Kemal Alp Sezer Hayatını Dövüşerek Kazanırken Savaştan Nefret

advertisement
Kemal Alp Sezer
Hayatını Dövüşerek Kazanırken Savaştan Nefret Etmek
Norman Mailer'in yazdığı, Muhammed Ali'nin efsanevi bir maçı üzerinden anlattığı bir roman
Dövüş. Muhammed Ali başlı başına ilginç bir karakter. Amerika Birleşik Devletleri adına aldığı altın
madalyayı kendisine ırkçılık nedeni ile hizmet edilmesi reddedilince ilk köprüden nehre atabilecek
kadar gözü kara bir insan. Hele Vietnam savaşına katılmayı reddetmesi üzerine dünya
şampiyonluğunun elinden alınması ve bu unvanı tekrar alabilmek için yeniden en baştan başlamak
zorunda olması inanılmaz gerçekten. Siz kendinizi onun yerine koyun her şeyi kaybetmek pahasına
savaşa gitmeyi reddedebilecek misiniz? Küçüklükten itibaren eğitildiğimiz şekilde: "Hayat bir
mücadeledir ve bu mücadelede kazanmak zorundasın. Hem de kullanabileceğin her silahla."
cümlesini, inandığın doğrularla nasıl değiştirebileceğinin dersini veren bir kitap Dövüş.
Yaşadığımız Türk toplumu genel olarak ataerkil bir toplum. Öyle ki bu durum atasözlerinden günlük
yaşama değin her şeyi kapsıyor. “At, avrat, silah” sözünde kast edilen şey, güç ve sahip olma
dürtüsünün her şeyin üstünde olduğu gerçeğidir. Bunlara sahip olmayan kişinin değersizliğini
betimler. Öyle ya at ve avrat yoksa adam değilsiniz ya da at ve avrat varsa da silah olmazsa onları
koruyamazsınız. Ayrıca kanunların işlemediği bir toplumda yaşıyorsanız bir de barış yanlısıysanız bu
durum bir çeşit azap halini alabilir. Kaldı ki bunların tamamına sahipseniz her an savunma için silah
kullanmanız beklenebilir. Ünlü Türk anne ya da babalarının söyledikleri gibi - okulda fiziksel bir
travmaya uğrayıp da eve dönmüşseniz - ilk soru “Kim yaptı bunu?”, ikinci cümle ise “Sen de onun
ağzının ortasına vursaydın bir tane.” olur. Annem, babam düşündülerse bile özellikle ikinci cümle
hakkında bana böyle şeyleri pek aksettirmediler. Ama babamı tanırım, ben de vursam memnun
olurdu, ne yalan söyleyeyim.
Şimdi siz böyle bir toplumda yaşıyorsanız, üstelik bir de konu en sonunda vatan savunmasına
dayanıyorsa, sizden beklenenler de bellidir. Savaşa gidecek misiniz, gitmeyecek misiniz? Soru bu
noktada düğümlendiğinde toplumun büyük çoğunluğu kolayca evet diyecek ya da bunun gerekli bir
durum olduğuna ikna olacaktır. Özellikle bizim gibi toplumlarda oran kesinlikle bu düzeyde olmalı.
Ama ya siz geri kalan azınlık gruptaysanız, işte burada sorun başlıyor. Ben bu gruptaki insanların
tamamen korkak ya da savaştan kaçmak için bu yolu seçecek insanlar olduğunu düşünmüyorum. Her
şeyden önce bu kararı aldığınızda karşılaştığınız toplum ve aile tepkisi çok büyük ölçülerde ve
dayanılacak gibi değildir. Bir de nedenleriniz önemli tabii. Bu yolu neden seçtiğinizi insanlar
sorgulamaya başlayacak ve büyük olasılıkla anlayamayacak. Özgür düşünceli insanların yaşadığı bir
toplumda değilseniz, savaşa gitmeyi reddetmek neredeyse korkaklık ve vatansever olmamakla
suçlanmayı göze almak demektir. Ne kadar acı değil mi? Öyle ya ülkeniz belki işgal altında ve
komşularınız, okul arkadaşlarınız savaşmaya giderken hiçbir şey yapmamak ya da bu yolu seçmemek
neredeyse imkânsız gibi. Kimse sizin savaş ve insan öldürmek ile ilgili hislerinizi sormaz, ortadaki yalın
gerçekliğe uymanızı ve ülkenizi savunmanızı bekler.
Bu kitapta güzel olan şey ilk sayfasından yoğun bir sportif mücadele içinde bu savaş karşıtlığını
vermesi. Kitapta, Muhammed Ali’nin yokluk içinde geçen bir çocukluğun arkasından kendisini
siyahların mücadelesine adayarak siyasi bir figür oluşu gerçekten etkileyici bir anlatımla bize
sunuluyor. Savaşa gitmeyi reddetmesi ardından yaşanılan süreçte Muhammed Ali'nin üzerindeki
baskıyı her satırda, her kelimede hissediyorsunuz. Ve Muhammed Ali ile Empati kurunca mücadele
daha da etkileyici oluyor. İnsanları ırkına, rengine göre ayırmadan nelerin dayanarak ve direnerek
başarılabileceği konusunda tam bir baş yapıt.
Dövüş, bana tarih boyunca pek çok uygarlığı ortadan kaldıran yıkıcı savaşları yeniden düşündürttü.
Günümüzde savaşa karar verenler, kendileri savaşmadıkları için sanki cesaret göstergesiymiş gibi
insanları kolayca yıkıma sürükleyebiliyorlar. Savaşlar söz konusu olunca "Özel Sözler" başlıklı sitede
belirtildiği gibi Einstein ‘ın “Savaşsız bir dünyanın mimarları askerlik hizmetini reddeden gençler
olacaktır." sözleri her zaman aklıma geliyor. Muhammed Ali ise bu konuda gerçekten eşsiz bir örnek.
Umuyorum gelecekte de böyle insanlar hep olacak ve biz umut etmeye devam edeceğiz.
Kaynakça
Norman,M. (2016) Dövüş (Z.Tür, Çev.) İstanbul: Everest.
'www.ozelsozler.com'. y.y, t. y. Web. 24 Ekim 2016
Download