galaksinin kısa tarihi - koşulsuz

advertisement
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
http://www.kosulsuz-sevgi.com/ruhsal-kozmik-bilgiler/galaksinin-kisa-tarihi-2/
BİZİ ŞİMDİYE GETİREN OLAYLARIN KISA BİR KOZMOLOJİSİ
Bu yazı, sevgili Dünya’mızın şimdiki durumunu şekillendiren Galaksi’deki büyük
olayların kısa bir gözden geçirilmesidir.
350,000 M.Ö. – Evren’de negatif ego kirliliği bir yangın gibi yayıldı, en sonunda
Yaratıcı Laboratuarda ebedi gerçekliklerin temel seviyelerini bile kirletti. Kitlesel
hissedebilirlik (duygululuk), zekalarını yıkıcı silahlar ve zihin kontrol teknolojisi
geliştirmek için kullanmaya başlayan kibirli, öfkeli, şiddete başvuran isyancılar
kitlesine dejenere oldu. 300,000 M.Ö. – Bu yaşam dalgası içindeki varlıklar düşmüş gerçeklikler ile işbirliği
içinde, bilgilerini bozdular ve bilimi büyü/sihir ile birleştirmeye çalışarak bunu aşırı
uçlara taşıdılar. Tanrı’yı oynamaya niyet eden büyücü – bilim adamları tarafından
garip genetik yaratımlar oluşturuldu, bu varlıklar asalak ordular oldu. Spiritüel
çevrim (devre) galaksinin bu sektöründe bölündü. Bu durum, bu gezegende dev
küresel tektonik çökmeler olarak tezahür etti ve muazzam basınç altında, yer altı
magma rezervuarları orta – okyanus çatlakları vasıtası ile yerkabuğundan dışarı
patladı, gökyüzüne bazalt (volkanik kara taş) – yüklü su fıskiyeleri püskürttü,
atmosferde dağıldı ve gezegenin puslu atmosferiyle sağlamlaştı; bu da hidrodinamik
döngüyü ‘hazırladı’. İçerikleri boşalan engin yer altı mağaraları oluştu (daha sonra
bu mağaralar kolonileştirildi) ve dağ dizileri ve kıtalar yukarı doğru itildi. Atlantis ada
– kıtasındaki büyücü – bilim adamları kristal – bazlı elektromanyetik manipülasyon
ile yapılan bir deneyin kontrolden çıkması ile hiperuzayda bir çatlak açtılar, binlerce
yıl süren elektromanyetik ‘altuzay radyoaktif serpinti’ yayılması oldu. Bu
‘Atlantisliler’ Kuzey Amerika’nın doğu kıyısının ve batı Avrupa’nın altındaki yer altı
mağaralarına sığınarak küresel felaketten kaçmaya çalıştı. Ancak birçoğu
havasızlıktan boğularak, açlıktan veya sellerden boğularak yok oldu. 250,000 M.Ö.– ET Simyacılar Dünya’yı üs olarak seçtiler, burada düşmüş
tanrılar/ilahların talimatı altında çalışarak, reptilian ve/veya saurian (kertenkele,
timsah vs cinsi) DNA içeriği kullanarak reptilian insansıların bir ırkını genetik olarak
oluşturdular. Bir kısmı insansı ve diğer DNA iplikleri ile birleştirilen bu reptiloidler
kontrol den çıktılar ve isyan ettiler. Düşmüş melekler – astral parazitler –
poltergeistler (kötü ruh) bu yaratıklarda enkarne oldular ve onların fiziksel doğasını
kendi varlıklarına özümsediler – absorbe ettiler – bütünleştirdiler. Bazıları fiziksel
olarak kaldı ve var olan yer altı mağaralarına göçtü, diğerleri üçüncü boyuttan
ayrıldı… zaman zaman bu “repti – poltergeistler” veya “wer – drakolar” güçlü dünya
liderlerine hükmettiler, sahip oldular (posesyon), onların fizikselliğini özümsediler,
1/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
böylece üçlü – sembiyotik bir varlık yarattılar; poltergeist, reptilian ve insan… hepsi
tek bir varlığa bütünleşti ve yerleşti. Bunların çoğu gezegenin yüzeyinde kaldı ve
insan nüfusu ile “harmanlanmak” için yöntemler geliştirdiler [moleküler şekil
değiştirme, technotic projeksiyon, lazer hologramlar, yüzeysel biyo – phasing (biyo –
evre uyumu]. Bunların bir çoğu Antartika’ya kaçtı [o zamanlar yarı – tropikal bir
kıtaydı] ve güçlü bir imparatorluk geliştirdiler.
200,000 M.Ö. – İnsan uygarlığının merkezi orta Asya’nın Gobi bölgesinde gösterişli,
mükemmel bir krallıkta idi. Mavi gözlü, sarı saçlı insanlar, ‘Nepheli’ olarak bilinen
uzun insansı bir kol ile ittifak kurarak Antartica’daki reptilian imparatorluğuna karşı
savaştı. İçlerine nüfuz edilmemiş ve tehdit edilen toplumlarını savunma önlemiyle
Gobi’liler Antarktika’lılara karşı deneysel bir süper – silah kullandılar ve patlama
gezegenin ekseninin hizalanmasını değiştirdi ve birçok ileri kültürleri taş çağına geri
döndürdü; bilimsel devamlılıklarını sürdürmek için yeraltına kaçanlar hariç. Gezegen
istikrara kavuştuğu zaman, kutuplar yer değiştirdi. Gobi yaşanamaz bir çöle
dönmeye başladı, pre – Nordic krallığın kalıntıları tonlarca kumun altına gömüldü; ve
Antarktika donmuş bir çorak araziye dönüştü, reptilian imparatorluğunun kalıntıları
tonlarca buzun altında kaldı. Sibirya’daki Mamutlar neredeyse bir gecede donup
katılaştı. Ana üs merkezleri darmadağın olunca, gezegen üzerindeki gizli ileri
karakollardaki reptilian güçleri bir araya toplandılar ve sağlam kalan yer altı
mağaralarına indiler. Bu çok – seviyeli hidrotermal mağaralar onların yeni meskeni
oldu, özellikle Nepal bölgesi ve Benares Hindistan’dan Tibet’teki Manosarowar
gölüne kadar olan bölgenin altında bir yer altı sistemi oluşturdular. Eski Gobi
‘Nordic’lerin bir çoğu da yeraltına kaçtı, Moğolistan ve orta Asya bölgesinin altında
son zamanlarda keşfedilen mağara sistemlerine indiler. Reptiloidlerin yaptığı gibi,
‘Nordic’ler kendilerini istenmeyen istilacılardan korumak için bu yer altı alemlerinin
girişlerini dikkatle gizlediler. Daha aşağıda Reptilian ve Nordic mağara sistemleri kesişiyordu, bu, iki süper – güç
arasındaki çatışmaları kaçınılmaz yapıyordu. Diğer Nordic’ler batıya doğru göç
ettiler ve en sonunda İskandinav olan ırkları oluşturdular, diğer daha fanatik
bölümler Hindistan’ı istila ettiler [Hindistan alt – kıtasının ‘Aryan’ istilası] ve onlara
kendi “tanrıların Hindu’ geleneklerini getirdiler, aslında bu tanrılar karmaşık
teknolojileri kullanan dünyadan insanlar veya ‘kadim astronotlar’ idi. Reptilianlar ve
onların yer altı ‘yılan – dünya’ları da Hindu geleneklerinde ortaya çıktı,
reptiloidlerden ‘Naga’lar olarak sözeder; insan ırkını çok tehdit eden reptilianların
yer altı ırkı. Ayrıca, kadim vedic metinler garip makineler, ‘vimanalar’ denen cıva ile
güçlendirilmiş hava gemileri ve hatta nükleer savaştan söz eder, bu teknolojiyi
‘Aryan’ Nordicler Hindistan’ı istila ederken kendileriyle birlikte getirmişlerdi. 150,000 M.Ö. – Gobi bölgesinin altındaki [Başkenti ‘Shambala’ olan ‘Agarta’
krallığındaki] ‘Nordic’ler ve Nepal bölgesinin altındaki Reptiloid’ler önce Asya’nın
mağaralarında, sonra Amerika ve diğer kıtaların mağaralarında birbirlerine karşı
savaşa devam ettiler, en sonunda çatışmalarını Ay ve Mars’a taşıdılar. [NOT: Aslında
Shamballa, Gobi bölgesinin üzerinde 5 nci boyutta bulunan eterik bir Işık şehridir]
2/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
100,000 M.Ö. – Terra/Dünya/Shan sisteminin Nordic’leri ve Reptiloid’leri hiperuzay
yolculuğunu keşfettiler. Amerika çok daha sonra Philadelphia Deneyi sırasında
hiperuzayı manipüle etmeyi keşfedecekti. Hiperuzaya erişmek göreli olarak kolaydır,
problem hiperuzayı trajik ve tehlikeli yan etkiler olmadan manipüle etmeye
çalışmaktan gelir. Son 70,000 yılda, yıldızlararası ve boyutlar arası seyahatin
gelişiyle, galaksinin büyük bir bölümü ve birçok boyut kolonileştirildi. Dünya
üzerindeki yaşam formları “beşikten çıkmayı” başardılar. Çoğu durumlarda
gezegenin kitleleri, özellikle daha kötü niyetli yıldız grupları tarafından kasten
teknolojik karanlık ve yoksulluk içinde tutuldu; bunun nedeni bu kötü niyetli
varlıkların esir stoklarını, biyo – genetik kaynaklarını ve orijinal başlangıçları Dünya
gezegeninde olan çeşitli ‘yabancı – uzaylı’ gruplar için kaynakları sürdürmelerini
sağlamaktı. Tüm tarih boyunca gezegendeki en zeki zihinleri toplamak için düzenli
‘beyin göçleri’ sağlandı, bu zeki varlıklar yeraltında, gezegen – dışında veya diğer
boyutlarda işleyen gizli topluluklara inisiye edildi. Müdahalecilere ve onlara
benzeyen müdahalede bulunmayanlara karşı potansiyel tehdit olarak düşünülen
Dünya gezegeninin savaşı seven kitleleri uzun vadeli eko – politik esarete, köleliğe
manipüle edildi. Kötü niyetli yabancılar/uzaylılar, Nordic’lerin yardım ettiği Dünya
gezegenindeki ‘açık’ veya ‘özgür’ toplum olasılığından ve bunun onların galaktik
imparatorluğunu tehdit etmesinden korkuyorlardı; ve hayırsever yabancı/uzaylılar,
Draconian’ların galaktik savaşlarında onlar için savaşacak zihinleri kontrol edilen
savaşçılar olarak kullanılan Draco’ların yardım ettiği [Nazi kuvvetleri gibi] ‘kontrol’
edilen toplum olasılığından korkuyordu. Antarktika’daki Nazi/Bavaria uzay kuvveti,
en sonunda galaksinin yakın sektöründeki 21 yıldız – sistemindeki dünyaları
köleleştirmek için Draco kollektif kuvvetlerine yardımcı olmaktan sorumlu olacaktı.
Dünya üzerinde, bu kötülükler üçüncü bir hizip tarafından gerçekleştiriliyordu –
Mısır/Giza çölünün altındaki mağaralarda üslenen ASTARTE veya ASHTAR kültü
(Ashtar Kumandası ile ilgisi yok). Daha sonra Nazi okült toplulukları ile, geleneksel
dindarlık unsurları ile ve gezegenin GERÇEK kontrolcüleri olan Uluslar arası
Bankerler/Bankacılar ile yakın bağlar oluşturan bu kült, insansı ve Reptiloid tekno –
büyücüler arasında gezegenler - arası bir organizasyonun parçası olan bir işbirliği
oluşturdu. İnsan ve serpent (yılan) ırklarının düşmüş unsurları, kendi üstatlarının 3 ncü boyut
maddesi ve teknolojisinde işlemesi ve manipüle edebilmesi için Kendi Luciferian
üstatları tarafından kullanılacak genetik olarak – oluşturulmuş bedenler geliştirmeye
başladılar. ‘Griler’ olarak adlandırılan varlıkların çoğu tasarlandı. Üç yaratımdan –
melekler, insanlar ve canavarlar (yılan, reptilian, sürüngenler) – düşmüş unsurlar
şimdi Lucifer’in yaratıcı plana karşı kadim isyanının ve komplosunun bir parçası
olarak işbirliği yapıyordu. ‘Griler’ karmaşık sibernetikler ve aşılama teknolojileri ile
birleştirilen reptiloid, böceksi, insansı ve hatta bitki - benzeri DNA’ların frankeştayn
benzeri bir birleşimidir. Bu teknoloji onları bir grup zihnine bağladı, bu grup zihni
tamamen kontrol ediliyordu ve düşmüş gerçekliklerin kendisi bunlara enkarne oldu. Bu ‘evren’in çoğunu manipüle eden asi gerçeklikler ‘Ashtar’ işbirliğine sızdı ve
kirlilikler yarattı. Onlar sonunda Sirius – B’de geniş bir şebeke kurdular. Ancak, Sirius
– A’da onların yayılmacı felsefesine direnen bir hizip ortaya çıktı ve Sirius A İttifakı
3/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
olarak tanındı. Ashtar kollektifi içindeki birçokları 3 ncü, 4 ncü ve 5 nci yoğunluk
aşılamalar vasıtasıyla psionik olarak birbirlerine bağlı olduğu için, 3 ncü, 4 ncü ve 5
nci yoğunluk alemlerine erişimi de sahip olan Draconian’ların kollektif içine sızmaları
ve onu manipüle etmeye başlamaları çok zor değildi. Müdaheleci – olmama
etiklerine sıkı sıkıya bağlı olan ‘Nordic’lerin birçoğu uygarlıklarının çekirdeğini
Lyra’nın Halka Nebulasına yakın kurmuşlardı. Reptiloidler imparatorluk üslerini
Alpha Draconis’te kurdular, ‘Draconian’ların yağmacı aktivitelerine inanmayan diğer
reptilian hizipleri ilişkilerini kesip ayrıldılar ve Capella gibi başka yıldız sistemlerinde
bağımsız koloniler kurdular (bu reptilian hizipleri uyumsuzluğu sona erdirmek için
şimdi Kozmik Hiyerarşiye hizmet ediyor). Sonraki 1000 yılda iç çatışma ve iç sabotaj
nedeniyle Ashtar Kollektifinin etkisiz olduğu görülüyor. Zamanla kollektifin
bütünlüğü yeniden sağlandı ve Asthar grubu drako imparatorluğunun yıkıcı taktikleri
üzerinde galaksideki en başta gelen, en gelişmiş otorite oldu. 50, 000 M.Ö. – Ani bir sürpriz saldırıda, Alpha Draconian imparatorluğu Lyra
bölgesindeki Nordic koloni dünyalarının üçünü yok etti. Diğer birçok gezegen bu
Lyra Savaşları sırasında Draco Bord Kollektifi olarak bilinen grup tarafından tahrip
edildi. Onların ilk yaptıkları şey toplumun tüm katmanlarına sızmak ve zihin kontrolü
uygulamak için aşılar kullanmaktı. Sonra sistematik olarak kollektif ruh matriksini
aşındırdılar ve nüfusu kendi grup hafıza komplekslerine asimile ettiler, nüfusun
ruhsal tarihini kendi anıları ile değiştirdiler, onları asalaklara dönüştürdüler. Bu, o
kollektif unsurların şimdi bu gezegende yapmaya giriştikleri şeydir, tam olarak aynı
şeyi yapmaya çalışıyorlar. Eğer etrafınıza bakarsanız, buradaki birçok insanın en
yüksek hayıra ilgisiz olduğuna görürsünüz, onlar sadece bencil tutkularını tezahür
ettirme amacına sahipler. Birçok dünya lideri karanlık güçlerin ve negatif ET’lerin
tamamen kontrolü altında, birçoğuna sibernetik kontrol mekanizmaları aşılamak için
psişik ameliyatlar yapıldı. Bu sistem asimile edildiği zaman, zihin kontrolünün bu ilkel şekillerinden
etkilenmemiş olan bir grup bu sisteme geldi ve Sirius Yüksek Kumandasının bir ileri
karakolunu oluşturdu, onların rolü eğitim ve barışı sürdürmekti. Lyra’ya yapılan ilk
saldırıda 50 milyar erkek, kadın ve çocuk öldü. Vega Lyra yıkımdan kaçtı ve bir
savunma oluşturabildi ve yok olan dünyalardan hayatta kalan bazı mültecileri aldı,
diğer mülteciler Rigel Orion ve Pleiades yıldız kümesine kaçtılar, burada Dünyalar
Federasyonu’nun temeli olan terra – şeklinde bir çok dünyalar başlattılar. Hyades ve
Andromeda takım yıldızları [Andromeda galaksisi değil] kolonileştirildi, ayrıca anti –
madde evreninde bir çok dünyalar kolonileştirildi. Bu periyotta daha sonra Sirius
Çemberi olarak bilinen elit bir Yüksek Komuta oluşturuldu, üyelik ebedei
gerçekliklerin monadik grup kaynakları ile sınırlandırıldı. 32,000 M.Ö. – Draconian kuvvetlerinin çok fazla sayıda sızmalarından sonra, Orion
Rigel’deki Nordic’ler Reptilian ve Gri güçlerine karşı umutsuz bir savaş başlattılar.
Hayatta kalan Nordic’ler Orion yıldız kümesinden kovalandılar ve Sirius – A’daki
Sol’un Jovian aylarına sığındılar. Diğer insansılar dış Orionite sistemlerine gittiler,
merkez imparatorluğa yakınlıkları nedeniyle egemenliklerini Draconian kollektifine
bırakmak zorunda kaldılar. Bu insanlar Draconian kollektifi tarafından köylülerin bir
4/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
krala veya diktatöre hizmet ettiği benzer şekilde imparatorluğa hizmet etmeleri için
kullanılıyorlar, ama çok daha büyük ve daha trajik ölçekte. 18,000 MÖ. – Orion yıldız kümesi şimdi tam olarak Alpha Draconian
imparatorluğunun otoritesi altında hizmet eden “Orion Birleşik Dünyaları” tarafından
kontrol edilmektedir, Rigel ve Bellatrix, Orion gücünün en büyük merkezleridir.
Orion’un bu alt – imparatorluğu altı Orion yıldız sisteminden oluşur, bunlar
imparatorluğun zaptetme asalak tutkusunu beslemek için galaksinin bu
sektöründeki birçok dünyayı istila etmeyi ve boyun eğdirmeyi başardılar. Bu
dünyaların birçoğu köle – gezegenlerdir, bu gezegenlerde insan kolonileri yaşar,
buna yaşamak denirse. Draco – Orion imparatorluğunun canavarlıkları tüm
galakside bilinmektedir ve Federasyondaki düşmanları arasında “Şeytani Altı” ismini
kazanmıştır. Pleiades’liler ve Orion’lular arasında yıkıcı savaşlar yapılmaktadır. Tüm
dünyalar harap olmaktadır. Birçoğu Rigel Orion’dan mültecilerin soyundan gelen
Sirius’lular Orion’lular ile yıldızlararası çatışmanın uzun bir tarihine başladılar. 10,000 MÖ. – Draconian kollektifinin çekirdek sistemleri şunlardan oluşur: Alpha
Draconis, Rigel Orion, Epsilon Bootes, Zeta II Reticuli. Ashtar İttifakının çekirdeki
sistemleri ise: Sirius – A, Arcturus, Aldebaran, Altair. Birleşik Federasyonun çekirdek
sistemleri: Taygeta Pleiades, Tau Ceti, Vega Lyra, Procyon. Bu üç ağı daha iyi
anlamak için, Birleşik Federasyonunun ANA odağının spiritüel gelişime odaklanmak,
Ashtar İttifakı’nın ana odağının entelektüel gelişime ve Mesih uygarlığı idealinin
gelişimine odaklanmak ve Draconian’ların ana odağının materyal fethetmeye
odaklanmak olduğu söylenebilir. Bizler ruh, zihin ve madde evreninde yaşıyoruz.
Ancak, hatırlanması önemli olan şey ruhun maddeye egemen olmasıdır. Gerçek
spiritüel YAŞAMI taklit etmeye çalışan düşmüş gerçeklikler vardır. Onları
‘meyvelerinden’ ve materyalizme olan obsesyonlarından tanırsınız. Ve onlara göre
onların maddi araçları savunması ruhun kurtuluşu içindir, örneğin özgür faaliyeti,
bağımsızlığı, yaratıcılığı, özgürlüğü ve kendini – ifade etmeyi engelleyen psionic –
elektronik KOLLEKTİF’e teslim olarak kurtuluş denen şey. Bu tür sahte “kurtuluş”
ruhu özgürleştirmek yerine öldürür. Ancak, Federe dünyalar (bir araya gelmiş
dünyalar) Draconian’lara boyun eğmeli ve uysal olmalıdır, yoksa Draconian’lar
Federasyon dünyalarını yok edecektir. Draconian Kollektifi, tüm galaktik asimilasyon
ve fetih yolunda Federasyon dünyalarını tek engel olarak düşünür. Draconian’lar
özellikle, istilacı güçlerin bağımsız dünyaların egemenliğine ve kaderlerine
müdahale etmelerini önlemek için galaksinin güvenliğini sağlamaya çalışan istilacı
olmayanlara düşmanlık gösterirler. Canavarın doğasını fethetmek için, önce tüm
YAŞAMIN görkemli KAYNAĞI ile barış içinde olarak içimizdeki canavarın doğasını
fethetmeliyiz. 1500 M.S. - Draconian Reptiloid’ler ve Rigel’li Griler Procyon’daki Nordic kolonisi
dünyasına saldırıp fethetmeye çalıştılar. Başarısız oldular ve bunun bir hata ve
yanlış anlama olduğu bahanesini kullandılar. İnanılmaz şekilde, Rigel’li Griler, Orion
savaşları sırasında Rigel’deki eski yuva – dünyalarından kovalanmalarının sonucu
olarak onlara verilen zarara karşılık olarak ileri teknoloji sunarak Procyon’un bazı
kendine – hizmet eden üyelerinin güvenini kazandılar. Dracolar/Griler, Truva – atı
5/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
tipinde bir tahrip etme ve sızma vasıtasıyla Procyon toplumunun tüm seviyelerine
eriştiler. Kritik bir noktada, Draco – Griler ani bir darbe yaptılar ve Procyon’un
kontrolünü ele geçirdiler. Birçok Procyonlu öldürüldü, birçok Nordic köle ve deneyler
için biyolojik/DNA kaynakları olarak kullanılmak üzere esir alındı. Zihinsel olarak
kontrol edilen bu Nordic’lerin birçoğu, Dünya gezegeni dahil diğer hedeflenen
dünyaların sakinlerinin güvenini kazanmak için kullanılıyor. Sonunda Procyon
boyutlar – arası özgürlük savaşçıları 20 nci yüzyılın [dünya – zamanı] son bölümünde
insanlarını özgürleştirdiler. Galaksinin bu sektöründeki üç BÜYÜK yıldızlararası süper
güçler çok boyutlu olarak genişlemeye, savaşlara devam ediyorlar, imparatorluklar
yükseliyor ve düşüyor, uygarlıklar köleleştiriliyor ve özgürleşiyor.
Ruh ve madde arasındaki savaş devam ediyor. Dünya gezegeni üzerindeki kadim
başlangıçlarının bilgisini kaybeden birçok dünyalar gerçeği keşfetmeye başlıyor.
Tüm gözler Dünya gezegenine ve burada oluşmaya başlayan galaksiyi – sallayan
olaylara çevrilmeye başlıyor. Yaratıcı, yıldızlar arasında dağılmış olan sadık
monad’ların yükselen/egemen veçhelerini kullanarak, bozulan yaratımı uyuma geri
getirmek için gizemli ve huşu verici bir planla Dünya’ya odaklanmaya devam ediyor.
Yaratıcı Tanrılar kaosun maddi kuvvetlerini yok etmeyi istemiyor, ama bunları
temizlemek ve bu Evrenin ve ötesinin orijinal planı ve amacı ile hizalanmaya geri
getirmek istiyor. Bu, bireysel olarak gerçekleştiriliyor. Bizler, evrenin maddi güçlerini
‘uysallaştırmak/evcilleştirmek’ için ve onları ruh ile hizaya getirmek için Tanrı’nın
gövdeleriyiz. İnsanlık başlangıçta bu tür doğaüstü egemenliğe sahipti, ancak
Genesis 3 ncü bölümde tanımlandığı gibi, ‘yılan’ ırkına hükmeden düşmüş
gerçekliklerin yalanlarına yenilerek bu güçleri kaybettik. Bu, insanlıkta şüphe ve
korkuyu meydana çıkardı ve sonuçta ilahi YAŞAM’ın akışı için iletken olarak hizmet
eden Tanrı’ya iman kayboldu ve doğaüstü egemenliğimiz kayboldu… İsa’nın
misyonunun fonksiyonlarından biri, istekli olan HERKESİN içlerindeki mükemmel ve
sonsuz Tanrı ile tekrar BARIŞ yapabilecekleri bir yol tesis ederek bunu restore
etmekti. İçimizdeki Görkemli Tek Yaratıcı Tanrının sağladığı inayetin gücüyle, kendi
materyal doğamızı spiritüel doğamızın kontrolü altına sokmayı SEÇEREK bu alemi
tekrar uyuma geri getirebiliriz. 2000 M.S. – Pleiades’liler ve Orion’lular arasındaki çatışma şimdi dünya gezegeni
üzerine odaklanıyor. Dünya stratejik yerleşimi ve kaynakları ve galaktik tarihteki
merkezi rolüyle, her iki tarafın başarısının veya başarısızlığının ANAHTARI’dır.
Sirius’ta, Draconianlar ve Orion’luların sızmasının, Andromeda – Pleiades’e sadık
olan hizipler tarafından ortaya çıkarılmasıyla büyük bir iç savaş patlak verdi.
İttifaktaki birçokları, özellikle Sirius – A, Andromeda – Pleiades federasyonları ile
birleşmeye başladı. Sirius – B’dekiler, reptiloidler de dahil, kendilerini Draco – Orion
kollektiflerine hizaladılar. 50 mil uzunluğunda savaş gemileri olan Draco – Orion
destekli bir donanma, üçüncü boyut bütünlüğünü sürdürmek için ışık – altı hızlarda
Sirius – B’den ayrıldı. [Işık – hızını aşarak diğer boyuttaki realitelere gitmek, diğer –
boyuttaki moddan üçüncü boyut realitesine girmekten daha kolaydır].
Onların varış yeri SOL sistemidir, burada bir elektronik Yeni Dünya Düzeni
diktatörlüğünü uygulamaya yardım etmeyi tasarlıyorlar. Bu diktatörlüğün Draco –
6/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
Orion – Sirius B ittifakındaki insan ajanları (bunlar uluslar arası bankacılık
cemiyetlerinin üyeleridir) dünyada, Giza, Mısır; Dulce, New Mexico [bunlar ciakar’lar
veya kanatlı drakolar, beyaz drakolar ve yeşil drakolar tarafından kontrol edildiler];
Pine Gap, Avustralya; ve Almanya’nın Alsace – Lorraine bölgesindeki Alman Thule
Toplulukları ve Antarktika’nın New Shwabenland bölgesindeki ‘New Berlin’ üssünden
işlerini yürütmektedirler. Dünya’nın vatandaşlarını hedefleyen çok büyük kaçırma,
beyin yıkama ve aşılama programları, dünya gezegenini ele geçirmeyi ve Draconian
– Orion kolektifine katmayı kolaylaştırmak için önceki yıllarda gerçekleştirildi. Bu
sektörü, dünya gezegeni de dahil, gelen Draconian – destekli güçlerin müdahalesine
karşı korumak için, Andromedalılar, Pleiadeasliler, Tau Ceti’liler, Procyon’lular,
Arcturus’lular, Iummite, Vega’lılar, Koldasianlar ve Birleşik Federasyona sadık olan
diğer güçler Neptün’ün yörünge küresi yakınında muazzam bir ‘abluka’ oluşturdular.
Draconian destekli kuvvetler dünya gezegeni üzerindeki kadim başlangıçlarının
farkındalar ve ‘kendi’ gezegenlerini geri alabilmek için, gezegenimizin tarihinin bu
kritik zamanında insan ırkını köleleştirmeye niyetliler.
Daha yakın olaylar – 1996 yılının ilk yarısında, güneş sistemimizin hemen dışında
park eden büyük bir ana gemi Andromedalılar tarafından bulundu, bu gemi 1967’de
görüşülen müdahale etmeme anlaşmasını ihlal ediyordu. 1996’da daha sonra Ashtar
Kollektifi ve Sirius Yüksek Komutasının keşfi, gemide çok sayıda kriyojenik (ısı
düşüklüğü sebebiyle meydana gelen) hareketsizlikteki draco/reptilian askerleri
ortaya çıkardı. Andromedalılar geminin orijininin Ursa Minor sistemi olduğunu ifade
ettiler. 1997’de, Draco Kuvvetleri, Sirius Yüksek Komutasının karargahlarını imha
edebilecekleri küstah inancıyla Sirius Sistemine saldırdılar. Bu kuvvetler, Ashtar
Kollektifi/Sirius A İttifakının anahtar üyelerinin resmi yaptırımına sahip oldukları
inancına kandılar ve Draco/borg Kollektifinin bölgesel savaş donanmasını harap
eden bir tuzağa yakalandılar. Sonra güneş sistemimizdeki ana gemi Ashtar
Komutası tarafından yok edildi. 1997’de Bölgesel Draco donanmasının Federasyon/Ashtar İttifakı tarafından hemen
hemen ortadan kaldırılmasından bu yana, birçok görüşmeci bazı türde anlaşma
veya ateşkes görüşmeleriyle olası bir Galaktik Savaşı önlemek için galakside
temsilci fonksiyonları uygulayarak yolculuk yapmakla meşguller. Niyet edilen hedef,
kalan kuvvetlerle herhangi bir çatışmayı mümkün olduğu kadar birçok sistemin
dışında tutmak. Pleiades, Procyon ve Tau Ceti’den gruplar, hem Orion
sistemindekiler hem de güneş sistemimizin dışındaki Draconian’larla karşı karşıya
gelmekteler. Güneş sistemimizde karantinayı sürdürmek için eylem tasarlandı.
Çatışmanın her iki tarafından da yaşam kayıpları olduğu bildirildi. Bundan başka,
Dünya için abluka savunma sistemi yaratma amacıyla yedi gemi şu anda Dünya’nın
atmosferine park etti. Abluka iki Andromeda, iki Pleiades ve üç Procyon gemisinden
oluşuyor. Procyon insansıları son zamanlarda Dünyayı karantinada tutma çabasında
kuvvetli partnerler oldu, böylece bize doğal bir temelde tekamül etme şansı
veriliyor. Procyon insansıları sadece son zamanlarda grilerden özgürleştiler, bu
nedenle Dünyadaki nüfusun pozisyonu ile ilgili çok destekleyici ve şefkatliler. 1998’den bu yana, Sirius B sisteminde bir diğer büyük gemi donanması yığılıyor, bu
7/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
Dünya’nın yerleşik olduğu çeyrek dairede Sirius B sistemi ve Orion sistemi arasında
olası bir çatışmayı işaret ediyor. Süreklilikteki olaylar değişebilse de, şu anda
donanmanın büyük ölçüde etkisiz pozisyonda olduğuna inanılıyor. Sirius İttifakları,
Orion İmparatorluğu, Galaktik Federasyon ve Ashtar Kolektifinden temsilcilerin dahil
olduğu son zamanlardaki bir konferansta [Griler veya Draconianlar (Reptilianlar) bu
toplantıya katılmadılar] bölgesel haklar ve galaksimizin belli bölümlerindeki haklar
konusu görüşüldü. Resmi tutum, daha fazla müdahale olmadan tekamülümüzün
sağlanabilmesi için Dünyanın kendi başına bırakılması oldu. Sirius Yüksek
Komutası/İttifakı – Ashtar Kollektifi – Galaktik Federasyon grubu, tüm Orion
İmparatorluğu ile kendi başlarına dövüşme yeteneğine sahiptir ve Dünya’nın
yerleşik olduğu sektörün tekamülünün desteğinde yalnız değiller. Bu zamanda Dünya’da aktif olan negatif ET grupları, Orion İmparatorluğu veya
Draco/Borg Kollektifi tarafından resmi olarak tasdik edilmiyor; onlar galaksi için
barışı arzu etmeyen bu gruplardan uzaklaşan unsurlardır. Bunun gerçek çözümü
herkesin bireysel olarak kendi negatif egosunu arındırması, yükseliş süreci ile
ilerlemesi ve ruh ve monadik uzantılarını temizlemesidir. Sadece bu, çatışmayı sona
erdirir. Şu anda, Draco Kollektifi ile, sadece kendilerinin walk – inleri olan insanları
kaçırabilecekleri ile ilgili bir anlaşma vardır. En son görüşmeler, Draco ittifakının
günlerinin sayılı olduğunu bildiklerini gösteriyor, liderlerin çoğu aydınlanma
deneyimliyor ve uzun süreli barışı tesis etmek için Federasyon ile işbirliğine isteklilik
gösteriyorlar. Ancak savaşçı sınıflar farklı fikirlere sahip ve hakim olma ve katliam
içgüdüsünden başka bir şey bilmiyor. Hala gidilecek uzun bir yolumuz var, ancak
eğer hepimiz negatif egolarımızı temizlersek, o zaman bu sona erer. Griler
kendilerinin bedenlenmeleri için bir ruh matriksiyle yeni bir insan/reptilian melezi
geliştiriyor. Kaçırmaların amacı bu ve bu çalışma, özgür iradenin ihlal edilmemesi
sağlanması koşuluyla Kozmik Hiyerarşi tarafından destekleniyor. Yargılama ve
Zulüm her şeyi daha fazla kutuplaştırır. Kendinizi bir an için grilerin yerine koyun,
onlar üreyemiyor, çoğalamıyorlar, onların bilimsel hatlar ve kendini yöneten
mutasyon boyunca, kendi ruh matrikslerini yok etmekle sonuçlandı, eğer yeni bir
melez matriks geliştirmezlerse, varlıkları sona erecek. Bu durum, bu galaksi için
felaket olurdu, çünkü Griler bu yaratımda ‘karanlık’ kutbu bedenlemek anlamına
geliyor, onlar olmadan bu yaratım aşırı kutuplulukların sentezi amacına erişemez.
Dahil olan tüm varlıklar kafalarını güneşin parıldamadığı yerden kaldırmalı ve olan
her şeyi bağışlamalı, yeni öğrenim fırsatlarını ŞİMDİ kucaklamalı ve barış ve uyumun
gelecek anlarını yaratmalıdır. O kutupluluğun bu yeni bedenlenmeleri bizim gibi
barış ve anlayışı arıyor. Daha eski unsurlara güvenilemez, yine de yaratıcı plana
bütünlüğü restore etmek için o enerjinin bu yeni aydınlanmış veçheleriyle
çalışmalıyız, eğer biz kıdemli ışıkişçileri bunu yapmazsak, o zaman umut olmaz.
Bizler örnek olmalıyız. (ÇEVİRİ : Saffet Güler) http://www.violetearth.org.au/overview-etgalaxy.html
_______________________________________________
8/9
GALAKSİNİN KISA TARİHİ
Koşulsuz Sevgi
Koşulsuz Sevgi
9/9
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download