İSTANBUL TİCARET ODASI TÜRKİYE'NİN KOMŞU VE ÇEVRE ÜLKELERİYLE SINIR AŞAN TİCARETİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK BİR STRATEJİ DENEMESİ Rıfat Barış Tekin YAYIN NO: 2005-34 stanbul, 2005 © Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar saklıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir. İTO ve yazarın izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir araçla çoğaltılamaz, dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz. İstanbul Ticaret Odası: 07 TEK Tekin, Rıfat Barış Türkiye'nin Komşu ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi. İstanbul, 2005-133 sayfa I.DIŞ TİCARET I.DIŞ TİCARET, KOMŞU ÜLKELER II.DIŞ TİCARET, ÇEVRE ÜLKELER, ili.DİŞ TİCARET POLİTİKASI, IV.BÖLGESEL GELİŞME V.DIŞ TİCARETİN GELİŞTİRİLMESİ, VI.ORTA DOĞU POLİTİKASI, VII.KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, VIII.İTO ISBN NO.9944-60-012-1 Türkçe Reşadiye Cad.Eminönü / İstanbul İTO BİLGİ HATTI (212)4556161 www.ito.org.tr İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi'nden alınabilir. Tel: (212) 455 63 29 Fax: (212) 512 06 41 E. Posta: [email protected] Web: www.ito.org.tr YAYINA HAZIRLIK, BASKI. CİLT BİLGE YAYINCILIK, EĞİTİM, SAĞLIK HİZMETLERİ VE TİCARET A.Ş. Yılanlı Ayazma Sk. Örme İş Merkezi No: 8 Kat: 1 Davutpaşa- İstanbul Tel: (212) 483 15 16 Fax: (212) 483 30 55 e-mail: [email protected] ÖNSÖZ Sınır aşırı veya bölgesel ticaretin özellikle kalkınmakta olan ülkeler açısından önemli avantajları bulunmaktadır. Öncelikle coğrafi yakınlık, maliyetlerin azal­ tılması yoluyla ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilere ivme kazandırdığı gibi, bu durum bölgesel barışa da katkı sağlamaktadır. Türkiye komşu ülkelerle dış ticaretini geleneksel bavul ticaretinin veya kayıt dışı ticaretin ötesine taşıyacak bir formül bulmak zorundadır. Zira Türkiye'nin komşu ülkelerle gerçekleştirdiği dış ticaretin toplam ticareti içerisindeki oranı % 15 ila 20 arasında seyretmektedir. Bu oran Kuzey Avrupa ülkelerinde % 90'lar seviyesine çıkmaktadır. Anılan gerçekten yola çıkılarak yapılan bu çalışma, Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle arasındaki ticari yapıyı bütün yönleriyle ortaya koymayı amaçlamakta ve ticaret hacminin artırılması için uygulanabile­ cek alternatif stratejiler sunmaktadır. Çalışmada Balkan ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri, Orta Asya Türk Cumhuri­ yetleri, Orta D o ğ u ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri Türkiye'nin tarihi ve kültürel bağları bulunan ve ticaretin de artırılabileceği ülkeler olarak ele alın­ makta, bu ülkelerle benzer yapılar ve farklılıklar ortaya konmaktadır. Araştırmanın, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkeleriyle ticareti bulunan işa­ damları ve ilgililer için yararlı olmasını diler, çalışmayı gerçekleştiren Sayın Rıfat Barış Tekin'e teşekldir ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter İÇİNDEKİLER Önsöz 3 İçindekiler 5 Yönetici Özeti 7 1. Giriş 23 2. Coğrafi Yakınlık ve Dış Ticaret: Teorik Beklentiler 31 3. Türkiye'nin K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Dış Ticaretinin Geliştirilmesi Yönünde Uygulanan Politikalar 37 4. Küresel-Bölgesel Gelişmeler 57 5. Türkiye'nin K o m ş u Coğrafyasındaki Güncel İktisadi ve Siyasi Oluşumlar 99 6. Yeni Bir K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi'ne Doğru 115 İTO Yayınları (2005) 132 YÖNETİCİ ÖZETİ Çalışmanın Annacı Türkiye, 1980'lerden itibaren uygulamaya koyduğu ihracata yönelik kalkınma stratejisi neticesinde başarılı bir dış ticaret performansına ulaşmıştır. Ancak, dış ticaret genelinde gözlenen görece başarılı performans, Türkiye'nin komşuları ve yakın çevre ülkeleriyle gerçekleştirdiği ticaret açısından gösterilememiştir. Bu basit gerçekten yola çıkan çalışma, Türkiye'nin komşuları ve çevre (ön hat) ül­ keleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik genel bir çerçeve çizmeyi amaç­ lamaktadır. Bilindiği gibi Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada h e m sosyo-ekonomik h e m de siyasi alanlarda hızlı dönüşümler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler Türki­ ye ile k o m ş u coğrafya arasındaki karşılıklı ticaret akımları üzerinde belirleyici etkiye sahiptir. Yaşanan hızlı küresel ve bölgesel değişimler nedeniyle Türki­ ye'nin, yaklaşık beş yıldır sürdürülen K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Ge­ liştirilmesi Stratejisi'ni daha ileri bir aşamaya taşıması gerekmektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin yeni " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştiril­ mesi Stratejisi"nin uygulamacı birimler ve sivil toplum kuruluşlarının ortak ça­ basıyla hazırlanması sürecine katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmış bir ön araştırma olarak düşünülmelidir. Bu amaçla, gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda ulaşılan sonuçların kısa bir özeti aşağıda çıkarılmaya çalışılmıştır. Türkiye Dış Ticareti Üzerine Bazı Gözlemler Bilindiği üzere, 24 Ocak 1980'de alınan kararları takip eden süreçte ihracat ge­ lirlerini arttırmak ve uluslararası piyasalarda rekabet gücü olan bir ihracat sek­ törü oluşturabilmek amacıyla Türkiye'de bir dizi ekonomi politikası uygulama­ ya konmuştur. Dışa açık ve ihracata dayalı kalkınma stratejisi kapsamında 1980'1er boyunca iddialı bir finansal liberalizasyon programı uygulanmış, dış ticaret rejimi serbestleştirilmiş ve ülkenin uluslararası piyasalara açılması he­ deflenmiştir. Sonuç olarak, 1980Tİ ve 1990Tı yıllar boyunca h e m ihracatın hem de toplam dış ticaretin miHi gelir içerisindeki payı istil<Tarlı biçimde artmıştır. 2000Ti yıllara gelindiğinde Türkiye'nin ihracat performansında belirgin bir ar­ tış gözlemlenmektedir. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ihracat sektörü imalat sana­ yiinin çeşitli alanlarında uzmanlaşarak başta Avrupa ve Orta D o ğ u olmak üze­ re önemli piyasalarda ciddi bir pazar payına ulaşmıştır. Özetle, geçen 25 yıllık dönem sonucunda uluslararası ekonomik düzene eklemlenme nihai hedefine ulaşıldığı söylenebilir. Ancak, bütün olumlu gelişmelere karşın dış ticaret genelinde gözlenen görece başarılı performans, komşu ülkelerle ekonomik ve ticari ilişkiler açısından gös­ terilememiştir. Bugün itibariyle, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış tica­ retinin oldukça düşük düzeyde gerçekleştiği gözlemlenmektedir. B u sorunun kı­ sa ve orta vadede çözümü, başta ihracatta gözlenen yüksek pazar bağımlılığı ol­ mak üzere Türkiye dış ticaretinin önemli yapısal sorunlarının çözümüne katkı­ da bulunacaktır. ''Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi'' Geçtiğimiz yıllarda Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından benzer bir saptama ya­ pılmış ve " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" uygulamaya konulmuştur. Oldukça geniş kapsamlı olarak hazırlanan strateji "komşu/ön hat" ülkeleri ve " ç e v r e " ülkeler biçiminde iki çemberden oluşan iki­ li bir yapıya sahiptir. Strateji'nin ilk çemberinde Türkiye ile arasında geçiş zor­ luğu olmayan ve başka bir ülke üzerinden geçilmeksizin doğrudan kara veya deniz yoluyla ulaşılabilen Azerbaycan/Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti, Gürcis­ tan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan ve Ermenistan, K K T C , Roman­ ya, Ukrayna ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler yer almaktadır. Strateji hedefin­ de yer alan ikinci grupta ise Türkiye ile kara sınırı bulunmamasına karşın hem coğrafi h e m kültürel ve tarihsel yakınlığı bulunan bölge ülkeleri yer almaktadır. Bu grup içerisinde 2000 yılı itibariyle Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Mısır, Arnavut­ luk, Moldova ve M a k e d o n y a bulunmaktadır. 2003 yılında çevre ülkeler kavra- mı daha da genişletilerek Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Yu­ goslavya Federal Cumhuriyeti, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Sudan, Etiyopya, Eritre, Cibuti, Somali, Gazze, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlik­ leri, U m m a n , Yemen, Afganistan, Pakistan ve Beyaz Rusya da stratejiye dahil edilmiştir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" öncelikle Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki bölge içi dış ticaret ve doğrudan yatırım hareketlerinin yasal altyapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu amaçla strateji kapsamında yer alan ülkelerle Türkiye arasındaki "serbest ticaret", "çif­ te vergilendirmeyi ö n l e m e " ve "karşılıklı yatırımların k o r u n m a s ı " konularında­ ki anlaşmaların tamamlanması stratejinin birincil politika hedefi olarak belir­ lenmiştir. K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin dördüncü politika ayağı olarak bir dizi pazara giriş politikası uygulamaya konulmuştur. B u kapsamda komşu ve çevre ülkelere yönelik olarak fuarlar, sergiler ile benzeri tanıtım ve pazara gi­ riş faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" kapsamında yürütülen politikalar sonucunda beş yıl gibi kısa bir dönem içerisinde kayda de­ ğer gelişmeler sağlanmıştır. 2000Ti yılların başından beri Türkiye'nin komşu ve çevre ülkeleriyle dış ticareti yükselen bir trend izlemektedir. Yürütülen politi­ kalar sonucunda özellikle son iki yıl içerisinde Türkiye'nin çevre ülkeler pazar­ larına gerçekleştirdiği ihracat belirgin biçimde artmıştır. Her ne kadar dünya ekonomik konjonktüründe gözlemlenen olumlu gelişmelerin bu başarıda yadsı­ namaz payı olsa da gözlemlenen performans artışında K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisinin de önemli katkısı bulunmaktadır. N e var ki, geçtiğimiz yıllarda kat edilen mesafeye karşın, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticareti hâlâ arzu edilen düzeyden uzaktır. Türkiye'nin top­ lam ihracat gelirleri içerisinde komşu ve çevre ülkeler pazarlarına gerçekleştiri­ len ihracatın payı 1990'lar boyunca yüzde lO'un altında seyretmiştir. Son dö­ nemdeki atılımlarla birlikte komşu ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen ticaretin Türkiye'nin toplam ticareti içindeki payı yüzde 15'lerin üzerine çıkmıştır. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 50'leri aşmakta. Kuzey Avrupa ülkelerinde yüz- de 90Tar seviyesine ulaşmaktadır. Bugün ulaşılan noktada Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik yeni politikalar geliştirilmesi zorunludur. Coğrafi Yakınlık ve Dı§ Ticaret: Teorik Beklentiler Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin arttırılmasına yönelik poli­ tika araçları geliştirilmesi aşamasında sınır aşırı ticarete ilişkin temel teorik beklentiler önem taşımaktadır. Temel iktisat teorisi coğrafi ve kültürel yakınlı­ ğın dış ticaretin önemli belirleyenleri arasında yer aldığını kabul etmektedir. Ulaşım maliyetlerinin düşük olması gibi coğrafi yakınlığın sağlayacağı avantaj­ lar nedeniyle birbirine sınır komşusu olan ülkeler arasındaki ticaret hacminin yüksek olması beklenir. Gelişmiş ülkeler arasındaki dış ticaret hacminin iktisat teorisinin beklentilerini doğrular biçimde yüksek olarak gerçekleşmesine karşın gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret hacmi beklenenden düşüktür. Bir başka deyişle, kalkınmakta olan ülkeler açısından bakıldığında temel iktisat teorisinin beklentileri doğrulanmamaktadır. Birbirine sınır komşusu olan az gelişmiş ülkeler arasındaki dü­ şük dış ticaret hacminin en önemli nedeni olarak sözkonusu ülkelerin ihracat ve imalat sanayi yapılarının benzer nitelikler taşıması gösterilmektedir. Bu ülkeler daha çok emek-yoğun, geleneksel, yarı-mamul niteliği taşıyan malların üretimi ve ihracatında uzmanlaştığı için uluslararası pazarlarda birbirleriyle kıyasıya re­ kabet etmekte ve karşılıklı dış ticaretleri bu nedenle düşük hacimde gerçekleş­ mektedir. B u konuda öne sürülen bir başka nedense gelişmekte olan ülkelerin iç pazarlarının yeterince büyük olmamasıdır. Bu açıklamaya göre iki ülke arasın­ daki karşılıklı ticaret hacmi ülkelerin gayri safi milli hasılalarının büyüklüğü ile doğru orantılı olarak değişmektedir. Her iki açıklama da gelişmekte olan ülke­ ler arasındaki karşılıklı ticaret hacminin düşük olarak gerçekleşmesinin yapısal bir sorun olabileceğini öne sürmektedir. Bu noktada Türkiye açısından yanıtlanması gereken en önemli soru, komşu coğrafyayla gerçekleştirilen karşılıklı ticaret hacminin halihazırda düşük olarak seyretmesinin yapısal bir sorun olup olmadığıdır. B u çalışma, Türkiye'nin komşu coğrafyayla karşılıklı ticaretinin beklenenin altında seyretmesinin bütü­ nüyle yapısal nedenlerden kaynaklanmadığı varsayımından hareket etmektedir. Bu varsayımın temel dayanağı, Türkiye ve çevre coğrafyadaki ülkelerin ihracat yapılarının önemli farklılıklar göstermesidir. Bir başka dayanak noktası olarak Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerinin kayda değer bir ekonomik potansiyele sahip olması gösterilebilir. Türkiye'nin k o m ş u coğrafyasında yer alan ülkeler genç ve geniş nüfuslarıyla di­ namik pazar görüntüsüne sahiptir. Özellikle petrol fiyatlarının artmasıyla birlik­ te son dönemde bölge ekonomisinde bir ivmelenme gözlemlenmektedir. A B gi­ bi dünyanın en önemli pazarlarının hemen yanıbaşmda yeralan bölgede dış ta­ lep sıkıntısı yaşanmamaktadır. Bölgenin coğrafi özellikleri de bölgesel dış tica­ reti destekler niteliktedir. Türkiye'nin yer aldığı coğrafya birbirine önemli kara­ yolu ve demiryolu ağlarıyla bağlanmıştır. Buna ek olarak bölge ülkeleri dünya ticaret yolları üzerinde, açık denizlere yakın ve önemli su yollarıyla birbirine bağlanmış durumdadır. Bölge ülkelerinin çok azı deniz bağlantısı bulunmayan ülkelerdir. Son dönemde gerçekleştirilen büyük alt yapı projeleriyle ülkeler ara­ sı enerji akışları petrol ve doğal gaz boru hatları ve entegre elektrik dağıtım şebekeleriyle sağlanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin k o m ş u coğraf­ yayla gerçekleştirdiği dış ticaretin ekonomi politikası araçlarıyla geliştirilmesi mümkündür. Küresel-Bölgesel Gelişmelerin Komşu Coğrafyayla Ticaretimizin Geliştirilmesi Açısından Önemi Türkiye'nin geçtiğimiz dönem içerisinde uyguladığı politikalardan elde ettiği başarılı sonuçtan da gözlemlenebileceği gibi komşu ve çevre ülkelerle ticaretin geliştirilmesi açısından değerlendirilebilir olanaklar bulunmaktadır. Son dö­ nemdeki küresel ve bölgesel trendler Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada bölge­ sel işbirliği ve ticaretin geliştirilmesine yönelik olarak yeni açılımların sağlan­ masına uygun bir iklim oluşturmaktadır. Öncelikle, başta Avrupa Birliği olmak üzere son dönemde yaşanan bölgesel bü­ tünleşme çabaları Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesi açısmdan önem taşımaktadır. Avrupa Birliği önümüz­ deki orta ve uzun vade içerisinde Türkiye'nin komşularınn büyük bir kısmını ya­ kından ilgilendiren bir yeniden yapılanma içerisindedir. B u yeniden yapılanma sürecinin en önemli halkasını Akdeniz havzası içerisinde 2010 yılı itibariyle bir serbest ticaret alanı oluşturulması perspektifi oluşturmaktadır. A B - Akdeniz Or­ taklığı ve Daha Geniş Avrupa-Yeni Komşuluk Stratejisi kapsamında sürdürülen çabalar sözkonusu tarihte Türkiye'nin de yer aldığı Akdeniz coğrafyası içerisin­ de ticaret akımları üzerinde önemli pozitif etkisi olacak bir serbest ticaret alanı­ nın oluşacağının sinyallerini vermektedir. Büyük Arap Ortak Pazarı (GAFTA) gibi diğer bölgesel inisiyatiflerle de desteklenen bu süreç Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak oluşturulacak yeni politikalarda gözden kaçırılmaması gereken en önemli faktördür. Diğer yandan, Orta Avrupa'dan Balkanlara, R u s y a ' d a n Orta A s y a ' n ı n derinlik­ lerine dek uzanan geniş bir coğrafyada 1990'lı yılların başında D o ğ u B l o k u ' n u n dağılması ile kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci başlamıştır. Türkiye'nin de bir parçası olduğu bu coğrafyada yer alan ülkeler karşılaştıkları derin ekonomik ve siyasi krizi aşmak amacıyla yüksek korunmacılık içeren devletçi ekonomi­ den piyasa ekonomisine geçiş amaçlı yapısal u y u m politikaları (IMF'nin verdi­ ği adla "şok terapiler") uygulamaya başlamışlardır. 1990'larda başlayan yeni­ den yapılanma süreci 2000'li yıllara gelindiğinde nihai sonuçlarına ulaşmaya başlamıştır. Yakın gelecekte Türkiye'nin batı komşuları A B üyesi olacaklardır. Bulgaris­ tan'ın yanı sıra R o m a n y a ' n ı n da yakın gelecekte A B ' y e tam üye olması kesin­ leşmiştir. A B perspektifinde kaydedilen gelişmeler sonucunda her iki ülke eko­ nomisinde gözle görülür bir iyileşme yaşanmaktadır. 1990'lı yılların yüksek enflasyon sorunu ortadan kalkmış, ekonomik istilcrar sağlanmıştır. H e m Bulga­ ristan h e m de R o m a n y a A B ' y e tam üyelik hedefleri dahilinde piyasa ekonomi­ sinin gereklerini yerine g e t i ı ^ e y e devam etmektedirler. Bu kapsamda, bu ülke­ lerin rekabet ve yatırım konularında gerçekleştirdikleri yeni düzenlemeler ve alman reform değerindeki kararlar çok önemlidir. B u g ü n itibariyle Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaret Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Orta vadede Türkiye'nin A B ' y e tam üyeliğinin gerçek- leşeceği gözönünde bulundurulursa Bulgaristan, R o m a n y a ve Yunanistan ile Türkiye arasmdaki dış ticaret akımlarının arttırılmasına yönelik serbest ticaretin ötesine geçen projeler geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Benzer biçimde kuzey komşularımız da önemli değişimler gerçekleştirilmekte­ dir. R u s y a ' n ı n artan petrol fiyatlarının da etkisiyle ekonomik kalkınmasını hız­ landırması ve ekonomik sisteminin giderek daha da fazla dünyaya entegre ol­ ması bu değişim rüzgarlarının bii' boyutunu göstermektedir. U l a a y n a ' d a son dö­ nemde gözlemlenen demokratikleşme ve Batı dünyasıyla daha fazla yakınlaşma iradesi bölgede yaşanan değişimleri göstermesi açısından önemlidir. Gürcis­ tan'da da reformcuların iktidara gelmeleriyle başlayan süreç sonucunda bölge­ sel işbirliği konusunda olumlu rüzgarlar esmektedir. Irak'ın Amerika Birleşik Devletleri ve koahsyon güçleri tarafından işgali bir yana bırakıldığında Türkiye'nin batı ve kuzey komşularmdakine benzer bir reformasyon eğilimi, daha yavaş ve temkinli bir tempoda olsa da, doğu ve güney komşuları için de sözkonusudur. Orta Doğu ülkeleri büyük bir toplumsal dönü­ şümün eşiğindedirler. Başta Suriye, Lübnan ve Mısır olmak üzere bölge ülkele­ rinde gözle görülür bir uluslararası piyasalara eklemlenme çabası vardır. Suri­ ye'nin yıllar sonra D T Ö ' y e üyelik başvurusunda bulunarak başta devletçi eko­ nomiden dışa açık bir ekonomiye yönelik olarak attığı adımlar, savaş yorgunu L ü b n a n ' ı n tüccar devlet kökenlerine geri dönme çabaları, î r a n ' m uluslarası doğ­ rudan yatırım çekmek yönünde gerçekleştirdiği açılımlar, Mısır'ın Nitelikli Sa­ nayi Bölgeleri aracılığıyla tıkanan ihracatına açılım sağlama çabaları Türki­ ye'nin Orta D o ğ u ' d a yeralan komşularında yaşanan değişim rüzgarlarının gü­ cünü göstermektedir. Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesinden Elde Edilebilecek Kazanımlar K o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretimizin geliştirilmesine yönelik çabalardan elde edilebilecek kazanımlar h e m Türkiye h e m de bölge ülkeleri açısından stra­ tejik önem taşımaktadır. Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki ticaret akımla­ rının arttırılması bölge ülkelerinin tümünde toplumsal refahın arttırılmasına kat- kıda bulunacaktır. Uluslararası ticaret ile iktisadi kalkınma arasında güçlü bir bağ bulunduğu yapılan çalışmalarla açıkça ortaya konmuştur. Bu açıdan bakıl­ dığında Türkiye ile k o m ş u coğrafya ülkeleri arasında karşılıklı ticaret hacminin arttırılması bölge kalkınmasına da ivme kazandıracaktır. Birbiıine komşu veya coğrafi olarak yakın ülkeler arası ticaret, başta taşımacılık ve bilgi toplama maliyetinin en aza indirgenmesi olmak üzere bir dizi avantajlar barmdırmaktadm Bu avantajlar nedeniyle komşu ülkeler arasındaki ticaret akım­ larının arttırılmasıyla kıt kaynakların dağılımında Pareto etkinlik sağlanması mümkün görünmektedir. Kıt kaynaklarm daha etkin dağıtılmasıyla birlikte ortaya çıkacak dışsal etkiler bölge kalkınmasını daha da ivmelendirecektir. Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi yaratacağı ekonomik faydaların yanısıra bölgesel barışa da katkıda bulunacaktır. Dünyanın sıcak çatışma dahil ol­ mak üzere sosyal çalkantılarla en sık karşılaşılan bölgelerinden biri olan içinde bulunduğumuz coğrafya açısından bu katkı büyük önem taşımaktadır. Türkiye ile k o m ş u ve çevre ülkeler arasındaki ticaretin canlandırılması belirli bir eşiği aşmakta zorlanan ihracatımız açısından da yeni bir açılım sağlayacak­ tır. Türkiye'nin ihracatı h e m doğal sınırlara ulaşılmış olması h e m de yüksek pa­ zar ve ürün yoğunlaşması nedeniyle belirli bir düzeyde takılıp kalmıştır. 1980'1er boyunca sürekli bir artış gösteren ihracat b ü y ü m e oranı 1990'lı yıllar­ la birlikte yavaşlamıştır. İhracatın büyüme hızındaki düşüşün önemli bir nedeni Türkiye ihracatının belirli pazarlara yüksek bağımlılık göstermesidir. Belirli ürün grupları ve pazarlara gösterilen yüksek bağımlılık Türkiye ekonomisinin bölgesel ekonomik durgunluk ve krizlerden etkilenme olasılığını arttırmaktadır. K o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesi Türkiye dış ticaretinde göz­ lenen jâiksek yoğunlaşma sorununun giderilmesine katkıda bulunacağı için ayrı bir önem taşımaktadır. Yeni Bir Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin Ana Hatlan Gelinen noktada, Türkiye'nin çevre ülkelerle ticaretini geliştirmeye yönelik ye­ ni politikalar geliştirilmesi zorunludur. Türkiye'nin halihazırda uygulamaya ça- lıştığı stratejinin geliştirilerek bir sonraki aşamaya taşmması gerekmektedir. Bu kapsamda 2000 yılmdan beri sürdürülen strateji belirli noktalarda ek politikalar geliştirilmesi yoluyla yenilenmelidir. Bu çalışma kapsamında Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak hazırla­ nacak yeni bir stratejinin ana hatları belirlenmeye çalışılmıştır. Yeni bir k o m ş u ülkeler stratejisinin ana hatlarını kısaca özetlemek gerekirse; • Türkiye 'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yöne­ lik olarak hazırlanacak yeni bir strateji, dış ticaretin sıfır toplamlı bir oyun olmadığı gerçeğinden yola çıkarak yalnızca bir ''ihracat stratejisi" olarak düşünülmemelidir Bir başka deyişle, K o m ş u ve Çevre Ülkelerle ticaret stratejisi bir ihracat strate­ jisinin dar kalıplarını kırmalıdır. Bölge içi ticaret akımlarının artmasının çarpan etkisiyle Türkiye'nin bölgeye yönelik ihracatının da artması anlamına geleceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu açıdan bölge ülkeleri Türkiye'nin yalnızca ham madde ve yarı m a m u l mal tedarikçisi olarak düşünülmemelidir. Bu amaçla, oluşturulacak yeni bir k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisi karşılıklı ticaret akımla­ rının arttırılmasına yönelik olarak düzenlenmelidir. • Türkiye 'nin yakın gelecekte komşu coğrafyayla dış ticaretinin geliştiril­ mesine yönelik uygulamaya koyacağı politikaların hem tutarlılık hem de etkinlik sağlanması açısından genel ve bütünlüklü bir ekonomik anlayış uyarınca oluşturulması gerekmektedir Özellikle bölgesel ticari ve ekonomik işbirliği konularının kavramsallaştırılmasmda Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı oldukça kullanışlı bir düzlem sunmak­ tadır. Küreselleşme olarak adlandırılan olgunun 20. yüzyılın son çeyreğinde gi­ derek güçlenmesiyle birlikte k a m u malları tartışmaları ulus devlet sınırlarını aşarak daha geniş bir düzleme taşınmaya başlanmıştır. Uluslararası kullanıma açık "küresel k a m u malları" konusuna h e m uluslarası iktisat h e m de uluslarara­ sı ilişkiler ve siyaset bilimi disiplinleri tarafından artan bir ilgi gösterilmeye başlanmıştır. • Oluşturulacak yeni bir dış ticaret stratejisi komşu ve çevre ülkelerle dış ti­ caretinin geliştirilmesi bağlamında üretilecek 'bölgesel kamu malları 'nın arzı ve finansmanı konusunda Türkiye'ye aktif rol biçmelidir. Bölgesel K a m u Malları üretimi yoluyla dış ticaretin geliştirilmesi politikaları aktif olarak desteklenmelidir. Bu kapsamda pozitif dışsallıklar yaratacak bölge­ sel kamu malı niteliğindeki politikaların Türkiye tarafından finanse edilmesi yaratacağı dışsal etkilerle birlikte düşünüldüğünde net kazanç yaratabilir. Bu kapsamda uygulamaya konulacak politikaların fayda maliyet analizleri sosyal ve siyasi etkiler de hesaba katılarak yapılmalıdır. • Bölgesel Kamu Malları üretiminde başta AB olmak üzere bölgesel-küresel oluşumlardan mali ve teknik destek sağlanmasının yolları araştırıl­ malıdır. A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında atılan yeni adımlar Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada bölgesel k a m u malları üretiminin finansmanı konusunda önemli ma­ li fırsatlar yaratmaktadır. Özellikle A B tarafından sürdürülen M E D A mali programı kapsamında Türki­ ye'nin komşularıyla ticaretinin geliştirilmesine katkıda bulunacak Bölgesel Ka­ mu Malları üretiminin finanse edilmesi m ü m k ü n görünmektedir. Geçtiğimiz günlerde A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında projelerin desteklenmesi için Av­ rupa Kalkınma B a n k a s ı ' n a ek olarak, A B Akdeniz Ortaklığı'na yönelik yeni bir kalkınma bankası oluşumuna yönelik adımlar atılmasıyla bu konu daha da uy­ gulanabilir hale gelmiştir. • Bölgesel kamu malları 'nın üretimi, yönetimi ve finansmanında Karadeniz Ekonomik işbirliği Örgütü 'nün esnek ve kapsamlı yapısının değerlendiril­ mesinin yolları bulunmalıdır Karadeniz E k o n o m i k işbirliği yaklaşık on beş yıldır faaliyet gösteren uzun so­ luklu bir bölgesel işbirliği girişimidir. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişmeler, K E İ Ö ' n ü n göreli olarak başarısız performansının ardında yatan nedenlerin bir kısmını ortadan kaldırmıştır. Bu gelişmeler sonucunda K E İ ' n i n yarattığı çoğul- cu, geniş ve kurumsallaşmış yapının Türkiye'nin yer aldığı coğrafyayla dış ti­ caretinin geliştirilmesi açısından aktif kullanımı m ü m k ü n olabilir. Özellikle dış ticaretin geliştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malı niteliğindeki projelerin fi­ nansmanında başta Yatırım Bankası olmak üzere K E İ Ö bünyesinde faaliyet gösteren kurumsal yapıların kullanılması düşünülmelidir. • Yeni bir strateji ticaret politikası araçlarına ek olarak Sanayi Politikası diğer ekonomi politikası araçlarının da kullanılmasını öngörmelidir ve Yeni bir Strateji Türkiye ile komşu ve çevre ülkeler arasındaki karşılıklı sıfırdan (greenfield) doğrudan yatırımları desteklemek için politikalar geliştirmelidir. İk­ tisat literatümnde yabancı doğrudan yatırımların ticaret yaratıcı etkisi üzerinde giderek daha fazla konsensüs sağlanmaktadır. Özellikle smu' komşusu ülkeler arasında doğrudan yabancı yatırımlarla üretimin sınır aşırı örgütlenmesinin sağ­ lanması karşılıklı ticaret akımlarını arttırmaktadır.Bu nedenle Türkiye ile komşu ve çevre ülkeler arasında karşılıklı yabancı doğrudan yatırımların desteklenmesi ticaretin geliştirilmesinde etkili olacaktır. Yabancı doğrudan yatırımların gelişti­ rilmesi amacıyla karşılıklı yatırımların korunması ve benzeri altyapı anlaşmala­ rının tamamlanmasına ek olarak yeni politikalar oluşturulmalıdır. • Yeni bir strateji üretimin sınır aşırı örgütlenmesinde leşmeleri konusunun önemini göz ardı etmemelidir sınır aşırı şirket bir­ Üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­ maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­ maktadır. Başta üretim maliyetlerinin azaltılması olmak üzere önemli pazarlara giriş kolaylığı ve bu yolla uluslararası rekabetlilik sağlanması amacıyla yakın coğrafya firmaları üretimlerini sınır aşan biçimde yeniden örgütlemektedirler. Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle ticaretinin geliştirilmesi amacıyla oluş­ turulacak yeni bir strateji, üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesinden elde edilecek dışsal faydalardan yararlanmak amacıyla, sımr-aşırı şirket birleşmele­ rini destekleyecek politikalar içermelidir. Sınır aşu-ı şirket birleşmeleri konusunda firmalara danışmanlık sağlayacak bir yapının oluşturulması h e m komşu ülkeler arası doğrudan yatırım akımlarını h e m de karşılıklı dış ticaret hacmini arttıracaktır. • Yeni bir strateji Türkiye 'nin yeralclığı entegrasyon çabalarına uygun olarak coğrafyadaki bölgesel biçimlendirihnelidir işbirliği ve Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ata­ cağı yeni stratejik adımlar bölgesel ve küresel yönelimlere uygun olarak kurgulanmalıdır. Türkiye'nin önümüzdeki kısa dönem içerisinde k o m ş u coğrafyayla dış ticaretinin geliştirilmesi, büyük ölçüde, uygulanacak politikaların küresel ve bölgesel trendlere aykırı olmamasına bağlıdır. Türkiye, başta A B ' n i n dönüşümü olmak üzere yakın gelecekte bölge ticareti üzerinde belirleyici etkisi olacak bu gelişmeleri doğru o k u m a k ve stratejisini bu gelişmelere uygun olarak geliştir­ mek zorundadır. • Yeni bir Strateji Doha (2001) ve Cancun (2003) sonrası gündemin li maddelerinden biri olan ''Ticaretin Kolaylaştırılması" konusuna fazla önem vermelidir önem­ daha Daha sonrasında dünya ticaret sisteminin önemli gündemleri arasında yer alan ti­ caretin geliştirilmesi ve taşımacılık konuları Türkiye'nin yer aldığı coğrafya açı­ sından büyük önem arz etmektedir. Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olduğu gerçeğin­ den hareketle 'Ticaretin Kolaylaştırılması" konusunda atılacak adımlar komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin geliştirilmesi açısından önemlidir. Bu ko­ nuda oluşturulabilecek projelerin yaratılacak dışsal faydalar hesaba katıldığında Türkiye tarafından tek taraflı olarak finansmanı yoluna gidilmesi düşünülebilir. • Yeni bir strateji konuyla ilgili iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşlarının üst düzeyde katılımını içermektedir en Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak oluşturulacak yeni bir stratejinin iş dünyasının bölge ülkelerinde yakın dönemde elde ettiği tecrübelerden m a k s i m u m oranda faydalanmalıdır. İş çevre­ leri ve sivil toplum girişimlerinin politika yapıcılarla işbirliği içinde stratejinin temel hedeflerine ulaşılması için aktif rol almaları gerekmektedir. Bu rolün ge­ leneksel olarak iş çevrelerine biçilen rolden farklı olarak daha doğrudan katılım olarak belirlenmesi stratejinin nihai amaçlarına ulaşılması açısından önem taşı­ maktadır. Bu açıdan başta sözkonusu ülkelerde yatırımları bulunan iş çevreleri ve ihi'acatçı birlikleri olmak üzere konuyla ilgili sivil inisiyatifler öncelikli ola­ rak değerlendirilmelidir. İş çevrelerinin daha aktif rol aldığı oluşumlara örnek bir model olarak Türkiye Oda­ lar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin ortak girişimi olan Mos­ kova Türk Ticaret Merkezi gösterilebilir. Bu konuda yeni bir girişim Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından geçtiğimiz dönemde başlatılan Ticaret Takımları (Tic-Tak) uygulamasıdm Türkiye'nin komşu ve çevre coğrafyayla ticaretinin geliştiıilmesi açısından Tic-Tak uygulamasının daha fazla sivil katılım sağlanmasıyla desteklen­ mesi gerekmektedir. Bu konuda bir ön adım olarak Tic-Tak uygulamasının komşu ülkeler için tercihli olarak daha kapsamlı hale getirilmesi düşünülebilir. Komşu ve çevre pazarlara yönelik olarak tercihli hale getirilecek bir uygulama strateji hedefin­ de yer alan ülkelerde Tic-Tak uygulamasına daha fazla kamu ve özel sektör kayna­ ğı aktarılmasıyla etkinliğin arttmiması mümkün olacaktır. Komşu ve çevre ülkeler­ de kurulacak daimi iletişim noktalarıyla bu ülkelerde smırlı sayıda personelle faali­ yet gösteren ticaret müşavirlilderinin çalışmaları desteklenebilir. • Başta KEÎÖ olmak üzere bölgesel işbirliği örgütlerinin yapısı içerisinde Ortak Ticaret Destekleme Geliştirme merkezleri kurulması oluşturulacak yeni bir stratejinin temel hedefleri arasında yer almalıdır Geçtiğimiz yıllarda oluşturulan Balkan Bölgesel Ticareti Geliştirme Merkezi, daha fazla işlerlik kazandırılması gerekmekle birlikte, bu tür girişimlere güzel bir örnek teşkil etmektedir. Benzer yapıların Türkiye'nin öncülüğünde diğer komşu coğrafyalar için de oluşturulması yoluna gidilmelidir. Bu kapsamda özellikle pazara ilişkin bilginin paylaşılması açısından e-ticaret ve benzeri inter­ net tabanlı politikalar düşünülebilir. Avrupa Birliği'nin M E D A mali programı kapsamında geçtiğimiz yıl içerisinde İTO tarafından başlatılan Tarım ürünleri­ ne yönelik e-portal uygulaması benzeri oluşumlar Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki karşılıklı ticaret akımlarını artıracaktır. • Yeni bir strateji komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretimize yapılar oluşturulmasına daha fazla öncelik tanımalıdır yönelik tercihli Türkiye halihazırda bir dizi ihracat teşvik politikası sürdürmektedir. Genelde pazara girişi desteklemeyi amaçlayan teşvik sisteminin k o m ş u ve çevre ülkele­ re yönelik olarak tercihli hale getirilmesi oluşturulacak yeni bir K o m ş u ve Çev­ re Ülkeler Stratejisi'nin başarı şansını arttıracaktır. Bu nedenle Türkiye'nin dış ticaretin geliştirilmesi yönünden desteklediği paza­ ra giriş destek politikalarının komşu ve çevre ülkelere yönelik olarak tercihli ha­ le getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ti­ caretinin geliştirilmesine öncelik verme kararma uygun olarak bu pazarlara gi­ riş desteklerinde pozitif ayırımcılık uygulamasına gidilebilir. • Yeni bir Strateji birbiriyle çelişen unsurlardan arındırılmalıdır Başta sınır ticaret merkezleri olmak üzere bölgesel kalkınma politikaları ile dış ticaretin geliştirilmesi hedefi arasında çelişen bir yapı görülmektedir. Türkiye komşu ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda dış ticarete yönelik he­ defleriyle yurt içi bölgesel kalkınma hedefleri arasında bir denge oluşturmak zorundadır. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde yurt içi gelir ve kalkınmışlık farklılıkları­ nı gidermek ve bölgesel sosyo-ekonomik sorunlara çözüm bulmak amacıyla ka­ yıtlı (organize) veya kayıtlı olmayan sınır ticaretine önem vermiştir. Başta Do­ ğu ve Güney D o ğ u Anadolu olmak üzere yıllardır bir şekilde varlığını sürdüren sınır ticaretinin kurumsallaştırılmasına yönelik olarak adımlar atılmaktadır. Sı­ nır ticareti ile sımr-aşırı dış ticaret hedefleri arasında bir çelişki ortaya çılonaktadır. Bu açıdan h e m sektör h e m de ülkeler açısından belirli sınırlandırmalar yo­ luna gidilmesi her iki politikanın da etkinliğini arttıracaktır. Bu kapsamda her iki politikanın daha fazla koordinasyon içerisinde yürütülmesi birbiriyle çelişen hedeflerin ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacaktır. • Türkiye ticaret akımlarını destekleyecek hizmetlerin lik alt yapı yatırımlarına öncelik vermelidir. sağlanmasına yöne­ Uluslararası m a m u l mal ticaretinin geliştirilebilmesi ve imalat sanayinin enteg­ rasyonu açısından ticaretle bağlantılı bir dizi hizmetin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Başta telekomünikasyon, taşımacılık, finansal hizmetler, muha­ sebe ve hukuk, ya da işletme ve bilişim, danışmanlık gibi hizmetlerin sağlan­ masının ülkeler arası ticaret akımlarını pozitif yönde etkilediği bilinmektedir. K o m ş u coğrafyaya yönelik ticaretle bağlantılı hizmetlere yapılacak yatırımların desteklenmesi, Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisinin bir parçası ola­ rak algılanmalıdır. • Sonuç Yerine Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi konusunda atıla­ cak yeni politika adımlarının başarı şansı yüksektir. Bu konuda yukarıda kısaca özetlenmeye çalışılan noktalarda yapılacak düzenlemelerle halihazırda Dış Ti­ caret Müsteşarlığı tarafından geliştirilen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti­ mizin Geliştirilmesi Stratejisi"nden elde edilecek kazanımlarm arttırılması m ü m k ü n olacaktır. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde gösterilen çabalarla bu yönde açık bir irade ortaya koymuştur. Bu aşamada önemli olan var olan irade­ nin yeni politikalar oluşturulmasına yönelik olarak kullanılmasıdır. Bu yönde gerek iş çevrelerine ve sivil toplum kuruluşlarına, gerekse uygulamacı birimle­ re ilk itkiyi sağlama aşamasında önemli görevler düşmektedir. 1. GİRİŞ K o m ş u ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen karşıhklı ticaretin geliştirilmesi ko­ nusu Türkiye'nin kısa ve orta vadede öncelikli hedefleri arasında yer almakta­ dır. Geçtiğimiz yıllarda bu hedefe yönelik düzenlemeler kapsamında atılan bir dizi adım Türkiye'nin bu yönde gösterdiği iradeyi daha da görünür kılmıştır. Bu çalışma Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi hedefine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma Türkiye'nin komşu coğrafyay­ la karşılıldı ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak uygulamacı kurumlar ve iş çevrelerinin ortak mesaisiyle oluşturulacak yeni bir " K o m ş u ve Çevre Ülke­ ler Stratejisi" için bir ön araştırma olarak düşünülmelidir. Bilindiği üzere, 1980'lerin başında ithal ikameci kalkınma stratejisinden ihraca­ ta dayalı yeni bir kalkınma stratejisine geçiş kararı alınmasıyla birlikte Türki­ ye'nin temel politika hedeflerinden birisi ihracat gelirlerini arttırma yoluyla bü­ yümeyi sağlamak olmuştur. Cumhuriyet tarihinde ilk kez ihracatın kalkınma aracı olarak ön plana çıkartıldığı bu dönem içerisinde Türkiye, ihracat gelirleri­ ni arttırmak ve uluslararası piyasalarda rekabet edebilen bir imalat sanayi ihra­ cat sektörü oluşturabilmek amacıyla çeşitli politikalar uygulamaya koymuştur^ İlıracata dayalı kalkınma stratejisi kapsamında 1980'li yıllar boyunca kapsamlı bir yapısal u y u m programı uygulanmış, dış ticaret rejimi liberalleştirilmiş ve iç pazarın uluslararası rekabete açılması hedeflenmiştir. B u politikalara paralel olarak yabancı sermaye ve döviz kuru rejimlerinde reformlar gerçekleştirilmiş; ihracat, döviz kuru başta olmak üzere bir dizi doğrudan ve dolaylı teşvik meka­ nizmalarıyla desteklenmiştir^ Türkiye dışa yönelik kalkınma stratejisi çerçevesinde uygulanan politikalar so­ nucunda görece başarılı bir dış ticaret performansına ulaşmıştır. Sözkonusu dö­ nem içerisinde Türkiye'nin ihracatı hızlı ve istilaarlı bir artış göstermiştir. İhra­ cat yapısal olarak da dönüşüme uğramış, tarımsal ürünlerin toplam ihracattaki 1 1980'lerde uygulanan ekonomi politikaları için bkz, Krueger ve Aktan (1992) ve Öniş (1998). 2 Döviz kuru politikalarıyla ihracatın desteklenmesi konusunda bkz. Aktan (1996). payı hızla düşerken imalat sanayi ürünlerinin payı sürekli yükselen bir trend iz­ lemiştir. Türkiye ihracat sektörü imalat sanayiinin çeşitli alanlarında uzmanla­ şarak başta Avrupa ve Orta Doğu olmak üzere önemli piyasalarda ciddi bir pa­ zar payına ulaşmıştır. İhracat hamlesinin başlatıldığı 1980Tİ yıllar boyunca hem ihracatın h e m de toplam dış ticaretin milli gelir içerisindeki payı istilcrarlı bir ar­ tış göstermiştir. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ihracatı belirli imalat sanayi alt sektörlerinde uzmanlaşmış ve uluslararası piyasalarda artan rekabet koşullarına rağmen pazar payını arttırabilir konuma gelmiştir. Aradan geçen 20 yılı aşkın süre sonucunda Türkiye'nin, ihracat gelirlerini arttırarak uluslararası ekonomik düzene eklemlenme nihai amacına ulaştığı söylenebilir. Ancak, bütün bu olumlu gelişmelere rağmen Türkiye dış ticaretinin yapısal so­ runları ortadan kaldırılamamıştır. Bu sorunlar içerisinde Türkiye ihracatının be­ lirli mal grupları ve pazarlarda gösterdiği yüksek yoğunlaşma ilk sıralarda gel­ mektedir ( D T M , 2002). Türkiye ihi'acatmm büyük bir bölümünün yalnızca bir coğrafi bölgeye yönelik olarak gerçekleştirilmesi başta döviz kurları olmak üze­ re uluslararası gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Türkiye ihracatının belirli pazarlara gösterdiği yüksek bağımlılık ihracat gelirlerini sı­ nırlamakta ve ülke ekonomisini bölgesel l<rizlere gereğinden fazla açık hale ge­ tirmektedir. Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticari bağlarının güçlendiril­ mesi Türkiye dış ticaretinde yaşanan yoğunlaşma sorununun çözümüne katkıda bulunacaktır. Türkiye'nin dış ticaretinde yoğunlaşma oranının düşürülmesi hem ihracatçı sektörleri uluslararası krizlere karşı daha korunaklı hale getirecek, h e m de kur hareketliliklerinden kaynaklanan sıkıntıların aşılmasına yardımcı olacaktır. Dış ticaret genelinde bakıldığında tedarikçilerin çeşitlenmesi de reka­ beti arttıracağı için etkinlik sağlayacak, arz şoklarından kaynaklanan olumsuz­ lukları en aza indirgeyecektir. Geçtiğimiz yıllarda Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yukarıda kısaca özetle­ nenlere benzer tespitler yapılarak " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Ge­ liştirilmesi Stratejisi" hayata geçirilmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yaklaşık beş yıldır sürdürülmekte olan strateji Türkiye'nin dış ticaretinin belir­ li pazarlara bağımlılığını azaltmak ve tıkanan ihracatın önünü aşmak amacıyla komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin geliştirilmesini hedeflemektedir. Halihazırda uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi oldukça ge­ niş bir coğrafyayı hedef olarak seçmektedir. K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi kapsamına doğrudan kara sınırı bulunan ülkelere ek olarak geniş bir tanımlama ile Türkiye ile etnik, kültürel, politik, tarihsel ve sosyal yakınlığı bulunan ülke­ ler de dahil edilmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından sürdürülmekte olan komşu ve çevre ülkeler stratejisi temelde bölge içi dış ticaret ve doğrudan yatı­ rım hareketlerinin yasal altyapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu kap­ samda strateji kapsamında yer alan ülkelerle Türkiye arasındaki serbest ticaret, çifte vergilendirmeyi önleme ve karşılıklı yatırımların korunması anlaşmaları­ nın tamamlanması politikası izlenmektedir. Yaklaşık beş yıldır uygulanmakta olan " K o m ş u ve çevre ülkeler stratejisi" kap­ samında atılan adımlar sonucunda oldukça kısa bir süre içerisinde kayda değer bir gelişme sağlandığı görülmektedir. Döviz kurundaki değerlenmeye rağmen 2000Ti yılların başından beri Türkiye'nin kara sınırı bulunan veya yakın deniz komşusu ülkelerle dış ticareti yükselen bir trend izlemiştir. Her ne kadar dünya ekonomik konjonktüründe gözlemlenen olumlu gelişmelerin bu başarıda yadsı­ namaz payı olsa da gözlemlenen performans artışında halihazırda sürdürülen komşu ve çevre ülkeler stratejisinin önemli katkısı bulunmaktadır. Ancak, geçtiğimiz dönemde sağlanan ilerlemelere rağmen Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle gerçekleştirdiği ticaret olması gereken seviyenin çok altında­ dır. K o m ş u ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen dış ticaretin toplam dış ticareti­ miz içerisinde payı son dönemdeki atılımlar sonucunda 1990'lardaki yüzde 10'1ar seviyesinden günümüzde ancak yüzde 15'1er seviyesine çekilebilmiştir. Bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 50'leri aştığı, Kuzey Avrupa ve İskandinav­ ya ülkelerinde yüzde 90'1ar seviyesine ulaştığı göz önüne alındığında, Türkiye için ulaşılan noktanın hâlâ düşük kaldığı açıkça görülmektedir. Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle halihazırda oldukça dar kapsamda ger­ çekleşen ticareti temel ekonomi teorisinin beklentilerine aykırı bir görünüm çiz­ mektedir. Temel iktisat teorisi birbirine sınır komşusu olan ülkeler arasında yük­ sek ticaret hacmi öngörmektedir. Bu öngörünün temelinde coğrafi yakınlıktan kaynaklanan taşımacılık ve benzeri maliyetlerin en aza indirgeneceği beklentisi yatmaktadır. M o d e r n uluslararası iktisat teorisi coğrafi yakınlığa ek olarak kül­ türel ve sosyolojik bağların da ülkeler arasındaki dış ticaret hacmini olumlu yönde etkileyeceğini öne sürmektedir. Bu önerme coğrafi ve kültürel yakınlığın taşımacılık maliyetlerinin en aza indirgenmesine ek olarak pazara ilişkin bilgi­ ye ulaşmanın sınır komşusu ülkeler arasında görece kolay ve ucuz olduğu ger­ çeğine dayanmaktadır. Birbirine sınır komşusu olan gelişmiş ülkeler arasındaki dış ticaret akımları ik­ tisat teorisinin öngörülerine uygun olarak yüksek hacimde gerçekleşmektedir. Gelişmekte olan ülkeler sözkonusu olduğunda ise biı^çok durumda, teorik bek­ lentilerin aksine, komşular arası sınır aşırı ticaret hacminin düşük olarak gerçek­ leştiği görülmektedir. Gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşen dış ticaret hacimleri incelendiğinde taşımacılık ve bilgiye ulaşma maliyetlerinde sağlana­ bilecek etkinlikten tam olarak yararlanılamadığı gözlemlenmektedir. Modern iktisat teorisi bu durumun temel nedeni olarak gelişmekte olan ülkelerin yapısal benzerlikler göstermesini öne sürmektedm Bu açıklamaya göre gelişmekte olan ülkelerin benzer sektörlerde uzmanlaşması uluslararası piyasalarda birbirleriyle rekabet etmelerine neden olmakta, bu ise, karşılıklı ticaret hacminin düşmesine yol açmaktadır. Bu konuda öne sürülen bii' başka açıklama gelişmekte olan ül­ kelerin zayıf iç pazarlara sahip olmalarıdır. Bu açıklamaya göre gelişmekte olan komşu ülkeleri arasındaki ticaret hacmi düşük milli gelirler nedeniyle sınırlı kalmaktadır. Bu çalışma Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin düşük olarak gerçekleşmesinin yapısal bir sorun olmadığı inancıyla hazırlanmıştır. Halihazır­ da Türkiye ile k o m ş u ve çevre ülkeler arasındaki ticaret hacminin beklenenin al­ tında gerçekleşmesinin yapısal nedenlerden kaynaklanmadığı ön kabulüyle ha­ reket edildiğinde doğru ekonomi politikası araçlarıyla bu durumun düzeltilme­ si m ü m k ü n görünmektedir. Türkiye coğrafi k o n u m u nedeniyle geniş bü- 'hinterland'e sahiptir. Aralarında kara sınırı bulunmasa dahi Türkiye ile çoğu Orta Doğu ülkeleri, Balkan ve Gü­ neydoğu Avrupa ülkeleri, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve K u z e y Afrika ül­ keleri arasında tarihsel, kültürel ve ticari bağlar bulunmaktadır. A n c a k Türkiye komşu ülkeler arasmda var olan avantajlardan yararlanamamaktadm Bu durum kıt kaynakların uluslararası etkin dağılımını engellediği için ülkemiz ve bölge ülkeleri açısından refah kaybı yaratmaktadır. Oysa Türkiye'nin yeraldığı coğ­ rafya geçtiğimiz dönem içerisinde art arda derin finansal kıizler ve sosyal çatış­ malarla sarsılmış olmasına karşın istilaarlı bir ekonomik b ü y ü m e eğilimi sergi­ lemektedir. Son on yıl içerisinde yaşanan ekonomik ve siyasi laizlerin yıkıcı et­ kileri kısa süre içerisinde ortadan kaldırılmış, Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ül­ kelerinde kayda değer b ü y ü m e oranları yakalanmıştır. Özellikle petrol fiyatları­ nın artmasıyla birlikte bölge ekonomisinde bir ivmelenme gözlemlenmektedir. Bölgenin coğrafi özellikleri de bölgesel dış ticareti destekler niteliktedir. Türki­ ye'nin yer aldığı coğrafya birbirine önemli karayolu ve demiryolu ağlarıyla bağ­ lanmıştır. Buna ek olarak bölge ülkeleri dünya ticaret yolları üzerinde, açık de­ nizlere yakın ve önemli su yollarıyla birbirine bağlanmış durumdadır. Son dö­ nemde Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan gelişmeler komşu ve çevre ülkelerle karşılıklı ticaret hacminin geliştirilmesine yönelik olarak uygun biı^ ortam oluşturmaktadır. Başta Avrupa Birliği'nin orta vadeli d ö n ü ş ü m politi­ kaları olmak üzere bölgedeki mata'o trendler Türkiye'nin komşuları ve çevre ül­ kelerle ticaretini geliştirme çabalarını destekler niteliktedir. Önümüzdeki 5- 10 yıl içerisinde Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya büyük bir serbest ticaret alanına dönüşecektir. Başta AB-Akdeniz Ortaklığı ve A B ' n i n Daha Geniş Avrupa - Yeni Komşuluk stratejisi olmak üzere bölgesel ticaretin serbestleştirilmesine yönelik m a l a o politikalar uzunca bir süredir başarıyla sür­ dürülmektedir. Yakın gelecekte Akdeniz Havzası'nda bir serbest ticaret alanı yaratılması hedefi giderek gerçeklik kazanmaktadır. Geçtiğimiz yıllar içerisin­ de T ü r k i y e ' d e bu sürecin önemli aktörlerinden biri olarak k o m ş u coğrafya ülke­ leriyle bir dizi serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. Akdeniz havzası içerisin­ de bir serbest ticaret bölgesi kurulması hedefi G A F T A (Büyük Arap Ortak Pa­ zarı) gibi başka bölgesel girişimlerce de desteklenmektedir. Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerinin h e m e n hepsinde geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde çok önemli yapısal dönüşümler yaşanmaktadır. Sürdürülmekte olan yapısal dönüşüm ve yenilenme politikaları 2000'li yıllarla birlikte nihai aşama- ya varmıştır. Şu anda gelinen aşamada Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla ticareti­ nin geliştirilmesine yönelik olarak uygulamaya konacak yeni politikaların başa­ rı şansı yüksektir. Bu açıdan bakıldığında D T M stratejisinde ortaya konan he­ defler ve politika araçlarını bir adım ileriye taşıyacak bir stratejik dönüşümün yerinde olacağı açıktır. Çalışmanın İçeriği Bu çalışma Türkiye'nin komşuları ve çevre (ön hat) ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik genel bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde coğrafi yakınlık ve dış ticaret hareketleri arasındaki teorik bağ incelenmiştir. Bu bölü­ mün amacı sınır komşusu ülkeler arasındaki ticaret akımları konusunda ekono­ mi teorisinin önermelerini kısaca özetlemektir. Bu bölümde ayrıca coğrafi ya­ kınlığın doğrudan yabancı yatırımlar ve sanayi-içi ticaret akımları üzerindeki etkisi de tartışılacaktır. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusu­ nun teorik arka planına kısaca değinildikten som^a çalışmanın ikinci bölümünde halihazırda Dış Ticaret M ü s t e ş a r l ı ğ ı n c a uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi'nin ana hatları tanıtılacaktır. Bu bölüm­ de Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla ticaretini geliştirme yolunda son dönemde uygulamaya koyduğu politikalar ana hatlarıyla incelenecektir. Çalışmanın üçüncü bölümü Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkelerinin kısa bir analizine ayrılmıştır. B u amaçla seçilmiş bazı komşu ve çevre ülkelerin verileri toplu halde incelenerek komşu coğrafyanın yapısal özellikleri değerlendirile­ cektir. Bu bölümün amacı Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki yapısal fark­ lar ve benzerlikleri ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye'nin yer aldığı bölgede yaşanan makro gelişmeler bazı bölgesel yapısallıklar ışığında tartışılacaktır. Bu amaçla bu bölümde B ü y ü k Orta D o ğ u Projesi, AB-Akdeniz Ortaklığı, Daha Geniş Avru- pa- Yeni K o m ş u l u k Stratejisi, Büyük Arap Ortak Pazarı ve Karadeniz Ekono­ mik İşbirliği gibi ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesine yönelik hedef­ leri bulunan geniş kapsamlı oluşumlar değerlendirilmektedir. Çalışmanın beşinci bölümünde Türkiye'nin komşu coğrafyayla karşılıklı ticare­ tinin geliştirilmesine yönelik atılabilecek yeni adımlar tartışılmaya çalışılmıştır. Bu bölümde önümüzdeki dönemde Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı ile oluş­ turulabilecek yeni bir komşu ve çevre ülkeler stratejisinin ana hatları çizilmeye çalışılacaktır. 2. COĞRAFİ YAKINLIK VE DIŞ TİCARET: TEORİK BEKLENTİLER 2.1. Coğrafi Yakınlık ve Dış Ticaret Hacmi 19. yüzyılın klasik iktisadından günümüze iktisat teorisi, ülkeler arasındaki coğrafi uzaklığı karşılıklı dış ticaret akımlarının en önemli belirleyenlerinden biri olarak algılamıştır. Bugün de coğrafi yakınlık iki ülke arasındaki ticaret hacmini belirleyen faktörlerin başında kabul edilmektedir. Coğrafi yakınlığın dış ticaret hacmi üzerindeki etkisi maliyet avantajlarından kaynaklanmaktadır. Birbirine coğrafi olarak yakın iki ülke arasındaki karşılıklı ticaret akımlarının, başta taşımacılık maliyetleri olmak üzere bir dizi maliyet avantajı nedeniyle, yüksek olarak gerçekleşmesi beklenir. M o d e m dış ticaret teorisinde de coğrafi yakınlık önemli bir yer tutmaktadır (Balassa, 1986; K r u g m a n , 1991). Coğrafi yakınlık uluslararası ticarette toplam ma­ liyetlerin önemli bir bölümünü oluşturan taşımacılık maliyetlerini azaltmakta, böylelikle kıt kaynakların ülkeler arasında etkin dağılımı sağlanmaktadır. M o ­ dern iktisat teorisi coğrafi yakınlığa ek olarak kültürel yakınlığın da iki ülke ara­ sındaki ticaret hacminin önemli bir belirleyeni olduğunu kabul etmektedir\ Coğrafi yakınlık ve dış ticaret hacmi arasındaki ilişki üzerine yapılan çalışma­ lar çoğunlukla "yerçekimi" modeline dayandırılmaktadır. Yerçekimi modeli ül­ keler arasındaki ticaret hacminin coğrafi yakınlıkla ters orantılı olarak belirlen­ diği varsayımından hareket etmektedir. Yerçekimi modeline göre iki ülke ara­ sındaki dış ticaret hacmi ülke pazarlarının büyüklüğü ile de doğru orantılıdır. Her ne kadar teorik arka planının zayıf olduğu öne sürülse de, yerçekimi model­ leri, ülkeler arasındaki coğrafi mesafenin dış ticaret akımları üzerindeki etkisi­ ni inceleyen çok sayıda ampirik çalışmaya temel teşkil etmiştir^ Geçtiğimiz yıl3 Kültürel yakınlık ile dış ticaret arasındaki bağıntı için bkz. Boisso ve Michael (1997) veya Gert-Jan vd. (2005). 4 Economic Distance, Cultural Distance and Openness in International Trade, Boisso, D larda yerçekimi modeli kullamlarak yapılan çalışmada elde edilen bulgular, ül­ keler arasındaki coğrafi mesafe ile dış ticaret akımları arasında pozitif bir ilişki bulunduğu iddiasını destekler niteliktedir\ 2.2, Küreselleşme, Coğrafî Yakınlık, Dış Ticaret Küreselleşmeyle birlikte mal, hizmet ve sermaye akımlarının sınır aşırı hareket­ leri önündeki fizik ve siyasi engellerin azaldığı malumdur. Bu engellerin orta­ dan kallonası ve telmolojik gelişmeler sonucunda h e m taşımacılık maliyetleri kayda değer oranda azalmış, h e m de bilginin sınırlar arası dolaşımı kolaylaşmıştrr. Son dönemde yaşanan bu gelişmelerle birlikte coğrafi yakınlık ile dış ti­ caret akımları arasındaki ilişkinin ortadan kalktığı çeşitli akademik çevrelerce öne sürülmektedir. Geçtiğimiz yıllarda bir dizi akademik çalışmada coğrafi ya­ kınlığın dış ticaret akımları üzerindeki belirleyici etkisi konusu ele alınmıştır^ Bu çerçevede yapılan bazı akademik çalışmalarda yerçekimi modelinin temel varsayımının ortadan kalktığı yönünde görüşü öne sürülmektedir"^. Bu görüşü savunan bir çalışmada, Frankel (1997) yerçekimi modelindeki coğrafi yakınlık katsayısının geçtiğimiz dönem içerisinde bir düşüş kaydettiğine ilişkin bulgular elde etmiştir. Frankel (1997) elde ettiği ampirik bulgulara dayanarak, başta ta­ şımacılık konusundaki teknik ilerlemeler olmak üzere küreselleşmeyle ilişkili çeşitli gelişmelerin coğrafi uzaklığın dış ticaret hacmi üzerindeki etkisini azalt­ tığını ileri sürmektedir. Ancak, geçtiğimiz yıllarda yayınlanan çok sayıda ampirik çalışma coğrafi ya­ kınlığın dış ticaret hacminin en önemli belirleyenlerinden biri olmaya devam et­ tiği görüşünü destekleyen kanıtlar sunmaktadır. Örneğin yerçekimi modeli kul­ lanılarak yapılan bir çalışmada (Freund and Weinhold, 2000) 1995- 1999 ara­ sında yerçekimi denkleminde yeralan coğrafi yakınlık katsayısının sabit kaldı­ ğını göstermişlerdir. Bu sonuç coğrafi yakınlık ile dış ticaret akımları arasmda5 Yerçekimi modelinin ampirik uygulamaları için bakmız: Anderson, (1979), Bergstrand, (1985), Frankel (1997n). 6 Bu konuda teorik tartışmalar için ayrıca bkz: Anderson and Wincoop (2001 ), Deardorff (1998) veya Feenstra, Markusen and Rose (2001). Örneğin Boisso ve FeiTantino (1997) ve Brun vd. (2002). 7 ki ilişkinin değişmediğini ortaya koymaktadır. Yazarlar elde ettikleri sonucun internetin yaygınlaşması ve benzeri teloıik gelişmeler gözönünde bulunduruldu­ ğunda dahi geçerli olduğunu öne sürmektedir. Buna göre internetin yaygınlaş­ ması ve benzeri iletişim ve bilgi telcnolojisi gelişmelerine karşın uluslararası m a m u l mal ticaretinde coğrafi mesafelerin önemi d e v a m etmektedir. Benzer bir çalışmada da (Djankov ve Freund, 2002) eski Sovyetler Birliği ülke­ leri için coğrafi yakınlık katsayısının 1990'1ar boyunca yükselen bir trend izle­ diği sonucuna ulaşılmııştır. Djankov ve Freund, elde ettikleri bu sonuca dayana­ rak, coğrafi yakınlık olgusunun dış ticaret açısından öneminin iddia edilenin ak­ sine azalmayıp belirgin bir artış gösterdiğini öne sürmektedirler. Coğrafi yakınlık ve dış ticaret akımları arasındaki teorik önermeleri kısaca özet­ lemek gerekirse; coğrafi yakınlıkla karşılıklı ticaret hacmi arasında pozitif bir ilişki olduğu ve küreselleşme ile birlikte bu ilişkinin şiddetinde bir değişiklik meydana gelmediği söylenebilir. 2.3. Coğrafi Yakınlık, Doğrudan Yabancı Yatınnnlar ve Dış Ticaret Hacnni Arasındaki İlişki Coğrafi yakınlık ve dış ticaret arasındaki ilişkide önemli yer tutan bir başka ko­ nu ülkeler arasındaki coğrafi mesafe ile karşılıklı yabancı doğrudan yatırımlar arasındaki bağdır. Coğrafi yakınlığın uluslarası sermaye hareketleri üzerindeki etkisi üzerine geçtiğimiz yıllarda geniş bir literatür ortaya çılcmıştır. İlgili litera­ tür yabancı doğrudan yabancı yatırım hareketleri ile coğrafi yakınlık arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu öne sürmektedir. Buna göre birbirine sınır komş­ usu olan veya yakın olan ülkeler arasındaki doğrudan yabancı yatırım akımları­ nın yüksek hacimde gerçekleşmesi beklenmektedir. Birbirine sınır k o m ş u s u iki ülke arasındaki yabancı doğrudan yatırımların öne­ mi üretimin sınır aşırı örgütlenmesinin karşılıklı ticareti arttırıcı etki yarattığı görüşünden kaynaklanmaktadır. Aslında yabancı doğrudan yatırımlar ile dış ti­ caret arasındaki ilişki üzerine iki farklı teorik görüş bulunmaktadır. Bu konudaki birinci yaklaşım doğrudan yabancı yatırımlar ile dış ticaretin birbir­ lerini ikame ettiklerini öne sürmektedir. Daha eski olan bu yaklaşıma göre smrr aşı­ rı ticarete konu olan mallarm yerinde üretimi nedeniyle doğrudan yabancı yatırım­ lar iki ülke arasındaki ticaret hacmini düşürmektedir. Bu yaklaşım yabancı doğru­ dan yatmmların gümrük tarifeleri başta olmak üzere yüksek korumacılık engelle­ rini ortadan kaldırmak amacıyla bir araç olarak kullanıldığını öne sürmektedir. Ancak modern uluslararası iktisat teorisi giderek bu görüşü bırakmakta ve doğ­ rudan yabancı yatırımlar ile dış ticaret hacmi arasında pozitif bir ilişki olduğu­ nu öne sürmektedir. Çok uluslu şirketlerin ve üretimin sınır aşırı örgütlenmesi­ nin öneminin artmasıyla birlikte yabancı doğrudan yatırımların ticaret hacmini arttırır nitelikte olduğu görüşü daha fazla taraftar bulmaktadır. Bu görüş üreti­ min sınır aşırı örgütlenmesi sonucunda çok uluslu şirketlere bağlı firmaların ara mal/yarı-mamul ve h a m m a d d e talebine bağlı olarak sınır aşırı ticaretin artacağı savma yaslanmaktadır. Bu aşamada komşu üllceler arası doğrudan yatırımın niteliği de önem kazanmaktadır. Özellikle çimento, gıda veya alkollü içecekler gibi düşük teknolojiye dayanan sek­ törlerde yabancı doğrudan yatrrrmlann dış ticaret yaratıcı etkisi düşük olmaktadır. Düşük teknolojili geleneksel mallar için yabancı doğrudan yatırımlar kayda değer bir ara mal talebi oluşturamadığmdan ticaret yaratıcı etkileri sınırlı kalmaktadır. Ancak bu durumda dahi doğrudan yabancı yatırımların ticaret yaratıcı etkisi ta­ mamen yok olmamaktadır. Geleneksel malların üretimine yönelik sıfırdan (greenfıeld) yatırımlar yatırım çeken ülkenin ihracat kapasitesinin artması üzerine dolaylı yoldan karşılıklı ticareti arttırabilmektedir. . 2.4. Üretimin Sınır Aşın Örgütlenmesi ve Sınır Aşın Şirket Birleşmeleri Üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­ maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­ maktadır. Başta üretim maliyetleri olmak ve önemli pazarlara giriş kolaylığı ol- mak üzere, uluslararası rekabeti artıran etkileri nedeniyle üretimin sınır aşan (veya sınır ötesi) biçimde örgütlenmesine giderek daha sık rastlanmaktadır. Firmaların üretimlerini sınır aşan biçimde örgütlemeleriyle birlikte üretim aşa­ maları ülkeler arasında dilimler halinde bölüşülür hale gelmiştir. Üretimin sınır aşırı örgütlenmesi genellikle karşılaştırmalı üstünlükler uyarınca gerçekleşmez­ ken bu olgu yakın zamanda tercihli anlaşmalarla da desteklenir hale gelmiştir. Üretimin sınır aşırı örgütlenmesi üretilen nihai değerin de ülkeler veya coğraf­ yalar arasında dilimlere ayırılması sonucunu doğurmaktadır. Bu durum özellik­ le sınır komşusu veya yakın coğrafya ülkeleri için kritik önem taşımaktadır. K o m ş u ülkeler arasında üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesiyle her iki ül­ kedeki ücretler ve y a ş a m standartları olumlu yönde etkilenmektedir. Doğrudan yabancı yatırımlar veya şirket birleşmeleri yoluyla üretimin sınır aşı­ rı örgütlenmesi başta endüstri içi ticaret olmak üzere iki ülke arasındaki dış ti­ caret akımları üzerinde olumlu etkiye sahiptir. 2.4.1 Endüstri-İçi Ticaret Akımları Ekonomi teorisi giderek artan biçimde coğrafi yakınlığı endüstri içi ticaretin önemli belirleyenlerinden biri olarak kabul etmektedir (Balassa, 1986). Sanayi içi ticaret akımlarının yalnızca karşılaştırmalı üstünlükler ve talep farklılıkları gibi ülke özelliklerine göre belirlendiği yönündeki daha eski teorik yaklaşım gi­ derek terk edilmektedir^ Dünya ekonomisi ve ticaretinin son yıllarda geçirdiği dönüşüme bakıldığında endüstri-içi ticaret hacminin üretimin ülkeler arasında dilimler halinde paylaş­ tırılması sonucunda belirgin bir artış gösterdiği görülmektedir. 8 Hummels and Levinsohn (1995) coğrafi yakınlığın sanayi içi ticaret akımlarının önemli belirleyenlerinden olduğunu öne sünnektedir. 2.4.2 Sınır Aşırı Şirket Birleşmeleri Üretimin smır aşırı örgütlenmesi sürecinde sıfırdan yatırımlara ek olarak sınır aşırı şirket birleşmeleri de giderek artan oranda önem kazanmaktadır. G ü n ü m ü z d e smır aşırı şirket birleşmeleri toplam yabancı doğrudan yatırımların yarısından fazlasını oluşturmaktadır (Gugler ve diğerleri 2003). Bu açıdan ba­ kıldığında komşu ülkeler arası şirket birleşmeleri konusu karşılıklı ticaret akım­ larının önemli bir belûleyeni olarak önem kazanmaktadır. K o m ş u ülkeler arasında yaşanan smır aşırı şirket birleşmeleri iki ülke arasında yarı m a m u l mal ticaretini arttırmanın yanı sıra, teknoloji ve k n o w h o w paylaşı­ mına da katkıda bulunmaktadır. Smır aşırı şirket birleşmeleri karşılıklı ticaretin arttırılmasına ek olarak, her iki ülkenin dış dünya ile ticaretleri üzerinde de olumlu etki yaratmaktadır. 3. TÜRKİYE'NİN KOMŞU VE ÇEVRE ÜLKELERLE DIŞ TİCARETİNİN GELİŞTİRİLMESİ YÖNÜNDE UYGULANAN POLİTİKALAR 3.1. Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi Türkiye, komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretini geliştirme hedefine ulaş­ m a k amacıyla yaklaşık beş y ı l d n " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştir­ me Stratejisi" yürütmektedir^ 2000 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından başlatılan strateji Türkiye'nin bölge ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik genel çerçeveyi çizmektedir. Çalışmamızın bu bölümünde Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca sürdürülen K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisinin ana hatları incelenecektir. B u amaçla, öncelikle " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"nin temel hedefleri ve strateji kapsamında uygulanmaya konan politika araçları üzerinde durulacaktır. Bu bölümde ayrıca aradan geçen yıllar içerisinde uygulanan politikalar sonu­ cunda katedilen mesafenin de kısa bir değerlendirilmesi yapılacaktır. Bu bölümün temel amacı halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ül­ kelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"nin h e m yapısal h e m de yöntemsel ve uy­ gulamaya dönük olarak geliştirilebileceği yönleri belirlemektir. Halihazırda sürdürülen stratejinin geliştirilebilir noktalarının saptanmasıyla Türkiye'nin önümüzdeki dönem içerisinde yeni bir komşu ve çevre ülkeler stratejisinin ana hatlarının belirlenmesine katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. 9 Bundan böyle kısaca, "Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi" 3.2. Dış Ticaret Müsteşarlığınca Yürütülmekte Olan ''Komşu ve Çevre UlkeleK' Stratejisinin Ana Hatlan Dış Ticaret Müsteşarlığınca 2000 yılında başlatılan K o m ş u ve Çevre Ülkeler stratejisi Türkiye ihracatının belli bir eşik değerde takılıp kaldığı gözleminden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Türkiye'nin önümüzdeki kısa ve orta vade içeri­ sinde ihracatının stratejik olarak planlanması çerçevesinde geliştirilen "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" varolan pazar yapısıy­ la bu eşiğin aşılmasının m ü m k ü n olmayacağı tezini ileri sürmektedir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelere yönelik ihracatının arttırılmasıyla birlikte ihracattaki tı­ kanıklığın giderilmesini hedeflemektedir. Stratejinin temel hedefi belirli mal grupları ve pazarlarda sıkışan Türkiye ihracatına yeni bir ivme kazandırabilmek olarak belirlenmiştir. Her ne kadar Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki dış ticaretin geliştirilmesi hedefinden bahsedilse de bu açıdan bakıldığında " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" bir 'dış ticaret stratejisi'nden ziyade 'ih­ racat stratejisi' görünümündedir. 3.2.1 Stratejinin Coğrafi Kapsamı Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca yürütülen "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" geniş bir coğrafyayı hedef olarak seçmektedir. Strateji oluşturulurken Türkiye ile doğrudan kara sınırı bulunan ülkelere ek olarak etnik, loiltürel, politik, tarihsel ve sosyal yakınlık kavramlarına dayalı geniş hk tanımla­ ma kullanılarak doğrudan kara sınırı olmayan üllceler de kapsama dahil edilmiştir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gehştirilmesi Stratejisi"nde daha ge­ niş olan bu tanımın kullanılmasındaki temel amaç Türkiye'nin ekonomik etki alanını genişletmek hedefi olarak belirtilmektedir^^ Strateji başlangıçta 28 he­ def ülkeyi ve fiziki alan olarak Balkanlar, Kafkasya, Orta D o ğ u ve Kuzey Afri10 Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi'nin ana hatları için Turkishtime tarafından Dış Ticaret Müsteşarı Sayın Tuncer Kayalar'la yapılan söyleşi temel alınmıştır. ka ülkelerinin bir kısmını içine alan geniş bir bölgeyi kapsamaktadır. 2003 yı­ lında daha geniş bir ekonomik alan yaratılması amacıyla strateji kapsamı daha da genişletilerek hedef ülke sayısı 4 7 ' y e çıkarılmıştır. D T M stratejisi, Karade­ niz, Akdeniz, Adriyatik, Ege Denizi, Kızıldeniz, Hazar Denizi, Basra Körfezi, Süveyş Kanalı ile Tuna ve Volga nehirleri gibi su yolları çevresinde yer alan çok geniş bir coğrafyayı hedef almaktadır. Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi iki çemberden oluşan bir yapıya sahiptir. Stratejiye hedef ülkeler, " K o m ş u - Ö n Hat Ülkeler" ve "Çevre Ülkeler" olarak iki alt grupta incelenmektedir. K o m ş u ve Ön Hat Ülke­ ler kategorisinde Türkiye ile arasında geçiş zorluğu bulunmayan ve başka bir ül­ ke üzerinden geçilmeksizin doğrudan kara veya deniz yoluyla ulaşılabilen ülke­ ler yer almaktadır. Bu kapsamda değerlendirilen ülkeler arasında Azerbay­ can/Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti, Gürcistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bul­ garistan ve Ermenistan, K K T C , Romanya, U l a a y n a ve Rusya Federasyonu bu­ lunmaktadır. Türkiye ile kara sınırı bulunmamasına karşın, gerek coğrafi gerek­ se tarihsel ve kültürel yakınlığı bulunan bölge ülkeleri Çevre Ülkeler kategori­ sinde değerlendirilmektedir. Strateji kapsamında yer alacak çevre ülkeler belirli bir nüfusa ve ekonomik potansiyele sahip bulunma kıstasıyla belii'lenmiştir. Bu grup içerisinde 2000 yılı itibariyle Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Mısır, Arnavut­ luk, Moldova ve M a k e d o n y a yer almaktadır. 2003 yılında çevre ülkeler kavra­ mı daha da genişletilerek "4 saatlik doğrudan uçuş mesafesi" kıstasına uygun bölge ülkeleri de bu gruba dahil edilmiştir. G ü n ü m ü z itibariyle " K o m ş u ve Çev­ re Ülkelerle Ticaretimizin GeHştirilmesi Stratejisi" kapsamında yer alan çevre ülkeler Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Sudan, Etiyopya, Eritre, Cibuti, So­ mali, Gazze, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, U m m a n , Ye­ men, Afganistan, Pakistan ve Beyaz Rusya'dır. 3.2.2 Stratejinin Annaçlan Yaklaşık beş yıldır yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimi­ zin Geliştirilmesi Stratejisi" Türkiye'nin jeopolitik k o n u m u ve tarihten kaynak- lañan kültürel bağlarının komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin arttu-ılması amacıyla değerlendirilmesini öngörmektedir. Strateji'nin temel hedefi Türkiye'nin Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa, Karadeniz, Kaflcasya ve Orta Asya ülkelerine yönelik ihracat hacminin arttırılması olarak belirlenmiştir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" nin makro hedefleri arasında • K o m ş u ve çevre ülkeler pazarlarına girmek için sözkonusu pazarların ih­ tiyaçlarının belirlenmesi • Mal ve hizmet üretiminin sözkonusu pazarların ihtiyaçlarına yönelik ola­ rak gerçekleştirilmesinin teşvik edilmesi • Sözkonusu ülkelerden Türk sanayiinin ihtiyacı olan h a m ve yarı-mamul malların avantajlı fiyattan temin edilmesi yoluyla üretimde girdi maliyet­ lerinin düşürülmesi yer almaktadır. K o m ş u ve çevre ülkeler stratejisine daha yakından bakıldığında, • K ü ç ü k ve orta ölçekli işletmelerin strateji hedefinde yer alan ülke pazar­ larına açılımlarının sağlanması, • Türkiye imalat sanayii için hammadde ve yarı m a m u l üretim gii'dilerinin doğrudan ve uygun fiyatlarla komşu ve çevre ülkelerinden temin edilmesi, • Türkiye'nin bazı sektörlerdeki rekabet gücünün arttırılmasına yönelik ola­ rak yatırımların komşu ve çevre ülkelere kaydırılması, • Bölge ülkelerine Türkiye'den teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi, • Müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik gibi hizmetler ihracatının komşu ve çevre ülkelerdeki pazar paylarının artmiması konularında ilerleme kaydedilmesinin amaçlandığı görülmektedir. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca hazırlanan "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimi­ zin Geliştirilmesi Stratejisi" yukarıdaki hedeflere ulaşılması yoluyla Türki­ ye'nin bölge ülkeleri nezdinde siyasi etkinliğinin arttırılacağını öngörmektedir. 3.2.3 Stratejinin Temel Politika Araçlan Esas olarak Türkiye ihracatına yeni bir açılım getirmeyi hedefleyen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi", Türkiye'nin komşu pa­ zarlarla gerçekleştirdiği dış ticaret hacminin beklenenin çok altında olduğu göz­ leminden hareket etmektedir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" ü ç temel po­ litika içermektedir. Bu üç temel politika yoluyla Türkiye ile k o m ş u ve çevre ül­ keler arasında gerçekleştirilecek dış ticarete ilişkin yasal alt yapının tamamlan­ ması hedeflenmektedir. Bu k a p s a m d a " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Strateji­ si" Türkiye ile hedef ülkeler arasında • Ticari ve sanayi işbirliği • Çifte vergilendirilmenin önlenmesi • Karşılıklı yatırımların özendirilmesi ve korunması konularında ikili an­ laşmalar yapmayı amaçlamaktadır. Ticaret, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması, çifte vergilendirmenin ön­ lenmesi, gümrük alanında işbirliği ve ulaştırma konusundaki anlaşmaların ta­ mamlanmasıyla dış ticaret ve yatırımlar konusunda ihracatçı ve yatırımcıların önüne çıkabilecek tarife dışı engellerin önemli ölçüde ortadan kalkması beklen­ mektedir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" kapsamında bu üç temel politikaya ek dördüncü bir temel politika aracı olarak ticari dele­ gasyonlar, fuarlar, tanıtım kampanyaları gibi pazara giriş faaliyetleri gerçekleş­ tirilmesi öngörülmektedir. Tanıtım faaliyetlerine ek olarak strateji hedefinde yer alan ülkelerle Türkiye arasmda ticari işbirliğine yönelik iletişim sağlanması amacıyla K a r m a E k o n o m i k Kurul toplantıları gerçekleştirilmektedir. 3.2.4 Strateji Kapsamında Yürütülen Pazara Giriş Politikaları Halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Ge­ liştirilmesi Stratejisi" bir dizi pazara giriş politikasına dayanmaktadır. B u po­ litikaların başında k o m ş u ve çevre ülkelerde faaliyette bulunan hizmetler sek­ törünün de devlet yardım ve teşviklerinden (kira, tanıtım, araştırma vb.) yarar­ landırılması gelmektedir^'. Pazara giriş kapsamında ikinci bir politika aracı olarak E x i m b a n k kredilerinde hedef ülkelere yönelik tercihli bir sistem oluştu­ rulması öngörülmüştür. Bu kapsamda Türkiye ihracat sektörünün rekabetçi gü­ cünün arttırılması amacıyla hedef ülkelere yönelik E x i m b a n k kredilerinin ge­ rek miktar gerek p r o g r a m olarak arttırılması düşünülmektedir. K o m ş u ve çev­ re ülkeler stratejisi kapsamında E x i m b a n k ' ı n bu ülkelere yönelik hazırladığı si­ gorta programlarının politik riskleri de karşılayacak şekilde çeşitlendirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye'nin çevre ve komşu ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ola­ rak uluslararası kuruluşlardan elde edilebilecek finansman ve danışmanlık hiz­ metlerinden faydalanılması konusunun araştırılması da stratejinin politikaların­ dan biri olarak belirtilmektedir. " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gehştirilmesi Stratejisi" başta taşı­ macılık olmak üzere ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik pohtikalar oluşturul­ masını temel politikalar arasında kabul etmektedir. Bu çerçevede komşu ve çev­ re ülkelere yönelik ulaşım imkanlarının çeşitlendirilmesi, karşılıklı ticarete en­ gel teşkil eden vize ve gümrükleme işlemlerinin standartlaştırılması gibi konu­ larda düzenlemeler yapılması gerektiğinin altı çizilmektedir'^ 11 12 Komşu ve Çevıe Ik 1er stratejisi kapsamında öngörülen bu politika konusunda somut adım atılmamıştır. Bu konularda özellikle Gumruk Müsteşarlığı tarafından gümrük işlemlerinin standardıze edilmesi ve var olan sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik bir dizi çalışma sürdürülmektedir Çalışmalar sonucunda önemli yol alınmasına karşın özellikle vize konusunda başta Balkan ülkeleri olmak üzere sorunlar devam etmektedir. 3.2.5 Yasal Altyapının Tannannlannnasına Yönelik Çalışmaların Sonuçlan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" aradan ge­ çen dönem içerisinde, uluslararası konjonktürün de sağladığı avantajlarla önem­ li sonuçlara ulaşmıştır. Kısa dönemde bir değerlendirme yapıldığında atılan adımlar sonucunda K o m ş u ve çevre ülkelere yönelik ihracatın arttırılması hede­ fine ulaşılması yönünde mesafe katedildiği söylenebilir. Strateji'nin uygulama­ ya geçirildiği 2000 yılından bugüne Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelere yöne­ lik ihracatında belirgin bir artış sağlanmıştır. Bu dönem içerisinde stratejinin komşu ve çevre ülkelerle ticaretin yasal alt ya­ pısının tamamlanması hedefine yönelik olarak önemli adımlar atılmıştır. K o m ş u ve çevre ülkeler stratejisinde yer alıp da daha önce bu anlaşmaların akdedilmediği ülkelerle karşılıklı yatırımların korunması, serbest ticaret, çifte vergilendir­ menin önlenmesi konularında yeni anlaşmalar imzalanmıştır. Tablo 3,1 : Türkiye ile yürürlükte E F T A (AvRipa Serbest Ticaret Alanı) İSRAİL MACARİSTAN n ROMANYA Ç E K C U M H U R İ Y E T İ (^) SLOVAK C U M H U R İ Y E T İ (*) LETONYA n LİTVANYA (*) E S T O N Y A (*) S L O V E N Y A (*) BULGARİSTAN ikili STA^sı olan ülkeler Tablo 3.1 (devam) P O L O N Y A (*) HIRVATİSTAN B O S N A VE H E R S E K FAS FİLİSTİN SURİYE TUNUS (*) Söz konusu üHceler, 1 Mayıs 2004'ten itibaren A B ' y e t a m ü y e olacağın dan, onlarla akdedilen STA'îar 30 Nisan 2 0 0 4 itibariyle karşılıklı olarak fesh­ edilmiştir. 1 M a y ı s ' t a n bu yana bu ülkelerle ticari ilişkilerimiz G ü m r ü k Bir­ liği temelinde yürütülmektedir. Kaynak: İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME). Strateji kapsamında yer alan 25 ülke ile çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaş­ maları imzalanarak uygulamaya geçirilmiştir. Bu anlaşmalara ek olarak yakın dönem içerisinde strateji kapsamında yer alan üç ülkeyle benzer anlaşmalar im­ zalanmış ve uygulamaya geçirilmeyi beklemektedir. Strateji kapsamında yer alan 6 ülkeyle anlaşma imzalanma aşamasında bulunmakta, 13 ülkeyle görüş­ meler başlama aşamasındadır (Turkishtime, 2003). Tablo 3.2 : Türkiye'nin Çifte Vergilendirmeyi Yürürlük Tarihi Önleme Anlaşmalan j l l ^ l l l l ^ j l l l 1Yürürlüli Tartlıî 30.12.1996 Moğolistan Avusturya 24.09.1973 Norveç 30.01.1976 Ç.H.C. 30.12.1996 Güney Kore 25.03.1986 Hindistan 30.12.1996 Ürdün 03.12.1986 Malezya 31.12.1996 S. Arabistan 09.08.1990 Mısır 31.12.1996 Tunus 28.12.1987 Polonya 01.04.1997 Romanya 15.09.1988 Türkmenistan 24.06.1997 Hollanda 30.09.1988 Azerbaycan 01.09.1997 Pakistan 08.08.1988 Bulgaristan 17.09.1997 İngiltere 25,10.1988 Özbekistan 30.09.1997 Finlandiya 30.12.1988 ABD 19.12.1997 K.K.T.C. 30,12.1988 Beyaz Rusya 29.04.1998 Fransa 01.07.1989 Ukrayna 29.04.1998 Almanya 31,12,1989 İsrail 27.05.1998 İsveç 18.11.1990 Kuveyt 13.12.1999 Belçika 08,10,1991 Rusya 31.12.1999 Danimarka 20.06.1993 Slovakya 02.12.1999 İtalya 01,12,1993 Endonezya i 8.05.2000 Japonya 28.12.1994 Litvanya 17.05.2000 BAE 26.12,1994 Hırvatistan 18.05.2000 Macaristan 09.11.1995 Moldova 28.07.2000 Kazakistan 18.11.1996 Singapur 27.08.2001 Makedonya 28.11.1996 Kırgızistan 20.12.2001 Arnavutluk 26,12.1996 Tacikistan 26.12.2001 Cezayir 30.12.1996 Kaynak: İhracatı Geliştirme Merkezi (ÎGEME). Karşılıklı yatmmlarm korunmasuıa yönelik olarak strateji kapsamında yer alan 24 ül­ ke ile anlaşma imzalanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. Strateji kapsammda yer alan 9 ülke ile de karşılıklı yatmmlarm korunması anlaşmalan imzalanmış ve parlamen­ to onayı aşamasında bulunmaktadır (Turkishtime, 2003). Strateji kapsammda yer alan diğer ülkelerle görüşmelerin başlatılmasma yönelik hazırlıklar sürdürülmektedir. Tablo 3.3: Türkiye^nin Yotmmlonn Korunması Anloşmalonl 994 ÜLKE MÜZAKERE BAŞLANGIÇ İMZA 1 Arnavutluk 1991 1992 1996 2 Azerbaycan 1994 1997 2 Bahreyn 2000 3 B.A.E. 1995 4 Belarus 1994 1995 1997 5 Bosna-Hersek 1997 1998 2002 1993 1994 1997 Cezayir 1993 1998 8 Çek Cumhuriyeti 1991 1992 22 Fas 28 Gürcistan 1992 1992 1995 29 Hırvatistan 1994 1996 1998 33 Iran 1996 1996 35 israil 1995 40 II^BI^lBIlliH 1995 6 7 41 lilHlilîBI '••••İl YÜRÜRLÜĞE 1997 1997 1998 2001 Kazakistan 1992 1995 42 Kırgızistan 1992 1996 43 Kuveyt 1986 1988 1992 47 Macaristan 1989 1992 1995 48 Makedonya 1994 1995 1997 52 Mısır 54 Moldova 1993 1996 1994 2002 1997 Tablo 3.3 (devam) 1999 57 Umman 58 Özbekistan 59 Pakistan 60 1992 1995 1994 1995 1997 Polonya 1989 1991 1994 62 Romanya 1990 1991 1996 63 Rusya Federasyonu 1992 1997 2000 65 Slovakya 66 Slovenya 67 IHIIIII^BIİIIİİİII 1999 69 Tacikistan 1996 71 Tunus 72 Türlcmenistan 73 Ulcrayna 75 Ürdün 77 İIIIIII^I^IBIİI 2000 1999 1990 YFC 79 Yunanistan 1991 1992 1997 1994 1996 1998 1993 1993 2000 1998 78 1998 2001 2001 2000 *01 .01.1954-07.10.2002 D Ö N E M İ Kaynak: İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME) A B , geçtiğimiz dönemde İsrail, Romanya, Macaristan, Slovenya, Bulgaristan, Makedonya ile G ü m r ü k Birliği kapsammda imzaladığı STATarı uygulamaya koymuştur. Hırvatistan ve Bosna Hersekle anlaşmalar imzalanmış ve onay sü­ recindedir. B u n u n yanısıra dört ülke ile STA anlaşması süreci başlatılmış, beş ülke ile süreç t a m a m l a n m a k üzeredir. Bu anlaşmaların büyük kısmının tamam­ lanmasıyla k o m ş u ve çevre ülkelerle Türkiye arasındaki dış ticaret ve yatırım­ lar konusundaki alt yapı önemli ölçüde tamamlanmıştır (Turkishtime, 2003). 3.2.6 Yeni Ticaret ve Pazara Giriş Politikaları Kapsamında Atılan Adımlar Strateji kapsamında k o m ş u ve çevre ülkelere yönelik olarak fuarlar, iş gezileri, ve diğer tanıtım faaliyetleri hızla sürdürülmektedir. B u faaliyetler sonucunda özellikle stratejinin ikinci çemberinde yer alan ülkelerle yeni iş bağlantıları oluşturularak bazı sektörlerin başarılı biçimde bu pazarlara girişleri sağlanmış­ tır. Strateji kapsamında yeni ticaret mekanizmaları olarak tanımlanabilecek ça­ lışmalar devam etmektedir. Türkiye'nin komşu ülkeler stratejisi kapsamında geçtiğimiz üç yıl içerisinde yürütülen yeni ticaret ve pazara giriş politikalarının ayrıntılı bir dökümü aşağıda verilmektedir: Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi Kapsamında Gerçekleştirilen Tanıtım Faaliyetleri ve Pazara Giriş Politîkalan Ticaret Heyetleri: K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesi Stratejisi çerçevesinde hedef ülkelere çok sayıda i ş a d a m m m k a t ı l ı m ı y k P r o g r a m ı gerçekleştirilmiştİL 2003 yılı içinde Suriye; nistan; Ç e k e t ı m h u ı i y e t i ; Pö^l^ Paldstan'a Ticaret Heyeti Programları gerçekleştirilmiştir. 2004 yılında Ulaayna, Yunanistan, Libya, Azerbaycan, Rusya Federasyonuna ve Tunus'a Ticaret Heyeti programlan düzenlenmiştir. 2004 yılında Toplam 17 sektörde gerçekleştiıîlen 21 adet Alrnı Heyeti Programı kapsamında 44 ülke­ den; 14 resmi temsilci, 293 firaıa temsilcisi ve 44 editör ülkemize getirihmştir Fuafkir: 17'si müstakil Türk üılinlerinin sergilendiği Türk ihraç Ürünleri Fu­ arı olmak üzere 2003 yılında toplam 128 fuar milli düzeyde iştirak ediimiştiı: 2004 yılında ayrıca organizatör firmalarca, 25 tanesi münhasıran Türk İhraç Fuarı olmak üzere yurt dışında 158 fuara milli düzeyde iştirak edilmişte. 2005 yılı ilk üç ayında ise Ürdün^^^ zenlenmiştir dü­ Aİım Heyetleri: K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesi Strate­ jisi çerçevesinde uygulanan bir başka politika karşılıklı alım heyetleri uy­ gulamasıdır. Bu kapsamada 2003 y ı h içerisinde, Uluslararası Deri Günleri Fuarı Alım Heyeti, Tekstil, Örgü Makineleri, Yan Sanayii, Aksesuarları ve Tekstil Kimyasalları Fuarı A h m Heyeti, Mücev­ her, Takı, G ü m ü ş Saat ve Malzemeleri Fuarı Alım Heyeti, Seramik-Banyo Ürünleri Fuarı A l ı m Heyeti, M e r m e r ve Doğaltaş Fuarı Alım Heyeti, i r a n ' ­ dan bü: A l ı m Heyeti, Irak'tan bü: A l ı m Heyeti yetiy K o n y a Corex Daimi Teşhir Merkezine Sud Flazu^giyim konusunda İstanbul'a çeşitli ülkelerden Alım^H d e r a s y o n u ' m n RostoV v e ¥ ^ Bölgelerinden îstaiîbul v e Trabzon'a yönelik A l m ı Heyeti, Ofis Mobilyaları Fuarı Alım Fleyeti, Gıda Ürünleri ve İşleme Sistemleri Fuarı A l ı m Heyeti, Uluslararası Otomotiv ve Yan Sanayi A l ı m Heyeti, Uluslararası Züccaciye ve Hediyelik Eşya Fuarı A l ı m Heye­ ti, Tekstil v e Aksesuarları Alım Heyeti, Ambalaj Fuarı Alım Heyeti, Japon­ ya Tekstil, Hazır Giyim Deri Alım Heyeti, K o n y a Makine Sektörü Alım Heyeti Trabzon T M c î h i ' a ç Ü r i m l e r i gramları gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında ayrıca Bosna Hersek v e Gürcis­ t a n ' d a birer Katalog Sergisi düzenelnmşirt^:^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^ 2005 y ı h ilk üç aylık döneminde ise 12 Alım^H de, farklı ülkelerden 3 0 0 ' e yakın £ r m a temsilcisi ülkemize g e 2005 yılı Ocak-Mart döneminde, 2'si Sektörel Türk İhraç Ürünleri Fuarı ol­ m a k üzere toplam 5 4 adet yurt dışı fuara katılım sağlanmıştı KEKToplantılarî ..,2û.01a^?./ı/7^^ „.,.. Özbekistan, Cibuti, îran^ Kırgızistan, Suriye, Tacikistan v e Yunanistan ol­ m a k üzere strateji k a p s a m m d a y e r alan t^ gerçekleştirilmiş v e Mutabakat Zabıtları imzalanmıştır. ^..^^^^^^^^^^^^^.^.^^^^ ^ . Bahreyn; U m m n ; ü k r a y n a ; ^ Slovenya, Moldova, Fas, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Kazakistan, Suudi Arabistan, Belarus, israil, Iran, y Sudan olmak üzere toplam 2Zü^^^ 2004 yılında ayrıca S u r i y e , İ r a n , k a k , Gürcist^ ile S T M ' l e r kurulması amacıyla Çalışma Gmpları oluşturalmuş ve 2004 yı­ lında ikişer kez toplanılması, sağlanmıştır. 2 0 0 5 Yılının Ocak-Mart Dönemi Faaliyetleri Etiyopya, Arnavutluk ve Tunus ile K E K Toplantısı gerçekleştirilmiştir Ürdün ve Belarus'a Ticaret Heyetleri düzenlenmiştir. Libya iîe Ortak Uzlaştırma Komitesi toplantısı yapılmıştır. Diğer Faaliyetler K o m ş u ve Çevre ülkelerle^^^T^^ hedef ülkelerle iletişimi ve işbirliğini arttınııaya^ mektedir. 2003 yılı içerisinde bu kapsamda bir dizi toplantı ve benzeri faaliyet ger­ çekleştirilmiştin Bunlar arasında, İran ile Sinir Ticaret Merkezi Toplantısı, Ortak Ticaret Komitesi Toplantısı ve Tercihli Ticaret Anlaşması müzakereleri, Yurt Dışı Müteaîıhitlik, Mühen­ dislik ve Müşavirlik Hizmetleri Koordinasyon K u m l u Toplantısı,TürkiyeSudan-Etıyopya Üçlü î ş b i r l i ğ i l l . Federasyonu ile gözden geçirme toplantısî; Cibuti, Sudan; Etiyopya ve^^ E ziyaretleri, Cezayir, Sudan, îran, Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Makedonya, Türkmenistan ve M ı s n ziyaretleri gerçekleştirilmiş ve Kırgızistan ile Uzun Vadeli Ekonomik işbirliği Programı, Kazakistan ile U z u n Vadeli Ekonomik işbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Bıınmı yan ısum 2004 ri işbirliği Anlaşmaları imzalanmış ve Macaristan ile parafe edilmiştir Azerbaycan ile U z u n Vadeli Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. K E K I b p l a n t ı s ı yapılan ülkeler ile çok sayıda Y K T K ; Ç V Ö , K a r a ; Deniz, ::Hava;:m::be îran ile Tercihli Ticaret Anlaşması imzalanması yapılması amacıyla Ortak Komite Toplantıları gerçekleştirilrniştir; İran, Irak, Sııriye, Ukrayna, Azer:bayc0;n:,:::Kn:g:îzi:stan,:.K ları yapılmıştır, Fas, Lübnan, Ukrayna, Yunanistan, Suriye, N a h ç ı v a n . Kataı; R o m a n y a , Bosna~Hersek,Eib Gürcistan, Cezayir^Azerbaycan,^^^^^^ rının da katılımıyla resmi ziyaretler gerçekleştirilmiştir; Suriye, Yunanistan, Rusya, U k a y n a ve Belarus başta.o üzere yapılan İş K o n s e y i Tbpîau::^ tılarma katılım sağlammştu; Kaynak: D ı ş Ticaret Müsteşarlığı (DTM)nın ve Dış E k o n o m i k İlişkiler Ku­ rulu ( D E Î K ) n u n 2003-2005 arası yayınlanan Faaliyet Raporları'ndan ve Bültenleri'nden derlenmiştir. D T M stratejisinin kapsadığı onüç ülkenin dünya doğal gaz ve petrol arzı içeri­ sinde önemli yeri bulunmaktadır. Strateji kapsamında Türkiye'nin yıllardan be­ ri enerji zengini k o m ş u ülkelerle arasındaki ticaret açığının kapatılması amacıy­ la mamul mal karşılığı doğal gaz ve petrol takası sisteminin oluşturulması yö­ nünde çaba sarfetmektedir. B u ülkelerle öteden beri sürdürülen görüşmelerden bir sonuç çıkmamıştır. 3.3. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Geçtiğimiz yıllar içerisinde " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gelişti­ rilmesi Stratejisi" ile paralellikler arz eden bir dizi gelişme yaşanmıştu'. Bunlar­ dan ilki Türkiye ve diğer Balkan ülkeleri arasında karşılıklı ticaret dış ticaretin geliştirilmesi hedefine uygun olarak oluşturulan Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Mir. Balkan ülkeleri arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin gelişti­ rilmesi amacıyla 12-13 E k i m 1998 tarihlerinde A n t a l y a ' d a düzenlenen Güney­ doğu Avrupa Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi esnasında taraf ülkelerin Dev­ let Başkanlarının gözetiminde Ticareti Geliştirme Kuruluşlarının temsilcileri ta­ rafından imzalanmıştır. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Arnavutluk, Bulga­ ristan, Romanya, Yunanistan, Makedonya ve Türkiye'nin katılımıyla faaliyete geçirilmiştir. Bu amaca yönelik olarak İ G E M E ' n i n Balkan ülkeleri nezdinde bir bilgi Merke­ zi olması ve Balkan ülkelerine ilişkin ticari bilgileri ilgili kesimlere elektronik ortamda veya hızla aktarması ve bölgesel ticaretin geliştirilmesi amacıyla çeşit­ li organizasyonlar gerçekleştirmesi planlanmaktadm Balkan Ticareti Geliştirme Merkezinin amaçları arasında, • Balkan ülkelerine ilişkin her türlü istatistik bilginin paylaşıldığı bir veri bankası oluşturulması, • Ekonomik ve ticari bilginin düzenli olarak değişimi, • Balkan Ülkelerine yönelik bir internet sayfası hazırlanmasıyla, Balkan ül­ kelerine ilişkin ticari bilgilerin ve taleplerin duyurulması • Bir bülten (Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Bülteni) çıkarılması yo­ luyla Balkan ülkelerinin karşılıklı yatırım ve işbirliği fırsatlarını zamanın­ da ve topluca görme imkanı sağlanması, • Balkan ülkeleri arasında ticarete konu olabilecek ürün gruplarının belirlenmesi, • Balkan ülkelerinden ve Türkiye'den katılacak iş çevrelerine bölgedeki tica­ ri fırsatlar ve pazar imkanlarına ilişkin seminerler yoluyla bilgi aktarılması, • Balkan ülkelerine yönelik pazar araştırmaları gerçekleştiıilmesi, • Balkan ülkelerinde düzenlenecek fuar ve sergilere üye ülkelerin Dış Ticareti Geliştirme kuruluşları üzerinden geniş katılım sağlanmasmm koordinasyonu • Balkan ülkelerine alış ve satış heyetleri düzenlenmesi konuları yer ahııaktadır''\ 13 Balkan Ticareti Geliştime Merkezi kuruluşu ve faaliyetlerine ilişkin bilgiler vvww.balkantrade.org ve www.igeme.org.tr sitelerinden derlenmiştir. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi, T ü r k i y e ' n i n de aktif katıhmıyla, bölge ti­ caretinin geliştirilmesi hedefine yönelik çalışmaları gerçekleştirmeye d e v a m etmektedir. Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaretin geliştirilmesi amacıyla başta firma ve ta­ leplere ilişkin enformasyonun paylaşılması olmak üzere çeşitli ticareti destekle­ me politikaları izlenmektedir. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Balkan ülke­ lerindeki dış ticaret meselelerinin tartışıldığı periyodik bir bülten de (Balkan Ti­ caret Bülteni) yayınlamaktadır. 3.4. Smır Ticaretine Yönelik Düzenlemeler Türkiye'nin çevresi ve komşularıyla dış ticaretini geliştirmesi hedefine yönelik olarak son dönemde atılan önemli adımlardan biri de Smır Ticaret Bölgeleri oluşturulması yönündeki çabalardn. Türkiye'nin D o ğ u ve Güneydoğu Anadolu coğrafi bölgelerinde ekonomik, sınai ve ticari gelişmenin hızlandırılması ihra­ cata ivme kazandırılması amacıyla. Doğu ve Güneydoğu A n a d o l u ' y a komşu ül­ kelere sınırı bulunan illerde Smır Ticaret Merkezleri Kurulmasına İlişkin 25/3/2003 tarihli ve 2003/5408 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 10 Nisan 2003 ta­ rihli ve 25075 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Sözkonusu kararname ile Türkiye'nin yaşam standartlarının düşük ve işsizliğin ciddi boyutlarda olduğu D o ğ u ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekonomik, sınai ve ticari gelişmenin hızlandırılması amacıyla Smır Ticaret Merkezleri'nin kurulması amaçlanmaktadır. Toplam 13 ilde kurulması kararlaştırılan Smır Ti­ caret Merkezleri'nin ilki İran sınırında açılmıştır. Bu çerçevede, Artvin, Arda­ han, Ağrı, Kars, İğdır, Van, Hakkari, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Ki­ lis ve Hatay illerinde S T M kurulması, ayrıca bu illere k o m ş u Erzurum, Muş, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Batman ve Adıyaman İllerinin de "mücavir il" kapsa­ mında uygulamadan yararlandırılmaları öngörülmektedir^^ 14 Sınır ticaret merkezleri için bkz. www.dtm.gov.tr/lHR/Ozel-IHR/STM.htm ve www.gumrLik.gov.tr/ Gumruk%5CDosyaUpload%5Cgumrukler%5Ckanunlar%5Ckhksinirticmer2003-5408.doc Bunun dışında, Türkiye, Suriye ve Bulgaristan smrrmda da smır ticaretini des­ tekleyici politikalar izlemektedir. Suriye ile smır ticareti Suriye tarafının istek­ siz davranmasına karşın Türkiye makamlarınca bölgesel refahın desteklenmesi politikaları kapsamında desteklenmektedir. Smır ticareti özellikle Doğu ve Güney Doğu illeri açısından giderek artan bir önem kazanmaktadır. Her ne kadar Türkiye'nin toplam dış ticareti içerisindeki payı çok sınırlı olsa da sözkonusu bölgelerin refahı ve sosyal kalkınması ama­ cıyla smır ticareti desteklenmektedir. Smır ticareti \özellikle akaryakıt ile hayvan, meyve-sebze vs. gibi mal grupların­ da gerçekleşmektedir^^ Orhon (2000) smır ticaretinin iller ve sektörler bazında analizini yapmaktadır. Smır ticareti politikasının Türkiye'nin komşu ve çevre ül­ keleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik çabalarıyla çeliştiği öne sürülebi­ lir. Aynı zamanda h e m smır ticareti hem de sımr-aşırı ticaretin desteklenmesi dış ticaret stratejisi açısından bir sıkıntı doğurmaktadır. S m n ticaretinin bölgesel sosyo-ekonomik kalkınma ve ülkeler arası iletişim konularında sağlayacağı dış­ sal faydaların bu konudaki çelişkiyi ortadan kaldırması umulmaktadır. 3.5. ݧ Çevrelerinin Katılınnı ve Sivil İnisiyatifler Geçtiğimiz dönem içerisinde Türkiye'nin komşu ve çevre ülkeler stratejisi kap­ samında değerlendirilecek önemli bir adım olarak M o s k o v a ' d a Türk ve Rus iş çevrelerinin sürekli temas halinde bulunmalarına katkı sağlaması amacıyla ye­ ni bir oluşum hayata geçirilmiştir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı birlikleri gibi çok sayıda sivil toplum örgütünün inisiyatifiyle M o s k o v a ' d a ku­ rulan Türk Ticaret Merkezi temelde ihracatın arttırılmasını hedeflemektedir. Merkez özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin Rusya Federasyonu pazarın­ da doğrudan ve daha kolay pazarlama yapabilmesini amaçlamaktadır. 15 Bu konuda bakınız O. Z. Orhon, 2000 Tablo: Moskova TüHc Ticaret Merkezine Destek Veren Kuruluşlar Türkiye Odalar ve î3orsalar Birliği, istanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhr. Birliği, îstanbrd Tekstil ve H a m Deri Mamulleri îhn Birliği, î s t a n b u l H a l i ihracatçıları Biıliği; istanbul Ma­ d e n İhracatçıları Birliği; istanbul İhr. Birliği, İ s t a n b u l Demir :Ve^. D Tekstil ve l î a m m a d d e İhracatçıları Birliği; îhn Birliği, Uludağ Taşıt Araçları ve Yan Sanayi İhı; Birliği, Uludağ Yaş Meyve..Sebze.lhr....Birliği.,UludağMeyve.S.ebze..^^ niz Fındık ve M a m , İhr. Birliği; Doğu Anadolu î h r ; B i r l i ğ i ; Denizli Tekstil ve Kon. îlır. Birliği, Antalya Yaş Meyve ve Sebze îhr. Birliği, Antalya Tek­ stil ve İ l a m : îhr. B i r l i ğ i ; 1st; H u b u b a t 3 ^ W ^ İhr: Birliği;îst:Yaş M e y v e Sebze İ t a Bir İhr. Birliği, İ s t Canlı Hayvan, SR^^Ü^ Fındık ve Mamulleri îhr. Birliği, İst. Kuru M e y v e ve M a m . îhr. Büliği, Or­ ta Anadolu Çimento ve Toprak Driinleri İhr. Birliği Hubu­ bat, Baki. Yağlı Töh: Ve M a m ; İ h r Birliği, Orta Anadolu Ağaç M a m ve Or­ man üiTinleri î h r : Birliği, Ankara Demir ve D ^ ği, Akdeniz Hububat, Bakliyat Yağlı Toh. Ve M a m . İhr. Birliği, Akdeniz Yaş Sebze î h r ; Birliği, Akdeniz Ttekstil ve Giyim ve K o n i İhr, Birliği, Ege Hazır Giyi E g e Tek­ stil ve t l a m m a d de îhr. Birliği, Ege Deri ve Deri Mamülleri^î^^^^ Kuru M e y v e v e M a m . îlıı\ Birliği; Ege Zeytin ve Zeytinyağı İ t e Birliği, E g e Hububat , Bakliyat , Yağlı Tohumlar ve M a m . îhr. Birliği, E g e Yaş M e y v e Sebze İlli; Birliği; Ege Canlı Fiayvan,Su^0^ liği, Ege A ğ a ç Mamulleri O r m a n Ürünleri İlu. Birliği, E g e Tütün İhr. Bir­ liği, E g e M a d e n îhr. Birliği, Gimeydoğu Anadolu Tekst Birliği, Güneydoğu Anodolu Canlı Hayvan , Su Ürünleri ve Mamulleri îhr. Birliği, Güneydoğu Anadolu Hububat, Baldiyat,Yağl^^^^^^^^^^ îhr. Birliği, Güney Anadolu Kuru M e y v e ve M a m , îhr. Birliği, D o ğ deniz Hububat, Bakliyat Yağh T o h . v e M a m ; İ h r . Birliği Kaynak: ivwiii tobtim. com. îr/ 4. KÜRESEL-BÖLGESEL GELİŞMELER Geçtiğimiz 20 yıllık dönemde küreselleşmenin hızlı yükselişiyle eşzamanlı ola­ rak bölgeselleşme hareketleri de ivme kazanmıştır. G ü n ü m ü z d e h e m doğrudan sermaye akımlarının h e m de dünya ticaretinin büyük bir kısmı bölgesel bloklar içerisinde gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda Türkiye'nin yer aldığı coğrafya da bölgeselleşme akımlarından payına düşeni almıştır. Geçtiğimiz yıllarda Tür­ kiye'nin de bir parçası olduğu coğrafyada siyasi bütünleşmeden serbest ticaret alanlarına dek geniş bir yelpazeye yayılan farklı bölgesel entegrasyon biçimle­ ri denenmektedir. Bölgesel bütünleşme ve işbirliği hareketlerinin derinleşmesiyle birlikte bölgede hızlı bir değişim süreci yaşanmaya başlanmıştır. 1990'ların başında Doğu Blok u ' n u n çözülmesiyle başlayan yeniden yapılanma süreci giderek artan bölgesel yapılanmalarla eşzamanlı olarak hızla ilerlemektedir. Başta Orta Doğu ve Bal­ kanlar olmak üzere bölgede yaşanan dönüşümün etkileri yakın gelecekte daha da fazla görünür hale gelecektir. Bu dönüşüm Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ül­ kelerle dış ticaretinin geleceğini şekillendirecek en önemli unsur olarak görün­ mektedir. 2 0 0 0 ' l i yıllarla birlikte, 1990'h yılların karmaşık siyasi atmosferi ve bölgeyi art arda vuran ekonomik laizler nedeniyle tam olarak değerlendirileme­ yen bir potansiyel ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin yeraldığı coğrafyada yaşanan gelişmeler bölgesel ticari ve ekonomik işbirliği yoluyla ikili ve çoklu politika­ larla dış ticaret hacminin arttırılmasına olanak tanımaktadır. Varolan potansiyel­ den tam olarak faydalanabilmesine yönelik geliştirilecek politikaların bölgesel gelişmeleri doğru okuması zorunludur. Türkiye'nin gelecek perspektifi ile örtüşen bölgesel trendlerden faydalanabilinmesi için yeni yolların geliştirilmesi bu gelişmelerin kapsamlı biçimde gözden geçirilmesine bağhdır. Bu bağlamda, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirihnesine yönelik geliştirilecek politikaların öncelikle bu yapısal dönüşüm sürecini göz önünde bulundurması gerekmektedir. Çalışmanın bu bölümünde Türki­ ye'nin çevre ve k o m ş u ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik bir stra- teji oluşturulması kapsamında gözden kaçırılmaması gereken bölgesel yapısal­ lıklar ele alınacaktır. Bu amaçla Türkiye'nin komşu coğrafyası içerisindeki bel­ li başlı bölgesel işbirliği ve entegrasyon hareketleri Türkiye'nin dış ticareti üze­ rindeki olası etkileri açısından değerlendirmeye tabi tutulacaktır. 4.1. Komşu ve Çevre Coğrafyaya Kısa Bir Bakış Bu bölümün amacı Türkiye'nin yer aldığı coğrafyanın dış ticaret açısından va­ rolan durumlarının sunuşunu yapmaktır. Türkiye'nin komşu coğrafyası Balkan­ lar, Kuzeydoğu Avrupa ve Kaflcas Ülkeleri ve Orta Doğu olarak üç ana bölge halinde incelenmiştir. Bu bölümde her bölge için seçilmiş ülke verilerinden yo­ la çıkılarak dış ticaret, yabancı doğrudan yatırımlar ve sosyo-ekonomik malo-o trendler gibi temel unsurlar ele alınmaktadır. 4,1.1 Balkanlar Bu bölümde ele alınacak ilk bölge Türkiye'nin batı komşularını içine alan Bal­ kan coğrafyasıdır. Bilindiği gibi Balkanlar Doğu B l o k u ' n u n çökmesinin ardın­ dan hızlı bir değişim ortamına girmiştir. İlk yılların kaotik çatışma ortamının uluslarası camianın müdahalaleriyle sona erdirilmesinin ardından bölge ülkele­ rinde ekonomik b ü y ü m e sinyalleri güçlenmiştir. 1990'larda başlayan yeniden yapılanma süreci 2000'li yıllara gelindiğinde nihai sonuçlarına ulaşmaya başla­ mıştır. Aradan geçen yaklaşık onbeş yıllık süre içerisinde eski Doğu Bloku ül­ kelerinin önemli bir kısmı piyasa ekonomisine geçiş sürecini büyük oranda ta­ mamlamıştır. Sözkonusu coğrafyada piyasa ekonomisinin temel kurumları oluşturulmuş, korumacı politikalar kaldırılmış ve nihayetinde uluslararası tica­ ret sistemine büyük ölçüde eklemlenmiş ekonomiler ortaya çıkmıştır. Balkanlar'da yaşanan dönüşümün en önemli parçalarından birisi Bulgaristan ve R o m a n y a ' n ı n A B ' y e tam üyelik perspektiflerini nihai aşamaya taşımış olmala­ rıdır. Her iki ülkenin A B ' y e tam üyeliklerinin yakın gelecekte gerçekleştiıilmesiyle Türkiye'nin batısında yer alan bütün smır komşuları A B üyesi olacaklar­ dır. Türkiye'nin A B ' y e tam üyelik perspektifi göz önünde bulundurulduğunda bu durumun önemi açıktır. Balkan ülkelerinin A B yolunda kat ettikleri aşama bugün itibariyle bile başta ekonomik ve ticari alanlar olmak üzere önemli so­ nuçlar doğurmaktadır. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ve Balkan ülkeleri arasında­ ki dış ticaret G ü ı m ü k Birliği Anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bulgaristan, R o m a n y a ve Yunanistan ile Türkiye arasındaki dış ticaret akımla­ rının arttırılmasına yönelik kapsamlı projelerin A B kaynaklarıyla desteklenme­ si olanaklı hale gelmiştir. Bu yönde D o h a (2001) ve Cancun (2003) sonrasında dünya ticaret sistemi içe­ risinde giderek artan bir önem kazanan ticaretin geliştirilmesi konusu ön plana çıkmaktadır. Ticaretin kolaylaştırılması konusunda bölge ülkelerinin büyük kıs­ mını içeren bir oluşum 2002 yılı itibariyle başlatılmıştır. Balkanlar ve Güneydo­ ğu Avrupa'da ticaret akımlarının önünde engel teşkil eden smır geçişi problem­ lerinin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler paketi D ü n y a Bankası, A B , IMF ve diğer uluslararası kuruluş ve oluşumlarca da desteklenmektedir. Balkanlar ticareti incelenirken Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk ve Makedonya'ya ilişkin veri setleri laıllanılmıştm Bu ülkelerin verilerinin toplu analizi bölge dış ticaretinin son yıllarda çok hızlı bir artış gösterdiğine işaret et­ mektedir. 2000-2003 arasında Balkan bölgesinin toplam ithalatı yüzde 60, iluacatı yüzde 47, toplam ticareti yüzde 55 gibi çok yüksek oranlarda artış göstermiştir. Yıllık temelde ele alındığında, 2000-2003 arasında Balkan bölgesi ihracatının ortalama yıllık yüzde 14, ithalatmsa ortalama yıllık yüzde 17 oranında artış gös­ terdiği görülmektedir. Aynı dönemde bölgenin yıllık ortalama dış ticaret hacmi artışı ise yüzde 16 olmuştur. Balkanlar dış ticaretinin 2000'li yıllar boyunca gösterdiği b ü y ü m e oranı dünya ortalamasının çok üzerindedir. Özellikle 2 0 0 2 ' d e n 2 0 0 3 ' e , istisnasız tüm bölge ülkelerinin ithalatı ve ihracatı bir sıçra­ ma göstermiştir. Tablo 4, L Balkan Ülkeleri Toplam Mal Dış Ticareti (milyon ABD dolan) 1999 2000 2001 2002 2003 20002003 artış ithalat 49,169 52,558 54,031 61,860 83,923 60% İhracat 25,003 27,734 illlllll 31,816 40,637 47% ihr.+ith. 74,172 80,292 82,291 93,676 124,560 55% ihr.-ith. -24,166 -24,823 İlllllll -30,044 -43,286 74% Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanı. Balkanlar dış ticaretinde gözlemlenen hızlı büyümenin temel nedeni Bulgaris­ tan ve R o m a n y a ' n ı n A B ' y e tam üyelik sürecinin son aşamasına gelmiş bulun­ malarıdır. Bölgesel ticaretin artmasının bir başka nedeni de bölgede yaşanan sosyal çalkantıların uluslararası toplumun da katkılarıyla son bulmasıdır. Tablo 4,2, Balkan ülkeleri toplam mal ihracatı 1999-2003) 2000 2001 (milyon ABD 2002 doları, 2003 Arnavutluk 1,089 2% 1,330 2% 1,498 2% 1,863 2% Bulgaristan 6,505 12% 7,278 13% 7,987 13% 10,901 13% Makedonya 2,094 4% 1,687 3% 1,995 3% 2,300 3% Romanya liİİİİİBİİi 15,552 lllil İiİİl 29% 24,003 29% Yunanistan 29,816 57% 28,184 53% 44,856 53% TOPLAM 52,558 100% 54,031 100% 61,860 100% 83,923 100% Kaynak: International 52% 32,519 Trade Centre (ITC) veritabanı. Balkanlar dış ticaretinin en önemli özelliği bölgenin dünya ile dış ticaretinde sü­ rekli olarak açık vermesidir. Dış ticaretin 2000'li yıllar boyunca gelişimi izlen- diğinde Balkanlar ithalatının sürekli olarak ihracattan daha hızlı arttığı gözlem­ lenmektedir. Bir başka deyişle, bölge, uluslararası piyasalarda net aiıcı konumu­ nu sürdürmektedir. Bu konumun önümüzdeki j/ıllar içerisinde sürmesi beklen­ mektedir. Bölgenin ithal mallara olan talebinin devam etmesi özellikle Türki­ ye'nin bölgeye yönelik ihracatı açısından önem taşımaktadır. Tablo 4.3. Balkan ülkeleri toplam mal ithalatı (miilyon ABD doları^ 1999-2003) Arnavutluk Bulgaristan Makedonya 260 1% llllll 17% 1,322 llllll 10,366 Yunanistan 10,964 40% TOPLAM 27,734 1% 5,114 5% Romanya Kaynak: 304 100% International 2003 2002 2001 2000 311 1% 446 1% llllll İllllli llllll liİİİİi 19% 1,115 4% 1,154 4% 11,385 40% 13,876 44% 10,303 36% 10,766 28,260 100% 31,816 Trade Centre (ITC) 34% 1,363 3% llillll 43% 13,671 100% 40,637 34% 100% veritabam. Balkan ülkelerinin ekonomik ve ticari büyüklüklerindeki gelişmeye bakıldığın­ da seçilmiş ülkeler arasında en büyük ekonomiyi temsil eden Yunanistan'ın son 5 yılda toplam bölge dış ticaretindeki ağırlığının azaldığı görülmektedir. Tablo 4.4. Balkan .Amamtluk Bulgaristan Makedonya Romanya ülkeleri net ihracatı lljlllijll 2001 2002 2003 -804 -829 -1,026 -1,187 -1,418 -2,238 -3,361 -880 -937 İİİİİİİİlİiİİiİİİİiİİİİİİİİİİlİ -3,986 -6,385 -18,852 -21,753 -31,185 llllillll llllilill -585 -772 -533 -17,881 lllllllll IBIİIII TOPLAM Kaynak: 1999-2003) 1999 -19,400 Yunanistan (milyon ABD dolan, International Trade Centre (ITC) lllllllll lllllllll veritabanı. Bu çalışma k a p s a m m d a dış ticaretleri incelenen seçilmiş ülkeler arasında geçti­ ğimiz birkaç yıl içerisinde en yüksek performası gösteren "yıldız ü l k e " Roman­ ya olmuştur. 2000'li yıllar boyunca Romanya h e m ihracatını h e m de ithalatını iki katından fazla artırmayı başarmıştır. Balkan ülkelerinde toplam ithalatı en fazla artan ürün h a m petrol ürünleri ol­ muştur. Bunu gemiler ve diğer deniz taşımacılığı araçları izlemektedir, ithalatı en fazla artan mal grubu içerisinde ağırlığın enerji ve taşımacılık başta olmak üzere yatırım araçlarında olduğu gözlemlenmektedir. Yatırım mallarına ek ola­ rak deri, pamuk, işlenmemiş metaller gibi h a m madde ve ara mallar ilk sıralar­ da yer almaktadır. SITC Kodu IIIIIIIIH^^ 2003 değeri (milyon ABD doları) Fark (1999-2003) 333 Ham Petrol 5,420 3,271 793 Deniz Taşıtları 3,701 2,641 931 Başka Yerde Sınıflanmamış İşlemler 2,449 1,529 334 Petı-okimyasal Yağlar 2,132 1,344 İîiİiİRiİİİ İlaçlar ve diğer müstahzarlar 2,745 1,339 781 İnsan Taşıyan Kara Taşıtları (Otomobil vs.) 3,562 983 343 Doğal Gaz 1,153 866 652 Pamuklu kumaşlar 1,068 616 Hazır Deriler 887 505 Elektrik kabloları 842 478 . 611 772 Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanı. Balkanlar için ithalatı en hızlı artan mal grupları aşağıdaki tabloda verilmekte­ dir. Buna göre ithalatı en hızlı artan ürün hurda demir olmuştur, ikinci sırada bölge imalat sanayi için hayati önem arz eden doğal gaz ithalatı gelmektedir. Bunu sırasıyla buğday, kauçuk ve yün gibi hammadde niteliği taşıyan ürünler takip etmektedir. İthalatı en hızlı artan ürünler arasında imalat sanayinde ham­ madde olarak kullanılan mallar ve enerji ürünleri yer almaktadır. Bunlara ek olarak taşımacılık araçları gibi yatırım malları da ithalatı en fazla artan ürünler arasında yer almaktadır. 2003 değeri Artış (milyon ABD (1999-2003) doları) HS Kodu Mal grubu 282 Demir Çelik Döküntü ve fiurdaları 187 552% 343 .Doğal Gaz 1,153 302% llllllllll Buğday 527 295% 621 Kauçuk, Çubuk, Profil, Levha, Hortum 182 295% 268 Yün ve diğer hayvan kılları 105 276% 793 Gemiler, Suda Yüzen Taşıt ve araçlar .,35L...,.,.... 249% Elektrik Enerjisi 217 248% 283 Bakır Cevheri ve Matları 237 • 239% 325 Kok ve Semikok 150 196% 516 Etherler, Ketonlar ve Organik Asit 170 190% Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanı. SITC Kodu Mal grubu 2003 değeri (milyon ABD doları) 842 Kadın Giyim Eşyası 2,288 1,091,260 334 Akaryakıt 2,402 961,364 851 Ayakkabılar 1,866 917,979 841 Erkek Giyim Eşyası 1,908 720,848 773 Elektrik Dağıtım Malzemeleri 1,001 713,306 673 Demir, Çelik (Yassı) 844 Kadınlar İçin Örme Giyim Eşyaları 1,278 555,103 845 Diğer Giyim Eşyaları 1,702 526,269 542 Tedavi ilaçları 736 484,323 821 Mobilyalar 965 448,142 684 Alüminyum ve Alaşımları 1,054 362,863 764 Telekomünikasyon cihazları ve parçaları 567 347,467 682 Bakır ve Alaşımları 646 318,592 282 Demir Çelik Döküntü ve Hurdaları 415 296,048 Kaynak: International Fark (1999-2003) 566,027 Trade Centre (ITC) veritabam. Balican üllcelerinde ihi'acatı en fazla artan mal gıııpları ilişikteki tabloda verilmektediı; Bölge ilıracatı içerisinde en fazla artış gösteren ille ürün kadm kıyafetleri olmuş­ tur. Bunu işlenmiş petrol ürünleri, ayakkabı ve örme erkek layafetleri izlemektediı; Balicanlarda ilıracatı en fazla artan ürünlere bakıldığında bölge imalat sanayinin değişen yapısı da ortaya çıkmaktadır. Balkan ülkeleri toplam ihracatı içerisinde ih­ racatı en hızlı artan ürünler arasında televizyon alıcıları ilk sırada gelmektedir. Bu­ nu otomotiv sektörü yan sanayi ve ara malları ile diğer taşımacılık araçları ve plas­ tik gibi diğer imalat sanayi ürünleri izlemektedir. İhracatı en fazla artan ürünlere balaldığmda Balkan ülkelerinin elelctronik ve yolcu araçları gibi sektörlerde yo­ ğunlaşma yolunda oldukları görülmektedir. Son dönemde özellikle A B pazarına yönelik olarak sözkonusu sektörlere uluslarası yatırımlar yapıldığı bilinmektedir. Tablo 4,8. Balkan ülkeleri^ ihracatı hızlı artan mal gruplan gruplan SITC Kodu Mal grubu 2003 değeri (milyon ABD doları) 761 Televizyon Alıcıları, Monitörler 213 1,722% 743 Gaz Pompaları, Kompresörler, Fanlar, Santrifüjler, Gaz Filtreleri 150 527% 625 Dış ve İç Lastikler 250 373% 785 Motosiklet, Bisiklet, Tekerlekli Koltuk vs. 61 354% 575 Diğer Polimer, Poliamid, Reçineler, Plastik 202 267% 282 Demir Çelik Döküntü ve Hurdaları İİIIÎIİİİH 249% 773 İzole Edilmiş Tel, Kablo, İletken, Optik Kablo, İzolatör vb. 1,001 248% 776 Elektronik Lambalar, Katod Valileri, Transistor, Mikro Devre vb. 62 230% 533 Diğer Boya Malzemeleri, İncelticiler vs. 117 208% Artış (1999-2003) Balkan ülkeleri dış ticaretinin bölgelere göre dağılımı incelendiğinde en önem­ li ticaret partnerlerinin A B olduğu görülmektedir. İncelenen her ülke için en önemli ihracat pazarı A B olduğu gibi en önemli tedarikçi bölge de AB'dir. Bal­ kan ülkeleri ihracatının yaklaşık yüzde 65'i A B üyesi ülkelerle gerçekleştiril­ mektedir. Balkan dış ticaretinin ülkelere göre dağılımına bakıldığında en önem­ li ticari partnerin incelenen her ülke için Almanya olduğu görülmektedir. Bölge ülkeleri arasındaki ihracat toplam ihracatın yalnızca yüzde 8.7'sini oluş­ turmaktadır. Bu çalışma kapsamında incelenen Balkan ülkelerinin Türkiye'ye gerçekleştirdikleri ihracatları toplam ihracatlarının yaklaşık yüzde 5'ini oluştur­ maktadır. Balkan ülkelerinin Doğu Avrupa ve Kafkasya ülkelerine yönelik ihra­ catlarının toplam ihracatın yalnızca yüzde l ' i n i oluşturduğu göz önünde bulun­ durulduğunda bu oran oldukça yüksektir. Tablo 4,9. Balkan Partner ülke/ülke grubu »g, İl i l l i i ı 1 ülkeleri, ihracatın ekonomilere göre dağılımı, 2003 ihracat İhracat (m)* ihracat payı İhracat(m) pa>ı 4,399 3,261 12.0% 8.7% llllljlH^^ IIIIIllİH 2. Bölge 1.1% 3. Bölge 679 633 1.9% 1.7% AB 24,006 25,006 65.6% 66.4% ABD 1,845 1,958 5.0% 5.2% Türkiye 2,079 2,046 5.7% 5.4% Diğer 2,349 2,696 6.4% 7.2% Sınıflanmamış 401 1,634 1,1% 4.3% lllliliSli 36,567 37,662 100% 100% * Partner ülkelerin rapor ettiıderi değerlerin ticaret değerini gösteriyor. toplantıyla ulaşılan dış Partner üîke/iilke grubu İthalat İthalat (m)* İthalat payı İthalat (m) payı Balkanlar 2,641 3,089 3.5% 4.6% Doğu Avrupa ve Kafkasya 5,049 1,367 6.6% 2.0% Orta Doğu 1,301 367 1.7% 0.5% AB 44,029 ABD 2,778 Türkiye llllllli^^ IIİIİIIIİII 65.7% 1,466 3.6% 2.2% 2,106 2,126 2.8% 3.1% Diğer 9,556 6,704 12.5% 9.9% Sınıflanmamış 8,837 8,076 12% 12% TOPLAM 76,297 67,704 100.0% 100.0% değerlerin toplamıyla * Partner ülkelerin rapor ettikleri ticaret değerim gösteriyor. Kaynak: International Trade Centre ulaşılan dış (ITC). Doğrudan Yatırımlar Geçtiğimiz yıllarda bölgede esen değişim rüzgarları sonucunda Balkanlar gene­ linde doğrudan yabancı sermaye akımları kayda değer bir artış göstermiştir. Böl­ gede yaşanan tansiyonun düşmesi ve serbest piyasa sisteminin kurumsallaşmasıy­ la bnlikte Balkanlar giderek daha fazla doğrudan yabancı yatırım çelonektedir. Özellikle Bulgaristan ve Romanya, A B ' y l e entegrasyon süreçlerinin son aşama­ sına gelmesiyle birlikte uluslararası sermaye için cazibe merkezi konumuna gel­ mişlerdir. Sözkonusu ülkelere yönelik A B mali yardımları da hesaba katıldığında yakın gelecekte bu ülkelerde yaşanan ekonomik büyümenin artacağı açıktır. Bu çalışma kapsamında incelemeye tabi tutulan seçilmiş Balkan ülkeleri için sermaye akımları ilişikteki tabloda verilmektedir. Bölge ülkelerine sermaye gi- rişlerine bakıldığında en fazla yabancı sermayenin R o m a n y a tarafından çekildi­ ği görülmektedir. Tablo 4.1 L Doğrudan Romanya Makedonya Bulgaristan Arnavutluk Toplam (milyon dolar) 1985-1995 2000 2001 2002 2003 Giriş 88 1,037 1,157 1,144 1,566 Çıkiş 3 -11 -17 Net 85 1,048 1,174 Giriş 3 175 Çıkış 0 -1 1 0 0 3 176 441 78 95 Giriş 869 1,089 1,560 51 47 IIİİİİİ Net 7 616 655 586 862 -1,013 944 -604 -539 Giriş 31 lllllllll 813 905 1,419 Çıkış -1 3 10 28 22 Net 32 999 803 877 1,397 Giriş 18 143 207 135 180 Çıkış 4 6 0 4 3 Net 14 137 207 131 177 Giriş 1,009 3,446 4,179 2,313 3,307 Çıkış 13 2,099 610 703 667 Net 996 1,347 3,569 1,610 2,640 1 1 « Yunanistan Yabancı Sermaye Akımlan Kaynak: 56 1,128 1,510 95 UNCTAD Balkanlarda yaşanan bir başka gelişme bölge içi doğrudan sermaye hareketlerinde gözlenen artıştm Başta Yunanistan ve Türkiye olmak üzere Balkan ülkelerinden Bulgaristan ve Romanya'ya önemli miktarda yabancı sermaye aktarılmaktadır. Bu durum bölge ülkeleri arasında çoklu üretim fırsatları doğurmakta, bölge ülkeleri arasındaki doğrudan yatırımların dış ticaret akımlarını arttırması beklenmektedir. Bölge içi doğrudan saermaye hareketleri çoğunlukla üretime yönelik fiziki ya­ tırımlar ("greenfield" yatırımlar) olarak tanımlanabilir. Geçtiğimiz yıllar içeri­ sinde smır-aşırı şirket birleşmeleri konusu özellikle Bulgaristan ve Türkiye arasmda önem kazanan bir olgudur. Tablo 4,12, Doğrudan Yabana 1985-1995 Sermaye Stok (milyon dolar) 2000 2001 2002 2003 Giriş 0 821 6,480 8,873 12,693 Çıkış 0 121 |İ|||||| 155 211 Giriş 0 33 410 929 1,024 •il! 0 0 0 1 I Giriş 4,524 10,957 12,499 15,560 17,000 3,004 5,861 9,000 10,000 Pvomaııya ^4al:edonya llllllllllllll llllll llllllll G'riş 0 445 2257 3662 5082 ıliliii 0 llllllll 87 llllllll 147 Giriş 0 201 568 910 İ,Ü91 Çıkış 0 48 82 86 90 Giriş 4,524 12,457 22,214 29,934 36,890 Çıkış 2,923 3,278 6,J72 9,367 llllllll Bulgaristan iAjrnavııtlıık Toplam Kaynak: UNCTAD Bu ülkelerde gözlemlenen bir başka gelişme bölge ülkelerinin başta tekstil ve konfeksiyon olmak üzere Türkiye'nin önemli ihraç sektörlerine yatırım yapılı­ yor olmasıdır. Başta Bulgaristan ve Romanya olmak üzere bölge ülkeleri Tür- kiye'nin geleneksel olarak güçlü olduğu sektörlerde üretnu faaliyetlerini arttnmaktadırlar. Toblo 4,13, (toplam Giriş Romanya Net Doğrudan Yabana sermaye oluşumunun Çıkış yüzdesi) 2000 200 i 2002 2003 2.7 14.8 13,9 11.7 12.2 0,1 -0.2 -0.2 0.2 0.4 2.6 15 14.1 11.5 11,8 86,5 12.4 16.5 0.2 0 0.1 lİİİM^ -0,1 0 IIIIİIIIII 30,1 6 4 6 0 0 ••III 0 8 2 2 1 Net 5.8 -4 3.4 -1,9 -1.2 Giriş 3,7 50.6 32.8 51.8 36.5 Çıkış -0.2 0,2 0,4 1 0.6 Net 3,9 50.4 32.4 30.8 35.9 Giriş 30.2 20.5 25,9 15.1 22.7 Çıkış 15.9 / 0,9 0 0.5 Net 14.3 1 19,6 25.9 14.6 Giriş Yunanistan Bulgaristan Arnavutluk Akımı 1985-1995 Giriş Makedonya Sermaye Kayna.k: i UNCTAD 4 A ,2 Kuzey Doğu Avrupa ve Kafkasya Balkanlarda gözlemlenen hızlı değişimlerin benzeri Türkiye'nin kuzeyinde yer alan geniş coğrafyada da gözlemlenmektedir. Rusya ve Ukrayna başta olmak üzere Kuzey D o ğ u Avrupa ülkelerinde geçtiğimiz yıllar içerisinde önemli deği­ şimler yaşanmaktadır. Bölgenin önemli aktörleri Rusya ve U l a a y n a ile Beyaz Rusya arasında, son dönemde duraklamalar olsa da, önemli işbirliği çabaları sürdürülmektedir. Sözkonusu coğrafya Sovyetler Birliği'nin yıkılmasını takip eden süreçte kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecine tanıklık etmiştir. Rusya, Ul<Tayna, Gürcistan ve Azerbaycan gibi eski Sovyetler Birliği ülkelerinde gide­ rek yerleşik hale gelen piyasa ekonomisi, derinleşen piyasa düzenlemeleri ve dış ticaretin önündeki fizik engellerin azalması reform çabalarının sonuç verdi­ ğinin açık göstergeleridir. Geçtiğimiz yıllarda bölgenin iki önemli ülkesi Rusya ve Ukrayna D T Ö ' y e üyelik konusunda önemli mesafe kat etmişlerdir. Bölge ül­ kelerinde dünya ticaret sisteminin birer parçası haline gelme ve Batı dünyası ile daha yakın ilişkiler kurma yönünde çabalar devam etmektedir. İçinde bulundu­ ğumuz yıl Ula^ayna'da işbaşına gelen yeni hükümet ülkenin Batı dünyasıyla daha yakın ilişkiler kurma iradesini göstermektedir. Türkiye'nin kuzeydoğusunda yer alan Kafkasya Bölgesi'nde de benzer geliş­ meler yaşanmaktadır. Türkiye'nin sınır komşularından Gürcistan'da Ukrayna'dakine benzer biçimde Batı ile daha yakın ilişkiler kurma hedefi taşıyan bir iktidar işbaşına geçmiş ve başta ticari bağlar olmak üzere dünya ile entegrasyon çabalarına hız verilmiştir. Gürcistan'da reformcuların iktidara gelmeleriyle baş­ layan süreç sonucunda bölgesel işbirliği konusunda olumlu rüzgarlar esmekte­ dir. Yaşanan bütün ilerlemelere karşın Kafkas coğrafyasında hâlâ ç ö z ü m bekle­ yen çok derin sorunlar bulunmaktadır. Kafkasya'da uzun yıllardır sürmekte olan sıcak çatışmalarda göreli olarak durgunluk gözlemlenmesine karşın ne Karabağ ne de Çeçenya-İnguşya bölgelerinde kalıcı çözüm sağlanamamıştır. Er­ menistan'la Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun çözüme kavuşturulamamasından ötürü Türkiye-Ermenistan sınırının işlerlik kazanması gecikmek­ tedir. Her ne kadar yeni enerji boru hatlarıyla bölge ülkeleri arası ilişkilerin ve bölge ekonomisinin canlanması beklense de Kaflcasya ''sorunlu" bir coğrafya olmaya devam etmektedir. Kafkasya ve D o ğ u Avrupa geniş bir bölge olarak ele alındığında son dönemde petrol fiyatlarının artmasıyla birlikte genel ekonomik problemlerin ortadan kal­ dırılmasının önünün açıldığı öne sürülebiir. Özellikle Rusya Federasyonu başta olmak üzere, B D T ülkelerindeki ekonomik sorunlar son dönemde petrol fiyatlarmdaki artışm sağladığı avantajla giderek ortadan kalkmaktadır. Artan petrol fiyatları Rusya, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi enerji zengini komşu coğraf­ ya ülkelerinin ekonomik güçlerini arttırmaktadır. Sözkonusu ülkelerde artan alım gücüyle birlikte kapsamlı alt yapı çalışmaları ve güçlü bir tüketici malları talebi oluşmuştur. Bölge ülkelerinde yaşanan ekonomik güçlenmenin Türki­ ye'nin D o ğ u Avrupa ve Kaflcasya bölgesiyle karşılıklı ticaretinin geliştirilmesi­ ne yönelik uygun bir iklim oluşturduğu görülmektedir. Dış Ticaret Bu çalışma kapsamında veri setleri incelenen ülkelerin dış ticaretlerinin gelişi­ mine bakıldığında D o ğ u Avrupa ve Kaflcasya bölgesinin son beş yılda dış tica­ retini dünya ortalamasının biraz üzerinde artırdığı görülmektedir. Burada not edilmesi gereken bir nokta incelemeye aldığımız ülke grubunda Rusya Federas­ y o n u ' n u n ezici bir ağırlığı bulunduğu gerçeğidir. Rusya Federasyonu toplam bölge ihracatının yaklaşık yüzde 80'ini gerçekleştirmektedir. Toplam bölge it­ halatının yaklaşık yüzde 6 5 ' i Rusya'nın hesabından kaynaklanmaktadır. Bölge ekonomileri -Rusya hariç- dış ticaret dengelerini korumakta ve ihracat ile ithalat değerleri arasında dildcate değer bir fark ortaya çıkmamaktadır. Diğer ül­ keler için oluşan bu dengeli tablonun aksine Rus ekonomisinin toplam mal ih­ racatı geleneksel olarak ithalat değerlerinin çok üzerinde -iki katından fazlagerçekleşmektedir. Tablo 4.14. Toplam mal ihracatı 2000 2002 7,333 1,746 205 331 Belarus Azerbaycan Ermenistan Gürcistan lllljlllllıllll Ukrayna i (milyon ABD dolan, 6% 8,023 1% 2,169 0% 384 0% İlllllll 103,010 81% 106,714 14,574 12% 17,929 127,189 100% 135,529 Kaynalc Tablo 4.15. International Toplam 1999-2003) 2003 6% 2% 0% 0% 79% 13% 100% 2000-2003 6% 2,593 2% 561 0% 476 llİlİ 133,719 81% 17,927 11% 165,213 100% 9,947 Trade Centre (ITC) veritabanı. mal ithalatı (milyon ABD dolan, 2000 2002 36% 48% 174% 44% 30% 23% 30% 1999-2003) 2003 2000-2003 Belarus 8,494 12% 9,094 12% î 1,560 13% 36% Azerbaycan 1,174 2% 1,667 2% 2,628 3% 124% Ermenistan 842 1% 947 1% 1,237 1% 47% Gürcistan İlllllll lllil llllll iiiBiî İlllllll 74% Rusya 45,455 64% 46,175 61% 57,417 63% 26% Ukrayna 13,958 20% 16,978 22% 16,976 19% İlllllll Toplam 70.577 75,756 100% 90,957 100% 1 100% 1 1 1 29% 2000-2003 arasında seçilmiş ülkelerin dış ticareti incelendiğinde bölge ülkele­ rinin birbirlerine göre ağırlıklarında önemli bir değişiklik olmadığı ortaya çık­ maktadır. İncelenen zaman dilimi içerisinde Ermenistan ekonomisi ihracatta, Gürcistan ekonomisi ise ithalatta önemli artışlar kaydetmiştir. N e var ki, bu iki az gelişmiş ekonominin de dış ticaretleri zaten oldukça düşük gerçekleştiğinden dış ticaret artışı bölge toplamına aynı oranda yansımamıştır. Tablo 4.16. Beiarus Azerbaycan Net ihracat (milyon ABD dolan, 1999-2003) 1999 2000 2001 2002 2003 -765 -1,162 -836 -1,072 -1,613 İİİİİİİİlİîİİlİİİMlllllllll İlllllll^^ -35 lllllilHlIillllll -580 -637 -497 -562 -676 Gürcistan -366 -322 -359 -574 -661 Rıısya 34,234 57,555 59,125 60,538 76,302 Ub-ayna -265 617 490 952 952 32,151 56,612 58,796 59,774 74,256 Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanL Doğu Avrupa ve Kaflcasya bölgesinin, özellikle de Rusya ve U k r a y n a ' n ı n ihracatlarmdaki artışın en önemli kaynağını petrol ürünleri oluşturmaktadır. Petrol fiyatlarmdaki hızlı artış bu iki ekonominin zaten önemli bir kalem olan petrol ihracatı gelirlerinin geçtiğimiz yıllarda sıçramasına yol açmıştır. Petrol fiyatla­ rına paralel olarak doğalgaz fiyatlarının da artmasıyla birlikte ihracatı en fazla artan mal grubu h a m petrol ve doğalgaz olmuştur. Petrol ve doğalgaz ürünlerinin ihracatındaki artışın 2000-2003 arasında yakla­ şık 40 milyar dolar olarak gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda bölge ekonomileri açısından uluslararası piyasalarda enerji fiyatlarının önemi daha açık olarak görülebilir. Tablo 4.17. Kafkas bölgesinde ithalatı fazla artan mal gruplan (1999-2003) SITC Kodu Mal grubu 2003 değeri Fark (1999-2003) 333 Ham Petrol 4,902 3,037 781 Yolcu taşmıa amaçlı motorlu araçlar (kamu taşımacılığı hariç) 3,107 2,475 542 İlaçlar ve Tıbbi Malzeme 2,695 1,485 2,064 1,045 1,108 930 764 775 Telekomünikasyon cihazları ve parçalan Ev tipi elektrikli ve elektrikli olmayan cihazlar 012 Taze ve Dondurulmuş Et 1,624 862 641 Kağıt ve Mukavva 1,343 823 553 Kozmetik ve Temizlik Ürünleri (Sabun hariç) 966 713 343 Doğal Gaz 4,676 713 057 Taze ve kurutulmuş meyve ve fındık 1,255 710 112 Alkollü içkiler 962 602 741 Isıtıcı ve soğutucu cihazlar 1,213 600 1,352 502 1,288 496 728 679 Sanayi Makinaları ve Cihazları Dökme Demir, Demir, Çelik Bomlar ve Bağlantılar Tablo 4.18. Kafkas bölgesinde ithalatı hızlı artan mal gruplan (1999-2003) SITC Kodu M a l grubu 2003 değeri Artış (1999-2003) 762 Ses kaydeden ve sesi veren cihazlar, radyolar 157 1,188% 971 Altm, Altm Kaplama, G ü m ü ş ve Artıkları 49 842% 024 Peynir 363 827% 775 Evlerde Kullanılan Makina, Cihaz ve Aletler 1,108 522% 831 Seyehat Eşyası, El Çantaları 105 501% 525 R a d y o Aktif Maddeler, Nadir toprak Metalleri 207 468% 781 İnsan Taşıyan Kara Taşıtları (Otomobil vs.) 3,107 392% 792 H a v a ve Uzay Taşıtları 361 388% Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanı. Petrol ve doğalgaz ürünlerinden sonra en önemli ihracat artışı havacılık araçla­ rı, özel ulaşım araçları gibi imalat sanayi ürünlerinde gözlenmiştir. Havacılık araçları ve ürünlerindeki artış çok çarpıcıdır: 1999'da yaklaşık 250 milyon do­ lar olan toplam ihracat 2 0 0 3 ' d e yaklaşık 3 milyar dolar seviyesine gelmiştir. Tablo 4.7 9. Kafkas bölgesinde ihracatı fazla artan mal gruplan (1999-2003) S I T C Kodu Mal grubu 2003 değeri (milyoB dolar) Fark (1999-2003) 333 H a m Petrol 38,874 24,842 334 Akaryakıt 17,416 10,970 343 Doğal G a z 17,504 5,993 931 Özel İşlemler, B Y S 18,955 5,926 792 Hava Taşıtları, Uzay Taşıtları 2,959 2,711 673 Demir, Çelik (Yassı) 4,056 1,460 321 Taşkömürü 1,820 1,315 672 Külçe, İll< Şekillerde Demir, Çelik 4,009 1,181 041 Hayvansal Sıvı ve Katı Yağlar 1,473 1,044 683 Nikel Alaşımları, İlk Mamulleri 2,260 1,025 676 Demir, Çelik (Çubuk, Filmaşin, Profil) 2,398 914 562 Kimyasal Gübreler 3,026 774 Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabanı. Tablo 4.20. Kafkas bölgesinde ihracatı hızlı artan mal gruplan (1999-2003) SITC Kodu Mal grubu 2 0 0 3 değeri (milyon dolar) Artış (1999-2003) 897 Mücevher 106 2,762% 792 Hava Taşıtları, U z a y Taşıtları 2,959 1,092% 098 YenilebiUr, tarifede yer almayan ürünler 143 516% 024 Peynir 139 297% 073 Çikolata, Kakao îçeren Gıda 243 285% 321 Taşkömürü 1,820 261% 081 Hayvan Yemi (hububat sapları) 142 253% 041 Buğday 1,473 243% 667 İnciler, Elmaslar ve Kıymetli Taşlar 280 232% 749 Kalıplar, Contalar, D ö k ü m Mamulleri 101 219% 421 Bitkisel Yağlar 403 209% 611 Hazır Deriler 261 194% Kaynak: International Trade Centre (ITC) veritabam. Bölge ithalatına bakıldığında, petrol fiyatlarındaki artışla birlikte alım gücünün arttığı açıkça görülebilmektedir. îthaları en hızlı artan ürünler arasında ilk sırayı değerli taşlar almaktadrr. Yolcu araçları; telekom ekipmanları; radyo ve T V alıcı­ ları; ve ev aletleri gibi mamul mal gruplarında da önemli ithalat artışı olduğu göz­ lenmektedir. Bu olgu, kısmen, nihai tüketim malları üretiminde bölge ülkelerinin bilinen düşük verimliliklerinin iç talepteki artışla ve dış ticaretteki liberalizasyonla birlikte dış ticaret kompozisyonuna yansıması olarak değerlendirilebilir. Doğu Avrupa ve Kafl<:asya bölgesinin dış ticaret partnerlerine bakıldığında en önemli partnerin A B olduğu görülmektedir. Bölge ülkeleri dış ticaretlerinin ya­ rısını A B üyesi ülkelerle yapmaktadırlar. 2 0 0 3 ' d e toplam mal ithalatının yüzde 50'si, toplam mal ihracatının ise yüzde 51'i A B üyesi ülkelerle gerçekleştiril­ mişti!'. Burada dild<:ati çeken bir nokta bölgenin A B ile ticaretinde yaklaşık 20 milyar dolarlık fazla vermesidir. Bu durum bölgenin A B için en önemli enerji ürünleri sağlayıcısı olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Tablo 4.2 L Doğu Avrupa-Kafkasya, ihracatın ekonomilere göre dağılımı, 2003 Partner ülke/ ülke grubu İhracat İhracat (m) İhracat payı ihracat(ra) payı Balkanlar 1,755 5,125 1.8% 4.1% Doğu Avrupa ve Kafkasya Orta Dogu 5,502 784 5.6% 0.6% 2,471 1,927 2.5% 1.6% AB 49,780 60,537 51.0% 48.7% ABD 3,273 9,389 3.4% 7.6% Türkiye llllllilll 4,096 3.4%, 3.3% Diğer 26,958 26,648 27.6% 21.4% Smıflanmamış 4,499 15,811 4.6% 12.7% TOPLAM 97,582 124,319 100.0% 100.0% Partner ülkelerin rapor etti/c leri değerlerin değerini gösteriyor toplamıyla ıda^t •lan dış ticaret Tablo 4.22. Doğu Avrupa-Kafkasya, ithalatının ekonomilere göre dağılımı, 2003 Partner ülke/ ülke grubu İthalat İthalat (m) İthalat payı ithalat (m) payı Balkaalar 136 185 0.2% 0.2% Doğu Avrupa ve Kafkasya 8,082 863 lilllliljı 1.2% Orta D o ğ u 454 759 0.8% 1.0% AB 30,312 43,733 50.3% 58.6% ABD 3,404 26,44 5.6% 3.5% Türkiye 1,290 1,845 2.1% 2.5% Diğer 14,186 17,027 23.5% 22.8% Sınıflanmamış 2,410 7574 4.0% 10.1% TOPLAM 76,297 67,704 100.0% 100.0% * Partner ticaret ülkelerin değerini Kaynak: rapor ettikleri değerlerin toplamıyla ulaşılan dış gösteriyor International Trade Centre (ITC) Veritabanı. Bölgenin kendi içinde yaptığı ticaretin toplam ticaretine oranları tabloda çok düşük düzeyde görülse de bu sayıyı doğrudan yorumlamak yanıltıcı olacaktır. Rusya'nın ülke grubunda çok büyük bir ağırlık taşıması ve R u s y a ' n ı n yaptığı ti­ caretin tabloya belirgin olarak yansıması bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Tabloda­ ki ihracatta yüzde 5.6'lık ve ithalatta yüzde 13.4'lük bölge içi değer daha çok Rusya'nın dış ticaretinde diğer bölge ülkelerinin taşıdığı ağırlık olarak değer­ lendirilmelidir. Türkiye, bölge ülkeleri ile gerçekleştirdiği dış ticaretinde geleneksel olarak açık vermektedir. Bu durumun en önemli nedeni başta doğal gaz olmak üzere bölge­ den önemli miktarda enerji ithalatı yapılmasıdır. Türkiye'nin bölgeden ithal et­ tiği başlıca ürünler arasında doğalgaz, yassı ve uzun demir, çelik, gübreler yer almaktayken bölgeye yönelik ihracatında ilk sıraları otomotiv ve yan sanayi, plastikler, yenilen meyvalar gibi ürünler almaktadır. Doğrudan Yabancı Sermaye Akınnlan Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasının ertesinde bölge ekonomilerinin önemli bir doğrudan yabancı yatırım merkezi olması beklentisi uluslararası ser­ maye çevrelerinde hâkimdi. Ne var ki, bölge ülkelerin 1990'lardaki yabancı doğrudan sermaye performansına baktığımızda bu beklentilerin "aşırı iyimser" olarak kaldığını söyleyebiliriz. Yine de, 2000'li yıllarla birlikte sermaye girişi beklentisinin bütünüyle boş olmadığı ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Azer­ baycan ve geçtiğimiz yıl siyasi istikrarı önemli ölçüde tesis eden Ulo-ayna doğ­ rudan yabancı sermaye akımlarından aldıkları payı önemli ölçüde artırmışlardır. Bölgenin dev ekonomisi Rusya da h e m sermaye girişi h e m de çıkışı açısından hareketli bir liman olma yolunda ilerlemektedir. Toblo 4.23. Doğrudan (Toplam Sermaye Sermaye oluşumunun Akımı yüzdesi) 1985-1995 2000 2001 2002 2003 Giriş 0.3 4.5 3.4 7.7 5.9 Çıkış - - İİİIİB 0.1 Giriş 1.6 6.2 4.3 5.6 1.5 îllliîl 0.5 7.3 4.4 İİİİilB 5.2 Giriş 8.6 25.5 19.8 29.6 62.2 Çıkış - IIIIIH^ 0.7 0.7 Giriş 31 11 19 54 197 0 13 13 56 35.2 23.4 29.8 22.9 2.3 2.9 2.1 0.1 9.6 10.6 8.2 19 3 0.3 0.1 0.2 B, Rusya Rusya Yabana Gürcistan Azerbaycan Çıkış Giriş 3.2 Ermenistan Çıkış Giriş 2.1 Çıkış 0.1 Ukrayna Kaynak: UNCTAD Ne var ki, toplam küresel doğrudan yabancı yatırım akımları gözönüne alındı­ ğında bölgenin aldığı payın hala çok az olduğu görülmektedir. 2003'te bütün bölgeye giren 6.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım Türkiye'nin aldığı doğrudan yabancı yatırımın yaklaşık üçte biri kadardır. Bölgenin tüm dünyada­ ki doğrudan yabancı yatırım payı ise 2 0 0 3 ' d e onbinde 8 olarak gerçekleşmiştir. Toblo 4,24. Doğrudan B. R u s y a Rusya Gürcistan Ermenistan Ukrayna Toplam Sermaye Akımı (milyon ABD doları) 1985-1995 2000 2001 2002 2003 Giriş 5 119 96 247 171 Çıkış - - - 206 2 Net 5 119 96 41 169 Giriş 424 2,714 2,469 3,461 1,144 Çılaş 94 3,177 2,533 3,533 4,133 Net 330 -463 -64 -72 -2989 Giriş 1 131 110 165 338 Çıkış - 1 IIIIIİIİII 4 4 Net 1 130 110 161 334 227 1,392 3,285 158 326 933 Giriş Azerbaycan Yabana liılllll llllllll Çılaş 1 Net 32 Giriş 6 llllllll IIIIIIHllllllll llllll 124 88 8 IIIIIIİIIH 2352 150 155 Net 6 116 77 139 155 Giriş ¡¡1111111 595 792 693 1,424 Çıkış 2 1 23 5 13 Net 73 594 769 688 1411 Giriş 543 3,813 3,782 6,108 6,517 Çıkış 96 3,188 2,725 4,085 5,085 Net 447 625 1,057 2,023 1,432 Kaynak: UNCTAD Tablo 4.25. Doğrudan Yabancı Semıaye dolan) 1995 2000 2002 2003 Giriş 50 1,306 1,646 1,897 Çıkış IIIİIIIIilİIII^^^ 6 4 6 Giriş 5,465 25,226 51,374 52,518 Çıkış 3,015 20,141 47,676 51,809 Giriş 32 423 698 1,036 - - 3,735 5,354 8,639 474 957 1,260 513 684 840 33 55 54 Beyaz Rusya Rusya Gürcistan Stoğu (milyon ABD l ü ü i BIIIİIIIIIİIİİ illllllllllll Giriş 330 Azerbaycan Çıkış Giriş 34 Ermenistan Çıkış Giriş 910 3,875 5,529 6,953 Çıkış 97 170 144 157 Ul<rayna Kaynak: UNCTAD Bölge ülkelerinin h e m eğitimli ve nitelikli bir işgücüne sahip olmaları h e m de yol, konut, kentleşme, telekomünikasyon vb. altyapılarının diğer az gelişmiş ül­ kelere kıyasla gelişmiş oluşu şimdiye dek gerçekleşen yabancı sermaye girişi­ nin potansiyelin çok altında olduğuna işaret etmektedir. Siyasi istilaarın tesis edilmesi yolunda küçük bir ilerleme bile potansiyel ile gerçekleşen arasındaki farkın hızla kapanmasına yol açacaktır. 4.1.3 Orta Doğu Bu çalışma kapsamında incelenen üçüncü bölge olan Orta D o ğ u bölgesi çalış­ mada incelenen diğer iki bölgeye kıyasla siyasi ve askeri süreçlerin görece daha belirleyici olduğu bir bölgedir. Orta D o ğ u ' d a ülkelerin güvenlik anlayışları eko­ nomik gelişme stratejilerini olduğu gibi dış ticaretlerinin seyrini de belirlemek­ tedir. B u nedenle, seçtiğimiz Orta Doğu ülkelerinin ve genelde bütün bölgenin dış ticaret yapısının ekonomik rasyonellerden çok "güvenlik p o l i t i k a l a r ı n a da­ yalı olarak geliştiği gözden kaçırılmaması gereken bir olgudur. Ne var ki, h e m küreselleşmenin ticari ve mali devreleri dünya çapında siyasi te­ mellerden çok ekonomik temeller üzerinde örgütlemeye başlaması h e m de böl­ ge ülkelerindeki ekonomik yapının mevcut dünya konjonktüründe sürdürüle­ mez oluşu Orta D o ğ u ülkeleri üzerinde ekonomik reformları hayata geçirmele­ ri yönünde büyük basınç yapmaktadır. 1990'ların başından bu yana bütün bölge ülkelerinde önemli sayılabilecek piya­ sa reformları ağır ağır yaşama geçmektedir. Reformların ağır işliyor oluşu bölge üzerine çalışan birçok araştırmacıyı kuşkuya düşürmüş olsa da mevcut siyasi konjonlctürü gözönüne alırsak geride bıraktığımız onyil Orta Doğu ülkelerinin ta­ mamının yavaş ama kararlı bir reform yoluna girdiğine işaret etmektedir. Orta Doğu ülkeleri loiresel dünyaya uyum hedefiyle büyük bir dönüşüm aşamasından geçmektedn. Başta Suriye Lübnan ve Mısır olmak üzere Orta Doğu ülkelerinde gözle görülür bir uluslararası piyasalara eklemlenme çabası vardır. Suriye tarihi­ nin en önemli ekonomik reform ve liberalizasyon programını 2000'li yılllarm ba­ şından itibaren uygulamaya koymuştur. Geçtiğimiz yıllar içerisinde D T Ö ' y e üyelik için başvurmasına ek olarak h e m dış ticaret hem de finansal alanlarda cid­ di bir liberalizasyon çabası gözlemlenmektedir. Suriye'nin yıllar som'a D T Ö ' y e üyelik başvurusunda bulunarak başta devletçi ekonomiden dışa açık bir ekono­ miye yönelik olarak attığı adımlar, savaş yorgunu Lübnan'ın tüccar devlet kö­ kenlerine geri dönem çabaları, İran'ın uluslarası doğrudanyatırım çekmek yönün­ de gerçekleştirdiği açılımlar, Mısır'ın Nitelikli Sanayi Bölgeleri aracılığıyla tıka­ nan ihracatına açılım sağlama çabaları Türkiye'nin Orta D o ğ u ' d a yeralan kom­ şularında yaşanan değişim rüzgarlarının gücünü göstermektedir. Benzer bir eğilim îran için de gözlemlenmektedir. İran özellikle dış yatırımlara yönelik olarak geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde önemli adımlar atmıştır. Özellik­ le Suriye ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler giderek yumuşamaktadır. C u m ­ huriyet tarihinin ilk devlet başkanı düzeyinde resmi ziyareti gerçekleşmiştir. "Su sorunu" şimdilik rafa kaldırılmış görülmektedir. îran ile de benzer bir ya­ kınlaşma görülmektedir. Özellikle sınır ticaret merkezleri oluşturma çabasından da anlaşılacağı üzere ticari ilişkilerde bir canlanma yaşanmaktadır, A B D ' n i n bölgede siyasi bir aktör olarak yer almasından sonra adından sıkça söz edilen Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) de bölge ülkeleri için kapsamlı bir " d e m o l a a tikleşme"yi ve bununla yan yana giden "piyasa ekonomisinin tesis edilmesi"ni içeren reformlar paketini öngörmektedir. Önümüzdeki yıllarda h e m doğrudan siyasi h e m de küresel ekonomik basınçların etkisiyle reform karşısındaki di­ rençlerin aşınacağım ve reform sürecinin hızlanacağını öngörebiliriz. Ortadoğu bölgesini değerlendirirken Türkiye'nin k o m ş u (îran, Suriye) ve çev­ re ülkeleri (îsrail, Lübnan, Mısır, Ürdün) olarak altı ülkenin veri setleri ince­ lenmiştir. Dış Ticaret Orta Doğu bölgesi bütün olarak değerlendirildiğinde ilk göze çarpan toplam mal ihracatının toplam mal ithalatından daha hızlı arttığıdır. 1999-2003 arasın­ daki dört yıllık dönem dilckate alındığında bölgenin toplam mal ihracatının yıl­ lık ortalama yüzde 10.3, toplam ithalatının ithalat yüzde 5.3 oranında arttığı gö­ rülmektedir. Tablo 4.26. Orta Doğu ülkeleri, (milyon ABD dolan, 2000 2001 toplam mal ithalatı 1999-2003) 2002 2003 İran 13,755 18% 16,224 20% 20,970 25% 26,392 29% İsrail 35,742 45% 33,303 42% 33,106 39% 34,210 37% Lübnan 6,227 8% 7,290 9% 6,444 8% 7,167 8% Mı s n 14,010 18% 12,756 16% 12,552 15% 10,892 12% Suriye 3,815 5% 4,046 5% 4,278 5% 5,109 6% Ürdün 5,033 6% 6,356 8% 7,382 9% 8,408 9% TOPLAM 78,581 Kaynak: 79,975 International 84,731 Trade Centre (ITC) ss 92,181 Veritabanı Tablo4.27. Orta Doğu ülkeleri, (milyon ABD dolan, llljllllil israil 32:719 39% IIIIİIIIIIIIHl mal ihracatı 1999-2003) 2003 2002 2001 2000 toplam 29,017 37% 29,061 37% 40% 40,531 41% lllllll 3 4 % 31,782 32% 34,660 Lübnan 714 1% 889 1% 1,045 1% 1,523 2% Mısn- 4,713 6% 4,165 5% 4,691 5% lllllll 6% lllllllllll 4,851 6% 5,741 7% 6,631 8% 6.161 6% Ürdün 8,800 11% 8,629 11% 10,788 12% 12,946 13% 83,204 0% 77,502 0% 87,326 0% 99,103 0% Kaynak: International Trade Centre (ITC) Veritabanı Toplam ihracattaki bu hızlı artışın en önemli nedeni petrol fiyatlarındaki hızlı yükseliş olmuştur. Özellikle Çin gibi Güney Doğu Asya ülkelerinden gelen pet­ rol talebindeki artış da petrol ihracat hacmindeki toplam artışı desteklemiştir. Petrol ve ürünlerini dışarıda bıraktığımızda aynı dönemdeki toplam ihracat artı­ şı yıllık ortalama yüzde 8.2, ithalat ise yüzde 5,1 olmaktadır. Yine petrolü dışa­ rıda bıraktığımızda oranlardaki ihracat lehine bu gelişme toplam hacimde tersi­ ne bir ifade bulmaktadır. Seçilmiş ülke verileri toplamına bakıldığında 19992003 yılları arasında Orta Doğu ihracatı 13.6 milyar dolar artarken toplam itha­ lat 15.5 milyar dolar artmıştır. Bu durum bölge ülkelerinin dış ticaret dengesi­ nin geçtiğimiz yıllarda negatif yönde geliştiğini göstermektedir. Tablo 4.28. Orta Doğu ülkeleri, net (milyon ABD dolan, ihracatı 1999-2003) 2000 2001 2002 2003 Iran 18,965 12,793 13,691 14,139 İsrail -4,335 -4,242 -3,595 -2,428 Lübnan -5,513 -6,402 -5,399 -5,644 Mısır -9,297 -8,591 IIIIIİIİII -4,734 Suriye 1,036 1,694 2,353 1,051 Ürdün 3,767 2,274 3,406 4,537 TOPLAM 4,623 -2,473 2,595 6,921 Kaynak: International Trade Centre (ITC) Veritabam İsrail dış ticaret h a c m i bakımından bölgenin en büyük ekonomisini oluşturmak­ tadır. Özellikle petrolü dışarıda bıraktığımızda İsrail'in göreli ağırlığı çarpıcı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kategorideki hesaplamalarda 2003 yılı itibarı ile İsrail ekonomisinin Orta Doğu toplam mal ithalatının yüzde 36'sını, toplam mal ihracatının ise yüzde 6 3 ' ü n ü gerçekleştirdiği görülebilir. N e var ki, geçtiğimiz dört yıl içinde oluşan trende baktığımızda İsrail'in dış ti­ caretteki ağırlığının, h e m petrolün dahil edildiği h e m de edilmediği kategoride, diğer bölge ülkelerine kıyasla azalmakta olduğu gözükmektedir. H e m ithalatta h e m de ihracatta ağırlıkları diğer bölge ülkelerine kıyasla dikka­ te değer biçimde artan yıldız ülkeler Iran ve Ürdün olmuştur. Bu olgu, h e m pet­ rol hariç h e m de dahil kategorilerden izlenebilmektedir. Tablo 4.29. Orta Doğu ülkeleri, ihracatı hızlı artan mal gruplan SITC Kodu Mal grubu 2003 değeri (milyon ABD doları) 285 Alüminyum cevheri ve alüminyum oksit 192 123612% 674 Demir, Alaşmısız Çelik (Yassı - Kaplamalı) 366 20800% 351 Elektirik Enerjisi 39 3393% 210 2469% 590 1843% 781 431 İnsan Taşıyan Motorlu Kara Taşıtları (Otomobil vs.) İşlenmiş Hayvani ve Bitkisel Yağlar Artış (1999-2003) 001 Canlı Hayvanlar 245 1604% 675 Paslanmaz Alaşımlı Çelik (Yassı)z 109 1281% 421 Bitkisel Yağlar 109 977% 283 Bakır Cevherleri ve Matları 72 962% 343 Doğal Gaz 251 871% 782 Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar 127 787% 342 Sıvılaştırılmış Propan ve Bütan Gazları 550 689% 611 Hazır Deriler 184 603% Tablo 4.30, Orta Doğu ülkeleri, ithalatı fazla artan mal gruplan SITC Kodu Mal grabu 2003 değeri (milyon ABD doları) 333 H a m Petrol 39,117 19,865 667 inciler ve Kıymetli taşlar 11,542 3,760 334 Akaryakıt 9,851 2,884 776 Elektronik Lambalar, Katod Valileri, Transistor, Mikro Devre vb. 1,085 671 431 İşlenmiş Hayvani ve Bitkisel Yağlar, Mumlar 590 560 542 Tedavi İlaçlan 931 527 342 Sıvılaştırılmış Propan ve Bütan Gazı 550 480 057 Yaş ve laıru meyveler 778 971 Diğer Elektrikli Cihaz, Alet, Makina Altm, A l t m Kaplama, G ü m ü ş ve Artıkları IIIIIIS^ Fark (2003-1999) 440 665 389 599 377 041 Buğday 640 372 674 Demir, Alaşımsız Çelik (Yassı) 366 364 702 364 405 299 263 661 P a m u k (Ham, Döküntü, Taranmış) Çimento, Alçı ve inşaat malzemeleri Doğrudan Yabancı Yatınnnlar Bölgenin doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı pay y o k denecek kadar azdır. İsrail'i dışarıda bıraktığımızda diğer beş ülkenin (Suriye, Ürdün, Lübnan, İran ve Mısır) bir yılda aldığı toplam dış yatırım bir milyar doları ancak bulmakta­ dır. Bunun en başta gelen nedeni ülkelerin yabancı sermaye yatırımlarının öne­ mini henüz kavramış ve gerekli düzenlemeleri ancak son beş yıldan beri yap­ maya başlamış olmalarıdır. Bu olguyu doğrudan etkileyen bir diğer dezavantaj da yukarıda bahsettiğimiz gibi bölgedeki siyasi istila'arsızlıkların geçmişte "ka­ otik" diye nitelenebilecek siyasi iklimlere yol açmış olmasıdır. Tablo 4.3 L Doğrudan Mısır İsrail Iran Sermaye Alamı (milyon dolar) 1985-1995 2000 2001 2002 83 270 110 1İ5 Net 83 270 110 115 Giriş 924 1,235 510 647 Çıkış 24 51 12 28 lllliilll 900 lllllg^ 498 619 Giriş 356 3,549 1,721 Çıkış 311 3,465 630 1,115 Net 45 1546 2919 606 Giriş -47 39 55 276 Çıkış -2 348 2,812 1,299 Net -45 -309 -2757 -1023 Giriş Suriye Yabana Çıkış 5,011 Ürdün Lübnan Giriş 14 787 100 56 379 Çılaş -9 5 9 25 3 Net 23 782 91 31 376 İlİiilİil 10 298 249 257 358 Çıkış 6 125 92 74 97 157 183 261 ı s ı iİİİîîliİilİliiiiıı Toplam Giriş 1,340 7,640 4,573 3,072 4,989 Çıkış 330 3,994 3,555 2,541 3,381 Net 1,010 3,646 1,018 531 1,608 KaynatUNCTAD. Doğrudan yabancı sermayenin önemini en çolc kavrayan ülkelerden birisi küçük ekonomisiyle Ürdün olmuştur. Tablo 4.31'den de izlenebileceği gibi bu küçük ülke hacmiyle kıyaslandığında diklcate alınması gereken bir hareketlilik yaşa­ maktadır. Ürdün, toplam sermaye oluşumunun yüzde 2 0 ' s i oranında yıllık ya­ bancı sermaye yatırımı almaktadır. Ü r d ü n ' ü n bu görece başarılı performansının arkasında ekonomik ve kurumsal düzenlemeler kadar son onyildır yapılan bü­ yük eğitim yatırımları yatmaktadır. Dünya Bankası ve A B D ' d e n alman fonlar­ la yürütülen eğitim yatırımları Ü r d ü n ' d e önemli bir nitelikli işgücü havuzu ya­ ratmıştır. Nitelikli işgücündeki dramatik artış uzun yıllar boyunca Ürdün eko­ nomisinin karşılaştırmalı üstünlüğü olarak büyük avantajlar sağlayacaktır ve önümüzdeki yıllarda bu ülkeye dışarıdan giren sermaye akımlarında önemli yükselişler meydana gelecektir. Mısır'ın da son yıllarda yaşadığı m a l a o e k o n o m i k istilaarsızlıklar ve dış ticaret açığı sorunu yabancı sermaye akımlarında azalmaya yol açmaktadır. Lübnan da geçtiğimiz yıllarda yaşadığı küçük siyasi dalgalanmaları aştığı ve uygulamaya koyma niyetini belirttiği reformları gerçekleştirdiği ölçüde mütevazı bir dış ya­ tırım artışı yaşayacaktır. Son on yıldır Lübnan hükümetleri bu kararlılıklarını ifade etseler de bölgedeki siyasi çalkantılar bu reformları uygulamalarını güç­ leştirmiştir. Bölgenin en dinamik ekonomisi olan İsrail, istikrarsız bir bölgede ve elverişsiz si­ yasi koşullarda kayda değer bir yabancı yatırım çekebüen tek ülkedm Son yıllar­ da İran da yabancı yatırım çekmek amaçlı politikalar hayata geçirmeye başlamış­ tır. Bu amaçla İran, bazı bölgelerde yatuımlara bii' dizi avantaj sağlamaktadır. Tablo 4.32. Doğrudan Yabana Sermaye Akımı (toplam sermaye oluşumunun yüzdesi) IIIIİIIIII 2000 1.5 1.9 Giriş llllllll llllllll 2.7 2.2 2003 1.9 Suriye Net 1111111111 Mısır israil 6.7 Çıkış 0.2 0.3 llillli Giriş 3 22 IggggM IIIllİH 0.1 0.2 17 2 0.2 9 20 15 6 10 MSIIIKİBSmi 0.1 0.8 0.4 -0.1 1.3 8.1 4 4.7 1.2 44.2 5.7 2.3 19.2 0.3 0.5 10 8.9 4.2 3.3 lİİİlll Net Iran Çıkış llîlİİB Giriş Ürdün lİİİll İiiiill • 0.1 Net llillİlİllİli Lübnan Çıkış -0.1 ••İM Kaymak: UNCTAD 12.1 2.4 3.3 4.2. Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSBIer) Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin de gündemine gelen Nitelikli Sanayi Bölgele­ ri ( N S B ' l e r ) Orta D o ğ u için giderek önemi artan bir yapısallık olarak dild<:ati çekmektedir.^^ N S B ' l e r bu bölgelerde üretilen malların kota ve gümrük vergisi­ ne tabi olmaksızın A B D piyasasına girme avantajı sunmaktadır. İlk olarak ABD-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında Ü r d ü n ' d e kurulmuştur. N S B ' d e üretilen ve İsrail veya Ü r d ü n ' d e n A B D ' y e ihraç edilen -ve belirli oran­ da İsrail katkısına sahip- mallar gümrük vergisinden m u a f olarak A B D piyasa­ sına girebilmektedir. Uzun süre boyunca tek örneği Ü r d ü n ' d e bulunan N S B ' l e r i Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde kurulacak bölgeler de dahil edilmiştir. N S B ' l e r i n Orta D o ğ u coğraf­ yasının bütününe yayılması sürecinin bir adımı olarak 2002 başlarında Türkiye ile A B D arasında yapılan toplantılarda bu bölgelerin T ü r k i y e ' d e de kurulması gündeme gelmiştir. Bu konuda hazırlanan yasa taslağı A B D Kongresi'ne sunul­ muş ve 7 E k i m 2 0 0 2 ' d e Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmiştir. Kabul edilen tasarıda Türkiye'nin tekstil ve konfeksiyon ürünleri gibi önemli ihraç ürünleri kapsam dışı bırakılmış, kurulacak bölgelerde yüksek teloıoloji ürünlerinin üre­ tilmesi önerilmiştir. N S B ' l e r i n kapsamı tartışmaları sürerken 2003 yılı Mart ayında A B D Kongresi ilgili yasayı iptal etmiştir. Geçtiğimiz yıllarda Nitelikli Sanayi Bölgesi uygulamasına Mısır'ın da dahil edil­ mesiyle sözkonusu tercihli ticaret yapısının bölge içerisindeki önemi artmıştır. 4.3. Değerlendirme Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerinin dış ticaret yapılarına kısaca bir göz atıl­ dığında her ne kadar benzerlikler bulunsa da ana hatlarıyla örtüşmediği görül­ mektedir. Bu durum Türkiye ile komşu coğrafya ülkeleri arasındaki dış ticare- 16 Nitelikli Sanayi Bölgeleri'nin tanıtımı ve özellikle Ürdün'deki nitelikli sanayi bölgeleri için bkz. Bilgili (2003). tin arttnilmasına yönelik uygulanacak uluslararası ticaret politikalarının etkili olabileceğine işaret etmektedir. Bölge ekonomilerinin büyüklükleri Türkiye'nin yer aldığı coğrafyanın ekonomik potansiyel taşıdığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu özellik Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik atılacak adımların yapısal nedenlerle sonuçsuz kalmayacağına duyulan inancı destekler niteliktedir. Bölge ülkeleri arasındaki ticaret akımlarına bakıldığında varolan seviyenin çok düşük olduğu görülmektedir. Başlangıç itibariyle düşük bir seviyeden yola çı­ kıldığı için özellikle kısa ve orta dönemde elde edilecek gelişmenin hızlı olabi­ leceği kabul edilebilir. Uygulamaya koyulacak politikaların karşılıklı ticaretin önündeki engelleri kaldırmasıyla birlikte kullanılamayan potansiyelin değerlen­ dirilmesi kısa dönemde yüksek oranlı bir ticaret artışı doğuracaktır. 5. TÜRKİYE'NİN KOMŞU COĞRAFYASINDAKİ GÜNCEL İKTİSADİ VE SİYASİ OLUŞUMLAR Türkiye'nin komşu-çevre ülkelerinin ciddi toplumsal dönüşümler geçirdiğini, bunlarm dış ticaret üzerinde önemli etkiye sahip olduğunu bir önceki bölümde sunmaya çalıştık. Ancak, bu dönüşümlerin gelecek dönemdeki yönü ve tempo­ su haldanda fikir sahibi olabilmek için bu geniş bölgenin geleceğinde belirleyi­ ci olacak uluslararası oluşumları ve çabaları değerlendirmek gerekmektedir. 5.1. Büyük Orta Doğu Projesi ve Orta Doğumdaki Toplumsal Dönüşüm Büyük Orta D o ğ u Projesi (BOP -ya da sonradan aldığı isimle Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Ortak bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık Proje­ si) büyük ölçüde bölgeye dışsal, uluslararası güçlerce ( A B D ) tasarlanan ve ge­ liştirilen bir projedir. Şimdiye dek "resmen" k a m u o y u n a açıklanmasa da Kuzey Afrika, Orta D o ğ u ve Orta Asya ülkelerinin büyük bir kısmını içine alan bir böl­ gede köklü siyasi, ekonomik ve toplumsal dönüşümler gerçekleştirilmesini ön­ gören bil' küresel plân olarak tanımlanabilir. B O P ' u n kapsadığı alanın Orta D o ­ ğ u ' d a n başka nerelere uzanacağı her ne kadar resmen belirtilmemiş olsa da, he­ def coğrafyanın A k d e n i z ' d e n Afganistan'a (ve muhtemelen Pakistan'a) kadar uzanan bir alanı içerdiği projeyi yakından tanıyan çoğu u z m a n tarafından dile getirilmektedir. Büyük ölçüde gayrı resmi kaynaklardan yapılan açıklamalara dayandırıldığı için B O P ' u n içeriği konusunda tam bir görüş birliği olduğu söylenemez. N e var ki, içeriğine ilişkin bütün spekülatif yorumlar bir kenara bırakıldığında, B O P ' u n üç temel nihai hedefinin olduğu öne sürülebilir. Bunlar; • Bölge ülkelerinde Batı demokrasisine dayanan rejimlerin oluşturulması; • Bölge ülkeleri arasındaki mevcut sıcak sorunların uzlaşma yoluyla halle­ dilmesi ve • Bölge ekonomilerinin dünya ekonomisi ile tam entegrasyonunun sağlan­ ması olarak sıralanabilir. Bölgede istikrara geçici siyasi dengelerle değil fakat ülkelerin kalıcı bir toplum­ sal dönüşüm sürecinden geçmeleri yolu ile ulaşılabileceği temelinden hareket eden B O P bu amaçla siyasi, hukuki, bilgi, eğitim, ekonomi, ticaret, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren geniş kapsamlı bir modernleşmeyi ya da başka bir deyişle, bir "sivil d ö n ü ş ü m " ü öngörmektedir. Bu sivil d ö n ü ş ü m hedef ülkelerde siyasi katılımın genişletilmesi, demokratik seçimlerin düzenlenmesi, eğitim sis­ teminde köklü reformların gerçekleştirilmesi, düşünce özgürlüğü ve demokra­ tik haklar konularında iyileşme sağlanması, sivil toplumun gücünün ve yöneti­ me katılımdaki payının artırılması, kadınların toplum hayatına katılımlarının önünün açılması, dini kurumların siyasi hayattaki rollerinin azaltılması. Batılı güçlerle ilişkilerin geliştirilmesi, güvenlik ve terörle mücadele konularında iş­ birliği sağlanması gibi konuları içermektedir. BOP, yukarıda sıralanan toplumsal dönüşümlerin bazı özel ekonomik politika­ larla desteklenmek zorunda olduğunun farkındadır ve bu toplumsal dönüşümler ile ekonomik politikaların başarılarının birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu önkabulünden yola çıkmaktadır. • Sözkonusu ülkelerin D T Ö ' y e üyeliklerinin desteklenmesini, • Bölge içerisinde serbest ticaret alanları yaratılmasını, • K ü ç ü k ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesini de içermektedir. BOP, gelecekteki başarısı üzerindeki spekülasyonlar bir tarafa bırakılırsa, önü­ müzdeki dönem içerisinde, başta Orta Doğu olmak üzere, Türkiye'nin de için­ de bulunduğu coğrafyada önemli bir reformasyona gidileceğinin ilk işaretlerini vermektedir. Proje, kendi tasarlayıcılarmm siyasi başarısmdan bağımsız olarak bölgedeki reform hareketlerini güçlendirecek etkiler y a p m a y a başlamıştır. Her şeyden önce, ülkelerin istikrarı -ve bu istilaarm en kalıcı biçimi olan demolcrasi- ile dış ticaret açıkları arasında uzun dönemde sıkı bir bağ olduğu bili­ nen bir gerçektir. B u ilişkinin yönü üzerinde farklı görüşler olsa da uzun dönem­ de değişkenler birbirlerini desteklemektedirler. Dolayısıyla, B O P ile doğrudan ilişkisi olsun veya olmasın, bölgede dünya pazarlarına eklemlenmeye yönelik bir dizi adımın şimdiden atılmaya başlandığı görülmektedir. Bu anlamda, özel­ likle bölge ülkelerinin D T Ö üyelikleri süreci dış ticaret açısından belirleyici öneme sahiptir. Yukarıda da değinildiği gibi, örneğin, Rusya ve Ul<jayna'nın D T Ö üyeliği çabaları her iki ülkenin de dünya ticaret sisteminin kalıcı birer par­ çası haline gelmeleriyle sonuçlanmıştır. Benzer biçimde A B D ve İsrail başta olmak üzere dünya güçleriyle varolan so­ runlarını çözmek amacıyla Suriye de B O P kapsamında değerlendirilebilecek adımlar atmaya başlamıştır. Geçtiğimiz yıl içerisinde Suriye D T Ö ' y e üyelik için başvurarak küresel ticaret sistemi içerisinde yer alma iradesini göstermiş­ tir. U z u n yıllardır "ithal ikameci kalkınma stratejisi" çerçevesinde kapalı bir ekonomi siyaseti izleyen Suriye 2 0 0 0 ' d e başlattığı yapısal d ö n ü ş ü m programıy­ la ülke ekonomisini dışa açma konusunda kararlı adımlar atmaktadır. Bu kap­ samda yabancı sermaye girişleri belirli ölçüde liberalleştirilmiştir. Benzer bi­ çimde başta dış ticaret ve yabancı yatırımların artırılması hedefine bağlı olarak finansal sektörde ve özellikle de bankacılık alanında reformlar gerçekleştirilme­ ye başlanmıştır. Suriye'nin yakın geçmişte L ü b n a n ' d a k i askeri varlığını kade­ meli olarak azaltması ve içinde bulunduğumuz yıl içerisinde L ü b n a n ' d a n tama­ men çekilmeyi vaat etmesi de bölge barışma yönelik bir ilerleme olarak değer­ lendirilmelidir. İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi de bölge barışma ve bölgesel yakınlaşma çabalarına hizmet eder nitelikte bir gelişme olarak algılanmaktadır. İsrail-Filistin Özerk Yönetimi ilişkilerinin eskiye oranla " n o r m a l l e ş m e " sinyalleri verme­ si ve barışa katkı sunacak girişimleri desteklemesinin özellikle Mısır üzerinde büyük olumlu etkileri gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, başta "nitelikli sanayi bölgeleri" olmak üzere yeni ekonomik ve ticari işbirliği formlarmm başarı şan­ sı artmıştır. Libya, uluslararası kamuoyu ile sorunlarını bütünüyle ortadan kaldıramamış ol­ sa da, özellikle 2000 Ti yıllarda uluslararası k a m u o y u ile u y u m çabalarına hız vermiştir. U z u n yıllar sonra "Lockheed Davası"nın ç ö z ü m ü yolunda attığı adımlar ve bölge ülkeleriyle yeni işbirliği oluşturma çabaları L i b y a ' n ı n bu ça­ balarına somut kanıtlar olmaktadır. Libya ile ilişkilerin canlandırılması konu­ sunda A B nezdinde yakın gelecekte aşama kaydetmesi beklenen çalışmalar sür­ dürülmektedir. Onlarca yüzyıllık ticaret geleneğine ve kültürüne sahip Bahreyn, Katar ve U m ­ man gibi Körfez ülkeleri dünya ticareti içerisinde önemli oyunculardan olma yolundaki politikaları kararlı bir biçimde izlemektedirler. "Serbest Bölgeler"in en başarılı örneklerinin bu bölgede yıllardır faaliyet göstermesi de bu kararlılı­ ğın bir örneği olarak değerlendirilmelidir. Suudi Arabistan da değişim rüzgarlarından payına düşeni almaktadn. Her ne ka­ dar kapsamı dar tutulsa ve yavaş ilerlese de h e m ekonomik h e m de siyasi alan­ da yürütülen reform çalışmaları geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde gözle görülür bir ivme kazanmıştır. D T Ö üyeliğinin getirdiği basınç dolayısıyla ekonomik alandaki reformlar toplumsal alandaki reformlardan daha hızlı ilerlemektedir. 2003 Ten bu yana eğitim alanında önemli değişiklikler olmuştur. T ü m bu gelişmeler bir arada düşünüldüğünde, Türkiye'nin komşu ve çevre ül­ kelerle dış ticaretinin gelecekte bugünkünden daha sağlam temeller üzerinde gerçekleşeceği açıktır. Bölge içerisinde ticaretin serbestleşmesine ve dünya ti­ caret sistemine uygun olarak gerçekleştirilmesine yönelik çabalar hızla artmak­ tadır. Bölge ülkeleri önümüzdeki dönemde giderek artan oranda işbirliği ve en­ tegrasyon arayışlarına girişeceklerdir. 5.2. AB ile ABD'nin Ortak Orta Doğu Politikası Arayışlan A B D ' n i n Orta D o ğ u başta olmak üzere Kuzey Afrika ve Orta Asya gibi yakm coğrafyalarm geleceğine yönelik bu projesi, doğal olarak, A B ' n i n de ilgisini çekmektedir. Şubat 2004'te M ü n i h ' t e düzenlenen Güvenlik Konferansı'nda böl­ gede istilaarm sağlanmasma yönelik benzer hedefler içeren bir A B - A B D "ortak inisiyatifi" projesi tartışılmıştır. Öne sürülen inisiyatifte A B ' n i n , Fas'tan İsrail ve Filistin topraklarına dek uza­ nan bölgede bir "serbest ticaret alanı"nı 2 0 1 0 ' a dek oluşturması önerilmektedir. Sözkonusu öneride demokrasi ve hukuk normlarının ihdas edilmesinin ve şid­ detin terk edilmesinin bölgede istilcrarın sağlanmasına yardımcı olacağı belirtil­ dikten sonra "serbest ticaret alanı"nın yaşama geçirilebilmesi için demoki'asi ve hukuk ilkeleri temelinde sağlanmış bir istilcrarın altı çizilmekte. Daha da ötesi, bu öneriler somut bir düzleme de düşürülmeye çalışılmakta ve çokuluslu bir ör­ güt olan N A T O ' y a aktif rol biçilmektedir. Joschka Fisher (Almanya Dışişleri Bakanı) tarafından A B adına yapılan öneri­ nin ikinci aşaması Orta ve Yakın D o ğ u ' y a yönelik gelecek için bir deklarasyon yapılmasını içermektedir. Kuzey Afrika'dan İran ve Afganistan'a dek uzanan bir coğrafyada yer alan ülkeleri kapsayan deklarasyonda bölgede demolaasinin derinleştirilmesi ve hukuk devleti- insan hakları konularında iyileştirme sağlan­ ması talep edilmektedir. Sonuç olarak, A B D ' n i n tam siyasi destek verdiği daha demokratik, istikrarlı re­ jimler ve bu rejimlerin sürdürülebilir kılınması için gerekli ekonomik reformlar açılımının arkasında A B ' n i n siyasi iradesinin de y a k m gelecekte daha fazla his­ sedileceği öngörülmektedir. Konjonktürel dalgalanmaları bir kenara bırakırsak, Orta D o ğ u ' d a , reformcu siyasetlerin hızla ve kararlı bir biçimde güç kazanma­ maları için uluslararası nedenler bulunmamaktadır. 5.3. AB-Akdeniz Ortaklığı Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik atı­ labilecek adımlar düşünülürken özellikle gözden kaçırılmaması gereken bir di­ namik de A B ' n i n içinde bulunduğu hızlı dönüşümdür. A B ' n i n orta ve uzun va­ dede şimdiki yapısından farklı olarak, daha esnek ancak coğrafi açıdan daha ge­ niş bir birliğe doğru evrilmesi beklenmektedir. A B ' n i n son dönemdeki genişle­ me politikası (ve diğer politikalar) birliğin "tam ekonomik ve siyasi entegras­ y o n " hedefinden uzaklaşacağına, bunun yerine daha esnek bir serbest ticaret ve işbirliği alanı haline geleceğine işaret etmektedir. A B ' n i n dış çemberlerinde şimdiki yapısından farklı olarak, serbest ticaret ve yoğun ekonomik ilişkileri merkeze alan bir entegrasyon yapısı öngörülmektedir. Bir başka deyişle, siyasi entegrasyon "çekirdek A B " y l e sınırlı kalırken birliğin ikincil çember bir tür "genişletilmiş serbest ticaret alanı" görüntüsü verecektir. A B Akdeniz Ortaklı­ ğı A B ' n i n orta ve uzun vadeli dönüşüm politikaları arasında önemli bir yere sa­ hiptir. 2010 yılında Akdeniz havzası ile A B arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını hedefleyen Avrupa Akdeniz Ortaklığı projesi A B ' n i n geleceği açısından olduğu kadar Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticareti­ nin geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır. ^"^ Akdeniz çevresindeki ülkelerle A B arasında bir serbest ticaret alanı oluşturul­ ması fikri aslında uzun süredir A B gündeminde yer almaktadır. Geçmişi 1972 yılında düzenlenen Paris Zirvesi'ne dek uzanan Akdeniz ülkeleriyle ekonomik ve ticari işbirliğini artırma perspektifi 1995 yılında Barselona'da düzenlenen Avrupa-Akdeniz Dışişleri Bakanları Konferansı'nda alınan kararlarla güncellik kazanmıştır. Barcelona Konferansı'nda Akdeniz havzasında yer alan bütün ül­ keleri bir araya getirmeyi hedefleyen Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nın temelleri atılmıştır. Sözkonusu konferansta "Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nm Anayasası" niteliğindeki Barcelona Bildirgesi yayınlanmıştır. Bildirge'de AB-Akdeniz Or­ taklığı'nm 2010 yılı itibariyle Akdeniz'de bir serbest ticaret alanının yaratılma­ sı ana hedef olarak belirtilmektedir. Serbest ticaret alanı kurulmasına kurulma­ sına ek olarak Akdeniz havzasında barış ve istilaarın sağlanması ve ekonomik 17 AB'nin Akdeniz politikaları ile ilgili olarak bkz. Müller-Jentsch (2004). işbirliğinin geliştirilmesi Avrupa Akdeniz Ortaklığı'nm amaçları arasında sayıl­ maktadır^ ^ A B Akdeniz Ortaklığı'na Türkiye de dahil olmak üzere 27 ülke katılmaktadır. Ortaklık kapsamında 15 A B üyesi ülkeye ek olarak 12 Akdeniz ülkesi (Türkiye İsrail, Ürdün, Suriye, Tunus, Fas, Filistin, Cezayir, Malta, Lübnan, Mısır, ve Güney Kıbrıs) yer almaktadır. Barselona K o n f e r a n s ı n d a alman kararlarla Avrupa Akdeniz Ortaklığı'nm üç te­ mel alanda, • Siyasi diyalog ve güvenlik, • E k o n o m i k ve mali ve • Sosyal, kültürel ve beşeri alanlarda ortaklık çalışmaları gerçekleştirmesi öngörülmüştür. Ekonomik ve mali ortaklık yukarıda sayılan politikalarla "Akdeniz Havzasf'nda • Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, • Bölgede yaşam şartlarının iyileştirilmesi, • İstihdamın artırılması ve kalkınma farklılıklarının azaltılması, • Bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi yoluyla bütünleşmenin teşvik edil­ mesi, hedeflerine ulaşmayı amaçlamaktadır. Barselona Ç a l ı ş ı m Programı, yukarıda sıralanan hedeflere ulaşılması ama­ cıyla, A B - A k d e n i z Ortaklığı ülkelerinde • yatırım, • sanayi, • tarım, • ulaştırma, • enerji, • iletişim ve bilgi teloıolojileri, • turizm, 18 A B - A k d e n i z O r t a k l ı ğ ı n ı n t a r i h s e l g e l i ş i m i ve y a p ı s ı h a k k ı n d a k i t e m e l b i l g i l e r http://vvww.deltur.cec.eii.int/avrakd_yayin.rtfden aktarılmıştır. • bölgesel planlama, • çevre, • bilim ve teknoloji ve • balıkçılık konularındaki politikalarının A B politikaları ile uyumlulaştırılmasını öngörmektedir. ''Güney-Güney'' Ticareti A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında A B ' n i n ana hedeflerinden birisi "güney-güney" ticareti olarak isimlendirilen, A B ' y e üye olmayan Akdeniz ülkeleri arasın­ daki ticaretin artırılmasıdır. A B , Akdeniz havzasında yer alan ülkeler arasında­ ki dış ticaret akımlarının artırılması konusuna öncelik vermektedir. Güney-güney ticaret hacminin artırılmasıyla elde edilecek ekonomik ivmeden A B Akde­ niz havzası ticaretinin de olumlu yönde etkileceği düşüncesiyle A B bu yönde atılacak adımları destekleme politikası izlemektedir. Akdeniz havzasında bir serbest ticaret alanı oluşturulması nihai hedefine hızla yaklaşılmaktadır. Geçtiğimiz dönem içerisinde bütün Akdeniz ülkeleri ile (Su­ riye hariç) A B arasında Ortaklık Anlaşmaları imzalamıştır. Akdeniz ülkelerinin kendi aralarında ikili serbest ticaret anlaşmalarını t a m a m l a m a çabaları da hızla sürdürülmektedir. Bu kapsamda Akdeniz ülkeleri arasında bir düzineden fazla ikili Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştır. Türkiye geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde Fas, Tunus, Filistin ve Suriye ile STA'lar imzalamıştır. İsrail ile Tür­ kiye arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması 1997 yılından itibaren yürürlüktedir. Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonu İstanbul'da gerçekleştirilen A B Akdeniz Ortaklığı IV. Ticaret Bakanları Konfe­ ransı'nda Akdeniz ülkeleri arasındaki Güney Güney ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak yeni adımlar atılması kararlaştırılmıştır. Bu adımlar arasında en önemlileri Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonunun Agadir Serbest Tica­ ret Anlaşması'a eklemlenmesi ve merkezi K a h i r e ' d e bulunacak bir yatırım ban­ kasının temellerinin atılmasıdır. istanbul'da gerçekleştirilen Bakanlar Konferansı'nda P a l e r m o ' d a kabul edilen Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Protokolü uyarmca Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonu sistemi oluşturulması üzerinde durulmuştur. Bilindiği üzere, PanAvrupa Akdeniz M e n ş e Kümülasyonu (PAAMK) Sistemi'nin oluşturulmasıyla sisteme dahil olan ülkeler menşeli mallar A B başta olmak üzere daha geniş pa­ zarlara giriş olanağı bulabileceklerdir. P A A M K A B Akdeniz Ortaklığı ülkele­ rinde faaliyet gösteren firmalara h a m m a d d e ve ara mallar temininde büyük bir esneklik imkanı sağlayacaktır. P A A M K sisteminin yakın gelecekte tamamlan­ masıyla birlikte bölge içi doğrudan yabancı yatırımın artması beklenmektedir. Agadir Deklarasyonu İstanbul'da gerçekleştirilen IV. Bakanlar Konferansı'nda yeni Pan-Avrupa Ak­ deniz Menşe Protokolü'nün Arap-Akdeniz Agadir Serbest Ticaret Anlaşması'na eklenmesi konusu karara bağlanmıştır. A B , A k d e n i z ' d e 2 0 1 0 ' d a bir ser­ best ticaret alanı oluşturulması kapsamında. Şubat 2 0 0 4 ' t e , Fas, Ürdün, Mısır ve Tunus'la Agadir A n l a ş m a s ı ' m imzalamıştır. 2 0 0 1 ' d e yayınlanan Agadir Deklarasyonu'yla Ürdün, Mısır, Fas ve Mısır arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması kararlaştırılmıştır. Agadir Deklarasyonu'na taraf olan Arap ülke­ leri arasındaki müzakereler 2003 başlarında tamamlanmıştır. Agadir Anlaşması sözkonusu ülkelerle A B arasındaki ticaretin geliştirilmesi he­ define ek olarak Güney Güney ticaretinin geliştirilmesi hedefini de taşımaktadır. Avrupa Komisyonu, Agadir Anlaşmasını M E D A mali programı çerçevesinde kullanılacak fonlar ve dış ticaretin geliştirilmesine yönelik konularda teknik yar­ dım sağlamak yoluyla desteklemektedir. 5.4. Daha Geniş Avrupa- Yeni Komşuluk Stratejisi A B ' n i n önümüzdeki Türkiye'ye komşu coğrafyaya yönelik bir başka politikası 2003 yılı itibariyle başlatılan "Daha Geniş Avrupa-Yeni K o m ş u l u k " (Wider Eu­ rope-New Neighbourhood) stratejisidir. Birliğe tam üyelik perspektifi bulunma­ yan komşu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek amacıyla " D a h a Geniş Avrupa- Yeni K o m ş u l u k " (Wider Europe-New Neighbourhood) isimli yeni bir strateji geliştirmiştir. Daha geniş Avrupa- Yeni Komşuluk stratejisi hedef ülkeleri Rus­ ya, Uki'ayna, Moldavya, Beyaz Rusya, Cezayir, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Libya, Fas, Filistin Otoritesi, Suriye ve Tunus olarak belirlenmiştir. Sözkonusu stratejinin ana hatları 11 Mart 2003 tarihinde yayınlanan " D a h a Geniş AvrupaKomşuluk: Doğu ve Güney Komşularımızla İlişkilerimiz İçin Yeni Bir Çerçe­ v e " adlı bildiriyle duyurulmuştur. Daha Geniş Avrupa stratejisinin temel hedefinin olarak son genişleme dalgasın­ dan sonra A B ' n i n yeni komşularıyla ilişkilerini güçlendirmesi olduğu belirtil­ mektedir. Daha Geniş Avrupa stratejisi siyasal sosyal ve ekonomik alanlarda re­ formları ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemeyi amaçlamaktadır. Daha Geniş Avrupa stratejisi hedef coğrafyada ortak değerler ve A B mevzuatı ile u y u m sağlamayı amaçlamaktadır. Strateji hedefinde yer alan ülkeler A B pa­ zarına daha kolay girmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Strateji nihai hede­ finde A B ile komşuları arasında kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanması yer almaktadır. A B ' n i n komşuları A B mevzua­ tı ile U3mmu da içerecek şekilde siyasi, ekonomik ve kurumsal reformların et­ kin uygulanması ile ortak değerler konusunda kaydedecekleri somut ilerlemeler karşılığında A B ile daha yakın ekonomik entegrasyon imlcanlarmdan faydala­ nacaktır. Spesifik olarak, bütün komşu ülkeler, A B iç pazarı ile kişilerin, malla­ rın, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına imlcan verecek şekilde daha fazla entegrasyondan faydalanacaklardır. A B ' n i n yeni stratejisini ortaya koyan belgede, bir ülkenin bu seviyeye gelmesi ile söz konusu ülkenin üye olmadan Birlik ile sağlayacağı en ileri entegrasyona ulaşacağı vurgulanmaktadır. 5.5. Büyük Arap Serbest Ticaret Alanı Anlaşması (GAFTA) Pan-Arap Ortak Pazarı veya daha çok bilinen adıyla GAFTA, Arap ülkeleri ara­ sında serbest ticaret alanı oluşturulmasını amaçlayan bir bölgesel işbirliği giri­ şimidir. GAFTA, Arap toplumlarındaki yaklaşık elli yıl geriye giden ekonomik bütünleşme sürecinin bugün ulaştığı aşamadır. Arap ülkeleri arasında ekonomik bütünleşme çabaları 1945'de Ai'ap Ligi'nin kurulmasıyla başlamıştır. A r a p Ligi'ni takip eden süreçte bir dizi ek anlaşma imzalanmıştır. Ortak Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (1950), Arap­ lar Arası Ticaretin Desteklenmesi ve Transit Ticaretin Düzenlenmesi Anlaşma­ sı (1950) ve A r a p E k o n o m i k Birliği Anlaşması (1957) bunlardan en önemlileri­ dir. Bölgede uzun yıllar d e v a m eden savaş ve sosyal çalkantılar bölgesel bütün­ leşme çabalarının çoğunlukla sonuçsuz kalmasına yol açmıştır. N e var ki, Arap ülkeleri arasındaki entegrasyon çabaları 1980'lerde yeniden hız kazanmıştır. 1981'de imzalanan A r a p Ülkeleri Arasında Ticaretin Teşviki ve Kolaylaştırıl­ ması Anlaşması 1997'de gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiştir. Sözkonu­ su anlaşma kapsamında onsekiz Arap ülkesinin oluşturduğu G A F T A (1 Ocak 1998) hayata geçirilmiştir. G A F T A ' n m nihai amacı Arap ülkeleri arasında bir " g ü m r ü k birliği" oluşturmaktrr. G A F T A ilk etapta her yıl yüzde 10 oranında güınrük indirimi yapılma­ sını öngörmektedir. G A F T A dahilinde gümiiiklerin t a m a m e n sıfırlanması için hedef yıl olarak 2008 saptanmıştır. GAFTA Arap ülkeleri arasında gümrük tari­ felerinin kaldırılmasına ek olarak eş etkili vergiler ve bütün tarife dışı engelle­ rin kaldırılmasını da hedeflemektedir. Hizmetler ticareti ve doğrudan yatırımlar konuları G A F T A kapsamının dışında yer almaktadır. 5.6. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ) Türkiye'nin geçtiğimiz dönem içerisinde bölgesel entegrasyon ve işbirliği ko­ nularında üzerinde önemle durduğu projelerden önemli bir tanesi Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ)dür. 1992'de kurulan örgüt, her ne kadar baş­ langıçtaki hedef ve beklentileri gerçekleştirmekten uzak da olsa bölgesel bir ti­ caret atılımı için çok önemli birikimleri barındırmaktadır. Daha da ötesi, son bölgesel gelişmeler, yeni bir dış ticaret stratejisi anlayışıyla ele alınıp bu doğ­ rultuda revizyondan geçirildiği takdirde, KEIO'iiün önemli bir bölgesel işbirli­ ği yapısı olabileceğine işaret etmektedir. K E Î Ö , Türkiye'nin öncülüğüyle İstanbul'da kurulmuştur (1992). İlk kurucu üyeler Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye, eski Sovyetler Birliği, R o m a n y a ve Bul­ garistan'dır. Sovyetler Birliği'nin dağılması üzerine. Bağımsız Devletler Toplu­ luğu olarak Rusya Federasyonu, Ulaayna, Azerbaycan, Moldova, Gürcistan ve Ermenistan kurucu üye sıfatıyla katılmışlardır. Daha sonra K a r a d e n i z ' d e kıyısı olmayan Yunanistan ve Arnavutluk da kurucu üye olarak örgüte dahil olmuştur. Doğu B l o k u ' n u n dağılmasının h e m e n ardından bölgesel işbirliğini geliştirmek amacıyla Türkiye'nin önderliğinde kurulan K E Î Ö en eski bölgesel işbirliği ha­ reketlerinden birisidir. Bölgede var olan ekonomik ve ticari işbirliği arzusunun bir yansıması olmanın yanısıra K E İ Ö , on yıldan uzun bir süredir, yeni katılım­ larla genişleyerek faaliyetlerini sürdürmeyi başarmış bir yapı olarak da önem taşımaktadır. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yöne­ lik politikalar oluşturulması aşamasında K E İ Ö ısrarla diklcate alınması gereken en önemli yapılardan birisidir. Her ne kadar başlangıçta varolan yüksek beklen­ tileri karşılayamamış olsa da K E İ Ö , geniş kapsamlı bir işbirhği örgütü olarak potansiyelini korumaktadır -hattâ, son bölgesel gelişmelerle birlikte bu potansi­ yeli artırmıştır. K E İ Ö üyesi ülkelerde son dönemde yaşanan gelişmeler inisiya­ tifin msbeten başarısız kalmasına neden olan yapısal sorunların bir kısmını or­ tadan kaldırmıştır ve önümüzdeki yıllar içerisinde K E İ Ö ' n ü n küçük revizyon­ larla birlikte etkin biçimde çalışması sağlanabilir. 5.6.1 KEİÖ'nin Amaçlan Kuruluş metninde Karadeniz'e komşu ülkeler arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulması hedefler arasında sayılmasına karşın zaman içerisinde bundan vazgeçilmiş, "ekonomik ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesi" temel hedef olarak saptanmıştır. K E İ Ö geçtiğimiz dönemde s m n ve kıyı ticaretinin geliştirilmesi; ticaretin önün­ deki tarife dışı engellerin kaldırılması; bölge içi doğrudan yatırımın ve K O B İ politikalarının teşvik edilmesi; ve işadamlarının smır ötesi hareketlerinin kolay­ laştırılması konularına yoğunlaşmıştır. K E Î Ö üye ülkeler arasında doğrudan yatırım ve dış ticaretin geliştirilmesini de temel hedefleri arasında değerlendirmektedir. Bu amaçla, • Bölge ülkelerindeki tarife dışı engellerin belirlenerek ortadan kaldırılması, • Bölge ülkeleri arasında ticaretin kolaylaştırılması açısından smır geçiş uy­ gulamalarına ilişkin çalışmaların yapılması. • G ü m r ü k ve vize uygulamalarına yönelik olarak iş dünyasının aktif katılı­ mıyla konferanslar düzenlenmesi, • İşadamlarının vize güçlüklerinin üstesinden gelebilmeleri için bir vize ko­ laylığı sözleşmesinin hazırlanması, • Sürdümlebilir büyüme ve kalkınma için bir "Yatırım Şartf'mn hazırlanması, • Ulaşımın kolaylaştırılması için üye ülkeler arasında hir "Mutabakat Muhtrrası" hazırlanması, • K E Î Ö bünyesinde bir "Ticaret Geliştirme Merkezi"nin kurulması, • Küçük ve orta ölçekli yatırımların desteklenmesi, • Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler arasında bilgi ve deneyim alış verişinin sağlanması da hedefler arasında sayılmaktadır. K E İ Ö ayrıca başta menşe uygulamaları ve Avrupa Patent Sistemi olmak üzere Avrupa standartlarının üye ülkeler arasında yaygınlaştırılmasını hedeflemektedir. 5.6.2 KEİÖ^nin Bölgesel Bir İşbirliği Açısından Avantajları K E İ ' n i n oluşturduğu bilgi birikimi, tesis ettiği kurumsal alt-yapı ve oluşturdu­ ğu esnek örgütlenme yapısı daha ileri düzeyde bölgesel işbirliği sağlanması açı­ sından önemli bir zemin sağlamaktadır. K E İ Ö ' n ü n değerlendirilebilecek biriki­ minin en önemli öğeleri şunlardır: • Tamamen bölge içi dinamiklerce oluşturulmuştur. K E İ Ö , bölgede yürütü­ len Güney D o ğ u Avrupa İşbirliği Girişimi (SECİ) ve Güney D o ğ u Avru­ pa İstilaar Paktı (İP) gibi benzer amaçlı diğer inisiyatiflerden farklı ola- rak tamamıyla bölge içi dinamiklerce oluşturulmuştur. Bu özellik Türki­ y e ' n i n komşuları ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi stratejisi açısından çok önemlidir. • Örgüt, çoğulcu bir yapıya sahiptir. KEİÖ, başlangıcından itibaren "çoğul­ cu" bir niteliğe sahiptir. Geniş katılımlı bir temelde örgütlenmiştir. K E İ Ö hükümetler boyutuna ek olarak, parlamenterler, özel sektörler, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımlarıyla faaliyet göstermektedir. • KEİÖ kurumsallaşmıştır. Çalışma organları, İstatistik Veri ve Ekonomik Bilgi Değişimi Koordinasyon Merkezi ve Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası somut projeleri sonuçlandırabilecek temel kurumlar olarak işlev görebilmektedirler. • K E İ Ö bölgesel k a m u malları üretiminde kullanılabilecek kurumlara sa­ hiptir Bu kurumların başında büyük projelerin değerlendirmesinin yapıl­ ması ve finansmanın sağlanması için kullanılabilecek Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası gelmektedir. • Üye olamayan diğer bölge ülkelerinin de ilgisini çekmektedir. K E İ Ö , Av­ rasya'da geleceği olan ve önemli görevler üstlenmiş bir bölgesel ekono­ mik işbirliği teşkilatıdır. Öte yandan K E İ Ö ' y e üye olmak veya gözlemci statüsü kazanmak için birçok ülkenin başvurmuş olması da örgütün ulus­ lararası toplum nezdinde zemin kazanmaya başladığını göstermektedir. Ayrıca, K E İ Ö ' n ü n Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerle iliş­ ki kurması ve bu bağların güçlendirilmesi teşkilatın uluslararası toplumla daha yakın ilişkiler tesis etmesine kuşkusuz katkıda bulunacaktır. • Dar bir birlik değildir, dış dünyaya da açıktır. İsrail, Mısır, Polonya, Slo­ vakya, Tunus, Avusturya, İtalya, Fransa ve Federal Almanya K E İ Ö toplan­ tılarına gözlemci olarak katılmaktadnlar. Ayrıca, A B D de K E İ Ö ' y e göz­ lemci üye olmak için başvuruda bulunmuştur. Bu ülkelere ek olarak Ulus­ lararası Karadeniz Kulübü de uluslararası loıruluş statüsünde K E İ Ö ' y e gözlemci olarak katılmaktadır. • Örgütün düşük profil çizmesinin önemli nedenlerinden çoğu son dönemde ortadan kallomştır. KEİÖ üyesi devletlerin bir kısmı ulusal politikaları ile KEİÖ oluşumu arasında bü' uyumsuzluk olduğu kanaatiyle tedirginlik ya­ şamışlardır. Özellikle Bulgaristan ve Romanya K E İ Ö ' n ü n A B ' y e tam üye- lik sürecini yavaşlatabileceği düşüncesiyle tutuk davranmışlarda Diğer yandan, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ikili sorunlar nedeniyle K E İ Ö bağlayıcılığı bulunmayan bir organizasyon olarak ortaya çılanıştır. Bugün bu sorunlar önemlerini yitirmektedir. • DinamJk bir yapıya sahiptir. K E İ Ö yalnızca üye ülke hükümetleri arasın­ daki ilişkilerle sınırlı kalmamıştır, sivil toplum ve iş dünyasının aktif ka­ tılımını sağlayarak dinamik bir yapı kazanmıştır. Ü y e devletler hükümet­ ler arası, parlamentolar arası, iş çevreleri arası ve finansal birimleri içine alan etkileyici bir organizasyon yapısı ortaya koymuştur. Bu ilişkiler top­ lamı K E İ Ö ' n ü n en değerli yanlarından birisidir. • Dış ticaretin desteklenmesine yönelik birçok alanda u z m a n organlara sa­ hiptir. K E İ Ö bünyesinde bölgesel dış ticaretin geliştirilmesine yönelik kullanılabilecek çeşitli oluşumlar bulundurmaktadır. Başlıcaları Karade­ niz istatistik ve İktisadi İşbirliği Koordinasyon Merkezi (merkezi Anka­ r a ' d a ) , Balkan K O B İ Merkezi (merkezi Bül<creş'te), Karadeniz Enerji Merkezi (merkezi Sofya'da) ve Uluslararası Karadeniz Çalışmaları Mer­ kezi (merkezi Atina'da). Yukarıda maddeler halinde kısaca özetlenen özellikleri K E İ Ö ' n ü n Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak kullanı­ mı açısından önemli bir fırsat sunduğuna işaret etmektedir. Bölgesel gelişmele­ ri ve dinamikleri hesaba katan bütünlüklü bir dış ticaret stratejisi, tüm potansi­ yelleri ve birikimi ile birlikte K E İ Ö ' y ü yeniden düşünmek zorundadır. 5,6.3 KEİÖ^nün Geleceğine Yönelik Bir Değerlendirme K E İ Ö bölgede yaşanan bütün sorunlara rağmen uzun soluklu bir bölgesel işbir­ liği girişimi olarak önemini koruiPıaktadır. K E İ Ö ' n ü n yaşanan bütün problemle­ re karşın on yılı aşkın bir süre ayakta kalabilmesi bölge ülkelerinin bölgesel iş­ birliği yönündeki iradelerinin gücünü göstermesi açısından önemlidir. Bölge ül­ kelerinin gösterdikleri bu irade Türkiye'nin çoğu K E İ Ö üyesi de olan komşu ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesi açısından önemli bir dayanak no­ ktası işlevi görmektedir. Ne var ki, K E İ Ö ' n ü n başlangıçta saptanan hedeflere ulaşılması açısından ol­ dukça düşük bir profil çizdiği de bir gerçektir. K E İ Ö ' n ü n bu görece başarısız performansının arkasında çok sayıda neden bulunmaktadn. Ancak, bölge ülke­ lerinin geçirdikleri yukarıda değinilen hızlı dönüşümler sonucunda bu nedenle­ rin bir bölümü ortadan kalkmıştır. Son dönemde sağlanan makroekonomik istilcrar, yükselen petrol fiyatlarının da yardımıyla doğal kaynak zengini üye ülkelerin alım güçlerinin artması ve doğ­ rudan yatırım trafiğinin hızlanması K E İ Ö ' n ü n daha etkin bir örgüte dönüşmesi için çok önemli fırsatlar sunmaktadır. K E İ Ö ' n ü n nihai hedefleri arasında yer alan "dış ticaretin geliştirilmesi" konu­ suna önümüzdeki dönemde daha fazla vurgu yapılması ve bugüne kadarki per­ formansının bu amaç doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi bölgesel dış ti­ caret hacminin artırılması açısından önemli faydalar sağlayacaktır. 6. YENİ BİR KOMŞU VE ÇEVRE ÜLKELER STRATEJİSİNE DOĞRU Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülke­ lerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi" başta Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla dış ticaretinin yasal alt yapısının tamamlanması konusu olmak üzere bir çok açı­ dan gelişme kaydetmiştir. Ancak bugün ulaşılan noktada, Türkiye'nin komşula­ rı ve bölge ülkeleriyle ticaretini geliştirme hedefine ulaşılabilmesi için yeni bir kısa ve orta vadeli plana ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye önümüzdeki on yıllık dönem içerisinde k o m ş u ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak yeni bir strateji oluşturmak zorundadır. Bu açıdan halihazırda yürütül­ mekte olan " K o m ş u ve Çevre ÜlkelerleTicaretimizi Geliştirme Stratejisi"nin küresel ve bölgesel gelişmeler ışığında belirli noktalarda reforme edilmesi kri­ tik önem taşımaktadır. Türkiye'nin " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin geliştirilmeye açık bir dizi zayıf noktası bulunmaktadır. Herşeyden önce haliha­ zırda uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi global bir bakış açı­ sıyla hazırlanmış bir 'dış ticaret' stratejisinden ziyade bir 'ihracat stratejisi' ola­ rak düşünüldüğü izlenimini vermektedir. Her ne kadar hedef ülkelerle Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin arttırılması stratejinin amaçları arasında sayılsa da bu hedef kapsamlı bir dış ticaret stratejisinin gerekthdiği ölçüde vurgulanmamaktadır. U y g u l a m a y a dönük adımlar incelendiğinde " K o m ş u ve Çevre Ül­ kelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin temelde bir ihracatı geliştirme stratejisi niteliğinde olduğu açıkça görülebilmektedir. Halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliş­ tirme Stratejisi"nin bir başka zayıf noktası kullanılan ekonomi politikası araçla­ rının çeşitlendirilmemiş olmasıdır. Strateji temelde çok az sayıda ve dar kap­ samlı politika aracının kullanılmasına dayanmaktadır. Strateji kapsamında yeni ticaret politikası araçları olarak nitelenen uygulamalar esasta bir dizi pazara gi­ riş politikasından ibarettir. Strateji kapsamında imllanılan politika araçlarının kısıtlı olması nedeniyle Türki­ y e ' y e komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretini geliştirmesi açısından oldukça pa­ sif bir rol biçilmektedir. D T M tarafından 2000 yılından beri yürütülen K o m ş u ve Çevre ülkeler stratejisi temelde, Türkiye'nin komşu coğrafyayla gerçekleştirece­ ği ticaretin hukuki alt yapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu amaçla Serbest Ticaret, Yatırımların Korunması ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi anlaşmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Strateji kapsamında yer alan ülkelerin büyük çoğunluğuyla her üç alandaki anlaşmalar tamamlanmış, parafe edilmiş veya görüşmeler başlatılmıştır. Uluslararası serbest ticaret alanları oluştLirulmasma yönelik olarak gerekli yasal alt yapının tamamlanmasını destekleyen küresel ve bölgesel trendler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin hedeflerine doğru kendiliğinden bir yönelim oluştuğu görülmektedir. B u açıdan bakıldığın­ da Türkiye'nin hukuki alt yapısının tamamlanmasına yönelik çabalarına ek ola­ rak daha aktif politika araçları geliştirmesinin taşıdığı stratejik önem açıktır. Oysa halihazırda yürütülen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nde yalnızca bir dizi pazara giriş politikası öngörülmektedir. Strateji kapsamında dördüncü politika aracı olarak komşu ülkelere gerçekleştirilecek alım ve tanıtım heyetleri, fuarlar, sergiler ve benzeri faaliyetler yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi" yalnızca pazara giriş araçlarına dayanmaktadır. Bu politikalarla esas olarak pazara giriş araçlarının hayata geçirilmesi yoluyla iş dünyası ve yatırım­ cıların karşılaştıkları tarife dışı engellerin aşılması ve hedef pazarlara yönelik ihı^acatm arttırılması hedeflenmiştir. Türkiye'nin halihazırda yürüttüğü "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Ge­ liştirme Stratejisi" kapsam olarak fazlasıyla geniştir. Hazırlandığı günden bugü­ ne strateji kapsamı T ü r k i y e ' y e daha geniş bir ekonomik alan sağlamak amacıy­ la daha da genişletilmiştir. Strateji hedefinde yer alan ülke sayısı 4 7 ' y e ulaşmış, hedef bölge Afrika'nın Atlantik kıyılarından Baltık Denizi ve Orta Asya içleri­ ne dek uzanan geniş bir coğrafya olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar iki çem­ berden oluşan çift katmanlı bir yapı ile komşu ve önhat ülkeleri ayrı birer grup olarak değerlendirilse de bugünkü haliyle Türkiye'nin " K o m ş u ve Çevre Ülke- lerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi" kavramsal güçlükler barmdıracak ölçü­ de geniş bir kapsama sahiptir. Bu durum Türkiye ile k o m ş u coğrafya arasmda daha derin ekonomik ve ticari ilişkiler yaratılması için politika önerileri gelişti­ rilmesi aşamasında güçlük yaratmaktadır. Bu açıdan, yakın gelecekte Türki­ ye'nin komşu coğrafyayla dış ticaretinin gehştirilmesine yönelik yeni politika­ lar oluşturulması aşamasında komşu ve önhat ülkeleriyle sınırlı yeni bir strate­ jik hedef belirlenmesi faydalı olacaktır. Yukarıda kısaca değinilen bir dizi zayıf noktanın güçlendirilmesi yönünde atı­ lacak adımlar Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesine kısa ve orta vade içerisinde katkı sağlayacaktır. 6.1. Yeni Bir Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin Ana Hatlan Türkiye'nin yeni k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisinin, uygulamacı birimler ve sivil toplum kuruluşlarının karşılıklı etkileşimi içerisinde, uzun soluklu bir ça­ lışmayla hazırlanması gerektiğinin bilinciyle; böylesi bir çalışmaya ön hazırlık sağlamak amacıyla yaptığımız önerileri aşağıda sunuyoruz. Aşağıda ana hatları verilmeye çalışılan yeni bir stratejinin uygulanması Türkiye'nin k o m ş u coğraf­ yayla karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. 1. Türkiye k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konu­ sunu Bölgesel K a m u Malları kavramsal çerçevesinde ele almalıdır, Türkiye'nin yakın gelecekte komşu coğrafyayla dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik uygulamaya koyacağı politikaların h e m tutarlılık h e m de etkinlik sağ­ lanması açısından genel bir ekonomik anlayış uyarınca oluşturulması gerek­ mektedir. Uluslararası ticaret politikaları ve uluslararası ilişkiler literatüründe giderek artan bir önem kazanan "Bölgesel K a m u Malları" yaklaşımı genel bir kavramsal çerçeve çizilmesinde fayda sağlayabilir niteliktedir. Özellikle bölgesel ticari ve ekonomik işbirhği konularının kavramsallaştırılmasında Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı oldukça kullanışlı bir düzlem sunmak- tadır. Bu yaklaşımda bölgesel işbirliğine yönelik politikalar ve nihai amaçlar bölgesel kullanımda olan k a m u malları olarak kavramsallaştırılmaktadır. Küreselleşmenin 20. yüzyılın son çeyreğinde giderek güçlenmesiyle birlikte ka­ mu malları tartışmaları ulus devlet sınırlarını aşarak daha geniş bir düzleme ta­ şınmaya başlanmıştır. Özellikle 1990Tı yıllardan itibaren k a m u malları artan küresel ve bölgesel bütünleşme ve bağımlılıklar nedeniyle uluslararası temelde ele alınır olmuştur. Bu dönemde uluslararası kullanıma açık "küresel k a m u mal­ ları" konusuna h e m uluslarası iktisat h e m de uluslararası ilişkiler ve siyaset bi­ limi disiplinleri tarafından artan bir ilgi gösterilmeye başlanmıştır.^^ Küresel kamu malları konusu dünya ticareti başta olmak üzere, küresel güven­ lik, barış ve sağlık gibi konularla ilişkili olarak ortaya çıkmıştır. Küresel kamu malları sınır aşırı problemlerin çözümü veya varolan pozitif dışsallıklardan faydalanabilinmesi amacıyla bilgi toplama-paylaşma, standart oluşturma, kurallar koyma, ve koyulan kuralların işlerliğini kontrol edecek kurumlar oluşturulması gibi konularla doğrudan ilişkili olarak ortaya çılonıştır. Bölgesel k a m u malları ulusal ve küresel kamu malları arasında bir kategoride yer almaktadır. Bölgesel k a m u malları küresel kamu mallarından, elde edilecek faydanın coğrafi olarak sınırlanmış olmasıyla ayırılmaktadır. Buna göre bölge­ sel k a m u malları, kullanımında rekabet unsurları içermeyen, sımrlama-tahdit bulunmayan ve kullanımı bölgesel refahı arttıracak mal ve hizmetlerin tümü olarak tanımlanabilir. Bölgesel k a m u malları bir kaç ülke ile sınırlı olarak düşü­ nülebileceği gibi tüm bir kıta veya yarı küre gibi daha geniş ölçekte de kavramsallaştırılabilir. Bilindiği gibi k a m u mallarının temel özelliği tüketimde rekabetlilik ve ayrımcılık-dışlama bulunmamasıdır. Bu açıdan bakıldığında Bölgesel K a m u Malları birbirine sınır komşusu ülkeler arası ticaretin ve ekonomik işbirliğinin geliştiril­ mesi konularında yüksek açıklayıcı-kavramsal güce sahip bir model olarak öne çıkmaktadır. Küresel veya Bölgesel kamu malları önemli pozitif dışsallıklar ba19 Küresel Kamu Malları literatürü için bkz. Kanbur, Sandler ve MoiTİson (1999); Kanbur (2001)- ve Fen-oni (2002). rmdırmaktadır. Türkiye'nin icomşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretini geliştir­ meye yönelik olarak atacağı ülkemiz açısından olduğu kadar bölgenin diğer ül­ keleri açısından da dışsal faydaları bulunacaktır. 2. Oluşturulacak yeni bir dış ticaret stratejisi, k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesi bağlamında üretilecek "bölgesel k a m u mal» larf' k o n u s u n d a Türkiye'ye aktif rol biçmelidir. Bölgesel k a m u malları üretimi yoluyla dış ticaretin geliştirilmesi politikaları ak­ tif olarak desteklenmelidir. Türkiye yakm geçmişte K E İ Ö başta olmak üzere bölgesinde işbirliği ve yakınlaşma sağlanması konularında aktif rol almış ve bölge ülkelerine önderlik etmiştir. Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ola­ rak atılacak yeni adımlarda aktif olarak hareket etmesi gerekmektedir. Küresel ve bölgesel gelişmelere uygun olarak atılacak adımlar komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesine katkıda bulunduğu kadar Türkiye'nin bölgesel siyaset içerisindeki yerine de katkıda bulunacaktır. Bu açıdan Türkiye'nin bölgesel dış ticaret ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak sağlanacak bölge­ sel kamu mallarının arzına da aktif olarak katkıda bulunması gerelmıektedir. Bölgesel k a m u mallarının arzı, kullanımını paylaşan bölge ülkelerinin tamamı veya bir kısmının ortak çabaları ve katkılarıyla gerçekleştirilebileceği gibi bir veya bir kaç lider ülke tarafından da gerçekleştirilebilir (Ferroni, 2002). Bölgesel kamu mallarının finansmanı hem ulusal düzeyde h e m de uluslararası düzeyde katılım gerektirmektedir. Bu yönde ulus-aşırı politikalardan elde edile­ cek faydanın maksimize edilmesine yönelik izlenecek politikalar ulusal fonlarla finanse edilirken uluslararası politikaların ulslararası düzeyde finansmanı ge­ rekmektedir. H e m ulusal h e m de uluslararası politikaların finansmanı konusunda kamu fi­ nansmanının yanısıra özel sektör fonlarından da yararlanılabilir. Bu kapsamda kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşlarının da bölgesel k a m u mallarının üretiminin finansmanı konusunda etkin katılımı sağlanabilir. Küresel- Bölgesel Kamu Malîannın Finansman Kaynaklan • K a m u Kaynakları Uluslararası • Uluslararası Finansal K u m m l a r • Uluslararası Kuruluşlar • Ö z e l Sektör K a y n a k l a r ı Çok Uluslu v e y a Ulusal Şirketler Kâr A m a c ı G ü t m e y e n KuruluşlarUlusal îş Çevreleri- Sivil Toplum Örgütleri Uluslararası îş Çevreleri- Sivil Toplum Örgütleri Kaynak: Kanbur (2001). 3. Bölgesel K a m u M a l l a n ü r e t i m i n d e b a ş t a A B ve D ü n y a B a n k a s ı o l m a k ü z e r e bölgesel-küresel o l u ş u m l a r d a n m a l i ve t e k n i k d e s t e k s a ğ l a n m a ­ s m m yolları araştırılmalıdır. Türkiye'nin bölgesel ticareti geliştirme amacı A B başta olmak üzere bölgesel güçlerin kısa ve orta vadeli amaçlarıyla örtüşmektedir. Türkiye komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda bölgesel trendlerden m a k s i m u m oranda faydalanabilmenin yollarını aramalıdır. A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında atılan yeni adımlar bu bölgede ticaretin ge­ liştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malları üretiminin finansmanı konusunda önemli mali fırsatlar yaratmaktadır. M E D A k a p s a m m d a Bölgesel K a m u Malları üretiminin finansmanının sağlan­ ması m ü m k ü n görünmektedir. Geçtiğimiz günlerde A B Akdeniz Ortaklığı kap­ samında projelerin desteklenmesi için Avrupa Kalkınma B a n k a s ı ' n a ek olarak, A B Akdeniz Ortaklığı'na yönelik yeni bir kalkınma bankası oluşumuna yönelik adımlar atılmasıyla bu konu daha da uygulanabilir hale gelmiştir. 4. K a r a d e n i z E k o n o m i k İşbirliği Ö r g ü t ü Bölgesel K a m u M a î l a r m m O î n ş t u r u l m a s î , Y ö n e t i m i ve F i n a n s m a n ı ' n d a k u l l a n ı l a b i l e c e k b i r ya­ pıya d ö n ü ş t ü r ü l e b i l i r , Karadeniz E k o n o m i k İşbirliği Örgütü (KEİÖ) yaklaşık on beş yıldır faaliyet gösteren kapsamlı bir bölgesel işbirliği girişimidir. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişmeler K E İ Ö ' n ü n göreli olarak başarısız performansının ardında yatan ne­ denlerin bir kısmını ortadan kaldırmıştır. Bu gelişmeler sonucunda K E İ Ö ' n ü n yarattığı çoğulukçu, geniş katılımlı ve kurumsallaşmış yapının Türkiye'nin yer aldığı coğrafyayla dış ticaretinin geliştirilmesi açısından aktif kullanımı m ü m ­ kün olabilir. Özellikle dış ticaretin geliştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malı niteliğinde­ ki projelerin finansmanında başta Yatırım Bankası olmak üzere K E İ Ö bünye­ sinde faaliyet gösteren kurumsal yapıların kullanılması düşünülmelidir. 5. Yeni b i r s t r a t e j i t i c a r e t politikası a r a ç l a r ı n a ek o l a r a k s a n a y i politi­ k a s ı ve d i ğ e r e k o n o m i politikası a r a ç l a r ı n ı n d a k u l l a n ı l m a s ı n ı ö n g ö r melidir. Yeni bir strateji, bölge içi (Greenfield) doğrudan yatırım akımlarını destekle­ mek için politikalar geliştirmelidir. Doğrudan yabancı yatırımların özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri açı­ sından önemi giderek artmaktadır. Dünya genelinde sermaye hareketlerinin ser­ best bırakılması ve üretimin küreselleşmesi sonucunda Türkiye'nin içinde bu­ lunduğu coğrafya giderek artan oranda doğrudan yabancı yatırım çekmektedir. Bölge içerisinde bölge-içi doğrudan yatırımların önemi de artış göstermektedir. iktisat teorisi doğrudan yabancı yatırımların dış ticaret akımlarının önemli bir be­ lirleyeni olduğunu giderek artan bir uzlaşmayla kabul etmektedir. Doğrudan ya­ bancı yatırımların dış ticaret hacmi üzerindeki belirleyici etkisi nedeniyle Türki­ ye için komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesine yönelik politikala­ rın geliştirilmesinde yatırımlar konusunun da ayrıca ele alınması gerekmektedir. Özellikle doğrudan yabancı yatırımlar ve üretimin sınır aşırı örgütlenmesi so­ nucunda dış ticaret hedefleriyle sanayi politikaları arasında yakın bir bağ orta­ ya çıkmıştır. Türkiye ile komşu ve çevre ülkeler arasında karşılıklı doğrudan yabancı yatı­ rımların desteklenmesi dış ticaret hacmini arttıracaktır. Bu nedenle karşılıklı ya­ tırımların korunması anlaşmalarının tamamlanmasına ek olarak yeni politikalar oluşturulmalıdır. Geçtiğimiz yıllar içerisinde Ortak Sanayi Bölgeleri ve Ortak Inovasyon (Tekno­ lojik Yenilik) Politikaları, başta A B olmak üzere dünyada sıkça gündeme gel­ meye başlamıştır. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıllarda Türkiye ile Bulgaristan ara­ sında benzer bir oluşum oluşturulmasının ön görüşmeleri yapılmış, ancak iler­ leme sağlanamamıştır. Türkiye'nin özellikle tümü A B üyesi olacak Batı komş­ ularıyla Ortak Sınır Aşırı Sanayi Alanları oluşturması orta vadede değerlendiri­ lebilir fırsatlar sunacaktır^^ Özellikle K O B İ ' l e r i içerecek biçimde yapılanmalar konusunda A B ' n i n ilgili fonlarından yararlanılması olanaklı görülmektedir. 6. Yeni bir strateji üretimin smır a ş ı n örgütlenmesi gerçeğini göz ardı etmemelidir. Üretimin smır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­ maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­ maktadır. 20 Bu kapsamda HoHanda ile Almanya ve Avusturya ile Çek Cumhuriyeti arasmdaki b ö k e l e r birer model olarak incelenebilir. Başta üretim maliyetlerinin azaltılması olmak üzere önemli pazarlara giriş ko­ laylığı ve bu yolla uluslararası rekabetlilik sağlanması amacıyla yakın coğrafya firmaları üretimlerini smır aşan biçimde yeniden örgütlemektedirler. 7, Yeni b i r s t r a t e j i ü r e t i m i n s m ı r a ş a n b i ç i m d e ö r g ü t l e n m e s i n d e n elde edilecek dışsal f a y d a l a r d a n y a r a r l a n m a k a m a c ı y l a sınır-aşırı ş i r k e t b i r l e ş m e l e r i n i d e s t e k l e y e c e k p o l i t i k a l a r içermelidir. Bu yöndeki çabalarda smır aşırı şirket birleşmeleri geleneksel doğrudan yaban­ cı yatırımlara ek yeni bir olgu olarak ortaya çıkmıştır. Smır aşırı şirket birleş­ meleri konusunda firmalara danışmanlık sağlayacak bir yapının oluşturulması h e m komşu ülkeler arası doğrudan yatırım akımlarını h e m de karşılıklı dış tica­ ret hacmini arttıracaktır. 8. Yeni b i r s t r a t e j i v a r olan bölgesel işbirliği ve e n t e g r a s y o n ç a b a l a r ı n a uygun o l a r a k biçimlendirilmelidir. Türkiye'nin önümüzdeki kısa dönem içerisinde komşu coğrafyayla dış ticareti­ nin geliştirilmesi, büyük ölçüde, uygulanacak politikaların küresel ve bölgesel trendlere aykırı olmamasına bağlıdır. Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ata­ cağı yeni stratejik adımlar bölgesel ve küresel yönelimlere u y g u n olarak kurgulanmalıdır. Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada hızla serbest ticaret alanları oluşturulmakta, bölgesel entegrasyonun çeşitli formları denenmektedir. Türkiye yakın gelecek­ te bölge ticareti üzerinde belirleyici etkisi olacak bu gelişmeleri doğru okumak ve stratejisini bu gelişmelere uygun olarak geliştirmek zorundadır. 9.. Yeni b i r K o m ş u ve Ç e v r e Ü l k e l e r Stratejisi " g e r ç e k a n l a m d a ' ^ b i r Dış Ticaret Stratejisi olarak biçimlendirilmelidir. Yeni bir strateji yalnızca bir ihracat stratejisi olarak değerlendirilmemelidir. Bir başka deyişle, kısa dönemli ve dönemsel dalgalanmalara açık ihracat artış­ ları yerine Türkiye ile k o m ş u coğrafya arasındaki dış ticaret hacminin arttırıl­ ması amaçlanmalıdır. Bölge içi ticaret akımlarının artmasının çarpan etkisiyle Türkiye'nin bölgeye yönelik ihracatının da artması anlamına geleceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu açıdan, bölge ülkeleri Türkiye'nin yalnızca h a m madde ve yarı m a m u l mal te­ darikçisi olarak düşünülmemelidir. 10. Yeni bir strateji, "ticaretin kolaylaştırılması" konusuna daha fazla önem vermelidir. Doha sonrasında dünya ticaret sisteminin önemli konuları arasında yer alan ti­ caretin geliştirilmesi ve taşımacılık konuları Türkiye'nin yer aldığı coğrafya açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olduğu gerçeğinden hareketle ticaretin kolaylaştırıl­ ması konusunda atılacak adımlar komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu konuda tercihli yapılar düşünü­ lebileceği gibi atılabilecek adımlarda zaman kaybedilmemesi için Türkiye'nin tek taraflı olarak kısa dönemli kayıpları finanse etmesi yoluna da gidilebilir. Bu kapsamda komşu ülkeler nezdinde başta vize olmak üzere kişilerin seyahat serbestisi konusundaki sorunların çözümü için alternatif politikalar uygulama­ ya sokulmalıdır. 11. Yeni bir strateji, konuyla ilgili iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşla­ rının en üst düzeyde "katılımlını içermelidir. Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak oluşturulacak yeni bir strateji iş dünyasının bölge ülkelerinde y a k m dö­ nemde elde ettiği tecrübelerden m a k s i m u m oranda faydalanmalıdır. Bu açıdan, başta sözkonusu ülkelerde yatırımları bulunan iş çevreleri ve ihra­ catçı birlikleri olmak üzere, konuyla ilgili tüm sivil inisiyatiflerin değerlendiril- mesi gerekmektedir. Sözkomısu sivil toplum girişimlerinin politika yapıcılarla işbirliği içinde stratejinin temel hedeflerine ulaşılması için aktif rol almaları ge­ rekmektedir. B u rolün geleneksel olarak iş çevrelerine biçilen rolden farklı ola­ rak daha doğrudan katılım olarak belirlenmesi stratejinin nihai amaçlarına ula­ şılması açısından önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Bir­ liği tarafından M o s k o v a ' d a kurulan Türk Ticaret Merkezi benzeri yapılar teşvik edilmelidir. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından geçtiğimiz dönemde başlatıkm Ticaret Ta­ kımları (Tic-Tak) çahşmaları bu yönde atılan önemli bir adımdır. Ancak Tic-Tak uygulamasının daha fazla sivil toplum- iş çevresi katılımıyla genişletilmesi ge­ reklidir. Bu konuda bir ön adıiTı olarak Tic-Tak uygulamasının komşu ülkeler için tercihli olarak daha kapsamlı hale getirilmesi düşünülebilir. K o m ş u ve çev­ re pazarlara yönelik olarak tercihli hale getirilecek bir uygulama strateji hede­ finde yer alan ülkelerde Tic-Tak uygulamasına daha fazla k a m u ve özel sektör kaynağı aktarılmasıyla etkinliğin arttırılması mümlcün olacaktır. K o m ş u ve çevre ülkelerde kurulacak daimi iletişim noktalarıyla bu ülkelerde sı­ nırlı sayıda personelle faaliyet gösteren ticaret müşavirliklerinin çalışmaları desteklenebilir. Başta K E İ Ö olmak üzere bölgesel işbirliği örgütlerinin yapısı içerisinde Ortak Ticaret Destekleme Geliştirme Merkezleri'nin kurulması da bu kapsamda de­ ğerlendirilebilir. Tam anlamıyla işler bir yapıya sahip olmamasına rağmen Bal­ kan Ticareti Geliştirme Merkezi'nin, bu tür girişimlere örnek teşkil ettiği belir­ tilebilir. Benzer yapıların Türkiye'nin öncülüğünde diğer komşu coğrafyalar için de oluşturulması yoluna gidilmelidir. 12. Yeni bir strateji, k o m ş u ve çevre üilielerle dış ticaretimize yönelik "tercihli yapılar" oluşturulmasını ön plana almalıdır. Türkiye'de halihazırda bir dizi ihracat teşvik politikası yürürlüktedir. Genelde pazara girişi desteklemeyi amaçlayan teşvik sisteminin k o m ş u ve çevre ülkele- re yönelik olarak tercihli hale getirilmesi oluşturulacak yeni bir stratejnin başa­ rı şansını arttıracaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin dış ticaretin geliştirilmesi yönünden desteklediği paza­ ra giriş politikalarının komşu ve çevre ülkelere yönelik olarak tercihli kılınma­ sı gerekmektedir. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin ge­ liştirilmesine öncelik verme kararma uygun olarak bu pazarlara giriş destekle­ rinde pozitif ayırımcılık uygulamasına gidilebilir. 13. Yeni bir strateji birbiriyle çelişen unsurlardan a r m d m l m a l ı d ı r . Başta smır ticaret merkezleri olmak üzere, dar kapsamlı bölgesel kalkınma poli­ tikaları ile dış ticaretin geliştirilmesi hedefinin birbiriyle çeliştiği görülmektedir. Türkiye k o m ş u ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda dış ticarete y ö ­ nelik hedefleriyle yurt içi bölgesel kalkmmıa hedefleri arasında denge oluştur­ mak zorundadır. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde yurt içi gelir ve kalkın­ mışlık farklılıklarını gidermek ve bölgesel sosyo-ekonomik sorunlara çözüm bulmak amacıyla, kayıtlı (organize) veya kayıtlı olmayan smır ticaretine önem vermiştir. Başta D o ğ u ' d a ve Güney Doğu Anadolu'da, yıllardır bir şekilde var­ lığını sürdüren smır ticaretinin kurumsallaştırılmasına yönelik olarak adımlar atılmaktadır. Smır ticareti ile smrr-aşırı dış ticaret hedefleri arasında bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan, h e m sektör h e m de ülkeler açısından belirli sınırlandırmalar y o ­ luna gidilmesi her iki politikanın da etkinliğini arttıracaktır. Her iki politikanın daha fazla eşgüdüm içerisinde yürütülmesi birbiriyle çelişen hedeflerin ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacaktır. 14e Türkiye ticaret akımlarını destekleyecek hizmetlerin sağlanmasına yönelik "alt yapı y a t m m l a r ı " n a öncelik vermelidir. Uluslararası m a m u l mal ticaretinin geliştirilebilmesi ve imalat sanayinin ente­ grasyonu açısından ticaretle bağlantılı bir dizi hizmetin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Başta telekomünikasyon, taşımacılık, finansal hizmetler, muha- sebe, hukuk, işletme, bilişim, danışmanlık gibi hizmetlerin sağlanmasının ülke­ ler arası ticaret akımlarını pozitif yönde etkilediği bilinmektedir (MüllerJentsch, 2004). Taşımacılık, telekomünikasyon ve fmansal hizmetler alanların­ daki yatırımlara verilecek desteklerle iki komşu ülke arasındaki ticaret hacmi arttırılabilmektedir. ( H o e k m a n and Konan, 1999). Bölgesel entegrasyonun de­ rinleştirilmesi açısından yukarıda belirtilen temel hizmetlerin öncelikle sağlan­ ması önem taşımaktadır. Arz zinciri yönetimi, sımr-aşırı kaynak sağlama (sourcing) ve t a m - z a m a m n d a üretim (just-in-time) gibi üretimin sımr-aşırı örgütlen­ mesinden kaynaklanan olgular nedeniyle ticaretle doğrudan ilintili hizmetlerin desteklenmesi konusu giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda gerek doğrudan veya dolaylı teşvikler gerekse sözkonusu hizmet­ lerin sınır ötesi organizasyonu konusunda uygulamacı birimlere önemli bir rol düşmektedir. Son Söz Türkiye'nin önümüzdeki yıllar içerisinde komşu ülkeler ve çevre coğrafyayla karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak atacağı adımlar ülkemiz dış ticareti ve ekonomik kalkınması için laîtik önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıllar içerisinde bölgede yaşanan gelişmeler Türkiye'nin bu yönde oluşturacağı poli­ tikaların başarı şansını arttırmıştır. Başta A B olmak üzere küresel ve bölgesel güçlerin malo^o politikaları Türki­ y e ' n i n yer aldığı coğrafyada ticari ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi açısın­ dan yeni olanaklar sunmaktadır. Türkiye'nin geçtiğimiz yıllarda başarıyla yü­ rüttüğü " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"nin böl­ gesel ve küresel gelişmeler ışığında geliştirilerek bir sonraki aşamaya taşınma­ sı bu olanakların kullanılmasına fayda sağlayacaktır. Bu konuda yukarıda kısa­ ca özetlenmeye çalışılan noktalarda yapılacak düzenlemelerle halihazırda Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından sürdürülen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticare­ timizin Geliştirilmesi Stratejisi"nden elde edilecek kazanımlarm arttırılması m ü m k ü n olacaktır. Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik ye­ ni politikalar hazırlanmasında daha aktif bir rol oynaması oluşturulacak yeni biı^ stratejiden elde edilecek kazanımları arttıracaktır. Bu kapsamda Türkiye ticare­ tin artırılması konusunda atılacak adımları Bölgesel K a m u Malı kapsamında değerlendirmeli, bu malların temini konusunda üzerine düşeni yapmalıdır. Ge­ rek doğrudan Türkiye Cumhuriyeti kamu kaynakları, gerekse ülkemizin iş çev­ relerinin fonlarıyla desteklenecek politikalardan kısa ve orta vadede elde edile­ cek kazanımlar harcanan kaynakları fazlasıyla karşılayacaktır. Türkiye karşılık­ lı ticaretin geliştirilmesine yönelik ortak k a m u malı niteliği taşıyan hizmetlerin finansmanının sağlanmasına yönelik bölge ülkeleri nezdinde politikalar sürdür­ melidir. Başta A B ' n i n bölgeye yönelik mal<jo politikaları olmak üzere küresel gelişmeler bu yönde atılacak adımların uluslararası kaynaklarla finanse edilme­ sinin de olası olduğunu düşündürmektedir. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde gösterilen çabalarla komşu ve çevre ülke­ lerle ticari ve ekonomik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi yönünde açık bir irade ortaya koymuştur. Bu aşamada önemli olan var olan iradenin yeni politi­ kalar oluşturulmasına yönelik olarak kullanılmasıdır. Bu yönde h e m iş çevrele­ rine ve sivil toplum kuruluşlarına, hem de uygulamacı birimlere ilk itkiyi sağla­ ma aşamasında önemli görevler düşmektedir. YARARLANILAN KAYNAKLAR Anderson, J. E. ve E. van Wincoop, 2 0 0 1 , "Gravity with Gravitas: A Solution to the Border Puzzle", NBER Working Paper, No. 8079, N B E R . Anderson, J., 1979, " A Theoretical Foundation for the Gravity Equation," American Economic Review, N o . 69, 106-116. Balassa, B., 1986, " T h e Determinants of Intra-Industry Trade Specialization in United States Trade". Oxford Economic Papers, N o . 38: s. 220-233. Bilgili, E., 2003, "Nitelikli Sanayi Bölgeleri ve Türkiye", DTM Dergisi, 29, T e m m u z 2003. Sayı: Bergstrand, J., 1985, "The Gravity Equation in International Trade: Some Microeconomic Foundations and Empirical Evidence," Review of Economics and Statistics, 69, 4 7 4 - 4 8 1 . Boisso, D. ve F. Michael. 1997, "Economic Distance, Cultural Distance, and Openness in International Trade: Empirical Puzzles." Journal of Economic Integration, December, Vol. 12, N o . 4, s. 456-84. Brun, J.F. v.d., 2002, "Has Distance Died? Evidence from a Panel Gravity M o ­ del", CEPR Discussion Paper, No. 3500, Centre for Economic Policy Re­ search, Londra. Deardorff, A. V , 1998, "Determinants of Bilateral Trade: Does Gravity Work in a Neoclassical World?", Frankel, Jeffrey A. (der.) The Regionalization of the World Economy, University of Chicago Press and N B E R içinde. DEÎK, Ülke Bültenleri, www.deik.org.tr. Djankov, Simeon & Freund, Caroline, 2002. "Trade Flows in the Former So­ viet Union, 1987 to 1996," Journal of Comparative Economics, vol. 30, No. 1, s. 76-90. D T M , 2002, Türkiye Dış Ticaret Stratejisi ret Müsteşarlığı Yayını, Ankara. (2005-2010-2015-2023), Economist Intelligence Unit, Ülke Raporları, 2004-2005, Londra. Dış Tica­ Ferroni, Marco, 2002, "Regional Public Goods: The Comparative Edge of Re­ gional Development Banks," unpublished manuscript. Finkelstein, S., 2 0 0 1 , "Cross-Border Mergers and Acquisitions", Institute Discussion Paper, TI-056/2. Frankel, J.A., 1997, Regional Trading Blocs in the World Economic Institute for International Economics, Washington D.C. Tinbergen System, Freund, C.L. ve D. Weinhold, 2000, "On the effect of the Internet on interna­ tional trade". International Finance Discussion Papers, No. 693, Board of Governors of the Federal Reserve System (U.S.). Gasiorek, M. v.d., 2000, "Regional Public Goods and the Future of Internati­ onal Development Co-operation", mimeo. Gert-Jan M. Linders ve diğerleri, 2005, "Cultural and Institutional Determi­ nants of Bilateral Trade Flows", Tinbergen Institute Discussion Paper, TI -074/3. Gugler, K., D.C. Mueller, B.B. Yurtoglu and C. Zulehner, 2003, "The effects of mergers: An international comparison," International Journal of Indust­ rial Organization, N o . 2 1 , 625-653. Hoekman, B. and D. Konan, 1999. "Deep Integration, Nondiscrimination, and Euro-Mediterranean Free Trade," Policy Research Working Paper Series, 2130, World Bank. H ü m m e l s , D. and J.Levinsohn, 1995, "Monopolistic Competition and Interna­ tional Trade: Reconsidering the Evidence" Quarterly Journal of Econo­ mics, vol. 110, pp. 799-836. IMF/World Bank, 2 0 0 1 , "Market Access for Developing Countries Exports", No. 27, Nisan, mimeo. International Trade Centre, Ülke Ticaret Veritabanı, İ G E M E , Ülke Raporları, www.igeme.org.tr. http://www.intracen.org. Kanbur R., 2 0 0 1 , "Crossborder Externalities, International Public Goods and their Implications for Aid Agencies", Cornell University, http://www.people .Cornell. edu/page s/sk 145/ Kanbur, R., T. Sandler ve K. Morrison, 1999, The Future of Development As­ sistance: Common Pools and International Public Goods, Policy Essay 25, Overseas Development Council, Washington D C . Krueger, A. and O. H. Aktan, 1992, Swimming de Reforms Against the Tide: Turkish Tra­ in the 1980s, International Center for Economic Growth, ICS Press, San Fransisco. K r u g m a n P. ,1991, Geography and Trade, Cambridge, M A : M I T Press. Müller-Jentsch, D., 2004, "Deeper Integration and Trade in Services in the Eu­ r o - M e d i t e r r a n e a n R e g i o n : Southern D i m e n s i o n s of T h e E u r o p e a n Neighbourhood Policy", Working Paper, www.ppmi.org/documents/ Publications-Papers/PPMI-TinS-ExecutiveSummary-June04.pdf Neary J. P., 2004, "Cross-Border Mergers As Instruments of Comparative Ad­ vantage", CEPR, http://www,ucd.ie/ economic/staff/pneary/pdf/crossbor.pdf. Orhon O. Z., 2000, Sınır Ticaretinin Türkiye Ekonomisine Etkileri'', İTO yayı­ nı. N o . 2000-27. Öniş, Z., 1998, State and Market The Political Economy of Turkey in rative Perspective, Boğaziçi University Press, İstanbul. Compa­ Patricia, R., M. Stewart, and A. J. Venables, 2002, " T h e Geography of IntraIndustry Trade: Empirics". CEPR Discussion Paper, N o . 3368. Stalgren, P. " A Review of the Literature on Regional Public G o o d s " Tinbergen, J., 1962, Shaping tional Economic the World Economy: Suggestions for an Interna­ Policy, N e w York: The Twentieth Century Fund. Turkishtime, 2 0 0 3 , " D T M Müsteşarı Say m Tuncer Kayalar ile Söyleşi", Tur­ kishtime, 15 E Y L Ü L , Sayı 20, http://www.turkishtime.org/20/26_l_tr. U N C T A D , Doğrudan Yabancı Yatırım istatistikleri. İTO YAYINLARI (2005) 2005-1 D o ğ u Anadolu Turizm Odaklı Bölgesel Kalkınma Projesi ve Kış Olimpiyatları Araştırması 2005-2 Fiyat İndeksleri 2005-3 B ü y ü k Mağazalar İle Üretici ve Toptancı İlişkileri (2.Baskı) 2005-4 Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2005 2005-5 K O B İ ' lerin Rekabet Gücünün Geliştirilmesinde E-Tedarik Sistemleri 2005-6 Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye'deki D u r u m 2005-7 D ü n y a Ticaret Örgütü Kararları ve 2005' te İşletmelere Yansımaları 2005-8 İşyerleri İçin M ü z i k Eserlerinde Telif Halda Uygulamaları 2005-9 Türkiye'nin Dahil Olduğu A B Programları ve Fonları 2005-10 Dünyada ve Türkiye'de Özel Dershaneler 2005-11 E k o n o m i k Göstergeler 2005-12 Süt Sanayi Gıda Güvenliği ve Mevzuat Hald<:ında Bilgilendirme Semineri 2005-13 Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması 2005-14 A B ile Müzakere Sürecine Doğru 2005-15 Avrupa Birliği Eğitim Programları'na Katılım 2005-16 Akdeniz Ülkelerinde Zeytin Üretimindeki Gelişmeler Ve Türkiye'nin İzlemesi Gereken Stratejiler 2005-17 Avrupa Birliği ve Türkiye'de Vergi Yapısı, Denetimi ve İdari İşlemlerde Mükellef Hakları 2005-18 Sicil Uygulamaları Rehberi 2005-19 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi' 2005 2005-20 Turkey in Figures' 2005 2005-21 Sektörler İtibariyle Ekonomik Durum Analizi Anket Sonuçları'2005 2005-22 Limited Şirketler Rehberi 2005-23 KOBİ'lerde Rekabet ve Verimlilik 2005-24 KOBİ'lere Yönelik Destekler 2005-25 A B ile Müzakere Sürecinde Türk Tarım ve Gıda Sanayinin Rekabetliliği 2005-26 Food Exporters of İstanbul 2005-27 Hidrojen Enerji Sistemleri ve Türkiye Açısından Önemi 2005-28 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri 2005-29 Social and Economic Indicators of İstanbul 2005-30 2004 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması 2005-31 Tekstilde Yeni Ufuklar-Teloıik Tekstil Semineri 2005-32 Başarılı İhracatçılar' 2004 2005-33 İnşaat Sektörünün Sorunları ve Yeni Bir Açılım: Mortgage Sistemi 2005-34 Türkiye'nin K o m ş u ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi 2005-35 Balcılık Sektörü Sorunları ve Ç ö z ü m Önerileri