30 HAZİRAN 2014

advertisement
30 HAZİRAN 2014
ÇÖZÜM SÜRECİ YASA TASARISI
Çözüm süreci kapsamında atılacak adımların yasal dayanağını oluşturmak amacıyla hazırlanan kanun tasarısı,
hükümet tarafından meclis başkanlığına sunuldu. Kapsam, yetki, uygulama ve dokunulmazlık olarak özetlenebilecek
tasarının, bundan sonra atılacak adımların hukuki altyapısı olarak işlev görmek üzere hazırlandığı anlaşılmaktadır.
PKK’nin silah bırakması, 30 yıldır Devlet ve PKK arasındaki çatışma sebebiyle halk üzerinde oluşan iki yönlü zulüm ve
baskının son bulmasına belli ölçüde imkân sağlayacaktır. Bu tasarı ile Hükümetin, yüzyılı aşan ve PKK gibi ağır
sonuçları olan Kürt meselesini, PKK ve terör özelinde ele almakta ısrar ettiği, Kürt Meselesinin özüne dair eşit
vatandaşlık ve adalet temelli bir çözüm yaklaşımının bulunmadığı anlaşılmıştır. Meclise sunulan kanun tasarısının
genel gerekçesinde de vurgulandığı üzere, Türkiye’nin ekonomik kalkınma hamlesi 2023 vizyonuna odaklı bir amacın
güdüldüğü görülmüştür. Kürtlere yönelik red, inkâr ve asimilasyon politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan PKK’ye
silah bıraktırmayı hedefleyen devletin, yıllardır sürdürdüğü güvenlikçi yaklaşımları terk etmediğini de göstermektedir.
Bununla birlikte, PKK’nin halkın can, mal ve huzuruna kastedici eylemliliklerinin son bulması amacına dönük olarak,
silah bırakmasının sağlanması, gençlerin ve çocukların dağdan indirilmesi ve silahın hak aramanın aracı olmaktan
çıkarılmasına dönük düzenlemelerin önünün açılması girişimlerini olumlu buluyoruz.
ŞEYH SAİD VE SUSA KATLİAMI
Kemalist zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz kuruluş yıllarında İslami tüm değerlere açtığı savaşa bir itiraz
olarak yükselen kıyamın kanlı bir şekilde bastırılmasının ardından, Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşlarının idam
edilişinin yıldönümü münasebetiyle, İslam Ümmetinin aziz şehitlerini bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
Bütün etnik unsurlarını bir ve beraber yapan aziz İslam’ın hükümlerini ortadan kaldırma girişimlerine izzetli bir
başkaldırışın adı olan Şeyh Said Kıyamını selamlıyor, katillerini ve uşaklığını yaptıkları necis zihniyeti lanetliyoruz. Tıpkı
İskilipli şehid Atıf Hoca gibi, İslam’ın şiarlarını ayakta tuttuğu için idam edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar
yerlerinin açıklanması, istiklal mahkemelerinin ve kararlarının, sistemin zulümlerine kılıf uydurma amaçlı olduklarının
resmen kabul edilmesi ve yaptıkları katliamlar için özür dilemeleri, devletin Müslüman halka karşı ödenmemiş borcudur.
Kemalist zihniyetin Kürdistan’daki temsilcisi olan PKK’nin 26 Haziran günü gerçekleştirdiği Susa Camii katliamı
da İslam’ın izzetini koruyan Müslümanların mazlumiyeti ve direnişi olarak tarihe nakşedilecektir. Halkın inancıyla
savaşan PKK tarafından yatsı namazında basılan camide şehid edilen 10 yiğit Müslümanı rahmetle anıyor, katilleri
içinse “yaşasın cehennem” diyoruz.
ÇİFTÇİYE TEDAŞ ZULMÜ
Ülkenin birçok bölgesinde ve özellikle da Kürdistan’da sulama kanallarının henüz faaliyete geçirilememiş olması
nedeniyle sulu tarım uygulaması yüksek maliyetli elektrik enerjisi ile yapılmaktadır.
Elektrik dağıtım işinin özelleştirilmesi sonrasında, çiftçiye ektiği alan karşılığı sarf ettiği farz edilen miktar kadar
borç çıkarılması çiftçiyi mağdur etmektedir. Çiftçiyi yüksek maliyeti sebebiyle kayıt dışı elektrik kullanmaya yönelten
mevcut durum bir an önce düzeltilmeli, kullanımı yerinde tespit edilmemiş veya faturalandırılmamış tahmini kullanımın
borç olarak yansıtılması ve borç ödeninceye kadar destekleme prim alacağının ödenmemesi gibi hukuk dışı şantajlara
son verilmelidir.
Kayıt dışı elektrik kullanımının önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasının yanı sıra, sulama amaçlı
kullanımda çiftçiye düşük fiyattan elektrik kullanma hakkı tanınmalı, mazot ve gübre desteği gibi, sulama kanallarının
bulunmadığı yerlerde çiftçilere elektrik desteği de verilmelidir.
UYUŞTURUCU KULLANIMI
Maddi kalkınma hedeflenirken manevi kalkınmanın göz ardı edildiği, inanç değerleri aşınan toplumun özellikle
gençliğinde baş gösteren madde bağımlılığı ve uyuşturucu kullanımı her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bilinen
uyuşturucu maddelerine yenileri eklenmekte ve bu tür maddelerin yasaklanması ve kullanımının engellenmesi
konusunda yetersiz kalınmaktadır. Toplumsal tepkiler üzerine hapis cezalarının artırılması ile yetinilmekte, gençliği ve
toplumu bu illetten koruyacak sosyal projeler yeterince desteklenmemektedir. İslami eğitim ve ahlaki değerlerin
yaşatılmasının, bireysel ve toplumsal hastalıkları önleyici etkisi bilindiği halde, polisiye tedbirler yeterli görülerek genç
kuşaklar heba edilmekte, nesillerin ifsad edilmesine seyirci kalınmaktadır. Çocukları uyuşturucu müptelası olmuş
aileler, sesini duyurmakta zorlanmaktadır. Toplumu içten içe kemiren, uyuşturucu, alkol, kumar ve fuhuş, içinde
bulunduğumuz toplumu bir bütün olarak tüketmeden hükümet, sivil toplumu da harekete geçirecek bir seferberlik ilan
etmeli, çocuklarımızı ve gençlerimizi manevi buhran ve çıkmazlardan kurtarma yolunda üzerine düşeni yapmalıdır.
IRAK
Musul’da başlayıp Irak’ın birçok kentine yayılan IŞİD destekli gruplar ile Irak Hükümet güçleri arasındaki
çatışmalar giderek tüm ülkeye yayılma ve mezhep çatışmasına dönüşme eğilimi göstermektedir. Aidiyeti Irak
Anayasası’na göre referandumla belirlenecek olan Kerkük’ün Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrolüne geçmesinin
ardından Bağımsız Kürdistan’ın ilanı gündeme gelmiştir. Ulus devlet anlayışı, batı kaynaklı fikir akımlarının etkisiyle
yaklaşık yüz yıl önce İslam toplumunda devlet modeli haline gelmiştir. Toprakları Türkiye, Suriye, Irak ve İran gibi ulus
devletlerin yapay sınırları arasında dört parçaya ayrılan Kürtlerin, önceleri kimliği söz konusu devletlerce inkâr edilirken
bugün bağımsız bir devlet fikriyle anılması oldukça ileri bir aşamadır. İslam toplumunun “ümmet” şuuru ve “vahdet”
yükümlülüğü göz ardı edilmeden, toplumsal gerçeklik ve siyasi şartlar gereği, federasyon, konfederasyon veya
bağımsız devlet şeklinde tezahür edecek bir yapılanma ile bir milletin kendi kendini yönetmesi, İslami her unsurun
hakkı olduğu kadar ve belki de maruz kaldığı zulüm ve haksızlıklar itibariyle daha fazla Kürt halkının hakkıdır. Ancak
böylesi bir tercih, dayatma veya fiili durum oluşturarak yapılacak bir tercih değil, tamamen halkın özgür iradesi ile
ortaya koyduğu bir tercih olmalıdır. Parti programımızda devlet yapısına ilişkin bakışımızda olduğu gibi “Mevcut
merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile
eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah
ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir.”
SURİYE
İç savaşın hüküm sürdüğü Suriye, yıkım, sefalet, göç ve ölümlerle birlikte, uluslararası kurum ve kuruluşlarının
bültenlerinin istatistik konusu haline geldi. BM Acil Durumlar Koordinatörlüğü Suriye'de yardıma muhtaç kişi sayısının
10,8 milyona çıktığını kaydetti. Aralarında Türkiye de olmak üzere komşu ülkelere sığınmış sayısı milyonu aşan
Suriyelinin yanı sıra, harabeye dönmüş ülkesinde zor şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca insan
bulunmaktadır. İdrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayı hürmetine, Suriye, Irak, Myanmar, Orta Afrika ve diğer tüm İslam
beldelerinde zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimize yardım için ümmete diriliş ve istikamet vermesini
Rabbimizden diliyoruz.
Download