ytb kültür takvımı - Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

advertisement
YTB KÜLTÜR TAKVIMI
2016
2016
Ocak
4
Pt
5
Sa
6
Ça
7
Pe
1 8
Cu
2 9
Cu
3 10
Pa
Mayıs
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
Pa 1
Eylül
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
Pa
1
2
3
4
2
3
4
5
6
7
8
5
6
7
8
9
10
11
11
12
13
14
15
16
17
9
10
11
12
13
14
15
12
13
14
15
16
17
18
18
19
20
21
22
23
24
16
17
18
19
20
21
22
19
20
21
22
23
24
25
25
26
27
28
29
30
31
Şubat
1
Pt
2
Sa
3
Ça
4
Pe
5
Cu
6
Cu
7
Pa
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22 29
23
24
25
26
27
28
23 30
24 31
25
26
27
28
29
Haziran
Pt
Sa
Ça
1
Pe
2
Cu
3
Cu
4
Pa
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
26
27
28
29
30
Ekim
3
Pt
4
Sa
5
Ça
6
Pe
7
Cu
Cu 1 8
Pa 2 9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
27
28
29
30
24 31
25
26
27
28
29
30
Mart
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
Pa
1
2
3
4
5
6
7 14
8 15
9 16
10 17
11 18
12 19
13 20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
Temmuz
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
1
Cu
2
Pa
3
4
5
6
7
8
9
10
Kasım
Pt
1
Sa
2
Ça
3
Pe
4
Cu
5
Cu
6
Pa
7 14
8 15
9 16
10 17
11 18
12 19
13 20
21 28
22 29
23 30
24
25
26
27
Nisan
4 11 18 25
Pt
5 12 19 26
Sa
6 13 20 27
Ça
7 14 21 28
Pe
1 8 15 22 29
Cu
2 9 16 23 30
Cu
3 10 17 24
Pa
Ağustos
Pt
1 8
Sa 2 9
Ça 3 10
Pe 4 11
Cu 5 12
Cu 6 13
Pa 7 14
15
16
17
18
19
20
21
Aralık
Pt
Sa
Ça
1
Pe
2
Cu
3
Cu
4
Pa
12 19 26
13 20 27
14 21 28
15 22 29
16 23 30
17 24 31
18 25
5
6
7
8
9
10
11
22 29
23 30
24 31
25
26
27
28
RESMİ TATİL GÜNLERİ 2016
Hafta Tatili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cumartesi - Pazar
Yılbaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Ocak / Cuma
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı . . . . . . . 23 Nisan / Cumartesi
Emek ve Dayanışma Günü . . . . . . . . . . . . . . . 1 Mayıs / Pazar
Atatürk Anma, Gençlik ve Spor Bayramı . . . 19 Mayıs / Perşembe
Ramazan Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 - 6 - 7 Temmuz / Salı, Çarşamba, Perşembe
Zafer Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Ağustos / Salı
Kurban Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 - 13 - 14 - 15 Eylül / Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe
Cumhuriyet Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 Ekim / Cumartesi
2017
Ocak
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
Pa 1
Mayıs
Pt
1
Sa
2
Ça
3
Pe
4
Cu
5
Cu
6
Pa
7
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
8
9
10
11
12
13
14
16
17
18
19
20
21
22
15
16
17
18
19
20
21
Eylül
4 11
Pt
5 12
Sa
6 13
Ça
7 14
Pe
1 8 15
Cu
Cu 2 9 16
Pa 3 10 17
23 30
24 31
25
26
27
28
29
22 29
23 30
24 31
25
26
27
28
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
Şubat
Pt
Sa
Ça
1
Pe
2
Cu
3
Cu
4
Pa
5
6
7
8
9
10
11
12
Haziran
Pt
Sa
Ça
1
Pe
2
Cu
3
Cu
4
Pa
5
6
7
8
9
10
11
Ekim
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
1
Pa
2
3
4
5
6
7
8
13
14
15
16
17
18
19
12
13
14
15
16
17
18
9
10
11
12
13
14
15
20 27
21 28
22
23
24
25
26
19
20
21
22
23
24
25
16
17
18
19
20
21
22
26
27
28
29
30
23 30
24 31
25
26
27
28
29
Mart
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
Cu
Pa
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Temmuz
3
Pt
4
Sa
5
Ça
6
Pe
7
Cu
Cu 1 8
Pa 2 9
Kasım
Pt
Sa
1
Ça
2
Pe
3
Cu
4
Cu
5
Pa
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
24 31
25
26
27
28
29
30
13 20 27
14 21 28
15 22 29
16 23 30
17 24
18 25
19 26
Nisan
Pt
Sa
Ça
Pe
Cu
1
Cu
2
Pa
3
4
5
6
7
8
9
Ağustos
Pt
1
Sa
2
Ça
3
Pe
4
Cu
5
Cu
6
Pa
7 14
8 15
9 16
10 17
11 18
12 19
13 20
Aralık
Pt
Sa
Ça
Pe
1
Cu
2
Cu
3
Pa
4
5
6
7
8
9
10
10 17 24
11 18 25
12 19 26
13 20 27
14 21 28
15 22 29
16 23 30
21 28
22 29
23 30
24 31
25
26
27
11 18 25
12 19 26
13 20 27
14 21 28
15 22 29
16 23 30
17 24 31
RESMİ TATİL GÜNLERİ 2017
Hafta Tatili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cumartesi - Pazar
Yılbaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Ocak / Pazar
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı . . . . . . . 23 Nisan / Pazar
Emek ve Dayanışma Günü . . . . . . . . . . . . . . . 1 Mayıs / Pazartesi
Atatürk Anma, Gençlik ve Spor Bayramı . . . 19 Mayıs / Cuma
Ramazan Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 - 26 - 27 Haziran / Pazar, Pazartesi, Salı
Zafer Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Ağustos / Çarşamba
Kurban Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 - 2 - 3 - 4 Eylül / Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi
Cumhuriyet Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 Ekim / Pazar
Türk dilinin yüksek sanat, edebiyat ve bilim diline dönüşmesi sürecinde Alî Şîr Nevâî en önemli köşe taşlarından biridir. 1441 yılında Timur Devletinin önemli şehirlerinden
biri olan Herat’ta doğmuştur. Kendisi de bir şair olan,
din, kültür ve bilimin hamisi ve devrin sultanı olacak Hüseyin Baykara’nın yakın arkadaşı olarak büyüyen Alî Şîr
Nevâî, daha sonra da onun yanından ayrılmamış ve devlette önemli görevler almıştır. Türk kültürünün ve dilinin
yüksek Fars etkisinden kurtulması ve kendine has bir vadide
yol alması o dönemin önemli meselelerinden biri olarak boy
gösteriyordu. Ali Şir Nevai’nin Çağatayca yazdığı şiirler Cami
ile zirvesini yaşayan Divan edebiyatının Türkçe ile de mümkün olduğunu göstermesi ve dil şuuru kazandırması bakımından hayati öneme sahiptir. 1501 tarihinde Herat’ta vefat etmiştir.
Klasik Türk şiirinin son büyük temsilcisi olan Galip Dede, çok
genç yaşta Galata Mevlevihanesi şeyhi olmuştur. Dönemin yenilikçi Sultanı III. Selim’le yakın dostluğu sayesinde
Yeni Osmanlı’nın zihniyet mimarı olarak Mesnevihanbaşı tayin edilmiş ve Nizam-ı Cedit askerlerine Mesnevi
dersleri vererek onların zihniyet dünyasını imar etmiştir.
Parlak bir şair olarak yetişen Galip Dede’nin en büyük eseri, Nabi’nin Harabat’ı üzerine girilen bir iddia
sonucu yazdığı Hüsn-ü Aşk’tır. Daha önce hiç karşılaşılmamış mazmunlar, büyüleyici terkipler ve tasavvufi
remizlerle dolu bu büyük eserde şair insanın tekamül / olgunlaşmasının hikayesini bir aşk hikayesi şeklinde anlatmıştır. Döneminin insanının şahsında insana odaklanan şair, bu büyük eseriyle klasik edebiyatımızın büyükleri arasındaki yerini almıştır.
Efendimsin cihanda itibarım varsa sendendir.
Miyan-ı aşıkanda iştiharım varsa sendendir.
28
Pazartesi
Aralık
29
Salı
Aralık
30
Çarşamba
Aralık
31
Perşembe
Ocak
01
Cuma
Ocak
02
03
Cumartesi
Ocak
Pazar
Ocak
Ali Şir Nevâî’nin vefâtı (1501)
Şeyh Galip'in vefâtı (1799)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
01
Büyük Türk ahlakçısı. Birçok alim ve devlet adamı yetiştirmiş bir ailenin mensubudur. Dedesi Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocalarından Abdulkadir Hamidi’dir. Kara Salih Efendi, Çivizade gibi
büyük alimlerden ders almıştır. Büyük tarihçilerimizden Gelibolulu Âli ile yakın dosttur. Tecrid, Mevakıf, Dürer ve Gurer Haşiyeleri, risaleleri, şiirlerinin toplandığı bir Divan’ı, Tabakat-ı
Hanefiyye (İmam-ı A’zam hazretlerinden İbn-i Kemal Paşa’ya
kadar) gibi eserlerinin yanında en mühim eseri olarak Ahlak-ı
Alâi’yi zikredebiliriz. Kınalızade, kendisinden önceki büyük
ahlak kitapları olan Nasirüddin Tusi’nin Ahlakı Nasıri, Celaleddin Devvami’nin Ahlak-ı Celali ve Ahlak-ı Muhsini kitapları derc
edip yeni ve en az onlar kadar etkin bir ahlak kitabı olarak hazırlamıştır. Şam, Kahire, Bursa, İstanbul Kadılığı yapan Kınalızade,
Anadolu Kazaskeriyken 21 Ocak 1572 günü Edirne’de vefat etmiştir.
Divan edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Fuzuli,
16. yüzyılda Safevilerin yönetimindeki Irak’ta ömrünü sürdürdü. Türkçe, Arapça ve Farsça eserler verse de, Azeri
şivesiyle söylediği Türkçe şiirleri, üslubu, söyleyiş edası, mazmunları, tercih ettiği konularla hem divan şiirini
hem de halk edebiyatını etkilemiştir. Döneminin aksine
basit ve anlaşılır bir dille yazdığı gazelleri çok beğenilmiş
ve taklit edilmiştir. Kendisi de bir Ehl-i Beyt aşığı olan Fuzuli, Kerbela’da Hz. Hüseyin’in türbedarı olarak hizmet etti.
Tasavvuf, aşk, özlem, benlikten vazgeçme, ehli beyt sevgisi
gibi temalarla yazdığı şiirlerinden en meşhurları aslen bir naat
olan Su Kasidesi ile Hz. Hüseyin’e yazdığı mersiyedir. Hafızalardan
silinmeyen onlarca beyti olsa da, en bilinenlerinden biri şöyledir.
“Aşk imiş her ne var âlemde
İlm bir kîl-ü kâl imiş ancak”
04
Pazartesi
Ocak
05
Salı
Ocak
06
Çarşamba
Ocak
07
Perşembe
Ocak
08
Cuma
Ocak
09
10
Cumartesi
Ocak
Pazar
Ocak
Fuzûlinin vefâtı (1556)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
02
Sarıkamış Harekâtı I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen kara çatışmalarıdır.
1914 yılında dönemin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, 93 Harbi’nde
kaybedilip Ruslara bırakılan Kars, Batum, Artvin ve Ardahan’ı geri alıp
Kafkasya’ya yönelmeyi planlıyordu. 22 Aralık tarihinde başlatılan Sarıkamış Harekâtı büyük bir hezimetle sonuçlanmıştır. Genelkurmay
Başkanlığı’nın verilerine göre 60.000 Osmanlı askeri şehit olmuştur.
Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının birçoğunun Ruslar ile
yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden
olmasıdır. Savaştan sonra İstanbul’a dönen Enver Paşa uzun bir süre
Sarıkamış hakkında herhangi bir haber, bildiri veya yayın yapılmasını
engelleyerek sansür uygulamış ve Osmanlı halkı savaşta olup bitenleri
uzun yıllar sonra öğrenebilmiştir. Allahuekber Dağları'nın göğüne doğan
yıldızlar için her yıl 15 Ocak tarihinde anma günü düzenlenmektedir.
Türkiye, öncesi olmakla birlikte, 1992 yılında uygulamaya konulan Büyük Öğrenci Projesi ile sistemli bir şekilde uluslararası öğrencilere kamu kaynaklı burslar tahsis etmeye
başlamıştır. 2010 yılında Başkanlığımızın kurulması ve Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu’nun oluşturulmasıyla birlikte, ülkemizin vermiş olduğu burslar, dünyadaki uygulamalar çerçevesinde gözden geçirilmiştir. Dış temsilcilikler ve üniversiteler de dahil olmak
üzere ilgili tüm kurumlardan katkı alınarak, dış politika öncelikleriyle uyumlu, tematik ve bölgesel düzeyde farklılaşan alt programlardan oluşan ve rekabetçi bir burs sistemi tasarlanmış ve 11 Ocak 2012 tarihli Kurul kararıyla Türkiye Bursları adıyla uygulamaya konulmuştur.
11
Pazartesi
Ocak
Türkiye Bursları’nın Hayata Geçisi (2012)
12
Salı
Ocak
13
Çarşamba
Rauf Denktaş’ın vefâtı (2012)
Ocak
14
Perşembe
Ocak
15
Cuma
Ocak
16
Cumartesi
Ocak
Pazar
Ocak
Sarıkamış Şehitleri Günü (1915)
17
Körfez Savaşı (1991)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
03
Sezai Karakoç
1933 Diyarbakır Ergani doğumludur. Gaziantep Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunudur. Maliye Müfettişi göreviyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunmuştur. Türk şiirini metafizik temele oturtan şair olarak tanınır. Geleneksel şiirimizdeki çağrışım metodunu soyutlamaya
dönüştürmüştür. Monna Roza, Hızırla Kırk Saat gibi şiirleri geniş yankılar uyandırarak birçok gönüle
tercüman olmuştur. Karakoç’un şiiri bir düşünce ekolünün de temelini teşkil eder. Şairliği kadar fikir
adamı sıfatıyla da kabul görür. Kıymeti hiç eksilmeyen edebiyat, düşünce ve inceleme yazılarının
yanında hikaye, piyes türünde de eserler vermiştir. Türk edebiyatının bu kıymetli kalemi Cumhuriyet
dönemi edebiyat ve fikir dünyasına ‘Diriliş Hareketi’ adıyla damgasını vurmuştur. Bir dönem siyasi bir
oluşum haline de gelen Diriliş hareketi, bu topraklardaki Türk islam varlığının yerlilikten evrenselliğe uzanan derin bir yorumu niteliği taşımaktadır. Yaşayan büyük Türk şairlerinden biridir.
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Sevgili Ey sevgili Ey sevgili
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Osmanlı medeniyetinin tüm inceliklerini, dil ve düşünüş zenginliklerini modern cumhuriyete taşıyan edebiyatçılarımızdan biridir. Şiir, öykü, roman,
deneme gibi birçok türde eserler kaleme almıştır. “Büyülenmiş bir ceylan
gibi bakıyor zaman” mısraında tecessüm eden zaman, mekân ve yaşantılanan
hayata olan vurgu ve lirik söyleyiş kendini
belli eder. Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli romanındaki ironi, mizah ve bürokrasi eleştirisi, Mahur Beste ve Huzur’da yerini bir medeniyetle
yoğrulup şeklini almış bireyin ve bizatihî o medeniyetin uzun şarkısına bırakır. Yaşadığı dönemin siyasi ve ferdî krizlerini çok iyi teşhis etmiş, bu belirsiz durumu aşma denemesi olarak “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” şeklinde ifade ettiği bir
terkip sunmuş, eserlerinde de bu imtidad fikrini filizlendirmiştir.
18
Pazartesi
Ocak
19
Salı
Ocak
20
Çarşamba
Ocak
21
Perşembe
Ocak
22
Cuma
Ocak
23
Cumartesi
Ocak
Pazar
Ocak
Sezai Karakoç'un doğumu (1933)
24
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın vefatı (1962)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
04
Iydgâh Camii
Tunuslu Hayrettin Paşa, Osmanlı devlet zekâsının temerküz ettiği
isimlerden biridir. Kafkaslardan köle tüccarlarıyla İstanbul’a getirilmiş, Reis-ül Ulema tarafından satın alındıktan sonra talim ve
terbiyesiyle ilgilenilmiş, yeteneği ve çalışkanlığıyla ilgi çekmiştir. Tunus Valisi Ahmet Paşa tarafından yetiştirilmiş, Tunus’ta
bahriye müdürü olarak görev yapmış, II. Abdülhamid'in saltanatında ise sadrazamlık gibi bürokrasinin en üst kademesine kadar yükselmiştir. Bu yükselişi, Tunus-Osmanlı bağlarının
güçlendirilmesindeki hizmetlerinin yanı sıra Fransızcaya hâkim
olması nedeniyle Osmanlı-Batı ilişkilerinde üstlendiği kilit rollerle önemli bir bürokrat olduğunu kanıtlamıştır. Hayrettin Paşa,
1890 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı İstanbul'un Eyüp semtinde
bulunan Bostan İskelesi mevkiindedir.
Bayram yeri manasına gelen Kaşgar'daki Iydgah meydanında bulunan
Iydgah Camii, 15. yüzyılda Saqsız Mizra tarafından 16,800 metrekarelik bir alana yaptırılmış, Orta Asya'nın en büyük camisidir. Sonraki
dönemlerde ibadet yerlerine yapılan eklemelerle genişletilen cami,
geniş bir avluya sahiptir. Avlu etrafı su arklarıyla çevrilmiş, parçalara
bölünmüştür. Caminin giriş kemeri bulunduğu yöreye uygun olması
için kum renkli tuğlalarla yapılmıştır. Yapının batısında namaz salonu
bulunmaktadır. Tavanı açık mavi sütunlar taşır ve bütün sütunların tamamı dörtgen biçimindedir. 10 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği
cami kendine özgü mozaiklerle rengarenk süslenmiştir.
Cami zaman içerisinde tahribata uğramış olsa da çeşitli kereler tadil
edilmiş, II. Abdülhamid Han caminin tadilatını bizzat üstlenmiştir. Yapı
kendine özgü mozaiklerle İslam mimarisinin nadide eserleri arasındadır.
25
Pazartesi
Ocak
26
Salı
Avustralya Milli Günü
Hindistan Milli Günü
Ocak
27
Çarşamba
Ocak
Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu (1299)
28
Perşembe
Ocak
Kemal Arıkan’ın Asala tarafından şehit
edilmesi (1982)
29
Cuma
Ocak
30
www.ytb.gov.tr
05
Ocak
Pazar
Ocak
Tunuslu Hayreddin Paşa’nın vefatı
Batı Trakya Milli Direniş Günü
31
2016 HAFTA
Cumartesi
Bender Kalesi
Osmanlı-Türk üslubunu en belirgin çizgileriyle ortaya çıkaran, Klasik
Türk müziğinin deha bestekârı. Itrî 1630-1640 yılları arasında İstanbul’da bu dünyaya ve yine aynı şehirde 1711 yılında diğer dünyaya
doğmuştur. Buhurîzâde Mustafa Efendi ismiyle anılmış, şiirlerinde
Itrî mahlasını kullanmıştır. Ruhundaki incelik onu yalnızca musikiyle değil çiçek yetiştirmeyle, meyvecilikle de ilgili kılmıştır. Itrî
mahlasını bu sebeple kullandığı sanılmaktadır. Osmanlı Sultanı IV.
Mehmed tarafından himaye edilen Itrî, sarayda düzenlenen fasıllara hanende olarak katılmış ve besteleriyle padişahın beğenisini kazanmıştır. Enderun’da hocalık ve hanendelik yapan Itri; uzun
yıllar devam edeceği esirciler kethüdalığı görevine getirilmiştir. Beş
padişah dönemi gören Itri, ellili yaşlarında saraydan ayrılmıştır. Müstakimzade’ye göre Yenikapı Mevlevihanesinde sırlanmıştır. Bestelediği
Segâh Salât-ı Ümmiye ve Tekbir’i milyonlarca müslümanın dilinden, gönlünden semaya seslenmeye devam etmektedir.
Osmanlı Devleti'nin Kuzey sınırı kabul edilen Bender Kalesi, Dinyester
(Aksu) Irmağı kıyısına kurulu bir Osmanlı eseridir. Kalenin Mimar Sinan
eseri olduğuna ilişkin kayıtlar da bulunmakla birlikte Mimar Sinan’ın
saydığı eserler arasında adı geçmemektedir. Yüksek burçları ve korunaklı yapısıyla bilinen kale tarih boyunca Eflak Boğdan, Kırım ve
Rusya ilişkilerinde önemli fonksiyonlar icra etmiştir. Farsça Liman
anlamına gelen Bender, adından da anlaşılacağı üzere Karadeniz’in kilit noktalarındandır. XVII. Yüzyıl ortalarında bölgeyi ziyaret
eden Evliya Çelebi, Bender kalesi ve Bender şehri hakkında ayrıntılı malumatlar vermektedir. Buna göre şehir Müslüman ve Hristiya'nın birlikte yaşadığı zengin bir ticaret noktasıdır. 1770 yılında
Ruslar’ın uzun süren bir kuşatma sonrasında ele geçirdiği Bender
Kalesinde, Müslüman halkın düşman eline geçmemek için ailelerini
öldürmek zorunda kaldığı anlatılır. Hotin Kalesi’yle benzer mimari yapıya sahip olan Bender Kalesi, 1812 yılında kesin olarak Osmanlı idaresinden
çıkmıştır. Günümüzde Moldava sınırları içindedir.
01
Pazartesi
Şubat
02
Salı
Şubat
03
Çarşamba
Şubat
04
Perşembe
Dünya Kanser Günü
Şubat
05
Cuma
Şubat
06
www.ytb.gov.tr
06
Şubat
Yeni Zelanda Milli Günü
07
2016 HAFTA
Cumartesi
Pazar
Şubat
Tir-i Müjgan Sultan’dan doğma, Sultan Abdülmecid’den olma Sultan Abdulhamid, 1842’de veliaht
olarak doğduğu toprakların tahtına 1876’da
geçti, 1909’da indirildi. Osmanlı Devleti’nin
en nev-i şahsına münhasır padişahlarından biriydi. İktidarında Hicaz Demiryolları inşa edilmiş, ilk kız okulları açılmış,
Mülkiye kurulmuş, haberleşme, sağlık
ve sosyal yardımlaşma kurumları geliştirilmiştir. Yıldız Sarayı’nda kurdurduğu devasa kütüphane, yabancı dillerde
Türklerle ilgili yazılmış eserler, Avrupa’da
çıkan gazete ve dergiler, roman ve hikayeler, coğrayfa eserleri ve seyahatnamelerden
müteşekkildi. Din, devlet, sosyal ve kültürel hayatın her birinde kendine has bir ustalığı vardı ve
bunu topluma yaymakta çok başarılıydı.
Azerbaycan istiklalinin simge isimlerinden olan büyük şair Vahapzade, Azerbaycan’ın Şeki şehrinde 1925 yılında dünyaya
gelmiştir. Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden mezun olmuş ve 2001 yılına değin üniversitede ders vermiştir.
Sosyalist dönemde özgürlükçü düşünceleriyle tanınmış,
Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın bölünmüşlüğünü ele aldığı ‘Gülistan’ şiiriyle geniş çevrelere adını duyurmuştur.
Özgürlük, vatan ve millet sevgisi, vatan hasreti, anadil
ve hasret gibi temaları konu eden şiirlerinde kullandığı temiz ve duru Türkçesi sebebiyle sadece Azerbaycan
değil, Türk dilinin konuşulduğu tüm coğrafyalarda halk
şairi olarak tanınıp kabul edilmiştir. Eserleri çeşitli dillere
çevrilmiştir. Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından kendisine İstiklal Nişanı takdim edilen Vahapzade 2009 tarihinde
Bakü’de vefat etmiş, fani varlığı Azerbaycan’ın onuru olan
isimlerin defnedildiği Fahri Hıyabanında, ölümsüz ismi ise Türk
dilini konuşanların yüreğinde yer bulmuştur.
Dünyada eğer saygı umar, neşe dilersen.
Öz kalbine bak, zulmeti boğ, nefreti öldür.
Güldürsen eğer başkasını, sen de gülersin.
Gülmek dileğindirse eğer, özgeyi güldür.
Kıbrıs Adası, bir arada yaşama kültürü bakımından önemli
veriler sağlayacak bir saha olma özelliğini sürdürüyor. 1960
yılında Türkler ve Rumlar arasında kurulan ortaklık devleti kalıcı bir çözüm getirememişti. 1963 yılından sonra artan
Türklere yönelik baskı ve saldırılar, Kıbrıslı Türklerin direnişiyle 70’li yıllarda yerini esir değiş-tokuşuna bırakmıştı. Kalıcı bir çözüm bulma ve Türklerin otonom ve özerk bir yönetime sahip olma çabaları, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin
(KTFD) kuruluşuyla sonuçlandı. Oybirliğiyle devlet başkanı
seçilen Rauf Denktaş’ın kuruluş bildirisini okumasıyla can
bulan Federe Devlet, 1975-1983 yılları arasında varlığını sürdürdü. Uluslararası tanınırlığa sahip olmasa da Türkleri bağımsız bir siyasi çatı altında toplayan bu devlet yerini 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bıraktı.
08
Pazartesi
Şubat
09
Salı
Dünya Sigarayı Bırakma Günü
Şubat
10
Çarşamba
Şubat
II. Abdülhamid Han’in vefatı (1918)
11
Perşembe
İran Milli Günü
Şubat
12
Cuma
Şubat
13
Cumartesi
Şubat
Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Kuruluşu
(1975)
Bahtiyar Vahapzade'nin vefatı(2009)
14
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
07
Pazar
Şubat
Blagay
Tekkesi
Bosna Hersek’te bulunan Osmanlı dönemine ait önemli dini yapılardan
birisi olan Blagay tekkesi, Blagay kasabası yakınlarında, Buna Nehri’nin
kaynağına yakın bir noktada kurulmuştur. Yapım yılına dair kesin bilgi
bulunmamakla birlikte 1520’li yıllarda inşa edildiği kabul edilmektedir.
Misafirhane, türbe ve tekke binasından oluşan yapı 1851’de restore edilmiş, daha sonraki yıllarda kısmi tadilatlar yapılmıştır. Başlangıçta bir
Bektaşi tekkesi olmak üzere inşa edilen yapı, bölgede İslam kültürünün
yayılması ve Boşnak halkının dini bilince kavuşmasında önemli bir rol oynamıştır. Daha sonra muhtelif tasavvuf ekollerinin yaşandığı tekke, bir Ahmet Yesevi dervişi olan Sarı Saltuk’un kabrine de mekanlık etmesi sebebiyle
ayrı bir önem taşımaktadır. Sarı Saltuk, adı Rumeli fütuhatlarıyla özdeşleşen,
Rumeli’nin maneviyatını simgeleyen bir derviş ismidir. Rumeli’nin muhtelif yerlerinde bu dervişe izafe edilen mezarlar ve tekkeler bulunmaktadır. Osmanlı mimarisinin görkemli bir örneği olan Blagay Tekkesi Bosnalılar tarafından Milli Anıt olarak
kabul edilmektedir. Türkler için ise Rumelinde yaşanılan altı asırlık sükûnet ve kardeşlik
çağının şahidi olması dolayısıyla özel bir anlam taşımaktadır.
İbn-i Battuta, Ortaçağın en büyük seyyahı ve Rıhlet-ü İbn Battûta ismiyle bilinen seyahatnamenin yazarıdır. Çeyrek yüzyılı aşan seyahatleri ile
Mısır, Suriye, Arap Yarımadası, Irak, İran, Doğu
Afrika, Anadolu, Kuzey Türk illeri, Doğu Asya,
Hindistan, Çin, Endülüs ve Sudan gibi ülkeleri görmüş, tanımıştır. Bu seyahatlerin neticesinde de 14. yüzyıl İslam dünyası ile Türk âlemini, canlı levhalar halinde seyahatnamesinde
aksettirmiştir. İbn-i Battuta kitabında, coğrafya
ve tarih bilgilerinin yanı sıra, gezip gördüğü yerlerde yaşayan insanların günlük yaşam biçimlerine
de büyük yer ayırmıştır. XIV. yüzyıldaki İslam dünyasının ekonomi, sanat ve ulaştırma gibi işleri üzerine araştırma yapanlar için İbn-i Battuta’nın kitabı çok değerli bir hazinedir.
15
Pazartesi
Şubat
16
Salı
Şubat
Uluslararası Kyoto İklim Sözleşmesi (1997)
17
Çarşamba
Şubat
Kosova’nın bağımsızlığı ilan etmesi (2008)
18
Perşembe
Şubat
19
Cuma
Şubat
20
Cumartesi
Şubat
Pazar
Şubat
Türkiye’nin Nato’ya girişi (1952)
Kuveyt Milli Günü
21
Dünya Anadil Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
08
Türkiye’nin Bilge Mimar’ı. Mimariye yalnız teknik bir mesele değil, insanın varoluşunu kuşatan, onun anlam ve değer dünyasının bir inşası olduğunun bilinciyle
yaklaşmıştır. 1920’de Antalya’da doğdu. Galatasaray Lisesi ve İDGSA Mimarlık Bölümü’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde “Osmanlı ve Selçuklu Mimarisinde Sütun Başlıkları” adlı çalışması Türkiye’de
yazılmış ilk sanat tarihi tezidir. “Modern Mimarinin Sorunları” adlı tezi ile
doçent ünvanı aldı. Kent, imar, koruma konularında pek çok görev almış,
Beyazıt Meydanı’nı tasarlamıştır. 1959-60’ta Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı ve 1961’de İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1974-75’te Dünya Bankası İstanbul Metropol
Planlama Projesi’ne başkanlık yaptı. 1974-76 arasında Avrupa Konseyi
Türk Delegasyonu Üyeliği yaptı. 1975-80 arasında İstanbul Belediyesi’nde, 1979’de Ankara Belediyesi metropol planlama, yeni yerleşmeler, kent
merkezleri ve koruma danışmanlığı yaptı. Ankara’daki Türk Tarih Kurumu
binası, Bodrum’daki Ertegün evi ve yine Bodrum’daki Demir Evler Projeleri
Ağa Han Mimarlık Ödülüne layık görülmüştür. Cansever, dünyada üç kez Ağa
Han Mimarlık Ödülü almış tek mimardır. 1983’te Ağa Han Büyük Jüri Üyeliği yaptı. Turgut Cansever’in bir mimar ya da mimarlık üzerine sözleri olan bir isim olarak sınırlandırılması, anlaşılmasının önünde en önemli engel olmuştur. Hayata
Müslümanca bakmanın varlık meselesi olduğu şuuruyla hareket etmiştir.
SSCB’nin dağılma sürecine girmesini takiben 1988
tarihinde silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu kısa sürede Ermenistan-Azerbaycan
savaşına dönüşmüştü. Savaş, Rus desteğini alan
Ermenilerin lehine işliyordu. Dağlık Karabağ
Bölgesi'ndeki tek hava alanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliğindeydi.
Ermeni kuvvetleri kasabayı abluka altına alarak
etrafıyla bağlantısını kesmiş ve kasabayı aylarca top ateşine tutmuştu. 1992 yılının 25 Şubat’ı 26
Şubat’a bağlayan gecesi Ermeni kuvvetler; Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı
kasabasında; 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı
dâhil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. Katliamdan 487
kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, Ermeni güçleri bin kişiyi rehin
aldı. Bunlardan 150 kişinin akıbeti hâlâ bilinmiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü,
Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı
sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.
22
Pazartesi
Şubat
Turgut Cansever’in vefatı (2009)
23
Salı
Şubat
24
Çarşamba
Şubat
25
Perşembe
Kuveyt Milli Günü Şubat
26
Cuma
Hocalı Katliamı (1992)
Şubat
27
Cumartesi
28
Pazar
Sivil Savunma Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
09
Şubat
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’in
Vefatı (2011)
Şubat
Eyyubiler Devleti'nin kurucusu olan Selahaddin Eyyubi, 1137’de
Tekrit’te doğdu. Selahaddin Eyyubi henüz 31 yaşındayken
hem Suriye birliklerinin komutanlığına hem de "Melik" unvanıyla Mısır vezirliğine atandı. 1171’de Mısır’da Şii Fatımi
halifeliğine son vererek Sünniliğe dönüldüğünü ilan eden
Selahaddin Eyyubi böylece Mısır’ın tek yöneticisi durumuna geldi. Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki
tüm Müslüman topraklarını kendi bayrağı altında birleştirmeye girişti. Zamanla cömert, erdemli ama kararlı bir hükümdar olarak ünlendi. Selahaddin, Haçlılara en büyük darbesini ise 88 yıl Frankların elinde kalan Kudüs’ü 2 Ekim 1187’de
teslim alarak indirdi. Selahaddin Eyyübi, 1193 Şubat’ında hastalandı. On dört gün hasta yattı. 4 Mart 1193 tarihinde, 56 yaşında
Şam’da vefat etti. Kabri Şam’da Medresetü’l - Aziziye’dedir.
Yedi tepe üzerine kurulu şehirlerden biri olan Filibe, bugünkü Bulgaristan’ın başkent Sofya’dan sonra en büyük kenti.
Neolitik çağa uzanan ömründe Roma, Bizans ve Osmanlı
hakimiyetini gördü. İsmini Yunan Philippoupolis’tan
alan şehre Bulgarlar Plovdiv demeye devam ediyorlar. 1390’da bir Osmanlı şehri olduktan sonra, Rumeli
Beylerbeyiliğine de ev sahipliği yaptı. Evliya Çelebi,
seyahatnamesinde 17. yüzyılın Filibe’sini şöyle tarif
ediyor: “Şehir 9 adet kayalık tepe üzerine ve dereler arasına kurulmuş. Filibe’de 53 cami, 70 okul, 9
medrese, 7 darül-kurra, 11 tekke, 8 hamam, 9 han ve
sayısız kervansaray var idi”. Osmanlı sivil mimarisinin
en iyi örneklerinin hâlâ yaşatıldığı şehirde, Roma ve
Bizans eserleri ile Osmanlı mimarisi ve ardından modern mimarinin iç içe geçtiği, harmoni içinde yaşadığı
asude bir kent olma özelliğini sürdürüyor. Roma’dan kalan
antik tiyatro bugün hala müzik ve dans festivallerine ev sahipliği yapıyor. 2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Filibe tarihi ve turistik
yapıları, sivil mimarisi, canlı kültürel ortamıyla misafirlerini bekliyor.
29
Pazartesi
Şubat
01
Salı
Mart
Bosna Hersek’in Bağımsızlığı (1992)
02
Çarşamba
Yeşilay Haftası
Mart
03
Perşembe
Bulgaristan Milli Günü
Mart
04
Cuma
Mart
05
Cumartesi
Mart
Pazar
Mart
Selâhaddin Eyyûbî’nin vefâtı (1193)
6 yeni Türk Devletinin Birleşmiş
Milletler’e girişi (1992)
06
Türkiye’nin Avrupa Gümrük Birliği’ne
Giriş Antlaşması (1995)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
10
Türk İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla Maarif
Vekaleti, 1921’de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir
katılmıştır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen
Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif
Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine, Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda yazdığı ve İstiklal Harbi’ni verecek olan Türk Ordusu’na hitap
ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart
1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına
rağmen Mehmet Âkif’in yazdığı şiir coşkulu alkışlarla
kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi
dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver
olmuştur. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiş ve İstiklâl
Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiştir.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl!
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklâl”
07
Pazartesi
Mart
08
Salı
Dünya Kadınlar Günü
Mart
09
Çarşamba
Mart
10
Perşembe
Mart
Almanya’da Backnang Faciası (2013)
11
Cuma
Mart
12
Cumartesi
Mart
İstiklal Marşı’nın Kabulü (1921)
Türkiye-İsveç İşgücü Anlaşması (1967)
13
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
11
Pazar
Mart
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin gurur duyduğu dönüm noktalarından biridir. I. Dünya Savaşı devam ederken, Çanakkale
Boğazı’nın askeri ve ticari önemi, adaların cazibesine kapılan; Boğazı geçerek İstanbul’u ele geçirmeyi hedefleyen
İtilaf Devletleri'nin harekete geçmesiyle başlayan savaş,
tarihimize kahramanlıkların yaşandığı bir destan olarak
geçti. 1915 bahar aylarında büyük umutlarla bölgeye gelen İngilizler ve Fransızlar, 1916 kış aylarında büyük bir yenilgiye uğrayarak geri çekildiler. 18 Mart 1915 tarihinde yaşanan Çanakkale Zaferi, Türk toprakları üzerinde yapılan
hesapları alt üst eden dönüm noktası olarak tarihe geçti.
Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine yazdığı ve “Şu
Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?” diye başlayan şiiri,
Türklerin ortak hafızasında yaşamaya devam ediyor.
Rachel Corrie, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) üyesi
ABD’li bir barış gönüllüsüdür. Okulunun tayiniyle Refah-Olympia kardeş şehir projesi kapsamında Gazze’ye gittiğinde
İkinci İntifada sürmekteydi. İsrail, Filistinlilerin en temel yaşama ve barınma haklarını gasp ediyordu. Rachel Corrie
Gazze’ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasına engel olmaya
çalışırken, İsrail’in askerî bir buldozeri tarafından ezilerek
hayatını kaybettiğinde henüz 24 yaşındaydı. Canlı kalkan
olan Corrie’nin İsrail tarafından katledilmesi, dünya kamuoyunda da büyük yankılar uyandırdı. Ailesinin sembolik olarak
açtığı 1 dolarlık tazminat davası, İsrail tarafından reddedildi.
Corrie’nin başkalarının yaşam hakkı için kendi yaşam hakkından
vazgeçişi, insanlığa büyük bir ders olmaya devam ediyor.
“ Biz başka çocuklar için endişe duyan çocuklarız.” Rachel Corrie
14
Pazartesi
Mart
Selimiye Câmii’nin ibâdete açılışı (1575)
15
Salı
Mart
16
Çarşamba
Rachel Corrie’nin vefatı (2003)
Mart
17
Perşembe
İrlanda Milli Günü
Mart
18
Cuma
Mart
19
Cumartesi
Mart
Pazar
Mart
Çanakkale Zaferi (1915)
20
Tunus Bağımsızlık Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
12
Osmanlı’nın yetiştirdiği en büyük coğrafyacı ve haritacılardan
biri olan Piri Reis 1460’lı yıllarda, o tarihlerde Türk deniz üssü
olarak bilinen, birçok denizci ve gemici yetiştiren küçük bir
sahil kasabası olan Gelibolu’da doğmuştur. Muhyiddin Piri
Bey, Amerika’yı gösteren dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla tanınmıştır. Piri Reis Akdeniz’de
yaptığı seyirler sırasında gördüğü yerleri ve yaşadığı olayları, daha sonra Kitab-ı Bahriye adıyla dünya denizciliğinin
de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyacak olan kitabının
taslağı olarak kaydetti. Osmanlı Türklerinde gerçek anlamda
haritacılık Piri Reis’le başlar. Dünya haritası ve Kuzey Amerika haritasının çizimlerindeki isabet ve projeksiyon sistemindeki
mükemmellik, tüm dünyada büyük hayranlık ve hayret uyandırmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde bulunmuş, İskenderiye’nin fethinde görev almış, Kızıl Deniz ve etrafının haritalarını çizmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mısır seferindeyken aldığı hatalı bir askeri
karar neticesinde Mart 1555’te, 80 yaşını geçmişken Mısır divanında idam edilmiştir.
Eşsiz bir kartograf ve deniz bilimleri üstadı olan Piri Reis’in haritaları ve bilimsel tutumu, Avrupa’daki harita biliminin gelişimine de katkılar sunmuştur.
Dünyanın en eski kentlerinden biri olan Semerkand’ın tarihi M.Ö. 14. yüzyılda, Zeravşan’ın verimli ovalarında, Persler tarafından kurulmasıyla başlar. Önce İskender sonra da Cengiz Han’ın orduları tarafından yerle
bir edilen Semerkand her defasında tekrar inşa edildi ve küllerinden
yeniden doğdu. Timur zamanındaki yeniden doğuşun, hükümdarın
Avrupa’dan Çin’e kadar Semerkand’ı dünyanın en gözde başkenti
yapma çalışmalarının eserleri, hala şehrin en güzel yapılarındandır.
Timur, başkenti Semerkand olan devletini, anlam çanağını İslam’ın
belirlediği; Türk-Moğol-Fars unsurların terkibinden oluşan bir yapı
olarak inşa etti. Uluğ Beğ’in yönetiminde Semerkand riyazi ilimlerin
merkezi haline gelmiş, Uluğ Beğ Medresesi ve Rasathanesi ile İslam
bilim dünyasının önemli ekollerinden biri kurulmuştur. Bu medreseden yetişen alimler, matematik ve astronomi başta olmak üzere tüm
bilimlerde insanlığın ortak mirasına sayısız katkılarda bulunmuşlardır.
Semerkand İpek Yolu’nun önemli bir kavşağında yer alması nedeniyle tarih
boyunca önemini korumuştur.
21
Pazartesi
Mart
NEVRUZ BAYRAMI
Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele
Günü
22
Salı
Mart
23
Çarşamba
Pakistan Milli Günü
Mart
24
Perşembe
Mart
25
Cuma
Yunanistan Milli Günü
Mart
26
www.ytb.gov.tr
13
Mart
Bangladeş Milli Günü
(Edirne) Balkan Şehitlerini Anma Günü
27
2016 HAFTA
Cumartesi
Pazar
Mart
Sabahattin Ali
Türk öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali 25
Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğdu. 1926 yılında İstanbul Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği
yaptı, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl (1928-1930) orada okudu. 1932’de bir yazısı
yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı. Sürekli izlendiği
için yurtdışına kaçmak istedi, ancak Kırklareli dolaylarında bir
kaçakçı tarafından 1948 yılında öldürüldüğü iddia edildi. Şiirler,
hikâyeler, romanlar yazmış, çeviriler yapmıştır. Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırdı. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirdi ve aydınlar ile kentlilerin
Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirdi.
“Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana
bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak…
Kürk Mantolu Madonna
Kudüs
Yazılı tarihi dört bin yıl öncesine dek götürülebilen Kudüs, Hazreti İbrahim ve onun soyundan gelen bir çok peygamberin yurdu olması
dolayısıyla üç semavi din tarafından kutsal kabul edilir. Tarihi adı
olan Yeruşalim, barışın şehri anlamına gelir. İslam literatüründe
kullanılan Kudüs adı da bereket, barış, korunmuşluk ve kutsallık
manalarını ifade etmektedir. Tarih boyunca Mısırlılar, Amalikalılar, Hurriler, İbraniler, Asurlar, Persler, Helenler, Romalılar, Araplar, Haçlılar ve Osmanlılar’ın yönetiminde kalmış olan Kudüs, Ortadoğu tarihinin hem politik, hem dinsel hem de kültürel merkezi
konumundadır. Bu özelliğinden dolayı Dünya Mirası listesinde yer
almaktadır. Mescid-i Aksa, Kubbetüs Sahra, Muallak taşı, Tapınak
Dağı, Golgotha, Kutsal Kabir Kilisesi, Ağlama Duvarı ve peygamber
kabirleri Kudüs'teki önemli dini mekanlardan bir kaçıdır. 1517 ile 1917
yılları arasında Osmanlı idaresinde kalmış olan Kudüs halihazırda üç dinin
mensuplarının yaşadığı bir yerleşim yeridir.
28
Pazartesi
Mart
29
Salı
Mart
30
Çarşamba
Mart
31
Perşembe
Mart
01
Cuma
Nisan
02
Cumartesi
Nisan
Sabahattin Ali'nin vefatı (1948)
03
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
14
Pazar
Nisan
Mimar Sinan
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Başbakanlık’a bağlı müsteşarlık
düzeyinde bir kamu kurumu olarak 6 Nisan 2010 tarihinde kurulmuştur. Böylece dünyanın farklı bölge ve ülkelerinde
yaşayan vatandaşlarımızın yanı sıra
ortak tarih ve kültürel mirasa sahip
olduğumuz soydaş ve akraba topluluklarımız ile sürdürülmekte olan ilişkiler kurumsal bir hüviyete kavuşmuştur.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza,
soydaş ve akraba topluluklarımıza yönelik ilgili, yetkili kamu kurum ve kuruluşlarınca
yapılacak çalışmaların koordinasyonunun bir
plan dâhilinde yapılmasını sağlamak, bu alanlara yönelik belirlenmiş hedeflere hangi stratejilerle ulaşılacağını tespit etmek ve başarıya
ulaşmasını sağlamak YTB’nin görevleri olarak
tanımlanmıştır.
8 Nisan 1965’te yapılan ikili anlaşma, iki ülkenin karşılıklı işçi
istihdamına yönelik maddeler içeriyordu. Ancak,
2015’te, Türkiye-Fransa İşgücü Anlaşması’nın
50. Yıldönümü nedeniyle yapılan etkinlikler,
bu anlaşmanın iki ülkenin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısında ne gibi dönüşümlere neden olduğunu da gösterdi.
Türkiye’nin artık yalnızca göç veren değil göç alan bir ülke olması, Fransa’nın
Türklere yönelik vize kısıtlamalarını
kaldırıp vize işlemlerini kolaylaştırması,
iki ülke arasındaki bilim, sanat ve ekonomik ilişkilerin artması gibi sonuçlar verildi.
Fransa’da yaşayan Türk sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Resmî verilere göre 31 Aralık
2006 tarihi itibarıyla Fransa’da 423.471 (çifte uyruklu vatandaş dahil) Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Koca Mi’mâr Sinân Âğâ, Osmanlı'nın baş mimarıdır.
Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü
olduğu çağda yaşamıştır. I. Süleyman, II. Selim
ve III. Murad olmak üzere üç padişah döneminde mimarbaşılık etmiş, imparatorluğun
gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanıp uygulanmasında birinci
derecede rol oynamıştır. Mimar Sinan’ın
eseri olan dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa
edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir. Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise “ustalık eserim” diye takdim ettiği, Edirne’deki
Selimiye Camii’dir. Mimar Sinan 81 camii, 51
mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17
imarethane, 3 darüşşifa, 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere toplam 375 esere imza atmıştır. Mimar
Sinan, Süleymaniye’de kendi inşa ettirdiği mütevazı
türbesinde uyumaktadır.
04
Pazartesi
Nisan
05
Salı
Nisan
Gazi Osman Paşa'nın vefatı (1900)
06
Çarşamba
YTB’nin Kuruluşu (2010)
Nisan
07
Perşembe
Nisan
08
Cuma
Nisan
REGAİB KANDİLİ
Türkiye-Fransa İşgücü Anlaşması (1965)
Dünya Sağlık Günü
ÜÇ AYLARIN BAŞLANGICI
09
www.ytb.gov.tr
15
Nisan
Mimar Sinan ve Mimarlar Günü
10
2016 HAFTA
Cumartesi
Pazar
Nisan
Gazi
Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1927
yılında Malatya’da doğdu, 1950 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi’nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu.
1952 yılında ABD’ye giderek ekonomi tahsili gördü. 43.
Hükümet döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı ile DPT
Müsteşar vekilliği görevlerine getirildi. 12 Eylül Darbesi’den sonra kurulan hükûmete ekonomik işlerden
sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı. 1982 yılında bu görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan
Partisi’ni kurdu ve aynı yıl yapılan genel seçimlerde
partisinin başarılı olması üzerine hükûmeti kurmakla
görevlendirildi ve böylece Türkiye’nin 19. Başbakanı oldu.
31 Ekim 1989’da TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin
8. Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve 9 Kasım 1989 tarihinde bu
görevine başladı. Türkiye’ye serbest piyasa ekonomisini getiren
Turgut Özal, 17 Nisan 1993’te Türkistan gezisinden sonra vefat etti.
Adnan Menderes’in anıtmezarının bulunduğu Topkapı’da, Vatan
Caddesi üzerinde kendisi adına hazırlanan anıtmezara defnedildi.
Osman Paşa
Osmanlı Ordusu'nda askerlik görevi boyunca birçok savaşta başarılı sonuçlar almış, Plevne Muharabeleri'ndeki üstün savunmasının ardından Sultan II. Abdulhamid tarafından "Gazi" unvanına layık görülmüştür. 1832'de Tokat'ta doğan Osman Paşa, Kara Harp Okulu'nu yirmi yaşında ikincilikle bitirdi ve Harp Akademisine girdi. Askerlik hayatı boyunca başarılı görevler
ifa etti. 1866'da Girit'teki çalışmalarından dolayı Miralay rütbesine terfi etti. Bir süre sonra
Yemen'e gönderilen Osman Paşa buradaki görevlerinin ardından Paşa rütbesiyle 1875
yılında Rumeli'de bulunan 5. Ordu'ya bağlı Manastır Fırka Komutanlığı'na tayin edildi.
En büyük başarısı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki Plevne Savunması oldu. 145 günlük savunmadan sonra kuşatmayı yarmak amacıyla giriştiği huruç hareketi sırasında
şehir çıkışında yaralandı ve esir düştü. Rus Çarı II. Nikola onun esir düşmesine rağmen
teslimiyet sembolü olan kılıcını almadı. Müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde hem Rus Çarı, hem de dönemin komutanları tarafından örnek alındı.
Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Saint Petersburg'da esaret hayatı yaşadı. Rus Çarı tarafından
kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi. 1878 yılında İstanbul’da törenle karşılandı ve Hassa Müşiri olarak görevlendirildi. 5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, II.
Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Bugünkü istirahatgahı olan Fatih Camii avlusuna defnedildi.
11
Pazartesi
Nisan
12
Salı
Nisan
13
Çarşamba
Nisan
14
Perşembe
Nisan
15
Cuma
Nisan
16
Cumartesi
Nisan
Danimarka Ulusal Günü
17
Pazar
Turgut Özal’ın vefâtı (1993)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
16
Nisan
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920’de Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’nce işgali sırasında direniş gösteren Türk
Milletinin oluşturduğu irade ile kurulan ve yine bu iradenin
sahibi olan Türk milletinin Anayasa ile verdiği yetki ile yasama görevi yapan Türkiye Cumhuriyeti anayasal devlet
organıdır. “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur. 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan
Sivas Kongresi’nin ardından, Mustafa Kemal yönetimindeki Temsil Heyeti Anadolu’da idareyi fiili olarak ele almış
bulunmaktaydı. Osmanlı Hükümeti, Temsil Heyeti’nin talebi doğrultusunda Mebusan Meclisi seçimlerini yapmaya
karar verdi. Temsil Heyeti’nde, Mustafa Kemal’in de içinde
bulunduğu çoğunluk, yeni açılacak meclisin Anadolu’da toplanmasını istiyordu; fakat 28 Kasım 1919 tarihli toplantıda, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay’ın ısrarlarıyla yeni meclisin İstanbul’da toplanmasına karar verildi. Yeni Mebusan Meclisi ilk kez 12
Ocak 1920 tarihinde İstanbul’da toplandı; fakat seçilen milletvekille-
rinin önemli bir kısmı çeşitli sebeplerle Meclis’e katılmadılar.
Çoğunluğunu Milli Mücadele’den yana olanların oluşturduğu
Mebusan Meclisi, Misak-ı Milli beyannamesini kabul etti ve
Mart 1920’de ana hatlarıyla belli olmaya başlayan Sevr Antlaşması’na keskin bir şekilde karşı çıkıldı. Mart ayının 16’sında
bir İngiliz askeri birliği Mebusan Meclis’ini bastı ve Rauf Orbay
başta olmak üzere bazı mebusları tutukladı. Yaşanan bu gelişme üzerine 18 Mart’ta yeniden toplanan mebuslar, yasama
dokunulmazlığının ortadan kalktığı gerekçesiyle Meclisi süresiz
olarak tatil etti ve bir sonraki toplanmanın Ankara’da yapılmasına karar verdi. Birinci Dönem Büyük Millet Meclisi ya da kısa
adıyla Birinci Meclis, ilk defa 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmış ve 1 Nisan 1923’te yeni seçim kararı alıp, 15 Nisan 1923’te
son oturumunu yapmıştır. Birinci Meclis, yeni Türk devletinin
kurucu meclisi olarak kabul edilmektedir. Birinci Meclis’in açılış
günü olan 23 Nisan, Türkiye’de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adıyla kutlanmaktadır.
18
Pazartesi
Nisan
19
Salı
Nisan
20
Çarşamba
Nisan
KUTLU DOĞUM HAFTASI (20-26 NİSAN)
21
Perşembe
Nisan
22
Cuma
Nisan
23
Cumartesi
Nisan
ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
TBMM’nin Açılışı (1920)
24
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
17
Pazar
Nisan
YunusEmre
Ünlü bir menkıbedir; Yunus Emre kıtlık çekilen bir yılda buğday almak için uğradığı kapıda “Buğday mı istersin yoksa
himmet mi?” sorusuna “Biz açlıktan kırılıyoruz, buğday isterim” diye cevap verince istediği verilecek; fakat yola çıktıktan
bir süre sonra pişman olup geri dönecektir. Ama ona “Senin nasibin burada değil, Taptuk Emre’de” dendiğinde
“Bizim Yunus Emre”nin de hikayesi başlayacaktır. İşte
Yunus Emre’nin 13. yüzyıl ortalarından ve 14. yüzyılın
başlarına dek uzandığı tahmin edilen ömrü bu türden çokça menkıbe ile doludur. Bu çokluktan mezarı
da nasibini almıştır. Türkiye’nin pek çok yerinde hatta
Türkiye dışında da mezarı bulunmaktadır. Yunus Emre'nin şiirlerinin toplandığı Divan'ı ve Risâletü'n-Nushiyye isimli bir mesnevisi vardır. Şiiri eşsiz bir sadelik ve
akıcılıktadır. Bu sufi şair doğal olarak aşk, ölüm, fanilik gibi
konuları ve İslam inancını şiirinde kullanmış ve dili öyle bir
düzeye taşımıştır ki Anadolu’da konuşulan Türkçenin en seçkin örneklerinden biri olarak kabul görmüştür. Ayrıca şiiri ile
inancı arasındaki kopmaz bağ, aynı zamanda şiiri vasıtasıyla bir millet varlığının ortaya çıkmasına da vesile olmuştur.
Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi
Gazneli Devleti’nin en büyük hükümdarı Hindistan Fatihi Gazneli Mahmut, 2 Kasım 971’de doğdu. Gazneli
Devleti’nin kurucusu Sebük Tegin’in oğlu olan Mahmut, genç yaştan itibaren devlet idaresinde görev aldı.
Babasının vefatının ardından 997’de tahta geçmiş ve
vefat ettiği 30 Nisan 1030 tarihine değin 32 yıl hükümdar olarak Gazne Devleti’ne hizmet etmiştir. Hakimiyeti süresince Gazne Devleti’ni Orta
Asya’nın en büyük gücü haline getirmiş, toplamda 17 Hindistan seferiyle Hint alt kıtasının
Müslümanlaşmasını sağlamıştır. İslam’a hizmetleriyle dönemin Abbasi halifesinin dikkatini
çekmiş, halife tarafından gönderilen menşurla
Sultan ünvanını alan ilk Türk hükümdar olmuştur.
Sultan Mahmut yalnızca cesur bir savaşçı değil, aynı
zamanda devlet idaresinde mahir bir yönetici ve sanat ve bilimin hamisiydi. Ünlü astronom ve matematikçi Biruni’yi de sarayda himayesine almıştır. Dünya
edebiyatının önemli klasiklerinden biri olan Firdevsi’nin
Şehname’si de Gazneli Mahmut’a ithaf edilmiştir. Sultan Mahmut gerek iyi idaresi, gerekse hak severliği ve
adaletiyle yüzyıllarca sevilmiş örnek devlet adamlarından biridir.
Kut'ül Amare
Zaferi
Kut'ül Amare, Dicle Nehri kıyısında Şattülarap kanalı ile birleşen Basra Körfezi'nin 350 km kuzeyinde, Bağdat'ın 170 km güneyinde bulunan bir kasabadır. İngiliz kuvvetleri ve
müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen I. Dünya Savaşı'nın temel
muharebelerinden biri olarak kabul
edilir ve 1. Kut Muharebesi olarak da
bilinir. 7 Aralık 1915'de Dicle Nehri kıyısında Kut'ül Ammare şehri yakınlarında
konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, bundan
100 yıl önce, 29 Nisan 1916'da kasabanın Osmanlı
Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti.
Kutul Amare'de 13 bin 300 İngiliz askeri ile 13 general 481 subay esir alındı ve 40 bini aşkın İngiliz askeri
hayatını kaybetti.
25
Pazartesi
Nisan
26
Salı
Çernobil Fâciası (1986)
Nisan
27
Çarşamba
Nisan
28
Perşembe
Nisan
29
Cuma
Nisan
30
Cumartesi
Nisan
Sultan Gazneli Mahmud’un vefâtı
(1030)
01
Pazar
Mayıs
EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ
Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası
(1-7 Mayıs)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
18
II. Mehmed veya sık kullanılan ünvanıyla Fatih Sultan Mehmed Han, yedinci Osmanlı padişahıdır. Sultan II. Murad ve Hüma Hatun’un oğludur.
29 Mart 1432’de Edirne’de doğdu. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları
sık sık toplar; onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve
bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan
Mehmed’in çok değer verdiği alimlerden biridir. Bilime büyük
önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük
bilginleri İstanbul’a getirtirdi. Nitekim Astronomi bilgini Ali
Kuşçu kendi döneminde İstanbul’a geldi. Fatih Sultan Mehmed
1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı.
20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, bundan bir sene sonra 21 yaşında, İstanbul’u fethedip 1100 yıllık Doğu
Roma İmparatorluğu'nu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı. Hz.
Muhammed’in (S.A.V) Hadis-i Şerif'inde müjdelediği İstanbul’un fethini
gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran; Ortaçağ’ı kapatıp, Yeniçağ’ı
açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, 3 Mayıs 1481 günü vefat etti.
Hıdrellez, kadim bir geçmişe sahip olan ve Akdeniz coğrafyası dâhil olmak üzere Türk dünyasında kutlanan
mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü)
olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın
yeryüzünde buluştukları gün olduğuna inanılarak
Miladi takvime göre 6 Mayıs, Rumi takvime göre 23
Nisan günü kutlanmaktadır. Eski takvimlerde yaz başlangıcını temsil eden Hıdrellez günü kakava ateşinin
üstünden atlamak, gül dallarına dileklerin yazılı olduğu kâğıtlar asmak, yoğurt mayalamak, sofralar kurup
hikâyeler anlatmak gibi seremonilerle kutlanır. Hıdrellez’in
UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’ne alınması amacıyla 2010 yılında çalışmalar başlatılmıştır.
02
Pazartesi
Mayıs
03
Salı
Mayıs
MİRAÇ KANDİLİ
04
Çarşamba
Mayıs
05
Perşembe
Mayıs
06
Cuma
Mayıs
07
Cumartesi
Mayıs
Pazar
Mayıs
Hıdırellez
Fâtih Sultan Mehmed’in vefâtı (1481)
Polonya Milli Günü
08
Anneler Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
19
Dünyanın en köklü dillerinden biri olan Türkçe, 13 Mayıs 1277’de
Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanıyla Anadolu’da ilk kez
devlet dili (resmi dil) olarak kabul edildi. 13. yüzyıl ortalarında Selçuklular’da, edebi dil olarak Farsça, devlet işlerinde Arapça kullanılır iken halk dili Türkçe idi. Mehmet Bey,
millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin
sağlanmasının gerekliliğine olan inancı neticesinde Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde
toplamıştır. Konya’ya girmelerinden sonra da burada yaşayan Selçuklu Türkleri, Karamanoğulları ile birlik olmuşlardır. Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’de “Türküz,
öyleyse Türkçe konuşmamız gerekir.” diyerek “Bu günden
sonra dîvanda, dergâhda ve bârgâhda, mecliste ve meydanda
Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır!” şeklinde ilan ettiği fermanı ile devlet işlerinde dil birliğini sağlamıştır.
İki ülke arasında mevcut iş piyasasında her iki tarafın
menfaatleri ve dostane ilişkileri dikkate alınarak, Avusturya’nın yabancı işgücüne olan ihtiyacını Türk işçisi ile
de karşılamak ve Türk işçisi alma işleminin yalnız Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla yapılması gayesiyle 1964
yılında Türkiye ve Avusturya arasında İşgücü anlaşması imzalanmıştır. 1964 yılından bugüne Avusturya’da hatırı sayılır Türk nüfusuna ulaşılmıştır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının çoğu artık sadece
işçi konumunda olmayıp akademisyen, bilim adamı,
doktor, mühendis, avukat, gazeteci, iş adamı, sanatçı,
politikacı, sporcu gibi çeşitli alanlarda meslek sahipleri
olarak göç alan ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına katılmaktadır.
09
Pazartesi
Avrupa Günü
Mayıs
10
Salı
Mayıs
11
Çarşamba
Mayıs
12
Perşembe
Mayıs
13
Cuma
Mayıs
Karamanoğlu Mehmet Bey Türk Dil
Bayramı
14
15
Cumartesi
Mayıs
Pazar
Mayıs
Türkiye-Avusturya İşgücü Anlaşması
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
20
18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Tatarları tarihi yurtları Kırım’dan insanlık dışı bir muamele ile hayvan vagonlarına istif edilerek, Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderilmişti. Uğruna canlarını verdikleri ülkenin idarecileri, eli silah
tutan erkekleri Sovyetler Birliği cephesinde Almanlara karşı savaşırken,
Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle savunmasız yaşlıları, kadınları ve çocukları bir gece içerisinde yanlarına hiçbir şey almalarına izin
verilmeden vatanlarından binlerce kilometre uzağa trenlerle günlerce
aç susuz süren zorunlu bir yolculuğa tabi tutmuştu. Bu sürgün yolculuğunda 200 bine yakın Kırım Tatarı vefat etti. On yıl, sürgün bölgelerinden birkaç kilometre dahi uzaklaşmalarına izin verilmemiş, aileler
parçalanmış, birbirlerine kavuşamamış ve sürekli insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuş, bir millet tüm varlığı ile yok edilmeye çalışılmıştı.
Vatana dönüş mücadelesini demokrasi, hukuk, insan hakları çerçevesinde sürdüren ve hiçbir zaman şiddete başvurmayan bu halk, yolbaşçıları
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde 90’lı yılların başından itibaren
kitleler halinde Kırım’a tamamen kendi imkanları ile dönebilmişlerdir. Kırım Tatarları, bu sürgünün soykırım olarak tanınması için barışçıl yollardan çağrılarını sürdürmektedir. 1944’teki büyük sürgünle birlikte yaşanan acılar Tatar halkının bilinçaltında
hala canlılığını koruyor.
Çerkesler, 21 Mayıs 1864’de sona eren Rus-Kafkas Savaşı ile birlikte insanlık tarihinin en trajik sürgünlerinden birini yaşadı. Nüfusun yüzde
70’i yurtlarından edildi. Onbinlercesi sürgün yollarında can verdi.
Sağ kalanlar, dönemin Osmanlı topraklarına dağıtıldı. Savaş
boyunca yurtlarını terke zorlanan Çerkesler savaşın bitimi ile
birlikte insanlık tarihinin en büyük ve en dramatik sürgününe
maruz kaldılar. Tarihi kayıtlara göre 1.500.000’e yakın Çerkes Kuzey Kafkasya’daki yurtlarından sürülerek Osmanlı
topraklarına gönderildi. Bu trajik sürgünde, Tuapse, Soçi
ve Sohum gibi liman kentlerine toplanan yüzbinlerce Çerkes, gemilerle Varna, Samsun, Sinop, Trabzon gibi Osmanlı
liman kentlerine nakledildiler. Osmanlı topraklarına dağıtılan bu büyük Çerkes nüfusu, 150 yıla yakın süredir Osmanlı,
Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’ın tarihinde pişerek varlıklarını
sürdürmeye çalışıyor. Bugün itibariyle anavatanları Kuzey Kafkasya’da nüfusları 800 binle sınırlı olan Çerkeslerin diasporadaki
toplam nüfusları Türkiye ve diğer ülkerle birlikte 5-6 milyona ulaşıyor.
16
Pazartesi
Mayıs
17
Salı
Mayıs
18
Çarşamba
Kırım Tatar Sürgünü (1944)
Mayıs
19
Perşembe
Mayıs
ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR
BAYRAMI
20
Cuma
Mayıs
21
Cumartesi
Mayıs
BERAT KANDİLİ
Çerkes Sürgünü (1864)
Napolyon’un Akka’dan Geri Çekilmesi
(1799)
22
Pazar
Yemen Milli Günü 2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
21
Mayıs
Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde 29 Mayıs 1993 yılında
yabancı düşmanları tarafından evi yakılan Mevlüde Genç, iki kızı, iki
torunu ve bir de yeğenini kaybeder. 4 Neonazi 1993’te Solingen’de,
Genç ailesinin kaldığı evi ateşe verir ve beş kişi hayatını kaybeder. Almanya’ya Amasya’dan çalışmak için gelen Mevlüde Genç,
bu vahşi saldırıya rağmen Almanya’yı terk etmemiş ve her fırsatta kardeşlik ve karşılıklı saygı çağrısında bulunmuştu. Bütün
hatıraları, hayalleri, hatta fotoğrafları bile yakınlarıyla birlikte
alevler arasında kalan Mevlüde Genç insanlığa örnek olmaya
devam ediyor. Aradan geçen onca seneden sonra hâlâ o günkü
kadar acı içinde olduğunu söylüyor Mevlüde Ana; ama o büyük
acıya rağmen ne ülkesine geri dönmeyi düşünüyor ne de tüketen
bir öfkenin diline teslim oluyor. Bugün hala Almanya’da yaşayan
Mevlüde Genç’e Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hannelore Kraft, Devlet Liyakat Nişanı verdi. Törende teşekkür
konuşması yapan Mevlüde Genç ise “Birlik beraberlik içinde yaşamamız lazım. Ben hiç kin, nefret düşünmedim. Birbirimize yardım ederek
hoşgörü içinde yaşamamız lazım” diyerek Alman makamlarının verdiği liyakat nişanına liyakat kazandırıyor.
20. yüzyılın sonlarında, dünyanın özgürlük ve demokrasi yolunda
hızla ilerlediği bir dönemde, Bulgaristan Türklerine komünist
rejim tarafından yapılan insanlık dışı baskı ve zulüm, zorunlu göç sırasında yaşanan insanlık trajedisi, şüphesiz tarihe
bir utanç belgesi olarak geçti. Bu trajedi, kendilerine “Bulgaristan Türkleri” dendiği tarihlerde başlar. Hiçbir sosyal
haktan yararlanamayan, okulları kapatılan, konuştuğu dil
yasaklanan Türkler, ağır şartlara daha fazla dayanamayıp gösteri ve grevlerle hakkını aramaya başlar. 24 Mayıs
1989’da Kuzey Bulgaristan’da özellikle Kırcaali gibi Türk nüfusun yoğun olduğu şehirlerde yürüyüşler düzenlenir; fakat
komünist Bulgar yönetimi bu hareketlere işkence, gözaltı ve
zulümlerle cevap verir. Bu baskılar sonucu yaklaşık 320.000
Türk, evlerini bırakarak Turgut Özal’ın girişimleriyle anavatan
olarak kabul ettikleri Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakıldı. 1989
Bulgaristan göçmenleri tüm birikimlerini geride bıraktıklarından sıfırdan başlayarak bir hayat mücadelesine atılmışlardır.
23
Pazartesi
Mayıs
24
Salı
Mayıs
Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu (1040)
25
Çarşamba
Mayıs
26
Perşembe
Gürcistan Milli Günü Mayıs
27
Cuma
Mayıs
28
Cumartesi
Mayıs
Azerbaycan Cumhuriyet Günü
Bulgaristan’dan Zorunlu Türk Göçü (1989)
29
Pazar
Solingen Faciası (1993)
İstanbul’un Fethi (1453)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
22
Mayıs
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Modern Türk şiirinin kurucularından biri olan Ahmet Haşim,
1884 yılında Bağdat’ta doğmuştur. Meşhur tefsir âlimi Mahmud el Alusi, Ahmet Haşim’in büyük dedesidir. Sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanîsi’nde başlayan Hâşim’in bilinen
ilk manzumesi Leyâl-i Aşkım, 1901’de Mecmua-i Edebiyye’de
yayınlandı. 1905-1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına
aldığı “Şi’r-i Kamer” serisi; hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve
büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınlayan Ahmet
Haşim, 1911’de yayınlanan "Göl Saatleri" adlı şiirleriyle haklı bir şöhret
kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı. Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan ve Frankfurt Seyahatnamesi isimli düzyazı eserleri ise Türk
denemeciliğinin en önemli eserleri arasındadır.
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...”
30
Pazartesi
Mayıs
31
Salı
Mavi Marmara Faciası (2010)
Mayıs
01
Çarşamba
Haziran
02
Perşembe
İtalya Milli Günü
Haziran
03
Cuma
Haziran
04
Cumartesi
Ahmed Haşim’in vefatı (1933)
05
Pazar
Dünya Çevre Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
23
Haziran
Haziran
Kızılay
(Hilal-i Ahmer)
Ünlü Kırgız yazar Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi
zenginliği eserlerine yansıtmıştır. Yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine
düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış,
onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi
ifadesi ile ‘tipik insan’ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır.
Eserleri Türkçe'nin yanı sıra 150’den fazla dile tercüme edilerek milyonlarca baskıya ulaşmıştır. Yazarlığa 1952’de başlayan
Aytmatov, “Dağlar ve Steplerden Masallar” adlı öykü kitabıyla
büyük ün kazanmıştır. 2008’de ölüm şerbetini içmiş olsa da, Gün
Olur Asra Bedel, Elveda Gülsarı, Cemile, Beyaz Gemi, Dişi Kurdun
Rüyaları, Cengiz Han’a Küsen Bulut gibi kitaplarıyla insanlara edebiyatın o büyülü şerbetinden ikram etmeye devam ediyor.
Solferino Muharebelerine katılmış olan ve daha sonra “Solferino Hatırası” adlı bir
kitap yazan Henri Dunant, Selahaddin Eyyubi’nin savaş sırasında esir alınan
hasta ve yaralı Hristiyan askerlerinin tedavisine izin vermesini örnek göstererek, bu tavrın uluslararası bir kuruluş aracılığıyla gerçekleştirilmesini
öneriyordu. Bu ses yankı bulacak ve İsviçre hükümetinin 22 Ağustos 1864
yılında daveti üzerine on altı devletin katılımıyla Salib-i Ahmer (Kızılhaç)
kurulacaktır. Cemiyetinin bir benzeri de Osmanlı'da Hilal-i Ahmer cemiyeti olarak yerini alacaktır. Önce 1868 yılında “Mecruhin ve Marza-yi
Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulacak;
fakat yeterli olmayınca 93 Harbi olarak da bilinen Osmanlı-Rus savaşı
sırasında duyulan ihtiyaç üzerine 14 Nisan 1877 yılında Hilal-i Ahmer faaliyete geçecektir.
140 yıla yaklaşan tarihiyle Kızılay (Hilal-i Ahmer), bu süre zarfında Birinci Dünya Savaşı'ndan Kurtuluş Savaşı' na ve sonrasında Türk halkının dünyaya uzattığı
merhamet eli olarak din, dil, millet ayırt etmeden büyük bir özveri ile Balkanlardan
Kafkaslara, Uzak Doğudan Güney Amerika’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya dünyanın
acıyla yüzleşmiş her coğrafyasında yüz binlerce insanın yardımına koşmuş; bunu
yaparken de asla gizli gündemi olmamış, iyiliği tüm insanlığın kalbine nakış nakış
işlemeyi şiar edinmiş bir anıt kurumdur.
06
Pazartesi
Ramazan-ı Şerif’in 1. Günü
İsveç Millî Günü
Haziran
07
Salı
Haziran
Süleymaniye Câmii’nin ibâdete açılışı
(1557)
08
Çarşamba
Haziran
09
Perşembe
Haziran
10
Cuma
Haziran
Cengiz Aytmatov’un vefâtı (2008)
11
Cumartesi
Haziran
Kızılay’ın kuruluşu (1868)
Portekiz Milli Günü
12
Pazar
Haziran
Cezâyir’in Fransızlar tarafından işgâli
(1830)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
24
Cezayir (Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti) Kuzey Afrika’da bulunan, Afrika’nın Sudan’dan sonra ikinci büyük ülkesidir. Bilinen en eski halkı Berberilerdir. Cezayir’in tarihi çok eskilere dayanır. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler
gelmiştir. M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticaretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra
Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk,
işgalin sonucunda Hristiyanlığı kabul etmiştir. 7. yüzyılda Abdullah Bin
Ebû Serh önderliğinde İslam orduları tarafından fethedilmesi sonrası
Cezayir halkı Müslümanlaşmıştır. İslam devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslam kültür,
medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza
etmişlerdir. On altıncı asırda Oruç Reis ve Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) tarafından tekrar fethedilen Cezâyir; Akdeniz’i yağma, talan ve
barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddin
Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir.
Üç asır Osmanlı idaresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.
Cemil Meriç ismi ülkemizde tefekkürün, çilenin ve bir büyük kültür abidesinin sembolüdür. Türkiye’nin gerçek fikir emekçilerinden, tefekkür
kalelerinden biri olan Cemil Meriç, 1916 yılında Hatay’ın Reyhanlı
ilçesinde doğdu. Hatay Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyâtı Bölümü'nü bitirdi. Elâzığ
Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu'nda okutman olarak çalışmaya başlayan Meriç, 1974 senesinde emekli oldu. Cemil Meriç, 1955’te görme yetisini kaybetmesine rağmen talebelerinin yardımıyla çalışmalarını
ölümüne kadar sürdürdü. Eserlerinin birçoğunu görme yetisini
kaybettikten sonra kaleme aldı. Jurnallerindeki ince fikir işçiliğinin
yanı sıra kelimeleri kullanmada gösterdiği maharet, büyük bir üslupçu olduğunu da ispat niteliğindedir. Edebiyata, felsefeye, tarihe ve
siyasete özgün yaklaşımlarıyla kendi göğünün biricik yıldızı olan Cemil
Meriç 13 Haziran 1987 günü İstanbul’da vefât etti. Geride bıraktığı eserler,
anlam ve değer dünyamızın göğünde birer ziya olarak parlıyor.
13
Pazartesi
Haziran
Cemil Meriç’in vefâtı (1987)
14
Salı
Haziran
15
Çarşamba
Haziran
16
Perşembe
Haziran
17
Cuma
Haziran
18
Cumartesi
Haziran
Pazar
Haziran
D-8’in Kuruluşu (1997)
Türklerin Rumeli’ye geçişi (1354)
19
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
25
Nasreddin Hoca, Ortaçağlarda Akşehir ve Konya’da, Selçuklu
veya Osmanlı Devleti’nde var olduğuna inanılan mizah figürüdür. Efsanevi bir halk kahramanına dönüşmüş, Balkanlar’dan
Orta Asya’ya kadar yayılmıştır. Her millet kendinden bir şeyler
katmış, her bölge kendinden izler koymuştur. Böylece Nasreddin Hoca şemsiyesi giderek genişlemiş; halk bilgeliğini, halkın
hislerini ve nüktelerini konuşturan anonim bir karaktere dönüşmüştür. Tarihsel olarak aynı dönemde yaşamamış olsalar
da, Nasreddin Hoca ile Timur’un karşılaştığı fıkralar, halkın Timur’un zulmünden intikam almak için başvurduğu yollardan
biri olmuştur. Meşhur fıkraları ve nükteleri yalnızca çocukların
ilgisini çeken basit hikâyeler değil, halk irfanını temsil eden, bir
zihniyet okumasını mümkün kılan kültür fragmanlarıdır.
Musul, Irak’ın en büyük şehirlerden birisidir. Nüfusunun
çoğunluğunu Araplar ve Kürtler oluşturmaktadır. Havlan ya da Mavsil de denilen Musul, El Cezire bölgesinde, Dicle Nehri kıyısında, eski Ninova şehrinin batısında kurulmuştur. Savunmaya uygun coğrafî konumu
ve verimli topraklara sahip olan şehir, antik çağdan
sonra Hristiyanlığın önemli bir merkezi haline gelmiştir. Halife Ömer zamanında İslâm idaresine giren
Musul, Emeviler ve Abbasiler döneminde de önemini
korumuştur. Musul, Ortadoğu’nun önemli bir noktasında yer alması sebebiyle çok çeşitli kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir bölge olmuştur. İnsanlık tarihinin
yazılı ilk belgeleri bu bölgede ortaya çıkarılmıştır.
20
Pazartesi
Dünya Mülteciler Günü
Haziran
21
Salı
Haziran
22
Çarşamba
Haziran
Nasreddin Hoca’nın vefâtı (1284)
23
Perşembe
Haziran
24
Cuma
Haziran
25
Cumartesi
Haziran
Kore Savaşı’nın başlaması (1950)
Slovenya Milli Günü
Hırvatistan Milli Günü
26
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
26
Pazar
Haziran
Sultan I. Murad
Hüdavendigâr
29 Haziran 1326’da Bursa’da doğdu. Babası Orhan Bey, annesi Yarhisar tekfurunun
kızı Nilüfer (Lülüfer) Hatun'dur. Kaynaklarda ve kitabelerde "bey, emir-i a'zam,
han, hüdavendigâr, padişah, sultânü's-selâtîn, melikü'l mülük" gibi ünvanlarla
anılır. Osmanlı tarihlerinde yaygın olarak Gazi Hünkar ve Hudavendigâr şeklinde geçer.
I. Murad, Bizans'a ve Haçlılar'a karşı Trakya'daki fetihleri korumak ve İstanbul
doğrultusunda yeni fetihler yapmak için daha önce Receb 767'de (Mart 1366)
Rumeli'ye geçmiş, Gelibolu Bağazı yoluyla Malkara'ya gelmişti. İdrsl-i Bitlisli'ye
göre beş yıl Rumeli'de kalan I. Murad bu zaman zarfında Bizans ve Bulgar topraklarında birçok fetihte bulundu. Babası Orhan Gazi döneminde yüzbin km² olan
devlet toprakları onun döneminde yaklaşık beşyüzbin km²’ye kadar genişlemiştir.
Kırkın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda yer almaktadır.
I. Kosova Savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı
sol kolu çöktü; fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı.
Gâzanâme'ye göre I. Murad, 28 Haziran 1389’da birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında
dolaşırken, cesetler arasına saklanmış bir Sırp askeri olan Miloş Kobilović tarafından hançerle şehid edildi.
Suriye sınırları içinde yer alan kadim bir yerleşim yeridir.
İslam mimarisinin en nadide örneklerini de bünyesinde
barındıran Halep, medeniyetimizin en önemli şehirlerinden biridir. Suriye’nin sürekli ticaret ve üretim merkezlerinden biridir. Halep’te birçok etnik kökenden topluluk yaşamaktadır. Halep’in nüfus yapısı esas itibari
ile Arap, Kürt ve Türkmenlerden oluşmaktadır. Ermeni,
Asuri, Yahudi, Kürt, Çerkes gibi birçok farklı etnik grubun yaşadığı bir İslam şehridir. Tarihimizin nadide kültür merkezlerinden biri olan Halep, edebiyatımızda da
fazlasıyla yer bulmuştur. Bunlardan en meşhuru, mutlu
sonla biten tek halk hikayemizin kahramanı olan Âşık Garip’in “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri” şiiridir.
Derler ki, Âşık Garip’in Halep Kalesi'nde bulunan Aslandedeoğlu Kahvesi'ndeki dolabında gizlediği paraları hâlâ orada dururmuş.
Kimse de aşk için biriktirilen bu paralara el sürmezmiş.
27
Pazartesi
Haziran
28
Salı
Haziran
I. Kosova Zaferi ve Sultan I. Murad
Hân’ın şehâdeti (1389)
29
Çarşamba
Haziran
30
Perşembe
Haziran
01
Cuma
Temmuz
02
Cumartesi
Temmuz
Pazar
Temmuz
KADİR GECESİ
Kabotaj ve Denizcilik Bayramı
Kanada Milli Günü
03
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
27
Anadolu milliyetçiliğinin öncülerinden, orijinal bir
Türk-İslam sentezi öneren düşünürlerimizden biridir. Sorbonne’da tamamladığı doktorasının ardından yurda dönen Topçu, 1938 yılında Hareket
adıyla dergi çıkarmaya başlamış, kısır düşünce
iklimimize yeni bir rüzgâr getirmiştir. Türkiye’de
hareket felsefesi olarak bilinen düşüncenin kurucusudur. Topçu, Türk düşüncesinin en özgün
kalemlerinden biridir. Bereketli bir yazı hayatının
semeresi hazırladığı felsefe ders kitapları, Bergson’a dair eserleri, hareket felsefesini temellendirdiği telif eserleri olmak üzere onlarca kitabı bulunmaktadır. Bir şahsiyet abidesi olan Topçu, 10 Temmuz
1975’te İstanbul’da vefat etmiştir.
“Istırap hakikatin habercisidir. Bir şeyin ıstırabını
çekmeyen, onu ne tanır ne de sever.”
1478 yılı civarlarında, Midilli’de doğan Barbaros Hayreddin Paşa’nın asıl adı Hızır’dır. Hayrettin
adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir. Barbaros takma adının ise Avrupalılarca sakalının (barbo) kırmızı (rosso) olmasından yakıştırıldığı ya da ağabeyi Baba
Oruç’un adının Avrupalılarca söylenişinden ona miras kaldığı sanılmaktadır. 1473
yılında Midilli Adası'nda doğan Hızır’ın babası Yakup Ağa, tımarlı sipahilerindendi.
Rumeli (Vardar, Yenice) kökenli olan aileye 1462’de Midilli Adası'nda Banava köyü,
tımar olarak verilmişti. Dört kardeş; İshak, Oruç, Hızır ve İlyas denizciliği seçtiler
ve Barbaros Kardeşler adıyla tanındılar. Oruç, 1517’de İspanyollardan Cezayir’i
alarak Sultan ünvanıyla bir Türk devleti kurdu. İshak Reis’in 31 Ocak 1518’de ölümünün ardından, İspanyollarla yapılan savaşta da Oruç Reis öldü. Cezayir’deki
devletin başına Hızır Reis geçti ve padişaha elçiler yollayarak Cezayir’in Osmanlı
buyruğuna alınmasını istedi. Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir emiri
Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. O zamanlar Paşa’nın 18 parça kadırgası ve bir o kadar da korsan gemileri vardı. 27 Aralık 1533’te Barbaros Hayrettin
Paşa’ya Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı verildi. Böylece, Osmanlı Devleti
tarihinin ünlü denizcilerinden olan Hayreddin Paşa, Kaptan-ı Derya olarak Osmanlı Devleti’nin ilk kaptan paşası olmuş ve amirallik görevi almıştır. XVI. yüzyılda Akdeniz’i Türk gölüne
çeviren Barbaros Hayrettin Paşa; son seferi olan Nice Seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında, 4 Temmuz 1546 tarihinde, 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Mimar Sinan tarafından inşa
edilen türbesi Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii'nin karşısında Fatiha beklemektedir.
04
Pazartesi
Temmuz
Barbaros Hayreddin Paşa’nın vefâtı (1546)
05
Salı
Temmuz
RAMAZAN BAYRAMININ I. GÜNÜ
06
Çarşamba
Temmuz
RAMAZAN BAYRAMININ II. GÜNÜ
07
Perşembe
Temmuz
RAMAZAN BAYRAMININ III. GÜNÜ
08
Cuma
Temmuz
09
Cumartesi
Temmuz
Pazar
Temmuz
Mehmed Ali Paşa’nın Mısır valiliği (1805)
AREFE
10
Nurettin Topçu’nun vefatı (1975)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
28
Fatma
Aliye Hanım
1995’in Temmuz ayında Srebrenitsa’da Sırplar tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım
gerçekleştirildi. Sırp kuvvetleri Srebrenitsa’da beş gün içinde
8.372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadına ve küçük yaştaki kız
çocuğuna tecavüz etti. Bir gün içerisinde 20.000’in üzerinde mülteci Srebrenitsa’dan zorla çıkarıldı. Srebrenitsa’daki
kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak,
dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp
askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Srebrenitsa’dan
Tuzla’ya uzanan yolda, 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi
katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti.
Fatma Aliye Hanım, Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak tanınır. 1862
yılında İstanbul’da doğmuştur. Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Hanım'ın kızıdır.
Edebi yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet'in Volonté adlı romanını Meram adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı “Bir Hanım” imzasıyla yayımlamıştır. 1891 yılında Ahmet Mithat Efendi ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı
romanı yazdı. Romanın kadın ağzından olan kısmı Fatma Aliye Hanım'ın,
erkek ağzından olan kısmı Ahmet Mithat Efendi'nin kaleminden yazılmıştır.
Fatma Aliye Hanım, 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fatma Aliye Hanım, edebi eserlerinin yanı sıra kadın sorunları
ile ilgili eserler de verdi. Kadınlara Mahsus Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazdı, İlk Türk kadın romancı olma özelliği ile Avrupa ve Amerika
basınında kendisinden söz edilen Fatma Aliye Hanım'ın “Nisvan-ı İslâm” adlı eseri
Fransızca ve Arapça'ya, “Udî” adlı romanı Fransızca'ya çevrilmiştir. Eserleri 1893 yılında
Şikago'da Dünya Kadın Kütüphanesi Kataloğu'nda sergilenmiştir. Fatma Aliye Hanım 13
Temmuz 1936’da vefat etti. 2009 yılında dolaşıma çıkan 50 Türk Liralık banknotların arka
yüzünde Fatma Aliye Hanım’ın resmi bulunmaktadır.
11
Pazartesi
Srebrenitsa Katliamı (1995)
Temmuz
12
Salı
Temmuz
13
Çarşamba
Temmuz
Fatma Aliye Hanım'ın vefatı (1936)
14
Perşembe
Temmuz
15
Cuma
Temmuz
16
Cumartesi
Temmuz
Pazar
Temmuz
II. Viyana Kuşatması (1683)
Fransa Milli Günü
17
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
29
1947 ile 1995 yılları arasında yaşamış Gümilcineli tıp doktoru ve mensubu olduğu
Batı Trakya Türklerinin hakları için verdiği mücadele ile tanınmış bir siyasetçidir. Yunanistan, azınlıktaki Batı Trakya Türklerine karşı olumsuz tutumlar sergiliyordu. Türklerin etnik kimliklerini tanımayı reddediyor, genellikle çiftçilikle uğraşan Türklerin topraklarını kamulaştırıyor, Lozan Antlaşması’na aykırı
olarak Batı Trakya Türk azınlığının eğitim kurumu kurup denetlemelerini
engelliyor ve dini önderini seçme hakkını gasp ediyordu. Bu sorunlar karşısında, Sadık Ahmet ilk olarak 1989 yılında, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını uluslararası kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir imza kampanyası
başlattı. Kampanyanın etkili bir şekilde ses getirmesinden rahatsız olanlarca 8 Ağustos 1986’da tutuklandı. Tüm engellemelere rağmen kampanyaya
15.000’e yakın imza toplamayı başardı. Siyasi hayata atılıp önce bağımsız milletveliki olan Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerini temsil eden ilk siyasi parti olan
Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi'ni kurup genel başkanlığını üstlendi. Sonraki
yıllarda, Yunan makamlarının caydırıcı politikasının devam etmesine rağmen,
Sadık Ahmet, ülke içinde ve uluslararası ortamlarda Batı Trakya Türklerinin sorunlarını başarı ile dile getirmeye devam etti. 24 Temmuz 1995’de Lozan Antlaşması'nın 72. yıldönümünde şüpheli bir trafik kazası ile hayatını kaybetti.
Mostar Köprüsü, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar
Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayruddin tarafından 1566
yılında inşa edilen köprüdür. 1993’te Hırvat tankları
köprüye büyük bir zarar veren saldırılarını başlattı.
Kasım ayının sonunda köprü tamamen yıkıldı. Mostar Köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna’da hoşgörü ve
kültürel çeşitliliğin sembolüydü. Şehrin Müslüman ve
Hırvat kesimini, birbirine bağlıyordu. Köprünün yıkımı,
Mostar’ın çok uluslu mirasının reddedilmesi anlamına
geliyordu. Mostar Köprüsü’nün eski haline uygun olarak
yeniden inşası çalışmaları TİKA, UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteğiyle 1997’de başladı ve 2004’te tamamlandı.
Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Mirası Listesi'ne eklendi.
18
Pazartesi
Temmuz
19
Salı
Temmuz
İslâm Ordusu’nun İspanya’ya çıkması (711)
20
Çarşamba
Kıbrıs Barış Harekatı (1974)
Temmuz
21
Perşembe
Temmuz
Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması (1974)
Belçika Milli Günü
22
Cuma
Temmuz
Norveç’te Breivik Katliamı (2011)
23
Cumartesi
Temmuz
Mostar Köprüsü’nün açılışı (2004)
Hatay’ın Anavatana katılışı (1939)
Mısır Milli Günü
24
Pazar
Temmuz
Dr. Sadık Ahmet’in vefatı (1995)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
30
Üsküp, Makedonya’nın başkenti ve en büyük kentidir. Ülkenin
politik, kültürel, ekonomik ve akademik merkezi olan kent,
ortasından geçen Vardar Nehri tarafından ikiye ayrılır.
Kent; M.Ö. 4000’den beri bir yerleşim bölgesidir. Kent
merkezine tepeden bakan Üsküp Kalesi’nde Neolitik dönem yerleşimlerinin kalıntıları bulunmuştur. 1392 yılında
Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle şehir; Üsküp
adını almıştır. 1912’de Balkan Savaşları vasıtasıyla Sırbistan Krallığı tarafından ele geçirilen kent, I. Dünya
Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Yugoslavya Krallığının
bir parçası olmuştur. Üsküp II. Dünya Savaşı’ndan sonra
hızlı bir gelişim gösterdiyse de 1963’te yıkıcı bir depremle
oldukça zarar görmüş, 1991’de Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur.
Ülkemizde oy kullanma hakkı 1876 Anayasası (Kânûn-i Esâsî)
ile kazanılmış olmasına rağmen yurtdışında yaşayan
vatandaşlarımız ilk defa Türkiye’deki 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bulundukları yerlerden oy
kullandılar. Yurtdışı seçmen vatandaşlarımız 31 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında 54 ülkede ve
103 temsilcilikte Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için
sandık başına gitti. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri hem yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız hem
de Türkiye için demokrasi tarihi açısından önemli bir
gelişmedir. Türk vatandaşları 50 yıllık göç tarihinde
ilk defa bulundukları ülkelerden güvenli ve huzurlu bir
şekilde seçme haklarını kullanabilmenin sevincini ve
gururunu yaşamışlardır. Sandık başına giderek demokratik hakkını kullanan vatandaşlar, ülkemizin siyasi geleceğini
belirlemede sahip oldukları hakkı yerine getirmişlerdir.
25
Pazartesi
Temmuz
26
Salı
Temmuz
27
Çarşamba
Temmuz
28
Perşembe
Temmuz
I. Cihân Harbi’nin başlaması (1914)
29
Cuma
Temmuz
30
Cumartesi
Temmuz
Fas Milli Günü
31
Pazar
Temmuz
Türk vatandaşları Türkiye’deki seçimler için
yurtdışında ilk kez oy kullandı (2014)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
31
Endülüs, 711-1492 yılları arasında İber Yarımadası’nda Arapların
etkisi altında bulunan bölgelere verilen isimdir. Müslümanların
İber Yarımadası'ndaki varlığı en son Morisko’ların 1609 yılında İspanya’dan sınır dışı edilmesiyle son bulmuştur. İspanya
kralı III. Felipe, Müslümanları İspanya’dan kovmak amacıyla
22 Eylül 1609 tarihli bir ferman yayınlamış ve 1610-1614 yılları arasında Müslümanları İspanya dışına göç etmeye zorlamıştır. 300.000 kadar Müslüman vatanlarını terk etmek
zorunda kalmışlar ve böylece Müslümaların İspanya’daki izi
büyük oranda silinmiş olur. Müslüman mirasının tamamen yok
edilmesi arzusundan kütüphaneler de nasibini almış ve Endülüs
kütüphanelerinden toplanan 1 milyon cilt kitap Babü’r-Remle Meydanı’nda yakılmıştır.
Dünya tarihinin en mühim deniz savaşlarından biridir. Denizcilik konusunda ders olarak okutulan büyük bir savaştır. Haçlı donanması 60.000 muharip ve 2500 topa malik
300 kadar gemiden oluşmaktaydı. Osmanlı donanması
ise bu büyük filoya karşı 12.000 muharip 336 topa malik
122 gemilik filosuyla karşı koyabilmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa taktik zekası ile inanılması güç bir zafere
imza atmıştır. Bu zaferle birlikte Osmanlı donanması
Akdeniz’de mutlak bir hakimiyet kurdu. Batıya doğru
yürüyen Kanuni Sultan Süleyman, ordularına deniz cephesinden de güçlü bir destek sağlamış oldu. Barbaros
Hayrettin Paşa’nın bu muhteşem zaferi sonrasında Alman
İmparatoru Şarlken’in öfkeden tacını denize fırlattığını da
tarih kaynakları yazmaktadır.
01
Pazartesi
İsviçre Milli Günü
Ağustos
02
Salı
Makedonya Milli Günü
Ağustos
03
Çarşamba
Ağustos
04
Perşembe
Ağustos
05
Cuma
Ağustos
06
www.ytb.gov.tr
32
Ağustos
Hiroşima’ya atom bombası saldırısı
07
2016 HAFTA
Cumartesi
Pazar
Ağustos
1908 yılının Ağustos ayında Eşref Edip Fergan ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından çıkarılmaya başlanan dergidir.
Dergi; İslamcılık hareketinin en önemli yayın organı idi.
Derginin en büyük özelliklerinden birisi de Safahat’ın
tamamına yakınının burada yayımlanmış olmasıdır.
Yayın hayatına “Sırat-ı Müstakim” adıyla başlayan
dergi, Meşrutiyet yanlısı bir çizgi izlemiş, 1925’de
kapatılmış, 1948’de İslâmcı bir çizgide yeniden yayın hayatına döndükten sonra 18 yıl yayımını sürdürmüş ve 1966 yılında yayın hayatına son verilmiştir. İstiklal Harbi yıllarında bu mecmuanın nüshaları
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çoğaltılarak cephelere
gönderilmiş ve böylece Türk istiklalinin manevi cephesi
tahkim edilmeye çalışılmıştır.
Klasik Türk müziğinde Müslüman olmayan bestecilerin en büyüklerinden Rum asıllı Osmanlı bestekârıdır. Fener’deki Ortodoks Rum Patrikhanesi’nde Başhanendelik yaptığı ve tambur çaldığı söylenir. Kaynaklarda yaşadığı tarihle ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.
Rauf Yektâ Bey, Zaharya hakkında şunları söyler: “Eski üstatlarımızın
rivayetine göre Zaharya, ekseri vaktini yaşadığı asrın mûsiki konservatuvarları hükmünde olan mevlevîhânelerde, tekkelerde geçirir. Bu
mûsiki menbalarına senelerce devamı sayesinde âyin, ilâhi, durak,
na‘t, ezan okur ve sabah essalâtı verirmiş. Hatta Fener’de oturduğu
mahalleye yakın olan mescidin minaresinde ara sıra ezan okuduğu ve
gayet muhrik sesiyle sabah essalâtı verdiği meşhurdur,” der ve ardından
onun eserlerinin, kendisinden önceki bestekârlar tarafından tesis edilen
halis klasik Türk üslûbunun ince bir zevkle işlenmiş örneklerinden ibaret olduğunu ifade eder. Yaşamının son yıllarında Müslüman olduğu ve Mir Cemil
ismini aldığı rivayet edilir.
08
Pazartesi
Ağustos
09
Salı
Ağustos
Nagasaki’ye atom bombası saldırısı
10
Çarşamba
Ağustos
11
Perşembe
Ağustos
12
Cuma
Ağustos
13
Cumartesi
Ağustos
Pazar
Ağustos
Sevr Antlaşması’nın imzalanması (1920)
14
Sebilürreşad dergisinin ilk sayısı çıktı
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
33
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na
başkentlik yapmış Horasan’ın dört önemli kentinden biri olan
Nişabur’da doğdu. Yeniçeri Ocağının piri, üstadı ve hamisi olarak bilinir. Mevlana, Yunus Emre, Tapduk Emre ile
beraber Anadolu’yu mayalayan en önemli sufilerden
biridir. Hacı Bektaş-ı Veli ayrıca Anadolu’yu gezerek
Anadolu birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur.
Bektâşîliğin kurucusu olarak kabul edilen Hacı Bektaş-ı
Veli, “Hararet sacda değil nardadır. Keramet tacda değil
baştadır. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değil.” sözleriyle engin hoşgörüsünü vecizeleştirerek sevgi ve hoşgörüyü Bektâşîliğin temel prensibi
haline getirmiştir. Yapıtları arasında Makalat ve Velayetname en önemli eserleri olarak bilinir.
Sibirya Tatarlarından olan İbrahim Bey mücadele dolu bir ömür geçirdi. En büyük ideali İttihad-ı İslam, yani ümmetin birliğiydi. Rusya’dan Türkiye’ye, Almanya’dan Japonya’ya kadar ayak basmadığı yer kalmadı. Japonya’ya iki kez yerleşen İbrahim Bey ülkeyi
karış karış gezmiş, Japon devlet adamlarıyla dostluklar kurmuş,
Japon gazetelerinde İslam’ı anlatan makaleleri yayımlanmıştır. Sultan Abdülhamid’e Japonya’da İslamiyet’in durumu için
yardım talebinde bulunan mektubu yazan kişidir. Devrinin en
önemli İslam alimlerindendir. Gerek gazeteci olması, gerek
felseye merakı, ayrıca İslam’a ve farklı meselelere dair derin
bilgi sahibi olması hasebiyle tam bir Müslüman entellektüeldir. Sultan Abdülhamid’in onun karakterine büyük saygı duyduğu bilinir. Kendisine “İnsanlar neden İslamiyeti seçmelidir?” diye
soran Japon prensi Kato’ya “İslamiyet bir hakikattir ve her insanın
fıtratında hakikati aramak gibi bir erdem bulunur. Hakikati arayanlar
er ya da geç onunla şereflenecektir.” diye cevap vermiştir. Misyonerlerin
İslamiyet karşıtı propagandalarına karşı konferanslar tertiplemiş, İslamiyet’in Japonya’da yayılmasına hizmet edecek “Asya Savunma Gücü” adında
bir cemiyet kurmuştur. Abdürreşid İbrahim Bey 1944 yılında vefat etmiştir.
15
Pazartesi
Ağustos
16
Salı
Ağustos
17
Çarşamba
Ağustos
18
Perşembe
Ağustos
19
Cuma
Ağustos
Güney Kore Bağımsızlık Günü
Hâcı Bektâş-ı Velî’nin vefâtı (1338)
Endonezya Milli Günü
Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması
Süveyş Kanalı’nın Açılışı (1869)
Uluslararası Hacı Bektaş-i Veli’yi Anma
Törenleri (16-18 Ağustos)
Abdürreşid İbrahim Efendi’nin vefatı (1944)
Dünya İnsani Yardım Günü
20
Cumartesi
Ağustos
Pazar
Ağustos
Ara Güler'in doğumu (1928)
21
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
34
Selçuklu hükümdarlarının en meşhuru, Anadolu kapılarını Türklere açan sultandır.
1033’de doğdu; asıl ismi Muhammed bin Davut Çağrı olup lakabı Alp Arslandır. Alp
Arslan, amcası Tuğrul Bey’in 1063’de vefatı üzerine II. Selçuklu sultanı olarak tahta
çıktı. Anadolu’da büyük fetihler gerçekleştirdi. Sultan Alp Arslan bu fetihlerden
sonra, Fatimilere ve Bizanslılara karşı iki büyük sefer gerçekleştirdi. Bizans ordusu ile Malazgirt civarında az bir kuvvetle karşılaşmak zorunda kalan Alp Arslan,
26 Ağustos 1071 günü gerçekleşen savaşta, kuvvet azlığına rağmen Bizans ordusunu bozguna uğrattı. Bu zaferle Alp Arslan dünya tarihinde neticeleri çok büyük
olan bir dönüm noktasının kahramanı oldu. Esir düşen Bizans imparatoruna “Allah
iyilik düşünenlerin arzularını gerçekleştirir. Bu sebeple seni tahtına iade edeceğim.”
diyerek serbest bırakmasını bütün müellifler hayranlıkla yazarlar. Sultan Alp Arslan,
42 yaşındayken Maveraünnehir seferine giderken Hana kalesi'nin fethi sırasında bir
Batınî tarafından şehit edildi.
22
Pazartesi
Ağustos
Ebulfeyz Elçibey’in vefatı (2000)
23
Salı
Ağustos
24
Çarşamba
Ukrayna Bağımsızlık Günü
Ağustos
25
Perşembe
Ağustos
26
Cuma
Ağustos
Sultan Alparslan’ın Malazgirt Zaferi
(1071)
27
Cumartesi
Ağustos
Hicaz demiryolunun açılışı (1908)
Gökoğuz Türkçesi Günü
28
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
35
Pazar
Ağustos
Sakarya Savaşı, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Sakarya Savaşı’nın
kazanılmasıyla, Türk milletinin genel savaşın kazanılacağına olan inancı
yerine gelmiştir. İstanbul’da, tüm camilerde Sakarya şehitlerine mevlütler okunmuştur. Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara’ya harekat emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazanırsa TBMM Sevr Antlaşması’nı kabul etmek durumunda kalacaktı.
Öte yandan yirmi dört tümen Rus askeri, Kafkaslarda bu savaşın
sonucunu beklemekteydi. Savaşı Türklerin kaybetmesi halinde Sevr
hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilecekti. Savaşın kazanılmasıyla
birlikte tüm dengeler alt üst olmuştur. Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere’nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan,
arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir. İsmail Habip Sevük, Sakarya Meydan Muharebesi'nin önemini, “13 Eylül 1683 günü Viyana’da
başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya’da durdurulmuştur” sözüyle
tasvir etmiştir.
15 Mayıs 1948, Filistinlilerin Nakbah dedikleri büyük felaket günüdür. “2000 yıl önce buralar bizimdi” diyen Yahudiler binlerce yıldır o topraklarda yaşayan insanları zalimce vatanlarından koparırlar. Bugün de bütün şiddetiyle devam eden
bir mücadele başlar. Filistinlilerin en ünlü karikatüristi
Naci El Ali, o gün sürgün edilenler arasındaydı. O günü
hiç unutmadı ve o günü ölümsüzleştiren bir karakter
yarattı: Hanzala. Hatta öyle ki, yalnızca o günün değil
Filistin’in haklı mücadelesinin en önemli figürü haline
geldi. İşte bu mücadelenin en anlamlı, en yıkılmaz ve en
ölümsüz karakteri olan Hanzala, 15 Mayıs 1948 yılında o
büyük felaket gününde doğar. 10 yaşında doğmuştur ve
hep 10 yaşındadır. Ölümsüzdür. Filistin’in bağımsızlığına
kavuşacağı gün, o da yeni yaşına girecek ve herkeslerden
gizlediği güzel ve mahzun yüzünü dünyaya dönecektir.
29
Pazartesi
Ağustos
Filistinli karikatürist Naci el-Ali’nin vefatı
(1987)
30
Salı
ZAFER BAYRAMI
Ağustos
31
Çarşamba
Ağustos
01
Perşembe
Eylül
Malezya Milli Günü
II. Dünya Harbi’nin başlaması (1939)
Kırgızistan Bağımsızlık Günü
Özbekistan Bağımsızlık Günü
02
Cuma
Eylül
03
Cumartesi
Eylül
Katar Bağımsızlık Günü
Dünya Barış Günü
04
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
36
Pazar
Eylül
Osmanlı İmparatorluğu'nun 10. padişahı olan Kanuni Sultan
Süleyman 6 Kasım 1494’de doğmuştur. Yavuz Selim ile Ayşe
Havsa Sultan’ın oğlu Süleyman batıda "Muhteşem Süleyman" doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanuni Sultan
Süleyman, olarak bilinmektedir. 1520’den 1566 yılındaki
ölümüne kadar yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan
ve toplamda 13 sefere çıkan Kanuni, imparatorluğun en
uzun süre görev yapan padişahıdır. Kanuni, 30 Eylül 1520
tarihinde 10. Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı. Batıda
Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını
imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana’yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu
kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevilerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika’da imparatorluğunun sınırları Cezayir’e kadar uzanırken
Osmanlı donanması ise Akdeniz’den Kızıldeniz’e
kadar olan sularda hâkimiyet kurmuştu. Zigetvar
Muharebesi’nin sonlanmasından yaklaşık bir gün
önce 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti.
Saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdır
Olmaya baht u saadet dünya da vahdet gibi...
05
Pazartesi
Eylül
06
Salı
Eylül
07
Çarşamba
Eylül
Kanûnî Sultan Süleyman Hân’ın vefâtı
(1566)
08
Perşembe
Eylül
09
Cuma
Eylül
10
Cumartesi
Eylül
Pazar
Eylül
Makedonya Bağımsızlık Günü
Aziz Sancar'ın doğumu (1946)
11
AREFE
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
37
Aziz Sancar
Mardin'in Savur ilçesinde, 1946 yılında, orta gelirli bir çiftçi ailesinin
sekiz çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi.
İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1969'da bitirdi. 1977 yılında Türkiye’den
ABD’ye bilimsel çalışmalar yapmak üzere gitti. Dallas'a giderek Texas Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji dalında doktora
yaptı. Yale Üniversitesi'nde DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. Daha sonra DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser
tedavisi ve biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdürdü. 415
bilimsel makale ve 33 kitap yayınladı. 2015 yılında Nobel Kimya
Ödülüne layık görüldü. Aziz Sancar ödülü, hücrelerin hasar gören DNA’larını nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Sancar’ın söz konusu
araştırmaları yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde kullanılıyor.
1609 yılında İstanbul’da doğan Mustafa Bin Abdullah, ordu
kâtipliğinde bulunduğu için Kâtip Çelebi ve hacca giden uzman bir memur olduğundan Hacı Halife takma adlarıyla bilinir. Cihannüma, Osmanlı İmparatorluğu devrinde coğrafya alanında önemli
bir kitap sayılırdı. Müslüman olmuş Fransız
asıllı yardımcısı Şeyh Muhammed Ahlas’la
birlikte birçok Latince kitabı Türkçe'ye tercüme etti. Eserleriyle özellikle Avrupa’dan
habersiz olan Osmanlılar’a, Hıristiyan dünyası hakkında önemli bilgiler sunuyordu.
Küşfü’z-Zunûn Kâtip Çelebi’nin en önemli
eseridir. Bu eser bir bibliyografyadır. Baş
tarafına bilim felsefesi hakkındaki bir başlangıç kısmı ilave edilmiştir. Kâtip Çelebi bu eserde
9.000’den fazla yazar ve 15.000 civarında bilim dalı
hakkında bilgi vermiştir. Arapça, Farsça ve Latince bilen Kâtip Çelebi, Doğu ve Batı ilmini başarılı bir şekilde sentezledi. Çevresinde az konuşup çok yazan bir âlim olarak bilinen
Çelebi, birçok besteye sahip musikişinas bir alimdir.
“Bütün bu yazdıklarımın
devrin büyüklerinin kulağına
gitmeyecğini biliyorum, ama
yarın ahirette “Sen akıllı bir
adamdın, neden sesini çıkarmadın?” derlerse diye kendimi
kurtarmak için yazdım.”
Katip Çelebi
12
Pazartesi
KURBAN BAYRAMININ I. GÜNÜ
Eylül
13
Salı
Eylül
KURBAN BAYRAMININ II. GÜNÜ
14
Çarşamba
KURBAN BAYRAMININ III. GÜNÜ
Eylül
15
Perşembe
KURBAN BAYRAMININ IV. GÜNÜ
Eylül
16
Cuma
Meksika Milli Günü
Eylül
17
Cumartesi
Eylül
Adnan Menderes’in vefatı (1961)
Söğüt Şenlikleri ve Ertuğrul Gâzi’yi
Anma Günü
18
Pazar
Şili Milli Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
38
Eylül
Neşet Ertaş
Neşet Ertaş, ülkemizin en önemli halk müziği ustalarından, Türkmen-Abdal
geleneğinin yakın geçmişteki en önemli ozanlarından biridir. 1938 yılında
Çiçekdağ’da doğan Ertaş babası saz ustası Muharrem Ertaş’ın yanında
yetişmiştir. Neşet Ertaş yaptığı işi, yani sanatını, "gönül hızmatı" olarak nitelendirmekteydi. Konserlerinde, halkın huzuruna çıktığında hep aynı şeyi söylerdi: "Ayaklarınızın turabı, gönüllerinizin
hızmatçısıyım...", Neşet Ertaş’ın sazı yıllar boyu ayrılıklara,
gurbete, aşklara, acılara, dertlere ve kahırlara yarenlik etti.
Onun sesinden ve sazından dökülenler hayatın ta kendisiydi.
Öyle ki, her türküsü dillere düşmüş, yediden yetmişe herkes
onun türkülerinden en az birkaç tanesini ezberlemiştir.
1979'da Almanya’ya giden Ertaş, 23 yıl boyunca bugün hala
kapısında ismi yazan, Köln’ün Bergheim kasabasındaki mütevazı
evinde yaşadı. Daha sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapan Ertaş, türkülerini, bozlaklarını tellendirmeye devam etti. 2012 yılında vefat eden Ertaş
babası Muharrem Ertaş'ın yanına defnedildi. “Bozkırın Tezenesi” son şiiri
Veda’da şöyle seslendi:
Geçti günler, yıllar, ömürse doldu
Giden gitti bilmem geri ne kaldı
Ömrümün baharı sarardı soldu
Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi
Garip
Kırımlı Türk romancı ve şair Cengiz Dağcı, Kırım’ın Yalta liman şehrine bağlı, Kızıltaş Köyü doğumludur. İkinci
Dünya Savaşı başlayınca tahsilini bitiremeden askere alındı. 1941 Haziranında Ukrayna cephesinde tank teğmeni olarak savaşa girdi, Almanlara esir düştü. Bir süre sonra Almanlar
tarafından kurulan Türkistan Lejyonuna
katılıp, Ruslara karşı savaştı. 1945-46 senelerinde binlerce Türkistanlı ile birlikte
Türkiye’ye gelmek için müracaatta bulundu; fakat devrin idarecileri tarafından
bu istekleri kabul edilmediği için gelemedi.
Daha sonra Kızılhaç’ın yardımıyla İngiltere’ye
gitti. Londra’ya yerleşti. Yazar, savaş öncesi ve savaş yıllarına ışık tutacak mahiyette anı romanları yazdı.
Eserlerinde Kırım Türklerinin sıkıntı ve mücadelelerini
anlattı. Cengiz Dağcı, 2011 yılında İngiltere’de vefat etti.
Gün doğmadı Kırım'ın semalarında
Üzülür mü, yanar mısın?
Kırım, Kırım böyle soğuk gecelerde
Sen de beni iyi sözle anar mısın?
20 Mart 1851 yılında Bahçesaray’da doğdu. Türk dünyasının büyük düşünce adamlarından ve reformistlerinden biridir. Gaspıralı İsmail Bey,
1879 yılında, bir gazete çıkarmak için Rus
hükümetine müracaat ettiyse de, bu
müracaatı reddedildi. Gaspıralı gazeteyi çıkarabilmek için tam dört yıl mücadele verdi ve nihayet 1883 yılında,
Türkçe kısmı aynen Rusça'ya da tercüme edilmek şartıyla “Tercüman-ı
Ahval-i Zaman”ı yayınlama iznini aldı.
Gazete 1916 yılına kadar yayınlandı.
Sadece Rusya Türklerinin değil, bütün
Müslümanların meseleleriyle yakından ilgileniyordu. Gaspıralı 1905 İhtilali’nden sonra
Rusya Müslümanlarının ittifakı gayesiyle toplanan üç
kongrede de önemli roller oynadı. Eğitim meselesinin
ağırlıklı olarak ele alındığı III. Kongre’de “dil birliği” ile
ilgili görüşlerini bütün Rusya Müslümanlarına resmen
kabul ettirdi. 24 Eylül 1914 yılında Bahçesaray’da öldü.
19
Pazartesi
Şehit ve Gaziler Günü
Eylül
20
Salı
Peygamberimizin Hicreti (622)
Eylül
21
Çarşamba
Eylül
22
Perşembe
Cengiz Dağcı’nın vefatı (2011)
Eylül
23
Cuma
Suudi Arabistan Milli Günü
Eylül
24
Cumartesi
İsmail Gaspıralı’nın vefatı (1914)
25
Pazar
Neşet Ertaş'ın vefatı (2012)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
39
Eylül
Eylül
2500 yıllık geçmişiyle dünyanın yaşayan kentlerinin en eskilerinden
biri olarak kabul edilen Yemen’in başkenti Sana; tarihi, kültürü ve
dünyada benzeri olmayan geleneksel mimarisiyle insanları büyülemeye devam ediyor. M.Ö. 6. yüzyılda Ghumdan isimli doğal bir tepeye kurulan Sana, geçiş ve ticaret yolları üzerinde
bulunması, tarihi ve kültürel mirası, denizden 2400 metre yüksekliğine rağmen yaz kış ılıman iklimi ve kendine özgü kent mimarisiyle bölgedeki en önemli cazibe merkezlerinden biridir.
Geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan, işlenmiş taşlardan yapılmış çok katlı evleri, ticarethaneleri, camileri ve dar sokaklarıyla
dünyada benzeri yoktur. Sana, 1986’da Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış, 2004 yılında da Arap Kültür
Başkenti ilan edilmiştir. Meşhur “Fil Hadisesi” de Sana’yla ilgilidir.
Yemen valisi Ebrehe, Hristiyanlığı yaymak ve Arapları Kâbe-i Muazzama ziyaretinden vazgeçirmek için Sana’da muhteşem bir kilise yaptırmış ve
orasını Araplar için hac yeri olarak ilân etmişti. Niyeti Sana’yı hem dini hem
de ticari bir merkez haline getirmek olsa da buna muvaffak olamayıp, intikam
almak üzere Mekke’ye filleriyle saldırmış, bu saldırısı ebabil kuşları taşlarıyla
bertaraf edilmişti.
Türkçe, Ural Altay dil ailesi içerisinde, Türk dil ailesinin Oğuz
grubuna mensup lehçesi olarak kabul edilmektedir. Anadolu, Kıbrıs, Balkanlar ve Orta Avrupa’da geniş yayılım
alanı bulmuş olup Türkiye Cumhuriyeti, KKTC, Makedonya ve Kosova’nın resmi dilidir.
Ayrıca dünyanın diğer bölgelerine iş veya başka nedenlerle yerleşen 10 milyon civarında insanın Türkçe konuştuğu öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim
ve Kültür Örgütü 1980’li yıllarda yaptığı araştırma sonucu
tüm Türk lehçelerini 200 milyon kişinin konuştuğunu ortaya
çıkardı; ancak buna Türk lehçelerini 2. ya da 3. dil olarak konuşanlar da dâhildi. Aradan geçen zamanda Türkçe konuşan
nüfusun önemli oranda arttığı rahatlıkla söylenebilir.
26
Pazartesi
Türk Dil Bayramı
Eylül
27
Salı
Eylül
28
Çarşamba
Eylül
29
Perşembe
Eylül
30
Cuma
Eylül
01
www.ytb.gov.tr
40
Ekim
Çin Milli Günü
02
2016 HAFTA
Cumartesi
Pazar
Ekim
Türkiye-Avustralya İş Gücü Anlaşması, 5 Ekim
1967’de Kanberra’da imzalanmış, 10 Şubat 1968’de
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Resmi adı “Türklerin Avustralya’da İkamet ve Çalışmaları Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Avustralya Milletler Topluluğu Hükümeti Arasında
Anlaşma” olan çalışma 29 maddeden oluşur. Amacı Türk işçileri ve ailelerinin; seçilmelerini, nakillerini
ve istihdamlarını düzenlemektir. Avustralya’da yaşayan 115 bin Türk’ün kurduğu 2 bin işletmenin yaklaşık 6 bin kişilik istihdamı vardır. İşçi Türkler genellikle tarım, madencilik, balıkçılık, inşaat, toptan ve
perakende ticaret, hizmet sektörü, iletişim hizmetleri, banka, sigorta, finans, eğitim, sağlık, ulaştırma
ve depolama alanlarında çalışmaktadırlar.
Berlin Duvarı'nın 1989’da yıkılmasından 11 ay sonra
Demokratik Almanya ile Federal Almanya birleşti.
Birleşme iki devletinin yurttaşlarının iradesiyle
gerçekleşti. Birleşmenin şekli; 1990 yazında
iki devlet arasında sözleşme yoluyla düzenlendi. Bu görüşmelere paralel olarak
Federal Almanya ve Demokratik Almanya
Devletleri, bütün Berlin’in ve bütün Almanya’nın sorumluluğunu ellerinde bulunduran
dört işgal gücüyle Almanya’nın birliğinin dış
ve güvenlik politikalarının koşullarını görüşerek İki Artı Dört Anlaşması’nı imzaladılar. 1990
yılında kadim Alman sorunu; “özgürlük içinde birlik” sloganına uygun biçimde çözülmüş oldu.
Osmanlı Devleti’nin 8 Ekim 1912 ve 29 Eylül 1913 yılları arasında Balkanlar'daki dört devletle yaptığı
savaşlara tarihte Balkan Savaşları adı verilir.
Birinci Balkan Savaşı 8 Ekim 1912 ve 30 Mayıs
1913 tarihleri arasında gerçekleşir. Birinci
Balkan Savaşı sonrasında daha fazla toprak kazanmasını bahane göstererek Yunanistan; Karadağ, Sırbistan ve Romanya
Krallıklarıyla birleşerek Bulgaristan’a savaş açtı. Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın
yenilgisini fırsat bilerek Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. İkinci Balkan Savaşı sonrasında
ise Osmanlı Devleti üç ayrı anlaşma imzaladı.
Bu üç anlaşma sayesinde Balkanlardaki Türklerin din
ve vicdan hürriyetlerininin yanında Türkçe eğitim hakları da
garantiye alındı.
03
Pazartesi
Ekim
İki Almanya’nın Birleşmesi (1990)
04
Salı
Ekim
05
Çarşamba
Ekim
Türkiye-Avustralya İşgücü Anlaşması
06
Perşembe
Ekim
07
Cuma
Dünya Habitat Günü
Ekim
08
Cumartesi
Ekim
I. Balkan Harbi (1912)
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü
09
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
41
Pazar
Ekim
İsmail Bahadır
24 yaşında çalışmak için yurtdışına gitmeye karar veren
İsmail Bahadır, 1969 yılında Almanya yollarına düştü. Üç
günlük uzun ve meşakkatli bir yolculuk sonrasında Münih Tren Garı’nın 11 numaralı peronuna inen Bahadır, Almanya’daki ilk dakikalarında büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Bando takımı, ellerinde çiçeklerle bekleyen yetkililer ve
gazeteciler onu bekliyordu. İsmail Bahadır, Türkiye'den
Almanya'ya giden 1 milyonuncu işçiydi. Nürnberg Federal Çalışma Bürosu Başkanı Josef Stingl tarafından
bir televizyonla ödüllendirildi. 13 yıl Almanya'da çeşitli
fabrikalarda tornacı olarak çalışan Bahadır, 1981’de Türkiye’ye döndü. Halen memleketi Konya’da emekli olarak
hayatını sürdürüyor.
İbn-i Fadlan
X. Yüzyılda yaşamış seyyah ve diplomat. Hayatının ayrıntılarına ilişkin
bilgi olmamakla birlikte azad edilmiş bir köle olduğu, iyi bir eğitim
gördüğü, dini ve dünyevi ilimlerde derin bir vukufiyeti bulunduğu
eserlerinden anlaşılmaktadır. 921- 922 tarihlerinde Abbasi Halifesi
Muktedir Billah tarafından İdil Bulgarlarına gönderilen heyette
görev aldı ve bu vesileyle Asya içlerini görmek imkânına sahip
oldu. Gezip gördüğü yerleri anlatığı seyahatnamesi X. Yüzyılda
Asya içlerinde yaşayan Türk, Slav ve İskandinav topluluklarının
yaşamlarına, sosyal ve siyasi yapılanmalarına ilişkin ayrıntılı bilgiler içerir. Aynı zamanda Türklerin Avrupa içlerinde ve İç
Asya’daki etkilerine ilişkin verilerin temel kaynaklarından birisi
bu seyahatnamedir. İbn Fadlan’ın seyahatnamesi, Avrupalı ve
Rus tarihçiler tarafından bölge tarihine ilişkin temel eserlerden biri
kabul edilir. Zeki Velidi Togan, 1935 tarihinde Viyana Üniversitesine
sunduğu doktora tezi ile İbn Fadlan’ı Avrupa bilim çevrelerine kabul
ettirmiştir.
10
Pazartesi
Ekim
11
Salı
Ekim
12
Çarşamba
Ekim
13
Perşembe
Ekim
14
Cuma
Ekim
15
Cumartesi
Ekim
Pazar
Ekim
Hicrî Yılbaşı
16
Dünya Gıda Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
42
Azerbaycan’ın bağımsızlığına uzanan yol meşakkatli ve kanlı geçti.
1980’li yıllar SSCB için ekonomik sıkıntılar demekti. Bu sıkıntılar hem
Azerbaycan’ın doğal zenginliklerinin tahrip edilmesine hem de milli
ve dini hislerinin tahkir ve tehdit edilmesine yol açtı. Bu tavra ilk
itiraz, 19 Şubat 1988 halk mitingiyle verildi. Böylece Başkan Bağırov istifa etti, Vezirov görevi devraldı. Mitingler Kasım ayına
kadar devam edince Sovyetler Birliği; Bakü, Nahçıvan ve Gence’de sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu yasaklar Azerilerin Halk
Cephesi’nde örgütlenmesine neden oldu. 19 Ocak’ı 20 Ocak’a
bağlayan gece Sovyet Ordusu, Bakü ve diğer yerlerde 131 kişiyi
öldürdü, 744 kişiyi yaraladı, 400 kişi mahkûm oldu. Vezirov’un da
Moskova’ya kaçmasıyla komünist hâkimiyet tekrar sağlandı. Artık Azerbaycan halkı, bağımsız bir devlet kurmanın zaruri olduğunu anladı. 20 Ocak 1990 Kara Ocak günü son Rus vahşetini yaşayan
Azerbaycan, 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını yeniden ilân etme kararı
aldı. Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti'nin Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'ne
bağlı Dağlık Karabağ’da hak iddia etmesi, etnik çatışmalara yol açtı ve bu karmaşa üzerine 18 Ekim 1991’de Azerbaycan son kez bağımsızlığını ilân etti.
Bilge Kral, 14 yıllık hapis hayatının ardından, Boşnakların kendi yurtlarında
diğer etnik unsurlarla birlikte siyasi etkinliği elinde bulunduracak şekilde
yaşamayı amaç edinen Demokratik Eylem Partisi(SDA)’ni kurdu. 29 Şubat ve 1 Mart 1992’de yapılan referandumda halk, Yugoslavya’ya karşı
bağımsızlığa karşı evet oyu kullandı. 1992-1995 yılları arasında gerçekleşen ve Avrupa’nın ortasında soykırım yapılan Bosna Savaşı’nda halkıyla
birlikte mücadele etti. Sağlık sorunları nedeniyle 2000 yılında başkanlıktan çekildi. İslam Manifestosu, İslam Deklarasyonu ve İslami Doğuşun Sorunları, Doğu-Batı Arasında İslam ve Tarihe Tanıklığım gibi eserlerin sahibi
Bilge Kral, 19 Ekim 2003 günü Saraybosna Hastanesi’nde vefat etti.
“İnsanlar tarihe hükmedemezler.
Tarihe, Allah hükmeder ve O ne derse, o olur…
İnsanlar tarihi yönetemezler. Bunu ne siz yapabilirsiniz, ne de Napolyon, İskender gibi mağrur liderler.
Bunu ancak Allah yapar.
Bu böyledir.”
17
Pazartesi
Ekim
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü
18
Salı
Ekim
Azerbaycan’ın Bağımsızlığı (1991)
19
Çarşamba
Ekim
20
Perşembe
Ekim
21
Cuma
Ekim
22
Cumartesi
Ekim
Pazar
Ekim
Aliya İzzetbegoviç’in vefatı (2003)
KKTC Su Temin Projesi (2015)
23
Van depremi (2011)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
43
Tebriz iki milyonun üzerindeki nüfusuyla yalnızca İran’ın değil
Ortadoğu’nun en önemli şehirlerinden biridir. Tebriz, İran’da
yaşanan her türlü sosyal gelişmenin öncülüğünü yapması dolayısıyla dünü saklayan, bugünü yaşayan, yarını kurgulayan bir şehirdir. En önemli tarihi eseri Tebriz Kapalıçarşısı, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine
alınmıştır. Seyyah Marko Polo’nun Çin yolculuğunda uğradığı Kapalıçarşı, seyyahın anlattığı çağlardan günümüze kalan efsunlu bir atmosfere sahiptir. Kent, kapalıçarşısı
kadar halılarıyla da ünlenmiş; geçmişte Tebrizli sanatçılar
tarafından çizilen minyatürler bugünün ipek halılarına konu
olmuştur. Kimi Doğunun görkemli çağlarını, kimi Ortaçağ Avrupa’sını konu eden minyatür bezemeli halılar fazlasıyla ilgi
görmektedir. Benzerine rastlamanın zor olduğu güzellikteki bu el
işi muhteşem halılar Tebriz’in en önemli ticaret malzemesidir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın istihdam ihtiyacını karşılamak üzere, Türkiye ile Federal Almanya arasında 30 Ekim 1961
tarihinde işgücü anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma mukabilince Almanya’ya önce misafir işçi olarak giden Türkler,
ailelerini geride bırakmışlardı. Bu misafir işçiler daha sonra
yabancı vatandaş statüsüne erişmişlerdir. Türkler Almanya’da
hemen hemen her önemli şehirde yoğun bir şekilde yaşamakla birlikte, sanayi merkezlerinde sayıları daha yoğundur.
Frankfurt, Berlin, Köln, Hamburg, Düsseldorf ve Münih Türk
azınlığın yaşadığı Almanya şehirlerinin başlıcalarıdır. Bugün
Almanya’da üçüncü nesil Türkler hayatlarını sürmektedir. Bugün
Türkler Almanya’nın siyasi ve toplumsal hayatında gerek sivil toplum örgütleri gerek siyasi partilerdeki rolleriyle aktif durumdadırlar.
24
Pazartesi
Birleşmiş Milletler Günü
Ekim
25
Salı
Ekim
26
Çarşamba
Avusturya Milli Günü
Türkmenistan Milli Günü
Ekim
27
Perşembe
Türkmenistan Milli Günü
Ekim
28
Cuma
Ekim
29
Cumartesi
Ekim
CUMHURİYET BAYRAMI
Kızılay Haftası (29 Ekim-4 Kasım)
AB Anayasası’nın kabulü (2004)
30
Pazar
Ekim
Türkiye ile Almanya arasında İşgücü
Anlaşması (1961)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
44
Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Yahya Kemal, 1884 yılında
Üsküp’te dünyaya gelir, 1897 yılında ailesiyle Selanik’e yerleşir. Vefa Lisesi’nde
ve ardından da Sorbonne’da Siyaset Bilimi okuduktan sonra İstanbul’a döner.
Kurduğu Dergâh Dergisi’nde bir tek “Ses Manzumesi” yayınlanırken, bu dergide yayınladığı düzyazılarıyla Kuva-i Milliye ruhuna destek vermektedir. İstanbul’un edebiyat muhitlerinin aranan simalarından biriydi. Uzun yıllar milletvekili
ve sefir olarak devlete hizmet ettikten sonra 1949 yılında emekli oldu. 1958 yılında
Cerrahpaşa Hastanesi'nde vefat edene kadar Park Otel’de yaşadı. Vefatının ardından kurulan Yahya Kemal Enstitüsü, Nihad Sami Banarlı öncülüğünde, şairin sağlığında yayınlamamış eserlerini derledi. Saf şiir anlayışını benimseyen Yahya Kemal,
aruzu Türkçe ile mükemmele yakın bir şekilde uzlaştırmıştır.
Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu..
Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...
Mahzun hudutların ötesinden akan sular
Avar dilinin en tanınmış şairlerinden biri olan Resul Hamzatoviç Hamzatov, 8 Eylül 1923
tarihinde Dağıstan’da dünyaya geldi. İlk şiir kitabını 20 yaşında yayınladı. Moskova’daki Gorki Edebiyat Enstitüsü’nde eğitim gördüğü yıllarda Rusça ve Dünya edebiyatı üzerine çalıştı. Birçok yazar ve şairden etkilendi; ancak eserlerinin oturmasını sağlayan Puşkin ve Lermontof oldu. Şiirlerini Avar dilinde neşreden yazar, 50 yılı
aşkın süren sanat hayatı boyunca Sovyetler’in en üretken şairi oldu. Şiirlerinden
bir çoğu Raymond Paus, Yuri Antonovi, Aleksandr Pahmutov gibi ünlü kompozitörler tarafından bestelendi. Hamzatov’un “Benim Dağıstanım” isimli, doğduğu
toprakları, o toprakların insanını anlattığı kitabı 1984 yılında Türkçeye çevrildi. Sanat çevreleri tarafından heyecanla karşılanan bu eser sayesinde Türk okurunun da
gönlünü kazandı. 3 Kasım 2003 tarihinde Moskova’da hayata gözlerini yumdu.
Bu ışıklı gökkubbenin altında
Birkaç dakikaları bile kalmış olanlar
Yüzlerce yıl yaşayacakmış gibi
Koşuşturup duruyorlar
Ve uzakta, binlerce yıllık suskunlukta
Dağlar, bu telaşçı kalabalığa bakarak
Donup kalmışlar haşin ve kederli
Sanki birkaç dakikaları kalmış gibi yaşayacak
31
Pazartesi
Ekim
01
Salı
Kasım
Yahya Kemal Beyatlı’nın vefatı (1958)
02
Çarşamba
Kasım
03
Perşembe
Kasım
Resul Hamzatov’un vefatı (2003)
04
Cuma
Kasım
05
Cumartesi
Kasım
Pazar
Kasım
UNESCO’nun kuruluşu (1946)
06
GAP’ın kuruluşu (1989)
Kâtip Çelebi’nin vefâtı (1656)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
45
Mustafa Kemal, büyük güçlerin paylaşım savaşlarının sonucu olarak
imparatorlukların yerlerini ulus devletlere bırakmaya başladığı bir dönemde
dünya gelir. Gençlik yılları, bir imparatorluk olan Osmanlı ülkesinin sürekli
toprak kaybetmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarıyla geçer. Birinci Dünya
Savaşı sonrası, Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edilince, Anadolu’da
yeni bir milli hareketin doğuş sancıları başlar. Mustafa Kemal, müfettiş
olarak gönderildiği Samsun’dan başlayarak Anadolu’daki milli direnişin
örgütlenmesine ve Ankara’da bağımsızlık mücadelesi verecek bir
meclisin kurulmasına önderlik eder. Meclisin oylarıyla Başkomutanlık
ünvanı alır. İstiklal Harbi’nin kazanılmasıyla Gazi Mustafa Kemal
unvanıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Reis-i Cumhur’u olur.
10 Kasım 1938’de karaciğer rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’da hayata gözlerini
yumar.
Ukrayna Parlamentosu milletvekili, Cumhurbaşkanlığı’nın Kırım işlerinden sorumlu yetkilisi ve dünyaca ünlü bir insan hakları savunucusu
olan Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 yılında Kırım’ın çöl bölgesindeki
Bozköy’de doğdu ve ailesiyle birlikte Kırım’dan sürgün edildi.
Gençlik yılları boyunca hapis yatmasına rağmen davasından
vazgeçmedi. 1989 yılında Taşkent’te toplanan Kırım Tatar
Milli Hareketi Başkanlığı'na seçilmesi sonrasında 29 Mart
1998 seçimlerinde Ukrayna Parlamentosu’nda Kırım Türklerini temsil etmeye başladı. 2014 yılı Mart ayında Kırım’ın
Rusya tarafından üçüncü defa işgal edilmesiyle 3 Mayıs
2014 itibariyle Rusya’ya girişi beş yıl süreyle yasaklandı.
Ekim 1998 yılında, halkını sürgünden barışçı yollarla vatanına dönmesini başardığı için Birleşmiş Milletler Mülteciler ve
Kaçaklar Yüksek Komiserliği tarafından Nansen Madalyası ile
ödüllendirildi. Mustafa Abdülcemil, Kırım Türklerine yapılan haksızlıklara karşı mücadelesini sürdürmektedir.
07
Pazartesi
Kasım
08
Salı
Kasım
09
Çarşamba
Kasım
10
Perşembe
Kasım
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı
(1938)
11
Cuma
Yaser Arafat’ın vefatı
Kasım
12
Cumartesi
Kasım
Doğu Türkistan Milli Günü
13
Pazar
Kasım
Abdülcemil Kırımoğlu’nun doğumu
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
46
Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, 14 Kasım 1944’te Gürcistan’ın Ahıska
bölgesinde yaşayan onbinlerce Ahıskalı Türk’ü sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgün etti. Trenlere bindirilen, gidecekleri
yere kadar aşağı dahi inmemek koşuluyla vagonlarda günlerce yolculuk eden Ahıskalı Türkler, Sovyet topraklarında dört bir
tarafa dağıtıldı. Orta Asya’nın Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan bölgelerine sürgün edildiler. Birçok Ahıskalı müslüman, sürgün yolunda yaşamını yitirdi; fakat Ahıska Türklerinin
çilesi burada bitmedi. Fergana vadisinde, Özbeklerle Ahıskalılar arasında 1989’da bir pazar yeri kavgasıyla başlayan etnik
gerilim olayları sonucunda Ahıskalı Türkler çok büyük şiddete
uğrar, birçok insan şehit edilir. Burada acımasız bir provakosyon
söz konusudur, bir yurt edinme çabasında olan ve hâlâ yaraları
sarılmayan binlerce Ahıskalı şiddetten kaçarak Rusya’nın başka bölgelerine göç etmiştir.
Yurtdışında yaşayan Türklerin ikamet ettikleri ülkenin
eğitim, kültür ve akademik hayatlarına yaptıkları katkıyı desteklemek amacıyla her yıl Türkiye vatandaşlarına verilen burstur. Yurtdışında yaşayan yaklaşık
6 milyon Türk vardır. Bu vatandaşlarımızın özellikle
sosyal ve insani merkezli çalışmalar ile toplumsal
sağlık konusundaki araştırmaları, bulundukları ülkelerde dikkat çekmektedir. Verilen burs ile Türk
göçmenler üzerine yapılan araştırmalar desteklenip koordine edilerek, yurtdışında yaşayan Türklerin
akademik hayatına katkı sağlanmaktadır. Türk toplumunun ihtiyaç duyduğu sahalarda rol modellerin yetişmesini sağlamayı amaçlayan bu girişim, yabancı ülkelerle
olan akademik ilişkileri güçlendirmektedir.
14
Pazartesi
Kasım
15
Salı
Kasım
Ahıska Türklerinin, Gürcistan’dan Orta
Asya’ya sürgün edilmesi (1944)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
İlanı (1983) Almanya ‘da Tuğçe Albayrak’ın Saldırı
Sonucu Hayatını Kaybetmesi
Filistin Milli Günü
Türkiye Burslusu Malezyalı Öğrenci
Ahmed Ammar’ın vefatı (2013)
Belçika Kral Günü
16
Çarşamba
Süveyş Kanalı’nın açılışı (1869)
Kasım
17
Perşembe
Kasım
18
Cuma
Kasım
19
www.ytb.gov.tr
47
Kasım
Pazar
Kasım
Dünya Çocuk Hakları Günü
20
2016 HAFTA
Cumartesi
Tarihi boyunca Ortadoğu’nun önemli şehirlerinden biri olan
Beyrut, bugün Lübnan’ın başkentidir. Beyrut, uzun tarihi boyunca Fenikelileri, Romalıları, Arapları, Haçlıları,
Osmanlıları ve Fransızları ağırladı. Uzun yıllar Ortadoğu’nun ekonomik, fikrî ve kültürel merkezi olan ve
“Doğu’nun Paris’i” olarak anılan Beyrut, 1970’lerden
sonra başlayan toplumsal ve siyasal karışıklıklar ve
bu yüzden patlayan Lübnan İç Savaşı (1975-1991) sonucu bu özelliğini kaybetmiştir. Yaralarını sarmaya
ve eski görkemli günlerine dönmeye çalışan Beyrut,
Hristiyanlık ve İslam’ın farklı mezheplerinin bir arada
yaşadığı, Ortadoğu’nun en kozmopolitan şehirlerinden
biri olma özelliğini sürdürüyor. Ekonomisi ise bankacılık
ve turizme dayanmakta. Sırtını Lübnan dağlarına yaslayıp Akdeniz’i seyreden, sedir ağaçlarının gölgelediği bir rüya
şehir olan Beyrut, tüm savaşlar ve yıkımlara rağmen insanlığın
güzel yanlarına kapılarını aralıyor.
23 Kasım 1992 gecesi Michael Peters ve Lars Christiansen’ın
Mölln’de kundakladıkları evden Yeliz’le beraber, 14 yaşındaki Ayşe Demir ile 51 yaşındaki Bahide Arslan’ın
cenazeleri çıktı. 22 Kasım’ı 23 Kasım’a bağlayan gece
Michael ve Lars önce Ratzeburgerstr’da bulunan
Türklere ait binaları sonra Arslan ailesinin evini ateşe verirler. İtfaiye ekiplerinin Arslan Ailesini kurtarmaya gelmesi, Ratzeburgerstr’daki yangın yüzünden saatlerce gecikir ve üç Türk yanarak can verir.
Nihayetinde ekipler içeri girdiklerinde, 6 saattir duman soluyan ve babaannesi Bahide Arslan’ın ıslak
battaniyelere sarıp masanın altına soktuğu İbrahim
Arslan’ı ağır yaralı bir halde bulurlar. Ayten Arslan ise
oğlu Emrah’ı ıslak battaniyeye sarıp yedi metre yükseklikteki camdan atlar. İki sene süren tedavisinden sonra sakat olarak hayatta kalmayı başarır.
21
Pazartesi
Kasım
22
Salı
Lübnan Milli Günü
Kasım
23
Çarşamba
Mölln Katliamı (1992)
Kasım
24
Perşembe
Kasım
25
Cuma
Kasım
26
Cumartesi
Kasım
Pazar
Kasım
Öğretmenler Günü
Sürgünde Bağımsız Filistin Devleti’nin
Kuruluşu (1988)
27
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
48
Berat
Arnavutluk’un 12 vilayetinden birisi olan Berat, Osum Nehri kıyısına kurulu tarihi bir şehirdir. 1417 yılında Osmanlı yönetimine geçen şehir, Rumeli
Eyaleti'nin Avlonya Sancak merkezi haline getirilmiş ve çeşitli Osmanlı
eserleriyle zenginleştirilmiştir. Beyazıd Külliyesi, Hacı Sinan Medresesi, Feridun Bey Kabri, Şeyh Hasan Halveti Tekkesi, Rüfai Tekkesi,
Kurşunlu Camii, Avlonyalı İbrahim Paşa Camii, Fethiye Camii, Beyaz
ve Kırmızı Camii, Telelka Camii, Berat Köprüsü gibi yapılar şehre
Osmanlı döneminde kazandırılmış mimari şaheserlerdendir. Osmanlı döneminde Hristiyan, Müslüman ve Yahudilerin bir arada
yaşadıkları şehir Rumelinin en önemli merkezlerinden birisi haline
gelmiştir. Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde Berat’ın 5000 hane ve
30 mahalle, 13 camii, 17 mescit, beş medrese bir bedesten ve 700
dükkanlı bir şehir olduğunu kaydeder. 2008 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası listesine dahil edilen Eski Berat şehri (Mangalem),
Osum Nehrinin iki yanındaki yamaçlara kurulu birbirinin manzarasını kapamayan cumbalı, harem bahçeli beyaz evleri ve dar yollarıyla Osmanlı
Şehir Kültürü ve mimarisinin görkemli örneklerinden birisidir.
Gagavuz Yeri
Özerk Bölgesi
Tarih boyunca Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa içlerine akan Oğuz, Kıpçak, Peçenek, Nogay, Tatar gibi Türk topluluklarının birleşmesinden
oluştuğu düşünülen Gagavuz halkının günümüzde Ukrayna ve
Romanya arasında Prut Nehri üzerindeki tarihi topraklarında
yaşadıkları bölge Gagavuz Yeri olarak adlandırılır. Ayrıca
Gagavuz Yerinin dışında Balkan ülkeleri, Ukrayna ve Rusya’da Gagavuz toplulukları bulunmaktadır. Gagavuz adının Gök Oğuz adından bozma olduğu, Selçuklu Hükümdarı
Keykavus’un adıyla ilintili olduğu yönünde iddialar vardır.
Linguistik veriler onların Oğuz kökenli olduğu görüşünü
doğrular niteliktedir. Tarih boyunca Osmanlı, Rus, Romen ve
Soyvet idaresi altında kalan Gagavuz yeri günümüzde Moldava sınırları içindedir. İdari merkezi Komrat olan Gagavuz Yeri,
Moldovya Cumhuriyeti içinde özerk nitelik taşıyan bir bölgedir. Verimli Gagavuz toprakları tarım ve hayvancılık temelli bir ekonomi oluşmasını sağlamıştır. Yaklaşık 160. 000 nüfusa sahiptir.
28
Pazartesi
Kasım
29
Salı
Dede Efendi’nin vefatı (1846)
Kasım
30
Çarşamba
Kasım
01
Perşembe
Aralık
02
Cuma
Aralık
03
Cumartesi
Aralık
Dünya Engelliler Günü
Arnavutluk Milli Günü
04
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
49
Pazar
Aralık
İsfahan, Nişabur, Belh, Herat, Basra, Musul ve Amul’da örnekleri bulunan medreselerin en büyüğü Bağdat’taki Nizamiye Medresesi'dir ve
Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün adından esinlenmiştir. Bugünün yüksek öğrenim kurumlarına karşılık gelen bu medreselerin
Bağdat kolu bizzat Alpaslan ve Nizamülmülk’ün çabalarıyla kurulur. Başta din, hukuk ve dil alanlarında eğitim vermektedirler. İslam
düşüncesinin en büyük isimlerinden İmam Gazzali de öğrenimini
Nişabur Medresesi’nde tamamlamış ve 1091-1095 yılları arasında
Bağdat Nizamiye Medresesi’nde müderrislik ve rektörlük yapmıştır.
Buradaki ilk dersi fıkıh âlimi Ebu İshak Şirazi verir. Nizamiye Medreselerinde esas olarak Sünni mezhep öğretisinin yaygınlaşması, Sünni
mezhepler arasında dayanışma sağlanması ve Selçuklu devlet görevlisi
yetiştirilmesi amaçlanmıştır. 1046 yılında Tuğrul Bey tarafından kurulan
Nişabur Medresesi alanının ilkidir. Öğretimde imkân ve fırsat eşitliğinin sağlanması amaçlanan bu sistem, aynı zamanda devletin dönemin bilginlerine hem
resmi destek vermesini hem de denetim altında tutmasını sağlar. Gazali, Ömer Hayyam,
Hakani ve Sadi gibi önemli fikir insanlarının yetiştiği Nizamiye Medreseleri, İlhanlı ve Osmanlı
başta olmak üzere birçok İslam ülkesinin medrese teşkilatlarına örnek olur.
1913 ve 1917 tarihleri arasında İttihat ve Terakki’nin en güçlü döneminde, Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa’nın sözünün
geçtiği dönemin sadrazamı Sait Halim Paşa, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunudur. 1908 yılında Yeniköy
Belediye Reisliği'ne tayin olur. 1913’te ikinci kez yaptığı Danıştay azalığı sırasında Dışişleri Bakanlığı’na atanır. Aynı
yılın Eylül ayında, Balkan Savaşları sonrası Bulgarlardan
Edirne’yi geri alan anlaşmayı imzalama başarısı gösterdiği için Padişah tarafından İmtiyaz Nişanı ile ödüllendirilir. 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmasından sonra alınan ağır yenilginin ardından,
1915’te Dışişleri Bakanlığı'ndan, 1917’de de Sadrazamlık'tan
çekilir. 1919 Mart’ında tutuklanır ve serbest kalır kalmaz Roma’ya gider. 6 Aralık 1921’de Ermeni bir komitacının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeder.
05
Pazartesi
Aralık
06
Salı
Aralık
07
Çarşamba
Aralık
08
Perşembe
Aralık
09
Cuma
Aralık
10
Cumartesi
Aralık
Said Halim Paşa’nın vefatı
Hz. Mevlana’yı Anma Törenleri (10 - 17 Aralık)
Finlandiya Milli Günü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin
Yayınlanması (1948)
Kazakistan Milli Günü 11
Pazar
MEVLİD KANDİLİ
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
50
Aralık
Belh’ten Konya’ya göçen ve Konya’da kısa zamanda halkın sevgilisi olan Mevlana Hazretleri, medeniyetimizin
en önemli İsimlerinden biridir. Konya’da fakihlik yapan
Hazret, kendisinde “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde
de “Tanrı nurlarını” ifade ettiği Şems-i Tebriz’iyle karşılaştıktan sonra bir süre inzivaya çekilir. Şems’in göçmesinden sonra Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi
ile muhabbetine devam eder. Seyyid Burhaneddin Tirmizi’den tasavvuf ilmini tedris eden Mevlana 17 Aralık 1273
yılında Hakk'ın rahmetine kavuşur. Cenaze namazını
kıldırmasını vasiyet ettiği Sadreddin Konevi, Mevlana’ya
olan muhabbetinden cenazede bayılır ve cenazeyi Kadı
Siraceddin kıldırır. Cenazesinde Müslümanlarla birlikte
Hristiyanlar ve Yahudiler de hazır bulunmuştur. Molla
Hüdavendigar olarak da anılan Mevlana Celaleddin-i
Rumi, Anadolu’yu ve tüm dünyayı İslam nuruyla mayalayan büyük bir gönül sultanıdır.
“Benim Peygamberimin yolu aşk yoludur.
Ben aşk çocuğuyum ve benim anam aşktır”
Asıl adı Ebu Hâmid Muhammed el Gazzali’dir. Tus sehrinde doğdu. Yaşadığı
dönem siyasî bakimdan çalkantılı; fakat ilmî hayat bakımından İslâm dünyasının ve hatta o günkü dünyanin en parlak dönemini teşkil eder. Gazzâlî,
yalnız döneminin değil, bütün İslâm düşüncesi tarihinin en önde gelen
düşünürlerindendir. Ehl-i sünnet inancına yaptığı hizmet, kendisine Huccetü’l-İslâm lakabının verilmesine sebep olur. Fıkıhta Şâfiî,
kelâmde Eş’ariyye ekolünü benimsemiştir. İmam Gazzali, hakikati
bulmak isteyen insanın dörde ayrıldığına inanır. Bunlar felsefeciler, kelamcılar, sufiler ve batınilerdir. Kendisi sufilerin yolunu
izleyerek tasavvufa yönelir ve bu süreci El-Münkız Mine’d Dalal
adlı kitabında anlatır. Yunan felsefesine göre İslam’ı okumanın ve
Kur’an ayetlerini gizemli tefsirlerle saptırdığını düşünen Bâtınilerin
zararlarıyla mücadele eder. Mantık ilminin birçok yanını ise İslam
din bilimlerine sokar. Aklın yerine sezgiyi koyan Gazzâlî’nin ilimleri
değerlendirişi, din-ilim ve din-felsefe ilişkileri gibi bugün de tartışılan
hususlara çağını aşan cevaplar vermiştir. Gazzali’ye göre, matematik,
geometri ve astronomi gibi ilimlerin ilgilendiği meseleler, aklî delillerle ispat
edilen konular olup, ögrenildikten sonra inkâra mahal bulunmayan hususlardır. Eserlerini her seviyeden insanın anlayacağı şekilde yazan Gazzali, 18 Aralık
1111’de, doğduğu Tus şehrinde Hakk’ın rahmetine kavuşur.
12
Pazartesi
Aralık
13
Salı
Aralık
Uluslararası İslamofobiye Karşı Mücadele Günü
14
Çarşamba
Aralık
15
Perşembe
Aralık
16
Cuma
Bahreyn Ulusal Günü Aralık
17
Cumartesi
Aralık
Mevlâna Celâleddin-i Rûmi’nin vefâtı
(1273)
Kazakistan Milli Günü 18
Pazar
İmam-ı Gazâli’nin vefâtı (1111)
Dünya Göçmenler Günü
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
51
Aralık
Arnavutluk ve Kosova ile sınır komşusu olan Gostivar, çok kültürlülüğün sağlıklı bir şekilde yaşandığı kentlerden birisidir.
Nüfusun yüzde onunu Türklerin oluşturduğu şehirde, Müslümanların oranı ise yüzde yetmiş civarındadır. Osmanlı
Devleti kültür hayatının ve gündelik yaşamının hala hüküm
sürdüğünü, sokaklarında yapacağınız kısa bir gezintiyle
gözlemleyebilirsiniz. Şar ve Galiçnik peynirleri, Kaymaçina tatlısı Gostivar’ın önemli yerel değerlerindendir. İsminin anlamı “misafirperver” olan kentin kırsal kesimlerinde
hayvancılık ve tarım yapılırken, 81 bin kişilik şehir merkezi
büyük oranda turizm ile geçiniyor. Vardar Nehri'nin doğduğu
Gostivar, Mavrova Milli Parkı ile Balkanlar'ın en gözde kayak
merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Şimdilerde yanındaki medrese
tarihe karışmış olsa da iki şerefeli tek minaresi ile Saat Camii ve bitişiğindeki saat kulesi Gostivar’ın en güzel süslerinden...
Klasik felsefenin doruk noktası olan İbn-i Sina, Buhara yakınlarındaki Afşana’da, 980 yılında doğdu. Daha onaltı yaşlarında iken,
tabiplerce bir tıp otoritesi kabul edildi. İbn-i Sina bu arada
fıkıh ilminde de kendini yetiştirirken, mantık ve felsefeye de
ağırlık veriyordu. İlim için yolculuk ederek Buhara, Ürgenç,
Cürcan, Rey, Hemedan ve Isfahan’da yaşayıp orada ilim
adamlarıyla bilgi alışverişinde bulundu, saray hekimliği ve
vezirlik görevleri üstlendi. 1037 yılında Hemadan’da vefat
etti. İbn-i Sina tıp âlimliğinin yanında, mükemmel bir İslâm
felsefe sistemi kuran ilim adamıdır. Edebiyat, felsefe, mantık, matematik, fizik, kimya, astronomi, arkeoloji ilimlerinde
devrini aşan çalışmalar yapan İbn-i Sina’nın uzmanlık alanlarından biri de tıptır. İbn-i Sina’nın eserleri, Avrupa dillerine
çevrilerek, 20. yüzyıla kadar üniversitelerde zorunlu ders olarak
okutulmuştur. Avrupalılar tarafından Avicenna olarak bilinir.
19
Pazartesi
Aralık
20
Salı
Aralık
21
Çarşamba
Aralık
Makedonya Türkçe Eğitim Günü Milli
Bayramı
22
Perşembe
Aralık
23
Cuma
Aralık
Kânûn-i Esâsî ve I. Meşrutiyet’in ilanı
(1876)
24
25
Cumartesi
Aralık
Pazar
Aralık
SSCB’nin dağılması (1991)
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
52
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilinçe,
Günler şu heyulayı da, er geç, silecektir.
Rahmetle anılmak,ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım,kim beni,nerden bilecektir?
İlk ve orta tahsilini Fatih semtinin mekteplerinde tamamlayan
Akif, geleceğini babasının görüşlerinden etkilenerek oluşturdu
ve Mülkiye’ye kaydoldu. Üç yılın ardından Baytar Mektebi’ne
kaydolan genç Mehmet Akif, bir taraftan hocası Rıfat Hüsamettin’in etkisiyle Pasteur’a hayranlık duymakta, diğer taraftan güreş tutarak bedeninin zindeliğini korumaktaydı. 1893’te
mezun olmasının ardından, ilk eseri yedi beyitlik gazeli Servet-i
Fünun’da yayınlandı. Dört yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan’ın çeşitli yerlerinde görev yaptı. Meşrutiyetin ilanından on gün
sonra, o zamanlar gizli bir cemiyet olan daha sonra ise partileşecek
İttihat ve Terakki’ye üye oldu. Derneğin yemini içerisinde yer alan kayıtsız ve şartsız itaat ibaresini “sadece iyi ve doğru olanlara” itaat edeceğini
söyleyerek değiştirdi. Akif, 1908’de Darülfünun’da Edebiyat-ı Osmaniye dersleri vermeye başladı. Aynı yıl Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. 1913’te
kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nde halka konuşmalar yaparak aktif görev üstlendi. Teşkilat-ı Mahsusa’daki görevi nedeniyle Almanya’ya
ve sonrasında İngiliz kışkırtmalarını önlemek amacıyla Arabistan’a gitti;
buradaki görevi esnasında Çanakkale Zaferi'ni haber alan Akif coşkuyla
"Çanakkale Destanı" şiirini kaleme aldı.
Ülkeye döndükten sonra Milli Mücadele'ye destek vermeye devam etti.
24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in davetlisi olarak Ankara’ya geldi. 12
Mart 1921 Cumartesi günü, 17.45’te İstiklal Marşı ulusal marş olarak kabul
edildi; Akif beş yüz liralık ödülünü Dar’ül Mesai Vakfı'na bağışladı. 1926
yılında Mısır’a yerleşti ve burada Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. 1936
yılında Mısır’dan İstanbul’a hasta olarak gelen Akif aynı yıl 28 Aralık’ta
Hakk’ın rahmetine kavuştu.
26
Pazartesi
Aralık
27
Salı
Aralık
28
Çarşamba
Aralık
29
Perşembe
Aralık
30
Cuma
Aralık
31
Cumartesi
Aralık
Mehmet Akif Ersoy’un vefatı (1936)
01
2016 HAFTA
www.ytb.gov.tr
01
Pazar
Ocak
[email protected]
www.ytb.gov.tr
facebook.com/yurtdisiturkler
twitter.com/yurtdisiturkler
MERKEZ OFİS :
Oğuzlar Mah. Mevlana Bulvarı No: 145
P.K: 06520 Balgat - ANKARA - TÜRKİYE
+ 90 (312) 218 4000
+ 90 (312) 218 4049
İZMİR OFİS :
Fevzi Paşa Bulvarı No:2 P.K: 35250
Konak - İZMİR - TÜRKİYE
+ 90 (232) 402 5000
+ 90 (232) 484 4820
TRAKYA OFİS :
Çavuşbey Mahallesi Hükümet Caddesi
No: 19/A P.K: 22000 Merkez /Edirne
+ 90 (284) 988 02 42/43/44
Download