.7
ِ ِ َ ‫ـﻌﺾ‬
ِ ْ ُ ‫ﺻﻌﻮﺑﺔٌ ِﰲ‬
ِ ْ َ‫ﻧﻄﻖ ﺑ‬
‫اﻟﻜﻠﻤﺎت‬
َ َ ُ‫ﺗ‬
َ ُ ُ ُ‫ـﻮاﺟﻪ‬
َ
Bazı kelimelerin telaffuzunda zorlukla karşılaşılıyor.
ِ ُ ُ ‫اﻟﺼﻮت‬
ِ ‫اﻟﻄﻌﻢ ِ ﱢ‬
‫ـﺘﺬو ُق ِ ْ ُ ﱡ‬
. ‫ﺑﺎﻷذن‬
‫ ﻳَ َ َ ﱠ‬.8
َ ْ ‫وﻳﺴﻤﻊ ﱠ‬
ُ َ ْ َ َ ‫ﺑﺎﻟﻠﺴﺎن‬
َ َ ْ ‫اﻹﻧﺴﺎن‬
َ
ِ ُ ُ ‫اﻟﺼﻮت‬
ِ ‫اﻟﻄﻌﻢ ِ ﱢ‬
‫ﻳَُ َ ﱠ ُ ﱡ‬
. ‫ﺑﺎﻷذن‬
ُ ْ ‫وﻳﺴﻤﻊ ﱠ‬
ُ َ ْ ُ َ ‫ﺑﺎﻟﻠﺴﺎن‬
َ ُ ْ ‫ـﺘﺬوق‬
Tat, dille alınır; ses kulakla işitilir.
ِ
ِ َ َ َِ ‫ْﻤﺴﻠﻤﲔ‬
. ‫ﺑﻨﻈﺎﻓﺔ َِﺛﻴﺎ ِِ ْﻢ‬
َ ُ ِ ْ َ‫ﱠﺎس ﻳ‬
َ ِ ْ ُ ‫ـﻌﺮﻓﻮن اﻟ‬
ُ ‫ اﻟﻨ‬.9
ِ َ َ َِ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن‬
. ‫ﺑﻨﻈﺎﻓﺔ َِﺛﻴﺎ ِِ ْﻢ‬
ُ َ ْ ُ‫ﻳ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ـﻌﺮف اﻟ‬
Müslümanlar, elbiselerinin temizliğiyle tanınırlar.
ِ ‫اﻷﺳﺒﻮع اﻟ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻜﺘﺎﺑ‬
ِ ْ َ ِ َ ‫ـﲔ‬
ِ ْ َ ‫ﻳﺖ‬
.‫ْﻤﺎﺿﻲ‬
ْ ِ .10
ُ ْ‫اﺷﺘَـ َﺮ‬
َ ِ ‫ﻫﺬﻳﻦ‬
َ ِ ُ ْ ُ ‫اﳉﺪﻳﺪﻳﻦ ِﰲ‬
ِ َ ِ ‫اﻟﻜﺘﺎﺑﺎن‬
ِ ِ ِ َ ‫اﺷﱰي‬
ِ ‫اﻷﺳﺒﻮع اﻟ‬
.‫ْﻤﺎﺿﻲ‬
َ َ َ ‫ﻫﺬان‬
َ ِ ُ ْ ُ ‫اﳉﺪﻳﺪان ِﰲ‬
َ ُِ ْ ُ
Bu iki kitap geçen hafta satın alındı.
Yararlanılan Kaynaklar
Çörtü, M. Meral (2001), Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Ediskun, Haydar (1996), Türk Dilbilgisi, İstanbul.
Güler, İsmail, Hüseyin Günday, Şener Şahin (2001), Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (2003), Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Muhammed İsmâil vd., el-Kavâidu’l-‘arabiyyetu’l-müyessera,
(tarihsiz), Cantaş yayınevi, İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
148
149
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Arapçadaki zaman zarflarını tanıyabilecek,
•
Arapçadaki mekan zarflarını tanıyabilecek,
•
Arapçadaki mef‘ûlun fîh kavramını açıklayabilecek,
•
Arapça cümlelerde zaman ve mekan zarflarını (mef‘ûlun fîhleri)
kullanabileceksiniz,
Anahtar Kavramlar
•
Zarf
•
Yer zarfı
•
Zaman zarfı
•
Mef‘ûlün fîh
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Bir Türkçe dilbilgisi kitabından yer ve zaman zarfları konularını tekrar
ediniz.
•
Ulaşıp okuyabileceğiniz bir Arapça dilbilgisi kitabından konular hakkında
bilgi edininiz.
150
el-Mef‘ûlü Fîh:
Zaman ve Mekân
Zarfları
ِ ِ ‫ﻤﻔﻌﻮل‬
‫ﻓﻴﻪ‬
ُ ُ ْ َ ْ‫اﻟ‬
GİRİŞ
İnsanların konuştuğu çeşitli diller hehangi bir ilgi sebebiyle birbirlerinden
kelime alışverişinde bulunmuşlardır. Dolayısıyla Türkçemiz de, coğrafî ve
kültürel yakınlık sebebiyle Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime almıştır.
Söz gelimi başlıkta kullandığımız kelimelerin üçü de Arapçadan dilimize
geçmiştir. Ancak bir söz bir dilden diğerine geçerken kimi zaman bazı mânâ
değişikliklerine uğrar. Zarf kelimesi de bunlardan biridir. Şöyle ki, bu
kelimeyi duyan bir Türk çocuğunun ilk olarak aklına mektup zarfı gelir.
Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü bu kelimeyi hayatımızda ilk olarak
mektup zarfı şeklinde duyduk ve çoğu zaman da onu duyarız. Ancak
kelimenin bir sözlükteki mânâsı bir de terim mânâsı vardır. Unutmayalım ki,
bir kelimenin sözlükteki mânâsı ile terim mânâsı arasında her zaman bir
anlam ilişkisi bulunur.
“Zarf” kelimesi sözlükte şu anlamlarda kullanılır: “Kap, kılıf, mahfaza,
ambalaj malzemesi, kapsül, beceriklilik, nekteli oluş, içinde yerleşilen,
oturulan durulan her şey”. Terim olarak zarf, bir işin veya bir oluşun içinde
meydana geldiği yeri ya da zamanı gösteren kelime veya kelime öbeğini ifade
eder. Burada özel bir duruma dikkat edilmelidir. O da Türkçe dilbilgisi
kitaplarında “zarf” terimi başlığı altında ele alınanların hepsi Arapçadaki
“zarfın” tam karşılığı değildir. Sözgelimi, Türkçedeki durum zarfları Arapça
dilbilgisi kitaplarında “el-hâl” başlığı altında incelenir. Arapçadaki zarf’ın
Türkçedeki karşılığı zaman, yer ve yön zarflarıdır.
Bu ünitede yer ve zaman zarflarını ihtivâ eden bir “Okuma parçası” ve
onun iyice anlaşılmasına yardım edecek çeşitli alıştırmalar bulacaksınız.
Sonra Arapça mef‘ûlün fîh/zarflar konusu geniş bir şekilde yer alacak, konu
anlatılırken verilen misaller harekeli ve tercümeleriyle birlikte olacaktır.
Konunun tam olarak kavranılabilmesine yardımcı olacak çok çeşitli
alıştırmaların yanında Arapçadaki zaman ve mekan zarflarının birer listesi
anlamlarıyla birlikte yer alacaktır. Sıra Sizde ve Kendimizi Sınayalım
kısmlarının doğru cevaplarını da bulacak ve böylece konunun iyi ve doğru bir
biçimde anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol edebileceksiniz.
Arapçada yer ve zaman zarfı ile ilgili daha ayrıntılı örnekler için
http://www.onlinearabic.net adresine başvurabilirsiniz.
151
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ُْ‬
‫َ َْ ِ‬
‫ـﺸﺄَ ِﰲ ِ‬
‫أﺷﻬﺮ ﱠ َ ٍ‬
‫ﻋﺮﰊ ‪َ ،‬ﻋﺎش ِﰲ َ ِ‬
‫ﻃﻨ َﺠـﺔَ ِﰲ اﻟ َ ْـ ِ ِ‬
‫اﻟﻘﺮن ﱠ ِ ِ‬
‫ْﻤﻐﺮب‪،‬‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫اﻟﺜﺎﻣﻦ ِ ْـ ِ ﱢ‬
‫رﺣﺎﻟﺔ َ َ ِ ﱟ‬
‫ُ‬
‫ﻣﺪﻳﻨَ ِـﺔ َْ‬
‫َ‬
‫اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻧَ َ َ‬
‫ْ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َ ْ َ ُ َ‬
‫ﻧﺸﺄﺗﻪُ‪ُ ْ :‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫إﻃﺎر ْـ َ ِ‬
‫اﳊﻀﺎرة ِ َِ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ـﻘﺎﻓﺔ‬
‫ﺜ‬
‫اﻟ‬
‫ﻤﻌﻬﻢ‬
‫ﲡ‬
‫َ‬
‫ﺑﺮ‬
‫ﺮ‬
‫ـ‬
‫ﺒ‬
‫واﻟ‬
‫اﻟﻌﺮب‬
‫ﻣﻦ‬
‫اﻟﺴﻜﺎن‬
‫ﻛﺎن‬
‫ﻴﺚ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.‬‬
‫ﰲ‬
‫وﻳﻌﻴﺸﻮن‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪،‬‬
‫َﺣ ْ ُ َ َ ﱡ ُ َ َ َ َ َ ْ َ ْ َ ُ ُ ْ َ َ ُ ْ َ ﱠ ُ َ َ ُ َ‬
‫َ َ َ ْـ‬
‫ﻐﺎل ِ ُ ِ‬
‫ﻛﺎن اﺑﻦ ﱡ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﻌﻠﻮم ِ َِ ﱠ ِ‬
‫أﺻﻮل َﻋﺮِﱠ ٍ‬
‫أﺳﺮُﺗﻪُ َﻋ ِﺮ َﻳﻘﺔً ِﰲ ِ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ ُ ُ ٍ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.‬‬
‫ﺑﻴﺔ َوﺑَـ ْﺮﺑَ ِﺮﱠٍﻳﺔ‪ْ َ َ ،‬‬
‫ْ‬
‫اﻻﺷﺘ َ ِ ُ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ ْ‬
‫َ َ ُْ َ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ُ ْ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ـﺮف اﺑ ﻦ ﱡ ِ ِ ِ‬
‫ـﺎن َﻛﺜِــﲑ ِﻣــﻦ اﻟ َ ِ ِ‬
‫ـﺴﻔﺮ واﻟـ ﱠ َ ِ‬
‫ـﺴﻔﺮ واﻟـ ﱠ َ ِ‬
‫ـﺴﺎﻓﺮ َإﱃ‬
‫ُﺣﺒﱡــﻪُ ﻟﻠـ ﱠ َ ِ َ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃَــﺔَ ﲝُﺒﱢــﻪ ﻟﻠـ ﱠ َ ِ َ َ‬
‫ـﺮﺣﻼت‪ :‬ﻋُـ ِ ُ ْ ـ ُ َ‬
‫ـﺮﺣﻼت‪َ ،‬وَﻛـ َ ٌ َ َ‬
‫ْﻤﻐﺎ ِرﺑَــﺔ ﻳُـ َ ُ‬
‫ْﻤﻜﺮﻣ ِـﺔ واﻟ ِ‬
‫وﳛ ِﻜـﻲ َ ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ ﱠ‬
‫َِ ِ‬
‫ْﻤﺪﻳﻨَ ِـﺔ‬
‫ـﻌﻮد َ َْ‬
‫اﳊﺠﺎز‪ ،‬ﰒُﱠ ﻳَ ُ ُ‬
‫ﻷﻗﺎرﺑِِـﻪ َوﺟ َﲑاﻧـﻪ َﻋ ِـﻦ اﻟْ ُﻤ ُـﺪن اﻟ ِـﱵ َرآ َﻫـﺎ ِﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮﻳ ِـﻖ‪َ ،‬و َﻋ ْـﻦ َﻣ ﱠﻜـﺔَ اﻟ ُ َ ﱠ َ َ َ‬
‫ـﻨﺼﺖ ِ ِ‬
‫اﻟْﻤﻨ ﱠ ِ‬
‫اﳊﻜﺎﻳﺎت ِ ْ ِ ٍ ِ ٍ‬
‫وﻫﻮ ِ‬
‫ﻫﺬﻩ ِْ َ ِ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫وﻣﺎ ِ ْ‬
‫ـﻮرة‪َ َ ،‬‬
‫إن ﺑَ َ َ‬
‫ﻋﺎﻣﻪُ‬
‫ﺻﻐﲑٌ ﻳُ ْ ِ ُ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َ ُ َ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َ َ‬
‫ﺑﺎﻫﺘﻤﺎم َﺷﺪﻳﺪ‪َ َ .‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َُ َ‬
‫ـﻠﻎ ْ ُ‬
‫ﻛﺎن ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﺒﺪاﻳَــﺔُ َﺳـ َـﻨﺔَ َﲬْ ـ ٍ‬
‫ـﺒﻌﻤﺎﺋﺔ ﻣـ َـﻦ‬
‫ﺲ َوﻋـ ْ‬
‫ﺎدي َواﻟْﻌـ ْ‬
‫ﻳﻦ َو َﺳـ ْ َ‬
‫ـﺎز‪َ ،‬ﻛﺎﻧَــﺖ اﻟِ َ‬
‫اﻟﺮﺣﻠَــﺔَ َﻗﺎﺻـ ًـﺪا اﳊ َﺠـ َ‬
‫ﻳﻦ َﺣـ ﱠـﱴ ﺑَـ َـﺪأَ ﱢ ْ‬
‫ـﺸ ِﺮ َ‬
‫ـﺸ ِﺮ َ‬
‫اﳊـَ َ‬
‫اﳍﺠ ِ‬
‫ـﺒﻌﻤﺎﺋﺔ ﺳـ َ ٍ‬
‫ِِ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺎﺋﻞ اﻟْﻤﻮاﺻـ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺎن‬
‫ـﻼت َْﳏ ـ ُ َ ً‬
‫ﺪودة‪َ ،‬وَﻛـ َ‬
‫ـﻨﺔ‪َ -‬ﻛﺎﻧَـ ْ‬
‫ﺮة‪ِ َ ،‬وﰲ َذﻟِـ َ‬
‫ـﺖ َو َﺳـ ُ ُ َ َ‬
‫أي ُ ْﻣﻨ ـ ُﺬ َْﳓ ـ ِﻮ َﺳـ ْ َ َ‬
‫اﻟﻮﻗْـ ـﺖ – َ ْ‬
‫ـﻚ َ‬
‫ْ ْـ َ‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺔَ ِﻣﻦ اﻟ ْ ِ ِ ِ‬
‫اﳊﺠﺎز ِﰲ أَرﺑ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﺔ َ ْ ُ ٍ‬
‫أن‬
‫ـﻴﻬﻢ َ ْ‬
‫أﺷﻬﺮ‪َ َ َ ،‬‬
‫ْﻤﻐﺎ ِرَﺑﺔُ ﻳَ ْ َ ُ َ‬
‫اﳊﺠﺎج اﻟ َ َ‬
‫ﻣﺼﺮ‪ ،‬ﰒُﱠ ِ َإﱃ ْ َ ِ َْ َ‬
‫ﻓﻜﺎن َﻋﻠَ ْ ِ ْ‬
‫ُْ ﱠ ُ‬
‫ـﻘﻄﻌﻮن اﻟ َ َ َ َ َ‬
‫ْﻤﻐﺮب َإﱃ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫َ َِْ ﱡ‬
‫ﳊﺞ‪.‬‬
‫اﳊﺠﺎز ﰲ َ ْ‬
‫أﺷﻬﺮ َ ﱠ‬
‫ﺣﱴ َ ُ‬
‫وﻗﺖ ا َْ ﱢ‬
‫ﻣﻮﺳﻢ َْ ﱢ‬
‫ﻳﺼﻠﻮا ْ َ َ‬
‫اﳊﺞ ﺑﺄَ ْرﺑَ َـﻌﺔ َ ْ ُ‬
‫ـﺒﻞ َ ْ‬
‫ﻳﺴﺘﻌﺪوا َ ُ َ ُ‬
‫وﻳﺴﺎﻓﺮوا ﻗَ ْ َ‬
‫رﺣﻠﺘﻪ ِ َإﱃ ْ ﱢ ِ‬
‫اﻧﻪ ِ ِ‬
‫ﲨﻴﻌـﺎ أﻧﱠـﻪُ ذَ ِﻛ ﱞـﻲ َ ِ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔ ﻣﻊ أَﻗْـﺮ ِِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺪأَ ْ ُ ﱡ‬
‫ـﻞ‬
‫ﻫﺬﻩ ﱢ ْ َ‬
‫اﻟﺮﺣﻠﺔَ ﱠ ِ َ َ‬
‫وﻣﺼﺮ‪َ َ :‬‬
‫ِ ْ َُُ‬
‫ﻓﻈﻬﺮ َﳍُ ْـﻢ َ ً‬
‫َ‬
‫َ‬
‫وﻋﺎﻗ ٌ‬
‫اﻟﻄﻮﻳﻠﺔ‪َ َ َ َ ،‬‬
‫اﺑﻦ َ َ َ َ َ‬
‫اﳊﺞ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮْـﻛ ـ ﺐ ِ‬
‫ﻣﺮﻣﻮﻗَ ــﺔٌ ِﰲ رْـﻛ ـ ِ‬
‫َو َﻋ ـ ِ ٌ‬
‫ﺐ ْ‬
‫اﳊُ ﱠﺠ ـ ِ‬
‫ﺒﺤﺖ ﻟَ ــﻪُ َ َ‬
‫ﻣﺪﻳﻨَ ــﺔَ‬
‫ـﺎدل‪ْ َ ،‬‬
‫وأﺻـ ـ َ َ ْ‬
‫ـﺴﺎ َﳍُـ ْـﻢ َ َ ْ‬
‫ـﺎج‪َ ،‬و َ‬
‫ـﻞ ﱠ ُ َ‬
‫ﻣﻜﺎﻧَــﺔٌ َ ْ ُ‬
‫ﻓﺎﺧﺘَ ـ ُ‬
‫ـﺎروﻩُ َرﺋﻴ ـ ً‬
‫ﺻـ َ‬
‫َ‬
‫ْﻤﺪﻳﻨ ِـﺔ‪ ،‬واﺗﱠـﺼﻞ ِﺑﺎﻟْﻌﻠَﻤ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺪﺛﻮا َﻋ ِـﻦ اﻟﺒ ْـ َ ِ‬
‫اﻻﺳﻜﻨﺪ ِرﱠِﻳﺔ وَزار ْاﺑﻦ ﱡ َ ِ‬
‫ـﺎك ِ ِﺑﺮ َﺟ ٍ‬
‫ـﻠﺪان‬
‫ـﺎء‪ ،‬واﻟْﺘَـ َﻘـﻰ ُﻫﻨَ َ‬
‫ـﺎل َﲢَ ﱠ ُ‬
‫ِ ْ َْ َ‬
‫ُ‬
‫َ َُ‬
‫ﻗﺎﺿﻲ اﻟ َ َ َ َ َ ُ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َ َ‬
‫أﻋ ِﺠــﺐ ﺑِـ ِـﻪ ِاﺑْ ـ ُﻦ َ ﱡ‬
‫اﻟﺮﻏﺒَــﺔَ ِﰲ َﻣ ِﺰﻳـ ٍـﺪ ِﻣـ َـﻦ اﻟـ ﱠ َ ِ‬
‫ـﺮر‬
‫ﻟﺪﻳْ ـ ِﻪ ﱠ ْ‬
‫ـﺪﻳﺜﺎ ﻃَـ ِ ً‬
‫ﺑﻄﻮﻃَـ َـﺔ‪َ ،‬وﻗَ ـ ﱠـﻮى َ َ‬
‫َْ‬
‫وأﻫﻠِ َﻬــﺎ َو َﻋــﺎداَِِ ْﻢ َﺣـ ِ ً‬
‫ـﺴﻔﺮ‪ ،‬ﻗَ ـ ﱠ َ‬
‫ـﻮﻳﻼ‪َ ْ ُ ،‬‬
‫ﺑﻼد ِْْ ِ‬
‫اﳊﺞ ِ َإﱃ ِ َ ِ‬
‫اﳍﻨﺪ َ ﱢ ِ‬
‫واﻟﺼﲔ‪.‬‬
‫ـﻌﺪ‬
‫ﺑ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ‬
‫ْ‬
‫ﱠََ َْ َ َ ﱢ‬
‫ِ‬
‫ـﻞ ْـ ُ ﱡ‬
‫وأﻫﻠَ َﻬــﺎ‪َ ،‬و َِﲰـ َـﻊ َﻋـ ْـﻦ َ ْأﻫـ ِﻞ اﻟـ ﱠ ِ‬
‫ـﺴﺎﻓَ َـﺮ ِ َإﱃ‬
‫ـﺼﺮ ﻳَـﺘَـ َﻌـ ﱠ ُ‬
‫ـﺸﻖ‪ :‬ﻇَـ ﱠ‬
‫ـﺮف ُﻣـ ُـﺪﻧَ َـﻬﺎ َ َ ْ‬
‫رﺣﻠَﺘُــﻪُ ِ َإﱃ ِد َﻣـ ْ َ‬
‫ِْ‬
‫اﺑﻦ َﺑﻄﻮﻃَــﺔَ ِﰲ ﻣـ ْ َ‬
‫ـﺸﺎم‪ ،‬ﻓَـ َ‬
‫ِ‬
‫ـﺸﺎم َﻋــﻦ ِﺟ ـﲑا ِِﻢ ِﻣــﻦ اﻟﺘﱡ ــﺮكِ‬
‫ـﺸﻖ‪َ ،‬و َﳊِـ َـﻖ ِﺑﺮْﻛـ ِ‬
‫اﳊِ َﺠـ ِ‬
‫ـﺎج‪َ ،‬و َﺳــﺎﻓَ َـﺮ ﻣ ْﻨـ َﻬــﺎ ِ َإﱃ ْ‬
‫ﺐ ْ‬
‫اﳊُ ﱠﺠـ ِ‬
‫ِد َﻣـ ْ َ‬
‫ـﺎز‪َ ،‬ﺣ َﻜــﻰ ﻟَــﻪُ َ ْأﻫـ ُﻞ اﻟـ ﱠ ِ ْ َ ْ َ ْ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﻞ ِ ِ‬
‫ـﺮﻏﺐ ِﰲ ِز ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ﻫﺬﻩ اﻟ َ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﻨﺎﻃﻖ‪.‬‬
‫ﻳﺎرة ُ ﱢ َ‬
‫واﻟﺒﻴ َﺰْ ﱢ َ‬
‫ﻧﻄﻴﲔ‪ ،‬ﻓَ َ َ َ َ‬
‫َ‬
‫َ ِ ِ‬
‫ـﺮﺣﻼت َﻛﺜِ ٍ‬
‫ﻣﻨﻄ َﻘ ٍـﺔ وا ِﺳ ٍ‬
‫ﺑﻄﻮﻃَـﺔَ ﺑِ َ ٍ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ‬
‫ـﻌﺔ‬
‫آﺳﻴﺎ َوأﻓْ ِﺮ ْﻳﻘﻴَـﺎ‪َ ،‬و َﻋ َ َ‬
‫َ َ َُ‬
‫أﺣﻮال ْ َ َ‬
‫ﻳﻘﻴﺎ‪َ َ :‬‬
‫ـﲑة ِﰲ ْـ َ‬
‫ََ‬
‫آﺳﻴﺎ وأﻓْ ِﺮ ْ َ‬
‫رﺣﻼﺗﻪُ ِ َإﱃ ْ َ‬
‫ﻗﺎم ْ ُ‬
‫ـﺮف ْـ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻦ َ ﱡ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ا‬
‫ـﺎش‬
‫ﻋ‬
‫ـﺼﲔ‪،‬‬
‫ﻟ‬
‫وا‬
‫اﳍﻨﺪ‬
‫ـﺮف‬
‫ﻋ‬
‫ـﺎ‬
‫ﻤ‬
‫ﻛ‬
‫ـﺔ‪،‬‬
‫ﻴ‬
‫ﺑ‬
‫ﺮ‬
‫اﻟﻌ‬
‫ـﺮة‬
‫ﻳ‬
‫ﺰ‬
‫واﳉ‬
‫واﻟﺸﺎم‬
‫وﻣﺼﺮ‬
‫ْﻤﻐﺮب‬
‫ﻟ‬
‫ا‬
‫ﻋﺮف‬
‫ْﻌﺎﱂ‪،‬‬
‫ﺑﻄﻮﻃَـﺔَ ِﰲ‬
‫َ‬
‫ﻣﻦ اﻟ َ َ َ َ َ ْ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ َ َ ﱠ َ َ َ َ َ َ ْـ َ َ ﱢ َ َ َ ْـ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻫﻨﺎك ِﻋ ﱠ َ ِ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﲔ ِﰲ ِْ ِ‬
‫ﻣﺮﻣﻮق اﻟ َ َِ‬
‫اﳍﻨﺪ ِ ﱠ َ ِ‬
‫ِْ ِ‬
‫ﺳﻨﲔ‪ِ َ َ ،‬‬
‫ـﺰر‬
‫وﻇﻞ َُ َ‬
‫اﳍﻨﺪ‪ َ َ ،‬ﱠ‬
‫ـﺪة ﺳ ِ َ‬
‫ـﲔ اﻟ ُ ْ ِ َ‬
‫ْﻤﻜﺎﻧﺔ ﺑَ ْ َ‬
‫ﻋﺪة ِ َ‬
‫ﻛﺎن َ ً‬
‫ـﻨﲔ‪ ،‬ﰒُﱠ َز َار ُﺟ ُ َ‬
‫ﻗﺎﺿﻴﺎ َ ْ ُ َ َ‬
‫ودﻗﻴ ًﻘـﺎ وﺣ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻞ اﻟْ ِـﺒﻼَ ِد اﻟﱠ ِـﱵ َزارَﻫـﺎ ْـ ً ِ‬
‫اﻟﺼﲔ‪ِ َ ََ ،‬‬
‫ـﺎﻓﻼً‬
‫ـﺘﺐ َﻋ ْـﻦ ُﻛ ﱢ‬
‫اﻟ َْﻤﺎﻟْﺪﻳﻒ‪ ،‬ﰒُﱠ ﱢ َ‬
‫وﺻﻔﺎ ُْﳑﺘ ًﻌـﺎ َ َ َ َ‬
‫َ َ‬
‫ـﻮﻣﻄﺮة‪َ ،‬وَﻛـ َ َ‬
‫ووﺻﻞ َإﱃ ُﺳ َ ْ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﻌﻠﻮﻣﺎت واﻟﻄﱠﺮ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﺋﻒ‪.‬‬
‫ﺑﺎﻟ َ ْ ُ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺎق اﻟْ َﻘـ ﱠِ‬
‫ِ ِ‬
‫أﻋﻤـ ِ‬
‫ـﺖ ِﰲ‬
‫ـﲑةُ َ َ‬
‫ﲤﺒﻮْﻛﺘُــﻮ(‪َ ،‬وَﻛﺎﻧَـ ْ‬
‫ﻓﻜﺎﻧَـ ْ‬
‫ـﲑةُ‪ :‬أ ﱠﻣــﺎ ِ ْ‬
‫ِْ‬
‫ـﺎرة اﻷﻓْ ِﺮﻳﻘﻴﱠــﺔ‪َ ،‬ﺳــﺎﻓَ َـﺮ َإﱃ ) ُْ‬
‫ـﺖ َإﱃ ْ َ‬
‫رﺣﻠَﺘُــﻪُ اﻷَﺧـ َ‬
‫رﺣﻠَﺘُــﻪُ اﻷَﺧـ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺖ ِﻣــﻦ أﻫـ ﱢـﻢ ﻣﺮاﻛِـ ِـﺰ اﻟﺜﱠ َـﻘﺎﻓِـ ِـﺔ ِ َِ ﱠ ِ‬
‫ـﻚ اﻟﻮ ْـ ِ‬
‫ـﺖ‬
‫ﲨﻬﻮِرﻳﱠـ ِـﺔ َﻣـ ِـﺎﱄ‪َ ،‬وَﻛﺎﻧَـ ْ‬
‫ـﻮم ِﰲ ُْ ُ‬
‫ْـ‬
‫ﲤﺒﻮْﻛﺘُــﻮ( اﻟْﻴَ ـ ْ َ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪ ،‬وﺗَـ َﻘـ ُـﻊ َﻣﺪﻳﻨَــﺔُ ) ُْ‬
‫َذﻟـ َ َ‬
‫ْ َ ََ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻠﺔ َ ِﱢٍ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ َ ٍ‬
‫ﻗﻮﻳﺔ ِﺑﺎﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫ﻛﺘﺐ ﻋَْﻨ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻛﺘﻮ( َ َ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ َ‬
‫ﲤﺒﻮْ ُ‬
‫ْﻤﻐﺮب‪ ،‬ﻓَـ َﺰ َ َ‬
‫) ُْ‬
‫ارﻫﺎ ْ ُ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔ‪َ ،‬وَ َ َ‬
‫ـﺪة َﻋــﻦ َ َ ِِ‬
‫ـﺴﻠﻴﺔً َﻋــﻦ ﻣـ َ َ ِِ‬
‫ﻣﻌﻠﻮﻣـ ٍ ِ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ‬
‫ـﻞ‬
‫ﺗـ‬
‫رﺣﻼَﺗِـ ِـﻪ‪ َ :‬ﱠ َ‬
‫أﺳﻔﺎرﻩ‪َ ،‬وﻃََﺮاﺋِـ َ‬
‫ـﺸﺎﻫﺪاﺗﻪ ِﰲ ُﻛـ ﱢ‬
‫ـﻒ ُﻣـ َ ﱢَ ْ ُ َ‬
‫ـﺎت ُﻣﻔﻴـ َ ً ْ ْ ـ‬
‫ـﺴﺠﻴﻞ َ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃَــﺔَ َ ْ ُ َ‬
‫دون ْـ ُ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﺳﻢ ) ِرﺣﻠَـﺔِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫أدﰊ َ ً ِ‬
‫ﻛﺘﺐ َﻋ ْﻨ َـﻬﺎ ُِ ْ ُ ٍ‬
‫ﲢﻔﺔُ اﻟﻨ ﱠ ِ‬
‫ﱡﻈﺎر( اﻟ َ ْ ُ ُ‬
‫وﻫﻮ ) ُْ َ‬
‫ﻋﻨﺪ ُﱠ‬
‫ﺑﺄﺳﻠﻮب َِ ﱟ‬
‫َﻫﺬﻩ اﻟْﺒُ ْ َ‬
‫ْﻤﻌﺮوف ْ َ‬
‫اﻟﻘﺮاء ِ ْـ ِ ْ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﺎ َﻛﺒ ًﲑا َ ُ َ‬
‫ـﻠﺪان‪َ ،‬وَ َ َ‬
‫ِْ‬
‫ﻟﻠﺼﻒ اﳋﺎﻣﺲ اﻻﺑﺘﺪاﺋﻲ‪ ،‬ص ‪(338-337‬‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ(‪) .‬ﻣﻦ ﺳﻼح اﻟﺘﻠﻤﻴﺬ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ّ‬
‫‪152‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları okuma parçasına göre cevaplayınız.‬‬
‫‪ِ .1‬ﰲ َ ﱢ ٍ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔ؟‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ َ‬
‫أي ﻗَ ْـﺮن َ َ‬
‫ﻋﺎش ْ ُ‬
‫‪ .2‬أَ ﻫﻮ ِﻣﻦ اﻟ ْ ِ ِ ِ‬
‫ﻣﻦ ِْ َ ِ‬
‫اﳊﺠﺎز؟‬
‫َُ َ َ‬
‫ْﻤﻐﺮب َ ْأم َ‬
‫ﻟﻤﺎذا اﺧﺘﺎرﻩ ْ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫ﳍﻢ؟‬
‫ﺋﻴﺴﺎ َُ ْ‬
‫‪ُ ُ ُ َ َ ْ َ َ .3‬‬
‫اﳊﺠﺎج َر ً‬
‫اﻷﺧﲑة؟‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ِ ْ َ‬
‫رﺣﻠﺘﻪُُ َ ِ َُ‬
‫أﻳﻦ َ َ ْ‬
‫‪َ ِ .4‬إﱃ َْ َ‬
‫اﻷول؟‬
‫ﺳﻔﺮﻩُ َ ﱠ ُ‬
‫أﻳﻦ َ َ‬
‫‪َ .5‬إﱃ َْ َ‬
‫ﻛﺎن َ َ ُ‬
‫رﺣﻼت ْ ِ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔ؟‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ﻣﱴ َ َ َ ْ‬
‫ﺑﺪأت َ َ َ ُ‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ِ‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ ِ‬
‫ذﻟﻚ اﻟْﻮﻗْ ِ‬
‫ﺖ؟‬
‫‪َ ْ َ .7‬‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﻟ ُ َ َ َ ُ‬
‫ْﻤﻮاﺻﻼت ِﰲ َ َ َ‬
‫اﳊﻜﺎﻳﺎت ِﰲ ِ َ ِِ‬
‫ﺑﺎﺳﺘﻤﺎع ِ َ ِ‬
‫ﺻﻐﺮﻩ؟‬
‫ـﻬﺘﻢ ِ ْ ِ َ ِ‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ ﻳَ ْ َ ﱡ‬
‫‪َ ْ َ .8‬‬
‫َ‬
‫ﻛﺎن ْ ُ‬
‫ﻛﺘﺐ ﻋَْﻨ َـﻬﺎ؟‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ ِ َ َ َ‬
‫ﻫﻞ َز َار ُ‬
‫ﺑﻼدﻧﺎ َوَ َ َ‬
‫‪ْ َ .9‬‬
‫ﻓﻴﻪ َِِ‬
‫اﻟﺬي ﱠ ِ ِ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﻪ ﱠ ِ‬
‫‪ .10‬ﻣﺎَ اﺳﻢ َِ ِ ِ‬
‫رﺣﻼﺗﻪ؟‬
‫ﺳﺠﻞ َ َ‬
‫ُْ‬
‫َ َ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını bulunuz.‬‬
‫ﻋﺮف ﺑِـ‪(...‬‬
‫ﻋﺎﺋﻠﺔ ‪ ،‬ﺗَ َ ﱠَ‬
‫ْﻤﺪﻳﻨﺔ ‪َِ َ ،‬‬
‫) َ َِ‬
‫ﻋﺼﺮ ‪ ِ َ ،‬ﱠ‬
‫ـﻬﻴﺄ‪ ،‬ﺑَ َـﻠﺪ ‪َ ِ ُ ،‬‬
‫اﻟﻘﺎﻓﻠﺔ ‪َ َ َ ،‬‬
‫ﺳﺠﻞ‪ ،‬اﻟ َ ِ َ‬
‫رﺣﻼت‪ْ َ ،‬‬
‫ﻫﺪﻳﺔ ‪ َ ،‬ﱠ َ‬
‫اﳊﺠﺎج‬
‫ﻛﺐ ُ ﱠ‬
‫‪َ .1‬رْ ُ‬
‫ﲢﻔﺔُ اﻟﻨ ﱠ ِ‬
‫ﱡﻈﺎر‪.‬‬
‫‪َ ُْ .2‬‬
‫اﻷﺳﻔﺎر‪.‬‬
‫‪َ .3‬أﻧﺎ ُ ِ ﱡ‬
‫أﺣﺐ َ ْ َ َ‬
‫رﺣﻼﺗﻪ؟‬
‫ﻣﻦ َ ﱠ َ‬
‫دون َ َ َ‬
‫‪ْ َ .4‬‬
‫‪ِ َْ .5‬‬
‫ﻧﻌﻴﺶ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﻮاﺣﺪ واﻟﻌﺸﺮﻳﻦ‪.‬‬
‫ﳓﻦ ُ‬
‫ُ‬
‫‪ .6‬اﻧْ َ َ ِ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔُ‪.‬‬
‫اﳊﻀﺎرةُ ْ َِ ﱠ‬
‫ـﺘﺸﺮت َ َ َ‬
‫َ‬
‫أﺳﺮةُ ْ ِ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َﻋ ِﺮ َﻳﻘﺔً‪.‬‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫‪َ .7‬وَ َ ْ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ُ ْ َ‬
‫ـﻌﺪون‪.‬‬
‫ﻛﺎن ُْ ﱠ‬
‫ﻳﺴﺘَ َ ﱡ َ‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫اﳊﺠﺎج َ ْ‬
‫ْﻤﺪن َ ِ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺻﻤﺔُ ِﻣﻦ اﻟ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺒﲑة‪.‬‬
‫‪ُ َ َ َ .9‬‬
‫َ‬
‫دون ِ ِ‬
‫ﺑﻜﺘﺎﺑﻪ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ِ َِ ِ ِ‬
‫رﺣﻼﺗﻪ‪.‬‬
‫اﻟﺬي َ ﱠ َ‬
‫‪ْ .10‬‬
‫ﻓﻴﻪ َ َ َ‬
‫اﺷﺘَ َ َ‬
‫ـﻬﺮ ﱠ ُ ُ‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını bulunuz.‬‬
‫ْﻤﺪﻧﻴﻮن ‪ ،‬اﻟ َ ْ ِ‬
‫ﻋﺼﻰ(‬
‫ﳝﺴﺢ ‪ ،‬ﻗَ ِﺮﻳﺐ ‪ ،‬اﻟ َ َ ِﱡ‬
‫ﻋﻦ ‪ُ ُ ْ َ ،‬‬
‫ْﻤﺸﺮق‪َ َ ،‬‬
‫ﻳﺴﻜﺖ ‪َ َ ،‬‬
‫ـﺮﻏﺐ َ ْ‬
‫)َْ َ ُ‬
‫ذﻫﺐ ‪ ،‬ﻧَ َـﻔﺮ ‪ ،‬ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ﻳﺎﺗﻪ ِﺑﺎﻟﻌﺮِﱠ ِ‬
‫ذﻛﺮ ِِ‬
‫ْﻜﺎﺗﺐ اﻟﺘﱡـﺮِ ﱡ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻛﻲ ْ َ َ‬
‫ََ‬
‫ﻳﺴﺠﻞ اﻟ َ ُ ْ‬
‫‪ َ ُ .1‬ﱢ ُ‬
‫‪153‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻛﺎن ﱠ ﱠ ُ ِ‬
‫ﻣﻦ اﻟ َ ْ ِ ِ‬
‫اﻟﻌﺮِﱢﰊ‪.‬‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫اﻟﺮﺣﺎل َ‬
‫ْﻤﻐﺮب َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﺮوﻳﻮن ِﰲ اﻟ ﱢﺮ ِ‬
‫ﻳﻒ‪.‬‬
‫ﻳﻌﻴﺶ ُ َ ِﱡ َ‬
‫‪ُ َ .3‬‬
‫ـﻠﺪﻧﺎ‪.‬‬
‫ﻋﻦ ﺑَ َ ِ َ‬
‫ـﻠﺪ َ ِ ٌ‬
‫اﻟﺼﲔ ﺑَ َ ٌ‬
‫‪ .4‬ﱢ ُ‬
‫ﺑﻌﻴﺪ َ ْ‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ ِﻣﻦ َِِ‬
‫رﺣﻼﺗﻪ‪.‬‬
‫‪َ َ .5‬‬
‫اﺑﻦ َ ﱡ َ ْ َ َ‬
‫ﻋﺎد ْ ُ‬
‫ﱠﺎس ِ ِ َ ِ‬
‫‪ِ ِ ُ .6‬‬
‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ‪.‬‬
‫ﺑﺮﺣﻠﺔ ْاﺑﻦ َ ﱡ َ‬
‫ـﲔ اﻟﻨ ِ ْ‬
‫ْﻜﺘﺎب ﺑَ ْ َ‬
‫دﻋﻲ اﻟ َ ُ‬
‫َ‬
‫ﻣﻨﺬ ِ َ ِِ‬
‫ﺻﻐﺮﻩ‪.‬‬
‫ﻛﺎن ﱠ ﱠ ُ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ُ ْ ُ‬
‫اﻟﺮﺣﺎل ُِ ﱡ‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﳛﺐ ﱠ َ َ‬
‫‪ .8‬ﻗَﱠ ْ ِ ِ‬
‫ـﻮال َ َ ِ‬
‫اﻟﺮﻏﺒﺔَ ِﰲ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ‪.‬‬
‫ـﻮت َﻫﺬﻩ اﻷَﻗْ َ ُ ْ‬
‫ﻟﺪﻳﻪ ﱠ َْ‬
‫ـﻠﺪة ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺎس َ ِ‬
‫اﻟﺒﻌﻴﺪة‪.‬‬
‫‪ ََ .9‬ﱠ َ‬
‫ﻋﻦ اﻟْﺒَ ْ َ َ‬
‫ﲢﺪث اﻟﻨ ُ‬
‫ﻟﻨﺼﻴﺤﺔ َِ ِ‬
‫اﻟﻮﻟﺪ َِ ِ ِ‬
‫أﺑﻴﻪ‪.‬‬
‫أﻧﺼﺖ َ َ ُ‬
‫‪َ َ ْ َ .10‬‬
‫َ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin bir defa tesniyelerini, bir‬‬
‫‪defa cemisini kullanarak ve gerekli değişikleri göz önünde‬‬
‫‪bulundurarak cümleleri yeniden yazınız.‬‬
‫ـﻠﺪ ِ ٍ‬
‫رﺣﺎﻟﺔٌ َﻋﺮب ِ ٍ‬
‫ﺑﻌﻴﺪ‪.‬‬
‫ﺣﻀﺮ َ ﱠ َ َ ٌ ْ‬
‫ﻣﻦ ﺑَ َ َ‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫اﳌﺜﲎ‪:‬‬
‫اﳉﻤﻊ‪:‬‬
‫ِ‬
‫‪ِ ِ .2‬‬
‫ـﺒﺎء‪.‬‬
‫ﻫﺬﻩ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻘﺮَْﻳﺔُ ﻗَ ِﺮ َﻳﺒﺔٌ ْ‬
‫ﻣﻦ ﻗُ َ َ‬
‫اﳌﺜﲎ‪:‬‬
‫اﳉﻤﻊ‪:‬‬
‫ﱢ‬
‫وﺻﻞ ِ َإﱃ ِْ َ ِ‬
‫اﳉﺪار‪.‬‬
‫اﻟﻄﻔﻞ َ َ َ‬
‫‪ُ ْ .3‬‬
‫اﳌﺜﲎ‪:‬‬
‫اﳉﻤﻊ‪:‬‬
‫اﻟﻐﺮﻓﺔََ ِﺑﺎﻟ ِ ْ َ ِ‬
‫ْﻤﻜﻨﺴﺔ‪.‬‬
‫‪ .4‬اﻟ َْﻤ ْﺮأةُ َ ﱠَ ْ‬
‫ﻧﻈﻔﺖ ُ ْ‬
‫َ‬
‫اﳌﺜﲎ‪:‬‬
‫اﳉﻤﻊ‪:‬‬
‫ِ‬
‫ـﺘﺨﺐ ﻗَ ْـﺒﻞ ﻳَْ َ ْ ِ‬
‫ـﻮﻣﲔ‪.‬‬
‫ﺋﻴﺲ اﻧْ ُ َ َ‬
‫‪ .5‬اﻟ ﱠﺮ ُ‬
‫اﳌﺜﲎ‪:‬‬
‫اﳉﻤﻊ‪:‬‬
‫‪154‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
5. Aşağıda Arapça olarak verilen cümlelerin en yakın Türkçe çevirisini
bulunuz.
ِ ِ‫ﻜﺎﻳﺎت ﱠ‬
ِ ‫وﻫﻮ‬
ِ ُ ‫ﻋﻦ اﻟ‬
ِ
ِ َ ِ‫اﳊ‬
ِ‫ْﻤﺪن ﱠ‬
.‫أوﻫﺎ ِﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ‬
َ ‫اﺑﻦ َ ﱡ‬
َ َ
ُ ِ ْ ُ‫ﺻﻐﲑٌ ﻳ‬
َ ْ َ‫اﻟﱵ ر‬
َ َْ ‫اﻟﱵ‬
َ َ ُ َ َ‫ﺑﻄﻮﻃﺔ‬
َ ْ ‫ـﻨﺼﺖ‬
ُ ِ َ ُ‫ﳛﻜﻴﻬﺎ َأﻗﺎ ِرُﺑﻪُ َوﺟ َﲑ ُاﻧﻪ‬
ُ ْ ‫ﻛﺎن‬
a. İbn Battûta küçükken, akrabalarının ve komşuları başka şehirlere
giderlerdi. Beldelerine döndükten sonra bu şehirler hakkında anlattıkları
hikayeleri İbn Battûta da dinlerdi.
b. İbn Battûta, akrabalarının ve komşularının gittikleri şehirler hakkında
anlattıkları hikayeleri susup dinlemeyi çok severdi.
c. İbn Battûta, akrabalarının ve komşularının gittikleri şehirler hakkında
anlattıkları hikayeleri dinlediği için oralara gitmeyi gerçekten çok
arzuluyordu.
d. İbn Battûta küçükken, akrabalarının ve komşularının yolda gördükleri
şehirler hakkında anlattıkları hikayeleri susup dinlerdi.
e. İbn Battûta, küçükken akrabalarının ve komşularının şehirler hakkında
anlattıkları hikayeleri susup dinlerdi.
6. Aşağıda Arapça olarak verilen cümlelerin en yakın Türkçe çevirisini
bulunuz.
ِ ْ ُ‫ﺑﻄﻮﻃﺔَ َﻋﺎﻣﻪ‬
‫آﻧﺬاك‬
‫ﻳﻦ َ ﱠ‬
َ ُ ُ‫رﺣﻠﺘﻪ‬
َ َ َ ‫ﱠﺎس‬
ْ ِ ‫َﻣﺎ‬
ْ ِ ‫اﳊﺎدي واﻟ‬
ً ِ َ ‫اﻷوﱃ‬
َ َ ‫ﺣﱴ‬
َ َ َ‫إن ﺑ‬
َ َ ِ ‫ﻗﺎﺻﺪا‬
ََ ْ ِ َ‫ﺑﺪأ‬
َ َ َ ‫اﺑﻦ َ ﱡ‬
َ ‫ْﻌﺸ ِﺮ‬
ُ ْ ‫ـﻠﻎ‬
ُ ‫ َوَﻛﺎن اﻟﻨ‬،‫اﳊﺠﺎز‬
ِ ‫اﳊﺞ ِﺑﺄَرﺑ‬
ِ ُ ِ ‫ﺣﱴ‬
ِ ْ ‫اﳊﺠﺎز ِﰲ‬
ِ ِ ْ َ ‫ـﺒﻞ‬
ٍ ُ ْ َ ‫ـﻌﺔ‬
ِ َ ‫ﻳﺴﺘﻌﺪون ﱠ‬
.‫اﳊﺞ‬
‫وﻗﺖ َ ﱢ‬
َ ‫َ َِْ ﱡ‬
َ َْ ‫ﻣﻮﺳﻢ َْ ﱢ‬
َ ‫أﺷﻬﺮ َ ﱠ‬
َ َ َ ْ ‫ﻳﺼﻠﻮا‬
َ ْ َ‫ﻟﻠﺴﻔﺮ ﻗ‬
a. İbn Battûta, yirmi bir yaşından önce Hicaz’a gitmek üzere ilk yolculuğuna
başladı. O zaman insanlar, Hac vaktinde Hicaz’a ulaşmaları için, Hac
mevsiminden dört ay önce yolculuk için hazırlandı.
b. İbn Battûta, yirmi bir yaşına ulaşır ulaşmaz Hicaz’a gitmek üzere ilk
yolculuğuna çıktı. İnsanlar, Hac vaktinde Hicaz’a ulaşmaları için, Hac
mevsiminden üç ay önce yolculuk için hazırlandı.
c. İbn Battûta, yirmi bir yaşına ulaşır ulaşmaz Hicaz’a gitmek üzere ilk
yolculuğuna başladı. O zaman insanlar, Hac vaktinde Hicaz’a ulaşmaları
için, Hac mevsiminden dört ay önce yolculuk için hazırlanırlardı.
d. İbn Battûta, Hicaz’a gitmek üzere ilk yolculuğuna başladığı sıralarda
yirmili yaşlarındaydı. O zaman insanlar, Hac vaktinde Hicaz’a ulaşmaları
için, Hac mevsiminden dört ay önce yolculuk için hazırlandı.
e. İbn Battûta, yirmi bir yaşına ulaşır ulaşmaz Hicaz’a gitmek üzere ilk
yolculuğuna başladı. O zaman insanlar, tam zamanında Hicaz’a ulaşmaları
için, Hac mevsiminden dört ay önce yola çıkarlardı.
155
DİL BİLGİSİ
(MEF‘ÛLÜN FÎHLER)
ZAMAN VE MEKAN ZARFLARI
Bir cümlede, fiilin işlendiği yeri ve zamanı bildiren isim, zarf veya zarf
öbeklerine mef‘ûlün fîh adı verilir. Bunun Türkçedeki karşılığı yer, yön ve
zaman zarflarıdır. Bir cümlede mef‘ûlün fîhleri bulmak da kolaydır.
Okuduğumuz cümle tamamlandıktan sonra “nerede, nereye, ne tarafa” veya
“ne zaman” sorularından cümlenin anlamına uygun olanı sorulur; alınan
cevap o cümlenin mef‘ûl fihidir. Şu misalleri bilgilerimizin ışığında
inceleyelim:
Arkadaşım Perşembe günü geldi:
ِ ِ ‫ﺟﺎء‬
ِ ِ َْ ‫ـﻮم‬
‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ َْ‫ﺻﺪﻳﻘﻲ ﻳ‬
َ ََ
Ne zaman geldi?
‫ﺟﺎء؟‬
ََ
َ َ ‫ﻣﱴ‬
ِ َ ‫ﻳـﻮم‬
‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ َْ
Perşembe günü:
ِ َ ‫’ﻳـﻮم‬dir.
Bu durumda cümlemizdeki mef‘ûlün fîh ‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ َْ
Bir gün önce gitti:
ٍ ‫َذﻫﺐ ﻗَـﺒﻞ ﻳ‬
‫ـﻮم‬
َْ َ ْ َ َ
Ne zaman gitti?
‫ذﻫﺐ؟‬
ََ
َ َ َ ‫ﻣﱴ‬
.
ٍ ‫ﻗَـﺒﻞ ﻳ‬
‫ـﻮم‬
َْ َ ْ
ِ َ ‫ْﻤﺴﺎﻓﺮ ِﰲ‬
ِ
‫ـﻮﻣﺎ‬
َ ََ
ً َْ‫اﻟﻘﺮَْﻳﺔ ﻳ‬
ُ َ ُ ‫ﻣﻜﺚ اﻟ‬
Bir gün önce:
Yolcu köyde bir gün kaldı.
Zaman zarfı
Kervan şehre sabahleyin girdi.
Yer zarfı
ِ ََ َ
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‬
َ ِ َ ‫دﺧﻠﺖ‬
َ ِ َ ُ‫اﻟﻘﺎﻓﻠﺔ‬
ً ََ َ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
Zaman zarfı
Yer zarfı
Cümlede mef‘ûlün fîh olan öge eylemin yapıldığı zamanı gösteriyorsa
buna zaman zarfı (‫ )ﻇﺮف اﻟﺰﻣﺎن‬eylemin gerçekleştiği yeri/mekânı gösteriyorsa
buna da mekân zarfı (‫ )ﻇﺮف اﳌﻜﺎن‬denir.
Başında cer harfi bulunmayan mef‘ûlün fîhler i‘râb bakımından
mansûbtur. Harf-i cerlerden (-de, -da) ‫ ﰲ‬harfi, zarf oluşu ifadede birinci
derecede olduğundan bu mef‘ûle mef‘ûlün fîh denmiştir. Bu yüzden mef‘ûlün
fîhlerin başında zarfiyet anlamında olmak üzere, en çok ‫ ﰲ‬, ‫ ب‬ve ‫ ل‬harf-i
cerleri bulunur. Başında harf-i cer bulunan mef‘ûlün fîhler ise mahallen
mansûbturlar:
ِ ْ َ ‫اﻟﺸﺎب ِﰲ‬
‫اﻟﺒﺤﺮ‬
‫ـﻌﻮم ﱠ ﱡ‬
ُ ُ َ‫ﻳ‬
Genç denizde yüzüyor.
156
“Babalarına akşamleyin geldiler”.
Sana kitabı yarın vereceğim.
Gece gündüz ondan Allah’a sığın.
ِ
﴾‫ﻋﺸﺎء‬
ُ َ َ﴿
ْ ُ َ ‫وﺟﺎؤو ا‬
ً َ ‫أﺑﺎﻫﻢ‬
ِ َ ِ ُْ
‫ﻏﺪا‬
ً َ ‫اﻟﻜﺘﺎب‬
َ َ ‫ﺳﺄﻋﻄﻴﻚ‬
َ
ِ ِ ِ ِْ ِ
.‫ـﻬﺎرا‬
َْ
ً َ َ‫اﺳﺘﻌﺬ ﺑﺎﷲ ْﻣﻨﻪُ َْﻟﻴﻼً َوﻧ‬
ِ َ ِ ‫اﳌﺪرس ِﰲ‬
ِ ْ ‫ﺧﻼل ﱠ‬
‫ﻗﺎم‬
ً َ ْ َ ‫اﻟﺪرس‬
َ َ ‫أﺣﻴﺎﻧﺎ‬
ُ ‫َﱢ‬
Öğretmen, dersi anlatırken bazen ayağı kalktı.
Şehirde yeni bir okul yapıldı.
ِ َ ِ ‫ﺟﺪﻳﺪةٌ ِﰲ اﻟ‬
‫ْﻤﺪﻳﻨﺔ‬
ْ َ ِ ُْ
َ ِ َ ٌ‫ﻣﺪرﺳﺔ‬
َ
َ ْ َ ‫أﻧﺸﺌﺖ‬
ِ ve ‫ ِل‬cer harflerinin kullanılmasına örnekler:
el-Mef‘ûl fîh edatı olarak, ‫ب‬
ِ ِ َ ِ ‫اﻟﻜﺘﺎب‬
ِ َ ‫ﻃﺒﻊ‬
‫ﺑﺎﻟﻘﺎﻫﺮة‬
َ َ ُِ
ُ َ ‫ﻫﺬا‬
َ
ِ ِ ‫وﻟﺪ‬
‫ﻣﺸﻖ‬
َ ُِ
َ ْ َ ‫ﺑﺪ‬
ِ ُ ُ ِ ‫اﻟﺼﻼة‬
ِِ ﴿
ِ َ َ ‫اﻟﺸﻤﺲ ِ َإﱃ‬
ِ ْ ‫ﻟﺪﻟﻮك ﱢ‬
ِ ْ‫ﻏﺴﻖ ﱠ‬
﴾‫اﻟﻠﻴﻞ‬
َ َ ‫أﻗﻢ ﱠ‬
O kitap Kâhire’de basıldı.
Şam’da doğdu.
“Güneş battığı zaman, gece karanlığına kadar namaz kıl”.
ِ َ َ ‫ﻟﻴﺎل ِﻣﻦ ِذي‬
ِ َ َِ
‫اﻟﻘﻌﺪة‬
ْ
ْ ٍ ََ ‫ﻟﺜﻼث‬
Zi’l-ka‘de’nin üçünde.
Görüldüğü gibi el-mef‘ûl fîh, cer harfi ile kullanılırsa, mecrûr olur.
Bazı kelimelerin, el-mef‘ûl fîh olarak kullanılması ve bunların mansûb oluşu:
1. Yer ve zaman zarfına muzâf olan ‫ﻛﻞ‬
‫ ُ ﱠ‬ve ‫ـﻌﺾ‬
َ ْ َ‫ﺑ‬
Sporcu mesâfenin hepsini koştu.
Gecenin bir kısmında kar yağdı.
ِ َ َ ‫ﻛﻞ‬
‫اﳌﺴﺎﻓﺔ‬
‫ﺟﺮى اﻟ ﱢﺮَ ِ ﱡ‬
ََ
َ ‫ﻳﺎﺿﻲ ُ ﱠ‬
ِ ْ‫ﻌﺾ ﱠ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ‬
َ ْ ‫ـﻠﺞ ﺑَـ‬
ُ ْ‫ﻧَ َـﺰل اﻟﺜﱠ‬
2. Zarf manâsı taşıyan masdar.
Gemi güneş doğarken yola çıktı.
ِ َ‫ﺳﺎﻓ‬
ِ ْ ‫ﻃﻠﻮع ﱠ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ‬
َ ُُ ُ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
َ ِ ‫ـﺮت ﱠ‬
ْ َ
İkindi namazı vaktinde öldü.
ِ ْ َ ‫ﺻﻼة‬
‫اﻟﻌﺼﺮ‬
َ َ َ ‫ﻣﺎت‬
َ َ
3. Sayı:
Onları beş gün bekledik.
ِِ
ٍ ‫ﲬﺴﺔَ َﱠ‬
‫أﻳﺎم‬
ْ ُ َ‫ْاﻧﺘﻈَ ْﺮ‬
َ َْ ‫ﻧﺎﻫﻢ‬
ِ ََ
ِ
‫ﻛﻴﻠﻮِﻣـ ْﺘـ ًﺮا‬
ُ ِ ‫ﺗﺴﻌﲔ‬
َ ْ ِ ‫اﻟﻘﻄﺎر‬
َ
ُ َ ‫ﻗﻄﻊ‬
Tren 90 km. yol aldı.
Aşağıda Arapça cümlelerde yaygın olarak kullanılan mef‘ûlün fîhlerden
zaman ve mekân zarfları haftanın günleri, yılın mevsim ve ayları tablolar
halinde kaydedilmiştir. Arapçayı öğrenme azminde olanların bunları iyi
öğrenip kendi kuracakları cümlelerde kullanmaları gerekmektedir. Zira
herhangi bir dilin kurallarını öğrenirken en önemlisi onları cümleler içinde
öğrenci tarafından kullanılabilmesidir. Çünkü bir öğrencinin öğrendiklerini
157
kendisinin uyguladığını görmesi kadar öğrendiği dile istek ve ilgisini
artıracak bir şey yoktur.
Yaygın Olarak Kullanılan Zaman Zarfları
Anlamları ve Örnek Cümleler
Akşamleyin, akşam, akşam vakti(nde)
Akşamleyin yağmur yağdı :‫ﻣﺴﺎء‬
َ َ َ‫ﻧ‬
ً َ َ ‫اﳌﻄﺮ‬
َُ َ ‫ـﺰل‬
Bir an, bir an için
Adam bir an duraksadı : ً‫ﳊﻈﺔ‬
َ َْ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ ‫ﺗَ َ ﱠ‬
ُ ُ ‫ـﻮﻗﻒ ﱠ‬
Bir ay
ِ
ِ َ ‫أﺧﻲ َﺷﻬﺮا‬
ِ َ ‫ـﺘﻈﺮت‬
Kardeşimi tam bir ay bekledim :ً‫ﻛﺎﻣﻼ‬
ُ ْ َ َ ْ‫اﻧ‬
ًْ
Bir sene
Amman’da bir sene kaldı :ً‫ﺳﻨﺔ‬
َ ‫أﻗﺎم ِﰲ َ ﱠ‬
َ َ ‫ﻋﻤﺎن‬
َ ََ
Bir süre, bir müddet, … boyunca
ِ ِ ِ ‫ـﺘﻜﻠﻢ ﻣﻊ‬
Uzun süre arkadaşıyla konuşmadı : ً‫ﻃﻮﻳﻠﺔ‬
َ ِ َ ‫ﻣﺪة‬
ً ‫ﺻﺪﻳﻘﻪ ُ ﱠ‬
َ َ َ ْ ‫َﱂْ ﻳَ َ َ ﱠ‬
Bir zaman, bir zamanlar
Bir süre o yazarın romanlarını okudum:
Zaman
Zarfları
‫ﺎء‬
ً ‫ﻣﺴ‬
ََ
‫ﳊﻈﺔ‬
ً َ َْ
‫ﺷﻬ ًﺮا‬
َْ
‫ﻋﺎﻣﺎ‬
ََ
ً َ ، ً‫ﺳﻨﺔ‬
... ‫ﻣﺪة‬
ً‫ُﱠ‬
‫ﻣﺎﻧﺎ‬
ً َ‫ َز‬،‫زﻣﻨﺎ‬
ً ََ
ِ ِ ‫أت‬
ِ ِ َ ‫ﻫﺬا‬
‫زﻣﻨﺎ‬
َ َ ‫رواﻳﺎت‬
ً ََ ‫اﻟﻜﺎﺗﺐ‬
َ َ ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬
Bir zaman, bir zamanlar
Bir süre sustular sonra konuştular : ‫ﻧﻄﻘﻮا‬
ُ َ َ ‫دﻫ ًﺮا ﰒُﱠ‬
ْ َ ‫ﺻﻤﺘﻮا‬
َُ َ
Birgün, günün birinde, günlerden bir gün
ِ
Günün birinde döneceğiz : ‫ـﻮﻣﺎ‬
ً َْ‫ـﺮﺟﻊ ﻳ‬
ُ ْ َ‫َﺳﻨ‬
Bugün, günümüzde
Bugün çarşıda amcamı gördüm :
ِ ‫ﻋﻤﻲ ِﰲ ﱡ‬
‫اﻟﺴﻮق اﻟﻴَ ْـﻮم‬
‫أﻳﺖ َ ﱢ‬
ُ ْ َ‫َر‬
-den önce, bir müddet, … boyunca
ِ
ِ ْ ‫ـﺒﻞ‬
Yemekten önce ellerimi yıkarım : ‫اﻷﻛﻞ‬
‫أﻏﺴﻞ َ َ ﱠ‬
َ ْ َ‫ﻳﺪي ﻗ‬
ُ ْ َ.
158
‫دﻫ ًﺮا‬
َْ
‫ـﻮﻣﺎ‬
ً َْ‫ﻳ‬
‫ـﻮم‬
َ ْ َ‫اﻟﻴ‬
... ‫ـﺒﻞ‬
َ ْ َ‫ﻗ‬
-den sonra, -in sonrasında
ِ
ِ ْ َ ‫ـﻌﺪ‬
Yemekten sonra ellerimi yıkarım : ‫اﻷﻛﻞ‬
‫أﻏﺴﻞ َ َ ﱠ‬
َ ْ َ‫ﻳﺪي ﺑ‬
ُ ْ َ.
Dün
Dün deniz kenarında dolaştım :
ِ ْ َ ‫ﺷﺎﻃﺊ‬
ِ ْ َ ‫ْﺖ‬
ِ ِ َ ‫أﻣﺲ ِﰲ‬
‫اﻟﺒﺤﺮ‬
ُ ‫ َﲡَﱠﻮﻟ‬.
Dün gece
ِ
َِ َ‫اﻟﺒﺎرﺣﺔ‬
Dün gece çok az uyudum :ً‫ﻗﻠﻴﻼ‬
ُ ْ.
َ ِ َ ‫ﳕﺖ‬
Geceleyin, gece, gece vakti(nde)
Küçük çocuklar geceleyin evden dışarı çıkmazlar
... ‫ـﻌﺪ‬
َ ْ َ‫ﺑ‬
ِ ْ
‫أﻣﺲ‬
َ‫اﻟﺒﺎرﺣﺔ‬
َِ َ
ً‫َْﻟﻴﻼ‬
ِ ْ ‫ﳜﺮﺟﻮن ِﻣﻦ اﻟﺒ‬
ً‫ـﻴﺖ َْﻟﻴﻼ‬
ُ َ َْ
َ َ َ ُ َُْ َ‫اﻟﺼﻐﺎر ﻻ‬
ُ َ ‫اﻷوﻻد ﱢ‬
Gün doğmadan, şafak vakti, tan vakti
ِِ ْ ‫اﻟﻔﻼح َإﱃ‬
Çiftçi tarlasına gün doğmadan gider : ‫ﻓﺠ ًﺮا‬
ْ َ ‫ﺣﻘﻠﻪ‬
َ ُ ‫ﻳﺬﻫﺐ َ ﱠ‬
ُ َ َْ
İkindileyin, ikindi vakti(nde)
ِ
ِ ِ َْ ‫اﻷوﻻد ِ َإﱃ‬
Çocuklar ikindileyin eve dönüyorlar: ‫ﻋﺼ ًﺮا‬
ُ َ ْ َ ‫ـﺮﺟﻊ‬
ْ َ ‫اﳌﻨﺰل‬
ُ ْ َ‫ﻳ‬
Öğlenleyin, öğlen, öğle vaktinde
Öğleden sonra nereye gideceksiniz: ‫ﻇﻬ ًﺮا ؟‬
َ ُ َ ْ َ َ ‫أﻳﻦ‬
ْ ُ ‫ﺳﺘﺬﻫﺒﻮن‬
َ َْ ‫َإﱃ‬
Sabahleyin, sabah, sabah vaktinde
ِ ‫ات ِﰲ ُ ﱢﱠ‬
Fakültede dersler sabah başlar.‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‬
َ ْ َ‫ﺗ‬
ُ ‫ْﻤﺤﺎﺿ َﺮ‬
َ َ ُ ‫ـﺒﺪأُ اﻟ‬
ً َ َ ‫اﻟﻜﻠﻴﺔ‬
Şimdi, şu anda
ِ ‫ﻣﻊ ﻣﻦ ﺗَ َ ﱠ‬
Şu an kiminle konuşuyorsun? ‫ﺣﺎﻟﻴﺎ ؟‬
ً َ ‫ـﺘﻜﻠﻢ‬
ُ َ َْ ََ
Şimdi, şu anda, şu sıralarda
ًّ ِ ‫ﻣﺸﻐﻮل‬
ٌ ُ ْ َ ‫اﻵن َأﻧﺎ‬
Şimdi çok meşgulüm.‫ﺟﺪا‬
َ
Yarın
ِ ِ ‫ـﺄزور‬
Yarın arkadaşımı ziyaret edeceğim : ‫ﻏﺪا‬
ً َ ‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬
َ ُ ُ َ ‫َﺳ‬
Yatsıda, yatsı vakti(nde)
ِ َ ْ ُ ‫ رﺟﻌﻨﺎ ِﻣﻦ‬.
Yatsı vaktinde hastaneden döndük.‫ﻋﺸﺎء‬
َ ْ َ َْ َ َ
ً َ ‫اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ‬
159
‫ﻓﺠ ًﺮا‬
َْ
‫ﻋﺼ ًﺮا‬
ْ َ
‫ﻇﻬ ًﺮا‬
ُْ
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‬
ً ََ
ِ
‫ﺣﺎﻟﻴﺎ‬
ً َ ، ً‫َﺣﺎﻻ‬
‫اﻵن‬
َ
‫ﻏﺪا‬
ًَ
ِ
‫ﻋﺸﺎء‬
ًَ
Yaygın Olarak Kullanılan Mekan Zarfları
Mekan
Zarfları
Anlamları
-in önüne, -in önünde
ِ ْ ‫ﺳﻴﺎرَﺗﻪُ َأﻣﺎم اﻟ‬
Arabasını okulun önünde durdurdu: ‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
َ ‫َﱠ‬
َ َ َ َ َ َ ‫وﻗﻒ َ ﱠ‬
‫أﻣﺎم‬
ََ
‫ﻗﺪام‬
َ ‫ُﱠ‬
-in önüne, -in önünde
ِ ْ ‫ﻗﺪام اﻟ‬
Hastane okulun önünde.‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
َ ْ َ ْ ُ ‫اﻟ‬
ُ َ ُ ‫ْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ‬
َ َ َ َ ‫ﻳﻮﺟﺪ ُ ﱠ‬
‫ﺧﻠﻒ‬
َ َْ
-in arkasına, -in arkasında
ِ
ِ َ ِ ‫ﺧﻠﻒ‬
Adam duvarın arkasına saklandı: ‫اﳉﺪار‬
َ ْ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ََ ْ
ُ ُ ‫اﺧﺘﺒﺄَ ﱠ‬
َ‫َوَراء‬
-in arkasına, -in arkasında
ٍ َ ِ ‫ﻛﻞ‬
79 :‫ﻏﺼﺒﺎ﴾ ]ﺳﻮرة اﻟﻜﻬﻒ‬
ُ ُ َْ ‫ﻣﻠﻚ‬
َ َ ﴿]
ٌ ِ َ ‫اءﻫﻢ‬
ً ْ َ ‫ﺳﻔﻴﻨﺔ‬
َ ‫ﻳﺄﺧﺬ ُ ﱠ‬
ْ ُ َ ‫ﻛﺎن َوَر‬
“(Çünkü) varacakları yerde her gemiyi zorla almakta olan
bir kral vardı”.
‫ﳝﲔ‬
َ َِ
-in sağına, -in sağında
ِ ْ َ ‫اﻟﻌﻤﺎرةُ َِﳝﲔ‬
ِ
Bina, okulun sağındadır. ‫اﳌﺪرﺳﺔ‬
ََ َ َ َ .
‫ﻳﺴﺎر‬
َ ََ
-in soluna, -in solunda
ِ ِ ‫اﳌﺪرﺳﺔُ ﻳﺴﺎر اﻟ‬
Okul binanın solundadır. ‫ْﻌﻤﺎرة‬
َ َ َ َ َ َ َ َْ .
‫ﴰﺎل‬
َ َِ
-in soluna, -in solunda
ِ ِ ِ ِ ُ‫ﻛﺘﺎﺑﻪ‬
ِ ِ ُ ‫﴿وﻣﺎ‬
ِ ََْ ‫ـﻘﻮل َﻳﺎ‬
﴾‫ﻛﺘﺎﺑﻴﻪ‬
ُ ُ َ‫ﺑﺸﻤﺎﻟﻪ ﻓَـﻴ‬
ْ َِ َِ ‫أوت‬
َ ُ ْ‫ﻟﻴﺘﲏ َﱂ‬
ََ
َ َ َ َ‫أوﰐ‬
‫] ﱠ‬
[25 :‫اﳊﺎﻗﺔ‬
“Kitabı sol eline
verilmeseydi”…”
verilen
ise
‘keşke
-in karşısına/hizasına, -in hizasına
ِ ِ‫ﺑ‬
ِِ َ ‫ﺣﺬاء‬
Evim onun evinin karşısındadır. ‫دارﻩ‬
َْ
َ َ ‫ـﻴﱵ‬
-in karşısına, -in karşınıda, -ile yüzyüze.
Emîrin karşısında oturdum.
ِ َِ ‫أﻣﺎم‬
‫اﻷﻣﲑ‬
ُ ْ ََ .
َ َ ‫ﺟﻠﺴﺖ‬
-e doğru, -…yönünde
ِ
Bebek annesine doğru koştu.‫أﻣﻬﺎ‬
َ ْ ‫ﺟﺮت ﱢ‬
َ ‫ﳓﻮ ُﱢ‬
َ َْ ُ‫اﻟﻄﻔﻠﺔ‬
ََ
160
kitabım
َِ
َ‫ﺣﺬاء‬
‫ﲡﺎﻩ‬
َ َِ
‫ﳓﻮ‬
َ َْ
-in ortasında/ortasına, -in merkezinde
ِ
ِ ‫وﺳﻂ اﻟﻄﱠ ِﺮ‬
Araba yolun ortasında durdu: ‫ﻳﻖ‬
َ ْ َ ُ‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ ‫َوﻗََـﻔﺖ ﱠ ﱠ‬
-in arasında, -in ortasında
ِ ْ َ‫اﻟﻜﺘﺎﺑ‬
Kalemi iki kitabın arasına koydum.‫ـﲔ‬
ُ َْ َ
َ ِ ‫ـﲔ‬
َ ْ َ‫اﻟﻘﻠﻢ ﺑ‬
َ َ َ ‫وﺿﻌﺖ‬
-in yanında, -in katında, -in nezdinde, -in huzurunda
ِ ْ ِ ‫ﻗﻤﻴﺔُ أي‬
Benim yanımda kıymetli kitaplarım var.‫ﻋﻨﺪي‬
‫ﻛﺘﺐ َ ِ ﱠ‬
‫ََ ﱠ‬
ٌ ُ ُ ‫ﻟﺪي‬
-in yanında, -in katında, -in nezdinde, -in huzurunda
Onun yanından geldim.
ِ ُ ِْ
ْ ُ َ ‫ﻣﻦ‬
ُ‫ﻟﺪﻧﻪ‬
ْ ‫ﺟﺌﺖ‬
-in yanında, -in katında, -in nezdinde, -in huzurunda
‫وﺳﻂ‬
َ َْ
‫ـﲔ‬
َْ َ‫ﺑ‬
‫ﻟﺪى‬
ََ
‫ﻟﺪن‬
ْ َُ
‫ﻋﻨﺪ‬
َ ِْ
ِ ‫ـﻔﺖ ﱠ ﱠ‬
ِ َ ِ ‫ﻋﻨﺪ‬
ِ َ َ‫وﻗ‬.
‫ْﻤﺮوِر‬
َ َ ْ ُ‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ
َ
ُ ُ ‫إﺷﺎرة اﻟ‬
Araba trafik işaretlerinin yanında durdu:
-in altına, -in altında
ِ َ ِ ‫ﲢﺖ اﻟ‬
‫ِﱠ‬
Kedi masanın altındadır. ‫ْﻤﺎﺋﺪة‬
َ َ ْ َ ُ‫اﻟﻘﻄﺔ‬
-in üstüne, -in üstünde
ِ ٍ ْ َ ‫ﻛﻞ ِذي‬
[76 :‫ﻋﻠﻴﻢ﴾ ]ﺳﻮرة ﻳﻮﺳﻒ‬
َ ْ َ‫﴿ َوﻓ‬
‫ـﻮق ُ ﱢ‬
ٌ َ ‫ﻋﻠﻢ‬
‫ﲢﺖ‬
َ َْ
‫ـﻮق‬
َ ْ َ‫ﻓ‬
“…her bilenin üstünde daha iyi bilen vardır”.
-in altında.
ٌ‫ﻫﺮة‬
َ ُ Döşeğin altında bir kedi var.
‫اﻟﺴ ِﺮ ِﻳﺮ ِ ﱠ‬
‫دون ﱠ‬
-in karşısına, -in karşısında
ِ َ َ .
ِ َِ ‫ﺗﻠﻘﺎء‬
Emirin karşısında oturduk. ‫اﻷﻣﲑ‬
ْ َ
َ َ ْ ‫ﺟﻠﺴﻨﺎ‬
-in doğusuna, -in doğusunda
ِ َ َ ‫آﻏﺮي‬
ِ ْ ُ‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬
‫ﻛﻴﺎ‬
َ ِ َ ‫ـﻘﻊ‬
َ ‫ﺷﺮق ﺗُ ْـﺮ‬
ُ َ َ‫ﺗ‬
‫دون‬
َ ُ
ِ
‫ﺗﻠﻘﺎء‬
َ َْ
... ‫ﺷﺮق‬
َ َْ
Ağrı, Türkiye’nin doğusunda bulunur.
-in batısına, -in batısında
ِ ِ ‫ﺗَ َـﻘﻊ‬
ِ
‫ﻛﻴﺎ‬
َ َُ
َ ْ َ ‫إزﻣﲑ‬
َ ‫ﻏﺮب ﺗُ ْـﺮ‬
َ ْ ُ‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬
... ‫ﻏﺮب‬
َ َْ
İzmir, Türkiye’nin batısında bulunur .
-in güneyine, -in güneyinde
161
... ‫ﺟﻨﻮب‬
َ َُ
ِ ‫ﺟﻨﻮ‬
‫ﻛﻴﺎ‬
ُ‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬
َ ِ َ ‫ـﻘﻊ‬
َ ُ َ ‫آﻧﻄﺎﻟﻴﺎ‬
َ ‫ب ﺗُ ْـﺮ‬
َ
ُ َ َ‫ﺗ‬
Antalya, Türkiye’nin güneyinde bulunur.
... ‫ﴰﺎل‬
َ ََ
-in kuzeyine, -in kuzeyinde
ِ َ ََ ‫ﻗﺴﻄﻤﻮﱐ‬
ِ ُ َ ْ َ ُ‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬
‫ﻛﻴﺎ‬
َ ِ َ ‫ـﻘﻊ‬
َ ‫ﴰﺎل ﺗُ ْـﺮ‬
ُ َ َ‫ﺗ‬
Kastamonu, Türkiye’nin kuzeyinde bulunur.
...‫ﺣﻮل‬
َ َْ
-in çevresinde, -in etrafında
ِ َ ‫اﻷوﻻد‬
‫آﺑﺎﺋﻬﻢ‬
ْ َ ُ َ ْ َ ‫ﻤﻊ‬
َ ‫َﲡَ ﱠ‬
ْ ِ َ ‫ﺣﻮل‬
Çocuklar babalarının etrafında toplandılar.
-…boyunca, …süresince
ِ ‫ﻃﻮال اﻟﻄﱠ ِﺮ‬
ِ ِْ
Yol boyunca yürü. ‫ﻳﻖ‬
َ ََ ‫اﻣﺶ‬
-in başında, -in evvelinde
ِ ِ َ ‫إﺑﺎن‬
Gençliğinin başındaydı. ‫ﺷﺒﺎﺑﻪ‬
َ َ ‫ﻫﻮ َﻛﺎن ﱠ‬
َُ.
-…boyunca, -…süresince
ِِ ‫ﻣﺪى‬
ِ ‫اﻟﻌﺎﱂ‬
ِ ْ ِ ‫ﺣﻴﺎﺗﻪ ِﺑﺎﻟ‬
‫ْﻌﻠﻢ‬
ََ َ َ ‫ﻳﺸﺘﻐﻞ‬
ُ َ
ُ
‫ﻃﻮال‬
َ ََ
،‫ﻃﻮل‬
َُ
...
... ‫إﺑﺎن‬
َ‫ﱠ‬
.... ‫ﻣﺪى‬
ََ
Âlim hayatı boyunca ilimle meşgul olur:
-in esnasında, -in sırasında.
Konuşma sırasında geldiler. ‫اﻟﻜﻼَِم‬
َ ‫ـﻨﺎء‬
َُ
َ َ ْ‫ﺟﺎؤوا أﺛ‬
-in karşısına, -in hizasında
ِ َْ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ إ َزاء‬
‫ﺟﻠﺲ ﱠ‬
Öğrenci, hocanın karşısına oturdu. ‫اﻷﺳﺘﺎذ‬
َ ُ
َ ََ .
-in içinde, -in içine, -in dahilinde
ِ
ِ ‫داﺧﻞ ﱠ‬
Evin içinde yemek yiyoruz. ‫اﻟﺪار‬
َ َ ‫ﻧﺄﻛﻞ ﱠ‬
َ َ ‫اﻟﻄﻌﺎم‬
ُ ُْ .
-in dışında, -in dışına
ِ َ ِ‫رج اﻟ‬
ِ َُْ ‫ـﻌﺾ‬
‫ْﺒﻼد‬
ِ ِ ‫اﳌﻨﺘﺠﺎت َإﱃ َﺧﺎ‬
ُ ْ َ‫ﺗﺼﺪر ﺑ‬
َ
ُ َ ْ ُ.
.. ‫ـﻨﺎء‬
َ َ ْ‫أﺛ‬
... ‫اء‬
َ ‫إ َز‬
ِ
.. ‫داﺧﻞ‬
َ َ
...‫ﺧﺎرج‬
َِ
Bazı ürünler yurt dışına ihraç ediliyor:
-in içinden, -in arasından, -… zarfında
ِ ِ ُ َ ْ ‫َﻛﺎن ﱡ‬
ِ ِ ْ ‫ﺧﻼل‬
Sultan yönetimi süresince âdildi. ‫ﺣﻜﻤﻪ‬
ُ َ َ ً‫اﻟﺴﻠﻄﺎن َﻋﺎدﻻ‬
... ‫ـﺒﻞ‬
َ ْ َ‫ﻗ‬
-den önce
162
...‫ﺧﻼل‬
ََ ِ
ِ ْ َ ‫ـﺒﻞ‬
‫ـﻨﺎول ﱠ‬
Yemekten önce ilaç alıyorum. ‫اﻷﻛﻞ‬
ُ َ َ َ‫أَﺗ‬.
َ َ ‫اﻟﺪ‬
َ ْ َ‫واء ﻗ‬
... ‫ـﻌﺪ‬
َ ْ َ‫ﺑ‬
-den sonra, -in sonrasında
َِ ‫أن َأﺳ َِﱰﻳﺢ‬
ِ َْ‫ﺳﺄذﻫﺐ ِ َإﱃ اﻟﺒ‬
ً‫ﻗﻠﻴﻼ‬
َ ْ َ‫ـﻴﺖ ﺑ‬
َ ْ ْ َ ‫ـﻌﺪ‬
ُ َْ ََ .
Biraz dinlendikten sonra eve gideceğim:
Haftanın günleri
Anlamı
Kısaltılmış Form
Günler
Pazar
‫اﻷﺣﺪ‬
ََ
ِ َ ‫ﻳـﻮم‬
‫اﻷﺣﺪ‬
َ َ َْ
Pazartesi
ِ
ِ َ ْ‫اﻻﺛ‬
‫ـﻨﲔ‬
ِ ‫ﻳـﻮم‬
ِ ْ َ‫اﻻﺛْـﻨ‬
‫ـﲔ‬
َ َْ
Salı
‫اﻟﺜﻼﺛﺎء‬
ََ ‫ﱡ‬
ِ ََ ‫ﻳـﻮم ﱡ‬
‫اﻟﺜﻼﺛﺎء‬
َ َْ
Çarşamba
‫ﺑﻌﺎء‬
َ َ ِ‫اﻷ ْر‬
ِ ِ‫ﻳـﻮم اﻷَر‬
‫ﺑﻌﺎء‬
َ ْ َ َْ
Perşembe
ِ
‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ َ
ِ ِ َْ ‫ـﻮم‬
‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ َْ‫ﻳ‬
Cuma
‫اﳉﻤﻌﺔ‬
َ َ ُُ
ِ
‫اﳉﻤﻌﺔ‬
َ ُُ ‫ـﻮم‬
َ َْ‫ﻳ‬
Cumartesi
‫اﻟﺴﺒﺖ‬
َ ْ‫ﱠ‬
ِ ْ ‫ﻳـﻮم ﱠ‬
‫اﻟﺴﺒﺖ‬
َ َْ
Milâdî Aylar
Anlamı
Doğu Akdeniz Ülkeleri
ve Irak
Mısır ve Kuzey
Afrika Ülkeleri
Ocak
ِ ‫ﻛﺎﻧﻮن ﱠ‬
‫اﻟﺜﺎﱐ‬
ُ َُ
ِ
ِ
‫ـﻨﺎﺋﺮ‬
ُ َ َ‫ﻳ‬/ ‫ـﻨﺎﻳﺮ‬
ُ َ َ‫ﻳ‬
Şubat
‫ﺷﺒﺎط‬
ُ َُ
‫ﻓَـ ْﺒـ َﺮ ِاﺋﺮ‬/‫ﻓَـ ْﺒـ َﺮ ِاﻳﺮ‬
Mart
‫آذار‬
َُ
‫ﻣﺎرس‬
َُِ
Nisan
‫ﻧﻴﺴﺎن‬
ُ َ ِ
‫َأﺑْ ِﺮﻳﻞ‬
163
‫ﱠأﻳﺎر‬
‫ﻣﺎﻳﻮ‬
َُ
Haziran
‫ان‬
ُ ‫َﺣ ِﺰﻳﺮ‬
ِ
‫ﻳﻮﻧﻴﻮ‬
ُ ُ
Temmuz
‫َﲤﱡﻮز‬
ِ
‫ﻳﻮﻟﻴﻮ‬
ُ ُ
Ağustos
‫آب‬
‫أﻏﺴﻄﺲ‬
ُُْ
Eylül
‫ـﻠﻮل‬
ُ ُ ْ‫أﻳ‬
ِ ْ َْ ِ
ُ‫ﺳﺒﺘﻤﱪ‬
Ekim
‫اﻷول‬
ُ ‫ﻳﻦ ﱠ‬
ِْ
ُ ‫ﺗﺸ ِﺮ‬
ِ ُْ ُ
‫أﻛﺘﻮﺑﺮ‬
Kasım
ِ ‫ﻳﻦ ﱠ‬
‫اﻟﺜﺎﱐ‬
ِْ
ُ ‫ﺗﺸ ِﺮ‬
َِْ ُ
‫ﻧﻮﻓﻤﱪ‬
Aralık
‫اﻷول‬
ُ ‫ﻛﺎﻧﻮن ﱠ‬
ُ َُ
َِْ ِ
‫دﲰﱪ‬
Mayıs
Şu zaman zarfı manâlı isimler, belirli bir günün sabahını ifade etmek için
kullanılıyorlarsa tenvîn almazlar:
‫ﻏﺪوة‬
َ َ ْ ُ ‫ﺿﺤﻮة‬
َ َ ْ َ ‫ﺳﺤﺮة‬
َ َ ْ ُ ‫ﺳﺤﺮ‬
ََ ْ ُ
َ َ َ ‫ﺑﻜﺮة‬
ِ
Onunla bu seher vakti karşılaştım.‫ﺳﺤﺮ‬
َ َ َ ُُ‫َﻟﻘﻴﺘﻪ‬
ِ
Onunla bir seher vakti karşılaştım.‫ﺳﺤﺮا‬
ً َ َ ُُ‫َﻟﻘﻴﺘﻪ‬
ِ
Cuma günü sabahleyin geldi.‫ﺳﺤﺮ‬
َ ُ ُ ‫ـﻮم‬
َ َْ‫ﺟﺎء ﻳ‬
ََ
َ َ َ ‫اﳉﻤﻌﺔ‬
ِ
Perşembe günü sabahleyin geldi.‫ﺑﻜﺮة‬
‫ﻳﻮم‬
َ َ ْ ُ ‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ ‫َﺟﺎء‬
2. Şu kelime ve tabirler de el-mef‘ûlü fîh olarak kullanılır:
sağda
ٍ َ ‫ذات ﻟَﻴ‬
bir gece ‫ـﻠﺔ‬
ْ َ
bir defasında
:‫اﻟﻴﻤﲔ‬
َ
َ ِ َ ‫ذات‬
bir gün
solda
ٍ ‫ذات ﱠ‬
‫ﻣﺮة‬
َ َ َ
ٍ ‫َذات ﻳ‬
:‫ـﻮم‬
َْ َ
ِ ‫ذات ﱢ‬
‫اﻟﺸﻤﺎل‬
َ َ َ
Zaman ve Mekân Zarflarının Mef‘ûlün fîhin Dışında Bir Öge Olarak
Kullanılması
Burada zaman ve mekân zarflarının bir özelliğine temas edilmelidir. Cümlede
geçen zaman ve mekân zarflarının hangilerinin el-mef‘ûlü fîh olabileceklerine
yukarıda işaret etmiştik. Ancak her zaman ve mekân zarfı, sürekli el-mef‘ûlü
fîh olmaz, buna dikkat edilmeli ve farkına varılmalıdır. Burada söz konusu
kelimenin bir zarf mı yoksa cümlede yer alan bir başka öge mi olduğu
birbirinden ayrılmalıdır. Söz konusu kelime, cümledeki eylemin gerçekleşme
164
zaman veya mekânını bildiriyorsa bir zarf olarak “el-mef‘ûlü fîh”, böyle bir
anlama gelmiyorsa diğer her hangi bir isim gibi, cümlede mübtedâ, haber, fâil
vb. bir öge olabilir. Aşağıdaki cümleleri bu açıdan inceleyelim:
ٍ ‫أول ﻳ‬
ِ
‫اﻷﺳﺒﻮع‬
ِ ُ ْ ُ ‫ـﻮم ِﰲ‬
ُ َْ‫ﻳ‬
َْ ُ ‫ـﻮم اﻷَ َﺣﺪ َ ﱠ‬
Pazar günü haftanın ilk günüdür (İsim/mübtedâ)
ِ ِ َ ‫ﺳﻨﺴﺎﻓﺮ َإﱃ‬
ِ
ِ
.‫اﻟﻘﺎﻫﺮة‬
َ َْ‫ﻳ‬
َ ‫ـﻮم‬
َ
ُ َ ُ َ ‫اﻷﺣﺪ‬
Kahire’ye Pazar günü gideceğiz (Zarf/Mef‘ûlün fîh)
ِ ‫ـﻌﻮن ِﻣ ْﺘـﺮا ِ ﱠ‬
.‫ﺑﺎﻟﻀﺒﻂ‬
ُ ُ
ِ ْ ُ‫ﻃﻮل اﻟﺒ‬
ْ
ً َ ُ ‫ـﺮج َﺳ ْﺒ‬
Kulenin boyu tam olarak yetmiş metredir (İsim/Mübtedâ)
ِ ‫ﻃﻮل اﻟﻴ‬
.‫ـﻮم‬
َ ََ
ْ َ َ ُ ‫اﳊﻘﻞ‬
ُ ‫ﺣﺮث َ ﱠ‬
َ َْْ ‫اﻟﻔﻼح‬
Çiftçi, tarlayı gün boyu sürdü (Zarf/Mef‘ûlün fîh)
ِ ‫ارة ِﻣﻦ ﱢ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ َ َ ﱡ‬
.‫اﻟﺸﺘﺎء‬
ُ ْ‫ﱠ‬
َ َ ًَ ‫أﺷﺪ َﺣ َﺮ‬
Yaz mevsimi kış mevsimi daha sıcaktır (İsim/Mübtedâ)
ِ ْ َ‫ﺷﻮاﻃﺊ اﻟ‬
ِ ِ َ َ ‫ﻧﺬﻫﺐ ِ َإﱃ‬
.‫ْﺒﺤﺮ ﺻَْﻴـًﻔﺎ‬
ُ َ َْ
Yazın deniz sahillerine gideriz (Zarf/Mef‘ûlün fîh)
ِ ‫اﻟﻴـﻮم ﻳـﻮم‬
ِ ْ َ‫اﻻﺛْـﻨ‬
.‫ـﲔ‬
ُ َْ ُ ْ َ
Bu gün Pazartesi günüdür.
Aşağıdaki cümlelerde mefûlün fîh olan zarfları bulunuz.
ِ َْ .1
ِ ‫ﻏﺮب ﱢ‬
.‫اﻟﻨﻴﻞ‬
َ ِ ‫أﲝﺮت ﱠ‬
َ ْ َ ُ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
َ
ِ
ِ
ِ ِ ‫ـﻮم‬
.‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ‬
َ َ ْ َ‫ـﺆﻣﻦ ﺑِﻴ‬
ُ ُْ‫ ﻧ‬.2
ِ ِ ‫ ﻳـﻮم‬.3
ٍ ْ َ‫ﻛﻞ ﻧ‬
.‫ـﻔﺲ‬
ُ َ ‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺳﺘَُْﺒ‬
‫ـﻌﺚ ُ ﱡ‬
َ َ َ َْ
ِ َ ‫ اﻟﻴـﻮم ﻳـﻮم‬.4
.‫اﻷﺣﺪ‬
َ ُ َْ ُ ْ َ
ِ
.‫ـﻮم‬
‫اﻟﺪواﺋﺮ ﱠ ِْ ﱠ‬
َ َ ْ ُ ُ‫اﻟﺮﲰﻴﺔ‬
َ ْ َ‫ﻣﻐﻠﻘﺔٌ اﻟﻴ‬
ُ َ ‫ ﱠ‬.5
ِ ِ َْ ‫ـﻮم‬
.‫اﳋﻤﻴﺲ‬
َ .6
ُ َْ‫ـﻮم ﻳ‬
ُ ْ َ‫ﻫﺬا اﻟْﻴ‬
ِ ِ َْ ‫ـﻮم‬
.‫اﳋﻤﻴﺲ‬
ُ َ ِ ْ ‫ـﻘﺎم‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎن اﻟﻨﱢ َ ِ ﱡ‬
َ َْ‫ـﻬﺎﺋﻲ ﻳ‬
ُ َ ُ‫ َﺳﻴ‬.7
Aşağıdaki cümlelerde bulunan mef‘ûlün fîhlerin zaman zarfı mı yoksa mekân
zarfı mı olduklarını söyleyiniz.
ِ َ .1
ِ ْ َ ‫ﺣﻮل‬
.‫اﻷرض‬
َ ْ َ ُ‫اﻟﻔﻀﺎﺋﻴﺔ‬
‫ﻛﺒﺔُ َ َ ِﱠ‬
َ َ‫ْﻤﺮ‬
َ
ْ َ ‫دارت اﻟ‬
ِ َ ‫ْﺒﺤﺮ‬
ِ َ َ‫ ﱠ‬.2
.‫اﻷﺳﻮد‬
َ ِ ‫اﲡﻬﺖ ﱠ‬
َ ْ ِ ْ َ‫ﳓﻮ اﻟ‬
َ َْ ُ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
165
‫ﻋﻠﻢ َ ِ ٍ‬
‫ﻛﻞ ِذي َ ْ ٍ‬
‫ﻋﻠﻴﻢ﴾‬
‫‪َ ﴿ .3‬وﻓَ ْ َ‬
‫ـﻮق ُ ﱢ‬
‫ﻣﻠﻚ﴾‪.‬‬
‫‪َ َ ﴿ .4‬‬
‫اءﻫﻢ َ ِ ٌ‬
‫ﻛﺎن َوَر َ ُ ْ‬
‫‪ِ ﴿ .5‬ﺳﲑوا ِ ِ‬
‫ﻟﻴﺎﱄ َوأَﻧْ َـﻬﺎ ًرا﴾‪.‬‬
‫ُ َ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ َ ِ َ‬
‫‪Aşağıdaki cümleleri harekeleyiniz ve Türkçe çevirilerini yazınız.‬‬
‫‪ .1‬ﱠ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة ﰲ ﻣﺮﻛﺰ اﳌﺪﻳﻨﺔ ‪.‬‬
‫ﺗﻌﻄﻠﺖ ﱠ‬
‫‪ .2‬ﺗﻘﻊ ﻛﻠﻴﺔ اﻹﳍﻴﺎت ﲜﺎﻣﻌﺔ ﻣﺮﻣﺮة ﰲ ﱠ‬
‫اﻵﺳﻴﻮﻳﺔ ﻣﻦ ﻣﻀﻴﻖ ﺑﺴﻔﻮر‪.‬‬
‫اﻟﻀﻔﺔ‬
‫ﱠ‬
‫‪ .3‬ﻳﺒﺪأ اﳌﺆﲤﺮ ﺑﻌﺪ ﺛﻼﺛﺔ أﺳﺎﺑﻴﻊ ‪.‬‬
‫‪ .4‬زارﻧﺎ أﺻﺪﻗﺎءﻧﺎ أﻣﺲ ﰲ اﻟﻔﻨﺪق‪.‬‬
‫‪ .5‬ﺳﻨﻘﻀﻲ ﻫﺬﻩ اﻟﻌﻄﻠﺔ ﰲ أوﻟﻮداغ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﺑﻌﺾ اﻟﻨﺎس ﳛﺒﻮن أن ﻳﻘﻀﻮا ﻋﻄﻠﻬﻢ ﰲ ﺷﺎﻃﺊ اﻟﺒﺤﺮ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﲢﺮﻛﺖ اﳊﺎﻓﻠﺔ ﻓﺠﺮاً )ﰲ اﻟﻔﺠﺮ( ﻣﻦ اﶈﻄﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻜﻠﺐ ﺧﻠﻒ اﻟﺜﻌﻠﺐ ﻓﺄﻣﺴﻚ ﺑﻪ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﺟﺮى‬
‫ُ‬
‫‪ .9‬أﻣﺎم ﻛﻠﻴﺘﻨﺎ ﺳﻴﺎرة اﻹﺳﻌﺎف‪.‬‬
‫‪ .10‬وﺿﻊ اﻷﺳﺘﺎذ ﺣﻘﻴﺒﺘﻪ ﻓﻮق اﻟﻄﺎوﻟﺔ أﺛﻨﺎء اﻟﺪرس‪.‬‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki cümlelerde geçen zarfların çeşidini belirtiniz.‬‬
‫اﻟﻔﻨﺪق‪.‬‬
‫ﻏﺎدر ﱠ ُ ُ‬
‫اﻟﻀﻴﻮف ُ ْ ُ َ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻣﱴ َ َ َ‬
‫‪ْ .2‬أﻳﻦ َ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة؟‬
‫ﺳﻘﻄﺖ ﱠ ﱠ َ ُ‬
‫َ َ‬
‫ْﻤﺼﻨﻊ‪.‬‬
‫ﺟﻠﺲ اﻟ ُ ﱠ ُ‬
‫أﻣﺎم اﻟ َ َْ ِ‬
‫ْﻌﻤﺎل َ َ‬
‫‪َ َ َ .3‬‬
‫ِ‬
‫ْﻤﻌﻤﻞ َُ ﱢ‬
‫ﺻﺎﺣﺐ اﻟ َ ْ َ ِ‬
‫ﻣﺒﻜ ًﺮا‪.‬‬
‫ﳛﻀﺮ َ ُ‬
‫‪ُ َ َْ .4‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱡﻮاب‪.‬‬
‫أﻣﺎم اﻟﻨـ ﱠ‬
‫ﺧﻄﺎﺑﺎ َ َ‬
‫‪ .5‬ﻳُ ْـﻠﻘﻲ اﻟ َْﻮِز ُﻳﺮ َ ً‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺤﺮ ِ‬
‫‪ َ ُ .6‬ﱢ‬
‫اﻹﻣﺎم ِﺑﺎﻟﻨ ِ‬
‫اب‪.‬‬
‫ﻳﺼﻠﻲ ِ َ ُ‬
‫ﱠﺎس ِﰲ اﻟ ْ َ‬
‫‪ِ َ ِ .7‬‬
‫اﳌﻨﺒـﺮ ﻳـﻮم ْ ِ‬
‫ِ‬
‫اﳉﻤﻌﺔ‪.‬‬
‫اﳋﻄﻴﺐ َْ َ َْ َ ُُ َ‬
‫َ‬
‫ﺻﻌﺪ َ ُ‬
‫‪ِ .8‬ﺟ ْﺌـﻨﺎ ﻳـﻮم اﻷَرِ ِ‬
‫ﺑﻌﺎء‪.‬‬
‫َ َْ َ ْ َ‬
‫اﻷﺳﺒﻮع اﻟ ِ‬
‫‪ِ َ َ .9‬‬
‫ْﻤﺎﺿﻲ‪.‬‬
‫ﺑﺪأت ُ ْ َ‬
‫اﻟﻌﻄﻠﺔُ ﱠ ْ ِ ﱠ‬
‫َ‬
‫اﻟﺼﻴﻔﻴﺔُ ِﰲ ُ ْ ُ ِ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺪروس ﻗَ ْـﺒﻞ ﻳَْ َ ْ ِ‬
‫ـﻮﻣﲔ‪.‬‬
‫‪ .10‬اﻧْـﺘَ َـﻬ ْﻴـَﻨﺎ َ‬
‫ﻣﻦ ﱡ ُ ِ َ‬
‫‪166‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde zaman ve mekan zarfı olan mef‘ûlün fîhleri‬‬
‫‪belirtiniz.‬‬
‫اﻷﺳﺘﺎذُ َأﻣﺎم ﱠ ﱡ ِ‬
‫اﻟﺪرس‪.‬‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫وﻗﻒ ُ َْ َ َ‬
‫اﻟﺴﺒﻮرة َ ْ َ ُ‬
‫َ‬
‫ﻳﺸﺮح ﱠ ْ َ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ ﻧَ َـﻬﺎ ًرا‪.‬‬
‫‪ُ ِ ْ ُ .2‬‬
‫ﺗﺸﺮق ﱠ ْ ُ‬
‫ﺧﻠﻒ ِ َ ِ‬
‫اﻹﻣﺎم‪.‬‬
‫ﻳﻘﻒ اﻟ ُ ْ ِ ُ َ‬
‫ْﻤﺼﻠﺤﻮن َ ْ َ‬
‫‪ُ َِ .3‬‬
‫أﻛﻤﻞ ِ‬
‫ﺣﺪﻳﺜﻪَُ‪.‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َْ َ‬
‫‪َ َ َ .4‬‬
‫ﳊﻈﺔً ﰒُﱠ َ ْ َ َ َ‬
‫ﺳﻜﺖ ﱠ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ـﺘﻈﺮت ِ ِ‬
‫ﺳﺎﻋﺔً‪.‬‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻲ َ َ‬
‫‪ .5‬اﻧْ َ َ ْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﲤﻄﺮ ﱠ ِ‬
‫ﺷﺘﺎء‪.‬‬
‫‪َ ُ ُْ .6‬‬
‫اﻟﺴﻤﺎءُ َ ً‬
‫‪ َ ْ َ .7‬ﱡ‬
‫اﳊََﺮ َارةُ ﺻَْﻴ ًـﻔﺎ‪.‬‬
‫ﺗﺸﺘﺪ ْ‬
‫اﳉﻨﻮد َ ْ َ ِ ِ ِ‬
‫ﻗﺎﺋﺪﻫﻢ‪.‬‬
‫ﺳﺎر ُُْ ُ‬
‫ﺧﻠﻒ َ ْ‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫أذﻫﺐ ِ َإﱃ َ ِ‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‪.‬‬
‫ﻋﻤﻠﻲ ََ ً‬
‫َ‬
‫‪ُ َ ْ َ .9‬‬
‫ِِ‬
‫ﻇﻬ ًﺮا‪.‬‬
‫ـﻌﻮد اﻟ ُ ﱠ‬
‫ﻣﻨﺎزﳍﻢ ُ ْ‬
‫‪ .10‬ﻳَ ُ ُ‬
‫ْﻌﻤﺎ ُل ِ َإﱃ َ َ ِ ْ‬
‫‪3. Aşağıdaki parantez içindeki yer ve yön zarflarından uygun olanları‬‬
‫‪uygun boşluklara yazınız.‬‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ‪ .......‬ﱠ َِ ِ‬
‫‪ِ ُ َ .1‬‬
‫اﻟﻄﺎوﻟﺔ‪.‬‬
‫َ ْ‬
‫وﺿﻌﺖ َ َ‬
‫ﺧﻠﻒ ‪ ،‬ﺑ ِ‬
‫ﻏﺮب(‬
‫أﻣﺎم ‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﴰﺎﻻً ‪ ،‬ﻓَ ْ َ‬
‫ـﲔ ‪َ ،‬‬
‫) َ ْ َ َ َْ‬
‫ـﻮق ‪َ َ َ ،‬‬
‫ﺟﻨﻮب ‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﺷﺮق ‪َ ُ َ ،‬‬
‫ْﻤﺼﻠﲔ‪.‬‬
‫‪ُ َِ .2‬‬
‫اﻹﻣﺎم ‪ ...........‬اﻟ ُ َ ﱢ َ‬
‫ﻳﻘﻒ ِ َ ُ‬
‫اﺻﻄﺪﻣﺖ ِ ْ ِ ِ‬
‫‪ََ .3‬ﱠ ِ‬
‫ﺑﺎﳊﺎﺋﻂ‪.‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ‪ ..........‬ﰒﱠ ْ َ َ َ ْ َ‬
‫ﲢﺮَﻛﺖ ﱠ ﱠ َ‬
‫اﻟﻄﻼب ‪ .......‬اﻟ ُ ْ ََِ‬
‫ْﻤﺨﺘﱪ‪.‬‬
‫‪َ .4‬رَْ ُ‬
‫أﻳﺖ ﱡ ﱠ َ‬
‫اﻷور ِ‬
‫اق‪.‬‬
‫وﺟﺪت ﱢ َ َ‬
‫‪ُ ْ َ َ .5‬‬
‫اﻟﺮﺳﺎﻟﺔَ ‪َ ْ َ .......‬‬
‫ﻣﻜﺘﺐ اﻟْ ِﱪ ِ‬
‫ـﻘﻊ َ ْ ِِ‬
‫ﻳﺪ‪.‬‬
‫ﻣﻨﺰﱄ ‪َ ِ َ ْ َ ........‬‬
‫‪ .6‬ﻳَ َ ُ‬
‫ﺟﺪﻳﺪا ‪ .......‬اﻟ َ َ ِ‬
‫ْﻤﻄﺎر‪.‬‬
‫أﻳﺖ ﻓُ ْ ُ ً‬
‫ـﻨﺪﻗﺎ َ ِ ً‬
‫‪َ .7‬رَْ ُ‬
‫ﺧﺎﻟﺪ ‪ِ ِ ْ ......‬‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔ‪.‬‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ ِ ٌ‬
‫َ َ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .8‬‬
‫ِ‬
‫وﻗﻒ ‪ ......‬ﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﺠﺮة‪.‬‬
‫ـﻌﻠﺐ َ َ َ‬
‫‪َ .9‬‬
‫ـﺒﻞ اﻟﺜﱠ ْ َ ُ‬
‫ََ‬
‫ﺣﲔ أﻗَْ َ َ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﱠ ِ‬
‫‪ِ َ َ .10‬‬
‫ﻳﻘﻒ ‪ ......‬اﳌﻄﺎر‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ َِ ُ‬
‫‪4. Aşağıda parantez içindeki zaman zarflarından uygun olanları‬‬
‫‪cümledeki boşluklara yerleştiriniz.‬‬
‫دﻗﻴﻘﺔ‪ ،‬ﻣﺴﺎء ‪ ،‬ﺻﻴ ًـﻔﺎ‪ِ ً َ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻏﺪا(‬
‫ﺷﺘﺎء‪ً َ َ ،‬‬
‫ﻋﺼ ًﺮا‪ً َ ،‬‬
‫ﺳﺎﻋﺔ‪ْ ُ ،‬‬
‫ﻇﻬ ًﺮا‪ْ َ ،‬‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‪ْ ْ َ ً َ َ ً َ َ ،‬‬
‫) ََ ً‬
‫ﳊﻈﺔ‪ً َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ـﻐﺪاد ‪. .......‬‬
‫ﺳﺄﺳﺎﻓﺮ ِ َإﱃ ﺑَ ْ َ َ‬
‫‪ُ َ ُ َ .1‬‬
‫ﺑﻌﺾ ِ َ ِ‬
‫اﻷﻣﻄﺎر ‪ِ ......‬ﰲ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﺒﻼد‪.‬‬
‫‪ُ ُ ْ َ .2‬‬
‫ﺗﺴﻘﻂ َ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺧﺎﱄ ‪ِ ......‬ﰲ اﻟ َ َ ِ‬
‫ـﺘﻈﺮت َ ِ‬
‫ْﻤﻄﺎر‪.‬‬
‫‪ .3‬اﻧْ َ َ ْ ُ‬
‫‪167‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺣﻠﻘﺖ ﱠ ِ‬
‫‪ .4‬ﱠ َ ِ‬
‫أرض اﻟ َ َ ِ‬
‫ﻫﺒﻄﺖ َإﱃ َ ْ ِ‬
‫ْﻤﻄﺎر‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ‪ .......‬ﰒُﱠ َ َ َ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻌ َﺮِﱠﺑﻴﺔَ‪.‬‬
‫أدرس ﱡ َ‬
‫اﻟﻠﻐﺔَ َ‬
‫‪ُ ُ ْ َ .5‬‬
‫أذﻫﺐ ِ َإﱃ َ ِ‬
‫ﻋﻤﻠﻲ ‪......‬‬
‫َ‬
‫‪ُ َ ْ َ .6‬‬
‫اﻟﺸﺮَ ِ‬
‫أﻣﺎم َ ْ َ ِ‬
‫ﻣﺪﻳﺮ ﱠ ِ‬
‫ﻣﻜﺘﺐ ُ ِ ِ‬
‫ﻛﺔ‪.‬‬
‫‪َ .7‬وﻗَ ْ ُ‬
‫ـﻔﺖ ‪َ َ ..........‬‬
‫‪ َ ْ َ .8‬ﱡ‬
‫ْﱪد ‪. .........‬‬
‫ﻳﺸﺘﺪ اﻟ َِ ُ‬
‫ﺪﺛﺖ ِ َإﱃ ِ ِ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻲ ‪ِ ِ َ .......‬‬
‫اﳍﺎﺗﻒ‪.‬‬
‫‪َ .9‬ﲢَ ﱠ ْ ُ‬
‫َ‬
‫ـﻌﻠﺐ َﻋﻦ ِ ِ ِ‬
‫وﺟﺪﻩُ ‪. ........‬‬
‫ﺻﺎﺣﺒﻪ َ ﱠ‬
‫‪َ ََ .10‬‬
‫ﺣﱴ َ َ َ‬
‫ﲝﺚ اﻟﺜﱠ ْ َ ُ ْ َ‬
‫‪5. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle olacak şekilde sıraya koyunuz.‬‬
‫إﻟﻴﻚ‪.‬‬
‫ْﻤﺴﺎء‪َ َِْ /‬‬
‫‪ِ .1‬ﰲ ‪ُ ُ ْ َ َ /‬‬
‫ﺳﺄﺣﻀﺮ ‪ /‬اﻟ َ َ‬
‫اﳉﻨﺪي‪.‬‬
‫ﳓﻮ‪ ِ ُْْ /‬ﱡ‬
‫‪َ َُ .2‬‬
‫اﳉﻨﻮب ‪َ َ /‬‬
‫ﺳﺎر ‪َ َْ /‬‬
‫‪ .3‬ﱠ ِ‬
‫ﱡ‬
‫اﻟﻈﻬﺮ‪.‬‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ‪ِ /‬ﰲ‪ْ َ َ َ /‬‬
‫وﺻﻠﺖ ‪ُ ْ /‬‬
‫َ‬
‫ﻋﻠﻰ‪ /‬ﱠْ ِ‬
‫اﻟﻠﻴﻞ‪.‬‬
‫‪ُ ْ َ .4‬‬
‫ﺟﻴﺸﻨﺎَ‪ّ ُ َ /‬‬
‫اﻟﻌﺪو ‪ /‬ﰲ‪َ َ َ /‬‬
‫ﻫﺠﻢ‪َ َ /‬‬
‫اﳉﻴﺶ‪.‬‬
‫اﻟﺸﺮق ‪ُ َْ /‬‬
‫ﳓﻮ‪ /‬ﺗَ َ ﱠ َ‬
‫ـﻘﺪم‪ /‬ﱠ ْ‬
‫‪َ َْ .5‬‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﺎء‪ِ /‬ﰲ‪.‬‬
‫‪ .6‬اﻟ ُْﻤﺪﻳﺮ‪ /‬اﻟﺘﱠ َـﻘﺎ ِرﻳﺮ‪ُ ُ ْ َ /‬‬
‫ﻳﻜﺘﺐ‪ /‬اﻟ َ َ‬
‫‪ِ .7‬‬
‫ﳓﻮ‪.‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة‪ ِ /‬ﱠََ ْ‬
‫َ‬
‫اﻟﻴﻤﲔ‪ /‬ﱠ ﱠ َ‬
‫اﲡﻬﺖ‪َ َْ /‬‬
‫ـﻴﱵ‪ِ ْ َ /‬‬
‫أﻋﻮد‪ /‬ﺑَْ ِ‬
‫ﻋﻨﺪ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺼﺮ‪َ ْ ِ /‬‬
‫‪َ .8‬إﱃ‪ُ ُ َ /‬‬
‫ﻫﺮب‪.‬‬
‫‪ .9‬ﱢ ﱡ‬
‫اﻟﻐﺮب‪َ ِ /‬‬
‫ﺟﻬﺔ ‪َ َ َ /‬‬
‫اﻟﻠﺺ‪ْ َ /‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﺸﺎء‪ /‬اﳉ َﺰ ِ‬
‫اﺋﺮ‪ِ /‬ﰲ‪.‬‬
‫ﺳﺄﺳﺎﻓﺮ ‪َ ِ /‬‬
‫‪َ .10‬إﱃ ‪ُ َ ُ َ /‬‬
‫‪6. Aşağıdaki metinde geçen mef‘ûlün Fîh olan, zaman ve mekan‬‬
‫‪zarflarını ve câr ve mecrûrları bularak tablodaki yerlerine yazınız.‬‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮة َ ﱠ َ ٍ‬
‫ْﻒ ِ ِ ِ ٍ‬
‫ﻫﺒﻄﺖ ﱠ ِ‬
‫وﺗﺴﻌﻤﺎﺋﺔ َ َ ٍ ِ‬
‫وﲦﺎﻧﲔ‪ِ َ َ ،‬‬
‫ﻣﺮة َ ٍ‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ِﰲ َ َ ِ‬
‫روﻣﺎ ﱠ ْ ِ‬
‫ـﺘﻈﺮﻧﺎ‬
‫ﻛﺒﺖ ﱠ َِ َ‬
‫اﻟﺪوﱄ‪َ ،‬ﻓﺎﻧْ َ َ ْ َ‬
‫َرِ ْ ُ‬
‫ﻣﻄﺎر ُ َ‬
‫وﺛﻼث َ ََ َ َ‬
‫أول َ ﱠ َ‬
‫ﺳﻨﺔَ أﻟ َ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺻﻠﻴﺖ َ َ ِ ِ‬
‫وﻣﻜﺜْ َـﻨﺎ ِ ِ‬
‫اﻟﻌﺸﺎء َأﻣﺎم ُ ﱠ ٍ‬
‫ﺳﺖ َ ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ‬
‫دﻛﺎن َ َ‬
‫وﻗﺘﻬﺎ َ َ َ‬
‫ﱠ َِ َ‬
‫ﺳﺎﻋﺎت‪ََ ،‬‬
‫ﺗﻮﻧﺲ َ ََ ﱠ َ ْ‬
‫َ‬
‫ﻋﻦ َ ِْ َ‬
‫ﺻﻼة َ َ َ‬
‫وأﻧﺎ َ ﱠْ ُ َ‬
‫وﺗﺄﺧﺮت َ ْ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ ﱠ َ‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮة َإﱃ ُ َ‬
‫ـﻠﻌﺖ ﱠ ِ ِ‬
‫ﻣﻄﺎر َﻗﺎرَﺗﺎج ِﰲ ُ ِ‬
‫ﺣﻘﻴﺒﱵ‪ُ ،‬ﰒﱠ أﻗْ َ ِ‬
‫اﻷور ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫أﲪﻠﻬﺎ ِﰲ َ ِ َِ‬
‫اق ﱠِ‬
‫اﳋﻀ َﺮ ِاء‬
‫ﺗﻮﻧﺲ َ ْ‬
‫اﻟﱵ ُ ْ ُ‬
‫ﻛﻨﺖ َ ِْ ُ َ‬
‫َ‬
‫روﻣﺎ ِ َإﱃ َ َ ِ ْ‬
‫ﻣﻄﺎر ُ َ‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ْ‬
‫َْ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة ِ ﱠ ﱠ ِ‬
‫ﻣﻄﺎر َ ِ ِ‬
‫ـﺖ ِإﱃ َ ِ ِ‬
‫َ ِ ِ‬
‫ﺎﻣﱵ ِﰲ ُ ِ‬
‫ﲨﻬﻮِرﱠِﻳﺔ ُ ِ‬
‫ـﻌﺪ إﻗَ َ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻴﺎرة‬
‫اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ َ َ .‬ﱠ‬
‫ﺗﻮﻧﺲ‪ ،‬وﺑََ ْ َ‬
‫ذﻫ ْﺒ ُ‬
‫ﺗﻮﻧﺲ َ ْ‬
‫وﻟﻤﺎ َ َ‬
‫ﺷﻬ ًﺮا َ َ‬
‫ﻋﺎﺻﻤﺔ ُْ ُ‬
‫َ‬
‫ﻏﺎد ْرَﻧﺎ َ َ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻻز ُ ْ‬
‫ﻣﻴﺪان َْ‬
‫ـﻨﺪق ﰲ َ ْ َ‬
‫وﺻﻠﻨﺎ َإﱃ ﻓُ ْ ُ‬
‫َ َ َْ‬
‫اوﻏﻠﻲ ﻓَـﻨَـ َﺰﻟَْﻨﺎ َ‬
‫ﻇﺮف َ ٍ‬
‫زﻣﺎن‬
‫َْ ُ َ‬
‫ﻇﺮف َ ٍ‬
‫ﻣﻜﺎن‬
‫َْ ُ َ‬
‫اﳉﺎر َواﺠﻤﻟﺮور‬
‫َﱡ‬
‫‪168‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫?‪7. Aşağıdaki cümlelerde hangi kelimeler mef‘ûlün fîhtir‬‬
‫ﻋﻠﻰ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺸﺎﺷﺔ‪.‬‬
‫ﺗﺸﺎﻫﺪوﻧَ َـﻬﺎ ﻗَ ِﺮ ًﻳﺒﺎ َ َ‬
‫‪ُ ِ َ ُ .1‬‬
‫اﻟﺸﺠﺮة‪.‬‬
‫ﻣﻮﺳﻰ ﻗُ ْ َ‬
‫ﺟﻠﺲ ُ َ‬
‫ـﺮب ﱠ َ َ‬
‫‪َ َ َ .2‬‬
‫‪ .3‬ﺳﺎﻓَ ِ‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‪.‬‬
‫ـﺮت َ ِ َ‬
‫اﻟﻘﺎﻓﻠﺔُ ََ ً‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫اﳉﺰ ِ ِ ِ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﺤﲔ‪.‬‬
‫ﳚﺬب ﱠ ِ َ‬
‫ﺟﻨﻮب ََْ‬
‫اﺋﺮ َْ ُ‬
‫‪ُ ُ َ .4‬‬
‫ﴰﺎل اﳉََﺰ ِ ِ‬
‫اﺋﺮ ِ َ ٌ‬
‫ﺷﺎﳐﺔٌ‪.‬‬
‫ﺗﻮﺟﺪ ِ َ َ‬
‫ﺟﺒﺎل َ ِ َ‬
‫‪ُ َ ُ .5‬‬
‫ِ‬
‫ﻛﻴﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎح َ ُ َ‬
‫ﺟﻨﻮب ُﺗﺮ َ‬
‫ـﻔﻀﻞ ﱡ ﱠ ُ‬
‫‪ .6‬ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫ﺳﻴﺎﺣﻴﺔ ﻳـﻮم َ ِ‬
‫‪ .7‬ﺳﻨَ ُـﻘﻮم ِ َ ٍ ِ ِ ٍ‬
‫اﻷﺣﺪ‪.‬‬
‫ﲜﻮﻟﺔ َ ﱠ َْ َ َ‬
‫َ ُ َْ‬
‫‪ .8‬ﺟﺎء ﻳـﻮم َ ِ‬
‫اﻷﺣﺪ‪.‬‬
‫َ َ َْ ُ َ‬
‫اﻷﺣﺪ اﻟﻴـﻮم َ ﱠ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َﱠ ِ‬
‫اﻷﺳﺒﻮع‪.‬‬
‫أﻳﺎم ُ ْ ُ ِ‬
‫ـﻮم َ َ َ ْ ُ‬
‫‪َ .9‬وﻳَ ْ ُ‬
‫اﻷول ْ‬
‫ﻣﺮرت َِ ُ ٍ‬
‫ﻋﻨﺪك‪.‬‬
‫ﺑﺮﺟﻞ ِ ْ َ َ‬
‫‪ُ ْ َ َ .10‬‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫اﺗﺼﻞ ﺑِـ‪-ile temas halinde olmak, bağlantı kurmak :...‬‬
‫ﱠََ‬
‫ِ‬
‫اﺧﺘﺎر ََْ ِ ِ‬
‫اﺧﺘﻴﺎ ًرا ‪Seçmek‬‬
‫ﳜﺘﺎر ْ َ‬
‫َْ َ ُ‬
‫ـﻌﺪ ِ ﱡ ِ‬
‫ِ‬
‫اﺳﺘﻌﺪاداً ‪Hazırlandı‬‬
‫ﻳﺴﺘﻌﺪ ْ ِ ْ َ‬
‫اﺳﺘَ َ ﱠ َ ْ َ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫أﻋﺠﺐ ﺑِ ـ‪Bir şeyi sevmek, beğenmek‬‬
‫ُْ َ‬
‫ﲨﻊ ِ ٍ‬
‫ﻗﺮن‪Akran, emsal, dost.‬‬
‫اﻷﻗْـ َﺮ ُ‬
‫ان َْ ُ ْ‬
‫ََْ ِ‬
‫إﻣﺘﺎع ‪Eğlendirmek‬‬
‫ﳝﺘﻊ ِ ْ َ‬
‫أﻣﺘﻊ ُْ ُ‬
‫َ‬
‫إﱃ‪Bir şeye kulak vermek, kulak asmak‬‬
‫إﻧﺼﺎت َ‬
‫أﻧﺼﺖ ﻳُ ْ ِ ُ‬
‫َْ َ َ‬
‫ـﻨﺼﺖ ِ ْ َ‬
‫اﻟﺒَـﺮﺑَْ ُـﺮ‪Mısır’ın batısındaki Kuzey Afrika ülkelerinde Araplarla beraber yaşayan bir halk‬‬
‫ـﻠﺪان‪Ülkeler, vatanlar‬‬
‫اﻟﺒُ ْ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻧﻄﻴﲔ‪Bizanslılar‬‬
‫اﻟﺒﻴ َﺰْ ِ ﱢ‬
‫ﻋﻦ‪Bir şey hakkında konuşmak‬‬
‫ََ ﱠ َ‬
‫ﲢﺪث َ ْ‬
‫اﻟﺘﺤﻒ‪Hediye‬‬
‫ﱡ َْ‬
‫اﻟﺘﺤﻔﺔُ )ج( ﱡ َ ُ‬
‫ـﻌﺮف‪Bir şeyi öğrenmeye başlamak, incelemek‬‬
‫ﺗَ َ ﱠ َ‬
‫ـﻌﻠﺐ‬
‫اﻟﺜﱠ ْ َ ُ‬
‫‪169‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ‫ﺟﺰر اﻟْﻤﺎﻟ‬
Maldiv adaları‫ْﺪﻳﻒ‬
َ ُُُ
Ada‫اﳉﺰر‬
ُُ (‫اﳉَ ِﺰ َﻳﺮة )ج‬
Arap yarım adası‫اﻟﻌ َﺮِﱠﺑﻴﺔ‬
َ ٌ‫اﳉَ ِﺰ َﻳﺮة‬
َِ
komşu ‫ان‬
ُ ‫اﳉﺎر )ج( اﳉِ َﲑ‬
Hacılar‫اﳊﺠﺎج‬
‫َﱡ‬
ُ ‫اﳊﺎج )ج( ُ ﱠ‬
ِ
Bir şeyden pek çok olmak/bulunmak ..‫ﺣﻔﻮﻻً ﺑِـ‬
ُ ُ ِ‫ﺣﻔﻞ ـ‬
َ َ
ِ ِ
Anlatmakً‫ﺣﻜﺎﻳﺔ‬
ََ
َ َ ‫ﺣﻜﻰ َْﳛﻜﻲ‬
َِ
İnce, titiz, tam, doğru‫دﻗﻴﻖ‬
Dimaşk, Suriye’nin başkenti‫دﻣﺸﻖ‬
ْ َِ
Kaydetmek, yazıya geçirmek‫ﺗﺪوﻳﻨﺎ‬
ُ ‫دون ُ َ ﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
ً ِ ْ َ ‫ﻳﺪون‬
gezginُ‫ﻟﺮﺣﺎﻟﺔ‬
َ ‫اﱠﱠ‬
Seyahat ‫اﻟﺮﺣﻼت‬
َْ ‫ﱢ‬
َ َ ‫اﻟﺮﺣﻠﺔُ )ج( ﱠ‬
ِ
İstedi, arzuladı. : ‫رﻏﺒﺔً ِﰲ‬
َْ َ َ‫رﻏﺐ ـ‬
َ َ
Kafile, topluluk : ‫ﻛﺐ‬
‫ﱠ‬
ُ ْ‫اﻟﺮ‬
ِ َ ‫ﻳﺴﺠﻞ‬
Kaydetmek, belgelemek. : ً‫ﺗﺴﺠﻴﻼ‬
ْ ُ ‫ﺳﺠﻞ ُ َ ﱢ‬
َ‫َﱠ‬
ِ ِ ُ‫ﺳﻴﺎرة‬
Ambulans :‫اﻹﺳﻌﺎف‬
َ ْ َ ‫َﱠ‬
Çin : ‫اﻟﺼﲔ‬
ُ‫ﱢ‬
‫ﱠﱠ‬
Yaka, kıyı : ‫اﻟﻀﻔﺔ‬
Pek bilinmeyen, ilgi çekici garip şey : ‫ﻃَ ِﺮ َﻳﻔﺔ )ج( ﻃََﺮ ِاﺋﻒ‬
Bir şeyi yapmayı sürdürdü : ‫ﻛﺬا‬
َ َ ‫ﻳﻔﻌﻞ‬
‫َﱠ‬
ُ َ ًّ‫ﻇﻞ ـَ َﻇﻼ‬
Evde kalmayı sürdürdü : ‫ـﻴﺖ‬
‫َﱠ‬
َ َْ‫ﻳﺴﻜﻦ اﻟﺒ‬
ُ ُ ْ َ ‫ﻇﻞ‬
Şerefli ve uzun geçmişe sahip : ٌ‫َﻋ ِﺮ َﻳﻘﺔ‬
…süresince, boyunca : ‫ﻣﺪى‬
ََ
َ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
Derinlik : ‫أﻋَﻤﺎق‬
ْ َ (‫ﻋﻤﻖ )ج‬
ُْ
Kıya : ‫ات‬
َ (‫اﻟﻘﺎرةﱠُ )ج‬
َ
ُ ‫اﻟﻘﺎ ﱠر‬
Okuyucu : ‫اﻟﻘﺎرئ )ج( اﻟﻘُﱠﺮاء‬
ُِ َ
170
ِ َ
Bir şeyi yapmak, gerçekleştirmek : ....‫ﻗﻴﺎم ﺑِـ‬
َ
َ ُ‫ﻗﺎم ـ ـ‬
…den önce…. : ....‫ ﺑِـ‬....‫ﻗﺒﻞ‬
َْ
Asır : ‫اﻟﻘﺮون‬
ُ َْ
ُ ُ ُ (‫اﻟﻘﺮن )ج‬
Yönelmek, kasdetmek : ‫ﻗﺼﺪ‬
ً ْ َ ِ‫ﻗﺼﺪ ـ‬
ََ َ
Ulaşmak : ...‫ﳊﻮﻗﺎ ﺑـ‬
ً ُُ َ‫ﳊﻖ ـ‬
َ َِ
konferans : ‫ﻣﺆءﲤﺮ‬
ََ ُ
.. ulaşır ulaşmaz. …yaptı. : .... ‫ﺣﱴ‬
‫ َ ﱠ‬.... ‫ـﻠﻎ‬
ْ ‫َﻣﺎ‬
َ َ َ‫إن ﺑ‬
ِ ِ ‫ﲨﻊ‬
Şehir : ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
ُ ُ ُ ‫اﻟ‬
ُ َْ ‫ْﻤﺪن‬
Dikkate alınan, saygıdeğer, önemli : ‫ﻣﺮﻣﻮق‬
َُْ
Fas : ‫ْﻤﻐﺮب‬
ُ ِ ْ َ ‫اﻟ‬
Batı Arap dünyasında yaşayanlar : ُ‫ْﻤﻐﺎ ِرَﺑﺔ‬
‫َ ْ ِِ ﱡ‬
َ َ ‫اﳌﻐﺮﰊ )ج( اﻟ‬
ِ َ ِ ِْ ‫ْﻤﻨﺎﻃﻖ ﲨﻊ‬
Bölge, mıntıka : ‫اﳌﻨﻄﻘﺔ‬
ُ ِ َ َ ‫اﻟ‬
ِ َْ ‫ﻣﻨﺬ‬
-kadar önce : ...‫ﳓﻮ‬
ُ ُْ
ِ
Bakan, gözleyen : ‫ﱡﻈﺎر‬
ُ ‫ﱠﺎﻇﺮ )ج( اﻟﻨ ﱠ‬
ُ ‫اﻟﻨ‬
Büyüme, yetişme
: ُ‫ﱠﺸﺄة‬
َ ْ ‫اﻟﻨ‬
Hindistan : ‫اﳍﻨﺪ‬
ُ ِْ
Özet
Arapça cümlelerde mef‘ûlün fîhi tanıyabilmek
Mef‘ûlün fîh, bir fiilin kendisinde gerçekleştiği zaman veya mekânı (yeri)
gösteren zarf veya zarf öbeklerine denir.
ِ ْ ‫اﻟﻠﻐﺔَ اﻟْﻌﺮِﱠﺑﻴﺔَ ِﰲ اﻟ‬
‫ﺗَ َ ﱠ ْ َ ﱡ‬
‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
ََ َ
َ َ َ ‫ـﻌﻠﻤﻨﺎ‬
ِ ‫اﻟﻄﻼب أَﻣﺎم اﻟ ُ ﱢﱠ‬
Öğrenciler fakültenin önünde duruyorlar. ‫ْﻜﻠﻴﺔ‬
ُ َِ
َ َ ُ ‫ﻳﻘﻒ ﱡ ﱠ‬
ِِ
İşçiler evlerine akşamleyin dönerler.
‫ﻣﺴﺎء‬
ُ ‫ﻌﻮد اﻟ ُ ﱠ‬
ُ ُ ‫ﻳَـ‬
ً َ َ ‫ْﻌﻤﺎل ِ َإﱃ ﺑُُـﻴﻮ ْﻢ‬
Arap dilini okulda öğrendik.
gibi cümlelerin anlamlarını düşündüğümüz zaman bu kelimeler arasında
eylemlerin gerçekleştiği zaman ve mekânı bildirenlerin bulunduğunu
görürüz. Bir cümlede mef‘ûlün fîh’i tespit edebilmenin en kolay yolu o
cümlenin eylemiyle “nerede” ve “ne zaman” soru isimleriyle bir soru cümlesi
oluşturmaktır. İşte o sorulara alacağımız cevaplar mef‘ulün fîh’lerdir.
Sözgelimi yukarıdaki cümlede bunu uygular ve “nerede öğrendik?” ve
171
“nerede duruyorlar?” sorularını yönelttiğimizde aldığımız cevap “okulda” ‫ﰲ‬
‫ اﳌﺪرﺳﺔ‬ve “fakültenin önünde” ‫اﻟﻜﻠﻴﺔ‬
‫ أﻣﺎم ُ ﱢﱠ‬şeklinde olur. Aynı şekilde üçüncü
cümleye bunu uygulayarak ve “…. Ne zaman dönerler?” sorusunu sorarsak
alacağımız cevap “akşamleyin” ‫ﻣﺴﺎء‬
ً َ olur. Ki alınan cevapların hepsi de o
cümlelerdeki mef ‘ûlün fîhleri/zarfları bize göstermiş olur.
Mef ‘ûlün fîhler cümlenin neresinde bulunur?
Mef‘ûlün fîhler cümlelerin başında, sonunda ve ortasında yer alabilirler.
Çünkü taşıdıkları anlam gereği olarak mef‘ûlün fîhlerin böyle değişik
yerlerde bulunmaları cümlenin yanlış anlaşılmasına sebep olmaz.
Mef‘ûlün fîh’in i‘râbı nasıldır?
Başında harfu’l-cer olmayanlar mansûb, harfu’l-cer bulunanlar ise lafzan
mecrûr olsalar da mahallen (bulundukları yer itibariyle) mansûbturlar.
ِ
‫ “ ِﰲ‬idi, başında bulunan ‫ﰲ‬
Yukarıda birinci örnek cümlede mef‘ûlün fîh ‫اﳌﺪرﺳﺔ‬
harf-i cerri sebebiyle lafız olarak sonundaki hareke kesra okunsa da mahallen
mansubtur.
Mef‘ûlün fîh olarak bulunan zarflar bazen müfrede bazen cümleye muzâf
olurlar. Bu ögeden sonra gelen müfred halindeki muzâfun ileyhler lafzan
mecrûr; cümle halindeki muzâfun ileyhler ise mahallen mecrurdurlar.
‫ـﻠﺞ‬
َ َ َ‫ـﻮم ﻧ‬
َْ
َ َ ‫ﻗﺪ‬
َ َْ‫ذﻫﺒَْـﻨﺎ ﻳ‬
ُ ْ‫ـﺰل اﻟﺜﱠ‬
Kar yağdığı gün gitmiştik.
Örneğinde ‫ﻳﻮم‬
َ zarfı mef‘ûlün fîh olup kendisinden sonraki fiil cümlesine
muzâf olmuştur, bu cümle ise muzâfun ileyh olarak mahallen mecrûrdur.
Zaman ve mekân zarfı olan her isim mef‘ûlün fîh olur mu?
Arapça cümlelerde karşılaştığımız her zarf, mef‘ûlün fîh olmayabilir. Bir
zarfın cümlede geçen bir eylemin meydana gelme/olma zamanını ya da
mekânını gösterip göstermediğine bakarız. Söz konusu kelime eylemin
gerçekleşme zaman veya mekânını (yerini) bildiriyorsa mef‘ûlün fîh, değilse
diğer herhangi bir isim gibi mübtedâ, haber, fâil, nâibu’l-fâil gibi bir öge
olabilir.
Öğretmenler eğitim kursu bu gün başladı
ِ ‫ﺗﺪ ِر‬
‫ـﻮم‬
ْ َ ُ‫دورة‬
ْ َََ
َ ِ ‫ﻳﺐ اﻟ ُ َ ﱢ‬
َ ْ َ‫ْﻤﻌﻠﻤﲔ اﻟﻴ‬
َ ْ َ ‫ﺑﺪأت‬
Başlama zamanını bildirdiği için cümlede ‫اﻟﻴﻮم‬
َ kelimesi mef‘ûlün fîhtir.
ِ
ِ
.‫ْﻤﺴﻠﻤﲔ‬
ٌ َ َُ ‫ـﻮم‬
َ ْ ِ ‫ﻣﺒﺎرك‬
ٌ ْ َ‫اﳉﻤﻌﺔ ﻳ‬
َ ِ ْ ُ ‫ﻋﻨﺪ اﻟ‬
َ ُ ُ ‫ـﻮم‬
ُ َْ‫ﻳ‬
Cuma günü Müslümanlara göre mübarek bir gündür.
Bu cümlede ise birinci ‫ﻳﻮم‬
ُ mübtedâ, ikinci ‫ﻳﻮم‬
ُ ise onun haberdir; dolayısıyla
her ikisi de merfûdur.
172
‫‪Kendimizi Sınayalım‬‬
‫?‪1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mef‘ûlün fîh vardır‬‬
‫ﺑﻄﻴﺌﺔٌ ‪a‬‬
‫‪َ .‬ﱠ‬
‫ﺳﻴﺎ َرُ َ‬
‫ﺗﻚ َ ِ َ‬
‫َِْ‬
‫دﻗﺎﺋﻖ ‪b.‬‬
‫ﺗﺄﰐ َ ِ َ‬
‫اﳊﺎﻓﻠﺔُ ﺑَ ْ َ‬
‫ـﻌﺪ َ َ ِ َ‬
‫اﳊﺎﻓﻠﺔُ َﺳ ِﺮ َﻳﻌﺔٌ ِ ًّ‬
‫ﺟﺪا ‪c.‬‬
‫َ َِ‬
‫ﺳﺎﺋﻖ ﱠ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺣﺎﺿﺮ ‪d.‬‬
‫َ ُِ‬
‫اﻟﺴﻴﺎرة َ ٌ‬
‫َ‬
‫ﺗَ َـﻘﻊ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻛﻴﺎ ‪e.‬‬
‫َُ َ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔُ ِ ْإزﻣﲑ َ ْ َ‬
‫ﻏﺮب ﺗُ ْـﺮ َ‬
‫?‪2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mekân zarfı mef‘ûlün fîh olmuştur‬‬
‫ـﺒﻞ َِ ٍ‬
‫ﻗﻠﻴﻞ ‪a.‬‬
‫اﻟﻄﻼب ُ ُ ُ‬
‫ﺟﺎء ﱡ ﱠ ُ‬
‫ََ‬
‫اﳉﺪد ﻗَ ْ َ‬
‫ﻧﺎﻓﺬة اﻟ ُ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻓَ َ ِ‬
‫ْﻐﺮﻓﺔ ‪b.‬‬
‫َ‬
‫ـﺘﺤﺖ اﻟ َْﻤ ْﺮَأةُ َ َ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ـﻐﺎدر ﱠ ِ‬
‫اﻟﺴﺎﻋﺘَ ْ ِ‬
‫اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ‪c.‬‬
‫ﺑَ ْ َ‬
‫ـﻌﺪ ﱠ َ‬
‫ـﲔ َﺳﺘُ َ ُ‬
‫َ‬
‫ﻣﻄﺎر اﻟ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺮون َإﱃ َ َ ِ‬
‫ْﻘﺎﻫﺮة ‪d.‬‬
‫وﺻﻞ اﻟ ُ َ ِ ُ َ‬
‫َ‬
‫َ ََ‬
‫ﻏﺮﻓﺔ اﻟﻨـ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻮم ‪e.‬‬
‫ﻳﺢ ﱠ ْ ُ‬
‫اﻟﻀﻴﻒ ِﰲ ُ ْ َ ْ‬
‫ﻳﺴ َِﱰ ُ‬
‫َْ‬
‫ﺧﻠﻒ اﻟ ْ ِ‬
‫ْﻤﺪرﺳﺔ ‪3.‬‬
‫اﺟﺘﻤﻊ َ َ ِ َ‬
‫اﻷﺳﺎﺗﺬةُ َ ْ َ َ َ َ‬
‫‪َ َ َ ْ cümlesinde altı çizili kelimenin eş anlamlısı‬‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫أﻣﺎم ‪a.‬‬
‫دون ‪b.‬‬
‫ُ َ‬
‫ﳝﲔ ‪c.‬‬
‫َِ َ‬
‫اء ‪d.‬‬
‫َوَر َ‬
‫ﻣﺪﺧﻞ ‪e.‬‬
‫َْ َ َ‬
‫ﻣﺴﺎء ‪4.‬‬
‫اﻟﻌﻠﻮم اﻟ ُ ْ َ ِ َ‬
‫ْﻤﺨﺘﻠﻔﺔَ َ َُْ ُ َ‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ َوﻳَـﺘَ َ ﱠ ُ َ‬
‫ـﻌﻠﻤﻮن ُ ُ َ‬
‫ﻳﺪﺧﻞ ﱡ ﱠ ُ‬
‫ْﻤﺪرﺳﺔَ َ َ ً‬
‫اﻟﻄﻼب اﻟ َ ْ َ َ‬
‫وﳜﺮﺟﻮن َ َ ً‬
‫‪ُ ُ ْ َ Cümlesindeki‬‬
‫?‪mef‘ûlün fîhleri aşağıdakilerden hangisi içermektedir‬‬
‫ﻳﺪﺧﻞ ‪a.‬‬
‫َْ ُ ُ‬
‫وﳜﺮﺟﻮن ‪b.‬‬
‫َ َُْ ُ َ‬
‫اﻟﻌﻠﻮم ‪c.‬‬
‫ُُ‬
‫اﻟﻄﻼب ‪d.‬‬
‫ﱡﱠُ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺴﺎءً ‪e.‬‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ ‪َ ،‬‬
‫ْﻤﺪرﺳﺔ ‪ً َ َ ،‬‬
‫اﻟ َ ْ َ َ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ ‪َ َ ،‬‬
‫‪173‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِِ ِ َ َ ِ ‫ ﻳـﻮم‬cümlesinde mef‘ûlün fîh olan
5. ‫ﱠﺼﺎرى‬
َ ْ ِ ‫ـﺮم‬
ٌ َ َ‫ـﻮم َْﳏﺘ‬
ٌ ْ َ‫ ﻳ‬-‫ﻟﻌﻴﺴﻰ –ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم‬
ُ َْ
َ َ ‫ﻋﻨﺪ اﻟﻨ‬
َ ‫اﻟﻮﻻدة‬
kelime hangisidir?
َِ
‫ﻳﻮم‬
a. ‫اﻟﻮﻻدة‬
ُ
b. ‫ﻋﻨﺪ‬
َ ِْ
c. ‫ﻳﻮم‬
ٌ
d. ‫اﻟﺴﻼم‬
e. ‫ﻋﻠﻴﻪ‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. b
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün fîh konusunu yeniden okuyunuz.
2. e
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün fîh konusunu yeniden okuyunuz.
3. d
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün fîh konusunu ve verilen mekân
zarflarını gözden geçiriniz.
4. e
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün fîh konusunu yeniden okuyunuz.
5. b
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün fîh konusunu yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ِ ‫ﻏﺮب ﱢ‬
1. ‫اﻟﻨﻴﻞ‬
ْ َ َْ “Gemi Nil’in batısında seyretti/yola çıktı” cümlesinde
َ ِ ‫أﲝﺮت ﱠ‬
َ ْ َ ُ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
‫اﻟﻨﻴﻞ‬
zarfi
geminin nerede seyrettiğini bildirdiğine göre mef‘ûlün fîh
‫ﻏﺮب ﱢ‬
َ
olup lafzan mansûbtur.
ِ
ِ ِ
ِ ‫اﻟﻘﻴ‬
2. ‫ﺎﻣﺔ‬
َ َ ‫ ﺑِﻴَ ْـﻮم‬zarf olsa da ‫ـﺆﻣﻦ‬
ُ ُْ‫ ﻧ‬fiilinin mef‘ûlün bih gayr-i sarîhi (dolaylı
tümleci) olduğu için mef‘ûlün fîh değildir.
ِ
3. Cümlenin başında ‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ‬
‫ ﻳﻮم‬zarfı, her canın tekrar diriltileceği zamanı
َ
gösterdiği için mef‘ûlün fîhtir.
4. Cümlede bulunan zaman zarflarının ikisi de mef‘ûlün fîh değildir. Birincisi
mübtedâ iken ikincisi haber durumundadır.
5. Cümledeki ‫اﻟﻴﻮم‬
َ kelimesi resmî dairelerin kapalı olma zamanını gösterdiği
için mef‘ûlün fîhtir, mansûbtur.
6. Bu cümlede zaman zarfları, mef‘ûlün fîh değildir.
7. ‫ﻳﻮم اﳋﻤﻴﺲ‬
َ zarfı imtihanın yapılacağı zamanı bildirdiği için mef‘ûlün fîh
konumundadır.
Sıra Sizde 2
ِ ْ َ ‫ﺣﻮل‬
1. ‫اﻷرض‬
َ ْ َ mekân zarfıdır.
ِ ْ َ ‫ﳓﻮ‬
2. ‫اﻟﺒﺤﺮ‬
َ َْ mekân zarfıdır.
174
3. ‫ـﻮق‬
َ ْ َ‫ ﻓ‬mekân zarfıdır.
4. ‫اءﻫﻢ‬
ْ ُ َ ‫ َوَر‬mekân zarfıdır.
ِ
5. ‫ﻓﻴﻬﺎ‬
َ câr ve mecrûr mekân zarfı anlamında olup mef‘ûlün fîhtir. Ayrıca bu
ِ ََ ve ‫ أَﻧْ َـﻬﺎ ًرا‬kelimeleri de zaman zarfı olup ikisi de mef‘ûlün fîh
cümlede ‫ﻟﻴﺎﱄ‬
olmuşlardır.
Sıra Sizde 3
ِ َ ِ ‫ﻛﺰ اﻟ‬
ِ َ‫ ﺗَ ﱠ‬.1
. ‫ْﻤﺪﻳﻨﺔ‬
َ
َ ِ َ‫ﻣﺮ‬
َ ‫ـﻌﻄﻠﺖ ﱠ ﱠ‬
ْ َ ‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ِﰲ‬
Araba şehir merkezinde arızalandı.
ِ ِ ِ ‫اﻵﺳﻴﻮﻳﺔ ِﻣﻦ‬
ِ
ِ ‫ﻣﺮﻣﺮة ِﰲ ﱠ ﱠ‬
ِ ِ ِ ‫اﻹﳍﻴﺎت‬
ِ ِ ‫ ﺗَ َـﻘﻊ ُ ﱢﱠ‬.2
.‫اﺳﺘﺎﻧْ ُـﺒﻮل‬
َ َ َ ْ َ ‫ﲜﺎﻣﻌﺔ‬
َْ ‫ﻣﻀﻴﻖ‬
َ َ ‫ﻛﻠﻴﺔُ ِ ﱠ‬
َ ْ ‫اﻟﻀﻔﺔ ْ َ ِﱠ‬
ُ
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İstanbul Boğazı’nın Asya Yakasında
bulunmaktadır.
ََِ َ ‫ـﻌﺪ‬
. ‫ﺳﺎﺑﻴﻊ‬
َ ْ َ‫ْﻤﺆﲤﺮ ﺑ‬
َ ْ َ‫ ﻳ‬.3
َ ِ َ َ‫ﺛﻼﺛﺔ أ‬
ََُ ْ ُ ‫ـﺒﺪأُ اﻟ‬
Konferans üç hafta sonra başlıyor.
ِ ُ ْ ُ ‫أﻣﺲ ِﰲ اﻟ‬
ِ ْ َ ‫أﺻﺪﻗﺎءﻧﺎ‬
.‫ْﻔﻨﺪق‬
َُ َ ِ ْ َ ‫ َزا َرَﻧﺎ‬.4
Dün otelde arkadaşlarımı ziyaret ettim.
ِ ِ ‫ـﻘﻀﻲ‬
.‫أوﻟﻮداغ‬
َْ ُ ‫ﻫﺬﻩ اﻟ‬
َ ُ ُ ‫ْﻌﻄﻠﺔَ ِﰲ‬
َ ِ ْ َ‫ َﺳﻨ‬.5
Bu tatili Uludağ’da geçireceğiz.
ِ ْ َ‫ﺷﺎﻃﺊ اﻟ‬
ِ ‫ـﻌﺾ اﻟﻨ‬
ِ ِ َ ‫ـﻬﻢ ِﰲ‬
.‫ْﺒﺤﺮ‬
ْ َ ‫ﳛﺒﻮن‬
َ ‫ﱠﺎس ُِ ﱡ‬
ُ ‫أن ﻳَ ْـﻘ‬
ُ ْ َ‫ ﺑ‬.6
ْ ُ َ‫ﻀﻮا ُﻋﻄﻠَْﺘ‬
Bazı insanlar tatillerini deniz kenarında geçirmeyi seviyorlar.
ِ‫اﻟﻔﺠﺮ( ِﻣﻦ اﻟ ﱠ‬
ِ َ‫ﲢﺮ‬
.‫ْﻤﺤﻄﺔ‬
َ ِ َْ ‫ﻛﺖ‬
‫ ََﱠ‬.7
ْ َ ُ‫اﳊﺎﻓﻠﺔ‬
َ َ َ ِ ْ َ ‫ﻓﺠ ًﺮا )ِﰲ‬
Otobüs gün ağarmadan istasyondan hareket etti.
ِ َ ‫ﺧﻠﻒ اﻟﺜﱠ ْـﻌ‬
.‫ﻓﺄﻣﺴﻚ ِ ِﺑﻪ‬
َ ْ َ ‫ْﻜﻠﺐ‬
َ َ َ ََ ‫ﻠﺐ‬
ُ ْ َ ‫ﺟﺮى اﻟ‬
َ َ .8
Köpek, tilkinin arkasından koştu ve onu tuttu.
ِ ِ ُ‫ﺳﻴﺎرة‬
.‫اﻹﺳﻌﺎف‬
َِ‫أﻣﺎم ُ ﱢﱠ‬
َ ْ َ ‫ﻛﻠﻴﺘﻨﺎ َ ﱠ‬
َ َ َ .9
Fakültemizin önünde bir ambulans var.
ِ َِ ‫ـﻮق ﱠ‬
ِ ْ ‫ـﻨﺎء ﱠ‬
. ‫اﻟﺪرس‬
َ ْ َ‫ﺣﻘﻴﺒﺘﻪُ ﻓ‬
ََ ِ َ ُ‫اﻷﺳﺘﺎذ‬
َ ْ ُ ‫وﺿﻊ‬
َ َ َ .10
َ َ ْ‫اﻟﻄﺎوﻟﺔ أَﺛ‬
Hoca ders sırasında çantasını masanın üzerine koydu.
Yararlanılan Kaynaklar
el-Enbârî, Abdurrahman, (1957), Kitâbu esrâri’l-‘arabiyye, (tahkik:
Muhammed Behcet el-Baytâr), Dimaşk.
175
Hey’et (1992), Silâhu’t-tilmîz el-lugatu’l-Arabiyye li’s-saffi’l-hâmis elibtidâî, Kahire.
Güler, İsmail; Günday, Hüseyin; Şahin, Şener, (2001) Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (2003), Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Mahmûd İsmail ve diğerleri., el-Kavâidu’l- ârabiyyeti’l-müyessera,
İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
176
177
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Cümledeki el-mef’ûlü mutlak ögesini tanıyabilecek,
•
el-mef’ûlü mutlak çeşitlerini ayırt edebilecek,
•
el-mef’ûlü mutlak yerine geçen lafızları ifade edebilecek,
•
el-mef’ûlü mutlak olarak kullanılan mansûb mastarları tanıyabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
el-mef’ûlü mutlak
•
Pekiştirme
•
Çeşit
•
Sayı
•
Fiil cümlesi
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metin içerisinde geçen mânâsını bilmediğiniz kelimeler için bir ArapçaTürkçe sözlüğe başvurunuz.
•
İlahiyat Önlisans Programı Arapça I kitabından Fiil Cümlesinin Öğeleri
ünitesini tekrar gözden geçiriniz.
•
M. Meral Çörtü’nün Sarf Nahiv Edatlar adlı kitabından El-mef’ûlü
Mutlak konusunu okuyunuz.
178
el-Mef'ûlü’l-Mutlak
‫اﻟﻤﻄﻠﻖ‬
ُ ُ َْْ
ُ َ ْ ُ ْ ‫اﻟﻤﻔﻌﻮل‬
GİRİŞ
Arapçada el-mef’ûlü mutlak, fiille aynı kökten olan ve onun mânâsını
pekiştirme, yapılış şeklini açıklama ve sayısını belirtme amacıyla kullanılan
mastardır. Genelde fiilden sonra gelir. Türkçeye “kökteş tümleç” olarak da
tercüme edilebilir. Fiilin mânâsını pekiştiren el-mef’ûlü mutlak “şüphesiz,
gerçekten, tam, muhakkak, iyi, iyice, çok, öyle ... ki”, şeklinde; fiilin yapılış
şeklini gösterenler “gibi, şeklinde, -ce, aynen, tıpkı, tam” vb. lafızlarla ve
fiilin sayısını belirtenler de “kere, defa, kez” gibi biçimlerle Türkçeye
tercüme edilirler.
Türkçede ise bu mânâları taşıyan öge zarf tümlecidir. Nasıl el-mef’ûlü
mutlak fiili etkileyen bir ögeyse, zarf tümleci de fiilin (yüklem) anlamını
zaman, durum, ölçü, derece, yön, tarz, şart, sebep, birliktelik gibi yönlerden
tamamlayan bir ögedir. Ancak, Arapçada el-mef’ûlü mutlak fiilden sonra
gelirken, Türkçede ise zarf tümleci fiilden önce gelir.
Türkçede şu üç grup zarf tümleci Arapçadaki el-mef’ûlü mutlak ögesinin
karşılığı olmaktadır:
1. “İyi, kötü” gibi yükleme durum anlamı katanlar: “Çocuk iyi uyudu.”
‫ ) َ َ ﱢ‬gibi.
(‫ـﻮﻣﺎ‬
ً ْ َ‫اﻟﻄﻔﻞ ﻧ‬
ُ ْ ‫ﻧﺎم‬
2. “Elbette, muhakkak, gerçekten, mutlaka, şüphesiz, kat’iyen, kesinlikle”
gibi tasdik ve inkar ifade edenler: “Yetimlere gerçekten şefkat gösteririm.”
ِ َْ‫ﻋﻠﻰ اﻷَﻳ‬
(‫ﻋﻄﻮﻓﺎ‬
َ َ ‫أﻋﻄﻒ‬
ً ُ ُ ‫ـﺘﺎم‬
ُ ِ ْ َ) gibi.
3. “Çok, az” vb. ölçü ve derece ifade edenler: “Adam çok yedi.” ( ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ ‫أﻛﻞ ﱠ‬
َ ََ
‫ ) َﻛﺜِ ًﲑا‬gibi.
Zarf tümleciyle ilgili ayrıntılı bilgi için M. Kaya BİLGEGİL’in Türkçe Dilbilgisi ve
Muharrem ERGİN’in Türk Dil Bilgisi isimli kitaplarına bakabilirsiniz.
Zarf tümleciyle ilgili örnekler için ayrıca http://www.turkceciler.com/zarftumleci.html internet adreslerine başvurabilirsiniz.
179
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ﺑﺎﳊﻴ ِ‬
‫ﱢْ ُ ِ‬
‫ـﻮان‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ََْ َ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪﴿ :‬وﻣﺎ ِﻣﻦ َ ﱠٍ‬
‫ﻛﻌﺎﱂ ْ ِ ْ ِ‬
‫ﻋﺎﱂ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِﱠ‬
‫داﺑﺔ ِﰲ ْ َ ْ ِ‬
‫وﺷﻌﻮرﻩ‪َ .‬‬
‫اﻷرض َوﻻَ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪َ ،‬ﻟﻪُ َ َ ُ‬
‫ﺧﺼﺎﺋﺼﻪُ ََ ُ‬
‫إن َ ََ ََ‬
‫ﻗﺎل ﺗَ َ َ َ َ ْ‬
‫وﻃﺒﺎﺋﻌﻪ ُ ُ ُ‬
‫اﳊﻴﻮان َ َ َِ َ‬
‫ﺑﺎﳊﻴﻮان َ ْ ِ‬
‫َ ٍِ ِ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ْ ِ‬
‫ﻳﻄﲑ ِ ََ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻞ ِ ﱠ‬
‫ﺣﻖ ﱢ ْ ِ‬
‫أﻣﺜﺎﻟﻜﻢ﴾ ﻓَـﻠَﻪُ َ ﱡ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ‬
‫واﻟﺮﲪﺔ َ َ ﱢ‬
‫إن ﱠ ْ‬
‫ﻃﺎﺋﺮ َ ُ َ ْ‬
‫اﻟﺮﲪﺔَ ِ َ‬
‫أﻣﻢ َ َْ ُ ُ ْ‬
‫ﲜﻨﺎﺣﻴﻪ ِإﻻﱠ َُ ٌ‬
‫ﻛﺤﻖ اﻹﻧﺴﺎن‪ْ َ ،‬‬
‫ﻗﺪ ُ ْ ُ‬
‫اﺷﺘﺪ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﻠﻰ اﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﱠ‬
‫رﺳﻮل اﷲ ﱠ‬
‫ْﻌﻄﺶ‪،‬‬
‫ﻗﺎل َ ُ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن اﳉَﻨ َﱠﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ َ‬
‫َ‬
‫رﺟﻞ َْﳝﺸﻲ ِﺑﻄَ ِﺮ ٍﻳﻖ ْ َ ﱠ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ اﻟ َ َ ُ‬
‫وﺳﻠﻢ‪» :‬ﺑَـ ْﻴ َ َ‬
‫ـﻨﻤﺎ َ ُ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫ـﻠﻎ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ‪َ ،‬‬
‫ـﻮﺟﺪ ﺑ ْﺌـ ًﺮا ﻓَـﻨَ َ َ‬
‫ﺧﺮج‪َ َ ،‬‬
‫ﻛﻠﺐ ﻳَ ْ َ ُ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‪ْ ََ :‬‬
‫ﻓَ َ َ َ‬
‫ﻟﻘﺪ ﺑَ َ َ‬
‫ـﺰل َ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ‪َ ِ َ َ ،‬‬
‫ﻓﺈذا َ ْ ٌ‬
‫ﻓﺸﺮب ُﰒﱠ َ َ َ‬
‫ﻳﺄﻛﻞ اﻟﺜﱠ َـﺮى َ‬
‫ﻓﻘﺎل ﱠ ُ ُ‬
‫ـﻠﻬﺚ‪ُ ُ َْ ،‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﲏ‪ ،‬ﻓَـﻨَ َ َ ِ‬
‫ﻓﻤﻸَ ُ ﱠ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫ﺐ‪،‬‬
‫ﻓﺴﻘﻰ َ ْ‬
‫ﻣﺎء‪ ،‬ﰒُﱠ َ ْ َ َ‬
‫ـﻠﻎ ﱢ‬
‫أﻣﺴﻜﻪُ ِﺑﻔﻴﻪ َ َ َ‬
‫ﻣﺜﻞ اﻟﺬي َ َ‬
‫ﻛﺎن ﺑَ َ َ‬
‫ـﺰل اﻟﺒ ْﺌ َـﺮ َ َ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ َ‬
‫اﻟﻜﻠ َ‬
‫ﺧﻔﻪُ َ ً‬
‫َﻫﺬا َ ْ َ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ ْ ُ‬
‫ﻛﺒﺪ ْ ٍ‬
‫ـﻘﺎل‪ِ :‬ﰲ ُ ﱢ ِ ٍ‬
‫رﺳﻮل ِ‬
‫اﷲ‪ ِ َ ،‬ﱠ‬
‫وإن ََﻟﻨﺎ ِﰲ اﻟﺒَ َ ِ ِ‬
‫رﻃﺒﺔ‬
‫َﻷﺟ ًﺮا؟ ﻓََ َ‬
‫ﻗﺎﻟﻮا‪َ :‬ﻳﺎ َ ُ َ‬
‫ـﻐﻔﺮ ﻟﻪ‪ُ َ .‬‬
‫ﻓﺸﻜﺮ اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫ـﻬﺎﺋﻢ َ ْ‬
‫ﻛﻞ َذات َ ِ َ َ‬
‫ـﻌﺎﱃ ﻟﻪ ﻓَ َ َ َ‬
‫َ َ ََ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻫﺮة رََﺑﻄَْﺘ َـﻬﺎ‪،‬‬
‫ﻗﺎل ﱠ ُ ُ‬
‫ﻛﻤﺎ َ َ‬
‫ْﻘﺴﻮة َ َ‬
‫ﻛﻤﺎ َأن اﻟ َ ْ َ َ‬
‫ﱠﺎر ﰲ ﱠ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص(‪َ َ " :‬‬
‫َ ٌْ‬
‫ﱠﺎر َ َ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ اﻟﻨ َ‬
‫أﺟﺮ‪َ َ «.‬‬
‫دﺧ َﻠﺖ ْاﻣ َﺮَأةٌ اﻟﻨ َ‬
‫ﻋﻠﻰ اﳊﻴََ َـﻮان ُ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫اﻷرض‪".‬‬
‫ﺧﺸﺎش‬
‫ﺗﻄﻌﻤﻬﺎ َ َ‬
‫وﱂْ َ َ ْ َ‬
‫ـﻠﻢ ُ ْ ْ َ‬
‫ﺗﺄﻛﻞ ْ‬
‫ﻓََ ْ‬
‫ﺗﺪﻋﻬﺎ َْ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫اﳌﻜﺚ َ ِ‬
‫ﻇﻬﻮر‬
‫واﻗﻒ‪ ،‬ﻓﻘﺪ َ‬
‫ﻃﻮﻳﻼً َ َ‬
‫ﱠﱯ )ص(‪" :‬ﻻَ ﺗَ ﱠ ِ ُ‬
‫وﻫﻮ َ ِ ٌ‬
‫اﻹﺳﻼم ُ ْ َ‬
‫ﻗﺎل اﻟﻨِ ﱡ‬
‫وﺣﺮم ْ َ ُ‬
‫َﱠَ‬
‫ـﺘﺨﺬوا ُ ُ َ‬
‫ﻇﻬﺮ اﳊﻴََ َـﻮان َ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫اﻷﲪﺎل‪،‬‬
‫ﺗﺴﺎق ْ‬
‫ـﻮاﻧﺎت َ ْ ً‬
‫ﻋﻦ َ ْﲢﻤﻴﻠﻪ َ ْ‬
‫ََ ﱢ ُ‬
‫ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ‪َ ،‬وﻻَ ُ َ ُ‬
‫ﺳﻮﻗﺎ َ ً‬
‫اﳊﻴََ َ َ ُ‬
‫ﺷﺪﻳﺪا َ ْ َ‬
‫دواﺑﻜ ْﻢ َﻛ َﺮ ﱠ‬
‫ﲢﺖ ْ َ‬
‫اﺳﻲ‪ ".‬وﻧَ َـﻬﻰ َ ْأﻳﻀﺎ َ ْ‬
‫أﻛﺜَ َـﺮ ﳑﺎ َ ْ َ ُ‬
‫واﲣﺎذﻩِ‬
‫ِ‬
‫إﺟﺎﻋ ِﺔ اﳊﻴـﻮان ﱢ َ ِ‬
‫ِ‬
‫وﻋﻠﻰ ُ ُ ِ‬
‫ﻇﻬﻮرﻫﺎ َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﺴﺎﺣﺎت َ ﱠ‬
‫ﺿﺮًْﺑﺎ َ ًِّ‬
‫ﻗﻮﻳﺎ وﻻ ُ َ ُ‬
‫ﺗﻀﺮب َ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﺔ َ َ‬
‫وﻻ ُ ْ َ ُ‬
‫ﺗﻮﻗﻒ ﰲ ﱠ َ‬
‫أﲪﺎﳍﺎ‪ .‬وﻧَ َـﻬﻰ ْ‬
‫ﻋﻦ َ َ ََ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻜﻲ ِﺑﺎﻟﻨ ِ‬
‫ﻫﺪﻓﺎ ﻟِﺘَ ْ ِ ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( َ ِ‬
‫ـﻌﻠﻴﻢ‬
‫ﻏﺮﺿﺎ‪.‬‬
‫ﻟﻌﻦ‬
‫ُ‬
‫ﻣﻦ ﱠ َ َ‬
‫ًََ‬
‫اﻹﺻﺎﺑﺔ ََ ْ‬
‫ﱠﺎر‪ْ .‬‬
‫اﻟﺮوح َ َ ً‬
‫اﲣﺬ َ ًْ‬
‫وﺟﻮﻫﻪ ِﺑﺎﻟ َ ﱢ‬
‫ووﲰﻪ ﰲ ُ ُ‬
‫َ‬
‫ﺷﻴﺌﺎ ﻓﻴﻪ ﱡ ُ‬
‫ﻓﻘﺪ َ َ َ‬
‫اﳊﻴ ُ ِ‬
‫ﻛﻞ‪ َِ ،‬ﱠ‬
‫ـﺒﻞ‬
‫ـﻌﺪ ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﺮﲪﺔَ ِ ِﺑﻪ َ ْ‬
‫َ ﱠأﻣﺎ ِ َ‬
‫أن ُﲢَ ﱠﺪ ﱠ ْ َ ُ‬
‫اﻟﺸﻔﺮة‪َ ْ ُ َ ،‬‬
‫إذا َ َ‬
‫اح ﺑَ ْ َ‬
‫ﻓﺈن ﱠ ْ َ‬
‫ْﻤﺎء‪َ ،‬وﻳُـ َﺮ َ‬
‫ﻛﺎن ََْ َ‬
‫وﻳﺴﻘﻰ اﻟ َ َ‬
‫ـﻮان ﱠﳑﺎ ﻳُ ْـﺆَ ُ‬
‫اﻟﺬﺑﺢ ﻗَ ْ َ‬
‫ﺑﺈﺣﺪاد ﱠ ْ ِ‬
‫ﱠﱯ )ص( ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻠﺬﺑﺢ وﻫﻮ ُِ ﱡ‬
‫ﳛﺪ‬
‫إﺿﺠﺎع‬
‫ﱠْ ِ‬
‫ﺷﺎة ِ ﱠ ْ ِ‬
‫اﳊﻴﻮان ﱠ ْ ِ‬
‫ـﺒﻞ ِ ْ َ ِ‬
‫رﺟﻞ َ ً‬
‫ﻟﻠﺬﺑﺢ‪ .‬ﻓََ ْ‬
‫أﻣﺮ اﻟﻨِ ﱡ‬
‫ْ‬
‫ـﻘﺪ َ ْ َ َ‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻠﺦ‪َ َ َ .‬‬
‫أﺿﺠﻊ ٌ‬
‫اﻟﺸﻔﺮة ﻗَ ْ َ‬
‫ﺗﻚ ﻗَ ْـﺒﻞ َ ْ ِ‬
‫ﲤﻴﺘﻬﺎ َ ٍ‬
‫ﻳﺪ َ ْ ِ‬
‫ﻋﻤﺮ )ض(‬
‫َْ‬
‫أﺣﺪدت َ ْ‬
‫ﺗﻀﺠﻌﻬﺎ‪ َ َ «.‬ﱠ‬
‫ﺷﻔ َﺮَﺗﻪُ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ )ص(‪» :‬أَ ﺗُ ِﺮ ُ‬
‫ﻣﻮﺗﺎت؟ َﻫﻼﱠ َ ْ َ ْ َ‬
‫أن ُ ْ َ‬
‫أن ُ َ ََ‬
‫وﻣﺮ ُ َ ُ‬
‫ﺷﻔ َﺮَ َ َ‬
‫ﺷﺎة ِ ِ ِ ِ‬
‫ٍ‬
‫وﻗﺎل َْ ُ ِ‬
‫ﻗﺪﻫﺎ ِ َإﱃ َ ِ‬
‫ـﻮدا َِ‬
‫َِ ُ ٍ‬
‫ﻣﺴﻌﻮد‬
‫ﲨﻴﻼً‪َ َ َ .‬‬
‫ﻟﻴﺬﲝﻬﺎ َ‬
‫ﻓﻘﺎل ﻟﻪ‪َ " :‬وﻳْ َ َ‬
‫اﳌﻮت ﻗَ ْ ً‬
‫ـﻠﻚ‪َ ْ ُ ،‬‬
‫ﺑﺮﺟﻠﻬﺎ َ ْ ََ َ‬
‫ﻳﺴﺤﺐ َ ً ْ َ‬
‫ﺑﻦ َ ْ ُ‬
‫ْ‬
‫ﻋﺒﺪ اﷲ ْ ُ‬
‫ﺑﺮﺟﻞ َ ْ َ ُ‬
‫ﻣﻌﻬﺎ ﻓَ َ ِ‬
‫رﺳﻮل ِ‬
‫ـﺮﺧ ْﻴ َـﻬﺎ‪ِ َ ،‬‬
‫ﻓﺎﻧﻄﻠﻖ ِ ِ‬
‫)ض(‪ُ " :‬ﻛﻨﱠﺎ َﻣ َﻊ ُ ِ‬
‫اﷲ ِﰲ َ َ ٍ‬
‫ﻓﺠﺎءت‬
‫ﳊﺎﺟﺘﻪ‪ ،‬ﻓَـ َﺮأَﻳَْـﻨﺎ ُﲪ َ ً‬
‫ـﺮﺧﺎن‪َ ْ َ ََ ،‬‬
‫ﻓﺄﺧﺬﻧﺎ ﻓَ ْ َ‬
‫ﺳﻔﺮ‪َ َ َ ََ ْ َ .‬‬
‫ﱠﺮة َ َ َ ْ‬
‫َ‬
‫ََ‬
‫ﻓﻘﺎل‪ :‬ﻣﻦ َﻓﺠﻊ ﻫﺬﻩ ِ َ ِ‬
‫ﺑﻮﻟﺪﻫﺎ؟ ُ ﱡ‬
‫وﻟﺪﻫﺎ ِإﻟَْﻴ َـﻬﺎ‪".‬‬
‫(‬
‫ص‬
‫)‬
‫ـﻌﺮش‬
‫اﻟﻨﱯ‬
‫ﻓﺠﺎء‬
‫‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﱢ‬
‫اﳊﻤﺮةُ َ َ َ َ ْ‬
‫ردوا َ َ َ‬
‫َ ﱡ‬
‫ﻓﺠﻌﻠﺖ ﺗُ َ ُ‬
‫َْ ََ‬
‫َ‬
‫ُﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ﻓﻘﺪ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﳒﺪ ﰲ ﺛَ ِ‬
‫اﻷوﻗﺎف‬
‫ـﺒﺖ‬
‫ﻟﻠﺤﻴﻮان ﻣﻨﻬﺎ‬
‫ََﱠ‬
‫وﺣﺴﺒُ َـﻨﺎ ْ‬
‫اﳌﺆﺳﺴﺎت ْ ِ َ ِ ﱠ ُ‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ‪ْ ،‬‬
‫أن َِ َ‬
‫وأﻣﺎ َُ ﱠ َ ُ‬
‫َ‬
‫ﻛﺎن ََ‬
‫ٌ‬
‫ﻧﺼﻴﺐ ﻛﺒﲑٌ‪ْ َ .‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ٍ‬
‫ﻣﺜﺎل َﻋﻠﻰ‬
‫وأوﻗﺎﻓﺎ َ ْ ِ‬
‫ﺧﺎﺻﺔً َ ِ‬
‫أوﻗﺎﻓﺎ َ ﱠ‬
‫ﻟﻌﻼج اﳊﻴﻮاﻧﺎت اﳌﺮﻳﻀﺔ‪ً َ ْ َ ،‬‬
‫اﻟﻘﺪﳝﺔ َ ْ َ ً‬
‫وﻟﻌﻞ َ ْ َ َ‬
‫ﻟﺮﻋﻲ اﳊﻴََ َ َ‬
‫اﻟﻌﺎﺟﺰة‪ َ َ َ .‬ﱠ‬
‫أﺻﺪق َ‬
‫ـﻮاﻧﺎت َ َ‬
‫ﻛﺄﰊ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻘﻮل ِ ِ ِِ ِ‬
‫ﺻﺤﺎﺑﻴﺎ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻨﺪ اﻟ ِ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ِ‬
‫ﱢ ِْ‬
‫ﺟﻠﻴﻼً َ َِ‬
‫ْﻤﻮت‪:‬‬
‫ﺣﻀﺎ َرِﺗﻨﺎ‪ْ َ ،‬‬
‫ﺑﺎﳊﻴﻮان ﰲ ِ ﱢ‬
‫ﻇﻞ َ َ‬
‫َْ‬
‫أن َﻧﺮى َ َ ًِّ َ‬
‫اﻟﺪرداء )ض( ﱠاﻟﺬي َ ُ َ‬
‫ﻟﺒﻌﲑﻩ ْ َ َ ْ‬
‫ِ‬
‫"ﻳﺎ َﱡأﻳﻬﺎ ِ‬
‫ﻃﺎﻗﺘﻚ‪ َ َ ".‬ﱠ‬
‫ﺑﻦ َ ٍ‬
‫ﻛﻌﺪي ْ ِ‬
‫اﻟﺒﻌﲑُ ﻻَ َُ ِ ْ ِ‬
‫ﺣﺎﰎ )ض(‬
‫ﺑﻚ‪ َِ ،‬ﱢ‬
‫وأن َ َ ًِّ‬
‫أﲪﻠﻚ ﻓَ ْ َ‬
‫ﺻﺤﺎﺑﻴﺎ َ َ ِ ﱢ‬
‫ـﻮق َ َِ َ‬
‫أﻛﻦ ُ َﱢ ُ َ‬
‫ﲣﺎﺻﻤﲏ ِ َإﱃ َرﱢ َ‬
‫ﻓﺈﱐ َﱂْ َ ُ ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ﱞ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ازي‬
‫إﻣﺎﻣﺎ َﻛﺒ ًﲑا َ َ‬
‫ـﻘﺪم اﳋُْﺒ َـﺰ ﻟﻠﻨ ْﱠﻤﻞ وﻳَ ُ ُ‬
‫ﻛﺄﰊ ْ َ َ‬
‫ات ََﻟﻨﺎ َ َُ ﱠ‬
‫ـﻘﻮل‪" :‬إﻧ ُ ﱠ‬
‫َ َ‬
‫إﺳﺤﺎق اﻟﺸ َﲑ ﱢ‬
‫ـﻬﻦ َﺟﺎ َر ٌ‬
‫ﻛﺎن ﻳُ َ ُ‬
‫وﳍﻦ َﻋﻠَْﻴ َـﻨﺎ َﺣﻖ‪َ ".‬وأن َ ً‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﻗﺎل ﻟﻪ‪ََ :‬أﻣﺎ‬
‫اﻹﻣﺎم َ َ‬
‫َ َ‬
‫ـﺰﺟﺮﻩ َ َ ُ‬
‫أﺻﺤﺎﺑﻪ ﻓَـﻨَ َـﻬﺎﻩُ‬
‫ﻛﺎن َْﳝﺸﻲ ﰲ ﻃَﺮ ٍﻳﻖ وﻣﻌﻪ ﺑَ ْ ُ‬
‫ُ‬
‫ـﻌﺾ َ ْ َ‬
‫أﺣﺪ َ ْ َ‬
‫ﻓﻤ ﱠﺮ ﺑﻪ َ ْ ٌ‬
‫أﺻﺤﺎﺑﻪ‪َ َ ،‬‬
‫ﻛﻠﺐ ﻓَ َ َ َ‬
‫ﻋﻠﻤﺖ َ ﱠ‬
‫ـﺮك ﺑَـ ْﻴ َـﻨﻨﺎ وﺑَـْﻴ َـﻨﻪ‪".‬‬
‫ﻣﺸﺘَ َ ٌ‬
‫ﻳﻖ ُ ْ‬
‫َِ ْ َ‬
‫أن اﻟﻄﺮ َ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ‪ :‬اﻟﻌﺮ ّﺑﻴﺔ ﺑﲔ ﻳﺪﻳﻚ ج ‪ 3‬ص ‪( 215‬‬
‫) ّ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن اﳉﻨ َﱠﺔ؟‬
‫ﺑﺎﳊﻴﻮاﻧﺎت‬
‫َ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ اﻟﺮﲪﺔُ‬
‫ﻫﻞ ُْ ُ‬
‫‪َ .1‬‬
‫اﻟﺒﺌﺮ ﰲ َﱠ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﰲ ِْ ِ‬
‫اﻷوﱃ؟‬
‫ﻟﻤﺎذا ﻧَ َـﺰل‬
‫اﳌﺮة ُ َ‬
‫‪َ َ ِ .2‬‬
‫ُ‬
‫‪180‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺧﺮج ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﺒﺌﺮ؟‬
‫ﻣﺎذا َرَأى‬
‫‪َ َ .3‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﺑَ ْ َ َ‬
‫ـﻌﺪﻣﺎ َ َ َ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻌﻄﺸﺎن؟‬
‫ﺳﻘﻰ‬
‫ﻛﻴﻒ َ َ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ َ ْ َ َ‬
‫‪َ ْ َ .4‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ْ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ِ َ َ .5‬‬
‫ﻟﻠﺬﺑﺢ؟‬
‫إﺿﺠﺎع‬
‫اﳊﻴﻮان ِ ﱠ ْ ِ‬
‫ـﺒﻞ ِ ْ َ ِ‬
‫ﻣﺎذا َ ُ‬
‫ﳚﺐ َﻋﻠَﻰ اﻹﻧﺴﺎن ﻗَ ْ َ‬
‫أﻣﺮ‬
‫ـﻌﺮش؟‬
‫ُ‬
‫‪َ َِ .6‬‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َرَأى ُ ﱠ َ َ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( ِ ْ َ‬
‫اﳊﻤﺮة ﱠاﻟﱵ ﺗُ َ ﱢ ُ‬
‫ﲟﺎذا َ َ َ‬
‫أﺻﺪق ِ َ ٍ‬
‫ﻣﺜﺎل ﻋﻠﻰ ﱢ ْ ِ‬
‫ﺣﻀﺎرَِﺗﻨﺎ؟‬
‫‪َ .7‬ﻣﺎ َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ِﺑﺎﳊﻴﻮان ﰲ ِ ﱢ‬
‫ﻇﻞ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﺳﻢ َ ِ‬
‫زﺟﺮ ْ ِ‬
‫ﻋﻦ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ؟‬
‫ﺻﺎﺣﺒﻪ َ ْ‬
‫اﻹﻣﺎم اﻟﺬي ﻧَ َـﻬﻰ َ َ‬
‫‪َ .8‬ﻣﺎ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .9‬أَ ِﰲ ﺛَ ِ‬
‫ﺧﺎﺻﺔٌ ِِﻟﻌﻼج اﳊﻴﻮاﻧﺎت؟‬
‫اﻟﻘﺪﳝﺔ‬
‫اﻷوﻗﺎف‬
‫ـﺒﺖ‬
‫ٌ‬
‫أوﻗﺎف ﱠ‬
‫َ‬
‫ﺷﺊ َ ُ ﱡ‬
‫ﺑﻦ َ ٍِ‬
‫ﻋﺪي ِ‬
‫أي ٍ‬
‫ﺣﺎﰎ؟‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫ﻛﻼم َ ِ ﱢ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ﱢ‬
‫ﻳﺪل ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫اﻟﺴﻜﲔ‪ِ َ َ ،‬‬
‫ﻳﺴﺮع‪،‬‬
‫ﻳﺪع‪ ِ ،‬ﱠ ٌ‬
‫اﳌﻨﻈﻤﺎت‪ُ ِ ْ ُ ،‬‬
‫وﻟﺪان‪ُ َ َ ،‬‬
‫ﻗﻄﺔ‪ َُ ،‬ﱠ َ‬
‫اﻟﻈﻤﺄ‪ ،‬ﱢ ﱢ ُ َ‬
‫) ﱠَ‬
‫ﻳﻜﻔﻴﻨﺎ‪ َ ،‬ﱞ ِ‬
‫ـﺮك (‬
‫اﳌﻠﻌﻘﺔ‪ٌ َ َ ،‬‬
‫ﻳﺴﲑ‪ ،‬ﺗـَْﺘ ُ ُ‬
‫ِْ َ َ ُ‬
‫ﻫﺪف‪َ ِ ْ َ ،‬‬
‫ذب‪ُ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ‪.‬‬
‫ﻛﺎن‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻳﺄﻛﻞ اﻟﺜﱠ َـﺮى َ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ َ ُ‬
‫‪ .2‬ﺑـﻴَْـﻨﻤﺎ رﺟﻞ َْ ِ‬
‫ﳝﺸﻲ ِﺑﻄَ ِﺮ ٍﻳﻖ ْ َ ﱠ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ‪.‬‬
‫اﺷﺘﺪ ﻋﻠﻴﻪ َ َ ُ‬
‫َ َ َُ ٌ‬
‫دﺧﻠﺖ اﻣﺮأةٌ اﻟﻨﺎر ﰲ ِ ﱠ ٍ‬
‫ﺑﻄﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻫﺮة رََ َْ‬
‫‪ْ ِ َ َ َ .3‬‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫‪ .4‬اﳌﺮأةُ َﱂْ ُ ْ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫اﻷرض‪.‬‬
‫ﺧﺸﺎش‬
‫اﳍﺮة َ‬
‫ﺗﻄﻌﻢ َ‬
‫وﱂْ َ َ ْ َ‬
‫ﺗﺄﻛﻞ ْ‬
‫ﺗﺪﻋﻬﺎ ُ‬
‫ﺑﺈﺣﺪاد ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﻨﱯ )ص( ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻠﺬﺑﺢ‪.‬‬
‫إﺿﺠﺎع‬
‫اﳊﻴﻮان ِ ﱠ ْ ِ‬
‫ـﺒﻞ ْ َ ِ‬
‫أﻣﺮ ﱡ‬
‫ْ‬
‫‪َ َ َ .5‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺸﻔﺮة ﻗَ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺮة ﻣﻌﻬﺎ ﻓَ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺮﺧﺎن‪.‬‬
‫ـﻌﺾ‬
‫ﱠﱯ َرَ ْأوا ُﲪ َ ً‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َ‬
‫اﻷﺻﺤﺎب ﻣﻊ اﻟﻨِ ﱢ‬
‫ﻛﺎن ﺑَ ْ ُ‬
‫‪َ َ ْ .6‬‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎن ِﻟﻠﺤﻴﻮان ﻣﻨﻬﺎ ﻧﺼﻴﺐ ﻛﺒﲑ‪.‬‬
‫اﳌﺆﺳﺴﺎت ِ ْ ِ ﱠ‬
‫ﻓﻘﺪ َ َ‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔُ ْ‬
‫‪َ .7‬ﱠأﻣﺎ َُ ﱠ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﳒﺪ ﰲ ﺛَ ِ‬
‫ﺧﺎﺻﺔً ﻟﻠﺤﻴﻮاﻧﺎت‪.‬‬
‫ـﺒﺖ‬
‫أوﻗﺎﻓﺎ ﱠ‬
‫اﻷوﻗﺎف اﻟﻘﺪﳝﺔ ً‬
‫ﺣﺴﺒُ َـﻨﺎ َ ْ‬
‫أن َِ َ َ‬
‫‪ْ َ .8‬‬
‫إﺳﺤﺎق ِ‬
‫أﺣﺪ َ ْ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻦ َ ْ ِ‬
‫زﺟﺮ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻧَ َـﻬﻰ‬
‫اﻹﻣﺎم َُأﺑﻮ ِ ْ َ َ‬
‫اﻟﺸ َﲑ ِ ﱡ‬
‫ازي َ َ َ‬
‫ُ‬
‫أﺻﺤﺎﺑﻪ َ ْ‬
‫اﲣﺬ َ ًْ ِ ِ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل )ص( َ ِ‬
‫ﻏﺮﺿﺎ‪.‬‬
‫ﻟﻌﻦ‬
‫ُ‬
‫ﻣﻦ ﱠ َ َ‬
‫‪ْ .10‬‬
‫اﻟﺮوح َ َ ً‬
‫ﺷﻴﺌﺎ ﻓﻴﻪ ﱡ ُ‬
‫ﻓﻘﺪ َ َ َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını‬‬
‫‪parantez içindeki kelimeler arasından seçiniz.‬‬
‫أﻗﻞ‪،‬‬
‫أﲨﻞ‪ُ َ ْ ِ ،‬‬
‫أﻛﺬب‪ َ َ ،‬ﱠ‬
‫ﲣﺮج‪ َ َ ،‬ﱡ‬
‫) َِ َ‬
‫اﳊﺪﻳﺜﺔ‪ُ َ ْ َ ،‬‬
‫اﻟﻐﻠﻈﺔ‪ُ ِ ْ ُ ،‬‬
‫أﺣﻞ‪َ َ ،‬‬
‫أﻣﺮ‪َ َ ْ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﺘﻴﻘﺔ (‬
‫إﻃﻌﺎم‪ َ ،‬ﱠ ٌ‬
‫ﻋﺎﻣﺔ‪َ ِ َ ،‬‬
‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺔ‪ ،‬ﱢ ْ ُ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ‪َ ْ ِ ،‬‬
‫ﱠ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻮﺟﺪ ِﰲ ﺛَ ِ‬
‫ﺧﺎﺻﺔٌ ﻟﻠﺤﻴﻮاﻧﺎت‪.‬‬
‫اﻷوﻗﺎف‬
‫ـﺒﺖ‬
‫اﻟﻘﺪﳝﺔ َ ْ ٌ‬
‫أوﻗﺎف ّ‬
‫‪َ ُ َ ُ .1‬‬
‫ِ‬
‫ﻟﻌﻼج اﳊﻴﻮاﻧﺎت اﳌﺮ ِ‬
‫ﻳﻀﺔ‪.‬‬
‫ـﻌﺾ‬
‫ﺧﺎﺻﺔً ِِ َ ِ‬
‫اﻷوﻗﺎف َ ﱠ‬
‫‪ْ َ .2‬‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﺑَ ْ ُ‬
‫‪181‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ِﺑﺎﳊﻴﻮان َأﺑﻮ ﱠ ِ‬
‫أﺻﺪق ِ َ ٍ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱢ ْ ِ‬
‫اﻟﺪرداء‪.‬‬
‫ﻣﺜﺎل َ َ‬
‫ﻟﻌﻞ َ ْ َ َ‬
‫‪ َ َ .3‬ﱠ‬
‫ُ َْ‬
‫اﻟﺴﺎﺣﺎت ﱠ ِ‬
‫اﳊﻴﻮاﻧﺎت ﰲ ﱠ ِ‬
‫وﻋﻠﻰ ُ ُ ِ‬
‫أﲪﺎﳍﺎ‪.‬‬
‫ﺗﻮﻗﻒ‬
‫ﻇﻬﻮرﻫﺎ َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﺔ َ َ‬
‫‪ .4‬ﻻَ ُ َ ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﻫﺪﻓﺎ ﻟِﺘ ِ‬
‫ﱠﱯ )ص( َﻋﻦ ِ َ ِ‬
‫اﳊﻴﻮان ﱢ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻠﻴﻢ اﻹﺻﺎﺑﺔ‪.‬‬
‫إﺟﺎﻋﺔ‬
‫‪ .5‬ﻧَ َـﻬﻰ اﻟﻨِ ﱡ‬
‫واﲣﺎذﻩ َ َ ً َ ْ‬
‫ْ َ‬
‫اﳊﻴﻮان ﰲ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .6‬ﻧَ َـﻬﻰ ُ ِ‬
‫ﻋﻦ َ ْ ِ‬
‫ﺎﻟﻜﻲ ِﺑﺎﻟﻨﱠﺎر‪.‬‬
‫وﺳﻢ‬
‫وﺟﻮﻫﻪ ﺑِ ﱠ ﱢ‬
‫ُُ‬
‫رﺳﻮل اﷲ )ص( َ ْ‬
‫ِ ِ‬
‫اﻟﻨﺎر‪.‬‬
‫ﺗﺪﺧﻞ‬
‫‪َ .7‬‬
‫َ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن َ‬
‫اﻟﻘ ْ َ‬
‫ﺴﻮةُ َﻋﻠﻰ اﳊﻴﻮان ُ ْ ُ‬
‫ﺑﺎﳊﻴﻮان ْ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﲪﺔَ ِ‬
‫‪ .8‬ﱠ‬
‫ﺗﺪﺧﻞ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن اﳉَﻨﱠﺔَ‪.‬‬
‫َ‬
‫إن ﱠ ْ َ‬
‫ﻗﺪ ُ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻰ َ ْ ِ‬
‫اﳌﻜﺚ َ ِ‬
‫واﻗﻒ‪.‬‬
‫ﻃﻮﻳﻼً َ َ‬
‫وﻫﻮ َ ِ ٌ‬
‫اﻹﺳﻼم ُ ْ َ‬
‫ﺣﺮم ْ َ ُ‬
‫‪ َ .9‬ﱠ َ‬
‫ﻇﻬﺮ اﳊﻴََ َـﻮان َ ُ َ‬
‫ان َ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ﲢﻤﻴﻞ اﳊﻴﻮ ِ‬
‫ﻋﻦ َ ِ‬
‫‪ .10‬ﻧَ َـﻬﻰ‬
‫ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ‪.‬‬
‫ُ‬
‫اﻹﺳﻼم َ ْ‬
‫أﻛﺜَ َـﺮ ﱠﳑﺎ َ ْ َ ُ‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin çoğullarını tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .1‬ﱠ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪.‬‬
‫ﻛﻌﺎﱂ‬
‫اﳊﻴﻮان َ َ َِ‬
‫إن َ َ‬
‫ﻋﺎﱂَ‬
‫اﻷرض وﻻَ َ ِ ٍ ِ‬
‫‪ .2‬وﻣﺎ ِﻣﻦ َ ﱠٍ‬
‫ﻳﻄﲑ ِ ََ ِ‬
‫أﻣﺜﺎﻟﻜﻢ‪.‬‬
‫ََ ْ‬
‫ﻃﺎﺋﺮ َ ُ َ‬
‫أﻣﻢ َ َْ ُ ُ ْ‬
‫ﲜﻨﺎﺣﻴﻪ إﻻﱠ َُ ٌ‬
‫داﺑﺔ ﰲ َ ْ ِ َ‬
‫ِ‬
‫‪ِ ْ ِ .3‬‬
‫ﺣﻖ ﱢ ْ ِ‬
‫ﻟﻠﺤﻴﻮان َ ﱡ‬
‫ﻛﺤﻖ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪.‬‬
‫واﻟﺮﲪﺔ َ َ ﱢ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ ﱠ ْ َ‬
‫َ‬
‫‪ .4‬ﺑـﻴَْـﻨﻤﺎ رﺟﻞ َْ ِ‬
‫ﳝﺸﻲ ﺑِﻄَ ِﺮ ٍﻳﻖ ْ َ ﱠ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ‪.‬‬
‫اﺷﺘﺪ ﻋﻠﻴﻪ َ َ ُ‬
‫َ َ َُ ٌ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﺑِْﺌـ ًﺮا ﻓَـﻨَ َـﺰل ﻓﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ َ َ .5‬‬
‫وﺟﺪ ﱠ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻄﺶ‪.‬‬
‫ﻣﻦ َ َ‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫ﻳﺄﻛﻞ اﻟﺜﱠ َـﺮى َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ْ َ‬
‫اﻟﻜﻠﺐ اﻟﺬي َ ُ ُ‬
‫ﺳﻘﻰ ﱠ ُ ُ‬
‫ﻛﺒﺪ ْ ٍ‬
‫رﺳﻮل اﷲ )ص(‪ :‬ﰲ ُ ﱢ ِ ٍ‬
‫أﺟﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺎل َ ُ ُ‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﻛﻞ ذأت َ ِ َ َ‬
‫رﻃﺒﺔ َ ْ ٌ‬
‫دﺧﻠﺖ اﻟﻨﺎر ﰲ ِ ﱠ ٍ‬
‫‪ .8‬اﳌﺮأةُ َ َ َ ِ‬
‫ﺑﻄﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻫﺮة رََ َْ‬
‫َ‬
‫اﳍﺮة َْ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺧﺸﺎش َ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ِ‬
‫اﻷرض‪.‬‬
‫‪َ .9‬ﱂْ َ َ ِ‬
‫ﺗﺄﻛﻞ ْ‬
‫ﺗﺪع اﳌ ْﺮأةُ ﱠ َ ُ‬
‫‪ .10‬ﻳﺎ أَﻳﱡـﻬﺎ ِ‬
‫ﺑﻚ َِِ‬
‫اﻟﺒﻌﲑُ ﻻَ َُ ِ ْ ِ‬
‫أﲪﻠﻚ ﻓﻮق ﻃﺎﻗﺘﻚ‪.‬‬
‫ﻓﺈﱐ َﱂْ ُ َﱢْ َ‬
‫ﲣﺎﺻﻤﲏ ِ َإﱃ َرﱢ َ‬
‫َ َ َ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerin tekillerini tespit‬‬
‫‪ediniz.‬‬
‫ﺑﻦ ٍِ‬
‫ﻋﻠﻴﻨﺎ ﱞ‬
‫ﺣﻖ‪.‬‬
‫ﺣﺎﰎ ﻳﻘﻮل‪ :‬إﻧﱠ ُ ﱠ‬
‫ات َﻟﻨﺎ َُ ﱠ‬
‫ﻛﺎن َ ِ ﱡ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ـﻬﻦ َﺟﺎ َر ٌ‬
‫وﳍﻦ َ َْ‬
‫ﻋﺪي ُ‬
‫ِ‬
‫ﺑﻌﺾ َ ْ ِ‬
‫ﻣﻊ َ ِ‬
‫إﺳﺤﺎق ﱢ‬
‫أﺻﺤﺎﺑﻪ‪.‬‬
‫ﻛﺎن َُأﺑﻮ‬
‫َ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫اﻟﺸ َﲑ ِازي َْﳝﺸﻲ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷوﻗﺎف اﻟﻘﺪ ِ‬
‫ﳒﺪ ﰲ ﺛَ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺟﺰة‪.‬‬
‫ﻟﺮﻋﻲ اﳊﻴﻮاﻧﺎت‬
‫ـﺒﺖ‬
‫أوﻗﺎﻓﺎ َِ ْ ِ‬
‫ﳝﺔ ْ َ ً‬
‫‪َ ُ َِ .3‬‬
‫ﱠﺮة ﻣﻌﻬﺎ ﻓَ َ ِ‬
‫ـﺮﺧﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫‪َ .4‬رأَﻳَْـﻨﺎ ُﲪ َ ً‬
‫ـﺮﺧﺎن ََ َ ْ َ‬
‫ﻓﺄﺧﺬﻧﺎ ﻓَ ْ َ ْ‬
‫ْ‬
‫اﺳﻲ‪.‬‬
‫‪َ .5‬‬
‫ﱠﱯ )ص(‪ :‬ﻻَ ﺗَ ﱠ ِ ُ‬
‫ﻗﺎل اﻟﻨِ ﱡ‬
‫دواﺑﻜﻢ َﻛ َﺮ ِ ﱠ‬
‫ﻇﻬﻮر َ َ ﱢ ُ ْ‬
‫ـﺘﺨﺬوا ُ ُ َ‬
‫ﲢﺖ َ ْ َ ِ‬
‫اﻷﲪﺎل‪.‬‬
‫ﺗﺴﺎق‬
‫اﳊﻴﻮاﻧﺎت َ ْ ً‬
‫‪ .6‬ﻻ ُ َ ُ‬
‫ﺳﻮﻗﺎ َ ِ ً‬
‫ُ‬
‫ﺷﺪﻳﺪا َ ْ َ‬
‫‪182‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺗﻮﻗﻒ ﰲ ﱠ ِ‬
‫وﻋﻠﻰ ُ ُ ِ‬
‫أﲪﺎﳍﺎ‪.‬‬
‫‪.7‬‬
‫ﻇﻬﻮرﻫﺎ َ ْ َ ُ‬
‫اﻟﺴﺎﺣﺎت َ ﱠ‬
‫اﳊﻴﻮاﻧﺎت ﻻ ُ َ ُ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﺔ َ َ‬
‫َ‬
‫اﳊﻴﻮان ﰲ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .8‬ﻧَ َـﻬﻰ ُ ِ‬
‫ﻋﻦ َ ْ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﻜﻲ ِﺑﺎﻟﻨﱠﺎر‪.‬‬
‫وﺳﻢ‬
‫وﺟﻮﻫﻪ ِ ﱠ ﱢ‬
‫ُُ‬
‫رﺳﻮل اﷲ )ص( َ ْ‬
‫ﻛﻌﺎﱂ ْ ِ ْ ِ‬
‫ﻋﺎﱂ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ ِ .9‬ﱠ‬
‫وﺷﻌﻮرﻩ‪.‬‬
‫اﻹﻧﺴﺎن‪َ ،‬ﻟﻪُ َ َ ُ‬
‫ﺧﺼﺎﺋﺼﻪُ ََ ُ‬
‫إن َ ََ ََ‬
‫وﻃﺒﺎﺋﻌﻪ ُ ُ ُ‬
‫اﳊﻴﻮان َ َ َِ َ‬
‫ﻗﺎل ﺑـﻌﺾ ﱠ ِ‬
‫رﺳﻮل ِ‬
‫اﷲ‪ ِ َ ،‬ﱠ‬
‫وإن ََﻟﻨﺎ ِﰲ اﻟﺒَ َ ِ ِ‬
‫َﻷﺟ ًﺮا؟‬
‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪َ :‬ﻳﺎ َ ُ َ‬
‫ـﻬﺎﺋﻢ َ ْ‬
‫‪ُ ْ َ َ َ .10‬‬
‫ََ‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili mecrûr lafızları, örneklerde‬‬
‫‪olduğu gibi başa alıp yerine uygun zamirini getirmek sûretiyle‬‬
‫‪cümleleri yeniden yazınız.‬‬
‫اﳌﺜﺄل ﱠ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﻃﺒﺎﺋﻌﻪ‪.‬‬
‫وﻃﺒﺎﺋﻌﻪ‪ُ ََ  .‬‬
‫اﳊﻴﻮان َﻟﻪُ َ َ ُ‬
‫اﻷول‪ :‬ﻟْﻠﺤﻴََ َـﻮان َ َ ُ‬
‫ﺧﺼﺎﺋﺼﻪُ َ ََ ُ‬
‫ﺧﺼﺎﺋﺼﻪُ َ ََ ُ‬
‫اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬ﻟِْﻠﺤﻴ ِ‬
‫اﳌﺜﺎل ﱠ ِ‬
‫اﳊﻴﻮاﻧﺎت ََﳍﺎ َﻋﻠَﻴَْـﻨﺎ َ ﱞ‬
‫ﻋﻠﻴﻨﺎ َ ﱞ‬
‫ﺣﻖ‪.‬‬
‫ﺣﻖ‪ .‬‬
‫ُ‬
‫ـﻮاﻧﺎت َ َْ‬
‫ََ َ‬
‫ِِ‬
‫ﻣﻠﻚ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻷرض‪ .‬‬
‫اﻟﺴﻤﺎوات‬
‫‪ .1‬ﻟ ﱠﻠﻪ ُ ْ ُ َ َ‬
‫‪ .2‬ﻟِﻸَ ْ ِ‬
‫دﻋﻴَِﺔ أَﺛَـﺮ َ ِ‬
‫اﻟﻘﻠﻮب‪ .‬‬
‫ﻛﺒﲑٌ ﰲ ُ ُ‬
‫ٌ‬
‫‪.........................‬‬
‫‪........................‬‬
‫ﺮﺳﻮل )ص( َ ْ ِ‬
‫‪ .3‬ﻟِﻠ ﱠ ُ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ‬
‫اﻟﻨﺎس‪........................  .‬‬
‫ﻋﻈﻴﻢ َ َ‬
‫ﻓﻀﻞ َ ٌ‬
‫ٌ‬
‫‪ .4‬ﻟِِﻺ ْ ِ‬
‫وﻣﺸﺎﻏﻠﻪُ‪ .‬‬
‫ﻣﺸﺎﻛﻠﻪُ َ َ َ ِ ُ‬
‫ﻧﺴﺎن َ َ ِ ُ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫آﺛﺎر َ ِ ِ ﱠ ِ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ ‪ .‬‬
‫‪ِ .5‬ﰲ اﳌﺪﻳﻨﺔ َ ٌ‬
‫ﺗﺎرﳜﻴﺔٌ َ َ‬
‫‪........................‬‬
‫‪........................‬‬
‫َِ ِ‬
‫‪ِ .6‬ﰲ َﱠ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔُ ِ ﱡ ﱠ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺰوار ‪........................  .‬‬
‫ﲤﺘﻠﺊ ِ َ‬
‫أﻳﺎم َ‬
‫اﻹﺟﺎزة ََْ ُ‬
‫ِ ِ‬
‫ﱠﺎت َﲡْ ِﺮي ِ ِ‬
‫ﺎر ‪.....................  .‬‬
‫ﻤﺆﻣﻨﲔ َﺟﻨ ٌ‬
‫‪ .7‬ﻟﻠ ُ ْ ِ َ‬
‫ْ‬
‫ﻣﻦ َ ْﲢﺘﻬﺎ اﻷ ُ‬
‫ذﻟﻚ ِ َ ِ‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ‪ .‬‬
‫ﻳﺐ ِﰲ َِ َ‬
‫‪ .8‬ﻻَ َرْ َ‬
‫‪.........................‬‬
‫ﻠﺠﺎﻣﻌﺎت أَﺛَـﺮ ﻛﺒﲑ ﰲ ﺗَْ ِ ِ‬
‫‪ .9‬ﻟِ ْ ِ ِ‬
‫اﳌﺠﺘﻤﻊ‪.........................  . .‬‬
‫ـﻨﻤﻴﺔ ُ ْ َ َ ِ‬
‫َ َ‬
‫َ‬
‫ٌ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِِِ‬
‫ﻋﻨﺪ ُ ِ ِ‬
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ ‪........................  .‬‬
‫ـﻬﺠﺘﻪُُ َوﻓَ ْ َ‬
‫‪ْ .10‬ﻟﻠﻌﻴﺪ ﺑَ ْ َ‬
‫ـﺮﺣﺘﻪُُ ْ َ ْ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içinde verilen‬‬
‫‪kelimelerden uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫واﺟﺒﺔٌ(‬
‫ﺿﺮب‪ ،‬ﱢ ْ‬
‫اﻟﺮﻓﻖ‪ُ ْ ُ ،‬‬
‫ﳚﻴﻌﻪ‪َ ْ ِ ،‬‬
‫وﺳﻢ‪ُ ُِ ،‬‬
‫ﻋﺼﻔﻮر‪َ َ ،‬‬
‫ـﻠﻌﻦ‪ ،‬ﻗَ ْـﻮد‪ْ َ ،‬‬
‫ﺳﻮق‪ْ َ ،‬‬
‫إﺣﺪاد‪ ،‬ﺗَ ْ َ ُ‬
‫)َ َ َ‬
‫رﺳﻮل اﷲ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫اﳉﻤﻞ إﱃ ُ ِ‬
‫وﺗﺪﺋﺒﻪُ‪.‬‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﺻﺎﺣﺒﻪُ ‪ُ ْ َ َ ......‬‬
‫أن َ َ‬
‫ﺷﻜﺎ َ َ ُ‬
‫ِ‬
‫رب ﱠ‬
‫ﻓﻼﻧﺎ‬
‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ُ‬
‫ﻳﻘﻮل‪َ :‬ﻳﺎ َ ﱢ‬
‫ﻋﺒﺜﺎ‪ َ ،‬ﱠ‬
‫إن ُ ًَ‬
‫ـﺘﻞ ‪ً َ َ .....‬‬
‫‪ْ َ .2‬‬
‫ﻋﺞ إﱃ اﷲ ﻳﻮَم َ‬
‫ﻣﻦ ﻗَ َ َ‬
‫وﱂْ ﻳَ ْـﻘﺘُ ْ ِ‬
‫ﻗَـﺘَ َ ِ‬
‫ـﻔﻌﺔً‪.‬‬
‫ﻋﺒﺜﺎ َ َ‬
‫ـﻠﲏ َ َ ً‬
‫ـﻠﲏ َﻣ ْﻨ َ َ‬
‫وﺳﻢ ﰲ ِ ِ‬
‫ﲪﺎر َ ْ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ِ َ ٍ‬
‫ﻟﻌﻦ اﷲُ اﻟﺬي‬
‫ﻣﺮ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل َ َ‬
‫ﻗﺪ َ ﱠ‬
‫‪ْ َ .3‬‬
‫ﻗﺪ ُ َ َ ْ‬
‫وﺟﻬﻪ ﻓﻘﺎل‪َ َ َ :‬‬
‫‪.......‬ـﻪُ‪.‬‬
‫ﻟﻠﺬﺑﺢ ﻗَـﺒﻞ ‪ .....‬ﱠ ْ ِ‬
‫إﺿﺠﺎع ََْ ِ ِ ﱠ‬
‫‪ .4‬ﱠ‬
‫ﻮز‪.‬‬
‫ﻗﺴﻮةٌ ﻻ َﲡُ ُ‬
‫إن ِ ْ َ َ‬
‫اﻟﺸﻔﺮة َ ْ َ‬
‫َ‬
‫اﳊﻴﻮان ْ ِ ْ َ‬
‫‪183‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِِ ِ ‫ َﻋﻠﻰ‬..... ‫اﳊﻴﻮان‬
ِ
‫اﻟﻔﻘﻬﺎءُ َ ﱠ‬
.‫ﻣﺎﻟﻜﻪ‬
‫ﱠﻔﻘﺔَ ﻋﻠﻰ‬
َ َ ‫أن اﻟﻨـ‬
َ َ ُ ‫ـﻘﺮر‬
َ
ُ ‫ ﻳُ َ ﱢ‬.5
ِ َ ْ ِ .6
،‫ودﻋﻮﻫﺎ‬
َ َ ‫ َﻧﺎﻗَ َـﺘﻬﺎ‬..... ‫ﱠﱯ ْاﻣ َﺮَ ًأة‬
ُ َ :‫ﻗﺎل‬
‫ﲰﻊ اﻟﻨِ ﱡ‬
ُ َ َ ‫ﺧﺬوا َﻣﺎ َﻋﻠَْﻴ َـﻬﺎ‬
َ
َ َ ‫ﻋﻨﺪﻣﺎ‬
.ٌ‫ﻣﻠﻌﻮﻧﺔ‬
َ ُ ْ َ ‫َِﻓﺈﻧﱠ َـﻬﺎ‬
‫ﻳﻮﺻﻮن ﱠ‬
.‫اﻷذى ﻋﻨﻪ‬
ِ ْ َ َ ‫ ِﺑﺎﳊﻴﻮان‬....‫ﻌﺐ ﺑِـ‬
َ ‫وﻣﻨﻊ‬
َ َُ ‫ﻛﺎن‬
َ ُ ُ ُ‫اﳋﻠﻔﺎء‬
َ َ .7
َ ْ ‫اﻟﺸ‬
َِ ..... ‫اﻟﺬﺑﺢ‬
ِ
.ً‫ﲨﻴﻼ‬
‫ـﻘﻮد‬
ِ ْ ‫اﳊﻴﻮان إﱃ‬
ْ َ ‫ﳚﺐ َﻋﻠﻴَْـﻨﺎ‬
َ
َ ُ َ‫أن ﻧ‬
ُ َ .8
ِ ْ ِ ِ ‫ﳛﻞ‬
ِ
.‫اﻷﲪﺎل‬
‫ﲢﺖ‬
‫ﻳﺴﻮق‬
ْ ‫ﻟﻺﻧﺴﺎن‬
َ ُ َ ‫أن‬
َ
‫ ﻻَ َِ ﱡ‬.9
َ ْ َ ً‫ َﺷﺪﻳﺪا‬.... ‫اﳊﻴﻮان‬
ِ ‫أن َْﳝﻨﻊ اﻟﻨ‬
ِ َ َ .10
ِ ِ ْ ‫ﻣﻦ ﺗَـ‬
ِ ِ َ ْ ُ ‫وﻇﻴﻔﺔ‬
‫ﻌﺬﻳﺐ اﳊﻴﻮان‬
َ ِ َ ‫ﻣﻦ‬
ْ ‫ﱠﺎس‬
ْ ‫ﻛﺎن‬
َ َ َ ْ َ ‫اﳌﺤﺘﺴﺐ‬
ِْ ‫ ِـﻪ أَﺛْ َـﻨﺎءَ ﱠ‬.... ‫َو‬
.‫اﻟﺴﲑ‬
DİL BİLGİSİ
el-MEF‘ÛLÜ MUTLAK
el-Mef‘ûlü mutlak, çoğunlukla cümlede fiille aynı kökten olan mastardır.
Daima mansûbdur. Üç amaçla gelir:
1. Fiilin anlamını pekiştirir.
2. Fiilin çeşidini bildirir.
3. Fiilin sayısını belirtir.
1. Fiilin Anlamını Pekiştirmesi
Bu tür el-mef‘ûlü mutlak daima müfreddir ve fiilden sonra gelir. Türkçe'ye
şüphesiz, gerçekten, tam, tamamen, muhakkak, iyi, iyice, çok, öyle ...
ki, vb. lafızlarla tercüme edilir.
‫ َ َ ﱢ‬. Çocuk iyi uyudu.
‫ـﻮﻣﺎ‬
ً ْ َ‫اﻟﻄﻔﻞ ﻧ‬
ُ ْ ‫ﻧﺎم‬
ِ
ْ َ ‫اﳉﺎﺋﻊ‬
ً‫أﻛﻼ‬
ُ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ُ ُ ‫أﻛﻞ ﱠ‬
َ َ َ. Aç adam gerçekten iyi yedi.
ِ ‫ﻓَﱠـﺮ ﱢ ﱡ‬. Hırsız, polisten öyle bir kaçtı ki!
ِ
‫اﻟﺸﺮﻃﻲ ﻓِ َﺮا ًرا‬
‫ﻣﻦ ﱡ ْ ﱢ‬
َ ‫اﻟﻠﺺ‬
ِ
‫ﻧﺼ ًﺮا‬
ْ َ ‫اﳌﺆﻣﻨﲔ‬
َ ِ ُْ ُ‫ـﻨﺼﺮ اﷲ‬
ُ ُ ْ َ‫ﻳ‬. Allah müminlere muhakkak yardım eder.
ِ . Kur’ân’ı iyice ezberledim.
‫ﺣﻔﻈﺎ‬
ً ْ ِ ‫اﻟﻘﺮآن‬
َ ْ ُ ‫ﻈﺖ‬
ُ ْ ‫ﺣﻔ‬
َ
ِ َْْ ‫اِﻧْ َـﺘﺼﺮ‬. Ordu kesin bir zafer kazandı.
‫اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
َ ْ ‫اﳉﻴﺶ‬
ُ
ََ
Yukarıdaki cümlelerde, fiille aynı kökten gelen mansûb mastarların hepsi
de fiilin mânâsını pekiştirmek amacıyla gelmiştir.
184
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen fiillerin
mastarlarını tespit ederek, pekiştirme için gelen el-mef’ûlü mutlak ögesinin
doğru şekillerini yazınız.
ِ ‫ ﱠ‬....... Dalgalar gemiyi paramparça etti.
َ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
َ ِ ‫اﻷﻣﻮاج ﱠ‬
ُ َ ْ َ ‫ﺣﻄﻤﺖ‬
َ َ
‫ْﻘﺮآن‬
َ ْ ُ ‫ﻹﻣﺎم اﻟ‬
ُ َ ِ ْ‫ ﻗَـ َﺮأَ ا‬....... İmam öyle bir Kur’ân okudu ki!
‫اﻷرض‬
َ ْ َ ْ ُ‫ﺣﻔﺮ اﻟ ُْﻤ َﺰ ِارع‬
َ َ َ ....... Çiftçi tarlayı iyice kazdı.
Fiilin anlamını pekiştirme amaçlı mastarlar ikil ya da çoğul olarak
kullanılmazlar. Meselâ fiilin mânâsını pekitirmek için ‫وﻋﻮدا‬
َ ُ ْ ‫وﻋ‬
ً ُ ُ ‫ﺪﺗﻚ‬
َ َ şeklinde bir
cümle kullanılmaz. Böyle bir cümlede fiille aynı kökten olan çoğul mastar, elmef’ûlü mutlak değil, mef’ûlün bih olur. Cümle de Sana vaadlerde bulundum
mânâsına gelir.
2. Fiilin Çeşidini Bildirmesi
Fiilin yapılış şeklini bildiren el-mef‘ûlü mutlak ya isim ya da sıfat tamlaması
olarak gelir. Türkçe’ye gibi, şeklinde, -ce, aynen, tıpkı, tam … vb. lafızlarla
tercüme edilir.
İsim tamlaması:
ِ ‫ﺿﺮﺑﻪ ﺿﺮب ﱠ‬. Ona zalimce vurdu.
‫اﻟﻈﺎﱂ‬
َ ْ َ ُ ََ َ
ِ ‫َأﺟﺎﺑﻪ ِإﺟﺎﺑﺔَ اﻟ‬. Ona alim gibi cevap verdi.
‫ْﻌﺎﱂ‬
َ َ َ َُ َ
ِ َ ََ ْ ِ. Araba füze gibi fırladı.
‫اﻟﺼﺎروخ‬
ِ ُ ‫اﻧﻄﻼق ﱠ‬
َ َ ِ ْ ِ ُ‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
َ ‫اﻧﻄﻠﻘﺖ ﱠ ﱠ‬
Yukarıdaki üç örnekte mastar isim tamlamasının muzâfı, peşinden gelen
kelime de muzâfun ileyh olarak gelmiştir. Burada el-mef ‘ûlü mutlak olan
öge mansûb mastardır.
Sıfat tamlaması:
‫ﺣﺴﻨﺎ‬
ُ ْ ِ . Güzelce yürüdüm.
ً َ َ ‫ﺳﺮت ﺳَْﻴـ ًﺮا‬
‫ﻫﺎدﺋﺎ‬
ً ِ َ ‫ـﻮﻣﺎ‬
ُ ‫ﺎم اﻟ َْﻤ ِﺮ‬
َ َ‫ﻧ‬. Hasta sakin bir uyku çekti.
ً ْ َ‫ﻳﺾ ﻧ‬
ِ
‫ﺷﺪﻳﺪا‬
ْ ‫ـﻬﻢ اﻟ َْﻘ َﺮ َار‬
ْ . Sanık karara şiddetle karşı çıktı.
ً َ ‫اﺿﺎ‬
ً ‫اﻋِ َﱰ‬
َ َ َ‫اﻋﺘ‬
ُ َ ‫ـﺮض اﻟ ُْﻤﺘﱠ‬
Geçen üç örnekte de mastarlar, sıfat tamlamasının bir ögesi olarak
gelmiştir. Burada mansûb mastar, el-mef’ûlü mutlak olurken, peşinden gelen
lafız da onun sıfatı olarak yer almıştır.
Sıfat tamlaması şeklinde gelen el-mef‘ûlü mutlakta bazen isim zikredilmez,
sadece sıfatı kalır. Bu durumda sıfat, el-mef’ûlü mutlak olur.
‫ْﻜﻠﺐ َﺳ ِﺮ ًﻳﻌﺎ‬
ُ ْ َ ‫ﺟﺮى اﻟ‬
َ َ . Köpek hızlı koştu.
Bu cümlenin aslı şöyledir:
‫ْﻜﻠﺐ َﺟﺮًْﻳﺎ َﺳ ِﺮ ًﻳﻌﺎ‬
ُ ْ َ ‫ﺟﺮى اﻟ‬
َ َ . Köpek hızlı koştu.
185
‫َ َ ﱢ‬. Çocuk çok yedi.
‫اﻟﻄﻔﻞ َﻛﺜِ ًﲑا‬
ُ ْ ‫أﻛﻞ‬
َ
Bu cümlenin aslı da şudur:
ِ ْ َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
‫َ َ ﱢ‬. Çocuk çok yedi.
‫ﻛﺜﲑا‬
ً َ ً‫أﻛﻼ‬
ُ ْ ‫أﻛﻞ‬
َ
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen fiillerin
mastarlarını tespit ederek, fiilin yapılış şeklini belirten el-mef’ûlü mutlak
ögesinin doğru şekillerini yazınız.
ِ ْ َ‫ﻋﻠﻰ ﻓ‬
ِِْ ‫ـﻘﺪ‬
ِ َ‫ﺣ ِﺰ‬. Anne kızını kaybettiğine çok üzüldü.
‫ﺷﺪﻳﺪا‬
َ َ ‫اﻷم‬
‫ﻧﺖ ْ ُ ﱡ‬
ً ِ َ .... ‫ﺑﻨﺘﻬﺎ‬
َ
ِ ‫ ﱠ‬. Müdür problemi tamamen halletti.
‫ﺗﺎﻣﺎ‬
ََ ْ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ‬
ًّ َ.......َ‫ْﻤﺴﺄﻟﺔ‬
َ
ُ ُ ‫ﺣﻞ اﻟ‬
ِ ُ َ . Mü’min, Rabbine çokça hamdeder.
‫ َﻛﺜِ ًﲑا‬...... ُ‫ْﻤﺆﻣﻦ َرﱠﺑﻪ‬
َْ
ُ ْ ُ ‫ﳛﻤﺪ اﻟ‬
3. Fiilin Sayısını Bildirmesi
Fiilin kaç defa yapıldığını bildiren el-mef‘ûlü mutlak, ٌَ
‫ ﻓَ ْـﻌﻠﺔ‬kalıbında gelen
masdar-ı merra’dan elde edilir. Türkçe’ye kere, defa, kez … vb. lafızlarla
tercüme edilir. Müfred (Tekil), müsennâ (ikil) veya cemi (çoğul) olarak
gelebilir. Eğer mastarın başında sayı varsa, o sayı muzâf olarak el-mef‘ûlü
mutlak olurken, mastar da onun muzafun ileyhi olur. Ayrıca ‫ﻣﺮة‬
ً‫ َ ﱠ‬bir kere /
defa / kez lafzı da el-mef‘ûlü mutlak olur.
Müfred (Tekil):
‫ﺳﺠﺪة‬
ً َ ْ َ ‫ﺳﺠﺪت‬
ُ ْ َ َ . Bir kere secde yaptım.
Müsennâ (İkil):
ِ ْ َ‫ﺳﺠﺪﺗ‬
‫ـﲔ‬
َ ْ َ ‫ﺳﺠﺪت‬
ُ ْ َ َ . İki kere secde yaptım.
Cemî (Çoğul):
ٍ ‫ﺛﻼث ﺳﺠَﺪ‬
‫ات‬
ُ ْ َ َ . Üç kere secde yaptım.
َ َ َ َ َ ‫ﺳﺠﺪت‬
ٍ َ ‫ﺳﺠﺪت ﺳﺠ‬
‫ﺪات‬
َ َ ُ ْ َ َ . Defalarca secde yaptım.
‫ﻣﺮة‬
ً‫ َ ﱠ‬:
ِ َ ‫ﺳﻮرة اﻟﺒ‬
‫ﻣﺮة‬
ً ‫ـﻘﺮة َ ﱠ‬
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬. Bakara sûresini bir defa okudum.
َ َ ََ ُ ‫أت‬
ِ ِ َ ‫ﺳﻮرة اﻟﺒ‬
ٍ ‫ﻋﺪ َة ﻣ ﱠﺮ‬
‫ات‬
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬. Bakara sûresini birkaç defa okudum.
َ ‫ـﻘﺮة ﱠ‬
َ َ ََ ُ ‫أت‬
ِ َ ‫ﺳﻮرة اﻟﺒ‬
‫ـﻘﺮة ِﻣ َﺮا ًرا‬
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮ‬. Bakara sûresini defalarca okudum.
َ َ ََ ُ ‫أت‬
Yukarıda verilen örnekler ışığında siz de aşağıdaki cümlelerde geçen elmef‘ûlü mutlak ögelerinin ikil ve çoğul şekillerini yazınız.
ِ ْ ‫أﻛﻞ ﱢ‬
ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
َ ْ َ ‫اﻟﻄﻌﺎم‬
ً‫أﻛﻠﺔ‬
َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
َ َ َ. Çocuk yemekten bir kere yedi.
ِ ‫ﺷﺮب اﻟ ِ ﱡ‬
ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
ً‫اﻟﻠﱭ َﺷﺮَْﺑﺔ‬
َ ِ َ . Kedi sütten bir kere içti.
َ ‫ْﻘﻂ‬
ِ ُ ‫ﻃَﺒ‬. Kitabı bir kere bastım.
ً‫اﻟﻜﺘﺎب ﻃَْﺒ َـﻌﺔ‬
َْ
َ َ ‫ـﻌﺖ‬
186
el-mef‘ûlü mutlak, fiille eş anlamlı mastarla da gelebilir:
‫ﺟﻠﻮﺳﺎ‬
ُ ْ َ َ‫ﻗ‬. İyi oturdum.
ً ُ ُ ‫ـﻌﺪت‬
‫ﻣﺸﻴﺖ َﺳ ْﻴـ ًﺮا‬
ُ ْ َ َ . İyi yürüdüm.
‫ﻛﻀﺎ‬
ً ْ‫ﻳﺖ َر‬
ُ ْ‫ َﺟ َﺮ‬. İyi koştum.
Bu örneklerden birincisinde ‫ﺟﻠﻮس‬
ُ ُ mastarı ‫ـﻌﺪ‬
َ َ َ‫ ﻗ‬ile eş anlamlı olan ‫ﺟﻠﺲ‬
َ َ َ fiilinden,
mastarı
‫ﻣﺸﻰ‬
fiilinin
eş
anlamlısı
‫ﺳﺎر‬
fiilinden,
üçüncüsünde
ikincisinde ise ‫ﺳﲑ‬
ََ
َْ
ََ
ise ‫ رْﻛﺾ‬mastarı ‫ﺟﺮى‬
َ َ‫ َر‬fiilinden gelmiştir.
َ َ ile eş anlamlı olan ‫ﻛﺾ‬
َ
Yine el-mef’ûlü mutlak fiille aynı kökten olan değişik fiillerin mastarlarıyla da
gelebilir.
﴾ ‫ﺣﺴﻨﺎ‬
ً َ َ‫” ﴿ َوأَﻧْـﺒَﺘَ َـﻬﺎ ﻧ‬Onu pek güzel bir şekilde yetiştirdi.” (Âl-i İmrân: 37)
ً َ َ ‫ـﺒﺎﺗﺎ‬
ِ ُ َ ْ َ. Fakire çok ikramda bulundum.
ً‫ﻋﻄﺎء َﺟ ِﺰﻳﻼ‬
ْ
ً َ َ ‫اﻟﻔﻘﲑ‬
َ َ ‫أﻋﻄﻴﺖ‬
‫ـﻌﺒﺎ‬
َ َ ‫ َﺳﺎﻓَـ ْﺮَﻧﺎ‬. Yorucu bir yolculuk yaptık.
ً َ ‫ﺳﻔ ًﺮا ُﻣ ْﺘ‬
Bunun yanında ‫ ُﻛﻞﱞ‬ ve ‫ـﻌﺾ‬
ٌ ْ َ‫ﺑ‬ vb. lafızlar da mastarın başına gelerek el-mef’ûlü
mutlak olabilirler.
‫اﻻﺣِ َﱰ ِام‬
‫أﺣﱰﻣﻪُ ُ ﱠ‬
ْ ِ ْ ‫ﻛﻞ‬
َُِ ْ َ. Ona tam saygı duyarım.
‫ﱠﻔﻊ‬
ِ ْ ‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ‬
َ ْ َ‫ﱡﺼﺢ ﺑ‬
َ َ َ‫ﻧ‬. Öğüt ona biraz fayda verdi.
ُ ْ ‫ـﻔﻌﻪُ اﻟﻨ‬
Ayrıca yaygın bir şekilde fiilsiz kullanılıp, el-mef‘ûlü mutlak olarak kabul edilen
mansûb mastarlar da vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:
‫ﺷﻜ ًﺮا‬
ْ ُ . Teşekkür ederim.
‫ﻋﻔﻮا‬
ً ْ َ . Bir şey değil, afedersiniz.
‫ﻣﺮﺣﺒﺎ‬
ًَ ْ َ . Merhaba.
‫أﻳﻀﺎ‬
ً ْ َ. Yine, … de.
ًّ َ . Hakikaten, gerçekten.
‫ﺣﻘﺎ‬
ًّ َ ‫ـﺘﻚ‬
‫ﺣﻘﺎ‬
ْ ُ ‫ َﺳﺮﱠِْﺗﲏ‬. Seni görmek beni gerçekten sevindirdi.
َ ُ َ‫رؤﻳ‬
ًّ َ lafzı el-mef’ûlü mutlaktır.
Bu cümlede ‫ﺣﻘﺎ‬
el-mef‘ûlü mutlakla ilgili ayrıntılı bilgi için M. Meral Çörtü’nün Arapça Dilbilgisi
Nahiv isimli kitabına bakınız.
el-mef‘ûlü mutlakla ilgili ayrıntılı örnekler için http://www.onlinearabic.net ve
www.schoolarabia.net adresine başvurabilirsiniz.
ALIŞTIRMALAR
1. Okuma parçasında geçen el-mef‘ûlü mutlakları ve türünü aşağıdaki
boşluklara yazınız.
‫ـﻮﻋﻪ‬
ُ ْ َ‫ﻧ‬
‫ْﻤﻄﻠﻖ‬
ُ
َْ ُ ‫اﳌﻔﻌﻮل اﻟ‬
‫ْﻤﻄﻠﻖ‬
ُ
َْ ُ ‫اﳌﻔﻌﻮل اﻟ‬
.......... ..........
..........
..........
.......... ..........
..........
..........
187
‫ـﻮﻋﻪ‬
ُ ْ َ‫ﻧ‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde pekiştirme için gelen el-mef‘ûlü mutlakları,‬‬
‫‪altını çizerek tespit ediniz.‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ِ ً ِ‬
‫ـﻬﺪ ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫اﺟﺘَ َ َ‬
‫ُ َْ‬
‫‪ْ .1‬‬
‫اﺟﺘﻬﺎدا َ ً‬
‫ِ‬
‫أﻛﻠﺔً‪.‬‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ َ ْ َ‬
‫أﻛﻞ َ ُ‬
‫‪َ َ َ .2‬‬
‫ﻫﺬا اﻟ َْﻤﺴﺎءَ ﻧُ ُـﺰوﻻً‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻧَ َ َ‬
‫ْﻤﻄﺮ َ َ‬
‫ـﺰل اﻟ َ َُ‬
‫ﻋﻠﻰ ﻫﺬا ِ‬
‫ﺷﺪﻳﺪا‪.‬‬
‫ﺣﺰن‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ َ‬
‫‪َ ِ َ .4‬‬
‫اﳋﱪ ُﺣ ْﺰًﻧﺎ َ ِ ً‬
‫ُ‬
‫ﺳﻔ ًﺮا َ ِ‬
‫‪َ .5‬ﺳﺎﻓَ َـﺮ‬
‫ﻃﻮﻳﻼً‪.‬‬
‫ﳏﻤﻮد ِ َ ﱠ‬
‫ﺑﺴﻴﺎرِﺗﻪ َ َ‬
‫ٌ‬
‫ِ‬
‫ﺟﻠﻮﺳﺎ‪.‬‬
‫ـﻌﺐ ﻋﻠﻰ ُ ْ ِ ﱢ‬
‫اﻟﻜﺮﺳﻲ ُ ُ ً‬
‫ْﻌﺎﻣﻞ اﻟ ُْﻤ ْﺘ َ ُ‬
‫ﺟﻠﺲ اﻟ ُ ُ‬
‫‪َ َ َ .6‬‬
‫اﻟﻄﻼب ِ ْ ِ‬
‫اﺳﺘَ َ ﱠ‬
‫ﺟﻴﺪا‪.‬‬
‫اﺳﺘﻌﺪادا َ ﱢ ً‬
‫ﻟﻼﺧﺘﺒﺎر ْ ِ َ ً‬
‫‪ْ .7‬‬
‫ـﻌﺪ ُ ﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺴﺒﻴﺤﺎ‪.‬‬
‫ﺗﺴﺒﺢ اﳌﻼﺋﻜﺔُ ﷲ َ ْ ِ ً‬
‫‪ َ ُ .8‬ﱢ ُ‬
‫إذاﻋﺔً‪.‬‬
‫أذاع‬
‫اﳋﱪ ِ َ‬
‫‪َ َ َ .9‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﺳﻌﺎ‪.‬‬
‫ـﺘﺸﺮ ََ ُ‬
‫اﳌﺮض ﰲ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﻧﺘﺸﺎ ًرا َ ً‬
‫‪ .10‬اﻧْ َ َ َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde, fiilin meydana geliş şeklini gösteren el-mef‘ûlü‬‬
‫‪mutlakları tespit edip, isim mi yoksa sıfat tamlaması mı olduğunu‬‬
‫‪karşısına yazınız.‬‬
‫‪ِ ْ َ .1‬‬
‫اﳌﺴﻠﻢ ﻋﻠﻰ اﻟ َ َ ِ ِ‬
‫ْﻤﺼﺎﺋﺐ ﺻَْﺒـ ًﺮا ﲨﻴﻼً‪.‬‬
‫ﻳﺼﱪُ‬
‫ُ‬
‫‪...........‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷﻏﻨﻴﺎء‪.‬‬
‫ﻋﻴﺸﺔَ‬
‫ﱠﺎس ِﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮﻳﺔ ِ َ‬
‫‪ُ َ .2‬‬
‫ﻳﻌﻴﺶ اﻟﻨ ُ‬
‫‪...........‬‬
‫‪ َ .3‬ﱠ ِ‬
‫اﻟﺴﺎﻋﺔُ َدﻗﱠـﺘَ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫دﻗﺖ ﱠ َ‬
‫‪...........‬‬
‫ﺻﺎدﻗﺎ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﻋﺒﱠ َـﺮ َ ﱡ‬
‫اﻟﺸﺎب ﻋﻦ َرِْأﻳﻪ ﺗَ ْـﻌﺒِ ًﲑا ِ ً‬
‫‪...........‬‬
‫ِِ‬
‫ﻓﺮح ِ َ ِ ِ‬
‫ﺷﺪﻳﺪا‪.‬‬
‫ﻓﺮﺣﺎ َ ِ ً‬
‫اﻟﻮاﻟﺪان ﻟﻨﺠﺎح أوﻻدﳘﺎ َ ً‬
‫‪َ َ ِ َ .5‬‬
‫‪...........‬‬
‫ـﺒﺘﻪ ُﻣﺮاﻗَ َـﺒﺔً‪.‬‬
‫‪َ .6‬راﻗَ ُْ‬
‫‪..........‬‬
‫اﻟﺸﺮﻃﻲ اﻟﻨﱠﺎس ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫إﺧﺮاﺟﺎ‪.‬‬
‫اﻟﻌﻤﺎرة ِ ْ َ ً‬
‫‪َ َ ْ َ .7‬‬
‫ََ‬
‫أﺧﺮج ﱡ ْ ﱡ َ‬
‫‪..........‬‬
‫ِ‬
‫أﺳﺎﺗﺬﰐ ْ ِ‬
‫أﺣﱰم َ َ ِ َِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫‪ُ َِ ْ َ .8‬‬
‫اﺣ َ‬
‫ﱰ ًاﻣﺎ َ ً‬
‫اﻟﻘﺎﺿﻲ ﻋﻠﻰ اﻟ ِِ‬
‫ﺣﻜﻤﺎ َ ِ‬
‫ﻋﺎدﻻً‪.‬‬
‫ﺣﻜﻢ َ ِ َ ُ ْ‬
‫ْﻤﺠﺮم ُ ْ ً‬
‫‪َ َ .9‬‬
‫‪..........‬‬
‫‪..........‬‬
‫اﳌﺎل َ ِ‬
‫اﻟﻠﺼﻮص ﰲ َ ِ‬
‫اﺧﺘﻼﻓﺎ َﻛﺒ ًﲑا‪.‬‬
‫اﳌﺴﺮوق ْ ِ َ ً‬
‫‪ْ ِ .10‬‬
‫اﺧﺘَ َ َ‬
‫ـﻠﻒ ﱡ ُ ُ‬
‫ُْ‬
‫‪...........‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen el-mef‘ûlü mutlaklardan fiilin sayısını‬‬
‫‪belirtmek için gelenleri tespit edip, karşısına müfred (tekil), müsennâ‬‬
‫‪(ikil) ve cemi (çoğul) şeklinden hangisi olduğunu yazınız.‬‬
‫ﻛﻌﺖ أَرﺑﻊ رَ ٍ‬
‫ﻛﻌﺎت‪.‬‬
‫‪َ .1‬رَ ْ ُ َْ َ َ َ‬
‫‪.............‬‬
‫‪188‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﳊﺮب َِﻗﺘﺎﻻً‪.‬‬
‫ﻗﺎﺗﻞ ُْ ِ ﱡ‬
‫اﳉﻨﺪي ﰲ َْ‬
‫‪َ َ َ .2‬‬
‫‪.............‬‬
‫ِ‬
‫اﻧﺘﺸﺎ ًرا َﺳ ِﺮ ًﻳﻌﺎ‪.‬‬
‫ـﺘﺸﺮ اﳋَﺒَ ُـﺮ ِْ َ‬
‫‪ .3‬اﻧْ َ َ َ‬
‫‪.............‬‬
‫‪ َ ِ َ .4‬ﱢ‬
‫اﻟﻄﻔﻞ َﻛﺜِ ًﲑا‪.‬‬
‫ﺿﺤﻚ ْ ُ‬
‫‪.............‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﺢ إﱃ َِ ِ‬
‫ﻧﻈﺮة‪.‬‬
‫اﳉﺒﺎل اﻟﻌﺎﻟﻴﺔ َ ْ َ ً‬
‫ﻧﻈﺮ ﱠ ُ‬
‫‪ََ َ .5‬‬
‫‪.............‬‬
‫ﳏﻤﻮد إﱃ ِ‬
‫ﺣﺠﺘَ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫ﺣﺞ‬
‫اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮ ِام َ ﱠ‬
‫‪ َ .6‬ﱠ‬
‫ٌ‬
‫‪.............‬‬
‫أﻛﻠﺔً‪.‬‬
‫ﻳﺾ َ ْ َ‬
‫أﻛﻞ اﻟ َْﻤ ِﺮ ُ‬
‫‪َ َ َ .7‬‬
‫‪.............‬‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺠﺮم ِ ِ‬
‫اﻋِ َﱰ ًاﻓﺎ‪.‬‬
‫اﻋﺘَ َ َ‬
‫ﲜﺮﻣﻪ ْ‬
‫‪ْ .8‬‬
‫ـﺮف اﻟ ُ ْ ِ ُ ُ ْ‬
‫‪.............‬‬
‫ِ‬
‫ﺳﺠﺪﺗََ ْ ِ‬
‫ـﲔ‪.‬‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ َ ِ ُ‬
‫‪َ َ َ .9‬‬
‫اﳉﺪﻳﺪ َ ْ‬
‫ﺳﺠﺪ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫‪..............‬‬
‫ﺧﻮف ْ ِ‬
‫اﳉﺒﺎن‪.‬‬
‫ﺧﺎف‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ْ َ ََ‬
‫ُ‬
‫‪..............‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere parantez içinden uygun‬‬
‫‪olanı el-mef’ûlü mutlak türünü seçiniz.‬‬
‫اﻟﺰﺟﺎج ‪.......‬‬
‫ﻛﺴﺮ ُ‬
‫اﻟﻮﻟﺪ ﱡ َ َ‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫ِ‬
‫اﳉﺎﺋﻊ ‪........‬‬
‫أﻛﻞ َْ ُ‬
‫‪َ َ َ .2‬‬
‫ﻛﺴ ًﺮا – ﻣﻜﺴﻮًرا(‬
‫)ﻛﺎﺳ ًﺮا – َ ْ‬
‫) ِ‬
‫أﻛﻠﺔً(‬
‫أﻛﻠﺔٌَ – َ ْ َ‬
‫آﻛﻼً – َ ْ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻄﺎﻟِﺐ ِﰲ ِ‬
‫ـﻬﺪ ﱠ‬
‫ﺟﻬﺎدا – ﺟﺎﻫﺪا(‬
‫دروﺳﻪ ‪) ......‬‬
‫اﺟﺘَ َ َ‬
‫ً‬
‫‪ْ .3‬‬
‫اﺟﺘﻬﺎدا – ِ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﺎء‪.‬‬
‫أﲪﺪ ‪......‬‬
‫ـﻔﻜﺮ ُ‬
‫‪ .4‬ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫)ﺗَ ْ ِ‬
‫ﺗﻔﻜﲑ – ِ‬
‫ﺗﻔﻜﲑ(‬
‫ـﻔﻜﲑُ –‬
‫َ‬
‫ﻛﻌﺖ ُ ِ‬
‫اﳌﺴﻠﻤﺔُ ‪.......‬رَ ٍ‬
‫‪ .5‬رَ ِ‬
‫ﻛﻌﺎت‪) .‬واﺣﺪ – اﺛﻨﺎن – ﺛﻼث(‬
‫ََ‬
‫ََ‬
‫ْ‬
‫اﻟﻌﺼﻔﻮر ‪.......‬‬
‫ﻏﺮد‬
‫‪َ .6‬ﱠ َ‬
‫ُ‬
‫ﻣﻐﺮدة(‬
‫ﻳﺪ – ﱠ‬
‫)ﺗﻐﺮﻳﺪا – ﺗﻐﺮ ٌ‬
‫ﱠِ‬
‫ﺎﻟﺐ ‪ .....‬ﺣﺴﻨﺔً‪.‬‬
‫‪َ َ َ .7‬‬
‫أﺟﺎب اﻟﻄ ُ‬
‫ﺟﻮاﺑﺎ – ُِﳎﻴﺒﺔً(‬
‫)إﺟﺎﺑﺔً – ً‬
‫اﻟﻄﻔﻞ ‪َ .....‬ﺳ ِﺮ ًﻳﻌﺎ‪.‬‬
‫زﺣﻒ‬
‫‪َ َ َ .8‬‬
‫ُ‬
‫زﺣﻔﺔً(‬
‫)إزﺣﺎﻓﺎ – َ ْ ً‬
‫زﺣﻔﺎ – ْ َ‬
‫ْﻤﻮﻇﻒ‬
‫وﻇﻴﻔﺘﻪ ‪.......‬‬
‫ـﻘﻦ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫َ‬
‫‪ .9‬أَﺗْ َ َ‬
‫‪ َ .10‬ﱠَ ِ‬
‫اﻟﺒﻴﺖ ‪......‬‬
‫ﻧﻈﻔﺖ اﻟ َْﻤ ْﺮَأةُ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻨﻴﺔً(‬
‫) ً‬
‫إﺗﻘﺎﻧﺎ – ً‬
‫ﺗﺘﻘﻴﻨﺎ – ﺗَ ْ َ‬
‫ﻧﻈﻴﻔﺎ – ﺗَْ ِ ٍ‬
‫ﺗﻨﻈﻴﻔﺎ(‬
‫ـﻨﻈﻴﻒ – ً‬
‫) ً‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları parantez içinde istenen el-mef‘ûlü‬‬
‫‪mutlak türüne göre fiilin uygun mastarını getirerek doldurunuz.‬‬
‫ﺟﻴﺪة‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫ﺳﺒﺤﺖ ‪ َ ......‬ﱢ َ ً‬
‫‪ُ ْ ََ .1‬‬
‫‪ .2‬اِرﺗَ َ ِ‬
‫ـﻔﻌﺖ اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ‪) ......‬ﻟﻠﺘﺄﻛﻴﺪ(‬
‫ْ َ‬
‫اﻟﺴﻮرة ‪ ......‬ﺻﺤﻴﺤﺔً‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫أت‬
‫َ‬
‫‪ .3‬ﻗَـ َﺮْ ُ‬
‫اﻟﻮﻟﺪ ‪ِ ِ ......‬‬
‫اﻟﻌﺎﺑﺪﻳﻦ‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫ﻛﻊ ُ‬
‫‪َ .4‬رَ َ‬
‫ﺿ َﺮَﺑﻪ ‪) .......‬ﻟﻠﻌﺪد(‬
‫‪َ .5‬‬
‫‪189‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ِ َ .6‬‬
‫ﻧﺎﻣﺖ اﳌﺮﻳﻀﺔُ ‪ِ َ ....‬‬
‫ﻋﻤﻴﻘﺎ‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫َ‬
‫أﺳﺠﺪ ‪ِ ِ ......‬‬
‫اﳋﺎﺷﻌﲔ‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫‪ُ ُ ْ َ .7‬‬
‫َ‬
‫اﻷرض ‪ ......‬ﰲ اﻟﻴﻮم‪) .‬ﻟﻠﻌﺪد(‬
‫ﺗﺪور‬
‫ُ‬
‫‪ُ ُ َ .8‬‬
‫ﻧﻈﻒ ِ‬
‫‪ .9‬ﱠ‬
‫اﻟﺸﺎرع ‪) .......‬ﻟﻠﺘﺄﻛﻴﺪ(‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ ﱠ ِ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ﺟﻴﺪا‪) .‬ﻟﻠﻨﻮع(‬
‫ﻛﻼم‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ‪ َ .....‬ﱢ‬
‫‪َِ .10‬ﲰ َْ‬
‫ﻌﻨﺎ َ َ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları el-mef‘ûlü mutlak ögesine uygun‬‬
‫‪bir fiille doldurunuz.‬‬
‫ﻇﻬﻮًرا‪.‬‬
‫‪ُ َ ِ ......1‬‬
‫اﳍﻼل ُ ُ‬
‫‪.......2‬‬
‫اﻟﻠﱭ ُﺷﺮًْﺑﺎ‪.‬‬
‫اﻟﻄﻔﻞ ﱠ ََ‬
‫ُ‬
‫اﺑﺘﻌﺎدا‪.‬‬
‫‪ .......3‬ﻋﻦ ﱠ ﱢ‬
‫اﻟﺸﺮ ِْ ً‬
‫ﻣﺮ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺴﺤﺎب‪.‬‬
‫‪ُ َِ .......4‬‬
‫اﳉﺒﺎل َ ﱠ‬
‫ِ‬
‫ﻋﺎﻣﻞ اﻟ ِ ِ‬
‫ﻃﺮﻗﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺒﺎب َ ْ ً‬
‫‪َ ُ َ .......5‬‬
‫ْﱪﻳﺪ َ‬
‫ﻣﺮﳛﺎ‪.‬‬
‫‪ .......6‬اﻟﻄﺎﺋﺮةُ ُ ُ ً‬
‫ﻫﺒﻮﻃﺎ ُ ِ ً‬
‫ﻣﻮﺳﻰ َﺟ ْﺮًﻳﺎ ﺳﺮ ًﻳﻌﺎ‪.‬‬
‫‪َ ُ .......7‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ﺳَْﻴـ ًﺮا‪.‬‬
‫‪ ........8‬ﱠ‬
‫إﺣﺴﺎﻧﺎ ﻛﺜ ًﲑا‪.‬‬
‫اﻟﻐﲏ إﱃ اﻟﻔﻘﺮاء ِ ْ َ ً‬
‫‪ َِ .........9‬ﱡ‬
‫ﺗﻀﺮﻋﺎ ﺻﺎدﻗًﺎ‬
‫‪ُ َ َْ ُ ........10‬‬
‫ﺳﻠﻴﻤﺎن إﱃ اﷲ َ َ ﱡ ً‬
‫‪cümlelerle‬‬
‫‪içeren‬‬
‫‪mutlak‬‬
‫اﻟﻀﻴﻮف؟ ‪-‬‬
‫أﻛﺮﻣﺖ ﱡ ُ َ‬
‫اﳌﺜﺎل‪ :‬ﻫﻞ ْ َ ْ َ‬
‫‪el-mef‘ûlü‬‬
‫‪Aşağıdaki soruları‬‬
‫‪cevaplandırınız.‬‬
‫ﺣﺴﻨﺎ‪.‬‬
‫أﻛﺮﻣﺘﻬﻢ إﻛﺮ ًاﻣﺎ ً‬
‫ﻧﻌﻢ‪ُ ،‬‬
‫ِ‬
‫اﳌﺬﻧﺐ؟‬
‫‪ .1‬ﻫﻞ َ َ‬
‫ﺗﺎب ُْ ُ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪ .2‬ﻫﻞ َﺷﺎرك اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن ﰲ اﻟﺒﻨﺎء؟‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫اﻟﻄﻔﻞ؟‬
‫ﺑﻜﻰ‬
‫‪ .3‬ﻫﻞ َ َ‬
‫ُ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ﺳﻮرة اﻟﺒﻘﺮة؟‬
‫ات َ‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ ﻗَـ َﺮْ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫اﻟﻌﻘﺮب؟‬
‫‪ .5‬ﻫﻞ ﺿﺮب اﻟﺮﺟﻞُ َ ْ َ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺸﺮﻃﺔ؟‬
‫ات‬
‫ﺗﺪور َ ﱠ‬
‫ﺳﻴﺎر ُ‬
‫‪ .6‬ﻫﻞ َ ُ ُ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫اﳌﻠَﻌﺐ؟‬
‫ﺟﺮى اﻟﻼﻋﺒﻮن ﰲ َْ‬
‫‪ .7‬ﻫﻞ َ َ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪ .8‬ﻫﻞ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﻼﺑﺲ؟‬
‫ﻃﻮت ﱡ‬
‫َ‬
‫اﻷم اﻟ َ َ‬
‫‪8.‬‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪190‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻷﺳﺘﺎذ؟‬
‫ـﺮم‬
‫‪ .9‬ﻫﻞ ْ‬
‫اﺣﺘَ َ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺎﺋﻂ؟‬
‫دﻗﺖ َﺳﺎﻋﺔُ‬
‫‪ .10‬ﻫﻞ َ ﱠ ْ‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫ﻧﻌﻢ‪..................... ،‬‬
‫‪9. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde mef‘ûl-ü mutlak yerine sıfatı‬‬
‫?‪kullanılmıştır‬‬
‫َِ‬
‫ازدﻳﺎدا ﻛﺒﲑاً‪.‬‬
‫ْﻤﻮاﺻﻼت ﰲ اﻟﻄﺮق‬
‫‪ْ َ َ ْ .A‬‬
‫ً‬
‫وﺳﺎﺋﻞ اﻟ ُ َ َ‬
‫ازدادت َ َ ُ‬
‫ﻋﻨﻴﻔﺎ‪.‬‬
‫ﻫﺠﻢ‬
‫ﻫﺠﻮﻣﺎ َ ِ ً‬
‫اﳉﻴﺶ ﻋﻠﻰ َ ُ ﱢ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻌﺪو ُ ُ ً‬
‫‪َ َ َ .B‬‬
‫اﻟﺒﻼد َ ْ ِ‬
‫ﺗﺪﻣ ًﲑا‪.‬‬
‫ﺗﺪﻣﺮ ِ َ َ‬
‫‪ُ ُُ .C‬‬
‫اﳊﺮوب ً َ ﱢ ُ‬
‫‪ِ .D‬‬
‫اﻟﻜﻠﻴﺔ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺴﲑُ َﺳ ِﺮ ًﻳﻌﺎ‪.‬‬
‫ﻳﺬﻫﺐ إﱃ ُ ﱢَ َ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي َ ْ َ ُ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻄﻼب ﰲ ﱢ َ ِ‬
‫اﺷِ َﱰ ًاﻛﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺮﺣﻠﺔ ْ‬
‫ْ‬
‫‪ .E‬اﺷﱰك ﱠ ُ‬
‫‪10. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde mansûb mastar, el-mef‘ûlü‬‬
‫?‪mutlak olarak kullanılmamıştır‬‬
‫اﻟﻄﻼب اﺣِﱰاﻣﺎ ِ َْ ِ‬
‫ﻟﻸﺳﺘﺎذ‪.‬‬
‫‪َ َ .A‬‬
‫ﻗﺎم ﱠ ُ ْ َ ً‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫أﻗﺪر اﻷﺻﺪﻗﺎءَ ﺗﻘﺪﻳ ًﺮا ً‬
‫‪ َ ُ .B‬ﱢ ُ‬
‫ـﻔﻮﻗﺎ ﻛﺒ ًﲑا‪.‬‬
‫ْﻤﺘﺴﺎﺑﻖ ﺗَ َ ﱡ ً‬
‫‪ .C‬ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﻔﻮ َق اﻟ ُ َ َ ِ ُ‬
‫ُ ِ ِِ‬
‫ﺳﺮوًرا‪.‬‬
‫ﻓﺮح‬
‫‪َ ِ َ .D‬‬
‫اﻷﻃﻔﺎل ﺑﺎﻟﻌﻴﺪ ُ ُ‬
‫ﻣﺘﺄَﻧﱢ َـﻴﺔً‪.‬‬
‫اﻟﺮواﻳﺔَ ﻗِ َﺮ ً‬
‫‪ .E‬ﻗَـ َﺮْ ُ‬
‫اءة ُ َ‬
‫أت ﱢ َ َ‬
‫‪11. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde geçen el-mef’ûlü mutlakları ve türünü‬‬
‫‪tespit ediniz.‬‬
‫ـﺘﺤﺎ ُ ِ‬
‫ﻣﺒﻴﻨًﺎ﴾ )اﻟﻔﺘﺢ ‪(1‬‬
‫ـﺘﺤﻨﺎ َ َ‬
‫‪ِ ﴿ .1‬ﱠإﻧﺎ ﻓَ َ ْ َ‬
‫ﻟﻚ ﻓَ ْ ً‬
‫ﺗﻞ اﻟ ُ َ ِ‬
‫ﺰﻣﻞ ‪(4‬‬
‫ْﻘﺮآن ﺗَـ ْﺮﺗﻴﻼً﴾ )اﳌ ّّ‬
‫‪َ ﴿ .2‬وَرﱢِ ْ‬
‫أﺧﺬ َﻋ ِﺰ ٍﻳﺰ ُ ْ َ ِ ٍ‬
‫ﻣﻘﺘﺪر﴾ )اﻟﻘﻤﺮ ‪(42‬‬
‫ﻓﺄﺧﺬﻧﺎﻫﻢ َ ْ َ‬
‫‪ْ ُ َ ْ َ ََ ﴿ .3‬‬
‫ْﻘﺮآن ﺗَْـﻨ ِﺰﻳﻼً﴾ )اﻹﻧﺴﺎن ‪(23‬‬
‫ﻋﻠﻴﻚ اﻟ ُ ْ َ‬
‫ﳓﻦ ﻧَـ ﱠﺰﻟَْﻨﺎ َ َْ َ‬
‫‪ِ ﴿ .4‬ﱠإﻧﺎ َْ ُ‬
‫ﻧﻈﺮة ِﰲ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱡﺠﻮم ﴾ ) ﱠ ﱠ‬
‫اﻟﺼﺎﻓﺎت ‪(88‬‬
‫ـﻨﻈﺮ َ ْ َ ً‬
‫ُ‬
‫‪ ﴿ .5‬ﻓَ َ ََ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ﴾ )اﻷﺣﺰاب ‪(71‬‬
‫‪ ﴿ .6‬ﻓَ َ ْ‬
‫ـﻘﺪ َ َ‬
‫ﻓﺎز ﻓَ ْـﻮًزا َ ً‬
‫ِ‬
‫ﻛﻠﻢ ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ﺗﻜﻠﻴﻤﺎ﴾ )اﻟﻨﺴﺎء ‪(164‬‬
‫اﻟﻠﻪُ ُ َ‬
‫ﻣﻮﺳﻰ َ ْ ً‬
‫‪َ ﴿ .7‬وَ َ‬
‫ﻛﻞ اﻟ َ ْ ِ‬
‫ْﻤﻴﻞ ﴾ )اﻟﻨﺴﺎء ‪(129‬‬
‫‪َ ﴿ .8‬ﻓﻼَ َِ ُ‬
‫ﲤﻴﻠﻮا ُ ﱠ‬
‫ﻓﺎﺻﱪ ﺻَْﺒـﺮا َِ‬
‫ِ‬
‫ﲨﻴﻼً﴾ )اﳌﻌﺎرج ‪(5‬‬
‫‪ً ْ ْ َ ﴿ .9‬‬
‫ـﻠﻴﻀﺤﻜﻮا َِ‬
‫ْﻴﺒﻜﻮا َﻛﺜِ ًﲑا﴾ )اﻟﺘﻮﺑﺔ ‪(82‬‬
‫ﻗﻠﻴﻼً َوﻟَْ ُ‬
‫‪ ﴿ .10‬ﻓَ َْ ْ َ ُ‬
‫‪191‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
12. Aşağıdaki Türkçe cümlenin en uygun Arapça karşılığını tespit ediniz.
“Müslümanlar, Bedir savaşında tam bir zafer kazandılar."
ِ َ ‫ اﻧﺘﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔُ ﰲ‬.A
ٍ ْ َ ‫ﻏﺰوة‬
.‫ﺑﺪر اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
َْ
َ
ِ َ ‫ﻛﺎن اﳌﺴﻠﻤﻮن اﻧﺘﺼﺮوا ﰲ‬
ٍ ْ َ ‫ﻏﺰوة‬
.‫ﻣﻬﻤﺎ‬
ًّ ِ ُ ‫ﺑﺪر اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
َ َ .B
َْ
ِ َ ‫ اﻧﺘﺼﺮ اﳌﺴﻠﻤﻮن ﰲ‬.C
ٍ ْ َ ‫ﻏﺰوة‬
.‫ﺑﺪر اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
َْ
َ
ِ َ ‫ ﻳﻨﺘﺼﺮ اﳌﺴﻠﻤﻮن ﰲ‬.D
ٍ ْ َ ‫ﻏﺰوة‬
.‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‬
ً ‫ﺑﺪر اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
َْ
ُ
ِ
ٍ ُ ‫ﻏﺰوة‬
.E
.‫أﺣﺪ اﻧﺘﺼﺎ ًرا‬
ُ َ ْ َ ‫اﻧﺘﺼﺮ اﳌﺴﻠﻤﻮن ﰲ‬
َ
13. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ
ِ
ِ ْ َ ‫اﳌﻮﺿﻮع‬
ِ ْ َ‫أن ﻳ‬
‫ﻋﻠﻰ ﱡ ﱠ‬
‫اﻹﺟﺎﺑﺔ‬
‫ـﻌﺮﻓُﻮا‬
َ َ ‫ﳚﺐ‬
ْ ‫اﻟﻄﻼب‬
ً َ ‫ﻣﻌﺮﻓﺔً َ ﱢ‬
َ
َ ‫ﻗﺒﻞ‬
ُ َ.
َ ْ ‫ﺟﻴﺪة‬
A. Cevap vermeden önce öğrencilerin konuyu iyice bilmeleri güzel olur.
B. Cevap vermeden önce konuyu iyice bilmeniz gerekir.
C. Cevap vermeden önce öğrencilerin konuyu iyice bilmeleri gerekirdi.
D. Cevap verirken öğrencilerin konuyu biraz bilmeleri gerekir.
E. Cevap vermeden önce öğrencilerin konuyu iyice bilmeleri gerekir.
14. Aşağıdaki Arapça cümlenin en uygun Türkçe karşılığını tespit ediniz.
ِ ‫ﺣﻜﻢ‬
ِ ‫اﻟﻘﺎﺿﻲ ﰲ‬
ً‫ﺣﻜﻤﺎ ﻋﺎدﻻ‬
َ َ ‫ﲨﻴﻊ‬
ً ْ ُ ‫اﻟﻘﻀﺎﻳﺎ‬
ََ َ.
A. Hakim, bütün davalarda adaletli bir şekilde karar verdi.
B. Hakim, birçok davada adaletli bir şekilde hükmetti.
C. Hakem, bütün maçlarda adil bir hüküm verdi.
D. Hakim, bütün davalarda adaletli bir şekilde hükmetmeyi severdi.
E. Hakim, bütün davalarda adaletli bir şekilde karar veriyor.
15. Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.
1. Komşunun kapısını üç kere çaldım.
2. Zorluklara karşı güzelce sabret.
3. Turistler gerçekten yolculuğa katıldılar.
4. Müslümanlar Bedir savaşında tam bir zafer kazandılar.
5. Öğretmen okuldan hızlı bir şekilde çıktı.
6. Öğrenci dersine gerçekten çalıştı.
192
7. Ordu düşmana bir defa hücum etti.
8. Bugün hava tamamen sakinleşti.
9. Dün dersi iyi anladım.
10. Küçük kız iki kere secde yaptı.
Kelimeler ve Deyimler
Aç bıraktı :ً‫إﺟﺎﻋﺔ‬
َ َ ِ - ‫ﳚﻴﻊ‬
َ ََ
ُ ُِ – ‫أﺟﺎع‬
ِ
ِ ْ ِ - ‫ﳛﱰم‬
Saygı duydu, saygı gösterdi :‫ﱰ ًاﻣﺎ‬
ْ
ُ ََِْ – ‫ـﺮم‬
َ َ َ‫اﺣﺘ‬
َ ‫اﺣ‬
‫أﺣﺪ – ُِ ﱡ‬
‫ََﱠ‬
(Bıçak vb. ni) biledi, keskinleştirdi :‫إﺣﺪادا‬
ً َ ْ ِ - ‫ﳛﺪ‬
Helal kıldı, yerleştirdi :ً‫إﺣﻼﻻ‬
َ ْ ِ - ‫ﳛﻞ‬
‫أﺣﻞ – ُِ ﱡ‬
‫ََ ﱠ‬
ِ ِ
ِ ِ
Sınav, imtihan :‫ات‬
ٌ ‫اﺧﺘﺒﺎ َر‬
َ ْ (‫اﺧﺘﺒﺎر )ج‬
ٌَْ
ِ
Çok çalıştırarak yordu : ‫إدآﺑﺎ‬
َ َ ْ َ‫أ‬
َ ْ ِ - ‫ﻳﺪﺋﺐ‬
ُ ْ ُ – ‫دأب‬
ِ َ ََ
Yaydı, ifşâ etti, açığa vurdu : ً‫إذاﻋﺔ‬
َ َ ِ - ‫ﻳﺬﻳﻊ‬
ُ ُ – ‫أذاع‬
Rahatlattı, istirahat ettirdi : ً‫اﺣﺔ‬
ً ‫ إِ َر‬- ‫ﻳﺢ‬
ُ ‫اح – ﻳُ ِﺮ‬
َ ‫أَ َر‬
ِ
ِ
(Bir şeyi) yapabildi, güç yetirdi :ً‫اﺳﺘﻄﺎﻋﺔ‬
َ َ ِ ْ - ‫ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ‬
َ َ َْ
ُ َ ْ َ – ‫اﺳﺘﻄﺎع‬
ِ ‫ـﻌﺪ – ِ ﱡ‬
ِ
Hazırlandı : ‫اﺳﺘﻌﺪاد‬
ً َ ْ ِ ْ - ‫ﻳﺴﺘﻌﺪ‬
َ ْ َ ‫اﺳﺘَْ َ ﱠ‬
ِ ‫اﺷﺘﺪ – ْ ﱡ‬
ِ
Dayanılmaz oldu, şiddetlendi : ‫ﻋﻠﻰ‬
َ َ ‫اﺷﺘﺪادا‬
ً َ ِ ْ – ‫ﻳﺸﺘﺪ‬
َ َ ‫َْ ﱠ‬
ِ
(Hedefi) vurdu, isabet ettirdi :ً‫إﺻﺎﺑﺔ‬
َ ََ
َ َ ِ - ‫ﻳﺼﻴﺐ‬
ُ ُ – ‫أﺻﺎب‬
ِ
Yatırdı : ‫إﺿﺠﺎﻋﺎ‬
ً َ ْ ِ - ‫ﻳﻀﺠﻊ‬
ُ ْ ُ – ‫أﺿﺠﻊ‬
ََ ْ َ
ِ ُ ‫ـﻌﱰ‬
ِ
َِ ْ َ‫ـﺮف – ﻳ‬
Kabul etti, itiraf etti : ‫اﻓﺎ ﺑِـ‬
َ َ َ‫اﻋﺘ‬
ً ‫اﻋِ َﱰ‬
ْ –‫ف‬
ْ
ِ
ِ ِ ِ ََْ – َ‫اﻣﺘﻸ‬
Doldu : ‫اﻣﺘﻼء‬
َْ
ً َ ْ - ‫ﳝﺘﻠﺊ‬
ُ
Tuttu, yakaladı : ‫إﻣﺴﺎﻛﺎ ﺑِـ‬
ً َ ْ ِ – ‫ﳝﺴﻚ‬
َ َ َْ
ُ ِ ُْ – ‫أﻣﺴﻚ‬
Öldürdü : ً‫إﻣﺎﺗﺔ‬
َ َ ِ - ‫ﳝﻴﺖ‬
َ ََ
ُ ُِ – ‫أﻣﺎت‬
ِ
ِ
Yayıldı : ‫اﻧﺘﺸﺎ ًرا‬
َ ِْ ِ - ‫ـﻨﺘﺸﺮ‬
ُ َْ َ‫ـﺘﺸﺮ – ﻳ‬
َ َ َ ْ‫اﻧ‬
ِ
Gitti : ‫اﻧﻄﻼﻗﺎ‬
ً َ ِ ْ ِ - ‫ﻄﻠﻖ‬
ُ َِ ‫اﻧﻄﻠﻖ – ﻳَ ْـﻨ‬
َ ََ ْ
ِ
Tavsiye etti, emretti : ‫إﻳﺼﺎء ﺑِـ‬
َ َْ
ً َ ِ – ‫أوﺻﻰ – ُﻳﻮﺻﻲ‬
Durdurdu, bekletti :‫إﻳﻘﺎﻓﺎ‬
ً َ ِ - ‫ﻳﻮﻗﻒ‬
َ َ َْ
ُ ِ ُ – ‫أوﻗﻒ‬
Kuyu : ‫ﺑﺌﺎر‬
ٌ َِ ،‫آﺑﺎر‬
ٌ َ (‫ﺑِْﺌ ٌـﺮ )ج‬
ِ
ِ
Deve : ٌ‫أﺑﻌﺮة‬
َ َْ (‫َﺑﻌﲑٌ )ج‬
Ulaştı, yetişti : ‫ـﻠﻮﻏﺎ‬
ً ُ ُ‫ ﺑ‬- ‫ـﻠﻎ‬
ُ ُ ‫ـﻠﻎ – ﻳـَْﺒ‬
َ َ َ‫ﺑ‬
193
ِ
ِ
Hayvan : ‫ـﻬﺎﺋﻢ‬
َ َ
ُ َ َ‫ﻴﻤﺔٌ )ج( ﺑ‬
… iken : ‫ـﻨﻤﺎ‬
َ َْ‫ﺑَـﻴ‬
Yalvardı, niyaz etti : ‫ﺗﻀﺮﻋﺎ إﱃ‬
‫ﺗﻀﺮع – ﻳَ َ َ ﱠ‬
ً ‫ـﺘﻀﺮعُ – َ َ ﱡ‬
َ ‫َ َﱠ‬
Yardımlaştı : ‫ـﻌﺎوﻧﺎ‬
ُ َ َ َ‫ـﻌﺎون – ﻳَـﺘ‬
َ َ َ َ‫ﺗ‬
ً ُ َ َ‫ ﺗ‬- ‫ـﻌﺎون‬
Yavaş davrandı : ‫ﲤﻬﻼً ِﰲ‬
‫ـﺘﻤﻬﻞ – ََﱡ‬
ُ ‫ﲤﻬﻞ – ﻳَ َ َ ﱠ‬
َ ‫ََﱠ‬
Liste : ‫ـﺒﺎت‬
ٌ َ ْ‫ـﺒﺖ )ج( أَﺛ‬
ٌ َ َ‫ﺛ‬
Rurubetli / nemli toprak, toprak : ‫اﻟﺜﱠـَﺮى‬
Korkak : ُ‫َُ َـﻨﺎء‬
‫ﺟﺒﺎن )ج( ﺟﺒ‬
ٌ ََ
ِ
Kanat : ٌ‫أﺟﻨﺤﺔ‬
ٌ ََ
َ ْ َ (‫ﺟﻨﺎح )ج‬
Asker : ‫ﺟﻨﻮد‬
‫ُْ ِ ﱞ‬
ٌ ُ ُ (‫ﺟﻨﺪي )ج‬
ِ
Komşu : (‫ات‬
ٌ‫ﲑ‬
ٌ ‫ان ) َﺟﺎ َر‬
ٌَ
َ ) ‫ﺟﺎر‬
َ ‫ﺟﺎرةٌ( )ج( ﺟ‬
Bize yeter : ‫ﺣﺴﺒُ َـﻨﺎ‬
َْ
Kaya kuşu, tarla kuşu :‫اﳊﻤﺮ‬
ُ ‫ُﱠ‬
ِ ْ َ - ‫ﳛﻤﻞ‬
Yükledi, sorumluluk olarak verdi, taşıttı :ً‫ﲢﻤﻴﻼ‬
ُ ‫ﱠﻞ – َُ ﱢ‬
َ ‫َﲪ‬
ِ
ٌ َ ْ َ (‫ﲪﻞ )ج‬
Yük, kargo :‫أﲪﺎل‬
ٌْ
Çaba gösterdi, uğraştı :ً‫ﳏﺎوﻟﺔ‬
ُ ِ َُ -‫ﺣﺎول‬
ََ َ
َ َ َُ - ‫ﳛﺎول‬
ِ
Yer haşereleri / böcekleri :‫اﻷرض‬
‫ﺧﺸﺎش‬
ُ ََ
‫ﺧﻒ )ج( ُ ﱞ‬
‫ُ ﱞ‬
Ayakkabı, mest, terlik : ‫أﺧﻔﺎف‬
ٌ َ ْ َ ،‫ﺧﻒ‬
ِ ً َُ – ‫ﺎﺻﻢ‬
ِ
Dava açtı, tartışma yaptı : ‫ﺧﺼﺎﻣﺎ‬
ً َ ،‫ﳐﺎﺻﻤﺔ‬
ََ
ُ َ‫ﺧﺎﺻﻢ – ُﳜ‬
ََ َ
ِ
Özellik, nitelik : ‫ﺧﺼﺎﺋﺺ‬
‫َﺧﺎﺻﻴﺔ‬
ٌ ‫ﱢﱠٌ )ج( َ ﱢﱠ‬
ُ َ َ ،‫ﺧﺎﺻﻴﺎت‬
‫دل – َ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
Gösterdi : ‫دﻻﻟﺔً َﻋﻠﻰ‬
ََ َ – ‫ﻳﺪل‬
ِ ْ َ - ‫ﻳﺪﻣﺮ‬
Yok etti, yerle bir etti : ‫ﲑا‬
ً ‫ﺗﺪﻣ‬
ُ ‫دﻣﺮ – ُ َ ﱢ‬
َ‫َﱠ‬
Hayvan, binek hayvanı : ‫دواب‬
‫َداﺑﺔﱠٌ )ج( َ َ ﱡ‬
Döndü, dolaştı, devriye attı :‫دوَر ًاﻧﺎ‬
ْ َ – ‫ﻳﺪور‬
َ َ ،‫دوًرا‬
ُ ُ َ – ‫دار‬
ََ
Kovdu, defetti :‫ذﺑﺎ‬
‫ذب – َ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
ًَّ - ‫ﻳﺬب‬
(Hayvanı) kurban etti, boğazladı : ‫ذﲝﺎ‬
ًَْ - ‫ﻳﺬﺑﺢ‬
ُ َ ْ َ – ‫ذﺑﺢ‬
َ ََ
Bağladı : ‫ﺑﻄﺎ‬
ً ْ‫ َر‬- ‫ﺑﻂ‬
ُ ِ‫ﺑﻂ – ﻳـَْﺮ‬
َ ََ‫ر‬
(Kur'ân'ı) tertil ile okudu : ً‫ ﺗَـ ْﺮِﺗﻴﻼ‬- ‫ﺗﻞ‬
ُ ‫ﺗﻞ – ﻳُـ َﺮﱢ‬
َ ‫َرﱠ‬
ِ
Ruhsat verdi, izin verdi : ‫ـﺮﺧﻴﺼﺎ‬
ً ْ َ‫ ﺗ‬- ‫ـﺮﺧﺺ‬
ُ ‫رﺧﺺ – ﻳُ َ ﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
194
ًّ َ – ‫ـﺮد‬
‫رد – ﻳَ ُ ﱡ‬
‫َﱠ‬
Geri verdi : ‫ردا إﱃ‬
Yaş, taze : ‫رﻃﺐ‬
ٌ َْ
Himaye etti, baktı, gözetti : ً‫رﻋﺎﻳﺔ‬
َ َْ‫رﻋﻰ – ﻳ‬
ََ
ً ْ َ – ‫ـﺮﻋﻰ‬
َ َ ِ ،‫رﻋﻴﺎ‬
Yumuşak / kibar / nazik davrandı :‫ـﺮﻓﻖ – ِرﻓْ ًـﻘﺎ ﺑِـ‬
ُ ُ َْ‫رﻓﻖ – ﻳ‬
َ ََ
ِ
Gözetti, denetledi, teftiş etti :ً‫ ُﻣ َﺮاﻗَ َـﺒﺔ‬- ‫اﻗﺐ‬
ُ ‫اﻗﺐ – ﻳُـ َﺮ‬
َ َ ‫َر‬
Kovdu, defetti, azarladı : ‫زﺟﺮا‬
ً ْ َ - ‫ـﺰﺟﺮ‬
ُ ُ ْ َ‫زﺟﺮ – ﻳ‬
َََ
Subhânallah diyerek Allah'ı zikretti : ‫ﺗﺴﺒﻴﺤﺎ‬
ً ِ ْ َ - ‫ﻳﺴﺒﺢ‬
ُ ‫ﺳﺒﺢ – ُ َ ﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
Yerde sürükledi, çekti : ‫ﺳﺤﺒًﺎ‬
ْ َ - ‫ﻳﺴﺤﺐ‬
ُ َ ْ َ – ‫ﺳﺤﺐ‬
َ ََ
Polis :ُ‫اﻟﺸﺮﻃﺔ‬
َ ْ‫ﱡ‬
ِ ٌ ‫ﺷﻔﺮ‬
Büyük bıçak : ‫ﺷﻔﺎر‬
ٌ َ ،‫ات‬
َ َ َ (‫ﺷﻔﺮةٌ )ج‬
ََْ
ِ – ‫ﺳﻘﻰ‬
Su içirdi, suladı : ‫ﺳﻘﻴﺎ‬
ََ
ً ْ َ - ‫ﻳﺴﻘﻲ‬
َْ
ِ
Bıçak :‫ﺳﻜﺎﻛﲔ‬
ٌ‫ِﱢ‬
ُ َ َ (‫ﺳﻜﲔ )ج‬
(Hayvanın) derisini yüzdü, sıyırdı : ‫ﺳﻠﺨﺎ‬
ً ْ َ - ‫ﻳﺴﻠﺦ‬
ُ َ ْ َ – ‫ﺳﻠﺦ‬
َ ََ
İştirak etti, katıldı :‫ﻣﺸﺎرَﻛﺔً ِﰲ‬
ُ ِ َ ُ – ‫ﺷﺎرك‬
ََ َ
َ َ ُ – ‫ﻳﺸﺎرك‬
ِ ِ ْ ُ‫ﺳﺎﻋﺔ‬
Duvar saati : ‫اﳊﺎﺋﻂ‬
َ َ َ
Güttü, sürdü, sevketti :‫ﺳﻮﻗﺎ‬
ً ْ َ - ‫ﻳﺴﻮق‬
ُ ُ َ – ‫ﺳﺎق‬
َ َ
ِ
ِ
Koyun : ‫ﺷﻴﺎء‬
َ ،‫ﺷﻮاء‬
َ (‫َﺷﺎةٌ )ج‬
ِ
Tabiat, doğa, mizaç, karakter : ‫ﻃﺒﺎﺋﻊ‬
َ َِ
ُ ََ (‫ﻃﺒﻴﻌﺔٌ )ج‬
(Kapıyı) çaldı : ‫ﻃﺮﻗﺎ‬
ً ْ َ - ‫ﻳﻄﺮق‬
ُ ُ ْ َ – ‫ﻃﺮق‬
َ ََ
ِ – ‫َﻃﺎر‬
Uçtu : ‫ ﻃَﻴَـ َﺮ ًاﻧﺎ‬- ُ‫ﻳﻄﲑ‬
َ َ
Tavaf etti, döndü, tur attı : ‫ﻃﻮاﻓﺎ‬
ُ ُ َ – ‫ﻃﺎف‬
َ َ
ً ََ - ‫ﻳﻄﻮف‬
ِ
Kuş : ‫ﻃﺎﺋﺮ )ج( ﻃَْﻴ ٌـﺮ‬
ٌَ
ِ
Uçak : ‫ات‬
ٌ ‫ﻃﺎﺋﺮةٌ )ج( َﻃﺎﺋَِﺮ‬
َ َ
ِ
Susadı, ağzı kurudu : ً‫ﻇﻤﺄ‬
َ َ - ُ‫ﻳﻈﻤﺄ‬
َ ْ َ – ‫ﻇﻤﺊ‬
َ َ
Hayvanın sırtı :‫ﻇﻬﻮر‬
ٌ ُ ُ (‫ﻇﻬﺮ اﳊﻴﻮان )ج‬
ُ َْ
İfade etti, dile getirdi : ‫ﻋﻦ‬
ْ َ ‫َﻋﺒﱠ َـﺮ – ﻳَُـﻌﺒﱢ ُـﺮ – ﺗَ ْـﻌﺒِ ًﲑا‬
Sesini yükseltti, bağırdı, yardıma çağırdı : ‫ﻋﺠﺎ إﱃ‬
ًّ َ – ‫ﻳﻌﺞ‬
‫ﻋﺞ – َ ِ ﱡ‬
‫َﱠ‬
Kuş yükselip kanatlarıyla alta gölge yaptı :‫ﻳﺸﺎ‬
ً ‫ ﺗَ ْـﻌ ِﺮ‬- ‫ـﻌﺮش‬
ُ ‫ﻋﺮش – ﻳُ َ ﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
Ot, çayır : ‫أﻋﺸﺎب‬
ٌ َ ْ َ (‫ﻋﺸﺐ )ج‬
ٌ ُْ
ِ َ (‫ﻋﺼﻔﻮر )ج‬
Serçe : ُ‫ﻋﺼﺎﻓﲑ‬
َ
ٌ ُْ ُ
195
Susadı, susuz kaldı : ‫ﻋﻄﺸﺎ‬
ً َ َ - ‫ـﻌﻄﺶ‬
ُ َ ْ َ‫ﻋﻄﺶ – ﻳ‬
َ ََ
Derin : ‫ﻋﻤﻴﻖ‬
ٌ َِ
Sert : ‫ﻋﻨﻴﻒ‬
ٌ َِ
ِ ً َ – ‫ـﻌﺎﻟﺞ‬
ِ
Tedavi etti, muayene etti : ‫ﻋﻼﺟﺎ‬
َ َ
ً َ ،‫ﻣﻌﺎﳉﺔ‬
َ َ ُ ُ َُ‫ﻋﺎﰿَ – ﻳ‬
ِ
ِ ‫ﻋﺎﻣﻞ اﻟ ِﱪ‬
Postacı : ‫ﻳﺪ‬
َ ُ َ
(Kuş) öttü, şakıdı : ‫ﻳﺪا‬
ً ‫ ﺗَـﻐْ ِﺮ‬- ‫ـﻐﺮد‬
ُ ‫ﻏﺮد – ﻳُ َﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
Kalın / kaba / sert oldu :ً‫ﻏﻠﻈﺔ‬
َ ْ ِ - ‫ـﻐﻠﻆ‬
ُ ُ ْ َ‫ﻏﻠﻆ – ﻳ‬
َ َُ
(Birinin mahrumiyetiyle) perişan etti :‫ﻓﺠﻌﺎ ﺑِـ‬
ً ْ َ - ‫ـﻔﺠﻊ‬
ُ َ ْ َ‫ﻓﺠﻊ – ﻳ‬
َََ
(Hayvan ve bitkilerin) küçüğü, yavru, filiz : ‫اخ‬
ٌ ‫ـﺮخ )ج( أَﻓْـ َﺮ‬
ٌ ْ َ‫ﻓ‬
ِ
‫ﱠ‬
(Bir şey hakkında) düşündü : ‫ﲑا ﰲ‬
ً ‫ـﻔﻜﺮ – ﺗَ ْـﻔﻜ‬
ُ ‫ﻓﻜﺮ – ﻳُ َ ﱢ‬
َ َ
Sert / acımasız / merhametsiz oldu : ‫ﻗﺴﺎوة‬
ً َ َ َ ،‫ﻗﺴﻮة‬
ً َ ْ َ – ‫ـﻘﺴﻮ‬
ُ ْ َ‫ﻗﺴﺎ – ﻳ‬
ََ
Ciğer, yürek vb. iç organ, ciğer: ‫أﻛﺒﺎد‬
ٌ َِ
ٌ َ ْ َ (‫ﻛﺒﺪ )ج‬
ِ ْ َ – ‫ﻛﻮى‬
Dağladı, ütüledi, yaktı : ‫ﻛﻴﺎ‬
ًَّ - ‫ﻳﻜﻮي‬
ََ
Hırsız : ‫ﻟﺼﻮص‬
‫ِ ﱞ‬
ٌ ُ ُ (‫ﻟﺺ )ج‬
(Köpek) yorgunluk / susuzluktan dilini çıkardı :‫ﳍﺜﺎ‬
َ ََ
ُ َ ْ َ‫ﳍﺚ – ﻳ‬
ًَْ - ‫ـﻠﻬﺚ‬
Sakin, telaşsız : ‫اﳌﺘﺄﱐ‬
‫َُ َ ﱢ‬
Yorgun : ‫ـﻌﺒﻮن‬
َ ُ َ ‫ـﻌﺐ )ج( ُﻣ ْﺘ‬
ٌ َ ‫ُﻣ ْﺘ‬
Suçlu : ‫ﳎﺮﻣﻮن‬
َ ُِ ُْ (‫ﳎﺮم )ج‬
ٌ ِ ُْ
Övdü, methetti : ‫ﻣﺪﺣﺎ‬
ً ْ َ - ‫ﳝﺪح‬
ُ َ َْ – ‫ﻣﺪح‬
َ ََ
Geçti, uğradı : ...‫ﻋﻠﻰ‬
َ َ /‫ﻣﺮا ﺑِـ‬
ًّ َ ،‫ﻣﺮوًرا‬
‫ﻣﺮ – َُﱡ‬
‫َﱠ‬
ُ ُ – ‫ﳝﺮ‬
Rahat, konforlu : ‫ﻳﺢ‬
ٌ ‫ُﻣ ِﺮ‬
ِ
ِ
Musibet, belâ, felaket : ‫ﻣﺼﺎﺋﺐ‬
َ ُ
ُ َ َ (‫ﻣﺼﻴﺒﺔٌ )ج‬
Oturdu, bekledi, ikamet etti :‫ﻣﻜﺜﺎ‬
َ ََ
ُ ُ َْ – ‫ﻣﻜﺚ‬
ً ْ ُ - ‫ﳝﻜﺚ‬
ِ
Korkak : ‫ﻣﻠﺌﺎ‬
ًْ - ‫َﻣﻸَ – َْﳝﻸ‬
ِ
Oyun sahası : ‫ﻣﻼﻋﺐ‬
ٌ ََْ
ُ َ َ (‫ﻣﻠﻌﺐ )ج‬
ِ َ
Meyletti, sempati duydu, eğildi : ‫ﻣﻴﻼً إﱃ‬
َْ – ‫ﳝﻴﻞ‬
َ
ُ َ – ‫ﻣﺎل‬
Büyüdü, yetişti, arttı : ‫ﳕﻮا‬
ًُُّ - ‫ـﻨﻤﻮ‬
ُ ْ َ‫ََﳕﺎ – ﻳ‬
Terk etti, veda etti :‫ودﻋﺎ‬
َ َ – ‫ودع‬
ً ْ َ - ُ‫ﻳﺪع‬
َََ
Yasakladı, alıkoydu, engelledi : ‫ـﻬﻴﺎ ﻋﻦ‬
ً ْ َ‫ﻧَ َـﻬﻰ – ﻳَـ ْﻨ َـﻬﻰ – ﻧ‬
ِ
‫ ِ ﱠ‬:ٌ‫ﻫﺮة‬
Dişi kedi : ‫ﻫﺮر‬
‫ِﱠ‬
ٌ َ (‫ﻗﻄﺔٌ )ج‬
196
Terk etti, veda etti :‫ودﻋﺎ‬
َ َ – ‫ودع‬
ً ْ َ - ُ‫ﻳﺪع‬
َََ
ِ ْ – ‫ﻳﺴﻢ‬
(Hayvanı) dağladı, damgaladı, işaretledi :ً‫ﲰﺔ‬
َ ،‫وﲰﺎ‬
ً َ ُ ِ َ – ‫وﺳَﻢ‬
ََ
َِ
Ulaşım araçları :‫ْﻤﻮاﺻﻼت‬
َ َ ُ ‫وﺳﺎﺋﻞ اﻟ‬
ُ ََ
Özet
Cümledeki el-mef‘ûlü mutlak ögesini tanıyabilmek.
el-Mef‘ûlü mutlak, cümlede fiil ile aynı kökten gelen mastardır. Dâimâ
mansûb olarak ve genelde de fiilden sonra gelir.
el-Mef‘ûlü mutlak çeşitlerini ayırt edebilmek.
el-Mef‘ûlü mutlak, kullanılış amacına göre üç gruba ayrılır: 1. Fiilin mânâsını
pekiştirir. 2. Fiilin çeşidini bildirir. 3. Fiilin sayısını belirtir.
1. Fiilin Anlamını Pekiştirmesi
Bu tür el-mef’ûlü mutlak daima tekildir ve fiilden sonra gelir. Türkçe'ye
şüphesiz, gerçekten, tam, muhakkak, iyi, iyice, çok, öyle ... ki, vb. lafızlarla
tercüme edilir.
ِ ُ ُ ‫ﻳ‬. Allah kullarına gerçekten rızık verir.
‫رزﻗﺎ‬
ً ْ ِ ُ‫ﻋﺒﺎدﻩ‬
َ َ ُ‫ـﺮزق اﷲ‬
َْ
ِ
‫اءة‬
ً ‫اﻹﺧﻼص ﻗﺮ‬
َ‫اﻟﻮﻟﺪ ُﺳﻮرة‬
ُ َ َ َ‫ﻗَـ َﺮأ‬. Çocuk İhlas suresini öyle bir okudu ki.
‫دﻋﻮة‬
‫دﻋﺎ‬
ً َ ْ َ ‫إﲰﺎﻋﻴﻞ رﱠﺑﻪ‬
َ َ . İsmail Rabbine tam dua etti.
ُ
2. Fiilin Çeşidini Bildirmesi
Fiilin yapılış şeklini bildiren el-mef‘ûlü mutlak ya isim ya da sıfat tamlaması
olarak gelir. Türkçeye gibi, şeklinde, -ce, aynen, tıpkı, tam … vb. lafızlarla
tercüme edilir.
İsim tamlaması:
ِ
‫اﻷﺑﻄﺎل‬
‫ﻗﺘﺎل‬
‫ﻗﺎﺗﻞ‬
َ ‫اﳉﻨﻮد ﰲ اﳊﺮب‬
َ .
ُ
Askerler harpte kahramanlar gibi savaştılar.
ِ َ‫اﻟﺼﻼة َأداء‬
‫ﱠ‬.
‫اﻟﺮﺟﻞ‬
‫اﻟﻮﻟﺪ‬
َ
ُ ‫أدى‬
Çocuk namazı adam gibi kıldı.
Sıfat tamlaması:
ِ
ً ‫اﻹﺧﻼص ﻗﺮ‬
َ‫اﻟﻮﻟﺪ ُﺳﻮرة‬
ً‫اءة ﺻﺤﻴﺤﺔ‬
ُ َ َ َ‫ﻗَـ َﺮأ‬.
Çocuk İhlas suresini doğru bir şekilde okudu.
‫ﱠ‬.
‫ﺻﺤﻴﺤﺎ‬
‫أدى اﻟﻮﻟﺪ‬
َ
ً
ً‫اﻟﺼﻼة َأداء‬
Çocuk namazı doğru bir şekilde kıldı.
197
3. Fiilin Sayısını Bildirmesi
‫ ﻓَ ْـﻌﻠﺔ‬kalıbında gelen
Fiilin kaç defa yapıldığını bildiren el-mef’ûlü mutlak, ٌَ
masdar-ı merra’dan elde edilir. Türkçe’ye kere, defa, kez… vb. lafızlarla
tercüme edilir. Müfred (tekil), müsennâ (ikil) veya cemi (çoğul) olarak
gelebilir. Eğer mastarın başında sayı varsa, o sayı muzâf olarak el-mef’ûlü
mutlak, mastar da onun muzafun ileyhi olur.
Müfred (Tekil):
‫ﺧﻄﻮة‬
ً َ ْ َ ‫ﺧﻄﻮت‬
ُ ْ َ َ . Bir adım attım.
Müsennâ (İkil):
ِ ْ َ‫ﺧﻄﻮﺗ‬
‫ـﲔ‬
ُ ْ َ َ . İki adım attım.
َ ْ َ ‫ﺧﻄﻮت‬
Cemi (Çoğul):
ٍ َ‫ﺧﻄﻮت َﺧﻄ‬
‫ﻮات‬
َ ُ ْ َ َ . Defalarca adım attım
ٍ ‫ﺧﻄﻮت أَرﺑﻊ َﺧﻄَﻮا‬
‫ت‬
َ َ َْ ُ ْ َ َ . Dört adım attım.
el-Mef‘ûlü mutlak yerine geçen lafızları kavrayabilmek.
Sıfat tamlaması şeklinde gelen el-mef‘ûlü mutlakta bazen isim düşer ve
sadece sıfat kalır. Bu durumda sıfat, el-mef‘ûlü mutlak olur.
‫ﺿﺤﻜﺖ َﻛﺜِ ًﲑا‬
ُ ْ ِ َ . Çok güldüm.
ِ ً ْ َ ‫ﺿﺤﻜﺖ‬
Bu cümlenin aslı şöyledir: ‫ﲑا‬
ُ ْ َِ .
ً ‫ﺿﺤﻜﺎ َﻛﺜ‬
‫ذﻛﺮ اﷲَ َﻛﺜِ ًﲑا‬
َ َ َ . Allah'ı çok zikretti.
ِ ْ ِ ‫ذﻛﺮ اﷲ‬
Bu cümlenin aslı da şudur:‫ﲑا‬
َ َ ََ .
ً ‫ذﻛ ًﺮا َﻛﺜ‬
Ayrıca ‫ ُﻛﻞﱞ‬, ‫ـﻌﺾ‬
ٌ ْ َ‫ ﺑ‬vb. kelimeler de mastarın başına gelerek el-mef’ûlü mutlak
olabilirler.
‫ﻛﻞ ﱢ‬
‫ﺒﻊ‬
ِ ْ ‫اﻟﺸ‬
‫ﺷﺒﻊ ُ ﱠ‬
َ ِ َ . Tam doydu.
‫ْﻤﺸﻲ‬
ِ ْ َ ‫ـﻌﺾ اﻟ‬
ُ ْ َ َ . Biraz yürüdüm.
َ ْ َ‫ﻣﺸﻴﺖ ﺑ‬
el-mef‘ûlü mutlak olarak kullanılan mansûb mastarları tanımak.
Bazı mansûb mastarlar da yaygın bir şekilde fiilsiz olarak kullanılıp elmef‘ûlü mutlak olarak kabul edilirler. Bunların başlıcaları şunlardır:
‫ﺷﻜ ًﺮا‬
ْ ُ . Teşekkür ederim.
‫ﻋﻔﻮا‬
ً ْ َ . Bir şey değil, affedersiniz.
.‫أﻳﻀﺎ‬
ً َْ. Yine, de.
‫ﻣﺮﺣﺒﺎ‬
ًَ ْ َ . Merhaba
198
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde pekiştirme bildiren el-mef‘ûlü mutlak
vardır?
‫ﻋﺼﻔﻮرة‬
a. .‫ﺻﻐﲑة‬
ً
ً ُ ْ ُ ‫ﻳﻨﺐ ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
ْ َ‫َر‬
ُ ‫أت ز‬
b. .ً‫ﻳﻌﻘﻮب إﱃ ﻋﺜﻤﺎن رﺳﺎﻟﺔً ﻃﻮﻳﻠﺔ‬
‫ﻛﺘﺐ‬
ُ
َ
ِ ‫ﱢ‬
c. .‫ﺣﺴﻨﺎ‬
‫اﳌﺪرﺳﲔ‬
‫اﻟﻮِز ُﻳﺮ ﱢ‬
ً ‫واﳌﺪرﺳﺎت إﻛﺮاﻣﺎ‬
ََْ َ
َ ‫أﻛﺮم‬
d. .‫ﻣﺴﺎﻋﺪة‬
‫ﺳﺎﻋﺪت ﺻﺪﻳﻘﻲ‬
ً
ُ َْ َ
ِ
e. .‫ﳕﺖ ﻧﻮﻣﺎ ﻋﻤﻴﻘﺎ‬
ُْ
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiilin yapılış şeklini bildiren el-mef‘ûlü
mutlak yoktur?
a. .‫اﷲَ ﲪﺪا ﻛﺜﲑا‬
b. .‫ﺻﺎم اﳌﺴﻠﻢ ﺷﻬﺮ رﻣﻀﺎن ﺻﻴﺎﻣﺎ‬
َ
ِ
c. .‫ﺣﺮﺻﺎ ﺷﺪﻳﺪا‬
ً ْ ‫اﻫﻴﻢ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﺼﺪﻳﻖ‬
ُ ِ َْ
ُ ‫ﳛﺮص إﺑﺮ‬
d. .‫ﳕﻮا ﺳﺮﻳﻌﺎ‬
ًُُّ ‫اﻟﻌﺸﺐ‬
ُ ْ ُ ‫ََﳕﺎ‬
ِ
e. .‫اﳌﺴﺎﺑﻘﺔ ﻓﻮزا ﻋﻈﻴﻤﺎ‬
‫ﻳﻖ ﰲ‬
ُ ‫ﻓﺎز اﻟﻔﺮ‬
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiilin yapılış sayısını belirten el-mef’ûlü
mutlak vardır?
‫أﻛﻞ‬
a. .ً‫اﻟﻄﻔﻞ اﻟﺘُ ﱠـﻔﺎﺣﺔَ أﻛﻠﺔ‬
ُ
َ
b. .‫ﻋﺰﻣﺎ‬
‫ﻋﺰم‬
َ
ً َْ ‫ﺷﻌﻴﺐ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺠﺎح‬
ُ
ِ َ
c. .‫ﻧﺼ ًﺮا‬
ْ َ ‫ﻧﺼﺮت اﻟﻔﺘﺎةُ ﱠأﻣﻬﺎ‬
ََ
d. .‫اﻟﻌﻤﺎل اﳌﺘﻌﺒﻮن ﻃﻮﻳﻼ‬
‫َﻧﺎم ﱠ‬
ِ
e. .‫ﺳﻌﻴﺎ‬
ُ ‫ﺳﻌﺖ اﻟﻄﺎﻟﺒﺎ‬
ََ
ً ْ َ ‫ت إﱃ ﻃﻠﺐ اﻟﻌﻠﻢ‬
4.
ِ ْ َ ْ َ ‫اﻹﻣﺎم‬
‫ﺳﻬﺎ ﰲ اﻟﺼﻼة‬
َ َ َ . Cümlesinin Türkçe karşılığı
َ َ ‫ـﻌﺪﻣﺎ‬
ُ َ ‫ﺳﺠﺪ‬
َ َ ْ َ‫ﺳﺠﺪﺗﲔ ﺑ‬
aşağıdakilerden hangisidir?
a. İmam namazın sonunda iki secde yapar.
b. İmam namazda yanıldıktan sonra secde yaptı.
c. İmam, namazda yanıldıktan sonra iki secde yaptı.
d. İmamın namazda yanıldıktan sonra iki secde yapması gerekir.
e. İmam namazda hata ettikten sonra bir secde daha yaptı.
5. " Ekonomik krizden bir sene sonra ticarî hayat, gerçekten canlandı."
Cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a. .‫ﻧﺸﻄﺖ اﳊﻴﺎةُ اﻟﺘﺠﺎرّﻳﺔ ﺑﻌﺪ اﻷزﻣﺔ ِﺑﺴﻨﺔ ﻧﺸﺎﻃﺎ‬
َ َِ
b. .‫ﺴﻴﺎﺳﻴﺔ ﺑِﺸﻬﺮ ﻧﺸﺎﻃﺎ‬
َ َِ
ّ ‫ﻧﺸﻄﺖ اﳊﻴﺎةُ اﻟﺘﺠﺎرّﻳﺔ ﺑﻌﺪ اﻷزﻣﺔ اﻟ‬
199
c. .‫اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ ِﺑﺴﻨﺔ ﻧﺸﺎﻃﺎ‬
‫ﺴﻴﺎﺳﻴّﺔ ﻗﺒﻞ اﻷزﻣﺔ‬
َ َِ
‫ﻧﺸﻄﺖ اﳊﻴﺎةُ اﻟ ﱢ‬
ّ
d. .‫اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ ﺑِﺸﻬﺮ ﻧﺸﺎﻃﺎ‬
‫ﻧﺸﻄﺖ اﳊﻴﺎةُ اﻟﺘﺠﺎرّﻳﺔ ﺑﻌﺪ اﻷزﻣﺔ‬
َ َِ
ّ
e. .‫اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ ِﺑﺴﻨﺔ ﻧﺸﺎﻃﺎ‬
‫ﻧﺸﻄﺖ اﳊﻴﺎةُ اﻟﺘﺠﺎرّﻳﺔ ﺑﻌﺪ اﻷزﻣﺔ‬
َ َِ
ّ
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. d
Yanıtınız doğru değilse, “Pekiştirme Bildiren el-mef’ûlü Mutlak”
konusunu yeniden okuyunuz.
2. b
Yanıtınız doğru değilse, “Fiilin Yapılış Şeklini Bildiren El-mef’ûlü
Mutlak” konusunu yeniden okuyunuz.
3. a
Yanıtınız doğru değilse, “Fiilin Yapılış Sayısını Belirten Elmef’ûlü Mutlak” konusunu yeniden okuyunuz.
4. c
Yanıtınız farklıysa “Fiilin Yapılış Şeklini Bildiren El-mef’ûlü
Mutlak” konusunu yeniden okuyunuz.
5. e
Yanıtınız doğru değilse, “Pekiştirme Bildiren El-mef’ûlü Mutlak”
konusunu yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
ِ
ِ ‫ ﱠ‬. Dalgalar gemiyi paramparça etti.
‫ﲢﻄﻴﻤﺎ‬
َ ِ ‫اﻷﻣﻮاج ﱠ‬
ُ َ ْ َ ‫ﺣﻄﻤﺖ‬
ً ْ َ َ‫اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ‬
َ َ
‫ﻗﺮاءة‬
ً ِ ‫ْﻘﺮآن‬
َ ْ ُ ‫اﻹﻣﺎم اﻟ‬
ُ َ ِ ْ َ‫ﻗَـ َﺮأ‬. İmam öyle bir Kur’ân okudu ki!
‫ﺣﻔ ًﺮا‬
ْ َ ‫اﻷرض‬
َ ْ َ ْ ُ‫ﺣﻔﺮ اﻟ ُْﻤ َﺰ ِارع‬
َ َ َ . Çiftçi tarlayı iyice kazdı.
Sıra Sizde 2
ِ ْ َ‫ﻋﻠﻰ ﻓ‬
ِِْ ‫ـﻘﺪ‬
ِ َ‫ﺣ ِﺰ‬.
‫ﺷﺪﻳﺪا‬
َ َ ‫اﻷم‬
‫ﻧﺖ ْ ُ ﱡ‬
ً ِ َ ‫ﺑﻨﺘﻬﺎ ُﺣ ْﺰﻧﺎ‬
َ
Anne kızını kaybettiğine çok üzüldü.
ِ ‫ ﱠ‬. Müdür problemi tamamen halletti.
‫ﺗﺎﻣﺎ‬
ََ ْ َ ‫ْﻤﺪﻳﺮ اﻟ‬
ًّ َ ًّ‫ْﻤﺴﺄﻟﺔَ َﺣﻼ‬
َ
ُ ُ ‫ﺣﻞ اﻟ‬
ِ ُ َ . Mü’min, Rabbine çokça hamdeder.
‫ﲪﺪاﻛﺜِ ًﲑا‬
َ ً َْ ُ‫ْﻤﺆﻣﻦ َرﱠﺑﻪ‬
َْ
ُ ْ ُ ‫ﳛﻤﺪ اﻟ‬
Sıra Sizde 3
ِ ْ ‫أﻛﻞ ﱢ‬
ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
ِ ْ َ‫أﻛﻠَﺘ‬
‫ـﲔ‬
ْ َ ‫اﻟﻄﻌﺎم‬
َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
َ َ َ. Çocuk yemekten iki kere yedi.
ِ ْ ‫أﻛﻞ ﱢ‬
ٍ َ َ َ ‫اﻟﻄﻌﺎم‬
ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
‫أﻛﻼت‬
َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
َ َ َ. Çocuk yemekten defalarca yedi.
ِ ‫ﺷﺮب اﻟ ِ ﱡ‬
ِ ْ َ‫اﻟﻠﱭ َﺷﺮﺑَْـﺘ‬
ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
‫ـﲔ‬
َ ِ َ . Kedi sütten iki kere içti.
َ ‫ْﻘﻂ‬
200
ِ ‫ﺷﺮب اﻟ ِ ﱡ‬
ٍ ‫اﻟﻠﱭ َﺷﺮ‬
‫ﺑﺎت‬
َ ِ َ . Kedi sütten defalarca içti.
َ َ ِ َ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
َ ‫ْﻘﻂ‬
ِ ُ ‫ﻃَﺒ‬. Kitabı iki kere bastım.
ِ ْ َ‫اﻟﻜﺘﺎب ﻃَْﺒ َـﻌﺘ‬
‫ـﲔ‬
َْ
َ َ ‫ـﻌﺖ‬
ِ ُ ‫ﻃَﺒ‬. Kitabı defalarca bastım.
ٍ ‫اﻟﻜﺘﺎب ﻃَﺒ‬
‫ـﻌﺎت‬
َْ
َ َ َ َ ‫ـﻌﺖ‬
Yararlanılan Kaynaklar
Abdürrahim, F. (1415). Durûsu’l-Lugati’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtikîne
bihâ, Medine.
Çörtü, M. Meral (1998). Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
el-Fevzân, Abdurrahman b. İbrahim – Huseyn, Muhtar et-Tâhir – Fadl,
Muhammed Abdülhâlik Muhammed (2003), el-Arabiyye Beyne Yedeyk,
Riyad.
Güler İ. - Günday, H.-Şahin, Ş., (2001). Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi),
İstanbul.
Komisyon, (1985) Ta‘limu’l-Arabiyye li-Gayri’n-Nâtıkîne bihâ elKitabu’l-Esâsî, Mekke.
Maksudoğlu, Mehmet (1992). Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Mahmud İsmail vd., (ts.). el-Kavâidü’l-Arabiyyetü’l-Müyessera,
İstanbul.
_______, el-Arabiyye li’n-Nâşiîn, İstanbul.
Uralgirary, Yusuf (1986). İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad
201
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Arapçadaki mef‘ûlün leh/lieclih konusunu açıklayabilecek,
•
Mef‘ûlün leh’in tanımını yapabilecek,
• Mef‘ûlün leh’in harf-i cersiz kullanılabilmesi için gereken şartları
tanımlayabilecek,
•
Türkçedeki sebep ulaçlarının Arapçadaki karşılığı olan mef‘ûlün
leh/lieclih’i söyleyeceğiniz ve yazacağınız cümlelerde rahatça ve doğru
olarak kullanabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Mef‘ûl
•
Mef‘ûlün lieclih
•
Mef‘ûlün leh
•
Mef‘ûlün minh
•
Sebep ulaçları
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Mef‘ûlün leh’in Türkçedeki karşılığı olan sebep ulaçları konusunu
herhangi bir Türkçe dilbilgisi kitabından okuyunuz.
•
Mehmet Maksudoğlu’nun Arapça Dilbilgisi ve M. Meral Çörtü’nün
Arapça Dilbilgisi Nahiv kitaplarından mef’ûlün leh konusunu okuyarak
ön hazırlık yapınız.
202
el-Mef‘ûlü Leh
ُ ُ َْْ
ُ‫اﻟﻤﻔﻌﻮل َﻟﻪ‬
GİRİŞ
Hangi dilde olursa olsun kurulan cümlelerde yapılan işin niçin yapıldığını
veya ne maksatla meydana geldiğini gösteren kısımlar bulunur. Çünkü
insanoğlu akıllı bir varlıktır ve herhangi bir işi sebepsiz yapmaz. İşte bu
sebeple biz söylediğimiz veya yazdığımız cümlelerde gerek gördüğümüzde
bir işi niçin yaptığımızı da belirtiriz. Sözgelimi “Adam biraz dinlenmek için
koltuğa oturdu” dediğimizde adamın koltuğa ne sebeple oturduğunu
belirtmek istediğimizden “dinlenmek için” sözcüklerini de cümlemize
eklemiş oluruz.
Türkçe dilbilgisinde “-mekle”, “-eceğinden”, “-ediğinden (dolayı, ötürü),
“-diği” ya da “-mek için, -eceği için” gibi yapılardaki ulaçlara sebep ulaçları
demekteyiz. Bu ulaçlar Türkçede kendisinden sonraki eylemin sebebi
olmaktadırlar. Dilimizdeki bu sebep ulaçlarının Arapçadaki karşılığı ‫اﳌﻔﻌﻮل ﻟﻪ‬
mef’ûlün leh’tir. Arapça nahiv (sentaks= cümle yapısı) kitaplarında bu terimi
ifâde etmek için ‫ اﳌﻔﻌﻮل ﻷﺟﻠﻪ‬ve ‫ اﳌﻔﻌﻮل ﻣﻨﻪ‬terimleriyle de karşılaşabilmekteyiz.
Bu üç terim de aynı şeyi ifâde eder. Farklı nahiv kitaplarında bu değişik gibi
görünen isimlendirmeleri görenler ayrı şeyler sanmaktadırlar. Arapça mânâ
ِ
ِ ve ‫أﺟﻞ‬
ِ ‫ﻣﻦ‬
harflerinden ‫( اﻟﻼم‬lâm) sebep bildirmede en yaygın olandır. ‫ﻷﺟﻞ‬
ْ ’nin
ِ
sözlükteki anlamı ise “için” ve “sebebiyle” demektir. Ayrıca ‫ﻣﻦ‬
ْ cerr harfi de
sebep mânâsını ifâde etmek için kullanılanlardandır. İşte ifâde ettikleri bu
anlamlardan dolayı bu mef‘ûl, mef‘ûlün leh/lieclih/minh diye isimlendirilmiş
olmalıdır. Mef’ûlün leh’e “cümlede fiilin ne için yapıldığını gösteren
mef’ûldür” diyebiliriz.
Bu ünitede önce mef’ûlü leh’lerden çok sayıda bulunan bir metin harekeli
olarak verilecek, sonra parçayı kavramaya yönelik sorular yer alacaktır. Daha
sonra mef’ûlün leh’in örnekleriyle birlikte tanımı ve mansûb ve mecrûr
gelme durumları incelenecektir. Bunun ardından da konunun değişik örnekler
vasıtasıyla öğrencilerin zihinlerinde yerleşmesini hedefleyen çeşitli
alıştırmalar bulunacaktır. Zira bir dili öğrenirken asıl amaç, dilbilgisi
kurallarını papağan gibi tekrarlamak değil, konuşurken ve yazarken
kuracağımız cümlelerde onları kullanabilmektir. İşte bizim vereceğimiz
alıştırmaların da bu amaca hizmet etmesi düşünülmektedir.
203
‫‪Mef‘ûlün leh örnekleri için http://www.schoolarabia.net adresine başvura‬‬‫‪bilirsiniz.‬‬
‫‪OKUMA PARÇASI‬‬
‫ﻗﺼﺔُ َ ِ ٍ‬
‫ﺗﺎﺟﺮ‬
‫ِﱠ‬
‫ﻛﺎن ِ ْـ َ ِ‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ ِ‬
‫رﻃﻞ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺣﻔﻈًـﺎ ِﳍَـﺎ ِﻣـﻦ اﻟﺘﱠـﻠَ ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ ِ ﱢَ ِ‬
‫ـﻒ‪ُ ،‬ﰒﱠ‬
‫ﻓﺄودﻋََﻬـﺎ أَ َﺣ َـﺪ ِﺟ َﲑاﻧِ ِـﻪ ِ ْ‬
‫ﻟﻼﲡﺎر َوَ َ‬
‫ﺣﺪﻳ ًـﺪا‪َ ْ ََ ،‬‬
‫ﻋﻨﺪﻩُ ﻣﺎﺋَـﺔُ ِ ْـ ٍ َ‬
‫ﺧﺮج َ ٌ‬
‫ََ َ‬
‫َ‬
‫ﺗﺎﺟﺮ َإﱃ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﺪ ُ ﱠ‬
‫أن ﻻَ َﺷ ْـﻲءَ أﻗَْﻄَ ُـﻊ‬
‫ـﺮذان‪ .‬ﻓـََﻘ َ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ‪ ،‬ﻓََ َ‬
‫ﲰﻌﺖ َ ْ‬
‫أﻛﻠﺘﻪُ اﳉ ْ َ ُ‬
‫ـﻘﺎل َﻟﻪُ ﱠ‬
‫ْﺘﻤﺲ َْ َ‬
‫رﺟﻊ ﺑَ ْ َ‬
‫ـﻞ ‪ :‬ﻗَ ْـﺪ َ َ َْـ‬
‫ـﺎﺟﺮ‪ :‬ﻗَ ْـﺪ َ ْـ ُ‬
‫ََ َ‬
‫ـﺎل اﻟﺘﱠ ُ‬
‫اﻟﺮ ُﺟ ُ‬
‫ﻣﺪة ‪ ،‬واﻟَ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﺎﻩ‪ِ ،‬وﰲ اﻟﻐَـ ِـﺪ ﻣـ ﱠـﺮ ﺑِــﻪِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
‫أ‬
‫ـﺆدب‬
‫ـ‬
‫ﻴ‬
‫ﻟ‬
‫ـﻪ‬
‫ـ‬
‫ﻟ‬
‫ﺰ‬
‫ﻣﻨ‬
‫إﱃ‬
‫ـﻪ‬
‫ـ‬
‫ﺑ‬
‫ـﺐ‬
‫ـ‬
‫ﻫ‬
‫وذ‬
‫ـﺎ‪،‬‬
‫ـ‬
‫ﻣ‬
‫اﻧﺘﻘﺎ‬
‫ـﺬﻩ‬
‫ـ‬
‫ﺧ‬
‫ﻓﺄ‬
‫ـﻞ‬
‫ـ‬
‫ﺟ‬
‫اﻟﺮ‬
‫اﺑﻦ‬
‫ـﻲ‬
‫ـ‬
‫ﻘ‬
‫ـﻠ‬
‫ﻓ‬
‫ـﺮج‬
‫ـ‬
‫ﺧ‬
‫ﰒ‬
‫ـﺪ‪،‬‬
‫ـ‬
‫ﻳ‬
‫ﻟﻠﺤﺪ‬
‫ـﺎ‬
‫ـ‬
‫ـﻴﺎ‬
‫ﻧ‬
‫أ‬
‫ﱢ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫ﱠ‬
‫َ‬
‫َ َ َ َ ْـ َ ُ‬
‫ﻣـ ْـﻦ َ َ َ‬
‫َْ ُ َ َ َ ُ َ‬
‫َ ُ ً َ َ َ‬
‫ﻟﻤﺎ َ ُ ِ‬
‫ﻋﻦ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻨﺪك ِﺑﺎﻷَ ْ ِ‬
‫ـﻚ‪،‬‬
‫اﺑﻨﻪ‪ ،‬ﻓََ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‪ََ َ َ ،‬‬
‫ﻣﻦ ِ ْ ِ َ‬
‫ﺻ ًِّ‬
‫أﻳﺖ َﺑﺎ ِزًﻳﺎ ﻗَ ِـﺪ ْ‬
‫اﺧﺘَﻄَ َ‬
‫وﻟﻌﻠﱠـﻪُ اﺑـﻨُْ َ‬
‫ﻣﺲ َرَْ ُ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‪ َ :‬ﱠ َ ْ‬
‫ﻓﺴﺄﻟﻪُ َ ِ ْ‬
‫ـﺒﻴﺎ َ َ َ‬
‫ـﻒ َ‬
‫ﺧﺮﺟﺖ ْ‬
‫ـﻘﺎل َﻟﻪُ ﱠ ُ‬
‫ﱠُ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺿـﺎ‬
‫أر‬
‫إن‬
‫!‬
‫ـﻢ‬
‫ﻌ‬
‫ـ‬
‫ﻧ‬
‫‪:‬‬
‫ـﺎﺟﺮ‬
‫ﺘ‬
‫اﻟ‬
‫ـﺎل‬
‫ﻘ‬
‫ـ‬
‫ﻓ‬
‫ـﻴﺎن؟‬
‫ﺒ‬
‫اﻟﺼ‬
‫ﲣﻄﻒ‬
‫اة‬
‫ﺰ‬
‫ـ‬
‫ﺒ‬
‫اﻟ‬
‫أن‬
‫ـﺘﻢ‬
‫ﻳ‬
‫أ‬
‫ر‬
‫أو‬
‫ﲰﻌﺘﻢ‬
‫ﻫﻞ‬
‫ـﻮم‬
‫ﻗ‬
‫ﻳﺎ‬
‫‪:‬‬
‫وﻗﺎل‬
‫ﻏﻀﺒﺎ‬
‫أﺳﻪ‬
‫ر‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‬
‫ًْ‬
‫ـﻠﻄﻢ ﱠ ُ ُ َ َ ُ َ َ ً َ َ َ َ ْ ُ َ ْ َ ْ ُ ْ ْ ْ ُ ْ‬
‫ُ َ َ َ ْ ُ ﱢ ْ َ َ ََ َ ﱠ ُ َ َ ْ‬
‫ﻓََ َ َ‬
‫ِ‬
‫أﺧﺬت ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ‪َْ ،‬ﻟﻴﺲ ِ َ ِ ٍ‬
‫ـﺎردد‬
‫اﻟﻔﻴﻠﺔ‪ ،‬ﻓََ َ‬
‫ﺣﺪﻳ َ َ‬
‫ﺑﻌﺠﻴﺐ َ ْ‬
‫ﺗﺄﻛﻞ ِ ْ َ‬
‫ﲣﻄﻒ ﺑـَُﺰاﺗُ َـﻬﺎ ِ َ َ‬
‫أن َ ْ ِ َ‬
‫ـﺪك‪َ ،‬و َﻫ َـﺬا َﲦَﻨُ ُـﻪ‪ ،‬ﻓَ ْ ُ ْ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ‪ََ :‬أﻧﺎ َ َ ْ ُ َ‬
‫ـﻘﺎل ﱠ ُ ُ‬
‫َْ ُ ُ‬
‫ﺟﺮذاﻧُ َـﻬﺎ َ َ َ‬
‫ﻋﻠﻲ ِْ‬
‫اﺑﲏ‪.‬‬
‫ََ ﱠ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻨﺼﻮص‪ ،‬ج ‪ ،1‬ص ‪(196-7‬‬
‫)ﺑﺘﺼﺮف ﻣﻦ اﻟﻨﺤﻮ اﻟﻌﺮﰊ ﻣﻦ ﺧﻼل‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız.‬‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ؟‬
‫‪ْ َ .1‬‬
‫ﻣﻦ َ َ َ‬
‫ﺧﺮج ِ َإﱃ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ؟‬
‫‪َ َ ِ .2‬‬
‫ﻟﻤﺎذا َ َ َ‬
‫ﺧﺮج ﱠ ُ‬
‫وﺿﻊ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺣﺪﻳﺪﻩ؟‬
‫‪َ ْ ِ .3‬‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ِ َ ُ‬
‫ﻋﻨﺪ َ ْ‬
‫ﻣﻦ َ َ َ‬
‫ُ‬
‫ﺟﺎرﻩ؟‬
‫‪َ َ ِ .4‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ِ َ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ َ َ ُ‬
‫ﻟﻤﺎذا َ ْ َ َ‬
‫أودع ﱠ ُ ُ‬
‫أﺣﺪ ِﺟﲑ ِ َ ِ‬
‫‪َ .5‬ﻫﻞ ُ ِ‬
‫ﺧﺎرج ِ َ ِ‬
‫اﻟﺒﻼد؟‬
‫ـﺮت ِ َإﱃ َ ِ ِ‬
‫ـﺖ َ َ َ‬
‫ﻋﻨﺪﻣﺎ َﺳﺎﻓَ ْ َ‬
‫ﺗﻮدعُ أَﻧْ َ‬
‫اﻧﻚ ْ َ َ‬
‫ﻣﺎﻟﻚ َ َ َ َ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﺑﻦ ﱠ ُ ِ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ْ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َإﱃ َ ْﻣﻨ ِﺰﻟﻪ؟‬
‫‪َ َ ِ .6‬‬
‫ﻟﻤﺎذا َ َ َ‬
‫ذﻫﺐ ﱠ ُ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ِ ﱠ ِ ِ‬
‫ﺑﺎﻟﺘﺎﺟﺮ؟‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﻣﱴ اﻟْﺘَ َـﻘﻰ ﱠ ُ ُ‬
‫ـﻌﻞ َ ِ‬
‫اﻟﺒﺎزي؟‬
‫‪َ َ .8‬‬
‫ﻣﺎذا ﻓَ َ َ‬
‫أﺳﻪ؟‬
‫‪َ َ ِ .9‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َرْ َ ُ‬
‫ﻟﻤﺎذا َ َ َ‬
‫ﻟﻄﻢ ﱠ ُ ُ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ََﲦﻦ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ؟‬
‫ﻟﻤﺎذا َ ْ َ‬
‫‪َ َ ِ .10‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﱠ َ َ َ‬
‫أﻋﻄﻰ ﱠ ُ ُ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ﲢﺮى ‪ِ /‬‬
‫)َ ِ‬
‫ﻟﺪى ‪ِ ِ َ ِ /‬‬
‫ﻛﺎﺳﺐ ‪ َ /‬ﱠ‬
‫اﳋﻄﻒ(‬
‫اﻟﺴﻦ ‪ْ َ /‬‬
‫ﻋﺎد ‪ََ /‬ﱠ‬
‫اﻟﻔ ْﺌـ َﺮان ‪ /‬ﱢ‬
‫ﺳﻠﻢ ‪َ َ /‬‬
‫اﻻﻛﺘﺴﺎب ‪َ َ /‬‬
‫َ‬
‫ﺻﻴﺎﻧﺔ ‪َ ْ /‬‬
‫ِ‬
‫ـﻌﺎﱃ‪.‬‬
‫ﳛﺒﻪُ اﷲُ ﺗَ َ َ‬
‫اﻟﺼﺪوق ُِ ﱡ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ﱠ ُ ُ‬
‫‪ .1‬ﱠ ُ‬
‫‪204‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫أﺣﺪ ُ َِِ‬
‫ﺣﻔﻈﺎ َﻟﻪُ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠ َ ِ‬
‫ـﻠﻒ‪.‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ َ‬
‫زﻣﻼﺋﻪ ِ ْ ً‬
‫‪َ َ ْ َ .2‬‬
‫ﻣﺎﻟﻪُ َ َ َ َ‬
‫َ‬
‫أودع ﱠ ُ ُ‬
‫‪ِ .3‬‬
‫ﻳﺄﻣﻨﻪُ‪.‬‬
‫اﻹﻧﺴﺎن َ َ‬
‫ﻳﻮدعُ ِ ْ َ ُ‬
‫ﻣﺎﻟﻪُ ِ ْ َ‬
‫ﻣﻦ َْ َ ُ‬
‫ﻋﻨﺪ َ ْ‬
‫ُ‬
‫ﺣﻘﻴﺒﺘﻚ؟‬
‫‪َ ْ ِ .4‬‬
‫ﻛﺖ َ ِ ََ َ‬
‫ﻣﻦ ﺗَ َـﺮْ َ‬
‫ﻋﻨﺪ َ ْ‬
‫اﺧﺘﻄﻒ َ ِ‬
‫ﺻﻴﺪﻩُ‪.‬‬
‫‪َ َ َ ْ ِ .5‬‬
‫اﻟﺒﺎزي َْ َ‬
‫ﻋﻦ ُْ ِ‬
‫ـﺒﺤﺚ اﳉﺮذُ َ ِ‬
‫اﳉﱭ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻳَْ َ ُ‬
‫ـﻴﺎﺑﻪُ‪.‬‬
‫‪َ َ .7‬أرى َ ُ‬
‫اﻷﺳﺪ أَﻧْ َ َ‬
‫اﻟﺒﺤﺮ َ ْ َ ِ‬
‫ﺳﻔﻴﻨﺔً ِﰲ َ ْ ِ‬
‫اﻷﲪﺮ‪.‬‬
‫اﺧﺘﻄﻒ ِ َْ ِﱡ َ‬
‫‪َ َ َ ْ ِ .8‬‬
‫اﻹرﻫﺎﺑﻴﻮن َ ِ َ‬
‫ﺑﺢ َ ِ ٍ‬
‫ـﻌﺪ َ ْ ٍ‬
‫ﻛﺒﲑ‪.‬‬
‫ﺷﻬﺮ ﺑِ ْﺮْ ٍ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر ﺑَ ْ َ‬
‫‪َ َ َ .9‬‬
‫رﺟﻊ ﱡ ﱠ ُ‬
‫ﺑﺎﻟﺘﺠﺎرة ِﰲ َ َ ِِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ِ ﱢ ِ‬
‫ِ‬
‫أﺳﻔﺎرﻩ‪.‬‬
‫ْ‬
‫ﻳﺸﺘﻐﻞ ﱠ ُ ُ َ َ‬
‫‪ُ َ ْ َ .10‬‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimeler‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫دﺧﻞ ‪ِ َ /‬‬
‫ـﻠﻔﺎ ‪ِ َ /‬‬
‫ﲨﻊ(‬
‫ﻛﺒﲑ ‪ /‬اِﻧْـﺘَ َـﻘﻢ ‪ْ /‬أﻣﺲ ‪ /‬ﱢ‬
‫ﻛﺜﲑ ‪ /‬ﺗَ َ ً‬
‫ﻣﻔﺮد ‪ْ َ /‬‬
‫اﻟﺼﺒَْـﻴﺎن ‪َ َ َ /‬‬
‫ﻣﺴﺢ ‪َ ْ ُ /‬‬
‫)َ َ َ‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ ‪.‬‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ َإﱃ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫ﺧﺮج ﱠ ُ‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻣﻔﺮد اﻟﻨـ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ ‪.‬‬
‫‪ .2‬اﻟﻨ َ‬
‫ﱠﺎﺣﻴﺔ ُ ْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﱠﺎس ﻻَ ﻳ َ ﱢ َ ِ‬
‫أﻣﻮرﻫﻢ ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﺑَ ْ ُ‬
‫ـﻔﻜﺮون َ َ‬
‫ﻋﺎﻗﺒﺔَ ُ ُ ِ ْ‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨ ِ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻨﺪ َْ ِ ِ‬
‫ﺣﻔﻈﺎ َِﳍﺎ ‪.‬‬
‫اﳊﺎرس ِ ْ ً‬
‫ﺣﻘﻴﺒﺘﻪُ ِ ْ َ‬
‫‪َ َ ْ َ .4‬‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺮ َ ِ ََ‬
‫أودع اﻟ ُ َ ُ‬
‫ـﻮان ِ‬
‫ﺻﻐﲑٌ ‪.‬‬
‫ﻣﻔﺮد " ُْ َ ُ‬
‫‪ُ .5‬‬
‫وﻫﻮ ﺣﻴََ َ ٌ َ‬
‫اﳉﺮذُ َ ُ َ‬
‫اﳉﺮذان" َُ‬
‫‪ِ .6‬وﰲ َ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ِ‬
‫ﺗﺎﺟ ًﺮا ‪.‬‬
‫اﻟﻐﺪ َ َ َ‬
‫ﺻﺎدف ﱠ ُ‬
‫َ‬
‫ﻋﻤﺎ َ َ ِ‬
‫ذﻧﻮﺑﻨﺎ ‪.‬‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫ﻣﻦ ُ ُ َِ‬
‫ﺳﻠﻒ ْ‬
‫ﻋﻔﺎ اﷲُ َ ﱠ َ‬
‫ﻋﻦ َ ْ َ ِ‬
‫‪ .8‬ﻳ ُ ِ‬
‫اﻟﻜﺒﺎر َ ِ‬
‫اﻷﺧﻄﺎء ‪.‬‬
‫َْ‬
‫ـﻌﻔﻮ َ ُ‬
‫ﻏﻀﺒﺎ ﻟِﻨَ ْ ِ ِ‬
‫ـﻔﺴﻪ ‪.‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ ْ َ‬
‫وﺟﻬﻪُ َ َ ً‬
‫‪َ َ َ .9‬‬
‫ﻟﻄﻢ ﱠ ُ ُ‬
‫ﲨﻊ ْ َ ِ‬
‫اﳉﺮذان ‪.‬‬
‫اﳉﺮذُ َْ ُ ُْ‬
‫‪َُ .10‬‬
‫‪4. Altı çizili kelimelerin cemîlerini (çoğullarını) bulunuz.‬‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ ِ ﱢَ ِ‬
‫ﻟﻼﲡﺎر ‪.‬‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ِ َإﱃ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫ﺧﺮج ﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺎرﻩُ ‪.‬‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ َ ِ َ‬
‫ﺣﺪﻳﺪﻩُ َ َ‬
‫‪ُ .2‬ﻳﻮدعُ ﱠ ُ‬
‫اﳉﺮذُ ‪.‬‬
‫‪َ َ .3‬‬
‫ﻗﺪ َ َ َ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ‪ْ َ :‬‬
‫أﻛﻠﻪُ ُْ‬
‫ﻗﺎل َﻟﻪُ ﱠ ُ ُ‬
‫‪ِ َ َ .4‬‬
‫اﺑﻦ ﱠ ُ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ِﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ‪.‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ْ َ‬
‫ﺻﺎدف ﱠ ُ‬
‫‪205‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﳊﺪﻳﺪ َِ ِ ِ‬
‫ﺑﻨﺎﺑﻪ‪.‬‬
‫اﳉﺮذُ َ ِ َ‬
‫‪ .5‬ﻳَ ْ َ ُ‬
‫ـﻘﻄﻊ ُْْ‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ـﺆدب ََأﺑﺎﻩُ ‪.‬‬
‫ذﻫﺐ ِﺑﻪ َإﱃ َ ْﻣﻨ ِﺰﻟﻪ ﻟَﻴُ َ ﱢ َ‬
‫‪َ َ َ .6‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻤﻨﺎ ﱠ‬
‫ﺻﻴ َﺪﻩُ ‪.‬‬
‫ْﺒﺎزي َْ ِ ُ‬
‫‪َ ْ َ .7‬‬
‫ﳜﻄﻒ َْ‬
‫أن اﻟَ ِ َ‬
‫ﲰﻌﺖ ﱠ‬
‫اﻟﺼﱯ ‪.‬‬
‫اﻟﺒﺎزي َْ ِ ُ‬
‫ﻫﻞ َِ ْ َ‬
‫ﳜﻄﻒ ﱠِ ﱠ‬
‫أن َ ِ َ‬
‫‪ْ َ .8‬‬
‫‪ِ َ َ .9‬‬
‫ﲰﻌﺖ ﱠ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ ‪.‬‬
‫ﺗﺄﻛﻞ ُ ْ َ‬
‫ﺟﺮذاﻧُ َـﻬﺎ َْ ِ َ‬
‫أن َ ْ ً‬
‫ـﻌﻢ َِ ْ ُ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‪ :‬ﻧَ َ ْ‬
‫ﻗﺎل ﱠ ُ‬
‫أرﺿﺎ َْ ُ ُ‬
‫وﻟﻴﺲ ِ َ ِ ٍ‬
‫ﺗﻠﻚ َ ْ ِ‬
‫اﻷرض ِﻓﻴﻼً ‪.‬‬
‫ﺑﻌﺠﻴﺐ َ ْ‬
‫أن َ ْ ِ َ‬
‫ﲣﻈﻒ ﺑ َﺰ ِاة ِْ َ‬
‫‪َ َْ َ .10‬‬
‫أﺧﺬت ِ‬
‫ﻋﻠﻲ ِْ‬
‫اﺑﲏ ‪.‬‬
‫‪َ َ َ .11‬‬
‫ﺣﺪ َ َ‬
‫ﻳﺪك‪َ َ َ ،‬‬
‫وﻫﺬا ََﲦﻨﻪُُ‪ْ ُ ْ َ ،‬‬
‫ﻓﺎردد َ َ ﱠ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‪ََ :‬أﻧﺎ َ ْ ُ َ‬
‫وﻗﺎل ﱠ ُ ُ‬
‫‪5. Altı çizili kelimelerin müfretlerini bulunuz.‬‬
‫ـﻌﺾ اﻟﻨـ ِ‬
‫ﱠﻮاﺣﻲ ﱢ ِ‬
‫ﻟﻠﺴﻴﺎﺣﺔ ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫رﺟﻞ ِ َإﱃ ﺑَ ْ ِ َ‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫ذﻫﺐ َ ُ ٌ‬
‫أرﻃﺎل ِﻣﻦ ْ ِ ِ‬
‫ﻋﻨﺪ ﱡ ﱠ ِ‬
‫اﳊﺪﻳﺪ ‪.‬‬
‫‪َ .2‬وَ َ‬
‫ﻛﺎن ِ ْ َ‬
‫اﻟﺘﺠﺎر َ ْ َ ٌ َ َ‬
‫اﻷﻣﺎﻧَ ِ‬
‫ﺎت ِﻣﻦ اﻟﺘﱠ َ ِ‬
‫ـﻠﻒ ‪.‬‬
‫‪ُ َ َْ .3‬‬
‫ﳛﻔﻆ ِ ْ َ ٌ‬
‫إﻧﺴﺎن َ ِوﰲﱞ َ َ‬
‫َ‬
‫‪ِ ُ َ .4‬‬
‫ـﻮاﻧﺎت ﱠ ﱠِ‬
‫اﻟﻀﺎرة َ ْ ِ ِ‬
‫اﳊﻴ َ ِ‬
‫ﻷﻏﺬﻳﺔ اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس ‪.‬‬
‫َ‬
‫ُْ‬
‫اﳉﺮذان َ‬
‫ﻣﻦ ََْ َ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ ﻧَْ ُ ِ‬
‫ِ ِ ِ‬
‫ﻟﻜﻠﻤﺔ "أَﻧْـﻴﺎب" ٍ ِ‬
‫ﻟﻤﻌﻨﺎﻫﺎ ِ َإﱃ اﻟ ُ ْ َ ِ‬
‫ْﻤﻌﺠﻢ ‪.‬‬
‫ـﻨﻈﺮ َ ْ َ َ‬
‫‪َ َ َ َ َ .5‬‬
‫ﻣﻌﺎن َ َ ُ‬
‫ِ‬
‫‪ِ َ .6‬‬
‫ﲰﻌﺘﻢ ﱠ‬
‫ـﻠﺪﻛﻢ ؟‬
‫ﲣﻄﻒ ﱢ‬
‫اﻟﺼ ْﺒ َ َ‬
‫أن اﻟْﺒُـ َﺰ َاة َ ْ ِ ُ‬
‫ـﻴﺎن ِﰲ ﺑَ َ ُ ْ‬
‫ﻫﻞ َ ُْ ْ‬
‫ْ‬
‫ﺑﻄﺮق ُ َْ ِ َ ٍ‬
‫أوﻻدﻫﻢ ِ ُ ٍ‬
‫ﳐﺘﻠﻔﺔ ‪.‬‬
‫ﻵﺑﺎءُ ﻳُ َ ﱢ ُ َ‬
‫‪ .7‬ا َ‬
‫ـﺆدﺑﻮن َ ْ َ َ ُ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﳍﻢ ‪.‬‬
‫اﻷوﻻد ََُِْ َ‬
‫‪ُ َ ْ َ .8‬‬
‫ـﻌﻈﻴﻤﺎ َُ ْ‬
‫ﳛﱰﻣﻮن َ َ ُ ْ‬
‫آﺑﺎءﻫﻢ ﺗَ ْ ً‬
‫أن ﻳ ُ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻷﺳﺎﺗﺬ ِِ ْﻢ ‪.‬‬
‫ﳚﺐ َ َ‬
‫اﺣِ َﱰ ًاﻣﺎ َ َ ِ َ‬
‫ـﻘﻮﻣﻮا ْ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻷﺑَْـﻨﺎء َ ْ َ ُ‬
‫‪ُ َ .9‬‬
‫ِ‬
‫ـﻔﺴﻬﻢ ‪.‬‬
‫رﺟﺎﻻً ﻳَ ْ ِ ُ َ‬
‫رؤوﺳﻬﻢ َ َ ً‬
‫ـﺘﻢ ِ َ‬
‫ـﻠﻄﻤﻮن َ ُ َ ُ ْ‬
‫ﻫﻞ َرأَﻳُْ ْ‬
‫ﻏﻀﺒﺎ ﻷَﻧْ ُ ِ ْ‬
‫‪ْ َ .10‬‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere anlamca uygun düşen‬‬
‫‪kelimeleri yazınız.‬‬
‫ﻋﻨﺪ ﱠ ِ ِ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ ‪ٍ ْ ِ ...........‬‬
‫ﺣﺪﻳﺪا ‪.‬‬
‫‪َ َ .1‬‬
‫ﻛﺎن ِ ْ َ‬
‫رﻃﻞ َ ِ ً‬
‫ﻓﺄودﻋﻬﺎ ‪ِ .........‬ﺟﲑ ِِ‬
‫ﺣﻔﻈﺎ ََﳍﺎ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠ َ ِ‬
‫ـﻠﻒ ‪.‬‬
‫اﻧﻪ ِ ْ ً‬
‫‪ََ َ ْ ََ .2‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻃﻠﺒﻪُ ‪.‬‬
‫ْﺘﻤﺲ ‪َ .........‬ﺣﺪﻳ َﺪﻩُ أي َََ‬
‫‪ .3‬اﻟَ َ َ‬
‫اﳉﺮذان ‪.‬‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫ﻗﺪ ‪ُ َ ُْ .........‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‪ْ :‬‬
‫ﻓﻘﺎل َﻟﻪُ ﱠ ُ ُ‬
‫أﻗﻄﻊ ِﻣﻦ أَﻧْـﻴﺎ ِ ﺎ ِ ْ ِ ِ‬
‫‪ .5‬ﻓََ َ ِ‬
‫ﻟﻠﺤﺪﻳﺪ ‪.‬‬
‫ﲰﻌﺖ ْ‬
‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‪ْ َ :‬‬
‫ﻗﺪ َِ ْ ُ‬
‫أن ﻻَ ‪َ َ َ ْ ُ َ ْ ........‬‬
‫ـﻘﺎل ﱠ ُ‬
‫‪ .6‬ﰒُﱠ َ ِ ِ ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﺑﻦ ﱠ ُ ِ‬
‫اﻧﺘﻘﺎﻣﺎ ‪.‬‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ‪ً َ ْ ......‬‬
‫َ‬
‫ـﻠﻘﻲ ْ َ‬
‫ﻣﻀﻰ ﰲ ﻃَﺮﻳﻘﻪ ﻓَ َ َ‬
‫‪ِ .7‬وﰲ اﻟﻐ ِﺪ أي اﻟﻴ ِ‬
‫ﻋﻦ ِِ‬
‫ﻣﺮ ـ‪ِ .....‬‬
‫اﺑﻨﻪ ‪.‬‬
‫ـﻮم ﱠ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ َ َ‬
‫اﻟﺘﺎﱄ َ ﱠ‬
‫َ َ‬
‫ﻓﺴﺄﻟﻪُ َ ِ ْ‬
‫َْ‬
‫‪206‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ُ َ ........ :‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‬
ِ
ِ ْ َ ِ ‫ﻋﻨﺪك‬
. ‫ﺻﺒﻴﺎ‬
َ َ ْ ِ ‫ﻣﻦ‬
ًِّ َ ...... ‫ﻗﺪ‬
ْ َ ‫ َﺑﺎ ِزًﻳﺎ‬...... ‫ﺑﺎﻷﻣﺲ‬
َْ
ْ ‫ﺧﺮﺟﺖ‬
ُ ‫ ﱠ‬..... ‫ َﻗﺎل‬.8
ِ
ِ َْ ِ ‫ﳝﻜﻦ‬
‫ ِﻓﻴﻼً ؟‬........ ‫أن‬
ْ ‫ﻟﻠﺒﺎزي‬
َ ُ ْ‫ َر‬.........9
ُ ُْ ‫ﻫﻞ‬
ْ َ ، ‫أﻳﻚ‬
ِ ََ ‫اﳉﺪﻳﺪ‬
ِ ُ‫ وﻟﺪﻩ‬..... ‫أن‬
ِ
ِ
.‫إﻟﻴﻪ‬
‫ﺑﺪل‬
َ َ َ ‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‬
َ ْ ‫ ﰲ اﻟﻨﱢـ َﻬﺎﻳﺔ‬.10
ْ .... ‫ﻣﻦ‬
ْ ‫وﻃﻠﺐ‬
ُ َ ‫أﻋﻄﻰ‬
َ
ُ ‫اﳉﺎر ﱠ‬
7. Aşağıdaki verilen Arapça cümlelerin en yakın Türkçe karşılıklarını
bulunuz.
ِ ٍ
ِِ ‫أﺣﺪ ِﺟﲑ‬
ِ ِ ٍ َ ْ ‫ﺗﺎﺟﺮ ِ َإﱃ ﺑ‬
ِ
ِ َ ‫ﺣﻔﻈﺎ ََﳍﺎ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠ‬
ِ ‫ﻣﻦ َﱠ‬
ٍ ْ ِ ََ‫ﻓﺄودع ِﻣﺎﺋﺔ‬
‫ـﻠﻒ‬
ً ْ ِ ‫اﻧﻪ‬
ً ِ َ ‫رﻃﻞ‬
َ َ ْ ََ ‫ﻟﻴﺘﺠﺮ‬
َ ٌ َ ‫ذﻫﺐ‬
َ ‫ِﰲ ﻳَ ْـﻮم‬.
َ
َ َ َ ‫اﻷﻳﺎم‬
َ َ َ ‫ﺣﺪﻳﺪا‬
َ ‫ـﻠﺪة َﱠ‬
a. Günlerden bir gün bir tüccar ticaret yapmak için bir ülkeye gitmek istedi,
komşularından birine satması için yüz rıtl (yaklaşık bir ton) demir bıraktı.
b. Bir tüccar bir gün ticaret amacıyla ülke dışına gitti, kendisiyle vedalaşmak
üzere komşusuna gitti ve ona yüz rıtl (yaklaşık bir ton) demir bıraktı.
c. Günlerden bir gün bir tüccar ticaret yapmak için bir şehre gitti. Bu yüzden
telef olmaktan korunması için yüz rıtl (yaklaşık bir ton) demiri
komşularından birine emanet olarak bıraktı.
d. Bir gün bir tüccar ticaret yapmak için şehrinden çıktı. Komşularından
birine göz kulak olması için ve gelince kendisine teslim etmesi için yüz rıtl
(yaklaşık bir ton) demir bıraktı.
e. Günlerden bir gün ticaret yapmak için şehre bir tüccar geldi.
Komşularından birine telef olmaktan koruması için yüz rıtl (yaklaşık bin
ton) demir bırakmıştı.
8. Aşağıdaki verilen Arapça cümlelerin en yakın Türkçe karşılığı
bulunuz.
ِ
ِ َ ‫وﻗﺎل ﻳﺎ ﻗَـﻮم‬
‫ـﺘﻢ ﱠ‬
‫ـﻌﻢ ﱠ‬
‫إن‬
‫ﲣﻄﻒ ﱢ‬
َ َ ‫اﻟﺼ ْﺒ‬
ُ ِ ْ َ ‫أن اﻟﺒُـ َﺰ َاة‬
ً َ َ ُ‫أﺳﻪ‬
َ ْ‫اﻟﺮﺟﻞ َر‬
ْ ُ ْ‫ﲰﻌﺘﻢ َ ْأو َرأَﻳ‬
ْ ُ ْ َ ‫ﻫﻞ‬
ْ َ َ‫ ﻧ‬:‫اﻟﺘﺎﺟﺮ‬
ْ ُ ْ َ َ َ َ ‫ﻏﻀﺒﺎ‬
ُ ‫ـﻴﺎن؟ ﻓََـﻘﺎل ﱠ‬
َ َ َ‫َو‬
ُ ُ ‫ﻟﻄﻢ ﱠ‬
ِ
ٍ ِ َ ِ ‫اﳊﺪﻳﺪ َْﻟﻴﺲ‬
.َ‫اﻟﻔﻴﻠﺔ‬
َ ِ ‫ﲣﻄﻒ ﺑـَُﺰاﺗُ َـﻬﺎ‬
ْ َ ‫ﺑﻌﺠﻴﺐ‬
َ ْ ُ ‫ﺗﺄﻛﻞ‬
َ ِ ْ َ ‫أن‬
ًْ
ُ ُ َْ ‫أرﺿﺎ‬
َ َ َْ ‫ﺟﺮذاﻧُ َـﻬﺎ‬
a. Adam öfkelendi ve başını tokatladı. Ardından şöyle dedi: Ey ahâli!
Şahinlerin çocukları kapıp kaçtığını hiç duydunuz ya da gördünüz mü?
Bunun üzerine tâcir dedi ki: Evet! Erkek farelerin demiri yediği bir yerde,
şahinlerin filleri bile kapıp kaçmasında hiç şaşılacak bir şey yok.
b. Adam öfkesinden kendi başını tokatladı ve dedi ki: Ey ahâli! Şahinler
çocukları kapıp kaçıyorlar. Bunun üzerine tâcir dedi ki: Evet! Erkek
fareler demiri yiyebiliyorlarsa, şahinler de filleri kaçırır.
c. Adam öfkesinden kendi başını tokatladı ve dedi ki: Ey ahâli! Şahinlerin
çocukları kapıp kaçtığını hiç duydunuz ya da gördünüz mü? Bunun
üzerine tâcir dedi ki: Evet! Erkek fareler demiri yiyebiliyorlarsa, şahinler
de filleri kaçırır.
d. Adam öfkesinden kendi başını tokatladı ve dedi ki: Ey ahâli! Şahinlerin
insanları kapıp kaçtığını hiç duydunuz ya da gördünüz mü? Bunun üzerine
insanlar dediler ki: Evet! Erkek fareler demiri yiyebiliyorlarsa, şahinler de
filleri kaçırır.
207
e. Adam öfkesinden kendi başını tokatladı ve dedi ki: Ey ahâli! Şahinlerin
çocukları kapıp kaçtığını hiç duydunuz ya da gördünüz mü? Bunun
üzerine tâcir dedi ki: Evet! Erkek farelerin demiri yediği bir yerde,
şahinlerin filleri bile kapıp kaçması hiç te şaşılacak bir şey değildir.
DİLBİLGİSİ
MEF‘ÛLÜN LEH
Arapça bir cümlede bulunan fiilin yapılma veya yapılmama sebebini
açıklayan mastara/isme “mef‘ûlün leh” denir. Bu ögeye mef’ûlün leh
denildiği gibi mef’ûlün lieclih ya da mef’ûlün min eclih de denilmektedir. Bu
terimlerin üçü de aynı şeyi ifâde etmektedir. Bunlardan birini herhangi bir
nahiv kitabında görenler farklı şeyler olduğunu sanmasınlar. Mef‘ûlun leh’ler
cümlede fiilin işleniş sebebini bildirdiği için “niçin?” sorusuna cevap
oluştururlar. Bir cümlede mef‘ûlün leh’i bulmanın yolu, cümlede sebebi
bildirilen fiille birlikte “neden/niçin …. Oldu?” gibi bir soru sorarız,
ِ ِ ‫ﻗﺪﻣﺖ َإﱃ‬
ِ ْ ِ ‫ﻃﻠﺒﺎ‬
aldığımız cevap mef‘ûlün leh’tir. Mesela ‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‬
ُ ْ ِ َ “Ben bu
َ ِ َ ‫ﻫﺬﻩ‬
َ
ًََ ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
şehre ilim talep etmek/öğrenmek için geldim” cümlesine “neden geldim?”
sorusunun cevabı ‫ﻃﻠﺒﺎ‬
ً َ “öğrenmek için”dir ve cümlede mef’ûlün leh’tir.
Mef‘ûlün leh genel olarak mansûbtur. Ancak fiilin oluş sebebini bildirmek
için zikredilen her söz her zaman mansub olmaz.
Mef ‘ûlün leh’ten Harf-i Cerin Hazfedilmes:
Mef‘ûlün leh’in mansûb olabilmesi başka bir deyişle harf-i cerin
hazfedilmesi için şu dört şartın bir cümlede aynı anda bulunması gerekir:
1. Mef‘ûlün leh olacak sözün mastar olması: Örnek;
‫إﻃﺎﻋﺔً َِﻟﺮﱢِ ْﻢ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﻳﺼﻮم اﻟ‬
َ َ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن‬
ُ َُ
Müslümanlar rablerine itaat etmek için oruç tutarlar.
ِ ِ ْ َ‫ـﺮوﳛﺎ َﻋﻦ ﻧ‬
ِ َ ِ ْ ‫ْﻤﺪرس ِﰲ‬
‫ـﻔﺴﻪ‬
َ ‫ َﲡَﱠ‬.
ْ ً ِ ْ َ‫اﳊﺪﻳﻘﺔ ﺗ‬
َ
ُ ‫ﻮل اﻟ ُ َ ﱢ‬
Öğretmen rahatlamak için bahçede dolaştı.
2. Mef‘ülün leh olacak mastarın (iç duygularımızı ifade ettiğimiz, “saygı
göstermek, küçümsemek, korkmak, bilmek, bilmemek” gibi) kalbî fiillerden
olması:
ِ َ َ ً‫ﺷﻔﻘﺔ‬
ِ ‫ﺳﺎﻋﺪ اﻟ َِ ﱡ‬
Zengin fakire acıdığı için yardım etti.‫ﻋﻠﻴﻪ‬
ََ َ
ْ َ ْ َ ‫اﻟﻔﻘﲑ‬
َ َ ‫ْﻐﲏ‬
Cümlesinde olduğu gibi.
3. Mef‘ûlün leh olan mastarın fâili (öznesi) ile sebebi bildirilen fiilin fâilinin
aynı olması.
ِِ ‫ﺧﻮﻓﺎ ِﻣﻦ ﻓِﺮ‬
‫ارﻩ‬
‫اﻟﺸﺮﻃﻲ ﱢ ﱠ‬
َ َ َْ
‫أﻣﺴﻚ ﱡ ْ ِ ﱡ‬
َ ْ ً ْ َ ‫اﻟﻠﺺ‬
Polis, hırsızı kaçmasından korktuğu için tuttu.
208
Cümlesinde mef‘ûlün leh olan mastar ً‫ﺧﻮﻓﺎ‬
ْ َ “korktuğu için”dir. Burada
korku duyan polistir. Cümlede sebebi bildirilen (‫ )اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻌﻠﻞ‬fiilin fâili yani
hırsızı tutan da aynı kişi yani polistir. Şu halde bu örnek cümlede hem
mef‘ûlün leh’in hem de sebebi bildirilen fiilin fâili (öznesi) aynı kişi
olduğundan mef’ûlün leh mansûb olmuş, harf-i cer ise hazfedilmiş (silinmiş,
zikredilmemiş)tir.
‫اﻣﻚ‬
ْ ‫أﻛﺮﻣﺘﻚ‬
َ ِ ‫ﻹﻛ َﺮ‬
َ ُْ َ ْ َ Sen ikram ettiğin için sana ikram ettim
Cümlesinde ise mef’ûlün leh olan ‫‘ ﻷﻛﺮاﻣﻚ‬nin faili ‫ ﻹﻛﺮام – ك‬muttasıl
mecrûr ‫ ك‬zamiri, “ben sana ikram ettim” ‫أﻛﺮﻣﺘﻚ‬
kısmında ise fâil merfû
َُ
muttasıl zamirdir. Dolayısıyla ‫أﻛﺮﻣﺖ‬
fiilinin fâili ile ‫ إﻛﺮام‬masdarının fâilleri
ُ
aynı değil, ayrı ayrı kişiler olmaktadır. Bu yüzden bu cümledeki mef‘ûlün
leh’in başındaki ‫“ ل‬lâm” harfi atılmamış (hazfedilmemiş)tir.
ِ
4. Mef‘ûlün leh olan mastarın zamanı ile sebebi bildirilen fiilin ‫اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻌﻠﻞ‬
ْ aynı
olması
ِ ْ ِ ‫ﺟﺌﺘﻚ اﻟﻴـﻮم‬
ِ
ِ ‫ﻟﻮﻋﺪي‬
‫أﻣﺲ‬
َ َ ْ َ ُ ْ “Dün sana sözverdiğim için bu gün sana geldim”
cümlesinde mef’ûlün lehin (söz vermenin) gerçekleşme zamanı “dün”dür.
Gelme zamanı ise “bugün”dür. Dolayısıyla mef‘ûlün leh ile sebebi bildirilen
fiilin meydana gelme zamanları aynı olmamış ve mef’ûlün lehin başından
harf-i cer atılmamıştır. Ama ‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‬
ْ ِ ‫ﻫﻨﺎ ُﺣﺒًّﺎ‬
َ ُ ‫“ ِﺟ ْﺌ َـﻨﺎ َإﱃ‬Biz buraya ilmi sevdiğimiz
için geldik” cümlesinde ise hem sevme hem de gelme aynı zamanda olduğu
için mef‘ûlün leh’ten harf-i cer atılmış ve mef‘ûlün mansûb oluşu açıkça
görülmüştür.
Yukarıdaki dört şartı taşıyan mef‘ûlün leh’te esas olan mansûb olarak
zikredilmesi iken başına ‫ل‬, ‫ب‬, ‫ ﻣﻦ‬ve ‫ ﰲ‬gibi sebep bildiren cer harflerinden
birinin getirilmesi ile lafzan mecrûr da olabilirler. Bu yüzden böyle olanlar
iki şekilde söylenebilirler. Şu örnekleri inceleyinizi:
ِ ْ ‫اﻟﻘﺎﻧﻮن َدﻓْـ ًﻌﺎ ِ ﱡ‬
‫ﻟﻠﻈﻠﻢ‬
َ ُ َ ‫ﱠﺎس‬
ُ َِ َْ
ُ ‫ﳛﱰم اﻟﻨ‬
İnsanlar zulmü önlemek için hukuka saygı duyarlar.
ِ ْ‫اﻟﻘﺎﻧﻮن َدﻓْ ًـﻌﺎ ِ ﱡ‬
Zulmü önlemek için hukuka saygı duyular. ‫ﻟﻠﻈﻠﻢ‬
ُ ُ َ ‫ـﺮم‬
ُ َ َ‫ُْﳛﺘ‬
Bu durumda lafız olarak mecrûr olsalar da aslında irab bakımından
mansûb olan mef‘ûlün leh’in yerinde bulundukları için mahallen mansûb
kabul edilirler. Örneğin;
ِ َ ِ ْ ‫ﻟﺘﺠﻤﻴﻞ‬
ِ ِ
ِ َ ْ َ ‫اﻷﺷﺠﺎر‬
‫اﳊﺪﻳﻘﺔ‬
َ ِ ْ َ / ً‫واﻷزﻫﺎر َﲡْﻤﻴﻼ‬
َ
َ َ َ ْ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ ََ
ُ ُ ‫ﻏﺮس ﱠ‬
Adam bahçeyi güzelleştirmek için ağaç ve çiçekleri dikti.
Görüldüğü gibi her iki kullanım da aynı şekilde tercüme edilmektedir.
Mef‘ûlün leh’ten harf-i cerrin hazfedilmesi için yukarıdaki şartlar gereklidir.
Ancak bu şartların bulunduğu her cümleden cer harfi atılmayabilir. Hem harf-i
cerle hem de harf-i cersiz söylenebilir. Misal:
ِ ‫ﻣﺪح ﺑـﻌﺾ ﱡ‬
ِ ِ ِ َ ‫رﺟﺎل ا ﱠ‬
ِ َ ً‫ﻣﺪاﻫﻨﺔ‬
ِ
‫ﻟﻤﺪاﻫﻨﺘﻬﻢ‬
َ ُ َْ َ َ َ
ْ َ َ ِ ‫اﻟﺸﻌ َﺮاء‬
ْ ُ َ َ َ ُ ‫ﺑﺄﺷﻌﺎرﻫﻢ‬
ْ ِ َ ْ َ ‫ﻟﺪوﻟﺔ‬
ْ ِ ََ َ ُ / ‫ﳍﻢ‬
209
Bazı şairler, dalkavukluk için şiirleriyle devlet adamlarını övdüler.
Sebep bildiren harflerden en çok ‫ ﻟِـ‬harfi kullanılır. Diğerlerinin kullanımı az
da olsa Arapça ibarelerde rastlanabildiği için birer örnek görmemiz uygun
olacaktır:
ِ ِ ‫ﻋﻠﻰ ﱠ‬
ِ
‫اﳊﺮ‬
َ َ ‫أﻋﻤﻲ‬
‫ﻣﻦ َْﱢ‬
ُ
َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ ْ ُ. Adam sıcaktan/sıcak sebebiyle bayıldı.
ِ
َِ
‫ﻣﺎﺗﺖ ﱠ‬
‫ﺑﺪاءﻫﺎ‬
َ َ ِ ُ‫اﻟﺸﺎة‬
َ
ٍ‫ﺿﺮب رﺟﻞ ِﰲ ِﻟﲑة‬
َ
ٌ َُ َ ُِ
Koyun hastalığı sebebiyle/yüzünden öldü.
Adam bir lira için dövüldü.
Mef ‘ûlün leh’in Masdar Olmama Durumu
Bu mef‘ûl cümlede sebep bildirdiği halde yapısı itibariyle mastar olmazsa
lafız olarak başına gelecek bir cer harfiyle mecrûr olur.
﴾ ‫ﻟﻸﻧﺎم‬
َ ‫وﺿﻌﻬﺎ‬
َ َ َ َ ‫واﻷرض‬
َ ْ َ َ ﴿ cümlesinde görüldüğü gibi.
Mef‘ûlün leh olsun ya da olmasın masdarlar cümledeki yerine göre
ma‘lûm/etken (‫ )ﻣﺼﺪر ﲟﻌﲎ اﻟﻔﺎﻋﻞ‬veya mechûl/edilgen (‫)ﻣﺼﺪر ﲟﻌﲎ اﳌﻔﻌﻮل‬
anlamlarında kullanılmaktadırlar.
ِ ِ َ / ‫اﻟﻘﺘﻞ‬
ِ ً َ ‫ﳎﻬﻮل‬
ٍ
ِ ْ َ ‫ﻣﻦ‬
ِ ْ َ ‫ﻣﻦ‬
‫اﻟﻘﺘﻞ‬
ْ
ْ ٍ ُ َْ ‫اﻟﻘﺎﺗﻞ َإﱃ ﺑَ َـﻠﺪ‬
َ ‫ﻟﻠﺨﻮف‬
َ ‫ﺧﻮﻓﺎ‬
ََ َ
ُ َ ‫ﻫﺎﺟﺮ‬
Katil öldürülmekten korktuğu için bilinmeyen bir ülkeye göçtü.
Bu cümlenin anlamına dikkat edilecek olursa birinci masdar (‫)ﺧﻮف‬
malûm/etken, ikinci masdar (‫ )اﻟﻘﺘﻞ‬mechûl/edilgen anlamında kullanılmıştır.
Diğer cümleler de bu açıdan incelendiğinde bu özellikler kavranılacaktır.
Mef‘ûlün Leh’in Başında Bulunan Diğer Lafızlar
Başında ‫ﺣﱴ‬
‫ ﱠ‬،‫ ﻛﻲ‬،‫ ﻟﻜﻲ‬ve ‫ ِل‬bulunan mansûb muzârî de masdar mânâsı ifâde
ettiği ve kendisinden önceki fiilin sebebini bildirdiği için mef’ûlün leh sayılır.
Bu yapılar mef’ûlün leh sayıldıkları için de mahallen mansûb kabul edilir. Şu
cümleleri bu açıdan inceleyiniz.
ِ َ ‫ْﻤﺆﻟﻔﻮن‬
‫َﱠ‬
‫اﻟﻄﻼب‬
َ ِ ُِ ‫ْﻜﺘﺎب‬
َ َ ُ‫أﻋﺪ اﻟ ُ َ ﱢ‬
َ ‫ﻟﻴﻔﻴﺪ ﱡ ﱠ‬
َ َ ‫ﻫﺬا اﻟ‬
Yazarlar bu kitabı öğrencilere faydalı olması için hazırladı.
ِ
ِ ِ ِ َ ‫اﻹﻧﺴﺎن َإﱃ اﻟ‬
ِ ْ َ ْ ‫ـﲔ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺨﺼﲔ‬
ُ َ ْ ‫ﻳﻀﻄﺮ‬
‫ﻗﺪ َ ْ َﱡ‬
َْ
َْ َ‫ﻳﺼﻠﺢ ﺑ‬
َ ْ ُ ‫ﻟﻜﻲ‬
ْ َ ‫ْﻜﺬب‬
Bazan insan iki kişinin arasını düzeltmek (onları barıştırmak) için yalan
söylemek zorunda kalabilir.
ِ ‫اﻟﻌﻤﺮ َﻛﻲ ُ ﱢ‬
‫ْﻌﻠﻢ‬
َ ُ ‫أﺣﺐ‬
‫ََأﻧﺎ ُ ِ ﱡ‬
َ ْ ‫أﺣﺼﻞ اﻟ‬
َ َ ْ ِ ُ ُ ‫ﻃﻮل‬
Ben ilim tahsil etmek için ömrümün uzun olmasını isterim.
ِ
ِ
ِ ُ ‫ﻳﺼﻴﺒ‬
ِ ُ ُ ‫اﻻﻋﻮﺟﺎج ِﰲ‬
‫ﻛﻢ‬
‫اﺳﺘﻘﻴﻤﻮا َ ﱠ‬
ْ ُ‫ﻇﻬﻮر‬
ُ َ ِ ْ ‫ﻜﻢ‬
ُ َْ
ُ َ ُ َ‫ﺣﱴ ﻻ‬
Sırtlarınızın kamburlaşmaması için dik durun.
210
(‫ )ل‬Harfi’nin Diğer Önemli Kullanımları
Yukarıda geniş olarak açıklandığı üzere lâm ‫ ِل‬harf-i ceri sebep bildirdiği
zaman mecrûru (cer ettiği) ile birlikte cümlede önce geçen bir fiilin oluş
sebebini bildireceği için mef‘ûlün leh olur. Ancak bu harf-i cer her zaman
sebep bildirmek için kullanılmaz. ‫ ِل‬harfinin en çok sebep bildirmek için ‫ﻟﻠﺘﻌﻠﻴﻞ‬
ikinci olarak da bir şeyi tahsîs etmek, özel kılmak, mülkiyet yani bir şeyin bir
kimseye ait olduğunu bildirmek için kullanılır. Bu durumda ‫ ِل‬harfi izâfet
terkîplerindeki (isim tamlamasındaki) muzâfun ileyh (tamlayan) öğesinin
başına gelerek muzâfun ileyhi (tamlayanı) muzâfın (tamlanan) sıfatı haline
dönüştürür.
‫ﻛﺘﺎب ﻟﻚ‬
َ ُ َِ
َِ = ‫ﻛﺘﺎﺑﻚ‬
ٌ – ‫ َك‬+ ‫ﻛﺘﺎب‬
Sana ait kitap
senin kitabın
(‫ )ل‬harfinin diğer yaygın bir kullanımı da zâid olarak kullanılmasıdır.
Buradaki zâid, gereğinden fazla, çok anlamında değil, cümlenin mânâsını
pekiştirmek ve cümlenin seslendirilmesindeki güzelliğe katkıda bulunmak
anlamındadır. Bu durumda câr ve mecrûrlar mef’ûlün bir gayr-i sarîh olurlar.
Şu örnekleri inceleyelim:
ِ ْ ‫ـﻬﻤﻚ ﱠ‬
Senin dersi anlaman: ‫ﻟﻠﺪرس‬
َ ُ ْ َ‫ﻓ‬
ِ ‫أﻛﻠﻪُ ﱠ‬
Onun yemeği yemesi: ‫ﻟﻠﻄﻌﺎم‬
ُ
ِ
Onun felsefe eğitimi görmesi: ‫ﻟﻠﻔﻠﺴﻔﺔ‬
ُُ‫دراﺳـﺘﻪ‬
ِ ٌ ‫ﻓَ ﱠ‬
(O Allah) dilediğini yapandır: ‫ﻟﻤﺎ ﻳُ ِﺮﻳﺪ‬
َ ‫ـﻌﺎل‬
ٌِ‫ﱢ‬
‫ﻣﻌﻜﻢ‬
َ ُ
ْ ُ َ َ ‫ﻟﻤﺎ‬
َ ‫ﻣﺼﺪق‬
(O Kur’ân) yanınızdakileri (kendisinden önce inen kitapları) tasdîk edicidir.
Aşağıdaki cümlelerde mef’ûlün leh’leri bulunuz.
ِ ْ ‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ َإﱃ اﻟ‬
ِ ْ ِ ‫رﻏﺒﺔً ِﰲ‬
. ‫اﻟﻌﻠﻢ‬
ُ َِ ‫ﻳﺬﻫﺐ ﱠ‬
َْ َ ‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
ََ َ
ُ َ ْ َ .1
ِِ ْ َِ ً‫وإﺟﻼﻻ‬
‫ﱢ‬
‫ْﻤﻌﻠﻢ ﱠ ﱠ‬
. ‫ﻟﻘﺪرﻩ‬
‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ َِ ﱠ‬
ُ َِ ‫ـﻘﺎم ﱠ‬
َ ْ ِ َ ُ‫ﲢﻴﺔً َﻟﻪ‬
َ َ َ‫اﻟﺼﻒ ﻓ‬
ُ َ ُ ‫دﺧﻞ اﻟ‬
َ َ َ .2
ِ َِ ‫ﺻﺤﺔ ﱠ‬
ِ ‫ﻋﻠﻰ ِ ﱠ‬
ِ َ َ .3
.‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ‬
َ َ ً‫ﳏﺎﻓﻈﺔ‬
َ َ َُ ‫ﻣﻘﺼﻔﺎ‬
ً َ ْ َ ُ‫ْﻤﺪرﺳﺔ‬
َ
َ َ ْ َ ‫أﻗﺎﻣﺖ اﻟ‬
ِ َ‫ﺗﺴﻬﻴﻼً ﻟﻠﺤﺮ‬
ِ َ ْ ‫اﻟﺸﺮﻃﻲ ِﰲ اﻟ‬
ِ ْ َ ‫ْﻤﻴﺪان‬
.‫ﻛﺔ‬
ُ َِ .4
‫ﻳﻘﻒ ﱡ ْ ِ ﱡ‬
َ
ََ
ِ
ِِ ُ ِ ‫إﻛﺮاﻣﺎ‬
ِ ْ ‫ﺻﺎﺣﺐ اﻟْﺒ‬
.‫ﻟﻀﻴﻮﻓﻪ‬
ً َ ‫ـﻴﺖ‬
ُ ً َ ْ ِ ‫ﺷﺎة‬
َ ُ َ ‫ذﺑﺢ‬
َ َ َ .5
Aşağıdaki cümleleri harekeleyiniz ve ve altlarına Türkçe çevirilerini yazınız.
.‫ ﻟﻠﺨﻮف ﻣﻨﻪ‬/‫ﺧﻮﻓﺎ ﻣﻨﻪ‬
ً ‫ اﺑﺘﻌﺪت اﻟﺒﻨﺖ ﻋﻦ اﻷﺳﺪ ﰲ ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮاﻧﺎت‬.1
.‫اﺳﺘﻌﺪادا ﻟﻠﻌﻴﺪ‬
/‫ ﺗﺸﱰي اﻷﻣﻬﺎت اﳌﻼﺑﺲ اﳉﺪﻳﺪة ﻟﻠﻌﻴﺪ‬.2
ً
.‫ ﻻﺳﺘﻘﺒﺎل ﺷﻬﺮ رﻣﻀﺎن‬/‫ ﻳﱰﻗﺐ اﳌﺴﻠﻤﻮن اﳍﻼل اﺳﺘﻘﺒﺎﻻً ﻟﺸﻬﺮ رﻣﻀﺎن‬.3
211
‫‪ .4‬ﺳﺎرع اﳌﺴﻠﻤﻮن إﱃ أداء اﻟﺰﻛﺎة ﺗﻄﻬ ًﲑا ﻷﻣﻮاﳍﻢ ‪ /‬ﻟﺘﻄﻬﲑ أﻣﻮاﳍﻢ‪.‬‬
‫ﺗﺮﺣﻴﺒﺎ ﺑﺎﻟﻀﻴﻮف‪ /‬ﻟﻠﱰﺣﻴﺐ ﺑﺎﻟﻀﻴﻮف‪.‬‬
‫‪ .5‬ﺧﺮج أﻓﺮاد اﻷﺳﺮة إﱃ اﳊﺪﻳﻘﺔ ً‬
‫‪ .6‬أﻋﻄﻲ اﻷخ اﻟﻜﺒﲑ ﻷﺣﻴﻪ اﻟﺼﻐﲑ ﻋﻄﻔﺎ ﻋﻠﻴﻪ‪ /‬ﻟﻠﻌﻄﻒ ﻋﻠﻴﻪ‪.‬‬
‫اﺣﺘﺠﺎﺟﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﻀﻴﺤﺔ ‪ /‬ﻟﻼﺣﺠﺘﺎج ﻋﻠﻰ اﻟﻔﻀﻴﺤﺔ‪.‬‬
‫‪ .7‬ﲡﻤﻊ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﳌﺘﻈﺎﻫﺮﻳﻦ‬
‫ً‬
‫‪ .8‬أﻗﺎم رﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﻣﺄدﺑﺔ اﻟﻌﺸﺎء ﺗﻜﺮﳝﺎ ﻟﻠﻮﻓﺪ اﻟﺰاﺋﺮ ‪ /‬ﻟﺘﻜﺮﱘ اﻟﻮﻓﺪ اﻟﺰاﺋﺮ‪.‬‬
‫‪ .9‬ﳛﺮس اﳉﻨﻮد اﻟﻮﻃﻦ ﲪﺎﻳﺔ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻻﻋﺘﺪاء ‪ /‬ﳊﻤﺎﻳﺘﻪ ﻣﻦ اﻻﻋﺘﺪاء‪.‬‬
‫ﳊﻞ أزﻣﺔ اﻟﺒﻮرﺻﺔ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﳚﺘﻤﻊ أﻋﻀﺎء اﻟﻠﺠﻨﺔ اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ ﺣﻼ ﻷزﻣﺔ اﻟﺒﻮرﺻﺔ ‪ /‬ﱢ‬
‫‪ALIŞTIRMALAR‬‬
‫‪1. Aşağıdaki metinde lafzan mansûb olan ve harf-i cerli olan mef’ûlün‬‬
‫‪lehleri verilen tabloya yazınız.‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ‪َ ،‬ﻓﺎﻟ َ ِ ِ‬
‫اﻻﺑﺘﺪاﺋﻴﺔ ِﰲ َﱠ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫وﻗﻠﻴﻞ ﱠ ِ‬
‫ـﻮم ِ ِ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﻟ ْ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﺒﻠﻮن َﻋﻠَْﻴ َـﻬﺎ‬
‫ْﻤﺪرﺳﺔ ِ ِْ َ ِﱠ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ ﻳُ ْ ِ ُ َ‬
‫َ‬
‫ْﻜﺜﲑُ ﻣﻨﱠﺎ َِْ َ‬
‫ﻣﺜﻞ ﻳَْ َ َ‬
‫َ َ َ ََ‬
‫ﻫﻢ َ‬
‫ﻣﻜﺮًﻫﺎ‪ُ ُ ٌ َ َ ،‬‬
‫ﻳﺄﺗﻴﻬﺎ ُ ْ َ‬
‫أﻳﺎﻣﻨﺎ ْ َ‬
‫ـﻔﺎوت ﺗَ َ ً ِ‬
‫ﻛﻨﺖ َ َ ِ ِ‬
‫ﺣﺒﺎ ِ ْ ِ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ورﻏﺒﺔً ِﰲ اﻟ ِ ْ ِ‬
‫ﻓﻴﻤﺎ‬
‫ِْ َ‬
‫ْﻌﻠﻢ‪َ ،‬وَ َ ْ‬
‫ـﻔﺴﻬﻢ ُ ًّ َ ْ‬
‫ﻟﻠﻤﻌﺮﻓﺔ َ َ َْ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ َوُ ْ ُ ْ َ ُ ْ‬
‫ﺗﻠﻘﺎءَ أَﻧْ ُ ِ ْ‬
‫أﺻﻐﺮﻫﻢ ﺳﻨًّﺎ َ‬
‫ـﻔﺎوﺗﺎ َ ً‬
‫أﻋﻤﺎ ُرَﻧﺎ ﺗَـﺘَ َ َ ُ ُ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ َ ْ َ‬
‫ﻴﺔ‪ِ ْ ِ ،‬‬
‫ﻧﻮح‪ ،‬وَ َ ِ‬
‫وﻣﻘﺎﻋﺪﻧﺎ َ ِ َ ِ‬
‫ﻛﻞ ْ ٍ‬
‫ﻳﻜﻮن ِﻣﻦ َ ْ ِ‬
‫ﻣﻦ َ َ ٍ‬
‫ﺧﺸﺐ َِ ٍ‬
‫ﻣﻘﻌﺪ‬
‫ﳚﻠﺲ َ َ‬
‫أﻋﺘﻘﺪ‪َُ ِ َ َ َ ،‬‬
‫َ َِْ ُ‬
‫ﻋﺘﻴﻖ َ َ ُ‬
‫ﻋﻠﻰ ُ ﱢ َ َ‬
‫ﻗﺪﳝﺔٌ َﺑﺎﻟَ ٌ ُ َ‬
‫ﻳﻜﺎد َ ُ ُ ْ‬
‫ﺻﻨﻌﺖ ْ‬
‫ﻋﻬﺪ ُ ٍ َ‬
‫ﻛﺎن َْ ُ‬
‫ٍ‬
‫ِﱠ ِ‬
‫ﻟﻄﻠﺐ اﻟ ﱠﺮ ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺘﻼﻛﻢ ِ ََ ِ‬
‫اﺣﺔ ْأو َ ﱢ‬
‫ـﻮﻣﺎ‬
‫ﻣﺘﻼﺻﻘﲔ‪ْ َ َ ،‬‬
‫وﻣﺎ ََﱠ َ‬
‫ﻫﺠﻮم ُﻣﺘَ َ ﱢ ٍ‬
‫ﺳﺘﺔٌ ﻣﻨﱠﺎ‪ُ ،‬وُﻛﻨﱠﺎ ُ َ َ ِ َ‬
‫ﲢﺮك ﻳَ ْ ً‬
‫ـﻮﻗﻊ‪َ َ ،‬‬
‫ﻟﺼﺪ ُ ُ‬
‫َ‬
‫وﻳﻜﺜُ ُـﺮ ﺑَـﻴـﻨََْـﻨﺎ ﱠ َ ُ ُ‬
‫اﻟﺘﺪاﻓﻊ َ ﱠ َ ُ ُ‬
‫ٌ ِ‬
‫واﺣﺪ ِﻣﻨﱠﺎ إﻻﱠ َ ِ‬
‫ﻫﺬا َْ َ ِ‬
‫اﳋﺸﺐ َ ِ ِ‬
‫اﻷﻃﻔﺎل‬
‫وﻳﻀﺤﻚ َ ْ َ َ‬
‫ﻣﻦ َ‬
‫َ ٌِ‬
‫ْﻤﻌﻠﻤﲔ َ ُ ْ ِ ُ‬
‫ﻣﺰﻋﺞ ُ َ ِ ُ‬
‫ﻳﻀﺎﻳﻖ اﻟ ُ َ ﱢ ِ َ‬
‫ﺻﻮت ُ ْ ٌ‬
‫ﺧﺮج ْ‬
‫اﻟﻌﺘﻴﻖ َ ْ‬
‫ََ‬
‫اﳌﻔﻌﻮل ﻟﻪ‬
‫اﳌﻔﻌﻮل ﻟﻪ‬
‫)ﻣﻨﺼﻮب‬
‫ﺑﺎﳊﺮوف‬
‫ﻟﻔﻈﺎ(‬
‫ً‬
‫اﳉﺎرة‬
‫ﱠ‬
‫‪212‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde mef’ûlün leh’lerin altını çiziniz.‬‬
‫اﻟﻄﻼب ِ ْ ِ‬
‫ﱰ ًاﻣﺎ ِ ْ ُ َ ﱢ ِ‬
‫ﻟﻠﻤﺪرس‪.‬‬
‫‪َ َ َ .1‬‬
‫وﻗﻒ ﱡ ﱠ ُ‬
‫اﺣ َ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﻣﺪﺣﺎ ِ ِ‬
‫ﻟﻸﻣﲑ‪.‬‬
‫اﻟﺸﺎﻋﺮ َ ِ ََ‬
‫ﻗﺼﻴﺪﺗﻪُ َ ْ ً‬
‫ﻧﻈﻢ ﱠ ُ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫ﲟﻨﻊ ْ ِ ِ ِ ِ‬
‫إدارةُ اﻟ ُ ِ ِ‬
‫اﻫﺘﻤﺎﻣﺎ َﻛﺒِ ًﲑا‪.‬‬
‫‪ .3‬ﺗَ ْ َ ﱡ‬
‫اﳊﻮادث ْ َ ً‬
‫ْﻤﺮور َْ ِ ََ‬
‫ـﻬﺘﻢ َ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ﳍﻢ‪.‬‬
‫ﻣﺴﺎ َ َ ً‬
‫ارﻋﲔ ﻗُ ُ ً‬
‫اﳊﻜﻮﻣﺔُ اﻟ ُْﻤ َﺰ ِ َ‬
‫ﲤﻨﺢ ُ ُ َ‬
‫ﻋﺪة َُ ْ‬
‫‪ُ ََْ .4‬‬
‫ـﺮوﺿﺎ ُ َ‬
‫اﻟﻮﻃﻦ ِﲪﺎﻳﺔً َﻟﻪ ِﻣﻦ َ ْ َ ِ‬
‫ﻋﻠﻰ ُ ِ‬
‫اﻷﻋﺪاء‪.‬‬
‫‪ُ َِ .5‬‬
‫ﻳﻘﻒ ُُْ ُ‬
‫اﳉﻨﻮد َ َ ُ‬
‫ﺣﺪود َ َ ِ َ َ ُ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻮﻓﺪان ﺣﻼًّ ِ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻠﺪﻳْ َـﻬﺎ‪.‬‬
‫ـﲔ ﺑَ َ َ‬
‫ﻟﻠﺨﻼﻓﺎت ﺑَ ْ َ‬
‫ﳚﺘﻤﻊ َ ْ َ َ‬
‫‪ُ ََْ .6‬‬
‫ِِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .7‬ﱠ َ ِ‬
‫ﻣﺪﻳﺮ ْ ِ ِ ِ‬
‫ﳉﻬﻮدﻫﻢ‪.‬‬
‫اﳉﻮاﺋﺰ َ َ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ ُْﻤﺘَ َﱢ َ‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔ ََْ َ‬
‫وزع ُ ُ َ َ‬
‫ـﻔﻮﻗﲔ ﺗَ ْـﻘﺪﻳ ًﺮا َُُ ْ‬
‫َ‬
‫ـﻔﺮﺟﻮن ﱠ ِ ِ َ ِ‬
‫ﺣﺎرا‪.‬‬
‫ﺗﺸﺠﻴﻌﺎ َ ًّ‬
‫ﻳﺸﺠﻊ اﻟ ُْﻤﺘَ َﱢ ُ َ‬
‫اﻟﻼﻋﺒﲔ َ ْ ً‬
‫‪ َ ُ .8‬ﱢ ُ‬
‫اﻟﻌﻤﺎل ِ ِ ﱟ‬
‫ﱠﺠﺎح‪.‬‬
‫ـﻌﻤﻞ ُ ﱠ ُ‬
‫ﺳﻌﻴﺎ َإﱃ اﻟﻨ َ ِ‬
‫ﲜﺪ َ ْ ً‬
‫‪ .9‬ﻳَ ْ َ ُ‬
‫اﺑﺘﻐﺎء ِ َ ِ‬
‫ﻟﻤﺮﺿﺎة ِ‬
‫واﺟﺒ ُ ِ‬
‫ـﺆدي اﻟ ِ َ ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫ـﻬﻢ ْ َ ً َ ْ‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن َ َ ْ‬
‫‪ .10‬ﻳُ َ ﱢ ُ ْ ُ‬
‫‪3. Aşağıdaki örnekte olduğu gibi bırakılan boşluklara parantez içinden‬‬
‫‪mef’ûlün leh olması uygun olanları yazınız.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫رﲪﺎ(‬
‫رﲪﺔً ‪ً ْ َ ،‬‬
‫اﲪﺎ ‪َ ْ َ ،‬‬
‫ﻟﻠﻤﺴﻠﻤﲔ‪َ ) .‬ر ً‬
‫اﻟﺬﻧﻮب ‪َ ِ ْ ُ ........‬‬
‫ـﻐﻔﺮ اﷲُ ﱡ ُ َ‬
‫‪ .1‬ﻳَ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻃﺎﻋﺔ‪ِ ً َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ ِ َ ِ‬
‫ﻃﺎﺋﻌﺎ(‬
‫‪ .2‬ﻳُ َ ﱢ‬
‫ﻃﻮﻋﺎ‪ً َ ،‬‬
‫ـﺆدي اﻟ ُ ْ ُ َ‬
‫اﻟﻌﺒﺎدات ‪ .....‬ﷲ‪ْ ً َ َ ) .‬‬
‫‪ِ َ .3‬‬
‫إﻛ َﺮ ًاﻣﺎ(‬
‫اﻣﺔ‪ْ ِ ،‬‬
‫ﺮﳝﺎ‪َ ،‬ﻛ َﺮ َ ٌ‬
‫ﺿ ْﻴ َـﻔﻪُ ‪ ....‬ﻟﻪ )َﻛ ِ ً‬
‫ـﻘﺒﻞ َْ ُ ٌ‬
‫ﳏﻤﻮد َ‬
‫ْ‬
‫ﻳﺴﺘَ ْ ُ‬
‫ِِ‬
‫اﻟﻄﻼب ِﰲ َ ْ ِ ِ‬
‫ﻋﺒﺎرة(‬
‫‪ُ ِ َ ُ .4‬‬
‫ـﺮة ‪ ،‬ﺗَ ْـﻌﺒِ ًﲑا‪ًَ َ ِ ،‬‬
‫ﺣﺒﻬﻢ ) ِﻋ ْﺒ َ ً‬
‫ﻳﺸﺎرك ﱡ ﱠ ُ‬
‫أﺳﺘﺎذﻫﻢ ‪ْ َ ....‬‬
‫ﻋﻦ ُ ﱢ ِ ْ‬
‫ﺗﻜﺮﱘ َ ْ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺪﺧﻠﻬﺎ ِﰲ َِ َ ِ ِ‬
‫ﲝﺠﺔ‪ ،‬ﱠ ً ِ‬
‫ـﻌﺾ ﱡ ِ‬
‫ﺣﺘﺠﺎﺟﺎ(‬
‫ﺑﺮوﺳﻴﺎ ‪َ َ ......‬‬
‫‪ْ َ َ َ .5‬‬
‫ﻋﻠﻰ َ َ ﱡ َ‬
‫اﻟﺪول َﻋﻼَﻗَـﺘَ َـﻬﺎ ُِ ْ‬
‫ﺣﺠﺔ‪ ،‬ا َ ً‬
‫أﻓﻐﺎﻧﺴﺘﺎن‪ ُ ) .‬ﱠ ُ‬
‫ﻗﻄﻌﺖ ﺑَ ْ ُ َ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ ِﻣﻦ ِز ِ‬
‫ﻳﺾ ‪ِ َ َ .....‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‪ِ ْ ِ) .‬‬
‫ﻳﻜﺜﺮ ﱠِ‬
‫ﻳﺎرة اﻟ َْﻤ ِﺮ ِ‬
‫ﻣﻄﻤﺌﻨﲔ(‬
‫اﻃﻤ ْﺌ َ ً‬
‫ـﻨﺎﻧﺎ ‪َ ِ َ ُ ،‬‬
‫ﻃﻤﺄﻧﻴﻨﺔً ‪ِ َ ْ ُ ،‬ﱢ َ‬
‫ُ ْ ََ‬
‫‪ُ ْ ُ .6‬‬
‫‪ .7‬ﻳ ْ ِ ِ‬
‫اﳋﺎرج ‪ ....‬ﻋﻦ اﻟ ﱠﺮ ِ‬
‫ﲝﺜﺎ(‬
‫إﺟﺎزََﺗﻪُ ِﰲ َ ِ ِ‬
‫ﺑﺎﺣﺜﺎ‪ً ُُ ،‬‬
‫ﲝﻮﺛﺎ‪ً َْ ،‬‬
‫اﺣﺔ‪ً ِ َ ) .‬‬
‫ـﻘﻀﻲ َ ٌ‬
‫َ‬
‫ﻋﺼﺎم َ‬
‫َ‬
‫رﻓﻊ اﻟﻮِزﻳﺮ َ ِ‬
‫ﻳﺪﻳﻪ ‪ .......‬ﻟ ُ ْ ُ ِ‬
‫ﲢﻴﺔ‪ُ ،‬ﳏَﻴﱢ ًـﻴﺎ(‬
‫ﻠﺠﻤﻬﻮر‪ً ََ ) .‬‬
‫ﺣﻴﺎة‪ َِ ،‬ﱠ ً‬
‫‪ْ َ ُ َ َ َ َ .8‬‬
‫‪4. Aşağıdaki iki gruptan uygun olan bölümleri eşleştirerek içlerinde‬‬
‫‪mef’ûlü leh bulunan anlamlı cümleler kurunuz.‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔُ أ‬
‫ﻏﺪا‬
‫‪ .1‬ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ـﻮﺟﻪُ اﻟﻨ ِ ُ َ‬
‫ﱠﺎﺧﺒﻮن َ ً‬
‫اﻟﺸﺎب ِﰲ اﻟ ِ‬
‫ْﻤﺎء‬
‫‪ .2‬ﻧَ َ َ‬
‫ـﺰل ﱠ ﱡ‬
‫َ‬
‫ْﻤﺴﺎﻓﺮ ِﰲ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ﺻﺎﻟﺔ اﻟ َ ِ‬
‫ْﻤﻄﺎر‬
‫ﺟﻠﺲ اﻟ ُ َ ُ َ‬
‫‪َ َ َ .3‬‬
‫ﻣﻌﺎذا إﱃ َ َ ِ‬
‫اﻟﻴﻤﻦ‬
‫أرﺳﻞ ﱠ ُ ُ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل ُ َ ً‬
‫‪َ َ ْ .4‬‬
‫اﺠﻤﻟﻤﻮﻋﺔُ ب‬
‫اﻧﺘﻈﺎرا ِ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻤﻮﻋﺪ ﱠ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ‪.‬‬
‫ْ َ ً َْ‬
‫اﻧﺘﺸﺎر ْ ِ َِ‬
‫ِ ِْ ِ‬
‫اﳉﺮﳝﺔ‪.‬‬
‫ﻟﻤﻨﻊ ْ َ ِ َ‬
‫َ‬
‫ﻟﻸﺟﺮ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﷲ‬
‫ًََ‬
‫ﻃﻠﺒﺎ ْ ِ َ‬
‫ِ‬
‫أﻋﻀﺎء اﻟْﺒـﺮَ ِ‬
‫ِ ِْ َ ِ‬
‫ﻟﻤﺎن‪.‬‬
‫ﻻﻧﺘﺨﺎب َ ْ َ َ ْ َ‬
‫‪213‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻤﺬﻧﺐ‬
‫ـﻌﺎﻗﺐ ﱠ ْ َ‬
‫اﻟﺪوﻟﺔُ اﻟْ ُ ْ َ‬
‫‪ .5‬ﺗُ َ ُ‬
‫ِ‬
‫ْﻤﺤﺘﺎﺟﲔ‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ َ َ‬
‫‪ .6‬ﻳَ َ ﱠ ُ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟ ُ ْ َ ِ َ‬
‫ـﺘﺼﺪق اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻣﻨﺪوﺑﻮ ﱡ ِ‬
‫اﻟﺪول‬
‫‪ُ ََْ .7‬‬
‫ﳚﺘﻤﻊ َ ْ ُ ُ َ‬
‫ِ‬
‫أﺳﺎﻓﺮ َإﱃ أَﺑْ َـﻬﺎ ِﰲ ﱠ ْ ِ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ‬
‫‪ُ َ ُ .8‬‬
‫ﻹﻗْـﺮ ِار اﺗﱢ َ ِﱠ ِ‬
‫ـﻔﺎﻗﻴﺔ ﱠ َِ‬
‫اﻟﺴﻼم‪.‬‬
‫َ‬
‫ﱠ ﱡِ ِ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ‪.‬‬
‫ﲟﻨﺎﻇﺮﻫﺎ ﱠِ ِ ﱠ‬
‫ﻟﻠﺘﻤﺘﻊ ِ َُ ِ َ‬
‫َ‬
‫ـﻘﺎذا ِ ْﻟﻠﻐَ ِﺮ ِﻳﻖ‪.‬‬
‫إِﻧَْ ً‬
‫ِ‬
‫ﻟﻨﺸﺮ اﻹﺳ َِ ِ‬
‫ﻓﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫ﻼم َ‬
‫َ ِْ ْ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümlelerde örnekte gösterildiği gibi, parantez içindeki‬‬
‫‪kelimeyi mef’ûlün leh’e çeviriniz.‬‬
‫ﱠ‬
‫اﻟﺼﺤ َﺮ ِاء )َْﲝﺚ(‬
‫ـﻘﻞ َ َ ِ ﱡ‬
‫اﻟﺒﺪوي ِﰲ ﱠ ْ‬
‫اﳌﺜﺎل‪ :‬ﻳَـﺘـﻨََ ُ‬
‫ﻋﻦ اﻟ ِ‬
‫اﻟﺒﺪوي ِﰲ ﱠ ِ‬
‫ﱠ‬
‫ْﻤﺎء‪.‬‬
‫ـﻘﻞ َ َ ِ ﱡ‬
‫اﻟﺼﺤ َﺮاء َْ ً‬
‫ْ‬
‫ﲝﺜﺎ َ ِ َ‬
‫ﻳَـﺘـﻨََ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﻛﺴﺘﺎن )َﻃﻠﺐ( ﱢ‬
‫ﺟﺎﻣﻌﺎ َِﺎ‪.‬‬
‫ﻳﺴﺎﻓﺮ أ ِﺧﻲ ِ َإﱃ َ ِ ْ َ َ‬
‫اﺳﺔ ِﰲ ْ َ‬
‫إﺣﺪى َ َ‬
‫اﻟﺪر َ‬
‫‪ُ َ ُ .1‬‬
‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن ِﻣﻦ ﱠ َ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺼﻼة ِﰲ اﻟ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻮاب ِ‬
‫ﻃﻤﻊ( ِﰲ ﺛَ َ ِ‬
‫اﷲ‪.‬‬
‫َْ‬
‫ْﻤﺴﺠﺪ ) َ َ‬
‫ﻳﻜﺜﺮ اﻟ ُ ْ ُ َ َ‬
‫‪ُ ْ ُ .2‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳊﺮب‪.‬‬
‫ﺧﺎف( ﻣﻦ‬
‫ـﻨﺎن ) َ َ‬
‫اﻷﺟﺎﻧﺐ ﻟُﺒَْ َ‬
‫‪َ َ َ .3‬‬
‫ﻏﺎدر َ ُ‬
‫اﻟﻔ ْ ِ‬
‫ﻮز‪.‬‬
‫اﻟﻼﻋﺒﻮن َﻛﺜِ ًﲑا )أﻣﻞ( ِﰲ َ‬
‫ـﺘﺪرب ﱠ ِ ُ َ‬
‫‪ .4‬ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫ِ‬
‫ﻋﻦ اﻟ ﱠ ِ ِ‬
‫ﻋﺬاب اﷲ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﻳَ َْ ِ ُ‬
‫ﺧﺸﻲ( َ َ َ‬
‫ْﻤﺴﻠﻢ َ ِ ُ َ َ‬
‫ـﺒﺘﻌﺪ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ْﻤﺤﺮﻣﺎت ) َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻟﺮﻏﺒﺘﻬﻢ‪.‬‬
‫ْﻤﺪﻳﺮ ِﺑﺎﻟ ُ َ ﱠ َ‬
‫ْﻤﻮﻇﻔﲔ ) َ َ َ‬
‫‪ُ ََْ .6‬‬
‫اﺳﺘﺠﺎب( َ َْ ِ ْ‬
‫ﳚﺘﻤﻊ اﻟ ُ ُ‬
‫ﻛﺎت َِﱠ ِ‬
‫ﻟﻠﺸﺮَ ِ‬
‫اﻟﺪوﻟﺔُ َ َ ِ‬
‫اﻹﻋﺎﻧﺎت ﱠ ِ‬
‫ﺷﺠﻊ( ََﳍﺎ‪.‬‬
‫ـﻘﺪم ﱠ ْ َ‬
‫‪ .7‬ﺗُ َ ﱢ ُ‬
‫اﻟﻮﻃﻨﻴﺔ ) َ ﱠ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ـﺒﲏ ِوَزارةُ اﻟْﻤﻌ ِ ِ‬
‫أﳓﺎء اﻟ َ َ ِ‬
‫اﻟﻌﻠﻢ‪.‬‬
‫ﻧﺸﺮ( ِ ْ‬
‫ْﻤﻤﻠﻜﺔ ) َ َ‬
‫‪ .8‬ﺗَ ْ ِ َ َ َ‬
‫ْﻤﺪارس ِﰲ َْ َ ْ‬
‫ﺎرف اﻟ َ َ ِ َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺎن َُأﺑﻮ ﻓِ َﺮ ٍ‬
‫داﻓﻊ( َ ِ‬
‫ﻋﻦ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫‪َ َ .9‬‬
‫ﳛﺎرب ﱡ َ‬
‫اس َُ ِ ُ‬
‫اﻟﺮوم ) َ َ َ‬
‫‪َ .10‬ﺧﺮج ﱠ ِ‬
‫ﻳﻌﱰض( ﻋﻠﻰ ﺑـﺮَ َِ ِ‬
‫ﻣﻦ َْ ِ‬
‫ﻧﺎﳎﻪ‪.‬‬
‫اﳊﻔﻞ ) ِ ُ‬
‫َْ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ََ ُُ‬
‫‪6. Aşağıdaki parçada geçen mef‘ûlün leh’leri bulunuz.‬‬
‫اﻟﻔ ْﻴ َـﻨﺔ ﻳﺎﻋﺪﻧﺎن؟ ‪ ‬‬
‫اﻟﻔ ْﻴ َـﻨﺔَ ﺑﻌﺪ َ‬
‫اﳌﺪرس‪ :‬ﱂَ َﺗﻨﻈﺮ ﰲ اﻟﺴﺎﻋﺔ َ‬
‫ﻣﻬﻤﺎً ﻣﻊ اﻟﻄﺒﻴﺐ ﺑﻌﺪ ﻗﻠﻴﻞ‪ .‬‬
‫ﻋﺪﻧﺎن‪ :‬ﱠإﳕﺎ أﻓﻌﻞ ذﻟﻚ ﺧﻮﻓﺎً ﻣﻦ ﻓَ َـﻮات اﳌﻮﻋﺪ‪ّ .‬‬
‫ﻓﺈن ﱄ ﻣﻮﻋﺪاً ُ ِ ّ‬
‫اﳌﺪرس‪ :‬ﻫﻼ ِﻏﺒﺖ ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﳊﺼﺔ‪ .‬‬
‫ﺣﺒﺎً ِﻟﻠﻨﱠﺤﻮ‪ .‬‬
‫ﻋﺪﻧﺎن‪ :‬ﻛﺎن ﺑﺈﻣﻜﺎﱐ أن أﺳﺘﺄذن اﳌﺪﻳﺮ ﰲ اﻟﻐﻴﺎب ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﳊﺼﺔ‪ ،‬وﻟﻜﻨﲏ ﺣﻀﺮت ُّ‬
‫رﻫﺒﺔً ﻣﻦ اﻻﻣﺘﺤﺎن‪ ...‬اﻗﺮأَ‬
‫اﳌﺪرس‪ :‬زادك اﷲ ﻋﻠﻤﺎً‪ .‬ﻫﻜﺬا ﻳﻜﻮن‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ َِ ﱡ‬
‫رﻏﺒﺔً ﰲ اﻟﻌﻠﻢ‪ ،‬ﻻ َ ْ َ‬
‫اﳌﺜﺎﱄ‪ :‬إﳕﺎ ﻳﺪرس َ َْ‬
‫ُ‬
‫اﻵﻳﺎت ﻳﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ .‬‬
‫ٍ‬
‫وإﻳﺎﻛﻢ ﱠ‬
‫ﻛﺎن ِﺧﻄﺄًْ‬
‫ـﻠﻬﻢ َ َ‬
‫ﳓﻦ ﻧَ ْ ُ‬
‫أوﻻدﻛﻢ َ ْ َ‬
‫ـﻬﻢ ﱠ ُ ْ‬
‫ـﺮزﻗُ ُ ْ‬
‫﴿وﻻ ﺗَ ْـﻘﺘُ ُـﻠﻮا َ ْ َ ُ ْ‬
‫إن ﻗَـ ْﺘ َ ُ ْ‬
‫إﺑﺮاﻫﻴﻢ ‪) :‬ﺑﻌﺪ اﻻﺳﺘﻌﺎذة( َ‬
‫ﺧﺸﻴﺔَ ِ ْإﻣﻼق َْ ُ‬
‫َﻛﺒِﲑًا﴾]اﻹﺳﺮاء‪ .[31 /‬‬
‫‪214‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ِِ َ ‫ـﺎﺑﻌﻬﻢ ِﰲ‬
ِ َ ‫ﺣﺬر‬
ِ َ َ‫ـﻌﻠﻮن أ‬
ِِ َ‫ﺼ‬
.[19 /‫اﳌﻮت﴾]اﻟﺒﻘﺮة‬
‫ﻣﻦ اﻟ ﱠ‬
َ َ ‫﴿ َْﳚ‬
ْ َُ ‫ﺻ‬
َ َ َ ‫ـﻮاﻋﻖ‬
َ ‫آذا ْﻢ‬
‫وﻃﻤﻌﺎً َ ِ ﱠ‬
. [16 /‫ـﻨﻔﻘﻮن﴾ ]اﻟﺴﺠﺪة‬
ِ ِ َ َ ‫ـﻬﻢ َﻋﻦ‬
َ َ َ َ‫﴿ﺗ‬
َ ُ ِ ْ ُ‫ـﻨﺎﻫﻢ ﻳ‬
َ ُ ْ َ ‫اﳌﻀﺎﺟﻊ‬
َ َ ‫وﳑﺎ‬
ُ ُ ‫ـﺘﺠﺎﰱ‬
ْ َ ‫ـﻬﻢ‬
ْ ُ َ ْ‫رزﻗ‬
ْ ُ ‫ﻳﺪﻋﻮن َرﺑﱠ‬
ْ ُ ُ‫ﺟﻨﻮﺑ‬
َ َ َ ً‫ﺧﻮﻓﺎ‬
ِ ‫ﺑﺎﻟﻠﻪ واﻟﻴ‬
ِ
ِ ‫واﻷذى َ ﱠ‬
ِ‫ﱠ‬
ِ
ِ ‫ﻣﺎﻟﻪُ ِرَﺋﺎءَ اﻟﻨ‬
‫ـﻮم‬
َ َ ‫ـﻨﻔﻖ‬
ُ ِ ْ ُ‫آﻣﻨﻮا ﻻ ﺗ‬
َ ‫ﺑﺎﳌﻦ‬
‫ﺻﺪﻗﺎﺗﻜﻢ َ ﱢ‬
ُ ِ ْ ُ‫ﻛﺎﻟﺬي ﻳ‬
ُ َ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬
ْ َ َ ّ ِ ‫ـﺆﻣﻦ‬
َ ْ ُ َ َ ‫ـﺒﻄﻠﻮا‬
ُ ْ ُ‫ﱠﺎس َوﻻ ﻳ‬
َ ‫﴿ﻳﺎ أَﻳﱡ َـﻬﺎ‬
.[264 /‫ ﴾]اﻟﺒﻘﺮة‬...‫اﻵﺧﺮ‬
7. Aşağıdaki cümlelerin önünde bulunan parantez içindeki kelimeleri
mef‘ûlün leh haline getiriniz.
ِ ‫أﺧﺮج ……… ﻣﻦ اﻟﺒـْﻴ‬
(‫ﺧﻮف‬
ٌ َ ) .‫اﳊﺮ‬
‫ﺖ ﻣﻦ ﱢ‬
ْ ُ ْ ‫ ﱂ‬.1
َ
ِ ُ‫ اﻟﺘﺤﻘﺖ ﺑﺎﳉﺎﻣﻌِﺔ اﻹﺳﻼﻣﻴﱠِﺔ … ﰲ ﻋﻠ‬.2
ِ ‫اﻟﺪ‬
‫ﻮم ﱢ‬
(‫رﻏﺒﺔ‬
ُ
ُ
َ
َْ َ ) .‫ﻳﻦ‬
‫ ﱂ أﻗَْ َـﺮع‬.3
(‫ﳐﺎﻓﺔ‬
َ ‫اﳉﺮس … أن ﻳَْﺴﺘَـْﻴِﻘ‬
َ َ ) .‫ﻳﺾ‬
َ ‫ﻆ اﳌﺮ‬
َ
ِ ‫ﻟﻠﻤﺪر‬
(‫ )اﺣﱰام‬.‫س‬
………… ‫ﺖ‬
‫ﱢ‬
ُ ‫ ﻗُْﻤ‬.4
ِ
( ٌ‫ )ﺑُـﻐْ َـﻴﺔ‬. ‫اﻟﻌ َِﺎﱂ‬
ِ ّ ... ‫ أَﻗﺮأ اﻟﺼﺤﻒ‬.5
َ ‫اﻻﻃﻼع َﻋﻠَﻰ أَْﺣَﻮِال اﻟُْﻤْﺴﻠِﻤ‬
َ ‫ﲔ ِﰲ‬
ِ ‫ال أَﻟْﺒﺲ ﻣﻼَﺑِﺲ ﱡ‬
ِ
(‫ﺧﺸﻴَﺔ‬
ْ َ ) . ‫ﺑﺮد‬
ٌ ‫ﻳﺼﻴﺒﲏ‬
َ ُ ‫ أَْن‬.....‫اﻟﺼﻮف‬
َ َ ُ َ ُ ‫ ﻻَ أََز‬.6
8. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde diziniz.
ْ ِ / ‫ﺒﺘﻌﺪ‬
.‫ﺧﺸﻴﺔ‬
َ َ / ‫ َﻋﻦ‬/ ‫اﻻﰒ‬
ُ ِ َْ ‫ ﻳَـ‬/ ‫ْﻤﺴﻠﻢ‬
َ ْ َ / ‫ﻋﺬاب‬
ْ ُ ‫ اﻟ‬.1
.ً‫ﺧﺠﻼ‬
َ َ / ‫اﲪﺮ‬
‫ ْ َﱠ‬/ ‫وﺟﻪ‬
ْ َ .2
َ َ / ‫اﻟﻮﻟﺪ‬
ِ
.‫اﻟﺒﻠﺪ‬
ً ْ َ / ‫ ِﻣﻦ‬/ ‫ﻏﺎدر‬
َ / ‫اﳌﻮاﻃﻨﻮن‬
ُ َُ / ‫اﳊﺮب‬
َْْ / ‫ﺧﻮﻓﺎ‬
َ َ َ .3
ِ ِ َ / ً‫ اﺣﺘﺠﺎﺟﺎ‬.4
.‫اﳌﺘﻈﺎﻫﺮون‬
َ ُ ِ َ / ‫ﻤﻊ‬
َ
َ ‫ َﲡَ ﱠ‬/ ‫اﻟﻔﻀﻴﺤﺔ‬
ِ َْ ُ / ‫ﻗﺎم‬
ِ ْ ِ / ‫ﻟﻸﺳﺘﺎذ‬
‫ ﱠ‬.5
.ً‫ﱰاﻣﺎ‬
َ َ / ‫اﻟﻄﻼب‬
َ ‫اﺣ‬
9. Aşağıdaki verilen Arapça cümlelerin en yakın Türkçe karşılığı
bulunuz.
ِ ِِ ‫ﺳﺒﺐ َ ﱡ‬
ِ
ِِ َ ‫اﲪﺮ وﺟﻬﻪ ِﻣﻦ‬
‫ﺣﻴﻨﻤﺎ َ َ َ ﱢ‬
ِ َ ‫ـﻠﻤﻴﺬ‬
.‫ﺧﺠﻠﻪ‬
َ ِ ْ ‫ْﻤﻌﻠﻢ اﻟﺘﱢ‬
َ ِ َ َ ‫ﻋﻦ‬
َ ْ ُ ْ َ ‫ﺗﺄﺧﺮﻩ ْ َﱠ‬
ََ
ُ َ ُ ‫ﺳﺄل اﻟ‬
a. Öğretmen öğrenciye ödevini sorunca öğrenci utancından kıpkırmızı oldu.
b. Öğretmen öğrenciye neden geç kaldığını sorunca öğrencinin yüzü kızardı.
c. Öğretmen öğrenciye geç kalışının sebebini sorunca utancından öğrencinin
yüzü kızardı.
d. Öğretmen öğrenciden geç kalmamasını istedi, öğrenci utancından
kıpkırmızı oldu.
e. Öğretmen öğrenciye neden geç kaldığını daha sormadan öğrencinin yüzü
utancından kızarmıştı.
215
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫ِ ﱠاﲡﺮ ﻳ ﱠ ِ ِ‬
‫اﲡﺎ ًرا ‪Ticaret yapmak :‬‬
‫ـﺘﺠﺮ ﱢَ‬
‫ََ َ ُ‬
‫اﻟﺴﻼم ‪Barış anlaşması :‬‬
‫اﺗﱢ َ ِﱠ‬
‫ـﻔﺎﻗﻴﺔ ﱠ َ‬
‫اﺣﺘﺞ ََْ ﱡ ِ ِ‬
‫اﺣﺘﺠﺎﺟﺎ ‪Protesto etmek :‬‬
‫ِ ِْ ﱠ‬
‫ﳛﺘﺞ ْ َ ً‬
‫اﺧﺘﻄﺎﻓﺎ ‪Kapıp kaçmak :‬‬
‫ﺘﻄﻒ ِ ْ ِ َ ً‬
‫ِ َْ َ َ‬
‫اﺧﺘﻄﻒ ﳜََْ ِ ُ‬
‫أدب ﻳ َ ﱢ ِ‬
‫ﺗﺄدﻳﺒﺎ‪Edeplendirmek :‬‬
‫َﱠ َ ُ ُ‬
‫ـﺆدب َْ ً‬
‫اﻹرﻫﺎﰊ ‪Terörist :‬‬
‫َْ ِ ﱡ‬
‫ِ‬
‫اﺿﻄﺮ ْ َﱡ ِ ِ‬
‫إﱃ ‪Zorunda olmak :‬‬
‫اﺿﻄﺮا ًرا َ‬
‫ْ َﱠ َ‬
‫ﻳﻀﻄﺮ ْ َ‬
‫ِاﻋﺘﺪى ﻳ ِ ِ‬
‫اﻋﺘﺪاءً ‪Saldırmak :‬‬
‫ـﻌﺘﺪي ْ ِ َ‬
‫َْ َ َ َْ‬
‫ِ‬
‫اﻻﻋﻮﺟﺎج ‪Kamburluk :‬‬
‫َِْ ُ‬
‫أﻏﻤﻲ َ َ ِ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ ‪Bayılmak :‬‬
‫ُ ِْ َ ْ‬
‫اِﻟَْﺘﻤﺲ ﻳ َْ ِ ِ ِ‬
‫ْﺘﻤﺎﺳﺎ‪Aramak :‬‬
‫ـﻠﺘﻤﺲ اﻟ َ ً‬
‫َ ََ ُ‬
‫ـﻘﺎذا ‪Kurtarmak :‬‬
‫ـﻘﺬ ﻳُ ْ ِ ُ‬
‫أَﻧْ َ َ‬
‫ـﻨﻘﺬ إِﻧْ َ ً‬
‫أودع ِ‬
‫إﻳﺪاﻋﺎ ‪Emânet etmek :‬‬
‫ﻳﻮدعُ َ ً‬
‫َْ َ َ ُ‬
‫َِ‬
‫اﻟﺒﺎزي )ج( اﻟﺒـَُﺰاةُ ‪Şahin :‬‬
‫ﻤﻌﺎ ‪Toplanmak :‬‬
‫ـﺘﺠﻤﻊ َﲡَ ﱡ ً‬
‫ﻤﻊ ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫َﲡَ ﱠ َ‬
‫ـﺘﺠﻮل َﲡَﱡﻮﻻً‪Gezinmek :‬‬
‫ﻮل ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫َﲡَﱠ َ‬
‫ـﺘﺤﺮى َﲢَﱢﺮًﻳﺎ ‪Aramak, Araştırmak :‬‬
‫ﲢﺮى ﻳَ َ َ ﱠ‬
‫ََﱠ‬
‫ﺗﺪ ﱡرًﺑﺎ ‪Alıştırma yapmak :‬‬
‫ـﺘﺪرب َ َ‬
‫ﺗﺪرب ﻳَ َ َ ﱠ ُ‬
‫ََ ﱠ َ‬
‫ـﺮﻗﺐ ﺗَ َـﺮﻗﱡ ًـﺒﺎ ‪Gözlemek :‬‬
‫ـﺮﻗﺐ ﻳَـﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫ﺗَ َ ﱠ َ‬
‫ﺗﻼﻛﻤﺎ ‪Yumruklaşmak :‬‬
‫ـﺘﻼﻛﻢ َ َ ُ ً‬
‫ﺗﻼﻛﻢ ﻳَ َ َ َ ُ‬
‫َ ََ َ‬
‫اﻟﺘﱠ َـﻠﻒ ‪Telef olma, helâk :‬‬
‫ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫ـﻘﻞ ﺗَـﻨَ ﱡـﻘﻼً ‪Bir yerden bir yere gitmek :‬‬
‫ـﻘﻞ ﻳَـﺘَـﻨَ ُ‬
‫ﺗَـﻨَ َ‬
‫ان‪Komşu :‬‬
‫ﺟﺎر )ج( ِﺟ َﲑ ٌ‬
‫ٌَ‬
‫اﳉﺮذان‪Fare :‬‬
‫اﳉﺮذُ )ج( ُْ َ ُ‬
‫ُْ‬
‫ِ‬
‫ﺣﺪﻳﺪ ‪Demir :‬‬
‫َ‬
‫ذﻫﺐ ﺑـِ ‪Götürmek :...‬‬
‫ََ َ‬
‫أرﻃﺎل ‪Bir ağırlık ölçüsü. (Mısır’a göre 460, 8 gram) :‬‬
‫ِْ‬
‫رﻃﻞ )ج( َ ْ َ‬
‫زﻣﻼء ‪Arkadaş :‬‬
‫َِزﻣﻴﻞ )ج( َ ُ َ‬
‫‪216‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Korumak : ‫ﺻﻴﺎﻧﺔ‬
َ َ
َ َ ِ ‫ﺻﺎن َﻳﺼﻮ ُن‬
ِ (‫ﺻﱯ )ج‬
Çocuk : ‫ﺻﺒَْـﻴﺎن‬
‫َِ ﱞ‬
Canını sıkmak, sıkıştırmak: ً‫ﻣﻀﺎﻳَ َـﻘﺔ‬
َ ُ ‫ﻳﻀﺎﻳِﻖ‬
َ ُ ‫ﺿﺎﻳﻖ‬
ََ َ
ِ ْ َ ‫ﻳﻄﻬﺮ‬
Temizlemek : ‫ﲑا‬
ً ‫ﺗﻄﻬ‬
ُ ‫ﻃﻬﺮ ُ َﱢ‬
َ ‫َﱠ‬
َِ
Eski : ‫ﻋﺘﻴﻖ‬
Üye :‫أﻋﻀﺎء‬
ْ ُ
َ ْ َ (‫ﻋﻀﻮ )ج‬
ِ
ِ
Rezâlet, skandal :‫اﻟﻔﻀﺎﺋﺢ‬
َ َ
ُ َ َ (‫اﻟﻔﻀﻴﺤﺔُ )ج‬
Komisyon : ‫اﻟﻠﺠﺎن‬
ُ َ ‫اﻟﻠﺠﻨﺔ )ج( ﱢ‬
َْ ‫ﱠ‬
ِ
Tokatlamak : ‫ﻟﻄﻤﺎ‬
ً ْ َ ‫ـﻠﻄﻢ‬
ُ ْ َ‫ﻟﻄﻢ ﻳ‬
ََ َ
Ziyâfet : َ‫ﻣﺄدﺑﺔ‬
ََ ْ َ
ِ َ ‫اﻟ‬
Gösterici : ‫ْﻤﺘﻈﺎﻫﺮ‬
َُ
İdeal : ‫اﳌﺜﺎﱄ‬
‫َِ ِ ﱡ‬
ِ
Rahatsız edici : ‫ﻣﺰﻋﺞ‬
ُْ
ِ َ (‫ﻣﻘﺼﻒ )ج‬
Kantin : ‫ﻣﻘﺎﺻﻒ‬
َ َْ
َ
Köpek diş: ‫َﻧﺎب )ج( أَﻧْ َـﻴﺎب‬
ِ ‫ﱠﺎﺣﻴﺔ )ج( اﻟﻨـ‬
ِ
Yön, taraf : ‫ﱠﻮاﺣﻲ‬
َ ‫اﻟﻨ‬
َ
Sükûnet : ‫ﻫﺪوء‬
ُُ
Heyet : ‫اﻟﻮﻓﻮد‬
ُ ُ (‫اﻟﻮﻓﺪ )ج‬
ُْ َ
Özet
Mef‘ûlün leh’i nasıl tanırız?
Mef‘ûlün leh, bir cümlede fiilin oluş ve meydana geliş sebebini bildirmek
için zikredilen ögedir. Genellikle fetha ile mansûb bir masdar şeklinde
bulunur. Örnek;
ِ ْ ِ ‫ﻌﻠﻤﺎ‬
‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‬
‫اﻟﻄﻼب َإﱃ ُ ُ ﱠ‬
ُ ‫ َﺳﺎﻓَ َـﺮ ﱡ ﱠ‬Öğrenciler Arapaya ilim tahsili için gittiler.
ً ‫أوروﺑﺎ ﺗَـ َ ﱡ‬
Mef‘ûlün leh’in Türkçedeki karşılığı genel olarak “sebep ulaçları”dır
diyebiliriz. Mef‘ûlün leh’i Türkçeye –için, -den dolayı, sebebiyle, -dığı
için, maksadıyla, zîrâ, çünkü gibi ifadelerle çevirebiliriz.
Başında sebep bildiren bir harf-i cer bulunan bir masdar veya isim şeklinde
cümlede yer alır.
217
Mef‘ûlün leh’in başında hangi çeşit cer harfleri bulunur?
Mef‘ûlün lehin başında çoğunlukla ‫ِل‬ harf-i cerri bulunur. Ancak sebep
bildirme mânâsında kullanıldıkları zaman ‫ ب‬، ‫ﻣﻦ‬ ve ‫ِﰲ‬ harf-i cerleri de
bulunabilir. Örnek:
ِ ْ ‫ﺑﻜﻰ ﱢ‬
ِ َِْ ‫اﻟﻮﺟﻊ ِﰲ‬
‫أﻧﻔﻪ‬
ِ َ َ ‫ﻣﻦ‬
َ َ Bebek burnundaki acıdan dolayı ağladı. َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
‫اﻟﺮﺟﻞ َِﲟﺎ ﱠأﻧﻪُ ِﰲ اﻟْﻐُﺮَِْﺑﺔ‬
َ ِ َ Adam gurbette olduğu için üzüldü. ُ ُ ‫ﺣﺰن ﱠ‬
Mef‘ûlün leh’in harf-i cersiz ve mansûb olarak gelmesi için hangi şartlar
gereklidir?
1. Mef‘ûlün leh olacak sözün mastar olması: Örnek;
‫إﻃﺎﻋﺔً َِﻟﺮﱢِ ْﻢ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﻳﺼﻮم اﻟ‬
َ َ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن‬
ُ َُ
Müslümanlar rablerine itaat etmek için oruç tutarlar.
Bu cümlede sebep bildirdiği halde yapısı itibariyle mastar olmazsa lafız
olarak başına gelecek bir cer harfiyle mecrûr olur.﴾ ‫ﻟﻸﻧﺎم‬
َ ‫وﺿﻌﻬﺎ‬
َ َ َ َ ‫واﻷرض‬
َ َْ َ﴿
cümlesinde görüldüğü gibi.
2. Mef‘ûlün leh olacak mastarın (iç duygularımızı ifade ettiğimiz, “saygı
göstermek, küçümsemek, korkmak, bilmek, bilmemek” gibi) kalbî fiillerden
olması. Örnek:
ِ َ َ ً‫ﺷﻔﻘﺔ‬
ِ ‫ﺳﺎﻋﺪ اﻟ َِ ﱡ‬
Zengin fakire acıdığı için yardım etti.‫ﻋﻠﻴﻪ‬
ََ َ
ْ َ ْ َ ‫اﻟﻔﻘﲑ‬
َ َ ‫ْﻐﲏ‬
Cümlesinde olduğu gibi.
ِ ‫ﻟﺸﺮب اﻟ‬
ِ ُ ْ ِ cümlesinde ‫ ُﺷﺮب اﳌﺎء‬mastar olmakla
“Su içmek için geldim” ‫ْﻤﺎء‬
ُ ْ
َ ِ ْ ُ ‫ﺟﺌﺖ‬
birlikte dışa ait duygularımızdan biri olan içmek ‫ ﺷﺮب‬olduğu için harf-i cere
mecrûr olmuştur.
3. Mef‘ûlün leh olan mastarın fâili (öznesi) ile sebebi bildirilen fiilin fâilinin
sebebi bildirilen fiilin fâili ile aynı olması. Örnek:
ِِ ‫ﺧﻮﻓﺎ ِﻣﻦ ﻓِﺮ‬
‫أﻣﺴﻚ ﱡ‬
‫ارﻩ‬
‫ﺮﻃﻲ ﱢ ﱠ‬
َ َ َْ
‫اﻟﺸ ْ ِ ﱡ‬
َ ْ ً ْ َ ‫اﻟﻠﺺ‬
Polis, hırsızı kaçmasından korktuğu için tuttu.
Cümlesinde mef‘ûlün leh olan mastar ً‫ﺧﻮﻓﺎ‬
ْ َ “korktuğu için”dir. Burada korku
duyan polistir. Cümlede sebebi bildirilen fiilin (‫ )اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻌﻠﻞ‬fâili yani hırsızı
tutan da polistir. Şu halde bu örnek cümlede hem mef‘ûlün leh’in hem de
sebebi bildirilen fiilin fâili (öznesi) aynı kişi olduğundan mef’ûlün leh
mansûb olmuş, harf-i cer ise hazfedilmiş (silinmiş, zikredilmemiş)tir.
‫اﻣﻚ‬
ْ ‫أﻛﺮﻣﺘﻚ‬
َ ِ ‫ﻹﻛ َﺮ‬
َ ُْ َ ْ َ
Sen ikram ettiğin için sana ikram ettim
218
Cümlesinde ise mef‘ûlün leh olan ‫‘ ﻷﻛﺮاﻣﻚ‬nin faili ‫ ﻹﻛﺮام – ك‬muttasıl mecrûr
‫ ك‬zamiri, “ben sana ikram ettim” ‫أﻛﺮﻣﺘﻚ‬
kısmında ise fâil merfû muttasıl
َُ
zamirdir.
ِ
4. Mef‘ûlün leh olan mastarın zamanı ile sebebi bildirilen fiilin ‫اﻟﻔﻌﻞ اﳌﻌﻠﻞ‬
ْ aynı
olması
ِ ْ ِ ‫ﺟﺌﺘﻚ اﻟﻴـﻮم‬
ِ ‫ﻟﻮﻋﺪي‬
‫أﻣﺲ‬
ُ ْ ِ “Dün sana sözverdiğim için bu gün sana geldim”
َ ََْ
cümlesinde mef‘ûlün lehin (söz vermenin) gerçekleşme zamanı “dün”dür.
Gelme zamanı ise “bugün”dür. Dolayısıyla mef’ûlün leh ile sebebi bildirilen
fiilin meydana gelme zamanları aynı olmamış ve mef‘ûlün lehin başından
harf-i cer atılmamıştır. Ama ‫ﻟﻠﻌﻠﻢ‬
ْ ِ ‫ﺣﺒﺎ‬
ًّ ُ ‫ﻫﻨﺎ‬
َ ُ ‫“ ِﺟ ْﺌ َـﻨﺎ َإﱃ‬Biz buraya ilmi sevdiğimiz için
geldik” cümlesinde ise hem sevme hem de gelme aynı zamanda olduğu için
mef’ûlün leh’ten harf-i cer atılmış ve mef‘ûlün mansûb oluşu açıkça
görülmüştür.
‫َِﱂ؟‬ ve ‫ﻟﻤﺎذ‬
َ َ ِ “niçin?” soru isimleri de cümledeki fiilin mef‘ûlün leh’leridir.
ِ َ‫﴿ﻳﺎ ﻗ‬
َِ ُ ْ ُ‫ـﻮم ِﱂَ ﺗ‬
﴾‫ـﺆذوﻧﲏ‬
ْ
Ey Kavmim! Niçin bana eziyet ediyorsunuz? (Saff Suresi, 5)
Adam niye dövüldü? ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ َِ
َ ِ ُ ‫ﻟﻤﺎذا‬
ُ ُ ‫ﺿﺮب ﱠ‬
Mef‘ûlün leh cümlenin neresinde bulunur?
Mef‘ûlün leh’ler cümlede genellikle fiilden sonra gelir. Misal,
ِ
ِ ْ ِ ‫آﺑﺎءﻫﻢ‬
‫ﳍﻢ‬
ُ ُ َ ‫اﺣ‬
ْ َُ ‫ﱰ ًاﻣﺎ‬
ْ ُ َ َ ‫ﱠﺎس‬
ُ ‫ﻳﻄﻴﻊ اﻟﻨ‬
İnsanlar saygı göstermek için babalarına itaat ederler.
Ancak mef‘ûlün leh soru ismi olduğu zaman veya vurgu yapmak için fiilden
önce gelir.
Kız çocuğu niçin ağlıyor? Sadece ziyaret için geldim. ِ
ِ َ‫ﻟﻤﺎذا ﺗ‬
‫اﻟﻄﻔﻠﺔ؟‬
ُ َ ْ ‫ـﺒﻜﻲ ﱢ‬
ْ َ َ
ِ ‫ﻟﻠ ﱢﺰ‬
‫ﺟﺌﺖ‬
ُ ْ ِ ‫ﻳﺎرة‬
ََ
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mef‘ûlün leh vardır?
ِ َ ُ ‫اﺳﺘﺠﺐ‬
ِ ِ ْ ‫ﻗﺎﺿﻲ‬
ِ
a. .‫دﻋﺎﺋﻲ‬
َ َ َ َ ‫َﻳﺎ‬
ْ َْ ‫اﳊﺠﺎت‬
ِ ‫ﻣﻦ ﱠ‬
َِ
b. ‫ﻳﻖ؟‬
َ ‫اﻟﺬي‬
َ ‫أﻧﻘﺬ اﻟﻐَ ِﺮ‬
ِ ْ َ ‫إﱄ‬
c. .‫ﻗﺼﺮي‬
‫أﻋﺪ َﱠ‬
ِْ
d. .‫ﺷﺪﻳﺪا‬
ً ِ َ ‫ـﺮﺣﺎ‬
ُ َ َ ‫ﻓﺮح اﻟ‬
ً َ َ‫ْﻮﻟﺪ ﻓ‬
َ َِ
ِ ِ ُ ْ ُ ‫اﻟﺴﺎﺋﺢ َإﱃ‬
ِ ََ
e. .ُ‫ﻟﻴﺪﻓﻊ دﻳََْـﻨﻪ‬
َ َ ْ َ ‫اﻟﻔﻨﺪق‬
ُ ‫ﻋﺎد ﱠ‬
219
ِ َ ِْ ِ ‫ْﻤﺠﺮﻣﻮن َﻣ ْﻨ ًـﻌﺎ‬
ِ ِ ‫اﳉﺮ‬
2. ‫اﺋﻢ‬
َ ُِ ْ ُ ‫ـﻌﺎﻗﺐ اﻟ‬
ُ َ َُ‫ ﻳ‬cümlesinde altı çizili kelimenin yerine
ََ ‫ﻻﻧﺘﺸﺎر‬
aşağıdakilerden hangisi konulabilir?
a. .ً‫ﻣﻌﺎﻗَ َـﺒﺔ‬
َُ
ِ ِ ‫ﻟﻠﺠ َﺮ‬
b. .‫اﺋﻢ‬
َ ِْ ِ
َ ‫اﻧﺘﺸﺎ ًرا‬
ِ ِ ‫ﻟﻠﺠ َﺮ‬
c. .‫اﺋﻢ‬
َ
ِ َِ
d. .‫ﻟﻠﻌﻘﺎب‬
ِ َ ِْ ‫ﻟﻤﻨﻊ‬
ِ ِ ‫اﻧﺘﺸﺎر اﳉََﺮ‬
e. .‫اﺋﻢ‬
ِ َِْ
3.
Aşağıdaki cümlelerde
konumundadır?
mecrûr
isimlerden
hangisi
mef’ûlün
leh
ِ
a. .َ‫ﻋﺼﻰ اﷲ‬
َ َ ‫ﻟﻤﻦ‬
ْ َ ‫وﻳﻞ‬
ٌ َْ
ِ َ َ‫ﻧ‬
ِ ْ ِ ِ ‫ْﻌﻠﻢ‬
ِ ْ ‫ﺑﺎﻹﻧﺴﺎن َإﱃ‬
b. .‫اﻷﻋﻤﺎق‬
َ
َ
ُ ْ ‫ـﺰل اﻟ‬
َ
ِ
c. .‫ـﻔﻮﺳﻨﺎ‬
َ ِ ُ
َ ِ ُ ُ‫واﺿﺢ ِﰲ ﻧ‬
ٌ َ ‫ﻟﻠﻤﻮﺳﻴﻘﻰ أﺛَ ٌـﺮ‬
ِ ِ ُْ ُ
ِ َ ‫ـﻴﺎن اﻟ‬
ِ ِ ‫اﻟﻜﻠﻤﺔَ َ ﱠ‬
d. .‫ْﻤﺴﺄﻟﺔ‬
ْ َ ََ‫ﺗﺎﻣﺔً ﻟﺒ‬
َ َ ‫اذﻛﺮ‬
ِ ْ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ
e. .‫ﻈﺎ‬
ً ‫ﻳﻜﻮن ُﻣﺘَـﻴَ ﱢـﻘ‬
َ َ ‫ﳚﺐ‬
ْ َ ‫اﻹﻧﺴﺎن‬
َ ُ َ ‫أن‬
ُ َ
َ
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde harf-i cerrin hazfedilerek mef‘ûlün leh’in
fetha ile mansûb olma şartları tam olarak bulunmaktadır?
a. .‫ـﻮﻣﲔ‬
ْ ‫ﻏﺪا‬
ً َ ‫أﻛﺮﻣﻚ‬
َ ِ ‫ﻹﻛ َﺮ‬
َ ُِ ْ ُ
ْ َ َْ‫ـﺒﻞ ﻳ‬
َ ْ َ‫اﻣﻚ ﻗ‬
ِ ِ َ ‫اﺣﺔ‬
ِ
b. .‫أوﻻدﻩ‬
ْ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
ْ َ ‫ﻻﺳِ َﱰ‬
ْ َ َ‫َﱂْ ﻳ‬
ُ ُ ‫ـﻨﻢ ﱠ‬
ِ ِ ٍ ُ ُ ‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ ِﰲ‬
ِ ُ ‫ﲰﺎع ﱡ‬
c. .‫اﻟﺪروس‬
ِ ََ ‫ﻟﺮﻏﺒﺘﻬﻢ ِﰲ‬
ُ َِ ‫ﺟﻠﺲ ﱠ‬
ْ ِ َْ َ ‫ﻫﺪوء‬
َ ََ
ِ
d. .ُ‫ﺻﺪﻳﻘﻪ‬
ُ ِ َ ُ‫اﻟﻜﺘﺎب ﻟِﻴَـ َﺮاﻩ‬
َ َ ‫اﻟﺮﺟﻞ‬
َ َْ
ُ ُ ‫أﺧﺮج ﱠ‬
e. .‫ﻟﺪﻋﻮﺗﻚ‬
َ ِ َ ْ َ ِ ‫إﻟﻴﻚ‬
َ َِْ ‫ـﻴﺖ‬
ُ ْ َ‫أﺗ‬
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecrûr isim mef‘ûlün leh konumunda
değildir?
ِ
ِ َ ِ ‫ﳍﺬا اﻟ‬
a. .‫ْﻜﺘﺎب‬
َ َِ ‫ﻬﻤﻚ‬
َ ُ ْ ‫ﻋﻠﻴﻚ ﻓَـ‬
َ َْ َ ‫ﳚﺐ‬
ُ َ
ِ
ِ ْ ِ ‫اﻟﻄﻼب‬
b. .‫ﻣﺪرﺳﻴﻬﻢ‬
َ ََ
ُ ‫وﻗﻒ ﱡ ﱠ‬
ْ ِ ‫ﻻﺣ َﱰ ِام ُ َ ﱢ‬
‫ﱠ‬
c. .‫اﻷﻣ َﺮ ِاء‬
ِ ْ َ ِ ‫ﻗﺼﺎﺋﺪ‬
َ ِ َ َ ‫اﻟﺸﻌ َﺮ ِاء‬
َ ْ َ‫ﻧﻈﻢ ﺑ‬
َ ‫ـﻌﺾ ﱡ‬
َُ ‫ﻟﻤﺪح‬
َ َ
ِ
ِ َ ْ ‫اﺟﺘﻤﻊ‬
ِ ِ َ َ ‫ﳊﻞ‬
d. ‫اﳌﺸﺎﻛﻞ‬
‫اﻟﻮﻓﺪان َِ ﱢ‬
َ َ ََْ
ِِ َ ‫اﻟﻜﻠﺐ ِﻣﻦ‬
e. .‫ﺧﻮﻓﻪ‬
َ ََ
ْ ْ ُ ْ َ ‫ﻫﺮب‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. e
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün leh konusunu yeniden okuyunuz.
2. e
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün leh konusunu yeniden okuyunuz.
3. d
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün leh konusunu yeniden okuyunuz.
4. c
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün leh konusunu yeniden okuyunuz.
5. a
Yanıtınız doğru değilse mef‘ûlün leh konusunu yeniden okuyunuz.
220
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1.
1. “Öğrenciler okula ilim tahsiline rağbet ettikleri için giderler” anlamındaki
bu cümlede mef’ûlün leh’i bulmak için “öğrenciler okula niçin gidiyorlar?” ‫ﱂ‬
‫اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ إﱃ اﳌﺪﺳﺔ؟‬
‫ ﻳﺬﻫﺐ‬sorusunu sorarak alacağımız cevap “rağbet ettikleri için”
ُ
‫رﻏﺒﺔ‬
olacağına
göre
cümledeki mef‘ûlün leh bu kelimedir.
ً َ
2. “Öğretmen sınıfa girdi, hemen öğrenciler ona selam vermek ve onun
değerinin büyüklüğünü ifâde etmek için ayağa kalktılar” anlamındaki
cümleye, fiilini de kullanarak ‫“ ﱂَ َﻗﺎم اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ؟‬Öğrenciler niçin kalktılar?”
sorusunu sorduğumuzda alınacak cevap cümledeki fiilin meydana geliş
sebebini bildirir. ‫ﲢﻴﺔ‬
ً ‫“ ِ ﱠ‬selam vermek için”. Şu halde bu cümlede mef‘ûlün leh
ِ
‫’ ﱠ‬dir ve mansûb durumda bir masdardır. ‫ﲢﻴﺔ ﻟﻪ‬
‫’ ﱠ‬daki ‫ ﻟﻪ‬sebep bildirmediği için
ً‫ﲢﻴﺔ‬
mef‘ûlün leh değil, mef‘ûlün bih gayr-i sarîhtir.
3. “Okul, öğrencilerin sağlığını korumak için bir kantin kurdu/açtı” anlamına
gelen bu cümleye ‫ﻣﻘﺼﻔﺎ؟‬
ً
ُ‫“ ﳌﺎذا أﻗﺎﻣﺖ اﳌﺪرﺳﺔ‬Okul niçin bir kantin açtı?” sorusuna
alacağımız cevap da ‫ ﳏﺎﻓﻈﺔً ﻋﻠﻰ‬... “korumak için/maksadıyla” olacağından bu
cevap mef‘ûlün leh’tir.
4. “Polis trafiğin hareketini/akışını kolaylaştırmak için meydanda duruyor”
anlamına gelen bu cümleye ‫اﻟﺸﺮﻃﻲ ﰲ اﳌﻴﺪان؟‬
‫“ ﳌﺎذا ﻳﻘﻒ‬Polis neden meydanda
‫ﱡ‬
duruyor?” diye sorduğumuzda ise alacağımız cevap ‫ﺗﺴﻬﻴﻼً ﳊﺮﻛﺔ اﳌﺮور‬
“…trafiğin akışını kolaylaştırmak için”dir. Dolayısıyla bu cevap fiilin oluş
sebebini açıklayan öğe olduğundan mef‘ûlün leh’tir.
5. “Evin sahibi, konuklarına ikram etmek için bir koyun kesti” cümlesinde ‫ﳌﺎذا‬
‫ﺷﺎة؟‬
ً ‫“ ذﺑﺢ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺒﻴﺖ‬Ev sahibi neden koyun kesti?” sorusuna alacağımı cevap
‫“ إﻛﺮ ًاﻣﺎ‬ikram etmek için olduğundan mef‘ûlün leh bu kelimedir ve fetha ile
mansûb bir masdardır.
Sıra Sizde 2
ِ َ ْ ِ / ‫ﺧﻮﻓﺎ ِ ْﻣﻨﻪ‬
ِ َ ِ ‫اﻷﺳﺪ ِﰲ‬
ِ َ ‫ﻋﻦ‬
ِ َ ‫اﳊﻴ‬
ِ َ َ‫ اِﺑْـﺘ‬.1
. ُ‫ﻟﻠﺨﻮف ِ ْﻣﻨﻪ‬
ُ ِْ‫ـﻌﺪت اﻟ‬
ُ ً ْ َ ‫ـﻮاﻧﺎت‬
َ
َ
ْ
َ ِ َ ‫ْﺒﻨﺖ‬
َ ََْ ‫ﺣﺪﻳﻘﺔ‬
Kız korktuğundan dolayı hayvanat bahçesindeki aslandan uzaklaştı.
ِ ِ ِ ْ ِ ‫ﺪﻳﺪة‬
ِ ِ ْ ِ ‫اﺳﺘﻌﺪادا‬
ِ
َِ ْ َ .2
. ‫ﻟﻠﻌﻴﺪ‬
ْ ‫ْﻤﻼﺑﺲ‬
َ َ ِ َ‫اﳉ‬
ُ َ ‫ﺗﺸﱰي ﱠ‬
ً َ ْ ِ ْ / ‫ﻟﻠﻌﻴﺪ‬
َ َ َ ‫اﻷﻣﻬﺎت اﻟ‬
Anneler bayrama hazırlık yapmak için yeni elbiseler satın alıyorlar.
ِ ِ َ َ ِْ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن‬
ِ َ ْ ِ ْ ِ /‫رﻣﻀﺎن‬
ِ ْ َ ِ ً‫اﺳﺘﻘﺒﺎﻻ‬
ِ ْ َ ‫ﻻﺳﺘﻘﺒﺎل‬
.‫رﻣﻀﺎن‬
َ َ ََ ‫ﻟﺸﻬﺮ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ـﺮﻗﺐ اﻟ‬
َ َ ََ ‫ﺷﻬﺮ‬
َ ْ ْ ‫اﳍﻼل‬
ُ ‫ ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬.3
Müslümanlar, Ramazan ayını karşılamak için hilâli gözlüyorlar.
ِ َ ‫ْﻤﺴﻠﻤﻮن ِ َإﱃ‬
ِ َ‫اﻟﺰ‬
ِِ ِ ِ ْ َِ / ‫ﻷﻣﻮاﳍﻢ‬
ِِ ِ ِ ْ َ ‫ﻛﺎة‬
‫أداء ﱠ‬
.‫أﻣﻮاﳍﻢ‬
َ ُ ِ ْ ُ ‫ﺳﺎرع اﻟ‬
َ
َ َ َ .4
ْ َ ْ َ ‫ﻟﺘﻄﻬﲑ‬
ْ َ ْ َ ‫ﺗﻄﻬ ًﲑا‬
Müslümanlar mallarını temizlemek için zekât vermede yarıştırlar.
ِ ‫ـﺮﺣﻴﺐ ِ ﱡ‬
ِ ‫اﳊﺪﻳﻘﺔ ﺗَـﺮِﺣﻴﺒﺎ ِ ﱡ‬
ِ ُ ‫اد‬
ِ ِ
ِ ِ ْ ‫ ِﻟﻠﺘﱠ‬/‫ﺑﺎﻟﻀﻴﻮف‬
.‫ﺑﺎﻟﻀﻴﻮف‬
ُ
ُ
ً ْ َ َْ ‫اﻷﺳﺮة ِ َإﱃ‬
َ َ َ .5
َ ْ ُ ‫ﺧﺮج أﻓ َﺮ‬
221
Aile fertleri konuklara hoş geldin demek için bahçe kapısına kadar çıktı.
ِ ِ َ َ ‫ﻋﻄﻔﺎ‬
ِ ِ َ ‫ْﻜﺒﲑ‬
ِ َ َ ‫ﻟﻠﻌﻄﻒ‬
ِ ُ َ ‫أﻋﻄﻲ‬
ِ ِ ‫ﻷﺧﻴﻪ ﱠ‬
.‫ﻋﻠﻴﻪ‬
َ ْ َ .6
ْ ً ْ َ ‫اﻟﺼﻐﲑ‬
ْ ِ ْ َ ْ /‫ﻋﻠﻴﻪ‬
ُ َ ‫اﻷخ اﻟ‬
Acıdığı için büyük kardeş, küçük kardeşe malı verdi.
ِ ِ ‫ َﲡ ﱠ‬.7
ِ
ِ ِ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ ِ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
ِ ‫ْﻤﺘﻈﺎﻫ ِﺮ‬
.‫اﻟﻔﻀﻴﺤﺔ‬
َ َ ‫اﺣﺘﺠﺎﺟﺎ‬
َ َ ‫ﻟﻼﺣﺘﺠﺎج‬
ِ َ ِ ْ ِ ِ / ‫اﻟﻔﻀﻴﺤﺔ‬
َ
ً َ ْ ‫ﻳﻦ‬
َ
َ َ
َ َ َ ُ ‫ﻣﻦ اﻟ‬
َ ٌ‫ﻤﻊ َﻛﺜﲑ‬
Skandalı protesto etmek için çok sayıda gösterici toplandı.
ِ َ َ‫ﻣﺄدﺑﺔ‬
ِ ‫ َ َأﻗﺎم رِﺋﻴﺲ اﻟ‬.8
ِ ِ ِ ‫ﻟﻠﻮﻓﺪ اﻟ ﱠﺰ‬
ِ ْ ْ ِ ‫ﺗﻜﺮﳝﺎ‬
ِ ْ ‫ﻟﺘﻜﺮﱘ‬
ِ ِ ‫اﻟﻮﻓﺪ اﻟ ﱠﺰ‬
.‫اﺋﺮ‬
َُ ُ َ َ
َ َ َ ْ َ ‫ْﻮزَراء‬
َ ً ِ ْ َ ‫اﻟﻌﺸﺎء‬
َ ِ ِ ْ َ / ‫اﺋﺮ‬
Başbakan konuk heyeti onurlandırmak için akşam yemeği verdi.
ِ َ ‫اﳉﻨﻮد‬
ِ َ ِ ْ ِ ‫ﳊﻤﺎﻳﺘﻪ ِﻣﻦ‬
ِ ِ ِِ ِ َ ِ ْ ِ ‫ﲪﺎﻳﺔً َﻟﻪُ ِﻣﻦ‬
.‫اﻻﻋﺘﺪاء‬
َ َ ‫اﻟﻮﻃﻦ‬
َ
َ َ ُ ُُْ ‫ﳛﺮس‬
َ َ َ / ‫اﻻﻋﺘﺪاء‬
ُ ِ َْ .9
Askerler vatanı düşman saldırısından korumak için bekliyorlar.
ِ
ِ ‫ﻷزﻣﺔ اﻟ‬
ِ ِ
ِ‫اﻟﻠﺠﻨﺔ ِ ِْ ِ ﱠ‬
ِ َ ‫أﻋﻀﺎء ﱠ‬
ِ
.‫اﻟﺒﻮرﺻﺔ‬
‫ َِ ﱢ‬/ ‫ْﺒﻮرﺻﺔ‬
ْ ُ َ ْ َ ‫ﳚﺘﻤﻊ‬
َ
ُ ْ ُ ‫ﳊﻞ أزﻣﺔ‬
َ ْ ُ َ ْ َ ًّ‫اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ َﺣﻼ‬
ُ ََْ .10
Ekonomik konsey üyleri borsa krizini çözmek için her tarafta toplanıyor.
Yararlanılan Kaynaklar
Çörtü, M. Meral (2001), Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul.
Galâyinî, Mustafa (1966), Câmi‘u’d-durûsi’l-‘arabiyye, Beyrut.
Güler, İsmail; Günday, Hüseyin; Şahin, Şener (2001), Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
Ediskun, Haydar (1996), Türk Dilbilgisi, İstanbul.
Maksudoğlu, Mehmet (2003), Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
Sînî, Muhammed İsmâil vd., el-Kavâidu’l-‘arabiyyetu’l-müyessera,
(tarihsiz), Cantaş yayınevi, İstanbul.
Uralgiray, Yusuf (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
222
223
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Atfın mahiyetini, ma‘tûf ve ma‘tûfun aleyh terimlerini tanımlayabilecek,
•
Atıf edatlarının nerelerde gerçekleştiğini ve gramatik işlevini açıklayabilecek,
•
Atıf edatlarında zaman ve cümle uyumunu belirleyebilecek,
•
Atıf edatlarının anlamlarını belirleyerek, birbirleri arasındaki farklılıkları
ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Atıf, ma‘tûf ve ma‘tûfun aleyh
•
Tertîb, ta‘kîb
•
Tahyîr
•
Ta‘yîn
•
İdrâb
•
İstidrâk
•
Gâye
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metni daha iyi bir şekilde kavramak için öncelikle üç defa okuyun ve
anlamadığınız kelimeleri tespit edin ve ‘kelimeler ve deyimler’ kısmına
başvurunuz. Yine de anlamını bilmediğiniz kelimeler olursa bir ArapçaTürkçe sözlüğe müracaat ediniz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv
Bilgisi), adlı kitaptan ‘Atıf Harfleri’ konusunu okuyunuz.
224
Atıf ve Edatları
ُ ْ‫اَﻟﻌﻄ‬ ُ‫ﻒ َوُﺣُﺮوﻓُﻪ‬
GİRİŞ
Her dilde olduğu gibi cümleler isim, fiil ve bu ikisini birbirine bağlayan
edatlardan oluşur. Söz konusu edâtlar içerisinde, üslupta akıcılığı temin
etmek gayesiyle bazan cümle unsurlarını kendi içerisinde, bazen de iki cümle
ya da cümleciği kendi arasında bağlayan edâtlar vardır. İşte Arapça’da
bunlara atıf edatları denilmektedir.
Dildeki diğer edatlar gibi atıf edatlarının da hem gramatik hem de anlama
ilişkin işlevleri vardır. Bir başka ifadeyle atıf edatları bir taraftan cümle
unsurları arasındaki gramatik ilişkiyi düzenlerken, bir taraftan da anlama
ilişkin olarak cümleye bir takım incelikler yüklemektedir.
Dil öğretiminde kelime ya da cümleler arası bağlantıları sağlayan
unsurların tanınması ve gramatik hüküm ile anlamın buna bağlı olarak
yönlendirilmesi son derece önemli bir husustur. Zira hangi unsurun hangi
unsura, ya da hangi cümlenin hangi cümleye bağlı olduğunun tespiti dile
hâkimiyetin bir kanıtıdır.
Atıf ilişkisine başvurmakla söz sahibi fiil ya da ismin cümlede gereksiz
yere tekrarının önüne geçmiş olmaktadır. Sözde mümkün olduğu kadar
tasarrufu esas alan insan zekâsının kaçınılmaz bir operasyonu olan atıf ilişkisi
bütün diller için geçerli bir olgudur.
Ele aldığımız atıf edatları konusu temelde, üç terim çerçevesinde
işlenecektir: Ma‘tûf, ma‘tûfun aleyh ve atıf edatı.
Bu esaslar çerçevesinde konumuza ilişkin ayrıntılı bilgi ve örnekler
okuma parçamızın ve ona ilişkin alıştırmaların peşinden verilecektir.
Konu ile ilgili ön bilgi almak için www.schoolarabia.net adresine de başvurabilirsiniz.
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi)
adlı kitabındaki ‘Atıf Harfleri’ne ilişkin kısmı inceleyiniz.
225
‫ﻳﺎرةٌ إﱃ إﺳﺘﺎﻧ ُـﺒﻮل‬
‫ِزَ َ‬
‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴﻦ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻴﺎﺣﺔ‪ ،‬وﻫﻮ َ ُ‬
‫أن َْ ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔ َ َ‬
‫ﳛﺐ ﱢ َ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩُ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ ﰲ ِ َ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ‪ .‬ﰲ اﻟﻌﻄﻠﺔ ﱠ ّ‬
‫اﻟﺼﻴﻔﻴﺔ َ َ َ َ ٌ‬
‫َ ٌَ‬
‫ﺣﺴﻦ ُ ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‪َ ،‬‬
‫ﻣﻠﻴﺌﺔٌ ﺑﺎﻵﺛﺎر‬
‫ﻷن‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ‬
‫إﱃ‬
‫ﻳﺸﺎﻫﺪ‬
‫واﻟﺮوﻣﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫ُ َ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﱡ ﱠ‬
‫ﱠ‬
‫َّ‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔَ‬
‫ﻛﻲ ُ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺪﻳﻨﺔٌ َ َ‬
‫ّ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل َ ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻷواﺋﻞ ﰲ‬
‫وﻋﺪﻩ ﺑِﺰﻳﺎرة‬
‫اﻷب ﻋﻠﻰ ََ‬
‫َ َ‬
‫ﻃﻠﺐ وﻟﺪﻩ‪َّ ،‬‬
‫ﻷﻧﻪ ﻛﺎن ﻗﺪ َ َ َ‬
‫ﻓﻮاﻓﻖ ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل إذا ََﳒﺢ ﰲ اﳌﺪرﺳﺔ َ َ‬
‫ُ‬
‫وأﺻﺒﺢ ﻣﻦ َ َ‬
‫ﺻﻔﻪ‪.‬‬
‫َّ‬
‫ٍ ِ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ ﺧﺮج ِ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫ـﺤﻄﺔ ِ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻊ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ إﱃ َﻣ َ ﱠ‬
‫اﻟﻘﻄﺎَرات‪ .‬ذﻫﺒﺎ ّأوﻻً إﱃ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫ﻓﻔﻲ ﻳﻮم ﻣﻦ ّأﻳﺎم ﱠ ْ‬
‫َ َ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺬاﻛﺮ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟ أﺟﺎب اﻟ ُ ﱠ‬
‫ﻛﺜﲑةٌ إﱃ‬
‫ﺗﺬﻛِ َﺮَﺗﺎن إﱃ‬
‫ﻟﺪﻳﻜﻢ َ ْ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ‪ :‬ﻫﻞ َ َ ْ ُ‬
‫َﻓﺴﺄﻻ اﻟ ُ َ ﱠ َ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ‪ :‬ﻧﻌﻢ َ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‪ُ ،‬ﰒّ‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﻟﺪﻳﻨﺎ َ ُ‬
‫ﺳﺄﻻﻩُ‪ِ َِ :‬‬
‫ِ‬
‫أﺑﺎﻟﻘ ِ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ِﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ّ ِ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ‪ :‬ﱠأﻣﺎ أﻧﺎ ُ ﱢ‬
‫ﺑﺄﻳﻬﻤﺎ‬
‫ﺣﺴﻦ‪َِ ،‬ﱢ‬
‫ﻄﺎر ﱠ‬
‫ََ َ‬
‫اﻟﻌﺎدي؟ ﻗﺎل ُ‬
‫اﻟﺴ ِﺮﻳﻊ أم َ ّ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪ ،‬وأﻧﺖ ﻳﺎ َ َ ُ‬
‫ﻓﺄﻓﻀﻞ ّ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻛﺬﻟﻚ ُ ّ ِ‬
‫ﺗُ َ ﱢ‬
‫اﻟﺴ ِﺮﻳﻊ‪ ،‬ﰒ ﻗﺎل ﻟﻠﺒﺎﺋﻊ‪َ :‬ﳓﻦ ﻧُ َ ﱢ‬
‫ﺣﺴﻦ‪ :‬وأﻧﺎ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪،‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫أﻓﻀﻞ ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫ـﻔﻀﻞ ّ َ‬
‫ـﻔﻀﻞ؟ أﺟﺎب َ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ ﳍﻤﺎ َ ْ ِ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر ِ‬
‫ﺗﺬﻛِ َﺮﺗَ ْ ِ‬
‫ﻻ ِ ِ‬
‫ـﻴﻬﻤﺎ ﰒُﱠ َرِﻛﺒﺎ‬
‫ووﻟﺪﻩ َ ْ‬
‫ﺣﺠﺰ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪ .‬أﺧﺬ اﻷب ََ ُ‬
‫اﻟﻌﺎدي‪ .‬ﰒّ َ َ‬
‫ّ‬
‫ﺗﺬﻛ َﺮَﺗﲔ ﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺒﻌﺪ ﻋﻦ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ إﱃ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﺳﺎﻋﺔً ﺗَ ْـﻘ ِﺮﻳﺒﺎ‪ ،‬ﻷن َ َ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ِﻣﻦ ﻣﺪﻳﻨﺔ َ َ‬
‫اﺳﺘﻐﺮق ﱠ َ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ َ ُ ُ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر وﺳﺎﻓَـ َﺮا إﱃ إﺳﺘﺎﻧ ُـﺒﻮل‪َ َ .‬‬
‫ِ‬
‫ـﻘﻂ‪.‬‬
‫ﻛﻴﻠﻮ ِﻣ ْﱰاً ﻓََ ْ‬
‫ﻣﺌﺔٌ وﲬَْﺴﻮن ِ ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل َ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺴﻴﺎح ِ‬
‫ِ‬
‫وﻳﺴﺘﻤﻌﻮن إﱃ‬
‫ﻳﻘﻔﻮن أﻣﺎم اﻵﺛﺎر‬
‫ﻋﺪدا ﻛﺒﲑا ِﻣﻦ ﱡ ﱠ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َِ ُ‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔ ﻓَ ُ َ ﱢ‬
‫ﺣﺴﻦ ﻫﻨﺎك َ َ‬
‫َ‬
‫ّ‬
‫ـﻴﺼﻮرو َ ﺎ َ ْ َ ُ‬
‫ﺷﺎﻫﺪ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫ﱢ‬
‫ﳍﻢ‬
‫اﻟﺪﻟﻴﻞ‬
‫ـﻘﺪﻣﻬﺎ‬
‫ﻳ‬
‫اﻟﱵ‬
‫ـﻤﻌﻠﻮﻣﺎت‬
‫ﺗﺎرﳜﻴﺔٌ ﰲ‬
‫ﺑﻞ‬
‫ـﻤﺔ‪،‬‬
‫ﻳ‬
‫ﻗﺪ‬
‫ﱠﻬﺎ‬
‫ﻨ‬
‫ﻟﻜ‬
‫ﺣﺪ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‬
‫‪:‬‬
‫ﻟﻮﻟﺪﻩ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
‫ﻗﺎل‬
‫‪.‬‬
‫ﻳﺜﺔ‪،‬‬
‫ُ َ‬
‫اﻟ َ ُ‬
‫ﱠ‬
‫َ ٌَ‬
‫ُ َ َ ٌ َ ٌَ‬
‫َُ ُ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻬﺪ ﱡ ِ ِ‬
‫ﻗﺪﳝﺔٌ ﻣﻦ ْ ِ‬
‫ﻧﻔﺲ ْ ِ‬
‫آﺛﺎر َ ِ‬
‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ِ ،‬ﻣﺜﻞ‬
‫ﻣﺜﻞ ُ ْ‬
‫آﺛﺎر ﻣﻦ َ ْ‬
‫َ‬
‫آﻳﺎﺻﻮﻓﻴﺎ‪ ،‬وﻓﻴﻬﺎ أﻳﻀﺎ ٌ‬
‫اﻟﻮﻗﺖ‪ ،‬وﻓﻴﻬﺎ ٌ‬
‫َ ِ َ‬
‫اﻟﻌﻬﺪ ُ ْ َ ِ ّ‬
‫اﻟﺮوﻣﺎﱐّ ُ‬
‫‪226‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ِ ِ‬
‫ﺒﺪأ ﺑِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ أو‬
‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ وﻣﺴﺠﺪ ﱡ ْ‬
‫ـﻤﺴﺠﺪ ﱡ َ َ ِﱠ‬
‫ﻣﺴﺠﺪ ﱡ َ ِﱠ‬
‫َ‬
‫ﺣﺴﻦ ﻟﻮاﻟﺪﻩ‪ :‬ﻳﺎ واﻟﺪي‪ :‬ﻫﻞ ﻧَـ ْ َ َ‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن أﲪﺪ‪ .‬ﻗﺎل َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن أﲪﺪ ﻻ ﱡ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱠ‬
‫أﻗﺮب‪.‬‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
‫أﺟﺎب‬
‫أﲪﺪ؟‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن‬
‫ﻷﻧﻪ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ‪،‬‬
‫ـﻤﺴﺠﺪ‬
‫ﺑ‬
‫ﻧﺒﺪأ‬
‫‪:‬‬
‫ْ‬
‫ْ‬
‫ﱠ‬
‫ﱡ‬
‫ﱡ‬
‫َُ‬
‫َ‬
‫ََ َ‬
‫ﻟﻴﺸﺎﻫﺪ ِ‬
‫وﻃﻠﺐ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ﻛﺎن ﺣﺴﻦ ِ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ وﻟِﻴُ َـﻘِﺎﺑﻞ‬
‫ﺳﻌﻴﺪاً ﰲ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ََ‬
‫اﳌﻨﺎﻇﺮ ِ ِ ﱠ‬
‫أن ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩ داﺋﻤﺎ إﻟﻴﻬﺎ ُ ِ َ‬
‫ُ‬
‫َ ٌَ َ‬
‫ِ‬
‫أﺻﺪﻗﺎءﻩ‪.‬‬
‫َ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Yukarıdaki parçaya göre aşağıdaki cümlelerin doğru (√) yada yanlış‬‬
‫‪(X) olduğunu belirleyiniz.‬‬
‫‪ِ ( ) .1‬‬
‫ﻫﻮاﻳﺔ َ َ ٍ‬
‫اﻟﺴﻴﺎﺣﺔُ‪.‬‬
‫ﺣﺴﻦ ﱢ‬
‫َ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ إﱃ‬
‫‪( ) .2‬‬
‫ﺑﻴﻊ‪.‬‬
‫ُ َ‬
‫ﻓﺼﻞ اﻟ ﱠﺮِ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻛﺎن ﰲ َ ْ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ـﺒﻞ‪.‬‬
‫وﻟﺪﻩ ﺑِﺰﻳﺎرة‬
‫اﻷب َ َ‬
‫‪َ َ ( ) .3‬‬
‫وﻋﺪ ُ‬
‫ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﻦ ﻗَ ْ ُ‬
‫ﺗﺬﻛِﺮَﺗﲔ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر ِ‬
‫اﻟﻌﺎدي‪.‬‬
‫ﺣﺠﺰ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫‪َ َ ( ) .4‬‬
‫ّ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ ﳍﻤﺎ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺪﻟﻴﻞ َُﳍﻢ‪.‬‬
‫ﻳﺴﺘﻤﻌﻮن إﱃ َ ُ‬
‫اﻟﺴﻴﺎح َ ْ َ ُ‬
‫اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت اﻟﱵ ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫‪ ( ) .5‬ﻛﺎن ﱡ ﱠ ُ‬
‫ـﻘﺪﻣﻬﺎ ﱠ ُ‬
‫‪2. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﺣﺴﻦ؟‬
‫‪ .1‬أﻳﻦ َ ُ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ َ َ ٌ‬
‫ِ‬
‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴﻦ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩُ إﱃ‬
‫أن َْ ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ُ‬
‫‪ .2‬ﻟﻤﺎذا َ َ َ َ ٌ‬
‫ﻃﻠﺐ َ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ؟‬
‫‪ .3‬ﻫﻞ َ‬
‫واﻓﻖ ُ‬
‫اﻷب ﻋﻠﻰ ََ َ‬
‫‪ .4‬ﻛﻴﻒ َ ِ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻊ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫وﻟﺪﻩ إﱃ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﺳﺎﻓﺮ ُ َ‬
‫وﻟﺪﻩ؟‬
‫اﻷب َ َ َ‬
‫‪ .5‬ﲟﺎذا َ َ َ‬
‫وﻋﺪ ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ إﱃ‬
‫‪ .6‬ﻛﻢ ﺳﺎﻋﺔً اﺳﺘَ ْ َ َ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ِﻣﻦ ﻣﺪﻳﻨ ِﺔ َ َ‬
‫ُ‬
‫ـﻐﺮق ﱠ َ ُ‬
‫ٍ‬
‫ووﻟﺪﻩ ِزﻳﺎرﺗَـﻬﻤﺎ؟‬
‫ﺑﺄي‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ َ َ ُ‬
‫ﻣﺴﺠﺪ ﺑﺪأ ُ‬
‫‪ّ .7‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎح؟‬
‫ـﻔﻌﻞ ﱡ ﱠ ُ‬
‫‪ .8‬ﻣﺎذا ﻛﺎن ﻳَ ْ َ ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ ﻋﻦ‬
‫‪ .9‬ﻛﻢ ِ ُ‬
‫ﺗﺒﻌﺪ َ َ‬
‫ﻛﻴﻠﻮ ِﻣ ْﱰاً َ ُ ُ‬
‫ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫ﺗﺼﻒ‬
‫‪ .10‬ﻛﻴﻒ َ ِ ُ‬
‫ُ‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ﺧﺎﻟﻒ – ِ‬
‫ﺟﺎﻣﻊ ‪ُِ -‬ﻳﻘﻴﻢ ‪َ -‬ﻳﺮى(‬
‫أب – ُﱠ‬
‫اﻟﺰﻣﻦ – َ َ‬
‫زوار‪َ ِ -‬‬
‫دام – َ ٌ‬
‫)َ َ‬
‫ﻋﻨﺪك – ﺟﺪﻳﺪة‪ -‬ﱠ َ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ‪.‬‬
‫‪ .1‬وﻫﻮ َ ُ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔ َ َ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ ﰲ ِ َ‬
‫ِ‬
‫ﻳﺸﺎﻫﺪ‬
‫واﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ ِ ِ ﱠ‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔَ‬
‫ﻛﻲ ُ ِ َ‬
‫ّ‬
‫َ‬
‫‪ْ َ .2‬‬
‫‪227‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻃﻠﺐ وﻟﺪﻩ‪.‬‬
‫واﻓﻖ اﻷب ﻋﻠﻰ ََ‬
‫‪َ .3‬‬
‫‪ .4‬ﻫﻞ َ َ َ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل؟‬
‫ﺗﺬﻛﺮَﺗﺎن إﱃ‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫ﻟﺪﻳﻚ َ ْ َ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ إﱃ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﺳﺎﻋﺔ واﺣﺪة ﺗﻘﺮﻳﺒﺎ‪.‬‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ِﻣﻦ ﻣﺪﻳﻨﺔ َ َ‬
‫اﺳﺘﻐﺮق ﱠ َ‬
‫ُ‬
‫‪َ َ .5‬‬
‫ـﻘﺎﺑﻞ ِ‬
‫وﻃﻠﺐ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ﻟﻴﺸﺎﻫﺪ اﳌﻨﺎﻇﺮ اﻟﻄﺒِﻴﻌﻴﺔ وﻟِﻴُ َ ِ‬
‫أﺻﺪﻗﺎءﻩ‪.‬‬
‫‪ََ .6‬‬
‫أن ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩ داﺋِﻤﺎ إﱃ ﻫﻨﺎك ُ ِ َ‬
‫َ‬
‫‪ .7‬وﻓﻴﻬﺎ آﺛﺎر ﻗﺪﳝﺔٌ ﻣﻦ ْ ِ‬
‫اﻟﻌﻬﺪ ﱡ ِ‬
‫اﻟﺮوﻣﺎﱐّ‪.‬‬
‫َ‬
‫ٌ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻬﺪ ُ ْ َ ِ‬
‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐّ ِﻣﺜﻞ ﻣﺴﺠﺪ ﱡ َ ِﱠ‬
‫آﺛﺎر ﻣﻦ َ ْ‬
‫‪ .8‬وﻓﻴﻬﺎ أَﻳﻀﺎً ٌ‬
‫اﻟﺴﻴﺎح‪.‬‬
‫ﻋﺪداً ﻛﺒﲑا ِﻣﻦ ﱡ ﱠ‬
‫ﺣﺴﻦ ﻫﻨﺎك َ َ‬
‫‪َ .9‬‬
‫ﺷﺎﻫﺪ َ َ ٌ‬
‫ﺣﺪﻳﺜﺔٌ َ ِ‬
‫وﻗﺪﻳ َـﻤﺔٌ ﰲ َ ِ‬
‫‪.10‬‬
‫اﻟﻮﻗﺖ‪.‬‬
‫ﻧﻔﺲ َ ْ‬
‫ﻣﺪﻳﻨﺔ َ ِ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل َ ِ َ‬
‫ُ‬
‫‪4. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻧﺘﻬﻰ – ﻗﺪﻳـﻤﺔ(‬
‫رﺳﺐ – َ‬
‫أﻋﻄﻰ– َ ْ َ‬
‫ﺧﺎﻟﻴﺔ ِﻣﻦ– َ‬
‫دﺧﻞ – ﻧ َـﺰل – أﺟﺎب ‪َ -‬‬
‫ﺧﻠﻒ – َ‬
‫)ﺷﺮاء – َ َ‬
‫‪ َ .1‬ﱠ‬
‫واﻟﺮوﻣﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻣﻠﻴﺌﺔٌ ﺑِـﺎﻵﺛﺎر‬
‫ﻷن‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﱡ ِﱠ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺪﻳﻨﺔٌ َ ِ َ‬
‫ّ‬
‫ُ‬
‫ﺻﻔﻪ‪.‬‬
‫وﻋﺪﻩ ﺑِﺰﻳﺎرة‬
‫وأﺻﺒﺢ ِﻣﻦ اﻷواﺋﻞ ﰲ َ ّ‬
‫‪ .2‬ﻷﻧﻪ ﻛﺎن ﻗﺪ َ َ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل إذا ََﳒﺢ ﰲ اﳌﺪرﺳﺔ َ َ‬
‫ُ‬
‫‪ .3‬ﰲ ٍ‬
‫ﻳﻮم ﻣﻦ أﻳﺎم اﻟﺼﻴﻒ َﺧﺮج ِ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻊ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ إﱃ َﻣ َ ﱠ‬
‫ـﺤﻄﺔ اﻟﻘﻄﺎرات‪.‬‬
‫َ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫ذﻫﺐ اﻟﻮاﻟﺪ ّأوﻻً إﱃ ِ ْ ِ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ‪.‬‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ ﻓﺴﺄل اﻟ ُ َ ﱠ َ‬
‫‪َ َ .4‬‬
‫‪ُ .5‬ﰒﱠ رِﻛﺐ ِ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر وﺳﺎﻓَـ َﺮا إﱃ إﺳﺘﺎﻧ ُـﺒﻮل‪.‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﺣﺪﻳﺜﺔ‪.‬‬
‫‪.6‬‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺪﻳﻨﺔ َ ِ َ‬
‫ُ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫‪ .7‬ذﻫﺐ اﻟﻮاﻟﺪ ّأوﻻً إﱃ ِ ْ ِ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ‪.‬‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ ﻓ َ َ‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫ـﺴﺄل اﻟ ُ َ ﱠ َ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬ﱠ‬
‫ﻷﻧﻪ أﻗﺮب‪.‬‬
‫‪ .8‬ﺑﺪأ اﻟﻄﻼب ﺑـﺰﻳﺎرة ﻣﺴﺠﺪ ﱡ ْ‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن أﲪﺪ ﻻ ﱡ َ َ ِﱠ‬
‫ِ‬
‫وﻳﺴﺘﻤﻌﻮن ﱠِ‬
‫اﻟﺪﱄ‪.‬‬
‫ﻳﻘﻔﻮن أﻣﺎم اﻵﺛﺎر‬
‫‪ .9‬ﱡ ﱠ‬
‫اﻟﺴﻴﺎح َِ ُ‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔ ﻓَ ُ َ ﱢ‬
‫ّ‬
‫ـﻴﺼﻮرو َ ﺎ َ ْ َ ُ‬
‫ـﻴﻬﻤﺎ ﰒُﱠ رِﻛﺒﺎ ِ‬
‫ﺗﺬﻛِ َﺮﺗَ ْ ِ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر وﺳﺎﻓَـ َﺮا إﱃ إﺳﺘﺎﻧ ُـﺒﻮل‪.‬‬
‫ووﻟﺪﻩ َ ْ‬
‫أﺧﺬ اﻷب ََ ُ‬
‫‪َ .10‬‬
‫َ‬
‫َ‬
‫‪5. Altı çizili cemi kelimelerin müfretlerini söyleyiniz.‬‬
‫ـﻘﺎﺑﻞ ِ‬
‫ﻟﻴﺸﺎﻫﺪ اﳌﻨﺎﻇﺮ اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ وﻟِﻴُ َ ِ‬
‫أﺻﺪﻗﺎءﻩ‪.‬‬
‫‪َ .1‬‬
‫ﺣﺴﻦ إﱃ إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ُ ِ َ‬
‫َ‬
‫ﺳﺎﻓﺮ َ َ‬
‫ﺻﻔﻪ‪.‬‬
‫أﺻﺒﺢ أﲪﺪ ِﻣﻦ اﻷواﺋﻞ ﰲ َ ّ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫‪ .3‬ﻓﻔﻲ ٍ‬
‫ﻳﻮم ﻣﻦ أﻳﺎم اﻟﺼﻴﻒ َﺧﺮج ا ِ‬
‫ﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻊ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ إﱃ َﻣ َ ﱠ‬
‫ـﺤﻄﺔ اﻟﻘﻄﺎرات‪.‬‬
‫َ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫‪ .4‬ذﻫﺐ اﻟﻮاﻟﺪ ّأوﻻً إﱃ ِ ْ ِ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ‪.‬‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ ﻓﺴﺄل اﻟ ُ َ ﱠ َ‬
‫وﻃﻠﺐ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ﻟﻴﺸﺎﻫﺪ اﳌﻨﺎﻇﺮ اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ََ .5‬‬
‫أن ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩ داﺋﻤﺎ إﱃ ﻫﻨﺎك ُ ِ َ‬
‫‪228‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔ‪.‬‬
‫أﻣﺎم اﻵﺛﺎر‬
‫‪ُ َِ .6‬‬
‫ّ‬
‫ﻳﻘﻔﻮن َ‬
‫اﻟﺴﻴﺎح‪.‬‬
‫ﻋﺪدا ﻛﺒﲑا ِﻣﻦ ﱡ ﱠ‬
‫ﺣﺴﻦ ﻫﻨﺎك َ َ‬
‫‪َ .7‬‬
‫ﺷﺎﻫﺪ َ َ ٌ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫واﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔَ‪.‬‬
‫ﻳﺸﺎﻫﺪ‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ ِ ِ ﱠ‬
‫‪َ .8‬‬
‫اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔَ‬
‫ﻛﻲ ُ ِ َ‬
‫ّ‬
‫َ‬
‫ﺳﺎﻓﺮ إﱃ ُﺗﺮﻛﻴﺎ َ ْ‬
‫ـﻘﺪﻣﻬﺎ ﱠ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻟﻪ‪.‬‬
‫ﻳﺴﺘﻤﻊ اﻟ ﱠﺰ ِاﺋﺮ إﱃ اﻟ َ ُ‬
‫ـﻤﻌﻠﻮﻣﺎت اﻟﱵ ﻳُ َ ﱢ ُ‬
‫‪ُ َ ْ َ .9‬‬
‫‪ .10‬ذﻫﺒﻨﺎ أﻧﺎ وﺻﺪﻳﻘﻲ ﰲ ٍ‬
‫ـﺤﻄﺔ ِ‬
‫اﻟﺸﺘﺎء إﱃ َﻣ َ ﱠ‬
‫ﻳﻮم ِﻣﻦ ّأﻳﺎم ﱢ‬
‫اﻟﻘﻄﺎرات‪.‬‬
‫‪6. Altı çizili müfret kelimelerin cemilerini söyleyiniz.‬‬
‫ﺻﺪﻳﻘﻪ ِ ِ‬
‫ﻟﻴﺸﺎﻫﺪ اﳌﻨﺎﻇﺮ اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ وﻟِﻴُ َ ِ‬
‫إﲰﺎﻋﻴﻞ‪.‬‬
‫‪َ .1‬‬
‫ﺣﺴﻦ إﱃ إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ُ ِ َ‬
‫ـﻘﺎﺑﻞ َ ِ َ ُ‬
‫ﺳﺎﻓﺮ َ َ‬
‫‪ .2‬ﻛﺎن ﺣﺴﻦ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‪.‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪاً ﰲ‬
‫ُ‬
‫َ ٌَ َ‬
‫ﺗﺬﻛِ َﺮﺗَ ْ ِ‬
‫ـﻴﻬﻤﺎ‪.‬‬
‫ووﻟﺪﻩ َ ْ‬
‫‪ .3‬أﺧﺬ اﻷب ُ‬
‫ـﻔﻀﻞ اﻟﺴﻔﺮ ِ‬
‫‪ .4‬ﳓﻦ ﻧُ َ ﱢ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪.‬‬
‫ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ﱠ‬
‫َ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫‪ .5‬ذﻫﺐ اﻟﻮاﻟﺪ ّأوﻻً إﱃ ِ ْ ِ‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫‪ .6‬ﺧﺮج اﻷب ﻣﻊ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ إﱃ َﻣ َ ﱠ‬
‫ـﺤﻄﺔ اﻟﻘﻄﺎرات‪.‬‬
‫ﺻﻔﻪ‪.‬‬
‫وأﺻﺒﺢ ِﻣﻦ اﻷواﺋﻞ ﰲ َ ّ‬
‫‪َ َ .7‬‬
‫‪ َ .8‬ﱠ‬
‫ﻣﻠﻴﺌﺔٌ ﺑﺎﻵﺛﺎر‬
‫ﻷن‬
‫واﻟﺮوﻣﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﱡ ِﱠ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺪﻳﻨﺔٌ َ ِ َ‬
‫ّ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ ﳍﻤﺎ َ ْ ِ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪.‬‬
‫ﺣﺠﺰ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫‪ .9‬ﰒّ َ َ‬
‫ﺗﺬﻛ َﺮَﺗﲔ ﻣﻦ اﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر ِ‬
‫‪ .10‬ﰒ ﻗﺎل ِ ِ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪ ،‬ﻻ ِ ِ‬
‫ﻟﻠﺒﺎﺋﻊ‪َ :‬ﳓﻦ ﻧُ َ ﱢ‬
‫اﻟﻌﺎدي‪.‬‬
‫ّ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫ـﻔﻀﻞ ّ َ‬
‫‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları parantez içerisinde verilen uygun‬‬
‫‪bir kelimeyle doldurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺼﻨﻊ ‪ِ ِ ْ ُ -‬‬
‫ﻳﺴﺘﻐﺮق –‬
‫اﻟﺼﻴﻔﻴﺔ ‪ُ ََ -‬‬
‫ﺗﺬﻛﺮَ ﺎ ‪َْ َ -‬‬
‫) اﻟﻘﺎﻫﺮة ‪ -‬ﱠ ّ‬
‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐّ – ﺑ َ ْ‬
‫َ‬
‫ـﻐﺴﻞ ‪ -‬ﺗَـ ْﺒ ُـﻌﺪ ‪َ َ -‬‬
‫ﳒﺤﺖ ‪َ ْ َ -‬‬
‫ُ ﱢ‬
‫ﻓﺄﻓﻀﻞ( ‪ ‬‬
‫وﻋﺪﺗﲏ ُ ِ‬
‫‪ِْ َ َ َ .1‬‬
‫اﳌﺘﺤﻒ إذا _______ ﰲ اﻻﻣﺘﺤﺎن‪.‬‬
‫أﺧﱵ ﺑِﺰﻳﺎرة َْ َ‬
‫‪ .2‬ﰲ اﻟﻌﻄﻠﺔ _______ ﺳﺎﻓﺮ أﲪﺪ إﱃ ﺗﺮﻛﻴﺎ‪.‬‬
‫ﻣﻠﻴﺌﺔٌ ﺑﺎﻵﺛﺎر اﻟﻘﺪﳝﺔ‪.‬‬
‫‪ _______ .3‬ﻣﺪﻳﻨﺔٌ َ ِ َ‬
‫اﻟﻌﻄﻠﺔ ﰲ ﺳﻮرﻳﺎ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﱠأﻣﺎ أﻧﺎ _______ ُ‬
‫أﺧﺬت اﻟﻄﺎﻟﺒﺔ _______ ﰒُﱠ َرِﻛﺒﺖ اﻟﻄﺎﺋﺮة‪.‬‬
‫‪.5‬‬
‫ْ‬
‫‪ _______ .6‬ﱠ َ ِ‬
‫ٍ‬
‫ﲬﺲ‬
‫ـﻘﺮة إﱃ‬
‫ﺳﺎﻋﺎت ﺗﻘﺮﻳﺒﺎ‪.‬‬
‫ُ‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ﻣﻦ أﻧَْ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل َ َ‬
‫‪ .7‬ﻫﻞ _______ ُﺗﺮِﻛﻴﺎ ﻋﻦ ُﺳﻮِرﻳﺎ ﻛﺜﲑا؟‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺎل‪.‬‬
‫ﻋﺪدا ﻛﺒﲑا ِﻣﻦ ُ ﱠ‬
‫ﻣﻠﻴﺢ ﰲ _______ َ َ‬
‫‪َ .8‬‬
‫ﺷﺎﻫﺪ َ ٌ‬
‫‪229‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻗﺪﳝﺔ ﻣﻦ ْ ِ‬
‫آﺛﺎر َ ِ‬
‫اﻟﻌﻬﺪ _______‪.‬‬
‫‪.9‬‬
‫َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻓﻴﻬﺎ ٌ‬
‫ُ‬
‫‪ .10‬ﻫﻞ َﻧﺒَﺪأ _______ اﳌﻼﺑﺲ؟‬
‫‪cer‬‬
‫ﺑِـ‪ ،‬ﻋﻠﻰ‪ ،‬إﱃ‪ ،‬ﻋﻦ‪ِ ،‬ﻣﻦ ‪8. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪harflerinden uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ـﺒﺪأ ‪ِ .......‬‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن أﲪﺪ؟‬
‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ أو ﱡ ْ‬
‫ﻣﺴﺠﺪ ﱡ َ َ ِﱠ‬
‫‪ .1‬ﻫﻞ ﻧَ ْ َ‬
‫َ‬
‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴﻦ ‪ِ ِ .......‬‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩُ ‪ .......‬إﺳﺘﺎﻧﺒُﻮل‪.‬‬
‫أن َْ ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫‪ٌ َ َ َ َ .2‬‬
‫‪ َ ِ .3‬ﱠ‬
‫ﻷن‬
‫واﻟﺮوﻣﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻣﻠﻴﺌﺔٌ ‪ .......‬اﻵﺛﺎر‬
‫ُ َ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﱡ ِﱠ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻣﺪﻳﻨﺔٌ َ ِ َ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ﺗﺒﻌﺪ ‪.......‬‬
‫ﻛﻴﻠﻮ ِﻣ ْﱰاً‪.‬‬
‫وﲬﺴﻮن ِ ُ‬
‫‪ .4‬ﻷن َ َ‬
‫ﻣﺌﺔٌ َْ‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ َ ُ ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل َ‬
‫ُ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﺳﺎﻋﺔً واﺣﺪة‪.‬‬
‫ﺻﻘ ْﺮﻳﺎَ ‪.......‬‬
‫اﻟﺴﻔﺮ ‪ .......‬ﻣﺪﻳﻨﺔ َ َ‬
‫اﺳﺘﻐﺮق ﱠ َ‬
‫ُ‬
‫‪َ َ .5‬‬
‫ِ‬
‫ﻮﻇﻒ ﳍﻤﺎ َ ْ ِ‬
‫اﻟﺴﺮﻳﻊ‪.‬‬
‫ﺣﺠﺰ اﻟ ُـﻤ َ ﱠ ُ‬
‫‪ .6‬ﰒّ َ َ‬
‫ﺗﺬﻛ َﺮَﺗﲔ ‪ .......‬اﻟﻘﻄﺎر ّ‬
‫ـﻴﻊ ﱠ ِ‬
‫‪ .7‬ذﻫﺒﺎ ّأوﻻً ‪ِ ْ ِ .......‬‬
‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺴﻢ ﺑَْ ِ‬
‫ٍ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ ﺧﺮج ِ‬
‫ـﺤﻄﺔ ِ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ ‪ِ .......‬‬
‫وﻟﺪﻩ ‪َ .......‬ﻣ َ ﱠ‬
‫اﻟﻘﻄﺎرات‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻓﻔﻲ ﻳﻮم ‪ّ .......‬أﻳﺎم ﱠ ْ‬
‫َ َ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‪.‬‬
‫وﻋﺪﻩ ‪ .......‬زﻳﺎرة‬
‫‪ .9‬ﻷﻧﻪ ﻛﺎن ﻗﺪ َ َ َ‬
‫ُ‬
‫ﻃﻠﺐ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ‪.‬‬
‫اﻷب ‪ََ .......‬‬
‫‪َ َ .10‬‬
‫ﻓﻮاﻓﻖ ُ‬
‫‪9. Aşağıdaki cümleleri örnekte gösterildiği şekilde parantez içindeki‬‬
‫‪kelimeleri esas alarak yeniden kurunuz.‬‬
‫ﻃﻠﺐ ِ ِ‬
‫اﻷب ﻋﻠﻰ ََ ِ‬
‫وﻟﺪﻩ‬
‫واﻓﻖ ُ‬
‫ﻠﺐ ِ‬
‫واﻓَـ َ ِ‬
‫اﻷم ﻋﻠﻰ ﻃََ ِ‬
‫وﻟﺪﻫﺎ‬
‫ﻘﺖ ُ ﱡ‬
‫‪Örnek 1:‬‬
‫)ﻫﻲ(‬
‫أﻧﺖ(‬
‫‪َ ْ ) ........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫)أﻧﺎ(‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫)أﻧﺘﻢ(‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫) ِ‬
‫أﻧﺖ(‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫)ﳓﻦ(‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫أﻧﺘﻤﺎ(‬
‫) ُ‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫أﻧﱳ(‬
‫) ُّ‬
‫‪........... ............ ........ .......... ..........‬‬
‫ﻫﻦ(‬
‫)ُ ّ‬
‫ﻛﺎن ﻗﺪ َ َ َِ‬
‫ـﻘﺮة‬
‫وﻋﺪﱐ ﱠ َ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻔﺮ إﱃ أَﻧَْ َ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﻗﺪ َ َ َ ِْ‬
‫ـﻘﺮة‬
‫وﻋﺪﺗﲏ ﱠ َ‬
‫ْ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻔﺮ إﱃ أَﻧَْ َ‬
‫‪Örnek 2:‬‬
‫)ﻫﻲ(‬
‫‪230‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ـﻘﺮة‬
‫وﻋﺪَِﺗﲏ ﱠ َ‬
‫ﻛﻨﺖ ﻗﺪ َ َ ْ‬
‫ُْ َ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻔﺮ إﱃ أَﻧَْ َ‬
‫أﻧﺖ(‬
‫)ْ َ‬
‫‪ِ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬‬
‫أﻧﺖ(‬
‫ﻫﻦ(‬
‫‪ ُ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬ﱠ‬
‫أﻧﺘﻤﺎ(‬
‫‪ُ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬‬
‫أﻧﱳ(‬
‫‪ُّ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬‬
‫‪ُ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬ﻫﻢ(‬
‫‪) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬ﳘﺎ(‬
‫‪) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬ﻫﻮ(‬
‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴﻦ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩ إﱃ‬
‫أن َْ ُ َ‬
‫واﻟﺪﻩ ْ‬
‫ُ‬
‫ََ َ َ‬
‫ﻃﻠﺒﺖ ﻓﺎﻃﻤﺔ ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻫﺎ إﱃ‬
‫أن َْ ُ َ‬
‫واﻟﺪﻫﺎ ْ‬
‫َََ ْ‬
‫ُ‬
‫‪Örnek 3:‬‬
‫)ﻓﺎﻃﻤﺔ(‬
‫‪) ............ .... .......... ........... ... .......‬ز َﻳﻨﺐ وِ ﺎل(‬
‫ﺣﺴﲔ وﳛﲕ(‬
‫‪َ ُ ) ............. .... .......... ........... ... ......‬‬
‫‪............. .... .......... ........... ... ......‬‬
‫أن ْ ُ َ ِ‬
‫ََ ِ ِ ِ ِ ِ‬
‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‬
‫ﻳﺄﺧﺬك إﱃ‬
‫ْ‬
‫ُ‬
‫ﻃﻠﺒﺖ ﻣﻦ واﻟﺪك ْ َ‬
‫)اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت(‬
‫) ِ‬
‫أﻧﺖ(‬
‫‪) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬ﳓﻦ(‬
‫‪) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬أﻧﺘﻤﺎ(‬
‫‪) ............. ...... .......... ............ ..... .......‬أﻧﺘ ّـﻦ(‬
‫ﻫﻦ(‬
‫‪ّ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬‬
‫أﻧﺘﻢ(‬
‫‪ُ ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬‬
‫‪َ) ............... ...... .......... ............ ..... .......‬أﻧﺎ(‬
‫ﻋﺪدا َﻛﺒﲑا ﻣﻦ اﻟ َْ ِ‬
‫ـﻤﻌﺘﻤ ِﺮﻳﻦ‬
‫ََ‬
‫ﺷﺎﻫﺪ ُ ٌ‬
‫ُ‬
‫ﺣﺴﲔ َ َ ً ً‬
‫‪Örnek 4:‬‬
‫اﳌﺪرﺳﻮن(‬
‫ﻗﺎﺑﻞ ‪ َُ /‬ﱢ َ‬
‫) ََ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺪرﺳﲔ‪.‬‬
‫ﻗﺎﺑﻞ َﺑﺸﲑ َ َ ً‬
‫ﻋﺪدا َﻛﺒ ًﲑا ﻣﻦ َُ ﱢ َ‬
‫‪ََ -‬‬
‫ودع ‪ِ ُ /‬‬
‫اﳌﺴﺎﻓﺮون(‬
‫‪ َ ) .1‬ﱠ َ‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫اﻟﻘﺎدﻣﻮن(‬
‫اﺳﺘﻘﺒﻞ ‪َ ِ /‬‬
‫‪َ َ َ ) .2‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫‪231‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﳌﺪ ﱢرﺑﻮن(‬
‫ﺷﻜﺮ ‪َُ /‬‬
‫‪ .3‬م‪َ َ َ ) -‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫اﳌﻤﺮﺿﻮن(‬
‫اﺟﻊ ‪ ُ /‬ﱢ‬
‫‪ .4‬م‪) -‬ر َ َ‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن(‬
‫‪ .5‬م‪َ َ َ ) -‬‬
‫ﻋﺮف ‪َ ِ َُ /‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫اﻟﻼﻋﺒﻮن(‬
‫‪ .6‬م‪َ) -‬ﺳﻘﻰ ‪َ ِ /‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫اﳌﺴﻠﻤﻮن(‬
‫ﺳﺎﻋﺪ ‪َ ِ ُ /‬‬
‫‪ .7‬م‪َ َ ) -‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫ﺷﺎﻫﺪ ‪ /‬اﻟﻌﺎﻣﻠﻮن(‬
‫‪ .8‬م‪َ َ ) -‬‬
‫ ‪................ ..... ......... ......... ......... ..........‬‬‫ِ‬
‫ﺗﺬﻛﺮة(‬
‫‪) -‬ﻓﺎﻃﻤﺔ ‪َ /‬‬
‫اﻟﻔﻨﺪق اﻟﻘﺮﻳﺐ‬
‫ﺣﺠﺰ اﻟ ُ َ ﱠ ُ‬
‫ﻏﺮﻓَ َـﺘﲔ ﻣﻦ ُ ُ‬
‫ﰒّ َ َ‬
‫ـﻤﻮﻇﻒ ِﱄ ُ ْ‬
‫‪Örnek 5:‬‬
‫اﻟﻔﻨﺪق اﻟﻘﺮﻳﺐ‪.‬‬
‫ﻏﺮﻓَ َـﺘﲔ ﻣﻦ ُ ُ‬
‫ ﰒّ َ َ‬‫ﺣﺠﺰت ﻓﺎﻃﻤﺔُ ِﱄ ُ ْ‬
‫اﻟﻮﻟﺪان ‪َ /‬ﺳ ِﺮﻳﺮ(‬
‫‪َ ) .1‬‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫‪ِ ِ ) .2‬‬
‫وﺟﺒﺔ(‬
‫اﻟﺒﻨﺘﺎن ‪ََ َ /‬‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫ﺻﺎﻟﺔ(‬
‫‪) .3‬اﻷوﻻد ‪َ /‬‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫ﺳﻴﺎرة(‬
‫اﻟﺒﻨﺎت ‪ /‬ﱠ‬
‫‪َ ) .4‬‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫ِ‬
‫ﻣﻘﻌﺪ(‬
‫ﻋﻤﺮ ‪َ ْ /‬‬
‫‪َ ُ ) .5‬‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫ﻧﺎﻣﺞ(‬
‫‪َ ) .6‬ز َﻳﻨﺐ ‪ /‬ﺑـَْﺮ َ‬
‫ ‪......... ........ .... .......... .... ....... .......... ....‬‬‫‪232‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
ِ ِ
(‫ﳏﺎﺿﺮة‬
َ َ / ‫ )اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن‬.7
......... ........ .... .......... .... ....... .......... .... ِ
(‫ﺣﻔﻠﺔ‬
َ ْ َ / ‫ﻓﺎﻃﻤﺔ‬
َ ) .8
......... ........ .... .......... .... ....... .......... .... 10. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde kurunuz.
ِ ِ ‫ﻓﺎﻃﻤﺔُ – َُ ﱢ‬
ِ
‫ﻋﺪدا‬
ً َ َ - ‫اﳌﺪرﺳﺎت – ﻣﻦ – َرَأت – َﻛﺒ ًﲑا‬
َ .1
.‫ ﺑﺎﳌﺴﺎﻋﺪة‬-‫وﻋﺪت – ُﱠأﻣﻬﺎ‬
ْ َ َ َ – ‫ﻛﺎﻧﺖ‬
َ – ‫ َﺧﺪﳚَﺔُ – ﻗﺪ‬.2
ِِ – ‫أﲪﺪ‬
‫اﻟﺴﻮق‬
َ ُ َ – ‫ﻃﻠﺐ‬
ْ – ‫ﺧﺎﻟﻪ – ِﻣﻦ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩُ – ﱡ‬
ُ َ .3
َ ََ – ‫أن – إﱃ‬
‫اﻟﻐﺪاء؟‬
َ .4
َ َ َ‫ﺑﺎﳌﻄﻌﻢ – َﻫﻞ – ﻧ‬
َ َ –‫ـﺘﻨﺎول– ﺑﺎﻟﺒَْـﻴﺖ – أو‬
‫ﺣﺠﺰ– اﻟﻘﺮﻳﺐ‬
ُ ‫ اﻟ ُ َ ﱠ‬.5
ُ ُ –‫ﻏﺮﻓَ َـﺘﲔ – ِﱄ– ﻣﻦ‬
َ َ –‫اﻟﻔﻨﺪق‬
ْ ُ –‫ـﻤﻮﻇﻒ‬
ِ .6
‫اﻻﺟﺘﻤﺎعُ – ﻣﻦ– اﻟﺘﺎﺳﻌﺔ – اﺳﺘﻐﺮق – إﱃ– واﻟﻨﺼﻒ – اﻟﺴﺎﻋﺔ – اﻟﺴﺎﻋﺔ اﻟﻌﺎﺷﺮة‬
‫اﳉﻨﻮد – ﻛﺒﲑا – ِﻣﻦ‬
َ َ – ‫ ﻣﺼﻄﻔﻰ – ﻫﻨﺎك‬.7
ُُ –‫ﺷﺎﻫﺪ‬
َ – ‫ﻋﺪدا‬
ِ َ ْ ُ – ‫ آﺛﺎر – وﰲ – إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل – أﻳﻀﺎ– ِﻣﻦ‬.8
‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐّ – اﻟﻌﻬﺪ‬
Şimdi aşağıdaki boşlukları kendimiz doldurmaya çalışalım:
‫إﺳﺘﺎﻧﺒُـﻮل‬
‫ـﺄﺧﺬﻩُ إﱃ‬
َ ُ ْ َ‫أن ﻳ‬
ْ
ِ ِ ‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴـﻦ ِﻣﻦ‬
‫واﻟﺪﻩ‬
ٌَ َ َ َ
........... ‫ إﱃ‬......... ‫أن‬
ْ ........ ‫ ﻓﺎﻃـﻤﺔ ﻣﻦ‬......
............ ‫إﱃ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻫﺎ‬
َ ُ َْ ‫أن‬
ْ ........ ‫ ﺻﺪﻳﻘﻲ ﻣﻦ‬......
‫ اﻟ ﱢ‬......
............ ‫ إﱃ‬........... ‫أن‬
ْ ‫ـﻤﻌﻠﻢ ﻣﻦ ﻃﻼ ﻢ‬
‫ ﱢ‬.......
............ ‫ـﻬﻦ إﱃ‬
ْ ُ َْ ‫أن‬
ْ ....... ‫اﳌﻌﻠﻤﺎت ﻣﻦ‬
ّ ُ َ‫ﻳﺄﺧﺬﻧ‬
DİLBİLGİSİ
Atıf Edatları ve İşlevleri
Atıf, birtakım edatlar vasıtasıyla bir cümle unsurunun diğer bir unsuruna
bağlanmasıdır. Cümlede tekrarı önlemek ve gereksiz uzatmaların önüne
geçmek amacıyla yapılır. Sözkonusu bağlama işlemi (atıf) isimle isim, fiille
fiil yada cümle ile cümle arasında gerçekleşir.
Atfın isimle isim arasında gerçekleşmesini şöyle bir misalle açıklamak
mümkündür:
233
ِ
ِ
‫اﻻﺟﺘﻤﺎع‬
‫ـﻤﺪ إﱃ‬
ُ ‫اﻫﻴﻢ وأﺣ‬
َ َ /İbrahim ve Ahmet toplantıya geldiler,
ُ ‫ﺣﻀﺮ إﺑﺮ‬
cümlesi ise isim ile isim arasında gerçekleşen atıfa misal verilebilir. Şöyle ki,
ِ
cümlede ikinci isim olan ‫أﲪﺪ‬
ُ kendisinden önceki ‫اﻫﻴﻢ‬
ُ ‫ إﺑﺮ‬ismine atfedilmiştir.
Söz konusu bağlantıyı da ‫ َو‬edatı temin etmiş ve ikinci cümlenin başında ‫ﺣﻀﺮ‬
َ َ
fiilinin ikinci kez tekrarını önlemiştir. Zira atıf imkânı olmasaydı ikinci
cümlede özne/fâil konumunda olan ‫ﺣﻀﺮ‬
َ َ fiilinin bir daha tekrarı gerekecek ve
ِ
ِ
ِ
‫أﲪﺪ إﱃ‬
‫ﺣﻀﺮ‬
‫اﻫﻴﻢ إﱃ‬
dolayısıyla cümle: ‫اﻻﺟﺘﻤﺎع‬
ُ
َ َ ،‫اﻻﺟﺘﻤﺎع‬
َ َ /İbrahim
ُ ‫ﺣﻀﺮ إﺑﺮ‬
toplantıya geldi, Ahmet toplantıya geldi, şeklinde kurulması lazım
gelecekti.
ِ
ِِ ِ ‫ﻛﻞ‬
‫واﺟﺒﺎﺗﻪ‬
‫وأﺣﻀﺮ ُ ﱠ‬
َ َ ‫اﻫﻴﻢ َإﱃ اﻟ‬
َ /İbrahim okula geldi ve bütün
َ َ ْ َ ،‫ـﻤﺪرﺳﺔ‬
ُ ‫ﺟﺎء إﺑﺮ‬
ödevlerini getirdi, cümlesi ise fiil ile fiil arasında gerçekleşen atıfa misal
verilebilir. Görüldüğü üzere ikinci cümlede yer alan ‫أﺣﻀﺮ‬
َ َ ْ َ fiili, kendisinden
önceki َ‫ ﺟﺎء‬fiiline atfedilmek suretiyle bağlanmıştır. Sözkonusu bağlantıyı da
‫ َو‬edatı temin etmiş ve ikinci cümlede öznenin tekrarını önlemiştir. Zira atıf
ِ
imkânı olmasaydı ikinci cümlede de ortak özne/fâil olan ‫اﻫﻴﻢ‬
ُ ‫ إﺑﺮ‬isminin bir
ِ
ِ
ِِ
ِ
daha tekrarı gerekecek ve cümle: ‫ﻛﻞ واﺟﺒﺎﺗﻪ‬
‫اﻫﻴﻢ ُ ﱠ‬
َ َ ‫اﻫﻴﻢ َإﱃ اﻟ‬
َ
َ َ ْ َ ،‫ـﻤﺪرﺳﺔ‬
ُ ‫ﺟﺎء إﺑﺮ‬
ُ ‫أﺣﻀﺮ إﺑﺮ‬
/İbrahim okula geldi, İbrahim bütün ödevlerini getirdi, şeklinde
kurulması lazım gelecekti.
Cümle ile cümle arasında gerçekleşen atıfa örnek olarak ‫ﻧﺎر‬
،‫ﻧﻮر‬
ٌ ‫واﳉﻬﻞ‬
ٌ ُ ‫اﻟﻌﻠﻢ‬
ُ
/İlim nurdur, cehalet ise ateştir, cümleleri verilebilir. Görüldüğü üzere
cümlesi, kendisinden önceki ‫ﻧﻮر‬
ikinci olan ‫ﻧﺎر‬
ٌ ‫اﳉﻬﻞ‬
ٌ ُ ‫ اﻟﻌﻠﻢ‬cümlesine atıf edatıyla
ُ
bağlanmıştır. Söz konusu bağlantıyı da ‫ َو‬edatı temin etmiştir.
Misallerden anlaşıldığı üzere atıf ilişkisi aynı grup kelime ya da cümleler
arasında gerçekleşmektedir; isim isme, fiil fiile ve cümle cümleye
atfedilerek anlamca bağlanacak iki cümle unsuru arasında bağlantı kurulmuş
olmaktadır.
Görüldüğü üzere atfın gerçekleştiği cümlelerde üç temel unsur
bulunmaktadır:
a. Atıf edatı (‫)أداة اﻟﻌﻄﻒ‬: İki unsuru birbirine bağlayan edat.
b. Ma‘tûf (‫)ﻣﻌﻄﻮف‬: Atıf edatı vasıtasıyla kendisinden önceki cümleye
bağlanan ve cümlede atıf edatından hemen sonra gelen unsurdur.
c. Ma‘tûfun aleyh (‫)ﻣﻌﻄﻮف ﻋﻠﻴﻪ‬: Ma‘tûf’un kendisine bağlandığı ana unsur
olup cümlede atıf edatından önce yer alır.
Gramatik işlev itibariyle ma‘tûf, ma‘tûfun aleyh’in cümledeki yerini
alır, yani i‘râb hükmünü üstlenir. Dolayısıyla ma‘tûfun aleyh cümledeki
yeri itibariyle merfû ise ma‘tûf unsur da merfû, mansûb ise mansûb, mecrûr
ise o da mecrûrdur.
ِ
ِِ ِ
Bu açıklamalar ışığında: ‫ﻛﻞ‬
‫وأﺣﻀﺮ ُ ﱠ‬
َ َ ‫اﻫﻴﻢ َإﱃ اﻟ‬
َ ‫ واﺟﺒﺎﺗﻪ‬cümlelerine
َ َ ْ َ ،‫ـﻤﺪرﺳﺔ‬
ُ ‫ﺟﺎء إﺑﺮ‬
göz atacak olursak;
‫ﺟﺎء‬
ٌ ُ‫)َﻣﻌﻄ‬,
َ fiili, ma‘tûfun aleyh (‫ﻮف َﻋﻠَﻴﻪ‬
‫وأﺣﻀﺮ‬
َ َ ْ َ cümlesi ise ma‘tûf’tur (‫)َﻣﻌﻄُﻮف‬.
234
Bu iki fiil arasındaki atıf ilişkisini kuran ‫ و‬harfi ise atıf edatıdır ‫أداةاﻟﻌﻄﻒ‬.
ِ
ِ ‫ـﻤﺪ إﱃ‬
Aynı şekilde; ‫اﻻﺟﺘﻤﺎع‬
ُ ‫اﻫﻴﻢ ﻓﺄﺣ‬
َ َ cümelesinde ise;
ُ ‫ﺣﻀﺮ إﺑﺮ‬
ِ
‫اﻫﻴﻢ‬
ٌ ُ َ ),
َ َ ‫ﻣﻌﻄﻮف‬
ُ ‫ إﺑﺮ‬ismi, ma‘tûfun aleyh (‫ﻋﻠﻴﻪ‬
‫ـﻤﺪ‬
ُ َ ).
ُ ‫ أﺣ‬ismi, ma‘tûf’tur (‫ﻣﻌﻄﻮف‬
Bu iki isim arasındaki atıf ilişkisini kuran ‫ ف‬harfi ise atıf edatıdır (‫أداة‬
‫)اﻟﻌﻄﻒ‬.
ِ
Cümlemizde ma‘tûfun aleyh olan ‫اﻫﻴﻢ‬
ُ ‫ إﺑﺮ‬cümledeki yeri itibariyle
fâil/özne olduğu için merfû olduğundan ma‘tûf olan ‫ـﻤﺪ‬
ُ ‫ أﺣ‬ismi de aynı irâb
hükmünü almış ve merfû olmuştur.
Ma‘tûf unsur şu üç hususta ma‘tûfun aleyh’e uyar;
a. Yukarıda ifade edildiği üzere i‘râb yönünden uyar.
b. Sîga (kip) itibariyle uyar. Buna göre atıf işlemi iki fiil arasında
gerçekleşmişse, söz konusu fiiller sîga, yani zaman bakımından birbirlerine
paralel olurlar. Dolayısıyla mâzî fiil mâzî fiile, muzâri muzâri’ye, emir fiil emir’e
ِ
atfedilerek gerçekleşir. Mesela; ،‫وأﻛﺮﻣﺘﻪ‬
ُْ َ ْ َ ‫ﻋﻠﻲ‬
َ َ /Ali bana ikramda bulundu,
ّ َ ‫أﻛﺮﻣﲏ‬
َِ َ ‫اﻫﻴﻢ‬
‫ﺮ‬
‫إﺑ‬
‫ﳛﱰﻣﲏ‬
ben de ona, cümlesini iki mâzî, ‫وأﺣﱰﻣﻪ‬
َُِ َ /İbrahim bana saygı duyar,
ُ
ben de ona, cümlesini iki muzâri, ‫ـﻨﺼﺮك‬
َ ْ ُ ْ َ‫اﻧﺼﺮﻩُ ﻳﺎ أﲪﺪ ﻓَ ْـﻠﻴ‬
ْ ُ ُ /Ahmet, sen ona yardım
et, o da sana yardım etsin cümlesini de iki emir arasında gerçekleşen
cümleler olarak zikredebiliriz.
c. Cümlede uyum. Şayet atıf işlemi iki cümle arasında gerçekleşmişse;
isim cümlesi isim cümlesine, fiil cümlesi de fiil cümlesine atfedilir. ‫ﻧﻮر‬
ٌ ُ ‫اﻷدب‬
‫اﻟﻌﺪل وزال ﱡ‬
/edeb aydınlık, cehalet ise karanlıktır, ‫اﻟﻈﻠﻢ‬
،‫ﻇﻠﻤﺔ‬
ُ ْ َ ‫ ﺟﺎء‬/adalet
َ ُ ‫واﳉﻬﻞ‬
ُ
geldi, zulüm yok oldu.
Başlıca Atıf Edatları ve Anlamları
Arapça’da kullanılan başlıca atıf edatları ve anlamları şöyledir:
1. (‫ )َو )اﻟﻮاو‬Türkçe’de ‘ve’ bağlacıyla karşılanan bu edat iki unsuru bir
araya getirme ve ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’i eşit şartlarda aynı hükme
ortak etme (iştirâk) işlevi görür. Dolayısıyla zaman bakımından aralarında
öncelik ya da sonralık bulunmayan iki unsuru birbirine bağlar. Bir misal
ِ ُ‫ﺟﺎءت اﻟﺴﻴﺎرة‬
vermek gerekirse: ‫وﺧﺮﺟﺎ إﱃ ﻣﺮﻛﺰ اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
ُ َ َ ‫اﻷب‬
ُ ‫ورﻛﺐ‬
َ َ َ ‫واﻟﻮﻟﺪ‬
ّ ْ َ . /Araba geldi,
َ
baba ile çocuk bindiler ve şehir merkezine gittiler cümlesinde arabanın
geldiği ve baba ile çocuğun eşit şartlarda arabaya bindiği, yani arabaya
birinin diğerinden önce ya da sonra bindiği gibi bir durumun sözkonusu
olmadığı anlaşılır. Onun için ‫ و‬edatıyla yapılan bağlama işleminde ma‘tûf
ile ma‘tûfun aleyh yer değiştirebilir. Bir başka ifadeyle atıf edatı ile birbirine
bağlanan ma‘tûf ve ma‘tûfun aleyh’in yer değiştirmesi anlam açısından
cümlede herhangi bir eksikliğe ya da yanlışlığa yol açmaz. Dolayısıyla
yukarıdaki cümlenin: ‫ﻣﺮَﻛﺰ اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
‫اﻟﻮﻟﺪ‬
şeklinde
َْ
ُ َ َ ‫ورِﻛﺐ‬
ُ
َ َ َ ‫واﻷب‬
ّ ‫ﺟﺎءت‬
ْ َ ‫وﺧﺮﺟﺎ إﱃ‬
َ ُ‫اﻟﺴﻴﺎرة‬
ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’in yerlerinin değiştirilmesi durumunda herhangi bir
anlam kaybı olmaz.
235
2. (‫ )ﻓَـ )اﻟﻔﺎَء‬Türkçe’de ‘arkasından, hemen sonra, peşinden’ gibi ifadelerle
karşılanabilecek olan bu edat, atfa konu olan ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’i bir
sıralamaya tabi tutmasının (tertîb) yanı sıra, bu iki unsur arasında, zaman
olarak öncelik-sonralık (ta’kîb) ilişkisinin varlığına işaret eder.
Dolayısıyla ma‘tûf unsurun ma‘tûfun aleyh’in hemen akabinden
gerçekleştiğini, aralarında önemli bir zaman farkının söz konusu olmadığını
ِ ‫ﻃﻠﺐ‬
ِ ِ ‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴﻦ ِﻣﻦ‬
ifade eder. Mesela,‫وﻟﺪﻩ‬
‫ﻳﺄﺧﺬﻩُ إﱃ‬
َ ُ َْ ‫أن‬
َ َ َ‫إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل ﻓ‬
ْ ‫واﻟﺪﻩ‬
ُ ‫ـﻮاﻓﻖ‬
ُ
ٌَ َ َ َ
َ ََ ‫اﻷب ﻋﻠﻰ‬
cümlesinde, Hasan’nın babasından kendisini İstanbul’a götürmesini
istemesi ile babanın buna onay vermesinin hemen ve birbiri ardında
gerçekleştiğini, ikisi arasında bir zaman aralığının söz konusu olmadığını
ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla ‫ ف‬edatı ile yapılan atıf işleminde ma‘tûf ile ma‘tûfun
aleyh’in aynı anda ve birbirlerinin peşinden gerçekleştiğini gösterir.
Onun için ‫ف‬
َ edatıyla yapılan atıf işleminde ma’tûf ile ma’tûfun aleyh yer
değiştiremez. Mesela ‫ و‬atıf edatı ile kurduğumuz cümleyi bu defa‫ ف‬atıf
ِ
edatıyla bağlarsak ifade: ‫وﺧﺮﺟﺎ إﱃ ﻣﺮﻛﺰ اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
ْ َ şeklinde
ُ َ َ ‫اﻷب ﻓ‬
ُ ‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ﻓ َﺮﻛﺐ‬
َ َ َ ‫ﺎﻟﻮﻟﺪ‬
ّ ‫ﺟﺎءت‬
karşımıza çıkacak ve bununla arabanın geldiği ve önce babanın hemen
arkasından da çocuğun bindiği anlaşılmış olacaktır.
3. ّ‫ ُﰒ‬Türkçe’de ‘sonra, daha sonra’ gibi karşılıklarla ifade edebileceğimiz
bu edat iki unsuru bir sıralamaya bağlı olarak cemetmenin yanı sıra söz
konusu iki unsur (ma‘tûf ve ma‘tûfun) arasında bir zaman aralığının (terâhî)
var olduğunu gösterir. Dolayısıyla ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’in aynı anda
gerçekleşmediğini, ma’tufun aleyh’in önce ma’tuf’un da daha sonra tahakkuk
ettiğini gösterir. Bu atıf edatının bağladığı iki unsur arasındaki zaman
kavramı, ‫ف‬
َ atıf edatının cümleye yüklediği zaman kavramına göre daha
uzundur. Biraz önce örnek verilen cümleden hareketle açıklayacak olursak:
ِ
‫وﻟﺪﻩ وﺧﺮﺟﺎ إﱃ ﻣﺮﻛﺰ اﳌﺪﻳﻨﺔ‬
ُ ‫اﻷب ﰒ‬
ُ ‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ورﻛﺐ‬
ّ ‫ﺟﺎءت‬
َ cümlesinde arabanın geldiği ve
önce babanın arkasından/bir müddet sonra ise çocuğun bindiği,
dolayısıyla iki unsur arasında zaman aralığının söz konusu olduğu anlaşılır.
4. ‫ َْأو‬Türkçe’de ‘veya, yahut, yada, yoksa’ kelimeleriyle karşılayabileceğimiz bu edat iki unsur arasında tahyîr, yani tercih (iki şeyden birini
‫ﻛﻴﻒ ﺗُ َ ﱢ‬
seçme) söz konusu olması durumlarında kullanılır. ‫ﺑﺎﻟﺴﻴﺎرة أو‬
َ ‫ـﻔﻀﻞ اﻟ ﱠ‬
‫ ِ ﱠ‬:‫ﺴﻔﺮ‬
‫ ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر؟‬/Yolculuğu nasıl tercih edersiniz: Arabayla mı yahut trenle mi?
cümlesinde yolculuğa ilişkin iki seçenek söz konusu olduğu, muhatabın
araba yada trenden birini tercih etmesi gerektiği söze yansıtılmıştır.
5. ‫ َأم‬Türkçe’de ‘yahut, ya da, yoksa’ kelimeleriyle karşılanabilecek olan
bu edat, soru edatı olan hemze ile (َ‫ )أ‬birlikte kullanılır ve muhataptan bu
edatın öncesi ile sonrasındaki unsurlardan birini ta’yîn ve tercih etmesini
zorunlu kılar. ‫ َْأو‬edatından farkı sadece soru hemzesi ile kullanılmasıdır.
ِ ‫اﻟﺴﺮﻳﻊ أم اﻟﻌﺎدي ُﺗﺴﺎﻓِﺮ‬
ِ َِ /hızlı trenle mi yoksa normal trenle mi
‫ان؟‬
‫أﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ﱠ‬
ّ
yolculuk yapacaksınız? cümlesinde yolculuğa ilişkin iki seçenek söz
konusu olduğu, muhatabın araba yada trenden birini tercih etmesi
gerektiği söze yansıtılmıştır.
236
6. ‫ﺑﻞ‬
ْ َ Türkçe’de ‘Yok, hayır, aksine, tam tersine, bilakis’ gibi ifadelerle
karşılanabilecek olan bu edat kendisinden önceki anlamdan farklı, hatta tam
tersi (idrâb/‫ )إﺿﺮاب‬bir anlamın ifade edileceği yerlerde kullanılır. ‫اﻟﻘﻬﻮة‬
‫أﺷﺮب‬
َ
ُ َْ َ ‫ﻻ‬
‫ﱠ‬
cümlesinde
‫ﺑﻞ‬
‫اﻟﺸﺎي؟‬
‫ﺑﻞ‬
،‫اﻟﻔﻄﻮر‬
‫ﰲ‬
/kahvaltıda
kahve
değil,
aksine
çay
içerim
ُ
َ
َ
edatından önceki hükmün aksine bir şey söylenmekte, kahvaltıda kahve’nin
değil çay’ın içildiği ifade edilmektedir.
ِ
7. ‫ﻟﻜﻦ‬
ْ Türkçe’de ‘ancak, lâkin, fakat’ kelimeleriyle karşılanabilecek olan
bu edat ise kendisinden önceki cümledeki bir eksikliği ya da yanlış anlamayı
ِ ‫ ﻣﺎ‬/Mahmut ev
telafi (istidrâk) etmek için kullanılır. ‫ﺣﺴﻦ‬
‫ﻟﻜﻦ‬
‫ﻋﻤﻞ‬
ٌ
ُ َ ِ ‫ﳏﻤﻮد‬
ْ ،‫واﺟﺒﻪ‬
ٌ
ödevini yapmadı, ancak Hasan (yaptı) cümlesinde ‫ ﻟﻜﻦ‬edatından önceki
yanlış anlama telafi edilmiştir.
8. ‫ﺣﱴ‬
‫ َ ﱠ‬Türkçe’de ‘bile’ kelimesiyle karşılanabilecek olan bu edatın atıf
işlevi görebilmesi için ma‘tûf’unun zâhir bir isim olmasının yanı sıra
matufun aleyh’in bir parçası yada ayrılmaz bir unsuru olması
gerekir.ُ‫ﺣﱴ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬
‫ ﻳَ ُـﻤﻮت‬/İnsanlar ölür, Peygamberler bile (ölür)
‫اﻟﻨﺎس ﱠ‬
ُ
cümlesinde ma‘tûf olan ُ‫ اﻷﻧﺒﻴﺎء‬zâhir bir isim ve ma‘tûfun aleyh olan ‫اﻟﻨﺎس‬
ُ
kelimesinin bir parçası olduğundan‫ﺣﱴ‬
atıf edatı işlevi görmüş, ölüm
‫ﱠ‬
olgusunun Peygamberleri bile kapsayan ve oraya kadar uzanan
(gâye) bir gerçek olduğunu ifadeye yansıtmıştır.
9. ‫ ﻻ‬Türkçe’de ‘değil’ kelimesiyle karşılanabilecek olan bu edât cümleye
ٌ ‫ ﻻ‬،‫ﺣﻘﻴﻘﺔ‬
olumsuzluk katmaktadır. ‫ﺧﻴﺎل‬
‫ ﻫﺬﻩ‬/Bu bir gerçektir, hayal değil
ٌ
cümlesinde olduğu gibi.
Yukarıda geçen bütün örneklerde görüldüğü üzere atıf edâtından sonra
gelen kelime, ondan önce gelen kelimenin gramatik işlevini (i’râbını)
üstlenmiş olur.
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki cümlelerde geçen ‘ma‘tûf’ unsurların doğru kullanımı
belirleyiniz.
ٍ ْ‫ وِﳑ‬،‫ـﺤﺎة‬
(‫ـﺤﺎة‬
ٌ ْ‫ وِﳑ‬،‫ـﺤﺎة‬
ًَ ِ ‫ ﺑﻌﺸﺮﻳﻦ‬............ ً‫اﻟﺴﻮق ﻗﻠﻤﺎً ودﻓﱰا‬
ً ْ‫ )وِﳑ‬.‫ﻟﲑة‬
‫ اﺷﱰﻳﺖ ﻣﻦ ﱡ‬.1
ِ
ِ ،‫ﻗﺼﺮ‬
َِ ‫ﻃﻮب‬
‫زرت ﰲ إﺳﺘﺎﻧﺒﻮل‬
(‫ﻗﺼﺮ‬
َ
ُ .2
ْ ُ ........‫ و‬،‫اﻟﺴﻠﻴﻤﺎﻧﻴﺔ‬
ّ َْ ‫ﻣﺴﺠﺪ ﱡ‬
َ ،‫ﻗﺼﺮ‬
ُ ) ‫ﻗﺎﰊ‬
ِ ‫اﻷﺗﺮاك ﳏﻤﺪ‬
ِ ‫ﳒﻴﺐ‬
ِ ‫ ﳒﻴﺐ‬،‫ﻓﺎﺿﻞ‬
ِ ‫ َِﳒﻴﺐ‬،‫ﻓﺎﺿﻞ‬
ِ ) .......... ‫ ﻻ‬،‫ﻋﺎﻛﻒ‬
‫ﻳﻌﺠﺒﲏ ﰲ ﱡ‬
ُِ ِ .3
(‫ﻓﺎﺿﻞ‬
ُ
َ
َ َ ‫اﻟﺸﻌﺮاء‬
ِ
ٍ ‫ﻏﺰوة‬
(‫اﳋﻨﺪق‬
،‫اﳋﻨﺪق‬
،‫اﳋﻨﺪق‬
) .......... ‫ ﰒ‬،‫أﺣﺪ‬
َ
ُ
ُ ُ ‫ ﰒ‬،‫ﺑﺪر‬
ٌ ّ َ ‫ اﺷﱰك‬.4
َ ْ َ ‫ﻋﻤﺎر ﰲ‬
ِ
،‫اﻟﻄﻼب‬
،‫اﻟﻄﻼب‬
) ............‫اﻟﺼﻒ ﻓـ‬
(‫اﻟﻄﻼب‬
ّ َ ‫ﱢﻞ‬
َ
ُ
ُ ‫ دﺧﻞ إﱃ ُﻏﺮﻓﺔ اﳌﺪﻳﺮ ُﳑَﺜ‬.5
ِ
ِ
(‫اﻟﺮواﻳﺎت‬
،‫ﺮواﻳﺎت‬
‫ اﻟ‬،‫اﻟﺮواﻳﺎت‬
) .......... ‫ ﺑﻞ‬،‫اﻟﻘﺼﺺ‬
‫أﻓﻀﻞ ﻗﺮاءة‬
ّ ‫ ﻻ‬.6
َ
ُ
ِ
(ُ‫ اﳉﺎﻣﻌﺔ‬،‫اﳉﺎﻣﻌﺔ‬
،‫اﳉﺎﻣﻌﺔ‬
)
َ
..........
ِ
‫اﻟﺜﺎﻧﻮﻳﺔ أم‬
‫ ََأﺗﺪرس ﰲ‬.7
ِ
(ً‫ﺷﻜﺮا‬
ْ ُ ،‫ﺷﻜﺮ‬
ْ ُ ‫ ﱂ‬.8
ٌ ْ ُ ،‫ﺷﻜﺮ‬
َ ٌ‫ﻳﻜﻔﺮ ﺳﺎﱂ‬
َ َ َ ) .......... ‫ ﻟﻜﻦ‬،‫ﻧﻌﻤﺔَ رﱢﺑﻪ‬
237
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde geçen ‘ma‘tûfun aleyh’ doğru kullanımı‬‬
‫‪belirleyiniz.‬‬
‫اﻟﺸﺎرع ‪ ِ ..........‬ﱠ‬
‫ﻛﻠﺒﺎ‪ٍ ْ َ ،‬‬
‫ﻛﻠﺐ(‬
‫ﺎﻫﺪت ﰲ ِ‬
‫ﻛﻠﺐ‪ً ْ َ ،‬‬
‫‪ .1‬ﺷ ُ‬
‫وﻗﻄﺔً‪ٌ ْ َ ) .‬‬
‫ﻗﺎرة ‪ ،........‬ﻻ ﻛﺒﲑة‪.‬‬
‫‪ّ ُ ُ .2‬‬
‫أوروﺑﺎ ّ‬
‫ٍ‬
‫ﺻﻐﲑة‪ ،‬ﺻﻐﲑةٌ(‬
‫ﺻﻐﲑة‪،‬‬
‫) ً‬
‫اﻷﺛَ ِﺮﻳﺔ ﰒ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳌﻨﺎﻇﺮ‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ(‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ‪،‬‬
‫اﻷﻣﺎﻛﻦ‪،‬‬
‫اﻟﻄﺒﻴﻌﻴﺔ )‬
‫‪ .3‬زار ﱡ ُ‬
‫ّ‬
‫اﻟﻀﻴﻮف ‪ّ َ .........‬‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫ﻳﺴﺮاً‪ٍ ْ ُ ،‬‬
‫‪ .4‬ﱢ‬
‫ﻳﺴﺮ(‬
‫أرﺳﻠَﻪ اﷲ إﱃ ّ‬
‫اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺬي َ‬
‫ﻳﺴﺮ‪ْ ُ ،‬‬
‫ﻋﺴﺮ‪ٌ ْ ُ ) .‬‬
‫ﻛﺎﻓﺔ اﻟﻨﺎس‪ .......... ،‬ﻻ ُ ْ ٌ‬
‫اﻫﻴﻢ‪ ،‬إﺑﺮ ِ‬
‫اﻫﻴﻢ(‬
‫‪ .5‬ﺣﻀﺮ إﱃ ﺑﻴﺘﻨﺎ ﺿﻴﻮف ﻣﻦ ِﺟﲑ ِاﻧﻨﺎ ّ‬
‫اﻫﻴﻢ‪ ،‬إﺑﺮ َ‬
‫ﻓﺴﻠﻢ ﻋﻠﻴﻬﻢ ‪ ..........‬ﻓﻤﺼﻄﻔﻰ‪) .‬إﺑﺮ ُ‬
‫اﻟﻮزراء‪ ،‬ر ِ‬
‫اﻟﻮزراء(‪.‬‬
‫ـﻤﺆﲤﺮ‪ ،‬ﺑﻞ َوِزﻳﺮ‬
‫ﱠ‬
‫ﻳﺪﺧﻞ ‪ ..................‬ﻗﺎﻋﺔَ اﻟ ُ ََ‬
‫‪ .6‬ﱂ ُ‬
‫ﺋﻴﺲ ُ َ‬
‫ﺋﻴﺲ ُ َ‬
‫ﺋﻴﺲ ُ َ‬
‫اﻟﻮزراء‪ ،‬ر َ‬
‫اﻟﺼﺤﺔ )ر ُ‬
‫ِ‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ ﳛﲕ‪ ،‬إﱃ ‪ُ ..............‬ﺗﺴﺎﻓﺮ أو ِ‬
‫اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪ ،‬اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔُ(‬
‫اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪،‬‬
‫اﻟﻌﺮاق )‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﻛﻞ ٍ‬
‫اﻟﻄﺎﻋﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺎﻋﺔُ(‬
‫اﻟﻄﺎﻋﺔ‪،‬‬
‫وﺣﺜﻪ ﻋﻠﻰ ‪ ..........‬واﻟﻌﺒﺎدة )‬
‫َ‬
‫‪ .8‬أﻣﺮ اﷲ ﱠ‬
‫ﻣﺴﻠﻢ ﺑﺎﻟﺼﻼة واﻟﺰﻛﺎة َ ّ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen ma‘tûf, ma‘tûfun aleyh ve atıf edatını‬‬
‫‪belirleyin, sonra ma‘tûf, ma‘tûfun aleyhin irâb hükmünü belirleyiniz.‬‬
‫ﻓﺂﻣﻦ ِ ِﺑﻪ أﺑﻮ ٍ‬
‫وﻋﻠﻲ‪.‬‬
‫أرﺳﻞ اﷲ ﳏﻤﺪا ﺑﺎﻟﻘﺮآن َ َ‬
‫‪َ .1‬‬
‫ﺑﻜﺮ ّ‬
‫وﺣﺪﻫﻢ‪.‬‬
‫‪ .2‬أﻧْ َـﺰل اﷲ اﻟﻘﺮآن ِ ّ‬
‫ﻟﻜﺎﻓﺔ اﻟﻨﺎس‪ ،‬ﻻ اﻟﻌﺮب َ‬
‫ﺷﺪد اﳌﺸﺮﻛﻮن اﻟﺘﻌﺬﻳﺐ ﻋﻠﻰ ِ‬
‫آل ٍ‬
‫‪ .3‬ﱠ‬
‫ﲰﻴﺔ َﻓﻴﺎﺳﺮ‪.‬‬
‫ـﻴﺖ َُﱠ‬
‫ﻳﺎﺳﺮ‪ ،‬ﺗُـ ُﻮﻓﱢ َ ْ‬
‫َ‬
‫ﻳﻨﺠﺢ ﻣﺼﻄﻔﻰ ﰲ ﱠ‬
‫اﻟﺪورة اﻟﻌﺮ ّﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻟﻜﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪.‬‬
‫‪َ .4‬ﱂ َ‬
‫ﻳﻌﻠﻢ اﻹﺳﻼم اﳌﺴﻠﻢ اﻟﻨﻈَ ِﺮﱠﻳﺔ ُﰒّ ِ‬
‫‪ ُ .5‬ﱢ‬
‫اﻟﺘﻄﺒﻴﻖ‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻻ ُ ْ ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‬
‫اﻟﻜﻔﺮ‪ ،‬ﺑﻞ ﻳﱰُﻛﻪُ ُﺣ ّﺮاً‪.‬‬
‫اﻹﻧﺴﺎن ﻋﻠﻰ اﻹﳝﺎن أو ُ‬
‫َ‬
‫ﻳﻜﺮﻩُ‬
‫ُ‬
‫ﺷﻮال‪ ،‬أﺗُ َ ﱢ ِ‬
‫ـﻤﻮز أم ِ‬
‫اﻟﻌَﻨﺐ؟‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ َ ﱠ ُ‬
‫ـﻔﻀﻠﲔ اﻟ َ َ‬
‫ﻳﺸﱰك ﰲ اﳌﺆﲤﺮ‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻋﻤﺮ‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻋﺜﻤﺎن ﱂ َ َ ْ‬
‫‪4. Aşağıdaki âyetlerde geçen atıflı kullanımları bulunuz, unsurlarını‬‬
‫‪belirleyiniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫ٍ‬
‫ﻛﺜﲑ ِﻣﻦ َْﳒﻮاﻫﻢ ِإﻻﱠ ﻣﻦ َأﻣﺮ ِ َ َ ٍ‬
‫‪ .1‬ﻻ َﺧ ْﻴ َـﺮ ِﰲ َ ِ ٍ‬
‫ـﲔ اﻟﻨ ِ‬
‫ذﻟﻚ اﺑـﺘَْ َـﻐﺎء‬
‫ﻣﻌﺮوف َْأو إِ ْ َ ٍ‬
‫ـﻔﻌﻞ َِ َ‬
‫ﺻﻼح ﺑَ َْ‬
‫َ ُ ْ َ ْ ََ َ‬
‫ﱠﺎس‪َ َ ،‬‬
‫وﻣﻦ ﻳَ ْ َ ْ‬
‫ﺑﺼﺪﻗﺔ َْأو َ ْ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺮﺿﺎت ّ ِ‬
‫ِ‬
‫َ ِ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫اﻟﻠﻪ َ َ ْ َ‬
‫ﻓﺴﻮف ﻧُْـﺆﺗﻴﻪ َ ْ‬
‫َْ‬
‫أﺟ ًﺮا َ ً‬
‫ورﺳﻠﻪ واﻟْﻴ ِ‬
‫وﻣﻼﺋﻜﺘﻪ وُ ُِ ِ ِِ‬
‫ﻳﻜﻔﺮ ِ ّ ِ ِ ِِ‬
‫ـﻮم ِ ِ‬
‫ﺑﻌﻴﺪا‪.‬‬
‫ﺿﻞ َ َ‬
‫اﻵﺧﺮ ﻓََ ْ‬
‫ـﻘﺪ َ ﱠ‬
‫ﺿﻼﻻً َ ِ ً‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫ﻛﺘﺒﻪ َ ُ ُ َ َ ْ‬
‫وﻣﻦ َ ْ ُ ْ‬
‫ﺑﺎﻟﻠﻪ َ َ َ َ َ‬
‫أﺿﻞ َ ِ‬
‫ِ‬
‫إن ُ ْ ِ‬
‫ﲢﺴﺐ َ ﱠ‬
‫ﺳﺒﻴﻼً‪.‬‬
‫أن َ ْ‬
‫ـﻌﻘﻠﻮن‪ْ ِ ،‬‬
‫ﺮﻫﻢ َ ْ َ ُ َ‬
‫ﻳﺴﻤﻌﻮن َْأو ﻳَ ْ ِ ُ َ‬
‫ﻫﻢ َ َ ﱡ‬
‫ﺑﻞ ُ ْ‬
‫أﻛﺜَـ َ ُ ْ‬
‫‪َْ .3‬أم َ ْ َ ُ‬
‫ﻫﻢ إﻻﱠ َﻛﺎﻷَﻧْ َـﻌﺎم َ ْ‬
‫وﻣﺒﺸﺮا َ ِ‬
‫وﻧﺬﻳ ًﺮا‪.‬‬
‫ﱠﱯ ِﱠإﻧﺎ َ ْ َ َْ َ‬
‫أرﺳﻠﻨﺎك َ ِ ً‬
‫‪َ .4‬ﻳﺎ أَﻳﱡ َـﻬﺎ اﻟﻨِ ﱡ‬
‫ﺷﺎﻫﺪا َ َُ ﱢ ً َ‬
‫اﻟﻠﻪ ِ ِ‬
‫ـﺜﻢ وﺟﻪُ اﻟ ّ ِ‬
‫‪ِ ِّ .5‬‬
‫ْﻤﻐﺮب َﻓﺄَﻳَْـﻨﻤﺎ ﺗُ ﱡ‬
‫ﻠﻪ ِ ﱠ‬
‫ﻋﻠﻴﻢ‪.‬‬
‫وﻟﻠﻪ اﻟ َ ْ ِ ُ‬
‫ـﻮﻟﻮا ﻓَ َ ﱠ َ ْ‬
‫إن ّ َ َ ٌ‬
‫واﺳﻊ َ ٌ‬
‫َ‬
‫ْﻤﺸﺮق َواﻟ َ ْ ِ ُ َ َ‬
‫‪238‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻓﺈﻣﺴﺎك َِ ٍ‬
‫ﲟﻌﺮوف َأو َﺗﺴ ِﺮﻳﺢ ِِ ْ ٍ‬
‫‪ .6‬ﱠ َ ُ ِ ِ‬
‫ﺑﺈﺣﺴﺎن‪.‬‬
‫اﻟﻄﻼق َﻣ ﱠﺮَﺗﺎن َ ْ َ ٌ ْ ُ‬
‫ْ ْ ٌ َ‬
‫ِ‬
‫ِِ‬
‫واﺳﺠﺪي ِ‬
‫ﻣﺮﱘُ اﻗْ ُِ ِ ِ‬
‫اﻛﻌﲔ‪.‬‬
‫‪َ .7‬ﻳﺎ َ ْ َ‬
‫ﻣﻊ اﻟ ﱠﺮ َ‬
‫وارَﻛﻌﻲ َ َ‬
‫ـﻨﱵ ﻟ َﺮﱢﺑﻚ َ ْ ُ َ ْ‬
‫اﻟﺸﻴﻄﺎن َ َ َ ِ‬
‫ِ‬
‫ْﻐﺎوﻳﻦ‪.‬‬
‫ﻓﺎﻧﺴﻠﺦ ِﻣ ْﻨ َـﻬﺎ َﻓﺄَﺗْـﺒَ َـﻌﻪُ ﱠ ْ َ ُ‬
‫آﻳﺎﺗﻨﺎ َ َ َ َ‬
‫اﻟﺬي آﺗَـﻴَْـﻨﺎﻩُ َ َِ‬
‫واﺗﻞ َ َْ ِ ْ‬
‫ﻣﻦ اﻟ َ ِ َ‬
‫ﻓﻜﺎن َ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻧَ َـﺒﺄَ َ‬
‫‪ُ ْ َ .8‬‬
‫‪5. Aşağıdaki cümleleri Arapça’ya tercüme ediniz.‬‬
‫‪1. Ahmet bahçede çok sayıda arkadaşını gördü.‬‬
‫‪2. Ankara, İstanbul’dan dörtyüz elli kilometre uzaktadır.‬‬
‫?‪3. Otobüsle mi yolculuğu tercih edersiniz yoksa trenle mi‬‬
‫‪4. Samsun’dan Mersine yolculuk dokuz saat sürdü.‬‬
‫?‪5. Matematik dersiyle mi başlayalım‬‬
‫‪6. Aşağıdaki serbest parçayı okuduktan sonra metinde geçen hâl‬‬
‫‪kullanımları tespit ediniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫َِ‬
‫ﳏﻤﺪ ِ‬
‫ﺗﻌﻠﻢ َﻋﻤﺎر ﻣﻦ ِ َ ِ‬
‫ﺣﺐ َ ِ‬
‫ﻛﺮﻩ ﱡ ِ‬
‫واﻟﺪﻳﻪ‪ ،‬ﻳ ٍ‬
‫اﻟﺴﻼم‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‬
‫وﲰﻴﺔ‪ ُ ،‬ﱠ‬
‫ﺎﺳﺮ َُﱠ َ‬
‫ﻓﻠﻤﺎ ﺟﺎء ٌ‬
‫ـﻤﺴﺎواة وُ ْ َ‬
‫ُ‬
‫َّ ّ ٌ‬
‫اﻟﻈﻠﻢ‪ّ .‬‬
‫اﻟﻌﺪل واﻟ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫أﻏﻀﺐ أﺑﺎَ ْ ٍ‬
‫ﻓﻌﺬ َ ﻢ أﻟﻮاﻧﺎً ِﻣﻦ‬
‫ﻋﻤﺎر‬
‫ﺑﺮﺳﺎﻟﺔ‬
‫ﺟﻬﻞ‪ّ ،‬‬
‫اﻹﺳﻼم‪ ،‬دﺧﻞ ّ‬
‫وﻳﺎﺳﺮ َُّ‬
‫ٌ‬
‫وﲰﻴﺔُ ﰲ اﻟﺪﻳﻦ اﳉﺪﻳﺪ‪ .‬وﻫﺬا اﻷﻣﺮ َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻮدة إﱃ ﱢ‬
‫ﺛﺒﺘﻮا ﻋﻠﻰ‬
‫ﻳﺴﻤﻌﻮا ﻟﺘﻬﺪﻳﺪﻩ‪ ،‬ﺑﻞ َ ُ‬
‫اﻟﺸﺮك أو اﻻﺳﺘﻤﺎرار ﰲ اﻟﺘﻌﺬﻳﺐ‪ ،‬ﻟﻜﻨﱠﻬﻢ ﱂ َ ُ‬
‫اﻟﻌﺬاب‪ ،‬وﺧﻴﱠ َـﺮﻫﻢ ﺑﲔ َ‬
‫أول َ ِ‬
‫ﺷﻬﻴﺪﻳﻦ ﰲ اﻹﺳﻼم‪ .‬‬
‫ﲢﺖ اﻟﺘﻌﺬﻳﺐ‪ ،‬ﻓﻜﺎﻧﺎ َ‬
‫اﻹﳝﺎن ﺑﺎﷲ ﱠ‬
‫ﻓﻴﺎﺳﺮ َ‬
‫ﺣﱴ ﺗُ ُـﻮﻓﱢ َـﻴﺖ ﲰﻴﺔُ ٌ‬
‫َِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫وﺑﻘﻲ ﻋﻤﺎر ِ‬
‫ﺟﻬﺎدﻩ ﰲ ِ‬
‫اﳊﺒﺸﺔ ﰒ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ .‬وﻗﺪ‬
‫ﺳﺒﻞ اﻹﺳﻼم إﱃ ْ‬
‫ﻳﻮاﺻﻞ ِ َ‬
‫وﻳﻬﺎﺟﺮ إﱃ ََ‬
‫ّ ُ‬
‫أن َ ُ‬
‫ﻳﱰك ﻣﻜﺔَ ُ َ‬
‫ﺑﻨﻌﻴﻢ ِ‬
‫ِ‬
‫اﺷﱰك ﰲ َ ٍ‬
‫ﺑﺪر ﰒ ُ ٍ‬
‫اﻟﻔﻮز َِ ِ‬
‫ﺣﻴﺎﺗﻪ ﱠ‬
‫أﺟﻞ ِ‬
‫ﻏﺰوة َ ْ ٍ‬
‫اﻵﺧﺮة‪ ،‬ﻻ َ ِ ِ‬
‫ﻧﻌﻴﻢ‬
‫اﳋﻨﺪق‪،‬‬
‫وأﻣﻀﻰ َ‬
‫أﺣﺪ ﰒ َ َ‬
‫َ‬
‫ﻳﻌﻤﻞ ﻣﻦ ْ‬
‫ُ‬
‫ﻛﻠﻬﺎ َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫رﲪﺔً ِ‬
‫ِ‬
‫ﺟﺎوز ﱢ ِ‬
‫ﻣﻮﻗﻌﺔ ِ ﱢ‬
‫ﺑﺘﺼﺮف‬
‫واﺳﻌﺔ‪ ) .‬ﱡ‬
‫اﻟﺘﺴﻌﲔ ُ ْ ِ َ‬
‫ﻋﻤﺮاً َﻃﻮﻳﻼ ﺣﱴ َ َ‬
‫رﲪﻪ اﷲُ َ ْ َ‬
‫ﺻﻔﲔ‪َ ،‬‬
‫واﺳﺘﺸﻬﺪ ﰲ َ َ‬
‫اﻟﺪﻧﻴﺎ‪ .‬وﻋﺎش ُ ْ‬
‫ﻣﻦ‪ :‬اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﳌﻴﺴﺮة( ‪ ‬‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫َ ﱠ ِ‬
‫ﺣﺐ‪Sevmek :‬‬
‫ﳛﺐ – ُ ﱞ‬
‫َ‬
‫أﺣﺐ – ُ ّ‬
‫أﺧﺬ ‪Alıp götürmek :‬‬
‫ﻳﺄﺧﺬ )إﱃ( – َ ْ ٌ‬
‫َََ‬
‫أﺧﺬ – َْ ُ‬
‫اﺳﺘﻐﺮق – ﻳﺴﺘـ ْ ِ ِ‬
‫اق‪Sürmek, vakit almak :‬‬
‫اﺳﺘِﻐﺮ ٌ‬
‫َ َْ‬
‫ﻐﺮق – ْ‬
‫ِ‬
‫اﺳﺘﻤﻊ – َ ِ‬
‫ﻳﺴﺘﻤﻊ – اﺳﺘﻤﺎع‪Dinlemek :‬‬
‫َْ‬
‫َْ َ‬
‫ِ‬
‫ـﻨﺴﻠﺦ – ِ ْ ِ‬
‫اﻧﺴﻼخ‪Sıyrılmak, uzak durmak :‬‬
‫ﺴﻠﺦ– ﻳَ ْ َ ِ ُ‬
‫اﻧْ َ َ َ‬
‫ِ‬
‫اﻷول‪İlk, birinci :‬‬
‫اﻷواﺋﻞ )ج( ﱠ‬
‫‪239‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
Uzaklaşmak :‫ـﻌﺪ‬
ٌ ْ ُ‫ﺑﻌﺪ – ﻳـَْﺒ ُـﻌﺪ– ﺑ‬
َُ
Yutmak, içine çekmek :‫ـﻠﻊ‬
ٌ ْ َ‫ـﻠﻊ – ﺑ‬
َ َ َ‫ﺑ‬
ُ َ ‫ـﻠﻊ– ﻳَـ ْﺒ‬
ِ
ِ ‫ﱠ‬
Bilet :‫ﺗﺬﻛﺮة‬
َ ْ َ (‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ )ج‬
ِ
Yer ayırtmak, rezervasyon yapmak :‫ﺣﺠﺰ‬
ٌ ْ َ – ‫ﺠﺰ‬
ُ ‫ﺣﺠﺰ – َْﳛ‬
ََ
Modern :‫ﺣﺪﻳﺜﺔ‬
ََِ
ِ
Zannetmek, varsaymak :‫ﺣﺴﺒﺎن‬
ْ ُ – ‫ﺴﺐ‬
ُ َ ‫ﺐ – َْﳛ‬
َ ‫َﺣﺴ‬
ِ‫ﱠ‬
Rehber :‫اﻟﺪﻟﻴﻞ‬
ِ
Turist :‫ﺳﻴﺎح‬
‫ﺳﺎﺋﺢ )ج( ﱡﱠ‬
Salıvermek, serbest bırakmak :‫ﻳﺢ‬
‫َﱠ‬
ٌ ‫ﺗﺴ ِﺮ‬
ْ َ– ‫ﻳﺴﺮح‬
ُ ‫ﺳﺮح– ُ َ ﱢ‬
Görmek, izlemek :‫ﻳﺸﺎﻫﺪ – ﻣﺸﺎﻫﺪة‬
ََ َ
َ ِ ُ – ‫ﺷﺎﻫﺪ‬
Sınıf, sıra :‫ﺻﻔﻮف‬
ُ ُ (‫ﺻﻒ )ج‬
ّ َ
Fotoğraf çekmek, fotokopi yapmak :‫ﻳﺼﱢﻮر – َﺗﺼﻮﻳﺮ‬
‫َﱠ‬
َ ُ – ‫ﺻﻮر‬
ِ ‫ﺿﻞ– ﻳ‬
Sapmak, hak yoldan ayrılmak :‫ﺿﻼل‬
َ – ‫ﻀّﻞ‬
َ ‫َﱠ‬
ِْ
ِ ‫اﻟﻌﻬﺪ ﱡ‬
Bizans dönemi :ّ‫اﻟﺮوﻣﺎﱐ‬
َ
ِ َ‫ﰲ‬
Aynı anda :‫ﻧﻔﺲ اﻟﻮﻗﺖ‬
‫َﱠ‬
Sunmak :‫ـﻘﺪم – ﺗﻘﺪﱘ‬
ُ ‫ﻗﺪم – ﻳُ َ ﱢ‬
Hızlı tren : ‫اﻟﺴ ِﺮﻳﻊ‬
‫اﻟﻘﻄﺎر ﱠ‬
ِ
Normal tren :‫اﻟﻌﺎدي‬
ّ َ ‫اﻟﻘﻄﺎر‬
‫ـﺤﻄﺔ )ج( َﻣ َ ﱠ‬
‫َﻣ َ ﱠ‬
İstasyon :‫ـﺤﻄﺎت‬
ِ َ ‫ﻣﻸَ – ﻳ‬
ِ
(Dolu :‫ﻣﻠﻴﺊ‬
ْ َ ََ
ٌ ْ – ُ‫ـﻤﻸ‬
ٌ َ ) Doldurmak :‫ﻣﻠﺊ‬
Manzara :‫ﻣﻨﻈﺮة‬
ََ َ (‫اﳌﻨﺎﻇﺮ )ج‬
Başarılı olmak :‫ﻳﻨﺠﺢ – َﳒﺎح‬
َ – ‫ََﳒﺢ‬
Gizlice konuşma, fısıltı :‫ﱠﺠﻮى‬
َ ْ ‫اﻟﻨ‬
ِ – ‫واﻓﻖ‬
Onaylamak, uygun görmek :‫ﻳﻮاﻓﻖ – ُﻣﻮاﻓََـﻘﺔ‬
ُ َ
Söz vermek :‫وﻋﺪ‬
ٌ ْ َ – ‫وﻋﺪﻩ – َِﻳﻌﺪ‬
ََ َ
240
Özet
Atfın mahiyetini ve unsurlarını tanımlayabilmek
Üslupta akıcılığı temin etmek gayesiyle bazen cümle unsurlarını kendi
içerisinde, bazen de iki cümle yada cümleciği kendi arasında bağlama
işlemine atıf denir. Atıf cümlesinin; ma‘tûf, ma‘tûfun aleyh ve atıf edatı
olmak üzere üç temel unsuru vardır:
a. Atıf edatı (‫)أداة اﻟﻌﻄﻒ‬: Ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh unsurlarını birbirine
bağlayan edattır.
b. Ma‘tûf (‫)ﻣﻌﻄﻮف‬: Atıf edatı vasıtasıyla kendisinden önceki cümleye
bağlanan ve cümlede atıf edatından hemen sonra gelen unsurdur.
c. Ma‘tûfun aleyh (‫)ﻣﻌﻄﻮف ﻋﻠﻴﻪ‬: Ma‘tûf’un kendisine bağlandığı ana unsur olup
cümlede atıf edatından önce yer alır.
Atıf edatlarının nerelerde gerçekleştiğini ve gramatik işlevini kavrayabilmek
Sözkonusu bağlama işlemi (atıf) isimle isim, fiille fiil yada cümle ile cümle
arasında gerçekleşir. Gramatik işlev itibariyle ma‘tûf, ma‘tûfun aleyh’in
cümledeki yerini alır, yani i’râb hükmünü üstlenir. Dolayısıyla ma‘tûfun
aleyh cümledeki yeri itibariyle merfû ise ma‘tûf unsur da merfû, mansûb ise
o da mansûb, mecrûr ise mecrûrdur.
Atıf edatlarında zaman ve cümle uyumunu kavrayabilmek
Sîga (kip) itibariyle uyum. Buna göre atıf işlemi iki fiil arasında
gerçekleşmişse, söz konusu fiiller sîga ve zaman bakımından birbirlerine
paralel olurlar. Dolayısıyla mâzî fiil mâzî fiile, muzâri muzâri’ye, emir fiil
emir’e atfedilerek gerçekleşir.
Cümlede uyum. Şayet atıf işlemi iki cümle arasında gerçekleşmişse; isim
cümlesi isim cümlesine, fiil cümlesi de fiil cümlesine atfedilir.
Atıf edatlarını ve cümleye yükledikleri anlamlarını bilebilmek
‫ )َو )اﻟﻮاو‬edatı iki unsuru bir araya getirme ve ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’i
eşit şartlarda aynı hükme ortak etme (iştirâk) işlevi görür.
(‫اﻟﻔﺎء‬
َ ) ‫ )ﻓَـ‬edatı, ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh’i bir sıralamaya tabi tutmasının
(tertîb) yanı sıra, bu iki unsur arasında, zaman olarak öncelik-sonralık
(ta‘kîb) ilişkisinin varlığına işaret eder.
(ّ‫ ) ُﰒ‬edatı iki unsuru bir sıralamaya bağlı olarak cemetmenin yanı sıra söz
konusu iki unsur (ma‘tûf ve ma‘tûfun aleyh) arasında bir zaman aralığının
(terâhî) var olduğunu gösterir.
(‫ )َْأو‬edatı iki unsur arasında tahyîr, yani tercih söz konusu olması durumlarında kullanılır.
241
(‫ )َأم‬edatı, soru edatı olan hemze ile (َ‫ )أ‬birlikte kullanılır ve muhataptan bu
edatın öncesi ile sonrasındaki unsurlardan birini ta’yîn ve tercih etmesini
zorunlu kılar.
(‫ﺑﻞ‬
ْ َ ) edatı kendisinden önceki anlamdan farklı, hatta tam tersi (idrâb/‫ )إﺿﺮاب‬bir
anlamın ifade edileceği yerlerde kullanılır.
ِ
(‫ﻟﻜﻦ‬
ْ ) edatı ise kendisinden önceki cümledeki bir eksikliği ya da yanlış
anlamayı telafi (istidrâk) ve yanlış anlaşılma ihtimalini ortadan kaldırmak
için kullanılır.
(‫ﺣﱴ‬
‫ ) َ ﱠ‬edatı ma‘tûfun aleyh’in hükmünün, parçası ya da ayrılmaz bir
unsuru mahiyetinde olan ma‘tûfa kadar geçerli olduğunu ifade etmek
için kullanılır.
(‫ )ﻻ‬edâtı cümleye olumsuzluk katmaktadır.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde atıf edâtı, ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh
arasında hem tertîb hem ta‘kîb ifade etmektedir?
a. ‫اﻟﻠﱭ‬
ْ ‫ﳚﺐ ﻋﻠﻴﻚ‬
َ ‫أن ﺗﺸﺮب اﳌﺎءَ ﰒّ ﱠ‬
ِ ُ ‫أن‬
b. ‫ﺗﺴﺎﻓﺮ إﱃ ُﺗﺮﻛﻴﺎ أو ﺳﻮرﻳﺎ‬
ْ ‫ﳝﻜﻨﻚ‬
ُِ ُ
ِ َ‫ﲰﻜﺔ‬
c. ‫أﺳﻬﺎ‬
‫ﻓﺎﻃﻤﺔ ﱠ‬
َ َ ‫أﻛﻞ‬
َ ‫ﺣﱴ ر‬
َ َ ‫َﻣﻦ‬
ِ ‫ ﻟﻜﻦ‬،‫ﻇﺎﻟﻤﲔ‬
ِ َِ ‫اﳌﺴﻠﻤﻮن ﻟﻴﺴﻮا‬
d. ‫ﻋﺎدﻟﲔ‬
ُ
‫ﱠ‬
e. ‫ﻋﻠﻲ ﻓَ ُـﻴﻮﺳﻒ ﻓﻤﺼﻄﻔﻰ‬
‫دﺧﻞ‬
‫اﻟﺼﻒ ﱞ‬
2. (ً‫ﻧﺼﻒ ﺳﺎﻋﺔ ﺗﻘﺮﻳﺒﺎ‬
‫ﺳﺎﻋﺔ أو‬
‫ )اﻧﺘﻈ ْﺮُﺗﻪ‬cümlesindeki altı çizili kelime atıf işleminde
ً
َ
hangi unsuru temsil etmektedir?
a. ‫ﻣﻌﻄﻮف‬
b. ‫ﻣﻌﻄﻮف ﻋﻠﻴﻪ‬
c. ‫أداة اﻟﻌﻄﻒ‬
d. ‫اﻟﱰﺗﻴﺐ‬
ِ e. ‫اﻟﺘﻌﻘﻴﺐ‬
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde atıf ilişkisi aynı grup kelimeler arasında
gerçekleşmemiştir?
ِ ‫وﺑﻨﺘﻬﺎ ﻣﻦ‬
ِ
‫اﻟﺒﻴﺖ َُ ﱢ‬
a. ‫ﻣﺒﻜ َﺮَﺗﲔ‬
ُ ِْ ُ‫ﺧﺮﺟﺖ اﳌﺮأة‬
ِ ‫رﺟﻊ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻓﺄوﻻدﻩ إﱃ ﺑﻴﺘﻬﻢ ﱢ‬
b. ‫ﻣﺘﺄﺧ ِﺮﻳﻦ‬
َ
c. ‫ﻋﻤﺮ اﻟﺒﺎب ﰒ دﺧﻞ إﱃ اﳌﻄﺒﺦ ِﻟﻴﺘﻨﺎول ﺑﻌﺾ اﻟﻄﻌﺎم‬
ُ ‫ﻓﺘﺢ‬
242
d. ‫أﺻﺪﻗﺎءﻫﻢ ﰲ ِﻓﻨﺎء اﻟﺒﻴﺖ؟‬
‫أوﻻدﻫﺎ أم‬
َ ‫أﻧﺼﺤﺖ اﻷم‬
َ
e. ‫اﻟﻘﺎﺋﺪ‬
‫ﻛﻞ أﻓﺮاد اﳉﻴﺶ ﱠ‬
‫ﻣﺎت ﱡ‬
ُ ‫ﺣﱴ‬
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde atıf yanlış kullanılmıştır?
ِ َ ‫دﺧﻞ ﻃﺒﻴﺐ‬
a. َ‫ـﻤﺮﺿﺔ‬
‫اﻷﺳﻨﺎن إﱃ اﻟﻐﺮﻓﺔ ﰒ اﳌ ﱢ‬
ْ ُ
ِ
b. ‫واﻟﺸﻴﻮخ‬
‫اﻟﺸﺒﺎب‬
‫ﻛﻴﻒ ﺗﻜﻮن اﻟﻌﻼﻗﺔ ﺑﲔ‬
ِ
ِ َ ‫اﻟﻈﻠﻢ‬
‫ﻳﺸﻜﻮ اﳌﻈﻠﻮم ِﻣﻦ ﱡ‬
c. ‫ﻓﻴﺒﻜﻲ‬
ُْ
ِ ‫اﻟﻄﻼب ﱠ‬
ِ ،‫ﻟﻠﺸﻬﺎدة‬
ِ ‫ﻟﻄﻠﺐ‬
ِ ِ ‫ﻟﻜﻦ‬
‫ﻳﺪرس ﱡ ﱠ‬
d. ‫اﻟﻌﻠﻢ‬
ُ ‫ﻻ‬
َِ ‫ـﻮﻓﺮة أم‬
ِ ‫أﻓُـﺮص ﱠ‬
ِ ‫اﻟﺘﻌﻠﻴﻢ ﰲ‬
‫ﺑﻼدﻛﻢ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
e. ‫ﻗﻠﻴﻠﺔ؟‬
ُ َ
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ma‘tûf ile ma‘tûfun aleyh yer
değiştirebilir?
ِ ‫ﻣﻘﺮ ﱠ‬
a. ‫اﻟﺸﺮﻛﺔ‬
َ
ّ َ َ ‫أﺧﺮج إﱃ‬
ُ ‫ﺳﺄﺗﻨﺎول َﻓﻄﻮري ﰒ‬
‫ﱠ‬
b. ‫اﻟﺪرس‬
‫اﻟﺼﻒ ﻓﻨﺼﺤﺖ اﻟﻄﻼب ﰒ ﺑﺪأت‬
‫دﺧﻠﺖ‬
ْ
َ
c. ‫وﺗﻜﻠﻤﻨﺎ ﻋﻦ اﻷﻳﺎم اﳌﺎﺿﻴﺔ‬
ْ ‫ذﻫﺒﺖ إﱃ ﺑﻴﺖ ﺻﺪﻳﻘﻲ؛ ﺟﻠﺴﻨﺎ ﻣﻌﺎً ﱠ‬
ِ
ِ ‫اﺳﺘﻬﻠﻜﺖ اﻟﺰراﻋﺔ‬
d. ‫اﻵﺑﺎر‬
‫اﳊﺪﻳﺜﺔ‬
ْ ََ
َ ‫ﻣﺼﺎدر اﳌﻴﺎﻩ ﺣﱴ‬
َ
ٍ
ِ
e. ‫ْﻮﻟﺔ‬
‫ﻳﻮاﺟﻪ اﻟﺸﺒﺎب‬
ّ ‫ﻛﺜﲑة ﻓﻴﺒﺪأ‬
َ َ ‫واﻟﻮﻟ‬
ً ‫ﻣﺸﻜﻼت‬
ُ
َ ‫ﺑﺎﻟﺸﻜﻮى‬
َ ‫ﻛﻠﻬﻢ ﱠ‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. e
Yanıtınız doğru değilse, “Atıf Edatları ve İşlevleri” konusunu
yeniden okuyunuz.
2. b
Yanıtınız doğru değilse, “Dil Bilgisi” ile ilgili anlatım kısmı ile
alıştırmaları yeniden gözden geçiriniz.
3. c
Yanıtınız doğru değilse, “Atıf Edatları ve İşlevleri”
yeniden okuyunuz.
4. a
Yanıtınız doğru değilse, dilbilgisiyle ilgili anlatım kısmı ile
alıştırmaları yeniden gözden geçiriniz.
5. c
Yanıtınız doğru değilse, “Atıf Edatları ve İşlevleri” konusunu
yeniden okuyunuz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Öncelikle örnek cümlemizi bir daha hatırlayalım:
‫إﺳﺘﺎﻧﺒُـﻮل‬
‫ـﺄﺧﺬﻩُ إﱃ‬
َ ُ ْ َ‫أن ﻳ‬
ْ
243
ِ ِ ‫ﻃﻠﺐ ﺣﺴـﻦ ِﻣﻦ‬
‫واﻟﺪﻩ‬
ٌَ َ َ َ
konusunu
(...... ............‫ إﱃ‬......... ‫أن‬
ْ ........ ‫ )ﻓﺎﻃـﻤﺔ ﻣﻦ‬cümlesinde fâil ‫ ﻓﺎﻃـﻤﺔ‬olduğu
için fiilimiz dişil formda ‫ﻃﻠﺒﺖ‬
ْ َ şeklinde olması, arkasından da cümlenin ‫ﻣﻦ‬
ِ ِ şeklinde devam etmesi gerekir.
‫ـﺄﺧﺬﻫﺎ إﱃ إﺳﺘﺎﻧﺒُـﻮل‬
َ ُ ْ َ‫أن ﻳ‬
ْ ‫واﻟﺪﻫﺎ‬
‫ﱢ‬
(....... ‫ إﱃ‬........... ‫أن‬
‫اﳌﻌﻠﻢ ﻣﻦ ﻃﻼﺑﻪ‬
............) cümlesinde de fiilin
ْ
‫ﱢ‬
şeklinde
akabindeki fâil (‫ )اﳌﻌﻠﻢ‬eril olduğu için fiilimiz eril formda ‫ﻃﻠﺐ‬
َ
olması, arkasından gelen cümlenin ise ‫ ﻃﻼﺑﻪ‬kelimesindeki zamire paralel
olarak ‫ﻳﺄﺧﺬوﻩ إﱃ إﺳﺘﺎﻧﺒُـﻮل‬
ْ devam etmesi gerekir.
ُ َْ ‫أن‬
( ........... ‫إﱃ‬
‫ ﱢ‬.......)
‫ـﻬﻦ‬
ْ ُ َْ ‫أن‬
ْ ....... ‫اﳌﻌﻠﻤﺎت ﻣﻦ‬
ّ ُ َ‫ﻳﺄﺧﺬﻧ‬
‫ ) ﱢ‬tekrar dişil olduğu için fiilimiz
cümlesinde de fiilin akabindeki fâil (‫اﳌﻌﻠﻤﺎت‬
şeklinde
olması,
arkasından
gelen cümlenin ise ‫ـﻬﻦ‬
dişil formda ve ‫ﻃﻠﺒﺖ‬
ْ
َْ
ّ ُ َ‫ﻳﺄﺧﺬﻧ‬
kelimesindeki zamire uygun olması için öncesindeki ismin çoğul dişil
ِ ِ
formunda bir isim olması, dolayısıyla cümlenin ‫ـﻬﻦ إﱃ‬
ْ ُ َْ ‫أن‬
ْ ‫ـﻬﻦ‬
ّ ُ َ‫ﻳﺄﺧﺬﻧ‬
ّ ‫ﻣﻦ ﻃﺎﻟﺒﺎﺗ‬
‫ إﺳﺘﺎﻧﺒُـﻮل‬şeklinde devam etmesi gerekir.
Yararlanılan Kaynaklar
Mahmud İsmail Sînî, İbrahim Yusuf es-Seyyid, Muhammed er-Rifaî eşŞeyh), el-Kavâidu’l-Arabiyyeti’l-Müyessere, İstanbul.
Çörtü, M. Meral, (2004) Sarf-Nahiv Edatlar, İstanbul.
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv
Bilgisi), İstanbul.
244
245
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
•
Hâl’in mahiyetini tanımlayabilecek,
•
Hâl’in unsurlarını ve sâhibu’l-hâl, râbıt ve vâv-ı hâliyye terimlerini
belirleyebilecek,
•
Hâl’in türlerini tanıyabilecek,
•
Hâl’in inceliklerini ve bazı özel kullanımlarını ayırt edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
•
Hâl
•
Sâhibu’l-hâl
•
Müfret hâl
•
Cümle hâl
•
Vâv-ı hâliyye
•
Râbıt
Öneriler
Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce;
•
Metni daha iyi bir şekilde kavramak için öncelikle üç defa okuyun ve
anlamadığınız kelimeleri tespit edin ve ‘kelimeler ve deyimler’ kısmına
başvurunuz. Yine de anlamını bilmediğiniz kelimeler olursa bir ArapçaTürkçe sözlüğe müracaat ediniz.
•
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi (Nahiv
Bilgisi), adlı kitaptan ‘Hâl’ konusunu okuyunuz.
246
Hâl ve Türleri
َُ
ُ َ ْ‫اﳊﺎل َوأَﻧ‬
ُ‫ـﻮاﻋﻪ‬
GİRİŞ
Her dilde olduğu gibi Arapça’da da cümleler, temel ve yan unsurlardan
oluşur. Temel unsurlar muhaataba cümledeki ana mesajı aktarma imkânı
verirken, yan unsurlar ayrıntıları nakletme işlevi görürler. ‫اﻟﻌﻤﻞ‬
َ َ ‫ﳛﲕ إﱃ‬
َ َ ‫ﺣﻀﺮ‬
ََ
/Yahya işe geldi cümlesinde temel unsurlar zikredilmiş ve Yahya’nın işe
geldiği mesajı muhataba aktarılmıştır. Ancak ayrıntılar hakkında herhangi
bir bilgilendirme yapılmamıştır. Yani Yahya’nın ne zaman geldiği, nasıl
geldiği konusunda bir şey zikredilmemiştir. Cümleye: ً‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‬
َ َ ‫اﻟﻌﻤﻞ‬
َ
َ َ ‫ﺣﻀﺮ ﳛﲕ إﱃ‬
ِ / Yahya işe sabahleyin yürüyerek geldi ilâveleri yapılmak suretiyle
ً‫ﻣﺎﺷﻴﺎ‬
َ
daha detaya girilmiş ve muhataba Yahya’nın ne zaman ve nasıl geldiği bilgisi
de verilmiş olmaktadır.
Dil öğretiminde muhatabı mesajı anlamaya götüren temel ve yan
unsurların tanınması ve gramatik hükümlerinin bilinmesi son derece önemli
bir husustur. Zira cümlede hangi unsurun temel, hangisinin yan unsur
olduğunun tespiti dile hâkimiyetin önemli bir aşamasıdır.
İşte bu ünitede Arapça’da cümlede yan bir unsur (‫ﻓﻀﻠﺔ‬
َ ْ َ ) hükmünde olan
“Hâl” konusu işlenecektir. Konu temelde, üç terim çerçevesinde ele
alınacaktır: Hâl, sâhibu’l-hâl ve râbıt. Bu esaslar çerçevesinde konumuza
ilişkin ayrıntılı bilgi ve örnekler okuma parçamızın peşinden verilecektir.
Konu ile ilgili ön bilgi almak için www.schoolarabia.net adreslerine de
başvurabilirsiniz.
ِ ‫اﳌﺎﺿﻲ وا‬
ِ ‫ﺑﲔ‬
‫ﳊﺎﺿﺮ‬
َ َ ‫اﻟﺰواج‬
َ‫ﱠ‬
247
‫ﻧﺸﺄ ََﳛﲕ َْﳏﺒﻮﺑﺎً ِﻣﻦ َِ‬
‫ﲨﻴﻊ أﻗﺎرِﺑﻪ‪ .‬ﻛﺎن َ َِ‬
‫ﺑﺄدب َ‬
‫ﺧﺎﻟﻪ ﻣﺼﻄﻔﻰ‬
‫ﳛﱰم‬
‫وأﺧﻼق‪ِ .‬ﻟﺬﻟﻚ ﻛﺎن ُ‬
‫اﳉﻤﻴﻊ ُ ِ ُ‬
‫َ‬
‫وﻳﻌﺎﻣﻠﻬﻢ َِ َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ـﻘﺎﻓﻴﺔ ِ ِ ِ‬
‫اﻷﻣﻮر اﻟﺜﱠ َ ِ‬
‫واﻷﺧﻼﻗﻴﺔ‪ .‬ﻛﺎن ﳛﲕ َ ِ‬
‫ﳛﺒﻪ ﻛﺜﲑا وﻳ ْ ِ‬
‫ﻛﻞ ُ‬
‫ـﻘﻀﻲ ﻣﻌﻪ َأوﻗﺎﺗﺎً ﻛﺜﲑة؛ َُ ﱢ‬
‫ﻳﻠﺘﻘﻲ‬
‫ُِ ﱡ‬
‫واﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ َ ّ‬
‫َ ّ‬
‫ّ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ﳛﺪﺛﻪ ﰲ ُ ّ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺘﺠﺎورﻳﻦ ﰲ ِﻧﻔﺲ ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫ﲞﺎﻟﻪ ﻛﺜﲑا‪ ،‬ﻷ ﻤﺎ ﻛﺎﻧﺎ ُﻳﻘﻴﻤﺎن ُ َ ِ َ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ ٍ ِ‬
‫ـﺘﺤﺪث ﻣﻊ ِ‬
‫أن ﻳَ َ َ ﱠ‬
‫ـﺮب ِﻣﻦ‬
‫ﳛﲕ ْ‬
‫ﺧﺎﻟﻪ ﰲ َ ُ‬
‫اﻷﻳﺎم أَر َ‬
‫َﻓﻔﻲ َﻳﻮم ﻣﻦ َّ‬
‫اﻟﺰواج ﰲ اﳌﺎﺿﻲ واﳊﺎﺿﺮ‪ .‬اﻗﺘَ َ َ‬
‫ﻣﻮﺿﻮع ﱠ َ‬
‫اد َ َ‬
‫َِ‬
‫ﺗﻘﺪم ﱄ ُ ٍ‬
‫أن ُ ﱢ‬
‫اﻟﺰواج؛ ﻛﻴﻒ ﻛﺎن ﰲ‬
‫ووﺟﻪَ إﻟﻴﻪ ﻫﺬا َ َ‬
‫ﻣﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ ﱠ‬
‫ـﺮددا‪ َ ،‬ﱠ‬
‫ﳝﻜﻨﻚ ْ‬
‫ﺧﺎﻟﻪ ُﻣﺘَ َ ﱢ ً‬
‫اﻟﺴﺆال‪ :‬ﻳﺎ ﺧﺎﱄ‪ ،‬ﻫﻞ ُ ِ ُ َ‬
‫َ‬
‫اﳋﺎل ِ‬
‫ِ‬
‫ﻗﺎﺋﻼً‪:‬‬
‫أﺟﺎب َ‬
‫أﺻﺒﺢ ﰲ اﳊﺎﺿﺮ؟ َ‬
‫اﳌﺎﺿﻲ وﻛﻴﻒ َ ْ َ َ‬
‫ـﺰوج وﻗﺪ َﺑﻠﻎ ﻋﻤﺮﻫﺎ ِ‬
‫أﻗﻞ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺪﳝﺎً ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‪ .‬وﻛﺬﻟﻚ ﻛﺎﻧﺖ َ‬
‫اﳋﺎﻣﺴﺔَ‬
‫وﻋﻤﺮﻩ َ ﱡ‬
‫ﻛﺎن ُ‬
‫اﻟﻔﺘﺎةُ ﺗَـﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫ُُْ‬
‫ـﺰوج ُ ْ ُ‬
‫أو ﱠ ِ‬
‫ﲣﺘﺎر‬
‫ﻗﺒﻞ ﱠ ِ‬
‫ﻋﺸﺮة َﺗﻘ ِﺮﻳﺒﺎ‪ .‬ﻛﺎن ﱠ ﱡ‬
‫اﻟﺴﺎدﺳﺔَ َ ْ َ َ‬
‫اﻟﺸﺎب ﻻ ﻳَ َـﺮى َ‬
‫اﻟﻔﺘﺎة اﻟﱵ َﺳﻴَﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫اﻟﺰواج‪ .‬وﻛﺎﻧﺖ ﱡأﻣﻪ ﻫﻲ اﻟﱵ َ ْ ُ‬
‫ـﺰوﺟﻬﺎ َ َ‬
‫اﻟﻌﺮﻳﺲ‪،‬‬
‫ﻷن َ‬
‫اﻟﺸﺎب أﺑﺪاً ْﻗﺒﻞ اﻟﺰواج‪ّ ،‬‬
‫اﻟﻌﺮوس‪ُ ِ .‬‬
‫واﻟﺒﻨﺖ أﻳﻀﺎً ﻻ ﺗَ َـﺮى ﱠ ّ‬
‫أﻫﻠﻬﺎ ﻫﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎﻧﻮا َ ُ‬
‫ﻟﻪ َ َ‬
‫ﳜﺘﺎرون ﳍﺎ َ َ‬
‫أي ﰲ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫دون ْ‬
‫ُ َ‬
‫أن َﻳﻜﻮن ﳍﺎ ر ٌ‬
‫إذا اِﺗّ َـﻔﻖ ِ ِ‬
‫اﳉﺎﻧﺒﺎن‪ُ ،‬ﺗﻘﺎم ْ ِ‬
‫أﻗﺎرب وأﺻﺪﻗﺎءُ ُ‬
‫اﻷﺳﺮَﺗﲔ‪ .‬أﻣﺎ َﺣﻔﻠﺔ‬
‫اﻟﻌﺮوس‪ُ َْ ،‬‬
‫اﳋﻄﺒﺔ ﰲ َﺑﻴﺖ َ‬
‫وﳛﻀﺮﻫﺎ ِ ُ‬
‫ﺣﻔﻠﺔُ َ‬
‫ُ َ‬
‫اﻟﺰﻓﺎف )اﻟﺰواج(‪ِ َ ،‬‬
‫ﻓﻐﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ‪ ،‬ﺗﻜﻮن ﰲ ﺑﻴﺖ اﻟﻌﺮﻳﺲ‪ِ َ َ ،‬‬
‫ﻓﲑﻗﺼﻮن وﻳُـﻐَﻨﱡﻮن‬
‫وﳚﺘﻤﻊ‬
‫ﱢ‬
‫اﻟﻌ ِﺮﻳﺲ ً‬
‫ّ‬
‫ﻟﻴﻼ؛ َ ُ ُ‬
‫أﻗﺎرب وأﺻﺪﻗﺎءُ َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫وﻳﺄﻛﻠﻮن َ ِ ِ‬
‫ـﻌﻮدون إﱃ ُﺑﻴﻮِ ﻢ ﰲ ﺳﺎﻋﺔ ُ َ َ ﱢ‬
‫اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‬
‫ﺳﻌﺪاءُ‪ .‬وﻛﺎﻧﺖ ﻫﺬﻩ‬
‫ُ‬
‫ﻣﺘﺄﺧﺮة ﻣﻦ اﻟﻠﻴﻞ وﻫﻢ ُ َ َ‬
‫ِ ُ‬
‫ﻓﺮﺣﲔ‪ ،‬ﰒّ ﻳَ ُ ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﲔ‬
‫ﺷﺎﺋﻌﺎ‪،‬‬
‫اﻟﺰواج ﻣﻦ‬
‫ﺗﺴﺘﻤﺮ ُأﺳﺒﻮﻋﺎً ﻛﺎﻣﻼً‪ .‬وﻗﺪ ﻛﺎن‬
‫ﱠ‬
‫اﻷﻗﺎرب ً‬
‫اﻷﻗﻞ‪ ،‬وأﺣﻴﺎﻧﺎً‬
‫وﺧﺎﺻﺔً َ َ‬
‫ُ‬
‫ّ‬
‫َ َ ّ‬
‫ﺗﺴﺘﻤﺮ ﺛﻼﺛﺔ ّأﻳﺎم ﻋﻠﻰ َ َ ّ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺰوج‪.‬‬
‫ﻷﺳﺮة ﱠ ِ‬
‫أﻫﻞ ُ‬
‫ﻳﻘﻴﻤﺎن ُ َ‬
‫اﻟﻘﺮى‪ .‬وﻛﺎن اﻟﺰوﺟﺎن‪ ،‬ﻏﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ‪َ ُ ،‬‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرﻳﻦ ُ ْ َ‬
‫اﻟﻌﺎدات ﱠ ِ‬
‫ـﺰوج َﻗﺒﻞ اﻟﺜﻼﺛﲔ أو اﳋﺎﻣﺴﺔ‬
‫ّأﻣﺎ اﻟﻴﻮم ﻓﻘﺪ ﺗَـﻐَﻴﱠ َـﺮت ﻫﺬﻩ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻻ ﻳَـﺘَ َ ﱠ‬
‫ُ‬
‫واﻟﺘﻘﺎﻟﻴﺪ‪َ ْ َ .‬‬
‫ﻓﺄﺻﺒﺢ ﱠ ُ ُ‬
‫ِِ‬
‫ﻟﻌﺪة َ ٍ‬
‫أن ِ‬
‫واﻟﺜﻼﺛﲔ ِﻣﻦ ُﻋﻤﺮﻩ‪ .‬وﻏﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ ﻳُ َ ﱢ‬
‫اﳌﺎل‬
‫ـﻮﻓﺮ َ‬
‫ﺳﻨﻮات‪ ،‬وذﻟﻚ ﻟِﻴُ َ ّ‬
‫ـﻔﻜﺮ ﰲ اﻟﺰواج َ َ‬
‫ﻳﻜﻤﻞ ِدر َ‬
‫وﻳﻌﻤﻞ ﱠ َ‬
‫ﺑﻌﺪ ْ ُ‬
‫اﺳﺘﻪ َ َ‬
‫ِ‬
‫ﻟﺘﻜﻮﻳﻦ ِ ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻼزم َِ ِ‬
‫اﻷﺳﺮة‪.‬‬
‫ﺑﻌﺪ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺰوﺟﻴﺔ‪َ ُ .‬‬
‫اﻟﺰواج ﰲ َﺑﻴﺖ ُ َ ِ ﱟ‬
‫ﻳﺴﻜﻨﻮن َ‬
‫اﻷﺑﻨﺎء َ ُ ُ‬
‫وﻣﻌﻈﻢ ْ‬
‫ﺑﻴﺖ ﱠ ْ ّ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ﻋﻦ ُ َ‬
‫اﻟﺒﻨﺖ‪ِ ،‬‬
‫واﻟﻴﻮم ُ ِ‬
‫اﻟﺸﺎب‬
‫ـﻤﺪن‪.‬‬
‫ﺳﻦ اﻟﻌﺸﺮﻳﻦ‪ ،‬ﱠ‬
‫ﻳﻘﺎﺑﻞ ﱠ ﱡ‬
‫ﻓﻨﺎدراً ﻣﺎ‪ ،‬ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﺘﺰوج وﻫﻲ َﻓﺘﺎةٌ دون ِ ﱢ‬
‫ﺧﺎﺻﺔً ﰲ اﻟ ُ ُ‬
‫أﻣﺎّ ِ ُ‬
‫َ‬
‫اﻟﺰواج‪ ،‬وﻗﺪ ِ ِ‬
‫ﻋﺪة ﻣﺮ ٍ‬
‫اﻟﺰﻓﺎف‪ ،‬ﻓﻘﺪ‬
‫ﻗﺒﻞ‬
‫ِ‬
‫ﺣﻔﻞ ﱢ‬
‫َ َ‬
‫ات ِﻟﻴَﺘَ َ ﱠ‬
‫ـﻌﺮف ُﻛﻞﱞ ﻣﻨﻬﻤﺎ َأﻛﺜَ َـﺮ ﻋﻠﻰ َ‬
‫ََ‬
‫ﻳﻠﺘﻘﻴﺎن ﱠ َ‬
‫اﻵﺧﺮ‪ .‬أﻣﺎﱠ َ ْ ُ‬
‫اﻟﻔﺘﺎة َ َ‬
‫اﻟﻔﻨﺎد ِق َ ِ‬
‫اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‪ ،‬أو ﰲ َأﺣﺪ َ ِ‬
‫ﻗﺎﻋﺔ ِ ِ ِ‬
‫ﻳﻜﻮن ﰲ ﺑﻴﺖ اﻟﻌﺮ ِ‬
‫اﻟﻌﺮﻳﺲ ِﻣﻦ َ‬
‫اﻷﻏﻨﻴﺎء‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ﻳﺲ‪ ،‬أو ﰲ َ‬
‫اﻟﻔﺨﻤﺔ‪ ،‬إذا ﻛﺎن َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺴﻴﻄﺔ‪ ،‬ﰒّ ُﻳﺴﺎﻓﺮان َﻟﻘﻀﺎء َ ِ‬
‫وﰲ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﻴﺎن ﻳُ َ ﱢ‬
‫داﺧﻞ‬
‫اﻟﻌﺴﻞ‬
‫ﻋﺎﺋﻠﻴﺔ َ َ‬
‫ـﻔﻀﻞ اﻟﻌﺮوﺳﺎن ْ‬
‫أن ُﻳﻘﻴﻤﺎَ َﺣﻔﻠﺔً ّ‬
‫ﺷﻬﺮ َ َ‬
‫َ‬
‫ِ ِ‬
‫اﻟﺒﻼد أو ﺧﺎرﺟﻬﺎ‪ .‬وﻫﺬﻩ ُﱠ‬
‫اﻷﻛﺜﺮ‪ .‬‬
‫اﳌﺪة ﺗﻜﻮن ﺷﻬﺮاً ﻋﻠﻰ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺧﺎﻟﻪ ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ‬
‫وذﻫﺐ إﱃ اﻟﻨﺎدي اﻟ ﱢﺮﻳﺎﺿﻲ‪،‬‬
‫أﲪﺪ َ‬
‫َ‬
‫اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ا َﱢ‬
‫ﺷﻜﺮ ُ‬
‫ﺧﺮج ﻣﻦ ﺑﻴﺖ ﺧﺎﻟﻪ َ‬
‫ﻟﻘﻴﻤﺔ‪ ،‬ﰒ َ‬
‫ِ‬
‫َِ‬
‫ﻳﻠﺘﻘﻲ ﻢ ﻫﻨﺎك‪.‬‬
‫أﺻﺤﺎﺑﻪ اﻟﺬﻳﻦ َ َ‬
‫ﳛﻤﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت إﱃ َ ْ‬
‫‪Metni Kavrama Alıştırmaları‬‬
‫‪1. Aşağıdaki soruları yukarıdaki okuma parçasına göre cevaplandırınız.‬‬
‫ﻳﺘﺰوج ﰲ اﳌﺎﺿﻲ؟‬
‫ﺳﻦ ﻛﺎن‬
‫أي ِ ﱟ‬
‫‪ .1‬ﰲ ﱢ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ّ‬
‫ُ‬
‫ﺳﻦ ﻛﺎﻧﺖ اﻟﻔﺘﺎةُ ﺗﺘﺰوج ﰲ اﳌﺎﺿﻲ؟‬
‫أي ّ‬
‫‪ .2‬ﰲ ّ‬
‫‪248‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺰواج؟‬
‫ﻋﺮوﺳﻪ َﻗﺒﻞ ّ‬
‫‪ .3‬ﻫﻞ ﻛﺎن ﱠ ّ‬
‫اﻟﺸﺎب َﻳﺮى َ َ‬
‫‪ .4‬ﻣﻦ ﻛﺎن َﳜﺘﺎر اﻟﻌﺮوس ِ‬
‫ﻟﻠﺸﺎب؟‬
‫ّ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫َ‬
‫‪ .5‬ﻛﻢ َﺣﻔﻠﺔً ُﺗﻘﺎم ﻟﻠﺰواج؟‬
‫ﺑﻌﺪ اﻟﺰواج؟‬
‫‪ .6‬أﻳﻦ ﻛﺎن اﻟﻌﺮوﺳﺎن َ ُ‬
‫ﻳﺴﻜﻨﺎن َ‬
‫اﻟﻌﺮﰊ ﰲ اﻟﻮﻗﺖ اﳊﺎﺿﺮ؟‬
‫اﻟﺮﺟﻞ‬
‫ﻳﺘﺰوج‬
‫ﺳﻦ ﱠ‬
‫أي ّ‬
‫‪ .7‬ﰲ ّ‬
‫ّ‬
‫ُ‬
‫اﻟﺒﻨﺖ ﰲ اﻟﻮﻗﺖ اﳊﺎﺿﺮ؟‬
‫ﺳﻦ ﺗﺘﺰوج ُ‬
‫أي ّ‬
‫‪ .8‬ﰲ ّ‬
‫ﻳﺘﺰوج اﻟﺮﺟﻞُ ﱢ‬
‫ﻣﺘﺄﺧﺮًا؟‬
‫‪ .9‬ﳌﺎذا ّ‬
‫اﻟﺰواج ﰲ اﻟﻮﻗﺖ اﳊﺎﺿﺮ؟‬
‫ﻗﺒﻞ‬
‫‪ .10‬ﻫﻞ ﻳﺮى‬
‫ِ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ َ‬
‫ﻋﺮوﺳﻪ َ‬
‫ُ‬
‫‪2. Altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫ﻳﻘﺎﺑﻞ ‪ِ ُ -‬‬
‫ِ‬
‫أوﻗﺎت – ِﺑﻨﺎء ‪ِ ُ -‬‬
‫)ُ َ ﱢ‬
‫وﺻﻞ – ﺗَ َ ﱠ‬
‫ﺗﻌﻄﻲ(‬
‫ـﺒﺪل – َ َ‬
‫ﳚﻤﻊ – َ‬
‫ﻳﻜﻠﻢ – ُﻳﻘﻴﻢ – ُﻳﺸﺎﻫﺪ – َ َ‬
‫اﻟﻌﺎدات واﻟﺘﻘﺎﻟﻴﺪ‪.‬‬
‫ﺗﻐﲑت ﻫﺬﻩ‬
‫ُ‬
‫‪ّ .1‬أﻣﺎ اﻟﻴﻮم ﻓﻘﺪ ّ‬
‫اﳌﺎل اﻟﻼزم َِ ِ‬
‫اﻟﺰوﺟﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻟﺘﻜﻮﻳﻦ ﺑﻴﺖ‬
‫ـﻮﻓﺮ َ‬
‫‪ .2‬وذﻟﻚ ﻟِﻴُ َ ّ‬
‫ّ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ﻋﻦ اﻷﺳﺮة‪.‬‬
‫‪ .3‬وﻣﻌﻈﻢ اﻷﺑﻨﺎء َ ُ‬
‫ﻳﺴﻜﻨﻮن ﺑﻌﺪ اﻟﺰواج ﰲ ﺑﻴﺖ ُ َ ِ ﱟ‬
‫ﻋﺎﺋﻠﻴﺔ ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺴﻴﻄﺔ‪.‬‬
‫‪ .4‬وﰲ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﻴﺎن ّ‬
‫ﻳﻔﻀﻞ اﻟﻌﺮوﺳﺎن أن ُﻳﻘﻴﻤﺎَ َﺣﻔﻠﺔ ّ َ‬
‫ﺧﺎﻟﻪ َُ ﱢ‬
‫اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‪.‬‬
‫ﳛﺪﺛﻪ ﰲ ﻛﻞ اﻷﻣﻮر‬
‫‪ .5‬ﻛﺎن ُ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫‪ .6‬وﻷ ﻤﺎ ﻛﺎﻧﺎ ُﻳﻘﻴﻤﺎن‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرﻳﻦ ﰲ ﻧﻔﺲ َ َ‬
‫‪ .7‬ﻛﺎن ﳛﲕ ﻳﻠﺘﻘﻲ ِﲞﺎﻟﻪ ﻛﺜﲑا‪.‬‬
‫‪ .8‬ﻫﻞ ُﳝﻜﻨﻚ أن ﺗُ َ ﱢ‬
‫ـﻘﺪم ﱄ ﻣﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ اﻟﺰواج؟‬
‫ﻋﻤﺮﻫﺎ اﳋﺎﻣﺴﺔَ أو اﻟﺴﺎدﺳﺔَ ﻋﺸﺮة‪.‬‬
‫‪ .9‬ﻗﺪ ﺑﻠﻎ ُ‬
‫ﺳﻴﺘﺰوﺟﻬﺎ‪.‬‬
‫‪ .10‬ﻛﺎن‬
‫ّ‬
‫اﻟﺸﺎب ﻻ ﻳﺮى اﻟﻔﺘﺎة اﻟﱵ ّ‬
‫‪3. Altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını parantez içindeki kelimelerin‬‬
‫‪arasından seçiniz.‬‬
‫)اﳊﺎﺿﺮ ‪َِ -‬‬
‫اﻷﻗﻞ(‬
‫ﻳﻔﱰق – اﻟﻄﻼق– اﺧﺘﻠﻒ – اﺑﺘَ َـﻌﺪ – ﻧﺎدرا ﻣﺎ ‪ -‬ﺳﺄل – ﻓﻘﺮاء –ﺗﺴﺘﻐﺮق –ﻋﻠﻰ ّ‬
‫اﳉﺎﻧﺒﺎن‪ُ ،‬ﺗﻘﺎم ْ ِ‬
‫‪ .1‬إذا ّاﺗﻔﻖ ِ‬
‫اﻟﻌﺮوس‪.‬‬
‫اﳋﻄﺒﺔ ﰲ ﺑﻴﺖ َ‬
‫ﺣﻔﻠﺔُ َ‬
‫ُ َ‬
‫اﻟﻌﺮﻳﺲ‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻓﻐﺎﻟﺒﺎ ﻣﺎ‪ ،‬ﺗﻜﻮن اﳊﻔﻠﺔُ ﰲ َﺑﻴﺖ َ‬
‫‪ .3‬وﳚﺘﻤﻊ أﻗﺎرب وأﺻﺪﻗﺎء اﻟﻌﺮﻳﺲ ﻟﻴﻼً‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻛﻴﻒ ﻛﺎن اﻟﺰواج ﰲ اﳌﺎﺿﻲ؟‬
‫‪249‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫اﻟﺰواج‪.‬‬
‫‪ .5‬ﱠ َ‬
‫ﳛﲕ ﻣﻊ ﺧﺎﻟﻪ ﰲ ﻣﻮﺿﻮع ﱠ َ‬
‫ﲢﺪث َ‬
‫ـﺮدداً‪.‬‬
‫‪ .6‬اﻗﱰب ﻣﻦ ﺧﺎﻟﻪ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
‫‪ .7‬أﺟﺎب اﳋﺎل ﻗﺎﺋﻼ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺮﻳﺲ ﻣﻦ اﻷﻏﻨﻴﺎء ُﺗﻘﺎم اﳊﻔﻠﺔ ﰲ ﻓﻨﺪق ﻓﺨﻢ‪.‬‬
‫‪ .8‬إذا ﻛﺎن َ‬
‫اﻷﻛﺜﺮ‬
‫‪ .9‬وﻫﺬﻩ اﳌﺪة ﺗﻜﻮن ﺷﻬﺮا ﻋﻠﻰ َ‬
‫‪ .10‬وﻛﺎﻧﺖ ﻫﺬﻩ اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‬
‫اﻷﻗﻞ‪.‬‬
‫ّ‬
‫ﺗﺴﺘﻤﺮ ﺛﻼﺛﺔ ّأﻳﺎم ﻋﻠﻰ َ َ ّ‬
‫‪4. Altı çizili cemi kelimelerin müfretlerini söyleyiniz.‬‬
‫‪ .1‬ﻧﺸﺄ ﳛﲕ ﳏﺒﻮﺑﺎً ﻣﻦ ﲨﻴﻊ أﻗﺎرﺑﻪ‪.‬‬
‫اﳉﻤﻴﻊ وﻳﻌﺎﻣﻠﻬﻢ ﺑﺄدب وأﺧﻼق‪.‬‬
‫‪ .2‬ﻛﺎن ﳛﱰم‬
‫َ‬
‫ﳛﺒﻪ ﻛﺜﲑا وﻳﻘﻀﻲ ﻣﻌﻪ أوﻗﺎﺗﺎ ﻛﺜﲑة‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻟﺬﻟﻚ ﻛﺎن ﺧﺎﻟﻪ ﻣﺼﻄﻔﻰ ُ ّ‬
‫‪ َُ .4‬ﱢ‬
‫واﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻷﺧﻼﻗﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‬
‫ﳛﺪﺛﻪ ﰲ ﻛﻞ اﻷﻣﻮر‬
‫ّ‬
‫ّ‬
‫ﺳﻌﺪاءُ‪.‬‬
‫‪ .5‬ﰒّ ﻳﻌﻮدون إﱃ ﺑﻴﻮﺗـﻬﻢ ﰲ ﺳﺎﻋﺔ ّ‬
‫ﻣﺘﺄﺧﺮة ﻣﻦ اﻟﻠﻴﻞ وﻫﻢ ُ َ َ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ﻋﻦ اﻷﺳﺮة‪.‬‬
‫‪ .6‬وﻣﻌﻈﻢ اﻷﺑﻨﺎء ﻳَ ُ‬
‫ﺴﻜﻨﻮن ﺑﻌﺪ اﻟﺰواج ﰲ ﺑﻴﺖ ُ َ ِ ﱟ‬
‫‪ .7‬أﻣﺎ ﺣﻔﻞ اﻟﺰﻓﺎف‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻳﻜﻮن ﰲ ﺑﻴﺖ اﻟﻌﺮﻳﺲ‪ ،‬أو ﰲ أﺣﺪ اﻟﻔﻨﺎدق اﻟﻔﺨﻤﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻌﺮﻳﺲ ﻣﻦ اﻷﻏﻨﻴﺎء‪.‬‬
‫‪ُ .8‬ﺗﻘﺎم اﳊﻔﻠﺔ ﰲ اﻟﻔﻨﺎدق اﻟﻔﺨﻤﺔ إذا ﻛﺎن َ‬
‫‪ .9‬وذﻫﺐ إﱃ اﻟﻨﺎدي اﻟﺮﻳﺎﺿﻲ ﳛﻤﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت إﱃ أﺻﺤﺎﺑﻪ‪.‬‬
‫اﻟﻘﺮى‪.‬‬
‫ﺷﺎﺋﻌﺎ‪ ،‬وﺧﺎﺻﺔ ﺑﲔ أﻫﻞ ُ‬
‫‪ .10‬وﻗﺪ ﻛﺎن اﻟﺰواج ﻣﻦ اﻷﻗﺎرب ً‬
‫‪5. Altı çizili müfret kelimelerin cemilerini söyleyiniz.‬‬
‫اﻟﺰواج‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻛﺎن‬
‫ﻗﺒﻞ ﱠ‬
‫ّ‬
‫اﻟﺸﺎب ﻻ ﻳﺮى اﻟﻔﺘﺎة اﻟﱵ ّ‬
‫ﺳﻴﺘﺰوﺟﻬﺎ َ‬
‫اﻟﻌﺮوس‪.‬‬
‫‪ .2‬وﻛﺎﻧﺖ ّ‬
‫اﻷم ﻫﻲ اﻟﱵ ﲣﺘﺎر ﻟﻪ َ‬
‫اﻟﺸﺎب أﺑﺪاً ﻗﺒﻞ اﻟﺰواج‪.‬‬
‫‪ .3‬واﻟﺒﻨﺖ أﻳﻀﺎً ﻻ ﺗﺮى‬
‫ّ‬
‫اﳉﺎﻧﺒﺎن‪ُ ،‬ﺗﻘﺎم ْ ِ‬
‫‪ .4‬إذا اﺗّﻔﻖ ِ‬
‫اﻟﻌﺮوس‪.‬‬
‫اﳋﻄﺒﺔ ﰲ ﺑﻴﺖ َ‬
‫ﺣﻔﻠﺔُ َ‬
‫َ‬
‫اﳌﺎل اﻻزم َِ ِ‬
‫اﻟﺰوﺟﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻟﺘﻜﻮﻳﻦ ﺑﻴﺖ‬
‫ـﻮﻓﺮ َ‬
‫‪ .5‬وذﻟﻚ ﻟِﻴُ َ ّ‬
‫ّ‬
‫أﻗﻞ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‪.‬‬
‫وﻋﻤﺮﻩ َ ﱡ‬
‫‪ ..6‬ﻛﺎن اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺪﳝﺎً ّ‬
‫ﻳﺘﺰوج ُ‬
‫ﺗﺴﺘﻤﺮ أﺳﺒﻮﻋﺎً ﻛﺎﻣﻼً‪.‬‬
‫‪ .7‬وأﺣﻴﺎﻧﺎً‬
‫ّ‬
‫ﺳﻦ اﻟﻌﺸﺮﻳﻦ‪.‬‬
‫اﻟﺒﻨﺖ ﻓﻨﺎدراً ﻣﺎ ﺗَ َ ﱠ‬
‫‪ .8‬أﻣﺎ ِ ُ‬
‫ـﺘﺰوج وﻫﻲ ﻓﺘﺎة دون ّ‬
‫ِ ِ‬
‫ِ‬
‫أﺳﺮة اﻟﺰوج‪.‬‬
‫ﻳﻘﻴﻤﺎن ُ َ‬
‫‪ .9‬وﻛﺎن اﻟﺰوﺟﺎن‪ ،‬ﻏﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ‪َ ُ ،‬‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرﻳﻦ ﻣﻦ ُ ْ َ‬
‫اﻷﻛﺜﺮ‪.‬‬
‫‪ .10‬وﻫﺬﻩ اﳌﺪة ﺗﻜﻮن ﺷﻬﺮا ﻋﻠﻰ َ‬
‫‪250‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪6. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları parantez içerisinde verilen uygun‬‬
‫‪bir kelimeyle doldurunuz.‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﳋﻄﺒﺔ(‬
‫ﳏﺒﻮﺑﺔ –‬
‫اﻟﻌَﺴﻞ‪ّ ُ -‬‬
‫ﺗﻐﲑت ‪ -‬ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻣﺎ ‪ -‬اﻟ ِ ْ‬
‫) ّ‬
‫ـﻤﻬﺮ ‪َ -‬ﺷﻬﺮ َ‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرﻳﻦ‪ْ َ -‬‬
‫أﻗﻤﻨﺎ ‪ -‬ﻳﻠﺘﻘﻴﺎن – َ‬
‫أﻓﻀﻞ ‪ُ َ -‬‬
‫ﺑﻨﺖ َ ِ‬
‫ﺧﻮﻳﻠﺪ _______ ِﻣﻦ ﲨﻴﻊ اﻟﻨﺎس‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻧﺸﺄت ﺧﺪﳚﺔ ُ َ‬
‫اﻻﺗﻔﺎق ﻋﻠﻰ اﻟﺰواج‪.‬‬
‫‪ _______ .2‬ﺗﻌﲏ ّ‬
‫ِ‬
‫‪ .3‬اﳌﺎل اﻟﺬي ُ ﱢ‬
‫ﻳﺴﻤﻰ _______‪.‬‬
‫ﻳﻘﺪﻣﻪ اﻟﺰوج ﻟﺰوﺟﺘﻪ ﻋﻨﺪ اﻟﺰواج ّ‬
‫ِ‬
‫ﺧﺎرج َﻣﺪﻳﻨﺘﻬﻤﺎ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻣﺎ‪ُ ،‬ﻳﺴﺎﻓﺮ اﻟﻌﺮﻳﺴﺎن ﻟﻘﻀﺎء ______________ َ‬
‫‪ .5‬اﻟﺸﺎب واﻟﻔﺘﺎة ___________ ﻗﺒﻞ اﻟﺰواج ﻋﺪة ﻣ ّﺮات‪.‬‬
‫‪ .6‬ﻛﺎن اﻟﺼﺪﻳﻘﺎن ُﻳﻘﻴﻤﺎن ___________ ﰲ َﻧﻔﺲ ِ‬
‫اﻟﺒﻨﺎء‪.‬‬
‫اﻟﺰواج ﰲ ﻗﺎﻋﺔ اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‪.‬‬
‫أن اﺗَّ ْ‬
‫ـﻔﻘﻨﺎ ﻣﻊ أﻫﻞ اﻟﻌﺮوس‪ْ َ ___________ ،‬‬
‫‪ .7‬ﺑﻌﺪ ْ‬
‫ﺣﻔﻠﺔَ ّ‬
‫ﻛﻲ ﰲ اﳋﺎﻣﺲ واﻟﻌﺸﺮﻳﻦ‪.‬‬
‫‪ّ ___________ .8‬‬
‫ﻳﺘﺰوج اﻟﱰ ّ‬
‫اﻟﻌﺎدات‬
‫‪ .9‬ﻟﻘﺪ ___________‬
‫واﻟﺘﻘﺎﻟﻴﺪ ﻛﺜﲑا ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﳊﺎﺿﺮ‪.‬‬
‫ُ‬
‫ُ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﺔ‪.‬‬
‫‪ .10‬وﰲ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﻴﺎن ___________ ْ‬
‫أن ََأﺗﻨﺎول ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ ّ‬
‫‪ terkiplerinden uygun‬ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻣﺎ ‪ -‬ﻧﺎدرا ﻣﺎ ‪7. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ﺳﻦ ﻣﺒﻜﺮة‪.‬‬
‫‪ _________ .1‬ﻳﺘﺰوج أﻫﻞ اﻟﻘﺮى ﰲ ّ‬
‫ﺳﻦ ﻣﺒﻜﺮة‪.‬‬
‫‪ _________ .2‬ﻳﺘﺰوج أﻫﻞ اﳌﺪن ﰲ ّ‬
‫‪ _________..3‬ﻳﺴﻜﻦ اﻟﺰوﺟﺎن اﻵن ﰲ ﺑﻴﺖ واﺣﺪ ﻣﻊ ُ ِ‬
‫أﺳﺮة اﻟﺰوج‪.‬‬
‫اﻟﺰواج ﰲ ِ‬
‫‪ِ ُ _________ .4‬‬
‫وﻗﺘﻨﺎ اﳊﺎﺿﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺒﻞ‬
‫ﻳﻘﺎﺑﻞ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺸﺎب َ‬
‫ّ‬
‫اﻟﻔﺘﺎة َ‬
‫‪ _________ .5‬أﻋﻮد إﱃ ﺑﻴﱵ ﺑﻌﺪ اﻟﺪراﺳﺔ‪.‬‬
‫‪ _________ .6‬أﻓﻬﻢ ﻣﺎ أﻗﺮأ ﺑﺪون اﻟﻘﺎﻣﻮس‪.‬‬
‫أن ِ‬
‫اﺳﺘﻪ‪.‬‬
‫ﻳﻔﻜﺮ‬
‫‪ّ _________ .7‬‬
‫اﻟﺸﺎب ﰲ اﻟﺰواج َ َ‬
‫ﻳﻜﻤﻞ در َ‬
‫ّ‬
‫ﺑﻌﺪ ْ ُ‬
‫اﻟﺰﻓﺎف ﰲ اﳌﺪن اﻟﻜﺒﲑة ﰲ ﻗﺎﻋﺔ اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‪.‬‬
‫ﺣﻔﻞ ﱢ‬
‫‪ _________ .8‬ﻳﻜﻮن َ ُ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ اﻷﺑﻨﺎء ﰲ ِ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ﻋﻦ اﻷﺳﺮة‪.‬‬
‫‪ُ َ _________ .9‬‬
‫وﻗﺘﻨﺎ اﳊﺎﺿﺮ ﺑﻌﺪ اﻟﺰواج ﰲ ﺑﻴﺖ ُ َ ِ ﱟ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺘﻤﺮ ﺣﻔﻠﺔ اﻟﺰواج ﺛﻼﺛﺔ ّأﻳﺎم ﰲ اﻟﻮﻗﺖ اﳊﺎﺿﺮ‪.‬‬
‫‪ _________.10‬ﺗَ َ ّ‬
‫اﻷﻗﻞ ‪8. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪ terkiplerinden‬ﻋﻠﻰ اﻷﻛﺜﺮ ‪ -‬ﻋﻠﻰ‬
‫ّ‬
‫‪uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫أﺟﻨﺒﻴﺔ __________‪.‬‬
‫‪ّ .1‬‬
‫ﻳﺘﻜﻠﻢ اﻷﺳﺘﺎذ ﻟﻐﺔً َِﱠ‬
‫ِ‬
‫ﻣﺌﺔ دوﻻر __________ ِ ِ‬
‫ﻟﺸﺮاء ﻫﺬا اﳊﺎﺳﻮب‪.‬‬
‫أﺣﺘﺎج إﱃ َ‬
‫‪َ َ .2‬‬
‫‪251‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺑﻊ ﺳﻨﻮات ___________‪.‬‬
‫ﺳﺄدرس اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ أر َ‬
‫‪ُ َ .3‬‬
‫‪ .4‬ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ِ‬
‫ـﻤﻨﻪ ________ ﲬﺴﺔُ دﻧﺎﻧﲑ‪.‬‬
‫رﺧﻴﺺ ً‬
‫ﺟﺪا‪ ،‬وﺛَ َ ُ‬
‫ُ َ‬
‫ـﺘﻌﻠﻢ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﺟﻴﺪاً‪.‬‬
‫‪َ .5‬ﳛﺘﺎج‬
‫اﻷﺟﻨﱯ ﺳﻨﺘﲔ __________ ﺣﱴ ﻳَ َ ّ‬
‫ﱡ‬
‫وﲦﻨﻬﺎ ﻋﺸﺮة آﻻف ُدوﻻر _______‪.‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎرةُ ﻏﺎﻟﻴﺔ ﺟﺪا‪ُ َ ،‬‬
‫‪ .6‬ﻫﺬﻩ ّ‬
‫وأﺻﺒﺢ ِ‬
‫وﳚﺐ أن َأدرس أرﺑﻊ ﺳﻨﻮات______ ﻷﲣﺮج ُ ِ‬
‫ﺑﺪأت ِﺑﺪراﺳﺔ اﳉﺎﻣﻌﺔ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻨﺔ‪َِ ،‬‬
‫ﻣﻬﻨﺪﺳﺎً‪.‬‬
‫‪ُ .7‬‬
‫ُ‬
‫ّ‬
‫أن أﻋﻤﻞ ﲬﺲ ﺳﻨﻮات ___________ ﺣﱴ ُ ِ‬
‫أﺻﺒﺢ ﻃﺒﻴﺒﺎً ﻣﺎﻫﺮا‪.‬‬
‫‪ّ .8‬‬
‫ﻻﺑﺪ ِﱄ ْ َ‬
‫َ‬
‫‪َِ .9‬ﳚﺐ ِ‬
‫ﺟﻴﺪاً‪.‬‬
‫ﻗﺼﺔً ﺻﻐﲑة __________ ِ ّ‬
‫ﻋﻠﻴﻚ ْ‬
‫أن َﺗﻘﺮﺋﻲ ﻛﻞ ﻳﻮم ّ‬
‫ﻟﺘﺘﻌﻠﻤﻲ اﻟﻌﺮ ّﺑﻴﺔ ّ‬
‫ِ‬
‫ﻛﻞ‬
‫اﳌﺘﺎﺣﻒ‪.‬‬
‫‪ .10‬اﻟﻴﻮم ﺳﻨَـﺰور َ ْ َ َ‬
‫ﺣﱴ ﻧﺴﺘﻄﻴﻊ أن ﻧﺸﺎﻫﺪ ﱠ‬
‫ﻣﺘﺤﻔﲔ _________ ّ‬
‫‪cer‬‬
‫ﻋﻦ‪ ،‬ﻋﻠﻰ‪ ،‬إﱃ‪ِ ،‬ل‪ ،‬ﰲ‪ ،‬ﻋﻦ‪ ،‬ﻣﻦ ‪9. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları‬‬
‫‪harflerinden uygun olanıyla doldurunuz.‬‬
‫ـﻌﺮف ﻛﻞﱞ ﻣﻨﻬﻤﺎ أﻛﺜﺮ ‪ .......‬اﻵﺧﺮ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻟﻘﺪ ﺗَ َ ﱠ‬
‫ﻧﺸﺄ ﳛﲕ ﳏﺒﻮﺑﺎً ‪ .......‬ﲨﻴﻊ أﻗﺎرﺑﻪ‪.‬‬
‫‪َ .2‬‬
‫ﳛﺒﻪ ﻛﺜﲑا َُ ﱢ‬
‫وﳛﺪﺛﻪ ‪ .......‬ﻛﻞ اﻷﻣﻮر‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻛﺎن ﺧﺎﻟﻪ ﻣﺼﻄﻔﻰ ُ ّ‬
‫ـﺮدداً‪.‬‬
‫‪ .4‬اِﻗْـﺘَ َـﺮب ﳛﲕ ‪ .......‬ﺧﺎﻟﻪ ُﻣﺘَ َ ﱢ‬
‫اﻟﺴﺆال‪.‬‬
‫‪ .5‬ﺟﻠﺲ ﻗﺮﻳﺒﺎ ﻣﻨﻪ ُِ ﱢ‬
‫ﻟﻴﻮﺟﻪَ ‪ .......‬ﺻﺪﻳﻘﻪ ﻫﺬا َ‬
‫أﻗﻞ ‪ِ .......‬‬
‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‪.‬‬
‫وﻋﻤﺮﻩ َ ﱡ‬
‫‪ .6‬ﻛﺎن اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺪﳝﺎً ّ‬
‫ﻳﺘﺰوج ُ‬
‫‪ .7‬وﻛﺎﻧﺖ ﱡأم ﻫﻲ اﻟﱵ ﲣﺘﺎر ‪ .......‬اﺑﻨﻬﺎ َﻋﺮوﺳﻪ‪.‬‬
‫أي ‪ .......‬ذﻟﻚ‪.‬‬
‫‪ .8‬دون ْ‬
‫أن ﻳﻜﻮن ﳍﺎ ر ٌ‬
‫‪ .9‬وﻗﺪ ﻛﺎن اﻟﺰواج ‪ .......‬اﻷﻗﺎرب ﺷﺎﺋﻌﺎً‪.‬‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ‪ .......‬اﻷﺳﺮة‪.‬‬
‫‪ُ َ .10‬‬
‫ﻳﺴﻜﻨﻮن ﺑﻌﺪ اﻟﺰواج ﰲ ﺑﻴﺖ ُ َ ِ ﱟ‬
‫‪10. Aşağıdaki kelimeleri anlamlı bir cümle oluşturacak şekilde kurunuz.‬‬
‫ـﺘﺰوج‬
‫اﻟﺒﻨﺖ ‪ -‬اﻟﻌﺸﺮﻳﻦ ‪ -‬ﺗَ َ ﱠ‬
‫ﺳﻦ ‪ -‬ﻓﻨﺎدراً ﻣﺎ ‪ -‬دون ‪ُ ِ -‬‬
‫‪ .1‬أﻣﺎ ‪ّ -‬‬
‫ِ‬
‫ﻋﺪة ‪ِ َ -‬‬
‫ﻟﻴﺘﻌﺮف‬
‫‪ .2‬وﻗﺪ ‪َ -‬ﻣﺮات ‪ -‬ﱠ َ‬
‫ﻳﻠﺘﻘﻴﺎن ‪ -‬ﻋﻠﻰ – ﺑﻌﻀﻬﻤﺎ‪ّ -‬‬
‫ﻳﻔﻀﻞ– أن‪-‬ﺣﻔﻠﺔ‪-‬ﺑﺴﻴﻄﺔ‪ُِ -‬ﻳﻘﻴﻤﺎَ‪-‬ﺑﻌﺾ‬
‫‪ .3‬ﰲ‪ -‬اﻟﻌﺮوﺳﺎن‪-‬اﻷﺣﻴﺎن– ّ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ‪ -‬ﺑﻴﺖ ‪ -‬ﻋﻦ ‪ُ -‬‬
‫اﻷﺳﺮة‬
‫‪َ ُ .4‬‬
‫ﻣﻌﻈﻢ – َ ُ‬
‫ﻳﺴﻜﻨﻮن ‪ -‬اﻷﺑﻨﺎء ‪ -‬اﻟﺰواج ‪ -‬ﺑﻌﺪ – ﰲ ‪ ِ َ ُ -‬ﱟ‬
‫اﻷﻗﻞ ‪ -‬ﺛﻼﺛﺔ‬
‫‪ .5‬ﻛﺎﻧﺖ ‪ -‬اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت ‪ -‬ﻫﺬﻩ ‪ّ -‬أﻳﺎم ‪ّ َ -‬‬
‫ﺗﺴﺘﻤﺮ ‪ -‬ﻋﻠﻰ َ َ ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻌﺮوس‬
‫اﳋﻄﺒﺔ ‪ْ َ -‬‬
‫ﺣﻔﻠﺔُ ‪ُ -‬ﺗﻘﺎم ‪ -‬ﰲ ‪-‬ﺑﻴﺖ‪َ -‬‬
‫‪ .6‬اﳉﺎﻧﺒﺎن ‪ -‬اﺗَّـﻔﻖ‪ -‬إذا ‪َ -‬‬
‫‪252‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﻋﻤﺮﻫﺎ – ﻛﺎﻧﺖ – وﻗﺪ – َﺑﻠﻎ‪ -‬ﺗَ َـﺘﺰوج‬
‫‪ .7‬اﻟﻔﺘﺎة ‪-‬اﳋﺎﻣﺴﺔ ﻋﺸﺮة– ُ‬
‫‪ .8‬اﻟﺰواج‪ -‬ﱢ‬
‫ﺗﻘﺪم ‪ -‬ﳝﻜﻨﻚ ‪ -‬ﱄ ‪ -‬ﻋﻦ– ﻣﻌﻠﻮﻣﺎت – ﻫﻞ‪ -‬أن‬
‫‪11. Aşağıdaki cümleleri örnekte gösterildiği şekilde parantez içindeki‬‬
‫‪kelimeleri esas alarak yeniden kurunuz.‬‬
‫ﻧﺸﺄ َْﳛﻴَـﻰ ﳏﺒﻮﺑﺎً ﻣﻦ ﲨﻴﻊ أﻗﺎرﺑﻪ‪Örnek 1: ‬‬
‫)ﻓﺎﻃﻤﺔ(‬
‫ﳏﺒﻮﺑﺔً ﻣﻦ ﲨﻴﻊ أﻗﺎر ﺎ‬
‫ﻧﺸﺄت ﻓﺎﻃﻤﺔ َ‬
‫‪ِ )...................................................‬‬
‫وﳛﻴَـﻰ(‬
‫ﻣﻠﻴﺢ َْ‬
‫َ‬
‫‪)...................................................‬ﻓﺎﻃﻤﺔ وﺧﺪﳚﺔ(‬
‫اﻹﺧﻮة(‬
‫‪َ ْ ) .........................................................‬‬
‫اﻷﺧﻮات(‬
‫‪َ َ )........................................................‬‬
‫أﻧﺖ(‬
‫‪َ ْ ) ..........................................................‬‬
‫أﻧﺘﻤﺎ(‬
‫‪ُ ) ..........................................................‬‬
‫أﻧﱳ(‬
‫‪ُّ ) ..........................................................‬‬
‫ﻫﻦ( ‪ ‬‬
‫‪ّ ُ ) ..........................................................‬‬
‫أﻗﻞ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‪Örnek 2: ‬‬
‫وﻋﻤﺮﻩ َ ﱡ‬
‫ﻛﺎن اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺪﳝﺎً ّ‬
‫ﻳﺘﺰوج ُ ُ‬
‫أﻗﻞ ِﻣﻦ ِ‬
‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‬
‫وﻋﻤﺮﻫﺎ َ ﱡ‬
‫ْ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﳌﺮأة ﻗﺪﳝﺎً ّ‬
‫ﺗﺘﺰوج ُ ُ‬
‫)اﳌﺮأة(‬
‫اﻟﺸﺒﺎب(‬
‫‪ ) ............................................................‬ﱠ َ‬
‫‪) .............................................................‬اﻟﺒَ َـﻨﺎت(‬
‫اﻟﻌﺮﰊ(‬
‫‪ّ ) .............................................................‬‬
‫‪ ).............................................................‬ﱡ ِ‬
‫ﻛﻴﺔ(‬
‫اﻟﱰ ّ‬
‫‪)............................................................‬اﳌﺴﻠﻤﻮن(‬
‫‪)............................................................‬اﳌﺴﻠﻤﺎت( ‪ ‬‬
‫‪ ‬وأﺣﻴﺎﻧﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﺗﺘﺰوج وﻫﻲ ﰲ اﻟﺮاﺑﻌﺔ ﻋﺸﺮة ﻣﻦ ﻋﻤﺮﻫﺎ‪) ‬ﻫﻲ(‪Örnek 3: ‬‬
‫ﻳﺘﺰوج وﻫﻮ ﰲ اﻟﺮاﺑﻌﺔ ﻋﺸﺮة ﻣﻦ ﻋﻤﺮﻩ‬
‫وأﺣﻴﺎﻧﺎ ﻛﺎن ّ‬
‫‪) ‬ﻫﻮ(‬
‫‪) ....................................................‬ﳘﺎ(‬
‫أﻧﺘﻤﺎ(‬
‫‪ُ ) ....................................................‬‬
‫أﻧﺘﻢ(‬
‫‪ُ ) ....................................................‬‬
‫أﻧﱳ(‬
‫‪ُّ ) ....................................................‬‬
‫‪253‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪) ....................................................‬ﳓﻦ(‬
‫ﻫﻦ(‬
‫‪ّ ) ......:.............................................‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﺰﻓﺎف‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻳﻜﻮن ﰲ ِ‬
‫ﺑﻴﺖ اﻟﻌﺮﻳﺲ‪Örnek 4: ‬‬
‫ﺣﻔﻞ‬
‫‪ّ ‬أﻣﺎ َ ُ‬
‫ﳏﺎﺿﺮة اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ /‬ﻗﺎﻋﺔ ِ‬
‫اﻟﺒﻠﺪﻳﺔ(‬
‫ّ‬
‫) ََ‬
‫ِ‬
‫ـﻠﺪﻳﺔ‪.‬‬
‫ﳏﺎﺿﺮة اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﺗﻜﻮن ﰲ ﻗﺎﻋﺔ اﻟﺒَ َ ّ‬
‫‪ -‬أﻣﺎ َ َ‬
‫ﺣﻔﻠﺔ ِ‬
‫اﳋﻄﺒﺔ ‪ /‬ﻟﻴﻠﺔ اﻷرﺑﻌﺎء(‬
‫‪َ ْ ) .1‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫اﻟﺸﺒﺎب(‬
‫‪) .2‬ﻣﺴﺎﺑﻘﺔ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ‪ /‬ﻧﺎدي ّ‬
‫ ‪................................................‬‬‫ﻗﺎرة أوروﺑﺎ(‬
‫‪) .3‬رﺣﻠﺔ ّ‬
‫اﻟﺼﻴﻒ ‪ّ /‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫اﻟﻜﻠﻴﺔ(‬
‫‪) .4‬ﻣﻄﺎﻟﻌﺔ اﻟﺪروس ‪ /‬ﻣﻜﺘﺒﺔ ُ ﱢﱠ‬
‫ ‪................................................‬‬‫‪) .5‬ﺗﻌﻠﻴﻢ اﻟﻠﻐﺔ ‪ /‬ﻗﻨﺎة اﻷﻃﻔﺎل(‬
‫ ‪................................................‬‬‫ﻣﺴﺮح اﳌﺪرﺳﺔ(‬
‫‪ْ َ ) .6‬‬
‫ﻋﺮض اﻷوﻻد ‪َ َ /‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫اﻟﺘﺬاﻛﺮ ‪ِ ْ َ /‬‬
‫ﺷﻬﺮ رﻣﻀﺎن(‬
‫ﺣﺠﺰ ﱠ َ‬
‫‪ْ َ ) .7‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫اﳌﺒﺎراة ‪ /‬ﻗَ َـﻨﺎة اﻟﺮﻳﺎﺿﺔ(‬
‫‪ُ ) .8‬ﻣﺸﺎﻫﺪة ُ‬
‫ ‪................................................‬‬‫اﻟﻜﻠﻴﺔ(‬
‫ﻣﻄﻌﻢ ﱢﱠ‬
‫‪) .9‬ﻃﻌﺎم َ َ‬
‫اﻟﻐﺪاء ‪َ َ /‬‬
‫ ‪................................................‬‬‫ِ‬
‫اﳊﻲ(‬
‫‪ .10‬م‪) -‬ﺻﻼة اﻟﻌﻴﺪ ‪ /‬ﻣﺴﺠﺪ ّ‬
‫ ‪................................................‬‬‫أن ِ‬
‫اﺳﺘﻪ‪Örnek 5: ‬‬
‫‪ ‬ﻏﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ‪ ،‬ﻳﻔﻜﺮ ﺧﺎﻟﺪ ﰲ اﻟﺰواج َ َ‬
‫ﻳﻜﻤﻞ در َ‬
‫ﺑﻌﺪ ْ ُ‬
‫ )ﻓﺎﻃﻤﺔ ‪ /‬اﻟﻌﻤﻞ(‬‫‪254‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫أن ُ ِ‬
‫اﺳﺘﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺑﻌﺪ ْ‬
‫ وﻏﺎﻟﺒﺎً ﻣﺎ ﺗﻔﻜﺮ ﻓﺎﻃﻤﺔ ﰲ اﻟﻌﻤﻞ َ َ‬‫ﺗﻜﻤﻞ در َ‬
‫اﻟﻮﻟﺪان ‪ /‬اﻟﺘﺠﺎرة(‬
‫‪َ َ ) .1‬‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪ِ ِ ) .2‬‬
‫اﻟﺒﻨﺘﺎن ‪ /‬اﻟﺮﻳﺎﺿﺔ(‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪) .3‬اﻷوﻻد ‪ /‬اﻟﺸﻬﺎدة(‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪) .4‬اﻟﺒﻨﺎت ‪ِ /‬‬
‫اﳋﻄﺒﺔ(‬
‫َ‬
‫ ‪.............................................‬‬‫اﻟﺘﺪرﻳﺐ(‬
‫ﻋﻤﺮ ‪ /‬ﱠ‬
‫‪َ ُ ) .5‬‬
‫ ‪.............................................‬‬‫ﻧﺎﻣﺞ(‬
‫‪َ ) .6‬ز َﻳﻨﺐ ‪ /‬اﻟﺒَـ ْﺮ َ‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪ِ ِ ) .7‬‬
‫اﻟﺴﻴﺎﺣﺔ(‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن ‪ /‬ﱢ‬
‫ ‪.............................................‬‬‫اﻟﺴﺒﺎﺣﺔ(‬
‫‪ ِ ) .8‬ﺎل ‪ /‬ﱢ‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪ ) .9‬ﱠ‬
‫اﻟﺘﻄﻮع(‬
‫اﻟﺸﺒﺎب ‪ّ /‬‬
‫ ‪.............................................‬‬‫اﻟﺘﺨﺼﺺ(‬
‫‪) .10‬اﻟﻄﺒﻴﺒﺔ ‪/‬‬
‫ﱡ‬
‫ ‪.............................................‬‬‫‪Şimdi aşağıdaki boşlukları yukarıda verilen alıştırmalar ışığında yapmaya‬‬
‫‪çalışalım:‬‬
‫ﳎﺎوراً‬
‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫ﻛﺎن‬
‫إﺑﺮاﻫﻴﻢ‬
‫‪..... .1‬‬
‫ﻓﺎﻃﻤﺔ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ‬
‫ُ‬
‫‪......‬‬
‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫‪.....‬‬
‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫‪..... .2‬‬
‫‪......‬‬
‫ﻳﺴﻜﻦ‬
‫‪.....‬‬
‫‪..... .3‬‬
‫‪...... ......‬‬
‫‪ .4‬ﻛﺎﻧﺖ‬
‫‪...... ......‬‬
‫‪ .5‬ﻛﺎﻧﺖ‬
‫‪...... ......‬‬
‫ﳎﺎوَرﻳﻦ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﳎﺎوَرَﺗﲔ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‪.‬‬
‫ِ‬
‫ﳎﺎوَرات ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
‫‪255‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
DİL BİLGİSİ
Hâl ve Unsurları
Hâl konusu Türkçe’deki ‘durum zarfı’na karşılık gelen bir terim olup ‫ﻛﻴﻒ‬
/nasıl sorusuna cevap olarak kullanılır. Türkçe’ye ‘…rek, …rak; …dığı
halde, iken, olduğu halde’ gibi ifadelerle çevrilebilir.
Hâl, fiilin oluşu sırasında fâilin, mef‘ûlün bihin veya her ikisinin
durumunu açıklayan lafzan mansûb, müştak(türemiş) ve nekre bir kelime
veya mahallen mansûb bir cümle yada cümleciktir. Kendisinden önce
gelen marife bir ismin durumunu bildiren müştak/türemiş, nekre/belirsiz ve
mansûb bir isimdir, şeklinde de tarif edilebilir. Dolayısıyla bu tarifler
ışığında şöyle demek mümkündür: Hâl;
a. Fâil, mef‘ûl ya da her ikisinin gibi marife bir unsurun durumunu belirtir.
b. Lafzan mansûb nekre bir kelime veya mahallen mansûb bir cümle ya da
cümlecik şeklinde karşımıza çıkar.
c. Hâl genellikle; ism-i fâil, ism-i mef‘ûl, sıfat-ı müşebbehe gibi
müştak/türemiş bir isimdir.
Hâl Arapçada genel olarak fiil cümlesinin yan unsurları kapsamında ele alınır.
Söz konusu yan unsurlar da i‘râb bakımından mansubât kategorisindedir.
Onun için hâller her zaman mansûb’tur, denilir.
ِ ‫أﲪﺪ إﱃ اﻟﻌﻤﻞ‬
Fâilin durumunu gösteren kullanımına örnek olarak: ً‫ﻣﺎﺷﻴﺎ‬
ُ ‫ﺣﻀﺮ‬
َ
َ ََ
/Ahmet işe yüreyerek geldi cümlesi verilebilir. Şöyle ki, bu cümlede hâl
ِ / yüreyerek unsuru, fâil konumunda olan ‫أﲪﺪ‬
konumunda bulunan ً‫ﻣﺎﺷﻴﺎ‬
ُ ‘in
hâlini/durumunu bildirmektedir. Yani Ahmed’in işe başka bir şekilde değil
yürüyerek geldiğini anlama yansıtmaktadır. Yapı olarak da bu cümlede hâl
karşımıza, lafzan mansûb nekre bir kelime olarak gelmiştir.
‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‬
‫ﻳﻨﺐ إﱃ ُ ﱢﱠ‬
ً ِ ُ ‫اﻟﻜﻠﻴﺔ‬
ُ ‫ﺟﺎءت ز‬
َ /Zeynep fakülteye hızlı bir şekilde geldi cümlesinde
de benzer bir kullanım söz konusudur. Zira hâl konumunda bulunan ‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‬
ً ِ ُ/
hızlı bir şekilde unsuru, fâil konumunda olan ‫ﻳﻨﺐ‬
ُ ‫‘ ز‬in fakülteye geliş
hâlini/durumunu ibareye yansıtmıştır. Yapı olarak da karşımıza, lafzan
mansûb bir nekre olarak gelmiştir.
‫ـﻌﺒﺎن‬
ُ ْ َ‫اﻟﺒﻴﺖ وﻫﻮ ﺗ‬
َ َ /Murat eve yorgun halde geldi, cümlesinde ise
َ ‫ﺣﻀﺮ ُﻣﺮاد إﱃ‬
fâilin durumunu gösteren hâl isim cümlesi formunda gelmiştir. Murat’ın eve
nasıl geldiğini cümleye yansıtan hâl cümlesi her ne kadar kendi içerisinde
merfû bir mübteda (‫ )ﻫﻮ‬ve haberden (‫ـﻌﺒﺎن‬
ُ ْ َ‫ )ﺗ‬oluşmuşsa da cümle olarak hâl
konumundadır ve mahallen mansûbtur.
‫دﻣﻮﻋﻬﺎ‬
ْ َ ‫ﺧﺮﺟﺖ ﻋﺎﺋﺸﺔُ ِﻣﻦ اﻟﺒﻴﺖ وﻗﺪ‬
ُ ‫ﺳﺎﻟﺖ‬
َ /Aişe ağlar halde evden çıktı, cümlesinde
ise fâilin durumunu bildiren hâl fiil cümlesi şeklinde gelmiştir. Hâl cümlesi
her ne kadar kendi içerisinde fiil (‫ﺳﺎﻟﺖ‬
ْ َ ) ve merfû fâilden (‫دﻣﻮﻋﻬﺎ‬
ُ ) oluşuyorsa
da cümle olarak hâl konumunda olduğu için mahallen mansûbtur.
256
Mef‘ûlün bihin durumunu gösteren mansûb ve nekre bir kelime olarak
ِ
‫ﺷﺮب ﱢ‬
ِ /Çocuk sütü sıcakken içti cümlesi
gelişine örnek olarak: ًّ‫اﳊﻠﻴﺐ ﺣﺎرا‬
َ َ ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
verilebilir. Zira bu cümlede hâl konumunda bulunan ًّ‫ ﺣﺎرا‬/sıcakken öğesi,
‘in hâlini/durumunu bildirmektedir. Yani
mef‘ûlün bih konumunda olan ‫اﻟﻄﻔﻞ‬
ُ
çocuğun sütü sıcak halde iken içtiğini anlama yansıtmaktadır. Yapı olarak da
bu cümlede hâl karşımıza, lafzan mansûb bir nekre olarak gelmiştir.
َ َ /Fatma balığı kızarmış halde yedi cümlesinde de
‫اﻟﺴﻤﻜﺔَ َ ْ ِﱠ‬
ً‫ﻣﻘﻠﻴﺔ‬
َ ‫أﻛﻠﺖ ﻓﺎﻃﻤﺔُ ﱠ‬
aynı durum söz konusudur. Şöyleki hâl konumunda bulunan ً‫ﻣﻘﻠﻴﺔ‬
‫ َ ْ ِﱠ‬/kızarmış
halde öğesi, mef‘ûlün bih konumunda olan َ‫‘ اﻟﺴﻤﻜﺔ‬nin hâlini/durumunu
cümleye yansıtmıştır. Yapı olarak da karşımıza, lafzan mansûb bir nekre
olarak gelmiştir.
Hem fâil hem de mef‘ûlün bihin her ikisinin durumunu gösteren hâl
kullanımına örnek olarak da: ‫ﻣﺴﺮﻋﲔ‬
َ َ ‫ ﺳﺎر‬/Çocuk ile babası hızlı bir
َ ِ ُ ‫اﻟﻮﻟﺪ وأﺑﻮﻩ‬
şekilde yürüdüler cümlesi verilebilir. Zira bu cümlede hâl konumunda
bulunan ‫ﻣﺴﺮﻋﲔ‬
َ ِ ُ / hızlı bir şekilde öğesi, hem fâil hem de mef‘ûlün bih’in her
ikisinin durumunu göstermektedir. Yani çocuk ile babasının birlikte hızlı
bir şekilde yürüdüklerini cümleye yansıtmıştır. Yapı olarak da hâl
karşımıza, lafzan mansûb bir nekre olarak gelmiştir. Zira ‫ﻣﺴﺮﻋﲔ‬
َ ِ ُ müsennâ bir
isim olup mansûbtur.
‫ﻏﻀﺐ‬
‫ﺧﺮﺟﻨﺎ أﻧﺎ‬
ُ
َ َ ‫اﳌﻠﻌﺐ ﰲ‬
ْ /Ben ve Ahmed sahadan öfkeli halde çıktı
َ َ ‫وأﲪﺪ ﻣﻦ‬
cümlesinde de hâl hem fâil hem de mef‘ûlün bihin her ikisinin durumunu
göstermektedir. Câr ve mecrûrdan oluşan hâl mahallen mansûbtur. Çünkü tek
bir kelime şeklinde değil cümle şeklinde gelmiştir.
Örneklerden anlaşılacağı üzere hâl’in söz konusu olduğu cümlelerde üç
temel unsur bulunmaktadır:
a. Hâl: (‫)اﳊﺎل‬: Lafzan mansûb ve nekre bir kelimedir veya mahallen mansûb
bir cümle yada cümleciktir.
b. Sâhibu’l-hâl: (‫)ﺻﺎﺣﺐ اﳊﺎل‬: Hâl öğesinin, ‘durum’ yönünden nitelediği
kelimeye ‘sâhibu’l-hâl’ veya ‘zi’l-hâl’ adı verilir. Hâl unsurundan önce
gelir ve daima marife bir isim olur.
c. Râbıt/bağlaç: Hâl’in cümle olarak geldiği durumlarda kendisi ile sâhibu’lhâl’i birbirine bağlayan unsurdur. Bu unsur vâv-ı hâliyye (‫اﻟﻮاو اﳊﺎﻟﻴﺔ‬
َ ) diye
anılan bir unsur olabileceği gibi, muttasıl ya da munfasıl bir zamir
olabilir, veyahut hem vâv-ı hâliyye hem de zamiri aynı anda içerebilir.
ِ ‫ﺣﻀﺮ إﺑﺮ ِاﻫﻴﻢ َإﱃ اﻟـﻤﺪرﺳﺔ‬
Bu açıklamalar ışığında: ً‫ﺳﻌﻴﺪا‬
َ َ /İbrahim okula mutlu
َ َ
ُ
olarak geldi cümelesine göz atacak olursak;
ِ /mutlu olarak lafzı hâl’dir, zira lafzan mansûb nekre bir kelime olup
ً‫ﺳﻌﻴﺪا‬
İbrahim’in okula nasıl geldiğini bildirmektedir.
ِ
‫اﻫﻴﻢ‬
ُ ‫ إﺑﺮ‬sâhibu’l-hâl (‫’)ﺻﺎﺣﺐ اﳊﺎل‬dir, zira hâl unsurundan önce zikredilen ve
fâil olarak gelen marife bir isimdir.
257
Dikkat edileceği üzere hâl cümle formunda gelmediği için, bir başka
ifadeyle tek unsur halinde geldiği için râbıt/bağlaç içermemiştir. Ama cümle
ِ
‫ﺳﻌﻴﺪ‬
ٌ ِ ‫ـﻤﺪرﺳﺔ وﻫﻮ‬
َ َ ‫اﻫﻴﻢ َإﱃ اﻟ‬
ُ ‫ ﺣﻀﺮ إﺑﺮ‬/İbrahim okula mutlu olarak geldi şeklinde
kurulduğunda, hâl cümle formunda geldiği için vâv-ı hâliyye’yi içermek
zorunluluğu vardır.
Türleri
Arapça’da haller karşımıza üç şekilde gelir: Müfret, cümle ve şibih cümle
(cümlemsi).
a. Müfret hâl: Yukarıda verdiğimiz örneklerde görüldüğü üzere hâl’in tek bir
kelime olarak karşımıza geldiği formlardır. Dolayısıyla burada geçen
‘müfret’ten kasıt ‘tekil’ olması değil, aksine müsennâ/ikil ve cemi’/çoğul
form dâhil olmak üzere, hâl’in cümle yada şibih cümle dışında tek
kelime halinde gelmesidir. Okuma parçasının ‫ﻧﺸﺄ ﳛﲕ َﳏﺒﻮﺑﺎً ِﻣﻦ َﲨﻴﻊ َأﻗﺎ ِرﺑﻪ‬
/Yahya bütün akrabaları tarafından sevilen birisi olarak yetişti,
cümlesinde olduğu gibi, cümlede hâl konumunda olan ve fâilin durumunu
bildiren ً‫ ﳏﺒﻮﺑﺎ‬kelimesi müfret formda gelmiştir. Aynı cümleyi hem
müsennâ/ikil: ‫ﳏﺒﻮﺑﲔ ﻣﻦ ﲨﻴﻊ أﻗﺎر ﻤﺎ‬
‫ ﻧﺸﺄ ﳛﲕ َُ ﱠ‬/Yahya ve Muhammed
َ ‫وﳏﻤﺪ‬
bütün akrabaları tarafından sevilen kişiler olarak yetiştiler, hem
ِ َ ‫وإﺧﻮﺗﻪ‬
‫ﻧﺸﺄ ََﳛﲕ‬
cemi/çoğul formda ‫ﳏﺒﻮﺑﲔ ِﻣﻦ ﲨﻴﻊ أﻗﺎر ﻢ‬
َ َ /Yahya ve kardeşleri
ُ
bütün akrabaları tarafından sevilen kişiler olarak yetiştiler, şeklinde
kurmamız durumunda bile, hâl yine müfret formdadır. Çünkü cümle yada
cümlecik dışında bir yapıda gelmiştir ve tek bir unsurdur.
Hâl müfret konumda lafzan mansûb ve nekre şeklinde karşımıza gelmektedir.
b. Cümle hâl: Hâl’in karşımıza isim yada fiil cümlesi şeklinde geldiği
formlardır. İsim cümlesi formundaki hâl’de, hâl öğesini sahibu’l-hal’e
bağlayan vâv-ı hâliyye yada bir zamir (veyahut her ikisi) bulunur.
ِ ‫ﳏﻔﻮظ وﻫﻮ‬
İsim cümlesi olarak gelişine: ‫ﻗﺎﺋﻢ‬
ُ َ ‫ﳏﻤﺪ ِرواﻳﺔَ َِﳒﻴﺐ‬
ٌ ‫ ﻗﺮأ‬/Muhammed,
Necip Mahfuz’un romanını ayakta okudu, cümlesinde hâl müfret kelime
değildir, aksine cümledir. Zira fâilin durumunu bildiren ve vâv-ı hâliyye (‫)و‬
ile sâhibu’l-hâl’e (‫ﻤﺪ‬
ٌ ‫ )ﳏ‬bağlanan cümle mübteda (‫ )ﻫﻮ‬ve haber’den (‫) ﻗﺎﺋﻢ‬
oluşmaktadır. Dolayısıyla cümle formunda geldiği için hâl’e, ‘lafzan mansûb’
diyemeyiz, çünkü ‘lafzan’ terimi müfret unsurlar için söz konusudur. Bundan
dolayı hâl konumunda olan cümle ‘mahallen mansûb’tur, yani lafzan değil
cümledeki yeri itibariyle hükmen mansûbtur, demektir.
ِ ُ ِ ‫ﻋﺎد‬/Baba, sebze ve meyve(leri) taşır halde
ِ
‫اﳋﻀﺎر واﻟﻔﺎﻛﻬﺔ‬
َ ُ ‫ َﳛﻤﻞ‬،‫اﳌﺰرﻋﺔ‬
َ َْ ‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻦ‬
tarladan döndü, cümlesinde de hâl müfret değil, cümle halinde gelmiştir. Hâl
ِ َ / sebze ve meyve(leri) taşır halde cümlesi
konumunda olan ‫اﳋﻀﺎر واﻟﻔﺎﻛﻬﺔ‬
ُ ‫ﳛﻤﻞ‬
‘mahallen mansûb’tur.
Hâl’in fiil cümlesi olması durumunda şu üç noktaya dikkat etmek gerekir.
258
1. Hâl cümlesi, olumlu yapıda bir geçmiş zaman cümlesi ise cümlenin başına
ِ ُ ْ /Master
ِ ِ ‫ﺷﻬﺎدة‬
‫ وﻗﺪ‬edatı getirilir. Örnek: ‫اﳌﺎﺟﺴﺘﲑ‬
ُ َ َ ‫أوروﺑﺎ وﻗﺪ‬
َ َ َ ‫ﺣﺼﻠﺖ ﻋﻠﻰ‬
ُ
ّ ‫ﻋﺪت ﻣﻦ‬
ْ
diplomamı almış halde Avrupa’dan döndüm.
2. Hâl cümlesi, olumsuz yapıda bir geçmiş zaman cümlesi ise başına ‫ وﱂ‬،‫وﻣﺎ‬
edatları getirilir. Örnek: ‫ﻛﻞ اﻟﻮاﺟﺐ‬
‫ﺣﻀﺮت إﱃ اﳌﺪرﺳﺔ وﱂ َأﻛﺘُﺐ ﱠ‬
ُ َ /ödevin hepsini
yazmadan okula geldim.
3. Hâl cümlesi, olumlu ya da olumsuz bir muzâri fiil ise başına vâv-ı hâliyye
ِ
getirilmez. Örnek: ‫اﳋﻀﺎر واﻟﻔﺎﻛﻬﺔ‬
ُ ِ ‫ ﻋﺎد‬/Baba, sebze ve
َ ُ ‫ َﳛﻤﻞ‬،‫اﻟﻮاﻟﺪ ﻣﻦ اﳌﺰرﻋﺔ‬
meyve(leri) taşır halde tarladan döndü.
Bütün bu cümlelerde hâl cümle halinde gelmiştir. Son cümlede ‫َﳛﻤﻞ‬
fiilindeki müstetir ‫ ﻫﻮ‬zamiri ile sâhibu’l-hâl’e (‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
ُ ) bağlanan cümle, fiil (‫)ﻋﺎد‬
ve fâil’den (‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
)
oluşmaktadır.
İşte
bunun
gibi
cümle olarak gelen hâl’ler,
ُ
‘mahallen mansûb’tur.
Arapça’da şöyle genel bir kural vardır: Nekre bir unsurdan sonra gelen
cümleler sıfat, ma’rife bir unsurdan sonra gelen cümleler ise hâl’dir. Bu durum
hâl cümlesinde, vâv-ı hâliyye yada zâhir bir zamir gibi bir bağlaçın olmadığı
durumlar için önemli bir kuraldır. Yukarıda verilen örneğe bir daha bakılırsa
ِ
َ‫اﳋﻀﺎر واﻟﻔﺎﻛﻬﺔ‬
َ ُ ‫ َﳛﻤﻞ‬/ sebze ve meyve(leri) taşır halde cümlesi vâv-ı hâliyye veya
zamir gibi bir bağlaç barındırmadığı için önceki cümleden kopuk gibi
gözükmektedir. Ancak durumunu belirttiği marife bir sâhibu’l-hâl’den (‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
ُ )
sonra geldiği için hâl görevini üstlenmiştir.
c. Şibh-i cümle yapısında (cümlemsi/cümlecik) hâl: Hâl’in câr-mecrur ya
da zarf şeklinde geldiği formlardır. Tıpkı muzâri fiil durumundaki hâl
cümlesinde olduğu gibi, şibih cümleyi de sahibu’l- hâl’e bağlayan
herhangi bir bağlaç söz konusu değildir.
Câr-mecrur olarak gelişine misal olarak: ‫ﻏﻀﺐ‬
‫اﻟﺴﺎﺋﻖ ِﻣﻦ ﱠ ﱠ‬
َ َ ‫اﻟﺴﻴﺎرة ﰲ‬
ُ ِ ّ ‫ ﻧَ َـﺰل‬/şoför
arabadan öfkeli bir şekilde indi, cümlesi verilebilir. Bu cümlede de hâl
müfret kelime değildir, aksine cümlemsi diyebileceğimiz iki kelime halinde
gelmiştir. Fâilin durumunu bildiren ve câr-mecrûr formunda (‫ﻏﻀﺐ‬
َ َ ‫ ﰲ‬/öfkeli
bir şekilde) gelen bu unsur müfret hâl yerinde kullanıldığı ve onun yerini
işgal ettiği için yine, ‘mahallen mansûb’tur.
‫اﻷﻏﺼﺎن‬
ْ َ ‫ﺑﲔ‬
ُ ‫ ر‬/Serçeyi dalların arasında gördüm, cümlesinde
َ ‫اﻟﻌﺼﻔﻮر‬
َ ُ ُ ‫أﻳﺖ‬
hâl aynı şekilde müfret kelime olmayıp bir zarf cümleciği şeklinde gelmiştir.
Mefûlün durumunu bildiren ve zarf formunda (‫ ﺑﲔ اﻷﻏﺼﺎن‬/dalların
arasında) gelen bu unsur müfret hâl yerinde kullanıldığı ve onun yerini işgal
ettiği için aynı şekilde ‘mahallen mansub’tur.
Kalıplaşmış Hâl Türleri
Yukarıdaki formlardan farklı olarak Arapça’da kalıplaşmış hâl türleri vardır.
،‫ﻋﺎﻣﺔ‬
kelimeleriyle karşımıza
Bunlar genellikle; ‫ ﺿﻤﲑ‬+ ‫وﺣﺪ‬
ً َ ِ ،‫ﲨﻴﻌﺎ‬
ً ‫ ﱠ‬،‫ﻛﺎﻓﺔ‬
ً‫ﱠ‬
ً
َ ْ َ ،‫ﻗﺎﻃﺒﺔ‬
gelir. Birer cümleyle örneklendirmeye çalışalım:
‫اﻷﺳﺎﺗﺬةُ ﱠ‬
َ َ َ َ ‫ ﺟﺎء‬/Hocaların tümü geldi.
ً‫ﻛﺎﻓﺔ‬
259
ِ َ ُ ‫اﻟﺸﺮﻃﺔُ ﻋﻠﻰ‬
‫ـﺒﻀﺖ ﱡ‬
ً‫اﳌﺘﻈﺎﻫ ِﺮﻳﻦ ﲨﻴﻌﺎ‬
ْ َ َ َ‫ ﻗ‬/Polis göstericilerin tümünü yakaladı.
َ
ِ ِ َ ‫اﻟﺪول ا‬
ِ َ َ /Okur-yazar olmayanların oranı fakir
‫ﻋﺎﻣﺔ‬
‫ﻧﺴﺒﺔ ُّ ﱢ‬
ً ‫ﻟﻔﻘﲑة ﱠ‬
َْ ‫ﺗﺰداد‬
َ ‫اﻷﻣﻴﲔ ﰲ ﱡ‬
ülkelerin tümünde artmaktadır.
ِ ‫ﻳﺴﺠﻨﻮا‬
ْ ً‫اﻟﻘﻀﺎة ﻗﺎﻃﺒﺔ‬
‫ ﱠ‬/Hakimlerin hepsi suçluyu hapse atmayı
َ ُ ‫ﻗﺮر‬
ُ َ ‫أن‬
َ‫اﳉﺎﱐ‬
kararlaştırdılar.
ِ ‫ ﻻ‬/Kişi yalnız başına gecenin
‫اﻟﺴﺎﻋﺎت ِﻣﻦ اﻟﻠﻴﻞ‬
‫ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ أن ﻳَ َ َ ﱠ‬
‫وﺣﺪﻩ ﰲ ﻫﺬﻩ ﱠ‬
َ ْ َ ُ‫اﳌﺮء‬
َ َ
َْ ‫ـﺘﺠﻮل‬
bu saatlerinde dolaşamaz.
Hâl Cümlelerinde Uyum
Yukarıdaki misallerden de fark edileceği üzere hâl cümlesinde, hâl ile
sâhibu’l-hâl/zi’l-hâl arasında müzekkerlik-müenneslik (cinsiyet) ve sayı
yönünden uyum vardır. Onun için sâhibu’l-hâl müzekker ve müfret ise hâl de
müzekker ve müfrettir, sâhibu’l-hâl münnes ve müsennâ ise hâl de münnes ve
müsennâdir.
ِ ُ ‫اﻟﺒﻨﺖ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
Mesela ً‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‬
‫أﺗﺖ‬
ْ َ /kız çocuğu eve hızlı bir şekilde geldi,
ُ
cümlesinde sâhibu’l-hâl (‫اﻟﺒﻨﺖ‬
ُ ) müennes ve müfret olduğu için hâl de
müennes ve müfret (‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‬
ً ِ ُ ) gelmiştir.
ِ ِ ‫ﺑﻼدﻫﻢ‬
ِ ِ ‫ ﻋﺎد اﻟﻄﻼب إﱃ‬/öğrenciler memleketlerine başarılı
Aynı şekilde ‫ﻧﺎﺟﺤﲔ‬
ُ
) olduğu
olarak döndüler, cümlesinde sâhibu’l-hâl müzekker ve cemi (‫اﻟﻄﻼب‬
ُ
için hâl de ona uyumlu olarak müzekker ve cemi (‫ )ﻧﺎﺟﺤﲔ‬gelmiştir.
Bu uygunluğu bütün hâl formlarına şöyle bir cümle üzerinde
uygulayabiliriz.
ِ ِ ‫ﻣﺴﺮﻋﲔ؛ َأﺗﻰ اﻷوﻻد إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
ِ ُ ‫اﻟﻮﻟﺪ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
‫ﻣﺴﺮﻋﲔ‬
َ َ ‫ﻣﺴﺮﻋﺎً؛ َأﺗﻰ‬
ُ َ ‫َأﺗﻰ‬
ْ َ ِ ُ ‫اﻟﻮﻟﺪان إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
ُ
ُ
ٍ ِ ‫أﺗﺖ اﻟﺒﻨﺎت إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
ِ ُ ‫اﻟﺒﻨﺖ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
ِ ُ ‫ﺒﻨﺘﺎن إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
‫ﻣﺴﺮﻋﺎت؛‬
ْ َ ‫ﻣﺴﺮﻋﺔً؛‬
َْ
ُ ِ ‫أﺗﺖ‬
َ ِ‫أﺗﺖ اﻟ‬
ُ
َ ْ َ ‫ﻣﺴﺮﻋﺘَ ْـﲔ؛‬
‫ُﻳﺴﺮع‬/‫وﻗﺪ أﺳﺮع‬/ٌ‫ﻣﺴﺮع‬
ِ ُ ‫َأﺗﻰ اﻟﻮﻟﺪ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ وﻫﻮ‬
‫ُﻳﺴﺮﻋﺎن‬/‫ وﻗﺪ أﺳﺮﻋﺎ‬/‫ﻣﺴﺮﻋﺎن‬
َ َ ‫َأﺗﻰ‬
َ ِ ُ ‫اﻟﻮﻟﺪان إﱃ اﻟﺒﻴﺖ وﳘﺎ‬
‫ﻳﺴﺮﻋﻮن‬
ُ ِ ُ ‫َأﺗﻰ اﻷوﻻد إﱃ اﻟﺒﻴﺖ وﻫﻢ‬
ُ ُ /‫أﺳﺮﻋﻮا‬
ُ ‫ وﻗﺪ‬/‫ﻣﺴﺮﻋﻮن‬
ِ ‫أﺗﺖ‬
‫ُﺗﺴﺮع‬/‫أﺳﺮﻋﺖ‬
ْ َ ‫وﻗﺪ‬/ٌ‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‬
َْ
َ ِ ُ ‫اﻟﺒﻨﺖ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ وﻫﻲ‬
‫ُﺗﺴﺮﻋﺎن‬/‫أﺳﺮﻋﺘﺎ‬
‫ وﻗﺪ‬/‫ﻣﺴﺮﻋﺘﺎن‬
َْ
ََ ِ ُ ‫أﺗﺖ اﻟﺒﻨﺘﺎن إﱃ اﻟﺒﻴﺖ وﳘﺎ‬
َ
‫ﻳﺴﺮﻋﻦ‬
ٌ َ ِ ُ ‫وﻫﻦ‬
َْ
ّ ‫أﺗﺖ اﻟﺒﻨﺎت إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
َ ْ ‫ وﻗﺪ‬/‫ﻣﺴﺮﻋﺎت‬
َ ْ ُ /‫أﺳﺮﻋﻦ‬
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki boşluklara önce parantez içerisinden uygun hâli yerleştirin,
daha sonra türünü ve sâhibu’l-hâl’i belirleyiniz.
،‫ﺧﺎﺋﻔﺔ‬
.(‫ﺧﺎﺋﻒ‬
ً َ ،‫ﺧﺎﺋﻔﺎ‬
ً ) ............. ‫اﻟﻮﻟﺪ ِﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ‬
َ
َ .1
َ ‫رﺟﻊ‬
.(‫ وﻫﻢ ﻣﺴﺮوِرﻳﻦ‬،‫ وﻫﻢ ﻣﺴﺮوَرﻳﻦ‬،‫ )وﻫﻢ ﻣﺴﺮورون‬...........‫اﻟﻌﻤﺎل إﱃ ﺑﻴﻮ ﻢ‬
‫ ﻋﺎد ُ ﱠ‬.2
260
‫‪ .3‬وﺻﻞ اﻟﻄﺎﻟﺐ ‪ ..........‬إﱃ‬
‫ﻣﺴﺮع‪ ،‬ﻣﺴﺮﻋﺎً(‬
‫ﻣﺴﺮعٌ‪،‬‬
‫اﻟﺼﻒ ) ُ ِ‬
‫ٍ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻧﺘﺼﺮ‪ ،‬وﻗﺪ اﻧﺘﺼﺮ‪ ،‬وﻫﻮ َْ ِ‬
‫ﻣﻨﺘﺼﺮاً(‬
‫‪ .4‬ﺧﺮج ا َﻟﻔﺮﻳﻖ ﻣﻦ اﻟ ُـﻤﺒﺎراة ‪َ َ ) ..........‬‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫‪ .5‬أﻗﺎم اﻟﺼﺪﻳﻘﺎن ‪ ............‬ﰲ ﻣﺪﻳﻨﺔ ﻗﺮﻳﺒﺔ ﻣﻦ اﻟﻌﺎﺻﻤﺔ ) ِ‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرَﺗﲔ(‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَران ‪،‬‬
‫ﻣﺘﺠﺎوَرﻳﻦ‪،‬‬
‫ٍ‬
‫ِ‬
‫ﺗﻮﺟﻬﺖ ﱢ‬
‫ﻧﺸﻴﻄﺎت(‬
‫ﻧﺸﻴﻄﺎت‪،‬‬
‫ﻧﺸﻴﻄﺎت‪،‬‬
‫اﳌﻌﻠﻤﺎت إﱃ ﻣﺪارﺳﻬﻦ ‪) ..........‬‬
‫ٌ‬
‫‪ّ .6‬‬
‫ﻣﺒﺘﺴﻤﺔ‪ٍ ِ َ ،‬‬
‫ِ‬
‫ﻛﺒﺖ اﻟﻄﻔﻠﺔ اﻟﺴﻴﺎرة ‪ِ َ َ) ..........‬‬
‫ﻣﺒﺘﺴﻤﺔ(‬
‫‪ .7‬رِ ْ‬
‫ﺗﺒﺘﺴﻢ‪ ،‬وﻫﻲ ُ َْ َ ً ُ ْ َ‬
‫ﺻﻐﲑ‪ ،‬ﺻﻐﲑًا‪ٍ ،‬‬
‫ﺻﻐﲑ(‬
‫‪ .8‬ﻫﺎﺟﺮ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم إﱃ ّ‬
‫ﻣﻜﺔ ‪ٌ ) ..........‬‬
‫‪2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içerisinden uygun‬‬
‫‪bir hâl yerleştirin.‬‬
‫ﺳﻌﻴﺪات – َ ِ ِ‬
‫ﺧﺎﺷﻌﲔ ‪ِ -‬‬
‫)وﻫﻲ ِ‬
‫ﻓﺮﺣﲔ – ﺟﻮاً‪ – ‬ﻇﺎﻫﺮا – ِ‬
‫ﺗﺒﻜﻲ – وﻫﻦ ِ‬
‫ﲨﻠﺔ(‬
‫ﺻﺎﻓﻴﺔ ‪ُْ -‬‬
‫َ‬
‫ّ َ‬
‫ّ‬
‫اﻟﺴﻤﺎء‪.‬‬
‫اﻟﻘﻤﺮ ‪ ..........‬ﰲ ﱠ‬
‫‪ .1‬ر ُ‬
‫أﻳﺖ َ‬
‫ﻏﺎدر اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن ﱠ ِ‬
‫اﻟﺸﺮﻛﺔَ ‪................‬‬
‫‪َ .2‬‬
‫‪ .3‬ﺗﻨﺎوﻟﺖ اﻟﻄﻔﻠﺔ ﻃﻌﺎﻣﻬﺎ ‪............‬‬
‫ﻃﺎﻟﻌﺖ اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت دروﺳﻬﻦ ‪..............‬‬
‫‪ْ َ .4‬‬
‫‪ .5‬ﱂ ﻳُـﻨَ ﱠـﺰل اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ اﻟﺮﺳﻮل –ص‪...........-‬‬
‫ﻃﻠﻌﺖ اﻟﺸﻤﺲ ‪.............‬‬
‫‪َ َ .6‬‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ َﳛﲕ! ﻻ ُﺗﺴﺎﻓﺮ إﱃ ِ‬
‫اﻟﻌﺮاق ‪...............‬‬
‫‪ َ ُ .8‬ﱢ‬
‫ﺻﻼة اﳉﻤﻌﺔ ‪..............‬‬
‫ﻳﺼﻠﻰ اﳌﺴﻠﻤﻮن َ‬
‫‪3. Aşağıdaki cümlelerde geçen sıfat tamlamalarını örnekte olduğu gibi‬‬
‫‪müfret hâl’e dönüştürünüz.‬‬
‫اﳉﻮال ِ‬
‫اﻟﻐﺎﱄ← ﻳﺎ ﻋﻠﻲ! ﻻ َ ْ َِ‬
‫ﻳﺎ ﻋﻠﻲ! ﻻ َ ْ َِ‬
‫ﻏﺎﻟﻴﺎً ‪Örnek:‬‬
‫ﺗﺸﱰ ّ َ‬
‫ﺗﺸﱰ ّ َ‬
‫اﳉﻮال ِ َ‬
‫ّ‬
‫ّ‬
‫‪ .1‬ﺣﻀﺮت اﻟﺴﻴﺎرة اﳌﺴﺮﻋﺔ ←‬
‫اﳊﺎر ﰲ اﻟﻔﻨﺪق اﳉﺪﻳﺪ←‬
‫‪ .2‬أﻛﻠﻨﺎ‬
‫َ‬
‫اﻟﻄﻌﺎم ّ‬
‫‪ .3‬ﺷﺎﻫﺪت ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ اﻷﺷﺠﺎر ُْ ِ‬
‫اﳌﺜﻤﺮة←‬
‫ـﻬﻦ←‬
‫‪ .4‬رﺟﻌﺖ اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت اﻟﻨﺎﺟﺤﺎت إﱃ ﺑﻴﻮﺗ ّ‬
‫اﳌﻤﺮﺿﺘَﲔ اﳉﺎﻟﺴﺘﲔ ﰲ ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ←‬
‫أﻳﺖ َُ ﱢ‬
‫‪ .5‬ر ُ‬
‫ﻣﺮﻣﺮة←‬
‫‪ .6‬ﻧﺰل اﳌﻄﺮ اﻟﻐ ِﺰﻳﺮ ﰲ ِ ََ‬
‫ﻣﻨﻄﻘﺔ َ ْ َ‬
‫ِ‬
‫ﺷﺎﻫﺪت اﻟﻄﺎﺋﺮة اﻟﻨﺎزﻟﺔ إﱃ أرض اﳌﻄﺎر؟ ←‬
‫‪ .7‬ﻳﺎ َ ﱠ ُ‬
‫ﺷﻮال‪َ ،‬أﻣﺎَ‬
‫اﻟﻌﺼﲑ اﻟﺒﺎرد؟ ←‬
‫‪ .8‬ﻳﺎ ﻋﺜﻤﺎن‪ِ ،‬ﱂَ َﺗﺸﺮب‬
‫َ‬
‫‪261‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪4. Aşağıdaki cümlelerde geçen hâl kullanımlarını örnekte olduğu gibi‬‬
‫‪sıfat tamlamalarına dönüştürünüz.‬‬
‫اﻟﻘﻤﺮ ﻻﻣﻌﺎً ﰲ اﻟﺴﻤﺎء ← ﻟﻘﺪ ﻇﻬﺮ اﻟﻘﻤﺮ اﻟﻼﻣﻊ ‪Örnek:‬‬
‫ﻟﻘﺪ َ‬
‫ﻇﻬﺮ ُ‬
‫‪.1‬‬
‫ﻣﺴﺮﻋﺔً ﳓﻮ اﻟﻮﻟﺪ ←‬
‫ْ‬
‫أﻗﺒﻠﺖ اﻟﺴﻴﺎرة ُ ِ َ‬
‫اﻟﺴﺤﺎب ←‬
‫ﳓﻮ ﱠ‬
‫ـﻠﻌﺖ اﻟﻄﺎﺋﺮة ُ ﱠ ِ َ‬
‫‪ .2‬أﻗَْ َ َ‬
‫ﻣﺘﺠﻬﺔً َ َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ُ ِ‬
‫ﻳﻠﺰﻣﻬﻢ ←‬
‫أﺳﻠﺤﺘﻬﻢ و ﱠ‬
‫‪ .3‬ﱠَ‬
‫اﳉﻨﻮد ﺣﺎﻣﻠﲔ َ ْ َ َ‬
‫اﲡﻪَ‬
‫ﻛﻞ ﻣﺎ َ َ‬
‫ﻣﺘﻸﻟﺌﺔً ←‬
‫أﺑﺼﺮت‬
‫اﻟﻨﺠﻮم َ َِْ‬
‫‪َ َْ .4‬‬
‫َ‬
‫ﻳﺾ ﺟﺎﻟﺴﺎً←‬
‫ﻓﺤﺺ‬
‫اﻟﻄﺒﻴﺐ اﳌﺮ َ‬
‫‪َ .5‬‬
‫ُ‬
‫أﻳﺖ ِ‬
‫اﻟﻌﺎﻣﻞ واﻗﻔﺎً ﲢﺖ اﻟﺸﻤﺲ←‬
‫‪ .6‬ر ُ‬
‫اﻟﻌﺪو ﺧﺎﺋﻔﺎً ِﻣﻦ اﳉﻨﻮد←‬
‫ﻓﺮ ُ ّ‬
‫‪ّ .7‬‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎت ﻣﺴﺮور ٍ‬
‫‪ .8‬أﻗْـﺒَ َـﻠﺖ‬
‫ات ←‬
‫ُ‬
‫‪5. Aşağıdaki cümleleri örnekte olduğu gibi parantez içerisindeki‬‬
‫‪kelimeleri esas alarak değiştirin, sonra aynı cümleyi bir defa isim‬‬
‫‪cümlesi formunda, bir defa defa da fiil cümlesi formunda hal yapınız.‬‬
‫ﻋﺎدت اﻟﻌﺎﻣﻠﺔ اﻟﻨﱠِﺸﻴﻄَﺔ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ ﻣ ِ‬
‫ﺒﺘﺴﻤﺔً ← )اﻟﻌﺎﻣﻠﺔ(‬
‫ََ ُ‬
‫)ﻋﺎد اﻟﻌﺎﻣﻞ اﻟﻨﺸﻴﻂ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ ﻣﺒﺘﺴﻤﺎً ← )اﻟﻌﺎﻣﻞ ‪Örnek:‬‬
‫ﻣﺒﺘﺴﻢ‪/‬ﻳﺒﺘﺴﻢ‬
‫ﻋﺎد اﻟﻌﺎﻣﻞ اﻟﻨﺸﻴﻂ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ وﻫﻮ‬
‫ٌ‬
‫ﻋﺎد اﻟﻌﺎﻣﻞ اﻟﻨﺸﻴﻂ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ وﻗﺪ اﺑﺘﺴﻢ‪/‬ﻳﺒﺘﺴﻢ‬
‫ﻣﺒﺘﺴﻤﲔ‬
‫ﻋﺎد اﻟﻌﺎﻣﻼن اﻟﻨﺸﻴﻄﺎن ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ‬
‫َ‬
‫)اﻟﻨﺸﻴﻄﺎن(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪).....................................................‬اﳌﻬﻨﺪﺳﻮن(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪).....................................................‬ﻣﺴﺮورَﺗﲔ(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪)......................................................‬اﺠﻤﻟﺘﻬﺪات(‬
‫‪262‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪)..........................................................‬ﺣﺰﻳﻨﺎ(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪)........................................................‬ﻣﺒﻜﺮ ٍ‬
‫ات(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪).......................................................‬اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن(‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪................................................................‬‬
‫‪6. Aşağıdaki âyetlerde geçen hâl kullanımları bulunuz, türünü‬‬
‫‪belirleyiniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫ـﺰل َ َ ِ‬
‫‪ َ َ .1‬ﱠ ِ‬
‫واﺣﺪة‬
‫ْﻘﺮآن ُْ َ‬
‫ﲨﻠﺔً َ ِ َ ً‬
‫ﻋﻠﻴﻪ اﻟ ُ ْ ُ‬
‫ﻛﻔﺮوا َ ْﻟﻮﻻ ﻧُ ﱢ َ ْ‬
‫َ‬
‫وﻗﺎل َ‬
‫اﻟﺬﻳﻦ َ َ ُ‬
‫ﻳﺄﻛﻞ َﳊﻢ َ ِ ِ‬
‫ﻓﻜﺮﻫﺘﻤﻮﻩ‪.‬‬
‫‪ ُِ َ .2‬ﱡ‬
‫أﺧﻴﻪ َ ًْ‬
‫أﳛﺐ َ َ ُ ُ ْ‬
‫ﻣﻴﺘﺎ َ َ ِ ْ ُ ُ‬
‫أﺣﺪﻛﻢ َأن َْ ُ َ ْ َ‬
‫ـﺮﻗﺐ‪.‬‬
‫ﻓﺨﺮج ِﻣ ْﻨ َـﻬﺎ َ ًِ‬
‫‪َ َ َ َ .3‬‬
‫ﺧﺎﺋﻔﺎ ﻳَـﺘَ َ ﱠ ُ‬
‫وﻣﺒﺸﺮا َ ِ‬
‫وﻧﺬﻳ ًﺮا‪.‬‬
‫ﱠﱯ ِﱠإﻧﺎ َ ْ َ ْ‬
‫أرﺳﻠَ َ‬
‫ﻨﺎك َ ِ ً‬
‫‪َ .4‬ﻳﺎ أَﻳﱡ َـﻬﺎ اﻟﻨِ ﱡ‬
‫ﺷﺎﻫﺪا َ َُ ﱢ ً َ‬
‫‪ .5‬ﻓَـﺮﺟﻊ ﻣﻮﺳﻰ ِ َإﱃ ﻗَ ِ ِ‬
‫أﺳﻔﺎ‪.‬‬
‫ﻏﻀﺒﺎن َ ِ ً‬
‫ـﻮﻣﻪ َ ْ َ َ‬
‫ْ‬
‫َََ ُ َ‬
‫‪ َ َ .6‬ﱠ‬
‫دآﺋﺒﲔ‪.‬‬
‫ْﻘﻤﺮ َ َِ َ‬
‫اﻟﺸﻤﺲ َواﻟ َ َ َ‬
‫وﺳﺨﺮ َ ُ ُ‬
‫ﻟﻜﻢ ﱠ ْ َ‬
‫‪ .7‬وﻻَ َ ِ‬
‫ﻣﺮﺣﺎً‪.‬‬
‫ﲤﺶ ﰲ اﻷرض َ َ‬
‫‪ .8‬وﺟﺎؤوا أﺑﺎﻫﻢ ِ‬
‫ﻳﺒﻜﻮن‪.‬‬
‫ﻋﺸﺎء َ ُ‬
‫ً‬
‫ِ‬
‫ﻻﻋﺒﲔ‪.‬‬
‫وﻣﺎ َ َْ َ‬
‫اﻟﺴﻤﺎء َ ْ َ ْ َ‬
‫ـﻬﻤﺎ َ ِ َ‬
‫واﻷرض َ َ‬
‫‪َ َ .9‬‬
‫وﻣﺎ ﺑَـ ْﻴـﻨَ ُ َ‬
‫ﺧﻠﻘﻨﺎ ﱠ َ‬
‫وإذا َﻗﺎﻣﻮا ِ َإﱃ ﱠ َ ِ‬
‫ﻛﺴﺎﱃ‪.‬‬
‫ﻗﺎﻣﻮا ُ َ َ‬
‫اﻟﺼﻼة َ ُ‬
‫‪ُ َ ِ َ .10‬‬
‫‪7. Aşağıdaki serbest parçayı okuduktan sonra metinde geçen hâl‬‬
‫‪kullanımları tespit ediniz ve anlamlandırmaya çalışınız.‬‬
‫َﳒﺎح َْﳒﻼء‬
‫اﻟﺪوﻟﻴﺔ )اﻹﻧْـﺘَـ ْﺮِﻧﺖ(‪.‬‬
‫ﳒﺤﺖ ِْﺑﻨﺖ ﱢ‬
‫ﺎﻣﻌﻲ‪ َ .‬ﱠ ْ‬
‫اﻟﺸﺒﻜﺔ ﱠ ّ‬
‫ﺧﱪ َﳒﺎﺣﻬﺎ ﻣﻦ ﱠ َ‬
‫ﺗﻠﻘﺖ َ َ‬
‫ﻋﻤﻲ َْﳒﻼء ﰲ اﻻﻣﺘﺤﺎن اﳉ ّ‬
‫أﻳﻘﻈﺘﻬﻤﺎ وﻫﻲ ُ ِ‬
‫أن ِ‬
‫ﻧﺘﺎﺋﺞ‬
‫ﺗﺴﺘﻴﻘﻈﺎ؟ َأﱂ َ َ‬
‫ﺗﻨﺎدﻳﻬﻤﺎ‪ :‬ﻳﺎ أﰊ‪ ،‬ﻳﺎ أﻣﻲ‪ِ ،‬ﱂَ َﱂْ َ َ ِ َ‬
‫واﻟﺪﻳﻬﺎ‪َ َ َ ،‬‬
‫ﺗﻌﻠﻤﺎ ّ‬
‫ذﻫﺒﺖ ّأوﻻ إﱃ ﻏﺮﻓﺔ َ ْ‬
‫‪263‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫ﺳﺘﻌﻠﻦ اﻟﻴﻮم ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺒﻜﺔ اﻟﺪوﻟﻴﺔ؟ اﺳﺘﻴﻘﻆ ِ‬
‫اﻟﺴﺎر وﻫﻲ‬
‫ﻓﺮﺣﲔ ﰒ َ َ‬
‫اﻻﻣﺘﺤﺎﻧﺎت ُ َ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪاَ ِن َ ِ َ ْ‬
‫ّ‬
‫ﻧﻘﻠﺖ َْﳒﻼء ﳍﻤﺎ اﳋﱪ ﱠ ّ‬
‫َ‬
‫َﺗﺼﺮخ‪ :‬اﳊﻤﺪ ﷲ ﻟﻘﺪ ﳒﺤﺖ! اﳊﻤﺪ ﷲ ﻟﻘﺪ ﻓُ ْـﺰت! ‪ ‬‬
‫ﰒ ﺗﻮﺟﻬﺖ إﱃ أﺧﻴﻬﺎ اﻟﺼﻐﲑ ِ‬
‫ﻣﺴﺮﻋﺔ‪ ،‬ﻛﺎن ﰲ ﻏﺮﻓﺘﻪ وﻛﺎن ﻗﺪ َ ِ‬
‫ﻏﺮق ﰲ اﻟﻨﻮم‪ ،‬ﻷﻧﻪ ﻧﺎم ﰲ وﻗﺖ‬
‫ﻳﺎﺳﺮ ُ ِ ً‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﱢ‬
‫ﻣﺘﺄﺧﺮ‪ ،‬وﻷﻧﻪ ﻧﺎم ُﻣ ْﺘ َـﻌﺒﺎ‪.‬‬
‫ﻣﻐﻀﺒﺎً وﻗﺎل ﳍﺎ‪ :‬ﻟﻤﺎذا‬
‫اﺳﺘﻴﻘﻆ!‬
‫أﻳﻘﻈﺘﻪ أﻳﻀﺎ وﻫﻲ َﺗﺼﻴﺢ‪ :‬ﻳﺎﺳﺮ!‬
‫ْ‬
‫َ‬
‫اﺳﺘﻴﻘﻆ ﻳﺎﺳﺮ ُ ْ َ‬
‫ْ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ـﻌﻠﻤﻲ ِّ‬
‫ﻣﻔﺎﺟﺄة! ﻟﻘﺪ‬
‫وﻣﺮﻫﻘﺎ؟! أﺟﺎﺑﺘﻪ ﳒﻼء ﻗﺎﺋﻠﺔ‪ :‬ﻋﻨﺪي ُ َ َ‬
‫ﺗﺰﻋﺠﻴﻨﲏ ﰲ اﻟﺼﺒﺎح اﻟﺒﺎﻛﺮ؟ َأﱂ ﺗَ ْ َ‬
‫ُ َ‬
‫ﻣﺘﻌﺒﺎ ُ َ‬
‫أﻧﲏ ْﳕﺖ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﳒﺤﺖ ﱢ‬
‫ﻣﻌﺎ‪،‬‬
‫أﻋﻠﻨﺖ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺒﻜﺔ‬
‫ﻟﻠﺪراﺳﺔ ﰲ ُ ﱢﱠ‬
‫ﻧﺘﻨﺎول اﻟﻔﻄﻮر ً‬
‫ُ‬
‫ﻛﻠﻴﺔ اﳍﻨﺪﺳﺔ‪ ،‬ﻟﻘﺪ ُ َ‬
‫ﻗﻢ ّ‬
‫ّ‬
‫اﻟﺪوﻟﻴﺔ‪َ ،‬ﻫﻴﱠﺎ ُ ْ‬
‫ﺣﱴ َ َ‬
‫ﰒ ﺳﺄذﻫﺐ إﱃ اﳌﺪرﺳﺔ َ‬
‫وأﻟﺘﻘﻲ ﺑﺼﺪﻳﻘﺎﰐ‪.‬‬
‫ِ‬
‫وﺟﺒﻨﺎ‬
‫ﻧﺎد ْ ﺎ ّأﻣﻬﺎ وﻫﻲ ُ ِ ّ‬
‫ﺗﻌﺪ اﻟﻔﻄﻮر ﰲ اﳌﻄﺒﺦ‪ :‬ﻳﺎ ﳒﻼء‪ ،‬اذﻫﱯ ﻣﻊ أﺧﻴﻚ إﱃ اﻟﺴﻮق وأﺣﻀﺮا ﻟﻨﺎ ُﺧﺒﺰا ُ‬
‫ﻛﻞ ﻣﺎ ﻃﻠَْﺒﺘﻪ واﻟﺪ ُ ﻤﺎ ﲞﻤﺲ‬
‫وﺑﻴﻀﺎ‪ .‬ﺧﺮﺟﺖ ﳒﻼء ﻣﻊ أﺧﻴﻬﺎ اﻟﺼﻐﲑ وﳘﺎ ﳝﺸﻴﺎن ﲞﻄﻮات ﺳﺮﻳﻌﺔ‪ .‬اﺷ َﱰﻳﺎ ﱠ‬
‫َ‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫اﻟﺒﻴﺖ‬
‫إﱃ‬
‫رﺟﻌﺎ‬
‫ﰒ‬
‫ﻟﲑة‬
‫ﻳﻦ‬
‫ﺮ‬
‫وﻋﺸ‬
‫ﺳﻌﻴﺪﻳﻦ‪.‬‬
‫َ َ‬
‫ﻓﺮﺣﺔ ﺑﻨﺠﺎح ِﺑﻨﺘﻬﺎ اﻟﻮﺣﻴﺪة‪ .‬ﺗﻨﺎول أﻓﺮاد اﻷﺳﺮة ﻓﻄﻮرﻫﻢ وﻫﻢ ﳛﻤﺪون‬
‫َ ّ‬
‫أﻋﺪت اﻷم ﻓﻄﻮر اﻟﻌﺎﺋﻠﺔ وﻫﻲ َ ِ َ‬
‫اﷲ وﻳﺸﻜﺮوﻧﻪ ﻋﻠﻰ ﳒﺎح ﳒﻼء‪.‬‬
‫‪Kelimeler ve Deyimler‬‬
‫ّاﺗﻔﻖ – ّﻳﺘﻔﻖ – ّاﺗﻔﺎق‪:‬‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ‪:‬‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻲ‪/‬‬
‫اﻻﺟﺘﻤﺎع←‬
‫ّ‬
‫ّ‬
‫اﺧﺘﺎر – ﳜﺘﺎر – اِ ِ‬
‫ﺧﺘﻴﺎر‪:‬‬
‫أﻗﺎم– ُِﻳﻘﻴﻢ – إﻗﺎﻣﺔ‪:‬‬
‫أﻛﻤﻞ– ِ‬
‫ﻳﻜﻤﻞ – إﻛﻤﺎل‪:‬‬
‫َ ُ‬
‫‪ Anlaşmak, hemfikir olmak‬‬
‫‪ Toplum, toplantı, toplumsal‬‬
‫‪ Tercih etmek, seçmek‬‬
‫‪Düzenlemek, bir yerde ikamet etmek‬‬
‫‪İkmal etmek, tamamlamak‬‬
‫ـﱰدد – ﱡ‬
‫ﺗﺮدد– ﻳَ َ ﱠ‬
‫ﺗﺮدد‪:‬‬
‫ّ‬
‫‪Tereddüt etmek‬‬
‫ﺗﺰوج‪:‬‬
‫ﺘﺰوج – ﱡ‬
‫ﺗﺰوج – ﻳَ ّ‬
‫ّ‬
‫‪ Evlenmek‬‬
‫ـﻌﺮف )ﻋﻠﻰ(‪:‬‬
‫ﻳﺘﻌﺮف – ﺗَ َ ﱡ‬
‫ﺗﻌﺮف– َ ﱠ‬
‫َﱠ‬
‫ﺗﻐﲑ‪:‬‬
‫ﺗﻐﻴّ َـﺮ– ﻳﺘﻐﻴّ َـﺮ – ﱡ‬
‫ﻳﺘﻘﺪم – ﺗَ َ ﱡ‬
‫ـﻘﺪم – ﱠ‬
‫ﺗَ َ ﱠ‬
‫ـﻘﺪم‪:‬‬
‫اﻟﺘَ َـﻘﻰ– ِ‬
‫ﻳﻠﺘﻘﻲ – ِ‬
‫اﻟﺘﻘﺎء‪:‬‬
‫َ‬
‫اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‪:‬‬
‫اﻟﺜﻘﺎﻓﺔ ← ّ‬
‫ﳛﺪث – َ ِ‬
‫َﱠ‬
‫ﺣﺪث – َُ ﱢ‬
‫ﲢﺪﻳﺚ‪:‬‬
‫‪Tanışmak‬‬
‫‪ Değişti‬‬
‫‪İlerlemek‬‬
‫‪ Buluşmak, bir araya gelmek‬‬
‫‪ Kültür, kültürel‬‬
‫‪Konuşmak, dile getirmek‬‬
‫ِ‬
‫ِ‬
‫ﺧﻄﺒﺔ‪:‬‬
‫َ‬
‫ﺧﻄﺐ – َﳜﻄﺐ – َ‬
‫‪Dünür olmak, kız istemek‬‬
‫ﺧﻄﺒﺔ‪:‬‬
‫ﺧَﻄﺐ – َ ُ‬
‫ﳜﻄﺐ – ُ َ‬
‫‪Hitap etmek, hutbe okumak‬‬
‫‪264‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
‫‪ ‬‬
:‫رﻗﺺ‬
ْ َ –‫ﻳﺮﻗﺺ‬
ُ َ – ‫رﻗﺺ‬
َ
Oynamak
Mutlu
:‫ﺳﻌﺪاء‬
َ ُ (‫ﺳﻌﻴﺪ )ج‬
Yaygın
:ً‫ﺷﺎﺋﻌﺎ‬
:‫ﻋﻮدة‬
َ َ –‫ﻋﺎد– ﻳﻌﻮد‬
Dönmek
Davranmak, muamele etmek ِ – ‫ﻋﺎﻣﻞ‬
:‫ﻣﻌﺎﻣﻠﺔ‬
َ َ ُ – ‫ﻳﻌﺎﻣﻞ‬
َ
ُ
‫ِﱠ‬
:‫ﻋﺪة‬
Çok sayıda
Gelin
:‫َﻋﺮوس )ج( َﻋﺮ ِاﺋﺲ‬
Damat
: ‫ﻋﺮﺳﺎن‬
ْ ُ (‫َﻋ ِﺮﻳﺲ )ج‬
En azından
:‫اﻷﻗﻞ‬
ّ َ َ ‫ﻋﻠﻰ‬
Çoğunlukla
:‫ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻣﺎ‬
:‫ـﻐﲏ– ِﻏﻨﺎء‬
‫ﱠ‬
‫ﻏﲎ – ﻳُ َ ﱢ‬
Şarkı söylemek
ِ َ – ‫ﻳﻔﻀﻞ‬
‫ﱠ‬
‫ﻓﻀﻞ – ُ ﱢ‬
:‫ﺗﻔﻀﻴﻞ‬
Tercih etmek, üstün tutmak
:‫اﻟﻔﺨﻤﺔ‬
َ َ ‫اﻟﻔﻨﺎدق‬
Lüks oteller
Merasim/tören/kutlama salonu
Değerli, kıymetli
Her biri diğerine
Oluşturmak
Spor kulubü
Yetişmek, büyümek
Yöneltmek, yönlendirmek
Temin etmek, biriktirmek, tasarruf yapmak
:‫ﻗﺎﻋﺔ اﻻﺣﺘﻔﺎﻻت‬
:‫اﻟﻘﻴﻤﺔ‬
َ‫ﱢ‬
:‫ اﻵﺧﺮ‬ ‫ﻛﻞ ﻣﻨﻬﻤﺎ ﻋﻠﻰ‬
ّ
ِ َ – ‫ﻳﻜﻮن‬
:‫ﺗﻜﻮﻳﻦ‬
‫ﱠ‬
‫ﻛﻮن– ُ ﱢ‬
ِ ‫اﻟﻨ‬
:‫ﱠﺎدي اﻟ ﱢﺮﻳﺎﺿﻲ‬
:‫ﻧﺸﺄة‬
ْ َ – ‫ﻳﻨﺸﺄ‬
َ َ – ‫ﻧﺸﺄ‬
َ
ِ – ‫ﻳﻮﺟﻪ‬
:‫ﺗﻮﺟﻴﻪ‬
‫وﺟﻪ– ُ ﱢ‬
َ‫ﱠ‬
ِ – ‫ـﻮﻓﺮ‬
‫َﱠ‬
‫وﻓﺮ– ﻳَُ ﱢ‬
:‫ﺗﻮﻓﲑ‬
Özet
Hâl’in mahiyetini tanımlayabilmek
Hâl Arapça cümlede yan bir unsur olup fiile yöneltilen ‘nasıl’ sorusuna cevap
niteliği taşır. Fiilin oluşu sırasında fâilin, mef‘ûlün bihin veya her ikisinin
durumunu açıklayan lafzan mansûb, müştak (türemiş) ve nekre bir kelime
veya mahallen mansûb bir cümle ya da cümleciktir.
265
Hâl’in unsurlarını tespit edebilmek
Hâl cümlesinde tanınması gereken üç temel unsur vardır: Hâl, sâhibu’l-hâl/
zi’l-hâl ve râbıt.
Hâl: (‫)اﳊﺎل‬: Lafzan mansûb ve nekre bir kelime yada mahallen mansûb bir
cümledir.
Sâhibu’l-hâl: (‫)ﺻﺎﺣﺐ اﳊﺎل‬: Hâl öğesinin, ‘durum’ yönünden nitelediği kelime
olup daima marife bir isimdir.
Râbıt/bağlaç: Hâlin cümle formunda geldiği durumlarda kendisi ile sâhibu’lhâl’i birbirine bağlayan unsurdur. Bu unsur vâv-ı hâliyye (‫اﻟﻮاو اﳊﺎﻟﻴﺔ‬
َ ) diye
anılan bir unsur olabileceği gibi, muttasıl ya da munfasıl bir zamir olabilir,
veyahut hem vâv-ı hâliyye hem de zamiri aynı anda içerebilir.
Hâl’in türlerini teşhis edebilmek
Arapça’da haller karşımıza üç şekilde gelir: Müfret, cümle ve şibh-i cümle
(cümlemsi/cümlecik).
Müfret hâl: Hâl’in tek bir kelime halinde lafzan mansûb, nekre ve
müştak/türemiş olarak geldiği formlardır. ‘Müfret’ten kasıt ‘tekil’ olması
değil, aksine müsennâ/ikil ve cemi’/çoğul form dâhil olmak üzere, hâl’in
cümle ya da şibih cümle dışında tek kelime halinde gelmesidir. Hâl müfret
durumda iken lafzan mansûb ve nekre şeklinde karşımıza gelir ve sahibu’lhâl ile cinsiyet ve sayı bakımından tam bir uyum halindedir.
Cümle hâl: Hâl’in isim ya da fiil cümlesi şeklinde geldiği formlardır. İsim
cümlesi formundaki hâl’de, hâl öğesini sahibu’l-hal’e bağlayan vâv-ı hâliyye
ya da bir zamir (veyahut her ikisi) bulunur. Cümle formunda gelmesinden
dolayı hâl ‘mahallen mansûb’tur.
Şibh-i cümle hâl: Hâl’in câr-mecrur ya da zarf şeklinde geldiği formlardır.
Bu formda şibih cümleyi sahibu’l- hâl’e bağlayan herhangi bir bağlaç söz
konusu değildir.
Fiil cümlesi formunda gelen hâl’in inceliklerine vâkıf olmak
Hâl’in fiil cümlesi olması durumunda şu üç noktaya dikkat etmek gerekir:
Hâl cümlesi, olumlu yapıda bir geçmiş zaman cümlesi ise cümlenin başına
‫ وﻗﺪ‬edatı getirilir.
Hâl cümlesi, olumsuz yapıda bir geçmiş zaman cümlesi ise başına ‫ وﱂ‬،‫وﻣﺎ‬
edatları getirilir.
Hâl cümlesi, olumlu yada olumsuz bir muzâri fiil ise başına vâv-ı hâliyye
getirilmez.
Hâl’in bazı özel kullanımlarını tespit edebilmek
Arapça’da genel hâl formlarının dışında kalıplaşmış hâl türleri vardır.
Genellikle; ‫ ﺿﻤﲑ‬+ ‫وﺣﺪ‬
ً َ ِ ،‫ﲨﻴﻌﺎ‬
ً ‫ ﱠ‬،‫ﻛﺎﻓﺔ‬
ً ‫ ﱠ‬kelimeleriyle özdeşmiştir.
ً ،‫ﻋﺎﻣﺔ‬
َ ْ َ ،‫ﻗﺎﻃﺒﺔ‬
266
Kendimizi Sınayalım
ِ
ِ َ ‫أﲪﺪ إﱃ اﻟﻨﱠﺎدي اﻟ ﱢﺮﻳﺎﺿﻲ‬
1. ‫اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت إﱃ أﺻﺤﺎﺑﻪ‬
‫ﳛﻤﻞ ﻫﺬﻩ‬
ُ ‫ وذﻫﺐ‬cümlesiyle ilgili olarak
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a. Hâl cümlesi mahallen mansûbtur. b. Fiil cümlesi formunda bir hâl cümlesi içermektedir. c. Hâl cümlesi marife bir unsurdan sonra gelmiştir. d. Cümle müfret hâl içermektedir. e. Cümle, ‘Ahmet, bu bilgileri arkadaşlarına taşımak üzere spor kulübüne
gitti’ şeklinde tercüme edilebilir.
ِ ‫أﻗﻞ ِﻣﻦ‬
2. (‫اﻟﻌﺸ ِﺮﻳﻦ‬
‫ )ﻛﺎن اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺪﳝﺎً ﻳَ َ ﱠ‬cümlesindeki altı çizili kelime hâl
‫وﻋﻤﺮﻩ َ ﱡ‬
ُ ُ َ ‫ـﺘﺰوج‬
cümlesi açısından hangi unsuru temsil etmektedir?
a. ‫اﳊﺎل‬ b. ‫ﺻﺎﺣﺐ اﳊﺎل‬
c. ‫اﳊﺎﻟﻴﺔ‬
ّ ‫اﻟﻮاو‬
d. ‫ﳏﻼ ﻣﻨﺼﻮب‬ e. ‫راﺑﻂ‬ 3. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde hâl’in türü farklıdır?
ِ
ِ ‫وﺑﻨﺘﻬﺎ ﻣﻦ‬
‫اﻟﺒﻴﺖ َُ ﱢ‬
a. ‫ﻣﺒﻜ َﺮَﺗﲔ‬
ُ ِْ ُ‫ﺧﺮﺟﺖ اﳌﺮأة‬
ِ ‫رﺟﻊ‬
‫وأوﻻدﻩ إﱃ ﺑﻴﺘﻬﻢ ﱢ‬
b. ‫ﻣﺘﺄﺧ ِﺮﻳﻦ‬
‫اﻟﻮاﻟﺪ‬
ُ
َ
c. ‫أﺟﺎب اﳋﺎل ﻗﺎﺋﻼ‬
ِ
d. ‫ﻣﺒﺘﺴﻤﺔ‬
َ ‫ﻧﺼﺤﺖ اﻷم‬
َ َ ‫أوﻻدﻫﺎ‬
e. ‫ﻋﻤﺮ ﺑﺎب اﳌﻄﺒﺦ ﻳﺒﺤﺚ ﻋﻦ اﻟﻄﻌﺎم‬
ُ ‫ﻓﺘﺢ‬
ِ
ِ ‫ﻓﺮﺣﺔ ِﺑﻨﺠﺎح‬
‫ َ ﱠ‬cümlesinin Türkçe karşılığı
4. ‫ﺑﻨﺘﻬﺎ اﻟﻮﺣﻴﺪة‬
‫اﻷم‬
‫أﻋﺪت ﱡ‬
َ ِ َ ‫ﻓﻄﻮر اﻟﻌﺎﺋﻠﺔ وﻫﻲ‬
َ
aşağıdakilerden hangisidir?
a. Anne, biricik kızının başarısına sevinmiş bir halde, ailenin kahvaltısını
hazırlayacaktı.
b. Anne, biricik kızının başarısına sevinmiş bir halde, kendi kahvaltısını
hazırladı.
c. Anne, biricik kızının başarısına sevinmiş bir halde, ailenin kahvaltısını
hazırladı.
d. Anne, kızının biricik başarısına sevinmiş bir halde, ailenin kahvaltısını
hazırladı.
e. Anne, biricik kızının başarısına sevindi ve ailenin kahvaltısını hazırladı.
267
5. ‫اﻟﺰواج‬
‫ ﻛﺎن‬cümlesinde altı çizili kelimenin eş
‫ﻗﺒﻞ ﱠ‬
َ ‫اﻟﺸﺎب ﻻ َﻳﺮى‬
ّ
َّ ‫اﻟﻔﺘﺎة اﻟﱵ‬
َ ‫ﺳﻴﺘﺰوﺟﻬﺎ‬
anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
a. ‫ُﻳﺸﺎﻫﺪ‬
b. ‫ﻳﻔﻜﺮ‬
ّ ُ
c. ‫ﻳﻨﻈﺮ‬
d. ‫ﻳﺴﻤﻊ‬
e. ‫ُﻳﻘﺎﺑﻞ‬
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. d
Yanıtınız doğru değilse, “Hâl’in Türleri” konusunu
yeniden okuyunuz.
2. b
Yanıtınız doğru değilse, “Hâl ve Unsurları” kısmı ile
alıştırmaları yeniden gözden geçiriniz.
3. e
Yanıtınız doğru değilse, “Hâl’in Türleri” konusunu
yeniden okuyunuz.
4. c
Yanıtınız doğru değilse, “Hâl’in Türleri” konusunu
yeniden gözden geçiriniz.
5. a
Yanıtınız doğru değilse, “Dil Bilgisi” ile ilgili anlatım
kısmını yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Öncelikle örnek cümlemizi bir daha hatırlayalım:
‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
ً‫ﳎﺎورا‬
‫ﻳﺴﻜﻦ‬
ُ
‫اﻫﻴﻢ‬
ُ ‫إﺑﺮ‬
‫ﻛﺎن‬.
1. (..... ‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
.....
......
‫ )ﻓﺎﻃﻤﺔ‬cümlesinde fâil ‫ ﻓﺎﻃـﻤﺔ‬olduğu
için fiilimiz müennes/dişil formda ‫ﻧﺖ‬
ْ ‫ ﻛﺎ‬şeklinde olması, arkasından da
‫ﺗﺴﻜﻦ‬
şeklinde devam etmesi gerekir.
cümlenin ‫ﳎﺎورة ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
ً
ُ
2. (‫ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
.....
‫ ﻳﺴﻜﻦ‬...... .....) cümlesinde tek belirleyici
‫ ﻳﺴﻜﻦ‬fiilidir. Fiil müfret, müzekker ve gâib sîgada olduğu için cümlenin ‫ﻛﺎن‬
ile başlayıp ‫ أﲪﺪ ﻳﺴﻜﻦ ﳎﺎوراً ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬şeklinde devam etmesi gerekir.
3. (‫ﳎﺎورﻳﻦ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
...... ...... .....) cümlesinde tek belirleyici ise
hâl olan ‫ ﳎﺎوَرﻳﻦ‬kelimesidir. Hâl müsennâ, müzekker olduğu için cümlenin ‫ﻛﺎن‬
ِ ِ ‫ ﻛﺎن‬şeklinde
ile başlayıp müzekker isimle ‫اﻟﻄﺎﻟﺒﺎن ﻳﺴﻜﻨﺎن ﳎﺎوَرﻳﻦ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
devam etmesi gerekir.
ِ
4. (‫ﳎﺎوَرَﺗﲔ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
...... ...... ‫ )ﻛﺎﻧﺖ‬cümlesinde belirleyici olan
iki unsur var: Birincisi ‫ ﻛﺎﻧﺖ‬ikincisi ise ‫ﳎﺎورﺗﲔ‬
ََ ِ kelimeleridir. Fiille berebar hâl
268
müennes, müsennâ ve gâib sîgada olduğu için cümlenin ‫ـﻤﻤﺮﺿﺘﺎن ﺗﺴﻜﻨﺎن‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﻟ ُ َ ﱢ‬
ِ şeklinde kurulması gerekir.
‫ﳎﺎوَرَﺗﲔ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
ٍ ‫ﳎﺎور‬
5. (‫ات ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬
...... ......
‫ )ﻛﺎﻧﺖ‬cümlesinde de belirleyici iki
َِ
ٍ
ِ öğeleridir. Fiille berebar hâl
unsur var: Birincisi ‫ ﻛﺎﻧﺖ‬ikincisi ise ‫ﳎﺎوَرات‬
ٍ ‫ﳎﺎور‬
müennes, cemi ve gâib sîgada olduğu için cümlenin ‫ات‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﳌﻌﻠﻤﺎت ُ ﱠ‬
َ ِ ‫ﻳﺴﻜﻦ‬
‫ ﰲ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻤﺎرة‬şeklinde kurulması gerekir.
Yararlanılan Kaynaklar
Mahmud İsmail Sini, İbrahim Yusuf es-Seyyid, Muhammed erRifai
eş-Şeyh),
el-Kavâidu’l-Arabiyyeti’l-Müyessere,
İstanbul.
İsmail Güler, Hüseyin Günday, Şener Şahin, Arapça Dilbilgisi
(Nahiv Bilgisi), İstanbul.
269
Download