(1971-1980), Serdar DEMİR

advertisement
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
(1971 - 1980)*
Serdar DEMİR**
GİRİş
leri
Bu çalışmada 1971-1980 döneminde etkinlik gösteren kamu görevlileri dernek­
betimsel bilgiler verilerek bazı saptamalar yapılmıştır.
incelenmiş,
Devlet, yapmakta olduğu işleri kamu görevlileri eliyle yürütür. Kamu görevlisi
(memur) ise, kamu görevlerini yapan kişidir. Kamu görevlileriyle devlet arasındaki
ilişkiler, toplumdaki egemen üretim biçimi, devletin niteliği, görevlilerin sayısı ve
toplum içindeki konumuna bağlı olarak zaman içinde önemli değişimler geçirmiştil'.
Aynı şekilde, Türkiye'de de kamu görevlileri ile devlet ilişkileri, yukarıda anılan öge­
lerdeki değişiklikler sonucu 1970'lerdeki ortama gelinmiştir.
Cumhuriyetin ilk
yıllarından
19S0'lere kadar olan dönemde toplum içinde bü­
azalarak da olsa sürdüğü ileri sürülebilir. 1923-29 arası eko­
nomide uygulanan liberal dönem devletin klasik işlevlerini sürdürdüğü dönemdir. Bu
dönemde göreli olarak iyi eğitim görmüş kişilerin çoğunun devlet hizmetinde çalıştı­
ğı, kamu görevlisi sayısının az olduğu ve eğitim, sağlık gibi hizmetlerde eksik­
rokratların ağırlığının
*
Bu çalışma, 7 Eylül 1990 tarihinde Ankara Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü'uC' sunulan «Kamu
Görevlileri Örgütlenmesi: Türkiye'de Kamu Görevlileri Dernekleri DenC'yimi (1971-1980)) adlı yük­
sek lisans tezinin bir bölümünün gözden geçirilmiş halidir.
Çalışmanın
kaynaklarmm toplanması aşamasında yardımlarından ötürü başta EmniyC't Gf'O<'1 Mü­
Güvenlik Dairesi Başkanlığı, Dernekler Şubesi Müdürü Başkomisf'I' Şükrü AÇIKBAŞ Vf' polis
memuru Süleyman GELİR olmak üzere, TBMM Kütüphanesi Müdür Yardımcısı Ali Rıza CİHAN. KKK
Adli Müşaviri Hk. Alb. Yılmaz HıZLı, avukatlar Erşen ŞANSAL, Çetin GÜNER. MuzaffC'r ÖZBAYRAK.
TÜM-DER eski Başkanı Erhan TEZGÖR, TÜTED eski Başkanı H. Aykut GÖKER ilf' Atmlill' GONEY­
SU'ya teşekkür ederim.
dürlüğü,
Ayrıca tez yazllırkC'n yaptığı eleştirilerden ve düzeltmelerdl'n dolayı tl'Z danışmamm Doç. Dı'. M.
Ali AGAOGULLARI ile arkadaşım SBF Araştırma Görevlisi Mehmet YETİş'C'; dC'rgi yazısı halinf' IWtil'i­
lirken yaptığı eleştiri ve düzeltmC'lerden dolayı TODAİE Öğl'etim ÜYl'si Prof. Dı,. Mf'sut GfıLMEZ ilf'
TODAİE emekli Öğrl'tim Üyesi Dr. Muzaffer SENCER'e teşekkür ederim.
*'" TODAİE Asistanı
AmmE' İdarl'si Dl'rgisİ. Cilt 24. Sap 1, Mart 1991
AMlVIE İDARESİ DERGİSİ
56
likler olduğu ileri sürülebilir. 1923-29 döneminde ise kamu görevlilerinin ulusal ge­
lirden aldığı payaşağı yukarı değişmemiştir. Yalnızca ulusal gelir artışı kadar yüksel­
diği söylenebilir. 1930'lu yıllar ise, dünyada ekonomik bunalımın olduğu ve devletle­
rin ağırlıklarının arttığı yıllardır. 1930'lar Türkiyesi, devletin sanayileşme alanında
yatırımlar yaptığı, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerinin yaygınlaştırıldığı yıllardır. Bu
yıllarda Cumhuriyet rejimi, ilk yıllarında karşılaştığı sorunları çözmüş ve gücünü pe­
kiştirmiştir. Bu yılların artan kamu yatırımlarının gereksinim duyduğu insan gücü ve
rejimin en önemli desteğinin kamu görevlileri olması nedeniyle, bürokratların top­
lumsal konumları ve refahı yüksektir. 1929'dan İkinci Dünya Savaşı'na kadar kaınu
görevlilerinin ulusal gelirden aldıkları pay, 1934-36'daki azalma dışında hep artmış­
tır.' Savaş yılları ise tek parti yönetiminin kamu görevlilerini koruduğu ve ynşaın
standartlarının düşmemesini sağlamaya çalıştığı yıllardır. Savaş sonrasında da bü­
rokrasi göreli olarak eski ekonomik yerini korumuş, fakat savaş dönemi uygulamaları
nedeniyle saygınlığı azalmıştır.
Demokrat Parti'nin iktidara geçmesiyle ülkede bazı dönüşümler
DP, alt yapı yatırımlarına önem vermiş, tarımsal üretimin ve gelirlerin
artmasına destek sağlamıştır. Bu yıllar özel kesime yeni olanakların yaratıldığı yıllar­
dır. Devletin bu alt yatırımlarının hızlanmasıyla birlikte, bu alanda yeni kuruıuşını'
oluşturulmuş ve bu kuruluşlarda çalışanlar ve özellikle teknik elemanlar daha iyi ola­
naklar elde etmişlerdir. Buna karşılık, bürokrasinin geleneksel öğelerinin toplumsal
konumlarının düştüğünü, gelirlerinin ise diğer kesimlere göre daha az arttığını ileri
sürmek yanlış olmaz.
1950
yılında
hızlanmıştır.
1960'lar demokratik gelişimin ve sanayileşmenin hızlandığı yıllardır. 1961 Ana­
sendikal hakları genişlemiş, 1965 yılında kamu görevlilerine grev­
siz ve toplu sözleşmesiz sendika hakkı verilmiştir. Bu yıllarda uygulanmakta olan
ithal ikameci sanayileşme modeli, bağımlı çalışan kitlelerin tüketici olarak görülme­
siyle, kamu çalışanlarının da gelirlerinin artmasına yol açmıştır.
yasasıyla işçilerin
1971 yılında yapılan Anayasa değişikliği ve yasal düzenlemelerle kamu görevli­
leri sendikaları kapatılmıştır. Sendikaların yerine derneklerin kurulmaya başladığı
1970'lerde kamu görevlilerinin sayısında önemli artışlar görülmüş, bu da maaşları­
nın devlet bütcesindeki göreli payının artmasına neden olmuştur. Kamu görevlileri
sayısı 2 1931'de 104 bin iken 1970'de 655 bine çıkmıştır, memur başına düşen nüfus
1931 'de 142 iken 1970'de 58 olmuştur. Kamu görevlisi sayısı 1970'lerde hızlanarnk
artmış ve 1980 yılında 1 milyon 312 bine ulaşmıştır, aynı yıl memur başına düşen
nüfus 34 olmuştur. 1970'lerin ortalarında başlayan bunalımdan çıkış için önerilen
politikaların bir sonucu olarak, kamu görevlileri maaşlarındaki artışlar dizgiıılenmek
1. Kamu görevlilerinin ulusal gelirden aldıkları pay hakkında bak. Korkut Boratav. «İktisM Tfll'ihi
(1908-1980)>>, Türkiye Tarihi 4, Çağdaş Türkiye (1908-1980), der. Sina Akşin, İstanbul: CCIll Ya~ IlH'­
vi,1990.
2. Oya Çitçi. «Türkiye'de Kamu Görevlilerinin Sayısal Görünümü», Amnl(' İdarcsi Dcrgisi. Cilt 21. Sa~ 1:3.
(Eylül 1988), s. 42.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
57
istenmiştir. Kamu harcamalarını azaltıp, üretİmi arttırmak olarak özetlenecek bu
politikalar, kamu harcamalarının kısılması, ücret ve maaşların, kamu yatırımlarının
azaltılması sonucunu doğurmuş; üretimin arttırılması istemi ise, özel kesimin devlC't
bütçesinden çalışanların zararına desteklenmesi sonucunu doğurmuştur. Bu dönC'm­
de kamu görevlileri, toplumsal açıdan da önemli değişimler geçirmiştir. Örneğin ya­
pılan bir araştırmada,3 kamu görevlilerinin yalnızca küçük bir bölümü yöneten yöuC'­
tilen ayrımında kendisinin yerini yönetenlere yakın görmüştür, dolayısıyla kamu
görevlilerinin önemli bir bölümü siyasal iktidarların politikalarına karşı daha eleşti­
1'el olabilecek davranış biçimine yönelmişlerdir. İkinci olarak, kamu görevlilC'ri ken­
dilerini daha çok orta sınıf içinde görürken, yaşam koşulları açısından işçi sınıfına
daha çok yaklaştıklarının bilincine varmışlardır. İşçilerin sendikal haklara sahip 01­
malarından dolayı koşullarını iyileştirebilmeleri, kamu görevlilerini örgütlC'nmek ko­
nusunda isteklendirmiştir. Kurumsal düzeyde işçi sınıfı örgütleri olan sendikalnrln,
kamu görevlileri dernekleri arasında ilişki kurulmuştur.
Bu yazıda kamu görevlileri derneklerinde ekonomik ve mesleki boyutun yanın­
da, siyasal yönün de olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Kamu görevlileri dernekleş­
mesinde ekonomik, mesleksel amaçlarla siyasal amaçların birlikte bulunduğu birçok
dernek yönetimince de ifade edilmiştir. 4
Çalışmada kamu görevlileri derneklerinin iki özelliği vurgulanmıştır. İlk özeııik.
kamu görevlilerinin dernek biçiminde örgütlenmesinin tamamıyla yasal zorunluluk­
lardan kaynaklandığı, dolayısıyla birçok durumda kamu görevlileri sendikaları yeri­
ne kurulan derneklerin sendikal amaç taşıdıkları ve olabildiğince sendika gibi harl'­
ket ettikleridir. İkinci özellik ise, Türkiye'de sınırlandırılan siyasal katılımın, buna
karşılık toplumun gittikçe artan politikleşmesinin derneklerin siyasal etkinliklerini
artırmış olmasıdır. Siyasal sisteme yasal katılım olanaklarının marksist sola kapatıl­
mış olması, bu oluşumların kamu görevlileri dernekleri ve diğer kitle ve meslek ör­
gütlerinde etkinliklerİni artırmıştır.
KAMU GÖREVLİLERİ ÖRGÜTLENMESİNİN GELİşİMİ VE
SENDİKAL DÖNEM (1965-1971)
Türkiye'de 1980 tarihli ikinci Meşrutiyet Anayasası'yla dernek kurma özgürlü­
ilk kez tanınmış, Anayasa'nın 120. maddesi dernek kurma hakkını düzenlemiştir,
Daha sonra çıkarılan 1909 tarihli Cemiyetler Yasası'yla da göreli olarak sınırlamnuın
-temel sınırlama gizli ve imparatorluğun parçalanmasına yönelik ayrılıkçı dernekIp­
I'İn kurulamayacağına ilişkindir- ve yürütmenin denetiminin az olduğu bir düzpnle­
ğü
~3. Kamu görevlilerinin sosyolojik özellikleri irin bak. Ömer BozkUl't. Memurlaı': Türkiy<>'d<> Kumu Biiı'o"­
rasisinin Sosyolojik Görünümü, Ankara: TODAİE yayım, 1980.
4. Örneğin TÜM-DER Genel Başkam M. Gürkem, derneğin kuruluşu nedeniyle yaptığı açıklmnadn TCM­
DER'in «esas olarak memurların kelimenin tam anlamıyla sendika kunna hakkı ve sİyns('t!(' uğraş/mı H'
partiler'(' üye olabilmded için v(' memurlara karşı yapılan tüm baskılarla mikad('I('yi mmıçladığıııı» Iı("
Iirtmiştir, bak. TÜTED Haberl.. r, Sayı 25, (Şubat, 1975), s. 3.
58
AMME İDARESİ DERGİSİ
meye gidilmiştir. 1923 yılında gerçekleştirilen düzenlemelerle dernekler üzerindeki
yürütmek denetimi arttırılmıştır.
1938 yılında çıkarılan ve sınırlamaların derecesinin arttığı Cemiyetler Yasası'­
ndan önceki derneklerle ilgili diğer düzenlemeler olarak, 1924 Anayasası'nın 70 ve
79. maddeleriyle, 1926 tarihli Medeni Yasa'nın ilgili düzenlemeleri anılabilir. 1938
tarihli ve 3512 sayılı Cemiyetler Yasası'nın 7. maddesiyle sınıf esasına dayanan der­
neklerin kurulması, 12. maddesiyle de kamu görevlilerinin dernek kurması yasaklan­
mıştı. 12. maddeye göre «devlet, hususi idareler ve belediyelerle devlete bağlı ku­
rumlardan hizmet karşılığı maaş veya ek ücret alanlareda) bulundukları işin sıfat ve
mahiyeti ile cemiyet kuramazlar.»
1946 yılında yapılan değişikliklerle Cemiyetler Yasası'nın sınırlamaları bir ölçü­
de azaltılmış, sınıf esasına dayanan derneklerin kurulması yasağı iptal edilerek sen­
dika örgütlenmesine izin verilmiştir. Ne var ki, kamu görevlilerinin dernek kurmasıııı
yasaklayan 12. madde yürürlükten kaldırılmamıştır. Bu yasak, ancak 2 Temmuz
1964 tarihli ve 490 sayılı yasayla yapılan değişiklikle ortadan kaldırılarak kamu gö­
revlilerinin örgütlenmesi engeline son verilmiştir. 5
1961 Anayasası dernek kurma ve sendikal haklar konusunda kapsamlı ve özgür
düzenlemelere gitmişti. Anayasa'nın 46. maddesinin birinci fıkrası sendika kurma
hakkını «çalışanlar»a tanımıştır, ikinci fıkrasında ise «işçi niteliği taşımayan kamu
hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir» denilerek kamu gö­
revlileri sendikacılığının önü açılmıştır, Bu hüküm gereği çıkarılan 624 sayılı Devlet
Personeli Sendikaları Yasası'nın 17 Haziran 1965 tarihinde yürürlüğe girmesiyle,
kamu görevlileri hızlı bir örgütlenme içine girmişlerdir, Kamu görevlilerinin sendika
kurma ve sendikalara katılma haklarının ellerinden alındığı 1971 yılına değin 658H
sendika kurulmuştur,
624 sayılı yasanın çıkarılmasında, Anayasa'ya göre kamu görevlilerinin sendikal
düzenlemesi gereğini yerine getirmek, 7 devlet hizmetlerinin daha verİınli
ve yararlı olması, kamu görevlilerinin katılımını sağlayacak örgütlerin çeşitli etkiler­
den uzak tutularak yönetimin tarafsızlığının gerçekleşmesinin sağlanması amaç­
haklarının
lanmıştır. s
5. Mesut Gülm('z, Mpmurlar vp Spndikal Haklar (Türkiyptdp vp Dünya'da), Ankara: İıng(' Kitab('vi Yayın­
ları, 1990, s. 30
6. C('mal Mıhçıoğlu tarafından Devlet Personel Dairesi'nden <:'lde edilmiş \1(' s('ndikal dön('ınin sonıı ('l'dİğİ
dön('me kadar kurulmuş sendika sayısıdır.
7. Kalkandelen 624 sayılı yasasın Anayasa'nın geçici 7. maddesi gpreği ('n gpç 2 yıl iç(,l'isİnd<' çıkarıllll!lSı
g('rekirken. 2 yıl ge('ikmeyle 1965 yılında çıkarılmasının Anayasa'ya uygun olmadığmı b('lirtıııiştiı':
Hayrettin Kalkandelen, Spndikalar ve Kamu Hizm<"tlerindp Spndikacılık, Ankal'fI: Ş('nyuva Mathııası,
1968, s. 68
8. Cahit Tutum, ((Türkiyp'de Memur Sendikalam), Amm.. İdarpsi Dprgisi, Cilt i. Sayı 2 (Eyliil. 1H68), s. :38.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
59
624 sayılı Yasa, kamu görevlilerinin «ortak mesleki, kültürel, sosyal ve iktisadi
hak ve menfaatlerini korumak, özellikle mesleki gelişmeyi ve aralarındaki yardım­
laşmayı sağlamak amacıyla» sendika yada meslek birliği kurabileceklerini belirtmiş­
tir. Ancak yasanın çizdiği çerçeve içerisinde, sendikalarm gerçekleştirebilecekleri et­
kinlikler, yasakoyucunun sendikalara bakış açısını da yansıtmıştır. Buna göre,
sendikalar yönetimin daha iyi işlemesine yardımcı olacak, üyelerinin daha çok top­
lumsal, kültürel gereksinimlerini karşılayacak etkinliklerde bulunacak örgütler ola­
rak düşünülmüş, birinci! işlevleri olan mesleki ve iktisadi sorunlar için mücadele ör­
gütü olmaları gözardı edilmiştir.
«Yasa sendika kurma hakkmı, genel yönetim ile yerel yönetimlerde ve bunlara
bağlı kuruluşlarda, KİT'lerde ve özel yasayla kurulan banka ve teşekküllerde çalışan
asli ve sürekli görevlilere tanımıştır. Ayrıca emekliye ayrılan kamu personeline de.
emeklilikten başka yasal yada sözleşmesel bir statü içinde bulunmamak koşuluyla
sendika kurma hakkını vermiştir.»9
Yasa 3. maddesinde sendikalar «her bir kurumda veya kurumlar arasında, mer­
kez ve taşra teşkilatında, ayrı ayrı veya her bir kurumun genel bütünlüğünü veya bir
kısmını veya bir meslek veya uzmanlık kolunu ve memurlarını kapsayacak şekilde
kurulabilir» hükmüyle çok sayıda, güçsüz, az üyeli sendikaların yolunu açmıştır. Bu
hükme göre bir Bakanlık merkezinde daktilo memurları ayrı, odacılar ayrı sendika
kurabilmeleri olanaklı kılınmıştır. M. Gülmez'in «kuruluş ilkesizliği» olarak adlaıı­
dırdığı bu düzenlemeyle, «yasakoyucu, memur sendikalarının, etkinliklerini kurum
(işyeri) dışına taşıran, daha geniş çapta dayanışmayı temsil eden örgütler olmasını» LO
istemediğini göstermiştir.
Yasa yukarıda belirtilen etkinliği azaltıcı niteliğinden başka, sınırlayıcı bir içeri­
sahiptir. Yasada kamu görevlileri sendikalarmm grev, toplu sözleşme gibi istemle­
rini gerçekleştirmek için gerekli toplumsal haklara sahip olmadıkları gibi, açık yer
toplantıları ve gösteri yürüyüşü yapamayacakları belirtilmiştir. Çeşitli yazarlarca
Anayasa'ya aykırı bulunan bu hüküm, 11 Kasım 1969 tarihinde Anayasa Mahkeme­
si'nce iptal edilmiştir. Öte yandan, Yasa'nın 7. maddesinde sayılan sendikal hakları
yasaklananlar önemli bir grup oluşturmuştur. Önem derecesine bakılmadan geniş sı­
nırlamalar getirilmesi 11 bu haklardan yararlananların sayısını azaltmıştır. Ayrıca.
Yasa'nın kimi içine alacağı, kimleri dışında bırakacağının kesin olarak belli olmadığı
ifade edilmiştir. 12
ğe
Yasa'da siyaset geniş anlamda alınarak, sendikaların siyasal parti ve örgütlerle
kuramayacakları gibi, herhangi bir siyasal etkinlikte bulunamayacakları
ilişki
belirtilmiştir.
9. GÜlmez. op. dt., s. 31
10. İbid.
11. Söz konusu hükmün Anayasa 'ya aykırılığı için bkz. Tutum, op. cit., s. 41: ve Kalbmdelen. op. cit .. s. G2.
12. Ahmet Köklügiller, «Devlet Personeli Sendikaları Kanunu Değiştirilmelidir». İm('('(', dlt iX. Sayı !lG
(1969), s. 16
AMME İDARE sİ DERGİsİ
60
624 sayılı yasa sendika yöneticilerine tanınması gereken güvenceleri tanımamış­
Böylelikle, sendika yöneticileri sürülme ve görevden alınmalara karşı korunmasız
bırakılmışlardır. Ayrıca, iş saatleri içinde sendikal etkinliklerde bulunmanın ve sen­
dika toplantılarının çalışma saatleri dışında bile, kurum binalarında yapılmasının ya­
saklanması sendikal etkinlikleri ve katılımı azaltmıştır.
tır.
Bütün bunların sonucu olarak kamu görevlilerine tanınan sendika hakkı «göster­
melik bir etiket hak görünümünde kalmış»tır. I :3
Türkiye'de kamu görevlilerince kurulan sendikaları çeşitli yönlerden incclC'yC'n
döneme ilişkin bazı değerlendirmeler yapılmasına ve tC'ınC'1
özellikleri vurgulanmasına olanak tanımaktadır. Buna göre, sendikalaşma en çok
genel ve katma bütçeli olan merkezi yönetimle ilgili kurumlarda yoğunlaşmıştı}'.
Bunu sırasıyla yerel yönetimler ve kamu iktisati kuruluşları izlemiştir. Sendikalar.
coğrafi olarak toplumsal ve iktisadi bakımlardan gelişmiş, göreli olarak daha yoğun
nüfusa ve kamu görevlisine sahip illerde yoğunlaşmıştır. 15 Bunlara ek olarak, kamu
görevlileri sendikaları, kurumsal yada kurumlararası olmasına bakılmaksızın. %
80'ine yakını şubeye sahip olmayan ve yerel bir nitelik taşıyan örgütlerdi. IG
çalışmaların 14 bulguları,
Kamu görevlileri sendikalarına üye sayıları açısından bakıldığında, üçte birin­
den fazlası 100'den, dörtte üçünün de 500'den az üyesi vardı. Yalnızca iki sendikanm
üye sayısı 1O.OOO'i aşmaktaydı. 17 Bunun sonucu, sendikalar hem gelir açısından güç­
süz olmuşlar, hem de parçalanmalarının sonucu etkinlikleri sınırlı bağımsız örgiitlC'n­
meler görünümü sergilemişlerdir.
Kamu görevlilerinin, sendikalara girmenin yöneticileI'ce hoş karşılanmayacağı.
grev, toplusözleşme, vb. hakların olmayışı nedeniyle sendikaların etkinliğine iııan­
mama, ödenti verme konusunda isteksizlik, sendika yöneticilerine güvenmC'ınC'. üYC'
olsun yada olmasın sendikanın kazanımlarından yararlanılacağı, kamu görevlilC'rİ
arasında dayanışma ve sınıfbilincinİn yokluğu gibi nedenlerle sendikalara üYC' olma­
ya isteksiz oldukları ileri sürülmüştür. 18
Kamu görevlileri
sendikalarına ilişkin
bir
başka
özellik de, güçlü üst
kuruluşla­
rın ortaya çıkmamasıdır. 19 Üst örgütlenmelerin olmaması, sendikaların daha çok iş­
13. Rona Serozan. «Memurların Sendikal Örgütlenme Hakkı», Günümüzde Yargı. Sayı 24 (Nisan. i D7H).
s.9
14. eC'mal Mıhçıoğlu, Türkiye'de Kamu Personeli Sendikaları, Ankal'a: Ankara Olıiv('l'sit('si Bnsıııw\ i.
1968. s. 20.
15. Ibid. s. 14-20
16. Oyal ve Şaylan, op. cit., s. 21
17. Mıhçıoğlu, op. cit., s. 42
18. Oyal VC' Şaylan, op. cit., s. 14
19. Örneğin 1868'de kurulan Türkiye Kamu Personeli Sendikaları Konfcdcl'asyoııu (TORKPERSEN). ku­
rulan sC'ndikaların ancak % 11.8'ini temsil etmiştir. Bak. G. Şaylan, «MC'mur SC'ndikalm'l OZC'l'iIH' Bazı
Notlar», Amme İdaresi Dergisi, Cilt, 3, Sayı. 4. (Aralık, 1970), s. 149.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
61
yeri yada ilgili birim düzeyindeki sorunlarla uğraşmaları, daha büyük güç isteyen
tüm kamu görevlilerini ilgilendiren genel nitelikli sorunlara daha az ilgi göstermc)c­
rine yol açmıştır.
Sendikalar, 624 sayılı Yasanın niteliğinden dolayı, yalnızca kamu görevlilerine
toplumsal yararlar sağlayabilmişlerdir. Bu toplumsal etkinlikler arasında
yardımlaşma sandığı kurmak, üyelere konut kredisi vb. sağlamak, yazlık kamp, gezi.
eğlence vb. düzenlemek, doğum, hastalık, evlenme vb. yardımlar yapmak, lokal
açmak, üyelerinin mesleki gelişimi için çalışmak, kurumun hizmetiçi eğitimine katıl­
mak20 bulunmaktadır. Yönetimin sendika yöneticileri ile ilişki kurmamaları, sendika
yönetimiyle yönetimin temsilcilerinin mesleki sorunların çözümü konusunda işbirliği
yapmamaları, sendikaların etkinliklerini kısıtlamış ve başarısını azaltmıştır. 21
birtakım
Sendikaların
yönetirnce taraf olarak tanınmamaları ve yetkilerinin çok sınırlı ol­
yönetimi uyarmak, bildiri yayınlamak, protesto yürüyüşleri yapmak
-624 sayılı Yasanın ilgili maddesinin iptalinden sonra- PTI Hizmetleri Sendikası ve
TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) tarafından yapılan boykot22 gibi etkinliklerde
bulunmalarına olanak sağlamıştır.
ması, yalnızca
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ: ÖRGÜTSEL YAPI VE ÖZELLİKLERz:J
1971
yılında yapılan
Anayasa
değişikliğiyle
kamu görevlileri sendika kurma
20. İbid. s. 30.
21. Metin Kutal, «Kamu Personelinin Sendikalaşması», İktisat V(' Maliye. Cilt XXiV. Sa}·ı 9 (Amlık. 1977).
s. 396, 397.
22. Oyal ve Şaylan, op. ciL, s. 33.
23. Bu çalışmada yalnızca Emniyet Genel Müdürlüğü Dernekler Şubesi kayıtlarındaki şubC'lC'l'i olan \'(' ka­
patılan kamu görevlileri dernekleri incelenmiştir. Bununla birliktC' aşağıda adlan sıralıunIlIş olmı
kamu görevlileri derneklerinin ancak bir bölümünün etkinlikleri çalışnıanın ilgi alanına gil·diğindl'lI.
diğerlerinin genelde nıetin içinde adı geçmı: tektedir.
Dernekler:
Akıncı Memurlar DC'rneği (AK-MEM), Devlet Personeli ve İşçi Eml'klileri Dayanışma Dl'ı·ıı<'ği.
Enerji İş Kolu Memurları Birleşme ve Dayanışma Derneği (ENERJİ-DER), HÜrI'İyC'tçi Öğı·!.'tmpnlpl'
Derneği (HÜR-ÖGRET), Hürriyetçi Öğretmenler Yardımlaşma ve Dayanışma D('I'npği (ÖGRET­
DER), Hürriyetçi Teknik Elemanlar DernC'ği (HÜR-TEK), Memurlar Güç Birliği DC'l'Il !.'ğ i (MEM­
DER), Memurlar Derneği (MEM-DER), Mefrukecİ Öğretmenler Derneği, Polis Birliği (POL-BİR),
Polis Derneği (POL-DER), T.C.D.D. Emeklileri Yardımlaşma DernC'ği, TpkC'1 Mt:>mur!arı Dprnf'ği
(TEK-DER). Teknik Öğretmenler Derneği (TÖB), TRT Radyo Televizyon Çalışanları Del'llf'ği (TRT­
DER), Tüm Üniversite Akademi ve Yüksek Okul Asistanları Derneği (TÜMAS), Tüm MC'mul'im' Biı'lpş­
me ve Dayanışma Derneği (TÜM-DER), Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED); Tüm Kamu Mali­
yecileri ve Plancılan Derneği, Tüm PTT Personeli Derneği (PTT-DER), Tüm Sağlık Eınpk~'ilf'l'i
Derneği (TÜM-SAGLIK-DER), Tüm Sağlık Personeli Derneği (TÜS-DER), Tüm Öğl'Ptim ÜYPlpl'i
Derneği (TÜMÖD), Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma DernC'ği (TÖB-DER). Türkiyp Polis
Emeklileri ve Sosyal Yardım Derneği, Ülkücü Memurlar Derneği (ÜLKÜM), Ülkücü Kamu GÖr!.'vlil<'ı·j
Güç Birliği Derneği (ÜLKÜM-BİR), Ülkücü Öğretmenler Derneği (ÜLKÜ-BİR-ÖGRET). Ülkücü Tpk­
nik Elemanlar Derneği (ÜLKÜ-TEK),Yerel Yönetimler Genel Hizmetleri BirleştirmC' vp Yal'dunll1şınH
Derneği (GENEL- DER).
62
AMME İDARESİ DERGİSİ
hakkında
yoksun bırakılmıştır. 1961 Anayasasının 46. maddesinde «çahşanlar»a ta­
sendika hakkı, «çalışanlar» deyiminin yerine «işçiler» getirilerek ve «işçi niteli­
ği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir»
diyen 2. fıkrası kaldırılarak, kamu görevlilerinin sendika hakkı ellerinden alınmış.
geçici 16. maddeyle de daha önce kurulmuş olan memur sendikalarının faaliyetleri­
nin son bulacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 119. maddesine eklenen
«işçi niteliği taşımayan kamu hizmetlilerinin mesleki menfaatlerini korumak ve geliş­
tirmek amacını güden kuruluşların bağlı olacakları hükümlher kanunla düzenlenir»
hükmü ile kurulacak meslek kuruluşlarının derneklerden farklı olacağı vurgulanmış­
tır. 24 Ne var ki, bu konudaki yasa dönem boyunca çıkarılmamıştır. Oysa, kamu görev­
lilerinin mesleki çıkarlarını korumak amacıyla kuracakları örgütlerin, işçilerin mes­
leki, iktisadi ve toplumsal çıkarlarını korumak için kurdukları örgütlerle aynı yasal
güvencelere sahip olması ve «mesleki kuruluş» nitelikleriyle de derneklerden daha
iyi bir yasal konumda olması gerekirken,2s yasakoyucu kamu görevlilerinin örgütleri­
ni Dernekler Yasası'nın sınırlı çerçevesi içine hapsederek, sendikal örgütlenmeye
karşı tavrını ortaya koymuştur.
nınan
Bununla birlikte, kamu görevlilerinin dernekler biçiminde örgütlendiği dönem,
gerek siyasal iktidarların engellemelerine, gerekse derneklerin kendi iç yapılarından
kaynaklanan türlü olumsuzluklara karşın, kamu görevlileri örgütlenmesinde önemli
bir yer tutmuş; sendika hakkının bulunduğu yıllar bir anlamda bu dönemin bir ön ha­
zırlığı olmuştur.
Kamu görevlileri dernekleri kapatılmış olan sendikaların yerine kurulmuş ör­
gütler olduklarından, sendikal hedeflerle ortaya çıkmışlardır. 1971-1980 döneminin
kamu görevlileri örgütlenmesinin incelenmesinde de görüleceği gibi kamu görevlileri
dernekleri sendikal işlevler yüklemişler, kamu görevlilerinin örgütlenmesi yoluyla si­
yasal katılımını artırarak iktisadi, toplumsal ve siyasal alanda daha belirleyici olmak
istemişlerdir. Bu mücadelelerinde de kamu görevlilerinin sendika örgütlenmesine
gittikleri döneme göre daha başarılı oldukları söylenebilir.
Kamu görevlileri dernekleri sendikalara göre daha kitlesel bir nitelik taşımıştıl'.
bu durum kamu görevlilerinin sayısının artması, iktisadi durumlarının kötüleşmesİ­
nin yanında, kamu görevlileri derneklerinin kamu görevlilerinin katılımını arttırma­
daki başarılarına bağlanabilir. Kamu görevlilerinin sendika kurma hakkının bulun­
duğu dönemin baskın niteliği az sayıda üyesi olan birçok fakat genelde güçsüz
sendikanın kurulmuş olması iken, 1971-1980 döneminde güçlü kamu görevlileri
dernekleri örgütlenmeleri çıkabilmiştir. 1965-1971 döneminde üye sayısı onbinin
üzerinde yalnızca iki sendika varken, kamu görevlilerinin çok sınırlı hakları olan der­
neklere ilgileri yoğun olmuştur. Örneğin TÖB-DER yaklaşık 200.000, TÜM-DER
24. 119. maddenin öngördüğü «memur kuruluşlammm derneklerle ilgili yasal düzenlemclcı'c mi bağlı ola­
cakları konusunda tartışmalar için bak. Bülen Tanör, «Bugün Memurlarm Örgütlenme Hakkı Nc Du­
rumdadır?» Günümüzde Yargı, Sayı 23, (Mart, 1978) s. 6
25. Ibid. s. 5
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
63
yaklaşık 100.000, POL-DER ile TÜTED yaklaşık 15.000, TÜS-DER yaklaşık 8000,
ÜLKÜ-TEK 5000, ÜLKÜ-BİR-ÖGRET yaklaşık 40.000, TÜMAS 3000 üyeye sahip
olmuşlardır. Dernekleşme oranına ilişkin verilerin kesin olmamasına karşın, TÖB­
DER örgütlenme alanına giren kamu görevlilerinin yarısını, TÜM-DER dörtte birini,
TÜMAS ise üçte birini örgütleyebilmişlerdir. Bu oranlar sendikal hakları bulunma­
yan örgütler İçin küçümsenemeyecek düzeydedir.
Ayrıca kamu görevlileri derneklerinin bir bölümü kurdukları şubeleriyle yurt
düzeyinde örgütlenmeye gitmiştir. Bununla birlikte şubelerin önemli bir bölümünün
üye sayısının çok düşük olması, yerel düzeyde etkinliklerini sınırlamıştır. TÖB­
DER'in 650 şubesi, TÜM-DER'in 196, TÜTED'in 48, TÜS-DER'in 91, POL-DER'in
45, MEM-DER'in 30, TÜM-SAGLIK-DER'in 8, AK-MEM'in 14, ÜLKÜM'ün 120.
ÜLKÜM-BİR'in 56, TÖD'un 17, TRT-DER'in 8, ÜLKÜ-TEK'in 35, Mefkureci Öğ­
retmenler Derneğinin 57, TEK-DER 26, GENEL-DER 3, TÜMAS 9, MEM-GÜÇ 11,
HÜR-ÖGRET 17, TÜM-PTT-DER 7, TEK-SODER'in 5 şubesi vardır.
Kamu görevlilerinin kitleselleşmelerini sağlayan önemli bir öğe de, etkinlik yön­
temleri olmuştur. 1965-1971 dönemindeki memur sendikaları daha çok yönetimi
uyarma, bildiri yayınlama gibi etkinliklerde bulunurken dernekler kitlesel eylem
yöntemine çok sık başvurmuşlardır. Gerçekten kamu görevlileri derneklerince girişi­
len toplu gösteriler ve toplantılar azımsanamayacak sayıdadır. Bundan başka, kamu
görevlileri dernekleri çok yoğun bir yayın etkinliği içinde olmuşlar, bülten ve dergi
gibi süreli yayınların yanında, el kitapları, bildiriler, basın bültenleriyle istemlerİni
daha net ortaya koymuşlardır.
Dernek örgütlenmesine daha çok aşağı gelir ve konum düzeyindeki kamu görev­
lilerinin ilgi gösterdiği, buna karşılık üst düzey kamu görevlilerinin örgütlenmeyle il­
gilenmedikleri ileri sürülebilir. Gelirleri görece daha düşük olan öğretmenler, örgüt­
lenmeyle yoğun bir ilgi duymuşken, mühendis ve mimarlar örgütlenme ile esas
olarak, gelirlerinin düşmesine ve teknik elemanlar arasında işsizliğin artmasına
koşut olarak örgütlenmeyle ilgilenmeye başlamıştır. Ayrıca, üst düzey kamu görevli­
lerinin mesleki sorunlarla daha az karşılaşmaları ve kendilerini yönetenIere yakın
görmeleri, örgütlenmeye karşı ilgilerini sınırlamıştır.
Kitle örgütlerinin gücünün en önemli göstergesi üye katılımıdır. Kamu görevlile­
ri derneklerinin özellikle büyük kentlerde gerçekleştirdikleri toplu gösteriler ve top­
lantılar üye katılımının yüksek olduğunu göstermektedir. Ne var ki, derneklerin he­
deflerine ulaşabilmek için gereksinim duydukları gelirin yeterli olmadığı söylene­
bilir. Örneğin TÖB-DER'in 1976-1978 dönemi çalışma raporunda üye ödentileri
tüm geli derin onda birini oluştururken, yayın satış gelirleri, bütün gelirlerin üçte iki­
sini oluş! urmuştur. TÜM-DER'in gelirleri içinde de üye ödentileri çok önemli bir yer
tutmuş, üye ödentilerinin aksadığı yaz aylarında parasal sorunlar nedeniyle Amaç
dergisi yayımlanamamıştır.
64
AMME İDARESİ DERGİSİ
Kamu görevlileri derneklerinin üyelerinin öğrenim düzeyi ülke ortalamasının
üstündedir. Bunun nedeni, kamu görevlilerinin diğer toplum kesimlerine göre daha
iyi eğitim görmüş olmasıdır. Ayrıca, kamu görevlilerinin önemli bir bölümünün
büyük kentlerde yaşaması ve öğrenim düzeyinin bu kentlerde diğer yerleşim birimle­
rinden yüksek olması da bu saptamayı olanaklı kılmaktadır.
Kamu görevlileri derneklerinin örgütlenme yıllarına bakıldığında, örgütlenme­
Derneklerin bir bölümü, sendikaların ka­
patılmasının hemen ardından 1971 'de kurulmuştur. TÖS'ün yerine kurulmuş olan
TÖB-DER ile TEKSEN'in yerine kurulan TÜTED bu derneklere örnek verilebilir.
Ancak, kamu görevlileri derneklerinin kuruluşunda 1975 dönüm yılıdır. Ülkedeki si­
yasalortamın göreli olarak demokratikleşmesi, ekonomik bunalımın derinleşmesi,
dolayısıyla kamu görevlilerinin ekonomik durumlarının kötüleşmesi örgütlennıeyi
hızlandırmıştır. TÜıvi-DER 20.1.1975, TÜMAS 7.1.1975, MEM-DER 2~3.1.1975,
ÜLKÜM 28.2.1975, Mefkureci Öğretmenler Derneği 17.3.1975, TÜMÖD 22.5.1975
tarihinde kurulmuşlardır. İzleyen yıllarda AK-MEM 24.6.1976, TRT-DER
20.3.1977, ÜLKÜM-BİR 26.10.1978,26 TÜM-PTT-DER 25.10.1977 tarihinde ku­
rulmuştur. Öte yandan, derneklerin kuruluş yıllarına bakıldığında, aynı meslek
grubu yada işkoluna seslenen değişik siyasal görüşleri paylaşan derneklerin birbiri
arkasına kurulduğu görülmektedir. Örneğin TÜM-DER kurulduktan sonra TİKP'lile­
rin örgütlendiği MEM-DER, MHP'lilerin örgütlediği ÜLKÜM, örgütlenme alanlarını
diğer derneklere kaptırmamak için hızla kurulmuşlardır. Emniyet görevlilerini ör­
güt]emek amacıyla 1971 yılında kurulan POL-DER'e karşılık 1978'de POL-BİR ku­
rulmuştur. Sağın kamu görevlileri örgütlenmesinin daha geç başladığı ve daha çok
solun egemenliğindeki derneklere alternatif örgütlenmeler olarak düşünüldüğii
söylenebilir.
nin
bazı yıllarda yoğunlaştığı görülmüştür.
Dernekler, meslekseL, dinsel, kültürel,. sportif, sanatsal, bilimsel, siyasal vb.
amaçlarla kurulabilirler. Kamu görevlileri dernekleri ise mesleksel amacın baskın ol­
duğu örgütlenmelerdir ve bu nitelikleriyle de sendikalarla benzerlik gösterirler. Sen­
dikalar, toplu sözleşmeler yoluyla işgörenlerin, çalışma koşullarını toplumsal ve eko­
nomik koşullarını iyileştirmek için oluşturdukları örgütlenmelerdir. 27 Sendikalar.
toplu iş uyuşmazlığı çıkarmak, toplu pazarlık yapmak, grev yapmak, üyelerini yönet­
mek, kararların alınmasında çalışanları temsil etmek -işyerine ve devlete karşı- ve
toplumun diğer kesimlerini temsil eden örgütlerle ilişki kurmak gibi işlevler yüklpn­
mişlerdir. Buna karşılık dernekler, sendikalara göre yetkileri sınırlı örgütlenmeler­
dir, gönüllülük daha belirgindir. 28 Derneklerin işlevleri arasında bireyi toplumla bü­
26. 1978'de ÜLKÜM'ün kapatılmasından sonra yerine kurulan MEM-GÜÇ başarılı olamaması n('d('rıiyl('
26.10.1978'de kapatılmış, aynı gün ÜLKÜM-BİR faaliyete geçmiştiı'.
27. Mark von de Vaıı, Labor Organizations: A Macro and Micro Sociological Analysis on A Compal'atin'
Basis, Cambridge: Cambridge University Press, 1970, s. 53.
28. Kalkandelen. op. cit., s. 11-12
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
65
tünleştirme ve gerekli toplumsal beceriyi verme gibi kişiye yönelik olanlar yanında;
devletle üyeleri arasında arabuluculuk yapma, değişik çıkar kesimlerinin ortak pay­
dalar altında birleşmelerini sağlama, değerlerin onanması ve değişimin gerçekleşti­
rilmesi gibi toplumsal nitelikte olanları vardır. 29 Ayrıca, dernekler ile sendikalar ara­
sında Türkiye'de olduğu gibi bazı ülkelerde yasal farklılıklar vardır, kendilerine
uygulanan yasalar farklıdır.
Sendikalar ve dernekler arasında yukarıda anılan gerek amaç ve işlevler gerek­
se yasal bakımdan görülen farklılıklar çoğu kez örgütsel yapıya yansımıştır. Ne var ki,
kamu görevlileri derneklerinin örgütsel yapı olarak da sendikalara olan benzerliği
dikkat çekicidir.
Kamu görevlileri derneklerinin örgütlenme biçimleri, merkezi işkolu ve işyeri
örgütlenmeleri olarak ayrılabilir. Burada merkezi örgütlenme ile anlatılmak istenen
ayrı ayrı birimlerde çalışan kamu görevlilerini tek bir örgüt altında toplamayı amaç
edinen örgütlenme biçimidir. İşkolu örgütlenmesi ise, Devlet Memurları Yasası'nın
36. maddesinde düzenlenen hizmet sınıflarının yerine işçi sendikaları gibi işkolu
temel alınarak gerçekleştirilen örgütlenme biçimidir. DMY'nın 36. maddesinde ta­
nımlanan teknik, sağlık, eğitim ve öğretim hizmetleri gibi kategoriler işkolu temelin­
deki dernekleşmede de temel alınmışlardır.
EGO-DER, DDY-DER, TRT -DER, TÜM-PTT-DER, GENEL-DER, TEK-DER,
TÜM-ZERBANK-DER, SAYıŞTAY-DER işyeri (yada kuruluş) örgütlenmesine
örnek olarak verilebilir. İşyeri örgütleri genelde kendi işyerleriyle ilgili somut sorun­
lar üzerinde çalışmış olmakla birlikte, siyasal etkinliklerde de yeralmışlardır, ne var
ki, doğaları gereği yaygın bir örgütlenmeye gidememişlerdir.
Enerji, eğitim, sağlık gibi belirli çalışma kategorilerindeki etkinliklerin bütünü­
nü kapsayan işkolları biçimindeki örgütlenmeye TÖB-DER, TÜTED, TÜS-DER, ÜL­
KÜ-BİR-ÖGRET, ÜLKÜ-TEK, HÜR-ÖGRET; HÜR-TEK gibi dernekler örnek gös­
terilebilir. Eğitim ve öğretim, teknik hizmetler ve sağlık hizmetleri gibi çalışma
kategorilerinde işkolu örgütlenmesinin başarılı olduğu söylenebilir.
Üçüncü örgütlenme biçimi ise, TÜM-DER' in savunduğu merkezi örgütlenme­
dir. Sağda ÜLKÜM ve AK-MEM gibi dernekler bu tip örgütlenmeye örnek verilebi­
lir. TÜM-DER işyeri ve işkolu örgütlenmesine karşı çıkmıştır. İşyeri örgütlenmesine
karşı TÜM-DER'in eleştirileri, «işyeri şovenizmi»ne yol açtığı, işyerindeki işveren
durumundaki bürokratlardan sorunların çözümünü bekleme anlayışını getirdiği ve
ekonomizm hastalığına, yani birtakım ekonomik sorunlarla uğraşmanın ve koopera­
tifçilik gibi çalışmalar yapmanın ötesine geçmemeye yol açtığı yönündedir. 30 İşkolu
29. David L. Sills. «Voluntary Assocİatİons: Sociologİcai Aspects».lnternationaJ Encylopedia ofthe Social
Sciences, Vol. 15-16-17, London: Macmillan and Free Press, 1968, s. 372-376
30. Nizamettin Barış (haz.), Memur Örgütlenmesi ve Mücadelesi, Ankara: Tüm-Der, t.y. s. 18
AMME İDARESİ DERGİSİ
66
örgütlenmesine karşı çıkış gerekçeleri'ise birkaç noktada toplanabilir. İlkin, az sayı­
da çalışan olan yerlerde işkolu örgütlenmesine gitmek olanaksızdır. Örneğin öğret­
menler sayıca çok olan çalışanlar kategorisidir ve çok küçük yerleşme birimleri dışın­
da örgütlenmek için yeterli sayıya ulaşmaktardırlar. Oysa, örneğin belediye
memurları büyük kentlerde önemli sayılara ulaşabilirken, küçük kent ve kasabalarda
örgütlenme alanına giren az sayıda çalışan vardır, dolayısıyla buralarda işkolu örgüt­
lenmesine gidilemez. Diğer bir eleştiri noktası da, kamu görevlilerinin -öğretmenler
ve teknik elemanlar dışında- önemli bir bölümünün üretime doğrudan katkısı olma­
ması ve kamu görevlilerinin hangi işkolunda yer alacaklarının çok belirgin olmaması­
dır. İşkolu örgütlenmesine karşı getirilen eleştirilerden biri de, Türkiye'de işkolları
sayısının birçok ülkede 16 iken 32 olması nedeniyle çalışan kitlenin bölünmesine yö­
nelik olduğu, dolayısıyla kamu görevlilerinin işkolu örgütlenmesinin bölünmeyi daha
da arttıracağıdır. 31 TÜM-DER, kamu görevlilerinin sendikal haklar alınıncaya değin
bölünmemesini, sendikal haklar mücadelesini daha iyi yerine getirebilmek için mer­
kezi örgütlenmeye gidilmesini, sendikal haklar alındıktan sonra da kendi işkolların­
daki işçi sendikalarıyla birleşilmesini savunmuştur. 32 TÜM-DER'in savunduğu bu
örgütlenme biçiminin, kamu görevlileri derneklerinin sendikal haklardan yoksun ol­
ması nedeniyle daha doğru olduğu söylenebilir.
Kamu görevlileri dernekleri 1630 sayılı Dernekler Yasası gereğince Yönetim
Kurulu ve Denetleme Kurulu gibi zorunlu organlar yanında başka organlar da kur­
muşlardır. Bu organlar özellikle TÖB-DER, TÜM-DER, TÜTED gibi çok üyesi olan
derneklerde etkinliklerin daha kolay gerçekleşebilmesi amacıyla kurulmuştur.
Kamu görevlileri derneklerinde
kurulmuş
olan birimler genelde Büro
adını
al­
mıştır. Sık rastlanan bürolar, Örgütlenme Bürosu, Basın Yayın Bürosu, Eğitim ve
Araştırma Bürosu, Kitaplık Bürosu, Teknik Büro, Özlük İşleri ve Hukuk BürolarıdıI'.
Bu bürolardan
bazıları
birçok dernekte iyi
çalışırken,
bir bölümü çok
sınırlı
etkinlik
göstermiştir. Hukuk Büroları iyi çalışan bürolar arasında gösterilebilir. Özellikle der­
nek üyesi kamu görevlilerinin görevden alınması, sürülmesi ve disiplin cezası veril­
mesi, üyelerinin yasal haklarını savunmak için dava açılması ve avukat tutulması gibi
durumlarda üyelerin hak ve çıkarları bu Büro aracılığıyla savunulmuştur. Basın
Yayın Büroları da derneklerin yoğun yayın etkinlikleri dolayısıyla etkin bürolar ara.,.
sında olmuştur. Buna karşılık Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Büroları ile Kitaplık Bü­
rolarının etkinlikleri daha sınırlı olmuştur. TÜM-DER sosyal ve kültürel etkinliklere
birçok derneğe göre daha fazla önem vermiş, kurdukları Tiyatro Kolu pek çok ilde
oyunlar sergilemiştir. Sosyal ve Kültürel İşler Büroları da gece, gezi, piknik, açık otu­
rum, panel gibi çalışmalar yapmıştır.
31. tbid., s. 20 vd; Mithat Görkem, «Memur Örgütlenmesi ve Sendikal Mücadelede Memurlar», Yürüyüş,
Sayı, 92 (11 Ocak, 1977), s. 8-9
32. «Doğru Örgütlenme Başarıya Ulaşır», Amaç, Sayı, 14, (Aralık, 1977), s. 8-9; «Neden Tek ve Güçlü
Örgüt» Amaç, (Kasım-Aralık, 1976), s. 4-5
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
67
Derneklerde oluşturulan Merkez Yönetim Kurulu yönetimi üstlenmiştir. Bunun­
la birlikte il ve ilçe şubelerinin yöneticileriyle yapılan toplantılar -TÜM- DER' de altı
ayda bir yapılmıştır,- sonucunda şube yönetimlerinin dernek yönetiminde söz sahibi
olması sağlanmıştır. Bununla birlikte, birçok dernekte merkez ve şube yönetimleri
çok uyumlu çalışmamış, merkez yönetimleri şube yönetimlerini görevden almıştır.
Merkez ve şube yönetimleri arasındaki sorunlar, büyyük ölçüde merkez yönetimde
egemen olan siyasal görüşle, şube yönetiminde egemen olan görüş arasındaki farkh­
lıktan kaynaklanmıştır.
Kamu görevlileri derneklerinin önemli bir bölümünde, çeşitli siyasal görüşlerin
birarada bulunması, tabanda varolan siyasal çeşitliliğin yönetime yansımaması orta­
ya pek çok sorun çıkarmıştır. Dernek içindeki değişik siyasal görüşleri temsil eden
grupların yönetim mücadelesine girmesi ve bu mücadelenin düzeyinin kimi zaman
çok sertleşmesi dernek içinde bölünmelere neden olmuştur. Bu durum, dernek içi de­
mokrasinin gerçekleşmesini güçleştirmiş, derneklerde tasfiyelere yol açmış ve der­
neklerin etkinliğini yitirmesi tehlikesi başgöstermiştir. Dernek yönetimi seçimleri,
birkaç ayrıksı durumun dışında genellikle demokratik biçimde yapılmıştır. Bununla
birlikte, kimi demeklerde olan sahte üye yazımları, seçim hileleri dernek içi demok­
rasiye zarar vermiştir. Kamu görevlileri derneklerinin siyasal eğilimlerinin açıklan­
dığı böıümde.de görüleceği gibi çeşitli siyasal grupların ancak birbirleriyle ittifak ya­
parak seçimleri kazanma durumunda olmaları, en azından belirli gruplara karşı
daha hoşgörülü davranmaları sonucunu getirmiştir.
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİNİN MESLEKSEL AMAÇLI
ÇALIŞMALARI
Kamu görevlileri derneklerinin kuruluş amaçlarını oluşturan mesleksel etkinlik­
ler, bu derneklerin çalışmalarında önemli bir yer tutmuştur. Mesleksel amaçlı çalış­
malar derneklerin kitleselleşmesinin ve başarısının en önemli koşulu sayılmış, üyele­
rinin «grevli, toplu sözleşme li sendika hakkı>mı elde ederek, kazanımlarını sendikal
hakların sağlayacağı olanaklarla geliştirmeleri, ulaşılması gerekli hedef olarak belir­
lenmiştir. Bununla birlikte, derneklerle, kendi özgül sorunları olan mesleksel amaçlı
etkinlikler yanında, bunları bütünleyen ve baskı grubu olmalarından kaynaklanan,
ülke politikasına ilişkin, siyasal nitelikli çalışmalar yapmıştır. Kamu görevlileri der­
neklerinin önemli bir bölümü, mesleksel amaçlı çalışmalara üyelerini bir arada
tutan, toplumsal ve siyasal bilinçlenmeyi artırarak itatİlım düzeyini yükselten etkin­
likler olarak bakmışlar, az sayıda dernek yada bazı derneklerin içindeki gruplar ise
mesleksel amaçlı çalışmaları küçümseyerek, asıl işlevlerinin siyasal düzeyde demok­
rasi mücadelesi yapmak olduğunu belirtmişlerdir. 33
33. Örneğin, Devrimci Yol «kitle örgütlerini emperyalizme ve oligarşiye karşı verilen halk savaşı içinde
devrimci mücadeleye çekmenin bir aracı» olarak görmüş ve Tİp, Tsİp gibi siyasal partileri ekonomiz­
mi önermekle suçlamışlardır. Bkz. «Faşizm, Demokratik Kitle Örgütleri ve Birlik Sorunu Üzerine!»
Devrimci Yol, Sayı 7, (1 Ağustos 1977), s. 2 Aynı şekilde kamu görevlileri derneklerinde etkinlik göste­
ren TİKP yanlısı gruplar da mesleksel amaçlı çalışmaları «ekonomizm» hastalığı olarak
değerlendirmişlerdir.
68
AMME İDAREsİ DERGİsİ
Kamu görevlileri derneklerinde etkin olan siyasal nitelik mesleksel amaçlı etkin­
liklere de yansımıştır. Solun egemen olduğu dernekler oldukça etkin mesleksel çalış­
malarda bulunurken, sağın egemen olduğu dernekler kayda değer hiçbir mesleksel
amaçlı etkinlikte bulunmamıştır.
Sağın egemen olduğu derneklerin mesleksel etkinliklerde bulunmaması, büyük
ölçüde 1971-1980 döneminin çok önemli bir bölümünde sağ hükümetlerin yönetim­
de olmasına, dernek olarak kitle desteklerinin eksikliklerine ve devlet hakkındaki dü­
şüncelerine bağlanabitir. Kamu görevlilerinin örgütlenmesine genelde karşı çıkan
sağın dernek örgütlenmnesine gitmesinde, sol göruşlülerin denetimindeki derneklere
karşı alternatif örgütler yaratarak, kamu görevlilerini denetim altına alma kaygısı
yatmıştır. Sağın egemen olduğu kamu görevlileri dernekleri, solun denetimindeki
derneklere göre siyasal partilerle daha yakın bağlar kurmuşlardır. NIHP örneğinde
ise bu bağlar çok daha sıkı olmuştur. Dolayısıyla, genelde sağ hükümetlerin yönetim­
de bulunduğu dönemde, hükümetlere karşı kitlesel gösteriler, toplantılar, yayınlar
gibi yöntemlerle hak aramak bu derneklerin yöntemleri olmamıştır. Ayrıca, devletin
egemen sınıfın bir aracı olduğunu ileri süren sol düşünceye karşılık, sağın devletin
tüm toplumsal kategorilerin çıkarlarını düzenlediği, kamu görevlilerine karşı haksız
uygulamalara gitmeyeceği ve devlete karşı hak aranmayacağı inancı, derneklerin az
sayıda üyeye ve sınırlı güce sahip olmalarıyla birleşerek, derneklerin mesleksel
amaçlı çalışmalara gitmemesini kolaylaştırmıştır.
Solun egemenliğindeki kamu görevlileri dernekleri sendikal hakların kazanıl­
için temsil ettikleri kitleyi harekete geçirerek kamuoyu oluşturacakları kitlesel
gösteriler, toplantılar yanında, üyelerinin özlük işleriyle uğraşan birimler kurmuşlar,
üyelerinin yasal sorunlarıyla ilgili olarak yol gösterici çalışmalar yapmışlar, bazı
yasa, yönetmelik gibi uygulamaları eleştirmişlerdir. Ayrıca bazı durumlarda resmi
makamlarca taraf kabul edilerek görüşlerini TBMM Bütçe Alt Komisyonlarında,
DPT'nin planlarla ilgili toplantılarında, TUBİTAK, Üniversiteler, çeşitli Bakanlıklar
gibi çeşitli kuruluşlarca düzenlenen toplantılarda dile getirmişlerdir.
ması
Kamu görevlileri dernekleri 1971 yılında kapatılan memur sendikaları yerine
sendikal amaçlar taşıyan örgütlenmelerdir. Meslek birliği yada
dernekleri, üyelerinin mesleki lq;ınumlarının gelişmesi, çalışma alanında kamuya hiz­
met, üyeleri arasındaki dayanışmayı sağlamak gibi hedeflere sahip iken, kamu görev­
lileri dernekleri bunlardan başka üyelerinin ekonomik, toplumsal ve kültürel hakla­
rıyla, özellikle de sendikalar gibi ekonomik çıkarlarıyla ilgilenmişlerdir. 1971-80
döneminde etkinlik gösteren kamu görevlileri derneklerine bakıldığında üyelerinin
mesleki, ekonomik çıkarlarını savunmak başat bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır.
Zaten «grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı» sloganıyla kamu görevlileri dernekleri
ulaşmak istedikleri hedefleri sıklıkla vurgulamışlardır.
kurulduklarından
Kamu görevlileri derneklerinin sayısının
neminin ardından demokrasinin yerleşmeye
hızla artması
ve uzun sıkıyönetim dö­
olarak, mesleksel
başlamasına koşut
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
69
amaçlı çalışmalarında 1975'i izleyen yıllarda bir artma gözlenmiştir. 16 Şubat 1975
tarihinde, TÖB-DER tarafından 52 ilde gerçekleştirilen «Grevli, Toplu Sözleşmeli
Sendika Hakkı, Faşizmi, İşsizliği Pahalılığı Protesto» mitingleri mesleksel amaçlı ilk
toplu gösteridir. Bundan başka, Kasım 1975'te TÖB-DER, TÜMAS TÜS-DER,
TÜM-DER, TÜTED gibi dernekler «Sendikal Haklar İçin İleri» sloganını taşıyan afiş­
ter bastırarak, memurlara grev ve sendika hakkı verilmesi için kampanya başlatmış­
lardır. Dernekler toplu gösteriler, toplantılar, yayınlar gibi yöntemlerle mesleksel
amaçlı çalışmalarını dönem boyunca arttırarak sürdürmüştür.
Dernekler mesleksel amaçlı çalışmalarının başarıya ulaşması için ortak müca­
delenin gerekliliğini vurgulayarak kimi ortak etkinliklerde bulunmuşlardı. Sendikal
haklar bakımından bu etkinliklerin en önemlilerinden biri, kamu görevlileri dernek­
lerinin oldukça etkin olduğu 1978 yılında DİSK, TÖB-DER, TMMOB, TÜTED,
TÜM-DER, TÜS-DER tarafından gerçekleştirilen ortak mücadele platformudur. 34
Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini ve hedeflerini genel hatlarıyla belirten
((Sendikal Hak ve Özgürlükler İçin İleri» başhklı bildirgede, sendikal haklara sahip
olmayan kamu görevlilerinin anayasal bir değişiklik olmaksızın işçi statüsüne geçiril­
meleri yoluyla sendikal haklara kavuşmalarının sağlanması önerilmişti.
rıyla
Kamu görevlileri derneklerinin aşağıda sıralanan mesleksel amaçlı çalışmala­
kimi haklar elde edilmiş yada bazı sorunlar gündeme getirilmiştir:
Kamu çalışanları arasındaki işçi-memur ayrımının getirdiği sorunlar için öne­
rilerde bulunma, vergi sistemİnin ücretliler yararına değiştirilmesi gerektiğini
vurgularna;
1 Mart 1970 ile 31 Mayıs 1973 tarihleri arasında yapılan yanlış intibak uygu­
39 aylık maaş farklarının alınmasını gerçekleştirme;35
lamalarından doğan
-
Memurların
durdurulmasını
ve
bir
yıl itibarıyla
paraların
Katsayı artışlarının
lara enflasyonu
gelir vergisinin
iadesini sağlama;36
peşin
kesilmesi
uygulamasının
memurlara hiçbir yarar getirmediğini ileri sürerek, maaş­
oranda toplu zam yapılması isteği dile getirme;37
karşılayacak
Vergi sisteminin ücretliler lehine değiştirilmesi ve asgari ücretin ve özel indiri­
min yükseltilmesini isteme;
34. Bu platform sonucu yayınlanan bildirge için bakınız: «Sendikal Hak ve Özgürlükler İçin İleri» Töb-Der
Dergisi, (Ağustos, 1978), s. 4-5
35. Tüm-Der Ankara Şubesi, Özel Sayı, (Şubat, 1976)
36. Erhan Tezgör, «Tüm-Der» Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, Cilt 7, İstanbul: İleti­
şim Yayınları, 1990, s. 2247
37. İbid.
AMME İDARESİ DERGİSİ
70
- Yakacak zammı, aile ödeneği, yan ödemelerin bütün memurlara eşit ölçüler
içinde verilmesi, vergi iadesi, mahrumiyet ödeneklerinin verilmeSi, çocuk zamlarının
artırılması, yollukların 6245 sayılı Yasada gösterilen biçimde verilmesİ, konut soru­
nu, fazla mesai, ek ders ücreti vb. gibi konularda bildiriler, afişler, dernek yayın or­
ganlarındaki yazılar, yada toplu gösteriler, panel ve konferanslar aracılığıyla ve odacı
ve hizmetlilerin fazla mesai sorunu ile ilgili Danıştay'a dava açılmasında olduğu gibi
yasal başvurularla, istemlerini sık sık dile getirme.
Bunların yanısıra, kamu görevlileri dernekleri memurların konut sorununu çöz­
mek ve sosyal yardım sağlamak amacıyla, memurların brüt maaşlarından % 5 ora­
nında kesilen MEYAK kesintilerinin geri alınması için mücadele etmişlerdir.
MEYAK kesintilerinin memurlara hiçbir yarar sağlamadığını, iş adamlarına kredi
olarak gittiğini ileri sürerek, bu soruna kamuoyunun dikkatini çekmişlerdir. Ayrıca
TÜM-DER öncülüğünde MEYAK kesintileri için 50 bin memurun imzaladığı dilekçe
ile TBMM Bütçe ve Plan Komisyonuna ve Maliye Bakanlığına başvurulmuştur. Yine,
Emekli Sandığı'nın memur maaşlarından kesilen paraları büyük iş hanları ve oteller
yapımında kullandığı ve çeşitli şirketlerle ortaklığa girerek özel sektöre fon aktardığı
anlatılarak, paraların memurlar yararına kullanılması isteği hem çeşitli toplu göste­
rilerde, hem de yayınlarda vurgulanmıştır.
Ancak kimi durumlarda çeşitli kamu görevlileri dernekleri mesleksel sorunlar
üzerinde ortak bir düşünceye ulaşamamıştır. 29.6.1978 tarihinde kabul edilen 2162
sayılı «Sağlık Personelinin Tam Süre Çalışma Esaslarına Dair Kanum), derneklerin
üzerinde anlaşmaya varamadığı bir yasadır. Tabib Odaları, TÜS-DER, TÜMAS gibi
örgütler yasayı olumlu bulurken, TÜM-SAGLIK-DER, TÜM-DER yasaya karşı çık­
mış ve söz konusu yasanın bir «aldatmaca» olduğunu belirtmiştir. 38
Kamu görevlileri derneklerinin diğer bir etkinlik alanı da,
çalışanların yönetiıne
katılmasıyla ilgili istemlerdir. Özellikle, Emekli Sandığı ve Devlet Personel Dairesi'­
ne memur temsilcilerinin seçimi önem verilen bir etkinlikti. Ayrıca, yönetimde çalı­
şanların temsili için kurulması düşünülen Danışma Kurulları ile ilgili çalışmalar ya­
pılmıştır. Örneğin Tüm-Der, Danışma Kurulları Yönergesi hazırlayarak tüıu
Bakanlara göndermiştir.
Bütün bunlara ek olarak dernekler üyelerinin ve örgütlerinin sorunlarıyla ilgili
yada yaptırmış, bu amaçla çeşitli kişi ve kuruluşlarla işbirliği­
ne girmiş ve üyelerinin eğitimiyle ilgilenmiştir.
araştırmalar da yapmış
Kamu görevlileri dernekleri, üyelerinin sayısını ve katılımını artırmalarının yo­
lunun, onların ekonomik ve mesleki sorunlarının çözülmesinden geçtiğinin bilinciyle
zaman zaman başarılı sayılabilecek etkinliklerde bulunmuşlardır. Derneklerin eko­
38. Yasa ile ilgili kamu görevlileri derneklerinin eleştirileri için bakınız: «Tam Gün Yasası Üzerine)). Tiim­
Der İstanbUl Şubesi Yayın Organı, Sayı 18, (Eylül, 1978), s. 4-5
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
71
nomik ve mesleki istemlerinin azaldığı dönemler, üye katılımının düştüğü, örgüt içi
sorunların ve parçalanmaların başladığı dönemlerdir. Kamu görevlilerine sendikal
hakları hedefleyen dernekler, varlık nedenleri olan üyelerinin mesleki, iktisadi ve
toplumsal çıkarlarını savunabildikleri takdirde gelişmişlerdir.
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİNİN ETKİNLİKLERİ VE
YÖNTEMLERİ
Dönemin ilginç bir özelliği kitle ve meslek örgütleri ile siyasal partiler dışında
kalan siyasaloluşumların toplumsal mücadelelere etkin katılımları ve siyasal iktidar­
lara muhalefetlerİnin yoğunluğudur. Öyle ki, söz konusu örgütlenmeler düzenledikle­
ri kitlesel gösteriler, toplantılar ve yayınlarıyla, çok kez partilerden daha fazla muha­
lefet görevini yerine getirmişlerdir, bu konuda genelde partilerin gerisinde değil,
önünde olmuşlardır. Kamu görevlileri dernekleri de ekonomik, mesleki ve toplumsal
konularda istemlerini kitlelere duyurarak, üyelerini yoğun bir biçimde harekete
geçirebilmişl erdir.
Kamu görevlilerinin birçok ekonomik mesleki ve toplumsal sorununun olması,
örgütleri aracılığıyla bu sorunların çözümü için çeşitli etkinliklerde bulunmalarına
yol açmıştır. Mücadele süreci, kamu görevlilerinin siyasalolaylarla daha çok ilgilen­
melerini ve tavır alarak siyasal sürece gerek siyasal partiler aracılığıyla dolaylı bir bi­
çimde, gerekse kendi örgütleriyle doğrudan katılmalarını sağlamıştır.
Kamu görevlileri dernekleri mesleksel, ekonomik ve toplumsal istemlerini ger­
için Dernekler Yasası çerçevesinde etkinlikte bulunmuşlardır. Ne var
ki, Dernekler Yasası'nın sınırları özellikle Yasa'nın 35. maddesi kamu göreylileri ör­
gütlerine dar gelmiş ve Yasa aşılmıştır.
çekleştirmek
Kamu görevlileri derneklerine karşı devletin olumsuz tutumu, dernek yönetici­
leri ile kamu yönetimi temsilcilerinin arasında gerçek bir diyalog kurulmasını engel­
ledi. Bir kısım basın dışında radyo, televizyon gibi devletin elindeki kitle iletişim
araçlarında da bu dernekler seslerini yeterince duyuramadılar. Buna karşılık, sözko­
nusu dernekler, toplu gösteriler ve toplantılar türünden eylemlerin yanında, süreli
yayınlar, bildiriler ve basın bültenleriyle düşüncelerini geniş kitlelere duyurma yolu­
nu seçmişlerdir.
Yayınları
Kamu görevlileri dernekleri etkin bir yayın uğraşı içinde olmuşlar, dergi gazete
gibi süreli yayınların dışında kitap, bildiri, broşürlerle görüş ve istemlerini belirtmiş­
lerdir. Söz konusu yayın etkinlikleri yalnızca genel merkez tarafından gerçekleştiril­
memiş, özellikle Ankara, İstanbul gibi büyük şubeler bülten, ajans, vb. yayın etkinlik­
leri içine girmişlerdir.
72
AMME İDARE sİ DERGİsİ
En büyük kamu görevlisi örgütlenmesi olan TÖB-DER 1972 yılından başlayarak
onbeş günde bir yayınlanan ve 170 sayı çıkan «TÖB-DER Gazetesinh~ ve «TÖB-DER
Ajansn)yla şubeler tarafından yayınlanan dergi ve bültenleri çıkarmıştır. 39 TÜM­
DER, ı 975'in son aylarından itibaren ((Amaç)~ dergisini çıkarmış, bunun dışında
TÜM-DER Merkez ve şubelerince ((Haberler», ((Büıten» gibi adlarla çeşitli yayınlar
yapılmıştır. TÜTED, 1973'ten başlayarak, ((TÜTED Haberler» ve ((Haber Bültenİ»
adlı süreli yayınını, ÜLKÜ-TEK 1974'ten başlayarak üç ayda bir yayınlanan «ÜL­
KÜ-TEK Dergİsİni,~) ÜLKÜ-BİR, 1979'dan başlayarak ((ÜLKÜM-BİR» adlı dergiyi
yayınlamıştır.
Kamu görevlileri dernekleri süreli yayınların dışında kitap,
kinliklerinde de bulunmuştur.
broşür
gibi yayın et­
Toplantılar
Kamu görevlileri derneklerince sık gerçekleştirilen etkinlik türü toplantılardır.
yasal açıdan toplu gösterilere göre izin gibi güçlükler nedeniyle daha
kolay gerçekleştirilebilen eylem türüdür. Toplantı kapsamına başta genel kurullar
olmak üzere konferansıar, kurultaylar, paneller vb. girmektedir. Dernekler Yasası'
nın 54. maddesi, kamu hizmeti yapılan yerlerle eğitim ve öğrenim kurumlarında ya­
pılacak dernek toplantılarını ilgili kurumun yetkili makamının onayı ile mülki idare
amirinin iznine bağlamıştır.
Toplantılar
Kamu görevlileri derneklerinin genel kurulları, yalnızca derneğin iç işleyişine ve
yöneticilerinin seçilmesine yönelik toplantılar olarak değil; siyasal, toplumsal ve eko­
nomik sorunların görüşüldüğü, eylem kararlarının alındığı, çeşitli örgütlerin temsilci
yada yöneticilerinin katıldığı etkinlikler olarak görülmüştür. Genel kurullar çeşitli
grupların gövde gösterisi yaptığı, siyasal parti ve kitle örgütlerinin temsilcilerinin ko­
nuşup, mesleksel sorunların yanında siyasal sorunların da tartışıldığı etkinlikler ol­
muştur. Bazen çeşitli grupların genel kuruldaki yönetim mücadeleleri, derecesi git­
tikçe artan siyasal tartışmaların yanında kaba kuvvet içeren saldırıları getirmiş,
böylece genel kurullar tamamlanamadan dağılmış ve dernek içi demokrasinin ger­
çekleşmesi güçleşmiştir. Öte yandan, TÜM-DER, TÜTED gibi derneklerce yapılan
genel kurul toplantıları hakkında 12 Eylül'den sonra Sıkıyönetim Mahkemelerince
dava açılmıştır. 26.3.1978 tarihinde TÜTED Ankara Şubesinin genel kurulunda yö­
netim kurulu hakkında toplantı salonunun duvarlarına asılan pankartlar, ayrıca
39. TÖB-DER'in Yayınları arasında: Öğretmenlerin Meslek ve Özlük Sorunlan, Sosyal MücaddE'dE' TÖB­
DER 'in Yeri; Demokratik Eğitim Mücadelesi ve Öğretmen; Öğretim Eğitim İlişkilE'ri; Ekonomİ Sınıflar
ve Eğitim, Emperyalizm, Eğitim Politikası ve Türkiye; Emperyalizm Ulusal Bağımsızlık ve Kültür; Mili­
tarizm Barış Mücadelesi ve Eğitim gibi yayınlar bulunmaktadır. TÜM-DER ise Memur Örgütlf:>nınf:>si
ve Mücadelesi, Demokratik TRTMücadelemiz; Yaşasın Memurların Yönetim VE' DenE'timindE'ki Emek­
li Sandığı için Mücadelemiz, adlı broşürleri yayınlamıştır.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
73
genel kuruldaki konuşmalardan sonra komisyonca hazırlanan rapor nedeniyle, bazı
yöneticiler mahkum 0lmuştur. 4o 20-21 Ekim 1979 tarihinde yapılan TÜM-DER
üçüncü genel kurulunda yapılan konuşmalar nedeniyle 12 Eylül'den sonra açılan
dava ise beraatle sonuçlanmıştır. 41
Kamu görevlileri dernekleri toplantılarında, derneklerin başlıca istemi olan sen­
dikal hakların önemli bir yer tuttuğu görülmüştür. Özellikle sosyalistlerin denetimin­
deki dernekler sendikal haklarla ilgili toplantılar düzenleyerek bu yönde kamuoyu
oluşturma çabasına girmişlerdi. TÜM-DER, TÖB-DER, TÜS-DER, TÜTED, TÖB
vb. dernekler tarafından 29 Kasım 1975'te düzenlenen «Sendikalaşma Forumw) bu
tür toplantılardandır.
Öte yandan dernekler, çalışma alanlarına ve üyelerinin sorunlarına ilişkin top­
lantılar düzenlemişlerdir. TÖB-DER'in 18-28 Ağustos 1975 tarihleri arasında dü­
zenlediği
seminerlerde,
çeşitli eğitim politikası, öğretmenlerin
özlük ve meslek so­
runları, memur sendikacılığı gibi sorunlar tartışılmıştır. 20 Eylül 1978'de TÖB-DER
tarafından düzenlenen «İlköğretim Haftası» ile 4-11 Şubat 1978'de düzenlenen «De­
mokratik Eğitim Kurultayı» bu tür çalışmalara örnek gösterilebilir. Demokratik Eği­
tim Kurultayın, sonuç bildirgesinde «devrimcİ demokratik öğretmen hareketİ>min
temel sorunları tartışılıp, eğitimin çok yönlü bir değerlendirmesinin yapıldığı ve de­
mokratikleştirilmesi yolunda verilmekte olan mücadelenin ana hatlarının incelenip
gündemdeki tüm konuların çeşitli boyutlarıyla irdelendiği ifade edilmektedir. 42
Kamu görevlileri derneklerinin üyelerinin sorunları çoğu kez ülkede uygulanan
ekonomik, toplumsal ve siyasal politikalarla ilgili toplantılarda birçok kez vurgulan­
mıştır. Bu da, çalışanların sorunlarının çözümü için yapılan toplantılarda, siyasal bo­
yutun daha çok önem kazanmasına yol açmıştır.
Kamu görevlileri derneklerinin toplantı etkinlikleri arasında hükümet politika­
özellikle de solun egemenliğindeki derneklerin MC hükü­
metlerinin politikalarına karşı düzenledikleri toplantılar dikkat çekicidir. TRT'deki
uygulamalar gerek TRT - DER tarafından 1-8 Mayıs 1977'de düzenlenen «Demokra­
tik ve Özerk TRT Mücadelemiz» haftasında, gerekse yine 1977 yılında TÜTED,
TÜM-DER, TMMOB, TRT-DER tarafından düzenlenen «TRT çalışanları Forumwm­
da eleştiriImişir. Bu Forum'da alınan kararlar uyarınca, TRT'deki «faşist kadrolaş­
mayı gerçekleştirmek için açıldığı» ileri sürülen sınavların iptali amacıyla Danıştay'a
larını eleştirrnek amacıyla,
başvurulmuştur. 43
40. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, 2 Numaralı Askeri Mahkemesinin 1984/161 Esasında yer alan
1984/262 numaralı Kararı.
41. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, 2 Numaralı Askeri Mahkemesinin, 1982/114 Esasında yer alan
1983/1 04 numaralı Kararı.
42. Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz: Ahmet İnce, Demokratik Öğretmen Hareketi, Ankaı'a, Aygül
Matbaası, 1989, s. 60-61; aynca eleştirel bir görüş için «DEK: Demokratik Eğitim Ne Demek?» Yürü­
yüş, Sayı 149 (14 Şubat 1978) s. 2'ye bakılabilir.
43. Tüted Haberler, (Kasım-Aralık 1977) Sayı, 53
74
AMME İDARESİ DERGİSİ
Siyasi iktidarların eleştirildiği toplantılardan diğer iki örnek ise, TÜM-DER An­
kara Şubesi tarafından 3 Şubat 1977'de düzenlenen ve TÜM-DER, TÜTED,
TÜMÖD, TÖB-DER TMMOB genel başkanları yada temsilcilerinin katıldıkları,
«Devlet Dairelerinin Faşistleştirilmesine Son» paneli ile 27 Ocak 1976 tarihinde ya­
pılan ve AYÖD, TİB, TMMOB, TÖB-DER, TÜMAS, TÜM-DER, TÜMÖD, TTB'nin
katılımıyla gerçekleştirilen «MC Hükümetinin Memur Kıyımı ve Düşündürdüklerİ»
adlı toplantıdır.
Kamu görevlileri dernekleri üyeleri ve seslendikleri meslek grubundaki kişiler
ve işbirliği sağlamaya yönelik toplantılar da gerçekleştirmişler­
dir. TÜM-DER'in 23 Mayıs 1975'te düzenlediği «TÜM-DER Gecesi», yine TÜM­
PTT-DER'in 18 Kasım 1977'de düzenlediği «Tüm PTT Birleşme ve Dayanışına
Günü» bu tür toplantılardandır.
arasında dayanışma
Toplu Gösteriler
Kamu görevlileri derneklerinin çok sayıda kamu görevlisini harekete geçirebil­
dikleri etkinliklerden biri de toplu gösterilerdir. Toplu gösteriler ve toplantılar, üye­
lerin etkinlik derecelerini gösteren ölçütler olarak anılabilecek etkinliklerdir. Der­
neklerin çok sayıda toplu gösteri yapmaları, üyelerini harekete geçirme konusundaki
güçlerini göstermektedir. Toplu gösteri yapmak için izin almak gibi yasal işlemlerin
yapılmasının gerektiği ve bazı toplu gösterilerde şiddet olayları çıkabildiği halde,
kamu görevlileri derneklerinin binlerce hatta onbinlerce kişiyi toplayabilmeleri güç­
lerinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Sağın egemenliğindeki kamu görevlileri dernekleri ile solun egemenliğindeki
kamu görevlileri dernekleri arasında toplu gösteri eylemlerine başvurma yönünden
farklılık vardır. Sağda yer alan dernekler hiçbir toplu gösteri düzenlememiştir. Bu
dernekler, genellikle, siyasal partilerin eylemlerinde kendilerini göstermişlerdir.
Solun egemenliğindeki dernekler ise, gerek çalışma koşullarına, gerekse kendilerini
etkileyen genel nitelikteki politikalara katılma olanaklarına sahip olmamaları nede­
niyle toplu gösterileri, kitlelere seslerini duyurabilmelerinin en etkili yolu olarak
görmüşlerdir.
Kamu görevlileri derneklerince gerçekleştirilen ilk büyük toplu gösteri, TÖB­
DER'in 16 Şubat 1975'te 52 İI'de gerçekleştirdiği «Grevli Toplu Sözleşmeli Sendika
Hakkı, Faşizmi, İşbirliği, Pahalılığı Protesto» mitingleridir. Söz konusu eylemlere ka­
tılım oldukça yüksek olmuştur.
DİSK Genel Merkezince düzenlenen «Demokratik Hak ve Özgürlükler İçin Mü­
cadele» mitinglerine TÜM-DER, TÖB-DER, TÜTED gibi dernekler büyük ilgi gös­
termiş, tüm emekçi sınıf ve tabakaların eylem birliğinin gerçekleştirileceği iddiasıyla
üyelerinin mitinge katılmalarını bildiri, afiş vb. yayınlarında istemişlerdir. Bu miting­
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
75
lerden ilki 6 Eylül 1975'te, ikincisi ise 20 Eylül 1975'te yaklaşık 40 bin kişinin katılı­
mıyla İstanbul'da gerçekleştirilmiştir.
6 Aralık 1975 tarihinde TÖB-DER'in düzenlediği «Memur Kıyımları ve Hayat
Protesto» yürüyüşleri yapılmıştır.
Pahalılığını
13 Mart 1976'da Ankara Tandoğan Meydanında ATO, AYÖD, TİB, TMMOB,
TÜS-DER, TÖB-DER, TÜMAS, TÜM-DER, TÜMÖD, TÜTED tarafından düzenle­
nen, 30 bin kişinin katıldığı «Faşist Baskı ve Memur Kıyımını Protesto Miting ve Yü­
rüyüşü» yapılmıştır.
18 Eylül 1976 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce, 11 Ekim 1975'te iptal edilen
DGM Yasası'nın MC iktidarı tarafından yeniden yasalaştırılmak istenmesİnİ protesto
amacıyla DİSK'itı düzenlediği ve Türkiye' de gerçekleştirilen ilk motorize gösteri,
T~MOB, TÖB-DER, TÜTED, TÜMÖD, TÜMAS, TÜM-DER, TÜS-DER gibi örgüt­
ler tarafından desteklenmiştir.
TÖB-DER, TÜM~DER ve TÜTED tarafından kamu çalışanlarının ve eğitim
emekçilerinin ekonomik ve demokratik taleplerini dile getirmek amacıyla düzenle­
nen «Ekonomik ve Demokratik Haklar Miting ve Yürüyüşleri)) 22 Ocak 1977 tarihin­
de Denizli ve Mersin'de, 29 Ocak 1977 günü Bursa ve Zonguldak'ta,S Şubat 1977
Cumartesi günü Ankara'da yapılmıştır. Diğer kitle örgütlerince de desteklenen bu
gösterilerden olan ve yüzbini aşkın kişinin katıldığı Ankara Tandoğan meydanındaki
gösteri nedeniyle, «sözkonusu miting ve yürüyüşü amacından saptırdıkları, bölücülük
ve kürtçülük propagandası yaptıkları, sol fraksiyonları muzır propagandaların at­
mosferi içinde, karşı karşıya getirmiş ve silahlı, taşlı sopalı çatışmalarla hayati tehli­
ke tevhit edecek yaralanmalara zemin hazırlamış 0lmalarm 44 gerekçesiyle TÖB­
DER, TÜM-DER ve TÜTED Ankara Valiliği'nce kapatılmışlardır. Ancak ilgili
derneklerin yürütmenin durdurulması amacıyla Danıştay'a başvurmaları üzerine,
Danıştay 12. Dairesinin 16.2.19787 gün ve 1977/392 esas sayılı kararı uyarınca söz
konusu dernekler 22.2.1977 günü yeniden açılmışlardır.
Ayrıca, TÜM-DER tarafından 23 Temmuz 1977 tarihinde, 22 Mayıs 1977 günü
kaybolan TÜM-DER üyeleri Ahmet Uysal ve Muharrem Demirel'in bulunması konu­
lu miting ve yürüyüş de burada belirtilebilir.
şitli
Bunlara ek olarak, 1977 sonuna doğru demokratik meslek ve kitle örgütleri, çe­
illerde «Taban Fiyatlarını, Hayat Pahalılığını ve Faşist Saldırıları Protesto Miting
44. Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü'nün İçişleri
06.017.168/1123 sayılı 7.2.1977 tarihli yazısı.
Bakanlığı'na
06.01.1984-06.04.1 ı O
AMME İDARESİ DERGİSİ
76
ve
Yürüyüşleri» düzenlenmiştir. 45
16 Mart 1978'de i.Ü.'den çıkmakta olan öğrencilere «faşist eylemcilerin saldırı­
sı» sonucu 7 öğrencinin ölmesi üzerine, DİSK'in 20 Mart 1978'de faşist saldırı ve ci­
nayetleri protesto için iki saatlik iş bırakma eylemi çağrısını, TÖB-DER, TMMO,
TTB, TÜTED, TÜMAS İstanbul Barosu gibi meslek ve kitle örgütleri desteklemiştir.
Faşizme İhtar Eylemine yaklaşık bir milyon kişi katılmıştır. 46
26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş olayları nedeniyle CHP Hükümetinin sıkıyö­
netim ilan etmesi üzerine DİsK, hükümetin terörü önleyemediği gerekçesiyle, Kah­
ramanmaraş katliamını ve o güne kadar öldürülenleri anmak ve faşizmi lanetlernek
için 5 Ocak 1979 günü işçileri saat 11.00'de 5 dakikalık saygı duruşuna çağırmıştır.
Bu eylemlere TÖB-DER, TMMOB, TÜMÖD ve TÜTED de katılmıştır.
Bunların dışında
1 Mayıs gösterileri solun denetimdeki kamu görevlilerinin ka­
toplu gösterilerdendir. 1 Mayıs gösterileri işçi ve kamu görevlilerinin eylem
birliği olarak görüldüğünden, işçi ve kamu görevlilerinin birleşmelerine siyasal açı­
dan karşı çıkan iktidarları çok rahatsız etmiştir.
tıldığı
Gerek kamu görevlileri dernekleri, gerekse diğer kitle örgütleri tarafından ger­
toplu gösterilerde mesleksel amaçlı slogan ve pankartıarın yanında top­
lumsal ve siyasal içerikli pankartlar ve sloganların da kullanıldığı görülmüştür. Toplu
gösterilerde «Doğuda Milli Zulme Son», «Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar
Savaş», «Ne Amerika Ne Rusya Bağımsız Türkiye», «Tek Yol Devrim», «Kahrolsun
Oligarşİ>~, «Oligarşi, Grevli, Toplu Sözleşmeli Sendikal Mücadelemizi Engelleyemez,
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz», «Ülkü-Bir ve Ülkü Ocakları Kapatılsın»,
gibi siyasal yanı ağır basan slogan ve pankartlar, «Sendika Hakkımız, Söke Söke Alı­
rıv~, «Mesleki Özgürlük ve Saygınlık», «Daha İyi Ücret, Daha İyi Hayat Şartları»,
«Analığa Saygı, Çocuklarımıza Kreş, Yuva~~, «Bütçenin Aslan Payı Silahlanmaya
Değil Sağlığa-Eğitime», «UNESCO/ILO'nun Kararları Uygulansın» örneklerinde ol­
duğu gibi mesleksel amaçlı slogan ve pankartlar kullanılmıştır.
çekleştirilen
Basın ile İlişkiler
Kamu görevlileri derneklerinin basın ile ilişkileri -özellikle solun egemenliğin­
deki dernekler için- etkinliklerinde önemli bir yer tutmuştur. Basın kamu görevlileri
derneklerinin bir anlamda dış dünya ile ilişkilerini sağladığı gibi, zaman zaman der­
neklerin amaç ve istemlerinin kamuoyu tarafından bilinmesini sağlamışlardır.
45. « 12 Mart sonrası İşçi Hareketleri» Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, Cilt 7, İstanbul:
İletişim Yayınları, 1990, s. 2295
46. ibid., s. 2297.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
77
Kamu görevlileri derneklerinin günlük basınla ilişkileri gerek olarak daha sınırlı
Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Tercüman gibi yüksek tirajlı gazeteler der­
nekler hakkında daha çok bilgilendirici nitelikte, kısa haberler vermişlerdir. Tercü­
man, Hergün, gibi sağda yer alan gazeteler solun denetimindeki derneklerle ilgili kış­
kırtıcı, devlet organlarını harekete geçirici yayınlar yapmışlardır.
olmuş,
TsİP'in yayın organı Kitle, TİP'in yayın organı Yürüyüş, Devrimci Yol'un yayın
organı Devrİmcİ
Yol gibi süreli yayınlar, derneklerle ilgili yorum ve haberlere sayfa­
yer verdikleri gibi, dernekler içindeki kendilerine yakın eğilimleri des­
tekleyici yayınlar da yapmışlardır.
larında sık sık
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİNİN SİYASAL EGİLİMLERİ
Diğer örgütler gibi kamu görevlileri dernekleri de, karar verme gücünü elinde
tutan siyasal iktidara karşı güçlerini ve istemlerİni göstermek zorundadır. Çünkü
temsil etmekte oldukları kitleler siyasal iktidarın kararlarından etkilenir, dolayısıyla
dernekler üyelerinin ekonomik ve toplumsal yaşamına ilişkin politikalar üretmek du­
rumunda kalırlar. Bu ise iktidarı ele geçirmeye yönelmediğinden dar anlamda siyaset
olarak nitelenemez. Türkiye'de kamu görevlileri dernekleri, koşulların da zorlama­
sıyla, üyelerinin ekonomik, toplumsal, kültürel ve özlük haklarını korurlarken gide­
rek artan siyasal etkinliklerde bulunmuştur. Derneklerin istemlerini devlete yönelt­
miş olması, istemleri doğrultusunda devleti etkilemek için baskı grubu davranışı gös­
termelerini sağlamıştır. Kamu görevlilerinin diğer toplum kesimlerine göre daha iyi
eğitim görmüş, -kamu görevlilerinin içinde yüksek öğrenim görmüşlerin oranı dörtte
birin üzerindedir- genellikle kentsel yerleşim birimlerinde yaşayan ve sınırlı bir geli­
re sahip kişiler olmaları, ülkede uygulanan politikalara ilgi gösterip örgütleri aracılı­
ğıyla tavır almalarını kolaylaştırmıştır. Siyasal etkinliklerde bulunmaları yasak olan
kamu görevlileri, kurdukları dernekler aracılığıyla siyasal konulardaki düşüncelerini
dile getirmişlerdir. Dernekler üyelerinin somut sorunlarıyla uygulanmakta olan poli­
tikalar arasında bağ kurarak, çeşitli etkinliklerinde siyasal boyutu vurgulamıştır.
Sendikal haklar, demokrasi ve siyasal haklar arasında kurulan ilişkiyi aşağıdaki alıntı
daha iyi açıklayabilir.
sendikal haklarını alması demokrasinin sınırlarını
yönde atılan önemli bir adım olacaktır. Ancak, memurların demokratik ta­
lepleri yalnızca grevli toplu sözleşmeli sendikal hakkın ahnmasıyla sınırlı değildir. Bu
hakların kullanılmasında her türlü baskıcı özellik gösteren yasaların, demokratik bir
içeriğe kavuşturulması gerekir.
«Hiç
kuşkusuz, memurların
genişletici
Sendikal hakkın aJınması ile ekonomik yönden daha güçlü bir mücadele olanağı
Ancak ekonomik ve sosyal hakların son çözümünün politikadan geçtiği
gerçeğini görmezden gelemeyiz. Bu nedenle, memurların politikayla ilişkisi, yalnızca
dört yılda bir yapılan seçimlerde kullanılan bir oy olarak düzenlenemez. Memurlar
doğacaktır.
78
AMME İDARESİ DERGİSİ
mutlaka siyasi partilere girmeli ve tüm politik
haklarını almalıdır.»47
Kamu görevlileri dernekleri etkinlikte bulundukları dönemin yoğun siyasal ha­
bir yansıması olarak, belirli siyasal görüş ve partilere yakın olmuşlar­
dır, bu yakınlık bazan belirli bir siyasal parti ile dernek arasında organik bir bağın
doğmasına yol açmıştır. Sağın egemen olduğu dernekler ile siyasal partilerin ilişkile­
ri, solun egemen olduğu derneklere göre daha belirgin olmuştur. Bu, büyük ölçüde
soldaki kamu görevlileri derneklerinde tek bir siyasal görüş yada partinin etkin konu­
ma yükselememesi ve çeşitli siyasal grupların dernek içi mücadelesinin başat bir eği­
lim olarak ortaya çıkmaksından kaynaklanmıştır.
reketliliğinin
Kamu görevlileri dernekleri örgütlenmesinde temel eğilim, ayrı kesimlere sesle­
nen farklı siyasal görüşlülerce oluşturulan alternatif örgütlerin varlığıdır. Benzer
yada aynı siyasal görüşlerdeki kamu görevlileri, meslek gruplarında yada işyerlerin­
de bir örgüt içinde toplanmışlardır. Böylece bir meslek grubunda yada işyerinde de­
ğişik siyasal eğilimleri yansıtan birkaç dernek ortaya çıkmıştır. Örneğin sol eğilimli
öğretmenler TÖB-DER'de toplanırken, ülkücü öğretmenler ÜLKÜ-BİR-ÖGRET'de
ve akıncı öğretmenler Mefkureci Öğretmenler Derneği'nde biraraya gelmiştir. Ada­
let Partisi'ne yakın öğretmenler ise, genellikle Hürriyetçi Öğretmenler Derneği ile
Ata Öğretmenler Derneği'nde toplanmıştır.
Kamu görev Iiieri derneklerinin bir bölümü sağ düşünceye ve sağı temsil eden
partilere daha yakın bir tutum sergilemişlerdir. Ne var ki, sağın Türkiye'deki en
büyük partisi olan Adalet Partisi'ne yakın kamu görevlileri dernekleri MHP ve
MSP'ye yakın derneklerden daha az sayıda ve daha az etkin olmuşlardır. Bu durum
büyük ölçüde, AP'nin bu tür örgütlenmelere çok ilgi duymaması, ek olarak dönem bo­
yunca AP ağırlıklı hükümetlerin önemli bir zaman diliminde işbaşında olmaları,
AP'yi kamu görevlileriyle ilişkilerini iktidarın tek taraflı olarak koşulları belirleme
olanağını, kendine bağlı örgütlerle yapılacak diyaloğa tercih etmesinden kaynaklan­
mıştır. Ayrıca, MHP ve MSP iktidarı ele geçirme mücadelesinde gereksinim duyduk­
ları kitlelerin bir bölümünü kamu görevlileri dernekleri yoluyla sağlamak için bu tür
örgütlenmelerle daha çok ilgilenmişlerdir.
Milliyetçi Hareket Partisi, «yeni bir devlet düzeni kurmak», «iktisadi ve manevi
olan Milli Devlet'i gerçekleştirmek amacıyla çeşitli toplum ke­
simlerini örgütleyen ülkücü kuruluşlar oluşturmuştur. Bu ülkücü kuruluşların oluştu­
rulmasında, toplumun altı sosyal dilimini meydana getiren işçi, köylü, esnaf, memur,
işveren ve serbest meslek sahiplerini «korporosyonlar» biçiminde örgütleyerek ülke­
yi yönetmek amaçlanmıştır. 48 Toplumun altı toplumsal diliminden biri olarak kabul
kalkınmayı sağlayacak
47. «Memurlar Neden Örgütlenmelidir?», Amaç, (Haziran, 1976) s. 5
48. Mehmet Ali Ağaoğulları, «Milliyetçi Hareket Partisi», Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İs­
tanbul: İletişim Yayınları, Cilt 8, s. 2114-2166.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
79
edilen kamu görevlilerini örgütleyen ÜLKÜM, ÜLKÜ-BİR-ÖGRET, ÜMİD-BİR,
ÜNAY, ÜLKÜ-TEK, POL-BİR gibi örgütlenmelere gidilmiştir. MHP iddianamesine49
göre bu dernekler, MHP'nin birer yan kuruluşu gibi çalışmışlardır. Ülkücü dernekler
kamu görevlileri arasında ülkücü kadrolaşmaya gitmek için uğraşmışladır. Ülkücü
kamu görevlileri derneklerinde, kamu görevlilerine «türk milliyetçiliği şuurunu işle­
rnek, zararlı cereyanlarla mücadele etmek, dayanışma ve disiplini sağlamak» örgüt­
lenmenin temel amacı olmuştur. Bu dernekler genelde «Ülkücüye Notlar» adlı kitap
gibi Ülkücü Örgütlenmeyi gerçekleştirmeye yönelik olarak hazırlanmış yayınları, ör­
gütlenme kılavuzu olarak kullanmışlardır. ÜLKÜM, örneğinde görüldüğü gibi bu der­
neklerin, kamu görevlilerini siyasal görüş ve davranışlarına göre sınıflara ayırıp
genel merkeze bildirdikleri, kamu görevlisi alımında ve yükseltilmesinde ülkücü me­
murların alınmasını sağlamak için çalıştıkları, yasalolmayan biçimde işyerlerince
«oba» örgütlenmesine gittikleri ileri sürülmüştür. so ÜLKÜ-TEK genel başkanı kendi­
si ile yapılan bir söyleşide «biz her Türk vatandaşının her Türk teknik elemanının ül­
kücü olarak yetişmesini istiyoruz» diyerek derneklerinin siyasal işlevini belirt­
miştir. 51
Siyasal felsefesini ve programını «Milli Görüş» adı altında savunan Milli Selamet
Partisi de, çeşitli meslek kuruluşları oluşturarak çalışan kitleleri kendi görüşleri doğ­
rultusunda örgütleme yoluna gitmiştir. 52 MSP ile ilintili kamu görevlileri dernekleri
arasında, AK-MEM ve Mefkureci Öğretmenler Derneği anılabilir. AK-MEM yayın­
ladığı bildirilerden birinde, «biz en az bin yıllık Anadolu tarihi içinde süzülüp gelen
Müslüman Türk ruhunun mirasçılarıyız» ifadesiyle dinci dünya görüşü vurgulanmış­
tır. S3 Yine MSP eğilimli Mefkureci Öğretmenler Derneği'nin tüzüğünde, «bütün öğ­
retmenleri milli mefkure etrafında toplamak» amaçlar arasında gösterilmiş ve milli
değerler, milli bütünlük ve müslümanlık söylemi dernek tarafından sıklıkla
kullanılmıştır.
Sağın en önemli partisi olan Adalet Partİsi'ne yakın sayılabilecek güçlü kamu gö­
revlileri dernekleri olmamakla birlikte, HÜR-ÖGRET, HÜR-TEK, HÜR-ÖGRET­
BİR sağ eğilimli derneklerden AP'ye daha yakın örgütlenmeler olarak sayılabilir.
Bunlardan Hürriyetçi Öğretmenler Derneği'nin tüzüğünde öğretmenleri «milli şuur
etrafında toplamak millet ve memleket bütünlüğünü yok edici komünizm ve her türlü
cumhuriyet dışı akımlarla mücadele etmek ve hürriyetçi, milliyetçi, medeniyetçi,
mukaddesatçı öğretmenler olarak Büyük Türkiye idealini gerçekleştirmek» amaçlar
arasında gösterilmiştir. Aynı şekilde diğer iki dernek 54 de «ithal malı marksist fikir­
49. T.C. Ankara, Çankırı, Kastamonu, illeri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 29.4.1981 tarih
ve B.1980/7040, K.1981/600 sayılı MHP ve ülkücü Kuruluşlar Hakkında iddianame, s. 129-130.
50. Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü'nün içişleri Bakanlığı'na yazdığı 7.3.1978 tarihli yazı.
51. ÜLKÜ-TEK Genel Başkanı Hakkı Duran ile sohbet ÜLKÜ-TEK (Temmuz 1977)
52. Binnaz Toprak, «Milli Selamet PartiSİ», CUmhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul, İletişim
Yayınları, Cilt 8, s. 2108
53. Bkz. Ak-Mem 24.6.1976 1 nolu bildiri.
54. Bkz. Hür-Tek'in yayınladığı 16.1.1978 tarihli basın bildirisi; ayrıca bkz. Hür-Öğret-Bir tarafından ya­
yınlanmış olan 1.11.1977 tarihli 10 numaralı basın bildirisi.
80
AMME İDARESİ DERGİSİ
lerle», «kızıl provakasyonlarla» ve «kızıl faşistlerle» savaşacaklarını ifade ederek,
milliyetçi görüş altnida milli dava meselelerde birlik ve beraberlik içinde hareket et­
meyi>~ önermişlerdir.
Kamu görevlileri derneklerinin çok önemli bir bölümünde sol egemen olmuştur.
Solun denetimindeki derneklerin, sağın denetimindeki derneklere göre hem üye sa­
yısı hem de etkinlikleri çok daha fazla olmuştur. İlk kez sol eğilimli kamu görevlileri­
nin örgütlenmeleri üzerine sağ eğilimli kamu görevlileri alternatiförgütler kurma yo­
luna gitmişlerdir. Solun egemenliğindeki derneklerde belirgin özellik, genellikle
hiçbir siyasal parti yada grubun baskın olmamasıdır. Öte yandan kamu görevlileri
derneklerinin kurulmasında ideolojik yaklaşımın geçerli olmadığı ve yönetim kurul­
larının oluşturulmasında siyasal açıdan türdeş olmayan bir yapının oluşturulmasına
çaba gösterildiği ileri sürülmüştür. 55 Sözkonusu derneklerin yönetimlerinin yada
üyelerinin önemli bir bölümü sol görüşlü kişiler olsalar bile, derneklerin önemli ölçü­
de kitleselleşerek üye sayılarının artırılması, derneklere hiçbir siyasal parti yada gru­
bun egemen olamaması ve türdeş olmayan bir siyasal yapının ortaya çıkmasıyla so­
nuçlanmıştır.
Soldaki kamu görevlileri derneklerinde sosyalistler daha etkin olmuşlar, dolayı­
sosyalist solda yer alan siyasal partiler, gençlik örgütleri ve diğer oluşumlar,
kamu görevlileri derneklerinde etkinlik mücadelesi vermişlerdir. Cumhuriyet Halk
Partisi soldaki kamu görevlileri derneklerinde sınırlı bir güce sahip olmuştur. Söz ko­
nusu dönemde merkez sol niteliği iyice belirginleşen CHP'nin, çalışanların örgütleri
olan sendikalarla organik bağının olmaması ve geçmişinden gelen ((devlet partisi» ni­
teliği derneklerdeki gücünü etkilemiştir. CHP bir yandan kamu görevlilerinin ((etkin
tarafsız devlet»56 anlayışı doğrultusunda davranmasını isteyerek kamu görevlilerinin
ve örgütlerinin siyasallaşmalarına karşı çıkarken, öte yandan MC hükümetlerine
karşı girdiği iktidar mücadelesinde kamu görevlileri derneklerinin tepkilerini dikka­
te almak zorunda kalmıştır. CHP'nin kitle desteğinin genelde emekçi kesimlerden
geldiğini bilmesi, kamu çalışanlarının örgütleriyle iyi ilişkiler kurmak, olabilirse de­
netim altına alma politikası iz!emesine yol açmıştır. Ne var ki, kitlelerin istemlerine
yeterince yanıt verememesi, derneklerde kazanmasını engellemiştir.
sıyla
Solun denetimindeki kamu görevlileri dernekleri dar anlamda mesleksel çıkar­
mücadelesi yanında, kitle örgütleri olmalarından dolayı toplumsal
ve siyasal etkinliklerde bulunarak, siyasal mücadele içinde de yer almıştır. TÜM­
DER Genel Başkanı Nizamettin Barış'ın derneğin 3. Olağan Genel Kurulunda yaptığı
konuşmada, ((bir yandan sendikal haklar için mücadale ederken, diğer yandan ba­
ğımsızlık, demokrasi, sosyalizm için mücadele edeceğiz» diyerek siyasal hedeflerini
belirtmiştir. «İktisadi, demokratik ve özlük hakları mücadelesini'n yanında faşizme
karşı mücadele, antimonopolist, anti-feodal mücadeleler ve sosyalizm mücadelesi»57
ların savunulması
55. Tezgör, loc. cİt.
56. CHP'nin kamu görevlileri örgütleri karşısındaki tutumu için bak. «", değinmeler», Birikim, Cilt 7, Sayı
42-43-44 (Ağustos-Eylül-Ekim 1978), s. 163-168
57. Örneğin bak. «Kitle Örgütleri Demokrasi Mücadelesi ve Sosyalizm» Amaç Dergisi, (Kasım, 1978), s.
8-9; İle bkz. TÖB-DER 1971-78 Çalışma Programı.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
81
soldaki derneklerce sıklıkla vurgulanmıştır. TÖB-DER, TÜM-DER, TÜTED gibi der­
nekler çalışma programlarında yukarıda sayılanlar doğrultusunda mücadele vere­
ceklerini belirtmişlerdir. Ayrıca, kamu görevlileri derneklerinden TÖB-DER için
yalnızca dernekçiliğin sözkonusu olmadığı, bunun öteki emekçi sınıf ve tabakalardan
kopma anlamına geleceği, bu nedenle yalnızca öğretmenlerin özlük sorunları ile değil
temel toplumsal-siyasal sorunlarla da derinlemesine uğraşılması ve bunların kendi­
leriyle olan bağını kavramaları gerektiği belirtilmiştir. Bu durum diğer derneklerde
de görülmüş, bazı derneklerin bildirilerinde gerçek kurtuluşun sosyalist bir düzenin
kurulmasıyla mümkün olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca,
kamu görevlileri derneklerinin ortak
çalışmalarında
da
aynı
nokta vur­
gulanmıştır. TÖB-DER, TÜTED, TÜS-DER, TÜMAS, TÜMOD, TÜM-DER gibi
örgütler tarafından kabul edilen örgütler arası
ve demokrasi ile sosyalizm mücadelesinin bir­
biriyle yakından bağlantılı olduğu belirtilerek, anti-faşist ve anti-emperyalist müca­
delenin yoğunlaştırılması istenmiştir. Bu programda anti-emperyalist, anti-faşist
hareketin, hakim sınıfın ideolojisinin karşıtı olan işçi sınıfı ideolojisi ile mümkün ol­
duğu belirtilerek, sosyalizm mücadelesinin ideolojik temeli vurgulanmıştır.
kamu görevlileri dernekleriyle
diğer
güçbirliği programında 5s bağımsızlık
Türkiye'deki sololuşumların en azından bir bölümünün tek başlarına etkinlikle­
rinin sınırlı olması, kitle ve meslek örgütlerini kendilerine destek sağlayabilecek po­
tansiyel örgütlenmeler olarak görmelerine, dolayısıyla söz konusu örgütlenmelerde
etkinlik mücadelelerine girmelerine yol açmıştır. 59 Öyle ki, sololuşumların başarısı
bir anlamda bu örgütlerdeki başarılarına bağlı olmuştur. Çünkü kitle ve meslek ör­
gütlerinden önemli bir bölümü olan kamu görevlileri dernekleri, yalnızca sayısal
önemleri nedeniyle değil, aynı zamanda üyelerinin toplumsal işlevleri ve devlet için­
de oynadıkları rol nedeniyle, iktidar mücadelesinin kazanılmasının önkoşullarından
biri olarak görülmüşlerdir. Ayrıca, marksist sola kapatılmış olan siyasal katılım, söz
konusu örgütlenmeleri kamu görevlileri derneklerinin de içinde olduğu öteki örgütler
içinde mücadeleye itmiştir.
Solun egemen olduğu dernekler solun biçinde bulunduğu duruma koşut olarak
siyasal dağınıklık içerisinde olmuşlardı. Kamu görevlileri derneklerinin genel kurul­
58. Bkz. TÖB-DER, Yıl 6, Sayı 143, (25 Mayıs, 1977) s. 6-7
59. Kamu görevlileri derneklerinde etkinlik gösteren sololuşumlardan biri, bazı durumlarda emniyet yet­
kililerince dernek içerisindeki egemen siyasal görüş olarak algılanıp buna göre değerlendirmeler
yapılmıştır.
Örneğin, TÜM-DER'in Devrİmci Yol görüşleri doğrultusunda faaliyet gösterdiği Emniyet Genel
Müdürlüğü, Yıkıcı
Faaliyetler
Şube Müdürlüğü'nün
06.14.110/2953
sayılı
ve 17.8.1982 tarihli
yazı­
sında ileri sürülmektedir. TÜM-SAGLIK-DER'in ise Halkın Kurtuluşu örgütünün görüşleri doğrultu­
sunda faaliyet gösterdiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi, Dernekler Şubesi'nin
06.23.060/106678 sayılı ve 26.4.1984 tarihli yazısında ileri sürülmektedir.
Öte yandan, TÜS-DER hakkında Dernekler Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla açılmış olan ve
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülen 1981/430 Esas, 1983/37
Karar numaralı davada yargılanan TÜS-DER yöneticilerinden bir bölümü TKP davasında
yargılanmışlardır.
82
AMME İDARESİ DERGİSİ
ları sol içerisindeki siyasal ayrılıkların boy ölçüştüğü bir arena olmuştur. Özellikle
TÖB-DER, TÜM-DER içlerinde çeşitli sol grupların bulunması bakımından dikkat
çekici örgütlenmelerdir.
Kamu görevlileri derneklerinde etkinlikte bulunan sololuşumların genelde kitle
örgütlerine -özelde kamu görevlileri derneklerine- bakışı, kendilerine yakın grupla­
rın dernek içi tutumu üzerinde belirleyici olmuştur.
Tİp kitle örgütlerini, (kamu görevlileri dernekleri) kendi kitlesinin ekonomik,
demokratik hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olan örgütler olarak
görmüş ve siyasal örgütler olmadıklarını vurgulamıştır. 6o TSİP'de aynı şekilde kitle
örgütlerinin belli bir kesimin çıkarlarını temsil ettiklerini, siyasal partilerin görevle­
rini yüklenemeyeceklerini ve kitle örgütlerinin işçi sınıfı partisinin demokratik müca­
dele içindeki yandaşı olduğunu belirtmiştir. 6l Devrimci Yol ise, kitle örgütlerini daha
farklı algılamıştır. Buna göre, kitle örgütleri siyasi programın kitlelere ulaştırılnıası
işlevini gören, yığınları devrim mücadelesine sokmanın organları olarak bir siyasete
bağlı kalacak ve onun hizmetinde çalışacak örgütlerdir. 62
Kamu görevlileri derneklerinde görülen başlıca sololuşumlar Tİp, TSİp gibi
yasal TKP gibi yasalolmayan partiler, Devrimci Yol, Halkın Kurtuluşu, Kurtuluş, Öz­
gürlük Yolu gibi örgütlenmelerdir. Örneğin, TÖB-DER'in 4. Olağan kongresinde.
TİP'e yakın Demokrasi İçin Birlik Grubu, TKP'ye yakın Birlik ve Dayanışma Grubu.
TSİP'e yakın Demokratik Merkeziyetçiler Grubu, Halkın Kurtuluşu'na yakın Yurtse­
ver Devrimci Öğretmen Grubu, Devrimci Yol' a yakın Devrimci Öğretmen Grubu,
Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi'yle ilişkilendirilen Özgürlük Yolu dergisine yakın
Özgürlük Grubu, ile Devrimci Doğu Kültür Dernekleri çevresindeki kürt hareketine
yakın Devrimci Demokrat Grubu, CHP'ye yakın Halkçı Eğitimciler Grubu gibi grup­
lar bulunmuştur. TÜM-DER'in 1978 yılında yapılan 3. Olağan genel kurulunda varo­
lan gruplar arasında Tİp' e yakın İlerici Demokratlar Grubu, TKP'ye yakın Birlik ve
Beraberlik Grubu, Sosyalist İktidar dergisi çevresinde örgütlenen Sosyalist Memur­
lar grubundan başka, Devrimci Grup, Özgürlük Grubu, Devrimci Memurlar Hareke­
ti, Devrimci Demokrat Grupları sayılabilirler. TÜS-DER içinde ise Devrimci Sağlık­
çılar Grubu, Yurtsever Devrimci Sağlıkçılar, Birleştirici Demokratlar, Birlik
Dayanışma gibi çeşitli gruplar varolmuştur.
Kamu görevlileri derneklerindeki siyasal gruplara ilişkin bir başka özellik de,
belli başlı derneklerin hiçbirinde tek bir grubun egemen olamaması, dolayısıyla der­
nek genel kurullarında yönetimde temsil için birbirleriyle işbirliği yapmak durumun­
60. «Sendikalarımızı, Meslek ve Kitle Örgütlerimizi Güçlendirelim», Yürüyüş, Sayı 181, (26 EylüL. 1978).
s.2
61. «Demokratik Kitle Örgütü Sorunuı), Kitle, Yıl 1, Sayı 17 (16 Temmuz, 1974). s. 2
62. «Faşizm, Demokratik Kitle Örgütleri ve Birlik Sorunu Üzerine», Devrimci Yol, Sayı 7. (1 Ağustos.
1977), s. 2
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
83
da olmalarıdır. Örneğin, TÖB-DER 4. Olağan Kongresinde 63 Devrimci Demokratik
Birlik ve Demokratik Merkeziyetçiler, Devrimci Öğretmen, Özgürlük, Kurtuluş Sos­
yalist Dergi Grupları güçbirliğine gitmiş ve bununla ilgili protokol imzalamışlardır.
Birlik Dayanışma, Demokrasi için Birlik, Halkçı Eğitimciler, Devrimci Demokrat Öğ­
retmen Grupları ise ayrı bir birlik yapmışlardır.
Çeşitli sololuşumlar arasındaki
mücadeleler kamu görevlileri derneklerine de
Bu mücadelelerin sıklıkla görüldüğü yerlerden biri genel kurullardıı".
TÖB-DER 4. Olağan genel kurulu sonucunda ortaya çıkan yönetim tartışması ancak
Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Gültekin Gazioğlu başkanlığındaki ekibin,
TÖB-DER yönetimi olduğu kararıyla çözümlenebilmiştir. 64 Devrimci Yol, Halkın
Kurtuluşu'na,65 Yurtsever Devrimci Öğretmen, TÖB-DER yönetimine, Devrimci Yol
TÜM-DER yönetimine,66 Demokrasi İçin Birlik Grubu TÖB-DER yönetimine karşıt­
lıklarını çeşitli biçimlerde belirterek, siyasal mücadelelerini kamu görevlileri der­
neklerine yansıtmışlardır.
yansımıştır.
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİNİN SİYASAL
İKTİDARLARLA İLİşKİLERİ
Kamu görevlileri derneklerinin etkinlikte bulunduğu dönem, genelolarak, Tür­
kiye'de siyasal iktidarlarla çalışan toplum kesimlerinin ilişkilerinde önemli sorunla­
rın yaşandığı bir dönemdir. Dönemin yoğun siyasal hareketliliği ve ekonomik buna­
lım, çalışan kitlelerin, bu arada kamu görevlilerinin siyasal sisteme daha fazla katılım
için örgütlenmelerine yol açmış, kitlelerin istemleri gerçekleşmeyince de çatışmalar
ortaya çıkmıştır. Kamu görevlileri derneklerinin devlet karşısındaki tutumlarını an­
lamak için devlete bakışlarını açığa kavuşturmak gereklidir. Solun egemenliğindeki
dernekler devleti «egemen sınıfın baskı aracı» olarak değerlendirirken, sağdaki der­
nekler, devleti ulusun varlığını sürdürebilmesi için gerekli bir örgütlenme olarak gör­
müşler ve devletin temsil ettiğine inandıkları değerlere saldırmamışlardır.
Siyasal iktidarlar kamu görevlileri örgütlenmelerine, devlet otoritesinin sarsıla­
iktisadi ve toplumsal dengelerin bozulacağı gibi gerekçelerle karşı çıkarak ör­
gütlenmeyi engellemeye çalışmışlardır.
cağı,
Siyasal İktidarların Kamu Görevlileri Derneklerİne
Karşı Tutumu
Türkiye'de kamu görevlilerinin örgütlenmesini siyasal iktidarlar genelde hoş
muhalefetlerini çeşitli yöntemlerle sık sık belirtmiştir. Kamu görevli­
karşılarnamış,
63.
64.
65.
66.
«TÖB-DER 4. Olağan Kongresi ve Sonrası» D{'vrimci Yol, Sayı 22 (20 Eylül, 1978)
«TÖB-DER'deki son gelişmeler üzerine... », Devrimci Yol, Sayı 24 (30 Kasım 1978). s. 4
«Halkın Kurtuluşu'nun TÖB-DER Mac{'rasm, Devrimci Yol, Sayı 25 (22 Aralık, 1978). s. 5
«Tİp'li revizyonist hizipler ve TÜM-DER», D{'vrimci Yol, Sayı 24 (30 Kasıın. 1978) s. 5
84
AMME İDARESİ DERGİSİ
lerinin örgütlenmesine siyasal iktidarların karşı çıkışı, kamu görevlilerinin ulusal ge­
lirden aldıkları payın devletin iradesi dışında artırılması ve söz konusu örgütler ara­
cılığıyla artan siyasal katılımın varolan dengeleri bozarak, iktidarı güç durumda bı­
rakma olasılığından kaynaklanmaktadır. Kamu görevlileri dernekleri, etkinlikte
bulundukları dönem boyunca çalışan kitleleri devlet organlarının kararlarına karşı
etkileme yönünde çeşitli eylemlerde bulunmuşlardır. Türkiye'de çok uzun yıllar bo­
yunca sessiz bir kitle olan, hak ve yetkileri devlet tarafından tek taraflı belirlenen ve
yalnızca seçim dönemlerinde girdikleri mücadelede siyasal iktidarı ve iktidara des­
tek verenleri rahatsız etmişler, siyasal iktidarları dernekleri ve temsil ettikleri kitleyi
dikkate almak durumunda bırakmışlardır. Kamu görevlileri dernekleri etkinlikte bu­
lundukları dönem boyunca siyasal iktidarlar tarafından çıkarılan güçlüklerle karşı­
laşmalarına rağmen her geçen gün daha güçlenmişlerdir.
Siyasal iktidarların ideolojik yapısı kamu görevlileri derneklerine karşı iktidar­
tutumunda belirleyici olmuştur. Çalışan kitlelerin örgütlenme haklarına karşı
daha az duyarlı olan sağ iktidarlar, derneklere -iktidarla aynı yada yakın görüşteki
kamu görevlileri dernekleri dışta tutulursa- genelde baskı uygulamışlar; sol ağırlıklı
iktidarlar ise bu derneklere sağa göre daha ılımh -en azından belli dönemlerde- dav­
ranmışlardır. Siyasal iktidarlar, yasal düzenlemelerle, kapatma yada faaliyetten alı­
koyma, kitlesel gösteri ve toplantı gibi etkinliklerine izin vermeme, yöneticilerini
yada üyelerini sürgün, disiplin soruşturması, görevden alma gibi yöntemlerle dernek­
lere muhalefetlerini göstermişlerdir.
ların
Kamu görevlileri derneklerinin önemli bir bölümünde solun egemen olması, et­
kinlikte bulundukları dönemde kısa aralıklar dışında iktidarda olan sağın, dernekleri
düzen karşıtı olarak görmesi, onların etkinliklerini kırıp, muhalefetini silerek devle­
tin toplumla ilişkilerini daha sorunsuz, iktidarını daha iyi işler hale getirmeyi amaçla­
masına yol açmıştır. Sağ iktidarlara göre sağın egemen olduğu dernekler varolan dü­
zene karşı olmadıkları gibi, sağ partilerin yan örgütlenmeleri olarak güçlerini
pekiştirmişlerdir. Ne var ki, solun egemen olduğu derneklere göre güçsüz olmaları,
sağın egemen olduğu derneklere sağ iktidarların desteğini, sola karşı alternatif örgüt­
ler yaratmak için artırmıştır. Örneğin birinci Milliyetçi Cephe hükümeti döneminde
öğretmen örgütü olan TÖB-DER birkaç kez kapatılmış, ÜLKÜ-BİR devlet desteğiyle
büyük gelişme göstererek, 1975-76 arasında şube sayısını 16D'dan 35D'ye, üye sayı­
sını da 35 bine yükseltmiştir. 67
Solun egemen olduğu kamu görevlileri dernekleri kitlesel nitelikli hareketler ol­
genelde muhalefette olan Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarı ele geçir­
mek için kamu görevlileri derneklerinin, dolayısıyla onların temsil ettikleri kitlenin
desteğine ihtiyaç duymuştur. Ne var ki CHP iktidara gelebilmek için sola ve çalışan
kitlele­
duklarından,
67. «Faşist Hareket ve MC iktidarları» Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, Cilt 7. İstmı­
bul: İletişim Yayınları, 1990, s. 2224
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
85
re yönelik söylemini geliştirirken, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik düzenİ resto­
re etmek için kamu görevlilerinin tarafsız olmasını istemiştir. Kamu görevlilerini
emeğiyle geçinen çalışanlar olarak değil de, devlet mekanizmasının parçaları olarak
gören klasik anlayışı benimseyen CHP, iktidar olduktan sonra uyguladığı politikalar­
la kamu görevlileri derneklerinin desteğini kaybetmiştir. Derneklerin etkinliklerini
kısıtlayabilecek yasal kısıtlamalar getirme ve kapatma gibi eylemlere sağ iktidarlar
gibi birçok kez başvurmuştur. CHP iktidarının sağ ve solu uzlaştırma politikası ve iz­
lediği ekonomik politikada, kitle desteğini azaltırken, CHP'nin parti içi çelişkileri,
1979 Mayısındaki 24. Kurultayının sonunda kabul edilen tüm çalışanlara sendika
hakkı verilmesi gibi radikal istemlerin gerçekleşmesini önleyerek, kamu görevlileri
dernekleri karşısında iktidar ya da muhalefet olmasına göre değişen tutumuna açık­
lık getirmeyi engellemiştir. CHP'nin seçim propagandalarında yer alan kamu görevli­
leri örgütlenmesi konusu, iktidarları döneminde hiç ele alınmamış, yalnızca II ve III.
Ecevit hükümetlerinin programlarında kısaca değinilmiştir.
Siyasal iktidarların kamu görevlileri derneklerine bakışını yansıtan belgelerden
olan hükümet programları, siyasal iktidar-dernek ilişkilerini açıklığa kavuşturmada
önemli bir yardımcıdır. Sağ hükümetler hiçbir zaman hükümet programlarında
kamu görevlileri örgütlenmesine yer vermemiştir. Buna karşılık II. Ecevit hükümeti­
nin, (21.6.1977-21.7.1977) hükümet programında «hükümetimiz, bütün özgürlük­
çü demokratik ülkelerde olduğu gibi, kamu görevlilerinin de, durumlarının bazı özel­
likleri gözönünde tutularak, sendikacılık ve toplu sözleşme haklarına kavuşturul­
malarını gerekli görmektedir»68 denilmiştir. Yine, III. Ecevit (5.1.1978-17.10.1978)
hükümetinin programında, «memurların örgütlenmeleri ve çalışma koşulları ile ilgili
demokratik düzenlemeler, kamu görevinin özellikleri de gözönünde tutularak yapıla­
caktır»69 ifadesinin yer alması sağ ve sol hükümetlerin programları ve aralarındaki
tutum farklılığının göstergesidir. Ancak, hükümet programlarındaki bu farklılık uy­
gulamada belirginleşememiş, kamu görevlilerinin örgütlenme haklarına sağ iktidar­
ların tepkilerine benzer uygulamalara girilmiştir.
Siyasal iktidarlar kamu görevlileri derneklerinekarşıtlılarını, derneklerin etkin­
liklerini çevreleyen ve içeriğini belirleyen yasal düzenlemelerle gerçekleştirmeye ça­
lışmışlardır. Bu amaçla, dernekler, sendikalar, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, olağa­
nüstü hal, devlet memurları yasası gibi yasalarda değişiklik yaparak derneklerin
faaliyetlerini sınırlamaya çalışmışlardır. Özellikle, diğer kitle örgütleriyle birlikte
kamu görevlileri derneklerinin de etkinliklerinin doruğa çıktığı yılolan 1978'de,
1961 Anayasasının ve diğer yasaların tanıdığı hak ve özgürlüklerin «bol geldiği» iddi­
aları yoğunlaşmış ve söz konusu hak ve özgürlükleri sınırlayacak yasa tasarıları ha­
zırlanmıştır. Vı. Demirel (12.11.1979-12.10.1980) hükümetinin hazırladığı der­
nekler, sendikalar, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasalarında değişiklik tasarıları 70
68. Başbakanlık, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, Cilt 2, Ankara: Başbakanlık Basımevi. 1978. s.
69. ibid., s. 461
70. Yürüyüş, Sayı 242 (26 Kasım, 1979), s. 5
~W-ı.
AMNIE İDARESİ DERGİSİ
86
ile III. Ecevit (15.1.1978-17.10.1979) hükümetinin hazırladığı dernekler ve devlet
memurları yasalarındaki değişiklik tasarıları, kitle örgütlerinin «siyaset yapma» ge­
rekçesi ile kapatılabilmesini sağlamaya yönelik olduğundan kamu görevlileri dernek­
lerinin tepkisini çekmiştir. CHP iktidarınca yapılan yasa değişikliği tasarısında «Dev­
let Memurları, 657 sayılı Yasa'nın 6-12. maddelerinde belirtilen ilke, ödev ve
sorumlulukları ile bağdaşmayan amaçlar güden yada bu tür çalışmalar yapan der­
nekler kuramazlar, bu yolda çalışan derneklere üye olamazlar, bu derneklerin çalış­
malarını destekleyemezler, başkalarını üye ve destek olmaya zorlayamazlar ve özeıı­
diremezler» hükmünde memur statüsü ile dernek üyesi olma birbirine karıştırılarak
Anayasa'nın 29. maddesinin çiğnendiği kamu görevlileri derneklerince ileri sürül­
müştür. Yine eklenen maddelerden birinde «... amacı tek ve belirli olmayan veya tü­
züğünde saptanan çalışma konuları ve biçimleri amaca uygun bulunmayan dernekle­
rin kurulması yasaktır» hükmü getirilerek, «amacı belirli değil» gerekçesiyle
derneklerin keyfi biçimde kapatılabileceği ileri sürülmüştür. 71 Siyasal iktidarlarlIl
kamu görevlileri dernekleri hakkındaki diğer bir yasal kararı da, 22.2.1980 tarihin­
de yürürlüğe giren 2261 sayılı Kamu Güvenliğine ve Kolluk Hizmetlerine İlişkin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bunlara Yeni Hükümler Eklenmesi Hakkında
Yasa'yla emniyet görevlilerin dernek kuramayacakları, spor dernekleri dışında ku­
rulmuş derneklere üye olamayacakları hüküm altına alınmıştır. 3201 sayılı Eınniyet
Teşkilatı Kanunu'na eklenen bir madde ile POL-DER, POL-BİR, İPA, POLEN S gibi
tüm polis dernekleri kapatılmıştır.
Siyasal iktidarların derneklere karşıtlıklarını gösterdikleri diğer yollar, binala­
arama yapma, toplu gösteri ve yürüyüşlere izin vermeme, kapatma ve faaliyet­
ten alıkoymadır. TÖB-DER, TÜM-DER, TÜS-DER, TÜDED, POLDER gibi dernek­
ler sık sık kapatılmışlardır. Söz konusu kapatmalarda genellikle 1630 sayılı Yasanın
35. maddesinde düzenlenen derneklerin «tüzüklerinde gösterilen amaç dışında her­
hangi bir faaliyette bulunamayacağı» hükmü ile Dernekler ve Toplantı ve Gösteri Yü­
rüyüşleri Yasaları'nın ilgili maddeleri ile Türk Ceza Yasası kullanılmaktaydı. 12 Ey­
lül'den sonra açılan davalarda yukarıda anılan derneklere -POL-DER dışında­
komünizm, bölücülük ve kürtçülük, milli duyguları zayıflatıcı propaganda yapmak.
suç işlemeye teşvik etmek, dernekler, toplantı ve gösteri yürüyüşü kanunlarına mu­
halefet... gibi suçlamalar yöneltilmiştir. 72 ÜLKÜ-BİR, ÜLKÜ-TEK, gibi örgütler ise
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası kapsamına alınarak yargılanmışlardır.
rında
Kamu Görevlilerİ Derneklerİnİn Sİyasal İktidarlara Karşı Tutumu
Kamu görevlileri dernekleri kitle örgütü olmalarından dolayı temsil ettikleri kit­
71. «Baskı Yasalarına Hayır!», TÜTED Habl'rll'r, Sayı 5 (Şubat, 1979). s. 8-9
72. 12 Eylül sonrası kamu görevlileri dernekleri hakkında açılaıı davalardan en çok }ımkı yapanı TÜB­
DER yöneticilerinin yargılandığı davadır. Bu dava hakkında ayrıntılı bilgi için bak. Halit ~:pl('ıık.
Hukuk Açısından TÖB-DER Davası, Ankara: Eğit-Del' Yayınları, 1990. Aynca çalışmaııııı diğpl' sayfa­
larında söz edilmiş olan TÜM-DER, TÜTED, TÜS-DER ile ilgili davaların dışında. hakkında işlpııı ya­
pılan TÜM-SAGLIK-DER, POL-BİR ve POL-DER, TRT-DER gibi derneklerin yöıwticilpri hakkıııda
ko\'uşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
87
lenin istemlerini siyasal iktidarlara iletme çabasında olmuşlardır. Kamu görf'vlilf'ri
dernekleri siyasal eğilimleri doğrultusunda özellikle karşıt görüşlü siyasal iktidarlara
karşı bazen derecesi sertleşen tepkiler göstermişlerdir. Derneklerin siyasal iktidarla­
ra karşı çıkışları, kendilerine ve üyelerine yönelik tutumlarına ve ülkede uygulanan
iç, dış ve f'konomik politikalar ile bu uygulamaların aracı olan yasal düzenlemf'lerf' Vf'
hükümet programlarına yönelmiştir.
Kamu görevlileri dernekleri siyasal iktidarlara tepkilerini düzenledikleri toplu
gösterilerde, çıkardıkları yayınlarda, genel kuruL. kurultay gibi toplantılarda
göstermişlerdir.
Sağın egemen olduğu derneklerin siyasal iktidarlarla ilişkileri
iktidarlar dö­
neminde olumlu, CHP iktidarına karşı ise sert ve eleştirel bir içeriğe sahip olmuştur.
Ancak bu eleştiriler daha çok basın organları aracılığıyla gerçekleştirilmiş, meslf'ksf'l
amaçlı kitle gösterisi hiç yapılmamış, dernekler yalnızca desteklediklf'ri partilf'1' ta­
rafından iktidara karşı düzenlenen toplu gösterilere, toplantılara katılmışlardır.
Solun egemenliğindeki kamu görevlileri dernekleri, iktidarın uygulamayı düşün­
dükleri politikaları açıkladıkları hükümet programlarına karşı eleştirilerini hf'1'
zaman vurgulamıştır. Örneğin Demirel hükümetlerinin programlarına «tekf'ki bur­
juvazinin taleplerini dile getirdiği TİsK ve TUSİAD'ın istemlerinin tamamını kapsa­
dığı ve emperyalizme bağlılığı arttırdığı; demokratik hak ve özgürlükleri yok f'df'C'pk
yasal düzenlemeler (DGM, Olağanüstü Hal, Dernekler, Sendikalar, Toplantı Vf' Gös­
teri Yürüyüşleri yasa tasarıları gibi) ve sıkıyönetim istemini içerdiği»73 gibi gf'rekçp­
lerle karşı çıkmışlardır. Ecevit hükümetleri programlarına «kendi beklentilerini gpl'­
çekleştireıneYf'ceği, kamu görevlilerinin örgütlenme hakkının sağlanmasının aınaç­
lanmadığı, işçi-memur ayrımı ve MEYAK gibi sorunların çözümlenemediği, anti dp­
mokratik yasaların kaldırılmadığı türünden yenilerinin getirilmeye çalışıldığı)}7.t iti­
razlarıyla karşı çıkıhnıştır.
Kamu görevlileri derneklerinin siyasal iktidarlara karşı mücadelelerini yoğun­
bir nedeni de, yapılmak istenen yasal düzenlemelerdir, Solun
denetimindeki dernekler, öncelikle dernekler, sendikalar, toplantı ve gösteri yürii­
yüşleri, polis vazife ve salahiyeti, gibi bir bölümü yasalaşmış bir bölümü de tasarı ha­
lindeki düzenlemelere karşı yoğun mücadelede bulunmuşlardı. Örneğin, TÜS-DEH.
TÜTED, TÜM-DER ve TÖB-DER Ankara Şubelerince gerçekleştirilen ve Başbakan
Bülent Ecevit' e gönderilmek üzere «Baskı Yasalarına Hayır» yazılı zarf ve bildirilpr
bastırmışlardı; ancak yasa tasarılarının çekilmesi üzerine eylem yapılmamıştır. 7 :i
Diğer bir örnek olarak, TÜMAS ve TÜMÖD'ün çıkarılmak istenen Üniveı'site Yasası­
laştırmalarının diğer
73. «D('mokratik Güçl('r Hükümet Pmgramma Karşı Çıkıyor», Yürüyüş, Sayı 2..J.2 (26 Kasım. 197H). s. S
7..J.. «Hükümet Programı v(' Ekonomik Demokratik Mücadelemiz». Tiit('d Hab('rl('ı" SayıS..J.. (Ocak. i H78).
s.7-8
75. TÜM-DER Ankara Şuh('sİ Günlük Ya~m Organı. (Ocak-Şubat. 1979). s. 12
AMME İDARESİ DERGİSİ
88
na karşı eylemleri verilebilir. POL-DER ve İPA yöneticileri siyasal iktidarın, emniYe't
teşkilatında gerçekleştirdikleri düzenlemelere ve yaptıkları atarnalara karşı tcpkile'­
rini yayınladıkları basın duyurularıyla belirtmişler, ((halkın polisi olmak istiyoruz»
sloganında olduğu gibi kendi işlevlerini sorgulamışlardır.
Solun egemenliğindeki kamu görevlileri dernekleri dış politika konusunda da gö­
birçok kez ifade etmişlerdir. Solun denetimindeki dernekler siyasal iktida­
rın dış politikalarına karşıtlıklarım kendilerinin «(anti-emperyalist ve anti faşist» ni­
teliklerini vurgulayarak, NATO, CENTO gibi paktlara, AET, RCD, Enerji Ajansı gibi
uluslararası antlaşmalara, Amerikan üslerine bildiri, açık oturum, panel, toplu göste'­
riler gibi yöntemlerle karşı çıkmışlardır. 76 Bununla birlikte, Kıbrıs, haşhaş e'kimi so­
runu gibi dış sorunlar karşısında -örneğin TÖB-DER- yayınladıkları bildirilerde'77
hükümet politikasıyla uyumlu oldukları noktalarda görülmüştür.
rüşlerini
Kamu görevlileri derneklerinin siyasal iktidarlarla ilişkilerinde bir başka sorun
da kamu görevlisi alımında, yükseltilmesinde, görevden alınmasında veya naklinde'
görülen partizanca tutumlardır. Milliyetçi Cephe iktidarları dönemlerinde, siyasal
kadrolaşmaya gidilmesi,78 sol görüşlü kamu görevlilerine baskı uygulanması gibi pol i­
tikalara, toplu gösterilerde, genel kurullarda, toplantılarda -örneğin Tüm-Der An­
kara Şubesince 3.12.1977'de düzenlenen «Devlet Dairelerinin FaşistleştirilmesinC'
Son» panelinde 79 karşı çıkılmıştır. CHP hükümetleri ise devlet dairelerindC'ki sağ
kadrolaşmaya karşı, etkili mücadele etmemekle suçlanmıştır.
KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİNİN BİRBİRLERİYLE VE
DİGER ÖRGÜTLERLE İLİşKİLERİ
Kamu görevlileri dernekleri etkinlikle bulundukları dönem boyunca öteki örgiit­
lerle çok yoğun ilişki içinde bulunmuşlardır. Derneklerinin birbirleriyle ortak miica­
76. Örneğin. TÜM-DER. TÜTED, TÜS-DER, TÜMAS, TÜMÖD, TÜM-ZERBANK-DER. ANK. DEMİR­
YOLU MEMııRLARI DERNEGİ, ENERJİ-DER gibi kamu görevlileri öı'gütleri ile diğl'l' kitll' Vf' Iıl('sl<,k
örgütlerince çıkarılan, D..mokratik Mücad.. ı.. Ajansı'mn, 21.4.1978 tarihli 4. sayısı söz konusu ö/'giit­
lerin NATO konusunda yaptıklan basın açıklaması olarak burada amlabiliı·. Ek olarak. Tİp tarııfıııdan
Nisan 1978'de başlatılan «Ulusal Bağımsızlık için NATO'ya Hayır» kampanyasına. TOM-DER.
TÜTED. TÖB-DER gibi dl'rnl'kl{'[' de katılmıştır. Bunların dışında d{'rnl'kler tek tpk NATO. CENTO.
RCA. Amerikan üsleri konularındaki eleştirilerine yayın organlaı'ında, bildil'ileı·İndp. afişlpl'iııde yp/,
vermişlerdir.
77. Bkz. Töb-Oer Merkez Yürütme Kurulunun Haşhaş Konusundaki 18.7.1974 tarihli bildirisi. yinp Töb­
Der MYK'nun Kıbrıs konusundaki 5.8.1974 tarihli bildirisi.
78. Özellikle Ağaoğullaı'ı'nın MHP iddianamesine dayanarak belirttiği gibi MHP militanlan MC hi'lki'ıınN­
leri döneminde kamu kuruluşlanna yerleştirilmiştir. Yin{' aym yazıda D. Ergil'in T{'röl' \'(' Şidd.. t adlı
çalışmasına dayanarak, cezaevlerindeki ülkücü militanlar arasında m{'mUl' omIllmn % 14.2 olduğu
ifade edilmiştir. Bakınız: M. Ali Ağaoğulları, «Aşırı Milliyetçi Sağ,» G..çiş Sür('dnd.. Türki){'. dpı·. İ.C.
Schick ve E.A.Tonak, Ankara: Belge Yayınları, 1990, s. 228-229
79. «Pan{'l: Devlet Dairelerinin Faşistleştiritmesine Son)), Tüt('d Hab{'rl .. l', Sayı 53 (Kasım-Anılık. 1977).
s.4-5
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
89
dele hedefleri olması bir bölümünün işbirliği yapmasına yol açmıştır. Öte yandan, iş­
çilerin örgütü olan sendikalar da işçilere özgü hedefler dışında, kamu görevlileri der­
nekleriyle benzer ilgileri de paylaşmışlardır. Siyasal partiler ise, iktidar ve kitlesel­
leşme hedefleri doğrultusunda bir bölüm kamu görevlileri derneğiyle yakın ilişkiler
kurmuş, bu dernekler de siyasal partilere destek vererek iktidara yönelik mücadele­
de güç odaklarından birini oluşturmuşlardır. Öte yandan, dernekler kendileriyle
ortak ekonomik, mesleki hedefleri paylaşmayan, ortaklıkları ancak genel nitelikli
toplumsal, ekonomik ve siyasal politikalarla sınırlı olan diğer kitle örgütleriyle dp iliş­
kiler kurmuştur.
Kamu Görevlileri Dern('klerİ Arasındaki İlişkiler
Kamu görevlileri derneklerinin birbiriyle ilişkilerinin yönü büyük ölçüde sözko­
nusu dernekteki egemen siyasal görüş yada gruplara bağlı olmuştur. Siyasal ve ideo­
lojik yakınlık, birlikte hareket ve dayanışmayı; karşıtlık ise birbirleriyle mücadeleyi
getirmiştir. Aynı meslek yada işyeri içinde örgütlenen, dolayısıyla aynı kitleyp sesle­
nen dernekler, genellikle değişik siyasal görüşleri temsil ettiklerinden ilişkileri olum­
suz bir içeriğe sahip olmuştur.
Sol ve sağ eğilimli dernekler, birbirleriyle olumlu içerikte hiçbir ilişkiye girmp­
Bu derneklerin öteki örgütlerle ilişkileri de birbirlerinden önemli farklılıklar
taşımıştır. Sağ derneklerin birbiriyle ilişkileri, üyelerinin çıkarlarını savunmak için
ortak kitlesel gösteriler, toplantılar vb. yapmadıklarından sınırlı düzeyde kalmıştı!'.
Ülkücü kamu görevlilerinin dernekleri arasındaki ilişkiler MHP aracılığıyla gpl'çpk­
leşmiş, diğer sağ dernekler arasındaki ilişkiler ise, birbirlerine iyiniyet duygularını
ifade etmenin ötesine geçmemiştir. Sağın egemenliğindeki dernekler kendi araların­
da mücadeleye girmemiş, mücadelelerini solun denetimindeki derneklere karşı yo­
ğunlaştırmıştır. Güçlerinin sol derneklere kıyasla sınırlı olması ve görece partilerıp
daha yakın ilişkiler içinde bulunmaları yüzünden, söz konusu derneklerin solun df'­
netimindekiler gibi kendi aralarında daha yoğun ve etkili birlikteliklere yada müea­
delelere girmediği görülmüştür. Bununla birlikte, bu derneklerin kendi aralarında
gerçekleştirebildikleri dayanışmalara AK-MEM'nin MEM-BİR'ne yaptığı birliktf'
hareket çağrısı örnek verilebilir. 80
miştir.
Solun egemen olduğu derneklerin birbirleriyle ilişkilerinde olumlu yön. üyeleri­
nin ortak ekonomik toplumsal ve çalışma koşullarına ilişkin sorunları olmasından Vf'
birlikte mücadelenin bunları çözmeyi kolaylaştıracağı düşüncesinden kaynaklanmış­
tır. İlişkilerdeki olumsuzluklar ise, dernek yönetimlerindeki siyasal görüş aynlıkla­
rından ve bir ölçüde örgütlenme biçimi konusundaki farklı düşüncelerden ortaya
çıkmıştır.
Bağımlı çalışanların diğer
80. Ak-Mf'm
tarafından yayınlanan
bölümü olan işçilerin, sendikal üst örgütlenmelf'r olan
24.6.1976 tarihli 1 nolu bildiri.
AMME İDARESİ DERGİSİ
90
federasyon ve konfederasyon tipi örgütleri, çalışanların ortak iktisadi, topluınsAI ve
kültürel haklarını savunmak için daha elverişli örgütlerdir. Federasyon ve konfede­
rasyonlAr, hem çok sayıda işçiyi yapısında toplamaktadır, hem de gerek nlAli gücü ge­
rekse kAmuoyu oluşturma olanakları bakımından, tekil kamu görevlileri derılf'klerin­
den daha güçlüdürler. Derneklerin sonul hedefleri olan sendikal haklarilla
ulaşıncaya kadar üyelerinin ortak çıkarları için eylem birliği yapmaları. amaçlara
ulaşmayı kolaylaştıracağından dernekler genelde ortak eylemlere ilgi duymuştu ...
Kamu görevlileri dernekleri, birbirleriyle işbirliği ve ortak mücadele isteklerini çalış­
ma programlarında, süreli yayınlarında, basın bültenlerinde, bildirilerinde belirt­
mişlerdir.
Örneğin, TÖB-DER 1976-78 Çalışma Programında: «TÖB-DER. demokratik
ve ilerici nitelikli tüm meslek kuruluşlarıyla yakın ilişkisini güçlendirınektN}. orta k
mücadelesini geliştirmekten yanadır. Birbirine çok yakın veya çoğu kez aynı toplum
katmanlarının ayrı meslek zümrelerini temsil eden bu demokratik kitle örgütleriylp
pekiştirilecek dayanışma ve güçbirliğini, ortaklaşa temsil etmekte olduğumuz kat­
manların yekvücut halinde demokratik ekonomik mücadele vermesini ve verilmektp
olan mücadelenin güçlenmesini sağlayacaktır» ifadesiyle diğer öı'gütlerlp işbirliği ni­
yetini açıklamıştır. 81 Bunun yanında, asistanların örgütlendiği derllf'k olan TOMAS,
TÜMÖD ve TMMOB'nin düzenlediği, 19 Eylül 1979 tarihinde mimar ve mühendis!p­
rin iktisadi haklarını almak için yaptıkları iş bırakımı eylemiyle dayanışına içindp ol­
duğunu belirtmiş, ayrıca TÖB-DER, TÜTED, TÜM-DER, TÜSDER gibi örgütl(>rirı
kapatılmasını eleştiren bildiriler yayınlamıştır.
Bununla birlikte solun denetimindeki dernekler arasındaki ilişkilerin her zaman
dayanışma ve işbirliğine yönelik olduğunu söylemek olanaklı değildir. Örneğin TİKP­
'ye yakın sayılabilecek memur örgütlenmeleri, diğer sosyalistlerin dpnptimindpki
derneklere karşı çok sert eleştiriler yöneltmişlerdir. MEM-DER, gerek bildirileriıı­
de 82 gerekse yayınlarında TÖB-DER, TÜM-DER, TÜS-DER, TÜTED gibi dernekle­
rin yönetimlerini «revizyonist, sosyal faşist ve sosyal emperyalistlik»le; yine TİKP'p>
yakın sayılabilecek TÜM-PTT-DER ise TÖB-DER, TÜM-DER, TÜTED yöneticilpri­
ni «Rus sosyal emperyalizminin işbirlikçiliğinle, revizyonistlikle}) suçlamıştır. 8 : ı Ayrı­
ca, MEM-DER, TÜM-PTT-DER gibi örgütler diğer meslek örgütlerini, salt meslek­
sel çıkarlar için mücadele etmeye çalışıp siyaset sahnesinden uzaklaşmakla
eleştirmişlerdir.
Kamu görevlileri derneklerinin kendi aralarında birliğe gitme çabaları. ilişkilp­
riu boyutunu göstermesi bakımından önemlidir. TÜM-DER, TÜTED, TÖB-DER gibi
örgütler sürekli birlik arayışı içinde olmuşlar, 1976 Aralık ayında TÖB-DER. TfıM­
DER, TÜS- DER ve TÜTED federasyon çatısı altında toplanmak için çalışmalanı IHlş­
lamışlardır. Ne var ki bu girişim başarılı olamamıştır.
81. Daha ayrıntılı bilgi için Bkz. TÖB-DER Gazetesi Yıl 6. Sayı 1:36. (ı s Ocak 1977).
82. Bkz. TfrM-PTT-DER'in 7 nolu. BS karar numaralı Şubat 1977 tarihli bildirisi.
83. Bkz. MEM-DER'iıı 28.9.1978 tarihli bildiri.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
91
Diğflr Kitlfl Örgütlflriyle İlişkiler
Kamu görevlileri dernekleri istemlerİni gerçekleştirmek için, siyasal YÖIlC'limlC'­
rine göre kendilerine yakın buldukları diğer örgütlerle belirledikleri mücade'lC' hC'dC'f­
leri doğrultusunda işbirliğine girmişlerdir. Solun egemenliğindeki dernC'klerin işçi
sendikaları, çeşitli meslek kuruluşları, halkevleri, gençlik örgütleri VC' partiler dışlll­
daki siyasal örgütlerle eylem birliğinde ve yakın ilişkilerde bulunurlarken. iş\'C'rC'n
kuruluşlarına karşı saldırgan bir tutum içine girmişlerdir. Kamu görevlilerinin sC'ndi­
kalarla ve diğer meslek kuruluşlarıyla ilişkileri tüm çalışanların birliğinin sağlanması
bakımından dernekler için önemli olmuştur. Kamu görevlilerinin sendikal haklar'ı
alındığında kurulacak sendikaların kendi işkollarmdaki işçi örgütlerine katılınalal'l­
nın ve böylece işçi-kamu görevlisi birliğinin sağlanması isteğinin birçok dprnek üYC'
ve yöneticisince paylaşılması, dernek-sendika ilişkilerinin gelişmesini kolaylaş­
tırmıştır.
Kamu görevlileri derneklerince, üyelerinin mesleki ve ekonomik koşullarını iyi­
ülkedeki demokratik hak ve özgürlüklerin gelişimiylC' koşut gi­
deceğinin kabul edilmesi, derneklerin demokratik gelişimi sağlamak için diğC'r örgüt­
lerle işbirliği yapmaları sonucunu getirmiştir.
leştirme çabalarının,
Solun denetimindeki kamu görevlileri dernekleri diğer kitle örgütleriyle birliktC',
olaylar ve sorunlar karşısında ortak tavır ve davranışlarda bulunmuşlardır. Bu
dernekler ortak kitle gösterileri, paneller, geceler vb. etkinlikler yanında, başka kitlC'
örgütlerinin de katılımıyla ortak eylem programları gerçekleştirmişlerdir. Bunlardan
biri de Mayıs 1977'de kabul edilmiş olan Örgütler Arası Güçbirliği Programı \111'.
TÖB-DER önderliğinde, TÜM-DER, TÜTED, TMMOB, HALKEVLERi. KÖY
KOOP, TÜS-DER, İKD, TGD, DGDF, ÇAGDAŞ HUKUKÇULAR DERNEGİ. ATO.
TÜMÖD, TÜMAS, TİB, PİM ve AKD'nin katılımıyla gerçekleştirilC'n bu programda.
mücadele hedefleri saptanmıştır. Bu çalışmada mücadele hedeflC'ri başlığı altında, si­
yasi hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasa maddelerinin (TCK'nın 141, 142. 146. 125.
159,311,312 maddeleri) kaldırılması, çalışan halkın ekonomik-demokratik. lllC'sle­
ki ve kültürel her türlü örgütlenmesini ve faaliyetini engelleyen yasal mC'vzuatuı kal­
dırılması, ({tüm çalışanlara grevli toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkının tanınma­
sı», ({siyasi tutukluların serbest bırakılması», ({idam cezasının kaldırılması», {(NATO.
CENTO gibi paktlardan çıkılması», «(ülkü ocaklarının ve tüm faşist örgiitlC'l'in kCl patı ı­
ması» gibi çeşitli istemler sıralanmış, öğretim kurumlarında, kamu kuruluşlarında gi­
rişilen «(faşist baskı ve saldırılara karşı mücadele» konusu işlenmiştir.»H-ı
çeşitli
Yine TÖB-DER, TÜM-DER, TMMOB, TÜTED, TÜS-DER, KÖY-KOOP, HAL­
KEVLERi. DGD, İGD. CİYD, İKP, AKD, TİB, TÜMÖD. TÜM-ZERBANK-DER.
TÜM-OR-DER, ENERJİ-DER, işçi KÜLTÜR-DER, T. ZİR;\ATÇILAR-DER. DEV­
SAN-DER, ANK-DEMİRYOLU-MEMUR-DER, gibi demokratik kitlC' ve lIlC'slC'k ör­
8-1:. Daha ayrıntılı bilgi için Bkz. TÖB-DER Gaz('İ(-'si Yıl 8. Sa)! 143. (25 Mayıs. 1977).
92
AMME İDARESİ DERGİSİ
gütleri temsilcileri, çeşitli olaylar karşısındaki ortak tavırlarını, girişimlerini ve ey­
lemlerini kamuoyuna ve kitlelere duyurmak amacıyla 3 Ekim 1977 tarihinden başla­
yarak «Demokratik Mücadele Ajanspmı yayınlamışlardır. 85
DİSK'in 22-29 Aralık 1977 tarihleri arasında yapılan 6. Genel Kurulu'nda
Genel Başkan Kemal Türkler tarafından ortaya atılan ve tartışmalara neden olan.
MC'yi iktidardan uzaklaştırmak için demokrasi ve ilerleme yanlısı tüm örgüt ve güç­
lerin bir araya gelerek Ulusal Demokratik Cephe (UDC)'yi oluşturmaları kararı alın­
mıştır. Kamu görevlileri dernekleri Ulusal Demokratik Cephe çağrısını olumlu bul­
duklarını, işçi sınıfının birliği yolunda atılmış bir adım olduğunu birçok kez kendi
yayın organlarında belirtmişlerdir. 86 Alınan bu karar uyarınca DİSK'in yaptığı De­
mokratik Platform çağrısına aralarında kamu görevlileri derneklerinin de bulunduğu
pekçok örgüt katılmıştır. Ancak, DİSK, TÖB-DER, TMMOB, HALKEVLERi. TRT­
DER, TOMÖD, TÜMAS, BARIŞ DERNEGİ, İM-DER, TÜRK TABİBLER BİRLİGi.
TÜM-DER, GÖRSEL SANATÇıLAR DERNEGİ, AKD, İKD, DKD, DİM, SOSYALİST
GENÇLİK BİRLİGİ (SGB), DHKD, GENÇ-ÖNCÜ, DEVRİMCİ GENÇLİK DERNEK­
LERİ FEDERASYONU (DEV-GENÇ), DÖB, DEV-GÖR, GENÇ EMEKÇİLER BİRLİ­
Gİ, İGD, GENÇ-GÖR'ün katılımıyla 25 Kasım 1978'de gerçekleştirilen toplantı iste­
nilen sonucu sağlayamamıştır. 87
Özellikle solun egemenliğindeki kamu görevlileri dernekleri, çeşitli istemlerini
kitle örgütlerinin destekleriyle daha etkin biçimde savunup kamuoyuna duyur­
muşlardır. «Demokratik Üniversite Sorunu», «MC Hükümetinin Memur Kıyım)) baş­
lıklı bildiriler AYÖD, TİB, TMMO, TTB gibi değişik kitleleri temsil eden ve etkiJpyelI
örgütlerin kamu görevlileri sayılabilir. Ek olarak, bir kuruluştaki sorunlar ile diğPJ'
kitle örgütleri de ilgilenmişlerdir. «TRT Çalışanlarının Sorunlari» konulu formnda ol­
duğu gibi DİSK, Yeni Haber İş, TÜTED, TÜMÖD, TÜM-DER, vb. örgütler düzenle­
nen ortak etkinliklerde yer almışlardır.
diğer
Kamu görevlilerİ derneklerinİn sendikalarla ilişkileri incelendiğinde. özellikll'
sosyalistlerin denetimindeki derneklerin DİSK ve diğer sendikalarla ilişkilprinin·
yoğun olduğu görülmüştür. Bu olgunun, sözkonusu derneklerin sendikal amaçlar ta­
şımasından ve tüm çalışanların birliğine yönelme isteminden kaynaklandığı ileri
sürülebilir.
Kamu görevlileri dernekleri «DİSK'in DGM Direnişi», «Demokratik Hak ve Öz­
gürlükler Mitingi» gibi DİSK tarafından düzenlenmiş olan eylemlere katılmışlardır.
DİSK ile kamu görevlileri dernekleri arasındaki dayanışma kamu görevlilerinin sen­
dikal haklar mücadelesini desteklemek amacıyla 7 Temmuz 1978 tarihinde TÖB-- .
85. Daha ayrıntılı bilgi için Bkz. TÖB-DER Gazpt<'si Yıl 7, Sayı 152, (20 Ekinı. 1977) s. i .....
86. Bkz. TÜTED Ank. Şb. (Haziran-Temmuz, 1977)
87. Bkz. «12 Mart Sonrası İşçi Hareketleri.., Sosyalizm vp Toplumsal Mücad<,I<,I<,r AnsikloJl{'disi. İstanbul:
iletişiın Yaymları. Cilt 7. s. 2298
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
93
DER'in DİsK onur üyeliğine kabul edilmesiyle doruğa ulaşmıştır. ss Öte yandan.
kamu görevlileri dernekleri ile sendikalar arasında maddi ilişkiler de görülmüştür.
Örneğin, TÜMAS'ın DİSK'e yardım ettiğine dair makbuzların, TÜMAS Genel Mer­
kezinin aranması sırasında ele geçirildiği 26 Mayıs 1982 tarihli arama tutanağından
anlaşılmaktadır. TRT-DER'in ise PETKİM-İş sendikasından 50.000.- TL yardım al­
dığı, Ankara Emniyet Müdürlüğünün, İçişleri Bakanlığına yazdığı 06.20.050/76335
sayılı 8.6.1981 tarihli yazısından anlaşılmıştır. Bunların dışında bazı kamu görevlile­
ri derneklerinin yöneticisi ve üyeleri DİSK ile ilişkilerinden dolayı yargılanmış­
lardır.
Solun egemenliğindeki dernekler, basın açıklamaları ve yayın organlarında TÜ­
SİAD, MESS, TOBB gibi işveren örgütlerine karşı eleştirilerini belirtmişlerdir. Örne­
ğin TÜSİAD'a s9 karşı 45 demokratik kitle örgütünün basın açıklamasında, Türkiye'­
deki enflasyonun, devalüasyonların, hayat pahalılığının işsizliğin, yokluğun, baskı ve
zulümden «tekelci burjuvazi» ve onun örgütü TÜSİAD'ın sorumlu olduğunu belir­
tmişlerdir.
MESS'i 90 ise
«faşizmin
özlemcisi tekelci sermayenin temsilcisi» olarak
nitelemişlerdir.
Kamu görevlileri derneklerinin TMMOB'ne karşı tutumu, egemen siyasal görüş­
lerine göre farklı olmuştur. Solun denetimindeki dernekler, TMMOB ile sürekli işbir­
liği içinde olmuşlar, önceki bölümlerde sayılan ortak etkinliklere ek olarak TÜTED,
TEK-DER gibi dernekler üç kez yapılan teknik eleman kurultayında, TMMOB ile
uyumlu bir biçimde çalışmışlar ve ortak hedefler belirlemişlerdir. 91 Öte yandan ÜL­
KÜ-TEK92 ve HÜR-TEK93 gibi sağda yer alan dernekler TMMOB'yi «Marksist­
Leninist dünya görüşündekilerin yönettiği, Moskova ve Çin'in menfaatlerinin savu­
nu lduğu yerler» olarak görmüşlerdir.
Kamu görevlileri derneklerinin ilişki kurduğu diğer örgütler de siyasal örgütler­
dir. Örneğin, Devrimci Yol, kamu görevlileri örgütlenmesiyle çok yakından ilgilenmiş
bir oluşumdur. 94 TÖB-DER, TÜM-DER gibi bazı derneklerin bazı şubelerinin yöne­
timini ele geçirmişlerdir. Halkın Kurtuluşu TÜM-SAGLIK-DER üzerinde etkili
olmuş, örneğin TÜM-SAGLIK-DER Eskişehir Şubesi yayınladığı bildiride «Devrİmci
88. TÖB-DER Gazetesi, Yıl 7, Sayı 155, (10 Ocak, 1978) s. 4-5
89. «Basın Açıklaması» TÖB-DER İzmir Şubesi Haber Ajansı.
90. «Üyele'rimize, Tüm Teknik Elemanlara Çağrı», TÜTED Ankara Şubesi Haber Bü!te'ni, Temmuz Özel
Sayısı, 1977.
91. İlki 13-14 Nisan 1974'de, ikincisi 7-8 Hazİran 1975'te, üçüncüsü ise 22-23 Mayıs 1976'da toplanan
Teknik Eleman Kurultayları, kamu görevlilerinin sendikal haklarının gündeme' getirildiği ve bunun
için TMMOB gibi kamu görevlileri derneği arasında sayılmayan örgütlerin katıldığı etkinlikle!" olm'ak
önem taşır.
92. ÜLKÜ-TEK'in TMMOB ile ilgili eleştirileri için bkz. ÜLKÜ-TEK, (Mayıs, 1977) s. 45 ile. OLKfl-TEK
(Temmuz, 1977), s. 8,16, 17'ye bakılabilir.
93. Bkz. HÜR-TEK'in 16.1.1978 tarihli basın bildirisi.
94. Töb-Der Merkez Yürütme Kuruluna seçilen Devrimci Yol'cular arasında İbrahim Sevimli anılabilir.
Rafet BalIı, Sosyalist Sol Konuşuyor, İstanbul: Cem Yayınları, 1989. s. 99
AMME İDARESİ DERGİSİ
94
Yol revizyonizme, hakim sınıflara hizmet etme tavrından vazgeçmelidir»!J5 ifadesinde
olduğu gibi siyasal örgütler arasındaki mücadelelere girmiştir.
MHP'ne
bağlı
kamu görevlileri dernekleri ülkücü derneklerle
yakın ilişki
kur­
muşlardır. Ülkücü kamu görevlileri dernekleriyle, diğer ülkücü kuruluşlar arasındaki
ilişkiler, ÜLKÜM Genel Başkanının Ankara Valiliği'nce kapatılan ülkücü ve milliyetçi
derneklerin yeniden
İçişleri Bakanı
çok
açık
i.
biçimde
açılması
için
Cumhurbaşkanı
F. Korutürk,
Başbakan
B. Ecevit,
Özaydınlı'ya çekmiş olduğu telgraflar96 örneğinde görüldüğü gibi.
gerçekleşmiştir.
Siyasal Partilerle İlişkiler
Kamu görevlileri derneklerinin ilişki kurduğu örgütlenmelerden biri de siyasal
partilerdir. Siyasal partilerle kamu görevlileri dernekleri arasındaki ilişkiler çeşitli
düzeylerde gerçekleşmiştir. Kamu görevlileri dernekleri MHP örneğinde partiye
bağlı yan kuruluşlar olarak çalışırlarken, Tİp ve Tsİp gibi partiler hiçbir zaman der­
nek içinde belirleyici olamamışlardır. Derneklerin egemen siyasal görüşü, partilerle
ilişkilerine de yansımıştır.
Solun egemen olduğu kamu görevlileri derneklerinde yaygın olan «kamu görevli­
leri derneklerinin bir parti olmadığı asılolarak üyelerinin sorunlarıyla ilgilenmeleri
gerektiği, partilerle kurulacak bağın derneğin etkinliğini azaltacağı gibi bağımsızlığı­
nı da zedeleyeceği» biçimindeki demokratik kitle örgütüne ilişkin görüşler, kamu gö­
revlileri derneklerinin siyasal partiler karşısında genelde daha bağımsız olmaları so­
nucunu doğurmuştur.
Solun denetimindeki derneklerin önemli bir bölümünde tek bir partinin ege­
söz konusu olmamıştır. Dernek içinde değişik siyasal parti ve görüşlerin tem­
silcileri yönetim için mücadele etmişler, bu mücadelede genellikle tek başlarına etkin
olamadıklarından, çeşitli gruplarla işbirliği yapmak durumunda kalmışlardır. Ayrıca
partiler, belirli eylemler yada etkinlikler için kamu görevlileri dernekleriyle işbirliği
menliği
yapmışlardır.
1970'lerin ortalarında demokrasinin tekrar yerleşmeye başlaması bir yandan
kamu görevlileri derneklerinin örgütlenmesini artırırken, öbür yandan solda yeni
partilerin kurulması sürecini de başlatmıştır. 16.6.1974'te Türkiye Sosyalist İşçi Par­
tisi, 30A.1975'te Türkiye İşçi Partisi, 30.5.1975'te Sosyalist Devrim Partisi,
21.1.1975'te ise Vatan Partisi kurulmuştur. Kurulan yeni partiler, seçimlerde varlık
gösterememiş, oy oranları genelde yüzde birin altında kalmıştır. Bu partiler kitlesel­
leşmek için kamu görevlileri dernekleriyle ilgilenmiş, dernek genel kurullarında tem­
95. T.C. Ankara Valiliği. Emniyet Müdürlüğü'nün İçişleri Bakanhğı'na yazdığı 06.23.060/146438 sayılı.
28.12.1978 tarihli yazıda. 20.12.1978 tarihinde TÜM-SAGLlK-DER merkezinde yapıldığı Iwliı'tilpıı
aramada ele geçirilen yukarıdaki başlıklı duvar gazetesi.
96. ÜLKÜM Başkanı Reınzı Cengiz tarafından çekilen 22.3.1978 tarihli telgraflar.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
95
silcileri konuşmuş, yayın organlarında derneklere yer vermiş, TSİP'in TÖB-DER'c
yapılan baskılara karşı TÖB-DER'i Destekleme Kampanyası örneğinde olduğu gibi
derneklere yönelik etkinlikler göstermişlerdir. Tİp, Tsİp, TBP gibi partiler program
yada seçim bildirgelerinde kamu görevlilerinin örgütlenmesi ve sendikal haklar ko­
nusuna değinmişlerdir. TSİp Tüzüğünde «sendikal haklara sahip bulunmayan veya
hakları son yıllarda ellerinden alınan kamu personelinin, memurların öğretmenlerin,
teknik elemanların sendikal hakları tüm kapsamıyla geri verilmelidir»97 ifade'siyle'
kamu görevlilerinin örgütlenmesine destek vermiştir. TBP ise «işçi, ücretli ve me'­
murların ekonomik menfaatlerinin temsilcisi olarak sendikaların, yaşama seviyesini
yükseltmek ve sosyal kanunların yapılmasında ve özellikle ekonomik demokrasiye
erişilmesinde büyük pay sahibi oldukları inkar edilemez bir gerçektir. Grevin her
türlüsü ve özellikle genel grev, memur da olsalar, bütün emekçilerin dokunulmaz ve
vazgeçilmez haklarıdır.»98 ifadesiyle sendikal haklar konusundaki tavrını programın­
da göstermiştir. AP ise kamu görevlileri örgütlenme hakkına gerek tüzük ve prog­
ramlarında, gerekse esçim bildirgelerinde hiç değinmemiştir. CHP, bazı dönemlerde
seçim bildirgelerinde, hatta daha önce de belirtildiği gibi iki kez hükümet programla­
rında kamu görevlileri örgütlenmesine değinmiştir. Ayrıca CHP'nin önemli kamu gö­
revlileri derneklerinde yandaşları olmasına rağmen dernek yönetimlerini CHP yan­
daşları hiçbir zaman ele geçirememişlerdir.
Solun denetimindeki kamu görevlileri derneklerinde en çok etkinliği olan parti­
ler Tİp ve TSİP'dir. Birçok derneğin yönetiminde bu partilere yakın kişiler yel' almış­
tır, Tİp, yayınlarında kitle örgütlerinin parti olmadığını, üyelerinin çıkarlarını savu­
narak güçlenebileceklerini, bununla birlikte işçi sınıfının partisiyle organik bağın
kitle örgütlerinin gücünü artıracağını belirtmişlerdir.
TİKP, genelolarak kamu görevlileri örgütlenmesinde başarılı olamamıştır. Be­
lirli derneklerde kendilerine yakın kişiler hep azınlıkta kalmıştır. Bununla birlikte
TÜM-PTI-DER, MEM-DER, TİKP'ne yakın bir örgütlenme olarak anılabilir.
Milliyetçi Hareket Partisi, korporasyonlar biçiminde örgütlenecek olan toplu­
mun toplumsal dilimlerinden birini oluşturan kamu görevlilerinin örgütlenmesiyle
yakından ilgilenmiştir. MHP iddianamesinde ülkücü kuruluşlar içinde, ÜLKÜM­
BİR, ÜLKÜ-BİR-ÖGRET, ÜLKÜ-TEK ÜM İD-BİR, TRT -BİR, POL-BİR, ÜNAY gibi
kamu görevlilerinin örgütlendiği dernekler sayılmaktadır. 99 Ülkücü görüştekilerin
kurdukları kamu görevlileri dernekleri MHP'nin yan kuruluşları olarak çalışmışlar­
dır. 1977 yılında seçim masraflarını karşılamak amacıyla MHP'nin kurduğu seçim
fonu için A. Türkeş adma para yatırma örneğinde olduğu gibi partiye para yardımın­
da bulunmuşlar ve yardım almışlardır. 10o Ayrıca ülkücü kamu görevlileri dernekleri
97. TSİp, Program ve Tüzük, İstanbul: Tsİp Yayınları, 1975, s. 56.
98. Türkiye Birlik Partisi, Program ve Tüzük, Ankara: 1972, s. 67.
99. MHP iddianamesi. op. cit., s. 129-130
100. ibid .• s. 401-406
AMME İDARE sİ DERGİsİ
96
Ülkücü Gençlik Derneği ve Ülkü Yolu Derneğine önemli miktarlarda para yardımın­
da bulunmuşlardır. IÜ ! Solun denetimindeki kamu görevlileri derneklerin kendi başla­
rına, örgütlendikleri kitleden ileri gelen bir güçleri olduğu halde, ülkücü kamu görev­
lileri derneklerinin MHP'nin dışında hiçbir güçleri olmamıştır.
Yurt Dışı İlişkiler
Dernekler Yasası'nın 38. maddesi yabancı dernek ve kuruluşlarla
Dernek, federasyon ve konfederasyonların, yabancı ülkeler­
deki dernek ve kuruluşların üyelerini Türkiye'ye davet etmesi veya yabancı dernekle­
rin davetlerine uyarak üyelerini veya temsilcilerini yurt dışına göndermesİ, Dışişleri
Bakanlığı'nın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı'nca verilecek izne bağlıdıl'» diyen bu
madde ile, derneklerin yurt dışı ilişkileri denetlenmek istenmiştir.
1630
sayılı
ilişkileri düzenlemiştir.
Yurt dışı ilişkiler kurmuş kamu görevlileri derneği pek fazla değildir. TÖB­
DER'in yurt dışıyla ilişkileri çok yoğun olmuş Dünya Öğretmen Sendikaları Federas­
yonu'na (FISE) onur üyesi olmuştur. Bunun yanında TÖB-DER yöneticileri birçok
kez yurtdışı kuruluşlarla ilişkilerde bulunmak için, yurt dışına çıkmışlardır. TÜTED­
'in yurt dışı ilişkilerine örnek olarak Mühendis, İdari Personel ve TeknisYE'nlE'rin
Uluslararası Sendikal Konferansıyla ilişkileri verilebilir. Ayrıca POL-DER ve TÜS­
DER'in de yurt dışı ilişkileri olmuştur.
SONUÇ
12 Eylül 1980 tarihli MGK'nın 7 nolu bildirisiyle kamu görevlileri derneklerinin
de etkinliklerine son verilmiştir. 4 Ekim 1983 tarihli 2908 sayılı Dernekler Yasası hü­
kümlerine süresi içinde uymadıklarından, bu derneklerin hemen tamamı kapatılınış­
lardır.
1971-1980 kamu görevlileri dernekleri deneyimi, yalnızca kamu görevlileri ör­
gütlenmesi açısından değil, dönemin siyasal mücadelelerinin anlaşılması açısından
da son derece özgün bir örnektir. Söz konusu dönem boyunca kamu görevlileri der­
nekleri, bir yandan sendikal mücadele içerisinde olmuş ve olabildiğince sendikal iş­
levler yüklenmişlerdir; öte yandan da, kamu görevlilerinin siyasal haklara kavuşması
için mücadele vermişlerdir.
Kamu görevlileri derneklerinde siyasal etkinlikler her zaman önemli olmuştur.
Siyasal mücadelenin bu kadar ön plana çıkması, yazıda açıklandığı gibi Türkiye'de
katılımın çok sınırlandırılmış olması yanında, siyasal iktidarların örgütlenmeye sert
tepki göstermeleri ve derneklere karşı uyguladıkları politikalar sonucunda, dernek­
leri bir ölçüde kendilerine karşı tavır almaya zorlamalarından kaynaklanmıştır. Her­
şeyden önce, pekçok ülkede kamu görevlilerine tanınan sendikal haklar, Türkiye'de
101. İbid, s. 424-428.
TÜRKİYE'DE KAMU GÖREVLİLERİ DERNEKLERİ
tanınmamıştı
örneğin «Saygısızlıkla Savaş Derneği»yle aynı
yasal dü­
Kamu görevlilerinin de katılabilecekleri Devlet Me­
murları Yasası'nın 226 ve izleyen maddelerinde yer verilen Danışma Kurulları oluş­
turulmamıştı. Kısacası devlet, kamu görevlileriyle diyalogtan olabildiğince kaçın­
mıştı, bu ise kamu görevlilerinin dernek biçimindeki örgütlenmesinde, ülkedeki siya­
salortamın da etkisiyle bazı hataların olmasına yol açmıştır. Ancak buradan eğer
devlet kamu görevlileri sendikal örgütlenmesine izin verseydi, dernekler döneminde
görülen hataların olmayacağı anlamı çıkarılmamalıdır.
zenlemelere
ve dernekler
97
bağlı tutulmuştu.
Sendikal hareketin çeşitli ülkelerdeki gelişimi izlendiğinde, mesleksel istemlerle
siyasal istemlerin birlikte gittiği görülür. Birçok ülkenin sendikal hareketlerini ince­
lemek bu savın doğruluğunu gösterir. Dolayısıyla, kamu görevlilerinin yeniden örgüt­
lenmeye başladıkları günümüz Türkiye'sinde, devletin konuya sendika hakkının
temel insan haklarından olduğu gerçeğiyle hareket etmesi, bu tür örgütlenmelerde
ortaya çıkan yanlış eğilimleri bir ölçüde azaltacaktır.
Download