Dede Kâtip and His Place in Iranian Literature Dede

advertisement
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
Ali KAFKASYALI (*)
Öz: Dede Korkut’dan sonra halk tarafından “Dede” unvanı verilen birkaç edebî şahsiyetten biri olan Abdurrahman Tayyar, İran Türklüğünün çok önemli bir halk şairidir. O,
“İncili Sedef”, “Urmu Gölü” ve “Günümüz Aydın” adlı şiir kitapları ve henüz yayımlanmamış “El-Marife” ve “Mevlid” eserleri ile İran Türk edebiyatına, aynı zamanda Türk
dünyası edebiyatına büyük hizmet etmiştir. Öte yandan, camilerde yaptığı Türkçe vaazları, çeşitli programlarda irad ettiği nutukları, onlarca âşık ve ses sanatçısının ezgilerinin
güftelerini oluşturan Türkçe şiirleri ile İran Türk dili ve edebiyatının gelişmesinde önemli
rol oynamıştır. Şiirlerinde Allah, Peygamber, Kur’an, Türk dili, Türk dünyası ve Türk-İslâm Ülküsü konularına geniş yer vermiştir. Bütün bunlar göz önüne alınarak onun hayatı,
eserleri ve İran Türk edebiyatındaki yeri gereği gibi değerlendirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Dede Kâtip, Abdurrahman Tayyar, İran Türkleri, İran Türk Halk
Edebiyatı
Dede Kâtip and His Place in Iranian Literature
Abstract: Abdurrahman Tayyar, who is one of the few literate people whom the folk
has given the title “Dede (grandfather, old wise man)” after Dede Korkut, is a very
important folk poet of Iranian Turks. By his “İncili Sedef (Shell With Its Pearl)”, “Urmu
Gölü (Urmu Lake)” and “Günümüz Aydın (May Our Day Be Bright)” poetry books,
and yet not published “El-Marife (al-Marif)” and “Mevlid” works, he made a great
contribution to Iranian Turkish Literature as well as to the world of Turkish Literature.
On the other hand, he played an important role in the development of Iranian Turkish
language and literature by his sermons which he delivered at mosques, by his orations
at various programs, and by his Turkish poems which constituted words of songs, and
of dozens of minstrels. In his poems, he gave great importance to the subjects of Allah,
Prophet, Qur’an, Turkish Language and Turkish Islamic Ideal. His life, his works, and his
place in Iranian Turkish literature are evaluated by taking all these facts into account.
Keywords: Dede Kâtip, Abdurrahman Tayyar, Iranian Turks, Iranian Turkish Folk
Literature
*) Doç. Dr., Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Filoloji Fakültesi Öğretim
Üyesi, Türkistan/Kazakistan. (e-posta: [email protected])
142 / Ali KAFKASYALI
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
Giriş
Çağdaş İran Türk edebiyatının önde gelen edebî şahsiyetlerinden Dede Kâtip, bilhassa
Güney Azerbaycan halk şiirinin temsilcisi durumundadır. Dede Korkut’tan sonra Türk
dünyasında halk tarafından kendisine “Dede” unvanı verilen birkaç şairden biridir. Kalem
şairi olduğu için önceleri “yazar/mirza” anlamında “Kâtip” diye anılmış, daha sonra ise
“Dede” unvanı ile birlikte “Dede Kâtip” diye anılır olmuştur. Asıl adı Hacı Abdurrahman Tayyar olan şair, halkın aklının, şuurunun, idrakinin, düşüncesinin, felsefesinin, millî
varlığının, manevî hasletlerinin tecessümü olmuştur. Bütün bu değerleri hem idrak etmiş
hem de bunların sunuculuğunu, sözcülüğünü yapmıştır.
Dede Kâtip’in şiirleri biçim özellikleri bakımından her ne kadar klâsik halk şiirinin
özelliklerini gösterse de işlediği konular bakımından klasik halk şiirinden hayli farklılık
arz etmektedir. O, şiirlerinde millî ve dinî meseleleri çok öne çıkarmıştır. Genel olarak mahallî olmaktan, mahallî konuları işlemekten, ferdî özellikleri ve güzellikleri sergilemekten
ziyade, millî meseleleri ele almıştır. Türklük, Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm ülküsü onun
şiirlerinde öne çıkan konulardır. Denilebilir ki Dede Kâtip çağdaş İran Türk millî şiirinin
temsilcisidir. O, pek çok İran Türk şairi gibi kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya
İran Türklerinin şairi değil aynı zamanda Türkiye Türklerinin hatta Türk dünyasının bir
şairi gibi görmüştür.
Dede Kâtip, âşıklar için bir mihenk taşı, kültür, edebiyat, düşünce kaynağı olmuştur.
Küçükten büyüğe, çıraktan üstada bütün âşıklar ondan güç almış, eserlerinden faydalanmışlardır. Türk âşıklık geleneğini, Türk dilini, İslâm dinini ve tarihini, Türk tarihini ve
Türk dünyası edebiyatını, Türk musikisini çok iyi bilen Dede Kâtip asırlık çınar gibi âşıklara, şairlere, yazarlara kanat germiş, aydın zekâsıyla memleket evlatlarını aydınlatmıştır.
O, Save’de Telim Han’ın, Sulduz’da İsmail Behramî’nin yaptığı gibi Urmiye muhitinde
gerçek anlamda dedelik görevi yapmıştır.
Burada Dede Kâtip’in hayatı eserleri ve hizmetleri pek çok yönüyle incelenerek onun
İran Türk edebiyatındaki yeri ortaya konulacaktır. 1. Hayatı
Güney Azerbaycan’ın Urmiye şehrinin Guluncu kentinde 1304/1925 yılında dünyaya
gelen şairin asıl adı Abdurrahman, soyadı Tayyar’dır. Babasının adı Cafer’dir. O, çocuk yaşlarında köyündeki ve çevresindeki pek çok hocadan Kur’an-ı Kerim, Sarf, Nahif, Arapça dersleri alır. Bazı hocalardan kısa süreli, bazı hocalardan bir yıl veya daha
fazla süre ders alan Abdurrahman, kendi ifadesine göre, temel eğitimini Hoca Ahmet
Efendi’den almıştır. 15-16 yaşlarında Bitlis-Tatvan’da bulunan Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî
Medresesi’ne1 gider. Orada tahsile başlar. İkinci Dünya Savaşı başlayıp, Güney Azerbay1) 1943 yılı itibariyle dört yüz yıldan fazla bir geçmişi olan Tatvan Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî Dergâh ve
Medresesi, Çaldıran Savaşı’ndan sonra Şah İsmail tarafından idama mahkûm edilen, ancak buradan
kaçarak Tatvan’a yerleşen Urmiye bölgesinin büyük âlimlerinden Şeyh Kûzeçiyanı tarafından
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
143
can, aynı zamanda Urmiye Ruslar tarafından işgal edilince, babası “Oğlum yurdumuz
Ruslar tarafından işgal edildi, düşman elinde kaldık, dön gel.” diye bir mektup gönderir.
Abdurrahman bu mektup üzerine Urmiye’ye döner. Asker olur. İkinci Dünya Savaşı’nın
bitiminde Mir Cafer Pişeverî’nin başkanlığında kurulan Azadistan Devleti’nin hür ve bağımsız havasını tadar. 1946’da Tahran Fars yönetiminin Rus, Amerika ve İngiliz güçleri
ile yaptığı gizli paylaşım gereği Azadistan Hükümeti’nin yıkılması ile tekrar Tatvan’a
döner. Tahsiline kaldığı yerden devam eder. Altı ay sonra da evlenir. O, yüksek tahsilini,
Arapça ile birlikte tefsir, hadis, kelam ve astronomi derslerini bu medresede bulunan
Ebü’l-Kerim Efendi, Abdüssamet Efendi, Seyyah Efendi gibi devrin ünlü hocalarından
alır.2 Arapça ve Türkçe’nin iki lehçesi ile birlikte Farsça ve Kürtçe öğrenir. 1950 yılından
itibaren şiir yazmaya başlar (Tayyar 1382/2003: 26).
Hür yaratılışa sahip olan şair köyüne döndükten sonra devlet dairelerinde görev almaz.
Ömür boyu bağcılık ve çiftçilikle uğraşır. Fahri olarak uzun süre Urmiye şehrinin merkez
“Şafiî Camii”nde cuma vaazları verir. İşlerinden arta kalan zamanlarda İran’ın bilhassa
Güney Azerbaycan’ın şehir ve köylerini gezer, çeşitli edebî ve kültürel programlara katılır, çok önemli dostluklar kurar (Tayyar 1387/2008: 21). Türkiye’nin İstanbul, Konya,
Ankara gibi belirli kültür merkezlerinde de bulunur. Birkaç kez Konya’da yapılan Mevlana programlarına katılır. Bir defasında Ankara Kocatepe Camii’nde yapılmakta olan
ve Başbakan Turgut Özal’ın da bulunduğu konferans salonunda çok etkili bir konuşma
yapar. Özal elini sıkıp kendisini tebrik eder ve “Gel, Türkiye’ye yerleş, sana üç katlı bir
ev ve iyi bir araba vereyim” der. Dede Kâtip, “Özür dilerim, ben ülkemden ve halkımdan
ayrılamam. Teşekkür ederim” diyerek teklifi kabul etmez.3
Şair, dört kez evlenmiş, bu evliliklerden yedisi kız on sekiz çocuğu olmuştur. Oğullarından biri İstanbul’da, biri Amerika’da, biri Avustralya’da, üçü de Kanada’da yüksek
tahsil yapmakta ve çalışmaktadırlar. Diğerleri ise Urmiye ve Gulunca’dadır.
Ömrünün son gününe kadar çok dinç ve zinde olan Dede Kâtip, Urmiye’nin 45 km.
kuzeyinde bulunan, doğup yaşadığı Guluncu kentinde 21.02.2009 günü Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Aynı yerde medfundur.
2. Eserleri
Dede Kâtip 1382/2003’te “İncili Sedef” (Tayyar 1382/2003), 1384/2005’te “Urmu
Gölü” (Tayyar 1384/2005) ve vefatından kısa süre önce 1387/2008’de de “Günümüz
Aydın” (Tayyar 1387/2008) adlı eserlerini yayımlamıştır. “El-Marife” ve “Mevlid” adlı
eserleri ise henüz yayımlanmamıştır.
kurulmuştur. Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî aynı zamanda Dede Kâtip’in ulu dedelerindendir. Mezarı
Bitlis’in Tatvan ilçesindedir. Geniş bilgi için Dede Kâtib, İncili Sedef, s. 25 vd. bakınız.
2) 29.03.2007 Urmiye, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
3) 29.03.2007 Urmiye, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
144 / Ali KAFKASYALI
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
Üstat, 1329/1950 yılından itibaren şiir yazdığı hâlde şiirlerini yarım asırdan fazla bir
süre yayımlama fırsatı bulamamıştır. Onun şiirleri dilden dile, elden ele yayılıp okunmuş;
âşıkların sazları, sözleri ve ses sanatçılarının türküleri ile halka ulaşmıştır. Türk âşıklık geleneğine büyük hizmetleri olan ve “Yaz Neşriyyatı”nın müdürü bulunan araştırmacı yazar
Behram Esdî’nin gayreti ile şairin 210 şiiri “İncili Sedef” adı altında ancak 1382/2003’te
yayımlanmıştır. Kitap “İşare” başlığı altında Behram Esdî’nin bir takdim yazısı ile başlamaktadır. Bunun devamında şairin kendisinin yazdığı 21 sayfalık önsöz yer almaktadır.
Ön sözde “şiir nedir?”, “şair kimdir?”, “şair ve şiir ne zaman yaranmıştır?”, “şairin şiir
yazmaktaki maksadı nedir?”, “şiirin İslâm dinindeki yeri nedir?” sorularını cevaplayıp
kendisini tanıttıktan sonra “Türk âşıklık geleneğinin tarihi”, “âşık şiiri nazım türleri ve
özellikleri”, “Türk dilinin komşu dillerle münasebeti”, “Urmiye bölgesine Türklerin gelişi” hakkında önemli bilgiler vermektedir (Tayyar 1382/2003: 9, 29). Kitapta ön sözü
müteakip 210 şiir ile birlikte 22 bayatı/mani ve 230 kadar da atasözüne yer verilmiştir.
Kitap 271 sayfadır.
Dede Kâtip’in ikinci kitabı “Urmu Gölü Manzumesi” de “Yaz Neşriyatı”nın müdürü
Behram Esdî’nin girişimi ile 1384/2005’te yayımlanmıştır. Beş bölümden oluşan kitap,
Behram Esdî’nin yazdığı “Naşirden” başlıklı takdim yazısı ile başlamaktadır. Birinci bölüm “Mukaddime Yerine” başlığı ile dokuz sayfadır. Şair bu bölümde Kur’an-ı Kerim’den
aldığı ayetlerle “insan”, “insan-melek” ve “insan-Allah” konularını yorumlamıştır. İkinci
bölüm “Dedenin Sözleri” ve “Bu Manzumeye Giriş” başlıklarını taşımaktadır. Şair 12
sayfalık “Dedenin Sözleri” başlığı altında Kur’an-ı Kerim’den aldığı üç ayet ile “Kur’an
ve Bugünümüz” meselesini işlemiştir. 7 sayfalık “Bu Manzumeye Giriş” kısmında ise
“Urmu Gölü” kelimesinin anlamını ve eş anlamlarını, manzumeyi niçin, nasıl ve hangi
usulle yazdığını açıklamıştır. Üçüncü bölüm, “Manzumemizin Metni” başlığını taşımaktadır. Adından da anlaşıldığı gibi bu bölümde 146 bentten oluşan manzumenin metni yer
almaktadır. Kitap yayımlandıktan sonra yayınevi tarafından kitaba bir sayfalık “yanlışdoğru cetveli” ile “ekleme/düzeltme” notu ilave edilmiştir. Manzumenin iki bendinin sehven unutulduğu, bu bentlerin manzumenin sonuna eklenmesi istenmiştir. Biz bu bentleri,
ilgili yerlere koyduk. Böylece manzume 148 bent oldu. Dördüncü bölümde “Yurdum”
adlı 23 dörtlükten oluşan manzumeye yer verilmiştir. Kitabın beşinci ve son bölümünde
ise Dede Kâtip’in 91 vecizesi bulunmaktadır. Kitap 95 sayfadır.
Dede Kâtip’in yayımladığı üçüncü ve son kitabı ise “Günümüz Aydın” adlı eseridir.
1387/2008’de yayımlanan kitap Faris Tayyar’ın yazdığı sekiz sayfalık bir mukaddime ile
başlamaktadır. Mukaddimede kitabın yayımlanmasından, şairin şiirlerinin özelliklerinden
ve şairden bahsedilmektedir. Kitaba, şairin kendisi tarafından “Besmele” başlığı altında
13 sayfalık bir ön söz yazılmıştır. Yüksek medrese tahsiline sahip olan Dede Kâtip, bu ön
sözde de Kur’an ayetlerinden hareketle, vaaz notları niteliğinde, hayatından, Türkçeye
saygısından, niçin Türkçe yazdığından, Türk kimliğinden ve İslâm inancından önemli bilgiler vermektedir. Kitapta 224 şiir, 34 bayatı/mani, “Vahdet ve Tefrika” başlıklı 9 sayfalık
bir deneme ve “Yaradanım” adlı ayrıca bir şiir bulmaktadır. Kitap 335 sayfadır.
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
145
5
3. Şiirlerinin Biçim, Dil ve Üslûp Özellikleri
Şiirlerinde
ileri seviyede akıcılık ve anlam bütünlüğü vardır. Birkaç şiiri dinlendikten veya
Halk şairi Dede Kâtip, şiirlerinin tamamını Türk halk şiiri nazım türleri biçiminde ve
okunduktan sonra onun özgün üslûbunu anlamak mümkündür. Şairin şiirlerindeki mısra
hece ölçüsü ile yazmıştır. Yedi heceli bayatı/mani’den 15 heceli divanîye kadar bek çok
kuruluşu,
estetiktüründe
zevk, örnek
meseleyi
öz olarakO,yorumlama,
anlamanlayacağı
bütünlüğüsade
gibi
halk şiiri nazım
eser vermiştir.
şiirlerinde halkın
birhususlarda
dil
kullanmıştır.
Şiirlerinde
ileri seviyede
akıcılık
ve olduğu
anlam bütünlüğü
Birkaçyönünden
şiiri
özgünlük
vardır.
Onun şiirlerinin
pek çok
yönden
gibi biçim,vardır.
dil ve üslûp
de
dinlendikten
veya
okunduktan
sonra
onun
özgün
üslûbunu
anlamak
mümkündür.
Şairin
incelenmesi gerekmektedir.
şiirlerindeki mısra kuruluşu, estetik zevk, meseleyi öz olarak yorumlama, anlam bütünlü3.1. hususlarda
Şiirlerinin Biçim
Özellikleri
ğü gibi
özgünlük
vardır. Onun şiirlerinin pek çok yönden olduğu gibi biçim,
Halk
şiirinin
pek çok
türünde esergerekmektedir.
veren Dede Kâtip, şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.
dil ve
üslûp
yönünden
de incelenmesi
Şiirlerinin
ekseriyeti
15 heceli
divanîlerdir. 11 heceli koşmaları da hayli yekûn tutmaktadır.
3.1. Şiirlerinin
Biçim
Özellikleri
Sekiz
heceli
şiirleri
aztüründe
değildir.eser
Birveren
kısımDede
şiirlerini
iseşiirlerini
hece ölçüsünün
çeşitli
ile
Halk
şiirinin
pekde
çok
Kâtip,
hece ölçüsü
ile kalıpları
yaz-
oluşturmuştur.
mıştır. Şiirlerinin ekseriyeti 15 heceli divanîlerdir. 11 heceli koşmaları da hayli yekûn
tutmaktadır.
Sekiz
hecelihiçbir
şiirleri
de az değildir.
Bir kısımve
şiirlerini
ise hece
Dede Kâtip,
çağdaşı
kimseden
etkilenmediğini
hiçbir şairi
taklitölçüsünün
etmediğini ifade
çeşitli kalıpları ile oluşturmuştur.
etmiştir. (Tayyar 1384/2005: 30) Gerçekten şairin şiirleri incelendiğinde özgün şiirler olduğu
Dede Kâtip, çağdaşı hiçbir kimseden etkilenmediğini ve hiçbir şairi taklit etmediğini
görülür.
Biçim(Tayyar
özelliklerinden
yola
meselâ
Gölü Manzumesi”nin
Şehriyâr’ın
ifade etmiştir.
1384/2005:
30)çıkarak,
Gerçekten
şairin“Urmu
şiirleri incelendiğinde
özgün şiirler
“Haydar
Baba” şiiri
gibi
beşliklerle veyola
benzer
kafiye
şeması
ile yazılmasından
hareketle, onun
olduğu görülür.
Biçim
özelliklerinden
çıkarak,
meselâ
“Urmu
Gölü Manzumesi”nin
Şehriyâr’ın
“Haydar
Baba”
şiiri
gibi
beşliklerle
ve
benzer
kafiye
şeması
ile
yazılmasınşiirini taklit etmiştir demek doğru değildir.
dan hareketle, onun şiirini taklit etmiştir demek doğru değildir.
Şairin divanîleri 15 heceli, gazelleri 14, 15 ve 16 heceli ve tecnisleri 11 hecelidir. Şair,
Şairin divanîleri 15 heceli, gazelleri 14, 15 ve 16 heceli ve tecnisleri 11 hecelidir. Şair,
kafiye
yapmakta zorlanmamıştır. Tam ve zengin kafiyeler ekseriyeti teşkil etmektedir. Ancak
kafiye yapmakta zorlanmamıştır. Tam ve zengin kafiyeler ekseriyeti teşkil etmektedir.
yarım
beyitleri
olduğuolduğu
gibi kulak
dayanan
şiirlerişiirleri
de vardır.
Ancakkafiyeli
yarım kafiyeli
beyitleri
gibi kafiyesine
kulak kafiyesine
dayanan
de vardır.
Şiirlerinde mısra
mısrakuruluşları,
kuruluşları,sesses
uyumları,
duraklar,
geçişleri,
konu bütünlüğü,
uyumları,
duraklar,
mısramısra
geçişleri,
konu bütünlüğü,
mesaj
serdetme,
kafiye
ve
redif
zenginliği
mükemmeldir.
mesaj serdetme, kafiye ve redif zenginliği mükemmeldir.
“Esas soyum / Türk’dür menim / men Oğuz / neslindenem,
Şekke şübhe / yo{umuzdur / yüzde yüz / neslindenem,
İfti{arlı / Azerbaycan / doğru düz / neslindenem,
Söz üstadı / Dede ßorġud / éyni öz / neslindenem,
Sânlı4 şânlı / tari{imiz / doğru bastan5 oğluyam.” (Tayyar 1382/2003: 235)
3.2. Şiirlerinin Dil ve Üslûp Özellikleri
3.2. Şiirlerinin Dil ve Üslûp Özellikleri
Tam anlamıyla bir halk şairi olan Dede Kâtip’in şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça ve
Tam anlamıyla bir halk şairi olan Dede Kâtip’in şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça ve
Farsça
yüksek tahsil
tahsilaldığı,
aldığı,hatta
hatta
dillerde
şiir yazabildiği
bu özelliğini
şiirlerine
Farsça yüksek
bu bu
dillerde
şiir yazabildiği
hâldehâlde
bu özelliğini
şiirlerine
yansıtmamıştır.
O, şiirlerini
şiirlerinihalkın
halkınanlayacağı,
anlayacağı,günlük
günlük
konuşma
diline
yakın
Türkçe ile
yansıtmamıştır. O,
konuşma
diline
yakın
bir bir
Türkçe
yazmıştır. Ne eskiler gibi Arapça, Farsça özentisinde olmuş ne de seçkin tayfayı memnun
4) Sânlı: Ünlü.
etmek
içinbastân:
halkının
dilinden
imtina etmiştir. Başka bir ifade ile o, sadece seçkinleri, aydınları
5) Doğru
Doğru
geçmişi olan.
düşünmemiştir. Halkı, havas yapma gayretinde olmuştur. O, şiiri keyif, zevk, süs, zarafet
unsuru olarak görmemiştir. O, şiiri halkı için, milleti için “gıda” mesabesinde görmüştür.
Ayrıca o, halkın içine inmiş, halkını kendisi ile beraber yükseklere taşımaya çalışmıştır.
4 Sânlı: Ünlü.
5 Doğru bastân: Doğru geçmişi olan.
146 / Ali KAFKASYALI
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
ile yazmıştır. Ne eskiler gibi Arapça, Farsça özentisinde olmuş ne de seçkin tayfayı memnun etmek için halkının dilinden imtina etmiştir. Başka bir ifade ile o, sadece seçkinleri,
6
aydınları düşünmemiştir. Halkı, havas yapma gayretinde olmuştur. O, şiiri keyif, zevk,
6
süs, zarafet unsuru olarak görmemiştir. O, şiiri halkı için, milleti için “gıda” mesabesinde
görmüştür. ayrılıp
Ayrıca o,
halkın içine
inmiş,dâhil
halkını
kendisi
ile beraber
yükseklere
taşımaya
Halkından
seçkinler
tayfasına
olma
gayretinde
olmamıştır.
Devamlı
halkını dil,
Halkından ayrılıp seçkinler tayfasına dâhil olma gayretinde olmamıştır. Devamlı halkını dil,
çalışmıştır. Halkından ayrılıp seçkinler tayfasına dâhil olma gayretinde olmamıştır. Deedebiyat, kültür bakımından yükseklere taşımaya çalışmıştır. Bunun için halkın değerlerini,
edebiyat,
kültür
yükseklere
taşımaya
çalışmıştır.
Bunun
için halkın
değerlerini,
vamlı halkını
dil,bakımından
edebiyat, kültür
bakımından
yükseklere
taşımaya
çalışmıştır.
Bunun
kültür
unsurlarını,
yaşayışını,
sosyal hayatta
kullandığı
deyim, atasözü
sair
için halkın
değerlerini,
kültür unsurlarını,
yaşayışını,
sosyal kelime,
hayatta kullandığı
kelime,ve
kültür
unsurlarını,
yaşayışını,
sosyal hayatta
kullandığı
kelime,
deyim, atasözü
ve sair
deyim,
atasözü
ve
sair
unsurları
şiirine
almıştır.
unsurları şiirine almıştır.
unsurları şiirine almıştır.
“Uşaġlıġda ağacdan at minerdik,
“Uşaġlıġda ağacdan at minerdik,
Kizlenpaç66 oynardıġ dalda sinerdik,
Kizlenpaç oynardıġ dalda sinerdik,
Türkü danışardıġ Türkü dinerdik77,
Türkü danışardıġ Türkü dinerdik ,
İndi muġellidik Ras’a Alman’a,
İndi muġellidik Ras’a Alman’a,
Aġil istir söz éşide söz ġana.” (Tayyar 1384/2005: 80)
Aġil istir söz éşide söz ġana.” (Tayyar 1384/2005: 80)
Şair, şiirlerini Türkçe kelimelerle yazmaya çok özen göstermiştir. Türkçe konuşmanın ve
Şair, şiirlerini Türkçe kelimelerle yazmaya çok özen göstermiştir. Türkçe konuşmanın ve
Şair,
Türkçe
kelimelerle
çok “Démerem”
özen göstermiştir.
konuşmanın
yazmanınşiirlerini
ne kadar
önemli
olduğunuyazmaya
belirtmiştir.
redifliTürkçe
şiirinde
ana dili Türkçeyi
yazmanın
ne ne
kadar
önemli
olduğunu
belirtmiştir.
“Démerem”
redifli
şiirinde
ana
dilidili
Türkçeyi
ve yazmanın
kadar
önemli
olduğunu
belirtmiştir.
“Démerem”
redifli
şiirinde
ana
severek,
sayarak
kullandığını,
Türkçe
karşılığı
olan
bir
sözcüğün
yerine
Farsça
veya
başka
Türkçeyi sayarak
severek, kullandığını,
sayarak kullandığını,
bir sözcüğün
Farsça
severek,
Türkçe Türkçe
karşılığıkarşılığı
olan birolan
sözcüğün
yerineyerine
Farsça
veya başka
veya başka
dillerden
kelime kullanmadığını
vurgulamıştır.
dillerden
kelime
kullanmadığını
vurgulamıştır.
dillerden kelime kullanmadığını vurgulamıştır.
“Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem,
“Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem,
Men Türküce88 danışaram, dile “zeban” démerem.
Men Türküce danışaram, dile “zeban” démerem.
Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb,
Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb,
Atam mene çörek99 vérib çörege “nan” démerem.
Atam mene çörek vérib çörege “nan” démerem.
Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram,
Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram,
Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10
démerem.
Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10 démerem.
Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz,
Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz,
Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254)
Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254)
Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı
Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı
Halk edebiyatı
küçüğü olan
bayatı/mani
türünde benzer
de şair iddialı
olmuştur.
Pek çok nazım
bayatı türlerinin
yazmıştır.enBayatıların
cinasları
ve kafiyeleri
olsa daolanlam ve
olmuştur.
Pek
bayatı
yazmıştır.
Bayatıların
cinasları
ve kafiyeleri
benzer
da anlam ve
muştur. Pek
çokçok
bayatı
yazmıştır.
Bayatıların
cinasları
ve kafiyeleri
benzer
olsa olsa
da anlam
kuruluş
bakımından
göstermektedir.“Oda”
“Oda” ve
“yanmak”
kelimeleri
çok
ve kuruluş
bakımındanfarklılık
farklılık göstermektedir.
“yanmak”
kelimeleri
ile çokile
kuruluş
bakımından
farklılık
göstermektedir. “Oda”ve ve
“yanmak”
kelimeleri
ile çok
bayatı/mani vardır. Ancak Kâtip’in aşağıdaki bayatısı görüldüğü gibi benzersiz, özgün bir
bayatı/mani vardır. Ancak Kâtip’in aşağıdaki bayatısı görüldüğü gibi benzersiz, özgün bir
6) Kizlenpaç: Saklanbaç.
bayatıdır.
bayatıdır.
7) Türkçe konuşurduk, Türkçe söylerdik.
“EzizimTürkîce,
oda yanar,
8) Türküce:
Türkçe.
“Ezizim oda yanar,
Pervane
od’a yanar,
9) Çörek:
Ekmek.
Pervane od’a yanar,
Mezlumları
10)Yaman:
Kötü. yandıran,
Mezlumları
yandıran,
Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260)
Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260)
Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır.
Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır.
Kelime hazinesinin zenginliği ve ilmî seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir.
Kelime hazinesinin zenginliği ve ilmî seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir.
Bilhassa divanîlerinde geniş ve derin İslâmî bilgisi kendisini hissettirmektedir.
Bilhassa divanîlerinde geniş ve derin İslâmî bilgisi kendisini hissettirmektedir.
“Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11
de yalandır,
“Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11de yalandır,
6 Kizlenpaç: Saklanbaç.
6 Kizlenpaç: Saklanbaç.
7 Türkçe
Türkçe söylerdik.
7 Türkçe konuşurduk,
konuşurduk, Türkçe söylerdik.
8 Türküce:
Türkçe.
8 Türküce: Türkîce,
Türkîce, Türkçe.
“Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem,
Men Türküce8 danışaram, dile “zeban” démerem.
Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb,
Atam mene çörek9 vérib çörege “nan” démerem.
Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram,
Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10 démerem.
Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz,
Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254)
Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı
olmuştur. Pek çok bayatı yazmıştır. Bayatıların cinasları ve kafiyeleri benzer olsa da anlam ve
147
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
kuruluş bakımından farklılık göstermektedir. “Oda” ve “yanmak” kelimeleri ile çok
bayatı/mani
vardır. Ancak
AncakKâtip’in
Kâtip’inaşağıdaki
aşağıdakibayatısı
bayatısıgörüldüğü
görüldüğü
benzersiz,
özgün bir
bayatı/mani vardır.
gibigibi
benzersiz,
özgün
bir bayatıdır.
bayatıdır.
“Ezizim oda yanar,
Pervane od’a yanar,
Mezlumları yandıran,
Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260)
Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır.
Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır.
Kelime
hazinesininzenginliği
zenginliğive ve
seviyesinin
yüksekliği
şiirlerinde
görülmektedir.
Kelime hazinesinin
ilmîilmî
seviyesinin
yüksekliği
şiirlerinde
görülmektedir.
Bilhassa divanîlerinde
divanîlerinde geniş
Bilhassa
geniş ve
ve derin
derin İslâmî
İslâmîbilgisi
bilgisikendisini
kendisinihissettirmektedir.
hissettirmektedir.
7
“Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11de yalandır,
Haram maldan éhsan olmaz se{avet de yalandır.
Bir insanın
zatında, ger leyaġet olmasa,
6 Kizlenpaç:
Saklanbaç.
Dede,
baba
sultan
ola, necabet de yalandır.
7 Türkçe
konuşurduk, Türkçe
söylerdik.
8 Türküce: Türkîce, Türkçe.
Bir ay oruc, béş
9 Çörek: Ekmek.
va{t namaz, elde tesbéh, seccade,
zikr édesen, hecce gétsen piyade,
Şéytana yüz daş atasan, ġurban kessen Mina’da,
Ger könülde rehm olmasa, ibadet de yalandır.” (Tayyar 1382/2003: 233)
Géce gündüz
10 Yaman:
Kötü.
4. Şiirlerinde İşlediği Konular
4.
Şiirlerinde
İşlediğiyüzyıllardır
Konular karanlıkta tutulan, dilleri, edebiyatları yasaklanan, kendi
Dede
Kâtip, şiirleri
Dede
Kâtip, kendi
şiirleridilini
yüzyıllardır
tutulan,
edebiyatları
yasaklanan,
kanını
taşıyan,
konuşan,karanlıkta
kendi duygu
ve dilleri,
düşüncelerini
paylaşan
halkına, dilini,
kendi kanını taşıyan, kendi dilini konuşan, kendi duygu ve düşüncelerini paylaşan halkıedebiyatını öğretmek, gideceği yolu göstermek için kendini sorumlu hisseden bir Türk edibi
na, dilini, edebiyatını öğretmek, gideceği yolu göstermek için kendini sorumlu hisseden
gibi
yazmıştır.
O seçkinler,
hanlar,
hakanlar
zevk, için
eğlence
Farsça,
bir Türk
edibi gibi
yazmıştır. O
seçkinler,
hanlar,için
hakanlar
zevk,unsuru
eğlenceolan
unsuru
olan Arapça
Farsça, Arapça
gazeller,
değil,
doğru yolu
göremeyen,
hukuku
gazeller,
kasideler
değil,kasideler
doğru yolu
göremeyen,
hakkı,
hukukuhakkı,
elinden
alınan,elinden
soyu, asaleti,
alınan, soyu, asaleti, kültürü unutturulmaya çalışılan halkı için, halk edebiyatı nazım türkültürü unutturulmaya çalışılan halkı için, halk edebiyatı nazım türleriyle yazmıştır.
leriyle yazmıştır.
Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmaktadır.
Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmakŞairin
çok az
şiiri
konuları,
dünyevî
aşkı,aşkı,
tabiat
ve ve
sosyal
hayatı
içermektedir.
tadır. Şairin
çok
az gündelik
şiiri gündelik
konuları,
dünyevî
tabiat
sosyal
hayatı
içermek- Dinî
tedir. Dinî şiirlerinde,
Kur’an-ı Kerim’den
bazı ayetleri
ve hadisleri
yorumlamış,
bazıbilginlerinin
din
şiirlerinde,
Kur’an-ı Kerim’den
bazı ayetleri
ve hadisleri
yorumlamış,
bazı din
bilginlerinin
vecizelerine
yer
vermiştir.
Millî
şiirleri
de
büyük
yekun
tutmaktadır.
Şair,
vecizelerine yer vermiştir. Millî şiirleri de büyük yekun tutmaktadır. Şair, Türk milletine
Türk milletine mensubiyetini, Türk milletinin özellik ve meziyetlerini çok öne çıkarmışmensubiyetini,
Türktemsilcisi,
milletinin sözcüsü
özellik ve
meziyetlerini
çok öne çıkarmıştır.
Kendini halkının
tır. Kendini halkının
kabul
eden şair, şiirlerinde
kendi meselelerinden
temsilcisi,
eden
şair,etmiş,
şiirlerinde
kendi meselelerinden
çokaçıkça
halkının
çok halkınınsözcüsü
derdini,kabul
kederini
mevzu
halk içindeki
ayıpları, kusurları
irde-derdini,
lemiştir. Üstat,
dertleri
dökmekten,
açıp göstermekten
kederini
mevzusosyal
etmiş,
halk ortaya
içindeki
ayıpları, toplumun
kusurları yaralarını
açıkça irdelemiştir.
Üstat, sosyal
de çekinmemiştir. O, şiirlerinde özellikle Allah (c.c.), Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim,
dertleri ortaya dökmekten, toplumun yaralarını açıp göstermekten de çekinmemiştir. O,
11) Reyazet: özellikle
Riyazet, nefsi
terbiye
etmek.Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim, Türkçe, Türklük, Türk
şiirlerinde
Allah
(c.c.),
Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok yer vermiştir.
4.1. Allah ve İslâmî Değerler
Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç gaye
vardır?” diye sorduğunda “Dinde üç gaye vardır: Fikirleri aydınlatmak, huyları düzeltmek,
yüreklere fazilet ve adaleti yerleştirmek.” şeklinde cevap vermiştir (Tansel 1969: 18). Dede
Kâtip’in din anlayışı da Şeyh Cemaleddin gibidir. Müslümanların aydınlanması, huy ve
ahlâklarını düzeltmeleri, hakka, hukuka saygılı, adil ve birlik içinde olmaları en büyük
Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmaktadır.
Şairin çok az şiiri gündelik konuları, dünyevî aşkı, tabiat ve sosyal hayatı içermektedir. Dinî
şiirlerinde, Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri ve hadisleri yorumlamış, bazı din bilginlerinin
vecizelerine yer vermiştir. Millî şiirleri de büyük yekun tutmaktadır. Şair, Türk milletine
mensubiyetini, Türk milletinin özellik ve meziyetlerini çok öne çıkarmıştır. Kendini halkının
temsilcisi, sözcüsü kabul eden şair, şiirlerinde kendi meselelerinden çok halkının derdini,
kederini mevzu etmiş, halk içindeki ayıpları, kusurları açıkça irdelemiştir. Üstat, sosyal
dertleri ortaya dökmekten, toplumun yaralarınıAtatürk
açıp göstermekten
de çekinmemiştir. O,
Üniversitesi Sosyal Bilimler
148
/
Ali
KAFKASYALI
şiirlerinde özellikle Allah (c.c.), Hz. Muhammed,
Kur’an-ı
Kerim,
Türklük, Türk
Enstitüsü
Dergisi
2012Türkçe,
16 (2): 141-163
Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok yer vermiştir.
Türkçe, Türklük, Türk Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok
4.1. Allah ve İslâmî Değerler
yer vermiştir.
Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç gaye
4.1. Allah ve İslâmî Değerler
vardır?” diye sorduğunda “Dinde üç gaye vardır: Fikirleri aydınlatmak, huyları düzeltmek,
Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç
yüreklere
fazilet
adaleti yerleştirmek.”
şeklinde
cevap
vermiştir
(Tansel 1969: 18). Dede
gaye vardır?”
diyevesorduğunda
“Dinde üç gaye
vardır:
Fikirleri
aydınlatmak,
huyları
Kâtip’in
dinyüreklere
anlayışıfazilet
da Şeyh
Cemaleddin
gibidir. şeklinde
Müslümanların
aydınlanması,
düzeltmek,
ve adaleti
yerleştirmek.”
cevap vermiştir
(Tansel huy ve
1969: 18). Dede
Kâtip’in din
anlayışı
da Şeyh
Cemaleddin
Müslümanların
ahlâklarını
düzeltmeleri,
hakka,
hukuka
saygılı,
adil ve gibidir.
birlik içinde
olmaları ayen büyük
dınlanması, huy ve ahlâklarını düzeltmeleri, hakka, hukuka saygılı, adil ve birlik içinde
arzusudur. Bunu sağlamak için aslî değerler olan “Allah, Peygamber ve Kur’an”ın iyi
olmaları en büyük arzusudur. Bunu sağlamak için aslî değerler olan “Allah, Peygamber
bilinmesi
gerektiğine
inanmaktadır.
“Urmu Gölü
Manzumesi”nde
“Elif Allah,
ve Kur’an”ın
iyi bilinmesi
gerektiğine inanmaktadır.
“Urmu
Gölü Manzumesi”nde
“Elif mim8
Allah, mim Muhammed,
ġaf diyerek
ßur’an” diyerek
her şeyden
bu değerlerin
hakkıyla
Muhammed,
ġaf ßur’an”
her şeyden
önce önce
bu değerlerin
hakkıyla
bilinmesi
bilinmesi
gerektiğini
açıkça
ifade
etmiştir.
Üç herf açıkça
ile metalibi
gerektiğini
ifade bitirek,
etmiştir.
Elif Allah, mim Muhammed,
ġaf ßur’an,
8
“Urmu Gölü sözümüzü yétirek1214,
Hübbü’l
veten
minel
iman
,
bil,
inan.”
(Tayyar
1384/2005:
80)
Kéçenlerden13 doğru ibret götürek,
4.1.1.
(c. c.) bitirek,
Üç herfAllah
ile metalibi
11 Reyazet: Riyazet,
nefsi
terbiye
etmek.
Eliffazla
Allah,
mim
Muhammed,
ġaf ßur’an,
Yüzden
şiirinde
Allah lafz-ı celilini
kullanan Dede Kâtip nice şiirini de “Allah”, “Ya
12 Yétirek:
Tamamlayalım.
Hübbü’l veten minel iman14, bil, inan.” (Tayyar 1384/2005: 80)
Kerim”, “Yaradan’ım”, “Bir Allah Adı”, “Yardım Eyle Yaradan’ım”, “Penahım Menim”, “Ya
4.1.1. Allah (c. c.)
Allah
c.) adlarla tamamen Allah’a hasretmiştir. Elde mevcut kayıtlı sohbetleri
Reb4.1.1.
Meded”
ve(c.
benzeri
Yüzden fazla şiirinde Allah lafz-ı celilini kullanan Dede Kâtip nice şiirini de “Allah”, “Ya
Yüzden fazla
şiirinde
lafz-ı celilini
nice şiirini
de “Aldinlendiğinde
veya
şiirleriAllah
okunduğunda
onunkullanan
Allah’ınDede
adınıKâtip
ve sıfatlarını
gönlüne
nakşetmiş
Kerim”,
“Bir Allah“Bir
Adı”,
“Yardım
Yaradan’ım”,
“Penahım “PenaMenim”, “Ya
lah”, “Ya“Yaradan’ım”,
Kerim”, “Yaradan’ım”,
Allah
Adı”,Eyle
“Yardım
Eyle Yaradan’ım”,
çok
bir“Ya
mü’min
ve muvahhid
olduğuadlarla
anlaşılmaktadır.
Kendisinin
de “Yaradan
Allah’a
hım samimi
Menim”,
Reb Meded”
ve benzeri
tamamen Allah’a
hasretmiştir.
Reb
Meded”
ve benzeri
adlarla tamamen
Allah’a hasretmiştir.
Elde mevcut
kayıtlıElde
sohbetleri
mevcut kayıtlı ki
sohbetleri
dinlendiğinde
veya şiirleri
okunduğunda
onun Allah’ın
adını21) diye
şükrediyorum
ben Allah’ı
tanıyan dürüst
bir Müslüman’ım
…”(Tayyar
1387/2008:
dinlendiğinde
veya şiirleri
okunduğunda
onunbir
Allah’ın
ve sıfatlarını
gönlüne
nakşetmiş
ve sıfatlarını gönlüne
nakşetmiş
çok samimi
mü’minadını
ve muvahhid
olduğu
anlaşılifade
ettiği
gibi
o,
Allah’ı
bilen
bir
Müslüman’dır.
“Günümüz
Aydın”
kitabının
ön
sözüne
maktadır.
deve
“Yaradan
Allah’a
şükrediyorum
ki ben
Allah’ı tanıyan
dürüstAllah’a
çok
samimiKendisinin
bir mü’min
muvahhid
olduğu
anlaşılmaktadır.
Kendisinin
de “Yaradan
bir Müslüman’ım…”(Tayyar
diye
ettiği gibi bile
o, Allah’ı
bilen bir“Her bir
besmele
ile başlayarak, hatta 1387/2008:
besmeleden21)
önce
önifade
söz kelimesini
kullanmadan
şükrediyorum
ki
ben
Allah’ı
tanıyan
dürüst
bir
Müslüman’ım
…”(Tayyar 1387/2008: 21) diye
Müslüman’dır. “Günümüz Aydın” kitabının ön sözüne besmele ile başlayarak, hatta besişe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.”
ifade
ettiği
gibi
bilenbile
birkullanmadan
Müslüman’dır.
kitabının
ön sözüne
meleden
önce
ön o,
sözAllah’ı
kelimesini
“Her“Günümüz
bir işe gücüAydın”
yeten ve
hiçbir şeye
(Tayyar
1387/2008:
11)gazabından
diye yazan çok
Dede
Kâtip,
hem adı
nesir
yazılarında
hem de şiirlerinde
benzemeyen,
rahmi
olan
Allah’ın
ile.”
(Tayyar 1387/2008:
11) diye Allah’ı
besmele ile başlayarak, hatta besmeleden önce ön söz kelimesini bile kullanmadan “Her bir
yazan
Dede Kâtip, hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı çok anmıştır.
çok
anmıştır.
işe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.”
“Kerim Allah, sen lütf éyle kereminden düşgüne,
(Tayyar 1387/2008: 11) diye
yazanyardım
Dede Kâtip,
hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı
Sen déyibsen varlı15 gerek
étsin düşgüne,
16
varlı sensen Allah, rehm éyle biz düşgüne,
çok Esil
anmıştır.
Sâilik17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36)
“Kerim
Allah,
sen lütf éyle kereminden düşgüne,
12)Yétirek:
“EzizimTamamlayalım.
bir Allah’ı,
15
Sen
déyibsen
varlı
étsin düşgüne,
13)Kéçenlerden:
Geçmişlerimizden,
tarihimizden.
Çağırram
bir Allah’ı,gerek yardım
16
Esil
varlı
sensen
Allah,
rehm
éyle
biz düşgüne,
14)Vatan
sevgisi
imandandır.
Zalımın
ço{ şéyi var
17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36)
Sâilik
Mazlumun
Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254)
15)Varlı:
Varlıklı,bir
zengin.
“Ezizim bir Allah’ı,
4.1.2. Hz.bir
Muhammed
Çağırram
Allah’ı, (s.a.v)
Zalımın
ço{
şéyi
Dede Kâtip’in var
şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz.
Mazlumun bir Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254)
Muhammed’dir. Şair “Resûlallah”, “Selâm”, “Bizdedir”, “Éşġine” redifli şiirlerini Hz.
4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v)
Muhammed’e hasretmekle birlikte onlarca şiirinde de ondan, onun ilkelerinden bahsetmiştir.
Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz.
Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih
Muhammed’dir. Şair “Resûlallah”, “Selâm”, “Bizdedir”, “Éşġine” redifli şiirlerini Hz.
ifadelerle bahsetmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının girişinde “Bütün kâinatın
Muhammed’e hasretmekle birlikte onlarca şiirinde de ondan, onun ilkelerinden bahsetmiştir.
zerrelerinin hesabı ve sayısından daha fazla selam ve salâvat âlemlere rahmet için gönderilen
Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih
dinlendiğinde veya şiirleri okunduğunda onun Allah’ın adını ve sıfatlarını gönlüne nakşetmiş
çok samimi bir mü’min ve muvahhid olduğu anlaşılmaktadır. Kendisinin de “Yaradan Allah’a
şükrediyorum ki ben Allah’ı tanıyan dürüst bir Müslüman’ım…”(Tayyar 1387/2008: 21) diye
ifade ettiği gibi o, Allah’ı bilen bir Müslüman’dır. “Günümüz Aydın” kitabının ön sözüne
besmele ile başlayarak, hatta besmeleden önce ön söz kelimesini bile kullanmadan “Her bir
işe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.”
(Tayyar 1387/2008: 11)
diye yazan Dede Kâtip, hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı
çok anmıştır.
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
“Kerim Allah, sen lütf éyle kereminden düşgüne,
Sen déyibsen varlı15 gerek yardım étsin düşgüne,
Esil16 varlı sensen Allah, rehm éyle biz düşgüne,
Sâilik17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36)
“Ezizim bir Allah’ı,
Çağırram bir Allah’ı,
Zalımın ço{ şéyi var
Mazlumun bir Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254)
149
4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v)
4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v)
Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz.
Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz.
Muhammed’dir.
Şair“Resûlallah”,
“Resûlallah”,“Selâm”,
“Selâm”,
“Bizdedir”,
“Éşġine”
şiirlerini
Hz.
Muhammed’dir. Şair
“Bizdedir”,
“Éşġine”
redifliredifli
şiirlerini
Hz.
Muhammed’e hasretmekle
hasretmekle birlikte
Muhammed’e
birlikte onlarca
onlarca şiirinde
şiirindede
deondan,
ondan,onun
onunilkelerinden
ilkelerindenbahsetbahsetmiştir.
miştir. Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkınKitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih
dan nezih ifadelerle bahsetmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının girişinde “Bütün
ifadelerle
bahsetmektedir.
“Günümüz
adlıselam
kitabının
girişinde
“Bütün
kâinatın zerrelerinin
hesabı ve
sayısındanAydın”
daha fazla
ve salâvat
âlemlere
rahmetkâinatın
9
9
için
gönderilen
İslâm
peygamberi
Hz.
Muhammed
Mustafa’nın
cemal
ve
kemaline
ve
zerrelerinin hesabı ve sayısından daha fazla selam ve salâvat âlemlere rahmet için gönderilen
âline ve evladına ve ashabına ve etbaına ve ahbabına olsun.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye
redifli
şiirinde “şems-i
cihan” dediği
Hz. cemal
Peygamberin
vasıflarını
sıralayıp
şöyle
İslâm
peygamberi
Hz. Muhammed
Mustafa’nın
ve Hz.
kemaline
ve âlinevasıflarını
ve evladına
ve
redifli
şiirinde
“şems-i
cihan”
dediği
Peygamberin
vasıflarını
sıralayıp
şöyle
başlayan
şair “bizdedir”
redifli
şiirinde
“şems-iHz.
cihan”
dediği
Peygamberin
sahiplenmektedir:
ashabına
ve etbaına
ve ahbabına olsun.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye başlayan şair “bizdedir”
sıralayıp şöyle
sahiplenmektedir:
sahiplenmektedir:
18
“Deli könül dur18 şükr éyle lutf-i Yézdân bizdedir,
“Deli könül dur şükr éyle lutf-i Yézdân bizdedir,
Sıddıġ îmân bir haġiġat asıl erkân bizdedir.
Sıddıġ îmân bir haġiġat asıl erkân bizdedir.
Kân-ı edeb hem şefâat rehmetenlilâlemîn,
Kân-ı edeb
hem şefâat
rehmetenlilâlemîn,
13 Kéçenlerden:
Geçmişlerimizden,
tarihimizden.
Yüz yirmi
dörd min içinde
şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35)
Yüz
yirmi
dörd
min
içinde
şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35)
14 Vatan sevgisi imandandır.
Hz.Varlıklı,
Muhammed’e
hasrettiği
“Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını,
15 Varlı:
zengin.
Hz. Muhammed’e
hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını,
16 Esil:
Asıl.Muhammed’e hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmaHz.
âlemlere
hidayet için gönderildiğini ve yüz yirmi dört bin nebi içerisinde yegâne makam
17 Sâilik: Sâiliz,
dilenciyiz.
âlemlere
hidayet
için gönderildiğini
ve yüz
yirmi
dörtdört
binbin
nebi
içerisinde
dığını, âlemlere
hidayet
için gönderildiğini
ve yüz
yirmi
nebi
içerisindeyegâne
yegânemakam
sahibi
olduğunu
bildirmektedir:
makamolduğunu
sahibi olduğunu
bildirmektedir:
sahibi
bildirmektedir:
“Géce gündüz adın dilimde ezber,
“Géce gündüz adın dilimde ezber,
Âleme hidâyet ya Resûlallah.
Âleme hidâyet ya Resûlallah.
Yüz yirmi dörd min enbiya içinde,
Yüz yirmi dörd min enbiya içinde,
Sahib-i sadâret ya Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32)
Sahib-i sadâret ya Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32)
“Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet için gönderildiğini vurgulayarak onun
“Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet için gönderildiğini vurgulayarak onun
“Éşġine”
redifli şiirinde
ise onun âlemlere
içindilemektedir:
gönderildiğini vurgulayarak
hatırı
için günahlarının
bağışlanmasını
Cenab-ı rahmet
Allah’tan
hatırı
bağışlanmasını
Cenab-ı
Allah’tan
dilemektedir:
onun için
hatırıgünahlarının
için günahlarının
bağışlanmasını
Cenab-ı
Allah’tan
dilemektedir:
“ßadir Allah kéç günahım19
ism-i ßufran éşġine,
19
“ßadir Allah kéç günahım ism-i ßufran éşġine,
Rûz-i ezel ġelem yazan rehm-i Rehman éşġine.
Rûz-i ezel ġelem yazan rehm-i Rehman éşġine.
Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa,
Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa,
SalluAsıl.
ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36)
16)Esil:
Sallu ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36)
17)Sâilik:
dilenciyiz.
Başka Sâiliz,
bir şiirinde
de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan ve Hz. Muhammed’in
Başka
bir
şiirinde
de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan ve Hz. Muhammed’in
18)Dur: Kalk.
ümmeti olduklarını bildirmektedir.
ümmeti olduklarını bildirmektedir.
“Yaradan’ın ġudretine ço{ şükür,
“Yaradan’ın ġudretine ço{ şükür,
Adam yaranmışıġ düz insan bizik.
Adam yaranmışıġ
düz insan bizik.
Muvahhidik20
Lâliâhe illâllâh,
Muvahhidik20 Lâliâhe illâllâh,
Mehemmed ümmeti Müselman bizik.”21
Mehemmed ümmeti Müselman bizik.”21
4.1.3. Kur’an-ı Kerim
4.1.3. Kur’an-ı Kerim
Müfessir şair Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine,
Müfessir şair Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine,
buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini hurafelerden, efsane ve menkıbelerden uzak,
buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini hurafelerden, efsane ve menkıbelerden uzak,
Kur’an ayetlerine dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Allah’ın
Kân-ı
edeb
hem
şefâat
rehmetenlilâlemîn,
Yüz
içinde
şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35)
Kân-ıyirmi
edebdörd
hemmin
şefâat
rehmetenlilâlemîn,
Yüz
yirmi
dörd
min
içinde
cihân
(Tayyar 1387/2008: 35)
YüzMuhammed’e
yirmi dörd minhasrettiği
içinde şems-i
şems-i
cihân bizdedir.”
bizdedir.”
(Tayyar
1387/2008:
35)
Hz.
“Resûlallah”
adlı şiirinde
onun
adını yâdından
çıkarmadığını,
Hz.
Muhammed’e
hasrettiği
“Resûlallah”
adlı
şiirinde
onun
adını
yâdından
çıkarmadığını,
Hz. Muhammed’e
“Resûlallah”
şiirinde
onunnebi
adını
yâdındanyegâne
çıkarmadığını,
âlemlere
hidayet için hasrettiği
gönderildiğini
ve yüz adlı
yirmi
dört bin
içerisinde
makam
âlemlere
hidayet
için
gönderildiğini
ve
yüz
yirmi
dört
bin
nebi
içerisinde
yegâne
âlemlere
hidayetbildirmektedir:
için gönderildiğini ve yüz yirmi dört bin nebi içerisinde yegâne makam
makam
sahibi
olduğunu
sahibi
olduğunu
bildirmektedir:
sahibi
olduğunu
bildirmektedir:
“Géce
gündüz
adın dilimde ezber,
“Géce
gündüz
dilimde
Âleme
hidâyet
ya Resûlallah.
“Géce gündüz adın
adın
dilimde ezber,
ezber,
Âleme
hidâyet
ya
Resûlallah.
Yüz
yirmi
dörd
min
enbiya içinde,
Âleme hidâyet ya Resûlallah.
Yüz
dörd
min
enbiya
Sahib-i
sadâret
Resûlallah.”
(Tayyar 1382/2003: 32)
Yüz yirmi
yirmi
dörd ya
min
enbiya içinde,
içinde,
Sahib-i
sadâret
ya
Resûlallah.”
(Tayyar 1382/2003: 32)
Sahib-i
Resûlallah.”
(Tayyar
1382/2003:
32) için gönderildiğini vurgulayarak onun
“Éşġine”sadâret
redifliyaşiirinde
ise onun
âlemlere
rahmet
Atatürkiçin
Üniversitesi
Sosyal Bilimler onun
“Éşġine”
redifli
şiirinde
ise
onun
âlemlere
rahmet
gönderildiğini
redifli şiirinde
ise onun âlemlere
rahmet için
gönderildiğini vurgulayarak
vurgulayarak onun
hatırı
günahlarının
bağışlanmasını
Cenab-ı Allah’tan
dilemektedir:
150“Éşġine”
/ için
Ali KAFKASYALI
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
hatırı
için
günahlarının
bağışlanmasını
Cenab-ı
Allah’tan
dilemektedir:
19 ism-i ßufran
hatırı
için günahlarının
bağışlanmasını
Cenab-ıéşġine,
Allah’tan dilemektedir:
“ßadir
Allah kéç günahım
19 ism-i
“ßadir
Allah
kéç
günahım
ßufran
éşġine,
Rûz-i
ezel
ġelem
yazan
rehm-i
Rehman
éşġine.
“ßadir Allah kéç günahım19 ism-i ßufran éşġine,
Rûz-i
ġelem
yazan
rehm-i
éşġine.
Âlemlere
Mustafa,
Rûz-i ezel
ezelrehmet
ġelem içün
yazangönderildi
rehm-i Rehman
Rehman
éşġine.
Âlemlere
rehmet
içün
gönderildi
Mustafa,
Sallu
ala
mim
Muhammed
dine
sultan
éşġine.”
(Tayyar 1382/2003: 36)
Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa,
Sallu
ala
mim
Muhammed
dine
sultan
éşġine.”
(Tayyar 1382/2003: 36)
Sallu
Muhammed
dine sultan
éşġine.”
(Tayyar
1382/2003:
36) ve Hz. Muhammed’in
Başkaala
birmim
şiirinde
de kendilerinin
dürüst,
Allahın
birliğine
inanan
Başka
bir
şiirinde
de
kendilerinin
dürüst,
Allahın
birliğine
inanan
Hz.
Başka
bir
dede
kendilerinin
dürüst, Allahın
birliğine
inananinanan
ve Hz.ve
Muhammed’in
Başka
birşiirinde
şiirinde
kendilerinin
dürüst,
Allahın
birliğine
ve
Hz. Muhammed’in
Muhammed’in
ümmeti
olduklarını
bildirmektedir.
ümmeti olduklarını
bildirmektedir.
ümmeti
olduklarını
bildirmektedir.
ümmeti
olduklarını
bildirmektedir.
“Yaradan’ın
ġudretine
ço{ şükür,
“Yaradan’ın
ġudretine
Adam
yaranmışıġ
düz
insan
bizik.
“Yaradan’ın20ġudretine ço{
ço{ şükür,
şükür,
Adam
yaranmışıġ
düz
insan
Muvahhidik
Lâliâhe
illâllâh,
Adam yaranmışıġ
düz insan bizik.
bizik.
20
21
Muvahhidik
Lâliâhe
illâllâh,
Mehemmed
ümmeti
Muvahhidik20 LâliâheMüselman
illâllâh, bizik.”21
Mehemmed
ümmeti
Müselman bizik.”
Mehemmed
ümmeti
4.1.3. Kur’an-ı
KerimMüselman bizik.”21
4.1.3.
Kur’an-ı
Kerim
4.1.3. Kur’an-ı
Kur’an-ı
Müfessir
şair Kerim
Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine,
4.1.3.
Kerim
Müfessir
şair
Dede
Kâtip,
şiirlerinde
Kur’an-ı Kerim’in
ayetlerine, hükümlerine,
Müfessir şair
şair
Dede
Kâtip,
şiirlerinde
hükümlerine,
buyruklarına
çok
yer
vermiştir.
İslâm
dinini Kur’an-ı
hurafelerden,
efsane ayetlerine,
ve menkıbelerden
Müfessir
Dede
Kâtip,
şiirlerinde
Kur’an-ı
Kerim’in Kerim’in
ayetlerine,
hükümlerine,
buy- uzak,
buyruklarına
çok
yer
vermiştir.
İslâm
dinini
hurafelerden,
efsane
ve
menkıbelerden
uzak,
ruklarınaayetlerine
çok çok
yer vermiştir.
İslâm
dininidinini
hurafelerden,
efsane efsane
ve menkıbelerden
uzak,Allah’ın
buyruklarına
yer
vermiştir.
İslâm
hurafelerden,
ve menkıbelerden
uzak,
Kur’an
dayanarak,
hadislerin
ışığında
yorumlamıştır.
Onlarca
şiirini
Kur’an
ayetlerine
dayanarak,
hadislerin
ışığında
yorumlamıştır.
Onlarca
şiirini
Allah’ın
Kur’an
ayetlerine dayanarak,
hadislerin
ışığında
yorumlamıştır.
Onlarca
şiirini
Allah’ın
Kur’an
dayanarak,
hadislerin
ışığında
yorumlamıştır.
Onlarca
şiirini
Allah’ın
emirleri,
peygamberin
hadisleri
ile bezemiştir.
“Bizdedir”
redifli
şiirinde
Kur’an’ın
emirleri, ayetlerine
peygamberin
hadisleri
ile
bezemiştir.
“Bizdedir”
redifli şiirinde
Kur’an’ın
özelemirleri,
peygamberin
hadisleri
ile
bezemiştir.
“Bizdedir”
redifli
şiirinde
Kur’an’ın
liklerini şöyle
sıralamıştır: emirleri,
peygamberin
hadisleri ile bezemiştir. “Bizdedir” redifli şiirinde Kur’an’ın
özelliklerini
şöyle
sıralamıştır:
özelliklerini
şöyle
sıralamıştır:
özelliklerini
şöyle
sıralamıştır:
“Ba{ ihsâne
adâlete
emr édib Sübhân’ımız,
“Ba{
ihsâne
adâlete
édib
O{unur
hükm-i
insanlıġ
ßur’ân’ımız.
“Ba{ ihsâne
adâlete emr
emr sâbitdir
édib Sübhân’ımız,
Sübhân’ımız,
22 yéddi
O{unur
hükm-i
insanlıġ
sâbitdir
ßur’ân’ımız.
Béş
ġârre
iġlimde
var
şevket-i
şânımız,
10
O{unur hükm-i
insanlıġ sâbitdir
ßur’ân’ımız.
22 yéddi
23
Béş
ġârre
iġlimde
var
şevket-i
şânımız,
Dörd
kitâbın
mütemmimi
hökm-i
ßur’ân
bizdedir.”
(Tayyar 1387/2008: 35)
22
Béş ġârre yéddi iġlimde23var şevket-i şânımız,
Dörd
kitâbın
ßur’ân
bizdedir.”
(Tayyar 1387/2008: 35)
23 hökm-i
DördMüslümanlar
kitâbın mütemmimi
mütemmimi
hökm-i
ßur’ân
bizdedir.”
1387/2008:
35) edep olduğunu,
Şair,
adına kendi
gönlüne
hitap
ederek, (Tayyar
Kur’an’ın
anlamının
Şair, Müslümanlar adına kendi gönlüne hitap ederek, Kur’an’ın anlamının edep oldu18 Dur: Kalk.
edepten,
ahlâktan
nasibini
alamayanların
imandan
nasipnasip
alamayacaklarını,
imanın
esasının da
ğunu, edepten,
ahlâktan
nasibini
alamayanların
imandan
alamayacaklarını,
imanın
19
18
Günahımı affet.
Dur:günahım:
Kalk.
18 Kéç
Dur:
Kalk.
esasının
da
edep
olduğunu
bildirmektedir.
20
19 Muvahhidik:
eden,
Allah’ın birliğine inanan.
edep
bildirmektedir.
Kéç olduğunu
günahım:Tevhid
Günahımı
affet.
19 Kéç günahım: Günahımı affet.
21
20 Muti’
ü’l-Ġur’an:
Kur’an’a
itaat eden;
Hacı Abdurrahman
Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd.
Tevhid
eden, Allah’ın
birliğine
inanan.
20 Muvahhidik:
Tevhid heġiġeti
eden, Allah’ın
birliğine inanan.
“Deli
istesen,
22
21 Muvahhidik:
Kıta,könül
kara. Kur’an’a
Muti’ ü’l-Ġur’an:
itaat eden; Hacı Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd.
21 Ġarre:
ü’l-Ġur’an: me’nası
Kur’an’a itaat
eden; Hacıedeb.
Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd.
ßur’an’ın
edebdir
22 Muti’
Kıta, kara.
22 Ġarre:
Ġarre: Kıta, kara.
Edebsizler pay alanmaz imandan,
İmanın binası edebdir edeb.” (Tayyar 1382/2003: 196)
4.1.4. Şiî - Sünnî Meselesi
Büyük güçlerin İslâm âlemini, aynı zamanda Türk-İslâm âlemini parçalamak, onun
birliğini
bozmakGünahımı
için tarih
içerisinde oluşturduğu ve yüzyıllardan beridir tefrika unsuru olarak
19)Kéç günahım:
affet.
20)Muvahhidik: Tevhid eden, Allah’ın birliğine inanan.
kullandığı
Şiî-Sünnî meselesinin gerçek yüzünü ve arka plânını çok iyi bilen Dede Kâtip,
21)Muti’ ü’l-Ġur’an: Kur’an’a itaat eden; Hacı Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı,
1387/2008,
s. 211
vd. için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde
TürkUrmiye
dünyası
ve İslâm
âlemi
22)Ġarre: Kıta, kara.
23)Mütemmimi: Tamamlayanı.
işlemiştir.
Sünnî bir İslâm âlimi, bir “dede” şair olarak şiirlerinde Şiî-Sünnî ayrımının ciddiyetini,
vahametini ve hâl çâresini ortaya koymuştur. “İslâm oğlu” adlı şiirini tamamen bu konuya
hasreden şair, ilk dörtlükte, Müslümanlara hitap ederek, gafletten uyanmalarını, birlik ve
arkadaş olmalarını, Kur’an’ın Müslümanları kardeş saydığını, bu sebepten kardeş olunması
gerektiğini, ihtilafların kenara atılmasını, bölücülüğün Müslümanları yıprattığını, Sünnîlerin
de Şiîlerin de Müslüman olduğunu, gerçek dindaş olmaları gerektiğini vurgulamaktadır:
“İslâm oğlu dur ġefletden gel bâhem24 yoldaş olaġ,
ßur’an bizi ġardaş édib gel biz de ġardaş olaġ.
10
Şair,
Şair, Müslümanlar
Müslümanlar adına
adına kendi
kendi gönlüne
gönlüne hitap
hitap ederek,
ederek, Kur’an’ın
Kur’an’ın anlamının
anlamının edep
edep olduğunu,
olduğunu,
edepten,
edepten, ahlâktan
ahlâktan nasibini
nasibini alamayanların
alamayanların imandan
imandan nasip
nasip alamayacaklarını,
alamayacaklarını, imanın
imanın esasının
esasının da
da
edep
edep olduğunu
olduğunu bildirmektedir.
bildirmektedir.
“Deli
“Deli könül
könül heġiġeti
heġiġeti istesen,
istesen,
ßur’an’ın
me’nası
ßur’an’ın me’nası edebdir
edebdir edeb.
edeb.
Edebsizler
Edebsizler pay
pay alanmaz
alanmaz imandan,
imandan,
İmanın
1382/2003: 196)
İmanın binası
binası edebdir
edebdir edeb.”
edeb.” (Tayyar
(Tayyar 1382/2003: 196)
4.1.4.
4.1.4. Şiî
Şiî -- Sünnî
Sünnî Meselesi
Meselesi
151
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
Büyük
güçlerin
İslâm
Büyük güçlerin İslâm âlemini,
âlemini, aynı
aynı zamanda
zamanda Türk-İslâm
Türk-İslâm âlemini
âlemini parçalamak,
parçalamak, onun
onun
birliğini
için
tarih
4.1.4.bozmak
Şiî - Sünnî
birliğini
bozmak
içinMeselesi
tarih içerisinde
içerisinde oluşturduğu
oluşturduğu ve
ve yüzyıllardan
yüzyıllardan beridir
beridir tefrika
tefrika unsuru
unsuru olarak
olarak
kullandığı
Şiî-Sünnî
meselesinin
yüzünü
ve
iyi
Büyük güçlerin
âlemini, gerçek
aynı
zamanda
âleminiçok
parçalamak,
onun
kullandığı
Şiî-Sünnîİslâm
meselesinin
gerçek
yüzünüTürk-İslâm
ve arka
arka plânını
plânını
çok
iyi bilen
bilen Dede
Dede Kâtip,
Kâtip,
birliğini
bozmak
için tarih
içerisinde
oluşturduğu
ve yüzyıllardan
beridir
tefrika unsuru
Türk
dünyası
ve
İslâm
âlemi
için
çok
büyük
kayıplara
sebep
olmuş
bu
meseleyi
de
şiirlerinde
Türk dünyası ve İslâm âlemi için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde
olarak kullandığı Şiî-Sünnî meselesinin gerçek yüzünü ve arka plânını çok iyi bilen Dede
işlemiştir.
işlemiştir.
Kâtip,
Türk dünyası ve İslâm âlemi için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de
şiirlerinde
işlemiştir. Sünnî
Sünnî bir
bir İslâm
İslâm âlimi,
âlimi, bir
bir “dede”
“dede” şair
şair olarak
olarak şiirlerinde
şiirlerinde Şiî-Sünnî
Şiî-Sünnî ayrımının
ayrımının ciddiyetini,
ciddiyetini,
Sünnî bir İslâm
âlimi, birortaya
“dede” şair olarak “İslâm
şiirlerinde Şiî-Sünnî
ayrımının ciddiyevahametini
vahametini ve
ve hâl
hâl çâresini
çâresini ortaya koymuştur.
koymuştur. “İslâm oğlu”
oğlu” adlı
adlı şiirini
şiirini tamamen
tamamen bu
bu konuya
konuya
tini, vahametini ve hâl çâresini ortaya koymuştur. “İslâm oğlu” adlı şiirini tamamen bu
hasreden
şair,
ilk
dörtlükte,
Müslümanlara
hitap
ederek,
gafletten
uyanmalarını,
birlik
ve
hasredenhasreden
şair, ilkşair,
dörtlükte,
Müslümanlara
hitap hitap
ederek,
gafletten
uyanmalarını,
konuya
ilk dörtlükte,
Müslümanlara
ederek,
gafletten
uyanmaları-birlik ve
arkadaş
kardeş
olunması
nı,
birlikolmalarını,
ve arkadaş Kur’an’ın
olmalarını,Müslümanları
Kur’an’ın Müslümanları
kardeş bu
saydığını,
bu kardeş
sebepten
arkadaş
olmalarını,
Kur’an’ın
Müslümanları
kardeş saydığını,
saydığını,
bu sebepten
sebepten
kardeş
olunması
kardeş
olunması
gerektiğini,
ihtilafların
kenara
atılmasını,
bölücülüğün
Müslümanları
gerektiğini,
ihtilafların
kenara
atılmasını,
bölücülüğün
Müslümanları yıprattığını,
Sünnîlerin
gerektiğini, Sünnîlerin
ihtilaflarınde
kenara
atılmasını,
bölücülüğün
Sünnîlerin
yıprattığını,
Şiîlerin
de Müslüman
olduğunu,Müslümanları
gerçek dindaş yıprattığını,
olmaları gerekde
Şiîlerin
de
Müslüman
olduğunu,
gerçek
dindaş
olmaları
gerektiğini
vurgulamaktadır:
tiğini
vurgulamaktadır:
de Şiîlerin
de Müslüman olduğunu, gerçek dindaş olmaları gerektiğini vurgulamaktadır:
24
“İslâm
oğlu
“İslâm oğlu dur
dur ġefletden
ġefletden gel
gel bâhem
bâhem24 yoldaş
yoldaş olaġ,
olaġ,
ßur’an
bizi
ġardaş
édib
gel
biz
de
ġardaş
ßur’an bizi ġardaş édib gel biz de ġardaş olaġ.
olaġ.
İ{tilâfı
İ{tilâfı at
at kenara
kenara tefriġa
tefriġa yı{dı
yı{dı bizi,
bizi,
Men
Müselman,
sen
Müselman
1382/2003: 45)
Men Müselman, sen Müselman gel
gel doğru
doğru dindaş
dindaş olaġ!”
olaġ!” (Tayyar
(Tayyar 1382/2003: 45)
Aynı
şiirin
ikinci
dörtlüğünde
Kur’an
alfabesinde
“sin”
ile
harflerinin
arka
Aynışiirin
şiirinikinci
ikincidörtlüğünde
dörtlüğünde
Kur’an
alfabesinde
“sin”
ile “şin”
“şin”
harflerinin
arka arkaya
arkaya
Aynı
Kur’an
alfabesinde
“sin”
ile “şin”
harflerinin
arka arkageldiğini
aralarında
başka
harfin
olmadığını,
bunun
gibi
SünnîŞiî
mezhepleri
de
birbirinin
ya
geldiğini
aralarında
başkaharfin
harfinolmadığını,
olmadığını, bunun
bunun gibi
gibi Sünnîgeldiğini
aralarında
başka
Sünnî- Şiî
Şiîmezhepleri
mezhepleridedebirbirbirinin
birinin
devamıdır,
araya
ayrılığı
düşmanların
soktuğunu,
düşmanların
oyununu
bozmak
devamıdır,
devamıdır, araya
araya ayrılığı
ayrılığı düşmanların
düşmanların soktuğunu,
soktuğunu, düşmanların
düşmanların oyununu
oyununu bozmak
bozmak için
için Sünnî
Sünnî ve
ve
için Sünnî ve Şiî Müslümanların el ele vererek düşmana fırsat vermemeleri gerektiğini,
Şiî
Müslümanların
el
ele
vererek
düşmana
fırsat
vermemeleri
gerektiğini,
bu
birliği
temin
Şiîbirliği
Müslümanların
el ele
vererek
düşmana
fırsat
gerektiğini, bu birliği
bu
temin ettikleri
takdirde
düşmanın
başına
ağırvermemeleri
bir taş gibi düşebileceklerini
ifade temin
etmektedir:
ettikleri
takdirde
düşmanın
başına
ağır
bir
taş
gibi
düşebileceklerini
ifade
etmektedir:
ettikleri takdirde düşmanın başına ağır bir taş gibi düşebileceklerini ifade etmektedir:
25
“Sin”
“Sin” ile
ile “şin”
“şin” yapışıġdır
yapışıġdır fasılasız
fasılasız dal
dal ba
ba dal
dal25,,
Araya
Araya herf
herf salıblar
salıblar İslâm
İslâm olub
olub ġiyl
ġiyl üü ġal,
ġal,
26
Sünnü-Şie
vér
el
ele
bulmasın
düşmen
Sünnü-Şie vér el ele bulmasın düşmen macal
macal26,,
Göyden
1382/2003: 45)
Göyden düşmenin
düşmenin başına
başına düşen
düşen ağır
ağır daş
daş olaġ!”
olaġ!” (Tayyar
(Tayyar 1382/2003: 45)
Üçüncü
Üçüncü
bentte,
Kur’an’da
Allah’ın
ipine tutunmak
tutunmak gerektiğinin
gerektiğinin yazıldığını,
yazıldığını, bunun
bunun
Üçüncü bentte,
bentte, Kur’an’da
Kur’an’da Allah’ın
Allah’ın ipine
ipine
tutunmak
gerektiğinin
yazıldığını,
bunun için
için bu
bu
için buuyup
emre uyup
Allah’ın
ipine
sarılmak
icapettiğini;
ettiğini; bütün
bütün Müslümanların
Allah’ının
emre
Allah’ın
ipine
sarılmak
icap
Müslümanların
Allah’ının
bir,
emre uyup Allah’ın ipine sarılmak icap ettiğini; bütün Müslümanların Allah’ının bir,
bir, peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik
23
içerisinde
olunmasını
Tamamlayanı. vurguladıktan sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali ihtilafını düşmanların
23 Mütemmimi:
Mütemmimi: Tamamlayanı.
24
Bahem:
Beraber,
içimize
soktuğunu,
Allah’ın adına yemin ederek söylemektedir. Son mısrada da bölücü ve
24 Bahem: Beraber, birlikte.
birlikte.
25 “Sin” harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap alfabesinde aralıksız yan yanadır.
25 “Sin”unsurların
nifak
plânlarını
boşa
çıkarmak
onların, yani düşmanın ağzını yandıracak
harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap
alfabesinde
aralıksıziçin
yan yanadır.
26 Macal: Fırsat, imkân.
26
Macal:
Fırsat,
imkân.
ateş gibi sıcak aş olunması gerektiğini dilemektedir:
24)Bahem: Beraber, birlikte.
25) “Sin” harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap alfabesinde aralıksız yan yanadır.
26)Macal: Fırsat, imkân.
11
11
11
peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik
peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik
içerisinde
olunmasını
vurguladıktan
Hz. Ömer
ve Hz.
Ali ihtilafını
içimize
peygamberinin
bir, kıblesinin
bir sonra
olduğunu
bilmek
gerektiğini,
yanidüşmanların
birlik, beraberlik
içerisinde olunmasını vurguladıktan sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali ihtilafını düşmanların içimize
soktuğunu,
Allah’ın adına
yemin ederek
söylemektedir.
mısrada düşmanların
da bölücü veiçimize
nifak
içerisinde olunmasını
vurguladıktan
sonra Hz.
Ömer ve Hz.Son
Ali ihtilafını
soktuğunu, Allah’ın adına yemin ederek söylemektedir. Son mısrada da bölücü ve nifak
unsurların
için onların,
yani düşmanın
ağzını yandıracak
ateşnifak
gibi
soktuğunu,plânlarını
Allah’ın boşa
adınaçıkarmak
yemin ederek
söylemektedir.
Son mısrada
da bölücü ve
unsurların plânlarını boşa çıkarmak için onların,Atatürk
yani düşmanın
ağzını
yandıracak
ateş gibi
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
sıcak
gerektiğini
dilemektedir:
unsurların
plânlarını
boşa çıkarmak
için onların, yani düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi
152 / aş
Aliolunması
KAFKASYALI
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
sıcak
aş
olunması
gerektiğini dilemektedir:
27 gel tutaġ hebl-ullahı28,
“ßur’an
déyib:gerektiğini
“ve’tesimû”
sıcak
aş olunması
dilemektedir:
“ßur’an
déyib:
“ve’tesimû”27
gel tutaġ
hebl-ullahı28,
Bir
Allah’ı,
bir Péyğember,
ġiblemiz
béyt’ullah’ı,
27 gel tutaġ hebl-ullahı28,
“ßur’an
déyib:
“ve’tesimû”
Bir Allah’ı,
bir Péyğember,
ġiblemiz
béyt’ullah’ı,
Ömer-Eli
i{tilafın
düşmen salıb
billahi,
Bir
Allah’ı,
bir Péyğember,
ġiblemiz
béyt’ullah’ı,
Ömer-Eli
i{tilafın
düşmenod
salıb
billahi,
Düşmenin
ağzın yandıran
kimi
dağ aş olaġ!”29
Ömer-Eli
i{tilafın
düşmen
salıb
billahi,
Düşmenin ağzın yandıran od kimi dağ aş olaġ!”29
Şiirin
devamında
Müslümanlar
Düşmenin
ağzın yandıran
od kimibirlik
dağ aşolursa
olaġ!”29Amerika’nın hiçbir İslâm ülkesini veya
Şiirin devamında Müslümanlar birlik olursa Amerika’nın hiçbir İslâm ülkesini veya
topluluğunu
dövemeyeceğini,
Avrupalının
onları
sömüremeyeceğini,
İngiltereli
Şiirin
devamında
Müslümanlar
birlik
olursa
Amerika’nın
ülkesini
veya
Şiirin devamında
Müslümanlar
birlik
olursa
Amerika’nın
hiçbirhiçbir
İslâm İslâm
ülkesini
veyaSelman
topluluğunu dövemeyeceğini, Avrupalının onları sömüremeyeceğini, İngiltereli Selman
topluluğunu onların
dövemeyeceğini,
Avrupalının
onları
sömüremeyeceğini,
İngiltereli
Selman
Rüştü’nün
kutsal değerlerine
sövemeyeceğini
ve Müslümanların
gözlerinin
topluluğunu
dövemeyeceğini,
Avrupalının
onları
sömüremeyeceğini,
İngiltereli
Selman
Rüştü’nün
onlarınkutsal
kutsal
değerlerine
sövemeyeceğini
ve Müslümanların
gözlerinin
Rüştü’nün onların
değerlerine
sövemeyeceğini
ve Müslümanların
gözlerinin yayaşarmayacağını
söylemektedir:
Rüştü’nün onların
kutsal değerlerine sövemeyeceğini ve Müslümanların gözlerinin
şarmayacağını söylemektedir:
yaşarmayacağını
söylemektedir:
“Biz bir olsaġsöylemektedir:
Amrikalı döyenmez30 héç ve{t bizi,
yaşarmayacağını
30 héç ve{t bizi,
“Biz bir olsaġ
döyenmezhéç
31 olub soyanmaz
Ovrupalı
salla{Amrikalı
ve{t bizi,
30 héç ve{t bizi,
31 olub soyanmaz
“Biz
bir
olsaġ
Amrikalı
döyenmez
Ovrupalı
salla{
héç
bizi,bizi,
32 ve{t
İngilis’de Selman
Rüşdü
söyenmez
héç ve{t
31 olub soyanmaz héç
32 ve{t
Ovrupalı salla{
bizi,
İngilis’de
Selman
Rüşdü
söyenmez
héç
ve{t
Birligimiz olsa eger gerekmez göz yaş
olaġ!” bizi,
32
İngilis’de Selman
Rüşdü
söyenmez
ve{t bizi,
Birligimiz
olsa eger
gerekmez
göz yaşhéç
olaġ!”
Son
dörtlükte
çeşitli
mezhep
Birligimiz
olsaise
eger
gerekmez
gözmensuplarına
yaş olaġ!” hitap ederek, ellerine kazma alıp köklerini
Son dörtlükte
dörtlükte ise
ise çeşitli
çeşitlimezhep
mezhepmensuplarına
mensuplarınahitap
hitapederek,
ederek,
ellerine
kazma
köklerini
ellerine
kazma
alıpalıp
kökkazımamalarını,
ayrılarak
doğru hitap
yoldan
uzaklaşmamalarını,
yerinde
ve
Son
dörtlükte birbirlerinden
ise çeşitli
mezhep
mensuplarına
ederek,
ellerine kazmayerinde
alıp
köklerini
lerini
kazımamalarını,
birbirlerinden
ayrılarak
doğru
yoldan
uzaklaşmamalarını,
kazımamalarını, birbirlerinden ayrılarak doğru yoldan uzaklaşmamalarını, yerinde ve
zamanında
korkmadan
doğruları
söylemelerini,
düşmanlara
kazımamalarını,
birbirlerinden
ayrılarak
doğru
yoldan geçit
uzaklaşmamalarını,
yerinde
ve
ve zamanında
korkmadan
doğruları
söylemelerini,
düşmanlara
geçitvermemelerini,
vermemelerini,birbirlerinin
birzamanında
korkmadan
doğruları
söylemelerini,
düşmanlara
geçit
vermemelerini,
birbirlerinin
birlerinin
ve
kardeşi
olmalarını
istemektedir:
sırdaşı
ve sırdaşı
kardeşi
olmalarını
istemektedir:
zamanında
korkmadan
doğruları
söylemelerini,
düşmanlara geçit vermemelerini, birbirlerinin
sırdaşı ve kardeşi olmalarını istemektedir:
33
34
“Sünnü
ġardaşolmalarını
elde téşe istemektedir:
öz rişeni ġazma, sen,
sırdaşı
ve kardeşi
33 öz rişeni34 ġazma, sen,
“Sünnü
ġardaş
téşedüz
Şie ġardaş
yanaelde
çekme
oyunu bozma, sen,
33 öz rişeni34 ġazma, sen,
“Sünnü
ġardaş
elde
téşedüz
Şie
ġardaş
yana
çekme
oyunuyoldan
bozma,
sen, sen,
Dede
Kâtib
heġġi
söyle
ġor{ma,
azma,
Şie ġardaş
yana
çekme
düz
oyunuyoldan
bozma,
sen,
Dede
Kâtib
heġġi
söyle
ġor{ma,
azma,
35
Nâmehreme yol vérmeyek bir bire sirdaş olaġsen,
!” (Tayyar 1382/2003: 45)
Dede Kâtib heġġi
ġor{ma,
yoldan
azma,
35 yol söyle
Nâmehreme
vérmeyek
bir bire
sirdaş
olaġsen,
!” (Tayyar 1382/2003: 45)
“Selâm”
adlı35şiirinde
şiirinde
deİslâm
İslâm
peygamberi
Hz.
Muhammed
onun
akraba
dostları Hz.
“Selâm” adlı
de
peygamberi
Muhammed
ileile
onun
akraba
veve
dostlaNâmehreme
yol vérmeyek
bir
bire sirdaşHz.
olaġ
!” (Tayyar 1382/2003:
45)
“Selâm”
adlı
şiirinde
de
İslâm
peygamberi
Hz.
Muhammed
ile
onun
akraba
ve
dostları
Hz.
rı Hz. Ebubekir,
Hz. Ömer,
Osman
Hz.Ali’nin
Ali’ninyüksek
yüksek meziyetlerini
meziyetlerini saygıyla
anaEbubekir,
Hz.
Hz.deHz.
Osman
ve ve
Hz.
saygıyla
anarakHz.
ve
“Selâm”
adlıÖmer,
şiirinde
İslâm peygamberi
Hz. Muhammed
ile onun akraba
ve dostları
rak ve selâm
Şiî-Sünnî
yersiz olduğunu
vurgulamak istemektedir.
Ebubekir,
Hz.göndererek
Ömer, Hz.
Osman ihtilafının
ve Hz. Ali’nin
yüksek meziyetlerini
saygıyla anarak ve
selâm
göndererek
Şiî-Sünnî
ihtilafının
yersiz
olduğunu
vurgulamak
istemektedir.
Aynı
şiirin
Ebubekir,
Hz.
Ömer,
Hz. ise
Osman
ve Hz.
Ali’nin
yüksek
meziyetlerini
saygıyla
anarak
ve
Aynı şiirin
son dörtlüğünde
şair kendisinin
Türk
olduğunu,
halklar arasında
aşağılarda
selâm göndererek Şiî-Sünnî ihtilafının yersiz olduğunu vurgulamak istemektedir. Aynı şiirin
olmadığını
daima ise
börk/kalpak
gibi başlarda
olduğunu,
bunun
için
de gayretli
Türk atalason
dörtlüğünde
şair kendisinin
Türk
olduğunu,
halklar
arasında
aşağılarda
olmadığını
selâm
göndererek
Şiî-Sünnî
ihtilafının
yersiz
olduğunu
vurgulamak
istemektedir.
Aynı
şiirin
son
ise şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda olmadığını
rına dörtlüğünde
selam iletmektedir:
son dörtlüğünde ise şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda olmadığını
27)Ve’tesimu: Tutunuz.
28)Hebl-ullahı: Habl-ullahı, Allah’ın ipini. Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk
27 Ve’tesimu: Tutunuz.
cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi cemîân: Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın” emrine atıfta
27 Ve’tesimu: Tutunuz.
28
Hebl-ullahı:
Habl-ullahı, Allah’ın ipini. Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi
bulunmaktadır.
27 Ve’tesimu:
28
cemîân:
Allah’ın
ipine hepiniz
sımsıkıipini.
sarılın”
emrine
atıfta
bulunmaktadır.
Tutunuz.
Hebl-ullahı:
Habl-ullahı,
Allah’ın
Dede
Kâtip,
Allah’ın
Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi
29)Düşmanın
ağzını
yandıracak
ateşemrine
gibi sıcak
aş olalım; Tayyar, İncili Sedef, s. 46.
29
28
cemîân:
Allah’ın
ipine
hepiniz
sımsıkı
sarılın”
atıfta
bulunmaktadır.
Düşmanın
ağzını
yandıracak
ateş gibi
sıcak
aş olalım;
Tayyar,
İncili
Sedef,suresinin
s. 46. 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi
Hebl-ullahı:
Habl-ullahı,
Allah’ın
ipini.
Dede
Kâtip,
Allah’ın
Âl-i İmrân
29
30
30)Döyenmez:
Dövemez.
cemîân:
Allah’ın
ipine
hepiniz sımsıkı
sarılın”
atıfta
bulunmaktadır.
Düşmanın
ağzını
yandıracak
ateş gibi
sıcak emrine
aş olalım;
Tayyar,
İncili Sedef, s. 46.
Döyenmez:
Dövemez.
29
30
31
Düşmanın
ağzını
yandıracak ateş gibi sıcak aş olalım; Tayyar, İncili Sedef, s. 46.
Döyenmez:
Dövemez.
31)Salla{:
Kasap.
Salla{:
Kasap.
30 Döyenmez: Dövemez.
31
32
Salla{:
Kasap.
Söyenmez:
Sövemez.
32)Söyenmez:
Sövemez.
31
32
33 Téşe:
Salla{:Kazma.
Kasap.
Söyenmez:
Sövemez.
33)Téşe:
Kazma.
32
33
34
Söyenmez:
Sövemez.
Téşe: Kazma.
Rişeni:
Kökünü.
33
34)Rişeni:
Kökünü.
34
35
Téşe:
Kazma.
Rişeni:
Kökünü.
Nâmehrem: Düşman.
34
35
Rişeni: Kökünü.
35)Nâmehrem:
Düşman.
Nâmehrem:
Düşman.
35 Nâmehrem: Düşman.
12
daima
börk/kalpak
gibiEdebiyatındaki
başlarda olduğunu,
153 selam
Dede Kâtip
ve İran Türk
Yeri bunun için de gayretli Türk atalarına
iletmektedir:
“Dâim dilimin ezberi,
Ol Péyğembere selâm!
Enbiyânın tâc-ı seri,
Seyyid-i servere selâm!
Möminlerin zirve başı,
İslâmiyyet temel daşı,
Peyġamberin gâr yoldaşı,36
Sıddîġ Ebû Bekre selâm!
Küffârı târ u mâr éden,
Edâlet ber ġerâr éden,
Ezânı âşikâr éden,
Fârûġ-ı Ömer’e selâm!
Îmân ile ½eyâ kânı,
Dîn üçün étti éhsanı,
Yığıb cem étdi ßur’an’ı,
Osmân-ı dü nûra selâm!
Ço{ séverem men Elî’ni,
Hem Eli’ni hem velîni,
Lâ fetâ illâ Elî’ni
Fâtih-i ¾éyber’e selâm!
Dede Kâtib Türk oğluyam,
Başmaġ37 olmam börk38 oġluyam,
ßor{u bilmez Türk oğluyam,
ßéyretli Türklere selâm!” (Tayyar 1387/2008: 29)
Sadece bu birkaç dörtlük bile Dede Kâtip’in, Türk-İslâm âleminin yüzlerce yıllık kanayan
Sadece bu birkaç dörtlük bile Dede Kâtip’in, Türk-İslâm âleminin yüzlerce yıllık kayarası olan Şiî- Sünnî meselesine ne kadar isabetli ne kadar hassas yaklaştığını
nayan yarası olan Şiî- Sünnî meselesine ne kadar isabetli ne kadar hassas yaklaştığını
göstermektedir.
4.2. Dil
Dil ve
ve Milliyet
Milliyet Meselesi
Meselesi
4.2.
Yeryüzünde onlarca
onlarcadildil
ve onlarca
Bunlar tarihî
kâinatın
Yeryüzünde
ve onlarca
halk, halk,
millet millet
vardır. vardır.
Bunlar kâinatın
seyritarihî
sü- seyri
resinde meydana
gelmiş
oluşumlardır.
Bunlardan
birini
veya
birkaçını
yokyok
etmek
veya
süresinde
meydana
gelmiş
oluşumlardır.
Bunlardan
birini
veya
birkaçını
etmek
veya yok
yok saymak insanlık için kayıptır. Her oluşum, her olgu özelliklerini ve özgünlüğünü
saymak insanlık için kayıptır. Her oluşum, her olgu özelliklerini ve özgünlüğünü korumalıdır.
korumalıdır. Başka bir ifade ile hiç bir değer başka bir değerin hatırı için yok edilmemeli
Başka
birsayılmamalıdır.
ifade ile hiç bir
başka bir
hatırı kendi
için yok
edilmemeli
veya yok
veya yok
Bazıdeğer
dönemlerde
bazıdeğerin
hâkim güçler
değerleri
içerisinde
sayılmamalıdır. Bazı dönemlerde bazı hâkim güçler kendi değerleri içerisinde yer almayan
36)ßâr yoldaşı: Mağara arkadaşı.
veya
öne çıkardığı
37)Başmaġ:
Ayakkabı. değerlerle çatıştığını zannettiği değerleri yok etmek veya yok saymak
38)Börk:içerisinde
Kalpak, papak.
gayreti
olmuşlardır. Kurdukları yönetimi dine dayandırdıklarında millî değerleri,
36 ßâr yoldaşı: Mağara arkadaşı.
37 Başmaġ: Ayakkabı.
38 Börk: Kalpak, papak.
13
milli esaslara dayandırdıklarında dinî değerleri yok saymaya veya yok etmeye gayret
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
154 / Ali KAFKASYALI
etmişlerdir.
Sonuç, genellikle başarısız olmuştur. Enstitüsü
Ancak bütün
değerler
ile(2):
barışık
yönetimler
Dergisi
2012 16
141-163
genellikle başarılı olmuşlardır.
yer almayan veya öne çıkardığı değerlerle çatıştığını zannettiği değerleri yok etmek veya
Bugün İran coğrafyasında Tahran yönetimi 35 milyonluk Türk halkını ve onun dili
yok saymak gayreti içerisinde olmuşlardır. Kurdukları yönetimi dine dayandırdıklarında
Türkçeyi
görmezden
Hâlbuki İran Türkleri
bu coğrafyanın
en kadim
yerli halkı
millî değerleri,
milli gelmektedir.
esaslara dayandırdıklarında
dinî değerleri
yok saymaya
veya yok
etmeye
gayret
etmişlerdir.
Sonuç,
genellikle
başarısız
olmuştur.
Ancak
bütün
değerler
olarak 80 yıl öncesine kadar ülkenin hâkim gücü olmuş; Türk dili de bu coğrafyadaile
asırlarca
barışık yönetimler genellikle başarılı olmuşlardır.
devlet dili, resmî dil olmuştur.
Bugün İran coğrafyasında Tahran yönetimi 35 milyonluk Türk halkını ve onun dili
Dindar
olmak milliyetini
veya Hâlbuki
milliyetleri
etmeyi
gerektirmez.enMilliyetçi
olmak da
Türkçeyi görmezden
gelmektedir.
İraninkâr
Türkleri
bu coğrafyanın
kadim yerli
halkı olarak
yıl öncesine
ülkenin
gücü
olmuş;
de buhem
coğrafyada
dinini,
inanç 80
değerlerini
yokkadar
saymayı
icaphâkim
ettirmez.
Bir
insanTürk
hem dili
dindar,
milliyetçi hem
asırlarca devlet dili, resmî dil olmuştur.
de medeniyetçi olabilir. Bu değerlerin birbiriyle çatışan yanı yoktur. Çünkü bunlar ilâhîdir.
Dindar olmak milliyetini veya milliyetleri inkâr etmeyi gerektirmez. Milliyetçi olmak
Her bir millet, milletini, milliyetini, millî değerlerini, aynı zamanda dinî değerlerini, koruyup
da dinini, inanç değerlerini yok saymayı icap ettirmez. Bir insan hem dindar, hem milsevmelidir.
Müslüman
halkların
hareketbirbiriyle
etmeleriçatışan
veya yanı
birlik
oluşturmaları
da
liyetçi hem de
medeniyetçi
olabilir.birlikte
Bu değerlerin
yoktur.
Çünkü
bunlar ilâhîdir.millî
Her vasıflarını
bir millet, bir
milletini,
millî
değerlerini,Aksine
aynı zamanda
dinî millî
milliyetlerini,
kenaramilliyetini,
koymalarını
gerektirmez.
Müslümanlar
değerlerini, koruyup sevmelidir. Müslüman halkların birlikte hareket etmeleri veya birvasıflarından
ve millî
hasletlerindenmillî
uzaklaştıkları
ve zelil
durumdadırlar.
lik oluşturmaları
da milliyetlerini,
vasıflarınıiçin
bir bugün
kenara mazlum
koymalarını
gerektirmez.
Amerika
Birleşikmillî
Devletleri’nin,
Birliği’nin, hatta
Rusya Federasyonu’nun
Aksine
Müslümanlar
vasıflarından Avrupa
ve millî hasletlerinden
uzaklaştıkları
için bugün
mazlum
ve
zelil
durumdadırlar.
oluşturdukları birliktelikler bu esasa göre değil midir? Fransa, Almanya, İspanya veya İtalya
Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin, hatta Rusya Federasyonu’nun
millî kimliğinden, dilinden vazgeçerek AB’ye katılmamışlardır.
oluşturdukları birliktelikler bu esasa göre değil midir? Fransa, Almanya, İspanya veya
Dede
Kâtip,
dil, din ve
milliyet
meselelerine
doğru
bakan ve onları doğru değerlendiren
İtalya
millî
kimliğinden,
dilinden
vazgeçerek
AB’ye
katılmamışlardır.
bir düşünür
şairdir.
Dilvemeselesini
de milliyetdoğru
ve din
meselesini
şiirlerinde
büyük bir
Dede Kâtip,
dil, din
milliyet meselelerine
bakan
ve onlarıde
doğru
değerlendiren bir düşünür
şairdir. Dil meselesini de milliyet ve din meselesini de şiirlerinde büyük
hassasiyetle
ele almıştır.
bir hassasiyetle ele almıştır.
4.2.1. Türk Dili Meselesi
4.2.1. Türk
Meselesi şuurlu bir Türkçe bayraktarlığı yapmıştır. O, bir taraftan,
Dede
Kâtip Dili
eserlerinde
Dede Kâtip eserlerinde şuurlu bir Türkçe bayraktarlığı yapmıştır. O, bir taraftan,
Türkçenin, Türk kimliği ve Türk dünyasının bekası için vazgeçilmez unsur olduğunu
Türkçenin, Türk kimliği ve Türk dünyasının bekası için vazgeçilmez unsur olduğunu
vurgularken
bir taraftan
taraftandadaTürkçe
Türkçe
yazıp,
Türkçe
konuşarak
korunmasına
ve
vurgularken bir
yazıp,
Türkçe
konuşarak
TürkTürk
dilinindilinin
korunmasına
ve
gelişmesine büyük
büyük katkıda
katkıda bulunmuştur.
bulunmuştur.
gelişmesine
“Urmu Gölü” manzumesinde;
“Urmu Gölü soydaşların var olsun,
Türkü dilli39 ġardaşların var olsun,
Yurdu séver yoldaşların var olsun,
Birbiriyle {oş danışaġ {oş gülek,
Birbirin ġedrini sağlıġda bilek.” (Tayyar 1384/2005: 75) diyerek Türkçe konuşan kardeş
halklara iyi dilekte bulunan şair, “démerem” redifli şiirinde de daima Türkçe konuştuğunu,
39)Türkü dilli: Türkçe konuşan.
annesinin çocukken Türkçe konuşturduğunu, annesinin göğsünden Türkçe süt emdiğini,
39 Türkü dilli: Türkçe konuşan.
14
155
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
çocuklara evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının, dedesinin Türk olduğunu, Türkçe
14
konuştuğunu
bildirmektedir:
diyerek Türkçe
konuşan kardeş halklara iyi dilekte bulunan şair, “démerem” redifli şiirinde de
daima
Türkçe40konuştuğunu,
annesinin
Türkçe konuşturduğunu, annesinin
“Men
Türküce
danışaram, dile
“zeban”çocukken
démerem.”
çocuklara evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının, dedesinin Türk olduğunu, Türkçe
“Anam Türkçe
meni uşaġlıġdan,
Türk
dili danışdırıb”
göğsünden
süt emdiğini,
çocuklara
evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının,
konuştuğunu
dedesinin
Türkbildirmektedir:
olduğunu,
Türkçe
konuştuğunu
41, Türküce
42 südbildirmektedir:
“Men anamın
emceginden
emmişem”
40 danışaram,
“Evvel
évde uşaġlara,
Türk dilin
öyrederem”
“Men Türküce
dile “zeban”
démerem.”
“Ata
babam
menim,
danışaram.” (Tayyar 1382/2003: 254)
“Anam
meniTürk’dür
uşaġlıġdan,
TürkTürküce
dili danışdırıb”
42 süd
Şair,
dışında da41,her
fırsatta
Türk
dilini koruyup geliştirmenin ve Türkçeyi
“Menşiirlerinin
anamın emceginden
Türküce
emmişem”
“Evvel évde uşaġlara, Türk dilin öyrederem”
yaygınlaştırmanın önemini dile getirmektedir. “İncili Sedef” kitabının ön sözünde “Menim
“Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram.” (Tayyar 1382/2003: 254)
soyum Türk dilli ve Oğuz neslinden olduğu için şiirlerimi Azerbaycan Türkçesi ile yazıp
Şair, şiirlerinin dışında da her fırsatta Türk dilini koruyup geliştirmenin ve Türkçeyi
Şair, şiirlerinin
dışında
da Türkçesi
her fırsattaileTürk
dilini
koruyup .”geliştirmenin
ve Türkçeyi
okumuşum.
Ara sıra
İstanbul
de şiir
söylemişim
(Tayyar 1382/2003:
23). diyen şair
yaygınlaştırmanın önemini
öneminidile
dilegetirmektedir.
getirmektedir.“İncili
“İncili
Sedef”
kitabının
ön sözünde
yaygınlaştırmanın
Sedef”
kitabının
ön sözünde
“Me-“Menim
“Günümüz Aydın” kitabının ön sözünde de bu sözlerini tekrar etmektedir: “Benim esas
nim
soyum
Oğuz
neslindenolduğu
olduğuiçin
içinşiirlerimi
şiirlerimi Azerbaycan
Azerbaycan Türkçesi
soyum
TürkTürk
dillidilli
ve ve
Oğuz
neslinden
Türkçesiile
ile yazıp
halkım
ve tayfamAraTürk
dilli olduğundan
bugüne kadar(Tayyar
okuduğum
şiirlerin ve
yazıp okumuşum.
sıra İstanbul
Türkçesi iledolayı
de şiir söylemişim.”
1382/2003:
okumuşum. Ara sıra İstanbul Türkçesi ile de şiir söylemişim.” (Tayyar 1382/2003: 23). diyen şair
23). diyen şair
“Günümüz
kitabının
ön sözünde de bu
sözlerini tekrar
koşmaların
tamamı
İran Aydın”
Azerbaycan
Türkçesindedir.
Şiirlerimde
zamanetmektedir:
zaman İstanbul
“Günümüz
Aydın”
kitabının
ön
sözünde
de
bu
sözlerini
tekrar
etmektedir:
“Benim esas
“Benim esas halkım ve tayfam Türk dilli olduğundan dolayı bugüne kadar okuduğum
Türkçesinden,
Arapça
ve
Farsça
kelimeler
de
geçmektedir.
Bunun
sebebi
de
Allah’ın
şiirlerin ve
tamamı
Azerbaycan
Türkçesindedir.
Şiirlerimde
zamanşiirlerin
za-lütfu ile
halkım
ve koşmaların
tayfam Türk
dilliİran
olduğundan
dolayı
bugüne kadar
okuduğum
ve
man İstanbul
Türkçesinden,
Arapça
ve Farsça
kelimeler
de geçmektedir.
Bunun sebebi
aldığım
tahsille
ilgilidir. Ben
Arapça
ve Farsça
tahsil
almışım. Arapça,
Farsça,deKürtçe,
koşmaların
İrantahsille
Azerbaycan
Şiirlerimde
zaman zaman
Allah’ın lütfutamamı
ile aldığım
ilgilidir.Türkçesindedir.
Ben Arapça ve Farsça
tahsil almışım.
Arapça,İstanbul
Azerbaycan ve İstanbul Türkçelerini çok iyi bilmekteyim.”
Farsça, Kürtçe,Arapça
Azerbaycan
ve İstanbul
Türkçelerini
çok iyi bilmekteyim.”
Türkçesinden,
ve Farsça
kelimeler
de geçmektedir.
Bunun sebebi de Allah’ın lütfu ile
Üstat,
şiirlerinde
yeri
geldikçe
halkının
Türkçe
konuşması
ve
yabancı
kelime
Üstat,tahsille
şiirlerinde
yeri geldikçe
halkının
ve Türkçelerine
Türkçelerine
yabancı Kürtçe,
aldığım
ilgilidir.
Ben Arapça
ve Türkçe
Farsça konuşması
tahsil almışım.
Arapça, Farsça,
kelime katmamaları
hususunda
bulunmaktadır:
katmamaları
hususunda
ikazda ikazda
bulunmaktadır:
Azerbaycan ve İstanbul Türkçelerini çok iyi bilmekteyim.”
“Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ,
Üstat, şiirlerinde yeri geldikçe halkının Türkçe konuşması ve Türkçelerine yabancı kelime
Özge dili dilimize ġatmayaġ,
Türküce söyleyek
herikazda
neyin43
adını,
katmamaları
hususunda
bulunmaktadır:
Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003: 182)
“Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ,
“Selâm”
Özge dili şiirinde
dilimizeyurdunun
ġatmayaġ,yağmurunu, yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen
“Selâm”
yurdunun
yağmurunu,
yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen
43 adını,
Türküce şiirinde
söyleyek
her neyin
ikinci
dörtlükte
İran
coğrafyasında
Türk
dilinin
ve
teminatı
ikinci
dörtlükte
İran
coğrafyasında
Türk
dilinin
veedebiyatının
edebiyatının
teminatıolan
olanâşıkları,
âşıkları,şairleri,
Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003:
182)
şairleri,sazlarını,
onların sazlarını,
selamlamaktadır.
şairleri selâmlayıp
onların
tellerini tellerini
selamlamaktadır.
BununlaBununla
âşıkları,âşıkları,
şairleri selâmlayıp
alkışlarken bu
“Selâm”buşiirinde
yaylasını,
sonra hemen
alkışlarken
geleneğiyurdunun
de teşvikyağmurunu,
etmektedir. Tabiî
ki bu çiçeğini
tutum veselamladıktan
davranışın anlamını
geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için
daha
anlamakİran
içincoğrafyasında
seksen yıldan Türk
beridirdilinin
Türkçe
öğretimin
yasak,olan
Türkçe
basınşairleri,
ikinciiyi
dörtlükte
veeğitim
edebiyatının
teminatı
âşıkları,
seksen
beridir Türkçe
eğitimgerekmektedir:
öğretimin yasak, Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu
yayınınyıldan
sınırlı olduğunu
hatırlamak
onların sazlarını, tellerini selamlamaktadır. Bununla âşıkları, şairleri selâmlayıp alkışlarken bu
hatırlamak gerekmektedir:
geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için
40)Türküce:
Türkçe.
“YaşasınTürkîce,
yurdumun
Türk âşıġları,
seksen yıldan beridir
Türkçe eğitim öğretimin yasak, Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu
41)Emceginden:
Memesinden.
Türkî şairleri, Türk âşıġları!
Toylarda,
bayramda
Türk
âşıġları,
42)Türküce:
Türkçe,
Türk gibi,
Türk
olarak.
hatırlamak
gerekmektedir:
Sesine,
sazına,
téllere
selâm!”
43)Her şeyin adını Türkçe söyleyelim. (Tayyar 1382/2003: 247)
“Yaşasın yurdumun Türk âşıġları,
“Türk
oğluyamTürk
her va{t
merd-i merdana,
Türkî şairleri,
âşıġları!
Toylarda, bayramda Türk âşıġları,
40 Türküce:
Sesine,
sazına,
Türkîce,
Türkçe.téllere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247)
41 Emceginden: Memesinden.
“Türk oğluyam her va{t merd-i
42 Türküce:
Türkçe, Türk gibi, Türk olarak.
43 Her şeyin adını Türkçe söyleyelim.
40 Türküce: Türkîce, Türkçe.
41 Emceginden: Memesinden.
42 Türküce: Türkçe, Türk gibi, Türk olarak.
43 Her şeyin adını Türkçe söyleyelim.
merdana,
katmamaları hususunda ikazda bulunmaktadır:
“Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ,
Özge dili dilimize ġatmayaġ,
Türküce söyleyek her neyin43 adını,
Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003: 182)
“Selâm” şiirinde yurdunun yağmurunu, yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen
ikinci dörtlükte İran coğrafyasında Türk dilinin ve edebiyatının teminatı olan âşıkları, şairleri,
onların sazlarını, tellerini selamlamaktadır. Bununla âşıkları, şairleri selâmlayıp alkışlarken bu
geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
seksen
yıldan
beridir Türkçe eğitim öğretimin yasak,
Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu
156 / Ali
KAFKASYALI
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
hatırlamak gerekmektedir:
“Yaşasın yurdumun Türk âşıġları,
Türkî şairleri, Türk âşıġları!
Toylarda, bayramda Türk âşıġları,
Sesine, sazına, téllere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247)
O Türkî
danışanher
dillere
(Tayyar 1382/2003: 247)
“Türk
oğluyam
va{tselâm!”
merd-i merdana,
15
15
15
O Türkî
danışan
dillere esas
selâm!”
(Tayyar 1382/2003:
247)ve Türkçe olduğunu, halkını ve dilini
Şair,
millî
varlıklarının
dayanağının
Türk halkı
O Türkî danışan dillere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247)
geleceklerinin
teminatı olarak
gördüğünü
yazmaktadır:
Şair, millî varlıklarının
esas
dayanağının
Türk halkı ve Türkçe olduğunu, halkını ve dilini
41 Emceginden: Memesinden.
Şair,
millî varlıklarının
varlıklarının esas
esas dayanağının
dayanağının Türk
Türkhalkı
halkıve
veTürkçe
Türkçeolduğunu,
olduğunu,halkını
halkınıveve dilini
Şair,
millî
42
Türküce:
Türkçe,
Türk
gibi, Türkolarak
olarak.
“Urmu
Gölü
güvenirem
élime,
geleceklerinin
teminatı
gördüğünü yazmaktadır:
dilini
geleceklerinin
teminatı
olarak
gördüğünü
yazmaktadır:
43
geleceklerinin
teminatı
olarak
gördüğünü
yazmaktadır:
HerAzerbaycan
şeyin adını Türkçe
söyleyelim.
Türkçesine
dilime,
“Urmu Gölü güvenirem élime,
Bir de cavanlığım
gelse elime,
“Urmu
Gölü Türkçesine
güvenirem
élime,
Azerbaycan
dilime,
¾oş danışıb
{oş gülerem
oynaram,
Azerbaycan
Türkçesine
dilime,
Bir de cavanlığım gelse elime,
ßazan
kimi
ġaynaġ
vurub
ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46)
Bir de cavanlığım
¾oş danışıbgelse
{oş elime,
gülerem oynaram,
¾oş
danışıb
{oş
gülerem
4.2.2. Türklük
Meselesi
ßazan
kimi
ġaynaġ
vuruboynaram,
ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46)
ßazan kimi ġaynaġ vurub ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46)
Dede
pek
çok din adamının anlamadığı, pek çok aydının bilerek veya bilmeyerek
4.2.2. Kâtip,
Türklük
Meselesi
4.2.2. Türklük Meselesi
yanlış
yorumladığı,
pek
gücün
istismar ettiği
meselesini,
şehri gibi
Dede
Kâtip, pek
çokçok
dinhâkim
adamının
anlamadığı,
pek milliyet
çok aydının
bilerekUrmiye
veya bilmeyerek
4.2.2.
Türklük
Dede
Kâtip,
pekMeselesi
çok din adamının anlamadığı, pek çok aydının bilerek veya bilmeyerek
çeşitli
milliyetlere,
mezheplere
mensup ettiği
insanların
yaşadığı
birveya
yerleşim
yerinde
de
yanlış
yorumladığı,
pek din
çokvehâkim
gücün
istismar
milliyet
meselesini,
Urmiye
şehri gibi
Dede
Kâtip, pekdinlere
çok
anlamadığı,
çokmilliyet
aydının
bilerek
bilmeyeyanlış
yorumladığı,
pek
çok adamının
hâkim gücün
istismarpek
ettiği
meselesini,
Urmiye
şehri gibi
yaşadığı
hâlde
güçlüdinlere
İslâmî
ilmi,
tarihîgücün
bilgisi
ve ileri
görüşlülüğü
ile bir
çokyerleşim
doğru
ve
mantıklı
rek yanlış
yorumladığı,
pek ve
çok
hâkim
istismar
ettiği
milliyet
meselesini,
Urmiye
çeşitli
milliyetlere,
mezheplere
mensup
insanların
yaşadığı
yerinde
de
çeşitli
milliyetlere,
dinlere vedinlere
mezheplere
mensup insanların
yaşadığı bir
yerleşim
yerinde de
şehri
gibi
çeşitli
milliyetlere,
ve
mezheplere
mensup
insanların
yaşadığı
bir
yerşekilde
milliyet
ehemmiyetini
konuşmailemetinlerinde,
yaşadığıyorumlamakta,
hâlde güçlü İslâmî
ilmi,meselesinin
tarihî bilgisi
ve ileri görüşlülüğü
çok doğru veşiirlerinde
mantıklı
yaşadığı
hâldede
güçlü
İslâmî
ilmi,güçlü
tarihîİslâmî
bilgisiilmi,
ve ileri
ile çok
doğru veilemantıklı
leşim yerinde
yaşadığı
hâlde
tarihîgörüşlülüğü
bilgisi ve ileri
görüşlülüğü
ve
yazılarında
devamlı vurgulamaktadır.
O, hem
Müslümankonuşma
hem milliyetçi,
hem vatansever,
şekilde
yorumlamakta,
milliyet meselesinin
ehemmiyetini
metinlerinde,
şiirlerinde
çok doğru
ve mantıklı şekilde
yorumlamakta,
milliyet meselesinin
ehemmiyetini
konuşşekilde
yorumlamakta,
milliyet
meselesinin ehemmiyetini
konuşma
metinlerinde,
şiirlerinde
hem
de medeniyetçi
olunabileceğini
Mensup
milleti
sevip,
ve
devamlı
vurgulamaktadır.
O,
hem Müslüman
hem milliyetçi,
hem
vatansever,
ma yazılarında
metinlerinde,
şiirlerinde
ve yazılarındatekrarlamaktadır.
devamlı
vurgulamaktadır.
O, olduğu
hem Müslüman
ve yazılarında devamlı vurgulamaktadır. O, hem Müslüman hem milliyetçi, hem vatansever,
hem milliyetçi,
hem milliyetçi
vatansever,
hem de medeniyetçi
olunabileceğini
tekrarlamaktadır.
yüceltmenin,
yani
olmanın
İslâmî
değerlerden
uzaklaşmayı
hem
de medeniyetçi
olunabileceğini
tekrarlamaktadır.
Mensup
olduğugerektirmediğini,
milleti sevip,
hem
de olduğu
medeniyetçi
olunabileceğini
tekrarlamaktadır.
Mensupİslâmî
olduğu
milleti sevip,
Mensup
milleti
sevip,
yüceltmenin,
yani
milliyetçi
olmanın
değerlerden
Müslüman
olmanın
da milliyetini,
mensup
olduğu
milleti inkâr
etmeyi zorunlu
kılmadığını
yüceltmenin,
yani milliyetçi
olmanın
İslâmî
değerlerden
uzaklaşmayı
gerektirmediğini,
uzaklaşmayı gerektirmediğini,
olmanındeğerlerden
da milliyetini,
mensup olduğu
milleti
yüceltmenin,
yani milliyetçi Müslüman
olmanın İslâmî
uzaklaşmayı
gerektirmediğini,
defalarca
vurgulamıştır.
Müslüman
olmanın
da
milliyetini,
mensup olduğu milleti inkâr etmeyi zorunlu kılmadığını
inkâr etmeyi
zorunluda
kılmadığını
defalarca
Müslüman
olmanın
milliyetini,
mensupvurgulamıştır.
olduğu milleti inkâr etmeyi zorunlu kılmadığını
Şair “Ben
“Ben
Bir Türk
Türk Oğluyum”
Oğluyum” adlı
adlı şiirinde
şiirindesoyunu
soyunutanıtarak
tanıtarakAltay
AltayDağları’ndan
Dağları’ndanaşıp
aşıp gelen
defalarca
vurgulamıştır.
Şair
Bir
defalarca vurgulamıştır.
yirmi
dört
boyu
bulunan
koçkoç
yiğitleri
meydanlarda
nâm salan
salan
Türk
soyundan
olduğunu
gelen
yirmi
dört
bulunan
yiğitleri
meydanlarda
Türk
soyundan
olduŞair
“Ben
Birboyu
Türk
Oğluyum”
adlı şiirinde
soyunu tanıtarak
Altay
Dağları’ndan
aşıp
gelen
Şair
“Ben
Bir
Türk
Oğluyum”
adlı
şiirinde
soyunu
tanıtarak
Altay
Dağları’ndan
aşıp
gelen
ğunu
söyler:
söyler:
yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu
yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu
“Könül diler tanıtdırsın soyunu,
söyler:
söyler:
Biz Türk torunuyuz ġoç oğlanlıyız.
“Könül diler tanıtdırsın soyunu,
Bir kökten
ayrılmış
yirmi
dört budak,
“Könül
diler
tanıtdırsın
Biz Türk
torunuyuz
ġoçsoyunu,
oğlanlıyız.
Altay
Dağları’nın
çevreyanlıyız.”
Biz
torunuyuz
oğlanlıyız.
Bir Türk
kökten
ayrılmış ġoç
yirmi
dört budak,
Bir
kökten
ayrılmış
yirmi
dört
budak,
Aynı
son hanesinde
de Firdevsî’nin
Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Alp Er
Altayşiirin
Dağları’nın
çevreyanlıyız.”
Altay
Dağları’nın
çevreyanlıyız.”
Aynı şiirin
son hanesinde
de Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen
Aynı
şiirin
sonTürk
hanesinde
deAlpaslan,
Firdevsî’nin
Şehnamesi’nde
“Efrasyab”
olarakHan
geçen
Er
Tonga
Büyük
Hakanı
Oğuz
Han,Han,
DedeDede
Korkut,
Bayındır
gibiAlp
Türk
AlpAynı
Er ile
Tonga
Türk de
Hakanı
Alpaslan,
Oğuz
Korkut,
Bayındır
Han
şiirinile
sonBüyük
hanesinde
Firdevsî’nin
Şehnamesi’nde
“Efrasyab”
olarak geçen
Alp Er
ulularının
torunları
olduklarını
belirtir:
Tonga
ileulularının
Büyük Türk
Hakanı
Alpaslan,
Oğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han gibi Türk
gibi Türk
torunları
olduklarını
belirtir:
Tonga ile Büyük Türk Hakanı Alpaslan, Oğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han gibi Türk
44
Ertonġatorunları
örnektir,
Alparslan
¾anlar,
ulularının
olduklarını
belirtir:
ulularının
olduklarını
belirtir:
Oğuz, torunları
Dede
ßorġud,
Bayandur
¾anlar,
Ertonġa44 örnektir, Alparslan ¾anlar,
44 örnektir,
Dede Kâtib
söz anlatar,
söz anlar,
Ertonġa
Alparslan
¾anlar,
Oğuz, Dede ßorġud, Bayandur
45 ¾anlar,
İnsanlıġ
bilene
biz insanlıyız.
Oğuz,
Dede
ßorġud,
Bayandur
¾anlar,
Dede Kâtib
söz
anlatar,
söz anlar,
Dede
Kâtib
söz
anlatar,
söz
anlar,
45
“Oğluyam”
redifli
muhammesinde
“Milletimi te’rif étsem ölünce usanmaram” ölünceye
İnsanlıġ bilene
biz insanlıyız.
İnsanlıġ bilene biz insanlıyız.45
kadar
milletimi redifli
övsem muhammesinde
yine usanmam diyen
şair, te’rif
aynı şiirin
yine milletini,
“Oğluyam”
“Milletimi
étsemikinci
ölüncebendinde
usanmaram”
ölünceye
“Oğluyam” redifli muhammesinde “Milletimi te’rif étsem ölünce usanmaram” ölünceye
kadar milletimi
övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine milletini,
soyunu
övünçle açıklamaktadır:
kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine milletini,
soyunu övünçle açıklamaktadır:
soyunu övünçle açıklamaktadır:
40 Türküce: Türkîce, Türkçe.
defalarca vurgulamıştır.
Şair “Ben Bir Türk Oğluyum” adlı şiirinde soyunu tanıtarak Altay Dağları’ndan aşıp gelen
yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu
söyler:
“Könül diler tanıtdırsın soyunu,
Biz Türk torunuyuz ġoç oğlanlıyız.
Bir kökten ayrılmış yirmi dört budak,
Altay Dağları’nın çevreyanlıyız.”
Aynı şiirin son hanesinde de Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Alp Er
Tonga
ile Büyük
Alpaslan,
gibi Türk
Dede Kâtip
ve İranTürk
Türk Hakanı
Edebiyatındaki
YeriOğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han157
ulularının torunları olduklarını belirtir:
Ertonġa44 örnektir, Alparslan ¾anlar,
Oğuz, Dede ßorġud, Bayandur ¾anlar,
Dede Kâtib söz anlatar, söz anlar,
İnsanlıġ bilene biz insanlıyız.45
16
“Oğluyam”
étsem
ölünce
usanmaram”
ölün“Oğluyam” redifli
rediflimuhammesinde
muhammesinde“Milletimi
“Milletimite’rif
te’rif
étsem
ölünce
usanmaram”
ölünceye
16
ceye kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine
kadar
milletimi
övsem
yine
usanmam
diyen
şair,
aynı
şiirin
ikinci
bendinde
yine
milletini,
“Esas
soyum
Türk’dür
menim
men
Oğuz
neslindenem,
milletini, soyunu övünçle açıklamaktadır:
Şekke
şübheaçıklamaktadır:
yo{umuzdur yüzde yüz neslindenem,
soyunu
övünçle
“Esas
soyum
Türk’dürdoğru
menim
Oğuz neslindenem,
İfti{arlı
Azerbaycan
düzmen
neslindenem,
Şekke
şübhe
yo{umuzdur
yüzde
yüz
neslindenem,
Söz üstadı Dede ßorġud éyni öz neslindenem,
İfti{arlı
Azerbaycan
doğru
düz
neslindenem,
46
47
44 Ertonġa:
Sânlı
Alp Erşânlı
Tonga.tari{imiz doğru bâstân oğluyam.” (Tayyar 1382/2003: 235)
üstadı Dede ßorġud éyni öz neslindenem,
45 29 Söz
Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip sunumu, özel arşivimiz.
Yine46şair,
Gölü”
Türk (Tayyar
oğlu Türk
olduklarını,
daima yurtlarını
Sânlı
şânlı“Urmu
tari{imiz
doğrumanzumesinde
bâstân47 oğluyam.”
1382/2003:
235)
koruduklarını,
hiçbirGölü”
zaman
aşağılarda, ayaklar
altında
kalmadıklarını
zamanyurtlarını
başlarda,
Yine
manzumesinde
TürkTürk
oğlu
Türk Türk
olduklarını, daima
Yineşair,
şair,“Urmu
“Urmu
Gölü”
manzumesinde
oğlu
olduklarını,heryurtlarını
daima
koruduklarını,
hiçbir zaman
ayaklar altında anlattıktan
kalmadıklarını
her bugünkü
zaman başlarönlerde olduklarını,
Tarihaşağılarda,
boyunca
yüceldiklerini
sonra
durumda
da
koruduklarını,
hiçbir zaman
aşağılarda,
ayaklar altında kalmadıklarını
her zaman
başlarda,
da, önlerde olduklarını, Tarih boyunca yüceldiklerini anlattıktan sonra bugünkü durumda
düşmanlar
koca
düşkün
olduğumuzu
sanmasın
tekrar
ayağa
kalkmanın
zamanı
vardır,
önlerde
olduklarını,
Tarih
boyunca
yüceldiklerini
anlattıktan
sonra
bugünküzamanı
durumda
da
da
düşmanlar
kocaveya
veya
düşkün
olduğumuzu
sanmasın
tekrar ayağa
kalkmanın
demekdemek
istemektedir.
vardır,
istemektedir.
düşmanlar
koca
veya düşkün olduğumuzu sanmasın tekrar ayağa kalkmanın zamanı vardır,
“Urmu
Gölü Türk oğluyuġ Türkük biz,
demek
istemektedir.
Yurdumuzun ġoruġçusu48 Türkük biz,
“Urmu
Gölü
Türk oğluyuġ
Türkük
biz,50 biz,
49 olmamışıġ
Başmaġ
her
va{t
börkük
48 Türkük biz,
Yurdumuzun
ġoruġçusu
Tari{
boyu ucalmışıġ ucayıġ,
49 olmamışıġ her va{t börkük50 biz,
Başmaġ
Düşmenler
sanmasın düşgün ġocayıġ.” (Tayyar 1384/2005: 68)
Tari{ boyu ucalmışıġ ucayıġ,
“İncili
Sedef”
adlıadlı
eserinin
girişinde
de “Men
özüm özüm
dünya
milletlerini,
hangi ülkede
“İncili
Sedef”
eserinin
girişinde
de “Men
dünya
hangi ülkede
Düşmenler
sanmasın
düşgün
ġocayıġ.”
(Tayyar
1384/2005:
68)milletlerini,
olurlarsa
olsunlar,
hangi
dille
konuşurlarsa
konuşsunlar
hepsine
saygım
vardır.
Ancak
olurlarsa
hangi
dille konuşurlarsa
vardır.
Ancak
men
“İncili olsunlar,
Sedef” adlı
eserinin
girişinde de konuşsunlar
“Men özümhepsine
dünya saygım
milletlerini,
hangi
ülkede
men özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.”
özüm Türk
olduğum
içindille
Türk
milletini
başka
milletlerden
katsaygım
kat fazla
severim.”
olurlarsa
olsunlar,
hangi
konuşurlarsa
konuşsunlar
hepsine
vardır.
Ancak(Tayyar
men
(Tayyar
1382/2003:
18). diyerek
millî
hassasiyetini
göstermektedir.
1382/2003:
18
)
.
diyerek
millî
hassasiyetini
göstermektedir.
özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.” (Tayyar
4.2.3. Türk Dünyası Meselesi
4.2.3.18
Türk
Dünyası
Meselesi
1382/2003:
). diyerek
millî
hassasiyetini göstermektedir.
Dede Kâtip, Türkleri Azerbaycan, İran veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemekDede
Kâtip,
Türkleri
Azerbaycan,
veya
Anadolu
Türklerinden
ibaret görmemektedir.
Türkhalklarını
Dünyası ve
Meselesi
tedir.4.2.3.
O, Türk
yurtlarını birİran
bütün
olarak
görmekte
ve Türk dünyası
olarak
O, Dede
TürkKâtip,
halklarını
yurtlarınıİranbir
bütün
olarak
görmekte
Türk
dünyası
değerlendirmektedir.
Buvegörüşünü,
Türklerinin
temsilcisi
bir gençvegibi
kabul
ettiği olarak
Türkleri
Azerbaycan,
İran
veya Anadolu
Türklerinden
ibaret
görmemektedir.
“Urmu
Gölü”ne hitabenBu
yazdığı
şiirindeİran
görmek
mümkündür: değerlendirmektedir.
görüşünü,
Türklerinin
kabulolarak
ettiği
O,
Türk halklarını ve
yurtlarını
bir bütün
olarak temsilcisi
görmekte bir
ve genç
Türk gibi
dünyası
44)Ertonġa:
Alp
Er
Tonga.
“Urmu Gölü”ne hitaben
şiirinde
mümkündür:
değerlendirmektedir.
Bu yazdığı
görüşünü,
İrangörmek
Türklerinin
temsilcisi bir genç gibi kabul ettiği
45)29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip sunumu, özel arşivimiz.
51 ulusun,
“Urmu
Gölühitaben
ço{ adlımdır
“Urmu
Gölü”ne
yazdığı
şiirinde görmek mümkündür:
46)Sânlı:
Ünlü.
Bütün Türk dünyası senin51ulusun,
47)Doğru
bastân:
geçmişi olan.ulusun,
“Urmu
GölüDoğru
ço{ adlımdır
Türlü türlü
ġaynaġlarla
dolusun,
48)ßoruġçusu:
Koruyanı,
bekçisi.
Bütün El
Türk
dünyası
senin ulusun,
uzadaġ ġaynaġlara
yol bulaġ,
Türlü türlü
dolusun,
49)Başmaġ:
Üstü ġaynaġlarla
örtülü,
taban
tarafı
ve pençesinin
yarısı(Tayyar
açın ayakkabı.
Tanrı
vérmiş
faydalardan
bol bulaġ.”
1382/2003: 78)
El
uzadaġ
ġaynaġlara
yol
bulaġ,
50)Börkük: Kalpağız, papağız.
AynıTanrı
manzumenin
birkaç yerinde
Türk illerinden
bahsedip78)
onlara dikkat çekerek “Urmu
vérmiş faydalardan
bol bulaġ.”
(Tayyar 1382/2003:
Gölü
Türk
milletin necibdir
(Tayyar Türk
1382/2003:
71); “Urmu
Gölü onlara
soydaşların
var çekerek
olsun / Türkü
dilli
Aynı
manzumenin
birkaç.”yerinde
illerinden
bahsedip
dikkat
“Urmu
ġardaşların
olsun.” necibdir
(Tayyar 1382/2003:
75); “Urmu71);
Gölü,
menGölü
bağlıyam
éllere
/ Azerbaycan’a
Gölü
Türk var
milletin
.” (Tayyar 1382/2003:
“Urmu
soydaşların
var52olsun
/ Türkü dilli
hem Türkü
” diye iyi
dileklerini
ġardaşların
vardillere
olsun.”53(Tayyar
1382/2003:
75);sıralamaktadır.
“Urmu Gölü, men
hem Türkü dillere53” diye iyi dileklerini sıralamaktadır.
46 Sânlı: Ünlü.
47 Doğru bastân: Doğru geçmişi olan.
46
48Sânlı:
Ünlü. Koruyanı, bekçisi.
ßoruġçusu:
47
49Doğru
bastân:
olan.ve pençesinin yarısı açın ayakkabı.
Başmaġ:
ÜstüDoğru
örtülü,geçmişi
taban tarafı
bağlıyam éllere52 / Azerbaycan’a
Düşmenler sanmasın düşgün ġocayıġ.” (Tayyar 1384/2005: 68)
“İncili Sedef” adlı eserinin girişinde de “Men özüm dünya milletlerini, hangi ülkede
olurlarsa olsunlar, hangi dille konuşurlarsa konuşsunlar hepsine saygım vardır. Ancak men
özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.” (Tayyar
1382/2003: 18). diyerek millî hassasiyetini göstermektedir.
4.2.3. Türk Dünyası Meselesi
Dede Kâtip, Türkleri Azerbaycan, İran veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemektedir.
O, Türk halklarını ve yurtlarını bir bütün olarak görmekte ve Türk dünyası olarak
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
158 / Ali KAFKASYALI
değerlendirmektedir.
Bu görüşünü, İran Türklerinin
temsilcisi
bir genç
kabul ettiği
Enstitüsü
Dergisi 2012
16 (2):gibi
141-163
“Urmu Gölü”ne hitaben yazdığı şiirinde görmek mümkündür:
“Urmu Gölü ço{ adlımdır51 ulusun,
Bütün Türk dünyası senin ulusun,
Türlü türlü ġaynaġlarla dolusun,
El uzadaġ ġaynaġlara yol bulaġ,
Tanrı vérmiş faydalardan bol bulaġ.” (Tayyar 1382/2003: 78)
Aynı
Aynı manzumenin
manzumenin birkaç
birkaç yerinde
yerinde Türk
Türk illerinden
illerinden bahsedip
bahsedip onlara
onlara dikkat
dikkat çekerek
çekerek “Urmu
“Urmu
Gölü
Türk
milletin
necibdir.”
(Tayyar
1382/2003:
71);
“Urmu
Gölü
soydaşların
17
Gölü Türk milletin necibdir.” (Tayyar 1382/2003: 71); “Urmu Gölü soydaşların var olsun / Türkü dilli
17
var olsun / Türkü dilli ġardaşların var olsun.” (Tayyar 1382/2003: 75); “Urmu Gölü, men
52
52
53
ġardaşların
olsun.”
(Tayyar 1382/2003:
75); “Urmu
Gölü,
meniyibağlıyam
/ Azerbaycan’a
bağlıyam var
éllere
/ Azerbaycan’a
hem Türkü
dillere
” diye
dilekleriniéllere
sıralamaktadır.
Üstat,
“Ben
Bir
Türk
Oğluyum”
adlı
şiirinde
ise
Türk
dünyasını
oluşturan
Türk devlet
53
Üstat,
“Ben
BirTürk
Oğluyum”
adlı
şiirinde
Türk
dünyasını
oluşturan
devletve
ve
hemÜstat,
Türkü“Ben
dillere
” Türk
diyeOğluyum”
iyi
dileklerini
sıralamaktadır.
Bir
adlı
şiirinde
ise ise
Türk
dünyasını
oluşturan
TürkTürk
devlet
topluluklarını
tanıtıp,
Türk
dünyası
coğrafyasını
göstermektedir:
ve
topluluklarını
tanıtıp,
Türk
dünyası
coğrafyasınıgöstermektedir:
göstermektedir:
topluluklarını
tanıtıp,
Türk
dünyası
coğrafyasını
“Bütün
Türklerimiz bir bire çatar,
46 Sânlı:
“Bütün
Ünlü. Türklerimiz bir bire çatar,
ßazaġ,
ßırġız,
Özbek,
Türkmenle, Tatar,
47 Doğru
bastân: Doğru
geçmişi
olan. Türkmenle, Tatar,
ßazaġ,
ßırġız,
Özbek,
48 ßoruġçusu:
Gence’de
ço{bekçisi.
üstün
Koruyanı,
Gence’de ço{ üstüninsanlar
insanlaryatar,
yatar,
ßarabağ,
Na{civan,
Dağıstanlıyız.
50 Börkük: Kalpağız, papağız.
Çind’den
Kazan’dan
Rumen’e
51 Adlımdır:
Çind’den
Rumen’eġeder,
ġeder,
Ünlüdür,Kazan’dan
meşhurdur.
Yugoslav,
Bulġar’dan,
52 Halkıma, halkımıza.
Yugoslav, Bulġar’dan,Alman’a
Alman’aġeder,
ġeder,
53 Hem
Türkiye,
Kerkük’ten
ġeder,
Azerbaycan’a
hem de TürkçeAfġan’a
konuşan Türk
halklarına.
Türkiye,
Kerkük’ten
Afġan’a
ġeder,
54
İran’da
İran’dada
dabiz
bizAzerbaycanlıyız.”
Azerbaycanlıyız.”54
49 Başmaġ:
ßarabağ,
Na{civan,
Üstü örtülü,
taban tarafıDağıstanlıyız.
ve pençesinin yarısı açın ayakkabı.
Türk
millî
destanlarında
geçen
millî
motiflerden
en
biri
ki
Türk millî
millîdestanlarında
destanlarında
geçen
millî
motiflerden
en önemli
önemli
biri elbette
elbette
ki “Bozkurt”
“Bozkurt”
Türk
geçen
millî
motiflerden
en önemli
biri elbette
ki “Bozkurt”
motifidir.
Bütün
Türk
dünyasının
itibar
ettiği
“Bozkurt
Motifi”
de
Dede
Kâtip’in
şiirlerinde
motifidir.
“Bozkurt
Motifi”
de de
Dede
Kâtip’in
şiirlemotifidir.Bütün
BütünTürk
Türkdünyasının
dünyasınınitibar
itibarettiği
ettiği
“Bozkurt
Motifi”
Dede
Kâtip’in
şiirlerinde
rinde
özgün
yerini
almıştır.
Bozkurtu
sembol
kabul
eden
üstat,
bu
inancını
bir
şiirinde,
özgün
özgün yerini
yerini almıştır.
almıştır. Bozkurtu
Bozkurtu sembol
sembol kabul
kabul eden
eden üstat,
üstat, bu
bu inancını
inancını bir
bir şiirinde,
şiirinde, Oğuz
Oğuz Ata
Ata
Oğuz Ata soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstersoyundan,
Dede
Korkut
neslinden
gelen
bir
Türk
olduğunu
bildirerek
göstermektedir:
soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstermektedir:
mektedir:
“Men
“Menbir
birTürkem
TürkemBozġurdluyam!
Bozġurdluyam!
Oğuz,
Dede
Oğuz, DedeĠorġudluyam!
Ġorġudluyam!
Bir
Birġızġın
ġızġınateş
ateşodluyam,
odluyam,
Bir
ġéyretli
1387/2008: 230)
Bir ġéyretliġan
ġanoğluyam.”
oğluyam.”(Tayyar
(Tayyar 1387/2008: 230)
Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda,
Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda,
Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul
yaylalarda kurt olması, kurt sesinin, kurt ulumasının duyulması büyük bir mutluluk ve bereket
yaylalarda kurt Dağlarda,
olması, kurt
sesinin, kurt
büyük
bir mutluluk
ve bereket
edilmektedir.
yaylalarda
kurtulumasının
olması, kurtduyulması
sesinin, kurt
ulumasının
duyulması
sayılmaktadır.
Ayrıca
sıkıntıların
gidip,
aydınlık
günlerin
geleceği,
başlanılan
büyük
bir mutluluk
vekurdun
bereketuluması
sayılmaktadır.
Ayrıca
kurdun
uluması
sıkıntıların
gidip,
sayılmaktadır.
Ayrıca
kurdun
uluması
sıkıntıların
gidip,
aydınlık
günlerin
geleceği,
başlanılan
aydınlık
günlerin
geleceği,
başlanılan
işlerin
başarıyla
sonuçlanacağı,
yapılan
cihadın
işlerin
başarıyla
sonuçlanacağı,
yapılan
cihadın
zaferle
biteceği
anlamına
gelmektedir.
işlerin başarıyla sonuçlanacağı, yapılan cihadın zaferle biteceği anlamına gelmektedir. Türk
Türk
kültürünün
bu
inanç
anlayışını
da
Dede
Kâtip’in
şiirlerinde
görmekteyiz.
51)Adlımdır:
Ünlüdür,
kültürünün bu
inançmeşhurdur.
anlayışını da Dede Kâtip’in şiirlerinde görmekteyiz.
52)Halkıma,
halkımıza. bir hâl olardı,
“Géce
“Géceva{tı
va{tıeceb
eceb bir hâl olardı,
53)Hem
Azerbaycan’a
hem de Türkçe konuşan Türk halklarına.
Gözelerde
Gözelerdeyaşılbaşlar
yaşılbaşlarolardı,
olardı,
Yorġunluġda
herden ġurdlarDede
ulardı,
54)29
Mart 2007 Urmiye-Guluncu,
Kâtip sunumu, özel arşivimiz.
Yorġunluġda herden ġurdlar ulardı,
ßoy
ßoybizim
bizimde
debir
birulasın
ulasınġurdumuz,
ġurdumuz,
Çiçeklensin
doğma
1384/2005: 49)
Çiçeklensin doğmaana
anayurdumuz.”
yurdumuz.”(Tayyar
(Tayyar 1384/2005: 49)
Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı
Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı
bilinmektedir. Alan araştırması yaparken dinleyip kayıt altına aldığımız sohbetlerini genellikle
bilinmektedir. Alan araştırması yaparken dinleyip kayıt altına aldığımız sohbetlerini genellikle
55
“Yaşasın
“YaşasınTürk
Türkdünyası,
dünyası,yaşasın
yaşasınTürk
Türkmilleti.”
milleti.”55sözleri
sözleriile
ilebitirmektedir.
bitirmektedir.
4.2.4.
Türk-İslâm
Ülküsü
4.2.4. Türk-İslâm Ülküsü
Dede
Dede Kâtip,
Kâtip, şiirinde
şiirinde ve
ve konuşmasında
konuşmasında Müslüman
Müslüman olduğunu
olduğunu ve
ve İslâm
İslâm dinine
dinine hizmet
hizmet etme
etme
gayreti
içinde
bulunduğunu
bildirmektedir.
Kitaplarının
ön
sözünde
de
“Yaratan
Allah’a
gayreti içinde bulunduğunu bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde de “Yaratan Allah’a
motifidir. Bütün Türk dünyasının itibar ettiği “Bozkurt Motifi” de Dede Kâtip’in şiirlerinde
özgün yerini almıştır. Bozkurtu sembol kabul eden üstat, bu inancını bir şiirinde, Oğuz Ata
soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstermektedir:
“Men bir Türkem Bozġurdluyam!
Oğuz, Dede Ġorġudluyam!
Bir ġızġın ateş odluyam,
Bir ġéyretli ġan oğluyam.” (Tayyar 1387/2008: 230)
Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda,
ulumasının duyulması büyük bir mutluluk ve bereket
159
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
sayılmaktadır. Ayrıca kurdun uluması sıkıntıların gidip, aydınlık günlerin geleceği, başlanılan
yaylalarda kurt olması, kurt sesinin, kurt
işlerin
sonuçlanacağı,
yapılanTürk
cihadın
zaferle biteceği
zaferle başarıyla
biteceği anlamına
gelmektedir.
kültürünün
bu inançanlamına
anlayışınıgelmektedir.
da Dede Türk
Kâtip’in şiirlerinde
kültürünün
bu inançgörmekteyiz.
anlayışını da Dede Kâtip’in şiirlerinde görmekteyiz.
“Géce va{tı eceb bir hâl olardı,
Gözelerde yaşılbaşlar olardı,
Yorġunluġda herden ġurdlar ulardı,
ßoy bizim de bir ulasın ġurdumuz,
Çiçeklensin doğma ana yurdumuz.” (Tayyar 1384/2005: 49)
Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı
Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli kobilinmektedir.
Alanbilinmektedir.
araştırması yaparken
dinleyip kayıt
altınadinleyip
aldığımız
genellikle
nuşmalar yaptığı
Alan araştırması
yaparken
kayıt sohbetlerini
altına aldığımız
55
sohbetlerini
genellikle
Türk milleti.”
dünyası,55yaşasın
milleti.” sözleri ile bitir“Yaşasın
Türk
dünyası,“Yaşasın
yaşasın Türk
sözleri Türk
ile bitirmektedir.
mektedir.
4.2.4. Türk-İslâm Ülküsü
4.2.4.
Ülküsü
Dede Türk-İslâm
Kâtip, şiirinde
ve konuşmasında Müslüman olduğunu ve İslâm dinine hizmet etme
Dedeiçinde
Kâtip,bulunduğunu
şiirinde ve konuşmasında
Müslüman
olduğunu
ve İslâm de
dinine
hizmetAllah’a
gayreti
bildirmektedir.
Kitaplarının
ön sözünde
“Yaratan
etme gayreti içinde bulunduğunu bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde de “Yaratan
şükrediyorum
ki ben Allah’ı
birdürüst
Müslüman’ım,
ehli sünnet
ve sünnet
Hanefîve
mezhepli
Allah’a şükrediyorum
ki bentanıyan
Allah’ıdürüst
tanıyan
bir Müslüman’ım,
ehli
Hanefî
mezhepli
Türk.”dilli
bir insanım.”
1387/2008:
21) diyetakdim
soyunuetmektedir.
ve inancını
Türk
dilli
bir insanım
(Tayyar
1387/2008:(Tayyar
21) diye soyunu
ve inancını
takdim etmektedir.
O pek çok şiirinde İslâm dininin azizliğinden, ulvililiğinden samimi ifadelerle bahsetinsanlığın kurtuluş çaresi olduğunu,
55 29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
hurafelerden, ayrı gayrılıktan uzak durulması gerektiğini anlatmaktadır. Hurafelerden
uzak Kur’an İslâmı yaşanır ve Hz. Muhammed’in İslâm anlayışı örnek alınırsa Müslümanların bütün sıkıntılardan kurtulacağına inanmaktadır. Aynı yazısının başka bir yerinde
“Ben Müslüman, ehlisünnet ve Türk dilli olduğumdan her şeyden önce özlüğümü, özgelerden kat kat fazla severim. Bu demek değildir ki, diğer halkları kötü, seviyesiz veya
düşman görmekteyim. Hayır. Benim nerede ve ne idealde olursa olsun bütün Müslümanlara saygım var ve onların birliğini, mutluluğunu arzu etmekteyim.” (Tayyar 1387/2008:
21) “Yaratan Allah herkesten iyi ve doğru bilmektedir ki benim arzum bütün Müslümanların birliğidir. Benim arzum visaldir, tefrika değildir. Ben bütün dünya Müslümanlarının
birliğine âşığım.” (Tayyar 1387/2008: 22).
54
29 Mart 2007
Urmiye-Guluncu,
Dede Kâtip sunumu,
özelİslâmının,
arşivimiz.
mektedir.
Kur’an’ın,
dolayısıyla
Kur’an
Şair, Müslümanların kurtuluşunu birlikte, vahdette görmektedir. Bugün içinde bulundukları zelil durumun sebebini de Kur’an İslâm’ından uzaklaşılmasında ve tefrikaya
düşülmesinde görmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının sonuna eklediği “Vahdet ve
Tefrika” (Tayyar 1387/2008: 306) başlıklı dokuz sayfalık yazıda dünya Müslümanlarının
birbirini anlamasını, birlik içinde olmalarını, ayrılığa düşmemelerini aksi hâlde büyük
güçlerin hegemonyasından kurtulamayacaklarını bütün açıklığı ile anlatmaktadır.
55)29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
1387/2008: 22).
Şair, Müslümanların kurtuluşunu birlikte, vahdette görmektedir. Bugün içinde
bulundukları zelil durumun sebebini de Kur’an İslâm’ından uzaklaşılmasında ve tefrikaya
düşülmesinde görmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının sonuna eklediği “Vahdet ve
Tefrika” (Tayyar 1387/2008: 306) başlıklı dokuz sayfalık yazıda dünya Müslümanlarının birbirini
anlamasını, birlik içinde olmalarını, ayrılığa düşmemelerini aksi hâlde büyük güçlerin
hegemonyasından kurtulamayacaklarını bütün açıklığı ile anlatmaktadır.
Ulu Türk ataları Türklük ile İslâmiyeti kılıç ile kalkan gibi görmüşlerdir. Biri olmadan
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
diğerinin
maksadı temin edemeyeceğini çok iyi Enstitüsü
bilmişlerdir.
Dede
Kâtip
de141-163
bu görüştedir.
160 / Ali KAFKASYALI
Dergisi
2012
16 (2):
İslâmiyet ile Türklüğü birbirinin olmazsa olmazı kabul etmektedir. O hem Müslüman hem
Ulu Türk ataları Türklük ile İslâmiyeti kılıç ile kalkan gibi görmüşlerdir. Biri olmadan
milliyetçi hem de medeniyetçi bir şairdir. O hem şiirlerinde hem vaazlarında hem de
diğerinin maksadı temin edemeyeceğini çok iyi bilmişlerdir. Dede Kâtip de bu görüştedir.
yaşayışında
sergilemiştir.
halkının
da kabul
böyle etmektedir.
düşündüğünü
veyaMüslüman
halkı ile birlikte
İslâmiyet ilebunu
Türklüğü
birbirininHatta
olmazsa
olmazı
O hem
hem kanaatte
milliyetçiolduğunu
hem de medeniyetçi
bir şairdir.
hem şiirlerinde
hem vaazlarında
hem hiçbir
aynı
ifade etmektedir.
Şair O
düşünce
ve ilkelerinin
doğru olduğunu,
de yaşayışında bunu sergilemiştir. Hatta halkının da böyle düşündüğünü veya halkı ile
halkı
horaynı
görmediklerini
Bakara
suresinin
190. Şair
ayetine
“Sizevesavaş
açanlarla
Allah
birlikte
kanaatte olduğunu
ifade
etmektedir.
düşünce
ilkelerinin
doğru
oldu-yolunda
ğunu, hiçbir
halkıhaksız
hor görmediklerini
Bakara suresinin
190.Allah,
ayetinehaksız
“Size savaş
açanlarla
çarpışın.
Fakat
saldırıda bulunmayın.
Çünkü
saldırıda
bulunanları
Allah yolunda
çarpışın.
Fakat
haksız
saldırıda
bulunmayın.
Çünkü
Allah,
haksız
saldırıda
sevmez.”56 emrine işaret
ederek doğru Türk olduklarını, yakmazlarsa kimseyi yakmadıklarını
bulunanları sevmez.”56 emrine işaret ederek doğru Türk olduklarını, yakmazlarsa kimseyi
ve
daima Kur’an’a
tabi olduklarını
söylemektedir:
yakmadıklarını
ve daima
Kur’an’a tabi
olduklarını söylemektedir:
“Dede Kâtib doğru yoldan çı{marıġ
Héç kimseye pis göz ile ba{marıġ
Doğru Türkük ya{masalar ya{marıġ
19
Her zaman muti’el-Ġuran bizik.” (Tayyar 1387/2008: 211)
19
Diğer
şiirinde aynı
aynı görüşünü
görüşünü farklı
farklıbir
birşekilde
şekildeserdetmektedir:
serdetmektedir:
Diğer bir
bir şiirinde
Kâmil imanımız, ehli ßur’an’ıġ,
“Urmu Gölü şükür biz Müselmanıġ,
İran milletiyik Azerbaycan’ıġ,
Kâmil imanımız, ehli ßur’an’ıġ,
Héç birisin elden ucuz satmarıġ,
56 Kur’an-ı
İranKarim
milletiyik
Azerbaycan’ıġ,
Meali, Elmalılı
Muhammed Hamdi Yazır.
Amma Türkük soyumuzu atmarıġ.” (Tayyar 1384/2005: 76)
Héç birisin elden ucuz satmarıġ,
Amma
Türkük
soyumuzu
(Tayyar 1384/2005:
76)
“Bizik”
redifli
divanîsinde
de atmarıġ.”
doğru Müslüman
olduklarına
şükrederek, daha ruhlar
“Bizik”
divanîsinde
de de
doğru
Müslüman
olduklarına
şükrederek,
daha
ruhlar
“Bizik” redifli
redifli
divanîsinde
doğru
Müslüman
olduklarına
şükrederek,
daha
yaratıldığında
Allah’ın
“Ben sizin
Rabbiniz
değil
miyim?”
sorusuna
“evet”
diyerek
ehl-i ruhlar
imân
yaratıldığında Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna “evet” diyerek ehl-i
yaratıldığında
Allah’ınaynı
“Ben
sizin Rabbiniz
değil miyim?”
“evet” diyerek
ehl-isevip,
imân
sınıfına
geçtiklerini,
zamanda
Türk soyuna
mensupsorusuna
bulunduklarını,
yurtlarını
imân sınıfına geçtiklerini, aynı zamanda Türk soyuna mensup bulunduklarını, yurtlarını
sınıfınadostlarına
geçtiklerini,
aynı zamanda
Türk
soyuna
mensup
bulunduklarını, yurtlarını sevip,
dostlarına
dost, düşmanlarına
düşman
olduklarını
bildirmektedir:
sevip,
dost, düşmanlarına
düşman
olduklarını
bildirmektedir:
dostlarına
dost, şükr
düşmanlarına
düşman
olduklarını
“Yaradan’a
éderik doğru
Müselman
bizik bildirmektedir:
Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik
“Yaradan’a şükr éderik doğru Müselman bizik
Türk oğluyuġ
Türk torunu, yurdumuzu séverik
Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik
Yurdumuzun dostuna dost düşmana düşman bizik” (Tayyar 1387/2008: 209)
Türk oğluyuġ Türk torunu, yurdumuzu séverik
Yurdumuzun
düşmana
bizik”klâsik
(Tayyar
1387/2008:
Bu
konuların dostuna
yanında
çağdaşı
veya
daha
önceki
klâsik
halk
şairleri209)
gibio odada
ana-baba
Bu
konuların
yanındadost
çağdaşı
veyadüşman
daha önceki
halk
şairleri
gibi
anababaBu
muhabbeti,
Türk
kahramanları,
İran
Türk
boyları,
hoca-muallim
hürmeti,
konuların
yanında
çağdaşı veyaİran
daha
önceki
klâsik
halk şairleri
gibi
ozamada ana-baba
muhabbeti,
İran İran
Türk
kahramanları,
Türk
boyları,
hoca-muallim
hürmeti,
zamanın
nın gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk, ahlâkî değerler, büyüklere saygı, küçükmuhabbeti,
İran
Türk sevgisi,
kahramanları,
İranahlâkî
Türk
boyları, büyüklere
hoca-muallim
gidişatı,
sosyal
münasebetler,
dünyevî
aşk,
değerler,
saygı,hürmeti,
küçüklere
sevgi,
lere
sevgi,
mal
ve
eşya
ahde vefasızlık,
kahramanlık,
tabiat
güzellikleri
gibi pekzamanın
gidişatı,
sosyal
münasebetler,
dünyevî
aşk,“Ana”
ahlâkîadlı
değerler,
büyüklere
saygı,
sevgi,
çok
konuyu
da
şiirlerinde
Onun
manzumesi
sanat,gibi
estetik,
anlatım
mal
ve
eşya
sevgisi,
ahde işlemiştir.
vefasızlık,
kahramanlık,
tabiat
güzellikleri
pekküçüklere
çok
konuyu
da
ve yorum bakımından günümüzün en değerli şiirlerinden biridir:
mal ve eşyaişlemiştir.
sevgisi, ahde
vefasızlık,
tabiat sanat,
güzellikleri
gibianlatım
pek çok ve
konuyu
da
şiirlerinde
Onun
“Ana” kahramanlık,
adlı manzumesi
estetik,
yorum
56)Kur’an-ı
Meali, Elmalılı
Muhammed
Hamdi
Yazır.
şiirlerinde Karim
işlemiştir.
Onun
“Ana”
adlı
manzumesi
sanat, estetik, anlatım ve yorum
bakımından
günümüzün
en değerli
şiirlerinden
biridir:
57)Elest günü: Allah, ruhları yarattıktan sonra onlara Elestü birabbiküm? (Ben sizin Rabbiniz değil
“Bütün
varlığımı
senden,
bakımından
günümüzün
şiirlerinden biridir:
miyim?)diye
sorduğualmışam
gün.en değerli
Men
néce
teşekkür
éyleyim
senden,
58)Bela:
Beli,varlığımı
evet.
“Bütün
almışam senden,
Sen menden razı ol Allah da senden,
Men néce teşekkür éyleyim senden,
Yo{du bundan başġa gümanım59 ana.” (Tayyar 1382/2003: 135)
Sen menden razı ol Allah da senden,
59 ana.” (Tayyar
Yo{duKâtip
bundan
başġa gümanım
1382/2003:için
135) hareket eden, bilhassa 1908
Dede
şiirlerinde
İran Türklerinin
bağımsızlığı
Dede
Türklerinin
bağımsızlığı
için hareketHiyabanî
eden, bilhassa
1908
Settar
HanKâtip
ve şiirlerinde
Bağır Hanİran
hareketi
ile 1918
Şeyh Muhammed
bağımsızlık
Settar Han ve de
Bağır
Han hareketi
1918 içerisinden
Şeyh Muhammed
Hiyabanî
bağımsızlık
hareketlerinden
bahsetmiştir.
İran ile
Türkleri
çok yiğitlerin
kahramanların
hareketlerinden
bahsetmiştir.
İranHan
Türkleri
yiğitlerin hizmetlerini
kahramanların
çıktığını,
özellikledeSettar
Han ve Bağır
ile Şeyhiçerisinden
Muhammedçok
Hiyabanî’nin
ve
çıktığını, özellikle
Settar Hanvatan
ve Bağır
Han ile Şeyh
Muhammed kendilerinin
Hiyabanî’nin de
hizmetlerini
ve
kahraman
İran Türklerinin
sevgilerini
unutmadıklarını,
ataları gibi
kahraman
Türklerinin
vatan
de ataları
gibi
gayretli
ve İran
dikkatli
olduklarını
günüsevgilerini
geldiğindeunutmadıklarını,
aynı kahramanlığıkendilerinin
göstereceklerini
ve “yıkık
“Yaradan’a şükr éderik doğru Müselman bizik
Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik
Türk oğluyuġ Türk torunu, yurdumuzu séverik
Yurdumuzun dostuna dost düşmana düşman bizik” (Tayyar 1387/2008: 209)
Bu konuların yanında çağdaşı veya daha önceki klâsik halk şairleri gibi o da ana-baba
muhabbeti, İran Türk kahramanları, İran Türk boyları, hoca-muallim hürmeti, zamanın
gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk, ahlâkî değerler, büyüklere saygı, küçüklere sevgi,
mal ve eşya sevgisi, ahde vefasızlık, kahramanlık, tabiat güzellikleri gibi pek çok konuyu da
şiirlerinde
işlemiştir.
“Ana” adlı
ve yorum
Dede Kâtip ve
İran TürkOnun
Edebiyatındaki
Yeri manzumesi sanat, estetik, anlatım 161
bakımından günümüzün en değerli şiirlerinden biridir:
“Bütün varlığımı almışam senden,
Men néce teşekkür éyleyim senden,
Sen menden razı ol Allah da senden,
Yo{du bundan başġa gümanım59 ana.” (Tayyar 1382/2003: 135)
Dede Kâtip şiirlerinde İran Türklerinin bağımsızlığı için hareket eden, bilhassa 1908
Dede Kâtip şiirlerinde İran Türklerinin bağımsızlığı için hareket eden, bilhassa 1908
Settar Han ve Bağır Han hareketi ile 1918 Şeyh Muhammed Hiyabanî bağımsızlık
Settar Han ve Bağır Han hareketi ile 1918 Şeyh Muhammed Hiyabanî bağımsızlık harehareketlerinden
de bahsetmiştir.
İran Türkleri
çokkahramanların
yiğitlerin kahramanların
ketlerinden de bahsetmiştir.
İran Türkleri
içerisindeniçerisinden
çok yiğitlerin
çıktığını,
özellikle
Settar
Han
ve
Bağır
Han
ile
Şeyh
Muhammed
Hiyabanî’nin
hizmetlerini
çıktığını, özellikle Settar Han ve Bağır Han ile Şeyh Muhammed Hiyabanî’nin hizmetlerini ve
ve kahraman İran Türklerinin vatan sevgilerini unutmadıklarını, kendilerinin de ataları
kahraman İran Türklerinin vatan sevgilerini unutmadıklarını, kendilerinin de ataları gibi
gibi gayretli ve dikkatli olduklarını günü geldiğinde aynı kahramanlığı göstereceklerini
gayretli
dikkatli
olduklarını günü
geldiğinde aynı kahramanlığı göstereceklerini ve “yıkık
ve “yıkıkvebina”yı
onaracaklarını
bildirmektedir:
bina”yı onaracaklarını bildirmektedir:
“Urmu Gölü ço{du ġoç oğlanların,
Çevrende beslenib ġehremanların,
Tebriz’de Bağır ¾an60, Settar ¾anların61,
57 Elest günü: Allah, ruhları yarattıktan sonra onlara Elestü birabbiküm? (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)diye sorduğu gün.
58 Bela: Beli, evet.
59 Gümanım: Ümidim.
60 Bağır Han 1861 Tebriz doğumludur. 1907 meşrutiyet hareketi yıllarında Şah ve Rus birliklerine karşı Settar Han ile birlikte kahramanca
savaşımış ve hareketin sükûtundan sonra Tahran hükümeti tarafından sürgüne gönderilmiş ve orada boğdurulmuştur.
61 Settar Han (1867-1914) Güney Azerbaycan’ın Karadağ muhitindendir. Meşrutiyet Hareketi’nin lideridir. 1907 meşrutiyet hareketinde Şah
ve Rus birliklerine karşı 15 bin kişilik bir orduyla 40 bin kişilik Rus ve Şah birliklerine karşı kahramanca savaşmış ve büyük başarılar elde
etmiştir. Tebriz’i yabancı güçlerden temizledikten sonra Tahran’a girmiş ve meclisi kuşatmıştır. Ne yazık ki Rus ve İngilizlerin desteği ile bu
millî hareket sükûta uğratılmıştır. Yakalanarak sürekli göz altında tutulan Settar Han 16 Kasım 1914 günü ölür.
59)Gümanım: Ümidim.
60)Bağır Han 1861 Tebriz doğumludur. 1907 meşrutiyet hareketi yıllarında Şah ve Rus birliklerine
karşı Settar Han ile birlikte kahramanca savaşımış ve hareketin sükûtundan sonra Tahran hükümeti
tarafından sürgüne gönderilmiş ve orada boğdurulmuştur.
61)Settar Han (1867-1914) Güney Azerbaycan’ın Karadağ muhitindendir. Meşrutiyet Hareketi’nin lideridir. 1907 meşrutiyet hareketinde Şah ve Rus birliklerine karşı 15 bin kişilik bir orduyla 40 bin
kişilik Rus ve Şah birliklerine karşı kahramanca savaşmış ve büyük başarılar elde etmiştir. Tebriz’i
yabancı güçlerden temizledikten sonra Tahran’a girmiş ve meclisi kuşatmıştır. Ne yazık ki Rus ve
İngilizlerin desteği ile bu millî hareket sükûta uğratılmıştır. Yakalanarak sürekli göz altında tutulan
Settar Han 16 Kasım 1914 günü ölür.
62)Şeyh Muhammed Hiyabanî (1880-1920) Tebriz doğumlu. 1909’da başlayan 2. dönem meclisin
Demokrat Parti Tebriz milletvekili, daha sonra Demokrat Parti’nin başkanı, 7 Nisan 1920 günü başkenti Tebriz olan “Azadistan” devletinin kurucusu ve lideri. Büyük güçlerin güdümünde olan Tahran
yönetiminin gönderdiği hükümet güçleri ile savaşır. Yakınlarından birilerinin ihbarı üzerine karargâh
olarak kullandığı Şeyh Hasan Bademci’nin evinde arkadaşları ile birlikte şehit edilir.
63)Hacı Méhdi: Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketinde büyük kahramanlık gösteren İran Türklerinden.
162 / Ali KAFKASYALI
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163
Sonuç
Dede Kâtip, Dede Korkut’dan sonra halk tarafından “Dede” unvanı verilen birkaç
edebî şahsiyetten biridir.
Camilerde yaptığı Türkçe vaazları, çeşitli programlarda irad ettiği nutukları, âşık ve
ses sanatçıları tarafından okunan Türkçe şiirleri ve “İncili Sedef”, “Urmu Gölü”, “Günümüz Aydın” adlı şiir kitapları ile İran Türk dili ve edebiyatına büyük hizmet etmiştir.
Şiirlerinde sanat kaygısı gütmemiştir. O, şiirlerinde daha çok dinî ve millî meseleleri
çok öne çıkarmıştır. Genel olarak mahallî olmaktan, mahallî konuları işlemekten, ferdî
özellikleri ve güzellikleri sergilemekten ziyade, millî meseleleri ele almıştır. Türklük,
Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm ülküsü onun şiirlerinde öne çıkan konulardır. Sosyal ilimlerdeki yüksek tahsili ve engin tecrübesi ile halka ve gelecek nesillere İslâm inancını,
Türklük şuurunu, Türk İslâm ülküsünü ilke olarak göstermiş, Türk Müslümanların, hatta
bütün Müslümanların birliğini arzulamıştır.
O kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya İran Türklerinin şairi değil bütün Türk
dünyasının bir şairi saymıştır.
Şiirlerini hece ölçüsü ile yazan şair, genellikle halk şiirinin bayatı/mani, geraylı, koşma, muhammes, tecnis, divanî nazım türlerinde eserler vermiştir.
Şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça, Farsça bildiği ve İslâmî yüksek tahsil aldığı hâlde
şiirlerini halkın anlayacağı, günlük konuşma diline yakın bir Türkçe ile yazmıştır.
Dinî unsurları millî unsurların yerine veya millî unsurları dinî unsurların yerine ihdas etmenin veya bunlardan birini yok saymanın doğru olmayacağını, her birisinin öz
özlüğünde değerli ve gerekli olduğunu, hatta hayatî önem taşıdığını bildirmiştir. Müslüman olmanın milliyetini inkâr etmeyi gerektirmediğini, milliyetçi olmanın da dinini,
inanç değerlerini yok saymayı icap ettirmediğini, hem Müslüman, hem milliyetçi hem de
medeniyetçi olunabileceğini, bu değerlerin birbiriyle çatışan yanının olmadığını vurgulamıştır. Şiî-Sünnî ve benzeri ayrılıkların İslâm’da olmadığını, Müslümanların mazlum
ve zelil durumda olmalarının sebebini Kur’an İslâm’ından uzaklaşmakta ve tefrikacılıkta
görmüştür.
İran Türklüğünün varlığı ve bekası için Türkçenin, Türklüğün, İslâm inancının ve
Türk İslâm ülküsünün aynı değerde gerekli ve önemli olduğunu hatta bütün bu değerlerin
Türk dünyası için de büyük önem arz ettiğini ortaya koymuştur.
Denilebilir ki Dede Kâtip çağdaş İran Türk millî şiirinin temsilcisidir. O, pek çok İran
Türk şairi gibi kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya İran Türklerinin şairi değil
aynı zamanda Türkiye Türklerinin, hatta Türk dünyasının bir şairi gibi görmüştür.
Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri
163
Kaynakça
A. Yazılı Kaynaklar:
Kafkasyalı, Ali. (2009). İran Türk Âşıkları ve Millî Kimlik. Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları.
Kafkasyalı, Ali. (2009). İran Türkleri Âşık Muhitleri. Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları.
Kafkasyalı, Ali. (2010). İran Türkleri. İstanbul: Bilgeoğuz Yayınları.
Kafkasyalı, Ali. (2011). İran Coğrafyasında Türkler. İstanbul: Bilgeoğuz Yayınları.
Köprülü, M. Fuad. (1979). “Azerî”. İslâm Ansiklopedisi, İstanbul: MEB Yayınları.
Sümer, Faruk. (1999). Oğuzlar (Türkmenler). İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
Yayınları.
Tansel, Fevziye Abdullah. (1969). Mehmed Emin Yurdakul’un Eserleri-I, Şiirler. Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Tayyar, Hacı Abdurrahman. (Dede Kâtib) (1387/2008). Günümüz Aydın. Urmiye: Yaz
Neşriyyatı.
Tayyar, Hacı Abdurrahman. (Dede Kâtib) (1384/2005). Urmu Gölü Manzumesi. Urmiye:
Yaz Neşriyyatı.
Tayyar, Hacı Abdurrahman (1382/2003). İncili Sedef. Urmiye: Yaz Neşriyyatı.
Togan, A. Zeki Velidi (1970). Umumî Türk Târihine Giriş. İstanbul: Enderun Yayınları.
Turan, Osman (2003). Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti. İstanbul.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1975). Osmanlı Tarihi II. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Yüce, Mustafa (1994). Türk-İran İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını. İstanbul: Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları.
B. Sözlü Kaynaklar:
13 Şubat 2004, Urmiye Guluncu Köyü, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
29 Mart 2007 Urmiye Guluncu Köyü, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.
Download