Ne Söyledik Neden Söyledik 1995 - 1999 Basın Bültenleri I Mehmet Yıldırım istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı © Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. İTO'nın ve yazannın ismi kaydedilmek koşuluyla yayından alıntı yapmak mümkündür. Ancak, İTO'nın yazılı izni olmadan yayının tamamı veya bir bö­ lümü, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, ticari amaçlarla kullanılamaz. HAZİRAN 2003 İstanbul İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Etüt ve Araştırma Şubesi Ticari Dokümantasyon Servisi'nden temin edilebilir. Tel: (212) 456 63 29 Faks:(212)512 06 41 E. Posta: [email protected] www.ito.org.tr Baskı: Zafer Matbaası Cilt: Reform Mücellit S BASIM YAYIM HİZMETLERİ TİC. LTD. ŞTİ. Tel: (0-212) 516 29 84 » Fax: (0-212)516 29 93 ÖNSÖZ Uzun yıllar üyesi olduğum, daha sonra Meclis Üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak hizmet verdiğim İstanbul Ticaret Odası'nda 1995 yılı Kasım ayında Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve başladım. Göreve başladığım andan itibaren, gerek İstanbul tüccannın ve sanayicisinin gerekse Türk iş aleminin sıkıntılarını, dertlerini dinliyor, ayrıca ülkemizin ekonomik, ticari ve , siyasi konuları ile ilgili yerli ve yabancı yetkili ve ilgililerden oluşan geniş bir çevre ile temaslarda bulunuyorum. Gerçekten Türkiye, bölgesinde ve dünyada önemli yeri olan ülkelerden birisidir. Her alanda önemli ve kayda değer bir potansiyele sahiptir. Pek çok medeniyetin ve imparatorluğun devamı ve mirasçısı olan, dünyanın en önemli ve en sorunlu bölgesinde yer alan bir ülke olarak, ciddi birikimlere, avantajlara ve fırsatlara sahip olduğu kadar, aynı nedenlerle ciddi önyargılarla, tehditlerle ve sorunlarla da karşıkarşıyadır. Bu koşullar altında, ülkemizin ve dünyanın en büyük Ticaret Odası olan ve Avrupa Odalar Birliği akreditasyon sistemi içinde en iyi Oda seçilen bir meslek kuruluşunun başkanı olarak, aradan geçen sekiz senede pek çok şey gördüm, duydum ve yaşadım. O günden bugüne azimle, şevkle mesaimi ve inisiyatifimi yüzlerce çalışma, araştırma, etüt, proje ve benzeri faaliyet gerçekleştirilmesi yönünde kullandım. Sözkonusu faaliyetler sırasındaki tespitlerimi, öğrendiklerimi ve izlenimlerimi görev ve sorumluluk anlayışı içerisinde, yaradılışım ve ahlakım gereği objektif olarak kendi camiamla birlik­ te her düzeydeki yetkililere anlatmaya ve kamuoyu ile paylaşmaya çalışıyorum; bildik­ lerimi bunları duymak isteyen kulaklara anlatıyorum. Türkiye'nin gerçeklerini en iyi araştıran, inceleyen, analiz eden ve bilen kuruluşlardan birinin yöneticisi olarak, ülkenin kalkınması, toplumsal refahın artırılması ve gelir dağılımının adil bir şekilde geliştirilmesi için her alanda mutlaka köklü düzenlemelere ve reformlara ihtiyaç olduğunu; yatırımın, üretimin, ihracatın önünün açılmasının zorunlu olduğunu, çünkü Türkiye'nin her yıl nüfusunun yaklaşık 1 milyon kişi arttığını yani her yıl 1 milyon ilave iş yaratmak gerektiğini söylüyorum. Bunu da ancak özel sek­ törün yapabileceğini ve öyle de olması gerektiğini; ancak Devlet'in de engelleyici değil, yönlendirici ve özendirici yaklaşımla uygun koşulları yaratmasının beklendiğini, çünkü istihdamın artmasının, bölgesel dengesizliklerin giderilmesinin sadece özel girişimci­ lerin çabalarıyla olamayacağını bıkmadan, usanmadan, çekinmeden sürekli her plat­ formda, her fırsatta ifade ediyorum. Neden? Zira kişi başına geliri 3000 $ seviyesinde tıkanmış bir Türkiye'de nüfusun önemli bir kesiminin yoksulluk ve işsizlik kıskacında yaşarken toplumsal refahın ve esenliğin tam olarak sağlanamayacağını ve bu nedenle demokrasiyi yaşatmakta da fevkalade zorlanacağını görüyorum. Yeni dünya düzeni olan küreselleşmenin yaygınlaşması sonucu artık rekabetin dünya ölçeğinde yaşandığına, Türkiye'nin de küresel rekabete mutlaka kendi senaryosu ile katılması zaruretine inanıyorum. Türkiye'nin evvela bölgesinde bir çekim merkezi olması ve bu sayede önce bölgesel sonra da küresel güç haline gelmesi gerektiğini, bunun için de başta Karadeniz Ekonomik İşbirliği olmak üzere, tüm uluslararası girişimlerde aktif rol almasını ve bunun gereklerini yerine getirmesini söylüyorum. Ülkemizin ekonomik ve ticari başkenti olan İstanbul'un başta gelen kurumlarından biri olmanın verdiği sorumlulukla, sadece İstanbul'un değil tüm Türkiye'nin kalkınması için mücadele verdim. Bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmeden ekonomik kalkınmanın sağlanamayacağına, İstanbul'da yaşanan sosyoekonomik sorunların çözümünün diğer bölgelerdeki sorunların çözümünden geçtiğine inandığımdan, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere, tüm bölgelerimizdeki üretim ve refahın artırılması için çaba gösterdim. Bu çerçevede, tüm düşüncelerimi, somut önerilerimi görevim süresince kamuoyu ile paylaştım. Beklediğim gibi görüşlerim bazen desteklendi, bazen de eleştirildi. Derdimizi anlatamadığımız zamanlar oldu. Hatta bazı hallerde yargı önüne çıkmam dahi gerekti. Doğruları, gerçekleri, gerektiğinde söylenemeyenleri söylediğimizde kimi zaman "mahallenin kabadayısı" olduk, kimi zaman "dokuz köyden kovulma" ile karşı karşıya kaldık. Oysa hep ülkem için konuştum. Çok konuştum ama hiç boş konuşmadım. Dostlanm "konuşma, konuştukça müfettiş gelir" dediler ama ben milletimize, toplumu­ muza tercüman olma görevimi ve yükümlülüğümü yerine getirdim. Ancak, bugün geriye dönüp baktığımda, konuştuklarımızda, yazdıklanmızda haklı çıktığımı görüyorum. Açıkçası, bu beni hem üzüyor hem de memnun ediyor diyebilirim. Türk müteşebbisi adına ülkem için doğruları söylemiş olduğumu, çok önce­ den vermiş olduğum demeçleri ve yaptığım konuşmaları gözden geçirdiğim her seferinde, her yeni gelişmede yeniden anlıyorum. İşte bu nedenle, tarihe iz bırakmak, geleceğe ışık tutmak ve birikimlerimizi, deneyim­ lerimizi gelecek kuşaklara biraz olsun aktarabilmek ve elbette günümüzdeki insan­ larımıza bir kere daha hatırlatmak üzere, 1995 yılı Kasım ayından başlayarak yayınlamış olduğum basın bültenlerimi iki cilt halinde toplamış bulunuyorum. Görevimi yapmış olmanın huzuru içerisinde, elinizdeki yayının Türkiye'nin sorunlan ile ilgilenenlere ve ilgileneceklere yararlı olmasını diliyorum. Mehmet YILDIRIM İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İÇİNDEKİLER 1995 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olayları •... "Tüketiciyi korumak, haksız rekabeti de önler" 13 15 1996 1996 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan 19 "Vergi sistemimizin AB vergi sistemi ile,büyük farklılığı var" 23 "Mali müşavirlik konusundaki karmaşa giderilmeli" .26 "Ülkeye hizmet edenlere saldırmak, affedilemez" 27 "Ülkeye ve üyelere yönelik hizmetlerimizi genişleteceğiz" 28 "Özel sektörün dinamizmi sayesinde geleceğe iyimser bakıyoruz" 31 "Vehbi Koç, yaptığı hizmetlerle her zaman Türk milletinin kalbinde yaşayacaktır" 32 "Enerji yatınmları ihmal edilmemeli" 33 "İşadamlarının sorunlannm çözümüne çalışıyoruz" .34 1997 1997 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan 37 "Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması'nm onaylanması ülkemize çok yönlü yararlar sağlayacaktır" . ; 39 "Rapor hazırlayıp demokrasi havarisi olmak kolay, zor ve önemli olan icraattır" 41 "Eğitime yönelik katkılarımız sürecek" 42 "Uluslararası dengeleri dikkate almak zorundayız" 43 "Çocuklarımıza sanatı sevdirmeyi ve sanat alışkanlığı kazandırmayı ülke geleceği için gerekli görüyoruz" .44 "Rayiç fiyatların yüksek enflasyon ortamında geçerliliğini yitirmesi müteahhitleri mağdur etti" 46 "Seçimle teşekkül etmiş,özerk kuruluşların kasalarına el atılması kabul edilemez" 48 "Çimento ve hazır betondaki Rekabet Kanunu'na aykırı uygulamalar inşaat maliyetlerini anormal yükseltiyor" 50 "Şeker üretiminde etkinliği ve verimi artırıcı önlemler alınması için daha fazla gecikilmemeli" 52 "Bilimsel zenginliklerimizi daha iyi anlatabilmeliyiz" 55 "Serbest ticaret anlaşmaları Türkiye'nin dış pazarlardaki payını arttıracaktır" 57 "işadamlarına rehber olmak amacındayız" 59 "Ekonomi nasıl olsa yoluna devam ediyor diyerek acil sorunları geri plana itmek ülkeye zarar veriyor" 62 "AB ile görüşmelerde, bakanlığın masa başı kararfarıyla Türkiye'nin yararları tam gözetilemez" 65 "Firmalarımız artık Avrupa'da markalan ile tanınmalı" 66 "Vur deyince öldür misali tesislerin kapatılması ile binlerce işçi işsiz kalıp, ülke ekonomisi zarar görür" 67 "İstanbul'un çözümü gereken çok sorunu var" 68 "KİT ve benzeri kamu kuruluşlarının yönetimine, ehil kişiler atanmalı" 70 "Taban fiyatlar buğdaydaki gibi politik endişelerle ilan edilirse enflasyonla mücadele hayal olur" .71 "İhracatlara yeni pazarlar bulmak zorundayız" 72 "İhracatçılar için, dış pazar özellikleri çok önemli" . .74 "Araştırmalarımız ilgililerin tozlu raflarında kalmamalı" 75 "Potansiyel dış pazarlara önem vermeliyiz" .78 "KDV oranlannı artırma eğilimini yanlış hatta tehlikeli buluyoruz" 79 "Yap İşlet Yasası, konuya açıklık getirmedi" 80 "Köylüye köyünde iş yapma imkanı yaratan tavukçuluk ve sera ürünleri, meyvelerini vermeye başladı" .82 "İthalatta sermaye mallarının payı yüzde 53.8, tüketim mallarının payı yüzde 29.3 oldu" 86 "Küçük sanayicilerimiz ekonomi ile siyasi istikrarın sağlanamamasından rahatsız" 88 "Eğitim ve tarıma büyük önem verilmeli" 91 "Büyüme, özel sektörün elverişsiz şartlara rağmen gösterdiği dinamizm ve özveri ile gerçekleşmiştir" . .92 "Avrupa'daki Türk işadamlannm varlığı Türkiye ekonomisinin dışa açılmasında önemli fırsattır" 94 "Türk dostu Tunus'a ihracatımızı artırabiliriz" 97 "Norveç, değerlendirilmesi gereken bîr pazardır" , . .99 "Afrika'da ihracatımız için önemli potansiyel var" 100 "Bitkisel ilaç potansiyelimiz değerlendirilemiyor" 101 "Basının promosyon uygulaması, ekonomiyi dışa bağımlı kılar" 102 "Romanya,girişimcilerimizin ilgisini çekiyor" 104 "İstanbul, vergi gelirinin yüzde 40'nı karşılıyor" 105 "Önce İstanbul'un öğretmen açığı kapatılmalı" 106 "Uluslararası kuruluşlarla bilgi alışverişi çok önemli" 107 "Doğu'ya hizmetlerimiz sürecek" 108 "Ekonomik gelişme, KOBİ'lerle sağlanır" 109 "Standardizasyon, üreticiler ve tüketiciler açısından büyük önem taşır" 110 "Gıda sektörü ülkemizin en sorunlu sektörlerinden biridir" 112 "Bankalanmız geçici sıkıntı yaşayan tekstil sektörüne tolerans göstermeli" '..114 'Türkiye konut ihracatçısı olabilir" 115 "Türkiye Cumhuriyeti'ni bizden sonraki nesillere en iyi şekilde devretmek zorundayız" 117 "Enflasyona karşı olan tutumumuzu bundan sonra da en etkin şekilde sürdüreceğiz" 118 "1998 bütçe açığının tamamına yakını borçlanmayla karşılanıyor" 121 "Kâr etmeyelim önerisi, hissi fakat gerçeklere ve ekonomi kurallarına aykırıdır" "Otomotiv sanayiine rekabet gücü kazandırılmalı" .. .122.J 124 "Eğitim seferberliği, öğretmenlerin toplumda hak ettiği yeri almasıyla başanya ulaşabilir" " İhracat pazarlarını çeşitlendiremezsek yerimizde sayarız" "AB'nirı imzasını inkar etmesi gibi bir durum ortaya çıkmıştır" .126 127 .128 "Anonim ve Limited Şirketlerin sermaye artırımı işlemleri Oda'mızm girişimiyle 2 yıl erteleniyor" 129 "Yurtdışındaki girişimcilerimizin ihtiyaçlannın karşılanması büyük önem taşır" 130 "İstikrarsızlık ve yüksek enflasyona rağmen özel sektörün dinamizmiyle büyüme sürmüştür" 131 1998 1998 Yılının Önemli Ekonomik ve Siyasi Olayları "Plaka tahdidi uygulanması halinde, rekabet ortadan kalkacaktır" : . . .137 140 "İsrail'den sonra Macaristan ile serbest ticaret anlaşması imzalanması sevindiricidir" 142 "Vergiden kaçan yok, beyanname işkencesine son verin" 144 İTO Başkanı, hazine bonolarıyla ilgili ilanlann yanıltıcı olduğunu açıkladı* . . .146 "İş dünyamıza ve ülke yöneticilerine doğruları gösteriyoruz" 147 'Türkiye'yi 2 binli yıllara hazırlamak için, radikal kararlar alınmak zorunda" 149 "Doğu'da kış turizmi geliştirilmeli" 152 " Okullara, tüketicinin yerli mallarla ilgili olarak bilinçlenmesine yönelik dersler konulmalı" 153 "İstanbul 2000'li yıllarda bölgenin önemli ticaret.turizm ve finans merkezi olacak" 154 "Öncelikle özelleştirilmesi gereken kamu bankalarının, özelleştirme ihalelerine katılmaları kambur üstüne kamburdur" 155 "öğrenci servis ücretlerinin bu uygulama sonucu artacağı şüphesizdir" 156 "Çevre bilinci olmayan toplumlar sürdürülebilir ekonomik gelişmeyi hiçbir şekilde başaramazlar" 158 "Firmalarımız, sermaye artırımı işlemlerini tanınan ek sürenin son günlerine bırakmamalı" 160 "Hayati önem taşıyan yasalann çıkması için, meclis çalışır duruma getirilmeli" 161 "Rekabet gücümüzün güçlendirilmesine ihtiyaç varken esnek kur politikasından vazgeçilmesi ülkeyi krize götürür" 163 "Kamu ihalelerini kaybeden firmaların suçlamalarını Oda olarak tasvip etmiyoruz" . . 165 "Kriz, güvenin sarsılmasından kaynaklandı" 166 "İstanbul'un trafik ve ulaşırtı sorunu, acil çözüm bekliyor" 169 "Acil tehlike, seçim ekonomisi uygulanmasıdır" 173 "Çetelere komisyon ödemeden devlet ihalelerine katılmak imkansız" 176 "Turizmde hedeflere ulaşabilmek için etkin ve sürekli dış tanıtım yapılmalıdır" 177 "İhracattaki tehlike sinyalleri tedbir alınmazsa büyük sorunlara yol açar" 180 "Ülkemizin bütünlüğüne kastedenleri gizleyenlere, sessiz kalamayız" .182 İstanbul Ticaret Odası tarihi Ahi Ahmet Çelebi Camii'ni restore edip Vakıflar'a teslim edecek 183 "AB Teknik Mevzuatına uyum çalışmaları hızlandırılmalı" 184 "Devlet hastanelerinin müteahhitlere zamanında ödeme yapmaları sağlanmazsa iflaslar peş peşe gelecektir" . 186 "Cumhuriyetin lOO.Yıldönümünü, sorunları geride bırakmış şekilde kutlamak, için, çalışmalara hemen başlamak gerek" 187 "Enerji maliyetleri mutlaka dünya fiyatları düzeyine indirilmelidir" 191 "Dürüst bürokrat ve yöneticilere sahip çıkalım" 193 "İtalya'nın terörist başı ile ilgili yanlış tutumu, zaten sorunlu olan ilişkilere tuz biber ekmiştir" . .194 "Elektronik ticaret, bilgi çağının gereğidir" 195 "Olumsuz dış etkenler, yanlış vergi düzenlemeleri ve politik belirsizlik ile birleşince, iyi başlayan bir yıl heba oldu" 196 "Sayın Erez'in, ülkemizin bu hassas döneminde başanlı olacağına inanıyoruz" 201 1999 1999 Yılının Önemli Ekonomik ve Siyasi Olaylan 205 "Sıkıntılı ortamın aşılması için, ekonomik tedbirler acilen yürürlüğe konmalı" • 208 "Sancılı geçecek olan bu yıl da karamsarlığımızı hafifleten unsur özel sektörümüzün dinamizmidir" 210 "Amacımız, milenyum gereklerine uygun daha fazla ve daha kaliteli hizmet vermektedir" 215 "Mevcut sıkıntılı ortamda mevduat garantisi kapsamı aşağı çekilmemeli" 217 "Eximbank'ca verilen Performans Kredileri ihracatı teşvik ' fonksiyonunu yerine getiremiyor" 219 "Sanat ve Kültüre duyarlı nesil yetiştirmeliyiz" 221 Yıldırım İngiltere Tarım Bakanına, Türk ürünlerine uygulanan engellerin kaldıniması gereğini anlattı 222 "İşadamlarımızı dünyaya açmamız gerek" 223 "Doğal kaynaklarımız ekonomiye yeterince kazandırılmıyor" 225 "Ticaret Sicilinde eksiksiz belge düzenine uyulmalı" 226 Bağ-Kur, İTO'nun önerdiği 3 semtte Şube Müdürlüğü kuruyor 228 "Yapısal reformlara duyulan ihtiyaç en üst düzeye çıkmıştır" 229 "Devlet, rüşvet dağıtıyor" 232 "Çektiğimiz fotoğraf, piyasalardaki iç karartıcı durumu somut bir şekilde ortaya koydu" 233 "Piyasa, siyasi ve ekonomik istikrar bekliyor" 235 "Kaçak et kesimi ve yurda kaçak et girişi önlenmeli" 237 "Ekonomi dünyası, Yener Dinçmen'in aynı göreve tekrar atanmasını istiyor" 238 "Geçici vergi ödeme süresi uzatılmalıdır" 239 "Firmaların yüzde 70.7'si finansman sıkıntısı çekiyor" .241 "Piyasalarda kan kaybı büyük hızla devam ediyor" 244 "Keyfi uygulamalarla ekonomiye daha fazla sekte vurmaya kimsenin hakkı yoktur" 246 "Konutlarda enerji tasarrufuna yönelik önlem şartı aransaydı, doğalgazdan sadece İstanbul'da 300 bin abone daha yararlanabilirdi" 247 "Gıda üretim izni alma ve gıda siciline kaydolma süresi bir yıl uzatılmalı" 249 İstanbul Ticaret Odası'nın girişimiyle gıda maddeleri üretim izni başvuru süresi 6 ay uzatıldı 251 "Bugün sorun olan otoparklar akılcı düzenlemelerle trafiğin en önemli çözümü olabilir" 252 "Ekonominin durgunluğa girmesinde önemli etken, vergi mevzuatıdır" .253 "Belediyeler, başta inşaat sektörü olmak üzere çeşitli kesimlerden baskı ve tacizle para bulmaya çalışıyor" 255 "Buğdaylarımızın temiz olduğu bilimsel olarak kanıtlandı" 256 "Yeni vergi kanunu şirketleşmeyi önlüyor" 257 "Vergi ve SSK primi borçları ertelenmeli" 258 •r^ 9 <-r "Emlak Bankası kredileri artık açılmalı" ; .260 "Mali Miladın ertelenmesi kaçan parayı getirmez Miladın tümüyle kaldınlması gerek" , . . .262 "Girişimcilik düzeyi, rekabetçi ortamda başarılı olma ile ölçülür" 263 "Mali Miladın ertelenmesi göz boyamadan başka bir şey değil" 265 "Büyük firmaların küçüklerin ayakta kalmalarına yardımcı olmaları kendi yararlanna da olacaktır" 267 "Acilen imar reformu yapılmalı" 269 "Deprem vergilerinin gündeme gelmesi, bağışları da olumsuz etkiledi" 271 " İTO üyesi özel okulların ve üyelerin bireysel katkılarıyla 1000 çocuğun bannma ve bakımları sağlandı" 273 "Seneye, vergi alacak kimse bulamazlar" 274 "Özel bankalann da depremzedelerin kredi borçlannı ertelemeleri gerek" .276 Yıldırım; depremzedelerin acil ihtiyaçlannın fiyatlanndaki hızlı yükselişe dikkat çekti 277 "Türkiye, temel yalıtım önlemleri ile yılda 2 - 2,5 milyar dolar tasarruf sağlayabilir" 278 "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanlığı'na atanacak isim çok önemli" 280 "Türkiye'nin Avrupa ile olan yakın ekonomik ilişkileri nedeniyle para birliği konusu yakından takip edilmeli" 281 "Hükümetin de, hazine arazilerinin satışı ile ilgili önerimizi benimsemesi devletin kaynak sıkıntısını giderir" , 282 "Plaka sınırlaması, rekabeti yok eder ve taşıma ücretlerini anormal yükseltir" 284 "KOBİ'ler uluslararası fuarlara katılarak, ihracat alanlarını genişletmeli" 285 "Bütçe açığının büyüyerek devam etmesi karşısında, yüzde 25 . enflasyon hedefi sadece bir hayaldir" 286 İTO'nun "Depremzedeler İçin Okul Kampanyasr'na Japonlar'dan anlamlı yardım . . .288 "Deprem uzmanlan toplanarak bilimsel, ortak bir karar alsın ve tek elden resmi açıklama yapılsın" .289 "Özel okullar, devletin yükünü alıyor" .290 "Depreme dayanıklılık için fon kurulsun" 292 "Bina kontrolleri, kamu hizmeti olarak düzene sokulmalıdır" .294 "İçi boşaltılan bankalara zamanında müdahale edilmeliydi" 295 "İstikrar ve enflasyonda uygun ortam yaratmadan alelacele 20 yıl vadeli kredi uygulaması son derece riskli" .296 "Türkiye, 2000 yılında bütün risk ve sıkıntılara rağmen başarılı olmak zorundadır" 297 1995 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan Yıl içindeki Gelişmelerin Özeti IMF ile 1994 krizi sonrası yapılan stand-by anlaşması 1995 başında yenilendi. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması imzalandı. İstanbul Gaziosmanpaşa'da bir kahvenin silahla taranması sonucu iki kişinin ölümüyle başlayarak günlerce süren ve bir çok semtin savaş alanına dönmesine, çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Gazi Mahallesi olaylan yaşandı. Anayasa değişikliği yapılarak, seçme ve parti üyesi olma yaşı 18'e indirildi, Milletvekili sayısı 550'ye çıkarıldı. İstanbul Altın Borsası açıldı. CHP ile SHP birleşti. Yeni muhalefet lideri olan Deniz Baykal ile anlaşamayan Başbakan Tansu Çiller istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e verdi. Tansu Çiller azınlık hükümeti kurdu, ancak bu hükümet güvenoyu alamadı. DYP - CHP seçim hükümeti kuruldu. Erken genel seçimler yapıldı. RP: %21,1 ile birinci parti olurken, ANAP ikinci, DYP ise üçüncü parti oldu. Yıl ortasında %60'ın altına inen iç borçlanma faiz oranı Ekim - Kasım aylarında %100'ü buldu. IMF ile stand-by anlaşması bozuldu. Yıl içindeki gelişmelerin kronolojik seyri 2 Oca/c Yıla Dolar 38.7665 lira, Mark 24.974 liradan başladı. Bir önceki yıla ait tüketici fiyatları artış oranı %106,3, toptan eşya fiyatları artış oranı %120,7 olarak açıklandı 14 Ocak İstanbul Ticaret Odası 113. kuruluş yılını kutladı. 30 Ocak: ABD, Hazar Denizi petrol boru hatmin (Bakü-Ceyhan petrol boru hattının projesi) Türkiye'den geçmesi projesine destek verdi. 6 Şubat Gümrük Birliği antlaşması imzalandı. Yunanistan, Kıbns'm tam üyelik görüşmelerinin başlaması kaydıyla vetosunu kaldırdı. 8 Şüftaf Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun altı ay sonra yürürlüğe girmek üzere Resmi Gazete'de yayınlandı. 12 Mart İstanbul Gaziosmanpaşa'da çoğunluğu alevi yurttaşların gittiği 4 kahveha­ nenin meçhul kişilerce silahla taranması ve iki kişinin ölümüyle başlayan olaylar İstanbul'un çeşitli semtlerinde 17 Mart'a kadar sürdü. 11 Nisan GAP Projesinin bir parçası olan Şanlıurfa-Harran su kanallarına ilk su verildi. 12 Mayıs Rusya'dan Türkiye'ye ikinci doğal gaz boru hattının yapımı için anlaşma yapıldı. 20 Temmuz Asgari ücret 8.400.000 TL olarak tesbit edildi, 23 Temmuz: 21 maddelik Anayasa değişikliği paketinin 15 maddesi kabul edilmesi ile ilk sivil Anayasa değişikliği gerçekleştirilmiş oldu. Yapılan değişiklikle Anayasanın başlangıç kısmındaki 12 Elyül'ü öven cümleler çıkarıldı, sendikalann siyaset yapması ile ilgili yasak kaldırıldı, çıkarılacak bir yasayla kamu çalışanlarının sendika kurmasına izin verildi, seçmen ve partilere girme yaşı 18'e indirildi, Milletvekili sayısı 550'ye çıkarıldı. 25 Temmuz İstanbul Altın Borsası açıldı. 21 Ey/ü/Deniz Baykal'm İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in görevden alınması isteğini kabul etmeyen Tansu Çiller istifasını Cumhurbaşkanı'na vererek DYP - CHP koalisyonunu bitirdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e verdi. 15 Ekim Tansu Çiller azınlık hükümeti kurdu, ancak bu hükümet güvenoyu alamadı. Daha önce hükümete destek vereceğini açıklayan DSP işçilerin ücret artışı talebi karşısında DYP'nin olumsuz tutumu üzerine desteğini çekti. Çiller Hükümeti Cumhuriyet tarihinde güvenoyu alamayarak düşen 3. hükümet oldu. 17 Ekim Cumhurbaşkanı Demirel hükümeti kurma görevini yeniden Tansu Çiller'e verdi. 30 Ekim DYP - CHP koalisyonu yeniden kuruldu. 30 Kasım İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanlığına Mehmet Yıldırım seçildi. 13 Araiık Avrupa Parlamentosu, 149 ret oyuna karşılık 343 oyla Türkiye ile yapılan Gümrük Birliği anlaşmasını onayladı. 21 Araiık Seçim sonrasında devalüasyon olacağına dair söylentiler ile yükselen faizler aylık vadede %120'ye fırladı. 24 Araiık Erken genel seçimler yapıldı. RP: %21.1 ile birinci parti olurken, ANAP ikin­ ci, DYP ise üçüncü parti oldu. 25 Araiık Çiller ve Yılmaz, RP ile Koalisyon kurmayacaklarını açıkladılar. 25.12.1995 istanbul Ticaret Odası, Tüketicinin Korunması Hakkında (Mevzuat ve İstanbul Ticaret Odası'nın bu konudaki uygulamalarını tanıtan bir kitap yayınladı. Yıldırım: "Tüketiciyi icorumak, haksız rekabeti de önler' Mehmet Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası'nm uzun yıllardan beri "tüketicinin korunması"na büyük bir önem verdiğini ve bu alanda yoğun bir çaba harcadığını belirterek "Oda'mız, tü­ keticinin korunmasına yönelik mevzuatta boşlukların bulunduğu alanlarda çeşitli Riayet-i Mecburi Mesleki Kararlan uygulamaya koymak suretiyle, hem tüketiciye kaliteli mal ve hizmet verilmesinde, hem de haksız rekabetin önlenmesinde yararlı olacaktır" dedi. Uzun yıllardan beri tüketicinin korunmasına büyük bir önem veren İstanbul Ticaret Odası, "Tüketicinin Korunması Hakkında Mevzuat ve İstanbul Ticaret Odası'nm Bu Ko­ nudaki Uygulamaları" konulu bir kitap yayınladı. Kamuoyunun hizmetine sunulan kitap hakkında açıklama yapan İstanbul Ticaret Oda­ sı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, İTO'nun, tüketicinin korunmasına yönelik mevzuat boşluklarının bulunduğu alanlarda çeşitli Riayet-i Mecburi Mesleki Kararları uygulamaya koymak suretiyle hem tüketiciye belirli bir kalitede mal ve hizmet verilme­ sini, hem de haksız rekabetin önlenmesini amaçladığını kaydederek "Oda'mız, İTO üyeleri Tüketiciyi Koruma Taahhütnamesi sistemiyle de sisteme gönüllü iştirak eden ta­ cir ve sanayici üyelerimizden alış veriş yapan tüketicilere, sorun çıkması ve haklı olma­ ları halinde ürünün değiştirileceği, onanlacağı ve bedelinin iade edileceğine dair gü­ vence vermektedir" dedi. Yıldırım, Oda'mızm ayrıca tüketici şikayetlerini büyük bir titizlikle inceleyip sonuçlandır­ dığını vurgulayarak Tüketicinin Korunması Kanunu'nun öngördüğü Hakem Heyetlerinin kurulup faaliyete geçmesine rağmen, Oda'mıza gelen şikayetlerin sayısının azalmadı­ ğını, aksine artmış olduğunu kaydetti. Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası'nm bu konudaki faaliyetleriyle birçok ticaret ve sanayi oda­ sına da yardımcı ve hatta önder olduğunu da ifade ederek, kitap ile ilgili şu bilgileri aktardı: "Tüketicinin korunmasına yönelik çeşitli kanun tasarıları defalarca TBMM gündemine alınmış ve kadük olmuş; nihayet 8.3.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 4077 sa­ yılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 8.9.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ka­ nunda öngörülen tebliğ ve yönetmelikler de yayınlanarak uygulamaya konulmuştur. İlgililerin, özellikle tüketicilerir>yararlanacağını umduğumuz bu yayınımızda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, tüketicilere getirdiği haklar ve imkanlarla, satıcılara getirdiği sorumluluk ve zorunluluklar, Kanun öngördüğü tebliğ ve yönetmelikler ve Oda'mızın Riayet-i Mecburi Mesleki Kararları, İTO üyeleri Tüketiciyi Koruma Taahhüt­ name sistemine giren firmalar ve İstanbul'daki Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri Lis­ tesi yer almaktadır." 1996 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan Yıl içindeki gelişmelerin özeti AB ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşması yürürlüğe girdi. Sabancı Center suikastı gerçekleşti. Trabzon'dan Rusya'nın Soçi Limam'na sefer yapan Avrasya Feribotu, 180 yolcu ve 45 mürettebatı ile birlikte kaçırıldı ve 72 saat sonra eylemciler teslim oldu. Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getiren "Kardak Krizi" ortaya çıktı. Mesut Yılmaz tarafından kurulan Hükümet (ANAYOL) güvenoyu alarak göreve başladı. Avrupa'da ve Türkiye'de deli dana paniği yaşandı. Soruşturma önerge'eri ve örtülü ödenek olayı nedeniyle ortağı ile arası açılan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller koal­ isyondan çekildiğini açıkladı. Başbakan Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru öner­ gesi TBMM'de kabul edildi. Başbakan Mesut Yılmaz istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sundu. RP Genel Başkanı Erbakan'ın Başbakanlığında RP-DYP Koalisyon Hükümeti REFAHYOL kuruldu. Başbakan Necmettin Erbakan tepkilere neden olan Mısır, Libya ve Nijerya gezisini gerçekleştirdi. Bursa - Balıkesir karayolun­ da "Susurluk Kazası" meydana geldi. Yıl içindeki gelişmelerin kronolojik seyri 2 Ocak 1 Ocak: AB ile Gümrük Birliği anlaşması yürürlüğe girdi. 2 Ocak Yen\ yıla Dolar 59.800 lira, Mark 41.736 liradan başladı. Bir önceki yıla ait tüketici fiyatları artış oranı %93,6, toptancı fiyatlan artış oranı %88,5 olarak açıklandı 10 Ocak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a verdi. 11 Ocak Sabancı Center'da düzenlenen suikastte, Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve Sekreter Nilgün Haşefe öldürüldü. 14 Oca/f İstanbul Ticaret Odası 114. kuruluş yılını kutladı. 17 Ocak Trabzon'dan Rusya'nın Soçi Limam'na sefer yapan Avrasya Feribotu, 180 yolcu ve 45 mürettebatı, Muhammet Emin Tokcan liderliğindeki Çeçen eylemcilerce kaçın İdi. 19 Ocak Trabzon Limam'ndan silah zoruyla kaçırdıkları Avrasya Feribotu'nu sıkı pazarlıklarla dolu 72 saatlik bir yolculuktan sonra İstanbul Boğazı girişine getiren Çeçen eylemciler teslim oldu. 28 Ocak Türkiye ile Yunanistan arasında "Kardak Krizi" ortaya çıktı. 29 Ocak Bir Türk şilebinin Ege Denizi'nde bulunan Kardak Kayalıkları'na çarpması net­ icesi, Kayalıkların hukuki statüsü Türk ve Yunan kamuoyunda ateşli bir şekilde tartışılmaya başlandı. Türk ve Yunan gazetecilerin karşılıklı olarak kayalıklara bayrak dikmesi üzerine Türkiye ve Yunanistan savaşın eşiğine geldi. Uluslararası girişimler sonucu gerginlik bir nebze azaltılabildi. 8 Şubat Dominik Cumhuriyeti'nden Almanya'nın Frankfurt şehrine giden Türk şirketi Birgen Air'e ait bir uçak Atlas Okyanusu'nda düştü. Uçaktaki 13 mürettebat ve 176 yolcu öldü. 23 Şubat TurWiye - İsrail askeri eğitim ve işbirliği anlaşması imzalandı. 26 Şubat Ün\ü işadamı Vehbi Koç vefat etti. 4 Marf Türkiye - İsrail savunma sanayi antlaşması imzalandı. 12 Mart Mesut Yılma? tarafından kurulan ve Türkiye Cumhuriyetinin 53. hükümeti olan ANAYOL Hükümeti TBMM'de yapılan oylamada 257 oyla güvenoyu aldı. Kabinede 17 DYP'li 15 ANAP'h bakan yer aldı. 20 Marf Avrupa'da ve Türkiye'de deli dana paniği başladı. Avrupa ülkeleri, İngiliz dana etinin ülkelerine girişini yasaklarken, hastalıklı etlerin daha önceden Türkiye'ye sokul­ duğu iddiaları üzerine Türkiye'de tavuk ve balık eti satışlarında patlama yaşandı. 9 Nisan Tansu Çiller hakkında RP tarafından verilen TEDAŞ ihalesi konusunda Meclis Soruşturması açılması önergesi, Mesut Yılmaz'ın ANAP milletvekillerini oylamada serbest bırakması üzerine koalisyonda krize yol açtı. 22 Nisan ANAP'h 30 milletvekilinin TEDAŞ oylamasında kabul oyu vereceğini açıkla­ maları üzerine, Tansu Çiller RP ile koalisyon kuracağı tehtidinde bulundu. 24 Nisan Tansu Çiller hakkında verilen TEDAŞ önergesi TBMM Genel Kurulunda 140 ret oyuna karşı 373 evet oyuyla kabul edildi. I Mayıs İstanbul Kadıköy'deki "1 Mayıs" olaylarında 3 kişi öldü 50'den fazla kişi yaralandı. 9 Mayıs Tansu Çiller hakkında verilen TOFAŞ olayı ile ilgili olarak soruşturma açılması konusundaki önerge 376 oyla kabul edildi. II May/s Tansu Çiller'in Başbakanlıktan ayrılmadan önce örtülü ödenekten 500 milyar lira çektiği iddiaları ortaya atıldı ve bunu kanıtlayan bir belge basına sızdırıldı. 2 5 May/s Soruşturma önergeleri ve örtülü ödenek olayı nedeniyle ortağı ile arası açılan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller koalisyondan çekildiğini açıkladı. 3 Haziran 2. Habitat İnsan Yerleşimleri Konferansı İstanbul'da başladı. 20.000 den fazla kişinin toplantılara katıldığı açıklandı. 4 Haziran Başbakan Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınması 122 ret oyuna karşılık 316 oyla kabul edildi. 6 Haziran Başbakan Mesut Yılmaz istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sundu. 7 Haziran Cumhurbaşkanı Demirel, Hükümeti kurma görevini RP Lideri Erbakan'a verdi. 19 Haziran Örtülü ödenek iddiaları ile ilgili olarak Tansu Çiller hakkında verilen soruşturma önergesi 246 evet oyuna karşılık 259 hayır oyuyla reddedildi. 28 Haziran RP Genel Başkanı Erbakan'ın Başbakanlığında RP-DYP Koalisyon Hükümeti REFAHYOL, Türkiye'nin 54. Hükümeti olarak kuruldu. Anlaşmaya göre, Başbakanlık dönüşümlü olarak el değiştirecek. 8 Temmuz DYP-RP tarafından kurulan 54. Hükümet, TBMM'de 265'e karşı 278 oyla güvenoyu aldı. 10 Temmuz Türksat 1C uydusu fırlatılarak geçici yörüngesine yerleşti. 12 Temmuz Maliye Bakanı Abdüllatif Şener, faizlere ve banka kredilerine kısıtlama getiren 9 maddelik programını açıkladı. 31 Temmuz Asgari ücret 17.100.000 TL olarak tesbit edildi. Gazetelerin promosyon çılgınlıklarını önleyen yasa TBMM'de kabul edildi. Gazeteler kupon karşılığı sadece kültürel ürünler verebilecekler. 2 Ağustos Refah Partisi'nin yıllardır karşı çıktığı, PTT'nin T'sinin özelleştirilmesini öngören yasa TBMM'den geçti. 12 Ağustos İran ile doğalgaz antlaşması imzalandı. Türkiye 23 yıllık bir dönem içerisinde yaklaşık 23 milyar dolarlık doğalgaz ithal edecek. Cumhurbaşkanı Demirel 'Promosyon Yasası' ile 'Atama Yetki Yasası'nı veto etti. 15 Ağustos Kumarhanelerin kapatılmasına dair genelge yayınlandı. 28 Ağustos Türkiye - İsrail savunma sanayi ve askeri işbirliği antlaşması imzalandı. Antlaşmaya Arap ülkeleri büyük tepki gösterdi. 2 Ei(im Başbakan Necmettin Erbakan Türkiye'de ve Batıda büyük tepki yaratan Mısır, 21 Ate söyledllı. Neden soyiedili ? Libya ve Nijerya gezisine başladı. 8 Ekim Libya Devlet Başkanı Kaddafi'nin çadırında ağırladığı Başbakan Erbakan'a yönelik sözleri ve tavırları Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı. 24 Elcim Osmaniye, Türkiye'nin 80. İli oldu. 3 Kasim Bursa-Balıkesir karayolunda "Susurluk Kazası" meydana geldi. 26 Kas//n Tansu Çiller TBMM TEDAŞ Komisyonu'nda aklandı. ABD dolan 100.000 TL'yi aştı. 29 Kasım Tansu Çiller TBMM TOFAŞ Komisyonu'nda da aklandı. 17 Aralık Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı. Başbakan Erbakan ve Başbakan Yardımcısı Çiller'inde katıldığı bir törenle tekrar faaliyete geçti. 21 4ra//Ar Kumarhanelerin kapatılması karan, Bakanlar Kurulu'nda kabul edildi. 08.01.1996 istanbul Ticaret Odası, Türk vergi sistemini AB vergi sistemi ile karşılaştıran bir kitap yayınladı. Yıldırım: "Vergi sistemimizin AB vergi sistemi ile büyük farklılığı var." İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırrm, Oda'ca yayınlanan," Türk Vergi sistemi­ nin Avrupa Birliği'ne Uyumu" isimli kitabın, ilgililerin istifadesine sunulması nedeniyle yaptığı açıklamada, denetim örgüt ye usûlleri, belge tasdiki, basitlik, vergilerin kazanırken ödenmesi ve tüm gelirlerin vergilendirilmesi, gibi konularda, Türk vergi sis­ teminin AB'ye göre eksiklikleri olduğunu, ayrıca, AB ülkelerinde vergi oranlarının Türkiye'ye göre düşük olduğunu belirtti. İstanbul Ticaret Odası, "Türk Vergi Sisteminin Avrupa Biriiği'ne Uyumu" isimli bir kitap yayımladı. Oda uzmanlarınca hazırianan kitabın, ilgililerin istifadesine sunulması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Kitapta, Türk vergi sistemi ile AB ülkelerinin vergi sistemleri arasındaki benzeriik ve farklılıkların da ortaya konulduğunu ifade ederek, "Araştırmamız, vergi sistemimiz ile AB vergi sistemi arasında önemli farklılıklar olduğunu göstermektedir" dedi. Yıldırım, söz konusu farklılıkları şöyle açıkladı: 1- Avrupa'da Denetim Örgüt ve Usulleri Farklıdır: Türkiye ile Avrupa Biriiği'ne üye devletlerin vergi uygulamalarında en büyük farklılık denetim örgüt ve usullerinde gözlenmektedir. Avrupa Biriiği'nde vergi daireleri, bütün beyannameleri, gerçek matrahı araştırarak inceler. Avrupa'da genellikle bütün beyan­ nameler zaman aşımı süresi içinde beyannamenin verildiği vergi dairesindeki yetkili elemanlarca, gerçek matrah bazı metotlaria araştınlarak incelemeye tabi tutulur. Vergi müfettişlerinin ve denetçilerinin Avrupa'da defter ve belgeler dışında basit, gerçekçi, kolay ve süratli inceleme usulleri vardır. Türkiye'de vergi beyannamelerinin %3'ü ince­ lenir, %97'si incelenmez. Beyanname inceleme görevi vergi dairelerine verilmemiştir. Bu görev, esas itibariyle merkez inceleme elemanlarmm, veya beyannamenin verildiği vergi dairesi dışmdaki elemanlarmdır. Vergi inceleme görevini yüklenen elemanlarm görev ve sorumluluk alanlan belli değildir/Uygulamada düzen değil; düzensizlik hakimdir. İnceleme usulleri, defter ve belgelere sıkı sıkıya bağlıdır. İnceleme ele­ manının gerçek matrahı araştırma imkanları pratikte çok sınırlıdır. 2- Avrupa'da Belgelerin Tasdikine İhtiyaç Duyulmamaktadır: Avrupa'da tasdikli veya yetkili matbaalarca basılı fatura kullanma usujü yoktur. Türkiye'de son yıllarda önemli bir kaçakçılık yolu olan naylon fatura kullanma Avrupa'da söz konusu olamaz. İlke olarak malların piyasaya çıkış noktalarında faturalanması denetlendiği için, mükellefler fatura almak ve vermek mecburiyetinde kalırlar. Perakende satış fişi kontrolü zor olan bazı hizmet işletmeleri dışında mecburi değildir. Perakendeciye vergi idaresinin getirdiği yükler, işlemlerin akışını ve süratini engellemeyecek tarzda dengelenmiştir. 3- Türkiye'de Basit Muhasebe Yoktur. Avrupa'da "Nakit Muhasebesi" adı verilen basit bir defter usulü vardır. Bu usul nakit veya nakit yerine geçen ödeme vasıtaları ile yapılan ödemeleri ve tahsilatı kayda yarayan kolay bir usuldür. Küçük ve orta boy işletmelerin çoğu bu usulü kullanır. Türkiye'de böyle bir usul yoktur. (İşletme defteri, tahakkuka dayandığı için basit değildir.) 4- Avrupa'da Vergilerin Kazanırken Ödenmesine Önem Verilmektedir: Avrupa'da vergilerin kazanırken ödenmesi için yasal tedbirler alınması mutat hale gelmiştir. Türkiye'de bu husus ihmal edilmektedir. 5- Avrupa'da Vergi Dışı Gelir Yoktur. Avrupa'da tüm gelirler (emekli maaşları, taşınır ve taşınmaz mallann değer artış kazançları gibi) vergilendirilir. Buna mukabil geçim indirimiyle birlikte, tedavi giderleri, sigorta ödemeleri ve hatta mesken kredisi için yapılan faiz ödemeleri gibi reel giderler, matrahtan indirilir. 6- Avrupa'da Gelir ve Kurumlar Vergisi Vergi Oranları Düşüktür. Avrupa'da kazancın vergilendirilmesinde vergi oranları, Türkiye'ye nazaran daha düşüktür. Ancak net aktif vergisi uygulaması da yaygındır. 7- Avrupa'da KDV Oranları Düşüktür. Avrupa Birliği'ne üye devletlerde genellikle zorunlu gıda ve ihtiyaç maddeleriyle sağlık ve tedavi ödemelerinde Katma Değer Vergisi oranları düşüktür. Yukandaki farklılıklar önemlidir. Ancak iç vergilerle ilgili olduğundan, Gümrük Birliği aşamasında sorun olmaktan uzaktır. Bilindiği gibi vergi yasalannı düzenleme devlet­ lerin egemenlik hakkı kapsamında kabul edildiğinden, bundan ödün verilmemesi ilke­ si, Avrupa Birliği'nde titizlikle uygulanan bir ilkedir. Sadece vergi kaçakçılığı boyutlarının, malların ve sermayenin serbest dolaşımını etkilemeyecek bir düzeyde olması gerekir. Bunun için Türkiye'de vefgi kaçakçılığı konusunda yeni bir anlayış ve düzenlemeye ihtiyaç hasıl olabilir. İTO tarafından yayınlanan kitapta, AB'de vergi anlayışı, AB'de vergi uyumu çalışmaları, katma değer vergilerinin uyumu, gümrük vergilerinin uyumu, diğer dolaylı vergilerin uyumu, kurumlar vergilerinin uyumu, gelir vergilerinin uyumu, diğer dolaysız vergilerin uyumu, SSK primleri, AB'de muhasebe kuralları, AB'de şirketler ile bazı Avrupa ülkelerindeki vergi sistemleri karşılaştırmalı olarak ele alınıyor. Yıidrrım: "Mali müşavirlik, konusundaki karmaşa giderilmeli" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "TBMM'ce kabul görmeyen ve Danıştay'ca durdurulan mali müşavir denetiminin, bir tebliğle getirilmesini tasvip ede­ meyiz. Ortaya çıkan karmaşanın giderilmesi için, öncelikle uygulamanın ihtiyari olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır." dedi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Sabancı ailesine saldırıyı nefretle kınadı. Yıldırım: "Ülkeye hizmet edenlere saldırmak, affedilemez" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kumlu Başkanı Mehmet Yıldırım, Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe'nin ölümüyle sonuçlanan hain saldınyı nefretle kınadı. Yıldınm, yayınladığı mesajda, "ülkeye hizmet edenlere saldırmak, ancak kötü niyetin sonucudur ve affedilemez" dedi. Mehmet Yıldırım, hainlerin biran önce yakalanmasını beklediklerini ifade ettikten sonra, "Sabancı, Görgün ve Haşefe ailelerine başsağlığı diliyoruz. Olay, Türk iş alemini ve halkını derinden yaralamtştır. Üzüntümüz ve acımız büyüktür" dedi. istanbul Ticaret Odası 114 yaşına girdi. Yıldırım: "Ülkeye ve üyelere yönelik h izmet ler i m izi gen işleteceğ iz" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Odanın 114. kuruluş yıldönümü ile ilgili olarak yayınladığı mesajda, "Günümüz dünyasında, ekonomik savaşı kazanmak için özel sektöre ve Oda'lara büyük sorumluluk düşmektedir. Biz 207 bin üyenin temsilcisi olarak, ülkemizi, çağdaş, müreffeh bir ülke haline getirmenin gerektirdiği tüm sorumlu­ luklarımızın farkındayız ve bunun gerektirdiği hizmetleri yerine getirmeye kararlıyız" dedi. 14 Ocak 1882 tarihinde. Padişah II. Abdülhamit'in 11 maddelik tüzüğü onaylamasıyla kurulan İstanbul Ticaret Odası, 113 yılı geride bırakarak 114 yaşına girdi. Yıldönümü dolayısıyla basına bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, dünyada sıcak savaş devrinin sona erdiğini, ülkelerin veya ülke gruplarının artık, gizli veya açık ekonomik kazançlar peşinde olduklarını ifade ederek şöyle dedi: "Boyutları giderek karmaşık hale gelen ekonomik mücadeleler nedeniyle, ülkeler, artık sadece tank ve top sayılarıyla değil, milli gelirleri, dış ticaret rakamlan, üretim ve hizmet kaliteleriyle de değerlendirilir hale geldiler. Uzak Doğu ülkelerinin oluşturduğu grubun, ekonomik gelişmeleri sayesinde Avrupa ülkeleri ve ABD karşısında kazandığı önem bunun en açık ispatıdır. Bu durum, şüphesiz, ülkelerin ekonomik gelişmelerini sağlayacak, kurum ve kuruluşların önemini büyük ölçüde artırmıştır. Eski sosyalist ülkelerin bile artık kabul­ lendiği, serbest piyasa ekonomisi kuralları da ekonomik kalkınmada, özel sektörün, rolünü kaçınılmaz kıldığına göre, özel sektörün dinamizmini daha da artırıcı, çalışma alanını genişletici, sorunlarını giderici düzenlemeler, bütün dünyada ön plana geçmiştir. Bütün bu gerekler, bizim gibi gelişme yolundaki ülkelerde. Odamız gibi mesleki kuru- luşların çağdaş gereklere uygun çalışmasını gerekli kılmaktadır. Yani ekonominin biz­ zat içinde yaşayan kesimin temsilcileri olan Odalar, ülkemizin ekonomik kalkınmasının, itici gücü olarak büyük sorumluluklar almışlardır. İşte 114. yıldönümünde, elli yaşın altında olan 207 bini aşkın üyesiyle İstanbul Ticaret Odası, bu sorumluluğunun bilinciyle, üzerine düşen görevleri yerine getirme gayretindedir." İTO Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, AB ile Gümrük Birliği'ne girilmesi nedeniyle, Oda'nın, ülke ve üye menfaatlerini gözetme görevinin önümüzdeki dönemde daha da artacağını da ifade ederek, "Gelişmiş ve ekonomik sorunlarını çözümlemiş bir Türkiye AB içinde hak ettiği yeri mutlaka alacaktır. Buna yönelik çalışmalarımız, araştırmalanmız, ülkemizin ve Odamızın uluslararası saygınlığını daha da artıracaktır" dedikten sonra, sözlerini şöyle tamamladı: "Oda'mızın temel amacı, serbest teşebbüsün gelişmesini sağlamak, buna engel teşkil eden sorunlan giderecek tedbirleri belirleyerek, çözümü yönünde ısrarlı olmaktır. Bu amacımızın sonuçta, sadece üyelerimize değil, tüm ülkemize ve halkımıza bir hizmet olacağını biliyoruz. Bilimsel, objektif, ülke menfaatini dikkate alan ve siyasi kaygılardan arınmış çalışmalarımızın, kamuoyundan bundan sonra da destek göreceğine inanıyoruz." Mehmet Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası'nın ülkeye ve üyelere yönelik somut hizmetleri hakkında bilgi verirken de, yeni ihtiyaçlara göre Oda'nın idari yapısında da gereken değişikliklerin ve ilavelerin yapılmakta olduğunu belirtti ve "Özellikle, Gümrük Birliğinin gerekleri hakkında üyelerimizi aydınlatmaya önem veriyoruz. Bu amaçla bir "Gümrük Birliği" şubesi kurduk" dedi. Küçük ve Orta ölçekli işletmelerin ihracata yönelmeleri ve Gümrük birliğinden zarar eden değil, yararlanan kesim olması için çeşitli destek çalışmaları yapacaklarını belirten Yıldırım, bu arada, üyelerin yoğun şikayetlerine neden olan Ticaret Sicili işlemlerinin, bahar aylarından itibaren Oda'ya alınacağını ve böylece, şirketleşmede rahatlama sağlayacaklarını da anlattı. Yıldırım, 1996 yılı iş programıyla, ülke ekonomisini yakından ilgilendiren 50'ye yakın konuda özel araştırmalar gerçekleştireceklerini, üyelere doğrudan danışmanlık hizmet­ lerini geliştireceklerini, ticari anlaşmazlıkların kolayca çözümünü sağlayan ve mahkemelerin yükünü azaltacak Tahkim hizmetlerini yaygınlaştıracaklarını, üyelerin, merkezi ve yerel idare ile ilgili sorunlarını gidermeye, İstanbul'un sorunlarına ve sosyal ihtiyaçlara önem vereceklerini de bildirdikten sonra şöyle devam etti. "üyelerimizin yurtdışma açılmasını sağlayacak fuar katılımlarına desteğimizi sürdüre­ cek, Dokümantasyon ve Enformasyon Merkezimizin çalışmalanndan üyelerimizin daha çok faydalanmasını sağlayacak. Sesli bilgi sistemimizi geliştirecek, tüketicinin korun­ ması çalışmalanmızı sürdüreceğiz." Yıldırım, Oda'nın, hükümetlere yol gösterici makro ekonomik araştırma ve girişimlerinin haricinde, üyeye yönelik direkt hizmetlerini de geliştireceğini, belirterek "Oda'mızm ve şahsen benim olsun, idaremizin olsun kapıları her zaman üyelere açıktır. Her türlü mesleki sorunlannı bize rahatlıkla iletebilirler" dedi. Yıldınm açıklamasının sonunda, "İstanbul Ticaret Odası, 114 yıllık saygın tarihine yakışır hizmetler veren, çağdaş bir kurumdur. Odamızı ve dolayısıyla özel teşebbüsü ve ülkemizi daha da yüceltici çalışmaları, bundan sonra da büyük istek ve enerji ile yürüteceğimizi, kamuoyuna ve 207 bin üyemize tekrar hatırlatmak isterim" dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, olumsuzluklara rağmen, ekonominin son derece dayanıklı bir yapıya sahip bulunduğunu bildirdi. Yıldırım: "Özel sektörün dinamizmi sayesinde geleceğe iyimser bakıyoruz" Mehmet Yıldırım, Bayram nedeniyle yayınladığı mesajda, "Özel sektörün önündeki bürokratik engellerin kaldırılması, sermayelerini aşındıran vergi sisteminin, enflasyon muhasebesi gibi tedbirlerle ıslah edilmesi sağlanabilirse, Türk özel sektörünün neleri başarabileceği daha iyi görülür" dedi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, Vehbi Koç'un vefatı doiayısıyia duyulan büyük üzüntüyü dile getirdi. Yıldırım: "Vehbi Koç,yaptığı hizmetlerle her zaman Türk milletinin kalbinde yaşayacaktır" İşadamı Vehbi Koç'un vefatı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Vehbi Koç, gerek üstün kişiliği, gerekse bir işadamı olarak ülkemiz sanayinin gelişmesine yaptığı hizmetlerle Türk milletinin kalbinde her zaman yaşayacaktır" dedi. Yıldırım, bütün Türk milletinin büyük evladını kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğunu belirttikten sonra, şöyle dedi: "Türkiye Cumhuriyetinin kalkınma hamlesine öncülük eden sayın Vehbi Koç, Türk özel sektörüne örnek olmuş gerçek bir memleket severdi. Sadece İş hayatı ile değil, tertemiz yaşantısı, bitmez tükenmez enerjisi ve insancıllığı ile de unutulmaz bir insan olan Vehbi Koç'un vefatı çok büyük bir kayıptır. O'nun yaptığı hizmetlerden bugün her yaşta Türk insanı faydalanıyor. Bu nedenle sayın Koç Türk insanının kalbinde bir abide gibi yaşatılacaktır. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm millete başsağlığı diliyorum." 01.03.1996 İstanbul Ticaret Odası, ülkemizin 15 günlük ihracatı kadar bile tutmayan bir kaynak ile çözülebilecek trafo yetersizliğinden kaynaklanan elektrik kesintilerinin yarattığı ve yaratacağı önemli sorunlara dikkat çekti. Yıldırım: "Enerji yatırımları ihmal edilmemeli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, başta sanayi olmak üzere tüm sektörleri ve günlük yaşamı zora sokan elektrik kesintileri sorununa değinirken, ülkemizde artan enerji talebini karşılamak için her yıl yaklaşık 2 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğini, aksi takdirde ülkemizin 2 binli yıllara karanlıkta gireceğine dikkat çekti ve "ekonominin klasik sorunları ve kaynak sıkıntısı, enerji yatırımlarındaki yetersizliğe mazeret olmamalıdır" dedi. istanbul Ticaret. Odası işadamları ve İlgililer İçin üç yeni Itaynak kitap yayınladı: "Markalar IHukukunun AB'ye uyumu ve sorunları" "Gümrük Birliği ve Dış Ticaret Mevzuatımız" "Rekabetin Korunması Türkiye ve Avrupa'daki Uygulamalar Semineri" Yıldırım:'1şadamlarının sorunlarının çözümüne çalışıyoruz" Kitapların yayınlanması nedeniyle bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım "Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesinin ardından, işadamlarının uygulamada karşılaşacakları sorunların çözümüne yardımcı olması ve mevzuat ile ilgili konulara açıklık getirici nitelikte olmasından dolayı kitaplanmızın girişimcilerimize büyük yararlar sağlayacağına inanıyorum" dedi. 1997 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan Yıl içindeki gelişmelerin Özeti Tarihi MGK toplantısı yapıldı ve daha sonra 'postmodern darbe' olarak da nitelendirilen 20 maddelik "28 Şubat Kararlan" açıklandı. Başbakan Yardımcısı Cillery temel eğitimin 8 yıla çıkarılacağını açıkladı. Önde gelen İslam Ülkelerinden oluşan D-8'ler kuruldu. RP Lideri Necmettin Erbakan, Başbakanlığı DYP Lideri Tansu Çiller'e bırakmak için istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini ANAP Lideri Mesut Yılmaz'a verdi. Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığında yeni Hükümet (ANASOL-D) güvenoyu alarak göreve başladı. 8 yıllık kesintisiz eğitim kanunu TBMM'de kabul edil­ di. Merkez Bankası ile Hazine arasında imzalanan bir protokolle ilk kezHazine'nin Merkez Bankası'ndan borçlanmasına sınırlama getirildi. Uzakdoğu borsalarında başlayan finansal kriz tüm dünyayı olduğu gibi İMKB'yi de etkiledi, hisse senedi fiyatlan %20 geriledi. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı Genel Nüfus Sayımı yapıldı. Avrupa Birliği'ne üye 15 ülkenin liderleri Lüksemburg Zirvesi'nde, Türkiye'ye AB kapısını kapatmamakla beraber yaklaştırmak için farklı bir yol izlenmesi karan aldı. Yıl içindeki gelişmelerin kronolojik seyri 2 Oca/r Yeni yıla Dolar 107.571 lira, Mark 69.004 liradan başladı. Bir önceki yıla ait tü­ ketici fiyatlan artış oranı %8004, toptancı fiyatları artış oranı %75,9 olarak açıklandı 6 Oca/r 5.000.000 TL'lik banknotlar piyasaya sürüldü. 11 Ocak Başbakan Necmettin Erbakan çeşitli tarikat liderlerine Başbakanlık Konutu'nda iftar yemeği verdi. 14 Ocak İstanbul Ticaret Odası 115. kuruluş yılını kutladı. 16 Ocafr Tansu Çiller, TBMM Malvarlığı Araştırma Komisyonu'nda aklandı. 21 Şubat Sincan'da yapılan 'Kudüs Gecesi'nin ardından karşılıklı yapılan sert açıkla­ malardan sonra Türkiye ve İran Büyükelçilerini geri çektiler. 28 Şubat Tanhı MGK toplantısı yapıldı. Daha sonra "postmodern darbe' olarak nitelen­ dirilecek bu toplantıda askerler Hükümete ve özellikle Başbakan Erbakan olmak üzere RP'lilere sert uyarılarda bulundular. 2 Ma/t Askerler Hükümete 20 maddeJik tavsiye kararı verdiler. 4 Mart Ekonomide "Kara Salı". Şubat ayı enflasyon oranı beklenenin çok üzerinde çı­ karak, son bir yıllık enflasyon oranı %63'ten %78,6'ya yükseldi. 28 Şubat krizi ekono­ mideki kaygılan artırdı. 5 Ma/* Türkiye Esnaf ve Sanatkarlan Konfederasyonu (TESK), Türk-İş ve DİSK, MGK kararlanna tam destek verdiklerini açıkladılar. 10 Mart: KİT'lerin gelirlerinin tek bir yerde toplanması amacıyla Hükümet tarafından oluşturulan havuza Odalar, İhracatçı Birlikleri ve diğer meslek kuruluşları gelirlerinin de dahil edileceğine dair genelge yayınlandı. 4 Nisan Türkiye - İsrail Serbest Ticaret Anlaşması onaylandı. 7 Nisan Dünya Bankası hazırladığı bir raporda, Türkiye'yi ekonomisi yükselen 10 ülke arasında gösterdi. 23 Nisan Başbakan Yardımcısı Çiller, temel eğitimin 8 yıla çıkarılacağını açıkladı. 22 Mayıs Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, makamında düzenlediği bir basın toplantısın­ da 'kan emici yarasalar' olarak tanımladığı Refah Partisi hakkında, ülkeyi iç savaşa sürük­ lediğini belirterek Anayasa Mahkemesi'nde açtığı kapatma davasının iddianamesini okudu. 9 Haziran Genel Kurmay Başkanlığı "İslami Sermayenin Finans ve Eğitim Stratejisi" konulu bir brifing verdi. 16 Haziran Önde gelen İslam Ülkelerinden oluşan D-8'in kuruluş deklarasyonu İstan­ bul'da imzalandı. 18 Haziran RP Lideri Necmettin Erbakan, Başbakanlığı DYP Lideri Tansu Çiller'e bı­ rakmak için istifa etti. 21 Haziran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini ANAP Lide­ ri Mesut Yılmaz'a verdi. 13 Tem/nt/z Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı'nda kurulan 55. Hükümet güvenoyu aldı. 75/lâ^ı/sfos 8 yıllık kesintisiz eğitim kanunu TBMM'de kabul edildi. Bu kanunla Meslek Liselerinin ortaokul bölümleri kapatıldı. 9 Eylüi 20.000 TL'lik banknotlar tedavülden kalktı. 21 Eyiüi KOBİ Avrupa Kalite Ödülünü 'BEKSA' firması kazandı. 15 Eicim İstanbul'da gece yağan şiddetli yağmur hayatı felç etti, 7 kişi hayatını kaybetti. 28 Elcim Uzak Doğu borsalarında başlayan finansal kriz tüm dünyayı olduğu gibi İMKB'yi de etkiledi, fiyatlar %20 geriledi. 1 i4ra///r Sokağa çıkma yasağının uygulandığı Genel Nüfus Sayımı yapıldı. 14 Araiıi( Avrupa Birliği'ne üye 15 ülkenin liderleri Lüksemburg Zin/esi'nde, Türkiye'ye AB kapısını kapatmama kararını aldı. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye-israil Serbest Ticaret Anlaşması'nın, hala yürürlüğe girememesinin önemli sıkıntılar yarattığını belirtti. Yıldırım: "Türkiye-Israil Serbest Ticaret Anlaşması'nın onaylanması ülkemize çok yönlü yararlar sağlayacaktır" Mehmet Yıldırım, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in geçen yıl Mart ayında İsrail'e yaptığı resmi ziyaret sırasında imzalanan ve Eylül ayında yürürlüğe girmesi beklenir­ ken, hala Parlamentodan onay bekleyen anlaşmanın biran önce yürürlüğe girebilmesi için, herkesin üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi gerektiğini söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Cumhurbaşkanı Sü­ leyman Demirel'in 14 Mart 1996 tarihindeki ziyareti sırasında imzalanan, Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Anlaşmasının aradan geçen 10 aya rağmen hala TBMM tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe giremediğini ifade ederek, bu durumun Türk ekonomisi ve devlet itibarı bakımından çok yönlü zararlara neden olduğunu söyledi. Mehmet Yıldınm konuyla ilgili açıklamasında şöyle dedi: "İmzalanan bu önemli anlaşma ile taraflar arasında 2000 yılma kadar bir serbest tica­ ret alanı oluşturularak iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Başlangıç olarak, belli malları kapsayan bu anlaşma daha sonraları hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi konularını da içerecektir. Türkiye, imzalanan bu anlaşma ile birçok avantaja sahip olacaktır. Bunlardan en önem­ lisi son yıllarda artış gösteren Türkiye-İsrail ilişkilerinin daha da geliştirilmesidir. Gerçek­ ten rakamlara bakıldığında, 1994'te 178 milyon $ olan ihracatımız 1995'te 240 milyon $ ve 1996'nın ilk üç ayında ise 66 milyon $ olarak gerçekleşmiştir. İkinci önemli husus, uy­ gulanan yüksek gümrük korumaları nedeniyle mevcut talebe rağmen yeterli miktarda ih­ raç edemediğimiz otomotiv sanayi, mobilya ve ağaç ürünleri, beyaz eşya, plastik ma- muller gibi ürün gruplarının da, anlaşmayla İsrail pazanna girebilmesi olacaktır. Üçüncü ve son önemli nokta ise, Türk ürünlerinin İsrail'i köprü olarak kullanarak ABD ile AB pa­ zarlarına yönelme imkanına kavuşacak olmasıdır. Anlaşma aynca, Türkiye ve Filistin arasında da ticaretin gelişimine olumlu etki yapacak özellikle müteahhitlik ve hizmet sek­ törlerinde Türk müteşebbisler için önemli fırsatlar yaratılmış olacaktır. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine önemli katkıları olacak bu anlaşmanın Eylül ayında yürürlüğe girmesi bekleniyordu. Ancak, anlaşma halen Parlamento'da onay izni beklemekte olup, bugüne kadar herhangi bir gelişme olmamıştır. Tekrar ifade etmek isteriz ki, Türk ihraç ürünlerinin ABD ve AB pazarına ihracında önemli bir atlama taşı görevi göreceğine inandığımız bu anlaşmanın henüz onaylan­ mamış olması, ülkemiz çıkarlarına ters düştüğü gibi, ihracatımızın geliştirilmesini de dolaylı olarak olumsuz etkilemektedir. 1996 yılında Gümrük Birliği'nin Türk ekonomisine yaptığı fayda ve zararlan tartışmak­ tayız. Ancak, bu tür serbest ticaret anlaşmaları Gümrük Birliği'nin dışsal faydalarını art­ tıracak anlaşmalar olup, dış ticaretimize olumlu etkileri olacağı açıktır. Dolayısıyla her türlü hazırlığı bitmiş olan bu anlaşmanın yüce Parlamento tarafından onaylanarak bir an önce yürürlüğe girmesi için herkesin üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi gerek­ mektedir. Yoksa Sayın Cumhurbaşkanımızca imzalanan ancak çeşitli nedenlerde onaylanmayan bu anlaşmanın yürürlüğe girmemesinin yaratacağı ticari olumsuzluklann yanı sıra, devletimizin itibannın zedelenmesine sebep olacağı gibi ülkemizi taahhüt­ lerini yerine getirmeyen ve sözünde durmayan bir ülke konumuna getirecektir." Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başl<anı, TÜSlAD'ın Demokrasi Raporu'na karşı, halkın icraat beklediğini belirtti. Yıldırım: "Rapor hazırlayıp demokrasi havarisi olmak kolay, zor ve önemli olan icraattır" Mehmet Yıldırım, TÜSİAD'ın son raporunun, bilinenleri tekrardan ibaret olduğunu be­ lirtti ve istikrarlı bir ekonomik ve sosyal gelişme ile bölgeler arası dengesizliğin gideril­ mesinin sağlanmasıyla, önerilen hususların kendiliğinden gerçekleşeceğini söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, TÜSİAD'ın son de­ mokrasi raporunun, bilinenleri tekrardan ibaret olduğunu kaydederek, "Rapor hazırla­ yıp demokrasi havarisi olmak kolay. Zor ve önemli olan, gereken icraatları bizzat ortaya koymaktır" dedi. Mehmet Yıldırım konuyla ilgili açıklamasında şöyle konuştu: "Bugün yüzlerce yıldır, hazım ede ede belli bir düzeye gelmiş batı aleminin demokrasi standardına ülkemizin ulaşması hepimizin hedefi ve arzusudur. Bu ülkelerle olan farklılıkları kağıt üzerine döküp, demokrasi havarisi olmak kolay. Şüphesiz belli bir sü­ reç içinde o noktalara da gelinecektir. Ancak ülkenin şartları ve gerçeklerinin elverdiği ölçüde ilerleme kaydedilecektir. TÜSİAD'ın son raporu bilinmeyeni ortaya koymuyor. Bunlar, daha önce şu veya bu kesim tarafından öne sürülmüş fikirlerin bir derlemesidir. Bir çoğuna da katılabiliriz. Ancak, artık rapor hazırlama dönemi kapanmıştır. Halk işadamından icraat istiyor. İstikrarlı bir ekonomik ve sosyal gelişme ile bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi sürecine paralel olarak zaten önerilen hususlann büyük bölümü kendiliğinden gerçek­ leşecektir. Ekonomisi güçlü Türkiye, her bakımdan içte ve dışta güçlü olur ve böylece bazı şeyler daha rahat yerleşir. Güçlü Türkiye için ise durmadan yeni yatırımların yapılması gerekiyor. Bu önerileri getirenler Doğuda, Güney Doğuda kaç tane yatırım yapmıştır? Önce fert olarak, firma olarak herkes kendine düşen görevi yapsın, sonra havariliğe soyunsun." Yıldırım: "Eğitime yönelik katkılarımız sürecek" Milli eğitimimizin eksikliklerini giderebilmeye yardımcı olabilmek amacıyla, bugüne ka­ dar, bir tanesi Diyarbakır Lice'de olmak üzere 6 ilkokul, 1 Anadolu Ticaret Lisesi,1 Ana­ dolu Teknik Lisesi inşa ederek. Bakanlığa devreden İstanbul Ticaret Odası, eğitim araç gereci ve kitap eksikliği çeken Üniversiteler dahil okullanmızm bu eksikliklerini bir ölçü­ de giderebilmek amacıyla da, zaman zaman üyeleri nezdinde bağış kampanyaları dü­ zenlemektedir. Öte yandan öğrencilerimize destek olabilmek amacıyla da, Odamızca 1952 yılından beri her yıl ortalama 400 öğrenciye karşılıksız burs verilmektedir. 5 Aralık 1996 tarihinde başlattığımız "Kitap ve Eğitim Araç Gereçleri Kampanyası" ile de, 2 tanesi İstanbul'da diğerleri de, İğdır, Tokat, Artvin, Kahramanmaraş (2 okul) An­ kara, Yozgat, Sivas ve Çanakkale'deki 11 ilk ve orta dereceli okula, üyelerce bağışla­ nan çeşitli malzemeleri ve kitaplan gönderme imkanı bulunmuştur. Üyelerce bağışlanarak okullarımıza iletilen malzemeler arasında, çeşitli miktarlarda bil­ gisayarlar, daktilo, hesap makinesi, yazı tahtası, duvar saati, Atatürk posteri, ansiklo­ pedi, çanta, org, ders kitabı, edebi eserler, atlas, sözlük, istiklal marşı panosu gibi mal­ zemeler bulunmaktadır. Kampanyamız bu yılın sonuna kadar sürecek, uzun süreli bir kampanyadır. Bağışları kabule devam ediyoruz. Bağışlardan yararlanmak amacıyla çok sayıda okul tarafından Oda'mıza yapılan başvurulann çokluğu karşısında, bundan sonrada kampanyaya gelecek bağışların, ihtiyaç sahibi okullarımıza hızla gönderilebilmesi için gereken düzenleme yapılmıştır. 28.02.1997 istanbul Ticaret Odası "Türkiye'nin Dış Ekonomik ilişkileri ve Gümrük Birliği" konusunu kitap olarak yayınladı. Yıldırım: "Uluslararası dengeleri dikkate almak zorundayız" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Dünya ekonomisin­ de oluşan bloklaşmalarla uluslararası dengelerin hızlı bir şekilde değiştiğini kaydede­ rek, yayınladıkları kitabın bu konulara ışık tutacak özellikte olduğunu söyledi. İstanbul Ticaret Odası, "Türkiye'nin Dış Ekonomik İlişkileri ve Gümrük Birliği" isimli bir kitap yayınladı. Oda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, kitabın yayını ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri birçok ekonomik entegrasyona katılmış, 34 yıl önce de resmen Avrupa Birliği'ne başvurmuştur. Bu süre zarfında gerek Avrupa Bir­ iiği'nde gerekse Türkiye'de birçok ekonomik gelişme olmuş, ülke menfaatleri için coğ­ rafi ve ekonomik açıdan çok değişik ülkelerle ilişkiler kurulmuştur. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yürüttüğü ilişkilerin bir sonucu olan Gümrük Birliği ise, 1.1.1996 tarihinde yü­ rürlüğe girmiştir. Gümrük Birliği'nin, Türkiye'nin özellikle üçüncü ülkelerle dış ekonomik ilişkilerine etkisi olacağı muhakkaktır. Zira geçen dönem içinde dünya ekonomisinde çeşitli ekonomik bloklaşmalar olmuş, uluslararası platformda ekonomik ve siyasi dengeler değişmiştir. Yine bu dönem içinde Türkiye'nin ekonomisinde de köklü değişiklikler olmuş ve ekono­ mik yapımız serbest piyasa ekonomisi esaslarına göre yeniden şekillenmiştir. Tüm bu değişikliklere bir de Avrupa Birliği'nin kendi içindeki gelişmeler ve büyüme süreci ekle­ nince ortaya oldukça karmaşık bir yapı çıkmıştır. Bu nedenle Oda'mızca Türkiye'nin üçüncü ülkelerle ilişkilerini, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini, Türkiye'de Cumhuriyetin ilanından bu yana ekonomide ve dış ticarette meydana gelen gelişmeleri ve dünyadaki ekonomik bütünleşme hareketlerini konu alan "Türkiye'nin Dış Ekonomik İlişkileri ve Gümrük Birliği" isimli bir yayın hazırlanmıştır. Oda'mızın Avrupa Birliği Şubesi'nce hazırlanan bu yayın, üyelerimizin, araştırmacıların ve diğer ilgililerin istifadesine ücretsiz olarak sunulmuştur." İTO, çocuklara sanatı sevme alışkanlığı kazandırmak amacıyla İlkokul öğrencilerini tiyatroya götürüyor. Yıldırım: "Çocuklarımıza sanatı sevdirmeyi ve sanat alışkanlığı kazandırmayı ülke geleceği için gerekli görüyoruz" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, sanata katkıda bu­ lunmak ve çocukları sanatsal aktivitelere alıştırmak amacıyla, ilkokul çocuklannı peri­ yodik olarak tiyatroya götürdüklerini ve tiyatro çıkışında kitap armağan ettiklerini belir­ terek "Böylelikle sanata duyarlı bir nesil yetişmesine yardımcı olabileceğimizi düşünü­ yoruz. Bunun, diğer kuruluşlara da örnek olmasını diliyoruz" dedi. İstanbul Ticaret Odası, 115'inci yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde, sanata ve kültürel hayatımıza katkı amacıyla, İlkokul öğrencilerini tiyatro ve kitap ile tanıştırıyor. İstanbul'un Bayrampaşa semtindeki bir İlkokulda öğrenim gören 200 öğrenci geçtiğimiz günlerde İTO tarafından sigortalanmış otobüslerle alınıp, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sah­ nesinde Sergilenen "Küçük Nasrettin" oyununa götürüldü. Çocuklara oyunun ardından çeşitli hediyelerin yanı sıra birer kitap da veren İTO yetki­ lileri böylelikle, tiyatronun yanı sıra okuma alışkanlığını da yerleştirmeye çalıştı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldırım, "Oda olarak bu yıl sosyal ve kültürel çalışmalara büyük önem vereceğiz. Bu çerçevede, çocuklarımıza sanatı sevdirerek ülkemizin geleceğini daha sağlıklı ya­ pabileceğimiz düşüncesiyle, ilkokul öğrencilerini tiyatro ile tanışmaya, tiyatroyu çocuk­ larımıza sevdirerek, alışkanlık kazandırmaya çalışıyoruz, İstanbul'un çeşitli semtlerin­ den ilkokul öğrencilerini periyodik olarak şehir tiyatrolarına götüreceğiz. İlkini geçen hafta gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, önümüzdeki günlerde sürecek. Çocuklarımıza ti­ yatro çıkışında hediye ettiğimiz Türk edebiyatının değerli eserlerinden oluşan kitaplar ile de okuma alışkanlığını yerleştirmeye çalışıyoruz. Sanata ve Kültüre duyarlı bir nesil yetiştirebilme konusunda, üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Diğer kuruluşlann da bunu örnek almalarını dileriz. Böylelikle çocuklarımızın daha iyi yetişe­ bileceği muhakkaktır" dedi. İTO bu etkinliğini 8 Mart Cumartesi günü (Yarın) Üsküdar'daki Atatürk ilkokulundan 200 öğrenciyi Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesinde saat 11 .OO'de sergilenecek "Soyta­ rılar Okulu" oyununa, 22 Mart günü Eyüp Dede Korkut İlkokulundan 200 öğrenciyi Fa­ tih Reşat Nuri Sahnesinde sergilenecek "Kral'a Oyun" temsiline, 23 Mart günü Güngö­ ren'deki Dr. Lütfi Kırdar İlkokulu'ndan 200 öğrenciyi Fatih Reşat Nuri Sahnesinde ser­ gilenecek "Kral'a Oyun" temsiline, 29 Mart günü de Yenimahalle'deki Balahatun İlkoku­ lu'ndan 200 öğrenciyi Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesindeki "Küçük Nasrettin" oyunu­ na götürerek sürdürecek. istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, devlet ihalelerinde esas alınan rayiç fiyatların piyasadaki fiili fiyatiann çok altında kaldığını ifade etti. Yıldırım: "Rayiç fiyatların yüksek enflasyon ortamında geçerliliğini yitirmesi mütealıhitleri mağdur etti" Mehmet Yıldırım, ayda bir rayiç birim fiyatlarının revize edilmesi gerektiğini önemle vur­ gulayarak "Hiç değifse hazır beton, fiyat farkı ödenen malzemeler kapsamına alınmalı, hazır beton nakliyesi de rayiç dışı tutularak gerçek nakliye ücretlerinin ödenmesine imkan verecek şekilde düzenleme yapılmalıdır" dedi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım Devlet ihalelerinde esas alman Ba­ yındırlık Bakanlığı rayiç fiyatlannın, piyasadaki fiili fiyatların çok altında kaldığını belirtti. Bir önceki yıl sonunda o günkü fiyatlara göre belirlenen rayiç fiyatların yüksek enflasyon ortamında kısa sürede geçerliliğini yitirdiğini ve bundan müteahhitlerin mağdur oldukla­ rını belirten Yıldınm, yıl başı itibariyle belirlenen rayiç fiyatların üç ayda bir toptan eşya fiyatlan indeksindeki artış oranında revize edilmesi yolundaki İstanbul Ticaret Odası gö­ rüşünün yıllardır savunulduğu, maalesef olumlu bir sonuca ulaşılamadığını ifade etti. Gerçek dışı düşük fiyat uygulamasının devlete bir yarar sağlamadığını, ya kalitesiz üre­ time ya da idare ile çeşitli ihtilafların doğmasına ve işin yarıda kalmasına, böylece olması gerekenin de üstünde gecikmeli olarak projelerin tamamlanmasına yol açıldığı Yönetim Kurulu Başkanınca ifade edildi. İnşaatın ana girdilerinden birinin çimento ve hazır beton olduğunu kaydeden Yıldınm, 1996 yılı Bayındırlık Bakanlığı Rayiç Fiyat listesinde çimento fiyatının 1.865.000 Ton/TL. olarak gözüktüğünü, oysa daha Ocak 1996 da bu fiyatın 3 milyonun üzerinde olduğunu belirtti. 1997 Ocak ayında yüzde 99.5 artışla torbalı çimento fiyatının 6 mil­ yonu aştığını belirten Mehmet Yıldınm yüzde 230'lar dolayında fiyat artışına rağmen düşük rayiçlerle iş yapılamayacağını belirtti. Ne söyledik, Heden söyledik? 46 Mehmet Yiidırım'm verdiği rakamlara göre rayiç birim listesinde 2.150.000 TL/Ton olan hazır betonun 1996 Ocak ayındaki fiyatının 2.817.500 M3/TL. iken 1997 de yüzde 68.4 artışla bu rakamın 4.743.750 M3/TL. olduğu açıklandı. İstanbul Ticaret Odası Başkanı, üç ayda bir rayiç birim fiyatlannın revize edilmesi öne­ risi benimsenmiyorsa hiç değilse hazır betonun fiyat farkı ödenen malzemeler kapsa­ mına alınmasını, hazır beton nakliyesinin de rayiç dışı tutularak gerçek nakliye ücret­ lerinin ödenmesine imkan verecek şekilde düzenleme yapılmasını önerdi. Odalar ve benzeri özerk meslek kuruluşları fonlarının, KİT'lerin havuz sistemine dahil edileceği haberleri büyük tepki çekti. Yıldırım: ''Seçimle teşekkül etmiş, özerk kuruluşların kasalarına el atılması kabul edilemez' istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, tepkisini dile getirirken, "Kamunun finansman açığı. Odalar ve benzeri Meslek Kuruluşlarının kasasına el atmak­ la da kapanmazsa, acaba başka hangi özel ve özerk kaynağa göz dikilecektir" dedi. Bazı basın organlannda dün yer alan ve KİT'lere ait fonların toplandığı havuz sistemi­ ne Odalar, ihracatçı birlikleri ve benzeri özerk mesleki kuruluşların fonlarının da dahil edileceği şeklindeki habere, İstanbul Ticaret Odası'ndan sert tepki geldi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, konuyla ilgili deme­ cinde şöyle dedi. "12 Mart 1997 tarihli bazı basın organlarının verdiği bir haber demokrasi ilkeleri ve ser­ best ekonomi düzeninin geleceği bakımından karamsarlığa yol açmış ve ilgili çevreler ile birlikte tepkimizi çekmiştir. Önceki gün yayınlanan bir genelge ile KİT'lere ait fonlann toplandığı havuz sistemine, diğer adı ile kamu tek hesabına Odalar, ihracatçı birlikleri ve diğer Meslek kuruluşları­ nın da dahil edildiği bildirilmektedir. Maliye geçici bir para sıkıntısı içinde olabilir. Bu durumda Hazine avansı, iç borçlanma gibi bilinen çareler vardır. Fakat Demokratik sistem içindeki ülkelerde hatta diktatörlük­ lerde bile Hükümetlerin özerk yani seçimle teşekkül etmiş bizim gibi Odaların kasaları­ na el attığı görülmemiştir. Odaların yetki ve sorumlulukları Hükümetle ilişkileri 5590 sayılı Kanunla belirlenmiştir. Bunun dışında kalan bir müdahale kanuna aykırıdır ve doğru olmadığını temenni etti­ ğimiz böyle bir kararı şiddetle protesto ederiz. ö t e yandan Oda organları 3 kademeli, başkanları ise 4 kademeli bir seçim süreciyle iş başına gelmektedir, Bu organ ve kişiler. Oda bütçesinden sorumlu tutulmaktadır. Ha­ berlerde yer alan uygulama, demokrasiye aykırı olduğu kadar bu sorumluluğu da ze­ deler nitelikte olacaktır. Özelleştirme hedefi tersine mi dönmektedir? Kamunun nüfuz alanını küçültmek hedef­ lenirken Meslek teşekküllerinin dahi kamulaştırılmasına mı çalışılıyor? Kamunun finansman açığı bu suretle de kapanmazsa daha sonra acaba hangi özel ve özerk kaynağa göz dikilecektir? Bu şekilde tehlikeli bir çığır açılmasından kaçınılmasını ve bir an önce bu antidemok­ ratik yoldan dönülmesini temenni ederiz." istanbul Ticaret Odası çimento sektöründeki fiyat artışlarına dikkat çekti. Yıldırım: "Çimento ve hazır betondaki Rekabet Kanunu'na aykırı uygulamalar inşaat maliyetlerini anormal yükseltiyor" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Çimento sektöründe enflasyon oranını aşan fiyat artışlarına neden olan, üreticiler arasındaki, Rekabet Kanu­ nu'na aykırı, "Uyumlu eylem" ve "sözlü centilmenlik anlaşmalan" ile genellikle çimento fabrikalarında üretilen hazır beton tesisleri için söz konusu olan kartelleşme iddialarının ortaya çıkartılması için konunun Rekabet Kurulu'nca incelenmesi gerektiğini bildirdi. İstanbul Ticaret Odası, Çimento ve hazır beton üretimindeki, Rekabet Kanununa aykın oligopolistik yapının ortaya çıkartılıp giderilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinde girişimde bulundu. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Çi­ mento üretimi alanındaki oligopolistik yapı nedeniyle, geçtiğimiz yıl çimento sektörün­ de yüzde 100 dolayında yani enflasyon oranının üzerinde anormal fiyat artışları görül­ düğünü bildirdi. Yıldınm açıklamasını şöyle sürdürdü: "Şüphesiz bu fiyat yükselişleri bir yandan inşaat maliyetlerine yansıyarak tüketicileri mağdur ederken bir yandan da ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. Bu itibarla Çimento üretiminde, Rekabet Kanununun 4.maddesi dikkate alınarak, fiyat artışlan konusunda bir "uyumlu eylem"in söz konusu olup olmadığı hakkında inceleme yapılmasında yarar görülmektedir. Ayrıca aynı maddenin (b) bendi ile mal veya hizmet piyasalarının böfüşülmesmin de ya^^ Ne söyiedik Neden söyiedlk? ^^50^^ saklanmış olduğu malumlarıdır. Ancak çimento piyasasında sözlü bir centilmenlik an­ laşmasıyla, piyasanın bölüşüldüğünü, mesela Adana'daki veya İzmir'deki bir fabrikanın İstanbul'da satış yapmadığı bilinmektedir. Çimento bayileri nezdinde yapılacak bir inceleme bu fiili durumu ortaya çıkaracaktır. Bunun yanında,.nihai satış fiyatının da bayilere empoze edilip edilmediği hususunun tetkikinin yararlı olacağı kanısındayız. Diğer taraftan hazır betonun da genellikle çimento fabrikalarınca üretildiği ve hazır beton tesisleri için de kartelleşme iddialannın söz konusu olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, keyfiyetin Rekabet Kurulu'nca incelenmesi ve ona göre gereken tedbirle­ rin alınması büyük ehemmiyet arz etmektedir." Istanbul Ticaret Odası, Türkiye'de şekerpancan ve şeker üretiminde yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin de yer aldığı bir kitap yayınladı. Yıldırım: "Şeker üretiminde etkinliği ve verimi artırıcı önlemler alınması için daha fazla gecikilmemeli" Oda'ca hazırlanarak kitap haline getirilen "Türkiye'de Şekerpancarı ve Şeker Üretimin­ de Mevcut Durum; Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu araştırmanın yayını nedeniyle bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "28 Şeker Fabrika­ sına rağmen 1995 yılında şeker ithalâtına gidilmiş olması konunun aciliyetini ortaya koymaktadır" dedi Yıldırım, araştırmada üretimde tıkanıklığa yol açan şekerpancarı üreticilerinin sorunlan üzerinde de durulduğunu belirterek, üretimin karlılığını rakip ürünlerle kıyaslamaya im­ kan vermesi açısından Mart ayında asgari bir alım fiyatının açıklanması, daha sonra, ağustos ayında kesin fiyatın belirlenmesinin yararlı olacağının belirlendiğini kaydetti. Mehmet Yıldırım, şeker fabrikası yatırımlannm ekonomik ve sosyal yönden taşıdığı büyük öneme dikkat çekerken, bu yatırımların özel sektör öncülüğünde gerçekleştirilmesinin ve­ rimliliği artıracağını ifade ederken bu konuda özelleştirmenin de önemine işaret etti. İstanbul Ticaret Odası tarafından Türkiye'de şekerpancarı ve şeker üretiminde yaşa­ nan sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin yer aldığı Türkiye'de Şekerpancarı ve Şeker Üretiminde Mevcut Durum: Sorunlar ve Çözüm Önerileri" adlı bir kitap hazırlandı. Kitabın yayınlanması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Ku­ rulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "28 adet Şeker Fabrikasının varlığına rağmen 1995 yı­ lında şekerpancarı ve şeker üretiminde yaşanan düşüş dolayısıyla ülkemizin şeker it­ halatına gitmesi, üretimde sürekliliği sağlayıcı, etkinliği ve verimi artıncı önlemlerin bi­ ran önce alınmasını gerekli kılmaktadır. Onüç üretim biriminde başta şekerpancarı ve Şeker Fabrikaları yetkilileri ile yapılan görüşmelere dayalı olarak gerçekleştirilen bu ça­ lışma, sorunların yerinde tespit edilerek üretimde verimliliği ve sürekliliği artıncı, şeker sektörüne yönelik yatırımlarda önceliklerin tespiti ve özelleştirmenin fabrikaların kuru­ luş amaçları ve bulundukları bölgenin iktisadi potansiyeli dikkate alınarak en uygun na­ sıl gerçekleştirileceğine ilişkin tespitleri ile önemli bir kaynak kitap niteliğindedir" dedi. Şeker fabrikası yatınmlannın, kuruldukları il ve ilçelerde, özellikle kırsal iktisadi ve sos­ yal faaliyetlerin hakim olduğu kalkınmakta olan yerleşim birimlerinde, halka yerinde is­ tihdam kaynağı yaratmasının yanı sıra sosyal tesisleri ile şehirleşmeye de olanak sağ­ laması açısından önemine değinen Yıldınm, bu yatınmlann özel sektör öncülüğünde gerçekleştirilmesinin sektörün verimliliğini ve karlılığını artıracağını ifade ederek özel­ leştirmenin önemine değindi. Mehmet Yıldırım, araştırmanın sonuçları ile ilgili bilgi verirken şöyle devam etti: "Çalışma sırasında öncelikle şekerpancarı üreticilerinin sorunları çerçevesinde üretim­ de tıkanıklığa neden olan hususlar belirlenmiş ve bu doğrultuda şikayetlerin taban fiyat düzeyine, açıklama zamanına ve ürün bedellerinin zamanında ödenmemesine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Belirlenen taban fiyatın çoğu zaman üreticiye makul bir gelir sağlamadığı dikkate alınarak bir yıllık üretim dönemi içerisinde hem maliyet artışlarının fiyata yansıtılabilmesi hem de şekerpancarı üretiminin karlılığını rakip ürünlerle kıyas­ lamaya imkan vermesi açısından Mart ayında asgari bir fiyat açıklanması, daha sonra ise girdi maliyetlerindeki artış göz önüne alınarak enflasyona dayalı bir fiyatlamaya gi­ dilerek Ağustos ayında kesin fiyatın açıklanması önerilmiştir. Avans ödeme tarihlerinin TÜRKŞEKER'e bağlı fabrikalar tarafından kesinlik kazandırılması ve dönemsel ifade­ lerin kaldırılması da üreticinin talepleri arasında belirtilmiştir. Türkiye'de dekar başına şekerpancarı veriminin yaklaşık 3-4 ton olduğu, Avrupa ülke­ lerinde ise bu rakamın 6-7 ton olduğu göz önüne alındığında, destekleme sisteminin verimi artırıcı uygulamalara olanak sağlayacak şekilde avans ödemelerinin taahhüt edilen veya ekim yapılan alan üzerinden değil de şekerpancan üretimi üzerinden yapıl­ ması önerilmektedir. Özelleştirmeye ilişkin öneriler, fabrikaların kuruluş yerleri ve amaçları, şekerpancarınm üreticiler için ne derece vazgeçilmez bir ürün olduğu göz önüne alınarak heterojen bir uygulamaya gidilmesi ve özelleştirme sırasında fabrikalann değişik şirketlere satışının rekabeti teşvik edeceği hususlarında odaklanmaktadır. Özelleştirmeye ilişkin öneriler arasında Batı ve Orta Anadolu'daki fabrika bölgelerinin iktisadi faaliyetler açısından Doğu Bölgelerimize kıyasla daha zengin bir potansiyele sahip olduğu göz önüne alınarak öncelikle bu fabrikaların özelleştirme kapsamına alm- ması gerektiği belirtilmektedir. Yüksek maliyetle ve düşük randımanla çalışan, üretim kapasitesi düşük olan ve şekerpancarı üretiminin çiftçi için vazgeçilmez bir ürün arz et­ mediği bölgelerdeki fabrikalar için getirilen öneri ise bu fabrikalann kapatılarak TÜRKŞEKER'in ve buna bağlı fabrikalann karlılığın artınlması, böylece gerçek değerleri üze­ rinden satışlarının teminidir. Sosyal amaçla kurulan Doğu fabrikalarının daha yüksek maliyetle çalıştıkları ve bulundukları bölgelerde iktisadi faaliyetlerin çeşitlilik gösterme­ mesi nedeniyle yöre halkı için önemli bir istihdam kaynağı oldukları dikkate alınarak bu fabrikaların özelleştirilmesinden çok belirli bir süre içinde (örneğin 5 yıl) özerkleştirilmesinin daha uygun olacağı ifade edilmektedir. Şeker sektörüne ilişkin diğer bir tespit ise şeker sanayinin yanı sıra çimento ve toprak sanayi, kuvvet santralleri, demir-çelik sanayi, petrol ve kimya sanayi, kağıt sanayi, ge­ nel makine ve çelik konstrüksiyon sanayi olmak üzere diğer sanayi kollannın da ekip­ man ihtiyacını karşılayan makine fabrikalarının durumuna ilişkindir. Kitapta, TÜRKŞEKER'in bünyesinde bulunan ve birbirini ikame edici nitelikte imalat yapan bu fabrikala­ nn kapasitelerinin altında çalıştıkları ve siparişlerinin çoğunu karşılayamadıklan için yüksek maliyet ve düşük kar veya zarar ile çalıştıkları belirtilmektedir. Beş adet maki­ ne fabrikasının özelleştirilmesinin ancak şeker fabrikalannın satışından sonra gerçek­ leştirilmesinin daha uygun olacağı düşüncesinden hareketle öncelikle yüksek kapasite ile kurulan makine fabrikalarının gerekli tevsii ve işgücü yatırımları ile karlı hale getiril­ dikten sonra gerçek değeri üzerinden satışına gidilmesi, çözüm önerileri arasında yer almaktadır. Ne söyledik Neden söyledik 7 54 <r^. "Türkiye'nin Gerçekleri" konulu bir makale yarışması düzenledi. Yıldırım: "Bilimsel zenginliklerimizi daha iyi anlatabilmeliyiz" Oda Yönetim Kumlu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye'nin, dış alemdeki haksız yere oluşan, olumsuz imajının düzeltilmesine ve tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla dü­ zenledikleri makale yarışmasının bütün Türk vatandaşlarına açık ve toplam 175 milyon T L ödüllü olduğunu açıkladı. Oda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye'nin dış alemdeki haksız yere oluşan olumsuz İmajının düzeltilmesine ve tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla dü­ zenledikleri makale yanşmasının, T.C. uyruklu tüm kişilere açık olduğunu bildirdi. Yarışmaya katılacak makalelerin en fazla 5 daktilo sayfası olarak 30 Nisan akşamına kadar İstanbul Ticaret Odası'na iletilmiş olması gerektiğini kaydeden Yıldınm, ödüllerin haziran ayı içinde verileceğini belirtti. Türkiye'nin çağdaş uluslar düzeyine ulaşma hedefine çıkma gayreti içinde olan, bazı eksikliklerine rağmen bu hedefe ulaşmada önemli mesafeler katetmiş, demokratik, la­ ik, parlamenter sistemi ve liberal ekonomiyi benimsemiş ve tarihinde her zaman barış­ çı bir çizgi izlemiş bir ülke olduğuna işaret eden Yıldırım, "Bu güzel özelliklerimizi ya­ bancı çevrelere daha iyi ve daha etkin şekilde anlatabilmemiz gerek. Oda olarak bu gayret içindeyiz" dedi. Yanşmanm birincisine 100 milyon, ikindsine 50 milyon, üçüncüsüne 25 milyon lira ödül verileceğini ve birinci eserin dışa dönük olarak yayınlanan Oda mecmuası ÎCOC'da ya­ yınlanacağını belirten Yıldırım, seçici kurul üyelerini de açıkladı. Buna göre makale yarışmasının seçici kurul üyeleri soyadı alfabetik sırasıyla şu isim­ lerden oluşuyor: Sedat ALOĞLU Milletvekili Mukadder BAŞEĞMEZ Milletvekili Nezih DEIMlRKENT Dünya Gazetesi saliibi Sinan ERDEİM Türkiye Milli Olimpiyat Kom. Bşk. Jak KAI\/IHİ İşadamı Prof. Dr. İsmail ÖZASLAN İTO Genel Sekreteri Ali Talip ÖZDEMİR Milletvekili Prof. Dr. Ateş VURAN M.Ü.İletişim Fakültesi Dekanı Mehmet YILDIRIM İTO Yönetim Kurulu Başkanı *Öte yandan, Yarışmaya katılan makalenin daha önce herhangi bir biçimde yayınlan­ mamış ya da başka bir nedenle sunulmamış olması gerekmekte. *Makalelerin üzerine dört rakamdan oluşan bir kod yazılacak, yazarın kimliğini belirten hiçbir bilgi bulunmayacak. *Yarışmaya katılanların isim, adres ve kısa biyografileri, üzerinde aynı dört rakamlı kod bulunan kapalı bir zarfa konulacak. Türkiye-Israil Serbest Ticaret Anlaşmasının onaylanması olumlu karşılandı. Yıldırım: "Serbest ticaret anlaşmaları Türkiye'nin dış pazarlardaki payını arttıracaktır" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 10 Nisan 1997 tari­ hinde onaylanan Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Anlaşmasının işlerliğe kavuşması için gerekli yönetmeliğin de bir an önce çıkartılmasını ve diğer ülkelerle olan anlaşmalann da yürürlüğe konmasını beklediklerini söyledi. 14 Mart 1996 tarihinde imzalanan Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması'nm gecik­ meyle de olsa nihayet 10 Nisan 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Kanun ile onaylanması olumlu karşılanırken, diğer ülkelerle de bu tür serbest ticaret anlaşmalannın bir an önce imzalanmasının, ülke ekonomisine yarar sağlayacağı belirtildi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm şöyle dedi: "Gümrük Birliği döneminde Türkiye'nin imzaladığı ilk Serbest Ticaret Anlaşması (STA) olan İsrail Serbest Ticaret Anlaşması 14 Mart 1996 tarihinde imzalanmış ancak, her iki ta­ rafın da parlamentosundan onaylanarak geçmesi prosedürü zaman almıştır. Söz konusu anlaşmanın onaylanmasına ilişkin Kanun, 10 Nisan 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayın­ lanmış olup, gerekli yönetmeliklerin çıkanimasından sonra işlemeye hazır hale gelecektir. Türkiye'nin Gümrük Birliği döneminde planladığı mali yardımı alamadığı hepimizin ma­ lumudur. Ancak bu zor dönemde iş dünyasının elindeki enstrümanlan çeşitlendirmek ve Gümrük Birliği ile birlikte rekabete açılmış tüm şirketlere yeni imkanlar sağlanması açısından bu anlaşmalar önemli araçlardır. Zira hem ucuz hammadde sağlanması, hem de pazar payımızı kalite ve miktar açısından geliştirmemiz için bu anlaşmalar gü­ zel imkanlar sağlamaktadır. Bu nedenle, 1994 yılından beri aramızdaki dış ticaret den­ gesi lehimize olan İsrail'in önemi büyüktür. 1996 yılının 8 aylık döneminde bu ülkeye ihracatımız 163 milyon $, ithalatımız 128 milyon $ olmuştur. Yürürlüğe girecek anlaş- ma ile bu miktarlar çok yukarılara çekilebilecektir. Ayrıca İsrail'in diğer ülkelerle olan tercihli anlaşmaları da göz ardı edilmemelidir. Oda'mız İsrail ile ilgili çalışmalarını bir paket halinde planlamıştır. Anlaşmanın imzalan­ dığı dönemde, 1996 / 22 no'lu yayınımızla anlaşma üyelerimize tanıtılmıştır. Önümüz­ deki günlerde ise, İsrail İhracat Pazar Araştırması isimli ve İsrail'i çok detaylı işleyen bir çalışmamız yayınlanacak olup, ayrıca İsrail'e b i f işadamları heyeti götürülecektir. Dileğimiz, bu tür STA'ların, başta Macaristan ve Romanya ile de biran önce imzalana­ rak yürürlüğe girmesi ve işadamlarının önüne yeni ufuklar açılmasıdır." Ne söyledik Neden söyledik? ^-^58^^ istanbul Ticaret Odası, 3 yeni ülke araştırmasını daha kitap lıaiinde yayınladı. Yıldırım: 'işadamlarına rehber olmak amacındayız" "Ukrayna Ülke Profili ve Türk Girişimcileri" "Mısır Ülke Etüdü" ve "AB ülkelerinde vergi sistemlerindeki Teşvik ve İstisnalar" isimli 3 yeni araştırmanın kitap olarak yayınlanma­ sı nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm, "Oda'mızın, işadamının ufkunu ve iş imkanlannı genişletecek, ülke yöne­ ticilerine de rehber olacak araştırma ve yayın faaliyetleri genişleyerek sürecek" dedi. İstanbul Ticaret Odası, çeşitli ekonomik ve ticari konulardaki araştırma ve yayın faali­ yetlerini hızla sürdürüyor. "Ukrayna Ülke Profili ve Türk Girişimcileri", "Mısır Ülke Etüdü" ve "AB ülkelerinde vergi sistemlerindeki Teşvik ve İstisnalar" isimli kitapların yayını nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, Oda'nın, Türk işadamlanna dünyadaki yeni iş fırsatlarını aktarıcı faaliyetlerine büyük önem verdiğini be­ lirterek "Üyelerimizin ufkunu genişletecek, aynı zamanda ülke yöneticilerine de rehber olacak araştırma faaliyetlerimiz artarak devam edecektir" dedi. UKRAYNA ÜLKE PROFİLİ İTO'ca yayınlanan Ukrayna Ülke Profili ve Türk Girişimcileri isimli kaynak kitapta işadamlanna yol gösterici bilgilerin yanı sıra bazı ilginç sonuçlar da yer alıyor. "Ukrayna yaklaşık 53 milyon nüfus, 604 bin km2 yüzölçümü, çok zengin yeraltı ve ye­ rüstü kaynaklan, eğitimli işgücü, eski de olsa belirgin bir teknolojik birikim, uluslararası finans çevrelerinin desteği Türkiye'ye yakınlık gibi birçok nedenden dolayı ihracatçılanmız ve girişimcilerimiz için büyük bir pazar potansiyeli arz etmektedir. Başta Kırım Özerk Bölgesi olmak üzere tüm ülke genelinde satılmakta olan Türk mallannm çoklu­ ğu ve resmi ihracatımız 200 milyon $ seviyesinde iken, gayri resmi bavul ticaretinin 1 milyar $ seviyelerine çıkmış olduğu tahminleri pazarın ne kadar büyük olduğu hakkın­ da açık fikirler vermektedir. Kiev Büyükelçiliğimizin kayıtlarına göre ülkede 48 Türk girişimci firması bulunmasına karşın gerçek rakamın 300 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Bazı büyük inşaat şirketleri ve birkaç istisna dışında bu rakamın büyük çoğunluğunu Kü­ çük ve Orta Boy İşletmeler oluşturmakta olup, Türk KOBl'lerinin girişimci ruhunu açıkça ortaya sermektedir. İhracata yönelmeyi düşünen küçük ölçekli firmalarımızın bu ülkede­ ki yatınmcı firmalanmızla işbirliği yapmaları ülkemiz açısından cazip fırsatlar yaratabilir. Türk yatırımlan ağırlıklı olarak (%27) hafif sanayi sektörüne yapılmakta iken bunu ge­ nel ticaret (%19), iç ticaret (%18), gıda (%12) sektörleri izlemektedir. Finansal açıdan destek sağlandığı ve yatırım ve ihracatla ilgili bir sigorta fonu oluştu­ rularak riskler asgariye indirildiği takdirde Türk girişimci varlığının çok kısa sürede ar­ tacağında kuşku yoktur." MISIR ÜLKE ETÜDÜ İhracatçıların Mısır Arap Cumhuriyeti pazarı hakkında bilgilendirilmeleri amacıyla ya­ yınlanan kitapta da özetle şu bulgulara yer veriliyor: Ekilebilir toprak alanı çok küçük bir parçadan ibaret olduğundan, ülke gıda maddesi açısından büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Toplam ithalatın %25'ini gıda maddeleri oluş­ turmaktadır. İki ülke arasındaki mesafe yakınlığı avantajını da kullanarak, Türkiye'nin Mısır'a her türlü gıda maddesi ihracatı mümkündür. Halen eski Sovyet teknolojisi ile üretilmiş araçlar trafikte çoğunlukla olmasına rağmen, bu araçların üretimi durmuş vaziyettedir. Giderek Avrupa ve Japonya markalı araçlar ile Türk markalı otomobillerin kullanımı yaygınlaşmaktadır. Trafikteki eskimiş araç sa­ yısı çok yüksektir, bu nedenle oto yedek parça ihracatında ülkemiz için büyük fırsatlar bulunmaktadır. İnşaat sektörü hızlı bir gelişme göstermektedir. Yerleşim alanlan sınırlı olduğundan gökdelen inşaatları yaygınlaşmakta, yeni sanayi bölgeleri inşaatlan devam etmekte ve sulama kanalı inşaatı çalışmaları sürmektedir. Bu açıdan inşaat malzemeleri, sulama araçlan ihracatı ile mühendislik hizmetleri verme şansımız yüksektir." AB VERGİ SİSTEMİ İTO'ca yayınlanan, "AB ülkelerinde vergi sistemlerindeki Teşvik ve İstisnalar" isimli ya­ yında da, bu ülkelerin vergi sistemleri araştınlarak, vergi sistemlerindeki feşvik ve istis­ naların neler olduğunun tespitine çalışıldı. Araştırmayla elde edilen gözlemlerin başlıcalan da özetle şöyle: 1-Avrupa Birliği'ne üye devletlerde vergi teşvikleri dışında çok çeşitli teşvikler olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye'de teşvik türleri belli sayıdadır. 2-Avrupa Birliği'ne üye devletlerde verilen teşviklerin GSYİH'ya oranı ortalama %2'nin üzerindedir. Türkiye'de verilen teşvikler bunun yansı kadardır. 3-Türkiye'de olmayan ve Avrupa Birliği'ne üye devletlerde gözlenen bir husus, teşvik uygulamalarında bazen yerel yönetimlerin de devreye girmeleridir. 4-Avrupa Birliğine üye devletlerde teşvikler objektif kriterlere bağlı, şeffaf ve somut bir şekilde tanımlanmıştır. Türkiye'de daha genel ifadelere ve takdire imkan veren düzen­ lemelere yer verilmektedir. 5-Vergi teşvikleri yönünden incelenen Avrupa Birliği'ne dahil İngiltere, Hollanda ve Bel­ çika'da bu konuda uygulamada bir kavram oluşmadığı müşahede edilmiştir. Türkiye'de önemli bir teşvik unsuru olan vergi indirimleri, istisna ve muafiyetleri, bu üç ülkede eko­ nomik teşvik yönünden ziyade sosyal amaçlara göre şekillenmekte ve ortaya konul­ maktadır. Her üç ülkede de gelirlerin vergilendirilmesinde olsun, giderlerin vergilendiril­ mesinde olsun, mükelleflerin tümünü kavramak, vergi ödeme gücü olmayan veya za­ yıf olanlan istisna, muafiyet ve indirimlerle daha az vergilendirmek veya vergi dışı bı­ rakmak amacının temel ilke olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Bayram mesajında, başta siyasiler olmak üzere tüm kesimleri duyarlı ve tutarlı davranmaya çağırdı. Yıldırım: "Ekonomi nasıl olsa yoluna devam ediyor diyerek acil sorunları geri plana itmek ülkeye zarar veriyor" Mehmet Yıldırım, bir türlü giderilemeyen siyasi istikrarsızlığın en öncelikli sorun oldu­ ğunu belirttiği bayram mesajında, "İçinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik, sosyal şart­ lar ve geçirdiğimiz son bir yılın kazandırdığı tecrübeler bize artık siyasi bencillikler, ma­ nevra ve denemelerle kaybedilebilecek fazla zaman bırakmamaktadır." dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, yayınladığı bayram mesajında, ekonomi nasıl olsa yürüyor diyerek, acil çözüm bekleyen ekonomik sorun­ ları geri plana itmenin, ülke menfaatlerini gözeten bir yaklaşım olmadığını söyledi. Yıldırım mesajında şu hususlara değindi. "1995 sonlanndan itibaren zorlukla girilen çözüm denemelerine rağmen gerçek anlam­ da bir türlü giderilemeyen siyasi istikrarsızlık bugün için de ülkemizin karşılaştığı en önemli ve öncelikli sorun olmaya devam etmektedir. Neredeyse iki seneye yaklaşan bir süredir gerçek anlamda önünü göremeden yoluna devam etmek zorunda bırakılan Tür­ kiye ekonomisinin artık tutarlı ve kalıcı olduğuna güven duyulabilecek bir politik zemi­ ne oturtulması gerekmektedir. Türkiye'nin gerek kendi bünyesinde oluşan gerekse dış ilişkilerinden kaynaklanan önemli fırsat ve sorunları vardır. Ağır faiz ve enflasyon baskısı devam ederken yüksek nüfus artışı, bölgesel farklılıklar ve iç göç hareketleri, hızlı şehirleşme, süratle büyüyen kaliteli eğitim ve diğer altyapı ihtiyaçlanna bugün hakim olunamadığı takdirde bunlar yakın gelecekte içinden çıkamayacağımız problemler şekline dönüşebilirler. Yakın çevremizde gelişen olaylar, Avrupa Birliği, diğer Türk Cumhuriyetleri ve Balkan­ lardaki ilişkilerimiz dikkatli, etkili ve kararlı yaklaşımlar gerektirmektedir. Bu politikaların Ne soyMik Neden söyledik ? 62 <r^. zayıf, kısa ömürlü ve kendi içinde kavgalı hükümetlerle yürütülemeyeceği açıktır. Doğruları ve iyileri ararken ülkemizin yurtdışı imajının, devlet müesseselerinin sahip ol­ ması gereken itibar ve işlerliğin zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Özel teşebbüs esas anlamda devletin yerini dolduramayacağı gibi medyanın da bütünüyle muhalefe­ tin fonksiyonlarını üstlenmemesi gerekir. Demokratik çerçeveler içinde tavır koymak sokaklarda çözüm aramak şekline dönüşmemeli, çözümler Meclis çatısı altında ve meşruiyet içinde aranmalıdır. İçinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik, sosyal şartlar ve geçirdiğimiz son bir yılın ka­ zandırdığı tecrübeler bize artık siyasi bencillikler, manevra ve denemelerle kaybedilebilecek fazla zaman bırakmamaktadır. Daha iyi bir yönetim özlemini hepimiz paylaşıyo­ ruz. Ancak alternatifini, daha iyisini bulmadan mevcut olanı tahrip etmememiz gerekir. Siyasi krizler kendi çözüm şartlarını da beraber getirecektir, beklentisi ve iyimserliğin­ den endişe duyuyoruz. Çünkü bilindiği üzere, bu gibi hadiselerin faturasını ekonomi ve sonuçta tabii yine halk ödemektedir. Türkiye'de özel kesim bugüne kadar sıkışık zamanlarda pratik yaklaşımlar üretmek, çı­ kış yolları bulmak, risk üstlenerek ağır piyasa koşullannda dahi geleceğe yatırım yap­ mak başarısını göstermiştir. Ancak serbest piyasa koşullarında ekonomi nasıl olsa yo­ luna devam ediyor diyerek ülkenin acil çözüm bekleyen ekonomik meselelerini bu öl­ çüde geri plana itmek ülke menfaatlerini gözeten, akılcı bir yaklaşım değildir. Ekonomi­ nin istikrarlı bir siyasi zemine ihtiyacı olduğu gibi siyasi çözümler de ancak müsait bir ekonomik çerçeve içinde başanlı olma imkânı bulabilirler. Türkiye'nin ekonomik meselelerinin çözümü bütünüyle özel kesime ihale edilemez, Devletin yerine getirmesi gereken önemli fonksiyonlar; oluşturması koruyup gözetme­ si gereken çerçeve şartlar vardır. Devletin içinde bulunduğu ağır borç yükünün finansman imkânlarını büyük ölçüde sı­ nırladığını hepimiz biliyoruz. Ancak devletin finansman ihtiyacı ile karşılaşmadan yapa­ bileceği önemli düzenlemeler de vardır. Bu nitelikteki kamu fonksiyonlannm yapılama­ ması veya geciktirilmesi mazur görülemez. Bugün en önemli ileriye dönük yatırım şekillerinden biri eğitimdir. Nitelikli insan yetişti­ rilmesi bir anlamda ülkenin en değerli sermaye birikimidir. Beraber olmak ve yarışmak istediğimiz ülkelerin geçen yüzyıllarda çözdükleri eğitimle ilgili bazı dogmatik mesele­ lerin bugün 2 1 . yüzyıla girerken hala Türkiye'nin gündemini işgal etmesi üzüntü verici­ dir. Temel eğitimin 8 yıla çıkaniması, yıllar önce bu konuda ihtisas sahibi kurullar tara- fından tartışılıp kabul edildiği ve gereken yasal kararlar alındığına göre, konunun hala bir siyasi problem olarak ülkemiz gündeminde tutulmadan uygulanması gerekirdi. Burada olduğu gibi alınması gereken kararların, yapılması gereken işlerin uzlaşma eksik­ liği nedeniyle uzun süre sürüncemede bırakılması gereksiz ve verimsiz siyasi tartışmalar için zemin hazırlamaktadır. Türkiye'nin daha iyi bir uzlaşma ve işbirliği zeminine ihtiyacı vardır. Toplumumuzu, insanlanmızı, bilerek veya bilmeyerek, çeşitli yöntemlerle veya uy­ gulamalarla cephelere bölmek gibi ulusal varlığımız açısından da tehlikeli sonuçları ola­ bilecek tavır ve davranışlardan herkesin kaçınmasının önemini vurgulamak isterim. Kutsal bir bayramı idrak ettiğimiz bu günlerde başta siyasiler ve sorumlu mevkilerdeki yetkililer olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin daha duyarlı ve özenli bir yaklaşım içerisinde olmalannı bekliyoruz. Ülkemiz çok daha iyi şeylere layıktır. Daha iyisini gerçekleştirmek için de gerekli her şe­ ye sahiptir. Yeter ki potansiyelimizi kullanabilelim. Bu vesile ile, tüm üyelerimizin, iş alemimizin ve ulusumuzun Kurban Bayramı'nı içtenlik­ le kutlar, gelecek bayramlarımızın daha bir "bayram" havasında kutlanmasını dilerim." Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, AB ile tarımsal ürünler konusunda yapılan müzakerelere sektörün gerçek temsilcileri olan özel kesimin alınmamasını eleştirdi. Yıldırım: "AB ile görüşmelerde, bakanlığın masa başı kararlarıyla Türkiye'nin yararları tam gözetilemez" Mehmet Yıldırım, AB ile sorunlu olan tarımsal ürünler ihracatı konusundaki müzakere­ lerde, özel kesimin temsilcisi olan İKV'nin mutlaka devreye sokulmasının, öncelikli sek­ törlerin belirlenmesinde de Oda'lann görüşlerinin alınmasının, müzakere konusu sektö­ rün temsilcisi iş adamlarının da müzakerelere iştirak ettirilmelerinin ülkemiz menfaatleri için zorunlu olduğunu belirtti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, tarımsal ürünler veya AB için tarımsal ürün sayılan işlenmiş gıda maddelerinin Gümrük Birliği Kararları kapsa­ mı dışında tutulmuş bulunduğunu hatırlatarak, "Gümrük Birliği müzakereleri sırasında bu ürünler de ele alınmış olsaydı daha dengeli sonuçlara varmak mümkün olabilirdi" dedi. Mehmet Yıldırım, Avrupa Birliğinin şu safhada da Türkiye'nin İhraç potansiyeli olan ürünlerde tarımsal tavizlerde eli sıkı olduğunu ifade etti. Yıldırım ,Türkiye'nin önemli taleplerinden biri olan rekabet gücümüzün bulunduğu do­ mates salçası ithalatında, Avrupa Birliğinin kotaları binbir güçlükle belli bir miktar artırdı­ ğını, bir taraftan da Türkiye kaynaklı salça ithalatı ile ilgili olarak soruşturma başlatılmış bulunduğunu belirtti ve diğer Akdeniz ülkelerine verilen tavizlerin dahi Türkiye'ye tanınmadığına dikkat çekti. Mehmet Yıldınm, tanmsal ürünlerle ilgili görüşmelerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yet­ kililerince yürütüldüğünü kaydederek, özel kesimden sektör temsilcilerinin müzakerele­ re alınmadığından yakınarak masa başı kararlarla tanm kesiminin AB ile olan sorunla­ rına sağlıklı ve gerçekçi çözüm bulmanın mümkün olmadığına işaret etti. İTO Başkanı özel kesimin temsilcisi durumunda olan İKV'nin devreye sokulmasını, ön­ celikli sektörlerin belirlenmesinde de Odalarımızın görüşlerinin alınmasını ve piyasalar ile sorunlara vakıf olan sektör temsilcisi işadamlannın AB ile yürütülecek müzakerele­ re katılmalannm temininin zorunlu olduğunu dile getirdi. Istanbul Ticaret Odası, işadamları için "Avrupa Topluluğu Markası" ve "Sorularla Dış Ticaret Mevzuatı Rehberi" kitapları yayınladı. Yıldırım: "Firmalarımız artık Avrupa'da markaları ile tanınmalı" Kitapların işadamlarının istifadesine sunulması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Firmalanmızın, AB ülkelerinde markaları ile tanınmasında ve dış ticaret mevzuatımızın inceliklerini soru cevaplarla pratik bir şekilde takip etmelerinde kitaplarımızın büyük yararı olacaktır" dedi İşadamlarını, ulusal ve uluslararası ticari uygulamalar hakkında bilgilendirme faaliyet­ lerini hızla sürdüren İstanbul Ticaret Odası, 2 yeni kaynak kitap daha yayınladı. "Avrupa Topluluğu Markası" ve "Sorularla Dış Ticaret Mevzuatı Rehberi" isimli ki­ tapların yayını nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm "Firmalanmızın, AB ülkelerinde markaları ile tanınmasında ve dışlicaret mevzuatımızın inceliklerini soru-cevaplarla pratik bir şekilde takip etme­ lerinde kitaplarımızın büyük yaran olacaktır" dedi. Yıldırım, Avrupa Topluluğu Markası isimli kitap ile ilgili bilgi verirken, AB'ye üye birden fazla Avrupa ülkesine yönelen mal ve hizmet üreticilerimizin her ülke için tek tek mar­ ka tescili yaptırmaktansa, Avrupa Topluluğu Patent Ofisi'ne başvurup tek bir tescil ile Avrupa Topluluğu'na üye 15 ülkede geçerli olacak marka almasının mümkün olduğu­ nu ifade etti. Yıldırım, yayınladıkları kitapta Avrupa Topluluğu Markasının nereden, na­ sıl ve kimler tarafından alınabileceği konulannda teknik bilgi verildiğini anlattı. "Sorularla Dış Ticaret Mevzuatı Rehberi" isimli kitapta da, dış ticaret rejimimizde gerçekleşen değişiklikler, soru cevap halinde topluca yer alıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Sarıyer ve Beykoz ilçelerinin SİT alanı ilan edilmesinin ardından 1. derece koruma alanı bölgesi dışında kalan ruhsatlı tesis ve ocakların da kapatılmasını eleştirdi. Yıldırım: "Vur deyince öldür misali tesislerin kapatılması ile binlerce işçi işsiz kalıp, ülke ekonomisi zarar görür" Sarıyer ve Beykoz ilçelerinde koruma alanı dışında kalan yerlerdeki tesislerin kapan­ masının yeni bir rüşvet kapısını açacağını belirten Yıldınm, bu işletmelerin ihracat ta­ ahhütlerini de yerine getiremeyeceklerini vurguladı. İstanbul 3 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca alınan bir kararla Sa­ rıyer ve Beykoz ilçelerinin SİT alanı olarak ilan edildiğini belirten İstanbul Ticaret Oda­ sı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bu ilçelerin 1. derece koruma alanı ve öngörünüm bölgesi dışında kalan yerlerdeki vur deyince öldür misali ruhsatlı taş, kum, kil, kireç, tuğla vb tesis ve ocakların da kapatılmasını eleştirdi. Bu tesislerin 5 yıllık ruhsatiannm bulunduğunu kaydeden Yıldınm, masa başında veri­ len bu kararla rüşvet kapısının açıldığını belirtti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı, söz konusu tesislerin kapatılması ile binlerce işçinin işsiz kalacağını belirtirken, yüzlerce Ticaret Odası üyesinin mağdur edildiğini bir yandan da işletmelerin başta ihracat olmak üzere taahhütlerini yerine getiremez duruma düşeceklerini ve ülke ekonomisinin bun­ dan zarar göreceğini ifade etti. Mehmet Yıldırım, bu bölgede yeni tesis ve yapılaşma konusunda bir taleplerinin bulunmadığını, ancak alınan kararın, ruhuna uygun olarak öngörünüm alanı dışındaki mevcut ruhsatlı işletmelerin faaliyetlerini sürdürmelerine izin verilmesi gerektiğini ve bu konuda gerekli temas ve girişimlerde bulunduklarını belirtti. İstanbul Ticaret Odası, istanbul'un sorunlarına el attı Yıldırım: "İstanbul'un çözümü gereken çok sorunu var" Yerel Yönetimlerle Seyyar Satıcılık, Balık Hali, İkitelli gibi sorunların çözümüne yönelik ortak çalışmalara yöneldiklerini açıklayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başka­ nı Mehmet Yıldırım, Laleli'deki turizm danışma ve şikayet bürosu'nun inşasına katkılannı dile getirerek son zamanlardaki eğitim kültür ve çevre ile ilgili faaliyetlerini açıkladı. Mehmet Yıldırım bu faaliyetleri özetle şöyle sıraladı: -Süleymaniye'deki Atıf Efendi Kütüphanesi'nin onarımı suretiyle binlerce eski eserin kurtarılması sağlandı. -Çamlıca'nın ağaçlandırılması Oda'ca gerçekleştirildi. -İstanbul Müzik Festivali'ne katkıda bulunuldu. -1400 çocuk tiyatroya götürüldü. -Okullarda uyuşturucu ile mücadele kampanyası başlatıldı. Mehmet Yıldınm Atatürk Hava Alanı Tesisi Projesi'nin gerçekleştirilememesi ile İstanbul Limanlarının özelleştirilmesindeki gecikmeleri de eleştirdi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, içinde yaşadığımız dünya incisi İstanbul'un çözümlenmesi gereken çok sayıda sorunu bulunduğuna değinerek ticari hayatı ilgilendiren sorunlara bu yıl ağırlık verdiklerini belirtti. Mehmet Yıldırım, yıllann kanayan yarası işportacılık sorununa mevcut sosyoekonomik gerçekleri de göz önünde bulundurarak yaklaştıklarını ifade ederek, önümüzdeki günlerde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi başta olmak üzere tüm ilçe belediyeleri yetkililerinin iştirakleri ile bu konuda Odada bir toplantı düzenleyeceklerini açıkladı. Geçtiğimiz günlerde Su Ürünleri Hal Müdürlüğü ile ortak bir toplantı yaparak, Halin yeni mev­ zuat düzenlemeleri konusundaki aksaklıklan görüştüklerini bu konuda Büyükşehir Belediyesi'ne tekliflerini götüreceklerini belirten Yıldırım, İstanbul'a yakışır bir modern Balık Hali yapılması konusunun da Oda'ca etüt edildiğini bildirdi. Mehmet Yıldırım, İkitelli başta olmak üzere işyeri kooperatiflerinin sorunlarının çözümü için büyük gayret sarf ettiklerini açıklayarak, bu konuda görüşmelerde bulunmak üzere önü­ müzdeki günlerde Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterini ziyaret edeceklerini açıkladı. Yıldırım, bu arada, İstanbul ve Türkiye ekonomisine büyük katkı yapan bavul turizmi­ nin daha sağlıklı bir şekilde işlemesi, turistlerin karşılaşabilecekleri sorunların yerinde çözümü ile enformasyon hizmeti verilmesi amacıyla Laleli semtinde bir "danışma büro­ su" projesi hazırladıklannı ve projenin yakında sonuçlanacağını da bildirdi. İTO'NUN SOSYAL VE KÜLTÜREL ÇALIŞMALARI Mehmet Yıldırım, tarih boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapan dünya kenti İs­ tanbul'un sadece ticari yaşam düzeyi bakımından değil, sosyal, kültürel ve sanatsal ba­ kımlardan da eksiklikleri olduğuna değinerek, İstanbul Ticaret Odası'nm bu konularda da yoğun çalışma yaptığını belirtti. Okul çağındaki gençleri uyuşturucu tuzağından uzak tutmak için hazırlanan geniş kapsamlı bir eğitim kampanyasına verilen desteği, Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'ndeki sponsorluğu, ilkokul çocuklarına tiyatro sevgisi ve alışkanlığı kazandır­ mak için yapılan düzenleme sonunda bu yıl fakir semtlerdeki ilkokullarda okuyan 1400 çocuğun, tiyatroya götürülmesini, Süleymaniye'deki tarihi Atıf Efendi Kütüphanesi'nin onarımı ve eksikliklerinin giderilmesini, Süleymaniye'deki tarihi yapıların özelliklerine uygun şekilde restorasyonuna yapılan katkıyı sosyal ve kültürel alanlarda bu yıl ger­ çekleştirilen Oda çalışmalanna örnek gösteren Yıldırım, devletin ve yerel yönetimlerin işbirliği ile bu tür çalışmalarını genişleterek sürdüreceklerini izah etti. BEKLEYEN SORUNLAR İTO Yönetim Kurulu Başkanı Yıldınm, demecinde, Oda'nın yoğun çalışmalarına karşı­ lık devlet bürokrasisine takılıp kalan henüz sonuç alamadıklan sorunlar da bulunduğu­ nu, turizm gelirine darbe vuran Atatürk Havalimam'nm yetersizliğini gidermek için ge­ nişletilmesi ile ilgili ihalenin hala yapılamaması ve İstanbul'daki limanların özelleştirilmesindeki gecikmeyi bu sorunlara örnek gösterdi. Yıldırım, demecinin sonunda, devlet ve yerel yönetimleri de ihtiyaçlara karşı daha du­ yarlı ve hızlı davranmaya çağırarak "Aksi halde çocuklanmıza, sorunlar yumağı ile 2 binli yıllara yakışmayan İstanbul bırakınz" dedi. Yıldırım: "KİT ve benzeri kamu kuruluşlarının yönetimine, ehil kişiler atanmalı" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, atanacak ehil, çalışkan ve güven yaratmış kişilerin sık sık görevden alınmalarının yanlışlığına değinirken, bazı yönetim kurulu üyelikleri ve üst kadrolann hala doldurulamamış olmasını da eleştirdi. Yıldırım, yanlış görevden almalara son örneğin, başanlı çalışmalarıyla temayüz etmiş olan Vakıflar Bankası Genel Müdürü'nün görevden alınmasıyla yaşandığını ve bunu üzüntüyle karşı lad ı klan nı bildirdi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, KİPier ve kamunun hissesi bulunduğu banka ve diğer kuruluşların Yönetim Kurullarına Hükümetlerce işini bilen ehil kişilerin getirilmesi ve bunların da kolay kolay yerlerinden oynatılmaması ge­ rektiğini belirtti. Yıldınm, işinin ehli, çalışkan, kamuoyunda güven yaratmış finansman kuruluştan ve di­ ğer müesseselerin yöneticilerinin ve Yönetim Kurulu üyelerinin zaman zaman görevle­ rinden alındıklarının gözlendiğini bunun da hizmetleri aksattığını belirterek, bazı boş bulunan Yönetim Kurulu üyeliklerinin ve en üst kadroların hala doldurulamamış olma­ sını da eleştirdi. Mehmet Yıldınm, bunun son örneğinin Vakıflar Bankası Genel Müdürünün görevden alınmasıyla yaşandığını belirterek, bu Genel Müdürün son derece başanlı çalışmalan ile temayüz etmiş bir kişi olduğunu, özellikle KOBİ'lerle ilgili hizmetlerinin Oda'mızca takdirle karşılandığını ve desteklendiğini ifade etti. Yıldınm söz konusu Genel Müdürün görevine son verilmesini ekonomiye vurulmuş bir darbe olarak nitelendirdi. istanbul Ticaret Odası, buğdaya verilen taban fiyatı politik buldu. Yıldırım: "Taban fiyatlar buğdaydaki gibi politik endişelerle ilan edilirse enflasyonla mücadele hayal olur" Mehmet Yıldırım, buğday için dünya fiyatlannın üzerinde bir taban fiyat açıklandığını belirterek, "Nitekim şu anda Londra Borsası'nda ekmeklik buğday fiyatı 20 bin lira dolayında iken, bizde ilan edilen taban fiyatlar 33 ve 39 bin liradır." dedi. Yıldınm, hükümetin, yıllık programlarda, finansman ihtiyacının azaltılmasına ve dünya fiyatlarının dikkate alınarak stok artışlarının önlenmesine dikkat edileceğini açıklamışken bu gereğe aykırı ve politik endişelerle taban fiyat açıklamasının, ekono­ miye zarar vereceğini ve halkın temel gıdası olan ekmek fiyatlannın sıçrama gösterme­ sine neden olacağını izah etti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım Hükümetin taban fiyat politikasını eleştirerek bu yıl da buğdaya yüksek fiyat verildiğini belirtti. Yıllık programlarda destekleme alımlarında finansman ihtiyacının azaltılmasına, ürün fiyat­ lannın belirlenmesinde dünya fiyatlannın dikkate alınarak stok artışlannın önlenmesine dikkat edileceği açıklanmışken ekmeklik buğday fiyatının Mayıs için 33 bin lira/kg, Eylül için 39 bin lira/kg olarak açıklandığına değinen Yıldınm, dünya fiyatlarının şu anda Londra Borsası itibariyle 20 bin lira/kg dolayında bulunduğunu belirtti. Halen toptan eşya fiyatları indeksinin Odamız istatistiklerine göre %74'lerde seyrettiğini vurgulayan Yıldınm, politik mülahazalarla taban fiyatları ilan edilmesine devam edildiği takdirde enflasyonun önlenme­ sinin hayal olacağını ifade etti. Buğday fiyatlarının tespitinde çok daha hassas olunması gerektiği Yıldırım tarafından açıklanarak, halkın temel gıdası olan ekmek fiyatlannın önü­ müzdeki aylarda sıçrama göstereceğinin beklendiği ifade edildi. Istanbul Ticaret Odası ihracatçılarımız için, "Japonya Hazır Giyim Piyasası" İle "Meksilta Ülke Profili"ni araştırdı ve kitap halinde yayımladı. Yıldırım: "İhracatlara yeni pazarlar bulmalı zorundayız" Kitapların iş dünyasının istifadesine sunulması nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ti­ caret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Japonya'da II.Dünya Savaşı sonrası yılların ana sektörü olan tekstil ve hazır giyim sektörü, 1970'li yıllarda üretimde önceliğin yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli mallara verilmesinden dolayı 1980'lerden itibaren önemini büyük ölçüde yitirmiş ve ithalata yönelmiş durumdadır. İh­ racatçılarımızın bu pazara gereken önemi vermeleri, ithalattaki payımızı artıracaktır. Öte yandan Latin Amerika Ülkeleri de ilgilenmeye değer imkanlar taşımaktadır" dedi İstanbul Ticaret Odası, "Japonya Hazır Giyim Piyasası Araştırması" ve "Meksika Ülke Profili" adlı iki yeni kaynak kitap yayımladı. JAPONYA HAZIR GİYİM PİYASASI Geçen yılın sonunda, Oda'ca bizzat Japonya piyasasında yapılan araştırma ve temas­ lar neticesinde hazırlanan kitabın, iş aleminin istifadesine sunulması nedeniyle bir de­ meç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Japon­ ya'da II.Dünya Savaşı sonrası yılların ana sektörü olan tekstil ve hazır giyim sektörü, 1970'li yıllarda üretimde önceliğin yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli mallara ve­ rilmesinden dolayı 1980'lerden itibaren önemini büyük ölçüde yitirmiş ve ithalata yönel­ miş durumdadır. İhracatçılarımızın bu pazara gereken önemi vermeleri, ithalattaki pa­ yımızı artıracaktır" dedi. Başta İhracatçılarımız için büyük potansiyel arz eden hazır giyim sektörü olmak üzere ülkeye ihracat yapmayı düşünen iş adamlarımız için yol gösterici bilgilerin yer aldığı ki­ tap şu ilginç sonuçları da ortaya koymakta. Japonya kişi başına 41 bin $'a ulaşan geliri ve 336 milyar $'ı aşan ithalatı ile muhak­ kak üzerinde durulması gereken bir pazardır. özellikle, Japonya'ya karşı dış ticaret açığı veren batılı ülkelerin baskısıyla 1985'te yapı­ lan PLAZA Anlaşması ile Yen'in değerinin devamlı değer kazanması yabancı ürünleri ucuzlaştırarak ithalatı körüklemiştir. Yine de Japon hazır giyim sektörünün ithalatta çok seçici olduğu görülmektedir. İthal pazarı miktarda % 69.9, değerde % 57.8 pay alan Çin tarafından büyük ölçüde demi­ ne edilmiştir. İkinciliği G.Kore alırken üçüncü sırayı İtalya tutmaktadır. Japonya standartlannın çok yüksek oluşu ile Çin, G.Kore, Vietnam vb. Uzak Doğu kay­ naklı ithalat çelişiyor gözükse de, Japonya'daki girdi maliyetlerinin dünyada ilk sırayı al­ ması sebebiyle, Japon firmalarının düşük maliyet avantajına sahip bu gibi ülkelerde yatırıma gitmek suretiyle ürettikleri malları "ithal etmeleri" olarak yapılacak açıklama bu ülkelerden yapılan ithalat konusunda aydınlatıcı olacaktır. Türkiye'nin Japonya'ya hazır giyim ihracatı çok düşük miktarlarda kalmakla birlikte en büyük sorunun "pazara olan uzaklık", "marka eksikliği" ve "Japon tüketicilerin tercihleri" olduğu düşünülmelidir. Sonuç olarak Japonya hazır giyim piyasası, Türkiye için kısa vadede olmasa bile uzun vadede büyük bir potansiyel arz etmektedir. Japonya pazarında başarının anahtarları "Kalite, sabır, özgün üretim, sözleşmelere riayet" şeklinde özetlenebilir. Söz konusu kitap, 250 bin TL. bedelle İstanbul Ticaret Odası'ndan edinilebiliyor. MEKSİKA ÜLKE PROFİLİ İhracatçılarımızın uluslararası pazarlara ait bilgi gereksinimlerini karşılamak amacıyla ülke etütleri hazırlayan İTO, Türkiye'nin Latin Amerika ülkeleriyle giderek artan ticari ilişkilerini göz önüne alarak Meksika ile de ilgili bir etüt hazırlayarak kitap halinde yayınladı. Söz konusu ülke hakkında genel bilgiler ile dış ticaret bilgileri, Türkiye ile ticari ilişkileri, mevzuat ve piyasa bilgileri ile yararlı adreslerin yer aldığı kitap, İTO Avrupa Birliği Şubesi'nden temin edilebiliyor. Istanbul Ticaret Odası, israil'i çeşitli yönleri ile araştıran bir kitap yayınladı. Yıldırım:"lhracatçılar için, dış pazar özellilderi çolc önemli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Bu kitap İsrail'deki çeşitli malların piyasadaki durumu, tüketici tercihleri ve pazar payını artırmak için han­ gi hususlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor" dedi. İstanbul Ticaret Odası, İhracatımızın artması için İsrail'i çeşitli yönleri ile araştıran bir kitap yayınladı. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "İsrail Ülke Etüdü İsrail'deki çeşitli mal­ ların piyasadaki durumu, tüketici tercihleri ve pazar payını artırmak için hangi hususla­ ra dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor" dedi. Mehmet Yıldırım şu açıklamayı yaptı: "İhracatçılanmızın, özellikle KOBİ'lerimizin dış pazarlara açılmalarmda İstanbul Tica­ ret Odası'nın çok yönlü çalışmaları olduğu herkesin malumudur. 1996 yılında başlayan Gümrük Birliği döneminde bu faaliyetlerimiz giderek artmıştır. Hiçbir dış yardım almadan rekabete açılan Türk ticaret kesimi için dış pazarların ve ihra­ catın önemi büyüktür. Gümrük Birliği döneminde yeni pazarların bulunması ve bunlann gerek doğrudan, gerekse de dolaylı yollardan (S.ülkelere sağlayacağı imkanlar) ihracat­ çılarımıza sağlayacağı faydaların saptanması için çeşitli dış pazarlar incelenmektedir. Gümrük Birliği döneminde Türkiye ilk Serbest Ticaret Anlaşması'nı İsrail ile imzalamış­ tır. Elinizdeki bu yayın, İsrail'i çeşitli yönleriyle araştırmakta ve sektörel bazda bilgi ver­ mektedir. Ülkenin finansal yapısı, bankacılık sistemi, menkul kıymetler borsası, vergi mevzuatı, yatırım teşvikleri, serbest bölgeler, elektronik sanayi, turizm, enerji ve ma­ dencilik, telekomünikasyon gibi sektörler hakkında detaylı bilgi verilmektedir. Çalışmanın en önemli bölümü İsrail hakkında, saha çalışması sırasında edinilen bilgi­ lerdir. İsrail'deki çeşitli kurum, kuruluş ve işadamları ile yapılan görüşmeler sonucunda çeşitli malların piyasadaki durumu, tüketici tercihleri ve pazar payını artırmak için han­ gi hususlara dikkat edilmesi gerektiği belirlenmiştir." İTO, "Karadeniz Bölgesî'nde Yayla Turizminin Geliştirilmesi, Bölgesel Gelişme ve Çevreye Uyumlu Yapılaşma" ve "Güç Durumdaki Firmaların Kurtarılması" konulu araştırmalan kitap halinde yayınladı. Yıldırım:"Araştırmalarımız ilgililerin tozlu raflarında kalmamalı .53 Kitapların yetkililerin ve iş aleminin istifadesine sunulması nedeniyle bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Araştırmalarımızın, ilgililerin tozlu raf­ larında kalmayarak gereğince yararlanılması ülke menfaatine olacaktır" dedi. Ülkemizin ekonomik-sosyal sorunlarına çözümler üretilmesi ve iş aleminin gelişerek dışa açılması yönünde yoğun bir araştırma çalışmasına giren İstanbul Ticaret Odası tamamla­ dığı araştırmaları kitap halinde yayınlayarak ilgililerin istifadesine sunmaya hızlı bir şekilde devam ediyor. İstanbul Ticaret Odası'nca yürütülen bu araştırmalar çerçevesinde bu sefer de 2 kitap bir­ den yayınlandı. Karadeniz Teknik Üniversltesi'nin akademik kadrosu ile Oda'nın uzman kadrosunun uzun araştırmalar sonucunda hazırladığı "Karadeniz Bölgesinde Yayla Turizminin Geliştirilmesi-Bölgesel Gelişme ve Çevreye Uyumlu Yapılaşma" konulu araştırma ile Avukat Demet Sakız'ın Oda için gerçekleştirdiği "Güç Durumdaki Firmaların Kurtaniması", konulu araştır­ manın yayınlanması ile ilgili olarak bir demeç veren Oda Başkanı Mehmet Yıldınm, "İstan­ bul Ticaret Odası, ülkemizin ekonomik kalkınması için yoğun bir araştırma çalışması için­ dedir. Bu araştırmaların beklenen yararı sağlaması için, yetkililerin çalışmalarımızı dikkat­ le değerlendirmeleri, tozlu raflara terk etmemeleri en büyük dileğimizdir" diye konuştu. Mehmet Yıldırım yayınlanan araştırmalarla ilgili bilgi verirken de şöyle dedi. "KARADENİZ BÖLGESİNDE YAYLA TURİZMİNİN GELİŞTİRİLMESİ, BÖLGESEL GELİŞME VE ÇEVREYE UYUMLU YAPILAŞMA" "Bilindiği üzere Doğu Karadeniz Bölgesi yoğun göç veren yörelerimizin başında gel­ mektedir. Bu göç olgusunun arkasında bölgenjn sınırlı ekonomik ve tabii imkanları ol- duğu açıktır. Çünkü bölgede arazi yapısı nedeniyle tarımsal faaliyetlere ayrılan toprak miktan azdır. İklim ve toprak yapısı çay ve fındık gibi tek bitkisel ürüne bağımlılığı ortaya çıkarmıştır ve bunlara dayalı bazı ufak ölçekli sınai işletmeler dışında ciddi bir sanayileşme de olmamıştır. Halbuki Karadeniz Bölgesi'nde, yeşil turizm, doğa turizmi gibi iç ve dış turizm piyasa­ larında gittikçe talebi artan turizm türlerine cevap verecek, temiz bozulmamış bir çevre seçeneği sunan yayla imkanları oldukça zengindir. Bu alandaki mevcut zenginlikler, koruma-kullanma dengesinin titizlikle gözetilmesi, mevzuat, yönetim ve altyapı sorun­ larının çözümü ile devreye alınabilir. Bu çerçevede, yayla turizmi projelerinde, çevre boyutunu da içeren özgün Karadeniz ahşap yapılarının tercihi, bölge kültürü ve turizm anlayışına da uygun düşmektedir. Diğer taraftan, bölgedeki dar sahil şeridinde beton yapılaşma baskısının ortaya çıkma­ sı, çevre sorunlannı da gündeme getirmiştir. Bütün bunlann önüne geçilebilmesi için bölgede ahşap yapılaşmaya ağırlık verilmesi ve hatta bazı bölgelerde diğer inşaat tür­ lerinin kısıtlanması gerekmektedir. Ahşap yapılaşmanın tercih edilmesi için, dayanıklı­ lık, sağlıklı olma, estetik ve özellikle maliyet gibi çeşitli konularda önemli avantajların olduğu tespit edilmiştir. Bu tür konutların maliyetini kredilendirecek özel finansman tekniklerinin geliştirilmesi de olayın yapılabilirlik şansını yükseltecektir. Bu düşüncelerden hareketle bölgede girdi açısından ağaç varlığı ve orman ürünleri sa­ nayinin durumunun elverişli olması nedeniyle ahşap yapı üreten sanayilerin kurulması mümkün bulunmaktadır. Bu sanayilerin kurulması, turizm projelerinin harekete geçiril­ mesi, istihdam olanaklarının artıniması, gelir ve refahın yükseltilmesi açılarından, önemli bir itici güç sağlayabilecektir. Bütün bu düşüncelerin basan ile hayata geçirile­ bilmesi ise iyi niyetli, özverili, bölge insanının da katkısı ve işbirliği ile mümkündür". "GÜÇ DUflUMDAKİ FİRMALARIN KURTARILMASI" "Rekabetin uluslararası boyutlar kazanması firmalarımızı basan için daha cesur ve atı­ lımcı olmaya, daha fazla risk üstlenmeye yöneltmektedir. Bu gelişmenin firmalarımızın likidite sorunlarıyla karşılaşmaları ve yükümlülüklerini yerine getirmede zor duruma düşmeleri olasılığını da yükseltmesi tabiidir. Yükümlülüklerini yerine getirmede zor duruma düşen şirketler konusu ele alınırken ülke­ mizde bugüne kadar meydana getirilmiş olan sermaye birikiminin, rekabet edebilen üretim imkanlarının, eğitilmiş işgücünün, piyasa tecrübesinin ve nihayet iç ve dış piya- salarda ancak zamanla kazanılabilen ilişkiler ve güven unsurunun korunup gözetilmesi de gerekmektedir. Böyle bir ortamda, ekonomik gelişme için lüzum duyulan smai yapılanma politikalannın bir bölümünü oluşturan "Şirketlerde Yeniden Yapılarıma (Reorganizasyon)" ve "Zor Durumdaki Şirketlerin Güçlendirilmesi (Rehabilitasyon)" politikalarının gerekliliği, uygu­ lanış şekilleri ve bu amaçla kullanılabilecek yöntem ve kaynakların araştırılarak tartışıl­ masında yarar görülmektedir. Finansal destekleme ve teşvik politikaları içinde yer verilmesi gereken bu uygulamalarda temel kriter ekonomik verimlilik, esas ve nihai hedef milli servetin korunması olmalıdır. Birçok gelişmiş ülkelerde şirketlerin rehabilitasyonu ve yeniden yapılanmalannı sağla­ yan özel hukuki ve ekonomik politikalar geliştirilmiştir. Sunulan çalışmada diğer ülke­ lerdeki uygulamalar da dikkate alınmakta, elde edilen sonuçlar değerlendirilerek Türki­ ye için uygulanabilir bir sistemin kuruluş gereği ve şartları tartışılmaktadır". 77 <r<r. Ne söyledik. Neden söyledik ? "Istanbul Ticaret Odası Güney Afrika, Arjantin ve Şili piyasalarını İhracatçılar için inceledi." Yıldırım: "Potansiyel dış pazarlara önem vermeliyiz" İstanbul Ticaret Odası yürütülen bu araştırmalar çerçevesinde bu sefer de ihracatçıla­ rımız için 3 ülke etüdünü kitap olarak yayınladı. Güney Afrika Cumhuriyeti, Arjantin ve Şili ile ilgili etütlerde, bu ülkelerin sosyo-ekonomik yapıları incelenmekte, ayrıca ülkelerin dış ticaret politikaları ve mevzuatı ele alın­ makta, piyasaya giriş, dağıtım kanalları gibi pazar bilgileri verilmekte, ayrıca Türkiye ile ticari ilişkilerinin yanı sıra işadamları için yararlı adresler de yer almakta. Kitapların ilgililerin istifadesine sunulması nedeniyle bir demeç veren İTO Yönetim Ku­ rulu Başkanı Mehmet Yıldınm, yurt dışına açılarak büyümek isteyen veya dış pazar paylarını genişletmek isteyen müteşebbislerin, potansiyel pazarlara ilişkin bilgi eksikli­ ğini gidermeye yönelik çalışmalarını hızlandırdıklannı açıkladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, KDV oranlannın artırılmasının ekonomide yeni tahribatlara yol açacağını söyledi. Yıldırım: "KDV oranlarını artırma eğilimini yanlış hatta tehlikeli buluyoruz" Mehmet Yıldırım, KDV oranlarını artırarak yeni gelir yaratılacağı düşüncesinin, yanılgı olduğunu, devlet gelirinin, vergi oranları yükseltilerek çoğalmayacağı aksine gerileye­ ceği gerçeğinin artık kesin bir şekilde anlaşılması gerektiğini ifade etti. Yeni hükümetin yüksek oranlı akaryakıt zammından sonra KDV oranlannı da yükselte­ ceği şeklindeki haberler üzerine bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Ku­ rulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bu eğilimin büyük bir yanılgının sonucu olduğunu belirtti. Mehmet Yıldınm konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde açıkladı: "Yeni hükümetin önünde çok önemli ekonomik sorunlar olduğu muhakkaktır. Hüküme­ tin, bu sorunların kaynağı olan bütçe açığını azaltmaya yönelik akılcı ve uygulanabilir tedbirleri kısa sürede uygulamaya koyması tüm halkımızın olduğu gibi bizim de en bü­ yük dileğimizdir. Yeni hükümete bir avans olarak, ekonomide çeşitli olumsuzluklar ya­ ratacak olmasına rağmen yüksek akaryakıt zammına bile kamuoyu olsun, bizler olsun bir tepki vermedik. Ancak, devletin bütçe açığını kapatmada KDV oranlarının yükseltil­ mesinin kullanılması ekonomiye yarar yerine zarar getirecektir. KDV artırımlarının, devletin gelirini artırmayacağını, aksine vergiden kaçışa neden ola­ cağını, geçmiş hükümetlere de söylemiştik. Kayıt dışını daraltmak vergi gelirlerini artır­ mak için KDV dahil tüm vergilerin oranları, artırmayı bırakın mutlaka indirilmelidir. Oran artırımlarının, belgesiz işlem hacmini ve kayıt dışı ekonomiyi daha da genişleteceği, dengeleri daha da bozacağı unutulmamalıdır. Makro dengeleri yerine oturtma gayreti içinde olan yeni hükümetin KDV artırımından vazgeçeceğini umuyoruz. Çünkü akim yolu birdir. Ekonomik dengeler, KDV artırımı gibi pratik olarak uygulanamayacak tedbirlerle değil, vergi oranlarını düşürerek, tabanı yaygınlaştırmak suretiyle devlet gelirlerinin artırılmasıyla sağlanır. istanbul Ticaret Oda'sı Resmi Gazete'de yayımlanan Yap-Işlet Yasası'nı bazı yönleri ile yetersiz buldu. Yıldırım: "Yap İşlet Yasası, konuya açıklık getirmedi" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, yasanın esasa ait tek bir maddeyi ihtiva ettiğini belirterek tesis kurma, işletme izni ve enerji satışı esaslarının madde 3'e sığdırıldığını bu sebeple açıklık kazanmayan konulann bulunduğunu, ihale­ ye girmek için aranan şartların, şirket seçimi, kapasite ve fiyatlandırma esaslarının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nm çıkaracağı yönetmeliğe bırakıldığını söyledi. Yıldırım, kanunda bir 'Tip sözleşmeden" bahsedilmemesini eleştirerek ihale öncesi bil­ gilendirme bakımından bir eksiklik telakki edildiğini belirtti. Ayrıca bir proje için beş ile yedi kuruluştan izin alınması ve bu sürenin duruma göre iki yıla uzamasının söz konu­ su olacağını ifade etti. İstanbul Ticaret Odası, Resmi Gazete'de yayımlanan Yap-İşlet Yasasını bazı yönleri ile yetersiz buldu. Yap-İşlet Yasası'nın çıkarılması ile ilgili basına bir demeç veren İstanbul Ticaret Oda­ sı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, yollar, enerji santralleri, büyük sulama projeleri ve havaalanları gibi altyapı ihtiyacının kamu finansmanına gerek duyulmadan karşılanmasını sağlamak üzere "Yap-İşlet-Devret" sistemine paralel "Yap-İşlet" usulü yatırımlara yol açacak bir yasanın çıkarılması ve sisteme işlerlik kazandıniması için İs­ tanbul Ticaret Odası'nm öteden beri ısrarla takip ettiği yasanın çıkanidığını söyledi. Yıldınm Yap-İşlet Yasası ile ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: "Yeni Hükümet tasarıyı acil olarak T.B.M.M'ne sevk etmiş ve 16 Temmuz 1997 tarihin­ de tasan kabul edilerek 4283 No'lu Yasa 19 Temmuz 1997 tarihli Resmi Gazete'de ya­ yınlanmıştır. Söz konusu Yasa'nınl.maddesi uygulamayı elektrik enerjisi üretimi ile sınırladığı gibi bu sistemle sadece termik santral kurulması ve işletilmesine izin verileceğini öngör­ me söyledik. Neden söyledik ? 80 <r^ mektedir. Hidroelektrik ve diğer enerji kaynakları ile çalışacak santraller kapsam dışın­ da kalmıştır. Yasa esasa ait tek bir maddeyi ihtiva etmektedir. Tesis kurma, işletme izni ve enerji sa­ tışı esaslan Madde 3'e sığdınimıştır. Bu sebeple açıklık kazanmayan konular vardır. İhaleye girmek için aranan şartlar, şirket seçimi, kapasite ve fiyatlandırma esasları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın çıkaracağı yönetmeliğe bırakılmıştır. 1-Kanunda bir "tip sözleşmeden" bahsedilmemesi, ihale öncesi bilgilendirme bakımın­ dan bir eksiklik telakki edilmektedir. 2-Yapımı öngörülen tesislerin TEAS tarafından şartnamesi hazırlanarak ihaleye çıkarı­ labilmesinin yanı sıra üretim şirketlerinin de TEAŞ'a teklif götürebilmesi olumlu bulun­ makla birlikte bu tekliflerin de "rekabet ortamının sağlanması amacıyla" ihale ile umu­ ma açılacak olması bürokrasiyi daha da artıracaktır. 3-Başvurulann enerji plan ve politikalanna uygunluk bakımından DPT'nin oluru alına­ caktır. İhale sonucu en uygun teklifin belirlenmesi üzerine bu teklif Bakanlığın onayına sunulacaktır. Yasa'da olmamakla beraber tesisin "Çevreye etkisi bakımından" olumlu rapor alması, bundan sonra ilgili Belediyeden inşaat izni alınması gerekiyor. İlgililer bu işlemlerin en aşağı bir yıl süreceğini belirtiyorlar. Hatta tesisin deniz kenarında yapılması halinde Ba­ yındırlık ve Ulaştırma Bakanlıklannın da izinlerinin gerektiği ve bunlann da bir o kadar süre gerektireceği tahmin edilmektedir. Bu durumda, bir proje için beş ile yedi kuruluş­ tan izin alınması ve bu sürenin duruma göre iki yıla uzaması söz konusudur. 4-Anlaşıldığına göre üretilen enerji TEAS tarafından satılacaktır ki. Madde 4 TEAŞ'in satıştan ileri gelen ödeme yükümlülüğünden bahsetmekte ve bu konuda "Hazine ga­ rantisi verilebileceğinden" söz etmektedir. Bu "verilebilir" tabirinin "verilmeyebilir" ihti­ malini çağrıştırması da şüpheleri davet etmektedir. "Yasa bu bakımdan yetersiz bulunmaktadır" Doğu Yatırım A.Ş. "Projelendirme çalışmalarına başlamasının birinci yılını doldurdu. Yıldırım: "Köylüye köyünde iş yapma imkanı yaratan tavukçuluk ve sera ürünleri, meyvelerini vermeye başladı" Doğu Yatırım Holding A.Ş.'nin (DYH) proje, kuruluş ve yatınm çalışmalannın bir yıllık kro­ nolojik değerlendirmesini yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Bu projelerin hayatiyet kazanması ile yaşam koşulları iyileşecek, iç pazar büyü­ yecek, bölgede yerel girişimcilere yeni iş sahaları yaratılacaktır. Öncü ve örnek yatınm pro­ jelerinin gerçekleştirilmesiyle de yerli ve yabancı sermaye açısından bölge cazip hale geti­ rilecektir" dedi. Yıldınm, 8 yatınm projesi için fizibilite etüdü hazırlandığını, 5 proje için yatınm teşvik belge­ si alındığını, Diyarbakır'da kapalı olan bir tavuk üretim tesisi açıldığını, GAP İşlenmiş Gıda Tesislerinin sera bölümünün hizmete alındığını, Diyarbakır'da dört yıldızlı bir otelin yılbaşın­ da hizmete gireceğini, Şanlıurfa ve Kars-Sarıkamış' ta 4 yıldızlı iki otelin inşası için girişim­ lerin başlatıldığını hatırlattı. Diğer projelerin tarım üretimi, ahşap ev, yayla turizm üretimi, so­ ğuk depolama, tohum-fide yetiştirilmesi, ağaç plantasyonlan, tanm araçlan, hazır giyim ürünleri ile ilgili olduğunu söyledi. Doğu Yatınm A.Ş.'ni projelendirme çalışmalanna başlamasının birinci yılını doldurdu. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, köylüye köyünde iş yap­ ma imkanı yaratan tavukçuluk ve sera ürünlerinin ilk meyvelerini vermeye başladığını ve bu projelerin 1998 yılında tümüyle işletmeye alınmaya çalışılacağını söyledi. Doğu Yatınm Holding A.Ş.'nin proje, kuruluş ve yatınm çalışmalannın bir yıllık kronolojik de­ ğerlendirmesini yapan İstanbulTicaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm "Bu projelerin hayatiyet kazanması ile yaşam koşullan iyileşecek, iç pazar büyüyecek, bölgede yerel girişimcilere yeni iş sahaları yaratılacaktır. Öncü ve örnek yatırım projelerinin gerçek­ leştirilmesiyle de yerli ve yabancı sermaye açısından bölge cazip hale getirilecektir" dedi. Yıldırım, Doğu Holding A.Ş.'nce kısa ve orta vadede gerçekleştirilmesi öngörülen projeleri şöyle sıraladı: "Tarımsal üretim, tohum-fide yetiştirilmesi, meyve-sebze şoklama, soğuk depolama, gıda ürünleri işleme, entegre tavukçuluk, kaynak suyu şişeleme, prefabrik ahşap ev üretimi, kesme çiçek ve süs bitkileri yetiştiriciliği, ağaç plantasyonları, tarım araçları üretimi, sera malzemeleri üretimi, hazır giyim ürünleri üretimi, otelcilik ve turizm projesi, yayla turizmi işletmeciliği, savunma sanayi mühimmatı üretimi, serbest ticaret bölgesi kurulması" Yıldırım, Doğu Yatınm Holding'in proje, kuruluş ve yatınm çalışmaları kronolojisini açıklayarak Kasım 1995'te araştırma projesi için hazırlıklara başlanıldığını. Şubat 1996'da Göç Veren Yöreler Araştırmasının başlatıldığını. Mayıs 1996'da araştırma ra­ porunun kamuoyuna açıklandığını belirtti. Temmuz 1996'da Doğu Yatınm Holding Projesi'nin işadamlanna sunulduğunu ve ku­ ruluş çalışmalarının başlatıldığını vurgulayan Yıldırım "Ağustos 1996'da muhtemel ya­ tırım projeleri için çalışmalara başlandı. Yerli ve yabancı yatırımcılarla görüşmelere ge­ çildi. Kasım 1996'da kuruluş çalışmaları tamamlandı" dedi. Yıldırım DYH ile ilgili yatınm çalışmalarının kronolojik açıklamalanna şöyle devam etti: "Aralık 1996'da DYH 69 ortak ve 345 milyar TL sermaye ile resmen kuruldu. Özellikle yabancı ülke temsilciliklerinin, kuruluşların ve yatınmcılann ilgisi artmaya başladı. Ocak 1997'de 8 yatınm projesi için fizibilite etüdü hazırlandı. (İşlenmiş gıda, mühim­ mat, tavukçuluk, su, otel ve turizm) Şubat 1997'de muhtemel yatırım projeleri olarak 27 konuda ön etütler tamamlandı. 5 proje için yatınm teşvik belgesi alındı. (Gıda mühim­ mat, tavukçuluk, su) Diyarbakır OSB'de 25 dönüm arazi alındı. Mart 1997 27 muhtemel yatınm projesi ile ilgili rapor hazırlandı. Yatırım şirketleri hazır­ lıkları tamamlanma aşamasına geldi, (tavukçuluk, su, işlenmiş gıda, inşaat ve turizm), DYH Bürosu İstanbul'da hizmete girdi. DYH Diyarbakır Tavukçuluk AŞ, Diyarbakır'da kapalı olan bir tavuk üretim tesisini açtı. Yatırım maliyeti 15 milyon $ olan proje için ilk etapta 5 milyon $ ayrıldı. Diyarbakır Tavukçuluk ilk piliçlerini piyasaya sun­ muş olup 80 personel istihdamıyla günde 2000 adet kesim yapılmakta ve çevre köyler­ deki kümeslere de iş verilmektedir. Şanlıurfa Valiliği ile ortaklaşa gerçekleştirilmesi kararlaştırılan GAP İşlenmiş Gıda Te­ sislerinin sera tesisleri hizmete alındı. 200 dönümlük bir fabrika arsası satın alındı. An- laşmalı çiftçi yöntemiyle köylüye seralarda yetiştirilen fide ve tohum verilerek sebze ve meyve üreticiliği sağlanacak. Fide, tohum ve ilaç DYH tarafmdan verilecek. İlk ünitesi faaliyete geçen projede 12.000 m2'lik serada üretime başlandı. Şanlıurfa ve Kars-Sarıkamış'ta 4 yıldızlı, toplam 600 yatak kapasiteli iki otelin inşası için girişimler başlatıldı. Konuya ilişkin olarak Turizm Bakanlığı ve Şanlıurfa Valiliği nezdinde girişimde bulunuldu. Diyarbakır'daki dört yıldızlı bir otel Dedeman Oteli ile birlik­ te yılbaşında hizmete açılacaktır. 11 Nisan 1997'de DYH GAP Bölge Koordinatörlüğü Şanlıurfa'da hizmete girdi. Ağaç Plantasyonu projesi ile ilgili olarak Avustralya'dan getirilen fidelerle Şanlıurfa ve Diyar­ bakır'da deneme üretimine başlandı. İyi sonuç alınması halinde ortaklık kurulacak, tek­ nolojisi getirilecek ve laboratuan kurulacak. Hem bölge ağaçlandınimış olacak hem de bu ağaçlar başta Avrupa olmak üzere bölgemizdeki ülkelere ihraç edilecek. İtalyanlar­ la birlikte bahçe ve süs bitkileri konusunda bir yatırım projesi çalışmasına başlanıldı. Haziran 1997'de Bahçe ve Süs Bitkileri Projesi ile ilgili fizibilite çalışmalan tamamlana­ rak, teşvik belgesi alındı. Projenin yatırım çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlan­ ması öngörülüyor. Mühimmat Projesi için Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan da olur alınmış olup yatırım hazırlık çalışmaları başlatıldı. Doğu Karadeniz'de ahşap yapılaş­ mayı teşvik" etmek, bölgeye yeni bir sanayi kazandırmak ve istihdam olanaklarını ge­ liştirmek amacıyla projelendirilen "Ahşap Ev" üretimi için Doğu Karadeniz Ahşap Yapı Sistemleri Şirketi kurulması için Kanadalı bir firma iie ortak yatırım konusunda anlaş­ maya vanimış olup, atıl duran çay fabrikaları değerlendirilerek Kanada teknolojisi ile her yıl en az 1000 ev üretilecek olup. Doğu Karadeniz şehirlerinde kereste ham taba­ kası, pencere-kapı, çatı ve bunların montajı için üretim tesisleri yapılacak. Proje kap­ samında Emlak Bankası ile düşük faizli 5 yıllık yuva kredisi verilmesi konusunda işbir­ liği yapılacak. Birkaç yıl içerisinde ihracata da yönelenecek. Rize, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt illerinde atıl tesislerin de devreye sokularak özellikle ihracata dönük hazır giyim ürünleri üretimi konusundaki yatırım projeleri çalışmalan da tamamlanma aşa­ masına geldi. Şanlıurfa ve Diyarbakır'da yatırımlar için gerekli arsa ve bina bulunması­ na dönük çalışmalar ve girişimlere hız verildi. Temmuz 1997'de Avusturyalılarla Doğu Karadeniz Bölgesî'nde Yayla Turizminin geliş­ tirilmesine dönük bir yatırım ve turizm pazarlama şirketi kurulması konusunda görüş­ melere başlandı. Diyarbakır'daki GAP Su Kaynaksuyu Şişeleme tesisinin yatırım hazırlık çalışrT>âları ta­ mamlanarak ve İtalyan teknolojisi ile tesis inşaatı aşamasına geçildi. Yıldınm, 1998 yılı ve sonrası projeksiyonlan ise şöyle açıkladı: "GAP Tavukçuluk AŞ'nin damızlık, kuluçka ve yem fabrikası hizmete girecek ve GAP.. Bölgesi'ndeki tüm tavuk çiftliklerinin faaliyete geçirilerek yıllık 3 milyon kapasite kullanımına ulaşması sağlanacak. GAP Kaynak Suyu Tesisleri, Diyarbakır'ın atıl kaynak suyu potansiyeli 5000 şişe/saat kapasite ile şişeleyecektir. 1 yıl içerisinde kapasite 2 katına çıkarılacak, çevre illerde yeni tesisler kurulacak. Diyarbakır ve Şanlıurfa'da şehir merkezinde yüksek standartlı birer otel işletmeye açı­ lacak, bu arada Sarıkamış'ta İsviçre tarzı kış tatil merkezi projesi tamamlanarak hizme­ te alınacak. GAP İşlenmiş Gıda A.Ş. tarladan ihracata kadar entegre bir projeyi hayata geçirerek anlaşmalı çiftçilik yöntemi ile binlerce köylüye iş sağlayacak. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası'ndan işlenmiş gıda ve tavukçuluk projeleriyle ilgili olarak 15 milyon $'lık kredi temini için çalışmalar tamamlanarak yatırımlar gerçekleştirilecek. Ayrıca sebze artıkları hayvancılık için yem olarak kullanılacak ve böylece süf inekçiliği geliştirilecek. Saatte 200 ton yem üretilerek, üretilen yem köylüye verilecek, köylü de ürettiği sütü Holding'e satacak. Yıl sonunda DYH Kafkasya ve Ortadoğu ülkelerine ih­ racata başlayacak. GAP, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu yörelerine her yıl 10.000 turist getirilmesine yönelik turistik organizasyonlar gerçekleştirecek. Başta İğdır olmak üzere, Habur'da ve diğer yörelerimizin sınır kapılarında serbest bölge kurulması gerçekleştiği takdirde buralarda 5-10 bin m2 arasında mağazalar oluşturula­ cak. Böylelikle sınır ticareti yapanlar hem mallarını satacak hem de mal alabilecekler. Şanlıurfa'da zirai donatım fabrikasının satın alınması için yapılan müracaatlara Zirai Donatım Kurumu ve Tanm Bakanlığı'ndan olumlu yanıt gelmesi halinde İsrailli bir fir­ mayla sera malzemesi ve teknolojik sulama malzemesi başta olmak üzere çeşitli zirai aletler, fabrika ekipmanları ve yörenin ihtiyacı olabilecek çeşitli makine ve aletlerin üre­ timi gerçekleştirilecek. Fişek ve mühimmat üretimine yönelik proje ile ilgili olarak yatırım teşvik belgesi alınmış olup Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan gerekli izin alınmıştır. Söz konusu yatınm Er­ zurum ili sınırları içerisinde gerçekleştirilecek. İstanbul Ticaret Odası 1995 ve 1996 yıllarına ait 9 aylık ithalat rakamlarını açıklıyor. Yıldırım: "İthalatta sermaye mallarının payı yüzde 53.8, tüketim mallarının payı yüzde 29.3 oldu" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, 1995 yılının ilk dokuz aylık bölümünde ithalatımızın yüzde 46.4'ünün, 1996'nın 9 aylık bölümünde ise yüzde 52.6'sınm AB ülkelerine yapıldığını kaydederek Türkiye'nin AB ülkelerindeki en büyük ticaret partnerinin Almanya olduğunu belirtti. Yıldırım, ikinci ticaret ortağımızın Hollanda olduğunu kaydederek, bu ülkeden yapılan ithalatın bir önceki yılın aynı dönemine göre 9 ayda yüzde 36.1 arttığını, 3.ortağımız İtalya'dan ithalat artış oranının yüzde 36.0, Fransa'dan yüzde 42.4, İspanya'dan yüzde 73.6 olduğunu söyledi. İstanbul Ticaret Odası 1995 ve 1996 yıllanna ait 9 aylık ithalat rakamlarını açıklıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkelerinden ithalatının sektörel dağılımını İTO'nun araştırdığını ve sonuçlan ba­ sına bir demeçle açıklayarak kamuoyunu aydınlatacağını bundan sonra İstanbul Tica­ ret Odası'nm da ithalat ve ihracat rakamlannı açıklayacağını belirtti. Yıldınm, 1996 yılına ait dış ticaret verilerinin yayınlanmaya başlandığını belirterek 1996 9 aylık ve 1995 9 aylık ithalat rakamlarına dayanan bazı tabloların ve ithalatın dağılı­ mındaki mal gruplamalannın da ekte verildiğini söyledi. Yıldınm, AB ülkeleri ile ticaretimiz incelendiğinde; 1995 yıtının ilk dokuz aylık bölümün­ de ithalatımızın %46.4'ünün, 1996 yılının 9 aylık bölümünde ise %52.6'sının AB ülke­ lerinden kaynaklandığını açıklayarak şu bilgileri aktardı: "1996 yılının 9 aylık rakamlan dikkate alınıp bir sıralama yapıldığında, Türkiye'nin AB ülkelerindeki en büyük ticari partneri Almanya'dır. Bu ülkeden ithalatımız 5 milyar dolann üzerinde olup, bir önceki yılm aynı dönemine göre %46.9 artmıştır. 1996 yılının 9 aylık dönemi bu ülkeden yapılan ithalatın dağılımında sermaye mallannın payı %34.4; ara mallarının payı %52.4, tüketim mallannın payı; %12.9, diğerlerinde ise % 0.3 olmuştur. AB ülkeleri içindeki 2. ticari ortağımız Hollanda'dır. 1996 yılında 9 aylık verileri ile, 1995 yılı 9 aylık verileri arasında ithalatın artış oranı %36.1'dir. Toplam ithalat içinde tüketim mallannın payı %11.4'tür. Sermaye mallannın payı %32.6, ara mallannın %55.2, diğerleri ise %0.8'dir. AB ülkeleri içinde 3. büyük ticari ortağımız İtalya'dır. İtalya'dan kaynaklanan ithalatın artış oranı %36.0'dır. 1996 yılının 9 aylık döneminde İtalya'dan yapılan tüketim mallan ithalatının toplam ithalat içindeki payı %11.4'tür. Fransa'dan ithalatımız ise 1996 yılı 9 aylık - 1995 yılı 9 aylık olarak karşılaştırıldığında %42.4 oranında artmıştır. Bu ithalatın yapısındaki dağılım ise tüketim mallan %16.5, ara malları %53.3, sermaye mallan %29.8, diğerleri ise %0.4 olarak gerçekleşmiştir. AB ülkelerinden yapılan ithalatta (bu ülkeden yapılan toplam ithalatın içindeki oranı) en fazla tüketim malı İspanya'dan gelmiştir. İspanya'dan yapılan ithalat 1996 9 aylık ve 1995 9 aylık dönemleri itibariyle %73.6 oranında artmıştır. 1996 yılında toplam ithala­ tın içinde tüketim mallarının payı %29.3 olmuştur. Aynı yıl itibariyle sermaye mallarının payı % 1 0 . 1 , ara mallannın payı %60.3, diğerlerinin payı ise %29.3 olmuştur. AB ülkelerinden en fazla ara malı ithal edilen ülke ise Yunanistan'dır (bu ülkeden yapı­ lan toplam ithalatın içindeki oranı) Bu ülkeden 1996 yılı 9 aylık döneminde yapılan it­ halatın %83.0'ı ara mallarından olmuştur. AB ülkelerinden yapılan ithalatta (bu ülkeden yapılan toplam ithalatın içindeki oranı) en fazla sermaye mallan İsveç'ten gelmiştir. 1996 9 aylık döneminde İsveç'ten yapılan it­ halatın %53.8'i sermaye mallarından olnfiuştur". I İTO Yönetim Kurulu Başkanı, Sermaye Mallarının sanayi ile ilgili taşımacılık araç ve gereç­ leri ile taşımacılık hariç sermaye mallan olduğunu belirterek diğer malları da şöyle açıkladı: "Ara Malları: Esası yiyecek ve içecek olan işlenmemiş maddeler, esası yiyecek ve içe­ cek olan işlenmiş maddeler, sanayi için işlem görmemiş mallar, işlem görmemiş yakıt ve yağlar, işlem görmüş yakıt ve yağlar, yatırım mallarının aksam ve parçalan, taşıma­ cılık araçlarının aksam ve parçaları. Tüketim Malları: Esası yiyecek ve içecek olan işlenmemiş mallar, esası yiyecek ve içe­ cek olan işlenmiş mallar, motor benzini, binek otomobili, sanayi ile ilgili olmayan taşı­ ma araç ve gereçleri, dayanıklı tüketim malları, yarı dayanıklı tüketim malları, dayanık­ sız tüketim mallan". Istanbul Ticaret Odası Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması sonuçlarını açıkladı Yıldırım: "Küçük sanayicilerimiz ekonomi ile siyasi istikrarın sağlanamamasından rahatsız" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, İTO'nun 1979 yılın­ dan itibaren her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması'nda İstanbul'da bulunan Küçük sanayicilerin 1996 yılı içindeki genel duru­ mun ve beklentilerin tespit edildiğini belirterek "1996 yılında İstanbul'daki küçük sana­ yinin kapasite kullanım oranı tartısız ortalamaya göre yüzde 58.89, tartılı ortalamaya göre ise yüzde 65.93 olarak gerçekleştiğini söyledi. Yıldırım, tam kapasite ile çalışamama nedenlerinde ilk sırayı talep yetersizliğinin aldı­ ğını söyleyerek bunu finansman güçlüğü, pazarlama sorunu, teknoloji yetersizliği, enerji, işçi sorunu, ithal mal rekabeti ve yerli ham ile yardımcı madde teminindeki zor­ luk olduğunu kaydetti. Yıldırım, küçük sanayicilerin en fazla istikrarsızlıktan şikayetçi olduğunu hatırlatarak "Yatınmlar için kredi maliyetlerinin' düşürülmesi, KOBİ'lerin desteklenmesi, KOBİ kredilerinin ihtiyacı olan küçük işletmelere verilmesini bekliyorlar" dedi. İstanbul Ticaret Odası 1979 yılından itibaren her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Kü­ çük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırmasını bu yıl da yaparak İstanbul'da bulunan kü­ çük sanayicilerin 1996 yılı içindeki genel durumu ve beklentilerini tespit etti. Araştırma sonuçlarına ilişkin basına bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm küçük imalat sanayicilerimizin ekonomi ile siyasi istikrann sağlanamamasından rahatsız olduğunu söyledi. Yıldırım, araştırma kapsamına İTO Sanayi Şubesi'ne kayıtlı 3336 küçük sanayici firma içerisinden ana kütleyi temsil edecek şekilde çeşitli sektörlere mensup 323 firmanın alındığını belirterek "1996 yılında İstanbul'daki küçük sanayinin kapasite kullanım ora­ nı tartısız ortalamaya göre %58.89, tartılı ortalamaya göre ise %65.93 olarak gerçek­ leşmiştir" dedi. Yıldırım, araştırma sonuçlan ile ilgili şu bilgileri aktardı: "Tartılı ortalama sisteme göre 1996 yılında en yüksek kapasite kullanım oranı %78.32 ile kağıt, kağıt ürünleri ve basım sanayinde gerçekleşirken, en düşük kapasite kullanım oranı %42.04 ile demir çelik ve ana demir çelik dışı metal eşya sanayinde görülmüş­ tür. Bir önceki yıla göre kapasite kullanım oranları, kağıt, kağıt ürünleri ve basım sana­ yi, cam mamul, taş ve toprağa dayalı eşya sanayi, metal eşya, makine, elektrik mak. taşıt araçları, mesleki aletler sanayinde artarken, gıda, diğer gıda ve içki sanayi, teks­ til ayakkabı, kürk, ayakkabı, dış giyim sanayi, ağaç, mobilya ve orman sanayi, ana kim­ ya, diğer kimya, petrol, kömür türevleri, lastik ve plastik sanayi, demir çelik, ana demir çelik dışı metal eşya sanayi ile diğer imalat sanayinde azalmıştır. Tam kapasite ile çalışamama nedenlerinde ilk sırayı %23.7 ile Talep Yetersizliği alır­ ken, bunu %19.7 ile Finansman Güçlüğü %15.9 ile Pazarlama Sorunu %10.4 ile Tek­ noloji Yetersizliği, %7.6 ile Enerji Sorunu %6.8 ile İşçi Sorunu, %6.7 ile İthal Mal Reka­ beti %5.9 ile Yerli Ham ve Yardımcı Madde Teminindeki Zorluk takip etmiştir. İthal Ham ve Yardımcı Madde Teminindeki Zorluk %3.2 ile en az etkileyen faktör olmuştur. Toplam İstihdamda ise %18.5 artış izlenirken, üretim kıymeti bir önceki yıla göre %110.8 artarak 17.821,3 milyar TL. olurken, satış kıymeti %106.8 artış ile 16.471,3 mil­ yar TL. olmuştur. Firma başına düşen ortalama üretim kıymeti 31 milyar TL'dan 55 mil­ yar TL'sına yükselmiştir. 1995 yılında 957,8 milyar T L olan sabit sermaye yatınm tutan 1996 yılında %36.4 ar­ tış ile 1.306,7 milyar TL. seviyesine ulaşmış, 1996 yılında gerçekleştirilen toplam üre­ tim kıymetinin ancak %7.3'üne tekabül ettiği tespit edilmiştir. Bu dönemde toplam ima­ lat sanayinde ortalama mamul maliyet bir önceki yıla göre %73.47 artış göstermiştir Araştırmamıza katılan küçük sanayici firmaların anket formunda belirttikleri istek ve önerileri genel olarak şu şekilde sıralanmıştır. Küçük imalat sanayicilerimiz genel olarak ekonomi ile siyasi istikrann sağlanamama­ sından rahatsızlık duyduklannı ifade etmekte, büyük işletmeleri destekleyici rol oyna­ malarına rağmen yeterli ilgi ve imkanın kendilerine sağlanamadığını belirtmektedirler. Ham ve yardımcı madde temininde yaşanan fiyat istikrarsızlığı bütün sektörleri etkile­ mekte olup, ithal ham ve yardımcı maddelerdeki gümrük vergileri ve fonların kaldırıl- ması veya düşürülmesi, ihracatın teşvik edilmesi, ihracat işlemlerinde kolaylık sağlan­ ması, EURO-1 belge anlaşmalannın ülkeler bazında hazırlanması, yurt dışı fuarlara katılımında finansman kolaylığı sağlanması talep edilmiştir. Ayrıca, talep yetersizliği konusunda firmalar, ekonomide istikrann sağlanması, enflas­ yonun düşürülmesi, haksız rekabetin önlenmesi, ürünlerde kalite kontrol sisteminin ge­ tirilmesi, gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesi, yeni dış pazarlar için fuarlar dü­ zenlenmesi, asgari ücretin vergiden muaf tutulması, KDV ve kurumlar vergisi oranları­ nın düşürülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Yatınmlar için, kredi maliyetlerinin düşürülmesi, KOBherin desteklenmesi, KOBİ kredi­ lerinin ihtiyacı olan küçük işletmelere verilmesi, teknolojik gelişme için destek sağlan­ ması, küçük imalatçılara sanayi bölgesi tahsisi yapılması, kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması için mesleki eğitime önem verilmesini vurgulamışlardır. Enerji ile ilgili sorunlarda ise, elektrik kesintilerinin önlenmesi veya en aza indirilmesi, elektrik fiyatlarının ucuzlatılması, akaryakıt fiyatlannda zam oranlarının düşük tutulma­ sını talep etmişlerdir". Istanbul Ticaret Odasi'ndan, eğitim ve tarıma hizmet Yıldırım: "Eğitim ve tarıma büyült önem verilmeli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, Özel Okulların oluşu­ mu ve çabaları sayesinde eğitim sektörü ile ilgili sorunlann biraz olsun hafifletilebilmiş olsa da giderek ağırlaşan sorunlara rağmen gerekli adımlann bir türlü atılamadığını söyledi. Aynca "Türk Tanmında Mercimek ve Pirincin Yeri ve Önemi" araştırmasıyla sektörün mevcut durumu, sorunları ve çözüm önerilerinin belirlenmesine çaba harcan­ dığını vurguladı. İstanbul Ticaret Odası "Özel Okulların Sorunlan ve Çözüm Önerileri Paneli" ile "Türk Tarımında Mercimek ve Pirincin Yeri ve Önemi" araştırmasını yayınladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm basına bir demeç vere­ rek Özel okullann sorunlannı ele almak ve eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durumu değerlendirmek üzere gerçekleştirilen "Özel Okulların Sorunlan ve Çözüm Önerileri" konu­ lu panelin kitap haline getirilerek ilgililerin istifadesine sunulduğunu söyledi ve şöyle dedi: "Ulusların gelişme ve kalkınmalarında en başta gelen unsurlardan biri olan eğitim de özellikle son yıllarda belirgin bir şekilde hissedilen okul, eğitmen sayısının yetersizliği, eğitimde kalitenin düşüklüğü gibi birçok gerçek sorunların devletin tüm iyi niyetli çaba­ larına karşın tek başına üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olduğu açıkça gözler önüne sermektedir. İşte bu ortam içerisinde, özel okullanmız, bir başka deyişle özel gi­ rişimciler, devletin esasen vermek zorunda olduğu eğitim hizmetini üstlenmiş ve devle­ tin üzerindeki büyük yükü paylaşmıştır". Yıldırım, Türkiye'nin sosyoekonomik her tür sorununda olduğu gibi, eğitim konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmek ve eğitim sistemimizde ortaya çıkan sorunlara ve istikrarsızlığa çözüm üretmek için, sektörün tarafının katılımlanyla "Özel Okullann So­ runları ve Çözüm Önerileri" konulu paneli düzenleyerek kitap haline getirildiğini belirtti. Öte yandan Yıldırım, "Oda'mız dünyada gıda açısından kendine yeterli yedi ülkeden bi­ risi olan ülkemizin son onbeş yılda, tarımda önemli boyutlarda bir üretim sorunu ile kar­ şı karşıya kalması sebebiyle tarım ürünleri ile ilgili araştırmalar yapmaya, sektörün mevcut durumu, sorunlan ve çözüm önerilerinin belirlenmesine çaba harcayarak Türk Tarımında Mercimek ve Pirincin Yeri ve Önemi adlı araştırmayı hazırladı" dedi. Istanbul Ticaret Odası 1997 yılı "Ekonomik Rapor" kitabını kamuoyunun dikkatine sundu. Yıldırım: "Büyüme, özel sektörün elverişsiz şartlara rağmen gösterdiği dinamizm ve özveri ile gerçekleşmiştir" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, özel sektörün zor politik ve ekono­ mik şartlar altında dahi dinamizmini ve dış çevrelerce de kabul edilen girişimciliğini kaybetmediğini ve ekonomik büyümeyi sürdürebildiğini söyleyerek, "Kamu gelirleri, borç faizleri ile personel ve cari masrafları dahi zorlukla karşılayabildiği için bütçeden yatırımlara aynlan pay yüzde 5-6 gibi çok düşük düzeylerde kalmış ve konsolide büt­ çe ekonomiyi yönlendirme fonksiyonunu kaybetmiştir" dedi. Yıldırım, ekonomik faaliyetler ve sanayimiz için hayati önemi haiz olan enerji yatınmlannın dahi yapılamadığını vurgulayarak bu sebeple yatırımların yüzde 80'inin özel sektör tarafından yapıldığını söyledi. İstanbul Ticaret Odası tarafından her yıl çıkarılmakta olan Ekonomik Rapor bu yıl bi­ raz daha değişik bir tasanmla hazırlanarak kamuoyunun dikkatine sunulmuştur. Kitabın yayınlanması ile ilgili basına bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm uzun yorumlardan kaçınılarak konuların ana hatlan ile verilmesinin tercih edildiğini, mümkün olan hallerde grafikler kullanılarak okuyu­ cunun eğilimleri görsel olarak daha kolay takip edebilmesini hedef aldıklarını belirte­ rek güncel ekonomik sorunlara kısaca değinildiğini söyledi. Yıldınm "Ekonominin en zayıf noktası bilindiği üzere kamu finansmanının yetersizli­ ğinden ileri gelen kamu açıklarıdır" diyerek diğer faktörlerin yanı sıra Güneydoğu böl­ gesinde süregelen terör hareketlerinin de kamu gelir gider dengesinin açık vermesin­ de başlıca sebep teşkil ettiğini ve böyle kabul edildiğini belirtti. Yıldırım, 1997 Ekonomik Rapor'un yayınlanması ile ilgili şu açıklamalan yaptı: "Buna rağmen ekonomik şartlann daha iyi olması mümkündür. Ancak siyasi istikrarsızlık sebe­ biyle yapısal değişimlerin gerçekleşememesi, özel girişimciliğin yeterince desteklenmemesi hatta baltalanması, diğer taraftan üretken yatırımlar yerine rant gelirlerini teşvik edici bir mali politika takip edilmesi sağlıklı büyümeyi sınırlandırmıştır. Bu zor şartlar altında dahi özel sektör dinamizmini ve dış çevrelerce de kabul edilen gi­ rişimciliğini kaybetmemiş ve ekonomik büyümeyi sürdürebilmiştir. Çünkü kamu gelirle­ ri, borç faizleri ile personel ve cari masraflan dahi zorlukla karşılayabildiği için bütçe­ den yatırımla/a ayrılan pay %5-6 gibi çok düşük düzeylerde kalmış ve konsolide bütçe ekonomiyi yönlendirme fonksiyonunu kaybetmiştir. Ekonomik faaliyetler ve sanayimiz için hayati önemi haiz olan enerji yatırımlan d a h i ' yapılamamaktadır. Bu sebeple yatı­ rımların %80'i özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir. Yıllardan beri uygulanan mali politika ile ekonomiyi üretken yatırımlara yöneltecek bir politika değişikliği yapılamadığı gibi kamu gelirleri de artırılamadığı için iç borç/faiz/kur sarmalının kırılması ve enflasyonun aşağı çekilmesi mümkün olamamaktadır". Yıldırım, durumun düzelmesinin, yasama organının iç politika düşüncelerini geri plana atarak, ekonomik önceliklere uyğfin kararlar alabilmesi ve bürokrasinin iyi işlemesine bağlı olduğunu vurguladı. ' Istanbul Ticaret Odası "Fransa, Belçika, Hollanda'deki Türk Girişimcileri" ile ilgili araştırma kitabını yayınladı. Yıldırım: "Avrupa'daki Türk işadamlarının varlığı Türkiye ekonomisinin dışa açılmasında önemli fırsattır" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İTO'nun ilk defa 1996'da Türkiye dışında kurulu Türk firmalarının ele alındığı bir araştırma hazırlanma­ sına gerek gördüğünü açıklayarak, "Batı Avrupa'da kurulu Türk firmalarının Türkiye ekonomisinin dış piyasalarla ilişkilerinde ihtiyaç duyduğu, fakat henüz yeterli düzeyde gerçekleştiremediği doğrudan dış yatırımlar olarak değerlendirilmesi imkanı bir avantaj olarak ele alınmalıdır" dedi. Yıldırım, İTO'nun Almanya'daki Türk Girişimcileri" araştırmasından sonra yayınlanan bu ikinci araştırmada Fransa, Belçika ve Hollanda'da toplam sayılan onbine yaklaşan Türk girişimcilerinin ekonomik konumları, sonuçları ve imkanlan ile Türkiye ile ticari iliş­ kilerinin geliştirilmesi perspektifi üzerinde durulduğunu açıkladı İstanbul Ticaret Odası "Fransa, Belçika, Hollanda'daki Türk Girişimcileri" ile ilgili araş­ tırma kitabını kamuoyunun dikkatine sundu. ' Geçtiğimiz yıl da "Almanya'da Türk Girişimcileri" araştırması ile ilk defa kamuoyunun dikkatini çektiklerini hatırlatan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, dizinin ikinci kitabı olarak sunulan bu çalışmada ise Fransa, Belçika ve Hol­ landa'da toplam sayıları onbine yaklaşan Türk girişimcilerinin ekonomik konumlan, so­ runları ve imkanları ile Türkiye ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi perspektifleri üzerinde durulduğunu söyledi. Yıldırım , "Batı Avrupa'da kurulu Türk firmalannın Türkiye ekonomisinin dış piyasalarla ilişkilerinde ihtiyaç duyduğu, fakat henüz yeterli düzeyde gerçekleştiremediği doğrudan dış yatırımlar olarak değerlendirilmesi imkanı bir avantaj olarak ele alınmalıdır" diyerek araştırma ile ilgili şu bilgileri aktardı: "Batı Avrupa'da yetişmiş ve deneyim kazanmış Türk işadamlan bu bakımdan Türkiye için önemli bir beşeri sermaye birikimi oluşturmaktadır. Ülkemizin çoğu kez nispeten geri kalmış yörelerinden ve mütevazı sosyal kesimlerinden çok sayıda vatandaşımızın Batı Avrupa'ya gitmiş olması sürdürülen ilişkilerin de yardımıyla Avrupa tecrübesinin Türk toplumuna yaygın bir şekilde girmesine, lisan bilgisi, ileri bir sosyal yaşam ve tü­ ketim anlayışının gelişmesine yardımcı olmuştur. Aynı şekilde başta gıda olmak üzere birçok Türk mallarının ve tüketim alışkanlıklarının Avrupa'da tanınması ve Türkiye'ye turizm yönünden duyulan ilginin artmasında da Batı Avrupa'daki Türk topluluğunun sa­ hip olduğu etki ve ilişkilerin katkısı vardır. Başka ülke tacirlerinin yüksek ticari başarı riski, dar sürüm imkanlan ve muhtelif temin zorluklan nedeniyle ilgi duymadıklan birçok Türk mamulünün Batı Avrupa piyasalanna girmesi ve zamanla tanınarak şimdi çok daha geniş sürüm imkanlarına kavuşmaları büyük ölçüde Avrupa'daki Türk işadamlarının ısrarlı gayretleriyle gerçekleşmiştir. Bugün dış ticaret, gıda, toptancılık, tekstil, taşımacılık, inşaat gibi birçok sahalarda fa­ aliyet gösteren Türk işadamları bizzat bahis konusu tecrübe sürecini takip ederek gel­ memiş olsalar da, Batı Avrupa'da yerleşik Türklerin zamanla oluşturdukları bir piyasa­ nın ilişkileri içinde yatan tecrübe birikimine dayanmak avantajına sahip olmuşlardır." Batı Avrupa'da yerleşik Türk işadamlarının kullanabilecekleri diğer önemli bir fırsatın bilgi üstünlüğü olduğunu vurgulayan Yıldırım" Türkiye'nin sunabileceği mal ve hizmet­ leri nitelikleri ve fiyat avantajları bakımından diğer Avrupalı işadamlarına göre daha iyi bilen Türk işadamları Avrupa'da yerleşik olmalannın sonucu Avrupa piyasasının im­ kanlarını, tercihlerini, fiyat ve kalite rekabeti olanaklarını da Türkiye'deki Türk işadam­ larından daha iyi tanıma durumundadırlar. Batı Avrupa'da iş hayatına atılan tahsilli Türk gençlerinin yeteneklerine uygun çalışma ve yükselme imkanı bulmakta bazen nispeten daha fazla zorlukla karşılaşmaları onlan kendi işlerini kurma yoluna sevk eden ayn bir faktör olmaktadır" şeklinde konuştu. Yıldırım, Türk ailelerinin bir gün Türkiye'ye dönünce kullanmak veya maddi güvence te­ mini amacıyla yıllar boyu özveriyle biriktirdikleri tasarrufları artık Türkiye'de kullanmayı düşünmeyerek Avrupa'da yetişmiş yeni kuşak gençlerine başlangıç sermayesi olarak tahsis ettiklerini açıklayarak şu bilgileri aktardı: "Türk toplumunun Batı Avrupa ülkeleri ile kültürel ve sosyal ilişkilerinin yaygın ve geliş­ miş bir düzeyde olduğu söylenemez. Dışa açılmak isteyen küçük ve orta boy firmalanmız için çoğu kez lisan sorununun aşılması ve Avrupalılar açısından olumlu izlenim bı­ rakabilecek yeterli prezentasyon temini dahi sorun olabilmektedir. Bu çerçevede esa­ sen Batı Avrupa'da yerleşik olmaları nedeniyle ülkeyi iyi tanıyan, gerekli temsil kabili­ yetine sahip, belirli bir sahada deneyimli ve piyasa ilişkileri olan Türk işadamlannm Tür­ kiye'de kurulu Türk firmaları için Batı Avrupa ile ticarette bir fırsat ve doğrudan yatırım alternatifi olarak değerlendirilmesi gerekir. Avrupa'da bugün toplam yaklaşık 55.000 kadar Türk işadamı yerleşik olarak faaliyet göstermektedir. Bu araştırma çerçevesinde ele alınan Fransa, Belçika ve Hollanda'da yerleşik olarak toplam 10.000 kadar Türk işadamı bulunmakta ve bu ülkeler Avrupa'da­ ki Türk işadamlarının yaklaşık %18'ini kapsamaktadır. Başka bir yaklaşımla, Almanya hariç tutulduğu takdirde, Almanya dışındaki Batı Avrupa ülkelerinde yerleşik Türk işa­ damlannm %69'u Fransa, Belçika ve Hollanda'dadır". Istanbul Ticaret Odası "Tunus" araştırma kitabını yayınladı. Yıldırım: "Türk dostu Tunus'a ihracatımızı artırabiliriz" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus'un coğ­ rafi, siyasi ve demografik yapısına kadar tüm bilgileri içeren bu kitabın yatırım fırsatla­ rını, piyasaya girişte dikkat edilecek hususiari, ihracat ve ithalat sistemi içinde mal ve hizmet analizini, en son gelişmeleri ve mevzuatı kapsadığını söyledi. İstanbul Ticaret Odası "Tunus" isimli araştırma kitabını yayınladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım basına bir demeç ve­ rerek, İTO'nun ülkemizin sosyal ve ekonomik faaliyetlerine ilişkin gelişmeleri geleceğe yönelik her türlü sorunlara çözüm ve öneri içeren çalışmalar yaptığını açıkladı. Yıldırım Oda'nın bu faaliyetlerine paralel olarak ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler konusun­ da yaptığı araştırmalar, incelemeler itibariyle de ilgili sektör gruplarına önemli katkıda bulunduğunu söyledi. Mehmet Yıldırım, "Bu çerçevede, AB ülkeleri dışında üçüncü ülkeler olarak nitelenen ve ihracat yelpazemizin genişletilmesinde önemli görülen ülkeler bünyesinde pazar araştırmaları yapılması, bu ülkelerin ekonomik yapılan,dış ticaret sistemleri, sahip ol­ dukları hukuki zemin yanında ticari ilişkilerimizin seviyesi, imkan ve imkansızlıkların or­ taya konularak ihracat potansiyelimizin belirlenmesi gibi çok önemli olan çalışmaları da yıllardan beri sürdürdüğü ve yayınladığı bilinmektedir" dedi.Yıldırım, bir Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus'un da bu araştırma ve değerlendirmeye layık görüldüğünü ve İTO'nun bu yayını gerçekleştirdiğini ifade etti. Yıldırım, araştırma ile ilgili şu bilgileri aktardı: "Söz konusu ülkenin coğrafi, siyasi ve de­ mografik yapısından, Tunuslu'nun günlük yaşamına kadar tüm bilgileri içeren bu kita­ bın en önemli özelliği, piyasa yapısı içinde önemli sektörler itibariyle yatınm fırsatlannı, piyasaya girişte dikkat edilecek hususları, ihracat ve ithalat sistemi içinde mal ve hizmet analizini, korumacılık sistemini, gümrük mevzuatını, en son gelişmeler ve mev­ zuat itibariyle vermesidir. Kendilerini kardeş ve Türk dostu olarak gören Tunuslular, tarihi bağlar içinde bulundu­ ğumuz güzel Tunus dostane beraberlik yanında ticari beraberlik ve birlik ihtiyacını da dile getirmektedir." Yıldırım,"Tunuslulann olduğu kadar pazar açısından ülkemizin de ihtiyacı olan bu be­ raberlik neticesinde ihracatımızın artabileceği, karşılıklı istifadelerin gelişebileceği tabi­ idir" diyerek yayınımızın tüm bu duygu ve beklenti içinde üyelerimize ihracatçılanmıza ve ilgililere fayda getireceğini vurguladı. İstanbul Ticaret Odası ülke profilleri dizisi kapsamında bu kez de "Norveç Ülke Profili" kitabını yayınladı. Yıldırım:"Norveç, değerlendirilmesi gereken bir pazardır" İstanbul Ticaret Odası ülke profilleri dizisi kapsamında bu kez de 'Norveç ülke Profili' kitabını yayınlayarak İskandinavya pazarına bir adım daha atmış oldu. Söz konusu ki­ tabın kamuoyuna duyurulması amacıyla basına bir demeç veren İstanbul Ticaret Oda­ sı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, İTO'nun Özellikle ihracatçı üyelerin yarar­ lanmaları amacıyla 'Norveç Ülke Profili' kitabının yayınladığını söyleyerek şu bilgileri aktardı: "Ülke nüfusunun azlığına rağmen gelir düzeyinin yüksekliği nedeniyle dikkate alınma­ sı gerekli büyüklükte bir piyasaya sahip olan Norveç,işadamlarının dinamik yapısı göz önüne alındığında Türk ihracatçı firmalan için değerlendirilmesi gereken bir pazar ko­ numundadır." Yıldınm, İskandinavya ülkelerine yönelik olarak 1995 yılında bastınlan İsveç Ülke Profi­ line ek olarak bu yayında Norveç ekonomisine ait genel bilgiler ile dış ticaret mevzuatı ve piyasa hakkındaki enformasyon ile yararlı diğer bilgilere de yer verildiğini açıkladı. İstanbul Ticaret Odası, Türkiye için önefmli bir pazar potansiyeline salıip Senegal ile ilgili ülke etüdü yayınladı. Yıldınm: "Afrika'da ihracatımız için önemli potansiyel var" İstanbul Ticaret Odası Türkiye için önemli bir potansiyeline sahip Senegal Ülke Etüdü kitabını yayınladı. Söz konusu kitabın kamuoyuna duyurulması amacıyla basına bir demeç veren İstan­ bul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İTO'nun ülkemiz ekono­ misi için hayati önem taşıyan ihracatımızın geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla öteden beri çok çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiğini söyledi. Yıldırım, 1984 yılından beri ihracatçılarımıza yeni pazarları tanıtmak amacıyla ülke etütlerinin hazırlandığını açıklayarak "İhracatçılarımız için yapılan bu araştırmalar kap­ samında son olarak Afrika ülkeleriyle giderek artan ticari ilişkilerimiz göz önünde bulun­ durularak Türkiye için önemli bir pazar potansiyeline sahip olabilecek Senegal Ülke Etüdü hazırlanmıştır" dedi. Mehmet Yıldırım, Senegal ekonomisine ait sektörel bilgilerin dış ticaret, dağıtım kanal­ ları, yatırım mevzuatı, vergi mevzuatı, piyasa yapısı gibi konulara yer verilen kitapta Türkiye ile ticari ilişkilerin yanı sıra işadamları için faydalı bilgi ve adreslerin de yer al­ dığını açıkladı. Istanbul Ticaret Odası, Türkiye'nin tıbbi ve aromatik bitki envanterini çıkardı, Yıldırım: "Bitkisel ilaç potansiyelimiz değerlendirilemiyor" "Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin ilaç ve Alkollü İçki Sanayilerinde Kullanımı" konulu kitabın yayını dolayısıyla bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Ülkemiz, zengin bir bitkisel ilaç hammaddesi varlığına rağmen, bu potansiyeli yeterin­ ce değerlendiremiyor" dedi İTO, "Rakamlarla Türkiye Ekonomisi" kitabının 1997 baskısını da yayınladı. İstanbul Ticaret Odası, ekonomik konularla ilgili araştırma ve yayın faaliyetini yoğun şe­ kilde sürdürüyor. Bu çerçevede bu kez de Türkiye'nin tıbbi ve aromatik bitki potansiyeli ile kullanımı konusu ele alındı. "Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin İlaç ve Alkollü İçki Sanayilerinde Kullanımı" konulu kitabın yayını dolayısıyla bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Zengin bir bitki çeşitliliğine sahip olan ülkemizde 200 civannda bitki­ sel ilaç hammaddesinin (bitkisel drog) mevcudiyetine rağmen, ülkemizde bitkisel işle­ me sanayinin gelişmemiş olması ve dolayısıyla bitkisel drogların gerekli temizleme ve tasnifleme sürecine tabi tutularak ticarete hazır bir hale getirilmemesi nedeniyle ancak 70-100 arasında drog ihracatı yapılmakta, ülkemiz bu potansiyelini yeteri kadar kulla­ namamaktadır" dedi. Yıldırım, araştırmada tıbbi ve aromatik bitkilerin ülkemizde arz ve talep potansiyelinin ve kullanım alanlannın aynntılı bir şekilde tespit edilerek ülkemizde yetişen ve kullanım potansiyeline sahip bitkilerin bir envanterinin çıkartıldığını, yabani ve kültürü alınmış tıbbi ve aromatik bitkilerin rasyonel bir şekilde işlenerek ihracata yönlendirilmesi husus­ ları üzerinde önemle durulduğunu kaydetti. RAKAMLARLA TÜRKİYE EKONOMİSİ İTO bu arada, her yıl yayınladığı "Rakamlarla Türkiye Ekonomisi" kitabının 1997 yılı baskısını da çıkardı. Türkçe ve İngilizce olarak 2 ayrı baskıda yayımlanan kitapta, milli gelir, döviz kurları, turizm, istihdam, yatırımlar, yabancı sermaye, tarım, madencilik ve sanayi, dış ticaret, ödemeler dengesi, inşaat, fiyat indeksleri, parasal göstergeler, borçlanma ve bütçe, ulaştırma istatistikleri ile sosyal göstergeler yer alıyor. Istanbul Ticaret Odası Başkanı, kanunun yasaklamasına rağmen, paravan gazeteler aracılığı ile bazı basın organlarının tekrar promosyona başlamalannı esefle kınadı. Yıldırım: "Basının promosyon uygulaması, ekonomiyi dışa bağımlı kılar" Mehmet Yıldırım, bu uygulamanın, tüketicinin aldatılmasına, rekabetin bozulmasına, it­ halatın patlamasına, ekonominin dışa bağımlı hale gelmesine ve yerli sanayinin haksız rekabete maruz bırakılmasına yol açtığını belirtti. Tüketicinin korunmasının bayraktarlığını yapan gazetelerimizin, sağduyulu davrana­ rak, tüketicinin cebinden ve ticaretten ellerini çekerek asli görevine döneceğine, Türk ekonomisine, Türk tüketicisine sahip çıkacağına inandığını belirten Yıldınm, "Aksi tak­ dirde Bakanlığın bu yanlış uygulamayı engelleyeceğini umuyoruz" dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Kanunun yasaklama­ sına rağmen paravan gazeteler aracılığı ile bazı basın organlarının tekrar promosyona başlamalarının esefle karşılandığını bildirdi. Mehmet Yıldırım şöyle dedi: 28 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe giren 4226 sayılı kanun, gazetelerin promosyon ola­ rak sadece kitap, dergi, ansiklopedi gibi kültürel ürünler dışında hiçbir malı veremeye­ ceğini kesin olarak hükme bağlamışken son günlerde, çeşitli gazetelerin bu yasağı de­ lerek paravan kardeş gazetelerini bedava vermek suretiyle televizyon, buzdolabı, müzik seti gibi ürünleri promosyon olarak tekrar vermeye başladıkları gözlenmektedir. Bazı basın organlannın ise çeşitli temizlik maddelerini promosyon olarak verdikleri görülmektedir. Kamuoyunun aydınlatılmasında ve bilgilendirilmesinde çok önemli rolleri olan gazete­ lerimizin verdikleri bu kamu hizmetinin kalitesini yükseltecek ve en uygun fiyatı uygula- mak suretiyle halkın kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak yerde, ticarete yönelmekte ısrar etmelerini esefle karşıladığımızı ve kınadığımızı ifade etmek isterim. Tüketicinin korunması, şikayetlerinin çözümlenmesi hususundaki hizmetleriyle övünen basınımız; şüphesiz promosyonlu satışlann; tüketiciyi temel rekabet unsurları olan ka­ lite ve fiyat ortamından uzaklaştırarak, gereksiz ve rasyonel olmayan suni alışverişe it­ tiği, daha yüksek fiyatla tüketicinin mal almasına ve bedava mal alıyor zehabına kapı­ lan tüketicinin aslında aldatılmasına neden olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu uygulama sonucu ekonomimiz de olumsuz yönde etkilenmektedir. Yabancı marka­ lar hiçbir gayret sarf etmeksizin piyasamıza yerleşmekte, yedek parça ihtiyacı nedeniy­ le uzun süreli bir bağımlılığa ülkemizi itmektedirler. Sanayimiz haksız bir rekabetle kar­ şı karşıyadır. İthalat patlaması gündemdedir. KDV ziyanı da ayrıca tartışılabilir. Basınımıza yakışan, tüketicinin gerçekte aldatılmasına, rekabetin bozulmasına, ekono­ minin dışa bağımlı hale gelmesine ve gereksiz ithalata neden olan ve "Kanuna karşı hile" yoluyla başlatılan bu promosyon kampanyasından vazgeçmektir. Biz hala basını­ mızın Türk ekonomisine, Türk tüketicisine sahip çıkacağına, tüketicinin cebinden ve ti­ caretten elini çekerek asli görevine döneceğine inanmak istiyoruz. Aksi takdirde Kanu­ nun ruhuna aykırı olan bu uygulamanın Ticaret ve Sanayi Bakanlığınca durdurulacağı­ nı ümit ediyoruz. Istanbul Ticaret Odası, Romanya'nın ülke profili ile ilgili bir kitap yayınladı. Yıldırım: "Romanya, girişimcilerimizin ilgisini çekiyor" "Romanya ülke profili, mevzuat, Türk girişimcileri ve Türkiye-Romanya Serbest Tica­ ret Anlaşması" konulu kitabın yayını dolayısıyla bir açıklama yapan İTO Yönetim Kuru­ lu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Son yıllarda Türk girişimcilerin yoğun ilgisini çeken Romanya'da şirket kurma, vergi, gümrük, ithalat, ihracat mevzuatlan, Türk girişimcile­ rin sorunları, beklentileri konularını içeren yayınımız ülkemizin uluslararası ticari ilişki­ leri bakımından çok yararlı olacaktır" dedi. İTO, özellikle son yıllarda yeniden yapılanan ülkelerin ve bu ülkelerdeki girişimcilerimi­ zin ele alındığı araştırmalanna devam ediyor. İstanbul Ticaret Odası, son yıllarda yeniden yapılanan ülkelerin ve bu ülkelerdeki giri­ şimcilerin ele alındığı araştırmalarına devam ediyor. Bu ülkelerdeki girişimcilerimizin ele alındığı araştırmaların ilk ikisinde Ukrayna ve Azerbay­ can incelenmişti. Bu araştırmaların kapsamında son olarak birçok siyasal ve ekonomik ge­ lişmelere sahip olan ve Türk girişimcilerinin yoğun ilgisini çeken Romanya incelendi. "Romanya ülke profili, mevzuat, Türk girişimcileri ve Türkiye-Romanya Serbest Ticaret Anlaşması" isimli kitabın yayınlanması ile ilgili bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Türk girişimcilerin yoğun ilgisini çeken Romanya'da şirket kurma, vergi, gümrük, ithalat, ihracat mevzuatlan, Türk girişimcilerin sorunlan, beklen­ tileri konularını içeren yayınımız ülkemizin uluslararası ticari ilişkileri bakımından çok yararlı olacaktır" dedi. Söz konusu kitapta ayrıca 29 Nisan 1997'de imzalanmış ve yakın bir zamanda yürür­ lüğe girmesi beklenen Türkiye-Romanya Serbest Ticaret Anlaşması ile ilgili mal bazın­ da bilgiler de yer almakta. İstanbul Ticaret Odası İstanbul'un ekonomil< ve sosyal göstergelerini bir kitapta topladı. Yıldırım: "İstanbul, vergi gelirinin yüzde 40'ını Icarşılıyor" İstanbul ile ilgili çok çeşitli ekonomik, sosyal ve rakamsal bilgilerin yer aldığı kitabın araştırmacıların bilgisine sunulması nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Şehrimizin ekonomik yapısının önemini ra­ kamlarla ortaya koyan kitabımız, büyük bir boşluğu doldurmuştur" dedi. İstanbul Ticaret Odası "İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri" adıyla yeni bir ki­ tap çıkardı. Kitabın yayını dolayısıyla bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Baş­ kanı Mehmet Yıldınm, "Ülke nüfusunun yüzde 12.9'unu, GSYÎH'nın yüzde 21.2'sini teşkil eden ilimiz, Türkiye vergi gelirlerinin yüzde 40'mı karşılamakta olup, gerek ihra­ catımızın, gerekse ithalatımızın yaklaşık yüzde 40'ının da ilimiz kanalıyla gerçekleşti­ rilmiş olduğunu belgeleyen rakamlar şehrimizin ekonomik yapısının önemini ortaya koymaktadır." dedi. Yayında, İstanbul ile ilgili nüfus, milli gelir, yatırımlar, dış ticaret, fiyat indeksleri, para, banka ve maliye, turizm, eğitim, sağlık, ulaştırma ve ticari faaliyetlere ilişkin veriler Türkiye'nin genel verileriyle mukayeseli olarak yer alıyor. Istanbul Ticaret Odası İstanbul'daki öğretmen açığının 10 bine ulaşması nedeniyle Bakanlık nezdinde girişimde bulundu. Yıldırım: "Önce İstanbul'un öğretmen açığı kapatılmalı" İstanbul'daki öğretmen açığı konusunda Milli Eğitim Bakanı Vali ve Milletvekillerine birer mektupla başvuran İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıl­ dırım, bu yıl öğretmen açığının 10 bine ulaştığını kaydetti. Öğretmen açığının büyük boyutlara ulaşmış olmasına rağmen, İstanbul'da görev al­ mak üzere talepte bulunan öğretmen adaylarının, başka illere tayin edildikleri, bu ne­ denle de bunların çoğunun öğretmenlik isteklerinden vazgeçtiklerini vurgulayan İstan­ bul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bu durumun öğretmen açığının büyümesine neden olduğunu belirtti. Yıldınm konuyla ilgili Milli Eğitim Bakan­ lığı Valilik ve İstanbul Milletvekilleri nezdinde girişimde bulunarak şu öneride bulundu: "Malumları olduğu üzere, hızlı nüfus artışı ve iç göçe sahne olan İstanbul'un bu açıdan görünümü gerice yörelerimizden bile daha vahim durumda bulunmakta. Bu itibarla ve şehrimizin eğitim ve öğretim sorunlannın daha da büyümemesi için, ancak İstanbul kontenjanı dolduktan sonra, başvurulann diğer illerimize kaydıniması yoluna gidilmesi yerinde olacaktır." İstanbul Ticaret Odası okul ve derslik açığının kapatılmasına katkıda bulunmak ama­ cıyla daha önce yaptınlarak Milli Eğitime armağan edilen ikisi Anadolu Lisesi olmak üzere toplam 8 okula ilaveten, bu yıl Ümraniye'de 8 yıllık ve 72 derslik bir ilköğretim okulunun daha inşa ettirilmesini kararlaştırdı. Okul bu öğretim yılının ikinci dönemine yetiştirilecek. İstanbul Ticaret Odası 346 organizasyonu içeren Uluslararası Kuruluşlar Rehberinin ikinci baskısını yayımladı. Yıldırım: "Uluslararası kuruluşlarla bilgi alışverişi çok önemli" Kitabın yayımlanması nedeniyle bir açıklamada bulunan İstanbul Ticaret Odası Yöne­ tim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Uluslararası Kuruluşlar bilgi alışverişi sağlaya­ rak dünya düzenini dengede tutar" dedi. İstanbul Ticaret Odası, İlk baskısı 1995 yılında yapılan toplam 346 organizasyonu içe­ ren "Uluslararası Kuruluşlar Rehberi'nin yeni basımını yayımladı." Kitabın yayımlanması nedeniyle bir açıklamada bulunan Mehmet Yıldınm özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra büyük bir hızla artan ve uluslararası kuruluşların amacının ülkeler arasındaki her türlü konuda bilgi alışverişini sağlamak olduğunu belirtti. Yıldı­ rım; "Uluslararası kuruluşlar gerek üye ülkeler ve gerekse diğer ülkeler yada kuruluş­ larla karşılıklı işbirliği çerçevesinde faaliyetlerini sürdürerek dünya düzenini dengede tutarlar" şeklinde konuştu. Rehber kuruluşların Türkçe ve orijinal isim, adres, telefon, faks varsa Türkiye temsilci­ liği ve kuruluşun amacı hakkında bilgi vermektedir. İstanbul Ticaret Odası'ndan Şırnak iıalkına tam teşekküllü ambulans. Yıldırım: "Doğu'ya hizmetlerimiz sürecek" Doğu ve Güneydoğu'nun ekonomik sorunlarıyla yakından ilgilenen ve Doğu Holding gi­ bi çeşitli projeler geliştiren İstanbul Ticaret Odası, bölgenin sağlık konusundaki eksik­ liklerini gidermeye yardımcı olmak üzere bu kez de 6 milyar TL. değerindeki tam teşek­ küllü bir ambulansı Şırnak halkının hizmetine verdi. Ambulansın Şırnak Valisi Halil Ulusoy'a teslimi sırasında, bölgenin yoğun sorunlarına karşı her kesimin duyarlı olması gereğine değinen İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, "Sayın Vali ile, bölgenin ekonomik ve sosyal sıkıntı­ larını ve Odamızın bundan sonraki olabilecek katkılannı da görüştük. Bu konuda ortak çalışmamız sürecek" dedi. Şırnak Valisi Halil Ulusoy da, ilin, işsizlik, eğitim, altyapı, sağlık gibi alanlarda pek çok sıkıntısı olduğunu, sağlık alanında, doktor ve ekipman eksiklikleri bulunduğunu, İstanbul Tcaret Odası'nca verilen ambulansın bu nedenle, Şırnak halkı için çok önem taşıdığını anlatarak, İTO'ya teşekkür etti. İTO'nun Şırnak Valisi'ne teslim ettiği ambulans her türlü tıbbi müdahaleye imkan vere­ cek araç gerece sahip bulunuyor. Vali Ulusoy daha sonra, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm'a, ambulans yardımı için bir şükran plaketi sundu. Istanbul Ticaret Odası "Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Yönetifn Sorunları ve Çözümleri" adlı bir kitap yayımladı. Yıldırım: "Ekonomik gelişme, KOBİ'lerle sağlanır" İstanbul Ticaret Odası, KOBİ'ler konusunda yıllardır sürdürdüğü çalışmalara bir yeni­ sini ekleyerek "Türkiye'de küçük ve orta ölçekli işletmelerin yönetim sorunları ve çö­ zümleri" adlı çalışmayı kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sundu. Kitabın yayımlanması nedeniyle bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldırım KOBİ'lerin önemine dikkat çekerek, "Türkiye'de sosyoekonomik gelişim ve sağlıklı kalkınma KOBİ'lerin gelişimi ile sağlanır" dedi. Prof. Dr. Doğan Kargül'e hazırlattınlan kitap, teknik yönden iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yönetim sorunları tartışılarak, KOBİ'lerin işletme düzenleri, insan kay­ nakları, mali yönetimi, envanter akışı, bilgisayar kullanımı, pazarlama ve uluslararası pazarlara giriş, ürün fiyatlandırması, satış yönetimi, yeni bir KOBİ kurulurken takip edi­ lecek aşamalar örneklerle anlatılmakta. İkinci bölümde ise ISO-9000 kalite standardı anlatılmakta ve kalite sistemi ve kalite kontrol çemberlerinin KOBİ'lerde pratik olarak nasıl yönetileceği ayrıntılan ile ele alınmakta. Son olarak da kitap, KOBİ'lerin genel sis­ tem içindeki yerinin analizi ile sona ermektedir. Öte yandan İTO ihracatçılarımız için rehber kitap niteliği taşıyan ülke etütleri serisine bir yenisini daha ekledi. Fas Ülke Etüdü, 1997'de İTO tarafından yayımlanan 15. ülke etüdü. Bundan önce Ürdün, Ukrayna, Mısır, Arjantin, Şili, Meksika, İsrail, Güney Afrika Cumhuriyeti, Azerbaycan, Kenya, Tunus, Senegal, Norveç ve Romanya Ülke Etütleri yayımlanmıştı. Fas Ülke Etüdü kitabında ülke hakkında genel bilgilerin yanı sıra, piyasaya ilişkin mevzuat, işadamları için yararlı bilgiler yer almakta. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Dünya Standartlar Günü dolayısıyla bir demeç verdi. Yıldırım: "Standardizasyon, üreticiler ve tüketiciler açısından büyük önem taşır" 14 Ekim Dünya Standartlar Günü dolayısıyla bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Mal ve hizmetlerin asgari kalitesini, taşıma­ ları gerekli özellik ve şartları gösteren standartların üretici yönünden verimliliği artırdı­ ğı, maliyeti düşürdüğü, seri imalatı kolaylaştırdığı bilinmektedir. Standardizasyon, can ve mal güvenliği, mukayese ve seçim kolaylığı sağlaması açısından tüketici için de son derece önem taşımaktadır" dedi. Türkiye adına Türk Standartlar Enstitüsü'nün 1970 yılında Milletlerarası Standardizas­ yon Teşkilatına yaptığı öneri üzerine, her yılın 14 Ekim gününün. Dünya Standartlar Günü olarak kutlandığını hatırlatan İTO Başkanı Yıldırım, Türk Standartlar Enstitüsü­ nün (TSE) başarılı çalışmalar içinde olduğunun inkar edilemeyeceğini, enstitünün, bu­ güne kadar 13.409 adet standart hazırladığını, bunlardan 1.047'sinin halen mecburi uygulamada olduğunu, TSE markası kullanma sözleşmesi imzalayan firma sayısının da 5.052'ye ulaştığını kaydetti ve "Ancak geçmişte, bir tornavidanın dahi, uzunluğunun mecburi standarda uymadığı gerekçesiyle ithalatının engellendiği gibi olumsuz durum­ larda hatırlardadır" dedi. Mehmet Yıldırım, Rusya, Ukrayna ve Türk Cumhuriyetleri gibi son yıllarda tüketim maddeleri ihracatımızın arttığı ve bavul turizmine konu olan ülkelerde Türk mallarının kalitesiz olduğu imajının düzeltilmesi için, İstanbul Ticaret Odası tarafından TSE mar­ kasının mamullerimizde aranması yolundaki mesajı da.içeren tanıtım filmleri hazırlatıl­ makta olduğunu da açıkladı. Mehmet Yıldırım, konuyla ilgili demecinde, standartlar konusunda AB ülkelerindeki uygulama ve Gümrük Birliği gerekleri konusunda da şu bilgileri verdi. Bilindiği gibi AB ülkelerinde "Yeni Yaklaşım" olarak adlandırılan uygulamaya göre tica­ rette engelleri ortadan kaldırmak haksız rekabeti önlemek için artık tüm malların teker teker AB standartlarına uyma zorunluluğu yoktur. Ancak tüketicinin korunması, mal ve can güvenliği, çevre koruması gibi mülahazalarla belli mal grupları için genel uyulması zorunlu kurallan içeren direktifler (yönergeler) yayınlanmaktadır. AB ile olan Gümrük Birliği süreci içinde 1/95 sayılı ortaklık Konseyi Kararına göre 1.1.1996 tarihinden itibaren 5 yıllık sürede ülkemizin AB teknik mevzuatına, kendi mevzuatını uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Bu amaçla Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından bir Çerçeve Kanunu Tasarısı hazırlan­ mıştır. Mamullerimizin güvenli olarak üretilmeleri ve piyasaya sunulmalan için AB'nin Genel Ürün Güvenliği Direktifi esas alınarak hazırlanan tasarı Odamızca incelenmek­ tedir. Tasarıdaki en önemli yenijiklerden biri tehlikeli malların toplatılmasına ilişkindir. Bu husus 1980'li yıllardan beri Odamızın önerdiği bir husustur. Ancak üreticinin de bu işleme mahkemede itiraz hakkı olmalıdır. Bunun yanında üreticinin kusurlu üründen doğan sorumluluğu ile ilgili olarak da bir Kanuna ihtiyaç bulunmaktadır. Zira Tüketici­ nin Korunması Hakkındaki Kanunun hükümleri bu açıdan yetersizdir. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı,16 Ekim Dünya Gıda Günü'nde, gıda sektörünün durumuna değindi. Yıldırım: "Gıda sektörü ülkemizin en sorunlu sektörlerinden biridir" Mehmet Yıldırım, sektörde geleneksel ticaretten modern ticarete ve marketleşmeye kayışın olumlu olduğunu ancak, dağıtım kanallanndaki bu değişimden onbinlerce gıda toptancısı ve bakkalın olumsuz yönde etkilendiğini kaydetti. 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yö­ netim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım soğuk harp sürecinin sona ermesine rağmen Dünya'da milyonlarca dolarlık silah üretimi ve ticaretinin bütün hızı ile devam etmesi, bir yandan da milyonlarca kişinin Afrika kıtası başta olmak üzere çeşitli ülkelerde açlık­ tan ölmesindeki çelişkiye dikkat çekti. Mehmet Yıldırım olması gerekenin aksine sana­ yileşmiş ülkelerde gıda üretiminin gelişmemiş tanmsal ekonomiye sahip ülkelerden fazla olduğuna işaret ederek, uluslararası kuruluşların ve gelişmiş ülkelerin fakir ülke­ lere gıda yardımı yerine, bu ülkelerden gıda maddeleri üretiminin geliştirilmesine yönel­ melerini tasvip ettiklerini belirtti. Yıldınm ülkemizde gıda sektörünün en sorunlu sektörlerden biri olduğuna değindi, an­ cak dökme satıştan, ambalajlı üretime hızla kayılmasının tüketicinin korunması ve in­ san sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin göz ardı edilemeyeceğini açıkladı. Bu gelişmede geleneksel ticaretten modern ticarete ve marketleşmeye kayışın olumlu etkisinin inkar edilemeyeceğini açıklayan Yıldınm, ancak dağıtım kanallanndaki bu de­ ğişimden onbinlerce gıda toptancısı ve bakkalın olumsuz yönde etkilendiklerini belirtti. Bu sektörün sorunlannın çözümüne büyük ağırlık verdiklerini vurgulayan Yıldırım, eko­ nomik yararı devam ettiği sürece ve rekabet kuralları çerçevesinde Gıda maddeleri top­ tancılığının ve dağıtım sisteminin mevcudiyetini koruyacağı görüşünü dile getirdi. Yıllardır eksikliği çekilen Gıda Kanununun 1995 yılında Kanun Hükmündeki Kararna­ me ile yürürlüğe girdiğini belirten İstanbul Ticaret Odası Başkanı, iki ayrı Bakanlıkça yürütülen iki ayn sicil uygulamasının getirdiği sıkıntı yanında, çeşitli eksik ve aksak noktaların bulunduğunu açıklayarak bu- kararnamenin revize edilerek eksik olan mü­ eyyide hükümleriyle birlikte kanunlaştırılmasının beklendiğini ifade etti. Gıda maddelerindeki farklı KDV oranı uygulamalarının. Odanın yıllardır sürdürdüğü gi­ rişimlere rağmen çözülememesini eleştiren Yıldınm, son aylarda madde bazında ya­ yımlanmaya başlayan gıda kodeksleri hazırlık çalışmalarında Odalanmızın görüşleri­ nin alınmamasını da kınadı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Kamu bankalarının daha önce verdikleri kredileri toplamaya başladıklarını, yeni kredileri kestiklerini belirterek "Oysa, kredilerin tekrar açılması uygun olacaktır." dedi. Yıldırım: "Bankalarımız geçici sıkıntı yaşayan tekstil sektörüne tolerans göstermeli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, bankaların geçici bazı sıkıntılar yaşayan tekstil sektörüne karşı toleranslı davranmaları gereğine değinerek, bunun, uzun vadede ülkenin ve her şeyden önce bankaların yararına olacağını belirtti. Yıldınm, konuyla ilgili demecinde şu hususlan dile getirdi: "Bilindiği gibi tekstil sektörü Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Bu sek­ tördeki bir sıkıntı diğer kesimlere de yansır ve ekonomi olumsuz yönde etkilenir. Ancak halen içinde bulunulan sıkıntılar gibi, bu problemler geçicidir ve sektör istikbal vaat et­ meye devam etmektedir. Nitekim kazak ve benzeri ürünleri kapsayan bazı kategoriler­ de dolan ABD kotalarının yılbaşından sonra açılması, batı ülkelerindeki talep darlığının aşılmaya başlaması nedeniyle ihracat tıkanıklığı geride kalacak ve kısa süre içinde sektör eski canlılığına kavuşacaktır kanısındayız. Birbirleriyle ilişkileri olan sektörlerin ise geçici sıkıntı yaşanan dönemlerde karşılıklı yardımlaşmalan sektörlerin ve ekonominin yararınadır. Bankalarımızın da şu geçici sıkın­ tı döneminde tekstil sektörüne tolerans göstermeleri beklenmektedir. İyi müşteri olan tekstil sektörünün eski aktivitesine kavuşması uzun vadede ülkenin ve her şeyden ön­ ce bankalann yararınadır. Hal böyle iken kamu bankalarının daha önce verdikleri kre­ dileri toplamaya başladıkları, yeni kredileri kestikleri gözlenmektedir. Oysa, kredilerin tekrar açılması uygun olacaktır". Doğu Holding'in öncü projelerinden bir tanesi daha hayata geçiyor: Yıldırım: "Türkiye konut ihracatçısı olabilir' .55 İstanbul Ticaret Odası ve Doğu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, pro­ je ile, bir yandan Doğu Karadeniz bölgesine yeni ve öncü bir sanayi kompleksi kazan­ dırmayı bir yandan da çevreye uygun sağlıklı konutlar üretmeyi amaçladıklarını belirte­ rek, "Prefabrik ahşap ev konusunda Kanada'nın önde gelen üretici firması ile birlikte gerçekleştirilecek bu proje sayesinde Türkiye önemli bir konut ihracatçısı durumuna yükselecektir" dedi. Rize Serbest Bölgesinde faaliyete geçecek olan tesis ile ilk yıl bin daha sonra ise 10 bin prefabrik ahşap konut üretilecek. 50 ile 400 metrekare arasında. Konutların, 150 metrekareye kadar olanları Emlak Bankası'nm konut kredisinden yararlandırılacak Doğu, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz bölgelerindeki ekonomik faaliyetleri canlandır­ mak üzere öncü ve örnek projeler üretmek amacıyla İstanbul Ticaret Odasının girişi­ miyle geçen yıl Aralık ayında kurulan Doğu Yatınm Holding'in projelerinden bir tanesi daha hayata geçiriliyor. İstanbul Ticaret Odası ve Doğu Yatınm Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıl­ dırım, "Prefabrik Ahşap Evler Projesi"nin gerçekleştirilmesi yönünde bir süredir yaptık­ ları çalışmaların, dünyaca ünlü Kanadalı firma NABCO ile ortaklık protokolü imzalan­ masıyla, sonuçlanma aşamasına geldiğini açıkladı. Mehmet Yıldırım, bu konudaki açıklamasında şu bilgileri verdi: "Bilindiği gibi Doğu Holding, kısa ve orta vadede 30 projenin gerçekleştirilmesini öngör­ müştür. Yabancı sermayeye de açtığımız bu projelerle ilgili çalışmalar halen çeşitli aşa­ malarda devam etmektedir. Hepsi Türkiye'nin gelişmekte olan yöreleri için öncü ve örnek olma özelliği taşıyan pro­ jelerimizle ilgili çalışmalarımızı sürdürürken. Kanada Büyükelçisinin, ülkesindeki prefab­ rik ahşap ev üretimi konusundaki gelişmeleri aktararak, Kanadalı firmalann bu projemi- ze büyük ilgi duyduklarını belirtmesinden sonra, uzmanlarımız bizzat Kanada'ya gide­ rek, Montreal ve Toronto'da bu konuda etraflı irfcelemeler ve temaslar yaptılar. Sonuç­ ta, Kanada'nın bu konuda dünyanın en iyisi olduğunu, teknolojik bakımdan da büyük ilerlemeler sağladığını tespit ettik. Amerika kıtasındaki birçok ülkeye ihracat da yapan NABCO isimli Kanada firmasının, ortaklık için en ideal durumda olduğunu anladıktan sonra, uzmanlanmız ve Kanadalı firma yetkilileri projeyi ve ortaklık konusunu etraflıca ele aldılar. İşi en ince ayrıntısına kadar görüştükten sonra, projenin en ideal yöre olan Doğu Karadeniz'in Rize ilinde ger­ çekleştirilmesi kararlaştırıldı ve Kanadalı firmanın Yönetim Kurulu Başkanı ve diğer yetkilileri ve uzmanlarımız, 15-16 Ekim tarihlerinde Rize'ye giderek yerinde inceleme­ ler, saha araştırmalan yaptılar. Rize'deki temaslarımız sırasında, Sayın Vali ve Belediye Başkanı, projeyi heyecanla kar­ şıladılar ve heyetimize büyük yakınlık gösterdiler. Ardından da, 17 Ekim Cuma günü Ka­ nadalı firma ile, projenin ortaklaşa gerçekleştirilmesini öngören bir protokol imzaladık." Yıldırım proje için Rize'nin seçilmesinin nedenlerini ise. Bölgedeki doğanın bu tür ah­ şap konutlarla korunması gereği, bölgedeki ahşap ev geleneğinin yaygınlığı, projenin gerektirdiği kalifiye eleman potansiyelinin varlığı, hammadde kaynaklarının sağlanaca­ ğı Kafkasya ve Sibirya bölgesine yakınlığı, dış pazarlar bakımından birinci hedef olan, Türk Cumhuriyetleri, Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerine yakınlığı olarak sıraladı. Mehmet Yıldırım, Türkiye için yeni ve örnek bir proje olan Prefabrik Ahşap Ev Projesi hakkında bilgi verirken, proje ile 50 ile 400 metrekare arası büyüklükte, her türlü iklime uygun, 100 yıl dayanıklı, depreme mukavim, doğaya uyumlu, ilk yıl için bin, daha son­ ra ise yıllık 10 bin adet prefabrik ahşap ev, toplu konut ve turistik tesis üretileceğini, ilk etapta yalnızca tesiste toplam 200 kişiye istihdam olanağı sağlanacağını, bölgede iş hacminin genişletileceğini söyledi. Yıldırım vatandaşların üretilecek prefabrik ahşap ev­ leri satın alabilmesini kolaylaştırmak bakımından, Emlak Bankasının uygun şartlı kredi açması için, banka genel müdürüyle yaptıktan temasın olumlu sonuçlandığını, aynca üretilecek konutların yurtdışına da pazarlanacağını böylelikle Türkiye'nin, prefabrik ah­ şap ev ihracatçısı durumuna geleceğini de açıkladı. Yıldırım açıklamasının sonunda. Kanada hükümetinin yatınm projesinin tümüyle kredilendirilmesi teklifi getirdiğini, bu konunun incelendiğini belirtti. 28.10.1997 İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Cumhuriyetin 74. Yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Yıldırım: "Türkiye Cumhuriyeti'ni bizden sonraki nesillere en iyi şekilde devretmek zorundayız" Cumhuriyetin 74. Yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınlayan İstanbul Ticaret Odası Yö­ netim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, karanlık günleri, Atatürk'ün önderliğinde Kutsal Kurtuluş savaşı ile geride bırakan Türk Milletinin zaferin ardından, rehavete kapılma­ dan, en ideal devlet yönetim biçimi olan Cumhuriyete ulaşmak için gayret göstermesi ve buna ulaşmasının, dünya tarihinde ender görülen bir durum olduğunu belirtti. Yıldınm, Türk Milletinin, görülmemiş özveri ve mücadele ile kendisine bu armağanı ve­ ren Atatürk ve dava arkadaşlarına karşı sonsuza kadar sürecek bir minnet duygusu içinde olduğunu da kaydederek, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Türkiye Cumhuriyetinin sağladığı imkanları yaşayan Atatürk'ten sonraki nesil olarak, devletimizi ve milletimizi daha da yüceltme yönündeki çabalarımızı artırarak sürdürme­ li, emaneti bizden sonraki nesillere en iyi şekilde devretmek için birlik beraberlik içinde Cumhuriyetimize sahip çıkarak, fırsat kollayan karanlık iç ve dış güçlere fırsat verme­ meliyiz. Bu, Türk milletinin çağdaşlık ve ilerleme adına en önemli görevidir." "Tüccar ve sanayiciyi enflasyon iobisi olarak düşünmek mümkün değildir" diyen İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, tüccar ve sanayicinin enflasyondan en fazla zarar gören kesimlerden biri olduğunu belirtti. Yıldırım: "Enflasyona karşı olan tutumumuzu bundan sonra da en etkin şekilde sürdüreceğiz" Mehmet Yıldırım, İTO'nun, ekonominin en önemli problemi olan enflasyon ile mücade­ lenin en ateşli tarafları olduğunu belirterek, "Çünkü, üyelerimiz olan ticaret erbabı mev­ cut vergi sisteminin de etkisi ile sermayesinin, enflasyon sebebiyle 3 yılda eridiğini gö­ ren, reel olarak kar etmediği halde fiktif kazanç üzerinden vergi veren kişilerdir. Devam­ lı yükselen fiyatlar satışları da olumsuz etkilemektedir. İkame maliyetinin yüksekliği iş çevrelerini zor durumda bırakmaktadır. Yatınmcı üyelerimiz de bu yüzden maliyet he­ sabı, yatırım planlaması yapamamakta, belirsizlik içinde çok defa yatırımdan vazgeç­ mek zorunda kalmaktadırlar" dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, ekonominin ve hal­ kın en önemli probleminin enflasyon olduğunu belirterek, "Enflasyondan fayda görecek bir kesim varsa o da, iş sahibi olmayıp, parasını spekülatif amaçla kullanan arazi ran­ tından ve diğer rantlardan faydalanan kişi ve gruplar olabilir" dedi. Enflasyonun düşürülmesi yolunda alınacak tedbirlerin ciddi olarak düşünüldüğü günü­ müzde, bu yöndeki tedbirliğe karşı olan ve enflasyonun aynı hızla devamında menfa­ ati olan bazı çevrelerden söz edilmesi, hatta bu konuda bir lobinin varlığından bahse­ dilmesi üzerine bir açıklama yapan Mehmet Yıldınm, İstanbul Ticaret Odası'nın, bugü­ ne kadarki bütün çalışma ve raporlarının, enflasyonun ekonomi üzerindeki olumsuz et­ kileri ve enflasyona karşı alınması gereken tedbirleri içerdiğini belirterek, "Ekonomiyi ve dolayısıyla iş çevrelerini ve halkı perişan eden enflasyon ile mücadeleye her platform­ da bundan sonra da en etkin şekilde devam edeceğiz" dedi. Yıldırım şöyle devam etti: "Enflasyonun ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri herkesçe bilinmektedir. Ekonomik büyüme bakımından hayati önemi olan tasarrufları değersiz kılarak harcamaları artır­ ması, sermayeleri eritmesi, gelir dağılımını bozması, iş çevreleri ve yatınmcılann uzun vadeli hatta kısa vadeli plan yapmasını engellemesi, iş düzenini ve barışını bozması enflasyonun ilk akla gelen mahzurlandır. Bu çerçevede enflasyondan faydalanacak olan iş sahibi olmayıp, parasını spekülatif amaçla kullanan, arazi rantından ve diğer rantlardan faydalanan kişi ve gruplar olabilir. Tüccar ve Sanayici, sermayesi enflasyon ortamında 3-5 yılda tümüyle eriyen, reel ola­ rak kar etmediği halde fiktif kazanç üzerinden vergi veren kişilerdir. Devamlı yükselen fiyatlar satışları da olumsuz etkilemektedir. İkame maliyetinin yüksekliği iş çevrelerini zor durumda bırakmaktadır. Yatırımcı üyelerimiz de bu yüzden maliyet hesabı, yatırım planlaması yapamamakta, belirsizlik içinde çok defa yatırımdan vazgeçme zorunda bu­ lunmaktadırlar. Yatırım yapılamaması ticari hayatı sekteye uğratmakta, iş sahası daral­ maktadır. Bu çerçevede Odamızın enflasyonu lehinde bir tutum izlediğini düşünmek ve enflasyon lo­ bisine dahil farz etmek tutarsız ve temelsiz bir iddiadır. Kaldı ki Odamızda Üniversitelerimizin değerli mensuplan ile yapılan toplantılarda enflasyo­ nun düşürülme çareleri ön planda tutulduğu gibi 1980'lerden başlayarak bütün Hükümetle­ re verdiğimiz raporlarda, Başkanlanmızın Hükümet üyeleri ile görüşmelerinde enflasyonun ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri üyelerimizin şikayetleri ve enflasyona karşı alınacak tedbirler hep esas konuları teşkil etmiştir ve bundan sonra da böyle olacaktır. Şimdiye kadar, enflasyonla mücadeleyi zorlaştıracak, engelleyecek karşıt sayılacak hiçbir teklifimiz olmamıştır. Bütün yazışmalanmız, Ekonomik Rapor ve yayınlanmızda, enflasyonu azdıran arazi ve diğer rant türleri ve spekülasyonlara karşı olduğumuz açık­ lıkla belirtilmiştir. Kayıt dışı ekonomimin kayda alınması, enflasyon muhasebesinin uygulanması, rantlann vergilendirilmesi suretiyle tasarruf ve fonlann yatınmlara yönlendirilmesi, vergi veri­ mini artıracak tedbirler raporlarımızın ve Hükümete yaptığımız önerilerin ana maddele­ rini teşkil etmektedir. Bunlann dışında Odamız telif hakkı, bütün basım ve dağıtım masraflannı karşılamak suretiyle 1987 yılından beri enflasyonun mahzurları ve önleme çareleri hakkında araş­ tırmalar yaparak, yayınlamaktadır. Bunlann başlıcalannı şöyle sıralayabilirim: -Türkiye'de Enflasyon-Ziya Öniş, Süleyman Özmucur. -Enflasyonun Hanehalkı Üzerindeki Etkileri-Prof.Dr.Tamer Berksoy. -Enflasyonist Ortamda Faiz Politikaları ve İşletmeler Üzerindeki Etkileri Doç. Dr. Targan Ünal, Dr. Sadi Uzunoğlu, Kerem Alkin. -Enflasyonun Kontrolünde Alternatif Para Programı-Doç. Dr.Hurşit Güneş. -Enflasyon Hızının Ani veya Yavaş Düşürülme Yaklaşmaları Prof. Dr. İzzet Aydın. Enflasyon karşıtı bu denli yoğun çalışma yapan ve devamlı önerilerde bulunan Odamı­ zın enflasyon lobisi gibi bir gruplaşma içinde sayılmasının ancak yeterli bilgi edinilme­ den verilmiş keyfi bir hüküm olacağı açıktır." İTO, Bütçe tasarısı üzerinde ayrıntılı inceleme yaptı. Yıldırım: "1998 bütçe açığının tamamına yakını borçlanmayla karşılanıyor" İTO Başkanı Mehmet Yıldırım "katrilyonluk açığın bütçeyi istikrar bütçesi hüviyetinden uzaklaştırdığına değinerek % 5ÖTık enflasyon hedefine ulaşabilmek için kısmen de olsa, etkileri 1998'de gözlenebilecek olan yapısal tedbirlerin süratle alınması gereğine işaret etti. İstanbul Ticaret Odast Başkanı Mehmet Yıldırım 1998 yılı Konsolide Bütçe tasarısı üzerinde aynntılı inceleme yapma fırsatını bulduklarını belirterek. Tasarı ile ilgili değer­ lendirmelerini ve bazı teşhislerini dile getirdi. Mehmet Yıldırım açıklamasında 14.793 trilyon olarak bağlanan Konsolide Bütçe açığı­ nın 1998'de 4 katrilyon lira olacağını ve toplam borçlanma gereğinin tamamına yakını­ nı oluşturacağına işaret etti. Yıldırım 4 katrilyonluk açığın bütçeyi istikrar bütçesi hüvi­ yetinden uzaklaştırdığına değinerek % 50'lik enflasyon hedefine ulaşabilmek için kıs­ men de olsa, etkileri 1998'de gözlenebilecek olan yapısal tedbirlerin süratle alınması gereğine işaret etti. Bu arada Toplam borç stokunun GSMH içindeki payının da %70 dolayına ulaşarak AB normlarına göre kritik sınıra ulaştığına da İTO Yönetim Kurulu Başkanı tarafından dik­ kat çekildi. Mehmet Yıldınm açıklamasında 1998 yılı bütçe hedefleri arasında kamu harcamaları­ nın reel olarak artınimaması ve kamu kesim borçlanma gereğinin azaltılmasının da yer almasına rağmen, konsolide Bütçenin GSMH içindeki payının % 21'den % 30'a çıkma­ sı, faiz hariç tutulursa bu payın % 15'den % 18'e, cari ve yatınm harcamaları toplamı olarak tanımlanan reel payın % 10'dan % 12'ye yükselmesinin bir çelişki olduğunu di­ le getirdi. Yıldınm buna karşılık bütçenin eğitim ve enerji yatırımlarına büyük ağırlık ver­ diğini bu yönü itibariyle yatınm öncelikleri ile tutarlı bir bütçenin söz konusu olduğunu vurguladı. . 7 2 7 <r^ Ne söyledik. Neden söyledik 7 lO.n.1997 İTO Yönetim Kurulu Başkanı, Rahmi Koç'un, fiyatlarla ilgili önerisi üzerine görüşlerini açıkladı. Yıldırım: "Kâr etmeyelim önerisi, hissi fakat gerçeklere ve ekonomi kurallarına aykırıdır" Mehmet Yıldırım, büyük işletmelerin, yedek fonları ve çeşitli finansman olanakları ile maliyetine satış kararı alsalar bile mevcudiyetlerini devam ettirebileceklerini belirterek "Ancak, ekonominin belkemiğini teşkil eden küçük işletmelerin böyle bir imkanı yoktur" dedi. İTO Başkanı Yıldınm, görüşlerini açıklarken "Popülist politikalarla ekonominin bir yere varamayacağı ve enflasyonun önlenemeyeceği artık bilinmektedir. Türkiye, abes tartış­ malarla vakit kaybedecek lükse sahip değildir. Yapılması gereken, hükümetin anti enf­ lasyonist yapısal tedbirleri almasıdır; işletmelerimiz de bu politikaya, verimliliği artıncı tedbirlerle katkıda bulunabilir" dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Rahmi Koç'un "Kâr etmeyelim" önerisini hissi bir düşünce olarak değerlendirerek, "Bizlerin de gönlü böyle ister, fakat bu öneriyi ekonomi bilimi içine oturtmak mümkün değildir. Gerçekçi bir öne­ ri değildir" dedi. Konuyla ilgili görüşlerini açıklarken, tekelci piyasalar bir yana, üreticilerin serbest reka­ bet şartları altında teşekkül eden fiyatlara müdahale etmelerinin mümkün olmadığını kaydeden Yıldırım, "Bu piyasalarda mal ve hizmet fiyatları piyasa tarafından firmalara empoze edilir" dedi. Yıldınm şöyle devam etti: "Dolayısıyla tüm sektörler veya piyasalar isteseler dahi bu ekonomi kuralına karşı ge­ lip, fiyatımızı indiriyor, kâr etmiyoruz diyemezler. Derlerse dağıtım zincirinin geri kalan bölümü bu rantı paylaşır, netice değişmez. Kaldı ki, Rekabet Kanununa göre fiyatın üretici tarafından satıcıya empoze edilmesi ya­ saktır. Bu durumda üreticinin piyasaya sunulan malının nihai satış fiyatı konusunda ka­ rar vermeye yetkili olmadığı da unutulmamalıdır. Esasen işletmelerin amacı kârın maksimize edilmesidir. Bunun dışında bir saikin eko­ nomide yeri yoktur. Yani ekonomi bilimi laahlakidir. Bu, ahlaksızlık değil ahlakla ilgili ol­ mamayı ifade etmektedir. Ülkemizde henüz serbest rekabet nosyonunun yerleşmediği 1980 yılı öncesi dönem­ lerde, zaman zaman bazı Bakanlar özel sektörün bir süre zam yapmaması için Odala­ ra sirküler göndermişlerdir. Bunların başarı şansı olmadığı o zaman da Odamızca ifa­ de edilmişti. Ancak bu defa 2000'li yıllara girerken Hükümetin ekonomi ile ilgili bir Ba­ kanının bu önerinin arkasına takılmış olması bizi son derece şaşırtmıştır. İkinci olarak, böyle bir uygulamanın Kanunun ruhu itibariyle Rekabet Yasasına aykırı olduğu kanısındayız. Büyük işletmelerin yedek fonları, çok çeşitli finansman olanakları mevcuttur. Bu işlet­ meler maliyetine satış kararı alsalar bile mevcudiyetlerini idame ettirebilirler. Ancak ekonominin bel kemiğini teşkil eden küçük işletmelerin böyle bir imkanı yoktur. Dolayı­ sıyla sayın Rahmi Koç'un bu önerisinin uygulandığını varsaysak bile süreç, küçük iş­ letmelerin batması ile sonuçlanır. Gene sayın Koç'un önerisinin bir yıl içinde başarı ile uygulandığını bir an için kabul edelim. Bu durumda devletin vergi gelirleri kuvvetli bir düşüş göstermeyecek midir? 1998-99 döneminde vergi geliri düşen devlet bütçesinin açıkları daha büyük enflasyon­ lara yol açmayacak mıdır? Bu arada, ekonomi içinde kamunun payının hala % 60'larda olduğu bir ortamda önerinin etkinliğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Netice olarak, popülist politikalarla ekonominin bir yere varamayacağı ve enflasyonun önlenemeyeceğini artık kamuoyu da bilmektedir. Türkiye abes tartışmalarla vakit kay­ bedecek lükse sahip değildir. Yapılacak iş, Hükümetin anti enflasyonist yapısal tedbir­ leri almasıdır. İşletmelerimiz bu politikaya, ancak verimliliği artırıcı tedbirler alarak kat­ kıda bulunabilirler". ^ ^ 725 Ne söylediK Neden söyledik 7 İTO, Gümrük Birliği sürecinde Türk Otomotiv ve Otomotiv Yan Sanayi ile ilgili araştırma kitabı yayınladı. Yıldırım: "Otomotiv sanayiine relobet gücü kazandırılmalı" Kitabın yayını nedeniyle bir açıklama yapan Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türk Otomotiv sanayisinin yapısal ve konjonktürel sorunlar ile karşı karşıya olduğunu belirterek, "Otomotiv sanayisinin rekabet gücünü artırmak için hükümet, sektör ve fir­ ma bazında çeşitli tedbirler alınması gerek. Yayınımızda bu tedbirler açık bir şekilde or­ taya konmaktadır' dedi. İTO bir başka yayınında da İhracatçı ve girişimciler için Moğolistan ile ilgili bilgileri bir kitapta topladı. İstanbul Ticaret Odası Gümrük Birliği ve ekonomimizde yaratacağı etkileri konusunda üyelerini bilgilendirmek amacıyla konunun değişik yönlerini konu alan yayınlara bir ye­ nisini daha ekleyerek "Gümrük Birliği Sürecinde Türk Otomotiv Sanayi'nin ve Otomotiv Yan Sanayi'nin Rekabet Gücü" isimli bir çalışma yayımladı. Prof. Dr. Osman Z. Or­ han'ın İTO için hazırladığı bu çalışmada temel olarak sektörün ülke ekonomisindeki önemi, karşılaşılan sorunlar, AB ile rekabet gücü, bu gücü zayıflatan başlıca faktörler ve rekabet gücünü artırmak amacıyla alınması gereken tedbirler incelendi. Kitabın ilgililerin incelemesine sunulması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, ülkenin gelişmesi bakımından son derece önem taşıyan otomotiv sanayisinin. Gümrük Birliği sürecinde çeşitli yapısal ve konjonktürel sorunlar ile karşı karşıya olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Gümrük Birliği sürecinde, Türk otomotiv sanayisinin rekabet gücünü arttırmak için hem hükümet düzeyinde ve hem de sektör ve firma bazında alınacak tedbirler vardır. Hükü­ met sektördeki üreticiler ile işbirliği halinde, bir ana plan oluşturarak, bunun amaçları­ nın gerçekleşmesine çalışmalıdır. Aynı zamanda hükümet, istikrarlı bir ekonomi sağla­ yarak sektörün gelişmesine ve uluslararası alanda rekabet etmesine yardımcı olmalı- dır. Hükümet, sektörün ihtiyacı olan hammaddelerin ve enerjinin dünya fiyatlanndan verilmesini temin etmelidir. Hükümetlerin yanında sektörce de rekabet gücünü artıracak önlemler alınmalıdır. Bu amaçla, kapasiteler arttınimalı, teknolojik yenilemeye ve yeni modellere yönelik yatı­ rımlara öncelik verilmelidir. Uluslararası rekabete uygun daha az sayıda model üretil­ melidir. Talebi canlandırmak amacıyla düşük faizli otomobil kredileri uygulanmalı ve otomobil kampanyaları hızlandırılmalıdır. Türk otomotiv sanayisinde faaliyette bulunan firmalar da, rekabet gücünü arttırmak üzere bazı tedbirleri almalıdır. Özellikle, Gümrük Birliği anlaşmasının imzalanması son­ rası yerli firmalar, anlaşmanın getirdiği çevresel koşulları anlamak ve bu anlaşmaya uyum sağlayacak çözümleri kısa sürede üretmek durumundadırlar." MOĞOLİSTAN ÜLKE PROFİLİ Bir diğer çalışma olarak ihracatçılarımıza, girişimci işadamlarına ve diğer ilgililere ya­ rarlı olması amacıyla Ülke Profilleri Dizisi hazırlayan İstanbul Ticaret Odası, bu kez Mo­ ğolistan ile gelişmesi beklenen ticari ilişkileri göz önüne alarak "Moğolistan Ülke Profi­ li" kitabını yayın hayatına sundu. Bu kitap Moğolistan'ın ekonomisi, dış ticareti ve piya­ sa yapısıyla ilgili güncel bilgileri içermektedir. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Öğretmenler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Yıldırım: "Eğitim seferberliği, öğretmenlerin toplumda hak ettiği yeri almasıyla başarıya ulaşabilir" Mehmet Yıldırım, eğitim hizmetinin ve öğretmenlik mesleğinin, geleceğin aydınlık ol­ ması için çok büyük önem taşıdığını kaydederek, "Yarınlarımız demek olan çocukları­ mıza verdiğimiz önemi, onlan yetiştiren öğretmenlerimize de göstermeliyiz. Onlar Bü­ yük Türkiye hedefinin temel taşlandır" dedi. 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yöne­ tim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, eğitim seferberliğinin sadece okul binası yaptıra­ rak başarıya ulaşamayacağını belirterek, "Yapılan binaları gerçekten okul yapacak olan öğretmenlerimizdir. Öğretmen açığının giderilmesi ve öğretmenlerin toplumda hak ettiği yeri almasıyla bu seferberlikte başarı kazanabiliriz" dedi. Mehmet Yıldınm, eğitim hizmetinin kalitesinin ülkelerin gelişmişlik düzeyini ortaya ko­ yan göstergelerden çok önemli biri olduğunu vurgularken, şöyle devam etti: "Nitekim, ülkemizdeki bölgeler arası gelişmişlik düzeyindeki farklılıklar ile eğitim kalite­ si ve öğretmen sayısı paralel bir seyir izlemektedir. Öğretmenler, geleceği aydınlatan, çocuklarımızı yönlendiren isimsiz kahramanlardır. Yarınlanmız demek olan çocuklarımıza verdiğimiz önemi, onlan yetiştiren öğretmenle­ re de göstermek gerek. Büyük Türkiye, gelişmiş, müreffeh Türkiye'nin temel taşları olan öğretmenlerin fiziki çalışma şartlarını ve maddi zorluklarını çözümlemede atılan adımlan hızlandırdıkça, Türkiye'miz daha aydınlık yarınlara kolaylıkla ulaşabilecektir. Fedakarlık ve özveri ile ülkemizin geleceğine imza atan, şikayet etmeden eğitim sefer­ berliğine gönül veren öğretmenlerimizin önünde saygı ile eğiliyoruz." İstanbul Ticaret Odasi'ndan il<i kaynak kitap daha; "Nijerya Ülke Etüdü" ve "Japonya Piyasası" Yıldırım: " İhracat pazarlarını çeşitlendiremezsek yerimizde sayarız" Kitapların yayını nedeniyle bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıl­ dırım, "120 milyon nüfusuyla Nijerya önemli bir ihracat pazan özelliği taşıyor. Öte yan­ dan dünyanın süper devleti Japonya da piyasayı iyi tanıdığımız takdirde iş adamlanmız için büyük bir pazar olacaktır." dedi. 1984 yılından beri rehber niteliğinde yurtdışı pazar araştırmalan gerçekleştirmekte olan İstanbul Ticaret Odası, ihraç mallanmız açısından önemli bir potansiyele sahip olan Ni­ jerya pazarını çeşitli yönleriyle inceleyerek, pazardaki imkanları tespit etmek, piyasa koşullarını belirlemek ve elde edilen güncel bilgiler ışığında ihracatçılanmızı bu paza­ ra yönlendirmek amacıyla, "Nijerya Ülke Etüdü" yayınladı. Kitabın, ilgililerin istifadesine sunulması nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım şöyle dedi. "Son derece büyük rekabetin yaşandığı uluslararası ticarette gelişmekte olan ve mil­ yonlarca tüketicisi ile doymamış bir pazar özelliğini taşıyan Afrika Ülkeleri iş adamları­ mıza yeni potansiyel iş olanakları sunmaktadır. Ticarete konu mallarda olduğu kadar, pazarlarda da çeşitliliğe gidilmesi, muhtemel risklerin en aza indirgenmesine de katkı­ da bulunacağından Odamızın hazırladığı 120 milyon nüfuslu Nijerya ile ilgili bu çalış­ ma ayrı bir önem taşımaktadır" dedi. Öte yandan dünyanın süper devletlerinden Japonya pazannı iş adamlarımıza daha iyi tanıtmak amacıyla hazırladığımız "Japonya Piyasası" adlı çalışma Japon toplumu ve Japon iş dünyası hakkında geniş bilgi vermektedir. Kitapta Japon tüketicisinin özellik­ leri, iş dünyası, dağıtım sistemi, ürüne göre satış stratejileri, Japon T"anm Standardı (JAS), ithalat işlemleri, gümrükten mal çekme işlemleri gibi konular işleniyor. Bu çalışmalarla birlikte İTO'nun 1997 yılı içinde yayınladığı kitaplar 65'e ulaştı. istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Lüksemburg Zirvesi sonuç belgesini değerlendirdi. Yıldırım: "AB'nin imzasını inlcar etmesi gibi bir durum ortaya çıl^mıştır" Avrupa Birliği ülkeleri liderler zirvesi sonunda yayınlanan genişleme süreci ile ilgili belge­ nin hayal kırıklığı yarattığını belirten İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldırım, "AB'nin siyasal bütünleşme hareketinin içine Türkiye'nin alınmaması ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin tepkisini anlıyor ve olumlu karşılıyoruz" dedi. Lüksemburg zirvesi belgesinin, çifte standardın, AB'ne Hıristiyan toplumu gözüyle bakanlann ve Kültür ayınmı yapanların hakimiyetini yansıttığını belirten Mehmet Yıldınm, konuyla ilgili görüşlerini açıklarken şöyle devam etti. "AB, bu yanlışlığı düzeltecek bilince ulaşana kadar bizden ödün olarak istenen konu­ larda veya şart konan hususlarda AB ile doğrudan müzakereler dondurulmalıdır. Şüp­ hesiz AB ülkeleri ile ikili ilişkilerimiz devam edecektir. Bizim Avrupalı olmaktan bir kuşkumuz yoktur. Ankara Anlaşması ile Türkiye'ye verilen bir söz vardır. Oysa, son gelişmelerle AB'nin imzasını inkar etmesi gibi bir durum orta­ ya çıkmaktadır. Türkiye'nin AB'ne tam üyeliği, aklı selimin sonucu ve iki tarafın karşılıklı menfaatlerinin birleştiği bir noktadır. Hatalarını anlayacaklarını ümit etmek istiyoruz. Yıldırım: "Anonim ve Limited Şirketlerin sermaye artırımı işlemleri Oda'mızm girişimiyle 2 yıl erteleniyor" İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, Anonim ve Limited Şirketlerin serma­ ye artırımı işlemlerinin 2 yıl ertelenmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinde giri­ şimde bulunduklannı söyledi. Konu ile ilgili bir açıklama yapan Yıldınm, 27.6.1995 tarihli ve 22326 sayılı Resmi Ga­ zete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ano­ nim ve Limited Şirketlerin sermaye artınmı işlemleri için belirlenen 26.Haziran.1997 ta­ rihinin 2 yıl daha ertelenmesi için tek maddelik kanunun, Sanayi ve Ticaret Bakanlı­ ğ ı n c a İstanbul Ticaret Odası'nm girişimleriyle hazırlanarak TBMM'ye sevk edildiğini bildirdi. Bilindiği üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Tebliğ ile bu tarihten önce Ba­ kanlığa dilekçe verenlerin tescil işlemi 31.12.1997 tarihine kadar yapılması gerektiğini belirten Yıldınm 2 yıl daha uzatmanın üyelerimizin mağduriyetini gidereceğini ve bir ra­ hatlık sağlayacağını bildirdi. Yıldırım "Yeni yılın başında kanunlaşması beklenen tasarı uyarınca. Genel Kurul top­ lantılarını yapamayan yada ortaklarına ulaşmama gibi nedenlerle sermaye artırımı iş­ lemlerini tamamlayamayan Anonim ve Limited Şirketler için 2 yıl daha süre tanınacak" dedi. İstanbul Ticaret Odası'nm girişimleri sonucunda Ziraat Bankası Bulgaristan'da şube açmaya karar verdi. Yıldırım:" Yurtdışındaki girişimcilerimizin ihtiyaçlarının karşılanması büyük önem taşır" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Bulgaristan'da halen 1600 civarında Türk firması olduğuna değinerek, "Bu ülkede başanlı işler yapan firmalanmızın bir Türk bankasının varlığına duyduğu İhtiyacın bu şekilde karşılanması, girişimcilerimizin çalış­ malarında büyük kolaylık ve gelişme sağlayacaktır" dedi. Bulgaristan'da iş yapan firmalanmızın bu ülkede bir Türk bankasının varlığına ihtiyaç duyması üzerine, İstanbul Ticaret Odası'nm yaptığı girişimlerle, Ziraat Bankası Bulgaristan'da bir şube açmak için çalışmalara başladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm şu bilgileri verdi: "Bulgaristan'da kapalı ekonomi döneminin çöküşü ile başlayan yeniden yapılanma ça­ baları ile birlikte pazar ekonomisi ve serbest mülkiyetçilik yolunda adımlar atılmış ve ilişkiler normale döndürülmüştür. Bu son derece uygun ortam, coğrafi yakınlık gibi bir kavramla birleşince Bulgaristan'da iş yapan, yapmak isteyen iş adamlanmızın sayısı hızla artmakta ve halen mevcut bir milyo­ nu aşkın ve ülke genelinin 1/9'una ulaşan Türk nüfusu ve kayıtlı 1500-1600 civannda Türk firmasının varlığı ile Bulgaristan Türkiye için büyük bir potansiyel arz etmektedir. Bulgaristan'la ilgili gelişmeler tüm diğer ülkeler olduğu gibi Odamız tarafından yakından izlenmektedir. Bu çerçevede Bulgaristan'da iş yapan firmalarımızdan alınan ve banka­ cılık işlemlerinde bir Türk bankasının eksikliğinin hissedildiğini belirten başvurular üze­ rine Türkiye Bankalar Birliği nezdinde yapmış olduğumuz girişimler olumlu sonuç ver­ miş olup TC Ziraat Bankası'nın Bulgaristan'da şube açmak için Bulgar Merkez Bankası'na resmi lisans müracaatında bulunduğu ve iznin alınmasını müteakip faaliyete ge­ çeceği öğrenilmiştir. Yurtdışında faaliyet gösteren Türk girişimcilerinin her tür sorununun bu örnekte olduğu gibi hassasiyetle izleneceğini önemle belirtmek isterim." istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, ekonomide 1997 yılını ve 1998 beklentilerini değerlendirdi. Yıldırım: "İstikrarsızlık ve yüksek enflasyona rağmen özel sektörün dinamizmiyle büyüme sürmüştür" Mehmet Yıldırım, bütçe, parasal operasyonlar gibi araçların kapsamı, devamlılığı ve geçerliliği hususlarında gerek hükümette gerekse diğer çevrelerde bir kararsızlık ve te­ reddüt görülmekte olduğunu, bu nedenle ekonomik istikrardan söz etmek için vaktin henüz erken olduğunu da ifade etti. Geride bırakmakta olduğumuz 1997 yılının ekonomik yönden bir değerlendirmesini ya­ pan ve 1998 yılma ait beklentilerini açıklayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, siyasal ve ekonomik istikrarı sağlama konusunda ortaya çı­ kacak gelişmelerin gelecek yılın kaderini belirleyeceğini ifade etti. Mehmet Yıldınm söz konusu değerlendirme ve beklentilerini şu şekilde açıkladı: Ülkelerin kalkınması ve gelişmesi, ekonomik kararlarda doğruları bulmak ve devamlı­ lıkla mümkündür. Ekonomik istikrar şeklinde adlandırabileceğimiz bu durum ise uyumlu ve geniş tabana dayalı Hükümetlere yani politik istikrara ihtiyaç gösterir. Son iki yılda böyle bir istikrar­ dan söz edilemez. 1996 yılında olduğu gibi 1997 yılı da uyumdan uzak. Hükümet de­ ğişiklikleri ile geçmiş olup, Haziran sonunda kurulan 55. Hükümet de dışarıdan destek­ li bir azınlık koalisyonudur. Buna rağmen ülkenin ihtiyaç duyduğu acil kararlara yönelik sorumlu bir yaklaşım sergilemesi ümit vericidir. İç politikanın bu durumuna ve dış politikanın yönlendirilmesi konusundaki kısa vadeli kararsız tutuma karşılık Türk ekonomisi büyümesini sürdürmektedir. Kamu açıkları ve enflasyon gibi kronik sorunların devam etmesine rağmen 1996 yılında %7.1 büyüyen GSMH bu yılın ilk 9 ayı itibariyle de %6'y« aşan oranda büyümeyi gerçekleştirmiştir. Bu başarı hemen tamamen özel sektörün dinamizmi ve girişimciliği sayesinde mümkün olmuştur. Sanayi üretim endeksinin yıl ortalarından bu yana hızlı bir artış göstermesi ümit vericidir. Endeks Temmuz'da % 1 1 , Ağustos'ta %13 artışın üzerine Eylül'de %21 gibi rekor bir oranda yükselmiştir. İhracatımız içinde sanayi ürünleri payının %90'a yak­ laştığını bu vesile ile belirtmek isterim. Ancak kamu sektörünün bu gelişmelere ayak uydurabildiğini söylemek kolay değildir. Enflasyona yol açan başlıca faktörün kamu finansman açığı, diğer bir ifade ile bütçe açığı olduğu bilinmektedir. Yıldan yıla katlanmakta olan konsolide bütçe açığı 1996'da iki kat yerine 4 kat artmış ve yıl sonunda 1213 trilyona çıkmıştır. Denk olarak takdim edilen 1997 bütçesi de kısmen gelir kalemlerinin fiktif olması kıs­ men de özelleştirmeden beklenen gelirin elde edilememesi sebebiyle tahmin edildiği gibi açık vermektedir. Başlangıçta 6255 trilyon TL. olarak bağlanan 1997 bütçesinde harcamalann tahminleri aşması sebebiyle ek bütçe yapma gereği duyulmuş ve TBMM'de 1835 trilyonluk ek ödenek yasası Kasım sonunda kanunlaşmış böylece büt­ çe büyüklüğü 8 katrilyonu aşmıştır. Borç faiz ödemeleri, personel harcamaları ve sos­ yal güvenlik kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan bu işlem sonunda bütçe açığının 1996'nın iki katını aşarak 2625 trilyona varması beklenmektedir. Bütçe açıklarının böyle katlanarak büyümesi iç borçlanmanın da katlanarak artmasına sebep olmaktadır. 1995 sonunda 1360 trilyon TL. olan iç borç stoku 1996 sonunda 3150 trilyona çıkmış. 1997 Eylül itibariyle ise 5 katrilyonu aşarak 5180 trilyona ulaşmıştır. Tahminlere göre 1998 yılında 5.9 katrilyonu bulacak olan borç faizi ödemeleri sebebiy­ le harcamalar bütçesi 14.8 katrilyon olarak tespit edilmiştir. Bütçe gelirlerinde beklenen % 99'luk artış gerçekleştiği takdirde dahi gelirler toplamı 10.8 katrilyonda kalacak ve bütçe 4 katrilyon açık verecektir. Bu açığın finansmanı yanı sıra iç ve dış borç anapara ödemelerini karşılamak üzere 1998 yılında 12 katrilyon tutannda iç borçlanmaya git­ mek gerekeceği tahmin edilmektedir. Yeni hükümet tarafından borç sorunu ve onun yol açtığı enflasyonla mücadele maksadı ile hazırlanan 3 yıllık bir program sonunda enflasyonun %3'e düşürülmesi öngörülmüştür. Programın birinci yılı 1998 bütçesine bir istikrar programı şeklinde monte edilmiş ve 1998 sonunda enflasyonun %50'ye düşürülmesi hedeflenmiştir. Fakat kamu üretimi fiyatlannın sabit tutulması ve iç borçlanmanın önceden tespit edilen sınırlar içinde kalması gibi esas- lara dayanan bu programın başarıya ulaşması biraz zor görünmektedir. Çünkü enflas­ yonun esas kaynağı kamu açıkları yani son görünür şekliyle bütçe açığı ve sosyal güven­ lik açığıdır. Bütçe açığını kapatmak maksadıyla vergi mevzuatında öngörülen bazı değişikliklerin ne kadar tatminkar sonuç vereceğini tahmin etmek zordur. İkinci olarak döviz kurlanm suni olarak baskı altında tutmak ihraç mallarımızın rekabet gücünü olumsuz etkileyeceği ve bu uğurda rezervleri kullanmak makul olmadığına göre dolar ve mark biraz daha yavaşlamış da olsa yükselmeye devam edecektir. Bu durumda piyasa fiyatları bir tarafa, kamu kuruluşlarının ürün fiyatlarını dahi sabit tut­ mak imkansızlaşacaktır. Artan iç borç ve faiz ödemelerini karşılamak ve bütçeyi bu ipotek altından kurtarmak için özelleştirmeye ağırlık vermek gerekecektir. Özelleştirme Kanunu'nun 18.maddesinde geçen Nisan ayında gerçekleştirilen değişiklik ile birlikte artık Anayasa bakımından bir engelleme söz konusu olmayacaktır. Kuruluşların rekabet güçlerini ar­ tıracak ve dünya ekonomisine entegre olacak bir yapıya kavuşmalarını sağlayacak bir özelleştirme daha hızlı gerçekleştirilebilecektir. Böyle bir özelleştirme öncelikle kamu bankalan ve liman hizmetlerinden başlatılmalıdır. Hükümetin ekonomik problemlerde önceliği kamu finansmanı ve enflasyonun kont­ rolüne vermesi doğru bir teşhistir. Ancak vergi, bütçe, parasal operasyonlar şeklinde kullanacağı araçların kapsamı, devamlılığı ve geçerliliği hususunda gerek Hükümette, gerekse Hükümet dışı çevrelerde bir kararsızlık ve tereddüt görülmektedir. Bu bakım­ dan ekonomik istikrardan söz etmek için vakit henüz erkendir. 1998 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan Yıl içindeki gelişmelerin özeti Refah Partisi Anayasa l\/lahl<emesi tarafından l<apatıldı. Genel Başkan Necmettin Erbakan ile bazı yöneticilere 5 yıl siyaset yapmama cezası verildi. Türkiye genelinde faaliyette bulunan 79 kumarhane kapatıldı. IMF ile 18 aylık "Gözden Geçirme Programı" adında bağlayıcılığı olmayan ve IMF'den kredi kullanımını öngörmeyen bir program imzalandı. Mali Milat uygulamasını da içeren yeni vergi yasası TBMM'de kabul edildi. Rusya'da patlak veren ekonomik kriz, dünya finans çevrelerinde panik yarattı. Rusya moratoryum ilan etti. Hapis cezası kesinleşen Recep Tayip Erdoğan Danıştay tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından düşürüldü. Roma'da yakalanan bölücü başı Abdullah Öcalan İtalyan hükümeti tarafından göz hapsine alındı. Apo'nun iadesine yanaşmayan ve adeta arka çıkan İtalya'ya karşı Türkiye'de büyük bir öfke başladı. İtalyan mallarına karşı boykot çağrılan yapıldı. Muhalefet partileri tarafından; Türkbank ihalesinden dolayı Başbakan Mesut Yılmaz hakkında verilen gen­ soru önergesi TBMM'de kabul edildi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümet gensoru ile düşürülmüş oldu. Ekonomik kriz paketi açıklandı. Yıl içindeki gelişmelerin kronolojik seyri 4 Ocak Yeni yıla Dolar 206.100 lira, Mark 114.990 liradan başladı. Bir önceki yıla ait tüketici fiyatlan artış oranı %85,7, toptancı fiyatlan artış oranı %75,9 olarak açıklandı. 14 Ocak İstanbul Ticaret Odası 116. kuruluş yılını kutladı. 7 Oca^ Ahmet Necdet Sezer Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na seçildi. 17 Ocak: Anayasa Mahkemesi Refah Partisi'ni kapattı. Genel Başkan Necmettin Erba­ kan ile bazı yöneticilere 5 yıl siyaset yapmama cezası verildi. 11 Şuftaf Türkiye genelinde bulunan 79 kumarhane kapatıldı. 1 Nisan Türkiye ile KKTC arasında ortaklık konseyi bildirisi yayınlandı ve tam entegrasyona ilk adım atıldı. İki ülke arasında ekonomik komite kuruldu. 22 Nisan Okuduğu bir şiirden dolayı 10 ay hapis cezasına çarptınlan İstanbul Büyük­ şehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan'ın hapis cezasının ertelenmeyeceği ve paraya çevrilmeyeceği açıklandı. 13 Mayıs Toplu sözleşme ve grev hakkı içermediği için sendika yasa tasarısını protes­ to eden memurlar hakkında adli tarihin en geniş soruşturması açıldı. 1 Temmuz IMF ile yeni bir ekonomik program imzalandı. 3 Temmuz Yen\ vergi yasası TBMM'de kabul edildi. 1 Eylül Rusya'da patlak veren ekonomik kriz, dünya finans çevrelerinde büyük panik yarattı. Rusya, moratoryum ilan etti. 20 Ekim Suriye, Adana'da yapılan antlaşmayla, 20 yıldır PKK'ya verdiği desteği çeke­ ceğini taahhüt etti. 22 Ekim DGM Başsavcılığı, Türkbank ihalesini incelemeye aldı. 29 Ekim Baku - Ceyhan Deklerasyonu imzalandı. Adana'dan kalkan THY uçağını ka­ çırıp Cumhuriyet Bayramı törenlerinde eylem yapmayı planlayan terörist güvenlik güç­ lerince öldürüldü. / Kasım Almanya'da faaliyet gösteren ve karases olarak adlandırılan Metin Kaplan'ın liderliğini yaptığı Anadolu İslam Cumhuriyeti adlı örgütün ölüm timinin 75. Yıl kutlama törenleri sırasında anıtkabir'e patlayıcı yüklü bir uçakla intihar dalışı yapmayı planladık­ ları ortaya çıktı. İddialara göre tim, bu amaçla Bursa'da özel bir uçak kiralamış ve de­ neme uçuşlan yapmış. 5 Kasım Danıştay, 10 aylık hapis cezası kesinleşen Recep Tayip Erdoğan'ı İstanbul Büyükşehir Belediye Baykanlığı'ndan düşürdü. 13 Kasım Roma'da yakalanan bölücü başı Abdullah Öcalan İtalyan hükümeti tarafın­ dan göz hapsine alındı. Türkiye'nin iade talebi ret edildi. İtalyan hükümetinin tutumu Türk halkı tarafından büyük tepkiyle karşılandı. 6 Kasım Apo'nun iadesine yanaşmayan ve adeta arka çıkan İtalya'ya karşı Türkiye'de büyük bir öfke başladı. İtalyan mallarına karşı boykot çağrılan yapıldı. Sivil toplum ör­ gütleri ve İtalyan firmaları ile ortaklığı bulunan Türk firmalarının sahipleri İtalyan ortak­ larına çağrılar göndererek Apo'nun iadesi için baskı yapmalannı istediler. TOBB önderliğindeki özel sektör kurumları İtalya Odalar Birliği'ne gönderdiği mektupta İtalyan ürünlerine boykot uygulanacağını belirtti. 20 Kasım Türkiye'nin tüm uyarılarına kulak tıkayan İtalya terörist başını serbest bırak­ tı. Roma İstinaf Mahkemesi Öcalan'ın zorunlu ikametine karar verdi. Türkiye'de İtal­ ya'ya yönelik tepki doruk noktasına ulaştı. İtalya'dan ithal edilen mallar sokaklarda çiğ­ nendi, tüm İtalyan mallanna karşı sürdürülen boykot daha da sertleşti. 25 Kasım Muhalefet partileri tarafından; Türkbank ihalesinden dolayı Başbakan Mesut Ne söyledik Neden söyledik ? 138 Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesi, TBMM'de 314 oyla kabul edildi. Böylece Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümet gensoru ile düşürülmüş oldu. 74 A r a / * Ekonomik kriz paketi açıklandı. 7 Aralık Roma İstinaf Mahkemesi, uluslararası hukuku hiçe sayarak, Türkiye'nin iade talebini kesin olarak reddetti ve Apo'nun zorunlu ikamet kararını da kaldırdı. İTO Servis araçlarının plakalannın d.onduruimasına karşı çıkıyor. Yıldırım: "Plaka tahdidi uygulanması halinde, rekabet ortadan kalkacaktır" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım "Bu uygulama milyonlarca liraya alınıp satılan plakaların maliyetlerinin artmasına neden olacak başta öğrenci taşımacılığı üc­ retlerin yükselterek velileri mağdur edecektir" dedi. İstanbul Ticaret Odası Servis araçlannın plakalannın dondurulmasına karşı çıkıyor. Mehmet Yıldırım "Plaka tahdidi uygulanması halinde rekabet ortadan kalkacak ve mev­ cut araç sahiplerin imtiyazlı bir konuma gelecek" dedi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım'ın yaptığı açıklama şöyledir; "Bilindiği üzere son yıllarda Servis İşletmecileri Esnaf Odası, başta okul servis araçlan olmak üzere servis araçlannın plakalannın dondurulması için büyük bir mücadele vermektedir. Geçtiğimiz hükümetler döneminde bu yönde alınan bir Bakanlar Kurulu Karan mevzuata aykınlığı nedeniyle durdurulmuştu. Bu defa. Trafik Kanununda yapılan yeni bazı düzenlemelerden de cesaret alarak, İl Trafik Komisyonuna servis araçları plakalarının dondurulmasıyla ilgili bir teklif götürü­ leceği öğrenilmiştir. Plaka tahdidi uygulaması başlatıldığı takdirde rekabet önemli ölçüde smırlandınlmış olacaktır. Aynca mevcut araç sahiplerinin imtiyazlı bir konuma getirilmesi suretiyle, bunlara haksız bir rant sağlanmış olacaktır. Milyonlarca liraya alınıp satılan plaka ma­ liyetlerinin ve rekabetin ortadan kalkmasının olumsuz etkileri nedeniyle başta öğrenci, taşımacılığı ücretlerinin artması ve kalitenin bozulması, bu uygulama sonucu kaçınıl­ maz görünmektedir. Zira taşıma ücretleri esnaf odaları tarafından belirlenmektedir. Bu­ nun faturası ise, şüphesiz öğrenci velilerinin sırtına yüklenmiş olacaktır. Okul servis araçjan bilindiği gibi yılın belirli bir dönemi içinde faaliyet göstermektedirler. Ayrıca bu araçlar, herkesin ücret ödeyerek yararlandığı araçlardan değildir. Bu itibarla servis araçları dolmuş taksi gibi klasik ticari araçlardan farklıdır. Halen okul dönemi dı- NesöyMik, Neden söyledik 7 /40 şında bu araçlar başka alanlarda da kullanılabilmektedir. Plaka tahdidi bu imkanı da or­ tadan kaldıracak ve verim düşüşüne neden olacaktır. Öte yandan artan nüfus ve buna paralel olarak yükselen öğrenci sayılan karşısında tahditli plaka uygulaması ile sağlıklı bir taşımacılık yapılması mümkün görülmemektedir. Bu itibarla plaka tahdidinin, rekabeti ortadan kaldırarak hizmetlerin kalitesiz ve fahiş fi­ yatlarla sunulmasına neden olacağı ve belli kişilere haksız kazanç sağlamaktan başka hiç bir yararının olmadığı açıktır. Rekabet Kanununa ve kamu yararına aykırı olan bu uygulamaya tüm halkımızın, özellikle öğrenci velilerinin ve basınımızın karşı çıkacağı ve bu oyuna gelmeyeceği ve gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz". 22.1.1998 Yıldırım: "İsrail'den sonra Macaristan ile serbest ticaret anlaşması imzalanması sevindiricidir" Yıldırım, Gümrük Birliği döneminde Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkeler ile olan politikaya uyum göstermek amacıyla çeşitli Serbest Ticaret Anlaşmalan imzalanmasının önemi­ ni dile getirerek "Gerek ihracatçılarımıza sağlayacağı avantajlar, gerekse de ucuz ham­ madde sağlanması açısından ithalatçılarımıza, sağlayacağı yararlar nedeniyle bu an­ laşmanın yürürlüğe girmesi hepimizin lehinedir" dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım İsrail'den sonra ikinci olarak Macaristan ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasının sevindirici olduğunu söyledi. Mehmet Yıldırım konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde açıkladı. Bilindiği üzere, ülkemizin ekonomik büyümesinin en önemli dinamiğini teşkil eden ihra­ catın artması, yeni pazarlar yaratılması ve mevcut pazarlardaki payımızın geliştirilme­ si Gümrük Birliği döneminde en başta gelen hedefimiz olmaya devam etmektedir. Gümrük Birliği döneminde Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkeler ile olan politikasına uyum göstermek amacıyla çeşitli Serbest Ticaret Anlaşmaları imzalanması gerekmektedir, ilk olarak İsrail ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmış, ikinci olarak da Macaristan'a sıra gelmiştir. Macaristan ile olan anlaşma 8 Ocak 1997 tarihinde imzalanmış ve TBMM tarafından 21 Ocak 1998 tarihinde onaylanmıştır. Macaristan ile 1996 yılı itibariyle 200 milyon dolar civannda olan ticaret hacmimizin bu anlaşma ile 500 milyon dolar civanna çıkaniması hedeflenmiştir. Bu ülkeyle olan itha­ lat ihracat rakamlanmıza bakıldığında iki ülke arasındaki ticaretin daha da artınimaya müsait olduğu görülmektedir. 1996 yılında bir önceki yıl itibariyle ihracatımız % 35 azal­ mış, ithalatımız ise % 34.9 artmıştır. 1997 yılının ilk dokuz ayında ihracatımız 96 milyon $ ithalatımız ise 59 milyon $ olmuş, Ate söyledik Neden söyledik 7 742 bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatımız % 28 artmış, ithalatımız ise % 20 azal­ mıştır. Gerek ihracatçılarımıza sağlayacağı avantajlar, gerekse de ucuz hammadde sağlanması açısından ithalatçılarımıza sağlayacağı yararlar nedeniyle bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi hepimizin lehinedir. Ayrıca Litvanya, Estonya, Slovakya ile yapılan anlaşmaların da TBMM tarafından 21 Ocak 1998 tarihi itibari ile onaylanmış olması dış ticaret ile uğraşan kişilere yeni imkan­ lar tanınmasını sağlayacaktır. İTO, Vergi tasarısı ile ilgili endişelerini, milletvekillerine gönderdiği mektupla dile getirdi. Yıldırım: "Vergiden kaçan yok, beyanname işkencesine son verin" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bütün milletvekilleri­ ne birer mektup göndererek, ülke ekonomisi ve kamu maliyesi bakımından, tasarıya eklenmesi veya tasarıdan çıkartılması gereken hususları dile getirdiklerini kaydederek, "Tasarının, eksiklik ve yanlışlıkları düzeltilerek kanunlaşması, ülke için tarihi fırsat ola­ caktır" dedi. İstanbul Ticaret Odası, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonuna gelen Vergi Tasarısının ba­ zı eksiklik ve hatalannın düzeltilerek yasalaşması yönündeki çalışmalan çerçevesinde, milletvekillerine birer mektup göndererek, tasarının Parlamento'daki görüşmeler sıra­ sında, gerçek ihtiyaçlar paralelinde düzeltmeye tabi tutulması gereğini dile getirdi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldırım, vergiden kaçan olmadığını ancak beyanname işkencesine son verilmesi­ ni istediklerini belirtti. İstanbul Ticaret Odası mektupta milletvekillerine şu şekilde seslendi: "İstanbul Ticaret Odası olarak, yıllardan beri gerçekleştirilmesi için çaba sarf ettiğimiz vergi reformunun sağlanmasına yönelik olarak hazırlanmış olan ve halen TBMM gün­ deminde bulunan Vergi Tasansının bazı eksikliklerinin ve hatalannın olumlu katkılannızla en iyi şekilde düzenlenerek süratle kanunlaşması beklentisi içerisindeyiz. Ülke ekonomisi, kamu maliyesi ve ticaret alemi bakımından büyük önemi olan tasannın, bu tarihi fırsattan istifade ederek en yararlı olacak şekilde kanunlaşabilmesi için, aşağıda özetlenen görüşlerimiz doğrultusunda tadili, değerlendirmelerinize ve takdirle­ rinize sunulur". Mehmet Yıldırım'ın açıklamasına göre, İTO'nun milletvekillerine gönderdiği mektupta, vergi tasansı ile ilgili görüş ve öneriler 3 bölümde toplanıyor. Tasarıda yer alması zorunlu görülen hususlann yer aldığı birinci bölümde şu hususlar dile getirildi. Enflasyon Muhasebesi: Bu noksanlık sermayenin vergilendirilmesine yol açmaktadır. Teşebbüs gücünü kıran bu hale son verilmelidir. Kaldı ki önceki hükümet, döneminde Devletin bu hususta verilmiş taahhüdü vardır. Tüm Masraflarm Kabulü: Mükelleflerin tüm masraflarmın matrahtan indirilmesi teşvik edilirse, herkes belge almak zorunda kalır.ve Maliye'nin geliri artar. Faiz, Repo ve Hisse Senedi Gelirlerinden Stopaj Yapmakla Yetinilmesi: Formali­ telerden ve mükelleflerin altmdan kalkamayacağı hesaplamalardan sistemi arındırmak için faiz, repo ve hisse senedi gelirleri sadece stopaja tabi tutulmalıdır. Kayıt dışı olma­ sı imkansız bu tür gelirlere uygulanacak iyi bir stopaj düzenlemesi, Hazineye istediği geliri derhal tahsil etme olanağı sağlayacağı gibi mükellefleri de beyan külfetinden ve cezaya muhatap olmaktan kurtaracaktır. Bunun finans sektörüne ve ekonomik geliş­ meye küçük tasarrufların teşviki dolayısıyla, büyük katkısı olacaktır. Mektupta, tasarıdaki bazı maddelerin de ülke ekonomisine büyük zararı olacağı kayde­ dilerek bu maddeler şöyle sıralandı. Gizli- Servet Beyanı: Tasarı, kaynağı izah edilemeyen her türlü serveti, gelir gibi ver­ gilendirmektedir. Nitekim Tasarının 52. maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen Geçici 48. madde, 28 Şubat 1998 tarihindeki servetlerin beyanını öngörmüştür. Bu hüküm mükellef açısından geriye doğru olarak, gerek gelir vergisi gerekse diğer vergi kanunları ile vergi dışındaki kanunlar açısından (Mal Bildirimi Kanunu) yeterince güven verici değildir. Bu nedenle beklenen amacı sağlamadığı gibi ihtilafları artıracak­ tır. Bu beyana dayanarak geçmiş yıllara ilişkin ikmalen tarhiyat yapılmamalıdır. Götürü Vergi Kalkmalıdır: Tasarının 52.maddesiyle Gelir Vergisi'ne eklenen Geçici 44.madde, götürülüğü (3) yıl muhafaza etmektedir. O tarihteki iktidarın mükelleflerin 1/3'ünü oluşturan bu kişiler için nasıl bir hüküm getireceği belli değildir. Bu durumda götürülük devam edecektir. İşletmeler Kapatılmamalıdır: Tasarının 14.maddesi, bazı hallerde hapis cezası ön­ görmektedir. Bu durum, işletmelerin kapatılması sonucunu yaratır ve bundan ülke eko­ nomisi zarar görür. Ekonomik suça ekonomik ceza verilmelidir. Mehmet Yıldınm imzasıyla gönderilen mektubun son bölümünde de tasarıdaki değişti­ rilmesi gereken maddeler üzerinde duruldu. Bu bölümde mükelleflerin teşhiri, işi'bırakma, menkul kıymetlerin borsa rayici ile değeriendirilmesi, uzlaşma komisyonu üyeleri, limited şirket ortaklannın sorumluluğu, yatırım indirimi, geçici vergide yanılma payı ve geriye dönük vergileme ile ilgili 7 madde üzerindeki yanlışlıklar anlatıldı. İTO Başkanı, hazine bonolarıyla ilgili ilanların yanıltıcı olduğunu açıkladı Son günlerde Hazine Müsteşarlığının, 134 gün vadeli %35 dönem faizli (yıllık bileşik ge­ tirt %126) Hazine bonosu satışlanna ilişkin ilanlannda; "1 Ekim 1998 tarihinden itibaren Hazine Bonosu ve Devlet tahvilleri üzerinden yapılan stopaj kesintisinin kaldırılmış" bu­ lunduğu ve bu senetler üzerinden elde edilen gelirin "net" olduğu vurgulanmaktadır. "İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım yaptığı açıklamada ödemede bulu­ nan kuruluş (Hazine) açısından bu ibareler ve ödemenin net olmasın keyfiyeti doğru ol­ makla beraber, halk nazarında bu gelirierin vergi dışı olduğu intibaını vermekte oldu­ ğuna dikkat çekmiştir. Oysa stopaj olsun olmasın Devlet Tahvili ve Hazine bonosu gelirierinin belli bir limiti geçtiği (1998 için 11 milyar lira) takdirde beyana tabi olup bu gelirier üzerinden gelir vergisi ödenmesinin zorunlu olduğu Bakanlıkça belirtilmiştir. Yıldırım, ilanlarda altı çizilen "net" ibaresinin halk nazarında "vergisiz" olarak algılandı­ ğından, ilanlarda bu tür gelirierin de gelir vergisine ve tabi olduğu ve beyan mecburiye­ ti kayıtlanna girdiğinin vurgulanması gerektiğini açıkladı. İstanbul Ticaret Odası 1998 yayınlarına 7 araştırma kitabı birden yayınlayarak başladı. Yıldırım: "İş dünyamıza ve ülke yöneticilerine doğruları gösteriyoruz" Yeni Ülke ve sektör araştırmalarının iş dünyasının hizmetine sunulması nedeniyle bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm "Yayınlarımızla Uluslara­ rası ticaret alanındaki yeni fırsatları iş dünyamıza aktarırken, karar alıcı meroHere de yol gösterici olmak amacındayız" dedi. 1997 yılında ekonomiyle ilgili 68 araştırma kitabı yayınlayan İstanbul Ticaret Odası, İh­ racatın geliştirilmesi, yeni pazar olanakları yaratılması ve çeşitli sektörlerin tanıtılması amacıyla yayın hizmetine devam ediyor. 1998 yayın çalışmalanna hızlı başlayan İTO 7 araştırma kitabı birden yayınladı; "Kanada Ülke Profili ve Deri Eşya Ayakkabı İhracat Pazar Araştırması" kişi başına ayak­ kabı tüketiminde dünyanın önde gelen ülkelerden Kanada'da ayakkabıların yüzde 80'den fazlasının ithal edilmesinden dolayı doğan potansiyel pazar hakkında bilgi veriyor. "Kanada İşlenmiş Gıda Ürünleri Piyasası İhracat Pazar Araştırması", Türk İhracatçı fir­ malarını bu pazar hakkında bilgilendirmeyi, gıda ürünleri ticaretinde iç piyasaya ilişkin yasal düzenlemelere ve bu kapsamda etiketleme, paketleme ve sağlık düzenlemeleri­ ne yer vererek, gerek ihracatçılanmızın gerekse ihracata dönük mal üreten firmalanmızın gıda ve ürün standartlarına mal temin etmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. "Bakkaliye Sektörünün Profili ve Rekabet Olanakları" adlı çalışma, özellikle son yıllar­ da başta İstanbul olmak üzere yurdumuzun her yerinde hızla çoğalan alış-veriş mer­ kezleri nedeniyle değişikliğe uğrayan alış-veriş kültürümüz ile birlikte sorunlannın arttı­ ğı görülen bakkaliye ve etkileşimde olduğu diğer sektörlerin rekabet ortamındaki anali­ zini yapıyor. "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği" gıda maddesi üretimi ve tüketimi ile ilgili faaliyette bu­ lunan bütün işadamlannm uymak zorunda olduğu genel kurallan içeren Türk Gıda Ko- deksi Yönetmeliği'nin kolayca kullanımım sağlamak amacını taşıyor. "Macaristan Ülke Profili, Gıda Piyasası ve Tijrkiye-Macaristan Serbest Ticaret Anlaş­ ması" kitabında Eski Doğu Bloğu Ülkeleri arasında serbest piyasa ekonomisine geçişi en çabuk gerçekleştiren ülke olan Macaristan inceleniyor. "Mermer Araştırması" Ankara, Bilecik, Marmara Adası, Balıkesir, Afyon, Denizli gibi üretim bölgelerinde yüzyüze temaslar ve yerinde ziyaretlerle temin edilen bilgiler ışığın­ da hazırlanarak, dünyanın zengin mermer rezervlerine sahip sayılı ülkeler arasındaki Türkiye'nin durumunu yansıtıyor. 1985' den itibaren düzenli olarak her ay yayınlanan "Aylık Ekonomik Veriler" isimli İTO periyodik yayınında da ekonomimizde güncelliğini koruyan ve en son yayınlanan ista­ tistik! verilerin bir genel değerlendirilmesi yapılıyor. Ocak ayı ekonomik verilerinin ele alındığı çalışma milli gelir-yatırım teşvikleri, yabancı sermaye izinleri-istihdam, üretimimalat sanayi, dış ticaret, fiyat indeksleri, İTO'ya kayıt durumları, Uluslararası istatistik­ ler ve grafikleri içeriyor. Yayınların ilgililerin istifadesine sunulması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Tica­ ret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Yayın çalışmalarımızla, hem iş dünyamıza, uluslararası ticaret alanındaki yeni fırsatları aktarmak hem de, karar alıcı mercilere, yol gösterici olmak amacındayız" dedi. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Bayram Mesajında ülke sorunlarına değindi. Yıldırım: "Türkiye'yi 2 binli yıllara hazırlamak için, radikal kararlar alınmak zorunda" Mehmet Yıldırım, Kurban Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda, gereken radikal ka­ rarların, bugünkü parlamento yapısı içinde gerçekleştirilmesinin zor olduğu, bu durum­ da popülist politikaları bir tarafa bırakacak, siyasi endişelerden uzak tarafsız bir millet­ vekilinin başkanlığında kurulacak, tarafsız bir hükümete acilen ihtiyaç bulunduğu görü­ şünün hakimiyet kazandığını ifade etti. Kurban Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınlayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kuru­ lu Başkanı Mehmet Yıldınm, ülke sorunlanyla ve bu sorunlardan çıkış şekliyle ilgili gö­ rüşlerini açıkladı. Yıldınm'ın bayram mesajı şöyle: Yeni bir Kurban Bayramını idrak ettiğimiz şu günlerde ulusça beklentilerimizin gerçek­ leşeceği yolundaki umutlarımızı korumak istiyoruz. Ancak, politik şartlar umut yolculu­ ğuna pek geçit vermiyor. Enflasyon sorununun üstesinden gelinmeden işsizlik, yatırım, yabancı sermaye girişi, gelir dağılımındaki dengesizlik problemlerinin aşılamayacağını artık herkes biliyor. Başta enflasyon olmak üzere ekonomik sorunların çözüm reçetele­ ri de açık seçik biliniyor. REFORMLARI BEKLİYORUZ Enflasyonu kader olmaktan çıkarmak ve tek haneli rakamlara indirmek, 1999'u da ka­ yıp edilmiş yıllar arasına sokmamak, Türkiye'yi 2000'li yıllara hazırlamak istiyorsak beklenen radikal kararlan artık almak zorundayız. Kısaca bu radikal tedbirleri hatırlatmak ve bazılarını kısaca irdelemekte yarar görmekteyim. Ekonominin temel alt yapısını insan kaynaklan teşkil etmektedir. İş alemi eğitilmiş, ka- lif iye işgücünün rolünü çok iyi bilmektedir. Bu cümleden olarak, bugünkü Hükümetin başta gelen icraatlanndan birini, 8 yıllık zorunlu temel eğitimle ilgili kanunun çıkanlması ve uygulamaya sokulması teşkil etmektedir. Ancak, bunun yeterli olmadığı ve Milli Eğitim Politikasının reformist bir çerçevede gözden geçirilmesi gerektiğine inanmakta­ yız. Çeşitli merkezi yetkilerin Valiliklere devri bu arada örnek gösterilebilir. Bugün bir ta­ raftan İstanbul'da görev yapma isteğinde çok sayıda öğretmen adayı varken, şehrimiz­ de, öğretmen açığı kapatılamamaktadır. En azından öğretmen tayini yetkisi Valiliklere verilmelidir diye düşünüyoruz. Enflasyonun ana müsebbibi olan kamu kesimi açıklarının giderilmesinde Vergi Refor­ munun çok önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Reform adı altında Hükümetçe kamu oyuna sunulan ve halen Parlamentoda bulunan "Vergi Kanunları Tadil Tasarısı" maale­ sef reformist bir yapıda değildir. Bir kere bu kanun, vergi gelirlerini artıracağından şüp­ hemiz olmayan "Enflasyon Muhasebesi" sistemini getirmemektedir. Gene belge düze­ ninin teessüsünde önemli etkisi olan mükellefin tüm masrafının matrahtan indirilmesi yolundaki taleplerimizin tasarıda yerini bulmadığını görüyoruz. Tasarrufların ekonomi­ deki tartışılmaz rolü dikkate alınarak faiz, repo, hisse senedi gelirlerinin belli oranda sto­ paja tabilutulması ile yetinilmesi yolundaki görüşümüzde ısrar etmekteyiz. Tasarıda yer alan gizli sen/et beyanının faydadan çok zarar getireceğini ileri sürüyoruz. En azından bu noktalar gözetilerek tasarı yasalaştığı takdirde önemli bir adım atılmış olacaktır. Diğer beklenen reformlar arasında Adalet Reformu, tarımın desteklenmesine ilişkin re­ formlar, Sosyal Güvenlik Reformu sayılabilir. Şüphesiz devletin yapısal reformu da son derece önem arz etmektedir. Merkezi hükümet yetkilerini mahalli idarelere kaydıracak, hizmeti halkın ayağına götürecek idari reformun gerçekleştirilmesi büyük bir rahatlık sağlayacaktır. ÖZELLEŞTİRMEYE HIZ VERİLMELİ Devletin hantal yapısının düzeltilmesi için bu reformlar yanında özelleştirmenin de huku­ ki altyapı engeli aşılarak hızlandınlmasıyıllann beklentisidir. Özelleştirme ile sadece KİT'lerin satılması, gayrimenkullann devri ve kiralanmasını kastetmiyoruz. Köy Hizmetle­ ri v.s. gibi çeşitli kamu ve belediye hizmetlerinin de özelleştirilmesi gereğine inanıyoruz. POLİTİK İSTİKRAR ^ Ancak yıllardır telaffuz ettiğimiz bu radikal tedbirlerin Türkiye'nin bugünkü pariamento yapısı ve aritmetiği içinde ve siyasi parti başkanlarının başkanlığındaki hükümetler ta­ rafından gerçekleştirilmesinin zor olduğunu da kabul etmek durumundayız. Sağ ve sol partilerin kendi aralarında bütünleşerek kuvvetli hükümetler teşkiline şiddetle ihtiyaç vardır. Ancak, maalesef bu konuda bir uzlaşma zemini ufukta görülmemektedir. Bu durumda popülist politikaları bir tarafa bırakacak, siyasi hesaplardan ve endişeler­ den uzak tarafsız bir milletvekilinin başkanlığında kurulacak tarafsız bir hükümete aci­ len ihtiyaç bulunduğu görüşü hakimiyet kazanmaktadır. Böyle bir hükümet yukarıda be­ lirtilen reformlar yanında, yan başkanlık sistemi ve iki dereceli seçim dahil Anayasa'da gereken değişiklikleri yapmak ve seçim kanununu tadil etmek suretiyle ülkeyi seçime götürebilecektir diye düşünüyoruz. Dile getirdiğimiz gerekli radikal kararlann alınarak yürürlüğe konulması halinde gele­ cekten umutlu olduğumuzu, birlik ve beraberlik ruhu içinde tüm engelleri aşacağımız­ dan şüphemiz olmadığını bu arada belirtmek isterim. Bu düşünceler içinde tüm halkımızın ve iş aleminin Kurban Bayramını en iyi dileklerim­ le kutlar, ülkemize mutlu gelecekler dilerim. İstanbul Ticaret Odası Doğu Anadolu'nun kailcmdırılması için kış turizmi potansiyelini ve yapılması gerekenleri yerinde tetkik edecek. Yıldırım: "Doğu'da kış turizmi geliştirilmeli" İTO'nun "Doğu Anadolu'da Kış Turizmi ve Gelişme Olanakları" isimli bir araştırma ha­ zırlattığını belirten Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım: "Meclis üyelerimizden oluşan bir heyetle gideceğimiz Erzurum, Kars ve Van'da yapacağımız temas ve ince­ lemelerle bölgedeki ekonomik hayatı harekete geçirecek imkanlardan biri olan kış tu­ rizmini geliştirme olanaklarını ve yapılması gerekenleri araştıracağız" dedi. Geri kalmış yörelerin kalkındıniması için Doğu Holding gibi çeşitli projeler üreten İstan­ bul Ticaret Odası, bu kez de Doğu Anadolu'nun gelişmesi için kullanılabilecek olanak­ lardan olan kış turizminin geliştirilmesi için harekete geçti. Doğu Anadolu'da Kış Turizmi ve Gelişme Olanakları konulu bir araştırma hazırlattıkla­ rını belirten İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Bölgede yapacağımız in­ celemelerle, oradaki ekonomik hayatı harekete geçirecek unsurlardan biri olan kış tu­ rizmini geliştirme olanakları ve yapılması gerekenleri araştıracağız" dedi. İTO Yönetim Kurulu ve meclis üyelerinden oluşan heyet, Erzurum, Kars ve Van illerini kapsayan inceleme gezisinde, 21 Mayıs Perşembe günü uçakla Erzurum'a hareket edecek. 22 Mayıs'ta Erzurum'dan otobüsle Kars'a, 23 Mayıs'ta Kars'tan uçakla Van'a ulaşacak. 24 Mayıs'ta İstanbul'a geri dönecek olan İTO heyeti bölgedeki temasları sı­ rasında yerel ticaret odaları ve kamu kuruluşları yöneticileri ile genel olarak bölgenin ekonomik kalkınması, özel olarak da kış turizminin geliştirilmesi amacıyla yapılması gerekenler hakkında görüşmeler ve incelemeler yapacak. Yıldırım: "Okullara, tüketicinin yerli mallarla ilgili olarak bilinçlenmesine yönelik dersler konulmalı" Sanayi ve Ticaret ile Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde girişimde bulunan Yıldınm, ithal malın daha kaliteli olduğu yolundaki önyargının değiştirilmesi için önce çocuklanmızın, okullarda eğitilmesinin gerekli olduğunu söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, ithal malın daha ka­ liteli olduğu yolundaki önyargının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek , okullarda tüketicinin bilinçlendirilmesine yönelik dersler konulması gerektiğini söyledi. Yıldırım ayrıca. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'yla Milli Eğitim Bakanlığı'na yaptığımız mü­ racaatlarda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 20. maddesi gereği tüketici­ nin eğitilmesi konusunda, her derecedeki okulların ders programlarına Milli Eğitim Bakanlığı'nca gerekli ilavelerin yapılmasına ilişkin hükmün, iki buçuk yıl önce yürürlü­ ğe girmesine rağmen, bu hususta olumlu bir adımın atılmadığını vurguladık. Bu neden­ le okullarımızda başlatılacak tüketicinin bilinçlenmesine yönelik ders programlarında ülkemizin sınai mamullerinin kalite ve servis üstünlüklerinin, ucuz yedek parça avanta­ jının, ülke şartlarına daha uygun olduğunun, tarımsal ürünlerimizin doğal üstünlükleri­ nin vurgulanması ve her ithal malın kaliteli olmayabileceğine ilişkin mesajların öğrenci­ lere verilmesinin ülkenin genel çıkarlarına uygun düşeceğini dile getirdik" dedi. İTO "2000'ii Yıllarda İstanbul'un Altyapı Beklentileri ve Mekansal Örgütlenme" adlı bir kitap yayınladı. Yıldırım: İstanbul 2000'li yıllarda bölgenin önemli ticaret, turizm ve finans merkezi olacak" İstanbul'da nüfus artışı ve daha düzenli bir kent yaşamı için gerekli ulaşım ve haber­ leşme altyapısının yeterli duruma getirilmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan İTO Baş­ kanı Yıldırım, sosyal altyapının da çağın gereklerine göre oluşturulması gerekliliğine dikkat çekti. İstanbul'un 2000'li yıllarda bölgenin önemli bir ticaret, turizm ve finans merkezi olacağına dikkat çeken İTO Başkanı Mehmet Yıldınm, daha düzenli bir kent yaşamı için gerekli ula­ şım ve haberleşme altyapısının yeterli duruma getirilmesinin şart olduğunu belirtti. Konuyla ilgili olarak "2000'li yıllarda İstanbul'un Altyapı Beklentileri ve Mekansal Örgüt­ lenme" isimli bir kitap yayınlayan İstanbul Ticaret Odası, bu yayında bir dünya kenti olan İstanbul'da 2000'li yıllarda gereksinim duyulacak altyapı, yönetim ve sosyal alan­ lardaki ihtiyaçları araştırdı. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğ­ retim üyeleri Prof. Dr. Hale Çıracı ve Doç. Dr. Gülden Erkut tarafından hazırlanan araş­ tırma, şehrin gelecek yıllara şimdiden hazırlanması gerekliliğini vurguluyor. Ne söyledik Neden söyiediif. 7 154 <r^^ Yıldırım: "Öncelikle özelleştirilmesi gereken kamu bankalarının, özelleştirme ilıalelerine katılmaları kambur üstüne kamburdur" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, çeşitli KİT'lerin özel­ leştirilmesiyle ilgili ihalelere bazı bankaların da katılmasını eleştirdi. Yıldınm, hele hele kamu bankalarının KİT'lere sahip olmalarının kambur üstüne kambur yaratacağını sözlerine ekledi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı özelleştirme uygulamalarında tekelleşme ve oligapolleşmeye meydan verilmemesinin yanında, KİT'lerin ve büyük işletmelerin belli ellerdeki Holdinglerde temerküz etmemesi gerektiğini, bu açıdan belli ellerdeki, bankaların bu işlere girmemelerini önerdi. Yıldırım, sermayenin halka ve küçük girişimcilere yayılması gerektiğini savundu. Öte yandan İTO Yönetim Kurulu Başkanı, bankaların esas itibariyle mevduat ve kredi kurumları olduklarını, bir sektördeki işletmelere kredi veren bankanın aynı sektörde ra­ kip bir işletmeye sahip olmasının rekabeti olumsuz yönde etkileyeceğini ve haksız bir rekabet avantajı yaratacağını ileri sürüdü. Servis araçlarına plaka tahdidi yolunun açılmasını İTO esefle karşıladı. Yıldırım: "Öğrenci servis ücretlerinin bu uygulama sonucu artacağı şüphesizdir" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 4 Haziran 1998 tarih­ li resmi gazetede yayınlanan bu kararın hem enflasyonla mücadele politikasına ve hem de Rekabet Kanunu ruhuna aykırı olduğunu belirtti. Servis araçları için plaka tahdidi yolunun açılmasını, İTO esefle karşıladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm'ın açıklaması şöyle: 4 Haziran 1998 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Servis araçlarının plaka tahdidi yolu açılmış ve İl Trafik Komisyonlanna bu hususta yetki ve­ rilmiştir. Çeşitli çıkar çevrelerinin 2-3 yıldır çıkarılması için çaba sarf ettiği bu kararın alınması­ nı esefle karşıladığımızı belirtmek isteriz. Bu kararın hem enflasyonla mücadele politikasına, hem de Rekabet Kanunu ruhuna aykırı olduğunu belirtmek isteriz. Umudumuz İstanbul İl Trafik Komisyonunun sağduyu ile hareket etmesi ve çıkar çev­ relerinin baskılanna boyun eğmemesidir. Geçtiğimiz hükümetler döneminde bu yönde alınan Bakanlar Kurulu Kararı, T.C. Da­ nıştay Sekizinci Dairesi'nin 1995/452 esas ve 1996/102 sayılı kararı ile işlemin Anaya­ sanın 48.maddesiyle düzenlenen "Çalışma Özgürlüğü" ilkesine aykınlığı nedeniyle ip­ tal edilmişti. Plaka tahdidi uygulaması başlatıldığı takdirde rekabet, önemli ölçüde sınırlandırılmış olacaktır. Ayrıca mevcut araç sahiplerinin imtiyazlı bir konuma getirilmesi suretiyle, bunlara haksız bir rant sağlanmış olacaktır. Milyonlarca liraya alınıp satılan plaka ma­ liyetlerinin ve rekabetin ortadan kalkmasının olumsuz etkileri nedeniyle başta öğrenci taşımacılığı ücretlerinin artması ve kalitenin bozulması, bu uygulama sonucu kaçınıl­ maz görünmektedir. Zira, taşıma ücretleri Esnaf Odaları tarafından belirlenmektedir. Bunun faturası ise, şüphesiz öğrenci velilerinin sırtına yüklenmiş olacaktır. Okul servis araçları bilindiği gibi yılın belirli bir dönemi içinde faaliyet göstermektedirler. Ayrıca bu araçlar, herkesin ücret ödeyerek yararlandığı araçlardan değildir. Bu itibarla servis araçlan dolmuş, taksi gibi klasik ticari araçlardan farklıdır. Halen okul dönemi dı­ şında bu araçlar başka alanlarda da kullanılabilmektedir. Plaka tahdidi bu imkanı da or­ tadan kaldıracak ve verim düşüşüne neden olacaktır. Bu itibarla serbest rekabeti önleyici, kişilerin çalışma ve sözleşme hürriyetini kısıtlayı­ cı, tüketicilerin korunmasını engelleyici ve belirli kitlelere rant sağlamaya yönelik her türlü tahdit ve tedbire karşı olduğumuzu kamuoyuna tekrar duyururuz. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Dünya Çevre Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Yıldırım: "Çevre bilinci olmayan toplumlar sürdürülebilir ekonomik gelişmeyi lıiçbir şekilde başaramazlar" Yıldırım, İTO'nun 1992 yılından bu yana organize ettiği ağaç dikme kampanyalanna dikkat çekerek, bu yıl 7.si düzenlenecek olan ağaç dikme kampanyasının Şanlıurfa'da gerçekleştirileceğini belirtti ve Çevre Haftası nedeniyle çevre konulu resim ve fotoğraf sergilerinin düzenleneceğini söyledi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir mesaj yayınlayan İstanbul Ticaret Odası, Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, yaşanılabilir tahrip edilmemiş bir çevrenin sürdürülebilir, ekonomik kalkınma ve sosyal huzur için en önemli unsurlardan biri oldu­ ğunu kaydetti. Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası'nm uzun bir süredir toplumu, çevreyi koruma konusun­ da bilinçlendirmeye yönelik kapsamlı çalışmalar yaptığını, bu çalışmalan geliştirerek devam ettireceğini belirttiği açıklamasında, bu konuda şu bilgileri verdi: "İTO, gerek üyesi olan işadamlarını ve ticari kuruluşları, gerekse tüm vatandaşlan çevremizi koru­ ma gereğinde birleştirmek yönünde yoğun çaba sarf etmektedir. Bu kapsamda çevre konulu pek çok araştırma yapılarak, kitap halinde yayınlanmış, konuyla ilgili çok sayı­ da seminer yapılmış, çevre konusunda en çok tahribat gören İstanbul'da ve önemli bir yangın geçiren tarihi Gelibolu Yanmadası'nda gerçekleştirilen kampanyalarla bugüne kadar 40 bini aşkın ağaç dikilmiş, çevre ile ilgili ödüller, yarışmalar ve sergiler düzen­ lenmiştir. Boğaziçi'ni temizleme programı organize edilmiştir. Bu yıl içinde de Güney­ doğu illerimizden Şanlıurfa'da kapsamlı bir ağaç dikme kampanyası düzenleyeceğiz. Dünya Çevre Günü nedeniyle de 5-8 Haziran tarihleri arasında, Kandilli'deki İTO Te­ sislerinde fotoğraf sanatçısı Hüseyin Kemal Çağın'ın, 9-11 Haziran tarihleri arasında da Oda'mız fuayesinde Çevre ressamı Hatice Donma'nın eserlerinden oluşan sergiler gerçekleştireceğiz." Mehmet Yıldınm, açıklamasında bütün bu çalışmalann ve diğer gönüllü kuruluşlann benzeri faaliyetlerinin neticesinde "Çevremiz tahrip olursa biz de tahrip oluruz" bilinci­ nin artık toplumda yerleştiği inancında olduklannı da belirterek açıklamasını şöyle ta­ mamladı: "Tabii ki, çevre bilincini yerleştirme ile ilgili çabalarımız bundan sonra da sü­ recek. Ancak, tüm kişi ve kurumlar artık, vakit kaybetmeden bu konudaki duyarlılıkları­ nı, uygulamalarıyla ortaya koymalıdırlar. Bu konuda geçirilecek her gün, çevrede onarılmaz tahribata yol açmaktadır. Üstelik tahrip edilen çevreyi tekrar eski haline getire­ bilmek mümkün olmamakta, bazen de aradan bir nesil geçmesi gerekmektedir." İTO, Anonim ve Limited Şirlcetlerin sermaye artırım süresinin yıl sonuna uzatılmasını memnunlukla karşıladı/ Yıldırım: "Firmalarımız, sermaye artırımı işlemlerini, tanınan ek sürenin son günlerine bırakmamalı" T.B.M.M. Genel Kurulu'nda Anonim ve Limited Şirketlerin sermaye artınmı sürelerini yıl sonuna kadar uzatan yasa tasarısı kabul edildi. Türk Ticaret Yasası'nm bazı maddelerinde değişiklik yapan "KHK"yi değiştiren yasaya göre, 31 Aralık 1998'e kadar Anonim Şirketler sermayelerini 5 milyar liraya, Limited Şir­ ketler ise 500 milyon liraya çıkartabilecekler. Bu sürede sermaye artırımına gidemeyen Şirketler münfesih sayılacaklar. Yasayla değiştirilen KHK, şirketlerin 1995 yılından itibaren 2 yıl içerisinde sermaye ar­ tırımı yapmalanm" öngörüyordu. Ancak, bu sürede birçok şirket, sermaye artırımı ya­ pamadığından münfesih duruma düşmüştü. Yıldırım'ın çağrısı Öte yandan konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, geçtiğimiz yıl sonuna kadar sermayelerini kanuni hadlere yükseltmeyen ve sadece İstanbul'daki sayıları 40 bin dolayında olan Anonim ve Limi­ ted Şirketler için 1998 sonuna kadar ek süre imkanı getiren yasanın TBMM Genel Ku­ rulu'nca kabul edilmesini büyük bir memnunlukla karşıladıklarını ifade ederek bu du­ rumdaki üyeleri uyardı. Yıldınm, yılın yarısının esasen geçtiğini, sermayelerini artırmayan şirketlerin aynı hata­ ya düşerek işlemlerini son güne bırakmamalarını, şimdiden tescil işlemlerini yaptırma­ larını önerdi. Mehmet Yıldırım, aksi takdirde bu şirketlerin mağdur duruma düşecekle­ rini ve tescil birimince verilen hizmetin de bloke olabileceğini sözlerine ekledi. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, seçim atmosferine girerek, temel atma gezilerine yönelen hükümeti, ekonomik sorunlara eğilmeye çağırdı. Yıldırım: "Hayati önem taşıyan yasaların çıkması için, meclis çalışır duruma getirilmeli" Sosyal güvenlik reformu gibi kamu açıklarmm gerilemesinde ve enflasyonla mücade­ lede önemli etkileri olacak tasarıların gerek protokolde yer almamış olmasını ve gerek­ se bu konuda somut bir gelişme gözlenememesini de eleştiren İTO Başkanı, artık her­ kesin popülist politikalann geri tepeceğini bilmesi gerektiğini ifade etti. Yıldırım, ihracat ve üretimdeki gerilemenin de tehlike sinyalleri verdiğini söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, ekonominin bunca sorunu yerinde dururken, Hükümetin seçim atmosferine girmiş bir görünüm vermesini endişe ile karşıladıklannı açıkladı. Temel atma, hizmete açma gezileri yerine, hiç değilse son protokolde yer alan vergi ka­ nunu gibi ekonomik hayatı etkileyecek kanunların parlamentodan çıkması için Meclisin çalışır duruma getirilmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Esas seçim yatırımı bu par­ lamentoyu çalıştırmaktır." dedi. Sosyal Güvenlik Reformu gibi kamu açıklarının gerilemesinde ve enflasyonla mücade­ lede önemli etkileri olacak tasarıların, gerek söz konusu protokolde yer almamış olma­ sı ve gerekse bu konuda somut bir gelişme gözlenememesini de eleştiren İTO Başka­ nı, artık herkesin popülist politikaların geri tepeceğini bilmesi gerektiğini ifade etti. İhracatın Nisan ayında gerilemesi ile tehlike sinyalleri verdiğini, lokomotif sektörler olan özellikle tekstil ve inşaat kesiminin durgunluk içinde bulunduğunu, Nisan'da özel ve ka­ mu kesiminde kapasite kullanım oranının % 80'lerden % 74'lere gerilediğini iç pazar­ daki talep düşüklüğünün bu kapasite düşüşünde baş rolü oynadığını açıklayan Yıldırım, tekstil ve kağıt dallanndaki üretim düşüşünün hissedilebilir boyutta olduğunu dile getirdi. Yılın ilk üç ayında protesto olan senetlerde reel olarak bir artış olduğuna da İTO Baş­ kanı tarafından dikkat çekildi. Sonuç olarak ihracatın canlandırılarak üretim düşüşünün önlenmesini ve bunun için de gerçekçi kur uygulamasının şart olduğu görüşünü savunan Yıldınm; "Yapısal tedbirle­ rin alınmaması halinde enflasyonun düşmesinin hayal olduğunu söyleye söyleye dili­ mizde tüy bitti" dedi. Istanbul Ticaret Odasr Yönetim Kurulu Başkanı, IMF ile varılan anlaşmayı ve ekonominin son durumunu değerlendirdi. Yıldırım: "Rekabet gücümüzün güçlendirilmesine ihtiyaç varken esnek kur politikasından vazgeçilmesi ülkeyi krize götürür" Mehmet Yıldınm,"Hükümetin IMF'ye verdiği taahhüde sadık kalıp seçim ekonomisi uy­ gulamaması gerek" dedikten sonra IMF'ye verilen mektubun en ürkütücü noktasının, reel döviz kuru politikasının takip edilmeyeceği izlenimi olduğunu kaydetti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye'nin Uluslara­ rası Para Fonu (IMF) ile yaptığı "Yakın Takip Anlaşmasr'nı genel hatlarıyla olumlu karşıladıklannıjfade etti. Yıldırım, "İnşallah, hükümet 19 maddelik taahhüdüne sadık kalır ve seçim ekonomisi uygulamaz" dedi. İTO Başkanı taahhüt edildiği şekilde emeklilik yaşı düzenlemesini de içeren Sosyal Re­ form Tasarısı'nm acilen meclise sunulması halinde taahhüt süresi içinde ancak yasalaşabileceğini de ifade etti. Mehmet Yıldırım, IMF'ye sunulan büyüme oranının 1998 için yüzde 4-5 olarak belirlen­ miş bulunmasının gerçekçi olmadığını açıkladı. Yıldınm, bu ortalama hızın tutturulabilmesi için yılın diğer üç çeyreğinde gelişme hızının yüzde 3'er olmasının matematiksel bir zorunluluk olduğuna dikkat çekerek, hızın birden yüzde 8.1'lerden yüzde 3'lere in­ dirilmesinin ekonomiyi felce uğratmadıkça mümkün olmadığını söyledi. İhracat için hükümetin öngördüğü yüzde 7.6'lık artış hedefine ilave tedbirler alınmadık­ ça ulaşılmasının güç olduğunu da dile getiren Yıldırım, bununla beraber Başbakan Yıl­ maz'ın bu konudaki son açıklamalarını olumlu bulduklannı ifade ederken, döviz kuru­ nun düşük tutulmasının ihracatı olumsuz yönde etkileyeceği görüşünü savundu. Yıldırım, IMF'ye verilen mektubun en eleştirilecek ve ürkütücü noktasının reel döviz ku­ ru politikasının takip edilmeyeceği izlenimi vermesi olduğunu açıkladı. Mektupta reel döviz kurunu koruma politikasının enflasyon sürecini güçlendirdiğinin ifade edilmiş ol­ masını yadırgadıklannı belirtti. Ayrıca dövize endeksli kağıtların büyük hacimde çıkarılmasının da mektupta öngörülmüş olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bu uygulama sonucu faiz yükünü hafifletmek isteyen Hü­ kümetlerin döviz kurunu düşük tutmaya meyledeceklerinden endişe ettiklerini ifade etti. Böyle bir durumun rekabet gücümüzü zayıflatacağını, en azından rekabet gücümüzün güçlendirilmesine ihtiyaç duyulacak kritik bir anda Hükümeti esnek bir kur politikası izle­ mekten yani Türk lirasının değerini düşürmek suretiyle ihracatı teşvik enstrümanını kul­ lanmaktan alıkoyacağını belirten Yıldırım, "İşte Türkiye'yi esas krize bu götürür", dedi. istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, kamu ihalelerini kaybeden taraflann ihaleler sonuçlandıktan sonra değil, daha önce itiraz etmeleri gerektiğini belirtti. Yıldırım: "Kamu ihalelerini kaybeden firmaların suçlamalarını Oda olarak tasvip etmiyoruz" İhale prosedüründe tevdi edilen teklif ve dosyalarda bir eksiklik, sakıncalı veya yasal olmayan bir husus varsa, bunun ihale sonuçlanmadan önce dile getirilmesi gerektiğini belirten İTO Başkanı, ihale sonuçlandıktan sonra kamuoyuna yapılan suçlamaların özelleştirme sürecini de aksatabileceğini ve samimiyetle bağdaştırılamayacağını söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, kamu ihalelerinin sonuca bağlandıktan sonra ihaleyi kaybeden tarafların kamuoyuna yaptıkları açıklamaları değer­ lendirdi. İhale prosedüründe tevdi edilen teklif ve dosyalarda bir eksiklik, sakıncalı veya yasal olma­ yan bir hususun olması durumunda, bunun ihale sonuçlandıktan sonra değil, sonuçlanma­ dan önce dile getirilmesi gerektiğini söyleyen Mehmet Yıldınm, "Böyle bir davranışı kamu­ oyu da yadırgamaktadır. Ticaret Odası olarak tasvip etmediğimizi belirtmek isteriz" dedi. Yıldınm'ın konuyla ilgili açıklaması şöyle: "Son zamanlarda normal kamu ihalelerini ve özel­ likle özelleştinne ihalelerini kazanamayanlann, ihale hakkında kamuoyunda çeşitli suçlama­ larda bulundukları gözlenmektedir. İhale prosedüründe tevdi edilen teklif ve dosyalarda bir eksiklik, sakıncalı veya yasal olma­ yan bir husus varsa , bunun ihale sonuçlanmadan önce dile getirilmesi gerekir. İhaleden sonra ihaleyi kazanamayanların çeşitli suçlamalarda bulunmalarını samimiyetle bağdaştır­ mak mümkün değildir. Böyle bir davranışı kamuoyu da yadırgamaktadır. Özelleştirme sü­ recini de aksatabilecek bu tür davranışları Ticaret Odası olarak tasvip etmediğimizi belirt­ mek isteriz. Istanbul Ticaret Odası güncel konulara ilişkin araştırma yayınlannı hızla sürdürüyor. Yıldırım: "Kriz, güvenin sarsılmasından kaynaklandı" İTO, Asya krizi ve Türk ekonomisine etkileri ile Gıda mevzuatını araştırıp kitap haline getirdi. İstanbul Ticaret Odası ayrıca İstanbul'un ekonomik ve sosyal göstergelerini tablolar ve grafiklerle gözler önüne seren bir yayını da ilgililerin istifadesine sundu. Türk ekonomisi, ticaret ve sosyal hayatı ile ilgili araştırmaları gerçekleştirerek, ilgililerin dikkatine sunan İstanbul Ticaret Odası, 1998 yılının 47'nci araştırmasını sonuçlandırdı. Yayın haline getirilen yeni araştırmalar, "Asya Krizi-Uzakdoğu Finansman Krizinin Tür­ kiye Üzerindeki Etkileri", "Türk Gıda Mevzuatı" ve "İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri" isimlerini taşıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İTO'nun sözkonusu çalışmalannın içeriği ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: ASYA KRİZİ Odamızca 1998 yılında çıkarılan 47. araştırma olan "Asya Krizi-Uzakdoğu Finans Kri­ zinin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri" isimli kitabın dağıtımına başlanmıştır. Yakın zamanlara kadar Doğu Asya ülkelerinin ortaya koydukları ekonomik performans takdirle karşılanıyor, dışa açık gelişme stratejileri başarı örneği olarak takdim ediliyor­ du. Bu nedenle 1997 yılı ortalannda ilk kez Tayland'da ortaya çıkan ve hızla Malezya, Endonezya ve Güney Kore'yi de içine alan büyük bir mali krizle karşılaşılması oldukça şaşırtıcı olmuştur. Kriz esas itibariyle bu ülkelerde kısa vadeli dış kaynaklarla finanse edilen yatınmlardan doğan borç yükümlülüklerinin yerine getirilebileceğine duyulan güvenin sarsılmasından kaynaklanmıştır. Bu ülkelerde faiz seviyesinin düşük, yabancı kaynak arzının çok ge­ niş olması bankalar sisteminde ekonomik rizikonun yeterince dikkate alınmasını engel­ lemiş, milli para kurunun dolara bağlı tutulması kritikleşen ortamda döviz kuruna yöne­ lik spekülatif beklenti birikimlerinin oluşmasına imkan sağlamıştır. Sonuç olarak, 1970-1996 dönemi ortalamasında gelişmiş ülkelere göre yaklaşık üç kat daha yüksek bir ekonomik büyüme temposuna sahip olan kriz ülkelerinde, 1997 yazın­ dan 1998 yılının ilk aylanna kadar geçen süre içinde milli paralar büyük ölçüde kur kay­ bına uğramış, ekonomik büyüme hızı eksiye dönmüş ve mevcut sermaye birikiminde önemli kayıplar meydana gelmiştir. Asya Finans Krizinin, uluslararası para piyasalarında yalnız doğrudan kriz ülkelerinden kaynaklanan büyük boyutlu bir dengesizlik unsuru olması bakımından 1998 ilkbaharın­ da artık sona erdiği kabul edilebilir. Sorunun bundan sonraki gelişmeleri kriz nedeniy­ le meydana gelen kur ve talep değişikliklerinin uluslararası piyasalarda dış ticaret iliş­ kilerinde rekabet imkanlannı etkilemesi bakımından ele alınmalıdır. Türkiye'de Asya Krizinden en çok etkilenmesi beklenen demir çelik sektöründe firma­ larımıza gerekli uyum çalışmalan için mali açıdan zaman kazandınimalı, yeni pazarla­ ra yönelinmesi desteklenerek kolaylaştırılmalıdır. Krizden önemli ölçüde etkilenmesi söz konusu olan diğer sektör suni ve sentetik flamentlerdir. Zamanla deri mamulleri, sentetik ve devamsız lifler, bazı hazır giyim alt sektörleri, otomotiv ara malları da etki­ lenme gösterebilir. Asya ülkeleri bankalar sisteminin paralize olması ve ağır finansman imkansızlıklan nedeniyle, milli paralarının değer kaybetmesinden kaynaklanan, fiyat avantajlarını belki bugüne kadar en etkili şekilde kullanamamış olabilirler. Fiyat rekabeti bu neden­ le anılan ülkelerdeki mali piyasaların yeterince güçlenmesinden sonr,a, muhtemelen 1998 yılının ilerleyen aylannda ve 1999 yılında kritik mal gruplannda sertleşebilir" TÜRK GIDA MEVZUATI Türk Gıda Mevzuatı, 1995 yılında yayınlanan 560 sayılı Gıdalann Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden oluşturulmaya başlan­ mıştır. Bu kararname gıda maddeleri üretimi alanında faaliyet gösteren kuruluşlara çok sayıda yeni yükümlülükler getirmiş ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi duru­ munda oldukça ağır yaptırımlar öngörmüştür. Kitap içerisinde gıda mevzuatı alanında getirilen güncel düzenlemelere ilişkin olarak; özellikle gıda işyerlerinin çalışma şartları, gıda kodeksi ile bugünlerde oldukça tartışma konusu olan gıda ambalajı konularında Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar ile gıda maddesi üreticilerince yöneltilen sorular ve bu sorulara verilen cevaplar yer almaktadır. RAKAMLARLA İSTANBUL İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri isimli İTO yayınında ise, şehrimizin eko­ nomik durumu ile ilgili olarak araştırma yapan kişi ve kuruluşlann bilgi temininde karşı­ laştıkları zorluklar giderilmeye çalışıldı. Yayında, İstanbul ile ilgili nüfus, milli gelir,yatırımlar, dış ticaret, fiyat hareketleri, para banka ve maliye, sosyal güvenlik, turizm ra­ kamları, mukayeseli ve grafikler yardımıyla veriliyor." A^e söyfedih Neden söyledik ? J68 İstanbul'un trafik ve ulaşım sorunu ilk kez İstanbul Ticaret Odası tarafından bilimsel bir araştırmayla masaya yatırıldı. Yıldırım:"İstanburun trafik ve ulaşım sorunu, acil çözüm bekliyor" Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm, karayollan ve kavşaklar üzerinde aylarca süren trafik sayımlan, kamera çekimleri ve anketler neticesinde şehrin trafik ve ulaşım sorununa yeni altyapı yatırım­ ları gerektirmeyen kısa ve orta vadeli çözümlerin ortaya konulduğunu açıkladı. İstanbul Ticaret Odası, İstanbul'un kangren haline gelen trafik ve ulaşım sorununu ilk kez gerçekleştirilen bilimsel bir araştırmayla masaya yatırdı. Aylar süren araştırma sonuçlarının iki ayrı kitap halinde yayınlanarak ilgililerin istifade­ sine sunulması nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldınm şu bilgileri verdi: "İstanbul'un sorunları içerisinde trafik ve ulaşımdan kaynaklanan sorunlar ilk sıralarda gelmektedir. Özellikle şehrin iki yakası arasındaki geçiş yoğunluğundan kaynaklanan ve boğaz üzerindeki köprülere bağlantılı çevre yolları ile bu yollara açılan diğer yollar başta olmak üzere, mevcut yolların yetersiz kalması ulaşım sorununu günün her sa­ atinde en fazla hissedilen sorun haline getirmektedir." Odamız, İstanbul Valiliği'nin talebi üzerine; şehir trafiğinin taşıdığı özelliklerin belirlen­ mesi, karayollarına alternatif olabilecek nitelikteki deniz ve demiryolu ulaşım imkanları­ nın değerlendirilmesi, mevcut karayolu altyapı eksikliklerinin tespiti, trafiğin yoğunlaştı­ ğı bölgelerin rahatlatılması, şehir içi trafik akışına yeni düzenlemeler getirilmesi ve mevcut toplu taşıma araçlarının daha verimli kullanılması konularında yeni altyapı ya­ tırımları gerektirmeyen kısa ve orta vadeli uygulanabilecek çözüm önerileri getirilmesi­ ne yönelik olarak Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Ulaştırma Anabilim Dalı ile birlikte "İstanbul Ulaşımında Acil Eylem Planı" konulu bir çalışma yapmıştır. İstanbul'daki karayolları ve kavşaklar üzerinde trafik sayımları ve kamera çekimleri, ^^169^^ Ne söyiedih Neden söyledik ? özel ve resmi kurumlarda ulaşım anketleri yapılarak gerçekleştirilen araştırma iki bö­ lüm halinde gerçekleştirilmiştir. I) Araştırmanın birinci bölümünde İstanbul trafiği genel olarak incelenmiş ve şehir trafi­ ğinin bütününü ilgilendiren sorunlarla ilgili tespitler yapılarak, bu sorunlara ilişkin öneri­ ler getirilmiştir ve bunlar "İstanbul'un Ulaşım Sorunlarının Çözümü İçin Kısa ve Or­ ta Vadeli Çözüm Önerileri" isimli bir kitapta toplanmıştır. Araştırmanın bu bölümünde, şehir trafiğinin genelini ilgilendiren sorunlarla ilgili olarak aşağıdaki öneriler getirilmektedir: 1) Şehir içi ulaşımla ilgili tüm birimler bir çatı altında toplanarak, sorunların tek bir mer­ kezden tespiti ve çözümü için yetkili bir "Kentsel Ulaşım-Trafik Otoritesi" kurulmalıdır. 2) Mesai başlangıç ve bitiş saatleri trafiğin yoğun olduğu saatlere gelmeyecek şekilde düzenlenmelidir. 3) Bilgisayar ağları, internet vb. teknolojik imkanlar da kullanılarak, işyerine gitmeden yapılabilecek türdeki işlerin evlerde veya evlere yakın "uydu çalışma merkezleri"nde yapılması şeklinde çalışma yöntemleri yaygınlaştınimalıdır. 4) Trafiğin yoğun olduğu saatlerde tıkanıklık görülen güzergahlara girişler ücretlendirme vb. yöntemlerle trafik yoğunluğu az olan diğer güzergahlara kaydırılmalıdır. 5) Yaya ve bisikletle ulaşım özendirilmelidir. 6) Yüksek doluluğa sahip araç kullanımı teşvik edilmelidir. 7) Ortak araç kullanımı ve otomobil yerine minibüsle toplu bir şekilde taşımacılık teşvik edilmelidir. 8) Toplu yolcu taşımacılığı hizmetleri daha rahat ve kullanışlı hale getirilmelidir. 9) Yolculuğun başlangıç ve bitiş noktalannda yeterince park alanlan oluşturulmalı, bu noktalardaki boş araziler ve kamuya ait alanların ücret karşılığı otopark olarak kullanı­ mına imkan verilmelidir. 10) Toplu taşıma araçlarındaki binme ve inme süreleri çağdaş yöntemlerle hızlandırı­ larak, bu tür araçların duraklarda bekleme süreleri kısaltılmalıdır. Örneğin akbil uygu­ laması bütün toplu taşıma araçlarında geçerli hale getirilmelidir. 11) Şehir içerisinde altyapı çalışması yapan Belediye kuruluşlan, Elektrik, Türk Tele­ kom vb. hizmet kuruluşlanna, yollar üzerindeki çalışmalan sırasında trafik akışını ak­ satmayacak önlemleri alma yükümlülüğü getirilmelidir. 12) Yollardaki asfalt kaplama ve ızgara seviyesi çok kalitesiz bir işçilikle yapılmakta, özellikle çukur-tümsek vb. yol tuzakları trafik akışını çok yavaşlatmaktadır. Bu alanda çalışan elemanlar eğitilerek yol kalitesi yükseltilmelidir. 13) Şehir içi trafik durumunu sürücülerin sürekli öğrenebilmeleri, özellikle kapalı veya sorunlu yollar hakkında anında bilgilendirilmeleri için TRAFİK-FM tarzında trafiğe özel bir radyo kurulmalıdır. 14) Şehir içi ulaşımda denizden azami şekilde yararlanılmalı, denize paralel hatlar oluşturulmalı ve deniz taşıtları kara ve demiryolu araçları ile koordineli bir şekilde çalıştınimalıdır. 15) İskelelere yakın, ucuz otopark alanları oluşturularak özel araç sahiplerinin denizyo­ luna yönelmeleri sağlanmalıdır. 16) Demiryolunda kullanılan ve bugünkü hali ile konfor bir yana yolcu sağlığı ve güven­ liği için tehlikeli durumda olan banliyö trenleri acil olarak modernleştirilmelidir. II) İkinci bölümde ise bu tespitler ışığında Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan Tarihi Yanmada bölgesi pilot bölge olarak seçilmiş ve bölgede uygulamaya dönük inceleme­ ler yapılarak, sadece bu bölgenin trafik sorununun çözümüne yönelik somut öneriler getirilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde elde edilen tespitler ve öneriler "Tarihi Yarımada'nın Ulaşım Sorunları ve Acil Çözüm Önerileri" isimli ikinci bir kitapta derlenmiştir. Bu kitapta Tarihi Yanmada bölgesindeki ulaşımın daha iyi hale getirilmesi yönünde aşağıdaki öneriler getirilmektedir: 1) Suriçine olan otomobil girişine kısıtlama getirilmelidir. 2) Yedikule-Ayvansaray perdesinin batısında katlı otoparklar yapılarak, bölge içine mekik toplu taşımacılık düzenlenmelidir.. 3) Tramvay taşıtları yola uygun hale getirilmelidir. 4) Deniz motorlan için iskele yeri temin edilmeli, sahile paralel yeni iskeleler yapılmalıdır. 5) Karayollarındaki asfalt kaplamalar iyileştirilmeli, asfalt-rögar birleşimleri ıslah edilmelidir. 6) Kavşak sinyalizasyonları iyileştirilmelidir. 7) Millet Caddesi otobüs duraklannda cep kullanımı disiplini sağlanmalıdır. 8) İETT ve Özel Halk Otobüsleri seferleri Millet Caddesi'nden Vatan caddesi'ne kaydınlmalıdır. 9) Fevzipaşa Caddesi'ndeki minibüsler sur dışma çekilmelidir. 10) Zirve saatlerde ana arterlere alternatif güzergahlar kullândırılmalıdır. 11) Ticari taşıtlarm yükleme-boşaltma işlemleri 06:00-22:00 saatleri arasmda yaptırıl­ malıdır. 12) Yaya sirkülasyonu için yollardaki seyyar satıcılar kaldınimalıdır. 13) Eminönü bölgesinde, banliyö hattından Beyazıt ve Cağaloğlu bölgelerine mekik ta­ şımacılığı yapılmalıdır. istanbul Ticaret Odası "Ekonomik Rapor"u kitap olarak yayınladı. Yıldırım:"Acil tehlilıe, seçim el<onomisi uygulanmasıdır" 1997 yılının tamamı ve 1998 yılının ilk aylanna ilişkin ekonomik verilerin ve değerlen­ dirmelerin yer aldığı yayın dolayısıyla bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Türkiye, yeni siyasi sorun ve belirsizliklerle karşılaşılmadığı takdir­ de, ekonomik dengeler açısından daha istikrarlı bir sürece girmektedir" dedi. İTO'nun kitabında, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısını ortaya koyan göstergeler ve değerlendirmeler ile uluslararası karşılaştırmalar verilmekte. Sonuç ve öneriler bölümünde ise "Bugün ekonominin önündeki acil tehlike iktidar par­ tilerinin seçim ekonomisi uygulama yolunu seçmeleridir. Eğer iktidar bu eğilimi kontrol edebilir ve seçim tavizleri vermekten kaçınabilirse enflasyonun düşme süreci daha ömürlü olabilir." deniliyor. İstanbul Ticaret Odası tarafından hazırlanan Ekonomik Rapor kitap halinde yayınlandı. 1997 yılı verilerini kapsayan ve bazı bölümlerde, 1998 yılının edinilebilen aylık verileri­ ne de uzanan yayında, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısını gösteren temel göster­ geleri, diyagramlar ve tablolar eşliğinde veriliyor. Türkiye'yi belli başlı ülkeler ve komşulan ile kıyaslayan karşılaştırmalı tablonun da yer aldığı raporun yayını nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kuru­ lu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Bilimsel ve objektif bir şekilde durumu, ülke yöneticileri ve araştırmacılann bilgisine sunuyoruz" dedi. 1997 yılı değerlendirmesi, 1998 yılı beklentileri ve ardından sonuç ve önerilerin de yer aldığı rapor "Bugün ekonominin önündeki acil tehlike, iktidar partilerinin seçim ekono­ misi uygulama seçmeleridir. İktidar bu eğilimi kontrol edebilir ve seçim tavizleri vermek­ ten kaçınabilirse enflasyonun düşme süreci daha uzun ömürlü olabilir" şeklindeki pa­ ragrafla bitiyor. Raporun, sonuç ve öneriler bölümünde şöyle deniliyor: Enflasyon 1980'li yıllarm ortalarından bu yana kronikleşmiş olup yakın zamanlarda % 70 ile 90 arası bir bantta, yani oldukça yüksek bir seviyede seyretmektedir. Buna karşılık son yıllarda döviz sıkıntısı çekilmemekte ve toplam ithalatın neredeyse yarısı kadar dış ticaret açığı verilmesine, dış borç anapara ve faiz ödemelerinin yıllık 10 milyar dolar düzeyinde sürmesine rağmen döviz rezervlerinde artış görülmektedir. İç borç stokunun yüksekliğine ve her yıl katlanarak büyümesine karşılık döviz talebinin karşılanmasında sıkıntı çekilmemesi, hatta yükselen döviz rezervlerinin sağladığı gü­ vence ve esnek kur politikası ekonominin yüksek enflasyona dayanmasına destek ol­ maktadır. Fakat her ne kadar ekonomi genel olarak enflasyona uyum gösterebiliyorsa da, toplumdaki büyük kesimlerin enflasyonun etkilerinden korunma ve uyum imkanlannın aynı olmaması, sıkıntılara yol açmaktadır. Bu sebeple enflasyonu düşürmek için konulan hedeflere varılması önem kazanmaktadır. Vergi kanunlarında yapılan son değişiklikler ön planda kamu gelirinin artıniması için atılmış bir adımdır. Ancak beklenen sonucun alınması kanunun görünür eksiklik ve fazlalıklannın kısa zamanda giderilmesi, gereğinin yanı sıra uygulamanın gayeye uygun yapılması, yani ekonomik aktivitenin zaafa uğratılmaması ve vergi ödeme eğiliminin düşürülmemesi şartına bağlıdır. Gene de vergi tabanını genişletmek ve adaleti sağla­ mak gibi hedeflere erişilmesi umudunu taşıyoruz. Bu arada enerji gibi temel girdileri sağlayan kuruluşların fiyatlarını daha aşağı düzeylerde tutabilmeleri enflasyonla müca­ deleye katkı sağlayacak, aynı zamanda mamul üretim maliyetlerindeki artışı frenleye­ rek dış rekabet imkanlarının korunmasına yardımcı olacaktır. Yani, kamunun aşırı har­ camalarının önlenmesi kadar, finans çevreleri ve bazı üretim ve hizmet birimlerinin de kemer sıkmaları gerekmektedir. İç borçlanma gereksiniminin bu şekilde kontrolü iç borç faizlerinde Hazine-Merkez Ban­ kası işbirliği ile gerçekleşen düşme eğiliminin tekrar kendini göstermesine imkan vere­ cektir. Yakın zamanda istikrarsızlık hatta yükselme istidadı gösteren bu eğilimin iniş trendinde tutulması enflasyonun düşürülmesi bakımından hayati önemi haizdir. Çünkü borçlanma faizi, enflasyonu etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Bu sebeple özelleştirme gelirlerinin faiz yükünü ve oranını düşürecek yani kamunun para piyasasına bağımlılığını azaltacak şekilde kullanılması gerekir. Bu arada kamudaki kara deliklerden biri olup açığı gittikçe büyüyen sosyal güvenlik sis­ teminin, emeklilik yaş sınırını ayarlamak veya prim / fayda orantısını esas almak sure- tiyle süratle düzenlenmesi gerekmektedir. Her iki halde de sonuç alınması yıllar süreceği için özel sigorta sisteminin devreye so­ kulması düşünülebilir. Kayıt dışı ekonominin kayda alınması başanlabilirse bu da sis­ teme taze para girişi için bir imkandır. Seçim dönemine girilmesi tarım destekleme fiyatlarının tespitinde aşırı davranılması tehlikesini getirmektedir. Burada esas, üreticinin yaşam seviyesini yani reel gelirini dü­ şürmeyecek, aynı zamanda piyasa şartlarını göz önüne alan bir fiyat sisteminin uygu­ lanması ve aşın artışlardan kaçınılması olmalıdır. Dış ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı % 501eri geçememektedir. İthal binek otoları başta olmak üzere tüketim ve dayanıklı tüketim malı ithalatındaki yüksek artış eğilimini önleyecek tedbirler alınmasına ihtiyaç vardır. Döviz rezervlerinin yüksek düze­ yi kalıcı olmayabilir. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, çetelerin, devlet ihalelerine kadar uzandığını bildirdi. Yıldırım: "Çetelere komisyon ödemeden devlet ihalelerine katılmak imkansız" Mehmet Yıldırım, sorunun, polisiye tedbirlerle çözülemeyeceğini, serbest rekabeti esas alan yeni bir ihale kanunu hazırlanarak acilen yürürlüğe konulması gerektiğini kaydetti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, askeri ihalelerden, hastane ihalelerine, gıdadan inşaat ve bayındırlık işlerine kadar devlet ihalelerinin çe­ telerin kontrolü altında bulunduğunu belirtti. %10 komisyonu çetelere ödemeyen iş adamlarının ihalelere kesinlikle katılamadığını ifade eden Mehmet Yıldınm, bundan hem devletin zararlı çıktığını hem de bu alanda serbest rekabetin işlememesi nedeniy­ le gerçek işadamlarının mutazarrır olduğunu belirtti. Çetelerin istediği kişiler şu veya bu nedenle ihaleyi kazanamadığı takdirde istihkakın ödenmesinde çeşitli zorluklarla karşılaşıldığı, ödemelerin 1 yıl sonra yapıldığı, oysa is­ tenen kişilere 10 gün içinde ödeme yapıldığını da Yıldırım tarafından belirtildi. Sorunun polisiye tedbirlerle çözülemeyeceğini belirten İTO Başkanı, çözümün Devlet İhale Kanunu'nun tadili ile mümkün olabileceğini ifade etti. Mehmet Yıldırım, serbest rekabeti esas alan yeni bir ihale kanunu hazırlanarak acilen yürürlüğe konulmasının şart olduğunu da vurguladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Turizm IHaftası nedeniyle, sektörün sorunlarını dile getirdi. Yıldırım: "Turizmde hedeflere ulaşabilmek için etkin ve sürekli dış tanıtım yapılmalıdır" - "2015 yılında 15 milyon turisti ağırlayacak yatak kapasitesine ulaşabilmek için, herke­ se açık kapalı zarf teklif usulüyle turizm yatırımlarına arsa tahsisi yapılmalıdır." - "Alternatif turizm türleri geliştirilmelidir," Turizm Haftası nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Baş­ kanı Mehmet Yıldınm, sektörün içinde bulunduğu sorunları ve çözüm önerilerini dile getirdi. Mehmet Yıldırım, bu konuda şöyle konuştu: Turizm Haftası içinde bulunduğumuz şu günlerde öteden beri büyük umutlar bağladığı­ mız turizm sektörümüzün durumu yine iç açıcı görünmemektedir. Ülkemizin döviz ihtiya­ cının karşılanması, istihdam yaratılması, ekonomik kalkınmanın lokomotifi olması bakı­ mından önemli bir potansiyele sahip olan Türk turizminin, son on yılda önemli gelişmeler göstermiş olmasına rağmen, bugün bulunduğu nokta hiç kimseyi tatmin etmemektedir. Nitekim, istikrarsız ve zigzaglı trend içerisinde, turizm sektörü 1998 yılını da hayal kınklığı ile tamamlayacaktır. Yılın ilk yedi ayındaki gelen turist sayısı, bir önceki yılın ay­ nı dönemine göre %1.9 oranında gerilemiştir. Temmuz ayındaki gerileme %5.3'e ulaş­ mış bulunmaktadır. İzlenimlere göre Ağustos ve Eylül aylarında konaklama tesislerin­ de ulaşılan tatminkar kapasitelere rağmen, yılın tamamında geçen yılın performansının gerisinde kalınması ihtimali bile söz konusudur. Türkiye turizminde temel sıkıntılar, konjonktürel gelişmeler bir kenara bırakılırsa, tü­ müyle yapısal sorunlardan kaynaklanmaktadır. Söz konusu yapısal sorunların bugüne kadar çözüme kavuşturulamaması ise, büyük ölçüde turizm olgusunun ülkemizde ye- terince anlaşılamamış ve değerinin takdir edilememiş olması yüzündendir. Turizm kesimi, kendi içinde yarattığı gelir, yabancı kaynak girdisi ve istihdam itibariyle, dünyada ve Türkiye'de en hızlı büyüyen faaliyetlerin başında gelmektedir. Diğer taraf­ tan, eğitimden seyahat acentelerine, ulaşımdan ticarete kadar, ileriye ve geriye bağlantılan güçlü, bu açıdan da sürükleyici bir sektör konumundadır. Turizm sektörünün, ori­ jinal turistik ürün karizmasının dünya turizm pazarlarında tutundurulduğu oranda, "Ge­ leceğin Sektörü" olma vizyon ve niteliği de vardır. Bu itibarla, Türkiye'nin, sahip olduğu çok yönlü, zengin turistik potansiyelini, farklı ve özgün turistik ürün seçenekleri olarak, ülke ve dünya insanının istifadesine sunabilme becerisini gösterebilmesi gerekmektedir. 1980'lerden bu yana, turistik arz kapasitesinin genişletilmesine dönük olarak önemli atılımların gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu kapasitenin daha ziyade, geleneksel yaz turizmi faaliyetlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Hem bu yoğunlaşmayı aşmak, hem de bir açık hava müzesi niteliğindeki ülkemizde tu­ rizm faaliyetlerini, farklı, alternatif alanlara yayarak geliştirmek, Türk Turizm Pölitikalannın temel hedefi olmalıdır. Bu bağlamda, özellikle kültür turizmi ağırlıklı turistik ürün karmalarının oluşturulması, yabancı ve yerli misafirlerin talep eğilimlerine uygun ola­ caktır. Önümüzdeki yıllarda hazırlıkları devam edecek olan, kültür turizminin bir alt da­ lı olması itibariyle inanç turizmi de denilen faaliyetlere yönelik dış talebin çok iyi değer­ lendirilmesi gerekmektedir. Bunlara ilaveten casino ve eğlence parkı gibi olanakların da dikkate alınması yararlı görülmektedir. Alternatif turizm türlerinden, dağ ve kış turizmi, yayla turizmi, kırsal turizm, yat turizmi, akarsu turizmi, av turizmi, kongre turizmi, sağlık turizmi, gençlik turizmi alanlarındaki potansiyellerin değerlendirilmesi, turizm fâaliyetlerinin yılın tümüne yayılması ve böyle­ ce daha fazla geceleme gerçekleştirilmesini sağlayabilecektir. Ülkemizin çok farklı bölge ve yörelerine dağılmış bulunan potansiyel turistik değerlerin, bölgesel kalkınma çabalarında projelendirilerek ortaya çıkarılması, turistik ürün zengin­ liği bakımından yerinde olacaktır. Bu açıdan, bölgesel turizm projelerinde, uygun dev­ let yardımlan sürdürülmeli, desteklerin amaca uygun kullanımı sağlanmalıdır. Yeni turizm yatırımlannın, birçok faaliyeti bünyesinde bulunduran, çok yönlü, entegre projeler olması, konaklama süresini artıran bir faktör olarak önemlidir. Arz alanında meydana getirilen fiili kapasitelerin doldurulabilmesi, etkin ve sürekli bir tanıtım, pazarlama organizasyonunu gerekli kılmaktadır. Ülkemizin yurtdışındaki tanı- tim büroları sayı itibariyle birçok ülkeninkinden fazla olmasına karşın etkin bir tanıtım gerçekleştirememektedir. Türkiye yurtdışında tanıtım bürosu bakımından dünyada onuncu sıradadır. Sorun büro sayısının yetersizliğinden değil, bu bürolann işlevi, etkin­ liği ve parasal kaynakları ile ilgilidir. Türkiye'nin tanıtım bütçesi normal bir tur operatö­ rü şirketinin yıllık tanıtım harcamasının bile gerisinde olabilmektedir. Ancak, tahsis edi­ len kaynaklann da etkin ve verimli kullanıldığını söylemek mümkün değildir. Dış tanıtımlarda, fuar organizasyonlarında, sektörel ve bölgesel vakıf ve dernekler, ye­ rel yönetimler, meslek odaları ve üniversiteler, etkin bir işbirliğine gitmelidir. Hatta, yerel inisiyatifler harekete geçirilerek, bu konuda kentsel ve bölgesel ihtisas şirketleri kurularak, dış ticarettekine benzer bir güç birliği ile kolektif teşebbüs, tanıtım, pazarla­ ma ve kontrol düzenine yönelinmelidir. Sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan açığının giderilmesinde kamu yanında, özel eğitim kuruluşlarının faaliyetleri teşvik edilmelidir. Turizm hareketlerinin yoğunlaştığı kent ve bölgelerimizde, altyapı eksikliklerinin önce­ likle giderilmesi, bu kapasitelerin uzun vadeli olarak düşünülmesi gerekmektedir. 2015 yılında turist sayısının 15 milyon kişiye ulaştıniması hedef alınmalıdır. Ancak, mevcut yatak sayısının da bu hedefe paralel olarak artırılması kaçınılmazdır. Bunun için herkese açık kapalı zarf teklif usulüyle, turizm yatınmlarına arsa tahsisi yapılmalıdır. Turizm sektörünün bütün alt dallarında; seyahat acenteleri, otel ve turizm işletmeleri, turist rehberleri, yat turizmi, pansiyon işletmecileri, turizm personeli meslek nitelikleri­ nin belgelendirilmesine dönük sertifikasyon düzenlenmesi gibi alanlarda yasal çalışma­ lar tamamlanmalıdır. Bu arada, tarihi binalann turizme açılması üzerinde titizlikle durulmalıdır. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı "İhracat Haftası"nı kaygıyla yaşadıklarını bildirdi. Yıldırım: "İhracattaki tehlike sinyalleri tedbir alınmazsa büyük sorunlara yol açar" Mehmet Yıldırım, ihracatın Temmuz ayında bir önceldi yılın aynı ayına göre yüzde 4,5 oranında gerilediğini kaydederek, "Hükümet, Uzakdoğu ve Rusya krizleri ile daha da belirginleşen ihracat sıkıntısına, sessiz kalmaya devam ederse, önümüzdeki aylarda düşmenin daha büyük boyutlara ulaşmasından endişeliyiz" dedi. Yıldınm, İhracat finansmanının en önemli ihtiyaç haline geldiğini belirtti. 5-12 Ekim tarihleri arasındaki "İhracat Haftası" nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ti­ caret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, ihracatta tehlike sinyalleri ya­ şandığına değinerek "Tedbir alınmazsa, bu sinyaller, ileride ülke ekonomisi için büyük sorunlara yol açar" dedi. Hükümetin, Uzakdoğu ve Rusya krizi ile daha da belirginleşen ihracat sıkıntısına, ses­ siz kalmaya devam etmesi halinde, önümüzdeki aylarda düşmenin daha büyük boyut­ lara ulaşmasından endişe ettiklerini kaydeden Yıldırım, şunları ifade etti: 1997 Temmuz ayında 2 milyar 150 milyon dolar olan ihracat, 1998 Temmuz ayında %4.5 azalarak 2 milyar 53 milyon olarak gerçekleşti'. 1997 Temmuz'unda 1 milyar 983.7 milyon dolar seviyesinde bulunan dış ticaret açığı 1998 Temmuz'unda %4.5'lik artışla 2 milyar 73.4 milyon dolara yükselirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1981 yılından bu yana en düşük düzeye inerek %49.8 oldu. Uzakdoğu ile başlayan ve Rusya Federasyonu ile devam ederek küreselleşme eğilimi gösteren krizin ülkemizdeki etkileri bavul ticaretinden sonra ihracatta da belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, Türkiye'nin özellikle Uzakdoğu ülkelerine ihracatı azalırken, devalüe edilen paNe söyledik. Neden söyledik? 180 ra birimlerinin yarattığı rekabet avantajı nedeniyle bu. ülkelerin gerek ihraç pazarlarımız­ da yarattığı daralmalar, gerekse ülkemize ihraç ettikleri nisbi olarak ucuz malların Türki­ ye'deki ilgili sektörlere yaptığı etkiler krizin kaçınılmaz sonuçları olarak karşımızdadır. Bu durumda, gerçekçi kur uygulamasından asla taviz verilmemesi her zamankinden çok önem taşımaktadır. Krizin etkilerini minimize etmek için başta yeni pazarlara girilmesi ve mevcut pazarlar­ daki ihracatın arttırılması yönünde devletin dış ülkelerde bürolar açarak destek sağla­ ması gereklidir. Alınması gereken diğer bir önemli tedbir ise, ihracatımıza uzun vadeli yeni kaynaklar sağlamak amacıyla. Halk Bankası ve Eximbank tarafından oluşturulacak ihracat ve iş­ letme kredisi fonlannın biran önce işlerliğe kavuşturulmasıdır. Doğrudan parasal teşviklerin kalkması ile birlikte, en önemli ihracat teşvik aracı olarak ön plana çıkan ihracat finansmanının yeterli düzeyde yapılabilmesi amacıyla Eximbank'a 5 milyar dolar kaynak tahsisi yararlı olacaktır. Diğer yandan, ihracatçıların taahhütlerinin bir defaya mahsus affedilmesi, SSK primle­ rinin belli bir süre devlet tarafından karşılanması, vergi stopajlarının 2 yıl süre ile faizsiz ertelenmesi krizden en az şekilde etkilenmemize katkıda bulunacaktır. İTO son siyasi gelişmeler nedeniyle Italya'daki konferansı boykot etti. Yıldırım: "Ülkemizin bütünlüğüne kastedenleri gizleyenlere, sessiz kalamayız" Bölücü terör örgütünün İtalyan Parlamentosunda toplantı düzenlemesine izin veren İtalya hükümetine ilk tepki İstanbul Ticaret Odası'ndan geldi. İstanbul Ticaret Odası, işadamlarının bu konudaki duyarlılığına örnek olmak üzere, İtal­ ya'da yapılacak bir konferansı boykot etti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, şöyle dedi: "Ülkemizin bütünlüğüne, insanlanmızın canına kasteden bölücü terör örgütünün, ger­ çekleri gizleyerek kendisine uluslararası platformda bir yer edinme çabalarına olumlu yanıt vererek Parlamentosu ile buna alet olan İtalya, tüm Türk halkını karşısına almış­ tır. Buna sessiz kalamayız. Türk iş aleminin bu konudaki siyasi tepkisini ortaya koymak amacıyla, İtalya'da 22-23 Ekim tarihlerinde yapılacak olan ve Odamızın da konuşmacı olarak resmen davet edildiği, Messina konferansına katılmama kararı aldık. Sanırız Türk iş aleminin bu haklı tavrı, İtalyanlara hem Türkiye Cumhuriyeti hem de kanlı bölücü terör örgütü hakkında gerçeklerin anlatılması bakımından yararlı olur. İTO, tarih ve kültür hazinemizi gün yüzüne çıkarıcı çalışmalarına bir yenisini ekliyor: İstanbul Ticaret Odası tarihi Ahi Ahmet Çelebi Camii'ni restore edip Vakıflar'a teslim edecek İstanbul Ticaret Odası, tahrip olma tehlikesi yaşayan tarih ve kültür hazinelerimizi iyileştirerek gün yüzüne çıkarma çalışmalarına bir yenisini daha ekliyor. Yılın ilk aylannda Süleymaniye'deki Atıf Efendi Kütüphanesi'nin kalorifer sistemini yenile­ yerek, yüzlerce yıllık el yazması eserleri çürümekten kurtaran İTO bu sefer de, Eminönü'nde Oda'nın hemen yanındaki 500 yıllık Ahi Ahmet Celebi Camii'ni restore edecek. Bu konuda geçtiğimiz günlerde İTO ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında bir protokol imzalandı. Ünlü Osmanlı hekimlerinden Ahi Çelebi'nin, 1480-1490 yılları arasında yaptırdığı Ca­ mi, temelindeki kayma problemi ve üst yapısındaki yıpranma ve deformasyon nedeniy­ le uzun müddettir kullanılamıyordu. İTO ile Vakıflar arasında imzalanan protokole göre. Caminin temel problemi gibi altya­ pı eksiklikleri Vakıflarca tamamlandıktan ve gerekli ruhsatlar alındıktan sonra, İstanbul Ticaret Odası, tasdikli projesine uygun olarak caminin restorasyon işini gerçekleştire­ cek ve inşaatı her türlü riske karşı sigortaladıktan sonra, Vakıflar'a teslim edecek. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm, "Beş asırlık bu tarihi eserin mevcut durumu halkımızı ve bizi son derece üzüyordu. Camiyi tekrar ilk günlerindeki haline getirebilmek için, Odamız uzun müddet­ tir çalışma ve girişimler yapıyordu. Nihayet imzaladığımız protokolle, bunu gerçekleştirme fırsatı bulduğumuz için son de­ rece mutluyuz" dedi. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Dünya Standartlar Günü dolayısı ile bir demeç verdi. Yıldırım: "AB Teknik IVlevzuatına uyum çalışmaları hızlandırılmalı" 14 Ekim Dünya Standartlar Günü dolayısı ile bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, "Türkiye'de 1038'i mecburi olmak üzere 14.160'a ulaşan standart olduğunu belirterek ancak yine de bu gelişmeleri yeterli gör­ memek lazımdır. Dünya ekonomisine entegre olabilmek ve tam üyelik için hazırlandı­ ğımız AB pazannda yer alırken yurtiçinde de dünya ve AB kalitesi ile rekabet edebil­ mek için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürmemiz gereklidir." dedi. Mehmet Yıldınm'ın konuya ilişkin demeci şöyle: Mal ve hizmetlerin asgari kalitesini, taşımalan gerekli özellik ve şartları gösteren stan­ dartlar tüketiciye mukayese yapabilme, ürünü kaliteli ve daha ucuza alma, can ve mal güvenliğini garanti altına alma, aldanmama imkanını vererek korumakta iken üreticile­ re de kaliteyi ön plana çıkaran, kayıp ve stokları en aza indiren, belirli program dahilin­ de teknolojisini geliştirerek düşük maliyetle üretim yapabilme imkanı sağlamaktadır. Türkiye'de kalite ve standart bilincinin oluşmasında Türk Standartları Enstitüsü'nün ça­ lışmaları büyük önem taşımaktadır. 124 üyeli Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) nün aktif üyesi olan bunun yanında dünya ve Avrupa'da standardizasyonun önemli ku­ ruluşları olan Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (lEC), Avrupa Standardizasyon Komitesi (GEN) ve Avrupa Elektroteknik Komitesi (CENELEC) üyesi olan TSE dünya­ nın saygın standardizasyon kuruluşlan arasına girmiştir. 1985 öncesi 5.000'nin altında olan TSE tarafından hazırlanan standart sayısı günümüzde 1038'i mecburi olmak üze­ re 14.160'a ulaşmıştır. Öte yandan üreticilerimizin de standardizasyonun önemini kav­ radığını görmek memnuniyet vericidir. TSE'nin 1964 yılında uygulamaya başladığı TSE Marka Sistemi ile sözleşme imzalayan firma sayısı 1985 yılına kadar 500'e ulaş­ mamış iken bugün 4907'si yurt içinden 220'si yurt dışından 5127'e, imzalanan sözleş­ me söyledik. Neden söyledik 1 784 <r^' me sayısı ise yaklaşık 9.000'i yurt içinden olmak üzere 9697'e ulaşmıştır. Ancak yine de bu gelişmeleri yeterli görmemek lazımdır. Dünya ekonomisine entegre olabilmek ve tam üyelik için hazırlandığımız AB pazarında yer alırken yurtiçinde de dünya ve AB kalitesi ile rekabet edebilmek için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sür­ dürmemiz gereklidir. Bilindiği gibi AB ülkelerinde "Yeni Yaklaşım" olarak adlandırılan uygulamaya göre tica­ rette engelleri ortadan kaldırmak, haksız rekabeti önlemek için artık tüm mallann teker teker AB standartlarına uyma zorunluluğu yoktur. Ancak, tüketicinin korunması, mal ve can güvenliği, çevre korunması gibi mülahazalarla belli mal grupları için genel uyulma­ sı zorunlu kuralları içeren direktifler yayınlanmaktadır. AB ile olan Gümrük Birliği süreci içinde 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararlanna göre 1.1.1996 tarihinden itibaren 5 yıllık sürede AB teknik mevzuatına uyum sağlamamız gerekmektedir. Dünya ticaretinde gümrük vergisi gibi korumacı önlemlerin yerini çevre koruma, tüketi­ ci hakları, teknik engeller gibi tarife dışı dolaylı engellerin aldığı göz önüne alınarak ilgili çalışmaların biran önce tamamlanması hayati önem taşımaktadır. 1970 yılında TSE'nin İSO'ya yaptığı öneri ile kutlanmaya başlanan 14 Ekim Dünya Standartlar Gününün Türkiye'nin eksiklerini görmesi ve tamamlaması için bir vesile olmasını diliyorum. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, devlet hastanelerinin sağlık malzemesi ve ilaç bedelleri ödemelerindeki aksaklıkların önemli boyutlara ulaştığını söyledi. Yıldırım: "Devlet hastanelerinin müteahhitlere zamanında ödeme yapmaları sağlanmazsa iflaslar peş peşe gelecektir" Mehmet Yıldırım; "Odamızın birkaç yıldır ısrarla konunun üzerine gitmesine rağmen ihale şartnamelerinde ödeme sürelerinin bir yıla kadar uzatılabilmesine imkan tanıyan hükümlerin kaldırılamaması nedeniyle ihale bedelleri teslim tarihinden ortalama 5-6 ay sonra ödenebilmektedir. Bu kabul edilemez bir süredir" dedi. Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastaneleri ile, Üniversitelerin döner sermayeli hasta­ nelerine satılan sağlık malzemesi, laboratuar malzemesi, ilaç vs. bedellerinin zamanın­ da ödenmemesi yüzünden bu sektörün mensuplannın mağdur olduklannı belirten İs­ tanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, uygulama bu şekilde devam ederse iflasların çorap söküğü gibi geleceğini belirtti. Odamızın birkaç yıldır ısrarla konunun üzerine gitmesine rağmen ihale şartnamelerin­ de ödeme sürelerinin bir yıla kadar uzatılabilmesine imkan tanıyan hükümlerin kaldınlamaması nedeniyle ihale bedellerinin teslim tarihinden ortalama 5-6 ay sonra ödendi­ ği açıklandı. İçinde bulunulan hızlı enflasyonist ortamda sektör mensuplannın mağdur olmamalan için gecikme faizi ödenmesi gerektiğine dikkati çeken İTO Başkanı, ödeme süresinin 1 ayı geçmemesi gerektiğini açıkladı. Sağlık sektöründe hazırlanan şartnamelerin de suiistimale açık olduğunu dile getiren Yıldırım, kurulan özel ilişkilerle anında tahsilat yapanların da varlığına dikkat çekti. Mehmet Yıldınm, Maliye Bakanı ve Sağlık Bakam'nın acilen konuya el atmalannı ve iha­ le bedellerinin en geç 1 ay içinde istihkak sahiplerine ödenmesini temin etmelerini istedi. İstanbul Ticaret Odası YönetIrh Kurulu Başkanı, Cumhuriyetin 75. Yılı nedeniyle bîr kutlama mesajı yayınladı. Yıldırım: "Cumhuriyetin 100. Yıldönümünü, sorunları geride bırakmış şekilde kutlamak için, çalışmalara hemen başlamak gerek" Mehmet Yıldırım, 75.yıl mesajında, "Cumhuriyetin 100. yılının kutlanacağı 2023 yılına toplumsal, siyasi ve ekonomik açıdan yeni, büyük hedefler koymalıyız" dedi "Yüzüncü yılda 200 milyar dolarlık ihracat hedefine, dünyada söz sahibi bir ülke konu­ muna, bölgelerarası gelir farklılığını gidermiş, bütün fertlerinin sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık sorunları çözümlenmiş bir ülke konumuna ulaşabilmemiz için yapılması gere­ kenleri önümüze koyup, birer birer hayata geçirmeliyiz" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Cumhuriyetin 75.Yıldönümü nedeniyle yayınladığı mesajda, "Şimdi hedef Cumhuriyetin lOO.Yıldönümünü sorunsuz bir şekilde kutlamanın yollarını bulmaktır" dedi. Yıldınm'ın bayram mesajı şöyle: Cumhuriyetimizin 75. yılını görülmemiş bir coşku ile kutluyoruz. Başka hiçbir millete na­ sip olmayan bu coşku tabii ki en doğal hakkımız. Odamız bu coşkuya, daha bir anlam kazandırabilmek için, Cumhuriyetimizin nimetle­ rinden hemen hemen hiç yararlanamamış ya da en az yararlanmış bölgemizde Şanlı­ urfa Harran'da bir şölen düzenledi. Geçen hafta yaşadığımız bu coşkuyu izleyebilenler ya da, televizyonlardan görebilen­ ler bugüne kadar bu tür coşkulan hiç yaşayamamış insanlarımızın yüzlerindeki mutlu­ luğa. Cumhuriyet ile bütünleşme heyecanına şahit oldular. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlannın tamamı. Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanma- ya başladıkça, ülkemizin önündeki ufuklar çok daha genişleyecek. Medeni dünya için­ deki yeri daha da sağlamlaşacaktır. Cumhuriyetimiz 75 yılda büyük ilerleme kaydetmiş, artık, iğneden ipliğe yurtdışından it­ hal eden ülkeden, 130 dan fazla ülkeye 3 bin kaleme yakın mal ihraç eden, ihracatının yüzde 80'i sanayi ürünlerinden oluşan, 3 kıtada anahtar teslim otoyollar, köprüler ya­ pabilen bir ülke haline geldik. Ancak bunları tabii ki yeterli göremeyiz. Cumhuriyetin lOO.yılının kutlanacağı 2023 yılına toplumsal, siyasi ve ekonomik açıdan yeni büyük hedefler koymalıyız. Yüzüncü yılda 200 milyar dolarlık ihracat hedefine, dünyada söz sahibi bir ülke konu­ muna, bölgelerarası gelir farklılığını gidermiş, bütün fertlerinin sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık sorunları çözümlenmiş bir ülke konumuna ulaşabilmemiz için yapılması gere­ kenleri önümüze koyup, birer birer hayata geçirmeliyiz. Burada sorulması gereken Türkiye'yi 2023 yılına kadar kişi başına 10.000 dolar veya daha yüksek bir refah seviyesine ulaştıracak toplumsal, siyasi ve iktisadi çerçeve şart­ lann neler olduğudur. 1 - İKTİSADİ ŞARTLAR: Türkiye GAP projesi dışında ekonomik gelişmesini dayandırabileceği büyük ve atıl da­ hili kaynaklara sahip değildir. Bu nedenle 25 yıllık bir perspektif içinde ekonomik büyü­ menin dayanağı dış ülkelerle yapılacak mal ve hizmet ticareti olacaktır. Türkiye şimdiden uzun vadede rekabet avantajı vadeden ürün türleri ve teknolojiler tes­ pit ederek imkanlannı bu sahalarda yoğunlaştırmak ve uzun vadede belirli üretim ko­ nulannda dünya çapında üstünlük yakalamak arayışı içinde olmalıdır. 2 - SİYASİ ŞARTLAR: Türkiye'nin siyasi ilişkileri 25 yıllık bir perspektif içinde ele alınırsa ön planda yakın komşularıyla olan ilişkilerinin düzeltilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bugün neredeyse Bulgaristan, Gürcistan ve Azerbaycan dışında kalan bütün sınır komşularımızla temel­ de bizden kaynaklanmayan ve arzu etmediğimiz ihtilaflı veya sıcak olduğu söyleneme­ yecek bir ilişki yapısı söz konusudur. Bu durum Türkiye'nin diğer ülkelerle olan siyasi ilişkilerine de olumsuz yansımakta. Komşu ülkelerle ticaret imkanlarını engellemekte. Komşu ülkeler üzerinden geçen tica- ret yollarının kullanılmasını zorlaştırmaktadır. Türkiye komşu ülkelerle iyi komşuluk ilişkileri kurmak zorundadır. 2023 yılında Türkiye artık Avrupa Birliği üyesi bir ülke olmalı veya AB ile ilişkileri iki ta­ raf için de tatminkar ve kalıcı bir zemine oturtulmalıdır. 3 - TOPLUMSAL GELİŞME: Türkiye bugün için toplumsal olarak iki grupta toplayabileceğimiz bazı önemli mesele­ lerin de üzerinde durmak zorundadır. Bunlar, - Etnik farklılığa dayanan ayrımcı eğilimlerle inanç ve adet farklılıklarına dayanan eği­ lim sorunlan, - Bölgelerarası gelir farklılıklanna dayanan sorunlardır. Önümüzdeki 25 yıl içinde, hatta çok daha kısa bir süreç içinde bu sıkıntılann ortadan kaldınlabilmesi lazımdır. 2023 yılına kadar bu gibi sorunların Türkiye'nin gündeminden çıkanimış olması gerek­ mektedir. Bunun sağlanabilmesi büyük ölçüde yükseltilen gelir seviyesinin ve sosyal imkanlann bölgeler arasında dengeli bir şekilde dağılımı ve eğitimin ve kültür tüketimi­ nin yaygmlaştınlıp geliştirilmesine bağlıdır. Önümüzdeki 25 yıl içinde kamusal yapılanma, yönetim şekli ve siyasi sistemlerin tar­ tışma ve değişiklik konusu yapılmasına son verilebilmesi lazımdır. Türkiye yaygın ka­ bul gören bir yönetim sistemine ve siyaset anlayışına sahip olabilmeli. Bu gibi mesele­ ler toplumumuzun gündeminden kaldırılabilmelidir. Bunun için daha az sayıda ve etki­ li partileşme, parti içi demokrasinin işlerlik kazanması, parlamenter yönetimde, siyasi dokunulmazlığın özüne dokunmadan yönetim üzerinde sürekli ve etkili yargı denetimi­ nin kurulması gereklidir. Siyasetçi toplumda yüksek itibar sahibi olabilmeli, siyasi sis­ tem bir gelenek olarak yaygın kabul görebilmelidir. Eğitimde artık amaç herkese okuma yazma ve belirli asgari bilgilerin sunulmasından ibaret olamaz. Eğitimde kalitenin ön plana çıkması, yetenek kazandırılması ve mesle­ ki yetenek geliştirilmesi, araştırma ön plana çıkarılmalıdır. Uluslararası rekabet ekonomik zeminde firmalar arasında yürütülen bir mücadele gibi gö­ rünse de gerçekte ülkelerarası rekabet eğitim sistemleri arasında başlar ve sonuçlanır. Önümüzdeki 25 yıl dünyayı bilgi çağma götürmektedir. 2023 yılında başarı daha iyi eği­ tilmiş, daha yetenekli insan varlığına sahip olan toplumların hakkı olacaktır. Bunları başarmak için gerekli ve yeterli potansiyele sahibiz. Biz iş dünyası olarak, bu­ nu başarabileceğimize inanıyoruz. İnanmak, başarmanın yansıdır. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, yüksek enerji maliyetlerinin İhracatımıza yaptığı olumsuz etkiyi giderici düzenlemelere olan ihtiyacı dile getirdi. Yıldırım: "Enerji maliyetleri mutlaka dünya fiyatları düzeyine indirilmelidir" Mehmet Yıldırım, özellikle ihracatımızın yüzde 40'ını gerçekleştiren hazır giyim ve tekstil sektörünün, LPG, fuel-oil, elektrik gibi enerji maliyetlerindeki yüksekliğin getirdi­ ği fiyat dezavantajı nedeniyle, uluslararası pazarlarda pay kaybetmekte olduğunu be­ lirterek, enerji maliyetlerini yükselten fon ve vergilerde indirim yapılmasının acil bir ihti­ yaç haline geldiğini vurguladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, temel bir üretim gir­ disi olan enerjinin dünya fiyatlarından temininin, ihracatçıların devletten beklentisi ol­ maya devam ettiğini bildirdi. Yıldınm konuyla ilgili açıklamasında, şu hususlara değindi: "Son zamanlarda Türkiye'de enerji yatınmlannın yavaşlaması, ekonominin ve nüfusun hızla büyümesi sonucunda artan talep karşısında, enerji üretimi yetersiz kalmaya baş­ lamıştır. Enerji arzı yetersizliği ise, üretimi tehdit eden ve enerji fiyatlarını yükselten olumsuz bir faktör niteliği taşımaktadır. Türkiye'de, ihracatın yaklaşık %40'ını meydana getiren hazır giyim, konfeksiyon ve tekstil-hammadde sektöründe enerji maliyetlerinin, Türk ihraç ürünü için uluslararası pazarlarda fiyat dezavantajı yarattığına yoğun bir şekilde tanık olunmaktadır. Türkiye'nin ihracatını artırmak zorunda olduğu bütün ekonomik çevrelerce bilinmekte­ dir. Zira ekonomik güçlüklerin aşılması, cari işlemler dengesindeki açığın kapatılması ve toplumsal refah düzeyini yükseltmenin yolu ihracattan geçmektedir. Uluslararası ticaret arenasında ise, zorlu bir mücadele yaşanmaktadır. Bunda Uzakdo­ ğu ve Rusya'da başlayan ve küreselleşme eğilimi gösteren krizin etkisi tartışmasızdır. Bahsedilenler ışığında, dünya markası yaratma ve dış pazarlarda kalıcı olmada en faz­ la şansa sahip bu sektörde rekabet dezavantajı yaratan (LPG, fuel oil, elektrik gibi) enerji maliyetlerinin fon ve vergilerde ayarlama yapılması suretiyle aşağı çekilmesi ar­ zu edilmektedir. Mevcut durumda ithal edilen enerji Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu (AFİF) ve Akaryakıt Tüketim Vergisi (ATV) gibi maliyet artırıcı faktörlerin etkisiyle ihraç malının fiyatını yük­ seltmekte, uluslararası pazarlarda Türkiye'nin rekabetini güçleştirmektedir. Örneğin motorinin CİF İtalya fiyatı 26.688 T M t iken, AFİF'nin ve ATV'nin ilavesiyle 87.488 TL/It'ye ulaşmaktadır. Yine Fuel oil (No.6) CİF İtalya fiyatı ile 19.317 TL/İt. iken, ATV'nin ilavesiyle 23.180 TL/İt. olmaktadır. Hem anılan sektördeki ihracatçımıza, hem de Türkiye'nin ihracatına sahip çıkmak adı­ na, enerji girdisinin dünya fiyatlarından temini hızla gerçekleştirilmelidir. Böyle bir yol izlemekle, bir taraftan ihracatçımız mücadelesinde yalnız ve desteksiz olmadığı yönün­ de motive edilirken, aynca Türkiye'nin ihracatını 21 .yüzyıla hazırlama çabalan içinde de yer alınmış olacaktır." dedi. Afe söyledik Neden söyledik 7 m <r<-- n.n.i998 Yıldırım: "Dürüst bürokrat ve yöneticilere salıip çıkalım" Yıldırım, Halk Bankası Genel Müdürü hakkında çıkan suçlamalarla ilgili olarak yaptığı açıklamada, elinden trilyonlarca liralık işlemler geçen bir yöneticinin, üç beş kuruşluk harcamalann usulsüz olduğu gerekçesiyle suçlanmasının mantıklı olmadığını belirtti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldınm, Halk Bankası Genel Müdürü hakkın­ da çıkan suçlamalarla ilgili olarak yaptığı açıklamada, elinden trilyonlarca liralık işlem­ ler geçen bir yöneticinin üç beş kuruşluk harcamaların usulsüz olduğu gerekçesiyle suçlanmasının mantıklı olmadığını belirtti. İTO Başkanı, Halk Bankası Genel Müdürü­ nün kendi döneminde küçük ve orta işletmelerin yararını gözeten uygulamalara yönel­ miş olmasını takdirle karşıladıklarını, kamuoyunun dürüst yöneticilerin, bürokratlann arkasında olmaları gerektiğini ifade etti. Mehmet Yıldınm, dürüst yöneticilerin sudan sebeplerle ürkütülmemesi gerektiğini, ak­ si takdirde bu tür yöneticileri kamu kuruluşlarının bulmakta zorlanacaklannı dile getirdi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Türk halkının infialini İtalyan meslektaşlarına iletti: İtalya ile ticari ilişkiler sıfırlanabilir. Yıldırım: "İtalya'nın terönst başı ile ilgili yanlış tutumu, zaten sorunlu olan ilişkilere tuz biber ekmiştir" istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Roma, Milano, Tori­ no başta olmak üzere tüm İtalyan Ticaret Odalarına birer mektup göndererek, son ge­ lişmeler nedeniyle Türk-İtalyan ilişkileri konusundaki endişelerini dile getirdi. Yıldırım mektuplarda son günlerde İtalya'nın Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum sergi­ lediği, İtalyan Parlamentosunun kendine kürt parlamentosu adını veren terörizm yanlı­ sı bir grubun toplantı yapmasına izin vermesinin şokunu henüz Türk kamuoyu üzerin­ den atamamışken, bu defa 30 binden fazla Türk vatandaşının terörist eylemler sonucu ölümüne neden olan bölücü örgüt PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye iade edil­ meyip, üstelik kendisine sığınma hakkı tanınacağının İtalyan resmi ağızlarından açık­ lanmasının, zaten sorunlu olan ilişkilere tuz biber ektiğini ve Türk halkını çok ağır şe­ kilde rencide ettiğini ifade etti. İTO Başkanı Yıldırım, bu tutumun devam etmesi ve terörist bir kuruluşun başı olan Öcalan'ın iade edilmemesinin, Türk-İtalyan ticari ve ekonomik ilişkilerine büyük zarar vereceği, İtalyan mallarına karşı boykota kadar varacağı ve İtalya ile olan ticari ilişkile­ ri sıfır noktasına getireceği konusunda İtalyan Oda Başkanlannı uyardıklannı açıkladı. İTO, elektronik ticareti araştırıp kitap lıalinde yayınladı. Yıldırım: "Elektronik ticaret, bilgi çağının gereğidir" İstanbul Ticaret Odası, bilgi ekonomisinin canlı ve güncel bir boyutunu, Türk bilim ve uygulama yaşamının yararlanma ve tartışma alanına soktu. "Bilgi Ekonomisinde Elektronik Ticaret" ismini taşıyan araştırma kitabı yayınlayarak, ül­ kemiz insanlannın bu önemli konuya eğilmelerine öncülük eden İTO, böylece Türki­ ye'nin, bilgi çağının dışında kalmaması yönündeki çalışmalarına bir yenisini ekledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, kitabın yayını dolayı­ sıyla verdiği demeçte şöyle dedi. "Bilgi Çağının getirdiği yeni kavramlardan biri de "Elektronik Ticaret" kavramıdır. İletişi­ min en gelişmiş şekli olan internet ile yapılan alışverişler ise elektronik ticaretin yalnız­ ca küçük bir bölümüdür. Ülkemizde, henüz yeni yeni telaffuz edilmeye başlanan bu kavramlar günlük yaşantımızda da oldukça kısıtlı olarak yer almaya başlamıştır. Gerek altyapı ve yatırımların yetersizliği gerekse konuyla ilgili yetişmiş insan gücünün henüz istenilen düzeyde olmaması, bu oluşumun hızını yavaşlatmaktadır." Odamızca, bu konuda üyelerimizi ve ilgilileri bilgilendirmek ve bazı sorulara cevap oluşturmak amacıyla hazırlanan "Bilgi Ekonomisinde Elektronik Ticaret" adlı çalışmada bilgi çağı ve elektronik ticaret kavramlarının doğuşu, ticaret hayatına etkileri, dünyada­ ki uygulamalar ve Türkiye'deki yapısı ayrıntılı olarak incelenmektedir". İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, 1999'a girerken Türkiye ekonomisinin durumunu değerlendirdi: Yıldırım: "Olumsuz dış etkenler, yanlış vergi düzenlemeleri ve politik belirsizlik ile birleşince, iyi başlayan bir yıl heba oldu" Mehmet Yıldırım, "İç ve dış piyasaların durumu karşısında yeni pazarlar bulunması Önem kazanmaktadır. Bu sebeple ihracatın artırılması ve yeni pazar arama faaliyetleri­ nin teşviki gerekir. Hükümetin son aldığı kararlar arasında Eximbank'in ihracat öncesi ve sonrası kredilerine yeni imkanlar sağlanması, dış kredilerde % 6'lık KKDF kesintisi­ nin kaldırılması gibi ihracatın teşvikine yönelik tedbirler memnuniyet vericidir. Bunun ta­ mamlayıcısı olarak yeni dış pazar arama ve bu pazarlara giriş konulannda devlet des­ teğinin artırılması, hassas sektörlerimizi korumak ve iç talep ve üretimin daha da daral­ masını önlemek üzere, tüketim malı ithalatının artışına karşı halkımızın ve hükümetimi­ zin duyarlı davranması, bu akıma medyanın da öncülük etmesi gerekmektedir." dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, son günleri yaşan­ makta olan 1998 yılının ekonomik değerlendirmesini yaparken, iyi başlayan yılın olum­ suz dış etkenler, yanlış ekonomik-mali düzenlemeler ve politik istikrarsızlığın bir arada gelmesi ile heba olmuş bir yıla dönüştüğünü belirtti. Yıldırım, 1998 yılı değerlendirmesinde şu hususlan dile getirdi. 1998 yılı iyi başlamış, fakat bütün dünya piyasalarını derece derece etkileyen finansal krizin ekonomimiz üzerinde de olumsuz etkileri yılın ikinci çeyreğinden itibaren görül­ meye başlamıştır. Bir taraftan iç politikadaki istikrarsızlığa, diğer yandan ise Güneydoğu'daki terörün eko­ nomik faaliyeti baltalamasına rağmen, özel sektörün gücü ve dinamizmi ilk çeyrekte ekonomide % 9 oranında bir büyüme gerçekleştirmiştir. Ancak Japonya'dan başlayan finansal krizin, ekonomileri Japonya'ya göre çok zayıf olan Güneydoğu Asya kaplanlannı perişan etmesi sonucu kriz yaygınlaşmıştır. Bu kri­ zin etkileri geçmeden Rusya'nın ödeme güçlüğü içine girmesi ve moratoryum ilan et­ mesi, bu pazarı da kapatmış, ekonomimizin 2. ve 3. çeyreklerde daralmasına yol aç­ mıştır. Bu durumda 1998 yılında ekonomideki büyüme hızının % 3'e düşeceği tahmin edilmektedir. Uzakdoğu krizi bazı sektörierimizdeki üretim düşüşlerini ve durgunluğu hızlandırmıştır. Güney Kore, Tayland, Endonezya ve Malezya paralarının büyük değer kaybına yol açan ve Güneydoğu Asya kaplanlarını felce uğratan bu kriz maalesef bizi de etkilemektedir. Başlangıçta krizin Türkiye'mizde nispeten daha az hissedilmesinin nedenleri arasında ülkemizdeki yabancı sermayenin değer olarak azlığı, bankalarımızın ihtiyatlı davranış­ ları ve KOBİ'lerin esnekliği sayılabilir. Ama yine de krizin etkileri yıl sonuna doğru da­ ha belirginleşmiştir. Hemen hemen aynı pazariara tekstil, giyim ve deri konfeksiyon ih­ raç ettiğimiz, yani rakiplerimiz olan bu ülkelerin ihraç mallarının yüksek devalüasyon sebebiyle ucuzlaması, başta demir-çelik ürünleri olmak üzere gerek bu ülkelere gerek­ se aynı pazariara yönelik ihracatımızı baltalamıştır. Küresel krizi daha da ağıriaştırabilecek bir faktör olarak Çin'in de bir devalüasyona gitmesi tehlikesi şimdilik uzaklaşmış görünmektedir. Uzakdoğu krizinin diğer ülkelerde yarattığı tedirginlik ve belirsizlik, girişimcileri tereddü­ de düşürmüştür. Aynı sebeple yabancı yatınmcılann Rusya krizi ile biriikte İstanbul Borsası'ndan çekilmesi, büyük bir düşüşe yol açmış, borsa şirketlerini ve iştirakçileri et­ kilemiştir. Ekonomik durgunluktan etkilenen sektörierin başında tekstil gelmektedir. Gümrük Birliği'nden sonra Avrupa'ya ihracatın artacağı ümidiyle kapasite artırıcı yatırımlara karşın beklenenin olmaması tekstil sektörümüzü ciddi şekilde zora sokmuştur. Bu sektör dışında otomotiv ve inşaat gibi lokomotif sektörierinde de bir durgunluk ya­ şanmaktadır. Otomotiv üretimindeki durağanlık 3. çeyrekte % 12 üretim düşüklüğüne dönüşmüştür, inşaat sektöründe de % 1'i aşkın gerileme vardır. Dış etkenlerin yanı sıra, mahiyet ve zamanlama bakımından yanlış olan vergi düzen­ lemeleri, piyasa şartlarının bozulmasına sebep olmuştur. ı Durgunluk ve satışlardaki azalmadan doğan nakit sıkıntısı buna eklenmiş, politik ve ekonomik belirsizlik, kişiler ve firmalann nakit tutma eğilimini güçlendirmiştir. Bu sebep­ le gerek ödemeler, gerekse harcamalarda geciktirmeler olmaktadır. Bu durum zincirie- me etki ile nakit darlığmm yaygmlaşmasma yol açmaktadır. Talepteki gevşemenin en istenmeyen sonuçlarından biri işçi çıkarmalara yol açılması­ dır. Bu konuda işaretler görülmektedir. Halbuki işçi çıkarma en son çare olmalı, bun­ dan önce makul bir ücret planı ile sorunun çözülebilme imkânı araştırılmalıdır. Ekonominin sıkıntılı dönemlerinden selametle çıkılabilmesi için bütün kesimlerin üstle­ rine düşen görevi yapmaları gerekir. Hükümet vergi kanununun tedirginlik yaratan, iş­ letmelerin nakit sıkıntısı içinde bulunduğu bir dönemde peşin vergi gibi ilave yük bindi­ ren hükümlerini en azından ertelemelidir. Bu arada mali kurumlara, bankalarımıza da görev düşmektedir. Halen bankaların fonk­ siyonu genelde faizle para toplayıp bunu geniş sayılabilecek bir kâr marjı ile Hazine'ye satmak şeklinde görünmektedir, iş çevrelerine kredi vermekten bu karışık dönemde kaçınılmaktadır. Halbuki sanayici, tüccar, küçük, işletmelerin bu sırada her zamandan çok banka desteğine ihtiyacı vardır. Reel ekonomi desteklenirse krizden daha çabuk çıkabiliriz. İthalat 9 aylık ithalatın geçen yıla göre % 1.6 düşmesi, özellikle aramalı ithalatının % 3 azal­ ması talep ve üretimdeki durgunluğun kanıtıdır. Buna karşılık tüketim malı ithalatının % 8'e yakın bir oranda artmaya devam etmesi olumsuz bir gelişmedir ve ekonomideki çarpıklığın göstergesidir. Gelir dağılımındaki bozukluk lüks ithal mallarına karşı rağbetin sürmesine yol açmak­ tadır. Diğer taraftan dış pazarlardaki daralma sebebiyle Avrupalı tüketim malı pazarla­ yıcıları Türkiye'ye akın etmekte ve maalesef medyamız dahil yabancı ürün reklam ve propagandasına yardımcı olunmaktadır. Bu noktada tüketiciye düşen görev reklamla­ ra kapılmayarak yerli ürünleri ithal mallarına tercih etmektir. Halkımız aksi halde bu du­ rumun içeride birçok kişinin işsiz kalmasına yol açacağı bilincinde olmalıdır. Aynı şekil­ de sanayicimizin aramalı ve hammadde ihtiyacını mümkün mertebe içeriden temine gayret etmesi kendi menfaatleri icabıdır. Çünkü bu hareket dönüp gene sanayiciyi fe­ rahlatacaktı r. İhracatta Duraklama İhracattaki artışın dünyadaki finansal.kriz yanı sıra bavul ticaretinin kesilmesi gibi se­ beplerle ilk 9 ay itibariyle % 1'in altına düşmesi ihracatın desteklenmesi gereğini gün­ deme getirmektedir. Nakdi teşviklerin kalmadığı bir ortamda ihracatı, teşvik için en önemli çare doğru bir kur politikası izlenmesidir. Son yıllarda Türk Lirası yabancı paralara karşı değer kazanmış, yani ihraç mallanmız o nispette pahalanmış, rekabet gücünü kaybetmiştir. Kurlara enf­ lasyonla mücadele aracı olarak müdahale edilmemeli piyasada arz-talep dengesiyle gerçekçi kur teşekkülüne imkân verilmelidir.. Merkez Bankası dövizlerinin bu maksatla boşuna eritilmesi de önlenmelidir. SONUÇ Türkiye, ekonomik kriz içinde sayılmamakla beraber, ülkenin sıkıntılı bir dönemden geçmekte olduğu inkâr edilemez. Dünya'daki finansal krizin etkisiyle dış piyasaların da­ raldığı bir dönemde, içeride enflasyonist büyümeyi önlemek maksadıyla alınan ekono­ mik ve mali tedbirlerin aynı zamana rastlaması ve buna hükümet değişiminin yarattığı istikrarsızlığın da eklenmesi bu sonucu doğurmuştur. İç ve dış piyasaların durumu karşısında yeni pazarlar bulunması önem kazanmaktadır. Bu sebeple ihracatın artırılması ve yeni pazar arama faaliyetlerinin teşviki gerekir. Hü­ kümetin son aldığı kararlar arasında Eximbank'in ihracat öncesi ve sonrası kredilerine yeni imkânlar sağladığı, dış kredilerde % 6'lık KKDF kesintisinin kaldırılması gibi ihra­ catın teşvikine yönelik tedbirler memnuniyet vericidir. Bunun tamamlayıcısı olarak ye­ ni dış pazar arama ve bu pazarlara giriş konularında devlet desteğinin artırılması la­ zımdır. Dış kaynaklardan kredi sağlamanın zorlaştığı günümüzde, Ödemeler Dengesi bakımından ithalat üzerinde de durulması, tekstil ve otomotiv gibi hassas sektörlerimi­ zi korumak ve iç talep ve üretimin daha da daralmasını önlemek üzere, tüketim malı it­ halatının artışına karşı halkımızın ve hükümetimizin duyarlı davranması, bu akıma medyanın da öncülük etmesi gerekmektedir. 1999 YILI İÇİN TAHMİNLERİMİZ 1997 Sonu 1998 1999 % 8.3 % 3.0 %4.0 Toptan TEFE 83.0 65.0 70.0 Perakende TÜFE 88.0 80.0 80.0 2.240 4.000 6.500 İthalat 48.559 48.000 50.800 İhracat 26.261 26.500 28.300 Açık 22.297 21.500 22.500 Cari Denge -2.678 -3.510 -3.600 İç Borç Stoku (Trilyon TL) 6.283 12.000 20.000 Dış Borç Stoku (Milyon $) 92.216 Haz.'98 97.200 104.000 ABD Dolar Tahmini 204.750 320.000 510.000 Alman Mark Tahmini 114.240 188.000 300.000 GSMH Reel Büyüme Oranı Fiyatlar DİE Yıl Sonu % Artış Bütçe Açığı (Trilyon TL) Diş Ticaret (Milyon $) Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Yalım Erez'in Cumlıurbaşkan'ınca görevlendirilmesinin memnuniyetle karşılandığını bildirdi. Yıldırım: "Sayın Erez'in, ülkemizin bu hassas döneminde başanlı olacağına inanıyoruz' istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, Yalım Erez'in hükü­ meti kurmakla görevlendirilmesini memnuniyetle karşıladıklannı bildirdi. Mehmet Yıldırım konuyla ilgili açıklamasında şöyle dedi: Sanayi ve Ticaret Bakanı, Muğla Milletvekili Sayın Yalım Erez'in, Cumhurbaşkanı Sa­ yın Süleyman Demirel tarafından, hükümeti kurmakla görevlendirildiğini büyük memnu­ niyetle öğrendik. Sayın Yalım Erez daha önce, sırasıyla, İstanbul Ticaret Odası ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı'nda bulunmuş, milletvekili seçilerek T.B.M.M. çatısı altında göreve başladıktan sonra da Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak ülkemize hizmet vermiştir. Sayın Yalım Erez'in sanayici bir aileye mensup bulunduğunu ve uzun yıllar boyunca dernek, sendika ve Odalar gibi değişik iktisadi örgütlerde aktif olarak çalıştığını hatırla­ dığımız için, bilhassa iktisadi alanda sahip olduğu deneyimin yeni ve pek önemli göre­ vinde kendisine yardımcı olacağına eminiz. Türkiye'nin global iktisadi durgunluğun etkisini her gün giderek artan şekilde hissettiği ve bu etkinin sanayiciler, ticaret alemi, çalışanlar gibi hemen her kesim üzerinde deği­ şik ölçüde ama önemli derecede tesir yaptığı bir dönemde bulunmaktayız. Enflasyon, kamu açıklan, likidite sorunu ve yüksek faizler gibi kronik sorunların yanı sıra, tekstil sektöründe ileri derecede olmak üzere, tüm perakende ticarette görünen talep daral­ masının ülkemizdeki iktisadi istikrarı zedelemeye başladığını müşahede etmekteyiz, ik­ tisadi sorunların toplumsal sıkıntılara da yol açabileceği bilinmektedir. Ayrıca seçim dönemine girilmiş olması ile seçim sonrasına ilişkin sorular, belirsizlik fak- törünü fevkalade arttırmaktadır. Halbuki serbest piyasa ekonomisinin temel gücü olan iş alemi için belirsizlik en aza in­ dirilmesi gereken bir faktördür. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda bu ihtiyaç ken­ dini bilhassa hissettirmektedir.Sayın Yalım Erez'in gerek çeşitli ekonomik kuruluşlarda gerekse Sanayi ve Ticaret Bakanı sıfatıyla yaptığı görevlerde edindiği bilgi ve deneyim ile ülkemizin bu hassas dönemden başarıyla geçmesf için en uygun kişi olduğuna ina­ nıyoruz. Sayın Erez'in güven verici kişiliğinin bir yansıması olan değişik niteliklere sa­ hip kişi ve örgütlerle kurup sürdürdüğü ilişkilerdeki başarı düzeyi de bu inancımızı pekiştirmektedir. Istanbul Ticaret Odası 1999 Yılının önemli ekonomik ve siyasi olaylan Yıl içindeki gelişmelerin özeti Avrupa Biriiği'nde tek para birimine geçme karan alındı. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit erken seçim amacıyla kurulan koalisyon hükümetinde Başbakan oldu. Kenya'da yakalanan bölücü başı Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirildi. Genel ve yerel seçimler yapıldı. Seçimlerden DSP birinci, MHP ikinci, FP üçüncü parti olarak çıktı, CHP barajı aşamadığı için tarihinde ilk kez TBMM'ne giremedi. Bülent Ecevit'in Başbakanlığında DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümeti kuruldu. Bölücü başı Abdullah Öcalan vatana ihanet suçuyla yargılandığı davada ölüm cezasına çarptın İdi. Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal felaketi olarak anılan ve büyük can ve mal kaybına sebep olan Marmara ve Düzce depremleri-oldu. AG İT üyesi 54 ülkenin başkanlan İstanbul'da bir araya gel­ erek yüzyılın son zirvesinde 21. yüzyılı değerlendirdi. Deprem zararlarının karşılanması amacıyla alınan tedbirler çerçevesinde çıkarılan ve kamuoyunda "deprem vergisi kanunu" olarak anılan Kanun yayınlandı. Bu kanunla başta gelir vergisi, kurumlar ver­ gisi ve KDV olmak üzere, bir çok alanlarda ek vergiler getirildi. Aralık sonlarına doğru Esbank, Egebank, Sümerbank, Yurtbank ve Yaşarbank'a elkondu. Kamu açıklan ve iç borç stokunun baskısı altında hükümet IMF ile üç yıllık yeni bir stand-by anlaşması yaptı. Belirli bir istikrar programının uygulanması şartıyla önemli dış kaynak sağlandı. Global kriz bu kez Güney Amerika'ya sıçrayarak Brezilya ve Arjantin'i etkiledi. Yıl içindeki gelişmelerin kronolojik seyri 1 Oca/c Avrupa Biriiği'nde tek para birimine geçildi. Yeni Euro banknotları 2002 yılında dolaşıma çıkacak. 4 Ocak Yeni yıla Dolar 314.230 lira, Mark 188.240 liradan başladı. Bir önceki yıla ait tüketici fiyatları artış oranı %84,6, toptancı fiyatları artış oranı %71,8 olarak açıklandı. 7 Ocak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e verdi. 14 Ocak İstanbul Ticaret Odası 117. kuruluş yılını kutladı. 3 Şubat TEFE yıllık %50 artış oranı ile son sekiz yılın en düşük düzeyine indi. 16 Şubat Kenya'da yakalanan bölücü başı Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirildi. 18 Nisan Genel ve yerel seçimler yapıldı. Seçimlerden DSP birinci, MHP ikinci, FP üçüncü parti olarak çıktı, CHP barajı aşamadığı için Meclise giremedi. 22 Nisan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal istifa etti. Yapılan olağanüstü kurultayda Atlan Öymen CHP Genel Başkanı oldu. 2 lİ/tayıs FP Milletvekili Merve Kavakçı'nm türbanını çıkartmadan TBMM Genel Kurulu'na girmesi yemin törenini kanştırdı. 28 Mayıs Bülent Ecevit'in Başbakanlığındaki DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümeti kuruldu, Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcısı oldu. 18 Haziran Bankalar Kanunu TBMM genel kurulunda kabul edildi. 29 Haziran Bölücü başı Abdullah Öcalan vatana ihanet suçuyla yargılandığı dava sonucunda ölüm cezasına çarptırıldı. 7 Te/nmı/z Avrupa Birliği'nde "duty-free" olarak bilinen gümrük mağazalarındaki vergi­ siz satışlar kaldırıldı. 13 Ağustos Uluslararası tahkim yolunu açan Anayasa değişikliği TBMM'de kabul edil­ di. Emeklilik yaşının kadınlarda 58, erkeklerde 60'a çıkarılması ile ilgili Sosyal Güvenlik yasa tasansının 6. maddesi TBMM genel kurulunda kabul edildi. 17 Ağustos Marmara depremi oldu. Deprem ekonomiyi de derinden etkiledi, deprem nedeniyle uğranılan zararın 15 milyar dolar civannda olduğu öne sürüldü. 26 Eylül G-7 toplantısında, küresel ekonomide yaşanabilecek olası krizleri önlemek amacıyla oluşturulan G-20 Grubu içinde Türkiye'nin de yer almasına karar verildi. 21 Ekim Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve eski Sanayi ve Ticaret Bakanlarından Ahmet Taner Kışlalı otomobiline konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. 5 Kasım 10 milyon liralık banknotlar tedavüle çıktı. 12 Kasım Önemli maddi hasar ve can kaybına neden olan Düzce depremi oldu. 18 Kasım AGİT üyesi 54 ülkenin başkanları İstanbul'da bir araya gelerek yüzyılın son zirvesinde 2 1 . yüzyılı değerlendirdi. 26 Kasım Deprem zararlarının karşılanması amacıyla alınan tedbirler çerçevesinde çıkarılan ve kamuoyunda "deprem vergisi kanunu" olarak anılan 4481 sayılı Kanun yayınlandı. Bu kanunla başta gelir vergisi, kurumlar vergisi ve KDV olmak üzere, bir çoğalanlarda ek vergiler getirildi. 3 Aralık Devlet memurlannın daha hızlı ve etkili bir şekilde yargılanması yolunun açılması amacıyla Memurin Muhakematı Hakkında Kanun'u yürürlükten kaldıran yasa TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Düzce il oldu. 15 Aralık S\k\ denetim ve şeffaflık getiren SPK yasası TBMM Genel Kurulu'ndan geçti. 76 i4ra///c Aralarında Türkiye'nin de yer aldığı G-20 Grubu toplantısı Berlin'de yapıldı. 22 Aralık Esbank, Egebank, Sümerbank, Yurtbank ve Yaşarbank hisse senetlerin tamamının Merkez Bankası nezdindeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na intikali kararlaştınidı. IMF ile 3 yıllık stand-by anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca IMF Türkiye'ye yaklaşık 4 milyar $ kredi vermeyi taahhüt etti. 09.01.1999 Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Ülkenin genel menfaati için 56. Iıükümetten beklenenleri açıkladı: Yıldırım: "Sıkıntılı ortamın aşılması için, ekonomik tedbirler acilen yürürlüğe konmalı" Mehmet Yıldırım, 'Bunun için, Sayın Bülent Ecevit başta olmak üzere Sayın Mesut Yılmaz ve Sayın Tansu Çiller'i göreve çağırıyoruz' dedi. Bülent Ecevit'in başkanlığında kurulacak 56. Hükümetin programının önümüzdeki gün­ lerde TBMM de okunması beklenmektedir. Bu konu ile ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm, 'Ekonominin içinde bulunduğu sıkıntılı ortamın aşılması için gerekli tedbir­ lerin acilen alınması, büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan Sayın Bülent Ecevit başta ol­ mak üzere sayın Mesut Yılmaz ve Sayın Tansu Çiller'i göreve çağırıyoruz' dedi. Parti liderlerinin yeni Hükümetten siyasi talepleri olmayabileceğini belirten Yıldırım 'An­ cak geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilemeyen ekonomik sorunlarla ilgili adımların, Genel Seçimlere kadarki dönemde, atılması zorunluluğu dikkate alınarak, Hükümet Progra­ mına aşağıdaki tedbirlerin ilavesini sayın Yılmaz ve Çiller sağlamalıdırlar' dedi. Programda mutlaka görmek istedikleri tedbirleri İstanbul Ticaret Odası Başkanı Yıldı­ nm şöyle açıkladı. 1-Üç aylık vergi beyanı ve geçici vergi ödemesi uygulaması 1 yıl ertelenmelidir. 2-Bankalar Kanunu acilen çıkanimalıdır. 3-Ülke ekonomisi açısından hayati önem taşıyan ihracatımızda gözlenen durgunluğun aşılması için acilen Eximbank'a kaynak sağlanmalıdır. 4-Özelleştirmeye hız verilmelidir. 5-Yerel Yönetimlere yetki devrini içeren Reform gerçekleştirilmelidir. 6-Kesinlikle popülist politikalar uygulanmamalıdır. İTO Başkanı Yıldırım, 55 inci Hükümetin takip ettiği ve Doğru Yol Partisinin de benim­ seyip gerçekleştirme sözünü verdiği ekonomik sorunların üstesinden gelecek tedbirle­ rin yalnızca ülkenin genel menfaatleri gözetilerek Yeni Hükümet Programına dahil edil­ mesi hususundaki beklentilerini. Hükümete destek veren siyasi parti liderlerinin mutla­ ka dikkate almaları gerektiğini vurguladı. istanbul Ticaret Odası 117. yaşını iftar yemeği ile kutluyor. Yıldırım:"Sancılı geçecek olan bu yıl da karamsarlığımızı hafifleten unsur özel sektörümüzün dinamizmidir" 267 bini aşkın üyesiyle Türkiye'nin en geniş üye tabanına sahip meslek kuruluşların­ dan biri olan İstanbul Ticaret Odası 14 Ocak 1882 tarihinde, Dersaadet Ticaret Odası adıyla kurulmuştu. Yıldönümü nedeniyle bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye'nin kalkınma sürecini atlatıp, büyük büyük devlet olması için, 70-80 yıllık mevzuatı ve yapılanmasını çağdaş gereklere göre yeniden oluşturması ge­ rektiğini söyledi. Yıldınm, Oda'nın, 117'nci yılda toplumumuzun ve iş alemimizin güncel ve yapısal so­ runları ile ilgili 23 önemli araştırma gerçekleştireceğini, ekonominin sorunları üzerine çözüm önerileriyle gideceğini belirtti. 14 Ocak 1882 tarihinde 11 maddelik tüzüğün onaylanmasıyla kurulan İstanbul Ticaret Odası 116 yılı geride bırakarak 117 yaşına girdi. 117. Yıldönümü Meclis üyeleri, işadamları, bürokratlar, basın mensupları ve kardeş ku­ ruluş yetkililerinin katriacağı bir iftar yemeği ile kutlanacak. Konuyla ilgili bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 1999 yılının Türkiye için sancılı bir yıl olacağını ancak, ulusumuzun ve özel sektörümüzün dinamizminin, karamsarlığı hafiflettiğini hatta bir nebze iyimser olmayı sağladığını belirtti. Yıldınm, 117. yıl demecinde şöyle dedi: 1997 yılı ortalarında ortaya çıkan Asya finans krizine rağmen iyi başladığımız 1998 yı­ lı, Rusya'daki ekonomik iflas, vergi mevzuatındaki yanlış düzenlemeler ve politik belir­ sizlik yüzünden son derece kötü bitti. Maalesef, 1999 yılına da umutlu bakamıyoruz. El- bette, felaket tellallığı yapmak istemiyorum. Ama, tüm iyimserliğimize rağmen, hiçbir konuda umut verecek bir yön bulunamamaktadır. Politika'dan ekonomiye, adaletten eğitime kadar hiçbir alanda işler iyi gitmiyor. Toplu­ mun her kesiminin aynı yöndeki uyanları bile yeterince etkili olamıyor. Ankara'daki si­ yasetçiler (sağ-sol fark etmiyor), kişisel beklentilerinin gölgesinde politika yapıyor, da­ ha doğrusu yapamıyor, bir şey üretemiyor. Yapılan kimi olumlu düzenlemeler de kamu­ oyu baskısıyla yapılabiliyor. Ancak, her şeye rağmen ülkemizde, bazılarının belirttiğinin tersine, bir ekonomik kriz çok şükür yaşanmıyor. Bazı sektörlerde, dış piyasalardaki tıkanmalara, plansız ve ha­ talı projeksiyonlara, başta vergi olmak üzere iş mevzuatındaki sorunlara ve iç ekono­ mik gelişmelere bağlı durgunluk söz konusudur. 55. Hükümetin reel sektörün canlan­ dırılması için son almış olduğu kararlar, olumlu ancak yetersiz ve geç kalınmış düzen­ lemelerdir. Kararlar altı ay önce alınmış olsa, bu denli bir durgunluk içine girilmez ve özellikle Rusya pazarında bu kadar kayıp yaşanmazdı. Sağduyulu herkes biliyor, söylüyor... Türkiye kalkınma sürecinde yeni bir eşiğin önün­ dedir. Bu eşiği atlayıp büyük devlet ohnak isteniyorsa, kimi konulardaki 40 yıllık hatta 70-80 yıllık mevzuatı ve yapılanmayı değiştirmek, çağdaş gereklere göre sisteme ye­ niden çekidüzen vermek zorundayız. Kamu idaresi, sosyal güvenlik, adalet, mali piyasalar, mahalli idareler, tarım, gümrük, siyasi partiler ve anayasa gibi hayati konularda yapısal reformlar gerçekleştirilmeden Türkiye'nin hepimizin rahatsız olduğu kronik, siyasi ve iktisadi sorunlannı aşması bek­ lenmemelidir. Aslında bu öncelikli yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, sağduyu­ lu bir parlamento için çok kolay olmakla birlikte; yak^ın gejecek için böyle bir umudumuz bulunmamaktadır. Yaklaşık iki aydır Ankara'daki 'hükümet kurma' çalışmalarını ulusça ibretle izliyoruz. Muhtemelen 18 Nisan'da genel ve yerel seçimleri yapacağız. Muhtemelen diyoruz, çünkü o da henüz kesin değildir. Seçime giderken siyasi partiler ve seçim kanunların­ da yapılması gereken düzenlemeler yine yapılamamış durumdadır. Siyasi kanatlarda birleşme yerine parçalanma sürmektedir. Bu durumda seçim'den sonra yine aynı tab­ lonun ortaya çıkması kuvvetli olasılıktır. İşte bu kısır döngü ve açmazlar, ülkemizi çık­ maza götürmekte, büyük devlet olma eşiğini atlamamıza engel olmaktadır. Anlatmaya çalıştığımız ve herkesin bildiği bu tablo ve bu kafa değişmezse ne 1999 yı­ lında ne de ağzımızdan düşürmediğimiz 2000'li yıllarda karabasanlar yaşamaktan kur- tuimamız mümkün olmayacaktır. Yine her yıl başında ve sonunda heba edilen yıllar­ dan söz edip duracağız. İşte bu süreçte, karamsarlığımızı hafifleten, hatta bir nebze iyimser olmamızı sağlayan ulusumuzun ve özel sektörümüzün dinamizmidir. Gerçekten, yabancı ülke politikacılannın ve işadamlannm gıpta ile baktığı bir dinamik toplumuz. Bundan 80 yıl önce yokluklar içerisinde giriştiği kurtuluş savaşından muzaffer çıkan ve çökmüş bir imparatorluğun küllerinden bir Cumhuriyet devleti yaratan bu toplumun di­ namizmi, er geç bu kısır döngüyü de kıracak ve yeniden dünyanın en büyük devletleri arasında yerini alacaktır. Saygıdeğer iş alemimize Odamızdan da bazı haberler vermek istiyorum. 14 Ocak 1882'de kurulmuş bulunan Odamız, bu yıl 117.yılını kutlamaktadır. Ülkemizin ekono­ mik kalkınmasında ve ekonominin ulusal kimlik kazanmasında önemli katkılarda bulu­ nan İstanbul Ticaret Odası, ekonomide öncü v e örnek olma bilinci ile faaliyetlerini her geçen yıl arttırarak sürdürmektedir. Odamız, İstanbul gibi kıtaların, denizlerin, yolların buluştuğu ve 2700 yıllık tarihinde çeşitli kültürlerin, dillerin kavşak noktası olmuş gör­ kemli bir kentin iş yaşamının temsilcisi olarak, bugün, artık bir asn aşan geçmişinin ve 267.000 üyesinin sağladığı deneyim ve birikim ile ülkemizin ve dünyanın en eski ve en büyük mesleki kuruluşlanndan birisidir. 1999 yılında Odamızın kurumsal tarihi ve Tür­ kiye ekonomisindeki yeri konusunda geniş kapsamlı, bilimsel bir çalışma yapılarak, geçmişle geleceğin bağlantısını kurup güçlendireceğiz. Ayrıca, 117 yıldır kurumsal gelenekler çerçevesinde yürüttüğümüz hizmette kalite güven­ cesi sisteminin belgelendirilmesi için geçen yıi başlattığımız çalışmalarımız da tamamlan­ mıştır. İftiharla belirtmek isterim ki. Odamız kendi sektöründe dünyada ilk 1 S 0 9001 Kali­ te Belgesi' almaya hak kazanan kuruluş olacaktır. Odamızdaki bu yeni dönemin ülkemi­ ze, iş dünyasına, üyelerimize ve çalışanlanmıza hayırlı olmasını diliyorum. Odamız 1998 yılını başanlı bir şekilde tamamlamış bulunmaktadır. Ekonomik gelişme­ lerin takibi, iş aleminin beklentilerinin karşılanması, mevzuat çalışmaları, uluslararası ilişkiler bakımından yoğun çalışmalar yaptığımız geçen yıl, 21 büyük biümsel araştır­ ma, 20 yurtdışı pazar etüdü, 16 seminer, 76 kitap yayını, yurtdışında 13 fuar katılımı, 8 yurtdışı inceleme gezisi gibi rekor sayıda etkinlik gerçekleştirilmiştir. İstanbul'a bir ti­ caret müzesi, bir çağdaş gıda kontrol laboratuarı, yeni bir Oda binası kazandıniması çalışmalarımız ciddiyetle takip edilmektedir. Dış Ticaret Enstitümüz iş aleminin ihtiyacı olan nitelikli dış ticaret uzmanı yetiştirilmesinde önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Ayrıca, 17 Aralık 1998 tarihinde Odamız Meclisi'nin onayı ile uygulamaya konulan 1999 Yılı İş Programı çerçevesinde, yine, önemli çalışmalar ve faaliyetler gerçekleşti­ receğiz. 1999 yılında günlük ve rutin faaliyetlerimizin yanı sıra, uluslararası standartlara ulaşan Türk sanayi ürünlerinin ithalmallarmı tercih eden yerli alıcılara tanıtılması, binalarda enerjinin etkin kullanımı, şirket kültürü ve iş prensipleri gibi ilginç konulann yanı sıra, tarımsal destekleme politikaları, borsalann ve bankaların reel ekonomiye katkıları, sos­ yal güvenlik sisteminin özelleştirilmesi, yeni vergi sisteminin uluslararası örneklerle de­ ğerlendirilmesi, yurtdışında Türk Mağazacılık sisteminin geliştirilmesi, basındaki pro­ mosyonun ticaret kesimine etkileri ve İstanbul halkının sorunları başta olmak üzere iş alemimizin ve toplumumuzun güncel ve yapısal sorunlan ile ilgili 23 bilimsel araştırma öngörülmüştür. Avrupa Birliği ile ilişkiler, KOBİ'lerin desteklenmesi, tüketicilerin korun­ ması, elektronik ticaretin geliştirilmesi, İstanbul'un sorunları gibi pek çok konuda da çe­ şitli faaliyetler gerçekleştirilecektir. İhracatımızın geliştirilmesi bakımından büyük önem verdiğimiz yurtdışı fuarlar, dış pa­ zar etütleri, iş toplantılan ve sektör inceleme gezileri ve rehber yayın basımı, doküman­ tasyon hizmetleri gibi çalışmalara bu yıl da devam edilecektir. 1999 yılı Odamız için de bir seçim yılı olacaktır. Dört yılda bir gerçekleştirilen Odamız Meslek Komiteleri seçimlerinin de Kasım ayı içerisinde yapılması beklenmektedir. Yazımın sonunda yine başa dönmek istiyorum. Başlığımızda da belirttiğim gibi, 1999 yılı sancılı bir yıl olacaktır. Sanayici, ihracatçı ve tüccar ayırt etmeden tüm özel sektö­ rün, bankaların, emek kesiminin ve tüketicilerin her zamankinden daha duyarlı olması gerekiyor. Üretimin devam ettirilmesi, yeni ihraç pazarları bulunması, ödeme yükümlü­ lüklerinin yerine getirilmesi, faiz oranlannın düşürülmesi, toplu sözleşmelerde sosyal kesimlerin özyerili uzlaşması, ithal mallann yerine yerli malların tercih edilmesi gibi ko­ nularda bu kesimlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu konuda en büyük sorumlu­ luğun da elbette politikacılarda ve devleti yönetenlerde olduğunu söylemek istiyorum. 56. Hükümet nihayet kurulmuştur. Bu bakımdan gerek hükümeti kuran Sn. Bülent Ecevit'ten gerekse onu dışarıdan destekleyecek Sn. Mesut Yılmaz ve Sn. Tansu Çiller'den, siyasi mülahazalan bir kenara bırakarak, seçime kadar hemen acil olarak bazı konu­ larda gerekeni yapmalannı istiyoruz. Bu çerçevede, hiç olmazsa Bankalar Kanunu'nun düzenlenmesini, Eximbank'a kaynak sağlanmasını, yerel yönetimlere yetki devrini, üç aylık vergi beyanı ve geçici vergi ödemesi uygulamasının bir yıl ertelenmesini, özelleş­ tirmenin hızlandırılmasını bekliyoruz. Ülkenin genel menfaatlerinin her şeyin üzerinde tutulmasını ve popülist politikalardan uzak durulmasını istiyoruz. Böyle bir yaklaşımın, 18 Nisan seçimlerinin sonrasında bir bahar havasının oluşmasına da katkıda buluna­ bileceğini umut ediyorum. Yeni yılın, beklentilerin tersine, ülkemize ve dünya'ya, tüm insanlığa ve elbette toplu­ mumuza, iş alemimize iyilikler getirmesini dilerken, mübarek ramazan ayının hayırlı olmasını temenni ederim. Istanbul Ticaret Odası 118 yaşında Yıldırım: "Amacımız, milenyum gereklerine uygun daha fazla ve daha kaliteli hizmet vermektir" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım, 2000 yılında İhracatın hiç de­ ğilse eski düzeyine ulaşması ve turizmin gelişmesi için çaba sarf edeceklerini açıkladı, KOBİ'lere yönelik her türlü desteği vermeye devam edeceklerini belirten Yıldırım 2000 iş programının KOBİ'lere yönelik olarak hazırlandığını ifade etti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, İstanbul Ticaret Odasının 118 yaşına girmesi nedeniyle bir açıklama yaptı. Mehmet Yıldınm 14 Ocak 1882 tarihinde Padişah II. Abdulhamid'in 11 maddelik tüzü­ ğü onaylamasıyla kurulan İstanbul Ticaret Odasının bugün ekonominin merkezini teş­ kil ettiğini açıkladı. İstanbul'un gerek milli gelirden aldığı pay, gerekse dış ticaret, bankacılık hizmetler gi­ bi sektörler itibariyle ve vergi gelirlerindeki oranı alarak İstanbul'un Türkiye ekonomisi içindeki yerinin %50'lere vardığını belirtti ve bugün Oda üyelerinin sayısının 280 bini aştığını ve personel sayısının 370'e ulaştığını belirtti. İTO Başkanı mensuplarınm sayı­ sının Türkiye'deki 10 civarındaki ilin nüfusundan fazla olduğunu sözlerine ökleyen Mehmet Yıldınm son yıllarda üye sayısının %10'lar düzeyinde yıllık artış gösterirken, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle 1999'da gerçekleşen üye sayısındaki artışın %5.1'e düştüğünü vurguladı. Özel sektörün en büyük temsilcilerinden biri olarak İstanbul Ticaret Odasının, ticaret ve sanayinin gelişmesi, serbest rekabetin işbirliğinin temini gibi temel görevleri ile birlikte genel menfaatleri ön planda tuttuğuna dikkat çekti ve tüketicinin korunması konusun­ daki faaliyetleri, çeşitli kademelerde yaptırdığı okullar ve verdiği kurslar, Milli Eğitimi katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı dahil her düzeyde ödüllendirildiğini ifade etti. Bu yıl da deprem bofgelerindeki 4 Me 4 ayrı okul yaptırdığını ve çok sayıda tarihi yapıyı res- tore ettiklerini sözlerine ekledi. İstanbul Dünya Ticaret Merkezi, İKV, Doğu Holding gibi pek çok kuruluşun kurucusu olan Odanın, Türkiye Sınai Kalkınma Bankasından UMAT a kadar pek çok teşekkül de iştirakleri bulunduğunu belirtti. Odanın Hükümetlere ekonomik ve sosyal konularda danışmanlık yaptığını ve doğrula­ rı söylemekten asla çekinmediğini belirten Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası'nın en bü­ yük vasıflanndan birinin siyasetin dalma dışında kalmış olması olduğunu belirtti. İTO Başkanı Geçtiğimiz yıl Odanın ISO-9001 kalite belgesini aldığını belirterek, amaç­ larının Yeni Milenyumun gereklerine uygun hizmet vermek olduğunu açıkladı ve ilk adım olarak Eminönü'nde satın alarak restore ettikleri yeni binaya taşınmak suretiyle faaliyet yelpazesini genişleteceklerini dile getirdi. Ticari hayattaki gelişmelere paralel olarak meslek gruplan sayısını 80 den 97 ye çıkardıklarına dikkat çeken Yıldırım 'her yıl bir öncekinden daha fazla ve daha kaliteli hizmet sunacağız dedi.' Ve 1999 yılında 80 araştırma yapıldığını ve bunlann kitap halinde yayınlandığını, 10 seminer ve panel düzenlediklerini 16 yurtdışı ve 10 yurtiçi fuara iştirak ettiklerini belirtti. Geçen yıl ilk de­ fa Bahreyn ve Senegal olmak üzere iki hedef pazarda satışlı Türk haftaları düzenledik­ lerini belirten Yıldırım 2000 de başta Fildişi, Malezya ve Filipinler olmak üzere bu faali­ yetin devam edeceğini açıkladı. Mehmet Yıldınm, 2000 yılında İhracatın hiç değilse eski düzeyine ulaşması ve Turiz­ min gelişmesi için çaba sarfedeceklerini açıkladı. KOBİ'lere yönelik her türlü desteği vermeye devam edeceklerini belirten Yıldırım 2000 iş programının KOBİ'lere yönelik olarak hazırlandığını ifade etti. İTO Başkanı kuruluş yıldönümü dolayısıyla tüm mensuplannı kutladı ve katlandıkları fedakarıIklann ve cefakarlıkların mutlaka semeresinin görüleceğini belirterek Türki­ ye'nin 2010 yılında bölgesinde önder ülke olarak dünyanın ilk 10 sırasında yer alaca­ ğına inandığını açıkladı. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, son günlerin aktüel konusu %100 oranında uygulanan mevduat sigortası ile ilgili önerilerini açıkladı. Yıldırım: "Mevcut sıkıntılı ortamda mevduat garantisi kapsamı aşağı çekilmemeli" 1994 Kriz döneminde mevduata getirilen %100'lük sigorta uygulamasmm, ekonominin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemde kaldınimasının düşünülemeyeceğini belirten Yıldı­ nm, ancak bir bankanın uyguladığı mevduat faizi, en büyük 10-15 bankanın mevduat faizi ortalamasını aştığı oranda mevduat garantisinin aşağı çekilmesi sağlanabilir' dedi. Tasarruf mevduatının %100 oranında sigorta kapsamında bulunması nedeniyle halkın rizikoyu göz ardı ederek yüksek faiz veren küçük bankalara yöneldiğine dikkat çeken İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım bir süre sonra bu küçük bankaların söz konusu yüke dayanamayıp çöktüklerini belirterek, neticede iflas eden veya sigorta fonu yönetimine geçen bu bankaların zararlannın halkın cebinden çıktığını belirtti. 1994'te ülkemizin yaşadığı kriz ortamında mevduata uygulanan sigortanın %100 ora­ nına yükseltilmesinin, diğer ülkelerde de uygulaması görülen doğal bir tedbir olduğunu vurgulayan Yıldırım, ancak ekonomi normalleşince bu oranın önceden indirim tarihleri belirtilmek suretiyle kademe kademe kaldıniması gerektiğini ifade etti. İTO Başkanı ekonominin şu anda da sıkıntılar içinde bulunduğunu belirtti ve şu sırada garanti kapsamının aşağı çekilmesinin faydadan çok ekonomiye ve finans kesimine zarar vereceğini belirtti. Mehmet Yıldınm şu anda geçici olarak sigorta fonu ile ilgili uygulanabilir bir önerileri ol­ duğunu belirterek, bu uygulama neticesinde, faiz oranı ile risk arasındaki ilişkilerin tek­ rar kurulabileceğini ve bankacılık kesimindeki haksız rekabetin ortadan kalkacağını öne sürdü. Yıldırım önerimize göre, bir bankanın uyguladığı faiz oranı en yüksek mevduatı olan 2)7 <r4r Ne sCyledik, Neden söyledik ? 10-15 büyük bankanın mevduat faiz oranlan ortalamasını mesela %20 aşıyorsa, o ban­ ka mevduata %100 yerine (%100-%20) % 80 oranında devlet garantisinden yararlan­ dırılabilecektir' dedi. Böylece hem mevduat sigorta fonundan %100 yararlanma imkanının küçük bankaların insiyatifine bırakılacağı, hem de bu uygulama sonucu sivri faiz oranlannın törpülenece­ ği İTO Başkanınca açıklandı. Yıldırım: "Eximbank'ca verilen Performans Kredileri ihracatı teşvik fonksiyonunu yerine getiremiyor" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım yaptığı açıklamada gelişmesi ihracata dayalı ekonomik politikalarla şekillenmiş Türkiye için, özellikle glo­ bal krizin giderek artan etkilerini ve ağırlığını azaltmada en etkili, bir anlamda teşvik un­ suru olan Eximbank kredilerinin rasyonel kullanımı hakkında teminatlar ve diğer koşul­ ların hafifletilmesi gerekli ve yararlı görülmektedir' dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türk Eximbank'ca verilen Performans Kredilerinin İhracatı teşvik fonksiyonunu yerine getiremediğini söy­ ledi. 3332 sayılı Kanuna ilişkin 87-11914 sayılı Bakanlar Kurulu Karan'nın 8/1 madde­ sine istinaden Türkiye İhracat Kredi Bankası A. Ş. tarafından Performans Türk Lirası Kredisi (PTK) ve Performans Döviz Kredisi (PDK) verildiğini hatırlatan Yıldırım, kredi­ nin amacının ihracata yönelik mal üreten imalatçılar ile ihracatçıların uluslararası piya­ salardaki rekabet güçlerinin artırılması için ihracat projelerinin ihracata hazırlık aşama­ sında desteklenmesi olduğunu söyledi. Yıldırım konu ile ilgili şu açıklamalan yaptı; Söz konusu krediden imalatçı/ihracatçı, ihracatçı veya ihracata yönelik mal üreten ima­ latçı vasfına haiz firmalar, Türkiye'de üretilen malların serbest dövizle, kesin olarak ih­ racı taahhüdü karşılığında faydalanabilmektedirler; ayrıca krediden yararlanmanın ön koşulu, Türk Eximbank tarafından belirlenen asgari ihracât tutarı kadar firma perfor­ mansının tevsik edilmesidir. Ancak, globalleşen ekonomik krizin, ülkemizde de yarattığı olumsuzluklara karşın, ih­ racat alanındaki mücadelesine devam ederek gerekli performansı göstermek de bu krediden yararlanabilmek için yeterli olmamaktadır. Örneğin, Eximbank'tan 175.000.000.000.-TL'lık performans kredisi kullanma talebi olan bir firmadan teminat olarak azami I yıl vadeli 260.000.000.000.-TL.'lık teminat mektubu düzenlemesi, 175.000.000.000.-TL'lık reel değerli Hazine Bonosu, Devlet Tahvili veya mevduat rehni vermesi ve ayrıca firma sahibi yada ortaklanndan birinin 163.000.000.000.-TL'lık kambiyo senedi vermesi istenmektedir. Gündemdeki sektörel problemlerin çoğunun ülke ihracatının arttırılması ile çözülebile­ ceği, gerekli önlemlerin alınarak kamu ve özel sektör işbirliği ile krizden etkilenimin mi­ nimumda tutulacağı söylemlenirken, örneklediğimiz mevcut uygulamalar özellikle ihra­ cata destek fonksiyonunu yerine getirmekten oldukça uzaklaşmakta, daha açık bir ifa­ deyle kredi uygulaması işlerliğini adeta kaybetmektedir. Bu nedenle, gelişmesi ihracata dayalı, ekonomik politikalarla şekillenmiş Türkiye için, özellikle global krizin giderek artan etkilerini ve ağırlığını azaltmada en etkili, bir anlam­ da tek teşvik unsuru olan Eximbank kredilerinin rasyonel kullanımı hakkında teminatlar ve diğer koşulların hafifletilmesi gerekli ve yararlı görülmektedir. Bu konuda acilen tedbir alınarak yürürlüğe konulmalıdır.' Istanbul Ticaret Odası, çocuklara sanat sevgisi aşılayan etkinliklerini sürdürüyor Yıldırım: "Sanat ve Kültüre duyarlı nesil yetiştirmeliyiz" İstanbul Ticaret Odası'nın 1996 yılından bu yana, tiyatro turlan ile sanatı sevdirdiği ilkokul çocuğu sayısı 2800'e ulaştı. Çocuklarımıza, İlkokul çağından başlayarak sanatı sevdirmek, sanatın önemli bir dalı olan tiyatro sanatı ile tanıştırmak, sanata karşı ilgi ve bilgilerini artırmak amacıyla, İstanbul Ticaret Odası çalışmalannı sürdürüyor. 1996 yılından bu yana her öğretim yılında tekrarlanan tiyatro turlannın, 1999 yılı etabı, 13 Şubat Cumartesi günü başladı. Uskumru köyü İlköğretim Okulu ile Zeytinburnu Abdülhak Hamit İlköğretim Okulu'nda eğitim gören 200 minik öğrenci, öğretmenleri ile birlikte okullanndan otobüslerle alına­ rak Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ne getirildi. Minik öğrenciler burada sergilenen 'Atatürk ve Çocuk' adlı oyunu büyük ilgi ve coşku ile izlediler. Atatürk'ün çocuklara verdiği önemi vurgulayan oyunu çocuklarla birlikte İTO Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Kuşçulu ile İTO Genel Sekreteri Prof .Dr. İsmail Özaslan da izledi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldırım, 'Sanata ve Kültüre duyarlı bir nesil yetiştirebilirle konusunda, üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Diğer kuruluşlann da bunu örnek almalannı dileriz. Böylelikle çocuklanmızın daha iyi yetişebileceği muhakkaktır' dedi. Oyunun ardından evlerine dönmek üzere İTO tarafından sigortalanmış otobüslerine öğretmenleri ile birlikte binen öğrencilere, İTO, Refik Halit Karay'ın 'Memleket Hikaye­ leri' adlı kitabını da armağan etti. Minik öğrencilerin, sanat ile tanışmalarının verdiği coşku ve sevinç görülmeye değerdi. Böylece, İTO'nun 1996 yılından bu yana sürdürdüğü tiyatro turlarına katılan okul sayı­ sı 14'e öğrenci sayısı ise 2800'e ulaştı. İTO, bu etkinliğini önümüzdeki haftalarda, baş­ ka okullar ve öğrenciler ile sürdürecek. Yıldırım, İngiltere Tarım Bakanına, Türk ürünlerine uygulanan engellerin kaldırılması gereğini anlattı İstanbul Ticaret Odası, bir yandan Türk iş aleminin dünya ticaretindeki daralmadan olumsuz etkilenmemesi, yeni dış pazarlarla ufkunun genişletilmesi için çaba sarf eder­ ken, diğer yandan da, Türkiye'nin, Gümrük Birliği düzenlemeleri çerçevesinde karşılaş­ tığı bazı ticari engellemelerin yumuşatılması konusunda resmi girişimlerde bulunuyor. Bu girişimler çerçevesinde, Türk üretici ve ihracatçılarını, Londra'da düzenlenen IFE Uluslararası Gıda ve içecek fuan'na katılım masraflarının önemli bir kısmını yüklene­ rek götüren İTO, fuar süresince, İngiltere hükümet yetkilileri ile de ticari ilişkilerin kuv­ vetlendirilmesine ve iyileştirilmesine yönelik temaslarda bulundu. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Londra'da, İngiltere Tarım Balıkçılık ve Gıda Bakanı Nick Brown ile yararlı ve samimi geçen bir görüşme yaptı. Görüşmede, İngiliz Bakana, Türkiye'nin AB tam üyeliğine ve Avrupa standartlarına bü­ yük önem verdiğini ifade eden Yıldırım, ancak bu birlikteliğin Türkiye'nin de beklentile­ rine uygun gelişmesi gereğine işaret etti. Özellikle Türk tarım ve hayvancılık sektörünün Gümrük Birliği'nden olumsuz etkilendi­ ğini kaydeden Yıldınm, İngiliz Bakandan, AB'nin, Türkiye'ye karşı yükümlüklerini gere­ ğince yerine getirmesi, Türkiye'yi zarar görmeyen bir ortak haline getirmesi için çaba sarf etmesini talep etti. İngiltere Tarım Bakanı Brovm da, ülkesinin Türkiye'ye verdiği önemi dile getirerek, Tür­ kiye'nin sorunlarını halletme, ilişkileri daha iyi bir zemine oturtmak için çabalarını sür­ düreceğini ifade ederek, fuarda Türkiye ekonomisinde sağlanan gelişmeleri ve İngiliz pazarına uygun ürünleri görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İTO iş dünyası için yeni l<aynal( yayınlar çıl<ardı. Yıldırım: "Işadamlanmızı dünyaya açmamız gerek" İhracatçılar için, 'Çin Tüketim Malları Pazar Araştırması' ile Türkmenistan ülke profili' yayınlayan İTO, Türkiye'deki yem ve gübre sektörlerinin yapısal ve güncel sorunları ile çözüm önerilerini de bir kitapta topladı. Kitaplann yayını dolayısıyla bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türk iş adamlannın dünyaya daha fazla açılması gereğine değinerek, yayın­ ların bu amaca yönelik olduğunu kaydetti. İstanbul Ticaret Odası üç kaynak kitabı daha iş aleminin istifadesine sundu. Yayınlardan, "Çin Halk Cumhuriyeti Tüketim Malları Pazar Araştırması" ile "Türkmenistan Ülke Profili" isimli iki tanesi ihracatçılarımıza bu ülkelerin piyasalarına giriş için çeşitli öneriler getirirken, "Türkiye'deki Yem ve Gübre Sektörleri" isimli üçün­ cü kitap bu sektörün sorunları ile bu sorunlann çözüm önerilerini içeriyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye'de Yem ve Gübre Sektörleri Yapısal ve Güncel Sorunlar, Çözüm Önerileri' kitabının özelde hay­ vancılık sektörü, genelde ekonomimiz için oldukça önemli olduğunu vurgulayarak kita­ bın Prof. Dr. Sami Ercan ile Araştırma Görevlisi Olcay Cengiz'e hazırlattırıldığını söyledi. Bu çalışmada hayvansal üretimin en önemli girdilerinden olan yem ve meralar ile, bit­ kisel üretimin önemli girdilerinden gübrenin, Türkiye'deki durumunun incelenerek, Av­ rupa ve Gümrük Birliği ile etkileşimlerinin irdelendiğini kaydeden Yıldırım , kitapta yem sektörünün tanımı ve kapsamı başta olmak üzere, kapasite, üretim, istihdam ve dış ti­ caretteki durumunun incelendiğini, teknolojik durum ile diğer sektörlerle ilişkilerinin ir­ delenmesinin ardından amaç, hedef ve önerilerin yer aldığını ifade etti. Yıldınm, İTO'nun kendisinin hazırladığı diğer iki kaynak kitaplar ile ilgili de şu açıkla­ maları yaptı: Türkmenistan Ülke Profili, Mevzuat Ve Türk Girişimcileri yayınımız yurt dışında yatınm yaparak dışa açılmayı planlayan ve Türkmenistan piyasasına girmeyi düşünen firma­ larımıza yardımcı olacağını ümit ediyoruz. Türkmenistan sahip olduğu dünyaca ünlü doğal kaynaklan, ucuz işgücü, stratejik konumu gibi her biri yatırım için başlı başına önem taşımaktadır. Öte yandan Çin Halk Cumhuriyeti Tüketim Malları İhracat Pazar Araştırması yine Oda'mızm bir araştırmasıdır, ülkemizde bugün için pek az bilinen bu piyasanın mevcut koşulları ve imkanlarıyla tanıtılması amacıyla firmalanmız ve ilgililer için faydalı bir kay­ nak kitabı olacağına inanıyoruz'. 03.03.1999 İTO yatırımcılar için İngilizce doğal kaynaklar rehberi yayınladı. Yıldırım: "Doğal kaynaklarımız ekonomiye yeterince kazandırılmıyor" Özellikle yabancı yatırımcıların doğal kaynaklarımız hakkındaki bilgilere kolay bir şekil­ de ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla Türkiye'nin Doğal Kaynaklan' adlı kitabın, do­ ğu bölgelerini kapsayan ilk bölümü İngilizce olarak hazırlandı. Kitabın yayını dolayısıyla bir açıklama ykpan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıl­ dınm, yayının, oldukça zengin doğal kaynaklara sahip olan ülkemizin, bu kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak ve ekonomiye kazandırmak amacına yönelik olduğunu kaydetti. İstanbul Ticaret Odası yeni bir kaynak kitabı daha iş aleminin ve yerli yabancı yatırım­ cıların istifadesine sundu. Odamızca, doğal kaynaklanmızın daha etkin bir şekilde kullanımına katkıda bulunmak ve bilhassa yabancı yatırımcıların bu kaynaklar hakkındaki bilgilere kolay bir şekilde ulaşabilmelerini sağlamak amacı ile daha önce Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) işbirliği ile hazırlanmış olan Türkiyenin Doğal Kaynaklan' adlı kitabın, doğu bölgelerini kapsayan ilk bölümü İngilizce olarak hazırlanmıştır. 'Natural Resour­ ces Of Turkey-Eastern Regions'. Kitabın ikinci bölümü de ileriki bir tarihte kitap olarak ilgililere sunulacaktır. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm şunlan söyledi. Oldukça zengin doğal kaynaklara sahip olan ülkemiz, bu kaynaklarını iyi şekilde kulla­ namamakta ve ekonomiye yeterince kazandıramamaktadır. Doğal kaynaklarımızın is­ tenilen düzeyde ekonomiye kazandırılamamasının başlıca nedeni ise bu kaynaklar hakkında özel sektörümüzün yeterince bilgilendirilememesi ve ayrıca yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisinin bu alana çekilememesidir. Bugün ülkemiz sınırları içerisinde bulunan doğal kaynaklann neler olduğu, bunlann re­ zen/ durumlarının ne düzeyde bulunduğu, hangilerinin işletilebilir durumda bulunduğu ve iller itibari ile coğrafi dağılımının nasıl olduğunu topluca gösteren kullanımı pratik rehber bir kaynak eksikliği duyulmaktadır. Biz bu eksikliği gidermeye çalıştık' İTO Ticaret Sicili ile ilgili rehber kitap yayınladı. Yıldırım: "Ticaret Sicilinde eksiksiz belge düzenine uyulmalı" İTO, bünyesindeki ticaret sicili işlemlerine firma düzeyinde katkı sağlayacak bir kitap hazırladı. İşletmelerin eksiksiz, hatasız belge ve evrak düzenlemede başvuracağı T i ­ caret Sicili Rehberi' kısa ve yararlı bilgileri içeriyor. Çok geniş boyutlu olan ticaret sicil işlemleri binlerce firmayı yakından ilgilendiriyor. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım kitabın yayınlaması nedeniyle bir açıklama yaptı. Yıldırım,ticaret sicili işlemlerinde firma bazındaki aksaklıklann ticari hayatı olum­ suz etkilediğini belirtti. Yıldırım, '1996 ortalannda devraldığımız sicil memurluğunda bugüne dek üyelerden gelen 415 bin 372 adet işlem talebi sonuçlandınidı. Bu rakamlar dikkate alındığında ya­ yınladığımız kitabın, firmalara ticaret sicilinde doğru, hızlı ve etkin işlem yapılabilmesi için önemli bir rehber olacağına inanıyoruz' dedi. İstanbul Ticaret Odası(İTO), bünyesindeki ticaret sicili işlemlerine firma bazında hız ve kalite kazandırmaya yönelik bir kitap hazırladı. Ticaret Sicili Rehberi' kitabı firmalara eksiksiz, hatasız evrak ve belge hazırlamada başvuracakları önemli bir kaynak olacak. Rehber kitap, uygulamaya yönelik kısa ancak yararlı bilgiler içeriyor. Çok geniş boyut­ lu olan ticaret sicili işlemleri binlerce firmayı ilgilendiriyor. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım kitabın yayınlaması nedeniyle bir açıklama yaptı. Ticaret sicili müracaatlarında yaşanan firma bazındaki aksaklıkların ticari hayatı olum­ suz yönde etkilediğine dikkat çeken Mehmet Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: '1996 yılı Haziran ayında İTO tarafından devralınan İstanbul Sicil Ticaret Memurluğu bu gü­ ne dek 415 bin 312 işlem talebini sonuçlandırdı. Bu hizmetler merkezde ve üç ayn hiz­ met biriminde verildi. Yüzbinlerle ifade edilen ticaret sicil işlemleri çok geniş boyutlu. Tescil için verilecek belgelerin doğru, hatasız olması, evrakların da eksiksiz olması üyelerimize daha etkin, daha iyi, daha hızlı hizmet vermemizi sağlayacak. İTO, hizmet kalitesinin artıniması amacıyla sicil arşiv uygulamasını da başarıyla sürdü­ rüyor. 1998 Mart ayından sonra kurulan firmaların sicil kayıtları ile tescil ilanlarının ya­ yınlandığı Türkiye Ticaret Sicil Gazeteleri bilgisayarda arşivleniyor.' İTO'nun rehber kitabında şu bölümler yer alıyor. Ticaret sicili memurluklarının iş ve hiz­ metleri, odalara devh, ticaret sicili işlemlerinin tabi olduğu hükümler, harç zorunluluğu, tescil koşulları (ilgililer, talebin şekli, süresi, değişiklikler), sicil memurunun inceleme mükellefiyeti, (tescilin reddi, itiraz), ticari işletme ve unsurları, tacir (gerçek - ve tüzel ki­ şi tacir), ticaret unvanı, sicil tescil ve oda kayıt işlemleri, firmalar ile tüzel ve (gerçek ki­ şilerin işlem öncesi yapması gerekenler, vakıflar ve dernekler tarafından kurulacak iş­ letmelerin tescili, yabancı uyruklu şirketlerin Türkiye şubesi tescili, ticari işletme rehni, şirketlerin birleşmesi, şirketlerin nevi değişikliği, reşit olmayan küçüklerle ilgili kayyum atanması, yabancı sermayeli şirketlerin Hazine Müsteşarlığı'nın iznine tabi olmayan iş­ lemleri, ticaret sicili harçlan. istanbul Ticaret Odası'nın girişimi sonuç verdi. Bağ-Kur, İTO'nun önerdiği 3 semtte Şube IVlüdürlüğü kuruyor İstanbul Ticaret Odası (İTO)'nın Bağ-Kur nezdinde yaptığı girişim olumlu sonuç verdi. Bakanlar Kurulu, İstanbul'da üç yeni Bağ-Kur Şube Müdürlüğünün kurulması için karar aldı. Müdürlükler, İTO tarafından önerilen semtlerde, Ümraniye , Kartal ve Merter'de açılacak Kararın yayınlanması dolayısıyla bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım karan memnuniyetle karşıladığını belirtti. Yıldırım, böylece Bağ-Kur'lu oda üyelerinin şimdiye dek yaşadıklan sıkıntının önemli bir bölümünün ortadan kalka­ cağını belirtti. Yıldırım konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:'İstanbul büyük, metropol bir kent. Trafik­ ten kaynaklanan zorlu ulaşım ve dolayısıyla zaman kaybı büyük bir sorun. Personel ek­ sikliği de büyük problem oluşturuyordu. Üyelerimizin bu konudaki sorunlan için ilgililer nezdinde bir girişimde bulunduk. Araştırmalanmız sonucu şubeler için en uygun semt­ ler Ümraniye, Kartal ve Merter oldu. Bu semtler şehrimizdeki küçük-orta ölçekli işletme­ ler ile iş yerlerinin çok yoğun olduğu yerlerden birkaçı." Yeni Şube Müdürlüklerinin faaliyete geçmesiyle, üyelerin en yakın birimden rahatlıkla hizmet alacaklarını belirten Yıldınm, 'İTO'ya üye olan Bağ-Kur'a da üye oluyor. Üyele­ rimiz halen İstanbul Şişli'deki Bağ-Kur İl Müdürlüğü'nden, Kadıköy ve Sirkeci'deki Şube Müdürlüklerinden hizmet alıyor. Pendik, Esenler, Büyükçekmece ve Silivri danış­ ma merkezleri de hizmet veriyor." dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Bayram Mesajında ülke sorunlarına değindi. Yıldırım: "Yapısal reformlara duyulan ilitiyaç en üst düzeye çıkmıştır" 'Mümkün olan en kısa zamanda kamusal yapılanma, yönetim şekil, siyasi sistem ve milli kültür değerlerinin sürekli tartışma ve değişiklik konusu yapılmasına son verilebil­ mesi lazımdır. Türkiye yaygın kabul gören bir yönetim sistemine ve siyaset anlayışına sahip olabilmelidir. Siyasetçi toplumda yüksek itibar sahibi olabilmeli, siyasi sistem bir gelenek olarak yaygın kabul görebilmelidir.' Türkiye'de bir sosyal güvenlik reformuna, bir idari reforma, bir tarımsal destekleme re­ formuna. Bankalar Kanunu, Gümrük Kanunu gibi mevzuatın biran önce çıkanimasına ve asıl önemlisi global krizin ekonomimizdeki olumsuz etkilerini ve likidite sıkıntısını pe­ kiştiren yeni vergi kanununun tadiline büyük ihtiyaç vardır.' İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Kurban Bayramı do­ layısıyla bir mesaj yayınladı. Mesajında, ülkede yaşanan sorunlara ve çözüm yollarına değinen Yıldırım Türkiye'nin yapısal reformlara duyduğu ihtiyaç en üst düzeye çıkmıştır' dedi. Mehmet Yıldırım mesajında şu hususlara değindi: Bayramlar elden geldiğince esenlik içinde geçirilmek istenilen günlerdir. 20. yüzyılın son Kurban Bayramı'nı idrak ettiğimiz bu günlerde Türkiye'nin 20. yüzyılda katettiği nnesafeye bakarak başanimış bazı işlerin büyüklüğü karşısında gurur duyabiliriz. An­ cak, kendi kendimize oluşturduğumuz yapay sıkıntıları bir tarafa bıraksak da, önümüz­ de hala aşılması gereken önemli bazı sorunlar bulunduğunu ve kısa sürede giderile­ meyen sorunları bir zafiyet olarak geliştirip muhtelif amaçlarla aleyhte istismar etmeye yatkın bir dünya ortamında yaşadığımızı unutmamamız gerekir. Türkiye 2 1 . yüzyıla girmeye hazırlanırken toplumsal olarak iki grupta ele alabileceğimiz önemli meselelerin üzerinde durmak zorundadır. Bunlar; • Etnik ve inanç farklılıklanna dayanan ayırımcı eğilimler • Bölgelerarası gelir farklılıklarından kaynaklanan sorunlar'dır. Etnik ve inanç farklılıklanna dayanan sıkıntılann ortadan kaldınlabilmesi ve Türkiye toplumunun bu bakımdan uzlaşmış ve kararlı bir anlayış zeminine oturtulması dış iliş­ kilerimizde bu konuların Türkiye'yi engellemek ve zayıflatmak için bir fırsat ve etkinlik sahası olarak değerlendirilebilmesini engelleyecek, bazı komşu ülkelerle de ilişkileri­ mizde daha rahat hareket edilmesini kolaylaştıracaktır. Bölgelerarası gelir farklılıklannın katlanabilir ölçüler içine çekilmesi büyük boyutlu iç göç hareketlerini önleyerek büyük şehirlerimizde ortaya çıkan altyapı sorunlarının ve sosyal problemlerin çözümünü kolaylaştıracaktır. Bugün gelişmiş yörelerimizle ekono­ mik açıdan geri kalmış bölgelerimiz arasındaki ortalama gelir seviyesi farkı 4 katın üze­ rine çıkabilmektedir. Siyasi yaşama yansıması kaçınılmaz olan bu ölçüde bir dengesiz­ liğin uzun süre devam ettirilmesi mümkün değildir. 2 1 . Yüzyıla girilirken bu gibi sorunlann Türkiye'nin gündeminden çıkaniması gerek­ mektedir. Etnik ve inanç farklılıklanndan kaynaklanan sorunların çözümü temelde yük­ seltilecek gelir seviyesinin ve sosyal imkanların bölgeler arasında dengeli bir şekilde dağılımı, eğitim ve kültür tüketiminin yaygınlaştınlıp geliştirilmesine bağlıdır. Mümkün olan en kısa zamanda kamusal yapılanma, yönetim şekli, siyasi sistem ve mil­ li kültür değerlerin sürekli tartışma ve değişiklik konusu yapılmasına son verilebilmesi lazımdır. Türkiye yaygın kabul gören bir yönetim sistemine ve siyaset anlayışına sahip olabilmelidir. Bunun için evvela daha az sayıda etkili ve temsil kabiliyetine sahip parti­ leşme, parti içi demokrasinin işlerlik kazanması, parlamenter dokunulmazlığının özüne dokunmadan yönetim üzerinde etkili yargı denetiminin kurulması gereklidir. Siyasetçi toplumda yüksek itibar sahibi olabilmeli, siyasi sistem bir gelenek olarak yaygın kabul görebilmelidir. Kamuoyunun bilgilenmesinde önemli görevleri ve etkinliği olan medya kuruluşlarının aynı zamanda taşıdıkları ağır sorumluluğun da bilincinde olması, kısa vadeli mesleki başarılar uğruna müşterek değerlerin maksatlı yıpratılmasına katkıda bulunmaktan ka­ çınmaları gerekir. Örneğin panik yaratmak için yapılan bir terör eyleminin medya tara­ fından gerçekten adeta bu amaca hizmet eder şekilde sunulmasından kaçınılabilir. Adalet sisteminin davaların genellikle birkaç ay içinde sonuçlanabileceği bir etkinliğe ka­ vuşturulması lazımdır. Bunun için yoğun işlem hacmine sahip belirli konularda ihtisas mahkemeleri kurulmalı, mahkemeler gerekli personel ve teknik imkanlarla donatılmalıdır. Eğitimde amaç artık herkese okuma-yazma öğretilmesi ve belirli asgari bilgilerin sunul­ masından ibaret olamaz. Eğitimde kalite ön plana çıkmalı, yetenek kazandırılması, mesleki yetenekler bakımından objektif yönlendirme ve seleksiyon sağlanması, araş­ tırma kabiliyetinin teşviki ve geliştirilmesi öncelik kazanmalıdır. Bütün bu işler zaman zaman ders kitaplarının değiştirilmesiyle sağlanamaz. Eğitim imkân ve anlayışının ge­ liştirilmesi lazımdır. Uluslararası rekabet piyasada firmalar arasında yürütülen bir mücadele gibi görünse de gerçekte eğitim sistemleri arasında yürütülür ve sonuçlanır. Gelişmeler dünyayı bilgi çağına götürmektedir. Artık başarı daha iyi eğitilmiş, daha ye­ tenekli insan varlığına sahip olan toplumların hakkı olacaktır. Türkiye'de refah seviyesinin yükselmesi ve gelir dağılımının daha iyi dengelenmesi si­ yasi istikrar kazanılmasını da kolaylaştıracaktır. İç güvenliğin ve huzurun sağlanması, terör hareketlerinin kesin ve kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması ancak gelişen bir ekonominin kazandıracağı kaynak ve iyimser bekleyişlerin topluma dengeli ve yaygın bir şekilde yansıtılmasıyla mümkün olabilir. Ancak firmalanmızın daralan talep ve diğer finansman maliyetleri altında ezildiği, kamu kaynaklannın büyük ölçüde faiz olarak fon sahiplerine dağıtıldığı bir ortamda çözüm bekleyen ekonomik sorunlara çare bulunma­ sı kolaylaşmamaktadır. Bu ortamın değiştirilmesi kuvvetli Hükümetlerin işbaşında bulunmasını gerektirmekte­ dir. Diğer bir deyişle ekonomik istikrar ancak siyasi istikrarla sağlanabilir. Siyasi istikrann sağlanması için mevcut siyasi partiler hiçbir çaba göstermemişlerdir. Dolayısıyla 18 Nisan seçimlerinden sonra parlamentoda bugünkü siyasi dağılımdan farklı bir tablonun çıkması ihtimali ufukta görülmemektedir. Oysa Türkiye'de bir sosyal güvenlik reformu­ na, bir idari reforma, bir tarımsal destekleme reformuna. Bankalar Kanunu, Gümrük Kanunu gibi mevzuatın biran önce çıkarılmasına ve asıl önemlisi global krizin ekonomimizdeki olumsuz etkilerini ve likidite sıkıntısını pekiştiren yeni vergi kanununun tadi­ line büyük ihtiyaç vardır. Seçim sonuçlarının tahminleri doğrulamaması ve siyasi kabuk değiştirmeye, parti için­ den başlayarak demokrasinin güçlenmesine vesile olması dileğiyle halkımızın ve iş ale­ minin Kurban Bayramı'nı en iyi dileklerimle kutlar, ülkemiz için mutlu gelecekler dilerim. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı devletin bedava mal ve liizmet sunmasını eleştirdi. Yıldırım: "Devlet, rüşvet dağıtıyor" Mehmet Yıldırım, fakir fukaranın ekmeğinden keserek yatırdığı vergilerin, bedava oto­ yol ve boğaz köprüsünden geçiş gibi uygulamalarla belli bir refah düzeyindeki gruba aktarıldığını ifade etti. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, 'Bu uygulamalar Sosyal Devlet ilkesine sığınılarak yapı­ lıyorsa, sokak çocuklarına yurt, tinercilere ıslah evi yapılsın' dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, politik çıkar sağla­ mak için popülist politikalar uygulamasının çeşitli devlet kuruluşlarınca adet haline ge­ tirildiğini belirtti. Yıldırım özellikle seçim öncesinde bazı belediyeler tarafından bedava ekmek dahi dağıtıldığına da dikkat çekti. Yıldırım dini bayramların bu tür politikalar için alet edildiğini yani devletin rüşvet dağıt­ tığını ve halkımızın duygulannın suiistimal edildiğini öne sürdü. Mehmet Yıldınm tüm bayramlarda son birkaç yıldır otobüs, tünel, tramvay, metro gibi çeşitli toplu taşıma araçlarının ücretsiz hale getirildiğine ve bir de buna boğaz köprüleri ve otoyol geçişinin eklendiğine işaret ederek, vazgeçilen kamu gelirlerinin, popülist politika uygulayanlann cebinden karşılanmadığını belirtti ve 'Bu uygulama fakir fukaradan toplanan vergilerin belli amaçlarla, belli kişilere kanalize edilmesi anlamındadır' dedi. İTO Başkanı adet haline getirilen dini bayramlardaki 9 günlük id^ri tatillerin de bu poli­ tikanın başka bir veçhesi.olduğuna işaret etti. Özellikle devletin ve yerel yönetimlerin sosyal hizmetler alanında dişe dokunur hizmet vermediğine değinen Yıldırım, sadece İstanbul'da Bakırköy Akıl Hastanesine bir yılda 130 bin kişinin baş vurduğunu, hastanenin yetersiz kaldığını, sokak çocuklarını barın­ dıracak yurtlara, tinerci çocuklan ıslah edecek kurumlara ihtiyaç bulunduğunu belirte­ rek 'Devletin parası bu kadar bolsa bedava mal ve hizmet dağıtmak yerine işte burala­ ra yatınm yapılsın' dedi. İstanbul Ticaret Odası'nın, 'global krizin işyerlerine etkileri' konusundaki anketi sonuçlandı. Yıldırım: "Çektiğimiz fotoğraf, piyasalardaki iç karartıcı durumu somut bir şekilde ortaya koydu" •Anket İTO üyeleri arasından tesadüfi örnekleme ile seçilen ve çoğunluğunu KOBİ'lerin oluşturduğu 23 bin firma nezdinde yapıldı. •İç piyasada sıkıntı yaşandığını belirten firma oranı yüzde 95 olarak belirirken bu firma­ lann yüzde 59'u sıkıntının nedeni olarak hükümetin uyguladığı politikalan, yüzde 41'i ise dış krizleri gösterdi. •Anket sonuçlarına göre, firmaların yüzde 70'i finansal sıkıntı yaşadığını bildirirken, en fazla finansal sıkıntının tekstil ve metal eşya sektörlerinde ortaya çıktığı belirlendi. İstanbul Ticaret Odası'nın, global krizin işletmelere yaptığı etkiyi ortaya koyan anket çalışmasının sonuçlan belli oldu. Tüm oda üyeleri arasından, tesadüfi örnekleme ile seçilen 23 bin firma nezdinde pos­ ta yoluyla yapılan anket çalışmasına 557 firmadan cevap geldi. Cevap veren firmaların yüzde 82'si küçük, yüzde 13'ü orta ve yüzde 5'i büyük ölçekli işletmelerden oluştu. Anket sonucunda, geçmiş yıllara göre, iç piyasada sıkıntı yaşandığını belirten firmala­ nn oranı yüzde 95 oldu. Sıkıntının nedeni hükümetin uyguladığı ekonomi politikalandır diyen firma oranı yüzde 59 iken, yüzde 41'lik bölüm sıkıntının nedenini dış krizler ola­ rak gösterdi, İTO'nun anketine cevap verenlerin yüzde 51'i Rusya ve Asya krizinden birlikte etkilen­ diklerini belirtirken, sadece Rusya krizinden etkilenen firma oranı yüzde 15, sadece As­ ya krizinden etkilenen firma oranı yüzde 2. 4 olarak belirlendi. Anketin diğer sonuçları ise şu şekilde: Firmaların yüzde 31'i krizlerden etkilenmediklerini beyan etti. Bu firmalar genellikle hiz­ met işletmeleri oldu. Ancak üretici firmaların da yüzde 27'si 'krizden etkilenmedim' dedi. . Tekstil ve metal eşya, makine sanayi dalları krizden en çok etkilenen kesim oldu. Firmalann yüzde 61'i yeni siparişlerin azaldığını ifade etti. Bu durum bir süre daha sı­ kıntının devam edeceğini gösteriyor. Finansman şekli: Firmaların yüzde 65. 9'u özkaynak, yüzde 20. 6' sı ise ticari banka kredisi kullandıklannı belirtti. Firmaların yüzde 70'i finansman sıkıntısı yaşadığını bildirdi. En fazla finans­ man sıkıntısı yaşayan kesimler tekstil ve metal eşya sanayii. Firmaların yüzde 34. 5'i sabit sermaye yatınmı yaptığını beyan etti, yüzde 65. 5'i ise hiç yatırım yapmadığını ifade etti. Firmaların yüzde 47.1 'i istihdam azalttı. İstihdam azalışı en fazla tekstil, ayakkabı ve gi­ yim, metal eşya, makine ve elektrik ile inşaat sektöründe yaşandı. Anket sonuçlarının alınmasının ardından bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Baş­ kanı Mehmet Yıldırım, 'Çektiğimiz fotoğraf, piyasadaki iç karartıcı durumu somut bir şe­ kilde ortaya koydu. Öte yandan, yaşanan sıkıntıya neden olarak firmalann yüzde 59 gibi bir oranı, hükü­ metin uyguladığı politikaları gösteriyor. Bu durum, ekonomiyi yönetenleri bir kere daha düşündürmeli ve buna neden olan vergi yasası gibi yanlışlıklan biran önce düzelterek, sıkıntıyı hafifletmeliler' dedi. Istanbul Ticaret Odası'nm 1998'de global krizin etkileri konulu araştırmasında firmaların 1999 yılındaki beklentileri de ortaya çıktı. Yıldırım: "Piyasa, siyasi ve ekonomik istikrar bekliyor" Araştırmada firmaların 1999 yılı için ekonomik istikrann sağlamasında alınmasını iste­ dikleri tedbirlerin başında, peşin ve geçici verginin kaldırılması kayıtdışı faaliyette bulu­ nan firmaların kontrol altına alınarak haksız rekabetin önlenmesi, KDV oranlarının dü­ şürülmesi, asgari ücretin vergi dışı bırakılması;. J<OBİ'lere daha fazla teşvik verilmesi. Devlet İhale Kanunu ile Çek Kanunu'nun gözden geçirilmesi, mali sektör ve bankacılık sisteminde reform yapılması geliyor. İstanbul Ticaret Odası'nm, 1998'de yaşanan Global krizin etkileri konulu araştırmasın­ da, firmalann 1999 yılındaki beklentileri de ortaya çıktı. Tüm Oda üyeleri arasında tesadüfi örnekle seçilen 23 bin firma nezdinde posta yoluy­ la yapılan anket çalışmasına 557 firmadan cevap geldi. Cevap veren firmaların Yüzde 82'si küçük, 13'ü orta ve 5'i büyük ölçekli işletmelerden oluştu. Araştırmada, firmaların 1999 yılı için beklentilerinin başında ekonomik ve siyasi istikra­ nn sağlanmasının geldiği ortaya çıktı. Anket sonucuna göre, firmaların alınmasını istedikleri tedbirler şunlar: •Kayıtdışı faaliyette bulunan firmalar kontrol altına alınarak haksız rekabetin önlenmesi. •KDV oranlannın düşürülmesi, •Peşin ve geçici vergi uygulamasının kaldırılması, •Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, •Uzun vadeli satışlarda peşin KDV ödenmemesi, •Yurtdışı satışlarda KDV oranlarının düşürülmesi, •KOBİ'lere daha fazla teşvik verilmesinin sağlanması, •KOBİ'ler için yatırım teşvik tabanının daha aşağıya çekilmesi, •Kaynak Kullanım Destekleme Fonu'nun (KKDF) kaldınlması, •Taşıt alım vergilerinin taksitlendirilmesi, •Kredi faiz oranlarının düşürülmesi, •Eximbank kredi limitlerinin artınlması, •Teknolojik yatırımlar için daha ucuz kredi verilmesi, •Gümrük Mevzuatı'nın yeni iş kollanna göre yeniden düzenlenmesi. •Üretim girdileri olan Kamu kesiminin ürettiği hammadde ve elektrik fiyatlannın ucuzlatılması, •Gerçekçi kur politikasının uygulanması, •Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalatın zorlaştıniması, •Devletçe Ar-Ge çalışmalarına daha fazla desteğin verilmesi, •Tasarruf tedbirlerine devam edilmesi, •2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'nu ile Çek Kanunu'nun yeniden gözden geçirilmesi, •Dış fuarlara katılım desteğinin artınlması, •Mali sektör ve bankacılık sisteminde reform yapılması. Yıldırım: "Kaçak et kesimi ve yurda kaçak et girişi önlenmeli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İstanbul'un günlük 1000 tona yaklaşan et ihtiyacının ancak 250 tonunun yasal yollardan, mezbahalardan temin edildiğini,, 750 tonunun ise kaçak kesim ile karşılandığını, bunun haksız rekabet ve vergi kaybına neden olduğunu ve daha da önemlisi insan sağlığına zarar verdiğini açıkladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İstanbul'da günlük et ihtiyacının 1000 tona yaklaştığını, bu miktarın 250 tonunun yasal yollardan mezbaha­ lardan temin edildiğini, 750 tona yakın et ihtiyacının ise kaçak kesim yolu ile sağlandı­ ğını açıkladı. Yıldırım, kaçak kesilen etlerin 500 tonunun Tekirdağ, Adapazarı , Bursa , Balıkesir gi­ bi illerden yani Marmara Bölgesi hayvanlarından karşılandığını yaklaşık 250 ton etin ise Gürbulak başta olmak üzere çeşitli sınır kapılarından yurda kaçak et şeklinde girdi­ ğini ifade etti. Tırlarla yağ beyanı ile Gürbulak'tan giren kemiksiz etlerin AB tarafından Rusya'ya yardım olarak gönderilen etler olduğu duyumlannın da alındığını belirten Yıl­ dınm, bu etlerin kilosunun 1. 300. 000 ile 1. 5 milyon lira arasında satıldığını, aynca Romanya ve Bulgaristan'dan da otobüs ve minibüslerle yolcu beraberinde 500-700 ki­ loluk partiler halinde kaçak et girdiği haberlerinin geldiğini açıkladı. Yurda kaçak giren etlerin genellikle imalatçılar tarafından kullanıldığını vurgulayan İTO Başkanı, kayıtdışı, vergisiz bu kaçak etin haksız rekabet yaratması yanında, devletin vergi kayıplanna neden olduğunu, asıl önemli sorunun bu etlerin hiçbir şekilde veteri­ ner kontrolü ve sağlık kontrolünden geçmemesi olduğunu açıkladı. Bu mahzurların ön­ lenmesi ve özellikle insan sağlığının korunması için Mehmet Yıldınm, kaçak et girişinin ve kaçak et kesiminin önlenmesi gereğine işaret etti 06.05.1999 İTO Yönetim Kuruiu Başl<anı l\/leiımet Yiidırım'dan emelciiliğini isteyen Hazine lUüsteşarma destele. Yıldırım; "Ekonomi dünyası, Yener Dinçmen'in aynı göreve tekrar atanmasını istiyor" İTO Başkanı Mehmet Yıldınm, Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen'in emeklilik dilekçesi vererek görevden ayrılmasının iş dünyası tarafından üzüntüyle karşılandığını belirtti. Yıldınm, 'Bu aynlış ekonomimiz için büyük kayıptır' dedi. Yıldınm, 'Dinçmen'in aynima nedeni Türkbank ihalesi ile ilgili soruşturma başlatılması ise, kamuoyu bu faturanın değerli yöneticilerimize ait olmadığını, vebalinin hangi siyar silere ait olduğunu çok iyi biliyor' dedi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım Hazine Müsteşan Yener Dinçmen'in bir buçuk yıldır sürdürdüğü görevinden, emeklilik dilekçesi vererek aynimasından bü­ yük üzüntü duyduklarını belirtti ve 'bu ayrılış ekonomimiz için bir kayıptır' dedi. Mehmet Yıldırım, Hazine Müsteşan Yener Dinçmen ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in uyum içinde çalışarak, uygun bir para politikası izlediklerini ve böylece, 8-9 aya varan hükümet boşluğuna ve politik istikrarsızlığın olumsuz etkilerine rağmen, hiper enflasyondan ülkeyi korudukları gibi öngörülen hedeflere doğru enflasyonun aşağı çe­ kilmesinde büyük rol oynadıklarını ifade etti. Yıldırım, Yener Dinçmen'in aynima nedeni Türkbank ihalesiyle ilgili soruşturma başla­ tılması ise bu ihalenin faturasının değerli yöneticilere ait olmadığını bunun vebalinin hangi siyasilere ait olduğunu kamuoyu çok iyi biliyor' dedi. İTO Başkanı devletin dürüst, haysiyetli yöneticilere ve bürokratlara sahip çıkması ge­ rektiğini belirterek, tüm ekonomi dünyasının Sayın Dinçmen'in tekrar bu göreve atan­ masını arzu ettiğini ve beklediğini sözlerine ekledi. İstanbul Ticaret Odasr Yönetim Kurulu Başkanı, piyasadaki nakit sıkıntısı karşısında ve vergi hesaplamasına temel teşkil edecek verilerin Bakanlıkça geç yayınlanmış olması nedeniyle geçici vergi ödeme süresinin 45 gün uzatılması gerektiğini söyledi. Yıldırım: "Geçici vergi ödeme süresi uzatılmalıdır' Mehmet Yıldırım, süre uzatımı içinde de, vergi kanununun, geçici vergi gibi aksak yön­ lerinin süratle hazırlanacak bir yasa ile düzeltilmesi gerektiğini ifade ettikten sonra, 'Ay­ rıca, kurulacak yeni hükümette, özel sektörü tanıyan, ticaretin akışını ve realiteleri bi­ len bir Maliye Bakanının görev almasını gerekli görüyoruz' dedi. Yıldınm, bugünkü yanlış yasa gereğince, özellikle peşin mal alıp, piyasa şartlan nede­ niyle 7,8 aya varan vadeyle mal satan işletmelerin peşin (Geçici) vergi ödeme durumun­ da kalacaklarını, ancak alacaklarının tahsil edilememesi ihtimali kuvvetli olduğundan. Vergi Mükelleflerinin 2000 yılına devletten alacaklı olarak gireceklerinin de altını çizdi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, piyasadaki had saf­ haya varan nakit sıkıntısının işletmeleri zorda bıraktığını anlatarak, Mart'taki gelir ver­ gisi ve Nisan'daki kurumlar vergisi ödemelerinin ardından Mayıs ayında bir de geçici vergi ödeme zorunluluğunun, büyük sorunlar yaratacağını bildirerek, geçen yıl olduğu gibi. Bakanlığın yetkisinin kullanılarak geçici vergi ödeme süresinin 45 gün uzatılması gerektiğini belirtti. Yıldınm konuyla ilgili açıklamasında şöyle dedi. Global krizin olumsuz etkileri ve uygulanan ekonomi politikalarının etkisiyle iç ve dış ta­ lep düşüşü, işletmeleri zor durumda bırakmıştır. Borsaya kayıtlı şirketlerin büyük ço­ ğunluğu zarar göstermiştir. Diğer firmalann durumu bundan farklı değildir. Bugünkü or­ tamda elindeki parasını repo vb. yatırım araçları ile değerlendirmemişse, ticaret ve sa­ nayiden kar beklemek neredeyse imkansız hale gelmiştir. •Piyasadaki para sıkıntısı had safhada iken ve 1998 yılı gelirleri üzerinden Mart ayın- da Gelir Vergisi veya Nisan ayında Kurumlar Vergisi ödenmişken, bu defa işletmeler 17 Mayıs akşamına kadar geçici verginin ilk taksitinin ödenmesi ile karşı karşıya kal­ mışlardır. Özellikle peşin mal alıp, piyasa şartlan nedeniyle 7,8 aya varan vadeyle mal satan iş­ letmeler peşin (Geçici) vergi ödeme durumunda kalacaklar, ancak alacaklarının tahsil edilememesi ihtimali kuvvetli olduğundan. Vergi Mükellefi 2000 yılına Devletten alacak­ lı olarak gireceklerdir.' İstanbul Ticaret Odası, geçen yıl yeni Vergi Kanunu'nu 5 madde hariç desteklemiştir. İtiraz ettiğimiz hükümlerdeki haklılığımızı zaman göstermiştir. İçinde bulunulan sıkıntı­ ların kaynaklarından biri de, yine Vergi Kanununun gerçeklere aykın hükümleridir. Mesele üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi anlaşılamamıştır. Ağaç kurutulmaktadır. Geç kalındığı, gerekli düzenleme yapılmadığı takdirde bu ağacın meyveleri önümüzde­ ki yıllarda yenemeyecektir. Öte yandan, Maliye Bakanlığı yeniden değerleme oranı, kredi kullanmada indirim ora­ nı gibi bilgileri ancak Mayıs ayına girilirken tespit edip yayınlamıştır. Bu durum matrah ve vergi hesaplamalarına zaman bırakmamıştır. Bu itibarla geçen yıl olduğu gibi, V. U. K. nün 17nci maddesinin tanıttığı imkanı kulla­ narak geçici vergi ödemesini Maliye Bakanlığı 45 gün uzatmalıdır. Bu süre içinde de kanunun geçici vergi gibi aksak yönleri, süratle yeni kurulacak Hükü­ met tarafından hazırlanacak bir tasarının kanunlaştırılması ile giderilmelidir. Ayrıca, kurulacak Hükümette, özel sektörü tanıyan, ticaretin akışını ve realiteleri bilen bir Maliye Bakanının görev almasını beklediğimizi bu vesile ile ifade etmek istiyorum'. İstanbul Ticaret Odası'nm 'Global Krizin Etkileri' konulu araştırmasında firmaların finansman yapıları da belirlendi. Yıldırım: "Firmaların yüzde 70. 7'si finansman sıkıntısı çekiyor" Araştırmada, firmaların yüzde 65. 9'unun finansman kaynağı olarak öz kaynaklarını kullandığı tespit edildi. Bu firmaların yüzde 55. 2'si küçük ölçekli. Bu ölçekteki firmalar arasında en fazla öz kaynak kullanan sektörler metal eşya, tekstil, ayakkabı ve giyim oldu. Bu sektörler makine sektörü ile birlikte en fazla finansman sıkıntısı yaşayan sek­ törler arasında ilk sırada yer aldı. İstanbul Ticaret Odası'nm, 'Global Krizin Etkileri' konulu araştırmasında, firmaların fi­ nansman yapıları, kullandıkları finansman kaynakları, finansman sıkıntıları, tercih edi­ len kredi türleri de tespit edildi. Tüm oda üyeleri arasında tesadüfi örnekle seçilen 23 bin firma nezdinde posta yoluy­ la yapılan anket çalışmasına 557 firmadan cevap geldi. Finansman kaynaklarıyla ilgili sorulara cevap veren firmaların yüzde 75.4'ü küçük, yüz­ de 15. 2'si orta, yüzde 9. 4'ü büyük ölçekli işletmelerden oluştu. Anket sonuçlannı değerlendiren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, firma­ ların yüzde 70'ten fazlasının finansman sıkıntısı çektiğini kaydetti. Yıldırım açıklaması­ nı şöyle sürdürdü: 'İşletmelerimizin çektiği sıkıntı ortada. Türkiye ekonomisinin büyük çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin sıkmtılannı en azından hafif­ letmek için acil tedbirler alınması gerekli.' Araştırma sonuçlarına göre, firmaların ölçekleri, finansman yapıları ve sıkıntıları, tercih edilen kredi türleri, en fazla sıkıntıda olan ve en fazla kredi kullanan sektörler şöyle: Kullanılan finansman kaynakları •Öz kaynak kullanan firma oranı yüzde 65. 9, •Ticari banka kredisi kullanan firma oranı yüzde 20. 6 •Eximbank kredisi kullanan firma oranı yüzde 4. 4, •Factoring imkanını kullanan firma oranı yüzde 2. 8, •Yurtdışı finans kurumlarından kaynak kullanan firma oranı yüzde 2. 5, *Diğer (Ar-Ge,KOBİ Desteği, leasing, teminat mektubu, yakın çevreden alınan borç) fi­ nans kaynaklannı kullanan firma oranı yüzde 2. 2 •Yatırım ve kalkınma bankalan kredilerini kullanan firma oranı yüzde 1. 6. (Eximbank kredilerine orta ve büyük ölçekli firmalar daha fazla başvuruyor) Toplam finasman kaynakları içinde öz kaynak kullanan firmaların ölçekleri •Yüzde 55. 2'si küçük *yüzde 7. 7'si orta *yüzde 3.0'ı büyük Toplam finansman kaynakları içinde ticari banka kredisi kullanan firmaların ölçekleri •Yüzde 14. 5'i küçük •Yüzde 3. 5'i orta •Yüzde 2. 5'i büyük Küçük ölçekli firmalarda en fazla öz kaynak kullanan sektörler •Metal eşya, •Tekstil, •Ayakkabı, •Giyim. Ticari banka kredilerine en fazla başvuran sektörler •Metal eşya, •Tekstil, •Ayakkabı, •Giyim. En fazla finansman sıkıntısı yaşayan ve kredi kullanan sektörler •Tekstil, •Ayakkabı, •Giyim, yVe söyledik Neden söyledik ? 242 •Metal eşya, •Makine. Finansman sıkmtısmm nedenleri •İşletme sermayesi ihtiyacmm artması yüzde 24. 5, •Kredi maliyetlerinin yüksek olması yüzde 23. 1. Kullanılan kredi türleri •Ticari krediler yüzde 74. 9, •Kısa vadeli krediler yüzde 66. 2 Finansman sıkıntısı yaşayan firma oranı yüzde 70. 7 Finansman sıkıntısı yaşamayan firma oranı yüzde 29. 3 Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, hükümetin ekonomi politikası ile piyasaların derinden etkilenmesi üzerine bir açıklama yaptı. Yıldırım: "Piyasalarda kan kaybı büyük hızla devam ediyor" Mehmet Yıldırım, hükümet protokolünün görüşüldüğü bu günlerde protokole son vergi yasasının değiştirilmesi yönünde bir maddenin de ilave edilmesi gerektiğini hatırlatarak 'Hükümet kurulduğunda bu hususa öncelik verilmesi sorunlann çözümü yanında mali­ yenin vergi tahsilatının artmasına da imkan tanıyacaktır' dedi. Yıldınm, zorunlu değişiklikler yapılmadan piyasanın huzur ve istikrara kavuşmasının mümkün olmadığını açıklayarak bunun için biran evvel yeni Hükümetin kurulması ve bu sorunların öncelik ve ivedilikle ele alınması gerektiğini söyledi İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım yaptığı açıklamada Hükümetin ekonomi politikası ile derinden etkilenen piyasalarda kan kaybının büyük hızla devam ettiğini söyledi. Yıldınm, 'Geçtiğimiz yıl yanlışlıklarını her vesile ile dile getirdiğimiz vergi kanunlan ile getirilen düzenlemeler acı meyvelerini vermeye başlamış ve piyasadaki durgunluk her geçen gün işletmeleri daha da zor durumda bırakmıştır' dedi. Yıldınm, konu ile ilgili şu açıklamalan yaptı: 'Son vergi değişikliğinde acilen düzeltilmesini zorunlu gördüğümüzü önemli konu tüm kamuoyunun bilgisine sunulmuş ve gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için yetkili mercilere iletilmiş olmasına rağmen bugüne kadar iyileştirme yönünde bir çaba göste­ rilmemiş olması üzücüdür. Hükümet protokolü hazırlıklarının söz konusu olacağı önümüzdeki günlerde imzalana­ cak protokole son vergi yasasının değiştirilmesi yönünde bir maddenin de ilave edilme­ si ve Hükümet kurulduğunda bu hususa öncelik verilmesi sorunların çözümü yanında maliyenin vergi tahsilatının artmasına da imkan tanıyacaktır. Öncelikle, bu günlerde tahsili öngörülen geçici verginin ertelenmesi yönünde gerekli söyledik. Neden söyledik ? 244 <-f^ düzenleme acilen yapılmalıdır. Bunun akabinde vergi kanunlannda değişiklik yapılma­ sı ve aşağıda başlıklar itibariyle vermiş olduğumuz tüm düzenlemelerin biran önce ha­ yata geçirilmesi gerekmektedir. I-Faiz ve repo gelirleri elde edilirken stopaj yolu ile pratik şekilde nihai olarak vergilen­ dirilmen ve vatandaşın zihnini kanştıran yöntemlerden vazgeçilmelidir. 2-Üç aylık peşin vergi, işsizlik ve üretim düşmesinin en önemli nedenidir. Bu konu aci­ len ele alınmalıdır. 3-Yeni kanun hiçbir giderin matrahtan indirilmesini kabul etmemektedir. Bu durumda fiş ve fatura almanın manası kalmamaktadır. Devletin asli görevi olduğu halde hakkı ile yerine getiremediği eğitim ve sağlık hizmetlerini üstlenen vatandaşların bu giderini da­ hi matrahtan indirme imkanı verilmemiştir. Mükelleflerin geçim için yaptığı masrafların indirilmesi şarttır. 4-Enflasyon muhasebesi kabul edilmediğinden müteşebbisin sermayesi vergilendiril­ mektedir. Adil vergileme için kronik enflasyonun olumsuz etkilerini yok edecek tedbir­ lerin alınması zorunludur. 5-Piyasada tedirginliğin önlenmesi ve tüm işlemlerin kayıt içine alınması için eski mat­ rahlarını %10-15 artıran mükelleflere inceleme yönünden güvence verilmelidir. Aksi halde diyalog kurulması ve tam kayıtlı sisteme geçiş başarılı olamaz. Yukanda sayılan zorunlu değişiklikler yapılmadan piyasanın huzur ve istikrara kavuş­ masının mümkün olmadığı açıktır. Bunun için biran evvel yeni hükümet kurulmalı ve bu sorunlan öncelik ve ivedilikle ele almalıdır. Seçmenlerin yeni istekleri ve tercihleri doğrultusunda oluşan yeni T. B. M. M. ve hükü­ metin zaman yitirmeden bu konulan sonuçlandırmasını talep etmek bizim için de kaçı­ nılmaz bir görevdir. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Emlak Bankası'nm tüm ticari ve bireysel Kredileri durdurmasını büyük tepki ile karşıladı. Yıldırım: "Keyfi uygulamalarla ekonomiye daha fazla sekte vurmaya kimsenin hakkı yoktur" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bankaların görevinin mevduat toplayıp devlete veznedarlık yapmak olmadığına da dikkat çekti ve ekonominin çarklarını dur­ duran bu tür eylemlerin sürdürülmesi halinde, gereken tavrı ortaya koyacaklarını ve karşı kampanya başlatabileceklerini açıkladı. ı Emlak Bankasının ani bir kararla tüm ticari ve bireysel kredileri durdurduğunun bildiril­ mesi üzerine bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm ekonominin esasen bir durgunluk içinde bulunduğunu, böyle keyfi uy­ gulamalarla ekonominin iyice dumura uğratılmasına kimsenin hakkı olmadığını belirtti. İş aleminin ve banka müşterilerinin mevcut durumu ve şartları dikkate alarak fon akışı­ nı önceden planladığı, akreditif uygulamasını buna dayandırdığı, mevcut düzen ve banka ilişkileri çerçevesinde yeni sözleşmelere imza attığı, girişimler başlattığı, taah­ hütlerde bulunduğuna işaret eden Yıldırım, ticari hayatta önemli yeri olan bir bankanın aniden ortaya çıkıp kredileri durdurdum demesinin ekonomide yaratacağı olumsuzluklann mazur görülemeyeceğini açıkladı. Kredilerin durdurulmasının hiçbir gerekçesini haklı kabul etmediklerini belirten Mehmet Yıldırım planlı, akılcı çalışmamanın ve geçmişte kredi vermede başka faktörlerin rol oy­ namasının faturasının iş alemine yüklenemeyeceğini ifade etti. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, bankaların görevinin mevduat toplayıp devlete veznedar­ lık yapma olmadığına da dikkat çekti ve ekonominin çarklannı durduran bu tür eylem­ lerin sürdürülmesi halinde, gereken tavn ortaya koyacaklarını ve karşı kampanya baş­ latabileceklerini açıkladı. 02.06.1999 İstanbul Ticaret Odası, enerji tasarrufu ve Yalıtım Sanayii'nin durumunu araştırdı. Yıldırım: "Konutlarda enerji tasarrufuna yönelilc önlem şartı aransaydı, doğalgazdan sadece İstanbul'da 300 bin abone daha yararlanabilirdi" Enerji tasarrufuna yeterince önem verilmediğini kaydeden İTO Yönetim Kurulu Başka­ nı Mehmet Yıldınm 'Yatınmlar bugüne kadar hep enerji üretimi ağırlıklı yapıldı. Oysa, enerji tasarrufuna da yeterince önem verilseydi, yalıtım ve ısıtma sektörlerinde bir can­ lanma, yeni iş imkanları ve vergi gelirlerinde artış imkanı sağlanmış olacaktı. Aynca dö­ viz tasarrufu, hava kirliliğinde azalma ve konutlarda daha ucuza ısınma imkanına sa­ hip olacaktık.' dedi İstanbul Ticaret Odası, Türkiye'de Yalıtım Sanayii'nin Durumu'nu ve buna bağlı olarak enerji darboğazı ile enerji tasarrufu imkanlannı ele alan bir araştırma hazırladı. Prof. Dr. Alpin Kemal Dağsöz tarafından İTO için gerçekleştirilen araştırmanın ilk so­ nuçlarının alınması dolayısıyla bir demeç veren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kuru­ lu Başkanı Mehmet Yıldınm, binalarda ısı yalıtımının, günümüzde artık bir lüks değil, enerjiyi en akılcı şekilde kullanmaya yönelik önemli bir ihtiyaç olduğunu belirterek, araştırma bulguları hakkında şu bilgileri verdi: Ülkemizde 1970'li yıllarda görülen enerji krizinin geçen yıldan itibaren tekrar yaşanma­ ğa başladığı ve acil önlemler alınmaması halinde önümüzdeki yıllarda daha da artaca­ ğı anlaşılıyor. Bugüne kadar yatınmların ve önlemlerin genellikle enerji üretimi ağırlıklı olmalanna karşın Enerji Tasarrufu'na yeterince önem verilmediği ve öncelikle gündeme gelmesi­ nin gerektiği görüşündeyiz. Türkiye'deki enerji tüketiminin %35'inin konutlarda, %36'sının sanayide, %21'inin ulaşım­ da olduğu göz önüne alınırsa enerji tasarrufunun bu sektörlerde önemli olduğu anlaşılır. Diğer bir gerçekte, ülkemizdeki yakacak tüketimi ve tüketim ile üretim açığının her yıl artmasıdır. Tüketimin yerli üretim ile karşılanma oranının 1999 da %36 iken 2020 yılın­ da %25'e düşeceği belirlenmiştir. 1998 de 12 384 milyar m3 olan doğal gaz ithalatımız 2020 yılında 78 478 milyar m3'e çıkacaktır. Ham petrol ithalatımız da 29 496 bin tondan 73 915 bin tona yükselecektir. Öte yandan İthalattaki sınırlamalar sebebiyle İstanbul'daki doğal gaz abone sayısının 1. 098. 000 de dondurulduğunu görüyoruz . Eğer bugüne kadar doğal gaz abonelerinden fazla yük getirmeyen basit ve ucuz ısı ya­ lıtımı ve kalorifer tesisatı ile tasarruf önlemlerinin alınması şartı istenseydi, her konutta azından %30 doğal gaz tasarrufu sağlanacaktı. Yani konutlann ısıtılmalarında harca­ nan doğal gaz ile İstanbul'da bugün 1. 098. 000 abone yerine en az 1. 400. 000 abo­ nenin yararlanması mümkün olacaktı. Türkiye için genelleştirirsek daha büyük rakam­ lar çıkmaktadır. Bugün ülkemizde yaşadığımız ekonomik kriz, inşaat, yalıtım ve ısıtma sektörlerini de etkilemiştir. Yukarıda vurguladığımız konutlarda enerji tasarrufu önlemleri uygulansaydı yalıtım ile ısıtma sektörlerinde canlanma ve de yeni iş imkanlannın sağlanması, vergi gelirlerinin artması gibi yararlar da görülecekti. Konutlarda uygulanacak enerji tasarrufu önlemleriyle yukarıda belirttiğimiz yararlara ilave olarak. Döviz tasarrufu, Hava kirliliğinde azalma. Konutlarda daha ucuza ısınma mümkün olacaktı. Almanya, İsviçre, Danimarka, İsveç gibi gelişmiş ülkelerde, yapılarda enerji tasarrufu üzerinde hassasiyetle durulması örnek alınarak ülkemizde de gecikmeden gündeme gelmelidir. Ülkemizde Enerji tasarrufu önlemlerinin Enerji Üretimi kadar önemli olduğu unutulma­ malıdır. 03.06.1999 Yıldırım: "Gıda üretim izni alma ve gıda siciline kaydolma süresi bir yıl uzatılmalı" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm yaptığı açıklamada, geçen yıl yayınlanan KHK gereğince gıda üretim ve işleme yerlerine, çalışma ve üre­ tim izni alma ve gıda siciline kaydolma için tanınan sürenin 9 Haziran'da sona erece­ ğini kaydederek 'Özellikle çok sayıdaki Küçük İşletmelerin bu yöndeki yoğun bürokra­ tik işlemleri henüz tamamlayamadığı anlaşılıyor. İşletmelerin, piyasadaki genel durgun­ luğa ilave bir mağduriyetle karşılaşmamaları için sürenin bir yıl uzatılması gerek' dedi. Gıdaların üretim, işleme ve ticaretinin davetine ilişkin Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin olarak, 1998 yılında yayımlanan uygulama yönetmeliğinin bazı hükümlerinin, 9 Haziran 1999 tarihinde yürürlüğe girecek olması, küçük ve orta ölçekli işletmeler baş­ ta olmak üzere çok sayıda firmayı sıkıntıya soktu. Bu konuya ilişkin bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım formaliteleri henüz yerine getiremeyen bu tür işyerlerinin sayısının çok fazla olduğunu dile getirerek, işletmelerin genel durgunluğa ilave bir zarara uğra­ mamaları için müracaat süresinin bir yıl uzatılması gerektiğini bildirdi ve bu yönde giri­ şimde bulunduklarını açıkladı. Mehmet Yıldırım'ın konuya ilişkin açıklaması şöyle: 'Bu yönetmelik uyannca, Sağlık Bakanlığı'ndan gıda üretim de işleme yerlerinin teknik ve hijyenik yönden belli bir seviyede olduğunu gösterir çalışma izni alan firmaların, ay­ nca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na başvurarak, üretim izni alması, gıda siciline kay­ dolması gerekiyor. Yönetmelik kapsamında, firma üretime başlamadan önce imal ede­ cekleri bileşimleri farklı her ürünü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na tescil ettirerek izin almak zorundadırlar. Ancak tespitlerimize göre, başvuru dilekçelerine eklenmesi gereken ve çeşitli merciler- den alınacak belgelerin teminindeki güçlükler ve formalitelerin yoğunluğu nedeniyle çok az sayıda firmanın işlemlerini tamamlayabildiği anlaşılmıştır. Özellikle küçük ve or­ ta büyüklükteki firmaların anılan prosedürü henüz yerine getiremedikleri görülmektedir. Son günlerde Odamıza hem süre uzatımı konusunda hem de daha detaylı bilgi alma konusunda yoğun talepler olmaktadır. Bu da gıda sicili, tescil ve izin için daha fazla mü­ racaatın yapılacağını göstermekte olup, esasen ilgili kamu kuruluşlarının da mevcut imkanlarıyla yoğun başvurulara cevap veremeyecekleri düşünülmektedir. Bu itibarla gıda üreten işyerlerinin mağduriyetlerinin önlenmesi ve bu geçiş sürecinde zarar görmemeleri için sürenin bir yıl uzatılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu düşünce ile birlikte hem Bakanlıklara eksik bilgi ve belge ile müracaatların önlenme­ si hem de üyelerimizin çeşitli kademelerden alacakları bilgileri tek birimden elde edebil­ mesi için Odamız Etüf ve Araştırma Şubesi'nde bir masa oluşturulmuştur. Bu suretle konu ile ilgili her türlü bilgi ve belge bizzat Odamızdan temin edilebileceği gibi Etüt ve Araştırma Şubesi'nin 511 41 50/229 ve 351 numaralı telefonlarından da bilgi alınabilir. yVe söyledik Neden söyledik ? 250 İstanbul Ticaret Odası'nm girişimiyle gıda maddeleri üretim izni başvuru süresi 6 ay uzatıldı Konu ile ilgili bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, gıda üretim izni alma süresinin 9 Haziran'da sona ereceğini hatırlatarak gıda üreticisi üyele­ rinin gerekli belgelerin hazırlanmasının zaman aldığını İTO'ya iletmeleri üzerine bu gi­ rişimi başlattıklarını söyledi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, İTO'nun girişimiyle Gıda Maddesi Üretim İzni için başvuru süresinin Aralık 1999 tarihine kadar uzatıldığını açıkladı. Konu ile ilgili bir açıklama yapan Yıldırım, Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nca 9. 6. 1998 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 'Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Yönetmelik' ile getirilen ve tüm gıda maddesi üreticilerine 'gıda siciline' kaydolma ve bu suretle gıda üretim izni alma konusundaki sürenin İstanbul Ticaret Odası'nm gi­ rişimlerinin de dikkate alınarak 6 ay uzatıldığını söyledi. Yıldınm'ın konu ile ilgili açıklamalan şöyle: 'Söz konusu izni alma süresi 9 Haziran 1999 tarihinde sona eriyordu, ancak gıda üre­ ticisi üyelerimizin Odamıza yaptığı yoğun başvurularda gerekli belgelerin hazırlanma­ sının zaman aldığı ve bu nedenle son başvuru tarihinin uzatılması talepleri dile getiril­ mişti. Bu talepleri dikkate alan Oda'mız Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nezdinde girişim­ lerini sıkı bir şekilde sürdürmüş ve Oda'mız girişimleri üzerine Bakanlık da 9. 6. 1999 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir Yönetmelik değişikliği ile son başvuru tarihini 6 ay erteleyerek 6 Aralık 1999 tarihine kadar uzatmıştır.' İTO, İstanbul'un otopark sorunu'nu bilimsel araştırma konusu yaptı. Yıldırım: "Bugün sorun olan otoparklar akılcı düzenlemelerle trafiğin en önemli çözümü olabilir" Mehmet Yıldırım, İTO'nun yaptığı bilimsel çalışma neticesinde şehirdeki tüm açık ve kapalı otoparkların bir envanterinin çıkarıldığını işletim ve fiyat sistemlerinin incelendi­ ğini, ikibin özel araç kullanıcısı ile görüşme yapıldığını ve sonuçta çarpıcı sonuçlarla karşılaştıklannı açıkladı. İstanbul genelindeki 1298'i açık ve 312'si kapalı olan 1610 otoparkın toplam araç ka­ pasitesi 2 5 1 . 718. Özel aracı ile işyeri veya okula gidenlerin yüzde 62'si park yeri bulmakta güçlük çeki­ yor. Araçlarını ücretli otoparklara koyanlann oranı yüzde 17, ücretsiz otoparklara ko­ yanların oranı yüzde 13, ücretli yol kenarı park yerlerine koyanlann oranı yüzde 5, üc­ retsiz yol kenarlarına koyanların oranı yüzde 62, otopark aboneliği olanlann oranı % 3. istanbul Ticaret Odası, Vergi yasasında yapılması gereken acil düzenlemeleri Başbakan Bülent Ecevit'e iletti. Yıldırım: "Ekonominin durgunluğa girmesinde önemli etken, vergi mevzuatıdır" Mehmet Yıldırım imzasıyla Başbakan'ın yanı sıra Maliye Bakanı ve muhalefet partile­ rinin genel başkanlarına da gönderilen yazıda, 21 başlıkta dile getirilen vergi ile ilgili de­ ğişiklik önerilerinin gerçekleşmesi halinde, yurtdışına kaçan fonlann geri geleceği, yurt içindeki fonların, nereden buldun endişesi olmadan devreye gireceği ve kısa sürede ekonominin eski dinamizmine kavuşacağını ifade edildi İstanbul Ticaret Odası, Başbakan Bülent Ecevit ile Maliye Bakanı Sümer Oral ve Par­ lamentodaki muhalefet partilerinin genel başkanlarına, vergi kanunlarında acilen yapıl­ ması gereken düzenlemeleri iletti. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm imzalı yazıda, güven oylamasından sonra uyum ve anlayış içinde ekonomik sorunlann vakit kaybedilmeden ele alınması, özellik­ le vergi yasası değişiklikleri konusunda ortaya konan esnek ve iyi niyetli yaklaşımın ekonomideki zafiyetin daha fazla tahribata yol açmadan aşılması bakımından cesaret verici olduğu kaydedildi. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, mektubuna şöyle devam etti: 'Vergi yasasının hazırlanması ve kabulünden sonra ekonominin durgunluk dönemine girdiği ve olumsuz gelişmelerin bugün kriz boyutlarına ulaştığı sınai üretim ve dış tica­ ret rakamlarından da anlaşılmaktadır. Yeni vergi yasasının, ekonomik gelişmeyi ve sermaye birikimini ikinci plana iten fiskal ağırlıklı bir yaklaşımla hazırlanmasının bugün­ kü duruma gelinmesinde önemli payı vardır. Ekonomik durgunluğun ve bazı sektörlerin krize girmesinin temel nedenini, Gelir Ver­ gisi Kanunu'nun 2. maddesinde aramak gerekmektedir. Bu maddede yapılan değişiklik- te, kaynağı ne olursa olsun bütün gelirler vergi kapsamına alınmış ve bunun tabii sonu­ cu olarak mali milat adı altında bütün servet unsurlarına beyan mecburiyeti getirilmiştir. Uzun süredir devam eden ağır enflasyonist ortamda özel teşebbüsün faaliyetini başa­ nlı bir şekilde devam ettirmesinde, dünya ekonomisine açılmasında, kalkınmaya katkı­ da bulunmasında önemli destek olan eski sistem terk edilerek gelir beyanının izafi ka­ zançları da içeren servet beyanına dönüştürülmesi, piyasada endişe ve tereddüde ne­ den olmuştur. Vergi kanununun yürürlüğe girmesini müteakip beyan edilen servet un­ surlarının denetim dışı kalacağı hususunda yeterli yasal düzenleme yapılmamış olma­ sı, idareye güveni tamamen yok etmiş ve fonların dışarıya kaçmasına sebep olmuştur. Esasen kıt finansman kaynağıyla çalışan ekonomi daralmış ve buhran işçi çıkarmaları­ na, üretimin düşmesine yol açmıştır. Diğer taraftan enflasyona karşı bir nevi güvence ni­ teliğinde olan gayrimenkul ve menkul kıymetlerin beyan yoluyla vergilendirilmesi çaba­ ları bu sektördeki yatırımları da atıl hale getirmiştir. Bu fon kayıplannın tekrar yurda dön­ mesi, atıl sermayenin ekonomiye kazandırılması eski şartlann geri gelmesine bağlıdır.' Mehmet Yıldınm'ın mektubunda dile getirdiği, İTO'nun, hükümetin ele aldığı vergi ile il­ gili değişiklikler hakkındaki önerileri başlıklar itibariyle şöyle: 'Mali milad kaldırılmalıdır, Nereden buldun hükmü kaldırılmalıdır, Faizler, Kar paylan ve hisse satışları beyan dışı kalmalıdır, Emlak beyanı yenilenmelidir. Kurumlar vergisi oranı %25'e indirilmelidir, Katma Değer Vergisi oranı %10 olmalıdır, Peşin vergi kaldınlmalıdır. Yatırımlardan tevkifat kaldırılmalıdır. Menkul kıymetler alış bedeli ile değerlendirilmelidir, Gayrimenkul satışında eskiye dö­ nülmelidir, Enflasyon muhasebesi kabul edilmelidir, Kasıt olmadan ceza verilmemeli­ dir, İşyeri kapatma cezası kaldırılmalıdır, Vergi cezasına gecikme zammı uygulanma­ malıdır, Vergi cezası otomatik artmamalıdır, KDV'de sorumluluk için ciddi menfaat ba­ ğı aranmalıdır, Limited şirket ortakları sermayesi kadar sorumlu olmalıdır. Emisyon primleri stopaja tabi olmamalıdır, Kurum zararları indekslenmelidir, Tüm giderler matrahtan düşülmelidir. Mektupta, bu değişiklikler gerçekleştiği takdirde, yurtdışına kaçan fonların geri gelece­ ği, yurt içindeki fonların, nereden buldun endişesi olmadan devreye gireceği ve kısa sü­ rede ekonominin dinamizme kavuşacağı da ifade edildi. Yıldırım: "Belediyeler, başta inşaat sei^törü olmak üzere çeşitli kesimlerden baskı ve tacizle para bulmaya çalışıyor" Birçok Belediyenin gelirinin üzerinde harcama yaparak borçlandığmı belirten İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, hesapsız yatırım ve popülist harcamalann seçim yıllarında çığrından çıktığını açıkladı. Yıldırım ayrıca, gerek Belediyelere gerekse BİT tabir edilen belediyelerin kurduğu çe­ şitli şirketlere ihtiyaçtan fazla eleman, militan veya yandaşın yerleştirilmiş olmasının da etkisiyle birçok Belediyenin mali bir bunalımla karşı karşıya bulunduklarını kaydetti. Belediyelerin çoğunluğunun içine düştükleri mali krizi aşabilmek için başta inşaat sektörü olmak üzere çeşitli kesimlere baskı yaptıklarını ifade eden İTO Başkanı, inşaatçı üyelerin, son günlerde gerekli izin ve ruhsatları olduğu halde, tehdit taciz vs. yollarla bazı belediye­ lerin yoğun bir şekilde ceza tahsilatı yoluna gittiklerinden yakındıklarını dile getirdi. İnşaat sektörünün esasen ekonomik durgunluktan en çok etkilenen sektörlerden biri ol­ duğuna dikkat çeken Yıldınm Belediyelerin bu tutumlarını sürdürmeleri halinde sektö­ rün tamamen çökeceğini belirtti. Istanbul Ticaret Odası, buğdayın embriyolu olduğu iddiaları üzerine, TÜBİTAK uzmanlarına araştırma yaptırdı. Yıldırım: "Buğdaylarımızın temiz olduğu bilimsel olarak kanıtlandı" Araştırma sonucunda, Buğdayların insan veya hayvan sağlığı açısmdan risk oluştura­ cak küf ve mikotoksin içermediği tespit edildi. 1998 yılında ortaya çıkan ve buğdayın embriyolu olduğu şeklindeki tartışmalar üzerine, İstanbul Ticaret Odası bilimsel bir araştırma yaptırdı. TÜBİTAK'a yaptınlan araştırmanın sonuçlarına göre, 1998 yılı ürünü embriyo kararma­ sı zararlanmasına uğramış buğdaylann küf yükünün, sağlıklı tanelerden büyük farklı­ lıklar göstermediği tespit edildi. Ayrıca, incelemeye alınan buğdaylann insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturacak düzeylerde küf ve mikotoksin yükü içermediği de uz­ manlarca saptandı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım da, 'Halk sağlığı açısından büyük önem taşıyan ve 7 coğrafi bölgede gerçekleştirilen bilim­ sel araştırma sırasında. Toprak Mahsûlleri Ofisinin (TMO) örnek alınmasına izin ver­ memesi gibi bir durumla karşılaşılmış ve araştırma tüccarın elindeki buğdaylardan ya­ pılmıştır. Bilimsel bir konuya karşı anlaşılmaz bir tavır sergileyen TMO'nun bu tutumu­ nun esefle karşıladığımızı belirtmek isterim. Bu tip araştırmaların hasat öncesinden başlamak üzere birbirini takip eden yıllarda TMO'nun elindeki buğdayları da kapsaya­ cak şekilde sürdürülmesi ihtiyacı büyük önem taşımaktadır' dedi. Yıldırım, İTO'nun TÜBİTAK'a yaptırdığı araştırmada, fazla yağış dolayısıyla bazı böl­ gelerde görülen embriyo kararması'nm kamu sağlığı açısından hiçbir tehlike oluştur­ madığının ortaya çıkmasının, bu konudaki tartışmalan sona erdireceğini de sözlerine ekledi. Yrldırım:"Yeni vergi ieanunu şirieetieşmeyi önlüyor" Mehmet Yıldırım, eskiden İstanbul'da ayda 2 bin küsur şirket kurulurken, geçen yılın Eylül ayından sonra durumun tersine döndüğünü ve ayda kurulan şirket sayısının 1000'lere düştüğünü, fert firma sayısının da 1000'leri aştığını belirtti. Bunun nedeninin yeni vergi kanununda limited şirket ortaklarına getirilen mali sorumlu­ luk yanında kurumlar vergisi oranının stopajla birlikte yüzde 45'lere kadar yükseltilmiş olması olduğunu açıkladı. Yıldırım, Kurumlar Vergisi oranı düşürülmediği taktirde şirketleşmeyi teşvik için bu gü­ ne kadar uygulanan tedbinerin boşa çıkacağını ifade etti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, yeni Vergi Kanunu'nun şirketleşmeyi önlediğini açıkladı. Oda üye kayıt istatistikleri üzerinde yapılan incelemede 1990'lardan sonra İstanbul'da ye­ ni kayıt toplamının yüzde 80 - 90'ı şirket türünde iken ve şirketler içinde limited şirketler en yüksek oranı teşkil ederken, 1998'in Ekim ayından sonra durumun tersine döndüğü­ nün anlaşıldığı Başkan tarafından belirtildi. 1999 yılı Ocak-Haziran döneminde İstan­ bul'da tüm yeni kurulan firmalar içinde şirketlerin payının yüzde 51.3'e düştüğü, buna mu­ kabil fert firmalar oranının yüzde 8'lerden yüzde 48.7'ye yükseldiğini ifade eden Yıldırım, geçen yılın sonbaharına kadar ayda 200 küsur fert firma kurulurken bu sayının aylık 1000'er adedi aştığı, şirketlerin de aylık 2 binlerden 1000'lere indiğine dikkat çekti. Bu değişimin başlıca nedeninin de yeni Vergi Kanunu olduğunu belirten Mehmet Yıldı­ rım, bir taraftan sermaye şirketi olmasına rağmen limited şirketi ortaklarına, sermaye hisseleri oranında amme alacağı sorumluluğu getirilip, bir yandan da Gelir Vergisi ora­ nı indirilirken Kurumlar Vergisi oranlarının yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkarıldığını, stopaj ile birlikte bu oranın yüzde 44 - 45'leri bulduğunu belirtti. Mehmet Yıldırım bu durumun şirketleşmeyi kösteklediğini ifade etti. Böylece yıllardır şirketleşmeyi teşvik için uygulanan politikaların boşa çıktığını dile ge­ tiren Yıldırım, Kurumlar Vergisi oranının aşağıya çekilmesi gereğine işaret etti. İstanbul Ticaret Odası Maliye Bakanı nezdinde girişimde bulundu. Yıldırım: "Vergi ve SSK prîmî borçları ertelenmeli" Mehmet Yıldırım iki yıldır yaşanmakta olan durgunluğun etkisi ile işleri büyük ölçüde sekteye uğrayan, alacaklarını tahsil edemeyen ve yasalara saygılı bir şekilde faaliyet­ te bulunan işletmelerin rahatlatılmalan için gecikmiş vergi ve sigorta primi borçlarına uygulanan gecikme zamlarının kaldırılarak, bunlardan ödenmiş olanların da gider ya­ zılmasına imkan verilmesi gerektiğini ifade etti. İstanbul Ticaret Odası'nca Maliye Bakanı Sümer Oral nezdinde girişimde bulunularak, piyasalarda iki yıldır yaşanmakta olan durgunluğun etkisi ile işleri büyük ölçüde sekte­ ye uğrayan, alacaklarını tahsil edemeyen ve yasalara saygılı bir şekilde faaliyette bu­ lunan işletmelerin rahatlatılmalan için gecikmiş vergi ve sigorta primi borçlanna uygu­ lanan gecikme zamlarının kaldırılarak, bunlardan ödenmiş olanlann da gider yazılma­ sına imkan verilmesi istendi. Oda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım konuyla ilgili açıklamasında şu husus­ lan dile getirdi: 'Yasalara saygılı, iyi niyetli ve dürüst mükelleflerin önemli bir kısmı, yaklaşık iki yıldır süren kriz yüzünden işlerin daralması ve tahsilatların gecikmesiyle vergi ve sosyal si­ gorta primlerini ödeyemeyecek duruma düşmüştür. Bu borçların ana parası bile önem­ li bir yekûn tutmaktadır. Piyasalar açılmadıkça ve buna bağlı olarak alacaklar tahsil edilmedikçe, söz konusu vergi ve sigorta primi borçlarına ait ana paraların dahi öden­ mesi güç görünmektedir. Bu açıdan, ekonominin canlandırılması ve kalkınmaya hız ka­ zandırılması için kayıt içi çalışan ve vergiden kaçınmayan dürüst mükelleflere hiç olma­ sa devlete olan borçlannı öderken bir kolaylık göstermek bu aşamada önemli bir çıkış yolu olacaktır.' Dünyadaki global kriz nedeni ile ihracat pazarlannda daralma yaşandığı, ülkemizde ise anti enflasyonist politikalar ve vergi mevzuatındaki değişiklikler nedeniyle durgunluğun had safhaya eriştiği bugünlerde, kayıt içi çalışan iyi niyetli mükelleflerin büyük bir kıs- minin ciddi ödeme güçlüğü içinde bulunduğunu ifade eden İTO Başkanı Yıldırım, 'Ge­ rek mevcut sıkıntılann hafifletilmesi gerekse kayıt içi çalışanlara karşı yıllardır sürdürü­ len haksızlığın ortadan kaldırılarak, iyi niyetli mükellefleri koruyucu tedbirlerin alınması bugünkü şartlarda daha acil bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır' dedi. Yıldırım, böyle bir kolaylığın da ancak bu mükelleflerin bugüne kadar ödenmemiş ge­ cikme zamlarını almamak, ödenen gecikme zamlarının gider yazılmasını sağlamak ve vergiyle sigorta primlerini tecil faizi almadan yeni bir ödeme takvimine bağlamak ile mümkün olabileceğine işaret ederek, bu tedbirlerin uygulamaya konulması ile bu tür iş­ letmelerin ekonomik gelişmeye yeniden katkılarının sağlanacağını ve durgunluğun sü­ ratle atlatılacağını kaydetti. Yıldırım: "Emlak Bankası kredileri artık açılmalı" Mehmet Yıldırım, 'Bankanın yönetim hataları ve yanlış kredi politikasının bir neticesi olarak Mayıs ayından beri durdurulan kredileri, elindeki arsaları nakde çevirmek sure­ tiyle kaynak yaratarak tekrar başlatması acil ihtiyaç haline gelmiştir' dedi. İTO Başkanı, bu yöndeki girişimlerin başlatılması için, Başbakan başta olmak üzere il­ gili Devlet Bakanlan ve Hazine Müsteşan nezdinde yazılı talepte bulunduklannı da açıkladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, piyasalardaki dur­ gunluk had safhada iken, Emlak Bankası'nm Mayıs ayından beri tüm ticari ve bireysel kredileri durdurmuş olmasının ekonomiye büyük zarar verdiğini belirterek, 'Kredilerinin tekrara başlatılabilmesi için de bankaya ek kaynak yaratmak mümkün' dedi. Yıldırım, konuyla ilgili açıklamasında şu hususlan dile getirdi: 'Malumları olduğu üzere, global kriz yanında, ülkemizde uygulanan antienflasyonist po­ litikalar ve Vergi Kanunlarında geçtiğimiz yıl ortalarında gerçekleştirilen değişiklikler nedeniyle ekonomik sıkıntılar her geçen gün kendini daha fazla hissettirmeye başla­ mış, piyasadaki durgunluk had safhaya ulaşmıştır. Böyle bir ortamda, bankalann ve diğer finans kurumlarının anılan sıkıntılan hafifletecek yönde hareket etmeleri beklenirken. Mayıs ayında Emlak Bankası'nm tüm ticari ve bi­ reysel kredileri durdurduğunu açıklaması piyasalarda bir şok etkisi yaratmış ve banka müşterilerinin büyük tepkisine neden olmuştur. Aradan geçen süre içinde anılan bankanın tutum ve uygulamalarında olumlu bir adım gözlenememiş ve kredileri kesilen veya aldıkları kredileri ödemeleri konusunda baskı altına alınan iş sahiplerinin sorunun biran önce çözüme kavuşturulması hususunda Oda'mıza yaptıklan müracaatlar büyük bir yoğunluk kazanmıştır. Emlak Bankası'nm içine düştüğü durum şüphesiz birdenbire ortaya çıkmamıştır. Sıkın­ tının, geri ödemesi mümkün olmayan ve gerçeküstü değerli teminatlara dayalı kredile- rin sorumsuzca verilmiş olmasmdan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kredilerin durdu­ rulması raddesine gelene kadar Banka yönetiminin hiçbir tedbir almamış olmasını da anlamak mümkün değildir. Bir yandan, Emlak Bankası'nın tahsil edilemeyen kredileriyle yeni yeni bankaların ku­ rulduğu iddiaları gündeme gelirken, bir yandan da aldıklan kredileri vadesinde ödeyen ve bankaya para kazandıran işletmelerin kredilerinin kesilmiş olması tepkileri daha da artırmaktadır. Söz konusu Banka yönetiminin sermaye artınmını teminen Hazine'den katkı bekleme yerine, elindeki mevcut arsaları süratle satarak nakde çevirmesinin mümkün olduğu ve böylece en az 500 trilyon liranın sağlanabileceği kanısında olduğumuzu ifade etmek is­ teriz. Ancak, banka eksperlerince sorumluluktan kaçınma güdüsüyle gerçeğinden çok yüksek değerler biçilmiş banka gayrimenkullannın satılabilmeleri için reel değerlerinin ya Ticaret Odaları gibi bağımsız kuruluşlarca tespiti yoluyla, yada arz ve talebe göre pi­ yasada oluşacak değerler üzerinden bunların elden çıkaniması yoluna başvurulmalıdır. Malûmları olduğu üzere, KVK'nın geçici 23. maddesine göre; gayrimenkul ve iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde elde edilecek kazançlar, sermayeye eklenme şartıyla Kurumlar Vergisinden istisnadır. Bu imkandan da yararlanmak suretiyle Emlak Bankası süratle ek kaynaklara sahip olabilir. Bu doğrultuda acilen gerekli girişimin ya­ pılması ve taahhütlerini yerine getiren banka müşterilerinin kredilerinin tarafların anlaş­ tıkları limitler üzerinden tekrar başlatılması için. Başbakan başta olmak üzere ilgili dev­ let Bakanları ve Hazine Müsteşarına resmen müracaat etmiş bulunuyoruz. Yıldırım: "Mall Miladın ertelenmesi kaçan parayı getirmez. Miladın tümüyle kaldırılması gerek" İTO Başkanı 'Kamuoyundaki, Mali Miladın kalkacağına dair beklentilerin dahi, piyasa­ larda kıpırdanmalara neden olduğunu belirttikten sonra, 'Şayet Mali Milatta kaldırılma yerine ertelenme yoluna gidilirse umutlann sönerek, ekonominin felce uğrayacağını' da ifade etti. Mali Miladın yıl sonu itibariyle yenilenmesi veya bunun için 6 aylık yeni bir süre tanın­ ması yolunda eğilimler bulunduğuna işaret eden İTO Başkanı Mehmet Yıldırım bu gibi tedbirlerin beklenen sonucu getirmeyeceğini. Mali Miladın tümüyle kaldırılması gerek­ tiğini ifade etti. Mehmet Yıldınm açıklamasında yurtdışına kaçan paranın bu yenileme ile geri gelme­ yeceğine, paranın ülkeye geri dönmesi için. Mali Miladın kaldırılması gerektiğine, böy­ le bir durumda bile paranın geri dönmesinin bir seneyi bulacağına dikkat çekti. Yıldı­ rım, anılan para döndükten sonra, daha önce yapılan hatalar tekrarlanmadan ve gerek­ li yasal teminat verilmek suretiyle bazı düzenlemelerin yapılabileceğini kaydetti. Mehmet Yıldınm, Kamuoyundaki, Mali Miladın kalkacağına dair beklentilerin dahi, pi­ yasalarda kıpırdanmalara neden olduğunu belirttikten sonra, 'Şayet Mali Milatta kaldı­ rılma yerine ertelenme yoluna gidilirse umutlann sönerek, ekonominin felce uğrayaca­ ğını' da ifade etti. İTO, 'Girişimciler için Yurtdışı Yatınm Rehberleri Dizisi' yaymına başladı. Yıldırım: "Girişimcilik düzeyi, rekabetçi ortamda başarılı olma ile ölçülür" AB, BDT, Balkan ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerinden, onaltısı ile başlayan dizi kana­ lıyla Türk girişimcilerin yurtdışındaki yatırımlarının daha da genişletilmesine öncülük edilmesi amaçlanıyor. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Türk işadamları için potansiyel görülen ülkeleri, özellikle yatırım mevzuatlan yönüyle büyüteç altına alan dizi yayınına 16 ülke­ ye ait 16 kitapçıkla başladıklannı bildirerek, 'Artık girişimcilik düzeyi tüm dünya üzerin­ deki rekabetçi ortamda çalışabilme ve başarılı olma ile ölçülmektedir. Türk müteşebbi­ si bunu başarabilecek dinamizme ulaşmıştır' dedi. İstanbul Ticaret Odası, Türk girişimcilerine yol göstermek için uzun yıllardır sürdürdü­ ğü 'İhracat pazar araştırmaları ve ülke etüdleri' araştırmalarından sonra, geniş kap­ samlı bir yayın faaliyeti daha gerçekleştirdi. Bu çalışma ile, ülkemiz müteşebbisleri için iş potansiyeli taşıyan ülkeler belirlenerek bu ülkeler, özellikle yabancı sermaye yatırımı yönüyle büyüteç altına alındı. 'Türk Girişimcileri için Yurtdışı Yatırımlar Rehberi Dizisi' 16 ülke ve 16 kitapçık ile başlatıldı. Dizinin yayınlanan ilk 16 kitapçığı, Danimarka, Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya, Azerbaycan, Hırvatistan, Romanya, Özbekistan, Bosna-Hersek, Macaristan, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Belçika, İsrail ve KKTC'yi kapsıyor. Kitapçıklarda, ülkelerdeki yabancı sermaye girişimcilerini ilgilendiren mevzuat, yaban­ cı sermayeli şirket kuruluşundaki şart ve formaliteler, yabancı yatırımcılara tanınan haklar, yatırım teşvikleri, vergi yükü ve bankacılık yönlerinden ele alınarak, soru-cevap şeklinde okuyucuya aktarılıyor. Öte yandan, rehber dizisinin yayını dolayısıyla bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkam Mehmet Yıldırım, dizinin, önümüzdeki aylarda yeni ülkeler ile devam edeceği­ ni bildirerek, 'Çünkü, artık girişimcilik düzeyi, tüm dünya üzerindeki rekabetçi ortamda çalışabilme ve başarılı olma ile ölçülmektedir. Bugüne kadar, başta batı ve doğu Avru­ pa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede gayet güzel yatırımlar yapan müteşebbislerimi­ zin, bu başarılarını başka ülkelere de yaymalarına bu dizi ile katkımız olursa büyük se­ vinç duyarız' dedi. YAYINLARIN TEMİNİ İTO'nun Türk Girişimcileri için Yurtdışı Yatınm Rehberi Dizisi' ilk etapta 16 ülke ve 16 kitapçığı kapsıyor. Diziye 4 milyon TL. karşılığı yıllık abone olanlar, hem söz konusu 16 kitapçığı temin edecek hem de, 1999 yılı sonuna kadar dizi çerçevesinde yayınlanacak diğer kitapçıklara sahip olabilecek. Öte yandan, 16 kitapçığı kapsayan set, İTO'dan 5 milyon TL. karşılığı da temin edile­ bilecek. Diziye abone olmak isteyenlerin İTO Etüt ve Araştırma Şubesine başvurmaları gerekmektedir. İTO Yönetim Kurulu Başkanı, Başbakanın açıkladığı vergideki değişiklikleri değerlendirdi: Yıldırım: "Mali Miladın ertelenmesi göz boyamadan başka bir şey değil" Mehmet Yıldırım, 'Mali Miladın kaldıniması gerekirken 3 yıl erteleneceği ilan edilmiş­ tir. Geriye doğru işlem yapılmayacağına ilişkin kanuni güvence verilmediğinden bu­ günkü işlem için 3 yıl sonra hesap sorulabilecektir. Dolayısıyla yapılan iş sadece kontrolü ertelemektir.' dedi. Bugünkü Vergi yasasının mimarı ve sorumlusu Zekeriya Temizel'in gönlünü almak ve sol kesimi tatmin etmek için, Vergi Yasa Tasansının kuşa çevrildiğini açıklayan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 'Ayrıca paketin tamamını des­ tekleyenlerin bu tutumları, hükümete yanlış akıl verdiklerini ortaya koymaktadır' dedi. Mehmet Yıldırım Hükümetin hazırladığı vergi paketinde faizlerden beyan mükellefiye­ tinin kaldırılması gibi olumlu tedbirler yanında göz boyamadan başka bir işe yarama­ yan ve ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecek tedbirlerin de yer aldığını belirtti. Mehmet Yıldırım, 'Mali Miladın kaldırılması gerekirken 3 yıl erteleneceği ilan edilmiştir. Geriye doğru işlem yapılmayacağına ilişkin kanuni güvence verilmediğinden bugünkü işlem için 3 yıl sonra hesap sorulabilecektir. Dolayısıyla yapılan iş sadece kontrolü er­ telemektir' diye devam etti. Diğer taraftan geçici vergide kurumlar için ödenecek oranın %20 ye indirilmesi uygula­ masının Önümüzdeki yıl başlatılmasının ekonomik sıkıntıdan batma noktasına gelmiş ve likidite ihtiyacı içindeki işletmelerin bugünkü derdine deva olamayacağını belirten Yıldırım, 'İndirim bu yıl için uygulansa etkisi olurdu' dedi. Yıldırım bu arada piyasalarda iki yıldır yaşanmakta olan durgunluk nedeniyle zor du­ rumda kalan şirketlere kredi uygulamalarında bazı kolaylıklar sağlanmasını olumlu bul­ duklarını ifade ederken, alacaklarını tahsil edemeyen ve yasalara saygılı şekilde çalı­ şan işletmelerin rahatlatılmaları için gecikmiş vergi ve sigorta primi borçlarına uygula­ nan gecikme zamlarının kaldırılarak bunlardan ödenmiş olanlann da gider yazılmasına da imkan verilmesi gerektiğini bildirdi. Talep darlığmm ihracat teşvik edilerek hafifletilmesi politikasmı desteklediklerini vurgu­ layan İTO Başkanı, Eximbank kaynaklarının güçlendirilmesini olumlu bulduklarını, an­ cak kaynakların azami sayıda ihracatçıya ve özellikle KOBİ'lere tahsis edilmesine özen gösterilmesi gereğine işaret etti. Mehmet Yıldırım açıklamasında, açıklanan pakette kamu bankalanna aynlan kaynağın yetersiz olduğuma değinirken de 'Asıl önemlisi tedbirlerle birlikte devlette yapısal re­ formların da hayata geçirilmesi gerekirdi. Yoksa, hangi tedbir alınırsa alınsın fazla bir şey değişmez' dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, piyasalardaki daralma karşısında, özel sektöre de bazı görevler düştüğünü belirtti. Yıldırım: "Büyük firmaların küçüklerin ayakta kalmalarına yardımcı olmaları kendi yararlarına da olacaktır" Mehmet Yıldırım, büyük bir finansman sıkıntısı içinde olan KOBİ'lerin hammadde temin ettikleri ve bayiliğini yaptıkları büyük üretici firmaların uyguladıklan yüksek faizler altın­ da ezildiğini belirterek 'Bu itibarla, özel sektörün de kendi bünyesi içinde küçükleri ko­ ruyucu uygulamalara yönelmeleri büyük bir gerek haline gelmiştir' dedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım içinde bulunulan zor piyasa şartlan nedeniyle zor durumda kalan özellikle küçük firmalara bazı rahatlatıcı tedbirlerle destek olmanın devletin yanı sıra büyük üretici firmalann da görevi olduğu­ nu bildirdi. Mehmet Yıldırım konuyla ilgili yazılı açıklamasında şu hususlara değindi: Talep düşüklüğü ve finansman sıkıntısı nedeniyle bunalan firmaları bir ölçüde rahatlat­ mak amacıyla Hükümetçe, bazı ödeme kolaylıklar getirilmiştir. Buna paralel olarak özel sektöre dahil büyük üretici firmalara da görevler düşmektedir. KOBİ'lerin büyük bir finansman sıkıntısı ve darboğaz içinde bulunduklan bilinmektedir. Küçük firmalarımız, hammadde temin ettikleri ve bayiliğini yaptıklan firmalann uygula­ dıkları yüksek faizler altında ezilmektedirler. Bu itibarla, özel sektörün de kendi bünye­ si içinde küçükleri koruyucu uygulamalara yönelmeleri doğru olacaktır. Büyük firmalarımızın bu bilinç içinde hareket etmeleri, şüphesiz küçüklerin ayakta kalmalannı temin etme yanında, uzun vadede kendi çıkarları açısından da önem taşımaktadır. Diğer taraftan, giyim sanayi başta olmak üzere tüketiciye yönelik üretim ve satış yapan çeşitli sektörlerdeki firmalar çoğunlukla özel kredi kartı sistemi içinde satış yapmakta­ dırlar. Bu kredi kartlarıyla genelde 3 ay ve 3 taksit şeklinde uygulanan vadeli satışlar­ da aylık %18 lere varan oranlarda faiz uygulandığı gözlenmektedir. Yüksek faiz uygulayan perakendeci firmalanmızın da, taksitli satışlara uyguladıkları fa­ iz hadlerini makul düzeye çekmeleri ve hatta bu oranı sıfırlayarak, peşin satışa indirim uygulamasına yönelmeleri yerinde olacaktır. Aksi takdirde tüketicinin alım gücü tama­ men yok edildiğinde bundan firmalarımız da dönemde zarar görecektir. Bu arada, tüketicilere de uyarımız, kredi kartlarını düşüncesizce kullanmamaları ve peşin para verirken gösterdikleri hassasiyeti kartla yaptıkları ödemelerde de göstermeleridir. 10.08.1999 Yıldırım: "Acilen imar reformu yapılmalı" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, 'Halen ülkemizde illegal durumda olan 3 milyon yapının varlığın­ dan söz edilmektedir. İstanbul'un %65'i ise kaçak yapılardan oluşmaktadır. Sadece boğaz'da bulunan kaçak yapı sayısı 14 bin civanndadır. Tüm bu yapılann, bedeli karşılı­ ğı legal hale getirilmesi halinde elde edilecek olan gelir ile mevcut 30-35 milyar dolar­ lık iç borç karşılanabilir. Bunu sağlayabilmek için de acil olarak imar reformu yapılmalı ve bundan böyle yeni kaçak yapıların yapılmasına imkan tanınmamalıdır' dedi İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, ülkemizde son elli yıl­ dır yaşanan hızlı kentleşme sürecinde imar planlannın uygulanmasını sağlamak ve in­ şaat faaliyetini denetlemekle yükümlü mevcut kuruluşların yetersiz kalmasının, özellik­ le büyük kentlerde geniş alanların hukuk dışı kaçak yapılarla dolmasına sebep olduğu­ nu kaydederek, bu sorunun acilen çözümlenmesine yönelik bir İmar Reformu' yapıl­ ması gerektiğini bildirdi. Mehmet Yıldırım'ın, konuyla ilgili açıklaması şöyle: 'Kaçak yapılaşmanın önlenmesi, kentimizin yaşanabilir modern bir kent haline getiril­ mesi için Odamızca 1993 yılından beri çalışmalar sürdürülmekte ve görüşlerimiz ilgili mercilere aktarılmaktadır. Her geçen gün daha büyük sorunları beraberinde getiren bu konunun biran önce çözümlenmesi ve kesin bir sonuca bağlanması gerekmektedir. Halen ülkemizde illegal durumda olan 3 milyon yapının varlığından söz edilmektedir. İstanbul'un %65'i ise kaçak yapılardan oluşmaktadır. Sadece boğaz'da bulunan kaçak yapı sayısı 14 bin civarındadır. Tüm bu yapıların, bedeli karşılığı legal hale getirilmesi halinde elde edilecek olan gelir ile mevcut 30-35 milyar dolarlık iç borç karşılanabilir. Bunu sağlayabilmek için de acil olarak imar reformu yapılmalı ve bundan böyle yeni ka­ çak yapıların yapılmasına imkan tanınmamalıdır. İmar reformunun başarıya ulaşması ise hem sorumluluklann, hem de cezaların artırılma- sına bağlı olup bu konuda kaymakamlar ile ilçe belediye başkanlan sorumlu olmalıdır. Bu-sorunun çözümü için öncelikle sorunların nedenlerinin bilinmesi ve bu yönde tedbir alınması gerektiği kanısındayız. Bu sorunları birkaç başlık altında toplayabiliriz, öncelikle kaçak yapılaşma ve gecekon­ dulaşmanın en büyük nedeni olarak arsa rantı ve arsa mafyası gösterilmekte ise de gö­ çe bağlı olarak gelişen seyyar satıcılık, işporta ve pazarcılık yapanlann da önemli kat­ kısı vardır. Göçün önlenmesi ise bu illegal ticaretin durdurulması ile mümkün olup bu sorun çözümlenmediği takdirde diğer tedbirlerin de hayata geçirilmesi güçleşecektir. Diğer bir sorun ise mevcut kaçak yapılar için ne şekilde düzenleme yapılması gerekti­ ğidir. Bunun çözümü de; kaçak binaların olduğu alanların üzerinde inşaat yokmuş gibi imar planı hazırlanarak şualandırma yasası ile birlikte imara açık alanlar haline getiril­ mesidir. Böylece kaçak yapılar bedeli karşılığı tapulaştınlabilir ve toplanan paralar ile altyapı hizmetleri sağlanır ve çeşitli projeler üretilebilir. Odamız görev verilmesi halinde bu konuda her türlü yardım ve özveriye hazırdır. Ayrı­ ca, önemle değinmek istediğimiz husus, yukarıda belirtilen tedbirlerin alınmaması ha­ linde sadece yönetmeliklerle başarı sağlanmasının mümkün görülmediğidir'. Deprem felaketi yurdu yasa boğdu. Yıldırım: "Deprem vergilerinin gündeme gelmesi, bağışları da olumsuz etkiledi" Bütün yurdu yasa boğan deprem felaketinden zarar gören vatandaşlarm acil gereksi­ nimlerini karşılamaya yönelik yardımlarını, gerek kendi imkanları, gerekse, Türkiye Odalar Birliği ile işbirliği halinde yoğun bir şekilde sürdüren y-e bölgeye ulaştıran İstan­ bul Ticaret Odası (İTO) üyelerinin yapacakları ayni yardımları, ihtiyaç yerlerine en iyi . şekilde ulaştırmak amacıyla bir de kampanya başlattı. Felaketzedelerin ihtiyaçları olarak bildirilen, çadır, battaniye, temizlik malzemeleri, sıh­ hi malzeme, giyim eşyası, jeneratör ve aydınlatma malzemeleri, bozulmayan gıda maddeleri, bebek maması ve bezi gibi malzemeleri bölgeye ulaştırmak isteyen işadam­ ları ve firmalar, bu malzemeleri, Eminönü'ndeki İstanbul Ticaret Odası'na iletiyorlar. Üyelerin Odaya ilettikleri bir TIR kampanya malzemesinin bugün Kocaeli, Adapazarı ve Yalova'ya gönderileceğini bildiren İTO yetkilileri, Üyelerimizin kampanyamıza katılır­ ken, basın yayın organları kanalıyla da duyurulan ihtiyaç konusu malzemeleri Odaya iletmeye özen göstermelerinin, amaca daha uygun düşeceğini de kaydettiler. Odaya İletilen yardım malzemeleri, en hızlı imkanlarla bölgeye ulaştırılıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, hükümetçe hazırla­ nan Deprem Vergileri Tasarısı'nm gündeme gelmesinin bile felaket bölgesine yönelik yardımların kesilmesine yettiğini bildirdi. Depremin hemen ardından felaketten etkilenen vatandaşların gereksinimlerinin karşı­ lanmasına yardımcı olmak amacıyla, İstanbul Ticaret Odası'nm, kendi imkanlarıyla malzeme ve ekipman yardımında bulunduğunu, bunun yanı sıra, Oda üyeleri arasında da bir yardım kampanyası başlattığını hatırlatan Mehmet Yıldırım, şöyle devam etti: 'Üyemiz iş alemi, çağrımızın hemen ardından, acil ihtiyaç olan, gıda ve giyim eşyası başta olmak üzere çok çeşitli malzemeleri, Odamız kanalıyla felaket bölgelerine iletme­ ye koşmuşlardır. Ancak, Hükümette hazırlanan ve her kesimin karşı çıktığı Deprem Vergileri alınması ile ilgili tasannın gündeme gelmesiyle, Odaya, üyelerce iletilen yârdım malzemelerinde bı­ çak gibi kesilme olduğunu gördük. Nitekim, geçtiğimiz Çarşamba gününe kadar, Oda­ mız, üyelerin yardımlarını bölgeye ulaştırmak için her gün en az bir TIR kaldırmak du- rumunda iken, son iki gündür Odamıza depremzedeler için üyelerden yardıni malze­ mesi gelmediği görülmüştür. Bu trajik tablonun tek sorumlusu, masa başında, ekonomiyi dikkate almadan ek vergi tasarıları hazırlayanlardır. Bilinen nedenlerle piyasalar dinamizmini kaybetmişken, dük­ kanlar siftah yapmadan kapanırken, vergisini ödemekte büyük zorluk çekerken, hatta çoğunlukla, son geçici vergisi'ni ödeyemezken, özel sektör işini, gücünü düşünmeden depremzedelerin yardımına koşmakta tereddüt etmemiş, ancak, akıl almaz ek vergiler­ le karşılaşacağını görünce, bu mukaddes dayanışma da darbe yemiştir. Öte yandan hükümetin Deprem Vergisi tasarısının görüşülmesini Ekim ayına erteleme­ si sorunu çözemez. Tek çözüm bırakın ekonomiyi durdurması, yardımlaşma duygulannı da olumsuz etkilemesi nedeniyle yanlış olan bu tasarının tamamen gündemden çı­ karılması ve hükümetin, kamu kuruluşlarında tasarrufa yönelmesi, dış kaynakları kul­ lanması, hiç vergi vermeyen kesimlere yönelmesindedir.' İTO üyeieri ve özei olcullar ailelerini kaybeden depremzede çocuklar için devrede. Yıldırım: " İTO üyesi özel okulların ve üyelerin bireysel katkılarıyla 1000 çocuğun barınma ve bakımları sağlandı" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, deprem felaketine uğrayan vatandaşlarımıza yardım kampanyası çerçevesinde, deprem bölgesinde aile­ sini kaybeden, açıkta kalan 3-12 yaş arası çocukların barınma ve bakım ihtiyaçlarının karşılanması için Odaya mensup özel okullann ve üyelerin devreye sokulduğunu bildir­ di. Yıldırım böylece 1000 civarında çocuğun özel okullar ve Oda üyelerinin bireysel kat­ kılarıyla banndınlacağını açıkladı. Mehmet Yıldırım ilk etapta 350 den fazla çocuğun okullar açılana kadar barınabilecek­ leri okulları şöyle sıraladı. Eyüpoğlu Koleji 65 öğrenci Çavuşoğlu Ana Okulu .130 öğrenci Azra Ana Okulu 50 öğrenci Atacan Koleji 25 öğrenci Yüzyıl Işık Koleji 75 öğrenci Ayrıca Çavuşoğlu Kolejinin 10 öğrencinin sürekli olarak eğitimini üstlendiği de İTO baş­ kanınca açıklandı. Valilikler kanalı ile isimleri İstanbul Ticaret Odasına bildirilecek çocuklann, süratle ilgili yerlere yerleştirileceğini belirten Mehmet Yıldınm, bölgeye yönelik diğer yardım faali­ yetlerinin de Odalar Birliği ve kardeş kuruluşlarla koordine bir şekilde gerçekleştirildiği­ ni sözlerine ekledi. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Hükümetin istediği Deprem Vergisi'nin, ekonomiyi iyice batağa sokacağını bildirdi ve ekledi: Yıldırım: "Seneye, vergi alacak kimse bulamazlar" Mehmet Yıldırım özel sektörün malum nedenlerle dinamizminden çok şey kaybettiğini, şimdi sektörü canlandırmak için gayret gösterilirken bu gayretlerin önüne böyle bir ta­ san ile set çekilmemesi gerektiğini ifade etti. İTO Başkanı Yıldınm, Hükümetin bu kabil tedbirler alırken Odalanmızadanışmalan ha­ linde kolay yoldan kaynak temini konusunda yardımcı olabileceklerini açıkladı. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, son bir yıldır iş ale­ minin özellikle küçük ve ortaboy işletmelerinin ağır bir ekonomik sıkıntı yaşadığına ve küçüldüğüne dikkat çekerek vergisini ödeyene bir de %10 ek bir deprem vergisi getiril­ mesinin ekonomiyi iyice batağa sokmak anlamına geleceğini belirtti. Yıldırım yaşanan ekonomik sıkıntıya felaket bölgesinden tahsil edilemeyen alacaklann tuz biber ektiğini belirtti. İTO Başkanı bu bölgede 10 bine yakın esnaf ve market, kon­ feksiyoncu, ayakkabıcı vs. gibi perakendecinin apartmanlar altındaki dükkanlarının yok olduğunu, bunlara vadeli mal veren üretici ve toptancılann da tahsilat yapamama ne­ deniyle olumsuz yönde etkilendiklerini dile getirdi. Yıldırım Hükümetçe hazırlanan tasannın 'yumurtlayan tavuğu kesmek' anlamına geldiğini ifade ederek, 'bu vergiyi şimdi alırsanız seneye vergi alacak kimse bulamazsınız' dedi. Mehmet Yıldırım özel sektörün malum nedenlerle dinamizminden çok şey kaybettiğini, şimdi sektörü canlandırmak için gayret gösterirken bu gayretlerin önüne böyle bir taşa­ rı ile set çekilmemesi gerektiğini ifade etti. Mehmet Yıldırım hazırlanan vergi tasarısının adil olmadığını geçen yıl yanıltılarak rayiç üstünde beyanda bulunmuş Emlak Vergisi mükelleflerinin düzeltme imkânı verilen de­ ğerlerden değil geçen yılki değerler üzerinden vergilendirilmesini eleştirdi. Yıldınm üc­ retliler için de müterakki bir tarife yerine belli bir limit tespitini de eleştirerek, aynı hük- mü ihtiva eden 1994 yılmda çıkanlan Ekonomik Denge Vergisi'nin 2 (e) maddesi ile 4 (f) maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 6. 7. 1995 gün E: 1995/4 ve K: 1995/28 sayılı kararı ile iptal edilmesine rağmen Hükümetin geriye doğru vergileme yaparak Anaya­ saya aykırılıkta ısrar etmesini kınadı. Yıldırım cep telefonu sahipliğinin de servet sahibi olma göstergesi olmadığını cep tele­ fonlarının çoğunluğunun düşük ve orta sınıf mensubunun elinde olduğunu da vurgula­ yarak, 50 milyon lira verginin yüksek olduğunu belirtti. İTO Başkanı, depremin yaralannı sarmak için özel sektör olarak zaten ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ve mensuplannın gücü oranında yardım için çırpındıklarını esa­ sen bunun böyle de olması gerektiğini belirterek, hiç vergi vermeyenlerden vergi alın­ masını, kamu kuruluşlarının tüm harcamalarından belirli oranda tasarruf yapılmasını ve dış kaynaklara yönelinmesini önererek Hükümetin bu kabil tedbirler alırken Odalarımı­ za danışmaları halinde kotay yoldan kaynak temini konusunda yardımcı olabilecekleri­ ni açıkladı. Yıldırım: "Özel bankaların da depremzedelerin kredi borçlarını ertelemeleri gerek" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, depremde zarar gö­ ren gerçek ve tüzel kişilerin devlet bankalarına olan kredi borçlarının ertelenmesi ve hatta bunlara yeni kredi açılmasının Bakanlar Kurulunca kararlaştınimış bulunduğuna işaret ederek, özel bankaların da hiç değilse depremden zarar görenlerin kredilerini er­ teleme yoluna gitmelerini beklediklerini açıkladı. Yıldırım, özel bankaların devletten sağladığı tasarruf garantisinin getirdiği güvenceden ya­ rarlanarak mevduat topladıklarını belirterek 'Ya bu mevduat garantisi sistemi dışına çıkma­ ları yada bu imkandan yararlanıyorlarsa, borç erteleme yoluna gitmeleri gerek' dedi. Yıldırım: "Depremzedelerin acil ihtiyaçlarının fiyatlarındaki hızlı yükselişe dikkat çekti" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım Marmara Bölgesin­ de meydana gelen depremden etkilenen nüfusun önemli bir sayıda olduğuna işaret ederek, bu bölgedeki vatandaşların elzem ve acil ihtiyaçları arasında bulunan kap ka­ çak, çaydanlık, tencere gibi mutfak eşyası fiyatlarının son günlerde hızlı bir yükseliş kaydettiğini açıkladı. Mehmet Yıldırım, bu sektörün, depremden bu yana %15 ila %30 zam yaptığına dikkat çekerek, cazip hale gelen bu piyasalara kısa süre içinde ithalatçıların gireceklerini ve ucuz fiyatla uzak doğudan mutfak eşyası ithalinin yapılacağını belirtti. Gazetelerin pro­ mosyon uygulamasından etkilenen yerli sanayinin ithalatın canlanmasıyla bir darbe da­ ha yiyebileceği de İTO Başkanınca açıklandı. Öte yandan oligopolistik özellik taşıyan süt ve çadır fiyatlannda da bu dönem içinde alı­ şılmamış sıçramalar (sırasıyla %20 ve %50) olduğuna dikkat çeken Mehmet Yıldınm açıklamasında bu alanlarda arzın nasıl artınlabileceği konusunda çalışmalar yapıldığı­ nı ifade etti' dedi. İTO, Türkiye'de Yapıların Yalıtımı ve Yalıtım Sanayl'nln Durumu' kitabını yayınladı. Yıldırım: "Türkiye, temel yalıtım önlemleri ile yılda 2 - 2.5 milyar dolar tasarruf sağlayabilir" Türkiye'de enerji tasarrufuna, yalıtım kurallarına yeterince önem verilmediğini kayde­ den İTO Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım; 'sağlıklı ekonomik kalkınma kaynakların doğru ve etkin kullanımıyla gerçekleşebilir. Türkiye'de üretilen enerjinin yüzde 30'unun kaybolması acı ve ders alınması gereken bir durumdur' dedi. Kitapta, Türkiye'deki enerji sorunu çok yönlü ele alınarak inceleniyor. Soruna yönelik çözümlerinde yer aldığı kitapta aynca ısı yalıtımının döviz girdisinde, hava kirliliğinde sağlayacağı azalma ile istihdama yapacağı katkı da vurgulanıyor. İTO, Türkiye'ye ekonomi, ticaret, sanat, kültür, spor, eğitim gibi geniş yelpazede verdi­ ği hizmetlere yönelik faaliyetlerini sürdürüyor. Bu amaçla sürekli çeşitli alanlarda bilim­ sel araştırmalar yapan kurum çalışmalanna bir yenisini ekledi. İTO, Türkiye'de Yapıla­ nn Yalıtımı ve Yalıtım Sanayi'nin Durumu' adlı çalışmasını kitap olarak yayınladı. İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Alpin Kemal Dağsöz tarafından hazır­ lanan çalışmanın kitap haline getirilmesi dolayısıyla İTO Yönetim Kurulu Başkanı Meh­ met Yıldınm bir açıklama yaptı. Yıldırım, sağlıklı ekonomik kalkınmanın kaynaklann doğru ve etkin kullanımıyla gerçekleşecebileceğini belirtti. Başkan Yıldırım, Türkiye enerji yatırımında, naklinde ve tüketiminde uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle sana­ yide enerji yetersizliğiyle, konutlarda karanlıkta kalma tehlikesi ile burun buruna geldi. Üretilen enerjinin yüzde 30'unun kaybolması tam anlamıyla acı ve ders alınması gere­ ken bir durum. Temel yalıtım önlemleri ile yılda 2- 2. 5 milyar dolar tasarruf sağlayabi­ liriz'dedi. İlgililerin ve kamuoyunun dikkatine sunulan söz konusu kitapta, Türkiye'deki enerji, ısınma, yalıtım sorunu çok yönlü inceleniyor. Sorunun neden-sonuç ilişkileri ve çözüm yolları veriliyor. Kitapta yer alan ilginç tespitlerin bir kısmı şöyle: Türkiye'nin ısınmak için enerji tüketimi her yıl artıyor. Buna karşın üretim ve tüketim arasındaki fark da sü­ rekli artıyor. Türkiye enerji zengini bir ülke değil. Yapılan projeksiyonlarda tüketimin yerli üretimle karşılanma oranı 1999 yılında yüzde 36 iken 2020 yılında bu oranın yüz- de 25'e düşeceği tahmin ediliyor. Öte yandan ülkemizin 1988 yılma oranla 2020 yılında doğal gaz ithalatının 6. 3, ham petrol ithalatının da 2. 5 kat artacağı tahmin ediliyor. Türkiye'nin halen yaklaşık 4- 4. 5 milyar dolar civarında olan ham petrol ve doğalgaz faturasının 2020 yılında 20 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Ayrıca elektrik enerjisi üretiminde, doğalgaz ithalatın­ da talebi karşılayamama durumu da mevcut. Yeteri kadar doğalgaz bulamadığı için İGDAŞ'ın abone sayısını I milyon 98 bin sayısında dondurduğu biliniyor. Oysa basit ama bilimsel tedbirlerle, getirişi hiç de pahalı olmayan yalıtım uygulamaları ile ilk yıllarda yüzde 20-25'lerden başlayan döviz tasarrufu sağlanabilir. Bu tasarruf ora­ nı ana tedbirler ve ciddi uygulamalar ile yüzde 40'lara ve 50'lere varabilir. İGDAŞ örne­ ğinde ise şu anda tüketiten aynı miktar doğalgaz ile 300 bin daha fazla abonenin ısıtıl­ ması mümkün. Özellikle çok katlı binalann yoğun olduğu İstanbul'da dış cephe ve cam yalıtımı ile bü­ yük kazançlar söz konusu olacak. Temel yalıtım önlemleri ile günümüz rakamları ile 22. 5 milyar dolar tasarruf sağlahıak mümkün. Aynca ısı yalıtımı ile azalacak ısı kaybı, yeni yapılardaki ısınma tesisatlarındaki malzeme sarfiyatını da azaltacak. Çevre daha az kirlenecek. Türkiye binalarında acil olarak yalıtım kurallanna uymak zorunda. Bu nedenle yeni ha­ zırlanan ve Türkiye'de yalıtımın yaygınlaşması için önemli bir adım olan TS 825 stan­ dardının, aksaklıklannın giderilerek yürürlüğe konulması gerekiyor.' Kitapta yer alan ana başlıklar şöyle: Türkiye'de Yakacak Üretimi ve Tüketimi; Nüfus Ar­ tışı, Milli Gelir, Bina Yapımı, Hava Kirliliği; Ham Petrol ve Doğal Gaz İthalatı İçin Döviz Giderleri ve Isıtmada Kullanılan Yakacakların Fiyatları; Konutların Isıtılmasında, Sana­ yide, ve Ulaşımda Enerji- Yakıt- Tasarrufu ve Hava Kirliliğinin Azaltılması Yolları; Ülke­ mizdeki Yapılarda Enerji Tasarrufu ve İlgili Standart ve Yönetmelikler;lsı Yalıtım Mal­ zemeleri ve Üreticileri; Gelişmiş Ülkelerdeki Enerji T a s ^ r ^ f Politikaları ve Ülkemizin Durumu, Ülkemizde Yapı Örnekleri; Yapılarda Isı Kayıp Yerleri ve Yapı Yalıtım Malze­ melerinin Özellikleri; Yapı dış Duvarlarında Isı Yalıtımı Örnekleri ve Sağlanacak Yakıt Tasarrufu; Yapıların Çatılarında Isı Yalıtım Örnekleri ve Sağlanacak Yakıt Tasarrufu; Bodrum ile Döşemelerde Isı Yalıtımı Örnekleri ve Sağlanacak Yakıt Tasarrufu; Yalıtı­ mı Yapılan Binalarda Sağlanacak Yararlara Ait Örnekler, Geri Ödeme-AmortizasyonSüreleri^ Soğutma Yapılan Binalarda Yalıtımın Sağlayacağı Yararlar; Yapılarda Isı Ya­ lıtımının Sağlayacağı Yararlar; Isıtma Deyrelerinde- Enerji- Yakıt Tasarrufu Önlemleri; Ulusal Enerji Tasarruf Politikası. Yıldırım: "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanlığı'na atanacak İsim çok önemli" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, Kurul başkanlığına Temizel'in getirilmesi île ilgili bir kararname hazırlandığı yolundaki haberler üzerine, 'Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanlığı'na Merkez Bankası Başkanlığı ve çeşitli bankalann genel müdürlüklerini yapmış onlarca değerli eski bankacı dururken meslekten olmayan bir kişinin atanmaması gerekir' dedi. Yeni Bankalar Yasası uyarınca oluşturulacak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Ku­ rulu Başkanlığı'na eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in getirilmesi . hususunda bir Kararname hazırlandığını basından öğrendiğini açıklayan İTO Yönetim Kurulu Başka­ nı Mehmet Yıldınm, bankacılık konusunda hiçbir deneyimi olmayan Temizel'in bu gö­ reve getirilmesini eleştirdi. Yıldırım 'Merkez Bankası Başkanlığı ve çeşitli bankaların genel müdürlüklerini yapmış onlarca değerli eski bankacı dururken meslekten olmayanların bu önemli göreve atan­ maması gerekir' dedi. Mehmet Yıldırım, aynca 'Sayın Temizel'in son vergi kanunu ko­ nusundaki tutumuyla iş hayatını olumsuz etkilediğini, iş alemini ilgilendiren bankacılık alanındaki böyle bir göreve gelmesinin tedirginlik yarattığına değinerek Bankacılık Dü­ zenleme ve Denetleme Kurulu Başkanının, bankalarda uzun yıllar hizmet görmüş, sek­ törün sorunlarını bilen ve bunların içinde yaşamış bir kişi olması gerektiği kanısında ol­ duklannı' açıkladı. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Yıldınm, özelleştirmenin bir amacının da KİT'lerin ve ka­ mu bankalarının yönetim kurulu üyeliklerinin siyasi arpalık haline getirilmesine imkan verilmemesi olduğunu hatırlatarak, seçim kazanamamış kişilere şimdi de mevzuatla oluşturulan kurullarda görev verilmesi yoluna gidildiğini belirtti. Yıldınm, bu gibi yerlere konu ile ilgili uzmanlığı kamuoyu önünde tescil edilmiş kişilerin getirilmesi gerektiğini açıkladı. Afe söyledik Neden söyledik ? ' 280 İTO 'Avrupa Para Birliği Euro ve Türkiye' kitabını yayınladı. Yıldırım: "Türkiye'nin Avrupa ile olan yakın ekonomik ilişkileri nedeniyle para birliği konusu yakından takip edilmeli" İTO, Türkiye'ye ekonomi, ticaret, sanat, kültür, spor ve eğitim gibi geniş bir yelpazede verdiği hizmetlere yönelik faaliyetlerini sürdürüyor. Çeşitli alanlarda bilimsel araştırma­ lar yapan İTO, 'Avrupa Para Birliği Euro ve Türkiye' isimli yeni bir kitap daha yayınladı. Kitabın yayını nedeniyle bir demeç veren İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldı­ nm, Euro'nun I Ocak 1999'da yürürlüğü girmesiyle hızla değişen dünya ekonomisinde önemli ve köklü değişikliklerin olduğunu söyleyerek 'Türkiye'nin Avrupa ile olan yakın ekonomik, ticari ve mali ilişkileri nedeniyle para birliği ilişkileri yakından takip edilmeli­ dir' dedi. Yıldırım, 13 bölümden oluşan 'Avrupa Para Birliği Euro ve Türkiye' isimli kitabın Eu­ ro'nun doğuşundan bugüne Avrupa ve Dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini inceledi­ ğini belirtti. Kitabın Euro'nun Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini de irdelediğini be­ lirten Mehmet Yıldırım, 'Kitap, Euro konusunu, doğuşundan bugüne tüm detayıyla içe­ ren, Euro'nun Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri ile geleceğini sektörel bazda ince­ leyen, bankacılık sistemine, menkul kıymetler piyasasına etkilerini yorum ve önerileriy­ le ele alan kapsamlı bir yayın' şeklinde konuştu. ->-»28/ ^t- Ne söyledik. Neden söyledik ? 06.10.1999 Yıldırım: "Hükümetin de, hazine arazilerinin satışı ile ilgili önerimizi benimsemesi devletin kaynak sıkıntısını giderir" İstanbul Ticaret Odası'nın yıllar önce dile getirdiği 'Hazine ve KİT arazilerinin satışının, devletin kaynak sorununu çözeceği' şeklindeki,görüşün bugünlerde çeşitli kuruluşlarca kabul görmesinin sevindirici olduğunu söyleyen İTO Başkanı Mehmet Yıldırım 'Bu pro­ jemizin hükümetçe benimsenmesi halinde Türkiye kaynak sorununu çözmüş olur' dedi. Yıldırım konuyla ilgili olarak şunlan söyledi: 'Ekonominin en önemli sorunu olan enflasyonun ana nedeninin, kamu açıkları olduğu artık herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu gerçeğe karşılık devletin vergi gelirlerinin önemli bir bölümü ise devlet borçlarının faizine gitmektedir. Yani bir kısır döngü söz konusudur. 19 katrilyon lirayı aşan iç borç ve 100 milyar doları aşan dış borç yükünün ve yıl sonun­ da 10 katrilyonu aşacağı anlaşılan bütçe açığının ülke ekonomisinin tepesinde Demokles'in kılıcı gibi durmasına ve finans piyasası imkanlarının devletçe emilerek özel sek­ töre kaynak kalmamasına neden olan bu kısır döngüyü artık bir yerde kırmak gerek­ mektedir. Bunun için de ekonomiyi tıkamayacak şekilde, bir defalık toplu bir gelir kay­ nağına ihtiyaç vardır. Özelleştirmede başarılı olunamadığına göre devlet ancak, elin­ deki hazine arazilerini paraya çevirerek yeni, sağlıklı bir kaynağa kavuşabilecektir. Bu husus, İstanbul Ticaret Odası tarafından çok eski tarihlerden beri dile getirilmektedir. Örneğin ilk kez 1991 yılındaki bir çalışmamızla ilgili olarak O tarihte İstanbul milletve­ killeri ile düzenlediğimiz bir toplantıda bu konuyu parlamentonun gündemine getirmek istemiş ancak bunda başarılı olamamıştık. Nihayet 1996 yılının Mart ayında çeşitli ga­ zetelerde yayınlanarak kamuoyuna da yansıtılan ve kurulan yeni hükümetten beklenti­ lerin açıklandığı girişimimizin bir bölümünde 'Büyükşehirlerin merkezi bölgelerindeki değerK KİT bina ve arazilerinin satılarak devlete yeni bir kaynak imkanı sağlanması' ge- reği, açıkça dile getirilmiş ve bu satış ile, kaynak yaratmak dışında özelleştirilme prog­ ramında yer almayan KİT'lerin Doğu illerine taşınmasına da imkan sağlaması önerisi aktarılmıştır. İstanbul Ticaret Odası'nm, Hazine ve KİT arazilerinin süratle satılarak nakde çevrilme­ si gerektiği şeklindeki çok eski yıllara dayanarak bu önerisinin arkasındaki bir başka neden ise, bu şekilde çirkin, sağlıksız ve kaçak yapılaşmaya da mani olunabileceğidir. İTO bu yöndeki görüşlerini ısrarla sürdürmektedir. Nitekim 17 Ağustos depreminden önce de, imar reformu yoluyla, hem devlete yeni bir kaynak hem de sağlıklı yapılaşma­ ya olanak sağlanması önerimiz de kamuoyuna yansımış bulunmaktadır. İTO'nun, çok eski geçmişe dayanan bu gerçekçi önerileri ve projelerinin, devletin yeni kaynak ihtiyacının deprem ertesinde doruğa çıkması neticesinde, çeşitli kuruluşlarca da benimsenerek, Hazine arazilerinin satışıyla borçsuz ülke olabileceğimiz şeklinde beyanatlar verilmesini, olumlu bir gelişme olarak görüyor ve İTO'nun önderlik ettiği bu görüşün, yakında devletçe de benimseneceği umudunu taşıyoruz'. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, servis araçları plakalarının dondurulması yönündeki baskılara değindi. Yıldırım: "Plaka sınırlaması, rekabeti yok eder ve taşıma ücretlerini anormal yükseltir" Mehmet Yıldırım, plaka sınırlaması getirilmesi halinde, milyonlarca liraya alınıp satılan plakaların faturasının öğrenci velilerine yansıtılacağını, bunu tasvip etmediklerini ve İs­ tanbul Ticaret Odasının velilerin yanında olduğunu vurguladı. Okul servisleri başta olmak üzere servis araçları plakalarının dondurulması konusun­ da, bu uygulamadan çıkarı olanlar tarafından yoğun bir baskı kampanyası açılmış bu­ lunduğuna değinen İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, bu baskılann ye­ ni olmadığını açıklayarak plaka tahdidi uygulaması halinde rekabetin ortadan kalkaca­ ğını, mevcut araç sahiplerinin imtiyazlı bir konuma geleceklerini ve böylece taşıma üc­ retlerinin anormal artışlar göstereceğini ve hizmet kalitesinin düşeceğini belirtti. Yıldı­ rım, böyle bir durumda ücretler resmen tespit edilse bile çift fiyat ve kara borsanın or­ taya çıkmasının kaçınılmaz olacağını ifade etti. Yıldınm, plaka dondurma durumunda rekabetin kalkmasının olumsuz etkileri yanında milyonlarca liraya alınıp satılan plaka­ ların faturasının öğrenci velilerine yansıtılacağını, bunu tasvip etmediklerini ve İstanbul Ticaret Odasının velilerinin yanında olduğunu vurgulandı. Böyle bir plaka dondurulması uygulamasının hem Rekabet Kanununun ruhuna hem de Anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyetine ilişkin 48 inci maddesine aykın olduğunu açıklayan Yıldırım bu uygulama ile mevcut servislerin tekelci konuma geleceklerini, ye­ ni servislerin taşıma işine girmelerinin engellenmiş olacağına dikkat çekerek, İstanbul Ticaret Odasının tekelciliğe karşı olduğunu da açıkladı. Mehmet Yıldırım İstanbul Valisinden, Oda görüşüne destek vermesini beklediklerini sözlerine ilave etti. İstanbul Ticaret Odası, Anuga Dünya Fuan'na Türkiye milli iştirak organizasyonunu 9. kez gerçekleştirdi. Yıldırım: "KOBİ'ler uluslararası fuarlara katılarak, ihracat alanlarını genişletmeli" Dünya gıda sektörünü bir araya getiren ve dünyanın en büyük gıda fuan niteliğini taşı­ yan Anuga Dünya Gıda Fuan'nda, Türk gıda ürünleri uluslararası iş çevrelerinin dikka­ tine sunuldu. 9-14 Ekim 1999 tarihleri arasında Almanya'nın Köln şehrinde 96 ülkeden 6559 firmanın katılımı ile gerçekleşen fuarda İstanbul Ticaret Odası, Türkiye milli işti­ rak organizasyonunu 9. kez gerçekleştirdi. 275 m2'lik bir alanda düzenlenen fuara 65 Türk firması katıldı. Fuarda standımızı ziyaret eden Türk ve yabancı ziyaretçilere gele­ neksel Türk gıda ürünlerinden ikramlar yapıldı ve İTO tarafından özel olarak yaptırılan çeşitli hediyeler verildi. Fuarı ziyaret eden dünyanın dört bir yanından işadamları Türk gıda ürünleriyle yakından ilgilenirken, ikili görüşmeler sırasında önemli iş bağlantıları kurulduğu gözlendi. Fuarın 2. ve 3. günleri standımızı ziyaret ederek katılımcı firmala­ rın temsilcileriyle görüşen İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, ihracatımızın gelişmesi için bu tür fuarlann gerekli olduğunu söyledi. Türk işadamlannm yurtdışına açılabilmesi için fuarların önemine değinen Mehmet Yıldırım, geçen ay Bahreyn'de dü­ zenlenen satışlı fuarın işadamlanna yeni bir pazar açtığını ifade etti. KOBİ'lerin bu tür uluslararası fuarlara katılarak ihracat alanlarını genişletmeleri gerektiğini anlatan Yıfdırım, fuarlara katılmaları için KOBİ'leri teşvik ettiklerini ve fuarlara katılan KOBİ'lerin masraflannın yarısından fazlasının İTO tarafından karşılandığını belirtti. Mehmet Yıldı­ nm'ın yanı sıra pavyonumuzu İTO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Uğur Çatbaş, Yöne­ tim Kurulu Üyeleri Mithat Akar, Ahmet Kuşçulu, Mehmet Günyeli. Köln Başkonsolosu­ muz Mehmet Dönmez ve Hamburg Başkonsolosluğu'ndan Ticaret Ataşemiz Zihni Tuğ­ rul ziyaret etti. 2000 yılı bütçesini değerlendiren İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım Bütçenin samimiyet ilkesine uygun gerçek dengeleri yansıtmadığını ve geçmiş bütçelerden farkı olmadığını belirtti. Yıldırım: "Bütçe açığının büyüyerek devam etmesi karşısında, yüzde 25 enflasyon hedefi sadece bir hayaldir" Mehmet Yıldırım, 2000 yılı konsolide bütçesinde, 24 katrilyon liralık vergi gelirlerinin neredeyse tamamının faize gitmesinin öngörüldüğünü ifade ettikten sonra, '2000 yılı bütçesi gelirleri içinde vergi dışı gelirlerin %124'lük bir sıçrama yapması öngörülmüş­ tür. Bu artışın kaynağı 2-6 katrilyonluk özelleştirmedir. Bugüne kadar özelleştirmede hedeflerin altında kalındığı dikkate alınırsa bu konuda iyimser olmak güçtür. Nitekim onbeş yılda elde edilen özelleştirme gelirine yakın bir meblağın bir yılda sağlanması öngörülmüştür' dedi. 2000 yılı devlet bütçesi ile ilgili bir değerlendirme yapan İstanbul Ticaret Odası Yöne­ tim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 1999 ve 2000 yılı bütçelerinin büyüyerek açık ver­ me trendini devam ettirmelerinin, enflasyonu yüzde 20-25'lere indirilme hedefini sade­ ce bir hayal haline getirdiğini belirtti. Yıldınm, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı. 2000 yılı bütçesi geçmiş bütçelerden farklı olmayıp reel kamu hizmet düzeyinde bir ge­ lişme öngörmemektedir. Konsolide bütçenin GSMH içindeki %37. 5 İlk payına rağmen hizmet payı geçen yılla eşit düzeyde olup %13 seviyesindedir. Bütçenin milli gelir için­ deki payı 5 puan artınimış ancak bunun sebebi sadece faizlerin GSMH payının %19. 9 dan %24. 6 ya yükselmesi olmuştur. Konsolide bütçenin yaklaşık yarısı faiz ödeme­ lerine aynimaktadır. 2000 yılında 24 katrilyonluk vergi gelirlerinin neredeyse tamamı, faize gidecektir. Eylül ayı sonu itibariyle 1999 bütçe performansına bakıldığında personel giderlerinde iç borçlanma tahvil faizlerinde ve sosyal güvenlik ödemelerinde tahminlerin aşıldığı tes- pit edilmiştir. Buna mukabil yatinmlarda ve diğer carilerde gerçekleşme yüzdeleri ol­ dukça düşüktür. Vergi gelirlerinde de ekonomik durgunluktan kaynaklanan dolaylı ver­ gilerde ciddi gerilemeler gözlenmektedir. Gelir vergilerinde özellikle tevkif yoluyla alı­ nan vergilerdeki artış ile Kurumlar Vergisinin geçen yllki kazançlara dayalı başanlı per­ formansından elde edilen yükselme, Katma Değer Vergisi ile Akaryakıt Tüketim Vergi­ sindeki yavaşlamanın gerisinde kalmıştır. Yıl sonunda vergi gelirlerinin beklenenin %10 altında kalacağı tahmin edilmektedir. 2000 yılında vergi yükünün % 17 den %19. 2 ye yükselmesi öngörülmektedir. 1999 yı­ lı büyüme hızındaki gerileme de dikkate alındığında bu artışın gerçekleşmesi güç gö­ rünmektedir. Konsolide bütçenin öngörülen açığı 14383 trilyondur. Faiz dışı dengenin ise fazla ve­ receği tahmin edilmektedir. Türkiye'de borç yönetimi ile bütçe ve mali yönetimin birbi­ rinden bağımsızlığı, faiz ödemelerinin devletin hizmet değerinin iki katına çıktığı ve hiz­ meti dışladığı dikkate alınırsa uluslararası sınıflandırmaya aykırı da olsa faizlerin tıpkı ana paralarda olduğu gibi borç servisi olarak bütçe dışına çıkarılması, artık normal bir bütçe kalemi olmaktan çıkan bu ödemelere kurumsal yapıya uygun olarak Hazinece borç yönetim politikası çerçevesinde kaynak bulunması zorunlu görülmektedir. 2000 yılı bütçesinin devletin kamu hizmetlerinin bir belgesi olması ve kamu yatınmlan­ nın büyüme hızını olumsuz etkileyecek biçimde geriletilmemesi personel giderlerinde ve memur maaş zammında sosyal huzursuzluğa sebep olan kısıntıları önlemek için kı­ sacası kamu bütçelerinin samimiyet ilkesine uygun gerçek dengeleri yansıtması ve enflasyonla mücadele için özellikle iç borç faizlerinin bütçe dışına alınması zorunlu gö­ rülmektedir. Aksi halde bütçe uygulanamaz hale gelecektir. '2000 yılı bütçesi gelirleri içinde vergi dışı gelirlerin %124'lük bir sıçrama yapması ön­ görülmüştür. Bu artışın kaynağı 2-6 katrilyonluk özelleştirmedir. Bugüne kadar özelleş­ tirmede hedeflerin altında kalındığı dikkate alınırsa bu konuda iyimser olmak güçtür. Nitekim onbeş yılda elde edilen özelleştirme gelirine yakın bir meblağın bir yılda sağ­ lanması öngörülmüştür'. Netice itibariyle, 1999 ve 2000 yılı bütçelerinin büyüyerek açık verme trendini devam et­ tirmeleri, enflasyonun %20-25 lere indirilmesi hedefini hayal haline getirmektedir. Önü­ müzdeki yıl enflasyon %40-45 lere inerse bunu başarı olarak nitelemek mümkündür. İTO'nun "Depremzedeler İçin Okul Kampanyasr'na Japonlar'dan anlamlı yardım JETRO, 'Dört Şehir Dört OI<ul' [şampanyasına l<atlşı olaral< 10 Bin ABD Dolarlıl< çel<i İTO Başkanı Yıldınm'a verdi. Japon Dış Ticaret Teşkilatı JETRO'nun İstanbul Ofisi Müdürü Yoshihiro Terada, İstan­ bul Ticaret Odası'nı ziyaret etti ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm'a, İTO'nun depremden etkilenen bölgelerde okul yaptırılması amacıyla başlattığı 'Dört Şehre Dört Okul' kampanyasına katla olarak 10. 000 ABD Dolarlık çeki takdim etti. JETRO'nun yardım çekini kabul ederken JETRO'ya bir plaket ve takdir beratı veren Mehmet Yıldırım, Türkiye'nin sıkıntısını en iyi anlayan ülkelerden biri de Japonya'dır, dedi. Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: 'Bu anlayışla okul yaptırma kampanyasına katkıları çok değerlidir. İTO, JETRO ile ikili ekonomik ilişkiler konusunda bugüne kadar çok iyi bir diyalog içindedir. Bu diyalog bundan sonra da devam edecektir. JETRO'ya bu duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bu okullarda okuyacak binlerce Türk çocuğu da bu katkılarından dolayı Japonlara karşı çok güzel duygular içinde ola­ caklardır. Türk çocukları ve 300 bin üyemiz adına tekrar teşekkür ediyoruz.' JETRO İstanbul Ofisi Müdürü Terada da, "Bu yardım çeki bir kamu kuruluşu olan JET­ RO'nun merkezindeki personelin yardımları ve yayın gelirlerinden oluşuyor. JETRO Başkanı Noboru Hatakcyama da yardımı uygun gördü ve gelirin çok büyük kısmının İTO'nun düzenlediği bu okul kampanyasına ayrılmasını istedi" dedi. yVe söyledik Neden söyledik ? 288 İTO, Hükümet nezdinde girişimde bulundu. Yıldırım: "Deprem uzmanları toplanarak bilimsel, ortak bir karar alsın ve tek elden resmi açıklama yapılsın" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Yıldınm, depremle ilgili uzmanlann farklı ve sorumsuz açıklamalarının kamuoyunda tedirginlik ve güvensizlik yarattığını belirtti. Yıldırım, 'ekonomi olumsuz etkilendi. İstanbul halkı günü birlik yaşıyor. Gıda dışında mal alım­ ları durdu. Kamunun sağlığı, güvenliği ve ekonominin olumsuz etkilerden kurtarılması için hükümet duruma el koymalı' dedi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldınm deprem uzmanı bilim adamlarının her gün medyada boy göstererek İstanbul civarında deprem olup olmayacağı, depremin şiddetinin ne olacağı, fay hattının şehre yakınlığı ve konumu, depremin hangi semtte ne ölçüde tahribat yapacağı gibi hususları hakkında birbirinden çok farklı açıklamalar yapmalannı eleştirdi. Yıldırım, görüş sahiplerinin bir bölümünün karamsar tablolar çize­ rek halkı korkuya ittiklerini ve gereksiz panik yarattığını, bir bölümünün kamuoyununu iyimser bekleyişlere ve rehavete sevk ettiğine dikkat çekerek bu çelişkili görüşler nede­ niyle ekonominin olumsuz etkilendiğini, halkın günübirlik yaşamaya itildiğini, gıda dışın­ da mal alımlannın ertelendiğini ifade etti. İTO başkanı, ayrıca bu sorumsuz açıklamalar nedeniyle İstanbul'da bazı bölgelerde gayrimenkul fiyatlarının aşağı çekildiğini ve satışlann düştüğünü, bazı bölgelerde de aksine bir eğilim söz konusu olduğunu sözlerine ekledi. Ne yapacağını bilemez hale gelen İstanbul ve çevresinde yaşayan halkın psikolojik olarak da bu çelişkili açıklamalardan etkilendiğini ve ruh sağlığının bozulduğunu açıklayan Yıldınm, kamunun sağlığı ve güvenliği açısından ve ekonominin olumsuz etkilerden kurtarılması için Hükümetin duruma el koyması ve bu keşmekeş ve kaosu önlemesi gerektiğini belirtti. Mehmet Yıldırım bilim adamlarının ve konu uzmanlarının kendi aralarında bir araya gelmek suretiyle bilimsel düzeyde tartışarak gerçekçi bir sonuca ulaşmalarının ve elde edilen bulguların ve varılan sonuçların kriz masası veya benzeri bir resmi organ tara­ fından tek elden kamuoyuna açıklanmasının en doğru yol olacağını vurguladı ve bu hu­ susu teminen Hükümet nezdinde girişimde bulunduklarını belirtti. Istanbul Ticaret Odası, 'Ulusal Eğitimde Özel Okulların Yeri ve Sorunları ile Küreselleşme ve Gümrük Birliği' isimli iki yeni kitap daha yayınladı. Yıldırım: "Özel okullar, devletin yükünü alıyor" İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm: 'Özel okullar devletin üzerinden eği­ timle ilgili mali yükün bir kısmını alarak devlet bütçesine dolaylı hatta doğrudan katkı yapmaktadır. Özel okullar olmasaydı devlet, bu okullarda okuyan 238 bin öğrenciye okul bulmak zorunda kalacaktı.' İTO, geniş araştırmalar sonucu iş dünyasına yönelik hazırladığı kitaplan yayınlamaya devam ediyor. İstanbul Ticaret Odası tarafından ülkemizdeki en öncelikli konu olan eği­ tim sistemimizde ortaya çıkan sorunları tartışmak ve bu sorunlara çözüm önerileri üret­ mek amacı ile düzenlenen 'Ulusal Eğitimde Özel Okullann Yeri ve Sorunlan' konulu dü­ zenlenen panelde yapılan konuşma ve tartışmalar bir kitapta toplandı. Panelle aynı is­ mi taşıyan kitap İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, Cevdet Cengiz, Hasan Eren, Dündar Uçar, Nazlı Tekin, Yüksel Yavuz ve Hasan Eren'in konuşmalarını kapsı­ yor. Toplumsal kalkınmanın ve çağdaş gelişmelere ayak uydurabilmenin ancak iyi bir eğitimle mümkün olabildiğine dikkat çeken Mehmet Yıldınm, 'Özel okullar devletin üze­ rinden eğitimle ilgili mali yükün bir kısmını alarak devlet bütçesine dolaylı hatta doğru­ dan katkı yapmaktadır. Özel okullar olmasaydı devlet, bu okullarda okuyan 238 bin öğ­ renciye okul bulmak zorunda kalacaktı' dedi. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türki­ ye'de özel okulların yeterli düzeyde gelişmediğini belirten Yıldırım, bu durumun Türki­ ye'de özel girişimlerin ve özel finansman kaynaklannın Türk eğitim sistemine yönlendi­ rilmesi için ciddi bazı tedbirlerin alınıp, hızlı uygulamaya konması gerektiğini anlattı. Yıldırım, 'Devlet, büyük maddi özveride bulunarak çocuklarını özel okula gönderen ve­ lilere artık köstek değil, destek olmalıdır. Son yıllarda pek çok nedenle ve süratle için­ den çıkılmaz hale gelmekte olan eğitim sisteminde özel okulların çıkış yolu olduğunu artık görme zamanı gelmiştir' dedi. 'Küreselleşme ve Gümrük Birliği' isimli ikinci kitapta ise, değişim, küreselleşme, hizmet Ne söyledik Neden söyledik ? 290 ekonomisi, Gümrük Birliği gibi yeni oluşumlann ekonomik ve sosyal boyutlarmı ele alan tartışmalarm yanmda bu değişimde KOBİ'ler ve rekabet gücünün önemi üzerinde du­ ruyor. Kitapta aynca, küreselleşme, bölgesel bütünleşmeler ve Gümrük Birliği'nin sos­ yal sorunları ele alınıyor ve değişimin sosyal damping ve endüstri ilişkileri boyutu ince­ leniyor. 5 bölümden oluşan kitap, sosyal nitelikli öneriler arasında verimlilik, yeni üre­ tim ve yönetim teknikleri, atipik istihdam, esneklik, özelleştirme, ücret dışı maliyetlerin azaltılması, sosyal politika ve çalışma normlan ile rekabette KOBİ'lere sağlanan ayrı­ calıklar gibi çok yönlü ve güncel tartışmalan da gündeme getiriyor. Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, deprem hasarlarının onarımı ve muhtemel deprem ertesinde kamu kuruluşlarınca yapılması gereken çalışmalara değindi. Yıldırım: "Depreme dayanıklılık için fon kurulsun" Mehmet Yıldırım, şu an için en önemli konunun İstanbul'daki mevcut binaların durum­ larının tespiti ve zayıf olanların depreme dayanıklı hale getirilmesi olduğunu kaydede­ rek, bunun sağlıklı ve yaygın bir şekilde yapılabilmesi için bir fon oluşturulmasını önerdi. Yıldırım, muhtemel bir felaket için gereken deprem yönetim planının, sadece İstanbul için değil tüm Marmara Bölgesi için hazırlanması gereğine değinirken de böylece, İs­ tanbul'un yardımına hasar görmemiş bölge illerinin koşabilmesinin mümkün olacağını izah etti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, İstanbul'da muhte­ mel bir deprem felaketinin en az zayiatla atlatılması için çeşitli önerilerde bulundu. Mehmet Yıldırım, bundan sonra yapılacak inşaatlann depreme dayanıklı olarak yapıl­ masını söylemeye bile gerek olmadığını, ancak esas sorunun İstanbul'daki mevcut bi­ naların durumlarının tespiti ve zayıf olanlann depreme dayanıklı hale getirilmesi oldu­ ğunu belirtti. İTO başkanı, 'binalarınızı ve zeminini kontrol ettirin' demekle İstanbul'daki 2,5 milyon konut sahibinin tümünün bu çağrıya uyacağının beklenemeyeceğini belirtti. Öte yan­ dan, halen beton kontrolü yapan laboratuarların sayısının da bir elin parmaklarını geç­ meyecek kadar az olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bir fonda hazır bir para bulunduğu takdirde bunun garantisi ile bu sayının artabileceğini belirtti. Yıldırım, bu itibarla, halkı zemin etüdü ve dayanıklılık testi yaptırmaya icbar etmek için, maliyet ve normal kârı içerecek bir meblağa tekabül edecek şekilde belirlenecek Em­ lak Vergisinin (Bina Vergisi) belli bir oranının, bu vergi ile birlikte mükelleften ayrıca tah­ sil edilerek ayrı fonlarda kullanıma hazır hale getirilmesini önerdi. Mehmet Yıldırım böylece konut sahibinin dürüst ve yeterli bilgi ve donanıma sahip kontrol kuruluşu veya firması bulma probleminin de çözümleneceğini ve halkın aldatılmaması için belli teçhizatı ve kalifiye personeli olan yetki verilmiş organizasyonların ti­ tizlikle seçilmesi gerektiğini ifade etti. Yıldırım bu test ve raporlama kuruluşlarının her türlü sorumluluğunun da mevzuatla sağlama alınmasını önerdi. Mehmet Yıldırım, kurulacak fonda biriken paranın otopark fonunda olduğu gibi başka alanlarda kullanılmamasını garanti altına alıcı tedbirlere de ihtiyaç olduğunu ifade etti. İTO Başkanı, geçtiğimiz günlerde Valilikçe açıklanan tedbirlerin genelde olumlu oldu­ ğunu ancak her 20 konutluk apartmanın jeneratör temin etmesi zorunluluğunun gözden geçirilmesini istedi. Delici, kesici kurtarma araçlannın çalıştırılması için gerekli olan, ancak apartman enka­ zı altında kalacak jeneratörün bir işe yaramayacağına, kaldı ki, jeneratörün aküsünün doldurulması için zaman zaman çalıştırılması gerektiğine ve bakımının güç olduğuna işaret eden Yıldırım, 'bunun yerine kamu kuruluşları ve büyük tesisler seyyar jeneratör bulundurmaya ve bunları yıkıntı altında kalmayacak yerlerde muhafaza etmeye icbar edilmelidir' dedi. Mehmet Yıldırım açıklamasının son bölümünde, Adapazan ve Sakarya felaketinde or­ ganizasyon ve kurtarma, yardım faaliyetlerinde başlangıçtaki başarısızlığın altında, gö­ revlilerin büyük bölümünün hayatlarını ve mallarını, mülklerini kaybetmiş, yaralanmış olmasından ve haklı'olarak can ve mal derdine düşmüş bulunmasından kaynaklandı­ ğını belirterek, 'bu durumda deprem Yönetim planının sadece İstanbul için değil, tüm Marmara Bölgesini kapsayacak şekilde yapılması uygundur' dedi. Mehmet Yıldırım böylece,- İstanbul'un çeşitli semtlerinin yardımına Marmara Bölgesinin muhtemel dep­ remden hksar görmemiş illerinin koşabileceğini, İstanbul'un da buna karşılık hasarlı il­ lere yardım vereceğine işaret etti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, halkın deprem korkusunu kullanarak, fahiş ücretlerle test yapan kuruluşlara karşı, halkın yalnız bırakılmamasını istedi. Yıldırım: "Bina kontrolleri, kamu hizmeti olarak düzene sokulmalıdır" İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldınm, binalann zemin ve depreme dayanıklılık testini yapan bazı Üniversitelerin deprem felaketinden sonra bu iş için fahiş ücretler istediklerini belirterek, 'Yeni bir soygunculuk kapısı açılmıştır' dedi. Deprem korkusunun suiistimal edilmemesi için yapı kontrolünün bir kamu hizmeti ola­ rak ele alınmasını isteyen Mehmet Yıldırım, Kamu güvenliği ve kamu yaran gözetile­ rek ve ayrıca bu alanda rekabetin söz konusu olmadığı dikkate alınarak, resmi otoritelerce belirlenecek tavan ücretler üzerinden denetim yapılmasını savundu. Açıklamasında, halkla bu kuruluşların karşı karşıya getirilmemesi ve halkın yanlız bıra­ kılmaması gerektiğini, devletin bu işe sahip çıkması icap ettiğini belirten Yıldırım, met­ rekare başına tespit edilecek test ücretlerinin, Emlak Vergisi ile birlikte zorunlu olarak bina sahiplerinden tahsil edilmesini, bu paraların bir fonda toplanmasını ve görevlendi­ rilecek, yeterli oldukları tespit edilmiş ve yetkilendirilmiş inceleme kuruluşlanna bu fondan ödeme yapılhnasmı önerdi. İncelemelerin hassas bölgelerden ve sahil şeridinden başlatılarak, gerekirse ödeme ta­ rihi sırasına göre kamu otoritelerince bir plan dahilinde yaptıniması da İTO Başkanı ta­ rafından teklif edildi. Yıldırım: "İçi boşaltılan bankalara zamanında müdahale edilmeliydi" Başta KİT'ler olmak üzere verilen kredilerin geri dönmemesi sonucu güç duruma dü­ şen Esbank ve Yaşarbank'm reel sektörün içinde ve sanayi ile içice olduklarmı belirten Yıldınm, bu iki bankanın yeniden değerlendirilerek borsada hisse senetlerinin halka sa­ tılmasını ve gerekirse Hazine'nin de ortaklığı korunmak üzere eski sahiplerine 1-2 yıl içinde geri verilmelerini önerdi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 5 bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devri ile ilgili bir açıklama yaptı. Yıldırım, açıklamasında Es­ bank ve Yaşarbank'm reel ekonomideki sıkıntılar nedeni ile başta KİT'ler olmak üzere verilen kredilerin geri dönmemesi sonucu güç duruma düştüklerinin anlaşıldığına dik­ kat çekti. Esbank ve Yaşarbank'm reel sektörün içinde ve sanayi ile iç içe olduklarını belirten Yıl­ dırım, bu iki bankanın yeniden değerlendirilerek borsada hisse senetlerinin halka satıl­ masını ve gerekirse Hazine'nin de ortaklığı korunmak üzere eski sahiplerine 1-2 yıl içinde geri verilmelerini önerdi. El konulan tüm bankaların topladıkları mevduat hacimleri, uyguladıklan faiz oranları, hangi kurum ve kuruluşlara ve firmalara kredi verildiğinin kamuoyuna açıklanmasını isteyen İTO Başkanı, 'madem ki, şeffaf yönetim olduklannı iddia ediyorlar, bu açıklamayı yapsınlar.' dedi. Mehmet Yıldınm, bugün bu bankalan kimsenin I milyar dolar dahi vererek almayacağı­ nı işaret etti ve 'Devletin vaktiyle 150-200 milyon dolar takviye yaparak ve kamu kuru­ luşlarının borçlarını ödemelerini sağlayarak bu iki bankanın iyileştirilmesini sağlaması daha rasyonel olacaktı' dedi. İTO Başkanı, diğer taraftan şayet bazı bankalara da içinin boşaltılması nedeniyle el koyulmuşsa, devlet sırtına ilave yük binmemesi için bu bankaların içlerinin boşaltıldığının ve muvazaalı kredi verildiğinin tespiti anında beklemeden olaya el konulmalı ve gereği yapılmalıdır' diye konuştu. Mehmet Yıldırım, bu arada %100 mevduat sigortası uygulamasının rekabet eşitliğini bozduğunu, mevduat sahiplerinin rizikoya girmeden yüksek faiz aldıklanna değindi ve uygun ortam yakalandığında ilan edilecek bir program dahilinde sigorta kapsamının kademeli olarak düşürülmesini istedi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, uzun vadeli konut kredi projesini tehlikeli ve yanlış olarak niteledi. Yıldırım: "İstikrar ve enflasyonda uygun ortam yaratmadan alelacele 20 yıl vadeli kredi uygulaması son derece riskli" İTO Yönetim Kurulu Başkanı; Hükümetin şimdiden popülist politikalar başlattığını ifade ederek aslında hüsranla neticelenebilecek uzun vadeli, ileriyi görmeden başlatılabile­ cek bu tür uygulamalar sonucu doğacak zararın neticede vergi veren halkın sırtından çıkacağını belirtti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldınm Vakıflar Bankasının başı çektiği, uzun vadeli konut kredisi uygulamasının başlatılacağını gazete haberlerinden öğrendiklerini belirterek projeyi eleştirdi. Mehmet Yıldırım açıklamasında; kontrol mekanizmaları kurulmadan, ekonomide istik­ rar temin edilmeden, enflasyon tek haneli rakamlara indirilmeden, üstelik IMF ile yapı­ lan Stand-Bay anlaşması gereği çeşitli ekonomik tedbirlerin alındığı, dengelerin aşıl­ madığı olağanüstü bir dönemde bankaların 20 yıla varan vadelerle konut kredisi uygu­ lamasına yönelmelerini son derece riskli ve yanlış bulduklannı açıkladı. Yıldırım, bu uygulama sonucu gerek bankalar gerekse tüketicilerin ortamın değişme­ siyle beklemedikleri zararlarla karşılaşabileceklerini, birkaç ay sonrasının bile önceden görülmediği bu belirsizlik ortamı içinde, bu tür uzun vadeli 'uygulamalara yönelinmemesi gerektiğini belirtti. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Hükümetin şimdiden popülist politikaları başlattığını ifade ederek aslında hüsranla neticelenebilecek uzun vadeli, ileriyi görmeden başlatılabile­ cek bu tür uygulamalar sonucu doğacak zararın neticede vergi veren halkın sırtından çıkacağını belirtti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı '1999 zor geçti ama 2000'den umutluyuz' dedi. Yıldırım: "Türkiye, 2000 yılında bütün risk ve sıkıntılara rağmen başarılı olmak zorundadır" Mehmet Yıldırım, 'Merkez Bankası'nm uygulamaya koyduğu para ve kur politikasını iyimserlik içinde olumlu karşılamaktayız. Ancak hükürhetin de ilan edilen programa uy­ gun davranması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Aksi takdirde bunun sonu hüsran olur. Hükümet bundan böyle asla popülist politikalar izlememelidir' dedi. Yıldırım, 2000 yılı beklentilerini açıklarken faizlerin düşüş trendine girmesinin ümit ve­ rici olduğunu, enflasyonun da büyük ölçüde düşürülebileceği beklentisinin devam etti­ ğini ancak, Bankalar Kanununda getirilen yeni denetim mekanizmalarının iyi kullanıl­ ması, kamu maliyesinde gerileyen faizlerin yardımıyla denge sağlanması ve reel faiz­ lerin düşürülebilmesi ile ekonominin yeniden büyüme rayına oturacağını belirtti. İTO Başkanı, ekonomik büyümenin istikrar içinde sürdürülebilmesi için büyüme ivme­ sinin ihracat artışına ve hizmetler sektörünün geliştirilmesine öncelik verilerek başlatıl­ ması gerektiğini ifade etti. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, geride bıraktığımız 1999 yılının değerlendirmesini yaparken, '1999 yılı sona ererken Türkiye ekonomisinin yakın tarihimizin en derin ikinci daralması içinde olduğu görülmektedir. 1999 yılının ilk dokuz ayı itibariyle gayrisafi milli hasıla %6,1 azalmıştır. Temmuz-Eylül aylannı kapsa­ yan üçüncü çeyrek yılda deprem felaketi ve reel faizlerin kontrol edilememesi nedeniy­ le ekonomik gerileme artarak %6,6'ya ulaşmıştır. Son üç ay içinde biraz iyileşme gö­ rülse de 1999 yılı genelinde ekonomik gerilemenin %5 - %6 seviyelerinde gerçekleşe­ ceği anlaşılmaktadır', dedi. Mehmet Yıldınm'ın yeni yıla girerken yaptığı açıklama şöyle: 'Halen yaşamakta oldu­ ğumuz ekonomik gerilemenin bu boyutlara ulaşmasında bilhassa yatırımlar ile mal ve hizmet dış ticaretindeki düşüşler etkili olmuştur. Ülkemizin gerek siyasi gerekse iktisa­ di bakımdan büyük sıkıntılarla yüz yüze kaldığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ekono­ minin içinde bulunduğu bu fevkalade sıkıntılı ortamda harcamalarını yani tüketimini kısamayan, özelleştirme yoluyla kaynak yaratamayan devlet bir kez daha elini vatanda­ şın cebine atmıştır. Deprem bahanesiyle getirilen yeni vergilerle kamu kesimine iki bu­ çuk katrilyon lira kadar ilave kaynak aktarılması öngörülmüştür. Deprem bir yana, ha­ zinenin ciddi bir finansman sorunu olduğu ve içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıla­ nn temelinde kamu kesiminin kaynak ihtiyacının yattığı bilinmektedir. Öte yandan, 1999 yılının Ocak-Kasım döneminde bütçe 8 katrilyon 762 trilyon TL. açık vermiştir. Aynı dönemde faiz ödemeleri hariç tutulduğu taktirde ise bütçenin 2 katrilyon liranın üzerinde fazla verdiği görülmektedir. Son aylarda yaşadığımız depremler esa­ sen zor durumda olan ekonomide aynca 10 milyar dolar civarında kayba neden olmuş­ tur. 1999 yılında Türkiye'nin güvensizlik nedeniyle uğradığı toplam turizm geliri kaybı­ nın 4,5 milyar dolar kadar olduğu hatırlanırsa AGİT toplantısının yalnız ülke turizmine sağladığı imaj katkısı bakımından daha önemli olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştınimasını öngören proje AGİT toplantısı sırasında ABD'nin tanıklığın­ da imzalanmıştır. Bu proje Türkiye'ye, bol ve ucuz enerji ile petrol geçiş ücreti-geliri sağlayacaktır. Böylece Türkiye'nin stratejik önemi perçinlenmiş ve Türkiye'nin dünya çapında öneme sahip bir bölgesel merkez olması yolunda yeni bir adım atılmıştır. Türkiye'nin içinde bulunduğu en önemli sıkıntı olan finansman sorununun aşılabilmesi için IMF ile imzalanan üç yıllık Stand-By anlaşması önemli bir fırsat oluşturacaktır. IMF'nin 3 yıl içinde doğrudan vereceği toplam 4 milyar dolarlık kredi kendi başına Tür­ kiye için tabii ki yeterli değildir. Bu parasal desteğin ötesinde, asıl önemli olan ulusla­ rarası para piyasalarından kaynak temininin IMF desteği ile kolaylaşmasıdır. Uluslararası para piyasalannda saygın değerlendirme kuruluşlannın son bir ay içinde ülkemizin kredi notunu olumluya çevirmesi de Türkiye'nin dış para piyasalarından borç­ lanma imkan ve maliyetini olunllu etkileyecektir. Türkiye'nin, G-7 ve Rusya olarak bilinen dünyanın gelişmiş yedi ülkesinden oluşan or­ ganizasyondaki ülke sayısının yirmiye çıkanimasıyla oluşan G-20'ler adlı yeni ekono­ mik zirveye katılmasının ardından, en son olumlu bir gelişme de Avrupa Birliği'nin 10 Aralık 1999 günü Türkiye'nin adaylığını teyit etmesidir. Nihai hedef olan üyeliğe henüz ulaşılamamış olmakla beraber Türkiye'yi üyeliğe götürebilecek yolun kapısı nihayet açılmıştır. 13 aday ülke arasında Türkiye son olarak adaylığa kabul edilmiştir. Ancak yVe söyledik Neden söyledik ? 298 Türkiye diğer aday ülkelere göre daha gelişmiş bir piyasa ekonomisine ve daha yüksek bir uyum seviyesine sahiptir. Öte yandan 2000 yılı başlarken faizlerin düşüş trendi içine girmesi ve hızla gerilemesi ümit vericidir. Son zamların olumsuz etkilerine rağmen 2000 yılında enflasyonun büyük ölçüde düşürülebileceği beklentisi devam etmektedir. Bankalar Kanunu'nda getirilen yeni denetim mekanizmalan iyi kullanılır, kamu maliyesinde gerileyen faizlerin yardı­ mıyla denge sağlanır ve reel faizler düşürülebilirse ekonomi yeniden büyüme rayına oturacaktır. Ekonomik büyümenin istikrar içinde sürdürülebilmesi için büyüme ivmesi ihracat artışına ve hizmetler sektörünün geliştirilmesine öncelik verilerek başlatılmalı­ dır. Merkez Bankası parasal genişleme ve döviz kuru politikasında enflasyonun düşü­ rülmesine verilen önem ve önceliğin vurgulanması amacıyla uzun vadeli para politika­ sı açıklamıştır. Buna göre kur politikası 2000 Ocak-2001 Haziran dönemini kapsayan 18 ay içinde enflasyon hedefine yönelik olarak belirlenecektir. 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisinin dışa açılışı ile beraber kabul edilmiş olan 'döviz fiyatlarını piyasa tayin eder' prensibi şimdi 18 ay boyunca terk edilerek döviz fiyatlarını Merkez Bankası'nın tayin ettiği bir uygulamaya geçilmektedir. Görülmektedir ki, yeni uygulamanın başarısı büyük ölçüde kamu finansman açıklarının ve enflasyonun kontrolüne bağlı kalmaktadır. Yılın ilk yarısındaki fiyat artışları ise mu­ hakkak ki %25-%30 seviyesinin üstünde gerçekleşecektir. Döviz sepetindeki kur artışı­ nın yıl genelinde %20 olarak belirlenmesi TL'sinin dış değerinin yükseleceği anlamına gelmektedir. Bu durum Türk ihraç mallarının fiyat rekabeti imkanlannı olumsuz etkile­ yecektir. Sabit kur uygulamasının önemli bir nedeni TL'sine yatırım yapacak yabancı plasmanlar için kur riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Böylece yabancılara kesin hesaplanabilen yüksek bir faiz geliri sunulabilecektir. Türkiye sonuç itibariyle 2000 yılında, bütün mevcut risk ve sıkıntılara rağmen başarılı olmak zorundadır. Bu itibarla Merkez Bankası'nın uygulamaya koyduğu para ve kur po­ litikasını iyimserlik içinde olumlu karşılamaktayız. Ancak hükümetin de ilan edilen prog­ rama uygun davranması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Aksi takdirde bunun sonu hüsran olur. Hükümet bundan böyle asla popülist politikalar izlememelidir. Diğer bir de­ yişle taban fiyatlar dünya fiyatlannın üzerinde olmamalı, asgari ücret artışı yüzde 25'ler düzeyinde tutulmalıdır. Bu kur ortamında ihracatçının ve yerli sanayinin dış rekabete dayanabilmesi için bu da yetmemektedir. Maliyetleri etkileyen elektrik , su vs. gibi fiyat­ lar öngörülen enflasyona göre artınimalıdır. Devlet amme alacaklannın tahsilinde uy­ guladığı cezai faizi dahi bu yeni hedeflere uygun olarak aşağı çekmelidir. Kısacası, önümüzdeki dönemde beklentimiz bütünüyle uyumlu bir 'gelirler politikası' izlenmesidir. Ayrıca ihracatçılar Eximbank kredilerinden doğrudan yararlandınimalı, kredi kaynağı genişletilmeli ve makul bir reel faiz uygulanmalıdır. Bu arada, 2000 yılında turizme iv­ me kazandırılmasının her zamankinden daha önemli olduğu unutulmamalı, inanç, sağ­ lık turizmi gibi alanlara yönelinmeli, geniş bir tanıtım kampanyası yürütülmelidir. Hükümetimizin bir devalüasyona yol açmayacak şekilde böyle bir politika izlemesi halinde, Türk ekonomisinin mevcut sorunlannı çözmede çok önemli bir adım atacağına inanıyor ve bu iyimser düşüncelerle tüm halkımızın ve basın mensuplanmızın yeni yılını kutluyor, gelecek bin yılın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.'